turkiyede hemen hemen her ortamda haydi eller havaya seklinde oynandıgı ıcın ve disco larımız da insanların oynamayı eller eller nerde bu eller seklınde yorumladıgı ıcın sanırım buyuk ılgı gormektedir bu tur parcalar.

(bkz: herkesin sevdiği fakat benim sevemediğim şeyler)

disco partizani'ye aynı şekilde uyuz oluyorum, hani insan küçükken bazı kelimelere felan sinir olur ya, aynı o şekilde; ama drinking song'u ilk dinlediğimde sevmiştim. kendi halimde arada bi dinleseydim sevmeye de devam ederdim ama her ortamda her gün yüzlerce kez duyunca tiksindim ondan da.

bu dediğiniz şarkıları çok sevmesem de çaldığında dinlerim. bunda anlaşılmayacak bir şey yok bence. çok yavan ve kilişe olacak ama herkesin zevki farklıdır. misal ben de senin sevdiğin müziklerde irkiliyor olabilirim. böyle bir konudan sosyal bir tespit çıkarmak ne kadar doğrudur bilemiyorum.

ben de ibrahim tatlıses'i görünce irkiliyorum ama ülkenin yarısından fazlası hasta ona. bu işler böyle yapacak bir şey yok.

sevmek zorunda degilsin ki abi? bu saydiklarini ben de pek sevmiyorum. hatta oyle cok caliyorlar ki her yerde, tiksindirircesine. populer kulturun de bir yan etkisi i$te. sevdigin yahut belki de sevecegin $ey(ler)den bile tiksindiriyorlar adami..

disko partizani eğlencelik bir şarkı abuk olmasına rağmen dinlenebiliyor drinking song da bayan birşey değil de ben insanlar serdar ortaça felan nası katlanıyor-onu geçtim fan oluyor onu merak ediyorum

bu ikisini ben de sevmem, sevene mesafeli yaklasirim. a drinking song'un tr'de sevilme nedeni arabesk olmasi. disco partizani'yi de "osman aga" dan asinaliklari oldugu icin sevdiler. disco partizani dinleyecegine otur osman aga dinle aq, ne diye g.tum gibi duzenlemesini dinliyorsun.

Üzgünüm ama "ya ben şöyle yaptım ertesi gün şurdaydım" adlı bir ürün henüz piyasaya sunulmadı... Güneşle olan her münasebeti cilt doktorunda sonuçlanan biri olarak söylüyorum bunu. Dediğinz kadar hassassa cildiniz, doktorun verdiği krem, merhem, artık neyse, onu kullanacaksınız. Kendi deneyimlerimden yola çıkarak; doktorun verdiği merhemler böyle ağır/koyu/yoğun olurlar bazen sürmesi bile zor olur. O yüzden ben genellikle buna ek olarak şu su gibi olan kremlerden/losyonlardan kullanıyorum çok rahatlatıyor. Artı bir de şu çiçeklere su fışkırttıkları spreylerden birini devamlı yanımda bulundururum üzerime su sıkarım hafiften, böyle deri nemli olacak kadar. Benim tecrübelerim sonucu iyileşme sürecimde uyguladığım yöntemler bunlar, ama "doktor bi ilaç verdi tak düzeldim" gibi bir şey varsa bana da söyleyin...

yogurt surulebilir.

Eğer dediğin kadar kötüyse, en hayırlısı bir doktora gözükmen olur. Tabii buralarda tavsiye verebilecek bir dermatolog falan da olabilir belki.

Direk ortamlara akmanı sağlayacak bir formül var mıdır bilmiyorum ama ağrı kesici-soğuk duş-krem üçgenini kullanabilirsin biraz daha iyi olana kadar.

Geçmiş olsun ayrıca.

Ekleme: Yanıklara yoğurt, macun vb. şeylerin sürülmemesi gerekir(miş). Arama yapınca bol miktarda yazı çıkıyor bu yanlış kanı ile ilgili.

50+ koruma faktörlü kremi sürüp müo hale geldiniz? kızım için 30 faktör kullanıyorum 1 haftada en ufak bir kızarma vs meydana gelmeden hafif hafif bronzlaştı(günde 2 saat min kum üstünde ve denizdeydi). demek ki cildiniz çok hassas.geçmiş olsun valla.

herkese teşekkürler yardımları için.
@özdek
evet hocam, daha yüksek faktörlü var mı bilmiyorum, aynı sorunu olan arkadaşlar bunu tavsiye etmişti, sizin mesajdan sonra iyice korktum harbi cilt kanseri olayı falan baş göstermesin ileride.

bepanthene'e biraz da anestol krem karıştırırsanız en azından ağrı olayını azaltmaya yardımcı olur.ben de zırt pırt pancar gibi yanan bi insanım bu kombinasyon en azından geceleri filan rahat uyumayı sağlıyor.

her yaz en az bi hafta aci cekmeden huzura eremeyen biri olarak fenistil kullanin diyebilirim, ayrica apres lotion ya da en iyisi soguk su. buz gibi dusun altina girip söyle iki üc dakka su akitin. onun disinda acisini cekmeden gecmiyo allahsiz.

boyle kocaman bir seffaf sisede, cirt yesil jole kivaminda aloe vera bazli bir sey vardi.. adini markasini hic hatirlamiyorum -taa 7-8 sene once idi- ama cok cok iyi gelmisti is isten gectikten sonra. bir yerde benzer bisey gorurseniz deneyebilirsiniz.

bir kaba su doldurun ve bir bez alın kapta ıslatıp yanık yerlerinize koyun. 5 dk'da bir bezi tekrar ıslatın ... faydasını göreceksiniz.

silverdin. yanık kremidir kendisi. yanan yere bolca sürün hatta deriyi iyice kaplayınca havayla teması kestiğinden daha bi kesiliyor ağrı. çok geçmiş olsun.

tekrar sağolun, bugün daha iyi, kasıp dışarı çıkmazsam yarına t-shirt falan giyebilir duruma gelirim inşallah. tekrar çok teşekkürler herkese.

youtube'da tum sesleri mevcut idi. ogrenci sesi, ucretsiz kart sesi, bitmis akbil sesi vs.

sorulmuşu ve cevaplanmışı için:
(git: 17092)

farkındayım late viper ama mp3 ya da ses dosyası olarak var mıdır diye bakıyordum. youtube'tan alıp sesi çevirmekle uğraşmak zor geldi belki denk gelen vardır diye sormuştum: )

Çift anadal üniversiteye göre değişiyor diye biliyorum, zira alınan dersler değişiklik gösterebiliyor...
KOU'de kimya ya da inşaat mühendisliğinde ÇAP yapmak mümkün, yani ilk girdiğimde böyleydi şu an nedir ne değildir tam emin değilim.
Bu arada yapanı görmedim, yeterli notu olanlar çapla uğraşmayıp doğrudan bölüm(kimya, inşaat), hatta üniversite değiştirdiler...
Dur dur aklıma geldi; üniversite değiştirenlerden biri gittiği yerde(YTU), çap(yan dal da olabilir) yapmıştı ama ikinci dalı neydi unuttum...

itü'de herhangi bir bölümle çap yapabilirsin. ama çap'ın esprisi en mantıklı ve destekleyici bölümle yapmak.

yazacaklarım ODTÜ için geçerli, yandal imkanı çok değil ama, çift yapan var,misal makina; yalnız zor:))) yani ilk sene 4e yakın ortalama gerekiyor öyle bi işe girebilmek için; yahut kontenjan sınırı oluyor, bunun yanında dersleri alırken ortak dersinin çok olduğu ya da saydırabildiğin derslerin olduğu bir bölüm daha avantajlı tabi yoksa bitmez o okul,netekim alttan aldığın bir ders bile çakışabiliyo ve alamıyosun, kaldı ki fazladan 5-6 ders. ha yapanı gördüm,ama dediğim gibi bir çok şeyi göze almak gerekiyo. bi de hatırlayamadım ama yiğit özgür'ün bi karikatürü vardı, ilk sene ortalama yapıp başka bölüme geçeceğim diyenleri bi alana toplamışlardı filan.neyse :))))şurda tanıtım var,nedir ne değildir diye,bir de 27sinde tanıtım günleri var odtü'nün daha detaylı bilgi verirler tanıtım standlarında.

www.enve.metu.edu.tr

Bu arada ilk yanıtımı okudum da sanki böyle; "herkes çap yapabiliyor, isteyen üniversite değiştirebiliyor laylaylay!!!" bir havası var gibi, baştan söyleyeyim: "Yok böyle bir şey."
Ortam daha çok kanuniye'nin bahsettiği gibi; neredeyse herkes ortalama yapıp gitme derdindeydi(benim gibiler hâriç). Elbet öyle olmadı, bunu yapan en fazla 5 kişidir diyebilirim ki bu iyimser rakamdır zira hatırladığım 2 kişi var, hani belki unutmuşumdur diye +3 koydum...

erkin koray - tımbıllı, shantel ve bilimum balkan müzikleri. garantili.

the dandy warhols - bohemian like you

Joakim – I Wish You Were Gone
Mory Kante - Yeke Yeke (=
Dropkick Murphys - Shipping Up To Boston
??

Gogol bordello - Start Wearing Purple
Gogol bordello - Ultimate
Bol bol gogol işte...
Ayrıca yanına Save Ferris'den "Modified" albümü eklenebilir, "It Means Everything" albümü de güzeldir bak.
Neyse takıl işte kafana göre...
Bir de unutmadan:
(bkz: Turkish Song of the Damned)

chromeo - needy girl

eruption - one way ticket

heheh super hareketlendiriyor insanı..

Doobie Brothers - Long Train Running
Eurythmics - Here Comes The Rain Again

Harry Belafonte - Jump in the Line

depresyon şarkım bu benim :) böyle şıkır şıkır bi deli şarkısı..
dünyadan koptuğum 3.41'lik bi zaman dilimi yaratıyor bana

ben a-tech inkini kullanmaktaydim zamaninda. mouse un habire pilini degistirmek sinir ediyordu, cabuk bitiyordu. klavye ise cok daha uzun sure dayaniyordu. belki sorun bendeydi bilmiyorum, usb klavyeye döndum.

microsoft'un son yil icerisinde cikanlarinda anormal uzun pil omru bulunmakta, herhangi bir sıkıntı da vermemekte insana.

6 aydir logitech cordless wave set kullaniyorum. en ufak bir sorun yasamadim. ayrica hala pilleri de bitmedi.oldukca uzun gidiyor pilleri.

Şu sorumdaki; (git: 24577) fare, ilk pilleri ile hâlen sorunsuz çalışmakta. Bir yamuğu olmadı memnunum...
Not: Bu fare ile sabahlara kadar sniper elite, cod4, ve warrock oynandı, oynanıyor...

logitech cok kalitelidir ancak cok pahali...

kullanım yerine göre değişir. mesela hiç bir "gaming" klavye ya da mouse kablosuz değildir. ya da tasarım için kastırılmış manyak çözünürlüklü mouselar... hepsi kabloludurlar. yok ben yazar çizerim dersen kablosuz iyidir.

logitech kullanıyordum ben de. yalnız mousedan memnun değilim memnun değilim değil mouse şu an kullanım dışı şarj zımbırtısıyla temassızlık yaptı çalışmıyor goturmeye de üşendim emektar kablolu microsofta devam ediyorum. kablosuzluk kısmı hoş da pek narin oluyorlar sanırım. klavyeden memnunum ama.

Bende A4 Tech in power saver özellikli bir kablosuz seti var, mouse pilleri 2 ay kadar gidiyor, bitmesine yakın da uyarı veriyor zaten. Bir problem yaşamadım hiç, ancak bence tek avantajı kablo kalabalığını azaltması. Eğer klavye/fare ile hep aynı yerde çalışıyorsanız kablosuz olması pek gerekli değil yani...

bende microsoft 3000 kullanıyorum. pillerinden de kulanım kolaylığından da çok memnunum. fiyatıda uygun 40 lira civarı. ancak ileri düzey oyunlar oyuyosan veya çizim filan varsa daha pahalı olan 1000 dpi modelini kullanmalısın.

bende de microsoft var klavyeden acayip memnunum , hergün oldukça fazla kullanmama rağmen pili aldığımdan beri (neredeyse 1 yıl) değiştirmedim.görmeme sorunu takılma falan da yaşamadım.mouse da iyi sayılır ama maşallah yutuyor pili.ona pil yetiştiremiyorum.onun yerine yine microsoft kablolu mouse kullanıyorum arada bir.yani tavsiyem bir tane de kablolu mouse bulundurman.olmadık yerde bitebiliyor pili.

severek logitech kullanıyorum. üzerinde media tuşları falan da var. çok yardımcı oluyor. tavsiye ederim. logitech media play sanırım benimkisi.

sakınacak çekinecek bir şeyim yok. benim yaşım 29. zabıtlara geçsin.

en olgun, en güzel yaşımdayım: 26!

(bkz: adim samuel 25 yasim)

27

eksi sozlugun bide ayrica anket sitesi acmasi lazim olmucak bole
yasim 21

26

16
valla.

bu gün 26'ıma giriyorum. hepi börtday olsun bana!

26

31, hayatın anlamının kendini masture ettiği yaş.

ayrıca bence doğru yaşını yazanda yok, mesela ben gerçekte 44 yaşındayım ama 31 yazdım işte, fetişistliği ve sevenlerini sevmediğimdendir.

28 gün sonra 38 bitiyor.

25'tir, benimdir.

gün itibariyle 30 yaşına girmiş bulunmaktayım ... vay anasına yaaa !!!

25

Bence yaşları aldıktan sonra ekşi duyuruda verilen cevap sayısına da bir korelasyon analizi çak, akıl yaşta mı başta mı görelim.

30 anasını satayım.

benim ruhum genç.

10 ağustos'ta 30 olacagim kismetse. enn güzel yaş bence.

24 :)

25

24. evlenme zamanım gelmiş, annem öyle söylüyor.

20+8

22 :)

...

22

20

(bkz: 1984)
Yaş sorana cevabım budur, içindeydi dışındaydı, doldurduydu doldurmadıydı uğraşmam...

oha simdiye kadar yazanlarin en büyügü :S 33...yaslaniyorum lan ben :(

editin büdütü: artık neremle okuduysam diilmiş.. icim raatladi birden :)

An itibarı ile 32 bitmiş ve 33 ilk gün yaşanıyor efendim

istatistiğe katkı olsun, çan eğrisi yürüsün gitsin; 32.

38.

hissettiğim yaş 17 ama kafa kağıdında 29 :(

ickisi kumari da yokmus; kizimizi oglunuza verdim gitti! ciftimiz besiktas'ta kalmayi deneyebilirler...

Çeliktepe ya da Gültepe taraflarında bir yer düşünülebilir. Gültepe'de bacadibi ve yakınları olabilir. Buralar İşkulelerine hem yakındır, hem de o civara göre daha uygundur(kira).

celiktepe-gultepe isim olarak gecekondu semtine benziyo yahu... beşiktaş bence de mantıklı da sabah trafiğinde nasıl gidilir kulelere otomobilimiz yok

metro duragina yakin bir yerde (yani metro rotasi uzerinde) tek oda bir ev bakilabilir ama bence bir ev arkadasi ile besiktas, bebek veya arnavutkoy civarlari daha keyifli olabilir (ev arkadasinin maasi da onem kazaniyor bu noktada)

fulya sizin için uygun. metroyla 2 durak sonra işkuledesiniz. 1000 ytl civarı bişeyler bulunabilir.

bu arada maaşımın yarısını kirayamı verecem yani tepkisellikte bulunabilirsiniz. durum ayıracağınız bütçeyle ve tercihlerinizle ilgili. mesela ben de şu sıralar ev bakıyorum ve kazandığımın paranın muhtemelen %70 ini kiraya ayıracam. yani iyi bir semt için böyle bir maliyete katlanacam. çok uzattım =)

@zubundy
hocam ayıp oluyor ama...
Neyse şaka bir yana, ben doğduğumda Gültepe'de oturuyormuşuz;) Artı amcalarım, halalarım, büyük amcam ve halam da Gültepe'de oturuyorlar.
Gider bakarsın gece mi kondu mu... Gürültüsü hiç bitmez o ayrı. Ama "yok ben maaşı kiraya yatırırım sorun olmaz." dersen; kim istemez Beşiktaş'ta oturmayı...

mate çayını çok tavsiye ediyorlar. bir de papatya çayı denir ama onun tadı herkesin hoşuna gitmiyebilir, o yüzden mate çayını deneyin derim.

tabii ki de rezene. not: anasonludur.

Mate kafeinlidir, uykuya dalmak icin onermem.

sarı kantaron.
alkol.
kulak tıpası.

hepsi çay değil biliyorum :) sen yine de dene.

magnezyum al. biraz da ılık süt ya da ayran.

sarı kantoron bağırsakları da çalıştıryordu yanılmıyorsam o yüzden hafif rahatsız hissedebilirsin..

bence rezenenin etksini daha çok görürsün
veyahut 1 kadeh şarap(1 kadeh ama)

biraz viski iç bebek gibi uyursun

Kediotu. Kökü de olabilir.

(git: 20159)

sut. butun sut urunleri uykuyu getirir. ayrica sutte adini hatirlayamadigim bir madde vardir dis minelerini koruyan. ama gaz ve agiz kokusu yapar o ayri.

turkish tekila hatirlayamadiginiz madde laktaz olmasin?

melissa&papatya idealdir. 10dk demleyip icersen uyursun misil misil.

ıhlamur.. içimi de güzeldir.

bitki caylarini onermem surekli kullaniminin karacigeri iflasin esigine getirdigini duymustum. benim karaciger iflas etmistide bi ara doktorlardan duymustum bunuda, ihlamurun ise kisirliga sebep oldugunu duydum fakat asiri kullanman gerekmis. ben genelde ihlamur icerdim hem mideyi rhaatlatir hemde uykuyu getirir iyidir guzeldir ilamur

Doğadan'ın Relax çayı işe yarıyormuş bazılarında, ben bi etkisini görmedim. Sarı kantaron var içinde.

belki alakasiz olacak ama diger ozellikleriyle beraber total commander bu isi gorebilir. "search" ozelligi gayet guzel ve bulmakta uzerine yok.

google desktop search ?

ava find, windows desktop search

Aradığım şey tam olarak win98'deki gibi bir "arama" ama bu verdiklerinizden ava daha sâde gözüktü onu deneyeceğim galiba...

tek link var kar$im?

ben de anlamadım, linklerden 2si çıkmadı, alla alla ilk defa bu sorunla karşılaştım

AMD olanini diyorum, baska da bisey demiyorum.

freedos geliyor amd olan, ben de xp var (malumlardan) acaba yüklemesi çok zor olur mu? hani driverler falan gelir mi beraber ? monitör ü tak çalıştır mı yoksa onda da bir kıllık çıkar mı?

tabiki yaninda cd'leri gelecektir.
istedigin isletim sistemini rahatlikla yuklersin.
amd'de monitor yok? onu ayrica alacaksin. kolayca takip keyfine bakacaksin.

hiç amd kullanmadım şimdiye kadar ama amd olan daha makul görünüyor. o model adındaki "64" de 64bit anlamına geliyorsa daha bile şahane. belki daha büyük hdd'ler alınabilir. çok pahalı değil mesela 300gb'lık bir hdd.

İkisinin mukayesi söz konusuysa, AMD işlemcili olanı tercih etmelisin. Yine AMD'li bilgisayarda ekran kartının olmadığını da göz ardı etmemişsindir umarım.

Gerçi 400 YTL'ye canavar bir PC (monitör hariç tabii) toplayabilirsin. Ben olsam öyle yapardım, nitekim daha önce 2 kere yaptım. Kendi bileşenlerini seçmek en iyisi.

(git: 32090)

monitör iğrenç... 30-40 daha verin düzgün bir marka alın... herkes ucuz diye inca nın kimin ürettiği bile belli olmayan çöp monitörlerini almaya çalışıyor şu aralar.

kasa olarak da illa buradan alacaksanız free dos şeklinde amd olanı alın... driver sorunu asla olmaz hiç merak etmeyin. hem yanında cd leri gelir , hem de ürünlerinin hepsinin sitesinde driverları olur...

(bkz: orange pansiyon)

cok eskiden gitmistim; gercekten tam kafa dinlemelik bir koy.. bir otelde kalmistik böyle kücük sirin sakin bi oteldi bir de yan tarafimizda böyle kamp gibi bir yerler vardi agaclarda tahta odalar falan..

malesef hic bir ad hatirlamiyorum ama kafa dinlenilir gercekten; denizi de fena degildi ama yanlis hatirlamiyorsam -ki yanlis hatirliyor olabilirim- sahil kum degil tas idi..

öncelikle kumsal seviyorsan baştan vazgeç, kumsal değil taşlık burası... Orange ve yanındaki yerler plaja yakınlığı nedeniyle avantajlı, plaj yerine göre 5-15 dakikalık yürüme mesafesinde oluyor, orange ve yanındakiler en yakındakiler... Yine de yürüme yolu var. Plaj ücretli, atla deve olmasa da hergün hergün para verip girmek can sıkıcı, böyle baştan toplu versen bu kadar koymaz... Plajda hiçbir şey yok, giderken yiyeceğini içeceğini de götürmelisin. Artı duş falan da yok ama buz gibi dere var, su gerçekten buz gibi giremeyebilirsin. Benim en sevdiğim özelliği plajın hemen dibinde dik bir tepe bulunmasıydı böylece güneşten kavrulmuyorsun, şemsiye derdi de olmuyor. Geceleri insanlar barlara takılıyor; gölge, öküz ve bir iki tane daha yer vardı adlarını hatırlayamadım şimdi... Bir de film gösteren ufak bir yer vardı, açık havada. Artı tarihi eserler de var; hem dinlenme, hem kültür turizmi yani. Ben çok kısa kaldığım için her yeri gezememiştim o ayrı. Kaldığım kısacık süreye rağmen değerlendirecek olursam güzel bir yer diyebilirim, kafa dinlemelik bir yer bence... Deniz; çok farklılık gösterebiliyor, bir gün cam gibi iken ertesi gün bulanık ve yosunlu olabiliyor, bir de tur tekneleri bazen insanı boğar gibi oluyor, bir anda bütün koy tur tekneleri ile dolabiliyor... Kimisi takmaz ama ben pek sevmem, böyle ferah olsun isterim. Bunlar diziliyorlar sıra sıra, manzara falan kalmıyor... İki gün kaldım(yani gittim ve geldim) bu kadar yazdım, biraz daha kalsam "yeni başlayanlar için olimpos" adlı eserimi okuyor olurdun;)

kadir's top tree house vardı galiba. agaç üzerlerinde evler. bi ara yanmıstı.. o tarz evlerde kalınabilir. uygun fiyatlıydı.. arkadaş ortamı ile 4-5 kişi gidince bayaaa neşeli oluyor..

ölüdeniz'i öneririm.

Bu parayı alıp bankaya gidiyorsun, uzmanı getirin bana ben çok zenginim diyosun, böyle yüklü meblağlardaki portföyleri bölüyor, yarısını a tipi likit fon, dörtte birini b tipi slip don, sekizde birini de altın olarak değerlendirip riski azaltıyorlar, kalan sekizde biriyle de fındık alıyoruz diye biliyorum ama konunun uzmanı değilim tabi daha iyi bilen biri vardır illa ki.

%19 faizle vadeli mevduat açılırsa;

(100.000x0,19)/12 denilebilir kaba taslak.. vergisiyle falan aşağı yukarı 1.400 civarı getirir sanırım

repoyla uğraştığına değmez, vadeli mevduat daha tercih edilesi.. yatırım fonu da biraz daha az kazandırır muhtemelen

joelskellington'a katılıyorum hatta dediği gibi sekizde biri ile fındık almaktansa, tümüyle kurubakliyat işine girseniz daha kazançlı çıkarsınız(eğer bu işle uğraşan güvenilir bir tanıdık varsa). Zira her sene bir kurubakliyat mahsülünün fiyatı tavan yapmakta.

anaparanızı orta ve uzun vade de korumak istiyorsanız sadece faizi çekip anaparaya dokunmama yöntemi yetmez. anapara enflasyon karşısında erir. aylık uğraşması biraz daha zor tabi ama kabaca yıllık şöyle bir hesap yapalım. bugün paranızı mevduata bağladınız veya yatırım fonu aldınız. 1 sene sonra 11.07.2009 olduğunda paranız vergi vs düştükten sonra 115000 olmuş olsun.bisene sabrettim gidip şu 15.000'i harcıyayım hemen demeyiniz. yıllık enflasyon yüzde 10'sa harcayabileceğiniz tutar 15000 ytl değil sadece 5000 ytl'dir ki böylece anaparanız eksilmeden ve çoğalmadan aynı kalmış olur. kalan 110.000 ytl'yide yine bağlayabilirsiniz. kolay gelsin:)

not: bu arada güvenilir en az 2-3 bankadan paranızın tutarını da belirterek oran bilgisi alarak yüksek verene yatırmanız gerektiğini söylemeye gerek yok.

gidip bir daire aliyorsunuz ve ayda 500 ytl kira geliri gelirken bir yandan ana paraniz, evin degeri arttikca artiyor. ugrasi eksisi..

cok paraniz var ise hepsini bir yatirim aracinda degerlendirmemek, araclari cesitlendirmek faydali. ornek: 100.000 ytl'nin hepsiyle diyelim cok kazandiriyor diye dolar aldiniz, ama dolar habire dustu. veya ytl cok kazandiriyor diye faize koydunuz, hop kriz cikti sizin para yalan oldu. joelskellington'un dedigi gibi, sizin risk tercihinizle getiri beklentiniz arasindaki optimum noktayi bularak her ay belli getiriyi elde etmenize yardimci olacak hesap yontemleri ve bunu yapacak portfoy uzmanlari var. yalniz bu kisilere bu islerden anlamadiginizi/sevmediginizi cok caktirmayin, bazilarinin kendi ajandalari olabilir (daha dogrusu calistiklari kuruluslarin) ornek: eski uzanzedeler, anlamdan bilmeden offshore'a yonlendirilmislerdi.

hakikatan o kadar zor mu ya cagri merkezine girmek?ben de le bi yerde calismayi dusunuyodum ama daha basvuru yapmamistim.arkadasim hemen girdi valla ben de ondan esinlndim.ama onun tanidigi falan vardi.hmm hic bole tahmin etmemistm.

@illusionist
Ben de sizin gibi girmesi kolay olur düşüncesi ile başvurdum ama pek öyle olmadı...
Bir de arkadaşınız nerede girdi? Mümkünse bize de bir yol göstersin.

evet cok siradan birsey gibi goruluyor cagri merkezi operatoru olmak ki bir kac buyuk sirketin ki haric oyle de zaten. ama saglam sirkettekiler de saglam oluyor hakikatten.
arkadasimin annesi lufthansa nin cagri merkezinde calisiyor. kendisi zaten italyan anne, turk babadan olma ve almanyada buyumus. dolayisiyla italyanca, almanca, turkce (oeh) sular seller gibi..haliyle aldigi para da fazlasiyla saglam. (cidden saglam)

@nochristrequiress
Hocam sizinki biraz uç örnek olmuş, öyle bir yere zaten başvurmam. Ne yapıp, ne yapamayacağım farkındayım. Yapabileceklerime başvuruyorum ve oralara nasıl girebileceğimi soruyorum. Yoksa sizin verdiğiniz örnekteki gibi bir yerde istesem de çalışamam elbet, hatta onlar gel dese ben gitmem, gidin eğlenecek başka adam bulun derim...
Yani; hayallerde yaşamıyorum, yapabileceğim işlere girmek istiyorum...

mail adresini verirsen, işine yarayacak birşeyler önerebilirim. burda söylemem pek sağlıklı olmaz benim açımdan:)

@rpmcmurphy
engerek et gmail.kom
önerilerini bekliyorum...

çağrı merkezinde çalışan biri olarak benden sana tavsiye;yol yakınken vazgeç.

çağrı merkezinde çalışıp da mutlu olan hiç arkadaşım olmadı.durmadan dert yanıyorlar.

@cold
Tamam, "yol yakınken vazgeç." de gerisi? Başka bir iş öneriniz var mı? Dediğim gibi iş bulmak zorundayım, hatta ilk sorumda da belirttiğim gibi(git: 31732) acil iş bulmam gerek, elbet başka işlere de açığım, ancak iş nerde? Farklı farklı işlere başvurdum/vuruyorum ama bir tek çağrı merkezi için mülâkata çağrıldım, onda da daha başta elendim. Ki işe girmek benim için çok önemliydi, kötü oldu... Ayrıca okulu bitirmedikçe fazla seçeneğim olamaz(hoş bitirince de olmayacak). Yani önerebileceğiniz başka iş yoksa, "vazgeç" demektense işe nasıl girdiğinizi anlatmanız daha yararlı olur.

@gregory
Hizmet sektöründe olup da dert yanmayan var mı? Dert yanarlar ama işi de bırakmazlar(daha iyisini bulmadıkça). E benim tecrübem yok, seçeneğim yok, boş durmaktansa el mecbur yaparım. İşe gireyim de sonra şikayet ederim...

bugünkü aklım olsa ben girmezdim.bi çağrı merkezine girdin mi gerçekten kariyerini orda planlıyosun iş değiştirmek istesen bile sadece deneyimin için seni hiç ummadığın bi yerin çağrı merkezi için görüşmeye çağırırlar.tabi sen istersen çağrı merkezine girebilirsin girmek çok zor değil sorulan sorulara çok mantıklı cvp ararsan gerçekçi olursan zor olur ama kariyer hedefin ne diye sorduklarında insanlarla iletişim kurmayı sevdiğim için ve insanlara yardım etmek istediğim için bu işi yapmak istiyorum,belli bi deneyime ulaştıktan sonra departman içi değişiklik yapmak istiyorum gibi bi yalan uydurabilirsin ama sakın takım lideri olmak istiyorum deme çünkü ilk görüşmeler takım liderleri girer;) sigara içiyomusun diye sorarlarsa hayır de vardiya benim için problem değil de.yeni ortamlara rahatlıkla uyum sağlarım de.bu yalanlar zaten bi çağrı merkezine girmek için yeterli ...

hangi depertmanda deneyimini arttırmak isterdin gibi bi soru gelirse çağrı aldıktan sonra back office geçerek işin bütün alt yapısana oluşturmak istiyorum dersen damardan girersin.çağrı merkezi için herşeyi bilmek gerekir diyebilirsin....

Bi kere call center için bilgisayar bilgisi filan hiç önemli değil. Yapman gereken ekrandaki soruyu sorup verilen cevabı oraya yazmak (veya seçeneklerden seçmek) sonra yine başka bi ekran geliyo onu soruyosun falan filan. Yani call center da çalışabilmek için en gerekli yetenek düzgün konuşabilmek...

Bu aralar malesef call center agentlığı da kesat. En büyük call center global bilgi (turkcell) 6000 kişi olmuş (ohaa) ve adam alımını kesmiş. Ama globalden herşey beklenir gelecek ay 200 kişi çıkartıp 10 kişi alır sonraki ay 50 kişi çıkartıp 300 kişi alır biraz enteresan bi yer orası. Oraya kessin başvur.

SBS(Siemens) ise küçülüyo toshiba projesi bittikten sonra kendini kurtarttıranlar ya diğer projelere ya da başka şirketlere geçti. Kalanlar da işten çıkarıldı. Buraya da başvur fekat fazla bi ihtimal bekleme.

Türk telekoma özelleştirmeden sonra ilkokul mezunu ameleler bile girdi ama bu aralar durumları nasıl bilemiyorum....

Bu yaz call centerlardan fazla umut bekleme. Dediğin gibi teknosa ya mediamarkt a filan başvur. Bi de takilde yazın tatil bölgelerinde açılan migros, tansaş gibi yerlere sezonluk insan ihtiyacı oluyo. Onlara da başvur...

öncelikle çağrı merkezleri için insan dışında ayrı bir tür olması gerek, kesinlikle insan işi değil.
sonrasında, ben de çalıştım ve öyle sorular sorulmadı, gerçekten saçmalamışlar, muhtemelen sabrınızı ve sinirlerinizi deniyorlar, çalışırken çok lazım olacak :)

yabancı dil biliyorsanız, hele almanca, iyi paraya, o tür sorulara muhattab olmadan iş bulursunuz, cevabınız hayırsa bence pazarda limon satın en azından insanlığını kaybetmezsin.

EN AZ ORTA ÖĞRETİM MEZUNU

PREZENTABL

İKNA YETENEĞİ KUVVETLİ

HEDEFLERI OLAN

İLERİYE DÖNÜK KARİYER SAHİBİ OLMAK İSTEYEN

TÜM SOSYAL HAKLARI FİRMAMIZ TARAFINDAN SAĞLANACAK

EKİP ARKADAŞLARI ARIYORUZ

ÇALIŞMA SAATLERİ HAFTA İÇİ : 10:00 18:00

CUMARTESİ : 17:00 PAZAR OFF

ALIMLAR M.KÖY YENİ AÇILACAK 5.ŞUBEMİZE YAPILACAKTIR

NOT : CUMARTESI CALISMA UCRETI MAAŞ'A YANSITILACAKTIR
SSk+MAAŞ+PRİM+YOL+YEMEK

CEMAL TOPKAN 0530 978 4 5 6 7

kayıpsız sıkıştırma diyeceğim, mp3 çaların muhtemelen desteklemeyecek. o nedenle, bence yapabileceğin en iyi şey, auido cd'ni 192kbps gibi 'vasat üstü' bir kalitede riplemek ve 'gerçekten iyi' bir kulaklık kullanmak olabilir. ayrıca araya equilizer sokma.

mp3 yerine ogg vorbis, aac ve wma gibi formatlari da dusunebilirsin. Ayni kaliteyi daha dusuk bitrate'te yakaladiigni iddia ediyor bunlar.

"gercekten iyi' bir kulaklik" kismina ek; frekans araligi oldukca genis bir kulaklik kullanman ses kalitesini biraz daha artirabilir. orn: 15-22500 hz arasi. (genelde standart 20-20000 hz'dir)
tabi bu parcalar 320 kbps ile de mp3'e convert edilebilir ama cok farkeden bi sey olmayacaktir.

belirli oranda sıkıştırılmış bir mp3'teki kalite kaybını çok iyi kulaklar bile ancak hisseder.

128-192-256 kbps farkını hemen anlayan biri olarak; 256-320 arasındaki fark önemsenmeyecek sevidedir diyebilirim, amaç hem kalite hem çok şarkı ise aralığınız 192-256 kbps olmalıdır. Bu ikisinden birini seçebileceğiniz gibi, vbr yapmak da bir başka seçenek. Ayrıca joint stereo değil sadece stereo yapmanızı öneririm.

bi de minnacık mp3 player'ın verebileceği ses kalitesi de çok kısıtlayıcı bir etken. genelde eh işte oluyor performansları.

minnacık mp3 player ve equilizer yok diyenlere katılmıyorum.
mp3 player alırken max desibeline, desdeklediği formatlara dikkat etmelisin. 110 db.lik bir mp3 player'ın varsa ve ona göre bir kulaklık alırsan zevkten dört köşe olabilirsin.
sonuçta müzik zevki senin. basları/tizleri falan zevkine göre ayarlarsın.

(bkz: flac)

The White Stripes'dan geliyor:
(bkz: seven nation army)

çok tşk ederim late viper:)
enrique degl ama yine de tşk ederm abi sana da vennus

feel the rush - shaggy ?

sanırım, "haybeden gerçeküstü aşk" oyunun müzikleriyle alakalı. yine bir yerde okumuştum. araştırınız...

#31040

bunun harici bir de "oh susanna" var yine looney tunes da yer alan. ikiside ayni composerdan 1800 lerde yasamis.

doğrusu:
(git: 31040)

Teşekkürler yanıtlarınız için...

gyzem.com'da filtre uygulayınca yazı çıkan fotoğrafı hatırladım da senin bahsettiğini hatırlayamadım.
Ama aklıma ilk gelen; beyaz arkaplan ve sarı yazı ikilisi. Normalda okumak çok zor, hatta başka şeylerle birlikte fark edilmeyebilir bile, ama renkleri ters çevirince ne yazdığı rahatça okunmakta.

evet işte dediğim bu benim ancak beyaz arka plan üstüne sarı renk yine de belli oluyor. ben istiyorum ki farkedilmesi çok zor olsun. böyle bir renk kombinasyonu var mı? değilse bu işi internette yapan bir site / program vs var mı?

daha iyisi var en.wikipedia.org

mümkündür. maxtor un shared storage ıı sanırsam bu. aynısından aldım geçen hafta aynı amaçla kullanıyorum.

evet, shared storage galiba...
peki modemin bunu desteklesi gerekiyor mu? Yoksa ethernet modem olması yeterli mi?
aztech DSL600EW kullanıyoruz.

hub(4 tane çıkışı var) özelliği olan bir modem kullanıyodum direk ona bağladım. ama oda yoksa switch alman gerekebilir belki.

İndirdiğiniz filmler hangi formatta? Biir sürü avi ya da mpg film indirdim görmedim böyle bir şey, acaba wmv mi indiriyorsunuz?

İndirdiğiniz şeyler sadece o görüntüden ibaret(işte hedehodo.com'dan şu playerı indirin yazan görüntü)film değil maalesef, bir kaç kez benim başıma da gelmişti, geçmiş olsun :)
Hatta sözlükte bahsedilen oynatıcıya baktığımda "sakın indirmeyin" virüs bu tarzında bir uyarı vardı yanlış hatırlamıyorsam..Şerefsizlik bu yaptıkları evet..

sorulmuştu bu, o bahsettiğiniz bilmemne pilayerın adı ile aratın burada. Öyle çıkmasa bile sorulduğundan eminim ama ne olarak aratacağımı bilemedim şimdi.

.rm dir belki. real player. soru icinde soru olunca cozmek zor haliyle.

avi formatında bir filmde başıma gelmişti bu olay. Vodei Multimedia Processor indirmeden seyredemedim.

hacım bilgisayardaki herşeyi sil, gom playeri yükle herşeyi izle. izleyemediklerinide kendi kendine hallediyor zati.

domplayer başlığına bakmanızı öneririm..

kısaca virüs, fake dosya

Makinenin anasını ağlatmadan uyardığınız için teşekkürler.

Virüs olabilir, sıcaklar olabilir. Zilyon tane olasılık var yani...

avira var ve msdefender var, virüs ya da malware olsa çıkardı galiba... Sıcak geldi aklıma ama ne bileyim PII makinem bile bu kadar yavaşlamamıştı, en olmadı kafadan kitlenirdi, "ne açacam ya, benim olayım değil ki kardeşim" derdi de bunun gibi süründürmezdi.
Sıcaklıklar normal bu arada; (bkz: speedfan).

Klasik olacak belki ama: Format, durma at!

@Shangrilla
unut onu yok öyle bir şey... 10 yıllık PII makinem bile 3 format ya görmüştür, ya görmemiştir. Bunu kuralı 1 yıl olmadı, 6 ayda bir format atarak mı çözülecek tüm sorunlar...

görev yöneticisini ve bilgisayarının disk işlemlerini gösteren led'ini izle.
çok hareket varsa virüstür muhtemelen.

@natnan
"görev yöneticisini ve bilgisayarının disk işlemlerini gösteren led"ini izlersem makine çalışmıyor kanısına varmak bile mümkün, led arada sırada ayıp olmasın diye yanıyor. cpu kullanımı desen o da çok çok düşük. Sadece opera(10 pencere) açıkken durum bundan ibaret.

@mrtksn
evet galiba bundan birincil ide pio modunda, çözmeye çalışıyorum bakalım. Çözümü bilen varsa yazsın bir zahmet. DMA kullanılabiliyorsa seçili ama pio olarak çalışıyor. İkincil ide ise ultra DMA modunda. Hardiski ikincil ideye mi taksam?

Tamam pio'dan çıktı, (bkz: #13170250) yardımcı oldu. Biraz düzeldi sanki, tam karar veremedim... Sağol.

esek arisi mi acaba?

tr.wikipedia.org:IC_Polistes_gallicus.JPG

bu bal yapan arı değil, yanlışım yoksa yaban arısı doğru ismi. evet iğnesini de sokabiliyor.

(bkz: sarıca arı)

@ netizen: evet o..ta kendisi...az mı çektirdi bana. ve sülalesi bizde yaşıyor, neden bilmiyorum.

edit: o resimdeki "tek taşak". bizdekiler "çift" (bizdekiler derken, bizim evdeki arılar). uçarken de "ikisi birden" yere doksan derece açı yapacak şekilde oluyor. yani, hayvan "yürürmüş gibi" uçuyor.

edit 2: uluorta yazdığıma inanamıyorum, çok çok, karikatür dilinde yazardım eskiden, böyle d'li sh'li falan

guitar hero şarkıları çalış stres atıyorum ben akşamları

mesela world of warcraft oynayabilirsiniz. motosiklet kullanmayı öğrenebilirsiniz. bir dürbün ya da belki bir teleskop alıp astronomiyle ilgilebilirsiniz.

puzzle
model araba, ucak

eğer uzaksan kesinlikle bilgisayar oyunlarını tavsiye ederim. hafif oyunlarla başlarsın sonra zevk alırsan derinleşir ve daha komplike oyunlara geçersin..

başlangıç olarak gta serisini önerebilirim..

sudoku ve/veya kare karalamaca çözmeni tavsiye edebilirim..

Model uçak olabilir. Evde, küçük çaplı helikopter veya uçakla başlarsınız. Vaktiniz olduğunda hava da güzelse soluğu doğada bayırda alırsınız. Müthiş keyiftir, kendimden biliyorum. Gözün görebildiği mesafeye kadar giden bir uçağı yönetmek, havada saltolar attırmak harika bir duygu. Kuşlarla atışırsınız. Hatta ucuna kamera monte eder gökyüzünden çekim yaparsınız. Öyle çok da pahalı değiller artık.

anime izleyebilirsin...
Multiplayer bilgisayar oyunları deneyebilirsin, her türde bulmak mümkün.
Worms oyna derdim ama oynamıştırsın.
İmkânın varsa arkadaşların bahsettiği model araba/uçak/gemi en zevklisi gibi geliyor bana...
Arada yine dizi izleyebilirim dersen bir kaç tavsiyem olur, sorman yeter.

elektronige ilgin varsa eger, hazir kitler var. kara simsek devresi, ne bileyim, birbiri ardina yanip sonen ledler falan. bunlardan edinip zaman gecirebilirsin. benim evimin bi odasi sirf el aletleriyle dolu mesela. canim sikildi mi daliyorum, kesip biciyorum, lehim yapiyorum, ohh kendi kendime gazimi aliyorum.

illa evde oturayim demiyorsan fotograf cekmeye de baslayabilirsin. iy igelir.

Çizgi roman oku hocam...mis

ahşap oyma yap.
internette bir sürü ingilizce döküman var, oralardan okuyarak öğrenebilirsin. ya da 3-4 saatlik bir kursta bile az çok kendini geliştirebilirsin.
sonra geçersin masanın başına, minik minik yontmaya başlarsın.
ve işin bittiğinde istersen renk renk boyarsın, istersen bir kat cila çekersin ve elinde, ben yaptım diyebileceğin birşey olur.

kessinlikle (bkz: rock band)

onların bağırsaklarında selüloz dediğimiz bir çeşit komplike şekeri parçalayabilen bakteriler var. bu sebepten aslında bolca karbonhidrat tüketiyorlar. biz aynı yapıya sahip olsaydık obez olurduk...

bir insanla bir hayvanin sindirim sistemi pek tabii farkli olabilir.

Öncelikle hiç inek beslediniz mi diye sormak istiyorum. Zira "sadece ot yedikleri" kanısına nasıl vardınız. Sadece "ot" bile yeseler, onların yedikleri "ot"ları yemiyoruz("ot"dan kasıt nedir onu da anlamış değilim). Yeme sıklığı ve miktarına girmiyorum bile...

@trimpot;bir insanla bir hayvanın sindirim sisteminin farklı olabileceğini tabi ki tahmin edebiliyorum, burada öğrenmek istediğim bunun sebebiydi.

@late viper; o kanıya varmam için evde inek beslememe gerek yok sanırım,atıyorum kanguruların keseli oldugunu bilmem için avustralya'ya gitmeme gerek olmadıgı gibi. otun yanında ineklerden ot dışında çeşitli şeyler yiyenlerinin mevcut oldugu gibi, özellikle yazları sadece ot yiyerek beslenenlerin de mevcut oldugunu duymuştum.

edit: ot derken ne kastettiğimi belirttim sanırım yukarda, daha da ayrıntı isteniyorsa bizim yediklerimizden aklıma gelenler maydonoz, marul, roka, vb. ineklerin ne yediğini kontrol etmedim ama onlar da bunlardan çok farklı şeyler yemiyordur.(yol kenarında çıkan otlar, çim falandır heralde) bir de mesela ineğe marul versek ben bunu begenmedim demez diye düşünüyorum

@late viper
bir ineği et böcek falan yerken görürsen haber ver bir daha et yemeyeceğim yani.

ben de sunu sorayim. bu hayvanlarin proteine ihtiyaci yok mu oyle etli olmalari icin. sadece bitkilerden bu proteini elde edebiliyorlar mi?

sadece ot yedigini nerden cikardin demis birisi. merak ediyorum et falan mi yiyiyorlar, nedir durum ? yani oyle bir inek hakkaten midemi kaldirirdi.

@nochristrequiress:
şöyle ki bu hayvanlar fazla atlayan, zıplayan, koşan, düşünen canlılar değiller yani kas yapmaya falan ihtiyaçları yok ve nadir amino asitlere ihtiyaçları da yok. zaten tamamen aynı amino asitlere ihtiyaç duymuyoruz protein üretmek için. bundan dolayı yedikleri ot onlara yetiyor sanırım.

@light beam ve talemon
"ot" dedikleriniz çimen türü şeyleri içerir, inekler evet ot yerler ama meyve sebze de yerler, ağaç yapraklarını hatta genç ağaç dallarını da yerler. Artı et yemezler belki ama o kadar "ot"un arasında elbet bir kaç böcek de vardır...
Ki kangurudan dem vururken konuyu tamamen çarpıtmışsınız, birinin beslenmesinden bahsederken diğerinin dış görünüşüne atlamışsınız...

ben manken gibi inekler biliyorum. ırklarıyla ve yaptıkları egzersizle alakalı. çiftliklerde eti ve sütü için beslenip 2 metrekare bile yeri olmayan ineklerden bahsetmiyorum.

birincisi, burada yazılmış olduğu gibi, ineklerin bağırsaklarında selülozu parçalayabilen simbiyot bakterileri var, bu yüzden enerji ihtiyaçlarını selüloz ile karşılayabiliyorlar.

ikincisi, yapraklar, otlar vs. aminoasit ve protein bakımından zayıf olsa da, yine bağırsaklarındaki bakteriler sayesinde protein dışındaki maddelerden protein sentezleyebiliyorlar. bir de, proteine illa et olarak bakmamak lazım, protein açısından çok zengin bitkisel besinler de var.

üçüncüsü, ineklerin de protein ihtiyacı oldukça fazla, zaten koşmak zıplamak için protein değil, karbonhidrat kullanıyoruz. proteinin asıl görevi vücudun yapısına katılmak.

biz insanlar, inekler gibi sürekli ot yiyip dursaydık, tokluk hissi duyardık, ancak vücudumuz enerji ihtiyacını karşılayamadığı için sürekli cepten yerdi, karaciğerimiz yağlanırdı ve diğer bölgelerimizde de derimiz kemiğimize yapışırdı, (bkz: kwashiorkor)

@late viper; ot'a niye bu kadar takıldıgınızı anlayamadım. orada sormak istediğim soru açık diye düşünüyorum. sorum "genellikle" yeşillik yemelerine rağmen nasıl kilo alabildikleriydi ve cevabını da aldım talemon ve moroff sağolsun. avustralya örneği de ne biliim gecenin o vakti aklıma geldi, yani ineklerin ot yediği kanısına varabilmem için inek beslediniz mi gibi bir soruyu soran sizsiniz.onların otobur olduklarını bilmek için evde beslemeye gerek yok sanırım. aslanların et yediğini de biliyorum ama malesef evde aslan besleme şansım da olmadı.

bu arada cevap veren herkese teşekkürler.

tavsiyeden ziyade şunu söylemek isterim.
şu: zaten laptopların çoğu çinde üretiliyor.

benim korkum bozulunca elde patlamasi... yani servis hizmeti alamamak...

Bazı markalarda küresel garanti var, yani dünyanın her yerinde geçerli oluyor ama buradaki servisler böyle garantisi olan ürünlerde biraz sıkıntı çıkarabiliyormuş...

global markalar orada üretilseler de çin'de pek ucuz olmuyor. (creative, asus, HP, toshiba vs) laptop gibi riskli birşey denemezdim... duyulmadık çin ürünleri (mp3 player, usb disk, pc aksesuarları vs) su parasına yalnız.

çinden gelecek (tabi gidip mağazasından,orijinal almadıktan sonra,ki o zaman da fiyat avantajı ortadan kalkar) hiçbir şeye güvenmeyin

çin'in kendi markalarını alırsanız kesinlikle yarın öbür gün elinizde kalır.
bilindik markalar da çin'de üç aşağı beş yukarı aynı fiyata.

bir arkafdaşım aldı çin den notebook. centrino ,1 gb ram li dvd-rw bir makina aldım dedi baktık sistem özelliklerine hakkaten öyle. tabi içindeki windows u yeniden kurduğumuzda acı gerçek ile yüzleştik arkadaşıma yutturulan cihaz p3 500 256 ram li bir makina bırakın dvd yazmayı cd yi bile zor okuyor :) çeşitli yazılımlarla sistem özelliğini ve notebook kasasının değiştiriyolarlar üzrinede etiket yapıştırıp bilmyene gazlıyorlar. alacaksan çok dikkatli ol

asus ve toshibanın küresel garantileri var. nereden alırsan al istediğin yerden servis hismeti alabilirsin.
tabi bir üstteki mesajdaki sorunları yaşamak istemiyorsan alırken çok dikkaet edeceksin ve faturası garantisi vs unutmayacaksın.

tesekkurler...

babam cinlilerin bile elektronigi cin yerine hong kong'tan aldigini söylediydi. pek güven verici olmasa gerek.

tüm özellikler aynı ama ikincisi daha iyi

TECHNOPC olan daha iyi gibi, en azından tüm özellikleri şüphe kalmayacak şekilde verilmiş. Misal birincinin güç kaynağı ne kadar, belli değil...
Görüntüye önem veriyorsan ilkini, yok özellik dersen ikinciyi al derim.

bsplayer kullaniyorum ve mkv uzantili dosyalarda bsplayer'in simgesi cikiyor.

Winamp'i acin options > Prefrences > General Prefrences > File Types.

Burada secili ise mkv'yi degistirin. Benzer ayar kmplayerda da vardir muhtemelen orada da secin. EGer duzelmezse simgesini degistirmeyi deneyin. En olmadi Bilgisayarim > Araclar > Klasor secenekleri > Dosya turlerinden o dosya turunu tamamen silip bastan tanimlayin.

www.videolan.org

Evet kmplayer bu konuda biraz karışık, şöyle oluyor:
Kmplayer'da herhangi bir yerde sağ tıkla, açılan menüden seçenekler, oradan da tercihleri seç(Bunu kmplayer açıkken F2 yaparak kısayoldan açabiliyorsun). Açılan pencerenin solundan "yapılandırma yöntemi"ne gel, ilk bastığında "bilgi: aşağıdaki bıdı bıdı..." diyen bir yer çıkıyor, ve dikkat edersen bu 3 sayfalık bir menu, ayraçlar ise kare kare, ilki 5, ikinci 4, üçüncü 2 kare. Buraların kare kare olmasının nedeni doğru çeviri yapılmamasından. Dil seçeneklerini değiştirerek orijinallerini görebilirsin ama çok da önemli değil neyse bu kareli menülerden ikinciye(4 kare) gel, bak neler çıktı. Oradan istediğin dosya türlerini seçebilir, simgelerinin olmasını sağlayabilirsin.
bu da fotoğrafı:
img131.imagevenue.com

pringles yöntemini denediniz mi?

ben de ciddi ciddi araştiriyorum deli gibi pringles yöntemi ne ola ki..
tövbe tanrima..

cantenna diyorlar buna.

çok çok düşük maliyetle (10 - 15 $ tutar ortalama) fevkalade işe yarar bir düzenek. denedim oradan biliyorum. epey de mesafesi var.

www.oreillynet.com

"Apparently, antennas of comparable gain cost upwards of $150. Over a clear line of sight, with short antenna cable runs, a 12db to 12db can-to-can shot should be able to carry an 11Mbps link well over ten miles."

cisco aironet serisini öneririm diğer yandan.

Iki nokta arasinda kullanabileceginiz bir priz ve ortam varsa araya repeater koyabilirsiniz.

(bkz: wireless bridge)

sağolun ilgi için...
swallowed arsenic: maalesef öyle bir şey olmaz bana, gülerler adama.. zaten o 150$ dediğiniz antenlerden var bende.


badseed: açık alan olduğu için repeater ların da pek faydası olmuyor.

elimde bi ton repeater var zaten, şu iş bitsin, hepsini satışa koycam ahaha

late viper: sözlükte yazan 1 ve 4. entry tam olarak benim istediğim şeyler.. en azından bunu bulmama, bu yönde araştırma yapmama olanak sağladığın iin teşekkür ederim.

soldaki 2-3 taneyi biraz yukarı kaldırınca da daha güzel bir ses alınıyor gibi. en azından ben öyle kullanıyorum

bass ve tizleri net duymak istiyorsaniz en sag ve en soldaki cubuklari derece olarak biraz daha yukarida tutmalisiniz. fazla yukseltirseniz seste catlamalar soz konusu olabilir tabi. eger ses cikisiniz benimki gibi koca 2 kolona bagliysa bass ayarini komsunun duyacagi ses duzeyinde yapmayin. her bass vurusunda o da ayni siddette hissedecektir.

iyi bir ses sisteminiz varsa eq ayarı yapmanıza gerek yoktur, en iyi sesi flat konumda alabilirsiniz.. yok ben çıstak çıstak duymak isterim dersen bass freq ile tiz frekansları aç açabildiğin yere kadar :)

presetlerden laptop speakers & headphones seçeneğini kullanıyorum ben hep.laptopta müzik setinde stüdyo monitöründe ve kulaklıkta eğer eksik gördüğüm bir şey varsa.başka bir equalizer ile tamamlıyorum

ayrıca abi şahsi tecrübem ile söylemek istediğim şu var. en boqtan equ olayıda olsa.insan nasıl alışırsa öyle gidiyo. winampın ilk bu olayını keşfettiğim 96 97 senesinden beri laptop speakers headphones e takıldım kaldım :)

Eq ayarı diye br şey yoktur. Yani vardır tabi de dinlediğin şeye göre, senin zevkine göre, kulağının yorgunluğuna göre, hoperlorünün kalitesine göre farklılık gösterir. Harif bas ağırlıklı mixlemiştir sen beğenmez kısasın, tizler az gelir açarsın falan filan. Eq denen şey bir filitre olarak düşünülebilir. Bazı aletlerde müzik tarzına göre bir takın presetler de var tabi ama bi sürü adam şarkı mixliyor herkes değişik değişik yapıyor en iyisi senin ayarlarla oynaya oynaya hoşuna giden tonu yakalaman.

Elektronik müzik dinlerken winamp'tan "tekno" seçilirse rezalet bir ses elde ediliyor. Ben winamp yerine creative ses kartının mikserinden "tekno" yu seçiyorum oldukça başarılı. Yalnız bass'lar yüzünden komşudan şikayet gelebiliyor. Winampın eq ayarlarını aktif etmiyorum.

ben de yıllardır fotoğraftakine benzeyen "martı" adını verdiğim düzende kullanmaktayım. Elbet kanatların duruşunda kişiye göre hafif farklar olur ama genel konum bu şekildedir.
hatta buyur:
img199.imagevenue.com

o zaman bende ses kartının ayarlarını kurclamaya çalışayım.teşekkürler cevaplar için.

rock preset iyidir.

Yeri ve özellikle olsun istediğin bir özellik(2+1 kombili gibi) varsa söyle, yardımcı olacak kişiler bulunur...
Çok acele değilse ben sordururum, ama bu hafta sınavlarım var ilgilenemem, o zamana kadar bulamazsan yardımcı olmaya çalışırım.

@late viper: temmuz başı gibi taşınmam lazım. durugöl merkez arası bir yer düşünüyorum. 500 ytl kira 100 ytl de yakıt limiti belirledim. 3+1, geniş mutfak, murfak dolabı, yeni bir banyo olmazsa olmaz. 2 ve üzeri bir katta olması, evin güneş alması da isteklerimiz arasında. ilginiz için teşekkür ederim. sınavlarınızda başarılar.

sehirrehberi.ibb.gov.tr
den arama/ önemli yer arama / eğitim kurumları / ilköğretim devlet / ilçe: kağıthane
seçip cumhuriyet diye aratınca talatpaşa caddesindeki okulu bulabiliyorsunuz,
sonrası size kalmış.

google maps de isinizi gorur ayni sekilde.

nereden doğru gideceğini yazsan daha iyi yardımcı olabiliriz. ama anlattığınız yer kağıthane de değil (kağıthaneye bağlı) gültepe de. gültepe ye 4.levent tarafından daha rahat gidersiniz.

Şişli-mecidiyeköy tarafından 65G ve dolmuş, Beşiktaş'tan 62G ve dolmuş, Eminönü 62(bu da Beşiktaş'tan geçer). Taksim'den metro ile levent oradan dolmuş ya da otobüs.
Şöföre söylerseniz yardımcı olur.
Okulun internet adresi:
www.kagithanecumhuriyet.k12.tr

denemedim ama otostopcunun el kitabi mahmutbey giseler iyidir derdi gibime geliyor.

hocam gebze diyorsun da, pippa bacce olayindan sonra onca insan gebze nin tekin olmadigini belirtti.

ben arkadasla istanbul'dan izmir'e donerken bostanci'dan tuzla'ya kadar yurumustuk. sonunda dayanamadik, tuzla girisini gectikten sonra koprunun altinda duran dolmusun birine atlayip gebze (feribot) yol ayrimina kadar bizi goturmesini rica etmistik. oradan da feribotlara yuruduk tabii. durmuyordu kimse. sene 1999

En mantıklısı elbet otoban gişeleridir, Avrupa'da Mahmutbey, Anadolu'da Çamlıca...

izmit yönüne gitmek için yalova'dan çekmek en pratik, risksiz, garantili yol.
pendik'ten yalova'ya 75 dakikada bir feribot var, 45 dakika sürüyor.
yalova'da iskelenin 200-300 metre ilerisinde migros var, onun hemen karşısındaki ışıklar ideal bi yer otostop için.
türkiye'nin hemen her yerine kamyonlar, bilmemneler geçiyor.

hmm zaten gişelere gitmek yolun yarısı eder gibi gözüküyor. sağlık olsun mahmutbeyden bi başlayacağız teşekkürler herkese.

ideal sartlar altinda yayalarin gecerken buralari kullanmalari, araclarin da isik yoksa ve hayvan gibi hizli gelmiyorlarsa pasa pasa beklemeleri gibi bir olay var diye biliyorum. en azindan hollandada boyleydi.

Türkiye'de maalesef böyle bir sorun mevcut. Yaya geçidi olan yerlerde normalde araç yaya geçidinin önünde durur ve yolcuların geçmesini bekler. Ancak, Türkiye'de böyle bir bilinç yok. Yurtdışına çıkıldığında ilk olarak fark edilen şeylerden biri de genelde bu oluyormuş zaten. İnsanlar Türkiye'deki trafik kurallarıyla oradakileri karşılaştırıp "Vay be ne medeni insanlar!" diyormuş genelde.

Geçiş hakkı bunun gibi durumlarda, yayanındır. Yaya geçidi onun için vardır "bence".

teoirde yayanın olması gerek. pratikte kim "daha cesursa" şeklinde gerçekleşir ülkemizde

hukuki açıdan; eğer karşıdan karşıya yaya geçidinden geçerken size bir araç çarpar ise sürücü hatalı oluyor, tam 8'de 8 olmayabilir ama hatanın çoğu sürücünün oluyormuş. Ama yaya geçidi bulunmayan yerden karşıdan karşıya geçerken araç çarpar ise sürücü hatası daha az oluyormuş...

Öncelik yayayın ama o kadar nadir uygulanıyor ki resmen roller değişmiş. Dün okula gittim, yaya geçidine geldiğimde karşıdan karşıya geçmek isteyenlere yol verdim, yolu yarılamış amcanın bir tanesi durup eliyle "geç geç" işareti yaptı ve bana yol verdi neye uğradığımı şaşırdım.

turkiyede amacsiz bir sey yaya gecitleri. hani akrabalar gelir yurtdisindan ya da giden goren sotyler ya "ne medeniler cat diye duruyorlar" diye, iste aynen oyle. Almanya, Italya, Ispanya ve Yunanistan da bile(bu kadar gorebildim) son derece kati bir sekilde uygulaniyor yaya fgecidi kurallari. Isterseniz 100km ile gelen arabanin onune atin kendinizi -hos o hizla zaten gelmezler yaya gecidi gorduklerinde- mutlaka duruyorlar, hatta gecitte oyalanin hic bir sey de diyemiyorlar. Ayni sekilde turklugunuzu isiklarin oldugu bir yerde karsidan karsiya, araclar icin yesil isik yanarken sergilerseniz, o zaman da bin turlu kufur yer, herkesin bakislarini ustunuze cekersiniz.

Yurtdisindan gelmis nice arkadaslar, misafirler ulkemizde bu yaya gecidi ihlali yuzunden olumden donmustur. Adamlara soylemezseniz onceden, atlayiveriyorlar gecitlerde yola.

abi kesinlikle yayanın. her sabah iki üç şoförle kavga ediyorum. geçen ciddi ciddi dayak yiyecektim. alabildiklerimin plakasını alıyorum emniyete götürdüm bi' kaç kez, tekrar şikayet gelirse aynı plakaya ceza falan dediler ama bana pek inandırıcı gelmedi. gene de inatla yaya geçitlerinde önceliği almaya çalışıyorum efendim. merhum yazar adayıyım bi' anlamda.

Elbette yayaların. Yukarıdaki arkadaşların dediği gibi medeniyetin kol gezdiği her ülkede yaya geçidinde araçlar yayaya yol verir. İster 1 araç olsun, ister 50 ve aynı şekilde tek bir yaya kaç arabaya karşılık gelirse gelsin. Bunu Romanyada da ben teyit etmiştim vakti zamanında. Hatta açıkça söylemek gerekirse önce kısa bir şok geçirmiş arkasından da hayran kalmıştım. Romanya der elinin tersiyle itersin,sümüğünü silmezsin değil mi? Ha Türkiyede ne işe yarar ? Hiç bir işe yaramaz. Yaaa böyle işte. Ama Başbakanımız buyuruyor ya mütemadiyen; muasır medeniyetler seviyesine çıkıyoruz. Hadi beyler o zaman bekleme yapmayın, ilerleyelim.

norveçte şehirden dışarda saattte 3 arabanın geçtiği bir yolda adam bizim kafileyi görünce durup beklemişti. 20 kişi laylaylom diye geçip adama nasıl ya diye bakakalmıştık.

aynı şekilde kavşaklar da filan da ışık mışık kullanmıyor adamlar zira herkes geçiş önceliği konusunu çok iyi biliyor. kimse kimsenin önüne atlamıyor. koca şehirde 1 tane göbekte ışık vardı yahu.

yaya gecitleri uzaylilarin gezip gordukleri yerleri daha sonra kolayca bulmalari icin ulkemizde yollara cizdigi i$aretlerdir.

Tüketici haklarını koruyan derneklerden biriyle görüşüp bankayı dava edip alabiliyorsunuz bildiğim kadarıyla. Televizyonda sürekli olarak dönen haberlerden anladığım bu. Bir tüketici hakları derneğine gidip kendilerinden bilgi aldıktan sonra, bankayı dava edip paranızı direkt geri ödettiriyorsunuz. Davayı kaybetme gibi bir olasılık yok.

www.tuketicihaklari.com
www.tumer.org
www.tubider.com

peki davayı kaybedeceğini bilen banka bizi uğraştırma al hadi diye versin diye daha kolay alma yolu yok mu? dava mı açacağız yani illa :)

bir de şunu duymuştum bir banka galiba bu şekilde parayı geri ödemiş. sonra bir üst mahkemeye(?) müracaat edip parasını tekrar almış faiziyle.. böyle bir risk söz konusu mu?

Yok öyle bir şey. Dava etmeden de alamazsınız bildiğim kadarıyla. Bankaların zaten dava istemesindeki en büyük nedenlerden biri "Aman kim uğraşır onla?!" mantığı. Ben mesela uğraşamıyorum. O yüzden de çatır çatır ödüyorum. Ancak uğraşanlar da oluyor. Takdir ediyorum kendilerini. Almak lazım aslında.

Banka senin 10 milyonunun peşine düşmeyecektir bence. Ama, bunu yapan insanlar çoğaldıkça öyle bir yol izlenebilir. ;)

benim kullanmadığım bir HSBC kartım vardı.. kapatmak için telefon ettim, kapattırmamak için bin tane şey saydılar.. en son "kullanmadığım halde yıllık ücretini ödüyorum" dedim, "tamam hemen geri alıyoruz, üstüne de bilmem ne kadar puan veriyoruz" dediler.. telefon edin, blöf yapın..

triacilgliserol'a katılıyorum. Bu sene ben de kapattırmak istediğimde aynı şey oldu. Neden kapattırmak istiyorsunuz sorusuna, aidat diyin. Geri ödüyoruz diyeceklerdir.

dava etmeden alabileceğinizi söylerler, ama alabilir misiniz tam emin değilim... "Peki kim bunu söyleyenler?" derseniz bankanın çağrı merkezindekiler derim. "Nasıl yani?" derseniz. "Şöyle ki" derim ve anlatmaya başlarım:
HSBS campus kart sahibiyim, okulda zorla vermişlerdi, bir kere bile kullanmadım, şifresi nedir bilmem... İlk sene sonunda bu bahsettiğiniz aidat ücreti için fatura geldi. Ben de aradım sordum bu nedir diye "zaten kartı kullanmıyorum, bir de üstüne para mı vereceğim, öyleyse kartı kapattırmak istiyorum" dedim. Bunlar da aidatın alınmaması için başvurunuzu alalım geri alırlar, kartınızı kapattırmayın dediler. İyi madem dedim, kabul ettim ve aidat ödemedim. Yine bir yıl ses çıkmadı, ama sonra bir fatura geldi ve bu sefer ödemem gereken ücret üç katı olarak karşıma çıktı. Yine aradım "siz ne yapmaya çalışıyorsunuz, bir yıl önce böyle böyle dediniz şimdi elimde üç misli fatura(faiz+aidat) var, bu sefer kapattıracağım kartı" dedim, "kapattıracağım" dedimse de nereye kapatıyorum, borç olmuş üç misli, borçlu kartı kapatmıyorlar. Neyse bunlar "Yok işte bir yanlışlık olmuştur, sizin adınıza başvuru yapalım, düzeltilir." dediler. Yine kabul ettim elbet, sonrasını yine bir yıl sonra öğreneceğim herhalde. Bu böyle yıllarca sürer gibi geliyor bana...
Ha "Neden takip etmiyorsun?" diyebilirsiniz, ama eğer bankaya bir borcum(!) varsa ve üzerine faiz işliyorsa, bunu sene de bir kere mi hatırlatması gerek? Böyle saçmalık var mı? Bir sene faiz bindir, sonra bize borçlusun de... Gittiği yere kadar giderim, sonra mahkemeye veririm. Neyse işte durumum budur, siz de benim gibi önce güzellikle deneyebilirsiniz ama sonuç almayı beklemeyin derim...

çok güzel bir şekilkde paranızı çatır çutur geri almak için önce hsbc musteri hizmetlerini arayın. kartımı iptal etmek istiyorum deyin. sırasıyla kart aidatınızı geri ödeyeceklerdir. yok eğer bu olay beni gerçekten kıl etti, kapatıcam derseniz sırasıyla +10 ytl, yok yine kapatıcam derseniz +20 yttl eklerler. (aylık harcamanıza göre bu rakam değişebilir. ben borçlarını ödemiyip 1 senedir son kullanma tarihini bekliyordum)
çok ısrar ederseniz kapatırlar tabi.

Bütün kredi kartlarında durum aynı. Bu aldıkları yıllık kullanım ücretinin yasal olduğunu iddia ediyorlar fekat yasal değil. Bu konuda verilmiş 1-2 tane mahkeme kararı var. O yüzden müşteri hizmetlerini arayıp direk kullanım ücretini geri istiyorum derseniz 90%la geri veriyorlar. Eğer o şekilde vermezlerse kapatırım blöfüne yatabilirsiniz...

Ha bunu da yemezlerse dava açmanıza gerek yok sizin ilçenizdeki tüketci heyetine başvurun onlar iptal ediyolar...

bugün aradım ancak kartını aktif olarak kullanmayan kişilere geri ödüyoruz talep olursa dediler..

bu durumda borcumu ödeyip kapatmak için arayacağım ben de.. blöf değil cidden kapatıcam geri ödemezlerse.

Death note ve Bleach en iyilerindendir.

Elfenlied ( Yada boşver izleme bunu,ya da izle ama üzücüdür,yıkılırsın izlerken ağlarsın :) )

Kenshin ( Samurai X de derler temel animelerdendir,güzeldir, amakakeru ryo no hirameki :) )

Scrapped princess

Miyazaki filmleri iyidir,güzeldir izlenir.

full metal alchemist!

death note var ama tarzı farklıdır. yine de izlenmelidir. animeye bakış açını değiştirir.
Gundam Wing var mesela güzel bulurum.
Cowboy Bebop var tarzı baya değişiktir hoştur.
witchblade var izlemesi eğlenceliydi diye izlemiştim.
zombie loan vardı bir de kısa ama eğlenceli bir seriydi.
Samurai Jack var yurtdışında cartoon networkte izlemiştim inanılmazdır. ama japon yapımı değil miydi sanki :)
aklıma gelmedi daha ama var böyle güzel animeler sağda solda.

teşekkürler
sanırım Kenshin ve full metal alchemist le başlayıp devam edicem saolun

Bleach izle bleach süper, üzerinde de death note izle bence.

ayrıca sorulmuşu ve paylanmışı için:
(git: 26381)

black lagoon izliyorum ben gayet nefis.
bi de genshiken var geyik biraz.

Clannad çok sağlamdır.

Bir de Shingetsutan Tsukihime kısa ve özdür. Yeni başlayanlar için idealdir.

bleach,full metal alchemist,death note izleyip beğendiklerimden
berserki henüz izlemedim ama etrafımdan duyduklarıma dayanarak izlemememe rağmen berserk'i de tavsiye edebilirim

default klavye kısayollarını bile zaman kazanmak için kendine göre kısaltıp yeniden harflendirdiysen artık epey iyisin demektir...

yeni ogrenen biri icin 2004, advance icin de 2008 tavsiye ederim...

autocad 2000 ile son çıkan versiyonu olan autocad 2009 arasında pek de bir fark yok. ikiside aynı işlemi yapar. menüleri de kısmen aynıdır. biraz gözboyama maksatlı yenileri çıkar durur. ha yiğidi öldür hakkını ver yeni versiyonlarında daha pratik ek özellikler katar. versiyon okadar önemli değil.

autocad bilir misin sorununa evet demek istiyorsan şurasını burasını ezberle hafız filan diye fikir beyan edenlerden hızla uzaklaş. çünkü şurası burası değil tamamını bilmen gerekli! gün gelir patron başında dikilir bıdı bıdı konuştuğunda "ben okadar bilmiyorum" şeklinde cevap vericek lükse sahip olmayacaksın.
her komutun ne işe yarayacağını bilmen gerekli. çizim yapabilecek kadar autocad bilmek diye birşey yoktur. çizimini 3ds max yahut autodesk VIZ a import edip 3D modellemesini orada yapabilmelisin. diğer tamamlayıcı programlarıda yalayıp tutman gerekli. sebebi ise bu bir mesleki çizim programıdır.
sadece autocad de sınırlı kalma. mesleğini göre mühendislik alanına göre diğer cad ile tamamlayıcı 3ds programlarıda bilmen "şart".

mesela bir mimar, 3dsmax, autocad, autodesk viz, idemimari, idecad, idestatik, netcad gibi programları yalayıp yutma derecesinde kitabını yazarım diyebilecek güce sahip olmalı. yoksa pazarda limon satar.

mimar değilim... 3D çizim karşıma çıkmaz. 2D çıkar, o da çok karmaşık olmaz...

işinle ilgiliyse zaten öğrenirsin bir şekilde dert etme. eğer işinle alakalı değil de aman öğreneyim bari diyenlerdensen uzak dur ne olur. ne kadar çoğaldı bu tip adamlar söz meclisten dışarı.

bence pek ilgili değil(eğer tasarım konusuna yönelmeyeceksem), ama iş görüşmelerinde hemen soruyorlar...

AUTOCAD biliyorum demek için, yalayıp yutmak gerekmiyor bana göre. winsome'ın söylediği çok uç noktalar.... winsome'ın bahsettiği programların hepsini biliyor olmak iş girişlerinde kolaylık sağlar ama, bilmemek de pazarda limon sattırmaz. İşini biliyorsan tamamdır. Çizim programları da mimar değilse, seni zorlayacak şeyler değildir bence. winsome'ın bahsettiği programlar her dakika çizim yapan insanlar için geçerli bana göre.

Bir inşaat mühendisi iseniz, her dakika çizim yapmazsınız. Mimar iseniz (ki değilim dediniz.) ayrı... 24 saat çizim yapmayacağınız için, winsome'ın söylediklerini çok ciddiye almamanızı öneririm. Zira, winsome'ın söylediklerini okuduktan sonra, muhtemelen karamsarlığa kapılıp "Ben ne yapayacağım ya?" demek normal kaçacaktır. Kendini hırpalayıp ağlamak bile normal sayılabilir.

winsome uçmuş bence. Çok abartı şeyler winsome'ın söylediği. Mimar değilmişsiniz zaten. Çok uçmaya gerek yok.

AUTOCAD biliyorum demek de gerekmiyor. "Biraz biliyorum." demek de yeterli olabiliyor çoğu kez. "Kendimi geliştirebilirim." cümlesi önemlidir bana göre. Piyasada da kimse limon satıcısı aramadığı için bu cümle önemli. Herkes yetiştirmek üzere eleman arıyor şu günlerde. Çünkü, kimse isteklerini karşılayamıyor. Sürekli çizim yapmak gelişmenize yardımcı olacaktır. "Heh şunu biliyorum, tamam." demek gerekmiyor. Oturup kafanıza göre çizim yapmanız çok ilerletir çiziminizi. Bir proje vs. ile uğraşsanız aslında, çok iyi olur ama, ne bileyim?! Keyif de önemli.

AUTOCAD sürümü için de istediğinizi kullanmakta özgürsünüz. "Şu iyi." ya da "Bu iyi." gibi bir şey söz konusu değil. Yalnızca hangi sürüm kullanıyorsanız kullanın, çıktı almak istiyorsanız bir yerden autocad 2004 olarak kaydetmenizi tavsiye ederim. Her yerde açar, sorun yaşamazsınız. Onun dışında birinin diğerinden hiçbir farkı yok. AUTOCAD 2009 ile birlikte göz boyama sekansları yoğunluk kazandı ve MS Office 2007 benzeri bir görünüm izlendi. Tavsiye etmiyorum 2009'u.

late viper@, iş alanın hakkında bilgi verirsen daha net cevaplar alabilirsin burada.
mesleğiniz ve iş başvurusu yaptığınız kurum kuruluş firmalar ne üzerine faliyet gösteriyor bu konuda bilgi vermediğiniz sürece ne kadar cevaplasakta boş.
çünkü meslekten mesleğe değişiyor kullanım oranları ve kapsamı. haritacıysanız autocad+nedcad+acadmap. gibi farklı kombinasyonlar olabiliyor.

nuage@, o kullanmıyor bu kullanmıyor peki kim çiziyor bu projeleri :) (ev, yat, kat, otomobil, uçak, gemi, çamaşır makinesi, park bahçe, baraj, yol..)

üzgünüm rapido devri kapanalı yıllar oldu.
iş yaşamına girince görürüm sizi :) ehe mehe

tarla, bağ, bahçe, gol alanlarını sulamak için yapılan otomatik sulama sistemleri bile autocad+nedcadde yapılyıor o derece. hani toprağın/çimin altından bir popup plastik başlık çıkararak etrafı sular. işte o basit gözüylebakılan zamazingonun altyapısı bile mühendislik isteyen bir uğraş sonucunda autocad ile yapılmakta.

hayır yaratıcılık isteyen bir program da değil. sen ne komut verirsin o da aynen uygular. ve zor bir programda değil. hey gözünü sevdiğimin autocad 12'si.

gom player ın codec falan dememesi lazım genelde ama şöyledir olay. 1 sezon 12 bölümse önceliği 1-4 arasına verip önce indirir sonra paşa paşa izleyebilirsin diğerleri inerken. codec sorunu ayrı bir soru konusu onun için klite codec pack diye aratabilirsin.

yani dosya tamamlnmadigi icin mi acilmiyordur cünkü bölümlere öncelik vermedim. ayrica gom player codec bulamiyor denedim.

media player classic, VLC ve gom player kullandım. Bunlar arasında yarım dosyalarda en çok nazlanan gom playerdı. Ne mi yaptım? kmplayer kurdum, codec modec unuttum...

valla ne yüklediysem calistirmadi cok kötü laflar hazirladim o derece yani. sitede bu filmin tüm sezonunu indirmis birine mesaj attim o da indirdikten sonra codec sorunu yasamadigini söylüyor dosya tam bitmedigi icin izleyemiyormusum

dedigin tam olarak nedir anlamadim ama eger inmekte olan bir dosyayi izlemek istiyorsan avipreview diye bir programi onerebilirim.

ayrica codec icin de klite codec diye google da aratip bulabilirsin.

gom player'ın verdiği hata penceresine "details" ya da ona benzer bir şeye tıkladığınızda headerın sıfırlarla dolu olduğunu görürsünüz. program dosyanın ne olduğunu anlayamadığı için codec hatası veriyor yani.
dosya tam olarak indiğinde sorunsuz açar merak etmeyin.
edit: "show details" imiş bahsettiğim düğmenin adı. bende tamamlanmamış bir dosya için şöyle bir şey gösteriyor mesela:
--------------------
BINARY INFO
--------------------
FileName : Stranger.Than.Fiction.2006.720p.BluRay.x264-ESiR.mkv
Header Data :
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................
00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 00 ................

her oyun icin editor var..FM CM vs..fifa manager icin var midir bimem..her ne kadar millet fm oynasa da cm2008 oynadim ben guzeldi..tavsiye ederim

fifa içinde var total club manager falan da vardı sanırım o tarz oyun olarak hepsinde var sonuc olarak. cogunda kurulum klasorunun icinde oluyor orda yoksa oyun icinde edit falan oluyo.

oynamak istediğiniz herhangi bir oyun için internetten de bulabilirsiniz bu tarz editörleri.

söz konusu cm0102 ise yapamayacağınız yoktur.
www.cmturk.com adresinde gerekli bilgi ve programlar mevcut...

ya organizatorlerin hayvan para kaldirma istegi ya da metallica'nin hakkaten turkiye'ye gelmek icin fai$ fiyatlar istemesi olabilir.

arz-talep. metallica türkiyeye gelirse bir çok insanın ne pahasına olursa olsun bunu kaçırmıcağını bilenler tarafından(organizatör)geçirirler bilet fiyatlarını.

(bkz: kör tuttuğunu siker)

ayrıca türkiye'deki organizatore aracı olan firmanın bilet satışlarından falan istediği paya da bağlı...

@szqnn, bulgaristan için de dediğinin aynısı geçerli değil mi? orada da arz-talep meselesi var ki stadyumda veriliyor konser. metallica'nın türkiye için fazladan para istediğini sanmıyorum, öyleyce yapımcıların para kaldırma isteği.

Bulgaristan'da gelir düzeyinin düşük olduğunu tahmin etmek zor değil ve evet kulağa da makul geliyor, ancak Türkiye de bu konuda aşmış bir ülke değil sonuçta. Artı, dediğim gibi, diğer konser fiyatlarına da baktım ama sahne önü için bu kadar uçuk bir fark olan başka yer yok... thalamus'a hak vermek işten bile değil.

winsome nickli sözlük yazarı bu konuda uğraşıyordu sanırım.

evet WEP tabanlı şifreler kırılabiliyor. ama çok ayıp.

wep tabanlılar denildiği gibi eninde sonunda şifresi öğrenilebiliniyor. kullanıcı "mac id" denilen zamanzingoya güvense bile o da kendisini yarı yolda bırakabilmektedir. sebebi basit wep artık eski bir teknoloji.

pc yahut laptopunuzdaki wireless kartınızın chipseti atheros gibi bir uretici olmasi gerekiyor. atheros.rapla.net şuradan bakabilirsiniz. wireless kartının chipsetini atheros mu filan mı diye. eger uygunsa ise backtrack isimli bir linux distro'su vardir. kendileriyle bilgisayarinizi boot ediyorsunuz. o size yardimci oluyor. menulerinde gezince seni çakal diyeceğinizi şimdiden duyar gibiyim.

bu arada benim nickim gecmis ama ben daha once burada bir dizi benzer soru sormuştum ondandan sanırım konu ile ilgim. yoksa bana mahsus kesinlikle değildir. hekırlık mekırlıkla alakalı da değildir bu hadiseler. ustalık isteyen bir iş hiç değildir.

gerenk yok derim butür şeylere. wlan antenlerinizi modifiye edip uzak diyarlara yelken açmanızı öneririm. bunca şeyi biliyorum çünkü teyzem yüklü bir çek aldı.

"wep" hakkında acı ama gerçek bilgi için: (bkz: #11106002)

@winsome
atheros kartlı dizüstümde backtrack denemiştim ama kartı görmemişti, artı backtrack içindeki kismet'i bir türlü açamadım(hem atheros, hem intel kartlı makinede denedim).

bu kartları nereden buluyorsunuz ben de merak ettim? bi arama yaptım ama atheros bulamadım hiç. dizüstümde broadcom var ama sanırım kabul etmiyor.

@tom riddle
benim bilinçli yaptığım bir şey değildi. bahsettiğim, LG E500 dizüstünün kendi kablosuz ağ kartı... Yani sonradan alıp takma falan değil.

linux kurmak gerekiyor çünkü driver bulunmuyor çoğu kart için, gerisi baya kolay wep ise. biraz bilgi topluyor onu bi dosyaya kaydediyor sonra dosyayı kırıyorsun yani tek zorluğu bilgi toplama programının çalışması. adaptor alınca sorun kalmıyormuş driver için şahsen benim kartı tanımadı program linux için de üşendim.

peki backtrack distro'su sadece atheros ve realtek'i mi tanıyor, yoksa bunlar dışındaki sürücüleri de tanır mı?

@late viper: backtrack in yeni versiyonu yakın bir zamanda çıktı. backtrack 3 (beta) henuz. ama yeni sürüm olduğu için son moda kartların driverleri yüklü olabilir. ve olmasa bile kartınızın tam modelini internette aratırsanız driverini bulabilirsiniz. atheroslar çoğu standart zaten driverleri.

bu yüzden cd den boot etmek yerine gecici olarak işletim sistemini kurmanız lazım. çünkü driver uymayınca o chipsetin yani atheros yahut broadcom gibi uygun kartların linux driverlerini internetten bulup çekip ardından kurmanız lazım.

@tom riddle: bu işi yapan programlar başta atheros olmak üzere ben diyim 3 sende 4 adet chipsetli kartı kabul etmekte. dlink, linksys, usrobotic, airties gibi markalardan bahsetmiyorum. bu tarz markaların kartları mesela chipsetlerini bazen kendileri üretmek yerine başka firmalara yaptırıyor atheros gibi. işte sadece o chipsetler bu iş için uygun.

atheros.rapla.net şurada atheros chipsetli laptop / pci kart / usb adaptör listesini görebilirsin.

1- groundhog day

1- Nói albínói(?)
2- O filmi ben de izlemiştim ama adını bilmiyorum...

fargo karda geçiyordu sanki.

1 abi felaket senaryolu ""yarından sonra" diye bir filüm var. ingilizcesi neydi beah??? day after tomorrow

hülya koçyiğit'in derman filmi böyledir. yaz günü izleseniz bile iliklerinize kadar üşürsünüz.

stalingrad var, karda kıyamette geçiyor.

teşekkürler cevaplar için. aralarından groundhog day ve Nói albínói'yi izlemedim bunları indireyim. of ulan zengin olursam nerde kış var o yarımküreye göç edicem. aklına başka gelen olursa yazıverin lütfen efendim. tekrar teşekkür ettim.

Tarkovski'nin Mirror'u yanlış hatırlamıyorsam.

katırcılar var. izleyin derim.

paso olmasa bile çok güzel karlı sahneleriyle birlikte: "uzak" filmini önerebilirim.

mirror'da on dakika kadar falan vardı kar evet. katırcıları feci merak ettim inşallah bulurum bi' yerlerden, buzlar çözülmeden vardı aklıma geldi şimdi onu da indireyim bulursam. uzak'ı izlemiştim. çok teşekkürler tekrardan!

doktor zivago

snow cake henüz izlemedim ama isimden belli. kanada filmi zaten.
snow walker bu da kanada
çizgi filmi de hoşunuza gidiyorsa happy feet =)
into the wild'da çok yok ama sonu alaska'da geçiyo
muhtemelen izlemişsinizdir ama eternal sunshine of the spotless mind'da harika karlı sahneler var
paha maa (frozen inside) bunu da izlemedim ama fin filmi, yine isimden ve kapağında soğuktan götü donmuş birinin fotoğrafı var.
the jacket'da da güzel karlı sahneler vardı.
atanarjuat bak bunu da izlemedim ama film eskimo dilinde.
o değil de ben bu karlı filmlerimi bi oturup bi güzel izliyim.
bonus: www.imdb.com

(bkz: kardan adamlar)

İnsomnia var. Hep kar görüntüsü var dersek yalan olur ama Alaska'da geçiyor.
Vertical Limit var bi de. Hohho..

touching the void...

tibette 7 yıl var karlar falan..

the gold rush. mevsim kı$ da film sıcak olur mu? :p

motorama olmasın:) us.imdb.com bende çok uzun zaman önce bir defa izlemiştim hayal meyal hatırlıyorum:)

evet bende izlemiştim motoramaydı. sozlukte bile yok bu arada.

eksik harf de "r" idi galiba...
Yoksa "t" miydi?

nod32.

Avira tum testlerde nod32'yi geride birakmistir. o yuzden lisansli nod32 yi sallayarak avira kullanan biriyim: www.free-av.com

Mart ayı anti virüs test raporu: www.sunbelt-software.com

kaspersky.

(git: 25233)
(git: 23035)

işbu yanıtı verdiğim bilgisayarda avira kuruludur...

avast kullanın ev kullanımı için bedava.

kaspersky kullanmayı düşünenler için bir uyarı, program işleyişi gereği dosyalara bir ilinti kuruyor. daha sonraki taramlarda işini kolaylaştırsın diye. lakin bu bir süre sonra inanılmaz bir şişkinlik yaratıyor. hatta uninsatall ederken bunları siliyim mi gibi bir soru soruyor eğer hayır derseniz o dosyalar program olmadığı halde diskinizde kalmaya devam ediyor. kaspersky çok kasar diyenler yalan söylemiyorlar yani.

benim tavsiyem avast. ev kullanıcıları için ücretsiz key alabiliyorsunuz sitesinden.

(bkz: #13105479) faithless arkadaşın ekşide yazdığı gibi
license.avira.com adresinde avira premium personal için 6 aylık bedava key veriliyor. Onu da kullanabilirsiniz...

Bu arada bu entry yi bana göstererek benim de key almama vesile olmuş baldur a da teşekkürü bir borç bilirim ;)

www.av-comparatives.org

kaspersky.

www.av-comparatives.org daki sonuclara gore sampiyon AntiVir olmus galiba, ben mi yanlis yere bakiyorum?

bildiğim kadarı; 13 bölüm olan ile ova aynı hikaye.
13 bölümlük daha önce yapılmış, sonra ova'lar yapılmış.
şuraya da bakmanda fayda var, ben yamulsam onlar yamulmaz: (bkz: hellsing).

OVA 4'ün de var olması lazım. 13 bölümlük seri son bölümlere doğru orijinal mangadan bayağı sapıyor, (kötü demiyorum tabi). Ova ise hikayeyi takip ediyor. Bir de Ova serisi bitmiş değil, yenileri gelecek. İlk 2 OVA ile TV serisinin 8-9 bölümü örtüşüyor. Hangisini önce izlersen öteki biraz tekrar hissi yaratacak. Çizimler, kapışmalar vs bire bir aynı olmadığı için baymaz bence. Önce 13 bölümlük TV serisi ardından OVA'lar diyorum ben.

evet 13lukle baslicam..
hellsing sizi korusun.

pcmci yuvaya wireless kart takarsın, ancak 128mb ram ile winxp ne kadar verimli olabilir yanıtlamak zor...
bir de "dxdiag" fotosunda bellek 160mb diyor orasını da anlamadım...

yanli$.
internette gezinmek, dizi/film izlemek i$kence haline gelir bu cihazla. bakma xp kurulu olduguna. sadece os ile bitmiyor ki i$.

az aşşaada benim sattığım bi lepi topu var.
bu gösterdiğinin yanında limuzin gibi kalıyor vallahi!

@crystalsoul bana limuzin degilde tofas sahin lazim. Geri getirebilecegimden supheli oldugum icin "kullan-at" bi makine ariyorum.

anladım fakat bende satacağım için ikinci el laptop piyasasını araştırırken milletin p3 laptoplarını (dahili wireless bile yok) 400 350 ytl gibi fiyatlarda sattığını gördüm. yani öyle bişey alıp eziyet çekeceğine 100 daha ver benim lepitopunu al! hayrını gör! allah bereket versin.

Kanser eder bu bilgisayar, surunursunuz. Bunun yerine cok degil bi 100 ytl daha katip cok daha is gorebilecek bir seyler almaya calisin. Geri dondugunuzde hala saglam kalirsa satarsiniz 3-5 kurusa. Bunu alirsaniz elinizde patlar.

ağlatır bu valla.
bence ingiltere'ye gittikten sonra ebay.co.uk'den bulabilirsin aynı paraya çok daha iyi bir şey.

film için istediğini falan düşünerek cevap veriyorum
www.divxevi.com var , dizileri falan veriyorlar netload da çoğu zaman ,ayrıca netload gerçekten çok iyi hız her zaman maksimumda oluyor bende,google da aradığın bişeyi yazıp + netload yazarsan da bişeyler bulabilirsin,ben assassins creed i arayıp öyle indirmiştim,hoş tabi

bunun* gibi bir kaç site daha var, ancak rapidden başkasını bulmak zor oluyor. Adamlar tekel gibi mübarek...

hangi dizi için arıyorsun? torrent kullanın arkadaşım uğraşmayın böyle şeylerle. paylaşım diyoruz evet.

@ozdek:

zaten torrent kullanıyorum ama bu aradıklarımı hiçbir torrent sitesinde bulamamamdan kelli bu tür şeylere yöneldim

torrentte bulunamayip rapidde veya netloadda bulunacak sey sayisi azdir.

zamunda.net ve arenabg.com'a da bakin derim. olmadi demonoid ve mininova.

netload ın ilk entrysini yazan kişi olarka, dizi için arıyorsanız,
tv-rapidsharelinks.blogspot.com adresine göz gezdirmenizi tavsiye ederim. ben o vasıta ile tanışmıştım.

film için arıyorsanız, sharebus ta bir çok netload linkine denk geldim ve bu linkler bir ya da iki parça oluyor genelde. gerçi bir aydır falan netload kullanmadım, nasıldır şimdilerde bilemem. isim yaptıkça hızlarda düşüşler başlayabilir yogunluktan ötürü.

geç oldu ama ben de yeni buldum:
www.netloaded.org

bir şey sormak istiyorum; bizde de E500 var, böyle bir sorunu yok, çok da memnunum ama sol hoparlörden tıkır tıkır sesler geliyor, hani eski gürültülü sabitdisk seslerine benzer. Sizde de var mı böyle bir şey? Servise versek uzun süre kalır diye vermek istemedim. Ama "daha sonra kötü bir soruna yol açar mı?" diye düşünmekteyim...

bende yok böyle bir sorun ama genel olarak ses kalitesinden memnun değilim. en yüksek seste bile film izlerken verim alamıyorum. Bence fazla vakit geçirmeden verin servise.

bende cam sorunu yok ama maden lg e500 konusu var bende gene burda sorayım, SP1 yüklediniz mi? ben günceleştirmeyi aldım, yükledi, sonra vista meftaa oldu, yeniden kurdum ama sp1 hala beklemede, kabul etmiyorum güncellemeyi....sizde durum nedir ?

forumda yazan acer sürücüsü kurma yolu işe yaradı, şu anda kamerayı msn de kullanabiliyorum.

ben lg güncelleştirmelerin açık tutuyorum ama ilk çektiğim güncelleştirme bana sorun yaşatmıştı. onu kaldırdım.

yani?

özellikle apple'ın macbook pro ürünlerine bahsettiğiniz "tv gibi açma" olayına bayağı yaklaşıldı diyebilirim kendi gözlemlerim sonucu. ortalama ram kapasitesi ve leopard işletim sistemiyle gerçekten iyi sonuç elde edilebiliyor.

bilgisayarı sürekli açıp kapatma ihtiyacın mı var ki? laptopda standby a alıyorum böyle durumlarda valla tv gibi açılıyor. evde vista kurulu htpc var 30 sn de falan boot edebiliyor ekstra bişi yapmadan ki günde en fazla 1 kere açtığım düşünülünce 30 sn değil 130 sn olsa kaç yazar? açıkçası şu hızlı açılma konusundaki fantazileri hiç anlamıyorum. oyunları hızlı oynayalım, nette hızlı sörf yapalım falan daha mantıklı istekler gibi. bir de fragmantasyon yaşamayan hdd istiyorum mümkünse.