atv, adı üzerinde, her türlü zemin için yapılmış araçlara denir. bu araçların ilk modelleri üç tekerlekli idi, ve kendilerine "three wheeler" denirdi. üreticiler boynunu ya da belini kıran gençlerin ailelerine tazminat ödemekten bıkınca bu üç tekerlekli modelleri de üretmekten vaz geçtiler.
dört tekerlekli modeller de ilk piyasaya çıktıklarından beri ciddi bir evrim geçirmekle kalmadılar, model çeşitliliği açısından da bir "ihtisaslaşma" sürecine girdiler.
bir zamanlar en büyüğü 400 cc olan motorlar aldı yürüdü. bu arada bu atvler, japon tekelinden de çıktılar, abd'de polaris çok başarılı modeller üretti (6X6 modeli tadından yenmez mesela). haa, modeller arttıkça fiyatlar da arttı.
arama-kurtarma, avcılık, doğa sporları lojistik desteği, dağın bayırın ebesini becermek, yarış yapmak, ordan burdan atlamak konusunda iki ya da dört tekerlekten müteharrik kırk türlü model türedi. bunların tek disk ya da dört tekerlek frenlileri, zincirli ya da şaftlı modelleri de mevcut. ağırlıkları nedeni ile geri vites de şart.
ancaaak, intihara niyetlenmediğiniz sürece, her türlü zemin kavramına "asfalt" sözcüğünün dahil edilmemesi gerekiyor. doğru donanımlı iyi bir atv ile kurumuş bir nehir yatağında 120 km sürat ile gidebilirsiniz (doğru donanım derken, ilk iş olarak üreticilerin iş olsun diye taktıkları o dandik lastik ve jantlardan acele kurtulup adam gibi lastik ve jant takmak ile işe başlamayı kastediyorum). ama bu aletler afalt zemin üzerinde hem yol tutmaz, hem şıpınişi devrilir, hem fren davranışları önceden kestirilemez (unpredictable demek istiyorum burada) hale gelir. arazi için tasarlanmış o kadar yumuşak ve uzun salinımlı süspansiyon sistemi de adamı huysuz beygir gibi üzerinden atar.
bir de, atvlerin plaka mlaka takılıp şehir trafiğinde kullanılması, bu aletlerin esasen satıldığı ülkerlerde yasak olup, kanımca kullanıcının ve yoldaki diğer insanların hayatlarını tehlikeye atmaktır. görgüsüzlüktür. taocu ve dombili bir davranıştır.
0