ceviz,fındık,badem

ceviz fındık badem çok güzel öneri yalnız bademin tuzsuz olmasına dikkat edin.

ayrica olur da hazırlayamazsanız, fast food'çuların arasından subway'i tavsiye ederim. son derece sağlıklı, boyutlari ve kalorisi çok makul sandviçler yaptırabilirsiniz.

Ekmek arası (köy) peyniri ve ceviz çok güzel oluyor. Sıcak veya soğuk içecekler için de bir termos edinin derim

ben de bu familyadanim. yanima elma aliyorum, muz, bazen havuc, vs vs. bir gun once yaptigim yemegi fazla yapip ertesi gun ogle yemegi kabima koyuyorum, okulda mikrodalgaya atiyorum vs.
ancak bazen hava sartlari uygun olmuyor tum gun kalacaksam disarida, bazen de zamanim olmuyor hazirlamaya vb., ancak yine de fastfood yemek istemiyorum. o yuzden kendimi ekmek yemeye alistirdim. en kotusu sade minik bir ekmek aliyorum firindan marketten, en iyisi de tam tahillilar, patatesli cevizli ekmekler vb. yanina da su. alternatif olsun diye yazdim :p

bu donem favorim, elma ve findik ikilisi. findik ezmesi seven insanlara tavsiye ederim. boyle basit bir kombinasyon bu kadar basarili olsun. ben genelde soyle yapiyorum, agzima bir tane findik atiyorum sonra bir isirik elma, ikisi beraber agizda bir kaynasiveriyorlar, inanilmaz!
bir de yulaf ezmesini yaninda tasiyip bir yerde ayran soyleyip icine dokebilirsin. bir de kuru nane eklersen harika oluyor. yine iyi bir donercide, gercek ankara donerini kastediyorum, kiyma olanlari degil, doneri salata ustune isteyebilirsin.

göbek salata, roka, çeri domates gibi sevdiğin malzemelerle bir salata yapabilirsin. hatta bu salataya biraz haşlanmış makarna ekleyebilirsin (burgu veya kelebek güzel gider). ve hatta peynir, ceviz ufalayabilirsin. azıcık balzamik sirke, tuz eklersin. makarnası kepekli de olabilir, daha sağlıklı. ardından meyveli yoğurt falan. doyurucu ve nispeten sağlıklı bir öğle yemeği olur.

Haslanmis havuc-patates. kucuk sandvic kutularinda muhafaza ediyordum, sandvicin yanina cesit olsun diye. bi ara da babycorn'a takmistim, ne kadar saglikli bilemem.

Valla bende lenovo z500 var, 8gb ram ve i5 3230k işlemcisi var.bilgisayarı senin dediğin çöp olayından çok daha kötü kullanıyorum. 1tb lık hard diskimde 400 gb lık oyun arşivi ve onların yüklü kalmasıyla birlikte sadece 40 gb alan kalmış. Masa üstüm simgeleri en küçük boyuta getirdiğim halde kaç kez doldu bilmiyorum, her dolduğunda masaüstü 1 - 2 - 3 diye klasör açıp topluca yolluyorum oraya. Şu anda masaüstü 12 klasörü dahi var masaüstümde. Ccleaner, tuneup gibi programları hiç kullanmadım. Bilgisayarımda ağır antivirüerden eset nod32 yüklü. Ama buna rağmen chrome'u her açışımdan 3-4 dakika sonra 40 civarı sekme oluşuyor. (Linkleri yeni sekmede açma hastalığım var da.) sekmeler arasında geçişlerde salise gecikme dahi olmuyor, tarayıcıyı çok ram yediği için örnek verdim ama hiç bir oyunda verebileceği performansın altında performans vemiyor. Diğer işlerimde de hiç bir zaman yarı yolda bırakmadı beni.

windows vista ve sonrasi (evet 7 bile degil, vista) ve yeni nesil i3/5/7 işlemcilerle format atmak tarihe gömüldü.

antivirüs fikri inanılmaz kötü bir fikir. hiç bir düzgün antivirüs programı bilgisayarı çökertmez, ciddi şekilde yavaşlatmaz. opsiyonel değil, şartlılıktır. norton'un yeni sürümlerinden birini kullanıyorum ve gayet memnunum. microsoft'un ücretsiz programı da gayet iyidir.

çöp programlar, spyware'ler, ucuz adı altında bilgisayara yük getiren uygulamaları kullanmayın yeter.

Bana da format atmayi ogretir misin ?

macbook, ve sifir program, sifir korsan, sifir dosya :) hic bozlmuyor bilgisayarim.

spybot ve advanced system care sayesinde bilgisayarım aldığım ilk gün ki gibi..

Çok rahatsızsan sende çağır.

yılbaşı gibi bir bahaneleri var, bir de şu "dediğimi yap yaptığımı yapma" durumu da geçerli gibi.

polisin de yapabildigi fazla bir sey yok, en fazla uyarıyorlar o da yılbaşında onunla kalır. tekrar yaparlar.

bildiğim kadarı ile doğru düzgün bir cezası yok, yılbaşı ile sınırlı kalıyorsa salla gitsin.

Ahhaha çok güzelmiş bence web. Genel olarak ülke nüfusunun durumunu bilmiyorum da, sözlükte böyle bir eğilim mevcut. Genelde pek anlamıyorlar. Açıklamaya üşenip bir şey yazmıyorum ben de mesela.

O başlığı okurken aynı şeyleri ben de düşündüm, internete erişen kitlenin artmasıyla yaş ortalaması ve eğitim seviyesinin düşmesine bağlıyorum.

şimdi tıkladım link'e. çok hoş bir şaka, bu tür şeylere tamamen karşıt görüşte olsam bile güler geçerim.

sözlük başlığı da şaşırtıcı hakikaten, insanların deli gibi kutuplaşmasına mı bağlayayım, hafif kafayı sıyırmasına mı, liseli olmalarına mı..bilemedim.

-ekşi forum olma yolunda 2012-2013 sezonunda bir ivmelenme sizce de olmadı mı ?-

ivmelenmeyei falan gec, coktan forum oldu ..

Öncelikle nowadays people want everything to happen quickly'den
nowadays people want everything to happen rapidly'ye geçiş yaptım
Burada happen benim kafamı kurcalıyor, biraz ısırdı ama cümlede her şeyin çabucak olmasından kastedileni de pek aldılayamadım. Belki
nowadays people want to live hastily
gibi genel bir şey söyleyebilirim.

to be done desek?

oradaki be gerekli mi? edilgen durum var mı?

to be happened
onun dışında düzgün. (yalnız gerçekten be'ye gerek var mı emin olamadım.)
immediately daha uygun olur sanırım.

done olmaz.

nowadays people want everything to happen immediately.
sanırım bu iyi.

Happen kullanıldığında be'lik edilgen bir durum yok. Happen zaten olayın olması, olayın oldurulması olamayacağından to be happened olmaması gerek.

"everything to be done immediately" de denir. "to be done" da olur yani. İnsanların neye karşı sabırsız olduklarına göre değişir; geneli kastedeceksen, "to be done and happen" diyebilirsin. Her sabırsızlık için happen kullanılmaz çünkü.

nowadays, people demand instant gratifications/results/occurrence.

ben bu temel kalıbı kullanırdım. sağından solundan çekerek istediğin anlamı yükleyebilirsin, güçlendirebilir, zayıflatabilirsin.

evet o cesit cumle kurabilirim ama sorun bu tip motamot cevirilerde edilgenlik kisminda sicmam.

sipariste kullandigin kart odemeyi reddetmis adamlar da key'i iptal etmis. kredi kartindan para cekilmemis.

muhtemelen supheli islem sandi banka o yuzden iptal etti

bu tur islemlerde kullaniciya soylemeyiz cunku kart sahibi olmayabiilrsin.

hesabini sifirlardim, istersen tekrar alabilirsin.

satın alım sonrası kartın provizyon vermemiş.

neden olduğunu bilmiyorlar, kart firmaları bu bilgileri bize vermiyorlar diyor fakat genelde satın alma paterni dışında bir aktivite olduğunda bu sorun çıkyor diyor.

bu tür durumlarda da satın alan ile kontakt kurmuyoruz çünkü eğer satın alım aktivitesi gerçekten sorunlu ise, alan zaten şüpheli olacaktır.

hesabınızı tekrar düzenlemişler. eğer istiyorsanız tekrar satın almayı deneyin diyor. şu anki hali ile eğer tekrar sorun yaşarsan satın alırken, direkt bilgileneceksin.

Maalesef bu sipariste kullandiginiz kart satin alamdan sonra reddedilmis.kodu otonatik olarak iptal edilmis ve yuklenmemis.

Kart sirketleri bilgi vermedigi icin neden reddedildigi hakkinda fikrim yok ama normalde supheli islem.nedeniyle filan olur.

Normalde bu tip durumlarda aliciyla irtibata gecmeyiz cunku eger bi uc kagit varsa karti kullanan kisi kartin gercek sahibi olmayabilir.

Ben manuel olarak hesabini resetledim. Istersen tekrar dene. Eger yine ayni sorun olursa satin alma tamamlamadan anlayacaksin zaten.

yuksek rakimda atmosferin seyreltik olmasiyla bi ilgisi olmali bunun. yani oraya konabiliyodur da, ordan kalkip Istanbul'a donecekken, havanin cok seyreltik olmasindan dolayi, kalkmak icin bi zorluk mu yasiyodur kine?

bibip: Federal Aviation Administration yani bu konunun en baba kuruluslarindan biri sunu yazmis ama, okumadim.

www.faasafety.gov[hi-res]%20branded.pdf

link kiriliyo yapistirirken,

Density Altitude FAA diye gugillarsan gelir...

iztanbul'dan kalkan uçak (2-3 mt rakım) erzurum'a inebiliyor. (1800 küsür).
o durum çok saçma olur.

hot and high deniyor o tür havalimanlarına. hava daha hafif ve daha az yoğun olduğundan uçakların buradan kalkışta özel hazırlanması gerekiyor, daha az ağırlık ve daha uzun kalkış süresi gibi.

yani thy filosundan bir 777'yi mexico'dan istanbul'a gondermek için yakıt yükünü düşürebilirsin ki rahat kalksın (agirligi dussun) hot and high havalimanından. ama bu sefer de o mesafeye yakıt yetmeyeceğinden aktarma yapmak zorunda kalacak.

yani 100'den kalkıp 2000'e inmekten ziyade sorun 2000'den kalkıp 100'e inmek.

Arkadaşlar aşağı yukarı açıklamışlar,
Motorun güç üretebilmesi için gerekli şey hava ve yakıttır hava yoğunluğun ne kadar fazla ise motor performansın o kadar yüksektir.
Bunun yanında uçağı kanatlar üzerinden geçen havanın basınç farkı kaldırır hava yoğunluğu düşükse uçağın kalkması zorlaşır.
Hava yoğunluğu az ise büyük gövdeli uçaklar uzun menzilli uçuşları için gerekli yakıtı alıp kalkamazlar(ağırlık). Bu sebeple oralara uçuş düzenlemek çok akılsızca olur.
Küçük menzilli uçaklarda bu sorun daha kolay çözülebilir. Yani bu havalimanından 500 km öteden bir 737 ile seferler düzenleyebilirsin ağırlık ve performans dengesini daha kolay ayarlayabilirsin,
ama söz konusu 2000-3000 km uzağa gidecek bir 777 ise bu sorun çözülemez.

koltuk altında lenf nodları vardır, üşütme durumunda bunlar şişip ağrı yapabilir.

kalp için gereken testleri yaptırdıysanız değildir onunla ilgili.

eğer terliyken üşütmüşsen verebilir.
3 gün sürmese ga da olabilir derdim. cidden bazen öleceğim sanıyorsun gaz çıkıyor.

ama hep söylüyorum nedenini bilmediğiniz ağrıya ağrı kesici içmeyin.

günlük 100-150 tel normal. tek tek saymayacağız tabii, bakıp tahmin edeceğiz.

ne kadar süredir saç yıkamadığın ve mevsimsel dökülmelere göre değişir. kafanızda belirgin bir seyrelme yoksa takmanız için hiç bir sebep yok.

ne kadar döküldüğünün hiç bir önemi yok aslında. saç dediğin şey dökülür zaten. dökülür ve yeniden çıkar.

önemli olan seyrelmeye başlayıp başlamadığı. erkek tipi saç dökülmesinin anlamı aslında saçın dökülmesi değil, zayıflayıp bir daha çıkmaması.

aydan aya düzenli traş ol ve her kestirdiğinde fotoğrafını çekip karşılaştır. seyrelme varsa önleyebileceğin ilaçlar var sanırım kullanan arkadaşlarım vardı, ama pahalı bir süreç:)

başvurduğun yere bağlı, fakat düzgün yerlerde hiç sorun olmaz.

belirtmek zorunda bile değilsin, askerlik durumum yok dedikten sonra geri kalan zaten işe alındıktan sonra ik'ya verecegin belgeler.

hiçbir sorun teşkil etmiyor.

firma müdür veya sahibi de çürük veya paralı askerlik yapmışsa kanka modu çekilir.

Askerlik derdinin olmamasi cogu isveren icin avantaj. Iyi gozle bakmayanla da sen calisma.

can.

tayyip

ecrin, naz, nazlı.
taylan

arzu, oya, neşe, kaya.

kezban,satılmış

ibrahim.

ps: tanıdığım bütün ibrahimler bir şekilde iğrenç insanlardı.

kız isimlerinde su takısı pelinsu vb.

ikinci isim olarak can ve su

Berkecan, Taylan, Okşan

aslında çok güzel bir anlamı olmasına rağmen "neva" ismi kötü bir isim olur.
r'lerin yutulduğu bir bölgedeyseniz ya da o bölgelerden birileri olursa aynı sınıfta filan "neva .mına koyim" tarzında dalgalara maruz kalabilir.
bir de "yeter" var... evlerden ırak.

satılmış,
dursun,
oya,
kezban,
bahattin,
muhittin,
hıdır
ökkeş
pakize
açıklamama gerek yok herhalde.

özel. ismi böyle olan bir tanıdığım vardı.
dem. evet buna da rastladım.
burcu. hiçbiriyle iyi anılarım yok.

bir de süleyman, rıfkı, ahmet, halil, fadime, gibi isimleri koymam.
bunun dışında yüksek ihtimalle su, duru, ılgın, lara gibi isimleri de koymam.

İsmet.

türkçe karakter bulunan isimler.

özge,merve(memleketin yarısı özge ve merve aq)

kendi adımı vermem .
zorlama isimleri sevmiyorum bilmemne can gibi
kezban +156789

tayyip. tayyip diye isim mi olur amk :)
bir de kiz olursa oksan askim falan. bu isimleri kizlarina koyan ana babalar neyin kafasini yasiyolar hep merak etmisimdir. dusunsene bakkalindan tut aygazcisina kadar herkes kizina askim diyor. lan adam katil olur!

yusuf

ares, vb. tarzı özenti isimleri koymazdım. siyasi ağırlık taşıyan bir isim de koymazdım. nadir isim olsun diye de kasmazdım ama eski kız arkadaşım bir ara melodi falan diyordu müzikle ilgili diye, hayır demezdim herhalde.

kız:
yüsra
rümeysa

erkek:
yasir
taylan

kız:
yüsra
rümeysa

erkek:
yasir
taylan

ben de çoğu ismi koymazdım ya, mesela anlamını bilmediği halde isim koyan pek çok ebeveyn var, kezban gibi.

kardeşime ne yazık ki sonu -can ila biten bir isim koymuştum, ama ilkokul 4'teydim. neyse ki babam akıllılık edip ismini ayrı ayrı yazdırmış :)

şöyle diyeyim: buğra, tuğba, bora vs. gibi isimler koymam ya da berk. tuğçe ve oya bir de -bzıları nefret ettiğim kişilerin isimleri. ayrıca b ve ğ'yi aynı anda barındıran isimleri sevmiyorum. b ile başlayan isimlerde kalın ünlüleri de sevmiyorum. berk çok kötü değil ama yiğit özgür'den midir nedir, ezme efekti gibi geliyor: www.edize.com salakça ama öyle.. gerçi bundan önce de çok sevmezdim.

neyse, ç ve ş harfi isimleri de genelde sevmem. kelimeleri de sevmem genelde.

bir de çok bulunan isimleri sevmiyorum. bazı eski isimleri de sevmiyorum.

simetrik isimleri ise severim -kendi ismim de bayağı bir simetrik-

elif ve ebru isimlerini de sevmem -kişisel sebeplerden dolayı- aslında elif'i objektif düşünürsem güzel bir isim.

ceren de koymam mesela, trilyon tane var. gökçe'yi de sevmeme rağmen koymam, gene çoook var. seda da aynı şekilde. gamze'yi de koymam, hande'yi de. aslında -e ile biten isimleri seviyorum ama koymam gene de sanırım. -n ya da -m ile biten isimleri de sevsem de, çok güzel bir şey olması lazım, öyle bir isim de duymadım daha böyle değişik bir şey.

pınar koymam, hiç sevmem.

okşan, alev, arzu gibi isimleri koymam. malum sebeplerden ötürü.

başkaaaaa bir de ben genelde doğa isimlerini daha çok seviyorum, soyut isim koyar mıydım bilemiyorum. öyle işte.

@pasp
sen isim koyana kadar çocuğun okula gitme yaşı gelir.

kezban, kamil, ecrin, ceylin, sümeyye, osman, mahmut,sonu nurla bitenler. daha var da aklıma gelirse eklerim.

büşra, kübra. yalnız ağırlıklı olarak kız ismi saymışım :)

Saymakla bitmez ki.

Bi kere kesinlikle arapça olmayacak.

Sonrasında çok bulunan isimleri koymam: burcu, zeynep, tuğçe, simge, merve, ceren, gizem vs.

Sonracığıma default kaşar gelen isimler asla olmaz: selin, pelin, hale, şule, gaye, cansu, suzan, didem vs.

Arabesk isimler: özlem, hasret, sıla vs.

Modern gibi durup aslında arapça olanlar: aleyna, tuana, ecrin, mecrin vs.

Zorlama isimler: çisem, buğlem, beliz, ıtırcık pıtırcık yok jabağı.

-su, -can ve -han'la biten hiçbir isim.

Olmayacak.

Erkekler için de tüm bunların erkek versiyonları geçerli.

@late viper: kafamda zaten bir isim olmasa, bu kadar sayıp döker miydim? ;)

orçun bittabi

Eğer ilerde ''isminden belli'' sıkıntısı yaşaması istenmiyorsa belirli bir dini veya siyası görüşü yansıtan isimler.

Kasim'in son Persembesi olan Sukran Gunu'nden sonra, bi Happy Holidays lafi dolanir ortada... Taaa, Ocak basina kadar...

Fiskoloci bu yani...

25inde chrismas var sonra yılbaşı var filan odur heralde.

Noel sezonu. okulların büyük bir kısmı bu hafta kapandı, "tatil sezonu" bir nevi.

@balli borek

ben de o fiskolociyi annatmaya calisiyodum. sike sike hergun ise gelirler ama surekli bi Happy Holidays lafi doner durur.

Yani o 30-40 gunluk surenin tamami, "Holidays"dir. Neden coguldur?

Thanksgiving vardir, Channukah vardir, Christmas vardir, New Year's Eve vardir, Kwanza vardir...

Herkese bi bayramdir, bi bayram, bi festival havasi vardir. Herkes birbirine bisey ikram eder, hediye alisverisine cikar, saticilar iy musteri ceker, patronlarin cebi dolar, gecici iscilere ihtiyac olur, "Alin, verin, ekonomiye can verin" slogani uygulama alani bulur, kirmizi cizen satis grafigi siyah cizmeye baslar bi gun icinde ve Kasim'in son Cuma'sina bu sebepten Black Friday deller, Frank Sinatra ipnesi "Let it snow, let it snow" diye diye sonunda kar yagdirtir, adamin gotunu dondurtur... Feliz navidadcilar kafa sikerler... Cingil beeeellz cingil beeelzciler hayata kustururler adami... Fiskoloci bu yani... Yoksa, ille de, o gunun resmi tatil olmasi gerekmiyo. 30-40 gunnuk bi donemin tamamini kapsar bu fiskoloci.

compadrito, güzelmiş be...

ilginç bir muhabbetmiş, insanlar herhalde tatil matil diye diye her gün iş olduğunu unutmaya çalışıyorlar. teşekkür ederim cevaplar için

türkiye hattı kullancaksan zorunlu. herhangi bir cep telefonu bayisine gitmen lazım.

odemeyi yaptiktan sonra kayit islemi e-devlet uzerinden de rahatlikla yapiliyor

ikea'nın kolluksuz modelleri var;
www.ikea.com.tr

ikea'ya gittiğimde topu topu iki çeşit koltuk vardı o yüzden internet sitesine bakmak aklıma gelmemişti :) teşekkürler.

ozellikle rahat bir sey istiyorsaniz ikea'dan uzak durun derim. burosit ve benzeri sadece ofis sandalyelerine odaklanan markalar kanimca en iyisi, her tur modeli de var. ayni sekilde ben de bagdas kurarak kullaniyorum.

yurt disindaki evimde ikea, tr'de burosit kullanan biri olarak soyluyorum ki, kesinlikle ekstra yatirima degiyor calisma sandalyesi.

tam espresso yapmasa da stove top espresso pot diye bir alet var.
en ucuz çözümü o. ikeada çelikten yapılanı var. alimünyumları tavsiye etmem.

onun dışında makineler var.

nespresso en guzeli. en temel modeli yeterli olacaktir.

onun disinda tchibo, lily'nin de benzeri modelleri var.

delonghi ec200 aldım mutluyum.

En ucuz düzgün makine; Beko Bk2170 (Arçelik 3185) 150-200 lira arası bazı bayilerde bulunuyor. Orjinali Gaggia Evolution'dır. Amazon fiyatı 220 dolar seviyesinde, elde kaldığı için tr de 150 liradan satıyorlar.

Aynı fiyat aralığında ki delonghi sinbo vb. makineler aslında iyi değiller ancak sizi mutlu edebilirler. Her türlü soru için yeşillendirebilirsiniz.

Bunları geç param var diyorsan 600 dolar seviyesinde Nuavo Simonelli Oscar veya 1000 dolar seviyesinde Rancilio Silvia var. Ev tipi bunlar HT exchangerlı. Paran boksa 6k,7k tl ye zaten pro makineler var tek gruplu orta boylu kafe bile işletirsin.

Bir de iki nokta var çok sevdiğim bu tat: Starbucks tadıysa nespresso,illy,caffisimo uygun. Delonghi vs. ihya eder sizi. Kahve işi zor iştir emek ister para ister zamanla oluşacak bilgi birikim ister.

krups en iyisi. oldukça ayrıntılı bir konu ne istediğine ve bütçene bağlı.

sadece espresso yapsın. filtre kahve ya da süt köpürtsün istemiyorum. sadece espresso ve 200-300 veriririm.

Asagida verecegim linkteki makinayi bir incele derim. ozel bir pot icin ayri bir alet. daha cok aromali espressolar icin kullanabilirsin. denemediysen, mesela ginseng espresso bugune kadar icip icebilecegin en iyi espressodur.

www.cafemoshop.com

sivil toplum kuruluşları, yardım kampanyaları düzenlerler, aralarinda toplantilar yaparlar, forum'lara giderler (ülkeyi gezerler gittikleri yerde genelde bir otelde kalırlar dans ederler toplantı yaparlar) ama bunlarin altinda bir kac temel amac vardir asil.

1. sosyallesmek
2. gezmek gormek
3. bir sey yapiyorum hissi

bu 3 nedenden dolayı kendilerini ekşi sözlükteki başlığında olduğu gibi aşağılamak doğru olmayacaktır zira bunlar az çok çoğu 20li yaşlardaki insanların amacı neredeyse. yeni insanlar tanımak istiyorsan dusunebilirsin ama arada ciddi ciddi "ne isim var bunlarla ya" diye de soracaksindir, her yerde oldugu gibi.

Genelde beyaz türk sosyalleşme ortamı gibi görünse de oraya buraya gidip okul boyamaca, kitap toplamaca, garip köyleri ziyaret edip kıyafet dağıtmaca gibi şeyler yapıyorlar benim gördüklerim, o yüzden genelde hep üstlerinde olan "havalı" duruşları batmıyor bana pek.

ülümünati

tabi ki lenovo

Ben de Lenovo diyorum.

lenovo

lenovo

lenovo

lenovo+3

tabi ki lenovo. fiyat/kalite olarak en iyisi...
bir daha hp ile lenovo yu karşılaştırmayın:)

4 senedir hp pavilion serisi kullanan biri olarak hp diyorum. 4 senedir birlikte program mı yazmadık, grafik mi yapmadık, oyun mu oynamadık bir kere teklemedi.

Isınma sorunundan şikayet edenler var sözlükte. Laptopu halının, yorganın vs. tüylü zeminlerde kullanırsan fana toz birikir. Ben 2 ayda bir fanı süpürgeyle bi temizlerim hala canavar gibi çalışıyor.

kiz alirsan tarsustan
laptop alirsan asustan

Lenovo hakkında pek fikrim yok ama eğer ucuz yollu bir şey arıyorsan HP'ye kesinlikle yanaşmamanı öneririm.

4 yıldır aktif lenovo kullanıyorum. taş gibi, tek arıza çıkarmadı bu güne kadar. canavar gibidir. ama hp kullanan tanıdıklarda hep arıza hep sorun.

teşekkür dedeim cevaplarınız için. sorarkende lenovo ağır basıyordu açıkcası ve kafamda soru işareti kalmadı sayenizde. bugün alıyorum lenovo. :)

lenavo kullanan arkadaşım servisinden çok çektiği için bana sakın alma demişti.

servis sürecinde süründürmüşler resmen, hp al demişti

hp ile mutluyum , memnunum.

lenovonun servisi sorunludur ama hp gibi zırt pırt bozulmaz.5 yıldır y530 kullanıyorum.ben onu bırakmazsam en az 2 yıl daha çalışır gibi.

2. 2013 ile kaydettiğiniz dosyaları açamayabiliirsiniz; ya alt sürümlere uyumlu olarak kaydetmeniz gerekir ya da ufak bir eklenti kuracaksınız 2003'e.

1. iki versiyonu ayni anda kullanabilirsiniz, ama eski versiyon her zaman daha once yuklenmeli. bu durumda 2013'u kaldirmaniz daha mantikli olacaktir, gerekirse tekrar yuklersiniz. ayrica 2 ofisin de ayni bit'te olmalari onemli 32 32, 64 64 gibi.

office.microsoft.com

2. 2003'e ufak bir eklenti yukleyerek acabilirsiniz.

The machines will be loaded (onto the ship) 90 days after prepayment.

Machinery will be loaded (on the ship) 90 days after prepayment.

"Machinery shall be shipped on the vessel after 90 days following the prepayment." Bu tür metinlerde "load" kullanılmaz; gemiye yükleme eyleminin tam karşılığı "ship" fiilidir.

gemiye yukleme fiilinin tam karsiligi "load" aslinda, "ship" gonermek demek (sadece gemiye de degil, ucak, kamyon, her sey ile). Gemiye yuklemekte "ship" kullanilmaz, ancak "goods are to be shipped to the vessel" derseniz mesela karayolu ile a noktasindan b noktasina bir urunu gonderip b noktasinda gemiye yuklenmesinden bahsedersek kullanilabilir, o da load fiilini karsi tarafin hali ile anlayacagini dusunerek. Gemiye makineleri yukledikten sonra olacaklar ile ilgili sorumluluk almaz istemiyorsan "load" kullanmak daha mantikli, zira port congestion olur, geciklme olur, schedule'a gore 3-4 gun sonra hareket edecek olur, sertifikalarda sorun cikar su olur bu olur o zaman karsi taraf "hani ship ediyordunuz?" o gun diye cikar sorar ibis. oyle bir durumda sizin de eliniz kolunuz bagllanir.

O yuzden, o gun hareket etmeyecekse "load" kullanmanizda sakinca yok.

ayrica tasinacaklar gemi makineleri ise "engines" kullanin.

kisacasi;

"The Engines are to be loaded on the vessel 90 days following the prepayment" is gorur.

ship'in gönderi ve yükleme anlamları mevcut. yıllardır tercümanlık yapıyorum ve yabancı metinlerde ticari anlamda gemi/uçak/vb. unsurlara mal yüklenmesi hususunda hiç load kullanıldığını görmedim. yine de karar sizin tabii.

ortalığı karıştırdık kusura bakmayın.
ama sanırım metne 2-3 ihtimali birden yazacağım :S

@doktor bey

ozellikle denizcilikte yuklemek ise kasit "ship" kullanmaktan kacinirim, mesela karsi tarafa "we will be shipping your goods on friday" dersem, ve port congestion durumu soz konusu olursa karsi taraf "beni ilgilendirmez, ship ediyorum dediniz, o zaman ucakla gonderin!" diye kilitleme hakkina dahi sahip olacaktir. ozellikle odeme + gun'den bahsediliyorsa load kullanmak en guvenlisi, zaten gemi a-b noktasi arasinda her gun calismiyordur.

"we will load your goods on the vessel by friday" desek cok daha rahatlamis oluyoruz, zira hem sozumuzu tutmus oluyoruz hem de congestion, veya basit gemi tarifesi nedeni ile yasanan durumlardan siyrilmis oluyoruz. Genel kullanimda "gonderi" olarak "ship" cok rahatlikla kullanilir fakat isin icindeyseniz, aman diyeyim. baglayicidir. gemi yukleme icin load, bosaltma icin ise discharge kullanilir.

beyler :(

son sözünüzü yazın gönderiyorum

90 gun sonra gonderiyorum demek istiyorsan ship kullan. yok, "gemiye yuklenecek" demek istiyorsan load.

makine sattiysan, "ship" kullanmaktan kacinmani tavsiye ederim, cunku 90 gun sonra yuklenen bir makinenin tam anlami ile "ship" olmasi, limana da bagli olmak uzere 1-7 gunu bulacaktir.

hakli haksiz durumu degil bu, ceviri degil de turkce yazsaydin da "gonderi ve yukleme" sozcukleri arasinda ikileme duserdin. "cuma gunu gemiyle gonderecegim", veya "cuma gunu gemiye yukleyecegim", hangisini kullanacagin sana kalmis.

edit: goods are to be shipped on the vessel cok dogru bir kullanim degildir, ship kullanilacaksa mesela "we will be shipping your goods by sea" kullanilmali. gemiye yukleme eylemi kati bir sekilde "load" olmakla beraber, bu terim bir dizi zincir sekilde bircok farkli terime de yol acar "laden weight", "fully laden vessel", "port of loading", "port of discharge" seklinde.

The machines will embark 90 days after the advance payment.

önce genel af sonra bedelli.
genel af secimden önce çıkar , bedelli ise sandığa göre şekillenir.

çıkar, şubat mart gibi bence.

dedikleri gibi 25 yaş sınır yapsalar ne de güzel olurdu di mi.

numan kurtulmuş benim fikri falan dedi ama başbakandan yeşil ışık almadan böyle açıklama yapmazlar bence, benim fikrim 25 yaşa düşürüp son bi bedelli çıkaracaklar 1 sene içerisinde ama 15 bin hayali olur fiyat düşmez.

@golgi
fiyat düşer bence. önceki bedellinin sıkıntısı fiyatıydı. 200 küsür bin başvuru bekleniyordu 70 bin de kaldı. burada devletin kasasına para girmesinin yanı sıra kaçak-bakaya sayısının da azalması önemli.

adi bir kere anildi mi bedellinin cikar o, hele bu denli yetkili kisilerce zikredildigine gore.

Hayirlisi, 2014 basi gibi cikacak, kacari yok.

fiyat 50 olsun yas sinirida 25 sonra kimse aglayamaz bedelli ciktida ben yararlanamadim diye...

google docs

elbette, skydrive'a kaydetmeniz yeterli.

dropbox'da bende tam da istediğin gibi oluyor aslında, değişiklik yapıyorsam aynı dosya üzerinde yapıyor ve eşleştiriyor. Belki ayarlara filan baksan?

en.wikipedia.org

www.newyorkakademi.com

IRR'den daha etkiliydi NPV, bu sekilde hesaplaman daha mantikli olacaktir.

ptt'yi o kadar da yerin dibine sokmayın, abd ve italya'ya bol bol gönderim vardı, genelde 1 haftada gidiyor. hatta gecikirse italyan postasını sorumlu tutardım :)

takip kodu genelde hedef memlekete ulaştığında kullanılabilir duurma gelir. 1-3 hafta arasında ulaşır, %60 1 hafta, %40 2-3 haftaç

10 Aralık'da ulaşsın da benim için gerisi sorun değil ( master başvurusu). Cevap için teşekkürler kuja.

plan yapmak hem iyi hem kötü.bir amaç ediniyorsun kendine,hayaller kuruyorsun.ama gerçekleşmezse,bir şeyler ters giderse hayal kırıklığı oluyor.

Planli, odakli olup da isler farkli gelistiginde ona gore yol cizmekte her zaman fayda var.

Planlayip, olmasini bekleyip, olmayinca da yilmadan, gerekirse farkli yollara sapmak her zaman daha iyidir.

23 yaşındayım fakat tam da bu konuda sanki rakamlar ters dönmüş gibi hissediyorum. kendimi bildim bileli planlar yapıp, bu planların peşinde koşturuyorum. şu ana kadar hepsini gerçekleştirdim. ama keşke olayların kendiliğinden gelişmesini bekleyebilecek nebzede azıcık umursamaz olsaydım. belki daha sağlıklı, daha mutlu bi insan olabilirdim.

Kendini gecikmiş hissediyorsan bunun plan yapmakla ya da yapmamakla ilgisi yok. Biraz da karakter meselesi ben büyük ve uzun vadeli bir plan için de akışında hareket ediyorum.

esnek planlar yapmak lazım diye düşünüyorum.
çünkü etkiniz, müdahaleniz dışında durumlarla karşılaşabiliyorsunuz.
kaba taslak olsun uzun vadeli planlarınız. yaklaştıkça detaylandırırsınız.

Bazıları yarın nerede ne yemek yiyeceğini bugünden planlıyor. Böyleleri çok var ama dertten üzüntüden kafalarında saç kalmamış. Belki maddi olarak diğerlerinden bir nebze daha iyi bir duruma gelmiş olabilirler ama genç yaşta çökmüşler.

Hayatta koşullar her zaman değişiyor, yüzeysel planlar yapılabilir veya motivasyonu arttırmak için belirli hedefler konulabilir ama bunu hastalık haline dönüştürmek insanda mutsuzluk yaratır.

Şahsen pek dini inancım yok ama "her şey olacağına varır" sözüne inanırım. hayatını bir yere kadar yönlendirebiliyorsun, o yerden sonra artık gerisi şans. Kendime belli hedefler koyarım ama olmuyorsa da kendimi yiyip bitirmem, asla üzülmem. Başka bir çıkar yol elbet bulunur. Yani plan yap ama olmuyorsa da üzülmenin manası yok başka yollar ara. Bu şekilde kendini motive edebilirsin.

yaşım 36. hiç plan yapmadım ve hayatım bombok. plan yapanlardan da bombok olanlar var.

kesinlikle. business opsiyon degilse comfort inanilmaz bir fark yaratiyor turk hava yollarindan bahsediyorsak.

ben uçmadım ama belki faydası olur: www.loplopculer.com
gerçi löplöpçülerin sitesi olduğu için daha çok yeme-içme üzerine değerlendirmiş ama olsun :)

THY ise en ön sıradaki comfort class koltukları acaip fark ediyor. El bagajını ayağının önüne koyup ayaklarını üzerine uzatarak neredeyse yarı yatak konforuna ulaşıyorsun.

kuja +1
cakabo +1 (bebek puseti olan yeri almaniz gerekiyor)

tabii spotify'in "studying music" adli playlist'i var. study seklinde aratirsaniz da bir cok playlist bulabilirsiniz.

kişisel favorim "your favourite coffeehouse",

(bkz: stereomood)

sirkeci, doğubank sokakta coffeeworks. gitmediyseniz henüz tabi ki.

her şeyden önce karabatak vardır hipster kafelerin ilk örneklerinden.

çay temalı dem karaköy var.

ops var, yine karabatak benzeri fakat daha bir kafe (karabatak kahve dukkani).

mavra galata da denişik bi yer.

ferahfeza- karaköy
litera - beyoğlu

del mare restaurant çengelköy de.

manzara süper.

www.del-mare.com

del mare derim ben de, istanbul'un en guzel manzarali mekanlarindan. lacivert'e tercih ediyorum burayi.

50-60% arasında ak parti götürür yine.

dediklerinde haklısın, bütün dünyada yaşanaan ekonomik büyümenin kendi oy tabanına yansıtılacak şekilde biraz iyi yönetilmesi ve 2000 krizinin çok etkili kullanılmasıdır ak partinin başarısının arkasındakiler.

ha geçmişte daha mı iyiydik, aynı ***'un laciverti.

batı'da bi kaç ili daha kaybedeceğini düşünüyorum doğu yine aynı çıkar. bdp'nin oyları artar. önemli olan izmir istanbul ankara'dır. izmir'i yine alır chp. Ankara Melih Gökçek. İstanbul'da ise durum biraz farklı. Tabi ki şansları çok yüksek ama uzun süredir ilk defa bu kadar güçlü bir aday var. Sarıgül'ün sağı solu belli olmaz. es kaza istanbuldan o çıkarsa, akpnin altına ilk dinamiti yerleştiren kişi olur. çünkü partileri hem ekonomik hem de seçmen olarak besleyen şey büyükşehirlerdir.

ben feto'nun etkisi ne olacak diye merak ediyorum. tabi bu sürtüşme devam ederse. kendi seçmeninde kemikleşme oldu ama yetmez ama evet diyenlerden kaçış çok olacaktır, ayrıca karşı tarafta da kemikleşme oldu diye düşünüyorum.bakalım görelim. bana göre şu an akp için yükselme devrinin sonu geldi. bu seçimde de alırlar ama ondan sonra düşüş şiddetlenecek.

"bu sefer akp'ye verecegim" diye cumleye baslayip akicraatler sitesinden kopyala-yapistir yaparcasina otenlere "hassiktir" de gec. onlar zaten onceki secimde de akp'ye oy vermislerdi.

internette de cok vardir bu kendini akilli sanan beyinsizlerden. gider her haberin altina "ben de chp'liyim, ama akp bu sefer hakli" yazarlar. "ulkucuyum ama bu sefer oyum akp'ye" derler. yesinler onlarin kurnazliklarini.

akp'nin gerilemesi baslamistir cunku gecen seneye kadar hakkinda tek bir elestirel haber-yorum cikmayan platformlarda akp aleyhinde ciliz da olsa bir seyler soylenmeye baslamistir. son gunlerde cemaat ile girilen kavga bunun dozunu daha da artiracaktir.

2002'de hepi topu %34 oy alarak meclisin 3'te 2'sini kazanan bir partiyi %50'lere medya tasimistir. aleyhlerindeki gelismeler, yaptiklari yolsuzluklar, haksizliklar, adaletsizlikler, ulkede kotuye giden durumlar hep ortbas edilmistir. en basitinden, hastanede, eczanede yuzyilin soygununa ugrayan vatandasin hala saglik politikasini basarili sanmasi ve her turlu tedavi ve ilac giderinde bes kurus para vermedigini sanmasi, propaganda'nin bir basarisidir.

propaganda cokerse akp'nin yildizi da soner. sonucta, 11 yildir turlu haksizliklarla zengin ettikleri, koseyi dondurdukleri, makam-mevki verdikleri, ise soktuklari onca insan varsa, onun karsisinda da hakki yenen, yoksullasan, hayat kalitesi dusen, yandas arkadasindan geri kalan, zulme ve siddete ugrayan da onca insan var. bu ikinci kesimin sesi duyulmuyor diye tarafsiz kitle de hep ilk kesime bakip her sey yolunda saniyor ve %50'ler pesinden geliyor. hayir, artik cila dokuldu. akp'nin nasil can yaktigini tarafsiz kesim de gormeye, duymaya basladi. yok oyle yagma.

akp duraklama devrine girmistir. istanbul'u kaybederlerse birak gerilemeyi, dogrudan cokus ve dagilma surecine de girerler. bekleyin, gorun, her sey sandiginizdan cok daha hizli olacak.

her gün yıkanan saç için bir kere şampuan, çok az saç kremi. vücut için de lavantalı beyaz sabun.

3 günde bir iki saç, bir veya iki vücut yapıyorum. iki veya üç haftada bir de kese yapıyorum. beyaz banyo sabunu ile yıkanıyorum çünkü duş jeli pis hissettiriyor. sonra duş jeli sürdüm, o temizlensin diye ekstradan haşlıyorum kendimi. krem falan da aynı şekilde sürdükten sonra hoop banyoya. bu kışın. yazın her gün bir vücut, bir saç yapıyorum.

her sabah uyandıktan sonra 1 vücut- 1 kafa.

Hergün 1 saç 2 vücut. Ama sırtımı keseleyemiyorum :(

Duş jeli konusunda da sana hak veriyorum. Durulanmamış hissi bırakıyor, köpürmüyor falan. Bence duş jeli normal sabunlandıktan/liflendikten sonra güzel koku bırakması için kullanılmalı.

çocukken sokakta oynayıp kir içinde kalıyoduk (köpek yalasa doyar derlerdi bana mesela)
o yüzden bi sürü kere yıkarlardı.
şimdi zaten nerdeyse hergün duş aldığımız için maksat kir temizlemek değil de, ter'den falan kurtulmak.
2 saç, 1 kere vücut yetiyor.
sabun kuru ciltleri kurutabiliyor, ondan sonra uyuz gibi kaşın dur.. duj jeli iyi bu konuda, cildi nemlendiriyor.

Haftada 1 kese yapıyorum onun dışında her gün duş. (Çok nadir 2 günde bir hava çok soğuksa falan)

En çok uzun saçlarımla uğraşıyorum. 2 kere şampuan + 1 krem + ayda 1 kere saç maskesi

Belirli bir sayım varmış şimdi farkettim o da 2. Bir kere sabunlanmak az geliyor bana. Yüzüme ayrı vücuduma ayrı temizleyici kullanıyorum. Ponza taşına bayılıyorum.

Bu kadar saçma detaya rağmen ortalama 6-7 dakikada bitiyor işim.

şampuan, bazen saç kremi, kese yapacaksam kese, ponza zımbırtısı, yün lif ile duş jeli.
bu sırayla, ama hiç sayı yok.

duş jeli sabundan daha iyi durulanıyor bence. ne zaman sabunlansam üzerime yapışmış gibi hissediyorum, kaşınıyorum. duş jellerini almanyadan aldırıyorum ama.

şarkıyı başlatır suyu açarım. müziksiz banyo yapmıyorum asla.
uzun süre ıslanmak. suyla oynamayı seviyorum. saç kremi - şampuan - saç kremi tekrar ve saçları kremli bırakıp saçları toplayıp vücuda geçiyorum - duş jeli vücut peelingi kese kafama göre değişiyor vücut kısmında - kafama göre zamana ihtiyaca yönelik - sonra kremle beklemiş saçın üzerine tekrar şampuan durulayıp tekrar kremle saçları taramak. kremi azıcık bırakır gibi yani tam durulamadan bitirmek - maske yapıcaksam kremli saç bekleme esnasında krem yerine maske oluyor

her gün yıkanıyorum, 1 saç bir vücut.

akşam spor yapıyorsam, günde 2 kere. sabah iş öncesi spor yapıyorsam hali ile ikinci banyoya ihtiyaç olmuyor.

bir sac bir vucut yetiyor. kadinlara da allah kolaylik versin diyorum.

komple ön yıkama ve yüz dahil vucuda sabun,saça şampuan.

durulama

yüz dahil komple sabunla köpürtülmüş lif, bu sırada tekrar şampuan,şampuan kafada bekliyor.

nadiren duş jeli

durulama

çıkmadan önce soğuk duş

boy abdesti ise 3 kez duşun altına girip çıkmak-banyo öncesinde niyet edilmiştir-

kurulama

son

@AWD agza burna uc kere su almayi unutma abi.

d&r'larda var.

kadıköyde rexxten aşağı inerken sağdaki soldaki dükkanlarda gözüne çarpabileceği gibi, aynı yolun sonunda direkt karekterlerin oyuncaklarını satan bir yer var. ışın kılıcı var mı bilmiyorum.

büyük migrolarda action figürleri var.

sözleşmenizde madde var mı bununla ilgili? 3 sene boyunca rakip şirkette çalışamaz falan gibi?

evet göz ucuyla okumuştum kesin vardır.ama bakıyosun işe alım duyurularına geçen geçmiş.pg de lever e benciser den başkasına.

her zaman iyi ayril.

durumu, sebepelerini anlat, anlayis gostermelerini bekle. inanilmaz vazgecilmez biri degilsen, sozlesmedeki rakip firmaya gecemez maddesini uygulamaya koymazlar.

ukalalik yapmadan goze kesinlikle batmadan, karsi tarafa anlayis gostererek ayrilacaksin.

ihbar denilen 8 haftalık periyot çok saçma.bir yerle anlaşrsanız sizi 2 ay bekleyecekmi? bu izinlerinizden düşüyormu?

İzinler duser abi. sen nereye gidecegini soyleme sakın

İzin günleri 8 haftadan düşülür. İş arama izniniz de var. O da süreden düşülür.

Ayrılacağınız yerin ticari sırlarını paylaşmadığınız sürece tazminat talep edilmez. Yani, siz sadece daha iyi şartlarda çalışacağınız için rakip şirkette farklı sektörde çalışacaksanız sorun yok. Onlara çalışırken öğrendiğiniz şirket içinde kalması gereken bilgileri sağlayacaksanız sorun var. 2 sene boyunca da rekabet yasağı var ama aynı sektör değil diyorsunuz, o yüzden sorun olacağını düşünmüyorum.

eğer kritik bir işte çalışıyorsanız gizlilik sözleşmesi imzalayıp imzalamadığızdan emin olun. bunu ihlal etmediğiniz sürece bir problem yok.

1) izinleriniz ihbar süresinden düşer
2) ihbar süreniz boyunca her gün 2 saat iş arama hakkınız var. eğer bunu toplu olarak kullanırsanız 8 hafta 6,5 haftaya falan düşüyor. ya da her gün 2 sat erken çıkabilirsiniz
3) rakibe gittiğinizi söylemeyi tercih ederseniz hemen o gün de ilişiğinizi kesebilirler. sözleşmenizde başka firmalara gidemez diye bir madde olsa da çok bağlayıcılığı yok bildiğim kadarıyla. sözleşmelerde hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı madde yer alamaz. ama en başta dediğim gibi gizliliği ihmal etmemeniz lazım (o ayrı bir konu)

paşabahçe'den minibus var. dolmus yok.

kavacıktan en fazla 15-20 yazar taksiyle, o da bir seçenek

@kuja: teşekkürler
@akruban: 25'e yakın yazıyor ya :(

hadi yaa,bir zamanlar dediğim kadar yazıyordu

hayır, sedat kapanoğluna göre zamanın ötesinin sadece sözlüğün genelinin sahip olmadığı fikirlerden oluşması nedeni ile kalktı. bir bakıma doğruydu aslında.

haksiz karma ile alakasi yok, sanmiyorum. 2 eksi oy bile zamanin otesine gondermeye yetiyordu bir entry'i, karma algoritmasi nasildi bilmiyorum ama bunların karmaya etkisi çok azdı.

Insanlar genelde yazdiklari zo olursa oyle dusunse bile kaldiriyordu yazdiklarini.

Trolller de zo kasiyordu aksine.

Bu sebepten guzel oldu bence.

karmaya etkisini bilmiyorum. gerekçe olarak gösterilen troller kasıyordu sözünü ise aptalca buluyorum.
trolleri bir tarafa koyup, insanların entirilerine gösterilen tepkiyi görme fırsatını alıyorsun elinden. sözlüğe ulvi amaçlar yüklemiyorum ancak, kendi zö entirilerimde kendimi görme fırsatı bulabiliyordum. oylama denilen şey neden var o halde. feysbukta fotomu beğenirmisin zihniyetine evrilme çabasından başka bir şey değil. yazdığını tekrar gözden geçirebilme ( dönme anlamında değil, yanlış düşündüğü veya eksik düşündüğü konuda gelişim gösterme ), olumsuz tepkiyi görebilme ve bunu kabul edebilme yetisi olan insanları, kendilerini kontrol ve gözden geçirebilmesini sağlayan en önemli aparatı elinden alıyorsun.
zö entirileri içerik olarak her zaman, gününde anlaşılmamış ama gelecek vaadediyor sınıfı entiriler veya hepsi yazılmasa da olur, gereksiz denilebilecek entiriler değildir. ssgnin bu hamlesi açıkca feysbuk yüzeyselliğindeki salt beğeni ortamı sağlayarak daha yüzeysel ve akışkan bir kalabalık oluşturma hedefi.

ssg; so sory guys but ı love money dese daha uygun olurdu. ( ingilizce cümlem doğru mu bilenler yanıtlarsa sevinirim :) )

Anlasilan benim "Trolller de zo kasiyordu aksine" sozum de zamaninin otesine gitmis ve tik almamis. Ben olani aktardim sadece. Eger bir insan zamaninin otesine gitti diye dusuncesini yuksek sesle soylemekten vazgececekse ben hala kaldirilmasini dogru buluyorum.

Ve troller ornek veriyorum "sozlugun neden boyle olmasi" tarzi entrylerle zo kasmak icin sacmalayacaksa evet hala kaldirilmasinin olumlu yanlari oldugunu dusunuyorum.

Karmalik bir durum yok zo konusunda.

Zö sildikten sonra karma yükselmez. İstersen 100 tane sil etkilemez.

Madem zö silinince karma etkilenmiyordu, öyleyse neden sözlükte bin tane "zö'leri silip karma yükseltiyorum" tarzında başlıklar açılmış çok ilginç. sanırım çoğu kişi bu konuda yanılıyormuş, ona bağlıyorum.

troller zö kasıyor muydu bilmiyorum ama zö'nün kaldırılmasının hâlâ birbirinden tiksindirici başlıkları engellemeyeceği kesin. (diyorum)

entry silince, ve silinen entry de cop kutusundan bosaltilinca karma yukseliyor, ozellikle az entry'ye karma varken bu belli oluyordu.

yalniz karma algoritmasina gore oy orani on planda, o yuzden illa ki zo karmayi yukseltecek diye bir sey yok.

pamukkalenin 2+1lerinde 24 numarayı tercih ediyorum. neden bilmiyorum.

ucagina bagli, 737-800 ve a321'lerde 23F

otobüslerde genelde 21 ya da 22 numarayı seçmeye çalışırım, orta kapıya denk geliyor. hem acil durumda çıkışa yakın hem de olası bir kaza durumunda en güvenli yer.

otobüs tuttuğu için en ön ya da öne en yakın yer cam kenarı. uçakta kuyruk kısmı daha çok salladığı için yine ön taraflar ve cam kenarı.

Otobüsteyken 2+1'de 35, 54 kişilikte 51, 46 kişilikte 43. Garip bir takıntı, evet.

obsesif kompulsif bozukluğa sahip biri bunu ısrarla isteyebilir. diğerleri istemez.

otobüste en ön ve koridor tarafı. yolu şoför gibi görmem lazım.

sürücüsünü silmek işe yarar mı acaba?

bildiğim kadarıyla; ekran kartına fazla yüklenmezsen, o da işlemciye, ram'e falan yüklenmiyor. oyun falan oynamıyorsan yani..

nvidia kontol panelinden yapabilirsin bunu hangi ekran kartını kullanacağını oradan belirliyorsun intel yada nvidia olarak seçenekler var

NVIDIA kontrol panel'den ekleyebiliyorsunuz spesifik programlarin dedicated GPU kullanmasini.

dahili ekran kartını tamamen devre dışı bırakmanız mümkün değil.

genelde bios seçenekleri ile hallediliyor o problemler. biosta görünmüyor dersen; bios güncellemelerine bak, notbukuna göre kesin bir bios sürümü o işi içeriyor olması lazım.

sansliysan sokakta bile bulabilirsn... miting, eglence vb. git illa satan birileri oluyor...

kadikoy'de maske vb. satan yerler var, barlar sokaginin bir iki sokak alti.

oradaki butun kostum/maske'cilerde var.

Taksim'de Atlas Pasaji'nin icinde maske,aksesuar vs satan bir dukkanda gormustum ben.

kadikoyde rexx sinemasinin yaninda bir dukkanda satiliyodu

hayır düşmüyorsun. vize senin oturma izni statünü belirlemez, sadece ülkeye giriş iznidir.

o randevu ile belgenin kopyasi hep yaninda olsun gezerken. trende, yolda kimlik sorabilirler.

öğrenci kartın ve konsolosluk tarafından verilen 3 aylık vize ve 16 ocakta ki randevu kağıdını hep yanında bulundur. herhangi bir sıkıntı olmaz. yukarıda yazar söylemis zaten. problem olmaz.

eski dandik site'de yapamazsin. mallar listesi sadece eklediginin sana mesaj atmasini onluyor.

yeni sozluk'un "troll" ozelligi entry'lerini gostermeyen. antik kullaniyorsaniz donuz eklentisini deneyin.

eski sitede böyle bir özellik yoktu ki. yeni siteyle geldi.

alarm yok :D poğaça , çay

5 20 , pattesli yumurta

öncelikle sen delisin her gün bu soruları sormaya başladın :))

kavurmalı kaşarlı tost + sınısız çay

kahvaltı yok alarm da yok. hayat cok guzel lan.

alarm yok.
dunden kalma pizza.

home office. alarm yok. yumurtalı ekmek istedi canım.

5:30 a kurdum.

kahvaltıda müsli var.

portakal suyu,simit poğaça tost kombosu.6.00

6.30 Peynirli gözleme veya yumurta. Belki bıldırcın yumurtası da olur.

Sen de cevap veriyosun ama :)) kendim yapiyorum deme kavurmali kasarliyi. Eger kendin yapiyosan adresini yaz sabah geliyorum :)

7:30
sigara

9.30 bilemedin 10.00
Yaprak sarması ve çay miss.

10'a kurucam alarmi. istanbul'dan kastamonu'ya oradan da sinop'a yolculuk var. 1 gece kalip donucem.
kahvaltida annemin yaptigi kozlenmis kirmizi biberli muthis bir sos ve yaninda da migros'tan 2 liraya aldigim ucgen peynir var.

7:30
muhtemelen kahvaltı etmicem, uyanık kalmak için bi kahve olur en fazla.

sevgili cevaplayanlar, bikaçınız hariç hepiniz okula muz götüren çocuklarsınız. menemenmiş :|

07:30 alarm, 08:00 kalkış. geç kaldığım için kahvaltımı bilemeyeceğim asla.

saat 9.00'a. peynir, zeytin, yumurta, domates-biber-salatalık-yeşillik, sigara böreği, çay, meyve.

7 , 3 yumurta 100 gr ezine peyniri

5:30, kahvalti yok gittigim sehirde ederim. herhalde 8 gibi varirim o zaman allah bilir ne yerim.

gecen duyurucunun biri simit soruyordu. aklıma düşürdü. sabah gidip simit alıp yiyip yatcam. öğlen 3te falan kalkarım tahmınen.

7 ama uyanamıycam muhtemelen, kızarmış kepekli ekmek üstü light peynir bal

yarın tatil burda. halloween :)
kahvaltıda kaymaklı ekmek var. yanında da kola. bekar evi bu kadar.

assignment biterse 08.00, bitmezse 07.00. kahvaltı yalan.

öğlen bire kurucam, 3 de anca kalkıcam. gece çalışmanın zararları. mikroldagaya pizza atıp yicem:/

:)

10.30
peynir, domates, salatalık, yeşil zeytin, kepek ekmeği, ayva reçeli, çay

08.00

Bim burgeri, bimden burger ekmegiyle servis edilecek. sallama cay veya sicak cikolata.

Insan issiz hedefsiz olursa hergun sorar da sanane

Bi kavurmaliya eve mi gidiyosun

dont starve

limbo. pek alakası yok ama bomba oyun.

eski football manager/championship manager'lari oynayabilirsiniz. fm 2008 cok guzeldir.

super mario'nun her zaman gideri var.

kabul eski kafaliyim. ama mac'ime bile indirdim o kadar soyleyecegim.

Papers, please.
Don't starve
Machinarium

düşüktür hatta salt neden olarak pek yoktur, ama bilemezsin kimi ne zaman vuracağını.

şüpheleniyorsan doktora görün. yine de belirtileri baş göstermeye başladığında çok belirgin olur, eğer "ciddi bir sey var mi acaba?" Diye soruyorsan için rahat olsun, o seviyede büyük bir ihtimalle bir şeyin yoktur.

belirtileri cok genel aslinda, oksurmek, kilo kaybi, nefes alamama goguste aci.

yine de kontrol ettirmekten zarar gelmez.

akciğer kanserinin tek sebebi sigara değil. sigara sadece riski arttıran faktörlerden biri.

vize için mi? neredeyse bütün bankalar yapıyor. fiyat az çok standard.

garantş bankası hesabın varsa internetten ya da şubeden anında yapıyorlar. oldukça ucuz.

ben de garantiden yaptırmıştım, pegasusun siteden de oluyodu.

tum tur operatörleri ( acente) ler yapıyor. normalde 8 ya da 15 euro gibi bir ücreti vardır.

hmmm uzun iştir. öncelikle sen h1b vizesi için kendin başvuru yapamazsın.

öncelikle bir avukatla çalışmanız gerekebilir. kotalar dolmadı ise dönem için h1b vizesine başvurulacak. bunun için onların senin yapacağın işi yapabilecek birini arayıp bulamadıklarını ispatlamaları gerekiyor ki bu gazete ilanı vb. ile halledilebiliyor.

sonrası üniversite mezunu olma şartı da vardı yanlış hatırlamıyorsam. bir de minimum ödenmesi gereken maaş.

senden istenen belgeleri tanidiga gondermekten baska hic bir sey yapamazsin. çalışma izni başvurusu çalışacağın yer tarafından yapılmak zorunda. masrafları da hızlandırılmış başvuru için 2000 usd civarıydı sanırım.

buradan direkt gitmek istiyorsan turist/temporary visitor seklinde gidip bu islemleri orada yaptiktan sonra statu'nu h1b olarak degistirmen gerekiyor.

konu ile ilgili avukat destegi cok daha mantikli olacaktir, en iyi yolu onlar cizer size. reddedilmemek istiyorsaniz isi yordamina gore bir avukat ile halletmesini isteyin tanidiginizin. uzun donem kalma planiniz varsa ki var gibi, avukat masraflari hic bir sey.

iyi şanslar.

Amerika'da davetiye diye bir kavram yok. Bu ne yazık ki Almanya'ya zamnında çalışmaya giden dedelerimizden kalan bir terim.

Çalışmak için alacağınız vizeye bir kişinin değil, bir şerketin başvurması gerek sizin adınıza. Ayrıca sizin Amerika'da bulunmaz bir nimet olduğunuzu kanıtlamaları da gerek. Amerika'da onca işsiz ve çalışmaya hazır kişi varken sizi neden taaaa Türkiye'den getirmek istediklerine dair geçerli bir sebepleri olmalı..

açık açık desin. çok istiyorum seni ama dini sebepler vs...

durumu anlatsın. ciddi bir ilişki olacak ise bir iki nereye kadar saklayabilir ki?

açıkça söylesin. ben seni telli duvaklı alacam desin.

Eve girerse çıkışı olmayabilir. Tansiyon yükselince din falan geri planda kalabilir.

kesinlikle lafı dolandırmadan net bir şekilde söylemen lazım kıza; öbür türlü olursa kız anlam veremeyebilir.

taksi dolmuşlar var.

kadıköy taksim dolmuşlarını kullanın. vapurlar 9 gibi biter.

vapurlar en geç 9 çeyrekte falan bitiyor. Karaköy'den kalkan motorları bilmiyorum, daha geç olmalı..
en rahat sarı dolmuşla geçer,
110la geçer.
metro metrobüs bile yapılabilir ama gereksiz.

sarı dolmuşlar ile 5.5TL'ye 30-35 dakikada kadıköy rıhtımda olursunuz.

Bütün eyaletlerde.

6 aydan fazla kalacaksanız çoğu eyalet, eyalet ehliyeti isteyeceketir.

Genelde gidip sakatatcidan istendiginde kediye mi vereceksiniz diye soruyor hirbo. Ama ben cok severim kusbasi dograyip kizartmasini yerim.

güney avrupa'dan bir çok tarifini bulabilirsiniz. akciğer kullanan bolca fransız italyan yemeği var. yunan da var diye biliyorum.

karaciğer yenir akciğer yenmez diye biliyorum,diyebiliyorum

Parazit yapar. Yenmez. Yenmese iyi olur yani. Biz yemedigimiz gibi kopeklerimize vermekten de kaciniyoruz evde.

pişirilse de bu parazit olayı devam ediyor mu ? yani risk var mı yine ?

yerken gırç gırç ses gelir. yenmez bence ama kedi milleti seviyor.

Hayvanın taşağını yiyorlar bişey olmuyo götür hocam kan yapar. :p

yenir. iyi pişirince bakteri/parazit riski kalmaz. ama iyi muhafaza etmek lazım.

edit: ama ben yemem mesela.

valla benim annem karacigerle karistirip sotesini yapar. ancak ne yalan söyleyeyim tadi hic güzel degildir, bamyadan bile kötüdür, ve evet yerken girc girc ses gelir. ancak iyi pistikten sonra hastalik yapabilecegini sanmiyorum. pisirip kedilere köpeklere verilebilir bence.

yenmez. sonuçta filtre görevi görüyor pis be! karaciğer yenir.

göz bile yenir kulakta.

hatta bi baba lafıyla taçlandıralım " açlık yokluk görmediniz ki, böyle yemek seçersiniz"

buzluktta saklama süresi çok kısa 10 15 günde tüketilmeli
çok iyi pişirilmeli. kavurmasını yapardı annem önceden.
zaten sakatat, hasta isen kolesterolün varsa hiç bulaşma.

haricinde, ben de yemem.

biz yemeyiz.

yemiyoruz gençler fikirleriniz için teşekkürler

bilgisayarlar icin office onenote ve evernote var, en iyileri bunlar.

mac os x'in kendi notes uygulamasi var.

listhings.com

ben kendi açımdan yazayım, hiçbir kızın peşinde kuyruk olmam, özellikle beni reddeden, ilk başta sinyal verip sonradan naz yapanlar da dahil. ben kendimi o kadar düşüremem. başka kız mı yok? tek kız onlar mı? onları diğer kızlardan ayıranlar nedir? ben bir kıza böyle bir şey yapmam, bana yapan da pişman olur.

cok ilgisizse hic bulasmamak lazim. biraz ilgileniyorsa bir adim atip beklemek gerek derim ben. ilgilenmiyorsa hic gerek yok zorlamaya.

genel olarak sosyal medyada yazılanlardan da fazla etkilenme, çoğu insanın kendini olduğundan büyük göstermeye çalıştığı bir mecra internet. aksini yapanların sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

en iyi ilişkilerime baktığımda hep ilk baştan sinyalin ciddi ciddi yakıldıkları oldu, işin ilginci aralarından en güzel, en özgüvenlileri de bunlardı. biri ilk başta bir adım atıp sonra geri çekiliyorsa, boslukta ve herhalde arkadaşı yok derim.

sonuc olarak çok da derin olmayan tecrübelerimden yola çıkarsak, bir kadin veya erkek "istemem yan cebime koy" şeklinde yaklaiıyorsa bile uğraşma derim. harcadığın vakte değmez.

savciliga sikayet edene kadar devam et bence. ara karsina cik yolda takip et evine cicek gonder vs.

daha önce arkadaşlarımda hemen pes etmemem için çok gazlamıştı beni. sonunda da afedersin bi bok olmadı. kızın ego pompası oldum bi zaman sonra. sen ağzınla kuşta tutsan düz duvara da tırmansan kız bi kere olmaz dedi mi olmuyor abi. tecrübeyle sabit. bi de şu var. kız seni redettikten sonra başka kızlarla ilgilendiğini hissettirirsen çok güzel göt ediyorsun. bunu da yaz bi kenara.

ısrar iyi bir şey değildir sanırım. erkek tarafı olarak böyle düşünüyorum. bir de ısrarla elde edilen şeylerin çabuk kaybedileceği gibi bir his var içimde. onun için nasipse olur mantığıyla bakmak lazım kanaatindeyim.

kızın kesin bir şey demediyse ilgisini uyandırana kadar 3-5 denemek gerekli. ama kız direkt olmaz dediyse, ısrar etmemek gerek.

aranızdaki ilişkiye bağlı bence. Pek "arkadaş" gibi de değilseniz, sadece "tanışık" iseniz anlamsız.
Ama öyle bir samimiyet varsa arkadaşlığı kesmenin alemi de yok, rahatsız edici olmadığı sürece hoşlantıyı belli etmeyi dozunu düşürerek sürdürmek belki fark yaratabilir ama gereksiz mi? işte o aranızdaki samimiyetin boyutuna ve karşındakinin de senin de olgunluğuna bağlı.
Bir de şu "benimle sevgili olur musun? " olayını ben saçma buluyorum. Akış içinde kendiliğinden gelişen bişey bence, e soru olmayınca cevaben "reddedilmek" diy bişy de olmaz.

malesef kızlarımızın hepsi kendilerini bulunmaz hint kumaşı zannettikleri için erkeklere ego pompasımı dersin dert pompasımı dersin para pompasımı dersin artık ne dersen de erkeklere karşı şanslarını çok zorluyorlar. Hani iyi adam olarak davransak azımıza sıcıyorlar, kötü davransak öküz diye damga yiyoruz. Bu yüzden sinyal yaksın yakmasın ilgiyi alakayı hep 1 seviye aşağıda tutmak zorundayız. İster yakışıklı ol ister tipsiz. Kadın aklı ve algılaması erkeklerinki gibi değil. Umursamaz ama dengeli bir tavırla takılınca kız sana gayet yaklaşıyor. Reddetmemesi imkansız gibi birşey oluyor o zaman. Ha olurda reddetti, siktir basıcan başka çare yok. Zaten senin gösterdiğin ilgi alakadan sonra sende muhabbeti kesince kızlar genellikle boşluğa düşüyor. Ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Ha olurda kendi ayağı ile bazı şeyleri düzeltmeye yönelik adımlar atıyorsa 2. şansı tanırım.

Reddedilene kadar birakma. Hevesi bi görsün hele ya.

Bence bırakmamak lazım. Siklememe taktiğinin yanı sıra, yanlış anlaşılma durumu da olabiliyor.