Heroes'un 3.Sezonu bitti, 3.Sezon 24 bölüm yanlış hatırlamıyorsam.

Lost hakkında fazla bilgim yok ama yakın tarihde 6.sezonu yayınlamazlar sanırım.

Heroes bu sezon 25 bölüm yayınlandı. Yani 3. sezon 25 bölümden oluşuyor. Düzelteyim dedim. Geçtiğimiz hafta, 3. sezon tamamiyle bitti.

Lost'un 6. sezonunun tam olarak ne zaman yayınlanacağı daha kesin olarak açıklanmadı. Tahminen bu sezonun olduğu gibi Aralık - Ocak gibi yayınlanmaya başlar. Çünkü 6. sezon ile ilgili olarak bölüm sayısının, 5. sezon kadar (bilemedin 1-2 farkeder) olacağına dair açıklamalar yapılmıştı.

lost'un başlama tarihi daha belli değil maalesef.

heroes 3. sezon bitti. 4. sezon ve volume 5 başlayacak. bunun da tarihi kesin değil. 3 sezonu 25 bölümden oluşmakta. volume olayı da şöyle 3x13'ten sonra bir ara verilmişti. bu aradan öncesi volume 3 idi, aradan sezon finaline kadar olan kısma da volume 4 dediler..

2010 Ocak-Şubat diyorum ben. son sezonu ve 16 bölümden oluşacak.

lost şubatta başlayacak

kızları ve tekno partileri
bu adamlar tekno parti yapmayı biliyor arkadaş,
katılmazsan olmaz

partiye zamanim olmayacak muhtemelen, ama aklimda bulunuyor tesekkurler.)

1/ "Souvenir"lerin %90'ı "judaica"dır, yani Yahudi değilseniz pek bir işinize yaramaz.
2/ Falafel-Pita-Humus mekanlarına takılın pişman olmayacaksınız.
3/ Tel Aviv'de Dizengoff var alışveriş merkezi, Türkiye'de hiç alışveriş merkezi yokken çok güzel bir yer gelirdi ama Cevahir, Kanyon, Metrocity, İstinye Park vs... açıldıktan sonra pek bir cazibesi kalmadı.
4/ İşte bu Dizengoff civarı yürümek için keyifli bir yerdir oradan sahile inip güzel bir Akdeniz havası alıp yazın tadını erkenden çıkarabilirsiniz.
5/ Bu sene Tel-Aviv 100.yaşını kutluyor. Muhtemelen özel etkinlikler, sergiler vs... tipi bir şeyler vardır, biraz Google edebilirsiniz veya oradan turist ofisinden de yardımcı olurlar.
6/ Jaffa var antik şehir Tel-Aviv'e çok yakın, oraya uğrayabilirsiniz.
7/ Başka şehirde enteresan bir atraksiyon varsa zıplayabilirsiniz, İsrail'in bir ucundan diğer ucuna gitmek 3,5 - 4 saat filan sürer.
8/ pita-falafel-humus demiş miydim???

@ezeriko;

detayli bilgi icin tesekkur ederim, bunlarin hepsi icin vaktim olmayacak malum 3-4 günlüğüne orada olacagim ve gunde 5-6 saat egitim alincak artan zaman da 2. madde ve 3. maddedekileri degerlendirmeye calisicam.. tabi 4. madde de dahil :)

Alisveris cilginligi var mi bu tel aviv de? Her anlamda,

hosting.turk.net

evet kebirhost.. 1 seneyi geçkindir kullanıyorum sorunsuz ve cok uygun..

ne host edeceksin?

linux mu?
hostingzoom.com
dreamhost.com
hostgator.com
yabancılara bak daha çok bence.

(bkz: #11445880)
(bkz: dreamhost)

linuxhosting.gen.tr bu firmanın hosting paketlerine göz atın

kuponları takip et, ben 70TLlik hostingi 20Tl gibi bir ücrete almıştım

kuponları indirimleri takip et, r10, webmastersitesi bunu gibi sitelere takıl veya googlede araştır

kebirhost

premiere desteklemiyodur o sizin import etmeye çalıştığınız avi yi. divx mi import etmeye çalışıyosunuz?

divxlerde sorun çıkartıyor diye aklımda kalmış ama denedim divx importunda sorun yok. filmin rip lenmesinde sorun olabilir. ben olsam önce uzantıyı mpeg olarak değiştirip denerdim, yemezse kalitesinden çok ödün vermeden convert etmeyi denerdim. convert işlemi biraz uzun sürcektir filmin boyutundan dolayı.

divx değil, desteklemiyor olabilir haklısınız ama o koşulda da hata vermesi gerekmez mi?

mpeg olarak alıyor.ama kalite çok düşüyor, kaliteyi fazla etkilemeden ne ile convert etmek hoş olur?

format factory

AP 2.0 bir kaç yıllık bir program. yeni format bazı avi leri desteklemiyor olabilir. ol nedenle bazı codec ler yüklemen gerek.
cole2k media
codec 8.3 d
main consept mpeg for ap
cineform

bu codecler sorunu çözer diye düşünüyorum.
kolay gelsin

(bkz: mykonos)

kırım'a gidiniz kazantip.

hirvatistan'in adalari var. dehset, eglence, icki, doga, kizlar, hersey yerli yerinde... ben de geliyim hatta lan, olmaz mi?!

kıbrıs'ta aya napa vardır öyle.

nice demiştim.

nice pahalı diyenlere cevabım olsun edit olsun: biraz araştırırsanız 4-6 kişilik bir daireyi bir haftalığına 200-400 euro arası kiralayabilirsiniz. gidip louis vuitton'ün sokağında kalmayacaksanız bin tane seçenek var "dejenere" gençlik yok, süper gece hayatı var, temmuz'da caz festivali var, hemen her clubda canlı müzik var, daha ne?

nice o katagoriye girmiyor bence. (naysla ilgili espri yapıp iğrençleşmemek için tutuyorum kendımı)

geçenlerde ben de bakmıştım ibiza için olurda ibizaya karar verirseniz tavsiyem: sabiha gökçenden myair ile milana, ordan da rynair ile ibizaya uçmak. vergiler dahil 100euro fln oluyo uçak biletleri.

santorini?

terp hırvatistanın adaları hangileri var mesela?
kobretti kazantip fena biyere benziyor sen yada biyakının orada bulundu mu hic?santorini sanki daha cok balayı yapilmak icin uygun bi yer gibi geldi.nice desen zengin tur yolcularına hitap ediyor sanki.

magdalena tc vatandasları icin gkıbrısa vize-giris olayı ne alemde?

nice ibizadan daha pahalı dusunme bile. san sebastian olabilir bak ama ucuz pansiyonlar varsı orada...

Bu arada haziran bası gibi uygun olup fena takılırız dien varsa kopsun gelsin gunahlarından..

(bkz: saint tropez) burası var birde ama pahalı olabilir

uzun süre olsa gerek, kemal sunalın bir filmi vardi.. ahu tugba'yi tavlamaya calisiyordu eheh tavlamaya calisirken " hmm sanirim verecek ehueh " gibisinden bir repliği de vardı hatta.

film adi: dokunmayın şabanıma

hulki aktunç'un büyük argo sözlüğü'nde vermek sözcüğü için ta karagöz ve hacivat'tan ve derviş ismail'in tellaklar kitabından bile örnekler verilmekte. kullanımı bayağı eski. ayrıca kemal sunal filmleri argo da olsa bir sözcüğün kullanımı için oldukça yeni örnekler. bizim çok yeni zannettiğimiz pek çok argo sözcüğün 17. yüzyılda ve üstelik yine argo olarak kullanıldığını görüyoruz.

benim lise zamanlarımda (ki 14-15 sene öncesine denk gelir bu) "vermek" kelimesi "erkeğin s.kmesi" anlamında kullanılırdı hep (çok affedersiniz ağzına vermek, g.tüne vermek, eline vermek falan gibi). hatta kemal sunal filmlerinde e "çektim sotaya, ver allahım ver" falan diye kullanımlar olurdu hep. bununla karıştırmıyoruz değil mi? benim sormak istediğim özellikle kadının vermesi, kadının ilişkiye razı olması durumu.

evet, kadının vermesini kastediyorum. gerçi şimdi baktım yine büyük argo sözlüğü'ne. ayrı başlıkta incelenen "eline vermek" vb. de bir o kadar eskiymiş.

"herkese vermektesin bir de bana versen
avuç avuç altını olsun kulun şaduman

sen her zaman gelesin, ben vehbi'ye veresin
esselamun aleyküm ve aleykümesselam"

sumbulzade vehbi

çok eskilerden beri var olsa da, son 15 yılda bu tip sözcüklerin kullanımlarının arttığı da bir gerçektir. internet, televizyon ve kitle kültürünün iyiden iyiye bayağılaşmasının ve müstehçenleşmesinin bir sonucu olarak bol miktarda aleni olarak telaffuz edilebilen fakat çok da kibar olmayan müstehçen ifadelere ihtiyaç doğdu. benim anladığım bu.

burada bir yanılsama var. mesela kardeşim orhan veli'nin 40'larda yazılmış bir şiirinde "piyasa yapmak" tabirini görünce şaşırmıştı. yeni nesil bazı şeyleri kendisine ait ve eskiden varsa bile bu kadar yaygın olmadığını zannediyor. aslında pek çok kere bunda doğruluk payı da mevcut. yine de bir örnek vermek gerekirse bizim yeniyetmeliğimiz zamanında l-manyak'ta okuduğumuz, şimdilerde lombak, l-manyak vd. dergilerde, eskiden gırgır'da vb. olan "müstehcen" mizahın âlâsı aslında karagözde varmış. bizim bugün kullandığımız pek çok argo tabir de oradan geçme. ama bunda daha çok belleksiz olmamız ve sürekli "reset"lememizin de etkisi var. ha bir de şu var: son 15 yılda ne değişti? eskiden bütün bunları tv'de göremiyorduk. internet zaten yoktu. tv, basın ve sinemada ise bunların kullanımı sakıncalıydı. son 15 yılda bunların üzerindeki sansür ortadan kalkınca benim içinde bulunduğum ve takip eden nesiller bunları kendilerine has, sonradan bulunmuş, kentleşmenin getirdiği şeyler sandılar. aslında olan şey bunların okunmayan kitaplardan çıkıp görülen, izlenen, bakılan yayın araçlarına yansımasıdır.

burada bir tespit daha yapmak gerekirse seksen darbesinin muazzam bir etkisi var bunda. türk rock'ı ve özelde de 60'lar, 70'lerdeki anadolu rock ile ilgili çok kapsamlı bir belgesel yapılmıştı. bu belgeselde seksende her şeyin nasıl bıçak gibi kesildiği anlatılıyordu. seksen sonrası kurulan rock gruplarının kendilerinden önce yapılmış işleri bilmemeleri, sil baştan türkiye'de rock konusunda önceden çözüme kavuşmuş tartışmaların yeniden yapılmaya başlaması çok ilgi çekiciydi. seksen darbesinin bu etkilerini mesela edebiyat ve kültür dergiciliğinde de görmek maaesef mümkün. bir anda her şey kuraklaşıyor ve insanlar sonradan buldukları şeyleri yeni bir milat sanıyorlar.

bir de şu var. dilbilimde argodan ve altdillerden üstdile geçiş söz konusudur her zaman. buradaki geçiş önce alan argosunda genel argoya geçiş olur, sonra da anadile geçiş sağlanır. mesela paspal ilk olarak uyuşturucu argosunda düşük nitelikli esrar demek iken daha sonra genel argoda düşük nitelikli kimse veya şey anlamını kazanmış ve anadile de böyle geçmiştir. benzer şey aksine anadilden genel argo ve alan argosuna geçişte de söz konusu olabilir (vermek'teki gibi). ama bu örnekle demek istediğim şey, argodan anadile geçiş yahut argo tabirlerin bilinir kılınması demek her zmana için toplum içindeki yozlaşmanın bir göstergesi olmadığıdır.

(uzun oldu sanırım. kesin sürüyle tümce düşüklüğü de vardır, üşendim düzeltmeye. kusura bakılmaya)

ben 9.nesilim ancak oyle bi durum basima gelicek gibi gorunmuyor hic. .)

sözlükteki eski yazarların çok büyük bir çoğunluğu defalarca çaylak olmuş hatta uçmuş sonraki nesillerde geri gelmiştir. özellikle 6. nesillerde en az bir defa çaylak olmamış insan yoktur kanımca. siz buralarda kalın küsüp gitmeyin, olur gider gerisi.

@blackdog

olumlu yorumlar icin tesekkur ederim :) gittigim yok ama hakikaten sabirtasi olmak icin 1.5 sene filan bekledik, tamam ufak bi hatamiz oldu ama sozlukte oyle hatalar yapip caylak olmamis sabirtasilari var, moralimi bozuyor bu 6bin kisi kuyrugu. biride cikip demiyor usta senden yazar olmaz "yankee go home" diye umut fakirin ekmegi hesabi bizimkisi.

@edgenabby:
bana da oyle geliyor =)

kabineden biri bisi der mi acep?

olmadı.

kara merhem diye birşey vardı eczanede satılan o hallediyomuş.

kaç yaşındasınız?

23 ve söyliyimki normalde hiç sivilce sorunum yoktur

bu buluşmada sevgiliniz size 1000 üzerinden puan mı verecek ki bu kadar endişeleniyorsunuz? rahatlayın üzmeyin kendinizi. sivilce iyileşince geçer ama özgüveninizde taşıyabileceğiniz yaralar geçmez.

sevin kendinizi.

sivilce değil akne sanırım o.bekleyin kendi inerse iner.oynamayın.

haydaaa ne alakası var yahu özgüvenle, gayet normal bi istek bence.

cleoksin t filan iyi derler ama ben pek bi hayrını görmedim. rahatsız oluyorsanız fondöten filan bulun konu koşudan, kardeşten filan. :) merhem vs yarına kadar geçirmeyebilir.

cleocin t değil en kralı olsa bir günde indirmez onu.deneyimlerime dayanarak söylüyorum.piyasadaki bir çok akne ilacını kullandım.

limon sürün, kurutur

yahu hakkaten özgüvenle ne alakası var anlamadım arkadaşım ama bunu senin kendinle ilgili özgüven sorunlarına verip diğer arkadaşlarada teşekkürlerimi sunuyorum

diş macununun sivilceleri kuruttuğuna dair bir şeyler okumuştum isterseniz bir deneyin.

özgüvenle alakasını anlamamış olmanızı "de"leri ayrı yazmayışınıza, noktalama işaretlerinden sonra boşluk bırakmayışınıza, özetle ecazet içerisindeki türkçe bilginize bağlıyorum.

ayrıca ben sizin arkadaşınız değilim.

Arkadaş şunu demek istedi sanırım: "uzun zamandır görmediğiniz sevgiliniz çenenizdeki sivilceyi görmeyecektir"

temiz bir bezi sıcak suyla ıslayıp sivilceye bastırın soğuyana kadar. biraz arayla birkaç defa yapın. en azından büyümesini önlüyor bende.

naparsanız yapın o sivilce kırmızılasacaktır ve daha beter bigorunum alacaktır.
ha sevgilinizde sizi sivilcenizle sevsin canım ..coktandur goruşmuyomuşsunuz yani aa bak senin cenende sivilce cıkmış bidaha gorusmeyelimmi diyecek allayiseniz..
ha bide kapatıcı deneyin eger varsa madem fondoten kullanmıyosunuz..

sivilcelerinizden önce size yardımcı olmaya çalışan insanlara karşı olan üslubunuz üzerine çalışın bence. sivilceler bugün durur, yarın geçer.

@blackdog neden saldırma halindesin anlamadım ama peki öyle olsun cevap vererek çirkinleşmek istemiyorum
@44 evet haklısın sanırım öyle demek istedi ama üslubü pek hoş değildi bana göre
@tahsin sütçüoğlu önceden yazdığım mesajı okursan yardım edenlere teşekkür ettiğimi yazdım teşekkür etmek kötü bir üslupsa düzeltebileceğimi pek sanmıyorum

sonuç olarak birşey danıştım yardım edenler oldu ki onlara tekrardan teşekkür ederim.gereksiz tartışmaların olmasınıda istemiyorum daha fazla.sağolun

Amway' in Artistry Blemish Control diye bi ürünü var onu da deneyebilirsiniz. Ben de var bi arkadaşım almış bana ama ben öyle arada tek tük çıkan sivilceleri çok da takmadığımdan pek denemedim...

valla orduda mantik yok derler ya hani..

bir vakitler 18 ay askerlik yapan kisiler, askerdeyken sure 15 ay'a dusunce hemen terhis olmuslardi. buradan yola cikarak duz mantikla uzayacagini soyleyebiliriz ama adi ustunde "mantik" ile. varin gelin siz hesaplayin ya da tsk'ya sorun.

iyide yasayı cıkarıcak olan askeriye degil meclis. ohalde yinede hukuki bir boyutu olmalı olayın..Gerci boyle birsey soz konusu degilmis ama yinede bilmek isterim.

''oyle bisey olacağını sanmam'' demişsin sanmamaya devam et çünkü olmaz öyle bir olay.

vaktiyle 15 aya düşürülmüştü galiba tansu çiller zamanı.sonra tekrar 18 çıkarıldığında şafak 100 diyenler 190 demeye başlamıştı.
yani her şey olabilir.

senin elindeki hak budur normalde verilen haklar alınamaz vs vs ama bu memlekette bu gecerli değil.. hiçbir planın tutmaz.. birileri karar alır senin hayatının ebesi bellenir..

bu kısalma/uzama hadiseleri kanunla düzenleneceğinden; kanun koyucu, halen silah altında olanlar başlığı altında sizin durumunuzu kurala bağlayacaktır. bundan evvel kim ne derse desin yalandır, uydurmadır.
askerliğin hem bir hak ve hem de bir yükümlülük olduğunu unutmayın derim ben.

üründe donanımsal bir problem olabilir mi? driver'da sorun gözükmez ama teknik bir problem var ise sorun yaşatabilir.

netstumbler kurup bi denesene zamazingo gerçekten çalışıyor mu yoksa windows'ta mı bir problem var.

netstumbler denedim ama yemedi. erişim engellendi ve gps kapalı yazdı aşağıda.
yahu ne oldu da gitti bu hakkaten çıldıracam.

O zaman driverları kaldırıp tekrar kur bakalım. Sonra tekrar dene netstumbler ile. Durumu bildir.

Genellikle laptopun kasasında bir wireless tuşu olur, onu yanlışlıkla kapattıysanız windowsta wireless varmış gibi bağlantı sembolü çıkar fekat hiç bir kablosuz ağ bulamaz. Bence soru bu sizde...

@selimse: o tuşu bilecek kadar bilgisayardan anlayan birisiyim hamdolsun :)

@ataturkiye: ya ben driverlarla uğraşmayı istemediğimden burada sormuştum belki alternatif bir şey vardır diye ama mecbur driverları güncelledim ve sorun çözüldü.

delisting icin spamhaus'a basvurdunuz mu? Statik IP'nize bir Reverse DNS (PTR) kaydi yaptirmaniz (saglayicinizdan) sizin icin hayirli olacaktir.

delisting dediğiniz nedir tam olarak?

birisinin ağa dahil olması sizin aldığınız sinyali etkilemez. özellikle windows'un kendi gadget'inda sinyal seviyesi iyi hoş demesi de aslında çok doğru bir bilgi değil. komşunuzun kablosuz modemi ile sizin aranızda ne kadar mesafe var, ikincisi ise komşunuzun laptop'u ayrı bir manyetik alan demek. Wireless sinyalinin kalitesini elektrik ileten herhangi bir kablo bile etkileyebilir.

Komşunun kablosuz modemi ile aramızda yaklaşık 10 mt ve iki duvar var. Fakat epeydir bunu gayet rahat bir şekilde kullanıyorduk. O yüzden modem sinayl derecesi ile çok alakalı değildir gibime geliyor. Acaba ip meseleleri ile ilgili bir şey olabilr mi? Veya benim komşu bir şekilde bilmeden ayarlarda bir deişiklik yapıp kendi bilgisayarı nete bağlanınca diğerini düşürecek bir ayar yapmış olabilir mi acaba?

Bir de aklıma bu işin windows güvenlik duvarı ile ilgili olup olmayacağı da geliyor tabi...

Not: Şu an (01:10) itibarıyla bağlantıdaki bu sorun yarım saattir falan yok mesela. Kontrol ettim komşumun ışıklar da sönmüş, yani kendisi net'e girmiyor. Biraz da bu sebepten bağlantıdan düşme sorununun onun veya misafirinin yaptığı bir ayar, modemin yerini değiştirme vs. sonucu olduğunu düşünmekteyim. Şimdi yarın kendisini arayıp bu sorunu söylesem zaten bir şey yapmışsa bile bilnçli yapmadığından bir çözüm de bulamayacağız. O yüzden bu konuda biraz tecrübe sahibi olanlardan yardım bekliyorum.

Merhaba,
www.google.com adresinden bakarak bulabilirsiniz.
Şurası da bir başka aramada ilk sonuç olarak çıktı: phpgraphy.sourceforge.net
Demosu şurada örneğin: tofz.org

Kolay gelsin.

hangi dilde aradigini soylememi$sin ama: www.hotscripts.com

php olursa iyi olur.

ifoto.

coppermine diye bisi vardi.

Geçen ay bir iş güvenliği dergisi ile birlikte Silent diye bir markanın numune kutusunu vermişlerdi. Sloganı "noise became silence".
Üreticisi Bava adlı bir firmaymış. (www.bava.com.tr) Perakende satılıyor mu bilemiyorum, bir iletişime geç istersen.

sennheiser modellerine bakmakta, ancak kulakiçi olanları uzun süreli kullanmamakta fayda var.

(bkz: sennheiser cx300)
(bkz: creative ep 630)
veya
(bkz: akg) kulak içilerden deneyebilirsin

www.hepsiburada.com
bunlardan seç beğen al akg tek geçerim.

denizen teşekkürler aradğm şey bu aslında
ama nerde satıldğı vs yazmyr burada ya...
diğer arkadaşlar söylemek istedğimi yanlış anlmşlar. ben müzik dinlemek için dğl sdce dış ortamdaki seslerdn kurtulup sessiz sakin yaşamak için kulaklık vb 1şey sormuştum
yine de ilgilenen herkese teşekkrler...

hee ok annadım aradığın şeyi sanırım işçi malzemeleri ve kıyafetleri satan yerlerde olabilir.

haha kulak tıkacı desene ya :)
ben eczaneden aldım yazın.. macun gibi her şekle giren bi şey 3 4 lira.. gayet de rahat ve suyla falan bozulmuyor.. sesi de kesiyor tabi.

pilotlarin kullandiklari var ama cok pahali. Daha ucuz ornekleri icin mesala sony'nin www.amazon.com ve bose'un(bunlar baya pahali) modelleri var. Gerci bunlar muzik kulakligi ama active noise cancellation denilen zimbirti sayesinde ugultulari oldukca azaltiyor. Ama yuksek frekanslari engelleyemiyor. O yuzden tren, metro ucak gibi yerlerde bayagi faydali. Ama kulakligi takim dunyayla baglantim kesilsin diye birsey yok. Belki pilot modelleri ona biraz yaklasiyordur.

sennheiser px200 is tha best.

üsküdar --> beşiktaş

valla daha bu sabah 1. köprü anadolu'dan avrupa'ya geçişi kapadılar, tam önümde. üç polis otosu, herkesi 2. köprüye yönlendirdi. 155'i arayıp sorduğumda "yok öyle bi bilgi gelmedi" dediler. o yüzden enn sağlamı motorla üsk - bşk veya deniz oobüsüyle (bostancı'dan kabataşa filan) tavsiye ederim.

açıkcası üsküdar motorundan da emin değilim bi kere öyle çok sorun yaşamıştım sanırım metrobüsü deneyeceğim .))

7.30 dan önce karşıda olmanız lazım. geçen sene 7.30 dan sonra herşeyi kapatmışları. motorlar dahil, metro dahil, metrobüs de dahil olabilir ama geçen sene yoktu karşıdan gelen bir hat... taksime direkt giden her hat 7.30 dan sonra tehlikededir diyorum.

www.revir.net

www.doktorsitesi.com

galadnikov bugün sanırım açıklama yapmıştı. fazla ispiyon olmamasından mütevellit bu zaman aralığında onaylıyorlarmış çaylakları hızlıca.

(git: 70129)

evet ben de şaşırdım buna.. hatta ekşi duyuru'ya şu anda sırf bu sebeple girdim uzun süre sonra..
aylardır 9000 olan sıram 8700 e inmiş..
ilk defa bu kadar aşağilara indi..

Bu vesileyle defalarca söylenmiş olsa da tekrar söyleyeyim;

çaylaklık entry'lerinizde özenli olun, tek bkz'dan oluşan entry'ler girmeyin, içerik-başlık uyumuna dikkat edin (olaya eylem, duruma kişi demeyin), sözlüğe bir katkınız olabileceğine bizi inandırmaya çalışın ki sizleri sevgiyle kucaklayalım...

calling card'lar satılıyor, kazı konuş gibi şeyler, kazıyosun klübeden arayabiliyosun. anlatımı zaten kartlarda mevcuttur belirli bir kontor oluyor içinde.. önce karttaki numarayı arayıp pin code'u tuşluyosun sonra TR numarasını arıyosun, anında bağlanıyosun. ama yunanistanda nerede satılır nedir bilmem :)

avea'nız varsa bi dünya paketine geçin. dakikası 4 kontör.

internet harici demişsin ama senin de mi internetin olmayacak?

nonoh ve skype'dan onun cebini arayayabilirsin, çok daha hesaplı olur. hem yüklediğin kadar konuşursun.

www.dunyatelekom.com

yunanistanı aramak dakkası 6 cent, evinden ara sabaha kadar konuş..

bence de nonoh candır. backsla.sh adresinde nonoh benzeri voip sitelerinin fiyatları karşılaştırılıyor, araya da bak istersen şu an nonoh tan yunanistanı aramak bedava. Ayrıca nonoh ta diğer voip şirketlerinden farklı olarak sadece arama yapmak için interneti kullanıyorsunuz sonra telefonunuz çalıyor ve o şekilde görüşme yapıyorsunuz. Ben de amerika ya giden kız arkadaşımla bu şekilde konuştum 30-40€ ya 6 ay günde 1-2 saat konuşmuştuk...

isveç'den aldığın red damgalı pasaport ile, schengen vizesi alabilmişsen sorun olmaması lazım. bu ülkelerin bir şekilde pasaport'a red damgası koyduktan sonra, o pasaportla diğer ülkelerden de vize alamıyorsun diye biliyordum, sen zoru başarmışsın zaten.

schengen zone'dan schengen zone'a gecen ucaklar gordugum kadariyla pasaport kontrolunden gecmiyor ic hatlar gibi islem goruyor. bu bilgiler isiginda dusunulurse kimse size birsey sormayacaktir muhtemelen.

İç hatlar gibi gidersin hiç bir problem olmaz.bakmıyorlar bile.ki çok zor bir ihtimal olsada baktılar diyelim, isveç schengen içinde oldugu için cok rahat gecersin.

maalesef daha once aldigin red olayi basini agritabilir zira trende kontroller yapiliyor ve bu kontroller sirasinda daha once aldigin red cevabi her ne kadar su anda schengen vizen olsa da buyuk ihtimal geri gonderilmene neden olacaktir. eger polislere arkadasimi gormeye geldim ya da turistik gezi falan dersen bunlarin ispatini isterler. bunu denemeden once konsoloslugu ara danis.

herkes demi$ ama peki$sin diye yaziyorum. schengen ülkeleri arasinda pasaport kontrolü yok zaten. istanbul-izmit arasinda gitmekten daha kolay schengen ülkeleri arasinda gitmek.
ucaktan inince direkt ülkeye giri$ yapiyorsun zaten :)

beylerbeyi iskelesinin hemen karşısında var. avrupa yakasında baltalimanındaki yerler tercih edilebilir.

arnavutköy, adem baba

içki yok, servis güzel, kalamar leziz, fiyat da çok iyi, manzara zaten boğaz.

resmi yok mu?, herhangi bir aroma tadı var mı?

Bana süt aromalı gibi geliyor ama hiç süt aromalı içki duymadım yahu, saçma gibi bi yandan. Resmini de çekemiyorum kamera yok etrafta : /

malibu? ne biLeyim.

italyadan getirdiyse oraya özel birşeyler mi acaba, baileys malibu filan deildir.. daha başka olsa gerek.

alkollü boza gibin bişi oluştu benim kafamda..

o değil de, etiket metiket yoksa direkt el yapımıdır o olsa olsa..

yumurta falan dedin aklıma eggnog geldi...

ufacık bile bi etiket yok. şişe şu kuleye benziyor şekil olarak: www.world-guides.com

Hayır adam Kıbrıs'ta olmasa, arkadaşını kaybettiği için dertli olmasa arayıp soracam ama ayıp olur şimdi sanki.

www.thehungrymouse.com

buna benziyosa bu dur :P

Wikipedia'dan baktım eggnog gibi bişey galiba bu. Advocaat olabilir.

en.wikipedia.org

Galiba Advocaat evet.

sütlü kahve gibi deyince aklıma baileys geldi ama ??

"egg marsala" da olabilir.

Benim bildiğim yumurtali bir Eierlikör var ama belli bi şişesi üreticisi yoktur bunun.

(forum ağzıyla)
ss isterük :P

"ne içtiysen ben de istiyorum" geyiğinin yapılmaması da bir o kadar düşündürücü.

ps: bakın yapmadım, yapılmamış dedim. karıştırmayalım bunları.

genelde sabah derler.. ama tam olarak bilen birine sormak ya da prospektüsünü ya da etiketini okumak lazımdır.

gece al ki idrarınla hemen vücuttan atılmasın derler ama tamamen kocakarı ilacı mantığı da olabilir.

sabah kahvaltıdan sonra alınması tavsiye edilir, ki vitamin'in yarı ömründe vücuddan atılabilsin filan diye.

ne vitamini aldığına göre değişir.

hiç farketmez gibime geliyor. ilaç değil ki bu.

kimisinin prospektüsünde kahvaltı sırasında der. multivitaminlerde denk gelmiştim. bir yudum çay, bir zeytin, bir vitamin tableti, sonra domates.

adsl mi? kablo mu dusunuyor? sinirli mi sinirsiz mi?

adsl.turk.net de sinirsiz paketler uygun.

smile olmasın da..

türk telekom almaya karar verdi arkadaş.fiyat olarak biri ilede pek fazla bi fark yok sanırım.neyse teşekkür ederim :)

biri adsl alabilir.12 yada 24 ay kullanma zorunlulugu yok.istedigi zaman iptal edebilir.

edit: peki :D

paraya kıyarsanız, www.nexum.com.tr

burası.

hosting.turk.net

portaçma.net e baktım yapamadım diğer bisürü yerde daha var ama hepsindeki resimler uçmuş anlayamadım.

www.port-forward.com zyxell varmi bilemiyorum. Zyxell Turkiye'nin sayfasinda bununla alakali resimli anlatimlar var idi..

www.portforward.com

nerden indirdiniz, tekrar indirin?

eger rar'larin yanlarinda, *.par dosyalari varsa gorebiliyorsaniz indirin (usenet'de cok olur) bu parlari QuickPar ile fix edin duzelir.

utanmadan 40. parçasını bir daha indirseniz sadece? 7gb indirmektense 100 mb (bkz: dosyalarda rapidshare standardizasyonu) indirmek daha kolay olacaktır heralde.

html'i makinaniza indirin daha sonra

www.google.com.tr

converter ile senlenin.

dosya adlarını adajhdajhdajdhaj_adadsa.com_001.zip diye çevirerek dene. yine olmazsa winrar yükle bi de onunla dene. hatta hiç bir şekilde winzip kullanma hep winrar kullan daha iyidir.

@ehlana dediğin gibi yaptım ama hata verdi gene.

"the archive is either in unknown format or damaged"

yoksa harbiden damaged mi oldu bunlara yaw. halbuki paşa paşa inmişlerdi.ne bi mb fazla ne bi mb az

want2die'ın dediği yöntemi de bir dene yine olmazsa cidden hasar görmüş olabilir. bazen boyut tam gözükebilir ama hasarlı olabilir dosyalar.

@want2die dediğin programı indirdim ve bütün dosyları bunun la birliştirdim ama gene açmadı sanırım hasarlı olmuş olabilirler. yoksa evet program dediğimi yapsada winzip "cannot open file: it does not appear to be a valid archive" diye hata veriyor. winrar la da aynı şekilde açmıyor.neyse sağlık olsun. tşkler

.zip uzantasini silip hjsplit ile birlestirmeyi dener misinz belkide archive dosyasi degil, cinligine *.zip eklenmistir.

2. Google'dan programı aratıp özelliklerine baktınız mı? illegal bir program değilse uninstall edildiğinde birşey yapmak gerekmeyebilir? ama tabii ki o programı kullanıp sözünü ettiğiniz kişiler başka şeyler yüklemediyse!

1. Bu tarz programlar kesinlikle güvenli değillerdir. Hiç bir şekilde tavsiye etmem, yani uzaktan erişecek olan kişiye ne kadar güvenirseniz güvenin onun bilgisi dışında birisi sizin bilgisayariniza baglanip her turlu halti karistirabilir, bilgisayarda degil internet uzerinde de.

Boyle bir duruma mahal vermeyin derim, bunlar hos seyler degil bu internet caginda..

Bu tarz programlar, sadece program yöneticisi açısından değil, internet kullanıcıları açısından risk taşır. Programı kuran ve yöneten kişiyi değil, bu programın diğer kişilere oluşturacağı açıkları düşünmek gerekir.

team viewer ile genelde sureklı değişen bir şifre vardır. ama kuran bunu sabit olarak değişmez şekilde de ayarlayabilir. ola ki öyle bile olumş olsa team viewer programı ile baglanıldıgında kullanıcıya ekranda saatin ordan bir uyarı cıkar mutlaka haberi olur. kotu niyetli olmuş olsa cok daha gizli programlar eklemış olması lazım ki bunun için de port açması falan gerekebilir zaten. eger tek mesele tviewer ise bence sorun olmaz

yüzmek candır.. müthiştir inanılmazdır.. yüzünüz efendim.. doktorlar bas bas bağırmaktadırlar.

doğru kobrettii haklısın da, havuz-klor ilişkisi ve havuzda gözde gözlük git-gel keyifsizliği çok bıktırıcı. zaten tembellik had safhada :)
hadi bir de şunu sorayım; sultı rugbysi hakkında fikri olan var mı? yapan?

kürek. kurek her bi yerini calıstırıyor insanın diye biliyorum. manzara falan da olur etrafta, acık hava temiz mis.

valla yanlis anlamazsan, kisa surede max enerji harcatan ve kas yapmayan tek spor sekstir.

onun disinda kaya tirmanisini onereyim ben de, ama biraz vaktini alir ve kas yapar...

alternatif olayım squash yap, zevklidir ama tabi istanbulda çok zor, salon falan...
bisiklete binersen sadece bacak kası yaparsın bi de popo iner biraz.
seks ise erkekler için güzel bir alternatif, kadınlarda pek etkili değil enerji harcama bakımından.

sporlar arasında açık ara en fazla enerji harcatan tenistir efendim.

seks daha cok psikolojik faydasi olan bir aktivitedir bayanlar acisindan dogrudur. valla havuz klor iliskisi goreceli cok fazla suda kalmayip yuzup durulandiktan sonra eger gozunuzde asiri hassasiyet yoksa sorun olacagini sanmiyorum ben. eger suyun altinda gozunuzu acmazsaniz ehehe 1 saat yuzseniz superdir yani.

tenis'den de ekseriyetle iyidir yüzmek.

dalış spor değildir. kilo verdirmez, müsabakası olmaz :))
bir aktivitedir. bence kilo vermenin en iyi yolu iyi bir diyet
ile destekli koşu ve ağırlık çalışmasıdır. scuba ya başlarsanız
çok eğlenirsiniz ama size kilo verdirmez bu iş :))

45 dakika kardiyo kesinlikle. kas yapmaktan korkma zaten kas yapmak zordur.

Bir de ben ekleme yapayım: Bu kriterlere en uygunu ip atlama ve hula hoop çevirme bence.
Özellikle hula hoop, kadınsı hatlar için ideal. İp atlamak da enerji yakmak için.

hiç yapmadım ama yapan arkadaşlarım pilatesin accaip etkili olduğunu söylemekteler. belki sizin için de değişik bir deneyim olur.

ayrıca, pilatesi ben yaptım ve çok memnun kaldım. nasıl yapıyor bilmiyorum ama bir şekilde kaslara ince uzun bir şekil verip dolayısıyla vücudu inceltiyor. dvd düşünürsen mtv pilates mix tavsiye ederim. biraz zordur, canına okur ama iyidir. ebru şallı'nınkiniyse hiç tavsiye etmiyorum, matın üstünde uyuyup kalabilirsin mazallah.

dalış

gitmez, devam et sen.

sistemi ve özellikle registry'de ki değisiklikler gidecektir.

3385. sıradayım. ama hiç umudum yok yazar olabileceğime karşı. mehter takımı gbi bile ilerlemiyor bu sıralama, 2 geri bi ileri şeklinde. bi ara 300 küsürüncü sıralardaydım ama bir günde 3 bin küsürlere düştüm hiç zannetmiyorum ki bi günde o kadar kişi uçsun ya da 10 entry girsin. moderatör tanıdığım da yok bari burdan okuyan mod varsa bi bakıp durum nedir ne değildir cevap versin. ilk entry mi 03.11.2007 de girmişim.

ben varım. 10bin küsürdeyim.

=) varmis uc bes tesekkurler herkese..

vardir herhalde (bkz: turkiye deki dns ler)

DNS bir servistir haliyle tekel olma ihtimali bulunmamaktadır. belirttiğiniz gibi diğer ISP'lerin kendi DNS sunucuları vardır ve TT'ninkilerden bağımsız olarak manage edilirler.

Ama hepimizin bildiği gibi internetteki sansür uygulamaları, hukuken tebliğ edildiği için her servis sağlayıcı DNS üzerinde talep edilen kısıtlamaların yapılması hususunda yükümlüdür. bu yüzden TT'de yasaklı olan bir site alternatif isp'de yasaklı olacaktır ama bu demek değildirki bu alternatif ISP'ler TT'den hizmet almaktalar.

edit: ayrıyetten, DNS sunucu pinglediğiniz yere olan erişim sürenizi iyileştirmez, hattınızı hızlandırmaz, gecikme yaşatmaz. (13ms çok normal bir süre)

almanya'da yaşıyorsun heralde ? oradaki fiyatları bilemiyorum ama sen de 2dk da bulabilirsin ortalama fiyatları.

d40'ın en cazip yanı non-ai manufel focus objektifleri bile kullanabilmen. bu da fiyat/performans şov anlamına geliyor haliyle. bunun dışında tercih edeceğim bir body olmazdı.

18-55 ve 55-200 VR mi değil mi ? fiyat bana biraz yüksek geldi de.

Valla bende sizin gibi amator olarak basladim.. ve d40 ile basladim.. include gelen lensden cok birsey beklemeyin, ama guzel fotograflar cekebilir ve isi ogrenebilirsiniz..

D40'im var ve cok mutlu oluyorum cektigim fotograflardan bilmiyorum, Nikon fanatikliginden de olabilir belki ? eger cektiginiz fotograflarda baski yapmayacak ve studyoda calismayacaksaniz d40 uygun bir tercih.. bende 900 ytl'ye bu sekilde kit'i 2 senelik garantili ereyondan almistim..

Gayet memnunum..tavsiye de ediyorum herkeslere.

www.alternate.at bu cihaz. "mehr details" e tiklayinca detaylar cikiyor dememe gerek yok herhalde.

ok. iki objektifle geliyor kit. 18-55 i biliyorum da 55-200mm olani nedir? ne gibi durumlarda ise yarar?

valla ERD Commander ile repair etmeyi deneyin derim, nasil olduysa "dllcache" klasöründeki dll'lerden biri gitmis olabilir. Aslinda dllcache her saniye kontrol edilir ve missing bir dosya varsa eklenir ama bir sekilde silinmis olabilir.

herhangi bir bilgisayarin %systemroot%\system32\dllcache\ klasörünü alip, ayni sekilde kendi root klasörünüz altinda system32'ye kopyalayin, calismasi lazim. %systemroot% "WINDOWS" klasörü olarak bulunur genellikle.

xp'sini takıp onar dediğinizde cd'yi okumaması yaptığın işle alakalı değildir. cd bozuktur. (bkz: hiren's boot cd) gibi bir cd ile bilgisyarı açıp, hdd'dekileri usb disk ya da benzeri bir şeyi yüklemek olası.

eğer windows'un kurulu olduğu bölümde kurtarılması istenen bir şey yoksa, doğrudan o bölüme format atıp yeni windows kurmak da olası. D bölümündeki dosyalar bundan etkilenmeyecektir ama yine de uzman yardımı almakta fayda var.

şimdi xp cdsini okudu bilgisayar ama ne onarabiliyorum ne de yeniden xp yi kurabiliyorum.

R (onar) ya da ENTER (yeniden kur) dediğimde bilgisayarınızda sabit disc yok gibi bir şeyler diyor bana. harddiscim mi boku yedi acaba?

ext. bir disk takip ona yeni bir windows kurup eski sisteminizi bu yeni sistem uzerinden kurtarabilirsiniz.

"pe builder" gibi programlarla baska bir windows uzerinde yaratacaginiz bootable usb stick ile acip "partition magic" ile var olan disklerinizden birindeki bos yeri yeni bir partition olarak tanimlayip oraya yeni bir windows kurarak yapabilmeniz de pek olasi.

daha kolay bir yontem olarak diskinizi calisan baska bir kasaya takarak icindeki dataya ulasabilirsiniz.

ubuntu ile sisteminizi boot edip windows disklerinize ulasip datalari benzer sekilde kurtarmak da mumkun.

ama asil olay d diskini kurtarmak ise, halihazirda d zaten sistem diski olmadigi icin c'ye yeni windows kurarak yeni sistem uzerinden d'ye erismeniz de mumkun.

kolay gelsin ...

Sizin hard diskiniz SATA olduğu için windows cd'si hard diskinizi göremiyor. Windows kurmak için yapabileceğiniz 3 şey var:

1) SATA sürücünüzü bir disket atın. Windows cd'siyle bilgisayarı başlattığınızda mavi ekranda dosyalar yüklenirken, altta "Sürücü yüklemek istiyorsanız bilmemne tuşuna basın" gibi bi yazı çıkar. O tuşa basıp disketten SATA sürücünüzü yükleyin ve kuruluma devam edin.

2) SATA sürücünüzü içeren bir windows cd'si oluşturun.

3) Eğer yok ben uğraşmak istemiyorum derseniz; bilgisayarınızı açıp boot menüsüne girin (f2 ile giriliyo benimkinde), ordan hard diskle ilgili ayar kısmında raid özelliğini kapatın. Bilgisayarı windows cd'siyle başlatınca windows harddiskinizi tanıyacaktır ve normal kurulum yapabileceksinizdir.

Bilgilenme açısından şöyle bi google araması tavsiye ederim:
www.google.com.tr

hayır yazmıyor.

sanırsam geçen sene klonilerin saldırısı sırasında yazar oldun veya kayıt yaptın. eğer öyle ise tekrar gelmen biraz vakit alabilir, lanet kalksa bile. ben klonilerden önce kayıt olmuştum sonradan eylül ayında yazar oldum, aralık gibi, sabırtaşı yazar alımları sırasında çaylak oldum sıra başta 200 küsürdü sonra 1500'ü buldu şu an 1120 civarı sabitlendi bi ileri bi geri.
galadnikov'a selam ederim.

evet 2007 kasımında yazar oldum ama ondan önce kayıt olmuştum. fakat şu andaki sorun orada değil. lanetin kalkacağı zaman 05.03.2009 17:20'yi göstermesine rağmen halen bi değişiklik yok. bi bug falan oluştu sanırım.

yok o tarih biraz kayabiliyor, benim lanet de biraz geç kalkmıştı hatta bir-iki gün geçmişti sanırım tam hatırlamıyorum, geçer yakında.

bende kasim 6 2007 de uye olmustum ve duzenli giriyordum bi turlu yazar olamadim ve sabirtasi oldum :)

al birini vur ötekine, sinema/ligtv izlemiyeceksen hiç bulaşma bunlara direkt çanak + receiver al

d-smart: $ampiyonlar ligi, uefa kupasi, ispanya ve italya ligini veren ntv ve ntvspor kanallari, eurosport, belgesel kanallari var. aylik ucret gibi bir odeme soz konusu degil. 2010 yilindan sonra turkiye ligi ihalesini alabilir.
digiturk: sabit ucretli bir platform. ntv'de ispanya ligi maclari oldugu zaman $ifreyi cozmuyor malesef. bunu tercih edecegine normal bir uydu alicisi kullanabilirsin.
her ikisi de var bende, ikisi arasinda secim yapacaksam d-smart daha kullani$li derim. ama eksikleri yok degil.

direkt digiturk diyorum.

karaktersiz, digiturk şifreyi çözmüyor demiş de; digiturk, ntv spordaki maçların hepsini veriyor, şifre falan yok yani.

ben yeni taşınacağım eve sinema paketli digiturk alıcam mesela.

bende sadece ligtv paketi var, turksat kanallarini da izleyebiliyorum. ntv $ifresini cozmeme sebebi, sadece ligtv paketi satin aldigim icin olabilir.
ama futbol seven bir insan icin d-smart daha iyi bence. $ampiyonlar ligi ve uefa kupasi soz konusu oldugunda d-smart agir basiyor. futbolsmart kanali $ampiyonlar ligi maclari soz konusu oldugunda tum golleri aninda ekrana getiriyor. canli yayin yani.
futbol di$inda d-smartin pek cekiciligi yok.

9.90 2 yıl sabit fiyat garantisi şahane değil mi? d-smart digiturk'e gore daha tecrübesiz ve daha kalitesiz alt yapı olarak ben almadım digiturk ama ilk fırsatta alacağım.

ulen d-smart'ı önerirken şampiyonlar ligi denmiş de, arkadaş şampiyonlar ligi zaten star'da, e haliyle açık yayın. Digiturk'te de çatır çatır izleniyor. bedava mevzusu bi örnek teşkil edebilir. iyi de bu lavuklar lig yayın haklarını alırlarsa sana beleşe mi verecekler? digiturk al sen canım, en rahatı. çat çut moviemax'ler var o var bu var. takıl kafana göre.

eger yanli$ bilmiyorsam d-smart veya digiturk haricindeki uydu alicilarinda, $ampiyonlar ligi maci varken star tv acmiyor. $ampiyonlar ligi soz konusu oldugunda diyorum, d-smart butun maclarin gollerini aninda veriyor dedim. digiturk'ten sadece starin sayinladigi maci izlersiniz ama d-smartiniz varsa, futbolsmart kanalinda butun maclarin golleri canli olarak izleyebilirsiniz. dedigim gibi soz konusu futbol ise d-smart iyidir. diger turlu ikisi de tra$tir. normal bir receiver al daha iyi.

uydudan acmiyor evet, kablo ve karasal yayinda aciyor yalnizca.

d-smart'a kokten kilim ama bir o kadar da digiturk'e kilim. 3 seneden fazla digiturk kullandim en son aleti kiracaktim neredeyse.

benim size onerim normal bir uydu cihazi alip sayisal karasal yayin icin pusuya yatmaniz yonundedir.

digiturk'te kampanya var şimdi, kamu personeline, kamu emeklisine tüm paketler %50 indirimli.
kampanya olmasa bile her türlü digiturk derim d-smart yerine.
ayrıca çanak+receiver alsan sonradan digiturk alarak da direk mevcut çanağa bağlayıp izleyebilirsin. mevcut çanağı eutelsat'a çevirip öyle yaptık biz.

(bkz: internet protocol)

yani neymiş nereden kaynaklanıyormuş bu numara?

sallama ahkkımı kullanıyorum:

servis sağlayıcı veriyordur büyük ihtimalle.

tttnet'in her bağlantı kurduğunda sana verdiği kimlik.

bankaya gittiğinde aldığın sıra numarası gibi bir şey. tek farkı, üstünde adın soyadın hangi telefon non olduğu filan belli oluyor.

biri mahkemeye "şu saatte şu ip'den bağlanmış kişi çok kötü bir şey yaptı" dediğinde mahkeme ttnet'e başvuruyor. şu saatte şu ip ile bağlanan kim diye soruyor. ttnet de, "o kişi bu kişi" deyip kimlik bilgilerini mahkemeye veriyor. mesela yani.

internet bağlantın devam ettiği sürece o ip senin kimliğindir. bir site senin bu ip'ni tanır. msn senin bu ip'ni tanır. biri msn'de sana mesaj atmaz, o ip'deki kişiye mesaj atar, o ip'nin karşılığı sensindir ve mesaj sana gelir.

IP adresi kullanicilarin internet uzerinde tasidigi sanal kimliktir tam anlamiyla olmasada. Internet uzerindeki kaynaklara erismeniz icin sizi tanitir tanimlar ve yonlendirilmenizi saglar. iett'ye binen bir kisi olup yahoo.com'a gidicekseniz IP adresiniz paso/akbil'dir. misal olarak. www.ripe.net dir saglayicisi ve ripe NCC uyeleri ise kendileri ip blogu tahsis edebilir satamaz/satin alamaz ve yalnizca kiralar. EMEA bolgesi icin ripe amerika icin ise bu isi ARIN yapar.

Not: ripe veya arin servis saglayici lisansi olan kisilere ip rezerve eder ve bu saglayicilarin kendi bilgileri ile bloklari dagitmasina olanak tanir. sordugunuz buysa eger.

www.kolonrektum.com burada faideli bilgiler var sonrası için de.. daha önemlisi hemoroid'in seviyesi önemlidir tabii ki tecrübeli doktor'unda katkısı olacaktır ama lazer ile tedavi ediliyor diye biliyorum her operator bi memeyi kurutmayi bilir önemli olan tavsiyeler ve doğru teşhis.

ananem tam 39 gün önce ameliyat oldu
hala yürüyemiyor tuvaltine çıkamıyor uyuyamıyor oturamıyor
ameliyat sonrası durum berbat
doktoru normal bir durum sabır lütfen diyor

baba 2-3 ay kadar once oldu. adresi de vereyim, kosuyolu medipol hastanesi. gayet basarili, gayet sorunsuz su anda. ki normal basur ameliyatina gore daha buyuk bir ameliyat oldu, zira baya ilerlemis hastaliga ek olarak bagirsak mukozasi cokmesi falan vardi, ki o hala var. fakat baurdan ya da ameliyattan kaynaklanan bir sorun yok. sadece ameliyattan sonrauygun beslenip tekrarlamasini engellemek icin hafif bi diyet yapmak durumunda.

@ demlikposet : tam iyilesme 45 gun kadar suruyor, doktorun soyledigi sabir hakkaen dogru, aynisini yasadim.

ha bir de ameliyattan sonraki 2-3 saat inanilmaz bir agri oluyo. inanilmaz derken aglaticak derecede fena.

Polisiye filmler içinde HEAT , daha sonra tabii ki Twelve Monkeys ve matrix'de..

E tabii ki, The Shining ve A Clockwork Orange..

hong kong express
12 monkeys
brazil

the great train robbery - yanılmıyorsam konusu, senaryosu olan ilk film

citizen kane - senaryosunun güzelliğini geçtim film çekim tekniği açısından neresinden tutsanız ilkleri bulursunuz hep.

the kid - bu benim chaplin hayranlığımdan, oyunculuk ve kamera kullanımı açısından aslında herhangi bir filmi.

Stalker
Kagemusha
Man Bites Dog

kill bill 1-2
bin jip
spring summer fal winter and spring

(dört mü oldu lan?)

seyir zevkini, kişisel beğeniyi falan geçersek sinema tarihi açısından bakıp verilebilecek cevaplar şunlar olabilir. film indirip izleyecem, bana şukela tavsiye lazım diyorsanız dikkate almayın.

intolerance- d.w. griffith (kurgu adına ilk ve en önemli örneklerden)
potempkin zırhlısı- eisenstein (montaj nedir eğretileme nedir simgeleme nedir falan fıstık, bugünkü sinemaya ilk adımlardan )
citizen kane- orson welles (biçim biçim biçim, ışık gölge, kontrast, alan derinliği vs)

iyi, kotu ve cirkin
the pink panther serisi (sirf peter sellers yuzunden)
modern times

ben biraz klasikciyim aslinda, yeni filmlere sinemaya yon veriyor gozuyle bakamiyorum malesef. gelien teknoloji yuzunden film sektorunun buyumesi cok dogaldir. o acidan aksiyon, korku, bilim kurgu tarzi filmlerde yer alan gorsel efektler belki iyi oluyor ama sinemayi "sinema" yapan urunler degildir bence. filmlerdeki dogallik ve senaryonun guzelligi daha onemlidir benim icin.

taxi driver
fight club
a beautiful mind
slumdog millionaire (bu belki olmayabilir kararsız kaldım,bendeki de dört oldu adsf)

bir tanesi "alfred hiçkok" abimizden olsun bence.

kanserojen madde.

bi an için sağlığa hiçbi zararı olmadığını düşünsek bile ki kesin zararı vardır, tadını bozar yemeklerin ,hele sulu bişiler yediginizde kopurmez mi o yemek. ıyk.

bağırsaklarınızı da bozabilir.

mideyi bozuyor. tecrube ile sabit. tadi da igrenc, kusasim geldi yine. yikanmaya calisilip da kopukleri iyice temizlenemeyen pet siseden su icmistim..

@want2die

bizim alamanci kuzenler de almanlarin gegirene aferin, osurana bravo dedigini soylemislerdi de sonradan fos cikti.

durulama gerektirmeyen deterjanlar oluyor. onlardan sanmıştır belki.

durulamazlar ama yikadiktan sonra once sulari suzulsun diye bekletip, hemen ardindan iyice kurularlar. kuruladiklari icin birsey olmuyor olabilir.
@kahvegibi deterjanlar ayni, bildigin pril palmolive vb. suya az deterjan koyuyorlardir az kopuruyodur. bizim gibi temiz olsun diye deterjani hem sungere hem suya boca etmiyorlardir. hem su tarassufu hem deterjan :)

bildiğim kadarıyla avrupada satılan deterjanlarla türkiyede satılan deterjanlar farklı. bizdeki deterjanlar daha çok köpürüyor. onlardakiler köpürmüyor. türk tüketicisi deterjan köpürmeyince yıkamadığı algısını ediniyormuş.

o yüzden bizdeki deterjanların durulanması lazım.

bulaşık deterjanının içinde su, yüzey aktif maddeler ( en önemlisi ve türkiyede en çok kullanılanı sodium lauryl ether sulphate SLES diye geçiyor ) koruyucu,parfüm,boya ve tuz var.

Yüzey aktif maddelerin ( surfectant) kimyasal kökenlileri de var bitkisel kökenlileri de var. bitkiselleri zarar vermez diye biliyorum. hayvansal kökenli olnalarda var ama kullanılmaları hoş karşılanmaz.

doğa dostu diye ortaya çıkanlar bitkisel yüzeyaktif madde kullanırlar. mesela alman frosch'un içeriği % 98 oranında doğada çözülebilir ve içindeki koruyucu, parfüm ve boya kozmetik sektöründe kullanılanlardan seçilmiştir.

hatta reklamlarında iki kız deterjan köpüğünü birbirlerinin suratına üflerler.

sizin alman bu reklamdan görmüş olabilir

cevaplara teşekkürler. deterjan ingiliz deterjanı (bkz: tesco), bi farkı var mı bilmiyorum. şimdilik sadece psikolojik olarak rahatsız etti, metabolizmada bi değişiklik yok. ama uzun vadede kanser eder adamı yaa, ben akşama bi konuşayım ev arkadaşıyla.

bulaşık deterjanının en süper etkilerinden biri yağı emülsifiye etmesi (fiziksel olarak daha ufak parçalara ayırması). amilaz da vardı galiba. amilaz zaten tükrükte falan var, emülsifiye eden bi faaliyetin de olması lazım insan bedeninde. bunlar gayet insanın sindirim yüküne yardımcı(!) olan şeyler.
buna karşın deterjanı bazik diye de hatırlıyorum. bu noktada mideyi rahatsız edebilir.
ama bunun yanında dendiği gibi boyası parfümü hedesi hödösü bunlar hem deterjandan deterjana değişen, hem de ne idüğü belirsiz şeyler.
neticede bulaşık deterjanı yenmek üzere dizayn edilmediğinden, arkadaşınızın görmez tarafında suya tutunuz :)

deterjanın arkasını okudum, bitkisel kökenliymiş. ev arkadaşına da sordum, bulaşık durulamamak ailesinden gelen bir alışkanlıkmış, ama her alman da böyle yapmıyormuş. haklısın sağlıksız olabilir dedi, dikkat edecek bundan sonra :)

ne kadar vade de degerlendirmeyi dusunuyorsunuz?

altın almak için değilde bozdurmak için cazip bugünlerde sanırım

faizlerde düştü aslında ama ekonomi sayfalarındaki banka patronları röportajlarında hala vadelide kalmayı ya da vadeli döviz sepet yapmayı tavsiye ediyorlardı


bide bono vadeden daha çok getiriyor muş galiba

piyasaları an ve an takip etmiyorsan vadeli hesapta tut paranı, faizler düştü ama aylık 70 lira civarı bir gelir olur.
yok ben piyasaları takip ederim dersen, internet bankacılığını da kullanarak dövize oyna derim, seçimden sonra devaluasyon yapılacak deniyor. orta vadede döviz kazandırır, biraz riskli olsa da.

faizlerin daha da düşeceği varsayımı ile şu anda vade tercihinize göre tahvil bono alabilirsiniz. örneğin 17 lerde olan faiz ile tahvil alırsanız vade sonunda faizlerin 13 e düşmesi halinde % 4 ekstra kar elde edersiniz.

kısa vade likit kalayım derseniz b tipi yatırım fonları iyidir.

dövizden uzak durun, hele bu fiyattayken. 7000-8000 lira ile riske girmeyin. fx'te her zaman küçük spekülatör kaybeder.

organik tarım giderek yükseliyor, kredi desteği falan da veriyorlar. bir arsa almaya bakın bence..

3 aylik vade oranlari fena degildi en son yaptigimda ocak sonu gibi..

şu seviyede değil ama tekrar 1.60-1.65 seviyelerine yaklaşırsa tamamını dolar yapın, risk alın. fikir kalp atışlarınızı hızlandırsa da, büyük bir kayıp pek olası değil. vadesiz dolar mevduatı açarsınız, hepsini oraya koyarsınız. gözünüz de kurda olur, baktınız işte bugünkü gibi seviyelere geldi, ister azar azar, yok yeter bana bu kadar derseniz tamamını internet üzerinden anında bozdurursunuz. baktınız tekrar düştü o seviyelere, yine alır yine aynısı.
alış satış kararlarında açgözlülük veya heyecan yapmazsanız, ufak ufak tırtıklayarak kazanırsanız, bir senede vadeli ytl mevduattan gelecek paranın ortalama yaklaşık iki katını falan çok daha kısa sürede üretebilirsiniz.
tek risk seçim vs. gibi "büyük" paradigma eşikleri. onu da atlattık mı yine bu seyrini terk etmeyecektir demek %80 doğruluğunu koruyacaktır. ama hatırlarsanız son genel seçimlerde ve cumhurbaşkanlığı hengamelerinde bile abartı bir oynayış olmamıştı.

krizin tr ye özgü bir tarafı yok şimdilik, olsa bile büyük ihtimalle dolar lobisinin ekmeğine yağ sürecektir, o yüzden bunu da pek dert etmeyin.

tabi paranızın değerini en iyi siz bilirsiniz, kaybetmeyi kaldıramayacağınız miktarları riske atmayın.

8 bin lirayı

1 ay vadeye yatırmak (birer aydan toplam üç ay)
ve doğrudan
3 ay vadeye yatırmak arasında fark var mı? varsa ne kadar var?

@can see;

faiz oranları aynı ise kısa sürede faize bağlamak daha avantajlıdır her zaman. şöyle ki;

8000 lirayı % 15 ten 1 aylık dönemlerde 3 kere faize bağlarsanız geri dönüşü 8303,7656 lira, 3 aylık dönemde 1 kere faize yatırırsanız geri dönüşü 8300 lira olur. aradaki 3 küsür lira kadar fazla getiri elde edersiniz. önemsiz gibi gözüküyor ama tutarlar büyüdükçe ve vade uzadıkça aradaki farkta artar. gerçi aynı faiz oranlarını yakalamakta zor.

tüy dökücü ilaç mı? öyle bir şey yok sanırım. ama tüy dökücü krem veya hamam otunu deneyebilirsin. çoğunun içeriği aynıdır zaten.

ama şahsen sana tüy dökmeni değil kökünden almanı öneririm. tüy dökücü kremlerin jiletten pek farkı yok aslında. canının acımasından korkuyorsan emla gibi yüzeysel anestezi kremlerinden kullanmak işe yarıyor.

bende kökünden kurtulmak istiyorum bu sorundan. tavsiye edeceğin kremin adı falan varmı yada nerde olur.

(bkz: lazer epilasyon)

tüy dökücü yaparsaniz daha çok çıkar, lazer ep. daha mantıklı.

lazer veya iğneli epilasyon o zaman.

kökünden kurtaracak bir krem yok, lazer epilasyon çok basit yaptırın kurtulun efendim

öyle diyorsunuz ama lazer epilasyonla bazı tanıdıklarım daha çenesindeki kıllardan kurtulmadı. omuz ve sırttaki kıllardan kurtulmanın çoook uzun uğraş olacağını düşünüyorum. bendede aynı sıkıntı var o ayrı. hem masraflı hemde tamamen temizliğin garantisi yok.

Yaseka çenedeki tüylerle sırttaki tüyler farklı özelliiklere sahipler. 1. Çenedeki tüyler daha ince,zayıf ve açık renktir ayrıca sertleştirmek için sürekli olarak jilet yapamazsın cunku olmayan yerlerdede çıkmaya başlar ama sırt öyle değildir. Sırtına jilet yapıp sertleştirebiliir ve lazerin daha cok faydasını görebilir. Bi de yapılan alet önemli çok. O sebepten 1 kişinin başarısızlığı ile lazeri başarısız sayamayız ki keza ben çok faydasını gören insanları görüp kendiimde başarısını gördüm

portforward.com burada Asus marka modemler ile alakalı port forward işlemleri var bu işlemlerin tersini uygulayıp deneyebilirsiniz, yada model numarası varsa google'lasak herhalde karşılaşan birisi olmuştur diye düşünüyorum. yada diğer çare fabrika ayarlarına döndürüp yeniden kurmak gibi duruyor.

Son olarak, yaptığımız Emule isimli yönlendirme şuan kullanımda ise ve aktif olarak bir trafiğe match ediyorsa bundan kaldıramıyor olabilir.

aktif kullanım da aklıma geldi, forwardlanan bilgisayarın ethernet kablosunu çıkarıp denedim ama yine aynı.

Asus modemlerin nasıl bir arayüzü olduğunu hiç bilmiyorum hakikaten. Ama varolan rule'u remove etmek yerine edit edip sacma bi rule'a donusturebiliyor musunuz? belki bu sekilde olur?

modemin bir reset düğmesi varsa fabrika ayarlarına geri dönmesi lazım.

tarayıcınızdan modem setup sayfasını açın [internal IP adresini girin]

default:10.0.0.1

Username: admin
Password: admin

Sol taraftaki pencereden NAT altındaki Virtual Server 'i seçin açılmış portların olduğu

menü çıkacaktır. remove kutucuğunu işaretleyip remove butonuna basın ve yaptıklarınızı

save edip restart edin.

edit etmek gibi bir seçenek yok, bir add var bir de remove var.

o dediğinizi yapınca bu hatayı veriyor zaten sayın ukde. o kadarını ben de yaptım. da olmuyor işte sorun orada.

dusuk voltajdan dolayı modemin kendini korumaya almış olabilitesi var
bunu duzeltmek için ise degişik bir yontemle resetleniyor: modem acıkken kablolar hepsi takılı reset dugmesine basılı tutuyoruz 20 ye kadar sayıyoruz daha sonra modemi dugmeden kapatıyoruz yalnız reset dugmesine hala basılı duruyor yeniden 20 ye kadar sayıyoruz daha sonra yeniden acıyoruz 20 ye kadar sayıyoruz reset dugmesindden elimizi cekip modemi kapatıp acıyoruz.

referansı vardır birinden. torpil harici başka nasıl olabilir ki? 47 bin kişiden tombala mı çekecekler? aklı başına gelmiş mi diye inceleyememişlerdir. hatta onay bekleyenlerin ilk 10 entry'sini okumaktan başka vakit ayırmıyorlardır. ben de olsam takip etmezdim, edemezdim. ama kafadan torpil demek de yanlış. moderatörler yanlış yapabileceklerini söylediler. eğer ki çaylak olan onuncu nesil sabırtaşı yazar yanlışlık sonucu çaylak yapıldıysa hatalarını düzeltmişlerdir.

benim fikrim, toplu alım yapılmadan bu onay bekleyen çaylaklar azalmaz. 47 bin küsür kişi var şuan. yeni kayıt olanlar da var, çaylak yapılanlar da var. yamulmuyorsam galadnikov yazarlıktan çaylaklığa düşürülenlere yeni bir sistem geliştireceklerini söyledi. yani tam olarak nasıl bir şey olacak bilemiyorum. ama bir şekilde ayrım yapılacak sanırım.

krizalider dogru soyluyor, referans olayi cok belirleyici bu konularda. sizin dile getirdiginiz olay ile cok karsilastim hatta entry silinme istatistikleri benim istatistikleri 2 ye 3 e katliyordu, ama hala sabirtasiydi, catlamamisti.. bunun haricinde caylak edilen yazarlarin farkli bir standart uzerinden degirlendirilecegi bir sistemin olmasi sahane olur, eger boyle birsey varsa araba alirim.

onay bekleyen çaylaklar tam olarak kayıt sırası ile alınmıyor diye hatırlıyorum. şimdi üşendim orayı buraya okumaya. tek hatırladığım eskilere öncelik veren ama ara ara yenilerden de alan bir sistem olduğu.

burada iki noktayı hatırlamakta fayda var. öncelikle sözlükte yazmak için kimse para vermiyor, kimse sizi yazmak için zorlamıyor. yani bir hak iddia etmek zor. ssg yarın gelse, "hadi arkadaşım güle güle, yolumuza ilk 5 nesille devam ediyoruz, diğer herkesi kovduk" dese kim ne diyebilir?

ikincisi de, sözlükte yazar olmak, statü getiren, para getiren, bir şey getiren bir sıfat değil. yazdınız diye kimse size para vermiyor, devlet vergi muafiyeti sağlamıyor, ya da cv'nize yazamıyorsunuz, atla deve bir şey değil, bu kadar heyecanlı olmaya gerçekten gerek yok. gerçekten çok önemsiz bir şey. bugün laptop almam lazım mesela, dolar 1.73 olmuş. geçen hafta 2250 tl olan laptop, bu hafta 2420 lira falan olmuş. teknosa'ya girsem "ben sözlük yazarıyım, bu laptop'ı bana geçen haftaki dolar kurunda hesaplayıp verir misiniz?" desem, adam "sözlük ne?" diyecek. hayatın gerçeği bu. gerisini sallayın gitsin.

hoş olsun, olmasın. gerçekten..

çaylak sırasını bırak 40-50 tane götümüze girebilir sebebiyle silinmiş entrysi bulunan ve hala yazar olanlar var.

yani nerden tutsan elinde kalıyor.

takmayin bunlari hocam, bi sekilde halolur ben alistim caylakliga.. ilk entry'mi kasim 2007 de girmisim ve 7 bin kisinin arkasinda siradayim..

bence olaya öyle bakmamak lazım. bahsettiğin yazarın hatası yazar tanıtmaktan kaynaklanmaktaydı. gerçi bunu hata olarak görmek de pek doğru değil aslında. yani formata aykırı bir durum söz konusu değil ve böyle yazar tanıtan çok yazar var. ne bilsin adam "xinci nesil yazar" diyince çaylak edileceğini? bir moderatör mesajla "artık tanıtmasan?" dese, bir daha yapmazdı bence. kısacası, hatalı entry girip çaylak edilenlerle aynı kefede olmaması doğaldır. çünkü sözlük formatında "yazar tanıtmayın kardişim" gibi bir cümle yok ama entry silinme sebepleri*** açık açık yazmakta. yani senin uyarın çok önceden yapılmış. e sen belirtilen uyarılara uymadan hatalı entry girersen, çaylak edilirsin. onun uyarısı yoksa neden çaylak edilsin ki?

@co2s2

2001 yilinda 15 yasindayken uye olmustum sonra 2004'de uctum. belki dediginiz gibi magazalarda eksisozluk yazarina yonelik indirim olmayabilir fakat sozluk benim cocukluk anilarimi tasidigindan kendimce ozel bir yer.

@rectoa co2s2 doğru söylüyor yani pek bir şey olmuyor yazar olunca .ben 3 aydır yazarım henüz .çaylaklık dönememideki entrylerimimde sildim. toplam 2 entryleri ile duruyorum. ne yapıyım gazete başlıklarına girip herkes bir şey sallıyor bende mi sallıyım. kimse birbirinin yazdığını okumuyor zaten.herkes yazmak için yazıyor, anket yapıyor yani tamamen gürültü. sadece eksibition'a giriyorum işte geyik yapıyoruz, biraz forum yapıyoruz olan bu.

pardon kobrettii diyecektim. :)

pardon kobrettii sende değilsin. turtle diyecektim :9. biri şu mesajlar nerden editleniyor göstersin bana.
edit : @krizalider yaptım . teşekkürler :)

@camasir suyu mesajın tarih saat kısmının sağında "/msg" "..." "X" var. "..." olan link mesaj değiştirmek için dizayn edilmiş. :)

@nochristrequiress

çocukluk anılarını sözlükte mi yaşadın? kötü.

@nochristrequiress : arkadasım sen daha sozlugun konseptini cozememissin ki..
neyin muhasebesini yapıyorsun anlayabilmis degilim. ayrıca,''ben cocukluk anılarımı sözlükde yaşadım'' demen, bi hayli güldürücü.. allah iyiligini versin :)

ilk sorunu doğru anladıysam evet olur.

ikinci sorun içinse; yapıların proje ömürleri vardır. bu o yapı yapılmadan evvel hesaplanır ve hatta maliyet hesaplarına bile dahil edilir bu ömür. o ömür dolunca ya da dolmaya yaklaşınca, günün şartlarına göre yapıda iyileştirme yapılır ya da yapı iyileşemeyecek kadar yıprandı veya hasar aldıysa yıkılarak ortadan kaldırılır. eğer gerekirse yenisi yapılır.

1- iki köprüde de köprü gişeleri aynı yönde, yani avrupa'dan asya'ya geçişte. dolayısıyla asya'dan avrupa'ya geçersen ve geri dönüşü köprü üzerinden yapmazsan köprü bedavaya gelir. ama avrupa'dan asya'ya geçişte köprüyü kullanırsan para ödersin.

2- ömürlerini bilmiyorum ama hatırlayanlar da olacaktır '99 depreminin hemen ardından köprünün bağlantılarını (hani şu dikey doğrultudaki demir çubukları) kontrol edip, gerekli gördüklerini tamir etmiş/değiştirmişlerdi. ama yıkılmasını gerektirecek bir yaşa gelir mi, onu bilemiyorum.

bogaz koprulerinin omru yaklasik olarak 150 yil, bakim calismalariyla bu omur uzatilabiliyor. koprulerin bakimlari da yapiliyor hali hazirda. halatlar yenileniyordu, boyama yapiliyordu, hatta bir ara depreme karsi guclendirme calismalari yapilmisti sanirim, o siralar trafige kapatiliyordu Istanbullular hatirlar belki, ne zaman oldu ben tam bilmiyorum.

f.s.m konusunda emin değilim ama boğaziçi köprüsünün tahmini 25 yıl ömrü kaldı. ben üniversitedeyken betonarme hocaları arada bahsederlerdi bu durumdan.
köprüye uzun zamandır ağır vasıta sokulmuyor ve halatların sık sık kontrolleri yapılıyor ama boğaziçi köprüsü için durum pek iç açıcı değil.

son bir yıldır boğaziçi köprüsünün ve bağlı viyadüklerin ayakları japonlar tarafından kalınlaştırılıyor. bayağı da kalınlaştı aslında. ben o ayakların yanında oturuyorum, çok çalıştı çekik gözlü mühendisler gerçekten.

1. köprü yapıldığında metal yorulmasından dolayı 100 yıl ömür biçmişlerdi, tabii 1. köprüde ki çelik halatların bağlantıları 2. köprüde olduğu gibi değil çapraz şekilde ve o da daha fazla gerilim yarattığı için köprüdeki metal yorulma olayını hızlandırıyor. muhtemelen köprü ve boğaz trafiğe kapatılıp yıkılır diye düşünüyorum yoksa nasıl olsun ki? felaket olur.

ilk soruyu biz de çok düşündük. sonra gereksiz olduğunu düşündük.

ama sırf kafalar karışsın diye sirkeci-harem arabalı vapur seferlerini olaya katmak istiyorum. sonuçta çanakkale'ye giden bir arabanın da benzer bir vapura binmesi gerekecek. bildiğiniz gibi orada da boğaz var.

yani, evi avrupa yakasında, işi anadolu yakasında olan bir kişi, sabah arabalı vapur ile geçer, akşam da köprü ile dönüş yaparsa, köprülere hiç para vermemiş olur.

eğer köprülere sayaç takılmış olsaydı, anadolu'dan avrupa'ya geçen araç sayısı çok çok küçük bir farkla daha fazla olurdu ama üzerine kafa yoracak kadar büyük bir fark değil. mesela 1.000.000.000'a 1.000.100.000 gibi.%0.01 gibi bir fark yani.. vapurun yanında, türkiye'ye ithal edilen bütün arabaların anadolu yakasına indirildiğini, oradan avrupa'ya geçtiğini de belirtelim de iyice çorba olsun. yani avrupa yakasındaki arabaların her biri en az bir kere anadolu yakasından avrupa yakasına geçmiş oluyorlar.

öncelikle okulda değil iş hayatındasınız, sınava değil mülakata giriyorsunuz, herşeyden önce insanlarla iletişim kurduğunuzu unutmayın, güleryüzlü ve rahat davranın, sohbet etmek için orada olacaksınız sorguya çekilmek için değil, kendinizi sıkıntıya sokmayın.

klasik soruları da boşverin, güzel bir uyku çekin.

başarılar.

Yanlış bilgilendirmek istemem ama eğer iş müracatı tarzı sözlü mülakatsa daha çok hal ve tavırların önem kazanır. Portfolyonu iyi düzenle (tabi gerekiyorsa) ve ortamda orururken dik ama arkana yaslanmış şekilde olmaya özen göster... Kolay gele...

kariyer hedeflerin neler? gibi klişeler var bir de şirketin kendisi ile ilgili bilgi topla onun hakkında da soran çıkıyor.

yazılım grubuna gireceğin için (tahminen) takım çalışmasının faydalarını ve buna olan yatkınlığını övüp dur ufaktan.. teknik acidan eksikliklerin olsa dahi bu sekilde bir yaklasimla isi kapabilirsin. onun haricinde dedikleri gibi kariyer hedeflerinden guzel guzel bahsetmelisin eheh gorusmeye gidecegin sirketi daha onceden x yerden duydugunu ve zaten bildigini soyle bence ve internette de biraz arastir derim. teknik anlamda mulakatin iyi gecmese bile bu sekilde ikili diyaloglarla ustesinden gelebilirsin. ozellikle rahat davranip elinizle sacinizla oynamayin, espirilere de guzelce gulun derim

mülakat yapanları çıplak hayal et.
(bkz: coupling)

şaka bi yana ilk mülakat genelde teknik olmaz, dert etme. sadece "ne bekliyosun bizden, kariyer hedefin ne, sevdiğin özellik sevmediğin özellik" bunlara cevaplar hazırla.

bu haplar doğrudan hormona etki ettiğinden mütevellit ehe doğal dengesini değiştiriyor vücudun hangi amaçla ve hangi koşulda olursa olsun doğrudan hormonlarına, duygusal sinir yapısına ve gebelik sürecine doğrudan etki eder. prospektüslerinde de yazar bunlar.

ben açıkçası erkek olduğum için tam bilemeyeceğim ama doğum kontrol hapı her türlü zararlı bir şey diye biliyorum. kafaya göre takılmak da yeteri kadar zararlı olsa gerek. mantıken. bilemedim tam.

duz mantik dogrudur erkek kadin ayirmayalim eheh, vucudda hormon dengesiyle sentetik yoldan oynasan her kimyasal ilac zararlidir efenim.

kafaya gore degil kontrol hapi, butun haplari kullanmak zararli.

regl denen zamazingo, pekçok şeyden etkilenebiliyor: stres, hastalık, soğuk vs gibi nedenlerle 1-2 haftaya kadar zaten kendi kendine oynayabiliyor. buradan hareketlen 1-2 günlük bir oynama yapmaya çalışmanızdan bişi olmaz.(daha fazlasına kasmayın) bir arkadaşım denedi: cumartesi gününden pazartesiye aldı.

hangi kablo ne işe yarıyormuş diye bakarken şöyle şeyler buldum.

www.shoppingcentre.net

bunun rj45 tarafı erkek olanı olsa daha güzel olur aslında.

oradaki dsl teknoloji standartlari ile ulkemizde ki standartlar ayni degil diye biliyorum arkadasinda dedigi gibi, rj 11 olmasinin nedeni 2 tel uzerinden calismasi. rj45 buyuklugunde olan giris ya telefon icin degil, ya da daha farkli bir teknoloji icindir. dsl modeminizin markasi nedir internet uzerinde bulabilirseniz urun incelemelerine bakarak bi yorum yapilabilinir aslinda.

dijital değil de manüel almaya karar verirseniz güzel bir makine var elimde.. zenit marka. 50 TL'ye satabilirim size. iyi günler..

ucuz ve iş gören bir makina istiyorsan samsung u, uzun yıllar kullanayım özellikleri de iyi olsun istersen canon powershot tavsiye ederim

www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com

canon ve sony'e bak.
sony'nin w ve t serilerini beğenirsin. bir de sony alırsan dikkat et "carl zeiss" olsun lensi. (üzerinde yazar)

kompakt almayın pişman olursunuz, üzerine biraz daha koyup nikonun giriş seviylerine bakabilirsiniz ikinci el d40 felan, canon isterseniz 350d veya 400d, 450d alsanız en iyisi bence. bütçe yetmezse yine ikinci el bi slr-like alabilirsiniz panasonic veya sony nin makineleri iyidir bu klasmanda.

kompak modellerle slr makinanın hazzını ve kullanımını elde edemezsiniz buna göre filmli bir makina ve film tarayan bir scannerla başlayıp sadece film ve banyo ücretiyle fotoğraf çekmeye başlayabilirsiniz.

makinanın pozometreli olmasına da dikkat edin.

baslamak istiyorsaniz kesinlikle kompak degil slr almaniz veya slr baslangici almanizi tavsiye ederim arkadaslarinda dedigi gibi ya canon 350d ya da nikond40 isinizi gorecektir. d40 ile sahane fotograflar cekip cektiginizden mutlu olup delirebilirsiniz.

dslr almanı tavsiye edeceğim ben de. ancak giriş seviyesindeki dslr larda canon nikondan çok daha iyi. nikon d40 ile canon 400d arasında dağlar kadar fark var. bence işi iyi bilen birini yanına alıp hayyama git, ve 2. el bir canon 400d al. maliyeti 500 civarı olur sanırım.

hayyam dediğiniz yer istanbul sanırım. izmir de oranın karşılığı bir yer neresidir ki?