rte'yi seviyor ve sayiyor bence.

o da biliyor soylu'ya sallamasının rte ve etrafı tarafından içten içe hoş karşılandığını :) eğer bu ülkeye bir gün dönecekse de yalnız onun sayesinde olacağına da emin.

rte'ye de sallasa ülkeye dönüş imkanı kalmaz. adam bunları vatan sevgisinden yapmıyor ki. arayı düzeltip ülkeye dönmek istiyor.

edit: dönmek istemesinden kasıt aslında af istiyor. yoksa dışarıda da rahat yaşayamaz. gizlenmek zorunda hep. gizlenmezse istihbarat paket eder bir yerde.

Benim anlamadığım ülkenin yarısından çoğu burdan gitmek isterken bu neden ısrarla dönmek istiyor. Bir sürü ğarası var çevres var buraya dönüp napacak yaşasın işte yurtdışında

RTE ye neden sallasın ki ? Hiç patrondan şikayetçi olunur mu ? Müdürü kötülersin eğer akıllıysan.

Ayrıca bu ülke güçlü ve parası olana cennet bir ülke, gidenler güçsüz ve parasızlıktan gidiyor ( pek tabi böyle bir şey arzulamıyor da olabilirler )

Vakti gelmemiştir.

diğerlerini gönder beni al diyebilmek için.

ss'yi kim gorevden alacak?

onu karşısına almak istemiyor. kendisinin ülkeye dönüşüne yardımcı olmasını istiyor.

yukarıda birisi herkes ülkeden gitmek isterken o neden dönmek istiyor diye yazmış.
herkes ülkeden gitmek istemiyor ki. ezilen beyaz yakalı gitmek istiyor.
türkiye zengin ve mafya babası birisi için yaşamak için harika bir yer. buradaki kadar saygı göreceği bir yer yok

Sallamak istiyor ama sallayamıyor. Çünkü Ona sallarsa bırak bir daha ülkeye dönmeyi, uçakla türkiye'nin üzerinden bile geçemez. Diyelim salladı ve döndü, halk linç eder bir defa kendisini.

parası ve gücü olana bu ülke cennet. önce bunda anlaşalım. adamın organizasyonu her şeyi burada. borusu burada ötüyor.

rte'yi de karşısına almak istemiyor elbette. rte haricinde herkes gelip gidici akp düzeninde, tek değişmeyen rte. herkese sallarsın ama rte'yi karşsına alırsa affı olmaz.

ben de net bilmiyorum ama solucan sırf "sıkıştığı" için önüne iki kitap koyup süleyman soylu'ya saydırınca aziz mahmud hüdai muamelesi görmeye başladı sözlükteki bazı tipler tarafından. hayret verici cidden.

Bence tayyip ikisini de yok etmek için birbirine düşürdü. Soylu'nun istifa sonrası destekli dönüşü ve damadının saf dışı kalışına sebep olmasından dolayı tartışmaya açık olmayacak bir şekilde rezil olmasını istedi. Bu durumda da sedat'la arasının bozulmasını sağlayıp ikisini de denklem dışı bırakacaktı. Biri dönüş biletim yandı diye açıkça söyledi, öbürü de bugün veda ederken kendini aklama konuşması yaptı. Tayyip hem muhtemel iç rakibinden hem de kontrol etmesi gereken zor bir tipten kurtuldu.

Mübariz Mansimov diye Azeri bir iş adamı var, çok zengin. Aynı zamanda TC vatandaşı.

Mehmet Ağar'a demişlerki, sen bu adamı ortadan kaldır, biz mal varlığına çökecez, senin payında bodrum'daki yat limanı olacak.

Mübariz bunu öğrenince kendisini koruması için Sedat Peker'in kapısını çalıyor. Sedat Peker'de kabul ediyor ama nasıl bir işin içine girdiğini bilmiyor o sıra.

Mehmet Ağar, Mübariz Sedat Peker'in himayesine girince, önce Sedat'ı bitirmek istiyor. Diğer türlü Mübariz'e dokunamaz çünkü. Ve bunun için devletteki gücünü kullanarak Sedatın üzerine gidiyor. Ve Sedat Peker kendisine operasyon yapılacağı bilgisini alınca yurtdışına kaçıyor.

Geçenlerde Sedat Pekerin evine operasyon düzenleniyor. Sedat Peker'in dediğine göre bu operasyonda Mehmet Agar'ın parmağı var. Gene Sedat Pekerin dediklerine göre bu operasyon sırasında Sedat Peker'in çocuğunun başına silah dayanıyor, ve karısının özel eşyaları ilk olarak erkek polisler tarafından aranılmak isteniyor. Karısı itiraz edince kadın polisler gelmiş ve arama yapmış.

Sedat Peker buna çok sinirleniyor tabi. "Beni küçük düşürmeye çalıştılar" diyerek açıyor kamerayı başlıyor saldırıya. Ben kız babasıyım, kimse benim kızımın başına silah dayanamaz, kimse benim karımın çamaşırlarını erkek polislere aratmak isteyemez, şu dakikadan sonra aklımı tatile çıkarttım diyerek birkaç gün arayla 5 video yayınladı, her videosunda bir şeyler itiraf ediyor. Mehmet Ağar'ın oğlunun bir kıza tecavüz ettiğini iddia etti mesela. Bunun gibi, karşısındakilerin kirli çamaşırlarını yavaş yavaş ortaya dökmeye başladı.

Daha sonra Süleyman Soylu bir açıklama yapma mecburiyetinde kaldı. Sonuçta içişleri bakanı ve halk hükümetin bir açıklama yapmasını bekliyorDu çünkü Sedat Pekerin iddia ettikleri basit şeyler degil (tecavüz, cinayet vs). Ve Soylu, Sedat Peker için, 'suç örgütü lideri pislik' dedi. Bunu duyan Sedat Peker bu defada hedefine Süleyman Soylu'yu koydu. Ben olmasaydım onu Doğruyol Partisinin kongrelerine bile almıyorlardı, bizim sayemizde girdi, aday oldu vs dedi. Ve hatta bir gazeteci aracılığıyla kendisine hakkında yapilacak operasyonla alajalı bilgi uçurduğunu bile iddia etti. Hatta Sedat Peker, o gazeteciyle yaptığı konuşmayı bile kaydetmiş, dünde onu yayınladı. Buna rağmen Süleyman Soylu inkar ediyor, Sedat Peker'de alın size delil diyor.

Derken ortalık iyice karıştı. En son bu gece Süleyman Soylu, Sedat Peker için; 'karısının iç çamaşırına sığınan aciz, edepsiz' dedi. Eminim bunu duyan Sedat Peker sinir krizi geçirmiştir.

Şu an herkes Sedat Peker'in ne cevap vereceğini, bu işin sonunun ne olacağını bekliyor.

çok yüksek akım çektiği için normal.

Uzatma kablo ile kullanıyorsanız daha yüksek akıma müsait bir üçlüyle kullanmayı deneyebilirsiniz. Kablonun üzerlerinde watt cinsinden yazar ya da daha kalın olur en basitinden.

Topraklama olan prize takın

normal 2000 wattsa normal

Normal değil, bu şekilde uzun süre kullanırsanız fiş veya priz eriyebilir. priz eski ise tam oturmayınca veya sıkıca oturmayınca ısınma yapabilir. Duvardaki priz ise yenileyin. Kaliteli, yüksek akıma dayanıklı bir priz ile değiştirin. Uzatmalı priz kullanıyorsanız yine onu da kaliteli ve kablosu kalın olanla değiştirin.

normal değil priz iç kontakları gevşemiş.

Bir erkek herhangi bir kadınla mutlu olabilir, yeter ki onu sevmesin.

Oscar Wilde

meşe közünde yapılanın tadı bambaşka oluyor.

Cayda; kullanilan cayin kalitesi/cesidi ve demlenme suresi/tarzi ciddi fark ediyo. Semaverde yapilinca cok bi fark algilamiyorum ben.

Turk kahvesinde; su yeni cikan makinalarda kesinlikle cok kotu oluyo. Cezvede yapildigi surece ocak/koz cok fark etmiyo. Olsada bi icsek sade.

Türk kahvesi için sürenin uzaması aslında pek iyi bir şey değil. Kahveyi yakıyor çoğu kişi ama farkında değil.

Kanı falan değil bu, düpedüz tadı farklı oluyor. Hafif köz kokusu oluyor içerken. Sevilir ya da sevilmez o başka.

Dogaya verilen zarari arttirir tadi etkilemez

çok kafama takılan bir konu ve daha önce ben de sormuştum.

tamamen psikolojik. tadının farkını anlayabilmeniz için köz ateşinin gıda ile doğrudan temas etmesi lazım. odun fırınında pide gibi, tandırda ekmek gibi, mangal/barbekü gibi.

közde yapılan çayda, köz ile çayın arasında çaydanlık var. o köz kokusu çaydanlığın çeliğinden geçip çayın tadını nasıl değiştirsin? közün yanında olduğunuz için köz kokusu ateşten burnunuza geliyor, içerken de sanki çayda köz tadı var sanıyorsunuz.

keza kahve de öyle. köz ile kahvenin arasında duvar gibi cezve varken közün kahveye geçme şansı yok. olsa olsa ağır pişmesinin kattığı bir lezzet farkı olabilir.

küçelere su serpmişem

yalgızam. en güzeli benim için o.

Alagözlüm

Laleler

Olmaz olmaz
m.youtube.com

Aykız
Dutağacı

Aygün Kazımova - Yenə tək
www.youtube.com

buludlar

Niye desin ki.
artık evlilik cüzdanı bile istemiyorlar çiftlerden.

kalabilirsiniz

Rez yaptırırken iki ayrı yatak istiyoruz diyin telefonda olsun bitsin.
Sorun olmaz.

çift yatakta kaldığımız dahi oldu zorunluluktan olur yani

kalabilirsiniz, hic sorun olmaz

hangi şehir bu? erzurum'da der rize'de der niğde'de der ama tekirdağ'da demez mesela. memleketin bir yeri bir yerini tutmuyor ki anasını satayım!

@ ' : yalova.

hayir kalamazsiniz size G A Y derler

Erzurum, Rize ve Niğde'de kaldık demediler.

Bir şey demez kimse. Daha ötesini de yaptık. Biz 2 erkek oda kiraladık ve kalmadık. Odayı giyinmek, tuvalet ve duş için kullandık sadece. akşam da çıkış yapıp geri döndük. Bunda bile demediler. Hani durum daha değişikmiş gibi görülüyor ya. Ondan dedim.

Kalabilir. İki yataklı oda olduktan sonra sorun yok. Ama tek yataklı oda olursa yanlış düşünülebilir.

Hukuken önünde engel olan bir durum değil. Kimse aklınızı okuyamaz ki içeride amuda kalkıp çıplak da koşsan oda senin odan. Özel alan.

Demez, kalabilirsin.

ilgiye ihtiyacı var şu an

gol olur

Sallama hiç
Bırak yazsın

Tam anlamıyla yansıtmıyor ama kibar haliyle attention seeker diyelim biz buna. O 'Seeker' kısmına başka bir şey geliyor aslında. Anlayan anlar. Yalnız kalmıştır, o boş zamanını doldurmak için seni seçmiştir.

Yarın akşam çağır 2 muhabbet sonra takıl, ondan bir tezek olmaz

ilgiye ihtiyacı var,yedekspor da cezalı oyuncu sayısı çok,yalnız kalmış olma ihtimali de yüksek.Sallama bence de bırak yazsın biraz da sen laf sok hatta alttan alta,arkadaş olarak gör falan :)

sen neyin peşindesin madem hoşuna gitmeyen düşünceleri varmış niye mesaj atmasını merak ediyorsun? kadınlar öyle akşam çağırayım takılıp atayım kafasındaki erkekleri bilir ve iplemez.

Gol olmaz, boşuna uğraşma.

bence, anlasa bile hep kapı açıldıktan sonra geçtiği için oradan ona şartlanmış ve daha önce muhtemelen kafasını falan çarptığı için cama ona göre doğru olan kapının açılmasını beklemek.

köpek uzmanı değilim tabii.

Biz insanlar bile bazen iyi temizlenmiş bir camı cam yok gibi algılayabiliyoruz, köpekler loş ışıkta aydınlığa göre daha iyi görüyorlar.

Gece görüşleri de oldukça iyi, net aydınlıkta mükemmel değil diye hatırlıyorum. Ortalama bir renk körü insan gibi görüyorlar, renkler çok net ve keskin değil.

Orada cam olup olmadığını anlamaması görme yetkinliği açısından çok normal aslında.

Ama buradaki durum şartlanmışlık ve öğrenilmişlik, o köpek çok akıllı bir köpek ve bir kapının açılınca oradan geçilebileceğini öğrenmiş.

Yavru bir köpek olsa ya da kedi cama kafa atma riskiyle oradan geçmeye çalışırdı bence.

Prensipli köpek.

Görmek değil alışmak.

Pawlovun kopegi misali

tam tersi olması lazım.
kiralar ya düşüyor ya da stabil.
ev baktığın yerde ekstra bir durum gerçekleşmiş olabilir mi?
metro gelmiştir vs...

ankara cankaya'da yukselikte oldukca kiralar... ev sahipleri de yasal artislarini istiyorlar ayrica

Depremin etkisi olabilir. Sıfır ve yeni evlerin fiyatları baya arttı.

Suriyeliler gidince.

Ogrenci cougunluklu bir semtse bence dusmez. Tek tasayan ogrenci arkadaslarim yanlarina ev arkadasi aldi artan zamlarla. Bi sekilde o kirayı odemeye bakiyolar. Ev sahipleri de dusurmuyo kiraları.

Deprem artirdi fiyatlari net.
Deprem oncesi ve sonrasi ev baktim cunku. Ev sahipleri buyuk firsatcilik yapmis. Buna bi dur diyen yasa da yok demek ki. Emlakcilar da ayni seyi soyluyor. Kiytirik 35 senelik evler bile depreme dayanikli yazisiyla ilana cikiyor artik ordan pay bic. Dedigin gibi rahat 500 tl oynuyor. Cok sinirliyim cok

İstanbul'Da şu an kiralar baya düşük. Her şeyin fiyatı en az %20 artmasına rağmen istanbul genelinde kiralar ortalam sadece %0,79 artmış son 1 yılda, 4 yıllıkta ise %10 küsür fark oluşmuş. Ev sahibi olmak aşırı saçma bir hale geldi. Yani kiraların münferit şeyler dışında (deprem riski olan bölgeler gibi) düşme ihtimali şu anda yüzde sıfır.

Kaynak: www.sahibinden.com

Ben direk ne diyosun birader, ne demek acele et acele et demek der, geri evime çıkar buraya getir derdim

Adam başkasını sormuş sen milletin postasını almaya çalışmışsın. Öyle bir anlatmışsın ki bir şey anlamadım. Anladığım gibiyse haksızsın

@freedonia kardeşimin postası. zaten adam vermeyecek değildi. sorun başkasının postasını vermek değil yani.

Aynı şey çok başıma geldi. Aynı soruları ben de kendime defalarca sordum; insanlar neden böyle? Sonra coğrafyadan kaynaklı olduğu yanıtına vardım. Coğrafya kaderdir(bu lafı behzat ç. dizisinden çok daha evvel duymuştum), ve biz maalesef bir orta doğu ülkesinde yaşıyoruz. Medeniyet yok, nezaket yok, çoğunluk kavga potansiyeli taşıyor. Ondan sonra bu gibi olaylar başıma gelmesin diye ben de nezaketimi kıstım. Ve nezaketimi kısınca bu gibi şeyler olmamaya başladı cidden. Zira bazı insanlar nezaketi, hoşgörüyü haketmiyor. Ama ayırt edemiyorsun işte kim nezaketi hakediyor kim haketmiyor diye. O yüzden böyle canının sıkılmasını istemiyorsan kurunun yanında yaşı da yakacaksın. Allahın postacısı desek kibirli damgası yiyecez, ama hayır nihayetinde o da bir insan diyerek insan yerine koyup nezaket gösterincede böyle salak bir cümleyle canımızı sıkabiliyor. Valla bu gibi durumlar beni hümanistlikten baya uzaklaştırdı. Bazı insaları yakıp sabun yapacaksın.

Abi dal gitsin ya bu kadar kafa patlatmaya degmez;) gozun kesiyorsa tabim

Orman kanunu switchim doğuştan var böyle durumlar için neyse ki.
Anında mod değiştirip tinerinden bir yudum alıp falcatayi çeken apaciye geçiş yapabiliyorum. Bu tarz insanlarla gecinebilmenin bir olanağı yok çünkü. Ne yazik ki ülkemizde kibarlik ve nezaket zayıflık olarak algılanıyor.
Normal modum kibarlık ve zariflik uzerinedir ama böyle bir tiple iletişim kurmaya kalkınca donuveriyorum anında balat kerkenezine.

Daha evvelsi hafta şöyle bir şey geçti başımdan, harem'e gitmek için eminönü'den arabalı vapura bindim, bir bardak çay alayim dedim.
Büfeye gittim;
-merhaba kolay gelsin :).
-..
-merhaba kolay gelsin.
-.. (yüzüme bakıyor ifadesiz)
-çay ver ordan.

Bozuldu kızardı. E ne gerek var kardeşim buna hizmet sektöründesin enerjini yüksek tut biraz. Kac takla attin belkide belediyenin bufesinde çalışmak için az saygın olsun işine.

bende de ortası yok. yani ya mal gibi bir şey demiyorum. ya da ben de psikopata bağlıyorum. o an adama ya da adam gibi gibi konuş deyip tansiyonu yükseltcektim ya da öyle kalacaktım. birkaç kere kavgaya kadar götürdüm işi ama bu da abartı. yani sonuçta "acele et" diyen birine saldırmış olduğum için ben suçlu oluyordum. o yüzden aynı kabalıkla sözle karşılık vermem lazım.

başka bir foto çıkıyor.

Garip bir şekilde benim duyurumda, üstteki duyurunun fotoğrafı gözüktü. Şimdi güncelledim.

smoking cushing (ilki saçma oldu)

alttaki cushing galiba.

Subklinik cushing yazıyor.

alttaki cushing

bu doktorlar neden boyle ya

ozellikle mi boyle yaziyorlar, yoksa yazmayi mi beceremiyorlar?

smoking cushing's syndrome

Kendi haline bırakın. Belki öyle mutludur, rahattır. Yok eğer değişim istiyorsa, zorla güzellik olmaz. Hazır olduğu zaman adım atacaktır zaten.

öyle birini bizzat tanıdım. bir zaman sonra fırlamanın teki olup çıktı. kendi haline bırakmak lazım.

Bu hali kendine zarar vermiyorsa yani baskalari tarafindan istismar edilmiyorsa veya sorun teskil edicek boyutta antisosyal degilse nasil rahat hissediyosa oyle davransin.

bi spor faaliyetine katılsa hem sosyal çevresi gelişir hem kendi yeteneği olduğu alanı bulur, özgüveni gelişir. yüzme/basket vs sanat alanına da yönelebilir.

Çaresi yurtdışı. Üniversite öğrencisiyse erasmusa gönderin.

21 yas pek cok "farkindalik" icin erken bi yas.

İcinden gelmiyosa dunyanin obur ucunada gitse, odasinda 4 duvar arasinda da olsa pek bi sey degismez.

Bi de su seceneklerde olabiliyo;

-Size karsi, evde sessizsakindir ama disarida arkadas ortaminda daha giriskendir

-Ortam, insan seciyodur, anlatacak cok seyi vardir ama gozlemliyodur vs.vs.

24, 25 yasina kadar yolu var bunlari anlamaniz icin. Bence degisecekdir.

Spora yönlendirin, özgüveni yerine gelir.

aykut enişte.

Bu filmi üzerine para verseler izlemem

ben de para vermem de işte ücretsiz online bulursam izleyeceğiz :)

fena film değil cem gelinoğlu'nun mizahını seviyorum.

eryaman gibi bir yerde musteriniz eksik olur. ama o civarda kaliteli bi et lokantasi is yapabilir. veya acilmamis bi yere bim 101 acmak da mantikli

ben o tarafta oturuyorum. ve güzel bir ev yemekleri, esnaf lokantası tarzı yapan yer olsa süper olur.

@onkiloversemtamamım bim ve a101 açamaz çünkü ikiside kurumsal firma.

Yeme içme üzerine odaklanmişsiniz :) .

Eryaman'da ne dükkanı açılırsa müşterisi eksik olmaz.

Daha işini iyi yapıp kapanan bir yer görmedim ben, 15 yıldır Eryaman'da oturuyorum.

Ama dandik iş yapanların hepsi üç beş ayda gümledi gitti.

ot gözde geçici süre kızarıklık yapar ama göz kısıklığı diye bir şey duymadım.

yüzlerinin tipik bir görünümü olur. tabi uzun süre kullanımda. gözler şişik ve yüz yaşlanmış gibi oluyor

Kokaini bilemem.ama bir yakınım ot içince gözleri baya kısıklaşıyor.resmen çinli gibi oluyor, bazen aramızda dalgası bile oluyor.

@astrid +1

Aynısını yazacaktım.

Bir süre sonra o an etkisinde olsa da olmasa da yüzü horowitz'in dediği gibi olur. Gözler şişer ve kısıklaşır.

yaşları söylemeyi unutmuşsun

Yaşlar:
Kizlar yani b ve c:25
Erkek yani a:28

1 tane örnekten komple bir insanın ne yaptığını ne düşündüğünü anlamamızı mı bekliyorsunuz gerçekten?

A belki herkese aynı üslupla yaklaşıyordur, bir erkeğe de benzer mesajlar atıyor olabilir. Veya tamamen sizin düşündüğünüz gibi koşar adımlarla yürüyordur C'ye. Belki B gerçekten öyle düşünmüyordur, olayı bildiği halde problem etmiyordur ama ortamlarda da size öyle söylemiştir. Her şey, hepsi olabilir. Bu insanları tanımadan, genel tavırlarını, üsluplarını, karakterlerini bilmeden burada anca işkembeden sallamış oluruz.

Sevgilisi olmayan kiz erkegin yakın bir arkadaşı ise dalgasına falan demiş olabilir ama aralarındaki şey sevgilisinin arkadaşı sıfatından ibaret ise net erkek iş atmış kız böyle yapınca off kezban iste savunmasına sığınmış.

Sen haklısın

Ben de senin gibi düşünüyorum.

Tanımadan bilemeyizki. Yani sağlıklı cevaplar alamazsın bence bu konuda.

(yakın yaşta erkeğim) ben derim gayet de. benzer sözler etmişliğim çok oldu... ama ben kadınlara "zarf" atmayan biriyim, bunu da çevremdeki herkes bilir.

A kesinlikle C'ye iş atmış. Tipik bir *mcı erkek hareketi.
C aşırı adamlık göstererek bunu B'ye anlatmış helal olsun herkes yapamaz bunu.
B erkek arkadaşının arsız bir *mcı olduğunu kabullenmek istemediği için kendini kandırıyor ama zaman gösterecektir ona da.

zarf attığını düşünmüyorum. ben de arkadaşlarıma böyle diyorum, hiç de kezbanlaşmıyorlar.

A geyigine yazmis, C tam bir kezbanmis. B durumu hic kafasina takmasin.

@ceann deas +1

Zaten asiri samimi olsalar, kiz bunu sorun etmezdi.
A hem yilisik hem de sucu kiza atmis.

Olmam

Eğer kadinsan ki belirtmemişsin neden sevgili olasın ki. Adam trans sana bir şey hissedecek mı anca dostça bir sevgi olur.
Ama eğer erkeksen ol gitsin bı zaman takilirsiniz ya o seni bırakır ya sen onu.

Bu arada olmazdim.

Bulunduğu mahalleden transit geçiş bile yapmam ne sevgilisi!

Homofobi mıknatısı bir başlık açmışsın kardeş, sayende mallara eklenecek hesaplar bir bir düşüyor.

Valla başıma gelmedi, gelirse o zaman düşünürüm. Boş boş yorumlamak kolay.

olmam. homofobiyle alakası yok, olmam.

mehmed resad +1

Olmam, bunun da homofobiyle uzaktan yakından alakası yok.

@kirmizipilot kalem, trans birey trans kadın da olabilir trans erkek de olabilir, trans bir eşcinsel de olabilir, trans bir hetero da olabilir.

olurum, duygularım değişmez. hoşlanmışım bir kere olduğu gibi, neden değişsin, ben öğrenmeden önce de aynıydı. sadece ne kadar sıkıntılı zamanlar geçirdiğini-böyle bir toplumda her daim geçireceğini düşünüp onun derdini kendi derdim edinirdim, yanında olduğumu ve onun hakkında düşünce ve duygularımın değişmediğini ona söyler/hissettirmeye çalışırdım.

transfobikler dökülüyor pıt pıt diye. Ben olurdum sonuçta birbirine karşı güçlü şeyler hissediyorsan cinsiyetlerin bir önemi yok. Yaşasın gender fluid bireyler!

olurdum.

Arada güzel iletişim varsa, cinsel yaşamda da sıkıntı yoksa olurum tabi ki neden olmayayım. Bunu da sosyal sorumluluk projesi gibi değil, onu sevdiğim ve ona ihtiyaç duyduğum için yapardım.

Olurum

Olmam

lan olmak istemeyince niye hemen fobik olunuyor ben anlamadım.

ben heteroseksüel erkeğim, diyelim ki en yakın arkadaşım da heteroseksüel erkek.

ama en yakın arkadaşımla sevgili olur muyum? olmam. homofobik olmadığım gibi, homoseksüel de değilim çünkü.

en yakın arkadaşım homoseksüel olsaydı da arkadaşımdan uzaklaşmazdım. yine aynı şekilde görüşürdüm. arkadaşım "ben homoseksüelim" dediği zaman "hööyyt defol git la ibne bi daha da karşıma çıkma" dersem o zaman homofobik olurum. homoseksüel arkadaşımla sevgili olmayınca homofobik mi olmuş oluyorum?

aynı şekilde transseksüel birinden kaçmam, arkadaş olabilirim, sohbet edebilirim, ama sevgili olmam. tercih etmiyorum diye niye fobik oluyorum ki?

siz "fobi" nedir onu biliyor musunuz?

Kesinlikle ve kesinlikle olmam. Cunku kadinlardan hoslaniyorum translardan degil.

Cinsel tercihlerimiz yuzunden bilmemnefobik oluyorsak yandik. Karsi cinsiyle sevgili falan olmayi tercih etmeyen gayler de heterofobik oluyor bu mantikla. Guzel kafaymis.

Cinsel tercihler konusunda ozgurluk savunuyoruz, ama soz konusu hetero olunca isler degisiyor nedense. Samimiyetsizlik ve tutarsizlik diz boyu SJW komununde.

Trans partner istemeyen biri zartfobik zurtfobik falan olmuyor. Bu net bir gercek.

Nasil ki bir homoseksuel birey toplumun standart kabul ettigi cinsel yonelim normuna uymak zorunda degilim diyip tercih ettigi sekilde yoneliyor ve bu ozgurluge sahip olmasini da destekliyor isek hetero birey de konvansiyonel cinsel yonelimin disina cikmamakta ozgurdur ve ozgur olmalidir. Sirf bu yuzden yaftalanamamalidir. Aksini savunmak icin ya gerizekali olunmali ya da art niyetli ve samimiyetsiz.

Bu aptallikta bu hizda ilerlenirse bir 10 yila toplumda hetero oldugumuzu gizlemek zorunda falan kalacagiz.

kadın icin transla sevgili olma durumu translar bildigim kadarıyla genelde penis sahibi oldugundan dolayı daha kolay ama erkek ile transta seks olayı yurumez

değişir ve sevgili olmam, evlenmem. bu kadar basit, kimse kendini kandırmasın.

Asla! Bikac defa erkek olup da kadin gorunumune burunenlerle tanistim. O zamana kadar ayrimci degildim ama konusurken bi fikir ayricaligina dusseniz ustunuze yuruyolar, durum boyle olunca fikrim degisti. Bu tur insanlarla birak sevgili olmayi arkadas bile olmam.

Hoşlanıyoruz birbirimizden ve iyi anlaşıyoruz. Çocuk sahibi olamayacak olmak düşündürür sadece, onun dışında etkilemez. Ki seviyorsam o da önemli değil.

Ben olurdum. Bence her şey transfobi değil yhaa diyenlerin soruda kaçırdığı önemli bir nokta var. Random bir trans bireyle sevgili olur musunuz sorusu değil. Hoşlandığınız, çekici bulduğunuz birinin trans olduğunu öğrenince duygularınız değişir mi sorusu. Yani zaten karşı tarafı çekici bulmuşsunuz bu bilgiyi öğrenmeden önce.

"Translar genelde penis sahibi oluyorlar" cevabından sonra cevapları okumayı bıraktım. Kadınların trans birey olamayaciğı varsayılmış galiba# yani geçis sadece erkekten kadına olabilir. Cinsiyet değistirme ameliyatını da gercekleştirdiyse karşınızda tamamen bir kadın bedenine sahip biri vardır, unutmayın. Hem kadın ruhuna hem bedenine. Bu durumda erkekle sevgili oluyor değilsiniz. Bu yüzden olmayanların, neden sevgili olmadığını diymak isterim. Bir de aşağıya penisin nasıl vajinaya dönüştüğünü anlatan bir animasyon video koyuyorum. Amme hizmeti.

vimeo.com

Cevap: Olurum.

ben bu konuyu çok düşündüm kendi adıma, erkekten kadın olan translarla gerek ayaküstü geyik, gerekse oturup ciddili muhabbetim de oldu. bu tür "sıradan" ilişkilerde karşımdaki bir kadın diye düşünüyorum ama aşık olur muyum bilemiyorum. kesin konuşmamak lazım bu tür düşüncelerde zira başına gelir işin içinden çıkamazsın. yukarılarda biri demiş, başıma gelirse düşünürüm diye, en temiz cevap o bence.

Olmam.

olmam

Hayir hicbir noktayi kacirmis degilim, trans oldugunu "ogrendikten sonra" fikrim degisir. Bu da en dogal hakkim.
Bu, bu senrayoda insanlarin %99.9'unda olacak olan sey. Fikri degismeyecek cok cok az insan vardir. Benim icin farketmez diyenlerin de cogunlugu dahil.
Humanizm akimi insan dogasini degistirmiyor, sadece soylemleri degistiriyor.

Adamın mekanında içki içirme ruhsatı olacak, ve kendisi bundan kâr etmeyecek. Hiç duymadım, eğer varsa böyle yerler bunun adı tek kelimeyle enayiliktir.

çatalca yolu üzerinde 3-4 tane böyle yer var, koca koca afişler yazmışlar alkolunu kendin getir mangal bizden tarzında.

Kadıköy'de görmüştüm, "içki sizden meze bizden" diye aratırsanız çıkması lazım mekanların.

eskiden vardı beyoğlunda öyle bir yer. 6-7 sene öncesinden bahsediyorum. mezeleri ordan almak zorundaydınız ve 2 kaşık mezeye 20 tl falan istemişti taa o zaman. e tek meze de alamazsın zaten. bu zamanın kaç parasına geliyor bilmiyorum ama rakılı mekana gitmekten daha ucuza gelmiyordu.

Beşiktaş'ta bir Meyhane'de -evet mekanın adı bu- kendi içkini getir günü var. Haftada bir gün ama hangi gün olduğunu bilmiyorum.

böyle yerler var, bu sene bodrum'da gördüm, muhtemelen istanbul'da da vardır.

ama aklıma takılan bir husus var. sonuçta içkinizi götürüp adamın mekanında içeceksiniz ve johnny'nin dediği gibi bir mekanda alkol kullanılabilmesi için o mekanın içki ruhsatının olması lazım.

peki günümüzde kendi rakısını kendi yapan onca adam varken, bandrollü olmayan ev yapımı bir rakıyla gitsek, herhangi bir denetimde mekanın başı derde girmez mi? mekanında bandrolsüz yapma içki içilirken yakalanan sahibi "vallah kendi getirdi abey" dese de buna kim inanır? getirilen rakının illa kapalı şişeyle getirilmesi zorunluluğu falan mı var acaba? tecrübeli olanlar cevap verebilir mi?

kadıköy hayalperest

Arkadaşlar kendi sorumu kendim cevaplıyorum ama şöyle ki:
Evet böyle mekanlar var. Benim bizzat gittiğim kadıköyde aşiyan var. Beyoğlunda da duyuruyu yaptığım akşam gittiğim zeze var. İkisinin de hizmetinden çok memnun kaldım. Sadece bandrollü içki götürmeniz şartı var.

Bu arada unutmuşum rakıyı tekel fiyatına açan meyhaneler de var asırlık gibi.

soccercenter.net
zor

(git: imagesvc.meredithcorp.io

olmaz diye bir şey yok

Sakil oneyil ile sevgilisi olabilir. 100kg vardir arada.

Seviyorlarsa gitsinler konuşsunlar

Bir çift tanımıştım bu şekilde. Sonra akıbetleri ne oldu bilmiyorum.

hiç görmedim. 45 kiloyum 145 kilo adama sıcak gözle bakacağımı sanmıyorum.

Link atanlar liseli sen onlara bakma. Gayet de olur.
Sadece uzun olanın öpüşürken biraz eğilmesi gerekiyor.

erkek 110 - kadin 45 kilo ikilisini taniyorum evliler ve gayet mutlular.

cinselli sex zor olur sanki. tanıdığım, bildiğim yok.

tanidigim var 30 senedir evliler.
adamda $$ var ise 200 kilo da fark olur, sikinti cikmaz.

daha fazlası bile olur. 180 kilo ile evleneni gördüm. gerçi düğüne kadar adam 150'ye falan indirdi kendini ama evlilik kararı verdiklerinde 180'di sonuçta. kadının kilosunu bilmiyorum ama incecik biri 50 civarı falandır o da belki daha az.

Ben de tanıyorum da kadınların içinde kalıyor bu tarz meseleler, 20 sene boyunca bizim şişko yerine sportif biriyle evlensem nasıl olurdu diye iç geçiriyorlar.

ağır bakımı yakın mı, lastiklerinin durumu ne? mesela 90 binlikte ikisi de yapılmış değişmiş ise onu alırım, yapılmamışsa bi eski modele bakarım.

Dizel araçta düşük km tercih etmenizde fayda var hele de otomatik vitesse

Aynı modelse kilometre, çünkü garanticiyim biraz, fazladan x özelliği olacağına başıma bi iş açmasın diye düşünüyorum genelde.

Aldığın km + kullanacağın yıl * 15000 < satmayı düşündüğün yıldaki aracın yaşı * 15000 denklemini hangisi sağlıyorsa o.
Yani az kullanırım diyosan yaşı küçük ama yüksek kmdeki araç combosu.
Çok km yaparım diyosan daha yaşlı ama düşük kmdeki araç

2

Kimin, nasıl kullandığına bakarım.
Geçen sene araba alacaktım, yüksek model, düşük km bir araç buldum. Satan kişi kadındı. Arabaya bindik, her yerinden ses geliyordu neredeyse. Ablamız maşallah bütün çukurlara girip bonus toplar gibi araba kullanıyordu.

Ondan vazgeçince başka bir araç buldum. Daha eski model ve km onun 5 katı. Fakat abimiz çok temiz kullanmış, usta bir şoför. Fiyatı da daha ucuzdu ve onu aldım.

aracına göre değişir. benzinli dizel olması büyük etkendir. 90 bin olan dizelse donanımı en fullu olsa dahi düşünürüm benzinli olsa düşünmem.

Sadece bu iki kritere dayanarak seçim yapılmaz. Arada kasa değiştirdiyse ne yapacaksın mesela? Eğer kasa ve özellikler tamamen aynıysa kilomettresi düşük olanı seçerim.

Garanti devam ediyor mu önemli.

2

5 yıldır dizel otomatik araç kullanıyorum, tercihim 1.

90.000 benim iki senede yaptığım kilometre, aralarında 3 aylık (yazın daha çok kullanıyorum) kullanım farkı varken niye 1 sene eski model alayım.

en önemlisi aslında bakımlı olmasıdır. sonra km gelir (ama bu yakın tarihler arasında geçerli arasında 3-4 yıl oynayan gibi. yani 2015 kasa 30.000 km araç 2018 120.000 km'den evladır. ama 1992 kasa 2000 km araç 2018 300.000 km'den evla değildir ve araç ortalama 10 yaşına geçmeyecek)

aracı görmek lazım bakımlarına bakmak lazım hepsi düzenli ve temiz ise modeline bağlı citroen c3 ise yeni olan bmw ise eski olan gibi. kasa farkı var mı? bu da etken.

volvo s80, birilerini ezseniz de sağ kalırsınız.

Ford Focus

Bütçe meselesi bir yana, öğrenene kadar ucuz bir şey kullan, maksat sağa sola çarparsan falan masrafın az olsun.

Daha önce hiç araba kullanmamış birine ilk tavsiyem kesinlikle otomatik vitesle başlamaması olur. Çok çabuk ve kontrolsüz hızlanan bir araca amatör birini koymak felakete davetiye çıkarmak oluyor, fren yerine gaza basan milyonlar var bu ülkede.

Başlangıçta clio veya corsa mantıklı. Mesela corsa çevre görüş anlamında baya iyi. Yani gerek park ederken gerek trafikte ilerlerken kullanmak kolay. Fiesta'da ise biraz daha zor. Hele önceki kasa fiestalarda arka cam çok ufak.

Ayrıca arkadaşların dediklerine katılıyorum. İlk araç pahalı ve atak olmamalı.

toyota yarisle başla ez sonra preminyuma geçersin.

audi a3

ikinci el otomatik polo

bütçe sınırı yoksa Volvo xc90 ile başlamanı öneririm.

ufak kazalarda servise gitme derdinden kurtulursun. büyük kaza yaparsan sana bişey olmaz, maddi hasarla yırtarsın.

Kendinden geçmekle alakası yok. Konduramıyor insan, hemen suçlamak istemiyor.

Muhtemelen yanlışlıkla birisi geçerken dokunuyor sanıyorlar. Sürekli aynı kişinin yaptığının farkında değiller. Otobüsde ben görmüştüm bikere böyle bi eleman. Napıyon sen diye gidince sanane diyip inmişti. Tacize uğrayanlar farketmediği sürece zor

Bence birazda korktukları için sessiz kalıyorlar.

aynen biz kadınlar öyle boş ve alışveriş düşkünü yaratıklarız ki, bi şeyler alırken kendimizdne geçiyoruz, elalem götümüze ellese de hissettmiyoruz.

genelde orta yaşlı kadınları seçmiş tacizci.onlar ise toplumda bu durumda karşı karşıya kalmaktan korktuklarından zira bu beni taciz etti demek zor onlara göre sesini çıkarmamışlardır.

genç biri olsa idi mutlaka napıyorsun sen diyip tepki gösterir orada o kişi yakalanırdı direkt zaten.

Beyti olabilir mi? Nohut yok onda ama.

bence yüksük çorbası o

nohutlu mantı olabilir mi?

(git: www.sabah.com.tr)

Siron mu ziron mu bisi var nohutlu degil sanirim

nohutlu tirit?

Çok teşekkür ederim cevaplar için arkadaşlar ama bunlarin hiçbiri değil. Dedigim gibi benim yedigim yogurtsuzdu ve firinda tepside yapılmıştı.

Avunya mantısı olabilir mi? Büyük ihtimalle o. Kıyma, yufka ve nohut. İstege bağlı yoğurtlu veya yoğurtsuz servis ediliyor.

keko pilaki?

takma kafana. seni öldürmeyen şey güçlendirir. sevgiliye odaklan.

Aynen var. Ben de geçenlerde bu tükürme mevzusu hakkında bir şeyler duydum. Hatta tüküren bizzat anlattı bana. İnsanlıkla alakalı bir mevzu. Ben bu dünyanın amk harbiden, dışarıdan bakılınca adam zannedilen birçok insan aslında yavşağın önde gideni.

Ne alaka? Neden kıza dokundun diye sana gıcık olsun ki? Ters bir hareket/laf/bakış yoksa dünya benim etrafımda dönüyor sendromu

Gereksiz bir kuruntu bana göre. Kafede akşama kadar kaç çift geliyor kimbilir, her çifti böyle özel düşünüp kafasına takmaz

Adamin eski sevgilisi mi kiz? Sana niye uyuz olsun?

Sonra gel de Starbucksı sevme işte. Siz hepiniz ciddi misiniz ya? Bu kadar yaygın mı tükürme olayı?

Ay sil bu duyuru sil!!!! Of, alaaam. Kaş gibi kıl ne ya resmen öğürdüm, of. Ya silin duyuruyu, kahve de mi içemeyeceğiz?!?! (._.) Her ihtimal var dostum.

Baldo

jasmine

Baldo

Baldo al. Migros baldo mavi paketli olanlat guzel. Reis de guzel. Baldoyu yasminle karistirip da pisirebilirsin. Guzrl oluyor.

Migros baldo +1

Çöpe atmayın kuşlara verin. Migros baldo +1 yasemin sevmiyorum şahsen. Herkes sevmeyebilir onu

basmati bence bize gore bir pirinc degil, tr usulu tereyagli pilav baldo ile yapilir kardes.

Ben besintas ve duru nun baldosunu seviyorum. Migros u denemedim ama yasmini sevmedim.

basmatiden sonra direkt orta sınıfa geçmek ağır olmuş, jasmine e geç iyice alıştıktan sonra baldo denenebilir o da belki.

osmancık güzeldir yaa, tereyağı ile güzel gider. bizimkiler hep ondan alıyor özellikle de organik vs bulurlarsa.

yasemin pirinci aromalıdır, basmati pirinci ilk defa şimdi öğrendim, cahilliğime verin. yasemin pirinci ile olan pilav bence daha güzel osmancık'tan, ama herkese hitap etmiyor işte, mesela benim annem sevmez ve pilav için kullanmaz, hatta eve bile sokmuyor. teyzem ise bayılır ve çok da güzel yapar pilavını.

Baldo varken niye macera arıyorsun ki?

Migros baldo +1

bim baldo

Bizim köydeki bahçede bir ıhlamur var, artık ıhlamur mevsiminde altında olamıyorum ama kokusu aklımdadır hep.

Altında oturması en keyiflisi ise söğüt. Hafif rüzgar da varsa çok güzel oluyor dalları izlemesi.

Kavakların rüzgarda çıkardığı sesi dinlemeyi de çok severim.

Görsel olarak ise sarıçam ve manolya.

Salkım söğüt

Dünya çapında sekoya
Türkiyede ise toros sediri

Koku olarak ıhlamur
Altında oturmak ve yaslanmak için meşe/ çınar
Ama budanmış olmayacak böyle özgürce kolları her yana uzanmış sarılmış olacak.

salkım söğüt +1
www.ruyadagormeknedir.com

Salkım söğüt +1

Sedir

Limon çamı

www.izle7.com

tinyurl.com

Ben prof değilim, ama kendi çapimda bir şeyler yapıyorum, faydasını da gördüm. Yumurta, tavuk eti ya da kırmizı et, tereyağı, zeytinyağı, yulaf ezmesi, kuruyemiş, muz, süt, sebze. Bunları her gün tüketiyorum. Sabah kahvaltısı mesela, tereyağına 3 adet yumurta kırıp üzerine kaşar rendeleyerek, 1 ekmekle beraber gömüyorum.

Kalorisi yüksek bir karışım söyleyeyim, her gün yaparım bunu; 1 bardak süt, 1 çay bardağı yulaf, 1 adet muz, 10 adet fındık, bir tatlı kaşığı bal. bunları mikserde çekip dik kafaya.

Bu işin hem maliyeti yüksek, hem de çok bulaşık çıkıyor:) 3 ana öğün, 3 ara öğün olduğu için, bulaşık eksik olmuyor mutfakta, yıka yıka bitmiyor.

ana öğünlerde sürekli aynı şeyi mi yiyorsun? dışardayken yemeği ne yapıyorsun? yanına mı alıyorsun? ara öğünler alınır belki de ana öğünler sıkıntı. :/

Normal ev yemeği yiyorum. Ama etli olmasına dikkat ediyorum. Kırmızı et ya da tavuk eti. Dışarıda iskender yiyebilirsin mesela, yanına zeytinyağlı salata, gayet ideal bir ana öğün.

Sen önce kalori hesabını yap, ondan sonra diyetkolik programını indir, orada her şeyin kaç kalori olduğu yazıyor, oraya bakarak günü tamamla.

Bu işi yaşam stili haline getiremezsin zaten. Ne paran yeter, ne de zamanın. Mesleğin bu olacak ancak, öteki türlü hikaye. Fazla kasma yani, günlük kalori ihtiyacını karşıla, yap sporunu bitti gitti.

Genellikle tavuk pilav yiyorum (2 öğün)

Kahvaltıda da lor peynirli menemen (4-5 yumurta)

Önce spor, sonra kahvaltı yapılır. Böylece spor esnasında kaybedilen kalori tekrar vücuda kazandırılır.

amac kilo vermekse once spor yapabilirsin. yag yakimin cok hizlanir.

amac kaslanmaksa, bence acken biraz zor. verimli calisabilmek icin 2-3 saat once iyi bir kahvalti yapmis olmak gerekiyor :)

Dogma buyume Ankaraliyim, hic boyle bir seyle karsilasmadim.

ohoo sokaklara falan sıçıyoruz biz medeniyet gelmedi bize.
ciddili cevap: eski komşum halı falan çırpıyordu. onun öküzlüğü başka bir şey değil. dışarı çöp atmak nedir ya?

Ben de yazın Ankara'da kayınvalide ve kayinpederden gördüm. Hatta aaa olur mu öyle şey? Diye tepki verince çöpçüler alır dediler.
Hatta eşim gelip çok normalmiş gibi camdan mı attılar dedi. Hala aklıma geldikçe tuhaf olurum:)

İlk defa şahit oldum ama birebir oldum atıyorlardı. :))
Ankara sanırım biraz da bu yüzden hakettiği değeri hala bulamadı. :/

ankaralı bi arkadaşım vardı bana aynen şunu söylemişti
-biz ankara'da işedikten sonra sifonu çekmeyiz

sanırım aynı bölgeden.

Ankaradan arkadaşım geldi, izmaritleri balkondan atmış hep (farkında değilim) komşu uyardı. Utandım bayağı bir. Bunu görünce de şaşırdım şu an.

Böyle bi şey yok.

Ankara'nın memur kenti olmasıyla alakalı biraz. Adamın tayini çıkıyor ankara'ya, topluyor ailesini gidiyor. Hayatında apartmanda kalmamışlar, lojmanda yer bulan lojmana, bulamayan kiralık bir daireye yerleşiyor. Sonra olanlar oluyor işte. Ama zamanla çevreye ayak uydurup düzeliyorlar. 90'lı yıllarda, lojmanlar yeni yapılmış, herkes köyünden çıkıp gelmiş, sitenin bahçesinde kurban kesme festivaline şahit oldum bizzat. Şimdi sitenin bahçesine girmek yasak, etrafı çevrili, ortada havuz, ışıklandırmalar falan var. İşte o bahçede koca danayı devirip kestiklerine şahit oldum çocukken, aradan 25 sene geçmiş bak.

Ankara'da her apartmanın girişindeki panoda "pencereden çöp izmarit vs atmayın" yazısı vardır. Atmayan çoktur ama atanlar da vardır. Bu da medeniyetsizliğin tercih edilecek kadar kolay bir şey olduğunu gösterir.

Ankara'lıyım.

Batıkentte sitelerde de yaşadım mahallearası apartmanlarda da... İlk defa anlattığınız gibi bir olay duydum. Ne yaşadığım yerlerde ne çevremde böyle alışkanlıkları olan yoktu

ankaralı olmak ile alakası yok adam ankaralıyım der çorumludur yapar.

ankarayla alakasi yok, tum turkiyede olan bir sey.

Öğretmense benim komşu olabilir. Allah kolaylık versin.

Otobüs durağında seri şekilde mandalina soyup kabukları yere atan görmüştüm. :(

bunu düşünebilmen bile iyi bişey. lütfen çiftleştirip yavrularını "hediye" etme olayına girişme.

kedi bakimi zor bir hayvan degil ve hayati kesinlikle guzellestiriyor. mamasi, suyu, kumu gibi ilgilenmesi gereken ekstra bir iki ev isi daha cikiyor elbet ve tatile giderken ilgilenecek birisi olmasi gerekiyor ama eve kattigi neseye kiyasla bana cok yuk gibi gelmiyor bunlar. kedisiz dusunemiyorum evimi.

Kedi bakımı çok zor bir hayvan değil ama almadan önce iyice ölçüp tartin. Sonuçta bir canlının sorumluluğunu alacaksanız; en az 10 15 yıl yaşayacak. Sıkılıp bir hafta sonra başkasına vermek isteyeceksiniz bu işe girismeyin.

Her kedinin karakteri farklı; yetişkin kedi bakim açısından kolay olsa da yeni bir şey öğretmek açısından zorlanabilirsiniz. Benim kedim 40 günlükken evimize gelmişti; herkes 'kedi mobilya tırmalar, engel olamazsin, kabloları kemirir' der mesela. Bizimki bebekliginden itibaren alıştığı için asla böyle huyları yok, hatta daha bir biblonun yerinden oynadigini bilmem. Yetişkin bir kedide boyle bir şey varsa alıştırmakta güçlük cekebilirsiniz. Onun dışında dönem dönem çok tüy döküyor; buna hazırlıklı olmakta yarar var. Ben genel olarak temizlik takıntılı denilebilecek bir insan olduğum için en çok bunda zorlanıyorum. Senenin iki ayı her gün iki kere ev süpürmek, haftada bir temizlikçi gelse de sürekli tekrar tekrar temizlik yapmak birazcık yorabiliyor. Geri kalan zaman dilimlerinde o kadar tüy olmuyor. Bunun için düzenli tarama, kaliteli bir mama ve kurutma makinesi şart ama. Tuvaletini günlük temizler, mama/ su kaplarıni günlük yikar, kaliteli mamalar yedirirseniz her yerde dolanan şehir efsanesi 'kedili ev kokar'in da önüne geçmiş olursunuz. Kokanlar kediler değil, hijyen yoksunu sahipleridir zira. Kısacası günlük temizlik rutininize ve onun sağlığı için gerekli olan şeylere özen göstermeniz gerekecek.

Bunlar dışında sevgisi, gözünü size dikip oyun oynamak istemesi, sıcaklığı, moraliniz bozukken hir hır yanınıza gelip yatması, kışın battaneye altında dibinizden ayrılmamasi gibi hiçbir şeye değişmeyeceğiniz şeyler de bonus olarak hayatınıza geliyor. Karar sizin o yüzden. Ben bugün olsa bugün yine hiç düşünmeden alırdım kendi kedimi.

Fraise+1 yetiskin kediye yeni bir seyler ogretmek rahatsiz edici davranisi degistirmek zor olabilir. 1 gece bile gelmezsen eve sabahinda kusmus bi kedi bulabilirsin. Bazilari cok oyuncu cok hareketli olur. Seninle oyun oynamak ister onunla ilgilenebilicek misin? Aksam yorgun geldin diyelim eve bi yarim saatini onla oynamaya ayirir misin? Temizlik konusunda ozenli olman lazim. Tuvaletinin kaplarının duzenli temizlenmesi lazim. Asisi var, hastalığı var. Iyi bir veteriner bulmak lazim. Hayatindaki sorumluluklar articak yani.
En onemlisi de gerçekten sıkılırsam baskasina veririm nolucak filan gibi bi dusunce varsa kafanda ki nolur olmasin hic o cana eziyet etme.

@hindistan anlatamadım galiba alayım da sıkılırsam veririm kafasında olsam düşünmeden alır geçerim çünkü evde bir kedi olacak olma düşüncesi zaten çok güzel. Beni düşündüren o hayvana iyi bi sahip olabilecek miyim evim küçük ayda 6 gün eve gelemiyorum çocuk sık sık 36 saat yalnız kalacak mesela. Bunlar olunca verdiğim sevgi ilgi yeter mi bilmiyorum

Bu da yine kedi karakteri ile ilgili bir şey. Bizim kedi gündüzleri evde hep yalnız, akşamları gelip 20 dakika oynasak ona yetiyor. Kalan zamanda hep bizimle aynı ortamda kalmak istiyor ama. Bunun dışında 2-3 gün evde tek kalması da sorun olmuyor. Fakat dediğim gibi küçüklüğünden beri bu düzende olduğu için alışkın. Genelde çoğu kedi de yalnızlık ile ilgili sorun çıkarmaz, köpekler gibi değillerdir. Tabii yine de sürekli sürekli çok uzun süre yalnız bırakmamak gerekiyor.

Arkadaşımın kedisi 2 gün yalnız kalsa tepki için evin altını üstüne getiriyor. Bunlari en iyisi arkadaşınız bilir, sonuçta iki yıldır onun evindeymiş. Kendisine sorun, ona göre ölçüp tartın.

Kedinin karakterine gore degisen bir sey o. Tek gece kalamayan da var 2 3 gun gelmesen umursamayan var. Ama mesela arkadasim 2 gun yalniz bıraktığı kedisini eve donunce mama kabini devrilmis buldu. Oynarken devirmis gittiginde eve ac bulmus minigi. Hem duygusal olarak yalniz kalinca mutsuz olabilir bazilari da dedigim gibi hic umursamaz. Hem de yalniz kalinca minik ev kazalari gecirebiliyolar. Bi de kediler ev degistirdiginde farkli davranislar sergileyebiliyor onceki evlerine gore. Yine de tabii ki arkadasinizla konusup bilgi alin.

Bu kedi meselesi düşündürücü. Ben de istiyorum fakat, arkadaşım geçenlerde bir yavru kedi sahiplendi. Evet son derece sevimli falan ama, başta arkadaşımın kıyafetleri olmak üzere, perdeler, koltuklar, yastıklar, aklına ne geliyorsa delik deşik etti. Ortada bir şey bırakmıyor, ona rağmen hayvan dağıtacak bir şey buluyor. Geçen evin fotoğrafını yolladı, savaş alanı gibi. Velhasıl yavru kedi sevimli ama fazla yaramaz. Sizin sahipleneceginiz kedinin 2 yaşında olması bu açıdan bir avantaj aslında. Ayrıca kedi bir nevi terapi gibi bir şey oluyor. Kucağına oturduğu zaman bütün stresini alıp götürüyor. Yavru kedi sevimliliğini tadamayacaksınız o ayrı, ama dediğim gibi sevimli oldukları kadar yaramaz oluyorlar yavrular.