Ne zaman bir üzüntü yaşasam, sabun köpüğü gibi ve fındık kabuğunu doldurmayacak şeylere veririm kendimi. Ya da çalışırım. Başka türlü kafayı dağıtmam zor olur. Dışarıdan öyle görünmem de bunun hakkında hiç bir şey yapmadığım ve yerimde oturmak istediğim veya üzülmediğim anlamına gelmez. Sadece gün içinde sürekli bunu düşünürsem deliririm, çünkü bildiğin üzere tahammül sınırlarını çoktan aştık. Kaç sene önce "Kelimenin bittiği yerdeyiz" diyordum, o noktayı göremiyorum bile artık. Gerçekten olaylar olduğunda bir süre kelime kullanamaz hale geldim, insanlar nasıl yazıyor böyle duygu ve düşüncelerini anlayamıyorum. Benim oturup soğumayı beklemem gerekiyor. Beynim uyuştu, her olayda sanki beynim daha da genişliyor, yerine sığmıyor. Delirmemem gerek, akıl sağlığımı korumam gerek. Bu yüzden tam da bugün ve ara ara meme gibi konularda laflamaya ihtiyacım var. Bugün "A be kaynana" eşliğinde göbek de atabilirim, kilometrelerce yol yürüyebilirim; eğer toplu bir tepki gösterilmeyecekse ve bugün ilgili konu için bir şey yapamayacaksam gün içinde. Bu konu ile ilgili ancak genel greve gidersek rahatlayabilirim. Sinirimi sahibinden çıkaramıyorum, üzüntüm yapıcı değil. Başka türlü içime taş gibi oturacak çünkü, deliririm; kaçışı yok. Üzüldüğümde, kendi başıma gelse dahi, başımı tutup öne eğerek yas tutamıyorum. Başka şeylere veriyorum kendimi. Hatta en çok saçmaladığım zamanlar, en neşeli olabileceğim zamanlar oluyor. Bu, sinirli ve üzgün olmadığım anlamına gelmez.
Burada öyle olduğunu iddia etmiyorum ama belki bir iki kişi kafayı dağıtmaya çalışıyordur. İnsanların eşikleri farklı. Dün gece yatmadan önce 157'yi düşündüm ve anlayamadım. Kızılderililer sayı sayarken "bir, iki, üç, çok" diye sayarlarmış. Ya da uzay ile dünyayı karşılaştırdığını o sonsuzluk insanı hissiz hale getiriyor, insan algılayamıyor sonsuzun ne olduğunu. Lotodan çıkan 10
milyon ile 100 milyonun arasında hiç fark olmaması gibi, 157 o kadar büyük ki kafamda canlandıramıyorum bile. Bir aileyi düşünüyorum, iki aileyi düşünüyorum; yok, devamını hayal edemiyorum. İnsanların da kafasında canlandıramadığı ve hayal bile edemediği hissedememesi ve algılayamaması normal. Belli bir miktar çokluk ile hiçlik arasında fark göremiyorum. İnsanların farklı eşikleri olduğundan belki bu da öyle bir etki yapmıştır.
Dün gece 12'ye kadar kah işte, kah dışarıdaydım. Hiçbir şeyden haberim olmadı. Duyurudan da olayın vehametini anlayamadım. Sonra bir "Ne olmuş ya"dan sonra öğrendim olayları. Dolayısıyla olay olduktan sonra çok zaman geçmesine rağmen ancak öğrenebildim. Belki de senin duyurun sonucu da öğrenenler olmuştur.
0