Risk! Kumar olur. Kendi patentini yada faydali modelini almadan kalkisma boyle bi cengaverlige. Bi analist bul dosyani tasarimini hazirlat sonra onun patentini al oyle git.

Patent firması size bir döküman listesi versin. Hangi dökümanlar, hangi şemalar, hangi diyagramlar ve bunların hangi formatta olacağına dair bilginiz olsun. Bununla bir ar-ge yahut mühendislik firmasına gidin, projenin pratiğe geçirilmesi için onlar daha donanımlı olurlar. Bu noktada sektörde çalışan birilerinden de fikir alınması çok faydalı olur.

Proje biraz daha şekillenince bu firma size uygun formatlarda dökümanları hazırlasınlar. Yalnız patent ofisi ile de irtibatlı olun, çünkü gönderdiğiniz çoğu şey için revizyon isterler. O dökümanların defalarca yazılması gerekebilir.

Direkt ilgili bir firmaya giderseniz ne olacağını kimse bilemez. Hiç takmayabilirler de, gel bize bunu yap da diyebilirler. Bana kalırsa en kötü ihtimalle aferin deyip gönderirler. Çünkü ülkedeki tüccar profili belli, hazır şeylere para yatırırlar genelde. Kimse size al para bize bundan yap demez, sanmıyorum. Ama elinizde hazır ürününüz olursa ilgilenirler.

Bu nedenle patent başvurunuzu yapın. Elinizde patentiniz olduktan sonra ilgili firmalara bunu pazarlamaya çalışmak daha akıllıca olur. Hele bir de prototip üretirseniz çok daha iyi olur.

Ama böyle bir imkanınız olmazsa, direkt sektörden bir firma ile görüşmeniz gerekirse orta kademedeki teknik personellerle değil mümkün olan en üst kademe kimselerle görüşmeye çalışın. Bu şekilde çalınma riskini azaltırsınız.

Patent tr de yok
faydalı model alabilirsin.
Onu da firmaya görürsen niyet zaten bozuksa eğer büker yine de faydalı modeli delerler.
Güvene bağlı bu işler.

@kahve kokusu patent yok derken ? Türkiye patent sitesinde verildiği yazıyor açabilir misin biraz

sakın firma öncüleri kimselere gitme elinden alırlar kendileri yaparlar hiç umurlarında bile olmaz fikrin senin tarafından geliştirilmiş olması.
johan a katılıyorum tüccar profili belli bu ülkede.
kendimin bulduğu bir iş fikrinden para kazanmak için araştırmalarım sonucu çok farklı ürünler ile toplamda 2 milyon civarı tübitaktan destek almış bir abiyle tanıştım.1 saat civarı oturup konuştuk ama benim kişisel problemlerimden ötürü ilerleyen günlerde müsait olamadım ve işi askıya aldım sonra abiyle irtibatımız kesildi.
nacizane tavsiyem kendin bir şekilde işin mekanik ve elektronik kısmını öğren.olmuyorsa bu işlemi güvenebildiğin küçük bir kaç işletmeye paylaştırır.yani onlardan hizmet satın almış ol.
patent almak yetmiyor bence el oğlu gidiyor aynısını yine yapıyor senin ulaşamadığın pazara hakim oluyor sonra herkes yapıyor.
iş fikri önemlidir ama ülke sınırları içinde iş fikrinden ziyade şahsi fikrim pazar ve network gücün daha önemli.çünkü patent sahibinin hakları maalesef mevcut yasalarda olmasına rağmen korunamıyor.

Bu noktada dikkat edilmesi gereken rublenin değeridir, eğer ruble %17'den fazla değer kaybederse zarar yazabilirsin sonuçta, yani düz mantık hesap böyle.

edit: dolara niçin yüksek faiz versinki? istenen şey doların satılıp rubleye çevrilmesi böylece rublemeye talep olunca ruble değerlenir, mesela ülkemizde de böyledir dolar düşsün diye faiz yükseltilir, dolarlar bozdurulup faize yatırılır böylece tl değerlenir.
ülkemizde dolara mesela 2-2.5% faiz var sanırım.

az önce bi haber okudum ruble nerdeyse yarı yarıya değer kaybetti. ruslar antalya'daki evlerini satıyor diye. ekonomiden anlamam da bilgilendireyim dedim.

TL %10.5 faiz verirken %6.5 için şu son 1-2 ayda %50 değer kaybetmiş rubleye güvenilir mi?

Dolar şeklinde yatirsak ?

para birimi verilen faizden 3-4 kat daha deger kaybederken akilli isi degil. sobada falan yak o 400 bini daha faydali.

rusyaya iş yapanlar ağlayacak yakında amma velakin şimdilerde gidip orada bir iş tutturan para kazanabilir ileride, faiz değilde iş yapmakdan bahsediyorum tabii.

vatandaşlığın yoksa paran elden gidebilir. iç edeller itiraz edemzsin.

enflasyon diye bi kavram var. onu bi araştır.

dolara o kadar yuksek faiz vermez zaten. bizim turk bankalari da TL %10 (enpara filan) verirken euro/dolar %1.5 civarinda.

düz geçti. pek bir şey olmadı.

Bok gibiydi.
sevgilimden 2 kere ayrildim.
ayagimi 2 kere kirdim.
gecen sene zengindim bu sene fakirledim.
Deger verdigim bazi insanlarla geri donussuz iletisimi kopardım. Sifir umut.
vallahi 2014 bitse de gitsek.

Hani aslan burcu 2014 de cosuyodu lan!!111

maddi olarak çok sıkıntılar içinde geçti. yalnız 2013 sonunda böyle olacağını ön görüyordum. huzur konusunda pek bir rahatsızlığım olmadı ama şu para sıkıntısı hayatın her alanını zorladı. vasat bir yıldı. tek getirisi yılın ilk ayında aldığım küçük otomobil.

En büyük olay ev almamızdı, ev nedeniyle mahalle, çocuğun okulu filan değişti.Hepsi olumlu değişikliklerdi.Kalanı rutindi diye hatırlıyorum.

tatsız ve zorlayıcı.

Tam anlamıyla berbat.
2014 yılında iş değiştirdim, berbat bir işe geçtim. Uğruna iş değiştirdim sevgilim terk etti. Yeni yöneticimin ciddi sorunları var. Yüksek lisansımı bıraktım. maddi ve manevi çöküntüye girdim. Ama aralık ayı itibariyle düzelmeye başladı.

her zamanki gibi. allah beterinden korusun şeklinde.

Ilk 4-5 ayi kötü sonraki 4-5 ayi eh iste son 1-2 aydida iyi denilecek sekilde gecti. Kendi sorunlarimdan cok cevremdekilerin sorunlari beni yordu bu yil. Neyse ki yavas yavas rayina oturuyor.

2015 benim için cok onemli, umarim her sey planladigim gibi olur.

fakir, yalnız ve depresifti. bomboş geçti yani.

okul bitti. iş bulamadım, para yok. aile uzakta, arkadaş kalmadı. hiçbir şey yapacak halim ve hevesim kalmadı. yarına karnım doyar mı diye düşünerek yaşadım, yaşıyorum.

hayatımın en yoğun yıllarından biriydi. Özellikle 2013 kasımdan sonra şöyle bir 10 senelik mesele yaşadım. sonuç olarak şuanda normal bir düzene oturtabildim ama sanırım.

20 yıllık hayatımın en travmatik ve iğrenç senesiydi sanırım. kendimi en değersiz, en çirkin, en boktan, en ezik hissettiğim dönemdi. sonuna doğru birazcık toparladım. 2015'te daha da iyi olur işalla.

ama ben bu tip şeyleri yıllara bölmeyi falan sevmiyorum, yani 2014'le bi alıp veremediğim yok.

Biri sorsun diye bekliyorsum. Ilk defa bir yıl olağanüstü güzel geçti. Nerdeyse yarım asırlık ömrümün en şanslı en kazançlı en mutlu yılı oldu. Kötü seyler de oldu ama bunları hep firsata çevirdim.

sekssiz

Birkaç yıl sonra biri bana sorsa en kötü geçen yılımı, düşünmeden 2014 diyebilirim (tabi daha kötü geçmezse önümüzdeki yıllar). Genel olarak en kötü yıldı benim için. Can sıkıcıydı. Sıradan bir yıl değildi. Hemen bitse de kurtulsaktı.

Allah kitap kufur etmekle gecti, , türkiye de yaşayıp etmeme ihtimali yokki

yorucuydu ama iyi bitti.

Navigasyon cihazı yerine android tablet alıp o dediğini yapabilirsin. Daha gelişmiş bir sistem olur hatta.

Sistem vereceginize 1 gun egitim verin soforlere.
Siz navigasyonu ve egitimi verdikten sonra hala basaramiyorlarsa cidden kovun yani. Adamin isi yol bulmak zaten.

@onexey işte aradığım dahiyane fikir. bu iş olur hacı. yaparız bunu. süper.

Zamanında bi arakadaşım bu tırları izleyen bir sistem üzerine çalışıyordu.Dediğin gibi araca bi GPS takılıyor ve ne zaman nerde olduğu biliniyordu.Bu sistem sizin işinizi görür gibi sanki.

"Araç takip sistemi" yaz google'a ne şöföre ihtiyaç kalır nede bi başkasına.

@archely o iş olmaz hacı. zor iş o.

hacu fiyat olarak bilmemde turkcellin akıllı filo , araç takip gibi sistemlerine bak istersen , bu tür şeyleri yapıyolardı. en azında bakıp aracı görüp arayınca sağa git sola git sen yönverirsin

@josefen araç takip sistemleri benim istediğim hizmeti sunmuyorlar. aradım onları da.

@magoria turkcelle en başta görüştüm zati. navigasyon hizmetleri yok. sadece takip çok zor.

şoforlerde akıllı telefon varsa yandex navigasyon kurun telefonlarına. ücretsiz de zaten.

adresi de mail yada whatsapptan atın. kopyalayıp adres bölümüne yapıştırsınlar. hem trafik durumunu da anlık gösteriyor, trafiğe göre de anlık rota çıkartıyor.

çok basit bir sistem. akıllı telefonları yoksa da navigasyon fiyatına bu telefonlardan var. amaç sadece yandex olacak sonuçta. uygulanabilir o yüzden.

evet tablet fikri en mantıklısı, gerekirse teamviewer gibi bir programla uzaktan bağlanılarak harita üzerinden adres tarifi açılır.

Adres yazmalarına gerek yok. Siz adres yerine koordinatlarını gönderin sayıları girsinler navigasyona veya akıllı telefonlardan haritalara.

arvento ile bi görüşün bakalım. onların çözümü olabilir.

Bu iş için en mantıklı çözüm @onexey inde dediği gibi tablet fakat 3g'li tabletlerden alman gerekir. Olabilecek en uygun 3g'li tabletlere bak derim ben.

Turkcell yada vodafone 'nun araç takip olayı vardı , bir ona bakın dilerseniz

patrona deki : "ya patron bu sistemler çok da ucuz değilmiş, boşuna masraf yapmayalım, gide gele öğrenirler hemde paramız cebimizde kalır" firmanı da düşünmüş gibi olursun, boşuna tablet sistem felan alma, çöp yatırım olur sizin orda.

android tablet+1

samasung 7 inç 3g android tablet alın toplu tanesi 350 tl.

hepsine 3g hat. hepsi kırıp telefon modunuda actırın.

hepsine igonun navigasyonunu, yandex nav, watsup yükleyin.

normalde igo kullansın. kayboldumu merkezden watsup ile kordinat atarsınız oraya yandex ve google mapsle gider.

Bunuda yönerge haline getirip 1 günlük eğitimle anlatın şöförlere.

maliyet 350tl tablet, hatları bedava bile alırsınız taahhütle. ayda 30/40 tl fatuta.

akşamları mesut süre dinliyorum rock fm'de. tarzı biraz değişiktir ama alışınca çok komik.

Cem Ceminay zaten var. Hangi radyo olduğunu unutmuştum, baktım, Radyo Viva'da imiş.

sabah nihat sirdar, aksam mesut sure dinliyorum ben de.

akşam rock fm 94.5 mesut süre, sabah radyo eksen 96.2.

Sabah akşam nihat sırdar

Sabah da akşam da Rock FM dinliyorum. Sabahları Metehan Mert Çakır idare ediyor, çok güldüğüm oluyor, akşamları da Mesut Süre var baya eğlenceli geçiyor programları :) Baya geyik dönüyor iki programda da.

Pascal kadir Siker 1. Zaten dinlenme de

sabah kadir çöpdemir - pascal

ya da nihat sırdar

al-sat yapmak her zaman çok daha mantıklı.

müşteriler bilmemeli tabiy.

Fason atolyesiniz mi var yoksa başka başka branstamisiniz ?
Istanbul mu ?

aliexpresten almaktansa imkan varsa direk çine giderek sitedeki fiyatlarin yarisina toptan ürün almaniz mümkün.
internette satiş yapan bir arkadaşim var ve ara ara çine gidip ürünleri bu şekilde aliyor.

iki işide birlikte yürütebilirsiniz sanirim tek tarafa yönelmenize gerek yok tamamen

hocam merhaba,

öncelikle konuyla alakası yok ama, solempet.com'da bir sorun mu var? sayfanın üst tarafı, tema yüklenmiş ama dokunulmamış gibi lorem ipsumlar dolu çıkıyor, örnek kıyafetler vs. ben mi yanlış sitedeyim?

Çin'den getirtme ve aliexpress konularında yazdığım bir kaç şey var,

www.dunyadonuyor.com

www.dunyadonuyor.com

bir göz atmanızda fayda olabilir diye düşünüyorum. Bunun dışında o konularla ilgili sormak istediğiniz her şey için bir mesaj yeter.

Kişisel görüşümü sorarsanız, bu işe bahsettiğiniz şekilde girmemenizin daha mantıklı olacağını düşünüyorum.

Rezil olmak istiyorsan yap-sat.
Zengin olmak istiyorsan al-sat.

Eğer çok yüksek katma değerli şeyler üretmiyorsan (mesela mikroçip gibi), alıp satmak her zaman daha karlıdır. Ancak Silent Storm'nun yazısında da bahsettiği gibi özellikle ithalatta bir çok masraf kalemini önceden hesaplayıp, satış potansiyelini de ona göre değerlendirmek gerekli.

bergin hakli.

büyük markalar ne yapiyor sanki?
gidiyorlar endonezya bilmemne, aliyorlar bir tomar. buraya gelip etiket basip iki arma yerlestirip gömüyorlar bize.

siz hizmet sektöründen ticaret sektörüne atılmak istiyorsunuz :)
"çok" daha fazla para kazanırsınız. ama uyanmamaları lazım.

@imparator fason atolyem var. Penye ust giyim imalati.

@silent storm bizim bayiler sisteme kolay girsinler diye on yuzu acik birakmak zorunda kaldik. Herkes bi garip biseylerle mesgul tema guncellendikten sonra vakit bulup eski haline getiremedik bi turlu. Tasindik falan numaralar degisti cok isi var zaten bi iki haftaya b2c de acilir.
Edit2: Solempet'te ödeme sistemleri güncellemesini yapıyormuş iyzico o yüzden açmışlar önyüzü.

Bu arada musteriler bilmesin diyenler, diyorumki ben uretsem cok cok daha pahaliya gelecek. Uretim icin gereken her turlu imkanimiz var. Ama hammaddesi tasarimi pazarlamasi kisacasi uretim ve satis maliyeti alip basini gidecek. Eksiduyuru da bir satis kanali onlarca musterim var buradan. Onlar bilmeyecek de kim bilecek? 30/1 penye kumasin kilosu 16 lira olmus kafayi yersiniz.

bugün markafonide indirim vardı jean paul gaultierlerde. 110la 200 arasında çeşitli fiyatlara inmişler..

cuma gunu singapura gidiyorum. istersen duty freeden azıcık bir komisyon karşılığında getirebilirim.

Dore diye Bir Sitede Çok Ucuz Müthiş Parfümler Var.La Rive Marka Genelde.Tavsiyemdir

indirim sitelerini takip edin. markafoni zırt pırt bu markayı indirime sokar mesela.

Boyle alisverisler icin yakinda kokten cozum geliyor.

ne gibi?

yok o benım arkadaştı, hani italya'da okuyan..

yok açılamadı..geri döndü memleketine..

çok iyi ya resmen dizi kültürünü minimize edip duyuruya monte etmişizz :):)

Suyu bilmem ama elektriği çok hızlı bir şekilde keserler.1 ay geriden de olsa ödeyin.

eğer istanbul'da isen elektriği ödemeye çalış. hemen kesiyorlar. sonra uğraş açtırmak için.

2 ay geçince kesiliyor elektrik, doğalgazı sallamazlar, adsl telefon kesilmez 3 fatura gelince kesilir.suyu hiç bilmiyorum

yer : izmir

bizim buralarda da en hızlı doğalgazı kesiyolar. bölge bölge farklılaşabiliyor o kurumların çalışma hızı

denizli'de elektrik faturasını ödemedin mi eve yazı bırakıyorlar 1 haftada ödeyin diye. 1 hafta sonra çat kesiyorlar.

izmirde elektrik şöyle yürüyor. faturadaki son ödeme tarihinden sonra bi 10 gün içinde borcu ödemediğinizi gördük ödemezseniz şu gün gelip kesicez diye not bırakıyolar. ki o yazıda yazan günde de kesiyorlar. elektriğiniz kesilmişse eğer, faturayı saat 4e kadar yatırdığınız taktirde elektriğiniz aynı gün açılır. 2 kere kesildi, 2sinde de yatırdığım gün içinde açtılar.(göztepe)

suyu pek kesmiyorlar galba. 3 aydan fazla ödenmemişti mesela eve gittiğimde suyu bulmuştum.

telefon adsl de 3 ay sınırı var diye biliyorum.

ben de 4 aya yakın bi süre fatura ödememiştim. hepsini ödedikten sonra aynı gün evi her şeyiyle kullanabiliyordum. geldiğin gün sabahtan ödersen, akşam da rahat edersin sanırım.

sürekli evde birileri duruyorsa görevlli geldiğinde "abi öğrenciyiz" ayağına kesilmesini önleyebilirsiniz (cezayı önleyemessiniz) ancak elektrik konusuna geilnce eskişehirde bizimkini zırt pırt kesiyorlardı fatura ödemediğimiz için bizde gidip mühürü kırıp kendimiz açıyorduk ceza falanda ödemedik mühürü kırdık diye.

bir gün
one day
ein tag
.
.

bir gün, bir gün.

ben de biliyorum.

ulaşmaz.ptt de itina ile kaybolur o mektup

en geç çarşamba öğlen ulaşmış olması lazım. ulaşmadıysa tekrar yazmanız gerekebilir.

ben istanbul avrupa yakası içinde seyahati 10 gün süreni görmüştüm. fazla güvenmeyiniz.

Yılbaşında Anadolu Yakası'ndan elcegizimle postaya verdigim kartpostal, Mecidiyeköy'e 22-yazıyla yirmi iki- gün sonra ulaşmıştı.

google aramalarında ilk sayfada çıktığı için buraya not düşeyim. 2016 şubat ayı itibariyle mecidiyeköy'den postaneye(posta kutusu falan değil) verilen mektup Beşiktaş'a 15 günde gitmiştir.
Gönderilen adresle postane arası yürüyerek 35 dakika sürmektedir.

sizi oylayan yazarlardan biri uçmuş olabilir?

birisi enrty'lerinizi ya toplu olarak okuyup oylamış ya da çok kötü butonu mafyası mağdurusunuz.

eger seri eksi oy veren ibneye rast gelmisseniz iciniz rahat olsun. eksi oy verdigi kadar kendi karmasi da negatif yonde etkileniyormus.

yok, zaman ötesinde değişmiş o kadar entry yok ama bilemedim şimdi,

en beğenilen entrylerde de değişen 2-3 tane var

Bir dişi olarak 2 yıldır ütü kullanmıyorum. Çoook kötü duran bir şey varsa ancak. Ama giyince açılıyo onlar :p. Gerçi bir erkek için ütüsüz gömlek hoş olmaz. Yani genelde kullanılmasa olur düzgünce çırparak asarsanız. Bazı eteklerim var mesela özellikle kırışık giyiyorum öyle hoş duruyo.

iş yerinde garip gözle bakabilirler. kuralları esneten çalışana iyi gözle bakılmaz genellikle. ancak sosyal hayatta çok da garipseneceğini zanetmiyorum. ha ben hiçbir yerde garipsemem o ayrı. :)

4 seneden beri avrupaya bu utandiginiz elbiseleri ihrac ettimigimi (kendi i$im olarak soyluyorum) biliyormuydunuz ?

bu arada kirisik elbise-- imalat ismi kra$ olarak gecmektedir.

giymekte gec kaldiniz bile diyebilirim.

artık yavaş yavaş kalkıyor ütüye verilen önem de sanırsam. gittikçe dağınıklaşıyoruz. evdeyken dışarı çıkacak olursam, annem o ne kırış kırış onunla çıkma bir yere ütüleyim diyor ama yurttayken gayet bir sene boyunca ütüsüz yaşayabiliyorum=) öğrenci milleti garipsemiyor, rahatlıkla söyleyebilirim=)

gittigin ortama göre degisir be ya. ben garipsemem sahsen ütü kullanmam pek ama garipseyenler cıkar elbet.

iş yerinde, özellikle müşteri karşısına çıkıyorsanız olmaz ama normalde kırışık giyinen insana olumsuz yaklaşmam. ben de ütü kullanmıyorum. ama ütü kullanmayanların ütü gerektirmeyen şeyler giymesi daha mantıklı. ben de öyle yaptığım için kırışık şeylerle gezmiyorum.

olaya kırışıklık değil de hijyen gözüyle bakanlar da var. ben onlara dahil değilim allaha şükür.

Yillardir utu kullanmam, hic de eksikligini hissetmedim, giydikten 2 saat sonra utuleniyor zaten kendiliginden. Ha kumas pantolon-gomlek diyorsan baska.

kumas pantolon icin utu olmazsa olmaz benim icin mesela. belki de ayda yilda giydigim icin gerektiginden fazla ozeniyor olabilirim; ama pantolonda o cizgi olmazsa olmazdir be.

cuba bar derim

(bkz: babyon)

istanbulda damsız bir şekilde düzgün bir yere girmek cidden zor iş. girişe parayı vericeksin. en güzeli bu. ya da asmalı'da; badehane'ye, kv'ye filan takılıcaksın.

illa sevgili olmasına gerek yok. "hadi kız/olm dışarı çıkalım" diyebilecek kimseniz yok mu beraber takılacak?

edit: düşündüm de, kızlar için zaten "damsız" olma durumu yok. :)

1500küsürlerden olmaktan daha kötüdür herhalde..

5080(ki bu benim çaylaklık sıram) ne kadar kötüyse 10bin küsürler o de o kadar kötüdür benim için. çaylaklık çaylaklıktır. her durumda beklenecek aylar hatta yıllar vardır. (ama içimdeki umut ışığı bambaşka) :))

44000. olmaktan iyidir.

belirli bir ilerleme hizi yok bir de. elemanin biri grafigini cizmis her gunku caylaklik sirasinin. boyle daglar, tepeler gibiydi.

- tek başınıza eve çıkabilirsiniz.
- annenizi karşınıza alıp neden yahu diye sorabilirsiniz..

aile dogu kültüründen, yoksulluktan gelliyorsa normaldir.yapilcak pek birsey yoktur.

Nasıl durdurabileceğini bilmiyorum ama sakın kendini bir odaya kapatıp, bütün ilişkini kesmeyi deneme. İlgilenmediğini hissettiklerinde anneler daha saldırgan oluyor.
Anneyi durdurmak için konuşmayı da deneyebilirsin, yeterince ikna edici olursan iki hafta kadar huzurlu zaman geçirebilirsin.

konuşsun dursunlar, sallama. çünkü sen ne kadar taviz verirsen ver, onların istekleri bitmez. onları hiç sallamayan adam alır yürür, kendimi sevdiriyim, sözlerinden çıkmayım diyen yerinde sayar. 100 doğru yapsa, ilk yanlışında eleştirilecek de yine bu uyum sağlamaya çalışandır.sallama, sallamadığını da hissettir.
ahlaki meselelerde filan ailenin dinlenilmesi taraftarıyım, onun dışında dinlememek lazım.

@paulista karşına al konuş. ama kendini büyük biri hissettirerek konuş. onların da istekleri olduğunu unutma. isteklerini tamamen anlamaya çalış. ama yeterince konus. 2 saat , 3 saat , 4 saat. utanılacak birşey yok. dünyada sadece tek bir ailede olmaz böyle şeyler. ama bazı şeyleri de bir evlat olarak alttan almaya çalış. tıpkı sevgili gibi düşün. öyle ya da böyle siz birbirinize muhtaçsınız. en azından sevgi olarak.

doğru anne haklısın bu yaptıklarımın hiç birini yapmamam lazım diyip sağ gösterip sol vurabilirsin,durum yaratma durumu..etkili olur denemelisin..
herşeye haklısın deyip haksızlığını gözüne ancak böyle sokulabiliyor.

eve çık yahu, ekipmana yetiyosa ona da yeter heralde varlığın..

beyler öss sözel de dershaneye gitmeden sadece 2 yanlış çıkardım onu da eleştirdi.kadın makine gibi durmadan sallıyor.inanın 3 sene kendime hiç kıyafet almıyım, ama birgün gidip bir tişört alıyım beni yerin dibine sokar.

ruhsal olarak sorunlu bir insan.iyi niyetli ama çekilemez durumda.bazen gerçekten ölse de kurtulsam deme noktasına geliyorum.

galiba en mantıklısı bir an önce kendimi ayrı bir mekana taşımak.ama bu hayat şartları işte.

arkadaşlar ne diyorsunuz? Direkt "ayrı eve çık" tavsiyesi biraz acımasız olmuyor mu? Empati yapın. Hatta daha da dramatikleştireyim, "anne ve babanız hayattayken değerini bilip çokça vakit geçirmeye çalışın, onları kaybettiğiniz zaman bu günlerinize yanarsınız" diyeyim. Çok zayıf belki ama... neyse...

Ebeveynlerle aranızda bir nesil farkı ve bu nesil farkının getirdiği görüş ayrılıklarını hoşgörmek, yeni nesil olarak sizin göreviniz. Kaçmaya çalışmak yerine hoşgöreceksiniz. Eleştiriyorlar, dırdır ediyorlar, bunları görmezden gelmek, şayet kendi bildiğinizin doğruluğundan eminseniz, onların söylediğini kafaya takmayayarak bildiğinizi yapmaya devam etmek sizin göreviniz. Anne bu, dırdır eder, kapris yapar, ilgi ister, yaşı ilerledikçe daha da artar hatta bunlar. Sizin bebekliğinizde ve çocukluğunuzda yaptığınız gerizekalılıklara nasıl sabırla tahammül ettilerse sizin de göreviniz onlarla olan ilişinizi dengede tutmak.

Psikikolojik sorunları var gibi görünüyor annenin. Bir uzmana göstermekte yarar var.

yok kardeş kedi değil bu gitmiyor kadın gitmez. :)

yaş kaç? annenizin değil, sizin

insan bi kere dünyaya geliyor, anne bile olsa her dakikanı zehir eden biri hiç çekilmez. çıkabiliyorsan ayrı eve çık, bu bir kişilik örüntüsü kolay değişen birşey değil, kaçabiliyorsan kaç.
bir arkadaşım var biraz şişmanca. Annesi ile babası da şişman ve kısa boylu insanlar. Annesinin onu bilmemnerdeki iskandinav turistlere benzemiyor diye eleştirdiğine tanık oldum, doktor bu arada kendisi.
Bence annene senden nasıl biri olmanı beklediğini sor, sonra da ondan aldığın genlerle bu beklentilerin neden gerçekçi olmadığını anlat.

Malzemelerimiz:

Onun bagirislarinin kulaginiza gelemeyicegi kadar uzaktlikta ayri bir ev.

Boyle sapkin bir girisimde bulunuldugu icin annenin arsa varan bagirislarini bir donem daha sineye cekebilmek.

Gerekli olculerde mayistirici maddeler.

Gulmeyi bilen ve gulumseyince baska bir guzel olan normAl kiz-erkek arkadas.

Playstation 3

Ergonomik bir yatak.

Duzgun beslenme.

Bi de tirnaklarini yeme.

ya bi şey sorucam menopoz ihtimali yok mu? bu dönemde bir kadın insanüstü derecede dırdırcı, mızmız, ağlamaklı, sinirli vs. olabiliyor. öyle bir durum varsa yapmanız gereken doktora götürmek, bazı hormon testleri yapılıyor sanırım ve duruma göre dengeleyici ilaçlarla rahat atlatması sağlanabiliyor.

ha eğer sağlık durumu olmadığından eminseniz şöyle sölicem, aileniz sizi yetişkin olarak görmüyor.

gökhan özen- bize aşk lazım -- resimler hayaller
serdar ortaç - iki gözüm

edit : www.muzikparti.com

Gökhan Tepe Vur
Atiye Deniz Salla

Geçen gün ofise gelip mp3'lerini indirtti bi hatun, oradan biliyorum :)

radyo dinleyin hep son dönemdeki pop şarkıları çalıyor.

tek bir "an"i buyun hayatin boyunca yasarsan o "an"a hapsolmus olursun, o yuzden hayati tek bir "an"a indirgemek dayanilmaz bir iskence olur, hayat farkli anlarin birlesmesiyle guzeldir asil.. Herkes tabi ki her zaman tatilde olmak ister, eglenmek ister veya en zevkli an olarak kabul edilebilir olan orgazm belki de cevap olarak bicilmis kaftandir bu soruya, ama hayatin boyunca ayni seyi yapmak veya hissetmek insanin dogasina aykiri zaten, ruhun bogulur. kisaca hayat guzeldir :p

orgazm

insan sıkılmaz mı yahu?

(bkz: esnemek sıçmak boşalmak)

bir nevi :
(bkz: orgazmdan daha zevkli anlar )

şu an..

18 temmuz 14:00 - 17:30 arası geçti gitti

şimdi her dakika içim kanıyor :(

anket mi var? hani seçenekler? bizim bilgilerimiz size ne fayda sağlıycak? orgazm cevabı geldikten sonra hayatınızda ne gibi değişiklikler olacak?

@bykush: sadece öğrenmek istiyor olamaz mı arkadaş? "ekşi duyuru'ya takılan tiplerin hayatlarında hiç bitmesini istemedikleri an" bir bilgidir neticede. x tipindeki adamın y tv'de klibi yayınlnanan "dürüp dürüp o ye" şeklindeki şarkısının adının ne olduğundan daha değersiz bir bilgi de değildir kanımca.

uyku psikolojisiyle bakarsak bu uykudur. ancak oyle bir an olmamalı kimse için.

sadece en yukarda bulunan, ben, dün, bugün, 2008 kutucuklarının oldugu yerde şukela butonuna basarak rastgele bir başlık getiriyor en güzel entry'si ile braber. senin dediginden yok malesef.

ara butonuna yazarın ismini yazarsın,

ıvır zıvırdan güzelinden olsun'u işaretlersin.

yani, sadece yazara göre yapabilirsin onu.

hayvan ara'da "şey" kısmına istediğin başlığı yazıp "güzelinden olsun" kutucuğunu işaretlersen olur. mesela "yaran entry'ler" deyip aratınca 3242 entry geliyorken; "yaran entry'ler" deyip "güzelinden olsun" seçeneğini de işaretleyince 256 entry geliyor.

#16560596


sözlükten mı aklınıza geldi :)

starbucksta var, ancak eger votkaya katmayı dusunuyorsanız cok iyi olmuyor. fındık votayı fındık likoruyle yapıyorlar.

kadıköyde tek büfe var bi tane, moda caddesinin hemen başında. o tek büfeden aşağıya doğru yürürken maksimum 50 metre ileride sol tarafta bir ekmek fırını var, o fırından hemen önceki ya da 2 önceki dükkanda 10 liraya kahveye konulan fındık şuruplarından satılıyor. tadı da gayet güzel. biraz eksantrik bi dükkan, beyaz renkli bi görünümü var. böyle yabancı çikolatalar, yabancı marka içecekler, şuruplar falan satıyor.

anadolu yakası'nda nerde var bilmiyorum ama Mısır Çarşısı'nın hemen yan tarafında, Kurukahveci Mehmet Efendinin olduğu sokakta bol bol, çeşit çeşit şurup bulabilirsiniz. bir litrelik şişelerin fiyatları 10-15 lira. Yerli de var yabancı da.

hayatımda hiç donut görmedim ama filmlerde izleye izleye aklımda yer etti. ilk gördüğüm yerde tadına bakıcam. bu soruna cevap olabilir mi acaba?

aynen belki de 10yıl sonra o bizim için bi zorunluluk gibi gelecek bugün bir kahve içmek gibi 10yıl önce kim kahveye bu kadar önem verirdi. 10yıl sonra bugün beğenmediğimiz donut u afiyetle yiyecez atıyorum tekine 5 lira verecez yerli markalara dandik diyecez ama zevkler beyinsel değil midir nasıl oluyo da oluyo canlar?

ben afrikada su olarak allahın yagmur suyunu içen bi millet gordum ve burda coca colanın reklami ve ürünleri vardi adamlar cola icio ama su için işlenmemiş, arıtırılmamısın allahın suyunu ıcıolar siz ne diosunuz a dostlr ama bnm tahmının reklamların urun pazarlama strajesi fln filan

e bu olayda da beyin disi bisey yok ki. goruyorsun, beynin de buna gore tepki veriyor. yoksa kurukahveci mehmet efendide karamel macchiato vardi da biz mi icmedik... ki nerde kaldi yerli donut.

bizim millet özentidir.

özentilik diyecem ama bu kadar saf olunamaz gibime geliyo benim daha derin birşey olmalı(inşallah öyledir)

kapitalizmi lokalleştirdiğin için böyle hissediyorsun.halbu ki adamlar sermayenin global dolaşımı üstüne kuruyorlar herşeyi.kolayı türklerin bulması işin ahlaki ve yozlaştırıcı tarafını etkilemez.

@dairofo, bravo; öyle derin ve muhteşem tesbiti ömrü hayatımda görmedim.
@poseidon; bütün mcdonalds'larda var aşağı yukarı, başarısız biraz ama olsun...
öncelikle şöyle söyleyeyim; tüketim alışkanlıkları ekonomiyle direk ilintili. örneğin göçebe toplumların hepsinde bir çeşit kuru et olması mesela. dünyanın ekonomisi de kapitalizm ile direk entegre olunca, hızlı yaşam tarzına uygun hızlı, bol enerjili ve lezzetli besinler kültüre hakim oluyor.
türk kahvesinin yapılma ve içilme süresi ile amerikan kahvesinin süresi aynı mı? türk kahvesi uzun uzadıya bir keyif içeceği; kahvenin amerikan kültüründeki yeri ise uyanma ve enerji alma aracı.
ağız tadımıza müdahele edecek bir teknoloji henüz yaratılmadı, sadece ürün tercihlerimizi manipule edebilirler şimdilik...

(bkz: pierre bourdieu) (bkz: distinctions)

#9249349

çok ayrıntılı anlatamıycam ama şöyle düşünün.
sabah kalktığınız anda etrafınızdaki eşyalardan başlıyarak, gazeteler, tv programları, yoldaki insanların giyim şekilleri , yemek anlayışı(lahmacundan- pizzaya fast food'a)
çalışma ortamınız bilinçli veya bilinçsiz şekilde özentilik ile çevrelenmiş durumda
bunun için baya araştırmanız gerekir. bilinçaltı mesaj yani psikolojık yöntem ile heryerımızdeler.

normaldır bir kahveye 7 lira verilmesi çünkü ordan gelıyor özendiriyor, özenıyorsun.
eğer özendirdikleri olay namaz olsaydı, şuanda herkes namaz kılardı.

dusun ki adamin teki kahve icmeye bayiliyor. adamin evde espresso makinesi yok ya da ugrasacak zamani yok hepsini gectim adam evde degil. ne yapsin bu adam, bi duble espressoyu cok mu gordunuz ?

ciddi misin sen?

kapitalizmden önce küreselleşmin bi getirisi bu. nasıl türkiyede kahve yetişmiyo ama türk kahvesi denen bi olay varsa bu da basit bi küreslleşme örneği. aynı şekilde starbucks ta öyle ama adamlar üretimden tut da pazarlama kadar sistemli şekilde dayatabiliyorlar mallarını. artık ürünler sadece gemilerle değil medya aracılığıyla geliyor önüne seçmekte sana kalıyor. andre gunder frank abimizin bağımlılık teoririsi biraz açıklıyo aslında bu durumu. olayı sadece filmde gördüm özendim o ozaman almayım mantığına indirgemek basite kaçar. herhangi bir ürüne isteyen istediği parayı verebilir bunda kimsenin diyebileceği birşey yok. daha doğrusu özentilik vs açısından 0.25 kuruşluk nescafe 3 bir aradayla 7 liralık starbucks arasında kapitalizmin işleyişi arasında hiçbir fark yok bence. o zaman büyük türk içiçeği ayran ve hoşaf suyumuz harici hiç birşey mantıklı gelmiyor.

burda tarif ettiğin olayın kapitalizmle alakası yok.

en.wikipedia.org

tr.wikipedia.org

bunun adı kültürel emperyalizmdir.

en.wikipedia.org

tr.wikipedia.org

en.wikipedia.org
tr.wikipedia.org
öncelikler terimleri ve tanımları doğru öğrenelim. oturtalım. tartışmayı sonra yaparız.

(bkz: manufacturing consent)
(bkz: antonio gramsci )

tombekiye göre sole bir zararı olduğunu duymustum közcüden diğerlerinin tütünleri sekerli olduğu için içne çektiğin zaman duman ciğerlerine yapışıyor ondan cok cekme demıstı.

"Recep Akdur ANKA'ya yaptığı açıklamada, son yıllarda kullanımı artan nargilenin, sanıldığı gibi sigaradan daha az zararlı olmadığını belirtti “Her şeyden önce nargile içimi sırasında ciğerlere sigaraya göre çok daha fazla tütün dumanı çekiliyor Nargileden bir nefes çekmek bir adet sigara içmeye bedel Yani bir içimde 40 nefes çeken kişi 40 adet sigara dumanına eşit miktarda bir dumanı ciğerlerine çekmiş oluyor” diyen Akdur, bir nargile içiminin ortalama 100 çekim olduğunu anımsattı Akdur, “Bu nedenle nargile içimi sırasında sigaraya göre çok yüksek ve tehlikeli miktarda karbondioksit, karbonmonoksit, nikotin, katran arsenik, nikel, kobalt, krom ve kurşun solunmuş olur Daha açık bir anlatımla, nargile içimi sırasında sigaraya göre hem kanser yapıcı maddelerden hem de karbondioksit ve karbon monoksit ile çok daha fazla solunur” dedi"

bu yazının bir benzerini bi gazetede okumustum isveçli bilim adamları yapmışları yine araştırmalarını*

9 yıldır nargile içiyorum, evimde nargilem var ve bir dönem her ne kadar sık içmiş olsam da hiç bir zaman bağımlısı ya da tiryakisi olmadım. (ayda en fazla 1 veya 2 defa yakıyorum) Benim için nargile'yi sigaradan ayıran en büyük etmen budur. sigara kullanmayan bir insan olduğumu da belirteyim.
tütün şekerli lafı ise sallamaların en büyüğüdür. "kardeşim o şeker buharlaşıyor mu?" diye sorulsaymış keşke. Tömbeki veya aromalı arasında zarar açısından hiç bir fark olmadığını düşünmekle beraber tömbekide kömürün doğrudan tütünle temas etmesi bakımından ekstra bir zarar getiriyor olabilir.

bir arkadasimin abisi KBB uzmanligi yaparken tez konusu olarak nargile ve sigaranın zararlarının karşılaştırılması konusunu seçmiş ve bi takim kimyasal - medikal ölçümlerle, içilne tam bir nargilenin sigaradan(ama kaç tane kaç paket bilmiyorum) daha az zararlı oldugunu ispatlamış içinde daha az kimyasal madde bulunması sebebiyle

@tehanu kalpten gitti galiba

nargileyi herkes aynı hortumdan içtiği için solunum yolu hastalıklarının bulaşma ihtimali var.bu yüzden sigaraya göre zararlı.evinizde varsa için,nargile daha az katran içeriyo

saglik konusunda ciddi kurumlarin ve sitelerin arastirmalarini vereyim ben de:
pediatrics.aappublications.org
www.mayoclinic.com
www.harmreductionjournal.com
www.who.int

*kisaca sigaradan daha az zararli degil, ne kadar ictigine, kullanim surene ve cektigin miktarlara bagli

*ayni miktarda tek nefes cekiminde, sigaradan nargileye gore daha fazla zararli madde cekiyoruz ama nargile icerken de tek nefesi daha yogun aliyoruz. sudan gectigi icin daha hafif geliyor bize sadece.

Google hesabınız olması gerek.

google hesabı?

ben gayet doğal şekilde açtım google hesabı diye bir şey yok.

Google hesabı olmadan oluyor muymuş? Hımmm..

google hesabı yokken nası açtınız peki?

muavinle konuşup boş bagaj yerlerinde göndermek çok güzel türk işi kargodur, oradan da biri alırsa otogardan şukela olur tam..

muavinler o eski muavinler degil ne yazık ki. boş bagaj yeri filan dinlemiyor; iki tane extra bilet parası kesmek zorundayız diye cörlüyorlar. =(

para yedireceksin, metro firmasına git ver 20 lira falan oldu bil.

valla bizim çocuklar mezun olup dönerken dandik bi turizmle pazarlık edip halletmişlerdi.bir bilet parasına falan halledersin bence.

ankara'dan kırklareli'ne, ordan da istanbul'a öyle taşındım ben :D
sıkıştırın muavinin eline biraz para, her şey taşıyorlar.
bir de ptt'nin kargosu çok ucuzmuş dediydiler ama hiç denemedim.

ptt kargoya git. orda hayvani ücret istemezler. hatta cüzi bir ücret isterler. ayrıca trenle de yollayabilirsin tren de oldukça ucuza götürüyor kargoları.

1) bi kere o çıktıyı yırt at. kimliğin ile beraber sunexpress check-in noktasını görevliğiye sor.
- check-in'de varsa bavulunu veriyorsun,
2) oturmak istediğin yeri söylüyorsun korkuyorsan orta iste, izlemek için cam kenarı dersin.
3) olur.

1 saat önceden gir havaalanına check-ın git biletini al, uçak kapısına git (görevliye sor söyler kapıyı- bilette yazıyor.)

ucağa bın indikten sonra check-ın'e bavul verdiysen onu al. kapıdan çık izmirdesin.

o kadar bindim hala korkuyorum.


inş. fake değilsin çünkü böyle soru ilk defa görüyorum.

1-evet, yeterli
2-check-in 1'de sordugun sey
3-alabilirsin tabi (inis kalkista calistirmaman lazim ama), sirtcantani da cok buyuk degilse yanina alabilirsin

@imparatorolmayikolaymisandin
aramada istediğim cevapları bulamadım.. ondan böyle sorular sordum...
ters bişi yapıp da kalmayalım trazonda akşam akşam... acemilik zor...

@sopiro
dediğin gibi camkenarı aliyim gece de olsa baka baka giderim, heyecanım azalır...

tesekkürler ilginiz için, vakit ayırdığınız için..

"merak etme, gittigin zaan havalanının en salaga gore tasarlandıgını goreceksin" aynen öyle, bu sorularının gereksiz olduğunu göreceksin, ama şimdilik haklı bir soru tabi. benim ilk seferimde yaptığım hatayı söyliyeyim onu yapmayın yeter. bilette 2 saat önceden hava alanında olun yazar. oysa yarım saat 45 dk bile gayet yeterli bir süre. sıkıntıdan ne yapcağımı bilemeyip burger king'e 16.25 bayılmıştım, hala bir evlat acısıdır yüreğimde.. check-in'de cam kenarı isteyin, yanınızdakiyle muhabbet edin:), ilk kalkış ve inişteki ufak korkunun tadını çıkarın:) iyi yolculuklar.

ben bir de kanatların biraz arkasında cam kenarı bir koltuk alıp kanat hareketlerini izlemeyi pek severim, tavsiye de ederim...

disariya bakmak icin cam kenari alacaksan simdiden soyleyeyim birsey yokkasma illa cam kenari olsun diye. gece birsey goremezsin, gunduz de gorulmuyor gerci. bosuna heves yapip heyecanlanma.

ortadan da bilet alma. ya cam kenari ya da koridor olsun.

2- acil çıkış sıralarından almaya çalış koltuğunu, uzunsan rahat edersin, daha geniş oluyor.

aynen dediğiniz gibi tüm parayı notere yatıracaksınız iki imza ve mühür için... zamanında 140 milyon ödeyip çıkmıştım noterden...

geçmiş olsun...

valla noter kafasına göre fiyat söylüyor belki rica edersenız öğreciyim hesabı belkı indirirler fiyatı.
onun dışında pek sanmıyorum olucak bişey.

Merhaba,
Mezun olduğunuz okulun Öğrenci İşleri'ne danışın. Onlar da yapabiliyorlar. YTÜ'de öyle bir şey var ve bankaya 2TL yatırıp noterin yaptığı şeyin aynısını onlara yaptırtıyorsunuz. Noterde ise bunu 20TL'ye falan yapıyorlar. Sadece bir tanesini...
Batmak istemiyorsanız okulunuzun Öğrenci İşleri'yle görüşün. Mutlaka yapıyorlardır.
Kolay gelsin.

hayır diplomayı almış olduğunuz okulun öğrenci işlerinde cüzi bir ücret karşılığında ya da bedava istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz. hatta ben üniden mezun olurken diplomanın orjinali aldığım sırada ordaki görevli kimse sormadan söylüyodu işte şu köşede fotokopi çektirin getirin mühür vuralım vs diye. evrak başı da 2 lira alıyorlardı. o gün çoğunluğa uyduk 5 kopyada biz aldık hatta ne koyduydu 10 lira verdik diye :)

Diplomayı aldığın üniversitenin öğrenci işleri bu işlemi yapıyor olması gerekli . Birkeresinde lise diplomama ihtiyacım olmuştu ve öğrenci işleri arşivden çıkarıp hemen "aslı gibidir" yazan fotokopisini elime tutuşturmuştu. Kendi verdikleri diploma içinde aynısını yapacaklarını düşünüyorum. Ücret ödememiştim.

teşekkürler cevaplar için. lise diplomasına aslı gibidir diye okuldan ben de mühür vurdurmuştum. ama aynı işlemi üni'de öğrenci işleri yapıyor mu bilmiyordum. tavsiyeleriniz için hepinize teşekkürler bir soralım bakalım öğrenci işlerine, inşallah yapıyorlardır.

adnan menderes üni de tanesini 10 tl den yapıyorlar. aklınızda bulunsun.

bütün kamu kuruluşlarında aslı gibidir işlemi yapılır. herhangi bir tanıdığının olduğu kamu kuruluşuna gidip çaylarını içip selam verirsen bedavaya hallederler

evet üniversiteler bunu yapıyorlar ama aynı zamanda yüksek lisans başvurusu yaptığınızda bu olmaz, notere onaylatacaksınız diyen de aynı üniversiteler olabiliyor.
i.ü edebiyat fakültesine onaylattığım mezuniyet belgesini gene i.ü. adli tıp enstitüsü kabul etmemişti 2005 yılında öyle de fantastik bir durum.

noter onaylı diploma örneğini öğrenci işleri yapamaz. adı üzerinde "noter onaylı".

yapabileceğiniz tek şey, notere giderek öğrenci olduğunuzu ve fazla paranız olmadığını söyleyerek fazla nüshalar için para almamaya ikna etmek olacaktır.

yani size 5 örnek verecek ancak tek örnek parası alacak.

(bu arada noterler kafalarına göre fiyat söylemezler. her noterde her işlemin fiyatı aynıdır, sadece hesaplarken parametreleri farklı girerler. adam 3 sayfa yerine 4 sayfa yazar, biri de 2 sayfa yazar)

bir şefin koroda önemi neyse, teknik direktörün sportif başarıdaki önemi de odur. elinde farklı özellikleri olan 30 tane adam var. bunları inceleyip bir sistem oluşturmaya çalışıyorsun. kendilerini geliştirebilecekleri alanları inceleyip bulman gerekiyor.

-"ayağa oynuyoruz beyler",
-"hüseyin sen ileri kaçıyorsun, siz de topu hüseyine şişiriyorsunuz"
gibi taktikler vermek teknik direktörlük değildir tabi.

öğretmen öğrenci meselesi gibi bakabilirsiniz olaya.

peki ben size şunu sorayım, halter antrenörü ne işe yarıyor?

@selim pusat: once ben sordum :)

roosvelt bizden -burda bir sürü ülke sayıyor- bu ülkelere saldırmamamızı istedi diyor. baya bir gülünç. hindistandan doğusu ve amerika kıtası harici tüm ülkeleri saymış çünkü roosvelt

(bkz: #10598420)

"are you willing to give assurance that your armed forces will not attack
or invade the territory or possessions of the following independent
nations: finland, estonia, latvia, lithuania, sweden, norway, denmark,
the netherlands, belgium, great britain and ireland, france, portugal,
spain, switzerland, liechtenstein, luxembourg, poland, hungary, rumania,
yugoslavia, russia, bulgaria, greece, turkey, iraq, the arabias, syria,
palestine, egypt and iran."
(www.ibiblio.org)

"silahlı kuvvetlerinizin aşağıdaki bağımsız ülkelere saldırmayacağına, onların topraklarını ya da servetlerini gasp etmeyeceğine dair teminat verebilecek misiniz?
finlandiya, estonya, letonya, litvanya..."

(videoda anladığım kadarıyla "ya da servetlerini" kısmını hitler iki defa okuyor. ikincisinde alaycı bir tonlama ve jestle..)
[bunun da açıklaması vuranyum'dan geldi: "hitler orada unabhängig i iki defa alayli bir sekilde soyluyor, kelimenin anlami ise "bagimsiz".]

vidyonun sonunda da sunucu dayı hitler bu listenin yarısını işgal etti diyor.

Sanırsam listenin uzayıp gitmesine gülüyorlar. Özellikle ülkeri sayarken sayın Hitler'in :P alaycı bir tavrı var.

bence de bagimsiz lafi burada gulunmesine sebep olan sey.

#18270

aramaya inan.

@imparatorolmayikolaymisandin: link sozluk entry'si aciyor. git demen gerekiyor eksiduyuru sorusuna gondermek icin, (git: 18270). sanirim soruna cevap gelmemis o zamanlar.

O entryleri yeterince oylanmamistir.
Ayrica oylayan kisinin karmasinin da, o entrynin basucu eserleri sinifina gecmesinde etkili olduguna dair gözlemler mevcuttur.

2 oy gerekiyor.

uzunlukla alakası olduğunu düşünmüyorum? öyle mi?

evet, belli bir uzunlukta olması gerekiyor. 1000 karakter gibi kalmış aklımda..

yazıdaki karakter sayısı carpı oy büyük eşittir bin olmalı diye biliyorum ben.

tabi yazının da belli bir karakter alt limiti var başucu olabilmesi için.

oylanması gerekiyooo..benımde var öyle
#15728093 --- başucu olmamış

#16045349 ----- başucu olmuş

valla orduda mantik yok derler ya hani..

bir vakitler 18 ay askerlik yapan kisiler, askerdeyken sure 15 ay'a dusunce hemen terhis olmuslardi. buradan yola cikarak duz mantikla uzayacagini soyleyebiliriz ama adi ustunde "mantik" ile. varin gelin siz hesaplayin ya da tsk'ya sorun.

iyide yasayı cıkarıcak olan askeriye degil meclis. ohalde yinede hukuki bir boyutu olmalı olayın..Gerci boyle birsey soz konusu degilmis ama yinede bilmek isterim.

''oyle bisey olacağını sanmam'' demişsin sanmamaya devam et çünkü olmaz öyle bir olay.

vaktiyle 15 aya düşürülmüştü galiba tansu çiller zamanı.sonra tekrar 18 çıkarıldığında şafak 100 diyenler 190 demeye başlamıştı.
yani her şey olabilir.

senin elindeki hak budur normalde verilen haklar alınamaz vs vs ama bu memlekette bu gecerli değil.. hiçbir planın tutmaz.. birileri karar alır senin hayatının ebesi bellenir..

bu kısalma/uzama hadiseleri kanunla düzenleneceğinden; kanun koyucu, halen silah altında olanlar başlığı altında sizin durumunuzu kurala bağlayacaktır. bundan evvel kim ne derse desin yalandır, uydurmadır.
askerliğin hem bir hak ve hem de bir yükümlülük olduğunu unutmayın derim ben.

yönlendirilen başlığın üzerinde * işareti olmalı. Oraya tıkla ve yönlendirilmemiş haline git.

başlığın dibindeki minik yıldız sizi kutsasın.

sedat abi sen şeyyapmasaydın ya, hallettik biz aramızda.

(bkz: olan biten)
#16070747

bozulmuş. olur olmaz log out ediyor.

hepimize oluyore öyle. galadnikov bug var demişti ama aylar geçti onun üzerinden hala aynı. yönetimin hain planlarından biri olabilir.

ben reklam $eysinden $üphelenmeye ba$ladim ciddi ciddi :) bi yetkili aciklama yapsin, devlet buna bi$ey yapsin.
günde 5 kere en az ben offline-online döngüsündeki yerimi aliyorum. benim gibi 5bin ki$i disen, nolur gari?

reklamlaaaar.

girerken ''unutma bunları sorucam'' sana şıkkını işaretle.

Muay Thai müsabakalarına çıkıyorum ama ilk başladığım zamanlar kick box ve ingiliz boksu yapmıştım birkaç ay. Maçlardaki rakiplerin çoğu da muay thai kökenli olmayıp, kick box kökenli cross training yapan kişiler. Aikido ile bilgim de mücadele sporları camiasından bu işle uğraşmış arkadaşlarla olan konuşmalarımız aracılığıyla.

Aynen sadede gelecek olursak:

1) Aikido felsefesi çok güçlü bir spor. Kesinlikle saygı duyuyorum. Ancak hangi amaçla bu sporlara başlamayı düşünüyorsun öncelikle? Eğer kendini savunmaksa amaç, aikido da iyidir ama çok çok uzun yılar devam edersen ancak. Yoksa idmanda çalıştığın hareketleri uygulamaya kalkarsan yıldızları sayarsın. Sonuçta temas ve darbeye dayanan sporların yanında judo ve aikido gibi tutma-atmaya dayalı sporlar etkisiz kalıyor. 10 sene çalışırsan aikido'yu o zaman iş değilir.

Aikido'nun felsefesi güçlü dedik, ama kick box'da felsefe arama, çünkü yok. Zaten topu topu 30-40 yıllık bir geçmişi var. Ama daha fazla efor sarfedersin ve temas-darbe işlerini seviyorsan seni daha çok tatmin eder. Sokakta da bir nebze daha çok işine yarar.

2) 27'lik bünye elbette kaldırır, ama dediğim gibi ciddi yapacaksan kick box daha çok efor gerektirir. Muay thai'den sonra ben bile yoruluyorum bazen kick box yapan hızlı bir rakip çıkınca karşıma.

Ama body çalışıyorsan kick box işinde zorlanabilirsin, bu yaşdan sonra kafaya tekmeyi kaldırmak, hele body ile kasları iyice esneklikten uzaklaştırdıysan zor. Bol bol low kick müsabakasına çıkarsın.

3) Ankara'da olsan yardımcı olabilirdim ama İstanbul'da sadece muay thai çalışan tanıdılar var, istersen onların adresini verebilirim.

Hangi sporda karar verirsen ver, düzenli ve uzun süre çalışmanı dilerim. Şimdiden başarılar.

edit: Şimdi farkettim sakatlıktan çekiniyorum cümleni. Kick box'da burnuna dikkat ettiğin sürece başka pek birşey olmaz, bol bol bir tarafın şişer en fazla. Kaval vuruşu kullanılmadığı için çok kavallıklar da idare eder alışana kadar. Ama aikodo'da düşme olayı sıkıntılı ve tehlikeli. Ben tek ciddi sakatlığımı boyun güreşi yaparken yere düşünce yaşadım, 2 aydır yırtık bir kasla uğraşıyorum.

eğer niyetiniz sokakta vb. işinize yarayacak bir takım şeyler öğrenmekse kikboks aikido'ya tercih edilir. aikido daha bir teknikten ziyade bir felsefedir. bunun yanında 7-8 sene uzmanlaşmadan bir işe yaramaz. hatta 7-8 sene sonunda bile bir kikboksçu aikidocuyu haşat etmeye devam eder. öte yandan bir de ving çun (bkz: wing chun), (wing tzun) diye bir şey var. seri yumruklara dayalı, ekstrem hareket olmayan ve kikboksdaki gibi oranızı buranızı yaralamanız, her antrenmanda dayak yemeyeceğiniz bir spor. etkili ve önemlisi zaten çinli kadın rahipler tarafından geliştirildiği için bedensel gücünüz ikinci planda. pek çok dövüş tekniğinde olmayan "yere düşünce ne yapılması gerekir"i de öğretiyorlar. kikboksta felsefe falan yoktur. amaç pata küte dövmektir. aikido'da ise asıl olan felsefedir ve teknik de kılıcını yere düşürmüş bir samurayın karşısındaki kılıçlı ve zırhlı samurayı alt etmesine sayalıdır. ving çunu ise herkes kolaylıkla yapabilir. temelde bir kung fu tekniğidir. zaten bruce lee de ving çun'un bir türevini yapmaktaydı. dediğim gibi ekstrem hareketler yoktur. bunun yanısıra eskrima (bkz: escrima) da öğretirler ving çun öğretilen yerlerde. eskrima kısa sopa, bıçak, pala vb.yi kullanmaya ve bunlara karşı savunma yapmaya dayalı bir filipin tekniğidir. ving çun ve eskrimayı gerek türkiye'de gerekse dünyada ebmas okulları iyi öğretmekte. sistemin kurucusu bir türk (bkz: emin boztepe) ama adam yurtdışında tanınıyor esas. zaten türkiye'de de yaşamıyor. özetle pata küte dövüşmek, kemik kırabilecek kıvama gelmek istiyorsanız kikboks öğrenin derim. işin felsefesiyle ilgiliyseniz aikido. ama çok ekstrem hareketler yapmadan temiz ve çok etkili bir dövüş sporu öğreneyim diyorsanız ving çun öneririm. bıçak, pala, kılıç gibi şeylere meraklıysanız (ben öyleyim) eskrimayı öneririm. eskrimada pet su şişesiyle, anahtarla vb. bile nasıl dövüşüleceğini öğretiyorlar. iyi bir seviyeye gelmek eskrima ve ving çun'da 1- 1,5 sene arası sürer. birine başladıktan sonra ötekiyle de tamamlayabilirsiniz. konuyla ilgili şöyle bir video var:

www.izlesene.com

#22367

kalite demişsin de zaten türkiye'de üretiliyor onlar diye biliyorum.(yanılıyor olabilirim)

ihraç fazlası da tr pazarına dağıtılıyor.

sozluk.sourtimes.org
sozluk.sourtimes.org

merter'de bir anayol var o yol keresteciler caddesine çıkıyor..tam kerestecilere çıkmadan yolun sonunda veysel karanı camii var, caminin karşısı bınaların üst kat vitrinlerinde görebilirsin..beyoğlu işmerkezi ne falan burdan gidiyor.
bide aynalı çarşı keresteciler caddesinde onuda kime sorsan gösterir.

dealextreme iyi bir alternatifdir.

ebay'de de satılıyordu ama dealextreme daha ucuza gelir free shipping fln =)

tedarik edebilirim

[email protected]

kesinlikle dealextreme çok iyi bir alternatif. aradaki fiyat farklarına göre 2 hafta beklemek değecek bir alternatif gibi. poşet yakma olayı tamamen lazer gücüne bağlı. 50MW civarı olanlar uzun süre tutunca yakıyor, ama garanti olsun dersen 200MW kesin sonuç verir herhalde.

sitedeki tüm fiyatlar türkiyeye gönderim dahil fiyatlardır.

www.dealextreme.com
www.dealextreme.com
www.dealextreme.com
www.dealextreme.com

teşekkürler.

cevap veriyorum,
ergenlik cağındasın ne bu erkek derdin..okulun yok mu? sana tavsiyem adam akıllı dersine çalış başka konulara odaklan olucağı zaman olur. eminim arkadaşların gelıp anlatıyor, ''şöyle yaptık, şuraya gittik v.s'' sende kıskanıyorsun tabi acele etme geç olsun güç olması daha yaşın 19.
böyle sorular için asıl yer dermatik.net

düzeltme: ''ergenlik çağındasın'' derken ergenlikten çıkamamışsın'ı kast ettim.

neydi o dur bakim... hah. (bkz: montla sıç)

vallahi derdinin caresi nedir bilemeyecegim. ama canini sikma delikli tas yerde kalmaz... ne diye yaziyorum buraya @blackdog a selam ederim. cook uzaklardan o guzel karikaturu hatirlattigi icin. dene bunu bi dert tasa kalmaz. daha universitedesin mis. olmadi al kalpli kupani giy bileksiz coraplarini. gerisi gelir.

normal.

saçma bi durum yok. yaşın endişe yaratmamalı.

amatör bir yazarın bu konu hakkında bir tezi vardır kendisince. Kendi yaşadıklarına dayanır bu tezin dayanakları hatta.

www.yasinbekaroglu.com

(bkz: trol başlığı) hatta çelişki timsali olarak kendimi de dahil ediyorum.

hayatının en güzel zamanları, erkekler tabi ki derdin olcak. hayat böyle güzel. çok da kafaya takma, ilk sene fln olur öyle, zamanla yaşarsın bazı şeyleri..

nazarlık olur bişi olmaz ondan. olur arada öyle.
ayrıca; (bkz: welcome to the real world)

ouv, tanısalım tanıstıralım madem diyecektim ki ankaradaymıssın; [email protected]

hah simdi, mevzuya gelirsek, iyi olmus en az bi kere sktir yemek iyi gelir bunyeye. ilkinden osnrası da muhımdeigldir genelde. isterse adriana lima olsun. illki sancılıdır ama. erkek olarak ilk sktiri cok daha erken yaslarda yedigimiz için(mısal komsunun kızından 12 yasında gibi) arada kaynıyor.

19 yasında askı gec yasamadıgın pek cok sey varken olmayan bi naneye bu kadar takmanın da bi alemı yok. ay asık mıyım nıye olmadım ask neymıs fln bos bu isler.

dogru duzgun biseyler yasamak derken de romantik komedi film klişelerini kafandan sil bi an once.

ha dersine calıs diyenlere de katılmıyorum, gunun tadını cıkar, sonra cok arayacaksın bu diriligini, libidonu vs vs.

karşınızda bir birey olmuş kişi var hala çocuk muamelesi yapmayın arkadaşlar. yaş 19'ken yediğiniz haltları düşünmenizi ve ona göre tavsiye vermenizi öneririm. ben 19 yaşımdayken yediğim boklar izmir körfezini doldurmuştu. arkadaşım, canını sıkma ben 27 yaşında bir erkeğim bundan önce sevdiğim ve aşık olduğumu sandığım insanlar oldu çoğu iyi insanlardı bir kaç çürük yumurta da vardı tabi ki içlerinde. teklif eden de oldu ettiğim de... şunu bil ki ben hayatımın aşkıyla 25 yaşımdayken tanıştım şu anda onunla nişanlıyım ve evleneceğim. yaşın küçük değil ama niye niye allahım niyeeeeee diye arabesk olmayacak kadar da genç. yapman gereken tek şey kendine dikkat etmek ve kötü alışkanlıklar edinmemek. sevgiler.

ekşifink ?

hiç bir şey anlamadım :)

ekşi sözlük diye bir şey var. bir takım komiklikler felan, hep listelemişler. :P

ekşifink iyidir.

değişik bir öneri olacak ama mazda 2 veya mazda 3(bütçen yeterse) öneririm

citroen alma. babamda c4 var. daha evvel de baya süre c4 kullandım. çok kısa sürede arabanın sağından solundan sesler gelmeye başlıyor. montaj işçiliği iyi değil yani. toyota iyidir ama yaris ikinci elde sorun olur gibi. türkiye pazarında çok tutmadı o araba. polo güzel tercih bence. alman teknolojisini her zaman tek geçerim. hatta eğer tercihlerin kesin olarak bunlardan biri olsun şeklinde değilse opel corsa ya bakmanı tavsiye ederim.

ben corsa alırken aşağıdaki forumdaki arkadaşlar çok yardımcı olmuştu. geyik bir ortam değildir ve oldukça tatminkar yanıtlar bulabilirsin burada. forumun corsa forumu olduğuna aldanma, objektif yaklaşır oranın müdavimleri. şimdiden hayırlı olsun. :)

forum.donanimhaber.com

clio 3 sahibi olarak yaris diyorum.

yaris kesinlikle

polo kesinlikle, düşünmem bile.

citroen alinmamali. ne demisler, sarabi fransizlar, pizzayi italyanlar, makinayi almanlar yapar. vw derim o yuzden.

yeni ford fiesta da reklamlarda guzel gorunuyor aslinda. eklemeden gecemedim.

alternatifler arasında wv varsa her zaman o tercih edilmelidir.

volkswagen polo' yu kesinlikle öneririm. 2. elde değerini kolay kolay kaybetmez ve sağlam arabadır.

özellikle ilk araba alacaklar için hatchback araba en iyi tercihtir. kullanımı ve parkı kolay olur.

10 yıl sorunsuz kullanayım diyorsan polo
satış kolaylığı ve ucuz yedekparça diyorsan clio
ufak boyutlar ve benzin tüketimi diyorsan yaris
arabadan anlamıyorum ama tipi güzel diyorsan citroen
yeni ve kimsede olmayan bir şey olsun diyorsan ford fiesta
az yaksın kolay park edilsin kimsede olmasın bi de kızlar hasta olsun diyorsan yeni ford ka
değişik bir şey olsun diyorsan hyundai i30

ha ben olsam gider bi megane II alırım 1.5dizel hatchback ya da sedan canavar gibi kullanırım eheh

polo ile ilgili tek sorun yeni kasa polo'nun tanıtılmış olması(çok da güzel olmuş).

ötv indirimi bitmeden yeni polo piyasaya çıkar mı bilmiyorum ama...

2. alternatif bence yaris. 2007'de yenilenmişti.

polo' yu tavsiye ederim kesinlikle. alman teknolojisi her zaman verdiğin diğer seçeneklerden daha iyi.

cevaplar için teşekkürler. vw polo ağır basıyor şu anda. ikinci olarak da yaris. yalnız polo'nun diğerlerinden biraz daha pahalı olması ve yakıt tüketiminde herhangi bir avantajından söz edilmemesi ikinci tercihi de düşündürüyor.

istanbul'da polo ve yaris için öncelikli olarak gitmek için tavsiye edeceğiniz bir oto. bayii varsa da sevinirim. bu kısım özelden de olabilir.

ne istediğini biliyormusun öncelıkle onu belirle, araba karızma mı olsun yoksa sağlam dayanıklı mı olsun ?
alman otoları karızmadır gösteriştir. sağlamdır ama dayanıklı değildir.(iç aksam -motor bölümü yani)
uzak doğu otoları alman otolarından daha sağlamdır.( ikide bir oto tamire gitmezsin)
ona göre karar ver.

1993 model bmw ye, alındığı yıldan 2008 e kadar motor rektifiye edilmeden toplamda 490.000 km binmiş birisi olarak alman arabalarının sağlamlığından ve dayanıklılığından şüphe duymam. japon da iyidir tabi ama bir yere kadar.

örneğin dünyanın en sağlam otomatik şanzımanı ve en mükemmel dizel motoru mercedes dedir diye bilirim. bmw ve audi ha keza öyle. yollarda halen eski kasa dizel audi 80 leri görebilirsin.

vw üzerine düşünürsek, ben şimdiye kadar kötülenen hiç bir vw modeli duymadım. golf efsanedir. passat aşmıştır. transporter vip lerin kralıdır.

alman arabalarının hemen hemen hiç birinde, uzun yıllar sonra bile gacır gucur sesler duymazsın. radyatör fanları sağlamdır, araç kolay kolay hararet yapmaz. dashboard da kullanılan plastik malzemeler genelde kalitelidir ve montajı iyi yapılmıştır. yolda giderken bunların gevşemesinden dolayı tıkırtı sesleri gelip seni uyuz etmez.

son olarak tek bir şey söylemek istiyorum: volkswagen, das auto! :)

herkes vw demiş ama şunu da göz önünde bulundur; vw'nin düzenli bakımları (5000, 10000, vs.) diğerlerini katlar. ben olsam toyota yarisi tercih ederdim..

kesinlikle ve kesinlikle volkswagen diyorum. olmasi gerektigi gibi bir arabadir. butun vw'ler boyle oldugu icin ayrim yapmiyorum.

citroen'den uzak durun...uzak durun. aşırı güvensizdir.

banko yaris. fabia kullanıcısıyım ama direk yaris:)

(bkz: pryda)
youtube'de ''miami atlanta'' diye arat. tam istediğin gibi müzik..söz yok ama ona göre..

david guetta
david vendetta
eric prydz
axwell
fedde le grand
bob sinclar
tom novy
martin solveig

elektronik müziğin ustalarından dinle daft punk, the chemical brothers, justice falan.
last.fm'e ed banger yazınca da çok güzel şeyler çıkabilüğ.

spesifik bilmiyorum ama hiç olmadı şuralara bakabilirsiniz:

www.poemhunter.com

www.google.com

türkçeye kolay çevrilirler zaten. gerçi o zaman şiir vuruculuğunu kaybedebilir de..

want2die'ye kesinlikle katılıyorum bir öğretmenler gününde, hocamız okumuştu ağlaya ağlaya gerçi bizim hoca yaşıyordu.
sonuçta gerçekten herkes çok etkilenmişti.

trt1

tabiki 2 oynanır.

0 diyorum ben. 2 olsa tadından yenmez tabii ama zor gibi.

gs çok formsuz şu sıralar. deplasmanda alacagına inanmıyorum aslında ben de 0 düşündüm. ama yüksek meblag yatıracagım için bi insanlara da danışayım dedim.

cevap veriyorum alt

takım taraftarlığı sınırları dışında düşüncem, direkt 1.

gs'nin eksikleri cabası.

beraberlik bence düşük ihtimal. gs'nin kazanması ise mucize.

çok büyük meblağ yatıracaksan sözümü geri alıyorum ama o maç 2 olur.

2 olmayacaksa hiç olmasın yaklaşımı sergilenmeli bence.

şeytan dürtüyor şimdi. evet 2'nin oranı 3.2, hayli yüksek getiri ancak "gs alır abi, gs dağıtır abi" diye düşünüp çifte hayalkırıklıgı yaşamayalım :)

sağlam maçlar yazıcam, garanti olsun diyosan, bordeaux yenilmez (1/0)
tutarsa yüksek tutsun diyosan, beraberlik oyna derim. nacizane.

galatasarayın deplasman performansı her şeyi söylüyor.
tabi ki 1

namtersis senin bakış açını ben de bir ara düşünüyordum. kazan kazan felsefesi gibi aslında, yapılabilir. bjkliyim ancak gs'nin kaybetmesini istemem elbette. bu maç ancak iki taraf da kötü oynarsa berabere biter gibime geliyor. yoksa bir taraf üstün gelip dağıtabilir de. hmm. fikrim değişip duracak maç saatine kadar sanırım.

en son böyle tereddüte düştüğüm iki maç oldu

turkiye - fildişiydi biri

türkiye ye oynayacakken son anda vazgeçtim. tam lan keşke oynasaydım derken 90. dakikada yedik golü hatırlarsanız.

2. maç ise bjk - ts maçı.. beşiktaşlıydım ve alacağımıza inanıyordum. ts yi hep yeniyorduk. ancak trabzon da yükselişteydi. lan neyse dedim oynamadım. o da berabere bitti.

bu maçta hayli karışık görünüyor. ondan ya oynamayacağım ya da beraberlik yazacağım.

X/1 - 4,10

sanırım son kararım x/1 benim de. getirisi iyi, bir sürpriz olmazsa maç da böyle bitecek gibime geliyor.

oynadım. yüksek meblag yapmak yerine zararın minimizasyonuna gittim. kar da düştü ama olsun :)

x/1
x/2
1/0
2/1

ve milan maçına her kuponda 2 dedim..

kısmet.

sonuç 0-0.. keşke kendi bildigimi yapıp berabere oynasaymışım sadece :)

1- sevgilinle konuş durumu. ben derslerime önem veriyorum de. bunu bildiği vakit sizi zorlamaz. hatta beraber çalışırsınız vs. güzel şeyler olur=)

2- tecrübeli değilim ama nacizane düşüncem asla sevgilinle eve çıkmamanız öğrenciyken. kaçınılmaz bir şekilde evli hayatı yaşamaya başlarsınız. bunun için daha çok erken.

3- ilişkiler zordur. paylaşmak zordur. çok karışık konular ben çekindim=)

bağımsız soruya bağımsız cevap: ben de göremedim berlin metrosu başlığı ama berlin metrosunun özel bir adı varsa o başlık olabilir.

1- aynı sınıfta olduğunuza göre aynı derslere girdiğinizi varsayıyorum. beraber ders çalışırsınız, olur bu iş. iyi de olur aslında.

2- heyecanı öldürür ancak ilişkinin daha uzun sürmesini sağlar. ara ara bir birinizden bağımsız aktiviteler yapmayı da unutmayın tabii.

3- bir yastıkta kocayın inşallah.

bağımsız cevap: (bkz: bvg)

aynı evde kalma, sosyal çevren azalır. derslere bir şey olmaz, yaşa gitsin.

2) üniversitede iki sene bunu tecrübe etmiş birisi olarak diyorum ki: çıkmayınız, gerek yok.

içimde ''bunları yaşa sonradan pişman olursun'' gibilerinden duygular var, gençlık bidaha gelmez bu zamanlar.. gibi düşünceler geçiyor.

@dambil, @co2s2 bağımsız cevaplarına istinaden : paris metrosu , bruksel metrosu gibi neden böyle başlıklar atlında incelenmıyor. bildiklerimizi bvg başlığı altında mı yazalım.

i120.photobucket.com

kesinlikle çok erken. ayrıca sevgilinle ilişkinin başında 2 şeyi mutlaka netleştir. benim için derslerim önemli de ve gerçekten önemse. çünkü okulum yarım dönem uzamıştı da ne kadar sıkıcı gelmişti. ekstra yıllar çok sıkıcı oluyor. aktivitelerinizi ona göre ayarlayın.
mutlaka sevgilin dışında bir sosyal çevren olsun. aksi durumda ayrılık çok koyar. ha biz ayrılmayız diye düşünebilirsin, bu da olası ama çok çok düşük bir olasılık. birde aynı sınıfta olup aynı evde yaşamak kabus gibi. 24 saat hiç ayrılmayacaksınız. ayrılsanız ayrı dert. hiç gerek yok. ne olursa olsun sevgilin dışında sosyal çevren, hobilerin olsun emin ol uzun süreli ilişkinin sırrı bu. aynı eve çıkmayı ilişkinizin 1. yılından sonra düşünebilirsin belki. herşey yolunda giderse. 24 saat gördüğün kişiyle çok boktan sebeplerden bile kavga edersiniz. hele de aklında bir de eski sevgilin de varken...

ama 2 erkek arkadaşın da ev arkadaşlıkları mükemmel olmuyor. en güzeli kız arkadaşının evi olacak, sen de özel yurtta kalacaksın (nispeten daha temiz ve sakin olur herhalde) canın istediğinde kız arkadaşında kalacaksın.

bağımsız sorunun bağımsız cevaplarına bağımsız yeniden soruya bağımsız yeniden cevap: ne bileyim?

eternal sunshine

sunday morning

beat still goes on

yiğit özgür'dür, southpark'tır bu tarz temalara bak..

ekşi rüyalar oteli

ek$i tunes

istanbul'da huzur

tam istediğiniz gibi : (bkz: geldi bahar aylari)

my antarctica, little eksimel.

eksimor iyidir.

anam beşi benim temam. göğsüm kabardı :))

duyuruda ama hala.. ticket'ini almış geziyor galiba..

geçen want2die burda bir duyuru açmıştı baya kızmıştı,assert h üstüne alındı herhalde eğer öyleyse assert h sana demedi be abi geri dön :(

sıkıldım sözlükten diyordu, şu son zamanlardaki hareketler biraz fazla gelmiş olsa gerek. haklı da. çoğu yazar son günlerde yazı girmiyor. buralarda takılıyor, ekşibition'a giriyor.

detached gidince ona da bir şeyler yazmıştı silmiş sonra. benzer şeyler olabilir.

saol abi içimizi rahatlattın,ama hala sen de nasıl ''es'' yazıyo merak ettim doğrusu.

sozluk hesabimi kapatmis olmam eksibition/eksi duyuru'ya eski hesabimla giris yapamayacagim anlamina gelmiyor :) (niye bu kadar cok smiley kullaniyorum ben ?)

edit: mrtksn'ye inanmayin. facebook'tan beni kontrol etmek icin ucmami bekleyen bir adam bu. pis ahah. facebook hesabimi kapatali 3 ay olacak nerdeyse.

edit 2: deckard, "c3 de araba mi lan" diyorum.

çekip gidenlerden o da. ıssız adam olmaya mı karar verdi, kimbilir?

gidince bi neşelenmiş sanki, önceden asabi gibiydi.

assert h, c3 almışsın diyolar. plakası da 34 ash 01'miş. ayağın yerden kesilince sözlüğü de bıraktın tabii. cık cık.

esas ben duyum aldım malu mülkü satıp sabırtaşı bir yazarla köye taşınmış kendisi, 1. ağızdan duydum hemde

tanım etmem ama nası bırakırsın sözlüğü taksim'e gel dövüşelim demek istediğim yazardır.

radyo spor ?

radyospor yayinonline'a yonlendiriyor o da acilmiyor. baska bir yer var mi soyle calisanindan da ikinci yariyi dinlesek yahu.

geç kaldım ama lig radyo'dan dinledim maçı. dinlemez olaydım.

Diktirdin tamam da üstüne ne basacaksın? Diğer bir ifadeyle; baskı maliyetini hesaba katmışsındır umarım. Eğer yolun Merter'e düşerse, E-5 ten camiye kadar çıktığın caddede sağlı sollu ihraç fazlası toptan satan yerler var. Dikim,kumaş ya da baskıyla uğraşmak yerine, olmuşları da araştır derim. Aklında bulunsun.

zeytinburnundan yada merterden bulabilirsin kumaşı ön arka kol yani basic bir model ortalama 1 mt den rahat cıkar.Bunun kesimi parça başı olarak 80 100 krş arası rahatlıkla yapılabilir.dikimi halletmişsin ütü paket olayıda 700 krş 1 tl arasıdır.Abim bu işleri yapıyor daha sonra daha detaylı ve net bilgiler verebilirim.baskıda varsa oda ekstra masraf tabiki.ayrıca parti malıda almayı deneyebilirsin.

1) benim tavsiyem hazır alman çünkü sen daha az mal yaptıracğın için maliyeti yüksek olur semt pazarında satıcağına göre kaliteli olmuycak demektir.
2)eğer yok ben yaptırcam diyorsan ist'de isen, kumaşı zeytinburnu tramvayına binersin adını unuttum 3.durakta inersin seyitnizam dı sanırsam durak adı, orda heryer kumaşçı ordan temin edebilirsin.
şimdi eğer 1 diyorsan tavsiyem merter'de t-shırt'çüler var. taksimdeki beyoğlu iş merkezi'ne gidiyor, burdan alabilirsin. eminim merter de istediğin t-shırtleri bulabilirsin.

ama 2 diyorsan sen bilirsin, haberin olsun baya uğraşırsın kaldı ki bunları sorduğuna göre bu işi bilmiyorsun 2arkadaş muhabbetinden çıkan gaz sonuncu araştırlmaya başlanmıştır yanlışsam düzelt.konfeksiyoncular,kumaşçılar hepsi sizi yemeğe çalışır bozuk mal yaparlar vs. ne demek istediğimi anlamışsındır umarım.

kesim ve dikim işlemini ücretsiz yaptıracağım için o konuda problemim yok. (eniştem sağolsun atölyesi mevcut). baskı için araştırmalarım var ama benim asıl yapacağım basic tişört üstüne nakış. örnek:

images.gittigidiyor.com

kesim, dikim, ütü, paket problemim olmayacağından maliyetim sadece kumaş olacak. tahminim 2 liraya çıkar bir tişört. ama bu benim tahminim ve kesin değil. bu yüzden duyuru açma gereği hissettim.

hazır almak işime gelir evet. renk, beden, çeşit açısından faydalı. ama 7 liraya alıp 10 liraya satmaktansa, 2 liraya (ya da 3 bilemiyorum) mal edip 5 liraya satmak daha mantıklı geldi bana.

bu arada evet arkadaşımla gaza geldik :) ama ikimizde 5 senedir tezgahtarız ve birçok firmada çalıştık. az çok bilen kişileriz. hala çalışmaktayız. (kiğılı, flo) birşeyleri denemeden ne olacağını bilemeyiz. batıracağımız para en fazla 500 tl. bunu da riske atabiliriz.

girişimci ruh, bagcivan,imparatorolmayikolaymisandin sizlere teşekkür ederim ilginiz için. daha farklı fikirleriniz, verebileceğiniz bilgileriniz varsa bekliyorum.

örme kumaşlar kiloyla satılır, hesabı da kiloyla yapılır. 1 erkek t-shirtü 300-350 gram gibi çıkar. İhtiyacın olan şey 30/1 veya 20/1 süpremdir. (otuzabir ve yirmiyebir diye telaffuz edilir) 30/1 biraz daha incedir, yaza uyar. diğeri daha kalındır. yakası için de 10-15 gram gibi likralı ribanaya ihtiyacın var. boyahanelerde mal yaptırırsan kumaş pahalıya gelir, diğer arkadaşların dediği gibi zeytinburnundaki particilerden peşin paraya ucuz mal kapatabilirsin. süprem alırken aynı renkte ribana da olmasına dikkat et yoksa yaka esnemez, kafadan geçmez ve mazallah mal elinizde patlar.

dediğim gibi boyahanede yaptırsan kilosu 10-12 liradan aşağı alamazsın, ribanasıyla falan 330 grama gelse, maliyeti hesap et. particilerde bunun 3'te veya 4'te birine almanız lazım bu aralar piyasası nedir hiç bilmiyorum.

kolay gelsin, hayırlı işler.

(bkz: sapanca), (bkz: abant)

evet oralara baktim bi
gayet istedigim gibi yerler benim de gozum kaldi orda

peki bildigin mekanlar var midir? hani gittim kaldim memnun ayrildim hem de cebim yanmadi diyebilecegin biliyorum zorluyorum biraz ama
cok fenayim be resetlenmem gerek

polonezköy,eğer kar seviyorsanız geçen ntv'deki 0-100e programında jipleri test etmeye istanbul'a 1.5saat uzaklıkta sanırsam kartaltepe ye gitmişlerdi çok hoş biryerdi,oraya da göz atmanızı tavsiye ederim.

tam bu dediklerine uyan yer ağva'dır. ömrümün en dinlendirici tatilini orda yaptım. yeşillik, nehir, deniz, hayvanlar vs... hele ki nehir üzerindeki motellerde kalırsanız şahane bir tatil yapmış olursunuz. ancak fiyatları maalesef ucuz değildi. bir soruşturun, ödeyebileceğiniz gibiyse kesinlikle tavsiye ederim.

cok tesekkurler
sanirim agva guzel fikir olabilir

bi de sapanca pek sicak geldi

bi de bi de tahminen ortalama nedir fiyat durumu bilgin var mı ?
onu da soyle bi daha soru sorarsam hincal ulucum

kaz dağındaki butik otelleri şiddetle tavsiye ederim.

tam cevap veremiyorum,ayda 270€ doğalgaz gelıyorsa en azında deneyin o fiyatı gecemez herhalde,geçiyorsa sizde anlamış olursunuz geçiyor olduğunu doğalgaz'a devam edersiniz.

(git: 54418)

vecta var vecta, sallayın ufoyu.

ee ben de 350 ytl doğalgaz, min 50-80 ytl elektrik ödüyorum. kazancım euro değil ytl tabi. almanyada elektrikin kw ı kaç para sen yazmazsan biz nerden bilelim. yap hesabını.
Kombide tek odada yakın o zaman farkı görürsünüz. Elektrikli battaniye kullanın bir de.

uzak durun ufo'dan.açık havada ısınmak için iyidir ufo.
siz klima alın...

@lykos

verdiğiniz link internet kullanıcılarına kapalı

@ozdek

ben fiyat çıkartın diye demedim zaten, türkiye fiyatlarıyla değer mi diye sordum oranı anlamak için, 3 aşağı 5 yukarı.

footlocker diye bir mağaza var istinye parkta.orda oluyor değişik modeller bi bakın isterseniz.

yardımcı olamasam da şunu söyleyebilirim flo, reno ve merter adidas ta yok bu model. yurtdışından siparişle getirilebilir.

beyoğlu adidas'a bakmanızı tavsiye edebilirim.

elektronik mevzulara ilgin varsa mediamarkt a bir bak derim. bir de alış veriş komplekslerine uğrarsan süper indirimli kılık kıyafet bulabilirsin. gezmen lazım.

sıradan ama gerekli. çikolata almayı unutursan hiç gelme derim turkiye'ye. hemide alkollüsü daha bir hatıra geçer.

hefe weizen ve bilimum cesitlerinden olabilir. ayrica freeshoptan bi karton west ve bir sise cekdenyils.
bende zamaninda cok düsündüm ne getirsem diye sora kalkdim ferero cikolatalarindan aldim. nerden bileyim kosebasindaki arif bakkalda bile ferero satilir.
en iyisi freeshop...

bence kesinlikle media markt a uğramana gerek yok. fiyatlar aynı boşu boşuna hammallık yapma.

4.5 kg lik gold whey protein alinir. hatta 2 tane alinir teki burda 300ytl den satilir.

saturn ve media markt'a uğra kesinlikle.aşağı yukarı aynı olan fiyatlar çoğunlukta bile olsa çok çok daha ucuz olan bi dolu ürün var.fotoğraf makinelerine bakabilirsin, aciyip farkediyor türkiye ile arasında