bu islem eger sabit diskte dosyalar varsa cok onerilen bir sey degil. bir yerlerden harici hdd bulup d deki dosyalari hariciye alip ardindan bos iki bolumu de (250'den gelen 150 ile 250'yi) formatlayip tek parca haline getirin. emin olun boylesi dosyalarinizin guvenligi acisindan daha iyi olacaktir.

partition magic o isi iyi yapiyordu. tabii dosyalarinizi yedeklemeyi unutmayin.

partition magic ntfs leri yapamıyor. acronis in işi yarım kaldı. harici disk falan kalmadı bakacağız artık. başka yöntemlere, acronisle daha önce başıma bela açmıştım zaten.

acronıs sorun cıkarmazdı. kuruluysa aksam teamviewer dan bakabilirik.

hiç ovi suite ile bilgisayara bağladın mı? bağladıysan bilgisayara yedeklemiş olması muhtemel.
edit: belki rehberini operatörün le yedeklemişsindir online işlem merkezine bir gir bak.
nokia software de rehberi yedekliyordu galiba.

yok ya bağlamadık :(

store.ovi.com'a kayıt yaptırdıysan zamanında oradaki hesabına giriş yapıp rehber bölümünü incele. orada bulma ihtimalin var kişiler ve numaraları.
caps;
img441.imageshack.us

Bu değişim gerçekleşeli epey bir süre oluyor, bayadır uğramıyorsunuz sanırım?

Evet ortalandı hatta ayarlardan arkasına istediğin resmi bile koyar oldun.Büyükşehir çalışıyo...

@hiko,

daha önce de farkettim de bi netbook ekranından, bi 19 inç monitörden bakınca sankli ekran boyutu farkından oluyomuş gibi geliyodu.

eskiden buralar dutlukmuş. kurtlar inermiş.

bursa'dan gol haberi geldi.

aha, fark etmemistim. arka plan olayi da cok guzel. hadi tavsiye vereyim herkese:
bu resmi koyun:
img684.imageshack.us
hizalama: orta - orta - y ekseni.
veya cozunurluk orunu olursa interfacelift.com
dan resim bulun kendi cozunurlugunuze gore indirin imageshack'e falan koyun kullanin (direk sitedeki resmin url'iuni verince yemiyor.)

yakında arka plana reklam gelip dön bebeğim butonu da gelir gibime geliyor.

mini etekli kız yaptırın, şaşmaz.

kesinlikle flash disk. 512 mb bile olsa uzun süre kullanılıyor. daha iyi bir şey olamaz.

Hangi stant gelip ziyaret edelim fuarda :)

@desdinova benim de aklıma gelydiydi ama Müdüre kabul ettiremedik :D,
@alkolik Flash bellek yaptirmistik baya, daha degisik bir sey ariyoruz.

Flash bellek +1
Firma ile ilgili mouse pad veya laptop mouse

bende roche un çok güzel kılıfı da olan mouse u var.

cebit te nevresim dağıtılacak değil sonuçta :)

@janavarorion teşekkürler laptop optik mouse guzel bir fikir olabilir ama fiyatı pahalı olacagindan az kişiye ulaşmiş olacağız yine de etkili olabilir.bir fiyat araştırması yapayım.

zımbasız zımba makinesi görmüştüm dealextreme de. çalışma mantığını linklerdeki fotolardan görebilirsiniz. tr de de satılıyor ancak o bundanistiyorum.com gibi özel şeylerin satıldığı sitelerde olduğu için pahalı. belki gittigidiyordan falan bulunur bilmiyorum. ama pratik güzel bişeye benziyor. popüler olmadığı için de hayli ilginç olacaktır

www.dealextreme.com
www.dealextreme.com

mesela kişinin adına 10 tane kartvizit basıp verin. bir ara amd dağıtıyordu.
tabi "anahtarlık şeklinde flash bellek" iyi olur.
ayrıca LCD ekran temizleme bezi olabilir. ya da kasanın üzerine yapıştırılacak sticker tarzı şeyler,
kasa içi kablo düzenleme malzemeleri ya da benzer kablo düzenleme malzemeleri.

hemen hemen flash bellek ile aynı maliyette diyebilirim sana(1-2 tl oynar). genelde ilaç firmaları 10 tl yi geçecek promosyon üretmiyor :)

mail adresi verirseniz öneriler sunmak isterim. türlü türlü teknolojik alet var. mouse'un kablolusundan, wirelessine, bluetooth'lusuna kadar var. lazerler, kalem usbler. bi tarafı ekran bi tarafı klavye temizleyici ürün var. şimdilik aklıma gelenler. özelden de yazdım zaten.

aklıma gelen naçizane fikirler
1- promosyon yerine standda yarışma yapın
2- üzerinde numara olan kartlar dağıtın, günün belirli saatlerinde çekiliş yapın

1)çekilişle 1 kişiye mekbuk(ya da artık ne uygun görürseniz) ya da daha fazla kişiye aypod verin.. katılanlardan adres, telefon vs bilgilerini alın.. kazanana bildirirsiniz sonra..

not: evet epıl candır..

efx'e ekleme: bi ilaç firması müşterim yapmıştı bunu, bi laptop koydular, çekilişle vericez dediler. form doldurttular millete. tabii gelen ziyaretçiler sırf doktor olunca çok işlerine yaramıştı. sizin işinize, hitap ettiğiniz müşteri kesimine ve CEBİT'es, tandınıza gelen ziyaretçi profiline bakar biraz.

eeeeee, o zaman kazı için ihaleyi alan adam, o kadar hediyeyi, parayı boşunamı vermiş olacak. Bir kere kazım için gelecek sonra her şey döşenip kapatılacak.Nerde bunun karı!!! para kazanması için; 1 ay telefon için kazacak, gelecek ay elektrik için,bir sonraki ay su...her seferinde aynı şirketin kazdığını bir düşün !!! ne kadar çok kazanır değil mi ...

Komplo teorisi üretmeye gerek yok, bu iş organizasyon ve planlama eksikliğinden kaynaklanıyor. Şirketler boşuna sistem mühendislerine o kadar para vermiyorlar.

Sular idaresinin işi boru döşemektir, o adam açmışken fiberoptik de döşeyelim demez. Kablo döşeyen adam da su borusu çekeyim demez, dememeli de zaten. Bu kurumların bağlı olduğu üst kurumlar bu gibi şeyleri organize edecek kişileri istihdam etmeli.

peki hepsini birden yapanlar nasıl işletiyor bu işleri? galiba duvarlarda ki kablolarda telefon, kablo tv belki de elektrik kabloları falan değil mi?

Şöyle düşünün; basit bir binanın yapımı ile bir tane müteahit ilgileniyor, bu adam bir binanın nelere ihtiyacı olduğunu biliyor (su boruları, atık su boruları, kanalizasyon bağlantıları, elektrik tesisatı, telefon tesisatı vs..) ve bu adam bir bina yapacağı zaman tüm bunları organize ediyor.

Yahut bir iş merkezi inşa edilirken projede mimar, inşaat mühendisi, elektrik mühendisi vs bulunuyor ve sadece kendi işleriyle kendilerine sıra geldiği zaman ilgileniyorlar. Bu adamların başında da bu projeyi organize eden biri bulunuyor ve inşaat sürecinin doğru işlemesi için herkese belli planlar veriyor ve nerelerde işlerini kesişeğini söylüyor. Anlayacağınız herkes kendisine verilen işi yaparken aslında sistemdeki bir parçayı inşa ediyor. Böyle olunca da herşey tıkırında işliyor tabi.

Avrupalılar ve amerikalılar şehirleşmeyi çok iyi yapmışlar zamanında. "Biz buraya şehir kurucaz" diyerek işe koyulmuşlar. İlk başta ne bileyim ortaya bir anıt, kilise vs dikip etrafında geri kalan şehri planlı inşa etmişler.

Ama bizde durum farklı; köyler büyüyerek kasabalara derken şehirlere dönüşmüş. Veya köylerden kentlere göç edenler belli alanlara gecekondular dikmişler. Daha sonra bu kaçak yapılar seçim zamanlarında vs. meşrulaşarak hizmet almaya başlamışlar yavaş yavaş. E böyle olunca hizmetlerde yavaş yavaş ve aksak şekilde gelmiş haliyle. Zaten yapılaşmış bir bölgeye kanalizasyon, elektrik, su çekmek zor bir işken bir de tüm bunları birleştirmek daha zor. O iş için toprak istimlak edeceksin de, üstündeki evleri yıkacaksın da, ohoo.

Yani anlayacağınız bizde şehirleşme mantığı biraz ters.

Ha sizin dediğiniz olmayacak birşey değil, tüm hizmetlerin kesiştiği noktadaki adam (mesela belediye başkanı diyelim) göreve geldiğinde bir ekip toplayacak ve bölge bölge plan yaptıracak. Örneğin diyecek ki önümüzdeki bir sene içinde x bölgesindeki telefon hatları yeni standartlara uygun hale getirilecek, ayrıca buraya su tahliye mazgalları yapılacak; y bölgesi için zart; z bölgesi için zurt yapılacak... Elde böyle bir plan olduğunda herşey tıkırında işler. Umulmadık bir sorun çıktığında dahi, diyelim x bölgesindeki telefon hatları arızalandı orda hemen plana göre diyecek ki zaten biz bunu öngörmüşüz madem kazı yapıcaz mazgallara da el atalım.

haber.mynet.com

akparti myk toplantısında tam bir birlik sağlanmamış, mehmet barlas a göre rte profosyonel ordu için çalışma başlatacak.

rte nin profesyonel ordusu 337 KD yi etkilermi etkilemez mi?

4 yıllık bitirenler topluma faydalıda bitirmeyenler faydasız mı...herkese tek tip askerlıkden yanayım.Ayrıca şu anda resmi açıklamada yok :)

@serkanburuk5 kısa dönem askerlik toplumsal fayda için değil, bireysel fayda için uygulanıyor. sen dört yıl boyunca makine mühendisliği yapmış adamı 18 ay dağın başında televizyondan sorumlu çavuş yaparsan o adam ambale olur. sivile döndüğünde okuduğu okulun kendine faydası olmaz. lisede öğrendiğin zaten ana dersler istesen de unutman mümkün olmuyor. ama üniversitede aldığın eğitimi pratikle desteklemezsen sıçıyorsun.

ayrıca sözüm sana değil ama her türk de asker doğmuyor, doğuştan "bütün düşmanları öldürcez, dünya türk olsun yihaaaaa" diye coşmuyoruz yani. eğer öyle olduğunu düşünüyorlarsa hepimizi mit'e alsınlar ne bileyim özel harekatçı yapsınlar. yerse?

bunu da birilerinin anlaması lazım.

Tamamen cayıldı yeni formül aranıyor fakat profesyonel ordu da gelmiyor. Gelmesi için vergilerimizden 15 milyar daha ödememiz lazım. Baktım cebime 15 milyar çıkmıyor... 4 yıllıkları teğmenimsi yapmak büyük yük oluşturdu asıl dertleri bu. Hem yabancı dizi manyağı ayağı yere basmayan birine 21 rütbe birden takmak çok anormal oldu hem de maddi karşılığı saçma oldu. Bu rütbe fazlalığı gerçekten adaletin yerin dibine geçirildiğinin resmidir. (Bakış; Harp okulu mu okudun? Sen daha kendi ilişkinde erkek olup ilişkini yönetemiyorsun be küçüğüm. Kendine yaptığın erkek rolünü yutan yetişkin var mı zannettin?) Ben askerdeyken ikisinden de geri dönmek zorunda olduklarını konuşup duruyorlardı. Tabi genel kurmayın umurunda mı o ayrı.


Çoğu kişinin dediği gibi; yapın bunları kısa dönem çavuş (onbaşı ne çvş?) defolsun gitsinler. Bizler de memnun rütbeliler de memnun.

Günaydin;
şu sayfayi ortalamaktan vazgeçseniz ve eski haline donse ? hala alışmadi gözüm : (

@kakoy ayarlayara koyarim onu da.

bir de şu silinen cevaplarımızın neden silindiğine dair bir uyarı mesaj falan alsak... silindiği önemli değil de neden silindiğini merak ettiğimden üzülüyorum
14 tane cevabım silinmiş yahu

ben de bir istekte bulunayım. aslında duyuru için de iyi olur bu.

şimdi silinen mesajlarım e-mail olarak gelsin dedik. tamam da bunun gelebilmesi için mesajların silinmesi lazım. yani biz bilgileri girip, mesajların silinmesini bekliycez. öyle olmasın. yani oluyorsa da bir seçenek daha olsun. ben sileceğim mesajları seçeyim, kendime mail olarak gönderteyim, sonra da sileyim. otomatik zamanaşımı vs olmasını beklememe gerek olmasın. hem mesaj sunucusu rahatlasın, hem eski mesajım kalmadığından mail olayına yük olmayayım. olmaz mı? ya da oluyor mu acaba, kendim silsem şimdi, sildiğim şey maile gelir mi?

duyurumuza yeni cevap geldiğinde "Benimkiler"in "mesajlarım" gibi yanması mail gelmesini istemeyenler içinde bir hatırlatma olacağı kanısındayım.

www.serafettin.net

@serafettinn: şükela olmuş

hocam, silinmeyecek diye ayrilan mesajlarin basi silinmis, sonu duruyor. ayni kisiyle ayni konu altinda olan mesajlasmalari ya komple silin, ya hic ellesmeyin. olmamis böyle. hani digerlerin silinceginden haberimiz vardi ama bunu böyle anlamamistim ben. bir el atsaniz diyorum.

yoksa ayarlar güzel olmus. tesekkürler.

@shi aila: bug bu. silinmemesi lazimdı düzeltilir

evet özellikle özel mesaj gelince e-mail alamasak da sözlükten bari bilgilenelim lütfen.

bir de ben de chrome kullanıyorum ancak favori yıldızı gerçekten çalışmıyor:) arkadaşa katılıyorum.

(ayarlar şükela ötesi olmuş)

bende bir tuhaflık var. sorularıma yanıt verildiğinde mail gönder tikini silinen mesajlarımı maille gönder tiki ile beraber kaldırabiliyorum. sadece yanıt verildiğinde mail gönderi işaretleyebiliyorum ama sadece silinen mesajlarımı maille gönderi işaretleyip kaydet deyip sayfayı yenilediğimde silinen mesajlarımı maille gönderdeki tik yok olmuş, mesajlara yanıt verildiğinde mail gönder tik ile işaretlenmiş oluyor. ama buna rağmen yanıt yazıldığında mail gelmiyor.

çok mu karışık oldu? bir sorun olduğundan eminim ama

artik accountunuzu silebiliyorsunuz.

ok @kibritsuyu'nun istegini yapacagim kafami toplar toplamaz.

hoot +1
benimkiler de mesajlarım gibi yeşil olsun.

divit, sorunun cevabi da ikinci maddede mevcut zaten.

e hani?

çizginin altındaki mesajlar silinmiş. ne sözlükten mesaj, ne email?

"beni hatirla" secenegi halen yok ancak, timeout suresini 1 hafta gibi bir sureye yukselttik. browser kaynakli problemler disinda eksi duyuru'nun kullanici atmamasi lazim eskisi kadar sik.

divit, sitede kalmayacak bir icerigin ne bana, ne compumaster'a bir faydasi var. silinmiyor, siteden de kaldirilmiyor.

peki ben de şöyle sorayım divit'e ek olarak. hesabı sildiğimizde sorular ve cevaplar silinmiyormuş. istersek benimkiler'den tek tek silebilirmişiz dedin di mi?

burada kilit nokta "tek tek". 783 tane sorum, 4515 tane cevabım varmış. silmek istesem tek tek silmem akıllı adam işi değil. silmeye niyetim yok da hani olanlar için sorayım, siz yardımcı olur musunuz böyle bir surumda "uçur abi hepsini" diyene?

bugune kadar gelen istekleri ayni gerekce ile geri cevirdim.
ama, compumaster da onay verirse silinebilir tabi.

Duyuru'da mesaj gelince sözlükte de gelsin denmiş, artı bir de ben veriyorum.

Bir de sözlükteki badilerimizin açtığı ve yanıtladığı duyurulardan da bir şekil haberdar olabilsek, sözlükten onlar için de mesaj gelebilse, bişiler?

@fader

duyuru bir tek beni atıyor herhalde 1 hafta demişsin ama browser ı kapatıp açınca bile tekrar login olmak zorunda kalıyorum.


safari de durum böyle diğerlerin de denemedim.

valthoron, hem cok fanteziye giriyor soyledigin sey, hem de mevcut sozluk altyapisi ile mumkun degil.

rahmi pinkfloydoglu, baska browser ile denersen sevinirim. bir de safari'deki cookie'leri tamamen silip eksi duyuru'dan yeni cookie almasini saglayip dener misin?

yahu compumaster hocam birde şu mesajlara bir el atıver yahu. bi mesaj yazılınca teeee anansının nikahına (sayfanın en altı oluyor) gidiyor. her yeni mesaj ilgili sayfanın en tepesine otursada bir her seferinde en aşağılara bakmasak ne yazılmış diye. olabilirmi?

fader, eskileri silip yeni cookie almasını sağladım ama değişen olmadı sayfayı yenileyince logout olmuyor ama sayfayı kapatıp açınca atıyor site.

edit: google chrome ile de denedim değişen bir şey olmadı.

Madem burası istek kutusuna döndü, ben de isteyeyim:

1. Cevap verdiğimiz sorulara yeni cevaplar geldiğinde veya cevabımız "tik"lendiğinde "benimkiler" yansa. Hatta benimkilerin yanında üç sayı olsa "BENİMKİLER(a)(b)(c)" gibi.
(a): Duyuru sayım
(b): Cevap verdiğim duyuruların sayısı
(c): "Tik"lenen cevap sayım
Duyurumuza cevap geldiğinde a'daki sayı, cevap verdiğimiz soruya ekleme olduğunda b'deki sayı, bir cevabımız tiklendiğinde c'deki sayı yansa. Üzerlerine tıkladığımızda en son mesaj en başta olacak şekilde görsek ilgili mesajları.

2. "Tik"lemenin faziletlerini bilmeyenlere hatırlatmak için,
i. Bir soru gönderilirken "gelecek cevapları okuyup "tik"leyeceğim, sorumu sorup kaçmayacağım" diye bir kutucuk işaretlense.
ii. Hatta kullanıcının sorusuna cevap varsa o cevaplardan işine yarayanları "tik"lemeden yeni soru sormasına izin verilmese. İşine yarayan cevap yoksa sorusunu silse, hem yerden kazanılsa.
iii. Aslında daha güzeli, hem pozitif "tik" (başparmak yukarı), hem de negatif "tik" (başparmak aşağı) olsa, gelen cevapların hepsine bu tiklerden birini vermeyenlerin yeni soru sormasına, cevap yazmasına izin verilmese. Hepsi negatif "tik"li cevaplar olan sorular bir-iki hafta sonra silinse. Kullanıcıların negatif "tik"li cevapları da bir ay filan sonra kendiliğinden silinse, boşuna yer işgal etmese.
iv. Okuyucuların da pozitif/negatif tik verebilmesi sağlansa, belli bir değerin üzerinde okuyucu pozitif "tik"i alan cevap sorunun yazarı negatif "tik"lese de silinmese (halk için sanat). Mesela 20 okuyucu "tik"i cevabı dokunulmaz yapsa.

Ayarlar veya baska seyler ile ilgili isteklerinizi sayfanin en altindaki feedback linki ile uservoice sitesine girip orada yoksa account acip oraya eklerseniz, ve ya oradaki eklenen fikirleri oylarsaniz oradan degerlendirecegiz. bu basliktaki seyleri olacak mi ne zaman olacak diye bize sormaniz bizim bu istegin ne kadar populer oldugunu anlamamiza yeterli olmayacaktir.

a

yav allah rizasi icin saglayin su sayfayi artik

madem sayı sınırlı neden google groups kurmuyorsunuz?

az biraz anlıyorsan web işlerinden, ücretsiz forumlarla filan bişeyler yapabilirsiniz,
phpbb
myfreebb.org

profesyonel birşey mi istiyorsunuz?

@hoot, şimdilik o sayı sınırlı, ilerleyen yıllarda sayı artacaktır. ama işi bilmediğimden dolayı ilk yıl olayı kavrayayım sonrası zaten gelir diye düşünüyorum.

@ocanal
yok profesyonel değil de, şimdilik iş görsün yeter düşüncesindeyim. ilerde forum istediğimiz gibi giderse profesyonelliğe geçeriz sanki.

mybb hem ücretsiz hem phpbb'den daha fonksiyonel çözümler (tasarım, teknik yapı vs.) sunuyor. tavsiye ederim.

bb uzantılı tüm forum sistemlerinin kullanımı "anneye anlatır gibi" klasmanında zaten. kolay gelsin :)

www.theonion.com

wikipedia.org

news.google.co.uk

ilginizi ceken bir konuyu arastirip cikan son haberleri okuyabilirsiniz.

twitter.com

www.tomshardware.com

thisrecording.com çok iyi ingilizcem olmadığı için resimlerine bakmakta güzel oluyor.

şimdi pek bakmıyorum ama düzenli takip ettiğim ilk blog www.zenhabits.net idi.

Devlet yapmıyor da, sivil toplum kuruluşları az çok bir şeyler yapmaya çalışıyor: www.gea.org.tr

www.youcanrescue.yildiz.edu.tr

devletin de yaptığı şeyler var. bazı hastaneler okullar vs güçlendiriliyor. deprem anında daha iyi müdahale edebilmek için işte afet merkezleri bilmem neler. he yeterli değil alınan önlemler.

ordunun zaten yapabileek çok bir şeyi yok. deprem anında bölgeye yardım sevkinden başka bir de arama kurtarma dışında. ki bence akut gibi örgütler o aram kurtarmayı daha sağlıklı yapabilirler.

bunlar dışında depremin önüne geçemeyiz. olacak. yapacak çok bir şey yok. önlem almaktan başka, ki devlet önlem almaya çalışıyor ama yetersiz deniyor. durum nedir çok bilemiyorum.

bunun dışında sizin bir vatandaş olarak alabileceğiniz önlemler var. apartmanın kontrolü, zayıfsa kuvvetlendirilmesi, bir kuruluşa yazılıp deprem anında yardım için gönüllü olma vs.

öncelikle depreme değil sonrasına hazırlandık.
bana göre dpreme karşı alınacak en güzel önlemlerden biri devletin imar politikasını değiştirmesi. türkiye gibi geniş arazileri olan ülkelerde neden apartmanlarda oturuyoruz anlamış değilim, neden müstakil evlerimiz yok, sonra niye yıkılıyor bunlar?

herneyse ali ağaoğlunda sıra.
dedikleri haklı olabilir ama adamın spekülasyon çıkarmaktan başka bir şey yaptığı yok. sanki şimdi yaptığı evler sağlam mı? bilemeyiz. ama adamın bu lafları söyleyerek yapmak istediği şu, yeni ev alacaklar benim yeni yaptığım evleri alsınlar, başkasınınkini değil. o lafları ederek yapmak istediği halkı bilinçlendirmek değil evlerini satmak. talebi yeni evlere çekmek. eski, merkeze yakın olan yerleşim birimlerinin fiyatını düşürüp ucuza almak gibi şeyler.

devlet depreme hazırlanıyor, dikkatli gözler yıllardır devlet kurumlarının tadilatını ya da yeniden yapıldığını görebilir.bu ara kullandıığm yol üzerinde 2 okulun güçlendirme çalışmaları devam ediyor.en son mecidiyeköydeki viyadük uzunca bir süre tadilat gördü mesela.gözardı edilmiş yerler mutlaka vardır ama hiçbirşey yapılmıyor değil...bunlar kişisel gözlemlerimdir

benim bildiğim istanbulda 400 kadar okul depreme karşı güçlendirildi yada yıkılıp yendiden inşaa edildi ayrıca kamu binalarıda yapılıyor ama halk olarak çok umrumuzda değil mesala yan binamız 40 yıllık bina ve durumuda kötü komple aynı aileden insanlar paraları var maddi durumları iyi ama bir türlü yanaşmadılar hiç bişi yaptırılmasına

Mahalle Afet Gönüllüleri'ni takip et.
www.magvakfi.org.tr

Ayrıca bir arkadaşım çalışıyor bünyelerinde, İPBK cidden çok iyi kadrosuyla süper projeler gerçekleştiriyor. En son Dünya Bankasından 600küsür milyon euro kaynakla yapılan aşırı kapsamlı bir afet projeleri vardı. bkz. saklı su ve asadas

www.ipkb.gov.tr

günayyddııınnn...
11 sene geçti be hocam...yine yumurta kapıya gelince hareketlendik...
köprüleri daha yeni güçlendirdik son 1.5senede...
devlet bu konuda halen gevşek davranıyor. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı diye teşkilat kurduk ama geçen sene ODTÜ yuvarlak masa toplantısında kurumun başkanı dahi ne yapacaklarını bilmediklerinden falan bahsetti. sitesine bi bak www.afetacil.gov.tr
Sivil Savunma G.Müd. lağvedildi, bu kuruma bağlandı ee...
ülkede halen itfaiye,yangın,afet durumlarına dair "tam ve kapsamlı" bir kanun yok...
olmayınca da sivil savunma vhf'den haberleşir kendi içinde 112 vhf'den itfaiye polis uhf'den..
afet anında en büyük sorun devlet haberleşemeyecek kendi içinde "yine"...
yoksa çuvalla arama kurtarma ekibi var.. insanlar az azda olsa bilinçlenmeye başladı ama çok az daha... en azından deprem olduğunda ciddi bir kısmı balkondan atlanmayacağını, çömelip kapanıp tutunacağını biliyor.
birçok sosyal sorumluluk projesi yürütüyor STK'lar ve devletin bir kısmından kısmi destek alıyorlar.
lakin biz bu işi en temele yani taaa ilkokula ders olarak sokamadığımız, prime time denilen zamanlarda televizyonlarda 1-2dk'lık videolar halinde izlettiremediğimiz sürece ve hepsinden önemlisi bir kanun yapıp bu kanunu uygulatıp denetleyemediğimiz sürece yapılan tüm girişimler yarım ve eksik olacaktır.
üzgünüm ama kral çıplak..

ha bu arada bazı kurumların ve yüce halkımın ecnebi memleketlerdeki felaketlere gösterdiği hassasiyeti kendi toprağında yaşayanlara, kendi yaşamsal süreçlerine göstermemesi de beni hayretler içinde bırakan bir durumdur.

türkiye'de ancak deprem olursa deprem güçlendirme geliyor akla. arkadaşım deprem güçlendirme ofislerinden birinde çalışıyor, gelen projeleri duysanız içiniz acır. yarım yamalak yapılmış binaları güçlendir diye getirdiklerinde aslında ne kadar güçlendirseler de yeterince olamıyor. ki kriz srasında neredeyse hiç iş yapmadı bu ofisler. güçlendirilmeye çalışılan binaların, köprülerin çoğu hatalı yapılmış zaten. ve dediklerine göre artık depremden sonraki istanbul'u planlıyorlar sıfırdan, göze alınmış bile çoktan.

istanbul depremi olursa sırf yıkıntıların temizlenmesi bile yıllar alabilir diyorlar. milyonlarca insanın ölmesinin yanında ekonomi çökecek, iş gücü yok olacak, eğitimli insanların ölümü sadece kişisel olarak değil ülkenin geleceği açısından da acı verici.

devleti, mevleti geçtim. size basit bir öneri;
herkes yaşadığı binadaki dairelerde kimler yaşıyor, biliyor mu? çok katlı ve daireli apartmansa şayet alt kat,üst kat ve karşı komşu en azından. niye?
bina çöktüğünde kurtarma süresi içerisinde bu bilgi çok değerli diye...
lütfen, en azından bunu dikkate alalım.

Mecidiyeköy'ün ortasında, yani oratalama bir istanbullunun sürekli geçtiği bir viyadük, baştan başa onarıldı güçlendirildi.
İstanbulun dört bir yanındaki yüzlerce okul ve onlarca hastane güçlendirildi, ya da yıkılıp yeniden yapıldı.
Bunları gerçekten görmüyor musunuz? Görmemek mümkün değil çünkü. Onu geçtim il özel idaresi de reklamını yapıyor sürekli bunun zaten sağda solda.
Evet, çok ağır ilerliyor. Evet yetersiz.
Yetersizlik ne konuda? Öncelikli kamu binaları tamamlanmak üzere. Sorun, özel mülkiyetlerde, konutlarda neredeyse hiç bir çalışmanın yapılmıyor oluşu. Kentsel dönüşümlerin yasa ve mevcut mevzuat gereği uygulanmasının zorluğu.
Eğer bir bina yıkılması gerekiyorsa tüm kat malikleri ok diyecek. E kat sayısını azaltmanız gerekiyorsa ne olacak. orada hırgür başlıyor. Hatta diyorlar ki 5 katlıysa bina 6 kata çıksın o yeni iki daire parası da bölüştürülsün. millet depremden korunuyorum peşinde değil, rant peşinde burada bile.

akut ile ortak bir proje yaptik. yerel yonetimler cok yardimci oldu, binlerce ilkogretim ogrencisine depremi ve deprem aninda neler yapmalari gerektigini anlattik. (www.hayatadevamturkiye.com)

99 depremi oncesinde de deprem egitimi verdigimiz pek cok ogrencinin velisinden depremden sonra tesekkur mektubu aldik. egitim sonrasinda kucuk cocuklarinin depremde kendilerini yonlendirdigine dair.

deprem simulatoru istanbullular icin sisli belediyesi bilim merkezinde (fulya) 7-14 yas grubu ogrencilere egitim vermeyi surduruyoruz.

büyük bir depredem sonra muhtemelen yağmalar, hırsızlıklar, tecavüzler başlayacak.

avcılarda, depremin üstünden on dakika geçmeden tecavüzler olmuştu.

ona karşı çözüm düşünen-üreten var mı?

doğanın hışmından kurtulsak dahi, türdaşlarımızın hışmından nasıl korunacağız?

cedilla senin dediğin durum için ordu devreye giriyor işte.

biraz canınızı sıkayım.
mesleğim (jeodinamik) gereği bu konunun içinde yer alıyorum. deprem ne yazık ki olacak bunu önlemenin önlemeyi de geçtim olacağı zamanı bilmenin de çaresi yok. sorun istanbulun zemiminden kaynaklanıyor. tarihi yarımada (sur içi) olarak bilinen bölgede sağlam olarak nitelecek bir zemin yok. istanbulun ilk yerleşiminin kadıköyde olması boşuna değil. kentteki tüm kamu yapılarının ardından istinyeden kilyosa kadar uzanan hattın güneyinde kalan bölgedeki yerleşim yerlerinin ve son olarakta anadolu yakasındaki zayıf bölgelerdeki konutların sağlamlaştırılması gerekiyor ve bu da 15-20 yıl sürecek bir iş. peki yapıldı mı? hayır. tam aksine bu konudaki bilgisine başvurulabilecek en yetkin kurum olan deprem konseyi lağvedildi. bir kaç devlet kurumundaki inisiyatif kullanan yetkililer çeşitli çalışmalar yaptılar ama o çalışmalarda sorunu çözebilecek değil. hele bazılarının yaptıklarını anlamakta mümkün değil. bunlardan bir tanesi zemini kayan bir bölgedeki ağır hasarlı binada güçlendirme çalışması yaptı.
1. adamakıllı hazırlık yapan tek kurum ordu. onlarda sadece yetki alanlarında (yani askeri kurumlarda) çalışma yapabiliyorlar. bununda tahmin ettiğin gibi herhangi bir haber değeri yok.
2.istanbulun altyapısı mı var?
aslında burada yapılacak şey yine vatandaşın kendinde. ev alırken/kiralarken odasına parkesine değilde nerede ve nasıl yapıldığına (bir jeoloji mühendisi ve inşaat mühendisine danışarak) bakmak. ev varsa yine bir inşaat mühendisine danışarak gerekiyorsa güçlendirme yaptırması gerek.
durum gerçekten çok can sıkıcı ama çözüm tek tek bireyleri aşıyor. belki bununla ilgili bir stk bir şeyler yapabilir.

işin uzmanları açıkça söylüyor, deprem değil bina öldürür diye.bu kadar basit.birinin ölmesi kimsenin umrunda olmuyor.1999'dan sonra yapılan binaların yeni yönetmeliğe uygun olduğu söyleniyor, ancak yönetmelik nedir,ne kadar yararlıdır,ne kadar buna uyulmaktaadır,orasını bir mimara veya inşaat mühendisine sormak gerek.büyük şirketlerin (site yapan firmalardan bahsediyorum, xyapı şeklinde) çok sağlam yaptıkları belli, çünkü bir yıkımda çok ciddi prestij ve müşteri kaybı olur.ucuz evlerin durumları ne belli değil.devlet "hiç değilse" depremden sonraki arama kurtarma ve iyileştirme hizmetlerine verdiği para ile şimdiden her binayı tek tek kontrol ettirebilir.en azından parası olan kendi evini kendisi iyileştirir.parası olmayan öyle kalsın demiyorum ama hiç değilse kontrolü yapsınlar haberimiz olsun.önlem alınabilsin.

yok özellikle 99 sonrasında istanbulda denetimi çok sıkı tutuyolar. aslında birazcık belediyeden belediyeye göre de değişiyor bu. şimdi denetim neleri kapsıyor falan burda anlatmanın bir anlamı yok. ama bir bina yapılmadan önce zemin etüdü yapılıp hem jeolog hem de jeofizikçiler tarafından raporlanıyor sonra da bu raporlar bildiğim kadarıyla jeoloji ve jeofizik odalarınca incelenip onaylanıyor. bu raporlarda zemin kalitesinden ne bileyim tavsiyelere kadar bir çok şey var (ya da ben böyle hatırlıyorum uzun zamandır ilgilenemiyorum) inşaatçı arkadaşlar daha iyi biliyorlardır ama her halde inşaat sırasında da bir denetim vardır. hem kullanılacak malzeme hem de yapılacak temel, ne bileyim kolonların yapısı vs.

fakat istanbulda gecekondu hızla devam ediyor. en çok kayıp tahminime göre bu gecekondularda olucak. ne adam gibi denetim var ne adam gibi temel var 4 kat çıkmışlar.

ben hala bundan sorna yapılacaklar konusunda devleti çok suçlayamıyorum. bu güne kadar yapılanlar yüzünden bu haldeyiz.bundan sonra yapılabilecek çok bir şey yok. istanbul altyapısı çok kötü yapılmış ve öyle de gelişmiş bir şehir.

benim de çoğunlukla hoşuma gidiyor.
da sorun zaten sana normal gelmesinde değil, yandakini rahatsız etmesinde. yoksa kişinin kendi pisliği kendisini rahatsız etmez o kadar.

hicbir zaman rahatsiz olmaz kisi kendisininkinden. sadece bazan "oha, burun dayanmaz buna!" gibi tepkiler verebilir. ama kendisi rahatsiz olmaz. bazilarina guzel gelir, evet.

kendi feromonlarından kaynaklanıyor, kişinin kendi ter kokusuda başkasınınki kadar rahatsız etmez, osuruk keza, yalnızca farkında olursun, kötü birşey değil, tabi avucuna osurup koklamıyorsan :)

osurmanın verdiği dayanılmaz hafiflikten başka bir şey değil o
(bkz: dövüşmenin verdiği hafiflik)

avuca osurmak nedir lan aq :D yaratıcı zeka :D
kendi osuruğum böyle fare yutmuş ya da çürümüş yumurta gibi kokmaz ise severim ama dediğim gibi insan midesinin kaldıramayacağı derecede koku da çıkabiliyor dötten.

edit:yazdığımı tekrar okuyunca kendimden tiksindim.karım okusa boşanır benden şerefisizim :D

açık yazıyorum.

başkasının götünden çıkıp senin burnuna giren şeyin nasıl hoşuna gitmesini bekleyebilirsin?

iğrençsiniz

büyük adamsın

ses kartı sürücü dosyasını "ister exe ister zip" winrar ya da 7 zip le "buraya çıkar" falan diyerek çıkar, sonra aygıt yöneticisinden ses kartının "sürücüyü güncelleştir" sonra da "gözat" ile demin çıkardığın sürücü dosyasının klasörünü bul.

kulaklık girişinden de aynı şekilde cızırtı mı veriye? yoksa kendi dahili apöllöründen mi veriyor cizirtiyi?

@hoot, indirdiği exe'yi seçemiyormuş. bir şeyler güncellemiş ama olmamış.

@kobret, üpüülüden cızırtı, kulaklıktan net bir sessizlik veriyor abi lskdjfjkls

düdüt: kurcalamış biraz, nasıl olduysa sdjklf kulaklık takınca sol kulaklıktan ses getirmeyi başarmış.

indirdiği exe yi seçemez zaten, o exe dosyasını winrar ile açıp bir klasöre çıkartacak.

www.pclabs.com.tr
504$+kdv

Valla işin U3 kısmını anlamadım ama herhangi bir USB bellek zaten Ubuntu'yu "live" olarak kullanabilirsin.

"Burn your CD or create a USB drive" kısmında kullanmakta olduğun işletim sistemi ve USB stick'i seçersen sana USB belleğe nasıl Ubuntu yakacağını gösterir resimli olarak. Daha sonra da USB bellek ile bilgisayarı boot edip Ubuntu'yu kurmadan kullanabilirsin "dene / try" seçeneği ile.

www.ubuntu.com

ben işin U3 kısmını soruyorum.

herhalde bu şekilde başlanıyor.
portableapps.com
zahmet olmazsa biri yazara sorabilir mi merak ettim.

evet bu sigortası olmayanlar için.

önce bir combofix ardından esetnod32

daha hafifi aymar heralde (evet rezil bir şaka hemde çok rezil, napalım)

panda cloud bir dene
birde clamwin olması lazım.
ayrıca bitdefender ında arka planda çalışmayan bir avsi var ücretsiz.

housecall.trendmicro.com

kasmayın microsoft security essentials derdinize deva.

Pertable Clam for win

www.portableapps.com

spaces.live.com
bunu adres çubuğuna yapıştırın. ve sonuna email adresini yazıp gidin.

bir fotokopiciye gidersen sana 5 kuruştan çıkartır. ama bilgisayarı fotokopi makinesine bağlamayı biliyor olması lazım.
not: izmiri bilmiyorum.

dtx 11 den dolayı olabilirmi

xpde dtx9 ile full grafik oynadığınız dtx 11 de (10 muydu lan) daha fazla hardware yorduğundan kasabilir, yaşıyoruz aynısını zira.

rami yükseltsem farkeder mi?

oyunun uyumluluğunu xp ye alın.
pes için ram gerekmez.
kalabalık olmasın diye editliyorum
oyunun yamaları varsa torrentte bir bak, mesela yeni bir crack indir.

uyumluluğunu xp ye aldım denedim değişen bir şey yok.

sadece pes için değil. geneli böyle.

donanımsal bir problemden mi kaynaklanıyor? xp de farklı win 7 de farklı çalışması iyice canımı sıkmaya başladı.

valla biz yeni ekran kartı alamadığımızdan dolayı oyun grafikleri kısma yoluna gittik, teknik olarak dtx9 kullanabiliyorsan oyun içinde ala, ama bu sefer yine gidecek grafikler, fazla gaza gelemden biraz düşür grafiklerini oyunların rahat edersin bence.

Ram çılgınca etkilemez, ama ucuz ramler bu ara için rahat olsun 2 daha al 32 bit 3 olarak görür falan, rahatlarsın, 50 lira verdik şahane oldu oyunlar baba dersin. :)

hala çözülmediyse şu yazıya bir bak.
7 ye de faydası olur.
www.pcnet.com.tr

km, vlc, gom fln yeterli.

k light mega kurduktan sonra win mediaplayer de bile sağlıklı bir şekilde izleyebiliyorsunuz,

(monitör ve ekran kartı uygunsa tabi, standart bir pc de izlenecekse 720 den yukarısı kasıntı yapabilir)

öncelikle coreavc gerekli bunu kurduktan sonra kmplayer'ı açıp F2 ye basıp "kod çözücü kullanımı"ndan "dahili kod çözücü"de avc ve h264 ü iptal edip "harici kod çözücü"de avc ve h264 için coreavc codec i seç tamamdır.

codec lazım indirmelisin yoksa gom falan da açmaz google da yaz çıkar hemen uzantısı mkv dir
hd videonun

benim kullandığım macbookların altta fan ızgarası yoktu, ekranın altına doğru veriyordu havayı, yani aldığın notebook soğutucu bir şeye yaramaması normal. pclabs ta inclemeleri vardı bu notebook soğutucuların, ama 5 yıllık olduğuna göre kendin açıp tamir etmeye neden kalmıyorsun?

internete baglanmanin muhtemelen isinmayla alakasi yoktur. wireless anten veya antene giden baglantilarda bir sorun olusmustur.

@hoot bununda yok ama o aletsiz 30 dakikada kapatıyor kendini otomatik olarak ama şuan kullandığım ile kapanma sorununun önüne geçtim. Fanı kendim alıp takabilicek kadar yeteneklimiyim bilmiyorum ya da bu o kadar basit bi işmi? bi kaç bilgisayarcıya sordum biz mac lere elimizi sürmeyiz dediler.

@kurukafa ya mantıken banada öyle geliyor fakat modeme yakın lokasyonlarda sorunsuz bi şekilde bağlanıyorum alet ısınmadığı sürece. ama ısındığında ilk önce bağlantı gidiyor sonra da alet gidiyor. o yüzden de sorunu ısı&fan kaynaklı olarak yorumladım.

cihazi boyle sokuluyor

www.youtube.com

fan boyle degisiyor

www.youtube.com

tabi bi de fani alma kismi var ama sanirim o sorun degil :)

nerden anlayacağız gömülü olup olmadığını?
eski hddekiler önemli..

"katılımsız" diye arat internetten. bulursun.

layer 26 doğru söylemiş; yeni diski takıp temiz bir sistem kur, sonra jumper ayarıyla eskisini slave olarak tak, sonra onun içindeki bilgileri ayıkla, yenisine aktar, eskisine format at..

daha once hukukla ilgili kitaplar aldim. bir sorunla karsilasmadim. alacaginiz kitaptaki fiyat akil ucuklatacak cinstenmis. cogu yerde 20 liranin uzerinde gordugum kadariyla.

Seçkin tanınmış bir yayınevidir. İnternet üzerinden alışveriş yapmadım ama genel olarak özenli çalışırlar diyebilirim.

Ya bu kitap bazı yerlerde var mesala hepsiburada.com da ama 5. baaskı olduğu için 17 tl burdaki 4. baskı olduğu için alacam. bi de burda %50 indiri olduğu için iyi burdan alrı o zman :D

bu tür firmalar internet üzerinden siparişte değilde telefonla siparişte iyiler. eğer havale parası ödemeyecek bir hesabınız varsa telefonla alın.

kardeş, nadirkitap.com'u kullandım. onu da tavsiye ederim. 2. el gerçi ama çok temiz kitaplar bulabiliyosun, 'çok temiz' ibareliler gerçekten çok temiz çıktı benim aldığım 3 kitapta da. üstelik sıfırlara oranla 3'te bir fiyatına falan geliyor.

yok havale mavale yapmadım hiçç..bi de dediği gibi nadirkitapa bakayım...

İlk defa duydum bu siteyi.

evet alınır, bunlar zafer çarşısındaki savaş kitap. geçen sene bende bunlardan telefon siparişiyle kitap aldım.

idefix kadar yaygın olmayan bir siteden kitap almamanı tavsiye ederim açıkçası. çünkü kargonu çok alakasız bir yerde bulabiliyorsun.

eserkitap tavsiyemdir.

bazı torrentler içinde 2.0 ses dosyası oluyor ayrıca

sharebus.com'un türkçe ses dosyaları başlığı var.
emule kullananlar için diye biliyordum.

@hoot, baştan indiremem valla ya çok büyük dosya boyutu..
@hicazkar, evet onu biliyorum ama ingilizce olsun istiyodum ya.. pff neyse..

özür dilerim, yanlış anlamışım, ses dosyası deyince...
orijinal sesi bilemiyorum ama kulağı diğer taraftan da tutarım diyorsan filmden ses dosyası çıkarma programları var, kullanabilirsin.
ses ekleme çıkarma vs. diye aratsanız bulursunuz bir sürü malzeme.
divxplanet'in encoding rehberlerinde de var teferruat.

www.amazon.de aşagı yukarı fikir edinmeniz için ama almanya cok ucuz değil türkiye ye göre.

dslr düşünyosan mantıklı olabilir. başka önerebilecegim bi şey yok ucuz olarak :)

elektronik dışında birkenstock terlikleri olabilir,çikolataları güzel, nutella falan..bir de kölsch diye birası var, schnaps diye de aromalı içkileri var.
www.mediamarkt.de bu da medimarktın alaman sitesi.

amazon güzel fikir inceliyeyim ben bunu.

@toshiro babam zaten duty freeden epey bi alkol getirmeyi düşünüyo biraya yer kalmaz zannımca :) media nın sitesine lanet olsun burda da aynı şeyi yapıyolar sadece indirimli ürünler var part time media markt elemanı olarak açıp bakmadım bile.(gerçi niye tribe girdimki indirimde güzel bişeler vardır belki hehe)

öncelikle saturn mediamarkt'tan daha ucuzdur.

fotoğraf makinalarında indirim olabiliyor yer yer, şanslıysanız indirime denk gelebilirsiniz.

ps3'ünüz yoktuysa da 300€ idi en son onun fiyatı, oyun hediyeli.

cube marka bisiklet

salomon ayakkabı, parfüm, parmesan peyniri, maalesef dolgulu makarna, bira, alkol ürünleri

Peynir, cikolata, sarap.

Elektronik icin indirim kovalamaniz lazim bence. TL'ye cevirince Türkiye'dekiyle ayni fiyata denk gelebilir.

enable bandwith management kapalı

hız sorunu cfosspeed den önce de vardı.

evet public fakat eş/kaynak oranı o kadar da kötü gözükmüyor, gerekirse başka sitelerden aynı torrentlerin izleyicilerini de ekliyorum.

eş değişimi, dht falan açık ama yine de düzgün olmuyor bir türlü.

120 tl verip dreambox alırsan ve bilgisayar bilgin varsa evde de internetin varsa en iyisini yapmış olursun 50-90 tl ye alacağın uydu alıcısıyla birşey izleyemezsin türksattaki saçma kanallar dışında..

kesinlikle dreambox. gerekirse hemen alma, biraz daha biriktir. ama mutlaka dreambox al normal alici yerine.

80 liraya şu var: www.gold.com.tr emu girebiliyorsun tabi dreambox değil, yalnız 120 liraya dreambox nerde var?

dreambox kesınlıkle. yardımcı olabılırım ıstanbuldaysan.

cebe sığabilecek kadar küçük, scart girişine takılan cihazlar var onlara da bakılabilir.
next'in vardı mesela.

(bkz: film yönetmenindir)

www.eksisozluk.com

(bkz: mülk allahındır)

:p

bence en iyisi kendi senaryosunu yazan yönetmendir. neyi nerede ve nasıl işleyeceğini iyi bildiğinden daha iyi yansıtır içinde tuttuklarını. diğer yandan bakarsak senaristin yazdığı iyi bir senaryo, yönetmenin elinde harcalanabilir.

her ikisi de hayalgücü olan insanlar bi kere ama şu var ki senarist hayal eder yazar ama yonetmen onu şekle şemale sokmadan yazdığı sey bişey ifade etmez.yazılır orda kalır.hayata geciren yonetmendir.yani işin nasıl yapılacağı,neyin nezaman olacağı vs. gibi konuları yonetmen olmadan kimse olması gerektiği gibi yapamaz.belki bu yuzdendir.bana gore ikisi de ayrı ayrı başarı sonucta ama..

çünkü yönetmenlik sadece filmi çekmek değildir. yönetmenlik büyük bir idarecilik başarısıdır. filmin sonunda görülen bütün isimleri toparlayan, o filmi ortaya çıkaran yönetmendir.

sonuçta bir konu ne kadar güzel olursa olsun, bir diyalog ne kadar vurucu olursa olsun, sinemaya görüntü can verir. sanmıyorum ki bir senarsit her yazdığı diyaloğun vurgusunu, tonlamasını, karakterin mimiklerini senaryoya eklesin. yönetmen bu tür işlerle de ilgilenir. ama zannedersem artık para kazanmaya yönelik yapılan filmlerde yönetmenler bu aşkla yapmıyorlar işlerini, karakterler okuyor repliklerini, 3-4 pahalı atraksiyon oluyor film.

dandik bir yönetmen en iyi senaryonun içine eder, iyi bir yönetmen sıradan bir senaryoyla harikalar yaratır. senaryosu çok da yoğun olmayan (yoğun senaryo?) bir film örnek versem, mesela The Seventh Continent, öyle uzun uzadıya senaryosu yoktur misal. versen şimdi o senaryoyu kıytırık bir türk dizisinin kıytırık yönetmenine, al bundan film çek desen, ne hale gelir o senaryo. ama haneke'ciğim napar, adamın unutamayacağı sahneler çarpar yüzüne, film biter saatlerce kasılı kalırsın.

bir de şu var; mozart bestesi deriz, bach eseri deriz, chopin konçertosu deriz.. ama günümüz müziğinde birçok parçanın bestecisini bilmeyiz. hatta "falanca sanatçıdan yaptığı cover" deriz; "falanca bestecinin falanca parçasının cover'ı" demeyiz. bu da üzücü, düşünürsek?

senarist yönetmenlere saygılarımı sunarım.

mesela en yakın örnek şen yuva dizisi.

senaristi inci, ekşi takip eden bi eleman. emrah serbes. yönetmen, avrupa yakası'nın da yönetmeni olan hakan algül. yine bahsettiğim olay. dizi'nin başında dönen jingle'mıdır nedir işte onda, emrah serbes ismi 3 sn küçük punto'yla geçerken, hakan algül ismi büyük puntolarla sonda 5-6 sn kalır, diziye geçilir.

aga senarist falan değilm ama üzülüyorum lan. senarist'ler can insanlar. niye böyle ışık şef yardımcısıyla aynı muameleyi görüyorlar?

ilk olarak senaryo senaristin yazdığı haliyle kalmaz, asla. yönetmen o senaryoyu ekibiyle zaten değiştirecektir. yönetmen senaryoyu yorumlayacaktır. yönetmen her noktada parmağı olan adamdır.
çoğu yönetmen zaten senaristtir aynı zamanda ama çoğu senaristin yönetmenlikle uzaktan yakından alakası yoktur :)
ki yine şöyle bi şey var, senaryo yazılır ama yönetmenle birlikte tekrar yazılır. ve en önemlisi film görüntüdür diyalog ve konudan önce, derdinizi görüntüler anlatır...

aslında bu ikisinin arasındaki farkı anlamanın en kolay yolu sizin için şu olacaktır. amatörce bi film çekmeye çalışın beğendiğiniz bi senaryodan(sahne çekmeye çalışın) ama kendi fikirleriniz doğrultusunda çekmeye çalışın bunu, zaten çekilmiş olduğu haliyle değil.
yüzlerce sebep sayabilirim size neden senarist'in yönetmen ve genelde görüntü yönetmeninin altında olduğuna dair :)
meslektenim.

p.s: dizide değil ama sinemada ışık şefiyle aynı muameleyi görmesi bile onun için büyük bir onurdur. siz bence bu tip eleştiriler yapmadan önce biraz sektörün içindeki mesleklerin neler yaptığını bi adam akıllı araştırın :)
işkembeden hiyerarşi yapıyorsunuz şu an :)

@madyb

dur yahu, birşey yaptığım yok. rica etsem "meslekteki" hiyerarşi sıralamasını yazar mısınız?

şimdi solaris kitabı var sitanislaw lem'in herneyse, şimdi bu kitabı tarkovski eline alıp öyle bir film haline getirmiştir ki artık kitaptaki hikaye tarkovsky nin oyuncağı olur. çünkü yönetmen güçlü,
bu kitabı eline Steven Soderbergh alınca tarkovsy severler öeh demiştir, belki kitap hayranlarının tarkovsky ye dediği gibi, kitaptan bir şey kalamamış ki diyebilirler, herşey yönetmendir ancak galiba oscar ödüllerinde bir artis senaryo yazarlarına müthiş replikler yazıp izlenebilirliği sağladıkları için teşekkür etmişti, yönetmen=film

öncelikle film yapımcınındır :) mesela film oscar alırsa yapımcısına verilir ödül..

yönetmen mi önemli senarist mi diyorsak eğer bence senarist çok daha önemlidir.. asıl yaratıcı işi yapan senarist bence.. büyük yönetmenler(bunun örneği çok zaten) söz konusu olduğunda senaristler, büyük senaristler(kaufman) söz konusu olduğunda da yönetmenler geri planda kalıyor.. sanırım ünlü yönetmen sayısı daha çok.. bunun nedeni de açıklananlardan çıkarılabilir zaten..

film yönetmenindir, filmin sahibi yapımcıdır.
araba bwm'nin, sahibi ise satın alan kişidir.

en tepede yapımcılar vardır her zaman. ama işin üretim kısmından ziyade denetleme kısmında rol alırlar.
sonra yönetmen gelir. sadece bir kaç tane senaristin ismi yönetmenden önce gelmektedir ama denildiği gibi iyi bir senaryo hiç bir zaman yeterli değildir iyi bir film için...
bazı ülkelerde ise mesela türkiye'de oyuncunun yönetmenden önce geldiği çok görülen bi şeydir.
ve bundan sonra görüntü yönetmenleri-sinematografi-fotoğraf direktörü(hepsi aynı)gelir.
senarist bu isimlerden sonra gelir genelde yapımlarda. senaristler senaryolarını tek başlarına dahi yazsalar ilk senaryo ile film haline getirilmiş senaryo arasındaki fark bayaa büyüktür. kaldı ki senaristin yazdığı diyaloglar bile diyalog uzmanları tarafından yeniden elden geçirilecektir.
ama bu hiyerarşi sürekli değişkendir, çok ünlü bi ışık şefiniz vardır senaristiniz ise gençtir, toydur umursanmaz bile fikrini alıp yeni senaryo yazmıştır birileri belki de.

değişir...

film senaristin değildir. ya yönetmenindir ya yapımcının. memento eğer normal akışta çekilseydi asla bir başyapıt olamazdı örneğin. nolan yazmış. ama çekmiş de.

mesela tam senin beğeneceğin bir örnek vereyim:

www.filmizle4.com

bu film sinan çetin'indir. ama afişe adı yazılmamıştır. çünkü tanınmamış, çaylak biriydi o dönem yeşilçamda. yapımcılar da yavuz turgul'un ismiyle gişe yapmaya çalışmışlar.

tanınmayan bir yönetmense; oyuncuların ismi öne çıkarılır. onlar da tanınmamışsa; "bilmem ne filminin yapımcılarından" derler.

ama genel anlayışla; film yönetmenindir. mesela david cronenberg, başrole ferhat güzeli koysa, oturup ciddi ciddi izlerim. kimse de bir şey diyemez.

Senaryo; Senarist tarafından yaratılmış, tek başına özgün bir eserdir. İlgili senaryo günün birinde bir Yönetmen tarafından sinema filmi eseri haline getirildiğinde, artık o "sinema filmi" başkaca bir sanat eseri olan senaryodan türetilmiş yeni ve özgün tek başına ayrıca bir eser olur.

Konuyu izahat için şöyle bir örnek verebiliriz. Rodin bir heykel yapmış, Mozart o heykele bakarak bir müzik tasarlamış, o müziği dinleyen Dostoyevsky, bir roman yazmış o romanı okuyan Jonathan Nolan bir senayo yazmış ve bunu okuyan Spielberg bir film çekmiş ise son raddede çekilmiş sinema filmi Spielber'ün sanat eseri olur.

O yüzden konu sinema ise "sinema filmi" bir eser olarak yönetmen'e aittir.

Bu konuda okunabilir güzellikteki en güzel hikaye ise Stephen King'in romanından çekilen "The Shining"in, Stanley Kubrick ile anılması ortaya çıkan filme tepki göstermesi Stephen King'in ifrit olup aynı romandan kendisinin de bir film çekmesi ama kimsenin o çekilen filmi sallamaması olabilir.

yeni versiyonu bu ya, bu kadar celallenmene gerek yoktu. hakikaten mavi tema işini ben de beceremedim. yıldız da artık solda değil sağda. anasayfa kutucuğunu hiç kullanmadığımdan ondan haberim yok valla. ya bu dediklerin de sinirlendirecek değişiklikler olsa, telaş yapma :)

windows pencere rengini mavi yapmaya çalış bir
benimki de güncel fakat yıldız yine sağda

alısmıs kudurmustan beterdir derler ya. görünümü hoştu be.tühh.neyse artık buna da alısıcagız demek ki.alısmak sevmekten daha zor geliyorrrrr. tesekkurler bu arada ıyı geceler hem de.

tools.google.com
Buradan beğendiğinizi seçip, Uygula diyorsunuz...
Mavi temadan kurtuluyorsunuz..

dergiye abone olmana gerek yok

engadget.com u takip et ;)

ek olarak : techeblog , gizmodo

illa dergi istiyosan da oyumu pcnetten yana kullanırım ^ ^

türkiye'de sadece teknoloji üzerine bir dergi yok mu?

hmm sadece teknoloji isterseniz ;

t3
stuff
new tech
mobimag

^ ^

şüphesiz ki wired

pcmagazine iyiydi, bir türlü tutunamadı...

chip eskiden iyi gibiydi, artık 12 ay boyunca aynı şeyleri tekrar ediyor hemde 150 sayfada, pcworld de yıldız tornavida yazıları var,
ben bu dergileri hep kütüphaneden takip etmişimdir. abone olmaya gerek yok, git ayda 7 milyona başka bir dergi al, mesela gezi fotoğraf karışımı dergiler var ya da altyazı dergisi al.

dergi aylık oldugundan geride kalıyor epey. netten tkaip et.

evet işler malesef.
bankadan alabilmeniz lazım.

hesap artı bakiye verdiği için sıfır olana kadar çekersin ve faiz işlemez çünkü paa senin paran ancak hesap eksiye düştüğü zaman çekmeye devam edersen kredili mevduat hesabından çekersin ki bu çekimin faizi kol gibidir.

artı bakiye olsa bile nakit çekim gibi işlem görür ücret ve faiz yansır

yahu arkadaş adamın kendi parası niye para ödesin kendi parasını almak için. hoş parayı kredi kartı hesabına yatırmış faiz işler hiçte itiraz fln da edilemez ama bankacılık sektörü işte kendi içinde devlet.

mevduat hesabınıza geçmiş olması gerek o paranın. bankada özellikle belirterek alabilirsiniz. bankamatik kullanmayın emin olmak için.

nakit avans miktarı kadar çekebilirsiniz galiba.

bankanıza yazılı olarak bildirin, masrafsız olarak hesabınıza aktaracaklardır.

@ceo

"çekersin" diyorsun. Sonra "çekemeyebilirsin. bankalar her şeyi yapabilir" diyorsun.

@hoot

50 liraya 12 lira faiz geliyor nakit çekimde. 300 liraya kaç para gelir. Ve bu soruya "galiba" diye cevap vermişsin.

Arkadaşlar lütfen laf olsun diye cevap vermeyelim. Bu cevaplar db'de kalıyor. Daha sonra başkaları ciddi sıkıntılar yaşayabilir.

normal de çekemezsin, ama kredi kartının nakit avans özelliği vardır ve sen borcunu zaamnında ödersen sana faiz binmez. demek istenen bu.

www.exa.com.tr

soyle bisey vardi onermisti birileri. sonra ben de guzel bulmus onermistim.

@la traviata bu monitorü biliyorum fakat fullhd değil.

moderatörler o 60bin kişinin entrilerini okuya okuya sana doğru geliyolar. girdiğin entriler sözlük formatına uygunsa yazar oluyosun. tabi 60000deki sırada yakın bi zamanda yazar olmayı beklemek imkansız bi hayal. ancak toplu alım yapılırsa olabilir.

Peki toplu alımlarda bakmadan mı alıyorlar? Ya da bu işin torpili yok mudur :P Bekle babam bekle bitmez ki bu :D

sizin gibileri almıyolar. ama alabilirler de. ama almasalar daha iyi. dimi.

mesela sen eğer kullanıcı adını yazarken de ilk harfi büyük yazdıysan entrylerini okumazlar bile. benden söylemesi.

toplu alımlarda belli kriterler oluyo ama kesin şeyler değil, geçen alımlarda son altı ay içinde en az bi kez giriş yapmış ve son on gün içinde onlayn olanları mı ne almışlardı ya da ona benzer bişeydi, çok fena sallıyo olabilirim. torpil falan var mıdır bilemiyorum :)

@zımparakağıdıyla31çekenpinokyo
Niye almıyorlar? Kimi alıyorlar?

@advest
Büyük yaptım diye hatırlıyordum ama küçükmüş. İlginç normalde hiç küçük yapmam. Acaba büyük harfleri küçültüyor mu otomatik :S

Napalım beklicez artık. Üniversitelerde çok oluyor sözlükçüler bende üniversiteye başlıcam bu sene. Bunu niye söyledim bende bilmiyorum :D

alıyorlar alıyorlar korkma, binlerce var.

torpille bi şeyleri halletmek istemen bi an garip geldi.

valla ben 3 senedir üyeyim. bekliyorum yazarlığı. sıram 16045. anlıyor musun. bu hızla 10 sene sonra anca gelir sıra. bir de şu açıdan bak. yazarlık çok da önemi değil. ben birçok sözlük klonunda yazdım. emin ol okumak daha keyifli okuyarak geçirilen vakitte çok daha şey kazanıyorsunuz. yazmak bazen yorucu olabiliyor. eğer gerçekten yazdığınız şeyin o anda ekrana çıkıp okunmasını istiyorsanız gidin diğer sözlüklere hemen onaylarlar emin olun 10-15 entry sonra bu muymuş demeye başlarsınız. burayı okumak için kullanın bence. yazar olmaksa bu hızla imkansız. daha doğrusu yazar alımı durmuş durumda.

ben de 3 sene önce falan kayıt oldum, belki daha fazla belki daha az. sıra 5000'lerde. ama artık hevesim kaçtı sözlüğün bu halini görünce. saçma sapan tipler var, adam daha dahi anlamındaki de bağlacını ayrı yazmayı bilmiyor, -ki bağlacını ayrı yazmayı bilmiyor, soru eki olan -mi'yi ayrı yazmayı bilmiyor.. eskiden böylemiydi? 3 4 sene önce çok daha güzeldi caaanıım sözlüğüm. bok oldu şimdi. komik olduğunu sanan binlerce özenti insanla dolu.

@kabiz kugu

son alım hangisi bilmiyorum ama ben 2-3 yıl önce başvurmuştum sözlüğe, bu başvuruyu unutup bir 2 sene hiç girmedim, 2009 ekim-kasım gibi benim okur hesabım vardı galiba diye bir deneyeyim dedim baktım yazar olmuşum. bu da böyle bir bilgi olsun. kriterler varsa da dengesiz yani.

9. nesil satırbaşı yazarları ne ara aldılarsa o vakitten 2009'un sonuna kadar da yazar olduğumu bilmiyordum.

bir de hiç beklentim olmamasına rağmen yazar olmuş oldum bu da iyi bir şey sanırım.




ek: araştırdım, 2007 kasım ayında başvurmuşum, 2008'in sonunda yazar olmuşum. başvurduktan 2009'un sonuna kadar sözlüğe giriş yaptığımı da sanmıyorum. 3 yıl bekleyenler olduğuna göre bu işlerin ne kadar garip ilerlediğinin göstergesi.

@zımparakağıdıyla31çekenpinokyo

size sonuna kadar katılıyorum. zaten hevessizliğim de bundan kaynaklı. bazen bilgisayarı açıp saatlerce sözlüğü açmayı unuttuğum oluyor. dediğin gibi önceleri okunurdu,bi kalite vardı. nerde boş beleş adam var, nerde kendini komik sanan insan var burda artık. onun için ha yazar olunmuş ha olunmamış çok önemli değil artık. yazar olsam da öyle entry falan gireceğimi zannetmiyorum.

bence artık forum gibi bir şey oldu.

hayvan ara kısmına sözlük yazarlarının yazıp bi aratın bakalım. 100-150 kişinin kendi aralarındaki muhabbetlerini görürsünüz.

@zımparakağıdıyla31çekenpinokyo

asıl sormak istediğim biz garibanlar beklerken üyeler aslında torpille mi alınıyor gibi bişeydi. Zaten kimseyi tanımıyorum sözlükten.

@advest
sen 3 senedir olamadıysan ben ümidi keseyim hemen abi :D Tabi haklısın ama hergün okuyorsun ve sende düşünceni katmak istiyorsun ister istemez. Birde bir havası var "Ekşisözlük'te yazarım" diyebilmek neredeyse "Dr. blastblood, hemen ameliyathaneye" anonsunu duymak kadar haz verirdi insana :D

yani 3 senedir bekliyorum daha olamadım filan yazmışsınız da ben de 5 senede 2 kere yazar oldum mesela. torpil filan da yok. o kayıt olduğun kulllanıcı isminle giriş yap ara sıra kayıt oldum diyip bırakma. ama bundan sonra daha zor olacaktır herhalde. hele 60 binlerdeysen.

@hewit

bende de öyle olmuştu, bi sözlüğe gireyim deyip de girdiğimde mesaj, sub-etha vs. gibi yerlere erişebildiğimi farkedince yazar olduğumu anladım. bi hafta sonra çaylak oldum, aradan bi yıl geçti tekrar yazar oldum. böyle saçma bi durum işte.

ekşiduyuruda yazanlara torpil geçiyorlarmış :p

2017'de yazarsınız kanımca

3 yıl 5 yıl diyorsunuz da, ben 10 entry girdikten 12 saat sonra yazar olmuşum. böyle karambole gelme ihtimaliniz de var galiba.

allahtan kapağı attım iş bu noktaya gelmeden:) okumanın yazmaktan daha keyifli olduğuna ben de katılıyorum. yazar da olsan 1000 okuyup 1 yazıyorsun sonuçta.

yazdıklarının okunduğunu bilmek güzel bir his ama yazar olmadan önceki beklentiyi karşılayan bi durum değil.

Hayır çıkarsa kısmen güvenoyu olur. Ama kimseler de bize zindan etmez ülkeyi neden hayır verdiğiniz diye. 12 Eylül'deki Paşalar gibi, bi' Jet filosu icabına bakar falan demez.

Evet çıkarsa, yurt dışına çıkış özgürlüğümüz kısıtlanmaz,Fişlenme ortadan kalkar, YARSAP ve bilimum taraflı hukukçuların sayısı azalır...

Ya ben de birşey sorayım... 12 Eylül dönemindeki suçluları, o darbeyi yapanları yargılayın diyorlar da, sonra da zaman aşımına uğradı diyorlar... E be güzel muhalefet, madem amaç önce onları yargılamaktı, neden 30 yıl bekledin sonra da yargılamanın önünü açan madde çıkınca çıksa da yargılayamazsın zaman aşımı oldu diyorsun. Madem mahkemelerin süper demokrat neden 30 yıl darbecileri yargılamadı?

muhtemelen evet çıkacak, çıkınca da en büyük tartışma 12 eylül tayfasının yargılanıp yargılanamayacağı olacak. herkes kafasına göre birşey söyleyecek. zaman aşımı olur mu olmaz mı tartışmaları patlayacak. tahminim yargılanamayacaklar, hukuğu eğip büküp yine kurtaracaklar kendilerini.

evet çıkarsa, yargı siyasallaşmaya başlayacak. iktidar partisi kim olursa olsun kendine yakın isimlerin büyük çoğunluğu hem aym'nin hem de hsyk'nın çoğunluğunu sağlayacaktır. bunun dışında göz boyamak amacıyla yapılan 12 eylül maddelerinin hiç bir işe yaramadığını 12 eylülcülerin yargılanmayacağını göreceğiz.

tamamen yargıyı siyallaştırma amacıyla hazırlanan ve göz doldurmak amacıyla başka maddeler de sokulan bir değişiklik paketidir bu.

Yargı siyasallaştırmak? CHP'nin koalisyon hükümeti döneminde 3ooo kişiyi yargı kanalında işe alıp kendi kadrolarından sonra da "ne yani kendi adamımızı almayacaktık da, MHP'nin adamları mı alcaktık" dedikten sonra, bağımsız yapılan seçimler arasından meclisin ve cumhurbaşkanının 3 kişiden birisini seçmesiyse siyasallaşma. Vay be derim ben o zaman...

tabi chp'nin mecliste bile olmadığı bir dönemde, kendi adamlarını işe alması ilginç tabi.

bugün anayasa değişikliği ile üst yargı birimleri(hsyk ve aym), direkt olarak hükümet çoğunluğuna sahip olacak.

Hala hükümet çoğunlupundan bahsediyorsunuz. Seçilen 3 aday arasından atama yapılacaktır ne ifade ediyor merak ediyorum. Bu arada CHP'nin iktidarda olmadığı zamanda mı?
Bir laf vardı filmde hatırlar mısınız???


" We all want peace... But not their fucking peace, i want my own peace"

ister chp olsun ister başka parti, yargı organının siyasallaşması, kuvvetler ayrılığının giderek kuvvetler birliğine dönmesi parti bazında düşünülemez. bunun chpsi de kötü akpsi de kötü. burada oy verilmesi gereken yargının siyasallaşmasına evet mi hayır mı demektir.

Bu arada, 51-49 yada 55-45 çıkınca halkın hepsi istemedi, zorla getirdiler bu anayasa değişikliğini olacak değil mi?
Belli ki 12 eylül 1982 anayasası herkes tarafından kabul edilen,istenen bir anayasaymış...
%91.3 EVET OYU ALARAK geçtiğinin biliyorsunuzdur umarım darbe anayasının... Zorlama falan yok yani :))

şimdi bu anayasa değişikliği bu anayasanın darbe anayasası olma özelliğini değiştirecek mi? bir geçici 15. madde kalkıyor asker sivilde yargılanabiliyor diye darbe anayasası olma özelliği kalkıyor mu yani?

Peki neden bunu siyasallaşma olarak düşünüyorsun? Şu anda oluşturulmuş ve halihazırda kullanılan sistem bir kast sistemi oluşturularak, kendi içinden kendini seçerek, bir iç sirkülasyon oluşturmak değil midir??? Oy çoğunluğuyla seçilen 3 adaydan biri atanır yeterince demokratik bir yöntem değil midir?

Ama aliscan sen bnm argümanlarımı atlayarak sorularına devam ediyorsun. Ben de cevap vermeye devam edeyim sana yine de... Asıl amaç 2013'de tamamen siyasallıktan uzak, 82 anayasasını baştan yazarak oluşturulacak bir anayasadır.

halihazırda cumhurbaşkanının atadığı aym üyeleri varken, bir de üzerine meclisin üye seçmesi yargıyı siyasallaştırmayı arttırmaktır. kendi aralarından seçip 3 aday meclise göndersin meclis seçsindeki mantık nedir? neden meclis veya c.b seçer bu adayları. yasama yürütme yargının bu kadar iç içe olması demokratik midir.

Şu andaki üyeler tamamen demoratik yolla mı seçilmiştir? İçlerindeki kast sistemi değil de nedir? 12 üyenin 7'si asil geri kalan 5 üye yedektir. Bunlardan en başta olması gereken Adalet bakanıdır. 3 ü yargıtay 2 danıştaydan seçilmektedir farkındaysan diğer üye ise adalet bakanlığı müsteşarıdır. Muasır medeniyetler seviyesine ulaşmaksa amaç, o medeniyetlerin yargı kademelerini nasıl seçtiğini araştırmanı öneririm.

hukuk mezunu olmayan birisinin aym başkanı olabildiği bir yerde, şu anki sistemin kötülüğü ise değişiklik yapma sebebi, şu anki sistemden daha kötüsünü yapmanın mantıklı bir açıklaması yoktur.

Yapılacak sistemin kötülüğü Yarsav'ın HSYK'nın tekelinden çıkarılıp, daha demokratik bir sistemle (oy) seçilecek olması mıdır? Zaten HAYIR propagandası yapanların çoğunun da korkusu budur. Geçtim Başbakan'ın darbecidir söylemlerini, 30 yıl boyunca darbecileri yargılamayan yargılamayan, işine geldiği konularda aynı hafta içerisinde iptal kararı çıkartıp, işine gelmezse dosyaları raflarda süründüren bir hukuk anlayışı bana ters. Adli yıl açılışında yapısı değişirse iyi şeyler olmaz diye alttan gizli mesaj veriyorsa AYM başkanı, bu yasamanın yürütme ve yargının birbirine karışmaması mıdır? Çıkıp da yarsav ın demeçleri göz dağı vermeleri güçler ayrılığı ilkesi midir? Hukukçu olmasına gerek yoktur başkanın. Bakanlar kurumlara, başbakanlar bakanlara başkanlık yapar.O zaman cumhurbaşkanının hem hukukcu hem sağlıkçı, hem asker hem tarımcı olması mı gerekmektedir?

anayasa mahkemesi başkanı verilen kararlarda diğer üyeler gibi etkisi varsa tabiki hukukçu olmalıdır. bugün mecliste bir yasa hazırlanırken komisyonlarda bu konunun biilgi kişileri teknik detayları halleder, bu nedenle başbakanın, cumhurbaşkanının hem sağlıkçı hem hukukçu olmasına gerek yoktur. ama anayasa mahkemesi başkanının durumu farklıdır.

sizin demokrasi sisteminiz hsyk ve aym'ye üye seçilirken meclisin rol oynaması cumhurbaşkanının daha fazla üye seçmesi midir? ya da adli savcı ve hakimlerin üye seçerken baskı altında bırakılmayacağının ne garantisi vardır. sonuçta bu değişiklikler ile siyasal yargı biraz daha siyasallaşacaktır.

yargıtay başkanının sözlerinin aynısını yargı alanına giren konularda yasama yürütme organı da yapmaktadır. burada meseele bu sözler değil, yargı alanına yapılan tecavüzdür.

anayasa gibi ciddi ve karmaşık bir konunun türk halkı gibi bilgi seviyesi vasat veya vasatın altında bir kitleye sunulması sonucunda ne yaşanırsa onu yaşayacağız.

evet diyen ülkenin şeffaflaşacağına, geçmişiyle yüzleşeceğine inanrken hayır diyen bir süre daha ülke bütünlüğü sağladığına inanacak. bu aldanmacalar ardında kapalı kapılar ardındaki planlar işlemeye devam edecek. büyük ihtimalle hedefe bir adım daha yaklaşmış olacaklar.

şahsi görüşüm, ülkenin çivisi çıkmıştır; er ya da geç şarampole yuvarlanılacak sanıyorum. çok üzücü ama hayat bu, sonunda iyilerin kazanamadığı bi yer. iyiden kastım kendi halinde işinde gücünde kimseye hor bakmayan insanlar.

birbirinizi kırmayın, filler tepişiyor, biz eziliyoruz, bunu bilerek hareket edin.

not: hayatı çözmüş 16'lık ergenlere selam ederim. sayınızın fazla olması ne büyük şanssızlık.

Baskı altında bırakılması mıdır? Değildir. Peki neden bu kast sisteminden çıkılmasın ki en demokratik yol da salt çoğunluk üzerinden yapılan oylama değil midir? O da güzel.Adam adalet bakanı,Hukuk mezunu ve sen kalkmış, HUKUKÇU OLMAYAN BİRİNİN NE İŞİ VAR O BAŞKANLIKTA diyorsun...
BU KADAR CAHİL VE KÖR ŞEKİLDE GEREKSİZ DÜŞÜNCELERİNİZİ empoze etmeye çalışıyorsunuz...

tr.wikipedia.org

Ah canım terp ah. Senin 16'lık ergen zannettiğin, SAYISI FAZLA biz, ne yazıkki senin umduğun gibi 16'lik dimahlar değil. Mühendislik ve İşletme mezunu çift diplomalı ve master'lı insanlarız. Özür dilerim hayallerini yıktığım için...

mesajlarımı incelerseniz adalet bakanınden değil. anayasasa mahkemesi (aym) başkanı haşim kılıçtan bahsediyorum.

Bu çok daha açıklıyor o zaman Aliscan değişmesi gerektiğini. Partilerin kapatılmasını savunan, iktisatçı insanların seçilimi şu andaki bahsettiğim kast sisteminin bir cilvesidir bize.

yahu ne alakası var. haşim kılıçı turgut özal seçmişti, yeni anayasa değişikliğinde cumhurbaşkanı yine anayasa mahkemesi üyesi seçebiliyor. kast sistemi dediğiniz şey değişmiyor. anayasa mahkemesinin üye sayısı artıyor. bunun neresini savunuyorsunuz onu anlamıyorum.

hayatı çözmüş 16'lık ergen beyinliler demem lazımdı, doğrudur. gerçi sözüm size değildi cnky, geneldi.

ama yine de bir de "Mühendislik ve İşletme mezunu çift diplomalı ve master'lı insanlar" var tabii, ne yazık ki bunların da sayısı çok fazla.

1.Daha fazla üye daha fazla görüş -Demokrasi
2.Üye seçiliminde çeşitlilik -Demokrasi
3.Üyelerin seçilen adaylar tarafından atanması -Demokrasi
4... Zaten halkın seçtiği milletvekilleri tarafından kurulan hükümetin ve muhalefetin seçtiği Cumhurbaşkanı'nın tarafından atanması...
Burada yanlış olan nedir?

Böyle olmasına sevinmelisin, tabi 16'lık ergen beyinlerle senin oyun bir değildir belki onu bilemem ;)

1. daha fazla üye daha fazla görüş demişsiniz. o zaman milletvekili sayısını da 1000 yapalım. üye sayısını arttırmak ne zamandan beri demokrasi oluyor?
2. üye seçiliminde çeşitlilik - demokrasi denmiş. hem meclis üye seçiyor hem de c.b. burada nasıl bir çeşitlilik var bunu anlamıyorum.
3. üyelerin seçilen adaylar tarafından atanması. bunu anlamadım galiba danıştay yargıtayda seçilen adaylar arasından atanması demişsiniz. bu zaten böyleydi. bunun doğru bir sistem olduğunu da savunmuyorum.
4... Zaten halkın seçtiği milletvekilleri tarafından kurulan hükümetin ve muhalefetin seçtiği Cumhurbaşkanı'nın tarafından atanması. bunun neresi kötü demişsiniz. işte kötü olan, halkın seçtiği iktidar ve cumhurbaşkanının akp olsun chp olsun fark etmez, kendi siyasi görüşündekileri üst yargı görevine getirmesi böylelikle yargının siyasallaşması olacaktır. yargılar partiler üstüdür, bağımsızdır. halk milletvekilini seçti o da yargı üyesini seçsin anlayışı yanlıştır. halk partilere oy verir, siyasi görüşlere oy verir. oysa yargı bu ikisinden de muaftır, bağımsız olmalıdır.

benim oyum çobanla bir de, "Mühendislik ve İşletme mezunu çift diplomalı ve master'lı insanlarla" bir mi bilemiyoruz tabii.

yineliyorum: birbirinizi kırmayınız, okumuş olun olmayın fark etmez, önce insan olup birbirinize toleranslı olmanız lazım. insan olmayanlar yüksek mertebelerden yeterince sorun çıkarıyor zaten.

Kesinlikle katılıyorum. Mesela insanların fikirlerini ve açıklamalarını 16'lık ergen beyinler diye aşağılamak tartışmaya körükle gitmektir. Umarım hepsini okumuşsundur yazıların. Kimsenin kimseyi kırdığı yok Terp, mantık ve saygı çerçevesinde bir tartışma geçiyor zaten.

yahu ben "genel yazdım lafım size değildi" diyorum hala yazıları okumamdan bahsediyorsunuz. duyuruyu gördüm, şöyle bi göz attım. sonra diğer yazılanlardan bağımsız olarak kendi düşüncelerimi açıkladım. son.

şunu hatırlatmak isterim, referandumda oyunuz çobanla bir fakat genel seçimlerde öyle değildir, çünkü değişen demografik yapı falan filan, istanbulda milletvekili olabilmek için -atıyorum- 120000 insan oyu gerekiyorsa tuncelide 80000 oy yetiyor galiba, yani çobanın oyu daha kıymetli olabilir, tunceli de kamer genç seçiliyor o ayrı.
ysk şu referenadumu 60 gün önce yapılmasına izin vereydi oh ne iyi olurdu.

(bkz: suzuki maruti)

not:ciddiyim

skoda favorit veya forman

deeperdown +1

bulabilir misin bilmem ama, subaru var o fiyatlarda. Minicik süper bişiy. Justy. 90 model

deeperdown ın soylediği gibi maruti iyidir .
renault5 lere bakabilirsin

kapının önünde bir tane fiat biss duruyor, altındağ kaymakamlığının arkasına gel bak.

lada samara'lara da bakabilirsiniz. evet hiç estetik değil ve cikle diye bir olayı var ama taş gibi bir araba ve ısıtma sistemi de gayet iyi. annemin ilk arabasıydı, epey kaza yaptık ve bana mısın demedi.

w7 çıktığından beri realtek kartlarda oluşan ses probleminin bir çözüm yolu var o da en son sürücüyü indirip dosyaları zip klasörünü açmak ve aygıt yöneticisine gidip ses aygıtına sağ tıklayıp sürücü güncelleştir diyerek zip klasörünü açtığın yeri göstermek.

bit.ly bu adreste vista driverları var. cihaz için acer resmi win7 driverı sağlamamış. ama vista driveri büyük ölçüde uyacaktır. dosyayı indirip @hoot'un dediği yöntemle sisteme entegre edin.

yazılım yüklendi ancak doğru şekilde çalıştırılamıyor diyor. (kod 10).

bu noktadan sonra ne yapmak lazım?

hmm durum kötü gibi vista driveri uyumlu çıkmadı :/ bit.ly bi de bunu deneyin aynı şekilde sürücü güncelleştir diyerek.

olmadı hafız. bilgisayarı en son 10 ay önce formatlayıp 7'ye geçtim ses de son 15 güne değin vardı ama gidiş o gidiş, ne yüklesem kod 10 verip duruyor.

mp4 mpeg4 standartlarının bir parçası olan bir container diye biliyorum, mkv de keza bir containerdır. mkv yi açıp bakarsanız içine birden fazla audio, altyazı dosyası falan yüklenebildiğini görürsünüz.
mkv şu an boyuttan bağımsız en kaliteli sürümlerin standardı olmuştur. 1 dvd boyuttan tutun 10 gb a kadar mkv filmler yapılmaktadır.
mp4 ise daha çok telefon vs. gibi ortamlarda da kullanıldığı için boyut olarak daha iyi görünmektedir. iphone da izleyeceksem mp4 ü tercih ederim mesela ama hd tv de izleyeceksem ses sistemim de o biçimse elim hep mkv ye gider.
6 aydır çok boktan bir bağlantım olduğu için mp4 baya izledim diyebilirim ki fena değil. 700 mb lık divx yerine 300 mb lık mp4 harikalar yaratıyor çoğu zaman ama bunları eskisi gibi 40 inç lcd de plazmada izlemediğim için gerçekten de mükemmel mi bilemiyorum. sadece işimi görüyor diyebilirim.

benim dediklerim 300 400 mblik mp4 dosyaları değil, 2 gb lık mp4 dosyalarıyla genelde 5 gb civarı olan mkv dosyalrının farkı.

coreavc kullanıyorum oynatmak için ekran kartı da onboard değil, ati 4850

last.fm sitesinden scrobbler yükleyince winamp dedected diyecek winamp plugin indireyim mi deyince evet deyin devamı gelir.

Kaçıncı sınıf için bakıyorsunuz?

hepsi, genel yani. 1- 8. sınıf. kısım kısım alcam işte.

Dediğiniz malzemelerin tamamı lazım olur düşüncesindeyim..

1- mısır çarşısının kurukahveci mehmet efendi çıkışından çıkın hemen sola sapın, önünüze gelecek yoldan da sağa sapın dümdüz bir yol var. oradaki kırtasiyeler (özellikle ufak olanlar) uygun fiyatlıdır. o sokata yürürken ara sokaklara da bakın oralarda da güzel yerler var. pazarlık da yapın biraz. bir de kahve dünyası'ndan içeri girin dümdüz ilerleyin ilk dörtyol ağzını geçin yine ilerleyin yol 2ye ayrılacak, sola sapın. orada da var kırtasiyeler. (aslında söylediğim 2 sokak kesişiyor ama biraz karışık gelebilir. oraları ne kadar biliyorsunuz bilmiyorum). cağaloğlunda da var uygun fiyatlı yerler.
2- pastel boya, resim defteri, resim çantası, parmak boya, kalemtraş, cetvel, pergel, elişi kağıdı, uhu, makas, karton, kalem kutusu, kuru boya, gazlı kalem, kap kağıdı. ilk aklıma gelenler bunlar.

Sanırım birden fazla öğrenci söz konusu, hafif toptana girer işin kaynağı İstoç'tur. Tüm markalar bulunur zaten bütçenize göre bakarsınız..

Defterler
kaplama kağıtları
kalem silgi kalemtraş
suluboya, kuruboya, pastel boya
resim defteri

gibi bir set yapabilirsiniz.

toptancılar kolay kolay kendi müşterilerinin sattığı fiyattan aşağıya satmazlar. -ki piyasa düşmesin-

yeğenimin 4. sınıf listesini yazayım.
1.12'li kuru boya,pastel boya,sulu boya
2.4 rulo kaplık
3.bant,pritt,uhu
4.kurşun kalem,kırmızı kalem,silgi,kalemtraş
5.4 tane çizgili,5 tane kareli defter(1'er küçük diğerleri büyük boy)
6.resim çantası,35x50 resim kağıdı,el işi kağıdı 2 paket,cetvel&pergel seti,makas
7.eğer yoksa türkçe sözlük ve coğrafya atlası da alabiilirsin.

Muhtemelen bulunduğunuz bölgedeki şebeke suları fazla kireçli. Calgon benzeri kireç önleyici ve parlatıcı ürünler kullanırsanız sorun kalmayacaktır.

birkaç kez üstüste olunca, bir süredir tuz kullanmadığımı hatırlayıp tuz takviye etmiş ve parlatıcı da koymuştum, bir kez daha kötü oldu ve sonra düzeldi.

@2 bulaşık makinesinden çıkan bardaklardaki inanılmaz mantık hatası.

makinanın tuzunu ve parlatıcısı kontrol edin, ikisi de var ise parlatıcı ayarınızı kontrol edin...

hangi şehirde olduğunuza göre değişen bir durum eğer ankarada iseniz suyunuz sıfır kireçli olabilir ve koyduğunuz tuz suyun içinde nötrleyecek kireç bulamadığından bardakları çizer.

edit: makinenin sol üst köşesinde su sertliği ayarı olur oradan bir kontrol et. mesela 1 deyse 3 e al faln gibi.

bulaşık makinesinin filtresini ayda bir falan temizlemek lazım.
eğer bunu yapmıyorsan orda biriken tortular tekrar dolaşıma girer
ve yeni yıkadığın şeylere yapışır. (Filtre makinenin alt çekmecesini dışarı çıkarınca zeminde sağda yarım daire şeklinde süzgeç dokulu bir parça. bir sapı olacak. onu tutarak çek çıkar yarım daireyi. onun da içinde içiçe iki küçük silindir var. içtekini çıkar. -mavi kabloyu kes yani:)- bunların hepsini akan suyun altında süngerle yıka. çıkan çere çöpe hayret edeceksin)

www.livemocha.com

evvet livemocha... cok tesekkurler cevap icin

bide www.busuu.com var işine gelirse

bu sistemle oluyorsa ayip.. windows 7 64-bit yukle eger o yuklu degil ise.. ama isterse vista 32-bit yuklu olsun bu sistemle ayip yani..

virüslenmiş olabilir bilgisayarın. advanced system care diye bi şey var kur bi kontrol et bakalım.

evet windows7 x64 kesinlikle ve tüm güncelleştirmelerini yüklemelisin ayrıca bilgisayarı alınca parçaları kendin seçtiysen acayip kötü bir sistem kurmuşsun, anakartın ne bu arada?

adam dalga geçiyor yahu :D konfigürasyona baksanıza...
kasıyomuş, yörü len!

format at

ekran kartın hata öncelikle böyle bir sisteme
neyse virüs falan çıkmassa biostan cpu sıcaklığına bak
bi aç işlemci fanını neyini temizle

Demek ki gezdiğin yerler yeterli değil. Varoşları ya da Anadoluyu gezersen oy verenleri görebilirsin.

Ayrıca insanlarla birebir muhabbette siyasi tercihlerini anlayamazsın. Konuştuğun berber ya da taksici seninle ters düşmemek için "evet abi ya, sattılar vatanı" deyip akp'ye oy atıyor. Tam tersi şekilde konuş ve rengini belli etme, bak bakalım kaç tane destekçi bulacaksın :)

istanbuldaysan zor. sen tek kişisin, istanbul olmuş 13milyon... ki bu da eder türkiyenin sadece 6'da 1'i...

esas olay doğu'da kouyor. sen burda 6'da 1'in 10000'de 1'i ile konuşarak anlayamazsın ki olayı. ama bi fatih'e falan git istersen...

bunun için, seçimlerden hemen sonra orta ve doğu anadolu'da kaybolan veya imha edilmeye gönderilen '' oy sandıklarını'' araştırın. belki kafanızda bir ipucu belirir.

Ve tabii bir önceki seçimlerde, çöplerde bulunan başka partilere ait sandıkları da anımsayın. money talks.

Türkiye'nin bu yılın ilk çeyreğindeki büyüme oranını yüzde 11,7 ''Dünyada 4. sıradayız, Avrupa'da 1. sıradayız. bunu bu işin resmi rakamlarını açıklayanlar söylüyor.

işsizlikten dem vuranlara: İspanya'da işsizlik oranının yüzde 20'ye, dünyanın bir numarası ABD'de işsizliğin yüzde 10'a dayanmış, Türkiye'de işsizlik oranının yüzde 11.

bi önceki iktidar döneminde her 100 liranın 74 lirası borçtu. şimdi 45 lirası. devletin daha önce her 100 liraya 63 liralık faiz öderdi şimdi 8 lira

bi önceki iktidar 30 milyar dolar borç aldı. 23,5 milyar dolar borç devretti. Şu anda 6,6 milyar dolara düşürüldü. Milli bankamız Merkez Bankasının kasasında ne vardı biliyor musun? MHP, DSP, ANAP döneminde kasada ne bıraktılar biliyor musun? 26,5 milyar dolar. Şimdi kasada ne var biliyor musun? 75 milyar dolar.

ben 2001 krizinde babam battığı için okulu bıraktım. ne cabuk unuttunuz lan o gunleri. tayyipten kötüsü yok dimi. sizin gibi gotu boklu bebeler rakam bilmez okumaz etmez bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olur. 2001 i yaşayan insan evladı bugunlerin önemini farkını anlar, azcık eli murekkep tutan rakamlardan, verilerden anlayan insan farkı anlar... aslında cok kufur ederdım ama neyse boyle kalsın.

edit: hala liseliler secimde hile yapilmis bilmem ne gibisinden komik komik laflar ediyorlar. ulan %47 oy almis adamlar bunun nesini cevireceksin neresinden kiviracaksin.

özellikle 1980 li yıllarda aklı başında olanlar o günleri hatırlayanlar veriyor, benim gördükleirm onlar, o gün on beş yaşında olan biri öğretmen babası sürgün(adı askeri görevlendirme olarak geçer) edildiği için orduya karşı tavır aldığı için veriyor, çiller krizini gördüğü için veriyor. ya da 2001 krizini gördüğü için veriyor. yine kim veriyor dedilklerinin arasında tayyip geldi geleli işlerim hiç bozulmadı diyenler var. öyle varoşlara falan gitmene gerek yok, mesela benim bu dediğim kişiler yanlarında en az 4-5 işçi çalıştıran kimseler.

Barış manço dünya salaklarla dolu ve üzülerek onların çok olduğunu görüyoruz. Duyuru sahibine ve sana cevabım budur.

Tabii ki bu parti maddi açıdan bizleri ülke olarak iyi yerlere getirecek. Ülkede satılmayan ve özelleşmeyen bir yer kalmadığını hatırlatırım. Milli değer sıfır.
He, benim bi arkadaşım sırf metrobüs yapıldığı için seviyor adamı. Gözler önüne sokulan hizmetler çok ve haklısınız da. Ve evet, bu ülkeyi idare edebilecek 'işte bu o' diyebilecek bir insan evladı da henüz yok. Ama bir de bu açıklamayı siz gidiniz 'şehit olunca abartıyorsunuz' diyen şehit annesine anlatın, 'ananı da al git' denilen çiftçiye anlatın, 'askerlik yan gelip yatma yeri değil' denilen ama aslında imanıyla, inancıyla askerlik yapan askere anlatın, 'açım ben' demek üzereyken tartaklanan herhangi bir vatandaşa anlatın.
Bir başbakan, sadece o ülkeye hizmet vermekle yükümlü değildir. O başbakan aynı zamanda ülke birlik ve beraberliğini korumak ile yükümlüdür. Bu onun namusudur, şerefidir.
Evet adam çok süper hizmet verdi, diğerleri maalesef onun kadar akıllı olamadı. Ama hiçbir hükümette Öcalan siyasette yer almadı. Hiçbir hükümette teröristler özür dilemedikleri halde el üstünde tutularak ülkemin topraklarına girmedi. Hiçbir hükümet demokrasiye darbe vurmadı vs. vs.
Bu görüşe katılmayanlar olabilir. Önemli olan sevgi değil, saygıdır. Başkalarının görüşüne direkt küfür, liseli dalgasıyla giren ise o saygıyı gösteremeyendir.

Barış manço yazdığın cevaba istinaden sana da cevap vermek istedim. Uygun değilse, moderatörler halleder. Zıplamana gerek yok.

gidiyorsun gidiyorsun iki tane yanlış, uygunsuz, maksadını aşan söze bağlıyorsun olayı. sana helal olsun. az önce de ıkı sandık calındı oyle secım aldılar dıyordun. liseli değilsinde nesin sen allah aşkına.

july14 sen ne maksatla sana cevabım budur dedin. sana birşey sormadım. sordugum zaman cevapla.

Emrin olur barış manço, sen sorunca cevaplarım.

aferin insan olamıyorsan insan taklidi yap böyle.

Devam etme istersen, karşılıklı atışmya döndürmeyelim. Küfür veya hakaret etmeden kendini ifade edemeyen birisine anlatmak zor elbette. Umarım anlamışsındır.

küfür veya hakaret edemeden ifade edemeyen biri demek. sen türkiye cumhuriyeti vatandaşlarına aptal de sonra da hakaret ne hakaret ediyorsun ben birsey soylemedim de. sen ne kadar zekisin öyle! sana az bile hakaret ettim. hakaretim sen ve senin nezdinde aynı zihniyeti paylaştığın bütün burjuvalara.

bazıları da 2001 krizinden sonraki düzelmeyi, 2002 yılında tayyip erdoğan'ın iktidara gelmesi nedeniyle olduğunu sanıyor. rakam bilmez falan diyor.

güzel kardeşim. ekonomi dediğin öyle düğmeye basınca zart diye iki günde düzelmez. krizden sonra dışarıdan krizi düzeltecek adam ithal ettik hatırlarsın. kemal derviş. adam geldi. bir ekonomik paket uyguladı, sonra da gitti. sen zannediyor musun ki ekonomik paket dediğin uygulayınca antibiyotik gibi iki günde etki edip düzeltsin? adamın uyguladığı paket sayesinde ekonomi düzeldi, enflasyon düştü. öyle 2-3 günde değil yıllara yayılarak oldu bu. anca etkisini göstermeye başladı ve yavaş yavaş yavaş düzeldi. tam o sırada da, ilk etkilerini göstermeye başladığı dönemde 2002 yılında tayyip erdoğan iktidara geldi, herkes zannetti ki bu tayyip erdoğan'ın başarısı. kendi de şikayetçi olmadı bundan, niye olsun ki herkes onu gelir gelmez ekonomiyi düzelten kahraman sanıyor. oturdu adamın ekonomik başarısının üstüne.

şimdi o paketin etkileri de yavaş yavaş geçyior. enflasyon iki haneye çıktı yine. düzelen durum tekrardan bozulmaya başlıyor. ha bu bozulma da öyle 2-3 günde değil yine yıllara yayılarak olacak. göreceksiniz 10 sene sonra 2001 krizinden de beter olacağız tayyip erdoğan ve onun gibiler iktidarda olduğu sürece.

Ben dünya salaklarla dolu dedim. Sen niye alındın? Veya ülkemize mal ettin? Yarası olan gocunur diyelim. Sana ve ülkemiz insanlarına aptal demek ne haddime...

beyler sakin!1

Sağolasın Nawres.

hem AKP ve RTE aleyhinde düşünenlere konuşanlara "sizin gibi gotu boklu bebeler rakam bilmez okumaz etmez bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olur" de hemde yorum yapanlara "sana birşey sormadım. sordugum zaman cevapla." de ve bekleki sen istediğini istediğin şekilde yorumlayıp yazabildiğin gibi başkaları yapmasın. enteresanmış :)

ha birde o rakamları evde oturup kendin hesaplamadın sanırım :) nerden aldın AKP hükümetinin elindeki kurumlardan. onlarda o kadar mal değiller heralde herşeyi olduğu gibi yazsınlar değilmi.

enflasyonuda düştü demiyormuydu bunlar diyordu sonra ne oldu baktikki enflasyon sepetinin içinde alakasız zibilyontane şey var. ne oldu inanmadık.

sadece o rakamlaraı vermekle yada o rakamlara inanmakla ekonomist olunmuyor. ekonomi bilgisi "o rakamlara inanmak" referans alınarak değerlendirilmiyor.

herkesin görüşü kendine tabi hiçbir arkadaş birbirine hakaret vari veya "siz öylesiniz", "siz böylesiniz" şeklinde yazmazsa daha hoş bir duyuru münazarası olur.

Üniversitede istatistik dersinde hocamızın en unutamadığım sözünü yazayım izninizle.
'' İstatistiklerle yalan söylemek, evet bunu da öğreteceğim. Umarım bunu yapmak zorunda kalmazsınız''

sırf statükocu elitist chp tayfasından nefret ettiğim için bile veririm akp ye oy

çok basit. Kendisinin ve eşinin müslüman olduğunu vurguluyor ve müslüman bir liderden daha iyi bir lider de olamayacağına göre oyları kazanıyor.

ordu-yargı-chp koalisyonuna karşı çıkmak. ve bu kadar yalan dolan iftira dolu muhalefete rağmen başarılı bulduğum için. elbet hataları olmuştur.

bu hatalar, akp nefreti tavan yapmış sözlükçünün gözünde çok fazla olabilir. yada tayyip'i deli gibi seven eğitimsiz halk'ın gözünde hiç birşey olmayabilir.bence artısı eksisinden fazladır.deli gibi eleştirenlerin mütemadiyyen tuzu kuru olması (her gece dışarda eğlenmesi, iyi gelirlerinin olması, iphonelar, arabalar falan) dertlerinin ideolojik olduğunun göstergesidir.

para el değiştirdi yææ.

selam gencler, ben tayyibe veriyorum sevaba giriyorum

aklıma geldikçe paragraflar halinde yazıcam, biraz dağınık olabilir.

İnsanların Akp'ye oy verdiğini söyleyememesinin birkaç sebebi var. Örneğin tam zıt kesimin sesinin çok fazla çıkması ve cumhuriyet kurulduğundan beri bu kimselerin çok dominant olması. Mesela şu referandum sürecinde facebook gibi yerlerde dikkat edin hayır oyu verecekler çok açık propaganda yapıyor, burda sorun yok. Fakat yaptıkları propagandalarda evet diyecek olan insanları hep bir töhmet altında bırakma mevcut, hatta olay hakaretlere varıyor çoğunlukla. Yani evet verecek olan insanlar salak, moron, ülkeyi satan insanlarmış gibi gösterilmeye çalışılıyor, ve bu ses çok çıktığı için insanlar bunun altında eziliyorlar.
şu da var: cumhuriyet kurulduktan sonra kim chp-kemalizm çizgisine muhalif bir sesin çevresinde toplandıysa o ses tasfiye edildi. Kurtuluş savaşındaki kilit isimler istiklal mahklemelerine çıkarıldı, bi kısmı idam edildi, adnan menderes asıldı, seçilmiş insanlar darbelerle alaşağı edildi, 90larda sanki şeriat geliyor gibi bir hava yaratıldı muhtıralar verildi. O nedenle şimdi kimsenin sesini çıkarmaya niyeti yok, anlayacağınız geçmişten baya tecrübesi var halkın. Mesela cumhuriyet mitingleri yapıldı. Epey bi insan toplandı, chp birçok şehirden otobüs kaldırdı vs. Şimdi bunun tam tersini düşünün oradakilere zıt olan kesim (yani inançlı, ya da ak partiye oy vermiş ya da en azından kendini ülkenin sahibi gibi gören insanlardan sıkılanlar) benzer bir miting yapsaydı ne olurdu? ordaki kalabalığını 10 katı toplanırdı ama ertesi gün gazetelerde" insanlar ayaklandı, ülkeye şeriat geliyor, rejim elden gidiyor" gibi şeyler yazacaktı. Kimileri orduyu göreve çağıracaktı. Ama sonuç olarak ülke gerilecekti. İşte ulusalcı kesim bu gibi eylemler yapabilir çünkü onların tuzu kuru, ama diğer tarafın ülkeyi germeye pek niyeti yok.
------
Ak parti kömür dağıtıyor diyelim. siyasi açıdan etik bir davranış değil bu. ama siz bunu eleştirirken ak parti oyları satın alıyor derseniz o kömürleri alan insanlardan 'nah' oy alırsınız.
-----
Özelleştirmeler için "ülkeyi satıyorlar" deniyor. Bence telekom gibi bazı 'kritik' kurumların özelleştirilmesi sakıncalı ama özelleştirme -beğenin ya da beğenmeyin-ekonomik bir politikadır. Bu konuda da hiçbir ekonomi politikası olmayan diğer partilere göre ak parti oldukça istikrarlı. Ayrıca türkiye büyük bir devlettir, 3. sınıf bir afrika ülkesi gibi göstermenin bi manası yok. Evine ekmek götüremedi diye bir baba kendini asıyorsa bu ülkenin fakirliğinden değil kendini her fırsatta fakir göstermeye çalışan orta sınıfın şımarıklığından, üç beş kişi malı götürdü diye evine ekmek götüremeyenlere ekmek götüren deniz feneri gibi bir vakfı harcayan insanlardandır.
---
Bunun yanında dindar kesim artık "dinci, yobaz, takunyalı" gibi kelimelerden sıkıldı. Yani "be hey dürzü" dönemi artık bitiyor. Zaten ak parti bu bezginlikten doğmuş bir parti.
Ha şu da var ak partiye sadece dindarlar (aka dinciler :D ) oy veriyor gibi bir durum söz konusu değil. sağda partilerin tabanı chp seçmeni gibi kemik bir kitle değil. Hatta ak partinin solda da çok büyük potansiyeli var. çünkü sol, sosyal projeler üretmeyi bırakmış kemalizme saplanıp kalmış, ülkede bir taşın yerini bile değiştirmeye niyetli değiller.
-----
Özetle ak parti; kemalislerden, ulusalcılardan, laiklik adı altında insanların eğitim ve çalışma haklarını elinden alanlardan, insanlara ve kitlelere isim takıp aşağılayanlardan, silah gibi kullanılan atatürkten sıkılanlar için görünen tek antitez.

john sebastian bunu lütfen sözlüğe entry olarak gir yoksa ben girecem:) çok çok iyi bir analiz. tebrik ederim.

manço, sözlüğe yazabilirsiniz hatta istediğiniz gibi kullanabilirsiniz .)

ya yazabilse yazar zaten de, sözlük yazarı degil ki degnegin biri

baksana, duyuruda kızlarla kavga etmesinden anla ne kadar dingil oldugunu.
adını aldıgı adam, mezar da ters dönecek.

''insanlara tepeden bakma'' checked*

''aynı fikirde olmayanlara hakaret'' checked

''elle tutulur bir argüman olmadan sade eleştiri'' checked

''ölmüş bir adamın üstünden ideoloji yapmak'' double checked

@cruseo sanırım chp positive siniz geçmiş olsun.

akp ye insanların oy vermelerinin nedenlerinden birinin sanırım halka daha yakın olmaları. ilk yıllarda falan rte kasımpaşalı mahalle seviyor falan olay olmuştu bayaa. hem akp varken sanki ilerleme kaydediyor gibi bir hava var.

şu salağın dediğine bak eleştirecek başka şey bulamamış kızlarla kavga etmesınden bellı bıdı bıdı bıdı birşeyler zırvalıyor. ulan senın gıbı amsalak degılım kızların arkalarını yalıyım. bütün gün elizabete devam formdan dusme ve sakın kızlarla kavgaya tartısmaya gırısme belkı kazayla gunun bırınde dusurursun bi tanesini. liseyi bitirince kızlar hakkında fikirlerin değişebilir.

mezarda takla atana gelınce. mezarda takla atan bırı varsa o büyük önderden baskası degıl. senın gıbıler onu ıstısmar ettıkce malesef boyle olacak.

şu salağın dediğine bak eleştirecek başka şey bulamamış kızlarla kavga etmesınden bellı bıdı bıdı bıdı birşeyler zırvalıyor. ulan senın gıbı amsalak degılım kızların arkalarını yalıyım. bütün gün elizabete devam formdan dusme ve sakın kızlarla kavgaya tartısmaya gırısme belkı kazayla gunun bırınde dusurursun bi tanesini. liseyi bitirince kızlar hakkında fikirlerin değişebilir.

mezarda takla atana gelınce. mezarda takla atan bırı varsa o büyük önderden baskası degıl. senın gıbıler onu ıstısmar ettıkce malesef boyle olacak.

sıradaki gelsin!

Yukarıda alıntı yaptığım cevabın sahibine;

Akp'ye neden oy verdiğimizi tam size yakışan bir üslupla anlatmışsınız. Herkes anlamıştır sanırım. Anlayanlar, anlamayanlara anlatırlar. Benim merak ettiğim bir konu değildi zaten. Yine de bu eşsiz anlatımı, Ekşi Duyuru'ya çok görmediğiniz için, ne iyi yaptınız böyle.

Sıradaki gelsin diye de buyurmuşsunuz da, çamur üzerlerine sıçrar, gelmezler. Boşa çağırmayın.

Bu arada bilir bilmez de insanların ne olduğuna dair fikir yürütmeyin. Bu cehaletle, ancak gülünç olursunuz. Benden söylemesi.

Bir şey daha, Akp!nin bezirganlığı için bu kadar paralanıyorsanız, nemalanın da boşa gitmesin. Küfür dinimizde haramdır, bilmiyorsanız öğrenin. Bilerek yapıyorsunız diye düşünerek, böyle yazdım. Şimdi yine zıplayıp, bana ncevap yazmaya yeltenmeyin. Daha ağır konuşurum. Tamam mı?

amma garezın varmıs. demek ıyı vermısım ayarı sana kı gene kuytulardan cıktın kustun ıcındekılerı. ee yarası olan gocunur tabı

banane lan dınınızde haramsa. musluman oldugumu nereden cıkardın.sizin dininizden banane. herkesin dini kendine. daha ağır konuşurmuş bilmem neymiş bıdı bıdı ulann hep ağır konuşsan ne olur ateş olsan cürumun kadar yer yakarsın.

bana son sataşmana verdiğim bu cevabın altındakı butun satırlar senın artık ıstedıgın gıbı doldur takıl kendi çapında. tek kelime etmem okumam yazmam.

sana son soyeleyecegım sey: Bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye.

iyi bak kendine.

nokta.

Ben adam değilim zaten, kadınım.

Din bezirganlığı yapan bu parti mensuplarının bir kısmının sözde müslüman olduklarının farkındayım zaten. Teyit ettiğiniz için teşekkürler. Bu kadar.

barış manço
çok açık ve net soruyorum
"kaç paralık adamsın lan sen? kimsin yani?"
ne sanıyorsun lan sen kendini, bana hakaret edebilecek düzeyde falan mı sanıyorsun kendini sen? Kimsin sen kimsin ?
ne demek lan amsalak falan, senin gibi ergen mi sanıyorsun beni?

son 4 5 senede yeni hükümet sayesinde adam olmuş takunyalılardan başka nesiniz siz?

oynattığın filmler için telif payı ödeyeceksin, sattığın her biletten yüzde 3-5 belediye vergi alacak. bunları düştükten sonra bir daha düşün.
öyle küçük bir yerdede dünya ile aynı anda filmi gişeye sokamassın ve muhtemelen insanlar eski filmlere o kadar rağbet etmeyeceklerdir. birde ortak olacağın kişiyi çok iyi seç babana bile güvenme ticari olaylarda. tabi birde bu işin tutuğunu farzet mafyası boku püsürü çıkar onlarla uğraşman lazım. o elinizdeki salon kimin, kiralıycaksanız zor olur. kira kontratını zaten en az 3 yıllık yap yaparsan. myo açılcaksa öğrenciler öyle göt gibi cep sinemasına gitmezler hepsi eski liseli ergen. öyle pat diye açılmıyor böyle işler. kafadan ruhsat için belediyeden tanıdık adam lazım. o ruhsat içinde bahsettiğin salonun bulunduğu yapının yapı ruhsatı ve iskanı olması lazım. sonra bu yapının güvenliği de önemli mesela yangın uyarı ve söndürme sistemi kurmak şart itfaiyeden onay alıyorsan ancak o onayı alırsan ruhsat çıkıyor. yanısıra sabahlara kadar açık tutamassın sinemayı belli bir saatin olur. bu da işleri etkiler. bunaların hepsini hallettikten sonra sinemanın tanıtımı önemli beldede. tabi tanıtımı yapmak için elinde mükemmel
- şartlara göre - bir sineman olması lazım. ilçe sakinlerinin güvenini de önemli neticede ufak bir yer. çoluğunu çocuğunu karısını kızını göndercek millet oraya, mazallah adı bir çıkarsa kapat kepengi. o yüzden oynattığın filimlerede dikkat etmen lazım. darende ye yolum düşerse bi filmini izlemeye gelirim hadi bol şans.

Ergenlerin oturabilecekleri kafeterya tarzı bir yer var mı? Yoksa siz açın, daha az maliyetle daha çok para kazanırsınız. Tutarsa tabii. Bu işin garantisi yok, çok yakın iki kafeteryadan biri para basarken diğeri sinek avlayabiliyor.

ergenlerin oturacağı mekan fazlasıyla var, gitmez buraya
biraz fazla muhafazakar bir yer aslında, adı çıkar mı çıkar. ama mafya tarzı bir sorunla karşılaşmamız zor.
bayilik vermeye kimsenin yanaşacağını sanmam.

kiralanacak yer özel mülk değil, yıllardır boş denebilir, hatta bir ara depoydu.

olayın başkana açılması mantıklı siyasi güç her kapıyı açar.
başkanda kendini ispat etme şansı bulur beldede.

ben bu zamana kadar bayiilikten para kazanan adam görmedim, anca harçlık çıkar bayilikten, kaymağıda fildişi kulelerde şirketi yöneten züppeler kazanır. kaldıki bayiilik öyle bir yer için imkansızdır. kaz gelmeyecek yere su bile vermez kapitalist sistem.

birde sinemanın yapılacağı mekan çok iyi re-store edilmeli. derendeye göre çok ileri bir işletme olmalı ve en önemlisi her halttan önemlisi pazarlama sürecini iyi işletmeli, marka yönetimi sistemli bir şekilde daha faaliyete geçmeden planlamalısın.

öyle ki bir türk şair, ozan adını hatırlayamadım diyor ki;
domates biber satan bağırırda kuyum satan bağırmaz. işte hemen hemen böyle birşey diyor :) işin özü bu.

80 m2 çok küçük gibi sanki. bunu giriş kısmı olacak. bilet satılan kısmı olacak. lobi kısmı olacak. kadın erkek ayrı tuvaletleri olacak. normal giriş çıkıştan hariç yangın ve güvenlik amaçlı ikinci bir çıkışı olacak. bir de unutmadan filmler ve makine için bir makinist odasi ve son olarak bir de müdüriyet gerekir diye düşünüyorum en azından. hadi 80 m2 kısma bunları sığdırdık diyelim, koltukları nereye koyacağız:)) netice itibariyle 80 m2 alanda kesinlikle sinema olmaz. diğer alternatif işleri düşünün veya en azından 180-200 m2 bir yer bulun derim ben.

edit: mühendis değilim ama planlama bilgisine sahibim:)

80m2 sadece koltuklar için salon daha büyük ama 100 de değil, yani koltukların yerleştirileceği alan diyelim. bilet satış yerleri ayrı onlar için yer var. tabi daha iyi yerler de var ama sanayide ya da arastanın ortasında olmaz galiba. başkan ayartılır da biraz seçimde kutuplaşma oldu gibi orası karışık. yani makine odası içinde yer var. salon kurulma maliyetini iyice araştırdıktan sonra halledilir gibime geliyor.

coollector kullanıyorum, bilmiyorum işinizi görür mü? kendisi bilgisayarı falan tarayıp hangi filmler var ekliyor, dvd dekileri elle ekliyosun portable sürümü falan var.
coollector.com
edit: (bkz: divx katalog programları)

Ben Personal Video Database kullaniyorum.(www.videodb.info)
Bilgisayari tarayip butun filmleri buluyor.
IMDB den bilgileri aliyor ve ister puana gore ister ture gore siralayabiliyorsun.

Oyuncu, yonetmen,senarist bilgileri, afisler, posterler ..vb.
Ve freeware bir uygulama...

aynen öyle bende de.

tam ortaladı ve ufaldı bende. güzel oldu ha.

Sol tarafa da reklam almak için galiba...

(bkz: gemi biraz sola mı çekiyor kuna)

ortalandı da eni aynı sanırım.

şu duyuruyu görmesem fark etmemiştim. :)

cok garip geldi gozume. rahatsiz bile etti

ortalandi, eni ayni. evet bana da sanki daralmis gibi geliyor, ama degil...

i55.tinypic.com

ortalamanin nedeni reklam almak icin degil bu arada.

bu olmamış valla, biri user.js yapabilir mi? ya da geri al butonu yok mu buralarda.

ilk basta garip geliyor goze ama sonra alisiyor insan, 2 gun deneyelim, hala hoslanmiyorsak Kontrol panel ekleyecegim, orada user settings'de olacak.

Nelere alışmadık ki, buna da alışırız :)

Boş yerler değerlense daha güzel olur aslında. Sağa reklam alınır, sola mesaj, arama, vb. şeyler eklenir. Hatta şu anda beynimin derinliklerinden çıkardığım parlak fikir (Türk'ün aklı...) der ki: başlıklar solda görünsün, üstüne tıklanınca sözlük gibi sağda açılsın. Soldaki başlık için karakter sınırı olsun, aynı konu için iki ayrı başlık (biri soldaki link için, diğeri ona tıklayınca açılan asıl duyuru için) tanımlanabilsin. Üstteki duyurular da sol menüde hep üstte durur. Bakın ekşi sözlüğü yeniden keşfettim. Ama güzel olmaz mı? Ayrıca ben kodlamayacağım için bol keseden atabiliyorum :)

On numara olmuş.

bi acaiplik var diyorum ben de.

kamu hatlarına bakın derim. sınırsız olanları da var, ev telefonu yerine de turkcell in heryöne 1500 dk veren bir kamu hattı vardı ayda 30 liraya onu deneyebilirsiniz internet için en iyi yöntem komşuyla beraber kullanmak.

bu siteye üye ol, hemen sor sorunu. çok ağaç/çiçek meraklısı var burda. cevap geleceğine eminim.
www.agaclar.net

Taflan diyoruz onlara sevgili hooot.

google da çıkan görsellere göre taflan da değil, hani şu parkların etrafına çit yapılan kime sorsam çam deyip geçtiği ağaç, bilye büyüklüğünde ancak ele batmayan dikenleri var diyelim.

kaspersky var,
pop up lar kapatılır, game mode var, oyun açıldığında algılama falan, update yparken sadece programı gncelleyip yeniden başlatma gerekmezse sana sormaz. falan filan.