orijen iyi mamadır. bir de royal canin'in iran kedileri için bir maması vardı hatırladığım kadarıyla. bunun dışında kendiniz de mama yapabilirsiniz?

benm de iran kedim var royal canin persian 30 alıyorum severek yiyor. bildiğim kadarıyla royal caninde yeme garantisi var yani sevmezse kediniz geri götürüp değiştirebiliyorsunuz.

royal canin 30 +1

barf deneyebilirsiniz. (raw diet olarak da geçer.)

Valla benim kızım (14 yaşında) İran kedisi değil ama Royal Canin'i çok severek yiyor. Hill's, Proplan, Iams filan denediğimde yine yiyor ama biraz burun kıvırıyor onlara. O yüzden biz hep Royal Canin alıyoruz, siz de bir deneyin isterseniz.

Exigent mama

www.petsathome.com

proplan'ın tavuklusunu veriyorsanız balıklısını deneyin ya da tam tersini yapın bir de.
bunun dışında ben de barf'tan yanayım aslında.

kova küçük olunca çabuk doluyor haliyle

evet. eger askerlik ve hayat sartlari gibi yukler erkegin ustune binmeseydi muhtemelen bu fark cok daha gozle gorulur olurdu. biraz onlardan kapatiyoruz sankim.

inanmıyorum. çevre şartları, yetiştirilme ve karakter olgunlaşmada önemli. erkektir yapar düsturu yüzünden yer yer saçma sapan tipler çıksa da gayet mantıklı insanlar da mevcut. pipi veya kuku ile alakası yok yani.

kadınlar ergenliğe daha erken giriyorlar.o yuzden 2-3 yıl öndeler.13 yaşında bir kız aşk meşk mevzularına dalarken erkek o yaşlarda futbolcu olma hayallerinde.

Bilimsel bir çalışma yapmadım ama basitçe kişiden kişiye, dönemden döneme değişir derim. Hatta ikili ilişkilerde bile değişiklik gösterir. A'nın B karşısında gösterdiği olgunluk, A'nın C karşısında gösterdiğinden çok farklı olabilir. Bunun bir nedeni B ve C'nin A'nın hayatındaki yerleri veya A'nın bunlardan beklentisi vb. olabilir.

Yine de genelleme yapmak zorunda kalırsam, kadınların görece daha olgun davrandıklarını söylerim herhalde. Hayat şartları, erkeklere göre daha olgun davranışlarda bulunmaları konusunda onlarda çok daha ikna edici araçlara sahip.

yok oyle bir sey yegen. dunya tarihini erkekler yazmistir. bana 5 tane tarihe mal olan bilim kadini sayamazsin. ee hani nerde olgunluk.

aslinda o olgunluk denen sey secilecek olmanin verdigi rahatliktir. erkegin olgun gorunmemesi ise secilebilmek icin aradan siyrilmaya calismasidir. bu erkege yaraticilik katar. kadin ise sakin sakin izler. olgunluk dedigin sey bu olsa gerek. ha diyelimki erken olgunlasiyorlar peki skor ne? hatice netice olayi yani.

Not: femin ablalar saldirmayin la.

yahu tabii ki kişiden kişiye değişiyor. kadın ve erkeklerin üretim bandından seri üretim çıkmadığının farkındayım da genelleme yapıverelim işte.

@ ucarkendusupolenkelebek : kızların 13 yaşında kurduğu tozpembe aşk hayallerinin bizim kurduğumuz futbolcu olma hayallerinden çok mu farkı var gerçekçilik açısından allah aşkına :)

kişiye göre değişir.
ama fizikşel olarak daha erken (d)olgunlaşıyorlar.

Çok saçma bulmakla beraber şöyle bir şey okumuştum: Kadının cinsel yapısı içeri doğru uzandığı için küçüklükten ( keşif yaşlarından) itibaren içine dönüyor, daha erken bir zamandan başlayarak kendini çözmeye çalışıyor.

böyle bir şey hep var denir ama ben hiç aldırış etmem. Olgunluk yerine göredir ya da verilen kararlara göre. herkesin içinde bir çocuk vardır. ben o çocuğu hep yaşatmaktan yanayım ama "yerine göre" işte.

kadınlar erken olgunlaşmak zorunda kalıyor bu ülkede. zaten yapı itibariyle de yatkınlar erken olgunlaşmaya, bu ülkede olmak da tuz biber ekiyor üzerine. inanma meselesi değil, olan bu kısacası.

@maraba kadınların küçükte olsa çok yönlü bir beyni var ama senin beynin sağ elinde olması ve tek işlevli olması çok acıklı kadınlara hakaret etmekten vazgeçin

cevaba gelince evet doğrudur çünkü kadınlar ergenliğe daha erken girer ve türk toplumunda (genellersek) daha küçükten hayattın zillesini yemiş 3 yaşındayken edep yerlerini iyicenek kapatılması öğretilmiş 8 yaşında erkeklerle oynanmaması öğretilmiş 10 yaşındayken 20 yaşındaki kadın gibi davranılmasını istenmiş 18 inden sonrası potansiyel gelin muamelesi görmüş yaşı kaç olursa olsun ana yokken 2.ana olması öğretilmiş neslin küçük insanlarıdır bu yüzden bizim ülkemizde bu geçerlidir diyebiliriz

Kadınların sağlamcılığını olgunluk sananlarca uydurulmuş bir hikaye o.

@stayout hahahaha o çok yönlü beyin nedense zengin koca bulmaya çalışmak dışında pek bir işe yaramıyor.

bütün vücudu yıkamak farzdır, yani yıkamadan olmaz.
sağ sol omuza dökme olayı sünnettir, yani peygamberimiz o şekil yapıyormuş, sen de öyle yaparsan iyi olur. ama öyle yapmak şart değil.

Sorun bütün vücudu yıkayıp yıkamamak değil ki duşta zaten her yerini güzelcene yıkıyorsun, adam tasla dökünmek icap eder diyor, duş altında gusül abdesti olmaz diyor.

üstte söylenmiş. ağza,burna su vermek ve de tüm vücudu yıkamak farz. senin dediğin omuzlardan su dökmek ve de öncesinde abdest almak sünnet. farz kısmını yerine getirmen yeterli şart olarak.

edit: farz olan kısım belli olduğu için adamı takmana gerek yok. belki sünnetin yerine gelme şartını anlatıyordur bilemem.

eğer o dönemde duş olsaydı emin ol hz. muhammed de o şekilde yıkanırdı.
o zaman duş yok diye duş almayalım mı? peygamber duş almamış çünkü.

insan çocuuna dışkı der mi :D

bunu sorgulamaya gelene kadar daha çok şey var.

edit: peki o zaman dinin sekse karşı olmasının dışında bir de şu olabilir; seks yapınca bütün vücut terliyor. iyimser bir yaklaşımla insan ter kokmasın diye olabilir.

dayanakları tevrat öğretileri yani yahudilikle ilişkili olduğu için olabilir.

orda da kadınlar ilişki sonrası 12 kere suya dalıp çıkıyorlar ve sayıyorlar.. dua edip.. bana bu işin temeli gibi geldi bu durum. belki de hatalıyım bilmiyorum sadece uygulama cok benzer göründü..

@hubert cumberdale olaya duygusal açıdan bakma
@goldentitan ben sorgulamanın bu evresindeyim mantıklı bişiler arıyorum

insanoğlunu zevk almaktan tiksindirmek için zamanında getirilmiş kurallardan biri. çok kötü birşey yaptın hemen yıkan bakiim.

Hayır haram helal konusuysa eğer evleniosun nikahlı eşin oluyor ama onunla bile yattıktan sonra kalkıp almak zorunda kalıyorsun.

Temizlikle alakalı. Cenabetli dolaşırsan bok gibi kokar apış aran. Sperm biyolojik olduğundan, çürümeye çok müsait.

@daddy şimdi ben o abdesti almazsam ama yine iyice bi keselesem apış aramı temiz olmuyormuyum o zaman?

Tabii ki oluyorsun. Her şeyi günümüz mantığıyla düşünmemek lazım ama. Şakır şakır duş başlıkları yoktu o zamanlar. Biraz nasıl yorumlamak istediğinle alakalı şeyler bunlar.

malesef araplara inen bir dinin gereği. arapların susuz bölgelerde yaşadığı ve genel olarak biraz da coğrafi şartlar nedeni ile temizlik sorunu olmalarından dolayı bir nevi temizliğe yönlendirme amaçlıdır esasen. abdest dediğimiz de aynı şekildedir.eller yüzler kulaklar ayaklar yıkanır esas itibarı ile. yoksa bunları şart koşmazsan kimsenin yıkanacağı temizleneceği yok onlarda. yoksa temizlik bir kültür sorunudur. bu sebeple islam dini kadar ayrıntıya girmiş yaşamn her alanına kural koymuş bir din daha yoktur yeryüzünde.

""Guslün insan sağlığına yaptığı müsbet te`sir şu şekilde îzah edilmektedir: Cinsî boşalma olayı, insandaki bütün sinir sistemini seferber eden ve bütün organizmayı sarsan fizyolojik bir hâdisedir. Bu olay esnasında vücutta büyük bir hücre yıkımı meydana gelir. Bu esnada solunum ve dolaşım cihazları bu olaya bütün güçleriyle katıldıklarından, solunum adedi artar. Kan dolaşımı hızlanır. Hattâ bu esnada sarfedilen kuvvet, bin beş yüz metre koşmaya eşittir. Yahut başka bir benzetme ile, yedi katlı bir apartmanın en üst katına koşarak çıkmak kadar yorucudur. Bu hâdise vuku bulduktan sonra, uzviyet müdhiş bir yorgunluk ve ezici bir bitkinlik hisseder. Ağır bir yük taşımış gibi olur. İşte büyük bir hücre yıkımına uğrayan ve büyük bir sarsıntı geçiren insan vücudu, yıkanmak sayesinde derhal bir rehavet ve gevşeme ile sükûnete kavuşur. Vücuda yeni bir zindelik ve canlılık gelir. İşte bu sebeble gusül, insan için mükemmel bir temizlik, maddeten ve mânen dinlenme ve huzur bahşeden bir yıkanmadır.""

Dini bir sitede de yazılanlara göre ve bir çoğumuzun dediği gibi temizlik esas alınmıştır.Ama şartlanılmış bir durum söz konusu sanki o guslü almazsak cehenneme gidecekmişiz gibi davranılıyor küçüklükten beri ilk boşalmaya başladığımızdan beri.
Temizlik sadece gusülle mi oluyor ?
Belki de @ground'un dediği gibi "kuralcılık" söz konusu insanlar yapsınlar etsinler diye ama İslam dini zorlama bir din değil ki.Üstelik bilmiyordum ama @kennym'in dediğine göre tevrat öğretilerinde de böle bi durum söz konusuymuş. Hadi buyur gel çık işin içinden çıkabilirsen...

ter içinde kalınıyo lan. din baskısı rahatsız ediyosa şöyle bi duş al

ben birisi söyleyene kadar farketmiyorum bile dediğin gibi forum sitelerinde dan diye ekranın ortasına gelse rehatsız eder ama burdakiler öle üstte durup duruyor beni rahatsız etmiyor.

aynen beni buradakiler rahatsız etmiyor. adamın siteyi de döndürmesi lazım. ama böyle kıpır kıpır oynayan ad leri sevmiyorum. mesela diziportta birşey izlicem etrafını ad ile çevirmiş hıyarlar. izlediğim şeyden zevk alamıyorum ikincisi ise video donup duruyor. sanki internetim yavaşlıyor izleyeceğim şey daha yavaş doluyor gibi bir his veriyor. eminim öyle değildir ama.

sitede duran hareketli, gözleri yoran reklamları sevmiyorum.
bir de kendini bilmeyip habire açılan reklamları. mesela bir video açıyorum, reklam çıkıyor, ve reklamı kapatma tuşu yok. on saat o reklamı izlemek zorunda kalıyorum. zamanımı yiyor.

beni hiç rahatsız etmiyor hatta bazen işime yarayan şeyler bile olabiliyo
adblock vardı formatta gitmiş du kurim çevre kirliliği yapmasın :P

bütün hayvanlardan mı korkuyor yoksa sadece köpeklerden mi?

benim bi çok arkadaşım (ki cidden şiddetle korkan insanlar) golden retriever cinsi köpeğimle atmaya başardılar ama cüssesi büyük bir köpek olduğu için her durumda başarmana yardım edebilir diyemiyorum.

benim en sevdiğim köpek bu insana yardımcı olabilir. kulakları falan sanki hep gülüyor gibi bir köpek

bib.ge

welsh corgi

e tabi ki pitbull. kendisiyle koyun koyuna yatsın hele :) baktı başına bi iş gelmiyor artık korkacak bir şey yok çünkü en korkunç yaratık o

küçük olmayan bir köpek. küçük köpekler küçük köpek sendromu yüzünden çok havlama ve agresif davranma eğiliminde oluyorlar.
bence alman çoban köpeği ya da dedikleri gibi husky gibi görünüşü genel olarak ürküyücü bir köpeğe yavru halinden alıştırın.
onun dışında labrador ve golden retriever gibi oyuncu köpekler de olabilir. ama çok hareketli olmadıkları bir anda yaklaştırmak gerek. çok heyecanlı olup, sürekli kişinin üstüne atlıyorlar genelde.

doberman tarafından saldırıya uğradım yetmedi baya sağlam ısırdı. o zamandan beri ebat fark etmeksizin her türlü köpek görünce aşırı korku panik baş dönmesi hatta bayılmalar oluyor. başka hayvanlara karşı böyle değilim ama bu korkuya da artık dur demek istiyorum. golden diyenler oldu ama çok büyükler hep oyun oynamak için koştura koştura geliyorlar korkudan kilitleniyorum.

herhangi bir cinsin (sokak köpeği, cins, dişi, erkek fark etmez) yavru haliyle biraz zaman geçirip, büyümesine tanıklık ederseniz, korku falan kalmaz.

kopekten ben de korkuyorum ve o golden larin kostura kostura insana gelmesine gicik oluyorum. ne yavsak kopekler ya.

bir keresinde karsi komsunun goldeni kostura kostura bizim eve girdi, ust kata kadar depar attim. bir salak golden da, badminton oynarken topumu yemisti ziplayip. aptal sahibi ozur bile dilemedi. gicik oluyorum olm size! en sevmedigim kopek cinsisiniz!

kendinin olmak şartıyla kangal. gördüğüm en sakin, en ağır başlı köpek. küçük köpeklerdeki agresifliğin tam tersi bi sakinlik var hayvanda.

kangalımız vardı 2 aylıkken almıştık ama maalesef büyüyünce ona da yaklaşamadım. 8 aylıkken boyumu geçiyordu.

Paşa pasa don evine. Olur birşey olacağı tutar vicdan azabina gerek yok.

o kediler ev ortamına ve sana alışmıştır. dışarı bırakırsan ne olacağı meçhul olur. sen al biletini dön geri.

Çok küçükler. Eve alışkınlarsa dışarıda yaşamaları zor olur.

olmaz. dışarıda olmaz.

ya ben ya kediler de.
bir alerji ya da küçüklükten gelen iğrenme sevmeme durumu yoksa idare edersiniz.
kedileri mümkün olduğunca odandan çıkarmamaya çalış.

Zaten ev kedisi olduklarından dışarısı en uzak ihtimal benim için. Sırf yazlık ortamı diye böyle bir seçenek yazmış bulundum. İçim gider zaten yapamam.

Kediye dokunabiliyor ama kedilerin ani hareketlerinden korktuğunu falan bahane olarak öne sürüyor. Hayvan düşmanı değilim diyor ama tam bir hayvan düşmanı gibi davranıyor şu anda. Yarın akşama kadar çözülmezse dönmeyi düşünüyorum. Cevaplar için çok teşekkür ediyorum arkadaşlar. Sinirimden ne yapacağımı şaşırdım resmen.

Bir de 4 hafta kadar kalmayı düşünüyordum. O yüzden birkaç günlüğüne bırakma şansım olsa dahi yararı yok maalesef.

benim 1.5 yasında kedim vardı.aynı şekilde böyle bi konu geçti .
yaz tatili için kedimle eve gelmiştim.annem ağzıma etti.bah.eye bıraktım.bahceden bi kere ayrıldı.daha sonra hep bahcedeydi.küçük bi kulube yap ikisine.bahcede bak.sora alışırlar.bizimki çatıda gezer çatıda yer ççatıda uyurdu.arada iner severdim.yemek verirdim.yine çatıya geçerdi.terketmezler.
ama yavruymuş.belli olmaz

genelde köpeklerin çişini tutma saati hesaplanırken, yanlış hatırlamıyosam kaç aylıksa o sayının üstüne 2 ekleyip yapıyolardı eğitmenler, yani 9 aylık köpek 11 saat çişini tutabilir, tabi bu tahimini üst süre olmalı, daha bebek köpeğiniz, bu yüzden 3 kez çıkarmayı deneyerek başlayabilirsiniz, yani akşam 7 gece 12-1 sabah 7-8 gibi, hatta vaktiniz varsa ilk zamanlarda daha da fazla çıkarırsanız onun için daha rahat olur, çok küçük olmayan köpeklerde zorlu bir süreç çiş eğitim süreci, kolaylıklar diliyorum.

köpeği sahiplenmeden önce bir okuyup araştırmadın mı çiş eğitimi nasıl verilir diye?!
internette onlarca site var. google'a köpek tuvalet eğitimi de mi yazmadın?

köpek olan ev çamaşır suyu ile temizlenmez. köpek çamaşır suyu kokusuna çiş yapar çünkü.

gidin önce biraz köpek eğitimi üzerine okuyun. sonra aklınıza yatmayan bir şey olursa sorun. bu kadar hazıra konacak kadar üşengeç olmayın. araştırmacı olun.

@goldentitan Öncelikle köpek 7 aydır zaten eski sahibinde idi. Sizce eski sahibinden tuvalet alışkanlığı ile ilgili bilgi almam anormal mi, ve ya dediklerini yapacak olmam? Tabiki de internette araştırdım ancak çamaşır suyu ile temizlenmeyeceğine dair bir bilgiye ulaşmadım. Aksine , çiş kokusunun var olan yerden kaldırılması gerektiğini, böylece aynı yere çiş yapmayacağına dair bilgiler okudum. Hatta çamaşır suyu dökülmesi gerektiğine dair aşağıdaki linklerde bulunan yazılar var.

www.dogacademia.com
www.gizmovet.com

Beni üşengeçlikle itham etmek ve ya sorduğum soruya 'ukala' bir üslupla cevap vermek yerine, keşke gerçekten yardım etmek isteğinde olsaydınız.

su kaplumbağası al bir tane ilk ondan başla, sonra hamster, tavşan, kedi köpek koyun derken bir bakmışsın evde piton besliyorsun.

alma

psikoloğun dedi madem al ama alışamayınca sokağa atma, buradan bir yerden sahiplendir, eve alıştırıp hayvanları sokağa bırakıp zulmetmeyin.

bir arkadaşınızın köpeği varsa bir süreliğine bakmayı teklif edebilirsiniz. öbür türlüsü hayvan için oldukça riskli.

sayın lunedor,zaten sokağa atmak çok olağanüstü bir durum olmazsa son çare olacaktır.barınaklar ticari kaygı taşımadığından daha güvenli ama yardım olmadığı için barınakların durumunun da çok farklı olamadığını biliyorum.hani hiç olmadı o nefret ettiğim pet shoplara veririm en azından oradan satın alınma olasılıkları var.
lütfen öyle gelip geçici bir heves için bir canlıya zarar verebileceğimi düşünmeyin.bu soruyu sordum çünkü tecrübeli olanlar ya da mantıklı gerekçeler sunabilecekler vardır diye düşündüm.

bende de benzer durum vardı (kediden korkuyordum). eve alınca 1-2 günde alıştım şuan sokak kedileriyle bile oynuyorum. ama seninki daha farklı gibi. birde ev ortamında daha değişik oluyor yatagına çıkıyor vs. tanıdık birinin varsa evinde alışmaya çalış.

ben de cok korkuyordum onceden kopeklerden..yaklasik 2 ay once bir yavru kopek almistim..tabii ilk zamanlar biraz korkuyorsun.sonra 1 2 gun gecti aradan kopek gelip yanima oturdu biraz sevdim yavasca kucagima geldi.inanin o kadar sirin oluyor ki butun korkunuz geciyor.zaten surekli ilgilenmeye baslayinca da 'bu hayvan nasil kotu bir sey yapabilir ki?' diyorsun..bence alin besleyin.kesinlikle alisiyorsunuz.tabii ilk 1 2 gun yaninizda biri olsun.ben tek basima bakmiyordum cunku.

@choasista o son cümle şahsınıza değil fırsatını buldum toplumsal mesaj vereyim kaygısıyla yazıldı yoksa yazdıklarınızdan sizin böyle bir şeyi yapmayacağınız sonucuna varabiliyorum.

ve geçici olarak bakma önerisine katılıyorum ben de @anonim yazar'ın dediği gibi. tatile veya yurtdışına giden birinin köpeğine bir haftalık filan bakın ondan sonra daha iyi anlarsınız alışıp alışamayacağınız.

bir barınaktan yavru köpek edinin, zaten aşılar filan için bir süre dışarı çıkartmamanız gerekecek. biraz çiş kaka temizlersiniz amaa bu esnada köpeklerin vücut dilini öğrenmiş olursunuz, sonra dışarı çıkarttığınızda büyük köpeklerden korkmak için nedeniniz kalmaz. iki hafta filan içinde aşık olmamışsanız zaten geri verirsiniz barınağa.

yavrudan alınca muhtemelen alışırsınız.
benim tavsiyem kalıcı bir köpek almak yerine, hayvanseverlerin geçici olarak ev aradıkları köpeklere bir süre bakman. o zaman alışıp alışmayacağını, evde bir köpek olursa nasıl idare edeceğini görürsün. köpeği de kalıcı olarak sahiplenmediğin için bir sorumluluğun olmaz.
bir de küçük köpekler düzgün sosyalleştirilmediğinde (ki deneyimsiz köpek sahipleri genelde eğitimi doğru veremez.) küçük köpek sendromuna yakalanır. bu durumda büyük bir köpekten daha fazla havlama ve agresif davranma eğiliminde olur.

Çocukken 100 metre ilerideki köpeği görünce korkuyordum, ama seviyordum da öte yandan, aldım bir köpek ve sonra korkum kalmadı. Köpek sahibi olunca insan köpek davranışını zamanla öğreniyor, o yüzden saldıracak köpek ile oyun oynamak isteyen köpeği ayırt ediyorsun ve korkmuyorsun.

ben hiç yemedim şimdiye kadar.

Sevemedim ki, yemiyorum hiç bu yüzden. Bir de süt için -soğuk olanı hele- gaz yapar derler, hiç denk gelmedim, sürekli içiciyim.

birkaç yılda bir. gaz yapmıyor.

önceden kaynatırsan gaz yapmaz.

annem yaparsa yerim. fena gaz yapıyor ama.

hiç yapmaz bende. 10-15 günde bir esnaf lokantasına gittiğimde istisnasız yiyorum.

taksim'de uygun fiyata bir lokanta var. hemen her gün yiyorum. çok yalnızım.

demek ki neymiş, osuruğu fasülyeden bilmiycekmişiz.

bulutsuzluk özlemi.

led zeppelin külliyatı. mis gibi bir 5-6 saat işte.

jehan barbur

eskiden daha çok kullanıyordum. uzun süredir hiçbir duyuruyu favoriye almadım, aklımdan da çıkmış hakkaten. bana hatırlattı ama öyle favoriye alınacak bir duyuruyla da karşılaşmıyorum pek artık.

takipteyim. :P

pardon öyle yapın dememiş miydi :))

adamlar sürekli aynı nedenden cevap silmekten bıkmıştır.
ben yıldız koyma konusunda sorun yaşıyordum, üstünden mouse'u çekene kadar yıldız koyup koymadığın anlaşılmıyor çünkü. sonra alıştım. şimdi favorilerimden favori bulamıyorum:)

iyide herkes 3 senedir burda değil ki. yeni katılan insanlar var onlar için ve bu olayı kullanmayanlar için yerinde bir uyarı. bir sertlikte görmedim yani zira çok sert duyurular oluyor bazen =)

Sert olmasini ve goze sokar gibi olmasini normal goruyorum. arada bi oneriler bile geliyor favori sistemini anlatarak soyle bir sey olsa ya gibisinden. duyurulari nasil takip ederim diye sorular bile var.

bazılarının yazımı kendinden öyle oluyor. türkçeleşmiş yazılışıyla aynı olmayabiliyor. misal ahmed, aişe gibi yazılıyor olabilir.

Cafe sözcüğü Avrupa'ya Türkler'le "kahve" sözcüğünden gitmiş, sonra buraya "cafe" biçiminde geri dönüş yapmıştır.

Algoritma sözcüğü ise yine Türki ya da Farsi olduğu düşünülen El-Harezmi'nin adını taşır, yabancılar böyle söylediği için bize de tekrar Algoritma dönmüştür.

O değil Boyner'i "boyğnır" diye okuyan var.

nasıl kendinden öyle oluyor? arapça, farsça ya da japonca gibi latin alfabesi kullanmayan dillerdeki isimleri latin alfabesinde yazarken hep ingilizce okuma kurallarına göre yazıyoruz. neden? kırk yıllık ferit oldu bize farid.

ayrıca yatağanı yataghan, kılıcı kilij diye yazan bir türk gördüğüm zaman biraz sinirleniyorum açıkçası.

Öz kültürünü tanımayan nesille bu kadar olur. Eski Hacıvat-Karagöz, Nasreddin Hoca metinlerini okuyana kadar böyle olmaya da devam edeceğiz. Yanlış anlamayın bu metinler saray Osmanlıcası ile değil halk tarafından sahnelendiğinden, halkın Türkçesi ile yazılmıştır. Çok nadide kök kelimeler içerirler.

Bir sebebi de iyi İngilizce bilmeyen kişilerin caka satma arzusu. Kendisinden çok daha iyi İngilizce bildiğim ve İngilizce öğrenmeye çalışıp dil yeteneği olmadığından çok aşama kaydedemeyen arkadaşım bana gelip serbest işler bu aralar çok demek yerine, freelance working iyi bu ara diyor. Adamı sevmeme rağmen inanılmaz soğuyorum o an işte ben de.

"Onulmak, tavsamak, gönenç" bu sözcükleri aramızda duyana kadar işler pek düzelmeyecek belki de.

Tabi şöyle bir şey de var, TDK inanılmaz ama inanılmaz suçlu burada. Ha tabi, TDK'ya yapılan tecavüzler de bu ülkede istenen kültür erozyonu projesinin bir adımı inancındayım.

Bu arada tabi üreten olmamamız, tüketen olmamız da bu olayda önemli. Bilişim terimleri hep yabancılar tarafından üretildiğinden onların koyduğu isimlerle anılıyor ve Türkçe'sini TDK uydurana kadar o dile çoktan oturmuş oluyor.

hacı şimdi olay şöyle. adam arap yada rus. latin alfabe kullanmıyor bunlar. Bunlar latine geçerken türkçe okunuşu üzerinden değil ingilizce okunuşu üzerinden latine geçiyor. bir de şöyle bir şey var. biz bu kelimeleri türkçeye geçirirken türkçeye uyarlamışız. gidip adama "senin adın ferit" desen bozuşma ihtimalin var. "benim adim ferit değil farid" diyecektir. araplar ile çok yaşadım bunu.

rearazem+1
genelde araya yabanci dilden kelimeler serpistirenler iki sebepten bunu yaparlar; ya cok iyi bilmezler, sirtini kamburlastiran yavru aslan minvalinde daha bilir gozukmeye calisirlar, ya da gercekten hayatlarinda gercek bir yabanci dil kaynagi vardir yani yasam alanlarinda yabanci dil konusuluyordur, okuduklari metinlerin %90i yabanci dildedir.
Aslinda olay sadece ingilizce degildir, en sik gorulen ingilizcedir. eskiden egilim frankofon olmak yonundeymis insanlar fransizca laflar serpistirirmis. mesela ahhahaha ben de monser ben de cok begendim derlermis. kulturel iklimdeki bu degisikligi farkedecek kadar kisisel genel kultur tarihi olmayanlar hala entel kesimi ifade etmek icin monserler der mesela ama aslinda o coktan misterlar olmustur :D
bunun baska bir boyutu da turkiye gemisinin diger rotasi olan dogudur. mesela arada bilir bilmez arapca veya kurtce laflar serpistirmek de bir egilimdir. bu da daha sinirli duzeyde olmakla beraber o genellemenin icindedir.
unlulerin adinin soylenisine gelince farid farjad kendisi albumerinin ustune bu ismi yazmistir. yani bu arada biz cok onemli ayrimin farkinda degiliz; turk gururu. turkler gururlarindan dolayi yurtdisina gitse de yasasa da genelde isimlerini degistirmez. fekat araplar veya uzak dogulular daha rahat kabul gormek icin isimlerini daha rahat hecelenebilir ve telaffuzedilebilir sekle sokarlar. bize de bu sanatcilarin albumleri batili sirketlerden geldigi icin kaynak olarak biz de bu yapiyi aynen ithal ederiz. butun bunlari isiginda sokaktaki vatandas herhangi bir tercihte bulunmamis onune geldigi gibi kullanmistir.

"hacı şimdi olay şöyle. adam arap yada rus. latin alfabe kullanmıyor bunlar. Bunlar latine geçerken türkçe okunuşu üzerinden değil ingilizce okunuşu üzerinden latine geçiyor." her şeyi açıklamış. özellikle latin alfabesi kullanmadıkları kısımda bayağı 10-15 yaş birden attım, dimağım genişledi. neyse ben elim bir kaza neticesinde meramımı anlatamayacak hale geldim zamanında. o gün bu gündür bir şeyi 1663836 defa tekrarlamadan rahat edemiyorum. yoksa siz ne demek istediğimi anladınız ama ben bir daha tekrarlıyayım:

agalar beyler, www.albumiste.org bu ferit abimizin albüm kapağı. انروزها yani "æn ruz ha" bunun türkçe yazılışı budur. ingilizce bilmeyen biri şu an burayı okuyorsa tırnak içindekini doğru manada okur فرید فرجاد yani "feriid fercâd" aynı şekilde. şimdi sorun şu bu adamın ismini neden günlük yazışmalarda dahi "farid" olarak yazıyoruz? ha buna neden bu kadar taktın derseniz, yabancı özentiliği artık bir kültür göstergesi olarak görülmeye başlandı. "fake" mesela. neden bunu feyk diye yazmıyoruz? yazmazsak işte ortalıkta "fake, face" diye dolaşan embesil ergenlerimiz olur.

başka bir örnek; bbc(bi-bi-si) ama bu türkçe okuma kurallarına göre "be be ce" o halde bu "bi bi si" olarak yazılmalıdır. tıpkı acem kardeşlerimizin yaptığı gibi:



en alta inin "bbc" logosunun yanını okuyun ne demek istediğimi anlarsınız www.bbc.co.uk



velhasılıkelam; türkçe okuma kuralları bellidir ve bozmaya hiç gerek yoktur.

farklı yazıları kullanan dillerdeki isimler türkçeye okunduğu şekliyle geçirilmelidir. nasıl yazacağını bilemeyip halihazır ingilizceye geçmiş şeklini kullananlar çoğunlukta olsa da kural budur. sözlük bu konuda oldukça duyarlı mesela.

(bkz: şahtar donetsk)
(bkz: takeşi kitano)
vs.

dimağ genişlemesi iyidir.

anneye anlatır gibi anlatıyorum. ama darlık olunca anlaşılmıyor olabilir, doğrudur. adam ismini orjinal alfabesinden latin alfabesine cevirince türkçe okunuşu üzerinden mi çevirirsin yoksa daha çok insanın anlayacağı ingilizce üzerinden mi?

türkler olarak biz arapça kökenli isimleri doğru telafuz ettiğimizi zannediyoruz ama bu doğru değil. biz türkçenin ses özelliklerine göre değiştirmişiz söylenişini. Diyelim adın ahmet. gittin arap bir ülkeye adam kalktı sana "ahmaad" dedi. şimdi bunun hangisi doğru? ingilizce yazılışlar adamların söyleyişlerini daha doğru ifade ediyor.

daha basit nasıl anlatırım bilmiyorum dimağ problemi olanlara. bir şey sormuşsun adam gibi cevap vermeye çalışmışız terbiyesizlik etmenin bir manası yok.

şu dünyada bi' sen akıllısın. hâlâ anlamamakta ısrar ediyorsun eyvallah ama son kurşunumu da atıp defoluyorum uğraşamam artık. "farid" ingilizce okuma kurallarını bilmeyen biri bunu okuyamaz birader. "ferid" dir bu tam türkçe manası ile "ferit." ahmet ve tayfasına gelince senin olay "cevab veremedi" ye dönmeye başladı. "ahmet" in orijinali "ahmed" dir ömer'in u'mâr olduğu gibi ama dilden dile aktarılırken sesler ve kelimeler en yakın ve genel geçer kullanımına göre çevirilir. hz. u'mar denmez bu ülkede, hz. ömer denir. ramadzan denmez ramadan da denmez RAMAZAN denir.

araya ingilizce kelime sıkıştırınca çok zeki ve terbiyeli olunuyor madem biz de araya osmanlıca, arapça ve farsça kelime sıkıştıralım ama tam da sizin yaptığınız gibi orijinal yazılışıyla. كوزل اولویر می؟(güzel oluyor mu?) ingilizce okuma قاعدەلركی(kaidelerini) bilmeyen biri ایشتە(işte) aynen bu cümlede hissetiğiniz gibi hissediyor. tabii sizin parantez içleriniz var, onların yok ve ağlıyorlar :( keşke çince de bilsem de araya hanzi de atabilseydim ama kültürsüzlüğüme verin. neyse aga kafanıza göre takılın ya siz.

tersine başlangıçta goethe gibi sağlam temel alabileceğin yerlere git.
başlangıç bittikten sonra saha uygun bir yerde devam et.
aksi halde zaten anlamsız kuralları olan almanca gibi bir dili lan bu niye böyle oluyor amk diye sorgulamaktan öğrenemezsin:)

mantık doğru; a1 artikellere ve ultra basit gramer bilgilerine yönelik, herhangi bir kursta bu bilgileri alıp goethe'ye devam edebilirsiniz, a2den sonra gramer kasacaksınız.. bu arada galatasaray üniversitesi'nin kursları da iyi diyorlar, kadıköyden bir vapurla gidersiniz rahatça, fiyatlar da uygun.

babam ateist, annem müslüman, yirmi yıldır gayet mutlular, bu konuda tartıştıklarını falan görmedim hiç. kimse kimseyle dalga geçmiyor. ama annem tam olarak islam'a uygun yaşayan biri sayılmaz, içki kullanır mesela, bilemeyeceğim bu örnek tam sayılır mı.

Ya iş oraya geldikten sonra mezhep farklılıkları bile evliliğe engel.Alevi sünni ikiside müslüman ama dinden çıkacaz diye birbirine kız vermezler.Takılmamak gerek buna.

inançla ahlakı birbirine karıştıranların zırvası o.
birisi de ben günah ve ayıp kavramlarıyla doğru ve yanlışı ayırt etmeyi öğrendim demişti. afedersin, götümle gülmüştüm. sanki o şekilde yetiştirilmemeiş insan ayırt edemiyormuş gibi.
neyse evlenebilirler elbette. herkesin dini kendine.
eğer ateist olan kişi de başkalarının inancına saygı duymayı biliyorsa yürür. birbirlerinin dinine inancına karışmadan.
ama ateist kişinin islamla dalga geçebilir. bu kadının inanmasında bağımsız bir şey.
hocaları da çok sallamamak gerek. bazılarına göre ölüyle seks de dini açıdan caiz.
dedim ya herkesin dini kendine.

islamda yasak çünkü müslüman bir erkek ehli kitap kadınlarla evlenebilecekken kadın müslüman erkek dışındakilerle evlenemez çünkü islamda kadın erkeğe tabi oluyor. yani onun üzerinden yaşıyor.

zina yapmış erkek yalnızca zina yapmış kadınla
zina yapmış kadın da yalnızca zina yapmış erkekle evlenebilirmiş.
aksi durumlar birbirine harammış.

müslümansa bile. evlenemediği durumlar oluyor. dini olaylarda pek aşk yoktur. seviyorsan git konuş demez. ahlak konusu da. bi çevrede geğirmek ahlaksızlık sayılırsa dini yönden de "geğiriniz" diye bi şart olamaz. toplum dini kabul eder ahlak anlayışı kabul ettiği dinin çerçevesi kadardır.


not: yeryüzündeki herhangi bi dinde herhangi bir ödül alamayacak pislikte yaşayan biriyim. benim eyyorlamam bukadar

kürtaj henüz resmi olarak yasaklanmamışken o hocayı aldırın. Tamam biraz geç olmuş olabilir, yine de deneyin. alınır o bence.

ahlak, sadece "dini" inanç ile sağlanabilir demiş. "inancı olmadığından engellemez" ne lan.

adam tek eşliliğe, mutluluğa inanıyor belki? ortadaki inancın "islamiyet" olması zorunluluğunu öngören hoca'nın sakalına sıçmak istiyorum müsadenle.

@lucy in the sky alınma ama hoca senin ailenin durumuna da örnek vermişti. zaten kadın müslüman gibi bir hayat sürmediği için sorun olmıyacağını düşünüyor ki zaten onun inancı da gitmiştir demişti. ya ben de bir tuhaflık var ki bu kadar garipsedim hocayı yada durum mu çok tuhaf anlayamadım

dinen bir sakınca var mı yok mu çok garip ama hem var ve hem yok , evet kuran'a göre hem var hem yok ama şöyle yorumlanıyor tabii, dinden çıkılmaz da tavsiyede edilmez hani günah değil de mekruh hikayesi gibi.
ama bence ikiside katolizm de buluşurlarsa sorun olmaz sanırım.

@xvyz ne demek erkeğe tabi olmak yahu. o da mantıksız değil mi?

islamda klasik bi aile tipi vardır ve kadın erkeğe uymak zorundadır. tabi olmak budur yani. kadın nafile oruç tutamaz mesela eşi istemiyorsa. ya da bir yere gidemez. ve dini inançları farklılık gösterdiğinde hem kendisi hem de çocuğunun yetişmesi açısından (deniliyor) yasak.

biliyorum onu xvyz'cim. ama mantıklı bulmuyorum yeminle dinden çıkıcam bu hocalar yüzünden. ben de ateyiz olcam en sonunda

@xvyz camiyi değiştir hocam veya kuran'ı oku bir daha. tamam kadınla ilgili bazı 2. sınıf insan muamelesi yapar gibi olan ayetler var az buçuk da bu derece bokunu çıkarma durumu yok ama.

ha hadis kisvesiyle belirli dönemler haramdır, günahtır diye işine gelir şeyleri dine sokmaya çalıştılar ki başarılı da olmuşlar, muhtemelen nafile oruç tutuyor diye sevişmeye yanaşmayan birinin ya böyle bir hadis vardı di mi ağalar diye hz muhammed'ten yüzlerce yıl sonra a evet evet varmış diyerek icraata sokulmuş bir işleyiş o.

en çok tekrar edilen cümle size bu kitap APAÇIK olarak indirilmiştir ve kuran size yeter olan bir kitabın dininin salt hadislerle böylesi hükümler verebilmesi ve bunun aksini savunanları da dinden aforoz etmeye girişmleri ayrı bir ironidir elbetteki, şüphesiz ki bu olayda da alıınacak ibretler vardır, almak isteyene.

@want2die ama senin hatun "ne kadar müslümandı" ki (bu hocaların tabiriyle) de ateistliği kabul etti. ne biliyim alkole ağzını sürmemiş, namazında niyazında bir kadın için hiç de kolay olmaz sanırım

ee işte want2die'ınki neden yasak olduğuna örnek olmuş.

belki ateyiz kocayla deniyordur allah, her şeyi sınav diyorsunuz da bu niye sınav olmuyor???

@want2die ibretlik paylaşım hocam ama cehenneme gidekmişiz diyola ben orada tırsıyorum biraz, ateyistlere cehennem muaftı di mi? :)

@want2die mahvettin tezimi tebrik ederim

@xvyz irade-i külliye ve irade-i cüz'iye, bonus: kader, kısmet
islam'da tamamen bilinçli bir tercih kavramı yoktur.

@lunedor o ne demek şimdi öyle ki. kaderin tanımını mı bilmiyorsun yoksa yavrucum? bi daha bak istersen. öyle şans gibi kullanıyoruz ama öyle bi şey değil ki kader

@lunedor, iradei cüziye ve külli irade bi aradadır, birbirinden ayıramazsın bu şöyle şu böyle diye. karşısına çıkması külli irade olabilir ama ateist biriyle evlenmek ya da evlenmemek o kadının tercihinde olan bir şey

İslam dinine göre müslüman kadınla müslüman olmayan (ateist, hristiyan, yahudi vs.) evlenmesi yasak. Sebebi ise kadınların erkekten kolay etkilenip dinden çıkabilecek olması. Erkek müslümansa kadının dini önemli değil çünkü kadını müslüman yapma ihtimali var.

Buradaki ekşici piçler kendince mala bağlamadan belirteyim bu islam dininin kuralı benim değil. Bana değil islama yorum yapın o yüzden.

@coca--cola ama nideeen? diyesim geliyor. sevdin anlaşıyorsun işte ama dinine de bağlısın peki nolacak şimdi? ayrılmak mantıklı mı sence?

bu arada xvyz haklı. erkekler sadece ehli kitap dinlerinden evlenebilir ama kadınlar evlenemez. ateist ile evlenmek her iki cins için de yasak.

@main_function ve @xvyz
gençler bana kanıtla gelin, sempatik gösterme amaçlı "kader aslında sana yazılmış değil senin özgür olduğun ama her şeyi bilen olduğu için sadece sen yapmadan yaptıklarının bilinmesidir, yoksa biz seçiyoruz vs vs" ile gelmeyin ha bununla ilgili geliyorsanız da ayet alayım?
verdiğim kavramları inceleyin bir miktar sonra aklınıza takılan yer olursa sorun yardımcı olmaya çalışayım.

sevgili lunedor'cum ilk dediğin tanıma katılanlardanım ben de zaten. Ama Hz.Muhammed(s.a.v)'in bir hadisinde kader üzerine fazla düşünmeyin der. “Kader hakkında konuşmayın, zira kader Allah’ın sırrıdır. Allah’ın sırrını açıklamaya kalkmayın!”
Yani bizim irademiz akli melekemiz olduğundan etkili ama irademiz dışında olanlar olmuyor mu oluyor. O yüzden tamamen kaderimde ne varsa o mantığı yanlıştır

bence de onemli olan din birligi degil ahlak birligidir. yani hepimizin cevresinde ben cok dindarim diye gezen dinciler var. ayni sekilde ateistligi kendi ahlaksizligina kilif olarak kullanan da var. sayelerinde yanlis algilar olusuyor toplumda da.
teorik bilgi acisindan bakarsak ise islamda din erkegin uzerinden yurur yani dinin derdi evlenen iki kisiyle degildir, mesele cocuk ne olacaktir. dolayisiyla islamda din babadan gectigi icin cocuk musluman kabul edilir, her din de amac kendine inananlari arttirmak oldugu icin babanin musluman olmasi islamin geregidir. mesela yahudilikten tam bunun tersi olarak din anneden gecer, dolayisiyla annenin yahudi olmasi asil tercih sebebidir.

@xvyz agnostik olduğum için cevap hayır ama müslüman olsa idim cevabım yazdırıyor değil yazmama razı geliyor olurdu ki bir şeyin oluşuna izin vermek o işin sorumluluğunu alan bir eylemdir tabii ki. ayrıca bir adım daha ötede bu yazdıklarımı düşünmemin sebebi de allah oluyor islama göre.

xyvz ve main function, ben demiyorum bunu islam dini diyor.

Hacı hoca değilim, kadınını erkeğini de bilmem ama Müslüman bir insanın kitap ehli olmayan biriyle nikah kıyması külliyen caiz değil diye biliyorum. Zaten ateist insan dini nikaha he der mi kendi felsefesi gereği?

@coca--cola islamın dediğini ben de biliyorum da fikrini soruyorum. İslamda böyle diye düşünmeden kabul mü edersin sen?

@xvyz sorumluluğun bana yüklendiği doğru fakat bu söylediğimin aksini göstermiyor zaten islamın en büyük çelişkisi de bu. "ben dilemezsem siz dileyemezsiniz." sözü gölgesinde hükmümüz razılıklarla ilgili. belki ben fethullah hoca gibi yazacaktım da ona razı olunmadı buna oldu aksini ispatlayabilir misin? maalesef hayır ki zaten dogma bir kavramda ispat konusuda muamma :)

xyzv ben de islamın evlenin,cihat yapın müslüman yapın dediğini yazmadım, yasak değil diyorum lütfen düzgün oku.

main function ben günah olduğunu kabul ederim ama uymayıp günaha girerim.

@lunedor oho nerelere çektin ama sen şimdi. ona bakılırsa ben niye ingiliz kraliyet ailesinde doğmadım, ben niye başka bir ırk,cinsiyet falan die gider bu. Bunlara yapıcak bi'şeyimiz yok ki irademiz bunları değiştirmeye yetmez çünkü yaratılıştan gelen özellikler. tercihler ile kıyaslaman mantıklı değil

@main_function henüz çekmedim bir yere ama o yere de çek tabii geniş anlamda düşünmek gerek çünkü oldukça iddialı bir tanımı var islamda tanrının, bu iddialı tanıma ki 99 isme baksak bile en azından en az 50-60'ını pratikte göremiyoruz.
evet ben de islam özgür irade vs dinidir diye düşünüyordum ki kuran'ı okuyunca ve biraz düşünerek okuyunca ama öyle roman gibi değil ayet ayet, anlamadıklarının üstünden geçe geçe, notlar ala ala okuyunca bu sonuca varıyorsun.

@lunedor, sen de aksini ispatlayamazsın aynı şekilde. tek bir kadercilik anlayışına bağlayamazsın yani. ayetlerin de tek tek ele alınıp yorumlanması değil, bütün içinde yorumlanması önemli, yoksa milyon tane farklı yorum çıkıp bir sürü islam çıkabilir (çıkıyo da...)

bi de main_function, en basit haliyle ateist olsam kendi hayatımdan bu kadar farklı (dindar) bi müslümanla evlenmezdim, aynı şekilde müslüman olsam da ateistle evlenmezdim. bu iki kişi sorun yapmıyosa o kadar önemli olmaz onlar için, bunun sorulmasını gerektirecek derecede bi engel de oluşturmamalı

@xvyz benim aksini ispatlama gibi bir zorunluluğum yok çünkü agnostiğim diyerek ispatlarla ilgili bilnmezciliğimi söyledim zaten, ha siz ispatlarsanız bakarım eyvallah derim :)

ayrıca dini konular silinme sebebi ekşiduyuru kitabelerine göre o yüzden konuyu uzatmamayı seçiyorum yoksa @compumaster kızıyor.

evlilik kurumu dinden bağımsız veya bağımlı kişilere göre seçilir, yaşanır, edilir. bu duyuruda herkes bana fark yapmaz hocu dese bile alevi birine aşık olduğu için öldürülen kız çocukları haberlerinin üzerinden yıl geçmedi mesela o yüzden aile, yaşanan çevre kişisel tercihlerin çok önünde bu tip konularda ve ne yazık ki bu genel yargılar pek hoş görülü değiller.

bu durumdaki erkek ben oluyorum, kadın da eşim. sorusu olan varsa sorsun gençler.

sallamış y saçma bunların dinle değil dürüstlükle ilgisi var

cep telefonu al o paraya

www.aydinsaat.com

önce giyim tarzına göre nasıl bir şey almak istediğini belirle.
metal mi? (kadın değilsen metalden uzak dur.
deri kayış mı?
yuvarlak mı dikdörtgen mi?
dijital mi, sadece kadranlı saat mi, yoksa birsürü ek kadranı olanlardan mı?

bunlara karar verdikten sonra saatçileri gezeceksin. pahalı saat firmalarını da sanki alacakmış gibi gez. fikir alırsın.

bütçe 1200 ise seiko, 2500 ise breitling alırdım ben olsam. yine ben olsam hayatımda hiç saat takmamış olsam asla o kadar pahalı bi saat almaz, 300-400tl'ye timex ya da casio'nun edifice serisinden bi saat alırdım.

seiko al bence. en bilindik ve orta üst kalitede olan marka seikodur. arabaların volkswagen'i gibi. hem senin bütçeni zorlamaz. yurtdışına giden bi tanıdığın varsa sipariş et. benim arkadaşın babası hacca gitti orda bu seiko arctura mı ne almış yarı fiyatı mesela...

Ben swatch un şu modelini kullanıyorum. Her türlü kıyafetle gayet güzel kullanabiliyorum... Yerine göre hem spor hem de klasik...

www.swatchsaat.com

bunun trollük mertebesi dahi var.

ben sahsen gicik oluyorum böyle seylere, daha dogrusu söyle aslinda, bazen yazim yanlislari ve kullanilan dil cok dikkat cekiyo o zamanlarda ignelenebilir belki ama diger türlü "de ayri" seklinde uyarilara kilim.

anadili doğru kullanmak önemli bence. ha artık uyarmak can sıkıcı olduğundan ben fazla dikkate almıyorum. yalnız sözlükte ya da burada, "cahillerle muhattap olamam" tarzında ifadeleri görünce kendime hakim olamıyorum.

Konuyu birini uyaracak kadar abartmam, ama kendim dikkat ederim, bozuk yazım görünce de içimden sinir olmakla yetinirim. Ana dilimizi düzgün kullanmak gerek. Nasıl ki
ben bugün hastayım
yerine
benbugün hastayım
yazmıyorsak
ben de geliyorum
yerine
bende geliyorum
yazmayalım mümkünse :)

tamamen saçmalık. işi gücü olmayan adamlar millete de yi da yı ayırmayı öğretiyor. ayrıca karşı tarafın fikrini aşağılamak için de bu tarz yöntemler kullanılır. öyle işte.

şahsi fikrim şu: bu konuda yanlış yapanlar özensizlikten değil cehaletten yapıyorlar. çünkü eğer yeterince okumuş olsalar ayrı yazılması gereken de, mi olsun; noktalama işareti sonrası bırakılacak boşluk olsun, hata yapmaları neredeyse imkansız. çünkü meleke haline gelmiş olması lazım konunun. ergo, hata yapıyorsa yeterince okumamıştır, cahildir. dolayısıyla bir anda bu adamların fikirlerine olan ilgimi kaybedip okumayı bırakıyorum. sert tepki falan göstermiyorum ama. ilgim sönüyor sadece..

Ana dilini bizim kadar kötü kullanan sanırım kalmamıştır. Bu da insanı üzüyor. O yüzden tepki gösterilebiliyor.

imla hatası ile nasıl yazacağını bilememek ayrı şeyler, önce bunun farkını anlamak gerekli.
özellikle klavye ile yazarken çok sık imla hatası yapılıyor.

ama kendi anadilinde nasıl yazacağını bilmeyen adama ben 'cahil' derim. yeterince eğitilmemiştir.

Ben de şöyle bir açıklama getireyim, Türkçe çalıştırdığım yabancılar eklerin farkını, aynı -de yazımının kattığı mananın çeşidini, bu eklerin sözcükleri birbirine nasıl bağladığını görünce çok hoşlarına gidiyor ve mantıklı olduğunu söylüyorlar. Özellikle bir Alman'ım var, bu eklerin ayrı/birleşik yazımlarında hangi sözcüklere bağlandığını ok ile çıkararak gösteriyor kendine ve şaşırarak oy harika falan çekiyor.

Kısaca bunlar bizim dilimizi özel kılan şeyler. Ural-Altay dil ailesinden geliyoruz, Hint-Avrupa ve Semitik dillerin hakim olduğu bu coğrafyada özeliz. Yabancılar Türkçe'nin sırlarını çözemiyor, tam olarak inemiyorlar bu eklerin ayrımına. Google Çevirici Avrupa dilleri arasında artık neredeyse %90 başarı elde ederken, Türkçe'de hala çok zayıf. Bu da farklı bir dil matematiği üzerinde işliyor oluşuna dayanıyor.

Ve bizim bunu korumamızın çok önemli olduğu inancındayım.

Ayrıca Ural-Altay dillerini konuşurken beynin diğer dillere nazaran iki kat daha fazla işlem yapması gerektiği hesaplandı ODTÜ tarafından. Kısaca ne kadar iyi kullanırsan o kadar daha fazla beyin jimnastiği de yapmış oluyorsun.

"iletişim zaten kullanması yeterince zor bit teçhizat. millet oxford commasını tartışırken; türkiye'de çoğu insan temel yazım kurallarını bile bilmiyor.

türkiye'de bu kadar yanlış anlaşılma problemi, birbirini dinlememe problemi olması hiç şaşırtıcı değil. çünkü evet, sende ve sen de arasında cidden anlam farkı var. insanların kelimeleri ve yazım kurallarını bu denli kullanabilmekten aciz olmalarından dolayı iletişim de sekteye uğruyor. mesele anadil meselesi değil. dillere inanmıyorum. başka insanlarla başka dillerde iletişim kurabilirim. ama türkiye'de yaşayan insanların genelde tek bildiği dil türkçe. onu da bilmiyorlar. yani mesele, senin anladığın dilden konuşmak istiyorum, ama sen anladığın tek dili bilmiyorsun. yani ben başka dillerle ve insanlarla daha iyi konuşabiliyorum, ama türkiye'deki insanlar türkçe bilmedikleri için bunu onlarla yapamıyorum.
ha, bu türkiye'de yaşayan insanların suçu mu? Osmanlıca kaldırıldı. hmm, aslında evet. çünkü türkiye'de insanlar geniş çaplı halk hareketine sahip değiller. kimlik politikaları üzerinde ayrılmaktan hoşlanıyorlar. böylelikle bilinen dil siliniyor, sonradan olma bir dil geliyor. sonra bu sonradan olma dilin yapısını, kurallarını öğrenememiş insanlara kızıyoruz. hakkımız var mı? yok. ama var işte. çünkü kim sesini çıkardı ki? madem öyleydi; halk hareketi olsaydı osmanlıca'ya dönülmesi üzerine. bırak böyle bir halk hareketini, osmanlıca diye bir dilin varlığından haberdar değil ki insanlar. onun için bu kadar belleksiz, hafızasız, kendini bilmez bir toplulukla karşı karşıyayken, son 2 yıldır umursamıyorum kim nasıl yazıyor. şimdi osmanlıca gelse ne anlamı olacak? kaldı ki osmanlıca da çok çok mu köklü sanki? yamalı dil. hem yamalayarak gelmiş bu güne kadar, huyu böyle dillerimizin. eskiden arkadaş çevreme sokmazdım. şimdi ne hali varsa görsün herkes. zaten sonradan yapılmış bir dil, mükemmel değil, zaten kelime havuzu şişme havuzcuk kadar; yabancı kelime kullanmadan ifade etmek çok zor kendini... onun için üçün beşin hesabı olmaz. ha, nedir, ben düzgün kullanırım ki seninle iletişim kurabileyim. yoksa ben da zıvanadan çıkarsam, hiç kimse kalmayacak seninle düzgün iletişim kurmaya çalışan." çalışır.

Ben okulda edebiyatı kuvvetli olanlardan değildim. Ne lisede ne de öncesinde... Çok övünmesem de söylemeliyim ki pek kitap okumam. Alışkanlık haline getirememişim. Yine de bahsettiğimiz ek olan "-de" ve bağlaç olan "de" konusunu ilkokulda gördük. Bir zahmet yapmayalım artık bu hatayı. O kadarcık dahi hakim değilsek kendi dilimize, en azından umuma yazmayalım, çizmeyelim. Hata insana mahsustur. İmla hatası yapılabilir ya da bir paragrafta bir sürü de içinde 1-2 tanesi yanlış yazılabilir çünkü en nihayetinde klavye kullanıyoruz. Ama kabul edelim ki temel dil bilgisinden yoksun, azımsanamayacak bir kitle var.

Az yukarıda KPSS ile ilgili duyuru ve cevapları okurken aynı hatayı yapan arkadaşlar gördüm, yazıktır ki bazıları Türkçe'nin çok zor olduğundan yakınıyorlardı. Sınava girmedim, sorularını görmedim ama soru ekini ayrı yazmayı bilmesem zaten ne KPSS'ye girerdim ne de eleştirisini yapardım.

Erken çocukluğumda edindiğim, insanlarla iletişimimi sağlayan, düşünmemi sağlayan ana dilim husunda hassasım. Başkalarından da hassas, duyarlı olmalarını beklerim. Özellikle belli bir yaşa ve seviyeye kadar eğitimin mecburi olduğu memleketimde kendi dilini yazmaktan, konuşmaktan, anlamaktan aciz insanların olması ve ne yazık ki bu insanların bazılarının lisans mezunu olması hevesimi, umudumu kırıyor. Sözlükten ya da duyurudan, açıktan ya da özelden kimseyi uyarmadım -değiştirebileceğimi düşünnmediğim için. Uyarmanın yararında da inanmıyorum. Buna karşın insanların kendilerini tutamamalarını da anlayabiliyorum.

tuvaletten çıkıp yıkamadığın ellerine dokunmaktan tiksiniyorlardır.

edit: sözüm sana değildi. ama esnaf olsam bende öyle yaparım. ıyy ter içinde ellere dokunacaksın arada..

@ miucee bozuk parayi avucuma bırakacak. dokunma fln yok ki pek

yurdumun altındaki mütevazi bakkalın sahibi feridun amcamın yaptığı harekettir, helede 5 kuruşlar falan varsa onu almak eziyettir yaaa valla yapsasınlar böyle:(

Bazıları elden ele bişey vermenin uğursuzluk olduğuna inanır o yüzden direk eline vermezler veya direk elden almazlar. Sanırım ondan dolayı.

verirken düşmüştür kaç kere. o yüzden tezgaha bırakmayı default olarak seçmiştir.

para elden verilmez. böyle bir adet var. babam bana kızmıştı bir keresinde mesela.

benim de şu hayatta en çok taktığım şeylerden biridir.
özellikle dikkat ederim ve ben de senin gibi elimi uzatırım.
bunun kendimce nedenleri şöyle:

1- tezgahtar yoğundur, acelesi vardır, hemen koyar paraları.
2- siz elinizi uzatmakta geç kalmışsınızdır.
3- bir kadınsa sizin elinize dokunmak istemeyebilir.
4- yapısal olarak uyuz bir insandır, sizin yapacak bir şeyiniz olmaz burada. sizi elinizi görmezden gelir ve 5-10 tane demir parayı tezgaha koyup size işkence yaptıran bir ibnetördür.
5- goldentitan'ın dediği para elden verilmez anlayışı. bunu da ilk defa duydum bu da bir neden olabilir.

genel olarak ben elimi uzatırım ve paranın elime konmasını isterim. hele bir de atarak parayı tezgaha koyanlara iyice uyuz olurum.

a

bi gun tum dunya ayni dili konusacak ama onun kacari yok..

h) aynı nicki gavur sitelerinde de kullanmak istediğimden. hoş şimdiki nickim ingilizce de değil ya.

Ben Türkçe aldım da ne oldu amk. Rumuza gel.

benimki ingilizce değil ama olsun.

nik arıyorum, ortamlara dalıcam. bulamıyorum. tam o sırada der meister çalıyordu. e anlamı hoş, kulağa hoş geliyor, yazması keyifli. bundan güzel nik mi olur? ben dili elinden geldiğince doğru kullanmaya çalışan bir insanım. ama gidip "usta" olarak alsaydım bunu, anlamsız olurdu. der meister benim için bir kalıptır, özel isimdir, terimdir. her nik, sahibi için öyledir aslında.

h) eşşeğin şeyinden dolayı

a

benimki de ingilizce değil ama fransızca,
fransızca çünkü fransızca bilen kızlardan hoşlanıyorum, nickimi anlayabilenlere tav oluyorum, zaten nickim ismimin fransızcası, öyle yani.

benimki Türkçe .Yihuuuuu

a ve e.
bazen b.
nadiren de d.

e olm işte yaa

we don't know why.

asla öyle bişey yapmam.

h)hiçbiri

sözlüğe kayıt olmak için nick arıyodum, bi yandan da prison break izliyodum. böyle bi diyalog geçti dizide, ben de bunu yazdım. gerçi yanlış olmuş biraz sonradan fark ettim "unless you got a better idea" olmalıymış, söylenişin doğrusu.

benimki hiç bir kategoriye girmiyor :(

ama "neolojizm" var bak, hakkını yemeyim.

türkçe aldım da ne oldu, kedili nick :(

Bu soylediklerinizin disinda; hepimizin hakim oldugu dil anadili bu da cogumuz icin turkce oluyor. Diger dillere bu kadar hakim olamadigimiz icin daha curretkar olabiliyoruz. Ana dilimizde soylerken icimizden acaba cekecegimiz seyleri baska dilde soylemek daha kolay geliyor.

Alin benim nickim. Latin dillerinde kari-kocanin koca olani. Aldigima yasim 24'tu sanirim. Ben, hele de o yasta, acilin ben kocayim diye gezemezdim.

Edit: ilk entryme baktim da yasim 22 imis.

benımkı muzıkten gelme hacı. gıtarıst olur kendılerı

benimki doğrudan bir şarkıdan arak, o yüzden h) hiçbiri. ha başka zamanlarda bunun türkçesini de kullanıyorum, o ayrı.

benim rutin kullandigim ismim gibi olan ingilizce bir nickim var 98ten beri. fakat zaman degisti celik degisti, simdiki dunya gorusum daha spontan daha sade daha turkce. kayit olurken yatiyodum bacaklarida koltugun kenarina uzatmisim bacak bacak ustune atmisim khavenin agasi gibi keyif super oh mis :) en kotu gunum boyle olsun dedim, mavi coraplarimla evde otururken ki huzur hali anisina oldu yani :D

yaw acil karar vermem lazim hadi cevap verin, ona gore son defa yerimden kalkip eti buzluga koyucam veya koymiycam bi de cekirdek falan alicam mutfaktan
bir daha mutfaga gitmek zorunda kalmiyim simdi

24 saat bile geçmemiş olacak.

neredeyse, dışarıda dursa dursun, ne olacak ki?

tabi dışarıda durması abartı bir örnek de, dursun yani buzdolabında.

2-3 gün dayanır.

Eti avcarlayıp 1 hafta bekleten bile var, ben en fazla 4 gün beklettim. Hatta pişirmeden de buzdolabından çıkarılır oda ısısına gelmesi için biraz da dışarda bekletilir. Kısacası, bir şey olmaz.

kavak yellerine bağlamadan arkadaş ortamına girmek iyidir.

insansınız tabi canım, tanısın en azından bırbırınızın en yakın arkadalarıyla. lazım olur ilerde.

ooo o ortam çok şenliklidir, "kuzişlerle avm, meriçlerle kop kop" kesinlikle girilmesi gerekir.

Ortak arkadaş başta olmayabilir , ama sonradan ister istemez olur yani olmazsa da dünyanın sonu değil. Önemli olan sevginiz.

giriyorsun arkadaş ortamına o da senin arkadaşlarınla tanışıyor felan sonra ayrılıyorsunuz ne onun arkadaşları seninle konuşuyor ne senin arkadaşların onunla yine elde kaldı fısır fısır.

illa sürekli takılmanıza gerek yok. tanışırsınız, arada görüşürsünüz.
sevgilinizle de ayrı takılırsınız.
bu tür şeyler ilişkiden ilişkiye deişir.

kendi arkadaşlarınla tanıstır ve onun arkadaşlarıyla tanıs..senin göremedigin şeyleri kendi çevren görür yada onun göremediklerini onun çevresi,bu bazen iyi bazen kötüdür ama bence böylesi daha iyi

en yakın arkadaşlarından 1 veya 2 sini yolda durup 2 laflayabilecek kadar tanımak yakın olmak lazım.hatta onların da güvenini kazanırsan ilişkini daha da kuvvetlendirirsin.özellikle kadınlarda gördüğüm bir olay çevresi tarafından onaylanmış bir ilişki ilişkinin sağlığı açısından büyük etkisi var

yeapppp +8
insanlarla muhabetinizi kesmeyin sonra kötü oluyor

denk gelirse var, %100 degil ama oluyor, denk gelirse.

yok

edit: hic denk gelmedi olarak düzeltiyorum.. bir gümrük olamdigindan rutin bir kontrol durumu yok.. herhangii bir asayis kontrolüne denk gelme olasiliginiz ne kadar ise buna denk gelme olasiliginiz da o kadar..

tabi otobusle praga gttm ordan biliyorum, mitfahrla gittim viyanaya olmadi mesela

hayır genelde olmuyor. isviçre sınırında olabiliyor ama.

sirbistana kadar giderseniz orada var..

isvicreye hava yoluyla giderseniz var.. kara yoluyla isvicrede de yok bildigim kadariyla.. orda da bir gümrük yok..

yok ve yaten bu yuzden insanlar tirlarin icindeki ufaik yerlere saklanip geliyorlar..

kiraladığım arabayla almanya-hollanda-belçika arasında mekik dokumuşluğum var. hiç bir gümrük kontrolü yok
trenle ise durum şöyle oluyor, özellikle hollanda'dan almanya'ya geçerken gümrük değil de asayiş kontrolü olabiliyor, örnekleme şeklinde. ot-kek getirdiniz mi diye bakıyorlar. arabayla gelirken de baktıklarını duymuştum, riske girmeyin.

Gümrük için sormamıştım zaten taşıyacağımız tek belki tehlikeli şey Almanyada Erasmus olan ve vizesinin uzatılması için ağustosun sonuna tarih verilmiş arkadaş. Almanyada onu Belçikaya getirmeye çalışıyoruz ama Almanya yı terkedemezsin demişler. Ondan karayollarında paşport kontrolü oluyor mudur ki diye merak eylemiştik

bioderma 100 spf. mat, iz bırakmaz, korur.

Bioderma'nın fondoten gibi olan kahverengi bir güneş kremi var.Mat dediğiniz için bu örneği verdim.
Ben Nivea 30,Bioderma 50 ve Sebamed 20 kullandım.Ortalama olarak Sebamed'i tavsiye edebilirim..
Ayrıca 50 faktör çok iyi korur işte 100 nedir? :))

az önce müstehcen bir link yanlışlığı olmuş, kusura bakmayın.
la roche posay demiştim.
doğru link de bu olacaktı.
www.google.com.tr

eğer ders verme konusunda deneyimin yoksa saatlik 25-30 dan yukarısı istenmez.
eğer çok ders vermişliğin varsa 40-60 arası iyidir.
eğer hem ders vermişsen hem de ingilizceyi yalayıp yutmuş isen (advanced) 60 üstü isteyebilirsin.

gülten dayıoğlu olabilir, eğitici öğretici değil ama sürükleyici en azından

okumadıysa tabi ki de küçük prens.

ayrıca gülten dayıoğlu +1

okumadı ise harry potter.

gülten dayıoğlu iyiydi harbi, onun dışında hayvan çiftliği olabilir

"Smart 11-year-olds won't need any pre-knowledge of Marx, Lenin, Trotsky and 1917 to appreciate this brilliantly-told fable." ve "This is not a great book for small kids, you have to be above 10 to read it, but it is a book with a lot of twist and turns" demişler.

şeker portakalı
gulliverin gezileri
denizler altında 20 bin fersah
balonla beş hafta seyahat
muzaffer izgünün rıfat ılgazın kitapları olabilir bence.

Masalın Aslı

samed behrengi kucuk kara balik

martı jonathan livingstone

bir arkadaş dünya klasiklerinin ağır dilini hafifletip çocuklara uygun hale getirilmiş versiyonunu almıştı kardeşine çokta beğenmişti çocuk bence güzel olabilir.

hobbit

hemingway

çevirisi yapılmış olanlara bakının goo.gl

muzaffer izgü, aziz nesin serileri.

eğlenceli bilgi serisi var timaş'ındı yanılmıyorsam, ilgi alanına göre o seriden seçebilirsiniz

Gülten Dayıoğlu ne ya. Onu okutacağınıza Aşk-ı Memnu izletin çocuğa. Gülten Dayıoğlu'ndan mezun olan İpek Ongun'la Sera dizisine başlıyor ordan da Ayşe Kulin, Canan Tan biraz şanslıysa Elif Şafak'a terfi ediyor. Ötesine geçen şanslıdır.

Pipi Uzunçorap, Haydut Kızı Ronja, Dorian Grey'in Portresi, Şeker Portakalı, Küçük Prens, Mutlu Prens, Samet Behrengi'den ne varsa, Steinback (Gazap Üzümleri, İnci, Fareler ve İnsanlar) London (Martin Eden), Emma, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz v.b

Adam gibi Türk ve Dünya Klasiklerini okutun.

Ayrıca Sol Ayağım hariç; corazon valient +1

mümkün mertebe twilight, yüzüklerin efendisi, unutulmuş diyarlar, ejderha mızrağı gibi fantastik serilerden en azından 16-17 yaşına kadar uzak dursun. Bu kitaplarla erken yaşta karşılaşan çocukların hayalgücü süper olsa da, asosyal tiplere dönüşüyorlar.

harry potter okuyacaksa önce filmleri izlesin sonra kitapları okusun ki her şey yerine otursun kafada soru işareti kalmasın :)

ufuk açar mı bilmiyorum ama okuma alışkanlığı kesinlikle edindiriyor:

thomas brezina 4 kafadarlar takımı serileri.
hayaletler değirmeni
sultanın büyülü kılıcı
hayalet gemiden s.o.s
bi de rusya'da geçen bi tanesi vardı bunlar en iyileri ama hepsi guzeldir o yaslarda bir cocuk icin diye dusunuyorum.

git, beni de aldır sonra yanına.

peder bey ne iş yapar?

pederle alakasi yok. is durumlari var orda. yuksek teknoloji filan.

geçmez bence, ya da önce beni gönder; geçmi, pardon geçiyorsa haber veririm ben sana.

burada geçiyorsa hayat, orada .........

noktaları doldurmana bile gerek yok.

singapur en gelişmiş ülkelerden biri asyadaki. yaşanır mı diye değil beni alırlar mı diye sorman gerek.

ykm'de bulursun. yanlış hatırlamıyorsam çocuklar için bir katı var oranın.
ben bir sürü kısa kollu alttan çıtçıtlı olan şeylerden al diyorum. (body mi deniyor, tulum mu deniyor, ne deniyor bilmiyorum.) ama en çabuk kirlenen, en sık değişen şey onlar.
ya da birkaç paket bebek bezi alabilirsin, pek çok kişi bezin çok makbule geçtiğini söyler.
kıyafet alacaksan %100 pamuklu olmasına dikkat et. ve şu anki bedeninden 1 büyüğünü al. inanılmaz hızlı büyüyorlar.

kediler patates yemez aslında ama karnı açsa da belli olmaz dene şansını
bir zararı yok bildiğim kadarıyla

haşlanmış patates yiyor yani en azından benim kedi yiyor ama bi kaç kere yedikten sonra kusmuştu, dikkatli olmak lazım

pek bir yararı yok.
kediler etçildir.
buzlukta tavuk, et, balık varsa çözdürüp birazını verebilirsin çiğ olarak.

şeker ve patates kediye çok zararlı diye biliyorum. şekerden eminim ama patatesten değilim.

üniversiteye göre değişir mi pek sanmıyorum ama ben 3. sınıf dersini tek derste verip mezun oldum.

bizim üniv. tek ders sınavına girebilmek için o dersi daha önce almış olman gerekiyor, istersen 1.sınıfta al fark etmez..genel uygulamanında böyle olması gerekiyor bence

tüm dersleri geçtim mat2 yi geçemiyorum ne lanet dersmiş :S 4. alışımda da kaldım seneye onu seçmeyip tüm dersleri seçip onu tek derse bırakmayı düşünüyorum olursa tabi

olur olur, kredin yetiyorsa al ama bence, dönemde geçemediğin ders tek derste sıkıntı olur baya, ben tek dersle mezun oldum mesela,ilk dönem kalmıştım dersten ikinci dönem aynı hocadan seçmeli bi ders aldım sırf tek dersi düşünerek arada muhabbet falan derken denk mi geldi bilmiyorum ama baya kolay sordu tek derste en yüksek notla da geçirdi, tek sen mi tek ders sınavına gireceksin o dersten onu da bi araştır,bunların hepsinin hesabını yapmıştım zamanında, tek olunca kolay oluyor bi şekilde geçiriyor çok insafsız değilse,kolay gelsin..

alttan dersin kaldın da alttan olduysa bizde ders seçiminde onu açıldığı ilk dönem seçmen gerekiyor.

her trene bedava binemiyorsunuz, tüm rota ayarlı değil mi, saat kaç treni olacağı dahil ?

küçük katlanmış naylon yağmurluk. avrupanın her yerinde mutlaka taşımak gerekiyor.

ıslak mendil

ufak kilitleri asla unutma. images.gittigidiyor.com bu tarz bi şeyden elinde 4-5 tane bulunsun. zaten 5 lira mı ne tanesi. iyi gezin lan, fazla turist moduna girmeyin..

acil durumlarda sıcak suyla içilecek hazır çorbalar

yola para vermiyorsun, konaklamaya de vermiyorsun; haliyle 1000 euro yeter.

trenle selanik 20 euro. oradan ryanair ile ucuz bilet bulup, aralarda otostop çekip, aralarda trene binerek rahat gidersin. ayrıca 1000 euroyu bana ver 1 ay gezerim.
şu an 200 euro yolculuk ücretiyle 5 ülkeye gideceğim. (5 şehir.)

özelden mesaj attım.

istatistik bilimi diye bir şey var. örneklem alınır ve anket, araştırma vb. şey bu örneklem üzerinden yapılır. seninkinin boyunu ölçmediler diye bu istatistiğin gerçek dışı olması gibi bir durum yok. yapılan araştırmaların güvenilirlik testleri var.

taksimde greensexçiler var rica edip soruyorlar çıkarıyorsun ölçüyorlar işte, herkes olmaz tabii örnekleme alıyorlar böyle böyle.

ben de merak ediyorum cidden. ayrıca her ereksiyonda bile aynı olmuyor boy. yoldan adam çevirip "sıvazla bi ölçecez" mi diyorlar nedir.

dünyanın en gereksiz, en saçma araştırması budur herhalde bi de.

adamlar arastiriyo hocam, netten bakarsan irk irk penis boyu istatistikleri var. italyanlarin otuz cm, almanlarin on cm falan filan.boyu da basladigi yerden itibaren olculuyo.

tamam da kökünden itibaren ölçünde 4 santim fark ediyor zaten. japonlara 9 cm yazmışlar tepeden bakınca 5 kalıyor yazık lan adamlara :/

bir de türk erkekleri 11 cm demişler de abi 11 ne ya utanmasın söylesin kimse onlar %99'luk kesimde bulunan arkadaşlar ?

ha bi de ille "anket yapıyoruz indirin donları, kaldırın ...ları" demeye gerek yok.

hastane morglarında ölçüm yapsan yeter.

@jangara,

morg'da nasıl ölçüm yapacaklar ki inmiş büzüşmüş bir aletle ?

ölüyü bile diriltir onlar

vardır bi yöntemi. sen adamların neler yapabildiğini bilsen...

araştırdım inikken çekerek ölçülüyormuş bu meret isviçreli bilim adamı dayım var benim o söyledi.

@zaraeta, lunedor, dynamo: ölüm sonrası penisin kalması şeklinde bir olay var. nedenini hatırlamıyorum ama araştırırsan bulursun. death erection ya da angel lust deniyor. bu yüzden pek çok erkek tıp öğrencisinin morali bozulur morga girince.
araştırmaya üşenenleriniz için de kaynak gelsin.
en.wikipedia.org
news.softpedia.com

soruna gelirsek bildiğim kadarıyla o ölçümler üstten yapılıyor.
satılan prezervatifler de standart boy zaten. ancak çok böyyükler için extra uzun seçeneği var.

@goldentitan abi adımı penisle aynı cümlede görünce bir garip oldum :S

ölümde vardır tabii öyle birşeyler ben çok ölmedim tecrübem az konuda da ben normal yani yaşar haldeki ölçümü söyledim yani bir arkadaş yok şey isviçreli bilim adamı dayım hah o söyledi :)

hacı üst kısma, yani göbeğe yakın kısımdaki açıya koyarsak pek iç açıcı sonuçlar çıkmıyor ya :))

ek olarak sünnetli olunca normalde olacağından daha kısa olur. içviçreli bilim adamları bunu da araştırmış.

ya benim boy bir doksan, hayrullahın boyu da yirmi beş falandı. arkadan iki diski aldılar boy bir noksan oldu, sünnete girdik hayrullah da üç beş oldu. :/

ama yine üstten de ölçsek 11den fazla çıkar ya yoktur öyleleri bence türkiye'de %99 denecek kadar çok yoktur hiç değilse.

üstten 20
bunu da yazdım ya

Kadın rahatsız olabilir
Çift için enfeksiyona açık bir ortam oluşur

Meni gelmese dâhî sünnet mahalli yada daha azının dâhil olacağı şekilde eşiyle ilişkiye girmesi. Bu fiil erkeğe de harâmdır.

bu sıcakta çok kokar

güzel ama hijyenik değil

kanlı olur.

eğer temizliğe dikkat edilmemişse kokabilir. ama öncesinde duş alırsa bu sorunun üstesinden rahatlıkla gelinir.

ayrıca daha kaygan olur.

hijyenik olmaz. sabredin biraz

prezervatif takıp yapın bir problem yok tabii erkek açısından, kadın huzursuz olabilir kan var falan hiç gerek yok bence psikolojik sorun...

Oral yapmaya kalkarsan aynaya baktığında bir vampir görebilirsin...

zor iş o hacı yahu, 3-4 gün sabret

azicik daha dayan.

günah olabilir kimileri için

adamların sitelerinde hayır yok. profesyonellik namına bir şey gözükmüyor. sağ tıklayınca siteden içerik çalmak suçtur gibi bir şey çıkıyor =).

Ben bir kere böyle bir yerle iş yapmaya çalışmıştım. Geliyorlar, bakıp, burun kıvırıp, beğenmemzlik yapıp komik komik fiyatlar teklif ediyorlar.

yakınlarda ikinci el dükkanı varsa onlara gitsen daha iyi.

ingilizcenin durumu iyiyse yaz okuluna git. yaz okulu varken grammer tekrarı yap. sonra toefl çalış. hazır hissetmezsen dönem içide de devam edebilirsin.
boş dönem her zaman daha iyidir.
gün içinde açık havada güneş altında olmadığın sürece çok çok etkilemiyor sıcak.
gerçi ben şehrin tam içinde değilim, ondan da rahat olabilirim. ama estiği sürece iyi oluyor. hatta iki üç gün önce yağmur yağdı, o zamandan beri serin.

yaz okulu ne denli önemli şu an senin için? onu bilelim ilk önce. almazsan dersi, gelecek sene işini çok zora sokacaksa bu durum.. veya ortalamanda çok çok dramatik bir artış getirecekse al tabii.

@jack of hearts ortalamama cok cok bir şey katmayacak ama, 5 kez aldıgım ve kaldıgım bir ders var. işte onu bir verirsem benden mutlusu yok. ingilizcem iyi bir kere girdim 70 aldım. calısırsam 20-30 gün istediğimi alırım inş.

madem arada yagmur yagdı, gölgede de cok fena değil umutlanıyorum yavaştan o vakit.

o zaman.. yerinde olsam yaz okuluna giderdim kesin. ingilizce'yi de beraber götürebilirsin aslında.

loft'a bakabilirsin. güzel pantolonları olabiliyor.
eskiden collins'in pantolonları güzeldi, şimdi nasıldır bilmiyorum.

cons

her yerde yok ama woo istanbul'un kotlarının kesimleri şahane hem de kumaşları çok kaliteli. fiyat olarak da muadillerine göre uygun. boyner'lerde satılıyor, birkaç yerde de kendi mağazaları var.

hacı istanbuldaysan optimum outlete git ltb nin outleti var orda kış sonunda bi alana bi bedava kampanyası vardı pazar yeri gibi bi ugra uraya 59 tl mı neydi ikisi işte :D

little big. sezon ürünleri 89 TL civarı. geçen sezonlar 59 TL gibi.
2 renkli pantolon aldım 100 TL'ye.
kesimlerini ben seviyorum. en azından kabinde bir deneyebilirsin.

eğer uçuşta yer çok kalmışsa ucuzlatırlar. son iki üç koltuk kalmışken tam tersi pahalı oluyor.

orospu çocukluğu başka bişey değil..

çok mânâdar bir trip. çözmesi zor.

mallık. net.

@hope ender ++

egolarını sıvazlatıyorlar

dalga geçip, ciddi ciddi yorum yapmayanları tiklemem ben. bir de küfür ya da aşağılayıcı, ukala konuşma tarzı varsa çok çok haklı bir argüman savunmadığğı sürece tiklemem.
öbür türlü adabıyla yapılan bana uymayan yorumları tiklerim.

mal olmalari.

12 saatte bir içilecek diye düşünürdüm ben.

sabah 8 aksam 8 gibi.
19 ile 21 arasi yani.

12 saatte bir. kolaylık olsun diye sabah akşam denir.
öğlen 3'te içersen gece 3'te içmen zor diye.

illa 12 saat bir mi olması gerekiyor. o antibiyotikler için değil mi özellikle?

muhtemelen tüm günü beraber geçireceğiniz son on gününüz olacak. askerden döndükten sonra iş güç derken cumartesi pazarı iple çekiyor olacaksınız.

para çok önemli değilse, sevgilinizle vakit geçirin derim.

calısmayıp binbir zorlukla mücadele etmek zorunda kalmıycaksanız, calısmayın. 2 ay da ne kadar para kazanıcaksın zaten kısa süreli işten.

askere gidecek sevgiliyle 10 gün geçirirdim. isterse beş parasız olayım.
hele de şu zamanda askerde ne olur ne olmaz diyerek.
çalışmak için daha çok zamanın olacak.

mojito

bira alkol/kalori oranı en düşük içki. yani sarhoş olmak için içilmesi gereken son şey aslında. elbet biradan daha kalorili içkiler var ama sarhoş etme oranları çok daha yüksek. o yüzden ne içseniz olur ama bence şu yaz sıcaklarının hafif serin akşamlarında -gündüz içmeyin yanar kurursunuz- viski ve buz gibi soda iyi gider.

bu sıcaklarda benim canım biradan başka bişey içmek istemiyor, zor bi soru sormuşsun, valla votka olabilir,napolyon kiraz ve votka limon suyu iyi oluyor.

cinmenta

votka güzeldir. tekila içebiliyosan votka da sert gelmez hem. kalorisini falan bilmem, biradan daha güzel diye söylüyorum sadece :) çilek veya vişne suyuyla güzel olur.

Valla imkan varsa, sıcaklarda benim favorim martini rosso +portakal suyu.
Böyle bir buz çantasında taşımanız lazım ama sıcakta müthiş gidiyor,
Tarifi de şöyle, bir bardağı buzla dolduruyorsun, 2 ölçek martini rosso, 1 ölçek portakal suyu.
Ya da Beck's ice(limon-nane)(alkol oranı %5 civarı, ya da hafif olsun dersen becks green lemon(%2,5 ama ben keyif alıyorum içerken)

gündüz içiyorsanız zaten alkollü şey içmeyin. limonata, fln için.
akşamları ise mojito+1. pina colada da olabilir. ama kokteyl içecekseniz güzel yapan bir yerden için.

efes yerine bomonti t.gold tercih et

Kaliteli olması kaydıyla beyaz şarap iyidir.

Bir tavsiye daha,
50'lik bira alın, 2 tane de 50'lik bardak,
birayı bardaklara eşit bölüştürdükten sonra, kalanına gazoz ekleyin. Ne kadar soğuk o kadar iyi. Hem ağır olmaz, hem ferahlatır. En ucuz yol da bu galiba.

birkaç yıldır barmenim kendimce önerilerde bulunayım. hocam evde içme durumunda 2-3 yıldır yaz deyince yaptığım şey cin-zencefilli (ya da naneli) limonata. limonatayı da kendim yapıyorum evde. tek başına içerken de her türlü gideri oluyor birileriyle olunan zamanlarda da.

dışarda takılırken de (votka-cin ve kokteyl meselesinden uzak kaldığımızı düşünüyorum) ben genelde jagermeister-enerji tavsiye ederim. ancak kalorisi biraz fazla. onu içmediğim zamanlarda ben bir duble viski alıp yanına da bira söylüyorum 30'luk. böylece viskiyi sigaraya meze edip piç etmemiş oluyor insan aynı zamanda biraya da yüklenmemiş oluyor. son olarak eğer içkini mekanda değil de dışardan alıp sahilde falan içeceksen votka-soda-tonik. ohh ferah ferah mis gibi.

haa ben söylemeyi unuttum sangria denen bir ispanyol içkisi var. şarap rom ve votkadan böyle litrelik yapıyorsunuz meyve buz şeker ekliyorsunuz. buz gibi içiyosunuz. internette tarifleri dolu. inanılmaz iyi gidiyor. buz ekliyorsunuz dediğim öyle kadehe atma tarzı değil bildiğin sürahiye bir karış kalınlığında buz koyuyosunuz. sıcaklarda çok iyi geliyo ama şeker artı votka rom şarap karışımı pis kafa yapıyor.

pirzolayı fırına ver kardeş. yanına da elma dilimli patates kızart. ohh miss.

pirzola kesinlikle fırına verilmeli. ayrıca çok da fazla baharatlamayın eti bence, isteyen yerken üzerine kekiğini bilmemnesini atabilir. biftek ve bonfileyi ben biraz yağladığım tavada kızartmayı seviyorum. eti tavaya atmadan önce iyice kızdırın ama böyle cayır cayır, sonra eti cass diye atın tavanın üzerine. bu etin yüzeyine hemen bir kabuk oluşturacak, suyunun kaçmasını önleyecektir. diğer tarafına da aynı işlem yapıldıktan sonra altı kısılabilir, yavaş yavaş pişirilebilir. ne yaparsan nası yaparsan yap ama eti kurutacak kadar fazla pişirme derim ben. gerçi damak zevkinize de bağlı ama kupkuru kösele gibi bi eti kimse de yemek istemez gibi geldi bana.. azcık sulu sulu kalacak et bence ..üstü kızarmış ortası hafif pembe. afiyet olsun .

(bkz: #14114599)
biftek et kesme çeşidi. dilim dilim kesmeye deniyor(muş). ben de yeni öğrendim.
bonfile, antrikot, t-bone steak gibi etleri 1-2 belki 3 cm kalınlığında kestiriyorsun. asla dövdürmeyeceksin.
eve gelince deniz tuzu (isteğe bağlı karabiber) ve zeytin yağı sürüp, bir kaç saat (belki daha fazla) bekletiyorsun dolapta. (buzluğa atma, o zaman sert oluyor.)
pişirmeden yarım saat önce çıkarıyorsun ki oda sıcaklığına gelsin.

ondan sonra tercihen dökme demir tavada kalınlığına bağlı iki yüzünü 3-4'er dk pişiriyorsun. tavayı yağlamıyorsun. ve önceden iyice kızdırıyorsun.
eti tavaya koyduktan sonra da 4 dk doluncaya kadar dokunmuyorsun. hareket ettirmiyorsun, pişmiş mi diye kesmiyorsun, çatalla delmiyorsun, vs.

tavadan aldıktan sonra da tahta bir kesme tahtasının üzerinde 2-3 dk dinlendiriyorsun. sıcaklığı gitmesin diye üzerine aluminium folyo örtebilirsin.
edit: dinlendirmenin nedeni de etin içinde buharlaşan suyun yeniden sıvı hale gelmesini beklemek. yoksa hemen kesersen kuru olur(muş).

dayanamadım goldentitan ne güzel anlatmış yaa.

benim ellerim uyuşur uykusuz kalınca. ve üşürüm.

teorim yorgun olunca kalp de yavaşlıyor, buna bağlı olarak kan gitmiyor. ya da kaslar yorulduğu için gevşiyor ve kan basıncı düşüyor.

Aklıma ilk gelen şey sizin solak olabileceğiniz. Bundan mütevellit belki uykusuz kaldığınız zamanlarda bilgisayar başında çok kalıyorsunuz, mouse kullanımınız artıyor. Belki buna benzer bir şey olabilir.

çalışma izni alman gerek.

gene yeşil pasaport ile konsolosluktan mı?

yeşil pasaport ile çalışma izninin bir bağlantısı yoktur.Ülkelerin çalışma vizesi koşullarına bakmanız lazım

evet ekstra vizen olmadikca turist sayiliyosun. en fazla yurtdisinda uc ay kalabilirsin sonraki uc ayi turkiyede gecirmen gerekir.

Ben daha çok Türkçe yazamayanları düşünüyorum. Şu -de, -da, -ki vs gibi konulardan bahsediyorum. Bunu bu sabah televizyondaki bir programın alt yazısında dahi gördüm yanlış yazılmıştı. Bunun editörü falan yok mu? O editör altyazıdaki -de nin ayrı yazılması gerekirken birleşik yazıldığını göremiyor mu?

de'yi ayrı yazmadan bunu söylemen biraz ironik değil mi?

kitap okumuyoruz azizim, kitap:/

lan -de'nizi -da'nızı sikeyim detayları bırakın asıl olaya gelelim konuşamıyoruz işte aptallaştırıldı türk halkı bunu görememek için salak olmak gerek zamanında dalga geçilirdi amerikalılar neden aptal diye biz de aynısı olduk çıktık 90'larda yayınlanan trt yayınlarını açın da bakın insanlar ne denli güzel konuşup dertlerini anlatabiliyorlar bir de günümüzdeki programlara bakın "ııı eee ööö üüü" gibi saçma sapan sesler çıkartıp sikimsonik sempatik hareketler yapmaya çalışan dangalaklar dolu oysa türkçe gayet zengin bir lisan nereye çekersen oraya kasıntı bir dil de değil benim aklım ermedi ben kaçıyorum hadi selametle yiyin yeyin yüyün birbirinizi

yazamamak daha fazla. kitap okumuyorlar, yazi yazmiyorlar. ondan boyle.

tecahül-i arif'ini beğendim.

beyinsizseniz, beyin sizsiniz.

internetin de payı var bunda.
sohbetler hep paylaşımlar üzerinden olmaya başladı, karşılıklı oturunca 2 kelime edemiyor gençler.

neden cok iyi bir türkceye ihtiyac duyalim seklinde soru ile karsilik veriyorum.

en basta dil duragan degil evrimlesen bir iletisim sistemidir, her zaman kendince daha kolayina ve efektifine dogru ilerler.

cok sacma ya da dikkat cekmedikce bence bunda sorun yok.

sana bağlı. yani köpeğe adam olmasını, kuşla kardeş olduklarını güzelce söylersen geçinirler güzel güzel. cidden.

hiç belli olmuyor. bizim birlikte büyüyen kedi ve köpek vardı. bir keresinde ağzından zor aldık kediyi köpeğin.

Kediyle köpek başka kediler biraz bencil ama ben de kuşu köpeğin ağzından falan toplamak istemiyorum. Bir de patisiyle zarar verir mi acaba? Kuş biraz fazla sevecen :)

hicbisi olmaz, kardes kardes oynarlar. bazen yuvarlanirlar, kus cirpinir geberecek gibi bagirir falan. yani tipki iki cocugun ayni evde buyumesi gibi. merak etmeyin...

geçinir. ama köpekte güçlü bir 'prey drive' varsa (türkçe nasıl ifade edildiğini bilmiyorum, içgüdü gibi bir şey. kovalama, yakalama gibi çeşitleri var.) geçiemeyebilir de.

Bizim muhabbet kuşuyla, alman köpeğimiz 3 yıl beraber yaşadılar hiç bi sorun yoktu taa ki o güne kadar.. Kuş kafesinden kahvaltı masasına doğru uçarken bir anda köpek hap diye kaptı havada. Biz bağırınca yere bıraktı ama çoktan kuşun boynu kırılmıştı.

@jacque bizim de alman kurdu olcak, çok kötü olmuş yaaa :((

(bkz: modern family)
(bkz: seinfeld)
(bkz: arrested development)
(bkz: the it crowd)
(bkz: coupling)
(bkz: office)

modern family

how not to live your life
coupling
friends
arrested development

The Big C
Weeds

(bkz: black books)

futurama

coupling +1

avatar the last air bender
avatar legend of korra

bu sıra ile izle.

how not to live your life

hayatımda izlerken en çok güldüğüm şeydir bu dizi.

dampire +1

black books diye komedi bir ingili dizisi var. tavsiye ederim, eski dizilerden.

feyyaz

i.t. crowd
black books
happy endings
family guy

Herkese çok teşekkürler, bir sürü seyredilecek dizim oldu sayenizde =)
Yazmayı unutmuşum, black books ve couplingi zaten seyrediyordum.. her ne kadar konuştuklarının yarısını anlamasam da ^.^

kaç para gideceği kiminle evleneceğine bağlı. nasip kısmet yaş kısmı da.

geçen açtılar böyle bir duyuru.
askerden gelince diyen var,
bulur bulmaz diyen var,
30 dan sonra diyen var,
evlenmicem iyi böyle diyen var,

var da var. sen bi aramaya inan.

2 Ay sonra evleniyorum daha ortada pek bişey yok gibi ama şimdiden 10 bin lira falan gitti. Bi 10 bin daha istiyo :) düğün yok sadece nikah var bu arada yaş 28..(Eşya hariç)

30bin tl. 27-28.

Cok arkadasim evlendi, minimumu 25-30k arasinda.

abi aç beyaz eşya sitelerini yaz kaç paraya çıkıyor.

halısını koltuğunu yatak odasını yaz bakarak fiyatlara.

evin var mı? kira da mı oturacaksın? depozitosunu ortalama kirasını yaz.

kaba masrafın bu.

kızın gelinliğiydi, takısıydı? set mi alacaksın? 3 binlik set mi alacaksın 5 binlik yüzük mü?

kaba fiyatı en güzel sen çıkartırsın. Durumuna göre..

ortalama çıkan masrafa göre mi kızı tavlayıp tavlamayacağına karar vereceksin :)

35 gibi düşünüyorum.
düğünümde çocuklarım da olsun istiyorum. (gerçi düğün istemiyorum o ayrı konu.)
ev mev zaten olacağı için ona para harcamam. anca mmoda faciası olmayan bir gelinlik için para veririm (o da güzel bir şey bulması zor olduğu için.) sanki herkes çan gibi bir elbisenin içinde evlenmek istemek zorunda.
bir de kilise nikahı istiyorum. evet özentiliğimden. evlenmek için en estetik yer bence.
hatta mümkünse de ecnebiyle evlenmek isterim.

nişan ve düğün zamanı elden çıkan cash parayı da koyarsak, bir de sefil gibi eşya almayacağını düşünürsek 45-50 milyar gidebilir.. ev kira falansa zaten otur ağla.

30 a kadar da meydan...

ortalama 35.000 diyorum gelin saçı bahşişi falanı filanı hesaplanmayan o kadar çok şey çıkıyorki 35000 normali.

çiftlerin bakış açılarına, ailelerin isteklerine vs. göre 15-100 bin tl arası değişir.

sadece nikah salonunda nikah yapıp, öncelikle çok gerekli ev eşyalarını alırsan 15 bin'e bile olur. ama "evlenir evlenmez 46 inç led tv olacak" dersen ozaman o bütçe alır başını gider. bi de ailelerin yardımı da etkili tabii. destek yoksa 2-3 yıl o eşyaların borcunu ödersin.

yaş: 27-30 idealdir bence.

yeni nişanlanan biri olarak şöyle söyleyeyim, nişana kadar toplam 11k harcadım, bunun içinde yol paraları, yüzükler, takılar, kıyafetler var. toplamda harcamayı düşündüğüm tutar da 30k. ortalaması bu sanırım, fazlası yada azı sana kalmış.