ben kendim script yazip sildim 1400 entry’yi ama custom bir sey senin isine yaramaz.
internetteki scriptler calismiyor tek care manual.

dakikada 2 entry'e mi ne izin veriyor ekşi yönetimi silerken.
1400 entry'n varsa 700 dakika istiyor yani senden.
adamlar adeta digiturk yazması kolay, silmesi için faks isteyecekler neredeyse.
bi ara bi script vardı. @rom potomac to kuban'ın yazdığı mı bi başkası mı bilmiyorum ama ben de ekşi yönetimi protesto döneminde başka bi hesabımdaki 2000 e yakın yazıyı script ile silmiştim.

Ben manuel olarak peş peşe sildiğim 30 entry sonrası uçurulmuştum. Sebep de söylememişlerdi. Hepsini birden silmeyin :D

bir ara boykot oldu herkes entrysini silmişti. sonra yönetim hızlı entry silmeyi kaldırdı. entry sildikten sonra 1 dk beklemek zorundasın artık.

Otomatik entry silme için yazılmış bi kodu eve geçince paylaşırım. biseysorcaktim‘In yazdığı. Ben bu kodla 4 bine yakın entryyi bilgisayara 2-3 günde sildirdim

bildiğim kadarıyla önceki pasaportunu da götürüyorsun.

önceki pasaport ile birlikte seyahat ediyorsun, abd vizesi için kesin bilgi.

nihilizm

www.webpages.uidaho.edu

Varolmayışcılık.

tam karşısına ismiyle cismiyle bir felsefi anlayış koyamayız bence ama en yakını kadercilik gibi. varoluşçuluk gibi karizmatik durmuyor tabii :(

Tesekkur ederim gencolar.. tik atamiyorum tabletteyim suan

Bir karsiti var mi bilmiyorum ancak nihilizm olmadigi kesin.
Teist ya da tasavvufi gorusler olabilir belki.

essentialism

varoluşçuluğu kelime karşılığı olarak alıp var olmak gibi düşünen var :) öyle bişey değil yahu. nihilizm diyen var. nihilist varoluşçuluk diye bir kavram var. başta nietzsche. yani bi antitez durumu yok bu ikisinin. varoluşçuluk herhangi bişeye cevapta değildir.o yüzden kadercilik denilemez heralde. çünkü kader açıklamaya çalışır durumu. birebir karşıtı olmayabilir varoluşçuluğun.ki varoluşçuluk esasında çok bütüncül bir düşünce olmadığı için ( yani farklı olaylarda farklı tepkiler verebilecek bir düşünce olması) bir karşıtıda olmayabilir

son verilen cevaba bakıyorum tikli mi diye cevapları gördüm şeklinde yorumluyorum

ben umursamıyorum, adam unutmuş olabilir

tik vermeyene cevap da vermiyorum. öyle.

Tiklere bakmıyorum pek cevap verirken. Ara ara "Aaa, hiç tik yok" dediğim oluyor ama devamında en fazla "Umarım, işe yaramıştır cevaplardan biri" diyorum. Cevap olsun da, illa ki birilerinin bir işine yarar günün birinde. Tiklerin aramızda lafı olmaz.

stream1.gifsoup.com

Tikin önemi yok tabi de 10+ cevap üzerine hâlâ bir tik bile yoksa cevapları sallamıyomuş gibime geliyor ve yorum yapasım gelmiyor olaya. Ama durum önemliyse tabi tikin önemi yok.

sinir oluyorum ama şuna daha çok sinir oluyorum.özel olmayan bir konuda gayet güzel bilgilendirmelerle dolu +20 cevap yazılmış duyurusuna ertesi gün baktım arkadaş tüm duyuruyu komple silmiş:S ne diyeyim ben bilmiyorum artık

duyurunun en gereksiz ozelligi. tiklenmesede olur.

@khiron: nasıl engelleniyor?

cevabımın okunmadığını, okunsa bile sklenmediğini düşündüğüm için üzülüyom. onun dışında olaylara karışmıyorum, herhangi bir anarşik ya da efendime söyliyim protest tavır içerisine girmiyorum. allahlarından bulsunlar. boşver oğlum uğraşma yaaa. suskunluğum asaletimdendir. önce tike bakarım tik mi diye.

ben de aychovsky gibi düşünüyorum. o kişi için bugün cevap bu niteliğinde değilse bile başkasına yarayabilir. o yüzden çok da şeetmeyelim

@der meister ahahaha, nitelik önemli tabi:)

tik mik yalan olum bozdurup harcayamiyoruz ki takilmayin bu kadar.

+rep

adam subjektif cevabı olan bir şey sormuş mesela, insanlar uzun uzun onlarca yorum yapmış, ben de heyecanla yapıyorum. sonra bakıyorum tik vermemiş, okuduğunu belirten bir şey de yok, siliyorum ben de. tik almak için cevap yazmıyor sonuçta insanlar ama tik olayını bilen birinin uğraşıp cevap verenlere bu nezaketi göstermesi gerek diye düşünüyorum.

Sorusuna cevap verdiğim, cevabımın kıymetini bilmiyorsa belki başkası okur da işine yarar diye düşünüyorum.
Yanitik vermek önemli birşey değil ama "cevabını okudum, teşekkür ederim" gibisinden bir anlamı olduğu için tabi hoş bir davranış.

@sour ben tip 2 işte. Tik verilmeyen başlığa cevap yazmıyorum.

tikli guzel oluyo tikiler sizi

bazen ben de vermiyorum

umurumda değil

umurumda değil. ama bilerek tik vermiyorum çünkü canım istemiyor, niye tik atmadı cevabımı sileyim, aynı görüşte değiliz vs. bunlar asıl rahatsız edici tipler bence. gereksiz kasıyorlar diye düşünüyorum.

ben birisi saçma sapan saldırgan bir cevap yazarsa tik vermiyorum sadece. yoksa adam hiçbir karşılık almadığı halde oturmuş derdine cevap yazmış, en azından bir teşekkürü hak ediyor.
bazen birisi soru soruyor, ben onun cevabını bilmesem de /veya başkası benim yazacağımı yazmışsa ileride karşısına çıkabilecek bir şeyle ilgili yazdıysam eğer ve ada sorumun cevabı değil diye tiklemediyse sinir oluyorum :P

valla ben her zaman unutuyorum aklıma bile gelmiyor. benım gıbı bırıdır.

Pışpışlanmak için soru soranların cevap seçmesine gülüyorum sadece.

Daha girdiği mecranın doğasını bile anlamamış zeka düzeyinde ve kendinden başka hiçbir insanın hassasiyetini düşünmeyecek kötülükte insanlar bunlar. Ciddiye almayın, bir daha cevap yazmazsınız hiçbir duyurularına olur biter.

umurumda olmuyor.

bi de alakasız birine tik verip gerisine vermemeye, yarısına verip yarsına vermemeye falan bayılıyorum :D

Umrumda değil.

www.youtube.com

@sour, verdiğimiz cevap eğer soruyu soranın işine yarıyorsa tik koyuyor, buradaki kaide bu değil mi? bu kaideyi anlamamak zeka sorunu değil mi?
burada problem, işe yarar bir cevaba bile tik koymamak.
Bir insan için zaman ayırıyorsanız o da bir tik koyacak kadar zaman ayırmalı.
Verdiğimiz yanıt işe yaramıyorsa tik koysun demiyorum ki ben.

@sour, niyet okumaksa mesele, işine yaradığı halde tik vermeyen insan zaten başkalarının da işine yarayıp yaramayacağını düşünmüyordur. Bu nesnel bir değerlendirme üzerinden niyet okuyabilirim.
Sitenin kullanım temayüllerini anlamamaksa evet düpedüz zeka sorunu.

Unutmadiysam hep tik veren bir insan olarak fazlaca umursamam ama duyuru sahibi aptal saptal yorum yaziyorsa cevabimi siliyorum ki orada fazlaca cevap sayisi ile populer bir duyuru olmasina katkim olmasin. Bilgi icerikli sorularda bu tarz seylere denk gelmedim hic, anket tarzi sorularda oluyor dolasiyla cevabimi silip silmemem de onlarin tik atip atmamalari gibi pek de iplenmeyen bir sey oluyor. Eger soruyu bir konu hakkinda bilgi amacli acip da sadece kendi dusuncesi cercevesinde tarafli bir bilgiye tik geliyorsa nickini kolay kolay unutmam ve bi daha da vakit ayirip cevap yazmam cunku amaclari ogrenmek degil.

@sour, ben tik vermediğinde cevabımızı silelim demedim ki o duyurulara cevap vermezsiniz olur biter dedim. Sonuçta bu seçim hakkına herkes sahip.
Çocuk muyuz biz yahu verdiğim cevabı sileyim falan filan. Ayrıca zekanın düzeyini okumak mümkün olmayabilir ama bir kalınkafalı görünce tanırsınız yahu.
Dediğim dediktir, haklı olmak dışında hiçbir derdi yoktur vb.

Sonuçta, tik vermeyenler hakkında ne hissettiğimiz sorulmuş, sen onu hisseden, şo bacım bunu hisseder, herkesin hissettiği kendinedir, benim eyyorlamam budur.

hapishaneye bağış için önce izin alınması gerekiyor, prosedürü bilen arkadaş varsa bilgi verecektir, yoksa da google amcaya sor, o bilir.

fakir okul olarak diyarbakır veya hakkari yüksekova'da bulabilirim sizin için - diye tahmin ediyorum. ama ingilizce seviyelerine bağlı tabii.

bir de bi arkadaşın açtığı duyurudaki cevaplara da göz atın derim: www.eksiduyuru.com

o duyuruda gördüm zaten hapishane fikrini, güzel fikirmiş.

makina ile çim biçer gibi kesiyorum

Gövde ile bacağın birleştiği yerdekileri kesiyor musunuz diye sordum aslında, orası çünkü kasık ama genital bölge olarak geçmiyor gibi ve kestikçe bacağa doğru kayıyor kesilen alan ve bacak kılları aslında bir bakıma ama değiyor sonuçta genitale de.


from potomac to kuban makineyle toplar sakat olmuyor mu?

Goz karari 1-2 parmak kesiyorum,asagiya inme felan olmadi, hep ayni yere denk getirip kestigimden.
o birlesme yerini kesmezsem kaşıntı rahatsizlik vs oluyor

a

a

Sormamdaki amaç, ordaki kıllar kesişim yeri. Yani o bacakla karnın birbirine sürtünmesini önlüyor. Et ete değmiyor harket edimnce sürtünme vs olmuyhor. Kesince tahriş olma durumu olabilir mi diye de soracaktım aslında. Ama yapanlar varmış, demek sorun yok.

ben kötü niyetli olduğunu düşünmüyorum. sonucu iyi bağlayamadı sadece. this is football.

ben o taraflarda gecen gunduz cadir kurdum, ona ragmen dondum.
soguktur. ates de yasak bildigim kadariyla. ama bundan tam emin degilim.

takıldım derken bir ukalalık olarak gördüğün için mi rahatsız oldun?
adam iyi maaşım var, arabam var, iyi bi yerde çalışıyorum ben de alamıyosam kim alıcak demiş ki haklı bence. yani adamın söylemediği başka bişey yoksa yeni zelanda'nın yaptığı işgüzarlık gibi duruyor.

informal bir mektup olmuş. elçilik görevlisinin bunu okuyup etkilenmesini beklemek çok mantıklı değil. ben olsam kendimi bu şekilde överek, vize için merhamet bekleyen bir mektup yazmazdım.

bende de israil giriş çıkışı var pasaportta. arap ülkeleri hariç herhangi bir ülkeden vize alamazsam aynı şekilde saydırırım affetmem.

ankarada sıkıntı yok ama istanbul'dan dolayı olabilir

Yarına sıkıntı kalmaz.

Sorun olmaz.

Kazanamaz.

istanbuldan bağımsız mv olabilmek için 100.000'den fazla oy alman lazım. bu da çok büyük bir reklam, çevre ve destek gerektiriyor.

Spefisik şeyler lazım, twitter fenomenliği mesela.

mümkünü yok.
twitter fenosu olma varsayımına ise şu sabahın kör saatinde iyi güldüm.

baldur2'nin cevabına niye tik atmadın? çok gerçekçi bir cevap. çok net kazanamaz. reklam vb. gibi şeyler olmadığı sürece istediği kadar proje gerçekleştirsin seçilemez. 'twitter fenomeni olmak' cidden çok komik olmuş.

size yeteri kadar oy verecek insani ikna etseniz bile sandikta o insanlarin cogu size oy vermeyi beceremez.

ciddi örgüt destegi haric bagimsizin sansi yok gibi.

Türkiye' de oy ekseriyetle partiye verilir, şahısa değil.

son seçimlerde bağımsız mv olanlara bak. Ya etnik bir kökenleri var ya da aşiret vs... bir kısmı da mesut yılmaz gibi yıllardır particilikten gelen insanlar.
senin senaryondaki adaylar da oldu ama hiçbiri kazanamadı.

İmkansız.

Bagimsiz cok zor. Bu arada her secimde oldugu gibi ailemde yine en az 3 aday var.film tadinda gunleri basladi bizim evin.

fak dı mörfi

edit: ya da Screw the murphy

who the fuck is murphy?

ingilizce'de de murphy's law diye geçiyor.

screw you murphy! güzel olur bence. fuck çirkin olur.

murphy is my bitch

murphy my ass

say my name muphy! say my name!

only murphy can judge me?

biz omron marka kullanıyoruz hep aynı değeri veriyor doğru bence. omron bf 508 modeli.

tanita bc
Hep aynı be doğru sonuç

Triger kayışı etkin olmadığı sürece motorların krank milleride hareketini devam ettiremeyeceğı için motorun aniden durmasından anlayabilirsiniz örneğin.

bizim koptu. Motor duruyor ve dahası direksiyon kilitleniyor. Zaten kopma esnasında halat kopması gibi bir ses de geliyor.

hiç başıma gelmedi. ancak tahminen senaryo şu olur.
kam şaftı ve dolayısı ile valfler hareket edemeyeceği için motor küt diye durmalı. sıkıştırma yapamaz.

akü (alternatör) ve varsa yağ basıncı (kompresör) ışıkları yanar.

araç gidiyorken başına gelirse tekrar çalıştırıp çalıştırmamana bakmaz olay, valflerin zamanlama olayı gider.

ancak araç duruyorken olduysa çalıştırmamak güzel olur. ancak bu nasıl anlaşılır bilemiyorum.

triger koparsa motor çalışmaz zati, bu halde marşa basarsan silindir üst kapagını dagıtırsın, valfleri bozar, motosiklette başıma geldi ondan biliyorum

yeni araçlarda mümkünatı yok göremezsiniz. ses izolasyonu için her tarafını kapatıyorlar motorun plastiklerle.

Tak diye ses geliyor ve motor stop ediyor
araca ve ic/dis sese bagli olarak tak sesi duyulmayabilir

Yasayan boyle anlatiyor, kesin bilgi yayalim

Normalde Belgrad derdim de inanılmaz soğuktur, o yüzden Beyrut diyorum.
Soğuk seviyorsanız ve uygun giyiminiz varsa St. Petersburg falan da olabilir.

edit: Çok param var diyorsanız tabii Uzakdoğu derdim. Tayland acayip güzeldir bu mevsimde mesela.

tayland +1
avrupa'da gezilmez şimdi. para çoksa güney amerika.

Herkes taylandda :(

Tayland. ühühühüü

paran fazlaysa Singapur filan.

arabların analayacağı şekilde yazılmış işte. vicdan azabı yaşayacaksın deselerdi sallamazlardı ama yanacan orada deyince tırstılar.

tasavvufi bir ortamda şunlar anlatılmıştı. bal börek huri değil en güzel şey allahın suretine bakacak olmamızmış. yani aklımıza yemek içmek dahi gelmeyecekmiş. hurilerin farkında bile olmadan saatler değil seneler yüzyıllar boyunca sadece allahın cemaline bakarak mest olacakmışız. o günden sonra dinle falan ilgim alakam bitmişti gerçekten.

@ground
işte ben de orada takılıyorum.. tamam güzel, allahın suretine bakacak olmak muazzam bir şey olabilir, belki gerçekten kelimelerle de ifade edilecek bir şey olmayabilir; fakat kişi-ruh vs. onun üzerindeki yansımasını dile getirebilmesi gerekmez mi mevcut kitabın? yani sen maddi şeyleri ballandıra ballandıra anlat ama iş allaha gelince bunların hepsinden üstün de ve kes at orada (eğer bildiğim kadarıyla ise).. iyi de bal akan ırmaklar benim umrumda değil ki, sevmem zaten ben bal.. ee noldu, o zaman allahın kıymeti azaldı mı?

anlayamıyorum..

Bence dini kitaplar son derece somut yazılmış. Bu yüzden düşünceyi de fazla basite indirgiyor. Yoksa kim, nasıl anlayacak orada yazanları? Yaratan ile ilgili şeyleri anlamlandırabilmek için Kabala'yı tavsiye ederim.

kutsal kitaplarda freud psikanalizi ya da sartre varolusculugu mu ariyorsun :)
yeme icme ve seks odulu vaad ediliyor iste. biraz daha temel ustu insanlar icin de hic cailsmama, iyi insanlarla komsu olma, surekli keyif yapma filan var.

@cigerdelen

bence kendisi çok iyi biri olabilir ya da gerçekten çok ayarsız bir sistem kuran sakar biri de olabilir ama herhangi bir dine kısıtlamıyorum da kendisini.. yani onun varlığını illa bir din temeline oturtmak bana mantıklı gelmiyor ve dediğim gibi kendisinin de nasıl bir mantıka sahip yaratıcı olduğuna da emin değilim.. bu durumda benim zannım tederrüt barındırıyorken kendisini nasıl tahayyül edebilirim ki?

her yerde bir çelişki mi olmak zorunda ya da görmek zorundayım?

"Andolsun ki sen bundan gaflet içindeydin. İşte senin üzerindeki (gaflet) perdeni kaldırdık. Artık bugün görüş-gücün keskindir." kaf 22.

yani dünyadaki gibi bir göz ve görmeye sahip olmayacağından bahsediyor.

@hzben

o zaman neden maddi tasvirler yapılmaya çalışılıyor, neden ballar, ırmaklar anlatılıyor da manevi boyut hiç paylaşılmıyor.. veya maneviyat bu kadar önemliyse niçin maddi tasvirler yapılıyor..

tamam şunu kabul ediyorum, sevdiğin bir insanın sana hissettirdiklerini anlat desen birine, ne anlatırsa anlatsın o kafaya erişemezsin, kabul.. fakat onu anlatma gayesi içinde olan insan da araya "bu arada havuzlu evi falan var, şaraplar gırla zaten, altta mahzeni var.. adeta küçük bir saray yavrusu" falan da demez, diyorsa da sevgisinin samimiyetinden ben şüphe ederim şahsen..

bilmiyorum ama her ne kadar tarafsız bir gözle bakayım da desem biraz eşeledikçe bir öğretinin, bir dinin samimiyetine inanamıyorum.. muhtemelen kendi inançsızlığımdandır, kimsenin düşüncesine bir şey dediğim yok tabii.. neyse..

bak şimdi kuran gönderildiği dönemin en seviyen yaşam şekillerine göre tasvir yapmış. yüksek döşeklerde oturmaktan bahsediyor mesela, sen şu an yüksek döşekte oturmak ister misin? burada yaratıcı insanların dünyada peşinde koştukları şeylerin ancak kendisi tarafından verilebileceğini vurgulamış. yani eğer iman ediyorsan senin dünya hayatında görebileceğin, ya da hayal edebileceğin her şeyi yapabilecek bir yaratıcı olduğuna inanmanı istiyor.

bugün sütten akan ırmak sana nasıl saçma geliyorsa o gün o insana ferrari ile gezeceksiniz demek te o kadar saçma olurdu.

hep genç kalmak, istediğin her şeyi elde edebilmek, bunun için çaba sarf etmemek, en güzel eşlere sahip olmak, gibi temel insan dürtülerine hitap etmiş. yani imanın asıl amacı 1400 yıl önce sana en iyi atı vereceğim diyen yaratıcının 2000 yılında ferrari verebileceğine inanmaktan geçiyor.

amerika için green card başvurusunu beklemen lazım.

kanada için önce ielts'e girmek gerekiyor. sonra internetten profil oluşturmak.

amerikada green card çıkan bilgisayar mühendisi nakliye işinde çalışıyordu ilk gittiğinde. musluk tamirciliği olmasa da bir yere göçmen olarak gidiyorsan, sağlam bir iş teklifin de yoksa kendini bulacağın durum üç aşağı beş yukarı böyle.

kanada'nın biraz meşakatli, zira profil oluşturduktan sonraki süreç 2 yıl filan alıyor. mutlu son garantisi de yok. dil sınavı (pahalı sınavlar bunlar), sağlık kontrolleri, transkript, tercüme, vize, görüşmeler vb derken yüklü ek harcamaları da unutmamak lazım tabi.

green card amerika için. tamamen şans, hiçbir kriter yok.

avustralyada filan master yaparsan üniversiteler iş bulman için sonrasında yardımcı olabiliyor. onun dışında green card gibi bir uygulamaları var mıdır bilemiyorum.

Petrol ve doğal gaz mühendisliği olabilir deniz é yonelorsin

Gemide ne iş yaparım peki?

gemı makına vardı.

tamır bakım fln yaparsın ıste.

deniz ulaştırma işletme mühendisliği. kaptan olursun, ingilizce bilirsen güzel maaşla başlayıp astronomik maaşlara kadar çıkarsın.

Deniz ulaştırma +1
Uzak yol kaptanı da olursan coşturursun

vedat +1

deniz ulaştırma işletme mühendisliği gemiye giriş için en iyi yol. gemi içinde pek çok alternatif var diye biliyorum, oradan mezun olursan uzakyol kaptanlığına kadar yürüyebilirsin. iki dayısı denizci olan birisi olarak ne yapacağını söyleyecek, akıl verecek değilim tabii ama vicdanen rahat olmak için söylüyorum o adamları gördüğüm için: gemide çalışmak istediğinden emin misin? ehehe.

uzakyol kaptanıyım hiç bulaşma. karada hayat güzel.

hayatında yeni bir berkay var.

hemen siktir edip yenisini buluyorsun.

dostum kardeşim yoldaşım

benim eski hatun ki ilişki 2 senelik filandı bir gece öncesi sensin nefes alamıyorum sensiz yapamıyorum duramıyorum diye kulağıma fısıldadıktan bir gece sonrası içimde heyecan bitti sevgi aşkı hissedemiyorum şeklinde konuştu olay ayrılığa geldi.

beklemiyordun beklemiyorduk ama aynen juga başkan da yazmış hayatında veya aklında biri var sende hazırlıklı ol biraz toparlan sonra yenilere yelken aç

başka biri.

düşünce gücüyle bişey yapamazsın hocam. başkasını bulmuş işte, bariz.

Böyle durumlarda genelde ilk aklına gelen doğru çıkıyor. Senin ilk aklına gelen bence de. Çok üzerine gitme, o hata yaptığını hissedip telafi ediyorsa etsin, duruma göre bakarsın. Yoksa çek kendini geri.

benimde ilk aklıma gelen o ancak hiç soğutmadan kendini birden çaktı golü , o sebeple afalladım,Delendim şimdi insan durumu 1-1 yapmak istiyor ama yolu yok

duyuruda vardı benzer bir vaka, hatun kendisi erasmusa gidip boynuzu çakmıştı buradakine.

geçmiş olsun, ne mesaj at, ne cevap ver tüm kontağı kopar en güzel 1-1 bu şekil olur

Geçmiş olsun. Olan olmuş, önündeki maçlara bak.

Gönül ara bi güzel kalayla diyor ama dediğiniz daha mantıklı kahpe hayat kahpe insanlık soğuk suyumu yudumlayayım

Eğer bir şekilde devam etsin istiyosan hala (ki istememelisin ama ayrılık sonrası erkek zihni nasıl çalışır bilirim) aşırı kuul davran. Ne azarla, ne yapışkan ol. Azar azar konuş. Oralarda yalnız hissettiği bi an denk geldiğinde çark edecek.

Hala geçerli olur mu bilmiyorum zira dün gece alkolün verdiği de bir duygusallıkla yazdım zorlandığımı, bende öyleyim sadece düşünmeliyiz diye yanıtı aldım artık kuul olmak için cok gec olmuş olabilir

cool olmak icin hicbir zaman gec degildir. aradan 10 yil gecmesine ragmen diger tarafin kuul'lugu karsisinda hala cildiranlar var. bir süre cool olursan, olmadigin anlari unutacaktir.

başkası var.

hocam ara arkadaşlarını biraz kafa dağıt zamanın yoksa at bi mesaj dertleşelim sıkıntı yapma kısacası olacağı varmış boşver

iki şecenek var aslında;
- ya gerçekten içinde halletmeye çalışıyordu ve gittiği konserde uzak mesafe yürütmek istemediğine karar verdi. (illa kendisi yapması gerekmiyor arkadaşından bile görmüş/onun durumuna özenmiş olabilir)
- ya da gerçekten başka biri var birden çark etti.

Illa bir şeyler söylemek istiyorsanız, ‘bu derece ani dönüş hiç inandırıcı değil. Bari gerçekten bana ve en önemlisi kendine biraz saygın olsaydı da gerçeği söyleyebilseydin (başkası var diyebilseydin.) yanlış tanımışım,kendi değerini bu şekilde yalan söyleyerek düşüren birine fazla değer vermişim’ falan diyebilirsiniz. Gerçeği duymak, küfretmekten daha çok acıtır karşı taraf için. tabi düzgün bir insansa…

bu söylediğinizi söylesem adım gibi eminim sen halen benim için çok önemlisin sadece biraz düşümek istedim, yalan söylediğimi de nereden cıkardın ve türevleri şeklinde cevap verecektir

Nereden cikardiginizi acikca belirtin, empati yapmasini saglayin ve geri cekilin o zaman. Bazen en iyi yontem bir ayna tutmak oluyor. Ayrica varsin desin, mantikli baska bir aciklamasi yok cunku malesef. Aynisini siz yapsaydinis o ne dusunece,ti ya da ne kadar inanacakti?

%80 başka birini buldu.
%15 konserde birilerini beğendi. onlara "yürüyemediğini" düşününce ilişkinin onu bağladığını düşündü.
%5 konserdeki çiftleri gördü özendi uzakta bunun olmayacağını görünce alternatif arayışına girdi.

net başkasına gönlünü kaptırmış. oluyor böyle şeyler.

illaha başkasını bulmuş olması gerekmiyor, ama bu içinde bir şeylerin bitmediği anlamına gelmiyor. içinde bir şeyler bitmeyen birisi bunları söylemez. ama içinde bir şeyler bitmesinin sebebi başkasını bulması olmayabilir illaha.

ayrıca 1 gecede kimse 180 derece dönmez düşüncesinden muhtemelen bir süredir aklını kurcalıyordur.

Son durumu aktarıyorum, neden benim için çok değerlisin filan falan diye ayrılan birisi fotoğraflarımı checkinlerimi beğenip doğum günümde yazar döndükten sonrası için stepne olayına mı girişiyor yoksa cidden arkadaş olarak mı kalmak istiyor dert ortaklarım deyin hele bunun anlamı nedir

hâlâ başkası var. olur da o sepetlerse sen cepte kal istiyor. uzak dur, sil at hayatından.

stanmore'u alacaktım ben de 1000 tl'ye buldum, herkes memnun neredeyse tüm forumları okudum. sonra param denkleşmedi alamadım. vintage görüntüsü, ses kalitesi vs oldukça güzel. gerçi bose de iyidir ama stanmore nasıl desem görüntü olarak daha elit duruyor.

bence de stanmore' un görüntüsü efsane, hemen almalık. ama o kadar para şimdi iyisi olsun diye düşündüm. pişman olmayayım sonra

sözlü sınav, dinleme falan da varsa imkansız, ancak sırf gramer soracaklarsa mümkün. o yüzden bir gramer kitabı bulun, sabah akşam okuyun, kelime ezberleyin.

Aynen 8 yil once anadolu ogretmen lisesinde gordugum almancadan sonra almanyada gittigim dil kursuyla ara vermeden 4 ayda ulastim b1'e. Lisede ne gordugunu birak - ki biz hicbir sey gormemistik - su an ne kadar bildigin onemli. Hueber'in Schritte diye bir kitabi var, onun da seviyelere gore online testleri var. o testlere bakip seviyeni gorebilirsin ama gelistirmek icin kaynak onerisi bilmiyorum.

Goethe institut'e gore 600 saat eğitimle filan b1 olunuyor. bence b1 imkansız.
hueber'in neue gelbe'sine çalış gir derim.

eger goethe'nin b1 sinavi ise girecegin degil 1 ay, 1 yil kursa gitsen anca o seviyeye ulasirsin. yani bosuna kasma, sal gitsin.

olmaz o. net yani.

ankara'da da var, çevre yolunda çekiyor adam. Alayım vazelini de hazırlayayım amk tipe bak deyip geçiyorum.
sayıları çok arttı evet.

şimdiki zamanlar için uygun yaş bence.

olabilir. ama ben olsam daha geç doğururdum.

geç.

cocugunla arandaki yas farki fazlalasacagi icin gec.

ama kendi hayatini yasamak adina da erken.

fiziksel ve ruhsal olarak anne acisindan super bence, hatta biraz gec bile. artik insanlar 27-28'de ancak duzen kurabiliyor, haliyle cocuk da gecikiyor. ama cocuk 12 yasindayken 50 yasinda olmayi da istemezsiniz sanirim, cok buyuk fark olusuyor bu durumda.

anam beni 19'unda mi ne yapmis. ben simdi 20 yasindayim mesela, kadina bakiyorum hala 30 yasinda gibi. cocuk acisindan cok olumlu ve hos bi sey bu. cogu arkadasim ikinci veya ucuncu cocuk, anneleri hep 55-60 yasinda. bakiyorum da benim kadar samimi ve yakin olamiyorlar analariyla gordugum kadariyla.

cocuga anne degil ayni zamanda arkadas da olabilmek gerek. o yuzden yardirin derim. adini dermayster koyun lutfen kiz erkek fark etmez. anlamini sorarsa nufus mudurune de dedemizin adi dersiniz.

ideal bence

ablam o yaşta kalmıştı. normal bence.

tamam erken değil, ama geç de olduğu söylenemez. benim eşim 32 yaşında ikiz doğurdu. 40'a kadar yolu var artık. (yine de 35'ten sonra biraz zor olabilir)

normalin sonu / geçin başı.

sahip olacağınız çocukta 31 yaşına kadar beklerse gebelik sürelerini de sayarsak yaklaşık 63-64 yaşında torun sahibi olacaksınız. bence daha fazla vakit kaybetmeyin.

çocuk yetiştirmek zaten çok yorucu ve zor olduğu için 31 yaş erken değil.

sağlık açısından soruyorsanız artık öyle 30'undan sonra doğurmak tehlikeli gibi bir görüş yok. Evet şartlar daha riskli hale gelebilir ama çok daha ileri yaşlarda doğuran kadınlar var. Hele zaten annelerimizin kuşağına bakarsanız ilk çocuklar erken yaşta olmuş olabilir ama 40'lı yaşlara denk gelen çok çocuk var.

annelik yapabilmek açısından soruyorsanız kimse iki dakika sonrasının ne olacağını bilemiyor o yüzden arada yaş farkı az olsun çocuğun filan yaşı da görülebilsin demek çok safça. Ayrıca "arkadaş" olmak gibi birşey yok. Anne anne olmalı yani. Arkadaş olalım deyip bilinçsizce evlenip çoluk çocuğa saniye düşünmeden karışanlar yüzünden boktan bir nesil geldi geliyor.

Çocuk sahibi olmak için asıl sorulması ve endişelenilmesi gereken konu başka ama bunu da burda söyleyince adamı linç ediyorlar.

normalin sonu / geçin başı +1

erken olmadığı kesin. ancak çok geç de denemez.

o zaman doğurayım ben bir tane :)

mesglsn sanirm bn yatiyrm + 1
Ne bileyim, benim sülalede en erken 34 yaşında doğuruyorlar, genelde de 38-40 civarı. Anneler manneler de böyle. 31 bana normalmiş gibi geliyor. İşyerinde de genelde 30-36 arası doğuruyor millet. Geçen bir hocamız 46'sında doğurdu. O bana da bir fazla geldi.

gereksiz bir iş. yaştan bağımsız olarak.

şimdiki zamanı filan yok bunun, modern hayat dedikleri saçmalık içinde doğadan benliğimizden koptuk.
30 yaş bir kadının doğurganlığı için çok önemli bir biyolojik yaştır. 30 a kadar hamile kalmayan kadında dişi hiç hamile kalmadığı için üreme faliyetleri azalıyor ve hamile kalma ihtimali çok düşüyor. ama 30 dan önce 1 kere doğum yapmış bir kadın 45 yaşında bile tekrar hamile kalabilir. vücut tekrar kullanma ihtimali olduğu için her daim hazır tutuyor.
velhasıl kelam. 30 geç.

gayet normal, herkes ilk çocuk olarak düşünmüş ama, zaten insanlar ikinci ya da üçüncü çocuğu bu yaşta yapıyorlar, yani 27-35 yaş arası hamilelik en yaygın ve normal olanı. çocukla arandaki yaş farkı da tam kıvamında olur ayrıca.

ya kardeşim tamam "strong and independent woman" ayağına hiçbir şey yapmak istemiyorsunuz, imkanınız olsa çocuğu da erkek doğursun diyeceksiniz tamam da saçmalamayın ya. yeni neslin bozuk olmasının sebebi çocukların erken doğması yani öyle mi? ne alakası var? istiyorsanız 40'ınızda doğurun, ben bu yanlıştır ya da kötüdür demiyorum ama "anne annedir, ne arkadaşlığı" yaklaşımı da komple saçmalık.

aileden söz ediyoruz burda. "büyük insan" figürleri çocuğun gelişiminde çok önemli rol oynar ki bunlar da genelde anne baba oluyor. ben 15 yaşındayken annem 60 yaşında olsun istemezdim işin açığı. kendimi şimdiki kadar rahat hissedemezdim. arada ciddi bir kuşak ve anlayış farkı oluşurdu çünkü eminim.

20 yaşında çocuk doğurmak lazım demiyorum. bu yaşlar da çocuk için erken. daha kendini bile tanıyamamışken insanın çocuk yapması doğru değil. anam kendisi de der, "senin zamanında hiçbi şey bilmiyodum o yüzden biraz arıza oldun sen" diye ama bu demek değil ki 30'dan önce çocuk yapılmamalı.

anne aynı zamanda arkadaş olmalıdır evet. annelik çocuğu emzirmek, beslemek, büyütmek, ihtiyacına koşmaktan ibaret değil. dediğim gibi, 40 yaşındakiler çocuk yapmasın ya da yapmaları sağlıksız olur demiyorum ben bu ayrı bi konu ama genç yaşta doğurmak çocuk için bence avantaj.

ben kendi çevremde gördüğümü söylüyorum. şu an annesi 40-50 yaş aralığında olan arkadaşlarımın tamamına yakını anneleriyle samimi ilişki içerisindeyken, 50 yaş üstünde olanlar "eh anne işte yea" mertebesinde. çoğunun iletişimi bile çok kısıtlı.

anne önemlidir olm. hadi çocukken tek görev "annelik" olabilir ama oğlunuz kızınız 20 yaşına geldiği zaman da "anne"ye ihtiyaç duyacak. o zaman da ağzına emzik mi vereceksiniz? yaşların yakın olması bu açıdan avantaj. ben başımıza bi hastalık, kaza bela gelmezse 5 sene sonra anamla italya'yı orayı burayı gezmek istiyorum mesela. ha ben de sevgilimle gezeyim istiyorum ama sevgilim yok nabiyim, anacağızımı götürürüm.

şimdi sen 40 yaşında doğursan çocuğun bunu yapabilecek mi? en genç zamanlarında annesinin yaşlandığını, elini eteğini çektiğini görecek çocukcağız. süper bi anne olabilirsin ama üzülür bu durumda velet. genç anne daha iyi. "moruk tuzu uzatsana aq" dersin çocuğa.

siz mesela hiç 50 yaşında milf gördünüz mü? görmezsiniz. çünkü o ideal anne yaşı değildir. eyyorlamam bu kadar.

ne açıdan baktığımıza bağlı, fizyolojik olarak en ideal yaş değil. geç sayılabilir.

ben 31 yaşındayım eşim 30 yaşında. ben artık istiyorum eşim de 1 sene daha bekleyelim en azından biraz daha hayatımızı yaşayalım diyor da daha ne hayat yaşaması zaten 1.5 senedir sevgiliyiz evleneli 7 ay oldu ve kendisiyle 11 senedir kankayız. tatillere gittik beraber sıçana kadar içtik takıldık daha ne bekliyoruz diyorum sanırım hazır hissetmiyor. benim de hormonlarım azmış durumda belki ona okuturum sizin düşüncelerinizi diye sormak istedim.

Normal

eşin istemiyorsa çocuk istiyorum diye ısrar etme bence. belki gerçekten hazır hissetmiyordur kendini baba olmaya. taraflardan biri istemiyorsa zorlamamak lazım. seneye demiş, seneye olsun o zaman de geç.

Hazır olmadan çocuk yapmama kısmına katılıyorum. 31 ve 32 arasında fark yok nasıl olsa. Olmadı, seneye ısrar edersin "Hadi, zaman geçiyor" diye. Bu kısmı eşine okutturacaksan önceden haber ver ki sileyim. Ya da değiştirip "Evet, çok acil çocuk yapmak gerek. Çocuk gelince hazır olunur zaten" falan yazayım.

yalnız 2 çocuk istiyorum onu da düşünmek lazım. aralarında 1 yaş olsa süper olur. eşime de okutturucam :)

ideal

Benim icin gec bile.

neresi erken yahu? millet aklını kaçırmış. birkac sene daha ilk hamileliğini yaşamazsan bida hicbir zaman anne olamazsın. 12. sınıf biyoloji dersinden hatırlıyorum. (swh)

fizyolojik olarak ilk gebelik için geç
psikolojik olarak cevabı sen daha iyi biliyorsun

ha 31 yaş geç diye hiç mi anne olmayalım? tabii ki hayır

kimden olduğuna göre er ya da geç olabilir...

ya bence geç yaaa benim annem 33 yaşında beni kucagına almış allahım şu an ne sorunlar yaşıyorum bi bilseniz..

benim annem de 33 yaşında anne olmuş ama mesela aramız süper iyidir hiç sorun çekmedim biraz da kişilikle ilgili bence o.

beni annem 42 yaşında doğurmuş(Kaza kurşunuyum :P), aramızda hiçbir çatışma vs. olmadı. yaşla değil, kişilikle alakalı bu durum bence de.

İlk çocuksa geç.

kendiliğinden kapanır zamanı gelince. kettle gibi.

tabi nasıl bişey kullandığını bilmiyorum, benim yüzümden yangın çıkmasın da :d

o tuş kendiliğinden hiç atmıyor ki. hep ışığı yanıyor ve sıcak tutuyor sürahiyi.

Geçtiğimiz iki yıl içince on kez açık unuttum. Sabah beşten akşam sekize dokuza kadar kaldı o cam zımbırtı. Henüz patlamadı. Kırılmadı. Bozulmadı. Dibinde kahve tortusu yapıştı kaldı. O da yıkayınca geçti.
Gene de dikkatli davranmak gerek.

-her ihtimale karşı-

sorunuzdan anladığım kadarıyla dönüp kapatamayacak bir yerdesiniz. evde açık kalması elzem olan herhangi bir cihazınız yoksa apartman/site görevlisini arayıp dairenizin şartelini indirmesini rica edin. böyle böyle cihaz açık kaldı, yangın çıkabilir deyin.
n'olur n'olmaz, biz ne dersek diyelim elektronik aleti şase yapar, kaçağı vardıri ya da tulu takılı kalır, camı çatlamıştır vs.. iş çıkmasıni bence sağlama alın.

not: zamanında çok fazla final destination izlediğim doğrudur :) yalanlayacak değilim ancak önlem almakta her zaman fayda var.

yenilerdense zaten bir iki saat içinde kapanıyor.

daha önce olduysa yine olabilir.

başarısız olursa da bir şey olmaz.

tırsmayın bir şey olmaz. sonuçta imzayı bir tek siz değil herkes atacak. hoca gidip bunu yönetime soramaz, sorsa sahi yönetim çükünü kesip köpeklere yedirir.

www.amazon.com

sahte kabadayı

Daha iyi olması göreceli bir kavram da Tarzan rıfkı belki de en saçma sapan ama en komik kemal sunal filmlerindendir benim favorimdir.

tabikide HANZO.

ve tabi ki sakar şakir.

yanıyorsun fuat abi sahnesi bile yeter :D

yedi bela hüsnü favorim

gerzek saban cidden cok iyi. ancak tokatci da benim favorim. elbetteki bombaci mulayim(korkusu korkak) var bir de.

natuk baytan'ın yönettiği filmlere bakmalısın.

sakar şakir
sahte kabadayı
korkusuz korkak
tokatçı
iyi aile çocuğu

starda restorasyonlu KİBAR FEYZO var.

ilk kez bu kadar net izledim amk

benim ömründen alınıp ona verilseydi, çok severim Kemal Sunal'ı.
Kibar feyzo, tosun paşa, sütoğlanlar

çok var da tv de görece az yayınlananlardan ilk aklıma gelenler;
deli deli küpeli
sosyete şaban
iyi aile çocuğu
şabaniye
şark bülbülü

Kesinlikle sakar şakir ve tosun paşa ikilisinin zirveye oynayacağını düşünüyorum. Bombacı Mülayim de efsanedir.

Ayrıca filmin müzikleri de muhteşemdir, bakım zamanında ne kadar önem veriyorlarmış müzik seçimine bile.

Filmde kullanılan müzikleri çoğu Herbie Mann adlı bir caz müzisyenine aittir, albümün adı da "Impresstion of the Middle East".

Bakın bu çok önemli ;)

Polizei de güzel. Farklı bir tür. Almanyada geçen Kemal SUnal filmlerinden biri.

Yüz numaralı adamda da güzel mesajlar ve bir aşk var.

Bu sohbetten sonra dun is donusu birkac kemal sunal filmi izledim. Film degil de iki sahnede haykirdim gulmekten:

Umudumuz saban' daki hapisane sahnesi.(ilk girisi, tokat atmasi, manasi cok derin bolumu, bicagin islememesi ve o esnadaki bakismalar, ennio morricone) www.youtube.com

Sakar sakirdeki otobus sahnesi.(yogurt kovasi ucarak soforun kafasina giriyor. Muavin dusuyor, sen niye indin kardes falan diyor) www.youtube.com

Cidden kemal sunal inanilmaz bir adamdi. Huzur icinde yatsin.

ben bir yere gitmeden önce şuraya bakıyorum:
www.gov.uk

abd'ye bakacak olursak birçok ülkeye gitmememiz gerekecek :) 8 ay kaldım ben pakistan'da ve en tehlikeli yerleri bile ziyaret ettim. sen bir hafta kalacaksın. rahat ol, sıkıntı yok. işini hallet gel.

"Hollanda tarzı rahat bir şehir bisikleti arayanlar için tasarlanmıştır."demişler. hiç kullanmadım bu tarz bir bisiklet ama bineceğin yerler düz, engebesiz ise alınabilir bence şekli şemali de güzelmiş.

@yazar yazmaz yazan yazar düz bir yerde yaşıyorum.

böyle ezbere de alınmaz ama ya. deneme ihtimalin vardır belki satan bir yerde araştır istersen.

şehir bisikletleri türk şehirleri için o kadar da uygun değil. yollar bozuk, çukur engebe dolu.

düz ve engebesiz bir yerde yaşıyorsan senin için ideal bisiklet budur. yük taşımaya elverişli ve kullanımı kolay. eksi olarak ağır olur bu bisikletler, engebeli yada yokuş bir yerde kullanmak istediğinde çok zorlar seni.

ömür boyu garantinin içerdiği parçalar zaten kolay bozulan parçalar değil, kaldı ki bu tarz bisikletlerin özelliği uzun ömürlü olup kolay kolay bozulmaması. hantaldır, ağırdır ama 30 yıl binsen -yağını bakımını yapcan tabi- bana mısın demez. bu fiyata alınır yani.

M beden ağırlığını göremedim, L beden 17 kg yazıyor. ciddi bir ağırlık. ama bu fiyat sınırına sağlam ve hafif alternatif bilmiyorum.

şehir bisikleti konusunda cevap vereyim: 28" şehir bisikleti kullanıyorum, 45-50 kiloda engebeli, bozuk yolda sorun yaşamadım. 90 kilodakiler biraz daha dikkatli kullanmak zorunda kalıyorlar.

bu bisiklet cok agir ve rahat gelmedi bana. ben tam bunu alacakken gittim sedona 311 aldim. benimkisi 12 kilo oldugundan 4. kata hic sorunsuz omzumda tasiyorum ve linktekine gore asiri komforlu.

dostum stil olarak çok şık ama bence süspansiyonlu bir bisiklet al
birde sen hangi şehirde kullanacaksın? İstanbulda kullanacaksan dağ bisikleti almalısın :)

fiyatı mantıklı alınır

gün.ay.yıl pegasus airlines rezaleti . aç hemen :P

relax ol abi bosver

savagemirage'a katılıyorum. bundan çok güzel rezalet başlığı çıkar hacı. değerlendir.

Şikayetvar'a yaz. pegasus'a yaz. bi yerlere yaz. intikamını al. abartmışlar.

Yıllardır uçağa binerim.hiç bagaj göstermedim.neden gösteriliyor bagaj anlayamadım ...

şimdi kendini işini doğru düzgün yapan bi havayolları ve yer hizmetinin olduğu bir yere koy asjdhasjkdhasd bagajını vermişsin işlemleri yapılmış ajskdhasdjhasd

gecikme vs uçuşlara ve pilotlara negatif bir değer olarak yansıyor diye biliyorum. pilot bunlara fırça atmıştır,onlar da gerilmiştir ve anonsları duymayınca haliyle sana patlamışlardır.
büyütecek çok bir şey yok sen nasıl anonsu duymayıp insanlık haliyle öylece farkında olmadan oturabiliyorsan, onlar da gerilip sinirlenebiliyor o da insanlık hali.

bütün herkes göstermişken koca uçakta sadece ama sadece sizin göstermemiş olmanız düşündürücü. insanların sinirlenmekte hakları var. belki biraz abartmışlar yolculuk boyunca bakmalar falan ne öyle. ama onun dısında hata sende.

heralde bagajlar falan karıştığı için oldu.

herkesi uçaktan indirip bomba imha ekiplerini çağıracaklardı, sonra senin valizi patlatacaklardı. sonra sen çıkıp o valiz benim deyip kalabalık tarafından linç edilecektin, bir de olaya bu yönünden bak.

Muhtemelen stockholm sendromunu soruyorsun.

Ancak liderle özdeşleşme, liderin "Baba figürü" olarak kodlanışı, lider ile kitle arasındaki libidinal bağ gibi birçok tanım yapılabilir.

stockholm sendromu evet.

sikeni severler.

hangi sektör ki bu? sen ne okudun?

mühendissen ford otosan eder, arçelik eder vs vs. kurumsallar daha anlayışlı

hizmet sektörü. ben mühendislik okudum fakat marketing alanındaym. masterı econ alanında yapcam

firmaya sorman lazim, hepsinin uygulamasi farkli

Kurumsal firma ise yarım güne bir şey demez, 1 gün olursa biraz problem edebiliyor.

Bazı firmalar yıllık izniniz karşılığı izin verebiliyor.

eski firma.

iş ilişkileri iyiyse ne güzel.

Buradaki arkadaşlar genelde 100 tl fazla maaş alırsan işyerini satmanda sakınca yoktur, kapitalist dünya, iş hayatında duygulara yer yoktur kafasındalar genelde ama ben öyle düşünmüyorum.

sonuçta adamlar sana verdikleri sözü tutmuşlar, yerine birini almamışlar, iş yeri ilişkilerinde iyi gayet. son dakika satış koyma. para her şey değil kafa huzuru diye bir şey var, eski yerinde iyiysen biraz para için satış koyma derim ben.

kimse babanın oğlu değil, patron seni sen olduğun için değil o işi iyi yaptığın için seviyor. bencil olmalısın bu konuda. ne istiyorsan onu yap, iş dünyası bu duygusallığa gerek yok. sonuçta herkes para ile hayatına devam ediyorsun ve para için çalışıyorsun.

arada 500-600 tl fark yoksa satma eski iş yerini bence değmez.

bence de 500 tl'ye kadar eski, >500 tl ise yeni isyeri.

arada minimum 500 tl fark olur. ayrıca yan gelirler, düzenli ödeme, özel sigortalar emekliler vs... maddi açıdan eski işyerim yarışamaz...

min 500 lira fark varsa yenisi kesinlikle.

Toplam tecrüben < 3 sene civarında olduğu için şu an vole vurmaya değil ileride vuracağın voleye müsait bir şirkette ,sorumlulukta çalışmak istemen lazım. Hatta şu anki işinden daha az veren ama geleceğinin sana daha uygun olduğu işi bile düşünebilirsin. İş hayatına yeni girmişken 400-500 TL bile oransal olarak şu anki maaşına göre anlamlı bir rakam olacaktır ama şu an küçük miktarlar için yapacağın uyanıklık istikbalde gelecek daha büyük bir geliri etkilemesin dikkat et.

Bu ayrımı yaptıktan sonra hangisi kariyerin için iyiyse oraya git.Yok onlar beklemiş,orada ortam iyiydi falan diye düşünme. İş arkadaşı her yerde iş arkadaşıdır.Üç aşağı beş yukarı aynı

sorunun cevabı olur mu bilemiyorum ama düşük bel pantolon sanki 2000'li yıllarda çıktı 90'larda hiç hatırlamıyorum düşük bel.

kapri pantolon vs?

Kargo Pantolon ?

buff

parmak arasi terlik

Ise gidene kadar baslarina bisey gelmesin diye tatil, madem.işe gitmeyi basardin calismacaya devam.

yapılacak bir şeyler varsa kal. Yok boş boş oturacaksan git.

çok acil ve bitmesi gereken işim yoksa giderdim valla.

ben değilim bu arada. hamile şahısın yapacak hiçbir işi yok ama başındaki kişi de 'geldin artık bi kere' demiş :\

ben 9.30a kadar beklerdim sonra trafik filan azaldığında geri giderdim. kimse birşey diyemez neden geri döndün diye.

ben de özürlüyüm ama fiziksel bir sıkıntım olmadığı için idari izin verilen günlerin de mesaisini yaptım mesela şimdiye kadar . dedikleri gibi evden işe/işten eve gidip gelemeyecek kişiler veya yolda olabilecek kazalar için tatil veriyorlar özürlü ve hamilelere, madem gitmiş kalsın artık.

ek: işi varsa onları halledip yoksa da öğlen ortalığın sakin olacağı saatlerde çıkmasının etik olmayan hiç bir tarafı yok bu arada. zaten izinli, kimse bir şey diyemez..

öğle arasında havanın durumuna göre erken çıkılabilir.

kalmasın arkadaşın ya, etikle bir ilgisi yok.

ayrıca hamile insana sadece "karda kışta nasıl gelsin vah vah" diye izin verilmez. bu tip havalarda trafik kazası olasılığı da her zaman yüksektir. ters bir darbede belki sadece kişinin biraz canı yanar ama bebeğe her zaman bişey olması olası.

hakki o izin, eve donmeli.
elalem ne der diye hakkini yedirmesin.

"geldin artık bir kere" diyen biri varsa hahaha diye gülerek hemen gitmeli. Ama bir saat oylansın gitmeden, çay falan içsin, trafikle uğraşmadan gitsin.

dönüş trafiğinde de başına bir şey gelmesin diye o izin. gitsin evine.

geldin artık bi kere ne yaa?! sabah trafiği bitince dönerdim eve. akşam trafiğinde ya bişey olursa?

Gecen sefer bilmiyodum sabah gitmistim, 1-2 saat takildim isleri ayarladim eve dondum. Ayni durumda herkes de ayni seyi yapiyor ozel sektor degil bu sonucta. Ayrica amirim vali ve o izin vermis yani :)

amirine söyle sonra bas git. dönüp de arkana bakma bile.

Öğle yemeğini yesin ve gitsin. Bu bir hak.

Öğle yemeğinden sonra dönsün zaten hava fena.

Birde hayatın en güzel zamanlarda çalışıyoruz geyiği ne yahu.

sanki yüz yıl önce yatıyordukta şimdi çalışmaya mecburuz.

Eskiden çalışmaya 12-13 yaşında başlanıyordu, evliliklerde 14-15 yaş gibiydi, sanki geçmişte yata yata gezen cennet havarileriydikte 21. yyda dünyaya yollanıp 22-23 yaşında çalışmaya zorluyorlar bizi.

ergen ergen ayhh, çalışmak mı =((( muhabbeti yapmayın kaç yaşında insanlarsınız

İzin hakkı, istediğince kullanabilir.

Ben olsam "Madem geldim, birkaç saat çalışayım/internette takılayım, sonra da gideyim" derdim.

bu gelişin bir de dönüşü var, akşam ne olacağını kimse bilemez ve garanti edemez. ayrıca bu bir haktır, devlet baba bu hakkı verdiyse o da kullanır. bunun etikle alakası yoktur.

hahaha. olm ne komiksiniz lan siz :))) sen hamile olduğundan dolayı bi hak kazanmışsın. ben olsam brak kamu kurumunu ozelde bile olsa döner evime mis gibi dinlenirim.

70'lerde hippieler vardı mesela çalışmıyolardı. ot içiyolardı, hayat onlara güzeldi.

hadi hippie olalım yine.

@douchebag kur komünü geliyoruz panpa. ürünü de ek :)))

ben olsam madem geldim biraz kalayım derdim. ama measi trafiği yoğunluğu da kalmdan akşam erken çıkardım.

amat...denizci oldugum icin.

suskunlar diyebilirim

Amat, gerçi ben Puslu Kıtalar Atlası'ndan daha çok beğeniyorum Amat'ı.

Bu arada, geçenlerde İhsan Oktay ANAR'la tanıştım ben, Amat'ı imzalattım :)

ben de Amat'ın en iyi kitabı olduğunu düşünüyorum.

Suskunlar|Amat

Amat.

Hotel california'nin hikayesini arastir o zaman.Al sana odev.

paul auster kitaplarinda boyle ayrintilara yer verir, genelde beyzbol oyuncusu, aktor vs... The book of illusions'da bolca var mesela.

"eagles - hotel california" mı? bildiğim kadarıyla o şarkı Los Angeles, ordaki müzisyenler, plak şirketleri ve genel yaşam ile ilgili. fazla genel kaçıyor galiba benim istediğim şey için.

ama bu başka bir hotel california ise bilemem tabii.

dinlediğim sarkıcının hayatının her şeyini bilirim, okur, dinler, araştırırım.
edith piaf'ın hayatı çok ilginç. la mome (la vie en rose) filminde anlatılıyor ilgini çekebilir.

enzo ikah. bizim bi derse konuk olarak gelmişti. internette ne kadar bilgi var hayatıyla ilgili bilmiyorum. çok bir şey yoksa söyle anlatayım. ilginç çünkü

kaplumba

Doğrudan biyografi kitapları okuyun. Si.ir edin internet hikâyelerini. İki öneri
Kollontay
ve beşir ayvazoğlu'nun yarı biyografik kitapları.

vimeo.com

nasıl bir eser?
foto yok.

risk budur, olmayan eseri satabilirsen zaten helal olsun.

oha, çok güzelmiş lan. param olsa alırdım net. :/

bu diğer sitelere filan da koysanız, sanalpazar.com vs.

bence pek güzel.

bu tür el işi güzel sanat objeleri zaten hemen satılmaz bir süre beklemeniz gerekecek zamanla oturur piyasası.

1500 tl çok değil mi yahu? altın mı satıyorsunuz :/

Cok guzelmis. Cok pahaliymis ama. Tabi emek var bisi diyemem. Ilginc hediyeler sanat eserleri gercek tablolar vs satan bi site varsa onlarla anlasin bence hem seri imalat da ister belki onlar sizden

bence de biraz pahalı, max. 500 filan olması lazım.

2000 liradan 4 tane valilige sattik. cok gelebilir

kız kulesinin işletmecisi hamoğlu Holding'i bi deneyim derim.

ben o yerleri size soruyorum iste.

mesela hiltona goturduk oraya koydular 2 aydir hic alici cikmadi. aklima freeshop geliyor ataturk havaalanindaki ama mail atip merhaba sunu sizin oraya koysak yazmakla olacagini sanmiyorum.

öldürtmeyin fiyatı 1000-1500 iyi.

pendik green park hotel... arap turistler gelip gidiyor, alirlar.

eseri gördüm, babacığının ellerine sağlık.

zet.com'da bir hesap açıp satabilirsin bu tip eserleri.

bunu sadece çok meraklı olan alır aşırı pahalı. freeshop'tan kimse 1500TL'lik hediye almaz.

Döküm falan olmadığı, gümüş kaplama içerdiği ve el yapımı olduğu için bence fiyat uygun.

Ben olsam bir youtube kanalı açıp bu tür eserlerin nasıl yapıldığı ile ilgili video çekip bilgi verir, altına ingilizce çevirisini de yazardım. keyword lere de "hand made / statue / craft" vs. şeyler yazardım ki bu şekilde arama yapanlar bulabilsin.
Sonra satış için güzel fotoğraflar çekip Ebay ve sahibinden.com a koyardım. Sanat galerileri ile konuşup satış imkanlarını araştırırdım.

Bu tür sıradışı işçilik içeren eserlerin yurtdışında da talibi oluyor. Ebay' e de youtube linkini koyun, bir şekilde popüler olur.

aslinda pederin yaptigi bu cok matah degil

5 yilda sunu yapti bakabilirsiniz www.erolkilic.com.tr

Çok güzel olmuş, eline sağlık ama "babamın yaptığı" dersen hayatta 1500 lira etmez o. 500-700 maksimum görür. "Sanatçı Erol Kılıç..." diye başladığın tanımla o 1500 lira hatta çok daha fazla eder ama. Fiyat düşürme sahibinden, gittigidiyor vs. koy buralarda dursun. Satılır elbet.

Hatta şu internet sitesi dışında bir iki blog açar, bir iki yerde ismini geçirirsen onu satıp araba bile alabilirsiniz. Sanat böyle bir kavram.

fiyat iyi düşürme. ürün de harika. ellerine sağlık babanın. metalini ağaçtan toplasan bile işçiliği var.

sahibindeki resimlerden çok iyi anlaşılmıyor bence güzelliği. o sitedeki yakın çekimler çok güzel. ne kadar ince bir iş olduğu ve fiyatının neden 1500 olduğu çok net görülüyor. öyle fotolardan koyun bence.

ebay elbette.

orhan kemal, yaşar kemal, Sabahattin Ali'nin eserleri ile başlayabilir.

hem psikolojik durumunu hem de okuma kültürü ve alışkanlığı olmadığını düşünerek seçim yapmak, bunaltı yaratabilecek eserleri ilk başta elemek gerekir.

bunun dışında hoş vakit geçirmesi için polisiyeler olabilir, ilgi alanlarına göre best seller tarzı kitaplar seçerseniz örneğin dan Brown filan sıkılmadan okuyabilir.

derin felsefi şeyler okumak yerine dan brown, neil gaiman gibi popüler yazarların sürükleyici kitaplarını okuması daha güzel olur.

simyacı ile başlayabilir.

kayip zamanin izinde - proust

kelebek:)

Cevaplar için teşekkürler. Kendi okuma deneyimlerinden yola çıkarak düşündüğüm ilk kitapları buradan yazayım. bunlar üzerinden de fikir yürütürseniz çok sevinirim:

1- ihsan oktay anar - puslu kıtalar atlası
2- yusuf atılgan - aylak adam
3- sabahattin ali - kürk mantolu madonna
4- sunay akın - İstanbul'da bir zürafa
5- amin maalouf - semerkant
6- nazım hikmet - henüz vakit varken gülüm (derleme)
7- orhan veli - bütün şiirleri

agatha christie, sherlock falan okusun.

ee yani? senin oğlan için şiir mi yazalım tam anlamadım. niye kendi oturup yazmıyor? onun faydası için konuşuyorum. yazsın gönderin düzeltelim.

O da iyi fikir. Herifin yatması lazım artık. Ödevler ve testler anca bitti . O yüzden şeyettim.

Uydurdum bir şeyler. umarım çok ileri seviye olmamıştır. basit aslında da ne kadar basit olması gerektiğini bilemedim.

Lundi, c'est un jour difficile
Se reveiller le matin, c'est le pire!
Pendant le weekend tout allait bien
Mais toute bonne chose a sa fin!

Vendredi soir, l'école est loin de moi
Et samedi, je peux faire tout ce qui me plait
Dimanche, je fais les devoirs que je dois
Et lundi, le weekend est fini, allez!

Je vais aller au restaurant
Je veux manger maintenant
Et un cafe au lait je vais boire
Pas de problème ce soir.

Budur. Teşekkürler.

Ilginizi fazla gostermeyin bence ilk haftadan, tanima suresi olarak degerlendirin ilk haftalari. Sizi cantada keklik olarak gormus olabilir, belki de oncesinde sizi tavlarken de samimi degildir. O nedenle biraz geri adim atin bakalim ne olacak.

Ulasilmazligin vermiş olduğu tutkuyla peşinden koşmuş ve sana ulaşınca o tutku kalmamış. Nasıl olsa cepte diye düşünüyor muhtemelen. Yol haritani kendin çiz artık.

sizi elde edene kadar tüm enerjisini harcamış ve şimdi kendi olmuş.

meriç mode on.

ne kadar aptal ve aynı zamanda ne kadar şanslı olduğunun farkında değil. sen çok daha iyilerine layıksın. canım :(

meriç mode off.

bir yeniçeri edasıyla fethetmiş, ödülünü almış, başka kaleler daha ilginç geliyor.

Ele geçirince hevesini mi kaybetmiş ne olmuş. Şimdiden boykeyse ilerisi daha ilgisiz olur gibi duruyor.

sutla gitsin, elde edince hevesi kacmis bell

seviştiniz mi :)

@high evet ;) buraya bağlamak istemiyorum ya :)

bence durum net. adam amacina ulasmis. Simdi de sende kurtulmaya calisacak gibi duruyor.

fethedildin ve bitti.bir süre için kafasını çok meşgül eden başka bir şey olması ihtimali de var ama sanmıyorum.

Çok uğraştırdıysan, golu atınca sıkılmıştır.

ayrıldım efendim kendisinden :) "bu ne yeeee" didim. mutluyuz, huzurluyuz.

şortla durabilirsin
terlik dışarıda kalmalı
havlusuz girme
kalabalıksa uzanmak yerine otur, yoksa havlunu serip uzanabilirsin
kendini iyi hissettiğin sürece kalabilirsin ama ben 7-8 dk geçmiyorum

duş alıp girmek daha iyi
otellerde çıplak girenler de var ama sen havluyu kullan yine de.
15dk da bir soğuk duş alıp geri gel göze alabiliyorsan.

@from potomac +1

amaç terlemek olduğu için duş almaya gerek yok bence, ben terli terli girip çıkar çıkmaz duşa giriyordum çok da güzel oluyordu.

saunaya girdiğinde ilk başta göz göze gelirsen birileriyle sıhhatler olsun diyorsun.

ilk önce duş alıp giriyorsun saunaya. 10 dk kalıp tekrar duş alıyor tekrar giriyorsun. 10 dk daha kalıp çıkıyorsun. yalnızsan ve içeride kum saati varsa onu kullanabilirsin. havlunu al muhakkak. şort olur utanırım dersen havluya sarın. bi de kapıda yazar gerçi ama terlikle girilmiyor.

duş alıp girerim ben genelde. 5 dakikadan da fazla kalamadım hiçbir zaman. o 5 dakika bana 5 asır gibi geliyor. resmen izafiyet...

aslında peştemal girilir ama şort da olur. kadınlı erkekli girilen bir yerdeysen uzanıp yatıcaksan şort da giysen iyi olur.
içersi 85 derece civarındaysa iyidir. havlu olsa iyi olur. duşa gerek yok çıkınca alırsın.

spordan hemen sonra girmeyin. önce bir teriniz soğusun, kalp atışlarınız normal seviyeye gelsin. duş, havlu, terlik kısımlarını diğer arkadaşlar yazmış. ilk sefer olduğu için, içeride 5 dakikadan fazla kalmanızı önermem. saunadan çıktıktan sonra tansiyon düşmesine bağlı olarak göz kararması ve baş dönmesi meydana gelebilir. böyle bir durumda, bir yere oturup dinlenin.

biz finlandiyada çıplak giriyorduk ama burda olmaz tabi öyle. genelde kadınlar bikini-mayo, erkekler sşortla giriyor. yanında havlu da olsun uzanacak yer olursa serip yatarsın. yer olmasa bile terini silmek için ihtiyacın oluyor. gerçi 2 dakkaya zaten havlu da sıksan suyu sıkacak hale geliyor ya neyse.

ha bir de bazı saunalarda bi mangalda köz ve bi kova su oluyor. kovadan bi tas suyu alıp közlerin üstüne döküyorlar coss diye. su tabi anında buharlaşıyor ve içerisi zaten oldğundan daha da dayanılmaz bir hale geliyor. bu nedir diye denersen aklında bulunsun.

çıkınca soda-ayran iç

yanınızda biraz köfte ve sucuk götürüp o mangalda yapabilirsiniz görgü kuralları gereği saunada diğer bulunan arkadaşlara ikram da etmek lazım

15 dk yi gecmemekte fayda var. asiri sivi kaybi olabilir.

metal eşya tutma üzerinde. yüzüktür küpedir saattir aman diyeyim. çok feci ısınıyor.

haklısın, ayıp etmiş, açgözlüymüş

haklısın, haklı.

buluşmaya karnı aç gelmiş.

Haklısın bence de.

Edilir tabi bencillik etmiş ama ben öküzlük diyorum daha yerinde oluyor bu tiplere

onun bunu yapması kaba bir davranış senin buna bu kadar takılman da kaba bir davranış. hangisi daha kaba karar vermedim.

bu nasıl bir yakınlıktır yahu? bence kız seninle yakın hissediyor da sen henüz yakın arkadaş olamamışsın gibi geldi bana. lokmaları saymak nedir yahu? yetmediyse bi parti daha söylersiniz olur biter.

resmen önümdeki yemeği yiyor ve tekrarlıyor taktım diye ben mi kaba oldum şimdi? :( @altiustuatom

:) çok ayıp etmiş. keşke sen de acele edip onunkilere saldırsaydın.

demek ki cok yakin değilsiniz. ben olsam "yavas amk bize de bırak" derim.

yakın deyince bu kadar yakin olmali arkadasim.

Arsızmış biraz arkadaşın. ben de çok dikkat ederim öyle şeylere. yani parası falan değil ama düşüncesizlik kötü. dese ki ya ben hakkımı yedim ama hala çok canım çekiyo diye ben kendiliğimden yediririm ona hepsini.

Her türlü uyarılmayı hak etmiş. Malesef böyle *öküzler* mevcut hayatımızda. Hem de bencil..

Ay en sevmediğim tür.

abi kusura bakma da yakın arkadaşlıkta böyle hesaplar olması doğru mu?

yemek ve sofra adabına göre; ortaya gelen tabağın, masadakilerin tabağına servis edilmesi gerekir. servisi masadaki biri de yapabilir, masaya bakan garson(şef garson olması daha uygundur) da. bu servis yapılmış olsaydı, bu durum yaşanmazdı. bu tip davranışlar görgüsüzlük. eğer arkadaş iseniz, bunu uygun bir dille söyleyebilirdiniz. hem sizin keyfiniz kaçmazdı, hem de arkadaşınız sofrada nasıl davranması gerektiğini öğrenirdi.

biranede bi fırt bira çekip bi tabak patates yiyen piçler var. ya da bi fırt çekip deli gibi tuzlu fıstığa abananlar. çok uyuzum onlara. bi de bunlardan daha kötüsü içmeyip de mezelere yüklenenler. arkadaşın da çok ayıp etmiş.

Ya hiç haksız falan değilsin. Kimisi seviyor ama mesela ben de sevmiyorum yemeğimi paylaşmayı. Bu yüzden kaba mi oluyorum? Yakınlıkla ilgili değil ki bu. Aşırı yavaş yiyorum ve genelde 6 parça bi şey varsa ben 2. Nin ortasındayken karşı taraf Çoktan 4.yü yiyordur. Uyarmak da ayıp, "yeme ya ben yicem" diyemem çok yakın olsam da, utandırmak istemem sanırım. Ama bence haklısın rahatsız hissetmekte.

bencil insan. kendini elinde olmadan belli etmiş. o huyu hiç değişmeyecek. bas tekmeyi gitsin. nefret ederim böyle insanlardan.

Önden ortaya Hamsi söylememissin net haksızsın

Böyle şeylerin lafı yapılır mı Allah aşkına? Yesin, doymadıysanız bir daha söyleyin, nedir yani?
Paranız yoksa suşi yemeyin de başka bi şey yiyin.

halen çok sinirliyim gidip ağız burun kırasım var, sakin olayım di mi

Adamla iletişime geçilip hattın devir olması sağlanabilir. Adam yedek sim kart çıkarısa çatır çatır kullanabilir hattı :)

* önce kontrol edin adam doğru mu söylüyor
* doğruysa operatöre gidin, kayıt evraklarına baksınlar. Usulsüzlük var mı yok mu? yanlışlık mı var?
* adamla en son muhattap olun.

10 kişiyi geçmiyorsa uğraşmaya değmez.
İçinde TL varsa yeni hatta aktarmak için süre isteyin, yeni hat alın, hattın iptal edilmesini isteyin.
Ya da arayıp konuşun, anlaşın?
Devrini üstüne alın diyeceğim ama 60 lira vermeye değmez 30 liraya hat almak varken.

siz de kontrol ettiniz mi adamın söylediklerinin doğruluğunu?
hazır trafiği yoğun bir hat değilken, hiç ona buna bulaşmadan yeni bir hat almak. gerisi sizi de ilgilendirmez.

edit: siz bu kadar zaman içinde hiç mi tarife değişikliği vs yapmadınız, ya da operatör çeşitli teklifler için sizi aramadı? çünkü böyle durumlarda muhakkak hattın üzerine kayıtlı olduğu kişiyle konuştuklarından emin olmaları gerekiyor, dolayısıyla bu yanlışlık ortaya çıkardı. o kadar süre içinde hiç böyle bişey yaşamamış olmanız ilginç.

E devlette gorunuyor mu bu olay

Adam bizi aradı, konuştu uzun süre. Adam "Ben yarın savcılığa gidiyorum" diye tutturdu. Kontörlü hat, hiçbir özelliği yok. Annem de çok kullanmadığı için 3 ayda bir 30 TL falan yükleniyor, hatta kalanları babama aktarıyorlar.

E-devlete baktık, gerçekten de annemin üzerinde bir telefon yok. Ama tabii ki adamın e-devlet şifresini bilmediğimizden onun üzerine kayıtlı olup olmadığını kontrol edemiyoruz. Adamın sesi tutuşmuş ve paniklemiş geliyordu, belli olmaz tabii ki.

Hayatımda hiç e-devlete girip "Telefon var mı üstüme" diye bakmamıştım, böyle bir hizmet de varmış.

o zaman yarın ilk iş operatöre gidin. adamla kesinlikle muhattap olmayın bu aşamada.

Telefon değiştiririz, o sorun değil hiç. Arayacağı zaten biziz, bir 3-5 akraba, 1-2 komşu da; bu hattın kullanımı ile ilgili bir sıkıntı çıkarmı ki? Ne bileyim, hukuki işlemler için savcılıktan çağırırlar mı? Kayıtlara da bir baktırırız ama kayıtlar bilgisayarda tutuluyor mudur? O zaman tarama teknolojisi bu kadar gelişkin değildi. 2006'da annemin sözleşme imzalayarak aldığı telefon. Hattı aldığı yer kapanmış bile olabilir. Aynı şehirde bile değiliz artık.

E devlette, kisinin uzerine kayitli telefon numarasinin tamami gorunuyor mu ki? Son iki rakam gorunmuyor diye hatirliyorum. Adam 00'dan 99'a tum numaralari mi aramis?

Olayı bilmiyorum ama yeni bir dolandırıcılık yöntemi olmasın, dikkatli olun yine de.

Savciliga verse ne olur anne telefonu demissiniz zaten olmadi operatorden kontrol edin kimin ustune oldugunu sonra da iptal edin. Zaten adam sizin ad soyad adresinizi bilemez. Ugrasmayin bosuna

teknik tarafını bilemem ama beyanınıza göre bu olayda siz de mağdursunuz, hiç yoktan bir hat değişikliği yapmak durumunda kalacaksınız. ayrıca hattın suça karışmasına neden olmadıysanız teoride sıkıntı çıkmaması lazım.

en güzeli gsm firmasına gidip durumu öğrenmeye çalışmak, adamla yukarıda mahiyette kısa ve net konuşmak, hat gerçekten başkasının üzerine görünüyorsa yeni hat almak ve eskisini kırıp atmak.

edit: ayrıca marcelorios doğru söylemiş, ben de şimdi kontrol ettim, e-devlette son iki numara görünmüyor. adamın dedikleri bana da inandırıcı gelmedi.

@marcelorios Gerçekten de öyleymiş, bunu bir sorayım. Ama çok zor olmasa gerek. Burada numarayı gördükten sonra operatörü arasa, gizli sorular zaten onun sorularıdır, çağrı merkezinden öğrenebilir. Ya da bir operatörün bayisinden öğrenebilir.

Edit: Babam konuşmuştu adamla, devamını operatörden öğrendiğini söyledi. Kimlik bilgilerinden doğru numaraya ulaşmış.


Adama herhangi bir ad-soyad-adres bilgisi verilmedi. Ama bizimkiler iyi niyetlidir, adam "Güvenmiyorum size, verin bilgilerinizi" dese, bilcümle kimlik bilgilerini teslim ederler.

@manuel mandalina Annemin eskiden başka bir hattı vardı. O zamanlar istediği tarife değişikliğini yapmadığı için bu hattı satın almışlardı. Daha doğrusu ben o dönem öğrenciydim, farklı şehirlerden konuşalım diye iki kişiyi öğrenci hattına geçirme imkanım vardı ama meğer o sadece yeni hat alınca oluyormuş. O yüzden yeni hat aldırmıştık eskisini kapattırıp. Sonra da zaten ilk 1-2 yıl aktif kullandıktan sonra, acil durumlar dışında kullanmadığımız bir hat oldu. Bayramdan bayrama iki akraba, iki komşu aranıyor, o kadar. Genelde biz arıyoruz. Mesajlarla "Şöyle yapalım, böyle yapalım" teklifi geliyordu da, sallamıyordu ikisi de. Hiç arayan da olmadı fırsatlar için. 2006'dan beri hala 10 dakika aranınca 5 dakika kazanıyor, hala öğrenci tarifesinde. 3 ayda bir hat kapanmasın diye 30 TL yüklenen telefon ki onun da 15-20 lirası babama aktarılır 3 ayda bir.

Ne kadar aptal iş. Bence anneniz hattı açık olarak aldı. Açık hatta eskiden bayiden hat alanların kimliği üzerinden bir kaç adet hat açılarak yapılırdı. Sizin kullandığınızı nasıl ispatlayacak? Üzerinize hiç bir kayıt yok. Oldu ki kendi üzerine ise gider operatöre iptal ettirir bu kadar basit. Gitsin o hattı hangi bayi açtıysa onu dava etsin "benden izinsiz kimliğimle sahte imza ile hat açtılar" diye.

dolandırıcı bu şahıs e devlette numaralar 532 111 11 ** şeklinde görünür sebebide bu şekil olaylara mahal vermemek içindir.vatandaş savcılığa giderse siktiri yer,öncelikle operatöre gitmesi gerekir adıma açılmış olan hatları kapattırmak istiyorum dese yeterli.
ararsa nere gitmek istiyorsan oraya git deyin.

savcılığa gitsin. sizi bağlayan bir şey yok. aldığınız bayiye olan olur. kapattırsın gitsin. hiç uğraşmayın. benim de hattım ölen bir tanıdığıma ait devir yapmıştım ama olmalış 50 tl vermedim kullanıyorum öyle.

@jamsweety Yukarıda aynı şeyi söylemeleri üzerine ben de e-devlete girdim ve aynen dediğin şekilde numaramı gördüm. Adam babama "Numaranın tamamını e-devlette görmedim. Operatörü arayıp kimlik bilgilerimi verince tamamını söylediler" demiş. Denemek için ben de operatörü arayıp "E-devlette böyle böyle bir numara gördüm, bu numaranın tamamından haberim yok. Kimlik bilgilerimle numarayı öğrenebilir miyim" diye sordum ve iki üç kimlik sorusundan sonra numaramı kabak gibi verdiler.

Yine de her an dolandırıcı çıkma ihtimali yüksek tabii ki.

nusr-et
Gop'ta.

nusret zalım kelin restoranı. tasvip etmiyırız.

jw Marriott steakhouse