gişeden almanız zor ama bu maç çok kalabalık olmayabilir. büyük ihtimalle bulursunuz.

ucuza kombıne de kıralayabılırsınız. 30 lıra falan ıstıyor kombınecıler.

2 tane pegasus üst kombinem var. istersen tanesi 40 tl'ye verebilirim

bulabilirsin ama doğu batı vardır en ucuz 87liraya. onun yerine gidemezsek 50liraya bizden alabilirsin kardeşim gelsin belli olsun da haber vereyim

saolun dostlar dün yola çıkmıştım duyurudan kısa süre sonra, maçı izledik ama 3-5 atar yollarız dedik ama takımda hem yorgunluk hem mançestır maçı akıllardaydı bariz.

tekrar teşekkürler.

kapat gitsin

kapat

aç kapat yap düzelir.

aynen kapat gitsin o ne öyle ya?

kapat derim ben.

asdasdhjaskds ben de bayılmıyorum herhalde. bunca zaman sonra mecburen işim için açtım. bunla ne yapıcam dıye sormusum. bunla diye sordugum ıcın kapat demeniz yanlış.

kapat +1
olmazsa yan yatır.

birilerini takip et yazdıklarını oku işte. 4 senedir pek bir şey yazmadan bunu yapıyorum. herkesi takip ediyorum. gazete muhabirleri daha haberi girmeden twitterda duyuruyorlar düşün ne kadar çok işe yaradığını.

iş için açtıysan o yönde kullan.

ıssız adamcılık oyna, aforizma kas, karıyı kızı takip et amsalağın önde gideni ol

özlü sözler yaz.. "işi bilecen işe gitmeyecen agaaaa :)))))" yaz sonra beş dakika sonra "twitter çok bozdu artık doğru düzgün bilgi bulunmuyor" de dengesiz ol sonra hesabını sil..

ptt kargo

ptt en ucuzu ama geç gider. Hem hızlı hem ucuz olsun derseniz PTS'ye (www.pts.net) bakınız.

ptt ne kadar geç gider ki?

fiyat ne kadar oynar ki?

yani, şunla a günde b liraya gider.
bunla, c günde d liraya gider... falan deseniz süper olacak.

tanidiginiz ihracat yapan bi firma varsa dhl yada tnt ile ptt ayni fiyata gelir onlar üzerinden gönderebilirsiniz.

ptt kargo en temizi. almanya' ya da o kadar geç gideceğini zannetmiyorum.

tahminen kaç gr'dır ambalajla birlikte, net sayılar vereyim size?

250 gr olur diyelim. 500 max.

ptt "kayıtlı küçük paket yüzey" seçeneği ile 13-14 günde 10.25tl'ye gider. (250-500g arası sabit fiyat.)

kayıtlı olduğu için de güvenli gider, kaybolma riski olmaz.

ooooooooooooooov. 13-14 gün müüüüüüüüüü?
10 lira yerine 20 lira vereyim 3-4 günde gitsin. böyle bi kargo seçeneğim var mıdır acep?

yurtdışı aps yaparsanız ancak o kadar olur o zaman da çok tutar dhl falan daha mantıklı olur.

bence en mantıklısı şu olur; "yurtdışı kayıtlı mektup uçak özel ulak express"

o da yaklaşık 16-17 tutar, öncelikli dağıtıma tabidir, 4-6 günde gider.

çok sağolun da "yurtdışı kayıtlı mektup uçak özel ulak express" bu nedir? istanbul, beşiktaş civarından nasıl yapılır acep?

güzelce paketinizi yapıp, üzerine gönderen ve alıcı adreslerini uygunca yazıp herhangi bir ptt şubesine gidin. "bunu taahhütlü(takipli) olarak göndermek istiyorum. uçak ve özel ulak(express) da olsun" deyin, bi taahhüt belgesi verirler doldurun, gerisini onlar halleder.

en ucuzundan renkli deterjanı al işte.
bir de yumuşatıcı.

sola deterjan, ortaya yumuşatıcı, sağa bi şey dökmüyo muyuz?

bi de yumuşatıcı şart mı dersin ya? 3 aydır yumuşatıcısız yıkıyorum bi kere olsun "uff çok sert bu, aman tanrım giyemeyeceğim bu tişörtü bu ne böyle beton gibi!!" demedim.

yumuşatıcı mis gibi yapar olum güzel kokutur iyidir yumuşatıcı. Şimdi hiç sağ sol olayına girme 2 tane aynı gibi yer var ya bi büyük bi küçük heh o küçük olan yer ön yıkama için orayı sittir et büyük olan yere deterjanı koy yumuşatıcı da zaten koyulcak yeri biliyodur kapak kadar koy ondan da

3 bölüm varsa iki ihtimal var.

Ya deterjan, yumuşatıcı ve leke çözücü / çamaşır suyu vs gözü
ya da ön yıkama, deterjan ve yumuşatıcı.

Yurttaki görevliye sor, o bilir ne yapılacağını. Deterjansız yıkama mı olur yahu..

eğer üç bölme varsa iki tanesi büyük bir tanesi küçüktür onların. o diğerlerinden daha küçükçe olan yumuşatıcı gözü. yumuşatıcı olmazsa olmaz değil ama koku verir, yumuşatır. diğer iki gözden asıl deterjan konan da diğerlerine göre en büyük olan oluyor. solda olur genelde. ona da deterjan koyacaksınız. diğerine bi şey koymasanız da olur. zaten ön yıkamalı yıkamıyorsanız fark etmez. ön yıkamalı da yıkamaya gerek yok acayip bir kir durumu yoksa.

bir de bi deterjan bi yumuşatıcı alsanız o size kaç ay gider, o kadar da öğrenciyiz açız muhabbeti yapmaya gerek yok. deterjansız çamaşır mı yıkanır ya hu.

Yumuşatıcı gözüne sirke de koyun biraz, hem çamaşırların rengi parlar, hem de o koku sorunu kalmaz.

yumuşatıcıda marka aramaya gerek yok "Bulut" yeter de artar

asdagshjdklşas,dsad

yumuşatıcı kısmına bim marka yumuşatıcıyı koycaksın işte herkesin söylediği gibi. çok koyayım da çok güzel koksun diye bi mantığa kapıla. bi kapak atın yeter.
önyıkamayı siktir et zaten.
deterjan kısmını da öyle mal gibi doldurmayın. deterjanı iyi bi marka alın. bim falan almayın. omo-alo vs adını duydugunuz bır marka alın. odadakılerle ortak bı 10 kılo alırsanız butun sene götürür o sizi. çok da ekonomik olur.
üstünde ölçüleri yazar deterjan paketinin. mal da değilsiniz sanırım. okursunuz üstünde yazanları. kimi ürünler konsantre-hiperkonsatre falan oluyor. onlar daha az konuyor falan da bütün bunlar üstünde yazar.

yumuşatıcı şart değil gibi değil. şart koçum. bi kere mis gibi kokutur. kızlar hemen verir. bi de özellikle el havlusu, yüz havlusu, taşak havlusu, bornoz gibi şeyleri beraber yıkayın. onları yıkarken mutlaka yumuşatıcı koyun. hatta biraz bolca koyun bunlarda.

bunlar da 101 aldığınız için ekstralar:
çamaşırları makinadan çıkarınca, asmadan önce bi havada çırpın. hava marifetiyle düzleştirerek asın. etiketlere bakmaya üşenmeyin. tersyüz edilerek makinaya atılması gereken şeyler var, o uyarıları sikleyin.
kazak-atkı gibi yünlü şeyleri atarken de sakin olun. önce mutlaka annenizi arayın. yoksa kazaklar el kadar kalıyor.
akıllı olun, ayık olun.

@fatihk, kurulama için de makina kullanıyoruz, makinası var. ama tersyüz etme olayına bakmamıştım. ben ütü için bile lak diye baskılı tişörte dümdüz girişen adamım. bakcam.

o makinaları da her boku kurutmak için kullanmayın. zaten etiketlerin bazılarında(özellikle kazaklarda) yazar makinada kurutmayın diye. ki imkanınız varsa normal tişörtleri falan da makinada kurutmayın. kaliröferin falan üstünde kurutun. yani ölümcül bişey değil ama kötü bişey o makinalar çamaşır için.

ayrıca yuh amk, ütü de yapmayıverin. ütüye gerek yok ki amk. tişörtü insan gibi asarsan, insan gibi kurursa ütüye gerek kalmaz.

pamıklıları 30 derecede yıkıcan yünleri pamıklarla değil ayrı atıcan makinenin üzerinde yazar onun ayarı her şeyi tersten yıkamakta fayda var

makineden makineye degisiyor hocam sirasi.

ama söyle bir ipucu vereyim. o deterjanlarin falan konuldugu cekmece gibi seyi cikar, o ceplerden biri böyle havuz gibidir, yani sivi koysan akmaz kenarindan. orasi yumusatici icin iste.

digerlerinin arkasi aciktir. su koysa hemencecik akacak gibi.
o bölmeler toz icin, yani deterjan icin.
o iki bölmeden biri ön yikama, biri ana yikama icin. boylari farkliysa kücük olan ön yikamadir büyük ihtimalle.

ama en temizi ne biliyor musun? simdi makineye gidip markasini modelini bir kagida yaziyorsun, sonra odaya gelip internetten kullanim kilavuzunu bulup indiriyorsun, bir güzel okuyorsun.

chivas

Chivas. ama bu aralar feci halde bourbon'a sardım, jim beam.

Tabiki Chivas.

j. walker direkt çöpe gider chivas'ın olduğu yerde.

red label anadolu rakı ise chivas tekirdağ rakıdır ;)

Scotch ise chivas
Bourbon ise jack daniel's

chivas demeyeni camdan atarlar, kafasında chivas kırarlar.

tekinin maçını yakala bari.

3ünü de galibiyet oynayıp mayışı bas bence.

san miguel'e uğra mutlaka madrid'de. her lezzeti dene. bi de bi klisenin altında pazar geceleri insanlar sabahlara kadar içiyordu ama unuttum adını oraya da gitmeni önerirdim.

en ucuz saraplardan baska kurtarır yolunuz yok.

litrelik mete (bulabilirseniz) - winston box.

uzun alın winstonu götürsün biraz.

tütüncüden 2 liraya parlement alın bi paket. en ucuz o.

en ucuz şarap artı uzun west. şarabı bakkaldan falan alırsanız 3 litrelik falan belki denk gelebilir iyi olur. olmadı 2 şişe köpek öldüren.

köpek öldüren, wiston red

eczaneden etil alkol alıp vişne suyu ile seyreltin.

tütüncüden 100 gram adıyaman tütünü alıp sarın.

hep hazır beklemeyin, biraz çalışın :)

20 liran var hala alkol diyosun hacı.
gidin bi kola falan alın.

litrelik kolonya alın bi dikişte için.sokaktaki izmaritleri toplayıp onları için.
ya da tiner ya da bali alın
aq 20 lira parayla iki kişiye yetecek alkol mi alınır?hayır bi kişiye yetmez o.

vay aq 4 sise bira ve winston aldim ya la neyin tavsiyesini yapiyosunuz siz.

izmirdeysen gel sana bi şişe beleş viski vereyim onu için .canlarım ya.

sen şimdi 13.5 liraya 4 şişe bira mı aldın. yani tanesi yaklaşık 3.25 lira. ya bırak allasen. ne aldın biraları hoffenheim falan mı aldın kipadan?

roma üst olmazsa kafamı keserim.

çok net, cidden keserim.

aek-olymp'e üst girilmez. daha banko birsürü maç bulursun. ayrıca o maça mbs4 denebilir bizim iddaa adlı müthiş sitemizde.

Bilbao - Sevilla
Wolfsburg - Leverkusen
Arsenal - Fulham

olabilir bence. ama biri mutlaka yatar ;)

bilbao sakat. arsenal de sakat hatta.
:)

evet. umarım almışsındır bilader.

istanbul mu?

ikea'dan şu kadara patlar

@tpa, yazarken unutmuşum:\ istanbul, evet.

diyelim ki...

kira 1,5k
depozito 1,5k
emlakçı 1,5k
beyaz eşya - temiz 2. el ise buzdolabı, çam. mak., fırın-ocak 500 lira,
beyaz eşya - sıfır fiyatlarını bilmem.
yatak-baza 250 liraya tek kişilik sıfırlar var.
dolap-kitaplık-masa 300 civarı.(temiz sıfır)
halı-perde-kap kacak-askılık-ayakkabılık-ayna gibi şeyler için de bi miktar para ayırmak şart.
oturma grubu bilmem.

ben aşağı yukarı bi öğrenci evi/genç insan evi için temel ihtiyaçları yazdım.
bunların nereden alınacağının bilinmesi çok önemli oluyor istanbul'da. her şeyin ucuz yolu da pahalı yolu da var.

su pahalı değildi sanırım.
elektrik bilmiyorum.
doğalgaz da başvuru beleş-ya da çok ucuz ama sonra gelen ilk 2 ayın faturasında(yani 2ye bölünmüş şekilde) 300 lira civarı bi depozito bedeli var.


ikea'cılık çok saçma, zaten aynı malların öğrenciler tarafından çok az kullanılmış olanlarını çok daha ucuza denk getirme şansınız oldukça yüksek.

muhafazakarlık dinle alakalı olmak zorunda değil.

muhafazakar atayiz çok var. ben de bunlardan biriyim.

sonuçta muhafazakarlık, belli bir değerin değişmesinden rahatsız olmak gibi kabul edilebilir. o değerin değişmesinden ben zarar görüyorum ve karşıyım. muhafazakarım o konuda.

genel olarak mevcut değişmelerden zarar görüyorum ve çoğuna karşıyım. yani bi muhafazakar olurum. ama inanç konseptine de ilkesel olarak karşıyım.

ateistin de dar görüşlüsü var, inanan kişiye saygı duymayanı mesela, yani kendi görüşünden olmayana saygı duymayanı, onu direkt aptal olarak nitelendireni.

insanı sev, hayvanı sev, doğayı sev. her canlıya saygı duy. dürüst ol. çalış. genel olarak benim ahlak anlayışım bu özetle.

ama soruların çoğuna cevap veremedim işte.

arkadaşım objektivite istiyorsan önce muhafazakarlık'ın tanımını yapmak gerek.
tüm tartışma ancak onun üstünden şekillenebilir.

o tanımın da dinle hiç alakası yok.

dolayısıyla bunları yanyana getirip bi analiz yapmak çok de sağlıklı değil ki.

muhafazakarlık türkiyede islamcılarla bağlı düşünüldüğünden farklı çağrışımları var fakat bu bütün ideolojilerle eklemlenebilen bir ideolojidir. Liberal muhafazakar,milliyetçi muhafazakar olabilir, hepsiyle bağlanabilir. Kaldı ki ateizmin bir ideoloji bile olmadığı görülürse tabiki ikisi eklemlenebilir. Muhafazakar insan geçmişin sınamasından geçtiğini ve güvenilirliğini böyle ispatladığı için gelenek ve bir takım değerlere bağlı insandır. Dini bağı olmayan değer ve geleneklere bakınca muh. Ateist nasıl olur kafanda kurabilirsin.

ben varım.

herkesin düşüncelerine saygı duyuyorum. tüm dindarları veya din mensuplarını hoş görüyorum. insanı seviyorum yani.

fakat sevgilime şort, mini etek giydirmiyorum ve hala bekaret konusunda hassasım.

(bkz: seküler yobaz/1)

Muhafazakar ateist olur ve genellikle kendisine çok şaşırılır. Hayat tarzı, e kendisi gibi ateistlerle, ne dindar insanlarla örtüşemediği için her ortamda garipsenebilen bir insandır.

Mesela ben ateistim ama giyimimde, ilişkilerimde, hayat tarzımda muhafazakarımdır. Dekolte giymem, bikini filan giymem, tek gecelik (ya da tek haftalık, tek aylık hatta ve hatta tek yıllık) ilişkim olmamıştır.
Ahlak anlayışım tamamen prensiplerim ve kendime olan saygım doğrultusunda oluşur. Kendime yakıştırmadığım şeyi yapmam. Doğru bulmadığım şeyi deli gibi canım çekse de yapmam. Sadece kendi kurallarıma bağlıyım ama aşırı bağlıyım.

Benim değerlerimle yaşamayan insanları kesinlikle yanlış bulmuyorum. Kimse dekolte giymemeli, dekolte yanlış diye bir şeyi aklımdan dahi geçirmem mesela. Bunları yanlış olduklarını düşündüğüm için değil, kendime uygun bulmadığım için yapmıyorum. İnsanların da inançlarına saygı duyarım ama açıkçası bana şaka gibi gelen birşeye inanan insanın zekasına saygı duyamam. Yani inancına laf etmem, çünkü inanma hakkına saygım vardır ama benim aptalca bulduğum için inanmadığım bişeye inanan insana da hayran ya da aşık vs olmam imkansızdır.

tema, bağlam vb. net belirtmemişsin ama tahminimce dp merkezli bir çerçeve içindesin şunlar işine yarayabilir:

www.idefix.com

www.idefix.com

www.idefix.com

bence atatürk kitaplığına gidip, gazete arşivine bakabilirsin. tabii istanbul'daysan. baya geniş arşivi.

kitap demişsin ve hatta muhtemelen aklına da gelmiştir ama yine de bkz: demirkırat.

reach.

contact
connect

contact.

reach ?

reach.
contact.

get in touch

asiri nazik durumlarda, i hope this email addresses you well.

to get to

arrive olur mu? :))

birisine ulaşmak diyor arkadaş, arrive, "bir lokasyona varmak" demek

Hiçbir şey. Ne lan bu hatta.

hiçbir şey ile ticarileşmiş gün arası.

(abd ozelinde) cocuklarin cocuklugunu yasadigi, buyuklerden erkeklerin mala hatunlarin da orospuya bagladigi ve fazla ticarilestirilmis antik pagan gelenigi.

- kostüm giyip eğlendiğim gün

hiçbir zik ifade etmiyor...

yozlaşan bir milli_manevi değerlerimizden biri daha. keşke anneannelerimizin zamanındaki gibi kalsaydı.

pagan geleneklerini destekliyorum. şeker bayramı gibi bir şey işte. çocuklar geliyor şeker veriyorsun, duyan daha fazla geliyor:)

Hiçbir şey.

Milletin entellik adına ülkeye getirdiği değerlerimizle bir gram alakası olmayan bir olay.

Öte yandan tarihini marihini biliyorum elbet.

ılık eğlencesi

giyinmeye degil soyunmaya yonelik bir bayram.

ne lan bu hatta +1

mübarek bir bayram

hallowen bana annemin balkabağını hazırladığı, 2 küçük kardeşimin mahallede kostümüyle kapı kapı dolaşıp ya para ya şeker falan dedidiği bir mübarek bayramı ifade ediyor

hiçbir şey

film

the simpsons. onun dışında bir şey ifade etmesi mümkün değil.

bal kabağı.

benim için; kostüm giyip eğlenmek için bahane.

bugüne kadar sözlüğün halloween zirveleri dışında da katılmadım zaten.(en muhteşemi de 2010'dakiydi.)
tanıdıklarla keyfi çıkan bir eğlence çeşidi..

Samhain. Kışın başlangıcı..

kabak

Türkiye'deki Halloween partilerini son derece salakça buluyorum. Halloween dediğin şey Amerika'daki çocukların şeker bayramı ve gayet güzel bir etkinlik. Benim aklıma ise geçenlerde izlediğim Halloween isimli iğrenç John Carpenter filmi geliyor.

şahsen alışmam 1 seneyi aşmıştı sebebide amerikadan aldığım laptopta ''ı'' yerinde i vardı ve türkçe klavye kullanmadım hiç. sonra burdan türkçe klavyeli notebook alınca hep ı'ya basıyordum. ama alıştım artık,bende sizdenim

hacı ben genel olarak klavyenın en sag kısmını pek kullanmıyorum mesela. o yuzden formel olmayan yazısmalarda ı akıyor.

İngilizce klavyeden türkçeye geçince oluyor. İngilizce klavyede i olan yerde ı var.

bazı mobil türkçe klavyelerde de i yerine ı oluyor böyle basılı tutman gerekiyor falan hızlı yazmak adına pek uğraşılmıyor.

ben de yeni bi klavye almıştım bi ara, enter tuşu kısaydı falan normalde sağ elle i yazarken elimin o tarafını kullanmamaya başladım. ingilizce klavye kullanır gibi sağ tarafa dokunmadan yazar oldum. şimdi az duraksayarak böyle düzgün yazıyorum. kendimi rahat bıraktıgımda da boyle. el alıskanlıgı yanı.

Bu:
"Oradaki ağaçların ışığı geçirmemesi ormanı karanlık yapmış."
ve
bu cümle:
"Oradaki ağaçlar ışığı geçirmediği için orman karanlık."
doğru.

"ağaçların ışığı geçirmemesi" bir isim tamlamasıdır. "ağaçlar-ın" kelimesindeki -ın eki tamlayan ekidir. Dikkat ederseniz "Doğru." dediğim cümlelerin virgüllü olanları da var. Onlar aynı sebepten dolayı yanlış oluyor; çünkü isim tamlamalarında, tamlayanla tamlanan arasına virgül konmaz.


Aklıma ilk gelen alternatif örneği vereyim:
Ağaçlar ışığı geçirmediğinden dolayı orman karanlık.

2. ve 4. cümleler doğrudur.

Oradaki ağaçların ışığı geçirmemesinden dolayı orman karanlık falan da yazabilirsin ama gerek yok.

Edit: Fatihkkk uyarısı sayesinde ilk cümleyi cümle olarak almadığımı fark ettim. 2 ve 4 değil, 3 ve 5 doğrudur.

@buff

bence 3 ve 5 demek istedin. en üstteki(yani 1.) cümleyi soruyla berabermş gibi falan düşündün.

akdeniz.
net.

genellikle mısır, mezopotamya, anadolu, yunanistan için kullanılıyor bu tabir. bana göre urfa, mardin yöresi bu konuda özel. bi güney amerikalı için durum farklı olabilir.

anadolu gardaş. buzul çağında avrupalıların götü donarken burada çömlek kasıyorlarmış. çömleği küçümseme çömlek medeniyettir (bkz: mustafa satıcı)

mezopotamya

jedi tapınağı (bu bir lightsaber, daha medeni bir zamana ait zarif bir silah)

sultanbeyli

neresidir bilemem ama neresi olmadığını çok iyi biliyorum.

2012 senesinde elektrik veya suların kesildiği bir yer değildir. antalya değildir mesela.

tahret musluğu +1 hatta beşiği ne ki karyolası karyolası

zeytinburnu

mezopotamya

çorum yozgat tokat üçgeni.hepinizin atası.

madem medeniyet tarımın başlaması, tarımın kökü de tohumsa, eldeki en eski tohum urfa - göbeklitepe'deki tohumlarla akraba çıktığına göre; mezopotamya tabi ki.

afrika

şiirimsi şeylerde anlam bozukluğu mu aranırmış!

altı üstü pekiştirme şeysi değil mi, "tepeden tırnağa ıslandım" ya da "küçük büyük herkes oradaydı" gibi ifadeler nasıl ki anlatım bozukluğu değilse, bu da değil!
yanlışsam düzeltin.

üstü (ya da altı) kalsın ne fark eder önemi yok diyor

ben anlayamadim. canin alti ustu ne manada...
o da gitti alti ustu bir can dese anlarim da, bunu anlamadim

canımı aldın benden. hiç kalmadı. azıcık bile, ne altta ne üstte, gibi bi şey olmuş burada.

altı üstü bi candan dediğin şey farklı bi anlam. "cana geleceğine mala gelsin, altı üstü bi arabaydı" gibi anlamda kullanılabiliyor altı üstü deyimi. burada kastedilen şey farklı.

şimdi durun acıklama geliyor. altık üstlük diye bir kavram vardır. hatta bir türkü de vardır, altım üstüm kaç kurusluk, efsaneyim efsaneyim.
bir kişi öldüğünde, ona borcu olanlar ile o kimsenin borcu olanlar ailesi tarafından kapatılırmış ya da verilirmiş işte altı üstü bu. Bunu Allah ile aradaki hesaba yoranlar da vardır. Eksik oruclar vs gibi.

neden olsun?

29 ekim olan (haftaya) pazartesiyi kastediyorsanız 29 ekim günü tatil.

bizim ders var yarın. hem de rapor yazmam gerekiyor. keşke tatil olsaydı; lakin değil.

türkiyede değil.

ya ne bileyim hocalar ders yok diye gelmeyin dedi tatil mi falan dedim acaba :D

hayır.

bizim fakulte butun haftayı tatıl ilan etti. okuluna-fak'ına göre değişiyor sanırım

bizim de bütün üni. memleketine gittiği için mecburen tatil oldu:)
yarın hocalar okula gitmez muhtemelen, gitseler de kimse gelmemiş diye geri dönerler.

okuluna göre değişiyor. bizimki de tatil etti. ders yok ve hocalar gelmeyin dediyse tatil değil midir zaten?!

kesin değil.

unıversıteyı bıtırelı 3 yıl oluyor bununla bırlıkte ogrencıyken boyle bır zamana denk gelseydık sınıftakılerle ortaklasa karar alıp asardık :) bence gitmeyin gelsede 2-3 kısı anca gelır ve hocalarda ders ıslemez :)

hacettepe üniversitesi tatil. rektorluk karari ile.

üniv kortlarından faydalanmanın bi yolunu arayın.

biz bi ünivin kortunda beleşe oynuyoruz o okulun öğrencisiyimiş gibi davranarak.

yoğurtçu parkındaki kort ücretsiz ama kapalı değil maalesef

bizim ünivin kortu da ücretsiz ama diğer arkadaşı nasıl sokucam oraya kadar onu kestiremedim.

olsun abi açık olsun hiç olmamasından iyidir oraya bakacağım.ya şöyle bir kulübe aylık 50-100 tl arası üye olsak kafamız rahat olsa diyoruz ama kulüpler binlerden falan bahsediyorlar.

Tabii ki şehir merkezindeki düzgün bir bürodan çevirmek daha mantıklı.

pek fark etmiyor aslında.

Evet her yerde Euro geçmiyor. Eğer Dubrovnik'e gidecekseniz old city içersindeki exchange ofis en karlısı. Hava alanı ile arasında %10 - %12 fark vardı.

cık

hayır.

evet

elleri ufaksa 12-13, değilse biraz tombulsa 15 falan olmalı. %90 şaşmaz. güven bana.

yengenin anasından yardım isticeksin. ana dediğin bi yolunu bulur bi katakulliyle alır o ölçüyü.

hope ender'in dediğini yap bence, alırken de kuyumcuya söyle durumu olmazsa değiştirme imkanı tanısın size genelde yapıyorlar.

az once yazmıstım bir sürü ama nedense kayboldu gitti. beraber dolasırken bir yere gidin, taksim halep pasajı gibi bir yer olabilir. orda bişeyler baktır kıza. denesin kolye bileklik filan. yüzük de denet bahaneyle. sonra git o yüzüğü al, o yüzükle de gidip asıl yüzüğü al. bunun için istersen onceden gidip söyleyebilirsin, kızın denediği yüzüğü adam saklasın, ya da hemen arkasından bir bahaneyle gidersin alırsın hemen ordan.

@cosmicstring yok artık. Çok kozmik olmadı mı? :D

bence çok da düşünme tahmini bir şey al olmadı ölçü değiştirilir kolayca.

kartaldan esenlere 600tl istemişler. fiki vermesi açısından yazayım dedim.

ortaköy'deki 2.elcileri-spotçuları görmüşsündür. git tek tek konuş. sıkı pazarlık et fiyat al. sadece taşımaysa da 200den fazla sakın verme. aman aman narin eşyalar yoksa, mahalle kahvesine gidip derdini anlatırsan da kamyoneti olan bi dayı çok daha ucuza yapabilir.

adam gibi firma fiyatını ise bilemem.

Trakyalılar Evden Eve Nakliyat.
3+1'den, 3+1'e, 11 kilometrelik mesafe için toplama, paketleme, taşıma, yerleştirme dahil 1000 lira almışlardı geçtiğimiz yaz.
Paketleme dahil olmazsa da 700 fiyat çekmişlerdi.
Ama sonuna kadar kefil olurum, ben ev taşınırken pastahanede oturmuş çayımı içiyordum.
İnanılmaz hızlı bir ekipleri var, temiz çalışıyorlar, hiçbir eşyam kırılmadan, tertemiz taşıdılar.
Web siteleri de şudur: www.trakyalilarnakliyat.com
Kolay gelsin.

Teşekkürler.

@Savina

1+1'i 500'e çıkarma şansım var mı acaba? :)

:) O kadarını bilemeyeceğim maalesef, verdiğim linkteki telefon numaralarını arayarak daha sağlıklı bilgi alabilirsiniz sanıyorum. Ve muhtemelen tam fiyat verme adına önceden bir eksper yollayabilirler evinize. Ya da ben bu tür aksiyonlara girmeyeyim diyorsanız telefonda net, anlaşılır ve eksiksiz bilgiler vererek de öğrenebilirsiniz. "Şu anki dairem x semtinde, y katında. Taşınacağım ev x semtinde, y katında. Evdeki eşyaların eksiksiz listesi şu şudur ve paketleme-kolileme istemiyorum, kendim yapacağım. Bana vereceğiniz fiyat üç aşağı beş yukarı nedir?" gibi bir şeyle ortalama bir fiyat verirler sanıyorum.
Böyle taşınma işlerinde en baştan açık ve eksiksiz ifadeler vermekte fayda var, sonrasında başınız ağrımasın diye. 11 kere taşındım artık adamların ciğerini biliyorum :)

Her zaman iciyor bildigim kadariyla.

ben ızlıyorum su anda. sarhos barız.

her zamanki hali alıştık artık. samimi en azından.

hayır

bende de yalan olmuş. gelir birazdan ya.

arada hata veriyo.

çöktü

evet girmiyor.

youtube bitmiş.

mis gibi çalışıyodu benımkı de gitti sımdı

yesss

evet ama iyi eğitimli maymunlar olayı çözeceklermiş. youtube öyle diyor.

1 saattir müzik dinliyorum, hiçbir şey olmadı bende. hala dinliyorum.

Bende de durum aynı ..

e1210.hizliresim.com

Bende açıldı.

benetton'ın afrikalı çocuklardan prim yapması
sıtarbaksın habire afirkalı fakir malları da açlıktan öldürmicek kadar sikliyoz temalı reklamları

yakın zamanda birisi lcw'nin türkyie'deki birsürü projeye hayvan gibi destekte bulundugunu ama bunu delıkanlı gıbı yaptıgını, reklama donusturmedıgını yazmıstı ya buraya ya da sozluge.

unicef için kıvanç tatlıtuğla konuşsan yapsan bu işin en büyük süksesini yaparsın

şu 'meslek lisesi memleket meselesi' kampanyasını inceleyin derim. türkiye için çok özgün bir proje.

önce taksiye bin. havaalanından en yakın metrobüs durağına taksiyle git. sonra da metrobüsle zincirlikuyu durağına gideceksin.

ama en yakın metrobus duragı nerde bılmıyorum. o yuzden totalde kaç dk surer kestıremedım.

mecburen taksi kullanacaksınız. 45 dakika diğerleri için mümkün değil. veya durumu anlatıp görüşmenizi 1 saat öteleyin. muhtemelen anlayış göstereceklerdir.

havaalanında metroya bin, metrobüs durağında in ve metrobüse bin. metrobüste mecidiyeköy durağında in kime sorsan gösterir. sabah 1 saat sürer en fazla garanti olsun.

metro yenibosna+metrobus mecidiyeköy

yahu adam 45 dakika diyor siz metrobüs metro diyorsunuz. bir defa havaalanından çıkmak 20 dakika...

metro-yenibosna şeklinde gidebilirsiniz fakat bir 10-15 dakika kaybınız olur yürüme ve metro bekleme sırasında. taksiye binin yenibosna'da inin metrobüse binin mecidiyeköy'de inin.

not bindiğiniz metrobüs 34 numaralı olsun 34c'ye binerseniz in bin yapmak zorunda kalırsınız bu da vakit kaybı yaratır.

bi miktar,
dicem taşşak geçer gibi olcak ama cidden bi miktar koyuyorum ben elimle.

pişirirken koyuyorum. çok olmamasına özen gösteriyorum. azsa zaten yerken ekliyorum üstüne.

pisirirken yemege göre göz karari.

yemeğe ve salataya hiç bir surette tuz koymam. mümkünse tuzsuz ekmek yerim. bana öyle daha lezzetli geliyor.

yemeğin içine tuz dökmüşlerse reddetmem tabii yine de yerim.

pişirirkenkonan tuz yeter tabii oranını iyi ayarlamış olmam şartıyla bazen normal alıştığımdan fazla miktarda pişirdiğim şeylere aynı miktarı koyunca veya tamamiyle unutunca doğal olarak tabakta ayarlıyorum. tek istisnası yeşil mercimek, normalden tuzlu sevdiğim için tabakta da eklerim.

özel bir tuz kaşığım var yemek pişirirken kullandığım, 2 çay kaşığı falan tuz alıyordur herhalde onunla bir, yemeğine göre nadiren 1.5 kaşık koyarım.

amma yazdım :/

Yemeğe tuz koyuyor musunuz?: sıfır.

sağlıklısı ve doğrusu nasıl sizce?: sıfır olması. gıdalardaki yetiyor bana. evime tuz şeker ekmek un vs vs girmez.

yemek yaparken çok az tuz koyuyorum, tabağıma da atmıyorum ama tuzlu pişirilmişse de yiyorum yok demiyorum :)
bence gereğinden fazla tuz tüketiliyor, benim tuzlu bulduğum her şeyi millet üstüne tuz atıp yiyor

sadece pişirirken koyuyorum. delikleri büyük bir tuzlukla 3 kez çat çat çat diye döküyorum (efekt olmadı sanırım ama anlayın).

babam şeker hastası olduğu için yemeklerin hep belli bir tadına alıştım. yaparken de öyle yapıyorum. insanlara tuzsuz gelir bizim yemekler. arada ben de tabaktayken atıyorum ama çok da aramıyorum, az tuzlu alışmışım zaten.

restooranlarda yemek beklerken ekmeğe tuz döküp yerim ama. ona bayılırım. millet önce yadırgar, sonra deneyince severler. tuzlu ekmek güzeldir. bir de zeytinyağı.. oyş!

var diye hatırlıyorum. yüzde 90 var yani.

barlas tolan - sosyoloji

bize pasla, biz ist'teyiz.

aman istanbul'a taşınma da. köylü doldu şehir.

rahatsız olduğunuzu kibar dille anlamıyorsa, anlayacağı dilden konuşun. sert çıkışın. ve kimsenin sizin hayatınızı bozmanıza izin vermeyin. derslerinizden geri kalmayın. oda arkadaşlarınızla birlikte yönetime söyleyip odasının değişmesini isteyebilirsiniz belki. n'olursa olsun kendi hayatınızı gereksiz kişiler yüzünden bozmayın.

öyle heybetli bir arkadaş da değil kendisi, ben zayıf ve kısa boylu biriyim ama o da benim bi 5-10 cm uzunumdur anca. metalhead dediğime bakmayın "uff okulda da metalci buldum haa süper" diyen, eskiden bateri çalmasından dolayı duyduğu her şarkıda, her fırsatta bacaklarına patapata vurma hakkı olduğunu sanan bir gavat kendisi.

ya çocuk bi de saf gibi böyle. mesela internette birileriyle yazışırken her cümlesinin sonuna ":D" koyuyor. biz önce sanalda öyle sandık, sonra baktık gerçekten de sürekli gülümsüyor çocuk. doğrudan kötü niyetli bi şey yapmıyor gibi, bu yüzden de çıkışıp "siktir lan!!" diyemiyosun. ben kolay kolay insanları tersleyebilen, atarlanan biri de değilim hani sabırlı, tahammüllü, aşırı soğuk biriyim. yanımda at öldürseler dönüp bakmam ama bu ibneye fena ayar oluyorum. ama işte elle tutulur bişey yok ki. ben çocuğa desem ki "bilader kulaklık tak müzik dinleyeceğin zaman", "hı taam" der takar. ben çocuğun gerizekalı olmasına sinirleniyorum. ben akılsızlığa tahammül edemiyorum. bu kadar gerzek biriyle yurt odasında ve sınıfta bu kadar yakın olmamıza tahammül edemiyorum. onu da gidip yurt yönetimine şikayet edemeyiz ki. ya da "bu çocuk su içerken çok ses çıkarıyo ya" desek onu değil bizi yurttan atarlar.

fotolar cok iyiymis ahahahaha

odadaki diger adamlar da senin gibi nefret ediyor mu?

bir şey yapacaksan eğer, yaptıktan sonra ne olacağını da düşün. benimde böyle bir arkadaşım vardı uyuz olduğum, buna açık açık söyledim git diye, tam kurtuldum derken bu seferde vicdan azabı duymaya başladım amk. öyle bi mallık var bende, merhamet mi her ne boksa...

@arayici, dostum dediğim adam olan bitenin farkında, çocuğun gerzekliğinin de benim bundan hoşnutsuzluğumun da. 1-2 kez uyarmıştı sanırım "abi kulaklık taksan ya.." diye. Sonra taktı çocuk da, sonraki gün yine aynı. Benim kadar nefret etmiyodur çocuktan muhtemelen ama. o da ara ara diğer arkadaştan yakınıyor ama. "x ile y'den kurtulsak iyi olur aslında.." demişti bi ara. x ve y bizim diğer oda arkadaşları işte, anladınız. zaten bununla eve çıkıcaz falan yurt sözleşmesi bitince, şimdi ilk sene parasızız falan diye yurda kaçtık. "eve çıkıcaz yeaa" olayı da ne biçim klişe di mi.

diğer arkadaş, dostun liseden arkadaşı; onun rahatsızlığı pek yok aslında. bikaç kez birlikte dışarı bile çıktılar hatta çocukla. onun da bikaç kez "abi kulaklığı taksan?" vakası oldu ama aralarında pek bi şey yok, nefret hiç sanmıyorum.

%15-55-100 olarak sıralayabiliriz yani odadakilerin çocuğa karşı hoşnutsuzluğunu.

bir de tam şu an horluyor adam. ben sabahlayıp öğlen 1:30'daki dersime gitmeyi düşünüyorum adam horluyor. inşallah burnun tıkanır da felç geçirirsin amın oğlu.

fiziksel müdahele fikrinin komikliklerden öte olmadığını düşünerek o konuda bir şey söylemiyorum bile. zaçmalama o konuda.

"Sırf o çocuk benim bölümümde diye, severek isteyerek girdiğim bölümümden soğuyorum, 3 haftadır derslere girmiyorum sırf onunla birlikte gitmeyelim, derste yanıma oturmasın, tenefüslerde falan yakınlaşma olmasın diye" bu kısmı da çok inandırıcı bulmadım.

azcık da ciddi cevap vereyim:
lan şimdiye kadar zaten ilkokul-ortaokul yılları çocukluk denip geçilebilecek yıllar. lisede de okuldan 3-4 arkadaşla takılmaca, 2-3 kıza sataşmaca ile okul zamanı geçiyor. evde de mal mal pc başında, odada zamanlar geçiriliyor ve pek de seçilmiş bir sosyal hayat olmuyor.

şimdi ise üniversitedesin. ki şehir de değiştirdin. artık karşına çok daha fazla farklı farklı tipler çıkacak. emin ol bahsettiğin çocuk, özel bir karakter değil. bir tip aslında o. yani ona çok benzer çok insan var. hatta çocuğun seni sinir eden davranışlarının çoğu çeşitli bilim/disiplin dallarıyla tanımlanmış davranışlar. önce bunu bi bil. sadece onun gibi çok insan olduğunu ve çoğumuzun hayatında benzer tipler olduğunu bilmek bile seni biraz rahatlatır. bu azap sadece sana değil. hayat dediğimiz yarraktan şeyin kötü yanlarından biri de bu. bunu bi kabullen.
farkındalık ve kabullenme aşamasından sonra da tabi mücadele/başaçıkma/idare edebilme yöntemlerini sana söylemem gerekir sanırım bu kadar artislik yaptıktan sonra. ama ne yazık ki bu konuda o kadar da iddialı değilim. ben de hala zorlanıyorum maalesef.
şimdi, burdaki aklıselim sahibi kimseler sana "adam gibi konuş" falan diyorlar da onu da belli bir taktikle yapmalısın aslında. karşındaki olgun bir birey değil henüz. hatta belki sen de olgun bi birey sayılmayabilirsin, bilemem. dolayısıyla oturup da sorununuzu konuşmak -en az bilmemkaç ay daha aynı odada fiziksel olarak yaşamak zorunda olduğunuz da düşünülürse- senin için en kolay çözüm olmayabilir. "olm mal mısın amınakoyiim" samimiyet seviyesinde laflar daha etkili olabilir. ona ihtiyacı olan tatmin duygusunu vererek ondan karşılığında(zaten hakkın olan bir şey de olsa) bir şey istemen, o şeyi almanı kolaylaştırabilir. falan filan, şimdi yazmaya üşendim ama demem o ki bu işler böyle. allahutealayüceyaradan kolaylık versin.

ha tabi bi de her şekilde 4 er kişinin, o yaşta o boyutlarda bi odada o kadar da saygılı-huzurlu yaşamasının zaten imkansız olduğunun bilincinde de olman kafanı azbişeydaha rahatlatır.

nasısa eve çıkçaz yææ kötü bi kafa değil, idare etme kafasıyla bu dandik durumla daha kolay başaçıkabilirsin cidden.

ha bi de, müshili daya ara sıra yediğine-içtiğine; tuvaletten çıkamasın işte çocuk. pratikte rahatlatır odayı onsuzluk. hem de çocuğa kötü bişey yapmış olmanın mikkkemmel içhuzurunu yaşarsın.

@hjarteblod

ahahaha amk cok güldüm ya. agzım kulaklarımdan resmen. ama yazık lan cocuga cok üstüne gitmeyin.biraz atarlanın sikerim lan muzigini de metalide fln diyin. sora uzatmadan arkadas modunda takılın. o da ana baba evladı lan sonucta. amk hem güldüm hem cocuga da acıdım lan

yemin ediyorum rus dili ve edebiyatı demeseydin çocuğu tanıdığıma emindim. eğit onu.

abi götürüp kapısına bıraksan belediye bile eğitmez bunu, bana ne elin oğlunun eğitiminden. bana uzak olsun yeter.

taşın ve bir daha da hiç yüzüne bakma.

@ermanen yurtta sözleşme imzalamamış olsak sömestrda eve çıkardım da haziran sonuna kadar sözleşmemiz var işte.

öyle dedim çünkü düzgün konuşsan da laftan anlamayacak birine benziyor. tabii yine önyargılı konuşuyorum ama anlattıklarına göre öyle duruyor. deneyebilirsin belki.

diğer oda arkadaşların ne diyor? onlar da şikayet ediyor mu senin gibi? belki hep beraber konuşabilirsiniz, o zaman belki evden ayrılmayı bile düşünebilir.

ama sonuçta taşınmak en sağlam çözüm olurdu. diğer çözümler çocuğu daha da fişekleyebilir gibime de geldi.

not: onun dışında sallamama durumunu daha üst seviyeye çıkarabilirsin. senin yanına geldiğinde uzaklaş mesela. aynı yerlerde bulunmamaya çalış vs. ama şunu da hatırlatayım, ne kadar sevmediğin biri olsa da, insan insana muhtaç olabilir bir şekilde. ha bu çocukla olur demiyorum, insanın kendi seçimleri var sonuçta. sadece genel anlamda diyorum. yani çözümleri de ona göre seçmek lazım.

diger cocuklarla konus, tasak oglani yapin cocugu.
sacmalarina gülün beraber arkadan, hayatinizin eglencesi olsun aptalliklari.

vazgecemeyeceksin sonra.

beyler bi de ekleme yapayım şimdi çocuk uyanınca aklıma geldi; bu sürekli küfür etmeye başladı. az önce bankadan aradılar bunu, telefonu kapattıktan sonra "pff sikiyim yaa banka gibi.." dedi direkt. yurtta internet gidiyor, "sikiyim böyle yurdu yaa pff.. gerizekalı sikik yurt.." diyor. oyunda eline veriyoruz "sikiim çok ibnesiniz var ya.." diyor. çocuk sürekli sikiyor amk. küfüre karşı net bir tavrım yok da, püripak, tertemiz çocuk imajındaki birinin, ağzına yakışmayan şekilde "sikiyim! onu da sikiyim!!" demesi çok oturaksız, böyle özenti gibi geliyor bana. küfür ederek adam olunduğunu sanıyor gibi. önceden de yoktu bu, zamanla açılıyor herif. ilerde direkt bizi sikmeye çalışacak zaar.

aahahaha ulan fotolara gel ya, lan ben biliyorum bu tipleri. hacı bu adamlar saf insanlardır ibneliğine zerre bişey yapmazlar ama nefes alış verişleri bile benim senin gibi adamları rahatsız eder, yani bi insanın bu kadar mal olduğunu kabullenemezsin, sen bu elemana dayak da atsan gelip abi niye öyle bişey yaptınki der, ben aramızın bozulmasını istemiyorum falan.. ya ulan ahaha amk psikolojimi bozdu fotoları ahaha

hah, @soluman, aynen aynen. çok iyi anlattın ellerine sağlık.

ayda eksi 1500liradan artı bi'kaç bine kadar değişir.

devlet destekliler iyi kazanıyor dekor kostümü devlete ödetip sattığı bileti kendine alıyor. ancak şimdi değişik bişeyler yaparsan çok kazanırsın. çağdaş tiyatro toplulukları iyi kazanıyor.

ayrıca çocuk tiyatrosu iyi kazanır.

hacıosman?

ortaköy'e gerek yok. metro hattı 2nize de uygun gibi görünüyor. 4.levent-safir civarında temiz 2+1 daireler bulursunuz 1000 liraya.

osmanbey'de falan bulunur 1100'e.

hacı 2sini de davet et. yeri-saati bana da söyle. ben diğerine razıyım.

şimdilik diğerine katlanmak zorundasın.

restoranda hesap cok olur ya 3 kisi :/

hocam direk birine yanaş diğerine de iyi davran, o kızı tavlamanın yolu arkadaşının gönlünü de hoş etmenden geçiyor. ama yemeğe sakın 2'sini birden davet etme sadece hoşlandığın kızı.

onlardır onlardır. bana polisler getirmişti bi kez.

mahkeme evrakları tebligat ile gelir ancak ceza davalarında özellikle soruşturma aşaması evrakları kolluk ile getirilebiliyor. büyük ihtimal duruşma gününü haber edecekleridir. çünkü tebliği almazsan bu sefer de hakim zorla getirme ve akabinde yakalama emri çıkartacağından ve bu işleri de kolluk yapacağı için şimdiden sıkı tutuyorlar işi.

polis mahkeme evrakı için gelmiştir. mahkeme polislerden şahıs hakkıında ifade istiyor. daha önce açtığım iki davada da böyle olmuştu. gidip karakola ifadeni veirosun onlarda mahkemeye gönderilar.. panik yok =)

@kızılşeytan; nasıl yani hocam anlamadım? karşı taraf suç duyursunda bulunduğunda ben karakola gidip ifademi vermiştim zaten. mahkeme ayrıca bir daha mı ifade aldırıyor? ben bundan sonraki süreçte sadece mahkemede savunma yapacağım sanıyordum?

mahkeme açıldı mı yoksa iş savcılıkta incelemede mi? bu konu hakkında kesin bilgin var mı? eğer savcılıktaysa süreç benim dediğim gibi işler yok savcılık mahkeme açılmasına karar verdiyse dediğin gibi seni mahkemeye çağırırlar...

kablosuz ağ şifreni yanlış giriyorsun muhtemelen.

şifre girmelik bi durum yok henüz.

oha. 6 saat uyumussun. yeter ıste. uyumadan ıse gıt.

uyu bence, yoksa öğle yemeğinden sonrası kabus gibi geçecek. gözlerin yavaş yavaş kapanacak ama uykuyla savaşman gerekecek ve mesai bitimine daha saatler olacak.

uyu ya bana kalsa 57 saat uyuycam bi günde.

öyle deme aman aman olmaz ama, adam pantolonun anasını bellerse görürüz.cevahire git en kaltta avm nin terzisini bul diktir.:D

iyi mi kötü mü, hiç fikrim yok ama dün mango'dan pantolon almıştım. kendi terzilerine yönlendirdiler. benetton'ın olduğu binadaki pasajda, akar terzi. o sırada yaptıramamıştım, o yüzden bilmiyorum iyi midir kötü müdür.

balık pazarında da var 1 tane.

benetton'un olduğu dükkandaki pasaj, merdivenleri çıktıktan sonra solda
adını hatırlamıyorum. çoğu oraya gönderir. çuvalla pantolon gider amk.

beşiktaş iyidir ama belki bi de hisarüstü işinize gelebilir. ayrıca ortaköy'de de bi sokak dolusu spotçu var. sorsanız gösterirler.

boğaziçi panpa. :( bi kere manzara avantajı var.

hali hazırda ingilizceniz iyiyse galatarasay'a gidip fransızca eğitim görüp iki dil edinmiş olursunuz, ingilizcenize güvenmiyorsanız boğaziçi'ne girin, uluslararası ilişkiler mezununun iyi düzeyde ingilizce bilgisi olması şart.
bir de şu var: galatasaray'ın direkt sorbonne'la falan anlaşmaları var, erasmus için daha kaliteli bir okula gitme şansınız olabilir.

bence de boun ama gsü'nün manzarası tabii ki ezer geçer.

Boğaziçi

next is urs inşallah!

varışta ödenecek ekstra ücret, 200 avrocuk.

Hatalı. Bağlaçlardan önce veya sonra virgül kullanılmaz.

benim ortaöğretimden hatırladığım kadarı ile ve ile virgül kullanılmaz aynı şeyler çünkü.

kullanilmaz. hicbir sey kullanmamak en iyisi.

yanlış ama yeni edebiyatçılardan kullanan da çok var. işte entellik oluyor.

anlatım ya da imla bozukluğu yapıp buna sanat diyorlar.

Türkçe imla kılavuzuna bakabilirsin şüphe halinde. Ben daha önceden bakmış biri olarak kısaca özetleyeyim:

Bağlaçlardan önce virgül kullanılmaz diye bir şey yok. Bununla beraber ''ve, veya, yahut bağlaçlarından önce de, sonra da virgül konmaz'' diye bir kural var.

sallıyor olabilirim ama bildiğim kadarıyla bazı durumlarda gerekli oluyor.

Örneğin film isimleri sayıyorsun;
testere, romantik, fetih, balans ve manevra

Burada balans ve manevra bir film ismi yani balans ayrı, manevra ayrı değil.

Ayrı olduğu durumlarda illa ve kullanılması gerekiyor ise karışmaması için

testere, romantik, fetih, balans, ve manevra şeklinde kullanılabilir gibi. c

@lieutenantmono:oxford comma konseptinde virgül yerine noktalı virgül ya da iki nokta üst üste kullanılması gerekiyor zaten; and den önce kullanılması değil, virgül kullanılmasında problem var. Yani o yanlıs anlam ancak noktalı virgül kullanilirsa ortaya cikmali.

transall +1 İngilizler önce bi noktalama işaretlerini düzgün öğrensin. Bence de ve ve virgül yan yana olmaz.

açılın:

necmiye alpay'ın verdiği örnekler sayesinde pekala mümkün olduğunu gördüğümüz durum.

"bu anlayış temelde idealist, ve sistemli olmayan bir şekilde hegelcidir."

dolayısıyla alpay'ın işaret ettiği gibi "...yazmayı yeni öğrenen çocuklara "ve"nin ve virgülün işlevini öğretmekte kolaylık olsun diye başvurulan bir belirtim, genel kural durumuna getirilmiş oluyor. böyle bir kural yalnızca basit cümleler için geçerli olabilir... araya yancümle ya da sözcük grubu girdiğinde, anlamın karışmaması için bağlaçtan önce ya da sonra virgül kullanmak gerekebiliyor."

@min el garaib:iste burada ", ve" yerine ";" koyuyoruz ve rahat bir uyku cekiyoruz.

yerinde olsam bunu yapmazdım. noktalı virgülü, virgülün yetmediği yerde kullanan biri olarak söylüyorum bunu.

@psycho... tamam da sen yaratıyorsun onları zekasını vücudunu. zekalarının seviyeleri senden bağımsız olarak mı gelişecek? ya da tanrı olarak istesen yarattıklarının zekalarını nasıl kullandıklarını önceden bilemez misin?

tanrı olsaydım
tanırdım önce
ulan hayattan baydım
insan olun önce

çok taş karılar yaratırdım. bana versinler deyu...

yasak.

e ortak kullanım serbestse artık, satmak da yasak olmaktan cıkmıs demektır.

sen hesabini istedigin birine ver, ona karismazlar. para karsiligi devri yasak.

hesabımı isteyen birine devredebilirim :) ne kadar istekli oldugunu pm den yazarsa ona göre karar vericem

özet geçersek türkiyedeki tayyipin dincileri amerika ve israilin tarafını tutuyor. esadı suçluyor. yeterli midir?

putin başgan esad'ı destekliyorsa, artık bizim için esad da başgandır. ccc esad ccc.

@ ebhe

işin özünün o olduğunu biliyorum, teşekkür ederim. ama dengelerin bir anda değişmesi garip. sıranın suriye'de olması bir yana şu aşamalara nasıl gelindir merak ediyorum. bununla ilgili bir ortadoğu uzmanının yazılarını arıyorum.

(bkz: seta) vs. gibi düşünce kuruluşlarının sitelerinde suriye ve arap baharıyla ilgili güzel yazılar bulabilirsin. ayrıca biraz suriye tarihine de bakmakta fayda var. bu bir ilk değil. beşşar'ın babası hafız esad döneminde de aynısı yaşandı. ve hafız esad hama'da 30 bin insanı katletti 1982'de. keza 1970'lerde de aynı şey yaşandı. baas bir diktatörlük ve halk açıkça bu rejimi istemiyor. zaman zaman böyle ayaklanmalar oldu. bu ayaklanmanın başarılı olmasının sebebi türkiye gibi ülkelerin desteği oldu.

suriye ordusu : amerikan uşaklarına direnen esadın askerleri
özgür suriye ordusu : amerikan uşakları pkknın suriye versiyonu

Sanırım kiracının insafına kalmış sizin durumunuz. Eğer kiracı isterse çıkar. İstemezse, sözleşmenin bitmesini bekleyeceksiniz.

kontratları varsa siz de ona uymak zorundasınız.
ev sahibi de kafasına göre bir şey diyemez.
adam çıkmıyorum derse uğraşırsınız.

bence en iyisi ev sahibinin yanı sıra bir de evin içindeki kiracılarla konuşmak ve anlaşmaya varılırsa "mutlaka" ellerinden imzalı kağıt almak.

genelde kontrat döneminden daha erken çıkılması için taşınma masrafını verebiliyor evi satın alanlar.
bu da sunabileceğiniz tekliflerden biri.

Ev satildigi an kontrat gecersiz kalir ve kiracilar ivedilikle evi bosaltmak zorundadir

Sallayan arkadaslar kaynak olarak gosterdikleri gotlerini de yazarlarsa iyi olur. Cevap vermekten ziyade kafa karistiriyorlar.

benim bildigim bu sikintili bir durum, oyle protestoyla falan hemen hallolmuyor, cunku kiracilar pratikte cikmayabiliyorlar, ayni zamanda sik vir hareket de degil zaten, bence de kapilarini calip bir sorun, evsahibi hic konusmus mu bunlarla, niyetleri nedir cikmak esterler mi?, yani kiraciyi zorla palas palandiras cikarmak hos degil bence...

40 gün kuralı yok sanki ya? bizim oturduğumuz ev satılırken araştırdık da hiç denk gelmedim. sözleşme aynen devam ediyor diye bir sonuca ulaştım. ayrıca bu süreçte emlakçıların bir kısmıne zerre güven olmayacağı sonucuna da varmıştım:)

ancak, kiracıya taşınma masrafında destek olmayı ya da direkt masrafı karşılamayı teklif ederseniz o da kabul eder büyük ihtimalle. bu tip anlaşma yolları güzel oluyor bence :) ha biz öyle yapmadık, o a yrı.

skywalkeremre evi satın alan ihtiyacı olduğunu hakime ispatlarsa ivedilikle değil 15 gün için de. yok ihtiyacı yoksa protesto falan çektirip dava açacan. tapu üzerine geçtiğinden itibaren tam 6 ay o evde kiracı oturacak. kiracı da insan amk sonuçta, kedi yavrusunu bile atmaya böyle kolay kıyamaz insan lan.

honfleur su anki ev sahibinin, "ben evi satiyorum, 40 gun icinde evi bosaltin" diyebilmesi kontrata bağlı. kontratta öyle bi madde varsa çıkartır.

arkadaşlar kimse kimseyi 15 günde evinden falan çıkaramaz.
aynı şey bizim başımıza geldi.
adam biz içindeyken, bizle konuşmadan aldı evi.
çatır çatır oturduk 7 ay daha kiramızı ödeyerek.
2 kere kirayı geciktirdik diye sadece kira geciktiği için protesto çekebildi.
sonra biz çıkıyoruz diye haber verdik ve öyle çıktık.

kimse kimseyi evinden yaka paça atamıyor yani, mantık biraz lütfen.

ayrıca mavicorap +1

edit:

@coca--cola: gösterdiğim kaynak yeterince açık zannediyorum.

@drgenco, nasil boyle bir madde olabilir ki kontratta? standart kontratlarda boyle bir sey yok. ozel olarak "ben evi satarsam 40 gun icinde bosaltmak zorundasinizd diye mi bir madde olmalı? ..
bu cok kucuk bir ihtimal gibi geldi bana:(

e kiracılarla konuşun işte. bence de taşınmalarına maddi olarak destek olursanız(ki bi ev parasının 300'de 1'i falan eder) rıza gösterirler sonuçta hemen çıkmasalar da.

hukuki olaraksa yanıtını bilmiyorum sorunuzun.

evi satın aldıktan sonra noterden ihtar çekerseniz 6 ay sonra boşaltmak zorunda kiracı. 40 gün yanlış bilgi. ayrıca satın aldığınız evde ikamet etmeye ihtiyacınız olması gerekiyor. yani eviniz varken gidip bir başka ev alıyorsanız kontrat süresinin tamamlanmasını beklemeniz lazım.

Benim son incelediğimde;
1- eski sözleşme ev satılınca sona erer.
2- alınca 1 ay içinde noterden ihtar çekilip, eve ihtiyaç olduğu belirtilip boşaltması istenir.
3- Boşaltmazsa 6 ay içinde tahliye davası açılırmış.

Son durumu bilmiyorum, ama değiştiğini sanmıyorum.
Hukuk sitelerine google' filan da bakın bence.

Türkiye "o kadar" kötü bir yer değil bu aralar dünya genelinde her ülkede sorun var zaten, Türkiye'de sıkıntı son dönemlerde islami amaçlı baskı oluşturulma çabası ve gerçekten çok saçma konularla gündemi meşgul edip geleceği satma işleyişi.

Avrupanın belli avantajları var elbet fakat ben ülkenin terk edilecek durumda olduğunu sanmıyorum daha doğrusu terk etmenin iyi olacağını sanmıyorum.

İş imkanın olursa dön çünkü bu aralar pratikte en çok canını sıkacak şey işsizlik olur.

akp. akp. akp. akp. islam toplumu.

bölgesel ve kendi yargılarınıza göre iyi veya kötü olduğu değişebiliyor ama genel olarak baktığınızda,

mesela şu -> tartıştığı polisi görevden aldıran vekil çocuğu beni rahatsız ediyor, önyargılı çok fazla, kendi dinini ve ırkını üstün tutup seni de kendi kurallarına uygun davranmaya zorlayan insan sayısı çok fazla.

iki yüzlü dandik insanlardan oluşan büyük çoğunluğu eğitimsiz cahil halk , kendi gibi olmayanları kendine benzetme çabasında olan insanlar , ya sev ya terk et diyip kendini mahallenin horozu sananlar , gecenin şu vakti ilahi dinleyen komşular , sokaktan geçen davulcu , özellikle ezan sesinin desibelinin yükseltilmesi , devletin bazı konularda tekel olup anamızı ....... , yüksek benzin fiyatları , hemen her alanda yüksek vergiler , devletin sosyal hizmetlerde çoook geride olması , eyüp belediyesi zihniyetinde insanların coğunluk olup ses yükseltmesi , hapishanede ki öğrenciler , gazeteciler , fethullah gülen gerçeği daha sayıyım mı ?

3000 den fazla kazanıorum istanbulun göbeğine çok yakın oturuyorum , çekip gitmem ama niye diyecek olursan abuse ediorum sistemi ekseri ondan , batının sistemi abuse edilemeyecek kadar iyi

tartıştığı polisi görevden aldıran vekil çocuğu beni mutlu ediyor mesela çünkü kendinden güçsüze köpek gibi davrananların kuyrugu nasıl sıkışıyor sert kayaya tosladıklarında görüyoruz

o kadar kötü değil olması, yine de çok kötü olduğu gerçeğini değiştirmiyor maaalesef. keşke olmasaydı.

Avrupa ülkelerinde bunların hiç olmadığını söylemek aptal hayranlıktır, burada esas önemli nokta şu tamam hadi istisnai?! şeyleri(Rusya'da evsiz katliamı, Fransa'da yaşanan olaylar, İspanya ekonomisinin çöküşü vs) bir yana bırakırsak kabul, avrupa insana daha çok değer veren bir sisteme sahip fakat bu insan kendi vatandaşı, avrupada bir Türk olarak yaşamakla İngiliz olmak çok farklı şeyler, galiba giderim diyen veya kör batı hayranı arkadaşlar bu noktayı atlıyorlar biraz.

Kısaca dönmeni öneririm ben çünkü bu sistemi arzu eden adamlar kaçarsa bu ülke istemediğimiz zihniyete mahkum edilmiş olur ki kaçma fırsatı olmayanlara da yazık olur böylece.

@fatihkkk @want2die @ocanal
Anlıyorum dediğinizi, bunlar beni de rahatsız ediyor. Buradan haberleri okuyunca da rahatsız oluyorum. Ama bunların belki de hiçbiri beni doğrudan etkileyen şeyler değil İstanbul'da yaşasam (yaşarken). Evim-okulum-işim belli, takıldığım yerler belli, gece çıktığım yer belli. Ha diyeceksin ki "senin başına gelme olasılığı da var her zaman". Ama yok denecek kadar az o koşullar.

@mortac
Cahil kesimle alakam mimimum düzeyde olur, serserisiyle yobazıyla ilişki kurmam, hapishanedeki öğrenci-gazeteci beni bağlamaz (şiddetle karşıyım bunlara, ama benim hayatımı 1. dereceden etkileyen şeyler değil. yurt dışında da aynı etkiler). Hayat da her yerde pahalı. İşte sadece sosyal hizmetler, trafik kaosu, şehrin düzeni filan geçerli sebepler.

@lunedor
Doğru diyorsun. Avrupa'nın yerlisi gibi de değiliz burada tam olarak. Dışardan bakınca daha iyi görünüyor.

Evet. 32432523523. dünya ülkesiyiz.

3000 lira maaşla anca sürünürsün. 2000 lira sırf benzin, kira/mortgage, faturalar filan. Haftada 250 liran kaldı.

1 konser bileti -- 150-200 lira.
1 mojito --- 30 lira.
1 yemek en az 50. kız arkadaş filan derken genelde 100+.
1 sinema seansı (gf + popcorn filan) en az 50 tl.
1 saat otopark 10 tl.
.
.
.

edit: yanlış anlayanlar olmuş, 3k benim maaşım değil. ilk soruya cevap.

ülkenin istemediğim şekilde yönetilmesi ve o yönde şekillendirilmesi benim canımı sıkıyor, her 2 insandan birinin benle zıt fikirde bir siyasal düşünce içinde olması beni soğutuyor. iskandinavya,kanada yada avustralya; kaçarsam beni arıyacakları ilk yerler burası.

@long live rock n roll -> dude bağlamaz diyorsun iyi hoş ama sen onları değil onlar seni buluyor bu memlekette , mesela bugun ku kadıkoyde şiddet olayları ile ilgili mahkemede mayıstan beri hapsedilen adamlardan ikisi tesadüfen oradan gecmekte olan insanlar .. aynı şekilde daha bir kaç sene evvel 1 mayısta hastaneye gaz bombası atıldıgını unutma , akıllı adam zaten gidip mayına basmaz ama serseri mayın gibi bunlar ve çoklar , ağzına alkol sürmezsin trafiğe cıkarken kurallara % 100 uyarsın ama 18 yaşında tayyibin oğlu sana kırmızı ışıkta çarpabilir sonra butun kaza delilleri silinebilir.. yada bu memlekette jet fadıl ın milletvekili secilme sartlarına uymadıgı herkes tarafından bilinebilir ama o sırada hapiste olan adamı ilerde meclise sokmak için bu gözden kaçırılabilir.

@point me at the sky
Hiç öyle 8764385. dünya ülkesi değil Türkiye. Bazı konularda Avrupa'nın gerisinde olabilir ama olayı büyütüyor gibisiniz. Birçok ülkeden arkadaşım var benim. Söz gelimi ben İngilizlerin pratik olmaması, kötü havadan filan şikayet ederken Lübnanlı bir arkadaş "Burada sürekli elektrik var. Lübnan'da hemen her gün elektrik gidiyor" demişti de, neleri kıyaslamamız gerektiğini hatırladım. Ayrıca yaptığın hesap da uçuk; Yanlış değiller ama lüks. 2-3 odalı evi yalnız başına tutup en lüks yerlerde yersen, Avrupa'da da ortalama bir maaşla geçinemezsin. Yemek 50, mojito 30 diyorsan Etiler-Bebek'ten çıkmıyorsundur. Evi de paylaşırsan faturalarla 1000 lira rahatlıkla yeter masraflarına.

@jedilance
Canını sıkacak şeyler her yerde var. Dünyanın başka bir yerinde yaşasan da yabancılık çekeceksin, emin ol.

@want2die
O kadar sefasını süremem Türkiye'nin ama gene de geçim derdim olmaz, tadını çıkarabilirim diye tahmin ediyorum. Bakalım zaman ne gösterecek...

@mortac
Ya o kadar zaman yaşadım ben de Türkiye'de, başıma bir iş gelmedi. Tamam, belki haklısın, ihtimal Avrupa'ya göre daha fazla belki. Ama her yerde böyle şeyler var. Avrupa'da da katil var, terörist saldırısı oluyor. Esas mesele bu durumun ruh halindeki yansıması. Ki onu da, hayatını belli bir çerçeveye uydurursan aşabilirsin.

çoğu nefretle yazılmış objektiflikten uzak şeyler.

Türkiye ne çok iyi ne de çok kötü, evet bir baskı var, evet benzin pahalı ne bileyim başka şeyler de var. Tamam da bunların olması bir ülkeyi en kötüler kategorisine mi sokuyor? Kuzey Avrupa ülkeleriyle karşılaştırırsak tabii ki kötüyüz, ama o zaman dünyanın yüzde 90 ı kötü kategorisine giriyor.

Bir ingiliz hocam vardı, bana ingilterede gece sokakta bulunmanın türkiyeye oranla daha tehlikeli olduğunu söylemişti, sadece bir örnek. Ayrıca avrupa'da direkt olarak 2. sınıf vatandaşız.

Yemeğe 50 lira veriyorum diyen arkadaş, bir düşün bakalım yaptığın şey normal mi değil mi? Şu dünyada kim yemeğe istediği kadar para verebiliyor söyler misin? Ayrıca o 50 liralık yemeği ucuza yiyebilmen için üreticilerin aç karna çalışması gerekir, anlıyorusn umarım.

parasi olana iyi, olmayana kötü. bu kadar basit.

@long

gidip burger kingde yemiyoruz heralde bu yaşta. etiler-bebek değil asmalı, taksim, cadde filan onlar. en ortalama yerde bile 2 kadeh şarap veya 2 bira 20-30 lira zaten yemeğin yanında.

"merkezi" yerlerdeki kiralara ve benzinin fiyatına bir daha bakmalısın.


sıralamayı farklı kriterler üstünden yapıyoruz sanırım. tartışmanın anlamı yok.

Zaman zaman yasanabilirlik olcegi arastirmalari yapiyorlar dunyadaki sehirler arasinda. Ulasim, gelir dagilimi, isdihdam, sehirlesme, suc orani vb gibi onlarca parametreyi goz onunde bulunduruyorlar. Vancouver, Cenevre, Zurih basa oynarken Turkiye'den sehirler uganda, somali irak, afganistan gibi ulkelerin sehirlerinden biraz onde geliyor.

Bir de Turkiye'de beni en cok rahatsiz eden agir sinif yapisi. Insanlarin statu meraki, her seyin statu gostergesi olmasi ve bunun getirdigi sonradan gormelik. Tahammul edemiyorum. Gelismis ulkelerde bu durum bu kadar agir hissedilmiyor. Evi boyamaya gelen adam dunyanin bir cok ulkesinde tatil yapmis olabiliyor. Felsefe tartisabiliyor. Bir kere Cenevre'de binayi temizleyen amca eline gitarimi aldi Wish You Were Here caldik birlikte.

*öncelikle türkiye kötü bir yer değil. özellikle açlıktan asla ölünmeyecek olması gibi bir avantajı var memleketin. çünkü ekmek, su ve bilimum yiyecek ihtiyaçları dünyanın neredeyse tamamından çok daha ucuz ve taze/kaliteli. bu nasıl avantaj demeyin oh avrupa avrupa fırsat bulsam kaçcam sana dediğimiz ülkelerde düzenli olarak her sene açlıktan ölen 20-50(doğu avrupada bu rakam coşuyor) insan var. ha geneli evsizler, sarhoşlar vb. ama bu bir sorun.

*ikinci olarak devletler insana hayatına daha saygılılar, ama vatandaşlar o kadar da değiller. 3000 lira maaşlı arkadaşın hesabına da hayran oldum anasını satıyım. lüks bir yaşam şekli o:

*en önce konser bileti 150-200 lira değil. konsere her ay gitmiyorsun, gitsen bile bu bir ihtiyaç değil lükstür. evet mojito 30 lira lanet olsun, bu da bir lüks ama arkadaş. yaşama hesabı yapıyorsan aylık alışveriş-elektrik-su hesaplarsın. yemeği evde yemek gibi bir seçenek var madem büyüdük, adam olduk para kazanıyoruz. her akşam her akşam kız arkadaşla dışarı çıkmıyoruz, kaldı ki kız arkadaşımız da olmayabilir, varsa da alman usulü denen şey var. maddi durumun sürekli yetmiyorsa kızla masraf paylaşırsın. yok öyle 100+ falan yani. 1 sinema seansı 25-50+ ona katılıyorum. bu büyük şerefsizlik benim nezdimde de, ama avrupada daha da pahalı. otopark ve benzin gene lüks oluyorlar, 3000'e sürünürsün diyorsun arabayla geziyorsun. istanbul'da araba hamallık. kısaca bu arkadaş lüksleri koymuş sadece, yaşam ihtiyaçlarını değil yani.

*insanlar dünyanın merkezi istanbul'da yaşadıklarından hemen istanbul'u baz alıyorlar türkiye dendiğinde, bir de medyada çıkan kötü haberleri. fırsatım olsa gidicem bu sebeple diyen arkadaşların hayallerindeki ülkelerde bunlardan beteri oluyor. ülkemden utandım diyoruz bir olay olunca zaten utanmak için millet sıraya geliyor. türk insanı dünyada tanıdığım objektiflikten en uzak milletlerin başında geliyor. her şeyi işine geldiği gibi anlayıp dramatize etmesi de ayrı bi şey. bi başlık vardı sadece türkiye'de olabilecek olaylar mı ne diye, işte okudukça görüyorsun ki bırak türkiye'yi dünyanın her yerinde olan olaylar oradakilerin çoğu, ama insanlar bilgi sahibi olmadan fikir ve hattı yargı sahibi oluyorlar.

bunları da geçersek gittiğiniz ülkede sanatçı vb. değilseniz, ikinci sınıf ve bazen üçüncü sınıf vatandaş olarak davranılacak size. daha say say bitmez.

avantajlarını da sayabilirim avrupada yaşamanın, ama o da çok uzun sürer. kısaca sevgili dost, avrupanın da türkiyenin de yaşamak için avantajları ve dezavantajları var, ama türkiye'de yaşanmaz diyen dingilleri de dinlemeyeceksin çünkü memleket dışı fikirleri objektiflikten çok uzak.

sadece para değil; toplum, ülke refahı ve düzeni gibi şeyler de etkili oluyor hacı.
ayrıca 3000 tl maaş çok sosyal bir insan için anca denk gelir. istanbul en güzel ve en büyük şehirimiz ama çok yorucu ve yıpratıcı her şey sorun. geriye kalan illere gitsen burayı tutmuyor. kanada gitme imkanım vardı o zaman vazgeçtim şimdi bazen pişmanlıklar yaşıyorum gitmediğim için, istesem şimdi gidebilirim ama önceden gitmek ve geleceğimi orada kurmak isterdim.
son olarak oralarda kalacaksan artık ben buraya aitim hacı demelisin bence.
her yaz bmw x5 alıp tatile türkiyeye geleceksen mutlu olamazsın.
gelenlere bakıyorum da sanki orada suyun altında duruyorlar da buraya gelince nefes alabiliyorlar.

niçe'yi bildin herhalde. o kadar okumuşsun.

biçe de "biyaaaaç"ın biçesi işte. komik bence de.

edit: bkz bitch.

kömikmiş yönetici kardeş deseydin sende hacı. gülmedim

lmgtfy.com

dünyanın en boktan espirisi bence.