Genel hatlarıya, karmaşık olmayan, gözü yormayan bir site.. Beyaz arkaplanı hep sevmişimdir zaten

theme hiç göz yormayan çok sade ve hoş bir şey olmuş. (söylenmiş zaten bu ama..)

tasarımı beğenmenize sevindik

bir de şu var.

adam ayakkabıcı açacaktır adını ayakkabı dünyası
simitçi açacaktır simit dünyası falan diye görünür bir yere koyar.
çok klasiktir ama bu dükkanın ne verdiğini herkes şıp diye anlar.

burada verilen hizmetin ne olduğunu insanların gözüne gözüne sokarken rahatsız etmeyecek bir sloganımsı bulabilirsiniz. yani bu site ne?
gibi..
"Bilimkurgu sevenler için bir site" iyi bir başlangıç olabilir belki?

Bilmiyorum ki. Lost ne kadar bilim kurgudur? Heroes belki... Ama orada Star Trek'i görsem ses çıkarmazdım belki. TV'de bilim kurgu demişsiniz ama en önemlisini atlamışsınız.

IMDb'de baktım, Lost'un girdiği sınıfta Sci-Fi yok. Kriter olarak DKA'yı alabilirsiniz.

(Ciddiye almayın son cümleyi)

pek güzel olmus elinize saglik. bk adina ne yapilirsa desteklemek lazim. ama bilimkurgu edebiyati adina da birseyler ariyor insanin gözü. bk edebiyati üzerine birseyler yazacak adam lazim diyorsaniz atmacaged_et_gmail.com dan temasa gecebilirsiniz.

bu sitede Lost gibi bir yapım olmasaydı hoş olmazdı diye düşündük.

@atmacaged
bu başlığı açmamın sebebi bir bakıma zaten işini bilen kişilerin desteğini almaktı. bilimkurgu edebiyatı üzerine yazmak istemen bizim için çok iyi bir destek olur.

urun.gittigidiyor.com

bunu buldum belki teklif verirsin :)

onu ben de bulmuştum da açık arttırma kapanmıştır diyor.

Yeni farkettim kusra bakma

ümraniye ikea mağazasında bulabilirsiniz.

bu sanırım mutfak eşyası demek. deli gibi arıyorum bulurum inşallah. mesela şemsiye sudan uzak tutun demek. yani arkasındaki mantık farklı o işaretlerin.

kırılacak eşya soldaki bardak anlamına geliyor, çatalın ucu da üst tarafı gösteriyor. oldu.

edit: bu bardak çatlak olduğu zaman çatalda yukarı ok olduğu zaman dediğim şey doğru.

misvak olabilir evet:)
yalniz mesela nescafe sut tozunun uzerinde var fakat cam kola sisesinde yok. bence hala bir terslik var.benim aklima su geliyor: ambalajin maddesini simgeliyor gibi geldi. cunku kopuk vb. madde icerenlerde oluyor. kopuk kahve bardaklari gibi...

aklimda "kitchenware required" olarak kalmis, benzer bir sembol (tam bu degildi sanirim ne yazik ki) Yani "bu paketin icerigini hazirlamak/tuketmek icin mutfak malzemesine ihtiyaciniz olacaktir" gibi bir uyari olabilir.

www.haushaltshelfer.net

www.eta-kamnik.si

ct.gov.tr

www.aiga.org

ermanen'in linkleri en güzel bilgiyi veriyor. ben de oradan baktım, buraya yazayım: "bu ambalaj gıda maddesi taşımak için uygundur" anlamına geliyormuş. "bu amblemin bulunmadığı ambalajlar, gıda maddesi taşımaya uygun değildir" anlamı çıkıyor buradan.

ve evet çatalmış o. diş fırçası değil.

bunun üstünde olmadığı plastiğe yiyecek koyarsanız kanser olma riskiniz var demek. misal: boya kutusu(kaç kere gördüm yıkayıp yoğurt koyuyorlar)

efsane avcılarında da test ettiler, youtube da vardır kesin, üşendim aramaya.

bilim teknık degil de baska yerlerde de okudm ben bunların aynısısnı. suyun daha gec bozuldugu, pusulanın calısmadıgı, yaraların daha cabuk kapandııg vs.

www.biltek.tubitak.gov.tr

www.biltek.tubitak.gov.tr

Bilim ve Teknik bu söylenenleri yalanlıyor. Sen sadece yazıldığını veya söylendiğini hatırlıyorsun galiba. Bunları dedikten sonra da hiçbir bilimsel gerçekliğinin olmadığını söylüyor...

ermanen, teşekkürler. Ama ben güncel yazıları değil, belirttiğim gibi yaklaşık 30 yıl önce bilim teknik dergisinde yayınlanan yazıları soruyorum.

bilim teknik dergisinin bir zamanlar yanlış işler yapmış olabilir. Şu anda dergi elbette reddedecektir bu iddiaları.

Bu yüzden, ellerinde bilim teknik dergisinin arşivine sahip olanlara seslenmek istiyorum.

vardır o tür şeyler eski dergilerde. eskiden bilim teknik in öyle övülesi gerçekçi bir durumu yoktu ki o tarz bilgilerin söylenti ya da gerçek dışı olup olmadığını kontrol etme şansı da yoktu.

24-25 aralık, 2 günlük bir resmi tatil var diye biliyorum.

24-25-26 chrismast
31 aralık 1 ocak new year.

tr.wikipedia.org

eksi duyuru sadece internet explorer 7.0 ve firefox icin tasarlanmistir. Opera'da calisiyor mu diye soyle bir baktik, evet calisiyor gibi gozuktu gozumuze, sonra kapatip Super Mario oynadik.

Yalan, iftira! yok böyle bir şey bana opera ekşi duyuru ile uyumsuz dedirtemezsiniz. cidden ama 9.24 kullanıyorum yok bir sorun.

bağlantıdandır. 3 yaşımdan beri opera kullanıyorum. ekşiduyuru'nun bir yanlışlığını görmedim.

Ben de hep Opera kullanıyordum, ilk defa oldu.. Neyse artık olmuyor

Patolojik olarak ne olabilir peki?

answers.yahoo.com
answers.yahoo.com

burda yazanlar amator dj fiyatlari. bu dedigim insanlarin 10bin 15binden asagi almamasi gerekiyo

tanidigim biri tiesto yu 40 bin dolara turkiyeye getircekti 3-5 yil once ama sponsor son anda vazcaydigi icin getirememisti. yalan soyluyor da olabilir pezevenk herif, guvenmem zaten kendisine hic.

Balık yağı hapları kullanın, bir iki ay içinde etkisini görürsünüz (öyle iki günde etki gösterecek bir mücize beklemeyin). Bir de zihninizi çalıştırın, mesela dün bu saate ne yapıyordum, geçen hafta cumartesi günü neler yaptım vs pratik yapın...

sayfalarca ezber yapmam gerekiyor okulda ve kendimi bildim bileli biraz ezber sorunum vardi.

her gun duzenli olarak "visual" bulmacalar cozuyorum, ozellikle cep telefonumda.
belli seviye ile ilerliyorlar ve zorluyolar/gelistiriyorlar , dinc tutuyorlar beyni.

ben faydasini gordum.

bu bulmacalardan kastettigim sey, normal kare bulmaca cengel bulmaca gibi seyler degil elbet. hafizayi gelistirmeye yonelik olanlar,

misal, 2 ayni resmi bulmaca (her seferinde kareler artarak)
arka arkaya karisik olarak dizili nesneleri tutabilme.
vs.

Onemli seyleri not alirsan hatirlamana yardimci olur. Yani notlarindan bakarsin demek istemiyorum. Cidden not alinca daha iyi hatirliyor cogu insan.

@wpi doğrusun.
not almazsam unuturum, not alırsam notlarıma gerek kalmadan hatırlarım.
bir nokia symbian veya blackberry telefon tavsiye ederim. (belki diğerleri de iyi ama ben bu ikisini kullandım/kullanıyorum)
notlar, alarmlar, randevular vs.. işinde gayet başarılı oyuncaklar.

dişlerini sol elinle fırçala. bir süre sonra inanılmaz faydalı oluyor. mesaj atarsan sana neurobic egzersizler ve hafızayı dinç tutma yöntemlerini içeren bir kitap gönderebilirim.

düzenli kitap okumak da olabilir. ama sevdiğiniz bir şey olmalı.

1. yaş kaç?
2. katı meyve sıkacağın var mı?
3. depresyon hırkası giymiş olmak geçici olarak bu duruma yol açabilir.

www.unutkanlik.gen.tr

Şu sitedeki oynu oynayabilirsiniz...

belki dikkat, konsantrasyon eksikliğidir.

(bkz: arcalion)

@swallowed arsenic

sol el ile fırçalama olayı aklıma takıldı, nasıl yardımcı oluyor peki?

Yanlış birşey demişim gibi, neyse... :)

bulmuşsunuz zaten

very bad things

anlatılanlardan korku - vahşet filmi gibi gelse de komedi filmiydi bu. belirteyim.

ölen fahişenin kobe tai olduğunu belirtmekte de yarar var efem.

meşe dediğim kallavi bir ağaç, kökü filan saksıya sığmaz onun...

Yok zaten fidan olana kadar yetiştirecem ve başka bir yere ekecem ya da bonsai yapmayı istiyorum...

ağacın bonsai haline gelmesi için hızlandırıcı bir süreç mi var? bildiğim normal ağaç ne kadar zamanda büyürse o da o kadar zaman alıyor. sadece minyatür kalıyor. bu haliyle torunlrına bonsai bırakabilirsin ama sen görmezsin sanki.

www.hepsiburada.com
www.eksenerji.com
www.upsci.com
(bkz: powercom)

ve çekiliyorum...

nihi vatan'dan 60 ytl'ye tunçmatik aldım, daha önceki 2 ups'm ile karşılaştırarak söylüyorum sanki bu biraz daha iyi gibi... zaten en alt sınıfta en iyi marka tunçmatik'le teknosa'da satılan powercom mudur nedir oymuş... gerisi her yönden aynı gibi... çakma çin malı mp3 player lar hesabı...

sistemi 30 dk götüren ups için en az 120-150 ytl yi gözden çıkarman lazım... 600va lik olanlar kutusunda yazdığı gibi 15 dk'ya yakın götürürse öp de başına koy öyle söyleyeyim...

ups işinde en iyi markalar dersen apc, siemens falan var ama onlar da yine fiyat yönünden bize gelmez...

forum.donanımhaber'de ups'ye iyi bakma yöntemleri yazıyor, bi incele istersen...

bir de alırken şeye dikkat edebilirsin, elektirik kesildiğinde pc ye bağlantısı ve özel programı vasıtasıyla sistemi kapatabilen (sen bilgisayarın başında yoksan) bir cihaz olursa iyi olur... ama onlar da düz ups lerden biraz daha pahalı tabii...

ups dedik de ayağımın dibinde mavi kıvılcımlar saçarak patlayan hayvanoğlu hayvan ups'm geldi aklıma... olbim'den almıştım, starcom muydu neydi o da...

teşekkürler. bakıcam. o yazılımla kendini kapatabilen olsa hakkaten tadından yenmez. erke dönergeci gibi fikirlere de açığım.

şöyle olsun böyle olsundan çok ben şunu kullandım ve süper demenizi bekliyorum arkadaşlar.

merlingerin ve apc alınabilecek en iyi markalar. alakasız olabilir ama 1000va ve üzerindeki modellerideki fan sesi bilgisayardan daha gürültülü olabiliyor. buna da dikkat etmek gerekebilir.

60 YTL'lik tunçmatik'lerden kullanıyorum, aynı fiyattaki powercom'lardan daha iyi olduğu söyleniyor. Hiç sonuna kadar kullanmadım içindeki enerjiyi, ama elektrik gittiğinde bilgisayarı kapatacak fırsatı rahat rahat veriyor. 5 dakika yeter de artar bile bana.

diyemeyiz. tersini de diyemeyiz.

Aslında otel sınıflandırmaları ülkeden ülkeye değişiyor ama bazı genel geçerli şeyler var.
Şu linkler yardımcı olur sanırım:
wiki.answers.com
goeurope.about.com
www.hotelscheap.org

paranormal'ın dedigi dogru. yıldızlamada ekstra kosullar olmasına ragmen oncelik yatak sayısıdır. cok luks bir yer yatak sayısı az oldugundan 3 yıldaz kalabilir veya acık bufe yemek bile sağlamayan bir yer 5 yıldız alabilir(di). tabi o kadar yatak kapasitesi saglamışken diğerleri tamamlamamak aptallık olacagından oyle davranan az yer var.

ben nasıl sınıflandırılır, neye göre yıldız verilir bilmem. sadece kapalı yüzme havuzu olmayan 5 yıldızlı otel gördüm, 3 yıldızlı olup kapalı havuzu olan da...

www.ews.uiuc.edu

ben kendi istatistiğimi veriyim: bilgisayar muhendisi adayı olan 100 insan tanıyorsam 95'i ie kullanıyor bunu niye verdim pc bilgisiyle alakası olmadığını göstermek için(gerçi bölümde pc'den alakasız çok insan var o ayrı bi tartışma konusu). bende de ie kitlenmedikçe opera yüklemiyorum gereksiz sistemi şişirmeyim diye. ama windows'un içinden başka bişey çıksa onu kullanırdım. biraz msn olayına benziyor,icq zorunlu olsa winxp'de herkes msn'i bırakır. her formatta browser yüklemek insanı bayıyor içinden hazır çıkanı varken. yinede opera ie'ye 40 kere basar.

doğu'nun vaatleri

İngiltere ve Rusya arasında geçen bir film, İngiltere'deki birine Rusya'dan gelen bir vaat var işte anladığım kadarıyla, o yüzden şark vaatleri denmiş. Yoksa anlamlı bir söz öbeği değil galiba tesadüf olmuş... İzlersek daha iyi anlarız bu söz öbeğini...

tek gözü kör bir tarih hocamız vardı, uzun boylu. terminatör derdik kendisine.

sonra bir din hocamız vardı, her kızdığında "ben inanan adamım, benim dinimle dalga geçemezsiniz" derdi. onun da lakabı inanan adam kaldı.

liseden aklımda kalanlar bunlar, ünv. lerde pek görmedim lakap olayını.

adı mahmut olan matematik hocamıza ''mahomatik'' derdik nedense..

bayan biyolojicimiz vardı. ruh gibi gezindiği için lakabı "ruh" kalmıştı.

üniv de ise hukuk hocasının diksiyonu çok düzgün olduğu için "trt 2 gibi kadın" diyorduk ona.

lisede de genelde hocaların konuşma tarzına, çok sık kullandıkları kelimelere ya da dil sürçmelerine göre lakap verildiğini söylemek lazım. bu şekilde olan çok vardı da hatırlamıyorum mesela.

(bkz: ogretmenlere takilan lakaplar)

Ayrıca;

Yunus isimli din hocamız vardı, karizmatik bir güneş gözlüğü takardı hep, "Yunus Bond" derdik ya da "007 Yunus"...

Gerger soyadlı bir tarih hocamız vardı, "Gergerato" derdik.. Gerger ve tomato karışımı bir kelime.. Tomato'nun hikayesi başka, domates anlamında değil...

Yine bir tarih hocamız vardı Aysel isimli.. Sınav kağıtlarını A,B,C,D,E,F gibi 6 değişik şekilde yapardı.. Ona da "alfabetik gaddar Aysel" derdik :D

Yunus hocamız vardı yine kimya hocası.. Sınavlarında herşey serbestti hatta sınavı hocayla bile yapabilirdin... Melek derdik o hocaya :D

kilolu kısa boylu bir fen öğretmenimiz vardı, atom hatice derdik, dinayet adlı edebiyat öğretmenine de cinayet demiştik.

bağırdığı an kapıları titrettiği için "steryo seyfi" derdik coğrafya hocasına. hey gidi günler hey.

Bursa Erkek Lisesi'nde okurken okulumuza yeni gelen tarih hocamı, gördüğüm ilk anda "ana bu aynı yordan letchkov" dedim. demez olaydım :) bundan sonrası malum... yıllar sonra orada okuyan kuzenlerime sorduğumda hala o lakapla anıldığını söyledi. sevgili hocama ufakta olsa uzun süre üstünde kalıcak bir lakap taktık. kendisine uzun ve sağlıklı ömür diliyorum.

ayrıca (bkz: letchkov) başlığına bakınca bizim okulun haricinde de kullanıldığını gördüm.

(bkz: hasus)

peygamber.... çok kral adamdı

bizim bi matematikçi vardı, ilk derse girdiğinde bi arkadaş "bu ne ya, aynı cif adama benziyor" deiydi. o zaman da bu cifin reklamları dönüyor her yerde. gözleri kısıp bakınca cidden de cif adamlara benziyordu kendisi (cine 5 in şifresini kısık gözle çözme tribi hesabı) adı cif kaldı. gerçek adını da halen kimse bilmez

her olayda en önde atlayan okul müdürümüz vardı..Tarkan derdik bu yüzden..altar ın oğlu tarkan.

Kabataş Erkek Lisesi'nden meşhur :

Salla - ( Matematikçi)
Foxy - (Müdür muavini)
Boksör (Bedenci)

Menapoz Sema, Kel Ömer, Köpek Routeau, Çöl kaplanı Diop, Süpermen Nazım, Travesti İznur.

uzun,kalıplı ve baston yutmuş gibi yürüyen bir hocanız var ise: hightower
resim hocamı saygıyla anıyorum

nerden geldi nasıl oldu hatırlamıyroum ama diff hocamız vardı, herkes kırçiçeği derdi :D

jefferonlardaki mr. jefferson'a benzeyen bir türkçe hocamız vardı, cefırsın derdik ona...

gardiyan diye de bir tarih hocamız vardı, çok korkulurdu kendisinden...

kazım işmen lisesi felsefe öğretmeni: güdü
diğer hocalar bile güdünün adını hatırlayamadığında ona "güdü bey" derlerdi.

(bkz: zork the grand inquisitor) biraz eskidir ama olsun. tek geçerim...

the longest journey

bu sene baslarinda "secret files tunguska" cikmisti.fena sayilmaz.

1-2 sene önce de martin mystere'nin oyunu çıktı, sağlam ikon adventure

the longest journey i oynamadım ama onun devamı the longest journey 2: dreamfall u kesinlikle tavsiye etmem, oyun değil interaktif film sanki.

sam&max hit the road vardı süperdi. onun da 3 boyutlusu çıkardılar. oynadım sam ve max in şahane esprileri dışında pek bir şey yok, ayrıca fazla basit.

tunguska bunlardan iyi, bulmaca filan da var, kolaylar gerçi. vasatın biraz üstü işte. bulmaca seviyorsan myst serisi var. adventure mı oluyor tam olarak bilmiyorum.

martin mystere sırf martin mystere için oynanır. yapan ekip büyük düşünerek çıkmamış yola ama sonunda güzel bir şey olmuş bence. kısaydı sank biraz, biraz da yerler kısıtlı.

lucasarts serisini yazmışsın genelde ama fate of atlantis yok listede. oynamadıysan oyna derim. scummvm+games paketi torrentlerı var onların içinden güzel oyunlar çıkıyor.

yenilerden wanted diye kovboylu bir oyun var, mütevazi ama güzel, şirin bence. yüzde 90 adventure, 10 da arcade. benim hoşuma gitmişti.

discworld vardı eskilerden. hatta eskiler için (bkz: gelmiş geçmiş en iyi adventure oyunu)

sanitarium kraldır. atmosferi süperdir. xp de çalıştırması biraz problem tabii. vmware tavsiye ederim, yama filan pek işe yaramıyor.

belki de sorarken listeyi kısa tutmak istediğinden oynadığın oyunları tekrar etmiş olabilirim, kusura bakma. aslında niyetim yeni oyunlar yazmaktı ama aklıma gelmedi çoğu.

paradise diye bir şey almıştım. güzele benziyordu ama benim eski sistemi kastı biraz (evet adventure) dvd sini bulursam ve de oynarsam yazarım buraya. ama açılış demosu filan gayet iyiydi.

aklıma gelirse yazarım daha.

woodruff and the schnibble of azimuth. sağlam sabır ve sarsılmaz akıl sağlığı istiyor, bir de layığıyla gülebilmek için çene kası + üst düzeyde ingilizce.. for king's throne room, please dial "kah blaz zıg dru" on your tobozon

"3d olmasın" dediğini göz ardı edersek; kesinlikle syberia, ardından da syberia 2.

still life, bug li olmasina ragmen paradise, nancy drew sever misin bilmiyorum ben yoklukta oynarim, runaway 1/2, en son cikan atlantis (bunu sevdim ben), echo : secrets of bilmemne .. moment of silence'a bayilmistim ben, ayni sirket overclocked diye bir oyun yapiyor su sira, cok yakinda a vampyre story cikacak, sinking island cikacak (microids yapimi, kalite garanti).
aklima gelirse yazarim daha

yine microids den amerzone diye bir oyun vardi, atmosferi beni cok etkilemisti bundan bir 7-8 yil once.

wampire thr ressurection, iki oyundan olusan bir serinin birincisi yada ikincisi olabilir bu emin deglim.

maniac mansion var. cok eski ve bir cok kisinin cok sevdigi bir oyun.

sanitaruim'u kesin oyna, arkadaslar da soylemis ama sakin gozardi etme cok sey kacirmis olursun.

blade runner var, iyi diyorlar ama ben oynamadim.

the x files var, video goruntulerinden olusmus bir oyun. ortamalamanin uzerinde diyebilirim.

www.adventuresoul.com bu siteyi arastir bayagi bir fikir edinirsin. site turkce.

www.amazon.com
altta önerilenlere de bakmalısın

öncelikle klasik olcak ama bir doktora görün. ama yok uğraşamam dersen de çoğu spor salonunda böyle şeyler var kiloalma programı hesabı. ama dikkat et genelde salonun hocası kendi elindeki tozları sana satmaya kalkar, sen bi kaç yere sor tozların ismini al ve o isimleri araştır derim. %100 bitkisel olanları da var onları kullanabilirsin. ancak çok detaylı ben de bilmiyorum.

hocam sakın spor yapmadan bulk işlerine bulaşma.. bundan 2 sene once bi dünya para verip almıştım, 100gr bile almadım.

iki kere klasik olacak ama gerçekten önce bir doktora görün, endokrinoloji (hormonlar vs) ve bir beslenme uzmanına görün önce, hormonal bir sorun olabilir ki bunu yemekle çözemezsin...buraya sorduğuna göre buna pek niyetin yok diye düşünüyor ve tavsiyelere geçiyorum:

* kesinlikle ama kesinlike hocaların sana hemen satmaya çalışacağı "kesinlikle bitkisel, hiç bir yan etkisi yok, herkes kullanıyor, bu steorid-iğne değil bak hacı" gibi pazarlama tekniklerinin hüküm sürdüğü ürün olaylarına girme...

* bu konuda profesör çoktur, herkes bildiğini iddia eder (paradoks: bende aynını iddia ediyorum ama hemen atlama dur dinle) ama bu durum kesinlikle bireysel koşullara, genetik unsurlara, hormonal dengeye vs vs bağlıdır.

* ben kendi tecrübemi anlatırım, izlediğim yöntemi, elde ettiğim sonuçları anlatırım tatbik etmek, üzerinde düşünmek paşa gönlüne kalmış.

* öncelikle amacın sadece ama sadece kilo almak olsa bile spor olmadan buna kalkışma, birincisi sağlığını bozarsın ve ikincisi spor olmadan iştahın açılmaz. spor derken eğer mümkünse bir salona yazıl ve hocanın vereceği adaptasyon programına başla ve ona sadece kilo almak istediğini belirt, dolayısıyla (ve umarım) sana çok kalori yaktıran hareketler yerine amacına daha uygun haraketler verecektir. böyle bi imkanın yoksa bisiklet, yüzme havuzu, koşu vs gibi olaylara odaklan, ama ne yaparsan yap düzenli olsun (ben uğraşamam diyorsan sen bilirsin, amacın bunu gerektiriyor) (rocy'nin hocası ne hissediyor yeni yeni anlıyorum)...

*sporu hallettik diyelim, (bu işin sadece %25'i spordur sadece, cidden öyle!), sıra geldi dinlenmeye (bu da diğer %25'i). günde mutlaka en az 7 saat uyu ki büyüyesin, uykusuz olmaz bu iş, oturup tv karşısında dizi izlemek veya sözlüğe takılmakla da dinlenme olmaz, uyicaksın, deliksiz mışıl uyku hormon salgılanması açısından en ideal yöntem.

* ve geldik esas olaya, beslenme (kalan %50 bununla alakalı oluyo): onu bunu yemem diyorsan hiç devamını okuma, amacın yemeni gerektiriyor ama seni anlıyorum hayvan gibi yemek yiyemiyorsun belli o yüzden sana besleyici ama az yer kaplayan besinler önericem, bu arada en başta yazmam gerekirdi ama burada yaziim, bu yöntemlerle 63 kg'den 74 kg'ye iki ayda gayet sağlıklı ve neşeli bir şekilde eriştim...bilgin olsun ve göt-göbek yapmadan oldu bu artış).

* her gün ama herün mutlaka yumurta yemelisin, en ideali haşlanmış yumurta, ama sadece akını yiyeceksin sarılarını yeme ya da sadece bir tane ye, kaç tane yemem lazım deme yiyebildiğin kadar ye (ideali 5 senin için). günde mutlaka bir litre süt iç, seviyormuşsun da zaten, ama yarım yağlı olanlardan iç ki onlar daha ucuzdur ;) ve yağlanmamış olursun, tavuk eti hem ucuz hem sağlıklıdır, özellikle göğüs tüket, her gün azda olsa mutlaka haşlanmış ya da ızgara göğüs eti tüket, kırmızı ette iyidir ama hem pahalı hem de aşırı tüketmek hastalıklara gebedir dolayısıyla arada yersin ufaktan, mutlaka balık yiceksin, atlama hemen yemem-uğraşamam diye ton balığı diyorum konserve yani, bir kutu ye (büyük olması ideal) ama yağını süz öyle ye, mutlaka makarna ye, korkma yağlandırmaz ama sossuz yiyeceksin yoğurt kat, az yağsız peynirle sütle sos yap vs vs ama mutlaka makarna ye, baklagil tüket nohut, fasulye, barbunya, bezelye ye konserve, patates mutlaka tüket ama kızartma değil (keşke olsa !) haşlanmış ya da fırında pişmiş ye ki çok etkili karbonhidrat kaynağıdır patates, bol bol pirinç tüket lapa-pilav ama az yağlı olsun, mutlaka hergün fındık-fıstk-ceviz ye 100 gr da olsa ye, şimdi ben bunların hepsini nassıl yerim deme hemen, spor yaptıkça iştahin açılacak, inan ben senden daha çok şeye burun kıvırırdım ama vücudun alışkanlığı değişiyor zamanla...soda iç her gün bi tane mineral için...bol bol da su iç, bunlar yemen gerekenler.

* uzak durman gerekenler (elinden geldiğince diyorum, tamamen olursa süper olur yani): kola içme, gazlı içeçekler içme, kızartmalar-börekler-çörekler iptal, fast-food asla...bu perhizin nedeni vücutu

daha yazardım ama bunların yarısını dikkate alsan yeter diyerekten satırlarıma son veriyorum, ha unutmadan bunlar uzman görüşü değil, sıradan bir kullanıcı fikirleri, tecrübeli biraz ama bir doktorun görüşlerinin yerini tutmaz, sen yine de doktora git önce sonra bunlara bakarsın...bir sorun olursa mesajın hemen karşısındayım...kolay gelsin...

kilo alma aslında yanlis bir yaklasim...daha cok idealime nasil yakinlasirim demen daha dogru...öncelikle BMI yani vücut kitle endeksin 15.7 gibi sagliksiz bir rakam cikiyor (normali 18.5-24.9 arasindadir)yani senin ideal kilon 58-73 araliginda bir yerlerde olmali. vücut agirligini etkileyen bircok faktör var, sadece yemekle kilo alinmaz. detayli bilgi istersen mesaj at, konusuruz.

Metabolizma hızlıysa kilo almak zorlaşır, yaşlandıkça metabolizma yavaşladığı için kilo almaya başlarsınız ama şimdi almak istiyorsanız doktora gidip kontrol edilmelisiniz ve ona göre bir yöntem izlemelisiniz. Eğer doktora gitmek istemiyorsanız cinematograph arkadaşımızın dediklerini uygulamalısınız... Ama her kişiye göre bu tavsiyeler değişebilir..

Buyrun bir kaç cevap da burada:
(git: 15989)
(git: 10658)

Bioxcin.

Bioxcin saç dökülmesi için ama kepekle ilgili birşey yazılmamış

Selsun'dan ketoral'e, özel yapım ilaçlara kadar her şeyi denedim en sonunda ümidi kestim. Ama head&shoulders bende işe yaradı. Ancak reklamlarda dediği gibi ilk yıkamada falan etkili değil, bir şişe alın bitirene kadar kullanın o zaman kepek falan kalmıyor. En az 1-2 ay kullanmak lazım. Özellikle mentollüsünü tavsiye ederim...

zetion ile prozinc var benim bildigim. eczanelerde bulabilirsiniz. ikisini de kullandim prozinc daha iyi geldi benim sacima. 10-15 ytl falan bir fiyati var. ilk bir iki yikamada ise yaradi prozinc ama surekli kullanmak lazim. birakinca iki-uc haftada yine kepek olusmaya basliyor.

kesinlikle ilaçlı sülfatlı şampuanlar deneme.. özellikle zetion hiç deneme. kepeklenecek saçın dahi kalmaz söyliyeyim :)

wella'nin $ampuan serilerinde olmasi lazim.
berberlerde satilir.

bende de durum aynıydı. denenebilecek herşeyi ve saydığın şampuanların tamamını kullandım. bir süre iyi gelen kepek şampuanı ya da selsun, ketoral ve benzeri gibi zımbırtılar bir süre sonra etkisini yitiriyor en başa dönüyordu süreç.
en son ipek şampuan(kepeğe karşı, mavi ambalajlı) kullandım ve bu kez her gün yıkamaya başladım. ipek mi yoksa hergün yıkama mı etkili oldu bilmiyorum ama bir süre sonra (1 ay sürmedi sanırım) azaldı ve kayboldu. sonrasında head and soulders (kepek için) almışlar onu kullanmaya başladım ama artık kepek yok. hala daha her gün yıkıyorum saçlarımı özellikle dışarı çıkacaksam falan) .

tabi bu arada bu süreç uzun yıllar aldı. belki yaşla alakalı bir dönemi atlatmış falan olabilirim bu arada :)
ama aynısını bir dene derim nasılsa başka çaren yok hehe :p

la roche posay'in bir sampuani vardi adini unuttum - saliker olabilir. onu tavsiye etmişti dermatolog bi tanidiğa.

not: doktorunuza, eczanenize danisinizzz :P

(bkz: bittim sabunu)

nizoral kullaniyordum ben. onu birakip elidorun "kepege karsi etkili sac derisi losyonu" diye bir urunu var, onu denedim. saclar yikandiktan sonra sac diplerine suruluyor ve durulanmiyor. bilemiyorum, bendeki kuruluga bagli olsa gerek bunun nemlendirmesi iyi geldi herhalde.

Schwarzkopf'un Bonacure serisinin kepek şampuanı ve toniği var.
tonik yaklaşık 80ytl civarında olduğu için sadece şampuanını aldım, bir kutu şampuan yaklaşık 3 ay yetiyor. ilk ayın sonunda yıllardır kurtulamadığım bütün kepeklerimden kurtuldum. şampuanın fiyatı 35 ytl civarında, sadece kuaförlerde satılıyor. şiddetle tavsiye ederim
(geç gelen bir cevap oldu ama olsun)

(bkz: arctic silver)

bu işe yarar belki

bir de eğer yapabilirsen heatsink'i ve chip'i çıkarıp yeniden takmayı dene ama kefil olmayim :)

acilen termal macun uygulamanı tavsiye ederim.

islemci fanini deistirince toparlamisti benimki. dunyanin en yuzeysel adamiyim, o ise yaramasa islemciyi, o da olmasa bilgisayari deistiricektim.

bir yamukluk var. arctic silver falan fisman degil bence olay. islemcide veya fanda bir sorun olsa gerek.

islemci fani ne alemde? bir cikartip temizle yagla vs. bir de speedfan gibi bir sey kurup takip et, hem cpu nun sicakligini hem de fanin hizini. belki fan arada kendisini olmadik bir sekilde yavaslatiyordur ve hizlandirmayi unutuyordur arkasindan.

her halukarda o degerler abuk. ha bi de anakartinda su kadar derecenin ustune cikinca kapat ayari varsa onu 60 maksimum 65 gibi bir sey yap. islemciden olma bosuna.

sonradan aklima geldi. eger anakarttan bir sorun varsa degeri yanlis gosteriyor olsa gerek. normal sicakliktayken carpilmamaya calisarak cpuya ve sogutucusuna dokun sonra bu sicakligi beynine kazi. sonra bir de kapandiktan hemen sonra elini dokun. ikisinin arasinda ucurum olmasi gerekir zaten, eger yoksa anakart sicaklik degerlerini yanlis algiliyordur.

İşlemci fanı çalışıyor mu? çalışıyorsa heatsink* ile fan arasında pislik kaplayıp hava akışını kapatmış olabilir. Gerçi bu biraz düşük bir ihtimal.
Eğer fan çalışıyor ve heatsink temizse büyük ihtimal heatsink yerinden oynamıştır; kendine güvenmiyorsan bilen biri yardımıyla onu çıkarıp tekrar tak.
hazır çıkarmışken de işlemcinin üzerindeki termal pastaya bakarsın. o zar kadar ince ve pürüzsüz olursa etkili olur.
Dediğim gibi, büyük ihtimal heatsink işlemcinin üzerine tam basmıyordur.

eğer anakartında bir sorun yoksa işlemci fanını çıkarıp temizle. ya da güzel bir işlemci soğutucusu al onun yerine sonra termal macun sürerek yerine oturt. gerçi sanmıyorum ama sorunun işlemci fanındaysa bu şekilde çözersin. ha değilse anakartındaki ısı değerlerini kontrol et. sorunun büyük ihtimalle bios update'den sonra çözülür gibi geliyor bana. 110c'den sonra hafif bir koku duyman gerekirdi yoksa öyle bir koku sorun olacağını sanmıyorum

cpu icin 110 derece abuk sekilde yuksek. 70 derecenin uzeri cpu icin fazla sayilir, cogu sicaklik izleme programinda default alarm degeri 60-65 derecedir. yani cpu kavruluyor senin. fan calismiyor olabilir. ancak 110 derecelik bir cpu soba gibi isitir ortaligi, aletten o kadar isi cikiyor mu bi ona bak, cikmiyorsa anakartin temperature sensoru sapitmis da olabilir, o yuzden cok isindim sanip kapaniyor olabilir alet.

arkadaşlar bios güncellemesini başardım. bu sefer açılışta cpu overtemperature değil bad CMOZ hatası veriyor. eski value lerle açayayım mı diyor, he diyorum. açılıyor.

termal macun problemi yerine sanırım anakartın değerleri yanlış göstermesi problemiydi.
mesela şimdi speedfan'dan baktığımda cpu 78C,system 23C gözüküyor. baya inmiş ama 70 den sonrası yine problemli sanırım.

termal macun,fan temizleme ve heatsink'i söküp takma olayını daha önce hiç denemedim ama bakalım..

cpu'mun orjinal intel fanını değiştirip yerine coolermaster taktım şuan sıcaklık 40 derecelerde seyrediyor. 50'yi aştığını görmedim. teşekkürler yardımı dokunanlara. fan toz yumağına dönmüştü.

İngilizce'de bol bol var. Sanırım şu sayfa işini yeterince görür:

www.tnellen.com

"literary arts" yerine "literary terms" yazmam gerekiyormuş yani :)

"figures of speech" diye arasan daha çok şey bulursun.

ralph myerz & the jack herren band - nikita

indirdim ama bu eski reklamın müziği sanırım,olsun bu da güzelmiş çok saol ermanen :) lakin benim bahsettiğim yeni reklamı

ah evet kusra bakma, farketmedim yeniyi sorduğunu :)

cukur olanların faydası/zararı var mı peki ?

kilodan dolayı göbek deliği görünmeyecek kadar içeri göçebilir kendimden biliyorum :]

doğum sırasında göbek bağına kıskaç gibi bir şey takılıp kalanı kesilir. göbek bağı bir müddet sonya kuruyup kıskaçla birlikte kendiliğinden düşer. yani doğum sırasında kesildiği yerle alakası yok. çukur olanın tek zararı içinde pislik birikmesidir (iğrenç oldu farkındayım).

kiloyla alakalı bence ya da göbekteki yağ oranı ile. bende 1 m. derinliğe ulaştı mesela kışın içine biriken pamuklardan yastık dolduruyorum.

Dipnot: Kilolu olmayanlarda da derin olduğuna şahit oldum :)

madem öyle bir soru da benden.
bir anda evrimleşmedik muhtemelen de, türlerinin ilk memeli örneklerinin göbek delikleri yok muydu ki? hani, bağlı bulunacakları bir "anne" olmaması nedeni ile?("dini yaklaşım"la topraktan geldik de yüzükoyun bostan misali topraktan bittik açıklamasını kabul etmediğimizi varsayıyorum).

göbek bağının nereden kesildiğiyle hiçbir alakası olmamakla birlikte bana göre daha çok karın kasları ve o civardaki bağ dokusunun elastisisitesiyle alakalı gibi. ayrıca kilolu kimselerde çukur, diğerlerinde düz olması gibi bir şey de sözkonusu değil.

bir üstteki iletiye cevap:
evrime inanmamakla beraber günümüzde göbek deliği olmayan herhangi bir memeliye (normal / anormal) rastlamak mümkün değildir. zürafaların boylarının adaptasyonla milyon yıllar içinde uzayıp nesilden nesile uzayarak aktarıldığına inanabilen bilim camiasının buna hücresel ve nükleer düzeyde çeşitli cevaplar bulabileceğine eminim. örneğin benim aklıma bile derhal embriyoda bulunan mezenşim hücreleri falan geldi (bu konularda kesmek çok kolaydır).

nasil yani html olarak kaydetme?
aspx asp hiç bilmiyorum fakat, html taglarının içine kodlar yazılıyor ve uzantıda html değil aspx olması gerekiyor veya asp neyse.

Browser'dan Save As yapılabilir.

Tam anlamadım soruyu gerçi ama anladığım kadarına cevap verdim.

asp.dll kendine gönderilen sayfayı satır satır okur ve önce ASP kodlarının gerektirdiği HTML değerlerini bulur. Yani önce ASP icra edilir. Sonra HTML bölümleri ile birleştirilir bu ASP komutları ve sayfaya yazdırılır. ASP sayfalarımızda yazdığımız ASP kodları görünmez. Yazdığınız VBScript ve JavaScript kodları HTML bir parçası olarak browserda görüntülenecektir. Ama sayfada ASP'ye dair hiçbir şey kalmaz.

www.aspnedir.com

asp sayfasını save as diyerek htm olarak kaydedebilirsin ama o işlevi kalmaz. o form aktif kullanılmaz. asp kodunu alman gerekir ki bu kod gizlidir. adam vermediği sürece alamazsın.

dopdf ile pdf yaptim, baska bir cozum bulamadim acikcasi.

not : eksi duyuru zaman zaman sorulara gelen cevaplari mesaj olarak atmiyor, ek olarak ilistireyim

Yabancı olur mu?

www.amazon.com
www.amazon.com

Yerli:
www.kitapyurdu.com

Bildiğim kadarıyla kabin içi konuşmaları yanında uçağın an an yükselik, kabin basıncı, hız, rota vs akla gelebilecek her verisinin log'unu tutuyor. Ayrıca kara kutular aslında fosforlu turuncu oluyor kaza sonrası daha kolay farkedilebilmeleri için ama hep kaza gibi kara haberlerle anıldıklarından kara kutu deniliyor...

bildiğim kadarı ile uçakta iki adet karakutu bulunuyor. bunlarda biri kokpit içerisindeki konuşmaları ve sesleri mikrofon aracılığı ile kaydediyor. ikinci karakutu uçuş verilerini (hız, yükseklik, motor güçleri vs.) kaydediyor. ikiside manyetik bantlar kullanıyor. müfettişler kokpit içerisindeki sesleri dinleyerek o anda neler olduğunu anlamaya çalışıyorlar, mesela ufak bir tıkırtıdan pilotun hangi düğmeyi açtığını veya kapattığını bile çözebiliyorlar.. diğer veriler malum.

sabah ntv'de dinlemi$tim ben de. bir kurum ba$kani aciklama yapmi$ti. 2 adet karakutu var diye. biri bilindigi gibi konu$malari kaydeden, digeri de ucu$ bilgilerini kaydeden.
konu$ma kaydedenin cozumlenmesi kolay fakat digerinin baya zor oldugunu soyluyordu. hatta amerika'ya bile gonderiliyormu$ bazilari cozulmesi icin.

en.wikipedia.org
en.wikipedia.org
en.wikipedia.org

Balik tutan adam diyesim var.

Kaplan kopekbaligina da benziyor

hah.
onu da yazmıştım, sonra "yok lan yazan çıkmaz" diye sildim.
efendim yaşar amcayı tanıyorum, bizim köyün balıkçısı. merak ettiğim elindeki balık nedir?

Elindeki camgöz dediğimiz bir köpek balığı sanıyorum. Genellikle yemli oltayı dibe yatırıp bekleterek istanbul da çok yakalardık devri saadette.

Mustelus punctulatus

Benekli köpekbalığı

Black spotted smooth-hound

ganbare dunk heroes

advertorial olabilir mi?

hmm olabilir ama sanki advertorial da tam anlamını vermiyo gibi.

preview
desem :)

advertorial ticari amaçlı filmler için uygun, eğer amatör bir şeyse demo video filan denebilir belki.

preview de önizleme anlamına geliyo sanki. ben de ne istediğimi bilmiyorum aslında ama öyle bi kelime olması lazım ya. görünce "işte budur" diyebilceemiz.

sanırım aradığıma en yakın kelime advertorial.

Trailer olabilir sanırım.

fragman

tüm öneriler makul ve güzel ama trailer ve fragman daha bir oturuyor istediğine sanki.

dediğim tanıtım filmi mesela bir şirket için yapılmış bi film, şirketi genel olarak tanıtıyo işte. ve bunu da en iyi karşılayan advertorial gibi geldi bana.

presentation olsa mesela direk?

informative trailer olabilir?
direk trailer olabilir sadece?
teaser?
abartıyorum ne için kullanılacağını bilmediğimden short notice olabilir?
information abstract olabilir?
introductory film?
presentative ile de önerilerimi bitiriyorum:)

publicity film

film tanıtımı değil de tanıtım filmi ise (bir firmanın mesela) "show reel" (showreel) kullanılabilir. "biz bunları bunları yaptık, portfolyomuz şöyledir" türü bilgiler içerir.

the reaping
yedinci mühür
rosemary's baby
the omen
şeytanın avukatı
constantine

aklıma gelen birkaçı.

gece herangi bi tv kanalında oynuyor bu filmlerden.

what dreams may come (cennet - cehennem betimlemeleri)

takva var dostlar.o ne zikir sahnesidir öyle, adamın zevke gelip kendini zikre adayası geliyor bir an.

www.adherents.com

Minyeli Abdullah

çağrı

the exorcist
the last temptation of christ
angel heart
end of days
the da vinci code (ne yani diil mi:)

derviş

www.ihop-net.org

şu link işe yarar belki, hlathguth sen daha iyi bilirsin tabi

jenerik ismi arıyorsan vademecum'a bakmanı öneririm. textbooklar jenerik isimleri için pek güvenilir değildir.

tribal enfexion abinin dediği gibi harbiden bunun medikasyonu yok ki jeneriği olsun.. araştırdım taraştırdım "yok öle bişii"

sozluk'te arat ' mitral' diye. mitral kapak prolapsusu sanirim.

işte öyle bir tanım yok sözlükte. sanırım kalp kapakçıları oluyor, ama kesin bilgi lazım bana.

www.womensheartfoundation.org

mitral kapak yetmezligi.

[email protected]

ekle, aciklayalim..

o mesajın geldiği arkadaşlarına hatırlat şifrelerini değiştirsinler.
büyük ihtimalle kendilerini kimin engellediğini görmek gibi bir hırsa kapılmış kişiler onlar.

blockdelete.com mesela.
msmn kullanıcı adını ve şifresini istiyor ve kullanı sözleşmesinde de
"We save your Passport username or password for further use of advertising from your MSN to your friendlist. You can change your password anytime to stop us sending messages these advertising messages."
diyor.

yani diyor ki:
adresinizi şifrenizi aldık. sizden reklam mesajları göndericez. istemiyorsanız şifrenizi değiştirin.

Peki şifresini değiştirip de deneyen var mı hiç bildiğiniz?

ben varım. benim mailimden sürekli abuk sabuk mesajlar gidiyodu insanlara, bedava kontör, sms falan. şifreyi değiştirdim, durdu.

solfej diyerek yanlış yapıyorsun. Solfej, notaya yazılmış bir eserin, "solfamifa mifasol" şeklinde seslendirilmesidir. Yani nota kağıdını eline alırsın, hiç müzik aleti olmadan, notalarıyla deşifre edip seslendirirsin..Senin söylediğin ise tam tersi. Şarkıyı notaya alacak birini alıyorsun..Eğer udla çalınabilecek birşeyse [email protected] adresine gönder, yardımcı olmaya çalışırım..Renkleri ise bilmiyorum. Gitara uygun bir parçaysa, gitar çalan arkadaşlar daha fazla yardımcı olabilirler tabi..Elden gelen budur.

www.musiki.org
users.pandora.be
www.kamca.net

(bkz: dikte) dogru kelime bu.
duyulan muzigin-seslerin notalara aktarimi.

(bkz: finale) programi kullanarak eger muzik kulaginiz varsa siz de yapabilirsiniz (ki zor gibi biraz anladigim kadariyla)

bence finale basliginda o programla alakali entry yazmis arkadaslara bu mesajinizi gonderin.

ek olarak,
bu kisisel yorumum ama, do re mi fa sol la si do ya kesin renkler vermek bana cok dogru gelmiyor.
nedenine gelince,
parcanin tonunun da bu renkleri etkileyecegini dusunuyorum. yani bir do major parcadaki notalarin hissettirdigi ile, dort diyezli minor bir ton un hissettirdikleri dolayisiyla renk karsiliklari bana ayni gibi gelmez niyeyse.

ayrica bir mi bemol sesi , mi bemol major tonda yazilmis bir parcada belki neseyi anlatirken, do minor tonda yazilmis bir parcada huznu belli edebilir. eh simdi diyebilir miyiz ki bu durumda mi bemol kesinlikle siyahtir, veya beyazdir?

yeterince sacmaladiktan sonra, diyebilirim ki,
eserde farkli farkli enstrumanlar olmasaydi, tek bi melodi olsaydi ben finale de yazar ve size yollardim. ama cok enstruman vs. diyorsunuz, zaman yok pek.

not : siz yine de [email protected] a atin parcayi, kolaysa ben kagida dokerim soz vermemekle birlikte.
perkusyonlari gecirmem lakin, vurmali calgilarin renk karsiligi yoktur heralde?

discovery'de bi kadın çıkacak(tı) kendisi müziği görebiliyormuş. onla da bi ilgilenin. renklere dökmek derken winamptaki ekolayzır, osiloskop yarım da olsa bunu yapıyor sanki gerçi. saçmaladım galiba :)

Sinestetik bayanın adı, Elisabeth Sulser
www.discoverychannel.ca

İkisininde çaresi yok, kosla oxi flan türevi bir şeyle de deneyip emin olduktan sonra yag lekesiolmuş gömleği atabilirsiniz. Kuru temizleme yıkma yapıldıktan sonra bir şey yapamıyor, zaten kuru temizlemenin leke çıkardıgını da görmedim henüz.

Pantolon konusunda aynı şeyi ben de yaşamıştım, yıkamadan kuru temizlemeciye götürseniz bile çamaşır suyu vb leke çıkmıyor arkadsım, boyatabilirsin pantolonu ama eskisi gibi olmuyor bence hiç masrafa girmeden atın ikisini de.

www.thriftyfun.com
www.thriftyfun.com
www.thriftyfun.com

evet ikisi için de yapılacak bişey yok ama yağ lekesi oluşur oluşmaz üzerine bulaşık deterjanı döküp biraz beklettikten sonra yıkasaydınız nispeten kurtulmuş olurdunuz yağ lekesinden.bu saatten sonra bu yöntemin işe yarayacağını sanmıyorum.ama aklınızda bulunsun bundan sonrası için:)

annemden aldığım son bilgilere göre bol tuz banıp üstüne peçeteyi kapatıp ütüler isek soruna çare olabilirmiş yıkandıktan sonra. pek inanasım gelmiyor ama anne işte bi bildiği vardır. bu öneriyi duyan var mı daha önce? aslı astarı nedir?

önce emmeli tadına doymalı sonra ikiye bölüm yutmalısın.. ben böyle yerim..

Ben ısırarak yiyorum. Ortasından ısıracan lastik gibi esneyecek :)

her yiğidin kendi yiyiş tarzı mevcuttur. yoğurtla benzer yani bu konuda :)

iki ucundan çekiverecen sonra uzayacak salacak kendini.anam büyükmüş ya bu diyiceksin boyu uzadıkça daha büyük gibi geldiğinden mutluluk vericek.plastik deformasyona dayanamiyicak ortası açılmaya başlicak.orda çok tatlı bi renk oluyor yırtılmaya başlayınca ordan başlayıp yemelisin.afiyet olsun.

isirip sonra yutunca daha cabuk bitiyorlar.
bu durumda "guzel bir seyden zevk almak - uzun surec" gibi bir paralelligi dusunursek emerek yemeli bence, derim.

haa ama, biri cikar da "1 sn lik isiristan ve yutustan maksimum derecede tad aliyorum" derse, sen de haklisin derim.

orta yol buldum,
pakedin ilk yarisini isirarak yemek, son yarisini emerek.
iki turlu de denemis olup kafanizda soru isareti birakmiyorsunuz,
hem de yine sure uzuyor

not : tabi "isirinca dislere hissettirecekleri" de dusunulebilir.

siz en iyisi emin.

bunun şekerden daha uzun sürede eriyen bir şey olduğunun farkındasınız değil mİ?

bir pakedi bitirmek bir gün sürebilir

karşı cinsin ağzından bira, votka, tekila veya herhangi bir içki içilince salak diyaloglar bile olmadan sevişme başlar iken jelibon da aynı işlevi görebilir mi? hani parlak, şekerli ve yumuşak bi şey sonuçta.

yeme koca adamsın

yapıcı cevaplar istiyorum lan

at ağzına ye istakoz mu bu,
koca adamsın fln,
gerek yok

öncelikle, sadece macarca klavuz çıktıysa gidin şikayet edin. böyle bir saçmalık olamaz çünkü.

www.apple.com adresinden en güncel itunes versiyonunu indirin ve onu kurun.

itunes a sarkılarinizi yüklemek için klasörü seçip itunes a tasimaniz yeterli. ipod a yüklemek için de; ipod u bağlayınca senkronize etmek isteyip istemediginizi soracak. olmadı mı? itunes u acin ve ipod u baglayin, çıkan ipod sekmesinde yukarda "summary, music, movies, tv shows, podcasts, photos,.." gibi bölümler göreceksiniz. orada hangilerini senkronize etmek istediginizi isaretleyebilirsiniz.

www.ipodturkiye.com

Bu site yardımcı olur sanırım

yazılım güncellemesi fln istedi yap dedim, bir hata verdi. şimdi yapmadan kullanıyorum, itunes ile bağlantı kuruldu, şarkıları atınca da free disk space azalıyor fakat ipod'dan playlist'lere baktığımda "no playlist" diyor

playlist atmakla sarki atmak farkli seyler. eger ipod da muzik klasorune baktiginizda sarkilar oradaysa anormal bir durum yok.

evet üçüncü denemede yazıım güncelleme yapıp playlist oluşturmayı başardım. fakat şimdi ipod'da bir sürü playlist var benim oluşturmadığım. 90's songs, music videos, recently played gibi hiçbir zaman kullanmayacağım şeyler bunlar. ben bunun yerine kendi playlistlerimin gözükmesini istiyorum. ayrıca ipod takılıyken itunes'da yaptığım her eylem aslında ipod'a yapılmış oluyor di mi? yani playlist oluşturursam itunes direkt olarak ipod'da oluşturuyor? yoksa ben ayrıca "ipod'da oluştur" mu demeliyim.

sizden ipod for dummies açıklaması istiyorum bir nevi

itunes da playlist olusturursaniz o playlist bilgisayardadir ama sync music/all songs and playlist secenegini sectiyseniz ipod u senkronize ederken o yarattiginiz playlist i de oraya kopyalar. silerseniz ipod dakini de siler.

www.tkyd.org
en.wikipedia.org
www.oecd.org

www.ecgi.org
www.euractiv.com

windowstan kullanıcı hesabını değiş üzerine gelince win+L kısayolunu kullanabilirsiniz diyor, başka bişeyi soruyorsun sanırım bu değil diyorsan??

Tamam 1. sorubun cevabını buldum, oturum ekranındayken ctrl alt del yapmayı soruyormuşum

Gelelim ikinci soruya :)

en son hangi kullanici ile login olduysan o gelmiyo mu.

O geliyor da onu sormuyorum...

Daha önce Administrator hesabı vardı. Db2Admin kurulunca Administrator hesabı gitmiş. DB2Admin, Admin hesabı gibi davranıyor, IBM ile ilgili birşey... Dediğim kısayolu yapınca Administrator hesabını getirebiliyorum ama ben açılışta da gelmesini istiyorum

denetim masasi kullanici hesaplari'nda otorum acma ve karsilama gibi bisi var, orda karsilama ekranini kullan'i kapatirsaniz sanirim ikinci sorunuza care olursunuz.

Eminem den Stan vardı yanlış hatırlamıyorsam "stalking" üzerine.

Sting/Police´in "Every breath you take" diye giden sarkisi. "I´ll be watching you" falan diyordu. Dikkat etmeyince romantik sanilan ama aslinda stalker sarkisi olanlardan.

Bir de MFO sarkisi vardi "ne yaptin ne ettin haberim olur" gibisinden bir laf ediyordu. Orda da bir stalker durumu var.

Darren Hayes - Spin albumunden, "Creepin' Up On You" stalking'imsidir.

#1739888

bi gün bi çılgınlık edip
seni sevdiğimi söylesem...

Gülay'dan: www.youtube.com

(bkz: platonik top 10)

en.wikipedia.org

"In Music" başlığı

seni her gördüğümde - erkin koray

1- koseleri kıvrılıyor uzerine, sonra presleniyor.

3) eklediginiz arkadasiniz teklifinizi henuz kabul etmediyse arkadaslariniz arasinda gozukmez yani sayi artmaz. sorun bu olabilir. degilse mini-feed e bakmak lazim.

3. Arkadaşlığınızdan çıkanları göremiyorsunuz, bana da oluyor, bazen arkadaşım eksiliyor, kimin çıktığını size bildirmiyor. çok aradam ama bulamadım.

3-) aynı network üzerinde olmadığınız için de göstermeyebilir

eti'nin sitesinde de görünmüyor remixx.. bi mail atıp sorun isterseniz, ilgileniyorlar genelde.

www.etietieti.com

1. en.wikipedia.org

(bkz: görünmez tank)

su anda giyilebilir monitor denebilecek giysiler var. arka tarafa yerlestirilmis kamera gordugu goruntuyu giysinin on yuzune, one bakan kamera da arka yuzune gonderiyor. boylelikle abkan biri icin manzara icinde yitip gitmis oluyorsunuz teoride. pek basarili degil henuz, ne de olsa giysinin uzerindeki goruntu 2 boyutlu, giyen insanin golgesi falan da gizlenemiyor henuz, ancak uzak mesafelerde ise yarayabilir heralde.

science.howstuffworks.com

mantiken bolca mikro kamera ve su yeni oled teknolojisi ile yapilabilir aslinda. sonucta yeni lcd teknolojisi obkelerin uzerine katlanabilir bir bok. Yine de pratik kullanimda sadece saydamlik, zor fark edilme saglayacaktir bu tip seyler.

bir de mekandaki isigi manipule ederek yapmak mumkun, hologram teknolojisindeki gibi. Ancak bu cok daha pahali ve haliyle sadece tek mekanda gecerli bir durum. Yine ayni sekilde bunda da yuzde yuz gorunmezlik mumkun degil.

(bkz: bardo thödol)

kuran-ı kerim

ms 2150 - akaşa yayınları (biraz masalsı ama okuması zevkli). ekminezi konusunda kitaplar araştırılabilir, ya da makro felsefe. bence siddarthadan başlayıp yunus emre ye kadar uzanmalı.

islami literatürde zengin kitaplar var. güncel olarak şu ikisine bakabilirsin

*varlığın metafizik boyutu
*ölüm ötesi hayat

www.suite101.com
www.amazon.com
www.amazon.com
www.amazon.co.uk
bahai-library.org
www.kitapyurdu.com
www.ideefixe.com
www.netkitap.com
kitap.antoloji.com

Kitap siteleri araştırılınca bulunuyor aslında, daha birçok kitap vardır..


www.after-death.com burda ölüm ve sonrası hakkındaki sitelerin linkleri verilmiş

pentagram, nekropsi, kurban, demir demirkan(ara ara), malt..
aklima gelen bunlar $imdilik

edit: disenchant

zıkkım var. güzel bir gruptur. en ünlü parçalarının klibi aşağıda. beğenirsen albümlerini önümüzdeki haftalarda yollayabilirim.

uk.youtube.com

(bkz: my garden)

www.myspace.com

kuzenime selam ederim bu vesileyle

(bkz: dethkrush) :)

@sofistike.
senin kuzenin şarkıları amorphis dinleyicilerinin ilgisini çekecek gibi :)

dr.skull diyebiliriz o halde, türkçe olacaksa hershey yolunda ile aramalarına devam edebilirsin.

(bkz: Almora)
(bkz: Knight Errant)

punklar için türkçe amatör punk gruplarına sığınabilirsin (iyi bunlar , güzel sert flan) örnek olarak ise allahsiz tospaalar , höst , seek n punk (bunlar benim gelişigüzel bulduklarım tabi)

kukla, karakedi.
Fazla Türkçe şarkıları bulunmasa da radical noise ve antisilence.
Giderken; 4 doz maximum rock, bir de iyiler siyah giyer yazıyorum, bunlar seni bir müddet idâre eder...

Cenotaph vardı eskiden türkçe sözlü degil ama galiba gerçi vokal anlaşılmıyor :)) epey sertti bu.

ultra brutal gore death grind olarak tanıttılar yıllarca

özge fışkın - bıraktım

kopartıyor, kanatıyor kız.. baya haşin...

Yeterince sert midir bilemem ama ben biraz punk tavsiye edecem.

kilink, Dengesiz Herifler, Deli Gömleği, Cemiyette Pişiyorum

Occupation meşgale olarak düşünülebilir. Yani occupationunuz ne diye sorulursa bunun cevabı "student" de olabilir, ama öğrenci olmak sonuçta bir iş (job) değildir. Ya da birinin "occupation"ı housewife (ev hanımı) olabilir mesela.

Profession daha ziyade belli bir uzmanlık gerektiren işler, doktorluk, avukatlık gibi. Yani okuyup o alanda uzmanlaşıyorsunuz. Sekretelik bir "job"dur ama "profession" değildir çoğunlukla. Bunun gibi şeyler işte.

sui çok güzel açıklamış, ek olarak "occupation" hepsini kapsıyor...

Bir de Türkçe karşılıklar açısından bakacak olursak, Occupation=Meşgale, Job=İş, Profession=Meslek/Uzmanlık derim ben.

occupation'a şöyle bir tanım yapılmış sözlükte(oxford); zamanı geçirme şekli, özellikle de çalışmıyorken. yani örnek vermek gerekirse: Onun asıl meşgalesi alışveriş yapmak gibi gözüküyor.

job; karşılığında düzenli gelir elde edilen iş. Mesela garsonluk.

profession; özel çalışma ya da yetenek gerektiren özellikle de yüksek seviyede eğitim isteyen meslek çeşidi. örnek olarak, tıp, avukatlık.

umarım aynı şeyleri tekrarlamamışımdır.

bir hristiyan değilim fakat bildiğim kadarıyla, tanrım beni bu mum bitene kadar koru; ben gelip yenisini yakacağım gibi bir fikir var özünde. ya da yanılıyor olabilirim elbette. şahsen tam olarak öğrenmek isterdim.

(bkz: kilisede mum yakmak)

en.wikipedia.org
www.cptryon.org
answers.yahoo.com
www.newadvent.org

Bu linkler işe yarar sanırım

kedi psikoloğu değilim ama, baktığım bütün kediler şu veya bu şekilde oyuncu hayvanlardı.

kağıtla oynaren çıkan hışırtı ilgisini çekiyor olabilir, üstüne ekşi/hafif acı bir şeyler sürülmüş bir kağıtla oynamasına müsaade edip, acı tadı beğenmeyip kağıt alışkanlığından vazgeçmesi sağlanabilir gbime geldi. tırnak yiyen kızların acılı oje falan sürmesi gibi misal.

selüloz ihtiyacından olabilir. daha fazla karbonhidrat içeren gıdalar verin. ya da kediyi değiştirin. belli ki arızalı. hem garantisi de bitmemiş daha. hahahaha.

sinirlenince yaparlar, ilgi göstermezseniz dikkat çekmek için paramparça ederler. bizim kedinin de plastik yeme huyu vardı sebebini hala çözemedik.

sizin durumunuzda kediyi iş üstünde yakaladığınızda onun hoşuna gitmeyen bir şey yapın, misal bizimkine sprey gösterip pıssstttt diyince arkasına bakmadan kaçıyor.

kediler karinlari agridiginda kedi otu yada diger saksidaki bitkileri yerler.kagit yemelerinin nedeni metabolizmalarinda bir seyin eksik olmasi olabilir..benimki sadece bir tahmin elbette.

answers.yahoo.com
en.wikipedia.org

answers.yahoo.com
answers.yahoo.com
answers.yahoo.com

www.dict.cc

gerçi ingilizce-almanca ama umarım işini görür

Süpermiş bu, çok teşekkür kilroy.

Olaya yazılım ölçeğinde bir alternatif önerebilecek olan varsa onları da bekliyorum.

dict.leo.org

dict.tu-chemnitz.de

yok yahu ne demek :)

Bir de istediğinle alakası yok aslında ama bir de www.canoo.net diye bir site var. Almanca fiil çekimleri ve kelime etimolojileri için. Benim almanca öğrenirken baya işimi görmüştü. Konjunktif II lerden partiziplere herşey var. üstelik bileşik kelime girersen onları anlamlı parçalara bile bölüyor.

house md var mesela

cevap veriyorum: my name is earl burada konu belırtilmişi var(bkz: my name earl)
ve (bkz: two and a half men) ikiside izlenmeye değer bence

six feet under derim susarım.

cenaze evi işleten bir ailenin yaşamı. bütün aile fertleri arıza. normal insan yok dizide.tek geçerim.

24

kesinlikle

24

house md(tıp dizisi gregory house karakteri mükemmel), rome, friends, avatar:the last airbender(çizgi film deyip geçmeyin çok çok kaliteli), oz(şimdiye dek yapılmış en iyi hapishane dizisi), seinfeld(hani olur da izlememişsinizdir :), arrested developement(çok kaliteli bir komedi dizisiydi), entourage(4 elemanın hollywood maceraları ama sadece erkekseniz beğenirsiniz :), futurama(simpsonsın yapımcılarından 3000 yılında geçen bir dizi diyebilirim en çok. müthiş bir dizidir)

şimdilik bunlar geldi aklıma.

Hakkını Helal Et

dinlere alternatif bir bakış açısı için stargate sg-1, burçlara alternatif için battlestar galactica

the lost room var. uc bolumluk mini bir dizi ama biraz siksalarmis rahat bir sezon cikarmis. bolumler 1.5 saat bu arada. hikayeye gelince bir otel odasi var bu odanin cesitli objeleri ve bu objelerin ozel gucleri var. fazlasi spoiler olur. kacirma derim bu diziyi.

binbir gece var kanal d de. abaza elemanin biri kadinin birine ahlaksiz bi teklif yapiyo kadin once tereddut ediyo ama sonra pazarlikla falan isi bagliyolar. bunu da kacirma bence.

nip tuck

the 4400

- supernatural (macera, korku)
- it crowd (komedi)
- harsh realm
- house m.d
- entourage
- dexter

sürükleyicilik istiyorsanız muhteşem tıp dizisi house md ve aynı konseptin dedektif versiyonu olan monk dizisini öneririm.

weeds: gogo satan 2 cocuklu dul tas hatun ve gelisen olaylar. 3 sezon yayinlanmis durumda, torrent sitelerinde bulabilirsin.

Californication var. 12 bölümlük mini-dizi. İlk sezonu tamamlandı - ikinci sezonu da olacakmış son aldığımız duyumlara göre. Sözlük'te yazanları okursan cazip görünmeyebilir ama bana soracak olursan gayet şık bir dizi. The OC aromasını seviyorsan Gossip Girl var, tam lise muhabbeti ama müzikleri filan süper, böyle böyle izlettirdi kendisini bir şekilde - bu da ilk sezonunda. Pushing Daisies'i de coşkuyla tavsiye edebilirim, çok sevimli ve eğlenceli bir dizi. Ve son olarak iki İngiliz dizisi söyleyip çekiliyorum: The IT Crowd'u kesin izlemelisin derim, gülmekten yanaklarımı ağrıtan nadir dizilerden. Deneysel takılmak istersen ve bilhassa İngiliz espri anlayışına aşinaysan Black Books son derece iç karartıcı ama bir o kadar da esaslı bir komedi bana göre. Bu kadar.

carnivale kesinlikle.

six feet under var sürükleyici. dexter var ailemizin seri katili :) prison break ve lost var (bunlar sürüklemez uçurur adamı:)