Vaysroy diye okunur. Ne demek istiyosan onu de, kasma. 1 paket sigara nihayetinde.

Vaysroy

doğrusu ne olursa olsun anadoluda yaygın söylenimi: viçeroy'dur. vaysroy dersen bakkal güler sana bizim burda

ne dersen de bakkal anlar zaten :) ne önemi var ne dediğinin. benim arkadaşın dükkanında viçera diye isteyeni duydum tak diye koydu önüne adam alışmış çünkü.

turkcede nasil okunuyorsa o sekilde oku :) yabanci isimleri turkce okunusuyla okumak cok tatli. yeni bi akim baslaticam

ben şimdi "visori nasıl okunur" diye okudum ya. üzülüyorum şu an.

viçenzo

vaysroy diye okunur ama bizim bakkallar için viseroy demen daha mantıklı.

Vİ SE ROY

ben Vikeroy diyorum.

vikeroy diyen gördüm en çok.

bence vaysroy denmiyorsa viceroy denmeli.

vaysroy deyince ha vikeroy demişti kız bi kere. hayır dedim vaysroy. ukelaya bak. en çok ben ukelayım ulen!

laki strayk demiştim bi kere de? ne dediy sen ona? dedi bana. doğrusu o dedim. yav tamam bilmemek ayıp değil de, iddialaşma iki tane dayı yanlıi okuyo diye.

vaysroy dediğimde anlamsızca bakıldı ilk zamanlar, o yüzden viceroy demeye başladım. hala da viceroy diyorum. toplumun seviyesine indim sırf sigara alabilmek için.

Viktori diye isteyenleri bilirim. Takıl kafana gore işte. Ne mahcubu,eglenceli bi durum bence

Sigarayı değiştir strese girme :)

effortless english der kaçarım.

İngilizce konuş bir İngilizle

dediklerinin hicbiri gelistirmez ki.

o dediklerin listeningi geliştirir speakingi değil.
birileriyle sohbet muhabbet etmen lazım speaking için. "speaking class"lar oluyor bazı yerlerde ya da couchsurfingden falan birilerini bul onlarla buluş.

eğer ingilizce konuşacak birini bulamıyorsan kendi kendine bir konu hakkında konuş, kaydet dinle geliştir vb. speaking için konuşacaksın sürekli başka çaresi yok.

evine erasmus öğrencisi alabilir, yani bir odanı ona kirayabilirsin ya da couchsurfing olaylarına girişebilirsin mesela mesela. pek açıklayıcı olmadıysa bu olaylar nedir diye bi bakmanı öneririm google'dan :)

Verbling, Italki gibi sitelerden uygun fiyatli birini bulup surekli konusun. Poscast, dizi, film falan bir isinize yaramaz bosuna umitlenmeyin.

sen kimsin kardeş

yo

masa penisi nick'ini daha çok gördüm

ilk defa görüyorum nickini

ilk defa görüyorum

ara sıra görüyorum, nick yabancı değil ama kişisel olarak herhangi bir şey yazdığını görmedim. yani herhangi bi fikrim yok. douchebag desen mesela gözümün önüne maraton koşan dolar işareti geliyo ama bobinhoo deyince hiçbi şey yok.

hayır

Gelmedi.

İlk kez gordum.

ilk defa gordum

Bu tarz bir duyuruya uzun zamandır yazarım kimse tanımaz demiştin. Onun dışında hiç görmedim.

Douchebag kadar dolar düşsün kafanıza.

hayır/hoşgeldin.

aa naber yaw? (gelmiyor açıkcası)

yanlış anlama bende çağrıştırdığın
www.altinbobinaj.com
bundan ibaret.

kimsin seen? çık dışarı!

Fonda bu şaheser.

www.youtube.com

Yalnızlık.

4 gundur bu sitedeyim ilk kez gordum.

3 saattir online'ım ilk defa gördüm

ilk defa gördüm

artik bu soruyla yer etcen :)

Haaaa sen şey değil misin ? Şey hani.. Hani orada vardı ya biri hani şey demiştin bi ara.. Haaa yok yok sen değilsin o. Kimdin yav sen ?

Buralar hep illuminati. Adresin, banka hesabin filan hepsini biliyoruz.

gelmedi

ilk defa görenzi

ilk defa gördüm. Kimsin ki sen?

Hayir.

kesinlikle, tartışmasız AYI. konu kilit. ayı kadar sevdiğim şey azdır şu fani dünyada. ayı sevmeyen adamı da kendim sevmem.

bitki olarak da, sınıflandırmasını tam bilmiyorum ama eğer "bitki" sayılıyorsa patates olmak isterim. bayılıyorum çünkü. ben hiç içmem ama vodka yapıyolar mesela. vodkayı seven çok fazla insan var. kızartıp yemesi çok güzel. miden mi bulanıyo? haşlayıp yiyosun. kumpir yapıyosun. fakirler için uygun bi yiyecek. karbonhidratı bol, hareket ediyosan güzel enerji veriyo ki zaten fakir olduğun için muhtemelen it gibi çalışıyosun, zararı da olmuyo o yüzden karbonhidratının.

özetle orta sahanın ve takımın yıldızı gibi bi şey patates. pirlo gibi, melo gibi, gattuso gibi verimli ve mücadeleci. yemeğe katarsın, üç misli büyür yemek. şu hayatta patates kadar takdir edilmiyorum ben. edilmemeliyim de zaten çünkü asla bir patates kadar şanlı olamam.

hayvan olarak insan.

tekrar insan olarak gelmek isterdim -_-

Ev kedisi olabiliyorsak alırım. Tüm gün kalorifer altında yatma keyfi. Mis.

martı lan. çok tasasız hayvanlar. kadıköy-eminönü arası dolanıp dururdum, karnım da doyardı. arada balık da yakalarım zaten. daha ne isterim.

Yahu insan yok arkadaşım. Tamam teknik olarak insanda hayvan cart curt vs. Ya da neyse...

Yırtıcı bir kuş. Kartal gibi

bana kalsa kedi ama reenkarne olacak olsam bu sansla (bkz: bowl of petunias) olarak gelirdim.

Hayvan: Teruzor
Bitki: Kahve ağacı

Mavi balina..

bal porsugu

(bkz: tardigrade) yada koala

kedi. annemin kedisi hatta. benden iyi bakılıyo kıskanıyom.

hayvan olarak kaplan. olmadı kartal da olur. bitkiye gerek yok.

büyük camgöz.

kedi, derdin tasan yok valla bütün gün uyu.

her iki turlu de insandan uzak birsey olmak isterdim.
hayvansam mesela derin deniz baligi olabilirim. kara hayvaniysam da cangil canlisi olabilir. insanin benle isi olmasin yeter ki. parmak maymun olabilirim. ya da amfibik bir canli olsam, hem karada hem denizde yasayabilsem guzel olurdu. hipopotamlari begeniyorum. diger hayvanlarla da cogunlukla bir dusmanliklari yok.
bitki icin de oyle. madagaskarin derinliklerinde bir orman agaci olabilirim.

husky / kartal

hayvanat; tosbağa, bitki; incir (dişi incir, meyvem olsun)

Ev kedisi diyenlere bir +1 de benden - babaannemin evine giren her kedi tombullasip mutlu tüy yumağı tadinda zevk içinde yaşıyor. Ben de öyle bir ev bulsam değme keyfime.

Ev kedisi ya da kara kaplumbağası

Bi YouTube'a "tortoise sex" yazın nolur, link veremicem. geberceksiniz gülmekten.

koala.

alırım okaliptüs yaprağımı aheste aheste çiğnerim, bir de sağlam bir ağaç dalı buldum mu yapışacak benden iyisi yok.

-Bal porsuğu
-Ihlamur ağacı

dünya üzerinde yok öyle bir mecra ne yazık ki.

foreks vardır al-sat arasındaki fark çok azdır. ancak bence bulaşma kumar gibi bir şey. enpara'da da fark az oluyor akbank'a göre.

kuveyt türk'ten hesap aç.

gta 5 tişörtü.

model uçak

razer kraken kulaklık

satranç, go vs.

nerf tabanca

kumandalı araba

tablet.

drone

Tuttuğu takımın forması

1-konsol (varsa iyi bi oyun)
2-helikopter ya da drone
3-pc kullanıyorsa eskiyen bi parçasını yenileme
4-bisikleti eskiyse bisiklet
5-büyük bi knex ya da lego şeysi.

Sizleri çok seviyorum. Teşekkür ederim :)

Tabii ki drone.

tutanakta ehliyetin fotokopisi olmadığı için %100 sen suçlu olursun. ama anladığım kadarıyla işlem yapılmamış.

karşı tarafın sigortasından yararlanamazsınız. kendi sigortanızdan da tabi. ayrıca karşı tarafın aracını siz tazmin etmekle yükümlüsünüz.
mantığı da şu : siz araç kullanma ehliyetiniz yani hakkınız yokken trafiğe çıkıyorsunuz. siz trafiğe çıkmasaydınız, o kaza da olmayabilirdi. yine de hasar yönetim firmalarından birisinden telefonla bir bilgi alın derim.

Ayrıca ehliyetsiz olduğunuz için trafiğe çıkma hakkınız olmadığından kaza sebebiyle karşı taraf manevi tazminat davası da açabilir.

karşı taraf dava açarsa sadece hasarları ödeyerek kurtulamazsınız.

ehliyet yok derken, ehliyetin mi yok yoksa o esnada yanında mı yok?

Polis tutanak nasıl tuttu ? önce ehliyeti soruyorlar zaten. ehliyet yoksa mümkünatı yok adamın kusurlu çıkmasına.

sana kilit.

geçen cumartesi demişsin. adam %100 kusurlu demişsin. neye göre. sana göreyse o iş yaş. hiçbir ekspertiz de 2 günde karar vermez. ehliyetsiz olduğun için sen suçlusun.

renkli renkli baksırlar

ciddiyim.

Güzel bir mekanda rakı için beraber.

Beni bir M4 çok mutlu ederdi mesela şu anda.

şömine başında, beyaz ayı postu üzerinde beraber sıcak şarap içmek.. bir hafta sonu kaçamağı.

"dışarıda da lapa lapa kar yağacak tabi.

güzel bi atkı ve eldiven olabilir, mevsime uygun. bere belki.

play station 4.

uzaktan kumandalı helikopter & drone vs.

tesla model s

madem bütçe sınırı yok, en mutlu olacağım şeyi yazdım.

cinsiyetinden başka hiçbir özelliği bilinmediğine göre oldukça subjektif cevaplar almanız muhtemel.

beni en çok mutlu eden hediyeler ps4 ve tuttuğum takımın futbolcuları tarafından imzalanmış forma olmuştu şimdiye kadar.

rolex

drone

playstation 4

saat-spor ayakkabı

xbox one . kinect te çinde olsun

nasıl biri olduğuna bağlı ama misalen şile dolaylarında bir yerde bir hafta sonu baş başa kalmak (manita ise tabii) hem huzur hem mutluluk verir.

bunun haricinde eğer sevgili falan değilseniz ama yakın arkadaşsanız eğer, sizin yaptığınız her hangi bir şey daha makbule geçer (benim için en azından)

gömlek, pantolon, bere/eldiven/atkı takımı gibi şeylerde kullanışlı ve iyi olabilir.

-ps4
-saat
-maç bileti

Oyuncak klasik araba

drone beni de mutlu eder
şöyle fpv li kameralı falan
öperim yanaklarından

küçük düşünün.

Bütçe sınırı yoksa böyle sürekli uğraşacağı şeyleri almak mantıklı. Ha merak etme seni ihmal etmez. Sadece onun için ayrı bir heves olur.

Bilgisayar oyunları
xbox
drone
ihtiyacı varsa ayakkabı, kazak, atkı gibi şeyler
Telefon kılıfı, bilgisayar fanı, yeni fare gibi şeyler
Maç bileti
vs vs.

profesyonel fotoğraf makinesi

teknolojik herhangi bir aygıt.

www.konyalisaat.com.tr

www.bahriyeli.com.tr

arnold schwarzeneger+1

www.youtube.com
sadljfsd :D

Sırasıyla fiyat olarak çoktan aza (kendimden örneklerle geldim)
- 67 model ford mustang
- fenerbahçe - fenerium üst d blok kombine
- cep telefonu
- laptop (oyun ve performans olarak uygun)
- play station 4 + fifa 16
- 21 yıllık macallan (viski)
- deri ceket
- kaliteli bir puro (marka veremedim)
- cep matarası (viski vs. için)
- deri cüzdan
- atkı

www.driveatank.com

@nawar dogru yerden girmis, takimla bozmus. saglam single malt viski, robdösambr seklinde gidebilirdi, futbolu cikar, mustangi vurgula o zaman +1.

röpdoşambr, viski, puro ve terlik. hepsi bir arada olmalı.

Ne sevdigine bagli.

Fotograf icin :

SONY DSC-RX100M4

Oyun icin :

PS4

Hiç fena olmaz.

meme diyen olmamış. hiç mi erkek yok lan burda.

neyse. meme harici bir şey dersen de. yine meme demeyeyim. memeyi unut. meme yok.. meme yok.. meme yok..

şey. onun için çabaladığını gösteren şeyler.
elle çizilmiş kötü resim, meme, elle örülememiş bile olsa şal, meme, liflerine kadar soyulmuş mandalina, meme, ama yinede meme demişken. bir erkeği tabi cinsel şeyler sevindirMemeli ama pahalı bir hediye verilMemelide.. hemen karar da verilMemeli, ama alacağın hediye tükenMemeli,

Oncelikle elinize saglik.. simdii.. atki takmaz,xbox i var oynamio bile, kiyafeti zaten kendisi de aliyo. Siradan olur. Ickisi sigarasi yok. Bi futbolcu vardi onu sevio ki ben adini unuttum. Yazik lan bana.. yandi walla beyin hùcrelerim..

@aynadakiyabanci tuttuğun takımın diye oku onu. Ben kendi takımım için yazdım listeyi yukarıda yazdığım gibi :p

@stevie biz erkeğin sevgili ya da eş olduğu önkabulü ile geldik. O ilişkilerde memenin, seksin ve memenin ödül-ceza sistemi parçası veya hediye olmasını istemiyoruz. Doğal olarak mevcut bulunsum istiyoruz. O yüzden yazmadık. Tabii aile üyesi ise bu erkek. Bu maddeyi ve o tavsiyeleri yakıp imha edelim ama belli ki değil :p

@chezsoi o zaman seni aşağıdaki klişelere davet edelim:
- puzzle
- kitap
- çerçeve

Kıyafeti zaten kendisi alıyor da, bunları alamıyor mu? :D

Hobisi varsa ona yönelik birşey alın bence. Mesela bana birisi koga world traveller alsa çok mutlu olurum.

Kiyafeti 2 giyip atacak.. ben daha kalici bir o kadar da severek kullanacagi bir sey ariyorum.:)

Tuttuğu takımın forması,
Deri cüzdan,
Kamplarda falan kullanılan çok amaçlı gadget'lar, survival tool'lar (Alüminyum araç gereçler, ıvır zıvırlar)
Saat denmiş ama fiyatı dört haneli olmalı bence güzel bir kol saatinin.

Tüm bunlar dışında fiyatı olmayan ama paha biçilemeyen şeyler de olabilir. Kişinin yeteneğine bağlı. Örgü, çizim vesaire.

Ayrıca memeyi erkekler değil, oğlanlar ister. :) Stevie'ye selam.

Formayi da aldiydim.. :))

27 yasinda xbox i var ama dedigin gibi zaten 1 yildir hic oynamiyor. Aynen forma da dolapta còp oldu. :))

fransızca veya ispanyolca sanırım. yani fransızca bir şey okuduğumda tanıdık kelimeler çıkıyor karşıma baya en azından. fransızca bilenler daha iyi bilir tabii.

bir de ingiltere'de ispanyol arkadaşlarım ingilizcesini hatırlayamadıkları kelimeleri ispanyolca söylerler ve çoğu zaman anlaşılırdı. burdan yola çıkarak da ispanyolca ve ingilizcenin de benzer olduğu söylenebilir.

Bence flemenkce en cok benziyen dil. Almanca ve ingilizcenin karisimi gibi. Mesela ingilizcede "What is your name?" flemenkcede karsiligi "Wat is jouw naam?"

Buna ek olarak eger flemenkce konusurkan araya ingilizce kelime katarsan insanlar sasirmaz. Cünkü ingilizce kelimeleri es anlamli olarak kullaniyorlar. Ayni bizdeki plaza türkcesi gibi.

İskoçça. Gaelic değil ama, cermen dili olan. Hatta ingilizcen iyiyse baya anlayabilirsin direkt olarak.

sco.wikipedia.org

hatta konuşmasını anlamak okumasından da daha kolay. Mesela burada iskoçça konuşuyor adam www.youtube.com Bilmesem ingilizce sanırdım açıkçası.

Fransizcayla ingilizcenin grameri çok farklı. Kelime olarak baz alırsak benzeyen kelimeler var ama türkçede de ingilizce ya da fransızca kelimeler var, öyle düşünün.

Normalde almanca derdim ama istemiyormussunuz. Bu üç dil içinde de en fransızca ya da ispanyolca diyorum fakat ingilizceye benzedikleri için değil, öğrendikten sonra size bir şeyler katacağı için.

Flemenkce de gerçekten çok benziyor.

hazırlıktayken okuduğumuz oxford kitabında ingilizcenin, almanca ve fransızca karışımı olarak ortaya çıktığı yazıyordu.

Kesin bilgi: www.wikiwand.com

adam ogrenmek icin dil soruyor, garip garip diller soyluyorsunuz.

almanca ve italyanca ile ugrastim daha once, cok vakit ayirmadim, ama almancadan cabuk biktim, italyanca ise bir gun donmemi bekliyor :) cok matematiksel bir dil, ogrenmesi nispeten kolay. ama diyorum ki keske fransizca ogrenseydim. ucunun arasinda en ideal baslangic dili. yanlis anlama, kolay demiyorum. ideal diyorum bak. zorluk seviyeleri
fransizca>ispanyolca>italyanca

sana nacizane tavsiyem, fransizcadan basla. sonra sirasiyla ispanyolca ve italyancayi pratik anlamda kullanabilecek seviyede ogrenmen icin birer yildan az bir sure yeterli olacaktir. ondan sonra da dort yabanci dilim var diye dolasirsin.

O dediğin üç dilde de artikel var önce onu diyeyim. Artikelsiz pek az avrupa dili var.
Yaygın olmayan diller. Arapçada da feminen maskülen türü kavramlar var. Rusçada da var. Bundan pek kurtuluşun yok.

Dediğin üç dili de öğrenmeye çalışmış ve yüksekten temele değişen seviyelerde anlayabilen biri olarak fransızca derdim. Özellikle entelektüel kelimelerde çok ortaklık var.

Fransizca basit kelimeler ingilizcenin tassakli kelimeleridir. Simdi ornekleri tam hatirlamiyorum ama SAT icin fransizca ders alan arkadaslarim vardi

biraz ukalalık olacak ama 4 dil bilen biri olarak yazayım istedim. Öğrendiğinizde işe yarayacak diller ile ilgili oalrak bilgi vereyim. İngilizcede bulunan kelimeler ile en yakın bence Almanca. Fakat Almanca'nın grameri biraz kasar. Fransızca, Portekizce, İspanyolca ve İtalyanca hepsi aynı ailedir. İngilizce cümle yapısıyla ve gramer olarak pek benzemezler. Bunların arasında en kolay öğrenebileceğiniz İspanyolca'dır. İspanyol diline biraz kulak aşinalığı nedense biz Türkler'de mevcut. İspanyolcayı öğrenirseniz aynı aileden diğer dilleri de kolay öğrenirsiniz. Bunlar arasında en zoru Portekizcedir. Portekizce biliyorsanız geri kalan 3 dili çok rahat öğrenirsiniz. Ben hepsini dinleyerek öğrendim. Dil bilgisini de dili konuştuktan sonra kendim çalışarak öğrendim. Hatta ara ara duolingo programından çalışarak taze tutuyorum. Aklınızda bulunsun.

sorunun cevabını kimse vermemiş, ben verim: "yok".

almanca başta ingilizceye biraz yakın gibi görünebiliyor ama biraz işin içine girince işin aslının öyle olmadığını farkediyorsun. ama aynı ailedenler tabi, ona lafım yok.

bahsettiğin şeyin yapılabileceği dil aileleri bildiğim kadarıyla şöyle:

- isveççe, norweççe, danca

ve

- ispanyolca, italyanca, portekizce

bunun harici diğer avrupa dillerinde zor.

Rekabet Kurulu izin vermez ABD'de kan alırlar, kan.

Onun da bir yolu bulunurdu. Mecbur diye bir şey yok bu teknoloji konusunda :) Gelgelelim douchebag haklı kan alırlar.

adamlar windows içerisinden explorer yüklü olarak geldiği için senelerce tekel davası ile uğraştı amerikada bundan 15 sene önce. öyle o kadar kolay değil bu işler.

yaptı da hem eu hem usa hem kanada vs baya saglam paralar odedi.

çok bedeller ödedi microsoft bu konuda...

AB ülkeleri Windows versiyonları içinde internet explorer dahil olmaz mesela bu konu yüzünden. İlk browser'ı CD'den falan yüklersin oralarda.

bunu dolayli yoldan yapti aslinda. @teritoru ve diger arkadaslarin bahsettigi gibi icerisinde explorer yuklu geldiginden sıkıntı cikti ama sonra adamlar olayi suradan cozdu,

msn messenger'in kullanildigi zaman internet explorer'i kaldirmaya kalktiginizda msn messenger'in calismayacagi uyarisi veriyordu. bu yuzden kimse kolay kolay kaldiramiyordu ve cogu site de internet explorer ile calisma sarti kosuyordu. simdi son durumda saniyorum ki bu skype veya baska hizmetlerle baglantili.

Şaka mısın dostum,

Adamlar yanında internet explorer'ı vererek haksız rekabet yarttığı için davalık oldu. Sen bir de izin vermesin diğerlerine diyorsun.

Rekabet Kurulu izin vermez ABD'de kan alırlar, kan.
+1

Amerilalılardan ziyade Avrupalılar microsoft'un tekel olmasını istemediler, rekabet ortamını desteklediler.Yoksa hala internet explorer kullanıyor olurduk.

shiftdelete.net

Hiç de olmaz. Ayrıca ikisi de çok güzel bir film.

Referans olması açısından, star trek'i severim ama fanı değilim.

güzel filmler, izleyebilirsin.

acil lazım olan şeyler için tamam da daha ucuza daha kalite ürünler bulunabiliyor. mesela kotu 40 60 tl arasında satıyorlar. ben 60 tl ye en az lcw kalitesinde 3 kot aldım. sunni deri mont 110 tl indirimli haliydi 85 e aldım ki yine en az o kadar kaliteli. baskılı tişörtler 10 12 tl ama 3. giyişte pert.

ha 70 liraya fermuarlı örgü horka aldım giyiyorum kotları 3 sene dayandı. ama çok da kaliteli değil ürünleri.

Fiyat/performans ürünleri kesinlikle. Tasarımları iyi değil bence Defacto kadar.

250 liraya Lacoste sweatshirt alan da şikayetçi, 20 liraya buradan alan da. Bence giysiye çok para vermemek lazım.

Mağaza fiyatlarını baz alırsak LCW'den ucuza daha kaliteli ürünleri olan bir yer görmedim.

Alışverişte mağazaya girip sepeti doldurmak büyük hata. Mesela mağazasına neredeyse hiç girmediğim Koton marka ceket, mont ve trençkot dolu dolabım. Mağazada 200-250 liraya sattığı şeyleri 50-70 lira arasına almışım hep.

Konuyla alakasız şeyler de yazdım ama millet alışverişi de bilmiyor esasında.

ürünlerinin kalitesinden çok memnunum şahsen ama arkadaşlarım "oğlum waikiki'den giyme artık" diye baskı yapıyor. gidip çocuk reyonundan almıyorum sonuçta yetişkin kısmından alışveriş yapıyorum ama ona rağmen 13 yaşında gibi görünüyomuşum öyle diyolar hep.

fiyatı ve kalitesi gayet uygun bence. 300 liraya waikiki'den 20 yıllık alışverişimi yaparım ben, aldığım şeyleri de 20 sene giyebilirim yani ondan eminim. taş gibi hepsi. ama işte arkadaşların da dikkat çektiği üzere, yetişkin ürünleri bile pek "cool" değil. mağazadaki en pahalı, en gösterişli şeyi al, yine de "annesiyle yaşayan duygusal ve başarısız adam" gibi görünüyosun. geçen bunu göz önünde bulundurup polo'dan bi gömlek aldım cidden adama benzedim aq. sonra üstüne waikiki'den aldığım hırkayı giydim, tekrar 4 yaşıma döndüm. altıma sıçıp annemi aradım, ağladım. gerçi 4 yaşındaki çocuklar tuvalet eğitimini tamamlamış oluyo genelde galiba ama ben o konuda sıkıntılıyım :((

Ben de lcw yi sankı babam kurmuş gibi savunurdum ama artık o kadar ucuz ve kaliteli olduğunu düşünmüyorum. Tişortlerin,kazakların,hırkaların tipi kayıyır resmen 2-3 giymeye. Kotlara zaten değinmiyorum artık ne malından yaptıysalar yukandık,a leş gibi kokuyor. Geçen yine bi eşofman alayım dedim evde giyerim ilk yıkamaya tipi kaydı gene.

eski günleri kalmadı ya. gidip bi kota 40 lira vereceğime colins'ten 60 a alıyorum. biraz daha kaliteli oluyor. hatta o suni deri ceketler bile colins ile aynı fiyata. çok bi özelliği kalmadı. ama o hırkaları filan hâlâ güzel. tişört ve gömlekte de gideri var.

giysilerimin çoğu lcw ve hepsinden memnunum. kalite konusunda sıkıntısı filan yok. ki yıkamadan daha çok yıprattığı halde sürekli olarak tamburlu kurutma da kullanıyorum. eskidiği belli olsa da dikişi vs. sağlam deliği olmayan 6 yıllık lcw tişörtlerim de var ya evde giydiğim ya da salaş giyineyim yea dediğimde giyip okula vs. de gittiğim.

en iyi değil tamam da fiyatına göre gayet iyi.

fiyat/performans meselesine katılıyorum ancak ben tümüyle dandik veyahut tümüyle memnuniyet verici diye niteleyemem ürünlerini, seviye seviye olduğu bariz çünkü. kalite/şıklık iddiasında bir mağaza olmadığı çok açık öte yandan. fakat hatırlıyorum, 90'larda bu mağaza çocuk ürünleri konusunda kalitenin adresiydi yahu. bildiğin beyazlık etiketiydi o meşhur maymun. zaten maymun gidince bu haline dönüştü. ufaktan tesettür mağazasını andırır bir yan da edindi ek olarak.

@avagadro evet bahsettiğim nokta f/p olması, yoksa daha fazlası değil zaten. pantolonlarını almıyorum mesela, kötüler o konuda ama aldığım eşofman, hırka, sweatshirt gayet dayanıklı çıktı.

mesela gidip mavi'ye bakıyorum, bir eşofman altı 100 tl diyor abi, e bu adamlar 30-35 liraya satıyor.

ben aksine mavi'yi bin kat daha kalitesiz buluyorum. mavi bu ulaşılmaz haline de adriana lima reklamları sonrası vardı zaten yahu. reklama döktüklerini kara çeviremediler mi hala nedir. tek yıkamayla göt çıkarıyor dünyanın parası pantolonları. seneler var ki gitmem. ayrıca LC'nin kotları güzel oluyor bence, ortaya yığdıkları pantolonlar pek iyi olmuyor sadece.

mavi'den 100 küsura aldığım kotların da bacak araları eridi, lcw'den 40-50'ye aldıklarımın da eridi. üstelik mavi'den aldığımın düğmesini yanlış diktikleri için fermuarı sürekli üstten açılıyor, yukarı kadar çekilemiyor. hatalı ürün ama götürsem hatadan bile saymazlar. lcw düğmesi kopan kotumu düğmeyi diktirebilecekleri halde değiştirdi.

ayrıca 9 liraya tişört alıyorum, fanila niyetine kışın kazağın içine giymeye. sıcakta kazağı çıkarınca tişörtle kalıyorsun. 9 lira yahu yıkadığına değmeyecek para ama içlerinde 5 senedir giydiğim tişört bile var. eskidiği için değil, yıkadığın halde kokusu çıkmaz hale geldiği için atıyorum, çok da sağlam.

3 yaşındaki oğluma ucuz ucuz gyim kuşam alıyorum, hem küçülüyor, hem kirletiyor, gayet de şık.

bence şahane bir marka.

4 senedir giydiğim zerre deforme olmamış 3-4 elbisem var. ama pantolonları 3-4 giyişte kayıyor. yine kazaktır, t shirttür günlük şeyleri alıyorum. ayrıca oğlana da lc waikikiden alıyorum çoğu şeyi. allah aşkına max 2 ay giyeceği şeye 100-200 lira vermek nedir yani 20 vermek dururken (ki bence 20 de fazla ama neyse)

bi de bazı tasarımları gerçekten hoşuma gidiyor

sana soyle bir sey soyleyeyim, piyasada bilinen en pahali markalar ile kumaslari vs. ayni yerden aliyorlar fakat iste millet kotulemek icin her sekilde yerin dibine sokuyor. fiyati kotu diye assagiliyor. neyin ne oldugunu bilmek lazim, ergen ergen yaziyorlar.

güzel lan bence. özellikle yün kazaklarında gayet hoş ve sağlam tasarımları var. artık o kadar ucuz da değil hem, 50 lira filan bu dediklerim :)

eskiden lüks sayılırdı buradan giyinmek, babam tüm kıyafetlerimi buradan alırdı, sınıf arkadaşlarım da benden görüp aynını alırlardı asffg. o zamanlar kıyafetin kalitesi, tasarımı harikaydı. şimdi aynı şeyi söyleyemesem de senede birkaç parça satın aldığım oluyor. hala da giyerim. gerçi izmir, eskişehir ve ankara'da addax diye bir mağaza var, çok daha ucuz, kaliteli ve tasarım olarak lc'den baya üstün. internet satışı da var. genelde oradan giyiniyorum. 20 liraya kazak satıyor adamlar misal. hiç de erime, küçülme vb sorunlar yaşamadım.

benim için iki işlevi var;

1- ucuz chino pantolon kaynağı
2- bebek/çocuk kıyafeti kaynağı

kanvas / chino pantolonlar zaten ucuz olduğu için her yıl 4-5 tane alıyorum. bebek / çocuk malzemeleri de en çok 1 sezon kullanıldığı için fiyatı önemli oluyor, tasarımlarını da beğeniyor sıpalar.

başka bişey satıyor mu, satıyorsa ne satıyor, bilgim yok. hiç bakmadım, hiç bakmıyorum.

I have sent the document which should be completed. Feel free to make amendments.

(2. cümle "kafana göre oyna formla" gibi oldu ama amend kelimesinin hasatasıyım, yazmadan duramadım.)

neyse gönderdim teşekkürler dostlar :) ilkini gönderdim.

direkt çeviri değil, senin anlatmak istediğini analtan çeviri yapıyorum:

i've filled and sent the form. "Feel free to make amendments." (lucky dog en iyi şekilde halletmiş bu kısmı)

isn't
aren't.
ve binbir türlü yardımcı fiil.

aynı. sokak dili gibin.

I ain't gonna live this fucking life.

"değil" gibi, veya başka çeşitlerde olumsuzluk anlamı katıyor.

ain't no sunshine when she's gone.

gittiğinde güneş parlamaz.

www.engvid.com

Be ve have manasına geliyor

I ain't your nigga
I ain't got money boy

Şeklinde yarı zenci yarı güneyli garip bir kelime.

www.youtube.com

www.youtube.com nigga ain't worried about nothin

olumsuz. havent da olur.

"i aint never been to europe."

Herkes anlatmış zaten ben de şarkı paylaşayım lkjsdfg :)

(bkz: ain't my bitch)

www.youtube.com

Kent'te göz muayenesi olmuştum zamanında, ama sizin aradığınız şey var mıdır bilemiyorum.

Günde 4 olçek yeni başladıysan çok fazla. Bobreklerini eline alırsın. Antremandan hemen sonra daha üstünü değiştirmeden 1 servis alacaksın.

Protein tozunun yapısına göre ne zaman alman farklılık gösterir. Bazıları antrenmandan hemen sonra daha verimli olur bazıları antrenmandan 1 saat önce veya gün içerisinde.

yogun antrenmanlardan sonra al sadece. her gun kullanmana gerek yok.

Ne zaman alacağının bir önemi yok. İster sabah al ister akşam al ister antrenman öncesi al ister antrenman sonrası al. Hiç fark etmez. Önemli olan gün sonunda makrolarının ne kadarını aldığın. Yani 100 gram protein alacaksan eğer bunu tek seferde de alabilirsin beşe bölerek de alabilirsin. Bunların bir önemi yok. Antrenman sonrası protein tozu alımı supp. firmalarının pompalaması sadece, başka bir şey değil. Onun dışında, protein tozu böbreklere falan bir zarar vermez, bilimsel olarak ispatlanmış bir durum yok bununla ilgili. Süt ürünlerine karşı bi alerjin yoksa peynirden bir farkı yok teknik olarak. Fakat protein tozu sihirli bir değnek de değil. Günde 10 ölçek de alsan seni olması gerekenden bir adım daha ileriye taşımaz. Günlük alman gereken protein miktarını hesapla, kilo başına 1.2 gram protein her şekilde yeter. Elde ettiğin miktar kadar protein al. Protein tozu, benim şahsi görüşüm, en fazla bir öğünü ikame etmek için kullanılabilir, bütün protein ihtiyacı bu şekilde karşılanmaz. Ya da büyük bölümü. Zira biz proteini sadece protein olsun diye almıyoruz, proteindeki mikrolara da ihtiyacımız var, bunlar protein tozunda bulunmaz. Bunları besin yoluyla almalıyız. Yani 4 ölçek protein tozuyla metabolik bir zarar görmezsin ama faydasını da görmezsin. Önce yemek. Her şeyin başı yemek.

detayları da bilmemiz lazım ancak yeni başlayan biri olduğunu varsayıyorum.

1- toplam 2 ölçek yeter. antrenman sonrası ve yatmadan önce tavsiye ederim.

2- evet, içmelisin.

3- yapına, su tüketimine ve diğer etkenlere bağlı. ancak sen 2'yle, maksimum 3'le başla. proteini yemekten almaya özen göster, tozu sadece destek amaçlı tüket.

kolay gele.

Kaç ölçek alacağını günlük ihtiyacın ve bunun ne kadarını yemekten karşıladığın belirler.

Aldığın saatin bir önemi yok. Boş günlerde de günlük toplam protein tüketimini tamamlamalısın.

her yerdeler dostum.

Tüm belediye sosyal tesisleri, Ümraniye'nin hemen her yeri. Aslında her yerdeler.

camiler

içkili olmayan her yer.

maltepe ve küçükyalı sahil, hatta sahilde demlenirken 4-5 tane hz muhammed kılıklı herifler gelip 10 saat nutuk çekebilirler yapmayın etmeyin gibisinden

fatih, at pazarı - muhafazakar entel

üsküdar - şazeli - ak parti zengini

alt gelir grubu - bilimum avm ler

sultanahmetteki cafeler
huqqa gibi mekanlar

sultanbeyli, sultangazi, sancaktepe, samandıra

çınaraltı, şazeli, kitaplı kahve, bağlarbaşı'nda da üsküdar belediyesine bağlı yeni bir mekan vardı.

Çengelköy ve Beylerbeyi

@docrivers adlı mahlukat hz.muhammet kılıklı herifler demiş özelinden de yazdım ne demek istiyorsun alay mı geçiyosunuz kafanızca?

sorunuza gelince muhafazakarım 30 senedir bağdat caddesi doğma buyumeyim.15 günde bir reina sortie bilimum gece alemleri mekanlarında takılırım muhafazakar olsun olmasın arkadaşlarımla.

messt cafe

@jamswety

neyi muhafaza ediyon dostum tam olarak?

@cenkertem.afc eger bugün;

hala insanlar birbirini yemiyor, hala vicdan, ahlak gibi kavramlar varsa, hala insanlar sokaklarda birbirlerini sikmiyorlarsa, bu zihniyetin sonucudur.

muhafazakarlıkla bağnazlık birbirine karıştırılmamalıdır.

huqqa

süleymaniye ve oradaki kafeler

ışıkları gereksiz açık bırakmamak, hatta bazen gerekli de açmamak:)

dışarda yediğimiz içtiğimiz ve beğendiğimiz şeyi evde yapmaya çalışmak.eşimi kandırabilirsem evde tutmak şimdi dışarda harcayacağımız bu 30 lirayı kumbaraya atıyoruz deyip birikim yapmaya uğraşmak :) ocakta açıyoruz bakalım ne kadar biriktirebildik.

-birde bulaşık ve çamaşır makinesini hep gece çalıştırıyorum mahalledeki teyzelerden duydum ama tam emin değilim bi etkisi olup olmadığına.

maddi olarak değil, kaynakları hunharca tüketmemek adına, olabildiğince kısa duş almak, bulaşıkları makinede yıkamaya gayret etmek. aynı nedenle asla sıvı yağı lavaboya boşaltmam.

bir yerden çıkarken muhakkak ışığını kapatırım. giymeyeceğim şeyi asla almam (eskiden böyle değildim.) tabağıma yemeyeceğimden fazla yemek almam. suyu gereksiz fazla kullanmamaya dikkat ederim. elimi 10 kere sabunlayıp dakikalarca durulama için çeşmeyi açık tutmam.

- kışın ev cidden soğumadıkça doğalgazı açmamak

başka da aklıma gelmedi :)

doğalgazdan ısınmış su gelene kadar akan soğuk suyu kovaya alıp balkon yıkma, çiçek sulamada kullanmak.
cihazları bekleme konumunda bırakmamak
ütüleneceklerin hepsini tek seferde ütülemek
fırınlık işleri bir araya getirip ısınma soğuma aşamasını azaltmak
sebze yıkama sularını dökmeyip çiçekleri sulamak
dikiş bildiğim için o yönde çok tasarruflar yapıyorum. modası geçen kıyafetleri değiştirmek, kumaşı alıp kendim dikmek...
alışverişlerde ne almak istediğime karar verip çıkmak. cezbedeni değil ihtiyacımı almak.
bulaşıkları bekletmeden makineye atmak. bekleyince üzerindeki yemek artıkları kuruyor yumuşatmak için ayrıca su ve zaman gerekiyor.
bir yerde bir işim varsa önceden iyi bir plan yapıp o güzergah üzerindeki bütün işlerimi yapmak.
herşeyi yerine koymak, aradığımı yerinde bulmak. (zaman en değerli şey)

Yemek kartını ev alışverişinde kullanmak, yemeği evden götürmek. Ha bunu tutumlu olmak adına yapmıyorum özellikle, hergün dışarıdan söylemek sıkıyor. Ne istersem hazırlıyorum, onu yiyorum :)

luks ihtiyaçlarımı kampanya zamanı gideriyorum.
alacağım beğendiğim kıyafet varsa atıyorum hafızaya, kampanya denk gelirse o zaman alıyorum.

sanırım para dışında olmadı

1 ay boyunca gece gündüz çalıştığım ve paranın çok zor kazanıldığını farkettiğimden beri kolay harcayamıyorum. yaptıklarım;
-yalnız yaşayan birisi olarak akşamları yemek olayını bitirdim, ayrıca abur cubur almayı bıraktım.
-sifonun su ayarını kıstım, damla damla dolsun, foş diye akarak dolmasın mümkünse, dolmak için epey zamanı olacak çünkü. (anne taktiği, damladıkça su saatinin dönmediğine ya da normalden az döndüğüne inanıyor, durumu faturada ben de farkettim)
-kullanmadığım elektronik cihazların fişini çekerim. pc, televizyon vs.
-ısınmak için şimdiye kadar ne klima açtım ne de elektrikli herhangi bir şey, pek soğuk olduğunu düşünmüyorum(akdeniz iklimi). şimdilik hırka, battaniye, çay-kahve kombosuyla devam.
-bozuklukları kumbaraya atıyorum.
-alışverişe tok karnına çıkıyorum.
-giyimde ihtiyaç dışı bir şey almıyorum.

yapmayı düşündüklerim;
-sabahları işe giderken poğaça olayını bırakmak. ya evden çıkmadan kahvaltı yapmak ya da akşamdan sandviç hazırlamak.
-iş yerinde içilen çayı kahveyi minimuma indirmek.
-ota boka taksiyle gitmemek.
-falan filan, sinekten yağ çıkartcam bundan sonra :)

ışıkları açık bırakmamak. musluğa suyun debisini düşüren bi aparat var ondan takmak. fotosel de takılabilir.

multinet için geçerli parantez uygulaması. ortalama %10 cebinizde kalıyor.

@mantarlıbörek, elektrik faturandaki tarifene bak, düz tarifeyse farketmez.

-Işıklar konusunda takıntılıyım, boşa yanan ışık nerede görsem söndürürüm evim ya da iş yerim olması şart değil,
- Banyo yapmadan önce sıcak suyu açıyoruz da önce soğuk akıyor ya biz o suyu hep eski yumuşatıcı şişelerine dolduruyoruz, balkon yıkama, çiçek sulama gibi işlerde kullanılıyor sonra,
- Meyve sebze yıkarken lavabonun içine leğen koyuyoruz su oraya birikiyor, sonra viledaya koyuyoruz üstteki gibi değerleniyor yine,
- Akıllı sayaç var evde, çamaşır, bulaşık makinası hep gece çalışıyor,
- Hep kullanılan muhtelif gıdaları toptan alıyoruz, 1 kilo almak yerine 5 kilo zeytinyağı almak daha mantıklı, şeker, un, pirinç, kağıt havlu, tuvalet kağıdı, deterjan v.b. şeylerde de.
- Yemek atılmaz zaten bizim evde, bir gün önceden yemek kalmışsa yanına ek bir şeyler yapılır dünkü yemek yenir. Yani evde yemek varken yeni yemek yapılmaz. Bazı insanlar kalan yemeği atıyormuş, insan gerçekten hayret ediyor.

Hocu maaslar genel olarak az. Turkiye boyle.

3 gun icin cok az degil ki?
herkesin yapabilecegi bir is degil mi bu?

Aga 3 gün diyorsun yahu. Ben 6 gün 14 saate varan vardiya ile aydı 1000 lira aldım ki bana göre iyiydi baya. Part-time iş arıyorum günlük 40 50 verseler razıyım sen 700 e az diyorsun. Bak tuttu beni bir gülme.

tam zamanlı çalışanlarda kasa tazminatıyla 1200 lira civarı alıyorlar zaten.

ben bir şey dememeyi tercih ediyorum:(, siz anlayın.

2016 yılının ortalarına doğru 700 lirayı düzenli ödeyen işler mumla aranacak.

fazlasıyla acımasız

Gayet iyi para mı, aklınızı yitirmiş olmalısınız. 700 lira haftalık mı?

çok az ama ne yazık ki banka şubelerinde bu durum böyle.
benden sana tavsiye kendini başka alanlarda uzmanlaştır. ben bir işletme mezunu olarak gayrimenkul değerleme işinde uzmanlaştım ve mezuniyetimin 7. senesinde (mezun olmadan önceki iki sene de bu sektördeydim) yönetici olarak bir şirkette başladım.

düz iibf mezunlarının (çok iyi bir okuldan mezun olmadığı sürece) iyi bir iş bulması mümkün değil ne yazık ki.

not: kırıkkale üniversitesi mezunuyum.

burda sorma bunu dostum, ekşide net 5 binden az alan yok gibi birşey biliyorsun. sallamak serbest ne de olsa.

Saatliği 7,3 Tl falan yapıyor. fena değil.
geçinme derdin yoksa kendine bol bol zaman kalır gezersin.

Sana çok klişe ama bu sporun 1 numaralı kuralını söyleyeyim: Vücut, çalışırken değil dinlenirken gelişir. Çalışma günü iyi çalışıyorsan problem yok demektir.

programın ikiye bölünmüş şekilde mi? benim öyleydi, ben her gün kol çalışıyordum. Bu şekilde gelişiyor. Yani bir gün göğüs yapıp öbür gün yapmıyorsun ya mesela, her gittiğinde kol çalış. Farklı hareketler yapabilirsin, bir gittiğinde dumbbell curl, hammer curl vb. şeyler yaparsın diğerinde barbell curl gibi şeyler...

Oncelikle bu is sadece agirluk kaldirnka degil bunda anlasalim.

Beslenmen iyi mi? Iyi dinlenebiliyor musun. Bunlar olmazsa olmaz.

Bunlara birde sana uygun olan bir program eklersen gelisirsin.

Ne kadardir yapiyorsun? Yasin kac? Boyun ve kilin nedir vs vs bir suru faktor var gelismini etkilywlen.

Ayrica nedir o bir saat kol calismak? Toplam agirlik antrenmanjn bile maksimum 45 bilemedin 50 dk olur.

San tavsiyem iyice ogren arastur. Kendine de uygun olan bir programi kendin olustur.

@angel

her soruda geleceğini bilmek güzel bir duygu angel :D sağol cevabın için. bu arada gün boyu zaten dinlenmiyor muyum?

@rodriguez

aslında çok mantıklı. düşün 1. gün kol-göğüs çalışıyorum 2 gün sonra triceps-kanat 2 gün sonra omuz-bacak-karın...

yani haftada 3 antrenmanda 1 denk geliyor kol, e nasıl gelişecek koca ayda 4-6 gün çalışma ile??

senin bahsettiğin sistem tam olarak nasıl, örnek program verebilir misin

Program vs konulara hakim degilim ama kendi adima gelisimi gozledigim en net hareket barfiks. Serbest agirliklaeda ve makinelerde agilriklari artiriyorum zamanla ama barfikte kat ettigim ettigim mesafe kadar mutlu etmiyor beni. :)

Bir de su var, ne kadardır alona gidiyorsun ? Cok aceleci olmak dogtu degil, biraz sabır ve disiplin isi.

Normalde kas grupları büyüklüğüne/küçüklüğüne göre 48 saatten 72 saate kadar dinlendirilmesi gerekiyor. Yani aynı kas grubunu her gün çalıştırmak seni ileriye götürmeyeceği gibi geriletebilir de. Tamam bir kas grubunu çalıştırmak için antrenman frekansını/çalışma günü artırmak iyidir. Bu o kas grubunun daha iyi gelişmesine sinir sisteminin güçlenmesine neden olur ama bu gün sayısında ipi kaçırırsan sürantrene olman da kaçınılmaz olacaktır. Zira çalışırken devreye giren sempatik sinir sistemi ile dinlenik haldeyken devreye giren parasempatik sinir sistemi her zaman iki tarafına aynı ağırlık konulmuş terazi gibi dengede olması lazım. Yani ne kadar çalışıyorsan aynı oranda beslenmen dinlenmen gerekir ki otonom sistem sapıtmasın. Yani her şeyde olduğu gibi bu işte de önemli olan matematik. Ben izolasyon egzersizlerini çok gerekli görmüyorum ama dinlenme gününde evde dambılla çalışacağına haftada 3 gün çalışma günlerinde kol çalışman senin için daha verimli olacaktır.

ben şöyle yapıyordum:

Pazartesi: Göğüs, Kanat-sırt, Kol(biceps+triceps), Karın

Çarşamba: Omuz, Kol(biceps+triceps), Karın, Bacak

Cuma: Göğüs, Kanat-sırt, Kol(biceps+triceps), Karın

(sonraki hafta)

Pazartesi: Omuz, Kol(biceps+triceps), Karın, Bacak

Çarşamba: Cuma: Göğüs, Kanat-sırt, Kol(biceps+triceps), Karın
.
.
.
.
----------------------------------------
Böyle yaparak bir hafta göğüslü programı 2 kere, diğer hafta omuzlu programı 2 kere yapmış oluyorum. Her gittiğimde 2 biceps 2 triceps hareketi 4x12 yapıyordum. Bu hareketleri değiştirmek güzel oluyor, yani göğüs yaptığınız gün barbell ile çalışıyorsanız diğer gün dumbell ile ya da makine ile gibi.

Yine her seferinde bel-karın çalışmaya çalışıyordum(bazen canım istemiyordu yapmıyordum:D)

hatalı düşünüyorsun.

daha çok çalış daha çok çalış diyerek gelişme olmaz.

muhtemelen çok yetersiz besleniyorsun. hatta asıl dinlenme günlerinde beslen.

ayrıca dinlenme günlerinde çalışma yapma. adı üstünde dinlenme günü o.

beslenmiyorsan ve dinlenmiyorsan gelişemezsin. emin ol buna. bak ben inşaat sektorundeyim. bizim ustaların hepsi 50 kg çuvalları taşıyor haftanın 6 günü ama hepsi tığ gibi çocuklar. yani ağırlık kaldırmak işin en az etkili kısmıdır.

Temel egzersizlerde güçlenmeye çalışırsan kolların da büyür.

dinlenme günü adı üstünde, hiçbir çalışma yapma. ama haftada 4-5 güne çıkarabilirsin çalışma günlerini için rahat etmiyorsa. ama tekrar ediyorum dinlenme gününde hiçbirşey yapma.

toz kullanıyorsan spora gitmediğin gün de almalısın.

kol içinse ev ortamında mı soruyorsun yoksa spor salonu için mi? massive arm workout filan yaz google'a, güzel programlar var. kendine uygun olanları seç.

ben geçen programımı yazdım yuh aq dediler bana. stronglifts 5*5 dediler. başladım dün itibari ile. bakalım nolacak

saate bağlı, trafiğe yani. akşam 5'ten itibaren 3 saati bulur. Onun dışında bazen 1.5 bazen 2 saat.

Efeturun yarım saatte bir otobüsleri var İzmit İstanbul arası.

Tren yok evet. İzmit belediyesine bağlı hat 200 var, kartal metrosundan izmite, kent kart basıp binebiliyorsunuz.

Pendikten tren var.

metro'nun da otobüsleri var ama efe tur'da yer bulunur büyük ihtimalle.

bir de ek soru: izmit adliyesi için otogar'da mı ineceğim ya da nerede ineceğim? otogarda inersem nasıl giderim? taksi kaç yazar?

vilayette ya da halk evinde ineceksin efe turla gidersen. muavine sorarsan yardımcı olur

vilayet'te inip yürümek daha mantıklı ya da o kandıra sapağı dedikleri yerde bırakıyorlarsa çok daha yakın olur.

metro turizm her saat gider. ama ne kadar güvenilir bilmiyorum.

2 saat, akşam gidiyorsan serivisyle mervisiyle eve varman 3-3.5 saat. mesafe kısa diye az tutar diye düşünme, trafiğiydi şeyiydi derken bu kadar uzuyor(du).

NATO sayesinde Turkiye'ye saldirmak pek de akillica olmaz. Bu arada Turk hukumeti de NATO'dan gerektiginde yardim aliyor.

NATO ayrica terorizme karismaz. Israil bir ulke ile savas durumunda degil ama teror gruplarinin surekli saldirisi altinda. Lubnan ve Urdun, Israil'e karsi savasmaz.

NATO ya on yıllar boyunca güvenmek ve zaten teknoloji geliştirecek bir alt yapımızın olmaması, kısa cevap olur.

Adım adım oluyor aslında. Herşeyi bir anda hokus pokus misali beklememek gerek.

kıbrıs harekatından sonra uygulanan ambargolar sayesinde göreve gelen hükümetler milli savunma alt yapısını oluşturmaya karar verdiler.

O zamanki isimleri farklı olsa da aselsan gibi milli savunma üzerine araştırma geliştirme kurumları açıldı. 90'ların sonundan itibaren hükümetlerden bağımsız olarak bu kurumlar export olarak sttıkları telsiz, telefon vs gibi elektronik ürünlerle karını katlayıp büyümeye başladı. Milli görüşten gelen erdoğan hükümetinin iktidarı ile büyük bir kaynak almaya başladılar.

Şu anda kısa ve orta menzil çok başarılı yerel sistemlerimiz var. hatta bir çok ülkeye ihracatı gerçekleşiyor.

Tabi uzun menzil çok ayrı bir konu çünkü içine dünya atmosferinin dışından gelecek (500km den uzun menzilli balistik füzeler atmosferin dış katmanlarından hedefe ses hızından çok daha hızlı dalış yapar) hedefler dahil olur. Uçakları ve diğer ses altı hedefleri önlemek görece çok daha kolayken uzun menzilli balistik füzeleri önlemek imkansız gibi birşey.

Türkiye'nin çinden almayı planladığı iptal olan füzelerin hikayesi de burda başlıyor.

Savunma sanayi müsteşarlığı füze alım ihalesini sırf bu konudan dolayı iptal etti.

Türkiye zaten uçak ve diğer ses altı uçuş yapan tehditlere karşı orta menzil ürettiği savunma sistemini geliştirip uzun menzil olarak üretme kararı aldı (iki hafta önce)

Şu an gelişmiş uzun menzil balistik füzeleri durduracak dünyada hiç bir sistem yok. ABD bu sistemleri 60 yıldır geliştiriyor ve körfez savaşında zamanının en teknolojik patriot füzeleri sadece %10 başarı sağladı.

Bunla birlikte yeni nesil balistik füzeler ses hızının 5-6 katı hızla spiraller çizerek dünyaya atmosferine dalış yaptığından önlemenin hiç bir yolu yok. (diğer çeşit füze ise dalışa geçtiğinde ana gövde içerisinden ayrılan 5-6 ayrı parça nükleer başlık taşıyan balistikler)

Şu an ABD'nin belki halen geliştirme aşamasında olan dünya yörüngesine yerleşik önleme uyduları olduğu söyleniyor ki zaten yeni nesil bir balistik füzeyi önlemenin tek yolu en yavaşladığı yer olan dünya yörüngesinde dalışa geçtiği nokta.

O yüzden biz türkiye olarak ses altı uçan hedeflere odaklanıyoruz.

evet uçaklarla devriye geziyoruz dediğin gibi. ayrıca kara kuvvetlerinde hava savunma sınıfı küçük de olsa var ancak ellerinde pek bir teçhizat yok. bazı ülkelerin doğrudan "hava savunma kuvvetleri komutanlığı" gibi ayrı bir kuvveti olduğunu da belirteyim. bu büyük bir açık. nato seni korur ama bunun sınırları nedir kimse bilemez. ispanya, almanya, patriotları çekiyor işte tehdit azaldı diye. azaldı mı peki cidden tehdit? hem tsk'nın hem de hükümetin önem vermesi gereken bir konu bu.

yüzü çok sert ve erkeksi duruyor. elbet beğenen vardır.

tipim değil ama çirkin de değil

fotojenik seksi. fotoğraf hilesi ve makyajla seksi yapılmış... güzel bulmadım. 10 üzerinden 6...

erkeksi hatları var fazla maskulen duruyor. Tipim de değil ama türkiye şartlarında gideri var. Güzel değil seksi.

Duzgun suratı var. Normal bi tip. 5.

peyton list'in çirkin versiyonu
www.google.com

6

Tam benim tipim 9

ayırt edici bir özelliği yok bence, fazla makyaj yapıyor ve makyajı doğru kullanıyor. lüks bir muhitte 10 dakika içinde bundan daha güzel kadınlar bulunabileceğine inanıyorum.

güzel

6. güzel aslında ama evet erkeksi.

www.filmimdb.com
epey çekici pektoralleri var. ki bu bile tek başına 7 eder. fizik 10, kompozisyon 9 desek toplamda net 8 kalır.
tabii 7-8-9 diye aritmetik mi logaritmik mi gidiyoruz, o da fark ettirir.

5/10 bence. makyajı az olan fotolar daha güzel ama makyaj bollaştıkça itici olmuş. 6 vereyim dedim buradaki puanlara bakmadan ama makyajları görünce 5 te karar kıldım. 5.5 da diyebiliriz :)

Güzel bence

Değil 4-5

Gizli sinir var bunda bence.

hojdur ama öyle ahım şahım bir güzelliği yok.

Ben cok begendim. Boyle sert yuzlu kadinlara hayranim. 8 veririm.

ümraniye things.

ümraniye occurs.

just an ordinary day in umraniye.

Mtfc ümraniye

umraniye facts:

1 - Traffic jam never ends in Alemdag Street.

Benim patron umraniye trafigine girmemek icin en son saat 20:00de filan cikiyor oyle soyliyim

Bugünkü farklı bir olaydı
saat 4 gibi tıkandı
6 30.da eve anca vardım
o yüzden burada sordum

what happens in umraniye stays in umraniye.

fakyu ümraniye

once upon a time in umraniye

ümraniye'de her zaman tıkalı zaten, normal bir durum.

porşe
çünkü okunuşu böyledir.
lamborgini okunması gibi lamborcini değil.

ingilizce konuşulan ülkelerde "porş" veya "pooğş" derler.

ancak ana dilinde porşe, bizim dilimize yerleşmiş olanı da bu zaten.

porsche alman malıdır. porşe diye okunuyor. ama r'yi biraz daha değişik okuyorlar tabii..

www.youtube.com

buyrun burada söylenmişi var :)

ana dilinde okunuşu porşe. ben de porşe derim. ama anadilinde öyle okunduğu için değil. zaten "anadilinde nasıl okunuyorsa öyle okunması lazım" diyorsa vosvagen değil foksfaagın (ya da hadi o kadar alman aksanı yapmıyorsak bile fosfagın) dememiz lazım. daha çok nasıl yerleşmişse öyle okunması uygun. porsche pek yerleşmiş değil, o yüzden koy poposuna.

bildiğim kadarıyla bmw'nin de alamanca (orijinal) okunuşu beğemve şeklinde. ama ingilizi amarigalısı biyemdabılyu diyor. ben de çocukluğumdan beri beğemve derim, ilk öyle duydum ama bemeve diyen bir çoğunluk da var memlekette.

Porsche ye porş diyen adama, iphone a aypon diyen adama baktığım gözle bakarım :))

Aslında almanlar aksanıyla birlikte Poğşı gibi bir şekilde okuyor ama porşe olsun o da olumlu.

poğrşe gibi. porş asla degil

porşee

horşe

Dil almanca. Almancada sch yanyana gelnce ş diye okunur. R harfi de girtlaktan soylenir ve ğ olur. Cevap poğşe. Yalniz ğ girtlaktan.

Zaten biliyorum. Uzgunum.

Evrenin bilinmeyen bi sırrı yok ki. Çoğu Youtube'da var zaten, niye ölelim durduk yere.

@angelus soruyu açık soramadım galiba. yaratıcı var mı yok mu, evrende başka canlı hayat var mı, big bang öncesi ne vardı vs.

Şöyle bir iki gün keyfini çıkardıktan sonra olabilir.

valla hiç merak etmiyorum. önemli olan uzun yaşamak.

kabul etmişiz ki burdayız heğimiz değil mi :)

kabul, zaten yaşama amacım o.

Ben bi yaratıcı olduğuna inanmıyorum, başka canlılar da illa ki vardır, Big Bang öncesi de açıkçası çok bir numara döndüğünü düşünmüyorum. Zaten tüm olaylar Big Bang sonrası oluyor. Yine kabul etmezdim sanırım. Gerçi bu sefer "Sanırım" diyerek ikircikli bir yaklaşım gösterdim ama yaşamak çok güzel.

ölünce zaten öğreneceksin, niye tam tersi olsun ki?

Kabul değil.

Bu soruların cevabı için sizi güzel bir fizik bölümüne alalım. Hem ölmenize de gerek yok.

bir kere geldiğim şu hayatı bitirmek istemezdim. bilim bazı şeyleri cevaplayabiliyor zaten.

cevap bende kalacaksa ne anlamı var ki öğrenmemin? başkasına söylesem o da ölecek. cevabı öğrenen küt gidiyo, öğrenen küt gidiyo... kalsın biz buluruz oni.

her türü kabul değil.

anında öleceksem istemem. en az bir sene isterdim ya. her şeyi öğrenip öleceksem ne işime yarayacak. en azından biraz bildiklerimi anlatırım sağa sola popüler olmak isterdim :D

Şunu diyorsun yani: www.youtube.com

olmaz. inancıma göre zaten öldükten sonra öğreneceğim. uzayın dışında ne var falan...

Öğrenip ölmenin bana ne faydası olacak? Sadece merakını gidermiş olursun. Bunun için de ölmeye değmez. Hem buraya, bilinmeyeni bilmek için değil, yaşamak için geldik. O halde yaşamaya devam.

ben kabul ediyorum. nereye basvuruyoruz?

Hangi sırrını? Kara maddeyi mi, büyük patlama nasıl olmuş mu? Öğrenip anlayana kadar zaten 60 yıl geçer, doğal yollardan ölürüm.
Edit: Tutar da 42 denirse, ölürken onu da indiririm.

cevaplardan kibir akıyor.

"evet, kabül" demek isterdim ancak hayata gelme amacımız sadece bunu öğrenmek değil, bu amacı gerçekleştirmek. bilmek, uygulamadıktan sonra paha etmez. o yüzden kabül etmezdim.

87 yaşında kabul edebilirim. Etmeyebilirim de. Bakarız.

(bkz: hitchhiker's guide to the galaxy)

soru ordan çalınık ;)

forvo.com

kört kobeyn
elanis moriset (e'ler ea karışımı bir harf, kelebek e diyorlar)
örsula key legwin (w'yi v gibi değil u gibi okumak gerek) Şu videonun başında adam okuyor. www.youtube.com

-amerikan ingilizcesi-

kört kobeyn
ealanis morisett
örsula key ... (bilmiyorum)

hemen youtube'a gir, bu isimlerin kullanıldığı bir videoyu bul. hemen bulursun zaten. ordan orijinalini, tam doğru halini duyarsın zaten. ben marka, isim, her ne olursa bu şekilde yapıyorum. :)

www.youtube.com bu kurt cobain mesela.

şurdan yapabiliyor olman lazım takip no varsa.
www1.ptt.gov.tr

Ne zaman verdiniz?
11.11 kampanyasından dolayı bütün posta servisleri şeyapmış durumda. Trackinglerin hepsi gecikiyor.

benim de gecikti dostum 2 siparişim. o yüzden içimiz rahat mı olmalı bilmiyorum ama :) track de edilmiyor. adama delivery date'i uzat yoksa iptal edicem dedim.

verdiği numaranın sol iki hanesi harf değilse o numaradan bir halt olmaz. sadece çinde takip ediliyor. türkiyeye geldi mi gelmedi mi göremezsin. türkiye içinde de takip edemezsin. min 30 gün beklemeni öneririm. sonra aksiyon almaya başla.

www.17track.net buradan takıp edebılırsın

Belki kıyıda köşede kalanı vardır da, ben fark etmemişimdir. Arada yenisi çekilmiştir de haberim yoktur. Belki biri gelip "1987'de Zıbıdıp diye bir şey çekilmişti, kolay da bulunur. Çok güzeldir" falan der. Umut dünyası.

1066

Belgesel tadında.

The Last Kingdom
Bastard Executioner

Dizi

Camelot (merlin'i görünce yazdım)

Film

Eagle (pek sevmedim)
Iron Clad
Kingdom of Heaven
Mongol (avrupa değil ama...)

Robin Hood ya da King Arthur gibi hikaye üzerine filmler de var. Spartacus, gladiator falan var yine burada.


Oyun var aslında bol bol. Assassin's Creed oyna mesela hem kolay da :)


Mobildeyim editlemeye üşeniyorum aklıma geldikçe yazarım.

oğlum zaten ne kaldı daha??

Diriliş Ertuğrul paklar anca seni :p

www.imdb.com

Beklentilerinizi karşılar diye tahmin ediyorum.

What's the daily routine of a doctor like?

one doctor's rouitine day how pass

:D

How passes a doctor's daily routine?

3 çeviri de mantikli gelmedi baska fikri olan var mi?

1. ve 3. çeviri doğru.

how does a doctor spend his/her ordinary day?
bunu beğendiniz mi efendim?

ben olsam ilk cevaptakini kullanirim.

eindaclub +1

soru edilgen gibi ama siz direkt 2. tekil sahis kabilinden cevirmissiniz. tam cevrilmemis gibi.

soru edilgen değil. 3 tekil şahıs. öznesi sıradan bir gün o yüzden 1 ve 3 de doğrudur.

site çok kullanışlıymış. yanlış anlamadıysam insanlar kelimelerin okunuşlarını kendileri yüklüyorlar siteye. google gibi bilgisayara okutmuyorlar.

peradaym

arada koca kase salata da yiyebilirsin ekmekle... 5-6 liraya falan iki akşamlık salata malzemesi alabilirsin.

edit: c1b2k3 kişisinin tavsiyesi daha mantıklıymış.

bim'e gidilir, bütün tavuk ve 5'li uskumru filoto alınır. tavuğu böl-parçala buz dolabı poşetine koy at buzluğa, çıkar çıkar yap. aynı şekilde balık da öyle. tekli zaten. süper oluyor.

kabak, patlıcan bunlar da hem ucuz hem süper sebzeler.

yeşil mercimek, bulgur, nohut

Huleyn+1

Yesil mercimek kadar bereketli bi sey yok.

Bezelye konservesi vs. De alabilirsin baya ucuzdur. Tavuk gogsu ucuzdur. Yumurta ucuzdur. Ilk aklima gelen besleyici ve ucuz seyleri saydim.

yumurta al 30'luk, a101'den, max 10 tl. günde 2 yumurta.

makarna haftada 3 gün, 6 tl

1 gün salata, bir gün de bulgur, mercimek, nohut vs.

44 lira sadece yemeğe gidecekse hep makarnaya talim etmene gerek yok.

evde kuru bişeyler var mı, patates soğan kahvaltılık filan?

ıspanak, pırasa, mercimek ekonomik oluyor. ekmek yerine makarna ve bulgur kullanabilirsin, ekmekten daha ekonomiktir. 500 gramlık 1 paket makarna pişince ağıtlık olarak iki katından fazla oluyor. ekmekler 200 gr. yani 1 paket makarna 4 ekmek kadar olur.

ebegümeci bulabilecek yer var mı yakınlarında. okuyorsan üni bahçelerinde oluyor genellikle. besleyicidir. kavurma veya borani yapabilirsin.

sebze, bakliyat + makarnayla menüleri dengelemiş olursun.

konserve bakliyatta çözüm 3tl civarındalar

yumurta abi yumurta, arada makarna noodle filan da atabilirsin.

(bkz: south park)

bi tarihler roswell ve buffy the vampire slayer vardı, onlar olabilir mi?

twin peaks i izlediysen wayward pines'ı beğenirsin.

My Name is Earl
Memphis Beat

En iyisi Fargo. 2. sezon daha iyi.

friday night lights, tam istedigin gibi :)

www.imdb.com

buffy i izledim,
wayward ilk 5 bölüm pek sarmadı sonrası güzel diyorsan devam edicem ?
my name is earl izlendi,
fargo ilk sezon iyiydi bu sezona da bakayım o zaman :)
friday night lights tarzı pek uygun değil :D

teşekkürler.

kimse banshee yazmadı mı gerçekten?

the 100 :) onyargili olmadan izle

downton abbey. baslari sarmayabilir ama harika bi dizi.

one tree hill

breaking bad

pretty little liars.

Hart of Dixie ve The O.C.

fargo

smallville

BANSHEE (ve Fargo+1)

sons of anarchy.

Justified

My Club'ı beğendim ama pahalıdır muhtemelen.

GD Academia D'Esports

lets club

Pleon Sportivo var, Bokwa organizasyonlarına katılmıştım. 4-5 katlı..
müdürünü tanıyorum..

www.pleonsportivo.com

konumu tam olarak ataşehir'in neresine kalıyor bilmiyorum aslında..

taçspor

yeni nesil dil konusunda bizim kadar tutucu değil. hatta yazım/gramer kurallarını bir dayatma olarak görüyorlar. dil de yavaş yavaş değişiyor işte.

resmi yazışmalarda olacağını düşünmüyorum bu dediğinizin. sokak ağızında olması çok sıkıntı değil bence.

konuşurken sex diyorum yazarken seks

Tasarruf.

eksisozluk.com

çok axi adamsın nawar sadfsadf :D ya taxim yazan varsa ağır mallık ve özentilik bence. seks-sex taksi-taxi hadi olabilir diyelim ama genç neslin bi özelliği galiba.

Kimse makale yazar gibi sohbet edilmesini beklemiyor. Örneğin bilgisizlikten dolayı bağlaç ayırmayanlar bu konuda genelde "yea ona mı dikkat edicem sohbet ediyoruz şurda" şeklinde agresif savunmaya geçiyor. Oysa ki asıl konu bilmemesi, çünkü bu cümledeki kullanıldığı gibi "edicem" dediğinde kimse "edeceğim" diye yaz demez.

Yeni nesilin dikkat etmemesini anlıyorum entropi mantığı ile giderek bozulacak elbette kurallar da sınırlar da fakat bunun öyle bilinçli bir başkaldırı olduğunu sanmıyorum doğrusu.

Cursed chico "edicem" ve "edeceğim" farkı için bunu desen makul cevap olarak kabul ederdim ama tel harf için mantıklı gelmiyor. Hele klavyede ili elle yazıyorken s ve k orta sıradayken yazmak daha kolayken ve de değişen 1 harf sayısı iken. Demek ki konu zaman değil. Kaldı ki karakter sınırı konusu da yok twitter dışında bu tasarrufa zorlayan. Demek karakter sınırı da değil. Aynı şekilde "ve" bağlacı yerine "&" kullanılması da sorun değil bence. Bazı noktalarda esneyip gelişebilmeli elbette dil.

@Abdurrahman'ın dediği bana mantıklı gelen de. Hem "v" yerine "w" kullanımını, "k" yerine "q" kullanımını da açıklar nitelikte.

Nedir Turkiye'nin X W Q kullanmama inadi anlamiyorum. J de Turkce degil yine de alfabemizde var. Q kullansak ka mi ke mi diyecez sorunu da biter.

çünkü sex daha sex duruyor

sex neyse de taxim yazan hiç kimseyi tanımıyorum. tanımamakta da kararlıyım.

Yazmasi kolay, o yuzden.
Traveller +1

Traveller dil canlıdır. Dilimiz de yabancı kelimeler ile doluyor sürekli. Bence de artık Q, W ve X girmeli dile. Katılıyorum. Bazı sesleri elimizdeki harfler karşılamıyor. Fakat şu anki hali ile ks yerine x kullanmak bana yabancı dil özentiliği gibi geliyor.

Yazması kolay konusunda ise hala ikna olmuş değilim. Telefon klavyesi desek "k" ya da "s" noktalı harfler değiller. Yani basılı tutup noktalısına geçmek yok. Tek tık. Normal klavyede zaten iki el ile yazımda "k" ve "s" harfleri üzerinde duruyor parmak. "X" için ise elin konumunu değiştirmek ya da parmağı indirmek gerekiyor. Tabii o 0,1 saniye benim için çok önemli diyorsan saygı duyarım.

Almanca'ya da bizden "ş" harfini verelim "sch" diye uğraşmasınlar :)

neden navar değil nawar'sa, işte o yüzden.

@eksi sozluk e bir daha geldim çok saçma olmuş. "navar" diye Türkçe bir kelime var da ben mi v yerine w koyarak onu çevirdim?

taxim kullanımı için taxim hill otel var

neden olduğu konusuna gelince bence özentilikle başladı ve internetin uluslararası bir mecra olmasıyla yabancı kız düşürmek için
are you sex? gibi gibi, bizim abazan erkeklerimiz çok içselleştirdi benimsedi bu kalıbı bence ondan kaynaklanıyor