kaygılı bağlanmış size.

@durali nasıl yani?

Tabii herkesin böyle durumlarda farklı yaklaşımı var. Bence iletişimi tamamen kesmelisiniz. Herkes kendi üzüntüsünü yaşasın, delirsin, sakinleşsin ve işler yavaş yavaş yoluna girsin.

sen ve ailen haklısınız. dayanamayacak bir şey yok, bütün bu yazdıkların onun sorunu, onun aşması gereken sıkıntılar.

en olmaması gereken şey oldu ve beraber oldunuz tekrar diyelim, bütün bu hastalıklı davranışları sana yansıtacak.

uzaklaş. o da kendini düzeltmek için girmesi gereken sürece girsin.

@whoosie en son 9 gün önce konuşmuştum, 9 gün sonra ben ölüyorum dedi :'(

üzülmenizi anlıyorum ama olayların bu hale gelmesi onun yüzünden olmamış mı? kendi düşen ağlamaz derler. belki evlilikten korktu, ayrıldı bilemeyiz ama beklentilerinizin aynı olmadığı aşikar. sizin de hevesiniz kaçmış artık. bence onu daha çok üzmemek adına iletişimi koparın, sizin birinden hoşlandığınızı bilmesine gerek yok. ona yardım edemezsiniz, herkes aşk acısı yaşıyor. o da bu süreçten yalnız geçmek zorunda. kendinizi suçlamayın, mutlu olmaya bakın.

Sen adama acımışsın, adam da zaten karaktersiz biriymiş. Biraz ağlar sızlar geçer. Önünüze bakın.

O zaman bana evlenmek istemiyorum, ben kürtüm dışarda mutlu olamam kendi şehrimde yaşamam lazım sen de buraya gelmezsin dedi fakat asıl sebep benim kilolu olmam ve bir şey yapmayıp ertelememmiş, kendime gelirim belki diye bi süreliğine ayrılmış. Söylediği şey bu. Neden hemen bitti diye aileme söylemişim ki suçluyor beni bu yüzden. Bir sürü hatam olabilir ama neden söylemeyeyim ki.

@angelus tanımadığınız insanlarla ilgili karaktersiz yorumu ağır olmuyor mu, öyle birisi değil.

"fakat asıl sebep benim kilolu olmam ve bir şey yapmayıp ertelememmiş, kendime gelirim belki diye bi süreliğine ayrılmış."

bunu okuduktan sonra iletişimi kesmeniz gerektiğinden emin oldum. bırakın o da sizde yolunuza bakın.görüşmeye devam ederek hayatınızı olması gerektiği gibi normale döndüremezsiniz.

İlişki bitince bitirmeniz gerekiyor. Saçmalamışsınız ikiniz de. Süreci uzatmadan bıçak gibi kes.

Hayatına devam et. Tüm iletişimi de ona söyleyip kes.

Kötü bir insan değilsiniz. Sadece sizi sevdiği için bir insanla olmak mümkün olmuyor bazen maalesef.

Sizden aldığı haberler sizi ikna edememesi ile birleşince doğal olarak psikolojik dengesini alt üst etmiş. Aşırı şüphecilik kaygı bozukluğu ile eklenince sıkıntılı bir tablo çıkmış ortaya.

Çat diye iletişimi tamamen kesmeyin. Engellemeyin veya herhangi bir platformdan silmeyin. Bu hareketler onu çok daha derinden yaralayıp dengesiz şeyler yapmasına sebep olabilir.

İşin gerçeği şu ki her insan bu dönemi bir şekilde atlatıp sağlığına kavuşuyor eninde sonunda. Sabredecek o da mecbur.

iletisimi kes +1. sen boyle konusmayi uzattikca normalde donme surecini uzatmis/ertelemis oluyorsun

2 ay kadar sıfır iletişim yaratabilirseniz acısını çekip kurtulacak. üzülmeniz normal ama buna son noktayı koymak zorundasınız çünkü hastalıklı bir hal almış. onunki aşktan komplekse dönüşmüş. güzel hoş bir son veda konuşması yapıp, iletişimi kesin bir şekilde bitireceğinizi ve onu kötü hatırlamak istemediğinizi, uzun bir süre başkasını sevemeyeceğinizi ama bu ilişkinin de bittiğini kimsenin suçlu olmadığını büyünün bozulduğunu falan anlatıp kopun. ama bunu net yapmalısınız. iki üç ay hiç görüşemeyince durulur. yoksa her seferinde tazeler ve çirkin noktalara gider.

Biz erkekler böyleyiz. Eski sevgiliyi istemesek de, ayrıldıktan sonra o başkasını bulunca kıskanıyor, çıldırıyoruz. Sevgilimle 6 ay önce ayrıldık. İlk başta arkadaş olarak iletişimimiz devam etti. Sonra o birini bulunca aramızı soğuttum. Öteki çocuktan ayrılınca toparladık arayı. Sonra ben de birileriyle birlikte olunca özgüvenim yerine geldi, tecrübelerimi anlattım, yakın arkadaş olduk yine. Şimdi birini bulsa da kıskançlık yapmam herhalde.

Benim karakterimdeki erkeklerden uzak dur.

son paragrafta yazdıklarınızı yapıyorsa sakın, sakın.. uzak durun, üzersiniz diye korkmayın, unutacak. onun sevmesi sizin kişiliğiniz veya sizinle ilgili değil, tamamen takıntı çünkü psikolojik açıdan sağlıklı değil. siz aradığınız sürece unutamaz ama.

"abusive" denilen ve tam türkçe karşılığı olmayan bir ilişki biçimi var, kişilerden birinin diğerine psikolojik/fiziksel baskı uyguladığı bir ilişki. siz de öyle olma yolunda ilerliyorsunuz farkında olmadan, kesinlikle iletişimi kesmeniz lazım..

adam seviyor net şekilde belli ama istemeye gitmeye bir ay kala ayrılaması hoş olmamış. bilemedim.

adam net bir şekilde sevmiyor, kendi hastalıklı duygularını sevgi zannediyor. siz de öyle zannetmeyin.
hele hele bir seni seviyümm diye ağlayıp bir küfreden, hakaret eden, manyaklar gibi bağıran adamlardan asla asla asla hayır gelmez.

kaç hem de arkana bakmadan kaç. onu sevebilirsin ama sen kendin için çok daha kıymetli olmalısın.
1. işler ciddiye binerken seni yarıyola başkalarının da haberleri olacak şekilde değersizmişsin gibi bırakması.
2. 4 yıllık ilişkinin bile bitmesinin bir adabı olmalıydı
3. etnik köken üzerinden yalandan sorun üretmesi
4. 6 ayda ne boklar yedikten sonra sana tekrar dönemeye çalıştığına neredeyse eminim
5. KİLOLUSUN şöylesin böylesin diyerek sana bok atması. kilo muhabbeti yapan erkeklerden tiksiniyorum. seven insan her koşulda sever ister aşırı zayıf ister tombul...
6. hala seni duygusal olarak sömürmesi
7. dengesiz olması sana ve kendine zarar veriyor ve zaman kaybettiyor olması.
vavien nolur kendine bunu yapma o insan için kendini de üzme. sıyır kendini bu ilişkiden ve önüne bak. yoksa gereksiz zaman kaybı ve kalp kırıklığı...

var, olmaz olur mu.

contrail (kontrail) deniyor bu izlere.

Metrobüs

Beylikdüzü metrobüs, uzunçayırda in ordan minübüse bin yada acıbadem de inip ordan minübüse bin.

metrobus

metrobüsle söğütlüçeşmeye kadar git. minibüsle falan uğraşma.

ben de metrobüs diyorum ve 5 metrobüsle uğurluyoruz seni.

metrobüs+metro

metrobüs'e bin uzunçayır'da in. oradan metroya bin direkt kadıköy'ün göbeğindesin.

o uzunçayır'daki metroda en az 15 dakika yürüyecek ama, metrobüs'le gitsin adam yorulmasın :)

yazan oldu mu bilmiyorum ama metrobüsü tercih edebilirsin.

olsun yine de rayli sistem her zaman tercihimdir. risksiz :) hem 15 dk sürmez yahu abartmayın:)

valla ben o metroyu ilk defa kullandığımda öyle pişman olmuştum ki, yani hay girmez olaydım istasyona dedim. aha bu köşeden sonra metroya ulaşıyorum diyorum yok. artık yavaş yavaş umudumu kaybediyordum ki metro karşıma çıktı.

resmen 1 durak mesafede, otobüs lazım oraya :)

uzunçayır metro pişmanlıktır. söğütlüçeşme'den yürü daha iyi

Yanına yolluk filan almayı unutma

beylikdüzü-söğütlüçeşme metrobüsü var direkt. hiç aktarma yapmadan. onu denk getirirsen, yanında yeterince yolluğun da varsa, molasız, ekspres gidersin. yoksa aktarma yapman lazım, avcılar, edirnekapı, zincirlikuyu vs. bir iki kere.

Uzunçayırda in diyenin aklına sıçayım.
Balım Kadıköy'ün neresine gitcen boğa söğütlüçeşmeden 10dakika yürüyerek.

@fasulyek Kadıköy iskele tarafına gitcem

söğütlüçeşme'den yürü ya, uğraşılmaz uzunçayır'dan metroya yürü, in, bin, çık o kadar merdiven vs. rıhtıma varman 10 dk sürmez, söğütlüçeşme'den. söğütlüçeşme'de indikten sonra ille acelen varsa belediye'nin önünden otobüse bin.

şöyle oluyor, atıyorum ucagın boyutunu az uzatıyorlar hop sana oldu 737-300. 5-10 sene bakıyorlar motorları verimli değil. yeni bir motor takıyorlar, hoop üst versiyon olduk diyorlar. işte mesela en son 737-800 var. bu model üzerinde bir modifiye yapıyorlar; yakıt tankları ekliyorlar al sana 737-900. bi kaç tank daha ekliyorlar oldu sana 737-900 er.

özetle değişiklik yaptıkça, yeni bir model olarak piyasaya cıkıyorlar. yalnız bu en ufak değişikliklerin bile adamlara maliyeti milyarlaca dolar oluyor ve bir sürü de zaman alıyor. en ufak bir vida tipi değişiminin bile havacılık dairelerinden onayı uzun zaman alıyor.

dışı seni yakar içi beni misali..

keşke öyle olsa dediğim ancak limiti 50k olan kartlar..

bir ara 15 bin limitli kullanıyordum, çalınırsa nasıl ayva yerim diye dusundum. aşağı cektim.

bence 1000 lira olmalı. her seye yeter. istediğin zaman artırırsın.

Çalışıyorsanız 5000 çalışmıyorsanız 500

17,500 limitli bir tane kartım var. Eskiden çok kullanırdım, aylık 2-3 bin lira taksit ödediğim olurdu. Şimdi sadece çok elzem ihtiyaçlar için kullanıyorum. Bir ara borcum yokken kapattırayım dedim. Bankacı, kanunda değişiklik oldu limitiniz gayet iyi, kapatırsanız tekrar bu limitte bir kart alamayabilirsiniz demişti. Ben de kapattırmadım.

Benimkisi gelirimin 5te 1i. Genelde icine yukleyip aliyorum alacagimi. Odeme sekli olarak kullaniyorum yani. Kredi olarak degil. Dogrusuda bu bence

0. kredi kartsızım. çok rahat oluyor böyle.

kredi kartım yok/kredi kartımın olmaması.

0 borcum var, bu gün istifa etsem bir süre idare edecek nakitim var. az harcayıp peşin alışveriş yapıyorum, eğer kredi kartı kullanacaksam başkasınınkini kullanıp ona nakit ödüyorum. kredi kartı sahibinin işine geliyor.

0
Kredi kartı kullanmıyorum. Hayatım boyunca hiç kullanmadım.

Maaşımın yaklaşık 1,5 katı. Kimse taksitle bilgisayar, TV vs almıyor mu, herkes peşin para ile mi alıyor merak ettim. Ben onun için tutuyorum.

kendime ait olanin limiti maasimin 3'te 1'i. is icin kullandigim kartin limiti maasimin 1,5 kati.

ideal maas limit orani 1 bana göre.

3 adet kredi kartim var. Limitleri sirasi ile 11,500; 2,500 ve 6,000.

Genellikle 11,500 olani kullaniyorum, bir bankanin Platinium ozellikli karti oldugu icin ucretsiz seyahat sigortasindan ozel indirimlere kadar her seyini kullaniyorum.

2,500 limitli karti arac kiralarken vs verdigimden, dusuk limitli ve supheli islemde kolayca yenileyebilecegim isimi aksatmayacak kart olarak nadiren kullaniyorum.

6,000 limitli karti ise hic kullanmiyorum. Bir bankanin compact ozellikli karti. Yani kart aidati, taksit vs hicbir ozelligi yok.

Butun bunlara ve hemen hemen hic nakit kullanmamama ragmen aylik kredi karti kullanimim is icin seyahate cikmazsam en fazla 1,500 TL'dir.

Demem o ki, kredi karti kullanmak hayati cok kolaylastirir. Ne harcadiginizi kolayca takip edersiniz, otel bilet vs harcamalarda can kurtarir; ancak ne yalan soyleyeyim, herkesin nakit para kullandigi, kredi kartsiz bir dunyayi cok isterdim. Bu yuzden ne yaparsan yap, mumkun oldugunca az kullanmaya calis. Iyi gunlerde kullanman dilegiyle :)

Bende limit/maaş=65%.

Bence ideali kredi kartı kullanmamak, yani 0%.

maaş x3(belki 4) olmalı bence. Ha parası olmayan almasın diyebilirsiniz ama bence gerektiğinde taksitli alışveriş için gayet iyi oluyor.

maaşın 2000 lira diyelim, 3600 liraya 9 taksitle bilgisayar/kamera alsan aylık 400 lira ama limitinden 3600 lira düşecek başka bir şeye kalmayacak falan.. Sırf bu taksit olayından dolayı limit yüksek olmalı bence. Ama ekstre maaşından fazla gelmeye başlıyorsa oha, orada dur.

1.500 TL limitli ama hiç kullanmadığım bir kredi kartım var. Alış veriş yaparken hesaptan harcadığım başka bir kartım var onu kullanıyorum. Otomatik ödemeler bile hesaplı karttan, arada internetten alış veriş yaparken banka hesap kartını kabul etmiyor siteler, o zaman kredi kartı kullanıyorum. Kart ödemesi olunca da hiç bekletmem, son gün filan beklemeden alış veriş ertesi hemen ödeme yapıyorum. Sevmiyorum kredi kartını, ama para taşımayı da sevmiyorum o yüzden en mantıklısı hesaptan ödemek gibi geliyor.

kredi kartı kullanmıyorum.

dünyanın öbür ucuna iki kişilik gidiş-dönüş uçak bileti alabilecek kadar olmalı :) benim tam maaşım kadar. bilete yetmiyor.

2.5 kat. Taksit ihtimalini düşünüp ona göre ayarlamalısın . Ha bir yerde parasız kalırsan birkaç günlük yol yemek barınma masrafını karşılayabilmeli.

Biri 1800 Diğeri 2300 lira.

Gönül ister limitsiz olsun ama o para henüz yok bende tabi :D

Limit <= kazanc

yalnızız.

tamam da amaç ne ? hepimiz yalnızız ?

canımız sıkılıyor, vakit öldürüyoruz.

ifşa yapanlardan biri de ben idim.

www.youtube.com

open.spotify.com

papi moda girdim hemen

Şahsenem-Gözyaşlarim Anlatir-1997- çalıyor

www.youtube.com

marmaray ile üsküdar'a geç. oradan 15 no.lu otobüse ya da sarı beykoz dolmuşlarına bin. vergi dairesinin önüne inersin.

edit: durali'nin dediği şekilde de gidebilirsin ama gün içinde motor saatleri aralıklı olabilir, internetten kontrol et. motordan indikten sonra ters yöne (üsküdar yönüne) otobüse binerek 2-3 durak gidip ulaşabilirsin.

edit 2: taşındığını bilmiyordum :/

kavacıkta görünüyor vergi dairesi.

hacıosman metrosu ile levent'e gel. ordan kavacık otobüslerine binip gidebilirsin.

edit : önce beykoz tarifi yapmıştım ama sonradan bakınca vergi dairesi kavacıkta görünüyor.

olmaz mı. bir zamanlar battle for middle earth oynarken gözümü kapattığım an atlılar "rohiriiiim" diye koşturuyordu.

Oldu tabii. icy tower, volfied ve zuma'nın geçici zararları oldu. Gözümü kapattığım yerde tükürdüğümün kurbağasını görüyordum.

normaldir. gün içerisinde ne yaparsan, gözlerini kapayınca görürsün. mgr revengeance oynadıktan sonra 2 hafta boyunca sahneler gözümün önünden gitmedi. etkiledi beni.

World of warcraft üzerimde bolca gösterdi bu etkiyi. Az raid yapmadım gözlerimi kapattıktan sonra hala. Sadece oyun değil bu şekilde içine dahil olup çok uzun vakitler geçirdiğiniz her şey rüyada karşınıza çıkıyor mutlaka.

Bunun bir de adı olmalıydı.

18 wheels of steel across america oyununa bir ara arkadaş çevremle beraber fazla sarmıştık. Benzin istasyonlarında sarı renkli işaretler görüyordum. Hatta arabayla gittiğimde kendimi benzin alma işareti ararken bulduğum oldu birkaç kez.

sonra geçiyor..

Daha kötüsü de var. Dün yatmadan önce birkaç saat Sherlock Holmes: Crimes and Punishments oynadım, bütün gece uykumda dava çözmeye çalıştım. O da yetmedi çözemediğim her sefer uykumdan uyandım adam gibi uyuyamadım. O da yetmedi uyuduğum zamanlarda da sağa sola dönüp ığğıı ığııı diye inliyormuşum, hatun kişisinden öğrendim tabi. Ulan The Evil Within, Outlast bile böyle rahatsız etmemişti beni. Serde Sherlockluk yokmuş demek.

Hayatım boyunca quake oynadım.
Son 1 yıldır dokunmuyorum.

Geceleri kulağımda zıplama sesleri, rüyada elimde roketle gezmeler, uzaktan adam sesleri duymak..

Delirmişiz tedavi edenimiz yok.

oluyo ya team fortress 2'ye taktım bu aralar kapatınca engi'ler havalarda uçuşuyo

olmaz mı.

ilk tavla öğrendiğimde saçma sapan hayaller kurardım. odada oturanların arasında boşluk varsa şuraya ne güzel kapı alınır diyordum. yerinden kalktı mı da ha işte oraya getiririm pulu derdim.

Eycofta paladin gezdiririm rüyalarımda. arkada da müzik çalmaya devam eder.

Evlilikten evvel birlikte yasadiniz mi? Evlenince ne degisiyor? Evli degilim ama biryerlere varabiliriz böyle böyle konusarak galiba.

''Olur da bir gün bir sebepten tekrar yalnız kalırsam sevgilim bile olsun istemiyorum. ''

Bu çok ağır bir cümle ya, ne yaşadınız bu noktaya gelecek kadar? Üzüldüm açıkçası.

bizde sorun çıktığında istisnasız eşimin ailesinden dolayı çıkıyor, hiç aksi bir şey olmadı şimdiye kadar. hiç konuşarak çözüme ulaştırabildiğimiz bir konu da olamadı bu hususta, biz de üzerine konuşmayı kestik. eşimle başka hiç bir problemim yok çok şükür, yalnızca bizi maddi yönden sömürmeye alışmış bir ailesi olduğu için çözümsüz bir kavgamız var. oluruna bırakıp gamsız olmayı seçtim. ben de para biriktirmeye uğraşmıyorum artık gideceği yer belli olduğu için. kazandığım parayı kendim yiyorum.

kavgaların %90'ı incir çekirdeğini doldurmayacak meseleler. yok annen bunu dedi, yok düğünde şöyle yaptılar, kardeşin bunu dedi.

oturup sıkıntılarınızı karşılıklı birer kağıda yazın. sebepleri nedir tespit etmeye çalışın. aileler sıkıntı yapıyorsa, biraz uzağa taşınmak ve az görüşmek sıkıntıyı azaltır. Bu sıkıntıları çözüp öyle bir deneyin bakalım...

madem sorun tartışmayla ilgili o zaman onu düzelteceksiniz. sevgi emek ister, öyle kuru kuruya biz birbirimizi seviyoruzla ilişki yürümez.

tartışmak evliliğin olmazsa olmazı gibi bişey. aslında evlilik için olumlu da aynı zamanda. ama vırt zırt, olur olmaz şeyler için tartışıyorsanız altında yatan nedenleri araştırın.
bi şekilde başladınız alışkanlık oldu değiştirmeye yeltenmediniz mi acaba?
bir ihtimal de cinsel yaşamınızla ilgili sıkıntılarınız olabilir. genellikle olur olmaz tartışmaların altından başka bi konu çıkar ve o konu evliliklerde genellikle cinsel yaşamla ilgili olur. o konuyu da masaya yatırın bi.
(birbirinizin gözlerinin içine bakın. gözler canlı/ ışıl ışılsa sorun o konuda değildir.)

eski duyurularına baktım şimdi. bu sene başından beri evliliğinle ilgili sorgulama durumundasın. o zaman duyurunu görmemişim şimdi iki sorunu da birleştireceğim.

"Eskiyi çok Özler hale geldim, ailemi, arkadaşlarımı, grup görüşmelerinin aranan insanı Olmayı. Ama hepsi geride kaldı. Ben de kaybediyorum kendimi, ama beynim kabullenmiyor bir türlü."

kendini kaybediyor olmak konusu önemli. evlilikte hem erkekler hem kadınlar aynı hatayı yapıyorlar. sen sen olmaktan vazgeçmemelisin. evliliğin ikiniz için de geçerli olan kısmı birbirinize karşı sorumluluklarınız. bu kendinizden vazgeçmek değil ki. siz birbirinizi nasıl sevdiniz, yeni halinizle sevmediniz eski halinizle sevdiniz. değişim olacak bu normal, her insan süreç içinde değişiyor, değişmeli de zaten. yani değişim sizin kendi iradenizle, seçimlerinizle evli olmasanız da olacak olan değişim olmalı.
eşim ailemle mesafeli demişsin. kendince haklı nedenleri vardır yoktur bilemem. bu seni mutsuz ediyorsa eşinle bu konuyu konuşmanız lazım. bu durumun seni mutsuz ettiğini onun da bilmesi lazım. mutsuzluklarınızı içinizde yaşamayın, eşlerinizle paylaşın. çözümler üretin. o senin hangi nedenle mutsuz olduğunu bilmezse kendini düzeltme/ değiştirme şansı da olamaz.

eski arkadaşlarından uzaklaşman konusu:
karşı cinsle yakın arkadaşlıklar çoğu evlilik/ilişki için risk unsurudur, bu bir gerçek.
"sana güveniyorum ama etrafa güvenmiyorum" denir mesela. evet, çok örnekler var böyle yuva bozan 3. kişilerle ilgili. bence kazın ayağı öyle değil, zira bunu yapan iki kişi.
eşlierin birbirine şunu diyebilmesi lazım: "etraf kötü ama sana güveniyorum". eşinin senin için cümleyi bu şekilde kurması gerektiğini/ kurabileceğini düşünüyorsan eşinle bu konuda konuşmalısın. arkadaşlık çevren senin kendini iyi hissetmeni sağlıyor, kendini gerçekleştirdiğin alanlardan biri. öyleyse vazgeçmek yerine gerekli ayarlamaları yapıp ilerlemek gerekiyor ki mutsuz olma. sen mutlu değilsen eşin de mutlu olamaz, aynı şey ikiniz için de geçerli.

her yazında eşinle sorunun olmadığını, birbirinizi sevdiğinizi yazmışsın. ne güzel.
her evliliğin kendine özgü dinamikleri var, dinamiklerinizi birlikte oluşturun. sen empati kurup onu mutlu etme yoluna gidiyorsun, belki o yöne bakamadı o anda ya da bakamıyor. sessiz kalmakla eşinin hata yapmasına izin vermiş oluyorsun.
konuşun siz. birbirinize kendinizi ifade edin, birlikte çözümler arayın. bazen hatalı çözümler üreteceksiniz, onları düzelteceksiniz, bazen çözüm kendiliğinden gelecek... evlilik ilerledikçe daha çok kendiliğinden gelecek.

tek yapmanız gereken; "ben kalarak biz olabilmek". evliliğin sırrı, anahtarı, püf noktası, herbişeyi bu.

(56 yaş, kadın, 35 yıllık evlilik)

nişanlıyım, birlikte yaşıyoruz.
saçma sapan dediğiniz şeyler nedir? tartışmaların kaynağını bulmak gerekiyor önce.
boğulduğunuzu hissediyorsanız bunu eşinize makul şekilde söyleyin. arada kendi başınıza zaman geçirmek istediğinizi anlatın. yapmaktan keyif aldığınız bişeyler yapın yalnız başınıza. her ne olursa.
evlilik bir yaşam biçimi değil, biriyle hayatı paylaşmanız tamamen değişmesini gerektirmez. belli sorumluluklar dışında siz yine siz olmalısınız.
evde ayrı bir oda var mı, varsa orayı güzelce hobi odası gibi döşeyin. her ikinizin de sevdiği şeyler alın. tv, oyun konsolu, okuma koltuğu gibi. burası özel alanınız olsun, herkese yalnızlık biraz lazımdır.

burda terapist moduna girip "sevgi emek ister" falan filan gibi anlamsız, olgusal karşılığı olmayan ahlaki önermelerle zırvalayan insanları lütfen ciddiye almayın. onlar daha sizin zihninizde ne olup bitiyor, farkında bile değiller. hiçbir fikirleri yok.

evlilik, bağlılık, bazı insanlara göre değildir. zihni özgür olduğunda mutlu olan, şüpheci, kısıtlamalara katlanamayan insanlar oluyor bunlar. siz de belli ki onlardan birisiniz. bundan emin olmak için birkaç sene daha eziyete katlanmaya gerek yok. zaten farkındasınızdır. farkına varmanız gereken esas şey, dünyaya bir kez geldiğimiz ve gün geçtikçe ölüme yaklaşıyor olduğumuz. hal böyleyken insanın kasıtlı zamanını istemediği şeyleri yaparak, özverilerle geçirmesi kadar saçma bir şey olamaz. kabul görmüş ahlaki normlara göre sizi robotik tekrarlamalarla yargılamaya çalışan ve "yuva yıkıcı" olarak yaftalayanlardan uzak durun. burda daha önemli bir yıkım söz konusu: bir insanın aklı ve ruhu.

kısıtlı*

ayrılmak ya da devam etmek senin tercihin. ömründen ömür gidiyorsa, dediğin kadar ağır geliyorsa evlilik, çocuğunuz da yoksa neden kendine bu işkenceyi yapıyorsun o zaman.

sorun çıktığında, ki genellikle çıkıyor, eşime uyuyorum. zaten sorun çıkartan taraf farklı bir şeyleri önererek genellikle ben olduğum için vazgeçtiğimde ortada bir şey de kalmıyor.

diğer sen böyle dedin/şöyle yaptın durumları da herkeste oluyordur, çok ince düşünmemek gerek.

3 yıllık evliyim ben de, sevgimiz ve refahımız gittikçe artıyor. Zaten iyi başladı, artık ilk başlarda az da olsa var olan kavgalar rahatsızlıklar da bitti. Ikimiz de evden çalışıyoruz, 24 saat beraberiz hem haftaiçi hem haftasonu. Çoğu insan için kabus olacak bir kavram bu. Hatta kuşadası'na taşınalım pasa tatil modunda gezelim planları yapıyoruz.

ama bu "doğru kişiyi bulmak" ile alakalı olduğu kadar "uyumlu insan olmak"la da alakalı. Ben şu anki eşimden çok daha gıcık birisiyle de geçinebilecek kadar uyumluyum. Eşim ise özgür kadın modundaydı benden önce. Kendi gibi birisiyle evlense 1 ay dayanamazdı. Ben onu da uyumlu hale getirdim. Evde resmen hiç kavga tartışma çıkmaz oldu, tüm işler ve eğlenceler ortak hale geldi.

eğer siz ilk yıllarda birbirinize uyum sağlamak yerine üstünlük kurmaya çalıştıysanız, ki kavga dediğin şey üstünlük kurmaya çalışmaktır, ve durumunuz iyiye gitmiyorsa, daha toparlanmaz. En az bir tarafın mülayim olması, diğer tarafın da bundan faydalanacak değil bunu takdir edecek kadar zeki olması lazım.

yani bir sonraki ilişkinde üstünlük taslamaya çalışma. Ben mülayim taraf olarak hatunu istediğim her şeye alıştırdım. Evlenmeden önce nasıl yaşıyorsam yine öyle yaşıyorum. Uyku düzeni bile bana uydu onun, ve çok mutlu. Annesinin yanına gittiğinde bile beni özleyip erkenden geliyor geri.

bu aşamaya gelmek için birçok kavgayı es geçtik zamanında. Kızdığın konular unutuluyor, kızgınlıklar hatırlanıyor. Ters bir şey yaparsa ama kavga cıkarmazsan ileride sen de o da hatırlamazsınız. İçine atıp biriktir demiyorum, birkaç saat sessizce küsüp kendi kızgınlığını yenmekten bahsediyorum.

@fleur du ma'ın yaptığı gibi "onu dinleme beni dinle" diyecek değilim.

şu noktayı açıklamam gerekti:
"eski duyurularını okudum" dediğim bölümden önceki yazdıklarım eski duyurularını okumadan önce yazdıklarımdı. onları bilerek silmedim.

gönül işleri soruları cevaplaması en zor sorular. kişileri hiç tanımadan, onların hayata bakışlarını, beklentilerini, geçmişten gelen izlerini bilmeden, ilişkinin dinamiklerini bilmeden cevaplıyoruz. soruyu soranın durumu açık ve doğru anlatmasıyla cevapların sağlıklı olma olasılığı artıyor.
ben bu tür soruları cevaplamanın cevaplayana sorumluluk yüklediğini düşünüyorum. cevabım belki hiç sana veya duruma uygun da olmayabilir bir yerlerden bir şeyler yakalamış ve kendi deneyimlerimi katarak önerilerde bulunmuş olabilirim. benim deneyimlerimin senin için geçerli olmama olasılığı da var..
kısaca, bu ndenle bu tür sorular cevaplamaktan kaçındığım sorular oluyor.

@fleur du mal, sevgi emek ister. diğer her şey gibi.
iason cape "evlilik bana göre değil " diyebilecek biri. öyle olsaydı baştan bu kararı vermezdi değil mi? biraz dikkatli bakarsan konu hakkında sıkıntılarını yazdığı duyurularını görürsün, kapanda gibiyim diyor. çözüm arıyor, çözüm arayışının hepsinde eşini sevdiğini, sıkıntısının olmadığını yazıyor. evliliğinde ters giden şeylerden rahatsız olmakla evliliğin o kişiye göre olmamasını ayırabilmek lazım.

diğer her konuda olduğu gibi sevgi de emek ister. birinin zihninde ne olup olmadığını anlayabilmek de emek ister.
(bir insanı zırvalamakla itham edebilmek için ne gerektiğini ben yazmayayım, burayı okuyanların takdirine bırakayım)

"evlilik, bağlılık, bazı insanlara göre değildir. zihni özgür olduğunda mutlu olan, şüpheci, kısıtlamalara katlanamayan insanlar oluyor bunlar. siz de belli ki onlardan birisiniz." demişsin.
ben senin gibi düşünüyor olsaydım (bu konuda haklı da olabilirsin) düşüncemi şöyle ifade ederdim, "siz de belki onlardan birisiniz"
çünkü düşünce başlığına yazdığın gibi bazı düşüncelerin sistemleşme aşaması aldığımız iletilerin yargı belirtmesi ile yakından ilintilidir.
nacizane.

evlilik ve aile teraspistine gidin acilinden. bazen tek başına aşamazsınız problemleri. yardımla çözersiniz. en azından karar verirsiniz tamam mı devam mı diye. hayatı zindan etmeyin birbirinize.

@hayat aklini konusacak bir filozof uret

ilk yazdığınız cevabın tamamını okumamıştım. üslubumun kusuruna bakmayın lütfen. biraz heyecan, umursamazlık ve toyluk kaynaklı olarak zaman zaman kaba bir üsluba kayabiliyorum. eğer yazdığınız doğruysa benden 36 yaş büyüksünüz, o yüzden susuyorum. sizin de beni ciddiye almanıza gerek yok bu durumda.

seni ciddiye alıyorum fleur du mal. öyle olmasaydı cevap yazmazdım:)
yaşım hakkında yazdığım doğru, yaşım nedeniyle ayrı muamele istemem ama :)

yazımı sonuna kadar okumadığını tahmin etmiştim. baştaki yazıyı öyle bıraklmakla ben de yanlış anlaşılmayı göze almış oldum bi yandan. yazı uzamasın diye mi düşündüm ne düşündüysem o anda "işte fazla bilgi olmayınca böyle yazmıştım, sonra şunları yazdım" filan gibi açıklamalar da getirmedim.

üslupla ilgili orson abiyi anıp kaçayım ben;

"ı know what is to be young" :)

çok klişe belki ama,
sevginiz var ise (ki var anladığım kadarıyla)
saygınızı henüz yitirmediyseniz
ve birbirinizin güvenini sarsacak ağır bir şey yapmadıysanız her ilişki kurtulur bence.

birlikte baş başa bi tatile mi gitseniz?
ve bi de terapist öneririm...

eminim çok sık duymuşsundur bunu, evlilik denge meselesi. gerçi hayatta pek çok şey denge meselesi. sorunsuz evlilik yoktur. biraz da bu insanın tabiatında var, kimisinin hayatı özgür ve dolu dolu yaşamak istiyor, kimisi de az insan öz insan. bu biraz huy-karakter meselesi. bence şunu yap, problemleri büyütmeden tek tek çözebilmenin yoluna git. evlilik yürümüyor ya diyip, hemen bitirebilinecek kadar kolay olmamalı.

Dün gece bu yazıyı yazdım. Epey bekledim cevap gelir diye. Ama gelmedi yattım uyudum ben de. Şimdi tekrar kontrol ettim. Mesajları görünce çok şaşırdım.

Hepinize tek tek çok teşekkür ederim. İlginizden ötürü çok duygulandım. Aklımda kaldığı kadarıyla bazı şeyleri cevaplamak istiyorum.

Sabit bir mesaim yok. Ara ara şehir ve ülke dışına çıkma durumlarım oluyor ama kısa süreli kalıyorum. Şu zamana kadar maksimum 1 hafta olmuştur. Onun dışında kalan Zaman'larda da eşime yeterinden bile çok Zaman ayırıyorum. İsteklerine saygı duyuyorum. Ve birlikte olduğumuz zamanları kaliteli geçirmeye çalışıyorum.

Tatil konusuna gelince eşimle sürekli tatile çıkıyoruz. Şimdi de yılbaşı için yine yurtdışına çıkacağız. Baş başa kalma konusunda sıkıntı yok.

Tartışmalar esnasında çok fevri davranıyor. 10 puanlık bir tartışmada 100 puanlık tepki veriyor. Kendisinin verdiği aşırı tepkiler beni çok yaralıyor. O kadar yaralıyor ki tepki dahi veremiyorum. En son tartışmamızda terapiste gitmeyi teklif ettim ama hiç oralı olmadı. Sakinleşince de geldi özür diledi.

İkimiz de bu evlilik olayının başlangıcında çok uğraştık. Farklı ülkelerden süreci yönettik. Onun ailesine karşı en ufak bir saygısızlığım olmadı. Beni kendi öz çocukları gibi severler.

Bir yanım diyor ki yeter artık kurtul bu durumdan. Diğer yanım da bu yuvayı zor kurduk kolay dağıtmayalım. Bir de Türk tipi ilişki yaşıyoruz. Ayrılmak istediğimde olayda ne yaşandığına bakılmaksızın her 2 aile de beni suçlayacak. Şu an sırf içimde yaşadığım bu sıkıntılar yüzünden çocuk yapmak istemiyorum. Eşim dahil soranlara maddi şeyleri sebep gösteriyorum. Ondan dolayı da üstümde inanılmaz baskı var.

İşler çok karışık anlayacağınız. Bir kedinin ip yumağına saplandım. Bakalım iplerimi kim çözecek

erkekler kendilerini daha zor ifade ediyorlar. sizin de bu ruh haliniz, bu kapana kısılmışlık hissi biraz bu yüzden sanırım. zehrinizi akıtmıyorsunuz.
daha net ve daha kesin olmalısınız. eşinize açık açık sizi üzdüğünü, tepkilerinden rahatsız olduğunuzu söyleyin. kendisini düzeltmesi gerekiyor. sizi kaybetme riski olduğunu hissettirin. tek taraflı dinledik ama anlattığınız kadarıyla eşiniz evliliğin birinci kuralını ihlal ediyor, yani düzgün iletişim kurmuyor. kırıp döküp özür dilemekle evlilik yürümez.
kendinizi çözümsüzlüğe mahkum etmeyin. eğer bütün hikaye buysa sorun sizde değil. eşinizle konuşun, ültimatomu verin ve artık bundan sonra o endişe etsin, çözüm arasın. tek başınıza yaşamıyorsunuz bu evliliği, karşı taraftan kaynaklı sıkıntıları çözmeniz de zaten imkansız.
eşiniz durumun vahametinin farkında olmayabilir, kendisini ciddiyetle uyarın ve sözünüzün ardında durun. sizi tekrar kırarsa sert şekilde duvarı çekin. kendine gelmesi gerekiyor. bu süreçte de kendinizi asla üzmeyin ve yıpratmayın. evliliği ayakta tutan tek başına sevgi değildir, eş dost aile hiç değildir. evlilik sevgi, saygı, güven, sosyal çevre ve statü, maddi ve manevi her şey ile bir bütündür. olmuyorsa da olmuyor demektir, ucunda ölüm yok.
kolay gelsin.

İlaç bilmiyorum ama ılık ada çayı bende hep işe yarar.

Gelorevoice pastil

Dekort ampul al, meyve suyuna karıştırıp ic

dün yine bi kaç tane başlık vardı bununla ilgili.

ballı turp gibi bir öneri vardı. siyah turpun üstünü kesip cukur yapıyorsun; bir kaşık balı içine döküyorsun. turpun altında da küçük bir delik açıyorsun. sonra bunu bir bardaga oturtup 24 saat bekliyormussun. bardakta biriken ballı turp suyu karışımını 3-5 saat arayla içiyormussun.

denemedim ama bunu öğrendim.

geçmiş olsun

Bepanten pastil. Mutlaka dene super bi icat.

Hayir.

ne saçma düşünce. yat uyu.

Güzelsen iftiraya uğrama olasılığın yükselir. Çünkü elde etmek ister insanlar ve elde edemediklerinde bir kulp bulma eğilimindeler. Hemcinslerin de rahatsız olurlar çünkü sürünün alfasının ilgisinin sana kayacağını düşünürler ve bu da beraberinde kötücül olaylar gelişmesine neden olur. Ancak bu genelleme üretilemeyecek bir alan. Güzel çoğu insan hiçbir iftirayla yahut kötü duyguların ürettiği davranışla karşılaşmıyor.
Güzel kızlar ve erkekler çok fazla hem de şimdi gençliğini yaşayan nesil çok daha güzel. Seçkin birer genetik örnek gibiler. Nereye ve nasıl baktığınız önemli.

bence senin kendini ifşa zamanın gelmiş.
hem duyuruyu da gaza getirmiş olursun, bütün pazar eğlence çıkar.

nihayetinde ikisi de siliniyor artık?
nasılsa 1. sayfayı işgal ediyor kardeşimiz, en azından diğerleri de eğlenceye katılsın dedim:/

internet kuralı 32: bir kız güzelliğinden bahsediyorsa güzel değildir

yat uyu. saçmalıyorsun.
olayı yük benden kalktı artık top psikologda diye algılıyorsan zaten bi şey olmaz senden.

Insanlar konusacak kimseleri olmadiginda psikologa gidiyor ayrica

insanlar konuşacak kimseleri olmadığında değil konuşunca çözülemeyecek sorunlardan psikologlara gidiyor..

edit: pardon konuşunca çözülemeyecek sorunlardan psikiyatrlara gidiyor. ama konuşacak kimseleri olmadığında psikologlara gidiyor değil..

Varolouşçu psikoterapi müsait bir zamaninda okumani öneririm bu yaklasima dair üç bes bir sey

Psikolog neticede insan. ayrıca mesleki bilgisi ne olursa olsun üzerinizde bir etkisi olması lazım. Yani bir psikoloğa gidince şöyle deyin kendinize < ulan, ben bu elemanın sözüne itibar eder miyim?> o elektiriği size vermiyorsa ilk gittiğinizde,daha da gitmeyin. Ne kadar doğru konuşursa konuşsun böyle bir saygı uyandırması lazım sizde. Ama bak ego demiyorum, egosundan korktuğunuz birine de gitmeyin. O değil orda artist, sizsiniz. Artistlik yapıyorsa da biletini kesin, sizde saygı uyandırmıyorsa da . Bu iki sihirli şeye dikkat edin. Sınavı geçen insan size iyi gelebilir. Bu konuda şimdi aklıma gelen fikirlerim bunlar.

bazıları online terapi ne ya, yüz yüze olmazsa olmaz diyor ama deneyen bilir, o profesyonel rehberlik gerçekten fark yaratıyor. ekrandan da olsa, derdini anlatmak, doğru sorularla düşüncelerini toparlamak mümkün oluyor. tabii bazen internet kopuyor, bazen ortam dikkat dağıtıyor ama sonuçta psikolog orada, seninle ve dinliyor. özellikle pandemi gibi dönemlerde online terapi adeta can simidi oldu bence. terapi dediğin sadece fiziksel yakınlık değil, doğru yaklaşım ve destek; bunu da psikolog sağlıyor. Ben aldığımda işe yaradı gerçekten.. ihtiyacınız varsa öneririm..
terapiyle.com

Ben de işe yaradı. Ne dedi de değişti diye soracaksınız ne dediklerini hatırlamıyorum :///

normalde zayıflamaz yeterli besleniyorsa. süt verirken biraz zayıflayabiliyorlar yaz aylarında. hem kafa şişmesi, hem göz akıntısı beyin ya da kafada bir sorun olmuş olmasın. belki karın şişliği de hamilelikten değil hastalıktandır. kafa bölgesindeki hastalıklar felç, tik, denge gibi sorunlara sebep oluyor. mümkünse bir veterinere götürseniz iyi olur.

düzenli olarak her gün besleniyor. besleyeni çok; sabah akşam bir şekilde mama ulaşıyor. veterinere götüremiyoruz çünkü bir türlü ele gelmiyor. o kafa rahatsızlıgı zamanı götürmek için cok ugrastım ancak anladı yakalayıp götüreceğimi, bir türlü gelmedi. sonra ufak tefek tedaviler için tutmaya çalıştık ancak çok hırçınlaşıyor o zamanlar.
karnını iyice yoklayayım ben bir. hastalıktan zayıflama yorumunuzu daha ciddiye alacağım şu anda :(
teşekkür ederim.

1. Fotoğraflı şikayet etmen gerekir. Sadece İstabul için Whatsapp var, geri kalana illerde mail atabilirsin.

2. Türkiye'de hayır.

1. istanbuldaysan whatsapp var
2. yayalara uygulanan kırmızı ışıkta geçme ve yaya geçidinden geçmemeye yapılan kontrol ve uygulamalaya şahit oldum.

yani whatsapp filan var da sürüceü telefonla konuşarak ya da kırmızı ışıkta bastı geçti. fotoğraf filan da imkansız o anda. bunu ispatlamanın bi yolu yok herhalde di mi mobese filan olmadıktan sonra? ya da tabii ispat olmadan sadece bir ihbar olmadan ceza da kesmezler.

2- Beşiktaş'ta trafik polisinin yanında onca kişi kırmızıda karşıya geçti. Polis uyarı bile yapmadı, ağzını açmadı.

Ha ceza kesen polis de vardır tabii ama çok salladıklarını düşünmüyorum.

whatsapptan gönderilenlere bakıyolar mı lan harbiden

Whatsapp yalan oldu artık. Ceza kesilmiyor.

2. bir kaç yıl önce işgüzarlık için kestiler 3-5 kişiye. hatta haberlere bile çıktı. "evet ne düsünüyosunuz, yaya olarak ceza yediniz ehehe" seklinde. tabi ki anlık bir gazdı. o kişiler de ceza kesilen ilk ve tek yayalar olarak kaldılar.

al haberini de buldum www.youtube.com

Yıllllaar yıllar önce Ankara/Güvenpark'ta kırmızıda karşıya geçen yayalara ceza kesilmişti de kanallara haber olmuştu.

Yani böyle ceza kesilince haberlere konu oluyor. Yani uygulamada böyle bir şey yok.

2 - Var, babam ceza yemişti, yanında bir arkadaşıyla çok işlek bir caddeden karşıdan karşıya geçiyorlarmış, polis bunlara geçmeyin demiş, bunlar takmamışlar, karşıya geçmişler, polis ikisine de ceza yazmıştı.

1- Whatsapp diyorlar. Ben de whatsapp diyenlere sormak istiyorum acaba polis sadece çekilen fotoyu mu baz alıyor? Oradaki mobese veya kameralardan olayı teyit ediyor mu? Yoksa ben kıl olduğum birini fotoşoplayıp gönderirim fotosunu, süistimale açık birşey gibime geldi.

yurtdışında hangi kıta olduğuna ve istediğin hıza göre değişiyor.

avrupa 1 gün için ups veya tnt

Ben tnt ile gönderdim, 1 günde ellerine ulaşti. Gayet memnun kaldım.

söz konusu hız ve güvenilirlik ise ben dhl derim.
ücret konusunda tabiki bir şey diyemem bu durumda.

hızlı ve güvenli olmasını istiyorsan dhl derim. iki gün içinde amerika ve kanada'ya teslim ettiler. ama fiyatı biraz tuzlu. gönderi başı ortalama 70-75 euro. (içinde transkript vardı. gönderinin ağırlıgına göre artacaktır)

dhl der çıkarım

Fedex Amerika'dan aldığım ürünü iki günde getirdi, iki günde de götürüyorlardır herhalde tek deneyimlediğim buydu.

Fedex, Dhl, Ups vs şirketler hep iyidir diye düşünüyorum her aşamalarını takip edebiliyorsun vs.

Ha ptt'nin de hızlı gonderisi vardı 50 lira falan tutuyordu belge gönderisi için.(normal olanı 8-10 lira)

35x10x15 ebatlarındaki kutuyu, bir çok firma 300 TL civarına, İsveç'e götürebileceğini söyledi.

TNT firması ile telefonda yaptığımız uzun pazarlık sonucunda 100 TL ye kapattık olayı (280 TL den düşüldü). Maksimum teslim süresi olarak 3 gün verdiler.

Herkese teşekkürler

Maccabi 11 sayidan fazla farkla kazanmak zorundaydi. Baktilar son 1 dakikada bunu basaramayacaklar maci uzatmaya goturmek istediler. Sayi atmayip savunma yaparak maci kilitlemek istediler.

ptt kayıtlı ile gönderin. ben dvd gönderdim kutulu falan. 11 tl ödemiştim sanırım. pttye gidin yardımcı oluyorlar. kaybolmaz. kayıtlı gönderin tracking kodu olacak elinizde.

ptt ile kayıtlı yollarsanız kaybolmaz. kayıtlı olduğu için ülkeden çıkana kadar ptt üzerinden, çıktıktan sonra da diğer ülkenin posta sitesi üzerinden postanın ne aşamada olduğunu görebilirsiniz. kayıtsızlarda da ptt genelde sorunsuz yolluyor. ptt'nin sorunu gelen postayı dağıtamamakla ilgili. sadece 8 ocağa kadar garanti veremezler ama belli de olmaz.

Tatil dönemi çok bu ara. Onu da dikkate alin.
Dhl en garantisi ama kuzey amerikaya 70 euro civari bişeye götürüyorlar. 2 günde ulaşıyor.

Miami'ye evrak gonderdim aha fatura onumde Fedex, 122,50 tl verdim. Ertesi gun ulasiyor.

Bugun Ptt'nin ems'si ile gonderdim 65 tl tuttu. 50 gramlik zarf. 3-6 gun arasinda varacakmis. belki ileride ihtiyaci olur bu bilgiye birilerinin, dursun bu burada.

beppe

en kralı fornello ama bütçenizi bilemiyorum tabi. fiyatları makul bence.

Fornello süperdir, beppe de iyidir ama fornello bir tık daha uygun sanki.

Ay canım istedi.

casa della moda vardı eskiden, iyiydi. hala varsa da deneyin.

Moda'da bi tane pizzaci var butik ara sokakta. Cesit cesit, seciyorsun, ustediigin kadarini makasla kesip tartiyorlar falan. Guzel pizzalari da vardi. Deneyebilirsiniz. Dondurmacilari gecince, iskeleye sogru yuru. Soldaki ilk sokakta olmasi lazim.

yanına metal aldırmazlar diye biliyorum. uçak bagajındaki çantada belki

evet, her seferinde zippomla biniyorum.

2008 senesinde bana izin vermediler. Tam gitti zippo derken guvenlikci kiz atik bir hareketle icindeki pamugu cikarip bana geri verdi. O sekilde bindim.

Vermezler.

çakmaktan yana sorun çıkarmıyorlar

Almanya cikisli tum ucuslarda icindeki pamugu cikardilar bende. Baska yerlerde basima gelmedi hic.sorun olmuyor

Sıkıntı yok

zippo çakmakların pamugunu alıyorlar sadece. ucucu gaza sahip çakmaklardan da 1 adet ile uçaga binilebiliyor. ucucu gaz dediğim hani şu gazını eşitlemeye çalıştığımız cinsten olan. yer sırbistan nikola tesla hava limanıydı. duyurunun bilgisine.

Kanyon'da mağazası vardı, hala var mı bilmiyorum.

Bilstore, Deriden ve Markafoniye bakın. Etiket fiyatları sabit oluyor gördüğüm kadarıyla ve indirime girerse 50% oluyor en fazla.

Hımmm teşekkürler

bilstore web sitesinde fred peryyde indirim vardı geçenlerde.
almak istediğiniz barrel çantalar da indirimdeydi.
diğer sitelerde çakma ürün çok fazla. almayı düşündüğüm için yakın zamanda araştırmıştım.

İstinye park

Bilstoredaki kampayayı kaçırdığıma çok üzüldüm :(

Şimdi duydum indirimi

Şimdi baktım 350 tl şu anki fiyatı

Markapark

adına gelen herhangi bir fatura ya da kira sözleşmesi yeterli olacaktır. Kira sözleşmesi senin adına değilse sözleşmedeki kişinin de seninle gelmesi gerekiyor.

genelde problem çıkmaz .son faturayı götürürsen hallediyorlar. Benzer durumda ben de yeni evime taşındıktan 8-10 ay sonra kaydımı aldırdım; problem çıkmadı.

Cezayı şu şekilde yiyebilirsin : eski evine taşınanlar kayıtlarını o eve aldırmışlardır; bu adam evde kalmıyor demişlerdir. Öyle bir durumda senin kayıt otomatik olarak düşüyor sistemden. Umarim öyle bişey olmamıştır.

selamlar

Yok yok

Hala tüm seçimlere eski adresime gittim oy kullanmaya... sistemden bakıcna o adreste biz varız hala.. Muhtemelen Rus cephesi olarak kullanılıyor, beylikdüzü :)

Cowboys & Aliens

www.imdb.com

sara ya iki katır.

klondike var. film değil ama mini dizi.oyuncu kadrosu baya sağlamdır

www.imdb.com

teşekkür ederim arkadaşlar.

Los Angeles yakın sayılır, gitmişken gidin görün.
San Jose'ye gidebilirsiniz, Sacramento olur.

New York ülkenin öbür ucu.

New York çok uzak.

Los Angeles var, Las Vegas olabilir. San Diego'ya gidip belki günü birlik Meksika'ya gidebilirsiniz. Bunlar güneye yakın yerler. Çok kuzeye gitmeyin bu mevsimde çok soğuk olur. (Seattle, washington (eyalet) vs.)

Vegas, Los Angeles +1

vaktin olacaksa araba kirala ve sahilden los angeles'a kadar in. Gezmeyi seviyorsan hayatının road trip'ini yapmış olursun. Bir gece kal okyanus kenarındaki küçük kasabalardaki motelin birinde; okyanusa karşı uyan.

3-4 saat uzaklıkta, iç tarafta, yosemite national park var. oraya da gidebilirsin. Tunnel view tarafındaki giriş kapalı olabilir ama esas girişi açık olabilir; öncesinde kontrol et.

şarap falan seversen kuzeye geç; napa valley'e gidebilirsin. Oregon kıyıları da güzeldir.

başınız sağolsun
edit:Tabi bu arada imzaladım kampanyanızı

Basiniz saolsun.

Başınız sağolsun.imzaladım...

üstte kalsın, rica edelim.

basin sagolsun

Başın sağolsun. Umarım, babanın anısı, başlattığın bu kampanyanın yaratacağı değişimin kurtaracağı insanlarla, sonsuza kadar hatırlanır.

Başınız sağolsun, ben de imzamı attım şimdi.

Yıllar önce yaralanmalı bir trafik kazası geçirmiştik ailecek. Olayda suçu olan herkesin yanına kar kaldığı gibi, yerinde durmaktan başka hiçbir şey yapmayan arabada olan bizler suçlu çıkacaktık neredeyse. Biz kanlar içinde yatarken, arabadaki bavullarımızı çalan insansı yaratıkları saymıyorum bile. Dilerim kimsenin hatası, sorumsuzluğu yanına kar kalmasın, kimse de bu dengesizler yüzünden sevdiklerinin acısını çekmesin :(

Başımız sağolsun.
Keşke böyle bir imzaya hiç gerek olmasaydı...

ederiz elbette ne demek.

tekrardan başınız sağolsun, allah cennette kavustursun.

imzaladım, üzülmemek elde değil. entryi okuduğumda yutkunamadım.

annem hep der, doğum ve ölüm kaçınılmazdır diye. allah rahmet eylesin. biz anlayamayız belki. kaybetmedik ve bilmiyoruz ama desteklerimiz seninle.

imzamı attım, başınız sağolsun. Bu da terör, trafik terörü.

İmzaladım

imzaladım.. başın sağolsun..

imzaladım, başınız sağolsun.

Mekan mı güzel olsun yemek mi?
Mutfak ne olsun?

Ragione var Karaköy'de hamburgerini seviyorum.,
Boşnjak var. İyidir..
Paps var, pizzacı.

Karaköy Lokantası

kebap severseniz karaköy otoparkının altında mekan var. tatlısı da iyidir üzerine.

Avrupa'dan ornek ver bence "ust duzey pozisyondasin, spor mont giyme" diyen esine :)
Benim yasadigim ulkede mudurler senin dedigin tarz montlar giyiyorlar. Bir de scooterlari var. (hani su onunde sapi olan kay kay gibi olan var ya) sirt cantalarini da takip oyle geziyorlar.

Onun disinda
Armani nin paltolarina bakabilirsin. Yun karisimli paltolari var, modern kesimler genelde. Kisa boylu istiyorsan zara vb bakabilirsin.
Ne bileyim aklima gelmedi baska :)

adresin network, beymen kardeş.

beymen club

kusura bakmayın ben de kaynak yapıyorum ama double-breasted peacoat denilen naneden bulamıyorum.

zara

Tc vatandaslari o ulkenin tc konsolosluguna gidip alabiliyor, yabancilar icin de oyle olmasi lazim. Telefonla arasin sorsun.

aynısı benim başıma geldi ama tam tersi.

bir başka ülke, almanya'da yaşadıgım dönem için security clearance istedi. Adamların öyle bir işleyiş tarzı var ki herşey tıkırında. form var, onu dolduruyorsun; kontrol için belirli bir ücret var onu yatırıyorsun (aracı şirket halletti bunu), formu imzalayıp almanya'ya posta ile gönderiyorsun. adamlar da cevabı adresine gönderiyorlar. Tek sıkıntı formdaki imzayı official yetkili önünde (noter, karakol ya da konsolosluk) atman lazım. elbette tr'de ne noter ne de karakol yanaştı. hatta az daha birbirimize giriyorduk da en sonunda gittim alman konsoloslugundan randevu alıp orda imzaladım.

Tr için de böyle birşey var mı araştırmak lazım. konsolosluk bilir bu işleri.

hemen bi google yaptım hem sana yardımcı olması için hem de öğrenmek için :

savcılıktan diyorlar.


www.hukukeksper.com

final cevap :

www.adlisicil.adalet.gov.tr

"Yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları ile Türkiye'de ikamet etmiş ve haklarında adlî sicil kaydı talep edilen yabancılar adlî sicil kaydı istemine ilişkin dilekçeyi doldurup imzalayarak, hangi yabancı dilde cevap istediklerini de belirtmek suretiyle, nüfus kağıdı suretleri ile birlikte bulundukları yer Konsolosluğu vasıtasıyla başvuruda bulunabilirler. Adlî sicil kayıtları İngilizce, Almanca ve Fransızca olarak üç dilde hazırlanabilir."

@durali, çok sağ olasın. Tahmin ettiğim gibiymiş. Ben de konsolosluğa mail atmıştım, bakalım onlar ne cevap verecek. ben de bi googleladım ama çok eski sonuclar buldum, 2006lardan kalma. sonucu haber ederim:)

Aynen ben de sasirdim duruma. Simdi yine durdu kar. Yagmasin zaten lanet olasica.

aynen, ben de göt oldum... taktirmam gereken kis lastiklerini düsündüm hemen...

Kar yağışından hemen önce bir yere yıldırım düştü galiba. Çakmadan hemen sonra bir-iki saniye filan camlar zangır zangır sallandı.

Yıldırım düştü evet. Cam kenarına koştum oturup yolu seyrettim. Köpeğim de korkmuş geldi hemen fıtı fıtı yanıma. Sonra güneş çıkınca anlam veremedi bebe. :)

ne güzel amk kar'ı özledim :) 4 senedir kar göremiyorum lan ah ankara.

Hav bence gayet iyi :)

Bir fotoğraf gönderecek allahın kulu yok mu yea.. Açız burda böyle şeylere..

Eridi karlar cok sukur. Ama isteyene kenarda kosede cimlerin arasinda kalmis bir avuc kara makro cekim yapabilirim.

Saka yav saka ne makrosu hayatimdaki tek makro makro market. Ama hic bu kadar hizli kar kaplayisina sahit olmamistim.

hani nerde caps ?

her yerdeler dostum.

Tüm belediye sosyal tesisleri, Ümraniye'nin hemen her yeri. Aslında her yerdeler.

camiler

içkili olmayan her yer.

maltepe ve küçükyalı sahil, hatta sahilde demlenirken 4-5 tane hz muhammed kılıklı herifler gelip 10 saat nutuk çekebilirler yapmayın etmeyin gibisinden

fatih, at pazarı - muhafazakar entel

üsküdar - şazeli - ak parti zengini

alt gelir grubu - bilimum avm ler

sultanahmetteki cafeler
huqqa gibi mekanlar

sultanbeyli, sultangazi, sancaktepe, samandıra

çınaraltı, şazeli, kitaplı kahve, bağlarbaşı'nda da üsküdar belediyesine bağlı yeni bir mekan vardı.

Çengelköy ve Beylerbeyi

@docrivers adlı mahlukat hz.muhammet kılıklı herifler demiş özelinden de yazdım ne demek istiyorsun alay mı geçiyosunuz kafanızca?

sorunuza gelince muhafazakarım 30 senedir bağdat caddesi doğma buyumeyim.15 günde bir reina sortie bilimum gece alemleri mekanlarında takılırım muhafazakar olsun olmasın arkadaşlarımla.

messt cafe

@jamswety

neyi muhafaza ediyon dostum tam olarak?

@cenkertem.afc eger bugün;

hala insanlar birbirini yemiyor, hala vicdan, ahlak gibi kavramlar varsa, hala insanlar sokaklarda birbirlerini sikmiyorlarsa, bu zihniyetin sonucudur.

muhafazakarlıkla bağnazlık birbirine karıştırılmamalıdır.

huqqa

süleymaniye ve oradaki kafeler

fargo

fargo, true detective 1. sezon

black mirror

Biraz sonra birisi gelip The wire der.
Onu izleme de

black mirror +1

Geldim; the wire izle mutlaka sağlam senaryo, kaliteli oyunculuk gibi şeylere önem veriyorsan.

breaking bad
black mirror 3 sezon toplamda da 9 bölümdü yanlış hatırlamıyorsam(çerez niyetine izlenir ama güzel dizi, keşke daha çok bölüm çekselerdi)

@nucleon true detective neden sadece 1. sezon, true detective'i bende izlemeyi planlıyorum ama sen böyle yazınca emin olamadım

yeni başladı ve geçmiş odaklı ama (bkz: the man in the high castle)

@Bysb, td 2. sezon da güzel ama ilk sezon gibi değil, zaten sezonlar arası bağlantı yok dizide, her sezon ayrı konu ayrı oyuncularla işleniyor. 2. sezonda 3 tane ana karakter var olaylarl çok saçaklanıyor, takip zorlaşıyor, 2. sezonda kaliteli ama sıktı beni biraz

alakasız ama bu sene philip k dick'in ne ekmeğini yemişler ya önce minority report şimdi de the man in the high castle.

beni pek sarmadı diye bıraktım ama quantico belki?

ümraniye things.

ümraniye occurs.

just an ordinary day in umraniye.

Mtfc ümraniye

umraniye facts:

1 - Traffic jam never ends in Alemdag Street.

Benim patron umraniye trafigine girmemek icin en son saat 20:00de filan cikiyor oyle soyliyim

Bugünkü farklı bir olaydı
saat 4 gibi tıkandı
6 30.da eve anca vardım
o yüzden burada sordum

what happens in umraniye stays in umraniye.

fakyu ümraniye

once upon a time in umraniye

ümraniye'de her zaman tıkalı zaten, normal bir durum.

porşe
çünkü okunuşu böyledir.
lamborgini okunması gibi lamborcini değil.

ingilizce konuşulan ülkelerde "porş" veya "pooğş" derler.

ancak ana dilinde porşe, bizim dilimize yerleşmiş olanı da bu zaten.

porsche alman malıdır. porşe diye okunuyor. ama r'yi biraz daha değişik okuyorlar tabii..

www.youtube.com

buyrun burada söylenmişi var :)

ana dilinde okunuşu porşe. ben de porşe derim. ama anadilinde öyle okunduğu için değil. zaten "anadilinde nasıl okunuyorsa öyle okunması lazım" diyorsa vosvagen değil foksfaagın (ya da hadi o kadar alman aksanı yapmıyorsak bile fosfagın) dememiz lazım. daha çok nasıl yerleşmişse öyle okunması uygun. porsche pek yerleşmiş değil, o yüzden koy poposuna.

bildiğim kadarıyla bmw'nin de alamanca (orijinal) okunuşu beğemve şeklinde. ama ingilizi amarigalısı biyemdabılyu diyor. ben de çocukluğumdan beri beğemve derim, ilk öyle duydum ama bemeve diyen bir çoğunluk da var memlekette.

Porsche ye porş diyen adama, iphone a aypon diyen adama baktığım gözle bakarım :))

Aslında almanlar aksanıyla birlikte Poğşı gibi bir şekilde okuyor ama porşe olsun o da olumlu.

poğrşe gibi. porş asla degil

porşee

horşe

Dil almanca. Almancada sch yanyana gelnce ş diye okunur. R harfi de girtlaktan soylenir ve ğ olur. Cevap poğşe. Yalniz ğ girtlaktan.

Aradığın şey French Press.

@angelus,

Evet, onu da düşündüm ama o biraz uğraştırır. Malum sabahları uyanınca, işe gitmek için hazırlanırken düğmeye basıp kolayca hazır olsun istiyoruz. yoksa ben de severim o tarz otantik işleri ancak arkadaşımla birlikte yaşadıgım için ona pek uymaz french press. bi de zaten doğum günüydü geçen hafta. ona sürpriz yapmak istiyorum.

o kadar pahalı bir şeye gerek yok. 90 - 100 liralık kahve makineleri yeter. istersen bir de kahve değirmeni alırsın kalan bütçe ile. değirmen alırsan kahveyi çekirdek alıp kullanacağın zaman kullanacağın kadar çekersin. değirmen almazsan çekilmiş alırsın.

makine:
www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com

değirmen:
www.hepsiburada.com

hepsiburadayı örnek verdim, başka yerlerde daha uygun bulabilirsin.

taze kavrulmuş kahve almak istersen:
(bkz: e-gurme)
(bkz: urban coffee)
(bkz: kahve fabrikası)
(bkz: barista sepeti)
(bkz: kahhve.com)

delonghi aldım 79 TL ye kağıt filtreli on numara valla. o kadar para vermeye gerek yok.

Bütçe gereksiz fazla. Delonghi'nin her modeli senin işini rahat rahat görür.

Kapsüle bağlı kalmak istemiyorsan normal makine alacaksın. Uğraşacagın tek şey kağıdını kahvesini suyunu koymak. Bulaşık makinesine atılabiliyor parçalar. Ya da bardak yıkar gibi elinde yıkarsın iki dakikada. Bende melitta nın makinesi var. 25 euro gibi birşeydi.

Cafissimo aldım ve kullanışsız geldi.

250 civarına güzel makineler var. Şahsen boş(ch) kullıyorum ve malzeme kalitesi gayet iyi.

Internette fiyatlar daha ucuz olduğundan bir üst modelleri (zaman ayarı olanlar) alınabilir.
Max
300e kadar esneklik göstermeni tavsiye ederim.
Si(y)emens in 300 lira civari metal olan modeli uzun zamandır aklımı çelmiyor değil. Akşam ayarla sabah kahven hazır.

Kağıt filtre en temizi.
Kullan-at.
Bozulma yok, koku yok, pratik.

Zaten çoğu makine yanında metal filtre ile geliyor ama temizlemesi zor geliyor bana ve uzun ömürlü değil(bence).

tschibo normal çekilmiş/çekilmemiş kahve de satıyor. madem bütçen fazla 120-130 liralık bi filtre kahve makinası bir de 100 liralık bi öğütücü alman daha mantıklı.

kahve gurmesi takılan kuzenim 100 liraya şundan almış çok memnun
www.kenwoodworld.com

yorumlarınız için teşekkürler arkadaşlar.

braun kf610 aldım yaklaşık 3 hafta kadar önce. o zaman indirimlerle birlikte 170tl ye geldi. cok memnunum. termosu çelik ve ısı yalıtımlı. uzun süre sıcaklıgını koruyor kahve. otomatik olarak 15 dakika sonra kendi kendini kapanıyor. ek olarak içerisinde özel su filtresi var. sık kullanımda 2 ayda bir değiştirmek lazımmış ancak hazır su kullandıgım için bu süre biraz daha uzun tutulabilir. kireçlenmeler için sirke ile temizleme opsiyonu da var. genel olarak memnunum su anda. tchibo african blue ile birlikte gayet hoş ve uygun kahve yapabiliyorum artık evde.

sevgiler.

Kadıköy'den sarı dolmuşlar gidiyor o taraflara. Direkt metrobüs de var.

en hızlı olarak su şekilde gidebilirsin; illa ki deniz ulaşımı kullanacaksan eminönü meydanda, balık ekmekçilerin orda turyol'un motorları var Kadıköy'e geçen. Çayırbaşı iskelesine de gidiyor onlar. O iskeleden cıkarsan hemen solda bir sürü dolmuş göreceksin. Minibüs caddesinden giden herhangi birine binersen Sögütlüçeşme'ye kolayca ulaşırsın.

Marmaray + ayrilikcesmesinde inip mavi minibusler. Ayrilikcesmesinden 5 dkda sogutlucesmede olursun. Belediyenin orda inersin bi guzel.

Vapurdan indin mi karşıya geçip simit sarayının önündeki durağa gidersen otobüsün kalkmasıyla ve dolaşmasıyla vakit kaybetmeden direk biner gidersin. Diğer yollar sure kazandırmıyor sana..

İst unv laleli kampusunun arkasında metro var 15 dkda gayrettepedesin ordan direkt metrobus.

çok içmemiş zaten kusmuş sağlığına bir tehdit yok gönül rahatlığı ile uyuyun.
başına su koyun sabah çok susamış uyanacak. birde kızmayın. ergen kelimesinide yüzüne karşı kullanmamanızı tavsiye ederim.

yanıbaşına su koyun bir sürahi :) ve uyuyun.

biraz eli yüzü düzgün diye kızlar şımarttı bunu, romantic boy pozuna girdi sonra bi de. beyimiz acı çekiyor.. yeni yetmeliği de daha beter olacak gibi..
neyse, 3 saattir nöbetteyim bu cevaplarınızla içim iyice rahatladı. gidip uykumu alıp sabah bi güzel burnundan getireyim..
bi de tekila içmiş it. insan der abi beraber içelim der. oturmuş evde mal gibi muhallebi yiyorum.. neyse. yani nesil tuhaf.

varsa alka seltzer yoksa limonlu su içirin. o da yoksa sek su içirin bol bol.
ya da bırakın yaa. sabah ben ne b.. yedim desin. sıpaya bak.

ateşle yaklaşmayın

kuru şampuanla tanış, ıslak mendil ile haşır neşir ol, iki hafta sonra kaşıntılar başlayacak onları da ciğer şişinin ucunu köreltip içeri sokup halledebilirsin.
Bu arada çok geçmiş olsun.

Ben ayağımı bozduğumda küçüktüm anneme babama yıkatıyordum kendimi, büyük yaşta çözüm nedir bilmiyorum. Belki de sabunlu su ufak bi kapta bezi ıslatıp silerek, sonra da elinle çok az su ile ortalığı ıslatmadan durulanabilirsin.

Bacağını büyük birkaç torba içerisine koyup içine su kaçamayacak şekilde güzelce bağla, ondan sonra yine de dikkat ederek ve oturarak yıkan. Bu işlem zaten bezdireceği için haftada 1 yıkansan yeter :D. Islak mendik vesaire idare edeceksin mecbur. Askerliğini yaptıysan alışkınsındır zaten :).

Streç film....

çok geçmiş olsun öncelikle. bir an önce sağlıgına kavusman dilegiyle.

başıma gelmedi ama aklıma şu geliyor: illa ki birinin yardımı gerekecektir ilk başlarda. banyonun verdiği imkana göre tabure ya da sandalyeye oturarak ve alçılı ayağını yine bir başka tabureye uzatarak sabitleyebilirsin. sonra biraz yan yatarak, biraz tutunarak bu işi yapabilirsin. duş başlığı yardımıyla işini görebilirsin.

tekrardan geçmiş olsun.

Seni sungerle silip temizleyecek yakinlarin, sacini da onlar yikayacak kuafordeki gibi

hamama git, kendine şevkatli bir tellak bul o halleder.

yardım almayacağım diye yeni bir kazaya yol açabilirsin aman dikkat..
bi süre ıslak mendil, kuru şampuan..sonra en azından duş alabilme maceranda evde biri olsun, bi aksilik olduğunda seslenebileceğin..
çok geçmiş olsun..

tabure mutlaka olsun. ben streç film ile halletmiştim. sıkı sıkı çok katlı sardım gram su sızmadı. mümkünse başka birisi yardımcı olsun size. diğer bacağı da kırmayın.

Hayır istemez

teşekkür ederim clones.

peki bu tercüme sonrası ingilizce belgeyi noterden onaylatırken gerekiyor mu ?

İçeriğine ve işlemin ne olduğuna göre değişir. Eğer ev sahibinin imzasını gerektirecek bir şey yoksa gerekeceğini sanmıyorum

teşekkür ederim ilgi gösterip cevap verdiğin için.

adres ver gelelim.
not: tek böbrek kaldı bende.

edit : dogum günün kutlu olsun elbette. sağlıklı ve huzurlu bir yıl olsun.

iyi ki doğdun panpa. doğum günleri benim için de çok önemlidir. her gün önemlidir, sadece bir günde kalmamalı bık bık edenler saçmalamasın. o bir günde daha da güzel geçsin, sevildiği daha da hissedilsin.

güzel bir yıl olsun, sağlıkla kal.

mutlu yıllar!! <3 <3 :*

umarım bir daha ki doğum günün 13. cuma olmaz dileğiyle, mutlu yaşlar ;)

iyi ki doğdun mutlu yıllar ....

Doğum günün kutlu olsun. Bu sene o kadar güzel bir sene olsun ki senin için seneye aynı gün anılarını videoya çekme ihtimalin olsa saatler sürsün o video :)

ooh süper mutlu yıllar olsun!
demek sen bir kasım çocuğusun.
umarım bolca kahkaha ve neşe,
ama en başta sağlıkla geçer bu sene.


şimdi kendim yazdım, senin için, valla billa. mutlu yıllar! ^_^

Mutluu musmutlu yıllar olsun :)

nice mutlu yaşlara iyi ki doğdun : )

nice yıllara. doğum gününde duyuru açmayı aklına bile getirmeyecek insanlar olsun hayatında yeni yaşında (:

normal yoldan. balıkesir-susurluk-kemalpaşa-karacabey-bursa otoban-gemlik-orhangazi yalova. özel bir durum yoksa her sapak sana vakit kaybettirir.

araç yok altımda. otobüs dışında fikri olan?

otostop çekebilirsin eğer güvenebiliyorsan. onun dışında aracın yoksa ve otobüs dışında diyorsan, yürüyerek gidebilirsin.

ısırarak

Tam olarak böyle: youtu.be

Isırarak yiyorum ama evlenince hanımın bıçakla kesip ucuyla bana uzatmasını bekliyorum.

Hatır hutur ısırarak, mutlaka kabuklu. Tadı kabuğundaymış gibi geliyor.

Istırarak değil ısırarak.

ısırarak yerim

istirarak tabii ki yav, bicakla dilimlemekle bolmekle kim ugrasacak. hem o hart sesi olmadiktan sonra elma yemenin anlami yok. ustelik disler icin de antrenman oluyor. sen spor salonunda dumbbell'lari kaldiriyor musun yoksa bicakla kesiyor musun? istersen kes. o zaman kolun guclenmez.

iste elma da boyledir degerli dostlarim. istirarak yemezseniz hicbir numarasi yoktur. istirmak hem elmanin tadini almanizi saglar, hem de dislerinizi gecirerek HAYATTA KALMA atesinizi besler.

ısırarak

bıçakla yenir yoksa ön dişler zarar görebilir

bıçakla yiyorum, ben daha zevkli.

çocukken kurtlu çeşitli meyveler ısırdığım için her meyveyi oldukça keserek yerim. incir en sevdiğim meyve olmasına rağmen yiyemem.

ısırarak yemeyi daha çok seviyorum ama o zaman dişlerimin arasına kaçıp çıkmıyor.
önce bir iki ısırık alır sonra keserim.

güzelce yıkadın dimi önce?
ben de ısırarak yiyorum. Nadiren kestiğim zaman bile kabuğunu soymuyorum.

peki ısırarak yerken diş eti kanayan var mı yav? çok sert olursa vs. elmada kan görüyordum :D vampir gibi daha güzel :D

ben bütün kesimleri memnun etmek adına yarısını bıçakla keserek; yarısını da ısırarak yiyorum.

ofisteysem bicakla keserek yerim. cunku obur turlu kuturder ve ofiste olmamali oyle sesler.

yer mekan tanımam ısırırım.

bozulmasın diye bir madde ile kaplama yaptıklarını öğrendikten sonra mecburen kabuğunu bıçakla soyup yiyorum.

eğer yumuşaksa ısırarak, değilse bıçakla keserek devam ediyorum.

tabiki hayır. karşılaşmayı bekleyin.

plan tezgah pusu

kardeş hiç görmüyorsan ne ara hoşlandın?

Mail atip öğle yemeğine davet bile fb dan daha mantıklı. Fb özel hayattır.

kullanma hacı bankada çalışmıyorum ama çalışan bi hatuna karşı denedim sonuç karavana. Ne yapıyorsan gerçek hayatta yapmaya çalış.

Çıkışta yakala. Aynı şirkette iki insan bir birinden bu kadar da izole olamaz. Bir şekilde denk getirirsin.

Facebook ilk adım için değil, stalk için var.

herhangi bir pasaporta işletmen lazım.

arkadaşım en son geçen hafta italya'dan geldi mesela? ırak'tan geleni italya'dan girene işletebilir miyim?

arghh!

nope, herhangi bir pasaport yeterli.

ama baska ülkeden telefon alirken, gsm durumlarini kontrol ettirmek de gerekiyor. irakta 1800 bandi yok mesela, elindeki telefon sehirden uzaklastikca cekmeyebilir. operatörüne de bagli bu durum tabi ki.

edit: son soruna cevap veriyorum, evet.

Hasta oldun da mı kötüleşti, durduk yere mi kötüleşti? Durduk yerde kötüleşti ise klasik yöntemler işe yaramayabilir ya da başka sorunlar olabilir belki, doktor iyi olur. "Hasta oldum, olacağım" ise ballı süt, zencefil limon, ıhlamur, adaçayı gibi şeyler iyi gelir. Her şekilde bal zararlı olmaz herhalde.

bepanthen pastil al

çare ballı zencefil !!! mö. 3000'den beri kullanılıyor. kleopatranın mezarındaki tasta bile ballı zencefil cıkmıs. bir de bunu dene.

tek önerim borsaya girme. öyle güm diye kalkışma o işe.

Döviz al at bi kenara

toplam paraniz 1000 tl ise vadeli hesapta durmasi en mantiklisi. enpara guzel oranlar veriyor. para kaybetmeyi goze aliyorsaniz doviz, borsa deneyebilirsiniz, ama dedigim gibi, para kaybedeceksiniz illa ki.

bugun sabahtan dolar al, aksam satarsan tahminim 3-4 tl kazanirsin. biraz daha uzun vadeli olarak altin alinir bu ara.

Sakın borsaya girme :) borsacıyım ve uzun vadeli giriş için fedın faiz artıtacagı haftayı bekle haberlerde gördüğün an tupras sahol Thy gibi hisse lerden alabilirsin ayrıca ülke batmadıkca iki üç yılda bir endeks düşer onda da bi miktar alabilirsin. Haaa en güzeli 2008 krizi gibi bi kriz olursa tüm paranı bas üstüne donunu da bas çok ucuza çok kaliteli şirketler alınır. Eğer öyle bi şey olursa muhtemelen ben batmış olurum ama yine de aklında kalsın

yatırım demişsin. borsadan başka bir şey olmaz 1000 tl'den.

1000 daha koy, git bi objectiveC ya da swift kursu al, sonra uygulama yapıp para kazanırsın.

beşiktaşa bas

öğrenci adamsın; git dolar al koy kenara. ihtiyacın oldukca bozdurursun. başka işlere girme.

eğitimin için harca.

bitcoin ya da litecoin al

alip unutayim dersen bence yarisiyla bitcoin al. borsaya bakmayali cok yillar gecti ama imkb 30'dan insaat sektorunden al bence. mesela cimsa.

kurs onerisi de mantikliymis. en guzel yatirim bilgi birikimi. asla kaybolmaz calinmaz

dolar al-sat-al-sat-al-sat-al-sat-al-sat-al-sat-al-sat-al-sat-al-sat-al-sat-al-sat-al-sat-al-sat-al-sat-al-sat-al-sat-al-sat...

ben kekik, kimyon, kişniş attığım zeytinyağına yatırıyorum. buzdolabına koyuyorum. 1 saat sonra da mühürleyerek pişirip yiyorum. iyi de oluyor. tamamen acemiyim.

bonfile alma, antrikot al. her yüzüne zeytinyağı dök. yine her iki yüzüne de deniz tuzu ve çekilmiş karabiber ek. bu şekilde bir saat beklet.

çok kızmış döküm tavada her yüzünü en fazla 3-4 dakika arası mühürle. eti pişirdikten sonra 3-4 dakika daha beklet ve ye.

bu.

et iyiyse marinasyona ihtiyacın da yok tuz, karabiber ve zeytinyağından başka.

@mermize
Malesef güzel antrikot bulma şansım pek olmuyor :( genelde aldıklarım çok sert çıkıyor 1 saatlik bir marinasyonla da yumuşatmam imkansız gibi. Beklemek istemediğimden bonfile tercih ettim kısmen yumuşak olacak diye. Kaya tuzu mu deniz tuzu mu tavsiye edersin bu arada ?

Ben de salça olayım bari, ya benim merak ettiğim zeytinyagıyla marinasyon sonrası zeytinyagı tadı kalmıyor mu ette? O tat etin tadını değiştirmişti ben denediğimde. Bir de 3-4 dakika tutunca sulandı et. Mühürlemek için yapıyoruz ama mühürlerken sulanıyor.

çok az sirke ve zeytinyağı ile karışık baharat, pişirme öncesine kadar tuz koyma, tuzu önce koyarsan suyunu salar.

etinizi pişirmeden önce tuz atmanızı tavsiye etmem, pişerken fazla sulandırıp kurutacaktır.

istediğiniz kalınlıkta kestirdikten sonra üzerine buz dolabı poşeti koyup avuç içinizle hafifçe ezin.siz yapamıyorsanız kasaptan yapmasını rica edin. sonra zeytinyağına yatırıp 1 saat kadar bekletin. yağ daha içeriye nüfus edip eti yumuşatacaktır.

piştikten sonra kekik az karabiber ve tuz atın.

1 adet orta boy soğan, 3 yemek kaşığı zeytin yağı, etin üzerine çıkacak kadar süt.

bütün yazılanları okudum. kyha'ya katılıyorum.

en son tavaya atmadan önce tuzlamak mantıklı. yine sert oluyor diyorsanız çok hızlı mühürleyip, biraz da önceden ısınmış fırına sürebilirsiniz.

2şer dakikalık mühürleme sonrası, 180 derecede 5-6 dakika iyi olabilir.

Birisi de dememis bonfileyi neden marine ediyorsun diye. Bonfile zaten yumusaktir, pisirmeden once oda sicaklginda beklet 15-20 dakika. Sonra muhurle iki yuzunu. Damak tadina gore pisir.

zeytinyağı, çok az sikre, tane karabiber çektim üstüne, çok az limon sıktım. etlere hafi masaj yapıp streçledim. 1bucuk saat civarında bu şekilde kalacak. sonra gömecem mideye. et güzele benziyordu, sonuçları burdan bildiricem. Bir arkadaş bahsetmiş bonfile yumuşak diye evet katılıyorum ama etin lezzetsiz olma ihtimali de var her bonfile güzel olmuyor malesef. vaktim olsaydı bir kaç güzel sos hazırlayacaktım ama uğraşasım yok. Bu arada güzel bir antrikot tüm bonfileleri döver :)

ee sonuc ne oldu ? ya unuttun pişirmeyi hala marine oluyor ya da cok hosuna gitti bizimle paylaşmak istemiyorsun sonucu :)

bunların 3ünüde alacaklarını sanmıyorum. Hele en sondaki çok sakıncalı. Ama tamamını bagaja verirseniz sorun olmaz.

benim isviçre cakisi italya, belcika, ispanya vs. yerlerde gecti sadece fransa'da takildi. hatta parmak arasina alip, olcusune bakti ve kucuk geldi ama yine de sokmadilar ucaga. her sey olabilir.

hiçbirini kabine alamazsınız.

Çok tehlikeli bir yerde mi yaşıyorsunuz garibime gitti bu kadar delici aletle dolaşmak, ve evet almazlar.

Sanki hangisini alırlar desek onu alıp öyle bineceksin uçağa ve bir şey yapacaksın gibi :D nolur yapma bir şey :(

tirbüşonlu magneti almadılar bunların hiçbirisi geçmez

düzgün kontrolden geciyorsan hicbirinin gecirilmemesi gerek.

üçünüde almazlar

3. sü harikaymış alabileceğim link atar mısın :D

çamaşırın arasına sıkış tepiş koyarsan görmeyebilirler ama risk.

Fransa ise takilabilir. Siki tutuyorlar orada.

@mesgul, hediye geldi.

bi uçuşta yanımda keman yapımı öğrencisi bi arkadaş vardı. onun da yanında
özel keman yapımında kullanılan kesici aletler vardı. italyaya gidiyorduk.
bavula koymamıştı arkadaş. dolayısyla xrayden geçerken polis durdurdu, sordu.
çok yalvardı arkadaşım vermemek için, sonunda polis hosteslere vermeye ikna oldu.
inince alırsınız hostesden dedi... biz de inince almayı unutup 2 saat havaalnında
thy ofisin açılmasını bekledik vs. sonra da bulamadık.