İzmir’de site, 400küsürden 700küsüre çıktı.

120'den 150'ye çıktı.

Isınma merkezi sistem. Daire başına diyelim 520 düşüyor. Yuvarlayıp 550 aldılar son 2 aydır. Çünkü toplanan 150 TL'lik aidat yetmiyormuş elektrik giderine vs.

Yani şu an 200 TL olması lazım en az. Bizim binadakiler cimri. Bina görevlisini çıkarmak için extradan para toplayalım dediler kıdem tazminatı için, kabul etmediler. Birkaç yıl sonra çıkarıp kıdem tazminatı daha fazla ödendi.

Malik olarak yöneticiye gidip giderlerin belgesini görme hakkınız var. Ama gelgelelim burası Türkiye, bunu yapan insan (genellikle) giderleri resmileştirmeyi de (yani belgelere dayandırmak) akıl etmiştir diye düşünüyorum. İlk toplantıda diğer maliklerle beraber ortak karar alıp yöneticiyi değiştirin. Sizin anlatımınıza göre yöneticiden herkes şikayetçi.

400 olan aidat 600 oldu, 300 küsur daireli site. Daha büyük daireler daha fazla aidat ödüyor.

Ortak ısınma dediğiniz için soruyorum, ısınma kalorimetreli (payölçerli) merkezi sistem mi? Bu şekilde olan sistemlerde ortak kullanım diye bir konu var. %30 olması lazım.

Herkes aynı şeyden şikayetçi ise toplanıp yönetimi değiştirin, herkes şikayet eder ama kimse elini taşın altına koymaz.

Bunun dışında oturduğum sitede 450'den 650 oldu, her yılbaşı yeni yıl işletme projesi açıklanır ve mart ayı gibi de bir önceki senenin denetim raporu yayınlanır, 4 yıldır oturuyorum, her iki belgeyi de inceledim, bizde en büyük kalem işçi gideri, hile yapılacak bir durum yok, diğer giderlere de bakınca bana normal görünüyor, hani yolsuzluk yapılmaz demiyorum, yapılıyorsa da şu sonuca vardım, sabit belli maliyetlerden sonraki maliyet aidat'ın %30'udur, hani yarısını cebe atsalar, aidatta %15 oynatır, vardığım sonuç şu burada, birileri parayı cebe attığı için değil, maliyetler yüksek olduğu / alım gücü düşük olduğu için aidat.

Ortak ısınma gideri, ortak alan ısıtması gideridir, koridorlar, spor salonu falan.

Bu yukarıdaki açıklama benim sitem için geçerli, yönetim müteahhit firmadan yıllar önce alınmış, yani yolsuzluk yoktur, size de tavsiyem yönetimi müteahhit firmadan almaya bakmanız.

50 liralık aidatımız halen 50 lira, zam gelmedi. çöp alma ve aydınlatma haricinde bir hizmet yok.

Bizimki de sizin oranda arttı. Zaten görevliye gidiyor o paranın çoğu. Bir de asansör varsa ki vardır ona gider

Aynı durumda 400 veriyoruz. Apartman içi ve bahçe aydınlatması, asansör, apartmanın su faturası, temizlik malzemesi, ufak tamir işleri, apartman görevlisinin bürüt maaşı, görevlinin evinin faturaları göz önünde bulundurulunca bizimki ucu ucuna yetiyor zaten her sene toplantıda döküm paylaşılıyor bizimle. Zam toplantıda belirlenir genelde o toplantıları kaçırmayın.
Asansörün iç kapısı bozuldu bizim de geçenlerde bu arada. Ona ayrı para toplandı demirbaş diye. Toplanan belki o sebeple ayrı toplanıyordur daire sahipleri vereceği kiracılar katılmayacağı için.

daire başı sadece güvenlik için yaklaşık 150 lira düşüyor (o da belirttiğiniz gibi yedeksiz sadece 1 kişi ise). e bunun elektriği, bakım e tadilat masrafları derken 300 liralar bana çok da fazla gelmedi. site yönetimleri acil durumlar için de ayrıca bir miktar para biriktirirler. bu yüzden alınan aidat toplam giderden bir tık fazla olabilir.

iş kanununa göre tek taraflı fesih ile tazminatını verip işe gitmeyebilirsin, neden esir olasın. sen yazılı dilekçe ile ik ya tek taraflı fesihini bildir ve yazılı cevap almaya çalış. gerekirse bir avukatla konuşun, böyle bir hakları yok.

iş arama iznin var istifadan sonra günlük 2 saat sanırım.
Yıllık iznin var mı içeride birikmiş

Bunları konuş, IK emir kuludur genelde.
Bölüm yöneticin "tamam çıkabilir" derse IK ses etmez.

En kötü üstteki arkadaşın dediği gibi
IK'ya "erken çıkış tazminatını ödeyerek şu tarih itibariyle gelmiyorum" diye dilekçe yazarsın, ödersin biter gider.
Mahkemelik olmaz, kanuna göre önce sana tazminat (maaşınla aynı) çıkarır, onu ödersen zaten mahkemeye gidecek birşey kalmaz.
Onu ödemez de, "orası benim çalışma yapamayacağım bir yerdi, mobbing vardı, cinsel taciz vardı" gibi bir argümanla gelirsen mahkemeye gider iş.

Tabii ki esir kalmadın. İş sözleşmesini tek taraflı fesheden taraf ihbar süresini tazminat ödeyerek ortadan kaldırabilir.

Tazminatını ödeyip çıkabilirsin, bunu kabul etmeme gibi bir durum yok. Ben de ihbar süresini beklemeden parayı verip ayrılmıştım.

ayrıca günlük 2 saat iş arama iznin var, bunu toplu ya da günde iki saat kullanmak tamamen sana kalmış. iş veren nasıl kullanmak istersen o şekilde kabul etmek zorunda. Toplu kullanmak istiyorsan iş verene yazılı olarak belirtmen gerekiyor.

İş arama iznini bir sor. İş arama izni opsiyonel bir durum değildir, her şekilde istifa gerekçen (iş bulmuş bile olsan) ne olursa olsun kullanabileceğin bir haktır. Onun peşine düş.

Onun ötesinde kullanmadığın izinlerin varsa onları kullanmak istediğini söyle. İzin kullandırtma yetkisi işverende, o yüzden belki parasını verelim kal derler. Ama iş arama izni öyle değil. Onu kullan kafadan 1 hafta düşmesi lazım.

O günlük 2 saatleri toptan da kullanabiliyorsun. O da senin ihbar sürende 1 hafta falan işte

böyle durumlarda bir avukattan yardım almakta fayda var. eğer mevcut şirketiniz söylediklerinizi kabul etmiyorsa ve söylediklerinizde haklı olduğunuza inanıyorsanız, yazılı gönderin. en azından sonradan problem olduğunda işinize yarar. bir de bu işler ik ile çözülmüyor her zaman. sizin amiriniz ile ya da şirket yöneticisi ile konuşmakta fayda var.

zaten iş arama izinlerini toplu kullandığınızda çalışmanız gereken süre 4-4.5 haftaya iniyor diye biliyorum ben ayrılırken öyle yapmıştım. bu zorunlu bir durum mu bilmiyorum ama parasını ödeyip çıktığınız sürece yarın da ayrılabilirsiniz ik size ayak sürümüş.

İk aslında yapacak da yönetici gider ayak maraz çıkarıyor. İş arama iznini en son düşüyorlar, toplamda beş gün. Bu beş gün de izinli gözüküp yeni işe giriş yapamıyorum söylediklerine göre.

nasıl yapamıyorlarmış yahu? işlerine gelmiyor. yarından itibaren işe gitmesen bile en fazla yapabilecekleri sana dava açıp 6 haftalık maaşı alırlar senden. Ki çoğu zaman iş mahkemeleri işçi lehine çalışır, sen "daha iyi bir iş buldum, yeni işi kaçırmamak için hemen bıraktım" dersen onu bile alamayabilirler, bu şekilde işçi lehine sonuçlanmış davalar var.

İstifayı yollamak için 3 haftayı bekleme, noterden hangi tarihten gönderdiysen o tarih baz alınır, geriye yönelik günleri saymazlar.

Yöneticinle güzelce konuşup arayı bulmaya bak, boşver ik yı. Ha gene olmadı ondan sonrası sana bağlı, ne kadar çirkinleşebilirsin o sınır sende. Baktın yollamıyorlar gel ofise otur sabahtan akşama çay kahve iç çık hiçbirşeye dokunma, laf ederlerse de napçan işten mi kovacan diye laf sok :) Tabii bu son seçenek olsun, ne olursa olsun gemileri yakmamak, dostça ayrılmak en güzeli.

O arada sana 3 hafta tamam deseler bile bir sürü laf edecekler bu arada, hiç kulak asma moralini bozma duymazlıktan gel. Süreyi tamamla çık gt.

yönetici sorun çıkarıyor yazdığını sonradan gördüm, o zaman sert oynayıp diş göstereceksin, "ben 3 hafta sonra çıkıyorum işinize gelirse, razı değilseniz yarından itibaren gelmiyorum" deyip blöf yapacaksın. bu arada dava falan dedim yukarıda benze durumda ertesi gün çıkıp giden 4-5 kişiyi tanıyorum, ne dava açıldı ne de başka bişi oldu, firma çok kinci lanet bir yer değilse uğraşmaz zaten seninle.

Ben en iyisi 1 haziranda istifa ettiğimi yarın noterden de göndereyim 29 hazirandan itibaren çalışmayı bırakacağımı da belirterek üstünü de veririm parası neyse artık yoksa yeni işten olacağız.

hiçbir şey yapmayın, gitmeyin.

Excel sertifikasının fark yaratacak bir özellik olduğunu düşünmüyorum

Eğer ilgin varsa python, c++, sql, nonsql gibi şeylerle ilgili sertifika için uğraş

Otopsicocugu+1

İlla alacağım ve ciddi olsun derseniz direk microsofttan alabilirsiniz. Ama yerinizde olsam excel sertifikası için çok para harcamazdım, zorunluluk varsa düzgün görünen birinden alıp koyardım cvye. Uluslararası bilinen üniversitelerin online kursları var.

Onun yerine python, c ++ etc. alın, sizi öne cıkaran onlar olacaktır.

yahu, yazılım geliştirmeyecek yada python kullanması gerekmeyecek adama bunu önermek de, ne bileyim.

excel iş dünyasında oldukça kullanışlı bir araç dolayısı ile excel kullanımında profesyonel olmak, ek araçları ile beraber kullanabiliyor olmak tabii ki avantaj. bunu belgelemek de elbet artı bir değer sunar.

ör: sem.yildiz.edu.tr

işletme mezunuyum haliyle excelin profesyonel anlamda kullanıldığı pek çok alan var. artık iş arayan sayısı çok fazla, biliyorum demek yetmiyor belgelendirmek gerekiyor. yine de öneriler için teşekkür ederim.

I was wondering if you have had a chance to look at the offer yet? please let me know if it requires any further clarification, happy to set up a quick walkthrough session. thanks

(2,cumle optional)

Did you have an opportunity to-
Have you found time to-
Have you had a moment to-
Have you been able to-

Istersen baslarina I was wondering getirip if ile devam ettirebilirsin. Daha kibar olur.

view degil review demelisiniz.

sanırım google translate'ten çevirmişsiniz. "quotation" sözcüğü "teklif edilen fiyat" anlamında kullanılıyormuş ama ben pek rastlamadım, belki olaya yabancı olduğum içindir.

ikinci cümle ise hepten yanlış. sondaki "our" sözcüğü oraya nasıl gelmiş bilmiyorum. ancak o sözcüğü kaldırdığınız zaman manası olan bir cümle ortaya çıkıyor.

üçüncü cümledeki "I would like to kindly ask you" kısmı bence biraz abartı derecesinde kibar olmuş.

"have you had a chance to consider our price offer?" gibi bir cümle kurulabilir belki. ama biraz kaba kaçıyor galiba, dimanche'nin dediği gibi eklemeler yapılsa daha iyi olur.

Xiaomi vacuum mop pro

mi'nin mop olan versiyonu cok hosuma gitmemisti bu versiyonu aldim sadece supurme icin oldukca iyi performansi www.hepsiburada.com

Roborock S5 Max

edit: bütçeyi sonradan fark ettim. mop pro da güzel ama bütçeyi zorlayabilirsen s5 max

1 yıldır roborck s5 max kullanıyorum, çok çok çok memnunum.

viomi v3 pro kullanıyoruz. annelere de aldırdık. 3 cihaz herkes memnun. bütçenize alınabiliyor. bazen indirim oluyor.

eviniz kaç m2 ve odalar arasında yükseklik farkı olan eşikler mevcut mu?

Roborock S6 Pure alinir mi peki, daha ucuz S5'e gore.

@sanal uyku 145 m2
Hayir degil

eğer mop lu model alacaksanız, halıyı algılayıp ıslak mop ile üstüne çıkmayan varsa bence tercih sebebi olmalı. çünkü pis mop halıyı kirletiyor.

edit: sanal duvar ile halıyı seçip çıkmasını engelliyorsun çoğunda ama her seferinde yapmak pratik değil.

s6 pure modeli de güzel ama emiş gücü 2000pa mış viomi v3 emiş gücü 2600 pa.

xiaomi kullanmadım ancak ~100m2 üzerinde tek seferde süpürmeyi bitiremiyor, şarja gidip dolduktan sonra tekrar süpürmeye başlıyor diye biliyorum. sizin eviniz biraz daha büyükmüş, bu konuda roborock s5 max daha iyi ancak daha pahalı tabi. eğer günde 2 defa temizlik sorun olmaz derseniz genelde xiaomi tercih ediliyor.

ecovacs deebot ozmo 950

roborock S5. inanilmaz netim. hem supuruyor, hem siliyor. cevremdeki herkese aldirdim, her gun tesekkur ediyorlar.

diş sıkmasına sebep varsa önce o sebep ortadan kaldırılmalı. botoks sebep ile ilgili değil, sonuç ile ilgili bir işlem.

2-3 sene devamlı botoks yaptırmak gerekiyor kasları regüle etmek için. onun yerine belki de sebep basit şekilde ortadan kalkınca diş sıkmanız da geçecektir...

edit: literatürde geçen 4-6 aylık periyotlarla 4-6 kez yaptırma ile kasta kalıcılık olabileceği. araya çok zaman girmesi uzun dönem başarıda etkisiz.

uygulama fiyatları değişken. botoksun(dysport) flakonu 1000 tl oldu zaten. uygulaması hariç. çok ucuz yere gitmeyin, maliyetini kurtarmaz, kurtarıyorsa da başka iş vardır.

çok uzun zamandır sıkıyorum, herhangi bir yöntem değiştirmedi. en sakin dönemde bile sıkıyorum. o yüzden kas unutması için bir süre botox yaptırayım diyorum dediğiniz gibi bir kaç kere. flakon bir uygulama için yeterli mi yoksa birden fazla mı kullanılması gerekir?

yeterli olur diye düşünüyorum kendi tecrübelerimden. ben çeneme yaptırdım. aile dostumuzun kliniğine gidiyorum iki seferdir yaptırmak için. yapan doktor bir flakonun artacağını istersem yüzümde başka noktalara da uygulama yapılabileceğini söylemişti başlamadan. çeneye yapılan işlem bittiğinde alın çizgime, kaş ortasına ve sol kaşımda bir yere (çok çatıyordum) yaptı. daha artmış bile olabilir çünkü kaz ayağı bölgesine de yapalım dedi, ben istemedim.

ben gece plağı falan da denedim ama çözüm olmamıştı. sanırım 5-6 ay oldu ben yaptıralı, emin değilim, bayağı rahattım. şu an kötü bir dönemden geçiyorum tekrar sıkmaya başladığımı fark ettim özellikle uykumda. bu noktada ilk cevapta verilen öneri çok doğru. sebep ortadan kalkmadığı sürece bu diş sıkma geri dönüyor.
belki de daha sık yaptırmak gerekiyordur. ben ilkini 2019'da yaptırmıştım. arada bayağı zaman var.

dysport flakonda 150 ünite var. masseter başına 25-30 ünite yapılıyor. yani toplamda 50-60 ünite kullanılıyor. kalanı da maalesef 24 saat içinde tüketilmesi ya da çöpe atılması öneriliyor. o yüzden sürüm olan bir yerde görece ucuza mal edilebilir.

stres sıkmak için başlıca faktör ama ağız içinde erken değen diş varsa, tek taraflı çiğneme varsa vb. durumlar da bariz diş sıkma sebebi ve bu düzeltilmedikçe botoks sadece halının altına süpürmek.

bir arkadasim surekli yaptiriyor, inanilmaz sikip verdikleri plaklari bile kiriyordu geceleri. cok memnun, medikal sikma gibi bir sikinti varsa yaptirin derim.

Esimde var, bence gerekli bir alet degil. Telefon calinca saatten bakmak/konusmak ister miyim? İstemem, telefon yanimda oluyor zaten. Spor seylerini filan da kullanmazdim. Geriye bir seyi kalmiyor zaten dogru duzgun. Saat takmiyorum zati. Ozelliklerine bak, hangi ozelligini kullanmaya ihtiyacin var ona gore sey yap.

Esime sorsan kesinlikle gerekli der :)

(bkz: apple watch/@roket adam)

spor yapıyorsan gerekli, yapmıyorsan gereksiz bir alet.

gerekli degil. uykuyu olcmesi guzel ama onu da mukemmel yapmiyor. varken guzel alet ama olmasa da olur, verdigin para koymayacaksa al gitsin.

@roket adam'in entry'ye tamamen katilmakla birlikte, series 6'nin sarji baya iyi.

ben günlük yürüyüşlerde kullanıyorum, iş görüyor. bildirim özelliği de iyi, pratik. macbook vs. ekosistemindeysen kilit vb. açıyor, artık maske takarken de face id'yi destekliyor falan.

3rd party uyku appleri var, ne kadar derin uyumuşsun, ne ara uyanıksın, ortalama satürasyon, nabız vs. bilgileri gösteriyor.

face id özelliği çok iyi aslında şu zaman da maske takarken. siz de hangi modeli var acaba?

genel olarak alıp da memnun olmayan yok. hele hele genel olarak saat kullanan biriyseniz, zararı olmaz. ben saat kullanmadığım için apple watch'u ekstra bir aksesuar ve hatta sürekli şarj edilmesi gereken bir şey olduğu için kullanmam gibime geliyor.

AMA

ne zaman ki apple watch'un tr'de eSim desteği başlar, o gün alırım. işim gereği sürekli ulaşılabilir durumda olmam gerekiyor ama telefon sürekli yanımda olduğu zaman da , çok vakit harcıyorum , zaman kaybı oluyor.

Valla bu akıllı saat furyası ilk başladığında bir motorola almıştım 1 bilemediniz 1.5 yıl kullandım sonra bıraktım. Her gün bir de saatin şarjını düşünmek insanı yoruyor :). Çok gelişmiş olabilirler ama hala aynı konsept, şarjı dert ekranı dert blututu dert, her şeyi dert. Şimdi bir tane otomatik zenitj kullanıyorum kafam rahat
West +1

ya orası öyle. bluetooth özelliğini ayarla, şarjını et her gün vs. ama bunla uğraşacak insan bence bu saat'i almalı. ben açıkcası böyle uğraşıları, düzeni seviyorum. saat'i almasam olur mu? olur esasında ama şu dönem'de ki tek artısının maske varken face id özelliğinin aktif olması işime gelir diye düşünüyorum. sırf bu yüzden alabilirim. :)

sırf bu yüzden alacaksan apple watch se tavsiye ederim. gayet iyi bir cihaz genel olarak.

sarj icin,

calisma masamda asagidaki urun duruyor, sabah 30-40dk buna birakiyorum sarj oluyor. dusa girerken veya mail vs vs bakarken sarj isi hallolmus oluyor. butun gun ve uyurken de kolumda.

www.apple.com

hic istemeyip gereksiz oldugunu soyluyordum, esim hediye almis. simdi gayet memnunum, saat takmaya usenirdim simdi her gun takiyorum. ozellikle spor yapiyorsaniz verileri takip ederken vs. ekstra kullanisli.

benim de açıkcası hiç aklımda yoktu onu söyleyeyim. bundan 3 sene önce abim verdi kendisi kullanmıyordu şirket saat'iydi. baya baya hoşuma gitmişti, spor sonrası verileri hemen telefon açmadan tık oradan kontrol et, adımlarımı kontrol ediyorum. şimdi arkadaşlar belki diyecek; "ee telefon'da da var aynısı ne gereği var 2bin 3bin vermeye?" vs. doğru, ben de "ne gerekli, ne de alınsa gereksiz" olur düşüncesindeyim sadece.

biraz da oturayım, düşüneyim almaya karar verirsem tak alıcam. :)

eger internette pdf dosyasını bulamadıysanız .epub uzantılı (ebook) dosyayı indirip pdf converter ile pdf formatına dönüştürebilirsiniz.

şu link bu iş için iyi; www.freepdfconvert.com

Hala ulaşamadıysan ikincisini buldum gönderebilirim

Alınır. Uzun süre (> 5 yıl) sorunsuz kullanırsın, parasını çıkarır.

hayır air artık çıkmıyor bildiğim kadarıyla
normal macbook alın. pro olmayan. yani air in yenisi. sıfır ayarında 3500 e bulunur

alinabilir ama burstan ayrilan parayla alinmasini tavsiye etmem. eski laptop'a aliexpress'ten batarya alip satin ikinci el hafif sarji uzun giden baska bir model bakin. core 2 duo'lu acer almistik babam hala kullaniyor 9 sene oldu 5+ sene uzeri gitmesi mac'e ozel degil.

Air hâlâ çıkıyor, daha temmuzda güncellendi. Normal Macbook daha güzel tabii ama pahalı.

MACBOOK AIR MQD32TU/A olarak geçiyor model,
2017 model mi acaba, nereden öğrenebilirim?

2014'te aldığım Macbook Air'i çatır çatır kullanıyorum, performans düşüşü çok az oldu.

Al derim.

bu duyuruyu macbook air'imle cevaplıyorum. 2015te aldım, hala çatır çatır, ipad hızında çalışıyor. bataryada en ufak sorun yok. ve hiç güncellemedim diyebilirim.

bu modeli arkadaşıma baktık, kendim de macbook kullandığımdan ben tavsiye etmiştim ama maalesef ekranı bariz kötü.canlı gözle bir bakmanızı tavsiye ederim öncesinde, yazdığınız çoğu özelliği karşılar ama ekran da önemli bir unsur bence.

air yerine bunu bakmıştık sonrasında www.vatanbilgisayar.com

Ekranı daha önce retina ile kıyaslama şansım olmuştu çok kez. Evet retina mükemmel ama air'ın ekranı kabul edebileceğim düzeyde.

ben retina ile kıyaslamıştım benim için kabul edilemez düzeydeydi ama sizin için tamamsa air üzmez bence.

2015 macbook air kullanıyordum, elime fırsat geçince 2017 macbook air'e geçtim. bu cihaz gittiği sürece de yeni cihaza geçmeyi düşünmüyorum.

ekran denmiş; tamam retina ekranlar kadar iyi değil ama bence piyasadaki çoğu cihazdan çok daha iyi.

1440*900 çözünürlük ile yine çoğu cihazdan daha verimli bir çalışma alanı sağlıyor.

2015 macbook air'i iş arkadaşıma devretmiştim, 2 yaşında olmasına rağmen bataryası hala 8 saat civarında gidiyor.

yanında taşımak için oldukça hafif, bazen bilgisayarı unuttum mu diye çantayı yokladığım oluyor.

macos sorunsuz, tıkır tıkır çalışıyor. benim beklentilerim için piyasadaki fiyat/performans oranı en iyi bilgisayar.

ilk yorumumda dediğim gibi; kesinlikle öneririm.

alınmaz.

o işler için tablet alınır. her şeyiniz icould'da ise ipad alınır, yarısı kadar para verilir. yanına klavye alınır, mis gibi kullanılır.

bence.

hometech ht14b 700 lira. homtekte alabilirsin.

Bence kesinlikle alınır. Ben de ayni şekilde bursumdan aldım, asla pişman olmadım. Yazılacak her şeyi arkadaşlar yazmış zaten. Fiyatı da çok iyi.

bahamaları bilmiyorum ama maksimum kalış süren o ülkeye göre değişiyor. mesela güney kore örneğinden gidelim. pasaportunu alıp uçağa biniyorsun indiğinde ne kadar kalacağın ne kadar paran olduğu gibi formaliteler soruluyor ve 3 aylık vize veriliyor. daha uzun kalmak istersen ülkeden çıkmadan bir başvuru ile 3 ay daha uzatabiliyorsun.
devamında özel bir nedenle vizeni uzatamıyorsan çıkış yapmak zorundasın.

ancak bu turistik vize ve sana oturum hakkı vermiyor. bu ne demek. ev, araba alamaz, yasal olarak ev kiralayamazsın, banka hesabı açamazsın, adına resmi bir işlem yapamaz ve çalışamazsın. yani turist olarak geldin paran varsa bol bol gez para harca diyor kısaca.

her ülkenin ülkeye göre değişen ama genelde bu eksende kuralları var.

öncelikle teşekkür ederim.güney kore çok yerinde bi örnek oldu evet güney korenin süresi dediğiniz gibi 3 ay ancak bazı ülkeler süre limiti koymamış.bahamalarda bunlardan biri.bu süre limiti koymayan ülkelerde eğer tanıdıgımız arkadaşlarımız akrabalarımız tarafından yeme konaklama gibi ihtiyaçlarımız karşılanacaksa istedigimiz kadar kalabiliyor muyuz ? neticede adamlar bi sınır koymamış

180 gün sınırı varsa, gir çık yapmak yetiyor. yani isterseniz panama'dan çıkıp tr girip sonra aynı gün geri dönebilirsiniz. 180 gün hakkınız daha oluyor

anladım.peki benim param yoksa ama arkadasımın veya akrabamın yanıan gidiyorsam yani yeme içme konaklama gibi ihtiyaçlarım karşılancaksa ama dedigim gibi param yoksa ülkeye girişte sorun çıkar mı ?

Verilen sinirlar 1 yillik. Yukarida yanlis bilgi verilmis. Ornegin Panama'da 1 takvim yili icerisinde 180 gun kalabilirsiniz. Akabinde takip eden yila kadar ulkeye vizesiz giris yapamazsiniz. Vizesiz her ulkeye giriste size nerde kalacagini sorulur. Polisin geri cevirme hakki mevcut. Bir cok ulke donus bileti sorar. Yine Panama uzerinden gideyim. Panama'ya tek yon biletle giremezsiniz. Donus bileti gostermek mecburi. Kisacasi kalmayi planlasaniz da turist gibi giris yapmalisiniz. Elinizde yakin tarihli bir donus bileti ve otel rezervasyonu olmali. Ulkeye girdikten sonra bunlarin bir onemi kalmaz

güney koreye gireken bana para pul soran olmadı. sadece nerede kalacağımı sordular. sözlü olarak otelin adını söyledim o kadar. ama her ülke böyle midir emin değilim. fakat vize istemeyen ülkelerin girişte zorluk çıkarma olasılığı gerçekten çok düşük.

düşündüğün bir ülke varsa facebookta interrail türkiye grubu var orada sorabilirsin. mutlaka o ülkeye girmiş yaşamış birileri çıkar cevap verecek.

Bir ekleme daha yapayim referans olarak sabah gazetesini almayin. Sinirsiz bir yer yok. Bahamalar ya 6 ya 8 ay vizesizdi turk vatandaslarina

referans olarak sadece sabah gazetesini almadım.bi çok yerde böyle yazıyodu.peki resmi bi kaynak var mı bu konuda bildiğiniz?bu arada teşekkürler

goo.gl


Burayi refere alip daha sonra ilgili ulkenin disisleri sayfasindan teyit edebilirsiniz.

180 gün sonunda giriş çıkış yapıp tekrar 180 gün kalabilirsiniz. Arjantin’de sürenin dolup bir gün içinde uruguaya girip çıkmak gibi.
Fazla kalırsanız o aradaki farkı para olarak alan ülkeler var, hepsi öyle mi yapıyor bilmiyorum

youtu.be

Dslr v cep telefonu muhabbeti 10.40 da başlıyor

Mümkün değil. 200 liraya satılan Fujifilm dijital fotoğraf makinesini en iyi iPhone kamerasına değişmem. DSLR makinelere girmiyorum bile. iPhone kendini bir şey zannetmesin. Fotoğraf makinesi insanlığın en önemli icatlarından biridir. Onların tasarım ve üretim süreçleri de kolay değil.

Birakti bile

Ben dslr makinemi satıp son nesil android telefonlardan birini aldım ve tüm fotoğraflarımı telefonla çekiyorum. Dslr'yi sattığımdan haberi olmayan arkadaşlarım zaman zaman makineye övgü yağdırmaya devam ediyorlar fakat gerçek çok farklı. Yani tabii ki cihazın kalitesi su götürmez fakat sensör olarak bazı telefonlar bazı dslr makinelerden daha iyi durumda.

Kesinlikle dslr'nin papuçu dama atılacak ki aynasız makinelerle birlikte bu süreç zaten başladı çoktan.

Taşınma kolaylığından dolayı telefon tercih ediyorum artık ben de. Ortalama ama kamerası iyi bir telefonum var arkadaşlarım makine ile çektiğimi sanıyor.

Benim için en büyük artısı her an yanımda taşıdığım bir şey olması.

Optik işi fiziksel olarak hala ne kadar büyük sensör o kadar çok kabiliyet hususuna dayanıyor. Dijital geliştirmeler fiziksel kabiliyeti yakalar durumda değil, malzeme mühendisliği açısından çok büyük atılımlar olmadığı sürece günümüz ince telefonlarına dslr optik parçalarını yerleştirmek mümkün değil. (aynasız makineler anca dslr'ları yakalamaya başladı, o da bazı alanlarda)

Ama profesyonel iş yapılmıyorsa dslr olmazsa olmaz değil. Zaten fotoğrafa baktığımız ekranlar küçük, mainstream fotoğraf kalitesi için telefonların yettiğini söyleyebiliriz.

Dslrler taşıma kolaylığından dolayı yerini aynasız slr ve telefonlara bıraktı.Kısmen doğru.Ama işin profesyonelleri hala dslr'de tabi.

Günlük hayatta kullananlar için doğru gözükse de zaten bu anlamda DSLR pek kullanılmıyordu.

Bruce'un dedikleri çok doğru. Fiziksel sınırları aşamadıkça profesyonel anlamda telefonun DSLR'ın yerine geçme imkanı yok. Hatta bana kalırsa bir telefonun DSLR kalitesi yakalaması pek mümkün görünmüyor.

DSLR'lar küçülecek, elektronik vizörler yaygınlaşacak, aynasız makinalar daha fazla tercih edilecek gibi varsayımlar çok daha mantıklı.

Soru nerede?

Hayır.

Hayır, üzülmedim. Katalanlar beni pek ilgilendirmiyor.

senin haline üzülüyorum.

tu em fas pena, yazik gercekten

Bir konu aciliyor IK'lar cevaplasin diyorlar bu adam yanit veriyor, Ingilizce bilenler yanit versin diyorlar bu adam yalan yanlis cevaplar veriyor. Oglum ulkeye asil sen zararsin haberin yok. Her duyuruda bir yorumun var!

tavada hafif tereyağı ile ya da yağsız kızartılabilir.

cdn1.n11.com.tr

Tost için şöyle ilkel bir şey kullanıyorum, bununla güzel oluyor.

En güzel tostlar doxanikee'nin dediği ilkel aletle oluyor ya. <3
Elektrikli tost makinelerine falan açık ara fark atar. İstanbul'daysanız Eminönü'nden alın bi tane, 20-30 liradır taş çatlasa.

Tava

@zgrydn
öyle de ekmeği daha çok yakıyomuşsun gibi oluyor sanki.

@doxanikee, green knight
bunlarla oluyor aslında gerçekten bu ekmek kızartma meselesi. annemlerde hala var ordan biliyorum.

Fırında, zeytinyağlı sarımsaklı.

kızgın bir döküm tavaya hafif tereyağı sürülmüş şekilde atılırsa önlü arkalı....gerisini söylemeyim.

Kokusunda sorun yoksa bozulmamıştır. Bozulmanın ilk işareti kötü koku.

Şüphen varsa at. Tavuk çabuk bozulur, hiç riske girme.

Kokmuyorsa sıkıntı yok bence

Burnunda sorun yoksa tavuk bozuk değil.

çünkü olayı anlatınca normalleştiriyorsun. olay normalleşince rahatlıyorsun.

Hiç kimseye bir şey anlatmayan bir insan olarak geçenlerde bütün dürüstlüğümle bir daha görmeyeceğimi düşündüğüm birisine kendimi açtım.

Hayatımda hem stresin bir nebze de olsa azaldığını hem de olayları, düşüncelerimi, hareketlerimi tekrar değerlendirmemi sağladı.

çünkü insanlar kendi evrenlerinin ortak kabul görmüş gerçekliğe yakınlığından emin olamadıklarında, kendisini haklı bulacağına inandığı bir kişiye anlatma yöntemine başvurarak, genel kabul gören gerçeklik ve kişinin kafasındaki gerçekliği benzeştirmek ister böylece haklı olma ihtiyacı tatminlik yaşar

Kime ve neden anlattığına bağlı. Aktif olarak ve empati yaparak dinleyebilecek biri ise anlatmak tahatlatanilir. Birinin destekçi olması belirli problemlerle baş etmeyi kolaylaştırabilir. En azından soruna bir de dışarıdan bakıp aslında içinde büyüttüğün kadar dev gibi olmadığını görebilir. Çözüm bulmanın ötesine geçip akıl verme zevzekliğinde bulunacak, seninle empati yapamayacak biriyse, "Hay dilimi eşşek arısı soksaydı" pişmanlığında da olabilir insan. Bir de anlatmak için hazır olmak lazım, insan her an anlatamayabilir ya da o an farklı bir ruh halinde de olabilir. Bunlar sorunun devam etmediğini göstermez.

Bir de şu var. Uzun zamandır süregelen bir şeyse, insanlar çözüm önerirken senin taa en başından başladığın noktadan başlayabilirler. Yani sen onu otuz kere yapmış ama sonuç alamamış olabilirsin ama ilk akla gelecek şeydir ve hemen onu söyleyebilirler. İnsanların senin derdinle ilgili o anki durumu yakalaması için senin aklına gelen çözümleri üretmeleri gerekebilir. O arada "He anam, o benim aklıma gelmedi sanki" dememek önemli. Karşındaki kişi senin olduğun yollardan geçmedi, henüz senin derdinle yeni tanışıyor ve sana yetişmesi için senin tecrübelerinin ya bir kısmından ya da hepsinden geçmesi gerekiyor.

Katarsis

bana genelde iyi geliyor. neden? çünkü birincisi, anlatırken bir anlamda o olayla yüzleşmiş oluyorsun. canın mı sıkkın, sevgilin mi terk etti, bir işin mi ters gidiyor... bunu karşındaki kişiyle paylaşırken olabildiğince somutlaştırmış oluyorsun. bazen kendi kendine düşünürken aklına gelmeyen bir fikir veya yön çıkıyor ortaya, sorunu çözmen ya da en azından anlaşılabilir hale getirmen kolaylaşıyor. "abi biz kokaini normalde bizim kamyonların taşıdığı çekyatların içine saklıyoruz, durdurmuşlar üç tanesini, yarım ton kaybettik" gibi bir sır veya bana karşı koz olarak kullanılabilecek bir şey olmadığı sürece ben her problemimi paylaşmayı seviyorum açıkçası - hatta bu yüzden çok memnuniyetsiz ve mızmız olduğum düşünülür. yanlış değildir belki ama benim paylaşmamın sebebi her şeyin dayanılmaz acı vermesi değil; çoğu insanın aksine paylaşmayı sevmem ya da paylaşma konusunda o kadar katı olmamam. herhangi birine de anlatabilirim mesela, illa yakın arkadaş olmasına gerek yok. mühim olan paylaşmak, karşıdaki taraftan ziyade.

paylaşmak en başta yaralıyor aslında. çünkü o canını sıkan şeyin olanca gücüyle üzerine geldiğini hissediyorsun anlatırken. yine yoğunlaşıyor, yine canını sıkıyor. hele ki karşıdan olumsuz bir tepki alırsan daha da üzülüyorsun. ama uzun vadede bu bence daha iyi. acıyı kalbime ya da aklıma gömmektense, o ilk sağlam darbeyi yiyip, zehri akıtmayı tercih ediyorum. sevgilim mi terk etti? bir ay boyunca toplamda 200-300 mail atıyorum kıza. word'e döksen 100-150 sayfa yazı çıkar. ama sonuç olarak kafamda hiçbir şey kalmıyor. söyleyebileceğim her şeyi, yapabileceğim her şeyi yapmış olarak terk ediliyorum. "bu iş benden çıktı"nın psikolojik rahatlığı oluyor. terk edilince "TAMAM O ZAMAN SİE" diyen adam bir ay sonra özlemeye, "bir şeyleri değiştirebilir miydim?" diye düşünmeye başlıyorsa, ben ayrıldıktan sonraki bir ay kendimi paralıyorum ama sonrasında onu arkamda bırakmış olarak devam ediyorum. yani arkada bırakmış olarak değil de, uzun vadede yaralamayacak diyelim. "bu iş bitti, bitirdim" diyebiliyorum.

beni bu yüzden rahatlatıyor. bir de ben yazmayı, anlatmayı seviyorum. karakter meselesi biraz. nasıl desem, bendeki depo küçük... insanların kimseye anlatmadan saklayabildiği şeyler olabilir. ben o kadar güçlü değilim. paylaşmam, atmam, kafamı boşaltmam lazım. delireceksem de en azından insanlar neden delirdiğimi bilsin, ne olduğunu görsün istiyorum.

şöyle bir şey var: dertlerini fazla insanla paylaştığında biraz savunmasızlaşıyorsun. çünkü zayıflığını, seni neyin üzdüğünü, mental anlamda ne kadar dirayetli ya da aptal olduğunu vs. çok fazla insan görmüş oluyor. üstelik sürekli insanların kafasını skiyor olmak da cabası. bunu da kendimce biraz daha cesur olarak çözdüm, yani kezo tribi gibi biraz ama "ben böyleyim kardeşim, seviyorsanız böyle sevin; kimseyi zorla tutmuyoruz" havasındayım.

çok şükür ki şu kısa hayatımda (23) bu konuda sorun yaşamadım, tek bir insan bile durum ne olursa olsun bana gelip kendisine anlattığım şeyle canımı yakmaya kalkmadı. kendi çapımda "modern zaman kekesi" olmaya çalışıyorum. sevdiğim insanlara yakınlık göstermekten, onların yanında olmaktan, onlarla kendimi paylaşmaktan çekinmiyorum. şu zamana kadar da gördüm ki insanlar buna değer veriyor, belli bir noktadan sonra onlar da senin yoluna giriyor hatta. iyi bir arkadaşım, iyi bir insanım vs. diyemem ama hayattaki en büyük mutluluklarımdan biri, normalde bayağı sert mizaçlı ve duvar gibi bir herif olan ukraynalı arkadaşımın bana sarılıp "herkesin senin gibi bir arkadaşa ihtiyacı var" demesi. bildiğin iki tane koskoca adamız. çok mu samimiyiz? sayılmaz. ama sonuç olarak bu adam bir şey olduğunda gelip bana anlatıyor. ben ona anlattığımda "mna kodumun delisi" demiyor. birbirimiz için bir çeşit acil çıkış gibi bi' şey olduk yani.

seviyorum ben böyle şeyleri. bunlar parayla, tecrübeyle alınabilen şeyler değil. içmeye, dolaşmaya çıkacak insan bulursun mesela. duyuruya yazsan bile. ama işte "iyi ki varsın" deyip sarılabileceğin ya da sana sarılabilecek insanlar kolay bulunmuyor. böyle insanlar kazanabilmek için de fedakarlık yapmak lazım bence. kimse gelip sana en derin sırlarını anlatmaz. o yüzden ben kendimce inisiyatif alıyorum. ben sana güvendim, kendime yakın buldum; bu da benim skim hüsnü deyip, yakınlık gösteriyorum. şu zamana kadar bundan asla pişman olmadım. karşı tarafın yaptığından bağımsız olarak, olacağımı da zannetmiyorum. ben buyum. aptal değilim, kimseye "anlatılmayacak" şey anlatacak halim yok.

gerçi böyle yazınca da anlatmayı seven samimi bir arkadaştan ziyade, insanları manipüle edip küçük çocukları şeker vaadiyle kandıran şerefsiz biriymişim izlenimi uyandırdım ama demek istediğim anlaşılmıştır sanırım. hem belki de öyleyimdir zaten, mühim olan niyet değil sonuç bence...

Bence hayır. Ayrıca o bölge bahar-yaz gibi daha güzel olmaz mı?
Ben de bir süredir düşünüyordum, ancak şuan gitmektense Orta Avrupa'da başka bir yeri tercih ederdim şahsen.

bence gidilir, özellikle benim gibi çok sıcağı sevmiyosan en güzeli kasımda falan gitmek, hem biletler ucuz hem çok kalabalık değil. ben yürümeyi çok seviyorum ama sıcakta yürüyemiyorum, benim gibiysen aman denize gireyim vs demiyosan kasım da pekala gidilir, gayet de hoş olur hatta

Ben Kasım'da gttim ilk. Madrid hariç diğer yerler Kasım'da genelde İstanbul kadar soğuk olmuyor ama belli olmaz, üç gün oraya gidp yapmura denk gelme ihtimalin de var ama bu ihtimal baharda da var. Zira, güzel yağmur alıyorlar. Ancak, hava buz gbi, gezilmez gibi olmaz. Özellikle Barcelona ılıman olur oldukça. Kasım ayında bir haftalık gezide bir gün palto, iki gün mont giydim, kalanında sadece ince kazaklarla dolaştım.

Gidilir, madridde bence genel olarak bir şey yok zaten. Ama Barcelona’nın kışı ayrı, yazı ayrı güzeldir.
Sen durumlar karışık diye sormuşsun, bir şey olacağını sanmıyorum. En fazla protestolara denk gelirsin, yanından arkasından geçer gidersin.

eyül ayında porto ve lizbon'a gitmiştim çok üşüdüm .her gün saat 16:00 dan sonra rüzgar başlıyordu buz gibi oluyordu hava.
haziran ve temmuz aylarında da aynı yerlere gitmiştim geceleri yaz olmasına rağmen soğuk oluyor . bunu düşünerek gitmelisin

Ben kasimda gittim, gayet iyiydi. Barselona gayet iyiydi en azindan.

sağlık kuruluşlarında yapılacak tahlillere hekimler karar verir. özel laboratuarlarda istediğiniz tahlilleri ücretini ödeyerek yaptırabilirsiniz.

Evet sağlık kuruluşlarında araştırmayıp ilacı dayamaya karar veriyorlar genelde. Ben devlet hastanesinde yaptırmıştım kadın doğum bölümüne gidip. Gerçi onu bile beceremediler, iki defa yaptırmak zorunda kaldım. Olmadı dahiliyeye gidilebilir Karaciğer enzimlerine baktırmak için. o da endokrinolojiye yönlendirebilir hormon testi için.

Dermatolojiye gidip durumu açıkla, hormon testi yaptırmak istiyorum de onlar sana listeyi verir sonra yaptırabilirsin

Herhangi bir devlet hastanesindeki bir dahiliye uzmanına, şikayetlerinizi söylerseniz ve hormonlarınıza hiç bakılmadığını belirtirseniz, size çok büyük ihtimalle ilgili testleri yazacaktır.

peki bu hormon testleri için aç karnına gitmek gerekiyor mu?

Evet, aç karnına gitmek gerekiyor. Sabahtan 9-10 gibi bir dahiliye uzmanına randevu alırsanız, aynı gün kan da aldırırsınız, ertesi gün 4'te sonuçlar çıkar.

Bargello denediklerimin içinde en iyisi.

Kullanmam. Derime her gün temas ettirdiğim parfümün orijinal olması tercih.
Bir de bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama arada fark varmış gibi geliyor. Hele dandik doldurma parfümse net kötü bir fark var arada.

Parfümlerle öyle içli, dışlı değilimdir. Yani bir parfüme gidip 150-200 TL vermem. Ama tabii ki dolma parfüm ile orjinali arasında dağlar kadar fark var. Dolma parfümcüler arasında ''sanırım'' en kalıcısı David Walker. Mesela arkadaşım alırdı, parfümü sıktığı t-shirt haftalarca kokardı. Sağlık açısından durumunu pek bilemeyeceğim.

Hepsı bırbırının aynısı dp pahalı bargello vs daha ucuZ hengısınden alırsanız alın tenınıze değıl gıysınıze sıkın

Lisedeyken kullanıyordum, her sıktığımda hapşırıyordum ama :D

İlginç bir şekilde kalıcılığı orijinal birçok parfümden iyi ama günün sonunda leş bi hale geliyor sanki tam tarif edemeyeceğim.

Aqua di Gio çok seviyorum ben yaz/kış kullanırım. Diesel only brave de yaz için fena değil. Calvin Clein, Davidoff, ne bileyim 212 bunlar uzun zamandır piyasada ve orijinal/çakma fark etmeksizin herkesin evinde olduğu için hoş da olsa çok standart kokular o yüzden deneyerek daha farklı parfümlere yönelebilirsin.

Yapmayın bence ya. Ben dışarıda yürürken yanımdan sahte parfüm sıkan biri geçtiğini anında anlıyorum mesela. Çok ağır, acayip bir koku. Sahte parfümdense güzel bir deodorant kullanmak daha iyi gerçekten.

istanbul bilişim'de olabilir. Seneler önce ordan aldığım macbook pro ingilizce klavyeliydi.

Mac storelarda istenebiliyor diye biliyorum, İspanya'da istediğin klavyeyi getiriyorlardı 2-3 hafta içerisinde, Türkiye'de de yapılıyor olsa gerek?

www.apple.com

Tavada ve portakallı

Firinda.

Üzerine çok hafif zeytinyaği sür, içlerine de sarmısak sokuştur.

Aperatif olarak yeşillik, salata hada zeytinyağlı olmasi daha mantikli.

Alkol olarak raki.

Bonus cevap: dışarıda porsiyonlar genelde 150 gram ve doyurucu oluyor benim tecrübem.

fırınfa, altına yağlı kağıt, üzerine yuvarlak soğanlar, çok az zeytinyağı gezdir.
yanına da rokalı, yeşillik salata

sarimsakli ve zeytinyagli sos sur ve uzerine limon dilimleri koyup yagli kagida sar sonrada firina.adam basi bir dilim kafidir.yanina yesillik ya da brokoli haslayabilirsin.alkol olarak sarap

Norveç sanırım. Üstüne soğan halkası koyup fırına verebilirsiniz. Yanında salata olarak genelde roka koyuluyor, bu ağız tadınıza göre değişebilir.
Alkol olarak beyaz şarapla birlikte tüketiyorum ben genelde somonu, rakı sevmediğim için. Gayet de güzel oluyor.
Kişi başına 200-300 gram arası idealdir bence.

Şef, somon ızgarada güzel olur. Fırına vereceksen de fırının ızgarasına koyacaksın, altına da tepsisini koyacaksın. Ya da elektrikli ızgaralarda yapacaksın.

Mutfakta techizat varsa buharda da yapabilirsin ama içki yanına güzel gitmez.

Süper oluyor: somontarifi.com

ben yağsız teflona atıyorum, bi tarafı iyice kızarınca çeviriyorum. biraz limon sıkıp gömüyorum. salata olarak zyağlı limonlu cibes öneririm.

1. Fırında hardallı. Marine tarifi veririm ama şu an müsait değilim.

2. Aperatif olarak; steaming usulü brokoli, havuç, baby potato

İçecek olarak beyaz şarap ya da şalgam.

Çok az z.yağı, limon suyu, biraz dereotu veya biberiye, sarımsak, tuz, karabiber kullanıyorum. Bu karışımda biraz bekletip fırına veriyorum. Sonuç mükemmel.

Listeyi salla. Karatay' ın kitaplarını oku ve ona göre beslen.

bostancı tıp merkezi
Devrim Hanım, tanıdığım 10 kişi falan gidiyor bayaa (10-15 kilo veren) memnunlar

bunu daha önce de sormuştun ve berbat bir liste demiştik.

Tsk.

Sta esin, ufaklik nasil.

belki bu ? :
play.google.com

Mobiett de var bu özellik

iphone anımsatıcılar'dan tam olarak istediğin şeyi yapabilirsin.

google keepde lokasyon bazlı hatırlatıcılar var. google now da yapabiliyor sanırım.

Türkiye'de kullanmayacaksan City Mapper

@istanbul kanatlarimin altinda
konum bazlı bunun nasıl yapıyorsun?

apple anımsatıcılarda tam olarak bu var ama ben 2 defa kullandım ikisinde de alarm çalmadı, öneremeyeceğim

ispanya için fotocasa yada idealista olabilir. ev tam olarak nerde, nasıl ve ne kadar bu arada merak ettim?

almanya icin www.immobilienscout24.de, www.immowelt.de. Ama ideal olan avrupada iyi bir emlakci ile calismak, cunku uzaktan ev almak isteyen biri icin en onemli kriter guven, online ev satarken dogrudan satis yapmak guven vermeyebilir, insanlar ismi taninmis emlak firmalarina daha cok guveneceklerdir. hele bir de baska bir ulkede ev satin alan biri icin satis prosedurlerine hakim olmamalari nedeniyle guvendikleri bir araciya ihtiyac duyacaklardir.

craigslist

ispanya için; idealista, milanuncios, pisocompartido

ispatlayabiliyorsan dava falan kovala, hirsiz o**spu evlatlarina bak gece gece ben bile sinirlendim.

versin. kim, hak etmeyenleri hak edenlerin önüne bir milim bile geçirirse, allah belalarını versin.

hukuki yönünü bilemem ama.

hocaya keşke yazsaydın daha evvel. aslında şimdi de yazabilirsin hocam böyle böyle niye öyle yapdın diye. sonra da kovalanabiliyorsa kovala gerçekten, çok yazarlı yayın işlerinden anlamıyorum ama, var mı öyle bi şey? varsa kovala tabii. versin. ayrıca camiada yakın olan herkese de anlat bu durumu. kamuoyu yarat.

Versin. 4 oldu artık biraz soğumuş tür bence. Ohoo, daha ne taklalar var hayatta Alışmak lazım bu tür şeylere.

Akademimizde sıradan bir gün. Mide lazım böyle insanlara tahammül için.

www.youtube.com

Yayın hazırlandığı zamanlar hoca olacak şey "X'in makalaesi" diye başlayan bir mail atmıştı. O zaman o X'e demiştim "nasıl senin makalen oluyor" diye, "aa olur mu öyle şey, kesinlikle senin hakkın" demişti. Şimdi X ve hocası çok mutludur. İki yakaları bir araya gelmesin.

sinirlendim ya. hocaya ciddi bir mail döşemelisin bence. ve hocayla aynı statüdeki diğer hocalara falan çıtlat dertlen bi şey yap. terbiyesizler.

belki ilk kez senin başına gelmediğini düşünerek içini soğutabilirsin bu arada. şöyle bişi buldum:

www.elsevier.com
www.rightsofwriters.com
www.ncbi.nlm.nih.gov

düşününce eğer bir mail grubu varsa yazım etiğiyle ilgili bir şeylere referans vererek herkesin göreceği kamusal bir laf sokma yapabilirsin, şunlara dikkat edilmiyor gibi.

@devilred: e-postalarla "bunun seni yazmadığını, senin neredeyse hiçbir katkın olmadağını biliyoruz. pis oyuncu!" diye rahatsız etsek başımıza bir iş gelir mi? :)

@m e b

Yazım sürecinde katkısı olmuştur ama o kadarcık katkı yetecekse işimiz var. Kendi tezinin sunumunda bile benden doğrudan slayt çalan bir insandan bahsediyoruz burada.

Ha öyle bi şey yapmıyoruz bi de, işe yaramayacağı ortada.

Binbir türlü versin hem de. Gece gündüz sabahlayıp yazdığım makalede, hiçbir şey yapmayıp hatta ben yardım istediğimde bana da izginim ama kindi işlirim var diye kestirip atan, bir gıdım yardım etmeyen orospu çocuğunun adı sırf supervizor hocamın üstündeki bölüm başkanının oğlu diye yazıldı ve o makale türkiyede derece aldı.
Aylar geçti hala sinirim bir gıdım geçmiş değil, cvsine türkiye derecesini yazmıştır haysiyetsiz.
Diyeceğim o ki keşke rahatlasan ama olmuyor

@kakao

Olayları kendime göre eğip bükecek değilim, olan bu kadarsa bu kadardır.

allah yok, din yalan. allah'a falan havale etme, ne şekilde verilebiliyorsa cezalarını bu dünyada kes. okudum, sinirden kendimi öpücem şimdi.

bu oyunlar hosuna gitmiyorsa ve akademik kariyer yapmak istiyorsan simdi gelecegini dusunme zamani. sanma ki dunyanin baska yerlerinde isler farkli isliyor. her universitenin her bolumunun kendi bir ic dinamigi ve ayak oyunlari vardir. herkes birbirini kaydirmaya en kisa zamanda en cok "prestij" elde etmeye calisirlar. akademik kariyerin sonuna kadar var olan bir problem bu. bu konuda hakkini arasan gelecekte baska bir yerden acisi cikardi senden yani hep bir savas soz konusu. aci ama boyle olaylar.

ben olsam
1. yayının çıktığı derginin yayın ilkelerini incelerim, yayınlanmış bir makaleyi hangi şartlarda geri çekiyorlar diye bakarım.
2. derginin editörüyle temasa geçer, üç sene üzerinde çalıştığım araştırmanın başka birinin adıyla yayınlandığını söyler ve bu konuda nasıl bir yol izlenebileceğini sorarım. editörle diyaloğu kurmak çok önemli, sonuçta intihal en büyük akademik suç, onlar da aynı fikirde olacaktır.
3. ilgili çalışmanın bütün araştırma notlarının elimde olduğunu ve ispat için sunabileceğimi belirtirim. draft'ler haricinde bu konuda başka yayınım, tezim, konferans sunumum varsa hepsini dosya haline getirip yollarım.
4. hocayla temasa geçeceklerdir, hoca tanıdıksa forsu varsa ve beni atlatmaya çalışırlarsa telif işlerinde uzmanlaşan bir avukata danışma ve gerekli diğer ücreti verip ilk aşamada bir kere temasa geçmesini sağlarım. işi ciddiye bindirmeye hazırım mesajı vermek için.

üç seneni verdiğin işten intihal yapılması (adın geçse bile işin çoğunu sahiplenmeleri direkt intihaldir) çok çok ciddi bir durum. yarın o konuda tek bir sunum bile yapamazsın, hep o kişinin adıyla kalır o araştırma.

çok mu safım böyle yollarla bir yere varılacağını düşünmekle bilmiyorum, doktora yapıyorum ama tr'de değilim. buralarda böyle bir şey yapanın kariyeri biter ama tr'de bu iş dönüp senin kariyerini vurabilir. kolay gelsin ne diyeyim. ama yanlarına bırakmamaya çalış...

Versin tabii ki! X belki ses çıkarmayan bir tiptir, X bugün ilk yazar olması içi ses çıkarmamıştır, belki yarın kendi çalışmasında son yazar olmasa ses çıkarmayabilir. X de haksız tabii de, olay ve inisiyatif hocanın burada, isim verirsen biz de belamızı okuyalım.

lily briscoe çok güzel söylemiş de, burası Türkiye. Bu tarz şeylerde hak aradığında haklı olsan bile adın çıktığında kimse sana iş vermeye yanaşmıyor. Bu yüzden vazgeçmeni söylemiyorum ama Türkiye'de akademisyenlik aradığın anda kendini savunmaya hazır ol.

Benim bu konularda en çok içimi soğutan şey şu: Çalışmayı sen yaptın, dolayısıyla konunun hakimi sensin. Ayrıntıları da bilem sensin. Onlar bu çalışmanın devamını ıkına ıkına getirebilirler, sen çok daha kolay getirebilirsin. Bilginin sahibi ve efendisi sensin. Onu nakış gibi işleyebilecek olan usta da sensin.

Yok öyle bir dünya.

Hayır, 25 yaşa kadar o durum

Kırsa gidin, özel ders alın.

Burada gelip site paylaşan insanları dikkate almayın. Şu dediğimi yapın, hayatınızın en doğru kararı olacak.

@kurnaz işim dolayısıyla kurs saatlerini günü gününe takip edemeyebilirim :) o nedenle kendi programımı oluşturmak istiyorum.

Özel ders opsiyonunu gözden geçirin.

Kurstan daha ucuza gelir.

Oncelikle hangi ulkelere gideceksiniz? Cogu ulkede gramer farklidir, aksan ise bolgeden bolgeye bile cok degisiklik gosterir anlama konusunda sikinti yasayabilirsiniz.
Benim onerim de ozel ders alinmasi konusunda, mumkunse native speakerdan olsun cunku ancak derslerde bol bol pratik yaparak anlamayi, konusmayi kolaylastirabilirsiniz.
Onun disinda cok guzel podcastler var seviyelere gore, ozellikle apple kullaniyorsaniz tavsiye ederim, hergun ise gidip gelirken kulaklikla dinleyebilirsiniz.
Kisisel tavsiyem(seviyem c1 ve ispanyada yasiyorum), gramer calismak da bir o kadar onemli ama kisa zamaniniz varsa konusulacak yerde, anlamaya alismaya vaktiniz olmayacaktir (ps ispanyollar cok hizli konusur), dolayisiyla seyahate gitmeden konusma diline kulaginizin alismasi olacaktir.

Şimdiye kadar kendi kendinize herhangi bir konuda kendinizi uzman seviyesine kadar eğittiyseniz, İspanyolca için de kendi başınıza ilerleyebilirsiniz. Ama başka bir alanda başarılı bir kendi kendine eğitim tecrübeniz yoksa, başkalarının da dahil olduğu (özel ders, kurs, vs.) bir eğitim yöntemini tercih etmeniz sizin için daha faydalı olabilir.

* Kendi Kendine Eğitim İçin...

- Öncelikle Duolingo'yu silerek başlayın, iyi niyetli bir çalışma olsa da çevremde Duolingo kullanarak belirli bir seviyeye gelen kimse görmedim. (Quora yorumları, vs. de bu görüşümü destekliyor.)

- Telefondan, tabletten veya bilgisayardan faydalanarak bir eğitim almak istiyorsanız, Memrise'ın yine ücretsiz olan İspanyolca serisini öneririm. Daha gündelik hayata uygun, Duolingo gibi saçma sapan ve gerçek hayatta kimsenin kullanmadığı cümleler içermiyor.

- İspanyolca için önerebileceğim bir diğer online uygulama ise lingvist.com (şimdilik ücretsiz.)

Kitapla çalışmayı seviyorsanız ve İngilizce seviyeniz halihazırda iyi ise şu iki kitabı Amazon.com'dan filan edinip, onlardan biriyle çalışmanızı öneririm:

- Barbara Bregstein - Easy Spanish Step-By-Step (Modern kitaplar arasında en etkililerinden bir tanesi, ileri düzey seviyesi de var ayrı bir kitap olarak.)

- Margarita Madrigal - Madrigal's Magic Key to Spanish (Eski bir kitap; ama öğretme yöntemleri hala etkili.)

Dinleyerek/konuşarak daha iyi öğreniyorum diyorsanız ise klasik bir öneri olacak ama:

- Pimsleur (internette yaygın olarak Latin Amerika versiyonu var, hangi ülkelerde kullanacağınıza göre İspanyol versiyonunu edinmeniz gerekebilir.)

- Michel Thomas (öğrencilerin ve hatta hocanın kendisinin İspanyolca aksanını taklit etmeyin, sizi yanıltır. Ama dilbilgisinin temellerini hızlıca oturtup, temel diyalogları "ezberlemeden" hızlıca başlatabilmek için en ideal eğitim programı.)

* Kendinizi Motive Edemiyorsanız...

- Özel ders alın. Türkçe bilen hoca olur, ana dili İspanyolca olan hoca olur. Türkiye'de ikisi de yeterince var. www.dersverilir.net sitesine girip arayın. Sizin ihtiyaçlarınızı anlayabilen ve enerjinizin tuttuğu bir hoca olduktan sonra size en kısa sürede en çok yolu aldıracak yöntem özel ders olabilir. (Bu hocayı bulmak için çevrenize soruşturmak yerine dersverilir.net gibi bir siteden tüm seçenekleri taramak çok daha akıllıca.)

- Kursları araştırın. Cervantes en popüleri ve belki de en pahalısı. Galatasaray Üniversitesi'nin de İspanyolca kurslarının övüldüğünü duymuştum. (Kursların tek dezavantajı, bazen angaryaya dönüşebiliyor olay veya sınıftaki seviyesi düşük öğrenciler sizi de aşağıya çekebiliyor. Bu yüzden özel dersin fiyat performansı sanılanın aksine daha iyi olabiliyor çoğu kez çünkü dili öğrenemedikten sonra bir anlamı yok.)

sırasıyla bitirerek,

antrenmanlarla matematik 1-2 (çözümlüleri değil)***
kartezyen ygs matematik soru bankası
karekök sıfır'0'***
kapatılan yayınevlerinden birinin bulursan ikinci el kitabı, "fe, e, me" harflerini taşıyan beyaz kapaklı ygs soru bankasu
karekök ygs 1 ve 2 (mps serisi)***
zor soru bankaları, karekök yahut fen bilimleri yayınlarının olabilir.


bunlar ygs, kpss konularını içerir.
malum oluşumun da kitapları var ama başlangıç için pek de anlaşılır değiller, konuları bilenler için güzel bir hatırlatıcı görevi görüyorlar.
üç yıldızlılar ayrıca kaynak kitap, elinde bulunmalı.
yıldızsızların muadili kitaplar, internette arayınca çıkıyor, onlar da temin edilebilir. hiçbir şey bilmeyene göre yazıldı.

Adım adım matematik 5 . Biraz belki basit kaçar ilköğretim filan ama 10 günde temeli hatırlarsın.

adaşımdan gelsin :)
www.youtube.com

baya konuda videosu var güzel de anlatıyor.

mesela
www.youtube.com

Karekök 0 "sıfır" serisi

Euroderm kadikoye gittim ben, avrupa yakasinda da subesi vardi bir bakin isterseniz. Pazarluga aciklar

euroderm iyi

Baya ters olur belki ama tuzlada var en güveniliri, ilk 3 ay ayda 1 sonra daha seyrek gidiliyor nasıl olsa.
N&a medical , Nermin Hanımı kesinlikle öneririm, başkasının 10 başından savdığıyla en ince ayrıntısına kadar uğraşır, başkası dozu düşürüp süreyi arttırır fazla para gelsin diye o tam tersini yapar. Fiyatları da gayet uygun.
Şiddetle önerilir.

2 gün önce yurtdışına çıktım, herhangi bir evrak sormadılar bana. İşyerinden aldığım yazı yanımda hazırdı ama lazım olmadı.

2 gün önce vize görüşmem vardı, e devletten barkodlu belge verdim bir sorun olmuyor.
Ama hangi ülkeye gidiyorsanız onun sayfasından istenilen belgelere kesin bakın. Durumu sıkılaştırdılar, eksik olmasın.

1- spotify
2- baktım 138 mb harcamış.
3- gelirken, giderken. işyerinde de biraz dinliyorum. wifi tabi o. 2,5 saat ortalama diyeyim.

ha tabi playlist yapıp telefona download edebildiğin için offline iken, metrodayken filan dinleyebiliyosun. dolayısıyla veriyi gömmüyor.

Spotify
Wifi'a bağlıyken şarkıları indirdiğimden hücresel veri harcamıyor.
4-5

Spotify, çünkü apple music arayüzü çok kötü
Çevrimdışı mod kullanıyorum mobil internet çok götürmüyor
1-2 saat dinliyorum

Spotify
Nereden bakıldığını bilmiyorum, şarkı indirmeleri sadece wifi ile yapıyorum.
İş günleri ortalama 1 saat, izin günleri ortalama 3 saat.

Telefon haricinde bilgisayara da yüklersem gün boyu müzik dinleyip işimi görebiliyorum.

1)Spotify
2)Bu tamamen sana bağlı. Benim 2 gb bile olduğu oluyor.
3)Her an müzik dinlerim.

1) Spotify.
2) Son 10 ayda 850 MB, yani ayda 85 MB.
3) Telefondan mobil veri ile ortalama 20 dk herhalde, onun da çoğu offline olarak. Kalanını bilgisayardan ya da telefondan wifi üzerinden.

Apple music

Normalde 10 lira, enpara sayesinde 5 lira.

Dışarı çıktığımda kullanıyorum. 1 gb gidiyordur herhalde.

Dışarı çıkınca 1-2 saat kullanıyorum metrobüste.

Spotify. Evde wifi'a bağlıyken listeleri ve istediğim müzikleri indiriyorum, dinlerken beğenmediklerimi listeden çıkarıyorum-hoşlandıklarım kalmış oluyor.
Dışarda aklına bir şarkı gelirse de açıp dinlersin öyle çok internet yemiyor.
Bence ayda 10tl için fazlasıyla iyi.

ben ofise gidince tuvalette makyaj yapıyorum ve herkes de aynı şeyi yapıyor. çünkü biz 7.30 da ofiste oluyoruz. öyle birşey yapabilirsiniz.

kapatıcı kullanmıyorum bir de. yaz ayında çok ağır oluyor. onun dışında bb krem + pudra (çünkü cildim yağlı) + göz kalemi + rimel + ruj + allık kullanıyorum. toplamda max 15 dk sürüyor.

burdan kısıtlı yardımcı olabiliriz. cildiniz nasıl mesela? homojen mi mat mı sivilceli mi? vs
sağlıklı bir cildiniz varsa çok az makyaj sizi gayet iyi gösterebilir. ya da düzenli bakım yaptırıyor olabilirsiniz.
yerinizde olsam az ama öz malzemeler ( özellikle kaliteli markalar olmalı) kullanarak 1 tık daha yoğun makyaj yapabilirdim. ekstra olarak doğal bir allık ekleyebilirsiniz makyajınıza. far, konseyler fazlalık ürünler mesela. onları kullanmazsınız.

Çok genel bir şeyler söyliycem. Bence goz altı kapaticisi ' iyi görünmek' konusunda çok etkili. Düzgün bir cildiniz varsa iyi nemlendirmek yeterli olur. Bir transparan pudra daha da iyi gösterir. Eyeliner suruyormussunuz, bir de rimel sürün. Dudağınızı da azıcık renklendirdiniz mi, bence ' iyi gorunmek' adına iyi hissettirir.

@krem peynir +1

Eski iş yerimdeki kadınlar da her gün gayet ağır makyajlarla gelirlerdi çünkü onların oyalanacak başka bir şeyi yoktu. Ben de makyajsız veya çok çok hafif makyajla giderdim, bir süre sonra makyajlarını iyice doğallaştırmaya başladılar. Bir süre sonra ise makyajlarını hafiflettiler. Bence hiç de kötü hissetme kendini. Böyle iyiysen iyisindir, kimseye ayak uydurmak zorunda değilsin ki.

krem peynir, yaren +1

nemlendirici güneş kremi + rimel dışında bir şey sürmüyorum yüzüme. bazen rimel de sürmüyorum. vaktini imaja harcamak kadar gereksiz bir şey yok.

Makyaj yapmak istemiyorsan, yüzünün de ihtiyacı yoksa yapma. Ben işe gelirken hiç yapmıyorum. Çok yorgun ve uykusuzsam göz altı kapatıcısı yetiyor.

@mystic +1, kaşın bıyığın olmasın, Temiz ol yeter zaten.

Yagli ve sivilceli bir cildim yok.yani cildim sorunsuz diyebiliriz.

tek eyeliner sürüyorsan hiç sürme bence daha iyi. eyeliner dediğin en azından kusurları giderilmiş bir ten, altına nude da olsa bir far, uzun siyah kirpikler ister. tek başına eyeliner sürmek tek başına kırmızı ruj sürmek gibi, makyaja hevesli 15 yaşında kız gibi amatör görünmeye yol açıyor.

benim tavsiyem cilt makyajı yapmak istemiyorsan önce kaşlarını doldur, gözlere çok ince bir kalem çekip fırçayla dağıt, kirpiklerini rimelle. hafif bir allık, göz altı için kaliteli bir kapatıcı ve yok gibi duran pembemsi bir ruj: toplam süre 3 dk bile değil. ben yaz aylarında sadece biraz kontrast yaratmak için bu makyajı yapıyorum. kaş, kirpiklerim ve göz rengim açık renk olduğu için göz makyajsız çıkınca hasta gibi duruyorum. kara kaşlı kara gözlüysen gözlere, kaşlara hiçbi şey sürmesen de olur.

@ambroisa +1
Youtubeda çok güzel vlogger var biraz izlersen birkaç taktik kapabilirsin. 1 sene öncesine kadar sadece eyeliner çeken bir insandım ama şimdi tüm arkadaşlarım onlara makyaj yapıp tüyolar vermemi istiyorlar, makyaj malzemesi almaya birlikte gidiyoruz. Söylemek istediğim, eğer izleyip hoşuna giderse kısa sürede çok güzel makyaj yapabilirsin.
Genelde makyaj yapmadan evden çok çıkarım, İstersen genelde yapma makyaj ama en azından işte, akşam çıkarken ve özel günlerde makyaj yapıp güzel olmak harika bir his. Bakımlılğın ve şıklığın sadece kişisel hijyene dikkat ederek olmadığını düşünüyorum.
En azından yorgunken bir concealer, nude far ve rimel bile (2dk) dıl görünüşü tamamen değiştiriyor ve zihin de ona uyum sağlayarak o yorgunluktan çıkıyor.
P.s. Eğer bir yerden başlamak isterim dersen bayramda büyük gratis indirimi geliyor. %40-50 indirimden bir kaç bir şey al, beğenmezsen kullanmazsın paran da cebinde kalır. Şuan flormarda da %70 indirim var, oraya da bakabilirsin.

bangkok, phuket, singapur'da 8 gün kaldım. (ex ilen) gidilir, gayet ilginç yerler, fakat 14 gün sıkılırdım. 8-10 gün aralığında git toplam bence. singapur zaten avrupa/kuzey amerika karışımı bir yer. phuket'de yiyebileceğin en taze ve en ucuz deniz ürünlerini yiyebilirsin mesela. 3 yerde de yemeklerle ve temizlikle ilgili sıkıntım olmamıştı. sadece sabah otel kahvaltısındaki koku hoşuma gitmemişti benim, kahvaltı da aşırı abuk ve ağır şeyler yiyorlar. bir de biraz ayık olacaksın dışarıda, kazıklanmaya müsait bir ortam var.

kaçak et için gidiyorsan tatmin olursun ama ben olsam gitmezdim. birbirinden kötü yerler, parana yazık. ibiza'ya git.

@merak ediyorum

gidip gördünüz mü bu dediğim yerleri?

Bangkok ve phukete gittim. Eğer gezgin olmakla biraz alakan varsa çok seveceğinden eminim çünkü bangkok'un her sokağında, her müzesinde ayrı bir hava hakim.
Yalnız temizlik olayına fazla takmayacaksın, adamlar pis. pahalı bir otelde kalacaksan orası ayrı. İnsanları çok sevimli, ingilizce bilmeyrn bile seninle iletişim kurmak için uğraşıyor.
yalnız olmanın sorun olacağını sanmıyorum, bangkokta gece sokak içmeleri oluyor turistlerle, bir bakmışsın akşam kalabalık bir grup içinde dans ediyorsun, muhabbet ediyorsun.
Phuket de ayrıca harikaydı. Denizi, hamakları yeter.
Hiç düşünme git.

çerçeve

(bkz: albüm)

Tamamen kapalı olan fotoğraf albümleri var, fotoğrafı koyduktan sonra her tarafını kapatabiliyorsunuz. Öyle bir şey alın.

Fotoğrafı oraya koymadan önce yedeğini almak için fotoğrafın fotoğrafını çekin, scan de edebilirsiniz hatta.

Arkasina vernik sur

Scan ettir sonra orijinalini de pvc kaplat hiçbir şey olmaz

Spora git. En azından özgüven gelir. Yalnız kelin ilacı olsa başına sürerdi :((

yalnız olmak da güzeldir keyfini çıkarın

çok merak ediyorum ne kadar sürmüştür şu sözüm ona yalnızlığın. 2-3 ay falandır herhalde.

@fransizkalanadam 4 yıl.

nasıl bir yalnızlık? tek mi yaşıyorsun? arkadaşın mı yok? sevgilin mi yok? işin mi yok?

bu başlığı açarak yalnızlığımı aklıma getirdim. Şimdi ki sigaramı senin yüzünden içiyorum bilgin olsun :(

o zaman özür dilerim. bende aşşağı yukarı aynı süreyi doldurdum. girdaba girdikten sonra çıkmak kolay olmuyor. bir 4 yıl sonra hala bu durumda olmaman dileğimle. sevgili bulmak durumunu düzeltir, gerisi boş. yalnız olmayı övenleri de dinleme 2-3 ay yalnız kalsalar götü başı dağıtan tipler görüyoruz hep.

sosyal medyada takıla takıla insan herkes mutlu bi' ben böyleyim herhalde diye düşünüyor. ben de yalnızım mesela ama pek aklıma gelmiyor diğer insanların da benzer durumda oldukları. kendimi bu konuda benden iyi durumda olan insanlarla karşılaştırıp üzülüyorum. yani başkasının acısı sayesinde rahatlamak kötü bir şey ama işte bak bir sürü yalnız var. ya geçiyor ya da böyle de yaşanıyor demek ki.

Spora baslamak iyi fikir. Hem butun hincini spor yaparken atabiliyorsun, kosarken daha hizli, biraz daha hizli diye.
Yalnizligini almak belki ama kafani dagitmani saglayabilir, bende ise yaramisti.

yalnızlıktan kastın manita olayları herhalde. 50 tane sosyal medya var abi artık, tek derdin buysa sokağa çıkmadan da bulabilirsin.

ben 6-7 yıldır yalnız yaşıyorum, bi' süredir de sevgili gibi sevgilim yok. arada bağzı şeyler kaynaklı bi' şeyler bi' şeyler yapıyorum. o kadar.

manita olaylarından bahsetmiyorsan, evet sıkıcı olabiliyor her şeyi tek başına yapmak. bara kafeye gidiyorsun mal mal "ayy ne yalnız" diye bakıyorlar vs. de alışıyorsun bakışlardan rahatsız olmamaya. bizim toplumda tek başına oturan insanlara garip bakıyorlar nedense.