özet geçiyorum: yeni sisteme geçerken eski vip üyelerimiz subscription(aylık otomatik ödeme oluyor)'ları bitmedikçe aylık 3 dolar ödeyerek vip(yeni ismiyle plus) olmaya devam edeceklerdi. ama olaylar istediğimiz gibi gelişmedi, bazı sorunlar yaşadık. çoğunuz subscriptionlarınızı uzatamadınız. sorunu hallettik, subcription sayfasını haftanın sonuna doğru yenileyeceğiz, aylık 3 dolara vip(plus) üye olmaya devam edebileceksiniz. özürlülüğümüzün telafisi olarak hesabınıza 1 aylık ücretsiz anywhere(plustan ne farkı var bilmiyorum) tanımladık. özürlü olduğumuz için özür dileriz.

bu pek özet olmamış. özet şu: aylık 3 dolara plus'ın olacak yaptık olacak.

@cro magnon teşekkürler.
Zammı geri almışlar, suçu subscription sayfasına atmışlar. Ama özür dileme şekilllerine de hastayım yani. :D

isteyebilirsin tabi ki. ama karşı taraf kabul etmez. mantıken.

etmeyebilirde oyunda böle belli bir kural yokmu peki

yok. her zaman beraberlik teklif edebilirsin.

ozaman karar karşı taraftan çok hakeme bağlı olması gerekir herhalde

sah cekmeden ve tas almadan gecen 30 hamle pat olarak sonuclanir seklinde bir bilgi kalmis kafamda.
karsi tarafa bagli.

Satrancın genel kuralları arasında böyle bir şey yok, fakat bu bir turnuva maçıysa turnuva kuralları gereği veya hakem insiyatifinde değişkenlik gösterebilir.

kendiniz beraberlik teklif etmekten bahsediyorsanız her zaman beraberlik teklif edebilirsiniz. öbür türlü berabere olması için ya pat olacak, ya 3 kere aynı pozisyon tekrar edilecek, ya da piyon hamlesi / taş alma gerçekleşmeyen 50 hamle geçecek.

rosebud'ın dediği gibi turnuvada başka kurallar geçerliyse durum farklı olabilir tabi.

Hakem vermez sanırım beraberlik. Yine de şans denenebilir tabii :)Böyle durumlar yüzünden artık genelde hamle başına 30 saniye eklemeli zaman kullanılıyor turnuvalarda. 90 dk + hamle başına 30 saniye gibi.

sen, ben, bunu okuyan herkes aslında normal.
yapmak istediklerimiz ve görünmek istediğimiz şeyler anormal.
dikkat çekmeyen şey normaldir.
benim normal tanımım bu.
dikkat çekmek istemekle anormal olmalar da başlıyor.

hiç bi insanın normal olmadığına inanmam.
hiçkimsenin tuhaflığına da.

toplum ya da birey işini bilmiyorum.

çoğunluğu oluşturmanın normal olduğuna katılmıyorum hem hangi toplum hangi çoğunluk? o zaman, yerine ve yaşanılan zamana göre normallik de değişir. tam olarak normallikten söz edilemez değişkenlik gösterir bence. buarada ermanen senin duyuruda ki sorularına bayılıyorum yahu:)

kime göre normal sorusunu sorunca engin'in tanımı biraz havada kalıyor. bir ırka göre normal olan insan başka bir ırka göre olmayabiliyor. bir siyasi görüşe göre normal olan insan başka bir görüşe göre normal olmuyor. mesela Akp'ye oy vermiş bir insan bazılarına göre kömüre ruhunu satmış bir insan bazılarına göre mükemmel insan bazılarına göre oy vermiş normal vatandaş.

çoğunlukla alakalı yani toplumla. çoğunluk normaldir ama bu normali her zaman "doğru olan" yapmaz.

Referans noktasına göre değişir.

"norm" a uyan normal dir.. "norm" nedir.. genel, çoğunluk olan... yanlış olabilir, doğru olabilir, ama çoğunluk olan normal...
etimolojiden fazla anlamam, ama kelime itibariyle böyle olduğu aşikar..

"eşcinsellik mesala, normal bir şey mi"

norma uymuyor, o yüzden normal değil, a-normal.. veya anomali,

ama eşcinsellik yanlış bir şey veya hastalık mı? bence değil..

katılmıyorum.
kendine ve topluma karşı rol yapabilen insan normal kabul edilir. ki bunlar rol yaptıklarının farkında değildir. kendisine rol yapmayan insan ise kendine göre normal, toplumca anormaldir.

konformist insanlar normaldir panpa. konformist olamıyorsan, tabuları yıkmaya uğraşıyorsan anormal olan sensin. in the mouth of madness'ı izlediysen normalin neye göre belirlendiğini çok iyi anlatıyor. herkesin deli olduğu bir dünyada akıllı olmak esas deliliktir.

yalnız panpa senin son cümleni anlamadım kendisine uyum yapabilen insan derken neyi kastettin_? çevresini kendine uyduran insanı mı_? öyleyse de normalsin. kuralları sen belirliyorsun diğer insanlar ona göre yaşıyor. bir süre sonra benim dediğin kurallar toplumun kuralları oluyor. sen de topluma uymuş oluyorsun yine.

herkes normaldir. başkasının hayatlarına karışmak da bir uyumdur. başkalarına benzemek ise uyumluluğu göstermez her zaman.

herkes toplum uyum derecesi ile normal kabul edilmemeli... o zaman şairler bilimadamları mucitler siyasetçiler topluma yön verenler normal değil?
nedir toplumun normallik kriteri?
bi zamanlar kölelik normaldi.. şu an anormal...

www.komikdunya.com

Bu adam normaldir.

Bu adam normal değildir.

Ama komik değildir.

Link ordan geliyor, kusura bakılmasın.

şaşırmadığım/garipsemediğim şey normaldir.

bülent ortaçgil'dir.

dağılımın +- 2 standart sapması içinde bulunanlara normal, dışında kalanlara anormal diyoruz (yok boole bisi diye de eklemek isterim)

makul olandır normal. Eğer bir şey sizin için makulse - aklınıza uyuyorsa sizin için normaldir. herkesin normali de farklıdır bu bakış açısı ile.
normlar toplumdan topluma, kültürden kültüre değiştiği için normlara uygunluk tanımı kanımca havada kalıyor.

alintin uzerinden gidersek cümle sanirim hem kendine hem de topluma orta dercede uyum saglayani kastediyor.sadece kendine uyum saglayan mutlu mesut yasayip gidiyor.

hepsiburada'da var, ama daha önce almadım.

turkcell'e yuklenmiyor ordan ama eyw

telekontor.com

çikolata gider. ne istersen gider niye kasıyorsun ki?

bilmem biraz kasasım geldi :D

badem

cikolata, badem ve bilimum meyva gider.

mezesiz içeceksin. ontherocks veya buzsuz. ama atıştırmak istiyorum dersen bademi tercih et. çikolatayı değil.

findik, badem, fistik benzeri cerez gider. tuzlu cubuk gider.

ben jack'in yaninda cikolata yemem herhalde. jack'in hafif eksi tadi cikolatadan sonra kotu gelebilirmis gibi. meyve de soguk ve ferahlatici oldugundan jack'i sek iciyorsam yine tercih etmem (buzlu iciyorsan olabilir).

başını omuzuna koyabileceğin biri.

ataletle ilgili olabilir.

bir şeyi hareket ettirmek için ona kuvvet uygulamak gerekir, bardağa uyguladığınız kuvvetin sıvıyı da döndürmesi için bardak ve sıvı arasında sürtünme kuvveti olması gerekir ki bardağa uygulanan kuvvet bu yolla sıvıya iletilsin.Fincan ve kahve arasındaki bu lanet sürtünme yüzünden o köpüğe ulaşmak o kadar da kolay değil malesef.

sıvının kayganlık özelliği etken böyle bir durumda. bardağı çevirince içindeki sıvı dönmüyor(içerisindeki sıvının bardak duvarına yakın kısmı bir miktar dönüyor ve içlere doğru etki azalıyor). olay bundan ibaret, basit.

EA çıkışlı üniversite eğitimi görmüş insan sosyal bilimler bilgisini hayatı boyunca geliştirmiştir, ama yine de sıkı bir hazırlık süreci gerekir ve bence tabiri caizdir ki yardırırsınız

bilgi acisindan cok birsey degismedi ama sınav sistemi ve soru teknigi acisindan degistigini söylüyorlar. bol soru cözün, bir de matematik calisin bol bol. sözel sorulari artik herkes yapiyor matematik belirleyici oluyor.

aobp'niz 0.15le değil de 0.12 ile çarpılır. ki etkisiz sayılabilecek bir rakam. sosyal çözdükten sonra önünüzde hiçbir engel yok.

maddeden ortaya çıkan enerji ışık hızıyla değil de ışık hızının karesiyle doğru orantılı olduğu için. bunun sebebini soruyorsanız bilmiyorum.

newton formülleriyle bir ilgisi yok. bir örnek verirseniz onu sebebiyle açıklayabilirim ama.

Hesaplar sonucu öyle geliyor onlar. Sadece hıza özgü değil, gerektiğinde her şeyin her kuvveti gelebilir. Enerji diye tanımladığımız şey kütle çarpı hızın karesi biriminde, dolayısıyla m*c^2 denilen büyüklüğün bir enerji olduğunu söyleyebiliyoruz.

E=mc^2 ile, E=(1/2)*m*v^2 özünde aynı şeydir. biri relativistik olarak, biri de klasik olarak enerjiyi verir. relativistik olanının limitini alınca(yani cismin hızı, ışık hızından çok çok küçükken) klasik olanı bulursun.

özetle kare olmasına birileri karar vermiyor, matematik işlemleri sonucunda o kare oraya geliyor.

hiz
ivme
konum
zaman

bu dortluden yola cikarak anlatmaya calisiyorum simdi. (ilk hiz = 0)

hiz = ivme x zaman

yol = hiz x zaman

o zaman yol = ivme x zaman x zaman

boyle boyle kareli falan formuller cikiyor ortaya

enerjinin doğrudan doğruya hızla değil de kütle, ivme ve alınan yol ile ilgisi var.

enerji=kütle x alınan yol x ivme

mesafe birimi "metre", ivme birimi "metre/saniye kare" olunca, bu ikisinin çarpımı "metrekare/saniyekare" yi oluşturuyor. yani hızın karesi.

Birimlerden anlatmak sebebi açıklamak değil de sonucu sağlamak oluyor ama, yine de açık olması için co2s2'nin yazdıklarının tamamı şöyle:

enerji -> Joule
kütle -> kilogram
konum -> metre
zaman -> saniye
hız -> metre / saniye
ivme = hız / zaman -> metre / saniye^2

Eldeki denklem:

Joule = kilogram * (metre / saniye)^2
Joule = (kilogram * metre^2) / saniye^2
Joule = kilogram * (metre / saniye^2) * metre

Lise fiziğinden hatırlayalım, F = m * a. Yani, Newton = kilogram * (metre / saniye^2).

Joule = Newton * metre

Yine lise fiziğinden, E = F * x. Yani, Joule = Newton * metre.

Joule = Joule

Dediğim gibi bu "neden"ini açıklamıyor. Ancak zannediyorum ki "neden hesaplamalarda hızın genelde karesi geliyor" veya "neden diğer birimlere kıyasla Farad büyük bir birim" gibi soruların cevabı klasik fizikte değil de konuya cidden hakim olmadan pek de anlaşılamayacak çok daha temel bazı denklem ve teorilerde yatıyor.

meşrutiyet'teki kocatepe kuruyemişçisinde olmama ihtimali düşüktür.

tansaş'ta filan vardı.

bestekar sokak yüksel markette var

her yerde var. tekel birası yerine bu geldi artık.

öncelikle itunes'tan genius özelliğini açmanız gerek. sonra örneğin bir şarkı seçtiğinizde size ona benzer şarkıları sıralıyor. bu şekilde playlist de yapıyor ipod'da. kullanışlı olabiliyor.

genius özelliğini açtıktan sonra bir şarkı dinlerken genius'a tıklayarak kullanıyorsunuz. genius bölümünde kendisi de şarkıları türlerine benzerliklerine göre falan ayırıyor.

umrumda değil.
(bkz: ünlü düşmesi)
hatta daha sepesifik olarak, (bkz: #20520116)

umrumda değil.

(bkz: kaynak kıçım)

umrumda değil.

kaynak kıçı.

Hocam ben de aynı şeyi düşünüyordum ama TDK'nın sitesinde umur yazınca 2 tane "umurumda" şeklinde örnek beliriyor. Herhalde Attila İlhan'ın yanlış yazdığı bir cümleyi örnek olarak koymazlar?

Bu arada "kaynağıyla beraber" yazdığımda aynı söz benim de aklıma gelmişti. Hatta davetiye çıkarır gibi olmuş biraz. :)

attila ilhan'ın hangi şiiri o "umurumda" diye yazan?

tdkterim.gov.tr

Bu adrese umur yazınca çıkıyor dediğim örnek.

kesinlikle umrumda değil.
kaynak beyinim

tdkterim.gov.tr

TDK en saglam kaynak olsa gerek kesinlikle dogrusu umurumda degil olmali.
hoochie woman in dedigi gibi durum yani

Arkadaşlar doğrusu "umurumda değil"miş. Şu adrese "umurumda değil" yazarak görebilirsiniz.

tdkterim.gov.tr

www.yurticikargo.com

buradan ne zaman karşı tarafa ulaştırılacağı yazıyor. ister sanırım telefonu yoksa sallarsın aramıyorlar zaten. yurtiçi kargo türkiye içinde iyidir.

ertesi gün ulaşmayabilir. iki gün sürebilir.
kargoyu verenin ve/veya alacak olanın numarası istenir.
kırılgan birşey gönderecekseniz paketleme sorumluluğu size ait. diğer türlü de size ait. paketlemeyi siz yapacaksınız yani. ama bazı firmalarda(yurtiçi mesela), çeşitli ebatlarda kutu mevcut. ama uygun boyutta kutu mevcut olmayabiliyor.

peki mesela kalem gibi küçük bişey diyelim ben bunu nasıl gönderirim kaybolmadan. bi torbaya koysam gider mi öyle bişey olmadan, orda küçük bi kutu verirler de onun içine mi koyarım ya da nasıl?

gönderirsin ama kilosu az olduğu için onu kutulayıp desisini hesaplayacaklar. bence sen evdeyken güzelce kutula üstünü bantla. küçük kutu seç fazla para ödeme. orada kutu verirler ama ücret isterler.

yurtiçikargo için;
istersen gün içinde bile teslim ediyorlar tabi parası artıyor.
ama normal gönderirsen en geç 1 günde yerinde olur.
yani bugün versen kargoyu yarın ulaşır.
ister haberli ister habersiz gönderebilirsin.
yani kargo ulaşınca bana haber verin.
veya kargoyu teslim etmeden önce arayın karşı tarafı gibi.
karşı tarafın telefonunu ister ver istersen kendi telini yazdır gitsin.
genelde teslim edilemeyen kargolar için aranır işte adınıza kargo geldi lütfen gelin alın gibisinden veya size ulaştıralım hesabı.
yk veya arasdan gönder gitsin sorun olmaz.
ayrıca yk da kargo için kutu falan da satılmakta boy boy.
en ufağı en son 2 tl idi.
rulo karton kutular bile var.

gümrüğe takılır vergi biner. vergi acıtır. yapmayın öyle birşey.

ya arkadaşımın dediğine göre kargo söyledikleri zaman arasında gelmezse parayı toptan iade ediyorlarmış ama. Bir de yılbaşı bakmazlar falan deniyor hediye paketi yapıp gönderiyorlarmış.

(türkiye'de yaşadığınızı varsayarak) amazon'un türkiye'ye elektronik ürün gönderdiğinden emin misiniz?

bu risk size ait ben olsam söylentilere göre hareket edip o kadar parayı riske atmam. geçme ihtimali var tabii ki.

ayrıca evet birçok ürün türkiye gönderilmiyor bir deneyin.

gönderim tipini gift olarak işaretlerse yılbaşında bakılmıyor. gönül rahatlığıyla gönderebilir.

ben amerikadan aldım senin yapmayı düşündüğün gibi ve 30 lira filan verdim sadece kargoya. 500 de alete vermiştim sanırım 32gb. ipod touch başlığında entrylerim olcaktı orda uzun uzun anlatmıştım; (bkz: ipod touch/@karmarulez). aklına takılan başka bir şey varsa bu konuda elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.

Bildiğim kadarıyla elektronik alet Türkiye'ye geliyor. Gift işaretliyeceğim onun dışında teslimatta bir problem çıkarsa diye bir sorum var benim.

2. el alıcaksan tavsiye etmem geri şikayet edemezsin ama yine de sen bilirsin tabi. sıfır alıcaksan direkt kendi sitesinden almak daha mantıklı. gift işaretlettirdiğin zaman hiçbişey olmaz. benimkinin üstünde "30$ - mp3 player" yazmışlar sorunsuz geçti gümrükten.

teslimatta ne sorunu çıkacak arkadaşım kargo şirketinin elemanı kapına getirecek alacaksın.

Amerika'dan geliyor alet gümrükte takılabilir, yolda gelirken darbe alıp kırılabilir. Geri gönderebiliyormuyuz Amazon'da

teslim alırken imza atmadan önce kargo kutunu aç kontrol et. eğer sorun varsa tutanak tuttur iade edebilirsin. ama bu işlemi yapmazsan edemezsin.

amazon turkiye'ye elektronik alet gondermez. ama amazon ile abd'de (ya da avrupa da olur, o zaman amazon.co.uk, amazon.fr, amazon.de gibi siteleri kullanacaksiniz tabi sitenin dili de ona gore almanca fransizca vb olacak) yasayan ya da orada bulunan, otelde kalan bir arkadasiniza gondereyim diyorsaniz, amazon en problemsizidir, kendilerinden kaynakli sorun da cikmaz. urunde sorun olursa 3. paragraf.

hatta urun arkadasiniza ulastiktan sonra vazgecerseniz, (baska yerde daha ucuza buldunuz diyelim) daha orijinal ambalaji acilmadiysa tabi, yine internet uzerinden "pick-up" ayarlayarak kargo firmasinin arkadasinizin evine ugrayip urunu geri almasini saglayabilir paranizi geri alabilirsiniz. bu islem sirasinda bir barkod print ettiriyor size, o yuzden arkadasiniz sizin sifreniz ile yapsa daha iyi olur, print edip kutunun uzerine yapistirmasi lazim cunku. ya da siz print edip arkadasiniza faks cekebilir, scanleyip gonderebilirsiniz.

urunde bir hata/defo varsa, orijinal ambalajini (urun ambalaji, gonderi kutusu degil) acmis dahi olsaniz, yine site uzerinden hatali urun bildirimi yapip yine kapiya kargo cagirtabilir, urunu geri verebilir, isterseniz yenisini (tekrar gonderiyorlar) isterseniz de paranizi geri alabilirsiniz. (bu ikinci kisimdan emin degilim su anda)

son iki paragraf abd icin gecerlidir, avrupada farkli olabilir :) siparisi onceden vermediginiz takdirde (arkadasiniz otele varmadan da olabilir, ucaga binmeden de, ama kisaca ulkeden/sehirden ayrilmasina soyle rahat bir 5-6 gun kala) otele gonderi son anda gonderilen siparisler icin biraz risklidir. cunku oteller onune gelen her pakedi kabul edip bekletirler. bu sebeple, arkadasiniz da pakedi almak icin orada olmayacagindan, otel lobisi ile telefonda (skype tabi) konusup derdinizi anlatmaniz, amazon'un pickup etmesini saglamaniz gerekir, pakedi geri gonderip paranizi geri alabilmek icin. lobi ile konusup pakedi baska bir adrese gondermelerini saglamak da mumkun, paket kimin adina geldiyse (arkadasinizin adi) o adi kullansaniz daha kolay olur diye de tahmin ediyorum.

sadece ocak ayı yatacak. 2 sene evvel değişti o.

peki ödenmeyen dönemler ne zaman ödenecek, ya da hiç ödenmeyecek mi:)

ödenmeyecek, ocaktan başlıyor sözleşme. krediler de aynı şekilde, onlar o 3-4 ayı geri ödemeyecekler. ama burslulara beleş para gelirdi güzel olurdu evet. ne yazık ki.

ilginiz için tşk ederim....

maymunlar yapar öyle arada

bence gerçek. bu hayvanların neler yaptığına inanamazsınız.

fake değil ama hayvanlara eziyet. endonezya'da gösteri yaptırılan maymunların bir şovu sadece. google'da topeng monyet diye aratarak daha fazla bilgi edinebilirsiniz.

Köpeğin biri bin küsür kelime ezberlemiş ne var ki bunda? İranlı bilim adamları köpeğin dünyanın en akıllı ikinci canlısı olduğunu ispat etti haberiniz olsun. Elli küsür kelimeyle türkçe konuşan inasanlar var. Ayrıca youtube'de kaykaya binmeye çıldıran bulldogların görüntülerini izleyebilirsiniz.

bunu köpeklere bile yaptırıyorlar. evrimi ispatlayan birşey değil bu, siz maymunları gözünüzde küçümsemişsiniz. ev arkadaşlığı bile yaparsın maymunlarla. "cüccük" yaparsın kızar üzerine yürür.

şempanzelerin zekalarını küçümsemeyin. günlük hayatlarıyla ilgili birkaç belgesel izleyin bence.

üstteki saçmalığa da bir cevap vereyim, köpekler dünya üzerindeki ikinci zeki canlı olmadığı gibi zeka yapısı türlere göre değişken olup türler arasında kıyaslanamaz. kıyaslanmaktadır ama "zeka" öyle sağlıklı kıyaslanabilecek birşey değil. daha insanlar arasında bile kıyaslayamıyoruz. zekayı türlere ayırıp gerçek bir değerlendirme yapmaya uğraşıyoruz, yaklaşıyoruz, ama yapamıyoruz.

@cro magnon
Malesef bazı insanların okuduklarını yada izlediklerini anlamaları ve bunlardan faydalanmaları pek mümkün değildir. Bunun dışında evrimden bahseden kim? "saçmalık" Üslup odundan farksız ve tahammülsüz. Ayrıca bilimsel bilgiye karşı boş ampirizmden ibaret. Uymuş...

Kimsenin bahsetmediği zekâ konusuna gelince doğru yazımı; Daha hayvanlar arasında bile kıyaslayamıyoruz şeklinde olacaktı. İnsan komplekstir hayvanlar yalın.

insanlar arasında "bile" kıyaslayamıyoruz dememin sebebi insan zekasını ölçme yolunda harcadığımız çabanın köpek zekasını ölçmeye harcadığımız çabadan belki binlerce kat fazla olması.

"İranlı bilim adamları köpeğin dünyanın en akıllı ikinci canlısı olduğunu ispat etti haberiniz olsun." bu iddianızı kanıtlayacak belge, makale, araştırma verilerini bekliyorum.

insan komplekstir hayvan yalın ne demek? insan, hayvanlar alemi memeliler sınıfı primatlar takımına dahil bir tür. hayvanlar alemi binlerce türden oluşan bir topluluk. hayvan yalın ne demektir, hangi hayvandan bahsediyoruz?

gitmek > gitmeyi
görmek > görmeyi
gömmek > gömmeyi
niye farklı olsun ki?

-me -mek fiilden isim yapım ekleridir.

ikisi de kullanılabilir. ve ek ona göre gelir. eskiden -mek eki kullanılıyordu. şimdilerde hep -me eki kullanılıyor. ikisi de doğru ama gömmeyi yaygın.

kadın ağlamağa başladı. eski hikaye ve romanlarda bolca bulunur

gommegi de yanlis bir kullanim degildir sonuc olarak.

gömmek-i > gömmeği (fiile eklendiğinde)
gömme-i > gömmeyi (isme eklendiğinde)

ikisi de doğrudur. (ilki "gömmek" istemekle, ikincisi "gömme" istemekle ilgili.) yirmi-yirmibeş sene önce ilki daha çok kullanılıyordu, şimdi azalarak diğerine dönüştü.

şampiyona gidin yiyin madem A4 e çıkmayı göze aldınız.

işte bi gönüllü çıkıp gidicek almaya odaca alamadık göze bunu

yemeksepeti.com gibi bir nimet var bu zamanlar için.

var tabi de bu saatte odtüye gönderen restoran gözükmüyo sitede

şampiyondan eve söyleyin oğlum. ayağınıza gelsin. siz niye gidiyornuz. yoksa numarası vereyim.

yemeksepetinden 100.yıla gönderen bi restoranı arayıp anlaştık şampiyon kesmez bizi hocam

neyse bu gece de karnımız doyucak :D

şampiyon kezmezse boşan da semerini ye afedersin :)

odtü'den bilkent'e geliyorsa, bilkent'ten de odtü'ye gider muhtemelen mantığıyla 7/24 açık bilkent aspava'yı da deneyebilirsiniz bir sonraki açlık durumunda. ;)

burnu sıkınca ağrı yapıyor mu?

hayır yapmıyor

şu an yapmıyorsa bile iltihap olabilir. olmayabilir de. yapılabilecek çok birşey yok. bağışıklık sisteminizi sikertmeden birkaç gün idare ederseniz ikisi de geçer.

bağışıklık sisteminizi sikertmemekten kastım: uykunuzu alın. öğünlerinizi atlamayın. mümkünse vitamin falan alın.

burun şişliğiniz dişinizdeki apseyle alakalıdır. apse burna geçmemiştir ama dişinizdeki apse çoğalmıştır. kanal tedavisiyle o apseden kurtulduğunuzda burun şişliği de iner. aynı sorunları ben de yaşamıştım.

augmentin bid 1 gr tb günde 2 defa 5 gün kullanın.
apranax fort 550 mg tb de ağrı varsa iyi gelecektir.

fossa canina absesi olma olasılığı yüksektir. tehlikeli komplikasyonları vardır. doğru diş hekimine!

uçmazsın. yazılara dokunulacağını da sanmıyorum ama. çok abartıysa silinebilir.

ucmazsin ama not alinabilir tarihcene, tarihcen de kabarinca yaptirim uygulanir.

o secenek imla kurallari icin degil, turkce harici bir dil ile girilen ve ornek ya da alinti olmayan entry'ler icin gecerli.

dexter ya da bored to death ya da boston legal.

the office (amerikan)

breaking bad, nip/tuck, mad men, fringe, house.

the pillars of the earth. ortaçağ ingilteresindeki taht kavgalarını anlatan 8 bölümlük mini dizi. tüm bölümleri yayınlanmış durumda. dp'deki altyazısı çok başarılı.

nasıl bişey lazım sana?

mad men izlemelisin ama gece gece yeni başlayanı açmayabilir. fringe izle.

Spartacus izle

Son oylar, Breaking Bad mi Fringe mi yoksa kırmızı köşede Philedelphia'dan Bored to Death mi?

the pacific izle.

persons unknown. 2. sezonu da çekilmeyecekmiş tek sezonu bitirirsin bi gecede çerez gibi.

Spartacus izleyip bitireli yıl oldu, devamı olmayacak şeye de başlamayım diyorum. Fringe ne üzerine, bored to death ne üzerine?

Edit;altımdaki arkadaşa, yürüyen ölüler izlendi bitti, ama saol gerçekten de güzel çünkü.

dün aksam ben de böyle bir boşluğa düşmüştüm. bir sezonluk bir dizi önereyim hepi topu 6 bölüm. bir solukta izledim.
the walking dead. gerilim, korku, dram, macera herşey var.

fringe sınır bilim üzerine. elbette kurgu. bilimsel kurgu diyelim.

The lost room. 4.5 saatlik 3 bölümlük(ama internet ortamında 6. her bölümü 2 ye bölmüşler) mini dizi.
şimdi başlarsan sabaha biter işte. go!

Arkadaşlar konularını da yazarsanız seçmem kolaylaşacak. Breaking Bad ve Fringe arasında kaldım ama Fringe dp'de pek sağlam değil, kaynak da gösterirseniz tadınızdan yenmezsiniz!

supernaturel

adı üstünde

bence sen sons of anarchy izlemelisin.

lost room da iyidir.

iki bölüm spartacus izleyip üzerine masturbasyon yaparsın. o kadar. 5 bölüm izledim bıraktım. sezonun yarısı oluyor. meraktan ve cinselliğe açlıktan izleniyor.

breaking bad izlenmeli, ama gece gece başlanmamalı. iki bölüm izleyip yatmak bir anlam ifade etmez. mad men'le benzer durumda bu da. supernatural'in ilk iki sezonu yarrak gibi. 3ten başlayayım diyorsan başla. bölümler arasında bir bağlantı yok zaten ilk iki sezonda.

monk

fringe e sarcam gibi ama breaking bad'de bir köşede aklımda duracak. kaynak verebilir misin cro magnon fringe için? Diziport'da kaynak sorunu var, açılmıyor.

chuck.

anlamam öyle kaynaktan falan. sözlükten spoiler dışı yazılara bakabilirsin. imdb'de konu özetleri ve değerlendirmeler var onlar yardımcı olabilir.

friends in son bölmünü az önce izledim panpa. şuan ağlıyorum biliyo musun ?

friends!

fringe in ilk sezon çok sıkııcı. ama hikaye süper. ama ilk sezonda hikaye az anlatılıyor. ama sabırlı olursan fena değil gibi dizi.

nokia 1203.

iphone rahat.

samsung omnia

BlackBerry - Özellikle BOLD 9000

nokia n70 ve nokia 6630 tuşları çok rahat. ikisinden biri dersen n70 derim.

omnianin mesaj gösterme stili güzel ama tuş takımı kesinlikle rahat değil. ben 2 senedir kullanıyorum ama eline alan öeeeh diyip bırakıyo zor yani. hatta dene ve gör.

nokia 3310

nokia e52 kullanıyorum gayet rahat.

nokia 6630 \m/

karta geri yatırmaz. paypal hesabına bakiye olarak döner. alışverişlerinde o bakiyeyi de kullanır.

yani alışveriş yaptığımda hem paypaldeki bakiyemden geri kalanınıda kartımdanmı çekicek? yoksa kartan paypalemi para yollamam gerek

peki hali hazırda bulunsun diye açan insanların 4 dolarları içerdemi kalıyor?

paypal'da mevcut olan bakiyenden çekip fazlasını karttan çeker. bakiyende 4 dolar varsa 4 dolarlık kısmı bakiyeden düşer gerisi karttan çekilir.

türkiye için paypal'dan karta para aktarma seçeneği henüz mümkün değil bildiğim kadarıyla. evet içeride(paypal bakiyesinde) kalır.

ilki.

bir şeye yenik düşmemek duygusu.

benim işle ilgili bir şey hazırlamam gerekiyordu iyice geçe bıraktım, kahve fln yaptım, tahminimden kısa sürdü işim ,, ama kahveyi müteakip, müzikti netti derken uyku treni kaçtı

keskel edit: böyle dönemine damga vurmuş hikayecilerin yazılarını toplarlar derleme kitap yaparlar ya, indeksinde öykülerin isimlerini dizerler. senin sorunun başlığı öyle bir indexten fırlamış gibi, pek hoş

mal gibi bir şeylere tutuluyorum zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. so here i am

yarın jurim var , maketim ve paftam anca bitti , yatıcam zaten birazdan :D

duyurusunu da actığım bulamadığım parcayı arıyorum sağda solda ve ayrıca fransızcanın passe composesiyle uğraşıyorum fenalık geldi..

uyku düzenim pert.

yarına on sayfalık projem vardı anca bitti. bir de sınavım var 17:30da mümkünse ona calısacam beynimi burda dinlendiriyorum.

götümü devirip yatıcakken şener şeni gördüm tvde. onu izliyorum.

iş arıyorum

internet başından kalkamamak. bir işim olmasa da yapacak bir şeyler buluyorum. şener şen baktım bu saate kadar. gidip yatayım bari.

Son servis saatine kadar içtim, sonra yurda geldim, kafam iyi, uyuyasım yok. Oda arkadaşım makale yazıyor ve yoğun. Oysa benim konuşasım vardı. Konuşacak kimse yok. Telefonla birkaç arkadaşı aradım, bu saatte de çoğu uyuyor zaten. Facebook'ta cevaplamadığım mesajları cevapladım. Öyle ekşi duyuruda ne var diye eskilere kadar da gittim. Şimdi fark ettim de, ne zaman yalnız olsam ve konuşacak birini bulamasam ekşi duyuruda yazılanlara bakıyorum, keşke bildiğim bir şey çıksa da cevap yazsam diyordum. Az önce de aynı şeyi düşünüyordum, ne güzel, yazacak bir şey çıktı:)

ikinci öğretimim yeterde artar ama ilgisi yok biraz dengesizim galiba :)

işsizim, sevgilimden ayrıldım, moralim bozuk,

öğlen uyandığımda kendimi dayak yemiş gibi hissedip evde mal mal dolanmak için. başka geçerli bir sebep bulumadım.

ae'de render alıyorum, kasada 4 adet fan oldugu icin uyutmuyor sesten, renderın bitmesini bekliyorum.

telefonumun şarjı arkadaşımda kaldı bilgisayar aracılığıyla şarj etmeye çalışıorum ki sabah alarm çalsın ve uyanabileyim..

ders çalışıyorum, tus denen illete hem de.

çocuğumun flüt parasını nba maçlarına bastım. onları takip ediyorum. bir de günde 3-5 saat uyuduğum için henüz o kadar geç değil benim için.

geç yatanların iq'su daha yüksek oluyormuş. ondan.

(bkz: insomnia)

1-ben fatih ekspresi örtülü kuşetlide gitmiştim.tavsiye ederim.ama örtülü kuşetlide 4 kişilik bi odada yolculuk yapıyorsunuz.(koltuklar yatak olabiliyor)sevdicek varsa yanınızda örtülü kuşetli kötü bi deneyim olabilir.karşınızda oturacak 2 kişi nası tipler tahmin edemezsiniz çünkü.(para bok abi 4 koltuğu da alırım derseniz kapatın kapıyı fantazinin allahını yapın:)
2-boş bırakıyorum.(o vagonda yemek masasından başka bişey görmediğimi söyleyeyim belki puan alırım)
3-geçebilirsiniz.yemekli de size geçer.fiyatlar bayağı bir tuzluydu hatırladığım kadarıyla.
4-gidebilirsiniz.kapıyı bilet kontrolü için açarlar bi kez.arkadan kilitlediniz mi problem olmaz.
5-ben örtülü kuşetlide açıp camı püfür püfür içmiştim.yakalanmadıkça problem yok.
6-ne amaçla ziyaret ettiğinizi söyleseniz daha iyi olurdu sanki.eğlenmek mi istersiniz,kültürel aktivitelere katılmak mı falan filan?

@patriot sadece gezi. uzun bir süredir ankaraya gitmedim. anıtkabir, meclis falan sevdiceği gezdiricem. akşam aştiden otobüse atlayıp geri gelmemiz gerekli.

fatih ekspresi iyidir. daha doğrusu diğerlerini bilmem ama haftasonu bindim buna, iyiydi. normal pulmandan bahsediyorum. priz bile vardı. sigarayı da vagon aralarında hallediyorsun.
örtülü kuşetli dediğiniz yerdeyse toplam 4 yatak oluyor, bilgilerinize.

sigarayı tuvalette içebilirsiniz. ya da kompartımanda da içebilirsiniz direk. en fazla görürlerse uyarırlar. herkes içiyor.
yemekli diye bilet türü yok yemekli vagon lokanta mantığıyla çalışıyor istediğiniz zaman girip çıkarsınız.

boğaziçi ekspresi de ankara'ya gidiyor hatırladığım kadarıyla.

Bizim (önce kız arkadaşım sonraki seferlerde eşim olan insanla) birkaç kez yaptığımız, sayısız kez de yapabileceğimiz yolculuk şudur:

Paraya kıyılıp gece treninden yataklı kompartıman alınır (rahatlığı paraya değer), binilir, yemek vagonu açıldığında gidilip yemek yenilir, bira içilir, kompartımana dönülür, bizim dizüstü bilgisayarımız yoktu, sizde varsa arada film de izlersiniz, arada amca gelip yatakları indirir, yıldızlar seyredilir, uyunur. Sabah erkence kalkılıp güneş doğarken tarlalar filan seyredilir, Ankara'ya varılır, Kızılay'da börekçide kahvaltı edilir, Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne gidilir, Roma Hamamı kalıntılarına gidilir, Anıtkabir'e gidilir, vakit kalırsa kitapçılar gezilir, hala vakit varsa sinemaya gidilir, akşam yine gece trenine binilip dönülür, sabah İstanbul'a inince Kadıköy'de kahvaltı edilir.

Canım çekti :)

Trenlerde görevliler hem nazik hem de sessizdir. Kız arkadaşınızla gitmenizin hiçbir sorun yaratacağını sanmıyorum.

fatih eskpresi nispeten hızldır. her durakta durmaz. yataklı olaya gireceğine git yemek vagonuna 3 bira iç:)

müzik falan da var.
sonra da uyuyorsun zaten sandalyede.
sigarada aralarda serbestti geçen hafta.

diğer cevapları okumadım.

1. fatih > anadolu > ankara. gündüz yolculuk yapacaksanız eskişehir'e kadar bir tren, eskişehir'den sonrası için yht ile devam edebilirsiniz.
2,3. yemekliye istediğiniz zaman girip istediğiniz zaman çıkabilirsiniz, size yemekli bileti satılmıyor ayrıca.
5. tuvalette olabilir ama abartmamak lazım yine de.

treni bilmiyorum ama vapur uğramıyor, tren de uğramıyor herhalde.. biraz zor düzelir orası zaten eskiydi yıktık falan diye arada kaynabilir..

her gün banlio kullanan biri olarak kesin cevap

tren ugruo vapur ugramio

ocağı geçer bile ibneler iki tahta bile çakmamış daha...

trenler geliyor, vapur seferleri yok.

2 kilo

cevap şıkkı d diyor :s

hacı şıklardakiler ne demek bilmiyorum ama doğru cevap 2.9800 gr üzümlü kek yapmak için 700 gr kuru üzüm gerekli..

heme bir orantı kuruyoruz.35 gr kuru üzüm ,ç,n 100 gr yaş üzüm gerekliyse, 700 gr kuru üzüm için ne kadar gereklidir.

buradan 2000 gr çıkıyor o da 2 kg.

o kısımda sorun yok elimdeki deneme testi pdf haline getırılmıs test kıtapcıklarındna olusuyor ve dogru sık olarak 1 kg ı uygun gormus koca testı cozup matematıkte zamanı falan boslayıp bunla ugrasıyorum . neyse tesekkurler.

cevap 2 kilogram.

Cevap 2 kilo ama sen bunlara bu kadar takılma hele sınavda hiç takılma, kafana yatmıyorsa boş bırak hatta boş bırakma at gitsin, boş bırakmak yerine atmak her zaman çok daha iyi socuç verir.

buradaki sonuclar dogru sınav kıtapcıgında yanlıs gosterıyor. sildim zaten bu yuzden.

bu gıbı sorular ıcın matematık bılmey egerek yok mantıkla bıle kolayca cozulebılecek sorular ancak karsı tarafta otorıte kabul ettıgın dersaneler yanlıs sorular yayınlayınca moralman cokuntuye ugruyor ınsan.

duyurunuzu açtığınız saat pek fazla kullanıcının girdiği saat değil. sabah da başkaları duyuru açar, sizinki arka sayfalarda kaynar yine. bence bu duyuruyu akşam 8-10 arası açın.

kazakistan ve kazakistanla ilgili basliklari oku sozlukteki. entrylerindne orda oldugunu cikarabilecegin kisilere ulasmaya calis ?

shinigami ryuk orada yaşıyor. istersen ulaşıp sorayım kenisine?

jesterdvine sorun lütfen. Haberlerinizi bekliyorum..

Türkçe bulman çok zor dostum tabu konu.

dost yayınları'nın dinler üzerine kitabı var ama istediğiniz kadar kapsamlı değil. yine de okunabilir.

www.nadirkitap.com

Mircea Eliade vardır, olayın piri gibi biridir.
kitap.antoloji.com

turan dursun'un kitaplarına bak. laf arasında verir birkaç bilgi; genel olarak bunun üzerine yoğunlaşmış değildir.

nası bulunmasın türkiye'de? tabu falan değil, ne yaptınız? zibilyon tane kitap bulabilirsin. Verilenler ağır kaçarsa, tüfek mikrop çelik, tanrıların arabaları veya ismail gibi daha rahat şeylerden genel fikir edinebilirsin.

Kesinlikle Mircea Eliade derim. Sizin aradığınız kitap(lar) ona ait. Kendisi zaten dinler tarihinin en önemli akademisyenlerinin başında geliyor. Türkçe kaynak bulman çok zor, tabu bu konu diyenler hiç kitap okumuyor sanırım. Orhan Hançerlioğlu'nun kitabı da bir dinler tarihi kitabı değildir, edinebileceğiniz bilgi kısıtlıdır. Aynı biçimde felsefeye giriş kitapları da öyle. Turan Dursun, iyidir hoştur ama daha çok İslamiyet'e tanrıtanımaz bakışla eleştiri getirmeye çalışan kitaplardır. Aradığınızı bulamazsınız.

İşte Mircea Eliade'nin dinler tarihiyle ilgili külliyatından temel dinler tarihi dizisi:

Dinler Tarihine Giriş
www.idefix.com

Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi-1
www.idefix.com


Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi-2
www.idefix.com

Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi-3
www.idefix.com

Aradığınız her şey bu kitaplarda var. Eğer Mircea Eliade'nin dinler tarihiyle ilgili daha özgül konulardaki kitaplarını da merak ediyorsanız ahanda şurada:

www.idefix.com

Bunlar dışında bir sürü ayrıntıda kalan kitap var. Sözgelimi Muazzez İlmiye Çığ'ın Kuran'ın Sümer ve Babil'deki kökenleri gibi kitapları var. İdefix'te dinler tarihi diye arayınca böylesi zibilyon tane sonuç çıkıyor. Ahanda:
www.idefix.com

çok kapsamlı irdelemese de muazzez ilmiye çığ teyzenin kitaplarına bakabilirsin. sümerlerle olan bağlantıyı yeterince iyi işliyor.

Değil elbette bi taraflarından uydurmuşlar.

bankamatik kartından 60 kuruş civarında bişey çektirmiştim :)

2-3 lira icin kredi karti kullanmisligim var.. ama bilmiyorum cekmemesinin yasal acidan bi baglayiciligi var mi..

sonucta adamin yapacagi masraf, senin o aldigin seyden yapacagi kardan fazlaysa cekmek istememesi normal gibi sanki.. ama dedigim gibi yasal midir bilemeyecegim..

son olarak da mesela bizim tekelde sigara alirken 20 krş fazla cekiyor.. 7 liraysa alacagin sigara 7.20 cekiyor gibi..

bakkallar falan kafalarına göre belli miktar altını çekmeyebiliyorlar. sigara da çekmeyenler var.

kartı yada makineyi denemek için bir çok kez, 1(bir) kuruş çektiğim oldu.

Ya adam bir çekim yaptığında taş çatlasa 0.01 tl'lik bir miktar ödemek zorunda kalır iletişime bence 1 liralık bir alışverişi bile kabul etmeliler ama tamamen insafına kalmış.

Market müdürleri & sahipleri genelde istemiyorlar. Hani gelecek 2-3 lira birşey para piç olmasın maksatları. İsmarda falan yasak mesela. Ama kasiyerin insafına da kalmış bişey sonuçta mağaza müdürü ya da akşam hesabı kim alacaksa oturup tek tek bakmıyor onlara... Kasiyerler hesaplıyor genelde yine.. Bazı müşteriler oluyor adam ekmek alacak parası yok.. Kredi kartı olur mu diyor kasiyerler de kıyamıyorum en azından ben kıyamıyorum :)
Bunu 1 sene kasiyerlik yapmış biri yazdı
Not: 10 kuruş çektirmeye çalışanı da gördüm ve çektim de zorla çektirdi ama :)

pos'un ait olduğu bankaya durumu belirten ve işletmenin bilgilerini içeren bir şikayet maili atarsanız, tez zamanda arkadaşın sözleşmesi iptal edilir. mal gibi kalır. Zamanında sinirlerimi oynatan bir satıcıya yapmışlığım vardır.

aslında alt limit yok ama burada sanki saygı gerekiyor biraz. nihayetinde o adam sana kredi kartıyla hizmet etmek zorunda değil ve de senin üç beş kuruşluk alışverişte malının karşılığını direk nakit olarak almak yerine banka aracılığıyla almayı da tercih etmemeleri gayet olağandır. büyük marketlerde böyle bir sorunla karşılaşmassın ama gidip de bir bakkaldan bir paket çekirdek alıp, kredi kartıyla ödemek istemek de biraz ayıp olur yani. şikayet etmek de nasıl bir terbiyesizlik oluyor arkadaşım? ayıp denen bir şey var yahu.

0.1 lira bile çektirdim.

2-3 lira cektiririm sürekli bankamatikle alışveriş yaparken. sevmiyorum bozuklarla uğraşmayı. 20tl vericem sonra bir sürü bozuk para verecek üstüne bana.

yedek kulübesinde bile gördüm.

neden ayıp olsun? o adam o makinayı alırken bir sözleşme imzalıyor. Belli şartları kabul ediyor. Kendi keyfi için beni mağdur ediyorsa, pekala şikayet ederim. Keza sözleşmeye aykırı bir durum söz konusu. Kafasına göre ben şu kadara kart çeklerim (bir de bunun dergi/gazeteye çekmeyenleri var) diyemez. Kendisine ait olamayan bir sistem üzerinde kendi kurallarını koymaya çalışmak alanen suçtur.

hizmet vermek zorunda. ödeme koşulları mastercard visa nakit para olarak geçiyorsa. anasını bile...

Maximiles Lounge 0.02 TL cekiyor... :P

work and travel için paraya ihtiyacı olan ve alabilen olduğunu duydum. geliri olmayan insanlar aynı şekilde.

part time bir iş bul. 2-3 ay çalış. sigartan, maaş şeysin falan hallolsun. sonra başvurabiliyorsun.

2-3 ay çokmuş.. work and travel da yapmayı düşünmüyorum. başka bir yolu yok mudur bu işin ?

yuh, tam da bu soruyu sormak için girdim ben? aynen ama. bildiğin aynı soru lan. 2000 tl civarı kredi çekmek isteyen ve gelir belgesi gösteremeyecek bir öğrenciyim. ve soruyu tekrarlayıp takibe geçiyorum.

ben de 2-3 yada 6 ay diye hatırlıyorum. ama part time işin geliri düşük olduğu için ona da kredi çıkmayabilir

part time iş bul ama gidip öyle mc ya da burger'da 230 tl'ye çalışma. ben de part time çalışıyorum. levi's. iyi para veriyorlar. 2-3 ay çalış derken çalış bırak demek istemedim. devam et ki işe devam ediyor olarak görsünler seni. bizzat kredi uzmanı bir tanıdığımıza sordum ben çünkü benim de ihtiyacım vardı. öyle dedi o. 2-3 çalışman lazım. öyle başvurabiliyorsun diye. ama tabi başka alternatifler varsa onlara da yönelebilirsin.

2000 tl çok para değil. babanızdan falan gizli iş çevirmiyorsanız herhangi bir maaşlı çalışana verirler 2000 tl yi. o alsın size versin

rosencruz bu paradan ailemin haberinin olmaması gerek.

BEN HEM ÖĞRENCİYKEN HEM DE ÇALIŞIRKEN 5000 LİRA KREDİ ALMIŞTIM.

adilhan kitapçılar çarşısında var. zafer çarşısı(giyim dünyası) yanı.

pirinç han/gramofon

Tunali Pasaji en alt kat

adilhan'da ankara'nın en iyi plakçısı bulunuyor, bir de tunalı hilmi caddesi'ndeki pasajlarda suleyman diye bir adam var. sozlukte başlığı falan da var, caz, blues, metal gibi "zor bulunan" plakları oradan temin edebilirsin. Suleyman biraz pahalıcıdır.
ama adilhan giriş kattaki dükkana kesinlikle uğra.

ben önyargılı değildim, bi şekilde edindim ve açtığım son 3 duyuruya bakarsan tiskintimin sebebini anlarsın. daha önce çok başka bilgisayarlar kullandım bu tarz bişi başıma gelmemişti, casper'a yordum direk.

ee zaten kullanilan donanimlar pc'lerde cok fark etmiyor ki? islemci, ram, ekran karti vs. neredeyse hep ayni markalar.
problem o parcalarin yerlestirildigi kasada (sogutmaya elverislilik, kullanilan malzeme vs.) ve satis sonrasi destekte cikiyor.

ben de dedim dünkü duyuruda, burada caspera karşı çok önyargı var, ben de aylardır kullanıyorum hiç bi problem yaşamadım henüz.

casper son 2-3 senedir gerek kasa, dış aksam yapısı gerekse servis hizmetleri olarak kendini çok geliştirdi. son çıkan modelleri oldukça şık ve sağlam. eski modellerinin vermiş olduğu birşeylerden kaynaklanıyor bu sorunsal ne yazık ki. yeni modelleri gerçekten güzel ve sağlam.

i7 işlemcili iki milyarlık alete çok dandik bi hoparlör koymuşlar misal. benim netbook daha iyi ses veriyor.

kasa dizaynları güzel ve kullanışlı değil bence. kaliteli de değil.

3 senedir Casper laptop kullanıyorum. Nirvana serisi. Casper'a ne kadar sövüldüyse Nirvana'ya iki katı sövüldü ammavelakin gel gör ki, çok memnunum bilgisayarımdan. Hala ve hala iyi çalışıyor, bugüne kadar da makinadan kaynaklı hiç tamire gitmedi, ben bozdum ettim.

bu soru şu şekilde cevaplanabilir. casper marka cihazlarda bir şeyler eksik oluyor.

çok ısınma sorunu olabiliyor, hoparlörü sıkıntı olabiliyor, klavyesi dandik olabiliyor v.s v.s. yani casper işçilikten kısıyor. çindeki seri notebook üretici firmalara verilen siparişler sonucu geldiğinden notebooklar belli bir karakteri yansıtmıyor. örneğin son çıkan i7 li cihazlar çok ısınır ve buna göre bir kasa yapmak gerekir, işlemciyi, havalandırmasını ona göre dizayn etmek gerekir. casperların bu konuda sıkıntı yaşadığını görüyoruz. fiyatına göre güzel ürünler fakat bu işin birde kullanıcıyı tatmin yönü var. cigazı açtığınızda cihaz size gülecek. ya da teknik servis konusu. misal bir dell aldığınızda size yazılımlarla, servisiyle v.s nasıl bir teknik desteğin sağlandığını hissedersiniz ve iyi ki dell almışım dersiniz. ama casper bu konuda çok çok eksik ve galiba biraz kendini geliştirmeye ve tecrübeye ihtiyacı var..

tüm bunlar bir yana.. kısa bir araştırma yaparsanız neredeyse tüm markalarda çoğu modellerde kronik hataların olduğunu görürsünüz. bilgisayara fazla anlam yüklemeden kullanacaksanız ve bir beklentiniz yoksa tabiki de alınabilir. ama bütçeniz sizi engellemiyorsa casper almazsınız bu da bir gerçek..

değer. paran olsun ama madem sürpriz yapacaksın iyi geçirin geceyi. istanbul iyidir.

long distance relationshiplerde gayet yaygındır haftasonu için yolculuk yapmak.

hemen git.

Yahu neden olmasın git tabi.Dedikleri gibi maddi anlamda uygunsan çok da güzeldir yılbaşısı için.

izmir i bırakmaya değmez.

not:istanbuldayım

git bence büyüyüp gelirsin.

en kötü ihtimalle (aşk meşk iyi gitmedi diyelim) istanbul'u görüp, etrafta gezip, bakınmaya değer. izmir kaçmıyor, özlesek de...
not: istanbul'daki izmirliyim :))))

"gör götüm yolları" derdi babaannem böyle durumlar için. ama aşk meşk meselesi diyosun, sürpriz diyosun, yıl başı diyosun, durma git..

yapmadigin icin pisman olacagina, yaptigin icin pisman ol. elini korkak alistirma.

Benim bir arkadaşım bu işi yapıyor, daha önce alışveriş yaptım, fiyatlar uyarsa irtibata geçin derim :
www.facebook.com

dün fln duyuruda ipad için ilan veren vardı amerikadan gelecekti sanırım kullanıcı.
onu bulup msj atın isterseniz ayakkabı da sıkıstırır araya belki.

markası modeli nedir? sneakerstuff.com türkiye'ye gönderim yapıyor ve 22sine kadar kampanya koduna "ilovepaypal" yazınca %25 indirim kampanyası var. daha ucuza gelebilir.

cro magnon, siteye baktım ama bulamadım benimkini. rubber duck bot alcaktım :/

kendi hayatınızı kendiniz yönlendiremiyorsanız başkaları için yaşıyorsunuzdur, yönlendirebiliyorsanız da kendü dünyanızı iyileştirme amacıyla yaşıyorsunuzdur.

ben hiç düşünmedim.
eğer 3-5 saniye düşünseydim cevabın 3-5 saniyede verilecek kadar basit olmayacağına karar verip düşünmemeye devam ederdim..

çocuğunuz olunca hepsini unutup şu şekilde bir özet geçebilirsiniz: çocuğum için.

çocuğum yok ama olunca öyle olur diye düşünüyorum. işte içgüdüsel. yoksa "bizden geçmiş".

öylesine yaşıyorum. ama bu yaşamama engel olmuyor.

son zamanlarda kendime sıkça sorduğum soru. cevabı yok.

yaşamak mı ? o ne ki?

paranın ebesiyle tanışmak için.

bu soruya 6 milyar farklı cevap verilebilir. ama doğal olarak tek tek bireylerin cevaplarıyla "ne için yaşanması gerekir" gibi bir tartışmayı kendi içinizde sonlandırmanız zor gibi. eğer amacınız buysa; insanlara, dünyaya biraz dışarıdan bakıp insanı hem biyolojinin hem de çeşitli toplumbilim alanlarının gözüyle ele almak lazım. "neden, nasıl, nereye" gibi sorulara iç huzuru verebilecek ciddi cevaplar bulmak için 3-5 sn az.

www.yergi.net

gozlerini kapattıgında, yaptıklarını yapacaklarını dusununce mutlu olmak icin.
iyi olmak icin.

evrim için neslini devam ettirmek için yaşıyosun. bunun dışındaki herşey fon müziği.

doğduğum için.

ilk bakışta basit gelecek biliyorum ama ben bir amaç için yaşıyorumdan çok daha mantıklı.

oluyor o. iki kez superonline fiber bağlattım ikisinde de başıma geldi üstelik farklı sitelerde. arıyorsunuz düzeltiyorlar. önce dns ayarlarını değiştirmenizi isterler değiştirdim deyin. biz halledip haber veririz derler hallederler. site adreslerini verin.

müşteri numaramı nerden bulabilirim? vermediler bana üzerinde öyle bişiler yazan form. hizmet formu var o da modem kurulumu felan.

müşteri numarası yerine kayıtlı olduğunuz telefondan arayabilirsiniz.

adonis için yan karını çalıştırın yani biz bilim adamlarının Obliques dediği yeri aha şura;


www.beebleblog.com

elinizi kıçınızın altına koyarak "leg raise" denen hareketi yapabilirsiniz. yatar vaziyette, bacaklarınızı dizden kırmadan yaklaşık 30 derece kadar kaldırıp indirerek. şunun elleri yana değil de kıçın altına konulan hali yani:
www.pack-6.com

yavaş kaldırıp indirin. 3x30 uygun olur herhalde o konuda net birşey söyleyemem.

1- kullanilabilir.
2- çocuk oyuncagi degil bu. bir ay içinde 1 kereden fazlasi bile tavsiye edilmiyor.

2)norlevo meydana gelmiş bir gebeliği geri çevirmez. gebeliği önler yalnızca. bu yüzden gebelik riski taşıyan birliktelikten sonra en kısa zamanda alınmalı. prospektüsü şurada:
www.abdiibrahim.com.tr

dikkat edin, 'İmplantasyon başladıktan sonra etkisi yoktur.' bu da demek oluyor ki spermler yumurtayı bulmadan ilacı iç.

24-48-72 saatlik periyotlarda etki süreci var. 24ten 72 ye doğru düşüş yaşar ilişki sonrasından itibaren. Fakat o ilacı 1 ay içerisin de değil ömrü hayatanızda 1 kereden fazla kullanmamanız önerilir. Önlem istiorsanız eğer, prezervatifler bugünler için vardır.

tinyurl.com

şurda haritası adresi falan verilmiş. güney kampüsünde gibi görünüyor.

uçaksavar kampüste. uçaksavar da güney'e yürüyüş mesafesinde zaten yürüyeceğiniz iki yüz metre.

hangi otobusler gidiyor

nerden biniyosun? 559c -59r -59rs

bir de garanti kültür merkezi garanti bankası değil.

aldıgım bilette garanti bankası yazıyor valla bilemedim kusura bakma agam!!! (hey allam)

yanlış yeri göstermesinler diye dedim cnm bnm.

pazartesi çıktı ve salı sabahı bitti.

bugün gittim bitmiş. kapıda bulur muyuz gitsek?

www.facebookprofillimiti.com

şaka bir yana böyle bir özellik yok maalesef. ya hep ya hiç.

gizlilik ayarlarından ayarlayarak?

gizlilik ayarları var oradan girip istediğiniz kişilerin istediğiniz şekilde görmesini sağlayabiliyor olmanız lazım. mesela x kişisi arkadaşlarımı göremesin, y kişisi resimlerimi göremesin, x,y ve z duvarımı göremesin gibi... kendim yapmadım yapıldığını duydum ama yalan olmasın...

bizzat kendim yaptım. ister herkes için ister seçtiğin kişiler için, kimin profilinin ne kadarını görmesini istersen o kadar görür. gizlilik ayarlarını kurcala çözersin.

kesinlikle gizlilik ayarlarıyla. eğer istersen arkadaş listeni, arkadaşların bile göremeyebiliyor. kişiye göre gizlilik de yapabiliyorsun.

gizlilikten yapılıyor. gruplar atamak en güzeli ben de kalabalık bir limited profile listesi var mesela. pek bir şey göremiyorlar.

arkadaş grubu oluşturdum ama sadece grup adı değiştirebiliyorum

tek tek kişi ayarlamaktansa ozdek'in de dediği gibi grup oluşturup kişileri gruba koymak ve limitleri de grup için belirlemek daha iyi.

zıpladığın noktaya inersin. sen de hareketlisin çünkü. şöför frene asılsa ön cama yapışırsın. bir hızın var çünkü.

dünya da bayağı bir hızla dönüp duruyor ama iyi ki oturduğumuz yerde oturabiliyoruz =)

atmosfer sayesinde diye biliyorum hep bunlar..

otobüsün ivmesine ve hızına siz de sahipsiniz. havadayken bir miktar yavaşlarsınız, hızınız 100 km/s'in altına iner ama havada kaldığınız süre kısa olduğu için çok fazla geriye inmezsiniz.

otobusun icindeki hava kutlesi de ayni hizda oldugundan normal yerde ziplamissin gibi olur.

atmosferle bence fazlasiyla ilgili.

farzedelimki hareket eden tamamen ustu acik bir platform olsun; zipladiginda hava surtunmesi sebebiyle bayagi geri duser. ya da hava surtunmesi olmadigini varsayalim, bu sefer platformla ayni hiza sahip oldugu icin tekrar ayni noktaya iner. otobusun icindeki de bir nevi bu duruma benzemiyor mu? dis mekandan izole oldugundan hava surtunmesi ziplayan icin hareket dogrultusunda yok, cunku otobusun icindeki hava kutlesi de ayni hizda.

atmosferde dunya ile birlikte donuyor, o yuzden atmosferle ilgili oldugunu dusunuyorum. (tabi bu yuksek irtifada cesitli durumlara yol aciyor)

eylemsizlik otobus yavaslarken veya hizlanirken etkili olur, yanlis mi dusunuyorum?

ekliyim; otobusun icindeki hava kutlesini de bir atmosfer olarak varsayiyorum.

myth busters da işlenmişti sanırım bu konu ama çok merak etmeme rağmen izleyememiştim bi araştırmak lazım bölümünü.

atmosferle ilgisi yok. sürtünme kuvvetinden bahsedebilmemiz için en az biri hareket eden ivmeleri farklı iki yüzeyden bahsedebilmemiz lazım. ama otobüs içerisindeki hava da otobüsle birlikte hareket eder. kaldı ki havanın yaratacağı sürtünme kuvveti 70 kiloluk bir insanın ivmesini saliseler içerisinde ne kadar düşürebilir? yahut ne kadar sabit tutabilir?

otobüs duruyor olsun. ve tam hız kazanacağı an sen zıpla, ve havada 5 saniye kalabildiğini varsayalım. otobüs 5 metre ilerledi diyelim. arka cama yapışırsın. niye? çünkü senin hızın yok. sen otururken otobüs hızlansın. ne olur? otobüs içerisindeki kütleye de hız kazandırır. buna sen de dahilsin. koltuğa doğru bir baskı uygularsın değil mi? otobüs senin eylemsizliğine karşı koyabilmek için enerji harcıyor. koltuk olmasa otobüsün başka bir parçasına tutunman gerekir.

sonuç olarak otobüsün hızı ve ivmesi senin hızın ve ivmendir. sen zıpladığında otobüsü iten motor gücü bir an için sana etki etmez, yavaşlamaya başlarsın. ama dediğim gibi havada kaldığın süre kısa olduğu için belirgin bir fark olmaz indiğin yer ile zıpladığın yer arasında. 20 saniye havada kalsan olurdu. budur.


otobüsün içerisindeyken attığın taş da aynı şekilde otobüsün içerisinde olduğu için otobüsün hız ve ivmesine sahip olmak zorundadır. bağıl hızlık bir durum yok. otobüsün dışarısında bir şeyden bahsediyor olsaydık bağıl hızla ilgisi olurdu.

otobüs sabit hızda mı?
sabit hızdaysa etkilemez, artan ya da azalan hızdaysa daha geri/ileri düşebilirsin.
otobüs kapalı mı açık mı?
kapalıysa hava sürtünmesi olmaz, açık olursa sürtünmeden dolayı geri düşersin.

sonuç: sabit 100km/s hızla giden kapalı bir araçta zıpladığında tam olarak aynı yere düşersin.
@cro magnon: zıpladığında motorun gücü etki etmediği için yavaşlama olur demişsin; eğer hız sabit ise, otobüsün ivmesi sıfır ise yavaşlama olmaz çünkü sürtünme yok. verdiğin koltuğa baskı örneğindeki gibi sadece hızlanırken baskı olur, sabit hızda giderken baskı sıfırdır, niye? çünkü biz hızımızı zaten koruyoruz, otobüs de korumak için motor gücünü kullanıyor.

bu konuyla ilgili olarak; 100 km/h ile giden otobüsten asla cart diye inme, hala 100 kmlik bir hıza sahip olduğundan bir saat yerde takla atarsın. otobüs durduğu zaman inersen bir şey olmaz.

geridonusum kutusunun bahsettigi olayin atmosferle ilgisi yok, evet. vercingetorix'in anlattiginin var, cunku atmosfer de dunya ile birlikte hareket ediyor. bu nedenle otobusun icindeki hava kutlesinin de (otobusun icindeki atmosferin de) hareket ettiginden ayni noktaya inilecegini soyluyorum.
otobus hizlanirken/yavaslarken (ivmelenme varken) eylemsizlik etkili olur demistim, onu neden aciklama ihtiyaci duydun anlamadim. adam 100 km/s ile giden bir otobusten bahsediyor. surtunme ile ilgili bilgiyi atmosfer hareket etmezse ne olur onu izah edebilmek icin verdim, gerekli sarti da acikladim (ustu acik bir platform hareket etsin diyerek)
asil nokta su: v hizinda otobus, v hizinda hava kutlesi, v hizinda insan. bu insan zipladiginda neden yavaslasin ki? ona hareket dogrultusunda etki eden bir kuvvet yok. o zaman dunya uzerinde zipladigimizda da bir miktar geri gidiyoruz (cok cok az da olsa). Bu mudur yani?
adamin o durumda ustune etkiyen kuvvetlerin hareket dogrultusunda bileskesi sifir. zipladigi esnada da bu boyle olacak, cunku hava kutlesi de adam ve otobusle birlikte ayni hizda hareket ediyor.
eylemsizlik, bir cisim üzerine etkiyen dış kuvvetlerin bileşkesi (net kuvvet) sıfır olduğu zaman cismin hareket durumunun değişmeyeceğini söyler. tekrar ediyorum; hava kutlesi de ayni hizda ve bu adama hareket dogrultusunda hic bir kuvvet etki etmiyor.

ekliyim bu arada yanlis anlasilir belki; hareket dogrultusundan kastim otobusun hareket ettigi dogrultu.

@sahteyazar: reelde sürtünmenin tamamen sıfır olamayacağına dayanarak çok ufak bir fark olur dedim. ek olarak kişi havadayken de otobüs ivmelenebilir. ama sürtünmeyi ve otobüs ivmesini 0 kabul edersek evet dediğin doğru. kişinin hızı ve otobüsün hızı değişmez ve aynıdır, aynı yere iner.

@feedback: otobüs içerisindeki hava kütlesinden atmosfer olarak bahsettiğin için demek istediğini yanlış anlamışım. haklısın. evet sürtünme olmazsa havadaki kişi neden yavaşlama eğiliminde olsun.

evet o ilk mesajda yazdiklarim biraz karmasik olmus.

surtunmenin sifir olamayacagina da hemfikirim bu arada. kaldi ki yol durumu, ruzgariydi falan dusunuldugunde denge durumundan dolayi pratikte ayni noktaya inilmesi pek mumkun degil gibi.

universitedeyken derste bir eleman ses ustu ucan bir ucagin icinde insanlarin birbirlerini duyup duymadiklarini sormustu. bu da benzer bir durum, cunku sesin yayildigi ortamin da bir hareketi oldugu ve cevreden izole oldugu gozden kaciriliyor. ayrica benim de kucukken aklima takilan olaylardan biriydi bu :))

dünya ve atmosfer örneği de bu duruma uymuyor pek. dünya dönerken sabit durabilmemizi sağlayan şey atmosferden ziyade yer çekimi. atmosferin hareketi ancak sürtünmeyi engeller. zaten otobüsteki gibi lineer bir vektör değil merkezkaç kuvveti devreye giriyor falan filan.

İki gündür iyi bağıl hız yaptı burası :) Aynı yere inersiniz, korkmadan zıplayın.

bir başka soru sorayım bu soruya cevaben: saatte 120 km hızla giden tüm camları kapalı bir aracın içerisinde havada asılı şekilde uçmakta olan sinek, aynı zamanda saatte 120 km hızla mı uçmaktadır?

teknik şeyleri yazamayacağım lakin mantık olarak zıpladığımız yüksekliğin veya zıplama süresinin bu işlemde önemli olduğunu düşünüyorum yanılıyor muyum? yani belli bir cm'ye kadar zıplasan bişey olmaz ama atıyorum otobüsün tavanını çok yüksek düşün sende o doğrultuda daha yükseğe zıplıyorsan aynı yere düşemezsin kanımca.

mantıklı olalım.zıpladığınız süreye (daha doğrusu zıplama hızınıza) otobüsün hızına bağlı.

biraz vektör bilen anlar.

@travmatolog: otobüsün dışındaki bir gözlemci için 120 km/s hız yapmaktadır. içerisindeki gözlemci için sabittir.

en iyisi bir dahaki otobüs yolculuğunda denemek anlaşılan.

4-5 gibi sokaklarda olmayın derim. çorba vs içerek zaman öldürülebilir belki.

cumartesi günleri gece 4-5 gibi istiklal gayet kalabalık oluyor.

karaköy-haydarpaşa vapurları 6-6:30 gibi başlıyor. sanıyorum en geç 6:30'a binmelisiniz ki yetişebilesiniz.

haydarpaşa iskelesi kapalı. 6:30 kadıköy'e binerseniz trene yetişmeniz zor.

ek: haydarpaşa açılmış dün haydarpaşa'da indim.

sokaklarda sabaha kadar kalmayın, üşütürsünüz. bar, büfe, kade bişiyler bulunur her zaman, hatta sizin tren kalkana kadar açık barlar da var.

otobüs ya da dolmuş kullanmanız gerekecek.

anadolu ya geçin konserden sonra orada eğlenin?

özellikle cumartesi saat 4 den sonra beyoğlunda bulunmanızı tavsiye etmem. yalnızca ipsiz sapsız kalır onların da sarhoş olanları kalır. kesinlikle tavsiye etmem.

bebek ya da arnavutköy tarafına inin, boğazda yürüyün oturun oralar tehlikesiz ve güzel hem istanbulun tadını çıkartın 4-5 saat zaten göz açıp kapayıncaya kadar geçer orda

ne iskelesi ne vapuru allaseversen. o saatte adamın zaten uykusu geliyor.abi yeter hadi binelimdolmusa gidelim diyorsun. tecrübelerime dayanara, saat 4 gibi işinizbitince kafeka var hemen mc donalds ın arasında. oraya gidinkahve falan için bir kaç tane. sonra kadıköy 110 numara yada bostancı dolmusuna binin(112 de olur) gidin. trene ya bostancıdan binersinz yada söğütlüçeşmeden.
haydarpaşa kapalı olduğu için uğrasırısın 110 ile.sen en iyisi 112 ye bin.

öptüm bye

mevzu bir konuyu anlatmaksa "anneye anlatır gibi"den yardırabilirsin.

edit: haklısın, ben yanlış algılamışım. uykulu halime ver.

ya bilimsel makale aslında, nereden sokuşturdularsa zaten... anneye anlatır gibi aynı anlamda bile eğil ama ya?

yazının önünü arkasını bilsem tam ne anlamda olduğunu da anlardım ama tek başına keeping simple "basit tutmak" olur işte.

oldukça basit olsun, mümkün olduğunca basit anlatmaya çalış, mümkün olduğunca basit olsun falan filan.

doğru işte, basik tutmakta, ben,m bildiğim annelere uzun uzun anlatılır? Ya kafam pek iyi değil, saçmaladıysam afedersin.
Neyse boşverin, attım ben o kısmı, az çoktur prensibi dedim ona da. Yeter, napiyim, gayette oldu bence.

madem bilimsel bir makale demişsin (gerçi yine de konu akışını bilmek gerekir), gelsin benim öneriler;

* son derece sade bir şekilde
* en yalın haliyle
* en basit formda

hal ve hareketlerine göre hüküm veririm daha ziyade. ilginç değil ama, budur.

kurduğu her cümle, davranışları, tepkileri, bakışı, mimikleri karşımdakini kafamda bir yere oturtur. verdiğiniz örneklerden ve sorduğunuz sorudan oldukça farklı olduğumuz çıkarımını yapıyorum misal.

kan grubunun kişilikle bir ilgisi yok ama. alyuvar zarının yapısıyla ilgisi var.

gozleri isildiyor mu diye bakiyorim ilk;) sonra nereye baktigini takip etmeye calisiyorum (farkettirmeden) yanindaki kiza mi, ayakkabisina mi, yoksa onune mi? gozumun icine bakabiliyor mu? dudak mimiklerine bakarim, iste oyle bir ortam olursa tabii tesekkur ediyor mu, yuksek sesle kaba mi konusuyor. ayakkabi giyim kusamda number one, eller, tirnaklar, fizikte number one. Her seyden once gozleri takip ederim ozetle, cikis yolu gosterirler.

Benim hiç öyle dikkat ettiğim özellikler yok, ama lisede sıra arkadaşım olan kız insanların saatlerine bakıp çıkarımlar yapardı. Mesela benim yanıma oturduğu ilk gün kol saatime bakıp; deri kayışlı, büyük mercekli olması vs.. ile ilgili çıkarımlar yapmıştı. İlginç gelmişti o zaman, aradığınız böyle şeyler sanırım.

6 öğün yemeye çalış.
ara öğünlerde süt içip, meyve yiyebilirsin.

siyah ekmek ye bence, dilim gramajı ağır olanlardan. tam bugday mesela, tok tutar. bir de geç saatte yememek önemli. acıksan da meyve vs takıl. siyah ekmek yersen acıkmazsın zaten.

gece en fazla meyve yiyin. mandalina elma vs.. hem tutar da. ya da bir hıyar soyun yiyin. hmm havuç soyun yiyin. yiyin.

diyetisyenimin tavsiyesi idi,
çok acıkırsan günde 2-3 kere 1 avuç beyaz leblebi ye,faydası oluyor.
şimdi vereceğim tarifi haftada 3 kez yapacaksın;
1 çorba kaşığı kuru papatya,1 büyük limonu iri doğra (kabuklu),üzerine 1 lt. kaynar su dök.bu işlemi gece yatarken yap,sabaha kadar beklesin,sabah kalkınca limonları o suyun içine sık,papatyayı süz ve akşama kadar aç karna iç.Buzdolabında bekleyecek.
Bende işe yaramış bir formül,ama mucize bir formül değil,sadece destek.

cinsiyet? her şeyden önce şunlardan bi uzak durun, yoksa 6 öğün falan yalan: her türlü abur cubur(kurabiye, bisküvi, kek, çikolata, tatlılar(özellikle şerbetli)), kola ve diğer şekerli içecekler, fazla yağ içeren herşey.
bir bardak çaya attığınız iki küp şeker yaklaşık 50 kilokalori. bir 3ü 1 arada 50-55 kilokalori. gün içerisinde fazla çay-kahve tüketiyorsanız çayı şekersiz içmeye alışın. 3ü 1 arada yerine klasik sade kahve için. şeker ve süt tozu da oldukça kalorilidir.

gerisi fiks zaten. yatmadan önce yemeyin falan. ekmek tüketmeyin deniyor ama o da yemekten sonra tekrar acıkma süresini azaltır. kepek ekmeği falan yiyebilirsiniz veya az ekmek tüketirsiniz.

şu da yararlı bir bilgi, aklınızda bulunsun, kalsiyum ince bağırsaktan kana yağ emilimini baskılar. günde yarım litre yağsız süt tüketmek dışkıyla attığınız yağ miktarını neredeyse iki katına çıkarıyor.

şu anda kaç kilosun cinsiyetin nedir bilmiyorum ama 78 den 65'e düşmüş bir bünyeydim.
yaklaşık 5-6 düzenli bir şekilde yürüyerek ayda 2 kilodan 13 kilo verdim.
Günde 2 saat yürüyordum. Hiç yapmadığım gün 1 saat yürüyordum.
verdikten sonra hemen kilo almadım. 2.5 sene sonunda aynı kiloma geri döndüm.
Şimdi tekrar aynı moddayım.
Bol bol salata yiyebilirsin öğlenleri. Şöyle güzelinden, ister etli ister tavuklu.
Akşam fazla yememeni öneririm. Ara öğünleri mutlaka yap.
Ekmeği tamamen kesersen kasların zayıflar, yağ yerine kaslarını eritirsin.

Evet kilo verirken demet demet maydanoz yerdim, bol limon sıkıp. Gerçekten etkisi oldu mu bilmiyorum.
Ama inanırsan, maydanoz değil iskender yerken bile zayıflarsın.
Ben ara öğünde, bir dilim kızarmış kepek ekmeği ile 80 gramlık ton balığı konservesi yiyordum.
yağını süzüyorsun tabi. Üzerine de yarım limon. Bu şekilde geçiştiriyordum.

teşekkür ederim arkadaşlar.

insanoglunun yasayabilecegi bir ortam aradiklarindan su ariyor olmasinlar?

onu da düşündüm ama o zaman bakteri fosili aramak nedir?

ama bu sadece bizim dünyada gördüğümüz bişey. dünyadaki organik maddelerde su var evet. ama su olmayan gezegende bu su arama merakını anlamıyorum.

araştırmalardaki itici güç; dünyadaki yaşam formuna benzer birmekan arayışı. bu hem yerleşmek amacı ile hem de dünyadaki yaşamı kolaylaştıracak birçözüm arayışıamacı ile yapılıyor. yoksa yeşil yaratıkların olup olmaması asla merak konusu değil bilim çevrelerinde. o bizim fantastikliğimiz.

yöntemleri sadece su bulmak kadar basit değil aslında.

uzak gezegenlerde yaşam bulmaya çalışırken önce onun sistemindeki yıldızdan gelen ışığı ve ışık değişimlerini yakalıyorlar ve analiz ediyorlar. gezegenin kendisi görülemiyor doğal olarak ama bloke ettiği ışıkla, yüzeyinin ne kadar engebeli olduğu ve gezegenin büyüklüğü ve yıldızına uzaklığı gibi faktörler belirleniyor. böylece dünyaya benzerlikleri ölçülüyor.

Onun dışında gezegenin atmosferinden geçerek gelen yıldız ışığının spektrum analizi yapılıyor. Farklı moleküllerin farklı dalga boylarında ışık yansıttığı biliniyor. Böylece hangi gazlara baktıklarını da bulabiliyorlar. Öncelikle oksijen ve metan gazlarına bakıyorlar, bunları üreten canlılar vardır diye düşündükleri için, çünkü dünyada da böyle.

Ek olarak hidrojen veya hidratlı moleküllerin varlığını saptamaları da su olduğunu düşündürtüyor, bu kendi yıldızına uzaklığıyla da alakalı tabi, suyun sıvı, katı veya gaz halde kalması açısından.

Yani öncelik, dünyaya benzerlik bulmaya çalışmaları aslında.

metabolizmada su yerine benzer yapıdaki hidrojen sülfürü kullanan bakteriler mevcut. illa su olacak diye bir kaide yok. ama su molekülü birçok açıdan canlılık için önemli özellikler taşır.
koskoca nasaya ufukları dar demek de garip olmuş :) birşeye canlı dememiz için her şeyden önce metabolizmaya sahip olması lazım. yani enerji üretip kullanması lazım. bu da kimyasal reaksiyonların olmasını şart koşuyor. enerji açısından verimli kimyasal reaksiyonlar için de su veya su benzeri madde gerekiyor. su; kayganlığı, belli sıcaklıklardaki durumu, özkütlesi ve diğer özellikleriyle canlılığa uyumlu. marsın doğal koşullarında katı halde bulunan bir madde o gezegende canlılık için ana faktör olarak elverişli olamaz misal.
enerji kaynağı, bilgi taşımayı sağlayacak moleküllerin gezegende varlığı, yerçekimi, atmosfer gibi daha birçok faktör var tabii. sadece su açısından ele aldım.

nasa'dakiler cahil abi işte kahvede okey oynayan adamı yollayacaksın uzaya bak nasıl canlı bulup kulağından tuttuğu gibi getiriyor.

tabiki olabilir.
ama bu zamana kadar yaşamın bizim bildigimiz organik üzerinden gittigini varsayarak,bizim bildigimiz organik temelinde h-o-n-p-c olması gerektigine inanılıyordu.
şimdi otomatik olarak h20 olarak suyu alırsan gezegen araştırmasında 2 elementi tek seferde aramış oluyorsun bu 1. sebep.
ayrıca bizim bildigimiz organik temeline göre su olmadan canlı yaşaması imkansız gözüküyordu.
senin dedigin kaya yiyen yaratık içinde ki bu da organik temmelli oluyor.ondan daha uç bir örnek vereyim silikon temelli canlı olabilecegi ihtimali düşünülüyordu ama bunun kanıtı yoktu ellerinde bu sebepten dolayı arsenikte yaşayan ve p (fosfor)yerine as(arsenik) içeren bir canlının bulunması bilinen organik temelini sastı.
senin dedigin gibi kaya yiyen canlı artık bundan sonra göz önüne alınabilecek ihtimal.

ayrıca 2. bir sebepte genel olarak uzaylı denilinde kafamızda oluşan mantıga göre canlı aranması isteniliyor.
ayrıca su aranması onu içtigimiz için degil. organik temelde su yaşamın şartı olarak kabul edildiginden.

isim aratırken ayrı bir sayfa olarak açılıyorsa virüs vardır bilgisayarda. arama sonuçları olarak çıkıyorsa olabilir, google hesap ayarlarınızdan içerik kısıtlaması yaparsanız düzelir.

www.infospyware.net

combofix +1

bir terslik yok ama lezzetli de değildir anca kiremitte kaşarlı alabalık tarzında yapılırsa güzel olur.

Terslik yok tabi de, hani balıktan biraz anlayan için tatları çok iyi değil tabi.

çiftlik üretimi olduğu için ucuz.