acaba bahar ayları geldi de ondan mı?
Bizimki garip davranmayı bırak sabahlara kadar abuk subuk ağıtlar yakardı miyavlayarak,
bahar biraz daha uzun sürse dile gelcekti. "Yeter karı ver lan allahsız sahip" diye.

Bence bahar dönemidir, geçicidir.

kedi hiç miyavlamıyor bi de yaa.

Bizim de hiç miyavlamayan 15'lik kedimiz hafif ağlama veya şikayet modunda miyavlıyor 1-2 haftadır. Geçer diye bekliyorum.

hani çiş deseniz neyse de, alakasız yere kaka yapma olayını ilk defa duyuyorum şahsen.
oyunbaz mıydı önceden? oynatır mıydınız? şimdi oynatmayı denediniz mi hiç?

çok oyunbaz ve hareketliydi. bildiğiniz canavardı. bu kaçma olayından sonra sakinleşti, çok mutlu mırıltılar yapıyordu. ama şimdi böyle davranmaya başladı.

kedi oynamıyor, hep uyuyor, katatonik gibi de bir yerlere bakıyor.

kedilerin çoğu bir yere bakar dalar. bana normal geldi o.

Kaka olayı ise, bizim kedide kuma alışmıştı ama bi de bellediği koltuk arkası vardı. hem oraya hem oraya nereye yakınsa oraya gidiyordu. Belki de ayağı alışmıştır diyeceğim ama, bana yattığı yere pislemesi pek mantıklı gelmedi. Durum psikolojik bir sorundan öte hastalık da olabilir.
bi veterinere götürün derim. bahsedin pisleme alışkanlığından. Buradan daha iyi cevaplar alırsınız umarım.

kedi olağan dışı dalıp gidiyor onu demek istiyorum. su kabının içine neden 5 dakika baksın ki yani anlamıyorum :(

aşağıdaki linkte kedilerdeki hastalıkların belirtileri var:
www.helpmycat.com
hızlıca bir göz gezdirdim, sizin belirttiğiniz belirtilere tümüyle uyan bir hastalık yok gibi, yine de siz daha iyi gözlemlersiniz.
kaka meselesinde oraya bir kere kokusunu bırakmış olması önemli, tekrarlayabilir. oradaki kokuyu gidermelisiniz, koku giderici spreyler var veterinerlerde.
uyuma meselesinde, kedilerin normali günde 15 saat uyumak diye biliyorum, çok büyük bir sorun olmamalı...
genç bir kediyse pek endişelenmeyin bence, ama elbette bir veterinerden bilgi almakta yarar var...

kedinin davranislari degistiyse bir derdi olabilir. olmaya da bilir :) ama soyle diyim, cisini birkac kere kumundan farkli yere yapan kediyi vet'e goturdum, idrar yollari enfeksiyonu cikti.

sizinki daha sokagin $okunu atamamis olabilir, hasta oldugundan azacak hali de olmayabilir...

gozleri acik uyumak kedilerde olan bi$i, siz yeni farketmissinizdir. bence iki hafta bekleyin, normallesmeye baslarsa ne ala, yoksa yine vet yollari.... ayrica ne veterinermis bu yav, 95 lira ne oyle, ohanessburgerrr

not: yemesi icmesi yerindeyse, kilo vermezse, hastalik ihtimali dusuk. depresiftir o, gecer. sevin oksayin guven verin ehehe

veteriner bir görsün. parası dert oluyorsa fakülteye götürün.
yemesi içmesi değişirse özellikle
azgınlıktan depresyona girmiş de olabilir
kakasını yapması da büyük ihtimal protesto ve derdini anlatabilmek için

kendisine gerçek catnip alıp bir dener misin lütfen? :)
bakalım keyfi yerine gelecek mi ne yapacak.
başka hediyeler de al
kuzu yüreği al pişir mesela
şımartacak bişiler

soruna cevap değil ama, o paketin "ticari miktar" nedeniyle gümrüğe takılabilir.

sanmıyorum.
In addition to the United States and Canada UrbanOutfitters.com is able to ship to the United Kingdom: England, Northern Ireland, Wales, and Scotland.

ühü :(

amerikadaniste.com u dene.

söğütlüçeşme'ye daha yakın. yürüyerek 20 dk filan sürer. trenle gideceksen zaten kızıltoprak istasyonu var. orada inersin. ama tabi her istasyonda durur mu tren onu bilemem.

Sadece söğütlüçeşme ve haydarpaşa'da duruyor. Belki bide bostancı durabilir.

Bu bildiğimiz cadde mi peki? İki tane bağdat caddesi var sanırım oralarda.

Ben derim ki trenden Bostancı'da in. Bağdat caddesinin başı tam. Ordan taksisnen neyim bulabilirsin bence. Sanki daha yakın gibi. Göztepe parkını oralarda bi yerede herhal senin o apartuman.

yok aga kızıltoprak'ta durmuyorsa söğütlüçeşme'de in sen. en kısa öyle olur.

söğütlüçeşmede in taksiye bin 5 lira tutmaz.

Haydarpaşa veya Söğütlüçeşme'de inilir, Gebze yönüne giden banliyö trenine binilir, Kızıltoprak'ta inilir, inilen taraftan aşağı doğru yürünür, bildiğiniz Bağdat cad. gelinir, apartmanı bilmiyorum. Numarası varsa google maps'ten bakabilirsiniz.

minübüs caddesi olabilme ihtimaline karşın apartman numarasıyla geliniz. taksiye bininiz.

sgk ya sikayet ediliyor, sonrasında mahkeme fln gleiyor.

calıstıgını belgelemesi lazım. tedavi rapor vs onları da belgelesin.

Avukat değilim ama fazla zaman kaybetmeden yapsın. Bazı durumlarda bazı süreler oluyor, şikayet için değil de dava için. Hukuk sitelerine de sorun buradan detaylı cevap gelmezse. Bir avukat arkadaşıma da hemen iletiyorum, hemen değilse de yarın size mesaj atarım.

iş yerinde müşterilerden para tahsilatı yaptığı makbuzlar var. onalrı gösterebiliriz, ben şahitlik yaparım, gerekirse bizimle yıllardır çalışan müşteriler var onlar da şahitlik yapacaklardır.
cevaplar için tekrar çok sağolun. ((:

--
uyuklayankedi, dört gözle mesajını bekliyoum. (:

1) sgk'ya ihbar. belki müfettiş gönderirler.
2) iş mahkemesi'nde dava ya da iş teftiş kuruluna bir dilekçe (bu nispeten daha kolaydır ve masrafsızdır)

SGK'nın denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarının yalnızca fiili tespit yaparak geriye yönelik olarak 1 yıla kadar hizmet verme yetkileri var,

ancak çalışanı denetimde çalışıyor olarak tespit edemezlerse bir şey yapılamaz. Çünkü şikayeti yapan kişi yalan söylüyor da olabilir.
Eğer kişi tespit edilirse ifadesi alınır ve ne zaman işe başladığı sorulur, beyanlara göre geriye yönelik olarak 1 yıla kadar hizmet verilir. Ancak 1 yıldan
daha önceki bir tarih söylenmişse, işyerinin defter ve belgeleri istenir, söz konusu işçinin herhangi bir belgede imzası ve ismi varsa, başka bir kanıta
ihtiyaç duyulmadan belgenin tarihinden yılın sonuna kadar hizmet verilir.
Yani kendi durumunu işyerinin bağlı bulunduğu sosyal güvenlik merkezine elindeki kanıtların fotokopilerini ekleyerek ve bir ihbar dilekçesi yazarak
(dilekçede durumunu ayrıntılı anlatırsa iyi olur)

Şimdi şöyle bir durum var müfettiş gitti çalışanı tespit edemedi, sizin verdiğiniz belgelere bakarak işyerinin kayıtlarını isteyebilir de istemeyebilir de
yani orada onun kanaatine bağlı bir durum. İstemezse yapacak tek şey mahkemeye gitmek. İsterse kayıtlardan tespit edilmesini bekleyeceksiniz.

Eğer sizi orada tespit ederse bir yıllık hizmetten daha fazlası için kayıt incelemesi yapılacak. Kayıt incelemesi uzun süren bir süreç, geriye yönelik
olarak bir yıl işinizi görürse öyle beyan verip, hızlı bir şekilde geriye yönelik olarak bir yıl hizmet kazanabilirsiniz. Öbür türlü işlem uzayabilir. (Ancak bu dediklerim yalnızca müfettiş sizi çalışırken tespit ederse geçerlidir)

Eğer hiçbir şekilde kişinin çalıştığı tespit edilemezse 5510 sayılı kanunun 86. maddesinin 9. fıkrasına göre;
"Aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği
yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır."
Yani iş mahkemesine dava açacak.
Müfettişler tanıkla hizmet kazandıramaz.

hareket et :)
bol bol çiğ sebze-meyve tüket. orangutan gibi olacak kadar bol :)

hafif ve besleyici gıdalar al. fazla ekmek tüketme. sana yağ yasak sana. üç beyazdan uzak dur :))

yağsız patlamış mısır ye. az kalorili bişey

ayrıca yemekleri doyduğun an bırak. patlarcasına yeme. o his ufaktan geldiği an bırak. gerçekten açlığı midende hissettiğinde ye. bu şekilde kilo verirsin.

imza: kelin ilacı

yemekle yogurt ye veya ayran ic. yemekten yarim saat once bi elma luple. hareket berekettir ayrica :)

patlamış mısır az kalorili değildir sakın öyle bi hataya düşme ayrıaca mısır iştah açar

Spor yap

bol bol sebze meyve ye. ben de bi aralar coşmuştum ama yazın sürekli meyve yiyerek formuma kavuştum:) ve aradan 7 yıl geçti kilom hep sabit:) bol sebze meyve ye ve bol bol yürüyüşlere çık, hem kiloyu kontrol eder hem de sağlık açısından harika bişi yürüyüş ama tempolu yürüyceksin sallana sallana değil:P

her bir şey yemek istediğinde, yiyeceğinde öncesinde bir bardak su dik kafana

akşam 6dan sonra bir şey yeme,
eve abur cubur alma, evde olduğu zaman yemek zorunda hissedersin kendini.

@overdose bu link sana gelsin.

caloriecount.about.com

sozlukte benim garantili zayiflama yontemi adiyla actigim basliktaki ilk entry'yi oku ve uygula. alti ay sonra kilo vermemissen, parani iade ederim.

www.formsante.com.tr

valla ben buranın yalancısıyım 100 gr 478 deyor.

ful çek ap paklar seni ancak.
biraz radyasyonla kendine gelirsin.

en fazla ölürüm de geç.

psikolog diyorum ben. terapiyle düzelmesi mümkün.

veya durumunuz, yaşınız vs. elveriyorsa birkaç arkadaşınızla birlikte öğrenci evine çıkın. düzeleceğinizin garantisini veriyorum.

ilginiz için teşekkür ederim. yalnız yaşıyorum, evet tespitiniz doğru arkadaş ortamındayken bu sıkıntıları farketmiyorum.

korkunun ecele faydası yok mottosu da iyidir :)

panik atak gibi bişey olabilir mi?

bir ara bundan da şüphelendim, kalp krizine takmıştım o aralar. ama şimdiki favorim damak ya da beyin kanseri. damak kanserinden şüphelenme sebebim damağımın ortasında ufacık tahrişimsi şeyler var ve yutkunurken birazcık acıyor damağım bazen. beyin tümörü sebebim iste belirttiğim gibi cumartesi-pazar kulağım tıkalıydı o. mantıklı mı sizce?

arkadaşlarla olmanız da çok iyi tabii ki ama benim öğrenci evi derken kastım başkaydı. öğrenci evinin tadını almış kişilerin değişimi inanılmazdır. her yemekten önce-sonra tabağını bardağını yıkayan adamın 1 ay sonra yağlı tavayı suya tutup yemek yapması mı, her hafta temizlik yapan kişinin tozları koltukların altına iteklemeye başlaması mı, böyle devam eder. öğrenci evi insanın hayatını temelden değiştiren, bilhassa vurdumduymazlık katsayısını tavan yaptıran bir deneyim.

ha herkese uygun değil tabi ki. ama madem öğrencisiniz, yaşınız da uygun, eğer bu hastalık hastalığı canınıza tak ettiyse ciddi olarak öğrenci evi önerisini düşünebilirsiniz.

beyin tumoru oyle olmaz :) nasil dersen, soylerim de sen simdi onlari da kendinde bulursun ;) nerden biliyosun dersen, bil bakalim nerden hehe... terapi de fayda etmeyebiliyor yalniz :(

hoouse md yi izlememeni öneririm o zaman kıl tüy den nadir hastalıklar kapılıyor :S

en kötü ihtimalle bir gün gerçekten hasta olduğunda geçer. o noktaya gelmemeni öneririm :)

bir çok kişinin de önerdiği gibi yalnız kalmamaya çalış. arkadaslarınla dışarı çık, gez, toz. onlarla birlikte zevk aldığın, mutlu olduğun işleri yapmaya çalış. bu illet düşünceler genelde akşamları üşüşür insanın kafasına. o yüzden sen bir an önce ya arkadaslarınla aynı eve çık-yalnız kalmaman açısından- ya da bir psikolog edin kendine.

damak ve ağız içi kanserine ne diyorsunuz? ağız kuruluğu, damakta tahriş gibi şeyler ve yutkunurken bazen hafif bir acı? bakın gördüğünüz üzere devam ediyorum. teşekkürler öneriler için, daha çok dışarıda vakit geçirmem lazım haklısınız. house md 5. sezonu bitirdim, 6'ya başlamadım. 5 sezonu da en az 2'şer kere izlemişimdir. evet bu da sebep olabilir aslında.

başka birşeylerle ilgilendiğinde unutuyorsan zaten hasta değilsindir.bunu düşünmeye çalış hep.

Çok dengesiz yahu, benim düşüncelerim de bi o kadar dengesiz. Tamam iyi hoş duygusuz değil de, fazlası da bayar. Ama olabilir diyorum bir akrep kadını olarak :p malum en uygun eş balıktır, akrep için.

kadını gibi erkeğide gereksizdir. ağlaktır. fetullahtır. gülendir. duygusaldır ve çekilmezdir.

yazan: yay burcu erkeği

aha akrep kadını buldum.sevgili aday aday adayım naabion nassın?

tercihim akrep dişisi aga bukadar.

sevgilerden bi demet.

Balık burcu çok duygusaldır %99 oranla, erkeği kadını farketmez. Çok duygusaldır. Hatta her burcun bir "kesin" özelliği vardır ama bir bir boğa burcunun dış görünüşüne ve insanların kendisi hakkında ne düşündüğüne meraklı olmasını, yay burcunun özgürlük, rahatlık & zevk düşkünü olmasını bir de balık burcunun duygusal olmasını hemen hemen kesin olarak söyleyebiliriz... birkaç tane daha var da boşverin şimdi :)

Balık erkeği aslında en uygun olan olmamalı, yani bayar akrep kadınını. Özellikle cinsellikte kesmez akrep kadınını.

hah bu duygu işte.bayar beni duygusu.peki kabul duygusalız ama .balık erkeği nerede hassas bir asık nerde ''erkek'' olması gerektiğini gayet iyi bilir ve her iki karakteri de son derece uyumlu ve dengeli bir şekilde bünyesinde taşır.full time duygusallık yoktur bizde.devrimizde aşk göstermek eziklik göstergesi sayıldığı için böyle bi fikir var kadınlarda.

o değilde cinsellikte kendine hayran bıraktırır.kitleleri peşinden sürükler balıklar.literatürde böyle geçer.

yok abi ben gidip hastane kayıtlarımı araştıracağım. baydı beni bu duygusal balık erkeği tanımlaması. ben ve kuzenim ikimiz de balık burcuyuz ama bildiğin öküzün önde gideniyiz. hiç öyle duygusal ağlak hallerimiz yoktur, şiirden de okuyanından da hazzetmeyiz. bir de bizim sanata eğilimli olduğumuzu söylerler ki ortaokulda flüt dersinde millet köle isaura'nın müziğini döktürürken ben daha do-re-mi faslını geçememiştim. yaptığım resimlerden ise hiç bahsetmeyeyim. aslında burçlar konusunda fazla meraklı ve bilgili değilim ama bildiğim kadarıyla burcuma uyan tek özelliğim yalnız kalmayı ve tek takılmayı çok severim.

dengesiz ve yalancı.

einstein da balıkmış
çok şaşırdım :D

ayakları hep dertlidir balıkların.

balık burcu da tıpkı ikizler gibi çift karakterlidir ki bu nedenle de dengesiz olarak algılanırlar
ben ise tamamen nötrüm
gereksiz değil bazılarına lazım değildirler sadece

kediyi veya gönderdiğiniz yeri sevmemiş olabilir, onu evden attığınızı düşünmüş olabilir. sevindim bulduğunuza, bir daha başka yere bırakmayın derim.

okuyunca gözlerim doldu yemin ediyorum. Evimizin çocuğu gibi olan ankara kedimiz tasmasından kurtulup kaçmıştı gece 4 te gezdirmeye çıkardığımızda.

Saatler boyu sabahlara kadar her yeri aradık bulamadık. Site tarzı bir yerd oturduğumuzdan bütün apartmanlar, kazan daireleri, bodrumlar...

3 gün sonra annem apartmana girerken kedimizin çiş kokusunu almış. şerefsizin kokusu kendisine özel bütün aile fertlerimiz ayırt edebilir. Annem kokunun kaynağını aramış bodrum kattan geldiğini fark etmiş.

Bodruma inip oğlum pascal sen misin diye seslenmiş tiz bir ses "miyv", tekrar seslenmiş, oğlum burda mısın diye, bizim şerefsiz merdiven altından çıktığı gibi annemin sırtına atlayım boynuna yatmış. ufak bir şey de değil 1.5 yaşında azmanın teki.

annem kapıyı çaldı kardeşim açtı, annem ağlıyor, kardeşimin ağlama sesini duydum korktum, çıktım kapıya, ben de ağlamaya başladım görünce.

neredeyse yarı yarıya zayıflamış, tüyleri pire içinde, beyaz rengi gitmiş maden işçisine dönmüş.

hemen mama kabına gitti, 2 günde yiyebileceği kadar mamayı tek seferde yedi, 1 kap dolusu su içti.

hemen küvete atıp yıkadık, pirelerini temizledik ve 2 gün boyunca su içip yemek yemek dışında kafasını bile kaldırmadı.

Daha sonra kısırlaştırmak zorunda kaldık, hayvan çiftleşme içgüdüsünü bastıramıyor, bölgesini işaretleme derdiyle yanıp tutuşuyor.

Yalnız ekmek elden su gölden yaşamaya alıştığı için dışarda yaşama şansı sıfır. Çok sevindim tekrar bulabildiğinize.

Teşekkür ederim kimlanbu... Ayrıca :\ sana da :)

Ya gerçekten çok garip bence de. Kısırlaştırma işini ben düşünüyorum ama erkek arkadaşımla ben bakıyoruz, onu ikna etmem çok zor. Üstelik benden çok o heba oldu kediyi ararken. Buna rağmen hala istemiyor. Hatta bulanlara ödül bile vermiş, 1 büyük rakı ve para.

Bizimkisi de kapkara olmuş arabaların içinde gezmekten. Ve kendini sokağa şartlamış gibi davranıyor. Çok acınası... Ve bizim onu sevmemiz o kadar çok hoşuna gidiyor ki... Hani bizim kedi mi yapıyor bunu diyorum. Çok mutluyuz hem kedi hem biz. Ama bi yandan ağlamaklıyım, puff :) Acaba kedi milli oldu mu onu da bilmiyorum :P

veterinere götürün.vitamin vs bişeyler alın.dış parazit ve iç parazit tedavilerini tekrarlayın..bi de hiç kalbini kırmayın..hep sevin çok sevin daha çok sevin..:(

yarın ilk işimiz veteriner zaten... Baya yol gitti çünkü bugün. Daha 3-4 saat önce geldi eve. Ah ah, tüy yumağı işte böyle sevdiriyor kendini pezevenk.

kısırlarştırmazsınız evin her yerine işeyecek, eviniz keskin bir kedi sidiği kokusuna bürünecek.

siz temizleyeceksiniz o saksı diplerine, vazo diplerine, duvar diplerine, pantolonlarınıza, dışarının kokusunu aldığı her şeye işeyerek işaret bırakacak. çişi de öyle sert kokacak ki burnunuz yanacak.

Daha sonra geceleri böğürmeye başlayacak dışarı çıkmak için. Başka arkadaşların tecrübelerine dayanarak söyleyebilirim ki 5. katta olmanız bile yıldıramayacak onu. hiç düşünmeden koyverir kendisini aşağı.

Bizimki milli olduktan sonra da vazgeçmedi bu davranışlarından. Eğer erkek kediye evde bakacaksanız kısırlaştırmak gerekiyor.

Ben de 7-8 ay direndim evdekilere kısırlaştırmamak için, empati kuruyor insan ister istemez. Dişi kediler buldum nafile, gözü dışarda, illa çıkacak bütün bölgesini işaretleyecek. Evde kedi bulamazsa oyuncak ayıcığına tecavüz ediyordu. o olmazsa kolumuzu, bacağımızı neremizi bulursa...

Kısırlaştırdıktan bir kaç ay sonra tekrar yavruyken davrandığı gibi insancıl davranmaya başladı.

(bkz: kedinin kısırlaştırılması/@kimlanbu)

erkek kedimi kısırlaştırmadım, milli de olmadı, gayet güzel idare etti ama şimdiye kadar (yaş 8). arada ufak ufak böğürüyor, senede bir işaretliyor falan ama pek sorun olmuyor, önce bir bakın ne kadar vahim kedinin durumu diye.

5 yaşında bi' british short hair kedim var. apo adı. 2 sene önce evden kaçtı. ilk defa çiftleşmişti o zaman arka bahçede dişi bi' tekirle. muhtemelen ondan bi' virüs kaprı, mide bağırsak enfeksiyonu geçirdi, biraz geç müdahale ettim eşşekliğimden dolayı, tedaviye başladığımın ertesi günü kaçtı, gitti. zayıflamıştı keyfi yoktu eskisi gibi, hayvan öleceğini anladı kaçtı. o günü hayatım boyunca unutmayacağım. cumartesi iş çıkışı eve geldim, yoktu. hayatımın muhtemelen en rezil 3 gününü yaşadım ve çok büyük tesadüfler sonucu bulundu Allah' ıma çok şükür. sonra 21 gün veterinerde 21 şişe serum yedi ve hayata döndü.
şimdi iyi apo. artık eskisi gibi yanlışlar yapmıyorum ona karşı. önceden bu kadar çok ilgilenmezdim ama işte insanlar da hayvanlara karşı hata yapabiliyormuş. diyeceğim o ki ; eğer bir evcil hayvanınız varsa ona maksimum sevginizi verin. cidden verin.

not: ben de kısırlaştırdım bu olaydan sonra.

oradan kaçıp evine gelmek istemiş.
kediler evinden ayrılmayı sevmez.

büyük süpermarketler, bilimum sokak tezgahları

kozmetikçiler, toka falan satan yerler...

tuhafiye.

marketlerde set halinde verıyorlar tırnak makaslarının oldugu yerlere bak

Parfümerilerde.

bakkalda, marketlerde.

"nerde satılmaz" deseniz daha doğru olurdu.
japon pazarlarında da var..

bimilyoncular.

Simdi ayar vermek sanacaksiniz ama insan yazmadan duramiyor. 1 Hafta, gunde 8 tane agri kesici alacaginiza doktora gittiniz mi? Ya ciddi birsey varsa, nasil bilebiliriz ki biz?

Doktora gittikten sonra bunu yazdiysaniz bilemicem ama normal bir doktor sizi boyle birakmazdi heralde. Saglik ocaklarinda kontrol ucretsizdi benim bildigim.

Ha oneri derseniz, sicak suya oturup masaj yapabilirsiniz. Bol su icin bir de. Ama dedigim gibi ciddi bir durum da soz konusu olabilir.

ermanen ayarınızı vermiş :)
doktora gidin
sonra da gilaboru alın aktardan.
geçmiş olsun.

@witcher, a$kolsun ama.... ne demek "bir antibiyotik al", hepsi ayni mi bunlarin? doktora gitsin, antbiyotigi o versin. doktor belki kultur yapacak, senin "bir antibiyotik" butun tabloyu bozmus olacak. belki tas var bobreginde iltihap yok, biliyor muyuz biz burdan. cikcik :)

@bika, doktora gidecen arkadasim, bobrek ihmal etmeye gelmeyen cok bi organdir. yeri tam bel degil de, 'bosluk' tabir edilen iki yanindir :)

gecmis olsun.

sen ne yaptın ya doktora gitmeden olmaz bu iş. gideceksin doktora hem ağrını kesecek hem de sorun ne onu söylicek.
bi kas gevşetici yapar. antibiyotik ağrı kesici vs verir. sonrasında ise bol bol bol su içmen lazım. taşın varsa düşmesi gerek değil mi?
böbrek şakaya gelcek şey değil. gidecek durumda değilsen bi tanıdığını çağır. ama muhakkak doktora git.

böbrek taşı olabilir.

böbrekleri çalıştıran, taş varsa dökülmesine yardım eden ilaçımsı bir şey, ROWATİNEX, biraz pahalı ama iyi gibi.

eğer taş ise (doktor şart evet)

sıcak su torbası
bol su

devlet hastanesi eeg siydi filan uğraştırabilir, uğraştırmayabilir de. özel çok kötü sokuyo onu biliyorum.

eeg isteniyo mu kesin yani. bende belirtiler var ama (aslında ciddi anlamda var) eeg yok hacı öyle bişi derse?

Adı ADHD'dir. Ben bunun için psikaytriste gittim... Ritalin adlı bir ilacı vardır...
Kırmızı reçete ile satılır...
-Özele gidiyrm; saati 150-200tl falan...

Dikkat eksikliği ve konsantrasyon bozukluğu tek bir rahatsızlığın belirtisi değildir. Bir çok ihtimal var. O yüzden bir psikiatriste git derim. Önce devlet hastanesine git. Ne kaybedersin. Olmadı universite hastanelerini dene

Öyle bişey olsunki mesela biyeri başvuriym sonra o başvurduğum yer en az 3 yıl sigortalı olmamı istesin. sonra bende çalıştığım yerleri söyliym ama onlar ssk'mın eksik olduğunu görsün ve eski patronumu arasın. Desinki eski elemanınız 1 yıl sizinle çalıştığını beyan ediyor ama ssk sorgulamasında görünmüyor gibi..

bu kısımla ilgili oalrak bunu siz takip etmıyorsanız baskası hic takip etmez. heidi olmaya gerek yok.

anlattığınız hikaye gerçek olmaz. sadece kurgusal olarak siz o senaryoyu bir arkadaşınıza yaptırtabilirsiniz. ha alacağınız cevap ise "deneme süresi idi", "dısardan çalışıyordu", "part time idi" ıvır zıvırdır yani yeni iş yerinden arayan kişi tutup da niye yatırmadın lan adamın ssk sını diye hesap sormayacaktır.

ha sorsa bile "size ne efendim?" der geçer eski patron. tek çare yasal yollardır, şu şu tarihler arası orda çalıştığınızın belgelerle, makbuzlarla, dekontlarla hatta fotoğraflar mailler vb şeylerle ispatlanması gerekmektedir. lakin azıcık geç kalınmış tadız sevimsiz uzun bir mahkeme süreci sizi bekler.

deneyimlerimle konusuyorum, profesyonel bilgi vermiyorum ancak 3 aşağı 5 yukarı durum budur.

sen yalancı çıkarsın. çok komik bu söylediklerin. şikayet etmeyeyim de böyle olsun, bi güzel sahtekar olduğunu düşünsünler.

bildiğim kadarı ile patron istese de artık geriye dönük olarak yatıramaz..

bazı siteler abd dışında ikameti olan kredi kartlarını kabul etmezler. bunu bi araştırın önce.

geçen yaz bonus 3 ay taksit bile yapmıştı tek çekim olmasına rağmen. compact makina almıştım ben de amazondan. fiyat farkı çok az ise kesinlikle amazon derim. walmart'da open item kaktırma ihtimalleri var.

Hiçbir problem olmaz kredi kartın internete açıksa yurtdışına açma gibi bişey yok. Direk alabilirsin bir sorun olmaz.

sigara için. veya bol bol su için. uğraşacak bir şeyler bulun. boş boş oturmayın.

sigara içmiyorum, içmem.
bi şeylerle uğraşmak mantıklı da keyfim de yok zaten ondan yiyorum :S
gaza gelemiyorum, yalnızım da zaten...

Kadınsınız diye tahmin ediyorum - regl zamanınız yaklaşıyorsa normal, hamile olabilirsiniz - gerçi yalnızım diyorsunuz. Sıkıntıdan yemek yemenizi anlıyorum fakat o daha büyük bir sıkıntı yaratıyor. Sık sık diş fırçalayın, gerçekten etkili oluyor. Eve fazla alışveriş yapmayın. aşık olmaya bakın.

Kepekli girissini. Oyalıyor, doyuruyor ve gerçekten yoruyor.

kendini gözle sürekli. daha devam ederse bi doktora görün.

neredensin corc?

akşamları çıkıp koşalım :)

Su için bu nasıl olur?
veya içinizden yemek yemek geldikçe ve zaman müsait oldukça çıkın dışarı yürüyün.

@witchofportobello, kadınım, regl yaklaşıyor da hamilelik?!?!? cidden mi ya??
@screamofthebutterfly, midem dolu olsa da canım çekmeye devam edecek ki :S
@clementine, psikolog depresyonla bağlantılı diyor zaten...
@xellent, Kuzguncuk ama koşamam bu kütleyle :D, en fazla yürümek...

Size su içmek veya yürümekten daha psikopat bir önerim olacak.Benzer bir durumdan geçmiştim aslında ben de.
Evde tek başınıza yaşıyorsanız veya kimse yoksa,yemek istediğinizde soyunun veya üzerinize sımsıkı yapışan,tüm yağları lömbür lömür ortaya seren bir şeyler giyin ve ayna karşısına geçin elinizde yiyeceğinizle.
Kendinize ve o yağlara baka baka tüketebiliyorsanız afiyet olsun :D

1 hafta kısa bi süre ama yeme bozukluğuna dönüşürse o zaman psikiyatriste gitmek gerekir. tabii fiziksel de olabilir bu, kan şekeri, leptin direnci vs.

sizin ki psikolojik diye tahmin ediyorum, psikolog da demiş zaten. amma velakin fizyolojik de olabiliyor aşırı yeme durumları. doğum kontrol hapına ilk başlandığında, hamile kalınca, regl olunca vs...
Bir yerde mastürbasyonun aklı tatlıdan falan uzaklaştırdığını okumuştum.
Diş fırçalama olayını da deneyin...

neler yiyorsunuz genelde bilmiyorum ama ben de ne zaman cikolatayi, tatliyi, hamurisini abartsam, ya da gune herhangi biriyle baslasam , butun gun birseyler yeme istegiyle dolup tasiyorum. glisemik indeks denen olayi bir arastirin isterseniz.belki de onunla alakalidir yeme isteginiz.

@pinking of you, tatlı tuzlu farketmiyor... Genelde fast food ya da abur cubur yiyorum işte...

aynı sorun bende de vardı karnım patlayacak kadar tok olsa da aşerir gibi sürekli yemek istiyordum, hatta başım filan da ağrıyordu arasıra. sonra tamamen başka bir sebepten doktora gittiğimde tahlil yapmak istedi ve şok şok şok, demir eksikliği çıktı (bence çoğu genç bayanın sorunu bu) tavsiyem ivediyetle doktora gidip kan testi yaptırmanız yönünde, ne eksik onu bulup onu tedavi etmek lazım. 2 haftadır vitamin+demir takviyesi alıyorum doktor kontrolünde; bırak deli iştahını, açlık hissi bile kalmadı diyebilirim. bu arada meyve de süper kalorili bişiydir, kepekli sade bisküvi yada beyaz leblebi deneyin.

windows klasörünün oluşturulma tarihi ile aynıdır.

değil maalesef...

xp de oluyor ama vistada hiç denemedim.

win+r yapın. açılan çalıştır penceresine cmd yazın. çıkan ekrana systeminfo yazıp enterlayın.

muhtemelen kediler bodrumda fare avına çıkmışlardır. eşinize bide bu durumdan bahsedin bakalım, kedileri sevecek mi sevmeyecek mi

verdiğiniz bilgilere göre sanırım en makul çözüm eşinizi boşayıp çocuğu almak olacaktır.

mahalledeki bütün kedileri mi öldürtmeyi planlıyorsunuz? eşiniz çocuğu parka götürdüğüne ne yapacaksınız? akşam eve gelip de "hanım çocuk nerde?" diye sorduğunuzda "yav parkta dolaşıyoduk, kedi geldi bi tane, onu bırakıp kaçmak zorunda kaldım, bi saat sonra geri döndüğümde yoktu orda" mı diyecek?

istememişsiniz ama, sanırım hem eşinizin hem de çocuğunuzun güvenliği için en makul yol terapi.

Öncelikle şu her şeye siyah-beyaz olarak bakan tarikat mentalitesine gıcık olduğumu belirtmek isterim.

Ben kedileri severim, hatta eşimle sokaktakileri besleriz düzenli olarak. Ama bir insanın herhangi bir canlıya ya da cansıza fobisi varsa, bu ayrı bir durum. Ortada bir rahatsızlık var ve bunun örümcek fobisinden farkı yok sonuçta, kediler şirin diye anlamsız öneriler getirmenin alemi ne anlayamadım. Örümceklerin de çoğu zararsız ona bakarsanız, onlar da hayvan, hatta besleyenleri var.

Ayrıca terapi seçeneği de pek olur görünmüyor, eş daha lohusa sayılır, lohusa depresyonu denilen bir şey var, bu bebeğin bütün gün ağlaması sızlaması var, bunun yorgunluğu var, 10 dakika evden çıkmak bile olaydır o evde. Bebekler Vestel reklamındaki gibi babalarının koynunda uyumuyorlar maalesef.

Bu girizgahtan sonra, benim önerim eğer mümkünse kedileri başka bir yere taşımak ve onları orada beslemek. Bu da size düşecek. Büyük mamalar var, 25 kg falan, götürdüğünüz yeni yerlerinde onları düzenli bir şekilde beslerseniz sizin oraya çok bulaşmazlar belki de. Ayrıca apartmanın giriş yerlerini kapatın giremesinler, kırık cam falan varsa tamir ettirin.

Genel manada kediler öyle insanın üstüne hoplayan yaratıklar değillerdir, özellikle de sokak kedileri. Hatta bir çoğu ürkek ve tedirgindir insanlara karşı. Uzağından geçerseniz sizinle ilgilenmezler. O şekilde yaşamaya devam edeceksiniz.

sizin gibi paşa gönlü öyle istiyor diye sokaklara çamaşır suyu döken, kedi tekmeleyen, kendinden uzak dursun diye hayvanlara türlü şey yapan insanlar yüzünden; sizin deli gördüğünüz bizler, sokaktan yaralı / zehirlenmiş hayvan toplayıp veterinerlere yetiştiriyoruz. çoğu zaman da geç kalmış oluyoruz, ölüyor, telef oluyor o hayvanlar.

bodrumdaki kedinin size ne zararı olacak beyfendi ?
ne yapacak bodrumunuzdaki kedi ?
giriş katta oturuyorsanız yapılacak şey belli, oradan taşınıp eşinizin daha huzurlu yaşayabileceği üst katta bir daireye taşınmak.
yok ,hal böyle değilse, sekizinci katta otururken eşiniz halen "bodrumda kedi var" diye hadise çıkartıyorsa, bu ayrı bir durum.
kimse hayvan sevmek zorunda değil, saygı duysalar bari ama hadi ülkemiz koşullarında bunu da geçtim, bari görmezden gelin, zarar vermeyin.

sokağa çıkarken yanında kedi uzaklaştırıcı o dazzer mı neyse o aletle gezsin, bundan başka çözüm mü var ? kedi sevmeyen ya da korkan insan yanına kedi gelince pisst der, ayağıyla yere vurur, ne bileyim ortamı terkeder budur yani çözüm.
daha ileri derecede bir sorun varsa da, gider bir psikiyatriste, fobisini katlanılabilir bir seviyeye çekmeye uğraşır.

şimdi siz mahallenizdeki tüm kedileri eşinizin refahı için nasıl uzaklaştırmayı düşünüyorsunuz? yani sorduğunuz şey size mantıklı geliyor mu onu da merak ediyorum hakikaten. benim de karasinek fobim var, ama tüm hava sahasını raid'lemem mümkün olmadığından, yanıma sinek geldiğinde odayı terketmek gibi çözümlerle idare ediyorum.

siz de yapmayın Allah aşkına.
tamam, belli ki ileri bir durumda bir fobi eşinizinki ama çözümsüz bir şey şu sorduğunuz.
bunun bir tık ilerisi, fare zehri markası falan araştırıp toptan hayvanları itlaf etmek.

son cümleniz de hepten şahane.
çözüm arayışı bodrumla da sınırlı değil yani, genel manada uzak duracaklarmış.

oldu.

kedi kovucu diye bi alet varmış, 150 metre kare kadar kedileri yaklaştırmıyomuş ultrasonik ses çıkarıp. insancıl bi yöntem diyorlar. gerçi burda 85 yazıyo. yorumları okumuştum ben baya bi iyi yorumlar vardı. gerçi yazmışsınız ama yine de söyliyim. ben bahçe için düşünüyodum. yeni çiçekler ekeceğim ve kedilerin bozmasını istemem açıkçası. emek vereceğim. (kedileri çok severim o ayrı)

www.ticaretgroup.com

edit: diğer arkadaşlara teessüf ederim, ben kedileri severim ama fobi tamamen farklıdır, adam asalım keselim dememiş sonuçta.

çamaşır suyu içerek zehirlenmiş bir kedi görmeden teesüf etmemelisiniz bence.

çamaşır suyu niye içsin kedi allah aşkına :)

150 tl karşılığında, bodrumunuza giren ortalama 6 kedi'nin 3'ünü öldürüp, 2 sini sakat bırakarak oradan uzaklaşmalarını sağlıyabilirim. arayın görüşelim.

şaka, şaka olurmu hiç öyle şey 150tl'ye bu katliam yapılır mı? en az 300 isterim.

en mantıklı çözüm, belirli bir süre yani yaklaşık 2 hafta boyunca, kedilerin oraya girememesini sağlamak. ister kapıda nöbet tutun, ister bodrum girişine tel çekin. 2 haftanın sonunda onlar kendine başka bir yer bulacaklardır zaten. bu arada mart ayını geçtiğimiz şu günlerde kedilerin bir yerlere konuşlanmasının, yeni yavru kedilerin habercisi olduğunu söylemeye gerek var mı bilmiyorum. hayvanlar doğum yapacak güvenli bir yer arıyorlar hepsi bu.

ha ayrıca çamaşırsuyu kokusunu kediler çok seviyor. kedi idrarı olarak algılıyorlarmış.

Genel manada bizden uzak olsunlar cümlemi anlayan arkadaşlar zaten dazzer cihazı hakkında yorum yapmışlar. Kedi itlafı hakkında birşey yazmadım bu bir. Çamaşır suyu içsinler diye süte karıştırıp mama kabına koyup önlerine bırakmadım bu iki. Fobi'nin ne olduğunu anlayamayacak kadar sığ bakış açısı sahibi arkadaşlara da tanrının en kısa sürede bir fobi bahşetmesini niyaz ederim bu da üç.

Hayvanseverlik başka, anal yoldan algılayıp yorum yapmak başka. Kedi öldürmek gibi bir niyetim yok. Evim 3. katta; merdivenleri çıkarken kedilerle karşılaşmak istemiyoruz. Çünkü kedi korkusu, her ne kadar bazı insanlar korkulur mu o şirin tüylü bıcır bıcır yaratıklardan dese de bir hastalıktır, bazı durumlarda tedavisi yoktur. Bizimki tedavi olamamış, iyileşmemiş cinsinden.

Yardımcı olmayacaksanız boşuna yormayın o güzel kedi kokulu parmaklarınızı. Teşekkürler.

Ellerinizden öper iki tane kedim var. Yaklaşık iki senedir. Bundan öncesinde ise, kedilere dokunamıyordum bile. Köpekten de hala korkuyorum. Köpek gördüğümde dizlerim titriyor, kalbim deli gibi atmaya başlıyor. Fobi irrasyonel bir şey. Farkındayım ve yenmeye çalışıyorum. Bu yüzden sizin de, karınızı korumak istemenizi anlıyorum ama onayladığımı söyleyemem.

Bir takım önlemler alabilirsiniz eşinizin korkuları için. Çamaşır suları dökersiniz. Kedi kovucular takarsınız vs. Hatta ileri gidip, kendini savunmaktan aciz bir canlıyı öldürebilirsiniz de (Çocuğu olan bir insan olarak ilahi adalet/karma faktörünü de hatırlatmak isterim bir canlıya kıymadan önce).

Ama unutmayın hayat sizin kontrolünüzde değil. Apartmandan tüm kedileri kovsanız, sokaktan kovamazsınız, sokaktan kovsanız başka yerde karşınıza çıkarlar. Her türlü fobi tedavi edilebiliyor. Tedavisi olmayan bir şey yok. Hipnozla tedavi olunabiliyor. Her şey yapılır. Hele ki, bir annenin üstesinden gelemeyeceği bir şey yok. Düşünün ki, çocuğunuzun elinden tutmuş karşıdan karşıya geçiyor. Kediyi görünce çocuğu cadde ortasında bırakabilir mi? Bebeği elinden fırlatıp kaçmaya mı başlar? Hayır! Annelik içgüdüsü baskın gelir. Ama çocuğunuzu da kendisini de tehlikeye atar her halükarda. Bu yüzden geçici çözümleri bırakın. Kalıcı çözümler bulun. Psikiyatra gidin, hipnozla tedaviyi deneyin vs. korkunun kaynağı insanın ummadığı şeyler olabilir. Hayatı korku ile yaşamak, hele ki bir anne olarak başka bir canlının sorumluluğunu taşırken yaşamak mümkün değil.

Ben kendi adıma şunu tavsiye edebilirim mesela, kendi kedi korkumu yavru bir kedide yendim. O kadar küçük, o kadar zayıf, o kadar korunmaya muhtaçtı ki. İnanın onun bu hali eşinizin annelik güdüsünü de uyandıracaktır.

kedi uzaklaştırıcı sprey varmış bi bakın isterseniz.
www.evcilal.com bodruma sıkılabilir.
Bide bulunduğunuz yerin belediyesini arayabilir,onlardan yardım talep edebilirsiniz.

öncelikle patriot1885 +1 demek istiyorum.

fobi la bu! birisi izah etmiş işte, siz yılandan, örümcekten korkmuyo musunuz kardeşim? kimi insanlar da kediden, köpekten korkuyor işte. böcek ya da fare tiksintisi/korkusu nedeniyle insanlar her sene evlerini apartmanlarını ilaçlatmıyor mu? bu normal karşılanırken, sırf çoğunluğa sevimli geliyor diye bir hayvandan korkmak anormal mi yani?

kedileri de köpekleri de çok severim. evimde de beslemek isterim ama eşim bırakın kediyi, tüylü herhangi bir hayvana dokunamıyor bile. zannettiğiniz gibi hayvan düşmanı falan da değil. aksine çok çok seviyor hayvanları. onun durumu korku değil de tüylü şeftaliye dokunamamak gibi daha çok. kendi durumuna oldukça üzülüyor bu sebeple. hatta bana internette gördüğü sevimli kedi videolarını falan yolluyor ama bu fobisini aşmaya bir etki etmiyor.

neyse çok uzattım konuyu. bir hayvandan uzak durma çabasını onu sevmemeye bağlamak biraz tuhaf aslında. ortada bir rahatsızlık var sonuçta abi.

ben kedileri başka yerde besleme fikrini mantıklı buldum. daha uzak bir mekana pisi pisi ederek ve mamanın ucu gösterilerek toplanıp sürekli orada beslenirlerse neden sizin orada dursunlar. başka mekan benimsetmek en mantıklı çözüm. ha tabi bu arada eşiniz tarafından denenmediyse tıbbi tedaviyi de öneririm. cidden bu şekilde bir yaşam oldukça zor. herhangi bir takıntıyla ya da fobiyle yaşamak zor.

psikoterapiye başlasın eşiniz acilen, sonuçta fobilerin sebebi o korkulan şeyden değil tramvalardan kaynaklanıyor...

çocukluğu sorunlu geçen insanlarda özellikle çok normal, ama bunun için hayvanlara eziyet etmek yerine bence insan kendi sorunlarını çözmeye yönelmeli... eşinizin durumu ciddi olarak ağır bir tedavi gerektiren bir şey, akıl sağlığı yerinde değil söylediklerinize bakılırsa...
objelerden korkmak, hoşlanmamak normal hatta adrenalin salgılanması da normal ancak peluş hayvandan bile korkuluyorsa çözüm ilaç ve psikoterapiden oluşmakta...

insan çocuğunu sokakta bırakıp kaçacak düzeyde bir fobi sahibiyse, mutlaka tedaviye başvurmalı... hayatınızı engelleyen, sınırlar koyan şeyler için tedavi olmak lazım utanılacak bir şey değil....
ileride eşinizin bu durumu çocuğunuzu da etkiler bence önlem alsanız iyi olur...

köpek besleyin ve köpek apartmanın bodrumunda kalsın.

abi yorumlara baktım da sen o kadınla niye evlendin çocuğu da niye yaptın! soruyorum sana ha soruyorum. kedi fobisi olanla evlenilir bir de çocuk yapılır mı yahu!
şaka bir yana ekşiduyuru da bazen şaka gibi oluyor! ben başka bir apartmanın orda kedileri beslemeyi öneriyorum. hemen giderler. bir de motor için kullandığımız kedi kovucu spreyler var onlar da işe yarayabilir ama bodrum gibi bir alan için pahalıya gelir.

Bence eşiniz bir psikiyatriste gidip tedavi olsun... Yani hayat böyle geçmez, ne yapacaksınız? Hadi apartmandakileri bi şekilde engellediniz diyelim, sağda solda sokakta karşılaştıkları nolucak? Farzedin denizkenarına tatile gittiniz, oturdunuz bir restaurantın bahçesine yemek yiyorsunuz, bir kedi geldi sürünüverdi eşinizin bacağına, böyle bir durumda ne yapacaksınız? Kediler her yerdeler ve ne yaparsanız yapın asla işe yaramaz. Kusura bakmayın ama çevrenizdeki bütün kedileri uzaklaştırma isteğiniz çok komik. Sorun sizin eşinizde ve eşinizin böyle bir hastalığı var diye hayvanları kovalayıp onları rahatsız etmeye hakkınız yok. Hem eminim eşiniz de bu şekilde yaşamaktan hiç memnun değildir, yani insanı hayatı zehir olur böyle bir durumda, kolay bir şey değil ki sürekli "ah acaba şuradan bi kedi çıkar mı, ay oraya gitmeyim kedi olabilir" diyerek yaşamak. Yani bence eşinize de yazık. Ben eşinizin yerinde olsam gerçekten tedavi olmak isterdim, kurtulmak isterdim bu fobiden, yoksa hayat çekilmez olurdu hem benim için, hem de zavallı kediler için...

Aynı derdin bir benzeri biz de var. karşıda analı kızlı yaşayan aile apartmana belledikleri 2 adet kediyi sokuyorlar. kedinin bir tanesinin zararı yok ama diğeri sürekli olarak sıçıyor, apartmanın içi yaşanmaz halde. Tüm uyarıları dikkate almıyorlar, bağırıp çağırıyorlar, bu kediler biizm değil diyorlar ama sürekli olarak onların (4. katta oturmalarına rağmen) apartman dış kapısını bu kediler için açtıklarını herkes görüyor. İşin dramatik yanı madem bu kadar seviyorsunuz alın evinizde besleyin deyince "aa salağa bak sokak kedisini niye evde besleyelim" diyebiliyorlar. Benim bulduğum çözüm bir gün tuvaletten kakamı alıp kapı eşiklerine koymak (bu apartman içine sıçma işini en üst kat ve koridor sonundaki ev olduğumuz için bizim evin önünde yapıyor)
kediye de zarar vermek istemiyoruz desem yalan olur insanın bu kadar hayatını karartan birşeye karşı nefretle dolu olması çok doğal. En son apartmanı temizleyen kadın bile midem bulanıyor deyip işi bıraktı.

hemen gidip avatar'ı seyredin bence. yerkürenin tek sahibi olduğunu zanneden insanoğluna bir nazar eyleyin. akılla ödüllendirilmiş bir hayvan olduğunuzu unutmayın ( üstüne alınma hocam ben de hayvanım ama gücüme gitmiyor yani , keşke harbiden hayvan olsam da fitneden fesattan uzak dursam). sen nasıl çocuğunu kapının önüne bırakıp gidemezsen diğer canlıların da aynı şekilde anası-babası , evlatlık içgüdüsü , yaşama hakkı v.s 'si olduğunu unutma. unutma kedi olarak da dünyaya gelebilirdin ne yapacaktın o zaman ?

kedi dediğin varlık - evde var bir tane toraman bir sarman - kimseye zararı olmayan , öyle kafasına göre takılan meraklı -sevimli birşeydir. insandan da bin kat daha hayırlıdır. temizdir bi defa . ve dünyalar garibanıdır. köpekten tırsarsın mesela ısırır-parçalar. tanrı bir güç bahşetmiş. ama bu yavru insanla başedebilecek kudrette asla değildir. pıst dersen korkar kaçar. gördüğün zaman pıst de , oradan anında uzaklaşacaktır. bu kadar tribe girmene gerek yok

Belediyeye haber verin. İtinayla temizlerler onlar.

ermoo'nun dediği gibi ya yavruları vardır ya da hamiledir yer arıyordur. daha güvenli bir yer bulup oraya yönlendirmeyi deneyebilirsiniz.

bu bodruma girisleri kapatin once, disardan varsa kumes teliyle mesela, ayrica halihazirda orda duran kedileri de uzaaakca bi yere goturun, birakin. cok vicdan yapicaksaniz ya da bu hayvan dostu insan dusmani arkadaslardan cekiniyosaniz, biraz kedi mamasi falan alin goturun yaninda ne bileyim.
yani bodruma girisi kapatmaktan baska bi care yok sanirim? dis kapinizi kapali tutun. disardan giris varsa da kapatin orayi. bahcenizde varsa bunlar onun icin de biraz masrafli olur ama, kedinin kopegin bahce ve ev bitkilerinden uzak durmasini saglayacak bi jel var, sise sise ondan alin, bahceye bolca dokun, bunlar yesillige zarar vermez.
ayni jeli bodrumda da kullanabilirsiniz, yeminle les gibi kokuyo bana siksaniz ben de bi daha gelmem.
kendi kedi ve kopeklerimde denedim, bitkilere bahceye yanasamadilar. demek ki ise yariyo.
veterinerden, pet shoptan bulabilirsiniz.
dazzerlar bazi kopekte kedide ise yarar bazisinda yaramaz, nitekim anlik cozumdur o. elinizde dazzerla bekleyemezsiniz.

çocuğu bırakıp kaçacaksa önce psikoloğa görünsün. o ne öyle:S

fobisi olan bir insana uzaylı muamelesi ediliyor ya, ilgiyle izliyorum. sanki psikoloğa gittiği an psikolog sihirli bir değnekle değecek ve fobi anında tedavi olacak.

fobi tedavisi deniyor burada, ancak burada fobiyi sürekli tetikleyen bir şey var yahu. üstelik onlarca, yüzlerce. doktora görünsün. göründü ee. geçti mi? hayır. bu insan çocuk emzirecek, dünya kadar ilacı içerken üstelik. afedersiniz ama aynı durum bana olsa zıçarım kedisine der alayını toplatırım belediyeye.

psikoloji bölümü öğrencisi olarak eşinizin ciddi anlamda bir terapi görmesi gerektiği kanaatindeyim. zira hayat korkularla çekilmez. bu laflar size göre klişe belki ama durum budur. ayrıca eşiniz bir fobiden muzdarip diye diğer canlıların yaşamını tehdit altına sokacak işler yapmanıza da ben teessüf ederim. evlerden ırak, fobi her insanda görülebilir. ama yardım alıp dünyanızı güzelleştireceğinize bencil olup dünyayı değiştirmeye çalışmak bence hakkınız değil.

"sistematik duyarsızlaştırma" ve "bilişsel davranışçı terapiler" kelimelerini googlelayın derim.


sozluk.sourtimes.org

sozluk.sourtimes.org

dipnot: 21. yüzyılda psikoloji biliminden bu kadar korkmayın derim. zira eşinizin sorunu kabul etmeseniz de psikolojik. siz zaten eşinizin "rahatsız" olduğunu kabul etmişsiniz. kedilerin geldiği yere çamaşır suyu dökmek yerine eşinizi sağlam bir bilişsel davranışçı terapiste götürün.

Ne kadar saçma düşünceleriniz var.
Sorulan soruya cevap verin yargılamayın.
Bende kurtulmaya çalışıyorum.
Sokak hayvanlarında binbir hastalık var.
Geçen sene evime pencereden giren kedi yüzünden evim kış günü pirelendi.
3 haftam pire ayıklamakla geçti tüm odalardan
yetmedi koltuk takımımı değiştirdim.
Bir sokak kedisi bana 3000 tl mal oldu.
2 tane çocuğum var ve bahçesinde oynasınlar diye zemin katta ev tuttum ama maalesef çocuklarımı salamıyorum.
Toprakları eşeleyip tuvaletlerini yapıyorlar.
Yetmedi yavruladı.
Bebelerinden biri öldü. Kenara itmiş, leş gibi koku saldı etrafa normalde zaten tuvaletleri yüzünden leş gibi kokuyordu tam oldu şimdi.
Ne kadar çiçek varsa duvardan zıplarken parçaladılar.
Sürü halinde geceleri odanın cam kenarında oturuyolar. Mecburmuyum bunlarla uğraşmaya?
Hayvan sevgisi olan insan illa kucağınamı alması gerekiyor hayvanı?
Eğer komşum bana saygı olarak tepemde zıplamıyorsa hayvandan da onu bekleme ihtimalim olmadığına göre buna çözüm bulmak hakkım değil mi?
Fobimizinde olması gerekmiyor. Temiz bir bahçe ve içinde rahatça oynayabilen çocuklar istiyorum.
Yemeğinize konan sineği, kanınızı emen sivrisineği, mutfağınızda gördüğünüz hamam böceğini, bodrumdaki fareyi kovalayınca hatta öldürünce bir şey olmuyor; kedi bahçeme, bodrumuma gelmesin diye önlem alınca tüü kaka !!!!!!!!!!!!!

kedi sevmemek, nötr olmak ya da evin içine girmesini filan istememenin hayvansever olup olmamakla hiçbir alakası yok. fobi olayı ise tamamen ayrı ve ahkam kesilmemesi gereken bir konu tabii ki. şahsen ben, hayvanları sevdiğim için vejetaryen olmuş ancak kediden de kedi çişinden de bıkmış ve görüldüğü üzere böyle bir konu başlığında kendimi bulmuş biriyim. sinekliği bile zorlayıp eve giren, yere işeyip ya da işaret bırakmak mı her neyse onu yapan -daha beter koku zaten- ve o korkunç kokuyu bırakan bir şeye karşı neden tedbir almayayım? sokakta hayvana zarar vermek ayrı - ki sadece kedi ve köpek değil tabii ki hakkı savunulması gereken ama neyse, o az biraz ayrı konu şimdi- etrafında olmamayı seçmek ayrı. havalandırmak için camı açtığımda bile kedi çişi kokusu doluyor eve, daire kapımın önüne kakasını çişini yapıyor misal. o zaman evden taşın, karıdan boşan bilmem ne diyenler var, mal mısınız? sanki soru "karım kedi fobisini nasıl aşar?" kedi sevmeyeni ya da nötr kalanı, uzak durmak isteyene hemen hayvan düşmanı damgası yapıştırma dar görüşlülüğünü bırakın artık. resmen yargılıyor, resmen canilikle suçluyorsunuz. hayvan hakları yürüyüşü üstüne kebap yemeyi de anlayamıyorum misal. ama tabii, ben kedici olmadığımdan asıl hayvansever olmayan, kedi düşmanı olan da benim, haklısınız.

Bahceyi umumi tuvalet olarak kullanan kedi surusene karşı denemedigim metod kalmadı. Ultrasonik sesli kovucular nispeten ise yaradı ama diğer koku verici maddeler, sirke vs etkili olmadı. Varsa bilen anlatsın kardeşim, çok yapışık hayvanlar yaw, basedemiyorum.

sevisme bitince bir de arkasi donuk giyinenler var. evet mantiksiz ama icgudusel olarak ortunme var herkeste beceriksizlikle alaksi yok. cok israr edip olayi tatsizlastiricak sekilde de cikarttirilabilir ama ne gerek var.

fazla seks deneyimi olmayan kızlarda görülebiliyor. zamanla geçer. hafif alkol aldıktan sonra ilişkiye girin benim tavsiyem.

sarkık görünmesi, çirkin görünmesi, sevişirken veya yürürken lömbür lömbür etmesi. bunlardan dolayı siz sıkıntı yapmasanız bile, bunlarıon hiçbiri olmasa bile bunun kötü göründüğünü düşünmesi.

tek nedeni budur. kesin ve net cevabım.

bizim bi arkadaşta anlatmıştı böyle bişeyi. yalnız kızın daha önce silikon yaptırdığını daha sonra ameliyatın hatalı olduğundan tam olamadığından falan bahsetmişti. bu durumu da ona bağlamıştı.

belkide örtme değilde mevzu sırasında çok fazla sallanıp rahatsızlık vermesinden dolayı dursun istiyo da olabilirler.

Göğüsleri ile ilgili takıntısı vardır, dolgulu sütyen takmıştır, çıkarınca foyası meydana çıkar diye korkuyordur.

Burada karşı tarafı rahatlatması gereken erkek, güven vermeniz lazım ki her şeyi unutup tamamen kendisini olaya verebilsin, sütyendi, dondu takmasın kafasına.

valla benim için hiç problem değil bu sorun da. o kadar da diyorum ya bi sorun yok güzelsin gibilerinden. ama yok demediğim laf kalmıyor. dediği tek laf ya sütyen kalsın. bıktırdılar vallahi ya bi şeyi tadında bırakmıyolar. aga artık porno filmlere bakıyorum hani böyle amatör gizli çekim vs. lan hepsi de çirkin çirkin. ama açmam demiyolar tek seferde soyunuyolar :p

siz bu kızlara nasıl yaklaşılacağını bilmiyorsunuz bence :)

hehe belkide. hadi ben bilmiyorum, çevremde tanıdıklarımda mı bilmiyor kızlara nasıl yaklaşılacağını? :p bi biz mi salağız aceba :p

bi kere kıza çıkarsana şunu denmez. öpülür, sevilir çıkarılır. konuşmaya bile gerek yok.
evet bence sizde sorun, hepinizde. porno gibi açsın yatsın istiyosunuz kızlar.
sonuçta memesi çirkin diye düşündüğü için çıkarmıyorsa bile onu rahatlatıp güvenini kazanamıyorsanız bu konuda, sorun kızda değil sanıyorum.

ben de çıkar demiyorum zaten öyle bi anda. porno filmde ki gibi çıplakta beklesin demiyorum. gayet güzel yaklaştığımı tahmin ediyorum. hiç öyle zorlama vs. de yapmıyorum. çok boktan bi durum.

hani bi arkadaşının başına gelmişti :P

e onunda başına geldi. hatta bi tek onun değil 3-5 arkadaşında başına geldi. zaten yazmışım duyuruya "bi bana olmadı bu sorun" diyerekten.

ha öyle bi anlatım ki, sadece bana olmadı gibisinden "bi bana olmadı yaa, ne zaman olacak" gibi :)

hehe çarpıtmayalım konuyu efenim. bi bana olmadı derken bana da oldu bi kaç arkadaşa da oldu. anlatım bozukluğu var orda:p yanımda makas taşıcam bundan sonra kesicem sütyenlerini:p

sen kendinden o kadar eminsen kızın güvensizliği demek ki. naparsın. :)

Utanma sıkılmayla alakası yok bunun. Büyük göğüslü kızlarda olur özellikle bu sevişime esnasında zıpaladığından hareket ettiğinden göğüsleri bir süre sonra ağrı yapıyor. Bu nedenle göğüslerini sabitleme ihtiyacı duyuyorlar. Sütyen olmasa bile elleriyle zıplarken göğüslerini tutarlar yada tutmanıza izin verirler

soymaya tshirt>sutyen>pantalon/etek>kulot siralamasiyla baslarsan bir sorun kalmayacak bence. reddedileceginden eminsen basta tamamen cikarma, yukari dogru siyir vs. her seyin bir yolu yordami var.
edit: uhuhu insan buyuk goguslu olmayinca bilemiyor tabii agri mi olur ne olur.

ya da en temizi dusta sevisin, mecburen cikarir herhalde suyun altina girerken.

e yukarı sıyırmada problem yok. arkadan kopçayı açınca rahatsızlık duyuyorlar. sanırım göğüslerde ağrı hissediyorlar @sinad'ın dediği gibi. daha farklı yöntem denemek lazım demek ki.

yokya ne guvensizligi masallah hepsi masallah hepsi antik yunan heykeli, cikarip atmaya firsat ariyorlar, e tabi itici faktorlerin etkisi de goz ardi edilmemeli. :))

aslında uzun suruyo hong kongdan gelmesi 20 iş gununu buluyo ama bana 2haftada ulasanda olmustu..

ortalam 10 gün. ± 2-3 gün değişebilir. 10 a yakın alışveriş yapmışımdır 15 günü hiç geçmedi.

türkiye'ye gelmesi 2-3 gün sürer. ondan sonra allaha emanet :)

hong kondan geç çıkar paketler. tr ye girdiğinde çabuk gelir ama.

herkes başka bir şey demiş. lakin kargoya veriş tarihinden sonra 1 hafta dolmadan geldi ürünler.

geçen hafta iki sipariş daha verdim, ikisi de cuma günü kargolandı, 1 hafta oldu daha gelen giden yok.

değişiyor demek ki.

g. korede benzer ameliyatlar yapılıyor

inanırsak olur bence:)

Double Eyelid Surgery diyolar da asyali olmayan goze yapilir mi bilemem.

yaptırmaya niyetli kişi yaptırmasın bence. ilerde dünyanın sahibi çinliler olacak. işimize yarayacak çekik gözlerimiz.

p.s: lisede lakâbı japon olan sözlük yazarı.

jackie chan film çekimi sırasında gözüne bir darbe almış ve ameliyat olmuş. iyileştikten sonra gözü daha iri görünüyormuş. bu yüzden ötekini de açtırmış. olabiliyor yani.

ilk sorunun cevabı tabi ki kültür. farklı kültürler için bu dediğin geçerli değil. hatta ülkemizde bile örneğin karadenizde saç uzatılır.
sağlıklı saçlar, sağlıklı bir vücut ve dolayısıyla doğurganlık anlamına geldiği için kadınların saçları genelde uzundur. kısa saçlı kadının belli eksikleri olduğu düşünülür, bedensel veya ekonomik olarak. bu tümüyle içgüdüsel bişi.
ama bu devirde neden yadırganıyor dersen bilemiyorum. 3 numara saçlarım olduğu yıllarda insanlar beni hasta sanıyordu genelde, yani dediklerimden çok farklı bir görüşleri yok sanıyorum, anarşik olmak gibi :P

sanırım o şeritler otobüs şeridi.

1- böyle de alışmış gözümüz, tam tersi olsaydı yine ters düşünürdük herhalde :)bi de erkeklerin saç uzatması çok kolay değil, genellikle dökülme çok yaşandığından. sırma saçlı erkek az bide.

@kediebesi&clementine: tabii kültür, tabii alışkanlık ama bunun nedenini soruyorum ben de, bazı yerlerde çok uzun saçlı erkek olması genel anlamda bunun alışıldık bişey olduğuna ikna etmiyo beni
@kafir: eskiden erkeklerde de uzun saç yaygınmış diyosun, peki şu an neden kısa saç daha fazla? sadece türkiyede değil avrupa'da da amerika'da da böyle bu olay, uzun saçlı adam bizdekinden daha çoktur belki ama erkekler kısa saçlı genelde her yerde..

hindistan'da saçını kesmeyen adamların sayısı epey çok.
saç yaşam gücünü gösterir (bkz ilk cevabım)
o yüzden bazı kültürlerde kesilmez.
bkz rastafaray
siz batı toplumunun çok kısa bir tarihini değerlendirerek olaya bence dar bir bakış açısıyla yaklaşıyorsunuz.
nedenini söylediğim halde, peki neden diyosunuz :)

uzun saçtan vazgeçilmesi de tabi ki nüfus çoğalması ile alakalı. artan hastalık ve parazitler.. kadınlar genelde evde durup çocuk büyüttüğünden uzun saçlı olabiliyormuş demek. ayrıca insanlarda miyop çok yaygındır. cins ayrımının büyük olduğu toplumlarda uzaktan cinsiyeti ayırt edebilmek için bazı dikkat çekici şeyler kullanılır, sakal, bıyık, baş örtüsü vs. al bu da sana bir tooori.

evet ayrıca saçı uzun insanların makinelerle çalışması çok zordur, illa toplaması bağlaması gerekir, haftalarca yıkanamayan ve yüzlerce kişi bir arada çalışan toplumlarda olay iyice zorlaşır.
sonra mesela aslında saçlardan epey eskiden vazgeçilmiştir ama statü sembolü olarak peruk kullanılmıştır.
mullet dediğimiz, 80lerde coşan önler kısa arkalar uzun saç kesimi hala popüler mesela amerikada ingilterede :) bu da eskilerden gelme bir gelenek, saç hem uzun oluyor, hem de önleri kısa olunca insanın işine karışmıyor vs vs.

süpersiniz.
peki, kediebesi ne hiç güven duymuyomuşum gibi olcak ama zikzak şerit çizgileri otobüs şeyi mi cidden? :)

Zig-zag lines are painted on the street either side of a pedestrian crossing. Motorists should not overtake, wait or park in the vicinity [1].
answers.yahoo.com
yani do not park demekmiş.
bus lane değilmiş.
orrayt.

birçok etken vardır şüphesiz bunlardan bir taneside

1.yassak etkisi
kadınlar uzun saçlarıyla işe gidebilirken erkekler gidemiyor (yassak)

ayyyynen benim de. hatta bazen orta parmak ve baş parmağa yayılıyor. kürek kemiğimin orda bir sıkışma var. dirsekten geçiyo, elimi uyuşturuyo. doktor postürden dedi bana. iki hafta filan oldu geçmedi. belki sizinki yük taşımaktan olduysa daha çabuk geçer.
bir çare bulursanız bana da diyiverin lütfen :)

karpal tünel sendromu başlangıcı falan olabilir. abartmayayım da. yine de akılda bulunsun. çok mouse falan tutuyorsanız. benim bir günde çıktı ortaya.

sinir basısı olmuştur tabi ki. eldeki parmakları farklı sinirler uyarır. tek parmakta olması o nedenledir.

1-2 güne geçmezse bir doktora görünebilirsiniz.

aslında ufak bir deneme yapsanız iyi olur. arabada açıkta durabiliyorlar mı, yoksa tavana ya da kafana mı yapışıyolar. bi arabaya koyup tur attırın 5 dk.
tuvalet kabına ihtiyaç yok, su vermeniz yeter.
kusabilirler, o yüzden yemek de vermeseniz aslında fena olmayabilir.
işte denemeniz lazım. belki açıkta gidemeyecekler, kutuda oturmak zorunda kalacaklar.
5 saat bişi diil, en stresli hayvan bile bi süre sonra şalteri kapatıp, uyuyayım bari diyor, teslim oluyor.

manyak gibi araba tutan bir köpekle son bi yıldır izmire gidip geliyoruz da :)
pisileriniz çok güzel ve güçlü dişiler gerçekten :) hayırlı yolculuklar, rahatça geçer, bir sorun çıkmaz.

kedinin huyuna suyuna göre o kadar değişken ki. ama her yola gelen yavşak karakterli ise sorun olmaz. bence varsa şu kedi taşıma sepetlerinden alın içine koyup onunla arabaya binin ve yolculuğa başlayın. zaten sinyallerini verir. rahat geçiyorsa salar yanınıza oturtursunuz. kediebesi'nin dediği gibi bu şekilde bir deneme sürüşü yapın. sepetsiz yapmayın, tedirgin olup arabanın kapısından kaçar maçar.

veterinerler plegicil damla veriyor, 1-2 çay kaşığı falan. uyutuyor onları ama veterinere sormadan içirmeyin tabi.

kediler de muhteşem tatlıymış bu arada :)

tuvalet kabına gerek yok. kesinlikle kutuyla götürün. kutunun altını da bebek beziyle kaplayın. yola çıkmadan önce de yemeklerini yesinler, hiç bişey olmaz. 3 kediyle hatta abartayım 5 kediyle yola gittik bu şekilde.

gidilir mi gidilir, ama bence sadece 2 günlük bir gezi için bu güzel suratlıları yola götürmek çok da isabetli bir karar değil.

istedikleri kadar iyi huylu olsunlar, rahatsız olacaklardır.. onlar rahatsız olunca siz de gerileceksinizdir, yol sorun olacaktır.
kediler köpekler kadar seyyar hayvanlar değiller, o yüzden bence pişman olursunuz gittiğinize gideceğinize. kutuya da koymayayım diyorsunuz, hepten şenlik olur yol.
ses duyar tırsarlar, camdan bir şey görürler gerilirler, yanınıza atlamak isterler arabayı kullananı rahatsız ederler.
dayanamayıp taşıma çantalarına koysanız bas bas bağırırlar, ya da en iyi ihtimalle sıkılıp daralırlar. her türlü yazık, zor.

onları götürmek çok da elzem değilse; eve bolca mama koyup, kumu da temiz bırakıp gitmek daha mantıklı sanki.

eczanelerde satılıyor kulak tıkacı, fiyatı da ucuz. alarma filan ihtiyaç duymayan biriysen işini görür. ben kullandığım zaman alarmı duyamıyordum skldjf ondan vazgeçmiştim:\

@dambil,

Hemen gidip alıyorum, umarım bu saatte açıktır eczane :(

Belli bi markası falan var mı acep?

oraya gidiceine kadar bi pamuk falan da deneyebilirsin. kulak tikaci kadar isiniz gormez ama idare eder su an icin.

valla uykun benim gibi hassassa tıkacın filan fayda edeceiğini düşünmüyorum..öyle lanet bir şeyki adamı arkadaşına düşman bile eder..çözümsüz bir dert seninki arabada filan yatsan bile daha iyi bence..:)

arkadaşına şu burun bantlarından alsan? belki işe yarar.

3m kulak tıkacı. tavsiye ederim.

Kendiniz ve varsa sorumlu olduğunuz insanlar için sağlık dosyası tutun. İlaçları da bir eczacıya sorun.

emlayı kalın bi tabaka halinde sürüp o bantları yapıştırmanız lazım. hava almayacak yani. krem yedirilmeyecek kesinlikle. 1 saat bekledikten sonra olurmuş. gerçi bende işe yaramadı.

impetex kortizonlu bir kremdi sanırım ve ben egzama için kullandığımı hatırlıyorum.
fucidin ve betnovate ise antibiotikli kremler bunların işlevi benzer olabilir belki ancak ben de bu iki kremi kullaandım ama aynı şeyler için değildi.

isotrexin akne izleri için değil, akne tedavisi için, ciltte çok güzel kuruluk yapar, böyle pul pul dökülür cilt. o yüzden ciddi bi akne sorunun yoksa kullanma, sivilce falan çıkarsa geceyleyin sürersin sadece sivilcenn üstüne, gündüzün yıkamayı unutma. tüm yüzüne sürmek gibi bi planın varsa gündüzün güneş kremi veya doktorun önereceği bi kapatıcı falan kullanman gerek, güneşe karşı hassasiyet de oluşturur çünkü.

not: isotrexin de antibiyotik içerir ama her antibiyotik gereken yere sürme bence

sosyal tanışma sitelerine gir. insanlarla tanış. hiç karanterin değilmiş gibi konuş yavşakça ilk başta sırıtırsın engellenirsin terslenirsin ama bi yrden sonra açılırsın.

haa bunu yaparken kimsenin kalbini kırma, ahını alma. çıkar acısı sonra genede dikkatli ol. böyle ciddi olmayan yavşak tipleri seç.

aklıma bu geldi işine yarar umarım

bazı insanların yalnız olmaları gerekir.normal is overrated

sözlük zirvelerine git. yazar tanıdığın varsa ayarlar sana.
ha şu da var ki, gerçek dost öyle kolay bulunabilen bişey değil, şu saatten sonra da dostum diyebileceğin insanı zor bulursun. sadece sevgilin en iyi dostun olabilir. bu gerçek ne yazık ki. herkesin dostu genellikle çocukluk arkadaşıdır. bu saatten sonra bir insanı dost olarak kabul etmek... bilmiyorum. tabi bu benim fikrim.

sıkıntını ve buraya yazış sebebini anlayabiliyorum. bana da vuruyo arada. aynı tipten olduğumu söyleyebilirim. aynı şekilde canım ciğerim diyebilceğim kimse yok ya da canım sıkılınca telefonu karıştırıyorum, arayabilceğim kimse de yok. biraz da yapı meselesi belki. diyorum ki hani istesem olurdu arkadaşım, demek ki aslında istemiyorum. bazen de "hayat beni neden yoruyosun" modunda dolaşıyorum. isyan ediyorum.

yani iş sende bitiyo bence. kendi sınırlarını aşman lazım. eğer o zincirleri esnetirsen o zaman her şey daha kolay olabilir ama kelin ilacı olsa kendi başına sürerdi dimi?


çözüm yolu bulursanız bana da söyleyin:)

(süper saçmaladım)

@arthedain arkadaşıma tamamen katılıyorum,senin aradığın şey aslında bir mutluluk ve mutluluk kavramını insanlarda bulacaksın diyede bir kaide yok.
Kitaplar veyahutta bir film koleksiyonu ne bileyim seni sürekli meşgalede tutabilicek vede keyif vericek herşey seni mutlu edebilir.Ben sana kitap okumayı öneririm genel kültürün artmasının yanı sıra yeni bi dünyanın kapıları ardına kadar açılıcak vede hayal alemin olucak inan bi müddet sonra artık hiçbirşeye ihtiyacın olmadığını sadece kendinin sana yettiğini anlayacaksın.Geri kalan bi zamanın olursa yalnızda olsa git bara bir bira iç barmenle sohbet et illa samimi olucaksın diye bir kural yok...

şu an stres altında mısın, son zamanlarda stres bindi mi üzerine? bu işin uzmanları stresin kısa vadede yalnızlık hissine yol açabileceğini söylüyor. uzun vadede daha da kötü zaten.

bir de "natural born leader" olabilirsin, bunun farkında olmayabilirsin, bu özelliğin kullanılabilecek ortamlardan yoksun olduğu için yalnızlık hissi veriyordur.

ayrıca, sosyal tanışma siteleriyle filan geçmez pek.

bir de ailene sor çoculuğun nasılmış? yalnız oyunları severmiymişsin? tek başına oynar mıymışsın sık sık?

müdahalede bulunmak istiyorum. arkadaşlar iyi güzel diyosunuz da -kitap oku film izle- bunu yapmıyo muyuz sanki(şahsen ben yapıyorum) ama sonuç olarak nereye kadar bu şekilde devam edebilir. illa ki bi noktada tıkanıyorsun ve stroyaa gibi sebebini bilmeden sorunu buraya aktarma ihtiyacı duyuyorsun. evet yalnızlık cidden hoş-güzel, ama yeter noktasına gelince zaten eline kitap alıp okuyasın, film koyup izleyesin falan kalmıyor ki.

daha realist mi düşünsek acaba?

naçizane tavsiye gibimsi.

arkadaşlık siteleriydi, evde vakit geçirmekti v.s bence bunlardan uzak durman gerek.. tabi zorla güzellik olmaz belki de sen bu şekilde mutlusundur ama belki işine yarayabilir,

üniversiteye gidiyorum demişsin, hergün düzenli olarak okuluna git, azçok aklına yatan bir kulübe üye ol, etkinliklerini takip et, onlarla birlikte proje geliştirmeye çalış (sevdiğin bir kulüp olsun).. okul önemli sosyal çevre açısından.. kantinde her önüne geleni kesen tiplerden olma ama iki üç arkadaş takılıp "hmm bak şu hatun güzelmiş" "hacı geçen erene peste bi çaktım" "olm bak mesele ülke ekonomisinin kötüye gitmesinden ziyade.." gibisine sohbetlerle vakit geçir atıyorum.. kantin güzel bir yerdir..

spora git, mutlaka!! haftada 3 gün 2 saatten 6 saatini kendine ayır.. haftada 6 saat.. koşacaksın, ağırlık kaldıracaksın, ter atacaksın ve üzerindeki negatif enerji gidecek.. yeni insanlarla tanışacaksın, belli bir forma gireceksin ve bir müddet sonra (atıyorum) gömleklerin omuzuna daha bir oturduğunu, duruşunun düzeldiğini, kendini daha bir sevmeye başladığını göreceksin.. ama düzenli bir şekilde yapmak önemli 2 gün gidip bir daha gitmeyenlerden olma derim, spor salonlarını zengin etmekten ve cebindeki paranın gitmesinden başka bir işe yaramaz..

klasik olacak ama latin dansları/ halk oyunları/ modern danslar... eğer bir partner bulabilirsen ve sevdiğin biriyse onla birlikte git.. haftada 2 gününü de dansa ayırdığın da neleer neler olur.. bachata, salsa, chacha eşli danslar bunlar güzel şeyler, ama kesinlikle ulan gidelim belki kız düşer mantığıyla gelenlere ayak uydurma, işin tadını çıkarmaya bak, kendini dansa ver:) ya da latin dansları sarmaz diyorsan eminim okulunda da vardır halk danslarına git..kendini bulacağın bir dans, bir yöre vardır onu bulmaya bak.. halk danslarında da mükemmel vakit geçirebilirsin, seymen, zeybek olabilir karadeniz, doğu yöreleri vs hepsi birbirinden güzel ve içine girdikçe seveceğin, vakit ayırdıkça yeni arkadaşlar edineceğin ve eğleneceğin yerler..

olabildiğince interneti az kullanmaya bak.. facebook, msn, sözlük, forum, video paylaşım siteleri derken vaktini öldürme bu içinde bulunduğun durumu daha da kötü yapar.. (içinde bulunduğun durum kötü değil ama daha iyisi olsun istiyoruz :)) günlük yarım saat hadi bilemedin 1 saati geçmesin internet kullanımın.. yok artık diyebilirsin ama kendine vakit ayırman için bu şart, kendini bulman için.. bilgisayarda yapacağın en güzel iş film izlemek ya da müzik dinlemek.. film izle, haftada 3-5 film izle.. takıl işte...

kitap oku.. mutlaka demiyorum, ki zor gelecektir ama ilgini çektiğini düşündüğün ve dili akıcı olan kitapları bulup okumayı deneyebilirsin..

eğer müziğe ilgin varsa bir müzik aletine de vakit ayırabilirsin.. klasik ama bu böyle işte, eğer bağlama çalmaya ilgin varsa ve uğraşırken zevk alıyorsan ya da klarnete merakın varsa tam vakti..

sözlüğün zirvelerine katılabilirsin, güzel dostluklar kurabilirsin, hiç beklemediğin arkadaşlıklar edinebilirsin..

illa ki hayatında dünya ahiret kardeşim/dostum dediğin biri olmak zorunda değil, muhabbetinin iyi olduğu hareketlerinin seni rahatsız etmediği insanlarla 2 gün öncesinden plan yap ve geceleri dışarı çık.. on numara giyin, yap yakıştır ve geceleri eğlenmeye git..

v.s v.s v.s

bunların hepsi nacizane tavsiyeler, umarım az biraz bir yol gösterme olur.. eminim bunların hepsini ve daha fazlasını ya da tavsiyeleri kendin de biliyorsundur ama ufak birer hatırlatma olarak düşün.. ki yazdıklarının bir anda kaleme alınan bir şey olduğunu düşünerek şöyle de bir durum var içinde bulunduğu psikolojik durum seni bu şekilde düşünmeye itiyor olabilir, bir anda hayatı irdelemeye, insanlarla kendini kıyaslamaya, nerdeyim nereye gidiyorum ben kimim sorularını (heyt bee sorulara bak :)) sormaya itmiş olabilir fln fln.. gereğinden fazla uzun yazdım benim de canım sıkılmış anlaşılan, saygılar:)

@seljax
benzer şeyleri yapmışlığım var ama sanal, internet falan değil benim bahsettiğim. facebook hesabımı bile kapattım zaten.
@jack of shades, @eyke
bimiyorum belki de haklısınız.
@eyke
Çocukluğumdan beri işleri tek başıma hallederim. Bir şeyi yardım alarak yapmaktan nefret ederim bir işi tamamen kendim halledersem daha iyi oluyor(hakkaten daha iyi oluyor bugüne kadar öyle oldu), ekip çalışmasına yatkın değilim tamamen kendim yaparım birşeyi(ama gerçekten iyi yaparım yaptığım işi)
@beyimsiz
düşünceme tercüman oldun.
@ogzi
yazdıkların için teşekkürler. gerçekten normal insanlar için çok işe yarayacak öneriler ancak bu bendeki biraz kişilik meselesi sanırım.)spor+1
@arthedain
Dediğim gibi hobi edinmeydi falan gibi şeylerle değişecek bir durum değil. din olayı da yatar ateistim.
Kitap oku vs. diyen ve stresten dolayı kendini yalnız hissetme durumu diyen arkadaşlar da olmuş. Kitap okurum, film izlerim ancak dediğim gibi kendimi bildim bileli böyleyim. Anlık, dönemlik birşey kesinlikle değil.
Teşekkürler.

bu arada diğer ilanlarına da göz attım, dediğin gibi anlık, dönemlik bir şey değil gibi gözüküyor ve bence bu konuyu önemsenmeyecek bir şey olarak algılama hatta ilerisi için psikolojik yardım al derim..

valla kendime o kadar yakın buldum ki bi ara "lan bunu ben mi yazdım" diye düşündüm..

aynı problemi aşmak için çok vakit geçirdiğim bi insanla dost oldum.ben de mesela insanlara değer vermeme vardı, insanların birileriyle takılmak için samimiyetsiz hareketler yaptğıına inanırdım hala da inanıyorum ama yanlış insanlara gördüğümü anladım. dediğim gibi o insana değer verdim başkalarından fakrlı davrandım. ve kendimi değiştirdim baya. 2 sene önceki kız arkadaşımla vakit geçirdik. o da şaşırdı gerçekten bu halime.

yani bu sende durum olmayabilir ama fikir verir en azından dedim. ben yine çok aşmış değilim problemi. seni çok iyi anlıyorum kendi kendine mutlusun ama cumartesi akşamı boş boş otururken insanların cuma günü taksim fotoğraflarına bakmayı ben de sevmiyorum. ama en iyi çözüm bi gruba falan katılmak ve kız arkadaş yapmak sanırım. kız arkadaşın da sosyal bi insansa onun çevresine direk dahil olursun...

intjsindir, korkma, geçmez.

olur. çok güzel olur. biz çoğu yemeği çiçekyağı ile yapıyoruz zeytinyağının kokusunu sevemediğimizden.
edit: soruyu tersinden okumuşum. zeytinyağı ile de çok güzel olur. zaten herkes yemekleri bununla yapıyor.

herkeste olmak zorunda değil
sadece bir ihtimal o

ilk kez duyuyorum ara kanama olabıldıgını.

www.google.com.tr

evet öyle bir kanama oluyor, hatta olmuş siz bunu yazarken eheh.

erkek de kullanır ama çilekli vs alma ruj gibi boyuyor. bir de toplum içinde sürerken azıcık kastırıyor, çaktırmadan yapmak lazım :) nivea'nınkiler güzeldi.

nivea'nın düz sadesi var, benim eşim de sürüyor hatta.

markette filan bulunur di mi? eczaneye mi gitmek gerek illa? kapanacak birazdan eczaneler

İzmir'den bahsediyorum, marketlerin kozmetik reyonlarında var. Ama kozmetik reyonu olacak kadar bir market lazım nihayetinde.

içinde petrolatum olan stickler anlık çözüm gibi gelse de zamanla daha da kötü hale getiriyor. o yüzden değişik markalara bakıp içeriği daha çok doğal yağlara vs. dayanan bir stick bulun. the body shop'ta shea butter içeren ürünlere bakın mesela. jojoba yağı, zeytinyağı, kakao yağı özlü şeyler de olur.

Neutrogena'nın dudak nemlendiricileri de iş görür sanırım.
www.kozmetikmarket.com

benim erkek arkadaşım kullanıyordu renksiz olanından. accutane çok kurutuyordu.

maskülen çözüm ne kardeşim? daha mı havalı oluyor böyle sorunca?

opusmek de ise yariyor.

nivea'nın "sos lip balm" isimli bir kremi var, ruj gibi değil, ilaç tüpü gibi. marketlerde de satılıyor, eczanelerde de.
mucizevi çözüm, bir anda rahatlatıyor.

bepanthen- merhem nivea'nın lipstickinden daha etkili diye düşünüyorum.

eğer adam gibi bir şey istiyorsanız blistex marka alın, watsons'ta satılıyor ve sanırım eczanelerde de vardır.

dört çeşit dudak bakımı vardır:

classic lip protector - koruma
lip relief cream - rahatlatma
lip splash - nemlendirme
daily lip conditioner - bakım

c vitamini ve bol su.
sürmek için de bepanten krem.

Arkadaşlar kesinlikle blistex kullanmayın, dudağın kendi koruma özelliğini engelleyip sizi devamlı kullanmaya mahkum bırakıyor. Bizzat yaşadım. Bunu açıklaması da vardı bi yerde bulursam eklerim.

nivea hydro...lipstick dersen garip bakabiliyolar...lipcare olarak sormak lazım

Gipsy Kings - Escucha Me
emin değilim ama cipsi kingsin böyle şarkısı var.

Malesef o değil. :( ''Escucha Me''yi uydurmuş olabilirim başka bir şeyde olabilir. şarkı direk vokalle ve yüksek perdenen başlıyor .

ayni dertten biz de muzdaribiz de, veterinerleri pek sevmiyoruz. acaba makasi alip dalsak olmaz mi?

topaklaninca bikac defa makasla topaklanan kisimlari kesmistik. ayni mantikla gidersek sorun olmaz gibi?

@nawres makasla ben de denedim ama eşit kesilmeyince çok kötü duruyor insan kıyamıyor da güzelliğini bozmaya kedinin. üstelik bayağı da huylandı kızdı. bir kere küçük süpürgeyi tüylerine tutmayı bir kere de kendi giysilerime bant yapıştırır temizlerken kedime de ağda yapmayı düşündüm ama sanırım bu çizgiyi aşmak olur :p
şu suya dökülen ilaç kediyi kuvvetlendiriyormuş, halılarımızın gerçek rengini görebiliyormuşuz :p bir duyan bilen olsa da bulsak!

furminatör diye bi alet var, öbek öbek topluyor kedinin tüylerini, tavsiye olunur. baya bi azaltıyo tüy dökme olayını.

bence illaki döker mevsimsel değişiklikler falan... ben de kafayı yiyorum koli bandıyla sarmalayıp haftada bi değiştircem o olcak...

hapları zaten kendisi yemek istiycek hiç merak etmeyin:)benimki şişeyi yere düşürüp 5-6 tane birden götürmüştü görmesem hepsini yiyecekti.Bi faydasını gördünüzmü derseniz eh işte.yine döktü ama okadar çok deil.Yani haplar konusunda endişelenmeyin.içinde onların sevdiği bişey var katur kutur götürüyolar

bence furminator alın en güzel çözüm o. çoğu kedi bayılıyor bu zımbırtıyla taranmaya, ama aşırı bastırmayın tararken. ben furminatorla tarıyorum sonra da kıyafetlerden tüy toplamak için kullandığım yapışkanlı ruloyla kedinin üzerinde kalanları topluyorum (furminator deli gibi tüy çıkartıyor çünkü), hem kedi mest oluyor hem de tüy derdi bitiyor.

arkadaşlar bu furminatörü her gün mü kullanmak gerek? o kadar işe yarıyorsa hemen alayım...

furm,natör kesinlikle işe yarıyor. üstelik aynı ürünü başka markalar da çıkardığı için fiyatı epey ucuzlamış.

ilk başlarda hergün taramanızı tavsiye ederim.

furminatör şart ancak asıl çözüm besinden geçer. Ne yediriyorsunuz? orta ve alt kalite kuru mamalar çok tüy döktürüyor, süper premium kuru mamalar eh işte, kedisine göre değişir. Ancak doğal beslenme tüy dökümünü baya bir azaltıyor.

biz elektrik süpürgesiyle alıyoduk alıştırın bence :D

yanında düşük ayarda tutup tehlikesiz bir şey olduğuna inandırınca göbeğini açıp koltukaltlarını bile aldırıyodu valla

Aynen dediklerini yaparak alıcaksın hiçbi sorun yok. 150€ yu geçme kargo dahil olarak.

150€ değil de 100€ limit
docs.google.com

Peki bu ebay da aldığımdan farklı bi ürün yollarlarsa ne olacak?

o mevzuat değişti edip. yolladığın eski. 150 euroyu geçmeyen, ticari miktara girmeyen ve yasaklı olmayan ürünleri getirtebilirsiniz.

"Posta veya hızlı kargo yoluyla gelen eşya

MADDE 45-(1) Türkiye Gümrük Bölgesindeki bir kişiye posta ya da hızlı kargo taşımacılığı yoluyla gelen, gümrük kıymeti gönderim başına toplam 150 Avro’yu geçmeyen, ticari miktar ve mahiyette olmayan eşyaya muafiyet tanınır.

"

www.resmi-gazete.org

@stroyaa, böyle bir durumla karşılaşmamak için referansı yüksek olan satıcıları seçin. eğer böyle bişey olursa paypal ve ebay ile iletişime geçebiliyorsunuz.

valla bizim hakkında fikir yürütebileceğimiz tüm ihtimalleri elemişsin, kozmetik öneri de istemiyosun, dermatologa bi sor istersen. uzman görüşü önemli.

amcanın dayısında bile saç dökülmesi olmaması genetik olmadığı anlamına gelmez. misal bizim sülale, ben dahil saçları aşırı gürdür. ama bak bir tek dayımın saçı dökülüyor, yarım olarak kel.

erkek olduğunuzu farzederek

sozluk.sourtimes.org

KArdeşim benim de aynı şekilde 20 yaşımda başladı bu illet şimdi 23 yaşındayım hala az olarak devam ediyo kısa tutmaya özen gösteriyorum ama olmuyo gelişmiyo sanki o bölgede saç .Bide bişi sorucam sendede dökülme öncesi veya sırasında aşırı terleme varmıydı ? Bende alnım aşırı terliyodu eğilip kalkmam bile terlememe yetiyodu .doktora gittim cildiyeciye sadece biyo kimya testi yaptı yani (kan testi) ve demir eksikliğinin olduğunu söledi ilac verdi kullandım ama bayağı bişi yaramadı hormon testi yapmadı doktor ben bide tiroid den şüpeleniyom çünki cild de kuruluk saçlarda kepeklenme doğal olarak saç dökülmesi terleme bozukluluğu sıcağı sevme yada soğuk u sevme gibi garip bi belirtileri varmış tiroid hormonun dengesisliğinde sen gitin mi doktora acele cevap istiyorum .

sozluk.sourtimes.org

testo seviyesiyle alakalı olduğunu düşünmüyorum.

testesteron kafada doker kalan yerlerde gurlestirri.

@bryan fury: neden sarımsak ye diyorlar kellere? şehir efsanesi mi bu?

sarımsak bol kükürt içerdiği için ye ve sür derler. kükürt saçlar için oldukça gerekli bişiidir, onun yerine msm tabletleri de aynı işi görür... keza biotin de.

ama dökülen saçı çıkaracak süper güçte olduklarını düşünmüyorum, uzamasına etki ederler daha çok.

ağırlık çalışmak tüm diğer sporlar gibi vücuttaki testesteronu arttırmaz tam aksine azaltır.
fakat vistarol diabanol gibi steroidler alırsan kas yapımı için, bunlar testesteronda fırlamalara neden olur oda saç dökebilir.

spor yapmanın vücuttaki kan akşını düzelteceğini düşününce saçlara pozitif etki yapması gerekir bence, yanılmıyorsam saç dökülmesinin nedenlerinde biri de saç köklerindeki kılcal damarlara yeterli kan gitmemesi ve saçların beslenememesidir.

bir de testesteron direkt saçı dökmez sanırım, tam tersi faydalı olması lazım. dökülmenin sorumlusu DHT diye biliyorum. DHT denen madde saçları besleyen kılcal damarların çeperlerine yapışıp damarları tıkar veya daraltır.

www.activital.com.tr

dht ise sanırım boşalmanın hemen sonrasında testesteronun dönüşümü ile oluşuyor. Eğer bekarsanız, aşırı mastürbasyon zararlı. haftada max 2-3 kez yapılmalı.

@kasar

bana su ana kadar butun sporcular vucut gelistirme sirasinda bacaklari calistirmam gerektigini, bacaklar calistiginda testesteron salgilandigini bunun da vucudun daha hizli gelismesine yol actigini soylediler.

benim alanim degil. bana soylenen bu...

steroid kullanan vücut geliştiriciler testo hormonunu dışardan alırlar. sizce neden alıyor olabilirler? biraz mantık...

bu bisikletler kötü.
"kask mask diye abartmak istemiyorum" demişsiniz, kafanız yarıldığında çok geç olur ama.

her şeyden önce kask elzemdir. daha sonra bisiklet aksesuarları lazımdır.

sırf ucuz diye böyle bisiklet almamanızı tavsiye ederim. giant, trek gibi markalara bakın. salcano iyidir ama bu modelleri kötü. onun üst seviye modeli alacağınıza dediğim markalara bakın.

bu arada kask, almanız gereken ilk şeydir bisikletten sonra. yakın bir zamanda bir arkadaşımız bisiklet kazası geçirdi, kafasında kask olduğu halde ağzı burnu dağıldı. kaskı olmasaydı hayatta olmayacaktı.

www.deltabisiklet.com

şu siteye de bakabilirsiniz.

başlangıç için herkez 600 700tl lik bisiklet almak zorunda değil o demir yığını 25 kilo bisikletde bence başlangıç için çok uygun 1 sene seni idare eder sonra yükseltirsin.

toplanmışını almanı tavsiye ederim. bir alternatif olarak sedona bisikletlere bakabilirsin.

mtcn kodu lazım. onsuz vermezler. ayrıca o uygulama bildiğim kadarıyla abd de var. burada mtcn şart.

kod sart.

hayat böyle n'aparsın.

bana da öyle geliyordu. ama pek çok insan yaşıyorsa garip değildir. normaldir yani.

öyle bi durumda sevgiliyi vurmak lazım. yıllarımı boşuna mı verdim aq.

olması gereken bu sanırım. zaman her şeyi değiştiriyor.

gidip vurayım mı ki şimdi? ayrıldığıma üzüldüm mü bilmiyorum. pek üzülmedim ama çok seviyodum ya. hehe 2 ay önce sözlenmiştik .)

İnsanlar sizin bu planladıklarınızı yaşadıktan sonra da ayrılabiliyor ve gayet güzel hayatlarına devam edebiliyorlar.

insan dünya gibi dönüyor naparsın.

ne kadar çok şey planlandıysa beraber,o kadar garip geliyo insana ayrılıklar...

ya ama böyle ayrılıyosun falan. sonra başkasıyla olucak senden sonra artık hayatında olmıcak diyosun. dünyanın anasına avradına sövüyosun falan. sikerler ama böyle adaleti de? olmasın ak başkası da olmasın.

insanlar 25 sene beraber yaşayıp boşanıyor, ayrılıyor... hatta hiç olmadı ölüm ayırıyor bizi. ilkin çok acı olsa da ayrılık neredeyse kaçınılmaz bir durum. acısını en az zararla çekmek en güzeli. zamanında ayrılık acısını çekmenin bazı yanlışlarından pişman olmuş biri olarak söylüyorum. vurmak filan ne ayıp şeyler öyle, hiç olur mu:)

ne kadar doğru karar verdim ettim bilmiyorum bile. ama bi anda işte burnunun dikine gitmesi vs. ayrıldık işte. ama anıları var yaşadığın bazı şeyler var. o kadar şey paylaşmışsın etmişsin.

şimdi keşke dediğiniz şeylere bir gün iyi ki demeye başlıcaksınız.
başkaları olur, olmaz. bunları düşünmemeli. adı üstünde, ayrılık ya. artık iki ayrı insan.
benim ayrılık için bulabildiğim en güzel ilaç şöyle. en yakın hayvan barınağına gidip gönüllü çalışmak. illa ki yapacak bişeyler olur oralarda. hayvanlardaki karşılıksız sevgi direk hayat enerjisi verir.
zaten bir zaman sonunda sadece güzel anılar kalıyo insanın aklında.

o kadar anıyı falan bir an da silip atmak. hayvanları severim ama onlar bile soğuk geliyor şuan :)

2. ilişkim di bu benim hehe. diğerinden korktuğum(ciddi ilişkiden) için ayrıldım. hiç pişman olmadım da ayrıldığıma sevmiyodum herhalde vs. bu 2. ilişkimdi ve hayatım da hiç bi kadar ciddi olmamıştım. yani şu an başka kızlarla olmayı bile geçiremiyorum aklımdan.

anıları silip atabilmek acıyı hafifletmek adına güzel olurdu elbette. ama yaşanan ilişki ne kadar gerçekse o kadar uzun süre acı çekiyor insan. bir nevi saygı duruşu, birlikte yaşadığınız güzel günlere.
hayvanları çok seven biri olarak bende işe yarıyor. belki dedim bir fikir verebilir en azından. bir de şu an için en büyük ihtiyacınızın hayat enerjisi olduğunu düşünerekten..
bi taraftan da ne desek boş aslında. sui gayet özetlemiş olayı. hayat işte

kıçını bile yırtsan her şeyi düzeltecek tek şey zaman.

hiç de garip deyil yahu. neden garip olsun?

İNAN EVLENİP BOŞANMAKTAN DAHA İYİ.

bişey olmaz.

saçma değildir, pharmaton sınırları falan zorlamaz zaten, periyodik kullanımda daha zinde tutar insanı, kahvaltı sonrası alınması tavsiye edilir. lustral ise beyin kimyasına direk etki eder. dolayısıyla sorun yok.

sanirim boyle veriliyor bu ikili zaten. kanser tedavisinden sonra bir arkadasimin doktoru boyle vermisti.

bahar geldi ya, canlama belirtileri gosteren bir misafir olabilir. her halukarda onerim, marketlerde satilan bocek yemlerinden alip ucra koselere koyman. gercekten etkililer.

marketlerdeki böcek yemlerinden var. yine alayım ama. teşekkür ederim. başka önerilerde bekliyorum. yoksa kafamı sıkabilirim.

evet mikro kapsüllü ilaçlardan kullan. kökünü kurutursun. ben de gece rüyamda devvv bir hamam böceğini evin içinde kovalıyordum alaam çok fenaydı :(

hamamböceği için satılan şırınga tarzı tüpler var. 30 tl falan ama kesin çözüm. bi araştır istersen.

o böceği gördüysen onun kolonisi de vardır emin ol, tecrübeyle sabit.

İlaçlama sonrasında problem bitti gibi gözükebilir ama ilaçlar yumurtaları öldüremez, onlar yumurtadan çıktıntan sonra bir süre ortalıkta gözükmez sen bitti sanırsın. Sonra yeniden çoğalırlar ve gözükmeye başlarlar...

az yağlıdır ondan

ben misir tuz ve yagi tencereye koyup soyle bir karistiriyorum tencereyi cevirerek, daha sonra ocagin ustune koyup kapagini kapatip patlamaya birakiyorum, simdiye kadar hic tuzsuz olmadilar. bence tuzsuz yapabilmeyi basarmak da bi yetenek :)

sigaraya falan başladıysan tat almanla da alakasız olabilir

bak ben şöyle yapıyorum: mısır, yağ ve tuzu aynı anda tencereye koyuyorum. kaşıkla ilk mısır patlayana kadar karıştırıyorum, böylece tuzu daha çok erimiş oluyor ama tencerenin dibinde mutlaka erimemiş halde tuz kaldığı için tuzunu gerekenden daha fazla koyuyorum. eğer yine de tuzsuz kalmışlarsa tencereden kaseye boşaltmadan önce kaşıkla patlayan mısırları şöyle bi altüst ediyorum, öyle boşaltıyorum kaseye.

hayır.

benim peder de aynı boku yiyo. sinirlerimi bozuyo ak. bi sürü hesap açmış komşu olmuş falan bi de gruplar kurmuşlar. hay ak.

moda. tüketilince bu da geçecek.

sizi rahatsiz eden nedir anlayamdim, farmville cok basic bir strateji oyunu iste, age of empire da ekip bicerken iyi de farmvilde moronluk mu oluyor. cok sacma, isteyen farmville oynar isteyen kurtlar vadisi izler sizene ki.

buda güzelimş bak aeo ile farmville karşılaştıran insan

anlayan anlamistir ne demek istedigimi, bir de aoe olacak o.

bilgisayar kullanmayi 40-50 yasindaki insanlardan ve anlamayanlardan daha iyi biliyorsun o kadar, bu onlari aptal yapmaz. bir çiftlik kurma oyunu onlarin hosuna gidiyor, ve oynayabilmeleri için çok ugrasmalari gerekmiyor. ben olsam oturur civilization yüklerim cracklerim güzelcene oynarim, wow oynarin vs. ama onlarin browser üzerinden oynanan flash tabanli oyunlardan baska alternatifleri yok, yani bulabildiklerinin en iyisi bu. rezalet bir oyun olduguna ise katiliyorum, oyun flash player'la çalistigi için çok hantal, sadece gerçek parayla alabilecegin seyler var, baskalarina facebook wall'u üzerinden ivir zivir göndermeden basaramayacagin seyler var... oyun kötü. televizyon aliskanligi gibi bir sey, fazla takilmamak lazim.

keşke her oyun farmville kadar masum olsa. örneğin wow oynayan insanların çoğu bütün gününü makine başında geçiriyor ve asosyal oluyor. farmville çok masum bir oyun.

@pinking of you beni anti düzen peyagamberi olarak kabul edebilrisin
ayrıca masum geyiği çok boşmuş,masum ne ya bu oyuna ayırdığı vakti bi spora yada ne biliyim bi makaleye,yazıya herhangi bi sanat dalına ayrsa yaşlılarımız-tabi onlar daha iyi bilirler demek isterdim ama dilim varmıyor- bugun sözlüklerde türk olmak diye başlıklar yada türk insanınını anlamanın yolları diye başlıklar açılmaz.artık anlatmak istediğim hedeften çıkıp serbest atışlara yönelmemek için kesiyorum burda.

bu geyik değil. ciddi. mmorpg bağımlılığı diye bir şey var.
insanlar bu yüzden işlerini kaybediyor, sınıfta kalıyor.
farmville olması gerektiği gibi bir oyun.

@Becks pinkin of you'ya öyle demissin de avrupali amerikaliyi farkli mi zannediyorsun merak ediyorum, oyun o parayi en çok türklerden kazansaydi hiç olmazsa bir türkçe destegi koyardi. bu türk olmak-türk insani tarzi basliklarin sebebi çok daha derinlerde yatiyor, bu kültürsüzlük kitap okumayip yerine çiftlik kurma kültürsüzlügü degil, bu 'tecavüzcü coskun' diye bir halk kahramaninin oldugu bir durum. sebepler 'sunu yapacagina sunu yapsaydi' kadar basit degil. bence tabi.

biri gider fm oynar biri gider cs oynar diğeri farmville oynar. bilgisayar kullanan çoğu kişinin devamlı oynadığı bi oyun vardır. bundan sanane ki?

duyuruya ayırdığın vakti nasıl ''bi spora yada ne biliyim bi makaleye,yazıya herhangi bi sanat dalına'' ayırmıyorsan oynayan insanlar da ayırmıyor.counter strike,call of duty,knight online,wow vs oynayarak günlerini internet kafelerde geçiren insanlar görmektense kendi hallerinde farmville oynayan insanlar görmek daha iyidir bana göre.ha zamanı makaleye,spor dalına ayıran insanlar görmek daha daha iyidir ama komik olma be...hadi boşaltalım kahveleri,caddeleri,stadyumları insanlar makaleyle sporla uğraşsın.
(bkz: ütopya)

@samfisher ah sam ah kendinde söylüyosun bak sömürüldüğümüz halde oyunun türklere bi yararı olmadı ve ayrıca amerikan obezlerini de bilyorum ama onlar sikimde deil çünkü benm uyruğum belli.ayrıca şunu yapacağına şunu yapsaydı olayını genellemeye vurmıyalım şimdi.tecavüzcü coşkun karakterine yine pirimi bizler verdik tıkpı borat gibi.
@patriot1885 eywallah güzel diyosun da farmville olayı artık yarmış bi durumda yani bu ortada tmm benim dediğim ütopyadır doğru çünkü türkiye burası,her şey olur,bende az cok sizin düşündüklerinizle aynı fikirdeyim ama bu farmville olayı kişisel bi olay değil bruder.sen memnunmusun babanı çayır biçip,millete ördek yollamasından.tabikide bu olayı burda çözemiycem ben ama benimde görüşlerim bunlar,sizinkilerden 1 eksik 1 fazla bu yüzdende bu kadar ilgi çekti ama ciddiyim bu boktan flash oyuna bu denli prim verilmesi canımı sıkıyor.

@becks; öncelikle görüşlerine saygı duyuyorum.yalnız belirtmek istediğim nokta şudur;ortalıkta o kadar şey var ki insanlarımızı moronlaştıran,bunların arasından farmville'e yönelmen ilgi çekti bence...kuzenim gözümün önünde bi oyuna kısa bi süre için yüzlerce lira bayılınca,bi arkadaşım yine bi oyuna sinirlenip monitörünü kaldırıp atınca,internet kafelerin önünde 'kit' yapmak için sabahın altısında bekleşen önlüklü çocukları görünce,oyundan kazanılacak para uğruna işlenen cinayetleri duyunca haberlerde ister istemez o 'basit flash oyunu' sempatik gelmeye başladı bana.ha oynuyor muyum?hayır.dk başı davet alıyorum komşuluk için,aldıkça sövüyorum.ama daha zararlı olaylara yönelmesindense gençlerin böyle çayır çimenle ilgilenmesi hoşuma gitmiyor değil.yetişkinlerin sarması ayrı bi konu.sinir bozucu bi durum gerçekten.fazla kasmamak lazım bu konuda bence.bi ara internet kafeye yolun düşerse anlarsın demek istediklerimi:)

Bence her şekilde pişman olacaksın bıraksan vay benim başıma niye bıraktımki diye pişman olacaksın(belki).Bırakmasan bu çekilirmiymiş anlamıştım niye bırakmadım diye pişman olacaksın(belki).Hangi pişmanlığa daha kolay katlanabilirsin ona karar ver bence.Bu arada söylediklerim tabikide ihtimal niye belki koydun demeyesin sonuçta herhangi birini yapıp herhangi birinden de böyle şeyler olmayabilir.

maalesef bu tür iki ucu mklu değnek durumlarında olayları akışına bırakıp, bir nevi dışarıdan gözlemci gibi takılmak daha faydalı oluyor. :) mesela hani bazen olaylar ancak sonuçlandığında insana anlamlı gelir, içindeyken göremezsin ya. biraz öyle düşünmeye çalış. hislerine güven ayrıca. rahatsız hissediyorsan bunun illa mantıklı bir nedeni olmak zorunda değildir. rahatsızsındır, o kadar. insanlara bunu kesmelerini açıkça söyleyebilirsin, olmazsa da uzaklaşırsın. bu tür savunma mekanizmaları pek fena değildir aslında. karşındakini de üzüp, kırmadan tabi.

karşımda ki üzülmesin peki. ya ben ? ben de üzülüyorum bu duruma?

yani iki taraf da üzülür tabi ama işte en azda tutmak. tartışma başlayınca mesela biraz kafa dinlemek üzere dağılmak ile karşılıklı küfürleşip itişmek arasında çok fark var sonuçta. belli sınırları olmalı. ayrıca dediğim gibi sen bunları istemediğini belirtme hakkına sahipsin. karşındaki ile ortak bir payda bulmak zorundasın hatta evleneceksen. bu tip fikir ayrılıkları hep yaşanacak sonuçta.

karşındakini üzmezsen sen üzülürsün.

küfürleşmek tabii ki olmaz. fikir ayrılıkları aşırı kıskançlıktan kaynaklanıyor. yani ben aşırı kıskançlık yapıyorum o kıskanılcak bişi yok diyor. ama bana göre oluyor kıskanılacak bişey.

neyi kıskanıyosun mesela?

ya belki size göre aşırı geri kafalıyım ama, benim büyüdüğüm yaşadığım gördüğüm ettiğim yere göre hep olaylara böyle baktım. şu anda kendisi yurtdışında ama herkesi burda ki gibi sığır sanıyorum. bağcılarda doğdum büyüdüm burda ki hayvanları gördüm ettim herkesi öyle sanıyorum. öyle değil ama okulda ki erkek arkadaşından falan kıskanırım ben. yani maille ders göndermeler falan ne biliyim. gereksiz böyle şey için kıskanmak ama yine de kıskançlık geliyor bazen. benden başkası olmıcanı çok iyi biliyorum zaten sözlendik ettik ama işte burdaki (bağcılar vs.) çevremdekiler her kızı potansiyel sevgili gözüyle görüyo nerdeyse. ama ortam değiştikçe öyle olmadığını görüyorum yine de doğup büyüdüğün yerin etkisinde kalıyosun istemesende.

ama o zaman kızın senden ayrılmasını ve sonrasında başkasıyla birlikte olmasını özellikle garantilemiş oluyorsun kendi ellerinle :)
bir de böyle düşün.

ama sürekli olmuyor bu durum yani, hani her seferinde kıskanalım şu olsun bu olsun yok. bazen kıskançlık dışı da sinir krizleri oluyor. olmadık anda neye sinirleniceni artık bilemez oldum.

Ondan ve sevgisinden bu kadar emin olup kıskançlık yapmak biraz sizde de sorun olabileceğini düşündürttü.

Bir de şu var; sözlendiniz ya artık o size gerçek yüzünü göstermeye başladı. Kadınlarda vardır bu, yüzüğü takınca (veya işte evlilik neredeyse kesinleşince, söz gibi) artık kendileri olmaya başlarlar. O yüzden eğer şu anki sevgilinizden hoşlanmamaktaysanız, ileride de hoşlanmayacaksınız. Çünkü o gerçek kimliğini gösteriyor size. Onu bu haliyle sevin sevecekseniz.

Bıktım artık diyorsanız da ayrılın yol yakınken. Ne o üzülsün ne siz. Belki ilk olarak iki taraf da üzülür ama zaman içinde atlatılır.

Yürümeyen bir evliliğe doğru gitmekten iyidir üzülmek bence.

soyle bir sey var,
jeanluc gelip daha super bilgiler verir bu konuda gerci ama
diyecegi ilk seyi sana soyliyim.

ders almadan kendiniz ogrenmeye baslarsaniz (ki ilk ders aleti tanima ve sonrasinda tutuştur) , elinizi sakatlayabilir, kronik sorunlara yol acabilirsiniz. hele ki bilegin cok onemli oldugu kemansa konu olan. ben bu konuyu soyliyim, gerisi gelir.

ders almak mecburi değildir tabii ama ders almadan öğrenemezsiniz, tecrübeyle sabittir. öğrenirsiniz diyene aldanmayın. sadece öğrendiğinizi zannedersiniz.
haftada 1 ders alırsanız çok maddi yükü olmaz diye düşünüyorum. kursla aynı paraya gelir, özel ders daha iyidir, daha verimli olursunuz, yine tecrübeyle sabit.
orta seviyeye gelmek sizin çalışmanıza, isteğinize bağlı olarak 3-4 yılı bulur bence. o da az gibi. keman kolay değil.

cruex'in yanlislari

1- kurs mecburi degil demis. zaten kurs degil olay. kurs bazen tek basina ogrenmeden bile kotu sonuclar verebilir. 1e 1 calismak ve cok cok iyi teknik gosterebilecek hoca gerekir. soyle bir sey vardir hem enstrumanda hem şan'da, iyi enstrumanist veya şancı iyi hoca demek degildir. ogretmek baska bir sey cunku, baska bir meziyet. bu baglamda, cok iyi bir hoca bulunmali ve en azindan tutus ve calis teknikleri ile alakali saglam ders alinmalidir.

2- "el, kol sakatlamak komik" demis. el kol sakatlamadan kastedilen eli kolu kirmak veya koparmak sandi sanirim. ben konservatuvar mezunuyum. pek cok eli, kolu bandajli arkadaslara denk geldim bu sebeplerle. kimbilir kendi evlerinde tek baslarina bu ise kalkisanlar neler yapmiyodur ki. yanlis tutus sadece sakatlanmalara sebep olmayacagi gibi, ayni zamanda teknigin de yanlis oturmasina ve asla ilerleyememeye de sebebiyet verir. bu konuda bu gibi "su komik bu komik" diyecek tiplere degil de, en iyisi cok iyi keman hocalarina "danisin" ders almasaniz bile. ben sizi tanistirabilirim, vakit de ayirabilirim buna.

3- sagda soldaki herseyi takip etsin iyi hos. ama aylar gectikten sonra ve bazi seyleri yanlis oturttuktan sonra geri donus cok zor biliyor muydunuz bunu? yani siz ilerlemek yerine gerilemeyi tercih ederseniz, hoca sizi once sifirlayacak sonra gercek teknigi oturtmaya calisacaktir. ki bu hem zaman kaybi, hem de sizin hevesiniz acisindan tatsiz.
zaten bu sebepledir ki konservatuvar sinavlarinda hocalar daha onceden ders almis insanlar yerine sifir olsalar bile yetenegi olanlara oncelik verirler. kendileri bastan yaratmak ve sorun yasamamak icin o sanatci adayiyla. dusunun hocasiniz parmak egzersizlerini vs. az veya yanlis yapmis birinin geldigini, haydi her seyi birak onlari duzeltmekle ugras.

maddi durum kotu diye bir seyleri yanlis yapmak, yapilabilecek en buyuk hata bence. her seyin bir oluru var. kemani cok iyi ogrenmek( veya herhangi bir enstrumani) isteyen bir insan, bunu cok deli paralar harcamadan da yapmanin yollarini sorar, arastirir. isbu entrynin yazari kendi arastirmalariyla 350 tl lik italyanca kursuna 100 tl vermis, 100 dolarlik san derslerine cuzi miktarlar odemis, kimi baska dersleri de ucretsiz almistir. biseyi istemek onemli. (bunlarin yollarini da ozel mesajla konusabiliriz)

evet bir seyler "çok komik", ama birileri daha komik.

ek:
karpal tünel sendromunun sadece mouse kullanimindan kaynaklanabilecek bir sorun oldugunu mu saniyorsunuz?

keske enstruman ve saglik konulu panele sizin de gelmeniz mumkun olsaymis gecen sene.

"hocaların öğrettiği şeyleri internette videolar vasıtasıyla zaten öüreniyorsun" lafiniz ustunden hem sosyoloji okuyanlara hem de muzik okuyanlara yetecek bir tez konusu cikar. ekleyecek cok sey var ama bi yandan da yok, bazen bazi seylerin dogrulugunu anlatmak insanlara cok zor oluyor. basarilar dilerim o yolda, pes.

Başlangıcı (hatta kemanı alma işini de) hocayla yapın ve bu hoca klasik batı müziği tekniği öğretsin (Türk müziği çalanlar teknik konusunda daha kayıtsız oluyor). Böylece düzgün duruşu, tutuşu, yay çekmeyi öğrenirsiniz. Metodu da hoca uygulatır. Belli bir seviyeden sonra eser çalışmalarınızı hoca olmadan da yaparsınız orta seviye istiyorsanız.

Hangi seviyeye ne kadar sürede geleceğiniz tamamen size bağlı. Keman tarihini ve kemana özel besteler vermiş bestecilerin (Paganini gibi) hayatlarını öğrenip gaz alabilirsiniz.

merhaba...

keman, tekniği itibariyle insanoğlunun yaradılışına ters bir enstrumandır.insanoğlunun keman çalmak için yaratılmadığını bilerek bu işe girişmelisiniz öncelikle...
la traviatanın bahsettiği karpal tünel sendromuna gelene kadar birçok sendrom mevcuttur.tüm bu riskleri biliyor olmanız gerekir.
bu bakımdan asla tek başına öğrenmeyi desteklemem ve tavsiye etmem.
edenlere de gülerim.işi bilmeyip ahkam kestikleri için...

batı müziği eğitimi veren bir özel hoca bulunuz.fakat hocanın hangi konservatuvardan (önemli nokta konservatuvar olması gereklidir.müzik fakultelerinden daha derin ve doğru eğitim verdiği gerçeğini unutmamak lazım) mezun olduğu, kemana kaç yaşında başladığı (4-12 arası iyidir.4-8 arası idealdir.)kaç senedir keman çaldığı, kaç senedir ders verdiği, hangi orkestralarda çaldığı (istanbulda istanbul devlet opera ve balesi orkestrası, istanbul devlet senfoni orkestrası, borusan filarmoni, cemal reşit rey sefoni orkestrası, şişli senfoni orkestrası, istanbul filarmonia, akbank oda orkestrası'ndan bir tanesinde çalıyor olması gereklidir (bence))
tüm bu bilgileri sorun, arkasındamn hocanın ismini soyismini google.com'a yazın. çıktığı işlerin afişlerine, ilanlarına ve yorumlarına ulaşacaksınız.belki çaldığı albümleri, filmleri bulacaksınız.ondan sonra fiyat/kalite oranı yaparak kendiniz karar verin...

unutmayın, özel hocalardan çok daha uygun fiyatlara kurslar bulacaksınız.ama doğru dürüst hiçbir keman sanatçısı, öğrenciden aldığı ücretin yarısını hocayla paylaşan kurslarla çalışmamaktadır. bu kurslarda genelde konservatuvar öğrencileri (en iyi ihtimalle) veya yıldız, marmara gibi üniversitelerin müzik bölümleri öğrencileri ve mezunları ders vermektedir...

ayrıca unutmayın ucuz etin yahnisi yenmez.
keman dersi için doğru dürüst bir özel hocaya vereceğiniz ücret ders veya saat başına 60-100 tl arasında olmalıdır.aşağı ücretleri kaale bile almayın...
şu şekilde düşünün gerçekten iyi bir keman sanatçısıysa, sizinle ilgileneceği 1,1.5 saat boyunca sizinle ilgilenmek yerine kendi bir konserde çalsa veya bir albüm,jingle,film müziği kaydında bulunsa, zaten 200-700 civarı bir ücret kazanacaktır.ama öğrenci ile çalışarak hem kendini geliştirecek, hem de manevi tatminde bulunacaktır.doğru dürüst bir keman sanatçısı ders ücreti olarak 20-40 liraya tamah etmez...

saygılarımla...

bence bide telefonla ebaye ulasmaya calıs, sonucta suanda amerikada oldugunu gorebiliyorsun ve kanıtlarsın geri dondugunu..ara anlat mailden daha etkili fakat 45 gun gecmesi kotu olmus..bankana gidersen eger internet alısverişimi teslim almadım böle böle elime gecmedi dedigin zaman parayı banka iade ediyor gibi bişeyler okuyorum devamlı bir arastır konuyu ama ebayde telefonla sana daha iyi bir yol gostericektir hersey senın lehıne gozukuyor 45gun gecmesi haricinde..
kolay gelsin

sorunun cevabı değil ama yurtdışından postayla, kargoyla telefon getirmek yasak. önceki tecrübeniz tesadüf ve şans eseri sadece.

öncelikle telefonu buraya getirirken transportasyon sorunu yaşayabilirsiniz. ya oradan direkt getirecek bir şahıs bulmalı, ya da telefonun gümrüğe takılıp umduğunuzdan yüksek fiyata alacağınızı hesaba katmalısınız.

aktivasyon için son 2 ay içinde yurtdışına giriş-çıkış yapmış bir pasaporta ihtiyacınız olacaktır.

sanırım artık 2g için sözleşme şartı kalmadı (zira kendisi eski ve güncel olarak satılmayan bir model oldu) oradaki bir operatöre sözleşmeli bağlı olmanız gerektiğini düşünmüyorum.

amazon.com'dan aldığınız ürünün (ikinci el ürünler dışında) çin malı olmadığına direktman kanaat getirebilirsiniz. babam kadar güvenirim amazon'a.

sozlesme oldugunu zannetmiyorum. 3gs bile sozlesme ile 199$ eski modeli daha pahaliya satamazlar.

son 30 gun icinde turkiyeye giris yapmis ve son 2 sene icerisinde baska telefon kayit ettirmemis birisinin pasaportunu bulman lazim. her pasaporta 1 tane isleyebilirsin 2 sene boyunca da baska isleyemezsin.

seri numarasini apple in sitesinden kontrol ederek orjinal olup olmadigini anlayabilirsin. bunun icin de urunu satin almis olman gerekir. baska turlu emin olamazsin. amazona guvenmek gerekiyor

hiçbir cep telefonunu posta veya kargo yoluyla türkiye'ye sokamazsın. vergisini versen de alamazsın. telefon gümrükten geçerse de tamamen şans eseri olur.

Gerçekten de ipod fiyatlarıymış:)Pardon arkadaşlar

arama.gittigidiyor.com

bunlar ise yaramaz mi?

dekoratif mi kesmelik mi?

www.sahibinden.com?

boyle dekoratif bisi var bi de.

İnternetten değilde dükkandan almak istiyorum kesmelik olsa iyi olur :)

kadıköy beyaz fırının yanında hediyelik eşya/biblo vs. satan bir dükkan vardı hala duruyorsa orada vardı katana seti ama kesmez muhtemelen süs için. olmadı bileyletirsin (:

Birkac gun once Galata Koprusu'ndeki restoranlarin onunden gecerken gordum, birisi tezgah acmis satiyordu cesit cesit.

Tezgahta sustalı bıçak satar gibi katana mı satmaya başladır :))

hacı adam gibi hakiki katana istiyorsan türkiyede bulabileceğini sanmıyorum merkezine git al yada giden biri alsın getirsin amam çok ciddi pahalı olduklarını biliorum öyle 300-500 dolara filan alamazsın. ha çakmalarını alırsın tabi ama öz hakiki katana ciddi pahalı. valla benim japonyaya giden bir arkadaş almıştıda net hatırlamıyorum bin dolarlardan bahsettiğini hatırlıyorum ama kaç bin di hatırlamıyorum.

Hatori Hanzo.

dekoratif katana kadıköy akmarın alt katındaki egzantrik dükkanda da vardı bi aralar

yurtdışından katana kesinlikle getirtemezsiniz, gümrük el koyar. öyle vergisini ödeyeyim alayım da olmaz.

yurtdışında geliyo ya. benim sevgilimin gayet orjinal katanası var yurtdışından geldi. yollamadan önce körelttiler. keskin olmadığı sürece gümrükte sorun çıkmıyo. yurtdşından getirt burda biletirsin.

www.misra.com.tr

şu adrese de göz atmanızı tavsiye ederim. Kendi özel kutusunda set olarak satılıyor. Bu da videosu.

www.youtube.com

düzenli seks hayatı.

Geçmiş olsun. Bana kansızlık teşhisi koyan dahiliyeci, ilaç vermeyi tercih etmeyip jinekoloğa gönderdi ve aşırı regl kanamasını azaltmak üzere bir doğum kontrol hapı verdiler. Kanamalar normale döndükten sonra da kansızlık için ne bir ilaç, ne de özel bir diyet uyguladım. Yıllardır kan değerlerim ortalama Türk kadınınkinden yüksek (diyorlar). Kansızlığa yol açan başka bir sorun olup olmadığı araştırılmadıysa araştırılsın ki, kanı takviye etmek yerine başka çözümler düşünülsün.

Şunu buldum bir de:

Yarım litre kaynamakta olan klorsuz suyun içine 8-9 tane kuru incir atınız.
Yaklaşık 7 dk. kadar ağzı kaplı olarak kaynatınız. 7 dakika kaynadıktan sonra ılımasını bekleyip süzünüz.
Süzülen suyu iki veya üçe bülünüz.
Yemeklerden 15 dakika önce , yani aç karına içiniz.

Not:
Günde iki defa olmak üzere 21 gün içip 7 gün ara verilmelidir.
Bu ilacın toplam uygulama süresi 42 gündür. Yani ik defa 21 gün. Aradaki 7 gün dahil değildir.

taze zencefil azicik rendeleyin mesela findik buyuklugunde bir parcayi balla karistirip yutun, bedeni hem isitir hem direnc artisi saglar ve de bol bol aci yiyin.

gecmis olsun.

yoga'da kullanılan bir tür nefes var. dilinizle boğazınızın bir kısmını kapatıyorsunuz, dalga sesi gibi bir ses geliyor. genizden nefes almak gibi.
bu nefes tekniği ile eğilip kalkarsanız, biraz hareket ederseniz kanınız ısınacaktır.
burundan tabi alacaksınız nefesi, burundan vereceksiniz.

demir iğnesi ol. ilaçlar hemen işe yaramayabilir ama iğne etkili. ayrıca demir emilimini azaltan yiyecekleri yeme (yoğurt, çay gibi) ilaç aldığında.

elleme hayvanı beyav. çiftleşiyordur. yavrusunu gezdiriyodur. bişidir. fareleri kovar. iyidir.
çok sıkılıyosan bizim buraya yolla ben keyifle dinlerim onu bütün gece.

yeni ay var. hava karanlık, bulutlu, avlanıyodur.

balkona yiycek bişeyler koy sonra kürekle vurarak öldür.