Benim bildiğim kyk bursu için okul liste yolluyor, kyk görevlileri gelip belirlemiyor. Ben başvurdurmuştum kalabalık olmayan bir bölümde okuyordum hiç mülakat falan yoktu.

Senin durumunda bölümden birileri mülakat yapacak olabilir.

bizim okulda bölüm başkanı mülakat yapıyor diye duydum. ilk iki soruda annen ne iş yapıyor baban ne iş yapıyordur.

hertz vardi fiyatlari uygundu. mali sınırlılık diye bisey cikti simdi. kaza durumunda neler dahil onu bir sor. tek surucu olayi var. bi de alkollu kullanma.

kiralık araç kaskosu olsun ki kaza anında hasar giderilirken arabanın kirasını senden almasınlar.

netforbeginners.about.com

yaptığınız her ödemede alıcıdan vergi gibi bir şey kesiliyor ve o para paypal'ın oluyor.

komisyon.

oda aydinlik olmasin fazla. bir de yanina tanimadigi insanlar gitmesin. arada kontrol edin. dogum baslamis, bazen 24 saat bile surebiliyor.
cok zor ama beklemekten baska yapacak pek bir sey yok gibi gorunuyor.
bol sans ve sabir

kendi haline bırak, dışarıda onlar böyle yapıyolar çünkü. zaten kediebesi gelip anlatır birazdan.

kediebesini uzun zamandır görmüyorum. :(

Evet kendi haline bırakın denmiş doğrudur, ancak muhakkak gözetleyin, ters gelme ihtimaline karşılık. Bir de hayvan gözünüze büyük geliyordur şu an, doğumdan sonra küçüldü diye bitti zannetmeyin, biz 3 yavrudan sonra yarım saat bekledik gerisi gelmeyince hayvanı yavrularıyla başbaşa bıraktık 3-4 saat sonra baktığımızda 4 yavru vardı. :)

kediyi rahat bırak ve etrafından çekil.ayrıca oda karanlık olsun.ışıkları falan yakma.

kendi haline bıraktım ama çok heyecanlıyım zaten 3. kattayım o 1. katta kalıyor boş bir saloonda tek başına gece yarısı inemeyeceğimden korkuyorum ona birşey olur diye az sonra uyuyacağım çünki. İnşallah sabah kalktığımda onu sağlıklı bir biçimce görürüm ve yavrucaklarda sağlıklı olur inşallah off çokkk endişeliyim yaa

bebekleri ciplak elinle elleme cunku anneler yavruya yabanci koku sindigi icin dislayabilir. dokunacaksan da bir bez ya da havlu yardimiyla al.
bir de umarim kutu gibi bir yerde dogum yapiyordur. yavrular saga sola sacilirsa usurler ve memeyi bulamayabilirler. annenin ilk dogumuysa dikkat etmek gerek.

valla benim kedim üç buçuk saatte doğurmuştu. ve son yavruyu kendim çekmek zorunda kaldım. hatta zarını bile ben yırttım. zavallıcığın dili dışarıdaydı. plesantaları yerse korkma, onlar çok besleyiciymiş ve belki iki gün başka bir şey yemeyebilir. allah kolaylık versin.

heyecanınız sona erince sonucu bildirin lütfen :)

analı büyüsünler (baba ortada yoktur muhtemelen)!

son durum ne, kac yavru var :)

şu ana kadar en az 5 kedi besledim ve bunlardan 1 tanesi dişi idi..bu dişi benim yanımda en az 3-4 sene kaldı.ve doğurduğu yavru sayısı toplam 20 falandı.eyy be :)
çok güzel oluyor kedi doğruyor ve yavruları süt emmeye çalışıyor falan :)
yavrusunun bir tanesini al ve 2 metre ileriye koy.
gidip onu ağzı ile alıp yavrularının yanına koyar.bu annelik şevkini var mı yok mu bak.inanılmaz oluyor.bu arada kaç yavru ?

bu arada yeni okudum yavruları boş bir odaya bıraktığını söylediğine göre
muhtemelen bir yavru ölmüştür.

www.basbakanlik.gov.tr başbakanlık. ülkendeki insanlarada bu hassasiyette olabilmen dileğiyle.

www.ihh.org.tr/pakistan
ülkendeki insanların pakistan'da neler olup bittiğinden haberdar olması dileğiyle...

Türk Kızılayı

insani yardım oyun değildir!herkes işini yapsın,haddini bilsin.
bu ülkenin uluslararası kabul edilmiş tek bir insani yardım kuruluşu vardır;Türk Kızılayı.

ziraat bankası ve vakıfbankta hesapları var direk yardım için diyosun sadece bu 2 bankadan alınıyo yardımlar eger bankadan yapmak istersen ben yaptım onun için yazmak istedim bide tabiki kızılay

kızılay tabiki üstad.

kayıp derssin 20 lira ödersin yenisini alırsın.

Şoföre kızıyorsunuz ama doğru olanı yapmış.

bravo arkadaşlar çok yardımcı oldunuz. benim burada haklı haksız sorunum var siz beni eleştiriyorsunuz afferim. ben haklı veya haksız olduğumu iddaa etmiyorum, size mi sordum kim haklı diye?? sadece içine düştüğüm durumda yardım istedim. afferim size böyle devam..

yemişim yasaları, adaleti.o gün öyle gerekiyordur. falandır filandır bir şekilde ihtiyaç duymuşumdur. sen kim oluyorsunda el koyuyorsun. böyle olaylar duyuyorum çevreden. lavukların şansına da hep mülayim tiplerin başına geliyor(anca borusu ötebileceklere yapabiliyorlr) şöyle cüsseli, asabi birine denk gelse kalkıp ağzını burnunu dağıtsa bak bir daha gtü yiyor mu. kuzu kuzu sadece şöförlükle ilgilenir.

kardeş maalesef seninde yapabileceğin bir şey yok. kanun nezdinde o haklı. adamların karamuratlık yapmasına müsaade ediyorlar maalesef. kayıp diye ceza ödeyip yenisini çıkarcaksın.

iett şöförü haklı. kardeşin garaja gidecek, kovalayacak. eğer ki o gitmezse, belli bir süre bekletirler, ondan sonrası Allah'a emanet.

öff hala haksız haksız diyenler olmasın lütfen.haklı yada haksız adam ne yapabilirm diye sormuş.ulan akşama kadar korsanın dibine vuruyorsunuz sonra burada başımıza etik kesiliyorsunuz!.

kardeşim şubat ta gelecek arkadaşlar. benim sorunum şu: kardeşim şubatta 20 lira verip yeni bir tane çıkarabiliyor mu, yoksa bu işlemin başka bir cezai yaptırımı var mı?

@madagaskar: Şoförlerin el koyma yetkisi var. Cüsseli birinin* eski pasosuna da el koymuşlardı eskiden.

@zaz: Korsan çektiğiniz için polis kapıya dayansa, bilgisayara el koysa, "cinnet geçirip yapışacaktım boğazına zor tuttum kendimi" diyebilir misiniz?

şöför topladığı pasoları ne yapıyo? koleksiyon da yapıyor olabilir. yok olduğundan geçersiz olduğundan emin olmak için birşeyler yap ve tabiki yenisini çıkart, yenisi kendini 2 otobüs 3 metrobüs 2 tranvay ve 3 vapurla amorti eder gibime geliyor.

Şöför onu merkeze teslim ediyor, arştırmanız orada derdinizi anlatmanız vb ceza ödemeniz gerek, sizin değil kardeşinizin uğraşması gerek, yenisini çıkartması daha mantıklı bir çözüm. Ceza 60 lira diye kalmış aklımda ama öğrenci için farklıdır belki. Şöför içi dolu akbilleri alıp cebine atıyorsa bunu kim takip edecek? Ben de aynı şekilde 30 lira dolu bir akbil kaptırdım. Bİr de yasak vs ama şöförler kendi akbillerini basıp bilet tutarı kadar (yani bastıklarından fazlası)alırken kimsenin bu yasak diye karşı çıktığını görmedim. Bu da bildiğim kadarıyla kurallara aykırı.

@cosmicstring iyi de arkadaşım şimdi polis gelse evine " sen orjinal windows kullanmıyorsun bu yüzden pc ine el koyuyorum " dese çıldırmaz mısın?? bu arada 2011 deki paso çıkartmaya veya mavi kart almaya engel olmaz değil mi bu??

kaldı ki ceza ödemek çok saçma değil mi? sonuçta kardeşimin akbil, birisi yolda bulmuş basmış da olabilir şöför öyle de almış olabilir.. değil mi?*

@kalim: Çıldırsam da polise laf etmeye hakkım yok, onu söylemeye çalışıyorum.

Pasosunu kaybeden birinin kayıp ilanı vermesi gerekir. İlan tarihi pasonun ele geçirildiği tarihten önceyse ceza almazlar.

yaa arkadaş ben bu olayı anlamıyorum senı nıye eleştiriyolar adama şöföre haklı dıyolar zaten paran olsa iett de ne işin var he bide paran da olmayabilirdi yanında napıcaksın gitmicekmisin yani ihtiyacın olan yere devletin arabası dglmi biz bu devlete onca vergiyi boşamı verıyoruz tabıkı götürücek vede bu adamlara zaten gıcıgım var adamlar orda haksız yere kişi başı 25 krş para kesiyolar cebe atıyo kımse napıyosun dıyomu şikayet edılıyomu önüne geçiliyomu önce bunlara hesap sorulsun bırıne hesap sorulcaksa bu arda kardesın bence pasomu caldırdı desın hiç bi sorun olmaz yenısını cıkartır

sen pasonu alan iett şoför'e sor bakalım, akbil basma olayından aldığı 25 kuruşluk farkın vergisini ödüyomuymuş?

yoo. başvurabilirsiniz.

yılın her günü cumartesi pazar dahil her gün başvurabilirsin.

edit: internetten tabi.

emergency lane

www.youtube.com

Bizde çok zor, herkes kendini sağa atar, ambulans peşine takılanlar zincirleme kazaya sebep olur vs...

geçen perşembe tgrt televizyonunda haberini yapıp, canlı yayınla bunu istanbulda denediler, şirinevlerden cerrahpaşaya gittiler sanırım. zaten uygulamaya geçildi yanılmıyorsam, geçiş sürecindeyiz herhalde.

memleketimizde yan güvenlik şeridi kavramını s.kip attığımız için herhalde bundan başka yol kalmadı. inşallah çalışır.

bir de, sizi bilemiyorum ama ben şahsen yolda bir ambulans gördüğümde, gerçekten acil bir durum için mi (kaza yerine gitme / hasta taşıma) yoksa trafikten yırtmak için mi (geçende de bir şarkıcımız kullanıyordu ambulansı istanbul ulaşımı için) kullanılıyor emin olamıyorum. ne olursa olsun yol vermek lazım tabi o başka, ama bir de şu keyfi ambulans kullanımını denetleseler...

bunun itfaiyelisi vardı facebook da bulunca editlerim
edit: www.facebook.com

www.youtube.com
efsane olan video bu Alman yapımı :)

kamyonların ve tırların epey sorun çıkardığı apaçık ortada

teşekkür ederim tam olarak bunları arıyordum.

çok ilginç değil ama bir şeyi yapınca sonucunda neler olacak diye düşünmek yerine yapmazsan neler olacak diye düşünmek daha etkili motivasyon kaynağı diye düşünüyorum, gerçi bazen o da yemiyor tembelliğe karşı.

bende kafein etkili oluyor.

ödül koymak mı? deney faresi falan değilsin ödül olayını geç. öğrenciyse bu senin işindir mesleğindir, çalışmassan kalırsın çalışırsan geçersin algoritma çok basit aslında dimi, olaya bu açıdan bak. bir işe girdiğinde sabah işyerine gitmek için motivasyon mu arıyorsun.

Beyaz

cenazeye mi gidiyosun tabiki beyazz!

beyaz gömleği giy. siyah kravat da takabilirsin.

bence ne istiyosan onu giy. seni mühendis olarak alacaklar, halka ilişkiler uzmanı veya manken olarak değil. hem siyah giyersen kendine güvenin olduğu fikrine de kapılırlar.

siyqh gomlegi sadece is gorusmesinde degil, calisirken de giyme, hatta at gitsin ...

beyaz dostum. siyah giyersen abes olur.

beyaz diyor.
siyah gömlek çok kıro bence.

beyazı giymelisin.

siyah bu tip formal bi görüşmede kesinlikle olmaz. günlük hayatta ceketin içine bence gene olmaz ama orası ayrı.

tek başına siyah gömlek giyilir hoştur siyah fln ama üzerinde ceket varken siyah giyilmez. kesinlikle beyaz giymelisin.

caps isterük

ben de bi baslik acip zirve ne oldu, nasil oldu diye soracaktim. katilim nasildi bari, kac kisi vardi, tik de koydunuz mu :P

(bkz: #20496626)

@vejeteryan vampir; capsleri önce bana yolla lan! :p

özet geçin pls slm asl!

duyuru'da bu akşam kurallar fora oldu sdklfdskljf begin dinlenmediyse bu zirvede, çok şey unutulmuş demektir!

@mahallenin delisi, mailini atarsan göndereyim, sen koy organizatör olarak :)
bu arada bendeki resim mado ayağında, sayının oldukça az olduğu (6 kişi) resim. asıl sayının belli olacağı bluestakini ben çekmedim :)

@dambıl, begin dinlemedik ama bayağı bir begin muhabbeti yaptık :)

capslar yok mu arkadaşlar?

çatlatmayın adamı beh! :)

zirveye gelmeyene caps yok, çatlayın :p

gelmeyenler biraz kıskansın hahaha

güzel oldu güzel...
katılanlara, düzenleyene teşekkürler... :)

arkadaşlar harbi koysanıza şu capsleri : ))

sakin.. capsler bende. paraları göreyim :) zirveden sonra sabah ezanına kadar bisikletle istanbulu altını üstüne getirdiğimden eve uğrama vakti bulamadım geldiğimde de 3 günlük uykusuzluktan bilgisayar başına geçecek enerjiyi kendimde bulamadım, açıkçası capslerin gecikmesinin asıl suçlusu benim evet :) ama velespit tepesinde 120 km çok yoruyor adamı. sonuç, bi iki saat önce mahallenindelisine mail attım, zaten tek bir fotoğraf var. bi iki saate e-posta kutusunu kontrol ettiğinde muhtemel orada olacak caps... gelmeyen sıkı muhabbeti kaçırdı bunuda belirteyim.

ben de daha gönderemedim resmi ya. bir de göndersek bile, acaba resimde olup da yayınlanmasını istemeyen olur mu ki?

isteyen foto göndersin ama kimseyi tag'lemesin...

evet yapabiliyorsun.

ptt'den gönderin karşı taraf da kimlik kartıyla alsın.

haftasonu olduğu için ptt kapalı. teşk. ediyorum cevaplar için repleri unutmadım;)

yapabiliyorsun. karşı tarafın telefonuna bi şifre gidiyor. o şifre ile parayı çekebiliyor. işlemin 5 tl ücreti var.

evet mallığıma denk gelmiş. :)

gönderdim. 7 tl kesti banka aklınızda bulunsun.

www.hepsiburada.com

bulabiliyorsan hp nin c serisinden bir modeli var devamı aklıma gelmedi modelin ama kartuşları 10 lira civarında sıfırın.

samsung ml-1640 gayet başarılı bir yazıcı biz üniversitenin kafesinde kullanıyorduk ... günde 500 sayfa falan çıktı veriyorduk. 2100 sayfa da bir arka tarafını açıp çipi resetliyordum. hepi topu 2-3 dakikamı alıyordu.

not: hala çalışıyor (1 sene oldu)

Tehdit et, sorunumu gideremediniz, parti parti yapacağınıza baştan söyleseydiniz ben tamir ettirmezdim, beni eksik bilgilendirdiniz diye. Normal şartlar altında geri almazlar ama bu şekilde üstelerseniz umut ışığı var.

tüketici hakları yazıp gugılla birşeyler çıkabilir. hastayım uğraşamadım:/

aldığın üründen memnun kalmamışsın iade etmek istiyosun, olayı kabloydu kazandı hortumdu diye adamların kafasında komplike etme öyle gösterme. tüketici hakem heyetine bir dilekçeyle maksimum 3 ayda işin hallolur. o üç ayı geçirmek için yeni bi makine alırsın eskiside dursun bi kenarda, heyet kararları mahkeme yetkisinde iplememe gibi birşey olmaz. sadece 130 liran 3 ay kenarda yatmış olur. sonucu lehine aldığında da hortumu gelir söker paranıda iade ederler. dilekçeyi iade etmek istiyorum şeklinde yazmalısın kazanında delik olduğunu astarı yüzünü geçtiğinden bahsedebilirsin etkili olur. hatta elindeki verileri sen bi özelden at ceo ya bi ben bakayım dilekçeyi bile yazabilriz belki birlikte.

tüketici haklarında ödeme işleri noluyor. servistenmi alırlar

sorun aynı zaten anlattığınıza göre.yani su kacırıyodu,pompayı değiştirdiler ve kazan yuzunden yine su kaçırıyo.dolayısıyla su kaçırıyo diye pompayı değiştirken kazana da bakmaları gerekirdi. 2.gelişlerinde sorunun kazandan(da) kaynaklandığını belirleyebiliyolarsa ilk gelişlerinde de yapabilirlerdi bunu ve size sorun şu şu deyip bi fiyat cıkartabilirlerdi.bunu onlara anlatmaya calışın mutlaka.sonucta onların ihmali ve çakallığı söz konusu.tuketici hakları konusunda bilgim yok malesef..

edit: düşündüm de ödemeyi muhtemelen ve mantıken servisten alırlar.

emirgan

bence kullanma. kremi falan bozulmuştur zaten git tazesini al

kullanilir risk almak istiyorsan ama muhtemelen yirtilmasi cok daha kolay olacaktir. ayrica stroyaa'nin dedigi gibi kremi bozulmustur da. iskence olur iki tarafa da.

risk alacaksaniz hic takma bari de bir seye benzesin.

ahah müh. öğr. prezervatifi.

şaka bir yana kullanılır. gerçi 4 yıldır kullanılmamış ama neys..., öhm. sadede gelelm. kullanılır. çok zor zamanda, kayganlaştırıcı ihtiyacının çok olmadığı, quickie anlarında kullanılabilir. sonuçta geçirmezliğini kaybetmez prezervatif ama kremlerin kayganlaştırıcılığı ve sprem öldürme yeteneği kesinlikle nanay olmuştur.

4 sene lan. oha.

s.k tarihi de çok manidar olmuş.

da.. olay kayganlık falan değil aman ha. yoksa zeytinyağına yatır kullan.

araba lastiklerinde bile üretim tarihi çok önemlidir, nasıl bir ortamda saklarsan sakla ömründen ve dayanıklılığından kaybeder her gün.

şöyle bir örnek vereyim, sen olaya uyarla:

2009 üretimi 1 yıl kullanılmış 10k km'de bir araba lastiği
2006 üretimi hiç kullanılmamış aynı marka/model/materyal bir lastikten daha güvenli ve uzun ömürlüdür.

madem tarihi bişey olmuş . açma öyle kalsın daha da tarihi olsun.

-müh. öğrencisi fln değilim.
-kullanmamaya karar verdim anısı var artık, zaten çekmecede kalmış öyle unutulmuş.
-açıp kontrol etmeyede korkuyorum ayrıca şöyle bir planım var evlendiğimde eşime göstericem bak bunca yıldır seni bekliyordum fln :)

bir durexin omru 5 sene ise kaba bir hesapla 9-10 senedir kullanilmamis. bence saklayin, antika olmustur o, manevi degeri falan vardir artik...

eski prezervatif insanı baba yapar.

o dişler yerinden çıkarken damağını yararak çıktığında kanayabilir.

muhtemelen kan tadi baska bir seyden gelmistir

değil kan tadı, et tadı bile alınabilir, bizzat ben kendim.

arkadaşlarına söylediklerine ek olarak, her hangi dolgulu bir dişininde altından kan gelme iltahap yapma ağız kokusu yapma ve senin farkedememe ihtimalin vardır.

Sitesinden telefonunu bulup açıp sorun, özel bir şey varsa erken kapanabilir.

müzik yapan her yer cumartesi günü en az 02:00 a kadar açıktır. net cevap değil ama genel eğilim bu yönde.

22:00-23:00 e kadar acık olur.

söz konusu zuhal müzikse hiç belli olmaz. o yüzden işiniz önemliyse önceden arayıp sorun

soğuk algınlığı veya grip olabilir.şu sıralar zaten salgın var.antrenman etkisi de olabilir ama öyleyse yarım saate geçmesi gerekir.geçmediyse elbette ilk önerim doktora gitmeniz,gidene kadar bir şey yapayım diyorsanız tylol hot içebilirsiniz.6 saat ara ile ve günde max. 4 tane.

ateşin yoksa eğer mesir macunu iyi gelir.

bira mayalansın diye şeker katıyolar içine ama şekerde pahalı olduğundan glikoz şurubu koyuyolar. buda tadını bok gibi yapıyor kısaca durum bu. diğer markaların sadece üretimini efes yapıyo kendi markası değil o yüzden milırın içine kendinden birşeyler katabileceğini sanmıyorum. tuborgun malt birası var efesin yerine, bira içtiğinizi anlıyorsunuz buda benim tavsiyem.

firmalara mail atarsan cevaplarlar.

sözlükteki ilgili başlıklarda da yazıyor. ama en güzeli arkasını çevirip üşenmeden okumak.

etiketine bak ya da tuborg al. üstüne kocaman %100 malt bira yazıyorlar.

üzüm çekirdeği.. öğütülmüş olarak satılıyor

bence yiyecekten öte alıştırmalar yapın. tüm arkadaşlarınızın doğum günlerini ezberleyin mesela

Pharmaton 33 lira civarı birşey. Her gün bi tane at cin gibi olursun.

balık yağı +1

(ben cevabı yazarken çoktan birileri yazmıştır diye peşinen +1 koydum)

her hastalığa dediğim gibi buna da mesir macunu diyorum.

b vitamini.

working memory task-increase your memory dıye google da arat, cıkan testlerden yap ara sıra bulmaca sudoku fılan coz.

bulmaca çöz

ginseng ile ilgili bir araştırma yapmanı tavsiye ederim. ihtiyacım olmadığından kullanma gereği duymadım. ancak kullanmış olan bir arkadaşım var. kendisinde epey işe yaramış. en güzel yanı doğal olması.

şehir yaşantısından uzaklaş. tv, radyo gibi şeyler bile olmasın bir süre. uyaran çokluğundan bıkmış zihnin, sana "beni kurtar" mesajı veriyor.

"iki günlüğüne bile şehirden ayrılacak vaktim yok" diyorsan, "ben de onu diyorum" zaten..

kaç!

yeme içme değilde islami açıdan tavsiyelerim olacak ;
Yâ hayyü yâ kayyûm felâ yefûtühû şey'ün min ılmihî velâ yeûdühû.40 gün boyunca her gün 24 kere oku çok faydasını görürsün ben başladım senden daha kötü bir hafızaya sahiptim daha 40 gün olmamasına rağmen ALLAH ın izni ile şifa buldum senin nezninde herkese tavsiye ederim isteyene arapça sını da foto makina ile çeker yollarım ve bunun dışında bir kaç tavsiyede bulunucam
-Gözlerini zina yapmaktan korumalısın
-Mezar taslarini kesinlikle okumamalisin
-Ehline , evladina beddua okumamalisin
-Günahta israrli olmak
-Alimlere dil uzatmak , yalan konusmak
-Günes dogarken ve batarken uyuya dalmak
-Zalimleri ve ahlaksizlari takdir ve tebrik etmek.
-Dis ile tirnak kesmek
-Muhtac olmadigi halde insanlardan dilenmek
-Muhtac halindeki kisilere yardim etmemek
-Ana , babadan beddua almak ,akrabayla alakayi kesmek.
-Cimri ve hasis olmak
-Abdesthaneye sag ayakla adim atmak
-Cünüp halde gezerek yemek ve icmek
-Ekmek parcalarini atese atmak
-Banyoda abdest bozmak ...v.s Unutkanlığa Sebeptir bunları yapmamaya gayret et

subhanallah kardesim ibretlik bir paylasim. şukuyu kaptın
bu arada şapkalı a yı nasıl yazıyosun? :D

teşekkür ederim herkes faydalansın istedim
şapkalı a ise shift tuşuna basılı tut sonra 3 e bas zaten onun üstündeki şapka işaretini göreceksin sonra elini kaldır ve hangi harfe şapka koymak istiyorsan ona bas bütün şapkalı harfler için geçerli

çıkışın yapıldıktan sonra 30 yada 60 gündü tam hatırlamıyorum, sağlık hizmetlerinden yararlanabilirsin. bir kısım büyük ameliyatlar dışında diye hatırlıyorum.

onun dışında 83 günlük prim senin şu an hiç bir işine yaramaz.

60 gün işsiz muamelesi görüyosun. daha sonra geçersiz oluyor diye biliyorum bende.

o seksen üç gün sigortalı çalışarak emekli olacağınız toplam gün sayısından düşülecek günlerdir. şu an için bir işinize yaramaz. işten ayrıldıktan sonra ailenizin sigortasından faydalanabiliyosunuz bunun için şart ise öğrenci olmak ve yirmibeş yaşı aşmamış olmanız gereklidir. öğrenci olup 25 yaş üstünde iseniz yahut öğrenci ve ailenizden birinin sigortası yoksa üniverste sağlık masraflarınızı karşılar. ayrıca çalışırkende senin tüm sağlık masrafların sgk tarafından karşılanır ödenen prim miktarı hiç önemli değildir. primin yüksek ödenirse yüksek maaşlı emekli olursun o kadar. tabi sgk karşılar dedim ama belli bir kesinti yapıyorlar. yüzde beş-on

geriye dönük 120 gün priminizin yatmış olması gerekiyor. sağlık sigortasından faydalanamazsınız 83 günlük primle.

Küçükken oluyordu. Kafam biraz çalışmaya başlayınca bundan pişman olmaya başladım. Şimdi ise sanki turist konuşuyormuş gibi oluyor. Ha ingilizce ha kürtçe ha almanca yani.

Şöyle düşün; yabancı bir ülkeye gittin ve yanında memleketlin var, nece konuşursun? Adamlar doğduklarından beri o dilde konuşuyolar ve ciddi anlamda türkçe konuşurken dertlerini birbirlerine anlatamıyolar.

"bir insanın yanında onun anlamadığı dilde konuşmak ayıbtır" bu gerçeği gözler önüne serdikten sonra bana ne isterse kuş dilinde konuşsun diyerek size cevab veriyorum.

kesinlikle rahatsız oluyorum. birincisi bu kadar itici bir dil olamaz hiç bir zerafeti yok kulağa hoş gelmiyor. ikincisi konuşanlara bakıyorsun belki yarısından çoğu görüntü olarak dağdaki götverenlerden farksız, üçüncüsü türkçe bilip bu ülkede yaşayan bu ülkenin ekmeğini yiyip suyunu içen birinin başka bir dil konuşmasına karşıyım. rahatsızlık duyuyorum ve pişmanda olmuyorum. aksine yanımda öyle konuşan tipler oldumu küçümser veya alaycı bakışla gözünün içine bakarım o da eşşek değilse onlardan ne kadar nefret ettiğimi anlar.

peşin edit: demokrasi ve özgürlük abidesi olduğumu söylemedim. kimse laf sokmaya çalışmasın özilin sorusuna cevap versin.

@humin zararlısı
@wishes

+1

ben de çok rahatsız oluyorum lan mesela spor salonunda soyunma odasında vara vara konuşuyolar kendi aralarında amk ne diyon götüme başıma mı laf ediyon ne bilcem ben türkçe konuşsana piç.

hicbir onyargim yok, kulaga cok kotu gelen itici bir dil. bu bakimdan rahatsizlik veriyor. ama konusmalilar.

not: cekce de berbattir mesela.

rahatsız olmuyorum.

ha belki tek bir şekilde rahatsız olurum -ki bu bütün diller için geçerli- diyelim bir diyalogda 3 kişiyiz ve birden karşıdaki iki kişi kendi aralarında benim anlamadığım bir dilde birşey dedi, işte o pek hoş olmaz. hatta dün masamızda bir uzak doğulu vardı, ingilizce anlaşıyorduk, arada kendi aramızda konuşurken ayıp olmasın diye de ingilizce konuşuyorduk tabi masadaki herkes ingilizce biliyordu.

biraz oluyorum, ama dünyanın herhangi bir dili konuşulurken (ermenice, yunanca, lazca dahil) olmuyorum. sebebini kendilerinin düşünmesi lazım.

bir insan bir dilin konuşulmasından neden rahatsız olabilir?
kulağa kaba olduğundan? hayır.
konuşanları ırk olarak aşağı gördüğünden? hayır.
ben ırk olarak kendilerinden düşmanlık hissettiğimden rahatsız oluyorum.

anadilini konuşmak her insanın hakkıdır. bu insanın evrensel kabul görmüş bir hakkıdır. ama rahatsız olduğumu ben söyleyebilim. bunun nedeni kaba ve görgüsüzce konuşmaları. aynısını bir ingiliz yapsa ona da sinirlenirim. yani mesele konuştuğu dilde değil konuşma uslubundadur. ayrıca ispanyol turistlerde çok kaba saba konuşurlar onlarıda sevmem.

"yanında almanca, ingilizce konuşulunca rahatsız oluyor musun" argümanı çok salakça olsa da diğer ırkçı hayvanlıkların yanında bir derece kabul edilebilir oluyor, bu duyuruda onu fark ettim. çünkü kürtçe bu toprakların dillerinden biri, yabancı bir dil değil. içi kin ve nefretle dolu bünyelerinizin bunu kabullenmesi lazım artık. insanların ana dilini konuşmasından rahatsızlık duymak nasıl bir kafadır anlamıyorum. bir ırka topyekün nefret duymak aynı keza..

kürtçe konuşabilmeyi, anlayabilmeyi ve hatta sizleri anlayabilmeyi dilerdim. sonuncusu biraz zor ama...

dipnot: madem bu kadar milliyetçisiniz, önce kendi dilinizi doğru dürüst konuşmayı/yazmayı öğrenin. imla hatalarının bini bir para..

ilke olarak rahatsiz olmuyorum. yurtdisinda filan ve yerliler benim türkce konusmamdan rahatsiz olmuyor.
ancak bal gibi türkce bildikleri halde iett de filan iki kürdün bana yada yanimdaki kiz arkadasima bakarak kürtce birseyler anirmasindan rahatsiz oluyorum. yoksa herkesin istedigi dilde konusma özgürlügü var ama bunu kinama begenmeme hakki kimse de yok.

"bir insanın yanında onun anlamadığı dilde konuşmak ayıbtır" bunu sadece kurtler mi yapiyor? evet kabul hos degil ama ben dahil bunu yurtdisinda yapan cok.

"kaba ve görgüsüzce konuşmalar" da kurtlere has bir durum degil, dili guzel konusan var kotu konusan var.

"bal gibi türkce bildikleri halde iett de filan iki kürdün bana yada yanimdaki kiz arkadasima bakarak kürtce birseyler anirmasindan rahatsiz oluyorum." bunu da sadece kurtler yapmiyor(bkz: yurtdışında türk ile karşılaşmak)

uzun zamandir kurtce sesler duymuyordum, biraz youtube baktim gayet sevimli bir dil:
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

sarkilarida pek guzel, severek dinliyorum:
www.youtube.com
bence zazaca lehcesi cok guzel, ogrenmek isterdim:
www.youtube.com

kürtçüler sözlükten sonra duyuruyuda basmış. yok faşist yok bilmem ne yok bıdı bıdı. başka argümanınız yok mu.

Evet, kesinlikle rahatsız oluyorum.

Ne kadar kutuplasmisiz. yazik once insan demeyi hepimiz unutmusuz, sozlugu basmis duyuruyu basmis ne bu kurt diye etiketlediginiz insanlar istilaci mi bir yeri bassin?

yurt disinda barbar turk diye adlandirilmak ne kadar hosumuza gidiyorsa kurt kokenli insanlara yapilan yakistirmalar da iste okadar hosuna gidiyor onlarin.

yapmayin her kurtu terorist her kurtce kelimeyi kotu niyetli yapmayin bilmez misiniz her tavla oynayinisizda aslinda kurtcede de kullanilan rakamlari soyleriz yek du se car....

ne bu insanlarin hepsinin niyeti kotu ne de konustuklari dil beni rahatsiz eder...ha gerekli mi burasi tartisilir benim gozumde turkiye cumhuriyetinde bir turkce bilen turk vatandasinin insanlarin icinde fransizca v.b konusup ortamin dedikodusu yapmasi benim gozumde ayni konumdadir ecnebi avrupa dilini konusmasi onu elit ya da baska bir sey yapmaz.

kisaca ben rahatsiz olmuyorum.

Nefret ediyorsunuz ya bu kadar. O zman neden bu kadar beraber yaşamk istiyorsunuz kardeşisiz diyorsunuz.Bırakın o zman Kürtler kendi topraklarından sizden ayrı yaşasın. siz bıramıyorsunuz ki. yoksa biz de size aşık değiliz. Madem dilimize bile bu kadar saygısızsınız, rahat bırakaın da kendi kendimize yaşayalım.

Bu arada ben dil bilimciyim, Türkçe'nin içinde şu sizin çok nefret ettiğiniz Kürtçe'den ne kadar kelime var bir araştırın bakalım. Yada türkçe bir sözlük alın kaç tanesinin karşısında Türkçe dışında bir dilin kısaltması yok.

Başka dil bilmiyorsa ne yapsın, konuşacak elbette rahatsız olmam, örn. Urfa'da bir ziyare gittiğimde çevremdeki kadınlar ya kürtçe ya arapça konuşuyorlardı, başka dil bildiklerini sanmıyorum (Urfa oxford).

Ancak türkçe bilen biri benim kürtçe bilmediğimi bile bile yanımda kürtçe konuşursa YUH demek isterim. Ben yanımdakiyle sana bakıp bakıp almanca konuşsam hoşuna gider mi?

Bir de tabii bunun meydan okuma hisleriyle yapılanı var, ona da "acınası" diyoruz.

ya bırakın şu faşistsin şusun busun 2010 dayız heeeeey takılıp kalmayın 80 lere !!
olay ne biliyor musunuz arkadaşlar kendini T.C. ye ait hisseden her insanın kanına dokunan durumlar var ! isterse anırsın umrumuzda değil ,niyetleri temiz olduktan sonra !! ama dağa çıkıp gencecik askerlerimizi şehit eden haince arkadan vuran ,10-15 çocuk yapıp devletten yeşil kart alıp elektirikği (kuyuyu elektirikli su ısıtıcısyla ısıtan biliyorum !! )bedavaya kullanıp bide üstüne yardım parası alıp , çocuğuna polise askere taş attıran insanlardan doğal olarak sürekli bir zarar gelir düşüncesi alt bellek üst bellek her yere yerleştiği için elinde olmadan tepki duyuyorsun hepsi öyle olmasada !

Turistle karşılaştıranlar saçmalamış bence. Onlar turist sonuçta bi süre sonra gidecekler. Ama adam doğmuş gelmiş 30-35 yaşına işi gücü yaşamı herşeyi burda öğrensin Türkçe'yi de.

hadi bi derece oradaki cahil halkı anlıyorum çünkü 'cahil' öyle veya böyle cahil bırakılmış sömürülmeye müsait nereye çekersen oraya çok basit anlamsız bahanelerle;yok sizin dilinize müsade etmiyorlar yok susturuluyorsunuz hakkınızı arayın diye galeyana getirilip kışkırtılıyorlar vatana millete karşı !
anlayamadığım nokta ise buraya yazacak kadar imkan ve bilgi dahilinde olan bir kimse bu tür oyunlara nasıl gelir nasıl inanır bu gereksiz saçma sapan bahanelere ??!
son olarak bu ne perhiz bu ne lahana turşusu saçma haklardan bahsedip sonrada başkasının hakkını gasp etmek gerçekten komik bir ironi en komiği ise bunu meşru bir şeymiş gibi savunanlar.bakamayacakları kadar çocuk yapmaları ise tamamen devletin suçu es geçilmiş onuda ben söyleyeyim savunmada sınır yok her şey hak her şey meşru çünkü ifade özgürlükleri elinden alınmış.

gerçek deri ise, az kullanılmış dediğine bakarsak herhalde 150 civarı gider.

sokaktaki bir işportacıyla buna benzer bir deri ceket için yaptığım pazarlıkta 80 liradan 50 liraya inmişti kendisi. evet ikinci el.

panik atak genel olarak 20 ile 30'lu yaşlarda görülen bir rahatsızlıktır. genel olarak ölüm korkusu tabanlı olup 7/8 çeşit panik atak bulunmaktadır. bir tür obsesyon olup geçici bir rahatsızlık olduğunu da belirterek olabildiğinin en kaba şekli ile özetlemeye çalışayım öncelikle. atağın başladığı sıralar kalp krizi olduğu sanılmakta ve acillere bu sanrı ile gelen ve fakat geçirdiğinin panik atak olduğu gerekçesi ile eve geri yollanan pek çok hasta bulunmaktadır. atak min.10 dk ile maks.30 dk arasında değişebilmektedir.

panik atağın yaşandığı dönemler yoğun stres altında olduğunuz dönemler olmaktadır genelde. örneğin benim öss dönemimde başlamış, üni.ye girdikten sonra da anında geçmemiş ve birkaç yıl daha bu sıkıntıya katlanmışımdır. katlanmaktan kastettiğim, panik atak ile yaptığım araştırmalar ile hafiflemiş, psikolojiye olan ilgimle de daha bilinçli bir süreç olmuştur. ancak bunu tavsiye edemem size. yani atağı geçirdiğiniz anlar benzersiz bir deneyim ve oldukça zor anlar olduğu için psikolojik bir destek almanızı önermem en doğrusu olacaktır. ancak şunu bilin ki ömür boyu tedavi gerektiren bir hastalık değildir.

atağı atlatana kadar derin derin nefes alıp içinizde yarım dakika kadar tutun. sonra yavaş yavaş nefesi ağzınızdan ama tek seferde değil, geri verin. bulunduğunuz ortam kapalı bir ortam ise pencere açın ya da mümkünse açık alana çıkmaya çalışın, çıkamıyorsanız da sakin olun nefes alıp verme olayını devam ettirin.

size tavsiye edebileceğim başka bir şey ise şu anda aklıma gelen kahve ve çayı azaltmanız hatta mümkün ise bırakmanız. uyku düzeninize de dikkat ederseniz sizin için her şey daha kolay olacaktır. ve tabii yediklerinize de dikkat etmeniz yararınıza olacaktır. şimdilik aklıma gelen bunlar. eğer daha da detaylı bilgi isterseniz bu hastalıktan zamanında muzdarip olmuş biri olarak elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.

geçmiş olsun.

benimkisi 1-2 hafta sürmüştü ve yalnız kalmak tetiklemişti kimsenin benim hakkımda düşünmediğini algılayıp boşluk olarak adlandırdığımız "hiçlik" duygusunu yaşadım. bir anda yok olacağımı sanıyordum. panik atak genelde (uzman değilim psikoloji mezunuyum)ölüm ve varoluşsal yalıtım korkularıyla tetiklenir. daha doğrusu bir olay yaşarsın örneğin ciddi bir araba kazası geçirirsin ölümden dönersin ve endişe başlar ölümlü olduğunla, evrende yapayalnız olduğunla (bu deneyimi senden başka kimsenin bilememesi) yüzleşirsin akıl bunu hemen bastırır ve farklı bir hastalık olarak yansıtır örneğin, panik atak, yada takıntı. panik atakta psikolojik stres vücuda kaç yada savaş tepkisi olan kalp çarpıntısı, nefessiz kalma, titreme olarak yansıyor. yani vücudun psikolojik tehdit'i (yalnızlık) fiziksel tehditmiş gibi algılayıp sana kaç yada bununla savaş hallet bu sorunu yeter ki sağ kal diyor. ben panik atağımı bu konuda makaleler okuyarak, telkinle ve sosyalleşmeyle aştım.

bu hastalık kafanda kendin ürettiğin birşey olduğu için kafanda yok edersen yok olur. sadece ondan korkma. panik atak mı geliyo bırak gelsin bunu sesli olarak söyle gel de korkmuyorum de. unutma panik ataktan yeryüzünde ölen hiç kimse yok, en fazla kalbin biraz hızlı çarpacak o kadar. bu beni çok rahatlatmıştı. birde kalp atışlarım hızlanıp yüzüm sapsarı olmuş ve elim ayağım titrediğinde anlamıştım olayn panik atak olduğunu ve ulan bu muymuş atak dedikleri demiştim ve gülmeye başlamıştım aynanın karşısında titreyen bedemine karşı :) sonra geçmişti korkmayınca gidiyor :) rahat olun sadece.

caps koy belki biz alırız.

bu duyurudan biraz cevap alayım da olmazsa yarın başka duyuruyla burdan satılığa çıkarırım. hem kaça gider ortalama onu bilmem lazım

beyazıtta sahafların arkasında ikinci el deri mont satan tezgahlar var onlara okutabilirsin. hem hani caps hani?

bugün koyarım bi caps

yenisini almak istiyosan derimodda "eskisini getirin 200 'e sayalım yenisini alın" kampanyası da var, naçizane..

canım kardeşim n'apmışsın sen öyle git meendisliğini oku bitir zaten yarılamışsın ee derslerde iyi diyorsun, ekonomiyi hobi olarakda öğrenebilirsin çok bi halt değil ekonomi.

hayallerinizi gözden geçirin. hangi bölümün ve hangi mesleklerin sizin için ideal olacağını gözden geçirin. bunu başkalarından ziyade siz bileceksiniz. hayat okuldan ibaret değil bilgisayar mühendisi olduktan sonra mutlu olabileceğinizi düşünüyorsanız ona devam edin. evet ben de ekonomi mezunuyum çok fazla ekonomi mezunu var memlekette bu bir gerçek. ama hayalinizde bu tarz bir meslek varsa hiç de düşünmenize gerek yok.

gelelim son maddeye. çıldırmayın. üniversitenizi okuyun bitirin ondan sonra ne yapıyorsanız yapın. asgari ücretle geçinmek kolay mı zannediyorsunuz. hayat öyle kolay değil.

edebiyat falan mı okusam? tercümanlık falan? almanca, rusça ve ingilizce biliyorum. ha, almanca okumam yazmam yok. anne tarafı alman olduğu için çocukken duya duya, konuşa konuşa öğrenmişim. burada isviçreliler ile oturup(daha selam-sabah dışında oturup konuşmadık ya, neyse) türkçe gibi konuşabiliyorum ama ne kadar grammer var ben de bilmiyorum.

doktor ol bence kafada var gibi sende :) olmadı astronot ol. yaparsın. biraz zorlasın diye bunları dedim alay etmiyorum.

elini sallasan ekonomiste çarpar ama yurtışında okumuşunu, kendini yetiştirmişini bulmak kolay değil.
bence de salla mühendisliği, çok zor lan mühendislik okumak, en iyisi işletme-ekonomi falan bence, rahat rahat okursun, iş de bulursun merak etme...

eğer Türkiye'de çalışmak istiyorsanız bence bölümünüzü bırakmayın. bu ülkede her branştan istemediğin kadar var (yeni branşlar hariç: biyomedikal müh. benim bildiğim, bu bölümleri araştırabilirsiniz.) bu tarz bölümlere geçme imkanınız varsa geçin durmayın. sıradan bi bölüme geçmek istiyosanız bence geçmeyin bölümünüzü okuyun. zaten okudugunuz bölüm sıradan. türkiye'de mühendis fazlasıyla var. ceo kardeşime katılıyorum. yüksek matematik alıyosan 2. sınıfsındır( bizim buraya göre) bencede çoğunu atlatmışsın. artı bildiğin baya dil var. türkiye'de mühendis olupta dil bilen çok az. hele hele 3 dil çok çok az. bence bitir gel buraya mükemmel işlerde çalışırsın.

süper yapmışın.kıskandım....

ben öyle dekanlığa gitseydim zamanında

"ne diyorsun lan dalalma ne ekonomisi "derlerdi...

helal olsun!

yılalr sonra çocuklarına anlatırısın hikayeyi:)

bok var mühendislikte!

1. Çinli'den kurtulunca püripak olacaksınız. Onun siniri bu üstünüzdeki :)
2. Ekonomiye geçinde "ee yeğen şimdi neye yatırım yapalım, altın diyollar" sorularıyla karşılaşacaksınız. Her mesleğin soruları var :)
3. Yüksek matematikle karar verilmez mühendislikte, sonra o öğrendiklerinizi kullanırken size uygun olmadığını anlarsanız değiştirirsiniz. İş işten geçmiş olursa üstüne MBA yaparsınız.

@cosmicstring: ahah, bu ruh haliyle güldürdün ustam yav. bi an diyaloğu hayal ettim gözümde.

d:dayının biri
b:ben

d:ne okuyorsun?
b:ekonomi abi.
d:ee, nolacak bu ekonominin hali?
b:valla dayı, şimdi japonya'nın resesyon açıklaması dünyada pek çok şeyi etkileyecektir, sonuçta yen faizi olmayan tek para birimi. uzun vadede stakflasyon önlemleri bıdı da bıdı...
d:o değil de, altın çok düşmüş artık çıkar diyolar?

yazınca o kadar şey olmadı belki ama beynimde canlanan haliyle yarıldım valla. :)

kararsız kaldıysanız bilgisayarı bitirin işletme master'ı yapın.tam olsun.mba.

arow'un çizmelerini öneriyorum.3 sene evvel aldığım çizme hala sağlam ve su geçirmiyor. üstelik 500 cıkarman gerekmıyor. 150tlye almıstım. sımdı fıyatlar cok da degısık degıl. tas catlasa 250ye saglam bişi bulursun. botları bilemiycem.

nasil bot mesela?

gore-tex astarli bi' sey dusunebilirsiniz pek ala ama "su gecirmez" bot sizin bildiginiz anlamda mumkun degil maalesef.

edut: koflach, asolo ve ne bileyim bunun gibi laylon olmadiktan sonra dogal malzemelerin hepsi su gecirir. gundelik hayatta bu botlari giyemeyecegimiz icin deri uzerine ince sentetik astarli ve haliyle ayagimizi terletmeyecek sekilde buhari disari atabilen ayakkabilari tercih ediyoruz. bu astarlar farkli isimlerde kendini gosterebiliyor:

goretex, sympatex, event gibi...

www.asolo.com

www.koflach.com

(bkz: harley davidson)

harley davidson kar suyunu çekiyor :)

ucan sincap@ ne yanı su gecirmez bot yok diyorsun öylemidir.
aylin@ harley davidson vardı aklımda ama sende onu bitirdin eminsin değil mi

eminim son kararım...
siz emin değilseniz gidin harley satıcısına ki cevahirde var bundan mağazası
sorun..
şöyle diyiverin...
bu ayakkabı karda su geçirirse getirir iade ederim
cevabınızı alırsınız :)

askerlere verilen dandik goretex botlarım var, hayvanlar gibi sulara girmeme rağmen bir problem çıkarmadı, afillileride oluyor onların.

www.modaport.com
al bunlardan dizine kadar suya gir.ama terletir sorunu o

timberlandım daha hiç su almadı. adidas goretex botum da da öyle.

kinetixin botları vardı yünisexmiydi neydi hemde. terden ıslanıyordu çoraplarım sadece.

wellington boots alin rahatlayin.

www.google.com.tr

şu wellington bootsların erkek olanı yok sanırım :d

o da sizin kadersizliginiz.

askeri malzeme satan yerlerde bulabilirsin su geçirmez botlar bence.

istanbul'da isen beyoğlu istiklal caddesi'nde atlas pasajının hemen arka çıkışında bir pasaj var, anabala pasajı...
orada sniper diye bir amerikan askeri malzeme satan dükkan var.
oranın sahibi böyle barbaros hayrettin paşa gibi sakal bıyık kombinasyonlu, insan irisi bir adamdır, adı Kağan...
Kendisine "iceman" selam söyledi derseniz, size hem doğru botu seçmenizde hemde fiyat konusuda yardım eder. almasanız bile gidin konuşun, size doğru olanı söylesin.

ha bu arada %100 su almaz bir bot yoktur. vardır o da lastik çizmedir.
deri botlarda en iyi su geçirmezliği gore-tex astarlı olanlardan alırsınız. bunlarda da sivil için üretimlilere nazaran askeri amaç için üretilmişler daha randımanlıdır.

benim tercihim " belleville'in 795 modeli olan gore-tex'li çöl botudur."
komik gelebilir çöl botu ne ayak diye ama ben o botla su içinde çok çalıştım ayağımda bir gram su damlası yoktu.. hele karda falan çok memnun kaldım. fakat botu ayağınızdan çıkamak için doğru şekilde kuruttuğunuz sürece en yüksek verimi alırsınız.

Siz yinede gidin kağan'a bir uğrayın...

zaten yeterince cevap gelmiş ama harley'den kesinlikle uzak durun. ben de aldım, sürekli su alıyodu içine, en sonunda geri götürdüm, adam bunlar deri olduğu için gözeneklerden su alması normal, siz sürekli boyayın, 1-2 yıla gözenekler kapanır ve su almamaya başlar dedi. o gün bu gündür giymiyorum. geçen sene timberland aldım, ayakkabının dili zaten bi yere kadar birleşik, o noktaya kadar su geçirmiyor. en azından şimdiye kadar hiç geçirmedi. çok memnunum, çok sıcak tutmasa da, kalın bir çorapla işinizi görür, sıcacık ve kuru giyersiniz.

bulldozerlerle kartepeye gidip batıp çıkmıştım, ayaklarım soğuktan buz kesmişti kımıldatamamıştım ama kupkuruydu yani. hiç su almadı. harley davidson da geçen seneki istanbul kışında bi sorun yaratmamıştı.

dr martens giyiyorum ben. kesinlikle su geçirmiyor, taş gibi.

gayrimenkul yatirim degerleme firmasiyla is gorusmesi yaptigimda, 3 yil calistiktan sonra gayrimenkul degerleme uzmani olacagimi soylemislerdi. (evet mimarim ve issizim :))

bildiğim kadarıyla her sene açılmayan bir sınavı var.

spk aynı isimli bir sınav düzenliyor. aynı zamanda emlak yönetimi bölümlerinden mezun olanlarda bu işi yapabiliyorlar illaki mimar fln olmaya gerek yok ama para çok be hacı. her kredide bir ipotek her ipoteke bir exper istiyorduk bankada çalışırkene en ucuz exper 300 lira fln idi.

SPK nın açtığı sınava girmek için son 3 gün. başvurular 1 Ekimde bitiyor. sınavda 6-7 Kasım da.

peki konut değerleme uzmanlığı ile gayrimenkul ... arasındaki fark nedir? spk sınavlarına bakınca sanki konut ile başlamalı sonra gayrimenkul alınmalı gibi duruyor. bir de anlamadım, konutta 1 yıl, gayrimenkul'de 3 yıl bu alandaki firmalarda @purkinje'nin dediği gibi çalışmış olmak aranıyor.

e ben zaten bu alanda çalışmak için bu belgeyi almak istiyorsam, bu belge olmadan da faaliyet yapmak mümkün mü ki? aydınlanmalıyım. yani serbest olarak çalışıp bankalara veya değerleme şirketlerine bu hizmeti sunmak için önce bir eğitimden geçmem mi gerekiyor? hacı bi el atın be...

bir arkadaşım harita mühendisi. şirkete gidiyor ben bu işi yaparım dedi yapmaya başladı. eğbir yandan da spk nin lisans sınavlarına giriyor işte.

nokia 1200

nokia 6630 temiz bulursan, uygulama falanda kurarsın mis gibi.

w810i 100e kaparsin

150 liraya general mobile alırsın dst13 modeli süper şarjı fln uzun gidiyordur bulutut mulutut mp3 var. ve bu fiyat sıfırı için.

w810i +1

sadece başlığı okuyup cevaplıyorum: ne olursa olsun evlenilmez.

kızım gez toz yaşa yaa allasen

şimdi canımcım , 21 yaşında evlenmemelisin diye bir kural yok öncelikle. ama sen daha aşkı tatmamışsın , o müthiş duyguyu yaşamamışsın . düşün bu adamla evlendin ( ki zaten ona aşık değilsin ) ileride karşına biri çıkacak , ilk görüşte vurulacaksın aşık olacaksın falan . olmaz deme neler neler oluyo hayatta. ki kişisel fikrim evet 21 çok erken . önce öğrenciliğinin tadını çıkar , gez toz ,aşkı tat. huzuru , dinginliği arama yaşın gelmedi daha.

OKU: Aşk / Elif Şafak

22 yaşındayım ve bir kaç aya kadar yaşamakla ilgili seninle aynı düşüncedeydim. şu anda ise mezun olup hayallerimi gerçekleştirmek için gün sayıyorum. ve bunun için hayatımı tehlikeye atıp savaş bölgelerinde bile çalışmaya hazırım. sana diyeceğim şu olur: aman diyeyim kafanı duvarlara vurursun. hayatla ilgili bir beklentisi olmamak hiç bir şey yapmamaktan geliyor. bir şey görmeyip yapmazsan hayat sana gayet boş gelir ama mutlaka ileride karşına "ölmeden önce bunu yapmalıyım!" dedirtecek şeyler çıkacak. o garip bağlar çok garip(!) bir şekilde çözülüyor ileride sonra da nikah bağını çözmek için uğraşırsın.

valla ilişkilerinde baltayı taşa vurmuş ve kendine bile hayrı olmayan biri olarak görüşümü ne kadar dikkate alırsın bilemem, ben olsam almazdım. :)

ben olsam evlenirdim. güvenebileceğim biri olsaydı yani. güven çok değerli ve çok zor bulunanmış bişeymiş, burada anladım.

"Aramızda öyle büyük bi aşk yok ama yıllardır garip bi bağ var." derken kaç yıldan bahsediyorsun?

valla bana kalsa 30 undan önce evlenilmez, hele hele iyice vurmamışsan dibine 35 ten aşağı evlenilmez.
benim şahsi düşüncem bu yani kınayan yadırgayanlar olabilir.
35 ten öcne bağlasan durmam.

@efx 3-4 sene

sana kalmış bir karar bu. ama mademki ilişkinizde bir sorun yok,o halde 2 yıl daha beklenilebilir.di mi? hayatını düzenleyebilirsin,okulun bitmiş olur,işin olmuş olur,para kazanıyor olursun,iyice büyümüş olursun,bakış açın değişir..aslında en önemlisi de , "öyle deli gibi aşık filan da değilim" dediğin adamı seversin zamanla..daha net görürsün önünü.

evlen de gör

bu arada dayanamıcam
@groove salad - bence de :))

evlende gör güzel bir sistem fakat

önce sen evlenenleri bir gör o yeter sana :)

bana fazlasıyla yetti etrafımda bir sürü arkadaşım evlendi b.k mu vardıda evlendim demiyen yok.

bazıları demiyo ama "ben sana demiştim olm" lafını duymak istemediklerinden oda :)

21 yaş offf deli misin?hayatının başlangıcı deli gibi aşığım desen anlayacağım bir yerde ama o da yok diyorsun.

ekşi duyuru'da gördüğüm en üzücü başlıktı

"Ben okula, o işe gider, evimiz olur ne biliyim para biriktirir bi şeyler alırız, ev aile kurarız, arkadaş oluruz, sevgili oluruz... Çocukluk yaptığımı falan da düşünmeyin yaşıma göre oldukça olgunum, kafam da iyi çalışıyor."
demişsin, kendin demissin ben okula o işe...
olmaz öyle emin ol. hamileliği var, rahatlıgı var. o yüzden cocuk yapmıcam diyebilirsin. ama emin ol öyle demez.

hayatta bazı seylere baglı kalarak devam ediyoruz, su an hiç bir tutkun yok. ama karsındaki idare edebilmesi için evlilige ihtiyacı var. bir süre sonra pişmanlıktan daha fazlasıda olabilir. o yüzden gercekten seviyorsa okulun bitmesini beklesin, sizde nişanlı olarak birbirinizi tanıyın.

baskasının bencilliginde sürüklenme.

birbirinize olan baglılıgınız sevgi olmayabilir o yüzden zamana bırakıp devam et.

hayatın tadını çıkarmak varken, kesinlikle hayır. hele bi de üniversite 2 de okuduğunu varsayarsak.

deneme aşaması olmuyor mu?

madem seviyorsunuz, beklenebilir de bence ne bilim.. ama sizin kararınız...

evlen-boşan

çok neşeli, muhabbeti keyifli bi insanım tanımıyla, paragrafın sonundaki içim geçmiş ifadesi biraz çelişkili değil mi?

soruya gelince, bu şartlar altında bir evlilik büyük olasılıkla hata olur ve ikinizin de elinde patlar. kendi adıma, aşk taraftarı biriyim ve aşık olmadan yaptığın bir evliliğin içinde (elmyra'nın da dediği gibi) gün gelip başkasına vurulup her şeyi berbat etme riski de var. bu olmasa bile, hayatın zorlukları ve evliliğin dertleri (bence en iyi evliliğin bile kendine göre derdi vardır) zamanla ilişkiyi yıpratır ve ortada aşk falan da olmadığı için birbirinizi yemeye başlarsınız. gerçeklik çoğu zaman evlilik öncesi hayallerle örtüşmüyor ne yazık ki.

ayrıca 21 yaş genç bir yaş ve kafanızdaki "evlenmek isteyeceğim ideal erkek" tanımı da zamanla değişebilir.

(bkz: rahat batması )

@saatgeceninonikisi: demek istediğim kendi yaşıtım olan birinin sahip olduğu heves, heyecan bende yok ama yine de neşeli, keyifli biriyim

@sivrisinek süper özetlemiş

iki tanede bebe verirler kucağına oh mis :D

okulunu bitirmeden senle evlenmek isteyen adamdan kork bence. madem garip bi bağ var aranızda madem illa evlenmek istiyor senle beklesin 2 sene daha. ne bu acele?
ayrıca maddi olarak rahatsan git bi yerleri gez, dünyayı tanı, evlenip napıcan ki?

Soruyu soran kisi, senden bi ricam var, Su Sana evlenme diyenlere sorarmisin, annesi, babasi kac yasinda evlenmis? Kaci bosanmis...
Bir hanimefendi icin ideal yastir 21. Eger hayatta amacin "aman her bara gideyim hayatin dibine Vurayim, hic bir seyden eksik kalmiyayim " degilse evlen ama evlenmeninde ne kadar buyuk sorumluluklari oldugunu bilmelisin..yazilacak cok sey var ama benden bu kadar aklini kalbini dinle

evlenirsen o hikayedeki mal sen olursun.

21 yaşında evlenmek olur da, sadece aranızda "garip bir bağ"dan başka bir şey yoksa evlenilmez. Öyle destansı aşklara da gerek yok ama güçlü bir sevgi hissetmedikten sonra evlilik curcunasına girmek ileride pişmanlığa yol açabilir.

En yakinindaki adam ve kizlar demek ki cop yigini. Muhtemelen uzun yillardir kopmadigin en yakinim dedigin insanlar vardir. Onlardan sana hayit gelmez en kisa zamanda yenilerini edin.

Kiz dostlarimdan biri gelip de yiyosa desin bakalim yuzume senin kelimelerini. 15 dakika surmez kendine getirmem, dinlemem valla "ben hep boyleydim" laflarini.

sonuca gelmek için girizgahım şu şekilde olacak;

27 yaşındayım, 1-2 üniversite bitirmişliğim var, normal birisi olduğumu düşünüyorum, bu güne kadar ilişki de yaşadım ama hayatımdaki en büyük hedefim ne evlilik, ne birisi ile birlikte olma, ne büyük bir evde oturma, ne de başka bir şey. sadece "bir büyük turbo alsam yeter bana" şeklinde bir düşüncem var. hatta yaşama amacım bile sanki bu.

dediğim gibi, normal sayılabilecek biriyim; komşu teyzelerin de "artık evlensene" tarzı sözlerine maruz kalıyorum.

bence yaş ile ve statü ile çok fazla ilgisi yok evlilik kararının. bunu, "bak bu devirde benim gibi hödükler çıkıyor" anlamında söylüyorum.

evlilik için normal sayılabilecek yaştasınız ama modern çağda artık kadınların da eve katkı yapması, en azından kendi ayaklarının üzerinde durabilmesi gerekiyor.

bunun için de eğitiminizi destekleyip, bence en azından okulunuzu bitirmenizi beklemesi gerek. seviyorsa bekler, kaçıyor musunuz ? hayır. o mu kaçıyor ? muhtemelen hayır. beklesin.

aileleriniz arasında sıkıntı yoksa (malum, bizim önemsemediğimiz bazı şeyleri önemseyebiliyor aileler) bence sizi istesinler, sonra da söz, nişan vs. yapın, okulunuz bitince evlenin. herhalde böyle oluyordu, pek o taraklarda bezim olmadığından..

neyse.. "bekleyemem, hemen evlenelim" falan diyorsa bence benim kadar hödüktür o, en azından sizin yaşam değerlerinize ve kendi ayaklarınız üzerinde durma kararına saygı duyması gerek.

1. O çocuk size saygı duysaydı siz okurken bu teklifi yapmazdı. Kendi hayatını kurtarmaya bakıyor.
2. Kafa yapısı olarak o da değişecek, siz de çok değişeceksiniz. Hatta büyük ihtimalle aşık olduğunuz (pardon, bağlı olduğunuz) adamın ne kadar değişik bir insan olduğunu göreceksiniz. Okudukça, üniversite ortamında bulundukça tutkularınız gelişecek, hedefleriniz oturacak. Bunları bilmeden, görmeden böyle bir maceraya atılmak çok ama çok büyük bir aptallık.
3. Ergenlikten değil diyorsunuz ama henüz çok gençsiniz. Ayrıca adam dediğiniz çocuk sadece 28 yaşında, o da içinde bir sürü volkan patlayan bir çocuk.
4. Türkiye'de evlilik kararının geri dönüşü ucuz değil. Boşanırsanız en kültürlü ortamda bile dul damgasıyla tanınacaksınız. Görünürde herkes saygı duyar belki ama biriyle ciddi ilişkiye girmek isterseniz karşınıza çıkar.
5. Keşke dememek için evlenmeyin. Birbirinizi seviyorsanız beklersiniz. Bu arada kimse kimseyi beklemek zorunda da değil.
6. Siz o adamın kendi kendine bir şeyler başarmış olmasına, kendine bir hayat yaratmış olmasına tav oldunuz sanırım. Okursanız daha iyisini (beklerseniz ikiniz için) yaratma şansınız olacak.
7. Evliyken üniversitede okumak çok zor olur. Tanıdıklarım ikisinden birini bıraktı mutlaka. Şimdi okumanı destekliyorum, mutlaka okulun bitecek, her işte yardımcı olacağım dese bile emin olun olamayacak.
8. Sonuç: Evlenmeyin, bekleyin. Böyle bir söz vermek için çok erken.

21 yaşında evlenilir mi sorusunu, bu şeklide altı doldurulmamış haliyle gayet de evlenilir diye yanıtlardım.
asil nadir - nur nadir evliliği ile ilgili bir röportaj okudum bugün hürriyet gazetesinde.
kız 21'inde iken asil nadir'in evlenme teklif ettiğinde asil nadir 64 yaşındaymış.
bu bir not sadece. onun altını da dolduran bi cümleler vardır, bil

21 yaşında evlenilir mi sorusunu, anlattığın biçimde altı doldurulmamış haliyle gayet de evlenilir diye yanıtlardım.

asil nadir - nur nadir evliliği ile ilgili bir röportaj okudum bugün hürriyet gazetesinde.
kız 21'inde iken asil nadir'in evlenme teklif ettiğinde asil nadir 64 yaşındaymış.
bu bir not sadece. onun altını da dolduran bi cümleler vardır, bilemem.

evlilik boşanma yeniden evlenme durumlarına gelme falanlar filanlar tecrübelerine sahip bir adam olarak diyorum, bu benim talebeliklerimden beri dikkatimi çekmiştir hep, kızlarda 30larına yaklaşıncaya kadar biz erkeklerin ilgi alakası neticesi itibariyle bir prenseslik vaziyetleri vardır. o alaka öyle yoğun olarak döner ki etraflarında, biri gider biri gelir vaziyeti ömür boyu sürecek gibidir. ama 30lar yaklaştığında tabiat devreye giriyor ve kadın tarlada ırgat yahut cihangirde bohem bir heykeltraş dahi olsa gen kanunları nedeniyle doğurmak istiyor. benim arkadaş çevremde ne marjinal hatunlar var ki doğurmam lazım diye ortalıkta dolanıyorlar yaşları 30-35 hatta 40 civarları. ve burası türkiye. doğurmak için ne yapmak lazım evlenmek tabii. şu şu örnekleri var kısmı boştur.
fakat seleksiyon biçimi orada artık alternatiflerin azaldığı, bir çok ilişkinin tüketildiği bir hal almış olunca, iyi kadınlar kapılmış iyi adamlar uzamış oluyor genelde.

ben burada görüyorum bi yığın ilan, insanlar aman aşığım ölüyorum diye kendi özel vaziyetlerini aleni anlatıp çare arıyorlar ama ben diyeyim, geçici. bitici daha doğrusu.

bu gen-gün durumları ve türkiye genellemelerinin dışında çok net ki şu, evlenme denilen müessese artık evlensem de olur ile olmaz.
evlenme müessesesi sırf boşanma riski taşıyorsan bile kenarından kıyısından geçmemecesine koşarak kaçılacak bir haldir çünkü boşanma olayı hiç bir boka benzemez yaşayan bilir, inanmayan gider boşanmışlara sorar hepsi trenlerin kamyonların altında kalmış uçaklardan düşmüş halde en az 2 sene dağılmışlardır. hele çocuk mocuk varsa allah korusun diyorum.
ve evlenme müessesesi ilk aşık olunanla ya da tamam uyduk olanla aman bu daha başkaya benziyorlarla da olmaz. bu bir doku tutmasıdır. beyin kalp ten birbirini tutacak. biri eksik olursa ne olmaz; olmaz.
lakin şunu asla unutma hayatta herşey mümkündür. büyük konuşanları yaşamım boyunca anlayamadım, adamın başına öyle bir hal gelebilir ki vay be bu nasıl yani der kalırsın. yani bunca gevezelik olayın parantezleriydi zamanım var paylaşıyorum bazı bildiklerimi ve laf kalabalığımdan öte şunu diyorum, bu adamla evlenme. ama sen 21 yaşındayken ya da 23 farketmez, bir adam çıkar karşına, bingo... onu zaten anlarsın. orada işte bence küt diye evlen.

bununla senin bu kafandakileri anlatma biçiminle yani, aman ha! olmaz.
ha bir de şu var hızla evlenme diyenler ya genç olanlardır, ya da genç evlilik yapıp ağzı yananlardır.
hepsi de öyle değil bu genç evlenenlerin. çok da güzel dolu evlilik tanıyorum ki genç yaşta yapılmış kütür kütür güzelce de sürüyor.

en nihayetinde, sana naçizane önerim, önce aşık ol bir.
maried muried sonra.

21 yaşında evlenilir mi sorusunu, anlattığın biçimde altı doldurulmamış haliyle gayet de evlenilir diye yanıtlardım.

asil nadir - nur nadir evliliği ile ilgili bir röportaj okudum bugün hürriyet gazetesinde.
kız 21'inde iken asil nadir'in evlenme teklif ettiğinde asil nadir 64 yaşındaymış.
bu bir not sadece. onun altını da dolduran bi cümleler vardır, bilemem.

evlilik boşanma yeniden evlenme durumlarına gelme falanlar filanlar tecrübelerine sahip bir adam olarak diyorum, bu benim talebeliklerimden beri dikkatimi çekmiştir hep, kızlarda 30larına yaklaşıncaya kadar biz erkeklerin ilgi alakası neticesi itibariyle bir prenseslik vaziyetleri vardır. o alaka öyle yoğun olarak döner ki etraflarında, biri gider biri gelir vaziyeti ömür boyu sürecek gibidir. ama 30lar yaklaştığında tabiat devreye giriyor ve kadın tarlada ırgat yahut cihangirde bohem bir heykeltraş dahi olsa gen kanunları nedeniyle doğurmak istiyor. benim arkadaş çevremde ne marjinal hatunlar var ki doğurmam lazım diye ortalıkta dolanıyorlar yaşları 30-35 hatta 40 civarları. ve burası türkiye. doğurmak için ne yapmak lazım evlenmek tabii. şu şu örnekleri var kısmı boştur.
fakat seleksiyon biçimi orada artık alternatiflerin azaldığı, bir çok ilişkinin tüketildiği bir hal almış olunca, iyi kadınlar kapılmış iyi adamlar uzamış oluyor genelde.

ben burada görüyorum bi yığın ilan, insanlar aman aşığım ölüyorum diye kendi özel vaziyetlerini aleni anlatıp çare arıyorlar ama ben diyeyim, geçici. bitici daha doğrusu.

bu gen-gün durumları ve türkiye genellemelerinin dışında çok net ki şu, evlenme denilen müessese artık evlensem de olur ile olmaz.
evlenme müessesesi sırf boşanma riski taşıyorsan bile kenarından kıyısından geçmemecesine koşarak kaçılacak bir haldir çünkü boşanma olayı hiç bir boka benzemez yaşayan bilir, inanmayan gider boşanmışlara sorar hepsi trenlerin kamyonların altında kalmış uçaklardan düşmüş halde en az 2 sene dağılmışlardır. hele çocuk mocuk varsa allah korusun diyorum.
ve evlenme müessesesi ilk aşık olunanla ya da tamam uyduk olanla aman bu daha başkaya benziyorlarla da olmaz. bu bir doku tutmasıdır. beyin kalp ten birbirini tutacak. biri eksik olursa ne olmaz; olmaz.
lakin şunu asla unutma hayatta herşey mümkündür. büyük konuşanları yaşamım boyunca anlayamadım, adamın başına öyle bir hal gelebilir ki vay be bu nasıl yani der kalırsın. yani bunca gevezelik olayın parantezleriydi zamanım var paylaşıyorum bazı bildiklerimi ve laf kalabalığımdan öte şunu diyorum, bu adamla evlenme. ama sen 21 yaşındayken ya da 23 farketmez, bir adam çıkar karşına, bingo... onu zaten anlarsın. orada işte bence küt diye evlen.

bununla senin bu kafandakileri anlatma biçiminle yani, aman ha! olmaz.
ha bir de şu var hızla evlenme diyenler ya genç olanlardır, ya da genç evlilik yapıp ağzı yananlardır.
hepsi de öyle değil bu genç evlenenlerin. çok da güzel dolu evlilik tanıyorum ki genç yaşta yapılmış kütür kütür güzelce de sürüyor.

en nihayetinde, sana naçizane önerim, önce aşık ol bir.
maried muried sonra.

bir tane ömrün var ve normal insan bi defa evlenir bu çok önemli bir karar. bunun için duyurudan aldığın tavsiyeleri dinleme, elbette sana fikir vermek amaçlı yazıyor herkes ve çoğunluğun kanaati evlenmemelisin yönünde, yani demem o ki böyle bişeye kendin karar ver kendin düşün çok büyük bir karar evlilik kararı. ama bencede evlenme be!

keşke yapsaydım yada keşke yapmasaydım dediğin şeyler olacaktır ya..heh işte süper bi dönemeç.

bence evlen, dene bakalım.....

@cervuetta : reklamcılık

okul kimliği de belki işe yarayabilir.

derse geç kalma yeter ve yanına biraz özgüven al. yeni öğrenciler armut gibi belli oluyor yoksa.

@cervuetta şuku:)

biraz nakit, kimlik(ee koca adam-bayan oldun artık), öğrenci kimliği(belki bir yerlerde işe yarar)..
biraz süslen püslen, saçları yap vs vs
gerisi angarya...
ha sosyal canlılarız, okumak kaçıncı planda kalıyor düşün, ilk adımı at...hayırlı olsun...

hoca gelince ayağa kalkma

olabildiğince özenerek, heyecanla git okula. bizim gibi 3. sınıfa gelip de heyecanını yitirebilirsin sonra. ;) çekinme, ilk gün herkes birileriyle tanışmanın peşindedir nasıl olsa. kimsenin peşine takılıp, oraya buraya gitme. kal okulunda, onunla bununla tanışmaya başla. git yani bir kafeye, bir yerlere gidin tanışma muhabbetleri yapın ama dediğim şey kimseyle ilk günden köşelerde takılmaya başlama, boşver, tanış tanışabildiğin kadar insanla.

erkeksen, gözünü kesen hatunlarla tanış. ;)
hatunsan, seni kesen erkeklerle tanış. ;)

takıl işte. ilk dönem böyle geçer zaten.

Rekor bizde sanırım,tarabyadan karaköye yürümek:)

çok bir mesafe değil gibime geldi mak 7-8 km. galiba rekor bende avcılardan kadıköye yürümek :)

avcılardan kadıköymü yazıyor orda :D

bir keresinde 15km yürümüştüm.

eskiler her yere yürüyerek gidiyor. bu yol aslında onlara göre normal bi mesafe ama bizim nesil pek alışık değil.

naptınız, ne 7-8 kilometresi. orası taş çatlasa 2 km'dir. uzun da bi mesafe değil. 20 dakikada alınan bi yol. sık sık yürümüyorsanız fazla gelmiştir ama.

bende beykozdan üsküdara yürümüştüm sahilden

Ya bi kere AKSARAY metro istasyonundan çıkıp, tramway yolunu takip edip KABATAŞ'a, oradan sahilden BEŞİKTAŞ MEYDAN'a oradan da doğruca yukarı 4.LEVENT METRO ya kadar yürüyüp ZİNCİRLİKUYU METROBÜS'E dönmüştüm :) Ne kadar ölçmedim hiç. 2009 yılbaşı gecesi vuku buldu olay.

havada durdum şahitlerim var.

(bkz: biz orospu çocuğuyduk )

kutuptan kutuba niyetlenmiştim. ekvatoru geçer geçmez "ne yapıyorum ben?" dedim. bıraktım. nasip değilmiş.

İnanmaya ispatlarım tekrar. Pedometre verin, isterseniz gps le takip edin hiç fark etmez.

Sanırım rekor bende,,, 2002-2004 yılları arasında, istanbuldan Hindistana kadar yürümüştüm.

yaşım genç, bende de

bendeniz-ağlayayım mı
yıldız tilbe-sana değer
tarkan kış güneşi
emrah-unutabilsem

gibi şarkıları yıllar sonra dinlediğimde oldu..

ben de 22 yaşındayım, bana da oluyor ama o kadar hüzünlenmiyorum. normal bence.

paranoyaksın ,sosyal demokratsın,hak adalete çok düşkünsün,ezilenin yanında yer alırsın ,büyük ihtimalle galatasaraylısın,kafanı meşgul etmek için sürekli bi şeyler araştırırsın, 3 vakte kadar sevgilin olacak ! kahve falı baktırsan bu kadar doğru söylemezler

@bananeasktan, sevgilin olacak kısmına kadar herşey doğru bravo

hepsi artık yavaş yavaş anı adını almaya başladıkları için oluyor. bu senden bu kadar yılda bir başkasında daha az veya çok zamanda oluyor. bana hep şöyle gelir eğer bir şarkıyı dinlerken gelecek için umut barındırıyorsan o gün geldiğinde o anı hissedersin. ufak bir görüş.

@baba yorgun, yaş 24 ve evet banada oluyo
@bananeasktan, bu isi paraya cevir,büyüksün,aynen doğru

evet, heleki o parçaları o anıları yaşadığım yerlerde duyarsam, anılarım olan yerlerde yıllar önce duyduğum kokuyu duyarsam birgarip olurum yaşlanıyoruz ulan fln derim gerçi yaşım 20 küsür içim mi karardı ne. baktımda genel olarak bir çok kişiye oluyormuş normalmiyim ne :)

eiffel 65 - blue

eheheheheh ben sevgilisi olacak dediysem olacak ya var ikinci bi tane olacak evli bile olsa bi yeni sevgilisi olacak ben ne diosam o'dur bak görün alla alla 2 sene sonra gelecek korkusu başlıcak buna daha çok var yaş 30 a.q bizde bilioz bi şeyler 10 binlerce insan tanıdım zıçıyım ki yalnızım :S

o markalara ulaşabilmek için daha çok kıçımızı yırtalım diye uğraşıyorlar olabilirler. çok iyi güzel büyük markalar ya!

yazar ikea'dan reklam almış olamaz mı ? İkea ucuz değil bana göre de, seçmece ürünleri var tabii ki istisna sayılabilecek.

yazar ikea'dan reklam almış olabilir ama bu benim görüşümü çürütmüyor. neden dersen; best seller'da yer alan bir kitap ne diye böylesine önemsiz bir firmanın reklamını alıp da kendine sınır koysun. yani reklam almakla alakalı bir durum var tabii ama olasılık az.

gunumuz dunyasina tuketim kulturu hakim. fiyatina ya da kalitesine bakmaksizin, bize olaganustu gosterilmis, adeta hipnozla empoze edilmis urunleri almak ve her zaman daha fazla kazanmak amaci guduluyor. mesela sectikleri renklere bakalim. bu restoranlarin neredeyse hepsi kirmizi agirlikli. kirmizi insani ceker ama cektikten sonra da rahatsiz edip iter. gel, ye, hemen git ki yenileri gelsin! fast food sistemi buna gore isler. bilmediginiz bir yere gittiginizde yiyecek adam akilli birsey bulamazsaniz ilk tercihiniz fast food olur. bunun sebebi de bu beyin yikamayla bilincaltinda olusan ultra super urun imajidir. mesela bir lokantaya gittiginizde temizlik unsurunu onemsersiniz ama bir fast food restoranindan suphe duymazsiniz. cunku fast food muazzamdir! amac en uzak, en ucra koselere ulasip, insanlarin beyinlerini yikayip paralarini somurmektir. bunun icin ise teklik imaji yaratilir. "her yere her kulture her zevke ve her keseye uygun". bu boyle olmasa da hipnoz olan beyin, bunu benimsedigi icin gozundeki imaj da bu dogrultuda olacaktir. bu tarz dunyaca unlu markalara bakin, restorani, kafesi, magazasinda ilk goze carpan imaj, dis gorunus yani nasil gorundugudur. Starbucks subelerini, ikea magazalarini, hatta tum global zincir markalarini inceleyin. en onemli sey nasil gorundukleridir. urun kalitesi ise ikinci, ucuncu hatta dorduncu plandadir. ilk amac ise hizmet vermekten ziyade para kazanmak, her an bir onceki andan daha da fazla kazanmaktir.

haci avustralyadayim dedigin seyler burda ayak takiminin aldigi seyler.

isveçliyse milli duygularla ikea'ya övgüler yağdırmış da olabilir.

fiyatları nerdeyse aynıdır tahminimce yurtdışı ve burası ile. ama alım gücü denen birşey var. sen maaşının 2 katı ile ikeadan oturma grubu alırken, adam maaşının 4te biri ile alıyor aynı takımı.

biraz daha fight club... :P

rent a car'cı ahmet abinin komşusuna baktın mı?

yol tarifi lazım bana 1 aylık eskişehirliyim daha.. ahmet abi nerde bilmiyorum :)

porno

bornozla oturan sevgili.

aşk

hocam en etkilisini bilmiyorum ama. burada yazılanlardan ortaya bi karışık yap bence. mesela arkada müzik olarak da kullanabileceğin sırf bu iş için olan albümler var;
www.we7.com

eric clapton

para

erkan oğur

Enigma - principles of lust ve ayni sarkinin remixleri

doktor değilim ama bir insanın herhangi bir hastalıktan kurtulması için öncelikle inanması gerekir, bunun yanında tedaviyide aldın mı babalar gibi iyileşir, herşey moral ve inanç meselesi tıbbın matematiği yok bu kadar kesin konuşulmaz işte o kadar.

@ calaquendi

bu hastalıkta ilk yumurtlama evresi denilen süreçte kurtulma yüzdesi yüksek bunu biliyoruz. hatta geçen mehmet öz ne kadar saklasa inkar da etse şu an yusuf atmakta acil şifalar diliyoruz kendisine..
diğer evreler için söylenebilecek iç açıcı bir şey yok. kemoterapinin fizikselden ziyade psikolojik yardımının daha çok dokunduğunu uzmanlardan duymuştum.
ha mucize diye bahsettiğin şeyler var. biraz araştır kimi kulaktan dolma, kimi gerçekten yaşamış hikayeler mevcut. acil şifalar.

beyin tümörü teşhisiyle hastaneye kaldırılıp ameliyata alınan, patolojide tümörü kötü huylu çıkan ve akciğerden beyne metastaz yaptığı anlaşılan, 7-8 ay kadar kemoterapi,radyoterapi tedavisinin ardından bir de akciğer ameliyatı olan ve nihayetinde akciğer kanserinden kurtulan bir tanıdığım var.
tıp çok şeydir.
ama umut daha büyük bişeydir.
kaderse herşey.

inanmak ve güçlü olmak.... yaşama azmi,isteği.. üstüne doğru doktor ve doğru hastane iyi bir ortam..

metastazın olması kanserin ilerlediğini gösterir fakat ben de ailesel sebeplerle sürekli kanserli ortamlarda bulunduğumdan dolayı biliyorum ki birçok insan kanseri o evrede de yeniyor.
vücudun güçten düşmemesi en önemli şey. besin takviyeleriyle vücudu güçlü tutmaktan hiçbir zaman vazgeçmeyin. metastaz olup hayatına devam eden çok insan tanıyorum ve tamamen başını ezemeseler de kanserin, en azından onunla yaşamayı öğreniyorlar. sürekli yeni ilaçlar çıkıyor zaten. doktorunuza güvenin ama başka doktorlardan da fikir almayı ihmal etmeyin. acil şifalar dilerim.

şirket yurt dışın kurulu bir şirket olduğundan tam karşılıkları bunlar olmayabilir. mesela ticaret odası sicili diye birşey yoktur o ülkede yada imza sirküsü olayını dijitalde çözümlemiş olabilirler. şirketin bulunduğu ülkede bu belgelerin yerine geçen belgeleri istemelisin bunun içinde o ülkeyi bilen birileri sana yardımcı olabilir onun için hangi ülkedeki şirketin bilgilerini istediğini yazmalısın.

yalnız şirket babana ait değilse ya da çok üst düzey yönetici değilse imza sirkülerini alman biraz kastırabilir....başıma geldi...

Selam. Ozur dilerim gec gordum.

Evet o belgelerin hepsinin yurtdisinda karsiligi yok ama sunlar kafi olacaktir:

- Business license (Sirketin resmi ve kayitli olarak faaliyet gosterdigini belgeler)
- Company profile (Sirketin tarihcesi, vizyonunu, misyonu ve demografik bilgilerini ozetleyen bir dokuman)
- Certificate of Incorporation (Sirketin unvanini belgeler)
- Employment Verification Letter (Babanin sirketten alacagi, pozisyonunu ve brut maasini iceren bir yazi)
- Babanin son birkac aylik paycheque'leri

Baban bu dokumanlari sirketinin varsa insan kaynaklari departmanindan, yoksa kendi bolum sefinden talep edebilir.

Babanin hangi ulkede calistigini bilmiyorum ama "Certificate of Incorporation" genelde genelde Kanada, Amerika ve diger Ingiliz Commonwealth ulkelerinde veriliyor, diger ulkelerde faaliyet gosteren is yerlerinde de var midir bilmiyorum. Diger dokumanlar genel dokumanlar, temin etmen zor olmayacaktir.

Kolay gelsin.

çoğu çamaşırların çekmesine sebep oluyor. enerji tasarrfulu modeli az. olanı pahalı acayip elektrik yaktığı söyleniyor. LG ve electrolüxün modelleri daha iyi bu konuda.

çok elektrik yaktığından evinde olduğu halde kullanmayanlar var.

Kabataştan tramvaya binip yusufpaşa istasyonunda, aksaray havalimanı metro hattına aktarırsın, direk davutpaşa istasyonu var bu hattın.

fındıklıya bir şekilde gidip tarmvayla gidilebilir kolay olur.

yusufpaşadan metroya yürüme yolu var, trenvaydan z.burnu istasyonunda inersen metro 50 metre ileride.

gayrettepeye çıkıp oradan 41at ile davutpaşa kampüsün içine kadar girilir.

dosya formatı nedir?

k light codec pack indirip media player classic ile izlemeyi deneyiniz,

eğer bunu deneyecekseniz uzantılar hariç film ve altyazı ismi aynı olsun

hala açtığında gavurca yazı geçiyorsa videoya sağ tıkla subtitles sekmesinden seninkini seç.


evet yap bunu.

Gom player kullan.

windows media playerla açtım dosyaların ismini aynı yaptım fakat olmadı. alt yazı dosyasının uzantısı .srt subtitles dan benim alt yazı gözükmüyor :(

gom player ile oldu. teşekürler.

kendinde imzalayarak danışmana onaylatıyosun. danışmanında otomasyonda bir ekranı var ordan bişiler tıklıyo seçiyo tmm diyor.

hadi ya ben direkt internet ten seçmek yeter diye biliyordum, şimdi yarın danışmana onaylatmak zorunda mıyım? oynaylatmazsam ne olur??

onaylatmassan muhtemelen ders seçimi yapmamış olursun sonra dilekçe fln uğraştırırlar.

eskisini verip depozitosunu alıp, o parayla da yenisini taktırın.

o demir yuvarlak şeyler kalktı diye biliyorum şimdi yeni manyetik kartlı olanlar var. muhtemelen kartıda yenilemeniz gerekecek. şu anki demir zımbırtıyıda 6 liraya okutabilirsiniz.

yeni ogrenci pasolarinda akbile gerek yok. icinde rfid cip var karti yaklastiriyorsun okuyor. akbili de geri verip 6 liraya biseyler ye ic. (tabi istanbul bu butun illerde boyle mi bilmiyorum)

yaşayacağımız ülke hakkında detaylı bilgimiz olmalı. orada yaşamadan şuraya yaşamak isterdim demek zor olur. hem ülkenin bile şehirleri arasında uçurum olabiliyor. çok parametre var. zor bi soru

avrupa(hollanda yada almanya) yada japonya(neden? kiraz agaçları en basitinden) şimdilik.ama tabii önce istanbul :)
şartlara gelince ne olsa şukela olur?ortalama bi maaş,belki bi studyo daire,(hem ev hem ofis:D)belki bi küçük araba.

İrlanda da isterdim. Hem tarihi dokusu hem doğası(yeşili havası suyu) hem yüksek yaşam standartları vs.

Singapurda yaşamak isterdim eğitim seviyesi yüksek,zeki,temiz bir ülke,milli geliri yüksek ee ekonomisi deseniz dünyanın sayılı dış borcu olmayan ülkelerinden muntazam bir ülke oturmuş bir işleyiş söz konusu her yerinde adamlar işini biliyorlar çok ülke gördüm singapur başka ya onun için singapuz diyorum

İngiltere - Londra.

Konuşulan dilin ingilizce olmasının avantajları büyük bi kere. Olası bir ayakta kalamayıp geri dönme durumunda boşa zaman kaybı olmaz orada geçen zaman böylelikle. Yani güzelleşmiş bir ingilizce her halükarda avantaj olur. İster orada kal ister Türkiye dahil başka ülkeye geç. İngilizcenin 2. avantajı da zaten bir nebze bilmen, ve öğrenmenin kolay olması.

Olayı Londra'ya özellersek, Londra'da ortalama ingilizce intermediate falan. O da konuşmada. Yazmada pre-intermediate falan çıkar ortalaması. Yani bi sürü yabancı var, göçmen turist falan var. Bu hem her türden adam bulmanı hem de ortalama bir ingilizceyle herkesle anlaşmanı sağlıyor. Kimse senden süper ingilizce beklemiyor. Bu bağlamda bir ayrımcılığa da maruz kalmıyosun. 20 kelime ingilizce bilmeyen ve hayatını idame ettiren bi sürü insan gördüm orada.

Multi kültürel olması can sıkıntısı, kafaya göre adam bulamama, yeni şeylerle (kültür,müzik) tanışamama ihtimalini ortadan kaldırıyor.

Türkiye'ye yakınlık da çok önemlidir bu mevzularda. Kardeşim Avustralya'da yaşıyor, inanılmaz farklı Avrupa'da yaşamakla. Londra'dan ya da Almanya'dan şimdi karar versen gidiş dönüş 300-400 lira bilet parası verip yarın gelebilme ihtimalin var. Çok acil bişey olsa sabah biner akşam burada olursun. Bunu bilmek bunun farkında olmak bile çok büyük avantaj oluyor psikolojik olarak. Avustralya'yı düşün, en ucuz gidiş dönüş bileti 2500 lira. Ve yolda 3 günün gidiyo. Ayrıca orta ve uzun vadede sevdiklerinin seni ziyaret etmesinin de hem ucuz hem de kolay olması da cazip kılıyor Avrupa ülkelerini. Bilhassa da uçuş imkanları bakımından Almanya ve Londra'yı.

Bunun dışında hizmet sektörü (restaurant, bar vs) çok ağırlıklı olduğu için geçici işler bulmak kolay oluyor Londra'da. Gerçi iş, maaş, ev verilse demişsin, o yüzden burayı geçiyorum.

İngiltere son 20 senede çok geri gitti demelerine rağmen hala bireysel özgürlükler konusunda türkiyeyle ya da başka bir ülkeyle kıyaslanamayacak kadar ilerde. Kimse kimseye karışmaz ve herkes de karışamayacağını bilir. Çocuk yetiştirme konusunda ahlaki çöküntü ve çeteler gibi sebeplerden riskli olsa da eğitim, sosyal güvenlik gibi mevzulardan kurtarıyor. Özellikle eğitimden.

Şehir içi ulaşımı muazzam Londranın. Gece sabaha kadar otobüs. Ve çok yaygın bir metro ağı. Bu çok önemli bi faktör.

Ayrıca dünya'nın her yerine ucak kalkan tek şehir, ya da new yorkla 2 diyelim. Yani gezme imkanları da yüksek. Paris'e de trenle 4 saat manş tünelinden. Ayrıca ingiltere vatandaşına vize uygulayan ülke yok neredeyse. Maliyetlerde ucuz. Örneğin bir İspanya'ya turla ya da bireysel olarak uçakla tr'den gidenlerden çok daha uygun fiyatlara gidersin.

Bi de Londra politik görüşüne, hobine, ilgi alanına göre cidden en rafine tipleri, organizasyonları bulabileceğin yer. Bi gidip gelsen acaip özlersin.
Büyük grupların konserleri, futbol, tiyatro, müzikal gibi mevzularda zaten avrupa'nın merkezi. Akademik anlamda da çok önde. Bahçe gübreleme konusunda bile 2 tane profesör bulursun. Her yaşta bir eğitime başlayabilirsin herhangi bir branşta. Devlet yardımcı oluyor o konuda. 2 sene okuyup 40 yaşında elektrik mühendisi olan ve şu an deli para kazanan kuzenimden biliyorum.

Kişi hakları, bireysel haklar mevzusunda bireyin devlete karşı en güçlü olduğu ülkedir belki dünyada. He bu dediğimi bayaa törpülediler terör saldırılarını bahane ederek. Ama hala öndeler.

Tarihsel bi şehir bi de londra. Herşey eski, ya da eski görünümlü.

O boktan bulutlu havasına rağmen bu kadar övdüğüme de inanamıyorum.

İyi oldu, sayende hatırladım oraları. Bi ara gitmem şart.

Öyle kendi penceremden kafama estiği gibi yazdım. Yardımcı olabilmişimdir umarım. Kolay gelsin.

norveç olurdu.
bikere yaşam standartları çok yüksek, sağlık hizmetleri babalar gibi, güneş yakmıyo abi bundan güzel bişey yok. ve evet, kızlar da güzel..

Yazmak istediğim ve aklımdan geçen her şeyi fazlasıyla @dogumdansancili yazmış.

Benim de oyum Londra'ya.

avustralya, kocaman ülke havalarda o kadar değişken değil. her milletten insanlar var çok kozmopolit. üniversal eğitim, öyle ki avustralyalı bilim adamları isveçli bilim adamlarından sonra gelir. sıkıldığında alır başına çöle kaçarsın, istediğinde medeniyete geri dönersin, keşfedilcek çok çeşit canlılar var. kanguru var lan düşün birtek o bile yeter, öyle keseli meseli.

Kanada.

- Dünya'nın en gelişmiş ülkelerinden biri.
- ABD'ye komşu, ondan daha az nüfüslu ve daha büyük.
- Vatandaşlarına imkanları çok geniş, devlet sistemi çok iyi işliyor.
- İki resmi dili var. İngilizce ve Fransızca. Ve bence çok avantajlı.
- Yaşam standartları yüksek. İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda'ya benzer ama daha iyi bence.
- Kurallar sıkı ve kurallara uyulan bir yer. Ama aynı zamanda özgürlüğün yüksek olduğu bir ülke.
- Doğası ve keşfedecek yerleri o kadar fazla ki gez gez bitmez. Dünyanın en büyük ikinci ülkesi ve çok farklı coğrafyalar var.
- Bu ülkeden diğer ülkelere seyahat çok rahat, ve vatandaşı olursan nerdeyse hiçbir ülkeye vize gerekmiyor.
- İş imkanları fazla. ABD'de iş bulma imkanı veriyor. Gelir ve gelir dağılımı iyi.

- Tek kötü yanı olabilecek şey kışın soğuk olması ki önlemini aldıktan sonra o da pek dert değil. Zaten ısıtma sistemleri çok iyi ve karda kışta hayat durmuyor orda...

edit: Şehir olarak da Toronto derim. Kanada'nın en büyük şehri. Çok güzel şehirlere yakın. İstanbul'a uçak var. :)

monaco.
orda normal bi vatandaş olarak altımdaki araba porsche evimde ufaktan bi şato olurdu heralde.

İspanya..

Deniz, güneş, sıcakkanlı insanlar, futbol tutkusu, yemekler.

japonya
-çekik gözlü insanlar
-olduğu gibi kültürleri
-teknolojinin bizimle alakasız bir noktada olması
-okyanus okyanus okyanus

iki gün kaldı zirveye sözlük yazarı olmayan sadece 4 kişi mi katılıyor?!?!?

oha harbiden millet koskoca zamanını burada geçiriyor. ama bir toplanmaca oluyor kimse gelmiyor. ayıp beeeğğ!

gelmeyi isterdim ama kardeşin düğünü var cuma akşamından bir de insanlar cekiniyor nedense halbüsi daha cok yardım edebilirler daha hızlı ve etkin bir şekilde garip :D

Duyurudan kimse gelmiyor ya nerde bu milleet?Guzel olucak canlar gelin ya..

duyurunun gönlümdeki yeri ayrı, geleyim diyorum bakalım kısfmet

içmeli sıçmalı olmasa katılabilirdim belki ama herkes aynı ortamdan keyif almayabilir haliyle. uyabileceğim bi ortam olsa katılmak isterdim.

bu arada kaçta buluşuyoruz? :)

@want2die; valla gelebilsen iyi olurdu :/

@winstoncash; gelen herkes içecek diye bir şey yok...

@vejeteryan vampir; 20:00'da buluşuyoruz :)

hiçbişi anlamadım ben gelmek istiyorum gelemiyor muyum yani ekşide yazmıyorum diye, ekşi duyuru da olmak kesmiyor mu? cevap bekliyorum derhal :)

@merlot; abi okumamışsın ki duyuruyu;

"zirveye katılmak için sözlük yazarı olma zorunluluğu yok, yazarlar limon'dan olmayanlar ise bana mesaj atarak katılabilir."

daha açık nasıl ifade edebilirim bilmiyorum ki...

@mahallenindelisi

tabi ki herkes içmek zorunda değil ama hepimiz biliyoruz ki içen adamın muhabbeti ile içmeyeninki çok farklı. kişilerin muhabbeti farklı değilse bile ortama içki girince değişiyor bahsi geçen konular. yoksa tabi ki ne geldim diye içki içerim, ne de içtiniz diye günahınızı üstlenirim :)

@winstoncash; olaya günah sevap olarak bakarsan yorum yap(a)mam ama benim bildiğim zirveye içki içmeyecek olmasına gelen bir kaç kişi var.

@mahallenindelisi okudum baboli. yazarlar dan sonra virgülü koyaydın iyiydi.

belki bi uğrarım o saatlerde taksim'de olacağım

Keşke İstanbul' da olsaydım haftasonu da gelseydim.

cevaplar tiklensin yannız!!!!

:)

ya bi' de gene yapın ya bunu. valla bak. ama benim İstanbul' da olduğum bi' haftasonu yapın - ve hatta hafta içi bile olur - ekşiduyuru kitlesine gönülden bağlıyım ben.

Zirvelerde herkes nickini sölüyor mu?Nasi oluyor bu isler?:)Limona bakamadigim icin goremedim kibritsuyu gelcek mi?

katılacak olanlarla aramda bir miktar muhtemel jenerasyon farkı var lakin yarın fiftimifti oranda taksimde olacak gibiyim ve eğer bu gerçekleşirse kesin uğrayacağım.

bu arada bir biranın mekanda kursağımızdan geçmesinin maliyeti nedir?

tüh yav keşke pazar olsaydı

bence herkes birbirinin nickini sorular sorarak bilmeye çalışsın

ayrıca limondan alıntı yapıyorum

şişede efes: 5 tl
yerli içki: 7 tl
yabancı içki: 10 tl

ymiş

kalbimiz orada atacak! sdklfjsd

orda bi liste olacak oraya benide yazarmısınız.

Etiler civarından gelcek olan var mı buluşmaya:

gelen herkese teşekkürler. bundan sonra devamını bekliyoruz siz gençlerden :/

bunca senedir böyle birşeyle karşılaşmıyorsun, o yüzden arada bir değiştir diyor. en son 5 yıl önce değiştirdiysen onu hatırlatıyordur.

Güvenlik sisteminde 72 günde bir şifre değişikliği yap seçeneği aktif olabilir. Hotmail hesabınıza girerek Hem şifre değişikliği yapın hemde bu seçeneği kontrol edin.

@ceo geçen ay değiştirmiştim şifremi.

@janavarorion o seçenek aktif değil.

teşekkürler yine de cevaplar için.

by retroda rahatlıkla bulabilirsin.. taksim suriye pasajında bi bak istersen

By Retro +1 Hatta geçenlerde görmüştüm her hafta gider gezerim birşeyler alırım. Tuncel Abi de gelir (DAYI olan) muhabbet ederiz arada :))

sirkecide bir gözlükçüde gördüğümü hatırlıyorum doğubankın olduğu caddedeydi, tabi lenon gözlüğü şu yuvarlak ufak camlı olanlar ise.

atlas pasajında da var

dişi istiyor. o yüzden saldırgan. benim kedim 1 yıllık, ve yavru kedilerin üzerinde malum işi yapmaya çalışıyor ve beni tırmalıyor. ama beni çok seviyor. etrafta dişi olmadığı için yavru kedilere saldırıyor ve erkek-dişi ayırt etmiyor. iyice azgınlaştı. bir de ben kedinin şeyiyle oynuyorum onun da etkisi vardır belki bilmiyorum :/

ilerde hatun yapmıcaksanız kısırlaştırmanız hareketlerini dengeleyebilir. sonuçta hormonlar, biz bile hayır diyemiyoruz.

ufak bir ayıcık fln atın önüne yumuşak tüylü birşey onunla oynaşsın.

ishal olmuşlardır. belki de kış geldi ondan çıkmıyorlardır.

tamam kış gelmedi de havalar soğudu. çılgın atıyorlardır yuvalarında şimdi. ısınsın tekrar artarak çıkacaklardır oradan.

neden karınca

Sahte güneş enerjisi yaparsan çıkarlar belki,kandıra bilirsen hepsi çıkar..

dkos.org a gir oradan Kadir Sütçü'ye durumu anlat. Vallahi o adam bilmezse kimse bilmez. Hem belki sen de evinde karınca çiftlikleri oluşturur deprem falan takip edersin(: