tarayıcı? ne tarayıcısı? windows explorer mı?
google toolbar kullanıyorsan onun bookmark hedesi var onu da kullanabilirsin_

opera, firefox, explorer. üçünde de.

yerimlerini masaya kopyalayın ve source olarak bakın htm'ye.
link hakkında istatistiki bilgiler var. cooki'den farksız addediyorum. istemiyorum

@compumaster
özde tamamen doğru bir fikir.
ama cookielerden haz etmeyen adam google toolbarı pc'ye hiç kurmadı ki :(

firefox için foxmarks kullanılabilir:

addons.mozilla.org

Rutubet yapar. Odanın izolasyon sistemi iyi olmalıdır ve oda ara ara havalandırılmalıdır. Sadece duşa bağlı değil tabiki, insanın kendisi de rutubet oluşturur, ama büyük bi sorun olacağını sanmıyorum..

iyi bir havalandirma sistemi ile desteklenmedigi takdirde rutubet olur.

kullanmaya bağlı abartmadıkça bişey olmaz. evdeki banyo rutubet yapmıyorsa ordaki niye yapsın.

@divit, özel yurtta kalmış birisi olarak şunu söyleyebilirim : o duşlar odanın tavanında küf oluşmasına bile yol açabilir. Özellikle nemli bir yerdeyseniz havalandırsanız da kar etmiyor.

kiralamak için gezdiğim bir dairedeki duvarlarda nemlenme, pul pul dökülme oluşturmuştu.
kıllanmadım desem yalan olur.

izolasyonunda malzemeden çalınmayan bir evde rutubet hiç bir şekilde olmaz. ne olursa olsun olmaz.

webcam için programlar var screenshotları ya da live feed i belli aralıklarla servera gönderebiliyor. ftp kullanıyolar genelde. ya da direk kendi makinanda host edebiliyorsun. hatta ip cam le var bilgisayar olmadan wireless bağlanıp kendini netten yayınlayabiliyor falan.

hmm web cam'i bir şekilde vlc'den stream yapabilmen lazım. google'dan bir araştır derim kesin vardır onunla ilgili bir program.

bir ara bir sözlükçü kendi odasını yayınlıyordu webcam ile.
bir site vardı bu konuda çalışan ama hatırlayamadım.

remote desktop, teamviewer tarzi bir yazilimla direkt bilgisayarini kontrol edip kamerayi acabilirsin. diger islerine de yarayabilir ayrica.

forumlarda e250 diye ses yükseltme diye ararsan seni yönlendiren bilgiler bulabilirsin. pek çok sitede var ama denenmiş dese de fabrika ayarları zaten ne olur ne olmaz payı konduktan sonra "sesin bozulmadığı en yüksek ses" olarak ayarlanıyor. forumlarda teknik servis menüsünden bu ayarlar değiştirilerek ses yükseltilebiliyor ama ses bariz bir şekilde bozuluyor. pişman olunabilir. ayrtıca bu ayar değişilkiğini yapacaksanız önce ilk ayarları bir kenara not edin.

bunun yerine basit bir ses programıyla hem zil sesi olacak şarkıyı kesip hem de sesini bir miktar yükseltebilirsiniz.

benim de pek hoşuma gitmeyen bazı yanları var tabi bu telefonda. ama bu modelde incelik önplanda tutulduğu için konuşma süresi/bekleme süresi de haliyle çok uzun değil, kaldı ki daha az dayananları da mevcut.

internet i eğer kullanmıyorsanız ve mms gönderip almıyorsanız internet ayarlarını bozabilirsiniz. böylece internete girmeye çalışsa dahi giremez.

yer bilgisi için de menü > mesajlar > hücre mesajları > etkinleştirme > açık
kanal olarak tümü alınacak şekildedir. ben avea kullanıyorum sadece edge yazdığı için kapattım.

ekran kendini her 5 saniyede kapatıyor.

haliyle arayan olduysa göremiyorum hemen. tarih, saat de gözükmüyor sürekli olarak?

266 da calısır. eskileri cıkarırsan kaclık takarsan onda calısır.

sanırım en düşük hız da çalışıyor ram ler uyumluluk gösterebilmek için.enazından öyle bişeyler hatırlıyorum.

hııım pek anlamadım! ben şimdi ddr266 256 mb ek olrak iki tane daha ddr 400 512 mb takım diyodum esnaf aklınca!!! anakart ddr 400 destekliyor ? yapamam galiba!

ben şu an 512 ddr 400 kullanıyorum. yükseltmeyi düşündüm bir tane 1 lik ddr 400 daha alsam diyordum ki fark ettim ddr 400 lere antika gibi fiyat çıkartıyolar.

yani neredeyse 533, 667 ve 800 lerden 2.5 kat daha pahalı durumdalar.
o yüzden eğer işini görecek gibiyse, durumun da müsaitse biraz daha bekleyip komple anakartı değiştirebilirsin. gerçi her ikisinin de maddi yükü olacaktır elbet.

en düşükte çalışır derler.. 333 ve 400 ile denemiştim oldu.
problem çıkarsa ram slotlarını değiştir döndür döndür gene dene. olacaktır sanırım.

yani diyorum ki (can see'nin de dediği gibi) uyum sorunu yaratmadı bende denemiştim vaktinde.fakat daha düşük hızda çalışıyormuş ram ler diye çalınmıştı kulağıma. ddr266 gibi çalışır hepsi eğer uydurabilirsen.farklı slotlara denersen bi şekilde uyabiliyor.

sorunsuz bir şekilde, sistemdeki en düşük ram hızına ve zamanlamalarına göre çalışır. ddr 400 ve 333 mhz ramler illa bu hızda çalışacak diye birşey yok. bu değerler belirli standartlar çevresinde çalışabileceği en yüksek hızı belirtir.

4 tane giriş varsa şu sırada tak:

266-400-266-400

Bu şekilde takarsan, sorunsuzca hepsi 266'da çalışır.

** ddr ile ddr 2 ramlar aynı anakartta çalışır mı ki? yeni anakart alsam???

333 ile 400 otomatik çalışır.hatta polifonik askere gitmeden taktırmıştı bilgisayaına . iyi takarım. 266'yı bilmiyorum.

ddr2 denilen 533 ve üstü ile çalışmıyorlar diye biliyorum.

ddr ve ddr2 ramlar uyumsuz birbirleriyle. farklı anakartlarda kulanılan ram çeşitleri onlar.
ddr eski, ddr2 daha yeni model.

ddr2 800 ler var, gayet calısıyorlar.

"Child Control 2007" bunların en iyilerinden birisidir.

cybersitter da güzel.

yerli malı 5-10 liraya satılan yazılımlar var.

vekaletnamnin bir sürü çeşidi varmış.. belki hepsi için ayrı ücret oluyordur, bilmiyorum. gittim falancanın bana vekaeti var dedim.. ne için dedi vs. vs. bisürü madde saydı. falan filan.

vekaletname çıkartmanın bedeli 32.50 ytl'dir. imza beyannamesinin de yaklaşık bir miktar olduğunu zannediyorum

imza beyannemesi 12 lira falan olması lazım, yalan olmasın. tabii bu tek sayfa için, diğer sayfalar için sayfa başı 3-4 lira alınıyor olması lazım. vekalet ise az karışık ama tek sayfalık ve üzerinde para miktarı yazmayan bir vekalet 20 lira tutsun. eğer biraz ayrıntı öğrenirsem, daha net miktarlar söyleyebilirim.

32.5 kesinlikle değildir. buna emin olun.

vekaletnamenin belirli bir ücreti diye bir şey yok bildiğim kadarıyla. yapılacak işleme, üzerine yazan şeye göre değişiyor. araç satımı için vekaletnamelerle, cep telefonu hattı almak için çıkarılan vekaletname bir değil.

imza beyannamesi için 2007 yılı başında yani tam 1 sene önce 26 lira civarı bir şey ödedim imza beyannamesi için (imza sirküleri değil. karışıklık olmasın. o başka bi şey)

ben ekleme yapayım co2s2nin dediği gibi sayfa başına ücret alınıyor, dolayısı ile ne kadar küçültürsen o kadar iyi. ben şirket için sicil gazetenin kopyasının da onaylanması gerektiği bir işlem yapıyordum (tam hatırlayamadım ne idi) ve oradaki yaşlı bir amca sicil gazeteyi küçültüp öyle getir dedi ve öyle yaptık. yaptığı hesapta bu durumdan 35ytl civari kara geçilmiş idi.
not: sene 2005

sırf iptal etmek için bile 90 ytl bayıldık artık çıkarması ne kadar siz tamin edin.

ben gecen hafta 32.5 ytl verdim vekalet icin.
trafik musavirine vekalet vermistim.

beraberinde sigara?

olma mı paşam...

ciğere bir şeyler dokunuyor olmasın sakın :S

Yüzde ve vücutta kızarma?

valla aslında tam tersi olması lazım, alkol kana geçtiğinde kan dolaşımını yavaşlatır çünkü, dolayısıyla solunum hızın da azalır. ama alkolden çok sigara yüzünden nefes nefese kalıyor olabilirsin, o da erken dönem emphysema (amfizem) olabilir, doktora gitmekte fayda var.

"çok içtim" dediğin limitlerinin üstünde içmek sanırım, ben de komaya girecek kadar içtiğimde oluyor, derin derin nefes alma ihtiyacı hissediyorum. Nefes yoğun bir şekilde alkol koktuğu için yeterli oksijeni almak için daha fazla havaya ihtiyacım olduğu çıkarımına varmıştım.

tırnakların etle birleştiği noktalarda kızarıklıklar? hafifcecik tepecikler? üzerlerinde renk farklılaşması?

bunu buraya yazdığımı hatırlamayacak kadar içmişim
tırnaklar sağlam gibi
alkol oranı yüksek şeyler içiyorum genelde fiski olmadı kanyak kızarma olmuyor ama şiddetli şekilde nefes alıp vermem düzensizleşiyor.

kediotu

www.yenisafak.com.tr

ve de hafif müzik....

iyi uykular...

nerede bulunur?
sözlükte baharatçılarda satılmamaktadır falan yazmışlar...

kediotu köklerinden yapılmış doğal kapsüller oluyor ya da aktarlar da satılıyor.. Kapsülleri denemedim hiç araştırmak lazım belki iyisini bilen vardır burda..

yarın iyce erken kalkın en dooğru yol budur..

Hiç uyumayarak bile denemelerim oldu, bünyeyi yeniden başlatmak adına... Ama gün boyu ruh gibi geziyorum, gün içinde orada burada ayakta uyuma diyebileceğim, en fazla 1 saatlik kestirmeler oluyor. Yine de eve gelince yatıp kafayı uyuduğum nadirdir. Ben istiyorum ki gün boyu zinde olayım, uyumak istediğimde tak uyuyayım...

papatya çayı, rezene çayı falan da iyi gelir.. bir de sarı kantaron..

Eczanelerde satılan efervesan magnezyum tabletleri var. Çak bir tane yatmadan yarım saat önce. Bak nasıl uyuyorsun. Doğaldır, ilaç değildir.
Ayrıca yanında, bir adet zinco ve bir adet de apikobal alırsan, bir testosteron booster elde etmiş olursun ki yine tamamen doğal olur.
(bkz: zma)

ilaç sayılmayan eczanelerde satılan bitkisel bir sedatifmiş.
yatmadan 1 saat önce bir kaşık.
(bkz: passiflora)

-doktor tavsiyesi değildir, (bkz: use at your own risk)-

remeron..her aksam yarim tablet..miss..

Ben de saat 6'dan önce, minibüsleri ve ezanı duymadan uyuyamıyorum. Bazen bir gün atlayıp erkenden sızıyorum ve düzene giriyor. Bir ara 11'de yatıp sabah 7'de saat kurmadan uyanır hale gelmiştim. Ama bunu koruyabilmek ve gerçek bir düzen haline getirmek çok zor, özen gerektiriyor. Alışkanlık haline gelmesi için de galiba birkaç hafta gerekiyor.

Bence doktorda arayın çözümü, uyku ciddi bir şey. Düzenin bozukluğundan dolayı, hiç güneş görmemenin ruhu karanlığa gömmesiyle çok daha büyük sorunlar çıkabiliyor. O bahsettiğiniz yorgun uyanmak da böyle bir şey olabilir; zira ben de ölü gibi geziyorum uyumadığım zamanlarda.

uyuyamamak ve yorgun uyanmak sürekli hale geldiyse yapacağın en iyi şey bi uyku kliniğine gitmek.çapa'da da var.yamulmuyorsam göğüs hastalıklarına bağlı olması lazım.bi gece yatarsın en azından neymiş öğrenirsin.

1.Doğadan'ın poşet elma çayı da uyutuyor.
2. Melisa yaprağı ( Annemin bahçesinden yolunmuş var bende. İstanbul, Cihangir taraflarına yolun düşerse verebilirim )

Çay işi aklıma yattı, sağolun.
Bahsi geçenlerin(kedi otu, papatya, rezene, sarı kantaron, elma, melisa yaprağı) hepsinden birazcık koyup demlesem ne olur? Yoksa hepsini ayrı ayrı demleyip mi içeyim ne yapayım?

pyro clustic flow Cihangir uzak bana, ama yine de çok sağolasın...

nervikan. tamamen doğal bi ilaç. melissa ve bişi otundan oluşuo. tavsiye ederim.

duzenli (ciddi) spor yapip da duzenli uyuyamayan tanimadim. cay, cicek, bocuk gibi gecici ve zorlama etmenler yerine dogal bir yolla yapmak uzun vadeli olmasini saglar.

@507
uzun vadeli olarak spor düşünebilirim, ancak şu an için finalleri atlatsam yeter.

günlerce uyuyamamış biri olarak diyeceğim şudur.
gece 3-4 gibi uyuma o gün hiç uyuma pas geç.gece saat 12 yi bulunca uykusuzuktan bayılacaksın direkt yat.gündüz 12 gibi uyanırsın.o gün de saat gece 12 de uyu .sabah erkenden en kötü 8.5 9 gibi kalkarsın uykunu almış biçimde sonrası öyle gider.bir sürü arkadaşıma uygulattım sonuç mükemmel.

kediotu bende işe yaramadı. yani kapsül olanı iki tane bile aldım bana mısın demedi. bünyeye göre değişiyor muhtemelen. süt ve süt ürünleri işe yarayabilir özellikle yogurt. bunun dışında rezene içmeyin derim bi de ishal olup tuvalete taşınmayın. adaçayı deneyebilirsiniz.

(bkz: delayed sleep phase syndrome)

geçenlerde böyle bir başlık açmayı ben de planlıyordum. uyku duzenim tamamen allak bullak idi. tek başıma yaşıyorum zaten, sabah kalkmamı gerektirecek okul duzeni de yok. hatta muhtemelen olayın tek başıma yaşamakla olduğuna karar verdim. tabi sigara, aile-arkadas ozlemi ve okuldan kaynaklanan stresler filan da cabası. aylardır arada düzelse de genel uyku düzenim sabah 7-8 gibi yatıp öğlen kalkmakla oluyor. öğlen kalkınca da uykum gelmediği için akşam n'apsam etsem uyuyamiyorum.

valerian root (baldrian / kedi otu diye de geçebilir)
st johns wort (sarı kantaron diye geçer aktarlarda bildiğim kadariyla)

bunları denedim, bi aralar uyuttu, ama sonra ona da bağışıklık mı kazandım bilemiyorum, onlar da artik bir boka yaramiyor, uykum gelmiyor napsam etsem, sonra sabah 8de artik uyumaya çalışmaktan yorgun bitap bi halde bayılıp sızıyorum.

alkol de bi nebze fayda ediyor ama işin ucunun kötüye gitmesi var, bokunu çıkarttığım zamanlar çok oluyordu.

ama şu var ki, annemlerin yanina eve gittiğimde çat diye uyuyabiliyorum kalkabiliyorum. aynı şekilde bi haftadir arkadaşlar ziyaretimde, tamam içip dağıtıyoruz zaman zaman ama biri daha olduğunda çok daha rahat uyuyabiliyorum.

bi de aynı şekilde kendini gün boyunca yorarsan (çok fazla yorulursan o da uykuya dalmayı zorlaştırır) o da uykunu daha rahat getirir.

benim önerilerim bunlar, tam da öneri değil de herneyse. ben de uygun doğal ve rahat bi çözüm isterim aslında, ama şimdi düzeldi gibi hadi bakalim gider umarim.

@radikalherif
Hiç uyumayarak yaptığım denemeleri ve sonuçlarını biraz yukarıda yazmıştım, yine de sağol...

@kurukafa
delayed sleep phase syndrome: "Aa bu benim lan" dedirten başlık oldu gerçekten...

herkese teşekkür ederim.

çay kahve içmeyi düşünüyorsan son saatlerde değil, gün içinde öğle saatlerinde içmeye başla.

çay, kahve, kola üçü bir aradayken benim uykum kesin kaçıyor.

Hm o zaman ben şimdiden başlayayım :)

sabah evden cıkmadan önce bir guzel ılık yada hafif soguk bir duşa gir..
sonra evden cıktıktan sonra soguk ile bırlıkte şok etkisi kıvamına gelir oda senı min 4-5 saat idare eder..

portakal suyu, greyfurt, bol maydanoz falan tüketin.. c vitamini uyku kaçırır..

bir de vitamin hapi alin sizi biraz dinc tutsun.

Peki bu vitamin haplarını istediğimiz zaman alabiliyor muyuz? Aç karnına, tok karnına? Konuya bir cahilim de.

kahveye çok abanma sınavlarda sıkıntı çekersin.
efedrin bilinen bir çözüm. Pharmaton benzeri ginseng içeren ıvır zıvır da iş görür. her vitamin kompleksi de uyku açacak diye bir kaide yok.

red bull diyorum
red bull..

nescafe ile kolayı karıştır iç en az 6 saatlik bi süreç uykun gelirse gel odunla döv beni..haa baktın inceden geliyo yine uyku bunların üstüne bi de enerji içeceği daya bünyeye ...

Sağolun varolun kahve + kola ile cin gibi girdim sınava resmen.

sununun içine gömmelisin. aynı durum resimler için falan da geçerlidir.

----
ek:
tiny gömme ayrı bir olay. öyle kopyala yapıştır işi değil. şimdi evde değilim bakamıyorum.

gömüyorum da sonra çalışmıyor işte. gömüldüğüyle kalıyor dosya.

klasör şeklinde hazırlamak olabilir mesela da çok ucube bir çözüm oldu.

o da olmuyor

ama bu olacak.
www.webhatti.com

kaydederken pps deil de ppt gibi kaydetme gibi bi şeyi vardı sanırım. (ya da atıorum)

emin ol atıyosun :))

işe yaramadı o linkteki upuzun anlatım.
başka sihirli formülü olan???

(sanırım o linkteki upuzun anlatım işe yaramış. bir arkadaşım yaptı yolladı. ben becerememiş olabilirim. denemekte fayda var. ama 10 mb olan normal sunum oldu size 55 mb. mp3 wav formatına dönüştürülünce boyutu hayvani oranlarda arttı sanırım)

file/package for cd/ copy to folder

bitti :)

infernal majesty hakli sanki yahu? power pointte hazirladiklarinizi sunu(.ppt = Power Point presenTation) olarak kaydedebildiginiz gibi gosteri(.pps = Power Point Show) olarak da kaydedebilirsiniz. o sekilde kaydedince dosya icerisindekileri merge ediyor...olmali.

olmuyor.

var:paraliz

paralıymış ama o.

ms money ? evet o da paralı ama bilimum kaynaklardan bulması daha kolay

korkudan kalp krizi geçirir, zamanında muhabbet kuşu besledim korkuyu pek kaldırabilecek kuşlar değil.

Ayrıca kesin bir cevap verecek birisinin çıkacağını sanmıyorum.

valla muhabbet kuşu üzerinde çeşitli artistik hareketler denedim ama bu kadar abartmamıştım. bilemiycem.

www.uzmantv.com

korkup uçuyor zaten. tutabilirseniz ne ala. bırakın kendisi kurusun.bırakın yıkansın..

bu soğukta duş almayı göze aldıysa, size karışmak düşmez. doğal seçilim abi.

rüzgara, cereyanda kalmaya çok hassas oluyor bu arkadaşlar. sıcak da olsa hava akımına maruz bırakmazdım ben olsam. kuşların tüyü su tutmaz, sıcakca bir yere koyarsanız hemen kurur o.

kafasını koruyup kuruttuk biz bin kere, ölmedi keratalar. zevk bile aldıklarını söyleyebilirim. (bkz: zevk alinan ufak sapikliklar) (:

@paranormal
aman diyim yaşasın.. güzel bir ömür var önümüzde.

Havluyla elimize alır, kurutma makinesi ile kuruturduk ama makineyi olabildiğince uzak tutardık, böyle tüylerini kabartırdı, mayışırdı resmen. Ama sonra tamamen başka ve bir o kadar da şaçma bir şey oldu... Neyse daha fazla anlatamayacağım*.
Neyse siz gönül rahatlığı ile kurutun, sevin oynayın keratayla... Bu hayvanlar sudan değil daha saçma, olmaması gereken şekilde ölüyor...

O linki fön makinasından bahsedildiği için verdim yani fön makinası kullanmayın diyor, ayrıca bazı yıkama şekillerinden de bahsedilmiş

ılık ve kuru bezlerle kurutabilirsiniz

oops! bu pc'de hoparlör yok dinleyememiştim onu.. sonra bakarım diyordum.. teşekkürler.

aman rüzgarda falan kalmasın, kurutma makinesiyle olmasa da bir şekilde kurutmaya bakın derim ben de.. çok hassas oluyorlar çünkü

hahah yaa kurutmak i$ini bilemiyorum da, allasen bu ku$ nasıl du$ alabiliyor senden habersiz? hahaha yok çe$meyi nasıl açtı, baktım kimse de sormamı$. hahah allah seni de ku$unu da bildiği gibi yapsın. gece gece ii güldüm=))

hehe kuş işte.. kuş beyinli :)
içine düşmesin diye akvaryumu boşalttık başımıza gelene bak

hahah küçükken bizim bi ku$ vardı daha minnacıktı. uçmayı öreniyodu yava$ yava$. mal ikide bi dü$üyodu hehe. derken i$te ak$am yemek yicez ya sofra geldi ortaya; çorbayı da içmek istemiyorum. ama gıkım da çıkamaz e yiyecen tabaaandakini.
hehe ku$ uçmaya çalı$mak üzre yine kafesin kapısına geldi, havada bir tur atabildi ve çorbamın içine dü$tü.
la ilk lafım "bu çorbayı içmem! içine ku$ dü$tü!" olmu$tu ay ne pismi$im. (yok ölmedi ku$. daha sonra ba$ka bi$eyden öldü.)

kaldırıp tekrar yükleyebilirsiniz. kaldırdığınız zaman normal usb bellekler gibi kullanabilirsiniz. kaldırıp tekrar yüklemek için; www.e-hayat.net adresine göz atabilirsiniz

kaldırmaya çalışıyordum saatlerdir. kaldıramayınca bari ne işe yarar, öğreneyim barışayım diye sormuştum. teşekkürler

bir bilgisyarcı artık bunların çok talep görmediğini söylemişti (inanmadım gerçi)

forumlarda aslanlar gibi kaldırılıp düz flash bellek olarak kullanılabileceğine dair yazılar var.

u3 özelliğinin bazı bilgisayarlarda sorunlu çalıştığına dair yazılar okumuştum.

u3'ten vazgeçersen bakınacağın diğer bir hadise şudur. bir nevi muadili u3'ün ama özel bir donanım ihtiyacı yok. (bkz: portableapps)

sırf şu işi yapacak olsa bile kabulüm, başımın üstünde tutarım, soktuğum bilgisayarlardan flash belleklere bulaşan, copy.exe windows.exe gibi programları engeller mi

engellemez.

u3 platformu bir nevi portatable os olarak kullanıyor. özellikle pek çok bilgisayarda döküman okuma, yazma gibi işlemleri yürütüyorsanız oldukça işe yarıyor( word yok, acrobat yok gibi dertleriniz olmuyor). yine yabancı bilgisayarlarda veri güvenliği bakından oldukça işe yarayabiliyor; u3 üzerinden çalışan browser ile internet kafe, okul, işyeri gibi ortamlarda sözlüğe login olurken "sanal bızır" kullanmanıza gerek kalmaz, bankacılık işlemlerini güvenle yapabilrsiniz veya gizli bir dökümanı okuyabilir değiştirebilirsiniz. zira, belleği usb girişinden çıkardığınız zaman sistemde hiçbir kalıntı, iz bırakmaz. böylede mükemmel bir alettir. öte taraftan virüs tanıma, silme gibi bir özelliği yok. fakat geliştirilebilir bir platform olması nedeni ile birileri bu tarz bir uygulama yapmış olabilir(var mıdır, ne derece mümkündür, yapılabilir mi? kısmını bilmem).

browser olayı güzelmiş. gerçekten cafelerde bankacılık işlemi yapılmıyor. anti keylogger özelliği olsa. silmeyeyim biraz program karıştırayım o zaman.

peki kendi sitesinde trial dedikleri programlar cracklenebiliyor mu

google ile arayınca pek çok proğram bulunabiliyor kırılmış vaziyette.

geçensene ben burda sorup silmemiştim sonra baktık baya bi yavaşlatıyor lab.da takınca falan, sınıfça uçurduk u3'lerimizi.

yıllar önce bir tane görmüştüm. itfaiye meydanında, arka tarafta kalıyor. fötr şapka falan her çeşit vardı yanlış hatırlamıyorsam.

tunalı'da daha doğrusu esat caddesi'nden tunalıya döndüğünde biraz yürü sol tarafta "şapkacı" var. teknosa nın karşısına düşüyor. tavsiye ederim iyi bir yerdir.

@saqim senin adres biraz muğlak kalmış :(

ataturk bulvari'nda enguru pasajinin alt katinda vardi bir tane sapkaci. asagiya inen merdivenlerin yanina da ornek sapkalar koyardi.

sadece şapka değil ama atakulede çeşitli şapka bere vs satan bi dükkan war. tansaş yanında. ayrıca bi de o bahsedileni biliorum, şapkacı mı ney.

hayir, ram ile i$lemci ayni $eyler degil malumunuz.
matlab, flash bunlar i$lemci gucu gerektiren programlar, i$lemci yine isinmaya devam eder. ama gerek i$letim sisteminde, gerek programlarda gozle gorulur bir performans arti$i olur.

-+win xp kullanıyorsan hiç bir numarasını görmeyeceksin. vista ise fazla ram iyi fikir.

-hmmm.. pilin daha çabuk bitecek.

+yalnız, eğer aynı anda çok fazla program (bunların bir kısmı arkaplanda sürekli çalışan naneler olabilir) kullanıyor isen programların kasılmadan çalışmaya başlar. masaüstü sıradan şeylerde hiç fark görmemeye devam edersin.

ram bilgisayar upgrade edilirken artırılması gereken ilk parçadır ve fazlası göz çıkarmaz. ama elinde olan sistemini tam olarak taşıyabiliyorsa da artırmanın gözle görülür ciddi bir getirisi olmaz.

İkisi de ayağı yerden keser, ama otomobillerdeki gibi lüks merakı her zaman para eder :)

Bir bilgisayar zor bir işlemi 16 saniyede yapıyorsa, diğeri 20 saniyede yapar. Fark bu.

Ancak başka şeyler de var, mesela önbellek seviyesi gibi. 1.6 ile 2.0'ın arasında önbellek farkı varsa fiyat farkı da normal, çünkü önbellek çok işe yarar.

2 sayı verdin diyelim topla diye biri daha hızlı toplar. temelde bu, illa programlar hızlanacak diye bir şey yok o kodlayan adama bağlı(oyunlar hızlanabilir). sörf hızı etkilenmez zaten bağlantı hızımız düşük.

biri saniyede 3.2milyar i$lem yapar, biri 4milyar i$lem.

anlayacağımız şekilde söylersek. misal internetten film indirdin diyelim. indirmezsin ya hani indirmiş ol 1gb boyutlu olsun ama rarlı olsun. işlemcinin hızı burada fark yaratır birisinin o rarı açması diğerinden daha çabuk olur. işlemci farkına göre bu 5 saniye de oluuur 25 saniye de

amd ve intelin farklı isimlendirme politikaları olayı biraz karıştırıyor..
cpu'nun sahip olduğu cache değeri önemli.. ve çok çekirdekli işlemciler..

bu üçünü göz önünde bulundurduktan sonra diyebiliriz ki:
cpu'nun ghz değeri iki katına çıkmadıkça öyle ahım şahım, vay beee pc bayaa hızlandı tarzı şeyler farketmezsiniz. hele masaüstü sıradan uygulamalarda hiç bir fark görmemeniz şaşırtıcı olmaz.

not:
(spesifik programlar üzerinde at koşturan nerd ve geekler kapsam dışında tutulmuştur.)

speedtest.turktelekom.com.tr msn zart zurt ne varsa kapatıp siteyi açınız

speedtest.net adresini de deneyebilirsiniz.

www.speedtest.net bunu sık kullanılanlar ekleyin bence.
(haritadan yakın şehri seçin.)

hızınız speedtest.net adresinde beklediğinizden yavaş çıkarsa istanbul ve ankara'yı seçip de test yapın. bazı sunucular aşırı yavaş gösteriyor çünkü.

testi yaptim, download 800 kusur, upload 233 kusur cikti. zannediyorum bu 1 mbit demek?

aynen öyle :)
gününe göre daha yüksek ya da daha düşük sonuçlar çıkabiliyor. bu sanırsam ortalama bir değer olarak iyi..

speedtest.ttnet.net.tr diye biliyordum adresi bir de diğer link i varmış ogrenmiş olduk:) orda cıkan sonuc haliyle sahip oldugunuz degerlerin altında cıkacaktır ama 1mbit baglantınızı var oldugunu sanıp sonuclar 500kbs nin altında cıkıyorsa turk telekom a bir gidin. 800-900kbs arası cıkar genelde sorun yok demektir oda.

speedtest.turktelekom.com.tr

kablo net'se sorun var demektir. 1024 yazmalıdır. en az 1000

kablonet degil, soylediklerinizden dogru anladiysam onda ortalama hiz gostermiyor

vizeye gerçekten girmedin mi?
girmedi saydı diye bir şey olmaz. bu işlerin kuralı, resmiyeti vardır.
hocanın hangi kitaba uydurmaya çalıştığını bilmek lazım.

ayrıntılı bilgiyi kendi öğrenci işlerinden alabilirsin. okuldan okula minik farklar olabilir ama can yakarlar.

normalde 3 sınav hakkın var.
1.vize
2.final
3. bütünleme

şu an finale giremedin. öğrenci işlerinden devamlılığın olmamasına rağmen büte girme hakkının olup olmadığını kontrol et. eğer varsa vize sınavın girdiğiğn halde iptal edilemez.

dersi 2. kez alıyorsan devam zorunluluğu yok diye biliyorum. (yine öğr. işlerine sor)

eger bır okulda devamsızlık dıye bır sey varsa ve sen o devamsızlıktan kaldıysan bu fınallerden once acıklanır ve kişi isterse fınal gırmez..hoca fınale almaz degıl kişi isterse girmez..istersede girer ama hıc bı etkı gostermez..

eger sen vizeye girdin ve belirli bi not aldıysan bu kesınlıkle yazılır.eger hoca sonradan degıstıroysa notunu dilekce vererek kagıdını ısteyebılır bunu baska hocalara okutabılırsın..ama bu sekıldede o hocayla papaz olursun..

valla karar senın..boyle bı hakkın var ama fınale gırmemısın.yanı vızeden 100 de almıs olsan bı etkısı kalmayacak..hocayla bı konus sakın sakın derım ben..

@isott finale girmemesi önemli değil ki..
final ve bütünleme sınavının ortalama üzerindeki etkileri eşit nasıl olsa.


@col. bak isott'ta aynı şeyi diyor ve bu böyledir gerçekten. hoca kafasıan göre sınavını iptal ettim diyemez. ha gercekten papaz olursun o ayrı ama gecersen de zaten bi daha karşılaşmayacaksın.

Evet sanırım ben haklıyım;

orhaneli.uludag.edu.tr (40. madde efendim)

Şimdi not kartıma baktım daha önce de 2 kez almışım aynı dersi. Birinde dc ile geçerken (ve sanırım sonra 1.80'in altına falan indim ki tekrar aldım aynı dersi), ikincisinde devamsızlıktan kalmışım. Yani ilk kez almıyorum dersi.


Vizeye girdim. Finale ise hoca almadı "giremezsin" diyerek. Hay delircem ders de ders olsa GİRİŞİMCİLİK ulan

Çok teşekkürler efendim cevaplar için. Eklemek istediğiniz bir şeyler varsa lütfen ekleyin. Bir de ben bu finale nasıl giricem şimdi yarın okula gittiğimde haklılığım ispatlanırsa? Ayrıca meteb'im. Lisede görüyoruz dersleri. İkinci öğretimim.

@colonizer

eger bır dersten devamsızlık dısında kalırsan o dersın devam zorunlulu yoktur..
ama eger bır dersten devamsızlıktan kalırsan devam mecburıyetı vardır..

birde benım okulumda soyle bısey vardı..eger bır dersın fınalıne gırmezsen devamsızlıktan kalmıs oluyodun.. tabı sızın okulda boyle mı bılmıyorum..

3. kez aldığın bir derse devam etmediğin için vizeni geçersiz sayarlarsa bu bir dava konusu olabilir gibi göründü bana.

Ama dersi ilk aldığımda devamlıydım İsott. Yönetmeliğin ilgili maddesinde de yazmıyor. Gerçi ben de tam bilemedim ki.

son aldığın not geçerlidir, yani son olarak devamsızlıktan kalmış gözüküyorsan o zaman devam zorunluluğun vardır gibi geldi bana.

Bir arkadaşım benzer bir sorundan dolayı Cumhurbaşkanı'na bile dilekçe yazdı geçen sene :) Birkaç kişiye uzaklaştırma falan verdiler ama tek ders için bir sene daha okula gidip o derse girmek zorunda kaldı.

Haklı olsanız bile pek bi'şey değişeceğini sanmıyorum.

Zaten Uludağ'da sorun yaşamayan birini görmedim henüz...

Sahi buraya cevap yazmayı unutmuşum, belki birisine lazım olur diye yazayım.


Eğer daha önce dersi aldıysanız girmek zorunda değilmişsiniz derse evet ama ben en son yine devamsızlıktan kaldığım için aynı dersten devam zorunluluğum varmış ve ben bunu bilmiyormuşum. Yani patladı elime ders. Ders seçmeli olduğundan eğer yaz okulkunda açılmazsa yerine başka bi seçmeli ders alma hakkım varmış.

Tekrar teşekkürler cevaplar için.

tek çekirdek işlemcili bilgisayar almak artık akıl karı değil. ram'de 512, pek yeterli gelmedi. 80gb'da yavaş yavaş yeterli sayılabilecek bir hdd kapasitesinden çıkıyor. bunu alıp internet, ofis ve messenger için kullanabilirsiniz ama en fazla 2-3 yıl idare eder. hepsiburada da artık işin tadını kaçırdı, problem yaşatabilir. ben olsam almazdım ama siz bilirsiniz.

s430 bu değil. eski elde kalış s430 bunlar asıl s430 bendeki şu an kullandığım model.

turion x2 64 1.6 ghz geforce 6100 1 gb ram 100 gb harddsik.

eldeki eski modelleri böyle kakalıyorlar. yaklaşma bile yanına bu modelin. benim saydığım özelliklerdeki s430 'u bulursan üzerine atla ama.

laptop calısırken fazla ses verıyor mu? MSI larla ılgılı cok fena hırıltı olusuyor dıye okumustum bır yerlerde ama ? gecelerı kullanacagım ıcın sessızlıkte delırtebılır beni :(

bir süredir laptop piyasasını takip etmiyorum. fiyat iyi gibi.
sonuçta yorumlar bu fiyata göre yazılmalı.

kdv dahil 670 ytl'ye core2duo laptop var mı? yok.

(teknosa ya da mavibilgisayarın sitelerini biraz kurcala yine kdv dahil 700 ytl ye bir modelleri vardı. belki o daha iyidir.)

MSI VR330 da var gözden kaçırdıysan:
www.hepsiburada.com

Burda ayrıntılı yorumlar mevcut:
sozluk.sourtimes.org

Ben bütçeyi biraz daha zorlayıp en azından www.hepsiburada.com gibi bir model almanızı öneririm baya daha fazla performans verecek ve baya daha uzun süre götürecektir.

@annem bana kiz bul evlen dedi
evet onu da gormustum. ama sozluktekı entrylere bakmak aklıma gelmemıstı.
cok faydalı oldu.
cok teşekkürler

@jolietjake
13 inch bana cok daha cazip geliyor. calısma masasını fılan kaplasın ıstemıyorum.
tesekkur ederım onerın ıcın :)

şu an kullandığım alet neredeyse aynısı: msi vr330, şimdi bunları sürüyorlar aynı fiyata 14.1 ekran, pil ömrü 3 saat gözüküyor bir de. ne için kullanacağına bağlı sonuç olarak. ben gayet memnunum, web-ofis-film-müzik gibi temel işlemler kullanıyorum gerçi, ancak 1 gb ram alırsan yanında 35-40 ytlye süper olur.

supradyn güzeldir. ben dahil bir çok kişi kullanıyor.

bu anladigim kadariyla kisiye gore degisiyor

supradyn bende hicbi etki yaratmadigi halde, pharmaton inanilmaz etkili.

etkili olduğunu nasıl anlıyoruz? supradin idrar rengini değiştiriyor sadece. beklenen etki de bu olmamalı di mi:))
--
ek:
1)ne diyorsunuz siz :) ?? herkesin favori markası bile oluşmuş?? biri şu olayı açıklasa..
bu boş: (bkz: mineral takviyesi) dolduruverin eliniz değmişken.
2)multivitamin. tam olarak ne için? ne zaman? kullanılır falan..

neye göre güzel olduğunu da yazarsanız iyi olur aslında.. çünkü herkesin favori bi markası vardır..

tabii ki solgar. ıncığını cıncığını araştırmıştım bi sebepten. kapsülleri bile %100 doğal. üstelik onay mekanizması farklı bi yer tarafından yapılıyor inhouse diil bu yüzden ürün kalitesi en üst düzeyde. ar-ge'leri de keza. vm serisi iyidir. vm-2000 kullanmıştım bi ara biraz iştah açıyo o yüzden bıraktım onu. şu anda advanced antioxidant formula kullanıyorum. bütün vitaminler var içinde 500 mg c vitamini dahil olmak üzere. şiddetle tavsiye ederim.

solgar iyidir, pharmatondaki değerler çok düşük ama ben ginseng de var diye alıyorum arada. one a day'i direk geç. diğerlerini kullanmadım.

solgar vm2000 derim başka da bişey demem. vm75 kullanmanı ayrıca tavsiye etmiyorum, zira değerleri çok yüksek olduğundan genellikle ağır ameliyat geçirmiş hastalara takviye olarak veriliyor. "günlük ihtiyacımı karşılasın yeter" düşüncesindeysen vm2000 yeterli olacaktır senin için.

becozyme c forte'u tavsiye ederim. hem uygun fiyatlıdır, hem eski ve güvenilirdir.

solgar vm2000den başkasını tanımam, süper. hem böyle içinde doğal lifler falanda var, benim bağırsaklarıma da iyi geldi. metabolizmam düzeldi valla...

a patch ya da messenger plus ile olur.

evet. çoklu msn diye bişi var, küçücük bi program var. onu indirip kurduktan sonra istediğin kadar msn hesabı açarsın.

a patch'i tavsiye ederim, reklamları falan da kaldırabiliyor. güzel oluyor.

peki şifremi falan programı yapan kişilere emanet etmem gerekecek mi?

pidgin kullanabilirsiniz belki.

msn, icq, gtalk, jabber, yahoo, myspace...
aynı anda istediğiniz hesaplara bağlanabiliyorsunuz.
açık kaynaklı bir yazılım, eski gaim.

(bkz: pidgin)
(bkz: gaim)

messenger plus la nası oluyo_?

msg plus: img407.imageshack.us

evet msn plus en guzelidir.
peki benim 5 tane msn 2 tane icq ,5 tane yahoo messsenger,2 skype ve bir tanecik aol hesabım var bunların hepsini tek oturumda tek login ile tek dokunuşla açabileceğim bi program ne var yada çok varsa hangi programı tavsiye edersiniz?

ben aynı soruyu miranda olarak cevaplarım, hem badwith hem de ram olarak hicbirisi yanına yaklasamaz.

msn discovery programı da yapıyor

manonflier, pidgin tam da böyle bir şey zaten.
daha önce gaim kullanmıştım. ayarlarsanız hepsine ve daha fazlasına kendiliğinden bağlanır, eposta kutularınıza düşen ileti sayısını gösterir. irc bağlantısı bile var.

yok, komisyon filan almıyorum. sadece ttnet adsl ile msn bir arada çekilmez oluyor, ondan kullanıyorum. gpl olması da cezbediyor beni tabi.

ubuntu'nun live cd'leri var.
once onla dene derim. donanimlara bakarsin.

-eksik tuşu tek olarak bulamazsın. komple klavye olarak arasan da epey uğraşırsın.

-kasayı babadan kalma yöntemlerle sil gitsin. önemli olan ekran. deterjanlı bişeyle silersen ekran bir süre sonra matlaşıyor diyorlar.

-2.5' notebook harddisk alacaksın. şöyle yavaş bir modeli 80+kdv'ye alabilirsin. bu noktada thg sitesine bakmanı hararetle tavsiye ederim. testleri incele.

-Pardus'un son sürümünü dene, sürücü problemi olacağını sanmıyorum. (en azından live cd ile bir bak)

peki onerebileceginiz bir laptop servisi var mi kadikoy de

notebook parçalarını gittigidiyordan düşürebilirsin arada denk geliyor orayı takip et.

kasasını alkolsüz bebek mendilleri var onlarla sil ekranını ise özel materyaller var onunla.

hd kapasitesini arttırmaya kalksan ihtiyacın olacak şey 2.5"lik bir notebook hddsi ve bir tornavida başka bir şeye gerek yok. onu da gittigidiyordan düşürebilirsin.

ubuntu için darknum'a bir mesaj at notebookunda ubuntu kullanıyordu. ben de kurdum bir ara kendi notebookuma ama wireless problemi çıkarınca kaldırdım. yeni sürümünde halletmişler ama yine de bi ona sorman taraftarıyım.

anakart yeni ise oyle gorunmesi normal.
ozellikle win xp kurulumunu kolayla$tirmak icin oyle bir $ey var. sata bagliyorsun ide gibi gorunuyor.

2) o üç sata girişinden mor olana taktım şimdi de ide 5 slave oldu.
sırayla deneyip 1. masterı arayacağız di mi?

sata / sata II farki olabilir bak o renk farki.
anakartin kilavuzundan bir bak. nette de vardir.

@assert h. kitapçıkta hiç bilgi yok.
---
ide channel 0 (sıfır) master'ı buldum.
hdd buraya takılı şimdi. problem yok di mi? böyle olamalı yani?

kanal cok farketmiyor fazla disk takmayacaksan (hani kari$ir falan diye)
$u an normal her $ey.

disk bölümlemeye geçtim. üçe böldüm. ama 4. bir bölüm daha var (kendiliğinden oldu)

+++"bölümlenmemiş alan 8mb" yazıyor. bu nedir? olmasa olmaz mı?+++

turuncu olana takacaksınız, hangisine takılı olduğu önemli değil. ide chanel yazması normal, ayrıca bir olarak gördüğünüz sata portları aslında iki tane toplamda altı sata portunuz var. mor olanlar raid destekli iki hdd takıp raid yapabilirsiniz. ayrıca sata 3 henüz çıkmadı büyük ihtimal kitapçıkta yazan sata 3.0gb/s ibaresidir sata 2 ile aynı anlama gelir.

+++"bölümlenmemiş alan 8mb" olayı ne olacak peki?

cache'dir o

normal yani silmeye kasmayım... direk sistemi kurmaya başlıyoruz o zaman.

kurban kes bi

üçe böldük tamam ama... elimizde

c, e ve f hdd sürücüleri var şimdi.
d sürücüsü dvd-rom olmuş??? bu nasıl iş?

computer management'a gir.
disk manager'a bak. once disk surucuye sag tikla. change drive letter gibi bir secenek var. ordan g: gibi bir $ey yap $imdilik.
sonra ayni i$lemi diger partitionlar icin sirayla ya (d: ve e: yap yani)
en son da istersen tekrar disk surucusunu f: falan yaparsin.

denetim masası'ndaki yönetimsel araçlar'dan bilgisayar yönetimi'ne girip disk yönetimi kısmından sürücü harf atamalarını düzenleyebilirsin.

ek: benden önce davranmış assert h, neyse benimki de türkçe sürüm için olsun :)

2. partisyonu ntfs olarak formatladım ama...

disk boş. hiçbişey yüklemedim.. 71 mb dolu olarak gözüküyor?

yahu olur oyle. byte byte bo$ olcak degil ya. windows atiyor oraya da sistem dosyasi ki danisin bilsin diski.
system volume information da vardir, zirt da vardir pirt da vardir.

ya iyi de benim ilk hard diskim 100 mb falandı. ne bu böyle 70 mb sistem bilgisi mi olur? kanımı emdin windows yuh be.

100mb hdd oldugu zamanlar win xp mi vardi guzel karde$im ?

:) yoktu. tüm bunlara gerek de yoktu. ne güzel günlerdi.
sorunlar halloldu gibi. herkese çok teşekkür ederim.

Vallahi ne hastalık olursa olsun üşütme vs kanaryama suyuna 1-2 damla rakı ve yarım bebe aspirini karıştırıp ekliyorum cin gibi oluyor :)

kuş derken?

@alkolik
ben de cin gibi olmasın yaşamaya devam etsin diye uğraşıyorum işte :)

@isott
muhabbet kuşu olarak başlığı yeniden düzelttim. heh.. altta yazmışım gerçi

yapabilmen lazim. windows'un disk manager'i ya da partition magic falan i$ini gorur.

harf sayısı kadar sürücü olabilir sanırım

benim önerim 5 tane partisyon yapılmaması. ne kadar dahiyene fikirler olursa olsun, işe yaramıyor. 2 olmadı, 3 iyidir.

Evet olur ama alan kaybınız çok olur. Rakamları şu an sallayacağım ama mesela tek parça iken 500gb olan disk iki parça olunca toplam 480gb, 3 parça olunca toplam 450gb benzeri şekilde oluyor...

@co2s2
işe yaramıyordan kasıt nedir?

@crown
hadi yaa hiç farketmemiştim oyle olduğunu?

i$e yaramiyordan kasit performans olsa gerek.
ki evet ne kadar cok partition varsa performans o kadar du$er.

@crown yok öyle bişi, istiyorsanız 20 parçaya ayırın tek byte kapasite kaybınız olmaz.

@crown öyle bişey yok. sadece 8 mb kadar bi bölünmemiş alan oluyor. onun dışında bölüm sayısına göre bi kayıp yok.

Şimdi araştırdım internetten bazı forumlarda bazı kişiler partiyon sayısı arttıkça alan kaybı olduğunu söylüyor, bazıları da yok öyle bir şey diyor. Sanırım başka faktörlere de bağlı alan kaybı olması ama kendi tecrübelerime göre alan kaybı oluyor.

şimdi efendim kendi disk yönetimi ekranımı göstereyim; img231.imageshack.us görüldüğü üzre, 600gb (3x200gb raid 0) hdd gerçek boyut olarak 558.92 gb (600*0,93) gözükmekte ve üçe ayrılmış partitonları toplarsanız bu kapasiteye eksiksiz olarak denk geldiği görebilirsiniz.

Bir disk’te en fazla açılabilecek primary partition sayısı 4, en fazla açılabilecek logical drive (mantıksal sürücü) sayısı da 23 (toplam 26 drive a,b floopy, c primary geriye kalan 23’tür.)

ulem acaba ben primary partition'mı yoksa logical drive mı açtım acaba? adsjfflş

hatırladım bu olayı.. win98 balangıç diskleti ile biçimlendirmede gösteriyordu ama win xp bu tip sorular sormadı.

direk 3 bölüm oluşturdum. ne çıkarsa bahtımıza
----
yok artık. primary'dir onlar diyorum peşin peşin :)

-----------
@opteron o "bilgisayar yönetimi" penceresinden ben de istiyrum. nerede o?

bilgisayarım>sağ tık>yönet>disk yönetimi en kolay yol. başlat>denetim masası>yönetimsel araçlar>bilgisayar yönetimi>disk yönetimi ikinci yol.
not: görüntü olarak ufak farklar olabilir, benimki vista.

işe yaramama olayı şöyle: hdd'lerde partisyon ihtiyacı, işletim sisteminin yüklü olduğu partisyona format atıldığında diğer verinin saklanabilmesi için ortaya çıkan bir olay. yani 2 partisyon işimizi hayli hayli gören bir olaydır. (tabii tek işletim sistemi kullanıldığını varsayıyorum) bunun haricinde yapılacak her hangi bölüm işlemi, pratikte çok fayda sağlamayacaktır. bu örnekte 5'e bölünce, biri windows, biri programlar, biri oyunlar, biri mp3, biri filmler gibi bir bölümleme olacağını varsayalım. onun yerine 2'ye bölüp, bir partisyonu windows ve bazı diğer uygulamalar için ayırırken, diğerine de geri kalan her şeyi koyabiliriz klasörler halinde. daha sonra bu klasörlerin de kısayollarını masaüstüne koyarız. yani kısacası partisyonlara klasör muamelesi yapmanın anlamı var mı? hatta "ben tertemiz bilgisayar kullanırım, yeri geldiğinde de yedeğimi alırım" diyen insanlar için zaten tek partisyon bile fazla.

yer kaybıne gelince, yıllardır hdd bölerim birleştiririm. kesinlikle yer kaybı olduğunu görmedim, duymadım. 3'e de bölseniz, 5'e de bölseniz yer kaybınız olmaz. belki bir hesap hatası yapılmış olabilir. bir de hdd üreticilerinin 500 gb'tan kasıtlarının 500.000.000.000 byte, (yani bizim anladığımız şekliyle 465 gb falan)olduğunu unutmamak lazım. hesap hatalarının baş sorumlusu o oluyor.

biz toprak seramik aldık bir kaç gün önce,230 liraya,gez gez baktık olacak gibi değil,toprak seramiği tercih ettik,hem bilinen bir marka hem fiyatlar uygundu,ayrıca bir tesisatçıdan da fikir alabilirsin,her satıcı kendi malını övüyor,tesisatçı daha objektif olacaktır.

sanırım bunların en az iki farklı boyu var. (oturma yeri çapı)

toprak , ege , vitra vs olunca daha mı ıyı yapılıyo bu olay?

sanırım markalar daha çok görünüm, estetik anlamında farklılaşıyor.
fiyatı ve görünümü hoşunuza gideni direk alın derim. yalnız montaj ve montaj ücretini de baştan konuşun.

Sifonun çekmeli değil basmalı olmasına dikkat edin.

hala mümkün olabilir. ama çok heveslenme.
eğer dosya çooook önemli ise:

1. harddiski kullanmayı derhal bırak.
2. harddiskini halihazırda windows kurulu bir bilgisayara ikinci harddisk olarak bağlayarak kurtarma programlarını denemeye başla.

çünkü (kısaca) windowsu kullandıkça farkında ol/olma sürekli yazma silme işlemleri yapıyorsun. aradığın dosyanın tam üstüne yeni bir dosya yazman işini daha da zorlaştırır.

easyrecovery yi dene can see nin dediği şekilde.

ben 2kez formatlanmi$, tekrar partitionlari olu$turulmu$ fakat dosya yapisi bozulmu$ olan 40gb'lik diskten (10gb'i okunamaz halde bozulmu$tu, o ayri) 22gb civari veri kurtardim recover my files sayesinde. tabi taramaya ba$lamadan once ntfs olarak bir kez de ben formatlami$tim. onu da du$un.
yani mumkun. bozuk dosya, illa ki cikacak kar$ina.

Kurtarma işlemini bir kaç farklı programla birden deneyin.

(bkz: data recovery programlari )

teorik olarak evet. pratikte farklılıklar olabilir.

'can see''in önerdiği metoda ek olarak. Active Undelete isimli programı şiddetle tavsiye ederim.
Ayrıca bozuk olan word dosyalarını makul düzeyde tamir edebilen programlar var.

bu sorudan aklıma geldi sorayım: Empire State'in tepesindeyim, elimde laptop, arkadaşların resimlerine bakıyorum... Şu patlayan yanan pil mevzuu, bir anda alev aldı laptop, cayır cayır yanıyor. Söndürecek şey de yok, attım Empire State'in tepesinden aşağıya. O sırada da aşağıda bando varmış, laptop yanarak düştükten sonra üzerinden geçtiler. Arkalarından hal bu ya, asfalt düzeltme makinesi geçti, sonra da acil iniş yapan bir Boeing 747'nin iniş takımlarının altında kaldı. Çok ısınmıştı, bende önce hemen Hudson nehrine attım, 8 ay sonra bulduk laptopı. Neyse, bende başladım laptopı temizlemeye, belki çalışır diye, ama çalışmadı. Disk'ini söküp başka laptopa taktım. Onda da bir har har har sesi falan, format attım geçmedi, bir daha attım geçmedi, bir daha attım geçmedi, bir daha da attım geçmedi. Ulan dedim şimdi geçicek low level formatı, ve factory reset'i dayadım geçmedi. Ben de içini açtım, baktım biraz çamur var biraz da kararmış. Çamaşır suyu döktüm, bulaşık makinesinde yıkadım, kapattım, bu sefer hiç ses yok oh süper dedim. Nasıl başardıysam bir 8 kere daha format attım, ama hala böyle bir garip çalışıyor.

Şimdi bu resimler kurtarılabilir mi? Sizce şans var mı?

fotograf makinesinde hala duruyor olabilir resimler, oraya bir bak.

bad sector ya da good sector errorları genelde diskette oluşan fiziksel hasarlardan müzdarip çıkan uyarılardır ve genelde geri dönüşü yoktur. yapılması gereken en mantıklı hareket başka bir bilgisayara takıp* recover my files progrmaını çalıştır, ama bilgin olsun dosyaları kurtarırsan hemen başka bir harddisk'e yere at çünkü artık o hdd fazla gitmez, çöpe gider bi kaç haftaya.

@compumaster.
hayır. :)

ama... yalnızca formatlamış ve sonra yanmış ve sonra denize düşmüş olsaydı.. son bulunduğu ortam şartlarını bozmadan (misal aynı deniz suyunun içinde kalacağı bir kap ile) kurtarma vaadi veren firmalar var.

senin örnekte tüm şartlar aşırı zorlanmış.

herkese çok teşekkür ederim,
gidip kendime yeni bi harddisk alıcam ve tekrar deniycem. eğer 2 ay önce kaybettiğim babamın günlüğünü kurtarabilirsem hepinize minnetttar kalıcam.

Şimdii aslında direkt duyuru açacaktım ama ayar mayar alırım korkusuyla önce arama yaptım. aslında gayet doyurucu cevaplar verilmiş ama olsun, gene verilsin. istiyorum ben bunu.

"final recovery" kullandım bu iş için. geri getirdiğim tüm video dosyaları bozuk çıktı. hiçbirini açamadım.mühim dosyalar değildi gerçi sadece denemek için şeyapmıştım ama hayalkırıklığı oldu. asıl mesele bi arkadaşımın laptopundan kurtarmak istediğimiz mp3 dosyaları. "final recovery" scan sırasında tamamlanmadan kapanıyor kullanamıyoruz bile.
şimdi en uygun en bi güzel program "recover my files" mı???? ayrıca diskte defrag yapılmış olması silinmiş dosyaların durumunu etkiler mi? hiç format atılmamış bir disk bu arada bu. sadece silinmiş.

bir de çok uzun sürüyor 40 gb hdd nin recovery programı tarafından scanlenmesi. 1 buçuk saati geçti sonra program bitirmeden kapadı kendini. felan.

(bkz: amatem)e basvursaniz, aklima en mantiklisi bu gibi geldi
0 212 660 00 26

www.amatem.gov.tr seklinde internet adresleri var.

kullanimi olumle sonuclanabilecek cok zararli bir sey bu. ustelik turkiyede icinde ne idügü belirsiz kimyasallarin da bulasmis oldugu bir madde. sagliginiz icin lutfen buraya bir danisin. gecmis olsun

bu işlerle yakından ilgilenen, hatta kitap çıkarmış whatever nickli bir arkadaş vardı sözlükte. sonra küstü gitti sözlükten. belki arada login oluyorsa yardımcı olabilir sana.

kitabının adı 01 enjektör idi, belki bir şekilde ona ulaşabilirsin. bunu kullanan baya insanla içli dışlı olmuş biri.

Bu işi cümle aleme duyurmadan, kendi halimde halletmek istiyorum diyorsunuz ancak vereceğim tavsiye size biraz korkutucu gelebilir.Daha önce Ekşi Sözlük'e de bu konu hakkında konferans vermiş olan İstanbul Emniyet'inde görevli komiser Zafer Ercan bu işe kendini adamış bir adamdır.Size yardımı dokunabilecek adam olarak ilk onun ismi aklıma geldi.

zaferercan.com

---
yanıtımı sildim
---

hlathguth ile aynı fikirdeyim. ailenizin haberi olursa daha iyi olabilir. hlath tıp öğrencisi olduğu için ayrıca görüşlerini dikkate alabilirsiniz. benim özel olarak değinmek istediğim ise arkadaş çevremi bırakamam demişsiniz. bence işe buradan başlayın. gerekçenizi -eğer sizi seven insanlar ise- anlayışla ve takdirle karşılayacaklardır. anlayışları yoksa bu sefer onlardan yürüyerek değil koşarak uzaklaşın.

açık konuşmak istiyorum. senden çok daha uzun süre boyunca cigara içtim, kimyasalda geldiğim son noktada bir akşamda 30 hapa kadar varmıştı ve alkoliktim.

kurtulmak için, birlikte en çok kullandığım insanları hayatımdan çıkardım.
en bol bulduğum şehri terkettim.
başka bir şehire, ailemin yanına gittim.
o şehirdeki insanlarla iletişimimi de olduğu gibi kopardım.
telefon numaram bulunduğu anda hattımı değiştirdim.
bir yılda 10dan fazla kez yani.

amatem'e gittim tedaviye ama yalandı. kendimi tedavi eden kendim oldum. aileme karşı dürüst oldum, saklamadım ve anlayış göstermelerini istedim. eleştireceklerse bunu düzeldiğim zamana saklamalarını, şimdi yardımlarına ihtiyacım olduğunu söyledim.

kız arkadaşıma söyledim ve onun desteğini aldım.

ve kendimi onlara karşı bir kez daha zayıf duruma düşürmemek için de bıraktım herşeyi.

içinde olmayan tedaviyi sana dışarıdan veremezler. amatem'e gitsen dahi, göreceksin ki, orada tedaviye gidenler, terapiden çıkınca ot çekmeye gidiyorlar, hem de hastanenin bahçesinde :)

kendinden başka kimse doktorun olamaz. ve çok uzun bir süreli kullanıcı olmadığın için bırakman, tahmin ettiğin kadar zor olmayacaktır.

ben günde 5 paket içtiğim sigarayı bile bıraktım :)

birinci yapmanız gereken şey arkadaş grubuyla bir daha muhattap olmamak. "vazgeçemem" tam bir zayıflık göstergesi. zayıf olunca da uyuşturcu falan bırakılmıyor maalesef. kendi kafanızda problem yaratırsanız, çözüm olarak uyuşturucuya yönelirsiniz. bu kolaya kaçmak oluyor hafiften. iki kere uyuşturucu almak bağımlılığa sebep olmaz, kolayca kurtulabilirsiniz ama her gün önünüzde bunları temin eden biri olursa pek de kolay olmaz tabi. sigarayı bırakmayı ikinci etapta düşünün, nitekim diğer maddeler kadar zararı yok, yine de onu bırakmanız da zamanla olacaktır. yeni çevre edinin, hiç olmazsa yalnız kalmaktan korkmayın. bu maddelerin çözüm olmadığını kafanızda anladığınızda zaten olay bitecektir.

aileyle paylaşmak en azından sizi bu tip maddelerden zorla da olsa uzak durmanızı sağlayacaktır.

Arkadaşlar son derece güzel yanıtlamışlar yapılabilecekleri ben onlar kadar bilgili değilim bu konularda ama birkaç şey de ben söylemek istedim.
Öncelikle ne yap ne et kimyasallardan uzak dur derim. Sonra bu tarz maceralara girmeye ve seni de çekmeye meraklı arkadaşlarından. Yarın eroin de denemene vesile olabilirler çünkü o zaman değil arkadaş çevreni terk etmeye gücün kendini kaldıracak bir gücün kalmaya bilir. Requiem for a dream adlı filmi kesin izle, daha da bir sarsıl kendine gel, ki nispeten gelmişsin ki bunu paylaşıyorsun bizimle ne güzel. İrade gerektiren kararlar söz konusu olduğunda en büyük doktorun gene kendin olduğu cümlesi çok doğru bence. Eğer kendinde bu gücü, iradeyi ve kararlığı görebiliyorsan bunu hayata kendin geçir. Ama kendin hiçbir şey başaramıyorsan ve okun yaydan fazlasıyla fırladığını düşünüyorsan ailene bir şekilde söyle derim. Herkesin ailesi farklıdır eğer aşırı muhafazakar bir ailen varsa elbette yiyeceğin lafları düşünerek onlardan çekinirsin, ama eğer modern bir ailen varsa hiç düşünmeden paylaş bence. Ama dediğim gibi kendi kendine yardımcı olamıyorsan o zaman nasıl bir aileye sahip olursan ol kesinlikle onlara açılman lazım.

benzer bir sorun yaşayan bir arkadaşımızı içine düşmek üzere olduğu bir bataktan elbirliğiyle çıkarmıştık. üstelik aynen sizin durumunuzda olduğu gibi, yardım isteyen kendisiydi. neler yaptık:

- içinde bulunduğu arkadaş ortamından çıkardık.
- sürekli birlikte vakit geçirdik. günde 25 saatimiz bir arada geçti.
- bağımlı psikolojisine dair bol bol okuyup araştırdık. kullanmasını engellemek üzere her türlü önlemi aldık.

temel olarak buydu. ama dediğim gibi, bu kişi, benim pek de samimi olmadığım, ama beni seven benim de sevdiğim bir arkadaştı ve başarılı olmamızdaki temel neden gelip bana açık açık "bana yardımcı ol" ricasında bulunmasıydı.

bu nedenle bence siz de etrafınızda güvenebileceğiniz birilerine durumu açıkça anlatıp desteğini isteyin. mutlaka vardır. ve bence, eğer ayrı şehirlerde falan değilseniz ailenizden de destek isteyin. ileride sizi bekleyen hayatla karşılaştırdığınızda, annenizin üzülmesi, kardeşlerinizin dışlaması size o kadar da acı çektirmeyecektir.

kendi sigara bırakma deneyimlerimden öğrendiklerimi irade konusunda çok başarısız biri olarak paylaşmak isterim.

eğer ortada gerçekten fizyolojik bir bağımlılık yoksa, psikolojik bağımlılıkla uğraşman gerekiyor, bu zaten bariz. psikolojik bağımlı birisi olarak sana vereceğim tavsiye, zamanın geçmediği, o maddeyi istediğin her an normalde gereksiz olan bir işi yap. git banyo yap, bir arkadaşınla aptalca bir tartışmaya gir ama birbirinizi kırmadan elbet. ya da boş boş dışarıda gez, soğuktan titre ve evine gidince ısıtıcının yanına kurul. uyku problemleri çekeceksin büyük ihtimal, doktora bu şikâyet ile başvurup sedatif bir ilaç alabilirsin. bir psikiyatriste danış, düzenli terapilere katıl. amatem'e kesinlikle başvur. ailenin duymasından utanç duysan da elinde olan her sosyal destek aracını kullanmak zorundasın.

en önemlisi ise sabır. günleri saymadan anı yaşadığını hissederek yaşarsan psikolojik bağımlılığından da kurtulabilirsin.

avantajın bu iki maddenin de yoksunluk başgöstercek bağımlılıklar yapmaması. evet ecstasy, tahribat oranı esrardan daha fazla olan bir ilaç, fakat yaşam stili haline getirecek kadar çok ve sık kullanmamışsın, bu çok iyi.
kendi nacizane görüşümce bilinç ve irade ile, birkaç kez denediğin ecstasy'nin eğer çok devamını getirmezsen ve kullanmayı bırakırsan ileride çok sorun bırakmayacaktır. bence asıl sorunun alışkanlık haline getirdiğin "sigara"yla... bırakması epey zordur 2 sene neredeyse her gün içince. irade patlaması yapıp da birden bırakabilirsen harika olur, ama en azından azaltarak işyerinde yaşadığın konsantrasyon sorunlarını gözle görülür oranda yokedebilirsin. yavaş yavaş azalttığın için muhtemel bir depresyon çok daha hafif olur, doktor tavsiyeli uygun bir antidepresan ilaç ile de bu depresyon süreci neredeyse hissedilmeden geçer.
bilemiyorum, fakat yaşam şekli haline gelip geceli gündüzlü abartılmadığı sürece sigara'dan hayatın mahvolacağını hiç sanmıyorum...

Merhaba,
öncelikle, "sigara"nin bu kadar bagimlilik yaptigini bilmiyordum, acikcasi bende kullaniyorum ve sanirim 5 sene oldu, uzun süre almayinca bir özlem, istek vs duymuyorum, ya da konuyu ben anlamadim, bahsettgimiz sey ot degil mi ?
ayrica sanirim uyusturucu bagimliligindan kurtulma yolu "civi civiyi söker" mantigi, bu konuda bir kac örnek vermek gerekirse ;
"mantar" yemek, evet mantar yiyen arkadaslarda gözlemledigim ve yurtdisi kaynakli forum sitelerinde de okdugum üzere, bu mantar in ilk 10 kullaniminda belli halisünasyonlarin neden oldugu "kork"dan dolayi bu tür maddelerden "soguma" durumu oluyormus.
yani belki pek ispati ve bilimselligi olmayan bir yol ancak dedigim gibi hem arkadasimin hemde forum sitesinde yazanlarin tecrübelerine dayanarak, bir süre taze manter yiyerek bu korku nun olusmasi ve bu ürünleren sogumayi gerceklestirebilirsiniz.
ya da en iyisi, dine sarilip beyni baska sekilde uyusturmak, bu sekilde diger illetten kurtulunca radikal dinciligide bir yavas yavasda azaltabilirsiniz.
simdi bunlar belki alternatif cözümler olmayabilir ama denemektende zarar cikmaz düstruyla söyleyiverdim.
umarim cözüm bulursun sorununa.

Ben kopya çekmek için bu işi yapıyordum, kesinlikle bir kez daha hepsini okumak zorunda kalıyordum. Türkçe karakterden tut, koskoca kelimeyi çevirmemeye kadar her türlü hata oluyor. Hatta pdf içinde tablolar falan varsa tam saçmalıyor programlar. Hepsini denemişimdir, malum kopya işi zor iş. Word kullanarak ufaltıyordum onları sonra.

ABBYY PDF Transformer

katz.cd

able2doc professional

(solid converter'dan daha iyi olması lazım.)
eğer font problemi oluyorsa doc dosyasındaki fontları değiştirmen işe yarayabilir.

www.zamzar.com

program vs. bulamazsan, burdan yapabilirsin. online olarak dönüştürüyor ve senin mailine gönderiyor linki, sen de ordan indiriyorsun, çok basit.

sormadıklarını ben yazayım renk olsun. sen diğerlerini ara :)

1.kpss sınavı hakkında bilgi toplamaya başlayabilirsin. bu konuda en iyi kaynaklardan biri memurlar.net'tir.

2.öğretmenliğe kaynak programlar diye bir liste olmalı. burada bölümün yazılı ise bu konuyu biraz kurcalayabilirsin. devlette ve/veya özel sektörde öğretmenlik için.

not: ikisi de kpss sınavına bağlı olduğu için bu sınav tarihlerini bulman gerek.

Windows 2000 Server Sistem Yönetimi (Y-01)
Exchange Server 2000 Sistem Yönetimi (Y-03)
Microsoft SQL Server 2000 Sistem Yönetimi
MCSE ders notları

gibi dökümanlar var bende. eğer işine lazımsa bana mail at, ben yollarım sana.
akhunaktosun [at] yahoo.com

Mail gönderdim; ))

Evet efendim daha başka neler yapmam lazım? Nelere girişeyim?

Valla programcilik yapicam diyorsan .Net'in ustune git. Bu aralar cok pis piyasasi var gibi.

(bkz: fm transmitter) Line in, USB ve SDcard girişli modelinden var bende, flash disk ile de denedim mis gibi çalışıyor ama ben bi tane 1GB'lik en ucuzundan SDcard aldım attım MP3'leri içine gayet memnunum...

vakt-i zamanında premier marka vardı bende. böyle mp3'lü falan. 2004 yılında 175 liraya falan almıştım. hoparlörlerim çok iyi olmadığı için tam anlamıyla ne olduğunu anlayamamıştım ancak önceki teybimle (arçelik marka) karşılaştırdığımda daha iyi olduğunu söyleyebilirim. zaten sonra arabanın camını kırdılar çaldılar.

önerim:

- ne olursa olsun çok kaliteli bir ses alamayacağınız için hoparlörlere de çok özen göstermenize gerek yok ancak trident ve bir iki marka (özellikle çakma isimli olanlar -kamosonic, pilippo, sqny), kötünün de kötüsü. premier ya da minton, yine biraz daha iyi gibi sanki.

trident ya da minton kesinlikle tavsiye etmem. minton almistim bir ara direksiyondan kumandali falan filan diye. sonra aldigim gun cd dinlerken kesilmeler basladi. ertesi gun farkini verip pioneer aldim mecburen. 200 ytl civarina da pioneer veya sony gibi orta sınıf bir teyp alabilirsin ama uzerinde usb giris olmayacaktir elbette.

cd çalar yerine doğrudan harddiskten(ya da bu tip bir karttan) okuyanları yok mu bunların? gene bu fiyatlara?

opera kullanmıyorum ama ekşi sözlükte entry'nin altındaki entry numarasına tıklayınca o entry'nin linkini veriyor size zaten.

o ie de oluyor, firefox için eklenti eklenince oluyor, operada yok. ve benim istediğim dış link. yani misal

sozluk.sourtimes.org şeklinde bi adres istiyorum. üzerine tıklayınca iç link veriyor sadece #233692766 şeklinde mesela

sayfaya sağ tıklayıp o çerçevenin özelliklerine bakmayı deneyin
olmadı yine sağ tıklayıp çerçeveyi dışarda açtırmayı deneyin.

create search den sozluk için arama kısayolu cıkarın bi, sonra yenı sayfada adres satırına entry numarasını yazınca oluyor bi de.

oldu, sağa tıklayıp adresi kopyala deyince adres satırındaki sozluk.sourtimes.orgu kopyalıyordu

sağa tıklayıp çerceve diyip ordan adresi kopyala diyince yapıyor.

opera. linke sağ tıkla yeni pencerede aç. adres satırında tam adres yazar.

ben de 6 ay önce falan benzer bir arayışla bir cep saati aldım,öncelikle söyleyeyim 250 ytl neredeyse fazla bile,rahat rahat güzel bir saat bulursun..
eğer illa gidip elliycem,bakmadan almam diosan eminönünde doğubank'ın oralarda saatçiler var,cep saatleri satıyorlar.
ama şahsen ben gittigidiyor'dan almıştım,hislon marka altın kaplama bi saati yalan olmasın ama 70e mi ne almıştım..çok güzel paketlenmiş,tertemiz geçti elime..sonra modelini hislonu arayıp sordum,200ytl mi ne dediler. adam herhalde kaçakçıydı ama neyse :P

@erostrada:

ya ben de baktım gittigidiyor'a falan ama çoğu sahte gibi geldi? sizin aldığınızın orijinal olduğuna emin misiniz? güvenebiliyor musunuz yani gittigidiyor'a?

benim aldığım orjinal biliorum,kutusunda pırıl pırıl ve jelatini açılmamış geldi..
ha sahtesi de vardır o ayrı..onun için satıcının önceki yorumlarını incelemek lazım..

köstekli saat değil mi bu bahsettiğiniz?
hemen her ciddi saatçide 3-5 model oluyor genelde.

@can see: yani evet ama ben daha çok 3-5 saat olan değil de böyle 300-500 saat olan bir yer var mı diye merak ediyorum. ya da yan yana bir sürü saatçi olacak ki dolaşıp bir çok model görebileceğim..

antika düşünürseniz kapalı çarşıda bol bol gördüydüm geçen sene...

altinin grami oldu 50 ytl. her "altin kaplama" diyene inanmamakta fayda var bu arada.

kadıköy'deki tschibo'nun karşısında var bir tane saatçi. adını unuttum dükkanın ama sahibinin adı "ohannes" idi o aklımda. orada olmaması mümkün değil. eğer o an için ellerinde yoksa bile mutlaka bir yerlerden bulurlar zira çok eski ve köklü bir saatçi.

eger eski sovyet ulkelerinden birine yolunuz duserse Molnija (молния) marka orjinal cep saatlerini ikinci el olarak esnaftan guzel fiyatlara alabilirsiniz. Molnija 2007 yilinda uretimini durduran eski bir sovyet saat markasi, saatleri 80% oraninda el yapimidir. Ilerde degerlerinin yukselmesi olasidir :)

ancak elbette saatin temizlik ve bakimini duzenli olarak yapmaniz yahut yaptirmaniz gerekmekte.

fat32 kullanman icin n tane 32gb'lik partition yapman lazim.

edit: saglikli olmaz yani yapsan bile.

@assert h
1.hmm. caaanım hipotez acımasız bir gerçek tarafından tarumar edilir ya bazen.
80 gb harddisk kulanıyorum. fat 32.

Soru:
kurulu bir windoz'u tam, gerçek, (eski win 98 disketleryle olduğu gibi) gerçekten formatlayabilirmiyim? yoksa beni üstüne yazıp sistemi düzeltmeye mi zorlar?

yani format bildiğimiz o eski format mı hala?

xp cdsi ile başlattığında harddiski silebilir, yeni birim oluşturabilirsin. bölümleri tamamen silmiş olduğundan ve geri birim oluştururken formatlaman gerektiğinden eski 98 gibi formatlayabilirsin. yeni birimi formatlarken fat32 seçebilirsin. maksimum kaç gb destekliyor bilmiyorum ama yüksek destekliyor. ben de 100 gb kullanmıştım sanırım, ama performansı düşük olabiliyor ntfsye göre

şimdi şöyle ki assert h'in bahsettiği durum, fdisk ve format utility'lerinin microsoft tarafından max. 32 gb'lık fat32 table'ları yaratabilecek şekilde limitlenmesinden dolayı. bildiğim 32bit windows sistemleri boyut olarak istenildiği kadar fat32'lik partitionları tanıyabiliyor. ha, bu limiti üçüncü parti programlarla aşabilirsiniz.

bu konuda kb article linkini de vereyim: support.microsoft.com

diyelim ki fat32 file system'ıyla format etmeye çalıştın. bak ne diyecek bilgisayar:
Logical Disk Manager: Volume size too big.

hem fat32 yüksek volume'lerde biraz ağırlaşıyor deniliyor. ya farklı bir program ile en fazla 80 gb kadarını fat32 yaparsın, ya da en büyük parçayı da ntfs yapıp, gerisini de istediğin gibi fat32 yaparsın.

bence hepsini ntfs yapsin :)

format atmaya gerek yok fat->ntfs dönüştürme vardı noldu ona.

@kofteburger

hdd çantada duruyor. sıfır. boş. formatsız.

partition magic gibi bir program işini görür.

@kofteburger
duruyor hala yerinde, convert, ellerinden öper.

kulaktan dolmadır.
sadece kol olarak düşünürsen olmaz. sadece vücudun üst tarafı desen daha makul ama o da dengesiz.

öncelikle kasa dönüşebilecek yağ olması gerekiyor. bol ye yağlan.
ısınma hareketleri olmadan pata küte girişme.
azdan çoğa doğru yavaş yavaş tempoyu artır her gün.

---
ek: ulem demişiz en başta "kulaktan dolma"dır diye. desteksiz atması mı kalmış :)
ayrıca dolma malzemesi de e.duyurudan alınmıştı.

Bak burada bayagi kol hareketi var, hem de nasil yapilacagini guzelce gosteriyor linklere basinca:

exrx.net

Anasayfasina gidip bastan okursan (ingilizce) agirlik calisma hakkinda cok saglam bilgilere sahip olursun. Fazla uzun da degil yazilar, on bes dakikada cogunu anlarsin.

Sayfanin linki gozukmuyor nedense burada. Ana sayfa exrx.net , oraya gidip oradan egzersiz haritasina gidebilirsin. Ya da genel olarak karistir iste, cok yararli.

ya pardon ama, yağ nasıl kasa dönüşüyor allahaşkına? Lütfen desteksiz atmayalım.

www.intense-workout.com
www.suite101.com
www.bodybuilding.com

İngilizce bilmeyenler için özet: Yağların kasa dönüşmesi fizyolojik olarak mümkün değil. İnsan sağlığını ilgilendiren konularda görüş bildirirken biraz daha dikkatli olmak lazım.

öncelikle "bol ye ve yaglan" tamamen yanlis bir bilgi. sadece spora basladiginda eger gercekten genislemek istiyorsan bol proteinli beslenmen, gerekirse protein takviyesi alman gerekiyor. yag baska bir dokudur kas baska. yaglar eriyip kasa donusmezler (ayni kaslarin sporu birakinca eriyip yaga donusmemeleri gibi) "sporu biraktim cok kilo aldim sekerim" yakarislari ise spor ile hizlanan ve fazla gidaya ihtiyac duyan bünyenin, siz sporu kesip metabolizma hiziniz yavasladiginda da ayni yemegi istemesinden kaynaklanir. (ayrica kolesterol kebap yedikten sonra icilecek bir iki sise soda ile halledilebilecek bir seydir- aklima geldi birden)

once "kas yapmak" nedir ona bakalim.
eger soba borusu gibi kollarin olsun istiyorsan, yani genisletmek istiyorsan kaslarini once onlari yirtmalisin. hani kaldirabileceginden fazla bir agirlik ile bir süre egzersiz yapinca olusan yanma var ya, iste o yanmanin sebebi zorladigin kas grubundaki liflerin ufak ufak yirtilmasidir. sonra sen protein alirsin ve aralari kas ile doldurur vücut. (biliyorum cok bilimsel anlatmiyorum, ama izleyicilerimiz silikmasinlar diye inan ki)

yani ne yaptik. zorladik kasi. yirttik lifleri. doldurduk proteini. ve kasimizin hacmi büyüdü. kizlar tiksindi bizden.

ama ben brad pitt kasi istiyorum diyorsan (hani su "yapisik kas". bruce lee gibi. hatta ilyas salman gibi) o zaman ayri durum.
fazla zorlamayacaksin. mesela 5 kg senin icin ortalama bir agirlik ise senin icin, "dur ben bunu 7.5 yapayim, sonra da 10 yapayim" demeyeceksin. 5 kg calismaya devam edeceksin. ne olacak? kaslar sismeyecek ama güclenecek. hacmi degil kütlesi artacak. (tabii brat pitt vücudu icin cok düzgün bir beslenme plani ve kardiyo egzersizi gerekli. ben örnek olarak seyettim)

3 x 12'lik setler halinde triseps, biseps ve omuz calis. bir gün egzersiz bir gün dinlenme. her gün abanma. unutma ki kaslar dinlenme sürecinde gelisir, calisirken degil.

setleri uygularken aceleci olma. yavastan al ve hareketleri asla tam olarak sonlandirma. yani dambil ile calisirken kolunu tam olarak (180 derece) acma. aci cekmeye baslayacaksin bir süre sonra. ne güzel. cek acini tatli tatli.

kolay gelsin. anlatirken yoruldum ben, sen yorulma calisirken. unutma aci yok. calisirken gözünün önüne ucan bir kartal falan gelsin. filmlerde ise yariyor. :)

Anlatılanların bazıları bilimsel bazıları atmasyon olmakla beraber ciddi bi planlamayı hatta bir miktar mali gücü gerektiriyor. En doğrusu tabi bir eğitmen eşliğinde antreman yapman. Evde ciddi sıkıntı doğurmayacağını düşündüğüm üst kas grubuna yönelik en güzel ve en masrafsız şeyler şınav ve barfiks. 15-20 milyona kapıya takabileceğin bir bar ve üzerinde durabileceğin zemin. düzenli çalışırsan epey faydasını görürsün.

en güzeli şınav çekmektir, sade kolla olmaz bu işler. 5 dakika makas yaptıktan sonra 5-6 set soğumadan hafif aç karnına her akşam çekersen hem kanat hem gögüs hem omuz hem sırt hem treeceps yaparsın. hemde bedava!!! üstünede duş aldın mı tamamdır.

Tüm cevapları okudum sağolun var olun efenim.
Vucutcu.com da baya işime yarayacak gibi.

gün gelir de süper bi vücuda sahip olursan bize bi bira ısmarlarsın artık eheheh

bir türkçe forum sitesi de ben vereyim. oldukça etkin ve faydalı bir site.
www.bodyforumtr.com
Yeni başlayanlar bölümünü araştır biraz ve sadece kol diye düşünme. Temel reis gibi görünmek istemezsin.

Baktiginiz aletlerin hepsi Delonghi olduguna gore arayip Turkiye temsilcisine sorabilirsiniz. Bu tip kahve makinalarinda o ozel kahve birimlerini de makinayi yapanlar satiyor diye biliyorum.

alırken bunları bakın tek kullanımlık kağıt süzgeçli olanlardan olmasın. bulamasınız her zaman o naneleri.
(gerçi benim aldığım normal kahve makinasıydı)

verdiginiz linki acamiyorum ancak kisaca delonghi tarzi(genelde ufak tefek ev/ofis, manuel filtreli espresso makinesi diyelim) makinelerde genelde maks. 3 tip kullanabilirsiniz. Ya espresso'yu toz halinde alip filtereye olculu kasigi ile koyup, sertligini elinizle ayarlayabilirsiniz.(Kahve kolay bulunur, fiyati en makul olan tiptir, sertlik ayari size kaldigi icin hostur, cok kirletir, temizlemesi usendirir aman dikkat) Ikinci tip toz kahvenin kagit icine sıkıstırılmıs halidir. Bir oncekine gore nazaran temizdir ancak ben uyumluyum diyen her makinede dogru tadi alamazsiniz, kahve kontrolu pek sizde degildir.(onceki ornege gore daha pahalidir.) Son secenek ise sıkıstırılmıs kapsul diyebilecegimiz tiptir. Delonghi'nin buna uygun makinası var midir bilemiyorum.pahalidir, temizdir, sabit oranlarda kahve icerir, su miktari ile kahve tipinde oynabilirsiniz.
Bu bahsettigim kahveleri artik migros dahil bir cok yerde bulabilirsiniz, bir sorun yasacaginiz dusunmuyorum.
Cappucino olayina gelince, delonghi makinelerde beklenenin uzerinde bir sut kopurtme performansi gormuslugum vardir sahsen. Ancak, sunu unutmamal gerekir, ayni anda 3 cap. yapmak isterseniz, ev/ofis tipi diyebilecegimiz basit makineler ile assagi yukari 20-25 dakika ugrasirsiniz.
Uzun lafin kisasi, cap. icin almak istiyorsaniz, tekrar dusunun, bir sure sonra hevesiniz kacip usenebilirsiniz. Ancak ben ristretto icmeden gune baslayama diyorsaniz guzel espressolar yapabilirsiniz diye dusunuyorum.
Ne kadar uzun yazmisim bu arada ben sıkıldım geri okurken pardon walla.afiet olsun

Office 2003 Türkçe Yazım Denetimi (proofing Tools)
www.rapidreactor.net
Şifre: zeytin-arsiv.blogspot.com

Teşekkür ederim, fakat benim word 2002 miş, kusura bakmayın, bunu bulabilirsek harika olacak.

şunu da bir deneyin (süre kısıtlamalı olmalılar.)
www.hk29.com

var.
ama buralarda görmedim satıdığını.

nerelerde gordun?

kablosun kulakliklar var piyasada malum.
onun di$inda kablosuz home theater sistemleri var (sadece hoparlor baglantilari kablosuz haliyle)
bu $ekilde benim bildigim.

blog.milliyet.com.tr

piyasada bu işi yapan hazır cihazlar var, daha çok ev sineması vb. gibi ürünlerin olduğu yerlerde bulabilirsin ama dışarıda sadece ses aktaranlarına rastlamadım. ses ve görüntüyü bir arada (hatta uzaktan kumanda sinyalini de) aktaranları var onlar da 100 küsur dolarun üzerinde fiyatlara sahipler.

saçma olacak herhalde ama elektronikle ilgilenen birileri varsa etrafında hobi gibi belki ekonomik bir çözüm uydurabilirler ama sanmıyorum onun pek mümkün olacağını. yani ya uğraştıklarına değmez ya da astarı yüzünden pahalıya çıkar..

malmsteen da sahnede kullanıyor boyle bir tesisatı. fakat o bluetooth kullanıyordu yamulmuyorsam.

sozluk.sourtimes.org

50, 60 milyara kursları var. gidip pilot oluyorsun.

erciyes unıversıtesınde Sivil Havacılık Yuksekokulu mevcut..bi kac unıversitede daha var..

öss puanı ıle alıyolar..yetenek sınavı yok..hem nasıl bı yetenek sınavı yapabıleceklerkı 18 yasındakı bırıne..

ancak burada okusan bıle oyle her ucagı kullanamıyosun..zaten burdan mezun olan herkezde pilot olmuyo.
bazı ucakları kullanmak ıcın sertıfıkan lazım onuda okul sonrası kurslardan alıyosun..

havacilik.erciyes.edu.tr buradan bakılabılır..(neye bakılcaksa)

hava harp akademisinde ve havacılık lisesin askeri pilot olabiliyorsunuz ki bu sizin rutbenize gore değişkenlik gosteren bi kavramdır.ancak burada aldıgınız egıtımle thy , onur vs gibi havayollarında pilotluk yapma ihtimaliniz yok denecek kadar az..

üstelik buralarda okudugunuz size imzalatılan belgede yazan sudur : X yıl bu görevi yapacagım eger sakatlık ölüm vs, gibi bir neden dısında gorevı tamamlamazsam X ytl tazminat odeyecegim..

bilgidim kadarıyla bu sure 15 yıldır..ama tazmınatı bılemıyorum..

@ rurouni

abı soyluyoruz ya üniversite olarak var..lise mezunları össye giriyo ordanda sivil havacılık yuksekokuluna..
yanı ogrenmek ıstedıgın sey bu deılmıydı?

Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksek Okulu Pilotaj bölümü..
anlatayım..

sınav sistemi çok değiştiğinden tam söyleyemiycem öss kısmını bilmiyorum(say 1 de 190 üstü almak gibi bir şart).. ama bizim zamanımızda şöyle idi;

4 yıllık üniv. de okumak için olan barajı geçince buranın sınavına girmeye hak kazanıyorsun(benim zamanımda 125 idi baraj puanı)..temmuz başı internet-gazete ilanı veriyorlar, ağustos başları önkayıt zamanı..okula gidip belli bir ücret ödeyip ertesi günler çeşitli sınavlara giriyorsun..

her sene bu sınavları değiştiriyorlar..şimdi mat fiz sorular yapıyorlar, bizim vaktimizde genel uçak,3d algılama düşünme ,pratik mat. soruları vardı..2-3 gün sınav süresi..bu sınavlardan 100 kişi seçiliyor..ardından görsel test..bu zor bir sınav..hazırlanmak için çeşitli yöntemleri var..ardından aynı gün işitsel test..testlerden geçen ilk 50 alınıyor ,mulakata..mulakatta havacılıkla alakana bakıyorlar, aşağı yukarı 20 kişi eleniyor..kalan 30 sağlık kontrolüne gönderiliyor..geçenlere uçuş dersi verilip 2 sorti uçuş yapılıyor..sonra da as 10 yedek 5 seçiyorlar..

kısaca bu, daha fazla bilgi için,her türlü soru için bana msj atabilirsin.. uygun olduğum her fırsatta cevaplar,yardımcı olmaya çalışırım..

ayrıca www.ucuyorum.com da pilotaj başlığından okul ile ilgili sayfalarca forum yazısı,her türlü ilgili ilgisiz soru cevabı bulabilirsin..hatta önce orayaı oku,sonra bana sorabilirsin 8)

www.shyo.anadolu.edu.tr sitesinden bilgi var. yeterince merak edip burda başlık arayan olursa yazalım biz dursun burda. plt radioman a da tesekkurlerimi sunarım. ne sordugumu ogrenmek istedigimi tam olarak anlamıs. pilotaj ve bir bolume daha 195 barajı yetenek sınavı ile alıyorlarmış. aynı yuksek okulda sadece öss puanıyla alan bölümlerde mevcut bir hayli de yüksek puanları.

tabi ki ilgilenen herkese tesekkurler.

denemeden önce sağlık kontrolüne girmende fayda var. yarı yolda canın sıkılmasın sonra. örneğin renk körlüğü varsa problem yaratabilir. çok ciddi bir meseledir.

en.wikipedia.org

xp denesek mi

FAT32'de 500gb hdd'yi goremeyebilirsiniz, belirli bir kapasite siniri var. Win98 kullanmanizda ozel bi gerekce yoksa bence de XP'ye gecin, 10 senelik isletim sistemi artik geri kaliyor malum :)

tamam xp kurulacak ama formatı win 98 balangıç disketi ile atarım. olur mu?
fat32 attıktan sonra ntfs'ye geçirsem? yoksa hiç mi görmeyebilir?

dostum fat32 ye takma kafayı yaaa.ntfs yap.üfffff. :))

Windows Xp CD'si ile başlatınca bilgisayarı zaten format atabiliyorsun. FAT32 değil NTFS kur bence, FAT32 harddiski görüyor ama tamamen erişemiyor daha yeni başıma geldi, external 500gb'yi fat32 formatlamıştım akılsızlık edip, dosya kopyalamaya çalışınca yer yok diyordu. Özelliklerde ise daha 200GB'den fazla boş yer var gözüküyordu, NTFS yaptım rahatladım :) NTFS bile eskidi eskiyecek, WinFS gelmek üzere, bence XP CD'si ile aç makineyi ve NTFS olarak formatla. Windows kurduktan sonra Partition Magic ile de parçalarsın...

windows xp cd'si ile boot edin, boşverin başlangıç disketini falan.
bu aşamadan sonra dikkat edilmesi gereken şey, harddiskiniz sata olduğu için windows xp bu diski görmeyebilir. sorunun 2 çözümü var.
1)anakartınızın bios ayarkarından harddiskinizi ide modunda çalıştırmak için gereken ayarı yapın.
2)windows kurulum dosyalarını kopyalarken "3. parti bir raid scsi sürücüsü yüklemek için f6'ya basın" uyarısı gelecek,kelimesi kelimesine aynısı olmasa da benzer bir şey. f6'ya basarak daha önce hazırladığınız/hdd ile birlikte verilen disketi yerleştirin ve sürücüleri yükleyin.
ilk seçenek daha kolay. hdd'yi ide olarak çalıştırıp windows'u kurarsınız daha sonraanakartınızın sata sürücülerini yükleyip bios ayarını tekrar sata olarak değiştirirsiniz.
gerisi partisyon oluşturma, windows kurma kısmı.

mikrodalganızın tipi ne? sadece mikrodalga? mikrodalga + kızartma?
bu tarifleri tamamen değiştirir.

mutfak4.homestead.com

denemedim yalnız, mesuliyet kabul etmem :)

ekmeği yarıp içine kaşar koyar, ekmeğin büyüklüğüne göre (avuçiçi kadarsa maksimumda 6-8 saniye) döndürüp çıkarırım. kaşar erir, süper olur.

Sadece mikrodalga ise genel olarak isitma icin kullaniyorum ben. Cay icin bir fincan su, dunden kalma pilav, biber dolmasi vs... En kolay ve en iyi md'de isiniyor.

Onun disinda patates pisirmek mumkun. 1-2 kat kagit havluya sarip birkac dakika pisirince oluyor. Acil durumlar icin ideal.

Bunun disinda md'de yemek pisirmek gibi bir aliskanligim yok.

wpi. patates olayını denememiştim ben. kumpirlik kıvama geliyor mu?

nick değiştiremezsin

kişisel ileti yazamaz ,nick var herhalde,posta hesabın zaten yok,olaki bir birşey yollasa alamassın o kadar.

var tabiki,
Mailini kaydettiriceksin

@radikal herif

kişisel ileti ne demek?
konuşuyorum işte insanlarla çatır çatır?

evet ya bunun gibi bende de var 2 kisi.konusuyorum normal sekilde ama nickinin yerine e mail adresi ve yanında da bu uyarı yazıyor

behçet hastalığı için tetkikleri tam olarak yaptırınız.

1 ay önce yalnızca tek elimin iki parmağında olmuştu. şimdi geçti.

seninki ne zaman ortaya çıktı ilk kez? ve ne kadardır devam ediyor?

ilk ne zaman ortaya çıktı hatırlamıyorum ama yılda bir ya da iki kez oluyor genelde. ve 2 hafta falan kalıp gidiyor. ancak tesadüf müdür bilmem genelde yılın en soğuk günlerinde oluyor. soğuktan da olabilir gibime geliyor ama tamamen sallamadır.

behçet mehçet noluyor yahu korkutmayın beni

inşallah behçet değildir evlerden ırak, felaket tellallığı yapmayayım. doktorlar genellikle ilk akla gelen hastalıktan başlayıp tedavi yoluna giderler. uzamasın mevzuu diye, erken teşhis iyidir ayrıca.

"dikkat edersen bizim bir şerafettin abi vardı" olayına girmedim.

bu vesile ile tahkir ve tezyif ettiğim doktorlardan da özür dilerim.

nemlendirici kullan.

dove krem birebir..
yazılısı heralde boyle..

behçet mehçet getirme böyle şeyleri aklına,hassastır ellerin ondan oluyordur,hem zaten havalar buz gibi,gayet doğal bence bu,bol bol nemlendirici kullan,neutrogena mesela,

Nemlendirici krem, Bepanthene (Merhem ve krem olanı var. İkisini de deneyin) kullanmanız ve ellerinizi her akşam sabunlu ılık suda bekletmeniz faideli olabilir. Bir de elinizi gün içinde direkt soğuk havaya maruz bırakmamak açısından yünlü eldiven kullanmak da işe yarayabilir.

Soğuktan olduysa şöyle bir reçetemiz var, ailemizde senelerce test edilip onaylanmıştır:

Sıkılmış limonları alıyorsunuz (yani suyu gitmiş, kabuğu posası kalmış halini), bunu varsa sobanın üzerine koyuyorsunuz. Soba yoksa bir tavada baya ısıtarak sıcak sıcak elinize sürüyorsunuz geçiyor. Garip ama gerçek, evet.

eskiden benim de olurdu (sadece kış aylarında) doktorlar kışın elleri yıkadıktan sonra iyice kurulamayı tavsiye etmişti

suyla fazla uğraşmayın, muhtemelen egzama

Soğuktan oluyor. Bizim evde ben dışında herkeste olur. Vazelin, nemlendirici, limon, hepsi işe yarar.

nemlendirici ihtiycı gibi geldi bana. özellikle soğuklarda oluyorsa. ama dediğin gibi pütür pütür bi kurumayı marketten alınan sıradan nemlendiriciler kesmez genelde. paraya kıyarım diyosan body shoptan yoğun bakım el kremi al (almond oil hand rescue treatment). ben yaz kış bahçeyle uğraşan anneme almıştım, bebek poposu modunda geziyo şimdi. garantilidir yani.

ayça şen'den duyduğum bir krem var, lapitak. 6.5 ytl gibi bir fiyata eczanelerden temin edilebiliyor. oldukça başarılı buldum ben şahsen, bir iki kullanımda bile farketti..

oncelikle kaynak dosyasini anlamamakla beraber 192 ve 256 arasinda - eger iyi bir ses sisteminiz ve kulaginiz yoksa - fark anlayamayacaginiz kadar azdir.ayrica dedigim gibi kaynak dosyayla da alakasi vardir. eger kaynak 128kbps ise siz onu 256 degil 2560a da ceviseniz fazla yer kaplamaktan baska ise yaramaz. sonuc olarak elektronik muzik veya klasik muzik dinlemiyorsaniz 192 yeterlidir.( hala kaynak dosyasi hakkinda bilgim yok. videoyu mu ceviriyoruz mp3 mu

bu programa youtubedan sectiginiz bi videonun linkini giriyorsunuz. o da mp3 olarak cikariyor size veriyor..

o zaman youtube da videolardaki seslerin kaliteli olmadigini varsayarsak 128 bile yeterlidir diyebiliriz.

192 kbps mp3lerde ses kalitesi/dosya boyutu oranı için idealdir, lakin videodaki ses zaten iyi kalitede değilse 192 yapmak da harddiskte yer israfı olacaktır, o durumda 128 bile yapılabilir (eskiden ideal olarak 128 denirdi zaten daha çok)

örneğin internetten rasgele indirdiğiniz mp3'lerin %90'ı 128'dir.

youtube'un sesi bişeye benzemez zaten ama ufak bir ekleme yapayım.
"ses zaten kalitesiz o yüzden düşük bitrate de sıkıştırsan da olur" yaklaşımı pek mantıklı değil. mp3 sıkıştırmasında ses kaynağın algılanan kalitesindne bağımsız olarak esas ve temiz kaynak olarak düşünülür, ve ne kadar yüksek bitrate kullanılırsa o aslına o kadar sadık olarak saklanır. bu yüzden düşük bitratelerde saklamak zaten youtube un bir şeye benzemeyen sesine bri darbe daha vurmak olacaktır pratik olarak. bu yüzden özellikle fazla deforme olmuş kaynakları mümkün olduğunca yüksek bitrate de saklamak gerekir, eğer iyice kötü sonuç almak istenmiyorsa. yani "ses zaten kötü 256ya gerek yok 128 yeter" yaklaşımı doğru değil.

128kbps cd kalitesi, 320kbpsde odada yanında çalıyormuş gibi olur derler.viyolonsel için geçerli bu. sarı uzun saçları, maviye çalan yeşil gözleri olucak sanatçının.

teknikte CD kalitesi 256kbps'dır derler(Bir kaç arama ile bulabilirsin). Pratikte ise rahatlıkta bunu diyenlerin alnını karışlayabilirsin...

orijinal cd'nin ses kaliteisini bozmadan mp3'e döndürebilemek için altın kablolu bağlantı parçaları satılıyordu bir zamanlar.

oysa bu nane dijital değil mi? ne gerek var ki altına?

cd kalites 128 diyen arkadaşa kulak nakli lazım yahu (nip tuckta yapıyorlardı)

youtube'dan indirilecekbişiy için tahminim 192 'den fazlasına gerek duymayacaksındır.

bi de sesin kalitesi sesi çıkaran alete bakar. çıkaran yazılımın işini ne kadar iyi yaptığına bakar (bu yüzden dijital ses her zaman analog sesten kötüdür ve kötü olacaktır)