idioterne

antichrist
dogville
melancholia
nymphomaniac

bu dördünü izle yeter

dogville
antichrist

idioterne +1

antichrist.

dogvillö

ne aradigina gore degisir:
dogma 95 e hakim olayim dersen: the iditios bence guzel giris.
daha hollywood vari takilayim, birazda sanat olsun, dogma 95 in farkli versiyonlarini anlayayim dersen: anti-christ, dogville dancer in the dark
iyi bir seyirci olayim okuma yapayim dersen bence europa uclemesi. (yani kisacasi ilk filmleri ile adamin kacikligi oradan net belli zaten.)
ama benim favorim breaking the waves tir. 8 kez izledim herhalde. her turlu okumada yapabilirsin.

antichrist

kesinlikle en sevdiğim filmidir

dogville. filmin sonunu getirip etkilenmemiş olan bir arkadaşım yok, ama filmin sonunu getiremeyen ya da birkaç sene sonra getirebilen arkadaşlarım var. ben hiç sıkılmamıştım, ama bazıları ilk 45 dakikada sıkılıyor galiba. seyrettikten sonra 1 sene boyunca her şeyde dogville'den bir parça görüp filmi andım.

hepsini izle.

hepsi +1

hafiflik ve şarj süresi önemli değil, grafik çalışmayacaksınız, os işletim sistemi hiç kullanmamışsınız. bence o paraları mac almaya harcamayın.

iosu tavsiye etmiyorum. niye? fiyatı performansına göre çok çok kötü.

bu bahsettikleriniz için şunu alsanız fazla
www.amazon.de

niye minimum 2 katını vereceksiniz?

o 2 kat fiyati uzun yillar gitmesi, zamanla kendi kendine yavaslamamasi, viruslere karsi %90 daha dayanikli olmasi icin vereceksiniz oncelikle. :) macbook kullanip da "yaw keske X alsaydim ne faydasini gordum ki bunun" diyene ben rastlamadim.

signal processing gibi islemler ne kadar yoruyor aleti tahmin edemiyorum acikcasi. ben web gelistirme yapiyorum, sanal sunucu falan var makinada guzel gidiyor. air'da da calistim pro'da da, pro'nun tek avantaji retina olabilir bu tur islemlerde. ben air'i tavsiye ederim. tasimasi daha kolay.

pro'nun indirimde olmasi beni de kararsizliga surukletti ama retina degil ve daha agir. 2x ram ve daha guclu islemciye karsilik biraz daha agir olmasini sorun etmem diyorsaniz pro tercih edilebilir bence. bir de 2012 yalniz, eski nesil islemci falan vardir bunda, ben olsam air alirdim bu ikisi arasindan.

öğrenci indirimi + nakit belli odemeden sonra taksit var.
yoksa bu parayı cash vermeyecegım ondan mac mı alsam dıye dusundum.
yoksa 1000 euro cıvarına, lenova i7, 16 ram kafamdaki. sadece 1 ay daha beklemem gerek.

Oncelikle macbook ile diger laptoplar arasindaki karsilastirmayi 3 ana baslikta toplayalim. Donanim, isletim sistemi ve uygulamalar.

Donanim:
+ Macbooklarin donanimlari diger markalara gore daha iyidir. Niye diye sorarsaniz. Cunku apple cikardigi macbooklar icin o yilin asagi yukari en iyi donanimini (CPU, HDD, logic board vs.) kullanir. Bu yuzden cogu laptopa gore pahalidir. Daha iyi donanim kullanan laptoplar yok mu? Var. Fakat onlar da en azindan macbooklar kadar pahali olurlar.
+ Kullanilan klavye, tackpad, aksesuarlar vs. diger markalara gore cok daha fazla basarili.
+ Macbooklari daha uzun sure kullanabilirsiniz. Daha az masraf cikarir. Mesela soyle haberler var genelde www.computerworld.com
+ Retina display bence, laptop icin olmasi gereken, en onemli bilesendir. Sadece video/photo editing degil, masaustu calisma alani cok daha buyuktur. Ayrica bir film/youtube videosu izlerken ne demek istedigimi anlarsiniz.
+ Daha hafif, daha ince, daha cok sarji gidiyor olayi standart zaten.

- Macbooklarin donanimlarini (son iki modelde) degistiremezsin. Ram, HDD upgrade edilemez. Diger cogu markada bunlari degistirebilirisin.
- Dusurdugunuzde/caldirdiginizda evlat acisi gibi (Maddi ve manevi olarak.) koyar.
- Evde bakim yapmasi diger laptoplara gore cok daha zordur.(Fanlara birikmis tozlari temizlemek vs.)


Isletim sistemine gecelim:
+ Apple in kendine olusturdugu guzel bir ekosistem var. Bunu iOS cihazlar ve mac OS cihazlar arasinda (It just works tabiriyle) guzel bir uyum var. Eger iOS cihaz kullaniyorsaniz linux/windows altinda iskence cekersiniz.
+ Driver vs. problemi yok.
+ mac OS, linux tabanli bir isletim sistemidir. Linux te calisan her seyi kolayca calistirabilirsiniz. Windows icin ise virtual machine vs. kullanabilirsiniz. Fakat windows/linux altinda mac OS calistirmak akil kari degildir.(Isteyen hakintosh olarak google da aratabilir).
+ Bu ekosistem windows a gore cok daha az malware/virus icerir.(Bunun son yillarda artmaya basladigi asikar fakat hala windows a gore cok daha az)

- Isletim sistemi updateleri bir yerden sonra mecburi oluyor (mesela XCode icin her zaman yeni isletim sistemini kullanmaniz gerekiyor) ve eger eski bir macbook kullaniyorsaniz, her update den sonra biraz daha yavasladiginin farkina variyorsunuz.



Uygulamalar:
+ Yukarda bahsettigim gibi mac OS linux tabanli ve linuxe uygun olan her seyi calistirabilir.
+ Cok spesifik olmayan her uygulamanin bir karsiligini mac OS icin bulunabilir.

- Bazi uygulamalar mac OS da native calismiyor.
- Hit oyunlari oynayamiyorsunuz. Mesela Elektronic Arts in cikardigi cogu oyunu oynayamazsiniz (DirectX problemi)

Edit:
Sonuc olarak laptop icin macbooklarin bence ilk tercih olmasi lazim.
Peki hangi macbook o zaman diyecek olursaniz. Ihtiyaciniza gore degisir diye cevap veririm. Kendi ihtiyaclarimi yazayim ona gore bekli kafanizda bazi fikirler olusabilir.

Ben bilgisayar muhendisiyim ve yaklasik 7 yildir (gunde ortalama 8 saat) yazilim ile ugrasiyorum. Yapay zeka(Neural networks, computer vision), web apps, mobile apps genelde ugrastigim seyler. Bunun icin hic dusunmedigimiz klavye bile aslinda bir laptop alirken dusundugum kistas olabiliyor. Ergonomi, tasinilirlik, trackpade tanimlanan gesturelar (emin degilim ama diger laptoplarin hemen hemen hicbirinin multi-touch trackpadleri yok) Ekosistemin minimum eforla kurulabilmesi ve daha nicesi diger kistaslar sayilabilir. O yuzden macbooklar ilk tercihim oluyor. Fanboy olmadigimi soylemeye calisiyorum aslinda :)

Onem sirasina gore:

+ Retina display benim vazgecilmezim. Dedigim gibi sadece film/fotograf icin degil, masaustundeki calisma alani olarak (ekrandaki workspace) verimliligimi arttiriyor. Bu yuzden ben direk pro olmayan macbooklari elemek zorunda kaliyorum.
+ 16gb ram. Ne yazik ki artik macbooklarin ramlerini yukseltemiyoruz o yuzden alirken yapmaniz gereken bir karar.
+ Islemci olarak aslinda oyle efsanevi bir fark yok (dual vs. quad haric). Paraniz varsa tabi quad-core islemci daha iyidir. Fakat quad-core sadece 15inch macbook pro larda var.

Bu bahsettğiniz işlemler bilgisayarı ne kadar yorar, memory intensive işler mi yoksa cpu intensive işler mi bilmiyoruz, dolayısıyla sana tavsiyem öncelikle sahip olan arkadaşında bir denemen. Yoksa Mac zaten süper, ve her kuruşu da hak ediyor şahsi düşüncemde.

"mac OS, linux tabanli bir isletim sistemidir. Linux te calisan her seyi kolayca calistirabilirsiniz."
"Ben bilgisayar muhendisiyim ve yaklasik 7 yildir (gunde ortalama 8 saat) yazilim ile ugrasiyorum."

güzel diplomaymış kardeş.

Mail mi? o.O İyi ki sms'le istememişsin :)

Online izleme imkanın da yok mu? Çok zor bulursun bu şekilde.

dizimag?

işte bu işler için put.io var mis gibin :D

dizimag/dizibo izlerim normalde ama yolda izlemek istiyorum, bu yüzden internet erişimim olmayacak.
torrent dışında çoğu platform olur farketmiyor.

idm ile indir dizi sitelerinden.

hangi dergiyi istiyorsan nature dan o önemli.
ama bu epey iyi bi site bak derim: sci-hub.io

Nature'nin kendisini istiyorum, alt dergileri değil. Sci-hub'dan teker teker makalelere ulaşılabiliyor ki zaten onu ben de yapıyorum. Amacım derginin tamamını indirmek

amerika'dan alman vizesi almak isteyen arkadaşım hem alman hem türk konsolosluğuna gitmişti. ( pasaportunuzu bir süre alacaklar, o sırada konsolosluk size geçici pasaport gibi bir şey veriyor)

türkiye için gerekli olan belgeler filan gerekiyor. ( neden gidiyorsun, nerede kalacaksın, paran var mı vs.. )

ingiltere'den Fransa vizesi almak için kovalamıştım.
fransa konsolosluğuna başvuruyorsun aynı TR 'de olduğu gibi (Sende Almanya'daki UK kosnsolosluğu olacak). Ama başvuruyu yaptığın ülkeden en az 9 ay vizen kalmış olmalı.

hangi sehirde ise uk konsoloslugu oraya gidip basvuru yapabilirsiniz, türk konsoloslugu ile isiniz yok.

gecici pasaporta ihtiyaciniz yok, zaten oturum vizeniz kart ise zaten pasaporta ihtiyaciniz yok, eger pasaport üzerinde ise vize zaten size bir belge veriyorlar, pasaportunuz konsoloslukta oldugu icin hic bir problem yasamiyorsunuz.

uk.tlscontact.com
uk.tlscontact.com

6 aylık vze ucretı 116 euro (sanırım bı de tlscontact a ucret edıyorsun sen onu 150 euro gıbı bırsey say)


1 ya da 2 yıllık vize alayım dersen 250 euro.
visa-fees.homeoffice.gov.uk


dipnot: berlin, ve munıchten basvuru yapabılırsınn

Bi nebze zorlayabilir ama, The Picture of Dorian Gray'ın çok hoş bir üslubu var. Benim ilk okuduğum ingilizce kitaptı, büyük bir zevkle okumuştum.

sherlock holmes un neredeyse tum seviyelerde kitaplari var.

hocam the picture of dorian gray ın konusu nedir yani ilgimi çekmezse yarım bırakmayayım diye söylüyorum.

Dorian Gray var, portresi var. Portresi yaşlanıyor:)

Çok fazla olay yok, daha çok üslup ve tesbitler sürükleyici.

Sherlock Holmes diyecektim tam ama demişler zaten.. Kolay pdf bulursunuz sherlock okursanız

turunu sever misiniz bilmem ama harry potter serisinin dili cok basit ve surukleyici. filmleri de izlemisseniz konuya asina oldugunuzdan kolayca okursunuz diye dusunuyorum.

çok teşekkürler arkadaşlar yardımlar için.

fitzgerald- great gatsby rahattır
salinger- catcher in the rye (ben 75 toefl ile zamanında anlamıstım)

ben almam şahsen. dezavantajı sürekli sorunlar çıkması ve deprem riski tabi ki de. ayrıca satmak istesen millet fiyat kıracak. benim gibi adamlar da almayacak. istanbulda her yer merkez artık. maltepe den alsan ne olacak. binecen tramvaya gidecen :)

Kentsel donusum vurursa evin degeri katlanir bunu da dusunun.

binannın arsa payı ne kadar?
bahçesi var mı?

abi adam oturmaya alıyo yatırom değil ki. en son taksimi boşalttılar kentsel dönüşüm diye. hani yapıldı mı oralar. kaç senedir boş. orda oturan adamlar çevre ilçelere dağıldı. istanbulda değilim en son 1.5 2 yıl önce geldim durum buydu. ondan öncede bi 3 4 yıl bura kentsel dönüşüme girecek söylentisi çıktı. yani Kadıköy'de bugün öyle bi şey olsa 10 yıllık mevzu en az. kaldı ki dönüşümün sebebi de ranttır. şu anda yeni köprü havaalanı yapılıyo adamlar bomboş araziler dururken oranın kahrını çeker mi bilemedim. yatırım için olsa zaten düşünmeden alınır da güç bela para biriktirip borca giriyo insanlar bi de abidik kubidik evlerle sorunlarla uğraşammalı bence.

hayatım boyunca kadıköyde oturmak istiyorum ama 3 yıl kadar bu evde oturmayacağım. pek fazla param yok, o yüzden çok kredi çekmek gerekiyor. dolayısıyla ancak hasanpaşa kuşdili arası eski binalara gücüm yetiyor. binanın bahçesi yok. bitişik nizam. krediye uygun. 3 katlı bina.

uzdeniz seni anlıyorum ben de hayatım boyunca izmirde oturmak istedim. izmirde adam gibi semtlere bakıyorum evler 300 400 bin. siktiri çekiyorum. izmir lan ora sonuçta. durum budur :)

Bolgede kac kata izin var insaat icin ?

Kentsel donusume uygunsa kacmaz. Vazgerecersen soyle yerini ben bakayim :)

abi o kadr avantajlı değil sanırım. kentsel dönüşümüm yürütülebileceği bir muhit değil orası. yani başlasalar 20 yıl sürer dvası. bildiğim kadarıyla kadıköyde imarda emsal değerlerde bile sorun çıkıyormuş ama yine de tam araştırmadım, bakacağım.

Hic emlakcilara sormadan belediyeye bir fit bence, ivir zivir her bilgiyi solylerler sana. Cevrede ev sahipleriyle, esnafla vs konus mutlaka.

ya ben binicen metroya tramwaya olayına inanmıyorum. Yani tamam ama Kadıköyde, ne biliyim Sarıyerde Tarabyada(ben oradan bakıyordum da) otursan çıkıp bi deniz kenarında yürürsün gideceğin yerlere yakın olursun. Mesela Beylikdüzünde bilmemnerede lüks site olsa ne olacak, İstanbul'da değilsin ki!? gibi geliyor bana.

bu arada, Afyon'da 500-600 bin'e ev satıyorlar lan geçen gördüm İzmirde 300-400 baya iyi yine sadfsd :D Bu arada İstanbul'da da mesela Ortaköy'de 2+1, 30-40 yıllık binada 400-500 bine bulabiliyorsun, karşılaştırma olarak hani.

öncelikle kadıköyde oturan (annem) (bagdat cad) ve evi kentsel dönüşüme gitmiş biri olarak ve bir diğeri muhtemel gidecek olan (yeldeğirmeni):
1) apartman mustakil mi?
2) kadıköy'ün neresi?
3) arsa payı ne kadar?
bu sorulara göre kat izni cıkıyor, firmada bir iki kat fazla cıkarsa alacagı 4 daireden (1 mılyon tanesı) bile kar yaptıgını dusunerek proje baslatıyor. kısmen kentsel dönüşüm mantıgı, ama taksim-tarlabasındaki gibi değil elbet.

ikincisi curuk bınalara bile kadıköy belediyesi yakın bir zamanda tek tek gitti, ve kısmen zorunlu da olsa binaları yeniletmeleri gerektiğini belirten toplantılar yaptılar. bu binaların cogu bitişik, ve genelde fırmaların istemediği binalar oldugundan kat/mulkiyet sahipleri ileriki bir tarihte bina yenilemeden dolayı belli miktarda ödeme yapmak zorunda kalacaklar. özellikle yeldeğirmeni böyle.

kadıköydeysen deavantajlı olma sansın sıfır. herdaım pahalılığı surer, emlak balonu falan var dıyorlar ama, 30 yıl oncede moda pahalıydı, sımdıde. yanı kucuk tesaduflerden oturu kadıköy patladı gıbı bı durum yok. dedemlerin zamanında bile bi suadiye varmış, gene suadiye. değişen yok bir durum yok bu bölgelerde.
ama ev alacaksan, kadıköyde merkez (bahariye/moda) zaten muthıs pahalı, suan bakabılecegın alanlar yeldeğirmeni olabilir ki orası bile soylulaştırmaya kurban gıttı. hasanpasa gıbı bolgelere bakabılırsın uygun fıyatlı. bagdat caddesını soylemıyorum bile. öte yandan cooooktan gökdelen yapılmıs bolge olan fıkırtepeye de bakman mumkun (ama orada da mın 500 bın).

ne yaparsan yap depreme dayanıksız bir ev'de yaşama

ev alma işlerinde tecrübem yok ama yaşam açısından konuşabilirim. 5 senedir kadıköy'de yaşıyorum, akraba istanbul'a taşınmış ziyaret edeyim dedim, ümraniye'de esenşehir diye bi yerde eve tutmuş, 2+1 daireye 1600 kira + aidat veriyor. neymiş güvenlik varmış, kadıköy'de güvenlik sorunu yaşamamış mıyım. ben kendimi eve gidip gelirken de, evdeyken de bundan 1000 kat daha güvende hissettim. 15 katlı binada 200 kişi ile yaşıyorlar, sitede yürüyen vakit geçiren kimse yok, siteden adımını dışarı attığın an zaten leş, tek gidebileceğin yer avm. istanbul'da her yer merkez filan değil. böyle bi yerde yaşayacağıma pılımı pırtımı toplar anadolu'ya yerleşirim, bu kadar da net konuşuyorum. evin eskisinden yenisinden önemli olansa kaliteli. arkadaşın annesi yeni diye ev aldı bir tek başlarına yıkılmadığı kaldı evin. not: yatırım tavsiyesi değil yaşam tavsiyesidir.

datasciencemasters.org

lagunita.stanford.edu

siddetle tavsiye edilir.

karaburun olabilir
biraz daha guneye inerim dersen: domuzbuku (yabani domuzlari gormuslugum var hani)

imkanın varsa patara'ya git, güney taraflarında. haziran başında gittim, hala aklım orada...

Teşekkürler araştıracağım :)

wg-gesucht'a baksin

wg.gesuchttan zor görusmelere falan onceden gıtmesı lazım, seçim kriterleri falan derken epey zaman alır.
airbnb'ye de bakabilir ek olarak.
kafe kotti'ye gidip oradaki insanlarla tanışıp ağızlarını da yoklayabilir.

airbnb

kreuzberg hem fiyat hemde okuduğu bölüm açısından çok iyi olur bence, o taraflara bakabilir. trenle şehir merkezine 10-15 dakika.

5 günden açıyorum

saat olarak?

çalışmaya bağlı 10-12 saat de sürebilir

yani işte hem seni hem kendini hırpalamamak adına günde 2-3 saat ççalışsa diye hesaplamıştım

cunku o iğne öyle aralıksız 8-10 saat girip çıkmaz diye düşünüyorum vücuda

ben iki kol demiştim yaa

sadece sağ koldaki ise 1 günde biter 6-8 saatte. yine çalışmaya bağlı
iğne 8-10 saat girip çıkar bişi olmaz ondan

en fazla 5 saat diyorum.

gunde 7 saat calismayla 3-5 gun arasi diyorum. sol kolda detaylar oldugundan daha da surebilir elbet.
iki avuc buyuklugundeki dovmem 13 saatte falan bitti (2 gun), renkliydi gerci ama siyah beyaz olsa da detaylandirmalar falan surer-

tek sagdaki kolu diyorum.

valla bende 3 4 seanstan aşşağıya biteceğini düşünmüyorum. hem sen hemde yapan arkadaş baya yorulur. 3-4 saatlik seanslar.

4 yıl taktım, dusurmedı gayet saglamdı valla.
bazen vucut yabancı maddeyı ıstemezse kendısını atabılıyor, o bolge de oldukca ınce oldugu ıcın daha olası bildiğim kadarı ıle.
ama ız kalıyor ekleyeyım =)

Ben de evvelden bir yıl kadar takmıştım, çok uzun bir süre değil gerçi ama bende de düşme olmadı.

Evlilige giden iliskide sevgilim Polonya'ya gidecek olsa bana da dese aksamlari skypedan konusuruz 2 ayda bir görüşürüz, ben de derim ki dalga mi geciyosun. Evlenecekseniz evlenin, evlenmeyecekseniz gereksiz yere hayatiniza uzak mesafe iliskisi stresi sokup dertsiz basiniza dert almayin. Cekilmez o cile.

Iliski disindaki gorusum ise guzel firsat.

26/k

krakowda 6 ay yaşadım. sevgilim askerdeydi. belki güzel bir yerdi ama o uzakta olduğu ve doğru dürüst konuşamadığımız için ağzımın tadı olmadı hiç. insanları da çok soğuktur. benim uzun süre yaşayabileceğim bi yer değildi. bi de evlenicez diyosun. salaklık etme.

öyle evlilik durumuna gidiyosa zaten bunun bi engel olmaması lazım gibi sanki. başta zorlansanız da belki o senin yanına gelir filan. ayrıca temelli mi gidiyosun ki zaten ya da ucu açık mı? öyle olsa bile en azından bi sene filan gidip geri de dönebilirsin vs. böyle bi durumda sorun olmaz bence. ben olsam giderdim.

minimum 10 bin zloty? krakow'da?

abi mantıklı olduğu için falan değil, sadece kendi yapacağım şey olduğu için söylüyorum, ben olsam arkama bile bakmazdım. yani sevgilini, düzenini bırakıp krakow'a gitmen en doğrusu veya mantıklısı diyemem. sadece, ben olsam, bir saniye bile düşünmezdim.

şöyle yapsak olmaz mı, ben gideyim senin yerine çalışayım. sen istanbul'da çalışmaya, yaşamaya devam et. sevgilinle güzel güzel geçinip gidin. ayda havadan 2 bin lira da ben göndereyim sana. bana yeter 5-6 bin zloty. olmuyo mu öyle?

valla bak 4 yıldır uzak ılıskı suruyorum, leipzigteyim suan. krakow'a uc kez gittim.
net soyleyeyım 10000 zloyt ıle guzel para bırıktırırsın polonyada, bol gezer kız arkadasını da yanına alırsın. evet ilk başta rahat edemıyorsun, sehır kucuk gelıyor, kısları soguk, hele krakow tarihi olarak cok ama cok huzunlu bır sehır.
ama sonra alısıyorsun valla.

sevgilini yanına al
ve git

evlenip gidin.

gidip evlenin.
hele bi git de bakarsın.

ya evlenip git ya da gittikten hemen sonra evlen sevgilinle. hangisi vize için daha kolay olacaksa.

"skype yaparız, iki ayda bir görüşürüz" asdfghjklşi. iyi kız terk etmiyor seni hâlâ. uzak ilişki gerçek ilişki değildir birader.

beyler gittikten 3 ay sonra evlenmeyi düşünüyoruz, aslında tercihimiz gitmeden önce evlenmek fakat iş için sadece 2 ayımız var ve çalışma izni evlilk durumunda yetişmeyebilir.

soru : gittikten sonra evlenip onu polonyaya aldırmak için yasal prosedür nedir ? google dan araştırdım fakat bu durum için bir cevap bulamadım.

teşekkürler

yeap. oluyor. denenmiştir.

(bkz: angelopoulos)
(bkz: kieslowski) çok severim ona da bakabilirsin.
(bkz: werner herzog)
(bkz: fellini)
günümüz filmi popüler sinema ise butun yonetmenlerı eleyerek, bagımsız kafada aynı duzeyde bu ıkı ornegı verebilirim (bkz: haneke) ve (bkz: lars von trier de)

kubrick (barry lyndon, 2001, eyes wide shut ile başlanmalı)
kaneto shindo (naked island, onibaba, kuroneko ile başlanmalı)
françois truffaut (400 blows ile başlanmalı)
vittorio de sica (bicycle thieves, umberto d)
pasolini (salo)

cok tesekkürler cevap için. angelopoulos'un da filmlerini izledim, çok severim ama yazmamıstım. kieslowski de öyle.

fellini'nin la strada'sını bir gece vakti izlemiştim ama ya dikkatimi toplayamadım ya da film ağır geldi. onun için diğer fellini filmlerine bakmadım hiç.


w.herzog filmi izlemedim şimdiye dek. onu not edeyim. tekrar teşekkürler

lesmiserables truffaut'nın 400blows filmini izledim. sica'nın bisiklet hırsızlarını da izledim. kubrick filmleri de aynı şekilde.

pasolini izlememiştim henüz. ayrıca kaneto shindo'yu şimdi senden öğrendim, cahillik işte :D
bunları dikkate alacağım, teşekkürler

kurosawanin filmleri cok guzel

hot potato, kurosawa'yı da yazmadım ama onu da severim. bi çok filmini de izledim, teşekkürler :)

yazılmayanlardan fassbinder, cassavetes, antonioni, kubrick, lumet, polanski, lynch.

Andrey tarkovskiy, luis bunuel, robert bresson, bela tarr, orson welles

romanya ve bulgaristan şengen bölgesinde olmamasına rağmen şengeni kabul ediyor.

romanya ve bulgaristan avrupa birliğinde, gönül rahatlığı ile şengen ile giriş çıkış yapabilirsin. daha geçen hafta alman vizesiyle gitti arkadaş romanyaya. hiçbir sorun da yaşamadı.

çok teşekkürler arkadaşlar.

bu arada ab'de olması schengen'i kabul edecek anlamına gelmez. britanya ve kıbrıs'a şengen vizesiyle giremezsiniz mesela.

ukrayna schengen içinde değil. schengen'e dahil olmayan her ülkeden gelen insanlar schengen'e girişte vize kontrolüne tabidir.

yasal yoldan giremeyeceğin %100 kesin.

hayır, söyleki ukrayna polonya sınırı (sınırdaydım o derece, yururyerek gectık), arası kontrol, polıs, demir parmaklık vs. hersey var.
ukraynaya vizesiz girebiliyorsun elbette, ama polonyaya maalesef vize ihtiyacın var. ve epey sıkı kontrol var. yoksa ukraynadan polonyaya oradan da almanyaya binlerce insan göç ederdi, hatta ve hatta ukraynanın iç savaşı / karmaşası biterdi (avrupa birliği vs. rusya)

biz genelde Güğüm'e gidiyoruz tam meyhane tarzı değil ancak fiyatlar çok uygun. Moda meyhanesinin ortamı tarzı güzel de çok kasıyolar hesapta.

ben meyhane olarak kadıköy piraye taş plak meyhanesi öneriririm, sigara icilen/icilmeyen alan olarak ayrimi da var ve mezeleri de oldukca guzel.

Kadı nimet ve kadıköy meyhane var sürekli gittiğimiz.

benusen'i tavsiye etmem. 10.30 gibi servisleri toplayıp ücretleri almaya başlıyorlar. tabaklar doluyken üstelik.

Genelde tezi üniversitenizde birkaç hoca ve arkadaşları, makaleyi ise basıldığı yere bağlı olarak (SCI makaleleri ise) tanımadığınız ve alanında iyi işler yapmış insanlar (genelde) değerlendirdiği, aradığı ve okuduğu için makale daha önemli.

Ancak iki ürünün de ayağa düştüğü (çakma dergiler...) ya da çok kaliteli olduğu durumlar da var. İyi üniversitelerde, iyi hocaların, iyi öğrencilerinin yazdığı birçok makaleden daha değerli tezler de var. Ama az tabi.

tezin akademik olarak bir değeri olmadığını söylerler. o yüzden mesela, tezini internete yükleyen kişi makale haline getirene kadar erişimi engelleyebilir.

tez neticesinde akademik unvana ulaştığınız için tez daha önemli bence.

tabi ki makale. tartismasi bile olmaz.

tezi yazdigin gibi birakir hicbiryerde bastirmazsan, o oylece kalir, bir anlami da olmaz. mesela benim doktora tezinden 3 tane makale cikiyor. ancak bastirinca bir anlam ifade edecek. turkiye'de yazilan tezlerin cogu zaten bir boka yaramiyor onlari gec.

Makale. Tez icin az sayida ve genellikle kendi sectigin (farkli anabilim dallarinda da olabilir) juri uyeleri karsisinda savunma yaparsin. Ama prestijli bir dergide hic yuzunu gormedigin, seni tanimayan ve yayin yaptigin alanda calismalar yapmis juri karsisinda savunma yapmak zorunda kalirsin. Sozun ozu makale didik didik incelenirken tezde o kadar inceleme yapilmaz genelde.

ikisi de önemli, ikisi de ground-breaking olabilir

yurtdısında artık tezler, makale seklınde yayınlanıyor (ornegın bızde yayınlanma zorunlulugu var), haylıyle tezın eskisi gibi bir nıtelıgı ve öenmi olmadıgı ıcın uluslararası bır sısteme yonlendırmeye calısıyorlar.
tabı makaleyı nerede bastıgında onemlı.
ornegın doktora tezını efsanevı bır teorı/kesıf vs. yaparsan ve ustune tez yerıne nature ya da science gıbı journallarda basarsan kım tutar senı.
yenı dunyada hersey impact factor.
yanı efsanevi bir tez yazdın, o universitende kaldı ne işe yarar, önemli olan bilim camiasının bundan haberi olması (maksat insanlıga hızmet degıl mı?)

aslında tez makaleden önemlidir veya makale tezden önemlidir denilemez. ikisi de akademik yayındır ve yapmış olduğu katkı aynıdır. eğer doktora tezin, makaleler gibi erişilebilir ve insanların anlayabileceği dildeyse makalenin yaptığı etkiyi yapabilir. zira binlerce atıf almış doktora tezleri mevcut.
diğer taraftan, doktora tezi komisyonun hakemliğinden geçer, ancak makale bir hakem sürecinden geçer. mesela eli yüzü düzgün bir dergi bizi şu anda süründürüyor. normal değil ama şu an toplam 14 hakeme gitti makale ve her hakem bir şeyler istiyor. hali ile de çalışmanın kalitesi artıyor.
türkiye'de danışmanın okumaya bile tenezzül etmediği tezle, makale bir değil tabii ki. ancak çok iyi denetlenmiş ve gayet erişilebilen tezlerin etkisi de önemli. bu tarz tezler malesef türkiye'de pek yok.

Soyle ki, benim dr. Yaptigum okulda, dr Tezi yerine uc tek isimli makale yazsaniz phd unvanini alabiliyorsunuz (savunup kabul aldiktan sonra tabii yine).

Bu durumda makale +1000

şurda detayı bulunuyor: ingilizcerevizyon.home.blog

gone girl

soruları biraz düzgün soralım ki isabetli cevaplar alalım :) bir öneri

aralarında izlenmeyecek film yok gibi, peki siz nasıl bir film izlemek istiyorsunuz bu gece, ona göre yardımcı olalım :)

aksiyon mu izlemek istiyorsunuz, yoksa temposu düşük mü, filmin atmosferi karanlık mı olsun, bilimkurgu mu, distopya mı, hem bilimkurgu hem felsefi mi, sadece iyi hissettirecek moral düzeltecek, fazla yormayacak güldürecek bir film mi yoksa üzülmek mi istiyorsunuz nerden bilelim :)

@freebird hepsi ilgimi çekiyor, ama aralarında özellikle iyi olanlar varsa onları izlemek istiyorum.

önerilerin hepsinin farklı olması da güzel adsfdsfsd

Oha tabi ki Boyhood.

lucy diyeyim ben de madem. bilimkurgu seviyorsan tabii.
:)

Marvellous veya snowpiercer

sonra gone girl

bu arada hepsini izlemişim. ne kadar boş bir adamım yahu

hiç düşünme ! GONE GIRL tabiki.

ıcınde ıkı ızlemedıgım fılm var. ama yardımcı olabilirmiyim bilmiyorum ama kişisel listem sudur:

1) boyhood! hem proje olarak hem de film olarak oldukca ıyı.
oscarda epey aday alacak gıbı duruyor.
2) only lovers left alive (favorilerimden biri bu listede, özellikle hem mekan muzık baglantısı hem de entellektüel varoluşcu karakterler nedeniyle)
3) gone girl (ıyı bır uyarlama)
4) silver linings playbook (hep ask kazanır, delı olan delı kalır tadında fılm!)
4) ergen ama olsun dersen: the fault in our stars

iki kere söylenen boyhood, gone girl ve snowpiercer var, onlarla başlayayım :) ardından da coherence ilgimi daha çok çekti gibi.

teşekkürler herkese :)

gone girl bayağı iyi. sinematografik olarak da, oyunculuk olarak da, senaryo olarak da sağlam.

boyhood ve i origins'i yüksek beklentiyle izleyip büyük hayal kırıklığına uğradığımı söylemek istiyorum. boyhood deneysel olduğu için ilginç ama sinematografik olarak zayıf. senaryo desen birinin aile dramı işte. aman aman bir konusu yok. mesaj vermek için kasıyor.

i origins de öyle. mesaj vermek için kasıyor. bu yüzden sevmedim ikisini de.

chef tam çerezlik bir film, eğlenceli bir seyirlik.

only lovers left alive tilda swinton için izlenmey hak ediyor. hoş, değişik ama tekrar izlenecek bir film değil.

the fault in our stars genç yetişkin filmi. romantik komediyle dramın karışımı. teması kanser olduğu için çok merak edip kitabı okumuştum. üzerine de filmi izleyip iyi vakit geçirmiştim. hüzünlü bir film yani. sinema şahseri değil o da.

warm bodies tatlı bir zombi filmi. o da iyi vakit geçirmek için ideal.

diğerlerini seyretmedim.

edit: pardon, atlamışım silver linings playbook'u. onu da seviyorum bayağı. o da feel good filmi, ama karakterler çok enteresan.

biraz yavaş ama another earth, ardından silver linings... diyorum.

boyhood direk hayal kırıklığı bana göre.

aralarından en iyisi mr nobody ve gone girl.

only lowers left alive da tercih edilebilir.

mr nobody

gone girl
coherence
i origins

bunlar listenin en iyileri. bunların dışında plase olarak da another earth diyorum.

boyhood'dan nefret ediyorum, epey overrated bir film. bakma sen, bu aralar popüler olduğuna.

lucy ve the fault in our stars'ın yakınından bile geçme derim vaktin değerliyse.
edit: mr. nobody'i gözden kaçırmışım ben. onu da ıskalama tabii ki

mr. nobody şahanedir.

stoklu mallarda indirim yapabilir. algitsin.

Outlete?

teshir urunu olabilir. yazmazlar.
ya da kargolanmis ve begenilmemis urun olabilir (yani kutusu acilmis).
bunu sor magazadan. cunku bizim istedigimiz bi laptop un fiyati 200 tl daha ucuzdu nedeni de bu ikisi idi.

vatanda da 110 tl .yurtdışından al 30$ amam beklersin.

teşhir ürünlerini özellikle belirtiyor teknosa

iyi üniversitelerine almanca bilmeden giremezsin. bazısı hazırlık okutur sonra bakarız der(2,5 sene hazırlık okuyan arkadaşım var), bazısı da öğren gel. okulda bitiyo mesele ama almanca bilmeden zor, dediğim gibi hazırlığa yönlendirirler.

mümkün. bizzat arkadaşım berlin teknik üniversitesinde doktoroya başladı sıfır almanca ile geçen sene.

İngilizce varsa belgeli zor değil.. yalnız fark dersi aldırıyorlar öncesinde. artık türkiyede gördüğün derslerin ne kadarını orada kabul ettirirsen, geri kalan için illaki fark dersi alacaksın.

tonlarca enstitutu var almanca egitim istemeyen (helmholz, max planck etc) doktorada cunku ders alinmasi zorunlu degil, ustune turkiyedeki gibi yeterlilik gibi bir mantikta yok.
universitelerde eger kadrolu girilecekse (maas veriliyor) ders ogretmek zorunda kaliyorsun bazen gerekebiliyor.
ama sifir almanca ile cok rahat doktora yapabilirsin (birsuru arkadasim var yapan). ustune sadece natural science ta degil, sosyal bilimlerde tiyatro falan okuyanda var.
kendim almanca biliyorum, master sonrasi doktoraya gectim, bi avantaji var mi desen, igh bilmesem de olur yani)
hocalara mail at. bazen kadro ilanlari oluyor ona bakabilirsin. bazi enstitulerinde yillik doktora ogrencisi cagrilari oluyor.

Olur ama eger senin profilde almanca bileni bulurlarsa onu alirlar.

article isimlerini yazarsan daha fazla yardimci olabiliriz. cunku erisimler genelde universite enstitutu araciligi ile oluyor. yani birebir journal sifresi vs olmuyor.

(bkz: makale araniyor duyurulari)

true detective 8bolum izlenir. (2.sezon ayri hikaye olacak.)
community var belki seversin.

surukleyici olsun, sonraki bolumunu iple cektirsin dersen prison break ve lost'u izlemelisin. bana sorarsan bu ikisini kesin izlemelisin. spartacus'u sevdiysen bunlar tam senlik.

-the sopranos
-oz
-The Wire

mozart in the jungle

utupia 6 bölum- bitti ona bakabilirsin.
black mirror (herbiri ayri episode ama izledigim en iyi dizilerden biri totalde 7 bolum oldu yeni bolumu ile)

Hannibal
Wire
Sopranos

luther, zen

Utopia
Black mirror
Bunları izlemeden olmaz.

işbankasındanda yollayınca internet bankacılıgı ustunden yuklu mıktar kesılıyor.
(aynı sorun bende de var cunku). anlasmalı bankalara bakabılırsın. bır de ING ye bır bak derım.

Bankasından bankasına değişen bir şey bu sorduğun şey kimse sana net bir para söyleyemez sanırım. Bankaya gidip sorsan bile bizden bu kadar gider ama türkiyeye gittiği zaman ne kadar kesilir bilinmez yada tersi gibi bir cevap alabilirsin.
Geçenlerde bununla ilgili yeni bir site gördüm transferwise.com (aradım ve buldum) burası bazı hesaplarıda yapıp söylüyor ama kullanan insanların oldukça bol. TRY yide desteklemesi bir avantaj. Denersen yorumlarını duymak isterim.
Ayrıca para göndermeyi vergi beyanında gösterebiliyorsun galiba Tabikide ebeveynlerinden biri emekli ise..(Bu konuda da detaylı bi bilgiye sahip ediğilim ama gönderdiğin belgeyi kenarda tutmanda fayda var)

Kıssadan hisse bende böyle birşeyleri deniyeyim dedim. Bana söylenen kart sahibi olduğun bankanın avrupa şubesine gidip parayı hesabına yatırırsan para komik rakamlara indiği ama malesef ben bunlarıda tercih etmedim.

Araştırdım ama hiç bir deneyim yok. Bilgi bildir iyi kötü işine yararsa ne mutlu.
Saygılar

Yapı Kredi Bankası UniCredit üyesi. Eğer Hollanda ile birebir anlaşmaları varsa o hesaba yatırdığın paradan yapıkrediye aktarımın minimum kayıpla olacaktır. Kısa süreli Polonya'da bulunuşumda, Türkiye'den yapıkrediye yatırılan parayı unicredit bankamatiğinden kayıpsız çekmiştim. Belki tam tersi mümkün olabilir. Yabancı banka kartını Türkiye'ye kargolarsın aile üyelerinden biri yapıkrediden çekebilir. Yapıkrediyi aramanı tavsiye ederim.

hpv gibi testler için kadın dogum/ urolog, hiv, hepatit gibi testler için Enfeksiyon Hastalıkları Ve Klinik Mikrobiyoloji bölümlerine gitmiştim ben.
hepsi ücretsiz. bence ilk etapta Klinik Mikrobiyoloji git, derdini anlat, onlar yardımcı olur zaten. yanı mantarda cınsel hastalıkla bulasan bırsey, bel soguklugu da, yanı tam olarak ne ıstedıgıne göre yönlendırme yapamayacagım bu nedenle.

enfeksiyon bölümüne gidip "cinsel yolla bulaşan hastalıklar için test yaptırmak istiyorum, hepsine bakılsın" diyosun, hiv, hepatit, vs her şeye bakılıyor. ertesi gün çıkar sonuç devlet hastanesinde. ssk karşılıyor, ücreti yok.

kan testi yaptır hepsi çıkıyo evlenirken biz başka bişey yaptırmadık hepsine bakıldı ama.

İyi müzik yemek lezzetini arttırır evet. Uçaklarda ortama verdikleri beyaz ses-gürültü bir zaman sonra bahsettiğin lezzet alma-işitme kısımlarını çok meşgul eder, uzun uçak yolculuklarındaki yemeklerin lezzetsizliğinin sebebi bu diyolla.

haha halbuki bana uçakta yemekler daha lezzetli gelir, hiç doymam :D

Atlantik ötesi uçuşlarda görüşelim madem.

tat ve koku olmasın?

tat ve koku duyumu birlikte çalışıyor. dil tadını alırken burun da kokuy alıyor.

mesela kokusunu iyi alamadığın bir yiyeceğin tadını da iyi alamazsın.

veya üzerine başka bir şeyin kokusu sinmiş bir yiyecek yediğinde sanki onu yiyiormnuş gibi hissedersin. bu çoğu kişide olmuştur.

www.dailymail.co.uk

sensorymotor sistemler yerine beyinde reward systemlere bakmak lazim. muzikte ve yemekte D2 reseptorlerle beraber, striatum, OFC, ventral tegmental area v.b bolgeler aydinlaniyor. bu da aslinda muzikinde bir reward mekanizmasi oldugunu ayni sekilde yemeginde ayni sistemden gectigini goruyoruz.
detayli akademik makale istersen bakabilirim.

emin olamadım ben de; müzik-yemek diye hatırlıyorum ama yanlış hatırlıyorum sanırım :) ama bu airline food olayı ilginçmiş okuycam şimdi. teşekkürler :)

Guldum gece gece feel good.hem imkansizi istiyorsun hemde amerika olsun,avustralya olsun gibi secim yapiyorsun:))

Konsolosluktan ,disislerinden bu sekilde sonuc alman mumkun degil.babadan ogula durumu cok fazla var bu kurumlarda.tanidiklarinin en baba olanlarindan secip destek istemen lazim,hukumetten,disislerinden bir tanidik olacak falan.

@cizgilipijama araya bir tanıdık sokmadan yapamazsın diyorsun :) oyunu kurallarına göre oynamamız gerekecek biraz o zaman

Aynen oyle abi baska yolu yok.

tanıdıksız, sıfır ıtalyanca ıle arkadas roma konsoloslugunda staj yaptı 3 aylıgına.
olasılıgın var, mail at, durumunu anlat.
ama bazı yerler cıdden epey zor gırmesı bıldııgm kadarı ıle (mısal; berlın)

diger bir arkadassta tanıdıkla berlınde yaptı, cok sıkıldı, cunku cevırı yaptı, bos bos oturdu vs.

torpilsiz böyle bir şey zor. ayrıca amerika, avustralya falan bilemem ama ingiltere için konuşacak olursam staj için insana vize vermezler. yine de iyi şanslar.

daha önce hiç başka bir ülkede bulundun mu? mesela amerika gibi? eğer en üst seviyeden başladıysan almanya inanılmaz sıkıcı gelecektir. benim ilk yurtdışı deneyimim amerikaydı. sonra master için büyük umutlarla almanyaya geldim ki bu kadar sıkıcı olacağını bilmiyordum. nereye gidersen git hep aynı şehir tarzı (almanlar için gayet iyi çünkü kimse vay efendim benim şehri iyi seninki kötü diyemiyor hep aynı standartlar) aynı tip muamele vs vs..berlin daha bir 'international' şehir o yüzden ingilizce konuşanı çok ama yapacak pek bişe de yok genel olarak almanyada. benim 2 senedir gördüğüm tek şey ye iç çalış sıç yat. arada hayata renk katabilen hiçbirşey bulamadım. mesela amerikada yolda yürürken bile insanlar gayet samimi gülüp selam veriyorlardı ya da ne bileyim markete girdiğinde dakikalarca kasiyerle güzel sohbetler edebiliyordun..burda da kasiyer sana 'gününüz iyi mi? herşey yolunda mı?' diye soruyor ancak formalite olduğu apaçık ortada. belli ki müdürü zorluyor sormasını. beton gibi suratla yalancı bir gülümsemeyle soruyor ve itici geliyor. 2 senedir tek tanıdığım komşum internetini kullandığım komşum. gerisini gram tanımıyorum apartmana aynı anda çıksanız kapıyı kapar sırf seni görmesin diye senin gitmeni bekler önce. ya bilmiyorum çok tuhaf bi memleket öküz gibi milliyetçilik var mesela içten içe. almanların (özellikle mühendissen) kainatsal bir egoları var. konuşurken sana hissettiriyolar ancak bir müddet sonra ne kadar yetersiz olduklarını ve bunun sadece ego olduğunu farkediyorsun. göründükleri kadar pratik adamlar da değiller ha dışardan öyle gözüktüklerine bakma 2 soruya kitler kalırsın alayını:P umarım çok karamsal gelmemiştir bu sana ancak gitmeden önce neyle karşılaşacağını sanırım ufaktan öğrenmen lazım:)

En doğrusunu yapıyorsun.konuşmayı bilmeyen barzoların sanatçı diye geçinip magazin programlarında cirit attığı bir türkiye'de gerçek sanatçıya yakında yer olmayacak gibi.

1) Kreuzbergte otur, Kafe Kotti'de takıl. iki gün sonra zaten bütün sanatçı,liberal türk alemi ile tanışmış olursun.(genellemıyorum ama oyle)
2) atolye kirala.
3) tresor, berghain gibi min. clublarda cuma cumartesi pazarını geçir, bir zaman sonra zaten insanlar senle tanışıyor.
4) hava soğuk, ama admiralsbrücke de takıl net gene birileriyle tanışırsın.
5) müzisyensen, jam session geceleri birebir

berlin'de ing+ türkçe yeterli, yeni hipster ve sanat merkezi, dert etmene, tasalanmana gerek yok. 1.5 yıl berlindeydim, kendimi başkabir şehir ya da ülkede hissetmedim, suan leipzigteyim, ve hakkaten almanya diyorum buraya, ama berlin bambaşka.

daha da ekleyeyim,
ev için şimdiden araştırmalara giriş 350 eurodan başlıyor iyi yerlerde odalar.
bir sorun olursa, bana yazabilirsin, birşekilde tonla tanıdık var. ama bence ilk etap vize ve oturum vizesi almak olacak.
müze ve galerilere mesaj mail attıp, onlarda gönullu calısmak istediğini de yazabilirsin.
sanatçılar rekabette çok fazla berlinde haberin olsun
misal türk sanatçı kimliği ile ,iyi bir proje diyebileceğim: berlin.apartmentproject.org

cok iyi bi karar, 4 yildir berlinde yasiyorum, hala hergün ne iyi yapmisim diyorum. Kesfedecek yer bitmiyor, kimse kimseye karismiyor, kendine ait bir yasam tarzi var. Elbette birsürü problem var her sehir gibi, özellikle ev bulmak cok zor. istanbulda gecti büyük hayatim karsilastirinca berlinde insan kendi kafasina göre yasayabiliyor. Mayis-Haziran en güzel zamanlari berlinin.

maalesef universiteler adina yapiliyor o is. ustune epeyde yuksek bir ucretle uye olmak gerekiyor.
zamaninda bende acamamistim ama diger plagarism sitelerini deneyebilirsin.
viper orneklerinden biri.www.scanmyessay.com

@botamaniaensis ben de sekreterler aracılığıyla yapıyordum, baya zaman alıyor. direk yapamıyoruz demek. tüh

bodrum kat veya en üst kat olmasına bakılmaksızın her evin arsa üzerinden bir payı vardır, bu tapuda yazar. bazı bodrum katları ise ikametgah değildir, hasbelkader içinde oturan vardır, payı da yoktur. eğer tapu varsa, yeni yapılan binadan da payı kadar yararlanır. tapu yoksa zaten ortada herhangi bir hak yoktur.

rygard,

Tamam ama imar giriş artı 5 katsa bodrum katı ne olacak? neticede üst kattakiler evlerine karşılık ev alacak ama bodrum katının kat imarı sabit kalacağından öyle bir şansı yok yeni kanun gereği.

suan bizde kapıcının oldugu bodrum katı, son sistemde sıgınma odaları diye geçiyor. 5 katlı bina da olsa olmak zorunda sanırım. Bazı apartmanlarda onu otopark ile kombine siginma odasına dönüştürüyor. belediyeye verilen çizimlerde öyle en azından.
bodrum katta evin varsa, bir üste çıkıyorsun sanırım ama onu mimar ve fırma ile anlasmanız lazım. zaten aylar süren pazarlıklar sonucu karar veriliyor. örneğin annemin evi giriş katı, o şuan birinci kat oluyor, bodrum da sıgınma odası diye geçiyor.

tendra,
cevabım kesin net değil, kesin cevap için soruşturmam lazım ama benim düşüncem şu;
şimdi yeni binalara 1 veya 2 kat artı imar hakkı veriliyor genellikle, bodrum katındaki daire de bu şekilde yerleştirilebilmiş oluyor. muhtemelen bu +1 kat hakkı bodrum katını düşünerek oluşturulmuş bir şey. bir de şöyle bir şey var müteahhitler kendilerine 2 daire temiz kalmayacaksa zaten pek bu işlere girişmiyorlar veya kat sahiplerinden para alarak yapıyorlar. yani illa ki apartmanda yaşayan kişi yerleşiyor. tapusu olan adama hadi biz yıkıyoruz yeni yaptığımızda da sana yer yok demezler. oldu ki demek zorunda kaldılar o daireyi satın almaları gerekir.

bedel konusunda da belli kriterler var, konum, metrekare, bölgenin değeri şu bu vs.

cevaplar için teşekkür ederim. bir yakınımın başına gelen bir durum bu.

binadakilerin 3'te 2'si binayı yenilemek için müteahhite vermeye karar vermişler. karşılığında daire başı 150'şer bin lira verilecek. tek bir daire sahibi olarak hayır da diyemiyorsun. +1 kat imar da verilmediği için rahatsız edici belirsiz bir durum var ortada.

yakının şu anda elinde kat mülkiyeti varsa ve yeni yapılacak binada ona daire düşmüyorsa veya bodrum sığınak gösterilip kat irtifakı verilerek orada yaşaması öngörülüyorsa kesin bir yaptırımı vardır. sonuçta elinde kat mülkiyeti varsa şu anda bu dönüşüm sonucunda da kat mülkiyeti olmalı eğer olamıyorsa belediye vs görüşsün bence, çoğunluk sağlanmış olsa bile burda bir mağduriyet var +1 kat imar hakkı da verilmediği için. bu durumda yıkılıp tekrar yapılamaz gibi bir durum olabilir. veya en kötü ihtimal kat mülkiyetini satın alacaklar ama ne kadar değerini bulur o bir soru işareti..

olur da yine bodrumda daire yapacağız mağdur olmayacaksın vs gibi laflar edilirse dikkatli olunsun. sığınak şu bu diye orayı projede onaylatırlarsa sonra suyuydu doğalgazıydı vs daire olarak görünmediği için sıkıntılı olur bayağı.

yeni bir bilet vermesi gerekiyor bildiğim kadarı ile. bize öyle oldu, aynı gun ortala benzer bir saatte.

Peki, kendi uçuşu yoksa başka şirketten mi uçuş veriyor?

öncelikle lufthansa'nın kendi şirketlerinden uçuş ayarlamaya çalışırlar. olmazsa star allianca üyesi şirketlerden.
benim ist-münih-brüksel uçuşum rötar yapmıştı kar fırtınasından ötürü. brüksel uçağına yetişemiyordum. thy ile direk ist-brüksel uçurmuşlardı. lufthansa asla mağdur etmez.

lufthansa'da pazartesi ve salı günü pilotların grevi var. yani iptal olan uçuşunuz teknik arıza, rötar gibi bir şey değil.

Teşekkür ediyorum, yarın arayıp bir çözüme kavuşturmalarını umayım :)

evet aynısı 1 ay önce pegasus ile başıma geldi. arıyorsun, istediğin uçuşa geçiş yapıyorsun. (illa o gün gitmem lazım diyorsan muhtemelen başka firmadan senin için bilet alabilirler, lazım olmadığı için soruşturmadım.) bu sayede tatilimi 1 hafta uzatmıştım.

kosmos. (herhalde en ıyı türk fılmleri lıstemde ilk 5 e girer o kadar severım)

izlediklerim arasından:

1-kosmos
2-beş vakit

kosmos ile korkuyorum anne yarisir.

hepsini izlemedim. şimdilik kosmos.

Şarkı söyleyen kadınlar iyiydi

Beş vakit

son filmi hariç hepsini izledim.

1.Kaç Para Kaç
2.Korkuyorum Anne

1- kac para kac
2- hayat var ve korkuyorum anne arasinda kaldim

direkt kosmos. reha erdem bir yana cidden çok önemli de bir film bence.

2- korkuyorum anne (ekran başında kahkaha attığım nadir filmlerden)
3- kaç para kaç

edit: 3 numarayı hayat var'a da verebiliriz düşününce.

beş vakit'i hiç sevememiştim.

neyse sonuçta açık ara kosmos diyorum.

Hayat Var.
Kosmos.

Ben beş vakit'i seviyorum.

insan nedir ki

"annem de diger dayi mi acaba?" diye merak ederim..

Üzülürüm, "Demek ki annemle zorla evlendirilmiş. İstediğini yaşayamamış adam" derim.

4 çocuk peydahlarkenki azim ve görev bilincine şapka çıkartırım.

Boş vaktini değerlendirmek adına yapıyor olabilir.

lan ben nasıl oldum derim.

asansör görüntüleri public ortama yaydıgı için özel yaşamın gizliliğine saygısızlıktan ötürü birşekilde dava açardım. babama da destek vermeye çalışırdım aile ve toplum baskasından başa çıkabilmesi için.

wraith? sen misin?

ezeriko ikinci hesabım yok benim.

valla ben fransada şirket sahibiyim bayada bi ciro çeviriyorum. bi gidim bakim ne durumda diye vize almaya kalktım burdaki konsolosluk 2 aylık vize verdi. annemle kardeşim gezi için gitti onlara 1 senelik verdiler. bir ara konsolosluğa gidip suratlarına tükürecem.

bence rıske atma 1 yıllık basvur, docent falan degılsen (ozel unıversıtede) oldukca zor ıhtımal 3 yıllık cıkma durumu. rıske atma derım, cunku bu 5 ten fazla yurtdısına cıkmıs, ıngılterede oturum ıznı olan turk arkadasıma red geldıgını bılırım almanyadan.

@exo;belli değil yani neye göre verdikleri :D. Ben Avusturya'ya başvurmayı düşünüyordum esasen ya da Macaristan'a.

@botamaniaensis; bu sene 2-3 defa gideceğim diye böyle bir şey yapmak istedim sık sık vize almak zorunda kalmayayım diye. Geçen sene 3.5-4 ay Macaristan'da kaldım. Belki ordan bi artı olur mu diye düşünüyordum. Ama 1 senelik muhabbeti de iyi. Ona çalışırım o zaman. Eyvallah 1 sene fikri için :)

macarıstan olabilir, ama onları ıkna etmen lazım gercekten turistik gıttıgıne daır (ıyı bır maas, bırkac mulk ve karıyer ıse yarayabılır)

1 senelik vize o zaman şu an için en makulü.

ibnelik diz boyu kardeşim, başvurun eskaza reddedilirse ilerde shengen almak için başvurduğunda iyice riskli görülürsün.

gerçi benim durum biraz farklı ordaki firmamdan kendim için yazı yazıp kaşeyle verdim. davet eden edilen aynı diye ipneleşmiş olabilirler.

@exodussian; eyvallah, dikkate alacağım tabi söylediklerini. İkinci başvurum olacak, ben orada ikamet etmeye güvenerek gireyim bu işe demiştim. En iyisi bi danışman şirkete danışmak olsun vizeden önceki işim.

eğer kalıcı olcaksan oralarda bi firmaya iş başvurusunda bulunup bi işe girersen yandan yandan sağlam vize alabilirsin diye düşünüyorum.

vizeyi senin isteğine göe vermiyorlar. Ben bir süre yurt dışında çalışmış biri olarak bile maksimum 2 yıl alabildim. Hele küçük ülkeler vizden para kazanıp buradaki elçiliğin giderlerini karşılıyorlar. uzun süreli vize zor. Bununla birlikte ikinci girişinse çok sağlam firma referansın olmadan 1 sene bile alman mucize. verirlerse haber ver gidip ben de başvurayım.

bu biraz adım adım işleyen bir süreç. ayakları alıştıkça daha uzun vermeye başlıyorlar. ama bir seneyi geçmez muhtemelen verecekleri vize. ben iş seyahatleri ve eğitimler yüzünden yılda 1 2 defa yurt dışına çıkmak zorunda kalıyorum işimde. ilk seyahatimde macaristan 6 günlük single pass schengen verdi. ikinciyi fransadan aldım 3 günlük eğitim için bir aylık multipass verdiler. üçüncüye nolacak göreceğiz bakalım

mümkün değil. 3 yıllık vize alabilen çok sınırlı zaten. burada kritik olan şirket, aile ve gelir referansları. eğer bir şirkette uzun çalışıyorsan, daima vize aldığın ülkeye giriş yapmışsan, aynı ülkeden almaya devam ediyorsan, pasaportunda USA ve/veya İngiltere vizeleri varsa ve yukarıdaki bahsettikleri gibi işi para kazanmaya çevirmemişlerse; önce 6 ay, ikinciye bir yıl, üçüncüye iki yıl alırsın. üç yıla henüz nail olamadım ben yukarıdaki tüm şartları taşımama rağmen.
fransa bile fransız şirketinde çalışanlara bir yıl verdi yanımda.

@laranja; ben de bir süre macaristan'da yaşamama istinaden verebileceklerini düşünmüştüm.
@argent dawn; çok teşekkür ederim bilgilendirğiniz için.
@trocero; Aslında işim Avusturya ve Slovakya'da olduğu için onlardan birinden düşünüyordum. Eğitim dolayısı ile 6 aylık oturma iznim vardı Macaristan'da. Ama bir yıllık konusunda bir şirkete danışmayı düşünüyorum. Teşekkür ederim.

bir de oturma izninizin üstüne turist vizesi alıyorsanız bazen kıllanıyorlar. avusturyada okuyup geri dönüp tekrar vize almak isteyen arkadaşa noldu ülkeyi mi terkedeceksin muamelesi yaptılar. ki kızın evi arabası parası vs var. adamların cidden ayarı yok.

kanada, yeni zelanda, avusturalya her zaman göçmen alır ama bir yeteneğin olmalı. (tornacı, vinç operatörü, seramik ustası vs...)

vize istemeyen, vizesiz 3 ay kalınabilen ülkelere turist olarak valizini alıp gidebilirsin, iş bulursan çalışma izniyle 2-3 sene kalıp sonrasında vatandaşlık alabilirsin. (uruguay, brezilya, peru, şili vs...)

IT cisysen, ve iş başvurun kabul olmuşsa mavı kartla almanyaya gelebılırsınç

o iş öyle olmaz. dil, yaşam koşulları sana en uygun neresi onlara bakmak lazım. iş için ne gibi fırsatlar var. herkes uruguay diyor ama oradaki işsizlik oranı da bizimkinden daha yüksek.

www.visahunter.com şuradan incelenebilir.
www.expatistan.com şehirler arası yaşam masrafları karşılaştırmak için.

kanada genelde yeteneksiz işçi alımı yapıyor diye biliyorum ama sadece bu kulaktan dolma bi bilgi uzman sayılmam yani.Avustralya için ise güncel meslek listesi şu şekilde;
dl.dropboxusercontent.com
ielts'den min 6 alman gerekli bir de puanlama sistemi var ondan da 60'ı tutturman gerekli.

ne tezi

yüksek lisans

yazarsın, sayfa sayısına da bağlı elbet.
empirical bir araştırma yoksa (misal deneyler vb) yazılır, 1 ayda bile yazılır.

ben 4 ayda yazdım yl tezini sıkı çalısırsan olur.

konun ne?

3 günde yazdım ben. sanki dünyaya yeni bi icat mı sunuyorum amk. yaz geç. nası olsa onaylanacak.

duyan da 7 ayda yazılan tezle o konuya sınıf atlatıldığını sanacak.

7 ayda tez yazmak mümkün müdür mü? Zaten verilen süre 1 sene, daha ne kadar zaman istiyorsun ki? Rahat yazarsın.

yüksek lisans tezi son 2.5 ayda yazılır zaten. daha vakit var.

konum henüz netleşmiş değil, belirttiğim süre maksimum, yani 5 ay gibi bi sürem var esasında.bir de henüz ders dönemindeyim.

netleşmeyen konun ne peki? çok farazi bir soru. biraz daha done olması lazım ki yanıtlayabilelim.

Berlin- MBA key wordlerini google a girersen oldukça fazla okul olduğunu görürsün.
örnegin ben leipzig business management yazdım ve bu cıktı: www.hhl.de

yani tonla var para verince yaparsın tezli tezssiz bir sene.
devlet üniversitelerinde var ama onlar ıkı yıl, tezli. klasik mantıkta.

sehır kucuk, sevımlı bır sehır. sachsen de oldugu ıcın cok turk yok falan. nedır tam merak ettıgın. leipzigte yasadıgım ıcın ıkı kez gıttım halleye.

erasmus yapmak için tercih edebileceğim okullardan biride orada. nasıl olur sence? martin luther - halle üniversitesi.

ucuz bır sehır, ekstra para ıle epey gezebılırsın macaristan cek vb.
ama kucuk yanı hayattının yıllarını yasatmaz. oyle club 1331231 tane yok. ıkı uc tane vardır anca ornegın. yıne de samımı bır ortam olabılır.

Mumkun degildir,%100 ihtimaldir,takili kalir,gitmez.

Parfum getirmek yasak.

parfüm geliyor diye biliyorum ben.

hediye diye ibare olursa, arkadaştan falan belki belki geçer.
yoksa net söyleyeyim kalır.

Geçmez, hele ozel kargo şirketleriyle kesin kalir.

www.gondering.com ile periyodik gonderimle isteyebilirsin sorunsuz.

aktarmalı gidebilirsin. nasıl olsa schengen dahili bir ülke. idata ile seyahat tarihlerini vs gösterip çok rahat almıştı bir tanıdığım italyadan. sende uçak bileti otel rezervasyonu falan hazırla o şekilde alırsın. ama tabii bizim hotel rezervasyonu fake uçak bileti gerçekti. bunun dışında üni mezunu ve çalışmayan kalıbı ile birebir örtüşüyorsun.

erkeklikte askerlik mevzusu sorun oluyor, red yedi arkadasım gecenlerde universite mezunu olup, yurtdısına cıkmasına birkaç kez cıkmasına ragmen.

Üni mezunuyum çalışıyorum ama hiçbi zaman çalışıyomuş gibi vize almadım. Her seferinde babam dilekçe yazıyor kızımın masraflarını karşılayacağım diye. Babamın emeklilik kağıdını ve banka bilgilerini koyuyorum. İtalyadan 6aydan aşağı vize almadım hiç:) italyadan al. Fake otel rezervasyonu ve fake bilet rezervasyonu ile bu iş tamam!

Almanya da italya gibi artık sadece idata üzerinden kabul ediomuş başvuruları. Direk köln gidiş dönüş çok uygun fiyatta ama italya üzerinden gitmek epey mantıklı duruo. Tesekkurler.

İtalya'da cüzdanım çalındı, nüfus kağıdım falan gitti. Polis tutanağı yeterliydi.

polıs tutanagı yeterli. artık turkıyede bıle gazeteye ılan verılmesı ıstenmıyorken, yurtdısında ooo.
konsoloslugu arayıp kaybettıgını soylemeyı unutma elbette.

almanya da burs/maas olarak ıkıye ayrılıyor doktora oncelıkle o aklında bulunsun. sosyal alanlarda bursta kadrolu maasta yok denilecek kadar az ama muhendislik, bilgisayar, gibi hardcore science alanlarında birsürü olanak var.
öncelikle hersey tanıdık meselesine bakıyor,
ikinci etap tanıdık yoksa, okulda fonlar/projeler acılıyor, bir şekilde basvurup burslu gırıyorsun kı nıtekım burs 1400 euro.
eger kadro acılıyorsa kı bu tvöd sistemi oluyor, aynı parayı almakla beraber, emeklılıgın vb. yatıyor haylıyle calısma konumunda olup daha avantajlı oluyorsun.
kısacası bu ıkı sıstemde hocalara bakıyor, hoca senı sever alır, 1 ay fonu yoktur, sonra 2 3 fona yönlendirir ve burs gelir.

daad bir şecenek ama masterda geri ödemeli, yıllar sonra 50 bın borcun olsun istemezsin sanırım. doktora da bıraz daha degısıyor, ama rekabet cok oluyor vb. ama zaten bır suru burs verecek vakıf oluyor, az cok almanca olunca da yeterli.

1500/2000 arası.

1500/2000 diyen arkadaş, o paraya rasimpaşada bile 3+1 bulamazsın.

www.sahibinden.com

hocam bak buradan fikrin olsun

3+1 90m2 i orada babam 1750 veriyor valla-- bir yillik kiraci bu kadar degistirirse hemen atmamiz lazim daha cok kazanmak icin=)

geçen sene rasimpaşada 1000tl olan kiralar, şu an 1400 leri geçmiş durumda.

bence siz kiracıyı değiştirin, ev ucuza gidiyor. bende en başta geçen sene fiyatlarına göre kiraya veririm diyordum, emlakçı 1 gün sonra 1400e verdi 2+1i rasimpaşada

hamburg'da var. sizin memleket neresi?

istanbul.

İzmir de, yoktur sanırım.

www.baskasinema.com

www.istanbulmodern.org

izmir de bir zamanlar biz yapiyorduk ege üniversitesinde sonra bitti. simdi ara sira desem de oluyor.

baskasinema var Beyoglu'nda. Fazla film olmuyor tabi.

Baskasinemada cok iyi filimler oluyo sadece beyogluda degil avrupa ve asyada bisuru salonda var

Yukarıda link vermiştim ama belirtme ihtiyacı da duydum; Başkasinema'nın Beyoğlu'ndan başka bir sürü yerde de şubesi var uzun süredir. Levent, Etiler, Kadıköy, Haramidere, Başakşehir, İzmir, Eskişehir, Ankara, Bursa gibi...

başka sinema'yı biliyorum. demek istediğim böyle belli bi yeri olan. öğrenci kartı falan olan gidebileceğim bir yer. yani kafama estiğinde gidebileceğim, bilet almakla uğraşmayacağım falan.

www.peramuzesi.org.tr
yillik ogrenci karti 75 mi neydi.

ben toefl dersi verirken saati 100 liradan veriyordum.
normal ingilizce dersi icinse 50.

SAT derslerine robertliler 200 den aşağı vermiyordu saatlerine. iyi hocalar dolar üstelik.

Sebahattin Demiray - Kayıp isimler sözlüğü
İnan çetin - İblisname
Nazlı Eray - İmparator Çay Bahçesi
Ali Teoman - Uykuda Çocuk Ölümleri (bunu okumadım ama adı aradığınız gibi kitaplar bakarken çok karşıma çıktı)

okumadıysan tanpınar. bilhassa saatleri ayarlama enstitüsü sana dehşet bir keyif verecektir. ama çok da yalın diyemeyeceğim

www.idefix.com

ali teoman a bakacagim mutlaka.
1990 sonrası eserler ariyorum. yoksa saatleri ayarlama enstitusune diyecek lafim yok.

evet, kesinlikle ali teoman'a bakın. ama her kitabında farklı bir hava vardır. ben konstantiniyye üçlemesi'nden ve bu üçlemenin ilk kitabı olan uykuda çocuk ölümleri'nden başlamanızı öneririm.

* Uzunharmanlarda Bir Davetsiz Misafir, Kaptanın Teknesi - Sezgin Kaymaz
* Cennetin Kalıntıları - Levent Şenyürek
* Yaşlı Ormanın Gizemi - Dino Buzatti

Nazlı Eray’ı, Barış Müstecaplıoğlu’nu ve Latife Tekin’i de sevebilirsiniz.

(Ama aradığınız yazar Sezgin Kaymazdır kesinlikle. Mutlaka ondan bir kitap okuyun)

emine sevgi özdamar'ı hararetle öneriyorum, özellikle hayat bir kervansaray ve haliçli köprü'yü. aradığınızı fazlasıyla bulacaksınız.

@ludmilla-- emine sevgi özdamar- hayat bir kervansaray okudum, hatta kendisiyle tanıştım. gerçekten çok ama çok iyi. ama işte, modernite kavgası da arıyorum biraz biraz. bir de çeviri olması mevzusu can sıkıcı.

ali teoman listemde, ilk onu okuyacağım ve yazacağım buralara. =)

(bkz: gemile)

güneş camping var en yenisi oranın. günlük 100tl sabah akşam yemek dahil. yeni olmasından kaynaklı bungalowları diğerlerine göre çok lüks kalıyor. bayramda kalmıştık kız arkımla. rahatlık bakımından süper. zaman geçirme için de kesinlikle sultan camp'ı öneririm.

geç olmadıysa eğer Turan Hill Lounge ın delux çadırlarında kalın.iki kişilik çadırda kişi başı 90 tl kahvaltı akşam yemeği.çadır dediysem de bungalow un bez olanını düşün.konforlu yani.tuvaleti duşu falan da var.

www.imdb.com

bence ingmar'ın en güzel filmi.

bergman'ın en iyi filmleri:

persona
wild strawberries
seventh seal
autumn sonata
winter light (bu film bergman'ın "tam istediğim gibi olan tek film" dediği filmdir)

pasolini'nin en iyisi:

salo

david lynch en iyileri:

eraserhead
mulholland dr.
lost highway
elephant man

fellini en iyileri:

otto e mezzo
la strada
amarcord
i vitellioni
satyrcon

Teşekkürler :) Salo'yu izledim bu arada :)

passoliniye giriş niteliğinde bence Medea, ama seyrettiysen kendisini Salò o le 120 giornate di Sodoma olabilir..
Lynch'ten en çok lost highway'ı seviyorum (klasik herkeste olduğu gibi), ama bence ona da giriş niteliğinde olan mulhold drive ı önereyim.
bergman persona ve winter lights derim.
fellini, 8.5. sırf beni değil herhalde etkilemediği bir adamın kulu yoktur bu adamın. Amarcord ile başlama, ben ilk bu filmi ile başladım ve bir süre seyredemedim adamı çok konuşuşduğu için sevemedim nedense filmlerini ama şuan hata yapmışım öyle diyorum.

konu merak uyandırdı, bildirim gelsin diye yazıyorum. kusura bakma niyeti bozuk http nesnesi

Bunu anlamak için patoloji kitabı okumalısın. Dili ağırdır ama sözlükten baka baka okursan anlayabilirsin. Beynimizin, kalbimizin elektriksel aktivitesi duruyor. Önceden ekg düz çizgi gösterdiğinde kişi öldü sayılıyormuş ama artık eeg düz çizgi göstermeli. Öldüğümüz an diye bir şey yok aslında. Ölüm bile bir süreç.

robbins'ten okuyabilirsin. pdf'si linkte.

tusdersanesigereklimi.blogspot.com.tr

İngilizce olması sorun olmayacaksa birkaç yıl önce aldığım bir derste okuduğum bu konuyla alakalı makaleyi mediafire'a yükledim: www.mediafire.com

beynin kendini kapatması nedir bilemiyorum, (yani anlamadım). ama beyin kendisini kapatsa bile vucut fonksiyonları işlevlerini sürdürebilir, ki bu da beyin ölümü demek.
beyin ölüm kriterler için: www.aan.com
www.ncbi.nlm.nih.gov

sadece elektrik sinyali aslında kan ve kanın oksijen değerine bağlı. beyindeki tüm fonksiyonlardan çalışmıyorsa (buna beyin sapı dahil) bir takim kriterlerde üstüne konularak beyin ölüm gerçekleşiyor. Üstüne birey öldü mü ölmedi mi, ötenazi söz konusu olsun mu olmasın vb konu da beyin ölümü üstüne acaip tartışmalar dönüyor avrupada.
işte ölüm sırasındaki beyin, ölmüş bir breyin beyni ve beyin ölümü halen çok tartışılan mevzular: (Ana makalelerden biri) : heinonline.org

not: makalelere ulaşamazsan mesaj at yollayabilirim.