daha önce benim de başıma geldi, şunu deneyebilirsiniz.

açma kapama düğmesine bi 15 saniye kadar basılı tutup açmayı deneyin. bu yöntemle devrelerde biriken elektrik boşalıyormuş. eğer olmazsa bunu birkaç defa daha deneyin aynı sürede.

benimki azalarak bitti bu şekilde.

bip sesi cıkarıyor mu?

cıkarıyorsa o biplerin ne sekılde oldugunu not al (2 kıs bir uzun vs) internette bir arastır. Ramleri cıkarıp ufleyip tekrar tak ayrıca.

böyle durumlarda, tek tek parça sökerek boot denenir. önce diskler, sonra ramlar, en son da ekran kartı. ekran kartı yokken boot edip etmediğini anlamanız biraz zor ama. onu da söküp boot ettirip tekrar takıp deneyebilirsiniz. anakartta veya ekran kartında problem olabilir. parçaları söküp boot edip tekrar takınca düzelme ihtimali var.

laptop oldugunu soylemeyi unutmusum. bir de 4 gune yakin oldu, acma kapama tusuna basili tutarak kapatiyorum gunlerdir ama ayni degisen bir sey yok. sanirim artik öldü.

pide arası döner.

burger falan agır gelir bu saatte.

döner iyidir. döner bizdendir.

Aynı durumda ya ayvalık tostu ya da kumru söylüyorum ben.
Ayrıca çorba +1

Panstirma al sandavic yapip ye.

okul birincisi olmak için herkesten fazla ortalamaya sahip olman gerekir. eğer ortalaman yüksekse, okulu uzatıp uzatmamana bakılmaksızın dereceyle mezun olabilirsin. (kendimden biliyorum)

teoride olabilir, pratikte zor. zira mutlaka 4 ortalamaya sahip bir inek vardır.

Bizim üniversitede şöyle bir durum vardı. Öğrencilerden bazıları irregular'dı. Hazırlığı yarım dönem okumuş, kalan kısmı da yayarak 4.5 senede bitirmiş kişiler. Zaten önşartlar gereği irregular'lar 9 dönemde bitirebiliyorlardı, öncesi pek mümkün değildi. Bu kişilerden biri okul birincisiydi, en yüksek ortalamaya sahipti ama hangi yönetmelik gereği olduğunu bilmiyorum, dereceye girenlere 'Hazırlık hariç en fazla 8 dönem' şartı varmış. Kızda 9 dönem ders aldığı için derecesi derece kabul edilmemişti.

Ted +1

Yönetmeliği oku. Bence haksızlık olurdu derece verilirse

@binder dandet: bölüme bağlı. sözel bölümlerde 4 ort. imkansız.

Öğrenciler not ortalamalarına göre, sınıf bazında ya da dönem bazında sıralanıyor; alternatif olarak, her yıl içi ayrı bir mezuniyet listesi ortaya çıkıyor. Yani, okulu 5 yıl uzatan bir öğrenci kendi dönemine değil de, 5 yıl sonraki mezunlar listesine dahil ediliyor. 4. sınıf öğrencileri mezun olurken, içlerinden derece yapanlar belirleniyor ve o sene kapanıyor sıralama. Siz 2 sene sonra mezun olursanız, o yıla ait mezunlar arasında en tepede olabilirsiniz ama kağıt üzerinde 4. sınıf ve üzeri olarak göründüğünüz için, maalesef okul birincisi statüsüne sahip olamıyorsunuz. Sizin yer aldığınız öğrenci grubun farklı kısaca.

Sağlık evi
Sağlığına bak
Yaşam hattı

sağlıklıol.com

saglik.la

şuan boşta. kaçırma :)

Zamanında bende sağlık sitesi açmıştım sonra sattım felan ama hala açık site www.saglikpersonelleri.com güzel isim bulmuşum demi sağlık personelleri yazıları yazmış hissi veriyor. Bunun gibi bir isim bulabilirsin.

200 watt bile yeter ama psu'nun en az bronze (verimliliği yüzde 80) sertifikalı olmasına dikkat et.

edit: gerçi zalman demişsin. zalman'ı gözün kapalı alabilirsin.

aktif koruyuculu olsun bide, gercı zalmanda vardır. elektrik kesilince cıtırdamasın.

ekran kartı hiç almayacaksan fazlasıyla yeter. ekran kartı düşünürseniz ilerisi için 400'den aşağı olmasa iyi olur.

4560 yükte 60 watt yakan bir işlemci. ekran kartları 80-250 watt arası değişen değerlere sahip. güç kaynağının verimliliğini de üstüne katıp hesap et işte.

43,35 MB www.arrajol.com

hız göre kaliteyi değiştirdiğinden bunlar kesin değerler değil tabi ama fikir verebilir.

220 mb civarı

www.hepsiburada.com

ya da bu

www.hepsiburada.com

bu ısını gorur. pahalıya kacmana gerek yok. aynısını kullanıyorum.

Dark rangemax serisini tavsiye ederim. Yıllardır üzmedi.

www.teknobiyotik.com

Merhaba

Tek bir sey söylemek istiyorum. 1 yıl staj olmaz. onun adı köleliktir.

GSK'da ne yapacaksın, PwC'de tax'in hangi alanını yapacaksın(transfer pricing ve tax audit bambaşka işlerdir mesela)?

Hedefin nedir? Bunlar çok önemli sorular.

İlaç sektöründe çalışan birisi olarak diyebilirim ki ilaç firmaları piyasaya göre iyi maaş verir, artıları çoktur, birisine geçtikten sonra ilaç firmaları arasında dolaşımınız dışardan gelecek birine göre rahattır. Ama 1 yıl sonunda başarılı değilsen almazlar. Yani hakikaten çalışman lazım ama çalışırken de beni beğensinler diye kendini ezdirmemen herkesin boyunduruğuna girmemen lazım aksi halde 1 yıl sonra işe alırlarsa daha önce yaptırdıkları işleri yine talep edecekler.

pwc de audit olsa hadi düşün biraz dicem ama bölümde tax'mış...
kesinlikle gsk. piyasadaki en iyi firmalardan. bölümün ne bilmiyorum ama 1 yıl sonunda olurda işe girersen en kötü 3-4 aralığında bir maaş verirler.
ama uzun dönem stajyerlerin işe girme oranı çok yüksek değil. müdürün departmanın sana verecekleri işler çok önemli. kesinlikle konuş, iş yükünün nasıl olacağını sor. az olacak falan derlerse girme.

Bugün tekrar görüştüm GSK ile. Stajyerlerimizie işe alim konusunda garanti veremiyoruz ama boş pozisyonlar için onlar öncelikli oluyor dediler.

Mülakata gideceğim haftaya. Orada artık ne var ne yok soracağım.

Gsk da maaşlar iyi ama beni asıl ilgilendiren insanı mesai saatleri. Denetim firmalarını bilen bilir zaten. O yüzden Gsk'da ise girebilecegime dair inancım olursa Gskyı tercih edeceğim gibi.

Şimdi. 2 ay denmesi iş sözleşmelerindeki "deneme süresini" akla getirir ama "staj" diyerek bunu bertaraf etmiş sanki sizinle konuşan kişi. Bu şirketin stajdan ne anladığını bilmek lazım bu sorunun cevabını bulmak için. Muhtemelen cüzi bir ücret ve sigorta girişinizi yapmadan çalıştıracaklar 2 ay boyunca.

hmm.. şirketlerde her işe yeni girişte "2 ay deneme süresi" gibi bi olay mı var peki? cidden bilmiyorum çünkü pot kırmiym orda gidince. staj diyerek evet aklıma soru işareti düşürdü.. lise ve üniversitede staj denince "ehehehe lan para almicaz yani hee" derdik aramızda..

tamam yeni mezunum falan ama maaş almadan 2 ay çalışmak pek hoş değil.. istanbulda yaşıyorum öyle böyle kendimi geçindirmeye çalışıyorum, tutup da 2500 tl beklemiyorum zaten.. ama en azından 2 ay asgari ücret sonrasında da belli bi ücrete sabitleyip allah kerime çalışırım diye düşünüyorum bi 1 sene..

cüzi ücret dediğiniz nedir mesela @fengari?

ve ayriyetten,

diyelim ki 2 ay maaş vermicez dediler.. ben büyük ihtimal reddederek ordan ayrılırım.. yeni mezunum diye de bi b*k bilmiyo değilim sonuçta. illa katkım olur heralde orda fikren zikren vs.. hem ne bileyim 2 ayın sonunda beni kadrolu yapacaklarını :/

bunu yapan sirketler gordum. iki ay calistirir(parasiz) ve sonrasinda tamam ya da olmadi diye karar verirler. yol+yemek verirler diye tahmin ediyorum. durumunuzu belirtip en azindan belirli bir ucret talep edebilir ya da bastan kabul etmeyebilirsiniz tabii.

Hayır her işe girişte deneme süresi olacak diye bir kural yok, iş sözleşmelerinde esas olan süresiz sözleşmelerdir. Deneme süresinin maaş, sigorta vb bir etkisi yoktur, işverene 2 ay süresince bildirimsiz ve tazminatsız işten çıkarma hakkı sağlar.

Ama dediğim gibi şirket "staj" dediğine göre muhtemelen düşündükleri bu deneme süresi değil, 2 ay sizi sigortasız ve düşük bir ücretle çalıştırıp performansınıza bakacaklar.
Ben reklam sektöründe çalışmadığım için bu "cüzi" nin ne olduğunu bilemiyorum ama her durumda asgarinin altında eleman çalıştırmak yasak, bunu söyleyebilirim.

hmm.. @fengari, ama sigorta yapmayacaklar mesela? illegal olarak asgari altında çalıştırma hakları olmuyor mu o zaman? çünkü devlet kaydına geçmiyorum sigortalı olmadığım için?

2 ay deneme süresi zaten varken +2 ay daha demesi suphelı bır olay.

lütfen her salatalık diyene tuzla kosmayınız. seçici olun.

@bazilika, mutlaka zaten aklımda ne varsa üslubuyla sorucam. eğer maaşsızsa sanmıyorum kabul edeyim..

@anonymice, tuzla koşmadım ki? her mülakat bir deneyimdir, acaba staj muhabbeti nedir bi gidip göreyim kafasında olduğum için tamam olur görüşmeye tabi geleyim dedim.. parasız çalışacak pozisyonda artık olmadığımı düşünüyorum zaten.. ve 2 ay deneme sonra 2 ay daha staj gibi bi durum yok sanırım. direkt "2 ay" olayı var. staj mı deneme mi bilemem orasını.

2 ay sigorta yapmayacaklar. 2 ay bitince dikileceksin onlerıne '' boyle devam edecegiz (sigortasız+dusuk maas, kabul edersen et etmezsen kapı orada diyecekler.)

köle taciri styla. snoopdog yeah.

Resmi olarak stajyer olmayacaksınız. 2 ay deneme süresi istiyorlarsa sözleşme teklif edin 2 ay içinde isterlerse çıkarırlar. Ama 2 ay bedavaya çalıştırma diye bir durum yok. Sözleşme olmayacak sigorta olmayacak e kimse şahitlik de yapmayacak sizin için o yüzden ilerde o paraları alabilmeniz zor olur. Kendini ağırdan sat ya sözleşme ya da ben gidiyorum de. Ama sektörünü bilmiyorum sizin sektörde hep böyleyse iş bulmam zor falansa belki katlanabilirsin.

Staj deyince iş degisiyor. Deneme süresi olsa deneme süresi derlerdi. Deneme süresini sigorta yapmadan geçirme hakki oldugunu dusunen işverenler bile varken staj suresi diyen işverenin ücret verecegini pek düşünmüyorum ben de. Net şekilde ögrenin bu staj döneminin ayrıntılarını. 2 ay ücretsiz sigortasiz calistiracaklar gibi duruyor.

sözleşme nasıl bir sözleşme önerebilirim ki?

"2 ay sonra devam etmeme hakkınız var fakat bu 2 ay içinde asgari + yol + yemek talep ediyorum."

ya da

"tamam şimdi 2 ay maaş almıyorum fakat 2 ayın sonunda sonuç ne olursa olsun olumlu olumsuz o çalışılan 2 ayın maaşını asgari ücretten talep ediyorum."

gibi bir şey mi? ne diyon len sen demezler mi adama? :D

Elbette sigortasız işçi çalıştırmak da yasak, ben o asgari örneğini cüzi maaş için kafanda bir sınır olması açısından söyledim.

2 ay deneme süreli belirsiz iş sözleşmesi deyin onlar anlar. Az çakal değildir onlar. Matbu bir örneği vardır zaten imzalarsınız. İsterlerse sözleşmeye 100 lira maaş yazsınlar her türlü asgari ücreti alırsınız. Yeter ki sözleşme olsun. Bu sözleşme sayesinde sizi iki ay bedava çalıştırma şanslarını ellerinden almış oluyoruz. Olmaz derlerse de kusura bakmayın ben bedava çalışmam deyin kapıyı vurup çıkın. Dışardan konuşması kolay diyeceksiniz ama herkes böyle yapsa bu yavşak işverenler bu haksızlıkları yapamazdı. Atıyorum sizin sektörde böyle bir teamül var 2 ay bedava çalışılıyor. Sektördeki tüm işçiler örgütlenip biz bedavaya çalışmayız dese sizce ne olur?

hocam gelismeleri cok merak ettim,
yarin aksam gelismeleri buradan da paylasir misiniz?

bence sirketi arastirin, linkedin'de calisanlarina falan ulasin belki onlar da ayni yollardan gecmislerdir.

benim de anladigim kadariyla 2 ay deneyecekler sigorta ve maas vermeden, sonrasindan da emin degilim

paylaşıcam @wagner love, tamamdır :)

yok araştırdım da, kimseye mesaj atıp size nasıl bi tutum sergilendi noldu bitti diye soramam. anında kulaklara gider o ben oraya gitmeden :)

gidip görcez bakalım neler olacak yarın.

gittim görüştüm dün arkadaşlar. anlaşamadık karşılıklı. benden ötürü yani. çünkü deneme süresi falan değilmiş basbaya stajmış 2 ay. yol yemek maaş hiçbi şey de vermiyorlardı. kaldı ki gerçekten cv'mde güçlü gözükecek bir yer olsaydı o 2 aylık süre bana hiç dokunmazdı. ama daha kendilerine hayırları yoktu her açıdan.. ben de istanbul gibi bi şehirde bütün enerjimi ve zamanımı ücretsiz olarak paylaşamayacağımı düzgün bi şekilde belirttim, teşekkürleştik ayrıldık. başka iş görüşmelerine inşallah bakalım :)

Hayırlısı olsun, boşver. İlk işlerde bir takım sömürüler olur ama bunlar da hiçbir şey vermeyerek abartmışlar, ben en azından 3-5 bir maaş verirler diye düşünmüştüm, tam köle arıyorlarmış.

format falan yok. ispiyonculuk da kalktı. moderatör diye bir şey de yok artık. sadece hukuki sorun oluşturabilecek şeyleri şikayet edebilirsin şikayet sayfasından. kanzuk'un şirketindeki avukatlar bakıyor şikayetlere hukuki açıdan sakıncalıysa işlem yapıyorlar. onun dışında format filan kimsenin umrunda değil artık.

hukuki olarak uygun olsa da spam veya flood gibi içerikler de siliniyor. ama "şu entry'ler silinir" gibi bir kural listesi, veya bir "doğru entry rehberi" yok bildiğim kadarıyla.

Vay anasını. Kapsülden çıkmış gibi oldum. Ne kadar oldu peki bu ispiyonculuk kalkalı?

2012'de moderatörler gitti, 2014'te ispiyon olayı kalktı.

Benim fark ettiğim üzere entry silme bile çok nadir. Direkt uçuruyorlar. Sırada bekleyen çok nasılsa.

Sözlük malesef brezilya hapishaneleri gibi oldu.

bkz: youtu.be

Firmaların satın alma, satış pazarlama bölümlerine başvurdun mu? Bazen çok bilgi istemeyen pozisyonlar olabiliyor. Benim bi tanıdık çok iyi ingilizce almanca biraz da fransızca biliyordu alakasız bi fabrikaya ihracat bölümüne girmişti.
Bunun dışında ihracat ithalat gümrük firmaları var onlara da bi bak.

Senin gibiler dururken ABD büyükelçiliği'ne orman müh. mezununu neden işe alırlar anlamam. Başka bir arkadaşım da aynı bölümden mezundu, çok sıkıntı çekti ama şimdi öğretmen TED Üni'de ve çok rahat.

Host olmak için başvuru zamanlarını takip etmen lazım. Bazen açılıyor ve sayısına göre oldukça iyi alım yapılabiliyor. O dönemlerde girmemek için bir sebep yok ama alım dönemi değilse dönüş olmaması moralini bozmasın çok normal durum.

Sondaki kutucuktan Okutman kısmını seçerek bir bak
yoksis.yok.gov.tr

Yabanci musterilere hizmet verebilecek, ingilizce bilen cagri merkezi calisanlari iyi para kazaniyor diye biliyorum. Biraz arastirabilirsin.

İthalat-ihracat kursu almayı düşündün mü?

türkiye dış ticaret vakfı. araştırınız.

Ama dış ticaret çok..nasıl desem.. sıkıntılıdır.

Güncel.

harddisk?

Adresini bulup dovmeye gelebilirim o denli kotu bir ozgecmisin var. Tamam creative isler vs de hocam o ozgecmis sablonu nedir acaba. Kufur eder gibi. Internet Mahirsin zannettim ilk basta.

o ne ya comic sans mı kullandın? eyvah.
bence renk seçimin çok kötü, yerleşim de fena. daha göz okşayan bir cv yapsan daha mı iyi olur acaba? sizin camiada önemlidir diye düşünüyorum.

oo çomü mezunusun demek sana iş vermeyen kendi kaybeder diyerek sahte bir özgüven pompası yapayım.

ama aslında öyle değil yani ben tenekeyi bırak poşet bile olamam ama bence bile profesyonellikten çok uzakta bir cv düzeni var. ayrıca en baştaki ingilizce yazı da kötü baya.

abi adobe photoshop css nedir? bide o şey çok şey yav... ben şahsen böyle kardeşler kebap salonu el ilanı gibi cv gelse adanalar çift lavaş olsun der gönderirdim. dost acı söyler reşo krdş

Tears of Devil +1 / yani sizin meslektekilerin genelde bi çizgisi bi tarzı olur. Senin cv biraz dandik duruyor açıkcası. rüzgarda savruluyor. fonlar, iconlar çok ucuz ve fütursuzca. kalitesiz. Yazılar okunmuyor. dikkatimi veremedim. düz beyaz üzeri daktilo fontu daha cool olabilir. ille tarzımı konuşturacağım diyorsan daha sade kullanmalısın.

Çok dağınık bir cv bu. Senin diğerlerinden neden farklı olduğunu gösteren hiçbir unsur yok. Biraz minimalist bir düzenleme yap. Ayrıca Comic Sans nedir hakikaten?

edit: Adobe CSS değil o CS. Bir de pencil & paper'a gerek var mı sence?

hocam bu cv gercek mi?
yani tamam bizimki kadar ciddi olmasin da gercekten gozlerim agladi, cok yorucu okumak istemedim.

ayrica egitim ve calisma bilgileri guncelden geriye dogru yazilmali, kimse sizin hangi liseden mezun oldugunuz ile ilgilenmiyor.

o ne saçma isim yazma yöntemi abi ya :D hadi renkli cv hazırlayayım demişsin eyvallah da bu çok ilkokul seviyesi olmuş.

Ben demeden arkadaşlar durumu özetlemiş. Yaptığın işler(behance'dakilere baktim) fena degilse bile CV'ye bakıp 10 saniye içinde kapatanlar olmuştur. Kaldi ki senin portfolyona uygun sektörün öyle aman aman geniş olduğunu sanmıyorum. Bence (ben sektörün içinden bir pro değilim elbette) illüstratör dediğin için cartoon olayı uzmanlık olabilir ama bundan daha temel ve alani daha genis olan tasarım alanlarinda da iyi olman beklenir diye düşünüyorum. Senin işleri nerde kullanabiliriz diye düşünüyorum cok fazla şey sayamıyorum. Behance'da sadece cartoon isleri gordum ona binaen yapiyorum bu yorumlari.

Ozet: comic sans buyuk eksi, ve tadindam yenmicek bi cv olabilirdi. Vaay dedirtilebilirdi.

bu cv şablonunu bir an önce bütün internetten sildir.
fine art, photoshop filan diyorsun ama hocam bu ne allasen?
cv'nin tamamına bakmadan kapattım.

nasıl bir konsept yapayım peki, fikir verseniz de, beraber yeni bi tane yapsak?

@proletarier aller lander vereinigt euch- ingilizce yazının fontu hariç nesi kötü?

tamam cv kötü gömmüş herkes, ok.

ramazan bayramı da aslında daha geçen haftaydı, cv'yi önerileri dikkate alıp toparlayarak yürünür bence. millet aylarca iş arıyor umutsuzluğa gerek yok.

benim tavsiyem de güncel renk uyumları ve biraz sadelik..

www.google.com.tr

bu arada söylemeden geçemiycem; cvni hep beraber yapalım, burada aldığın yorumları da dikkate alarak yeni bir tane hazırla, yine her kafadan başka ses çıkacaktır ama ben duyurunun bir konuda hiç bu kadar fikir birliğine vardığını görmemiştim. değerlendir bunu.

@evde liyakat kalmamis- aynen yapalım bunu

www.google.com.tr

Şu hoş mesela xdesigns.net

bir nokta daha eklemek isterim, bastaki ingilizce paragrafta yazim yanlisi var.
ayrica cv'de hic tarih yok, birakin yasinizi ne zaman universite bitirdiginiz, kac yillik deneyim sahibi oldugunuz bile anlasilmiyor.

cv tasarımı bu ise işlerini merak ettim açıkçası

şu nasıl sizce? s-media-cache-ak0.pinimg.com

bildiğin şeyler güzel ama bunu sergilemen biraz yanlış bana göre.bunu bilgisayar müh. olarak ve şuan ui/ux designer olarak söylüyorum.cv in karışık ordan oraya ordan oraya gezinip duruyo insan,kronolojik bir şekilde yapabilirsin.hatta europass den örnek cv bile hazırlayabilirsin.bu tarz biraz basit olmuş,böyle iş aramak iş verenlere biraz basitlik veya ciddiyetsizlik olarak algılanabilir

Ya niye insanları acımasızca eleştiriyorsunuz?
Ben bu sektörü hiç bilmiyorum, cv dizaynı böyle oluyorsa daha modern bi sey olabilir. En son eklediginiz guzel.

ingilizcede şöyle bir sıkıntı var hem çok ufak bir iki gramer hatası var ama asıl sorun dilinin çok nasıl diyeyim profesyonellikten uzak olması, aşırı konuşma dilinde olmuş

Tasarımla ilgili bir iş arıyorsan linkedin'deki cv ve behence ya da dribble'daki portfolyonun linki yeterli olur. Bu cv tasarımı gerçekten çok kötü hocam ben de söyleyeyim.

ismindeki türkçe karakterleri kaldır. fazla fazla Ç-Ğ-Ş. gözü yoruyor :(

cv leş cidden. En basitinden ismini yazmışsın Ğ ve A büyük falan. Kullandığın yazı tipi ve yerleşimi kötü.

yenisini yaptım, tekrar eleştirir misiniz?

çağlar...

ingilizcen gercekten yüzde 50 imis bunu cidden gorebılıyorum. Bir cevirmene ver türkçe metini çevirsin parasıylan hem o sevinsin hem sen sevin. ufak bir metin bisi tutmaz.

hoşçakal.

@binder dandet hakli. Ingilizce ceviriyi coz. Bunun disinda bence work experience kismindaki sirket logolarini kaldir. Cok itici duruyorlar abi.

Sonradan eklediğin (yani koyu mor olan) bir tık daha iyi görünüyor. İngilizce'de ciddi problem var yalnız. Hem dilbilgisi hem de yazım hatası var. Fazla amatör duruyor o kısım. Bir bilenden yardım alman şart.

şu ana kadar bir kişi söyledi sanırım ama ben de ikilemde kaldım; firma logolarını kaldırayım mı?

yukaridaki tum elestirilere katilmakla birlikte arti olarak cok sık is degistirmissin.

is tecrubelerinizi de guncelden eskiye dogru yazin. ayrica universite bilgilerinizin yanina master mi bachelor's mu vs. onlari da yazin yani size nasil bir unvan vs. katmis.
bir de yaptiginiz islere iliskin kisa kisa aciklamalar yapabilirsiniz her isin altina. logolar bence goz yoruyor ancak sizin meslek tabii bilemiyorum.

@redlinetheturk - demek ki yolunda gitmeyen şeyler varmış :) şaka bi yana, ilk 3 firmada stajyerlik yaptım aslında. yani 10 yılda 4 firma gibi bişey söz konusu...

@kassiopeia- onu da düzelttim, sağol^^

bence başarılı.

Bu İK cı lar var ya. Böyle abartılı dizaynlara hiç bakmıyor bile sana söyliyim. Yaz word de bi times news romans ta düzgün cümlelerle hazırlanmış bi cv. sırala eğitimini, tecrübelerini vs. alt alta, bir de fotoğrafını yapıştır. Gönder göndereceğin yere kardeş. Grafikersin tasarımcısın diye böyle bir formata gerek yok ki. O fotodaki kaşlara bile gıcık olup altını okumayacak menopozlu İK cı huysuz kadınlar ya da arıza adamlar var. Mimar falan ne yapsın cv yi bir proje formatında mı göndersin? Şirket logosu falan da hikaye ayrıca. (Bence tabii)

Çok iyi olmuş bu
Who I am? kısmıyla ilgili ufak bir düzeltme yapmak isterim. O soru işaretini kaldır bence :) Zira "Who I am" bir soru cümlesi değildir. Bence bunun yerine "About me" yazabilirsin.

@razvan rat- teşekkür ederim. peki "who am i?" mı, "about me" mi sence?

Kesinlikle "About me"
"Who am I" CV için biraz garip geliyor. İngilizce düşündüğümde sanki kendi kendine konuşuyormuşsun izlenimi veriyor :) "About me" ise seni başkalarına tanıtıyor.

düzelttim, sağol^^

Yazdıklarını kaydeder de tez için gerekli olan diğer referans, sayfa numaralarandırma, paragraf, alıntı vb işler çok zor olur diye düşünüyorum.

Tablette taslak hazırlayıp sonra bilgisayarda düzenleyeceksen olur bence.

Tez için bir şablon varsa Google dökümanlar ile bayağı iş görür tablet ama en son bir bilgisayarda düzenlemek gerekir.

bitirme projesi için bu kadar dert yapmayın.

aç basit metin editörünü. yaz orada. sonra word'de şekillendirirsin. zaten yarısı atıf olacak...

Yazılır. Gayet de güzel yazılır. Zaten tabletten çıktısı alınmayacaksa, en son da bilgisayarda bir elden geçirilir, olur biter.

Ben de o amaçla tablet aldım ama word'ğn mobil versiyonu hiç stabil değil + özellikleri çok sınırlı. Düz yazı yazacaksan olur ama tablo, foto falan ekleyeceksen zor. Yine de taşınabilirliği bi çok eksiğini affettiriyor.

güzel bir bluetooth klavye ile neden olmasın.

işlek biyerde büfe.

Big fourda kan aliyolar. Unilever'in sartlari daha iyidir hrm, benefit pakedi falan. Bu benim gorusum tabi. Bol sans!

gençler şu hayata bir kere geliyorsunuz ve onu da zengini daha da zengin etmek için aklınızı ve zamanınızı yoğun olarak harcamak zorunda kalacağınız işlere vermeyin.

hangisi senin yaşamını istediğin gibi idame ettirme olanağı sunup aynı zamanda da gerçekten rahat olacaksan onu seç.

başlarım 10 yılına 20 yılına.

her türlü unilever. big four da çalışsan bile unilever gibi kurumsal bir yere geçmek için çalışmıycak mısın? kariyerinde yukarı diye bahsettiğin yer neresi* kaldı ki unileverde 4-5 yıl tecrübe yapsan big four'a daha senior olarak başlıyabilirsin.

unilever go go go.

not: bana eşantiyon gönderir misiiiin????

tabi bir de istanbulsa unilever'in yeri pek fena... bu herşeyi etkileyebilir. pwc mi unilever mi? beşiktaş mı ümraniye mi??

hayattan beklentiler.. gerçekler..

ilki.

nestle xd

Unilever tabiki

Ortaköy'deki kır çiçeği olabilir. her türlü kebap pide vs. var.

tatlılar için sultanahmet'teki edebiyat kıraathanesi. ambiyansı da tam temaya uygun.

bir meyhaneye gidip meze yedir bana kalırsa. gündüz de iskender falan olabilir güzel bi yerde. yoksa yiyecek çok şey var.

kadikoy ciya tam bu isin mekani ama bence pahali. ama asiri da pahali degil.

www.zomato.com

harikadır

balkan lokantasi

klemuri

Şahsen hiçbir şey yapmazdım :)
Onun yerine yurt dışında eğitime dönük sınavlardan yüksek notlar almaya çalışırdım. Türkiye ile ilgili bir hayalim kalmadı.

senin gibi yaklaşık 100 bin kisi oldugu icin bir ise yaramıyor.

yüksek aldıgını mı zannediyorsun? biraz daha arastır tavan taban puanları.

hepsinden 90 üstü aldığını varsayarak konuşuyorum:

bu vakte kadar ne işe yaradığını bilmemişsen salla gitsin öğrenme bundan sonra.

yds ve ales sonrası yüksek lisansa başlamıştım, zaten yükseğe başlamak için girmiştim sınavlara.

ortalama ales, ortalama kpss, yüksek yds'm var. yüksek lisans yapıyorum. makina mühendisiyim. memuriyet daha güzel aslında. ortalama üstü ielts'm vardı ama sonucumu katlayıp rulo yapıp soktum.

Yüksek lisans ve/veya kamu personeli olmaktan başka ne yapılabilir ki?

Arada öyle atraksiyonları oluyor sitelerin. Karsıdakı kısıye guvenıyorsanız go for it

dogru yoldasiniz. bisi olmiyor ben 3 kez yaptim

:) valla karşıdaki kişi müşteri, güvensek bir türlü güvenmesek başka türlü. ama siz kendi kimlik fotoğrafınızı yükleseniz falan dedik. o da istemedi.yani transferwise fotoğrafı birebir kontrol ediyor mu onu da bilmiyoruz ki, eğer kontrol etmiyorsa müşteri kendininkini yüklese daha iyi tabi.

içeriği çekici değil, manik depresif kişilik bozukluğu olan kişilerin bile ilgisini çekecek düzeyde değil.

@goodz,

sorunum hit almamak, iceriginin nasıl oldugunu girmeden nasıl bilebilirler?

not: norveçli, usali ve türkiyeli ziyratecilerim tesekkür ederim, neşelendim biraz, bi hafta bana yeter bu

keyword, title, description belli değil mi?

1 haftada 1 kisi girerdi en azından yanlıslıkla da olsa.

ben indekslenmeme ustunda duruyorum daha cok.

indekslenmemıstır değil mi?

Facebook'ta bipolarların sayfası var. O sayfaya reklam ver. Siteni tıkladım ama içeriğe bakmadım. Umarım zararlı değildir

tasarımı hoşuma gitti baya emek verilmiş

Bir haftada anca indekslenmiştir, kaliteli içerik ekleyip çeşitli sitelerde (ekşisözlük, burası, ilgili forumlar olabilir) link vererek paylaşım yap, tanıtmaya çalış.

Bir de sitene Facebook, Twitter hesabı açıp oradan da ilerletmeye çalış, sosyal ağlardan çok iyi ziyaretçi alırsın. Eskiden insanlar siteden siteye geçiyordu, şimdi öyle değil malesef, artık insanlar Facebook'ta, Instagram'da vb "oturup", oralarda link verilen siteleri "ziyarete" geliyor. Senin oraya gitmen lazım o yüzden, onların sana gelmesini beklersen hem az ziyaretçi gelir hem sitenin tanınması uzun sürer.

Ne kadar indekslendiğini öğrenmek için Google Webmaster Araçları'ndan kontrol et ya da Google'da site:siteadı.com diye arama yap, gelen sonuç sayısını kontrol et.

Bol şans.

Arkadaşlar çok tesekkür ederim, biraz hit aldı site kendime geldim, bir kaç dediğiniz degisiklikleri de uyguladım.

Daha ne yapılabilir?

adwords reklamı ver diyecegim ama o da cok iyi bir olay değil. facebookta grup kurabilirsin, facebook reklamı verebilirsin. bir blog ıcın deger mi bilmiyorum tabiki..

seo tanrılarına kurban kes :)

ekran kartının kutusuna bak, muhtemelen vga-dvi dönüştürücüsü vardır. tak onu vga kablosuna, olsun bitsin.
ben öyle yaptım şahsen.

bulamadım kutuda malesefki... adaptor mu alayım?

o zaman al bir tane vga-dvi. yakın çevrende msi ekran kartı olan varsa onlardan da kutudan çıkanı isteyebilirsin.

3-5 lira bir para verip çözersin bu işi.

Kışın buz gibi havada 6 da kalkıp tarlaya git anlarsın neden olduğunu. Bu sıcakta tarım hayvancılıkla falan uğraştığını da düşünebilirsin

empedokles -1

Kışın buz gibi havada mecidiyeköye gittigini düşün, ya da yazın 40 derece sıcağında.

size hayatın şifresini vermek istiyorum.. PATRONUN AĞIZ KOKUSU...

O kadar leş bir kokudur ki köyün delisi yapar adamı kaçmak için.

verimli bir bölgede, çiftlik veya tarla alıp ekim dikim yapmak istedin diyelim
sermaye gerek. dedenden kalmadıysa bu sermaye öyle az buz da değil bir traktör mesela arabadan daha pahalı. tarım araçları, çiftlik kuracaksan hayvanlar, ilacı, sigortası vb.

İşin içinden gelmiyorsan üründen, maldan anlamıyorsan zaten işin yaş. Beyaz yakalı daldan kiraz toplamayı bilmiyor kaldı ki gübre bilecek, susayan, böceklenen ürünü, memesi ağrıyan hayvanı bilecek. bunları bilmiyorsan iş yaptırabilmen lazım. işi bilen adam neden senin yanında çalışsın? tr'de işi bilen zaten kendi işini yapıyor. üstelik inşaat işçisi, ırgat, maraba çalıştırmak zordur. beyaz yakalı ona laf anlatamaz, o beyaz yakalının dilinden anlamaz.

bizim ülkemizde ilçe tarımlar tamamen siyasetle döner. mazot teşvikini alamazsan, gübreni alamazsan, çiftçi evraklarını onaylatamazsan aferdesin sıçarsın. Çiftçilerin %90ı krediyle yaşıyor. Öyle muhalif adamı her yerde yaşatmazlar (muhalif değilsen ayrı tabi).

ha ama mesela işi biliyorsundur, yerin vardır, pazarın hazırdır, olur tabi. muğla ortacada kuşkonmaz yetiştiren bir kadın var ODTÜlü. ailesinin tarlası, kız da y.dışı bağlantısı yapmış. etraftaki köylü kadınları çalıştırıyor. böyle niş ürün yapar satarsan olur.

kırsal yaşam şehirlinin kaçış edebiyatı bir nevi. şehirlinin "pembe götünün" köy ortamına 3 günden fazla dayanacağını sanmıyorum. istanbullu adam ankara'ya gelince "bu ne ya köy gibi" diyip 2 günde sıkılıyor. hayal ama güzel bir hayal tabii.

belki ben de ilerde yaşarım (yaşamadı)

ben yörük kızıyım. ata sporu bizde çobanlık ama şu anda 1 tane çobanlık yapan adam yok.
kimse üstü başı kirlensin, yabanda yazıda yatsın, facebook'tan instagramdan uzak kalsın istemiyor. 2 gün güzel doğal hayat 3. gün bıkar kaçar büyükşehirden gelen de.

süt için büyükbaş hayvan yetiştiriyorlar şu anda 12 ay kapalı ahırda bizim hayvanlar. yengemlerin sadece sabah 1 saat akşam 1 saat makineleri takmak çıkarmak için mesaisi var. bundan bile şikayetçiler. hayvanlar var diye sağa sola rahat gezmeye gidemiyorlarmış. ahırda 15 20 inek var yağı peyniri hazır alıyorlar, şehirden. kim yapacak?
bu yengemler instagramda foto beğeniyormuş -instagramım yok benim.
düşün yani anadolu köylüsü bu. çalıştıracak adam bulamazsın.

Kendimden örnek verirsem şehirde büyüdüm. Annem babam akrabalar okuduğu için başka bir rol modelim yoktu. Bende o yolu seçtim tabi. Bana şimdi sorarsan doğal ortamda yaşamak iyidir hoştur derim ama orada yaşama kabiliyetlerim gelişmemiş.

Köyde annesi babası çiftçi olan birisi ise bakıyor işler zor. Tv girmeyen köy de kalmadı. Tv lerde büyükşehirlerin hep iyi yanları gösterildiği için özeniyor. O da ya okuyarak ya da başka fikirlerle şehirlere göç ediyor. Tarlaları ekip biçenlerin giderek azalması bu sebepten. Büyük araziler miras yoluyla parçalanıyor daha sonra satılıyor.

Tekrar bana gelirsek mesela günün birinde bir arazim olsun ve doğal yaşam süreyim isterim ama bunu keyif için yapmam lazım. Zorunluluk haline gelirse bir anlamı kalmaz. Uzun yıllar şehirde kalıp kendi imkanlarına göre bir yer alıp meyve sebze ekenler mutlular gördüğüm kadarıyla.

Koy romantikleri dısında kimse kırsal yasamın parcası olmak istemiyor. Bir seye donus icin, orada olmak gerekmez mi? Üc kusak Istanbul'da dogmus ve büyümüs, nereye geri döneyim mesela? Kücük sehirde (1 milyondan fazla insanın yaşadığı Avrupa şehri) bile rahat edemezken hem de. Kırsal yasam hayat standartlarımı yükseltmeyecek ki. Hayat standartı, daha iyi kazanmak degil. İstanbul'da 3 birim kazanıp sürünülür, ama Berlin'de 3 birime cok rahat yasanır mesela. Spor salonu ile tarla karsılastırması da cok cok ilginc. Biri hobi biri is.

Kendini sehir yasamında mutsuz hisseden varsa sayet, tabii ki gitsin kırsalda da yasamayı denesin. Ama bahsettiginiz insanlar sehirde kalıp, sosyal olanaklarından yararlanıp daha iyi yasama amacında.

@doxanikee demek istediğim buydu biraz da

benim de uykum kaçar o yüzden dediğin şeyler dışında borcum yok.
evet, pek kimsenin şeyinde değil gibi geliyor bana da.

4k limitli bir kredi kartım var 6 ayda bir dolar boşalır, taksitleri uzun tutmam maks 3 aydır. bir geyik var ya hani cidden kullanmasını bilene.

Tek olay kredi kartıyla cok kolay harcanıyor para. keş öyle değil.

bundan kelli rahatım. limitimde duruyorum zira.

22k limitli bir kredi kartım var genelde ay içinde yarısı dolar boşalır. Millet asgariye dahi gücü yetmeyecek şekilde harcıyor. Sitelerin %60 maaşı hacizli elden alıyor herkes. 5k kart limiti olan işçimizin 4.7k ekstra borcu geldi 410tl yatırdı.

kime, nereye borclu oldugun onemli. her insana her her yere borclu olunmaz. benim, universiteden bir arkadasim vardi. param yok dediginde, cebimde ne var ne yok verebilecegim bir adam, sevdigim bir dosttu. adamdan bir haftaligina bin lira kadar borc almistim, ihtiyaci da yoktu bu paraya. ben, bir haftada odeyemedim aksilik cikti, ona da soyledim birkac gune gonderirim dedim. adam hergun mesaj atiyordu, ariyordu falan. o gunlerde epey canim sikkindi bu tavuk gtlu yuzunden. kimisinin umrunda bile olmaz, adam utanmazdir. faturalarini odemez, ceker gider vs..

1.0 ecotsi dsg kullanıyorum az yakıyor çok kaçıyor hocam =) arabadan anladığım bu maalesef şimdilik.

600 km kadar 2017 clio kullandım. Hiçbir şekilde memnun kalmadım. İspanyolu tercih ederdim eğer ikisinden birini alacaksam.

şimdi birbirine alakasız tercihlerde bulunuyorsun araçlar aynı sınıf olsa da. birisi benzinli (seat) ve birisi dizel (renault). çok yol gidiyorsan kesinlikle şahane dizel motorlarıyla bilinen clio 4 almalısın. ama ben öylesine gezerim mantığındaysan ibiza tercih etmelisin. clio 4 motoru sayesinde ikinci elde pıt diye elden çıkarıla da bilir.

benim ihtiyacımı clio görürdü şahsen. edc şanzımana sahip olması (ki getrag üretimi, volvo'larda da bulunan bir alettir) seat'ın dsg'sinden daha avantajlı kılıyor aleti.

1- motor. kesinlikle reno motoru. mersedes bile c serisinde bu motoru kullanıyor.
2- şanzıman. paran varsa kesinlikle dsg şanzıman. dsg şanzıman piyasadaki en iyi çift kavramalı şanzıman olup bozulmasıyla ve masrafıyla ünlüdür.
3- yakıt. şehir içinde iki motor da yakıt olarak üzmez sizi ama uzun yola çıktığınızda 1.0 motorla 120'yi geçmeyi düşünmeyin sakın. bende 1.2 motor var, 140dan sonra araba patlayacak gibi ses çıkarıyor. dizelin torkunu göz ardı etmeyin.

ben olsam clio derim, küçük motorun derdini çeken bilir çünkü.

Fluence'i de seçenekler arasına katmanı oneririm. kasası genistir, rahattır.

clio akar kesinlikle. otomatik olmasına rağmen yakıtı inanılmaz az.

kitap değilde video istiyorsan bugün bir site buldum... harika..

video.unibilgi.net

ve ücretsiz evet.

www.notlarkitaplar.com

Kimseden ses çıkmadı ama bir daha şansımı deneyeyim. Yabancı forumlarda S-pen sesini kapatınca düzeldiği söylenmiş ama aslı çıkmamıştır. Arayış devam etmekte.

daha alt bi modelde android 7'ye sıkıntısız geçtim hatta daha hızlandı bazı şeyler.

Bu tür durumlar olursa şey yaptığımı hatırlıyorum, ses kısma (belki de açmadır) güç ve home butonuna galiba basılı tutarak açılışta android'in MSdos ekranı gibi bir yere ulaşıyorduk, orada wipe data vb. diyerek her şeyi silip fabrika ayarlarına döndürüp tekrar açıyorduk. Bu şekilde tutarsız durumlar çözülüyordu. Yani sorun Samsung'un android 7 güncellemesindense büyük ihtimalle update gelir düzelirdi, değilse sizin telefonun yazılımında cache'de vb. bir tutarsızlık olmuştur tam olarak sıfırlanırsa düzelebilir diye düşünüyorum.

Dediğim şu, bir deneyin:
www.androhaber.net

malesef dediklerini denedim, bu sorunu sadece ben yaşamıyorum. note 5 kullanıcılarının büyük bir kısmı yaşıyor. valla inanın bana başka telefon almayı düşünüyorum ama yine telefon bulamadım. hepsine bir bahane buluyorum. gayet memnundum telefonumdan içine ettiler.

note 5 popüler bir model hala, samsung düzeltme güncellemesi yayınlar çok büyük ihtimalle; bu konuda geliştirdiler kendilerini. öyle hemen bu sebepten satma durumuna geçme diye söylyim dedim başka sorunun yoksa.

Bu sorunlar çıktığından beri 2 güncelleme yayımlandı ve düzeltmediler. Planlı eskitme olayı gibi düşünüyorum şahsen.

özel romlar var, onlardan kurmayı deneyin bence. note 4 um var, note 5 görünümlü roma sahip. maşallahı var.

Sonunda eski sürüme döndürmeyi başardım. Bakalım şimdi ne yapacak kerata. Sorunlar çözülecek mi göreceğiz.

Şu ilk resim görüntü kalitesi çok düşük ve çok büyük olmuş bence kalitesiz gösteriyor ilk bakışta. Bir de çok böyle yaygın yaygın her şey ve yazılar küçük zoraki sayfayı doldurmuş gibi duruyor.

boyle buyuk gorsellere gerek yok, hani ortada bi product olsa onunla alakali seyler koymak olabilirdi de bu gorsellerin de pek manasi yok bosuna scroll ettiriyor.

forum kulturu pek yok artik, yuruyecegini sanmiyorum.

içerik için ingilizce bir sürü site var, webmd, medscape vb. vb. ingilizcen varsa çevirip yazarsın. yoksa google translate'den yararlan. popüler sağlık sitelerini feed'lerini takip et, bipolarla ilgili haberleri çıktıkça onlar eklersin. medical news diye google'ladım bir sürü çıktı. çevir çevir yaz.

forum olsun tabii.

tema rengini değiştirdim, forum olacak buyuk ıhtımalle, webmd ve digerlerinden çeviri yapmak cok iyi fikir, teşekkürler. başka fikri olan?

Öncelikle cesaretin için kutlarım. Bence de çeviri koyabilirsin, hatta cevirilerinde yardımcı olabilirim. ucretsiz tabiki.

onun dısında bence hoş bir site olmuş.

daha kullanışlı, albenisi yüksek bir tema kullan dderim

@gazoz

öyle bir tema bulursan haber ver :)

gazozailacatmauzmani +1

güzel tema diyip bırakmak olmuyo ama ...

Genel olarak evet.

Ama özel olarak her ilaç farklı kişide farklı etki yaratır.

antidepresanın tarzına göre değişen etkileri var.

kimisi yoğun enerji veriyor, çok mutlu ediyor, iştah açıyor. o zaman çok yersen alıyorsun.

kimisi sakinleştiriyor, uyuşturuyor, tembelleştiriyor. yiyip yiyip yatınca da alıyorsun kilo.

Mentollü olips gibi gözleri varmış :) Mentol olsun, Olips olsun.

odin

Çakır

Bizim de benzer bir köpeğimiz olmuştu. Panda koymuştum adını pandaya benziyor diye. Bu köpekte Umut tipi var. Umut koyun.

peçka

ilkokul mezunu olmak bile yeterli. kantin işletmeciliği, hademelik gibi kadrolara bakabilirsin.

öğretim görevlisi olarak çalışmayı kastediyorum

yoksis.yok.gov.tr

zayıf olmak sağlıklı olmak anlamına gelmiyor ki?

İnsanlar fit kalmak sağlıklı kilo aralığında kalmak istiyordur. Gayet doğal..Fazla kilom vardı yakınıyordum, verdim şimdi de fit kalmaya çalışıyorum. Sağlık, kilo önemli bence.

edit: çevrendeki insanların neden sürekli bundan konuştuklarını bilemem..Sıkıcıymış evet..Ancak duyuraki önemli mi sorusuna kendi bakışımdan cevap verdim.

Sagligi anlarim ama ya sürekli su kiloya inmek istiyorum vs. Yahu is yemeginde erkekler bile bunu konusuyor.. sanki en onemli konu bu.. kizlar zaten tek bunu konusuyor..

güzel görünmek ve bununla ilişkili tüm hareket/düşünceler insanoğlu için daima önemli olmuştur. son yıllarda interlek imkanları olsun, yeni gelişmeler ve bilgiler/bulgular olsun insanlar bazı konularda daha hassas ve hatta takıntılı davranmaya başladı. direkt olarak kilo saplantısı sağlıklı olmayabilir ama ideal kiloda olmayan birinin bunu sorun etmesi gayet yerinde bence, "real women have curves" gibi gerzeklikler yüzünden herkes obez oluyor, insanlar şişmanlığı normal kabul ediyor. sene 2017 oldu, fazla kilonun zararlarını iki tıkla öğrenmek mümkün. hal böyleyken insanların ellerindeki en önemli şey için hassas olmaları bence gayet doğal.

Çünkü insanlar yönlendiriliyor, sürü gibi güdülüyorlar.

medya-mankenler-sağlık-vb vb vb.....

1940'taki ile 2017 deki güzellik kavramı aynı değil. 20 sene sonra da aynı olmayacak.

ne zamanki insanı insan oldugu ıcın severiz, o zaman adam oluruz.

Toplumun büyük bir kısmı şişman, bir kısmı obez, zayıfların bir kısmı da skinny fat. Normal yani bu şikayetler sağlıksız estetik yoksunu bir toplumuz ve bu daha da artarak ilerliyor, normal olmayansa sadece şikayet edip sızlanmak, bunu aşmak için hiçbir şey yapmamak.

Sanki birbirimize ve hatta kendimuze bunu baz alarak deger veriyoruz ve yargiliyoruz gibi geliyor..

Millet sekilci.

siyaset baydı
tek yıldayız olimpiyat, kupa önemli bir şey yok, futbol filan kızlar çok konuşmaz zaten hem sezon bitti. bi de sarmıyor eskisi gibi. hiç bi haltın tadı da kalmadı ki arkadaş.
çok şükür önemli bir mevzu da yok son zamanlarda zaten olan önemli mevzularımız da patlama, zehirlenme filan bıktı insanlar, en başta dediğim gibi siyasete kayacak şeyler hem baydı hem her yerde konuşmak yemiyor onları OHAL var bu ülkede, sabun köpüğü şeyler daha iyi konuşmak bakımından.
yaz geldi, tatiller başladı, düğün dernek, deniz, bikini gündem bu

Insan kendini beğenmek ister, kilolarından rahatsızsa önemser tabi. Bence insanların, özellikle genç insanların kendini önemseyip böyle şeylere dikkat etmesi ve bunun icin bir seyler yapmasi güzel. Bütün gündemin bu olması, sadece sızlanmak yersiz ama neden onemli sorusuna cevabim, neden onemsiz olsun ki şeklinde.

Edit: önemsenmesi normal ama bu kadar gundemde, herkesin dilinde olmasinin sebeplerinden biri instagram gibi ortamlar. Insanlar artik kendini fazlaca teşhir ediyor, herkes göz önünde. Güzel, fit, kaslı vücutlar, iyi giyim tarzları vs derken belli bir güzellik/ yakisiklilik algisi oluştu. Sırf instagram paylasimi için vücut calisan onlarca insan var. Her şeyin modası olduğu gibi şimdilerde de fit vücut, spor salonuna gitmek gibi seyler moda işte. O yüzden bolca konuşuluyor.

Ya cunku turk insani birbiri hakkinda ve kendi hakkinda direk dis gorunuse odakli konusmaktan rahatsizlik duymuyor. Hayatinda bir kere gordugun kisi bile ikinci gorusmede aaa kilo almissin aaa kilo vermissin diyebiliyor. Kilo muhabbeti biraz sosyallesme araci gibi gununuzde muhabbet tikaninca ya da muhabbet acmak icin kullaniliyir.
Bence baya cirkinn

olay bahçenin ortak alan olup olmaması, eğer daireye ait olarak gözüküyorsa sizindir. ORtak alansa sizin değildir.

aşırı aksi ve huysuz insanlar değillerse niye bir şey desinler ki. işlemi yapmadan önce gidin aynen burada anlattığınız gibi sebeplerinizle anlatın ve sizin için sorun olur mu diye sorun. sanmıyorum ki sorun olur desinler.

vertaslibertasa katılmakla beraber türkiyedeki ruh hastası potansiyelini hesaba katmadığını düşünüyorum.

@binder dandet bahçe ortak alan değil, yalnızca bize ait.
@veritaslibertas şimdiden "çirkin oldu" diye şikayetler başladı. Ki çirkin de olmadı.

begimay,

sizinse eğer istedikleri kadar çirkin oldu desinler, isterseniz havuz kurarsınız.

o zaman begimay+1 bahçe size aitse hiç bir şeye karışamazlar.

Virginia Woolf
onomotepia diye bir şiiri vardır, aklınızı alır.

Sevgili ceska,

Bu dediğin program paralı bir program sanırım (3-5-10 binler)***şimdi baktım 14 400 müş.(36 kredi, ve kredi basına 400 lira)

Parayı verdiğin müddetçe kimsenin öyle ahım şahım bir soru soracağını zannetmiyorum.

bildiğim kadarıyla işletme iktisadı enstitüsü için sadece para vermek yetmez,
ek olarak 5 yıl yöneticilik deneyimi ve referans mektubu gibi kriterleri de vardı diye hatırlıyorum.

airbnb?

Varsa böyle bir grup ben de dahil olmak isterim :)
Müsaadenle araya giriyorum

İstanbulda fotograf cekılcek mekan kalmadı. her yeri yalayıp yuttu dijitalciler. bence ebru sanatıyla ilgilenin :)

Kapadokya civarlarında sürekli fotoğraf çekmeye giden çok sevdiğim bir hocam var. Nuri Çorbacıoğlu. Profesyonel fotoğrafçı, dersler vs.ler de veriyor. İnstagram'da da geçen paylaşım yapmıştı, gelmek isteyen varsa yılkı atlarını çekmeye gidiyoruz bu aralar, diye. Onunla iletişime geçebilirsiniz.

www.destekpatent.com.tr

ankara şubesi ile çalışıyoruz. ilgililer bayağı. benzer marka vs çıktığında haber veriyolar vs. fiyat nasıl olur bilemem. hiç bulamazsanız bi alternatif olsun.

MArka tescili ise kendiniz de yapabilirsiniz. Çok kolay bir işlem. Aracıya 500-1000 vermeye gerek yok. Piyasada bu konuda bir kac dolandırıcı var, dikkat edin.

At gitsin.

En azından akıllarında yer edersin.

Ve cidden, ne kaybedersin ki? olmamış işi mi?

Ama kötü bir mail yazma, bu isi neden istediğini ve neden uygun oldugunu belirten şeyler yaz.

gayet ilgi çekici oluyor, direk departman müdürüne atın.

senin durumundayım. son çare ise departman yöneticisine mesaj at.

ama şunu da ekleyeyim bazen mesaj atmak ters tepki yaratıyor. özellikle türkiyede ik'lar oldukça gıcık. eğer farklı birşey yaparsan vs anında eleniyorsun hatta olacak olsa bile olmuyor.

Aksine olumlu olur. Senin ne kadar istekli oldugunu gosterir. Koparana kadar cekmeye devam. Bol sanslar.

at tabi affetme. tanıdığım biri bir ay boyunca her gün iett'nin istanbul'da ki bir garajına giderek iş var mı , ilan açıldı mı diye sora sora en sonunda oraya girdi. 5-6 senedir de orada çalışıyor.

tek cümleden fazla kullanmıyorsunuz sanırım, çöp yorum yapacağınıza hiç yazmasanız daha fazla enerji saklayabilirsiniz.

onlar da insan.
bu konuda yazılacak anlatılacak çok şey var da bu ülkede özellikle değmez açıklamaya.
cevaplara göre çemkireceğim insanlara.

Delilik ve psikiyatri üstüne, çalışma alanım sebebiyle, araştırma yapma ve literatür tarama fırsatım az çok oldu. İki konuda ilgimi çekiyorlar. Birincisi rasyonel ve çıkarları doğrultusunda karar veren modern özneyi meşrulaştırmak için 'ikinci sınıf' insan (öteki) statüsüne düşürülüyorlar. İkincisi patolojikleştirme üzerinden bireyin özneleştirilmesi, denetimi ve disiplini için kullanılan mekanizmaların deneği haline getiriliyorlar. Bu sebeplerden dolayı, bu kişilere bakış açım, görece daha olumlu.

Hasta olduğunu bilen insana canım feda. Bir köşede sessiz sakin takılsın, kimseye sataşmasın, ağzımı açıp "deli la bu" demem. Ama nerede millete saran, sorunlu olduğunu kabul etmeyen manyaklar var, onların toplumdan uzaklaştırılmasını doğru buluyorum. Hele ki Amerika gibi bir ülkede bu çok normal çünkü insanlar sapıtmaya meyilli. Ben mesela hayatımda hiç psikoloğa gitmedim. Antidepresan kullanmadım. Ciddi durumlarda akıl hastalığı olup da ilaç kullanan her insana saygı duyarım ama ota boka antidepresan kullanıp 50 tane ilacın ismini ezbere bilecek kadar ilaç kullanmış insanlar gözümde direkt düşüyor. Aklımda zayıf olarak kalıyorlar.

başlarına gelen herhangi bir hastalıktan farksız. talihsiz kimseler işte.

daha kompleks olduklarını kabul etmekle birlikte sıradan bir vatandaş olarak ruhsal sorunların da fiziksel hastalıklardan farksız olduğunu düşünüyorum, dolayısıyla ciddi bir problemi olmadığı müddetçe hastaymış değilmiş, ilaç kullanıyormuş kullanmıyormuş vs. hiç ayırmam, sonuçta bacağı kırılan birine "geçmiş olsun" diyoruz, "yürüyemiyo da kodumun kertenkelesi" değil. üstelik psikolojik rahatsızlıklarda sınırlar o kadar belirgin değil. fazlasıyla sıradan ve normal görünen biri hasta olabilirken, "deli lan bu" dediğimiz birisi ruhsal olarak son derece sağlıklı olabiliyor. bu açıdan, ruhsal sağlığı olsun veya olmasın, insanları "hasta" veya "sağlıklı" olarak değerlendirmek doğru değil bence. hadi antidepresan kullanan arkadaşımız hasta olsun. biz kendimiz ne kadar sağlıklıyız peki? bizim antidepresan kullanmamamız gerektiğini, bu şekilde iyi olduğumuzu kim söylüyor? yanlış anlaşılmasın, "hepimiz hastayız abi aslında" ergenliği yapıyor değilim. sadece, demek istediğim, mental hastalıklarda fizikseldekilerdeki kadar keskin ve belirli ayrımlar yok. o yüzden ağır bir problem olmadığı ve kişi hastalığının bilincinde olup da bununla mücadele ettiği müddetçe ben hiçbir şekilde olumsuz değerlendirmem.

bir de bu hastalıkları ciddiye almayan, küçümseyen yaklaşımlar var.
"çok abartıyorsun herkes böyle şeyler yaşıyor" ya da "ben de depresyona girdim geçen ay şimdi iyiyim çok düşünme geçer" gibi.

açıkçası psikiyatrik bir sorunu olup bunun üzerine tedavi gören ya da ilaç kullanan herkese bakış açım, diğer insanlara olandan daha pozitif olabilir.

çünkü bu ülkede yaşayan insanların çok büyük bir kısmında, (henüz tanısı konmamış olsa da) halihazırda psikolojik rahatsızlığı bulunduğuna inanıyorum.

bunu fark edip kendisini olumlu bir yola sokmuş insanlara ise sırf bu sebeple daha çok saygı duyuyorum.

bunu yapmayan gidip bir çorba yüzünden adam vuruyor, ya da çoluk çocuğa musallat oluyor da ne oluyor? deli değil de katil ya da sapık diye anıyoruz kendilerini. ya da en hafif ihtimalde ise psikolojisi bozuk olup arkadaşlarına, ailesine çektiriyor; geçimsiz, huysuz diyip geçiyoruz. neden? çünkü henüz tanısı konmamış.

hepimiz deliyiz, ya da olabiliriz. bunu kabul edip hayatını ona göre idame ettirmeye çalışan ise candır bana göre.

Burada mı yoksa Sözlük'te mi okumuştum geçen gün bilmiyorum. 'İstanbulluların üçte biri acilen hastaneye kapatmalık, üçte biri ilaçla tedavilik, kalan üçte biri de uzun süreli terapiden sonra ancak travmalarını atlatır' diyordu. O yüzden, açıkçası nevrotik olanlara 'Normaaal, herhalde bozuk olacak. Kimin ruhu doğru ki' gözüyle bakıyorum. Hatta, doktora gidecek kadar bilinçli oldukları için ve çaba harcadıkları için de takdir ediyorum. Bunu kınayanları kınıyorum. Kınana kınana hem toplumsal hem bireysel travmalara karşı yardım almayarak manyağa bağladık; dışarıda yüzü gülen insan kalmadı, herkes canavar gibi davranıyor. Nevrotik davranmak delirmek ya da anormal olmak anlamına gelmiyor, stres kaynağı karşısında her insanın gireceği hal bu.

Psikozlara gelince, birkaçını bir anda içeren bir insanın yıllardır yakınıyım. Minör durumda olanları yukarıdaki gibi değerlendiriyorum ama majör olanlarının çok ama çok zor olduğunu biliyorum. Bazen kişinin kendisine de zor, bazen sadece bakana çok zor. Asla çekinmek veya konuşmamak gibi bir durumum olmadı ve olamaz da, o koşullarda birini gördüğümde zorluğunu ve yükünü hissediyorum hemen. Karşıdakinin nasıl yıprandığını düşünebiliyorum sadece.

Amerikalıların bizim gibi stres kaynakları yok çok fazla. İş en büyük stres kaynağı ama iş dışında da streslenecek çok bir şeyleri yok. Bu yüzden psikoloji bozacak çok büyük bir etmen de yok. 11 Eylül travması halen her yerde. Bizim gibi yılda 10 bomba patlamıyor. Trafikte zaman geçirmiyorlar. Kibar kibar davranıyorlar. E haliyle, ortada çok anksiyete yaratıcı şey de yok sıradan vatandaş için. Ama örneğin, bir göçmenin işi için kendini ispatlaması gerekiyor, bir zencinin bir beyaz polis karşısında kendini kollaması gerekiyor, bir Latinin herhangi bir yere girdiğinde alacağı tepkilere hazırlıklı olması gerekiyor. Azınlıklar için anksiyete kaynağı görece daha fazla ama sıradan vatandaş daha rahat.

Bir de Amerikalılar çok korkak. Büyük şehirlerden ve eğitimli insanlardan çok söz etmiyorum ama senin, benim gibi halk her şeyden ürküyor. Hatta bununla ilgili çekilmiş bir belgesel de var. Adını unuttum ama 'Kanadalılar neden cesur, Amerikalılar neden korkak' diye. New York ve bir iki büyük şehir dışında marjinalin m'sine dayanamayan, başkanlarını veya senatörlerini 'Aile hayatı var, mutlu ailesi var' diye seçen insanlar. Geçen sene en büyük korkuları palyaço görmekti. Çünkü geçen yaz kampüslerden birinde palyaço kılığındaki bir kişi kampüste iki kıza saldırmış. Ondan beri kışın bir kısmını 'Palyaço göreceğiz' diye geçirdiler. Troller de insanları korkutmak için palyaço kılığına girip milleti korkuttu. Mesleği palyaçoluk olan birinin arabasını parçaladılar, yolda saldırdılar. Kuzenimin kızı Amerika'da doğdu ve gece evinin kapısının önüne çöp atmaya korkuyordu 'Palyaço saldırırsa' diye. Geçen gün bir şey öğrendim, eğer evde biri intihar etmişse evin fiyatı bayağı düşüyor, çünkü hayaletinin evde olduğuna inanıyorlar ve ev zor satılıyor. O eve gelen insana da anında 'garip bir insan' damgasını yapıştırmaya meyilliler. Aynı şekilde, eski mahkumlardan ve psikoloji rahatsızlığı çekenlerden de rahatsız oluyorlar. Bunun yanında, bir de zaten bireyselliğin had safhada ve çoğu kişinin izole yaşadığı bir memleket. Normal olmayan her şey korkutuyor, aşağılanıyor. Dediğim gibi NY ve büyük şehirler dışında. Zaten dehümanizasyon için bahane arıyorlar, ruh hastalıkları da onlardan biri. En ufak şeyde dehümanizasyon standart zaten. Kahve içmeyince bile minik çapta 'Nasıl yani, sen insan olamazsın o zaman' tribine giren insanların ruh hastalığına tahammül etmesini bekleyemiyorum.

Seyyar satıcı dayaklıkmış, sen de boynuna takmasan daha iyi olurmuş sanki.

adam normal bi şekilde sormuş, gayet medeni bi şekilde. niye atar yaptın ki? :D

arkadaş fazla laubaliymiş, kafana niye takıyorsun ki...

Arkadasin sirtini sana mi donmustu sen kolye takarken? Eger oyleyse ve yuzunde de mutluluk gostergesi bir tebessum olustuysa sen kolyeyi takarken, adamin killanmasi gayet normal. Ama oyle laubali bir sekilde sormamasi gerekiyordu. Cok buyutmemek lazim.

kolyeyi iade ederdim direkt.

e bu öğrenilmiş bişey. filmlerde dizilerde... kadın saçlarını toplar, erkek kolyeyi takar. iki erkeği aynı pozisyonda görünce böyle bi sahne görünce adamın aklına gelmiş. aklına gelmesinde problem yok ama dillendirmesi çok saçma olmuş.

aşırı tepki vermişsin.

yav yukarıda "madalya takar gibi taktım" dedim, arkadan kolyeyi takarken ensesine öpücük kondurmadım yani. saliselik bir hareketti, arkadaşım bile kavrayamadı takana kadar. şu şekilde: vignette2.wikia.nocookie.net

yav adam küfür mü etti sana? niye bu kadar abarttın?
böyle bi olay yaşasam '3. olur musun?' diye sorarım en fazla sonra da güler geçerim.

Abi önce dişi arkadaşına aldın sandım sonra erkek arkadaşına aldığını anladım. İki yetişkin erkeğin önce küçük prens madalyonu alması, sonra da birinin onu diğerinin boynuna takması biraz gay bi hareket gibi sanki. Geveze esnaftan boyle bir yorum gelmesi bana sasirtici gelmedi.

Bi de "bu ulkede" daha once erkegin erkege hediye vermesini garipsendiğini hic gormemistim. Sagim solum birbirine hediye veren centilmen erkek dolu, kimse de aga napiyorsunuz demiyor. Birbirlerinin boynuna kolye takmiyolar tabi. Tepkin abartili geldi biraz.

Yaptığın tek anormallik o kolyeyi adama geri verip "almıyorum lan senden bişey, sen bu kafayla ekmek mekmek kazanamazsın inşallah" dememendi.

bonisnocetquimalisparcit+1

kendi fitnesinde boğulsun çomar, ben sinir oldum buradan...

Ben küçük prens kolyesi almanıza takıldım şahsen. Yaşlar 12+ ise sıkıntılı biraz :/

baya anormalsınız zira burada satıcının sağlam dayak yemesi gerekirdi. cidden dövmediniz mi? inanmak istemiyorum da.

yav he dayı he deyip geçecektin. tipik cahil ve densiz bir insan modeli belli ki kafanı yormana değmezmiş.

evet sevgilime aldım, öbürünü de annene aldım akşam takacam deseydin.

hediyeleşmek ok tabi de bu biraz gay ce hareket olmuş.

fazla "modern" davranmışsın. muhtemelen yüzünüzü yumuşak gördü, bu ülkede bu sözün sonucu %80 ihtimalle dayak olurdu.

Ben comar deyince kiziyorsunuz ama...

Bir de m e b adli kardesimizin homofobiye karsi duyarli olmasi da beni sevindirdi.

bence sen anormalsin kardeş

satıcı dayaklık derecesinde gevşek bir tipmiş.

senin tepkin de anormal.

erkekler arasında hediyeleşme kültürü yok değil var ama küçük prens kolyesi alıp boynuna takarsan bu, bu kültürde garipsenir ve mizahi bulunur.

adam laubali de, bu kadar şok olup şaşırmak anormal. işte hep bu yüzden erkekler sevgilerini belli edemiyor deyince adama daha da mizahi gelmiş. sevgimizi belli ediyoruz da bunun için arkadaşımızın, dostumuzun boynuna kolye takmıyoruz genelde, adam dayaklık ama durum mizahi.

reyiz bu senin kaçıncı eşcinsel sanılman. daha önce de ev arkadaşınaynı şeyi söylemişti diye hatırlıyorum. müzik zevkin falan da bir kadınla aynı. bilmiyorum bu kadar kişi aynı şeyi düşnüyorsa sende bişey olabilir.

herkes anormal.

@qazedcsrfvtyhngujmkol: öyle bir şey hatırlamıyorum. sen hatırlıyorsan söyle, ben de merak ettim. ayrıca müzik zevki ve cinsel yönelim arasında bir bağ olduğunu da ilk kez duyuyorum.

adam şaka yapmış işte, kötü niyetli gibi gelmedi. sende gizli homofobi sezdim.

arkadaşlarım bana gay diye takılıyorlar demiştin. öğrenci evindeki arkadaşların da banyodan sonra seni güldürmek için soyunarak gelmiş sen de mabadını görünce ben kıllıyım ama senin kıçın ay parçası gibi demişsin ve mastürbason yapar gibi yanına gitmişsin o da ben şakasına sana gay diyodum da var sende bişeyler demiş ve sana darılmış. böyle bi duyrunu hatırlıyorum.

o seyyar satıcı son zeka kırıntısını bu espriyi yapmaya harcadı, sonrasında mitozla çoğaldı büyük ihtmalle.