Estatic Fear'ın a Sombre Dance albümündeki ilk parçalar sana göre gibi geldi bana.

otsotm.com

şöyle bir şey görmüştüm, şarkıların hepsini dinledim test ettim durumum yok ama.

cafe del mar belki..

god is an astronaut şarkıları kesinlikle.

pink floyd - marooned...

enfestir...

www.youtube.com

tarz olarak chill out, down tempo, easy listening seçersen ulaşırsın.

yann tiersen - amelie soundtrack

(bkz: yansımalar)
(bkz: mercan dede)

soz olmasin diyorsan;
can atilla (cogu sarkisi), enigma, incesaz (eski albumleri)

sigur ros.

türkiye'de bilgisayar üretilmiyor...
çinden falan topluyor parçalarını..
burda kasasını üretip, montajnı yapıyor...
kasayı falan casper yapıyor yani..
casper logosunu da basyor üstüne.. satıyor...

şimdi gebzede bir firma tamamı türk yapımı bilg. üretecek..
işlemcisi ile her şeyi ile türk yapımı.. umarım becerirler..

kasasını da aslında dışarıdan alıyorlar diyebilirim.

örnek vermek için:
Datron Mobee
Casper Nirvana Netbook
MSI Minibook
bu üçü de aynı, MSI tarafından üretilmiş ürünler.

bazı ürünleri de üstüne logosunu bastırtıp getirtiyor, hepsinin de üretimi burada değil yani.

ayrıca appdata'ya hitaben, %100 türk bir bilgisayar yapmak bildiğim kadarıyla burada mümkün değil zira yarı iletken işleyecek fabrikalar dünyada bile sayılı, tr'de yok. milyar dolarlık yatırım gerekiyor, mantıklı değil yani.

(bkz: ankaralı namık - hadi çıkta gel )

müzikal zevki, ruhunu titreten ritm nedir bilemiyoruz...
rap mi, hip hop mu, heavy metal mi, tsm mi?

ama sezen aksu parçaları ve candan erçetin parçaları feci vurur

mesala
sezen aksu - tükeneceğiz
sezen asku - beni unuutma
candan erçetin - söz vermiştin bana

sıkı bir metal/rock faniyim.. ama bunlar kaliteli pop parçalar..
keşke pop muzik denilen lanet şey böyle olsa..
serdar ortaç gibi olmasa..

ya bunlar pek olmadı:( daha çok yabancı popüler olmayan parçalarda hoşlanıyor. ona göre bişeyler gelirse sözlük ve duyurudan sakinlerinden..

bu arada ayrılığı garantileyecek bi parça istemedim ki siypancak :)) gene saol düşünmüşsün :p

önce bir domain ismi almanız gerekiyor, isim aldıktan sonra senede bir ödeme yapacaksınız. bu çok tutmaz.

ikinci olarak sitenizi yaptıktan sonra yüklemek için bir web hosting firmasından senelik web hosting alacaksınız. normal şartlarda 50 lirayı geçmemesi lazım bunların.

siteyi yaptırmak için biraz fazla ödemeniz gerekebilir.

hosting'e para veren var mı bu çağda hala...

site biraz ciddi olmalı. sanat ajanslarına sanat galerilerine filan gönderilecek.
mesela sunun ucuz yolluysu. bu flash diye çok pahalıymış
www.yigityazici.com

eğer ciddi bir site yapıyorsanız mutlaka düzgün bir hosting firmasından hizmet alın.

saol uyarın için de düzgün derken örnek versen?
ben bitane bile bilmiyorum hosting sitesi. benimde görüşüm düzgün yerlerden almak ama bilmioyrum o yer işte onu soruyorum sana?
var mı bildiğin?

www.host.net.tr
www.isimtescil.net

www.indexhibit.org kullanabilirsiniz, hem basit hem de birçok sanatçı bu siteyi kullanıyor.

üstad sen bana msni yolla yol göstereyim, anlatayım nedir ne değildir.

resmı gazete

resmi gazetede mecliste kabul edilen kanun 10-15 gün sonra çıkar...
bekir coşkun'un bahsettiği "dün gece" yapılan tüm konuşmalar burada var..

www.tbmm.gov.tr

ctrl+f yapip uygun bir keyword girerek ilgili bilgiye ulaşılabilir.

www.tbmm.gov.tr

madde 12 efenim..
doğru söylemiş bekir emmi..
ama dün değil 9 şubatta kanunlaşmış.. gerçi bugunku köşe yazısını 10 şubatta yazdığı düşünülürse editörün suçu bu..

hakimler aleyhine değil devlet aleyhine tazminat davası açılabilecek artık.

@kirmizi gul demet demet

eee tamam iste.. yolsuzlugun, sahtekarligin onu acildi..
devlet aleyhine acilabilecekmis... kisiye acilamayacakmis.. :))

aha, tam ben de aynı mahiyette bir duyuru açacaktım.

af yasası ile okulda atılma yasası faklı yasalar gibime geldi benim. yök'ün hazırladığı kanun tasarısı varmış. af yasasından ayrı galiba.

yok abi aylardir (hatta bir bucuk yildir)
bu af yasasi son af yasasi olacak, bundan sonra af çıkmayacak, çünkü okuldan atılma olmayacak

diyordu yusuf ziya emmi...

sabah sabah çok sevindim bu habere.. ama maddeyi dikkatlice okuynca kursagimda kaldi sevinç..

www.gelsinler.org

burda diyor ki: "25 Haziran 2010 Yök Yeni Hazırladığı Kanun Taslağıyla Üniversite Öğrencilerin Artık Okuldan Atılmayacağını Belirti.

YÖK, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun bazı maddelerinde değişiklik öngören kanun tasarısı taslağı hazırladı"

abi, bu haziran ayindaki olay.. hatırlıyorum bunu.. yani yök'ün önerdiği kanun "taslağı"...
çıkmış bir kanun değil... taslağı daha..

bu arada verdiğin linkteki fotografin ismi "geylezbiyengenc4.jpg" de çok fenaymış...
"kalkanın" ne olduğunu anladık sanırım :))

haberlerden takip ettiğim kadarıyla süresinde okulu bitiremeyen, vs. nedenlerle bırakanlar için geçerli. ama disiplin cezası nedeniyle atılmalar devam edecekmiş.

disiplin cezası alanlar da geri dönebilir. sadece terör yüzünden hüküm giyenler geri dönemiyor anladığım kadarıyla.

"22/10/2008 tarihinden itibaren bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar terör

suçundan hüküm giyenler hariç her ne sebeple olursa olsun kurumları ile ilişiği kesilenler"

bu çıkan kanun şu anda okuyan ve seneye atılacak olanları kapsıyor mu kapsamıyor mu bilmiyorum... şu anda bunun araştırmasını yapıyorum resmi sitelerde..

ama üniversiteden atılma kalktığı zaman disiplin suçu olanlar da devam edebilecek...
terör suçu olanlar devam edemeyecek (mhp önerdi bunu, abdullah öcalan'a okuluna devam etme hakkı veriyor çünkü)

disiplin suçu sorun değil... gider prof'un, rektörün, dekanın yüzüne "la yarraamm" dersin, atamaz seni... ama sonra neler olur bilemem tabi... bitmez o okul :)))

(bkz: bastım tekmeyi daldım rektörün odasına)

şu anda okuyanlar kanun resmi gazetede yayınlanana kadar okulla ilişik kesip sonra başvurabilirler.

sanırımolayı çözdüm...
kanunun ilk cümlesinde geçen "her ne sebeple olursa olsun ilişiği kesilenler" cümlesinde gizli benim sorumun cevabı..

yani normal öğretim süremizi bitirdiğimizde (7 yıl) okuldan atılacağız teorik olarak, ama pratik olarak atılmayacağız.. uzatmalı öğrenci olarak devam edeceğiz, fazla para vereceğiz, fakulteye, derslere ve sınavlara girme hakkı hariccinde başka bir öğrencilik hakkımız da olmayacak..

af için disiplin cezası alanları da kapsıyor ama bundan sonra atılma sadece disiplin cezası olarak mümkünmüş, gibi bir şey anlamış ve söylemiştim.

@appdata nasıl anladın o işi? bu kanunda öyle bir şey yok.

ikinci bir kanun lazım bunun için.

yaştan dolayı askerlik sorunu olanlar da yararlanabilicek mi bu yasayla askerlik zamanı gelmişlerin tecilli sayılıcalığı yazıyo ama detaylı bi bilgi yok ?

lawrance

emin misiniz..
türkiye'nin en büyük gazetelerinden birisinde köşe yazısında kullanacak tanıdığım..
prof. dr bir adam... rezil olmasın..
kaynaği var mı acaba.. ben araştırıyorum, bulamadım bir saattir..

salladım panpa ben, ne bilm ciddi iş oldugunu.

ben söyledim az once, lawrence'in sözü olabilirmiş diye..
evet olabilir, çok eskilerden bir şey, unutmuşum ismini dedi..
gene de araştırmadan, emin olmadan koymaz o...
köşe yazısında en ufak bir hata yaparsan bütün basın feci alay ediyor, linç ediyor çünkü...
riskli iş, fikirlerini söyleyeceğin 15 satırı yazmak için verdiğin örneklerin saatlerce araştırmak gerekiyor kesinliğini..
palyaço olmak var çünkü

Biraz google'da baktım. Türkçe kaynaklarda geçiyor Lawrence'a ait olduğu birkaç sitede. Ama yabancı kaynaklarda bulamadım bir şey.

o türkçe kaynakları bana yollar mısın rica etsem..

o seviyede akademisyense atıfta bulunacağı şeyleri başkalarına sorması da tuhaf. buradan gelecek veya netten ulaşılacak bilgiye nasıl güvenilecek? yapmayın, olmaz.

şöyle enfes birşey var mesela,

alkislarlayasiyorum.com

bunu biliyorum yaa..
harika bir şey..
bir ara montaj sanmıştım.. yani bağlama çalan bir adamın görüntüleri üzerine o hareketlere uygun olacak şekilde elemanın birisi elektro gitar çalmış sanmıştım..
meğerse gerçekmiş.. :))

abi herif harika yaa.. tipine baksan keko sanırsın..
demek ki evde metal dinliyor..
distortion'a bağlamış elektro bağlamayı aq :))

(bkz: abbas ağa parkı)
ve diğer baba zula şarkılarına da bakabilirsin. özellikle kökler albümü.

www.youtube.com

Çamur-HAra

orhan gencebay özellikle vazgeç gönlüm

klasik üniversite şenliklerinden farklı bir şeyler görmek istiyorsanız mülkiye'nin inek bayramı'na bir göz atın derim. gerçi şu an gidip canlı göremeyeceksiniz ama sözlükten hakkından bilgi edinip youtube'dan fermanların videolarını bulabilirsiniz. elbette birebir onu yapmak çok zor. zira mülkiye'nin inek bayramı gelenekle yoğrulmuştur ama siz de kendi geleneklerinizi yaratabilirsiniz.

play station (agirlikli olarak pes veya fifa 2011) turnuvasi duzenlemek..
pek yaratıcı olmadı ama her zaman gideri vardır pes turnuvasının..
deli muhabbet dönüyo, bayılıyorum..

odtü'de frp oynarız biz... bütün kampüse yayılmış şekilde...
biz derken ben hiç katılmadım ama katılanları izliyorum, baya eğleniyorlar..
gerçi bazı prof'lar çildiriyor odasina girilince ya.. neyse..

şöyle bir şey tam olarak: (bkz: treasure hunt)

orgy

çok para varsa dunyaca unlu birin çağır...
britney spears ,u2,madonna vb...

orgy +1

gündüz: paintball,go-kart,futbol,basketbol,kar varsa snowboard kayak seferleri
akşama doğru: ps3, guitar hero lu standlar,hasbro oyunları
akşam: rihanna konseri,duman konseri,striptiz şovları

bisiklet turu. kampus yakınında dar sokaklı, çiçekli bahçeleri olan bi mahalle falan bulun dolanın deli danalar gibi. kitle haliğnde yapınca çok zevkli olur.

hangi üniversitte? yardımcı olim ?

özel bir üniversite / istanbul , nüfus yoğunluğu sahte sarışın ve araba anahtarını sallayan çocuklar olarak özetelemek isterim profili. Evet , şu ana kadar yazan herkese tşk , başka fikri olan ?

bi kere bahar şenliğinin yada festivalinin yanlzıca konser olmadğını önce senn anlaman gerek:)

belki de anladın.anladıysan önce bi konsept belirle, şenlik boyunca gerek afişlerde gerekse tüm herkesin bileciği bir konsept belirleyin ortak oalrak..

okonsept üzerinden ünlüleri çağırın, onun üzerinden konnferenslar düzenleyin. yarısmalara gelince de sponsorlardan ayrdım al.sponsorlar güzel yarısmalar yapıyor...sponsporlar canalndırı...

-sponsoralr;
-rekratif ve spor etkinlikleri
-konserler ve müzikler
-yarısmalar
-konferans ve panel grubu
-ve diğer lojistik üzeirndne gidin.


dieğr yerlerde de bakarız bi başla sen:)

daha başındasın..adım adım ok

madem öyle demet akalın tarzı bir arkadaşımız sahneye salınır. bir kaç dj falan ayarlanır. bir de şu hoplatmalı zıplatmalı oyuncaklardan bir iki tane ayarlayabilirsin.tiyatro için falan çok kasılmasına gerek yok bence.

zaten sadece konser değil aktivite vs.. gibi yaratıcı fikirler sormuştum. açıkçası şirket olarak daha önce yapmadığımız iş değil sadece burada değişik fikirler çıkabilir, aklımızda bir ampul yakabilir diye sormuştum.

bir de tabii ki haberimiz olmayan , popülerleşmemiş bir trend vardır belki diye sordum.

demet, hande, yemez
serdar bütçe dışı
sarıkabadayı, murat boz belki bilemedim canlısını beğenmeyebilirler.

aklıma bu kitlenin nanay nanay yapacağı bir popçu vs gelmiyor şu an. sönük bi isim de olmaz.

konser kısmısı böyle. zaten ana bütçe oradan. etkinlik, yarışma vs..sponsorlara paslanabilir diye düşünüyoruz. daha doğrusu sponsorlar bayılıyor böyle şeylere diyeyim :)))

güzellik yarısması yap amatörce..kıcı kırık bi sunucu getir bi sahne..:)

üniverstenn güzelini seciyrouz ayağıan 1-2 saat oyalarsınız milelti.bide tac falan giydir hanım kızımıza

ceza fikri iyi gibi. sizin tepkiniz doğrultusunda durmayı bilmesi gerekiyor.

ha ben denedim. kaplumbagama musallat olmaması gerektigini öğretemedim ama.

negatif egitimin birakin kopegi, kediyi egitmesi bence dusunulemez, sadece korkuyu ogretir. merak ettigim ikisi de kisirlastirildi mi? eger ikisi ya da biri kisirlastirilmadiysa kavgalarin baslamasi cok sasirtici degil.

mart yaklaşıyo tabi..
havalar da sıcak gidiyo bi kaç gündür..

duyuruda bir kere daha mart yaklaşıyor lafını okursam bayılcam :( ev kedileri, ki bunların özellikle erkek olanları "sadece" mart ayında değil 2-3 ayda bir kızgınlığa girebilirler.

veterinere katılıyorum. ceza derken bunlardan bir tanesini balkona veya başka odaya filan koyarsınız. birkaç saat kalır orda. yalnız kalınca aklı başına gelir. sonra içeri aldığınızda da ne kadar sırnaşsa da yüzüne bakmayın. haliyle anlar yanlış birşeyler yaptığını.

benim anlamadığım bir şey var.
kısırlaştırılmış mı bu kediler?

çok teşekkür ederim.

ikisi de kısırlaştırılmadı.

Bir süredir yoktum, hala kalacak yer(koltuk) arıyor musun? Bu akşam aileme bir sorayım, problem olacağını sanmıyorum. Seyahatin iyi geçiyordur umarım.

"merhaba, uzun bir süre yazamadım, kusura bakma. hala kalacak bir yer arıyor musun? bu akşam aileme durumu açıklayabilirim, büyük ihtimalle olur derler. iyi seyahatler."

diye anladım ben.

merhaba, üzgünüm, bir süredir internete giremedim. Hala kalacak bir yer arıyor musun? ailemle konuşurum bu durumu. demiş işte anladığın gibi

burdaki " i can run it" dediği ne oluyor arkadaşlar??

bu akşam ailem ile görüşebilirim/konuşabilirim gibi bir anlamı var devamı ile birlikte.

"i can run it by my family" diyerek konuyu ailemden geçireyim demek istiyor. yani bu onay almak için, izin almak için, olur mu diye sormak, ne derler öğrenmek için için vs anlamında.

zaten isim almıyor çoğu yer...
raporlar karışmasın diye bir isim istiyor..
mickey mouse ismi ile yaptirin testinizi...
aslinda fred çakmaktaş'ta iyi

(ciddiyim.. şaka değil.. raporda İsim: Mickey Mouse yazıyor.)

pozitif çıkmadığı sürece hiçbir şekilde fişlenmiyorsunuz eğer bahsettiğiniz test hiv testi ise. bildiğim kadarıyla eliza bir test methodunun adı.

ha şöyle bir yol daha var...
ben bir özel hastanede (hadi ismini de vereyim, acıbadem'de veya başkent'de) kolesterol değerimi ölçtürüyorum arasira..
adamlar raporda kanda ne var ne yok her şeyin yazılı olduğu bir rapor veriyorlar.. orda aids değeri de yazıyor...
kolesterol süs verilmiş aids raporu alabilirsiniz aslında... ama tabi bu sefer gerçek isim olacağı için fişlenme de olabilir.

Şişli Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü Abide-i Hürriyet Cad. Mezarlık Çıkmazı No: 2 Şişli/İstanbul (0212) 225 73 73
(0212) 234 48 31/117

tamamı da burada

www.milliyet.com.tr

"appdata"
elisa testi "sadece" aids testi değildir. Bunun böyle olmadığını biliyorum. Ancak tıp eğitimli birisi daha açık bilgi verirse güzel olur. Yine ancak Elisa "enzim ilintili immün test" yani "Enzyme-Linked ImmunoSorbent Assay" testinin kısa adıdır. (wiki)
temel bir açıklama:
www.eksisozluk.com
sadece aids ile ilgili olmadığına dair bir bilgi:
www.eksisozluk.com
üçüncü ve dördüncü paragraflara dikkat:
www.eksisozluk.com
oldukça ayrıntılı:
www.eksisozluk.com

kanda hiv virüsü tespit edildiğinde tahlil yapan laboratuvarın durumu derhal il sağlık merkezine bildirmesi gerekiyor diye biliyorum. ama diğer arkadaşların dediği gibi sahte isim verebilirsin. ama kaçmak çözüm değil. çok sıkıntı verici bir durum.
geçmiş olsun.

casper mı?

arkadaşlar windows cd sini taktım. başlarken onarım falan yaptı. şimdi açıldı bilgisayar. bir sorun var mıdır hala? pes'leilgili bi sorun var mıdır? napayım tekrar çalıştrayım mı onu? şuan inanılmaz paniğim.

bilgisayarım dell inspiron

en altta stop diye başayıp numaralarla devam eden açıklamayı google'da aratın, sorunla ilgili daha detaylı bilgilere ulaşırsınız.

ya hu neden ağlıyorsun.. ağlayacak ne var...
şimdi sakin ol ve o mouse'u yavaşça masaya bırak..

bilgisayar bu, çöker, donar, mavi ekran verir...
basarsın 3-5 tuşa düzelir... sonuçta yazılımsal bir hata... donanımsal, fiziksel bir hata yok.. fiziksel olsa bile 3 aylıkmış.. garantisi vardır..

buyuk ihtimal windows kurulum dosyaları bilgisayarın içinde gelmiştir, eskisi gibi dvd verilmemiştir.. (hidden partition olayı...)

o partition'u etkinleştiren bir tuş vardır... ona bas açılırken...
sonra tekrar kur windows'u..
hiç bir dosyan kaybolmaz merak etme..

bilgisayar geri geldi ama msn falan silinmiş, pes silinmiş. sanki bikaç gün geriye atmış gibi.

casper mi diye sormamın sebebi son zamanlarda ucuza inanılmaz özelliklerde casper alan arkadaşlarım hep mavi ekran gördü, neyse..

benim kendi bilgisayarıma win7 yükledikten sonra bu hatayı aldığımda ekran kartı ile ilgili sorun çıkmıştı. buradan yola çıkarak hardware problemi olabilir diyorum ama emin değilim. acaba oyunu oynarken fanın nefes almasını engellemiş olabilir misiniz? bunla alakalı bi sıkıntı olabilir..

edit: tamam işte geri yükleme yapmışsın, muhtemelen ilk aldığın güne geri dönmüş bilgisayar..

saat eşleştirme yapıyorum netten 17.12'ye eşleştiriyor sürekli :s anlamadım ben bişi.

arkadaşlar şimdi bir şey sorucam: pes'ten kaynaklı bir sorun mudur bu başıma gelen? yoksa tesadüfen mi olmuştur? yani pesi tekrar açarsam tehlikeye atar mıyım bilgisayarımı

sorunun kaynağını bulamadınız ki? mavi ekrandaki stop'la başlayan açıklamayı arattınız mı? ram kaynaklı olabilir, ekran kartı kaynaklı olabilir, yazılım kaynaklı olabilir vs. şimdi pes'i çalıştırsanız belki de sorun yaşamayacaksınız. sorunun kaynağını bilmeden kimse net bir şey söyleyemez.

@Neil cpu ve ekran kartını da kendileri mi üretiyorlarmış? ne alakası var çözemedim. elektronik aletlerde her zaman sorun çıkabilir. sonuçta ürettikleri bilgisayarlardaki parçalar konusunda uzman firmalar tarafından üretiliyor. casper'a tek yükleyebileceğiniz kasalarının dayanıklılığı ve ısınması. casper'ı da savundum ya hayırlara vesile olsun :)

sorunun kaynağını nsaıl öğrenicem? yabancı dilim de bilgisayar dilim de pek iyi değil. servis falan mı arasam direk? ya durduk yere niye böyle şeyler başıma geliyor valla üzülüyorum

yok hayır hiçbir şey olmadı. dediğim gibi pes oynuyordum ve bir anda kapandı. başka hiçbir şey yok yani.

bir şey olmaz.

baslik tekil oldugu icin sen de tekil kullansan daha iyiydi ama boyle de bi sorun olmaz.

kisiye direkt değil ki bu... ortaya konuşmak..

ayrıca recep tayyip erdoğan başlığının altına "allah belasını versindir" yazsan bile göte girmez..

www.eksisozluk.com

tiger.

superga var. sessiz ve derinden ilerliyor.

vans

hummel

adidastan şaşma

lacoste.

diesel, replay, prada

kunduracı emrullah

kunduracı emrullah kım ya??

kredi kartının faizi tabiki krediden daha yüksek. dediğiniz gibi bankaya gidin 1500-2000 lira ihtiyaç kredisi alın. borcunuzu kapatmak için olduğunu söylemek zorunda değilsiniz. finansbank olmazsa başka bankadan alın finansbank'taki borcu kapatın. kredi kartı takibe düşmediyse ve düzenli geliriniz varsa istediğiniz bankadan alırsınız krediyi.

kredi kartının uygulayacagı faiz daha yüksek olur. baska yol yoksa kredi cekmek daha mantıklı olur.

kredi kartının son ekstresinden itibaren 3 ay ödeme yapmazsanız yasal takip başlıyor..
yasal takip başladıktan sonra borcu taksitlendirme yapılabilir..
yasal takip başlamadan önce taksitlendirme yapmazlar..

tabi bu arada blacklist'e de giriyorsunuz.. avukat parasını da karşılıyorsunuz.. tırıvırı parasını da ekliyorlar... toplam parayı taksitlendiriyorlar..

Kredi çekip, borcu borçla kapatmak daha uygun..

bit.ly

Bu uygun olabilir size. Kartı bu parayla kapatır, tekrar kullanmazsınız.

Taksitlendirme işlemi her dakika önünüze çıkar, bir kredi başvurusu yaparsınız takipli kartınız var derler. Bir şey alacak olursunuz önünüze sıkıntı olarak çıkar. Taksitlendirme dedikleri olay aslında yasal takip .

kim kimi kabul ediyor? kız polise şikayet etmiş. şimdi yaptıklarından pişman mı?

Pişmanlık gibi bir şey değil..
Zaten polise şikayet etmesi de sevdiği ama kaçmaya karar verdiği ve "zamanla geçer, kesin kararlıyım artık" diye düşündüğü için oluyor.. Çok istese de kararını uygulamak için yapıyor bunu..

Ve 3-4 sene sonra görüyorsun işte..

Bilemeyeceğimiz çok şey var ve bu işlerde bence detaylar birleşerek en büyük rolü oynar. Üzülmemenizi dilerim.

seviyorsam kabul ederim.

Pişman olacağının garantisini verebilirim.

Tam detay yok ama, karşındaki kişi epey sorunlu gibi geldi bana. Neden dersen, şu 5-6 satırlık yazıdan bile kızın başkası için seni sorgusuz sualsiz salladığı ve olayı polise şikayet edecek boyuta getirdiği belli oluyor. Özellikle şu durum garip, sen 3 sene birisiyle çık, ayrıldıktan sonra (ayrılık döneminde anormallikleri saymıyorum bile) hemen başkasını bul. Epey sinir bozucu benim açımdan. Tabi ki yalnız kalması gerekmiyor ömrü boyunca ama çat diye başkası bulunmaz. Hatta yazıdan anladığım kadarıyla "başkaları" olmuş. Daha kötü. Şimdi bu kişi size dönecek ve mutlu olacaksınız. Mümkün değil, ister köpek gibi aşık olun ister o kişiyi sallamayın bile. Bu işin sonu mutsuzluk olur. Göz göre göre yapmayın etmeyin derim.

Umarım mutlu olursunuz.

----

Ben açıkçası benden sonra başkalarıyla birlikte olan birisiyle telefonda bile görüşmem (eski sevgilim için konuşuyorum herhangi bir kız için değil). Bu benim öküzlüğüm tabi, yukarıdaki mesaj daha modern insanlar için.

-kesinlikle- kabul etmem.

bence bunu özellikle erkeklere değil, kadınlara sorman gerek.
o dönemde seninle kesinlikle konuşmak istememesinin tek nedeni vardır, senden tamamen soğumuş veya başkasından hoşlanıyor olması ya da her ikiside. diğer türlü olsaydı eğer, senin onu unutmanı asla istemeyeceğinden dolayı kesinlikle oturur konuşurdu ve kendini hiç bir şekilde unutturmayacağı şekilde davranıp, iyice sevdirerek bırakırdı. kadınlar böyledir çünkü.

senden sonra hayatına giren insanlar muhtemelen senin kadar onu mutlu edemedi. o da seni özlediğini farketti vs.

bir kadın olarak görüşüm:
-kendiliğinden aradıysa yani bi yerde karşılaşmak gibi bir durum olmadıysa bence kabul et, hiç birşey kaybetmezsin. bir gün biterse bile emin ol bu kadar içinde kalmayacaktır ya da bu kadar kafanı karıştıran bir insan olmayacaktır artık senin için.
-ama birebir görüştükten sonra bu şekilde geliştiyse olaylar kabul etme, aynı sebeplerden dolayı tekrar ayrılacaksınızdır çünkü.

umarım her şekilde mutlu olursun.

bu anketlik birşey değil kişisel bi durum.

bence senin duymak istediğin çoğunluğun "evet kabul ederim" cevabı. böylece toplumsal onay alıp kendi içindeki kuşkuyu yok edeceksin.

gurur dediğin onun başkaları ile sevişmesi mi, ayrılma şeklin mi?

kim ne derse desin, bunu yapman gerekecek ve yapacaksın.

1000 kişi hayır dese de, sen bunu istiyor olacaksın. et gitsin, ne olacak:/

tek basina antidepresanlar kolesterol regulasyonunu etkileyecek bir degisiklik yapmiyor vucutta (burada SSRI'lerden bahsettigimizi varsayiyorum). antidepresanlarin degil de beta blockerlarin hiperkolesterolemi sebebi olmasi daha yuksek ihtimal. ridvan ile ilgili yaptiginiz karsilastirma da mantiksiz. spor kalp krizini kesinlikle engelleyecek diye bir sey yok. genetik faktorler de kalp krizi olusumunda onemli bir faktor. ve de kolesterol yuksekligi kalp krizinin tek sebebi degil.

yıllardır kafanızı kurcalıyor da önlem alıyor musunuz siz buna? kolesterol dediğiniz düşürülebilen bir şey sonuçta?

bir süre aldım önlem..
etken maddesi "atorvastatin" olan bir ilaç kullandım..
ancak halihazırda bir çok ilaç kullandığım için ekstra bir ilaca tahammulum kalmadı..

bıraktım kolesterol ilacını..
geri başlayabilirim..

ancak merak ediyorum, bir ilişki var mı antidepresanlar ile kolesterol arasında..

bir de şu soruyu ekleyeyim;

eğer antidepresan (veya beta reseptor blocker'ları) sebebiyleyese kolesterol,
ilaçları bırakırsam, zamanla geçer mi acaba?

hiç böyle bir korelasyon duymadım. ama ailende varsa sende de olması normal. sayrıca senin babanların gençliğinde kolestrol üst değeri 300 civarıydı, benim gençliğimde 250 oldu, atorseverler yüzünden 200'e geldi. kolestrol diyeti yapıp ölçtürmeyi denedin mi?

genç yaşta kolesterol günümüzde oldukça sık görülüyor. dengesiz beslenmeden, fastfoodlardan, poğaça vb. gibi besinleri sürekli yemekten dolayı 25 yaş altında yüksek kolesterole sahip bir sürü tanıdıklarım var. iyi bir diyetle ve doktor yönlendirmesiyle değerler düşüyor. antidepresanlarla ilişkilendirmeden önce bir dahiliye uzmanına görünüp, kolesterolünü düşürmeyi denemeni tavsiye ederim.

bahsettiğiniz ilaç gruplarını inceledim. kolesterol ile ilgili yan etkisi veya etkileşmesi yok hiçbirinin. endişelenmenize gerek yok. kolesterolün de kalp krizi üzerine etkisi biraz tartışmalı zaten. diyetinize biraz daha özen gösterip aktivitenizi artırmayı deneyin ilk önce. bunların üzerine düşerseniz mutlaka faydası olur.

her seferinde tablodaki semboller de değişiyor. o yüzden bi olayı yok.

Hangi sayıyı tutarsan tut bu işlemi yaptığında sonuç istisnasız 9 ve 9'un katlarından biri çıkıyor. Sembollere bakarsan 9 ve 9'un katlarının (9,18,27,36,...) simgelerinin aynı olduğunu göreceksin. Düğmeye bastığında da o sembolü karşına getiriyor. Tabii her seferinde 9 ve 9'un katlarının sembolü değişiyor mevzuyu anlayamayasın diye...

not: işlemin sonucu 99 ve 90 çıkamayacağından onların işareti başka. basit bir matematiksel denkleme dayanıyor işin özü..

cikan sonuc mutlaka 9'un kati oluyor, her defasinda da 9'un katina ayni sembolu koyuyorlar.

@paspasanahtarinustunde, hayır, yeniden dene ile yapınca harf aynı çıkmıyor. ama 9un yanındaki harf ile ynı oldugunu farketmiştim. arkadaşlar da 9 ve 9un katları olarak açıklamış zaten.

teşekkürler hepinize.

(10x + y) -x -y = 9x

x=1 için, yani 10 ile 20 arasindaki hangi sayiyi tutarsan tut sonuç "9" çıkacaktır..
9'un yanına J koymuş..

x=2 için, yani 20 ile 30 arasindaki hangi sayiyi tutarsan tut sonuç "9çarpı2=18" çıkacaktır..
18'in yanına J koymuş..

.
.
.
.
.

"bir daha dene" ye tıklayınca 9 ve 9 un katı olan sayıların yanındaki simgeleri değiştiriyor.. kareye basınca da o simgeyi getiriyor ekrana..

tineye

linnea strid

english.mashkulture.net

bestbookmarks.net

@salomentol; real painting deniliyor bunlara. genelde akrilik kullanılıyor. evet resim.

yanlış; hyperrealism imiş.

bu tarz resimler nereden bulurum demissiniz...

www.tanerceylan.com

"spiritual" isimli boks temalı resmine bayılırım

bir de uyarayim, zira tıklamak istemeyen olabilir, içerik eşcinsellik üzerine..

benim de aklıma taner ceylan geldi. fazla ükelalık olmasın diye yazmamıştım.

yok.

alarmclock

isimli programı indiriyorsun... bilgisayarı odanın diğer köşesine koyuyorsun... uyanınca yataktan el uzanamayacak seviyeye
programa da "death - scrawengır of humın sorowwww" gibi bir şarkıyı ayarlıyorsun...
bilgisayarın sesini de azcık açıyorsun..

sabah 8'de bütün mahalle ayaktadır!!

- odanın farklı farklı yerlerine alarm kurulabilen cihazlar koy. telefon, saat, bilgisayar vs.

- uyandırma servisini de ayarla

- evde başka birisinin de seni uyandırmasını tembihle, hatta gelip su döksün yüzüne

- hatta yanına su koy, alarmlardan uyandıktan sonra sabah yüzüne dök

- kendini şartlandır, erken kalkmanın çok önemli olduğuna inandır kendini

- başka seçenek de hiç uyumamak

seninki senden önce kalkıyor olabilir ondan rica et

8 diyrosun abi? ben her sabah 5.30da kalkıyorum..insaf ya, 8de de kalk artık.hiç mi okula gitmedin...

rakı masasının değişmez adamı. dar gelirlinin daha dar gelirliyi coşkuyla ezmesini ben yapmayacağım. çok zor oluyor olm ya. senin için üzüldüm. ama geç yatıyorum hacı, üç saat falan uyuyorum. o yüzden bunu yazdım. yoksa zorlansam da kalkıyorum yani. liquidcat (bkz: aman şakirt eheh) ermanen ve appdata teşekkürler, ama yapmadım.

seni rahatsız eden,üretim kaynaklı bir sorun varsa tüketici hakem heyeti bunu anlayacak ve lehine karar verecektir.calm down daddy.

edit:

pop3.. herşeyi anlatmış...ama iade almazlar çok büyük ihtimal.thh yolu görünüyor bence sana.

sorgusuz sualsiz olayı da bayağı bir sorgulu sualli oluyor türkiye'de.aldanma.

Tek çare o mu? Çok uğraştırıyor diyorlar, 3 ay filan...

aldığınız ürünü 7 gün (bazen değişiklik gösterebiliyor) içerisinde sorgusuz sualsiz iade etme şansına sahipsiniz. firma çalışanları size böyle bir hakkınız yok deseler de inanmayın. eğer uğraştırırsa "ayıplı mal" kategorisinden tüketici mahkemelerine başvurabilirsiniz.

iade edebilirsin bence. geçen sene teknosadan kamera aldım. paketten de çıkarmıştım ama beğenmediğimi söyledim iade ettim. bi sorun olmadı hiç.

ürünün kutusunu açtığınız için iade şansınız yok. servise gitmesi için de herhangi bir arızasının bulunması gerekli. o açıdan şikayetleneceğiniz herhangi bir mecra yok. ama yine de şansımı deneyeyim diyorsan aldığın yere bir git. bir iki güzel muhabbetten sonra iade belki yaptırabilirsin. dene yani

Abi nasıl havada kalmış bir konu bu :D... Herkes farklı bir şey söylüyor. 7 gün koşulsuz iadeyi ben de netten alışverişte duymuştum sanki.

7 gün içerisinde iade edersin diyenlere bakma. yasa da internetten alış-verişlerde 7 gün içinde iade şansın var. ama bu tür kapalı ürünlerde kutuyu açtığın zaman bir teknik, mekanik sorun yoksa iade edemiyorsun malesef. ama dediğim gibi satış danışmanının ya da yöneticinin insiyatifine kalmış. dene diyorum bir

iade şansı yok diyenleri dinlemeyin, bu kişilerle ilgili şu anda düşündüğüm bu tarz firmaların satış danışmanları olduğu. merak etmeyin böyle hakkınız var, ambalaj falan çok da önemli değil. isterseniz tüketiciyi koruma kanunlarıyla ilgili yazıları nette araştırabilirsiniz. sabaha kadar bu tartışma devam ederse bizzat ilgili metinleri aktarırım :)

@coder (bkz: senin eşeğin kancık olsun)

internet üzerinden 7 gün, mağazadan alırsan 15 gün içinde iade edilebilir diye biliyorum. hem benim aldığım kamerada teknik bi arıza yoktu. baştaki haliyle pakete yerleştirdim. beğenmedimi söyledim direk. açıp kontrol bile etmediler. paranızı geri alabilirsiniz dediler mi hatırlamıyorum, çünkü ben üzerine para ekleyip başka bi ürün almak istemiştim. teknosa 30 liralık ürün için sorun çıkarmaz bence.

logitech'in musteri iliskileri cok iyidir. hic olmazsa logitech'i arayin, bir yol cizerler.

iade edemezsin, ama bir iki gün içinde hareket edersen durumunu düzelttirebilirsin..
benzer durum başıma geldi, ordan biliyorum

(bkz: ayıplı ürün)

Kişisel kullanım ürünleri açıldıktan sonra genelde iade kabul edilmez, ürünü götürdüğünüzde size ürünün teknik servise gönderileceği ve ordan onay gelmesi halinde değişim ya da iade yapılacağı söylenecektir. Müşteri hizmetlerinde ki arkadaşı hatanın kullanımdan kaynaklanma imkanı olmadığına üretim hatası olduğuna ikna edebilirseniz, o an iade yaparsınız, aksi halde 20 gün kadar beklemeniz gerekir ancak neticede ürün iade olacaktır.

öncelikle o diş meselesini çöz, uğraşılmaz. dişçiden gerilme, kendi kafana göre bir adam kadın bul. o iş bitmedikten sonra hayat iyice çekilmez olur.
baş ağrısı gerginlikten de olabileceği gibi sinüzitten de olabilir. onu doktorlar biraz zor çözer,dikkat et bakalım ne zamna başlıyor,ne zaman bitiyor o ağrılar,migren olabilir mi; biraz tanımlamaya çalış ağrını,geldiği zamanı,gittiği zamanı.
iyi bir gelecek beklemiyor dediğin bölüm ne bilemiyorum ama iyi bir üniversiteden mezunsan neden kötü olsun ki? hangi bölüm mezunusun?
babanla ilişkini minumumda tut, ne yaparsa yapsın, sana faydası olmaz,zararı olur,sen kendi hayatını kurmadan başkasınınkini kurtaramazsın, sana olan olur. kaç yaşında adam baban sana ne?

borç meselesi aslında en sorunsuzub unların arasında inan, borçlarını işe başladıktan sonra yavaş yavaş ödersin, borcun bankaya mı tabi bilemiyorum ama, bankayaysa anlaşabilirsin ki seçim öncesinde bir indirim de gelecekd iyorlar.
sen kendi hayatına bak, önce bir iş bulma konusuna yoğunlaş,ailen aşk şu bu çözülecek ya da çözülmese bile seni öldürmeyecek şeyler.
biraz sakin ol. önce diş meselesini çöz.:) iş konusunda da iyi şanslar.

baş ağrısı pek çözemediler. migren diyen oldu ama atak gelmiyor. fizik okuyorum daha mezuniyete var. ilaçlar sağolsun çok sakinim :) @jassinpera teşekkür ederim görüşlerin için.

baş ağrısı değişik bir durum, bende de aynı durum vardı.memleketten ayrılıp ankaraya gelince düzeldi. memlekete gidince tekrar ağırır. belki de sana ankara yaramıyordur. küçük bir ihtimal :)
aslında maddi sorunu çözdüğünde bence hayatın rezalet bir durumda falan değil. yani hiçkimse bu beş başlığın hepsinin de altına allah bozmasın her şey yolunda yazamıyor malesef.
maddi durumun nasıl çözüleceğine gelince kendini sınırlama. geçici ve esnek işler oluyor. günde 50 lira veriyorlar falan. borçlarını yavaş yavaş ödeyebilirsin böyle. hiçbirisi üstesinden gelinmeyecek gibi değil(başağrısı hariç olabilir) aileyi de çok takma zaten. 20 li yaşlardan sonra artık kopması gerekio insanın zaten. ya umarım umutların çoğalır kendine güvenin çoğalır üstesinden gelirsin.

bişiyin yok dersem ayıp etmiş olurum..
ama öyle umutsuzluğa kapılacak bir şey yok...
benim içinde bulunduğum durumdan çok ama çok daha iyisin..
kendimi, özel ve utandığım şeyleri ifşa etmek istemiyorum...
sadece senden belki de 100 kat kötü durumdayım (aile konusu hariç, ailem çok iyi).. bunu söyleyeyim..
ve ben hala çabalıyorum... ve başaracağım... 6 aylık, 6 aylık planlar yaptım... ve 5 yıl sonra olacağım yeri belirledim...
6 ay-6 ay-6 ay şeklinde çıkacağım basamakları... şu anda düşündüğüm tek şey önümdeki 6 ay.. ondan sonra gelecek olan 6 aydaki karşılaşacağım sorunları zerre ama zerre kadar düşünmüyorum.. onu düşüneceğim zaman bu önümdeki ilk 6 ay bittiği zamandır...

sen gozlugu tak bas agrilarin azalabilir. dis olayında korkacak bir sey yok koca adamsın herkes gidiyor, olacaksın lokal anesteziyi güm. unutma ki gidince bi kere acır, hergün zırt pırt acımaz. bel olur öle, spor yaparsan düzelir.

borcun varsa var, yapacak bir şey yok. odeyeceksin mecburen calisip, o kadar büyük bir meblag degil 1500 maasla 2-3 yilda odersin en kotu. ama is olayı biraz sıkıntı, o da herkesin sorunu, umarım iyi bir is bulursun.

egitimde yapacak bir sey yok, liseyi zar zor bitirdiysen kazandıgın bolum onunla ilintili, okudugunda yaptiklarin da o altyapi temelli. turk ogretim sisteminin olasi sonuclari sasilacak bir sey yok.

aile bir şey diyesim yok. artık biraz kendini düşünme vakti.

dipnot:
antidepresanı bırakmazsan daha zor dogrultursun belini, öle ilaçları bırak. kendine güven. iş başvurularında falan da anlaşılıyordur bu karamsar tavrın, zor belki ama güclü ol. dik dur, her şey yoluna girer umutsuzluk yapma. bu sorunların cogu sokaktaki her insanda var aslında.

vlc'de ayarlardan altyazi encoding'ini turkish iso yaparsan duzeliyor

hangi program onu yazsaniz keske. subtitle coding'i turkish yapmaniz lazim programinizdan.

aslında altyazı dosyasını farklı kaydet diyip, ordaki encoding kısmını ANSI yaparak kaydetseniz de olması lazım. ben hiç öyle program üzerinden filan yapmadım da.

laptop yeni olduğundan o..
biraz eskiyince düzeliyor.. öğreniyor okumayı yazmayı...

vlc kullanıyorum. seçeneklerden > altyazı ve eüg > varsayılan kodlamayı türkçe iso yaptım sorun çözüldü. teşekkürler.

değil..

aynen katılıyorum. bi kaç tırt özellik dışında(pencere sürükle bırak olayının kolaylaştırılması vs) tamamen aynı windows. ha biraz sürücüleri güncelleştirilmiştir belki biraz daha hızlı oyun oynarsın o kadar.

windows 7'niz varsa kurmaniz vista varkenki durumdan daha kotu olmaz, hatta daha iyi olur muhtemelen. ama win7'niz yoksa ve vistadan memnunsaniz tabii ki normal bir durum.

vista sistem kaynaklarını daha çok tüketiyor.. sistemin nerdeyse hepsi windows için harcanıyor, diğer programlara yer kalmıyor..
bu da kasıntı demek..

windows 7 daha rahat bir işletim sistemi..
microsoft'un yaptığı en iyi windows...

normal degil tabiki de. patlak bir işletim sistemı o.

ben de kullanıyorum, çoğunluğun bahsettiği gibi bir kötülüğünü görmedim. ama xp'nin eline su dökemez.

sistem kaynakları yeterliyse gayet normal bence. bikaç yamugu var kopyala yapıştırda falan sıkıntı cıkarıyor ama onuda programla çözmek mümkün.

vista home premium kullandım (hayatımındaki en kötü os)
vista business kullandım (xp ile aynı kalitede ama görüntü ve kullanıcı arayüzü bakımından daha üstün dü )
win7 ( vista business ile aralarında pek fark yok. yani geçsemde win7'e geçmesemde pek fark anlaşılmadı diyebilirim)

sonuç: bence hiç uğraşmayın, zaten win8 çıkacak. o zaman tekrar düşünürsünüz. ama madem memnunsunuz hiç uğraşmayın.

win 7 kullanınca normal olmadığını anlarsın

ben de aynı senin gibi vista'dan gayet memnundum ama power user olduğumdan hadi geçeyim dedim win 7'ye. geçişin ertesinde 1 günlük kullanım sonucu ilk tepkim şu oldu: e iyi de ne farkı var bunun?? ben bile bunu dediysem vista'dan memnun ortalama bir kullanıcının durduk yere win7'ye geçmesine hiiç mi hiç gerek yoktur. ha, geçersen de zararı olmaz hatta çok az faydası olur, ama zahmetine değer mi desen; değmez. vista iyidir vista candır.

ortalama bir kullanıcı olarak, iyi donanımlı bir masaüstü bilgisayarda vista kullanıyorum. kimse inanmıyor ama memnunum ben de. kendimi tuhaf hissediyordum. yalnız olmamak güzel bir duyguymuş :)

Umarım girer.

not: Vefasporluyum.

girer, cunku hem sozluk hem de cogu yerde hakaret anlami var "aq"nun.

göte göt diyince bile giriyor göte. örneğin bir insan hakkında ''ayağıyla bağlama çalan canlı'' yazarsan gg oluyor. oldu. biliyorum.

neden aq?

@karamelsiz

çok güzel bir esprili bir durum var da... baya yaratıcı bir şey..
ancak yazmak tehlikeli olabilir..

yani öyle liseli çocuk gibi "aq feneeeerrr, aq galatasaraaayayyy" tarzı bir şey değil..

girer girer. ben o anlamda demedim desen bile genel olarak okuyanlar ne anlıyorsa o dur. dışarıdan 100 kişiye okutsan 99 u amına koyyim anlamında anlayacak. girer.

aq'nin açılımının ne olduğuna dair bir bilgi vermezseniz açılımın amına koyim olduğu düşünülür ve göte girer.

aq'nin açılımının amına koyim OLMADIĞINA dair bir açıklama girerseniz, mesela onun aslında anthony quinn anlamına geldiğini falan yazarsanız bir şey olmaz.

(bkz: bir tayyip penisi) son kelimenin ne anlama geldiğini açıklamazsanız cinsel organ olarak düşünülür, direk göte girer. ama onun peni, yani para birimi olduğunu açıklarsanız girmez.

bu '' '' arasına alınmış legal gibi görünen entry silinmiyor ama moderasyon tarihçesine işleniyor sanırım ''format abuse'' diye.

(bkz: tanım tanım devamı örnek alıntı ya da bkz değil)

sacma mi? evet aslinda sacma. kilifina uydurma oluyor.

çok büyük bir topluluğun 3-4 tane kontrolcü ile kontrol edildiği her yerde kurallar "saçma" olur..
kalabalık ne kadar artarsa, dizginlemek de zorlaşacaği için kurallar o kadar "net", o kadar "apaçık" olmalı ki, o kadar "abuse edilemeze yakın" olmalı ki bir format, bir sistematik olsun..
bu sebeple mantıklı aslında...
bir tirenin entry'yi legal yapması..

tck'da da onlarca mantıksız, saçma gibi gelen şeyler var okuyunca... ama büyük bir ülke idare ediliyor sonuçta...

(bkz: #21325435)

bende de var bu durum. özellikle evden çıkarken. en az bir 15 dk kapıyı kontrol ediyorum. sorunluyuz sanırım.

(bkz: obsesif kompulsif bozukluk)

(bkz: obsesif kompülsif bozukluk )

yazılmış yaw ben yazana kadar.

oha be bu da mı hastalık :/ basit bir şey diye düşünmüştüm halbuki.

hiçbir şeyden zevk almama, memnuniyetsizlik vs. bunlara sebep olan şey bu mudur peki? onun da ergenliğimin şu son demlerinden kaynaklandığını düşünmüştüm. doktor canmış demek ki.

ben de evden çıkamıyordum bir ara, ciddi ciddi kapıda çakılıp kalıyodum, acaba ütünün fişini çektim mi, saç düzleştiriciyi kapattım mı, peki ya fırın diye, bir kaç kez geç kalınca biyerlere, boşver diyip vazgeçtim, ev de yanarsa yansın. bu düşüncelere izin vermeyin, sakın kalkmayın, geçiyor bir süre sonra.

edit: yani benimki geçti, sizinki de geçer umarım.

okb bu..
insanlara anlatınca "kapıyı kontrol ediyorum, buzdolabını kontrol ediyorum, ellerimi yıkamaktan kendimi alamıyorum" deyince gülüyorlar, "o da hastalık mı lan, buzdolabını kontrol ediyormuş, ahahaha" derler..

oysa bunlar bizim olayın farkına varmamızı sağlayan çok belirgin semptomlar..
iç tarafta beyin kendini yiyor.. kısa devre yapmış motor gibi çalışıyor...
ve her ama her anında bütün düşünsel yapını etkiliyor, hayatı algılamanı, anlamlandırmanı etkiliyor...
olay buzdolabını kontrol etmek, kapıyı kontrol etmek falan değil yani..
intihar edeni bile var, hem de yüzlerce...
çünkü büyük bir işkence.. çok büyük...

tedavi olunması gereken bir şey.. ""hastalığın"" şiddetine göre değişir ama sahip olduğun kapasitenin 100'de 5'ini falan anca kullanabilir bu insanlar...

doktor değilim. ama kendimde belirli oranda deneyebildiğim birşeyi tavsiye edeceğim.
öncelikle, kendi vücudunun sahibi sensin. hükmedebilmen gerekir.
istemdışı düşünmemeye çalış.
ayrıca, evden çıkarken kapıyı kilitledikten hemen sonra 2-3 saniye dur. kilitlediğini vurgulayarak düşün, gerekirse sesli sesli söyle.
pencereyi kağpatırken, buzdolabını kjapatırken de.emin ol.
eğer kapatıp kapatmadığını hatırlayamasan bile söylediğin ve duyduğunu hatırlarsın. hem söylemek, hem işitmek iki ayrı sağlama yöntemi gibi...
gerçekten uyumayı düşün.gerekirse pasiflora türevi bitkisel karışımlar veya bitki çayları ile yardım al.
uykun yokken yatıyorsan beyin mutlaka çalışmaya devam edecektir.
uyumayı düşle.güzel şeyler düşle.hesap kitap değil, daha soyut şeyler düşle. tatil, deniz, kum güneş olabilir, bunlar rahatlatacaktır mutlaka...

ayrıca profesyonel birisine danışmak da elbette yapılması gereken en önemli şey...
ama danışana kadar söylediklerimi de dene istersen...
geçmiş olsun, kolay gelsin...

ilgi istiyor olabilir. ilgi eksikliği çeken kızların babaları ile sorunları vardır. babaları onlara yeterince ilgi göstermemiştir ve bu yüzden her erkeğin ilgisini çekmeye çalışır. ilgi açlıgı ...a bir dakka lan bu veren kızlardı.

o belki sıcak, sevecen, yakın, ilgili, samimi falan davranıyordur da siz bunları "verecekmiş gibi" algılıyorsunuzdur. bu da ihtimal dahilinde.

çok çirkindir ilgi çekmek için yapıyordur. aklıma ilk bu geldi.

imza: düz adam

ayrıl gitsin hiç düşünme.

18-19-20 yaşındaki kızlar yapar öyle..

vermek ister deli gibi, öğretilmişliklerinden dolayı kendisini frenler..
o da böyle arada derede bir rolde takılır..

mini etek giyip habire eteği aşağı çekiştiren,
dekolte giyip sürekli göğsünü kapatan

kızların ülkesi burası... anla işte mantığı, dürtüler ile öğretilmişlikler arasındaki paradoksa çark eden beyinlerini...

(bir başka faktör de ego tabi ki.. göt kalkmışlığı, ya da götünü kaldırtma eğilimi.. ayrıca kadınların kendi aralarındaki rekabet de var.. bunlar da başka faktörler..)

25-26 yaşına gelince kendilerini geliştirmiş oluyorlar..
verecekse verecek gibi yapıyor..
vermeyecekse vermeyecek gibi yapıyor..

yani ergen onlar ergen... ya da post ergen...

11 yıldır lens kullanıyorum...
ilk 5-6 sene sabah tak-akşam çıkar lensleri kullandım..
sonra sabit lensleri kullandım...
sabit lensler harika bişey.. şu anda gözümde olan lensi yaklaşık 15 gün önce takmıştım...
tabi ben çok temiz kullanıyorum, ne yapmam gerektiğini, ne yapmamam gerektiğini çok iyi biliyorum.. organım gibi oldu artık lens..

temiz kulandıktan sonra sabit lensler harikadır bence.

ekleme: sabit lens göz kuruluğu yapıyor... "natural tears" gibi göz yaşı damlalarından damlatıyorum ara sıra, göz kuruluğu çekiyorsam..

bausch&lomb'un purevision lenslerinde su orani %36'ymis.. herhangi bi fikrim yok gece takilabilirligi konusunda ancak olur da lensler gozumdeyken uyuyakalirsam, uyandigimda yaklasik yarim saat kadar rahatsizlik veriyor..

10 senedir lens kullanıyorum.
bausch&lomb'un aylık lenslerinden.
yani hergün çıkarıp takman ve bir ay sonra çöpe atman gerekenlerden. ben geceleri yatarken çıkarmıyorum hiçbir sorun da yaşamıyorum. hatta bazen bir ay bile gözümde kaldığı oluyor.. biliyorum çok sağlıksız bir şey ama bu lenslerle gece yatabilme olayı kişiden kişiye göre değişebiliyor.
normalde insanlar bir gece bile yatınca lenslerle gözleri feci oluyor benimkiler aksine hergün çıkarıp takınca daha kötü oluyor.

www.cimri.com zordu bu ya. ama ilk 2000lik puzzle'ımdı ondan da öyle gelmiş olabilir.
www.zgapa.pl güzel bir fresktir. pisagordan öklide, sokrattan büyük iskendere diyojene kadar bütün ünlü simalar :)

www.oyuncax.com bi de şu var mesela 3000 parça
hayvan gibi zordur diye tahmin ediyorum üstüne para verseler alıp da yapmam

yaa ben üstteki tabloyu (Ricordi Arte Scuola di Atene, Raffaello) çok beğendim.. alacağım bunu.. 1500 veya 2000'liğini alırım.
ancak netten uğraşamam şimdi.. ankara'da yaşıyorum..
kızılay'a falan çıkınca nereden bulabilirim, bilgisi olan var mı

dur söylicem birazdan ben ankara'da bi kitabevinden getirtmiştim çünkü istanbula, burda yoktu

ww3.educaheidi.com sanırım burasıydı ya
ellerinde yoksa da getirtiyolar bi ara

www.yellowpages.com.tr ama bu da olabilir
ikisinden biriydi sanki bi sor
ikisi de değilse educaborras.de buraya bi mesaj at, scuola di atene puzzle'ını arıyorum bulamıyorum, ankaradayım yardım edin diye. ertesi gün ankara'daki bi kitabevinden telefon gelecek gidip alacaksın.

www.puzzledepo.com , www.puzzledepo.com

educa veya heye markaların victoria frances serileri kesinlikle en zor puzzlelar. 4000lik puzzle'a verdiğim enerjinin iki katını 1000lik bir victoria frances'e harcıyorum.


heye-puzzle.de

resmin genelindeki renkler ve desenler ne kadar aynı olursa, puzzle ı yapmak okadar zorlaşır.

educa impossible diye 500lük puzzle çıkardı. resimler çok kötü . zaten birbirinin aynı renk ,desen .zordur ama saçma bir zorluk bence. bakmak istersen;

www.crownandandrews.com

www.dr.com.tr

kuzenim yapıyor şu anda bunu, haftasonu yardım ettim biraz. hayvan gibi zor. yani, ben asla biteceğine inanmıyorum. daha doğrusu, kuzenim dışında bütüüün bir aile bunun biteceğine inanmıyor. öyle diyeyim.

(bkz: epsilon)

ehm üniversite 1. sınıftan kalma bilgimle cevaplamaya çalışayım. kimyagerim, bilimsel terime çok girmeyeceğim, matematikçi varsa düzeltir, hatam varsa affola.

matematiksel olarak 0 evet.

nasıl analtsam, hmm bak şimdi 360 derece ya küre çevresi, onu böl bir sürü. sonzsuz tane böl. sonra bu sonsuz boşlukta bilinmeyen bir yerde olsun dünya, uzay mekiği de öyle. çarpmaları demek yan yana olmaları demek. bu da sadece bir olasılık. tabi 3. boyut da giriyor işin içine.

(r=integral 0dan sonsuza)1 / (4/3)*pi*r^3 = 3 / 4*pi*sonsuz^3 = 0

apod.nasa.gov
şimdi bu videoda uzay dediğimiz boşluğu bildiğimiz kadarıyla görebilirsin. sen karar ver. ayrıca buradaki herşeyin sürekli ve yüksek hızda bir devinim içinde olduğunu da unutma. yani uzay tamamen sabit olsaydı bile çok zordu.

soru saçma değil. sadece sayısal cevap vermek için yeterli parametre yok.

uzay mekikleri ışık hızına yakın hızlarda hareket eder. bu yüzden işin içine özel görelilik(izafiyet)teoremi girer. kuantum fiziğine göre imkansız hiçbirşey yoktur. kuantum istatistiğine göre herhangi bir olayın gerçeklemesinin olasılığı asla sıfır olmaz. yani evrende aklına gelen her olay için onmilyonda, kentirilyonda bir de olsa bir olasılık vardır.

net cevap ve hesaplamalar için hız, zaman, referans noktası gibi verileri açıkca ortaya koyman gerekir.

sorun fiziğin konusudur. ben de fizikçiyim.

uzay gemisinin teorik olarak uzayın herhangi bir yerinde var olabileceğini varsayıyorsan evet, 0. ama uzay gemisi bir gezegenden çıkmış olma durumunda. gezegenler de -bildiğimiz kadarıyla- büyük patlamada aynı merkezden çevreye dağılan parçacıklardan meydana geldikleri için muhtemelen, belli bir küreye yakın şeklin içinde varlar, yani bu uzay gemisi de başlangıç pozisyonunda bizimle birlikte aynı kürenin içinde. çarpma ihtimali de sıfıra yakın ama sıfır değil. geminin kütle çekimin etkisine maruz kaldığını göz önüne alırsan, ihtimal biraz daha düşüyor çünkü bir sürü büyük kütleli yıldız, kara delik falan var dünyaya gelene kadar. uzay gemisini yöneten canlılar varsa, ihtimal biraz artar, çünkü aptal gibi yıldıza çarpmazlar ve gemi dünyadan çıktıysa dünyaya çarpma olasılığı fazlasıyla artar zaten, başka bir gezegenden çıktıysa da bizi keşfedip iletişime geçmek için bizim gezegenimize gelmekte olmaları ihtimali işin içine girer. :) öyle soruya böyle cevap.

hacım ne tartışıyorsunuz siz yaa..

dünyaya hiç meteor düşmüyor mu? düşüyor..
demek ki boşlukta giden bir uzay gemisi de dünyaya çarpabilir..

yoksa ben mi yanlış algıladım soruyu..

-matematiksel olarak- cevap 1 / sonsuz, yani limiti sifir.

aga tamam şimdi soruyu tam olarak anlatamamışım galiba.daha düz bir mantıkla geleyim.çünkü işin fizik boyutunda değil pekte sorum.

elimizde bir cisim var biz de evrene hükmedebiliyoruz(oha).cisimi herhangi bir yere atıyoruz(!!!) evrende.bu attığımız yerde cismin dünyaya çarpma ihtimali nedir???!?

0 olamaz çünkü çarpabilir.cevabım galiba epsilon..

@appdata bahsettiğin göktaşlarının çoğu bizim galaksiden çok yakınlardan geliyur, uzaklardan değil. ohshitin dediği gibi kuramsal olarak mümkünse bile biz görmeyiz.

az miktarda alkol. 1-2 bira?

dideral on numaradır

gerilimden kurtulmak için, seni geren, heyecanlandıran şeyden zevk almaya ve onun komik yanını görmeye çalışmak işe yarayabiliyor.

bol oksijen.. dogru nefes alma taktiklerini ogrenmek gerek

passiflora şurup

Dedikleri gibi tecavüz kaçınılmassa zevk almaya bkacaksın..Adrenalin işe yarıyor bendede vardır ellerim ve ayaklarım zangır zangır bir şekilde titreye titreye 113 yazdım ve en fazla yazdığım rakam bu zamana kadarki...
(inşallah sende başarılı olmussundur... )

130 küsür net yaptım ben de. pasiflora işe yaradı sanki.

hele bir yazarliklar acilsin, eskiden sizin olan entryleri formata uygunsa kendi adiniza tekrar yazabilirsiniz.

3. sorunun zamanini hatirlamiyorum ama 2-3 sene gibi kalmis aklimda.

normal sartlar altinda ucurulan bir yazar geri donemez. bu yuzden belirli bir sure filan yok.
o yazilarin telif haklarini michael jackson'a devrediyorsunuz (ben uye olurken oyleydi en azindan) yani veritabanindan ne zaman silinip-silinmeyecegi, siliniyorsa, ne kadar sure gectikten sonra sure sonra silinecegi vs. gibi konularda tasarruf sahibi degilsiniz ve yazilar icin belirli bir silinme suresi yok. sozluk ilk kuruldugundan bu yana yazilmis butun entry'ler database uzerinde yer aliyor(arada veri kayiplari filan olduysa bilemem tabi) ve modlar tarafindan gorulebiliyor. eger isterseniz yeni bir kullanici adi aldiktan sonra yedegi alinan entry'lerinizi tekrar yazabiliyor olmaniz lazim. fakat cok da emin degilim.

en doğrusunu ssg ve modlar bilir, ancak ben düşüncemi söyleyeyim;

ben msn kayitlarimi tutuyorum mesala (conversation history).. niye tutuyorsun msn kayıtlarını diye birisi sorsa "ne olur ne olmaz, dursun köşede, bir şey iddia etmek için belge" derim..
muhtemelen ssg'de böyle düşünmüştür.. bir amacı yok yani.. "ne olur ne olmaz, her türlü problem için tutalım uçurulmuş yazarın entry'lerini" diyordur muhtemelen..

ayrıca şöyle bir faktör de var..
ekşi sözlük'te entry'ler bir numara ile identifice ediliyor, yazım tarihi sırasına göre (#1, #2, #3, ..., #12456728 gibi)
mesala sizin bir entry'niz #13982743 olsun.. siz uçtuğunuz anda entry'leriniz de database'den kaldırılsa bu numara identifice edilmemiş olarak, boş bir entry id olarak kalacak.. e bu da mevcut sistem düşünülünce mantiksiz
..

@norelpy

yazar olmak icin 2 sene beklemissiniz ama anlasilan sozluk formatini cozememissiniz. 100 entry'niz var ve bunlarin 7si silinmisti. sizin bu zamana kadar ucmamaniz bile bir mucize.

ki entrylerinizde herhangi bir emek de yok, hepsi tek cumlelik tanimlar ya da bakinizlar.

@appdata,
yazarı silerken, sql'de join yöntemi vasıtasıyla yazarla ilişkili entryleri de silersin. Çok zor değil.

@opteron,
daha önce yazdığım entrynin aynısını yazmaya çalıştım ama "daha önce yazıldı" şeklinde bi uyarı çıktı karşıma. Dolayısıyla entry girerken, sistem arka planda entryi veritabanında kontrol ediyor. Eğer tıpa tıp aynısı varsa yazılmasına müsaade etmiyor. Ki bu entry silinmiş bir yazara ait.
Bu entryleri bu kadar önemsememin sebebi şudur:
Hepsi olmasa bile büyük bir kısmını büyük bir ciddiyetle yazdım. Kafa patlattım. Ve bu entryler legalse eğer, eğer eski kullanıcı adıyla dönmem mümkün değilse, yeni alacağım bir nickle o entryleri kullanmak istiyorum. Sonuçta foruma yazı yazmıyoruz. Belirli kriterle göre yazıyoruz.
Bilhassa moderatörlerden bu konuda bilgi rica ediyorum. Ha bu arada boku bokuna şutlandım onuda söyliyim. Beni şutlayan moderatör herkimse büyük bir ihtimalle kafası iyiydi. Yanlış yapmadım demiyorum ama değerlendirme yaparken genele bakmasını tavsiye ederdim. En azından şutlanmak değilde çaylaklık olabilirdi. Şutlanmak, 2 sene beklemenin ardından adeta bir küfür kadar ağır geldi. Bu konuda çok ciddiyim.

@fundamenta,
dikkat ettiyseniz hepsi demedim. tabi üşenip hepsine bakmadığınız için, okuduğunuz rastgele 10-15 tane tek cümlelik entry için böyle söylüyorsunuz. Kusura bakmayın ama yazacağım entrylerin hepsinin bir şaheser de olmasını kimse beklemesin ki ben zaten böyle bir şey söylemedim.

Edit: ayrıca 100 entryden 7 siliniyorsa bunu genele göre %7 yapıyor. Yeni gelen birisinin sözlüğün anlaşılmaz ve herkese göre farklılık arzeden formatını çözmesi haliyle zaman alıyor. Yaşar Kemal bile gelse çok farklı bir sonuç olmayacaktı.

1) modlar arasında tanıdık varsa geri gelmeniz bikaç msn konuşmasına bakıyor. o da nerden baksan en fazla 1 hafta

@hikaye mesture,

Böyle bir şansımın olduğunu sanmıyorum. ekşisözlük bir kişiye bir şirkete ait olsa bile onu ekşi sözlük yapan, yazarlarıdır, okurları ve takip edenleridir. En azından ben ekşi sözlüğü seviyoru, şutlanmam çok ağrıma gitse bile. Küs değilim ama moderasyonun çok katı ve sert kurallarını yumuşatmasını rica ediyorum. Herkes mükemmel değildir. İlla ceza verilecekse bile bu yazarlıktan atılma olmamalı. Yazarlıktan atılmanın sınırlarının yeniden belirlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Sıradan formata uymayan, başlıklar veya entryler yüzünden, 2 sene büyük bir sabırla bekleyen bir insanı harcamak doğru değil. Formatı korumak için sözlük önlem almasın demiyorum ama bu önlemlerin içinde çok önemli bir durum olmadığı sürece yazarlıktan atılma olmamalı. Biraz komik olacak ama yazarlıktan atma parti kapatmak kadar zor olmalı. Yoksa moderatör dilediği kişiyi senin kaşının üzerinde göz var deyip şutlayabilir kisenin de ruhu duymaz.

Merhaba,
Entry silinme istatistiklerinize bakıyorum. 7 adet entry'niz silinmiş.
Tarihçenize bakıyorum. Yeni bir yazar için çok kabarık. Bu tarihçeyle geri dönebileceğinizi sanmıyorum. Yine de şansınızı deneyebilirsiniz.
~
hikaye mesture: Bir tane örnek gösterir misiniz? Var mıymış böyle uçup da MSN konuşmasıyla geri dönen bir yazar? Somut örnek verirseniz daha iyi olur. Eğer isim konusunda çekiniyorsanız sözlükten ya da buradan özel mesajınızı bekliyorum. Merak ettim ben de, geri dönen kimmiş.

Sözlükte geri dönme olayı "hatalı karar" üzerinden yapılır. Başka hiçbir şekilde "Dur ya şunu geri alalım. N'olcak!" denip hareket edilmemiştir. Ortada bir hatalı karar varsa o düzeltilir ve yazar geri döner. Bu kadar. Hatırlatmak isterim.

Selamlar. İyi günler.

yeni akım

en son trend. tirendli end firendli

var mı bir çıkış noktası?

5 senelik geyik yahu neresi yeni?

eskiden bilinçsizce yapılırdı... facebook'ta aptal kızların paylaşımlarında falan elini shift'ten kaldırıp 1 tuşundan kaldırmayan aptal kızlar falan iki üç tane 1 basardı fazladan..
bazı maillerde de görürdük böyle ifadeleri..

ancak şimdi yapılan şey ironi, dalga geçme amaçlı... bilerek yapılıyor..

elxa +1.

!!1, esasen karşıdaki insanın öfkesi ve bunla dalga geçmekten ibaret. 20 tane ünlem koymuş peşpeşe, sonra 1'deki parmağından önce shift'teki parmağını kaldırmış, 1 olmuş son ünlem. sinirden ne yaptığını bilmiyor. gibi.

sonuna yazıyla koyulan "bir" ise möuhtemelen biz türklere has. başka bir dilde görmedim henüz.

aptal değil beyinsiz ve oksimoron kızlar yapardı skhdfksjdhf.

ben en choq $unu sefiyom <3<3

!!!1123142352311!!!

Sonuna "bir" konması Türklere has değil.

"LOL awesome!!!111one11eleven": knowyourmeme.com

bir arkadaşta;
seni özledim :((((88sekiz(8((88 yapmıştı. hey Allah'ım.

yeri gelmişken :))))9999))dokuzdokuz'u da sevgiyle analım.

oha!!11

:///777//

çok aşırı sinirlenip, o gazla shiftten elini çekip !!1 yazan tipler vardı eskiden. işte bazı sarkastik arkadaşlar son 3 yıldır geyik amaçlı 'çok sinirlendim' efekti vermek için bunu kullanıyor.

"beni de çağırmazsanız ibnesiniz olmm!!!111" şeklinde. bunun postmodern şekli de

!!!111birr oldu işte. random gülüş ve daha birkaç abuk şey daha var böyle.

10 yıl önce iki erkek mirc'ten birbirlerine piçlik olsun diye als pls yazıp çok eğleniyordu ya. işte bunun son 3 yıldır şekli bu. dur bakalım daha ne abukluklar görücez.

3 yıl mı 5 yıl mı karar verin lan çıldırtmayın adamı!!!111bir!bir!!!

iki ihtimal var:)
1.hiç kimse izlemiyor sevmiyor ama "başkaları izlediği için yayınlanıyor" diye düşünüyorlar. 2. talep var ki arz var.

sözlükteki reyting oranlarına bakarak kaç kişinin takip ettiğini öğrenebilirsin.

tamamen haklısın.yazcak pek 1şey kalmamış.

kendinde belirtmissin aslinda, coculkar izliyor

aman tanrım... raiting'lere baktım da...
ilk 100 televizyon programı içinde 2. sırada..

olamaz bu, şaka desin birisi..
ben bu diziyi 2. sıraya kadar çıkartan insanlarla, bu diziden zevk alanlara beraber mi yaşıyorum bu toplumda..

www.medyasozluk.com

(ellerini gökyüzüne açan ve "nooooooooo" diye bağirirken hizlica zoom-out yapan kamera ile çekilmiş amerikan filmi sahnesi düşünün burda)

ben izliyom bazen panpa.

Geçen gün üç kişinin yanından geçerken duydum, biri diğerlerine şöyle diyordu: "Abi, Ahasya Durağı'nı çok seviyom!"

www.kanald.com.tr

eee ordan baktım işte ben de... orda yazmıyor yayın akışında...
ama yayınlanırdı her haftasonu tekrarı.. bilgisi olan var mı?

demek orada yazmıyorsa yayınlanmıyormuş,

(bkz: yildiz.tv)

öyle bir şansın yok.

entry'lerin hala eksi sozluk'un database'inde sonucta.. ancak yayinda degil.. ssg, modlar, hayvanlar vs. goruyordur sadece.. ayni kullanici adi ile kaydolman cakisma yaratir..
"kimdir nedir" de de bir profilin var "leyla yazar" sifatiyla.. teknik olarak hala sitenin uyesisin sonucta.. haliyle olmaz ayni nick'le.. (diye dusunuyorum)

beklersen eğer nickin kullanımı düşüyor anladığım kadarıyla. üçüncü nesilde kullandığım nick şimdi başkasında. 99 ya da 2000 yılında uçuruldum. demekki 9-10 sene sonra nick tekrar kullanılabilir hale geliyor. ya da gelemiyor.

senin durumunda olan milyonlara insan var. milyon derken ciddiyim.

dert etme.

nasıl dert etmem böhüüeee de deme. kim ne derse desin nasıl dert etmeyeceğini sen bileceksin.

normalsin bi süre sonra o süre senin icin 1 yıl daha olabilir her şey normale döner veya o süre 1 haftada olabilir.

yaşını maşını ilişkini bilemeyiz bu kadarıyla, ne yaşamışsın ne yaşamamışsın.
ama süre önemli değil, bak ben de acı çekiyorum. ama daha olgun daha içten daha kendi başına olmalı eğer yaş biraz kemale ermişse.
diğer kızlara bak, illaki aklını çeleceklerdir. ha dediğin gibi iş başka kızın çivi olma kısmına geldiğinde senin bütün istekliliğin bir anda sönüyorsa sen asıl kızı kafanda fazla kurmuşsun kendini fazla adapte etmişsin demektir bu, biraz yalama olmuşsun zorladığın kilitten başkasına anahtarın sökmez işte. ama o kilit de bir şekilde yalama olduğu için alabildiğini alacak, sen de çıldıracaksın. ben bile düşününce tüylerim ürperiyor, çok korkuyorum bir gün birisini sevip gidecek diye. e bu süre içerisinde olmadı mı ilişkim, oldu ama hep işte hormon dengeleyici türden şeylerdi filan.
zaman her şeyin ilacı değil, eğer gerçekten seviyorsan git peşiini bırakma. ya da sike sike unutacaksın.

yaş 25... 26 da diyebiliriz...

bir buçuk yıl olmuş... ne peşini bırakmaması...
başka sevgilisi var hemşu anda..

ancak şuna eminim ki;
beni severken, sevdiği halde terk etti.. "1-2 ay ağlarım, sonra geçer, ancak appdata ile olmayacaği belli, bitireyim" gibi bir güvensizlik içine girdi.. ve bitirdi...
(çok severken ne olursa olsun terk etmez insan biliyorum... sevgisi azaldı ama seviyordu gene de... anlayın işte... takilmayin anlatim bozukluguna... formal ve apacik, net cumle kurma yetisini, becerisini toplayamıyorumsu anda..)

ama üzerinden 1 bucuk yil gecti..
iliskiyi bitirmek istiyordu... bye bye deyip, 2 gun sonra yanima kendi ayaklariyla geliyordu... bir kac defa oldu bu.. sonra sevgilim, eşim gibi değil de sanki kanki gibi, arkadasimmis gibi davran bana dedi.. konusma adabımı, tavrımı bir süre o yönde değiştirmemi istedi... beni çok boğdun, biraz izin ver, fazla muhattap olma, seni özleyeyim... seni çok seviyorum dedi... ancak ben kontrolümü kaybetmisim.. sevgilim, bir tanecik kadinim, askim gidiyor elimden... 15 gunde tan 13 kilo verdim!! ölmüşten beter haldeyim.. o psikolojik çöküntüyle saçmaladım, durumu kotaramadım...
hani benim sucum yok muydu iliskinin bitmesinde, elbette vardi, cok sucum vardi hem de.. kontrolümü kaybetmistim onu kaybediyor oldugum icin... o kadar asiktim ki... o kadar asiktim kiii.. o kontrol kaybi ile saçma saçma şeyler soyledim... bir gun siyah deyip, bir gun beyaz dedim.. ve tamamen birakti gitti...

aldatmak falan gibi bir durum yok kesinlikle... monogamik ("tek eşli" mi nedir türkçesi) bir erkeğim ben... okb'liyim işte, dedim ya... aldatmam değil, "aldatamam"... bambaşka bir olay.. büyük ve derinden bağlanıyorum ve aşk hissediyorum kadınıma... kaç defa yazılan hatunları tersleyip evime kaçtığımı bilirim ilişkimiz boyunca, yani 2 buçuk yıl boyunca.. kimseye dokunmak istemem ondan başka... lanet olsun bu hisse yaa...

sonra zamanla kontrolüm yerine geldi... ancak ne çare... giden gitmiş...

oysa bütün saçmalıklarım ona çok ama çok derinden aşık olduğum içindi, bunu anlayamadığı ve profesyonelce erkeğini idare eden güçlü bir kadın olmadığı için de o'na kızıyorum tabi.. her ne kadar oto-kontrolünü kaybeden -ahmak- bir erkek modeli oldugum için kendime kızıyorsam, arkamda duran ve sakinlestiren bir kadın anlayışı göstermedigi icin o'na da kızıyorum...

ancak bitti işte.. bir buçuk yıl da oldu... daha ne peşinden koşması...
var mı böyle örnekler... 1 buçuk yıl sonra geri kazanmalar... eğer varsa koşacam valla :((((
sadece ne yapmam gerektiğini bilmiyorum...

ne denir bilmem senin yollarından ben de geçtim herkesin hikayesi yaşadıkları farklıdır benimki de böyleydi (git: 161292) , 4 haziranda düğünümüz var.

ummadığın anda başkası çıkar muhtemelen, sonra da buna mı ağladım lan ben dersin.

hiç huyum değildir sen aç duyuruyu üçüncü sayfaya kadar oku, nerden çıktı bu soru karşıma. 8. ayda bulunan bir salağım ben de, merak etme senden çok var.

kesinlikle almanya derim. ama gezicem tozucam diyorsa politecnico de setubal ve universidad de deusto. ben erasmus deneyimimi ispanya da yapmıstım harikaydı valenciaa d aolabilir eger tercihin varsa.

soruların cevabını pek bilmiyorum ama şunu söylemem gerek.
erasmus hibesi hiçbir şeye yeterli olmaz. en basitinden yurduna bile yetmeyebilir. bunu boğaziçi iktisat bölüm ikincisi en yakın arkadaşımın aldığı 500 eurodan ve yurdunun 570 euro olmasndan dolayı biliyorum. bir de zaten anında alamayacaksın o hibeyi.
tabi senin listen aşağı doğru indikçe o ülkede hayat pahalılaşıyor.

almanya en iyisidir çünkü merkezdedir ransa da ispanya da ingiltere de iskandinavya da her yer yakn lan mis gibi. kafana eserse de doğu avrupa turu yap.

hamburg ve berlin dışındaki alman şehirlerinde hayat çok sade diye biliyorum. en azından bremen ve hannover için öyle ama her yere öyle derler.

üniversite listesinde size seçebileceğiniz okulu gösterebiliyorlar ama o okulun eğitm dilini belirtmiyorlar mı? çok büyük saçmalık.
çok işe yaramadı kusura bakma ama böyle falan işte.

işte benim takıldığım da dil konusu zaten

çok pis genelleme yapacağım şimdi. almanlar ders aralarında kendi dillerine dönmeyi çok seviyorlar. ders aralarında dediğim tenefüste değil ders içinde. zaten ders arası diye bi kavram pek yok 3-4 saatlik derslere hazır olman lazım =) erasmus için ben de almanyaya gitmiştim ama mannheim'da idim. gezmek için ise almanya kesinlikle müthiş bir yer. hem ülke içi olarak hem de avrupanın göbeğinde her yer 2 saat =)

zaten almanya biraz uzak bir ihtimal ortalamam o kadar da iyi değil. açıkçası benim daha çok merak ettiğim çek cumhuriyeti-finlandiya-ispanya üçlüsü

aynı üniversiteden kimya muhendisi bir kisi olarak sunu diyebilirim ki "hatunları iyi olan hangisiyse, zevkine hangisi hitap ediyorsa ona git"..

erasmus'da dersten kalanı görmedim ben... arkadaşım tek kelime ispanyolca bilmeden, ispanya'da, ispanyolca physical chemistry ve heat&mass transfer sınavlarına girip, dersleri geçti aq... üstelik dönemde okula sadece 1-2 defa uğrayarak... biz beynimize kafein ve glikoz pompalayip kan ter içinde sabaha kadar ders çalişirken o da protein pompalıyordu başka bir yerde, birilerine!!!!!
türkiye'ye geldi, o dersi saydirdi burda, yani geçti..

ben kaldim..

adaletini sikim dünya... aklıma geldikçe çıldırırım... adam tek kelime bilmeden ispanyolca sınavdan dersi geçti..

erasmus amacından çok sapmış halde.. millet sikişmeye, beleş ders geçmeye gidiyor...

çok doluyumbu konuda.. konuşsam şimdi çok küfrederim, ki zaten ettim..

bu arada, söylemeyi unutmuşum. gerçi almanya için düşük ihtimal demişsin ama yine de aklında bulunsun. hibe olarak aylık 600 euro dengi para aldım. ama toplam 3000 euro olan meblağın 600ünü tuttular. dönüş tarihinde göre günlük kesip geri iade ediyorlar. burada biraz çakallık var aslında parayı alabilmek için istediğin zaman rahatsız edebilirsin bu hususta =) onun haricinde yurt falan aylık 210 euro idi. yurtta kaldığın zaman aylık 450-500 euro rahatlıkla yeter. ama finlandiya falan pahalı ülkedir onu bilemem. çek cumhuriyetinde yabancı gördüler mi sultanahmette turist bulmuş taksici ruhları ortaya çıkar. gideceksen dikkat =)

ben de söylemeyi unuttum. bu okulların erasmus ofisine ya da öğrenci işlerine mail ararsan sana kesinlikle geri döneceklerdir. zira biz kafamıza göre soruyoruz avrupalılarn hepsi geri dönüyorlar mail ile.

BOŞ BELEŞ DERS GEÇİYOLAR DİYENE HASSİKTİR LAN DİYORUM EN CAPSLİSİNDEN.
hasta etmeyin ulan adamı. almanya'da erasmus yapıyorum şu anda, çevre mühendisliği okuyorum, götümüzden kan alıyolar üstüne üstlük tüm dersler almanca ve tüm sınavlar da kastıra kastıra almanca yapılıyor. 40 dakika sözlü sınav olduğum dersin kredisi BİR NOKTA YİRMİ BEŞ. Bir Atatürk İlkeleri bile değil yani. Ve bir Alman öğrencinin 3 katı ders yüküm var, tüm ana dalların derslerini almak zorundayım. Bologna sürecine ta kafam girsin. 10 kredilik dersi anca vericem kastıra kastıra.

Yapma güzel kardeşim.

Konuya gelelim, Rurh Bochum'da, bi arkadaş vardı orada, Erasmus'u zevkli diyodu, paso parti oluyomuş vesaire.
Braunscweig Bochum'a yakın, salla onu boşver.
Setubal'i biliyorum, bir arkadaşım şu anda orda, oldukça güzel diyor, zevkli geçiyo onun değişimi de, güzel bi sahil kenti.
vesaire.

Erasmus hibesi yeterli ol-maz hiç bi şekilde.

Her yeri gezicem ben diyorsan Almanya kral, ortadasın direkt. Portekiz'e gidersen gezemezsin. Finlandiya cidden soğuk.

Falan filan. Çok kılım ben bu Erasmus olayına şu an, öyle böyle değil.

düzenleme: ha mühendissin, almanya olayın kabe'si. ben mesela bi staj ayarladım 6 ay daha burdayım, çok büyük hepimizin bildiği bi alman firması, türkiye'de başvursam muhtemelen kapısından geçemezdim, burada adamlar proje takımında staja aldılar direkt. bu da var.

BAK TEKRAR UYARIYORUM: www.eksisozluk.com

hacı 570 euro yurt nedir be. En merkezi stüdyo apartman o kadar pahalı değildir hiç bir şehirde(stockholm'deyim).
Paranın yetmemezliğine hiç katılmıyorum. Hayvanlar gibi gezeyim, her gece çıkayım diyorsan sonra da hibe yetmedi ki bana diye ağlıyorsan eh derler adama. Hibe geçinmene yetecek kadardır ama asıl amacı aslında kur farklarını gidermektir.

Neyse 2 sene önce tampere'de aynı üniversite'de erasmus yapmış biri olarak:
gayet güzelinden bir yurt odasınd max 250 euro ödeyeceksin. hiben 600 euroydu, yükselmiş olabilir. 350 euroyu istediğin gibi ye. 0 gezmeyle yanına 100 euro bile kalır. Ama gezin kesinlikle. Tampere'de Ryanair var, çok yere gitmese de seni ülkeden çıkarıyor ucuza. o güzel.
Sosyal hayat nasıl? muhabbetin iyiyse güzel bir enternasyonel ortam oluyor. Tutor denen enternasyonellerle uğraşan elemanlar çalışkan ve aktif, o yüzden iyi. Yalnız bir kaçımız dışında biz türkler kendi aramızda takıldık genelde. Gerçi herkes aynı muhabbeti yapıp(oraya gittin türklerle mi takılıyorsun?) sonunda erasmusa gidince aynı duruma düşüyor hehe. Neyse biz yine de çok eğlendik. Muhabbetin iyiden öteyse piçsen fin hatunlar(ben beklediğim güzelliği bulamadım yalnız. isveç 1. numara güzellikte) cana yakınlar. tabi alkolle.
gece hayatı öyle çeşit çeşit, rengarenk değil ama var güzel şeyler. şehir 200 bin kişi, yani küçük. ama 2 üniversite 2 ya da 3 politeknik var şehirde. genç nüfus yerinde yani.
bu arada belli sayıda ingilizce dersler açılıyor master ve erasmusçular için. Ama fazla seçenek olmuyor maalesef. Nitekim dönemi geçirir.
Önerir miyim? Bilmem, diğerlerini bilmeden bir şey demek zor.
başka sorunuz varsa sorabilirsiniz her zaman mesajdan falan.

ben erasmusumu prag çek teknik te yaptım ve inanılmaz güzel geçti. senin gibi odtü makina dan arkadaşlar vardı, onlar da memnun kalmıştı. bir kere, ingilizce ders çok fazla açılıyor çek teknik'te, ondan sonra oradaki erasmus kulübü avrupa'da ödül falan almış, aşırı derecede organize çalışan, bir sürü aktivite düzenleyen bir kulüp ve gerçekten prag'da çok ama çok fazla erasmus öğrencisi oluyor. kaldığımız yurtlar da çok güzeldi, gidecek olursan mutlaka strahov'daki yurtta kalmayı tercih et. çekler çok sakin ve iyi insanlar. eğlence hayatı muazzam, şehir dünyanın en güzel şehri, viyana-budapeşte ve diğer pekçok avrupa şehrine yakın mesafede, dolayısıyla kesinlikle gezme tozmanın dibine vurabilirsin. hayat da çok pahalı değil. biz yurt kirasına ayda 100 euro veriyorduk, yemek-içmek de ucuzdu bayağı.

kesinlikle çek cumhuriyetini öneriyorum. almanya yı düşünme, almanya çok sıkıcı ve yabancı düşmanı bir yer. prag a git, pişman olmayacaksın.

(bkz: 45'lik)

ıssı adamdan sonra bozuldu orası..
filmdeki ile alakası yok..filmdeki gibi bir yer hayal ediyorsan çiz üstünü..

bir adamın sezen aksu şarkısını* söylediği yer mi? bi yerin 2. katı gibi dutuyor ama bilemiyorum walla..

Filmde iki mekan gösteriliyor

biri 45'lik
diğeri leblon

ikiside filmden sonra saçmaladı.

1)evrim o kadar uzun sürede olmaz, ortalama ne kadar sürede olur bilmiyorum ama. evrime karşı direnç meselesinde haklısın mesela benim gözler feci bozuktur, gözlük falan olmasaydı ben ve gelecek nesillere aktaracağım göz bozukluğum tarihe karışırdı, vahşi bir ortamda olsaydık gözü bozuk insan kalmayabilirdi bile diyebilirim hatta.
2)bunu ben de düşünmüştüm mesela şöyle olabilir; doğan her insanı çocuk doğurmadan önce(kesin olsun ergenliğe girmeden 10 yaşında diyelim) yüksek bir yerden atarız. bir şekilde hayatta kalanlar çoğalır ve her nesilde bunu yaparız. bir süre sonra insanlar kuş gibi uçmaz belki ama en azından az biraz süzülebilir diye düşünüyorum veya o olmaz düşmeye karşı direnç kazanırlar.

edit: şu evrim süresine kafam takıldı biraz araştırayım dedim mesela şöyle bir şey varmış "Günümüz modern fillerin bilinen en eski atası 60 milyon yıl önce evrim geçirmiştir. 37 milyon yıl önce fillerin atası bir su aygırı ile benzer bir yaşam tarzı vardı." ama benim kafamda evrim böyle bir şey değil pokemon evrimi gibi zort diye dönüşmüyor ki, 60 milyon yılda ortam şartları hiç mi değişmemiş?

edit2: bir şeyler daha buldum "Örneğin Danua ve Çivava köpek cinslerinin arasındaki cüsse farkı yapay seçilimin bir sonucudur. Çok farklı görünmelerine rağmen, her iki köpek cinsi de -diğer tüm evcil köpek cinsleri gibi- günümüzden yaklaşık 15.000 yıl önce Çin'e denk gelen bölgede evcilleştirilmiş olan birkaç kurdun soyundan gelir" demek ki evrimin ne kadar değişiklik yarattığına bağlı olarak süresi de değişiyor, yeni bir cins 15.000 yıl yeni bir tür 60 milyon yıl gibi gibi.

1- bu mantıktan yola çıkarsak, insan aklı seçilimi önlediği kadar hızlandırıyor da. ara ara büyük savaşlar çıkıyor, dünya kirleniyor, küresel ısınma yüzünden buzullar eriyor falan filan. bunlar da insan aklının ölümü hızlandıran etkileri.

verdiğiniz örnek olsa olsa matrix'te birer dalgalanmadır. uzun vadede evrim konusunda ineklerden daha önde ya da geride olduğumuzu söyleyemeyiz.

3. soru)
şu sürekli "ara form, missing link gösterin bir tane" diyip duran "kedi canli yaratilişçiya" birisi neden "ee insan da bir ara form işte... insandan önceki tür ile, sonra gelecek olan türün arasindaki tür" demiyor? adam ara form gösterin, gösteremezsiniz diye milyon tane konferans verdi, milyon kitap yazdi..
sinirden kendimi sikiyorum burda youtube'da izlerken..

1)evrimsel ilerleme adı altında bilinçli bir ilerleyiş söz konusu değildir. sonuçta zekamız da evrimsel süreç sonucunda oluştuğu için zekamız ile çevre koşullarına direnç geliştirmemiz gayet doğal. bu insan türünün başarısını gösterir ve yanlış birşey değildir. insansı maymun ve ilkel insan türlerinin varlığı 60-70 bin seneden daha fazla bu arada. ayrıca farklı türlerden söz ettiğimiz için hepsine birden insan diyemeyiz. homo sapiens türüne koyduğumuz bir isim insan.

2)yapay seçilim, daha doğrusu seçilimde insan faktörü zaten etkin. ama verdiğin örnek mümkün ve mantıklı değil. genlerle oynama sonucunda mümkün olabilir, ama buna doğal seçilim diyemeyeceğimiz için evrimin doğal işleyişi de diyemeyiz.

3) yani nasıl söylesem, adamın bir inancı var buna karşı olan her şeye de gözlerini kapatıyor. sen önüne çıkıp "al ulan yarı kuş-yarı kedi iskeleti all alll!!" desen de evrimi kabul etmeyecek.

3)ara form biraz karmaşık bir konu. aslında teknik olarak hiçbir canlı türü ara form olmak için varolmaz. ama günümüzde yaşayan iki farklı canlı türü arasında, bu iki tür arasındaki farklılaşım sürecinde ortaya çıkmış ve yok olmuş türlere ara form diyebiliriz. ama dediğim gibi, teknik açıdan doğru bir yaklaşım değil.

ara form niye yok diye bir soru olamaz. götünden anlamıştır olayı. şu soru olabilir: şempanze bugün insana en yakın akraba olan tür, ama şempanze birden bire insana evrimleşmediğine göre, aradaki türler nerede? bunun cevabı türler arası rekabete, yani basitçe yaşamkalıma dayanır. habitat ortaklığı ve beslenme şekillerindeki benzerlik homo sapiens türünü diğer bir türle, örneğin cro magnon türüyle rekabete sokar. sonucu bu.

bugün şempanze türü hala mevcutsa habibatımızdaki ve beslenme şekillerimizdeki farklılıktan kaynaklanır. yani birbirimize rakip değiliz. ha, insan hepsinin yaşam alanını sikip atmakta, o ayrı bir konu.

hayır bir hayvan neden yarı kuş ve yarı kedi olsun ki... kedi baştan itibaren ağaca tırmanma, memeli ailesi kapsamında takılmakta, pençelerini kuvvetlendirme, dislerini guclendirme vs. vs. yolunda gidiyor.. butun organlari ve yetenekleri bu dogrultuda gelisiyor..

kus da uçma, minik tohumlari yeme, agac dalina tuneyebilme, yumurta ile cogalma vs. vs. ozelliklerini gelistirecek yolda gidiyor ve bütün organları bu dogrultuda birbirine uyumlu, koordine olarak gelisiyor..

bir hayvanın yarısı kedi yarısı kus nasıl olsun ki.. gittikleri yollar cok farkli.. gel de anlat bu yobazlara...
cogunluk olmalari sinir bozucu...

ara formdan öyle bir anlam çıkaramazsın. sen niye onları takıyorsun ki. bilim bilimdir. bırak ne diyorlarsa desinler. doğru bilgidir aslolan, kimin ne dediği değil. iq'su iki haneli adamlarla sidik yarıştırmak haybeye.

@ziplayan meksika bamyası: ortam şartları değişti diye illa o tür ortadan kalkacak diye birşey yok. ortam şartları değişince farklı türler evrimleşmiş işte, ama fil türü de yaşamını devam ettirebilmiş ve tükenmeden üreyebilmiş. evrim filde tıkanmış gibi birşey söz konusu değil ki. eğer tür ortam şartları değişmesine rağmen yaşamını devam ettirebiliyor ve üreyebiliyorsa bugün hala yaşar tabii ki.

@cro magnon yok benim takıldığım yer o değildi, neden hala maymunlar var gibi bir şey oluyor o :) takıldığım yer evrimin böyle tık diye olan bir şey gibi söylenmesi oysa evrim canlıların doğumu ve ölümüyle her an devam eden bir süreç değil mi? ama o başka bir şey kastetmiş, o canlının zaman içinde çok değişip farklı bir tür oluşturduğunu söylemiş anladım şimdi.

hea.

2. soru hakkında bilgim yok, ama antropologlar tıbbi gelişimin, ilaçların, tedavilerin evrimi olumsuz etkilediği düşüncesindeler.

o dediğin konuya hitler zamanında baya bi kafa yormuş ama eline yüzüne bulaştırmış, iyiki bulaştırmış yani... bundan sonraki evrim laboratuvar ortamında olacak, superhuman dedikleri kavram tartışılıyor şu an. doğal/yapay seçilimle öyle bir olayı hızlandırmak için 10 milyon baş, kontrol edebildiğin bir insan çiftliği kurman lazım.

hitlerin arkasındayım bu konuda. biraz malca yapmış ama mantığın arkasındayım.

hitler (ayni sekilde lavey'de) nietzsche'nin evrime felsefik yaklasimini (nietzsche'nin kız kardesi olacak orospunun da katkisi ile) kicindan anlayip, sahip oldugu kisilik ozelliklerinin, karakter ozelliklerinin de zemin olusturmasiyla sicip sivamis bir adam.

bu arada ben çevre degisince türler de kesinlikle degisir demedim ki, ayni turler kalir eger kalabiliyorlarsa, adapte olur yeni cevreye.. cok radikal bir degisim olursa bu süreçte tür degisir...
mesala bocekler taa en basindan beri pek degismemis.. ama diger canlilar degistikce degismis..

konu sosyal darwinizm e gitmesin, yapmayın etmeyin... sosyal darwinizmin darwin ve evrim teorisi ile alakası yoktur, liderlerin insan gütmek için kıçlarından icad ettikleri bir şey ve ucundan tutulur yanı yok. böyle bir fikre kapıldıysanız iyi okuyun, araştırın, bilin,hatta düstur vermek haddime değil ama bu hevesten vazgeçin, insanları sahip oldukları bütün değerlerden soyutlayan, basitleştiren bir kavram... geyiğe alınacak bir tarafı yok.

sosyal darwinizm ne yahu? geyik mevzuu bu nihayetinde, ben kendi bakış açımı söylüyorum, liderlerin yaptığından bana ne. hitler'i savunduğum falan yok. benim elimde güç olsa genetik olarak daha kapasitif(fiziksel ve zihinsel) insanları seçer çiftleştiririm. bu da benim fantezim, liderler sikime kadar yoksa.

bu arada belirteyim, böcekler fena şekilde evrimleşmiş canlılar, karaya ilk çıkanlar oldukları için evrim süreçlerini tüm canlılardan bir adım önden gerçekleştirmişler, dünyadaki en hakim türler onlar şu an.

Bu konuda birkaç tavsiye verebilirim.

Journey of Life (2005) imdb: tt0455259
Life in the Undergrowth (2005) imdb: tt0760222

darwin zamanında daha dna'nın varlığı dahi bilinmiyor bunu da belirtelim ama. genetiğe yapılan insan müdahalesi de evrimi yönlendirmektir bir nevi.

ben bir oyunda kimsenin yapamadigi harika bir hareketi yapiyordum... hava atmak için de video olarak capture yaptim 2 dakikalık bir video.. yukledim youtube'a, üstüne de "kreator - dogmatic" sarkisini koydum...
1-2 ay sonra mail geldi..
youtube'da videonun altinda "sound disabled because of german copyright privileges" minvalinde bir şeyler yazdilar.. görüntü duruyor ama sesi uçurdular..
hesabıma da bir şey olmadi..

görüntülere bişey olmaz ama müzik için copyright'tan silinebilir. hesabına birşey olmaz. bende de arkasına müzik koyduğum bir video için amerika'ya kapattılar videonun gösterimini. türkiye'den falan izlenebiliyor ancak.

müzik konusunda oldukça hassaslar. ayrıca bu hassasiyet yazılım destekli. yani sizin eklediğiniz müziğin ayakizi ile tüm arşiv karşılaştırılıyor. video konusunda ise bazen bir diziden 5-10 saniyelik alıntıları silmiyorlar (corporate account olmasa da) ama uzun videoya izin vermiyorlar (tüm bölümü veren gibi.) yani özetle eğer yaparken diyorsan ki benim amacım müziği paylaşmak resimler hikaye, o zaman tepene biniyorlar. ama yaratıcı bir şey yaptıysan o zaman bak bu güzel ama müziğin telif hakkı var. ya reklam koyarım ya da belki bazı ülkelerde engellerim.
bir kaç örnek (bana ait videolar olduğu için daha açık bilgi verebilirim)
www.youtube.com
bunun için: "No action is required on your part. Your video is still available worldwide. In some cases ads may appear next to your vide" diyor. yapacağın bir şey yok, belki reklam koyarız.
www.youtube.com
bunun için: "As a result, your video is blocked in these locations: Germany" bunun sonucu olarak almanya'da engelledik haberin olsun diyor.
www.youtube.com
bunun için de ilk video gibi reklam falan demişler.
bi de şu var:www.youtube.com
bununu da türkiye dahil bir çok ülkede (Afghanistan, Albania, Algeria, Andorra, Angola, Anguilla, Antigua and Barbuda, Armenia, Austria, Azerbaijan, Bahamas, Bahrain, Bangladesh, Barbados, Belarus, Belgium, Belize, Benin, Bermuda, Bhutan, Bosnia and Herzegovina, Botswana, British Indian Ocean Territory, British Virgin Islands, Brunei, Bulgaria, Burkina Faso, Burundi, Cambodia, Cameroon, Cape Verde, Cayman Islands, Chad, Chile, China, Comoros, Congo, Congo - Democratic Republic of, Cook Islands, Costa Rica, Cote d'Ivoire, Croatia, Cuba, Cyprus, Denmark, Djibouti, Dominica, Dominican Republic, Egypt, El Salvador, Equatorial Guinea, Eritrea, Estonia, Ethiopia, Falkland Islands (Islas Malvinas), Faroe Islands, Finland, French Guiana, French Polynesia, Gabon, Gambia, Georgia, Germany, Ghana, Gibraltar, Greece, Greenland, Grenada, Guadeloupe, Guatemala, Guinea, Guinea-Bissau, Guyana, Haiti, Holy See (Vatican City State), Honduras, Hungary, Iceland, Indonesia, Iran, Iraq, Jamaica, Jordan, Kazakhstan, Kenya, Kiribati, Kuwait, Kyrgyzstan, Laos, Latvia, Lebanon, Lesotho, Liberia, Libya, Liechtenstein, Lithuania, Luxembourg, Macao, Macedonia, Madagascar, Malawi, Malaysia, Maldives, Mali, Malta, Marshall Islands, Martinique, Mauritania, Mauritius, Mayotte, Micronesia - Federated States of, Moldova, Monaco, Mongolia, Montserrat, Morocco, Mozambique, Myanmar, Namibia, Nauru, Nepal, Netherlands Antilles, New Caledonia, Nicaragua, Niger, Nigeria, Niue, North Korea, Northern Mariana Islands, Norway, Oman, Pakistan, Palau, Panama, Papua New Guinea, Philippines, Poland, Portugal, Qatar, Reunion, Romania, Rwanda, Saint Helena, Saint Kitts and Nevis, Saint Lucia, Saint Pierre and Miquelon, Saint Vincent and the Grenadines, Samoa, San Marino, Sao Tome and Principe, Saudi Arabia, Senegal, Seychelles, Sierra Leone, Singapore, Slovakia, Slovenia, Solomon Islands, Somalia, South Korea, Sri Lanka, Sudan, Suriname, Swaziland, Sweden, Switzerland, Syria, Tajikistan, Tanzania, Thailand, Timor-Leste, Tonga, Trinidad and Tobago, Tunisia, Turkey, Turkmenistan, Turks and Caicos Islands, Tuvalu, Uganda, Ukraine, United Arab Emirates, Uzbekistan, Vanuatu, Vietnam, Wallis and Futuna, West Bank, Yemen, Zambia, Zimbabwe) engellemişler. muhtemelen siz de izleyemiyorsunuz. ben sahibi olduğum için görüyorum sadece.
ama bunlara rağmen hesabım duruyor. umarım fikir vermiştir.

sonuçta ikisi de central sinir sistemini etkileyen, oranın kimyasini degistiren maddeler..
birlesip ters teperlerse diye korkuyorum..
karaciger kaygi siramda ikinci sırada.. esas korkumcentral sinir sistemi, yani beyin ve omurilik..

hocam 10 yildir olmadi demek guzel ama beden bu, neyi ne zaman kusacagi belli olmaz. ilk asamada bi kan tahlili ve karaciger testi yaptir bence. bira iciyorsan belki sigara da iciyorsundur, aklara da baktir hastaneye gitmisken.
sikinti karacigerde, dayanir dayanir sonra fark ettirmez,birden kotu oluverir kuzenimde cigerinin iflas etmesi gibi. her gece alkol sigara redbull agri kesici derken gitti karaciger. arada gdiyor toparlatmak icin. ki sikintilari hic bitmeyecekmis kuzenimin.
aldigin ilaci bilmem ama gencsin galiba, baska seylerle ayarlamaya calis, ben olsam ilk ilaci birakirdim:)

appdata, sorduğun soru değil de başka bir şeye değineceğim. bugün hangi biralarda glikoz şurubu kullanılmadığını sormuştum. bilindiği üzere efes'in ürünlerinde glikoz şurubu kullanılmakta. bu madde de diyabeti tetiklemekte. aman diyeyim, her gece efes extra içmenin sağlıkla ilgili başka kötü sonuçları olmasın.

yasim 26.. ilaci birakamam.. o olmadan hayat boka sariyor, anksiyete icinde boguluyorum..
alkolu birakabilirim ama kademeli sekilde.. azalta azalta..
ilginç gelecek belki ama hayatimda hic sigara kullanmadim.. tabi yesilayci oldugumdan veya sagligimi dusundugumden degil.. cocukken cok sigara icildi yanimda, bir tiksinmislik var.. bir de sigara, puro gibi nefes çekerek (bkz: nefes çekmişler) içilen şeyleri sevmiyorum..

en iyisi alkolu azaltarak bırakayim ben... şu son olaydan sonra feci tırstım, ders aldım...

hacı cidden bi kan testi yaptır karaciğere bi baksınlar, doktora git bir de doktora anlat böle ben şu kadar içiom diye en fazla hoşlanmayacağın şeyler söyler, görüş almak iyidir.
efes içme be hacı çok boktan glikoz şurubu falan,

efes'te eski bir mühendisim ben (3-4 ay kadar çaliştim, fazla değil)
efes candir, harikadir..
glikoz şurubu olayi uzun hikaye şimdi..

doktora gideceğim, yapsınlar bir kan testi..
zaten 2 buçuk yıldır bir "aids miyim acaba" şüphesi yaşıyorum.. feci kaçıyorum kan testi yaptırmaktan.. bu da çıkmış olur açikliğa..
ne pis bir korku bilseniz. (belki de biliyorsunuzdur)

doktoruna da danışarak 'cipralex'e geç derim. alkolle birlikte çok rahat kullanılabiliyor. alkolü de her akşamdan hafta 1-2 ye çekersin giderek.
kolay gelsin

aynı deneyimden geçmiş biri olarak cevaplıyorum.
lustral ve alkol kullanımı karaciğeri yorduğu gerçek. çünkü yan etkisi zaten ishal olan bir ilaç, e alkolde zaten mideyi sulandırıyor pek sağlıklı değil.

bence şu sisteme geç, hem psikolojik hem fizyolojin için.

3 günde bir iç. çok abartmadan, zaten lustral etkisiyle 5 extrada ulaşabilecek kafaya 3 extrada ulaşabiliyor insan. hem de alkolün bir anlamı oluyor insanın içinde.

yardımcı olabildiysem ne mutlu.

yazılanların hepsini okudum. bir kişi de işgüzarlık edip, içki içme dememiş. en fazla diyen, az iç diyor, o da "3 günde 1" diyor:)

herkes bir şey söylemiş ama atladıkları bir olay var:

alkol bağımlısı olabilirsin.

alkol yoksunluk sendromuna giriyor olabilirsin. hepsi deliriumla sonuçlanmaz. ama kendin de fark ediyorsun bir şeylerin ters gittiğini. alkole fiziksel bir bağımlılık da söz konusu, ve aniden bırakınca beyindeki reseptör etkileşimleri bozuluyor. bir de yine beyne etki eden ilaç kullanıyorsun.

kendinin bu kadar farkındaysan, vücudunu bu kadar iyi tanıyorsan niye kendini riske atıyorsun? abartmadan iç diyenler karaciğer falan demişler ama karaciğerden çok daha akut etkiler görülebilir. riske atmaya hiç gerek yok.

alkol bağımlılığın ya da kötüye kullanım için yardım almanı öneririm. alkolü tek başına bırakmak da büyük bir risk

sen ve senin vücudun değerli. bunu unutma

barış manço - gonul dagi,
baris manco - gesi baglari,
baris manco - gecti dost kervani
cem karaca - lümüne
cem karaca - beyaz atli,
cem karaca - uryan geldim
grup yorum - haziranda ölmek zor

rock agirlikli, rock sound'lu halk muzikleridir, türkülerdir gerci.. ancak harikadirlar...

okan murat öztürk dinlemekten başlayabilirsin. hem sesi çok toktur ve yormaz kulagı hemde anlamlıdır.

@ozcangumus sanırım engin turan derken turan engin'i, cengiz özhan derken cengiz özkan'ı kastettin.

ahmetx6 kardeşim benden sana tavsiye gülay, yavuz bingöl dinleme. barış manço, şükriye tutkun, ilkay akkaya ve cem karaca'dan türkü dinleme. mümkün olduğunca neşet ertaş türkülerini neşet ertaş'tan mahsuni şerif türkülerini mahsuni şeriften dinle ya da eserin aslına sadık kalan sanatçılardan dinle. mesela erzurumlu emrah'ın türkülerini kendi sesinden dinlemen mümkün değil veya anonim bir erzurum türküsünün zaten sahibi belli değil ama mükerrem kemertaş, mehmet çalmaşır, aysun gültekin gibi sanatçılar o yörede yetişmenin yardımıyla eser sahibinin duygularını yansıtmakta başarılı oluyorlar.

âşık mahzûni - merdo

www.youtube.com

âşık mahzûni - işte gidiyorum çeşmi siyâhım

www.youtube.com

ali ekber çiçek - kirpiklerin ok ok eyle, vur sineme öldür beni

www.youtube.com

ali ekber çiçek - derdim çoktur hangisine yanayım

www.youtube.com

orhan hakalmaz - iki keklik

www.youtube.com

zara - harman yeri sürseler

www.youtube.com

zara - ordu'nun dereleri

www.youtube.com

neşet ertaş - mühür gözlüm

www.youtube.com

sabahat akkiraz - ne ağlarsın benim zülfü siyâhım

www.youtube.com

yavuz bingöl - ağlama yar ağlama anam

www.youtube.com

musa eroğlu - karadır kaşların

www.youtube.com

erol parlak - senin yazın kışa benzer

www.youtube.com

musa eroğlu - yolun sonu görünüyor

www.youtube.com

orhan hakalmaz - kara tren

www.youtube.com

nuri sesigüzel - kara kaş gözlerin elmas

www.youtube.com

zara - elâ gözlüm ben bu elden gidersem

www.youtube.com

fatih kısaparmak - kilim

www.youtube.com

doğa için çal - divâne âşık gibi

www.youtube.com

ibrahim tatlıses - dersini almış da ediyor ezber

www.youtube.com

ibrahim tatlıses - tükendi nakdi ömrüm

www.youtube.com

kazancı bedih - urfa'nın etrafı dumanlı dağlar

www.youtube.com

kazancı bedih - urfalıyam ezelden

www.youtube.com

gülay - beyaz giyme toz olur

www.youtube.com

gülay - sen gelmez oldun

www.youtube.com


cavit tebrizli - ayrılık

www.youtube.com