kmv dovis alis-satislarinda aliniyor . spotify'a tl hesaptan usd odeme yaptiysan doviz cevirme islemi olarak gorulup vergi koymuslar. sonucta spotify'in turkiyede ofisi, vergi kaydi yok (bildigim kadariyla). normal bence.

ha bu vergi normal mi? tabi ki degil

Spotify ın ücretleri 12.99, 27.99 gibi meblağlar. Microsoft store'dan oyun alıyorum 62.50. Doların hareketine göre değişmiyor ama.

dolar kurunu bağlı değişmez hocam. 5 senedir ödeme yapıyorum hiç böyle bir kesinti olmadı. (kambiyo vergisi yeni gelmedi bu arada eskiden binde 1 di şimdi yüzde 1 oldu)

abi sizin ödemeyi nasıl yaptığınıza bağlı, spotify bir şekilde usd olarak fatura etmiş olabilir size. usd olarak kestiği için de banka tl hesabındaki para ile usd satın alıp (burada vergiyi de kesmek zorunda) o şekilde spotify'a ödeme geçin.

spotify ile de görüşün isterseniz.

Valla ben yapı kredi kullandığım için değil ama bu aralar burada sorulduğunda genel cevap yapı kredi oluyor.

Enpara'ya bi bakın derim, biçok şeyi çok mantıklı

ben banka olarak enpara ve yapı kredi kullanıyorum.
kredi kartı olarak bonus ve hsbc advantage da var.
bonus'tan ve genel olarak garanti'den ben de memnun değilim ama business kart olduğu için cesaret edip kapatamıyorum.

yapı kredi hesap işletim ücreti alıyor, almaması için yıllık paketlerinden satın almak gerekiyor.
o yüzden günlük işlemlerim, ödemelerim falan için enpara'yı bulunduruyorum.
ama yatırım, döviz/altın alma-satma, kredi vb. işlemlerimin hepsi yapı kredi'de.

yapı kredi "düzgün" bir banka.
ciddiyetsizlik ve mantıksızlık olmaması, bir öyle, bir böyle denmemesi benim için önemli.
sürpriz yaşatmıyorlar yani.

bankacılık sektörünün "lale devri" bitti. özellikle son 2 yıldır çoğu banka merkez desteğiyle ayakta duruyor. erdoğan açık açık bankaları kredileri geri çağırırsanız canınıza okurum diye bir laf etmişti geçen sene. ciddi tehdit altındalar. bu yüzden öyle hiçbir banka için çok avantajlı bir kart olacağını şahsen düşünmüyorum. kullandığınız kartlar yeterli ayrıca sanki. mil istiyorsanız miles&smiles, puan istiyorsanız garanti bonus zaten var. daha ne yapsınlar? garantinin atm sıklığı da iyidir.

not: enpara genel olarak iyi vadesiz ve vadeli hesaplar için ama kredi kartını çok önermem.

Parafly

Ust segment drone'lar olabilir.

saat
ayakkabi

edit: pardon elektronik esya demissin.
nintendo switch
tablet falan da olabilir.

köstekli cep saati. İSviçre işi tercihen...

elektronik aletler yaşlanır. tissot değerlenir.

akıllı saat olabilir.

akilli saat, kamera

islemci, gopro.

Robot supurge

Nintendo switch veya robot süpürge olabilir

1- ulke akp ve guruhunun kolesine donustugunden beri.

1- tam tarih bilmiyorum ama akp donemidir kesin
2- sadece kendi hesabimi ortaya koyuyorum benim hesap bu kadar diye. kimseden ses seda cikmazsa "sen ne icmistin 3 tane mi?" diye soruyorum ve dahasina karismiyorum
3- cok acilse acil oldugunu belirten bi msj atiyorum. hala donmezse takmiyorum. isi vardir musait degildir banyodadir filan diye dusunuyorum
4- uzak bir sehire gitmem gerekmiyorsa minnet eylemem. hem zaman hem para olarak goturusu fazla olacaksa minnet eylerim

1) @baldur2 +1
Hatta satıcıdan "üzerine gift yazar mısınız" diye rica edince, "sizin hükümet kabul etmiyor zaten" diye cevap geliyordu çok zaman önce.
2) Hesabı kasaya ödeyerek.
3) Uzak dururum ya da tamamen iletişimi keserim. Aynı yerde çalışıyorsak tamamen kesemiyoruz tabi.
4) Kendim görürüm.

1- 2 yıla yakın tüm kargolardan sabit gümrüğe sunum ücreti ve memur insiyatifi ile en az 20-30 ne kopartırsak vergisi alınıyor.

2- mekana günün sonunda hesap işine karışmam para peşin çalışın ya da grup grup adisyon açın siz takip edin diyorum.

2 - alman usulu
3 - cok lazimsa bir daha ararim, lazim degilse sallamam.
4 - kendim yaparim ne lazimsa, babam degilse baskasindan istemem.

2- herkes kendi hesabını öder yada ben kendi hesabımı öder çekilirim. zaten artık böyle etkinliklere katılmıyorum. bireyselleştik bu koronadan sonra ve yaş ilerledi. kalabalıgı kafa kaldırmıyor.
3- bi daha aramam çok takmaya gerek yok.
4- kesinlikle kendim hallederim.

İstanbul = tarihi yarımada. Bu Bizans zamanı için hatta Osmanlı işgal ettikten sonra bile uzunca bir süre böyle. Sanayi devrimi öncesi süreçte kuşatılmaya müsait (yani denize kıyısı varsa veya dağlık bir bölgede değilse) hiçbir şehirde sur dışında yaşamak diye bir kavram yoktur. Sebebi ise güvenlik.

Elbette civarda köyler vardır ama bunlar balıkçı köyleri veya tarıma müsait yerlerdedir. He tabi bir de stratejik tepelere kurulan askeri gözlem yerleri de vardır. İstanbul’un ilginç bir özelliği tarıma çok elverişli bir arazi olmaması. Roma imparatorluğu Roma şehri haricinde dörtlü yönetim denen sisteme geçip burada bir saray inşa etmeseydi (Diocletianus olması lazım bunu yapanın) İstanbul bir 500 sene daha gelişemezdi heralde. Şöyle düşünün tarihi yarımada’da surlar olmazsa sağdan soldan gelen her korsan bugünkü bakırköy civarına çıkartma yapıp kara yoluyla bu şehire saldrırabilirdi. İstanbul’u Romalılar kurdu ve geliştirdi derken bunu kastediyorum Roma’nın askeri gücü olmadan bu mümkün olmazdı hatta karnını bile doyuramazdı bu şehir. İstanbul Bizans döneminde Mısır’dan gelen ürünlerle karnını doyurmuştur. Osmanlı zamanı için de Bursa’dan beslenmiştir, tek başına karnını doyurabilecek bir şehir değil yani. Ticaret sistemi gelişene kadar hep bir bağımlılığı olmuş diğer şehirlere. Tek başına özerk şekilde gelişememiş bu coğrafi konumundan dolayı. İki iklim kuşağı geçişinin tam ortasında olması da bunda çok etkili sanırım ama kuşatılmaya oldukça müsait olması, kendini hem Haliç ile hem de surlarıyla korumaya alması gerekiyordu.

Sizin ya bu Bizans sıkışmıştı buraya dediğiniz şey tipik bir anakronizm örneği. Bugünün düşünce yapısıyla düşünüyorsunuz, kimse bir yere sıkışmıyor. Birincisi, sizin “bir sürü boş alan kalıyor avrupa yakasında” dediğiniz yerlerin çoğu ormandı. İkincisi tarihi yarımada tc devleti (özellikle menderes dönemi ve sonrası) tarafından neredeyse tekrar elden geçirilmek gibi bir yıkıma uğramamıştı. Surların arasında nasıl binlerce yaşıyor görmek isterseniz Kudüs’ün Eski Şehir denen bölgesini bir ziyaret etmenizi öneririm. Gayet de güzel yaşanıyor. Ayrıca İstanbul nüfusu bu kadar yoğun bir şehir değildi (12. Yy dan itibaren her zaman en kalabalık 10 şehir arasında listede vardır ama yoğunluk başka bir şey)

İstanbul'un tarihini spesifik olarak çok iyi bilmiyorum ama hakkında en çok kitap yazılan şehir olduğu için bazı arkadaşlar güzel kitaplar önerebilir konuyla ilgili.
Ben ortaçağ şehirleri konusunu Henri Pirenne'in kitabından okumuştum. tarihsel konular değerlendirirken ciddi bir ufuk kaynağı oldu bana o kitap. Çok da ince bir kitaptır üstelik. Link bıraktım

www.kitapyurdu.com

İstanbul = tarihi yarımada, Şişli, Taksim, Galata = Ceneviz kolonisi

gelip kuruyolar 150tl, yer istanbulsa tabi
bilgisayarservisi.net

windows iso'sunu indirip rufus ile usb diske yazdırın. gerisini de youtube'dan bakarak yapabilirsiniz. 1000 lira güzel paraymış ama.

Windows satın almayacaksanız ve korsan kullanmayacaksanız, bir Linux dağıtımı indirip flash diskle direkt kullanmaya başlayabilir ve kurabilirsiniz.

Ubuntu deneyin isterseniz, başka bir bilgisayarla Rufus filan kullanarak flash disk hazırlamanız gerekiyor sadece.

www.microsoft.com

bu linkten yükleme aracını indiriyorsunuz, yanılmıyorsam en az 8gb olan flash belleği takıp windows10 iso'sunu kuruyorsunuz flash belleğe. araç nasıl olacağını anlatıyor zaten çok kolay.

sonra yeni laptop'a flash belleği takıp kurulum yapıyorsunuz. orada yapmanız gereken de laptop açılırken bios'a girip boot seçeneğini flash bellek seçmek, sonra tekrar başlatınca zaten kurulum ekranı çıkacak. youtube'da binlerce video vardır büyük olasılıkla.

sonra da n11, gittigidiyor gibi sitelerde 5-10-15-20 tl'ye satılan windows 10 key'i bulup alıyorsunuz bunu sistemin içindeki cd-key kısmına giriyorsunuz.

iban'ı mesajla gönderiyorum, 1000 tl'yi aktarırsınız :)

600 tl'ye satılan orijinal windowsu demiştir o, ev içinse n11'den alacağınız 15 liralık lisans işinizi görür. (şirketse almayın)

signore +1

70 liraya yaptirdim bi bilgisayarcida ben (1 ay once. Yer istanbul)

Diğer ülkeleri bilmiyorum.
TCK suçluyu olabildiğince az cezalandırmaya çalışıyor. Yani bunu tam anlatabilir miyim bilmiyorum ama “ceza verelim ama olabildiğince kolaylık sağlayalım iki tarafta memnun olsun” gibi bi anlayış var. Yani çok absürt bir örnek olacak ama mesela n11 den bir bilgisayar alacaksın ücreti 10.000 TL (bu cezan) sana kampanya ile 9.000 TL yaptı (infaz sistemi) 500 TL ilk hediye çekin vardı (takım elbise giydi indirim aldı) 8500 TL oldu. Bir de sana 8 taksit yaptı her türlü kolaylığı sağladı. Şu anki sistem buna benziyor.

Hagb ile ilgili ise; “bir daha yapmaz abisi” gibi bişey. Ceza aldı mı aldı ama cezayı çekmiyor. İyi tarafı ise bir tür tehdit unsuru. Hagb aldıktan sonra atacağın her adımı dikkatli atman gerekiyor

HAGB ceketi alıp çıkmak anlamına gelmiyor. En ufak bir 2. Ceza gerektiren durumda paşa paşa çekiyorsun cezasını.

Evet hukuk sistemimiz işleyiş bakımından sorunlarla dolu ama kalkıp kasten adam yaralayan birisine Hagb verilmiyor.

Mesela sizce birisine hayatında ilk defa küfreden birisi nasıl bir ceza almalı? Bu kişiden kişiye değişir.

Zaten birinciye Hagb alırsa ikinci kez en ufak bir suç işleyemez hale gelir. İşlerse de cezasını çeker.

Hagb bana göre gayet güzel işliyor.

Resme daha geniş açıdan bakarak söylersek Türkiye’deki infaz sistemi çok sorunlu. TCK’da öngörülen cezalar ile bu cezaların infazı arasında çok büyük bir uçurum var. Konuyla ilgili çok güzel bir çalışma var. Tavsiye ederim: dergipark.org.tr

hagb sahibiyim, medeni ulkelerde geri birakilacak bir hukmum olmazdi. sadece sizde* boyle bir durum soz konusu.

Herkes ikinci bir şansı hakeder. Hagb gibi, kamu hizmeti cezalarının artması gerektiğini düşünüyorum. Uzun uzun yazılır bu konu hakkında da gerek yok.

her suç işleyeni ilk suçunda içeriye tıkmak nasıl bir özgürlük anlayışının ürünüdür bilmiyorum ama tahmin edebiliyorum.
"aslında taksim'de sallandıracaksın bunlardan iki tanesini" gibi şeyler de diyor musunuz gündelik yaşamınızda?

el cevap: bizim ceza kanunu italya'dan alındı. ordan geldi zaten bu fikir. hırsızlık yapanın elini kesmek gibi hammurabi kanunları işletilmiyor yani ab'de.

Şimdi tek tek bakmaya üşendim ama başka birçok ülkede de (elbette farklı şartlar ve uygulama rejimleriyle) olan bir ceza türü HAGB ve usul hukuku bakımından da birçok sorun doğuruyor. Ceketi alıp çıkmaktan ziyade insanı dikkatli davranmaya iten bir cezadır; 5 senelik denetim süresi boyunca o hükmün açıklanmaması için kişiyi daha dikkatli davranmaya iter. Türkiye'de sorun, genelde kamu görevlilerine hapis cezası vermek için yeterli olacak durumlarda (örneğin bir eylemcinin direkt gözüne gaz fişeği sıkmak suretiyle kasten yaralama) cezaların HAGB verilme sınırına kadar indirilip onları dışarıda tutmak için kötüye kullanılmasıdır. Adam gibi uygulansa mantıklı bir ceza türü; caydırıcılığı var.

Her devlet takip ettiği ceza politikasına uygun olarak daha hafif suçlar için insanların özgürlüğünden mahrum bırakmayacak farklı yaptırımlar ve infaz türleri benimsiyor. Mesela çevreyi kirletme suçunu işleyen adama biz hapis cezası ve HAGB veriyoruz; bazı ülke de sen git iki hafta sokakları süpür diyor. Gerçekten kamu kaynaklarını herkesi içeri tıkmaya harcamak da mantıklı değil; ağır suçlar (cürümler) içeride kalmalı diye düşünüyorum. Mesela son yıllarda konuşulan bir konu, hakaret suçlarının doğrudan suç olmaktan çıkarılması ve kişinin sadece tazminat sorumluluğunun olması. Her şeyin çözümü hürriyeti bağlayıcı ceza değil.

HAGB sahibiyim bende.

HAGB olmasa hükümeti eleştirdiğim için mahkum olacaktım.

HAGB sicili düzgün, duruşu düzgün, yargılamaya konu olan suçlamaların düşük olduğu durumlarda, şüpheliye "dostum bu yaptığının TCK da karşılığı var ama sen düzgün birine benziyorsun. hizaya gel" deme şekli.

5 sene boyunca sana saldıran adama bile "lan önceki mahkemeden başıma bir iş gelir" kafasıyla nefsi müdafaada bulunurken bile aklına gelebilen bir şey.

tabi düzgün adam için. it kopuğu kesmez. onlarında sicili falan bozuksa zaten HAGB alamıyorlar.

Kum ve mama degisimi olmadiysa tozdan hapsiriyor olabilir. Ev temiz mi? Kum kabini da temizlemeyi denediniz mi?

Hepsi temiz

Bizim ofise gönder :) ofiste çok söylenen iki kişiyiz, karşılıklı söyleniyoruz, rahatlatıcı oluyor. Gelsin beraber söylenelim.

benim hayattaki tecrübelerimde gözlemlediğim kadarıyla bu tarz konular ile enerjisi düşen, kendini modunda hissetmeyen hatta halsiz vs hisseden insanlar, bu ileri sürdükleri bahaneden kurtulduklarında da farklı bahaneler buluyorlar kendi düşük enerjilerine.

eğer arkadaşından dediğin gibi rahatsız oluyorsan ve kendisini daha önce defalarca uyarmayı denediysen tabii ki yöneticin ile konuşabilirsin konuyu. ama yöneticin de benim gibi düşünüyor olabilir, aslında çok da rahatsız edici bir durum değildir bu belki de onun gözünde.

kendini biraz daha dinle ve sonrasında risk budur diye kararını ver.

@pati benim de huyum suyum değişti söylenmeye şikayete başladım olur olmaz :) sizin için rahatlatıcı olan dinleyici konumunda acı verici oluyor:/

Sen de söylen bak bir dene, sadece dinleyici olma :)

reanarchy +1

sen de ona onun hareketleri üzerinden söylen rahatla :)

bence sizin de enerjiniz düşük, oda arkadaşınızı bahane ediyorsunuz. milleti raporlayıp beddua almayın. her haltı müdüre yetiştire yetiştire işyerindeki hiyerarşiden tiksindirdiniz iyice. beni de işyerindeki mutfağımda ayakkabımı siliyorum diye müdüre söylemişti şizofrenin biri şfgjfkd

mudure soylemeden kendin uyarma ayni odadaysaniz. ben uyarmistim, mudur bana, patron benim ben uyarirdim tavirlari yapti.
uyarmak yerine birde bu yaptiklarin sana hic yakismiyo, profesyonel degil gibi yapici konus. bir de bu yolu dene. baktin olmadi kotu ol.

müdüre söyledikten sonra aynı odada birbirinizin suratına nasıl bakıcaksınız?

Ona de ki bi daha böyle söylenirsen seni müdüre şikayey ederim. Sonraki her ama her söylendiğinde uyar “bak yine” falan de. Bir daha söylenirse onun yanında müdüre şikayet et. Şakayla karışık “müdürüm bu arkadaş günde 100 kere şikayet ediyor lütfen kovar mısınız içim şişti” de. Ama sadece 3’ünüz olun ortamda.

Benim de yanımdaki sümük arkamdan geçerken sandalyeme çarpıyordu. Yaklaşık 20 kere uyarmama rağmen aynı şeyi yapınca müdürün yanında artık yapma bunu elli kere söyledik sana dedim. Bi daha yapmadı lavuk. Bu tip hareketler mobbingtir. Kasten yapıyor bazı şeyleri bu insanlar. Acımayın verin ellerine. Derslerini....

@semitika evet benim de enerjim düşük ve bu arkadaşım sayesinde gün içerisinde ölü gibi oluyorum. müdürüm de durumun farkında sadece aksiyon alsın istiyorum. uyarıdan kastım da eline yazıyla ihtarname vermek değil, uygun bir dille söylemek. benim belirtmemle onun söylemesi aynı etkiyi vermeyecektir.

@pass tepkili ya da olumsuz tavırlarımız yok birbirimize karşı iyi anlaşıyoruz ama bazen selamı sabahı kesesim geliyor :)

teşekkür ederim cevaplayan herkese. bir süre daha izleyip uygun bir anda onun iyiliği içinmiş havasında tekrar konuşmayı planlıyorum.

tebrikler muska buldunuz. en yakın cami hocasına danışınız. :)

klasiktir, Kurandan ayetler ve çeşitli dualar.

Cami hocalari arapca dilini anlayabiliyorlar mi? Ben sadece arap alfabesindeki harflerin biraraya gelerek olusturduklari kelimeleri iniltili seslerle okuyabildiklerini fakat yazilanin bizim dilimizdeki karsiligini anlamadiklarini zannediyordum.

fasulye tarifi de çıkabilir.

imam sesli okur ama bildiği bir sure değilse anlayamaz ne olduğunu. onlar ne bilir arapçayı. zaten bildiği bir sure olsa bile türkçesini bilmiyordur muhtemelen.

daha yakından bir fotoğrafla şuraya sorabilirsiniz: www.reddit.com
bu arada bir önemi yoksa ya da büyü olduğundan şüpheleniyorsanız yakın gitsin. büyü çıkarsa yakın diyecekler zaten.
büyü olduğunu nasıl anlarız? büyü= kişi isimleri+kur'an'dan alıntılar+kelimelerin "kasten" yanlış yazımı :D

ceketine falan engrave et. +5 armor verir.

Büyü müyü diye bir şey yok inanmayın böyle şeylere o kağıt parçasının size herhangi bir etkisi olamaz

Fotodan görebildiğim kadar euzu besmele ile başlanmış ve nazar ayeti olarak bilinen ayet yazılmış. Sonra ihlas suresi yazılmış. Sonra felak ve nas sureleri...Ayetel kursi... Vs.. Anormal bir durum yok yani... Kur'andan ayet ve sureler...

Hocam dili bilmiyorum ama Allah kelimesini 5 farkli yerde okuyabildim. Çöpe atin gitsin

suya atın gitsin.
yakmayın sadece.

Joker (çok klişe oldu farkındayım)

Mary and Max

Twarz

Sorun Yaratan Adam
Öldürmek Üzerine Kısa Bir Film

Jagten yazmaya gelmistim 2 kez yazilmis.... toplumdan dislanma degil de toplumun icine girememe filmi olarak da Oslo, 31 August filmini oneririm. Bir de Submarino.

3 onerinin de iskandinav filmi olmasi ilginc olmadi mi sizce de...

(bkz: loveless)
(bkz: le feu follet) (bu oslo'nun orijinali diyebiliriz. ama yine de hikayede farklılıklar var. ikisi de izlenir yani.)
(bkz: oslo 31. august)

açıklamanda daha sert deyince bad boy bubby de geldi ama tam karşılar mı yine bilmiyorum. belki verebileceğin bir örnek varsa daha açıklayıcı olur. bireyin değiştiremeyeceği şey ne demek mesela, her şey değişebilir bence.

Doğuştan gelen değiştirilemeyecek şeyler; etnik köken veya normal bir insan vücudundan farklı şekilde dünyaya gelip hayatını bu şekilde sürdürebilmek zorunda kalmak gibi, jagten gibi değil de bireyin gerçekten suçlu olduğu ve bu yüzden dışlandığı tarzda filmler.

tam olmasa da, hissedip bu durumdan çıkmaya çalışması " SİVAS "

He was a Quiet Man.

Ben x

The Station Agent.

Raw

Aradığınız film tam olarak Dogville.

bu film gayet sert işliyor, hatta film tamamen bu dışlanmanın üzerine. çarpıcı ve izlemesi kolay olmayan bir film, bir yerde bulabilirsen kesin izle.
www.imdb.com

www.imdb.com

Grans filmi var doğuştan gelen farklılık üzerine. Ben rahatsız olup bitirememiştim.
www.imdb.com

The Elephant Man

Yerdeki Yıldızlar - Her Çocuk Özeldir

Bugün izledim. :)

burada başvuru yaptım 2 hafta oldu ya da sizin durumunuzdaki gibi insanlara biraz şaşırıyorum.iş kabul süreçleri 6 ay kadar sürebiliyor.1 sene sonra olumlu dönüş alanlar da var ki eli yüzü düzgün firmalar için söylüyorum. aramanız önemli değil bu anlaşılır bir şey ister arayın hatırlatın kendinizi ister bekleyin ama geçen süre çok normal bir süre. 16 temmuzdan bu yana 1 hafta geçti, üstelik insan kaynakları 7/24 değil büyük ihtimalle az kişi çalışıyordur

kimsenin bir is basvurusu icin 1 sene bekleme luksu yok. oyle bir luksu olan insan zaten is aramaz.

baska is bak. bu insan kaynaklari da ayni online dating gibi ghosting manyagi ciktilar bu arada. ise alindiniz diye ariyorlar sonraki 1 ay ne ses ne seda.

is aramaya bakmaya devam et. kimse babanin oglu degil.

bence biraz beklemede kalın, daha 6 gün olmuş. acele etmeye gerek yok gibi.

Arkadaşım için geçen hafta sormuştum ben burda; bir hafta oldu ses seda yok diye. Pazartesi aramışlar. Dün tekrar görüşmeye gitti 'geçen hafta arayacaktık ama araya tatil girdi vs' demişler. Türk firmasiysa yaz dönemi, 15 temmuz tatili vs derken ufak aksamalar oluyor. Biraz daha beklemekten zarar gelmez bence.


Bu arada iş başvurusu yapmaya devam edin tabii ki.

Kesinlikle beklemek gerekir, 6 gün hicbir sey icin yeterli degil (çok acil bir ise alim olmadigi surece).

Tasarımı (aslında daha çok renkleri) çok beğendiğim için devam edin diyorum.

Girişim konusunda altın kural: siz başlayın, eğer işler iyi gidiyor gibi olursa üretim ve marketingi devredecek birini bulursunuz, birileri çıkıp size bi teklifle gelir zaten.

Not: başlayınca mesaj atın, görseldekinden almak istiyorum :)

çok boş bi girişim. 10 koyup 3 alacağın bir şey.

www.youtube.com

www.youtube.com

bu videoları izlemeni tavsiye ederim. iş modelinden ziyade farklı görevleri aynı kişi yapınca neler oluyor. Çok ortaklı yapıdan tek ortaklı yapıya düşünce neler hissediyorsun gibi. girişiminin sana getirileri ve götürüleri görebileceğin bir ufak kesit.

İyi bir tasarımcı olmak iyi bir girişimci olmak değildir.

Valla bu tip sureclere girerken insanin en zorlandigi asamalari gecmissiniz (fikir, planlama, uygulama). Burda durmak yazik olur. Mevzu para ise kredi cekin (veya ben size ortak olayim :)) ve diger pazarlama gibi diger isleri freelancerlar araciligiyla yapin. Is tutar veya tutmaz en fazla batarsiniz. Fakat denememek en kotusu olur

yaptığımız hesaplamalara göre çok bir yatırım gerekmiyordu. yani şirket gibi kurmayacağım sonuçta, 5-6 bin gibi bir şeyle hallediyorduk. az adetli olacaktı vs.vs.

hani çekim falan yapacak olsaydık ona para giderdi çünkü bir arkadaşıma danıştığımda 10 binden aşağı olmuyor demişti.o da yok :)

@paudi o yüzden buradaki kadar büyük yatırımlara gerek yok. ama her şeyi bir kişinin yapmasını ben de makul bulmuyorum.

bu işleri halihazirda yapan bir şirketle temasa gecin ve onlar üzerinden üretimini yaptirin bence, parca başına komisyon alirsiniz. kendi başınıza yapsaniz kazanacaginiz parayi kazanmazsiniz belki ama işin en sorunlu kisimlarini da üstlenmemis olursunuz.

*olduğunu bildiğim

dogru tabii.
can you remember da dogru.
I am thinking de dogru.
I am assuming de dogru.
hepsi dogru. hatta inanmayacaksiniz i am wanting bile dogru. goruyorum forumlarda adam I am wanting yazmis. native speaker bu adam.

Can demese bile dogrudur

Ikisi ayni, bir sikinti yok. Bir dili konusabilmek abilitydir zaten. Niye yadirgadiniz anlamadim.
@baldur stative verbe ing eklemek ise yerine gore kibar, yerine gore guclu sekilde duyguyu vurgulama, yerine gore de show annoyance durumlari veriyor

@neverletyougodown

yoo cogu zaman su anda yaptigi bir seyi ifade ediyor. sana bir sey sormuslardir sen de dur dusunuyorum demek istersen i am thinking diyebilirsin, yanlis da olmaz.

do not overcomplicate it mate:)

Doğru ama Türkçeden çeviri kokuyor. Yani gramer olarak yanlış değil; fakat bir native, bunu söyleyen birinin native olmadığını anında anlayabilir, öyle konuşulmuyor çünkü. Kulağa olağandan farklı geliyor.

Native mi degil mi anlayamaz, ABD'de insanlarla yazarak cok konustum ve yazidan anlamak cok cok cok zor. Milyonlarca Amerikali da can seklinde sorar.

En guzel cevabi da ala09 vermis, can'i cikarsa bile dogru. Ne yazik ki ulkemizde Ingilizce konusulamamasinin nedenlerinden biri bu, konusmak isteyen kisiler surekli yargilaniyorlar. Bir elinde kirbacla her hatanizda sizi kirbaclayan bir TDK uyesi var diye dusunun, Turkceyi de o korkuyla unutmaz misiniz? Ingilizce konusuna gelince de herkes birden Grammar Nazi'ye donusuyor Amerikalilarin tabiriyle. Bu korkuyla konusmak isteyenler cekiniyor.

@baldur2 think falan bariz, -ing alinca falan anliyorssun. Ama bazi stative verblere -ing gelince ne lan bu diyorsun, ama hepsinin mantikli aciklamasi olabiliyor. Atiyorum sen hararetli bir sekilde arkadasinla tartisiyorsun. Ordan bir yabanci -Sorry to interrupt. I was wanting to go to nearest pharmacy. Can you help me der. Sen icinden dersin bu manyak niye wanting kullaniyor daha gramer bilmiyo falan. Ama orda wanta yani stative verbe =ing getirerek adam extradan kibarlik katiyor cumlesine. Ya da you're constantly wanting a cigarette. You know i quitted earlier idiot falan dedim mi burada showing annoyance anlami var. Ya da mcdonaldsin slogani I'm loving it. I love demiyor loving o kadar seviyorum ki oyle boyle degil diye asiri vurgu anlami katiyor.
Fazla bilgi goz cikarmaz:)

can'e do'ya shall'a shant'a takılmaktan dili konuşamıyorsunuz be.

kiev i biz çok beğenmiştik, gezmesi kolay, gitmişken çernobil turu da yapmıştık.

ucuz bilet bulursak yine kesin gideriz.

Odessa mimarisiyle ve genel havasıyla çok güzel bir şehir. Ben hiç yazın gitmesem de, deniz kenarında olduğu için yüzmek falan da mümkün sanırım. Muhteşem bir opera binası var ayrıca ve kesinlikle bir etkinliğe gidilmeli orada ihtişamını görmek için.

Ukrayna'da şimdiye kadar Kiev, Lviv, Odessa, Zaporijya ve Kharkiv şehirlerine gittim. Bir aralar favorim Lviv'di ama şu anda Odessa. Yine gitme durumum olursa ilk tercihim Odessa olacak.

Kiev 1 kere, odessa ya 3 kere gittim. Açık açık söyleyeyim, odessa'nın görülecek bir yeri yok. Arkadaşların dediği gibi mimarisi güzel, opera binası güzel, tren garı var mesela o bile içine girince etkiliyor. Ama o kadar :)

Kiev daha güzel, daha çok görülecek yeri var. Kiev'e git derim.

E, Lviv de ne var hocam bu kadar? Olayi nedir?

2 tane night club var, taş gibi hatunlar var. bi de 10-15 sokak genişliğinde mimarisi çok güzel taş evler var. bu kadar, unutulmayacak güzellikte başka birşeyi yok. opera binasının içini görmesen de olur. şehre google mapsde bi gez bak beğenirsen gidersin. 1.5 günde gezip bitiriyorsun.
ukraynanın bu kadar abartılmasının tek sebebi vizesiz olması :) avrupada, özellikle italya ve fransa sahil kasabaları bunun 100 katı güzellikte ve sizi içine çeken bir ambiyansı var. sovyet aşığı değilsen çok da deymez para harcamaya.. paran varsa öncelik her zaman avrupa.

kievde meydan gezdim, 2. dünya savaşı müzesi vardı, tanklar vardı orayı gezdiğimi hatırlıyorum. çernobil turu yapacaktım ama yapmadım, gitmeden önce pasaport bilgini falan göndermen gerekiyor galiba. bir daha sırf çernobil için gitmek istiyorum. vizesiz olması avantaj tabii.

Socrates ve kafa dergi.

New yorker

Toplumsal Tarih dergisi
Notos
Popular Science Türkçe (popüler bilim olarak zevkli buluyorum okumayı)
Magma Dergisi
NG Türkçe

Yemekler ile ilgili iseniz "Yemek ve Kültür" olabilir.

Istanbulda girdim ama ankarada da durumun ayni oldugunu okumustum. Ucretsiz sekilde cantanizi birakabilecek sekilde kilitli dolaplar var

Ankara'da geçen hafta girdim. Sırt çantasını bırakabileceğiniz büyük tipte dolaplar ve cüzdan telefon vs. bırakabileceğiniz küçük kilitli dolaplar mevcut

Valla haklısın.

Pegasus parayla satmaya devam ederken corona yok THY dağıtırken var. Ben de bu sistemi anlamadım hocam.

Ha bu arada bence ne su ne yiyecek dağıtılmasın, maske takmayan bi dolu tip var uçakta. O maskeyi çenesine indiren, hostes gelirken ağzını kapatıp sonra burnunu açıkta bırakarak uçuşu tamamlayan konuşurken maskesini açan vs vs. O nedenle bi de yemek iyice riski artırıyor. Ama parayla satarken oluyorsa ya da normalde de o ağzı burnu kapatmayı beceremiyorlarsa, tamamen fırsatçılık yapıyorlar o ayrı.

Katılıyorum. Fırsatçılık.

fırsatçılık etkisi var muhakkak ama şu şekilde de düşünülebilir. herkese sandviç içecek dağıttığınız zaman, yemeyecek kişi sayısı azdır. herkes aynı anda bir şey yiyip içmeye başladığında, toplu halde maskeler inecek tükrük parçacık vb saçılımı artacaktır.

fezagezgini_4 +1

bence esas sorun pegasus'un hala ücretli yiyecek içecek satışı yapıyor olması, thy'nin ya da başka hava yollarının ikramlarını durdurması değil.

fezagezgini_4 +1

Yani size bu koronada hala ucma imkani sunuyorlar dusuk ucretle, (thy yurtici ucuslari zararina yapiyor su an kar etmiyor) ikram mi ariyorsunuz ustune?

@ala09 özelden de aynı cevabı göndermiş olman büyük incelik görmeyebilirdim bunu.

Soruya cevap: Uçak firmaları kar etmiyor olsalar o uçakları kaldırmazlardı, halka hizmet amaçlı çalışmıyorlar. Tek yön 350 TL bilet karşılığı uçuruyor, kabin memuru ve pilotların maaşından kesiyorlar.
100 sandviçle karlarına kar kattıklarını düşünmüyorum. Ayrıca "hak aramak" burda başlar.

Corona döneminde Pegasus'un sandviçi paralı satmasına engel yoksa, THY'nin de ücretsiz yiyecek dağıtma hizmetine devam etmesinde engel yok diyoruz burda.

- üstlerinden sorumluluk atmaya çalışıyorlar. bence doğrusunu yapıyorlar. hastalığının yayılmaması için ellerinden geleni yapsınlar bence. pegasus'un hala bir şeyler satıyor olması saçma. Uçağa binenlerin koronalı olup olmadığını kimse bilmiyor.
- adamlar ciddi zarar etti, zararlarını kapatmaya çalışıyorlar.

Istanbul'dan tasinma kafasina girmişsem son kez özel olarak herhangi bir şey yapmazdım.

Yemek olarak da Turk yemeklerine, özellikle sokak lezzetlerine doymuş olurdum.

Midye dolma diyecegim ama bazi ulkelerde artik o bile var. Zaten midye dolma da Istanbul degil, daha ziyade Ege bolgesi kaynakli.

Yaklasik 10 yil once Turkiye'den tasindim, Istanbul'da keske sunu yapsaydim dedigim bir sey hic olmadi. Istanbul'da ozlenecek bir sey bulmak acikcasi pek kolay degil.

Arkama bile bakmadan biran once kurtulmaya bakardim. İstanbulda olan her seyi disarida da bulursun bence, arctic circle’a gitmiyorsan sayet

yurt dışında yapamayacağın şey boğazı izlemek. vapura bin, yürüyüş vs. yap. yeme-içme işlerinde daha iyisini bulursun zaten yurtdışında.

henuz gormedigim icin turist gibi bi gezerdim, piri gibi sesli tur uygulamalariyla 2-3 gunumu buna ayirirdim hatta. sorumluluk ve acele olmadan keyfi olarak gezmece. kestane yiye yiye boyle.

Gündüz vakti, Taksim-Galatadan karaköye iniş, Galata köprüsü, ordan haliniz kalırsa yürüyerek Gülhane Parkı, Sultanahmet Ayasoyfa yapardım.

Çiya'da yemek yer ve Kadıköy'de gün batımını seyrederdim.

Açıkça teraslı bir yerde gün batımını seyrederdim.

Hafta içi Heybeli ya da Burgaz'a giderdim.

Hafta sonu tüm bunları yaparsanız kesin nefret edeceksiniz:) Yurt dışında nereye gittiğinize bağlı, birçok ürünü bulmak da mümkün. Yemekleri kendiniz öğreniyorsunuz.

Islak hamburger
Çiğköfte

ya her seyinden o kadar biktim ki sanirim gidene kadar ozel hicbir sey yapmazdim. gittigimde de ozlemezdim eminim. aklima ozel hicbir sey gelmiyor bu sehre dair.

Ayasofyaya git kanka. Fotograf ve video falan cek.

vapur

Sevilen tarihi mekanlara gitmek yazilmistir ama daha once gelip gitmis biri olarak heralde is cikisi kalabaligi saatinde kalabalik bir metrobus hattinda yolculuk etmek diyebilirim. Kalabaligin yuzune bakip acelelerini gorup icinizden "ulan bu da hayat miymis be" demek iyi gelecektir. Baska bir yurtdisi metropolune gitmiyorsaniz (tokyo veya new york gibi) bu kalabalgi bir arada gorebileceginiz baska bir tc sehri yok. Ve sanilanin aksine bu kalabalik veya telas baska yere gidince ozlenebiliyor garip bi sekilde. Sebepleri uzerine hic dusunmedim ama istanbul un gurultusu ve debdebesi ozlenebiliyor ayrilinca.

son kez tarihi yarım adaya gider, bulabildiğim en yüksek tepeye çıkar ''seni yenemedim ama tekrar geleceğim istanbul!'' diye bağırırdım.


ne kadar duygusal insanlarsınız yahu?

sanırım erkek arkadaşımla gitmeyi çok sevdiğimiz, ilişkimiz için hoş anılara sahip olan mekanlara gidip yemekler yerdim.

son bir de istiklal'e gidip "anasını siktiler buranın" diye son 5 senedir söylendiğim gibi söylenirdim.

yemek dışında da başka bir şeyi özleyeceğimi sanmıyorum.

Hayır olmaz, etiket olmaması da sorun olmuyor.

covid önelmleri kapsamında uçak için hareketliliği azaltmak için bazı sınırlamalar getirilidi. Kadın el çantası, laptop çantası, evrak çantası veya bebek malzeme çantası dışında kabine bagaj alınmıyor.

bu sebeple bilet aldığınız havayolu şirketinden kesin bilgi alınız.

NOT: ÖZELLİKLE Şirket PEGASUS ise 2 kez teyit ediniz.

Online checkin yapmanın bagaj olup olmamasıyla ilgisi yok. Her durumda online checkin yaparsınız sonra havaalanında bagaj varsa yine checkin/bagaj teslim masasına gidersiniz. Sırt çantası yeterince küçükse (öndeki koltuğun altına sığacaksa) yanınıza almanıza izin verebilirler, bu görevlinin yorumuna bakıyor aslında.

mikro patlama +1 online check-in yapmanızın bagaj konusuyla ilgisi yok.
ama bir şerh düşeyim. görevli yorumuna bırakılmıyor, şu an sivil havacılık kurulunun talimatı var, uçağa laptop çantası ve kadın çantası dışında el bagajı sokmak yasak covid dolayısıyla. yani sırt çantanızla gidemezsiniz uçağa ama bagaja teslim edersiniz.

not: bunun pegasus, thy, sunexpress farkı yok. bu talimat sivil havacılıktan geliyor

online çekim yapmanızın hiç bir önemi yok. her halukarda en az bir buçuk saat önce havalimanında olmak ve deske gitmek zorundasınız. çantanızı uçağa alamayız deyip bavul alımını 1 saat kala kapatırlarsa dımdızlak kalırsınız .

halka küpe iyidir. orta boyutlular falan.

tarzına bağlı olarak abiye kaçıp kaçmadığını söyleyebilirim. eşofmanla bile giyiyorum ben büyüklüsü küçüklüsü.

su aralar yuzuk buyuklugundekileri goruyorum gunluk kiyafetlerle cok hos duruyor bence. iri halka kupeler de abiye degil de biraz daha oturakli kiyafetlerle guzel gorunuyor ama yakisan kisiye esofmanla bile yakisiyor aslinda bence.

Büyük olanlar veya kalın olanlar günlük kullanılmaz bence. Küçük/orta ve ince olanlar gunluktur. Halka küpenin büyüğü ve kalıbı abiye değil de basit duruyor. Basit derken kötü anlamda basit.

yakisana ne giyse hangi boy taksa (icinden aslan atlatilabilecek kadar buyuk olmasin tabi) yakisiyor. yakismayana da benim gibi ne yapsa yakismiyor.

dün biri kız arkadaşına hediye için sormuş "mortakı" önerisi gelmiş ben de yeni öğrendim. güzel görünüyor çeşit var, gümüş

Geçenlerde hepsiburada'dan altın bi kolye almıştım eşime.
Oraya bakabilirsin.

trendyol gümüşcüleri çok iyi (bilmemne silver diye aratınca çıkar.)

İpek sekerciler

as estetik-kartal

Radixdent Kartal Diş Hastanesi

Yillardir buraya gidiyorum, ese dosya herkese de burayi tavsiye ettim.

Cünkü modern, personel nazik ve egitimli, her uzmanlikta doktor kadrosu var...

Eğer sgklı isen Tuzla Okan Üniversitesi Diş Hastanesinde öğrencilerde tedavimi görebilir diye kabul edersen ücret almıyorlar (röntgen vs gibi ücretleri 80-90tl)

Radixdent e randevu aldim. Cok tesekkurler

Sahil/ bogaz şeridi benim aklıma geliyor direkt. Bebek, Arnavutköy, Yenikoy gibi.

Bir de sanırım kadıköy.

Karagümrük, Kariye, Samatya, Tarlabaşı, Kasımpaşa, Tünel, Galata, Maçka Parkı, Fener, Balat, Eyüp Sultan, Kocamustafapaşa, Tophane, Yeniköy... Özlemişim ya hu.

eminönü.

laleli-eminönü arasını yürümek benim için istanbul'un ta kendisi.

üsküdar
ortaköy

tarihi yarımada, beşiktaş, taksim, moda.

belki eski istanbul diye geçen sahil şeridi diyebiliriz. diğer semtlerden bahsetmek istemiyorum....

burdaki istanbul romantikleri tabi güzel semtleri düşünüyor genelde. Tamam Beşiktaş, Kadıköy falan da İstanbul ama bu şehrin çoğunluğu Bağcılar, GOP, Esenyurt gibi yerlerde yaşıyor. Bütün olarak düşünüyorum ben İstanbul'u ve bu yüzden sevmiyorum hiç.

İlla güzel olarak söyle dersen Beşiktaş Çarşı ve Dolmabahçe Sarayı civarı derim. O kısım İstanbul'da en sevdiğim yer

beyoğlu.

Sur içi

Karaköy vapur iskelesi benim için İstanbul un merkezi.

istanbul'un sınırlarını ben batıda bakırköy, kuzeyde fatih sultan mehmet köprüsü, doğuda ise ataşehir olacak şekilde bir halka olarak görüyorum. ancak bu bahsettiğim halkaya maltepe ve kartal da dahil.

Tarihi yarimada+Eyup, Halic + Karakoy-Sariyer arasi sahil+Yesilkoy+Kadikoy,Moda

Benim Istanbul tanımımda Sultanbeyli, Samandıra, GOP, Arnavutköy gibi ilçeleriyle tamamı var.

Üsküdar, Kadıköy

Iki ilaniniz da kozyatagini gosteriyor

Üsküdardaki evin linki yanlış sanırım.

Kozyatağı çok güzel bi yer ama evin bulunduğu konum bostancı/altıntepe civarı sanırım pek anlayamadım.

Üsküdardaki evin konumu önemli, yokuş mu, sahile ne kadar uzaklıkta vs. Sosyal açıdan bostancıdaki evi tercih ederdim ben, kadıköye metroyla ulaşımı olduğu için.

ben erenkoy'de oturuyorum marmaray'a çok yakın kısmında. açıkça söylemek gerekirse canlı sosyal yaşantıyı arıyorum. erenkoy'de bu durum yok. caddebostan'a iniyor ve kadıköy moda'ya gidiyoruz. bol bol bu şekilde gidip gelmeniz gerekebilir sosyal semtlere :)

bu sebeple üsküdar'ı seçer vapura atlar atlar bol bol avrupa yakasında takılırdım ve kadıköy'e de gidebilirdim.

botaş hattına yakın olmak guzel bir duygu. ama kozyatağı da düzenli bir bölgedir. araba yoksa üsküdar diyorum :)

kozyatağındaki ev central hospitalin orada, altıntepeyle alakası yok. bostancı metronun hemen dibi kozyatağına doğru olan kısmının. üsküdar linkini güncelledim.

Üsküdar'ı bilmiyorum. Ama Kozyatağı'ndaki evin birkaç sokak yakınında oturuyorum. Burası gayet güzel, yaşanılır, sakin bir semt. Buralarda hırsızlık gibi olaylar çok nadir yaşanılıyor. Gece dışarı çıkıp, eve dönerkende güvenlik açısından sorun yaşamazsınız. Toplu taşıma açısından avantajları var. Her köşede istediğiniz marketlere ulaşabilirsiniz. Sahile doğru, minibüs yolunda, Bağdat Caddesi'de yakın zaten buralarda güzel eğlenmelik mekanlar çokça var. Yakınında hem devlet hem özel hastaneler var.

Evin konumu tam Bostancı-Kozyatağı kesişiminde.

üskudarda oturup pisman olan olmaz herhalde. ulasim acisindan basarili bi konum.yine kadikoye falan otobusle gidersiniz ama ben uskudari secerdum

Ek olarak Üsküdar'daki ev en üst katta. Çatıyla alakalı sorun yaşayabilirsiniz.

Kozyatağı +1

kozyatağı'yla üsküdar kıyas kabul etmez bence.
tamam, belki bir erenköy, suadiye, caddebostan değil ama neticede kadıköy sınırları dahilinde.
kozyatağı +1

işe servisle gitmekten dolayısıyla kozyatağı derdim

13 lira, istanbul bomonti.

Dun e kadar 12 liraya aliyordum dun 13 liraya aldim zam gelmis biralarin hepsine 1 lira. Istanbul maltepe

Evet g.tü b.klu bira bile maaşlarımızdan çok ve çabuk yükseliuor maalesef

Migros ta 11.50 idi iki gün önce.

emlakci ile pazarlik yapabilirsin ya da emlakcidan almazsin zorunlu degil.

Alamanya devir ücreti da %6.5 a kadar çıkan bölgeler var diye okumuştum.

emlakçılara ödenen herbir kuruş ziyandır. haraç konusu zaten çete devletinin hayatını sürdürebilmesi için gerekli olan yakıt. fazla bunlar. yapacak bir şey yok ama sanırım.

Fransa; var dediklerin. Ama evini kendi satan da cok.
Yillik ev kiralamanin bile vergisi var da bu sene itibariyle kaldiriliyor.
Ama ev sahibi olmanin+kira gelirinin vergisi var.
Yalnız soyle bir güzellik var; yeni yapilan ve normlara uyan (enerjisi vs) evlerden alirsan misal 300bin euro ev. Devlet 8-9 senede totalde 50 bin Euro civari vergi iadesi yapiyor ev sana 250ye mal oluyor.

Ingiltere'de Council tax da var, kiracı da olsan kendi evinde de otursan her yıl 1.5 kira bedeli kadar da belediyeye ödüyorsun.

Dünyanın her yerinde devlet dürtmeyi sever, ama burada mesela ev krialayacaksın ya da satın alacaksın, kiracı veya alıcı olarak emlakçıya para sen ödemiyorsun, sadece ev sahibi ödüyor çünkü hizmeti alan o, evini kiralamak/satmak isteyen ve müşteri bulması için hizmet bedeli ödemesi gereken o. Kiracıdan emlakçı parası alma ancak bizim gibi malı öok kıymetli cimri ev sahiplerinin olduğu sekizinci dünya ülkelerinde var.

En insaflı ülkelerden birisi türkiye bu konuda.ev sahipleri ben net bu parayı isterim hiç bir şeyede karışmam diyebilir,çokca olan birşeydir.sen olaya fazla ödüyorum diye değil evin fiyatı bu diyerek bakacaksın.

Irlanda icin:

Solicitor € 2,000
Outlays € 1,115
Valuation 1 € 130
Valuation 2 € 75
Snagging € 250
Stamp Duty Evin degerinin %1'i

Toplamda 8-10 bin € masraf cikiyor.

Valla Topkapı, Kapalı Çarşı falan güzel ama yabancılar her zaman "Hagia sophia nerede" diyordu. Yabancı arkadaşlarımın merak ettiği yer oydu. Zaten covid işi de var, o esnaf uzunca bir süre kan ağlar gibi geliyor bana. Tüm turizm için geçerli ama oraya ekstra hamle yaptılar işte.

edit: turist rahatça girip gezebilecekse okey ama ayakkabılarınızı çıkarın şunu yapın bunu yapın derlerse?

Esnafın işine gelir.birde çok hezeyana sebep olacak bir şey değil,eski muahafazakar kafanın bir takıntısı.ilk başta bir gazla gider millet ama sonrası her cami gibi.orada şahane sultanahmed camisine giden adam sayısı belli zaten.ilk bir ay kalabalık olur sonra normale doner.

Ziyarete açık olacak yine. Giriş de ücretsiz olacak. Sadece ibadet saatlerinde giriş yok denilir muhtemelen. Ziyaretçi açısından fazla bir şey farketmez diye düşünüyorum.

6 TL'lik Magnum'u 9 TL'ye satan esnaf büyük ihtimalle etkilenir.

Niye etkilensin hocam ? "blue mosque"'ya geliyor turist. Ayasofya'ya mı gelmeyecek ?
Ayasofya Ayasofyalığından bir şey kaybetmedi ki.

Turist için Ayasofya'nın cami müze kilise olması çok fark etmez muhtemelen, tekrar cami olması hasebiyle turiste bi zorluk çıkarılmadığı sürece aynı şekilde gelirler yine, o habitatın ticareti devam eder.

Etkilenmek mi?

Giris ucretini vermeyecek olan turistten o 100 lirayi cikartirlar muhtemelemen.

Ayasofya'nin anlami sadece "istanbul'a gidince gorulecek tarihi kilise" degil yabancilar icin. Turkiye'ye gelmek istenmesinin baslica motivasyonu idi ayasofya, "gelmisken goreyim" degil. Gelmisken goreyim dedikleri yerler: sultan ahmet camii. Yani "e camiyken sultan ahmete gidiyorlarsa ayasofya'ya da gelirler ne olacak canim" demek ayasofya'nin hristiyanlara ne ifade ettigini bilmemek demek. Hristiyanlik bir roma imparatorlugu dinidir arkadaslar. Roma'nin merkezi de istanbuldur. Istanbul'un merkezi de ayasofyadir. Herkes mescidi aksa ile kiyasliyor ama asil olarak kabe ile kiyaslanabilir buranin onemi.
Genel anlamda istanbul genelinde bir turist dususu yasanacagini ongoruyorum sorunuza cevap olarak.

Not:typolar icin ozur. Mobildeyim malum

@ala09

tepki olarak belki yaşanabilir de, bazılarını da gaza getirebilir, Ayasofyada yapısal bir değişiklik olmayacak. camide olmaması gereken çizimler sadece ibadet vaktinde ışık tekniği ile karartılacakmış. bir tek yere halı konulacak anladığım kadarı ile sabit olarak. bu inananlar için Ayasofya'ya olan hissiyatı ne derece değiştirir. sonuçta 1934 yılına kadar cami olarak kullanıldı zaten.

@fezagezgini_4, inananlar için şu değişir: artık orası "başka bir dinin mensublarının ibadetine açık". yani herkes için bir ortak noktası yok. bir şekilde el değmeden ayakta kaldığı sanrısı artık olmayacak. aktif olarak içinde insanlar sadece vakit namazlarını değil sünnet namazlarını da kılacaklar. şu an olan büyüsü bozulacak (ayak kokusu gibi detaylara girmiyorum bile). artık ayasofya'nın bir albenisi kalmayacak. mesele duvarlardaki freskler değil yani. ayasofya'ya gittiyseniz sizden daha büyük insanı neredeyse hiçleştiren müthiş atmosferindeki tanrıya teslimiyet hissini yaşamışsınızdır. hristiyanlar zaten burada ibadet etmiyordu ancak artık bu cezbediliği kalmayacak. umarım anlatabilmişimdir ne düşündüğümü.

Neredeyse bütün baklagilleri domates ya da sarımsak sosla yağsız yapabilirsiniz. Ornegin, mercimek ve pilav. Iyi bir sosla mercimege yağ gerekmez, bol domates ve biber salçası yağı gerektirmez. Pirinc ve bulgur pilavını da yağsız yaparım hep sağlık için. Tuz olayını da karabiber ve pul biber ile halledersiniz. Iyi bir baharat olursa tuz aramazsiniz.

Soya sütüne iki kaşık nişasta ekleyin. 5 dis sarımsak ve 1 demet taze soğanı tencerede yavaş yavaş pişirin krema kıvamını aliyor. Isterseniz salataya dokun, isterseniz başka yemeğe. Haşlanmış kuru baklanın üzerine bu sosu yapıp fırına da koyabilirsiniz. Beşamel olur. Ben de vegan olduğum ve kilo vermeye çalıştığım için sıklıkla bu şekilde yemek yapıyorum zaten.

Kortizon alirken cok uzun sure oyle beslendim. Sifir yag degil, ama az yagli besleniyordum, tuz hic yoktu. Zaten hic hayvansal gida tuketmedigim icin, tam sizinki gibi bir yeme seklim vardi.

Alisiyorsunuz, baharati bolca koyun yemeklere. Bir iki hafta sonra cok daha normal geliyor her yemek. Yaz oldugu icin bolca taze sebze ve meyve yiyin.

Salata mesela limon suyu, kekik, sumak vs. ile gidiyor. Semizotu, taze ispanak, kuzu kulagi ya da sevdiginiz yesilliklerle bir yaz salatasi
hazirlayabilirsiniz. Yag yerine ceviz, findik koyabilirsiniz.

Su tip tariflere bakin, peyniri cikartin: mutfaksirlari.com

Ben zeytinyagli dolma yapiyordum, severek yedigim yemeklerden biriydi.

Corbalardan uzak durun, onlarda tuz eksikligini hep hissettiriyor.

sebze ızgaraları yapabilirsiniz patlıcan, kabak, biber, havuc.dedikleri gibi sarımsak baharat ekleyerek. yaz oldugu için şanslısınız bence bol meyve sebze seçenegiyle

Bence biraz sorun sizinle alakalı gibi. Onun hayatını yaşıyoruz yazmışsınız ama ne kadar kendinizi ona karşı doğru ifade ediyorsunuz? Ne kadar kendi istekleriniz için çabalıyorsunuz? Kadın herhalde size zorla kendi istediği filmi izlettirmiyor. Siz baya beraber zaman geçiriyormuşsunuz.

Eşiniz sizi barışmaya ikna edebildiğine göre hep orta yolu bulmaya çalışıp, ilişkiyi de toparlamayı çalışan taraf anladığım kadarıyla. Herhalde siz de çocuk değilsiniz eşinizle oturup boşanmaya gerek görmediğinizde göre sizi bu ilişkide tutan şeyler var.

Bu duyuruyu açmışsınız ama siz eşinizle oturup konuşsanız yine buraya gelip eşim beni boşanmamaya ikna etti yazarsınız. Demek asıl istediğiniz öyle boşanmak, eşinizden ayrılmak değil.

Bu duyuru, artık evlenmek için evlenmeli miyim diyen tüm gençlere ders olsun. Insanlar ne yazık ki programlanmış gibi, 22 yaşına geldim evlenmeliyim, 25 yaşına geldim çocuğum olmak zorunda, 30 yaşına geldim ikinci çocuğum olmak zorunda yaşam amacım bu..mantığıyla hareket ediyorlar. Çok az kişi evleneceği kişiyle bir iki yıl zaman geçiriyor, birlikte yaşamıyorlar, birlikte tatile gitmiyorlar, birkaç yıl sonra da evlilik umdukları gibi bir şey olmuyor. Çocuk varsa devam ediyorlar, hem kendi hayatlarına yazik oluyor, hem eşlerinin, en çok da çocukların.

Artık zararın neresinden dönerseniz kardır, kadının annesi babası iyi diye ömür boyu sevmediginiz bir kadinla yaşanmaz.

Yazdıklarınızdan boşanma sebebi olacak bir şey çıkmıyor. Sanki 7 sene geçmiş sıkılmış ve boşanmanın hayatınızda bi hareket oluşturacağı düşüncesiyle bunları yazmış gibisiniz.
Ya eksik bilgi var, ya da sıkılmışsınız.
Terapiyi denediniz mi?

@ megalomaniac, boşanmanız için bir neden yok da sıkılmış gibisiniz yazmışsınız ama sanırım tam okumadınız 7 yıldır kavga ediyoruz yazmıştım oysa ki? Kavgalarımız her şeyden çıkabiliyor belli bir konu yok.

hayat 365 günün 300 gününü huzursuz geçirecek kadar değersiz değil. mutsuz bir aile, mutsuz çocuklar vs..şu cümle "onunla bırakın aynı eve girmeyi aynı ortamda bile bulunmak istemiyorum" olayı zaten özetliyor. hatta aynı hissiyatı belki o da duyuyordur. ya da tersten düşünelim, böyle bir duyguyu eşiniz size karşı hissetse ve boşanmak istese karşı durur musunuz? sağlıklı hiçbir birey bunu kabul edemez.

tek ve tek, en önemli önerim, öncelikle kendiniz bir terapi alın. aile terapistinden bahsetmiyorum. önce tek başınıza bir gidin, ne hissiediyorsunuz, ne istiyorsunuz, ne yaşıyorsunuz bir anlayın, sonra karar verin ve süreçte ( ki evladınız da var) psikolog desteği ile ilerleyin.

Aldatma varsa veya şiddet varsa bunlar dönüşü olmayan kavgalardır. Sizin kavgalarınızın içeriği de buysa, veya geçmişte bunlardan biri aranızda geçtiyse fakat tekrar tam güven sağlanamamışsa, sonraki lüzumlu lüzumsuz tüm kavgalar bundan kaynaklanmış olabilir. Temelde yatan sebebi iyice düşünmek lazım. Belki de terapi bunu keşfetmenizi sağlar. Yine de son karar her zaman size ait, kimse için hayatınızı harcamayın.

Boşanmalısınız. Benim kocam da çok basit sebeplerle kavga çıkarıp aylarca küserdi. Akvaryumun 5 liralık dandik bir parçasını çöp zannedip attım diye 4 aya yakın küsmüşlüğü var :) Son zamanlarda birlikte vakit geçirmeyi bir kenara bırakın aynı odada oturmaz, uyumaz olmuştuk. Bizim çocuğumuz yoktu sizden farklı olarak. Sonuç olarak boşandım ve çok geç kaldığım için hala üzülüyorum.

bu soruya default cevabim evet :D
bu sekilde hayatinin geri kalanini gecirebilecegini dusunmuyorsan...

Bu evlilik içinde büyümektense boşanmış ebeveynlerle büyümesi daha iyi çocuğun

eşinizin ailesinin iyi olması çocukla ilişkinizde de destek olacakları anlamına geliyorsa bence büyük avantaj boşanma sonrası.
terapi yeni düzene geçiş ve çocuğu bu sürece alıştırmak için yararlı olur mutlaka ama sorunun cevabı evet gibi.

Bence boşanma. beraber bir psikoloğa gidin bir şeyleri çözmeye çalışın. Onun istekleri karşısında düşünceleriniz belirttiniz mi? ya da hangi hareketleri neden kızdırıyor?

Boşanma değil de terapi zamanınız gelmiş. İyi bir aile terapisti bulun derim. Acele etmeyin...

Boşanma. Sorunları çöz.

çocuk sevgisi ve hasreti kolay katlanır şeyler değil. ben sadece çocuğunuzun çocukkenki haliyle biraz daha zaman geçirmek adına belki süreç uzatabilirsiniz.sadece dedikleri gibi allahın her günü kavgalı bir evde büyüyen bir çocuktansa...

genelde kavga neticesinde boşanma kararları olduysa iyi ifade edememiş olabilirsiniz.

buraya yazdığınız gibi tek kaygınızı eşiniz ve ailesiyle boşanırsanız çocuk konusunu yeniden konuşun.

boşanmış tanıdıklarınız veya birileriyle de konuşmaya çalışın. kuş gibi hafiflediklerini söyleyebilirler.en azından yaşamak istediğiniz huzurlu hayat için engeller kalkmış olacağına emin olun.

iş tanımınız belli değil mi? eğer belli değilse amire gitmekten başka şansınız yok. net olması lazım kim ne yapıyor ne kadar yapıyor diye.

iş tanımım belli. fakat yeni kişi olduğum için üzerimde ürkeklik var ve bu suistimal ediliyor bence.

müdürün, senin ve o elemanın yer aldığı bir toplantı talep et. kim ne iş yapacak bunun açık bir şekilde dile getirilmesi gerektiğini belirt. yeni olduğun için de o elemanın itelediği işlere sesini çıkartmadığını da söyle.

Is dunyasina girdikce ogreneceksin, aslinda insanlar isi sana iteklemiyo, insanlar herseyi yavastan aliyo ve ortaya bisey atiyo yutan cikarsa yapmam diye. Sen de yavastan o hale geleceksin iste o zaman sirtindan yuk kalkacak. Is hayatinda hep yavas is yap, kendini yorma, bisey derlerse de hep herseyden sikayet et kendine toz kondurma ama lafi kendine getirtmeden yapmaya calis. Yani “o is noldu” derlerse ya yapiyom ama biseyi yapinca oburu cikiyo valla cok yoruluyom bir baska eleman alinmasi lazim falan dicen. Herkes camura yatarken sen beyaz beyaz takilamazsin.

beriberi +1 iş arkadaşlarımın tanımını yapmış :-) çok zor bu insanlarla uğraşmak

hocam niye israf olacakmış gibi derdinizi daha iyi ifade edecek kelimeleri kullanmıyorsunuz? anlaşılmıyor ne sorduğunuz.

Aynısını yazmaya gelmiştim. Soru nedir onu anlayamadım.

ya şu an çıksam

3gün londra
2gün istanbul
5gün oslo
3gün istanbul
6gün roma
5gün istanbul

yapabiliyor muyum?

tıpanın birçok çeşidi oluyor bazılarını çekince bile çıkıyor ama bazılarında sert bir metal, plastik veya bıçakla uğraşmak gerekiyor. Genel karşılaştıklarım buralarda belirttikleri gibi çıkarılabiliyor.

www.wikihow.com

critdicks.com

www.reddit.com
"Be careful, I do this as a professional bar tender. Find a pairing knife that fits and stab it down into the plastic until the blade is in the neck of the bottle and then twist and pull out."

Şeffaf tıpa dediğiniz plastik bir aksam. onu söktüğünüz takdirde orijinal kapağı kullanamıyorsunuz . Onun yerine ben mantar tıpa kullanıyor.

tırtıklı bıçaklar ile rahatça kesilip çıkıyor.

@emininsel, bu tıpayı düşük gelirli ülkelerde içine başka alkol konulmasın diye koruyucu olarak takıyorlamış. alt tarafı bittikten sonra su şişesi yapacağız bu nedir ya

emininsel'in verdiği wikihow linkinde tamamen sökünce kullanılmaz halde oluyor, kapak takılamıyor.
kapağı açınca alkolün aktığı yer/bilyeli yeri tutan 5 veya 6 adet minik çubuklar var. oraya bıçakla bastırıp kırınca o kısım çıkıyor ve kapak takılınca tutuyor.
detaylı foto bulup anlatamadım ama üstten foto çekip atarsanız işaretleyip gösterebilirim

hizliresim.com

önce yeşil çentikleri dikkatlice kırın, ve sarı şapkayı çıkarın. bıçakla kırarken kırmızıyla çizdiğim yere dikkat edin, kırmamaya ve parçalamamaya çalışın

@MtKrt, çok teşekkürler hocam. belirttiğiniz şekilde kırdım. o şağka kısmının altından bilye çıktı ya inanabiliyor musunuz?

evet genelde minik cam bilyeler oluyor, tr içinde üretilip piyasaya sürülenlerde genelde plastik bir cisim oluyor

olumlu: kafana estiği gibi hareket edip, istediğin zaman istediğin şeyi yapabilirsin. başkalarının derdi keyfinizi kaçırmaz.

olumsuz: paylaşmak istediğin anlar olduğunda paylaşacak kimsenin olmaması yanında biraz zor bir durum.

Olumsuz yanı bence yok.
Olumlu yanları dilediğin kadar müzik dinlemek, kuyruk beklerken göz kulak olmak zorunda olmamak, mesela uçaktan en son inmeyi seviyosan istediğin kadar bekleyebilmek, konuşasın yoksa nemrut bir yol arkadaşı olma gerginliğine düşmeden sus pus tüm yolu manzara izleyerek geçirebilmek... daha binlerce sayarım ama anladın sen bence.

olumlu yönler için megalomaniac +1
olumsuz yönler için; tüm ameleliğin sana kalması. elinde kamera, telefon, yemek vs. bir şeyler varken bağcığını bağlamak istiyorsun, şunu azıcık tutar mısın diyecek insan olmayınca benim sinirim bozuluyor "nereme sokayım şimdi bunu" diye. yere koyamıyorsun, başkasından rica edemiyorsun, uyuz oluyorum. benim için kayda değer tek olumsuz yönü bu.

Olumlu yanı rahatlık vs gerçekten cok iyi ama olumsuz yanı bazen gerçekten arkadaşa ihtiyacın oluyor hem acil durumlar için hemde mutluluğu paylaşacak yanında birilerini istiyor insan. Mesela tekne gezisi yapsan tek binmek gruplar içinde bayar, teleferikte bile baydı beni.

Otel odasi yalnizligi basligi 115 sayfa olmus bu yeterince kanit zaten. Atiyorum Barcelona, Londra bu tarz hareketli sehirlerde tek basina olman koymaz, bir suru turist vardir, cok kulturludur, aktivitesi, muzesi boldur, zaman su gibi akip gecer. Ama ne bileyim baska yerde yerine gore depresyona da girersin, kafede restoranda plajda yan tarafta gruplar, esler ciftler egleniyordur, kahkahalar, muhabbetler. Sen yalniz basina o ortamda bogulacak gibi olursun falan filan

olumlu: kendini izliyorsun. kendinle basbasasin. kendini tanima firsati buluyorsun. yeni insanlarla tanisiyorsun. arkadas havuzunu tazeliyorsun.

olumsuz: yanimda biri olsun, benimle yemek yesin istiyorum. yalniz yiyecek tuketmekten tat almiyorum.

Birazcık extrovert ve özgüvenli iseniz hiçbir olumsu yanı yok. Covid patlamadan önce 2019 sonunda Turistik bir yurtdışı seyahatine Tek başıma (Başta bolca tereddütle) gittim ve inanılmaz eğlendim. Bir ton yabancı arkadaşım oldu.

İlgilenmeniz gereken kimse yok, sorumlusu olduğunuz kimse yok. Canınız ne isterse yapabilirsiniz. İstediğiniz yere gidebilirsiniz. Ayrıca tek başınıza olunca başka insanlar sizinle tanışmak için çekinmiyor eğer yeni insanlara açıksanız.

olumlu yönü: "dur şu yapı güzelmiş kafayı sokayım bakayım neymiş" dediğinde yanındakini de kendinle çekmek zorunda kalmamak olabilir

olumsuz yönü: "dur şu yapı güzelmiş kafayı sokayım bakayım neymiş" dediğinde yanında o sevdiğin hoşuna giden yapının seni ne kadar etkilediğini anlatamamak. ekvator'dan gelmiş turist kafilesi dışında mutluluğunu senle paylaşacal kimsenin olmaması olabilir.

Olumsuz: soygun gibi kötü durumlarda alternatifsiz kalmak.

@helena haketmişsin ama :)

Ben olsam kiracıya satarım.

Kiracıyla anlaşmışsınız. Daha yüksek verene satmak dürüstlüğe sığmaz. 15bin az para değil fakat para için sözünüzü çiğnemeyin.

yani 15 bin para elbette az para değil ama ahlaki değerlerinizi bu kadar yitirdiyseniz para kazanmanın çok daha kolay ve başka yolları da var. üstelik bir kaç gecede.

önceden kiracıyla anlaşmışsınız. 15bin lira fazla verene evi satarsanız o paradan hayır gelmez. kiracıya satın tabii ki.

kiracıyla anlaştıysanız ona satın.

yani hem ona satın hem de ona satmanız lazım zaten.
maddi manevi zarar vermiş olursunuz.
15 bin için değmez.
dava açma hakkı da doğar ayrıca.

15 fazlaya satsan bile kiracı, evi alanın burnundan fitil fitil getirir. mahkemelik olurlar.

15 bin için değmez hocam.

15 temiz para ama değmezcilerdenim ben de. kiracıya sattığınızda adam çok mutlu olur emin olun. yıllardır oturduğu evi satın almak artık kira ödememek çok mutlu eder adamı.

kiracıya bunu söylersin, benim niyetim sizi bu saatten sonra geri çevirmek değil ama böyle de bir gerçek var, 15 bin az para değil dersin. her halükarda kiracıya satarsın, etik olarak doğru olan da budur zaten ama demek ki 15 bin daha fazlası verilebiliyormuş, kiracı da vermeye çalışsın.

@delidir yakalayin
Hangi yasaymış o?

aslında pazarlık yapılmış konu kiracı lehine kapanmıştır ama kiracıya durumu söyleyin.
5.000 kiracıya vermeyi teklif edin, kabul ederse diğerine satarsınız.

Etik metik diyenlerin hepsi gerçek hayatta 15 bin fazla verene verip geçer.
Ayrıca ; kredi çıkmaz, adam vazgeçer şu olur bu olur. Ben ev satarken de kaç kişi geldi kredi çekeceğim eksper meksper oyaladı durdu almadı, en sonunda peşin para ile alacak birine sattım. İnsanımız ahlaksız, cins. Oyalar oyalar haber vermez, cevap vermez.binbir türlü pislik. Bundan sonra bir şey satarsam parayı ilk getirene verip geçerim.

öncelikli olarak kiracı tabi ki. bu haftaiçi kredi çıkmazsa yeni adam. ben olsam böyle yapardım.

etik olarak tabi ki ilk söz verilen kişiye satılması lazım. bu da paraya verdiğin değere göre değişir.

Ben kiracıya satardım.

Bizde aynı durumdayız evi satma niyetimiz yok ama kiracımız satın alalım modunda.

@x571 ile aynı kafadayız sakın ha 15 TL'nin oyununa gelme hayrı ortadan kaldırma ama şöyle bir yöntem acıklayabilirim, ilk alıcıyı yokla belki vazgeçmek istiyor verdiği söz ağır olduğu için vazgeçemiyor bu konuda ona rahatlık verirsen belki vazgeçer, "bende sizden bunu bekliyorumda hay çok yaşayın" diyebilir. Müşteriyi almaktan vazgeçirebilirsin ona aklında başka bir ev veya başka bir düşünce varsa uygulamasını öner.

Turk hukukunda sozlu akid gecerlidir, kiraciyla olan anlasmani bozmus olursun, dava ederse 15kdan fazlasi cebinden cikar

sen kapora aldın mı? eğer satış kesinleşmişse iki tarafta kesin tamam demişse bu dakikadan sonra dönmek olmaz. satılan mal 2 kere satılmaz. yeni alıcı nasıl çıkıyor onu anlamadım.

kiracıya Kredi çıkmazsa tüm kafa karışıklığın son bulur :)

aradaki fiyat farkından bağımsız evi kiracıya satmak her zaman daha kolaydır ve başını ağrıtmaz.

bir de 15bin ne kadarlık bir rakamda 15bin? mesela 150bin liralık dairede %10 iken. 750bin liralık dairede sadece sadece %2 yapar.

=mean yazıp paranteziniçine sütunu komple tara. Median da aynı şekilde.

Fakat google’dan da bulabilirsin çok basit birşey bu. Mean ve median kavramlarını da bir ara öğren tabi. İstatistik bilgiini geliştirmeye çalış hocam çok faydalıdır.

=mean
=median

formüllerini kullanarak çok kolay bulabilirsiniz ama bir konuda dikkat! gecelik fiyat kolonu text olarak dolar işareti yazılmış gibi. eğer kolonlar numerik (veya general) formatta olmazsa hiçbir şey hesaplayamazsınız.

formulun nasıl oldugu degıl sorum, elmalarla armutları nasıl birbirine baglayacagımı soruyorum. bır daha okumanı rıca ederım @dougsampson

tesekkurler fakat nasıl yapacagımı anlamadım?? @ala09

Mean ve median diziler için kullanılır. Dolayısı ile hangi diziyi hesaplayacaksan (gecelik fiyatlar vb) bunlara formülleri uygulayacaksın. Peki bu ne kazandırır, bence hiç bir şey. 4 tane sayı için anlamlı bir şey olacağını düşünmüyorum. Belki farklı bir şey yapman gerekiyordur, bir data set olabilir mi elinde? Sadece bu tablo zaten özetin özeti

mean ve median kavramlarının tanımını bilmediğin için elmayı armudu bağlamaya çalışıyorsun. Ben de bu kavramların ne anlama geldiğini öğrenmeni tekrar tavsiye ediyorum @pain sustains.

Şu alemde rahmetli Steve jobs gibi dolaşacaksın standart bi kot bi tane kaliteli çekme yapmayan toz tutmayan esnek solmayan basic tişörtlerden bolca alıp dolaşacaksın

Seçim alanın dar olmasına rağmen seçimde zorlanma şaşırdım netten 10 ürün alıp 9 unu iade eden şahsiyetler varken geç şiparişini oturmazsa iade edersin urfa dili ile rahatiye baq

@protrek, benim zaten giyim tarzım steve jobs'a yakın: çıplak kalmamak için gösterilen zavallı gayret. internetten de giyim hariç her boku alıyorum neredeyse ama seçim yapmak için tshirtlere bakınca niyeyse daralma geliyor. bu yüzden basic'e yakın öneri varsa en azından burdaki seçimlerden ilerleyeyim diye düşündüm

Takipteyim. Adamlar bi logo koyuyor sanki para veriyorlar bize reklam için.

ben yaz kış bunu giyiyorum.

www.morhipo.com

Yaz kış siyah sıfır yaka basic tişört. Kışın uzun kollusu. 15+ kadar kısa, 10+ kadar uzun kollu var. Yazın günde bir, kışın max 2 günde bir değişiyorum. Ütüsü falan yok. Mis.

www.kaft.com

H&m logo yok yazi yok.Premium quality t shirtleri var ki cok kaliteli

h&m +1

baskılı tişörtlerin modası geçti artık bence, 2000'lerin başlarında kaldı onlar. eğer sürekli düz tişört giymek istemiyorum dersen çizgili, ufak desenli falan şeylere bakmanı öneririm.

ayrıca internetten giysi seçemiyorum diyorsan aklına düşen tüm modelleri sipariş et, beğendiğin belirli bir sayıdaki ürünü tutup kalanını geri yollarsın. (abartmadan tabii)

Ben geçen sene bershkadan aldım, hem fiyatı uygundu (60tl) hem de efsane kaliteli.

belki igneli epilasyon ya da arada kopartabilirsin agda gibi veyaa waxla yapistir. ben cok severim bebek saci hele ki kivirciksa *-*

ağdayla alınır ama kalıcı bir çözüm değil. lazerle aldırabilirsiniz ama saç çizgisi olduğu için iyi çalışılması gerekiyor. bence doğal görüntüyü bozmamak daha iyi. çok kalıp gibi yaparlarsa buket aydın'dan hallice olur.

Tenten kel degil bence bu arada.

ay ben de buket aydin ornegi verecektim dsjfdsfs

bende de var ya favorileri tiras ederken onlara da biraz dokunuyorum. cimbizla almak da acitmiyor bu arada

2 biradan bir şey olmuyorsa bir kadeh şaraptan da olmaz. Ama hızlı içmeyin, aç karnına içmeyin siz yine de.

Bir şey olmaz. 3 saat sonrasında araba kullanmanda da bir sorun olmaz..

Yavaş yavaş için +1. Alışkın değilseniz hızlı içmek çarpabilir.

yanında su ya da soda ile için. bir sorun olmaz.

2 bira = 1 kadeh sarap etkisi diyebiliriz aslinda. Ama tabi gunesin altinda hizli sekilde tuketirseniz isler degisir. Bunun disinda normal bir tuketimde arac surmeye vs etkisi olmaz.

Yanında suyla falan içmeyin!!! Alkol çabuk kana karışır o zaman.

Soruya gelince hiçbişi olmaz.

Afiyet olsun. Bir kadeh şaraptan bu dediklerinizin hiç biri olmaz. Su içmenizde hiç bir sıkıntı yok. Zaten içtiğiniz şarabın büyük bir kısmı su. Lakin alkolle birlikte alınan gazlı içeceklerin, midedeki alkolün bağırsaklara geçmesini hızlandırdığına dair çalışmalar var. Soda içmeniz iyi bir fikir değil. Kötü hissederseniz ayran içebilirsiniz.

Hiç ama hiçbir şey hissetmedim. Teşekkürler herkese :)

volvo benim gözüme daha hoş geliyor ve peugeot'ya göre daha sağlam bir imajı var. ben volvo'dan yana tercihimi kullanırdım.

karşılaştırmalarda pejo daha donanımlı gözüküyor. volvo hastası olmama rağmen bu ikili arasında pejo alırdım.

Teneke pejo mu
Tank volvo v40 mı

Ama 3-4 kişilik bir aileysen
Bagaj senin için önemliyse, kapalı otoparkın varsa, satarken hemen (2-3 güne) satman lazımsa,

Pejodan devam

3008 alırdım. volvo piyasası yok, yedek parçası yok, bi yeri bozulsa doğru dürüst ustası yok.

dedigin gibi cok farkli arabalar, ikisinden biriyse volvo diyorum

Volvo elbette.

1-2 kişiysen yere yakın seviyorsan volvo

3+ kişiysen yükseklik ve hacim lazımda peugeot

v40 içi dar bagajı küçük. 3008 daha yeni ve şuan piyasada aşırı popüler. Pek bir eksiği yok. 3008 alırım.

3008

Yeni kasaysa kesinlikle 3008.

İnanılmaz piyasası var. Koy ilana hemen sat.

İkisi de sıfır mı? İkisi de sıfırsa tabii ki volvo alırım.

Kesinlikle 3008 abi, V40 yeni kasa daha gelmedi çook eskidi artık o, allure veya gt olsa bide tadından yenmez. Yeni kasa 3008 tabi 2016 üstü sanırım

ben de volvo hayrani ama pejo alirdim volvo turkiyede sikinti

3008

Kalp V40, beyin 3008 diyor.

V40.

F kolonuna =if(b1=e1,"aynı","aynı değil")

yazarsanız olur sanırım istediğiniz

F kolonunsa b ve e kolonlarini icerecek sekilde vlookup formulu yazmak en garantisi olur. Su an mobil oldugum icin uzun uzun yazamadim

kurumun komisyonuna borsa payı bmsv dahil miydi bilmiyorum ama hesap mantıken doğru. zaten daytraderlık bu.

sabah 1.41-42 çalışır. sen 41 de alış yazarsın atıyorum 100k lot 141000 tl. sonra aldığın saniye 1.45e 100k lot satış yazarsın. gün boyunca beklersin akşama doğru atıyorum yükselir. 4k tl net kar. bi de komisyonu düşeceksin yaptığın hacim de 141000+145000 tl * komisyonun borsa payı da varsa onu düşersin o da çok çok azdı herhalde.

Hesap dogru ancak komisyon oranindan emin misiniz? Onbinde 8 oluyor genelde.

Liseyi yazmıyorum ben çünkü öyle ahım şahım bir lise değil. Ancak önemli bir liseyse (galatasaray, robert, istanbul erkek ayarında) yazabilirsiniz.

Ortalamanızı yazın kesinlikle, onur öğrencisi olduğunuzu yazın. Bunu eğitim bilgilerinde yer alan ilgili bölümün altına yazın.

Diğer üni konusunda fikrim yok, yanlış yönlendirmek istemem.

Bir de europass formatını kullanabilirsiniz. Belki türk özel sektörü çok bilmez ama çoğu uluslararası kuruluş, avrupadaki kurum ve okullar bunu zorunlu tutuyo. Ki ben zorunluluk dışında da kullanışlı ve güzel buluyorum europassı.

Lise onemli ise yazilir, Atiyorum Kabatas, Galatasaray, bilmemne Fen Lisesi falan filan. Bunlar birbirlerini cok tutarlar, one cikarsiniz sirf bu lise muhabbetinden. Sizin farkli ulke gecmisiniz oldugu icin liseyi yazmaniz daha olumlu olur hatta. Cvde uyruk olmaz yazmayin bence, cover letter de su dilim iyidir, liseyi orda okudugum icin diye bahsedersiniz.

Onur ogrencisi falan mutlaka belirtin. Ozellikle sizin gibi is tecrubesi az cvler icin onemli.

Ikinci universite olaylari ikcisina gore degisiyor kimisi zenginlik olarak gorur, kimisi kariyer boslugu, yanlis tercih olarak degerlendirir o tamamen sansa kalmis bence.

@kojonotsuki europass iyi ama cok buyuk hatasi var cv'nin basinda curriculum vitae diye yazilmaz diyor otoriteler. Sonra ziplayan yildiz gibi amblemi var onu da sevmiyorlar civik buluyormus ikcilar. O kisimlari silin bence. Onun disinda online edit olarak cok kullanisli.

Cv dolu gozukmuyorsa yeni mezun asamasinda bence lise dahil yazilmali. Lise de yapilan kayda deger ortalama veya proje varsa belirtilmeli. Universite not ortalamasi kesin olarak yazilmali. Ama onur derecesinin yazilmasindan emin degilim, sirketin ise alim calisanlari genelde ezik tipler oluyor, kiskanclik yapabilirler. En vasifsiz insanlar her zaman polis veya insan kaynaklari calisani olurlar :)

yeni mezun için evet yazılmalı bence de. İş tecrüben oluştukça bu tarz bilgiler gereksizleşiyor o zaman kaldırırsın.

Neverletyougo, uyruk kısmı ornek cvlerde hep vardı yaa; kariyer'de de olunca ekleyeyim dedim ben de.

lise yazılır daha öncesi yazılmaz. ha türkiye'de ne kadar önemli dersen neredeyse hiç değil ama yurt dışında okumuş olman güzel bir imaj olur cv'nde, o yüzden yazman çok çok iyi olur bence. 2. üniversiteyi de yaz bence. eğer özel sektörde patron firmalarıyla görüşeceksen europass gibi formatlara hiç girme europass formatını görünce cv olduğunu bile anlamama ihtimalleri var. fotoğrafsız cv mi olur hele hele türkiye'de?

Benim orta okul + lise onemli bi okul oldugundan yaziyorum.

Ilkokul da oyle sayilir ama hem onlar kadar degil hem de abarti olur diye yazmiyorum.

Orta okul ve lise ayni olmasa isme bakmaksizin hatta sadece liseyi yazardim.
Lise arti uni uygun bence.

Aman aman bi ortalamam olmadigindan not ort ben yazmiyorum ama iyise ki 3.69 gayet iyi bi de unvan var ustelik, kesinlikle yaz derim.

Alakasiz bolumlu uniyi de eklerdim ben olsam. Diger okullarin yaninda cok asiri asagi kalmayacaksa ama isim olarak.

@ fraise Devlet isi ise belki, onun disinda uyrugun cv'de olmasi cok sacma.

Dağ köyleri: toroslar, karadeniz, kaz dağları

karadeniz dağları ya da kırklareli ve ya artvin civarları (kısaca kuzey..
toroslar pek fena olmasa da oraya gidinceye kadar değil bebeğiniz siz bile kendinizden gçersiniz.

Yazın birçok sehirde konakladım. Buna Karadeniz, Ege, Akdeniz vs kentleri dahil. Yazın gece uykusu en güzel kent bence Ankara. Ardından yozgat, Afyon, illeri diyebilirim.

dedemler kastamonu'nun bir orman köyünde yaşıyorlar. rakım yüksek biraz. temmuz ağustos gibi akşamları soba yakıyorlar bazen. yatarken çift yorgan. hayatımda onlarca yerde kaldım, farklı kıtalarda yaşadım, hiçbirinde o kadar dinç uyanmadım. böyle bir şey olamaz.

Bolu olabilir mi cok karadenize gitmeden (Istanbul'dan gidildigini dusunerek)

Bunları barlar sokağındaki her dövmeci kolay ve güzel şekilde yapar. Golden arrow, negatif..

zapatista-beşiktaş bi göz atabilirsiniz

Dream tattooya iyi derlerdi, son durumu nedir bilmiyorum.

kadıköy'deki neredeyse her yer yapar bunu. barlar sokağı girişindeki yere yaptırabilirsin. adını hatırlamıyorum ama kapıda baykuş resmi gibi bir şey var. tatlı genç bir bey var orada, onu bulamazsan yaşlı olanına yaptır.

Molinard - autour de la vanille <3
Ama hiçbir yerde bulamıyorum.

Shiseido Zen

carolina herrera
212 vip
chloe
poeme
modern muse le rouge

portrait of a lady yazılmış.
moschino cheap and chic aşırı kullanıyorum hafif bir koku
yves rocher-evidence ağır gibi geliyor ama kışın çok seviyorum
üzülerek lady million da ekleyeceğim guilty pleasureum...
not:esmer değilim

Dolce & Gabbana Light Blue

castelbajac beautiful day, aşığıyım.

Obsession

Pubg oynamak

yazın dalıyorum kışın kayıyorum

plastik modeller içime sinen tamamlanmış modelim hala yok gerçi.
motosiklet ile orta-uzun yol
fotoğraf çekiyorum bir de

sahibinden emlak, araba ilanı bakmak xp

Fotoğraf çekmek, editlemek(hafifçe), yeni şehirler keşfetmek, yabancı dil öğrenmek, aslında sadece yabancı dil değil sürekli yeni bir şeyler öğrenmek. Ama derinlemesine öğrenmek. Konuya hakim olana kadar.

cigerim cikana kadar kosmak. motor surmek. her ikisini de her gun yapiyorum.

kriptopara, calisthenics, yemek yapmak, bolca seyahat. ufaktan da bitki yetistiriyorum ama henuz hobi boyutunda degil bence.

dolma kalem doldurmak, temizlemek ve de yazmak. uzun ve yalnız yürüyüşler.

Kriptopara, borsa, trade

Bisiklet,bisiklet

Birisi yurtdışında olmak üzere 5 arkadaşımla Red Alert 2 oynamak en büyük hobim. Bunun dışında hiç bir hobi sahibi değilim.

Çok büyük ihtimalle yapmaz, bunların hepsini yapamaz zaten.

Edit: Yapmak "zorunda" değil elbette.

bastan savmak degil, yapamaz

Hepsini yapamaz,

Mesela smear, ultrason.. ekipmanlari yok, jinekologa gitmeniz gerekir.

Solunum fonksiyon testi de bi sorun yoksa yapilmaz genelde ama onun yeri de gogus hastaliklari uzmani (ama bence sikayet yoksa mesgul etmeyin)

Homosistein ne bilmiyorum.
Yag olcumu de sanmiyorum ama digerleri kontrol amacli bakilasi seyler gayet.

Ama gidip de “bana bunlari bunlari yapacaksin” dersen olmaz. Once muayene etsin, dinlesin filan. Sonra yapar cogunu zaten.

hepsini tek tek bilmiyorum da smear aile hekimliklerinde yapiliyor. bunu eklemek icin yazayim dedim. hatta yanilmiyorsam 5 yilda bir teste gitme hakkimiz varmis. sonucta sorun cikarsa hastaneye yonlendiriliyor ama smear yapiyorlar kesin bilgi.

Hekimden hekime değişiyordur ama benim denk geldiklerim yapmıyor. Yapmak zorunda değil. Kendisi "gerekli görmüyorsa" yapmıyor (sanki fikrini soruyorum). Yazdığın testler özelinde değil de genel olarak böyle.

benim aile hekimi şuan içeri bile sokmuyor kimseyi. binanın girişinde derdini anlatıyorsun. hatta kapıya 2 sayfa yazı asmışlar aile hekiminin görevi hastalık tanı-tedavi değildir şikayetiniz varsa hastaneye gidin tarzında bir şeyler yazıyor. şuan için bir tek bebek ve çocukların aşıları bir de hamilelerin takipi için gerekli testler yapılıyormuş.
ama normal zamanlarda birçok genel kan tahlilleri ve idrar tahlili yapılabiliyor.

@in vino veritas, smear aile hekimliklerinde yapılmıyor, ketem'de yapılıyor, sonucu aile hekimliğine gönderiliyor.

@kobuzchu kiz aile hekiminde smear aliniyor ben aldirdim? sonucu nereye gitti ordan onlara kim gonderdi de bana geldi orasini bilmiyorum ama aile hekimligindeki ebe aldi smear'i.

@astronom bey +1

pencereden korkulukların arkasından konuştuk hekimle. Hayır ben de doktorum dedim, insan bi içeri alır sdhdshs

Yukarıdakilerin çoğu aile hekimlerinde yok bu arada. Bazılarını merkez laba gönderebiliyorlar ama tam liste nasıl çok hakim değilim. Bunun yerine bir üni hastanesine gidip dahiliyeciden isteyebilirsiniz belki (ya da paranız varsa özelde de yapılır.)

Homosistein'i niye istiyorsunuz, onu anlamadım ama?

Bi de bu listeyi nasıl toparladınız onu da merak ettim :)

@pati

aşkolsun yani karşındaki esnaf mı, doktor adam test yapma hakkı onda gidip sipariş verir gibi test istenir mi öyle :d tabi ki gerekli bulduğunda yapar :)

@in vino veritas belki değişiyordur ellerindeki donanıma göre falan o zaman, benimkinde yoktu öyle şeyler :)

@kobuzchu kiz aa ben de hepsinde uygulaniyor diye dusunmustum, oyledir o zaman :)

apartta başla, garanti olsun. ev kiralamaya da zamanla bakarsın

apart

Yerinizde olsam kimseyle uğraşmaz aparta çıkardım.

Hele pandemi sürecinde riski ne kadar azaltsanız o kadar iyi :)

Apartta kalmalısın.
ev arkadaşlığı konusu ayrı bir mevzu ve bu konuda ağzı yanan çok kişi var. Belki traji komik olacak ama kişi bir evde arkadaşıyla barınmak istiyorsa öncelikle kendi yapısının böyle olduğundan emin olsun ki sözü geçsin:
i.hizliresim.com
başka türlü olmuyor çünkü.