Tamam da simdi bir yabanci, yurtdisindan aldigi ve yurtdisinda kullanmaya basladigi bilgisayari sorunsuz getirebiliyor. Bunun yani sira getirdigi bir bilgisayar daha olursa hediyelik olarak algilanir degil mi?

nevet, dediğin gibi oluyor, freekara'nın dediği gibi, biri yanında, biri de valizde.

roxanne la roxanne hatırladım.

(bkz: roxanne)

Hala var

galata no5 kuafor var. oraya gidin. :)

Makas'ta Ahmet Çoban var, görüşün kendisiyle sanırım kırmaz sizi. Ancak fiyatları yüksek.

makas neresi ? istanbula yabancıyım derken şaka yapmıyordum :)

nefes barın arka tarafında aynen yaklaşık 20 kişi alacak ayrı bi kısmı var. olur mu aceba?

mutluluklar bu arada, nişan kurdelasından isterim :)

dediğin tanıma uyan ziver var. tunus'ta. bir bak istersen.

Öncelikle tebrikler.

Besevlerde turkesin mezarini geçip çiftliğe giden yol üzerinde sağ tarafta ankara binicilik ihtisas var (atlispor kulübü degil), orasi bence bu is için mükemmel muhakkak gidip bakin.

teşekkürler :)
hayley, ziver rakı balık mekanı değil mi?
imla, bakıyorum hemen.

kebap + meze üzerine yoğunlaşıyorlardı diye hatırlıyorum.

fige ya da dafne nasıl olur? ya da bunlara benzer yerler var mı?

Alacaatlı yolunda HEV Zigana var. Özel toplantılar için yardımcı olabilirler.

0312 241 30 96

bir de pancar var, gene tunus üzerinde. gerçekten çok güzel mekan ama biraz küçük. 20 kişi için önce konuşmanız lazım.

www.pancar.com.tr

Yanınıza almanız ve 3 ay boyunca birlikte takılmanız gerçekten de mümkün değil mi?

otelde yaşıyorum. evcil hayvan kabul edilmiyor. dolayısıyla gerçekten mümkün değil.

şöyle bi ilan görmüştüm bi bakın aynı şehirdeyseniz iyi bi seçenek www.facebook.com

www.zenpetotel.com bu da çok güzel gözüküyor

Ankara'da eviniz nerede?

karaciğeriniz yorulmuştur.

bende de var aynı sorun eskiden gayet yatağımı bulur sözlerimi kontrol ederken artık içtikten sonra bir hatırlamama, blackout şeklinde bir sahoşluk seviyesindeyim. hangover durumu da arttı. yaşla geliyor olabilir.

ben de senin gibi içen biri olarak 22 yaşımın sonunda bu durum başladı. şu an 24'üm ve resmen içesim kalmaz oldu.

doktora görünmemi tavsiye eder misiniz peki ? bilen var mı ?

yoktur yahu doktora gerek bence.

23 yaşındayım, 20li yaşlarımın başından beri demek neyin kafası diyeceğim. alkolün herhalde ?

Uyku düzeninde değişmeler oldu mu? Uyku toleransı ve alkole tolerans birbiri ile ilişkili bence. Eskiden gece geç saatlere kadar oturabilen biriydin mesela ama artık değilsin daha farklı bir uyku düzeni tutturdun, iş güç yaptın vs vs. Bu durumda uyku saatinden sonra attığın her shot iki shot gibi olacaktır

yok hayır aksine gece yine geç saatlere kadar oturuyorum.

süt verme, kuru mama al yavrular için olandan.
parmağını emsin ne güsel.
konserveyi daha ufak parçalar halinde önüne koysan daha iyi olur gibi.
öp onu benim için de.

yaş mama alabiliyorsanız yaş mama verebilirsiniz. parmağınızı emiyorsa size iyice bağlanır, haberiniz olsun.
laktozsuz süt de verebilirsiniz ama günde 1, iki günde 1 filan verin. onun yerine oda sıcaklığında yoğurt, peynir filan daha iyi olur.
ama tabi kuru mama yicek durumda bence de kuru mama verebilirsiniz. hem dişlerinin gelişimine de yardımcı olur.

Çiğ yumurtanın sarısını da verebilirsiniz bayıla bayıla yer. Safi sütü kaldıramaz bünyesi. Vermeyin daha iyi.

kocaman la bu. yaş mama yer, hatta kuru mama da yer. kuru da zorlanırsa azıcık suyla ıslatıp verebilirsin. yoğurt verebilirsin, çok seviyorlar. ayran içer. süt verme normal, laktozsuz süt masrafına girmene de gerek yok, çünkü o kadar küçük bir yavru değil yani, yer normal mama.

sarmana benziyor.

www.resimagaci.com

birkaç günde kedilerin hiçbiri uyum sağlamaz.
tabii aşırı sakin değillerse.
eğer imkanınız varsa 1-2 ay birlikte yaşatın.

cinsini bilemiyorum.

Sarman.

Madem böyle bir iyilik yapıyorsunuz, hemen vazgeçmeyin. Bir büyük kedi ve bir yavrunun anlaşma ihtimali yüksektir ancak yavaş yavaş alıştırın. Mesela geceleri ayrı yerlerde tutun. Yazık yavruyu tekrar sokağa göndermeyin.

@mea maxima culpa rengi kızıla hiç yakın değil o yüzden annemin inanası gelmiyoR:D

dünyanın en huysuz kedisine sahipken aynen bu sizin ufaklığa benzeyen ikinci kediyi, aynı sizin düşüncelerinizle aldım getirdim. başta öldürücek zannettim. tıslamaktan boğazı filan yara oldu büyük kedimin. fakat kimseye veremedim, sokağa da bırakamadım. 15 gün sonunda uğraşa uğraşa bir alıştılar pir alıştılar. şimdi koyun koyuna uyuyolar. artı iki kedi çok daha rahat. diyeceğim o ki kedinizin izin vermemesi büyük bir ihtimal fakat kedi canlısı, canını yediğim her şeye alışıyor. 1 ay verin en az.

bu ufaklığa ben de sarman diyorum, suratının şekli çok güzelmiş ama :)

sokak kedisi işte. melez :)

according to: ..e göre demek,

bana böyle geliyor
bence
benim düşünceme göre

anlamlarına geliyor olsa gerek..

@halanne,

according to sanki bi olmuyor gibi burada. çünkü bir duruma bağlılık yok.

Arrange yourselves according to your height! (boy sırasına girin) gibi mesela.

ya da bilmiyorum oluyor mu.. diğer arkadaşlar da bi gelseydi keşke. nerede kaldılar ki?

for da kullanabilirsiniz.
for turks i am an apple, for french a pear. (iyiymiş.)

ya da turks see me as (öyle görüyorlar) deem as (öyle algılıyorlar) kullanabilirsiniz.

according to their opinion sizin istediğiniz anlama daha yakın olacaktır. ama sadece according to da kullanılabilir.

Son olarak, turks find me ... de kullanılabilir.

"think that"

başka bir cümle yapısı ile misjudge, misvalue da kullanılabilir. (çünkü "aslında ne elmayım ne de armut" demek ister gibi bir hali var cümlenin, ya da ben öyle hissettim)

ilk başta according to uygunmuş gibi görünse de, dendiği gibi koşul olmadığından doğru olmaz. for zaten hiç olmaz. kullanman gerekn sadece "to". - to turks, ı'm an apple, to french I'm a pear.

Sants dediğiniz, genel tren istasyonunun olduğu sants ise, metroyla birkaç aktarmayla gidilebiliyor. ne kadar sürdüğünü hatırlamıyorum ama, uçağın pistte geçirdiği vakit, pasaport kontrolüne yürümek, bavul beklemek derken rahat yarım saatiniz uçar.

toplu taşıma için şuraya bakın derim; www.tmb.cat
mytaxi diye bir uygulama var, ispanya da bayağı bir yaygın. onada göz atabilirsiniz.

evet barcelona sants tren istasyonundan bahsediyorum.
havaalanından trene bindikten sonra 20 dakikada ulaşılıyormuş ama havaalanında kaybedeceğimiz süre ve oradaki mesafeleri bilemediğim için emin olamadım.
teşekkürler bilgi için.

semt olarak neresi yakın? tunalı da ve etlikte alternatif önerebilirim.
tunalı da flamingo pastanesinin üstünde bir kuaför var adını hatırlamıyorum.
etlikte de esta kuaför var. gerçekten istediğin rengi tutturuyor yıpratmıyor, bu sana daha güzel olur diye b.k sarısı tabir edilen rengi dayatmıyor.

semt hiç önemli değil. Çayyolu olsa bile gitmeye razıyım yeter ki adam gibi boyasın.

Ben uzun zamandır bakıyorum, gözüme Samsonite kestirdim ama burda çok para, Amerika' dan aldıracağım inş.

öncelikle 3lü takım ihtiyacınız yok anladığım kadarı ile dolayısı ile o 3lü takıma hiç bakmayın :)
ıslanma içine su geçirme riskinden dolayı ben kumaş bavullara uzak duruyorum hep ama sert kabukların da ezilme/üzülme/çizilme riski var, doğruya doğru.
onun haricinde 300 lira tek bir valiz için evet biraz fazla, belki üst limit olmalıdır. benetton, pierre cardin gibi markalara da bakın, özellikle kampanyada yakalarsanız 200civarına kaliteli valizler bulunabiliyor.

buyuk bir valiz icin 300 lira cok degil. siklikla seyahat edecekseniz hic kafayi yormayin gidin samsonite'tan alin.

eastpak bavul tavsiye ederim, bi serisi var, adını hatırlamıyorum ama acayip hafif ve sağlam, ayrıca 30 sene garantisi var. Model şu:
www.modavetrendy.com

@neyleyim kampanyada yakalama ve buyuk capli bir arastirma yapma sansim maalesef ki yok haftaya kadar halletmiş olmam lazım. :D
kumaş dediklerim zaten su geçirmeyen kumaştan olması gerek haliyle. o da bir kriter.

@co2s2 samsonite daha pahalıdır diye hiç bakmadım onlara.

boynere bakın => www.boyner.com.tr

ykmlerde de oluyor indirim ve çeşit.

aseksüel yapılıyorsunuz. pipi değil toşpikler / yumurtalık&rahim komple alınıyor. hormonlar işlemiyor. dürtüler köreliyor. herhangi bir istek duyulmuyor.

hayvanlardakiler vasektomi tarzı değil diye biliyorum.

ancak sağlıklı bir ömür uzantısı için dişi kedilerin en azından bir doğum yapması gerek diyen de var, hayır ergenlik biter kızgınlık başlamadan alınmalı diyen de. o kısım muamma. her iki durumda da size kıl olmak için nedenleri var. dürtülerin kaybolduğu bir gerçek ancak kızgın başka bir türdeşle aynı ortamda bulunmadan sesini dahi duyarak huzursuzlaşabiliyor.

(azma değil ya da ne bileyim. huzursuz işte.)

söz konusu kedi degil, 9 yılını yalnız gecirdikten sonra yanına yılısık bir dişi konulmus kısırlastirilmis bir erkek muhabbet kusu ve su aralar psikolojisi mi diyeyim artik cok tutarsiz, cok keyifsiz tuhaf hareketleri var. yanına koyulan dişinin kısır olup olmadigini bilmiyoruz.

kısırlaştırma yöntemine göre değişir, tüpleri bağlayarak üremeyi engellersiniz hormonlar çalışır toptan yumurtalıkları rahmi alırsınız isteği köreltirsiniz

bende babyliss kullanıyorum memnunum gayet

bende bu modelden var
www.babyliss.com.tr
tuşlarına basarak her iki yöne de döndürmek mümkün, özellikle kısa saçlara çok güzel hacim veriyo, ben saç uçlarına kullanıyorum uzunluğundan dolayı, tavsiye ederim, 95 e almıştım yanlış hatırlamıyorsam.
link paylaştıklarınızın fırçaları saça çok takılıyo bence.

ben remington in 2 farkli urununu kullaniyorum, biri sac kurutma makinesi digeri sac duzlestirici. ikisinden de gayet pek cok memnunum.

kuaförlerin kullanması bizim de aynı sonuçları elde edeceğimiz anlamına gelse keşke @evegirmekistemiyorum; onlara sorunca asla kullanmayın diyorlar bi de :)

@ruz
açıkçası benim en büyük arada kalma sebebim fırça opsiyonları. ikisi de güzel görünüyo, ama hangisi daha kullanışlı ve sağlıklı olur bilemiyorum :( bi kaç senedir arzum'un yine böyle metal uçlu metal fırçalı olanını kullanıyorum. süper kaliteli değil ama daha saçımı yakmadım :) bütün işimi de görüyodu.
şimdi remington'un hem düzleştirme (büyük fırça) hem de bukle için uygun fırçaları var, ama babyliss de ise hem kıl fırça hem metal gibi olanlardan var. acaba hangisi daha sağlıklı? :/

linkini verdiğimin bir de kuaför seti var onda birkaç başlık var, belki öyle bi çözüm bulabilirsin. benimkiyle fön de çekiyorum ben, saçlarım şekil çok tutmuyo ama kardeşimin bukle yapmışlığı da var bu aletle. benden on numara, yakın zamanda diğer uçlardan hiç kullanmadım bişi diyemicim.

amaçları başarıyla gerçekleştirip aşacağına güvenilebilecek, sürekli ve tutarlı olarak en iyi performans gösteren, işbitirici, sonuçlara ulaşmak için kendini ve diğerlerini azimle zorlayan/motive eden.

kediebesi +1.
yani diyor ki, biz yaptıklarından asla tatmin olmayacağız ama sen bizi tatmin etmek için yırtınacaksın. hedefler koycaz, sen bunları aşmak için kendini paralicaksın, ama biz hep yeni şeyler bekleyeceğiz. kendine hayatı zindan ettiğin yetmiyor gibi iş arkadaşlarına da "daima, bıkmadan" işgüzarlıklarınla hayattan bezdireceksin.

imza:
-iş hayatı beni yordu-

ahandanick +1

Bu cinsleri sahiplenmeniz zor. Ancak satın alabilirsiniz ki bu da epeyce yüklü bir meblağ gerektirir. Özellikle Scottish Fold hem çok zor bulunuyor, hem de yüzlerce, hatta binlerce dolar edebiliyor.

Yavru bir sokak kedisi edinmemek için ne kadar karışık bir sebep olabilir ki? Yerinizde olsam Facebook Haysev sayfasına bir göz atarım. Bir Scottish Fold veya Shorthair hiçbir zaman aç kalmaz, ilgiye muhtaç olmaz ama birkaç haftalık bir sokak kedisinin hayatta kalabilmesi için sizin gibilere ihtiyacı var. İmkanlarınız varken ve bu kedicikler tamamen ücretsizken bir daha düşünün derim.

british shorthair ilanı hay-sev'de çok sık görüyorum.
facebook'tan sayfalarını takip edin bir süre.

sorunuzun tam cevabı değil ama, sokak kedisi almanız önündeki engel sokaktan gelmesiyse, tekir kedi düşünebilirsiniz. evde doğmuş büyümüş olan tekir kediler de var.

scottish - british huy olarak tabi çok tatlı kediler gerçekten. sahibinden.com, patilen.com vs gibi ilan sitelerine bakabilirsiniz onlar için.

bu arada geçici olarak baktığım bir british shorthair çok aksi huyluydu.
benim tüm kedilerim sokaktan.
bazısı pamuk torbası gibi nereye koysan orada durur, bazısı düz duvarlara tırmanır hızını alamayıp.

yani kedinin genel hali tavrı sakinse sokaktan da alabilirsiniz eğer tek sorun sakinlikse. onu demek istiyorum.
çünkü british'in de kötü huylusu denk gelebilir.
ona da dikkat edin evlat edinirken.
hay-sev'in sayfasına düzenli olarak bakın dediğim gibi.

imperfetto'nun past continuousdan biraz daha kapsamlı olduğunu belirterek genel olarak doğru diyebilirim. ama dildeki zamanları dil içindeki anlamıyla algılamaya çalışırsanız daha kolay yerleşir, yoksa sürekli kafanızdan çevirmek zorunda kalırsınız.
ek olarak bkz.
www.eksisozluk.com
www.eksisozluk.com

Belediye otobüsü var. kızılaya kadar onunla gelebilirsin 5.90TL mi ne parası. Ama son birkaç aydır Ankara'da artan bir trafik var. 1 ile 1.5saat arasını bulacaktır bence Kızılaya gelmen. Kızılaydan da yeşil 'Ankaray' hattı ile istediğin yerlere ulaşabilirsin.

havaş veya havaalanı otobüslerinin güzergahını bilmiyorum ama, aşti kızılay'dan önce geliyosa, orda in. ankaray ordan başlıyo zaten.

@njtbcrn

Ankara'ya ilk kez geliyorum, yazdıklarından bir şey anlamadım. Havaalanından Cebeci'ye nasıl giderim diye sordum yahu, Aşti Kızılay Ankaray nedir Ankara ya hiç gelmemiş biri için ???

şöyle anlatıyoruz:
aşti şehirlerarası otobüs terminali. havaş otobüsleri de ego da (yani belediye otobüsü) havaalanında inip kapıdan çıktığınızda sizi bekliyor olacak. havaş 10 tl, daha az yerde durur daha çabuk gelir. ego 5 lira daha çok yerde durur daha uzun sürede gelir.
havaş'a binerseniz önce ulustaki ofislerinde yolcu indirir ordan aşti'ye devam eder. aşti'de indiğinizde terminalin içine girip metroyu sorarsınız (ya da işaretli oklar gösterir) metro (ankara'da metro ve ankaray isimli iki hat var, aşti'den başlayanın adı ankaray) ile kurtuluş istasyonunda inerseniz cebeci - kurtuluş civarında olur, istediğiniz yere gidersiniz.
metroya binmek için ego kartı almalısınız, orada satılıyor. havaş için otobüs içinde para veriyorsunuz.

iki yol var. birincisi belediye otobüsü (ego) ile aşti'ye gidiceksin. ordan ankaray'a (metro) binip kurtuluş yada dikimevi durağında ineceksin. bu yol ekonomiktir.
ikinci yol havaş'a binip ulus'ta inip otobüs, taksi ile gidebilirsin veya metroya binip kızılayda ankaray'a aktarma yaparak gene kurtuluş veya dikimevinde inebilirsin. bu biraz daha pahalı bir yol.

ego otobüsüne binip ankamall,akköprü durağında inebilirsin.ordan kızılaya metro ile gidersin,sonra ankaray ile kurtuluş ya da dikimevi durağında çıkarsın.

direk zeytinyağına koyulmuş, kavanozda bekletilmiş şekilde satılıyordu kudret narı, ondan alsaydınız daha kolay olabilirmiş. yapamazsanız alternatif olarak bulunsun :)

karanlıkta bekletilmesi daha mantıklı gibi. benim tükettiğim direk kavanozdaydı, çekirdek hatırlamıyorum.

illa ki zeytinyağında ertimen gerekmiyorsa balla hazırlanmış karışımları var kudret narının bildiğim kadarıyla. tahammül edilemez tadına maruz kalmamış olursun.

biraz ağır bir ilaç almışsınız mide bulantısı için. yaklaşık (en fazla) 12 saat sonra filan komple geçecektir. bol bol soda, ayran, su için. muhtemelen ağzınız da kuruyordur.

elbette dinlenmenize rağmen hala geçmezse en yakın sağlık kuruluşuna başvurun.

Bu ilacin yan etkisi budur,normal merak etme. Cok agir bir ilac cunku. Ben de dramamine kullaniyorum mide bulantisi icin ama ceyrek hap yetiyor bana cok rahat. Ceyrek icsen senin icin de yeterli olacaktir.

Bir sey yapmak Pek etki etmez ilacin etkisinin gecmesi lazim. 1-2 saat daha dinlenip beklersen gecer kendiliginden. Uykun gelince uyumadan gecmemesi gibi dusun, bu kirginlik halsizligi bir sey yaparak gecirmek pek mumkun degil.

Eşim hamileyken nerdeyse 9 ay boyunca midesi bulanmıştı ve doktorumuz bu ilacı vermişti. öyle bir problem olmuyordu. kişiye göre değişiyor demek ki! Gerçi çok ucuz olmasına rağmen reçetesiz satılmıyordu, demek ki bundanmış.

2'den fazla tip karakter içeriyorsa, sil de boşuna bilgisayarda yer kaplamasın

ahaha eyvallah. peki tek karakter içeriyorsa nasıl bulunacak? belki sadece harf olabilir çünkü.

lmgtfy.com
şurdakilerden birini kullanın.

şunu denesene bi:

www.rixler.com

excel için olanı işe yarıyordu

rixler açtı da ilk iki satırı gösteriyo, gerisi için üyelik istiyor.

imagine hayal etmek demek.

monitored ya da viewed diyebilirsin.

monitorized, scanned, viewed, displayed falan daha iyi olur sanki..

imaged daha doğru gibi

monitorize çohoş durdu bence. edilgen yap monitorized.

Imagined nerden çıktı :D imaged olacağıdı o.

Monitorized pek yatmadı kafama. O daha bir real time. Görüntüleme derken MR'dan bahsediyorum burada. scanned falan olabilir sanki.

Peki "kontrol edilmesi" desek nasıl olacak? examined mi diyeceğiz? öyle dersek sanki elle muayene etmiş gibi oluyor. checked falan mı yazmak gerekir.

dr. house'da hep check kullanıyorlardı onun için. check his heart, check his liver, check his kidneys vs.

image görüntüleme bildiğim kadarıyla direk, imaged diyebilirsiniz. scanned de diyebilirsiniz ama imaged daha iyi geldi şahsen.

kontrol etme eğer sonuçlardan bahsediyorsanız review/evaluate vs. bile diyebilirsiniz.

www.ncbi.nlm.nih.gov

I need to know WHAT part of the spinal cord NEEDS to be imaged.

There is general agreement that the spine needs to be imaged in at least two planes, and surface coils are used almost exclusively. (Asagidaki linkte, EXAMINATION TECHNIQUE basligi altindaki 3. cumle)

spinwarp.ucsd.edu

www.facebook.com

hangi cins istiyorsunuz?

fark etmez ya. sevimli olsun yavru olsun yeter.

(bkz: bir kısım insanların cins hayvan takıntısı) başka ne istersiniz? "cins" peşindeki biri kediden anlamıyordur, kusura bakmayın.

sağane benim tercihimden yahu. kediden anlağımı iddia etmedim ki hem. laf kalabalığı yapma.

Cins olsunmuş. Hayvan bu, eşya değil. Can taşıyor. Önce vicdan kanallarınızı açın. Bu tiplemelere kedi sahiplendirene de yuh diyorum.

çalış tarafı. yeme içme mekanları var yürüme mesafesinde ama arada dolmuşa binmeniz gerekebilir. yürüme mesafesindeki en iyi deniz o tarafta. plaj konusunda beklentiniz nedir bilmiyorum ama, sahil, kum filan bekliyorsanız ölüdenizde kalmalısınız. (oranın da denizi eh işte.) ama kumsal baya güzel.
iki tarafta da yeme içme mekanları var. (ölüdenizde dolmuş duraklarının tam köşesinde kalan bi sandviççi var mesela, muhteşem ötesidir :) )

1 hafta kalınır, ama 1 haftanın 2-3 gününü çevre yerlerde geçirmeyi tercih edebilirdim ben. kabak koyu olsun, dalyan olsun, kaş olsun görmediyseniz oralara da uğramak isteyebilirsinz. özellikle dalyandaki iztuzu plajı kesinlikle görülmeli.

tekne turuyla dalyana gidebilirsiniz, yine fethiyeden tekne turuna katılabilirsiniz, bi iki gün böyle geçer zaten. sıkılmama konusunda faydası olabilir yani.

çalış tarafında 10 gün kaldım sıkılmadım ama turlara katıldım (jeep safari önerim) , merkezi gezdim, dinledim derken tatil çabucak geçiyor zaten. yalnız çalış'a gidersen denizinden pek bir şey bekleme, sabahları güzel olur sadece. akşamları da sahilde yürümek iyidir. serin oluyor.

çalış ölüdeniz'e çok mu uzak?

çalış - ölüdeniz dolmuşla 1 saat filan sürer max. çalıştan direk dolmuş olmayabilir onu bilmiyorum, önce fethiye merkeze gelirsiniz 1 dolmuş, ordan da ölüdenize binersiniz.

başta katılmış olarak anladım ama makalenin üstüne bakınca öldürüldüğünü anladım. zira esad'ın etrafından karşı tarafa kayanlardan bahsederken söz konusu kişinin gitmeyeceğini, oğlunun muhalifler tarafından öldürülmüş olduğunu anladım.

Emin olmamakla birlikte, genellikle "...kurban gitti" anlamında kullanılıyor. Mesela "suikaste kurban gitti" gibi.

iki türlü de kullanılıyor gibi. googleda aratınca çıkan başlıklardan yola çıkarsak:

Im Scared To Lose My Son In A Custody Battle (burada çocuğun karşı tarafa verileceği anlamında)

The comic actor popularly known as Mr Ibu, lost his two year old son, Mandela, last night after a brief illness. (burada da ölmüş)

ayrıca losing a son diye aratınca ilk sonuçlar hep ölümle ilgili.

lose'un hiç bir "ölüm" yani "die" anlamı yok ki... bence türkçe gibi düşünmememiz gerekli.
oald8.oxfordlearnersdictionaries.com

@swos:
verdiğiniz linkte şöyle yazıyor:
2 [transitive] lose something/somebody
to have something/somebody taken away from you as a result of an accident, getting old, dying, etc
sonuçta "kaybetmek" kelimesi de direkt olarak ölmek anlamına gelmiyor. aynı mantık.

tamamdır ben üşengeçlikten direkt ctrl+f yapıp die aratınca sonuç böyle olmuş =)

şimdi sonuç olarak neye karar verildi? yoksa ikilemde mi kalındı?

valla kokteyl şurupları diye sorman lazım aga. metreodan almıştım ben.

bazen içki vesaire satan dükkanlarda da oluyor, tobacco shop vs gibi. metroda kesin oluyor ama.

lüks marketlerde. konyon/istinye park macro ya da istinye parktaki içki dükkanı.

fethiyede güzel deniz sadece kabak koyu ve kelebekler vadisi kaldı.
gerisi pis maalesef.

Kabak Koyu.
Sakin bir yerdir.

perdue

behzat c'den gordugum kadariyla insanlar hep taksiye biniyor. (tamam, vurmayin)

Direk araç yok bildiğim kadarıyla. Önce kızılay sonra keçiören.

meşrutiyetten otobüse binmek lazım

esattan aşağı doğru yardırarak kızılaya yürüyebilirsiniz. kocatepenin ordan aşağı inerseniz daha bile kolay.
ordan meşrutiyet caddesine ulaşınca keçiören etlik durakları var arka arkaya. hem ego hem özel otobüsler geçiyor. ama etlik'e giden 3 tane filan otobüs güzergahı var,
ayvalı, kasalar ve bişey daha olması gerek. onu tam öğrenin neresine gideceğinizi ona göre binin. olmadık yerlerde bulabilrsiniz kendinizi.

is there kalıbı var bunun için.

there is... kalıbıyla var.
ters çevirince soru oluyor. var mı?
is there a museum? gibi.

sahiplik disinda there kullaniliyor.

is there anybody out there? orada kimse var mi?

is there a museum?
is there any bus at ...

kullanabilirsin.

is there a bus gibi sorunca biraz sakil kaçıyor. direk sorduğunuz şahsa yönelik "do you know if there's bus service after xx hrs" filan diyebilirsiniz. ya da do you know if there's a museum vs.
i got things to do i can't come right now da bir diğer örnek olabilir. pratiği türkçe düşünmemek, motamot var'ın anlamını vermeye çalışmamak bence. bağlamsal olarak düşünmek.

hayırlısı olmuş. hem minik için hem de prensesin için. beraber takılırlar. canları sıkılmaz. böylece sizin için de hayırlısı olur.
sorunuza gelince,
öncelikle yeni kedinizin aşılarını yaptırın.
özel bir çabaya gerek yok. siz evdeyken belirli bir süre aynı odaya getirin küçüğü ve yanınızdan ayırmayın. sonra diğer odaya koyun. her gün bu süreyi biraz daha artırarak bir hafa sonra tamamen serbest bırakabilirsiniz. bugüne kadar iki kere yaptım,ikisinde de 3-4 gün sonra kanka oldular.

dişi kediler biraz daha huysuz olabiliyor.

ben benim ikinci oğlanı salmıştım eve. ufaklık önde, büyük oğlan arkada, en sonda da ben.. sanırsın dünyayı kurtarıyoruz. koltuk arkası, yatak altı gibi senin erişiminin zor olacağı bir odada bir araya getirme onları. yanında her daim su bulunsun. acil bir durum olur, müdahale edemezsin diye baytar söylemişti bana. gerek kalmadı çok şükür.

ilk bir hafta 10 gün evde yokken bir arada bırakma onları. ufağı ayrı odaya kapat. büyüğü kapatırsan kendi mekanında kendi alanından yoksun olarak daha da kızar küçüğe.

bir kaç kez sofi yi tut iyice, ufaklık gelsin koklasın onu. sofi de bu arada ufaklığı koklamış olur.

bir de ben mutfaktayken küçüğü taşıma sepetine koyuyordum. büyük oğlan onu izliyordu. kokusuna falan alışıyordu. hani zarar gelmeyeceğini falan anlıyor öyle.

son olarak süper birşey yapmışsın. yalnız kalmasın sofi. iki kedi tek kediden daha rahat bence. sadece daha çok kaka, daha çok çiş..

@laplace yok canım bişey olmasın diye alıp getirdik zaten.

ben de birlikte daha çok eğleneceklerini ve sıkılmayacaklarını düşündüm evet. mesele eskisi de depresyona girmesin, yeni de kendini güvensiz hissetmesin.

peki koklatırken sofi hafif tutularak serbest kalsa ve ufaklığı iyice tutsak daha iyi olmaz mı? daha az zarar verme riski olur gibime geldi. hem sofi sıkıştırılmış hissetmez ve daha rahat koklar.
ah konuşmuyolar ki anlatsalar dertlerini.

öncelikle evdeki prensesin üreme durumu ne? ameliyatlı olup olmadığı, olduysa yavru doğurup doğurmadığı önemli. eğer anaç bir kedi değilse çok problem yaşayabilirsiniz. ufaklığın da karakteri önemli. o da zaman içinde gelişecek zaten ama şimdiden prensese alışırsa hiç sorun çıkarmayacaktır. en iyi yöntem sizin prensesle ufaklığı (aşıları yapılıp kokusu eve sindikten sonra) prensesle beraber kucağa alıp okşamak bu arada da ikisinin de üstüne diğerinin kokusunun sinmesi. kediler kokuya tepki verir. kızı ufaklığa bu şekilde alıştırma şansınız var ama bu esnada kızı kesinlikle dışarı bırakmayın. evi terketmek isteyebilir. bir veterinerden de bilgi almanız daha iyi olur. çünkü dişi kediler yavrulamadıkları zaman zaten yabancı kediyi istemez. ama yavruladıklarında o yabancı yavru kendi yavrularıyla beraber tutulursa alışır ve sahiplenirler.

not: diğer arkadaşlarında söylediği gibi evde serbestçe dolaşan kız olmalı. öteki yavru ve ev ona yabancı ama kız kendi evinde kısıtlanırsa sorun çıkarır.

benim büyük oğlan pati neyim sallayıp kıhh yapıyordu. el kadar yavru birşey yapamaz ama sofinin kıskançlık durumunda gözü dönebilir. neticede o da bir dişi (: o yüzden çok sıkı olmasa da sofiyi tutmandan yanayım.

veledin adı ne olacak bu arada?
ayrıca keps neyim yok, eshefle kınıyorum efenim.

@tururo soficik kısırlaştırılmamış ve hiç yavrulamamış bir dişi kendisi. önümüzde bi 4-5 ay var, her ikisini de kısırlaştıracağım gibi görünüyor, yoksa imkansız tabi, sene sonuna kadar kedi kolonisi sahibi olabilirim :)

kıskanç ya çok feci kıskanç hem de :( bugüne kadar fark etmemiştim ama öyleymiş. bi de alanını sahipleniyor çok feci. ufaklık daha arkadaş canlısı gibi pek anlamıyor o neyin ne olduğunu da sofi masum civelek bişeyken bi anda canavara dönüştü.

keps var olmaz mı. şimdi ikisi de evde ama ilerleyen saatlerde inşalla.

galiba sofi daha 1 yaşını doldurmamış. eh evde ergen bir kız var demektir. o zaman geriye tek çözüm yolu kalıyor. sık sık iisini de kucağa alıp severek (sofiyi biraz daha fazla ama zamanla azaltıp her ikisini de eşit sevip) alıştırmaya çalışmanız gerekiyor. mümkün mertebe oğlanı tuttuğunuz odada ikisini bir araya getirin (tabii ufaklığı sofinin pençelerinden de koruyun). eğer her ikisini de kızışma dönemine girmeden ameliyat ettirirseniz birbirlerine alıştırmanız daha kolay olur.

pozitif yon olarak sahibi evde biraksa akli hayvanda olacakti, belki daha verimli calisir.
negatif yon olarak, ya diger calisanlar? mesela ben evimde kopek sevmiyorum, isyerimde de sevmezdim, pis olarak geliyorlar bana. (gerci kopegine gore degisir. ama benim gibi rahatsiz olani var, korkani var, vs)
kedi olsa isime konsantre olamazdim, kedileri sevdigimden :p

Yahu "Türkiye" kelimesinin içersinde bulunduğu bir soru bu dikkat lütfen. Toplumun yarısı hayvana değer bile vermiyorken iş yerinde izin olayı ancak bir 100 sene sonra olur, o da belki. Adamlar interneti yasaklıyorlar, yemek molasında saniye hesabı yapıyorlar iş yerinde köpek, kediye nasıl izin versinler yahu?

bizim şirkette var. her gün değil ama iki haftada bir perşembeleri çalışanlardan biri köpeklerinden birini (bazen ikisini birden) getiriyor şirkete, evde temizlik vs olduğu için. hayvancağız zaten dünyanın en sakin köpeği, kimseye bi zararı yok. herkes de seviyor. sadece bulunduğu oda biraz kokuyor ama kimseden şikayet gelmedi.
sayılır mı bu?

bahçelievlere teslim var mı bilmiyorum ama kurtuluşta figen pastanesi var, pastaları harika tavsiye ederim.. numarası da 03123191041 sorabilirsiniz..

tandoğan'da palet pastanesi vardı. pastaları efsanevi.www.paletpastanesi.com

www.seslisozluk.net

bunu yazmadan önce sallamıştım bir şey de, yanlışmış. :)

edit: benim de salladığım şey "ne pahasına olursa olsun"du. :)

eğer umrundaysa...

"for what it's worth i love you, and what is worse i really do" şeklinde seyreden güzide cardigans şarkısından da anlaşılabileceği üzere
ne olursa olsun, her ne pahasına olursa olsun vs. şeklinde düşünebilirsiniz.

"ne pahasına olursa olsun" manasina gelmiyor, bu yanlis.

sesli sozluk linki iyi aciklamis.

konusacagin kisinin isimine cift tikla acilir

online kimse yoktu ki, yani solda kimse görünmüyor. o yüzden bu başlığı açmıştım;)
şu anda da online kimse yok ve bir arkadaşıma pencere açmak istiyorum.
ama nasıl açılacağını bilmiyorum işte.

contacts'den ilgili kişinin adına tıklayınca kenarda o kişinin bilgileri geliyor ya, messenger kullanıyorsa orda yahoo msn id gibi bi bölüm çıkıyor. ona tıkladığınızda offline olsa da yazıp gönderebilyorsunuz.
özetle, contact listesinden adını bulun, üstüne tıklayın, gerisi gelir zaten.

son bi senedirki durumu bilemeyeceğim ama benim de sadece sol kısmında sivilcelenme oluyordu.sonra farkettim ki telefondanmış.cok fazla telefonla konustugum günlerden sonra bi iki sivilce pıtlıyordu hemen.
artık ekranı deli gibi siliyorum ya da hoparlörde fln konusuyorum.sorun kalmadı.)

benim de sağ tarafım aynı.
fark ettim ki saçım hep o taraftan yüzüme değiyor. e bunun briyantini köpüğü derken haliyle sivilce oluyor. hiçbişe olmasa bile saç değince belki de etkileniyor.

çocuk kadar annenin de psikolojisini negatif etkileyebilir. çocuk anneyle bağ kuracaktır o zamana kadar, çok fazla eksikliğini de hissedeceiğini düşünmüyorum, ama eşiniz çocuğunu ihmal ettiği fikrine kapılıp problem geliştirebilir.
en azından ders programını minimal düzeyde tutsun, haftada bi iki gün boşluk bırakabilsin mümkünse.
şimdiden tebrik ederim :)

doğum izinlerini belli bir süre hiç gelmeme şeklinde değil de pzt, salı, çarş iş günü; perş, cuma da izinli olacak şekilde yayabilir. bebeğe de anneye de geçiş dönemi olur. yani öyle yapanlar var. ders programı ayarlanabilirse işverenin de işine geliyor. çalışan daha erken işe başladığından.

Oncelikle tebrikler. Cok detaya girmeyeyim ama benzer bir duruma asinayim, gozlemlediklerimi yazayim. Anne benim taniklik ettigim durumda ne yazik ki baska bir sehire gitmek zorundaydi ve cocuk anneanne ile kaldi/kaliyor. Dogum sonrasi 4-5 aylik donemde annenin cocukla kurdugu bag inanilmaz. Cocuk, annesini o tarihten itibaren ayda bir gormesine ragmen gozlemledigim kadariyla gelisiminde bir problem olmadi. Su anki psikolojisi de gayet iyi durumda(2 yasinda). Gelecekte nasil olur bilemiyorum ama sizin durumda anne zaten aksamlari evde olacak. Dolayisiyla cok asiri problem olacagini zannetmiyorum. Zaten bu gibi durumlarda inanin anne daha cok etkileniyor/yipraniyor. Esinize yeterince destek olmayi ihmal etmeyin.

Not duseyim, konunun uzmani degilim. Sadece benzer bir duruma cok yakindan taniklik eden biri olarak yaziyorum.

yıllar sonra çok pişman olur, kendi ailemden biliyorum. benim annem de çalışıyordu ve her fırsatta o günleri anlatır bize, çok pişman oldu çocuklarıyla vakit geçirmek yerine aileyi çok da zengin etmeyecek işlerle uğraştığı için. sonuçta o günler bi daha geri gelmeyecek, kendi tercihi tabii de, benim eşim bu durumda olsa çocuk bile yapmazdım sanırım hazır değil diye. anne baba olmak sadece çocuk sahibi olmak değil.

haddimi aşmamışımdır umarım, objektif bir yorum yapmak istedim.

özlemle kucaklıyorum.

hasretle???

ingilizce yaa :) off yazmayı unutmuşum pardon

hugs and kisses dersin geçersin

xoxo de gossip girl hesabı

ya azcık resmi bişey be

resmi olarak özlemle nasıl kucaklayacaksınız ya hahaha
kind regards filan dersin o da gayet saygılar manasında.
kucaklayarak resmi olmak ? zor bence.

best regards & hugs

resmiyse, sincerely de geç bence.

kind regards

Bakchouse grunge pub : en sevdiğim, evim gibi bir yer. Bira ucuz(50lik 4,5 - 70'lik 5,5 lira) su kesinlikle yok. Barın takılanı belli zaten. Efes'e döndüler. 5li tekila 20 lira, 5li karışık shot 20 lira. www.facebook.com

Nefes: Backhouse ardından eve giderken eğlenmelik (cuma ctesi akşamı) Bira 7 lira.

EskiYeni: Nefes'e benziyor ama ben nedense ortamı sevmiyorum. Alt katı homofobik değilseniz eğlenceli olabilir. Bira 7 lira

Telwe, gecede 5-6 doğum günü. bira 7 lira

Yolcu: rock metal için iyidir.

Bunlar sakarya caddesi barları.

Güzel bir konu olmuş buralar şenlensin herkes yorum yapsın.

eskiyeni: birasını seviyorum, kokteylleri de fena değil. cuma cumartesi üstkatta eğlenen gruplar çok acayip. müzikler de öyle, bi anda sertap erenerden girip ayten alpmandan çıkılıyor. 45'likler gecesinde 90'lar müziği çalıyor :) altkatı fena dğeil bi kere gittim ama çok kalabalık.

flat: tunustan bahsediyorum. içerisi karanlık ve ışıklandırması çok kötü ama ankarada içemiceğiniz kadar şahane kokteyller ve içki çeşitleri var. absinthden sambuca'ya aklıma gelmeyen bissürü süper içki. fiyatlar fena değil, kokteyller 15-25 arası ortalama. jager kokteylleri on numara.

publar var bidolu tabi, kızılayda tunus bestekarda. random iyidir. bestekarda hemen hemen hepsi iyidir, cafe bien'i sevmedim sadece. o da gelen insan profilinden ötürü. hırboyum ama para bende görgüsüzlüğü son noktada.

klüp derken? ankarada gece 12 sonrası gidilecek çok fazla yer yok. eski salata, bi ara satsuma oldu, şimdi de retro mu ne öyle bi yer var. cafe bien güruhunun 17-20 yaşındaki hali geliyo oraya da haha. çok bayık, bi biraya 25 lira vermenin de manası yok.
zeki bar vardı bi ara, pavyona doğru hızlı adımlarla ilerliyor.
onlar haricinde if ve passage var. haftasonu ölümcül kalabalık. hafta içi de çok sakin sayılmaz mesela passage ama güzeldir.

restoranlardan ise yemek tarzına göre ve alkol muhteviyatına göre çok çeşiti olmakla birlikte rakıda özen'i tek geçerim :) sakarya da net pikniğn yanında. net piknik de fena değlidir.

london pub: tunus caddesinin güzel mekanlarından. yaş ortalaması biraz yüksek ama eğer oturaklı bir arkadaş grubuyla giderseniz feci eğlenceli. muhitinden dolayı biraz pahalı ama olsun o kadar.

corvus pub: bestekarın ünlü üç katlısının ikinci katında. üzerindeki tutti's ve altındaki city lounge'a göre daha oturaklı bir yer bence. müziği biraz yüksek sesli ama en azından tutti's gibi apaçi çalmıyor. geçen camel falan çaldılar. tatlı mekan. karşıdaki twister kadar pahalı da değil.

(park caddesi) mozzy: park caddesinin en ucuz mekanlarından. eğer illaki park caddesi'nde takılacaksanız mozzy kesinlikle önerilir.

backhouse candır tabiki :)

laankara.com siteden mekanlar hakkında bilgi alabilirsiniz.

bütçe vermemişsiniz ama bu dediğinizi yapabilmek için tutacağınız en mantıklı ev dikmen vadisi'ndeki bloklardan olacaktır. renewa zaten vadi girişinde. kızılay sıhhiye dolmuşları da dikmen caddesi'nden sıklıkla geçer. dikmen caddesi üzerinde de 1+1 var mıdır bilmiyorum ama çok yukarılara çıkmadan bir ev tutabilirsiniz.

ben zaten bütçeden ziyade lokalizasyon olarak bilgi almak istiyodum. teşekkür ederim =))

dikmen caddesinde polis evini geçince sol tarafta stüdyo dairelerden oluşan bir bina var, adını hatırlamıyorum. girişinden filan anlarsınız zaten. evler güzel, ihtiyaca yönelik eşyalı olarak da tutabiliyorsunuz. dikmen vadi tarafına bakanlar biraz daha pahalı ama ortalama 1000 - 1500 tl'ye tutabilirsiniz. hem önünden dolmuş geçiyor kızılaya, hem de renewa'ya çok yakın.

sorun çözmekten çok uzlaşmaya varmak anlamında. o yüzden öyle kullanamazsın.

"bir meselenin halli"

please solve my question

solve'u kullanmak istemiyorum pek. biraz resmi bir yazı ve kimse cevaplamak, çözmek zorunda değil, başka bir şey vardı bu manada kullanılabilen hatta dilimin ucunda ama hatırlayamıyorum.

resolve, resolution

respond,

reply,

question orda çok sorun anlamı vermiyor. issue derseniz çözüme daha yaklaşmış olabilirsiniz.
settle uzlaşmak anlamında genelde dispute ile kullanılır, meseleyi tatlıya bağlamak da denebilir.
"sorumu çözün" demek için could you please help me solve this question diyebilirsin.
"sorunu çözmek" manasında ise resolve this issue/problem diyebilirsin.

1 veya 2. karagözler kesimi (ben 1.i tercih ediyorum) evler kötü olsa da manzara şahanedir. biraz uğraşırsanız güzel ev de bulabilrisiniz. arka orman ön koccaaamaaan fethiye koyu.
çalış tarafında sadece villalar var, öyle aman aman manzara beklemeyin. merkezden bakacaksanız da buralar işte.

peki bu taşyaka denilen yer iyi midir üstad? orada baya yeni yapılmış evler var uygun fiyatlı ama çok mu dağın başı?

karagözlere ben de bakıyorum da dediğiniz gibi ya evler kötü, ya da uçuk fiyatlar vermişler..

geç olsun güç olmasın, cevabı yeni gördüm:
taşyaka denilen yer iyidir tabi ama biraz dağbaşı gibi kalıyor. arabanız varsa her yere ulaşım kolay, ölüdenize hisarönüne daha yakın haliyle. evler de on numara yepyeni ve gayet büyük geniş. işçilikleri de sağlam, kapı kolu elinizde kalmaz yani :) ama deniz manzarası için bişey diyemicem. olanlar var ama uzaktan uzağa biraz. taşyakanın havası da daha iyi, nispeten temiz. orman içlerinde bakarsanız tepelere doğru, manzaralı da bulabilirsniz.

kamil koç ulusoy nilüfer metro lider adana

Teşekkür ederim...

(git: www.imdb.com) gayet güzeldir veya (git: www.imdb.com)

(bkz: pedro almodovar)

filmi son yıllarda izledim de, filmin kendisi 1953'ten The Criminal Life of Archibaldo de la Cruz ve 1961'den Viridiana. Müthiş iki Buñuel filmi.

ama son yıllara ait olsun diyorsanız, goya ödülü sahibi Celda 211 www.imdb.com var

El secreto de sus ojos
www.imdb.com

bit.ly
Abre los ojos

www.imdb.com (önerdiğim filmler içinde bence en iyisi)
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com

bunların dışında almodovar'ın neredeyse bütün filmleri...

bunu nasıl unutmuşum bilmiyorum ama bir de tabi ki bu:
www.imdb.com

pek yeni sayılmaz ama y tu mama también de çok tatlıdır.
www.imdb.com

el secreto de sus ojos

dog head diye bi film izlemistim tv8'de, adriana ugerte mi ne oyle bir hatun oynuyordu filmde, fena film degildi tavsiye ederim..

geliyor teklif. cv'niz aktifse bulabiliyorlar sizi galiba.

cv'nizi görüntülemekten ziyade, firma bi ilan açtığı zaman; sistem o ilanın kriterlerine uygun 20-250 arası cv'yi firmaya otomatik olarak gönderiyor.

firma da ordan bakıp, beğenirse sizinle iletişime geçiyor.

diğer türlü firmanın cv'ler arasında arama yapmasının maliyeti çok yüksek. hele ki küçük firmaların o bedeli ödemeye yanaşacaklarını pek sanmıyorum.

geliyor ama hiç istediğim alanda gelmedi...
çok zaman önce staj için bulmuşlardı beni, bak o iyi denk gelmişti.

2 defa falan oldu.

şu anda çalıştığım işi de böyle buldum mesela. o kadar da alakasız ya da kötü alternatifler olarak düşünmeyin.

şu sıralar haftada üçer beşer yolluyorlar, çoğunluğu adı duyulmamış, yarıya yakını çok uluslu firmalar oluyor diğer yarısı ise startup tadında firmalar olabiliyor...

amerika : hemen sevişir.
avrupa : hemen sevişir.
türkiye : ağzına sıçar.

evet çünkü friendzone denilen şey sadece türkiyede var. amerika ve avrupada kızlar ilk sarılana veriyolarmış.

seni çok seviyorum biraz ağır kaçar da çok tatlısın/ çok hoşsun filan gibi şeyler söylesen. o da bişeyler hissediosa gereken tepkiyi verir zaten. yok hissetmiyosa canım sen de öylesin, ne güzel arkadaşımsın filan der.

zenginsen ve yakışıklıysan sıçmadan önce düşünür.

elemanın biri, bunun, asansörde dudağa yapışmalı versiyonunu yapmıştı bi arkadaşa.. pek iyi şeyler olmamıştı ona..

seninki daha hafif bi versiyonu belki ama yine mantıklı değil bence..

kan alırlar. uzak dur.

yapmayacaksın. tak açacaksın.

yok lan manyak mısın evladım. yapma öyle şeyler kızı korkutup kaçırırsın. usul usul zamana yay.

(bkz: kezban)

a)Eğer ulu orta herkesin önünde yapıyorsan:
a.1) O da senden hoşlanıyorsa : Çok hızlı oldu ama sanırım ben de sen hoşlanıyorum der.
a.2) Senden hoşlanmıyorsa : manyak mısın be napıyorsun der arkadaşlarının yanına gider ağlamaya başlar seni maymun eder. (daha sert de olabilir)
b)Eğer kuytu bir yerde yapıyorsan:
b.1) Oda senden hoşlanıyorsa : Muhtemelen bir süre birbirinize baktıktan sonra olay öpüşmeye gidebilir.
b.2) Senden hoşlanmıyorsa : ben seni arkadaş olarak gördüm senin yaptığın şeye bak, lütfen bundan sonra biraz daha resmi olalım diyebilir.(daha da sert olabilir)

solo programlama kodu yazmış.

hem hiç beklemediği bir an da sarılman onu daha çok sevdiğin anlamına gelmiyor. bence abuk sabuk hareketler yapmadan da onu sevdiğini kanıtlayabilirsin.

yapma.

gardaş bokunu yiyim yapma..

exla'ya katilmamak elde degil.

tamamen karşındakinin reflekslerine bağlı alacağın sonuçlar.

bence eğer sevdiği/hoşlandığı başka biri yoksa, şaşırır ve fakat çok hoşuna gider.

dene ve sonucu burada paylaş. hakkında farklı farklı düşünülen toplumsal bir konuya örnek teşkil edecek;)

her şeye rağmen içinden bu geldiyse yap, buradan da sonuçları yazarsan muazzam olur.

yap. kesinlikle yap.

buradakilere de güzel kapak olur.

(bkz: cinsel taciz) (bkz: sexual assault)

"amerika: hemen sevisir"

konusuna aciklik getireyim. ABD'de bu hareketi yaparsan, yarraklara yan basma ihtimalin de var. kendini, ellerin arkadan kelepcelenmis ve yuzustu halde kaldirimda yatarken ve polis, kafana postaliyla basiyo halde bile bulabilirsin. hadiseler boyle gelismeyebilir tabii. ama bunu da hatirda tutmakta fayda var.

bunu asansör'de planlayan arkadaştan daha haber alamadık. sen de öyle olma hacu.

naked man dene, başarılı olursa sonuçları daha faydalı olur :)

tokat atar. "n'apıyorsun be salak :S" der, kalkmış götüyle oradan uzaklaşır.

bir kız olarak cevaplıyorum: "haklı". ama haklı oluşu götünün kalkmayacağı anlamına gelmez. ben olabilecek şeyleri söylüyorum.

o zaman söyleyebileceği tek şey;

(bkz: 4s)

la olm manyakmısınız? bak kadın olarak söylüyorum bi laf dinleyin şöyle salak salak hareketler yapmayın. sizin yüzünüzden asansöre binince paranoyak oluyoruz. onun yerine gidin birlikte bişeyler için çakırkeyf olun, gevşeyin. sonra yavaş yaklaşın öyle pat diye de öpmeyin. ne bileyim yüzüne, saçına dokunun önce, gülümsüyorsa artık gelini öpebilirsiniz, yok huzursuz hareketler yapıyorsa ellemeyin vazgeçin.

bişeyler içmeye davet edecek kadar samimiyetiniz yoksa zaten hiç sarılmayın.

Merhabalar,
Ucuzunu pahalısını bilemem de ben 2 çeşit kumu karıştırıyorum bir ince topaklaşan bir de biraz daha büyük boyutlu topaklaşan. Marka olarak da ince AK Kum ve Alice kullanıyorum ama orta büyüklükteki ortalama bütün topaklaşan kumlar aynı kalitede gibi. Pudra kokulular biraz daha kokuyu hapsediyor gibi( idrarı).

Saygılar,

Pudra kokulu olanlar topaklasan kedi kumu olarak geciyor. Ben Kadikoy'den 9tl'ye aliyorum. Duzenli temizlikte koku sorunu yasamiyor insan bu kumla. Tavsiye ederim. Silikon olanlarin omru maksimum iki hafta bence, cok pahali bir alternatif.

4 tip kedi kumu bulabilirsin.
1. en sağlıksızı kristal görünümlü olanları. silikonlu kumlar bunlar. ama kedinin ciğerlerini etkiliyorlar. kapıdan içeri bile sokma bunları.
2.pudra kokulu dolomit kumları. kap dolduktan sonra uzun bir süre (3-4 gün gibi) koku yapmıyorlar ufaklığa bir saptanmış zararları da yok.ancak cüzdana zararları olduğu biliniyor.
3. bu da 2 dekilerin pudra kokusu filan olmayanı etkileri hemen hemen aynı. bence son seçeneğin olmadığı ortamlarda kullanılabilir (ben kullanıyorum mesela). ince kumlu olanları küçükler için daha uygun.
4. inşaatlardan deniz kıyısından v.b. bulabileceğiniz adi kum. en sağlıklısı bu. eğer kumu endsütriyel atık filan olmayan bir yerden aldıysanız (mesela inşaatlardan) kediye zararlı hiç bir maddesi yok. üstelikte bedava. ancak tek kusuru koku yapması.

silikonların o derece zararlı olduğu konusunda bir fikrim yoktu açıkcası:s ve evet kullanım süreleri gerçekten 2 hafta.

deniz kumu bulabileceğimi hadi bulsam da koku nedenli annemin içeri sokacağını sanmıyorum :S yine de aklıma yazdım bu alternatifi teşekkürler :)

bir ince, bir kalın, bir de pudra kokulu olmak üzere alice, pisipisi, ve kitty den 1-2 kullanımlık aldım bakalım. deneyip bakıcaz anlaşılan.
www.petburada.com bunun hakkında söyleyebileceğiniz bir şeyler var mı peki?

teşekkürler yeniden.

ever clean de ekledik bakalım :)

2 adet 2 aylık yavru için bu Ever Clean ne kadar süre gider arkadaşlar, bilgisi olan var mı?

o sorduğunuz alice ekopaket sepiolit kum. acayip tozutuyor tırnaklarının arasına giriyor. topaklanmıyor ve dolayısıyla hiç bereketli değil. o koca paket benim minnacık kedime bir ay ancak yetti.
ben yine alice in bentoit kumunu kullanıyorum (pudra kokulu, ince /kalın taneli, topaklanan diye geçiyor) gayet memnunum. hatta 30 kilo filan depoladım o derece. koku yapıyor diyemem. tek dezavantajı tuvaletin etrafı biraz batıyor ince tanede. ama yapışma, toz vs olmadığı için iki dakka süpürünce geçiveriyor. ince tanelisini tavsiye ederim daha çok, kolay topaklanıyor.
ever cleani bilmiyorum, denenebilir. ama alice bentoit kumdan acayip memnunum. (kedi de memnun gibi duruyo valla.)

o bahsedilen 17 kglik paketteki kum sepiyolit minerali. silisyumlu bir kum yani. kot taşlarken özel tertibatla kullanılan bu kumu kedi için kullanmak akciğer hastası bir kedi sahibi olmak demektir. alınacak kumun içeriğinde silisyum bileşeni olmaması gerekir. bentonit ya da dolomit kumları kedi için çok daha iyi.

teşekkürler cevaplar için.
eczacıbaşının pisipisi ile alice in yeşil pakette olanından aldım bakalım birer paket.
bunları kullanan var mı aranızda?
domolit,bentoit,sepiolit kavramlarını da soktum bakalım dağarcığa :)

bir de cat pellet var. en ucuzu bu. doğal sıkıştırılmış çam talaşı. koku sıfır, ancak bir kediye iki hafta ancak gidiyor. paketi 5,90

bentonit, sepilotit ya da dolomitin içinde %70 silis var en az. silisli kumlar iyidir. akciğer kanseri yapması için çok ince toz halinde olması gerekir. dolomiti inceltmeye çalıştım anam ağladı.

@iki arada bir derede silikonlar karıştırıp kullanıyorum onu şuan. yalnız çok dağılıyor ve havyanın her yerine yapışıyor diye pek hoşuma gitmemeye başladı.

olay in yağlı ciltler için günlük kremi 15 spf içeriyor ben kullanmuştım güzel. nivea nın da aynısından.

la roche posay. 30-50 faktör opsiyonları var. tamamen yağsız artı sivilce oluşumunu engelliyor.
aynı markanın bi sürü ürünü olduğu için bu özelliklere sahip olmasını istediğinizi belirtiniz.

la roche posay +1

internet blog araştırmalarımdan da üç ürünü buldum. babe-la roche posay ve bioderma. fiyatları da birbirlerine yakın.
bu üçü arasından öne çıkan hangi marka olur?

dermatologlar hep la roche posayı öneriyor

+3 kesinlikle la-roche

la roche posay +1

I did it my way

done değil de did it my way derseniz daha anglo daha sakson daha hoş olur.
my way uygundur. çeşitli bağlamlarda in my way şeklinde de kullanabilirsiniz.

www.youtube.com

@ahandanick edilgen bir cümle yapmak istiyor gibiyim. Mission completed/Done/Successfully restored gibi?

This is how i rule/roll/play nasıl olur dersiniz?

"polis-suç temalı dizilerin/filmlerin genellikle "sattığı" iyilerin ve kötülerin savaşını değil, kötülerin kendi arasındaki savaşını anlatan dizi. bir tarafta hayatını yasal yollardan kazanan polisler, valiler, avukatlar, emniyet müdürleri, senatörler, dedektifler, belediye başkanları; öbür yanda köşe başı çocukları, gangsterler, tetikçiler, çete liderleri var. default olarak "iyi"yi yasal denyolar, "kötü"yü de illegal hırbolar olarak alan genel görüşe karşın, iyiye ve kötüye ayrılan yolun hangi çatalında olduğunuzu seçimden çok zorunluluklar belirliyor. gözünü kırpmadan sokak ortasında adam öldüren niggalar ne kadar acımasız ve insanlıktan uzak görünüyorsa, ileride o niggalardan biri olacak çocuklar o kadar çaresiz görünüyor. the wire, işte bu çaresizliği çok iyi veriyor. o bölgede fakir bir ailede doğan çocukların seçenekleri sınırlı; şamar oğlanı ol, polise öt ve bu sefer de ispiyoncu sıfatıyla şamar oğlanı ol, ya da onlardan biri ol ve diğerlerini şamar oğlanı yap. yani ortada bir seçenek dahi yok. bunların dışında bir hayat sahibi olma şansı verilmiyor.

asıl kötüler ise diğer tarafa, yani yasal denyolar grubuna dahil gözüküyor. bu adamların çoğunun tuzu kuru olmakla birlikte yedikleri her bokun ucunda kariyer hırsı, daha yüksek maaş ve ün var. diğer tarafta olduğu gibi zorunlu bir hayatta kalma mücadelesi değil bu. "katıksız kötülük" diye bir şey varsa bu müessesenin müdavimleri "iyiler" arasında yatıyor. belki "kötüler" gibi sapır sapır adam indirmiyorlar ama bellerini büktükleri insanların üstüne basıp yükselmesini çok iyi biliyorlar. bir taraf 3-5 yıl alıp yırtacak çocukları en boktan işlere verip kendileri kralcılık oynarken, öteki taraf en vasıflı adamları pinpon topu gibi oraya buraya sallayıp en yüksek mevkilere oynayan beyinsizlerden oluşuyor. sistemin pisliği döllerini sağa sola saçtığından en iyi niyetli adam bile bir öncekinin genetiğine ortak oluyor. er ya da geç dönüşüyor ve potansiyelini tamamlıyor.

shotgun'lu azizler, uyuşturucu işinden köşeyi dönen avukatlar, tetikçi çocuklar, dolandırıcı senatörler, yalancı valiler, arkadaşı için canını ortaya koyan gangsterler derken kimi seveceğinizi, kimden nefret edeceğinizi şaşırıyorsunuz.

bunun yanında hiç beklenmedik zamanlarda çıkıp gelen enfes bir mizah anlayışı, hbo dizilerine aşina olanları şaşırtmayan müthiş konuşmalar, yine hbo dizilerinde alışılan "sapır sapır karakter harcama" geleneği ile tv tarihinin en güzel dizilerinden biri geliyor ve geçiyor."

www.eksisozluk.com

dizilerden çıkmadı bir daha öyle. ama kendisinden daha eski Homicide: Life on the Street diye bir dizi öneriyor imdb. benim de niyetim var merak ediyorum. yine baltimore da geçiyor.
genelde snatch, lock stock & two smoking barrels gibi filmler fena değil, guy ritchie'nin filmleri güzel oluyor. (madonna'lı olan hariç)
ama wire gibi her iki taraftan bakılabilen bir yapıma rastladım diyemem.

dizi var bir tane daha ya (bkz: the shield)

www.youtube.com

garnier 3'ü 1 arada var o şekilde ama çok etkili bir ürün değil ya.

2'si, 3'ü, hepsi bir arada olan ürünleri kullanmanızı tavsiye etmem.
tek tek olduğu kadar etkili olmuyor genelde.

nivea'nın var, gayet memnunum.

avene ya da bioderma temizleme ürünleri öyle, hatta göz hassasiyeti de var, göz makyajını da temizleyebiliyorsunuz yani ekstra bir şey kullanmaya gerek kalmıyor. ama ikisi de bayağı pahalı. kampanyalı ürün satan eczaneleri bir dolaşın.

çok teşekkür ettim herkeslere

avene +1 diyorum kesinlikle.