[]

gözlük camını çizik kullanmak ve sonuçları

ince çiziklerden bahsetmiyorum ama, 3 sene önce kum fırtınası sol gözlük camımı şu şekilde çizmişti: www.hizliresim.com yani aslında biraz lekeli bir gözlüğe benziyor.

ben de aslında titiz bir insanımdır ama daha bir hafta öncesinde gözlüğümü değiştirmiştim, parasal sebeplerden dolayı "bari 5-6 ay geçsin de öyle değiştireyim" dedim ve 5 ay sonra değiştirdim. görüşümü de etkilemiyordu demek ki, kullandım bu şekilde.

ilk değiştirdiğimde çok kötü oldu gözlerim, çok acayip bakıyordum dünyaya. sonra tekrar gittim doktora, "önceki doktor yanlış ölçmüş" dedi, biraz düşürdü numarayı, biraz rahatladı gözlerim ama yine de eski halime tam dönemedim. bir gözlük daha değiştirdim, bir şey değişmedi, sonra da peşini bıraktım. yalnız bu arada başımın sol kısmı "tık" etti ve hayatım mahvoldu. hikayenin devamını merak edenler şuraya bakabilir: www.eksiduyuru.com

bir sürü göz doktoruna gittim, çizik olayını anlattım, "öyle şey olmaz. çizikli kullanmak kalıcı hasar bırakmaz. başın bu yüzden tık etmez, uyuşmaz" dedi hepsi. ama ben bunları yaşadım, emin gibiyim sebebin gözler olduğuna. başka bir sebep de yok gibi gözüküyor.

burada kesiyorum ve şunları soruyorum: gözlük camını çizik kullanmak zararlı değil mi? çizik çizik kullanıp da sıkıntı yaşayan var mı?

 
Çizik cam böyle şeye neden olmaz. Zararlı değil de rahat edemezsin sadece


  • roe  (01.06.23 01:56:57) 
yolda gozluklu 10 kisi devirsek, 9unun gozluk cami cizik cikar...


  • cooperr  (01.06.23 02:28:56) 
gerçek anlamda gözlük kullanıp da bir noktada çiziksiz kalabilen gözlük olduğunu hiç sanmıyorum. ayrıca farklı numara bi gözlük kullanıldığında bile gözün bozulmadığı, baş ağrısı yaptığını okumuştum.

yani hele ki çizik camlı gözlük zararlı değil sadece insanın canını sıkar net bi görüş olmadığı için
  • chanandler bong  (01.06.23 09:54:51) 
onceki duyuruyu da hatirliyorum. cok gecmis olsun.
acaba baska bir neden olabilir mi? mesela cene sikma probleminiz varmis. cene sikmak sadece cene de olmaz, sakak bolgesindeki kaslar da kasilir. goz bolgesine vurabilir agrisi. bunun icin iyi bir cene cerrahina gidebilirsiniz.

simdiye kadar gittigim en iyi goz doktoru yeditepe universite hastanesindeki sinan tatlipinar'di. kendisi sanirim zaten bolum baskani gibi bir sey. (usendim google'lamaya) cok da tatli ve sabirli bir adam.

genellikle ekrana bakarken goz agrisi yasiyorsaniz belki de durus ile alakali bir sikinti bas bolgesine vuruyordur ve bu da size goz agrisi gibi geliyordur. (sadece olasiliklari dusunuyorum) boyun problemleri cok farkli seylere sebep olabiliyor. (sorunumu kbb ve norolog cozemezken bir kayropraktik cozmustu)

goze odaklanmayip, biraz daha genis dusunmek gerekebilir sanki.
  • 65 derece  (01.06.23 13:14:10) 
[]

işten çıkmama neden olan sağlık problemim

biraz uzun olacak ama lütfen sonuna kadar okuyun. gerçekten hayatım bu sağlık problemimin çözümüne bağlı.

ciddi bir sağlık problemi ama defalarca farklı göz doktoruna ve nörolojiye (beyin mr'ı da çekildi) gitmeme rağmen bir şey bulunamadı, bütün tetkikler temiz çıktı.

olay, 3 sene önce başlıyor. sol gözlük camım kum tarafından diagonal biçimde biraz kalınca çizildi. tam da yeni değiştirmiştim gözlüğü, dedim bir daha para vermeyeyim (sgk desteğini de kullandığım için bu sefer daha çok verecektim), görüşümü de kapatmıyor, alışıyor insan, kullanayım biraz. 5 ay böyle kullandım, sonra gözlüğü değiştirince çok acayip geldi, alışamadım, dünyaya bir farklı bakıyordum. doktora gittim tekrar "yanlış ölçmüş ama doktorun hatası yok" dedi, numarayı küçültünce gözlerim biraz rahatladı ama hala biraz gariplik vardı görüşümde. bir daha gittim, bu sefer numarayı değiştirmedi doktor. ben de eski net görüşüm nasıldı unuttum ve böyle kullanmaya devam ettim gözlüğü, gözlük hala aynı.

bu gözlük değişiminin 2-3. gününde bir gün yatarken başımın sol tarafı tık etti. bu tık etme olayı bir daha olmadı ama işte o günden sonra her şey değişti. uzun süre bilgisayara bakamıyorum, başım ağrıyor, uyuşuyor ve zonkluyor, midem bulanıyor. 11-12 saat uyku az geliyor. eğer birkaç gün 8 saatlik uykuda ısrar edersem 3. gün belim bacaklarım acayip güçsüz bir şekilde uyanıyorum ve yatmak zorunda kalıyorum.

geçenlerde mesela bir gün, çok bilgisayara bakıp sonra akşam dışarı çıkmıştım (özellikle akşamları mekanların ışıkları kötü etkiliyor). başımı çevirdikçe sırtımdan bacaklarıma doğru bir elektrik çarpması gibi bir şey olmuştu, birkaç kere oldu. çok korkmuştum düşüp bayılacağım diye. başımı fazla oynatmadan döndüm eve.

geçen gün bu sefer evdeyken gözüm biraz ağrımasına rağmen dinlendirmeyip bilgisayara bakmaya devam ettim, bu sefer de banyoya giderken bacaklarım aşırı güçsüzleşti.

yine en son sabaha kadar gözlerim ve başım ağrıdı, zor uyudum. hasta gibi hissettim kendimi.

başımın solu, çenemin solu uyuşuyor (hatırlatıyorum, başımın sol tarafı tık etmişti). bir akşam bir mekanda loş ışıkta oturdum, gözlerimin altı kızardı çok garip bir şekilde. içki içince de bu olaylar tetikleniyor gibi geliyor, eskiden hiç olmayan şeyler, mesela başımın zonklaması gibi şeyler yaşıyorum, gözlerim de kötü oluyor.

ne yapacağımı şaşırdım. bu kadar şikayetim varken. bir de bu şikayetlerimin gözle ilgili olduğunu birebir tecrübe ediyorken hiçbir doktor bir şey bulamıyor, "böyle bir şey olmasına hiç rastlamadık, öyle şeyler olmaz" diyorlar. nöroloji doktoru da aynı şeyi söylüyor. fizik tedaviye gittim fıtık var mı diye "hafif bir fıtık var ama sinirlere baskı yapmıyor" dedi. başıma milyonda bir görülen bir olay mı geldi anlamıyorum ki?

ne yapacağım ben? tecrübesi olan, yol gösterecek olan yok mudur? bu yüzden uzun süre sonra girdiğim işten çıkmak zorunda kaldım ama çalışmazsam yaşayamayacağım. hayatım nereye gidiyor, kendimi çok çaresiz hissediyorum, bu sorunum çözülmezse her şey çok kötü olacak.

edit: küçüklükten beri çok bilgisayara baktığım için gözlerimle ilgili sıkıntı yaşardım. bir şey batar gibi olurdu, acırdı vs. onlar sanırım göz kuruluğundandı, geçti. en son 5-6 sene önce çok kötü olmuştum, doktor "göz kürenin yeri değişmiş" dedi, damla verdi, geçti. bu sefer de gözlüğü çizik kullanmış olduğum için başıma bunlar gelmiş olmalı ama göz doktoru "o yüzden böyle bir şey olmaz" diyor. ama neden sol gözüm, başımın solu, çenemin solu? neden hepsi solda birleşiyor öyleyse?

bir keresinde mesela kampa gittiğimiz zaman gözlerim ve başım ilk gün ağrıdı, sonraki gün geçti ağrısı (bu başka zaman da tekrarladı). benim buradaki teorim şu: gözlerim bilgisayara bakmaya alışkın olduğu için doğaya çıkınca ilk gün alışma süresince ağrıdı, sonrasında ise alıştığı için ağrı bitti ama bunu doktora anlatınca doktor da "olmaz öyle, gözün hemen alışmasını bekleriz biz" diyor. iyi de o zaman neden mekan değiştirince gözlerim ve başım ağrıyor?

 
Organik bir sebep çıkmıyorsa stres gibi psikolojik bir etmenden kaynaklı olabilir.


  • roe  (26.05.23 01:03:10) 
@roe: aşırı stresim yok ama olsa bile neden 2 sene boyunca bir an bile iyileşme göstermedi durumum? hep sabit olarak kaldı. pek psikolojikmiş gibi gelmiyor bana, çünkü o tık etme olayından sonra bütün durumum değişti, her şeyin o olayla ilgisi varmış gibi geliyor.


  • hlot  (26.05.23 01:09:48) 
Bütün tetkikler temiz diyosun. MR falan dahil. Kan değerleri falan da normalse. Bir madde, alkol vb kullanmıyorsan ya da kullanmamışsan organik bir neden yoktur


  • roe  (26.05.23 01:12:24) 
@roe: bulunamayan, görülemeyen, anlaşılamayan bir durum olamaz mı? tetkik teknolojisinin geldiği nokta en üst seviye mi ki? o gün bir şey tık etti, ciddi bir "tık" sesi geldi başımdan :(

hiç madde kullanmadım. alkolü de nadiren içerim.

not: editledim ilk mesajı, ekleme yaptım.
  • hlot  (26.05.23 01:16:21 ~ 01:22:33) 
Acaba çene eklem problemi olabilir mi? Tık sesi belki başınızdan değil çeneden gelmiştir ve ekleminizde bir kayma olmuştur. Geceleri diş sıkıyor musunuz? Eğer sıkıyorsanız bu uyku alamama durumunu çok net açıklar. Geceleri çenenizi sıkarak uyuyorsanız diğer kaslarınızı da kasıyor olabilirsiniz bu da ağrıları açıklar. Göz ile ilgili çok bağlantı kuramadım ama yüzdeki neredeyse bütün kaslar birbiri ile bağlantılı. Çenenin en güçlü kası olan alt çenede bulunan mandibula kası şakaklardaki temporal kasla bağlantılı bu da belki göz çukurlarını etkiliyordur. Bunları sadece yıllardır bruksizm rahatsızlığım olduğu için bildiklerimden ve yaşadığınız bazı sıkıntıları çene problemim yüzünden yaşadığımdan kendimce bir ilinti kurarak belki fikir olur diye yazdım. Çenemi sıktığım gecelerde bazen kulak ağrısı ile uyanıyordum, bende kulağa vuruyordu yani. Bir de uykuda büyük kas gruplarını da kastığım için durduk yere bacak sıçrıyordu kendi kendine.

Bir de psikolojide somatizasyon denen bir şey var. Siz psikolojik olduğunu düşünmüyorsunuz ama yine de bu tabiri bir araştırın isterseniz. Çünkü psikoloji çok karmaşık bir yapı. Yaşadıklarınızın sebebi somatikse bu son iki yılda meydana gelmiş olmak zorunda değil. Belki daha eski dönemlerden hatta çocukluktan kalma olabiliyor.
  • ofelia  (26.05.23 02:48:31) 
Hocam hep aynı doktora mı gittiniz bilmiyorum ama şikayetlerinizle ilgili en az iki ızman doktora görünün. Yani örneğin herhangi bir nöroloğa değil de -atıyorum- gerilimsel tip baş ağrılarında ihtisas yapmış iki doktora görünün. Göz için de aynısı geçerli. Mümkünse araştırıp en iyi doktorları bulun, paraysa paraya kıyın, tanıdıksa tanıdık bulun.

Geçmiş olsun.
  • giovanne  (26.05.23 07:41:00) 
anlattiginiz bazi seyler siddetli migrene de benziyor ama norolog gormussunuz, o herhalde atlamazdi boyle bir ihtimali. isik hassasiyeti ozellikle migren gibi.


  • serseri marti  (26.05.23 08:36:18) 
Algoloji diye bir bölüm var ağrı ile ilgili. Şehir hastanelerinde, üniversite hastanelerinde var bir de oraya gidin.

Bir de gözden, sırta başka alakasız yerlere sıçrıyor yani bir ilgisi olma ihtimali düşük. Psikolojik büyük ihtimal, Barış Muslu diye bir adam var instagramdan takip edin. Psikolojik, travma kaynaklı ağrıları nasıl çözebileceğinizi anlatıyor.
  • ecece  (26.05.23 09:03:38) 
Olayın başlangıcı göz olduğu için şiddetle göz doktoru Davut Kohen'i tavsiye ediyorum.


  • SiyamkedisiZorro  (26.05.23 09:22:39) 
Su ana kadar cevap veren herkese tesekkurler. Sorulara cevap yaziyorum:

@ofelia: Evet, yillardir cene sıkma problemim var. Ama goz ile nasil bir baglanti kuracagiz? Ekrana baktikca gozlerim agriyor, agrinin ustune gidersem de elim ayagim bosaniyor. Yine de bu cene konusunu degerlendirmesi icin hangi doktora gidilir?

@giovanne: Hayir tabii ki hep ayni doktora gitmedim. Hep farkli doktorlara, hatta farkli hastanelere gittim. Bir kere de goz icin ozel hastaneye gitmistim.

Bu işi cozmem lazim, yoksa gercekten yasayamayacagim :(
  • hlot  (26.05.23 17:14:17) 
[]

Bir psikolog hakkında

Bir kurumun ucretsiz psikologuna gidiyorum. Ben 1 dakikayi bile kacirmak istemezken psikolog genellikle erken cikarmaya calisiyor gibi geliyor. 5-10 dk erken cikariyor ya da 5-10 dk gec basliyip bitis suresini ona gore uzatmiyor. Gecen gun 5-10 dk gec baslamak zorunda kaldik, benden onceki uzadigi icin, "evet, yogun bir gun" dedi ozur diler gibi ama sonra bir konuyu bitirince hop cikardi beni, hem de 15-20 dk erken cikardi. Ben de saati kontrol etmemistim, herhalde zamani geldi dedim, cikinca anladim cok erken oldugunu. Cok uyuz oldum 20 dk erken cikarmasina.

Bir keresinde yine erken bitirecekti "suremiz 45 dk degil mi" dedim, saati yanlis hesaplamis gibi yapti, "aa evet tabii" dedi, sonradan ekstra 10 dk daha dertlerimi dinledi. Artik sikayet gelmesin diye mi yapti bilmiyorum. Ertesi hafta 5 dk gec geldi, daha ben bir sey demeden "evet, saatimize bakalim, bu sureyi eklicem, 45 dk surecek" dedi.

Yani boyle konusunca, guleryuzlu olunca da kizamiyorum. Bir de her seyimi anlattigim bir insan, dertlerime cozum bulmaya calisan bir insana "ama 45 dakika degil mi yahu" diye hafiften kizinca aramiz bozulur gibi hissediyorum. Halbuki o da profesyonel bakiyor degil mi meseleye? Oturup da benim dertlerimle dertlenecek hali yok. Bir haftada benim gibi 30-40 kisi goruyordur zaten. Ama iste bu psikolojiden cikamiyorum: sanki beni onemseyen, beni sevdigi icin bana yardim etmeye calisan biriymis gibi geldigi icin ters bir sey dersem aramiz bozulur, bir daha da eskisi gibi yardim alamam diye dusunuyorum.

Ne diyorsunuz bu duruma?

Bir de cok konusuyor. Takir takir konusmasi, sessizlik olmamasi hosuma gidiyor (bazilari dusunelim diye cok bosluk birakiyor) ama bir sey anlatacak, onu 2-3 ornek seklinde uzata uzata soyluyor. Basta tarzi bu herhalde dedim ama acaba usttekiyle birlikte dusununce acaba dedim, dert dinlemekten kafasi sisiyor da o yuzden kendisi bol bol konusmak mi istiyor? Arada ben lafa girmek istedigimi belli etmeme ragmen uzatiyor ve bazen sozunu kesmek durumunda kaliyorum. Bir de yani aylardir gidiyorum buraya, bir seyi anlamam icin bir ornegin yettigini, kapasitemin buna yettigini anlamis olmasi lazim bence.

 
45dk sureniz var diye illa ki o süreyi son saniyesine kadar kullanmali diye bir kosul yok.

Üstelik ücretsizmis de.
  • Yourcousinmarvinberry  (06.04.23 01:30:58) 
Verimli geciyorsa olabilir boyle seyler ama yapilan ise de saygisizlik gibi bence. bunu da psikolog kendi icinde degerlendirip basini yastiga rahat koyuyorsa yapacak pek bir sey yok.


  • insanlik icin buyuk bir adim  (06.04.23 02:13:05) 
@Yourcousinmarvinberry: ne demek ustelik ucretsiz? Bir yerden maas aliyor sonucta. 45 dakikanin son saniyesine kadar kullanmali, bana 45 dk bile az geliyor.

@insanlik icin buyuk bir adim: bu psikolog fena degil aslinda. İyi geliyor gibi ama ne yapicam, her defasinda "45 dk oldu mu" mu diyecegim?
  • hlot  (06.04.23 02:32:05) 
Duygusal bağ kurduğunuz için sıkışıyorsunuz, süreyi verimli kullanması konusunda ona ikazda bulunmak, ciddi ciddi 45 dk'yı doldurmak istiyorum deme hakkınız var çünkü bu süre başkalarına da size de tanımlanmış. Herkese aynı şeyi yapıyorsa açıkça görevi kötüye kullanıyor demektir.

Ayrıca bu kişi epey gençse (ki güven vermedi anlattıklarınıza bakınca) bence hemen bırakın, psikolog denen şahıslar karşılarındaki kişiyi bilgilendirmek zorundadırlar, süreyi doldurmadığında da, danışana olan davranışlarındaki bariz farklılıklar konusunda da... saçmalamış. Çekinmeyin ikaz edin, kendinize güvenin.
  • muhayyer divan  (06.04.23 05:25:39) 
Aranız çoktan bozulmuş. Buraya yazdıklarını ona okut bence.


  • gece abisi  (06.04.23 07:11:05) 
Orada önemli ve öncelikli olan sizsiniz, o değil. İnsanı durumlar olur geç kalınır vs ama bu sürekli arıyorsa noluyor noldu da boyle oldu demenizde bir acayiplik yok. Endisenizde haksız değilsiniz söylersem verimli yardım alamam demenizde, ancak öyle olursa bu onun yarattığı bir şey olur sizin değil.

Ücretsiz olayına da takılmayın. Ne tür bir kurum bu belirtmemissiniz ama baştan böyle sozlesilmis ve karşılıklı yazılı olmayan bir sözleşme yapılmış demektir. Dolayısıyla "zaten ücretsiz fazla bir şey bekleme oradaki sorunlari dile getirme" türü bir yaklaşım yanlış olur. Sözleşme karşılıklı çünkü.

Doğrudan problemlerinize çözüme kavuşturamasaniz bile kanaatimce böyle durumlarda uğraşmak iyidir. İyi derken oldurucudur kanaatimce. Bir problem değil bunu tekrar tekrar dile getirmeniz tekrarliyorsa. Onu tekrarlayanda problem var. Zaten siz soylediginizde geri adım atmış. Tekrarlarsa da söyleyin.
  • encokbenisevinnolur  (06.04.23 10:03:35) 
seans süresinin normali 40 dakika diye biliyorum
bunları ona aktarman gerekiyor, psikoloğunla yaşadığın sorunlar da hayatının bir parçası
başka birine de yönlendirebilir

herkes işini tam yapmak zorunda ama günde 8 saat mesaiye 8 seans koyan bir kurum varsa, bu da insani değil
kendine zaman ayırmaya çalışması normal

son paragrafta aynı şekilde ben daha çok söz almak istiyorum 1 örnek yeterli diyebilirsinn
1 seansı beklentilerin için ayırabilirsin
  • bir soru sorcam  (06.04.23 11:50:23) 
Sikayet eeeetttt. kesinlikle cok kotu bir psikolog


  • ala09  (06.04.23 16:37:41) 
45-50 dk standart seans süresidir. eğer devamlı geç kalıyor ya da erken bitirmeye çalışıyorsa iş disiplini yok demektir. bir kuruma bağlı çalışıyorsa da danışan kaybetmekten çekinmediği için, kendi terapi merkezi olsa çok dikkat etmek zorunda kalırdı. şikayet edin, hiç hoşlanmıyorum bu tür davranışlardan ben. eksik tartan manavdan ne farkı var dakika çalan psikologun?


  • deartheodosia  (06.04.23 16:58:51) 
[]

Instagram fotolarinin kalitesi dustu

1 ay aradan sonra simdi girdim instagram'a. Bu arada telefonu sifirlamistim.

Simdiye kadar cok net olan "baskalarina ait" fotolarin, -bir alakasi var mi bilmiyorum ama- telefonu sifirladiktan sonra kalitesi cok dustu.

Sebep ne olabilir? Goruntuyle ilgili bir ayar degistirdigimi sanmiyorum.

 
data saving modu var instagramın. her şeyi düşük çözünürlüklü yüklüyor. o aktif olabilir.


  • argent dawn  (04.04.23 17:16:57) 
[]

iş bulabilmek için kurs önerileri alıyorum

30 yaşındayım. doğru dürüst bir iş deneyimim yok, ingilizcem iyi değil, dandik bir bölümden mezunum (lisans). neden böyle oldu diye sormayın, oldu bitti artık, biraz daha kötümser kalırsam hayatım bu şekilde bitecek zaten.

1-2 kursa gidebilecek kadar para var (akraba destek çıkacak). 2 kurs diyelim biz buna. şu an yaşımdan dolayı "şu sektör hoşuma gidiyor", "şuraya girmek isterim" gibi bir şey demeye hakkım olmadığını düşünüyorum (sektörlerden de bihaberim zaten) ama mümkün mertebe ofis işi, masa başı bir iş arıyorum.

sorum şu: hangi 2 kursa gidersem (mümkünse 1 olabilirse daha iyi) bu benim için "mevcut durumumda" en iyisi, en "efektifi" olur. hangi 2 kurs, benim işe girme ihtimalimi en çok arttırır? hatta hangi 2 kurs, beni bir işe sokar?

yardımcı olursanız çok çok sevinirim. çok teşekkürler.

 
yok öyle bir kurs.


  • kanasla intihar eden adam  (26.01.23 22:30:27) 
İşKur'a git. Orada işbaşı eğitim kursları var. Kurslar ücretsiz. Hatta sigortan yapılıp üstüne ufak bir para veriyorlar. Kursu bitirdiğinde de hem iş öğrenmiş oluyorsun hem de seni istihdam eden kişiye İşKur destek sağlayacağı için cazip bir aday olmuş oluyorsun.

Tabii maaş beklentin yoktur umarım. 30 yaşında ve doğru dürüst bir deneyimi olmayan kişiye işbaşı eğitim kurs bitirse de çok büyük paralar vermezler diye düşünüyorum.
  • nawar  (26.01.23 22:35:57) 
bence kaynakcilik ogren. ben simdiki isim olmasaydi kaynakcilik, motor ustaligi, seramik ustaligi vs kovalardim.


  • nibba  (26.01.23 23:00:46) 
Kpsskursu ve eğer yoksa aöf-işletme lisansı.


  • kararsızataletfilozofu  (26.01.23 23:17:28) 
@nawar: maaş beklentim yok tabii. Birkac sene asgari ucrete raziyim.


  • hlot  (26.01.23 23:17:42) 
yazılımcılık yapabilirim dersen bilgeadam'ın (veya varsa benzeri başka yerlerin) kurslarına bakabilirsin. zamanında (2-3 yıl öncesi gibi) bir programı vardı adı neydi unuttum da 6 aylık falan bir kurstu ve işe girdikten sonra kurs parasını alıyordu ve belli bir sürede işe giremezsen hiç almıyordu hatta. fiyatı biraz tuzluydu fakat okul gibi haftada 5 günlük full time falan bir kurstu sanırım ve 1 ay falan da staj yapılıyodu, staj yerini de onlar ayarlıyordu baya kapsamlı bir şeydi.


  • semaforo de medianoche  (26.01.23 23:37:24) 
online yazılım calıs.
youtube deniz derya. hatta hic bir sey bilmiyorsan yol haritan şunlar olabilir bence.

html
css
javascript
react

bunlarla ilgili youtubeda ne var ne yok izle(iyileri ayrıstıracaksın zamanla) , uygula. 6 ay sonra tesekkur icin bana mesaj at.
  • vazovski  (26.01.23 23:56:18) 
bu soruyu arada bir soruyorsunuz siz sanırım :/

güncel cevabım data analistliği.
  • jimjim  (27.01.23 00:29:24) 
hepsini unut aşçılık kursuna git :) bence hem eğlenceli hem de parası güzel.


  • entropik  (27.01.23 13:42:26) 
Kervan yolda düzülür bence şu aşamada en kolay iş bulabileceğiniz mağaza satış personeli ve starbucks baristalık gibi vardiyalı işler. İlk biraz para kazanmaya başlayıp ondan sonra kurslara katılmak daha mantıklı çünkü kursa yazıldığınız konularda tecrübe şartı aranabileceği için yine başa dönebilirsiniz.


  • titanic kemancısı  (27.01.23 13:52:12) 
kaynakcilik yazmaya geldim ama yazilmis saten. pratikte en mantikli cevap ama tiklenmemis. masabasi demissin ama 30 una kadar is networku edinemediysen-cevren veya ustun bir meziyetin yoksa o is biraz!! şans gerektiriyor. kıç ıslanmadan balık tutulmaz demiş bilge biri.


  • unabomber  (27.01.23 14:46:15) 
hocam realist olup yüksek kalifikasyon gerektiren mesleklere bakmayın artık.

-Emlakçılık: kurumsal bir ofise başvurup (remax, coldwell banker) dükkan açmadan mesleğe başlayabilirsiniz. Getirisi yüksek ama sanıldığı kadar kolay değil. İletişim becerileri güçlüyse 5-10 senede evini alır altına mercedes çekersiniz. Çevremde örnekleri var.

-Front-end, mobil gibi başlangıç olarak girmesi öğrenmesi kolay yazılım alanları. Ama piyasada junior’a ve alaylılara pek talep yok. Bilgeadam gibi kurslar var fakat pahalı, netten kendi kendine öğrenmeniz daha yararlı olur. chatgpt de baya yardımcı oluyor

-kpss veya torpil tanıdık vasıtası ile devlette iş bulma

bence en mantıklısı 3.sü.
  • Erestor  (27.01.23 15:02:57) 
Muhasebe kursuna gidebilirsiniz. En çabuk iş bulunan sektör olduğunu düşünüyorum. Bunun haricinde İngilizce kursuna gidip kendinizi dış ticaret alanında da biraz geliştirip bi gümrük müşavirliğinde iş bulabilirsiniz diye düşünüyorum. Aklıma bu ikisi geldi.


  • dakota  (27.01.23 18:05:00) 
ofis işi demişsiniz biliyorum. o nedenle sorunuza cevap olmayacak ama yine de karşıma çıkan bir durumdan bahsetmek istiyorum.

geçen gün bi toplantıda birileri 25bin tlye vinç operatörü bulamadıklarını ancak 35 bin tlye bulabildiklerini söylediler. sonra muhabbet yürüdü 16 saatlik bir eğitimi var dendi. ama ben bilmiyorum tabi o konuları hiç.
insan lisans mezunu falan olunca başka seyler bekliyor tabi. ama meslek edindiren bir şeylere bakın bence. yani ingilizce falan değil.
  • faredenkorkankedi  (27.01.23 19:34:34) 
skill based bir iş yapmayacaksanız tanıdık olmadan şu ortamda bulmanız zor. torpil yani kısacası.

ilkokul mezunu olarak stk, belediye gibi yerlerde çok çok iyi maaşlara çalışabilirsiniz. tek gereken şey bir referans.

Bir de kafana göre tik atmamışsın beğenmediğin cevaplara ama teşekkür etmeyi bilmek ve insan ilişkilerini iyi tutmak da sorunun bir cevabı.
  • scholar  (27.01.23 19:47:43 ~ 21:23:32) 
[]

Kitap sayfasini sosyal medyaya koymak?

Surekli kitap sayfasi cekip koysam (bir kitaptan en fazla bir sayfa olmak kosuluyla ama cogunlukla 1-2 paragraf olacak sekilde) telif yer miyim?




 
kitap adını, yazar ve yayınevini taglerseniz sorun cıkmaz. onlar için de reklam sonucta


  • lapetite  (19.01.23 15:22:11) 
Ama sanirim bir sayfadan fazlasi sorun cikarir?


  • hlot  (19.01.23 18:31:44) 
[]

kutu peynirin içindeki su

kutudaki beyaz peynirlerin içinde, peynirin tamamını kaplayan su oluyor ya, o suyu dökmememiz mi gerekiyor?

ben mesela ilk açtığımda bütün suyu döküyorum, sonra oradan zaman içinde yiyorum. geçen gün kenarından sararmaya başladı peynir. ben suyunu dökmeseydim de sararacak mıydı acaba?


 
Suyunu dökünce peynir kuruyor ve sararma gibi bişi oluyor bence dökülmemeli


  • olaylar olaylar  (16.12.22 00:15:12) 
kurumasi ve renginin degismesinin yaninda peynirin kokusu da degisir susuz kalinca. Dolayisiyla uzun sure saklamak icin suyu kutuda birakmak lazim.


  • fraise  (16.12.22 00:26:10) 
dokmeyin onu cabuk bozuluyor dokunce. doktugunuz paketi kendiniz su ve tuz ekleyerek kurtarin


  • aydonno  (16.12.22 00:26:15) 
Peynir altı suyu ya da salamura suyu o. Peynir o suyun üzerine çıkıp havayla temas etmediği sürece bozulmaz.


  • Mirket  (16.12.22 00:27:09) 
O suyu ozellikle istiyorlar kraaaaaal musteriler bazen acik peynir alirken:)


  • baldur2  (16.12.22 10:34:14) 
[]

Yemek pisirme sorusu

Kuru barbunya pisirecegim. Patates de koyun diyor. Tarifte şoyle yaziyor: "Tencere içerisindeki malzemelerin yarısına gelecek kadar su ve bir miktar tuz eklenerek pişirilir."

Suyun degmedigi malzemeler nasil pisiyor anlamadim? Piser mi ki cidden? Malzemelerde domates falan olsa onlar suyunu verecek derdim ama o da yok.


 
ben patatessiz yaparım.

çok sulu yaparsanız, helmelenmesi için fazla haşlamanız gerekir ve bu sefer barbunyalar püre olur.
yarısına kadar koyacaksınız suyu, tencereyi de kapatın bir tarafı hava alacak şekilde, buharın sıcaklığıyla pişer.
arada bir de karıştırırsınız.

bence düdüklüde yapmak en pratiği bu arada.
  • blatta hiberna  (02.12.22 17:07:37) 
Ateşi yüksek açmayın, kapağı kapatın. Pişer.


  • perferil  (02.12.22 17:54:05) 
[]

Cantaya koydugunuz kitaba bir sey olmasin diye...

Bir sey kullaniyor musunuz?

Sirt cantasina, bavula koydugum kitaplar yamuluyor, su yiyor, yipraniyor. Bunun bir cozumu var midir? Atiyorum mesela bir klasor gibi bir sey olsa, ben de onun icine 1-2 kitabimi koysam ve kitabim hep ayni ilk gunku tazeliginde kalsa?


 
Google görsellerde plastik zarf dosya diye arat, boyutu rengi şekli sana kalmış


  • freebird5406_2  (27.11.22 00:22:14 ~ 00:23:40) 
Çantama attığımda kapağı kenarları yıpranıyor, yıpranmasın diye bez çantaya sarıyorum.


  • muhayyer divan  (27.11.22 00:26:06) 
Ben plastik ya da poşet dosyaya koyup öyle taşıyorum. Plastik dosya sert olduğu için onun ebatinda çanta olması gerekiyor, poşet dosyayı kitap boyutuna göre katlayabiliyor olmak rahat.


  • fraise  (27.11.22 01:53:34 ~ 01:54:19) 
koydugum bolmesine baska bir sey koymuyorum.


  • baldur2  (27.11.22 03:33:35) 
Su geçirmeyen cinste poşetler olur ya onlara sarıp koyarsınız, ıslanmaz.


  • invictae  (27.11.22 11:05:35) 
Buzdolabı poşetine koyuyorum. Kenarlarının yıpranmasını engelliyor.


  • boyalı kuş  (27.11.22 14:55:24) 
[]

diyalektik nedir?

anlatabilecek var mı?

internette araştırma yapıyorum bir süredir ama net bir şekilde anlatan bir yer bulamadım.


 
Modern dönem tanımları gereği kafanız karışmış olmalı.

Temelde diyalektik dediğiniz şey, "diyalektik materyalizm" gibi bir kavramdan farklıdır. Diyalektik materyalizm bütün bir ideolojiyi kapsar, bir özel isim gibi düşünün. Bunun hakkında fikir sahibi olmak için marx'ın yazılarına bakabilirsiniz.

Diyalektik ise bir metot. Antik çağlardan beri uygulanıyor. Eristik ve didaktik yaklaşımlar da buna alternatif metotlar. Hepsinin anlamına bakınca daha anlaşılır olacaktır. Eristik metodun hakim olduğu bir tartışmada tartışmacılar karşıt argümanı ortadan kaldırmaya yönelik eğilim içindedir. Kazanan-kaybeden durumu vardır. Didaktik yaklaşım ise tartışma içermez, bir tarafın diğerine "öğrettiği" ya da nutuk verdiği bir yöntemdir.

Diyalektik tartışma ise tarafların fikirlerini öne sürdüğü ve bu karşıt fikirlerden her iki argümanı da kapsayacak ortak bir doğruya ulaşma çabasının güdüldüğü yöntemdir. Yani ideal halinde tartışmanın sonunda tartışmacıların uzlaşıp, önceki savundukları şeylerden belli oranlarda daha farklı "sentezlenmiş" yeni bir görüşü benimsemesi ya da benimsemeseler de böyle bir ortak görüşün ortaya çıkmasına yol açmaları öngörülür.

Bunu da kabaca subjektif görüşleri dışlayarak yaparlar. Örneğin ben öğrencilerin sınava tabi tutulmaması gerektiğini, bunun bir yarışa dönüştüğünü ve bunun da kötü olduğunu, bu şekilde kişinin sahip olduğu bilginin gerçekten ölçülemediğini savunuyorumdur. Sizse öğrencilerin sınava tabi tutulmaksızın bir yerlere gelmesinin liyakati ortadan kaldıracağını, öğrencilerin zorlanmaları gerektiğini ve sınavların şart olduğınu savunuyorsunuzdur.

Neticede benim burada sınava karşı tutumum subjektif bir his, sizinse öğrencilerin zorlanması gerekliliği hakkındaki görüşünüz subjektif bir görüş. Bunları devre dışı bırakmalıyız. Ancak ikimizin de derdi bir yere gelecek olan insanların bilgi seviyelerinin doğru şekilde ölçülmesi. O halde bunu nasıl gerçekleştirebiliriz üzerine kafa yorup atıyorum sınav sistemi yerine alternatif bir yöntemde uzlaşırsak diyalektik bir yaklaşımla yeni bir fikir ortaya koymuş oluruz.

Bu hegel zamanında klasik tez, antitez ve sentez şeklinde formüle edilen bir felsefik bakış açısına evriliyor işte.
  • akhenaten  (08.11.22 08:46:15 ~ 09:01:22) 
herşeyin bir karşıtı olabilir, yani bir olgunun ters olgusu da olabilir. olgu ve ters olgu birleşince yeni bir olgu doğurabilir.

sen bu soruyu sorarak tembellik yaptın, bize cevap arattırıyorsun. "olgu"
ama aslında sen zaten araştırdın bizdeki bilgi ile karşılaştırma yapmak istiyorsun. "ters olgu"

demek ki bir şeyi öğrenmek için önce kendin araştırma yapıp(tersolgu) sonra millete hiç bilmiyormuşsun, tembelmişsin gibi sorman(olgu) lazımmış. (yenibirolgu)

temel olarak bu. ama bence saçmalık. çünkü mesela yukarıda senin tembellik yaptığına kanaat getirdikten sonra ters olgu ve yenibirolgu'yu ben kendim uydurdum. normalde böyle bir şey yoksa boşu boşuna olmayan bir değer yarattım. o değeri de sana atfedersem yandı gülüm keten helva...

allahın tembeline vay be meğerse neler düşünmüş adam demiş olacaktım,
halbuki tembelsin işte.
  • duyurukullanıcısı  (08.11.22 09:40:24) 
Tesekkurler.

Aslinda ben daha cok marx'in kullandigi anlamdaki diyalektigi merak ediyordum. Bu da cevaplarinizdakiler gibi mi, yoksa onun daha farkli bir aciklamasi mi var?
  • hlot  (13.11.22 02:04:01) 
[]

Disarida wc'den cikarken gulumsemek

Bazi yerlerde boyle bir adet mi var? Erkek olarak bir mekandayken bunu gozlemledim. Ben iceri girerken cikan kadinlardan kimisi hafif bir gulumseyip geciyor. Ben cikarken de iceri giren kadin ise hafif bir gulumsemeyle geciyor (hepsi yapmiyor, kimisi yapiyor).

İlk defa boyle bir adet goruyorum. Bir de sadece bir mekanda gordum bu adeti nedense (oyle cok elit bir mekan da degil, zincir kahveci, istanbul'da).

Baska tanik olaniniz var mi? Yapaniniz var mi?

 
Ben hep görüyorum bunları. Hatta ben de yapıyorum. O gülümsemeyi görünce içeride ıkınarak hacet giderdiğini değil sadece elini yıkadığını hatta belki aynada şöyle bi kendine bakıp çıktığını zannediyor insan. Pozitif ya çünkü, utanacak bir şey yapmadı. Tuvalet kirlidir, koku vardır vs. "benimle hiç ilgisi yok" gülüşü o.


  • IncredibleMau  (01.11.22 16:25:36) 
Ama girerken de yapiyorlar. O da "utanma utanma, iceride ayip bir sey yapmadin, ben de yapmicam" gulusu mu? :)


  • hlot  (01.11.22 16:31:58) 
Bir insanla yüz yüze geldiğinizde gülümsemez misiniz? Nedeni bu işte. Bir dükkana girdiğinizde, çıkarken, kapıda biriyle karşılaşınca vs. Yani bu gülümsemek yalnızca selamlaşmak gibi.


  • zimbirik  (01.11.22 16:32:57) 
@zimbirik: yoo ben yapmiyorum, cunku yapani pek gormedim, tuhaf karsilanir diye yapmiyorum. E sokakta yururken de cok insanla gozgoze geliyorum ama kimse kimseye gulumsemiyor.


  • hlot  (01.11.22 16:34:29) 
Girerken olan gülüş normal bi gülüş işte. İnsanlar gülümseyebilir birbirlerine. Medeni olan budur zaten. Çok anlam aramamak lazım her şeyde.


  • IncredibleMau  (01.11.22 16:35:45) 
kafayı eğerek verilen selam gibi düşün insanlarla göz göze geliyorsun. az önce en savunmasız anlardan birindeydin ve o da kapıdaydı. daha ne kadar yakın olabilirsiniz? öyle bi gülümseme.


  • susannah delgado  (01.11.22 16:41:10) 
insanlar bence tuvaletteki değişik ışıklandırmayla aynaya bakınca kendini güzel/yakışıklı görüyor, o gazla ilk gördüğüne gülüyor.


  • Hallegadola  (01.11.22 16:44:42) 
Bir de erkekler bana gulumsemiyor :) acaba sadece karsi cinse gulunmesi gibi bir durum mu var? Kadinlar, kadinlara gulumsuyor mu peki?


  • hlot  (01.11.22 16:48:42) 
Dar, kısıtlı alanda karşılaştığım insana gülümserim. Tuvalet de bunlardan biri. Merdiven de olur asansör de olur. Sadece iki kişiysek selam verme ihtiyacı hissediyorum.


  • ruhen hastayim ben  (01.11.22 16:59:12) 
  • kanatlı kontun müşfik öpücüğü  (01.11.22 17:06:40) 
girişlerde,çıkışlarda, merdivenlerde, asansörde, restoranda vs cinsiyetlerden bağımsız olarak, tanımadığım insanlarla yüz yüze gelince selam vermek gibi gülümsüyorum ben de, refleks gibi düşün, kendi apartmanım içerisinde ise gülümsemeyle birlikte merhaba diyip geçiyorum.


  • hypathia  (01.11.22 17:20:11) 
Dar alanda kisa paslasmalar olarak düşün


  • abuzer  (01.11.22 17:52:32) 
Ben yapıyorum. Girerken de çıkarken de gülümserim birincisi diğer arkadaşların da dediği gibi göz göze geldiğim insanlara tebessüm etmek gibi bir alışkanlığım var, ikincisi beklerken kapıyı tıkladıysam rahatsız ettiğim için, çıkarken de beklettiğim için gülümser öyle geçerim.


  • dediysem dedim  (01.11.22 17:52:39) 
Mesela şehirler arası otobüsün koridorunda bir insan evladıyla denk geldin. Ya da uçakta. Biri birine yol verirken, ya da geçerken vs gülümsemiyor musun hiç? Yani onun gibi düşün. Ben genelde yaparım. Cinsiyet ayırt etmem. Güler yüzlü olmak, medeni olmak, selam vermek, dolmuştan inerken teşekkür etmek, iyi akşamlar dilemek falan hep aynı kategoride benim için.


  • zimbirik  (01.11.22 19:58:19) 
[]

Youtube yorumum gozukmuyor

Bir youtube videosuna yorum yaptim, bir gun gecti, kendi hesabimdan yorumumu gorebiliyorum ama hesabimda oturum acmayinca yorumum gozukmuyor. Videoda da 8-10 yorum var, yorumum ustte cikmiyor, rastlamiyorum falan da degil yani. Sebebi ne olabilir? Surekli yorum yazdigim bir hesap da degil hesabim, 2-3 yorum yazmisimdir 10 senede. Kanallarin "yorumlar, onaydan sonra yayinlanir" gibi bir secenegi mi var yoksa?




 
Evet, dediginiz gibi onaydan sonra gozuksun demis olabilir kanal sahibi. Ya da belli kelimeler sebebiyle gozukmuyordur.

support.google.com
  • sertac akin  (13.10.22 15:19:36 ~ 15:20:32) 
"Tüm yorumları incelenmek üzere beklet" seçeneği var evet.

Daha hafifi olarak "Uygunsuz olabilecek yorumları incelenmek üzere beklet" var belki birkaç yorum yaptıysanız spam filtresine takılmıştır.
  • nhk ni youkosu  (13.10.22 15:20:27) 
[]

ücretsiz cliff notes siteleri

sınava hazırlanmayacağım, sadece okuduğum kitaplar hakkında türkçe olmayan incelemeler okumak istiyorum. ücretsiz bir site olarak şunu buldum ama bunda da aradığım bir sürü kitabı bulamıyorum: www.cliffsnotes.com

başka bir-iki yer buldum ama oralar da paralı. var mıdır böyle başka ücretsiz siteler?


 
www.amazon.com ülke ve dil seçimini US yapıp, her kitap için fikir edinebilirsiniz. Spoiler (genelde) bulunmaz :)


  • alfired  (08.08.22 07:45:08) 
[]

sartre'ı ve cioran'ı okumamak bir şey kaybettirir mi?

varoluşçulardan bir tek camus'yü okudum. onun da neredeyse bütün kitaplarını okudum. sartre ve cioran'a çok değer veriliyor ancak onların kitapları çok karamsar olduğu için okumaya elim gitmiyor bir türlü. hatta kitabın incelemesini okumak bile canımı sıkıyor.

peki ben bu yazarları hiç okumamakla çok şey kaybetmiş olur muyum?


 
Ne kadar varoluşçu varsa o kadar farklı varoluşçuluk vardır diye bi söz hatırlıyorum. Kimindi bilmiyorum ama genel olarak karanlık bi yön var bu kavramda, o yüzden bence farklı bakış açıları sunması bakımından okunabilir ama olmazsa olmaz değildir tabi


  • olaylar olaylar  (25.07.22 22:58:50) 
Cioran'ı ben de aşırı ve kasıntı karamsar olarak görüyorum. İlle de melankoli olsun diye kasmış gibime geliyor.
Ama Sartre'ı okumamak bence eksiklik olur. Özellikle Duvar, Özgürlük Yolları Üçlemesi, Bulantı ve Sözcükler kitaplarını okumamak, varoluşçuluk okunacaksa eksik hissettirir gibime geliyor.

  • gallienus  (25.07.22 23:23:23) 
Bence Sartre Camus'den daha iyi bir edebiyatçı. Okumanızı tavsiye ederim. Karamsar demişsiniz ama varoluşçuluk zaten öyle bir şey.


  • prole  (25.07.22 23:49:24) 
Camus'nun felsefe yanı daha ağır basıyor. Bir de camus absurdistligi ön plandadır genelde varoluşçu diye anilsa da. Söylenmiş zaten, felsefe tarafına bir şey demeyeyim uzatmamak adına ama sartre'in da edebiyatçı yanı daha baskindir. Sartre'i lisedeyken okudum ve bilhassa mathieu delarue'yu tanımak bana epey iyi gelmişti. Ancak üçlemenin son kitabını ondan çok zaman sonra elime aldım, pek sirayet etmedi bana diyebilirim. Sebebine dair kendimce cevabım, sartre'in bir şeyler arayanlara hitap eden bir yazını olduguydu. Sonraki dönemde çok bir şeyin arayışında olmadığım için sirayet etmedi sanırım bana. Sartre'i dair sorunuza verebileceğim en objektif cevap, "denemeye değer" olur.

Cioran için aynılarını söyleyemeyeceğim. Cioran bana felsefe öğrenmiş arabesk bir adam gibi geliyor. Anlattigi da felsefe kılıflı arabesk.
  • encokbenisevinnolur  (26.07.22 01:25:17) 
Bulantı'yı çok zorlanarak okudum. Dikkat dağıtan bir üslubu var. Hakkında makaleler okuyup ne demek istediğini anlamaya çalışabilirsiniz. Varoluşculuk 90 sayfa civarında daha kolay okunur ve genelde varoluşçu felsefe konusunda bildiğimiz şeylerin anlatıldığı bir kitap. Eğer bu felsefe hakkında bilginiz varsa okumayabilirsiniz.


  • bahçedekisandal  (26.07.22 14:20:50) 
[]

felsefe akımları zaman aşımına uğrar mı?

tabii ki artık çok saçma gelen, hatta ilkel denebilecek olan akımlar var ama mesela varoluşçuluğu artık okuyamaz mıyız? modası geçmiş midir? mesela stoa ile ilgili çok kitap çıkıyor, günümüze taşımaya çalışanlar var bu akımı. bunun için "2500 sene önceki koşullar sonucu çıkmış bir akım, şu dönem kimsenin stoacı olacak hali yok" vs. mi denir? ne denir, ne yapmak lazım? bu iki akım ilgimi çekiyor ama okumak zaman kaybı mı olur? (varoluşçulukla ilgili birçok kitap okudum aslında)




 
Onu güncele getirme işi senin iradende. Ama getirmek zorunda da degilsin pekala. Senin ne için okuduğuna bağlı hepsi.


  • encokbenisevinnolur  (23.07.22 23:19:42) 
Şu an bu akımlar eskisi kadar revaçta değil diye sizin bunları okumayacağınız anlamına gelmiyor tabi. Varoluşçuluk çatı bir kavram evet ama bunun hakkında yazan filozofların hepsinin düşünceleri farklı, arada nüanslar var zaten hepsi aynı şeyleri söylemiyorlar bile. Tabi ki sizin zeitgeistiniz ile Sartre'ınki bir değil ama bir değil diye de artık okumanın bir manası yok değil. Sadece Varoluşçuluk için değil hepsi için aynı görüşteyim.


  • black holes in the sky  (24.07.22 00:08:24) 
[]

yemeksepeti tel numarası değiştirme

geçen sene bir katakulli(!) yapmak için (diye hatırlıyorum) kendi hesabımın tel numarasını sevgiliminkini girmiştim, birkaç hafta sonra da sevgiliminkine kendiminkini girmiştim.

şimdi bu durum problem oldu (ayrılmadık :). nasıl değiştiricez numaraları? x bir numara girsem doğrulama kodu istiyor. kendi hesabıma kendi numaramı girsem bu numara kullanılıyor diyor.


 
x bir numara gireceksin (eş dost akraba yaşlılardan istersen olabilir) sonra kendi numaran boşa çıkacak. kendi numaranı da kendi hesabına gireceksin. x numarasını girdiğin hesabı da kapatma talebi oluşturacaksın. kapattıklarında x numarası da silinmiş olacak.

biraz uğraştırıcı ama başka yöntemi yok malesef.
  • mr.goodcat  (22.06.22 19:43:53) 
ya dediğin aslında en kestirme yol ama işte öyle boşta bir numara yok.

gidip de enişteme, dayıma "böyle böyle" diyip anlatmam lazım, çok saçma olacak :) ama başka çözüm yolu bulamazsak mecbur bunu yapıcam gibi duruyor.

aslında belki müşteri hizmetlerine yazsam çözerler olayı? en azından benim hesabımdan numarayı silerler, sevgilim de ayrı yazar, onunkini de silerler, sonra kendimiz ekleriz. geçen sene hesabıma numara ekleyene kadar numara falan yoktu hesapta, sadece adres kısmında numara vardı. ekledikten sonra silinmiyor ama, sadece değiştirebiliyorsun.
  • hlot  (22.06.22 19:50:09 ~ 22:37:59) 
[]

marketlerde nasıl bu kadar fiyat farkı olabiliyor?

kağıt helva alıcam, koska'nın 6'lı kağıt helvası var. bir sürü zincir markette 32 lirayken bir tane daha az bilinen zincir markette 19 lira. nasıl bu kadar fark olabilir? bu sonuncu, ucuzken almış da hala tükenmemiş mi?




 
Son kullanma tarihi yaklaşmış olabilir. Depoda çok vardır, bitsin diye düşürülmüştür.


  • dissendium  (20.06.22 00:15:28) 
Raf fiyatlandirmasi ile ilgili olabilir. Diger marketler raf parasi almiyordur belki o firmadan.


  • floydian  (20.06.22 00:18:34) 
Marketler artık kafalarına göre etiket basıyorlar. Ciddi anlamda suistimal var.


  • mg3929  (20.06.22 00:21:46) 
Bizim evin yakınında da az bilindik bir market var. Piyasada dalgalanma oluyor. Et fiyatı, ped fiyatı, meyve suyu fiyatı, işte koroplast çöp poşetleri vs her yerde aynı anda zam yiyor. Bu market etiketleri bazen 10-15 gün gecikmeli değişiyor. Sistemleri dinamik değil, güncel fiyatı devamlı alamıyorlar diye düşünüyorum.


  • baal  (20.06.22 06:37:04) 
Annemlerin evi görece bulunduğum semtten daha fakir bir semtte, ne zaman annemi ziyarete gitsem markete uğrar bir şeyler alırım (gıda, deterjan vs) en son ziyaretine gittiğimde annemin mahallesindeki marketten yaptım alışverişi neredeyse benim her zaman yaptığım alışverişin 2/3'üne maloldu aldıklarım. bu arada market şu meşhur 3 harflilerden birisi.

Sanırım markette çalışan kişi sayısı, marketin kira giderleri, vs markette satılan ürünlerin de fiyatını doğrudan etkiliyor. yani aynı market zincirinin farklı şubelerinde farklı fiyat politikası olabilir, olmayabilir de bilemiyorum ama gördüğüm kadarıyla semte göre fiyat farkı bariz şekilde var gibi.
  • solo  (20.06.22 13:45:58) 
o kadar değişken bir konu ki bu.

Zincir marketin sirkulasyonu daha fazla. O yüzden eski stokları bitirp yeni stok siparişi geçmiştir raflara. Onları da daha yüksekten aldığı için fiyat artmıştır.

Küçük marketin sirkülasyonu daha az aldığı için çooook önceden çok ucuza aldığı ürün hala raftadır. Son kullanma tarihi yaklaştığı için de ucuzdan eritmeye çalışıyordur.

Farklı toptancılardan alıyorlardır. Küçük marketin toptancısı o üründe kampanya yapmıştır.

Adam stok eritmek depoda yer açmak için bozulacak ürünü zararına satmaya niyetlenmiştir.

Diğer zincirler raf için "reyon parası" alıyordur. Bu küçük market almıyordur.

gibi gibi.
  • anten  (20.06.22 13:46:39) 
[]

ingilizce podcast önerisi

bilim, politika, hayatın anlamı gibi konularda podcast kanalı önerinizi alırım.

şu an sadece "the political compass" kanalını takip ediyorum: www.politicalcompass.org

nadir yayın yapıyorlar ama çok hoşuma gitti çoğu bölümleri.

edit: farklı konularda kaliteli yayınlar, evet.

 
Yani istek ne bilmiyorum ama farklı şeyler hakkında genel bilgiler ise bbc'nin in our time podcasti baya güzel.


  • logisticsmanager  (07.06.22 00:01:45) 
[]

acaba şeker hastası mıyım?

geçen gün saat 11:30'da kan verdim, glukoz 85 çıktı.

enabız'da şöyle yazıyor:

74 - 109 Karar Sınırları: 8-10 saatlik açlık sonrası Yetişkinler:
<70 mg/dL - Hipoglisemi
100-125 mg/dL - Bozulmuş açlık glukozu

ben ise 12-13 saattir açtım. acaba glukoz testi geçersiz mi sayılır, yoksa bu kadar uzun süreli açlığa göre şekerim yüksek ve dolayısıyla şeker hastası olma ihtimalim de yüksek midir?

 
tertemiz sonuç.


  • baylarbayi  (13.05.22 22:09:25) 
25 yıllık şeker hastasıyım, bu sonuçlara göre durum gayet normal.


  • esse classic  (14.05.22 02:17:12) 
yok yahu. benimki 120 çıktığında bile doktor "dikkat et, yoksa şeker hastası olursun" demişti. 85 sapasağlam. dikkat edin ama yine de. günümüzde beslenme öyle bir hal aldı ki bir ayda dombiliye dönüp kan şekerini 120-130'a fırlatmak işten bile değil. dikkatli beslenin, bolca hareket edin, ambalajlı üründen uzak durun, şüşko olmayın.

ben hastaneye gidemediğim için ölçtüremiyorum değerlerimi ama muhtemelen şeker hastasıyım şu an. aptal gibi geziyorum bütün gün.
  • der meister  (14.05.22 02:36:50) 
Normal kişilerde açlık uzadıkça kan şekeri sürekli düşmez. Vücut hipoglisemi engelleyecek mekanizmalarla şekeri normal düzeyde tutmaya çalışır.
Özetle, sonucunuz gayet normal.

  • pro9it9is9  (14.05.22 08:03:51) 
[]

kredi ve enflasyon sorusu

arkadaşla enflasyon-kredi konularını tartışırken "enflasyon, kredi alana yarar" dedik, yani şöyle, eğer gerçek enflasyon kadar maaşın da artarsa aldığın kredinin ödemesi eskisi kadar sana koymaz.

diyelim ki aylık kredi ödemesi 1000 lira, maaşın şu an 5 bin lira (buna "3 sene öncesi" diyelim), yani maaşının %20'si krediye gidiyor. diyelim acayip enflasyon oldu, birkaç sene sonra her şeyin fiyatı 10 katına çıktı ama maaşın da 10 katına çıktı. 50 bin lira alıyorsun (buna "günümüz" diyelim), kredi ödemen 1000 lira, dolayısıyla maaşının sadece %2'si krediye gidiyor. tamam, böyle bakınca avantajlısın gibi duruyor ama e aldığın her şeyin fiyatı 10 katına çıkmış, durumunun aynı olması lazım gibi geliyor ama pek öyle gözükmüyor.

şu durumdaki birisi, "günümüzdeki" maaşıyla, 3 sene öncekine kıyasla daha çok şey (eşya, gıda vs.) alabilir mi, alamaz mı? nereyi kaçırıyoruz?

 
maaşın enflasyon kadar arttığını varsayarsak 3 sene önce 4 bin lira ile alabildiği şeyleri (kredi ödemesi yapıldıktan sonra geriye kalan) şimdi 40 bin lira ile alabiliyor olması lazım. çünkü maaşı dahil her şeyin fiyatı 10 kat artıyor. bu durumda 50 bin lira maaş alır ve 1000 lirasını krediye öderse kalan 9 bin lira avantaj olur.


  • himmet dayi  (09.05.22 22:57:35) 
alamaz elbette, ama kredi cazip geliyor çünkü oran düşük ve sabit. yani aslında harcama yaptığınız ürün ve hizmetlerin tamamı enflasyon karşısında yeniden değerleniyor; fakat sadece aldığınız kredi enflasyon karşısında eriyor.

abd'de bugün 30 yıllık sabit mortgage kredisi 0,45. o bile 0,45'le verirken; bizimkiler nasıl 0.99'la veriyorlar, veya zamanında 0.64'le falan verdiler. tamamen piyasanın dengesini bozacak işler.
  • malheiros  (09.05.22 23:14:00) 
himmet dayı'nın dediği mantıklı geldi. maaşımın %20'si gidiyordu, şimdi %2'si gidiyor. doğal olarak aradaki %18 artık benim.


  • hlot  (09.05.22 23:27:59) 
"Enflasyon, kredi alana yarar" çünkü kredinin faizi sabit. Enflasyon yükselse de faiz ve dolayısıyla taksidiniz yükselmiyor, aynı kalıyor.

Enflasyon yükselince hem geliriniz (büyük ihtimalle) artacak hem de atıyorum 500 bin liraya aldığınız evin değeri 1 milyon lira olacak.

İdeal bir dünyada kişinin geliri enflasyon oranında artarsa, kredi taksidini ödedikten sonra elinde kalan parayla 3 sene öncekine kıyasla daha çok şey alacağı doğru.

Ama hem maaşlar enflasyon kadar artmıyor hem de açıklanan enflasyon ile gerçekte olan enflasyon farklı oluyor. O yüzden eskiden benzin(veya et, veya tatil) almak için maaşının %10'unu harcaması gerekiyordu, artık %15'ini harcaması gerekiyor.
  • michael_knight  (09.05.22 23:37:49) 
Sorunun kisa cevabi hayir, gunumuzdeki maasiyla hic kimse 3 sene oncekine kiyasla daha cok seyi malesef alamaz. Cunku ekonomi kuculdu ve daraldi. Bu kadar dar bir ekonomide fazladan basilan para da enflasyonun yuksek gorunmesine sebep oluyor.

Goruntudeki bolluk sadece donemin bollugu. Fakat kalite yerlerde, urunlerin ici adeta bos. Hicbir besleyici deger tasimayan paketli seri uretim yiyecekler...

2000'lerde aldigin yuksek emek isteyen 400 gram ekmek artik yok, ayni kalitede un da yok, o fiyatlara artik sakiz bile alamiyorsun. ekmek uretiminden gecinen kisi sayisi otomasyonla epey azaldi. firin yerine ekmek fabrikasi acilmaya baslandi. bu kadar maliyet azaltma yontemlerine ragmen ekmegin gramaji yari yariya dustu, kalitesi belki 10'da birine dustu ve neredeyse her bir girdisi ithal oldu.

Sucuk dedigin sey artik bir "hayal". Her sey soya'dan ve "fake et"lerden veya iskarta parcalardan uretiliyor. Yani sucuk diye bir sey pratikte kalmadi. Fakat her nasilsa uzerinde sucuk yazan bazi seyler marketlerde satiliyor. Aslinda sana yalan satiyorlar, fakat yetkililerin denetlemeye yuzleri bile yok. Bugun reklamcilarin, pazarlamacilarin sana verdigi izlenimle gercekte sattigi urun arasindaki fark o kadar acik ki. Bildigin suratina bakip yalan soyluyorlar.

Firmalar kar acikliyorlar, belki nominal olarak buyuyorlar gibi ama "hani nerede?" denen balon da aslinda bu nominal buyumenin ta kendisi. Sagliksiz sisen ekonominin kendisi balon. Bunu kilo almaya benzetirsen, saglikli kilo almak ve fit/kasli olmak varken, ekonomi obez oldu yerinden kalkamiyor. Ironik olarak yeme istegi de devam ediyor.

ulkede katma deger uretebilecek potansiyelde kim varsa hepsi ya yurt disina kacti ya da keske gitsem diyor.

Farkindaysan artik G20'nin de disina dustuk. Fakat bence yetmez, millet acliktan kerpic kemirene kadar ev yapmaya devam.

ozetle, fiziksel olarak diyelim ki eskiden 10 gercek limon vardi. nufus azdi, para degerliydi. 10 kisiye yetecek iki dolu surahi limonata yapip doya doya iciyorduk.

simdi de farz et ki yine 10 gercek limon var. cunku daha fazlasini uretmek karli da degil mumkun de degil. buna karsin nufus 50 kisi ve para da degersiz. sen simdi 10 gercek limondan 50 kisiye iyice sulandirilmis ve limon tadi kalmamis fakat cesitli katkilarla 10 surahilik bambaska acayip bir icecek yapip satiyorsun. Yine reelde 10 tane limonu pazarliyorsun. eline gecen kagit miktari nominal olarak daha fazla degeri ise eskiye nazaran cok daha az. peki nasil daha karli calistin? cunku maliyetleri dusurdun ve otomasyonu artirdin...

Bu nereye kadar surdurulebilir? Bunu zaten ileri kapitalist ulkeler tartisiyor. otomasyon ve sisirilmis besleyici olmayan gida benzerlerinin bizi goturdugu yer neresi? nufus nereye kadar artabilir? ekonomi/siyaset/uretim ve bunlara bagli her sey hangi boyutlara kadar yonetilebilir?
  • idexo  (10.05.22 00:09:59) 
@sivrisinek bankalar kredi vererek buyuyorlar. bunun adi fractional-reserve banking.

en.wikipedia.org

gercekte var olmayan bir parayi varmis gibi baskalarina verebilmek icin bankalar kredi dagitmak zorundalar. bankarin kari zaten senin odemeyi vadettigin faiz. faiz odemesi demek de senin bankaya ben bu parayi ekonomide calisarak uretecegim ve sana getirecegim sozu vermen demek. yani basitce gelecegini ipotek ediyorsun. buna karsilik banka sana bir "kredi" aciyor.

banka asla zarar etmez cunku bankanin zarar etmesi icin var olan bir seyi yatirmasi gerek. halbu ki olmayan bir seye karsilik banka sana kredi aciyor ve karsiliginda da senden ipotek aliyor. banka garantide. odeyemezsen teknik olarak senin emeklerin ve zamanin yaniyor. banka ise eve el koyup isine gelen fiyata satip borcuna karsilik sayiyor ve isin icinden cikiyor.

daha kotusu butun bu yuk altindaki ekonomi toptan donemezse bu sefer de devlet bankalari kurtarmak icin kredi cekmeyenler de dahil herkesin cebindekini alip bankalari fonluyor. burada da tuketim icin kredi cekenler yuzunden butun herkes fakirlesiyor ve herkesin gelecegi bankalara peskes cekilmis oluyor...

ek: mevcut hukumet bankalarin kredi geri cagirmasina izin vermiyor. onun yerine baska araclarla kompanse ediyorlar. bankalarin da canina minnet. ikisi ortaklasa secmeni urkutmeden cebini bosaltmis oluyorlar. bu durum son zamanlara kadar milletin de cok hosuna gidiyordu. sonra ekonomi donmez oldu. fiyatlar baskilanamadi. secmen hala kendi eliyle kendini nasil zarara soktugunun farkinda degil. kolay kolay da sorumlulugu uzerlerine alacaklarini sanmiyorum. sucu atacak bir metafizik soylem gelistirirler diye tahmin ediyorum.
  • idexo  (10.05.22 01:02:38 ~ 01:08:18) 
[]

Kulak içi kulaklık tavsiyesi (150 lira alti)

Eski kulakligim suydu, kayboldu: www.vatanbilgisayar.com

Yine boyle bir kulaklik istiyorum. En kalitelisi yine bu mudur, yoksa almisken az daha iyisi var midir, onu mu alayim?

Mikrofonu olmasina gerek yok.

 
Ben de yakın zamanda bu tarz kulaklıkları baya araştırdım.

Şunu çok övüyorlar: ty.gl

Alacaktım ama paraya kıyıp iphone kulaklığı aliyim dedim. 300 civarına çıkabilecek durumun varsa bu tarz kulaklıkların en güzeli iphone kulaklığı bence.
  • mg3929  (01.05.22 01:46:21) 
[]

Ayakkabı koku giderici

Ayakkabı kokusu veya koku gidericisi olarak ne onerirsiniz? Nasil bir sey onerirsiniz?




 
Eczaneden Asit Borik al. ayakkabının içine serp.
Karbonat da bir miktar işe yarayabilir.
FLO kasiyerlerinden de bu konuda yardım isteyebilirsin.
  • Mirket  (10.04.22 01:15:41) 
Şoyle şeyler işe yaramaz mi peki: www.hepsiburada.com

Her gun veya iki gunde bir sıkıp giysek ayakkabiyi?
  • hlot  (10.04.22 02:10:12) 
sıkıp giyince daha da kötü kokuyor, ben karbonat denedim ilk seferinde başarılı oldu 2-3 gün içinde tutunca ama 2 . seferde işe yaramadı.Lostra salonuna götürüp yardımcı olmalarını isteyebilirsin.Ben o şekilde yaptım tabanlığını değiştirdiler işe yaradı.


  • Legerohn  (10.04.22 10:07:17) 
Lysol dezenfektan sprey de alabilirsin, miktarı daha fazla fiyatı daha uygun


  • freebird5406_2  (10.04.22 10:12:27) 
Gün aşırı giyin +1 Hatta balkon varsa çıkardıktan sonra havalandırın.

Karbonatı da denemiştim ben ama içini bir türlü temizleyemedim ve sonraki giyişimde ayağımın teri ile çözünerek ayakkabının üstüne çıkıp beyaz izler bırakmıştı ve ayaklarımı yakmıştı. Ayakkabıyı yıkayınca geçmişti. O nedenle çok tavsiye etmiyorm.
  • peki madem  (10.04.22 10:18:57) 
Ayakkabının içinde taban var çamaşır makinasında yıkmak çözüm olabilir ya da yeni ir taban almak gerekebilir.


  • komando kani var bende  (10.04.22 10:25:20) 
asit borik kesin çözüm


  • lancelot du lac  (10.04.22 11:18:39) 
[]

abd'deki imkanlar

bir videoda "alt sınıf için burası cehennem ama orta-üst bir geliriniz varsa burası, başka hiçbir yerde olmayan imkanlar sunuyor" deniyordu.

imkanlar derken neyi kastediyor? eğlence sektöründen bahsediyordur herhalde? ama neler var yani, gözümde hiçbir şey canlanmadı. aklıma las vegas geliyor mesela bir tek. bu tip şeyleri kastediyorsa bile aklıma başka bir şey gelmiyor bu tür.


 
Kafanda niye canlanmadı abi paran yoksa homeless oluyorsun ne bileyim torbacı falan oluyorsun ortalama 30 yaşında ölüyorsun, orta sınıfsan işin gücün oluyor biraz daha iyiysen evin araban falan oluyor uzayıp kısalmadan yaşayıp gidiyorsun üst sınıfı da işte hayal et edemiyorsan bu kötü bir durum.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (17.03.22 18:16:03) 
alt sınıfı ve orta sınıfı anladım zaten, üst sınıfı da genel olarak hayal edebiliyorum ama bu konuda abd'yi özel yapan şey nedir? çünkü diyor ki "abd, başka hiçbir yerde olmayan imkanlar sunuyor". fransa'da da yat, villa, ferrari alabiliyorsun, almanya'da da, hatta muhtemelen romanya'da da. abd'de ekstra olarak neyi yapıyorsun? las vegas'a gidersin. başka?


  • hlot  (17.03.22 18:19:13 ~ 18:21:02) 
Amerikan rüyası işte. 10 bin dolara ikinci el güzelce bi araba alıp 30 yıllık mortgage ile o bahçeli güzel eve sahip olmak, gibi gibi, değil mi? Benim aklıma gelen bu ve yapan var cidden.

İş kurmak geliştirmek olarak da abd çok iyi diyorlar hep.

edit: hayır Avrupa'da bu dediklerini tam olarak yapamıyorsun. Avrupada en düşük maaşla en yüksek maaş arası çok yakın. Duyduklarımda hep alt çalışan 2000 euro alıyor kaç yıllık düzgün çalışan 3500 euro alıyor mesela. ABD'de gerçekten zengin olabileceğin paralar kazananlar var.
  • nhk ni youkosu  (17.03.22 18:21:14 ~ 18:22:21) 
amerikan dream iste.

3-4 araba, klasik, ustu acik, suv, ne istersen.
butun bu arabalari parkedebilecegin yuzolcumune sahip bir arsa ustune kondurulmus havuzlu falan mustail ev.
envayi cesit "oyuncak" a sahip olma imkani (ATV, karavan, harley...)
istersen evin icinde kendine man cave yaratabilme imkani.
VS

evde seende $100k uzeri para getiren iki kisi varsa bunlara rahat ulasirsin.
  • cooperr  (17.03.22 18:38:29) 
üniversite öğrencisiyken krediyle lamborghini gallardo alıp, kiraya vererek, diğer lambogrhini veya ferrari'yi alıp, al sat yaparak, para kıran adamlar var abd'de. veya allocation dedikleri naneyi satan ve para kazanan var. mesela porsche 911 gt3 piyasaya çıkacak. sen 4-5 tane sipariş ediyorsun. araba nadir olduğu için bayi satış fiyatından fazlaya satabiliyorsun. bunlar amerikada olur.


  • rain when i die  (17.03.22 18:55:50) 
Kuzenim liseyi bitirir bitirmez ABD'ye gitti. Önceleri klasik hepimizin bildiği pizzacı da çalışma, benzin istasyonunda çalışmayla başladı. Orada buranın lise diplomasını fark dersleri vererek kabul ettirdi ardından iki kere üniversite okudu. Tabii tüm bu süreçte gerçekten hedefine ulaşmak adına ciddi bir motivasyon gösterdi. Yaklaşık 26 yıldan bu yana orada yaşıyor, kendisi çifte vatandaş. Ayda üç dört defa görüntülü konuşuyoruz, yaşadığı hayatı burada yaşamak için koç holding ya da sabancı holding ceo'su olmak gerekir sanırım. Mesela gerçekten büyük bahçeli ve havuzlu (içinde saunası orta büyüklükte kapalı havuzu vs var) tipik Amerikan evi, eşinin ayrı Mercedes G serisi jipi, kendisinin ayrı son model ve full donanım Audi Q8 arabası var. En son konuştuğumuz da üçüncü evlerini alabilmek için bankadan mı, emlakçıdan mı bir yerden mortgage için cevap bekliyorlarmış. Bu adam liseyi yeni bitirmiş orta derecede ingilizceyle gitti Amerika'ya. Tek avantajı dayısının BM görevlisi olarak o yıllarda ABD'de bulunmasıydı. Ki dayısı da 2 sene sonra ABD'den başka bir ülkeye geçti. Düşünün işte sıfırdan başlayan bir göçmen bile 15-20 senede çok rahat bir hayat yaşayıp, üzerine mal mülk edinebiliyor ve tüm bunları yaparken gerçekten hayatı da yaşıyor. Ben tüm konuşmalarımız da şunu anlıyorum, bizler hangi vasıfta olursak olalım bu ülkede sadece nefes alıp veriyoruz. Bu sadece maddi anlamda değil, manevi anlamda da böyle.


  • skzr  (17.03.22 19:12:52) 
Bence sadece maddi açıdan düşünmemek lazım. Gelirin yüksekse çok iyi üniversitelerde okuyabilirsin. En iyi üniversiteler ABD'de. Sana belki de son teknolojiyi sunacaklar. Avrupa'da da iyi üniversiteler var tabii ki ama bir MIT yok.


  • dissendium  (17.03.22 19:14:43) 
tamam, burada araba almak zor ama maddi durumun ortanın üstüyse şehir dışında bir yerde kendine havuzlu villa yaptırabilirsin. zaten abd'de de şehir içinde villan olması için milyarder olman lazım. diğerleri de gidiyor kasaba gibi bir yerde villa yaptırıp her gün birkaç saat araba sürüyor. burada en azından bunu yapabilirsin.


  • hlot  (17.03.22 19:50:38 ~ 19:53:18) 
@ hlot

mevzu bir tane araba + villa degil.

Soyle bir ornek vereyim, bir musterim var ufak bir sirket, adam petrol firmalarinin sahada kullanmasi icin pompa, paslanmaz celik boru falan uretimi yapiyor. Yaninda 5-6 eleman calistiriyor. Bir tane ofis/depo karisik yeri var, bir kismini araba garaji yapmis, gel arabalara bak ilgileniyorsan dedi.

Iceri girdim, 12 araba saydim. Bunlardan 6'si mustang ve ayni 3 arabadan ikiser tane almis. Mustanglerden 3 tanesini kullaniyor, diger ucu lift uzerinde posetinde duruyor.

Iste bu tarz ufak tefek simarikliklar yapabilme "imkanin" var. Ve bu adam oyle ultra zengin bir eleman degil. Oyle olsa zaten adama ulasamazsin..
  • cooperr  (17.03.22 20:43:34) 
@yoq: herkes hasta olmamaya ugrasiyor, bir yerin kirildigi, bir sey oldugu zaman hayatin kayiyor. Boyle cok ornek var. Bu diget her seyi goturuyor. Egitim de cok pahali evet. Milyonlarca insan ogrenim kredisini nasil odeyecegiz diye kara kara dusunuyor.


  • hlot  (18.03.22 17:01:40) 
Orada arabasiz hicbir yere gidemiyorsun zaten, o yuzden herkes araba almak zorunda. Luks degil yani araba. Obez olanlar da en sacma yiyeceklere paralari yettigi, onlari yemek zorunda kaldiklari icin obez.


  • hlot  (18.03.22 17:44:43) 
@ yoq

"ödemeyemeyince bizdeki gibi hastanede rehin kalmıyorsun" - benim bir tanidigi rehin aldilar valla. Apandisiti patliyor, zaten baska hastaliklari da var. Acil yatiriyorlar, 1 hafta hastanede kaliyor. $45,000, arabasini satti cikabilmek icin.

"çocuk abd vatandaşı olsun diye, amerika'da çocuk doğurup ödeyemeyeceğini beyan edip basıp türkiyeye gelen insan tanıyorum." bence burada hikayenin tamami sana anlatilmamis. :)
  • cooperr  (19.03.22 01:10:35) 
[]

3. Dunya savasi?

Cikar mi diyorsunuz? Yorumcular bu ihtimalin arttigini soyledikce ben de korkmaya basliyorum :(

Ek olarak, bu konuyu tartisan uluslararasi forum, reddit vs linki verebilecek olan var mi?


 
Çıkmaz. Ülkeler hiç olmadığı kadar birbirlerine bağımlı.

Reddit'te şu çıktı.

www.reddit.com
  • dissendium  (14.03.22 01:17:25) 
hiç kimse bişey bilmiyor, herkes bizim gibi izliyor sadece.

olabilir de olmayabilir de.

mesela hindistan'ın pakistan'a kaza ile attığı gibi bi füze müze atılırsa rusyaya nükleer savaş bile çıkabilir yani.
  • killerbee  (14.03.22 02:16:23) 
Çıkmaz. İnsanlar, halk savaş istemiyor. Eskiden Avusturya veliahtını vurunca savaş çıkıyordu çünkü adamın oğlunu vurursan o da sana savaş açar. Halk biz savaş istemiyoruz diyemiyordu o zamanlar. Şimdi totaliter devletler dışında böyle bir savaş açma durumu yok. Onların da savaşı sürdürebilecek kaynağı yok. Şimdi ABD savaş açabiliyor ama o da savaş sayılmaz. İstediğini girip alıyor, arada insanlar ölüyor.

Üçüncü dünya savaşı için birden fazla, büyük ihtimal iki taraf ve bu taraflar arasında bir güçler dengesi lazım. Şimdi bir tarafta ABD varsa ona savaş diyemiyoruz.

20 insan var bir köyde. İçlerinden bir tanesi Superman. Köyde kavga çıkıyor. Herkes birbirine vuruyor. Kavgaya Superman katılana kadar ya da biri yanlışlıkla Superman’e yumruk atana kadar bir kargaşa olur, evet. Sonrası malum.

Superman olmasın, tamam. Homelander olsun.
  • gabe h coud  (14.03.22 02:40:58) 
@gabe h coud: rusya, çin ve iran ile ittifak kurarsa? çin'in askeri gücü çok yok diyorlardı ama bilemiyorum.


  • hlot  (14.03.22 03:01:03) 
cikmaz.

3-5 tane totaliter rejim kaldi onlara da demokrasi gelirse hayatta cikmaz.
  • baldur2  (14.03.22 03:38:05) 
çıkmaz diye düşünmekle beraber çıkarsa şaşırmam. "nükleer var abi çıkmaz" deniyor, yanlış düşünce değil ama şunu da unutmamak lazım ki nükleer silah teknolojisi inanılmaz gelişti. artık attığın yerde 100 sene ot bitmeyen bombalar yok. ha yine korkunç bir yıkım ama çok şükür (!) temiz bombalar yaptılar, yani yerine göre nükleer savaşın dünyanın sonunu getirmemesi bile ihtimal dahilinde. burada sorun şu: iş o raddeye gelirse ülkeler birbirlerine "temiz" bomba mı kullanacak yoksa direkt haritadan silmeye mi çalışacak? termobarik bombalar var mesela. rusya, ukrayna'da kullandı. nükleerden tek farkı radyoaktif olmaması... o yüzden nükleerlere güvenip savaş çıkmayacağını düşünmek isabetli olmayabilir.

ha ben yine de çıkmayacağını düşünüyorum çünkü rusya'nın dünyaya savaş açacak gücü yok. iş nükleere dönerse kendileri de yok olurlar, o bir koz değil. putin her zaman yaptığı gibi brinkmanship'çilik oynuyor. kısaca "tehlikeli adam"ı oynuyor; batı'nın karşılık verip işleri kızıştırmak istemeyeceği yönünde yapıyor tüm bahislerini... nitekim bu şu ana kadar hep tuttu. batı "aman ağzımızın tadı kaçmasın" dedi.

bunun istisnası ukrayna oldu ama. batı bu konuda çok net biçimde tepki koydu. rus ordusu da ukrayna'da rezil oldu. bundan 7-8 sene önce kırım'ı kurşun atmadan vermiş ülkede 6-7 bin asker, onlarca uçak, yüzlerce tank kaybettiler. dünya savaşı çıksa neyle savaşacaklar?

korkmak ve gerilmek normal elbette ama ben bir şey çıkacağını sanmam.
  • der meister  (14.03.22 03:43:20) 
Çıkarsa hiç şaşırmam.


  • Fusha  (14.03.22 05:35:14) 
Çıkma ihtimali yok değil ama çok yüksek bir ihtimal olduğunu da sanmıyorum ülkeler arası bir dünya savaşının.


  • bartholomew87  (14.03.22 10:05:38) 
Fragmandan bi kesit sadece bence bu. Asıl bölümlere daha çok var. Şu an çıkmaz gibime geliyor


  • photo85  (14.03.22 10:17:53) 
ilk 2 tanesi niye cikti ona bakmak lazim.
Eskiden bunlara 1 ve 2. Petrol savasi diyenler vardi, sonra b laf unutuldu.

Birden bire enerji kaynagi kesfediyorsun belki ulkenin gelecek bin yili buna bagli.
Ulkendeki sirketler o alani almak icin butun dunyayi birbirine sokuyor.
Japonya mesela maden fakiri oldugu icin savasti.

Simdi de bu tarz madenlerin ustunde oturan devletler var, birisi rusya mesela.
Ondan once afganistan lityum kaynagi derlerdi sonra daldilar zaten.

Rusya'da nukleer olmasa ona da dalacaklardi ama ufak ufak isirik koparmayi sectiler.
  • divit  (14.03.22 10:39:34) 
Çıkma ihtimali düşük ama birkaç hafta öncesine kadar Rusya Ukrayna'ya girmez diyenler şimdi 3. dünya savaşı çıkmaz diyor. Son durum ortada.

Savaş çıkar demiyorum. Ama çıkma ihtimali var. Özellikle Rusya'nın bu son hamlesinden sonra "savaşa girenin yanını kâr kalıyor" düşüncesi baş gösterebilir.
  • himmet dayi  (14.03.22 11:42:56) 
abd, savaş çıkarmak istiyor gibi geliyor bana :( sürekli "büyük sonuçları olur", "çin, rusya'ya destek veriyor, böyle devam ederse büyük sonuçları olur" lafları var :(


  • hlot  (14.03.22 17:45:50) 
Son yıllardaki Çin / Rusya sıçramaları ortada. Özellikle Çin tarafında makas çok hızlı küçüldü ABD ile gerek ekonomik gerek askeri anlamda. Abd şu an hala her anlamda dünyayı başı çekiyor ama bu birinciliği 1 bu kadar süre daha götüremeyecek gibi. Ve birbirlerinden tamamen zıt ülkeler.

İşin özü önünüzdeki 20 yıl içinde savaş çıkıp bu ülkeleri alt edemezse 1 daha hiçbir zaman alt edemeyecek.

Bugün olmasa bile yarın savaş çıkacak diye düşünüyorum ben.
  • materyalist imam  (14.03.22 23:46:09) 
[]

şampuan önerisi alıyorum

uzun yıllardır kepek problemimden dolayı ketoral şampuan kullanıyorum. en son 2 sene önce cildiye doktoruna gittiğimde hep aynı şampuan olmaz, başka bir şampuan ile dönüşümlü kullan deyip resimdeki şampuanı vermişti (saçlar da dökülüyor diye ona göre bir şampuan yazdı). bu ek şampuan bitmedi ama geçen gün farkettim ki "açıldıktan sonra 3 ay içinde kullanın" sembolü varmış, ben 2 senedir kullanıyorum :)

bu şampuan hem çok pahalı, hem de 3 ayda bitirmek için çok fazla. bunun yerine ne alsam saçımın dengesi bozulmaz acaba? getirbüyük'te indirim var diye oradan alayım diyorum. şampuanların bir kısmının ekran görüntüsünü aldım.

acaba hangisini alsam? çok eskiden şampuan değiştirince kepek oluyordu. öyle bir şey olmasından korkuyorum açıkçası. gönül rahatlığıyla alabilir miyim herhangi birini?

 
bende de seboreik dermatit kaynaklı kepek sorunu vardı bir süre head and shoulders clinically proven solution kullandım (ince uzun bir şişe) kepek anında kesildi daha sonra normal head and shoulders kullandım ve yıllardır kepek sorunu yaşamadım.


  • Pertev nail  (09.03.22 00:19:38) 
ketoral sampuanları da kullandım yıllarca çare olmadı. bırakıp vichy dercos anti dandruff'a geçin sonra bana dua edeceksiniz ama etmeyin boşa nefes. saçınıza sürün 3 dk bekleyin sonra güzelce durulayın, geçmiş olsun.


  • bisorumvargaliba  (09.03.22 02:36:03) 
Yıllardır şu çok bilinen deterjan gibi köpüren şampuanları kullanmıyorum eczaneden aldıklarım kepeği de çözüyor görünümünü de düzeltiyor. Fiyto ısırganlı kullanıyorum öneririm. Yanında bakım yağı mı ne yolluyorlar bir de, ben kullanmıyorum ama o da işe yarıyor olabilir.


  • heathen  (09.03.22 02:45:45) 
Seboreik Dermatit varsa Head and Shoulders Clinical Strength. Yoksa bunu önermem. Çünkü sulfur içerikli medikal şampuan. Her kafaya uymayabilir. Seboreiki anında kesiyor.

İnternette bulunur sadece.
  • himmet dayi  (09.03.22 07:59:14) 
Vichy Dercos +1
Ben kuru saç derisi için olanı kullanıyorum.

  • marla is in my head  (09.03.22 13:19:16) 
Tto guzel ama biraz fazla overrated dermatologlar arasinda.bence cok bir numarasi yok 3 ay yazmasi da onemli degil uzun sure kullanabilirsiniz. Ben yuz jeli be goz temizleyicisini kullandim cok matah bir etkisi yok .
Sampuan olarak benim favorim pantene

  • bugunolmadiamayarinkesinolacak  (09.03.22 19:51:57) 
[]

Hazır yaprak döner nasıldır?

Ek'e urunun resmini de koydum. Modlar silebilir diye markayi sansurledim.

Urunu aldim, yedim. Kotu degil aslinda tadi. Bir paket de iki ogunu cikartiyor. Ama asil soru şu: boyle bir urun asiri sagliksiz midir? Sagliksizlik puanina 10 uzerinden kac verirsiniz bu urun icin?


 
Ya hocam dışarıda yediğim çoğu tavuk dçnerden iyi bunlar.

Ayda birkaç kere göm gitsin. Daha sık da yenir ama katkı vs. vardır raf ömrü olan bir ürün neticede.

Sağlıksızlık puanı bence 4/10. Buna gelene kadar neler neler var yani.
  • chicha_v2  (22.02.22 00:02:15) 
4 bayagi iyi. Ben direkt 10 puan gormeyi bekliyordum.


  • hlot  (22.02.22 00:05:58) 
(bkz: hazır döner sektörünü bitiren adam)

ben de yiyorum arada gerçi, aşırı pratik. Sağlık açısından da 5/10 derim herhalde. Normal tavuğu da kim nerde nasıl kesiyor bilmiyorum sonuçta.
  • plutongezegendegilmi  (22.02.22 00:07:12 ~ 00:07:45) 
Dışarıda yediğim çoğu tavuk dönerden iyi +1


  • westblack  (22.02.22 00:18:42) 
Hindi döner alırsanız alternatif olarak içerikleri biraz daha iyi oluyor genelde, aklınızda olsun


  • kullanıcıadımbuolsun  (22.02.22 01:29:37) 
[]

borsa, hisse hakkında sorular

uzun zamandır şu soru aklımda dönüp duruyor, bir türlü soramadım: hisselerin fiyatları sadece arz/talep'e göre mi belirleniyor?

diyelim ki 10 liralık hisse 6 liraya düştü, bu durumda illa ki piyasadaki hisse miktarının artmış olması mı gerekiyor?

örneğin; 15 liralık bir hisse var. şirket hakkında "soruşturma açılacak dedikoduları dolaşıyor" şeklinde haber yapıldı ve şirketin hisseleri birden 8 liraya düştü. bu tarz durumlarda her koşulda "insanlar panikle satış yaptığı için hisse fiyatları düştü" mü dememiz gerekiyor, yoksa "kötü haber geldi, kimse satış yapmasa da şirketin değeri düştü" (en azından düşüşün bir kısmı için) şeklinde bir şey dememiz mümkün müdür?

 
Tamamen arz talep. Kimse satis yapmasa da diye bir sey yok. O fiyata dusmesi o fiyattan islem yapilmis oldugunu gosterir zaten. Kotu haber cikti, panik satisi olmak zorunda degil, kimse 10 lira vermiyorsa sen panik satisi yapmasan bile ne olacak?


  • ghilleinthemist  (21.02.22 19:38:55) 
aaaa evet, bu hiç aklıma gelmemişti, bunu öğrenmem güzel oldu. doğru, kimse satış yapmak zorunda değil, kötü haber sonrası artık hisselere 10 lira vermez kimse, 5-6 lira verir.

dövizde de böyle bir şey olabiliyor mu peki? "1 dolara 15 lira vermem, 10 lira veririm" gibi? yoksa illa ki alım veya satım mı yapılması lazım?
  • hlot  (21.02.22 19:51:22 ~ 19:52:46) 
yani aslında bu ikisi birbirini dışarlayan şeyler değil. piyasada birileri alış emirleri birileri satış emirleri oluşturuyor sürekli. "ben bir dolara 15 lira vermem artık 10 lira veririm"i şu an söyleyebilirim mesela. ama böyle bi order yarattığım zaman dolar alacak kimseyi bulamam. diyelim ki bi haber geldi ben artık dolar 10 tl diye düşünüyorum, piyasada başkaları da böyle düşünüyorsa artık orderım tamamlanır o zaman da dolar 10 lira olmuş olur. arz/talep'i fiyata bağlı olarak düşünmek lazım aslında. 10 liradan ne kadar dolar talebi var/arzı var mesela. arzın talebi karşıladığı nokta da doların piyasa fiyatı oluyor işte. 10 lirada talep var ama arz yok. ben şu an 10 liradan 10 milyon dolar satmak istesem anında satarım ama niye satayım?


  • ghilleinthemist  (22.02.22 02:14:56) 
[]

Unlu sarkicilar nasil para kazaniyor?

Eskiden kasetleri, cd'leri milyonlarca satardi, milyonlar kazanirlardi. Simdi nereden para kazaniyorlar? Her halukarda kaset doneminin kazancindan daha az kazanclari mi oluyor(dur)?

Konserlerden bahsetmeye gerek yok. Eskiden de konserler vardi, simdi de var. Degisen bir sey yok o konuda.


 
Konser, program, ekstra ve şimdilerde çoğunlukla sponsor ve sosyal medya işbirlikleriyle kazanıyorlar gibi duruyor... Tanıtım yapmayan, story'sine link eklemeyen "ünlü" yok gibi bir şey...


  • arpaci kumrusu  (18.02.22 17:30:00) 
simdi kaset cd satmiyorlar ama dijital platformlardan telif aliyuorlar. spotify olsun youtube olsun dunya paralar oduyorlar sanatcilara.


  • exlibris  (18.02.22 18:19:30) 
Ortalama vatandaşın aklına hayaline gelmeyen paralar kazanıyorlar. Konserlerden bahsetme dediğin zaman aslan payını saf dışı etmiş oluyorsun.

Songül Karlı sadece eski eşi tarafından 20 milyon lira dolandırıldığını söylemişti. Keza İzzet Yıldızhan geçen gün 700 insana iş verdiğini söyledi. Ekranda rahat rahat söylediğine göre kayıtlı çalışan bunlar resmiyette. Asgari ücrete bir de işverenin sigorta giderleri eklendiğinde sadece 4-4,5 milyon lira maaş veriyor bu adam. İzzet Yıldızhan’dan bahsediyoruz.

Geçen bir taşra şehrinde düğünlerde çıkan mahalli bir şarkıcının gecelik 20 bin lira aldığını ve neredeyse boş günü olmadığını öğrenmiştim.

Var popüler sanatçıları düşün sen.
  • asaf  (18.02.22 18:24:38) 
Yıldız tilbe yanlışlıkla paylaşmıştı .
Yıldız tilbe konser ücreti diye aratırsanız haberlerden ne denli paralar kaZandıklarını görebilirsiniz . ( sadece konser )

  • dunyatuhaf  (19.02.22 03:30:59) 
[]

Yıkama sonrası sertleşen kot

Garip bir baslik oldu ama olay soyle: mavi'den kot almistim. Yikamadan uzun bir sure kullandim, dokununca dışı yumusacikti. Gecen gun 20 derecede, makinenin kotlar programinda, 800 devirde, cok az deterjanla yikadim. Ciktiginda bayagi islakti, kurudu sonucta ama su an dışı semsert. Niye boyle oldu? Giydikce yumusama gibi bir olayi olur mu ki?




 
Giydikçe yumuşar.


  • msb  (17.02.22 21:53:40) 
hangi deterjanı kullandınız?


  • debian  (18.02.22 00:24:27) 
Her kotta yaşanan bi durum. Yarım saat giyince eski haline döner.


  • mg3929  (18.02.22 00:41:37) 
[]

iş bulabilmek için kurs önerileri alıyorum

30 yaşına girmek üzereyim. doğru dürüst bir iş deneyimim yok, ingilizcem iyi değil, dandik bir bölümden mezunum (lisans). neden böyle oldu diye sormayın, oldu bitti artık, biraz daha kötümser kalırsam hayatım bu şekilde bitecek zaten.

1-2 kursa gidebilecek kadar para var (akraba destek çıkacak). 2 kurs diyelim biz buna. şu an yaşımdan dolayı "şu sektör hoşuma gidiyor", "şuraya girmek isterim" gibi bir şey demeye hakkım olmadığını düşünüyorum (sektörlerden de bihaberim zaten) ama mümkün mertebe ofis işi, masa başı bir iş arıyorum.

sorum şu: hangi 2 kursa gidersem bu benim için "mevcut durumumda" en iyisi, en "efektifi" olur. hangi 2 kurs, benim işe girme ihtimalimi en çok arttırır? hatta hangi 2 kurs, beni bir işe sokar?

yardımcı olursanız çok çok çok sevinirim. çok teşekkürler.

 
Muhasebe veya muhasebede kullanılan programlarla ilgili bir kursa gidebilirsin. Büyük fabrikaların muhasebe departmanlarına kapak atıp emekli olursun. Çok getirisi olmaz, standart bir hayat.


  • kanlakarisikyagmur  (13.02.22 20:19:24 ~ 20:19:51) 
Almanca
Sap, erp, saleforce

  • jimjim  (13.02.22 20:40:42) 
Dil kurslarını geç. Kursla iş yapabilecek kadar dil öğrenemezsin. Kendi çabanla iş yapabilecek kadar dil öğrenmen bence 5 yılını alır. Tavsiyem muhasebe eğitimi.


  • dissendium  (13.02.22 20:59:27) 
sap


  • kenarortay  (13.02.22 21:17:33) 
30 yaştan sonra bir dil öğrenilir, ancak akıcı olması için sadece kurs değil pratik de lazım. illaki dili ilerletirsiniz, ancak onun yerine kpss'ye de hazırlanabilirsiniz. yüksek bir puan alırsanız daha rahat bir memurluk seçersiniz, daha sonra dildir, hobi amaçlı ve kendinizi geliştirecek şeylere eğilirsiniz bence. bir an önce ve rahat çalışmak için kpss'yi de düşünün derim. özel sektörde ilerlemek ve iş garantisi sıkıntı zaten.


  • lovemyself  (13.02.22 22:01:18) 
Kursla masabaşı iş bulamazsın. Berberlik, kaynakçılık vb eğitimler alarak kendi işini yapabilirsin. Şu aralar gerçekten iş bulmak çok zor.

Kpss çalışabiliyorsanız deneyin. Yoksa şöförlük, berberlik, kaynakçılık vb meslekler düşünülebilir. Üniversite okumuş biri bu işleri sevmez
  • garylineker  (14.02.22 00:54:36 ~ 01:00:52) 
gördüğüm kadarıyla yazılmamış ve şaşırdım.

ben IT diyorum, bilişim sektörüne ucundan köşesinden girebileceğiniz bir şey. tutup bilgisayar mühendisliği okuyamazsınız ama belki kapsamlı bir programlama kursu olabilir, projeleri olur sonrasında da belki giriş seviye bir iş bulabilirsiniz o bilgilerinizle

ingilizce iyi değil demişsiniz ama şu tarz kurslar var
strive.school

başlangıçta 990 euro alıyor, kurstan sonra 12 ayda iş garanti diyor. Eğer işe giremezseniz kursa başka ücret ödemiyorsunuz ve o 990 euroyu iade ediyor. Girerseniz işe yavaş yavaş ödüyorsunuz.
Başka bir tane vardı, hiç ödenmiyordu sanki girişte.

yalnız türkçe ile türkiyedeki kursları bilemiyorum ama bence kod yazmalı bir şeyler olsun
  • senolll  (14.02.22 02:00:31) 
kurs parani bi kenara ayir

bu kursa basla, grow.google bedava. 6 ay gunde 6-8 saat buna calis. 6 ay sonunda sana is bulma garantisi veriyorum
  • try again fail again fail better  (14.02.22 02:26:22) 
[]

iş bulabilmek için kurs önerileri alıyorum

30 yaşına girmek üzereyim. doğru dürüst bir iş deneyimim yok, ingilizcem iyi değil, dandik bir bölümden mezunum. neden böyle oldu diye sormayın, oldu bitti artık, biraz daha kötümser kalırsam hayatım bu şekilde bitecek zaten.

1-2 kursa gidebilecek kadar para var (akraba destek çıkacak). 2 kurs diyelim biz buna. şu an yaşımdan dolayı "şu sektör hoşuma gidiyor", "şuraya girmek isterim" gibi bir şey demeye hakkım olmadığını düşünüyorum (sektörlerden de bihaberim zaten) ama mümkün mertebe ofis işi, masa başı bir iş arıyorum.

sorum şu: hangi 2 kursa gidersem bu benim için "mevcut durumumda" en iyisi, en "efektifi" olur. hangi 2 kurs, benim işe girme ihtimalimi en çok arttırır? hatta hangi 2 kurs, beni bir işe sokar?

yardımcı olursanız çok çok çok sevinirim. çok teşekkürler.

 
Ön muhasebe ilanları görüyorum çok. Muhasebe kursları da yaygın bildiğim kadarıyla. Bir de Logo programı isteniyor. Bunların faydası olur. Ek olarak bordro hazırlama ve özlük işleri konusunda da eğitimler var. Bunlar sayesinde de İK personeli olarak iş arayabilirsiniz. Lisans mezunu değilseniz, teknik alanlara yönelmek isterseniz kesinlikle kaynakçılık öneririm.


  • dissendium  (05.02.22 23:05:52) 
Keşke bölümü de yazsaydın. İngilizcen olmasa da yurtdışına kapak atmak ister miydin? Kurslara ayrılan miktar kaç tl?


  • mg3929  (05.02.22 23:06:11) 
almancayı a2ye kadar getirip,
almanyaya dil okuluna gidin, sonrası için de orada meslek edindirme kurslarına geçiş hakkını araştırın.

  • rewlack  (05.02.22 23:10:47 ~ 23:11:00) 
lisans mezunuyum.

@mg3929: bilmiyorum ki ya. miktarı belirtmedi ama en az bir kurs garanti. tabii 40-50 bin liralık bir kursu da karşılamaz herhalde. iki kurs için 30-40 bin diyelim.

Edit: yurt disi biraz soguk bakiyorum ya. Urkutuyor yani. Bir de hicbir sey bilmeden gitsem ne yapacagim ki, nasil gidecegim ki?
  • hlot  (05.02.22 23:11:56 ~ 06.02.22 00:32:45) 
Techproeducation salesforce ya da tester kursu Türkçesi .


  • seyyar satıcı  (06.02.22 00:17:06) 
iş garantili msa kursu. o değilde 30una kadar birşey yapmamış birine 30-40 bin lira kurs yardım parası verilmesi anormal. muhtemelen vicdani yada zorunlu hissettiği için elini taşın altına koymuş. yoksa bu krizde kim kime böyle birşey yapar. parayı vereni geçtim bu durumuna üzülen yakınların beklentisi de önemli. bunları göz önünde bulundurmanı tavsiye ederim. dört elle sarılıp hakkını vermelisin o kursun.


  • buenosdias  (06.02.22 10:42:23 ~ 10:47:24) 
Hollanda ve Almanya'ya gittiklerinde ulkelerin en büyük ihtiyaçlarından biri hasta ve yaşlı bakicilariydi. Hatta bi arada ciddi ciddi 2 yıllık hasta bakıcılik okuyup gerekli ne eğitim varsa alip gitmeyi düşündüm, dilim de vardı.


  • sanguine  (06.02.22 11:06:30) 
[]

şu kalemin ne olduğunu bilen var mı?

cgp grey'in kalemi: youtu.be

türkiye'de var mıdır acaba?


 
Videoda kullandığı kalem şu; cottonbureau.com

Tr'de benzer olarak moleskine smart writing set bulunabilir.
www.moleskine.com
  • archmage mahmut  (26.01.22 21:13:37) 
smart olması önemli değil aslında (hatta olmasa daha iyi ekonomik açıdan). sadece kalemin şekli ve dokusu çok hoşuma gitti. eldeki hissi çok güzel olur gibi geldi.


  • hlot  (26.01.22 21:18:20 ~ 21:18:45) 
[]

İki tane kablosuz baglanti veren modem

2 senedir kablonet'teyiz, eskiden boyle bir sey hatirlamiyorum (o zaman hemen ismini degistirmistik tabii, belki ikinci baglantinin ismi ayni kalmissa onu fark etmemisizdir), gecen gun kablonet'i aradim, arizayi cozerken merkezden modemi resetledi, sonrasinda kablosuzda boyle iki secenek cikti. İkisine de baglanabiliyorum ama pek bir fark goremedim acikcasi. Nedir bunlarin olayi?




 
biri 5ghz, daha hizli ama uzaktayken daha az ceker.
biri 2.4, gorece olarak daha yavas ama uzaklardan 5g'ye gore daha iyi gecer.

  • fakyoras  (16.01.22 00:25:11) 
[]

Faiz hesabını niye yapamıyorum?

Ek'e resmini koydum.

253 liralik fatura. Aylik yuzde 1,8 faiz orani var. 12 taksit yapinca duz mantikla 1,8x12 yapiyorum ve 21,6 cikiyor. Ama gelin gorun ki 253 liranin faiz tutarina 32,86 lira diyor. Bunu anaparaya bolunce de sonuc yuzde 12,9 cikiyor.

Bu kadar fark nasil oluyor? Faiz orani hesabini nasil yapabilirim (yani "1,8 faizden 5 aya yayarsam yuzde şu kadar, 8 aya yayarsam yuzde şu kadar faiz oderim" diyebilmek istiyorum)?

Faiz orani aylik yuzde 1,8 ise, en azindan yuzde 21,6'ya yakin bir seyler bulabilmem lazimdi sanki?

 
birlesik faiz oluyor cunku. basit faiz degil.

elimizde 100 aylik yuzde 10 faizle. iki ay sonra 120 tl olmaz. 100+10, 110+11= 121 tl olur.
  • camussar  (14.01.22 01:51:28) 
@camussar: iyi de ben 21,6 buldum, uygulanan faiz orani 12,9. Sizin hesabiniza gore uygulanan faizin, benim buldugumdan yuksek cikmasi lazim.


  • hlot  (14.01.22 01:55:06 ~ 01:56:46) 
hesap soyle, her ay belli bir para oduyorsun ya. anapara ve buna mukabil hesaplanan faiz dusuyor. butun mortgage hesaplamalari da boyle.

ilk ay 253 icin faiz
ikinci ay (253-253/12) icin faiz oduyorsun
  • camussar  (14.01.22 02:05:01) 
Toplam faiz oranini kisa yoldan bulmak icin bir yol yok o zaman?

"Aylik 1,8 ise 10 aylik faiz orani yuzde 18" gibi?
  • hlot  (14.01.22 02:07:38) 
2 tane konu var. biri mevduat, biri mortgage. hesaplamari farkli.

herhangi bir mortgage hesap makinesine bu verileri gir, gorursun aylik tutari. yillik faizi hesaplamak kolay, 23.86. ama aylik odeme tutarin, anapara azaldigi icin dusecek.
  • camussar  (14.01.22 02:12:52) 
şimdi şöyle ki, @camussar'ın da dediği gibi, eşit taksitli kredilerde anapara ödemesi oldukça ödenen faiz tutarı düşmeye başlar. bankalar da faiz tutarlarını "kalan anapara" üzerinden aldıkları için bu çok olağandır. ilk taksidinizde 10 birim faiz ödüyorsanız, ikinci ay 9, üçüncü ay 8 diye gider. vergiler de bu faiz tutarlarının üzerinden alındığı için onlar da aydan aya düşer. fakat eşit taksitli kredi olduğu için azalan faizlerin karşısında anaparayı arttırmak gerekir ki taksit tutarları her ay birbirinin aynısı olsun.

düz mantık ile yani anapara bölü faiz tutarı ile ulaşamazsınız bu tutarlara. zira her ay farklı faiz ödüyorsunuz. bunun yerine online ortamlarda bulabileceğiniz excel dosyaları ile kendiniz taksit sayısına göre ayarlayarak ödeyeceğiniz tutarı hesaplayabilirsiniz. en kısa yol bu olur şu durumda. formül olarak ise kısa bir yolu yok.

şurda bi tane var mesela bymmb.com
  • posthuman  (14.01.22 14:32:40 ~ 14:34:32) 
[]

Faiz-enflasyon (abd ornegi uzerinden)

Ben faiz yukseltilince ulke para birimi deger kazandigi icin enflasyon dusuyor saniyordum ama boyle degilmis sanirim (gerci ithal mallara bagimli olan ulkelerde bunun da etkisi vardir herhalde).

Bugun abd enflasyon verilerinin aciklandigi haberde fed'in faiz arttiracagi soyleniyor ve soyle yaziyor: "Borçlanma maliyetlerindeki artış, otomobil gibi alımları daha pahalı hale getirerek talebi düşürmeyi amaçlıyor."

Bunun mantigini anlayamadim. Fiyatlar artiyor deyip bu sefer insanlarin urun almasini engellemenin mantigi nedir? Ben bir urunu alamadiktan sonra fiyatlar ayni kalsa ne olacak? Bunun daha genel artilari mi oluyor uzun vadede?

 
emin olmamakla birlikte su sebepten olabilir: talep artarsa arz talep dengesinden fiyat artar. faizler yukselince insanlar daha pahaliya borclanacak ve araba alamayacak, dolayisiyla arabalara olan talep dusecek, talep dusunce bu sefer fiyatlar da yukselemeyecek.


  • fakyoras  (13.01.22 00:32:10 ~ 00:38:10) 
borçlanma pahalı olacağından kredi çekip araç alan sayısı azalacak. talep azalınca da araç fiyatları düşecek veya talep fazlalığından artış durmuş olacak. alamamazlıktan ziyade biraz tasarruf gibi. ihtiyacın varsa alacaksın aracı yani. borçlanma kolay olursa ihtiyacın olmasa bile gider mal alırsın, bu da enflasyon yaratır.

fazla para bastıkları için ve bunu çok düşük faizle dağıttıkları için enflasyon oluştu. amaç da bu para fazlalığını toplayıp enflasyonu azaltmak. bana mantıklı geldi.

he bana kalırsa eninde sonunda parasının değersiz olması gerçeğiyle yüzleşecek amerikanlar eninde sonunda çinle savaşabilmek için ama şimdilik politika bu gibi.

ben pek anlamam bu işlerden ama anlattıklarından çıkardıklarım bunlar. yanlış olabilir.
  • syozkn  (13.01.22 00:40:49) 
kısaca bir bilgi üzerinden gidelim. Merkez bankasının faizi artınca özel bankaların da artıyor. Kredi faizleri de mevduat faizleri de. kredi faizi artınca krediye talep düşüyor, mevduat faizi artınca da yatırıma talep artıyor. Her ikisi de tüketimi dizginleyen hareketler ve fiyatların düşmesine sebep oluyor. Tüketim düşünce de ekonomi daralıyor ve büyüme verisi geri geliyor. bu böyle bir döngü. Bizim aksimize normal ülkelerde merkez bankalarının akılcı ve minimum dahli ile sistem kendi dengesini buluyor. Sistemin dengeye gelmesini sağlayan en önemli etmenler üretim ve ülkeye olan güven.


  • sparkle kiddle  (13.01.22 00:59:42) 
[]

Aşı beyanını nasıl yapıyoruz?

Yarin bir kamu kurumuna gidecegim, mesaj geldi, "giriste asi ya da pcr testi beyaninda bulunmaniz gerekmektedir" diye. Peki asi oldugumuzu nasil kanitliyoruz?




 
Hayat eve sığar uygulamasında çıkıyor karekodu okuyunca


  • kilimanjaro  (12.01.22 16:55:18) 
hes uygulamasında var hepsi


  • hadsafhada  (12.01.22 16:55:25) 
Hayat eve sığar uygulamasında HES kodu ayarları var, orada HES kodunuzda görünür olmasını istediğiniz bilgileri ayarlayabiliyorsunuz. Eğer aşı bilginizi oradan gösterime açarsanız HES kodunuz okutulduğunda aşı bilgileriniz görünür.


  • pispinti  (12.01.22 17:43:24) 
[]

elektrik faturaları gelmiş

ck boğaziçi'ne baktım, faturayı görüntüleyemedim ama fatura tutarını gördüm, 253 lira gelmiş. şimdiye kadar 150-180 arası geliyordu. 150 kilovatın altında kullanmıyorduk muhtemelen. acaba zam tam olarak yansımadı mı? zam tarihine kadarki kullanımları eski fiyattan mı fiyatlandırdılar acaba?




 
ocak 2022'den itibarendi sanki ama emin değilim.


  • Improbable  (10.01.22 16:25:50) 
Son 1 haftayı zamlı kullandık


  • avatar is back  (10.01.22 16:32:07) 
faturaya ulaştım sonunda. evet, 1 ocak tarihinden itibaren zamlı tarife uygulamışlar. 10 günü zamlı kullandık yani.

peki bu 1,37 tl ve 2,06 tl'ye bir de %22'lik vergi mi eklememiz lazım fatura tahmini yaparken? yoksa bunlar zaten vergili halleri mi?

230 kwh kullanmışız son ay. üstteki rakamlara vergi dahilse gelecek ay 370 lira ödeyeceğiz, hariç ise 450.
  • hlot  (10.01.22 22:24:47 ~ 22:26:41) 
Bağaziçi elektrik zamnı 4 aralıktan itibaren saymış. Gazetede okudum bugün. Arayıp itiraz edince geri yatırıyorlar veya düşüyorlar.


  • dakota  (11.01.22 00:22:31) 
@dakota: biz de ck bogazici'ni kullaniyoruz ve faturanin ustunde yaziyor 1 ocak'tan itibaren zamli tarife kullanildi diye.


  • hlot  (11.01.22 00:25:50) 
[]

Duyuru'yu nasil mobil yapacagim?

Yanlislikla masaustune don'e tikladim. Simdi her defasinda masaustu sitesi cikiyor. Nasil mobil siteye yonlendirebilirim tekrar?




 
eksiduyuru.com/mobil şeklinde yazınca mobile döner.


  • uvbray  (08.12.21 02:12:41 ~ 02:12:52) 
[]

Şiddetle önerdiğiniz android uygulamaları

Temel ihtiyaclar disinda uygulama yuklemedigimi fark ettim. İlginc uygulama duymuslugum da yok hic. Play store'a girip baktim biraz, orada da az uygulama gosteriliyor ve hicbiri ilgimi cekmedi.

Peki sizin acayip, degisik, cok yararli vs vs bulup siddetle onerdiginiz uygulamalar var midir? Duymak isterim.


 
-Facetune (Fotoğrafta yüz rötuşlama, diş beyazlatma, gıdı ve basen giderme veya kaş göz düzeltme vs.)
-Snapseed (Fotoğrafta ışık ayarları ve istenmeyen nesneleri fotoğraftan silmek için)
-Bildirim Geçmişi (Telefondaki bildirimleri tutar va misal birisi whatsapptan gönderdiği mesajı silerse oradan geçmişe bakıp görebilirsiniz)
-Fake GPS (GPS konumunuzu değiştirir. Bazen bazı uygulamalarda konumu mış gibi yaparak bir şeylere bakmak gerekebiliyor.)
-Youtube Vanced (Arka planda çalma, ekran kapalıyken çalma)
-Shazam (Duymayan kalmamıştır belki ama ortamda çalan müziği tanıyıp söylüyor)
  • ananiyimioguz  (29.11.21 23:12:34) 
bunlardan bir tek shazam'ı biliyorum, evet :)

ohooo ben de whatsapp'tan mesajımı silip rahatlıyordum, gözükmüyor sanıyordum. gören çıkabilir demek ki.
  • hlot  (29.11.21 23:39:00) 
@ananiyimioguz, bildirim gecmisi icin ne kullaniyorsun?


  • floydian  (29.11.21 23:53:12) 
-Flightradar24. Uçakla gelen/giden olduğunda uçak gecikti mi, ay atlantik'in üstünde bak bak, hah gecikme yok demek için kullanıyorum.
-IMDB. Dizi izlerken "şu adam kimdi ya, nerede oynamıştı" diye bakmak için.
- Sky map. Şuradaki şu parlak şey yıldız mı gezegen mi, acaba bu gece jüpiter nerede, hah büyükayı o işte demek için.
- Deprem bilgi sistemi. Kandilli'nin uygulaması, başım mı döndü yoksa deprem mi oldu diye bakıyorum.
- Evernote. Alışveriş listesi, tarif defteri, günlük notlar vs.
- Reddit. Zaman öldürücüsü.
- Meteoroloji. MGM'nin uygulaması, yağmur radarı müthiş işe yarıyor.
- Photoshop express
- Be my eyes. Görme engelliler için görsel destek uygulaması. Destek isteyen kişi uygulamayı açıp talep gönderiyor, havuzdan biri cevaplıyor, yardım isteyen kişinin kamerasıyla etrafı görüp konuşarak yönlendiriyor sonra. Fakat 2015'ten beri üyeyim, iki kez talep alabildim sanırım. Görme engelliden kat kat daha fazla gönüllü üye var.
- Forest. Telefon kurcalama süresini azaltmak için. Telefona dokunmadıkça ağaç büyütüp coin kazanıyorsunuz, sanırım 2000 coindi, belli bir miktarla gerçek ağaç alabiliyorsunuz, bir yerlere dikiyorlar sizin yerinize.
  • kobuzchu kiz  (30.11.21 00:49:04 ~ 13:57:38) 
MyFitnessPal yediğiniz her şeyin kalorisini takip etmek için. 6 kilo verdim 2 ayda.


  • chavezding  (30.11.21 07:32:45) 
- öncelikle "i love hue" adlı oyunu tavsiye ederim. yıllardır oynuyorum inatla, hırsla ama bitiremedim.

- "anylist" adlı uygulama çeşitli listeler oluşturup paylaşmanızı sağlıyor, hatta başkalarıyla beraber ortak liste takibi için de kullanılabilir. atıyorum partneriniz alışveriş listesine bir şey ekledi, siz onu alıp tamamlandı olarak işaretliyorsunuz. eş zamanlı güncelliyor listeyi.

-"finanscepte" piyasa takibi ve eklerseniz kendi portföyünüzün değer takibini de yapabiliyorsunuz.
  • posthuman  (30.11.21 09:13:10) 
Ortak alışveriş listesi olarak Cozi öneriyorum. Android - iOS cross platform desteği de var.


  • pispinti  (30.11.21 09:47:07) 
Hepinize tesekkurler.

Sunu anladim ki ise yarar uygulamalar olsa da ufuk acici, cok acayip bir uygulama yokmus :)
  • hlot  (01.12.21 17:07:40) 
Heyecan verici gibi bişey var aslında sky view diye ama sever misiniz bilmem. Baya da eski bir uygulama.

@floydian, zaten kendi adlarını olduğu gibi yazdım ^^ ingilizce kullanıyorsanız ingilizcesini yazabilirsiniz.
  • ananiyimioguz  (01.12.21 22:51:23) 
podcast republic. çok kullanışlı bol ayarlı podcast uygulaması.
ses kaydetmek için smart recorder. sessiz boşlukları otomatik kesme özelliği var. bazen yazmak yerine konuşuyorum dinlerken iyi oluyor boşlukların kesilmesi.

  • curious mind  (01.12.21 23:42:14) 
[]

hangi marka damacana su alıyorsunuz?

özellikle istanbul için soruyorum.

bizim hep aldığımız marka şuradaki tabloya göre 100 küsürlerdeymiş :( acilen bırakıp neye geçelim? www.gidahareketi.org

fiyat da önemli tabii. 15-16 lira civarı su kaldıysa iyi olur.

bonus soru: damacana su söylemek için uygulama kullanıyor musunuz? bisu'nun puanı çok düşükmüş (2,4). getir su'yu kullansak mı? daha mı pahalı burada?

 
Biz yaklaşık 5 senedir özkayışdağ su kullanıyoruz tadı erikliye benziyor çok memnunuz. Şuan 12.5 liraya alıyoruz. Denemeye değer.


  • dırırırım  (21.11.21 19:52:04) 
Buzdagi & kuzeyden kullaniyorum. Bayide 15 tl ama zam gelmek uzeredir muhtemelen


  • bradshaw  (21.11.21 19:53:32) 
özkayışdağ 83. sırada :(

buzdağı iyiymiş 2. sırada (gerçi 3 sene önce analiz edilmiş ama ne yapalım). kuzeyden 60.
  • hlot  (21.11.21 19:55:41 ~ 20:01:32) 
saka su


  • Pertev nail  (21.11.21 20:06:33) 
Kuzeyden ve buzdağı. Kuzey kazık oldu iyice 19.5 tl. Buz için 16 veriyorum Whatsapp tan yazınca geliyor.


  • zoghurt  (21.11.21 20:26:50) 
Javsu, 12 tl. Ankara.


  • izza  (21.11.21 21:55:00) 
fuska


  • orpheus  (21.11.21 22:30:21) 
tablonun hiçbir geçerliliği yok. tabloyu yapan fuska'yı yapan ekip.


  • freiefeeler  (21.11.21 23:33:43) 
PürSu


  • since1907  (22.11.21 08:58:38) 
Bulak Su. Fiyatı biraz yüksek gibi, başta önyargılıydım ama tadını çok beğendik. Çok memnunuz şimdilik.


  • BuddyGuy  (22.11.21 09:30:19) 
jav su 13tl, ist.


  • nuisance  (22.11.21 09:55:33) 
Vakıf Taşdelen 17,50 tl


  • lüzumsuz adam  (22.11.21 11:57:52) 
[]

puro içmenin absürt kaçmayacağı mekan (istanbul)

aynı zamanda güzel, rahat rahat oturmalık bir kafe de var mıdır? avrupa yakası veya kadıköy civarı.

şimdiye kadar bir mekanda puro içen birini gördüğümü hatırlamıyorum da, bu yüzden kimi yerlerde absürt kaçabilir gibi geldi.


 
Sigara içilen her mekanda içiyorum, absürt kaçan bir durum yok.


  • mutekebbir  (22.10.21 17:08:43) 
Valla ben canimin istedigi yerde iciyorum. Millette puro kültürü yoksa banane abi


  • stavro  (22.10.21 19:17:23) 
Nişantaşı ve Akaretler'deki her mekânda rahat rahat içebilirsin, birçoğunda puro küllüğü bile var zaten.


  • BuddyGuy  (22.10.21 19:37:02) 
Kalamış divan’da puro içen görüyorum hep.


  • kaptan memo  (22.10.21 23:53:49 ~ 23:54:14) 
[]

vadeli mevduat benzerleri

arada cüzi miktarda param olunca 30-40 günlüğüne faize koyuyorum. yani öyle duracağına hiç olmazsa 30-40-50 lira geliyor.

peki, bu tip daha karlı bir yatırım aracı var mı? döviz vs. almak istemiyorum çünkü 30 günde zarar edebilirim.

garanti getirili olarak tahviller var ama onlar da en yakın 2-3 ay sonraya parayı veriyor.

 
Gecelik repo vs var. Bankana gidip bir konuş.


  • dougsampson  (18.10.21 20:44:44) 
Ppz , hyv fon


  • Mistyimage  (18.10.21 21:34:44) 
[]

Bir alıntı

Bence cok guzel yazmis. Sizin ne dusundugunuzu merak ettim.




 
Ben çok yüzeysel buldum.


  • dissendium  (10.10.21 00:07:11) 
insanlar başkaları onu konuşsun diye ölümsüz olmak istemiyor ki, bizzat yaşamak için istiyor. yoksa benim bıraktığım kültürel mirası öldükten sonra niye önemseyeyim.


  • Bruce  (10.10.21 00:10:06) 
@bruce: bence oyle demiyor zaten. "gercek manada ölümsüzlük mumkun degil ama bu sekilde de insanligi sonsuza kadar etkileyebilirsin" diyor bence.

Bu arada kitap: bir devrimcinin anilari, kropotkin.
  • hlot  (10.10.21 00:12:54) 
"insanlar ölümsüzlük peşindeler" demiş, peşinde oldukları ölümsüzlük bu tarz bir ölümsüzlük değil demek istiyorum ben de. ekmek bulamazlarsa pasta yesinler gibi olmuş bana göre.


  • Bruce  (10.10.21 00:15:25) 
İnsan iyi diye kim sonsuza kadar hatırlar ki.


  • baal  (10.10.21 01:22:15) 
Valla iste baglami devre disi birakinca ve cevirmen yazilani birazcik degistirince boyle bir olay ortaya cikiyor. Sadece bu haliyle cok sacma bir soz gibi gozukuyor bence de.

Kitapta ise bu sozlerden once annesinden ve onun iyi biri olmasinin olumunden sonra bile nasil olumlu etki gosterdiginden bahsediyordu. Sonra da 'insanlar olumden sonra yasamak isterler' diye giriyor ve o sekilde bagliyordu. Yani olumsuzluk demiyor, daha cok olumden sonra yasamak kismiyla dinlere gonderme yapiyor bence cunku olumden sonra yasam dinlerin vaad ettigi bisey. Insanlarin sirf bu ugurda dinlere sarilmasi ve bu dunyayi es gecmelerine bisekilde vurgu var yani.
  • j r r tolkien hayrani  (10.10.21 01:32:19 ~ 01:32:38) 
@baal: hatirlar demiyor ki :/


  • hlot  (10.10.21 01:41:46) 
"iyi insanların hatıralarının sonsuza kadar hatırlanması" ben pek katılamadım bu düşünceye.


  • high hopes of the sozluk  (10.10.21 03:35:19) 
İnsanlar olarak insanlığı çok abartırken sonsuzluğu çok küçümsüyoruz. Bir sürü canlı türünün nesli tükendi, bizimkisi de öyle ya da böyle tükenecek. Şimdi baktım, evren 13 milyar yaşındaymış, homo erectus 2 milyon, homo sapiens ise 300.000 yıl önce ortaya çıkmış. Uzun vadede herkes, her fikir, her anı, her şey yok olacak. Kısa vadede bile hiçbir şeyin garantisi yok; bin yıl, iki bin yıl öncesine dair bilgilerimizin önemli bir kısmı varsayım. Bir arkeolojik kazı bildiğimizi sandığımız tarihimizi değiştirebilir.


  • salihdt  (10.10.21 15:22:00) 
Iyi insanlar hatirlanira katılmıyorum. Bir jenerasyon evet, iki jenerasyon tamam ama 3ten itibaren hayır.
Misal dedem çok iyi insandi. Babam ve ben hatirliyoruz. Ben de kendi cocuguma söylerim ama onun için sadece bir fotoğraf ve birkaç iyi sözden ibaret biri olacak. Ama o kendi çocuğuna anlatmaz bile hâliyle unutulup gidecek.
Ölümsüzlük ile karsilastirilamaz birşey bu.
  • logisticsmanager  (10.10.21 15:47:28) 
[]

çamaşır makinesi sürekli sigortayı attırıyor

oran bayağı yüksek. 3'te bir oranında attırıyor diyebilirim. tüm sigorta atmıyor, sadece bir tane şalter atıyor, banyo etkileniyor sadece.

eski çamaşır makinesi böyle bir şey yapmıyordu, yenisinde bu olmaya başladı. neden olur? ne yapmak lazım? bir süredir ağırdan alıyoruz, biraz daha umursamazsak büyük bir sıkıntıyla karşılaşabilir miyiz? yani, acele etsek iyi mi olur anlamında soruyorum.

makine bu ya da buna yakın bir şey (ww serisi): www.samsung.com

 
(Alıntı)

Elektrik hattında problem olabilir, makinenizin fişini çekin ve aynı prize farklı bir ev aleti (saç kurutma makinesi, kettle) takarak deneyin. Sigortalar yine atıyorsa, uzman bir elektrikçiye priz hattınızı kontrol ettirin. Uzatma kablosu, 3'lü priz vb. varsa çıkartın ve doğrudan prize bağlayarak tekrar deneyin.

beyazesyaklimakombievaletleriservisi.blogspot.com
  • la lykia  (09.10.21 01:43:12) 
tekli sigorta ise atan, iç tesisat yönetmeligine uygun ise kablo kesitleri sigortanın eşik değerini amper cinsinden arttırabilirsiniz.


  • goodz  (09.10.21 02:00:46) 
aynı prize traş makinesi, saç kurutma makinesi gibi aletleri defalarca taktık ve hiçbirinin sigortayı attırdığını hatırlamıyorum.

evdeki sigorta da şöyle bir şey: 2.bp.blogspot.com

bunun sadece bir tanesi atıyor.
  • hlot  (09.10.21 02:19:21 ~ 02:20:04) 
çamaşır makinasını uzatma kablosu ile sigortanın attığında etkilenmeyen cihazların olduğu bi prize bağlayın ve evdeki tüm cihazları kapatın. eğer yine atıyosa makinanın içinde kaçak vardır, eğer atmıyosa makinayı bağladığınız priz hattında sigortanın kaldırabileceğinden daha yüksek akım çeken başka cihazlar bağlıdır. doğal olarak sigortayı büyütmeniz çözüm olacaktır.

kettle, fön makinası gibi cihazlar çamaşır makinasına oranla daha kısa süreli çalıştıkları için sigortanın ısınıp atması için gerekli süreyi dolduramıyo olabilirler. aynı şeyi elektrikli ısıtıcıyı 20-30 dk çalıştırarak denemeniz daha doğru olacaktır.
  • johnnie w lker  (09.10.21 02:36:30 ~ 02:43:45) 
Hocam normal sartlarda atmamasi lazım o tesisat ona dayanmasi lazim. Makinede bir sorun olduğunu düşünüyorum, makineyi uzatma kablosuyla baska saltere bagli olan bir prize takın, baska odaya bağlayın oyle deneyin yine aynısı olacak mi bakin. Muhtemelen olacaktır.

Onlem almazsanz ne olur? Yangin cikabilir hocam en kisa zamanda baktirin. Basit ama sonuclaro agir olabilecek sorun.
  • stavro  (09.10.21 11:36:51) 
Atan sigortadan korkulmaz, demek ki görev yerine geliyor. Yangın riski yok yani.

Sigorta ömrünü tamamlamış olabilir, arızalanmış olabilir, amperi yetmiyor olabilir (zor ihtimal)

Her seferinde atsa makine ya da hatta sıkıntı arardık ama arada attığına göre problem sigortada.

Denemek için çıkışını bi yandaki sigorta ile değişin, eğer hatta ya da makinede sorun varsa bu yeni sigorta da atar bundan sonra.
  • John Bloor  (09.10.21 11:50:09) 
Bu arada, yazmayi unutmusum, onemli olabilir: camasir makinesinin acma tusuna bastigimiz zaman atiyor sigorta. Makine calismaya basladiktan sonra atmadi hic. Sadece acma tusuna basarken korkuyoruz atacak mi diye.


  • hlot  (09.10.21 13:07:27) 
O zaman sigortada değil, makinede var basit bir problem. Girişten itibaren karta kadar giden hat ve buton içi bi kontrol edilmeli, ilginç bir arıza.

Buton mekanik mi peki dijital mi?
  • John Bloor  (09.10.21 14:52:05) 
Buton, mekanik.

O zaman ben bir samsung ile goruseyim. Ucretsiz hallederler herhalde.
  • hlot  (09.10.21 19:41:56) 
Garanti yoksa ücretsiz halletmezler, garanti varsa da su teması filan diyip kullanıcı hatası demesinler dikkat edin.


  • John Bloor  (11.10.21 11:03:16) 
[]

Telefondaki yer imlerini masaustune gecici olarak tasima (chrome)

Telefondaki yer imlerim baska bir gmail hesabina kayitli, masaustundekiler baska.

İstiyorum ki, telefondaki yer imlerini birkac saatligine masaustune aktarayim, oradan biraz duzenlene yapayim ve sonra sileyim. Ama bu yer imleri, masaustundeki yer imleriyle birbirine karisir, her sey karman corman olur, sonra da işin icinden cikamam diye korkuyorum.

Var midir bunun bir yolu? Veya, gonul rahatligiyla yer imlerimi masaustunde senkronize edip, sonra da o senkronizasyonu kaldirabilir miyim?

 
Bilgisayarda yeni bir kullanıcı profili oluştur (oturum açma hesabı). Orada Chrome ile telefondaki Gmail ile oturum açıp bu istediğini yapabiliyor olman lazım.


  • himmet dayi  (22.09.21 07:54:32) 
[]

Önsöz okumak hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ozellikle, onemli, bilgilendirici denebilecek kitaplarin onsozlerinden bahsediyorum. Bana buralari okumak hep bir yük geliyor ama "okumazsam belki de cok degerli bilgileri kaciriyorum" deyip okuyorum ama maalesef bazilari da 15-20 sayfa onsoz yaziyor :( önsözü atlasam da kitaba icim rahat bir sekilde devam eddmiyorum.

Siz ne dusunuyorsunuz bu konuda ve ne yapiyorsunuz? Onsozleri okuyor musunuz, yoksa iciniz rahat bir sekilde atlayabiliyor musunuz?


 
Önsöz iyi hoş da bir de çevirmen önsözü var o hiç çekilmiyor.


  • olaylar olaylar  (22.09.21 01:25:24) 
Eskiden okumuyordum şimdi okuyorum. Bazen oldukça ufuk açıcı olabiliyor ya da kitaba dair genel bir değerlendirme icerebiliyor. Kuram okuyorsaniz eğer çok işinize yarayabiyor.


  • Amaranta ursula  (22.09.21 01:33:18) 
Genelde okuyorum, merak ediyorum zaten ne yazmışlar diye. Ama okumadığım zaman da karalar bağlamıyorum tabi, daha sonra da okuyabilirim çünkü.


  • burka  (22.09.21 01:34:48) 
Yazarın kendi yazdığı önsözü her zaman okurum. Önsözler daima en son yazılır*


  • hayaletimsi  (22.09.21 08:45:46) 
tam olarak şöyle düşünüyorum bit.ly


  • Improbable  (22.09.21 08:59:10 ~ 09:01:33) 
Okuyorum. Ama spoiler yersem sinirleniyorum, o yüzden kurgu eserde en son okuyorum.


  • kobuzchu kiz  (22.09.21 09:38:38) 
okuyorum ve önsöze spoiler veren çevirmenleri anlamakta güçlük çekiyorum. yazıyorsan kitabın sonuna yaz, bu gerçekten çok manasız.


  • bohr atom modeli  (22.09.21 13:29:30) 
Kurgu olmayan kitaplarda okurum, kitabı okumayı kolaylaştırır, temel tezi ve neye dikkat etmeye, neyi anlatmaya çalıştığını söyler. Edebi eserlerde uzunsa okumam. Çevirmen ve editörlerinkini okumam. Kurgu eserler için sonsözün daha iyi olduğunu düşünmekteyim.


  • black holes in the sky  (22.09.21 13:39:05) 
ben okurum. onu okumayınca kötü hissediyorum kendimi, şaka değil. kitabı eksik okuyorum gibi geliyor. bazen kitaba dair çok faydalı perspektifler sunanlar oluyor. okurken şunu da göz önüne alın diye ipucu veriyor bazı çevirmenler özellikle, yanılmıyorsam martin eden'daydı bu ve çok hoşuma gitmişti. olmadı 10 dk kaybederiz abi, nedir yani?


  • sana bir sarki yazdim fernando  (22.09.21 13:58:13) 
her zaman okurum. kitabın türü önemli değil.
editör, tercüman veya alanda uzman birinin yazdığı ön sözleri de okurum. her türlü ön sözü okurum.
özellikle tercüme kitaplarda önemli bilgiler olabiliyor.
  • d e j i n  (22.09.21 21:04:42) 
[]

şu bilgiyi teyit etmek

ekteki alıntıyı yazara arkadaşı anlatmış. peki bunu nasıl teyit edebiliriz? konuyu bilen, kaynak verebilecek olan var mı? illa abd'de olması gerekmiyor, avrupa'dan da örnek olur, "para babaları o zamanlar devrim olacak diye çok korkup önlem alıyorlardı" gibisinden örnekler.




 
Konu ile ilgili "emek şövalyeleri" ve "Farmers Alliance (Çiftçiler İttifakı)"nı araştırabilirsiniz.


  • lancelot du lac  (08.09.21 22:28:21) 
şu sayfada (whorulesamerica.ucsc.edu) şu kısımlar dikkatimi çekti:

"corporate leaders put their efforts into creating stronger military forces to control workers when necessary"
"regular army also developed close ties to the industrial companies in urban areas. Three business leaders in Chicago, for example, provided the money for a military base just twenty miles north of their city"

askeri üsse yakın yere taşınmaktan ziyade yakınlarında askeri üs kurulması için maddi destek verilmesi gibi bir intiba uyandırdı.

şu kitabın 121-122. sayfaları: Archer, Robin. 2007. Why is there no Labor Party in the United States?
ve şu kitabın 85-86. sayfalarına atıfta bulunmuş: Cooper, Jerry M. 1980. The army and civil disorder: Federal military intervention in labor disputes, 1877-1900
  • kim bilir  (09.09.21 05:36:33 ~ 05:37:05) 
[]

şekerli içecekler

250 ml'lik sprite'ta 8 gr şeker varken 200 ml'lik bir meyveli sodada 17 gr şeker var.

meyveli sodanın içindeki şekerden dolayı zararlı olduğunu biliyordum ama her halükarda kola, sprite gibi içecekler meyveli sodadan çok daha zararlıdır diye düşünüyordum.

ee şimdi ne diyeceğiz yani, meyveli soda içeceğine sprite iç mi diyelim? yoksa başka bazı maddelerden dolayı sprite hala daha mı zararlı?

şekerli içecekler içerisinden özellikle kola bu kadar şeytanlaştırılmışken (haklı olarak tabii) meyveli sodanın daha fazla şeker içerdiğini görünce çok şaşırdım.

bu arada kolanın 250 ml'sinde 13 gr şeker varmış. fanta'nın 250 ml'sinde de sanırım 28 gr gibi uçuk bir miktarda şeker var (görsellerden baktım, bazılarında farklı sayı verilmiş ama her halükarda en şekerlisi fanta gözüküyor).

 
Detaylara baktin mi. Sprite falan sey yapiyor 8 gram seker atip geri kalani tatlandirici ile kompanse ediyor. Meyveli soda demek ki sekerden kacmiyor


  • floydian  (01.09.21 23:14:57) 
aa evet. içindekiler kısmında "tatlandırıcılar (asesülfam K, aspartam)" yazıyor. gramaj tablosunda bunlar yok tabii, sadece şeker, yağ, protein, tuz var.

ne hale geldik artık ya.

edit: fanta'da tatlandırıcı yokmuş. demek dürüst oldukları için bu kadar çok şekerli gözüküyorlar. o zaman hepsi fanta'nın seviyesindedir aşağı yukarı.
  • hlot  (01.09.21 23:23:06 ~ 23:27:04) 
sigaranin eskiden reklami yapilirdi, hatta iyi geldigi falan soylenirdi.

yillar sonra da insanlar, eskiden nasil da sekerli yiyorlarmis diyecekler. (saglik acisindan)

meyve suyu da zararli, onun yerine meyve yemek daha mantikli ki olcusunu kacirmak cok kolay.
  • do you remember me  (01.09.21 23:54:27) 
Meyveli soda diye bir icecek yok zaten. Uzerinde soda falan da yazmaz. Ismi kandirmacadan ibaret.
Hepsi sekerli gazoz aslinda.

Gram farki da kullandigi sekerden kaynaklaniyordur.
Glikoz kattiysa daha az katarak daha sekerli hale getirebiliyorsun(tat olarak).
  • divit  (02.09.21 01:55:04) 
[]

her takside pos cihazı var mı?

uygulamayla çağırırsak kredi kartıyla ödeyebiliyoruz, peki yoldan çevirdiğimiz her takside kredi kartıyla ödeme yapabiliyor muyuz? nakit bitti, atm uzakta.




 
ya bu sorduğun şey senin şansına bağlı yani yüzlerce binlerce taksi var bir de sen varsın. hangisini çevireceğini bilemeyiz ki.


  • elorelia  (31.08.21 13:02:54) 
hayır


  • check minus  (31.08.21 13:03:46) 
üstünde "pos cihazı vardır" yazan taksiyi çevirip sorduğumda yok dediği olmuştu :D öyle düşün

taksiyle atm'ye gidip çekip yola devam edebilirsin ama ben hiç yapmadım ben de geriliyorum, önceden çekmek veya bitaksi/uber ile çağırmak daha hoş geliyor.
  • nhk ni youkosu  (31.08.21 13:21:17 ~ 13:22:15) 
[]

Gogol kitap önerisi

Gogol'un "bir delinin ani defteri", "palto", "burun" hikayeleri hosuma gitti. Mizahi, eglenceli bir stili var. Peki "ölü canlar" da ayni tadi verir mi, yoksa biraz sonuk mu kaliyor?

Pek de eseri yok. Zaten 6-7 oykusunu bir kitapta toplamislar. Baska okuyacak oykusu kalmiyor. Mufettis kitabi da oyun sanirim, o yuzden okumasam daha iyi gibi.


 
Ölü canlar sönük kalmaz bilakis bir çırpıda okursunuz muhtemelen. Müfettiş de çok eğlenceli bir oyun, aradığınız mizahi tavrı onda da bulabilirsiniz. Her ikisini de tavsiye ederim. Ayrıca okumadıysanız Çehov’un öykülerini de tavsiye ederim, onun öyküleri de çok eğlencelidir.


  • ziya özdevrimsel  (23.08.21 22:51:23) 
Ölü Canla Gogol'un başyapıtı. Kesinlikle okumalısın.
Hafızam beni yanıltmıyorsa Ölü Canlar tamamlanmamış bir kitap. Gogol girdiği bir bunalım sonucu kitabın devamını yakıyor, çok kısa bir süre sonra da ölüyor. Okuyunca keşke devamını yakmasaydı diyeceksin.

  • Mirket  (23.08.21 23:16:09) 
Ölü Canlar açık ara en sevdiğimdi.


  • ruhen hastayim ben  (23.08.21 23:27:20) 
@mirket: bu kotu bir haber ama ya :) Okumasam mi :) baska var mi "evet, bitirmedi" diyen?


  • hlot  (24.08.21 07:00:47) 
12  Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.