[]

Ailesinden farklı bir şehirde yaşayanlar

Ne sıklıkla ailenizin yanına gidiyorsunuz? Gidince ortalama kaç gün kalıyorsunuz ailenizle?

Bir de gitme sıklığınızın zamanla nasıl değiştiğini merak ediyorum. Ben mesela 7 senedir ailemden ayrı yaşıyorum. Öğrenciyken 2 saatlik yol bile büyürdü gözümde, gitmek istemezdim pek. Şimdi fırsat olsa da gitsem diye bekliyorum.

Kendimde böyle bir değişim görünce sizler için nasıl olduğunu da merak ettim. Ne kadar zamandır ailenizden ayrı olduğunuzu da yazarsanız güzel olur.

 
Üniversite ile birlikte sekiz dokuz yıldır ayriyim. Okurken her firsatta gitmek isteyip ders mers umursamadan giderdim. Otobusle bir de. Bes saat yol.
Calismaya basladigimdan beri de ayda bazen bir, nadiren iki, cogunlukla iki ayda bir seklinde gidiyor. Bazen haftasonu mesai oluyor. Otomatik olarak ihtimal kalkiyor. Zaten gidince de ancak bir tam gun kalabiliyorum.
Dort saat filan, arabayla. Benim asil simdi gozumde buyuyor. Ve de çoğunlukla yapmak istedigim baska seyler oluyor.
  • a perfect lie  (11.03.18 23:53:38) 
öğrenciyim. ben egenin incisi bir şehirde onlar ise trakyanın göbeğinde oturuyorlar haliyle hayli uzağız 2-3 ayda bir gidiyorum.
2 senedir ayrıyız.

  • biravekahve  (11.03.18 23:55:50 ~ 23:57:06) 
Aynı şehirde ayrı yakalarda 6 yıldır ayrı yaşıyoruz.
İlk yıl her haftasonu gidiyordum, 2. Yıl 2 haftada 1 oldu, 3 yıldan sonra ayda bire sabitledik, üniversitedeki son yılımda kıçımı kaşıyacak vaktim yoktu 2 aydan fazla gitmediğim oldu. Süre uzayınca annem gelip bi kahve içip gitmeye başladı 2 haftada bir.
Şu an ayda birden devam.
  • bir nick var benden iceri  (12.03.18 00:13:53) 
9 senedir ayrıyız, aramızda 200 km var. ayda 1 kesin giderdim, 2-3 senedir 2 ayda 1'e düşmüş olabilir ortalama. normal gidince haftasonu kalıyorum, bayramlarda gidince bayram tatili boyunca. çok gidemediğim için bayramları tamamen birlikte geçiriyoruz denebilir.


  • Bruce  (12.03.18 00:21:22) 
6 yildir ayriyiz, son 5 yildir yilda 3-5 gun max


  • hjarteblod  (12.03.18 00:23:24) 
üniversiteden bu yana sekiz yıldır ayrıyım. öğrenciyken dört-beş saatlik yolu hiç üşenmez her fırsatta giderdim otobüsle ama şimdi uçakla 1.5 saat olan yolu bayramdan bayrama, ucuz bilet buldukça ya da bi hastalık falan oldukça gidiyorum. gidiş tarihlerine göre ya bayram tatili boyunca ya da cuma akşamdan pazar akşamına kadar kalabiliyorum.


  • dialecticchaos  (12.03.18 00:30:38) 
ANAMGİLLER kocaeli'de. istanbul'da okurken yurtta kalıyor olmamın da etkisiyle ne zaman 4 günlük boşluk yakalasam giderdim, istanbul'da bulunma zorunluluğum yoksa da kalabildiğim kadar kalırdım.

şimdi ankara'dayım. hem kendi evimde rahat hissediyorum hem de gidiş-geliş 100 liraya geliyor. 3 aydır gitmedim, önümüzdeki ayın ortasında bir hafta ara var, o zaman gideceğim.
  • der meister  (12.03.18 00:39:03) 
[]

Nişantaşı'nda nerde güzel pasta yiyebiliriz?

Zincir pastanelerden çok lezzetli pasta yapan butik pastanelerden arıyoruz. Var mıdır bildiğiniz bir yerler?




 
vi healthy living diye bi yere gitmek istiyordum ben, orada yenir gibi duruyor :D

raw ve glutenfree yapiyolarmis.
  • kuehles blondes  (06.03.18 18:57:36) 
La vita


  • cloudybloody  (06.03.18 19:02:23) 
foodie


  • in vino veritas  (06.03.18 19:04:56) 
Zamane Kahvesi


  • Traveller  (06.03.18 19:12:44) 
La Patisserie Lune


  • inawen  (06.03.18 22:15:35) 
la vita diyorum ben de, krokanlısı dehşet bişi.


  • Bruce  (06.03.18 22:47:55) 
[]

Tur şirketlerinin yurt dışı turlarından kimse mi memnun değil?

Ekşi'de bütün şirketleri gömmüşler. Çoğunluk hep kötü şeyler yaşamış tur şirketleriyle. En çok da otellerin şehir dışında seçildiğinden bahsetmişler hemen hemen bütün şirketler için.

Zaten benim bildiğim 3-4 şirket var, onların sitelerine bakıp duruyorum ama yorumları okudukça birinin diğerinden hiçbir farkını göremedim. Her birine yapılan yorumlar birbirinden kötü.

Annemle birkaç günlüğüne bir yerlere gitmekti planım. Hem annem olduğu için hem de şu an uğraşacak halim olmadığı için ilk defa turla gitmeyi düşündüm ama yorumlar içimi kararttı. Gerçekten bu kadar kötü, hepsi birbirinden beter şirketler mi bunlar? Hiç mi gittiği turdan memnun dönen, bize de tavsiye edebilecek birileri yok aramızda?

 
annemle italyaya pronto turla gitmiştik. memnun kalmıştık biz.


  • sta  (22.02.18 21:48:23) 
Setur,prontotur bunlar iyidir genelde.


  • basubadelmevt  (22.02.18 22:09:40) 
Tur iyidir ya ben de katıldığım turlardan memnun kaldım şimdiye kadar.


  • naksidil  (22.02.18 22:12:06) 
Biz gittik. Ben turla gitmeyi kimseye tavsiye etmiyorum, cok anlamsiz. Zaten sonraki gezilerin hiçbirine turla gitmedim.


  • stavro  (22.02.18 22:19:59) 
Adamlar ucak biletinden daha ucuza hersey dahil tur satiyorlar.insanlarda uc kurusa bes kofte beklentisinde.ustune rehber kendi hanutu icin bunlara paket satmaya calisinca hesaplar tutmuyor.sonra begenmedik oluyor.beklentini yuksek tutma,gez gel.


  • duptıs  (22.02.18 22:56:12) 
Ucuz tura gidersen sehir disinda hatta bir yandaki sehirde vs kalirsiniz, hazir olun.
Hep hatirlarim "viyana sehir merkezine tramvayla sadece 30dk" dedikleri otel baska bi sehirde olan oteldi, etrafi da kus ucmaz kervan gecmez bi yer. Gece eglenmeye kalksan geri donemezsinnfilan.

BaZen sehiricinde otelli olablar da oluyor, belki daha pahali olabilir o. Sormak lazim oncesinde.
Bir de ekstralari kendibiz hesaplayin, istiyor musunuz kendiniz yapsajiz kaca patlar,
Iyi yere gidebilir misinzi vs.

Ben hic turla gezmedim ama bunlara bakilmali diye dusunuyorum.
  • kuehles blondes  (23.02.18 02:21:38) 
memnun kaldığım da oldu kalmadığım da. biraz detaylı araştırmak lazım. rehberi, ekstra turları, kalınan otelin şehir merkezine uzaklığı vs.


  • dedim ben sana  (23.02.18 10:28:36) 
[]

İstanbul'da fotoğraf bastıracak iyi bir yer biliyor musunuz?

Bastırmam gereken 100 civarında fotoğraf var elimde ama hem iyi kalitede fotoğraflar basacak hem de çok pahalı olmayacak bir yer bilmiyorum. "Eminönü'ne git" gibi genel bir tavsiye değil de daha spesifik bir yer ismine ihtiyacım var. Kadıköy'e çok uzak olmayan her yere gidebilirim. Var mıdır bildiğiniz bir yerler?




 
Kadıköy'de Rıhtım'daki otobüs duraklarının karşısına denk düşen bölgede, ara sokaklarda onlarca matbaa ve baskı evi var. gidip küçük pazarlıklarla anlaşabilirsin.

Kadıköy çarşı tarafında da mühürdar sokak'tan modaya doğru gidilen sokakta, birtat ocakbaşı'nın az ilerisinde Kadıköy Copy var, orası da iyidir.

Kolaylıklar dilerim.
  • gochebe  (14.02.18 01:37:08) 
kadıköy copy pahalı. Cağaloğlunda istanbul erkek lisesinin giriş kapısının karşısında büyük bir yer var. Fiyatları uygun, baskısı da kaliteli.


  • y e k  (14.02.18 03:42:00) 
netbaski.com'u oneriyor millet. fiyat aldiktan sonra orayla da kiyaslayabilirsiniz.


  • brkylmz  (14.02.18 12:01:46) 
www.sevgilikitabi.com Kadıköy'de ama kuşe kağıda baskı yapıyorlar.


  • gadlemler  (14.02.18 21:02:30) 
[]

Whatsapp'ta bir şeyi aklım almadı

2 senedir falan son görülmesi kapalı olan biri vardı. Bu da benim bildiğim 2 sene, belki fazlası da vardır. Bu arkadaş aylardır hattını kullanmıyordu ya da whatsapp kullanmıyordu. Tam olarak nasıl olduğunu bilmiyorum ama benim geçen ağustosta yazdığım mesaj hala tek tikteydi.

Ağustostan beri yine son görülmesi yoktu zaten. Şimdi bir baktım ki son görülmede "bugün 00.26" yazıyor. Fakat benim ağustosta yazdığım mesajım hala iletilmemiş, hala tek tik.

Bunun açıklaması ne olabilir şimdi ben anlamadım. Engellenmiş miyim yoksa? :( Ama engellensem aylar sonra bir anda türeyen son görülmeyi göremem di mi? Zaten bence engellenmiş de olamam. :( Ama neden yıllardır son görülmesi olmayan ve aylardır whatsapp kullanmayan bi insanda benim 5 ay önce yazdığım mesaj hala tek tikte beklerken bir anda son görülme çıkar ve o da bugün olur ki? :(

 
Engelliyken gönderilen mesajlar engel kalkınca iletilmiyor sanırım .engelleyip sonra engeli kaldırmış olabilir. Ya da, bu sürede whatsapp silmiştir kullanmamıştır, şimdi yeniden kurmuştur


  • kitap arasında kalmış silgi tozu  (20.01.18 13:47:01) 
Konuşmayı beş aydır silmemiş olmanı tebrik ettim.

Engellemiş ve engeli kaldırmış olabilir +1
  • femme vitale  (20.01.18 13:56:31) 
[]

Bunu yapan başka manyak var mı?

Bende bir huy var, çok değer verdiğim, anısı olan mesajları falan asla silemiyorum. Şimdi bir anda son 40 dakikadır falan çok sevip değer verdiğim ama aylardır bana değersizliğimi sonuna kadar hissettiren şahısla olan whatsapp mesajlarımızı okuduğumu fark ettim. Mesajlar 2016 temmuz'dan kalma ama okurken o güne geri döndüm sanki. O günkü mutluluğumu falan sanki şu an yaşıyormuşum gibi hatırladım.

Bir süredir bunu yapmamak için çaba harcıyordum ama aslında çok sık yaptığım bir şey bu. Eski güzel günlerdeki mesajları okuyorum sürekli ve hem "ne kadar mutluymuşum" diye düşünüyorum hem de o halden bu halime geldiğim için içimde bir acı duyuyorum. Resmen kendime acı çektiriyorum okurken. Noktasına, virgülüne kadar ezberimde diyebilirim aylarca yapılan bütün konuşmalar.

Bu normal bir şey değil di mi? İnsan nasıl bu kadar takıntılı olur ve kendisine acı çektirmekten zevk alır?

Bunu yapan tek kişi ben değilim di mi? Aramızda böyle başka manyaklar da olmalı bence. :( Neden böyleyiz? :(

 
ben de silmiyorum geçmişimdeki değer verdiğim insanlarla olan mesajlarımı. bazen geri dönüp okuduğum da oluyor fakat bunu kendime acı çektirmek için değil de o günkü mutlu anlarımı görmek için yapıyorum kısmi bir hüzünle karışık özlem kaplıyor içimi.


  • biravekahve  (16.01.18 00:38:44) 
bende msn konuşmaları duruyor, öyle diyim. bi de onları enteresan bir formatta kaydetmiş program, word'de okunabilir hale getirene kadar canım çıkıyordu.

ben acı çekmiyorum yalnız, "güzel günleri andık" tadında oluyor. çok da sık yapmıyorum ama silemiyorum da.
  • Bruce  (16.01.18 00:39:59) 
Ben de yapıyorum.
Uzun uzun mesajlaşmaları, o ne demiş, ben ne demişim diye bayağa saatlerce okuyorum. Anormal olmak iyidir.

  • Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir  (16.01.18 00:42:53) 
bende de bazı msn konuşmaları bile duruyordu. geçen yıl hepsini yok ettim. pişman değilim.


  • bxgx  (16.01.18 00:58:39) 
Ben geldim. Daha manyak, en manyak!

2013'ten mesajlasmalar duruyor hala bir not defterinde. Issiz ve aptal oldugum icin, telefondan deftere aktarmistim. Gun gun ve saatiyle...

Ayriliktan sonra da devam ettim bir süre. Vahsi is ve ulasim sartlari sag olsun, biraktim.

Baskasiyla ilgili "manyak" gibi ifadeler kullanmam ama isin içinde ben oldugum icin, kendime soyluyorum.

Degmez...
  • runagain  (16.01.18 01:03:52) 
değer verdiğim kişilerin whatsapp, instagram dm ve facebook messenger gibi ortamlardan yazılarını tutarım. hayatımdan çıktıkları an da silerim.


  • rain when i die  (16.01.18 01:07:36) 
lise aşkları dönemine ait msn konuşmaları, notlar vs. duruyor; ancak o zamanlardan sonra kimsenin herhangi bir yazısını/mesajını vs. tutmadım. dolayısıyla whatsapp falan cillop.

eskileri de ergenliğime ait diye tutuyorum hala, arada açıp dalga geçerim diye, onu da yapmıyorum gerçi. 1-2 kere okumuşluğum var, kendi kendime rezil olduğumla kalmıştım ahah. o kadar ama.

geçmişi özlemle anmak gibi bir özelliğim olmadı hiç, o durumda kendimi takılı kalmış hissederdim sanırım. fazlasıyla klostrofobik bir durum benim gözümde.
  • treamorg  (16.01.18 01:15:41) 
sadece mesajları mı saklıyorsunuz? o özel kişiye ait her şeyi saklıyorum ben.


  • rakicandir  (16.01.18 01:22:05) 
sen manyak gormemisin duyurularin ciktilarini alan adam var.arsiv konusunda ordinaryus olmuslar.

Bendeki durum az farkli,hic okumuyorum mesaj yazmayida sevmiyorum neticesi bu.

i.hizliresim.com
  • duptıs  (16.01.18 01:41:21) 
Siz manyak görmemişsiniz +1


  • marjory  (16.01.18 02:32:46) 
Ben hiç bir mesajımı silmedim şimdiye kadar ama pişmanım. Her şeyin çok ortada durması tatlı bir şey değil, ben de bir şeyler ararken denk gelirsem keyfim kaçıyor. iPhone'un ara fonksiyonunu kullanıyor musunuz bilmiyorum, ben çok kullanırım, maalesef mesajlarda bir şey ararken de kullanıyorum, sonra al başına belayı.


  • roket adam  (16.01.18 02:35:26) 
Önceden saklıyordum ama şu sıralar çoğu şeyi sildim. Çünkü acı vermekten başka bir işe yaramadıklarını farkettim. Ne güzel günlerdi diyorum okuduğumda ama artık o günler yok ve günler güzel değil.


  • uyusam iyi olur  (16.01.18 02:49:49) 
sms, mail, whatsapp, messenger, sözlük, duyuru, aklınıza hangi platform geliyorsa artık. hiç biriktirmiyorum. günlük konuşmalar mevcuttur. ya da tarihi gelince kullanacaklarım. bittiği gibi herşeyi silerim. bu konuda ihtiyaç duyduğum zamanlar da oldu mal gibi ortada kaldığım da oldu ama siliyorum. hiç bildirim yanmaz uygulamalarımda. her çağrı, sms, bildirime de anında bakıyorum. sanırım ruh hastası takıntılı bir manyağım.


  • format c  (16.01.18 03:06:31) 
hayatımda hiç telefon satmadım, 2005'te aldığım 6630'a kadar durur ve onun bile içinde sms var hala. hatırladığım en eski 2009 var şu an, bakmam lazım daha eskisi var mı diye. duvar kağıdım da ali sami yen'de çektiğim bir fotoğraftır :)

çok çok eski msn loglarım da harici harddiskimde duruyormuş, onları da geçen buldum.

niyetim acı çekmek değil, o tarz aşk meşk mesajları da değil zaten ama anı işte. o mesajları silmek istememişim demek ki o dönem, telefonu da yok etmem herhalde artık. gitsin gittiği yere kadar.
  • infernal majesty  (16.01.18 03:14:19) 
yengec burcu musun? jsjsjs
bunu yapiyorum ben hatta dun gece okudugumu farkettim, galerim de ayni sekilde yuz yillik fotograflarla dolu

  • Lusid*  (16.01.18 12:00:14) 
hicbir sey saklamam. boyle daha hafifim.


  • e haliyle  (16.01.18 12:30:42) 
[]

İstanbul'da en bol çeşitli ve güzel serpme kahvaltıyı

Nerede yaptınız?




 
Saray muhallebicisi - ataköy


  • xdenizx  (03.01.18 23:51:01) 
moda'da van kahvaltı salonu'nun yanında naga putrika var. orası baya iyi.


  • noxell  (03.01.18 23:55:42 ~ 04.01.18 00:09:03) 
Kale Cafe - Rumeli Hisarı. En bol çeşit diyemem ama benim gittiklerimden en lezzetlisi diyebilirim.


  • aslinda sana ne  (04.01.18 10:25:56) 
Kadıköy cafe jele


  • pasiflaura  (05.01.18 02:00:21) 
[]

İstanbul'un sizin için anlamı nedir?

Soru başlıkta.
İstanbul'a dair istediğiniz şeyi yazabilirsiniz.



 
Eskiden bu sehirin merkezi Turkiye'nin ender Avrupali sehirlerinden biriydi. Istiklal Caddesi, Besiktas, Gumussuyu insaniyle mimarisiyle Avrupa'dan farkli degildi. Simdi Istanbul'un bir anlami kalmadi cunku her yerini Orta Dogululastirdilar.


  • Traveller  (17.12.17 15:54:37) 
tek kelimeyle ozetlemek gerekirse, comaristan


  • mayeskuel  (17.12.17 15:57:20) 
iş kapısı


  • goodyes  (17.12.17 16:04:11) 
1- Memleket. Seviyor muyum? Hayır. Çünkü max. 15 senedir burada olan insanlar Bizans döneminden beri buradaymış tavırlarına büründü.

"Sen değil... Baban, deden, onun babası..." diyene terlikle girerim. Adem'e kadar varak istiyorsanız ayrı.

2- Samimiyetsizlik. Anadolu yakasındaki birkaç mahalle dışında komşuluk geleneğini sürdüren pek yer kalmadı. Üst katında oturan aileyi aylar sonra görünce içten içe "Bu kim lan?" triplerine girip dışından güler yüz ile hal hatır soran, arkasını dönünce de hakkında bildiği tek şey üst katında oturması olan insanın arkasından desteksizce atıp tutan varlıklar türedi. Yahu sen kimsin?

3- Düzensizlik. Her yer her yerde.

4- Kıyamet simülasyonu. Yoğun saatlerde bir yerden bir yere gitmeye çalışmak yeterli. İster özel araç ile ister toplu taşıma ile. Her türlü afakanlar basıyor.

5- İhanet. Devlet büyükleri şehre ihanet ettiklerini itiraf ediyor ama asıl ihanet şehrin sakinlerinden geliyor. Çevre vergisi veriyorum bir işe yarasın kafasında olup yere çöpünü atanlar, çevre düzenlemesinden sonra kaldırımlara montelenmiş babaları söküp aracını kaldırıma park edenler, iş işten geçtikten sonra sesini çıkartanlar, yapılanı bozup daha sonra bizle kimse ilgilenmiyor diye zırlamalar...

6- Benim için en önemlisi ve sonuncusu ise NEFESSİZLİK. Nefes alamıyorum. Hala kömür yakan var, bitmek bilmeyen egzoz dumanı var, sanayi var, havalimanları var... Meteorolojik etkiler yüzünden yükselemeyen kirleticiler her sabah, öğlen, akşam ciğerlerimize doluyor. Canını seven gelmesin, imkanı olan da gitsin. Bu nefessizliği 5. maddeye de tutuşturabiliriz. İnsan eliyle yapıldı her şey.

Tüm bu yağmalamalara, zararlara rağmen hala çıkıp da İstanbul'un şurası güzel, burası tarih kokuyor, orası böyle şeker, şöyle tatlı diyen varsa sağır ve kördür. Ya da zengindir, bilemiyorum. Tarih koklamak istiyorsanız metro inşaatlarını ziyaret edin. En çok tarih oralardan fışkırıyor artık.
  • desdenova34  (17.12.17 16:33:18) 
evim, mahallem.


  • yuto  (17.12.17 16:39:06) 
canım şehir. Çok seviyorum.


  • eazy  (17.12.17 16:40:19) 
ömrümün 6 senesini geçirdiğim ancak bugün yanından geçmeyeceğim şehir.
gerek güvenlik kaygıları gerekse aşırı inşaatlaşma. 2002-2008 yılları arasında istanbul'daydım. istanbul'un can çekiştiği ancak yine de direndiği dönemdi. bugün bakıyorum da çoktan meftah olmuş.

  • burya  (17.12.17 16:41:13 ~ 16:50:52) 
"memleket" değil ama "ev" .

içindeki her şeyini trafiğini, pisliğini, insanlarını bile seviyorum. başka yerde yaşayabilirim ama yaşamak istemiyorum.

içinde istediğim her şeye erişim imkanı var, bu erişim imkanı için de ödenmesi gereken bedeller var. trafik, pahalı hayat, daha küçük evde yaşamak vs..

istanbulda yaşamak bir hesap işi, ne alıp ne verdiğini biliyorsan ve senin için güzel bir alışveriş oluyorsa burada yaşamak güzel.

istanbula bok atıp atıp hala burada kalan insanları anlamıyorum. (mecburi kalanlar hariç)
  • benaslinda  (17.12.17 16:43:13) 
ilk gittiğimde açık hava müzesi demiştim,mest olmuştum gezerken. en son geçtiğimiz yaz gittim,koşarak döndüm. hala büyüleyici bir şehir ama aynı zamanda kaotik.


  • denef  (17.12.17 16:46:40) 
Doğduğum günden beri maalesef içinde yaşadığım iğrenç şehir. Nefret ediyorum her köşesinden, sağdan soldan gelip de burasını babasının ahırı gibi kullanandan, herkeste olan "istanbulluyuz yhaa .s" tribinden ve istanbul romantizminden. Burayı seven adamın 3 gram aklı yoktur. Karmaşası, kirliliği, kültür mozaiği dedikleri şeyin kültür kusmuğu olmasından başka bir şeyi olmaması. Her yönüyle çok fazla çirkin. El mecbur katlanıyorum ama beni de ruhumu da çok yoruyor. Türkiye için de farklı düşünmüyorum gerçi ama istanbul daha bir kötü. Bir gün kurtulacağım umarım temelli <3


  • dedi ayca  (17.12.17 16:55:57) 
18-22 yaş arasını geçirdiğim için bende yeri ayrıdır, şüphesiz çok güzel şeyler de yaşadım orada ama ne yazık ki daima aşırı kalabalık ve pis, insan yaşamına uygun olmayan lanet bir bok çukuru olarak hatırlayacağım genel anlamda. spesifik anılar dışında istanbul'a dair hiçbir düşüncem olumlu değil.

ben "ankara'yı çok sevdim" diye bas bas bağırınca insanlar şaşırıyor biraz haklı olarak. "lan ne pis hayatın varmış, iyi ki bi taşındın aq susmak bilmiyosun" diyorlar. ama bu basit değişikliğin beni mental olarak ne kadar etkilediğini (olumlu anlamda) kelimelerle anlatamam.

şehir değiştirmek insana bu kadar mı iyi gelir, her şeyi kökünden bu kadar mı hızlı zamanda çat diye değiştirir? ankaramın gözünü seveyim be heheyt.
  • der meister  (17.12.17 17:36:36) 
benim için ayrıca bir anlamı yok, mevcut hayat standardımı ve hayat tarzımı en rahat şekilde yaşayabileceğim ülkedeki tek şehir olduğu için "uğff iğrençç" triplerine girmeden yaşayabiliyorum. 8 senedir buradayım, bana istediklerimi veriyor. metropol hayatı isteyen biri olarak, dünyanın diğer megakentlerinde de benzer sorunlar olduğunu da bildiğimden, hem her şey önümde olsun hem de sakin sessiz über medeni olsun gibi beklentilerim yok.


  • Bruce  (17.12.17 17:42:41 ~ 21:12:44) 
gittikçe bozulan şehir.


  • pinkpeony  (17.12.17 18:03:04) 
en son 4 yıl önce, konser için gittim. onun dışında bir konser bir de abimin askerlik mevzuları için uğramıştım. hayatımın hiçbir kısmında istanbul'a gitmeyi ya da orada yaşamayı düşünmüyorum. benim için fazlasıyla kalabalık, pahalı bir yer.


  • nice tnetennba  (17.12.17 18:06:05) 
istanbul cok guzel ya. cok seviyorum sehri, trafigine ragmen, insanlarina ragmen, santiyelerine ragmen cok seviyorum. uzak kalabilme surem 15 gun, 15gunun sonunda delicesine ozluyorum, burnum sizliyor. bir sureligine tatile gitsem de ayni, birkac ayligina yurtdisina gitsem de ayni.

cok fazla aliskanligim var istanbul'a dair. ozellikle bunlari gerceklestirmeyi cok seviyorum. ornegin aliskanliklarimdan biri eminonunde dolanip bir seyler yaptiktan sonra en son sadirvanlardan birinde su icmekti. o sadirvanin kaldirildigini gordugumde gozlerim dolmustu, gozum kapali gitmistim halbuki oraya. kafami kaldirip baktigimda yerinde yeller estigini gordugumde aglayacak hale gelmistim. not: sonraki gidisimde yerine koymuslardi :)

calisma hayatina basladiktan sonra hafif uzaklastim istanbul'dan. eskiden her hafta yaptigim rituellerimi artik ayda bir anca yapabiliyorum ama o ayda bir o kadar guzel geliyor ki. dunyanin en mutlu insani oluyorum.

trafikte cok sinirleniyorum, disarda insanlara sinirleniyorum, santiye gordukce tepem atiyor ama artilariyla eksilerini yan yana yazinca artilar hala cok onde.

bir sonra yasamak istedigim sehir olarak biraz daha az nufuslu, daha rahat bir yer bakiyorum :) bir de onu deneyimleyebilmek icin.
  • fakyoras  (17.12.17 18:41:56 ~ 18:42:45) 
Bir anlamı yok. Diğer şehirlerden farkı da yok. Aile büyükleri burada diye burdayım. Zaten bir süre sonra da olmam.

Trafik, gürültü, kirlilik, güven sorunu vb. şeyler yeterince kötü olan bir yer olduğu için artık 10-15 sene önceki halinden de eser kalmadı.
  • baldan kaymak  (17.12.17 18:50:38) 
Ankara'da 11 yıl yaşadım. İstanbul'da sadece 3 aydır yaşıyorum. Ankara'da ailemin evi de güzel bir muhitteydi, İstanbul'da kendi evim de (bana göre) güzel bir yerde. Çalışmak, iş kurmak, okumak, gezmek, eğlenmek için İstanbul daha hoş bir yer. Çok kalabalık, hafta sonu oturacak yer bulamıyorum dışarı çıkınca. O kısmı kötü tabii de İstanbul'da ortalama üstü bir yerde yaşayan birinin buraya bok çukuru, pis it köpek şehir filan demesi garip. Nesi pahalı bir de anlamıyorum. Toplu taşıma, taksi, gece hayatı filan Ankara'dan iyi durumda öncelikle. Kiralar pahalı ama, evet. Geri kalan her şeyin her gelire sahip adama göre ayrı versiyonu sunulabiliyor zaten. Gayet güzel bence. Gereksiz İstanbul romantikleri olduğu gibi gereksiz anti-İstanbulcular da var. Ailem de burada olsa Türkiye'de yaşayacak daha iyi bir yer aramam açıkçası. Sabit maaşlı bir yerde çalışmam gerekmeyecek kadar zengin olursam bir gün belki Bodrum.


  • jack of hearts  (17.12.17 19:35:07) 
Benim icin anlami tr'de yasayabilecegim tek sehir olmasi. Etraf keko dolu, trafik var falan filan ama yasayabilecgim en iyi yer yine burasi ulkede.
Ne bugun ne de bundan sonra baska bir sehre tasinmayi dusunmuyorum.
@bruce benim yerime tam olarak ozetlemis aslinda. Aynisi diyorum.
  • stavro  (17.12.17 19:44:00 ~ 19:44:55) 
Ruhuma iyi gelmeyen ama içinde yaşarken bile çok özlediğim şehir. Sürekli kendimi sinirlenmiş ve İstanbul nefreti kusarken buluyorum ama bi yandan da korunabilmiş, eskisi gibi kalabilmiş yerlerini çok beğeniyorum ve çok seviyorum.

Herkesin yazdığı gibi trafiği, pisliği, kalabalığı, içinde yaşayan medeniyetten uzak insanları hiç çekilmiyor ama vapurla karşıya geçerken Galata Kulesi'ni, Ayasofya'yı ve Sultanahmet Camii'ni her gördüğümde kendimi çok şanslı hissediyorum, böyle mükemmel bir manzaraya bu kadar kolay ulaşabildiğim için ama kafamı çevirip de pavyon ışıkları ile boğaz köprüsünü ya da Mecdiyeköy'de yükselmiş çirkin binaları görünce ruhum daralıyor.

Sanırım hem romantik hem de antiistanbulcu denilen kitleye dahil oluyorum ama ruhuma gerçekten iyi gelmiyor bu şehir ve en kısa zamanda buradan kurtulabilmeyi diliyorum kendi adıma.
  •   (17.12.17 19:46:03) 
Gezmeyi çok seviyorum İstanbul'u


  • mutlusismankedi2015  (17.12.17 19:47:22) 
Trafik ve kalabalık problemleri yüzünden yaşanacak şehir değil ama gezilecek, keşfedilecek rüya gibi bir şehir.


  • simderun  (17.12.17 20:13:49) 
@acemi, araba kullanmayı bırakırsan saydığın dertlerden kurtulursun. öyle top mop semtlerde oturmaya da gerek yok, şişli-beşiktaş'ın merkezinde oturunca istanbul'un kaydadeğer yerlerine çoğu yerine 1 saat içinde, en uzağa 2 saatte ulaşabiliyorsun, haliyle arabaya gerek kalmıyor. uzağa gidecekem araba kiralıyorum, parkmış trafik çilesiymiş çekmiyorum. herkes dediğim gibi yaparsa trafik çilesi de kalmayacak ortada zaten...
metronun nimetlerini kullanın mesela, toplu taşıma deyince akla metrobüs gelmesine gerek yok.

sürekli dışarıda yemezsen o pahalılık da etkilemez seni ayrıca.
  • Bruce  (17.12.17 20:48:22 ~ 20:53:49) 
gitmek istediğimde gidemediğim, kalmak istediğimde de kalamayacağımı düşündüğüm bir değişik şehir. burada doğdum büyüdüm, başka herhangi bir şehirde (bir tanesi hariç) bir ay bile kalmışlığım yok belki, o yüzden buradan başka bir yerde nasıl yaşanır onu da bilmiyorum. ama buradaki de yaşamak mı onu da bilmiyorum. trafik sorununu azalttığım için eskisine göre çok daha mutluyum, biraz daha seviyorum. gün içinde minik minik seviyorum da ömrümü böyle mi geçirmek istiyorum bilmiyorum.
img.discogs.com:strip_icc():format(jpeg):mode_rgb():quality(90)/discogs-images/R-4482467-1366131679-8967.png.jpg

  • haykorsamdunyaya  (17.12.17 21:00:56) 
Benim için anlamı; hayat. Hangi ülkeye, şehire, tatile gitsem ne kadar mutlu olursam olayım en fazla 15 gün sonra özlüyorum. Ömrüm bu şehirde geçti ama halâ Köprüden geçerken hayranlıkla bakıyorum, gecesi ayrı güzel, gündüzü ayrı. Ben şanslılardanım, 15 yaşıma kadar Küçükyalı'da yaşadım, tüm mahallenin birbirini tanıdığı, tüm çocukların arkadaş olduğu, kötü insanların azınlıkta olduğu bir semtti. sonra da İstanbul’un un bir ucuna merkeze göre daha sakin bir semtine geldim. İşim olduğunda şehir içine gidiyorum ve zamanları ayarladığım için metrobüsle de trafikte kalmıyorum. Oldu ki istanbul'dan başka yerde yaşamak zorunda kalırsam o zaman bile hiç olmazsa bir mevsimi istanbulda geçirmek isterim. Sevmeyenler giderse çok mutlu olacağız bu arada, zulmetiniz basıyor, asık yüzleriniz.

"Ah benim karmaşıklığı-huzursuzluğu içinde kendine has güveni ve onca çirkinliğin içinde sonsuz güzelliği olan canım İstanbulum; tüm deliliğine rağmen her şeyiyle sevilen, bir türlü vazgeçilemeyen sevgili gibisin."
  • mslny  (17.12.17 21:22:31) 
İstanbul bundan 7-8 yıl önceye kadar bile güzel sayılabilecek bir şehirdi. Bana göre bu şehrin batmasının en büyük nedeni inşaat sektörü. Ülkedeki mimarlar o kadar vizyonsuz ki, Osmanlının kaç yüz yıl önce yaptığı sarayları örnek almak yerine hiçbir sıfatı ve anlamı bulunmayan binaların şehrin ortasında büyümesine izin veriyorlar. Şehrin bir standardı olsa kalabalık da sorun oluşturmaz ama gerek alt yapı gerek üst yapı olarak İstanbul kesinlikle bir Avrupa şehri değil. O potansiyel vardı ama o potansiyeli yok ettiler. Zaten gelecek depremde kendi kıyametini yaşayacak. Ben seviyorum bu şehri. İleride güzel bir ilçesine taşınma fikrim de var.


  • dissendium  (17.12.17 21:33:06) 
deprem!


  • mehmed resad  (17.12.17 21:35:53) 
Ha evet, @dissendium gibi düşünüyorum onu unutmuşum. Mimari konusunda berbatız, nasıl o muhteşem eserlerden bu sıradanlığa dönüştüler ve böyle de kabul ettirdiler anlamak mümkün değil. Estetik yok, hayâl gücü yok, sadece oldu bittiye getirmek ve düz duvar var.


  • mslny  (17.12.17 21:45:03) 
İstanbul'da restorana 100 mü vermek! Vov. İyi paraymış. Ankara, İzmir, Bursa gibi şehirlerde restoranlar 20 lira üstündeki harcamaları ücretlendirmiyor çünkü. Meh.. Fuzuli konuştum ironi yapayım derken. Kısaca Türkiye'deki tüm büyük şehirler farksız bu konuda. Doğma büyüme İstanbullular öbür şehirlerden daha farklı beklenti içinde olabilir tabii ama yanılıyorlar açıkçası. Mesela restoran, yemek, alkol vs. Ankara Tunalı'da neyse, Beşiktaş'ta da o. Arjantin neyse, Nişantaşı o. Bütçene göre bir yere gidebilmen için yeterince alternatif sunuyor İstanbul en azından. İstanbul'un güzelliği kaliteli yer oranının öbür şehirlerden yüksek oluşu sanki. Ankara Oran, Bilkent, ODTÜ, Çayyolu vesaire çıkar aradan, gayet standart bir Anadolu şehri olarak kalıyor geriye. İstanbul'da çok fazla sayıda kurtarılmış bölge var öbür şehirlere kıyasla. Bir de "bana göre" güzel şu yüzden dedim.. İşe 15 dakikada gidiyor, eve 20 dakikada dönüyorum. Evden spora 5 dakikada gidiyorum. Tarabya, Beşiktaş gibi zaman geçirmekten keyif aldığım yerlere yarım saatin altında ulaşıyorum. Tüm arkadaşlarım da bana yakın yerlerde oturuyor. Misafir edip ziyaret edebiliyorum sık sık. Araba kullanmayı zaten sevmediğim için toplu taşıma büyük rahatlık sunuyor bana. Stüdyo daireye Ankara'da ortalama bir yerdeki 4+1'e verilen kirayı vermek zorunda kalıyorum ama bu zaten kabul ettiğim bir kazıktı gelmeden önce. Kira cidden üzücü derecede pahalı Türkiye'nin geri kalanına göre. Ama değer mi? Kimine göre değmez, bana göre değiyor.


  • jack of hearts  (17.12.17 22:15:23 ~ 22:26:20) 
Ömür törpüsü.

Evden çıktığında yürüyerek Sahile, Boğaza inemiyorsanız İstanbul'da yaşamıyorsunuz bana göre.

Ya da şöyle düzelteyim, "bu şehir sadece yürüyerek Sahile, Boğaza inebiliyorsanız çekilmeye değer".
  • John Bloor  (18.12.17 12:45:13) 
kargaşa, kaos, arap, iç anadolu ve kürtlerin doldurduğu kültürsüz türbanlı ordusu.


  • xu  (18.12.17 18:21:43) 
[]

Demirören Avm'nin sinema salonları çok mu küçük?

İnternetten bilet bakıyorum ama gerçekten salonları o kadar küçük mü anlayamadım. 5 sıra görünüyor sadece salonda. Doğru değildir herhalde?




 
salon küçük ama perde ona göre orantılı, çok küçük gelmiyor ekran(bi mpx değil tabii). koltuklar çift kişilik deri, önündeki boşluklar da büyük, onun da etkisi var 5 sıra olmasına.


  • Bruce  (14.12.17 11:44:46 ~ 11:45:16) 
perdeye göre yerleştirilmiş geniş, rahat koltuklar, koltuklar arası mesafe de güzel o yüzden öyle. pink sinemalarına gittiysen onlardan işte.


  • pamuk helvalar cebe  (14.12.17 12:55:59) 
[]

Yves Rocher'i nasıl bilirsiniz?

Hangi ürünlerini kullanıyorsunuz? Tavsiye eder misiniz?

Bir de cruelty free olup olmadığıyla ilgili kesin bir bilgi bulamadım. Bilgisi olan var mı bu konuda?


 
hocam er kişisiyim. cildim yağlı, ama feci yağlı. buraya gittim, durumu anlattım, yeşil bir yıkama jeli verdiler, bir de krem. nemlendiriciymiş. işe yaradı, güzel oldu.

yine buradan arkadaşların tavsiyesi ile şampuan aldım ama o pek yaramadı, daha doğrusu saç kremi olmadan bir şey ifade etmiyor.
  • giovanne  (11.12.17 21:53:35) 
CF değil. Çin'de satışı var. Çin'de satışı olan her ürün hayvan testine açık. Kendileri yapmasa bile Çin pazarına girmek için yapıyorlar.

Kullandığım bir ürünü var, o da kil maskesi. Çok memnun olduğum için alıyorum hala. Cilt bakım ürünlerinin eşsiz bi tarafı yok. Alternatifleri bol. Makyaj temizleyicisi çöp. Kremi, temizleyicileri filan vasat. Şampuanları iyi. Makyaj malzemelerini hiç denemedim, ama alternatif zaten çok bol bu ürünlerde, sıyrılacak bi kalitede değil.

Çok sık indirime girer, sadakat kartına indirim yapar. Doğum günü ayınızda iki üründen biri, dört üründen ikisi bedava. Bitkisel içerik mottosu, ama içeriğe bakınca diğer markalar ne kadar bitkiselse Yves Rocher de o kadar işte. Bitkisel, organik vs değil. Öyle pazarlanıyor sadece. Mağazaları imaj olarak "yüksek kalite" algısı yaratıyor Türkiye'de. Ama her şeyi vasat özetle.
  • gayda  (11.12.17 22:11:00 ~ 22:11:32) 
Pure system ve sebo vegetal temizleme jelleri güzel .
White botanical serisini leke giderici diye aldım bi işe yaramıyor. Ayrıca kullandıktan sonra temizlik hissi de yaratmadı bende. Sadece 30 spfli kremini beğendim gündüz kullanım için.
Elixir blabla diye bir göz kremini hediye etmişlerdi begendim ama çok mu harika, değil.
Şampuanlarından da ısırganlı olanın kokusunu ve saçı gıcır gıcır temizlemesini begendim.
Bir de portakal çiçekli bademli sabununun kokusunu çok seviyorum, gerçek portakal çiçeği kokusu.
  • curukturpkokusu  (11.12.17 22:24:35) 
Bazı parfümlerini sevdim, dönüşümlü olarak onları alıyorum. Makyaj ürünleri pek matah görünmüyordu, bir pudra aldım denemek için hiç beğenmedim. Hediye kampanya derken duş jeli almaya girip bir torba dolusu ürünle çıkıyorum, bu duruma çok içerliyorum.


  • wish i could find a way to disappear  (11.12.17 23:17:48) 
El kürünü ve kremini beğenmiştim, 1-2 parfümünü de. Göz kremini hiç beğenmedim.


  • mslny  (11.12.17 23:27:54) 
Ya ben cf diye biliyorum zamanında araştırmıştım ama sonra ne oldu bilmiyorum :/

Göz makyaj temizleyicisinden çok memnunum. Akneye meyilli ciltler için nemlendirici var onu çok beğendim. Pure system galiba. Rimeli iyi, sexy pulp adı. Duş jellerini kullanıyorum. Bi de şampuan hediye etmişlerdi ısırganlı, onu da beğenmiştim.

Allığını almıştım şeftali rengi ama pigmentli değil pek, çok çok hafif.
  • mutlusismankedi2015  (12.12.17 10:35:31) 
Ürünlerinin çoğunda paraben var. Yani kanserojen. Alırken içeriğine bakın mutlaka.


  • mithrilfender  (12.12.17 11:27:36) 
@gayda'nın dediği gibi, Çin'de satış yapabilen tüm kozmetik markaları hayvan deneyi yapıyordur. Çünkü Çin hayvan deneyini zorunlu kılıyor.

Dolayısıyla benim de kullanmadığım bir marka. Çok şey kaçırdığımı sanmıyorum.
  • peggy  (12.12.17 11:38:29) 
[]

Bankalar hesap işletim ücreti almıyor mu artık?

Böyle bir şeyler okudum internette. 2016'dan beri hesap işletim ücreti alınmaması gerektiği falan yazıyor. Benim de hiç kullanmadığım banka hesaplarım var. 2'si öğreciyken açtığım öğrenci hesapları zaten ama birini işe başladığımda maaş hesabı olarak açmıştım. Şimdi bunların üçünü de kapattırmak istiyorum.

Bankaya bu hesapları kapattırmak için gittiğimde hesap işletim ücreti istemeyecekler mi şimdi benden? Özellikle Yapı Kredi için merak ediyorum. Var mıdır yakın zamanda hesabını kapattırıp da işin aslını bilen birileri?


 
Evet 2016'dan beri bu durum davalık. Hiçbir bankanın hiçbir hesabından hesap işletim ücreti alınmıyor


  • mutlusismankedi2015  (10.12.17 13:15:01) 
gizli gizli kesiyorlardır yine merak etmeyin.


  • kediyiyenpiskopatfareyimben  (10.12.17 13:16:52) 
Hesap işletim ücreti şu dönemde alınmıyor ama alınırken de bankalardan bu ücreti borç mantığıyla kaydetmiyorlardı. Eğer hesapta varsa alıyor yoksa almıyor, bu şekilde 1 sene geçse, sonraki sene önceki senenin ücretini çekmiyor mesela. dolayısıyla hesap kapatırken sizden ücret istemeyeceklerdir veya hesabı birkaç yıl boş bırakıp sonra kullanırsanız geriye dönük ücret keseceklerini sanmıyorum. Maaş hesabınızı kapatmayın. İleride tekrar uygulanırsa hesap işletim ücreti muafiyetiniz devam edebilir maaş hesabı olduğu için.


  • mikro patlama  (10.12.17 13:45:30) 
kapatırken yansımaz.
hesabına para geçtiği anda masraf düşer ama

  • neo  (10.12.17 15:10:29) 
[]

Sarıyer'de gerçek Sarıyer böreği nerde yenir?

Bu tarafları hiç bilmediğim için tek kriterim iskeleye yakın olması. Böreği gerçekten güzel olan neresi var sahil tarafında?




 
www.theguideistanbul.com

o boregi yemek icin su kapidan girmeniz lazim.
  • ezeriko  (30.11.17 15:32:51) 
Sarıyer deki tarihi sariyer borekcisinde


  • narudocko  (30.11.17 18:48:08) 
böreği güzel değil oranın, aşırı yağlı. Börek tadı alamıyorsunuz.


  • neynep  (30.11.17 19:10:36) 
Tartışmasız bilice'yi tavsiye ederim, 4 senem aşağı yukarı sarıyer'de geçti en iyisi bence. Sahilde çayırbaşında var, bir de bahçeköy'de var şubesi.


  • iyisin tabi  (01.12.17 04:41:31) 
[]

Giriş katında yaşayanlar

Ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz? Çok eksisi var mı sizce yüksek katlara göre?

Çok uzun süredir ev arıyorum ve ilk defa baktığım semtlerin birinde hem sahibinden hem de sıfır bir daire buldum ama giriş katı olması kafamı karıştırdı. Ne dersiniz, çok dezavantajı var mıdır?


 
Yazın çocuklar çok ses yapıyor.


  • dissendium  (29.11.17 19:31:16) 
apartmantan apartmana farklı olabilir tabii de dış kapı kapanması veya asansöre bin çık gürültüsü olabiliyor. bir de hırsızlık için ek önlemler gerekebiliyor. pencerelere demir yaptırmak gibi.


  • puc  (29.11.17 20:05:25) 
Ben olsam oturmam.

Doğru düzgün güneş almaz, altı boşsa kışın ısınmaz, börtü böcek eksik olmaz, sürekli rutubet yer. Gerek yok.
  • yirmisantim  (29.11.17 20:11:11) 
Birkaç ay yaşamıştım. Benim için en kötüsü ışık problemiydi. Çünkü pecere yola baktığı için perdeyi rahatça açamıyordum.


  • antikitleruhlu  (29.11.17 20:48:45) 
hiç oturmadım oturmam da. sokağın butun gurultusu evi içinde olur, perden açık oturamazsın herkesin gozu evin icinde olur.

zeminden soğuk cekeceği için ev ısınmaz.

etrafı yuksek binalarla cevriliyse gun ışığı almaz.

apartmana giriş çıkışlarda çok ses olur.
  • halanne  (29.11.17 20:49:03) 
Araba sesi çok çok rahatsız ediyor. Ayrıca apartmana giriş çıkışlarda da iyice delleniyorsun. Huzur bulmak, rahat etmek için en son seçenek.
Ayrıca alttan çok soğuk alır ve bazen iki katı fiyata anca ısınıyor.

  • etna  (29.11.17 21:25:01) 
böcek sorunu, yağmur yağdığında "sel olursa" korkusu, tüm toz toprağın evin içine girmesi, aşırı gürültü


  • gebere jackson  (29.11.17 22:46:48 ~ 22:47:13) 
hiçbir şey olmasa sarhoşun teki arabayla dalar içeri.
siz işteyken falan az yağmur yağsa acaba evi su basmış mıdır tedirginliği ile gününüz rezil olur. basarsa zaten haftanız rezil oldu gitti.

  • khiron  (29.11.17 23:03:36) 
altında kat olan yüksek girişler nispeten fena değil. ama bir arkadaşımın evi giriş kat ve altı otopark. ev buz gibi. kışın falan ben baya üşüyorum onlara gittiğimde.


  • omonia  (29.11.17 23:07:46) 
Yazılanlardan ısınma ve su basması riski dışında hepsini yaşıyorum. Yalıtım varsa ve ev ufaksa kışın kolay ısınır. Yazın nispeten az güneş aldığı için çok sıcak olmuyor. Tek avantajı bu sanırım.


  • auroraaurora  (29.11.17 23:14:26) 
oturdum. oturma.


  • ayaklibalik  (30.11.17 00:23:09) 
Çocuk sesleri, apartman kapısının sürekli açılıp kapanma sesi, alt kattaki kapıcı dairesinden gelen gürültü.

Genellikle ses ile ilgili sorunlar yaşıyorum.
  • monogram  (30.11.17 00:28:03) 
komşularınız kapıcı muamelesi yapacak. ilk basılan zil sizinki olacak. sokakta tüküren, yellenen insanların sesini duyacaksınız.apartman sizinmiş gibi, her yapılandan sorumlu sizmiş siniz, her şeyden haberiniz varmış gibi davranacaklar, soracaklar. sokağın durumuna göre, çok aşırı yağışlarda kanaldan su basma riski var. güneş girmez, yüksek kamyonet kamyon pencerenizin önüne park eder. gece sokak kapısının gürültüsü gelir. asansör varsa, komşularınızın özel konuşmalarını duyarsınız. komşunun çocuğu bam güm binaya girer, duyarsınız. karda kışta, dışarıdan gelen ayakkabılarınızı sizin kapının önünde silkeler.apartman girişine kamera takarlar, kayıt cihazı sizde kalsın, size daha yakın derler.hırsız ilk sizin eve girer. parmaklık takarsınız veya vardır, acil durumda pencereden kaçamazsınız.pencereyi açık bırakırsın, itin biri taş atar, ateş atar. yazın pencere açık uyuyamazsın.kanaldan fare tırmanır. çevre yeşillik ise böceklerin ilk uğrayacağı yer olur.en üst kattan sızan su sizin daireden çıkar.yastığı kaldırdığınızda akreple karşılaşabilirsiniz.yeni bina ise en az iki sene ısınamazsınız.aktif bir sokaksa her gün toz almak zorunda kalırsın.ayrıca sokak kapısından girince, insan bir iki merdiven çıkmak istiyor. Yazdığım her şey yaşanmıştır. Psikolojinizi bozmayın.


  • ayaklibalik  (30.11.17 00:42:45) 
[]

Hayatınızda hiç kredi çektiniz mi?

Ev, araba, ev eşyası, iş kurmak... Bakıyorum da insanlar bunlar için gayet rahat kredi çekiyorlar. Bana nedense kredi işine girmek çok zor geliyor. Senelerce ödemek zorunda kalacağım bir borç resmen aşırı bir yük gibi.

Bir süredir ev aradığım için bir sürü insan "her ay kira ödeyeceğine kredi çekip ev al" dedi. Düşününce mantıklı olabilir belki ama ben 40 yaşımda bugün ev almak için çektiğim kredinin borcunu ödeyeceğimi düşünürken falan bile darlanıyorum.

Şimdi ben bir şeyleri yanlış mı düşünüyorum onu anlamak istiyorum. Ev, araba için falan kredi çekmek mantıklı bir şey mi gerçekten? Yani bu kadar insan gayet rahat bir şekilde yapabildiğine göre çok da korkunç bir şey değil herhalde kredi olayı? Sizler kredi çektiyseniz ne amaçla çektiniz mesela? Ödeme aşamasında pişman olduğunuz oldu mu hiç yoksa iyi bir şey mi yapmışsınız kredi çekerek?

 
Araba için 1 senelik çektim. Ödeyebilecek durumda olmama rağmen sıkıntı bastı bitirene kadar. Ben de hayret ediyorum bu kadar kolay kredi çekebilenlere.


  • bartman  (27.11.17 23:18:16) 
araba almak için kredi kullandım. 18 ayda geri ödedim. pişman değilim.


  • pispinti  (27.11.17 23:18:20) 
Şöyle ki ülkemizde ev-araba fiyatları her geçen gün artıyor. Hele ev iyi bir yatırım aracı olarak görülüyor. Her ne kadar kredi faizi ödeseniz de evlerin değeri artıyor. Hem kira derdinden kurtulmuş oluyorsunuz, hem de mal sahibi olmuş oluyorsunuz. Bence kredi ev için mantıklı, araba için mantıksız yani zarar.

Ama bir şeyleri belli bir maaşla para biriktirip almak zor. 25 yaşında çalışmaya başlayıp 40 yaşında ev almaktansa, 25 yaşında ev alıp borca girmek daha mantıklı.
  • felatunbey  (27.11.17 23:20:51) 
mesela konut için kredi çekildiğinde:

- konut kredisi oranları ihtiyaç kredisine göre uygun oluyor. çünkü ihtiyaç kredisi için çektiğin kredi sağa sola dağıtılacakken, konut kredisi için çekilen para bir taşınmaza gidiyor. taşınmaz da bankanın teminatı olduğundan kredi oranları daha uygun oluyor.

- konut kredisi çekmek için belli bir peşinatı ödemen gerekiyor. birikmişi harcamak burada can sıkabilir.

- kira yerine kredi taksidi ödersin mantığı yanlış, dediğim gibi en başta peşinat harcaman gerekiyor. üstüne ödeyeceğin taksit miktarı, aylık kiradan belki de 2 kat fazla olacak.

- fakat buradaki düşünce şu, 10 yıl boyunca mesela 3000 tl ödeyeceksen, zaman geçtikçe hem 3000 tl daha az değerli olacak hem de ilerleyen yıllarda daha iyi bir gelirin olacağı ön görüldüğü için taksitleri ödemek kolaylaşacaktır. fakat kiraya her yıl enflasyon oranında zam geliyor. bir de değeri artan bir muhitte konut alınırsa belki bir kaç sene içinde kira fiyatları, ödediğiniz taksidi geçebilir. o yüzden güzel bir planlama yapmak lazım.
  • bellbane  (27.11.17 23:23:41) 
İnsanların önceliğine bağlı, bir de yaşa bağlı bu tarz şeyler. Örneğin, her yerde yazan 'Millenial'lar ev almıyor, onun yerine dünyayı geziyor' durumu var. Evin ayrı bir katma değeri var, gezmenin ayrı bir katma değeri; o an senin için hangisi öncelikli ise o daha değerli oluyor. Örneğin, kuzenim 20 yıllık ev kredisine girdi, 12 yılı geçti. Aynı şekilde, abim 5 yıllık krediye girdi, 5 yıl ikiye katlandı. Son 5 yıldır haldır huldur geziyor ve kira ödemiyor. Kira ödememek ve işten kovulduğunda evsiz kalmayacağını bilmek aşırı güzel bir his. Bir de gençken o zaman gelmezmiş, çok uzunmuş gibi görünüyor ve cırp diye geçiyor aslında. 30'undan, 40'ından önce ev sahibi olma hissi çok olmuyor. Açıkçası, ben de kiraya ödenen paraya yazık gözüyle bakıyorum. O yüzden, kredi çekip ev almak mantıklı geliyor ama fiyata bağlı biraz da. Yani, sıfırdan başlayıp 300000 TL'lik evi ödemek olsa ben de çekmezdim mesela ama atıyorum, bir yerden bir gelen olur da, 100000'i eksik kalır falan. O tarz şartlarda kredi çekerdim.

Ben zamanında ihtiyaç kredisi çektim. Geri ödedim. Pişmanlık ya da mutluluk duymadım; çekmem gerekiyordu, çektim, geri yatırdım.
  • aychovsky  (27.11.17 23:23:44 ~ 23:25:28) 
Ev almak için kredi çekmiştim, 5 senede ödedim bitti şimdi evim var bana mantıksız gelmiyor. İlk birkaç sene biraz yük oldu ama ödeme sabitti değişmiyordu, sonradan çok sıkıntı çıkarmadı. Yani ne bileyim ömür boyu kirada yaşamak daha mantıksız gibi.


  • angelus  (27.11.17 23:23:50) 
48 ay konut kredisi çekmiştim bu sene bitti çok şükür.


  • Kusursuz dostlarin dort ayagi vardir  (27.11.17 23:35:11) 
Hiçbir şeyimiz yoktu kenarda bi arabayı zor alacak para vardı krediyle ev aldık baya zor oldu ödemesi ama şimdi ciddi değere sahip bi ev sahibi olduk. Biraz geçti 15bin varken kredi çekip araba aldık bir buçuk yıl ödedik sonra arabayla kaza yaptık perte çıktı. Krediyi kapattıktan sonra kalan para 30bin oldu yine çekip daha pahalı araba aldık, ilk taksiti bile gelmedi henüz :) hem de alırken ciddi borca girdim gelecek ay kaba hesapla kira mira hariç 2700 ödemem var :) bi süre zor olacak ama paranın değeri düşüyor ve ödeme sabit kalıyor kredilerde iki yıl sonrası genelde daha kolay oluyor ekstra durum yoksa. Evet düşüncesi zor oluyo insanı darlıyo ama bizim neslin sorunu bu sanırım kendimizi bir şeylere bağlanmaktan sorumluluktan korkuyoruz. Borç harç bir şekilde daha konforlu hayat yaşamış oluyosun. Çünkü ben zaten birikim yapabilen biri değilim 500 liram varsa da ay sonuna kalmıyor 50 liram varsa da. Borç ödemek daha mantıklı benim için


  • Nature Works  (27.11.17 23:38:40) 
Hayatımda sadece bir kere ev ödemesinde eksik kalan kısım için kredi çektim.Tüm param dolardaydı ve doları bozduracağıma kredi çekeyim dedim.Dolar o sırada 2.85 falandı.
2-3 gün sonra pişman oldum kredi çektiğime.Elde para varken kredi çekmek enayilik gibi geldi.Krediyi iptal ettim gittim tüm dolarlarımı bozdurdum.Sonra o sene darbe falan oldu dolar 3.94 oldu sonraki 6-7 ay içinde.Alacağın mal zaman içinde kredi faizinden fazla değer kazanıyorsa mantıklı ama şu an değil bence

  • turkuaz  (27.11.17 23:42:49) 
muhtemelen hayatini nerede gecirmek istedigini yerleseceksen yerlesmeden once ne yapacagini falan tam kararlastirmamissindir ondan. ev almak ev sahibi olmak da istemiyor olabilirsin. bugunun sisirilmis konut fiyatlarindan ev almak istemiyor da olabilirsin. ama bunlar yoksa kafanda ve ev almak istiyorsan "ev parasini biriktireyim de oyle alayim" demek de sacma olur, biriktirecegin parayi senelerce kira olarak baskasina vermen gerekecek.

kredi odemede faiz kismindan sonra kredi borcu olarak odedigin parayi bir cebinden diger cebine koyuyorsun, arada odedigin faiz var. ama faiz ekonomik sistemin olmazsa olmazi, kiradayken de faiz oduyorsun: nakitini baskasina veriyorsun, her ay, banka hesabinda dursa her ay o paradan faiz alacaksin ama kira olarak verdigin icin yine faiz odemis oluyor gibisin.

diyecegim odur ki, ev gibi pahali bir seyi almayi gercekten istiyorsan, piyasadaki fiyatlar normal akla yatar fiyatlarsa, duzenli gelirin ve acil durum icin kenarda harcaman gerekmeyecek paran varsa ev icin kredi cekmek yapilan hesaba kitaba gore mantikli olabilir. o parayi biriktirip ev alayim desen seneler boyu o evden faydalanamayacaksin ve yine barinma icin para odeyeceksin sonucta.

ha ama etin budun yoksa, butce yapmayi bilmiyorsan, maasin anca yetiryorsa, surprizler icin ayirdigin paran olacak kadar maddi durumun yoksa, ev almaya cok hevesli degilsen vs. sacma olur.
  • robokot  (28.11.17 00:01:11) 
benim aylık 90 lira kredi ödemem var. günlük üç lira. yolda yere bakarak yürüsem toplarım herhalde o kadar. ama beni resmen rahatsız ediyor. bir de enişte var. adam 3 yıl önce gitti tatilin kredisini ödüyor hâlâ. karı koca öğretmen. sorunca taksitle satsınlar her şeyi alırım nedir yani diyor. rahatlık meselesi biraz.
ev kredi işi bence son 5 6 yıldır inanılmaz saçma bir denkleme dönüştü.

  • khiron  (28.11.17 00:04:45) 
işin garantiyse kredi çekmende sıkıntı yok. ev için daha güzel bile olur. avantaj - dezavantaj karşılaştırmasında avantajları çok ağır basıyor. özel sektör için aynı şeyleri söyleyemem.


  • yüzyıllık yalnızlık  (28.11.17 00:47:58) 
araç için çektim nisanda bitecek inşallah. iş için çektim 150 bin düşük faizli yüzde 4 inşallah ödeyebileceğim


  • kveldulv  (28.11.17 01:20:04) 
Bedelli için çektim elimde vardu nakit ama lazım olacak diye bozmak istemedim.
2 yıl vadeyle 880 gibi bir taksitle ödedim.
Elimdeki o para olmasına rağmen her ay stres sardı beni.
Son 6 ayda da patron fetöden paket oldu fabrika küçülmeye gitti. Her gün tırsa tırsa gittim o işe. Şükür bitirdim sonunda.
  • ismira007  (28.11.17 02:07:31) 
araba için 30 aylık çektim. hala 15 taksit duruyo. bittiği gün kurban kesecem.

krediyi çektiğimde bekardım, evlendim, evimi taşıdım, işimi değiştirdim ama hala kredi devam ediyor.
  • contavolta  (28.11.17 09:15:47) 
7 yıl önce, hiç birikmişim yokken, 10 senelik ev kredisi çekip ev aldım. ilk başlarda kredi taksidi zorlasa da zamanla o harcamayı maaş'ı eksik alıyormuş gibi düşünmeye başladım, şimdi görülmüyor bile. bu güne kadar bunu öderken her zaman ayrı kredi ödemem/ödemelerim vardı, araba aldım, onu ödedim, ihtiyaç vardı kredi çektim, ödedim. hatta inanmayacaksınız ama arkadaşıma kredi çektim, ilk taksit dışında bir şey vermedi bana, ödemeleri ben yaptım.


  • altinci nesil caylak  (28.11.17 09:49:00) 
Hiç kredi çekmedim ve aynı sizin gibi düşünüyorum. Şu an kredi çekip yıllar sonra hâlâ ödüyor olma düşüncesinden korkuyorum. Sanırım yaptığım işi sevmeyip her an istifa edecekmişim gibi düşünmemin de bunda etkisi var.


  • monogram  (28.11.17 11:01:33) 
araba alırken çektim.3 yıl sürdü, pişmanlık doluydu.

geçen haziranda saçma bir iş için kredi çektim, yarısını zarar ettim, yine pişmanlık dolu.

Ama daha bulaşmam:)
  • MiraTaurus  (28.11.17 11:41:52) 
Bir kere kardesim icin araba kredisi cektim 5 yillik. pismanim. hala bitmedi.
ev almak icin kredi cektim ama parayi kardesime kullandim. hem ev alamadim hem de kredi oduyorum. pismanim.
kendime araba almak icin cektim. bitti ama ona da pismanim. biraz bekleyip, biriktirip cok daha uygun fiyatli bisey bulabilirdim.

sonuc: kredi cekmeyin
  • my pink  (28.11.17 14:23:39) 
yüksek lisans borcumu öderken çok zorlanıp çektim
onun dışında çekmedim

  • superb  (28.11.17 14:28:06) 
[]

Hummel kötü bir marka mı?

Sözlüğe bakayım dedim ama neredeyse hiç iyi yorum yok, yazan herkes şikayetçi. Ben de daha önce hiçbir şey almamıştım bu markadan. Birkaç şey beğendim internette ama yorumları okuyunca alsam mı bilemedim. Alacaklarım da sweatshirt, tayt falan aslında. Yazıldığı gibi kötü bir marka mı gerçekten? Kullanıp da memnun kalan yok mu aramızda?




 
Bende sporcu içliği var, koşu ve bisiklette kullanıyorum oldukça memnunum.

Ayakkabılarını bilmiyorum ama çirkin buluyorum.
  • chicha  (13.11.17 19:35:04) 
Ayakkabıları çok rahatsız ve malzemesi kötü, kıyafetleri tam tersine kaliteli


  • freebird5406_2  (13.11.17 19:36:11) 
ayakkabılar çok kötü.

ilk giyince rahat, şık görünüyor. satın alıp giymeye başlayınca yamulmaya başlıyor. rahatlığı da kalmıyor. ayrıca 3-5 ayda burnu delindi. top falan oynamadım, sadece yürüyerek, ayak baş parmağımın denk geldiği yerde delik açıldı.
  • kibritsuyu  (13.11.17 19:43:46) 
Ayakkabı aldım kötü +1


  • but that was just a dream  (13.11.17 21:25:43) 
İkitelli deposite avm ye yeni şubesi açılmış, ayakkabıları 99 tl den satıyorlar, başka sitelerde 350-400 aynısı


  • insomnia  (14.11.17 10:58:58) 
[]

Skinny, boyfriend, mom, yüksek bel, düşük bel...

İnternetten jean bakayım dedim de böyle bir sürü çeşit çıktı karşıma. Sözlükte de biraz okudum da hemen hemen hepsine çok fazla olumsuz yorum yazılmış. Merak ediyorum siz hangi modelleri beğeniyorsunuz ya da hangilerini çirkin buluyorsunuz. Mom jean'ler çok güzel değil mi mesela sizce de? Ya da skinny düzgün fizikli birinde gerçekten güzel durmuyor mu? Öyleyse niye herkes laf ediyor ki bu pantolonlara?

Siz hangilerini giyiyorsunuz?


 
Not: E
Skinny en dari ama butun bacaklarin ortada karsi cinse hitap ediyor modasi da kalmadi.
Slim hafif dar kesim en iyisidir.
Dusuk bel de bi ara modaydi zenciler falan cok giyerdi.

Kadinlar icin mom, yuksel bel ve skinny derim.
  • imelih  (05.11.17 23:10:11 ~ 23:24:46) 
slim-fit.

not: E
  • AlsterWasser  (05.11.17 23:12:11 ~ 23:13:43) 
yüksek bel skinny. yakıştığını düşünüyorum ve yeniliğe pek açık değilim, o yüzden hep bu model alıyorum. mom jean de harika bence, kendime yakıştırmıyorum ama başkalarında çok beğeniyorum özellikle minyon kişilerde.


  • theseachange  (05.11.17 23:13:14) 
skinny ve yüksek bel giyiyorum. mom ve bf bana göre değil, vücuduma uygun bulmuyorum. mom jean kimsede beğenmiyorum. boyfriends jean ise yakışana yakışıyor. hatta balık etli olanlara bi tık daha yakışıyor bence.


  • elorelia  (05.11.17 23:13:35) 
relax fit ve slim fit giyiyorum ama ikisi arasında yüksek bel ve rahat kesimde daha iyi hissediyorum.


  • ozgur bir kusun hatirati  (05.11.17 23:22:21) 
Abi su hayvan gibi yukari cekilip gotu komple ortaya cikaranlardan da giymeyin de ne giyerseniz giyin.


  • baldur2  (05.11.17 23:25:34) 
Mom en güzelleri. Diğerleri çok itici geliyor bana o ne öyle ya.

Skinnyler gerçekten güzel bir vücut olmadıkça kötü duruyor ayrıca güzel vücutlu birine bile yakıştırmadığım olmuştur. Bayağı geliyor bana.

Mom,bootcut'lar güzel.
  • kendi kendine yasayan yavrucak  (05.11.17 23:26:21 ~ 23:27:32) 
Baldur2 +1
Yüksek bel pantolonlar tarihe karışsın artık nolur ya.

Relax cropped ve slim fit candır
  • mor oje  (05.11.17 23:27:46) 
mom hiç tarzım değil, hiç sevmiyorum. bence korkunç bir model, acilen yok olmalı. boyum kısa olduğu için de yüksek bel tercih ediyorum ve skinny.


  • fragile lady  (05.11.17 23:30:04) 
Güzel çuval giyse yakışır da, mom jeans şaka gibi bir şey bence. Mom jeans birine yakışıyorsa, başka her şey daha çok yakışır. 80'lerin saçma kıyafetlerinden hallice. Oldu olacak vatka da takalım.Gerçi moda açısından "Gözüm 3-5 senede anca alışıyor, ondan sonra modası geçiyor" grubundandım. O yüzden, bir 15 senedr giysi bulamıyorum, her şey eciş bücüş geliyor bana. Mom jeans'in tek hatırlattığı şey şu
youtu.be

Yüksek bel de kemerini göğsünde bağlayan emekli amcaları hatırlatıyor bana.

Skinny'ye gözüm alıştı. Bulunduğum yerde 50 kilo olanlar da, 150 kilo olanlar da skinny jeans giyiyor. 150 kiloda olanınki bile fena durmayabiliyor. Ben de arada kaynıyorum. İki sene öncesine göre 6 kilo almama rağmen dikkat çekmiyor:

Spor ve günlük kullanımda dümdüz boyfriend jean'leri seviyorum.
shop.bestseller.com

En sevdiğim orta yükseklik olan bootcut
s7d9.scene7.com
sc02.alicdn.com
Şunun sade güzelliği hiçbir şeyde yok gibi geliyor bana. Bir de hafif İspanyol paça olanları seviyorum ama modası geçti onların.
  • aychovsky  (05.11.17 23:31:22 ~ 06.11.17 00:06:52) 
hafif kilolu kızlara mom jean çok yakışıyor bence.


  • mr sherlock  (05.11.17 23:34:25) 
Ben normal bel seviyorum. Düşük bel hem çok rahatsız hem sağlıksız hem de 2000’li yılların başlarında kaldı artık. Çok aşırı yüksek beller de çok tuhaf duruyor. Normale yakın azıcık yüksek bel en güzeli sanırsam.
Skinny çok severim. Etli butlu bir kadın olmadığım için boyfriend, mom tarzı modeller bana hiç yakışmıyor. Ortaokula giden erkek çocuklarına benziyorum sonra.

  • i m cool with that  (05.11.17 23:49:08 ~ 23:49:49) 
Ağırlıklı skinny giyiyorum bu yıl bf aldım sonra mom çıktı hepsini sollar bence o derece güzel. Düşük bel tarihe karıştı çok mutluyum yada ben görmüyorum. İğrençti. Götü ortaya çıkaran yüksek bel kadar güzeli yok. Zevk meselesi işte korkunç bulanlar olmuş bunları mesela bense hiç anlamıyorum onları nasıl bakıyorlar:)


  • eksi sozlugun tatli insani  (05.11.17 23:57:53) 
mom jeans kötü evet.

@baldur'a da katılmamak elde değil.

erkekler için de böyle bir duyuru istiyorum ama... düşük bel olmayan bir şey istiyorum. neymiş bunun yolu, modeli?
  • runagain  (06.11.17 00:01:30) 
kilolu olanlara yüksel bel iyi gidiyor. göt tamamen ortada.


  • gölgede aynı  (06.11.17 00:14:17) 
Burada da görüldüğü gibi herkesin sevdiği ve nefret ettiği çeşit farklı, o yüzden sözlükte okuduğun yorumlara göre değil kendine ne yakıştırıyorsan o şekilde karar ver.

Erkek birey olarak skinny veya slim giymeyi tercih ediyorum, seven oluyor sevmeyen oluyor ama ben kendime yakıştırıyorum. Renk de önemli burda, açık mavi olanın çok yakışmadığını ama koyusunun güzel olduğunu söylüyorlar.

Kadınlarda ise mom jean denilen tip kesinlikle çok kötü bana göre mesela, nasıl beğeniyorsunuz onu anlamıyorum. Yakışana yakışıyor da değil mevzu. Mesela skinnyler yakışana gerçekten inanılmaz yakışıyor, kilolularda ise iğrenç duruyor. Fakat mom kesinlikle kilo, boy farketmeksizin kötü bence. Boyfriend ise yine yakışana yakışan tipten. Bel kısmı ise bana hiç batmaz. Sonuç olarak git ve beğendiğini, sana yakışanı giy. İnsanlara bir şey beğendirmek zorunda değilsin. :)
  • tierra santa  (06.11.17 00:26:17) 
@Runagain
Skinny degil de slim iyi. Stretch bulabilirsen stretch slim Al. Muthis.
Paca olarak loft Paca diye gecen pantolonlardan alabilirsin.
  • baldur2  (06.11.17 00:44:40) 
skinny, bf, yüksek bel

ins düşük beller yok olur, dünyadan silinir, unutulur amin.
  • yuvarlanantencereninkapagi  (06.11.17 03:09:42) 
Skinny diyorum direkt, bol bol pantolonlar çok itici geliyor.


  • roket adam  (06.11.17 15:19:55) 
Ben slim fit ve regular giyiyorum.


  • tahin pekmez yoğurt  (06.11.17 17:45:41) 
Yüksek bel skinny.


  • orijinalinden iyi olan cover  (06.11.17 17:57:46) 
[]

Makyaj yapmayan kadın bakımsız kadın mıdır?

Bence değildir ama çevremdeki hemen hemen herkesin bakış açısının benimkinin tersi olduğunu fark ettim. Sanki makyaj yapmamak çok anormal bir şeymiş de normali her gün makyajlı dolaşmakmış gibi bir algı var.

Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Mesela iş yerinde falan makyaj yapmayan bir insan yapanlardan daha mı anormal sizce de?

Bir de en çok aramızda okula, işe falan hiç makyaj yapmadan giden kadın var mı bunu merak ediyorum. Resmen günlük hayatta makyaj yapmamış kadın görmüyorum gibi bir şey ve yapmayanların garip karşılanması da çok saçma geliyor bana. Ben hayatımın %90'ında falan makyaj yapmıyorum ve bunu yapan tek insan değilimdir diye düşünüyorum. Değilim di mi kızlar? :(

 
Alakasi yok bence. Tertipli olmasi kafi


  • oldboy  (03.11.17 19:48:03) 
hayır. aksine güzel kadındır.


  • petek  (03.11.17 19:55:39) 
Pis ve dağınık insan bakımsızdır. Ama makyaj=bakım algısı daha yaygın.


  • jazzabel  (03.11.17 19:57:01) 
erkeğim, ben belirgin olmadığı sürece makyaj yapılıp yapılmadığını anlayamıyorum bile. hatta "ne güzel al al yanakları var" dediğim kızı makyajsız görünce "anaa makyaj mıymış lan o" diye şok geçirdiğim oldu, düşün o kadar uzağım mevzuya. haliyle bakımlılık kriterlerimden biri değil makyaj. anlamıyorum çünkü. genel olarak ağzı burnu kokmuyosa, güzel kokuyosa (ya da kötü kokmuyosa), parmağını tırnağını yemiyosa, yarısı sökülmüş ojeyle dolaşmıyosa, saçı başı düzgünse (düzgünlükten kastım belirli bir forma sahip olması sadece, orman kaçkını gibi olmaması yeterli) benim gözümde "kendine bakan kadın" izlenimi uyandırır o kişi. makyaj, krem gibi zımbırtılar işin ekstrası olur, ki birlikte olmadığım birinin ne kremi kullanıp neresine nasıl baktığını zaten bilmem.

haa kadınlara sorduysan onlar zaten itinayla gömer seni birazdan. siz hem kim ne makyaj yapmış ne halt etmiş anlayabiliyosunuz hem de rekabet şeysi var. siz kavga edersiniz şimdi :((
  • der meister  (03.11.17 19:57:44) 
plazada çalışıyorum, hiç makyaj yapmıyorum. gerek görmüyorum yani doğallık bence çok daha güzel. kimse de bu güne kadar bakımsız demedi yüzüme karşı ama arkamdan diyorlar mıdır bilmiyorum. demiyorlardır bence :)


  • istanbul kanatlarimin altinda  (03.11.17 20:02:57) 
hayir, hepimiz beyinsiziz ve uzerimizde buyuk baskilar var.

cokuluslu bir zimbirtida calisiyorum, bir tek hicbir ise yaramayan mudurum suslu biraz. o da calismaya ihtiyaci olmayan, baglantilari sayesinde orada pozisyonlanmis, haftaya annelik iznine defolmasini aylardir bekledigimiz biri. topuklu giymez, ayda bir ojeli gorursun; yuzu ve saci kendiliginde cok iyi gorunuyor; tombul.

turkler kadin erkek cok sikintili.

ayrica olaylara kiclarindan bakiyorlar. gobeginden cekinen, fakat spora gitmek yerine korse giyen erkek insan var...

yine de, orada da, makyajli halinize alisinca, makyajsiz giderseniz (cumle kuramadim) hemen "hasta misin?" diyorlar... gozunun ustunu cizsen, ne guzel olmussun, diyorlar... fenasi, ben haftada 1 gordugum bir calisana bir gun "cicek gibi olmussun" dedim, kadin bana "sadece makyaj yaptigimda begeniyorsun beni" dedi; cok uzuldum.

memlekette sacini boyamaman bile tuhaf bulunuyor.

sacima tirnagima ayiracagim zamani birseyler okuyarak gecirmeyi tercih ederim. yine de uzerimde baski hissediyorum; bunun uzerinde calismak lazim...
  • e haliyle  (03.11.17 20:14:21 ~ 20:15:58) 
ben yapmıyorum
son 1 senede bi tek kardeşimin düğününde makyaj yaptım. onu da taşradaki kuaför bir yaptı ki biz silip tekrar yaptık :)
çok güzel eyeliner çeken, düzgün makyaj yapan kadın tabi bakımlıdır ama paket program olacak; ojeler kalkmış olayacak, kıyafet ütüsüz (ütü gerektiryor ise) lekeli vs. olmayacak, saçlar yağlı olmayacak, ayakkabılar, çanta vs. dökülüyor olmayacak vs.
ama makyajı hiç yapmayan = bakımsız diye bir algım da yok, yine diğer paket program özelliklerini sağlaması şartıyla.
  • niye ama  (03.11.17 20:16:01) 
İlgisi yok.

Hatta geçen bir cevapta da yazmıştım. Fransa'da, İspanya'da 'makeup shaming' akımı var. Birileri gündüz gözü fondötenli mondötenli makyaj yaptığında 'Kendine bakmıyor ki, kusurları var. O yüzden yüzünü boyamış' diye küçümsüyorlar. Bakımlı olmayan kadınların makyaj yaptığını düşünüyorlar.

İş yerine makyajla gelmemek falan dert değil ama saç baş dağınıktır, tırnak içi pistir, bunlarla birlikte makyajsızlık batabilir ama Stolk'un bir makyaj videosunda da dediği gibi 'Sapsarı artıklar kalmış dişin üstüne sürülen kırmızı ruj n'olacak'.

Makyaj bakımın üstüne ekstradan bir seçenektir sadece.

Ancak, şu var. Ben bugün 3 saat uyudum ve gözlerimin altı mosmor olmasa da, uyumadığım 3 km öteden belli. Az mor eklesem Yaşayan Ölülerin Dönüşü'nde oynarım. Bu yüzü istediğim kadar temizleyeyim, istediğim kadar nemleneyim; bakımlı görünmez. O yüzden gözün altına hafif bir kapatıcı sürerek insan gibi görünmeye çalışıyorum. Yine uyumadığım için surat kireç gibi, az allıkla iki renk getirmeye çalıştım. Bu da bakımın bir parçası. Bakım, temiz ve sağlıklı görünmek demek bence. Gerçi, saç baş aldı başını gitti uyandığım zamandan sonra; o da ayrı.
  • aychovsky  (03.11.17 20:40:11 ~ 20:42:08) 
Valla rahmetli annanem "esas bakım su ve sabun" derdi.. Suya ve sabuna dokunmayanları da kınıyorum buradan bu vesileyle. :)

Bakımlı insan (cinsiyet ayırmaya gerek bile yok) günlük duşunu alır, tırnakları, dişleri, nefesi temizdir. Kıyafetleri temizdir. Eski bile olsa asla lekeli değildir.

Onun dışında makyaj yapması bakım filan değil.
  • old possum  (03.11.17 20:47:59) 
sağlıksız alışkanlıkları olan, sağlıksız şeyler yiyen insan bakımsızdır. kadından ziyade herkes için. makyaj falan geçiniz.


  • AlsterWasser  (03.11.17 20:53:43) 
Öz bakım ile süslenmek / makyaj yapmak çok farklı şeyler. 2003 yılından bu yana neredeyse hiç makyaj yapmadım. 14 yıldır toplasanız 10 defa değildir. Çok özgür ve doğal hissediyorum. Sistemin dayattığı bütün o kimyasal şeylere vereceğim parayı da çatır çatır gezmeye, yeni şeyler öğrenmeye falan harcıyorum.


  • Phoebe  (03.11.17 20:55:24) 
asla, kat'a!
makyajın kadını gizlediğine inananlardanım, en güzel ve doğal göstereninin bile yapay durduğunu düşünenlerdenim. bu makyaj konusuna kadınlar erkeklerden çok takıyor, etrafımda "makyajsızsa bakımsızdır, bok yesin" diyen erkek yok mesela. gerçi her kadın makyajı sadece kendi için yapıyordu dimi, sori...

  • Bruce  (03.11.17 20:58:08) 
Ne alaka?
Yüzüme o salak şeyleri süre süre mahvettim zaten. İsteyen bakımsız desin,
Bakımsız olmak tırnak diş ter saç gibi şeylere dikkat etmemektir
  • sagin  (03.11.17 21:17:22) 
Bence bunu kişi belirliyor Eğer cildiniz güzelse puruzsuzse yada gözleriniz kirpikleriniz güzelse bakımlı ama gerçekten bakımlı ise cildiniz makyajli birinden cokha bakımlı ve güzel gorunulebilir


  • keditik  (03.11.17 23:36:48) 
Makyaj yapmanın bakımla alakası pek yok. Olsa da %10 %20 yani.

Bir kadın makyajsız da güzel olabilir, bakımlı olabilir.

Makyaj yapıyorsa bakımlı da diyemeyiz.

İşte böyle
  • MaNOfTheYear  (03.11.17 23:51:06) 
ben yapmıyorum, zaten istesem de yapamıyorum çünkü laboratuvarda asidin, sıcağın, tozun, kirin içinde çalışıyorum ve terliyorum çok fazlaca, artı göz kuruluğum var, gözlük kullanıyorum, makyaj yapmak istesem lens kullanmayınca kocaman gözlüğün arkasında kayboluyor yaptığım makyaj, lens de gözümü acıtıyor işte, ha canım isteyince kırk yılda bir yapıyorum bazen dışarı çıkarken/özel günlerde falan, o kadar. ama o dediğin algı cidden var, illa makyajlı, boyalı saçlı, ojeli, topuklulu -ne dedim lan ben??- olmak gerekiyormuş bakımlı olmak için, algısı var işte. ha benim çalıştığım yerde yapan da var yapmayan da var. kendim için de dersem: makyaj yaptığım zaman bazen göz kuruluğu vsden dolayı "sktiğimin makyajı!" şeklinde dolaşıyorum özellikle de düğün-dernek gibi hedesel hödösellikler yüzünden yapmak zorunda kaldıysam, bazen de "kızzzz çok güzel oldum ya laaa!" diye sevindirik oluyorum XD bence makyaj insanın kendine yakışanı giymesşislakakdsikaaksdassd olması da olmaması da tamamen kişiye kalmış birşey ama kimsenin yapılmasına ya da yapılmamasına yorum yapmaması gerekir. eyyorlamam bu kadar..


  • pasp  (04.11.17 03:27:13) 
[]

Evinizde öğrencilikten kalan eşyalarınızı kullanıyor musunuz?

Mobilya, mutfak eşyaları vs. soruyorum.

Biz öğrencilikten kalanları kullanıyoruz. Zaten aynı evdeyiz hala ama mesela bazen güzel bir şey görüp beğeniyorum. Alsam mı diye düşünürken evdeki diğer şeylerin yanında sırıtacağını falan düşünüp vazgeçiyorum. Zaten ev de küçük, bir şeyler atılmadan yenilerine yer bulmak çok zor. Bazen de taşınınca evi komple yenileriz diye düşünüyorum ama bir yanım da eskiler hala kullanılabilirken yeni almanın gereksiz olduğunu düşünüyor.

Siz kullanıyor musunuz öğrencilik yıllarından kalma eşyalarınızı? Yoksa çalışmaya başladıktan sonra yenilediniz mi eşyalarınızı? Eskiler hala iş görürken yenilerini almak ne kadar mantıklı sizce?

 
Evet ama yavaş yavaş değişiyorlar.
Arada almak istediklerimiz olunca alıyoruz.

  • fasulyek  (01.11.17 00:06:20) 
Ooo öğrencilik değil ama evimde her telden eşya var. Mesela perdelerim ve halılarım resmen toplama. Eşimin öğrenciliğinden kalan kitaplık var. Biz evlenip bambaşka bir şehire yerleştik tayin olaylarından dolayı. Hesapta 1.5 sene kalacaktık ama 15 temmuz nedeniyle 3 sene oldu kaldık burda tayin çıkmadı. Eşya alırken çok sıkılmıştım yanımda eşim dışında fikir verecek kimse yoktu, yabancı bir şehir hiç arkadaş yok. Eşim de daralır zaten çok gezemez alışveriş yaparken. Primer mobilya takımlarını aldıktan sonra bana o kadar daral geldi ki, annemden köy evinin yedek perdelerini, fazla halılarını istedim. Kalıcı olacağımız bir şehire taşınınca değiştircem hepsini. İş görse bile perdeler ütü istiyor, sene olmuş 2017 ben hala perde ütülüyorum. Evi dekore etme hevesimi büyük şehire taşınacağımız zamana bıraktım. Bu şehirde kezban evi tarzı şeyler var, hiçbirşey alamıyorum.


  • curukturpkokusu  (01.11.17 00:08:20) 
ben kullanıyorum. ki ben öğrencilikten beri 4 kere taşındım ikisi yabancı ülkede :) şimdi de 5. evdeyim ama bir evden diğerine götürebildiklerimi kullanıyorum. taşımak mantıksız veya imkansızsa mecbur dağıtıyorum eşyaları...

eşyalarımı seviyorum. eşyalarımla aramda duygusal bağ gelişiyor (benim sevme kapasitem yüksek biraz) işe yarar eşyayı neden durup dururken yenileyeyim bilmiyorum ? zaten taşınırken mecbur bir kısmını dağıttığım ve sıkılacak kadar süre 1 evde kalmadığım için bana öyle geliyor da olabilir ama genel olarak israf gibi sanki.
  • niye ama  (01.11.17 00:14:16) 
Geçen babamın öğrencilikten kalma 2 koltuğunu attık. 80de üniversiteye gitmiş neredeyse 50 yıllık koltuklar. İlk maaşımla aldım ben onları ilk eşyalarım diyince annem kıyamamış yüzünü değiştirdik eskidikçe.


  • jazzabel  (01.11.17 00:34:14) 
Öğrencilikten kalma çalışma masamı ve onun kütüphanesini kızım kullanıyor <3

Evimizdeki halılardan birini annem evlenirken çeyiz olarak getirmiş. Bunların her ikisi de yüzyıl geçse de değeri olan şeyler. Ama ben zaten genelde az ve öz alıp uzun süre kullananlardanım. Eskisi güzelse ve iş görüyorsa yenisini almam. Klasikçiyim.
  • SiyamkedisiZorro  (01.11.17 11:08:46) 
[]

Önümüzdeki kış için tatil planı yapanınız var mı?

Nereye gideceksiniz? Nasıl bir plan yaptınız?
Noel, kayak vs. gibi konsept bir tatil mi yapacaksınız yoksa kışın görmek istediğiniz özel yerler var da oralara mı gideceksiniz? Ne yapacaksınız?



 
Avusturalya'ya gidicem. Orda yaz gerçi kış tatili sayılmaz heralde.


  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (29.10.17 12:16:49) 
ukrayna'yı özledim, para denkleştirebilirsem bir haftalığına da olsa oraya gidesim var ama zannetmiyorum. kasım geldi hala kart borcunu kapatmaya uğraşıyorum. malum angara bebesi oldum artık, normalde kışın ekstra hiçbir masrafım olmazdı, burada doğal gazı ödeyeceğim diye haftada bir yemek yiyorum. meh.

onun dışında planım yok açıkçası. hazırlıkta olduğum için kur aralarında 10 gün kadar tatilimiz oluyor bizim, yani iki tane 10 günlük tatil ve sonra dönem arası var. memlekete 10 günlük araların birinde gitmiş olacağım için, ara tatilde memlekete de gitmeyebilirim. öyle gebeş gebeş oturacağım. kar falan yağarsa çıkıp mahallede yuvarlanırım belki. yokuş var. ortam müsait. ama direkt ana yola iniyorsun, o sıkıntı. daha önce böyle yokuş aşağı kayarken bariyerlere bindirip takla atmıştım bildiğin. hadi o zaman çocuktuk da şimdi 23 yaşında adamız kayarken arabanın altında kalırsak arkamızdan gerizekalı derler.

gerçi hastane çok yakın. erken müdahale edilirse kurtarılabilirim. evet. sanırım yokuş aşşaaa karda buzda kaycam ben. planım bu. oley
  • der meister  (29.10.17 12:50:34) 
(bkz: german alps)


  • helenart  (29.10.17 12:59:04) 
Henuz bir plan yapmadim yilbasi planim haric. Yilbasinda 5-6 gunlugune iskocya'ya gidecegim, arkadaslarim var. daha onceden gormedigim yerlere de goturecekler beni.

Onun disinda aslinda cesky krumlov dusunuyorum bayadir, sakin bir kis gunu ansizin gidebilirim.
  • kuehles blondes  (29.10.17 13:42:43) 
birkaç ay önce uygun bir yurtdışı tatili yapmak isteyip ukrayna, kiev'e gittik. şehre o kadar aşık oldum ki... geçen seneler kiev'deki yılbaşını görmüştüm televizyonda. adamlar ne güzel giriyorlar, şu ihtişama gel demiştim. eşim sürpriz yapıp bilet almış, işyerimden izin almış vs derken biz bu sene yeni yıla kiev'de gireceğiz. biraz soğuk olacak sanki ama değer.
biletler normal zamana göre hemen hemen iki katı. kalacak yerler de keza aynı şekilde. yine de bir avrupa seyehatine göre çok ucuza çıkacak durumda. sanki türkiye'de iyi bir yerde geçiriyormuş gibi bir bütçeyle bence orada çok rahat yılbaşı geçirilir.

eğer bir şeyler planlıyorsanız tavsiye ederim. şehir çok güzel. havası tertemiz. insanları çok sıcakkanlı ve kibar. gün sayıyorum.. 53 gün sonra mutluluk bizimdir. :)
  • vedderbaug  (07.11.17 15:46:08) 
[]

Makyajdan anlayanlara bir soru

Sadece rimel, bb krem ve rujdan oluşan bir makyaj kötü makyaj mıdır? Yani kötüden kastım şu: hiç olmasa daha iyi olacak olan bir makyaj mıdır sizce?




 
allık ve sabitleyici pudra yoksa evet kötüdür.


  • fekat  (25.10.17 02:35:48) 
bence nemlendirici veya makyaj bazı yoksa biraz eksiktir. sürdüğünüz bb/cc krem kalıp gibi durmasına karşı ufak bi önlem sadece.


  • Ecesb  (25.10.17 02:47:08) 
Göz makyajı yapmayınca ben ölü gibi duruyorum. Far şart bana göre. Ama senin gözler canlı ise gayet normal bence makyajın.


  • elorelia  (25.10.17 08:51:01) 
benim makyajım da böyle ben bi de ekstradan allık kullanıyorum.
bence olması gereken makyaj böyle günlük kullanım için. kontür, far vs bana abartı geliyor o kadar seyi her gün sürmeye üşenirim.

  • matilda  (25.10.17 11:06:39) 
kötü değil ama bence allık eksik.zaten allığı da ekleyince standart günlük makyaj.
Yanaklarım renksiz olunca ölü gibi duruyor bende.
alnıma kadar simli allık değil azcık bir benetint kullanıyorum zaten.
  • demoniclewinsky  (25.10.17 11:10:51) 
bence iyi makyaj yüzünü güzel gösteren makyajtır. aynaya baktğın zaman vuav diyorsan tamamdır. mesela bazen kan kırmızısı bir ruj bazı dudaklarda öyle güzel duruyor ki. ruj sürdüğün çok belli ama çok güzel durmuş ama bazıkadınlar bazen mat bir ruj sürüyor aman fazla makyaj yaptığım belli olmasın diye ama dudak böyle çarpılmış gibi. makyaj yapıyorsan ne sürersen sür kendin hoşuna giderse başkaları da beğeniyor. eyyorlayamam bu kadar.


  • for day to break  (25.10.17 11:38:05 ~ 11:39:07) 
Cilt sorunu yoksa kötü değil.

Sadece ben olsam yüzü biraz boyutlandırmak için gölgelendirme ya da allık uygulaması da yapardım.
  • kayranin kedisi  (25.10.17 17:24:47) 
Allık ile renklendirirsen daha iyi olacak makyajdır.


  • Flamboyant  (11.07.19 17:26:51) 
Bb krem veya fondöten ıvır zıvırları yerine sağlıklı beslenip sadece allık kullanabilirsin.


  • ruhen hastayim ben  (11.07.19 17:49:06) 
Hayır neden kötü olsun.
Siz ihtiyaç duymuyorsanız hiçbir ürünü kullanmak zorunda değilsiniz.
Ben mesela HİÇ allık, aydınlatıcı, kontür ürünü, pudra ve fondöten kullanmıyorum.
Tek yaptığım şey nemlendirici sürmek ve göz makyajı yapmak.
  • chitosan  (11.07.19 17:52:31) 
[]

Nişantaşı'nda sevdiğiniz mekanlar nereler?

Vejetaryen yemek çeşitleri ve güzel tatlıları olan bir yer arıyoruz özellikle. Var mı aklınıza gelen güzel bir yer?




 
(bkz: plus kitchen)


  • chavezding  (09.10.17 14:55:25) 
Doğaya dönüş favorim (teşvikiye'de)


  • peggy  (09.10.17 15:07:56) 
Zamane Kahvesi


  • Traveller  (09.10.17 15:35:18) 
[]

Karlar altındayken görmek istediğiniz şehirler var mı?

Kışın bembeyazken ayrı güzel olan, karlar altındayken gezmesi ayrı zevk veren şehirleri merak ediyorum. Nereler var sizin için bu tanıma uyan? Hiç görmediğiniz ama kışın görmek istediğiniz yerleri de yazabilirsiniz.




 
Prag


  • eazy  (04.10.17 01:41:00) 
budapeşte.


  • diffarentiationation  (04.10.17 01:42:55) 
Benim icin
Gorduklerim arasinda
1- new york / kapadokya
2- moskova
3- viyana
4- krakow
5- innsbruck

Gormediklerim arasinda
1- kanada'da herhangi bi yer.
2- baykal golu
3- hokkaido
  • kuehles blondes  (04.10.17 01:52:58) 
çengelköyden özellikle çınaraltından karlar altında istanbul o kadar şahane görünüyor ki...

merak edilenler
new york
venedik
budapeşte
cambridge
oxford
  • part time pollyanna  (04.10.17 01:56:12) 
St. Petersburg


  • dissendium  (04.10.17 02:05:11) 
paris
londra

  • vedatchilipeppers  (04.10.17 02:05:20) 
Kyoto'yu kar altında görmek isterdim.


  • puc  (04.10.17 07:46:38) 
[]

Telefonunuzun şarjı ne kadar zamanda bitiyor?

Gün içinde ne kadar kullandığınızı ve varsa şarjın uzun süre gitmesi için uyguladığınız yöntemleri falan da yazarsanız güzel olur. Bir de tabii telefonun modelini.
Ne sıklıkla şarja takıyorsunuz telefonunuzu?



 
Bütün gün elimde. Sürekli nette dolaşıyorum. Ekran süresi 7.5 8.5 saat arası değişiyor. Zenfone 2 laser


  • glamdr1ng  (29.09.17 23:37:37) 
evde 2-3 saat kadar is yaparken youtube acik, bluetooth, gps ve ve wifi sürekli acik, disarida 3-4 saat telefon interneti acik. klasik whatsapp, messenger etc.

2 full gün sonunda %20 kaliyor.

ben ekstra bir sey yapmak zorunda kalmiyorum, 5000 mah pil var.
  • kurnaz  (29.09.17 23:38:03) 
bütün gün elimde, neredeyse günü kurtarıyor. samsung j7


  • tabirimekruh  (29.09.17 23:45:02) 
İphone 5S, 3,5 yıllık. Hafta içi 1 gün hemen hemen, her akşam şarja takıyorum. Hafta sonu evdeysem biraz daha uzun gidebiliyor.


  • elikası  (30.09.17 00:23:02) 
Herkes de mah mah geziyomuş bi ben 1 günü zor çıkarıyorum heralde. Gün içi şarj ettiğim de oluyo bazen. Çok da kullanmıyorum ayrıca. 2 buçuk 3 saat ekran zamanı anca. Ama her türlü özellik açık.

İmza: Bataryası ölen Nexus 6P
  • bartman  (30.09.17 00:30:50) 
Pilin ömrünün uzun olması için %80’den çok doldurma, %20’den aşağı düşmesin diyorlar. Bugünlerde benim hep elimde, günde iki kere %80’lik batarya bitiriyorum ayfon 7’de.


  • manuel mandalina  (30.09.17 00:50:44) 
2 gun gidio


  • all girls dream  (30.09.17 02:02:40) 
J5, ilk çıkan versiyonu.

6.30 Alarm, şarjdan çıkış. (Konum, Wi-Fi, Mobil veri aralıksız açık)
6.45-7.00 youtubedan haber izleme
7.15-7.45 işe gidene kadar spotify müzik
8.00-12.00 arası saat başı falan işte insta, face falan. Pc de sürekli whatsapp web açık, sanırım böyle olunca telefon sarjı sömürüyor
12.00-12.30 eğer saracak adam bulamadıysam yemek yerken yine haber
13.00-17.00 yine 8-12 rutini
17.00-17.30 dönüş yolu spotify
18.30-19.00 yemek yerken kimse yoksa youtube
19.00-01.00 yatana kadar arada sosyal medya, yine whatsapp web açık vs.
01.00 yatış, kalan şarj genelde %30 tabi böyle olunca mecbur o şarj kablosu o telefona girecek. İlk aldığımda bu tempo ile %60 a kadar gidiyordu. Tabi 2. senesi bitiyor bu ay, batarya yorgun.
  • ManikD  (30.09.17 04:24:37) 
[]

Taksim'de Jadore dışında tatlısı güzel hangi mekanlar vardı?

Taksim'de bir mekana oturmayalı o kadar uzun zaman oldu ki aklıma hiçbir yer gelmedi. Pasta ya da Jadore'daki gibi çikolatalı tatlıları güzel olan nereler vardı? Galata ya da Karaköy tarafından da öneri yapabilirsiniz ama Taksim'de güzel bir yer bulsak daha iyi olur.




 
Jadore gibi zor be :/


  • fortisvita  (19.09.17 18:44:37) 
pera palace otelde patisserie de pera var. tatlıları çok güzel ama her şey pembe. evcilik oynuyormuşssunuz gibi.


  • straight from the heart  (19.09.17 18:54:17) 
Bu Jadore pastanesin bir tek kadınlar hasta galiba. Arkadaşım bana dünyanın en güzel tatlı vaadiyle kandırarak götürmüştü yıllar önce. Beatrice diye bir şey söyledi ikimize de ayaktayken kafanızın neredeyse tavana carpacagi ikinci katta. Sonra tatlı geldi iki üç cilegi dilimleyip üzerine yanık çikolata dökmüşler bunu da spesyel tatlı diye tatlı krizindeki kadınlara yediriyorlar gibi geldi bana. Yemin ederim o kadar ağırdı ki 3 4 kasıktan sonra yiyemedim bıraktım (benimkini de o yedi).


  • goodz  (19.09.17 20:03:11) 
Jadore <364737

Mis sokakta inci profiterol var, orası da güzel baya meşhur profiterolü.

Leylek kafe var oralara yakın yine, mekdanılsın olduğu sokakta. Oranın da çikolatalı keki güzel.
  • turuncu tonlarda  (19.09.17 21:01:08) 
güzel pasta pastanede olur ama jadore gibi çikolata çeşitli ve o lezzette bir yer yok. dilek pastanesinin pastasını sevmiştim başka şubesinde. sütiş'inkiler fena değildir diye tahmin ediyorum. the marmara'da chocolate shop duydum ama oraya da gitmedim, daha şekerleme işiymiş ama.

illa çikolatalı olmasına gerek yoksa ara kafe'nin tiramisusu güzel. cihangir tarafına kayabilirseniz jacqueline cookies var, güzel kurabiyeleri var, çikolatalı dahil.
  • Bruce  (19.09.17 21:44:04) 
[]

Lefkoşa'ya gidenler

Beğendiniz mi? 2 ya da 3 gün için gitmeye değer mi sizce? Haftaya gitmeyi düşünüyoruz ve kumar ve gece hayatı planlarımız arasında yok. Gidersek sadece gezip görmek olacak tek amacımız. Değer mi sizce 2-3 güne?




 
Sadece kumar içki club5ise ok fazlasını bekleme deniz5istiyosan girne5veya magosa


  • red hot chili  (06.09.17 01:45:38) 
Gitmeyin bu ikisi yoksa bence. Tas toprak. Cunda daha guzel.


  • brad pitt  (06.09.17 02:05:08) 
girne artı lefkoşe 2 gün harika olur.
kıbrıs sadece kumar değil. tarihi yerleri çok güzel.

  • cedex  (06.09.17 09:53:14) 
2-3 gun cok. deniz icin girne-magosa+1
kumarhaneler bir girilip bakilasi yerler bence :) ortam degisik. 1saat otur 50tl harca, milleti incele cik. fazlasi bogabilir. sigara-muzik-isik vs.

gezip gorme amaciyla gidiliyorsa araba sart ve girne-magosa pas gecilecekse hic gerek yok.
  • jimicik  (06.09.17 10:48:34) 
haa tarihi yerleri var mı yok değil
eski kiliseler,mavi köşk,barbarlık müzesi vs
bunların dışında denizi çok güzeldir
karpaz(burnun olduğu yer) milli park var ve denizleri mavi bayrak almış durumda
havalar bu aralar tadında olduğunda fena olmaz
  • red hot chili  (06.09.17 12:22:18) 
[]

Dünyayı gezme ya da farklı ülkeler görme hayali olmayan var mı?

Alttaki duyuruyu görünce düşündüm de ben bunu herkes ister sanıyordum. Cevaplardan görüyorum ki vakit ve para kaybı olduğunu düşünenler varmış.

Ben isterim mesela dünyayı gezmeyi. Harcadığım zamana ve paraya değdiğini düşünüyorum gezip gördüğüm yerlerin. Fotoğraf çekip paylaşmak, sosyal medyada gösteriş yapmak falan işin farklı bir boyutu, cidden tiksiniyorum ben de bunu yapanlardan. Ama bu saçma sapan gösteriş merakını bir tarafa bırakırsak gerçekten istemez misiniz farklı yerler gezmeyi? İstemezseniz niye istemezsiniz?


 
Ben seviyorum. gidiyorum da mümkün oldukça.. sosyal medya hesabım da yok. kimseye bir şey göstermek için de gitmiyorum. Deneyim için, gezmek için, eğlenmek öğrenmek için.

comfort zone muhabbeti bence bu. Bazıları çıkar bazıları çıkmak istemez.
  • AlsterWasser  (31.08.17 17:35:45) 
Sadece "olsa güzel olabilir, hayır demem" şeklinde bir merakım var, yoksa ciddi ciddi "merak" etmiyorum yani. Hele gidip gördüğüm yerlerde kendimi geliştireceğim şeyler yapmayacaksam cidden zaman ve para israfı bana göre.


  • yaren  (31.08.17 17:38:19) 
gezmek, görmek gibi bi hayalim yok. yaşamak hayalim var. gidip 10 gün 15 günle bi bok anlayamazsın oralardan. yaşayacaksın. orda 10 gün, burda 5 gün, şurda 2 gün geçirip de bi halt bildiğini sanmak aptalca. ancak orayı hiç görmemiş birinden daha fazla şey bilebilirsin. sonra da gider ona hava atarsın. başka bi işe yaramaz.


  • Delay Fuze  (31.08.17 17:39:39) 
3-4 ülkeyi görme istegim var hayal değil de olsa güzel olur şeklinde. onun dışında gezmek boş iş bence.para yediği ise en doğrusu. Yani şimdi çıkıp çok paraya gerek yok diyenler de çıkar ama onlar da hırpani bi şekilde geziyor görüyoruz internette. Ozetle zengin adam işi gezmek. Ben zengin olsam da çok gezmezdim öyle bi hayalim yok.


  • fyodor fyodorovic  (31.08.17 17:41:18) 
Açıkçası şöyle bir kez yurtdışı tatmış insanlar ve bir de az buçuk dil biliyorlarsa acayip keyifli bir eylem ...

Zira bu eylemlerde bir yığın macera olabiliyor ..Filmlerdeki hissi alıyorsun.Bir gün bir italyanla konsere giderken ertesi gün bir amerikalı ile top oynuyorsun ..Bazende hiç beklemediğin an biri seni evine davet ediyor ..Hayatın boyunca yiyemeyeceğin yemekleri göremeceğin insan kitlelerini görüyorsun .Bu bazen sana iş fikri yada dünyayı algılama düzeyinde ilerleme veriyor Hayat hep aynı ama değişen diller ve insanlar ..Aradaki nüansı yakaladığın zaman işte hümanist oluyorsun ...
google "değişik doğa manzarası" ve " farklı şehir mimarisi" yazın .

Oralarda yapılabilecek şeyleri görün .Sonra tekrar düşünün bence .. Çünkü hayata bir kez geliyoruz ...Günün birinde öleceğiz en azından dünyayı gördüm diyebilirsiniz :)
  • sorunvar  (31.08.17 17:44:41 ~ 17:46:46) 
etkinlik yonetimiyle ugrasan bir arkadasim var, pek bilinen bir konserler zincirini organize ediyor, milyonlari var. bir kere de ara ver, git dunyayi gez, hayatin is olmus diyoruz, abi benim oyle bir istegim yok ki diyor.

bana cok garip geliyor ama oyle iste. adam 3 gunlugune bodruma gidip sampanya acmayi yegliyor. herkesin tercihi farkli.
  • no christ requires  (31.08.17 18:04:13) 
Başka ülkedeyim ve vatandaşlık değiştirmeye giden yolda en önemli nedenlerinden biri bu, çünkü bizim pasaport malum :) Bir ton ülkeden orada sadece birkaç gün vize alınıp, kalmak sürekli uğraşılacak şey değil.

Ayrıca yıllarca gezmeyi düşünüyorum belirli bir yaş sonrası.
  • christopher nolan  (31.08.17 18:17:02 ~ 18:19:37) 
turist olmayı sevmiyorum pek. sadece bi amaç uğruna gezmek isteyebilirim. fotoğrafçı olsaydım mesela tabii ki isterdim. ya da örneğin imkanını bulabildiğim takdirde gidip özellikle afrika ülkelerindeki yerel müzisyenlerin ses kaydını alma, onlarla bi şekilde oturup konuşma gibi bir arzum var.


  • philus  (31.08.17 18:23:03) 
Her yeri gezmek istemem. Ne kadar zengin olursam olayım, Hindistan'a bir gün bile ayırmam. Bulunduğum ruh haline göre şehir gezmek isterim. Sonbaharda Paris'e giderim, yazın Avustralya'ya giderim. Burası da sıcakmış deyip, Somali'ye gitmem.


  • dissendium  (31.08.17 18:33:48) 
Gormedigim her yeri gormek isterim ama ekstra bir merakla gormek istedigim yerler de var tabi.

Tek geziyorum, kendimi zorlamak vb hosuma gidiyor. Bilmedigim bir yere gitmeyi seviyorum. Gezimi planlamaktan (ana hatlariyla!) alternatifleri tartmaktan vb cok zevk aliyorum.

Onun disinda gittigim her yerde gormek/deneyimlemek istedigim bir sey oluyor. Sirf herkes gidiyor diye hosuma gitmeyecek bir sey yapmam gittigim yerde. Sokaklarda kaybolmayi severim falan filan.

Yolda olmaya ise bayilirim, uzun sure yola cikmazsam huzursuz oluyorum
  • kuehles blondes  (31.08.17 18:36:36) 
karakter meselesi ama bir kez cikan tadini aldi mi vazgecemez diye dusunuyorum.

birkac buyuk hayalimden birisi suan gerceklesti gezmek degil yasamak istiyordum ben (avrupada calismaya basladim).
Digeri de 5 sene sonra baska bir ulkede temelli yasamaya baslamak uzerine.
(burada olunca daha rahat gezip kendinize zaman ayiriyorsunuz yani buyuk hayaller yaninda kucuk hayallerin de gerceklesamesini sagliyor)

mis :)
  • part time pollyanna  (31.08.17 18:39:51 ~ 18:48:40) 
allah'tan bi' mani çıkmazsa 3 kasımda dünya turuna çıkıyorum. rio de janeiro'dan başlayıp uruguay istikametine yönelerek tüm güney amerika'yı sahil şeridinden dolaşıp bahamalar'a ulaşmak istiyorum.

6-6,5 yıl sürecek bu yolculuk. sonrası allah büyük belki iç kısımlara girerim belki de asya'ya giderim ama bir daha türkiye'ye dönmeyi düşünmüyorum.
  • isott  (31.08.17 18:48:04) 
Erasmus vesilesiyle yurt dışında yaşadım. Sonra çeşitli vesilelerle 6-7 ülke gördüm.

Ve sonuç olarak yurtdışında yaşamak istemiyorum ama gidip gezmek istiyorum.
  • emcekare olmadi einstein olsun bari  (31.08.17 18:56:02) 
24 yaşındayım, henüz yurtdışına çıkabilmiş değilim. ama eksikliğini çok hissediyorum. en olmadık tipler bile daha çocuk yaşlarda bir sürü ülke gezip görüyor. açıkçası benim en büyük hayallerimden biri. evlenip çocuk yapmaktansa dünyayı gezmek daha iyidir bana göre.


  • nothing in my way  (31.08.17 19:04:22) 
gezmeyi de, yurtdışında yaşamayı da isterim ama son yıllarda peydah olan "dünyayı gezmeliyim" manyaklığını ben de anlamıyorum açıkçası. bazı insanlar sırf yapmış olmak için yapıyormuş gibi geliyor. gerçi, zaman değişti... artık dünyanın farklı yerlerini görmek nispeten kolay ve ucuz. bu tavır da anlaşılabilir o yüzden.

ben paranın satın alamayacağı tecrübeler istiyorum gittiğim yerde. yoksa roma'ya parası olan herkes gidebiliyor. gidip de orayı görmek yine güzeldir eyvallah ama benim için özel bir anlamı olmaz açıkçası. o yüzden couchsurfing ya da workaway gibi tırıvırılar sayesinde seyahat etmeyi ya da netten tanıştığım yabancı arkadaşlarımı görmeyi falan daha çok seviyorum ben. hindistan'da hostelde kalıp tek başıma 8-10 gün dolaşmak hiç mi hiç ilgimi çekmiyor mesela. hamallık. ne uğraşcam amk. ama hintli bi arkadaşım olsa mesela, ben ona gitsem o bana gelse, beni kendi yaşadığı hayatın içine soksa arkama bile bakmadan giderim. bu muazzam bi şey mesela. benim yurtdışından anladığım budur. yoksa paris'i görsem ne görmesem ne, çok umrumda olmaz işin açığı. gezmeyi severim, paris'i görmeyi isterim mesela ama demek istediğim, bunun için ekstra çaba sarf etmem. paris'i turist olarak gezmektense parisli birinin misafiri olmak ya da paris'te bi konsere, maça gitmek vs. çok daha eğlenceli geliyo bana. turistlik konseptini oturtamadım ben kafamda, bi yere gidip "hmm iyiymiş lan" diye deli dana gibi dolaşmak fikri hiç mantıklı gelmiyo hjsjfsk. oranın bi parçası olmak istiyorum.

ukrayna'yı da en çok bu yüzden seviyorum zaten. kiev'i 1000 lirası olan herkes gidip görebilir, şehrin altını üstüne getirebilirler. bu benim için özel veya anlamlı bi şey değil. ama sovyet babuşkasnın pişirdiği yemekten yiyip sarhoş amcanın sovyet ordusundaki maceralarını dinlemek paha biçilemez. ben gideceksem bunun için giderim. yoksa bana ne yurtdışından alala.

tam bir otlakçı imajı çizdiğimin farkındayım ama benim için yurtdışıyla ilgili güzel şey budur: oranın insanıyla, kültürüyle hemhal olmak. ben demiyorum ki "para verip yapılabilen şeyler değersizdir" ya da "gidip müze gezmek insana hiçbi şey katmaz". katar. yurtdışı seyahati gerçekten güzel bi şey. ben çocukluğumdan beri isteyen biri olmama rağmen, ilk çıkışımda şok olmuştum resmen, kaldı ki gittiğim yer sikindirik bi ülke yani öyle alamanya falan da değildi. ama işte benim anlayışım bu yani. ben dağ tepe ya da ana cadde görcem diye kalkıp ülke değiştirmem. istediği kadar güzel olsun. bana insan lazım, o caddeyi anlatacak biri lazım.
  • der meister  (31.08.17 19:25:38 ~ 19:28:49) 
Görebildiğim kadarını görmek istiyorum. Yeni yerler görmek, yeni şeyler tatmak beni mutlu ediyor.
Tatil kavramı olmayan, gıda-barınma gibi temel ihtiyaçlara zor yetişen ve kitap, müzik vb. şeylere para harcamayı müsriflik olarak gören ailelerde yetişenler genelde gezmeyi sevmiyor. O kültür yok, gerçekten zevk almıyorlar.

  • Sulfoxaflor  (01.09.17 13:09:15) 
Sulfoxaflor +1000

İstisnalar vardır tabii ama bu yetiştirilme tarzı ve ailede edinilen kültür ile çok alakalı. Misal çevreme bakıyorum, bilmeye, araştırmaya meraklı olmayan, belli bir müzik, film vb. arşivi olmayan, eline kitap almayan tanıdıklarım erkenden koştur koştur evlenip bir an önce üreme ve borç harç ile ev, araba vb. sahip olma derdindeler. Gezmeyi boş iş olarak görüyorlar. Gez gez nereye kadar, otur düzenini kur diyorlar. Gezip yeni yerler görmek onlara çok anlamsız geliyor. Dediğim gibi istisnalar muhakkak vardır ama genelde dünya görüşü biraz daha geniş, yeni şeyler deneyimlemeye, değişime daha açık olan insanlar gezmekten daha fazla keyif alıyor. Sosyal medyada paylaşmak için gezen insanlardan bahsetmiyorum bu arada. Gerçekten bundan tat alanlardan bahsediyorum.
  • i m cool with that  (01.09.17 13:52:28) 
[]

Yıllık izin mevzusu ve tatil anlayışınız

Yıllık izniniz kaç gün? Yetiyor mu? Çünkü yetmemeli ya bence. Henüz iznim bile yok ama ne bileyim, senede 20 gün çok az değil mi? Yani biliyorum devlette de özel sektörde de normali bu ama bütün ömrümüz o 20 günde dinlenmek ya da gezmek için çalışarak mı geçecek? Zamanla alışıyor mu insan sadece 20 günlük izinlere?

Bir de o 20-30 günde nasıl tatil yaptığınızı merak ediyorum. Yurt dışına gidebiliyor musunuz mesela istediğiniz gibi? Ya da Türkiye'de istediğiniz bir bölgeyi iyice gezebiliyor musunuz? Sırf evde birkaç gün yatmak için de izin alıyor musunuz? İzin alınca da 1-2 kerede alıp uzun tatiller mi yapıyorsunuz? Uzun dediğim de mümkün olan en uzunu işte, 20-30 gün. :/ Yoksa 1-2 gün izin alıp hafta sonuyla birleştirmeli tatil yaptığınız da oluyor mu? 11 aylık falan emeğiniz karşılığında size layık görülen o 20-30 günü nasıl çalıştığınıza değecek hale getiriyorsunuz?


 
Ben de iki yıllık çalışanım ama alışıyosun. Gelirinle doğru orantılı olarak buna katlanabilme seviyen artıyor. Çünkü bir şekilde heyecanını yüksek tutacak şeyler yapabiliyosun. Yakın yerler de olsa ayda 2 haftasonu bir yerlere gidip etkinlik yapabilmek insanı mutlu ediyor ve bu gibi şeylerle bakıyosun bi şekilde zaman akıyo. Yüzde yüz mutlu olacağım şey bu hayat değil ama şuanda alternatif bulamıyorum.


  • Nature Works  (29.08.17 17:48:33) 
bu arada 20 gün değil ilk yılın dolunca 14 gün. bi de resmi tatiller filan var işte. ben genelde bu resmi tatillerle birlikte filan birleştirip 2 hafta yaparım. o da yaklaşık 8-9 günü götürür. kalanı da işte çok sıkılırsam alırım şeklinde. bi de tabii bu aralar bu bayramlar yaza geliyor ve bi daha yaza gelmesi için uzun seneler geçmesi lazım. bunu düşününce de üzücü. ama neyse daha bikaç sene daha böyle.


  • tepedeki psychedelic adam  (29.08.17 17:57:24) 
bana ilk çalıştığım sene bayramların ikisini de 9 güne(ya da işte tüm haftayı bağlayarak) tamamlayarak izin verdiler. haricen yıllık izin kullanmadım.
bu sene ikinci senem ve bi hafta izin alabildim.

yetmiyor ama insan alışıyor.

yurtdışına gitmedim, henüz öyle bi plan ve cesaretim yok. çok fazlatatil ve gezme merakı olan bi insan dğilim öyle karış karış anadolu olayı pek ilgimi çekmiyor. tek bi yere gidip dinlenmek/eğlenmek mantıklı. onun için de 1 hafta süre az çok yetiyor yani.

canını sıkma.
  • elorelia  (29.08.17 18:08:59 ~ 18:09:16) 
Bayramla birleştirme haricinde "resmi" olarak yıllık izin kullanmadım 2 yıllık çalışma hayatımda. Kullansam bana da yıllık izin az gibi gelir.


  • fallopian  (29.08.17 18:22:43) 
Ben özel sektörde olmadığım ve iş yerinde yaştan dolayı 30 gün yıllık izni olanları falan gördüğüm için 20-30 gün yazmışım hep. 14'ü de bilmiyordum açıkçası. Daha beteri de varmış yani. :(


  • ms brownstone  (29.08.17 18:41:59) 
15 gun. İlk kez bu sene kullandim ve yetti.

10 gununu blok gezmeye ayirdim, 15 gun bir yere gittim. kalaninda da ufak tefek gezdim, haftasonu birlestirmeli fala. Yurtici/yurtdisi istedigim yere gidebildim, umarim seneye de boyle olur :)
  • fakyoras  (29.08.17 19:12:37) 
İş değiştirirken tekrar sıfırlanması çok kötü.

Arada bir perşembe cumayı haftasonuyal birleştirme, 5-6 kez yapılabiliyor ve tatmin ediyor.

ÖBür türlü yayayı8m deyince yetmiyor tabi :(

1.5 yıldır izin kullanamıyorum :( eylül gibi umarım gidecğem bir yerlere.
  • Cursed Chico  (29.08.17 20:24:44) 
[]

Siz de sık sık enayi yerine koyulduğunuzu hissediyor musunuz?

Aslında hayatın çoğu alanında son zamanlarda sık yaşıyorum bu hissi ama özellikle işle ilgili konularda "tek enayi sen misin" diye düşündüğüm çok oluyor. Mesela aynı işi yaptığımız biri var. Bu kız en yoğun günlerde doktorası yüzünden yoktu zaten. Bunun dışında da defalarca gelmediği, geç geldiği, erken çıktığı falan oldu. Hep bir nedeni var aslında düşününce ama uyanamadığından geç kaldığı falan da oldu. Her defasında ben yaptım işlerini. Benim de işte bulunmadığım tek zaman aralığı bir gün yarım saat önce çıkmamdı. O gün bile millete iş yığacağımj düşünüp kötü hissetmiştim kendimi ama bakıyorum da herkes işten kaytarma peşinde, isteyen istediği gibi gelip gidiyor bu arkadaş başta olmak üzere.

Mesela cuma günü de aşırı yoğunduk. Kendisi biraz fazla uyuşuk olduğu için onu bekleyene kadar iş bitsin gitsin diye yapıyorum ben çoğu zaman. Ona bırakmaya kalksam beklerken deliririm çünkü, sinir oluyorum uyuşuk insanlara. Cuma günü de o yoğunlukta işlerin abartısız %70'ini falan ben yapmışım. Yapmasam o iş bekleyecek, ben yine deli olacağım gördükçe ama yapınca da sonradan bi enayilik hissi geliyor işte böyle.

Dün de ben nöbetçiydim. Normalde 9'a doğru teslim ediliyor nöbetler, önceki gün bu arkadaş nöbetçiyken dün 9'a doğru gelip aldım ben nöbeti. Bugün yine o nöbetçi. "Biraz uyumak istiyorum, geç kalabilirim yarın ama ben sana haber veririm" demişti dün çıkarken. Ev yerleştirecek, yarın da yurt dışına gidecek falan diye "tamam" dedim ben de. Gece yazmayınca da gelecek sandım. Bugün 9.15'te "hala evdeyim, 10'u bulur gelmem" yazmış. Tamam dün ben salaklık edip kabul ettim ama insan bi haber verir ya. Ya da ne bileyim saat 10'u geçireceğini falan düşünememiştim ben hiç, hala da ses yok. Zaten 2 gün sonraki nöbete de 9 yerine 7.30'da geliyorum o günkü nöbetçi arkadaş da sabah erkenden memleketine gideceği için. Ben olsam salaklık edip daha geç saate alırdım biletimi de nöbetçiyi 7.30'da getirtmezdim eminim. Çünkü enayiyim işte dediğim gibi. :/

Neyse fazla uzun yazdım ama bazen böyle hepsi birden aklıma geldikçe çok salak hissediyorum kendimi. Sorumu da sorayım : enayi miyim sizce? Yani ben insanlar rica ettikçe "tamam" diyorum ama bir yerden sonra enayilik mi oluyor artık bu? Siz de böyle misiniz? Böyle değilseniz nasıl başarıyorsunuz böyle olmamayı? Enayi yerine koyulan kaç kişiyiz? :(

 
Ikinci defa olunca hala kaniyorsan suclu sensin. Sorry


  • Traveller  (29.08.17 10:56:26) 
Malesef enayi durumundasın bir kez olsaiyilik falan derdim ama baya sağıyorlar seni sanki.


  • gozu acik sevisen yahudi  (29.08.17 11:04:50) 
Enayisin. Bazen ben de senin gibi enayilik yapıyorum da oradan biliyorum.


  • doxanikee  (29.08.17 11:59:36 ~ 11:59:59) 
Ben farklı düşünüyorum, bu iş alışkanlık haline gelmediği sürece enayilik değil. Aksine çok güzel bir hareket.

Bayram aralığı memleketine giden, okuldan dolayı geciken, ev taşıyan birine veya hesapta olmayan bir durumdan bir kaç saat geç kalan yardımcı olmak güzel bir hareket. İşini de elinden geldiği kadar iyi yapmaya çalışman lazım.

Burada sıkıntı olan, bir kişinin senin bu iyiliğini sürekli istismar ederse olur. Eleman bunu alışkanlık haline getirirse, seni enayi yerine koyuyordur. Bunu hissedersen elemanı ikaz et ve bir daha yardımcı olma. Devam ederse, üslerine yansıt.


.
  • kartallar yuksek ucar  (29.08.17 12:43:03) 
şimdi böyle anlatınca, evet niye bütün işi sen yapasın, neden hep sen yorulasın ki. kendinden çok fazla taviz vermişsin gibi görünüyor.

diğer yandan, dünyayı hiçbirimiz kurtarmayacağız, ve işler biz olmayınca da bir şekilde yürüyor. senin laylaylom arkadaş da tam olarak böyle düşündüğü için işi bu kadar salabiliyor zaten. sen de biraz böyle bakmaya çalış. "işini salla, öğlene kadar uyu, işe geç git" demiyorum ama; bir gün olur da çok uykusuzsundur, ya da gerçekten işin olur vs. milletten seni idare etmelerini istemekten çekinme. "yarım saat erken çıksam bile kötü hissediyorum" demişsin, neden kötü hissediyorsun ki?

arkadaşın bunu ne kadar sıklıkla yapıyor bilmem, sürekli işleri sana yıkıyorsa elbette bir sınır koymalısın. ama ben bu tarz durumlarda biraz karşılıklı fayda ilişkisi olduğunu düşünürüm. yani mesela benim arada bir ahmete işim düşüyordur ama ayşenin de bazen bana işi düşer. ben ayşenin işlerini yaparım karşılık beklemeden, ahmet de benim işlerimi yapar gene karşılıksız. buna karma diyebiliriz sanırım.

örnek vereyim; ben her tatile çıktığımda kedilerime bakacak bir arkadaşımı ayarlarım. bu tatilde ise ben istanbul'dayım ve alakasız bir arkadaşım tatile çıkacağı için benden bitkilerini sulamamı istedi. hem de evi karşıda ve bana çok uzak. üstelik bitki :D yani ne bileyim. o da can tabi. her gün sulanacaklarmış yoksa ölürlermiş. ben de bakarım dedim çünkü zamanında kedilerime bakanlar da tereddütsüz kabul etmişlerdi. hiç de enayi gibi hissetmiyorum.
  • istanbul kanatlarimin altinda  (29.08.17 13:00:26) 
iyi niyetti suistimal etmeye hazır bekleyen milletiz.


bence bu kadar iyi niyetli davranmamalısın.


zaman zaman hepimize oluyor.
  • halay ettiler benle hep  (29.08.17 13:12:19 ~ 13:12:37) 
ben "olması gereken bu, güzel bir hareket" düşüncesine katılmıyorum. Olması gerektiği gibi davranmayan insanlara karşı fazla iyi niyetli davranmak güzel ve doğru bir şey değil. İyi niyet, nezaket, iyilik yapmak vs bunlar karşı tarafa göre de şekillenmeli biraz.

Genel tavrını bilmediğin birine karşı bir kez böyle davrandığında evet iyi niyetlisindir ama tavrını, suistimale meyilli olduğunu bildiğin birine karşı üst üste gereksiz iyilik yaparsan evet enayi sayılabilirsin.

başlığa cevabım hayır bu arada.
  • aquarium  (29.08.17 13:32:01 ~ 13:33:19) 
Sen sorumluluk bilinci yerinde olan normal bir insansin, digerleri 'kacin kurrasi' denilen ayakta adam s.kmeye calisan insanlar. Sorun su ki cogunlugu senin tarif ettigin gibi olan bir toplumda yasiyorsun. Sen isini güzel yap kimseye de eyvallahin olmasin.


  • chitosan  (29.08.17 13:33:36) 
Herkesi kendin gibi sanman büyük hata. Namussuz namuslu filmindeki memur Ali Rıza gibisin :) Bir gün senin de gözlerin açılacak elbet...


  • iwasbornonamountainside  (29.08.17 13:45:25) 
suistimale uğramadığın sürece sıkıntı yok dediğin gibi olmak en güzeli. Ne zamanki kötü niyet ve suistimal oluşuyor o zaman önüne geçeceksin


  • KaraSakall  (29.08.17 14:53:14) 
[]

Kadıköy'de veteriner

Köpek yanımda değil şu an ama bir veteriner hekime danışmam gereken bir konu var. Kadıköy'deyim ve fazla zamanım yok. Bildiğiniz iyi bir yer var mıdır burda hemen gidip de fikir almam için? Caferağa-Moda taraflarında olursa çok iyi olur.

Bir de ailede veterinerle hep babam muhattap olduğu için emin olamadım ben. Ense damlası satıyordur di mi bütün veterinerler? Eczane yerine gitmişken veterinerden alayım damlayı da.


 
Havuzun orada Hera kliniği var, tavsiye ederim.


  • whoosie  (23.08.17 18:00:13) 
kadıköy anadolu lisesi karşısındaki vetline'a kesinlikle götürmeyin

hasırcıbaşı'nın başındaki jenner'den memnunum ben.
  • istanbul kanatlarimin altinda  (23.08.17 18:13:03) 
rexx tarafından barlar sokağı'na girince ilk sağdan aşağı inerken sağda var.


  • tepedeki psychedelic adam  (23.08.17 18:14:44) 
[]

Köpekte pire sorunu

1 ay önce damlasını uygulamıştık köpeğimizin sırtına ama bugün kafasında pire görmüş yine annem. Geçen ay yaptığımızda da ben damlayı araştırıp bizimkinin kilosuna uygun dozu yaptırmıştım, bütün damla bitmemişti. Şimdi daha 1 ay yeni dolmuşken tekrar pirelenmesi bu yüzden mi acaba? Veteriner hepsini uygulayın demiş geçen sefer ama ben her yerde kilosuna göre uygulanacak miktarın hepsi olmadığını görünce gereksiz zehir almasın hayvan diye kilosuna göre yaptırmıştım. Kötü mü yaptım ki acaba?

Bir de geçen ay çok araştırdım o zehirler olmadan bir çare bulunabilir mi ama internette limon suyu ve elma sirkesinden başka bir çözüm bulamamıştım. Onlar da etki etmedi hiç bizimkine. Sizin bildiğiniz etkili yöntemler var mı bu ense damlaları dışında?

Üçüncü ve asıl sorum da şimdi ne yapacağımızla ilgili. İlkinden bir ay yeni geçmişken 2. ense damlasını yapamayız herhalde di mi? Normalde 3 ayda bir yapılıyor zaten. Ne yapsak ki biz şimdi? :/

 
yazın her ay yapılıyor diye biliyorum ben. pirelenmesindense damlayı uygulayın zamanı geldiğinde. zaten biliyorsunuzdur da damla, pire ve keneleri uzak tutmaya değil, kan emdiklerinde öldürmeye yarıyor.


  • pide  (20.08.17 00:37:35) 
ben de ayda bir olarak biliyorum.


  • not dark yet  (20.08.17 01:18:10) 
[]

Hayatınızda izediğiniz en iyi konser hangisiydi?

Dvd, video kaydı vs sormuyorum. Bizzat içinde bulunduğunuz, canlı dinlediğiniz konserleri merak ediyorum. En iyisi hangisiydi şimdiye kadar?




 
konser değil ama müzikal tiyatro diyebilirim
phantom of opera

  • basond  (18.08.17 22:42:06) 
Massive attack, kurucesme'de.


  • fin  (18.08.17 22:43:12) 
kazım koyuncu'nun konseriydi. huzur içinde uyusun.


  • burya  (18.08.17 22:43:29) 
James 6 ekim 2011 <3


  • evde liyakat kalmamis  (18.08.17 22:43:41) 
Iron Maiden-Rock im Revier, 2016


  • AlsterWasser  (18.08.17 22:45:02) 
yildiz ibrahimova konseriydi, 2000lerin basinda.


  • mavicorap  (18.08.17 22:46:35) 
izlediğim ve gittiğim her depeche mode konseri diyebilirim.

ayrıca park Orman'daki uriah heep de çok iyiydi.
  • blatta hiberna  (18.08.17 22:49:20) 
Accept sonisphere istanbul.


  • steven wilson  (18.08.17 22:50:43) 
Rammstein 2010 istanbul


  • eazy  (18.08.17 22:53:26) 
Black Sabbath - The End turnesi


  • crown  (18.08.17 22:55:08) 
çok konser geçmişim yok ama the prodigy'de hissettiklerimi, yaşadıklarımı bir daha hiçbir konserde yaşayabileceğimi düşünmüyorum açıkçası. tek kelimeyle efsaneviydi bizim için.

www.youtube.com

en iyi arkadaşımla gitmiştim. yabancı olduğumuzu gören ukraynalılar ot ikram etmişti jshfsjk. ben türkiye'de festival ortamında pek bulunmadım ama arkadaşım türkiye'dekilerden çok daha güzel olduğunu söylemişti, o adam bile delirmiş ben ilk kez öyle ortam görüyorum nasıl mutlu olduğumu sen düşün. moshpit'e bile girdik burada ukraynalı ayılarla. çok güzeldi ya. cidden öyle bi şey yaşamadım hayatımda. daha da yaşayamam herhalde. konserden sonra iki gün yataktan çıkamamıştık.

evet sonisphere rammstein'ın bile önüne koydum <3
  • der meister  (18.08.17 22:58:59 ~ 23:00:58) 
Pentagram 2007 konseri.


  • Fusha  (18.08.17 23:18:32) 
Sigur ros 2016 budapeste konseri.


  • kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili  (18.08.17 23:36:30) 
moderat


  • bruceandwayne  (18.08.17 23:39:22) 
(bkz: 4 ağustos 2013 roger waters istanbul konseri)
performans olarak zaten bir konserden fazlasıydı, objektif olarak bakınca en iyisi bu.

benim en çok eğlendiğim ve tıpkısının aynısı bir daha olsa, o an tekrar yaşanacak olsa deseler düşünmeden seçeceğim 8 eylül 2012 rhcp istanbul konseri 'dir.
  • Bruce  (18.08.17 23:47:06) 
2013 Roger waters konseri. Daha iyisini zor izlerim diye düşünüyorum.


  • synesthesia  (18.08.17 23:55:06) 
1993 Metallica İstanbul Konseri/İnönü Stadı.


  • angelus  (19.08.17 00:36:51) 
Manu Chao. 19 Nisan 2011, Babylon.


  • saygilarefendim  (19.08.17 00:39:35) 
dream theater, 2005.

nekropsi, ikinci albumden hemen sonra.
  • e haliyle  (19.08.17 00:43:34 ~ 00:44:07) 
Alisamiyende Metallica konseriydi 99 yılı.


  • essoist  (19.08.17 00:45:23) 
Hayko Cepkin 2010 Dokuz Eylül Üniversitesi


  • taktikmaktikyokbambambam  (19.08.17 01:15:25) 
Teoman - Harbiye


  • isott  (19.08.17 01:40:17) 
offspring en mutlu oldugum idi

madonna: en profesyonel idi
levent yüksel: en duygu dolu idi
evanescence: en ruhunu katan idi
mfö: en eğlendiren idi

daha çok gittim de tırtlar da var tabi
  • hopp  (19.08.17 01:55:10) 
Manowar - Rock the Nations - 2005


  • nawar  (19.08.17 02:21:43) 
prodigy - rock n cock


  • sir gawain  (19.08.17 02:38:55) 
ooo hacı, ben de james diicem. keline dokunduğumun tim'i, allaaam, hoff ya. dertlendim şu an çok. hooffff. 2007 radar festival. hagfgh. ne diller döktüydüm forumlarda ingilizlerden ne fuck offlar yemedim. ama derdim ondan değil. james insanı olamadım hala ondan. şarkılarını söylüyorum ama yapamıyorum. yapmama gerek.

ape... youtr father's sins... your mother's mood swings... to perfection. aazıma zıçtın ceyms.
  • godoşu beklerken  (19.08.17 04:20:48) 
Wacken 2015 savatage & tso


  • manuel mandalina  (19.08.17 04:23:06) 
birden fazla sayacağım; çünkü kimisinde nostalji etkisi var, kimisinde yeniyetmelik, kimisinde konserin entim olma hali. bunlardan sıyırıp en iyiyi seçmekte zorlanıyorum ama bunlardan biridir herhalde:
2002 manu chao (2011'deki de harikaydı)
2002 noir desir
2006 morrissey
2012 pulp
2011 brett anderson

+yer belirtmemişim. hepsi istanbul.
  • misterturist  (19.08.17 04:43:03 ~ 05:19:27) 
Olum manyak mısınız tabiki de roger waters konseri o konserdeki herkes o gece öldü ve başka bir hayata uyandı.


  • fosforlu cevriye  (19.08.17 04:48:29) 
lamb of god konseri.
2008 metallica

  • baldur2  (19.08.17 07:39:20) 
erkan oğur, anjelika akbar ve mısırlı ahmet konser salonunun ışıklarinı kapattırıp doğaçlama çalmışlardı. olağanüstüydü.


  • Phoebe  (19.08.17 09:36:39) 
faithless istanbul
daft punk kuruçeşme

  • füt  (19.08.17 09:40:26) 
Rhcp istanbul konseri.
Organizasyon berbattı ama adamlar sahneye çıkınca her şeyi unutturdular.

  • peggy  (19.08.17 10:59:33) 
[]

[Kızlar] Kısa saça nasıl şekil veriyorsunuz?

Geçen hafta kısa kestirdim saçlarımı. Hiçbir zaman çok uzun saç kullanmamıştım zaten ama bu defa her zamankinden daha kısa oldu. Saçlarımın uçları omuzlarıma ancak değiyor ve ben nasıl şekil vereceğimi bir türlü bilemiyorum. Normalde dalgalı-düz arası saçma sapan bir saçım var. Fırça yardımıyla kurutursam düz, köpükle falan şekil verirsem dalgalı oluyor. Şimdi kısa olunca köpük falan kullanmaya cesaret edemedim çok kısa ve kabarık olacak diye. E bu sıcakta düzleştirmekten de bıktım artık, 1 saat sonra bozuluyor saçım zaten hava böyle olunca. Ne yapsam da hem ısı hem çok kimyasal kullanmadan kısa saçları bir şeye benzetsem bilemedim.

Siz nasıl şekil veriyorsunuz kısa saçlarınıza? Yok mudur çok uğraşmadan kısa saçı bir şeye benzetmenin bir yolu?


 
Bu saç kadar havalısı var mı yahu? www.ciltbakimsitesi.com


  • l arrache coeur  (06.08.17 00:17:01) 
benim saçlarım kabardığı için geceden yıkanıp kurutup öyle yatıyorum. sabaha kabarıklığı düzelmiş oluyor ama sıcak havada yapılamayabilir gece terliyorsanız.

ara ara kalın maşa atıyorum, toni&guy deniz tuzu spreyi sıkıyorum uçlara sonra avuçluyorum böyle tel tel ayrılsın diye. bu şekilde doğal ve havalı duruyor.

deniz tuzu spreyinden başka bir de 'lived in spray' var o da saçı iki günlükmüş gibi yapıyor. onu da sadece uçlara sıkabilirsiniz
  • lily briscoe  (06.08.17 00:34:43) 
Brezilya fönü yaptırın uzayana kadar idare eder fönlü gezersiniz yaz sıcağında ugrasmazsınız hem


  • hernezıkkımsa  (06.08.17 00:42:09) 
cöle çalıyo olabilirler


  • Delay Fuze  (06.08.17 01:00:54) 
Bu sac kisa degil ki+1

Gayet normal boyutta bir sac, kisa sac baska bir sey:)

Sea salt spray ya da normal kopukle. Bir gun deneyin, kopugu begenmezseniz tekrar dusa girersiniz, cok sikinti olmaz
  • kuehles blondes  (06.08.17 01:55:40) 
[]

Favori komedi diziniz ne?

Sadece ilk aklınıza gelen bir taneyi yazın lütfen. Sizi en çok güldüren sitcom hangisi?




 
Her zaman icin tabi ki; alf. Özledim hinzir pici.


  • a r a m i s  (05.08.17 02:22:16) 
sitcom değil ama komedi dizisi yine de: rick and morty


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (05.08.17 02:23:51) 
Seinfeld favorim. çok güldürdüğünden değil ama benim mizah anlayışıma uyuyor.

Monty python skeçleri, black adder falan diğer sevdiklerim.
  • manuel mandalina  (05.08.17 02:29:59) 
Friends


  • aychovsky  (05.08.17 02:30:49) 
Sitcom değil fakat Come Fly With Me geldi ilk olarak aklıma.


  • tel tokasini duzelten samuray  (05.08.17 02:30:51) 
2 broke girls


  • shotgunwoman  (05.08.17 02:31:25) 
black books ile the it crowd arasında gidip geliyorum ama sanırım black books diyeceğim. yalnız gariptir ki bu dizide benim en çok güldüğüm karakter pek de süre almayan, simon pegg'in canlandırdığı eleman. şu goliath books'un sahibi. "simon pegg is not satisfied with your work" diye 10 dakikalık bir videosu var youtube'da. dizinin komedi kısmının %50'sini sadece o videoya veririm. şunu her hatırladığımda ilk günkü gibi gülüyorum,

"Selling books is a game. It has rules. You need to learn those rules, yeah, and you need to get serious about them, because it's not a game."
  • der meister  (05.08.17 02:36:38 ~ 02:37:27) 
  • kediyiyenpiskopatfareyimben  (05.08.17 02:51:20) 
it's always sunny in philadelphia tabii ki


  • sec guard  (05.08.17 02:53:48) 
Friends


  • hayirsiz  (05.08.17 03:06:14) 
bir Friends de benden


  • it oynamis yonca masarasi  (05.08.17 03:16:46) 
new girl'e bayılıyorum. bu ara yeniden izlemeye başladım günümü güzelleştiriyor.


  • river song  (05.08.17 03:36:17) 
My name is Earl.


  • baldur2  (05.08.17 05:29:00) 
The Big Bang Theory


  • fragile lady  (05.08.17 08:32:08) 
big bang'a +1 benden :)


  • balik kraker  (05.08.17 09:20:10) 
2 sezon kadar gerideyim ama 2 Broke Girls favorim.


  • mutekebbir  (05.08.17 10:48:47) 
sitcom değil fakat the office. aşk gibi bir şey besliyorum officee karşı. gözüm yaşarıyor izlerken <3<3<3<3


  • turk kizi  (05.08.17 10:51:48) 
seinfeld. bitirdiğim gün ağlayacaktım. bittikten sonraki ilk ay nereye baksam cosmo(!) kramer'ı görüyordum.


  • golgi aygıtı  (05.08.17 11:23:07) 
it crowd +1


  • olkol  (05.08.17 11:36:32) 
Friends
Big bang theory

  • archery  (05.08.17 13:42:39) 
sitcom olarak ben de seinfeld'i baya seviyorum. genel mizah kalitesi olarak chris morris'in jam skeçleri aşmış. nasıl tv'de yayınlanmış zamanında hayret ediyorum, daha da olmaz herhalde öyle bir şey zaten.


  • soso  (05.08.17 13:46:00) 
it's always sunny in philadelphia


  • rayde  (05.08.17 13:47:27) 
kesinlikle two and a half men


  • faik abi  (06.08.17 00:04:05) 
[]

24-25 yaşın üstündekilere soruyorum

24-25 yazmamın sebebi çoğu insanın bu yaşlarda işini gücünü oturtup bir düzen kurmuş olması.

Bu yaşlardan sonra yakın arkadaş edindiniz mi hiç? Edindiyseniz de hangi ortamlarda tanıştınız o arkadaşlarınızla?

Bana bu yaşlardan sonra lisede ya da üniversitedeki gibi dostluklar kurabilmek imkansız geliyor. Haklı mıyım yoksa tersini yapabilen var mı merak ediyorum.

 
Edindim bir 26 da ben.


  • goodz  (22.07.17 22:36:08) 
24 25 ve sonrasindna master doktora falan devam ediyorsaniz yine nadir de olsa bulunuyor. hele yurtdisinda ise istesende istemesende bulmak zorundasin sosyal olarak hayatta kalabilmek icin. is mevzusu ayri tabii..


  • qazaqwsx  (22.07.17 22:36:51 ~ 22:37:19) 
iş yerinden çok güzel bir dostum oldu,
ayrıca iş yerinde bir arkadaşımın sayesinde katıldığım etkinlikler ile (birlikte gidilen konser, basketbol maçları, günübirlik geziler gibi) yine çok güzel insanlar tanıdım.
İş yerinde hepsiyle yollarımızı ayırdık ama whatsapp grubunda ülkeyi kurtarmaya, canımız sıkıldığında birbirimize destek olmaya aynı şehirde oldukça buluşmaya veya buluşmak için aynı şehirde olmaya dikkat ediyoruz.
kısa ve uzun vadeli çok güzel etkinlik planlarımız var.

ama,

bir kardeş kadar yakın (biri 26, diğeri 21 yıllık dostum) seviyesine kolay gelinmiyor azizim...

kafa dengi birinin olması gerçekten zor, ama imkansız değil. sadece okul hayatındaki gibi birbirini tanımak için çok vaktin veya sabrın/tahammülün yok o yüzden daha da zorlaşıyor her şey.
  • part time pollyanna  (22.07.17 22:38:15) 
En yakın son dönem arkadaşlarım %80 iş arkadaşımdı; kendi işimden, part time ek iş yaptığım yerlerden. Bir kısmını lise ve üniversitedekilerden daha çok sevdim, daha yakınız şimdi. İş arkadaşları ile arkadaş olmayınca, günde 9-10 saatinin geçtiği yerdekilerle boş zamanda kakara kikiri yapamıyorsam iş işkence oluyor benim için. İşlerde maaştan önce aradığım kriter bu.

Bunun dışındaki son dönem arkadaşlarım da daha çok arkadaşlarımın arkadaşları falan oldu.

Abim 36 yaşında il değiştirdi, sıfırdan çevre yaptı kendine. O da arkadaşlarının arkadaşlarından yürüdü. Şimdiki sevgilisiyle de o şekilde tanıştı.
  • aychovsky  (22.07.17 22:43:34) 
işyeri +1


  • kuzey li  (22.07.17 22:44:55) 
ne varsa eski arkadaşlarda diyorum. çocukluk arkadaşları, okul hayatın boyunca...

ilkokuldan (neyse ki şu garabet "ilköğretim okulu" adını değiştirdiler. her okul, sınav adı sürekli değiştirilerek nesiller arasındaki bağlantılar koparılıyor. sbs-lys sonra teog, öss-öys sonra lgs-lys) üniversiteye.

sonrasında nadir bence.
  • runagain  (22.07.17 22:47:57) 
28 yaşındayım çalıştığım yerden edindim. çoğu +30.


  • oxit  (22.07.17 22:49:05) 
Ben edinemedim. Orta düzey arkadaşlıklar kurdum en fazla


  • mezarkabul  (22.07.17 22:51:11) 
Yapılabiliyor bu, sayıca çok fazla olmasa da iyi dostlar edinebiliyorsunuz.

Yaş 35+
  • iwfx  (22.07.17 22:52:57) 
dost kavramına bağlı bence. benim de işyerinden edindiğim 2-3 arkadaşım var böyle ama ha deyince şu an yanımda olamıyorlar. telefondan görüşmeye çalışıyoruz. sık görüşemesek de kaldığımız yerden devam edebiliyoruz ki bu önemli bence. bir de birbirimiz hakkında art niyetli olmuyoruz hiç. yanlış yapıyorsa da söylüyoruz. dediğim gibi farklı şehirlerdeyiz ama hala fikir alışverişimiz hayat paylaşımlarımız devam eder.


  • dedim ben sana  (22.07.17 22:55:04) 
Benim şöyle oldu, 17 yıl önceden varlığını bildiğim fakat gıcık olduğum biriydi hem de hiç tanışmadan. 10 yıl önce de arkadaş ortamında tanıştık fakat yine uzaktık, öyle bikaç kereden sonra filmdi diziydi sanattı saçtı makyajdı muhabbet ilerledi gruptan ayrı da görüşmeye başladık, fakat ben özel hayat konusunda ketum olduğum için hiç oralara girmezdim. 4 yıl sonra-yaş 29 iken- benim dipte olduğum bir zaman arkadaş ortamında ben maskemi takmış takılır haldeyken bana dedi ki "senin gözlerinde bir hüzün var, diğer günlerdeki gibi değilsin, neyin var?" O sanırım ikimiz içinde bir kırılma anı oldu, o günden beri neredeyse herşeyimi bilir ve belki de o konuda en yakın arkadaşım dostum oldu. Maşallah diyeyim.


  • mslny  (22.07.17 23:35:18) 
Yakın arkadaşlık diye bir şey yok.. Herkes yoluna gidiyor bir süre sonra..


  • st curse  (22.07.17 23:53:05) 
yaş 31, k. edindim, özellikle iş arkadaşlarımdan aynı zamanda da eşimin çocukluk arkadaşları ve onların iş arkadaşları çok iyi dostlarım oldu.


  • duyond  (22.07.17 23:59:41) 
ilk önce işsizim. bir düzenim yok. ama 24 yaşında da 25 yaşında da yakın arkadaşlıklar kurdum. yakın arkadaşlılar bitirdim. lise ve üniversitedeki arkadaşlıklar da kalıcı değil. yakın arkadaşlar ekşiden de oldu, ortak çevreden de.


  • rain when i die  (23.07.17 00:00:46) 
31.
edinmedim. edinmeyi umuyorum.

  • filteria  (23.07.17 00:01:40) 
üniversitede de genellikle çok kalıcı olmuyor ki... şansın varsa 3-4 kişiyle bağlantıyı koparmıyorsun sadece o. sonrasında iş arkadaşları oluyor, onların arkadaşları oluyor. iş güç sebebiyle şehir değiştirmediyseniz sosyal ortamınız korunuyor zaten.


  • zgrydn  (23.07.17 00:09:51) 
işyerinde ya da kurslar aracılığıyla edindim.


  • yüzyıllık yalnızlık  (23.07.17 00:21:55) 
25. son günlerde benzer şeyler geçiyordu aklımdan. Ben sorunu biraz kendimde, biraz iş ortamımda, biraz da arkadaşlarda buldum.

hoş deģil gerçekten.
  • Zeth  (23.07.17 00:42:40) 
Ne iş yeri, ne de okul. 25'imde kuzenimin kız arkadaşıyla tanıştım, 26'da avukatımla dava dışı görüşmeye başladık. İkisi de çok yakın dostum. Geçirilen zaman tabi önemli ama şart değil. Yine de babamın artık kardeş statüsünde gördüğü arkadaşlarının %90'ı lise ve üniversiteden. Belli olmuyor bu işler.


  • dijalli  (23.07.17 04:07:02) 
[]

Adidas vs Nike

Bunların kalıpları birbirine kıyasla nasıl? Nike'ta giydiğim numara Adidas'ta büyük gibi oluyor sanki ama yarım numara küçüğü de sıkıyor denediğimde. İnternetten almam lazım artık alacağım ayakkabıyı ama numarasından emin olamıyorum.

Siz Nike ve Adidas'ta aynı numara mı giyiyorsunuz? Nike kalıpları daha küçük gibi geldi bana ama doğru mu ki acaba?


 
Adidasın kalıpları (modele göre değişir elbette)ancak bana nike kalıplarından daha küçük gibi geliyor. Nike modelinde küçük numara kalmamışsa adidasa bakıyorum ve bana normalde büyük olan numaralar bile tam gelebiliyor.


  • neferkitty  (22.07.17 12:51:26 ~ 12:51:50) 
Normalde eskiden beri 42.5 giyerim. Adidasta 42.5 olurken nike de 43 hatta 43.5 olabiliyor. Nike kalıpları bayağı küçültmüş eskiye göre.


  • filipis  (22.07.17 13:04:43) 
adidas 42.5 43 uyarken bana nike 44 uymuyor.


  • joepiscopo  (22.07.17 20:43:50) 
[]

Tek başınıza dışarda yemeğe/kahvaltıya gidiyor musunuz?

Dışardayken acıkınca oturup bir yerlerde bir şeyler yemekten bahsetmiyorum. Sırf keyif için özellikle sevdiğiniz bir mekana sevdiğiniz bir yemeği yemeye tek başınıza gidiyor musunuz ya da mesela tek başınıza yayılarak bir serpme kahvaltı için falan dışarı çıkıyor musunuz onu merak ediyorum.




 
Canım istiyorsa, zamanım varsa ve o an gidecek başka kimse yoksa giderim, hiç çekinmem. Yemeğimi yerken çevreyi izlerim, kahvemi içerken manzaraya bakarak keyif ederim, en kötü bir dergi falan okurum. Keyfini çıkarırım. Sık sık canım istemez, yılda birkaç kere olur en fazla.


  • aychovsky  (16.07.17 14:00:56 ~ 15:05:12) 
Bazen gidiyorum. Kahvaltı ya da günün başka bir öğünü için sevdiğim bir yere gidip tek yiyorum. Bana normal geliyo


  • Nature Works  (16.07.17 14:09:30) 
Evet giderim.
Kahvaltı için zor, biriyle programım yoksa kahvaltı için dışarı çıkmaya üşenirim eve söylerim en kötü.
Ama akşama doğru ya da akşam için çıkarım.
  • mutekebbir  (16.07.17 14:15:45) 
evet, kimsem yok cunku.


  • kosun lan mevzu var  (16.07.17 14:17:17) 
gittiğim oldu ama devamlı yaptığım bir şey değil.


  • sta  (16.07.17 14:27:06) 
Yemeğe giderim. sırf canım istedi diye üşenmem, tek başıma istedigim bir yerde yemek yerim rahatlikla ve keyifle. Ama kahvaltiya gitmem.


  • aquarium  (16.07.17 14:46:13) 
canım isterse giderim herhangi bir tabum yok ama kırk yılın başı bir canım ister.


  • Caaannn  (16.07.17 14:54:59) 
hayır.


  • elorelia  (16.07.17 15:27:11) 
yapmışlığım oldu. arada insan kendine vakit ayırıyor kendine ödül veriyor. kendiyle date yapıyor gibi oluyor. arada yapılır. ne uğraşıcam şimdi başkasıyla konuş bir de dinle falan ohoo mis gibi kendim gider keyfini sürerim kafası nadiren yokluyor.

bir de şartların öyle olmasını gerektirdiği anlar var. yani oluyor işte..başka şehirdesin yemek yemen lazım ya da sabah bir kahvaltı yapıp sonra işlerimi halledeyim diyorsun vs.
  • qazaqwsx  (16.07.17 15:31:42 ~ 15:32:45) 
evet. yaptım ve yaparım.


  • runagain  (16.07.17 15:39:14) 
hayır. o yüzden neredeyse hiç dışarı da çıkmıyorum bu tür keyif şeyleri için.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (16.07.17 15:41:11) 
Kahvaltı kültürü burada olmadığı için bunu değil de özellikle sushi yemek için bir mekan var bazen iş çıkışı gider yavaş yavaş tadını ala ala yerim. Aslında zaten yalnızlık durumuna alışık olduğumdan kendi kendime mangallı piknik yapmıslıgım bile var. Üstüne üstlük sonunda kömür ateşinde Türk kahvesi bile içtim :D


  • fıytfıyt  (16.07.17 16:15:44) 
sevdigim bir restoran var, ona yanimda kimse olmasa da gidiyorum, cok salas zaten. diger yerlere hayir.


  • beriberi  (16.07.17 17:25:45) 
Kahvaltı olayını hiç denemedim çünkü genel olarak kahvaltı yapmayı çok seven biri değilim. Kalabalık olunca keyif alıyorum kahvaltıdan. Fakat yemek yemeye ya da kahve içmeye sık sık tek başıma gidiyorum.


  • trulymadlydeeply  (16.07.17 17:46:37) 
Tabii ki gidiyorum.
Çok da keyifli oluyor.
Gayet normal.
  • duyond  (16.07.17 17:58:03) 
Kahvaltıya ya da bişiler yemeye çıkmam ama bi ara tek başıma içmeye giderdim. içmek derken 2-3 bira.. Bazen tek başına biranı yudumlarken etrafı izlemek iyi geliyor.


  • moratoryumkisilik  (16.07.17 17:58:08) 
Evet ama mesela dürümcü kokoreççi, lahmacuncu vb falan oluyor bunlar, yani oturup görece hızlı yiyebileceğim şeyler.

2 saat oturup kahvaltı etmem asla.
  • noluyo yaa  (16.07.17 18:00:43) 
pazar gunu yanina kindle alip sevdigim kahvalticiya tek gitmek inanilmaz mukemmel bir luks benim icin.


  • charlotte blanc  (16.07.17 18:17:12) 
kahvaltıya gitmem zaten sevmediğim bir öğün ama yemeğe çok çıkarım hatta tek başına plan yaptığımda bir şekilde birileri eklendiğinde mutsuz oluyorum.


  • kuzey li  (16.07.17 18:21:04) 
hafta içi öğle arasına hep tek başıma çıkarım, hafta sonu da çıkıyorum bazen. self-servis yerleri tercih ediyorum ama genellikle


  • peki madem  (16.07.17 19:00:30) 
Tek başıma kahvaltıya gittiğim çok olur


  • gazozailacatmauzmani  (16.07.17 20:49:56) 
Evet, kesinlikle! Birini çağırsam gelene kadar hayatta kalamayacak kadar ac oluyorum mesela bazen:)
Canimin cektigi seyi yemek icin her yere giderim tek basima.
Ama gel senle suraya gidip sunu yiyelim diye onceden planladigim da oluyor tabii.
Aniden canim bir sey çektiğinde tek giderim haliyle.
  • stavro  (16.07.17 21:02:57) 
EVET


  • yuvarlanantencereninkapagi  (17.07.17 01:37:58) 
"Yalnız yediğiniz her yemek, kaçırılmış bir fırsat demektir."
J.F. Muhtar KENT

Geç oldu ama güzel bir vecize.
  • goodz  (17.07.17 01:49:28) 
Dışarıda zaten kırk yılda bir yerim. Serpme kahvaltı zaten saçmalık.


  • arnold schwarzeneger  (17.07.17 11:41:45) 
[]

"Aslında çok da genç değilim galiba" hissi

Hiç böyle hissettiğiniz oldu mu? Olduysa kaç yaşında böyle düşünmeye başladınız?




 
tam şu yaşımda hissediyorum bunu, 23.


  • yaraticinick  (06.07.17 00:20:09) 
Arkadaşımın 1999 doğumlu kardeşini üniversitede görünce "fakat iyi yaşlandık" demiştim.

Edit: 24.
  • dissendium  (06.07.17 00:20:26 ~ 00:23:39) 
26 yaşındayım. bir yıldır hissediyorum :(


  • nocturnus  (06.07.17 00:24:24) 
benim bu sene (25) hafiften oldu ama geçti. sanırım psikolojik baraj falan olayları. bir de saçlarımın seyrekleşmesinin de payı yok değil ama toparlıyoruz gibi.


  • doxanikee  (06.07.17 00:24:46) 
35


  • eriksatie  (06.07.17 00:25:09) 
Bu yıl hissetmeye başladım. 25


  • pastörizesüt  (06.07.17 00:26:42) 
22 üniversite son yıl bunalımı mıdır nedir


  • nodrama  (06.07.17 00:27:35) 
26 dan sonra hissetmeye başlamıştım. uykusuzluğa ve hareketliliğe dayanamayıp yorgun düşünce nooluyoruz ya demiştim bünyeme. karşıma alıp yaşlandın mı sen bebeğim diye dertleşmiştim..
sonrasında hiçbir şey eskisi gibi olmadı...

  • part time pollyanna  (06.07.17 00:34:12) 
ben 26 olmama rağmen daha "şu hayatın olgunluğuna da bi uyum sağlayamadık iyi mi" diyorum, siz veledler neyi bu kadar büyütüyonuz anlamadım. 30'a kadar hiçbir şey için geç kalınmamıştır, gençsinizdir, genç hissetmelisinizdir. ölü toprağı mı ne varsa artık atın silkinin kendinize gelin yav, BİZ DAHA ÖLMEDİK DEYİN!


  • Bruce  (06.07.17 00:35:17) 
29 yaşındayım ve hayatımda hiç bu şekilde hissetmedim.


  • i m cool with that  (06.07.17 00:37:02) 
25


  • neo  (06.07.17 00:37:48) 
34 uasindayim ve hissediyorum.

Guya kendime bakiyorum, spor yapiyoeum, iyi beslenmeye calisiyoeum, vs ama yasliyim amk.. Spor salonund hayvan gibi sakalli elemanlar abi diypr bana, uzuluyorum.
  • kint  (06.07.17 01:06:42) 
Tam olarak böyle değil ama 19 yaşındakileri ergen gibi görürken şimdi genç hatun denilince onların kastedildiğini, o yaşlardaki kızların erkeklerin gayet yetişkin olduklarını fark edince hımm biz artık zamanın genç nesli olmaktan çıkmışız dedim. 23-24 yasinda dedim bunu.


  • aquarium  (06.07.17 01:14:11 ~ 01:16:51) 
30 yaşında hissettim bunu ve iki yıldır da devam ediyor. Yazılanlara bakınca yaş ortalaması ne kadar gençmiş, daha da bir yaşlandım hissi çöktü bu başlıkta.


  • nickfury  (06.07.17 01:18:47) 
Her şey 26 yaşımda başladı..


  • air  (06.07.17 01:21:57) 
geçtiğimiz nisanın sonunda 23 yaşıma girdim, o günden beri tam olsrak böyle hissediyorum.


  • embermane  (06.07.17 01:29:09) 
Tam olarak 31. Lanet olsun öyle yaşa hatta.


  • devilred  (06.07.17 02:46:16) 
32-33 gibi ortaya çıkan gürültüye karşı aşırı tahammülsüzlükle hissettim.


  • arnold schwarzeneger  (06.07.17 08:52:13) 
34 yaşındayım, genel olarak yaşlı hissetmiyorum. Hatta 30lu yaşların 20lerden çok daha keyifli bir gençlik hali olduğunu düşünüyorum. Sadece arada sırada 40lı yaşlarıma 5-6 sene kaldığını düşününce "aa bir dakika ya, ben o kadar da genç değilim herhalde artık" diye bir farkına varma hali düşüyor içime.


  • sopiro  (06.07.17 09:05:02) 
23'üm ve iki senedir falan düşünüyorum. şu an için pek rahatsız sayılmam çünkü sorumluluk bilincimi azıcık da olsa geliştirdiğini, beni ittirdiğini düşünüyorum ama uzun vadede bunalacağımı şimdiden hissedebiliyorum. bunun daha 26-27'si, 30'u 35'i falan var. en sonunda altıma bez bağlayıp anama koşmaktan, TEKRAR BAŞLAYACAM diye duvarları yumruklamaktan korkuyorum. gerçi "yetişkin olmak ama dört yaşındaymış gibi hissetmek" durumunu çoğu kişi yaşıyor sanırım, çok da şeyapmama gerek yok bence.


  • der meister  (06.07.17 09:49:16) 
ne kadar abartmışsınız. 20lerinde bunları yazanlar 40larında ne hissedecekler merak ediyorum.


  • pinkpeony  (06.07.17 11:44:59) 
sopiro'ya %100 katiliyorum.

genclere cok uzuluyorum, bence umutsuzluk ile dogrudan iliskili. insanlarin umudu kalmamis artik, yasli hissediyorlar kendilerini, yasama 'bitse de gitsek' gozuyle bakiyorlar. ve kesinlikle kesinlikle 30'lar 20'lerin cok cok daha guzel hali.
  • kassiopeia  (06.07.17 11:56:01) 
Hiç hissetmedim.


  • battal gemalmaz  (06.07.17 12:05:30) 
20li yaşlarda ne yapacağanı bilememe vb durumlardan bir depresif ruh hali sonucu yaşlandım geyiği çıkabiliyor bence.30larda geçiyor:)
ben 25-26da öyle bir düşünmüştüm,şimdi 32 yaşında biri olarak alt komşunun kızı bana hala abla dediği ve o teyzeye geçene kadar yaşlanmayacağımı düşünüyorum.

  • demoniclewinsky  (06.07.17 12:12:38) 
28 yasindayim ve uc yildir oyle hissediyorum. Ilk olarak sanirim bel fitigi teshisi kondugunda basladi bu his, sonra da hem cesitli fizyolojik sorunlarla hem de psikolojik etkilerle katlanarak devam etti. Hatta ben kendimi artik "yasli" olarak bile goruyorum.


  • lamira  (06.07.17 12:23:10) 
2 ile başlayan yaşlarda bunu nasıl düşünürsünüz ?
ben 4 ile başlayan yaşımda asla kaykay ya da paten kullanamayacağımı farkettiğimde bunu düşünmüştüm

  • devilone  (06.07.17 12:36:54) 
[]

Platonik olma durumu

Bir insana en fazla ne kadar süre platonik aşık olarak kaldınız? Sonra bu platonikliği aşabildiyseniz ne oldu da aştınız? Aşamadıysanız nasıl gidiyor hayat böyle? :( Anlatsanıza biraz. :(




 
1 hafta. Daha güzel bir kız görünce geçiyor.


  • empty blank  (05.07.17 02:25:12) 
ben hiç öyle uzun uzadıya platonik kalmadım. o yüzden de anlamam pek. ama mesela çok hayran olduğum bi hanım vardı. o ara baya istedim onu, kısa bi dönem. o dönemim için platonik diyebilirsek eğer, şöyle gelişti: bişeyler hissederken onunla bişey yaşama ihtimalini düşünmeksizin hissediyordum. sonra yaşama ihtimalini düşünmeye başladım ve imkansız göründü. onu gözümde çok büyüttüğüm için.. sonra işte dedim hayal kurmayı bırak. bu kız öyle ulaşılmayacak biri değil ama şu hayatını bir düzelt. hayali bırakıp kendimi düzeltmeye yani somut gerçeklerle bakmaya başlayınca da hiç kimseye deliler gibi odaklanmaya gerek olmadığını, gönlümü çalabilecek sayısız güzellikte prensesin var olduğunu tekrar anımsayıverdim.
rabbim tonla güzel kız yaratmış, birinin endamı, öbürünün neşvesi, diğerinin gamzesi. nasıl platonik kalacaksın?

  • klar  (05.07.17 02:32:00 ~ 02:32:11) 
Bi süre sonra eğer kişi takıntı yaptı ise, o an ona bu platoniklik hiç bitmeyecekmiş, hep acı çekecekmiş gibi gelmesi doğaldır. Geç diyince geçmiyor, geçmesini de beklemek saçma, zaman aktıkça geçiyor her şey sonra bir bakıyorsun eskiyi hatırlayınca gülesin geliyor emin ol.

Soruyu yanıtlarsam, en son lisede platonik durumum olmuştu. 1 sene boyunca bir kızı sevdim. O süre içerisinde ben kendi ağzıma daha çok kendim sıçmışım o arabesk ve melankoliyle beraber. Bir sene sonunda kıza karşı olan hislerim bayağı hafiflemişti ki birdenbire çıkmaya başlamıştık, nasıl oldu bilmiyorum, karmaşık biraz. Daha sonra üniversite sınavı falan derken ayrılmıştık ergenliğin verdiği boktan sebeplerle. Sonra unuttum gitti zamanla.
  • Kamyoncunun vitesi  (05.07.17 02:32:01) 
@ms brownstone

peki sen hayırdır, abayı yaktın herhal birine, yol tarifi istediğine göre? :)
  • klar  (05.07.17 02:40:10) 
@klar; artık biraz daha iyiyim de haddinden fazla uzadı gibi geldi sanki. Diğer insanlar da böyle mi diye merak ettim. :)


  • ms brownstone  (05.07.17 02:48:53) 
4 sene falan


  • mirty  (05.07.17 03:09:37) 
Tamamen platonik değildi, karşı taraf durumu farkedip fare gibi oynadı hiç aşk meşk lafı etmeden, TAM 4 SENE!


  • megalomaniac  (05.07.17 03:52:14) 
12 sene. Hala daha aklımda. Ölene kadar gider artık bu.


  • maria puder  (05.07.17 06:10:47) 
3 sene. Muhabbetimiz falan da yoktu hani anca selamlaşma falan ama en son dayanamayıp açılıverdim. Bütün bir öğleden sonra oturup konuştuk ettik(rüya gibiydi <3) ve nazikçe reddedildim :(


  • reactionic  (05.07.17 08:44:48) 
Ortaokulda platonik aşık olup bu işin bana göre olmadığına karar verdim. Platonik aşık olmak bence dünyanın en saçma ve zavallı şeyi. Bunu düşünüp aşmalısın.


  • fragile lady  (05.07.17 10:33:05) 
5 sene filan olmuştur ,arada unuttum diyorum ama yok görünce fotolara bakınca olmuyor yapamıyorum.


  • mukon  (05.07.17 11:13:58) 
Lise boyunca, 3 yıla yakın. Aslında o çıkma teklifi etmişti birileri aracılığı ile ama tanımadığım için kabul etmemiştim. Sonradan pişman oldum. Baktım gelmiyor, bir tane erkek arkadaşım oldu o dönem ama yürümedi. Sonra zaten iyice unuttum. Unutmasına unutmuştum da, arada "Çok cici olabilirdik" demişliğim vardır. Facebook'a ilk üye olduğunda görmüştüm ve o görüş kurtuluşum oldu. O kadar farklı yönlere gitmişiz ve zevklerimiz o kadar evrilmiş ki profiline baktıkça "Abooov, piiii" dedim. Tek platoniğim bu.


  • aychovsky  (05.07.17 12:20:28) 
orta-3'ten üniversite-3'e kadar.
sanırım 9-10 sene falan oluyor.

bu süre boyunca ben onu sürekli görmeye devam ettim. hep aynı okullar, bölümler vs. hatta okuduğum bölümü tercihlerime yazmamdaki etkenlerden biri de odur, onun da orayı istediğini biliyordum :) onu bu kadar sık görmesem çok daha çabuk geçerdi buna eminim. ama görmek de iyi geliyordu.

lise-3'teyken bir kere söyledim, böyle böyle ben sana uzun süredir çok aşığım diye. olmadı. üff ne ağlamıştım. böyle dönemlerde arkadaşlar iyi geliyor.

bir noktadan sonra dedim ki; benim kaderim buymuş. sevgili olamasak da ben onu her gün biraz göreyim, bir merhaba desin, o bile günümü güzelleştirmeye yeter. gerçi çok yakın arkadaş değildik ama az çok muhabbetimiz vardı. ve ben kendi içimde bu durumdan çok mutluydum. tabi bazen beni görüyor ama selam vermiyordu, bazen görmeden geçiyordu yanımdan, o günler depresyona giriyordum "hayat neden bu kadar acımasız!" diye :D yazarken bile gülesim geliyor :) sonra bazı dönemlerde sevgilisi oluyordu, "allam inşallah bu kız onu hiç üzmez, çünkü o üzülmeyi hiç hak etmiyor, o muhteşem biri" falan diyordum. onun adına mutlu bile oluyordum sevgilisi olduğunda. çünkü sanırım bende artık bir noktadan sonra onunla olamayacağımı kabullenmişlik vardı.

gene de içimden bir ses; "bir şeyi çok istersem olur, gelecekte bir gün mutlaka beraber olacağız" diyordu. (olamadılar)

sonra bilmiyorum, son zamanlarda biraz da alışkanlığa dönüşmeye başladı zaten, sonra da azalarak bitti. şu an o anlamda hiçbir şey hissetmiyorum onu görünce. gerçi kırk yılda bir karşılaşıyoruz ama instagramda falan denk geldiğimde sadece gülümsüyorum. o çocukluğuma, üzülmelerime, o zamanlarda hayatımı o kadar etkiliyor oluşuna falan. ne salakmışım. ama hiç pişman olmadım açıkçası, dünyaya bir daha gelsem gene o yaşlarımı ona aşık olarak geçirmeyi isterdim.

bir de sanırım şu günlerde onunla karşılıklı bir oturup eski günleri konuşabilmeyi isterdim.

aşamayan yokur diye düşünüyorum. kimisi 3 ay sürer kimisi 3 yıl, ama herkes bir şekilde atlatır ve atlattıktan sonra geri dönüp baktığında güzel bir anı biriktirdiğini görür bence.
  • istanbul kanatlarimin altinda  (05.07.17 13:29:47 ~ 14:28:42) 
17 sene ile rekor kırmaya geldim. ikimiz de görüşmenin benim açımdan üzücü olduğunu bildiğinden senede 1 kere falan görüşürüz. artık bu aşk mı yoksa takıntı mı ben bile emin değilim.


  • orijinal nick bulamadim  (05.07.17 13:45:51) 
[]

Köpeğinizi günde kaç kez dışarı çıkarıyorsunuz?

Bizimki 4 kez çıkıyor normalde tuvalet için ama bu aralar hava çok sıcak olduğu için çıkmak istemiyor. Şimdi bile çıkaramadım dışarı, gelmek istemedi. Çıktığımızda bayağı bir çişi gelmiş oluyor ama sıcağa çıkmaktansa çişini tutmayı seçiyor kendisi. Ben de uzun süre çişini tutsun istemiyorum sağlığı için ama çıkaramıyoruz resmen hayvanı evden.

9-10 saat tuvalete gitmese ciddi bir zararı olabilir mi ilerde acaba? Siz kaç kez tuvalet için çıkarıyorsunuz köpeğinizi? Normali ne ki bu işin?


 
Sanırım evin içinde bakıyorsunuz. Belki tuvaletini yapması için bi alan oluşturabilirsiniz evin içinde. Tutmaktan veya dışarı çıkmaktansa eve yapmayı tercih eder. Onun dışında sabahın erken saatinde ve akşama doğru mutlaka çıkarılmalı bence. Tuvaletini tutması elbette sıkıntı olur :( En kötü kapının önünde turlatınız.


  • l arrache coeur  (01.07.17 02:32:38) 
Bu sicak gunlerde fazla su iciyorlar ve daha sıl cikmalari gerekiyor. Cisini fazla tutarsa bobreklere sorun olabilir.
Biz 3 kere cikariyoruz. Sabah ogleden once, aksam uzeri 5 gibi ve gece 11 civari.
Acaba cok gunesin altinda veya cok sicak asfaltta mi dolastiriyorunuz farkinda olmadan? O yuzden cikmak istemiyor olabilir. Gunsen tepede olmadigi saatlerde ve golgeden dolastirmayi deneyin.
  • innerbliss  (01.07.17 03:22:36) 
@I arrache coeur; küçük olsa belki alıştırabilirdik dediğiniz şekilde ama 3 yaşında şu an ve bebekliğinden beri bizimle. Yavruyken eve yapıyordu ama şimdiden sonra mümkün değil yapmıyor yaşadığı yere.

@innerbliss; gölgede gezdirmeye çalışıyoruz ama sıcaklar malum. Malesef belli yerlerde güneşin altında yürümek zorunda kalıyoruz. Aslında çok çıkmayan hali bile 3 kez çıkıyor dışarı. Normalde 4 kez uzun uzun çıktığı için 3 kerelik 30-40 dklık turlar az gelmişti bana ama sizin yazdığınız saat aralıkları kadar tutuyordur çişini muhtemelen. Biraz rahatladım şimdi o saatleri görünce. :)
  • ms brownstone  (01.07.17 10:45:19) 
3 yasinda saglikli bir kopegin gunde 3 kere cikmasi gayet iyi bence. Iciniz rahat olsun. Zaten cok sıkıstigi bi durum olursa size belli eder.


  • innerbliss  (01.07.17 13:28:41) 
bence normali 3. biz sabah, aksam ve gece yatmadan once cikariyoruz.


  • bir varmis bir yokmus  (06.08.17 00:08:17) 
[]

Avrupa'da gezdiğiniz şehirlerden en çok hangisini beğendiniz?

Sebebini de yazarsanız güzel olur.




 
Hamburg, aşırı medeniyetten gözüm dönmüştü, yaşamak için beğendim.
Barcelona yaşamak için de dolaşmak için eğlenceli ve dolu dolu, brugge hafta sonu kaçışı için ideal, viyana büyük bir şehir ama yürüyerek dolaştıkça her adımda bir yapı ile, sokak çalgıcıları(klasiğinden) sizi büyüleyecek bir şehir.

Tek bi tane sayadım ama ne için lazım olduğuna göre değişiyor malum, onlarca ülkeden bu şehirleri seçebildim ancak.
  • kullanıcıadımbuolsun  (27.06.17 18:42:41) 
londra. çünkü çok güzel <3


  • sta  (27.06.17 18:59:21) 
en güzeline karar vermekte hep zorlanırım, o yüzden birkaç alternatif vermek istiyorum:

1- stockholm: oldum olası kuzey ülke ve şehirlerini sevmişimdir. kasvetli havası olsun, eski şehrinin (gamla stan) yaşayan orta çağı yansıtması olsun, en gözdelerimden biridir.

2- amsterdam - utrecht: şehir düzenlemesi, kanalları harika iki şehir. birçok açıdan birbirine çok benziyor. ancak amsterdam daha turistik iken, utrecht daha yerel.

3- barcelona: geniş caddeleri, kendine has lezzetleri ve mükemmel iklimiyle harikulade bir şehir. gaudi sanki eline müsvedde almış da kafasındakileri olgunlaştırınca barcelona ortaya çıkmış.

4- porto-lizbon: birbirinden çok farklı iki portekiz şehri. porto'da kaldırımlar siyaha/griye çaldığından bünye için gerekli kasvet katsayısını fazlasıyla karşılıyor. ayrıca euro kullanan ülke ve şehirler arasında kayda değer bir ucuzluğu söz konusu. şehrin bir tarafında kendinizi üsküdar'da hissederken, başka bir tarafında tepeden gaziosmanpaşa'yı izliyor izlenimine kapılsanız da, kitle olarak karşılaştırılamaz bile. ayrıca şarapları başka evrenlere yolculuk yaptırır. lizbon'da ise kaldırım taşları beyazdır, dolayısıyla güneşli bir günle beraber içinizi açan sokaklarda yürüme imkanı verir. genel olarak portekiz'in tatlı mutfağının en güzel örneklerine de burada rastlarsınız. ucuzluk bakımından porto'dan bir tık daha pahalı olsa da, diğer avrupa şehir ve ülkelerine nazaran porto gibi cüzdan dostudur.

5- roma: tarih aşığı biri için ilk gidilmesi gereken şehir bana kalırsa. adım başı tarih kokuyor şehir.

6- split-dubrovnik: bu iki tatlı adriyatik şehri, gerçekten akdeniz'i hissettiriyor size. ucuzluğu da cabası. ayrıca benim gibi game of thrones hayranıysanız dubrovnik'e gitmeniz şart oğlu şart.

7- reykjavik: şehirden biraz daha uzaklaşmakla daha iyi bir fikir sahibi olacağınız doğası, tanrı'nın insanoğluna bir lütfu niteliğinde. gayzerleri olsun, şelaleleri olsun, kuzey ışıkları (her ne kadar bana nasip olmasa da) olsun, daha birçok doğa gösterisiyle ölmeden görülmesi gereken bir şehir.

8- tallinn: çoğu kişinin ilk anda aklına gelmeyecek bir şehir olsa da, old town itibariyle yine sizi orta çağda yaşatacak niteliktedir. ancak diğer şehirlere nazaran ben olsam özel olarak gitmem, helsinki'ye ya da baltık tarafına yolunuz düşerse, o taraflardan geçerek görmek daha uygun olur.

9- brugge: bir başka yaşayan orta çağ şehri. kanallarıyla, tarihi dokusuyla aşık eder.

10- venedik: italya'da gidilmesi allah'ın emri yerlerden. amsterdam'a nazaran, bir italya klasiği olarak kanallarını tarihle beslemiş bir şehir.

bonus: giethoorn: şehir olmamakla beraber, amsterdam'ddan yaklaşık 1-1.5 saatlik bir tren yolculuğuyla ulaşabileceğiniz hollanda'nın shire'ı. daracık kanallarla döşeli yemyeşil bir köy, hobbit evlerine benzer tarzda dizayn edilmiş yapılar, tarifi imkansız bir huzur. hollanda'ya uğrayıp da gitmemenin büyük kayıp teşkil edeceği yerlerden.
  • finsidigi  (27.06.17 19:00:22) 
Viyana: sanat var, refah var,...
barcelona: hareketli ve cıvıl cıvıl,ispanyol kültürünü sevmem de bir sebep.

Benim için bu 2 şehir,eşit derecede <3
  • archery  (27.06.17 19:02:05) 
amsterdam, bir avrupa başkentine göre oldukça küçük ama bir o kadar da canlı, canlı olduğu kadar mutlu ve huzurlu bir şehirdi.

lüksemburg, küçük ve çok huzurlu bir şehirdi. insanların mutlu olduğunu hissettim.

özet: huzur lazım huzur.

edit: brugge+1
  • ravenclaw  (27.06.17 19:02:23 ~ 19:03:22) 
Yasadıgım/gezdigim/sevdigim: Berlin. Cirkin diyorlar ama bence güzel,yasanılır, cok canlı, cok alternatif sunan sehir.

Kophenhag: Sehrin bir sürü noktasından suya girebilme olanagı. Insanların medeni olması. Sehrin insanlar icin tasarlanması, acık ortak alanların varolusu. Modern ve etkileyici mimari. Cok güzel bisiklet yolları.
  • buf-e kür  (27.06.17 19:03:30) 
Floransa. Düşünmedim bile. Sarhoş gibiydim sokaklarında gezerken. Rönesans sanatının kalbi ama sadece müzeleri değil, her sokağı her meydanı. Sanki bütün dünyayı gezmiş bitirmiş gibi kalkıp ikinci kere gittim aşkımdan, pişman da olmadım.


  • love my way  (27.06.17 19:06:36) 
Ben italya'da gittigim her sehre bayildim, 'beni burda birakin!' nidalari attim. ustelik venedik'e hic gitmedim mesela; kucuk, bilinmeyen sehirlerinde, kasabalarinda bu duyguya kapildim.

Gerci ben genel olarak italyan kültürünü cok seviyorum, bir italyan olarak dogsam dünyanin en mutlu insani olabilirdim sanirim.
  • fraise  (27.06.17 20:18:04 ~ 20:19:32) 
@fraise; aslında duyuruyu açma amacım daha çok buydu. Bilinen şehirler, başkentler dışındaki küçük, bilinmeyen şehirlerin ismi yazılır diye ummuştum. O yüzden o bilinmeyen şehirlerin isimlerini yazar mısın rica etsem? :)


  • ms brownstone  (27.06.17 20:28:08) 
hallstatt. kartpostallarıyla aynı görünen belki de tek şehir.


  • uuth  (27.06.17 20:30:17) 
viyana kesinlikle her köşesi oha dedirtiyor insana..


  • jamswety  (27.06.17 22:49:04) 
büyük başkentlere fazla gitmedim ama gittiğim şehirler içinde viyana'yı çok beğendim diyebilirim. tarihi eserler üzerime üzerime geliyordu.


  • burya  (27.06.17 23:03:29) 
[]

Yarın işe/okula gideceğini düşünüp huzursuz uyanan kaç kişiyiz?

Yine tatile rağmen sabahın köründe uyandım ve resmen bugünün son tatil günü olduğunu düşünüp kendi kendime üzülüyorum uyandığımdan beri. Yarın işe gitmek falan zulüm gibi geliyor şu an.

Sizde durumlar nasıl? Çok çabuk geçmedi mi tatil? Hazır mısınız yarına? :(


 
Değilim, tatile gidecekken işe gideceğim.


  • chicha  (27.06.17 09:10:08) 
Hayal kurarak kendimi avutuyorum.


  • baldur2  (27.06.17 09:31:27) 
Ne çabuk geçti ya...


  • [GODDARD]  (27.06.17 09:54:38) 
Son iş yerimde sabit olarak akşamları çalışıyorum, bir buçuk senedir. İnanmazsınız belki ama pazartesi sendromu bile yaşamıyorum. Yarın işe gideceğim aklıma bile gelmiyor.


  • braveheart xakah  (27.06.17 11:43:51) 
Öğretmenim, afedersiniz.


  • sopiro  (27.06.17 11:50:00) 
her gün ders calisacagini düşünüp anksiyetelere sürüklenen biri için pek de önemli olmayan bir detay.


  • yuvarlanantencereninkapagi  (27.06.17 12:01:39) 
yarın sınavım olduğu için bayramı ders çalışarak geçirdim. bu sefer pek hissetmeyeceğim sanırım :)


  • doxanikee  (27.06.17 12:26:26) 
işte bu yüzden haftasonu tatil planı yapıyorum..


  • redeath  (27.06.17 13:39:48) 
20 gün izin patlattım. benden kralı yok şu anda. çatlayın :P


  • alperz  (27.06.17 13:45:23) 
Ben dönüş yolundayım. Yetmedi, yarısı yolda geçti zaten. Şu an da yoldayım. Yol da tutuyor. Beni yoldan sonra en çok sıkan şey yarının ne kadar yoğun geçeceğini biliyor olmam.


  • irene  (27.06.17 14:15:08) 
Mobilden edtleyemedim. Artık yol nasıl sıkıyorsa üst üste yazmışım :(


  • irene  (27.06.17 14:16:00) 
beyler bu konuyu niye açtınız ki şu dakika itibariyle günüm kötü geçecek :((((((


  • kosun lan mevzu var  (27.06.17 14:16:38) 
[]

Akşam yemeğine aniden misafirleriniz çıksa hazırlayacağınız menü ne olurdu?

Hemen şimdi malzemeleri alıp yemek yapmanız gerekti. Ne alıp ne yaparsınız?




 
pirinç pilavı, biftek, patates salatası. bi de salata


  • red g  (24.06.17 16:33:02) 
ekonomil ve pratik yemek tavuktur. al at fırına pişir


  • oscar  (24.06.17 16:48:01) 
Fırında tavuk (tercihe göre sebzeli , poşette pişenlerden )
Pirinç pilavi
Domates çorbası veya tel şehriye çorbası (maydonozlu, domatesli, mümkünse tavuk suyu ile )
Ara sıcak olarak yetişir diyorsam mantarli veya patatesli börek
Bol yeşilli salata
  • cabiday  (24.06.17 17:09:13) 
Pilav, mantarli et sote, salata, humus


  • kuehles blondes  (24.06.17 18:56:45) 
köfte olabilir.


  • mungojerry  (24.06.17 20:16:55) 
Tavada et ya da köfte, yanına makarna olacaksa salata pilav olacaksa cacık? Makarna pilav yerine fırına atılmış sebzeler (havuç patates kuşkonmaz gibi) yapılabilir o zaman da salata yerine hazır coleslow ya da humus vb gibi sos ve meze arası bi şeyler konabilir, şarapnan.


  • buridanessegi  (25.06.17 02:04:16) 
[]

Kursa gidiyor musunuz?

Burdaki depresif duyuruların çoğunda insanlar bir kursa gitmeyi öneriyor, ne zaman bunalıp derdimi anlatsam arkadaşlarım "bir kursa falan yazıl" diyor ama bir türlü gidemedim ben nedense bu kurslara. İlgimi çeken şeyler de var aslında ama bir türlü gidecek motivasyonu bulamıyorum kendimde. İşe başladığımdan beri de iyice zor geliyor artık istediğim şeyler olsa da.

Siz gidiyor musunuz kurslara? Gidiyorsanız hangi kurslara ve ne zaman gidiyorsunuz? Okul, iş falan derken nasıl enerji bulabiliyorsunuz kendinizde? Biraz motive olmaya ihtiyacım var sanırım, her türlü kurs deneyiminizi dinleyebilirim.


 
bas gitar kursuna gidiyordum. tekrar başlayacağım mesela ama bu sefer daha teori üzerinden gidecek bir program isteyeceğim.

kurs enerji alan bir şey değil ki. kendimizi enerjisiz hissettiğimiz zamanların çoğu aslında psikolojik yorgunluk. o kabuğu bir kırsanız mesela zorlayıp bir iki gün o kursa hobiye vakit ayırsanız aslında yorgun olmadığınızı fark edersiniz.

kurs önerisi olarak evine bir klavye alıp bunun kursuna gidebilirsin, tenis kursuna gidebilirsin ki bence çok güzel bir şey.
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (31.05.17 00:29:04 ~ 00:30:15) 
Ben daha önce çeşitli kurslara gittim ama bunalmadan ya da çevreden öte ihtiyaç için gittim. Bir iki tanesine arkadaşla gittim. Açıkçası, bunalmış olsam faydasını görür müydüm bilmiyorum. Önemli olan kursa gitmiş olmak için gitmek ya da görev gibi yapmak değil; kursun kendisinin insanın sevdiği bir hobisi üstüne olması. Bir arkadaşım hafif sıkıntılı bir zamanında ve yelken kursuna başladı. Şu anda çok eğleniyormuş, çok güzel gidiyormuş. Hatta 'Hayatımda en güzel şey yelken kursu' diyor ve haftasonu gidiyor.

Bir diğeri abim. Kız arkadaşı ile okçuluk kursuna gitti. Meğer adamın oka yeteneği varmış, 40'ından sonra bunu keşfetmiş oldu. Sonradan lisans aldı ve yarışmaya girdi ikinci ayının sonunda. Evde ok yapıyor şimdi, çok eğleniyor. En büyük hobisi o oldu.

Hobiyi keşfetmek kolay değil. Sonuçta normal zamanda 'Hadi, ok atıyoruz' demiyor bana kimse ya da neye yeteneğim olup olmadığını da bilmiyorum. Motivasyonu şu sağlıyor, yaptığın şeyden zevk aldıkça iple çekiyorsun zaten. 'İş bitse de bir an önce gitsem' gibi şeyler söylerken buluyor insan kendini.
  • aychovsky  (31.05.17 00:30:00) 
Üniversitede uzun süre tiyatro yaptım, kurstan ziyade bütün enerjimi ve zamanımı alacak kadar büyük bir şeydi, haftada 3 akşam 6dan gece 11e kadar sürüyordu. Keşke bırakmasaydım diyorum.
Evet başlaması zor, evet zaman zaman yorucu, ama başlayınca çok keyifli bir şey insanın ilgisi olan alanda bir şeyler yapması.
Üstelik çok daha sosyaldim o zamanlar, her prova çıkışı olmasa da sık sık kahve muhabbet takılıyorduk, haftasonları oyun izlemeye vs gidiyorduk.
  • bir nick var benden iceri  (31.05.17 00:47:28) 
haftaiçi çalışıyorum.ismek'te haftasonu 9 dan 2 ye kadar ingilizce kursuna gidiyorum.B1 seviyesi olacağım sınavı geçersem. 1 ay sonra bitecek ve sonrasında bu boş vakti nasıl değerlendiririm telaşı aldı beni. bisikletim çalınmayaydı daha bir rahat olurdum. ama şimdi evde oturup pc başında kalmak boğuyor beni, bir an önce yeni bir şey bulmak istiyorum açıkçası. tiyatro müzik falan yetenek fakiriyim o konuda. el becerim iyidir. uygun bir şeyler bulacağım artık.

ha bir de unutmadan. kurstaki ingilizce hocam enfes birisi çıktı. müthiş bilgili hoş sohbet bir insan. biraz da ondan ayrı kalmak üzüyor. koşar adım gidiyorum yani anlayacağın kursa.
  • hemsta  (31.05.17 01:09:38) 
Haftada 3 gün saat 18.00-21:00 arası Almanca kursum var. Kurs bitince Almanca bilecek olmam en büyük motivasyon kaynağım.


  • chitosan  (31.05.17 01:21:30) 
İki tane kurs bitirdim. Biri 64 saatlik AutoCAD, diğeri de 72 saatlik SolidWorks kursu. İkisi de bölümümle ilişkili olduğu için zevk aldım ama zordu bu kurslar. AutoCAD kursuna sabah saat 9'dan öğlen 1'e kadar haftanın ilk üç günü gidiyordum. Kurstan çıkıp okula gidiyordum. SolidWorks kursu da hafta sonu beşer saat idi. Bayağı yoruluyordum. Yiyeyim öyle motivasyonu. Bu tempoya gireceğime depresyona girerim daha iyi. İki film izlersin kafan dağılır. Kursa başlayınca "madem başladık bitirelim" diyorsun. İkinci kursumu bir saat bile devamsızlık yapmadan bitirmiştim. Hoca tebrik etmişti.


  • dissendium  (31.05.17 01:23:42) 
Günlük workshop diye geçen kurslara gidiyorum çok zaman da almıyor ama bunlar genelde yemek, teraryum ya da resim yapma gibi kafa dağıtmalık şeyler oluyor. Ciddi bir şekilde bir konuda uzmanlaşacağım kurslara gitmiyorum.


  • jazzabel  (31.05.17 01:33:14) 
Üniversiteye gelene kadar özgüveni olmayan bir tiptim. Üniversitede mutsuzdum. Gittim bir gönüllü topluluğuna katıldım hayatım o oldu sonra , açıldım. Şimdi mezunum yine bir gönüllülük faaliyeti buldum. Aynı zamanda Kadıköy'de bir Kültür atölyesine gidiyorum. Üniveristeden yeni mezun olmuştum. İstanbul'da tanıdığım kimse yoktu ve iş de bulamamıştım. Yaşamayı sevmesem kesin intihar falan ederdim öyle saçma sapan bir hayatım vardı. Atölyeye kayıt oldum öncelerde tanıdığım kimse olmadığı için nasıl yaparım nasıl ederim gibi düşüncelere kapıldım zamanla insanlarla kaynaştık. Hem çok önemli bir çevirmenden ders alıyor olmak hem de hayata bakışımı değiştiriyor olması benim en büyük motive kaynağım.
İsmek vb kursları denedim bana göre değil. O yüzden bir şeyler üretebileceğim daha görünür olabileceğim alanlarla uğraşmayı seviyorum.

  • masumiyetmuzesibekcisi  (31.05.17 03:14:11) 
[]

Hafta sonlarını nasıl geçiriyorsunuz?

Özellikle çalışanlara soruyorum. Haftanın 5-6 günü çalıştıktan sonra 1-2 günlük tatilinizi evde mi geçirmeyi tercih ediyorsunuz yoksa hafta içi pek gezip eğlenecek fırsat olmadığından dışarda mı oluyorsunuz hafta sonları?




 
ben freelance'im.
bana her gün hafta sonu olduğundan, elimde iş varsa cumartesi, pazar, bayram seyran demem, yapacak daha iyi bir şeyim yoksa çalışırım. (örnek: bugün)

  • filteria  (27.05.17 19:14:18) 
eşim ve kızımla vait geçiriyorum.


  • teritori  (27.05.17 19:20:58) 
Haftasonum yok bam bam bam. Olsa galiba evde yatarak geçirirdim


  • gozu acik sevisen yahudi  (27.05.17 19:29:45) 
Arkadaşlarımdan plan yapma teklifi gelmediyse evde oluyorum. Çamaşır, ütü, temizlik ve yemek yapmakla geçiyor haftasonu.


  • irene  (27.05.17 19:32:45) 
üzülerek :(


  • der meister  (27.05.17 19:37:53) 
evde dizi, film ve oyun ile vakit geçiriyorum.


  • elvedui  (27.05.17 19:54:56) 
Planım olsun ya da olmasın dışarıda bir meşgale buluyorum. Hiçbirsey olmasa sekilde yürüyüp biryerde oturuyorum


  • gazozailacatmauzmani  (27.05.17 22:09:22) 
Değişiyor.

Mesela daha önceden etkinlik planı yaptıysam paso gezmekle geçiyor, bazı günler de evde olup sakin modda takılmak daha iyi geliyor. Bence en güzeli bazı zamanlar gezip bazı zamanlar kabuğa çekilip dinlenmek. Bu şekilde her iki ihtiyaç da giderilmiş oluyor. Ama hiç evden çıkmadığım zaman olmuyor açıkcası, 1-2 saatte olsa açık havada bir temiz hava alıp evde dinlenmek daha iyi geliyor. Öbür türlü işe ara vermeden işe gitmiş gibi hissederim.
  • neferkitty  (27.05.17 22:14:55) 
h.sonu çalışarak geçiriyorum :( tatilimde uyuyorum :(


  • bardakigüneşgözlüğü  (28.05.17 01:01:43) 
Hafta içi yarı ofis yarı dışarıda oluyorum. O yüzden gezme dolaşma imkanım oluyor. Hafta sonu 1 günümü evde geçirmeye çalışıyorum dinlenmek için, pazar günü veya ctesi günü arkadaşlarımla vakit geçiriyorum.


  • kediyiyenpiskopatfareyimben  (28.05.17 13:19:23) 
sırt çantamı aldığım gibi kamp kurmaya gidiyorum. güzel bir sahil kenarında içip sabahına kahvaltımı yapıp geri dönüyorum.
bazen de tatlı ya da yemek yapıyorum hafta içinde yemek üzere

  • gkct  (28.05.17 13:25:45) 
[]

Hangi yabancı dili kaç yaşında öğrenmeye başladınız?

Ne şekilde ve ne kadar öğrenebildiniz?




 
ingilizce 3-4 yaşında falan başladım babam bana basit temel şeyleri öğretiyordu kitaplar vardı teybe kasedi takıp dinletiyordu falan bir işe yaramış mıdır en ufak fikrim yok ama belki anca kulak dolgunlugu kazandırmıstır. baya sondan bir tık uzağa kadar öğrendim sanırım. (anadil seviyesinden bir tık uzakta olmaktan bahsetmiyorum tabii)


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (21.05.17 17:16:01 ~ 17:16:54) 
ingilizce - 12 yaş - anadolu lisesi.
almanca- 26 yaş - goethe institut

  • sta  (21.05.17 17:16:25) 
ingilizce 14- advanced
almanca 27- beginner
fransizca 27-beginner
  • cunnilinguist  (21.05.17 17:17:59) 
İngilizce- ortaokul yaşları 10- anadilim sayılır
İspanyolca- 29- çay çorba isteyebilirim
Çince- 33- hiçbir halt anlamıyorum
  • sopiro  (21.05.17 17:22:26) 
"meister allahını seversen uzatma ya" dersen,

ingiliççe - 12 - C1
rusça - 22 - A2 (devam ediyor, hedef C2023)

detaylandıracak olursam,

oturup ingilizce çalışmadıysam da çocukluğumda ingilizce dergi falan vardı diye hatırlıyorum. hatta çok meşhur bir tane vardı ya gazeteler mi veriyordu sanki, ozmo mozmo bi' şeyler hatırlıyom. onunla başladım. asıl ingilizce eğitimim ise okulda, dördüncü sınıfla birlikte ingilizce dersinin gelmesiyle oldu diyebilirim. sonra lisede yabancı dil okudum zaten. okulda başarılıydım ama yazma, konuşma ve anlama alanında "breakthrough" kabul ettiğim sene 2013'tür, 18. yaşıma tekabül ediyor. o ara sabah akşam dota maçı izlerdim. bir sene falan her günüm en az 4-5 saat ingilizce duyarak geçiyordu. bu süreçte hem konuşmada hem de anlamada müthiş yol kat ettim. öncesinde mesela ingilizce denemelerinde 80'de 75+ çekerdim, yazılanı çok iyi anlardım, yazmada da fena sayılmazdım ama anlamıyodum anasını satiyim. şimdi eminem'i bile anlıyom büyük ölçüde, HELAL BANA BE.

rusça da benzer biçimde... yıllarca kendi kendime irili ufaklı çalıştım ama "BEYLER BAŞLIYORUZ, PASLI OYNUYORUZ" deyip de gaza geldiğim yaş 22'ydi. kursa başladım. NETEKİM çok faydasını gördüm. 7 senede A1.5'a kadar getiremediğim rusçam 8 ayda B1'e dayandı, rassiyski olimpiyatlarında (seviyesi A2-B1'di) derece falan yaptım, mutlu oldum. cyka blyat

şu an çok küçük bir ihtimal de olsa almanya'ya yerleşme durumum var, o iş olursa bunların yanında almanca da eklenecek ama yoksa ingilizce-rusça ikilisiyle devam etmeyi düşünüyorum. zaten tek haneli iq'm var türkçeyi zor konuşuyorum, üç yabancı dili imkanı yok öğrenemem. bildiklerimi de unuturum öyle. ingilizceyi ve rusçayı çok iyi konuşabileyim, fazlası lazım değil. başka alanda bi' şeyler yaparım belki. malum dilci olunca tek fonksiyonun "dil bilen adam" olmak oluyor. farklı yerlere yönelmek, işverenlerin aklını çelmek, "mmm ne kadar da donanımlı bi erkek" dedirtmek gerekiyor. işte iş görüşmelerinde kesinlikle yapmamanız gereken 10 şey! dıklayın!
  • der meister  (21.05.17 17:29:38 ~ 17:31:34) 
ingilizce 14 - advanced
rusça 18 - upper intermediate

  • lesmiserables  (21.05.17 17:30:16) 
İngilizceye @proletarier'in oldugu gibi babam tarafindan 5 6 yaşlarında ufak ufak baslatilmistim, hatta ayni sekilde dergili kasetli bi set vardi evde bbc'nin sanirim ondan bakiyoduk ama babamin ingilizce yok yani max duzeyi how are you falandir o yuzden renkler sayilar falan öğrendim sadece. O yuzden 10 yaş 4. Sinif olarak sayiyorum İngilizceye başlama yasimi. Seviyemi bilmiyorum ama okudugum bilimsel makaleleri sıkıntısız Türkçeye ceviririm, Türkçe bi makaleyi eger teknik terimleri biliyorsam biraz sıka sıka İngilizceye ceviririm. Konusmada da abd'de yasasam 3. Günden sonra sikintisiz alışırım herhalde belki pratik eksikliği vardir su an.

Bi de 13 yasinda basladigim almanca var ve aslına bakarsanız 7 yil okulda gördüm ama lisede başa sardi ve hocalarimi sevmiyodum falan derken a1 bile yokumdur su an. 11. Sınıfta hocamiz b1siniz diyodu(ki uydurma bence) ama 3 yildir falan gram bakmiyorum unuttum her şeyi :(

Ayrica @der meister benden 1 yas mi buyuksun sen :/ 25 falan dusunuyodum hep seni..
  • nundu  (21.05.17 17:39:22) 
ingilizce - 5 yaş - kolej - C2
fransızca - 15 yaş - lise ve üniversite - C1
japonca - 18 yaş - üniversite - N4
yunanca - 20 yaş - üniversite - sıkıntımı ifade edebilecek kadar :D
  • theseachange  (21.05.17 17:48:55) 
İngilizce-aslında ilkokul ama adam gibi öğrenmeye başlamam 14 yaş Anadolu lisesi- advanced

Çocukluğumdan beri bulgarca öğreniyor gibi şeyim, ailem sağ olsun tüm önemli konuşmaları bulgarca yaptıkları için ksjfjkdks

Almanca-lise-beginner
Çince-üniversite-beginner bile değil sjfjdkkdls
  • bir nick var benden iceri  (21.05.17 17:56:45) 
burdan ekşiduyuru ahalisinin burjuva olduğunu görüyoruz ahjhdahd
ingilizce- ortaokul zamanları başladık. 20 yıl oldu hala intermediate.

  • moratoryumkisilik  (21.05.17 17:58:54) 
Fransızca 5 hala zorlanıyorum, ama advanced diyebilirim(B2 civarı).
İngilizce 13, fluent şekilde konuşuyorum(C2 diyebilirim).

  • noluyo yaa  (21.05.17 17:59:59 ~ 18:01:00) 
@kobuzchu kiz
Karaçayca Türkçe'ye yakın değil mi? Öyleydi diye biliyorum hatta Kıpçak kolu oluyor sanırım.

İngilizce 10 yaş, hala B2

Almanca 14 yaş, A2 idim en son ne zamandır yüzüne bakmıyorum.

İspanyolca 18 yaş A1 hiç ilerletemedim, çalışmıyorum.

Yunanca 18 yaş, alfabeyi biliyorum, yazıları genel olarak okuyorum. Temel tanışma cümlelerini biliyorum başka bir şey bilmiyorum. Ama ilerletmek istiyorum. Ellinika<3
  • tahin pekmez yoğurt  (21.05.17 18:41:32) 
ingilizce 12 - C2


  • awareim  (22.05.17 10:42:44) 
almanca ile türkçe'yi eşzamanlı öğrendim.
ingilizce 13 yaş, oldukça hakimim.
fransızca 11 yaş, kendisiyle gelgitli bir ilişkimiz var. orta seviyede kaldım.
  • gmzo  (22.05.17 10:56:24) 
[]

Bir çift spor ayakkabıya en fazla ne kadar para verirsiniz?

Ve ihtiyacınız yokken ya da zaten yeni bir tane almışken sırf çok beğendiniz diiye bir çift daha alır mısınız o verdiğiniz paraya?




 
500-600 TL'ye kadar verırırm sanırım, yok almam.


  • herseysoyledigimgibioldu  (14.05.17 23:47:49) 
300 lirayı geçmem, değmez.


  • Depik  (14.05.17 23:49:03) 
eğer çok beğendiysem alırım. şimdiye kadar max 500 kusur vermistim. daha fazla verebilirim belki o zamanki duruma baglı


  • theworldismine  (14.05.17 23:49:13) 
max 200 veririm. çok beğenip ihtiyacım varsa 300e dayanabilir bir ihtimal. halihazırda varken bir tane daha almam sanırım.


  • olutaklidi  (14.05.17 23:49:34) 
500-600 arası. almam


  • stewie  (14.05.17 23:50:33) 
350 çalışır benden.
ayakkabılarımın sayısı ve kullanım amacı senelerdir aynı, biri gidip yerine biri geliyor.
dolayısıyla spontane alışveriş yapmam.
  • filteria  (14.05.17 23:54:42) 
Krem peynir +1


  • dahayeniymis  (14.05.17 23:58:16) 
500-600 TL veririm


  • MaNOfTheYear  (15.05.17 00:04:10) 
300'ü gecmez.


  • doxanikee  (15.05.17 00:06:33) 
500-600ler havada uçuyor vay anasını. ben max 180 veririm. ihtiyacım yoksa da almam.


  • cekilmis gayfe  (15.05.17 00:09:25) 
max 350 veririm. almam.


  • sanguine mcqaer  (15.05.17 00:09:40) 
İhtiyacım yoksa almam. Zaten aldıysam, ayakkabı ihtiyacım var düşüncesiyle çıkmışımdır o gün dışarıya.
350'yi geçmem.

  • megalomaniac  (15.05.17 00:12:03) 
350 civarı,
bir sefer alayım yıllarca kullanayımcı bir insan olduğum için bikaç yüzyıl sonra yeniden bu parayı verebilirim :)

  • part time pollyanna  (15.05.17 01:04:36) 
ihtiyacım yoksa almam. 200 liradan fazla verirsem de gece gözüme uyku girmez.


  • keçeli kalem  (15.05.17 01:05:40) 
200 veririm ama içim gider. 150 maksimum yeter bence.


  • patatesli yumurta  (15.05.17 01:11:23) 
rakamlar gerçekten enteresan.
150 liradan fazla vermem.
sırf beğendiğim için ertesi gün gidip de bir o kadar daha vermem.
  • balik kraker  (15.05.17 01:12:17) 
ben annem "oğlum spor ayakkabı lazım sana hala botla geziyorsun, geldiğinde bakalım burada bi yer var güzel ayakkabıları var 100-150 lira" dediğinde kalp krizi geçirmiştim, aytek'e dönmüştüm resmen, ana ne saçmalıyon 150 liraya spor ayakkabı mı olur dedim. benim üst sınırım 100 lira. yazın zaten evden çıkmıyorum. kışın da bot giyiyorum. bakkala markete banyo terliğiyle çıkarım. 150-200 lira veremem bi ayakkabıya. olsa veririm. aslında yok da değil ama işte öncelik meselesi. 100 liradan fazla vermem. veremem. içim yanar içim kanar. isyean.


  • der meister  (15.05.17 01:14:29) 
200


  • yons  (15.05.17 09:03:26) 
@der meister abi hakkaten aytekmişsin

Geçenlerde hiç ihtiyacım olmamasına rağmen 160 € veriyordum az kalsın. Sonra kızım manyak mısın, bıraktım. 100 € olsa kesin alırdım o yüzden ne demekmiş, ihtiyacım yoksa ve çok beğenirsem max 400 lira verirmişim. 640 lira vermezmişim
  • duru arsnova  (15.05.17 09:10:20) 
İhtiyacim yokken almam.

Max. 100 tl
  • chitosan  (15.05.17 10:19:19) 
500-600 diyenlerin mantığı şöyle; örneğin adidas ultraboost, nike lunarglide sınıfındaki ayakkabılar ile 1500-2000 km arası koşabiliyorsun. ayda 50-70 km gitsen 3-4 yıl ömrü var.

yıllık maliyetin 125-150 tl.

dönem maliyeti ucuz ayakkabı ile aynı, çok daha konforlu, sağlıklı.
  • stewie  (15.05.17 10:58:23) 
[]

Yılda kaç kez tatile çıkıyorsunuz?

1 geceliğine de olsa gittiğiniz her yeri sayabilirsiniz. Mesela yazın 2-3 hafta bir yerlere gitmeyi mi tercih ediyorsunuz sadece yoksa hafta sonları 1-2 günlüğüne de olsa tatile çıkıyor musunuz sık sık? Deniz tatili dışında nasıl yerlere gidiyorsunuz? İstediğiniz gibi yurt dışına gidip gelebiliyor musunuz? Tek başınıza tatile gidiyor musunuz?

Benim 1 sene iznim yok da belki sadece hafta sonlarında bile sık sık tatile gidebilenler falan varsa sayelerinde ben de gaza gelirim diye düşündüm. Şehir dışına çıkıp da yeni yerler gezip görmekle ilgili istediğinizi yazabilirsiniz.


 
akraba ziyaretleri tatilden sayiliyor mu?


  • blue eyes white dragon  (09.05.17 19:51:38) 
Tek giderim. 1 günlükler bile sayılıyorsa yirminin üstündedir.

Yurtdışına istediğim kadar olmasa da gidiyorum. Sık istiyorum çünkü:D

İki üç hafta gibi uzun süreler de oluyor ama genelde daha kısa.
  • bir ileti paylastim  (09.05.17 19:56:43) 
Son dort yildir en az 4-5 kere.

Yazin 2 hafta sürecek bir tatil, icinde hem denize girme, hem bisiklet turu, hem tarihi yerleri gezme olmali. Büyük sehirlerden ya da cok merkezi yerlerden kaciniyorum. Bütce minimal sinirlarda olmali. Konaklamada lüks aramam asla. Cadirdir, hosteldir... En son kücükken ailemle 5 yildizli her sey dahil`e gitmistim. O konsepten hic hoslanmiyorum.

Ölü sezonlarda da gormek istedigim büyük sehirlere gidiyorum. Aralik sonunda uzun bir tatil var, o sürecte 4-5 günlük tatile giderim. Bazen Türkiye´deki arkadaslarimi, ailemi ziyarete gidiyorum, yine bir haftayi gecmez.

Sehrime yakin sayilacak yerlere, spontane plan yapip giderim, Couchsurfing ile masrafsiz neredeyse gezilerim.

Konsere/etkinlige gittigim bir sehirde iki gece kalip geziyorum mesela, sayilir mi?

Tek basima Orta ve Dogu Avrupa turu yapmistim üc sene once. Simdi iki üc günlük geziler disinda tek gitmiyorum. Tek gidiyorsam esim "trip yapiyor".

Master ogrencisiyim, az cok yeten bir bursum var, yer Almanya. Calismaya basliyacagim nasil olsa yakinda bu kadar gezemem diye, geziyorum iste.
  • buf-e kür  (09.05.17 20:06:39) 
Ben gittiğimde 3-4 hafta kapatmayı seviyorum. Haftasonları yakın yerlere gidiyoruz ama kalk iki günlüğüne Roma yapalım demiyoruz. Keşke desek ama halim kalmıyor.


  • Lim5  (09.05.17 20:08:41) 
sık sık olmasa da haftasonları yakın yerlere gitmeyi seviyorum. özellikle cuma ya da pazartesi tatilse. yoksa yorgun olarak dönüyorum önceki haftanın yorgunluğu dinlenilmemiş bir haftasonu ve çalışan bi hafta ile iki hafta dinlenmeden geçince perte çıkıyorum. o yüzden gideceğim yere, zamana, kiminle gideceğime, ne kadar eğleneceğimi falan göze alıp gidiyorum değmeyeceğini düşünüyorsam gitmiyorum. tatildeki önceliğimde görmediğim bi yer olması, deniz kum güneş tatili bana göre değil.

istediğim gibi olmasa da yurtdışına çıkmaya çalışıyorum. bu yaz mesela hindistana gitmek istiyorum ama pek mümkün görünmüyor onun yerine başka yere gidecek gibiyim. tek başıma tatile mecburen gidiyorum. gidicek arkadaşım yok çünkü. çoğu evli, bekar olanların da zamanları uymuyor. zamanla bundan keyif almayı öğrendim. öyle ki kafa dengi olmayan biriyle tatile gidince eziyet oluyor gerçekten.

1 sene iznim olmadığını bilseydim kendimi belli dönemlerde motive edip bi yerlere muhakkak giderdim. 2 ayda bir falan ben kendimi anlıyorum mesela değişiklik istiyorum bi yerlere gidiyorum. gitmediğimde çevremdekileri darlıyorum kendim de mutsuz oluyorum. zaman zaman değişiklik iyidir.
  • dedim ben sana  (09.05.17 20:20:09 ~ 20:21:28) 
min ayda bir haftasonu tatil modunda bir şeyler yapıyorum. şehir dışına çıkıp tatil amaçlı 3 gün kalmak falansa onu da yılda 4-5 kere yapıyorum. ama öyle 15 gün blok tatilim pek yoktur.


  • roket adam  (09.05.17 20:37:50) 
her biri 1-2 günlük olmak üzere ege kıyılarına yılda 15-20 kez.


  • brakgn  (09.05.17 20:46:12) 
Geçen sene ohal'den iki aylık ve Ağustos-Eylül'de full kullanacağım iznim yandı. Bir ayı tamamen tatil olacaktı. Özene bezene biriktirmiştim. Bir kere Ramazan Bayramı'nda gidip geldim. İki senedir tatil yapamadım.

1 günlükler sayılıyorsa, 5-6 kere falan yapabildim.

Şu anda, bundan sonraki 3-4 yıl haftasonu yakın yerler gezebileceğim. Senede bir konferansla gidip o bölgeti gezebilirim. Arada da annemlerin yazlığına atarım kendimi.
  • aychovsky  (09.05.17 20:52:25) 
2-3 kere. her biri de genelde 1-2 haftalık oluyor.


  • zgrydn  (09.05.17 21:01:20) 
denize gitmediğim için benim tatil anlayışım gezmek, yeni yerler görmek. iki üç haftada bir illa ki gidiyorum bi yerlere. cuma akşamı çıkıp pazar akşamı geliyorum.


  • sttc  (09.05.17 21:02:23) 
İki haftada bir haftasonu bir yerlere gitmeye calisiyorum. 20 falan sanirim.

2-3 kere de izin alip / tatilleri birlestirip bir yerlere gidiyorum
  • fakyoras  (09.05.17 21:05:33) 
iki haftalik yaz tatili yapiyoruz hersey dahil bir yerde, onun disinda hic bir yere gitmeyiz. sehir disina cikmiyoruz. cocukla gezmek tam bir eziyet cunku.


  • beriberi  (09.05.17 21:10:48) 
24 yaşıma kadar sadece 10 günlük bir marmaris tatili yaptım, o da geçen sene.

yazın yazın okudukça oturuyor amk içime. bu sene de tatil yok. alışınca eksikliğini hissetmiyor insan.
  • hemsta  (09.05.17 22:29:02) 
Geçen sene bayramların da hafta içine denk gelmesiyle epey yapabildim ama her sene öyle olmuyor :) Hepsi en az bir hafta olmak üzere 5 tatil, 15'in üstünde de 2-3 günlük şehir dışı turu yaptım. Kendi kendini koşullayıp, belirli bir plana sadık kalmazsan kısa süreli şehir dışı tatilleri fiziksel olarak ta, mental olarak ta seni zorlamaz. Önemli olan istediğin saat, istediğin yerde kafana estiği gibi hareket etmek.


  • iwasbornonamountainside  (09.05.17 22:56:24) 
[]

İstanbul'da gıda alışverişi için özellikle gittiğiniz yerler var mı?

Özellikle kuruyemiş, peynir, meyve-sebze gibi marketlerde iyilerini bulmanın zor olduğu şeyler için soruyorum. Bildiğiniz, özellikle gittiğiniz yerler var mı bunları almak için?




 
Organik pazarlar ama bana uzak olduğu için ben gidemiyorum, orada sertifikalı üreticiler satış yapabiliyor sadece oldukça güvenilirler. Belki size uygun gelebilir:

blog.juico.com.tr

Ben güvendiğim mahalle manavımızdan alıyorum, oraya marketten daha iyi geliyor en azından. Levent'teki Atv binasının hemen arkasında İpek Hanım'ın çiftliğinin satış noktası var ben gitmiyorum ama bizim patron sürekli oradan alışveriş yapıyor, çok güvenilir ama çok pahalı.

Kuruyemişi, eti filan hep mahalle esnafından güvendiğim yerlerden alıyorum. Market ürünlerinin geneli kötü maalesef.
  • neferkitty  (30.04.17 22:30:47 ~ 22:36:11) 
Açıkçası pek öyle bir yer takintim yok, pazar manav market. Ama da Fatih camisinin yan tarafı Eminönü çarşısı gezmeyi severim bazen alırım oradan


  • Fritz-X  (30.04.17 22:37:45) 
[]

Şişme yelek ne zaman giyilir?

Ben bunları uzaktan seviyorum ama giymek için doğru zamanı bir türlü bulamadığım için asla giyemiyorum. Hep hava bunlar için fazla sıcak ya da soğukmuş gibi geliyor. Siz ne zaman giyiyorsunuz bunları? Bu günlerde giyilir mi mesela?




 
Hiçbir zaman


  • cevab veremedim  (10.04.17 23:56:23) 
ava giderken


  • atalet momenti  (10.04.17 23:57:50) 
azıcık üşüyeceksin yeri gelince. bu aralar giyilir işte. altına çok ince giyme.


  • Caaannn  (11.04.17 00:06:19) 
Butun kis giyiyorum.surekli arabada duruyor.evden sadece polarla cikiyorum.gunduz genelde yetiyor ama aksam sogugunda direk sisme yelege geciyorum.vucudu sikica sardigi icin harika isiniyorsun ve soguk icine girmiyor.bugunlerde cok usuyen biriyse giyebilirsin havalar goyilemeyecek kadar isindi,belki gene aksam serinliginde olur.


  • duptıs  (11.04.17 00:10:00) 
Mayis


  • regina phalange  (11.04.17 00:44:44) 
Almadıysan alma. Bende nike'ın en şişik olanlarından var, bildiğin kolsuz mont. Şekil şemal iyi de ne zaman giyeceğini bilemiyorsun. Beş seneden fazla olmuştur alalı, yılda üç beş gün giydiğim için hala yeni. O da yelek var kullanayım diye giyiyorum.


  • soft  (11.04.17 01:03:38) 
Kadın halimle öğrenciyken çok giydim. Spor ayakkabı üzerine.hala da severim. Ayın 20sinden sonra giymeye başlarım ara ara.sanırım 5 6 yıldır da giyiyorum.


  • cabiday  (11.04.17 01:13:52) 
araba kullanıyorsan; ilkbahar, sonbahar ve kış aylarında giyilebilir. fakat toplu taşıma kullanıyorsan yalnızca ilkbahar ve sonbaharın ılıman zamanlarında altına kalın bir şeyler giyerek kullanabilirsin. güzel bir şişme yelek günlük giyim için candır.


  • mehmed kursad  (11.04.17 01:56:45) 
ben dün giydim gayet güzel oldu

şu andan itibaren hazirana kadar super giyinilir ama dikkat et kolların üşür cok ınce gıyersen gomlegı
  • hopp  (11.04.17 01:58:23) 
Almadiysan alma +1

Ben bu kadar sacma bir sey gormedim, hem usuyorsun hem montla geziyorsun diye altina kat kat giyemiyorsun. Kat kat giyeceksen o mont niye var? Seveni de cok seviyor ama ben sevemedim. Kac yildir var, var diye arada giyiyorum.
  • kassiopeia  (11.04.17 02:27:52) 
[]

Kaç çift spor ayakkabınız var?

Ben normalde alışverişten, gereksiz alınan her türlü giyim kuşam ürününden nefret eden bir insanım ama konu spor ayakkabı olunca beğenip de almak istediğim bir sürü model oluyor. Kışın bot giydiğim 2-3 ay dışında çoğunlukla spor ayakkabı giyiyorum zaten yıl boyunca. Beğendiğim birkaç modelin çeşit çeşit renklerini görünce falan da alasım geliyor hep ama çoğunlukla frenliyorum tabii kendimi.

Siz ne sıklıkla spor ayakkabı giyiyorsunuz? Kaç çift spor ayakkabınız var?


 
iki çift var. Biri koşu, diğeri yürüyüş ayakkabısı. İkinciyi spor salonunda giyiyorum.


  • sopiro  (09.04.17 15:00:45) 
3 çift. ve evet alışverişten hazzetmesem dahi ayakkabı benim için de bir tabu.


  • mehmed kursad  (09.04.17 15:05:21) 
bir koşu (koşmuyorum ama koşu ayakkabıları çok rahat) bir günlük, bir spor salonu bir de evde giydiğim var. (son ikisi eskiyince böyle değerlendirdiğim ayakkabılar)

sağanak yağış ya da karın olmadığı her zaman spor ayakkabı giyerim.
  • filteria  (09.04.17 15:11:31) 
3 çift:

-Fitness
-Günlük
-Koşu
  • chitosan  (09.04.17 15:15:29) 
3 çift var. Sık giyemiyorum ama cok seviyorum.


  • cabiday  (09.04.17 15:16:15) 
2 çift var.

birini günlük giyiyorum, diğerini hem yürüyüş hem de koşu için kullanıyorum.

kışın ben de hiç spor ayakkabı giyemem hep bot giyiyorum. genelde ayakkabılarımı 3-4 yıldan az kullanmam.
  • ruh i tibbiye  (09.04.17 15:27:28) 
5 çift. 4'ü koşu, biri skechers'ın bantlı babet tarzı olanlarından.
2014te almıştım ilkini daha en az 3 4 giyerim belki daha da fazla. Yazın Ve baharda giyiyorum sık sık

  • mutlusismankedi2015  (09.04.17 15:28:59) 
eğer eşit oranda spor olmayan ayakkabınız yoksa bunu kadınların ayakkabı konusundaki tutkusuna bağlayıp psikolojik diyeceğim. ben kış ve yaz hariç hep spor ayakkabı giyerim ama 2 çift ayakkabım var. 4 standart bence. her gün aynı ayakkabıyı giymek ürüne zarar verir zaten.


  • douglas  (09.04.17 15:30:35 ~ 15:31:16) 
+10 herhalde saymadım


  • stewie  (09.04.17 15:32:21) 
4 çift var. Bir tanesini daha dün aldım. Bir iki tanesi tam spor olmasa da spor görünümlü. Klasik ayakkabı hiç giymem. Zaten kendim de sporcu olduğum için spor ayakkabı haricinde eşofman giyme alışkanlığım da var. Sağlığın için olumlu etki yapıyorsa spor ayakkabı almanda bir sorun yok ama sadece renk için alıyorsan biraz daha tasarruflu olabilirsin. Bir ayakkabıya 300-400 lira veriyorsan parasal anlamda dikkatli olmanda fayda var. O parayı daha farklı şeyler için harcayabilirsin.


  • dissendium  (09.04.17 15:43:56 ~ 15:44:28) 
1 tane var.. 3 senelik Nike..


  • st curse  (09.04.17 16:09:25) 
işyeri için, dışarı çıkmak için, spor salonu için, halı saha için. toplam 4 çift.


  • kimlanbu  (09.04.17 16:09:58) 
5 çift. 2sini günlük, 1ini salonda, 1ini işyerinde, 1si de arada sırada dışarda kullanıyorum.


  • dedim ben sana  (09.04.17 16:36:47) 
10
spor dışında ayakkabım yok

  • try again fail again fail better  (09.04.17 17:32:36) 
daha geçenlerde aldım 1 tane, ondan 3 sene önce de bi' tane almıştım. altı filan komple gidince(yere ayağımla basmak durumunda kalmaya başladım, çimlere basınca hiç hoş olmuyor) yenisini aldım.

Ama mesleki olabilir, bizim işimiz dolayısıyla ayakkabıyı iş yerinden temin ediyoruz(bi tarafları çelik ve spor ayakkabıya benziyor, kışın da yine bi' tarafları çelik bot ve çizmesi var) ve ben onu heryerde giyiyorum benim için ayakkabının öyle pek bi' numarası yok.
  • mete kudur  (09.04.17 17:36:51 ~ 18:01:53) 
10-15 tane vardır

Vans, Nike, adidas vs markaları. En çok vans ve adidas var.

Yakında Skechers de alacağım galiba
  • MaNOfTheYear  (09.04.17 17:39:28) 
14 çift.
spordan başka bir tane ayakkabım var.

  • ketcapli dondurma  (09.04.17 18:00:24) 
5-6 tane falan var. bi tanesi 10 seneden eski, işimi görüyor atmıyorum. yağmur çamur varsa bot, yoksa her zaman spor ayakkabı giyerim. en yeni spor ayakkabım sanırsam 2 senelik falan. şu sıralar 6 yıllık olanı giyiyorum.


  • yuto  (09.04.17 18:48:30) 
Bir uzun, bir kısa mesafe, bir de trail için 3 tane koşu ayakkabısı, 1 tane de halter ayakkabısı var. 2 tane de perti çıkıp atmadığım koşu ayakkabısı duruyor kenarda. Bir tane de hiç kullandığım salon tipi ayakkabı var çok eski. 7 eder.


  • arnold schwarzeneger  (10.04.17 09:53:37) 
12345   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.