[]

Hayatınızda hiç ünlü birinin cenazesine katıldınız mı?

Bugün Zeki Alasya paylaşımlarında cenaze görüntülerine bakınca Tarık Akan, Erdal Tosun falan başka bir sürü ünlünün daha cenaze görüntüleri çıktı karşıma. Hepsi çok kalabalıktı hatta bazılarında ciddi izdiham vardı.

Şimdiye kadar hiç böyle ünlü birinin cenazesine katılmak aklıma gelmemişti hatta genel olarak hayatımda hiç cenazeye katılmadım ve cenazelerde bu kadar insan görünce merak ettim. Ünlü birinin cenazesine katıldınız mı hiç? Katıldıysanız kimin cenazesiydi? Nasıl bir ortam vardı?

Bu arada henüz katılmadıysanız da “x ölünce cenazesine giderim/gitmek isterim” dediğiniz biri var mı? Mesela bugün görüntüleri görünce düşündüm de ben imkanım olsa Keith Richards’ın cenazesine gitmek isterdim.

 
Kenan evren'in cenazesinde bulunmuştum. Katıldım diyemiyorum zira tören mangasındaydım, zorunluydu yani. Cenaze arkasında selfie çeken kalabalığı hatırlıyorum. Ne biçim insanlar bunlar demiştim o an ama arkasından yapılacak en doğal şeyin selfie çekmek olacağı bir cenazeydi zaten.

Allah sıralı ölüm versin, haşmetlimiz rahmete kavuşursa eğer iki elim kanda olsa hakkını teslim etmeye giderim o cenazeye.
  • IncredibleMau  (08.05.21 13:46:00 ~ 13:48:40) 
yaşar kemal'in cenazesine katıldım. yalnız okulum da teşvikiye'de olduğundan, "oradan okula geçerim" düşüncesiyle kalkıp çıktım evden. güzel de oldu, sevdiğim birçok edebiyatçıyı canlı gördüm orada.

ayrıca dikkat et keith richard senin cenazene gelmesin.
i.pinimg.com
  • filteria  (08.05.21 13:51:48) 
Katılmadım hiç. Cenazesine gitmek istediğim kimse de yok. Ne bileyim bana çok anlamsız geliyor böyle bir istek de.

Hani ünlü birinin konserine, gösterisine filan gitmek istemek normal. Sonuçta bir şekil bir zevk, eğlence olayı falan var ancak cenazeye gidince ne olacak ki. Hani sevdiğim için desem "şu kişinin cenazesine gitmek isterim" pek sevgi cümlesine benzemiyor :D Minnet olayı falan olsa niye bir minnetim olsun, saygı desem cenazesine gidince neyin saygısını göstermiş olacağım. Yaşarken saygı göstermek önemli falan filan.
  • j r r tolkien hayrani  (08.05.21 14:19:37 ~ 14:20:50) 
(bkz: hrant dink)


  • avianthem  (08.05.21 14:21:18) 
zeki müren'in cenazesine katılmıştım annemle. çocuktum.
annemin ağladığını hatırlıyorum.

seyfi dursunoğlu'nun cenazesine katılmış olmak isterdim.
nur içinde yatsın.
  • brakgn  (08.05.21 15:20:45) 
ahmet piriştina'nın cenazesine katılmıştık babam ile.
öyle bir kalabalık görmemiştim, izmir'in yarısı oradaydı neredeyse.

  • la lykia  (08.05.21 16:25:43) 
Hrant Dink +1


  • auroraaurora  (08.05.21 18:06:53) 
Bu soruya tek cevabım Süleyman Seba .
Beşiktaş ilçesinde çalışıyorum ve Beşiktaşli olduğum için katılmıştım.

  • emcekare olmadi einstein olsun bari  (08.05.21 18:42:52) 
Uğur mumcu :(
8 ysşındaydım, dayımlara gitmiştik tatile. Enteresan bir şekilde, örümcek kafalı dayım onun cenazesine gitmek istedi üstelik bizi de götürdü.
Hatırlıyorum biraz biraz, zaten aklım erdikçe anladım kim olduğunu ve o gün bilinçsiz de olsam orada bulınduğumu bilmek iyi geliyor.
  • somethinginthewayshemoves  (09.05.21 02:42:34) 
[]

20’li yaşlar challange ve hissettirdikleri

Twitter’daki 20’li yaşlar challange fotoğraflarını görünce artık benim de yavaş yavaş 20’lerimin son günlerine gelmem sebebiyle bir daha hiç 20’li yaşlarda olamamak ve yaşlanacak olmak çok tuhaf hissettirdi.

Bir sürü insan belki onlarca yıl öncesini paylaşmış ve eminim hangisine sorsak göz açıp kapayıncaya kadar geçtiğini söyler. Halbuki kim bilir o kadar zamana neler sığdırdılar.

Zaten yaşlanma korkum hep vardı ama dünden beri yıllar öncesinin fotoğraflarını görünce böyle şeyler düşünüp bir daha 20’lerimde olamayacağıma üzüldüm biraz.

Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Özellikle 30 yaş üstündekilerin 20’li yaşlara bakış açısını ve 30’dan sonrasının nasıl hissettirdiğini merak ediyorum. 30 altındakiler de neler düşünüyor mesela 30 ve sonrası için? Yaşlanmaktan korkuyor musunuz yoksa 25’le 30 arasındaki farkın sadece sembolik olduğunu mu düşünüyorsunuz? Ne zaman “genç” olmaktan çıkıyor sizce insan?

 
kontrol edemeyeceğim şeyler hakkında hayıflanmayı ya da kederlenmeyi bırakalı 20'li yaşlarım oldu.

çok düz adam bakışı olduğunu farkındayım ama bir daha eski yaşlarda olmayacağına üzülmek bana dünyanın en boş hüznü geliyor. terlediğimizde kaybettiğimiz minerallere üzülmek gibi bişey bu, olmak zorunda ve kontrol edemezsin. bazı günler 1 gün değil 15-20 gün yaşlanıyor olsak buna üzülürdüm belki ama yaşlanmayı/yaş almayı şu haliyle denklem dışında tutmaktan başka yapacak bir şey yok.

hayat lineer değil, gittikçe kötüleşmek zorunda da değil. 20'lerinde yaptığın 30'larında yapmayacağın şeylere karşılık 30'larında yapıp 20'lerinde yapmayacağın şeyler var; neresinden baktığına bağlı. madem kontrol edemiyoruz, o zaman olumlu tarafından bakmak zorundayız.

zaten yaş -bağlantılı olarak zaman- dediğimiz konsept tamamen teorik, ölene kadarki hayatımızı derecelendirmek ve önemli hale getirmek için uydurduğumuz bir şey. zaten yaşlanmaktan korkmanın temel sebebi de ölüm korkusu.

"yaşlanmanın hiçbir negatif etkisini görmeden, gençliğinde yaptığın şeyleri yine yapabilseydin şu anda 70 yaşında olmak ister miydin" sorusunu sor kendine mesela. ölüme daha "yakın" olmayı mı tercih ederdin yoksa doğru düzgün yaşlanmayı mı?

ben ölmekten korkmuyorum ama yaşlanıp öleceğime genç öleyim ki yaşlılığın sefaletini çekmeyeyim diyorum. insanlara yük olmak, onlar için bakıma muhtaç ya da bayramda aranması zorunlu birine dönüşmeyi istemem.
  • Jux  (04.05.21 20:14:05) 
Henüz 31 yaşındayım. Üzülüyorum. 20li yaşlarımı çok verimsiz kullandım. Depresyonlar yanlış tercihler. Aklım çok geç başıma geldi. 25 26 yaşındaydım kendimi üzmek için vaktinin olmadigini anladığımda. O vakit de artık iş güç derdim vardı. Neyse. Bazen üzülüyorum. O ünlülerin paylaştığı gibi bir 20li yaş fotoğrafım yok gülerek çekindiğim. Olan bir kaç taneyi de bir kızgınlık anında sildim yaktım attım. 13 yaş ile 25 yaş arası fotoğrafım yok.


  • allah yazdiysa bozsun  (04.05.21 20:23:47) 
Yakın zamanda 28 oldum. Bence bazı konularda yaşlanma hissediliyor. Alkol, sigara kullanmayan insanım ama yorulduğum bir günün sonunda gece yarısını göremiyorum bazen. Daha öncekilere benzemeyen bir fiziksel yorgunluk oluyor. Yani daha gençken sabahtan akşama kadar dışarıda olunca daha az yorulduğumu hatırlıyorum. Sıradan çinko karbon pil gibi oluyor insan.


  • dissendium  (04.05.21 20:29:15) 
30larin ortasindan selam :)

20li yaslar guzeldi ama simdi de guzel. Acikcasi pek bi fark yok.

O zamanlar konseri en on sirada izlerdim, simdi arka sirada esimle kamp sandalyesinde izliyorum. Ikisi de keyifli.

20ler mukemmel gecse de donmek istemem. Orda guzel o yillar. Simdinin tadini cikarmak lazim.

Saglik sorunu yasamazsam 60larda falan "yaslandim" derim belki.
  • brkylmz  (04.05.21 20:50:38) 
32 yaşındayım. 20ler güzeldi ama 30dan sonrası daha güzel. Hayatın rayına oturuyor ve en önemlisi artık neyi istemedigini biliyorsun. :) İnsan hayatının en karamsar gelecek kaygısı dolu yılları 25-29 yaş arası bence.

Yaşlanmaktan çok korkuyorum ama hadi seçim yap hep aynı yaşta kalacaksın deseler yine 20leri degil 30ları tercih ederdim.
  • Corpsebridee  (04.05.21 22:15:10) 
30'a 4 ay kaldı. Kendimi hiç olmadığım kadar iyi, güzel vs hissediyorum. Önceden üzülürdüm özellikle 27 yaş bunalımını çok ağır geçirdim. Ama artık hayat bir gündür o da bugündür diyorum, yaşlanabileceğimiz bile kesin değilken şu an yaşlanacağıma üzülemem mesela. Ayrıca corpsebridee artı bin.


  • malwethiel  (04.05.21 22:44:35) 
valla 32'yim, 20'lerimde malmışım, tek düşündüğüm o

ama o mallıklar beni şimdiki konuma getirdiği için tam mallık sayılmaz
  • passion rules the game  (04.05.21 23:04:34) 
31 yaşındayım. 20'lerimde çok boş zamanlar da geçirdim, aşırı dolu zamanlar da geçirdim. genel olarak çok mutluyum o dönemden, fotoğraflara videolara bakınca mutlu oluyorum. yaşlanma tabii bir gerçek ama onu da geciktirmek için sağlıklı beslenmeye, spor yapmaya falan çalışıyorum, şu ana kadar çok yıpranmadım o yüzden diyebilirim. ancak tabii ki 20'lerdeki gibi sabaha kadar içip sonra uykusuz işe gitme gibi çılgınlıklar yapamıyorsun, bununla da barışığım zaten içkiyi de çok azalttım.

kafa olarak yaşlanmaya gelince kesinlikle kendimi hala 25'teki gibi hissediyorum. kafa olarak gerçekten hissettiğin yaştasın yani bu kesin. gerçekten her yaşın ayrı bir güzelliği var hayatı güzel yaşayabiliyorsanız. 20'lerin deneme yanılması, tedirginliği de güzeldi, 30'ların kendinden eminliği de güzel: (bkz: #107883734)
  • roket adam  (04.05.21 23:48:22) 
eskiden çadır kampında daşın üstünde yatardım. şimdi 35 yaşındayım 5 yıldızlı otelde bile rahat edemiyorum. eskiden gece 3 te tavuk çevirme yemeye giderdim, şimdi gece değil 7 den sonra evden çıkasım gelmiyor. 30 dan sonra bitti.


  • mikahakkinen  (05.05.21 00:45:43 ~ 08:55:38) 
40 yasindayim.En guzel yaslarim 30'lu yaslardi. 20'li yaslardan cok cok daha guzeldi


  • turkuaz  (05.05.21 01:01:08) 
Devamlı başkalarının dayatmaları, kodlamarına maruz kalarak ipleri onlara veya bıraktığınızda insan haliyle genç değil de yaşamak istediklerini yaşayamıyor. Rakamlara takılmıyorum açıkçası yaş konusunda. Bugün ben de akşam vakti hikayeye fotomu ekledim, haliyle milletin takıldığı konu "Abi iskender 8,75 tl miş" Demeleri oldu, hoş güzel eğlendik...


  • evimin paspasi  (05.05.21 01:05:14) 
30da büyüyorsun çok net. Ama yaşlanmıyorsun, hatta hayata daha farklı baktığın için kıymeti artıyor. 20li yaşlar deli ve daha acısız zamanlardı, her şeyi umursuz yaşadığın. 30dan sonrasının tek kötü tarafı tam oldum derken gelen bazı yıkımlar. Onun dışında kendini bulduğun bir dönem, şimdiki aklım olsa kalıbını anlıyorsun:) Ölüm beni 20 yaşında da korkuturdu, o açıdan fark yok.


  • mslny  (05.05.21 01:55:18) 
40'a 2 var
.
27-28 her bakimdan superdi, okul bitti, ise girdim vs, saglik problemi agri sizi yok.
30-38 arasi inanilmaz hizli gecti, ozellikle evlilik/cocuk islerine girince zaman ucmaya basliyor.
35 sonrasi eklem agrilari falan basliyor. Genclik 40'da bitiyor gibi.
Millet 80'i nasil goruyor hala anlamiyorum, bakalim kismet..
  • cooperr  (05.05.21 07:37:06) 
[]

A101’de Adidas, Tommy Hilfiger, Bvlgari vs satılıyor?

Google’da arattığım bir ürün A101’de de çıkınca sitelerine girmiş bulundum ve online’a özel ürünler gibi bir şey görünce tıkladım. Skechers ve Adidas ayakkabılar, Crocs terlikler, Bvlgari parfümler falan çıktı. Tommy Hilfiger mont, Armani iç çamaşırı falan bile gördüm yani, hiç aklıma gelmeyecek bir sürü şey satıyorlar.

Merak ettiğim şey bunların gerçek olup olmadığı. Fiyatları da piyasanın çok altında değil gibi. Yani kim gidip mağazasından almak varken 50-60 lira az vermek için A101’den alır anlamadım. Zaten hedef kitlelerinin büyük kısmı Tommy Hilfiger mont almıyordur herhalde. Alanın da A101’den alması tuhaf geldi.

Sizce gerçek mi bunlar? Bu tür ürünleri A101 ya da benzeri bir yerden alır mıydınız?

Evet, evde oturmaktan bugün de buna kafa yordum.

 
adidas sketchers kitlesi nereden alır da a101 i elinin tersiyle iter? channel çanta satmıyo nihayetinde. gayet de alınabilir model beğendiysem yeterlidir sahte olduklarını düşünmüyorum


  • ala09  (02.05.21 16:04:52 ~ 16:05:22) 
Online, e-ticaret satış gibi bu şeyleri sanırım hedefledikleri için gayet olası, giderek daha güvenilir bir alışveriş mecrası bile olabilirler. İnternet üzeri satışları çıktı çıkalı daha gzlleşti. Çiçek sepeti bile çiçekçiden kuyumcuya döndü. Adamlarda yok yok. Çok bir şey alnışlığım yok ama Niyeyse buradan alışveriş yapmak bana daha güven hissi veriyor.


  • halboyle  (02.05.21 16:11:55) 
ben aldım crocs - gayet gerçek
burberry parfum aldım - kodu gerçek ancak üretimi eskiydi, burberry body çok eski bir parfüm olduğu için boyner'den alınca da bu şekilde çıkmıştı.

  • nzessia  (02.05.21 17:04:21) 
Bim de Stanley termos satıyor ara ara. Reklam olsun diye ya da eldeki stokları eritmek için yapıyorlar arada. Sahte ürün satamazlar.


  • vizivozo  (02.05.21 17:17:30) 
A101 ve Bim şu an Türkiyede tüm markaları satacak büyüklükte ve potansiyelde. Şaşılacak bir durum yok. Hedef kitlesi ve müşteri grubu da eskisinden çok farklı.


  • intihar etsem de kendime gelsem  (02.05.21 17:34:48) 
Gerçek hepsi


  • Hallegadola  (02.05.21 18:13:44) 
50 60 lira eğer ayni ürünse neden daha fazla vereyim ki


  • all girls dream  (02.05.21 23:50:29) 
Bir ara bim ya da a101e iphone şarj aleti gelmişti. Sene 2018-2019 falandı. Burada yine “sahte satamaz” jargonları kullanılmıştı ama şarj aletini gidip iphone magazasına bu gerçek mi diye soran bir donanımhaber üyesi sahte olduğunu ilan etmişti. Tabi o sıra alan almış giden gitmişti.


  • neysene  (03.05.21 03:30:02 ~ 03:31:15) 
[]

Covid pozitif olanlar

Favipiravir kullandınız mı? Yanında kan sulandırıcı herhangi bir ilaç aldınız mı? Nasıl geçirdiniz bu süreci?

Biz evde 2 kişiyiz ve 2’miz de pozitifiz şu an. Kan sulandırıcı almak için eczaneye de çıkamıyoruz ikimiz de. Bu durumda ne yapmamız gerektiğini bilen var mı? 112’yi arasak falan getiriyorlar mı?


 
Evet, corasoin tavsiye ettiler, onu da günde 1 tane kullandim


  • nucleon  (25.04.21 21:53:52) 
Evet ve evet


  • basond  (25.04.21 21:55:42) 
Eşim pozitif kan sulandırıcı doktorlar öneriyor kesinlikle. Hatta ilaç bittikten bir süre daha kullanın dediler. Pıhtı atma vs riski olabiliyormuş


  • Take it away honey  (25.04.21 21:58:26) 
Yanınızdaki eczaneyi arayıp isterseniz getirebilirler.

Ben hep favipiraviri hem de kan sulandırıcıyi kullandım/ kullanıyorum. İlacın yan etkileri oldu ama bence çabuk toparlamami da sağladı. Bunlar yanında d vitamini ve c vitamini takviyesi de aldım. Devit3 yazdi bana doktor. Ağrı kesici için de minoset. Geçmiş olsun.
  • fraise  (25.04.21 22:09:54) 
Evet ilacı kullandım, yanında da coraspin ya da ecopirin kan sulandırıcı önerdi aile hekimimiz. Ben de ecopirin kullanıyorum 6. günümdeyim. Bunun yanında d ve c vitamini kullanıyorum, ağrı ateş olursa da parol.


  • bitse de gitsek  (25.04.21 22:41:40) 
biz pozitifken, ekimde, pek bilmiyorduk kan sulandırıcı işini. İlaç ve karantina bittikten sonra öğrendik, ailem ve ben içmeye başladık. ailem halen içiyor, ben bıraktım artık. yaş 30. geçenlerde bir şey için doktora gitmiştim, o dedi ki, haftada 2 gün içmeye devam et, zararı olmaz. öyle...


  • Mekkeli Müşrik  (25.04.21 23:06:42) 
Eczanenizi ararsaniz getirirler +1


  • kuehles blondes  (25.04.21 23:12:20) 
Bahsi gecen ilaclari bilmiyorum, sadece atesim ciktiginda Parol aldim.


  • pike  (25.04.21 23:15:29) 
Kan sulandırıcı kullanmadım ama favipiravir kullandım. Bizim aile hekimi yanında başka ilaç kullanmayın dedi. D vitamini ve c vitamini bende kullandım, çok iyi geldi. Yakın akrabam olan doktor tanıdığım pıhtı riskine karşı sürekli yatmamamı ev içinde yürümemi söylemişti. Benim yazdıklarım da dahil olmak üzere burda yazılanlardan ziyade aile hekiminize danışarak ekstra ilaç almanızı öneririm.


  • frontrow  (25.04.21 23:51:40) 
Kullanmıştım. Ani ateş çıkması ve bünyede saçmalama oluyosa parol etkili


  • izmitcan  (26.04.21 01:13:24) 
favipiravir kullandım - herhangi bir yan etkisi olmadı.
coraspin kullandım
sabah akşam parol kullandım. bunlar verilmişti zaten.
  • eagle is free  (26.04.21 12:58:32) 
[]

Kitapyurdu vs İdefix

Aylardır hatta belki 2 senedir falan internetten kitap alışverişi yapmadım. Eskiden internetten kitap alacaksam sırf paketlemede daha iyi olduğunu düşündüğüm için Kitapyurdu’nu tercih ettiğimi hatırlıyorum ama güncel durumlarını bilemedim.

Alacağım kitapların hepsi bu 2 sitede mevcut şu an. Çok acil bir şey olmadığı için kargo birkaç gün gecikse bile çok sorun değil ama paketlemenin özenli olması ve kitapların hiç buruşup kırışmadan gelmesi çok önemli. Bu durumda hangisi daha iyi sizce?


 
en iyisi amazon. kidega vs. enpara indirimi oluyor o yönden iyi. ben kidega kullanıyorum genelde.


  • westblack  (22.04.21 12:38:58) 
Eganba <3


  • kobuzchu kiz  (22.04.21 12:56:43) 
Bana en hasarsiz sekilde amazon gonderiyor hep, kutuyu kagitlarla filan doldurup boyle.

Bir de bir keresinde istanbulda pandora'dan getirtmistim. Muthis ozenli bir paketlemeydi, inanamadim.
  • invictae  (22.04.21 13:01:46) 
idefix turkuvaz'a ait. a haber'in grubu yani. ona göre yap alışverişini. :)


  • filteria  (22.04.21 13:41:18) 
İkisi arasında kitapyurdu daha iyi. Ama amazon hepsinden iyi.


  • pispinti  (22.04.21 14:04:39) 
idefix = turkuvaz.

kidega da fena değil +1
  • avianthem  (22.04.21 18:36:02) 
[]

Online dil kursu ne kadar mantıklı sizce?

İngilizce dışında ve sıfır olduğunuz bir dil için soruyorum.

Yüz yüze sınıflarda yeterli öğrenci sayısına ulaşılmadığı için istersem online derslere katılabileceğimi ya da iptal edip kurs ücretini geri alabileceğimi söylediler. Ben aslında çoktandır istiyordum kursu ama cesaret edemiyordum hiç. Şimdi kitabı sipariş ettim, kendimi gaza getirdim falan ama böyle olunca ne yapacağımı bilemedim. Sıfırdan öğreneceğim bir dil için online kurs fikri nedense hiç mantıklı gelmiyor bana. Sanki internetten de online ders kadar verim alabilirdim gibi geliyor kendi kendime ama belki de yanlış düşünüyorumdur.

Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Yüz yüze mi yoksa online mı daha iyi sizce bu tür eğitimler? Siz olsanız online kursa yazılır mıydınız bu durumda?

 
Ben bir yıldır doktora derslerini online alıyorum. Yeterli motivasyonunuz varsa bir farkı yok. Zaten yoksa kurs evinize de gelse bir farkı yok.


  • howfaristhesky  (05.04.21 17:51:50) 
Ben de motivasyon demeye geldim. Daha once ingilizce ogrenmisliginiz varsa zaten bir dil ogrenmenin ne kadar uzun soluklu, ne kadar kapsamli efor gerektiren bir sey oldugunu biliyorsunuzdur. Haliyle online kurs calismanizin sadece ufak bir parcasi olacak. Gerisi sizin ilginize ve disiplinize kalmis. Nitekim ogrenemeyen o dilin konusuldugu ulkede dil kursuna gitse bile ogrenemiyor.


  • hot potato  (05.04.21 18:12:34) 
Dile bağlı. Bazı dillerde istemediğiniz kadar kaynak var internette. Kaynağın az olduğu bir dilse kurs kaynaklarının faydası olabilir ama onun dışında online dil kursuna gitmezdim.


  • dissendium  (05.04.21 20:40:44) 
[]

Son zamanlarda pandemiye rağmen yaptığınız şeyler var mı?

Ben mesela yüz yüze dil kursuna yazıldım. Doğru bir zaman olmadığını biliyorum ama 1 senedir o kadar bıktım ki böyle bir şey yapmış bulundum sonunda ki geçen yaz bile çoğunluk gezerken gerekmedikçe evden çıkmayan, mekanların ilk açılışında maksimum 2-3 kere mekanlara giden biriyim. Zaten aylarca pandemi hastanesinde çalıştığım için çok uzun süre çevremdeki herkesten daha fazla dikkat ettim ama patlama noktasına ulaştım galiba artık.

Benim dışımda içten içe huzursuz olsa da böyle bir şey yapan oldu mu acaba? Tatil, düğün, kurs, toplu buluşma, herhangi bir etkinlik vs. bu tür şeylere katıldınız mı hiç son 1 senede? Hala “tabii ki yapmamalıyız” kafasında mısınız yoksa saldınız mı artık biraz? Bir anlık gazla kayıt yaptırdıktan sonra biraz “zamanı mıydı şimdi” diye kendime kızmaya başlayınca çoğunluğun fikrini merak ettim bu konuda.


 
yok. sadece toplu tasima kullaniyorum o da mecburiyetten.


  • buenosdias  (03.04.21 19:55:31) 
Ben hala tabii ki yapmamalıyız kafasındayım, salmadım, ben ve benim gibi olan bir kaç kişi çevremizde dalga konusuyuz ama son derece izole ve dikkatli iken geçen sene hastalık şüphesini bir kere yaşadık, hiç bi etkinlik o şüpheyi tekrar yaşamaya değecek kadar cazip değil bana.


  •   (03.04.21 20:08:33) 
ben halen salamadım ve bu sebepten zaman zaman kınanıyorum. geçen ay çok özlediğim için bir istiklal'e gideyim dedim, o da sokakta dümdüz yürümek için. o kadar kalabalıktı ki metronun oradan ışık hızıyla döndüm adeta. mecburiyetten toplu taşıma kullanıyorum sadece.


  • kedimedi  (03.04.21 20:14:26) 
Ben patlama noktasına geldim ama saldım denemez. Bi de işi bıraktım üstüne üstlük. Full evdeyim ama nereye kadar gidecek meçhul. Toplu etkinlik ders kurs vb aşırı özledim ve ihtiyaç hissediyorum.


  • msb  (03.04.21 20:19:45) 
Yok. Buna rağmen pozitif çıktım :)


  • ruhen hastayim ben  (03.04.21 20:27:00) 
Kuaföre gittim, Bayramda da tatile gideceğim. Bunun dışında hala buluşmalara gitmiyorum, sahilde yürüyorum sürekli.


  • jazzabel  (03.04.21 20:28:32) 
Ehliyet kursuna kaydoldum ama gerekli olduğu için. Daha başlamadım. Dil kursuna bedava olsa şu an gitmem ama gitmek istediğim kurslar açılırsa gideceğim.


  • dissendium  (03.04.21 20:33:02) 
Patlama noktasına geldim ama salamayacak kadar realistim. Gerçi çok yapmak istediğim şeyler zaten yapılmıyor, mesela bi konser olsa açık havada, giderdim. Açık olan her cumartesi dışarı çıktım ama kapalı mekana girmedim, en fazla bahçeli mekanda bira içtim. Kalanları da sahilde yürüyüş. Arada ofise gidiyoruz arkadaşlarla ama mesafeli takılıyoruz, aldığım en büyük risk bu sanırım.

Ama ruh halini anlıyorum ve doğrusunu yaptın bence; kötü hissetme. Geçtiğimiz yaza kadar markete bile gitmiyordum, yazın kapalı mekanlara gitmedim hiç. Başta çok sıkınca sonra dayanamıyor insan, sürekli evde kalmak sürdürülebilir bir hayat değil.

Zira belli ki bu iş nüfusun büyük kısmı aşılanana kadar bitmeyecek, ülkedeki aşı durumuna bakınca biz sağlıklı insanlara sıranın gelmesi, işlerin rayına oturması 1 sene. E 2 sene boyunca insan nasıl kafeste yaşayabilir ki? Diyet gibi bişey işte, sürdürülebilir olmadıkça uzun süreli devamını getiremiyorsun.
  • Jux  (03.04.21 20:36:04) 
Yari saldim.
Surekli ayni kisilerle, ayni anda en fazla 3 kisi olacak sekilde acik havada bulusuyoruz.
Ev ortaminda ise sadece 4 kisiyle (2-2) gorustum.

Seyahat ediyorum ama doga yuruyusu vs icin, yasadigim ulkede oteller, restoranlar kapali. sokakta dolaniyorum filan.
Mesela asansorde hep maskemi takarim ama tren restoraninda yemek yerken maskesiz olmak rahatsiz etmiyor.
  • kuehles blondes  (03.04.21 20:45:54) 
havuzlar açılmış diye duydum. bana kalsa kafayı kırdım, çoktan gideceğim de yakında bana uygun havuz araştırıp bulmam filan gerekiyor ona çok üşeniyorum.

onun dışında ben korona konusunda biraz gevşeğim galiba ya. mekânlara girip çıkıyorum çekinmeden.
  • filteria  (03.04.21 20:55:33) 
yasaklar kalkar kalkmaz arkadaşlarla iş çıkışı kahve içmeye gidebildik çünkü mekanlar 7'de kapanıyordu.

ilk hafta sonu bir arkadaşımızın evinde toplandık. bir hafta sonu kahvaltıya gittik bir hafta sonu uludağ.

saçımı boyatmaya ve kestirmeye gittim. (farklı günlerde) lazere başladım. lviv turuna bakıyorduk yasaklar geldi. ben vazgeçtim ama arkadaşlar gitmekte kararlı.
  • naksidil  (03.04.21 21:11:45) 
Ben spor salonuna gidiyorum. Yazilanlarin icinde en riskli benim. Tabiki korona oldum. 10gun bitti tam gaz devam.


  • punk  (04.04.21 01:45:06) 
[]

Terapiye gidenler bakabilir mi? Normali bu mu yoksa kazıklanıyor muyum? :(

Bugün 2. kez gittim. Şu an gittiğim psikiyatriste farklı alandaki bir doktor yönlendirdi beni tedaviyi birlikte yürütecekleri için.

2 hafta önce ilk gittiğimde doktoru çok sevmiştim. Çok tatlı biriydi ve çıktığımda iyi hissetmiştim kendimi. Bugün pek iyi hissedemedim ama. Sanki gelen hastaya hiç bakmamış gibi bir hali vardı. Notlarına bakarak o anda hatırlamaya çalışır gibiydi. İlk gidişimde 3 farklı şey istemişti benden. 2’si benim yapmamı istediği şeylerdi ve üçüncü için de bir psikolog test yaptı online olarak. Bugün istediği şeylerden birinin üzerinde konuştuk biraz ama asıl gitme sebebim olan ikinci şeyi hiç sormadı bile “yaptın mı” falan diye. Psikolog için de “bakayım bana sonuçları göndermiş mi” deyip benim yanımda baktı ve psikoloğun sonuç falan atmadığını o anda fark etti. “Çok uzun bir testti o yüzden hemen sonuç çıkaramamış olabilir” falan dedi o an ama biz testi yapalı 10 gün oldu ve ciddi para ödedim yani ben o teste. Bu kadar umursamaz olmaları canımı sıktı biraz.

Doktor alanında ünlü bir prof ve kendi yerine gidiyorum. Duyduğum terapi ücretlerinin hepsinden daha fazla bir ücret ödüyorum. O test için de terapiden de daha yüksek bir ücret ödedim. İlk gittiğimde çok mutlu ayrılmıştım ama bugünkü bu umursamaz tavırlar biraz rahatsız etti açıkçası beni. Yani asıl gitme sebebimin hiç konusu bile geçmedi bugün ve sanki çok daldan dala 40 dk konuşmuşuz gibi geldi bana. Bu arada yapmak isteyip cesaret edemediğim bir şey için “mutlaka kursa yazıl” dedi 2 kere özellikle ama asıl konumuzla ilgili şeyi sormadı bile ve bunun da üstüne düşecek miyiz emin değilim.

Karşımda yıllardır bu işi yapan bir prof olduğu için ben abartıyorum herhalde diye düşünüyorum bir yandan ama bir yandan da hiç iyi hissettirmedi bana bugünkü gidişim. Böyle olması normal mi sizce? Yani doktor her hastasını ayrı ayrı her şeyiyle hatırlayamaz belki ama sizin doktorunuz gittiğinizde sizi hatırlıyor mu daha önce konuştuklarınızla birlikte? Terapiye gidenler her gittiklerinde asıl konu üzerinde mi yoğunlaşıyorlar napıyorlar? Her çıkışınızda iyi hissediyor musunuz kendinizi yoksa “bu neydi şimdi” hissi oluyor mu hiç sizde de?

 
kısa yazacağım çünkü hem meşgulüm hem de kafam balon gibi, kusura bakma:

gittiğin doktor bir soyguncu. o "alanında ünlü profesör" dediğin yaratık kadar aç gözlü bir maymun çeşidini amazon ormanlarında bile bulamazsın.

değiştir. yol yakınken dön. profeösör titri olmayan ama çok daha iyi hizmet alabileceğin insanlar bulunabilir.

geçmiş olsun.
  • filteria  (30.03.21 15:53:17) 
Psikiyatriste hiçbir zaman büyük paralar vermedim ama hiçbir doktordan da bahsettiğiniz muameleyi görmedim. Devlet hastanesindekiler haricinde tabii, onlar gün boyu çok fazla hasta gördükleri için yanımda dosyamı okumalarına ses edecek değilim. Ama üstüne para verip göründüğum hiçbir doktor bana dediğiniz hissi yaşatmadı. Ama ben de de son doktorumla ilgili şöyle bir şey olmuştu, seanstan ayrılırken yüzünde böyle çaresiz, bıkkın, bezmiş bir ifade vardı. Hadi tamam nolur git, der gibiydi. O hissi aldıktan sonra da o doktora bir daha gitmedim mesela.


  • epistemic_regress  (30.03.21 17:45:36) 
Sen yine de önden bir anlat durumu, böyle böyle hissettim diye. Baktın rahatsızlığın devam ediyor bırakırsın. İnsanın içi almayınca dert anlatasi da gelmiyor çünkü.


  • epistemic_regress  (30.03.21 17:47:51) 
öncelikle doktor ile bir uyum yakalmış olmanız gerekiyor. anladığım kadarıyla bu sizde olmamış. bence de yol yakınken başka bir doktor arayın. biraz zor bir süreç ve can sıkıcı biliyorum ama doğru kişiyi bulmanız önemli. umarım bu süreci iyi atlatırsınız, karamsarlığa kapılmaya gerek yok.


  • pigletvsdaisy  (30.03.21 17:47:53) 
Çok teşekkür ederim cevaplarınız için. Bir şey daha sorayım o zaman.

Beni bu doktora yönlendiren diğer doktordan çok memnun kalmıştım ve onunla devam etmek istiyorum. Yeni bir psikiyatriste gitmek istesem şimdi bu doktora nasıl söylemem lazım sizce? “Sizin yönlendirdiğiniz doktora devam etmek istemiyorum” demek biraz garip geliyor :( Söylenir mi sizce böyle bir şey? Sırf bunu söylemek için aramam mı gerekir, arasam da ne denir? :( Ona randevu almam da 10 günü falan buluyor da :(
  • ms brownstone  (30.03.21 17:53:44) 
Para veriyorsun, hizmet alıyorsun karşılığında. Hatır gönül işi değil bu, arayıp söyleyebilirsin bence direkt. Kimse kişisel algilamaz herhalde ya da algilamamali.


  • epistemic_regress  (30.03.21 19:09:44) 
diğer arkadaşlar yazmışlar zaten gerekli şeyleri.

"Sizin yönlendirdiğiniz doktora devam etmek istemiyorum"

Bunu söylemekten kesinlikle çekinme, terapi mevzuları maalesef böyle, doğru terapisti bulana kadar çok kez deneme yanılma yapmak gerekebiliyor.
  • mrtkp1234  (30.03.21 19:17:34) 
ücret ödediğin bir konuda saygı çerçevesinde istediğin şeyi söylemekte ve yapmakta özgürsün. söyle ona anlat durumu, ya sizle devam edelim ya da ben gidiyorum diye.


  • makarnavodka  (30.03.21 19:21:12) 
[]

Kendi evinizde nerede ve nasıl yemek yiyorsunuz?

Bu aralar ev dekorasyonuna sardığım için “Daire” kanalının daha önce izlemediğim birkaç videosunu izledim bugün ve hepsinde dikkatimi çeken bir şey oldu. Ev sahipleri hep evlerinde sofra kültürünün çok önemli olduğunu, masa dışında bir yerde bir sandviç bile yemediklerini, evdeki en önemli yerin yemek odası ve oradaki muhabbetler olduğunu falan söylediler. Hepsinin yemek odaları ya da masalarının çevresi de inanılmaz özenliydi.

Biz de tam tersi tabak hazırlayıp koltuğa yayılarak elimizde ya da sehpa üzerinde dizi, youtube vs izlerken yemek yiyoruz evde. Hava güzel olursa terasta masada yemek yiyoruz bazen ama teras dışında hep kanepedeyiz. Zaten terastakinden başka doğru düzgün yemek masası bile yok evde.

Çoğunluk bizim gibi mi yoksa Daire’dekiler gibi mi merak ettim ben de. Siz evinizdeyken nerede yemek yiyorsunuz? Böyle masada oturma ve düzgün sofra kurma ihtiyacı hisseder misiniz hep yoksa koltukta, kanepede bir şeyler izleyerek mi yemek yersiniz?

 
Daire programına çıkanlar aşırı kolpa geliyor bana. Bunu belirteyim.


Soruya cevap ise biz de sizin gibi TV karşısında, sehpada yiyoruz biseyler izlerken. Hatta sehpalar alçak kalıyor diye yüksek C sehpa aldık koltukta rahat yiyebilmek için :D En büyük zevkimiz bu. Çok çok nadiren mutfakta, balkonda ya da salondaki masada yeriz ki bunların toplamı otuz belki anca bir buçuk senede.
  • elorelia  (22.03.21 21:25:19) 
Biz mutfakta karşılıklı oturarak masada yiyoruz her öğünümüzü mutlaka 4 yıldır çok nadirdir yayılarak yediğimiz, özellikle tv bile almadık eve sohbeti öldürmesin diye, hele ki en sohbet edilesi nokta yemek yerken onu da bir şeyler izleyerek tv odaklı geçirmek çok verimsiz geliyor bize


  • esinikaybetmiscorap.  (22.03.21 21:29:15) 
Evdeki en önemli yerin yemek yenen kısım olduğuna inanıyorum. Masa benim de evimin merkezinde.
Ama yani tek başımayım pandemide zaten konuk ağırlama yalan oldu, tabak yapıp bilg karşısında koltukta veya o masada yine bilg karşısında tek başına yiyorum.
3 ve üzeri insan varsa masa donatırım, ister kahvaltı ister akşam yemeği masada uzun oturmalı, şenlikli ve bol çeşitli geçer. Seviyorum öyle. Ama zaten olaya tersinden bakarsak her gün tek yediğim için benim adıma önemli bişey insanların yemeğe gelmesi.
2 kişi kalırken de koltuk+ tabak takılıyoruz.
  • jimjim  (22.03.21 21:34:24) 
tek başıma yaşıyorum. oturma odasında tv ve pc karşısında yemek yiyorum. sadece ramazanları sahuru mutfakta yapıyorum. ilk yalnız yaşamaya başladığımda hep mutfaktaydım. bu arada mutfakta masa falan yok. tezgah üzerine koyuyordum yemekleri.


  • sutlu nescafe  (22.03.21 21:36:06) 
evimiz amerikan mutfak, dolayısıyla salon ile mutfak iç içe. biz de mutlaka masamızda yiyoruz. yani bi tabak bile olsa masaya oturuyoruz genelde. koltukta yemiyoruz çünkü kırıntı oluyor vs. rahat edemiyorum.

buna ek olarak daire kanalının inanılmaz yapay ve kasıntı insanlardan oluştuğunu da söylemem lazım, yani adam yer sofrası yapsa bile "bu bizim için ritüeldir mutlaka sushimi özel sushi masamda yeriz ve ailecek ekonomik konjonktürü tartışırız" diyen tipler var o kanalda, özel seçiliyor. ben iğrendiğim için izleyemiyorum artık.
  • roket adam  (22.03.21 21:39:24 ~ 21:43:32) 
Daire kanalına çıkan istisnasız herkes numaracı yaa. Konuyla ilgili fikrim şu şekilde:eksisozluk.com


  • suicides underground  (22.03.21 21:43:19) 
Bana böyle şeyler biraz balon geliyor. Bir şeyin kurallaşması/gelenekselleşmesi de beni rahatsız ediyor. Bizim evde herkes rahat. Yatakta, salonda, pc başında, mutfakta, balkonda her yerde yeriz.


  • jazzabel  (22.03.21 21:43:59) 
onların evleri büyüktür. ayrı mutfağım yok. yemek masam yok. yemek masası koyacak yer yok.

orta sehpada ya da pc masasında film izleyerek yiyorum. tv de yok.

galiba fakirim ben. :D
  • batlegolas  (22.03.21 21:57:23) 
pc masasinda biseyler izlerken yerim hep.


  • ghostinthemech  (22.03.21 21:57:40) 
Salonda masada, amerikan servisle falan tam takım sofra kuruyoruz (misafir yoksa masa örtüsü kullanmıyoruz) ama televizyona doğru, dizi izleyerek yiyoruz. Acelemiz yoksa kahvaltı da aynı şekilde.

Minicik bir sehpamız var ve bence eğilerek tepside yemek yemek pek keyifli değil. Sadece hamburger, tantuni falan gibi kolay yenen şeyleri büyük tabaklarla alıp koltukta yiyoruz. Hemen işe oturacaksak kahvaltıyı da tek tabak hazırlayıp koltukta, ofis masasında falan yiyoruz.

Şu an evimizde mutfakta masa yok. Önceki evde ufak bir masa vardı ama çok nadir yemek yiyorduk orada da.
  • kobuzchu kiz  (22.03.21 21:58:22) 
Tepside ya da eğik büğük yemek keyifli değil +1

yemek masada yenir diye büyüdüm, mutfak ya da salon ama illa masada yerdik. Yemeği içeri götürmektense laptopı mutfak masasına koymak daha pratik geliyor.

Yatarak ya da oturarak sadece pizza yiyorum, o da pratik olduğu için.
  • Jux  (22.03.21 22:27:25) 
Masada yerim/yeriz. Koltukta çok nadir yeniyor. Bence hijyenik değil ve rahatsız. Ayrıca dairedeki tipler de kasıntı. Her öğün etrafa mumlar, çiçekler dizip masamı şaraplarla donatmıyorum.


  • ruhen hastayim ben  (22.03.21 22:37:57 ~ 22:38:32) 
Yuzde 99 salonda yemek masasinda, evde teksem sehpada yedigim oluyor.


  • pofudukayi  (22.03.21 22:48:26) 
Ailede hep masadaydı. Kahvaltı, akşam yemeği hep masada, yemek odasında ya da mutfak masasında. Böyle büyüdüm. Şimdi tek başıma masada yemek çok hüzünlü geliyor. Ama sporcu olduğumdan diyet çok sıkı. Mübarek asker disiplinine sahip bir beslenmem var. Öyle olunca yeme şekline de yansıyor. Yani önceden aileyle keyifli yemeklerde masaydı, şimdi öz-disiplin amaçlı masa ve başka bir şeyle ilgilenmeden yemek var. Yahu ben cips falan bile yiyemiyorum oturduğum yerde (._.) lanet gitsin. Iki çift muntazam but, popo sahibi olacağız diye çekilen çile.


  • velvetmorning  (22.03.21 22:53:51) 
Yemeği hep masada yerim.


  • alfred  (22.03.21 22:57:18) 
Tek başıma yaşıyorum. Daima masada ve servis tabağından peçetesine herşeyi hazır etmeden oturmam masaya.
Öyle de olması gerekiyor bence.
Misafir varsa da, en güzel sohbetler yemek masasında olur bence.
Bir masa da balkonumda var. Hava güzelse, aynı ortam balkonda oluşturulur. Özel zamanlarda ekstradan mum da konur. Diğer herşey vardır zaten.
  • Mirket  (22.03.21 23:24:16) 
Genelde PC ya da salonda sehpada. Sokak lezzetleri tarzında şov yapmışsam daha bir kısmı pişerken ocağın başında.

Bazen de mutfakta masada yiyorum ama onlar salatasıydı mezesiydi falan birlikte olan high tier yemekler olunca ancak.
  • aguen  (22.03.21 23:35:29) 
Her zaman masada yiyoruz. Normal öğünler kışın mutfak masasında, yazın balkonda. Evet, her şeyi tepsiyle balkona taşıyoruz:) Günlük masamızda da peçete, örtüler vs bulunur. Rutinde dört dörtlük olmasa da bardağından bıçağına yemek masası kurulur.
Misafir varsa ya da masaya sığmayacak kadar kişiyse salonda yemek masasında yenir.

Şu an ayrı evdeyim, mutfağa masa sığmadığı için salonda yemek masasında yiyorum. Masayı alana kadar kanepede/koltukta/yerde süründüm ve bir an evvel masa temin edip rahata erdim. Yaz için balkona da küçük bir masa yapma derdindeyim :)

Arada sırada, ev nasıl olsa dağılmış ve temizlenecekse tepsiyle yemişliğim vardır ama bu istisnaya girer. Sehpada/koltukta/tezgahta yiyenleri okudukça şoklara girmedim desem yalan olur.

Bu arada dairedekiler tabiki yapay, kamera motor denince gerçeklerden kopar herşey.
  • epitaf  (23.03.21 00:09:14) 
ben küçüklüğümden beri odamda tek başıma ya yatakta ya da çalışma masamda yemek yerim. bu olay bence biraz ailede alınan kültüre göre değişiyor. küçükken nasıl gördüyseniz büyüyünce de ona devam ediyorsunuz. bana kalırsa mutfakta, yemek odasında ya da salonda yemek masasında ailecek her öğün yemek yemek isterdim. hatta sormamışsınız ama aynı saatlerde yemek de bana hoş geliyor, yani örneğin 20.00'da bütün ailenin o odada toplanıp yemek yemesinden bahsediyorum. bence en güzeli bu, ama ben de artık neresi olduğu fark etmeden, masa kullanmadan, düzensiz bir şekilde yiyorum yemeklerimi.


  • sivilceli ergen  (23.03.21 01:12:51) 
nasil koltukta elde yemek yiyosunuz yawww
masa. sehpada yersem de yere otururum. karsima pc

  • ala09  (23.03.21 01:54:44) 
%80 Sehpada yiyoruz. IKEA nın hasır minderlerinden var. Onu kullanıyorum. Bazen pazar kahvaltısı falan yapacaksak yemek masasında yiyoruz.


  • chavezding  (23.03.21 02:41:35) 
Evliyim, ana öğünler salondaki yemek masasında yenir. 40 yılda 1 fiziksel veya mental olarak çok yorulduysak, pizza söylediysek kanepede TV karşısında yeriz. Ailemin evinde de her zaman hep birlikte yemek masasında yemek yenir.

Ben bu kadar kanepede yemek yiyen insan olmasına şaşırdım açıkçası, beklemiyordum. Dediğiniz programı bilmiyorum ama TV karşısında yemek yemeyi sağlıklı bulmuyorum, ne yediğinizin farkında olmuyorsunuz bence. Ergonomik de değil. Ayrıca bize de yemek masasındaki sohbetin çok tatlı geldiği oluyor, özellikle haftasonu kahvaltıdan sonra hemen kalkmayabiliyoruz, onun tadı ayrı hakikaten.
  • gmzo  (23.03.21 04:39:05) 
tepsi, tabak ile koltukta, tv karsisinda. is gunleri kahvalti is bilgisayari basinda.

kokulu ya da tepsiye sigmayacak kadar cesitli yemek varsa mutfak masasinda.
  • lemmiwinks  (23.03.21 20:03:46 ~ 20:04:27) 
şu anki mutfağım masa kullanmama elvermeyecek kadar dar.

kanepeye oturup, sehpada yiyorum. yerken youtube'de birand belgeselleri & flu tv & tenis, bisiklet, yüzme, f1 özetleri & salaş gezgin vloğu filan izler, bazen de izleyecek bir şey ararken yemeği bitiririm.
  • filteria  (23.03.21 20:35:44) 
[]

Aşırı ince ve iç gösteren elbiseyi giymenin bir yolu var mıdır?

İnternetten almıştım ve beklediğimden çok daha ince geldi. Elbiseyi beğendiğim için iade etmek de istemiyorum ama inanılmaz ince ve çok bariz iç gösteriyor. Yine de bunu giymenin bir yolu var mı sizce? Altına şort giysem olur mu mesela? Şort da belli olunca iyice kötü olur gibi geliyor ama bilemedim. Şortla giyilir derseniz de nasıl bir şort giymek gerekir?




 
şort ya da tayt olmaz da, elbiseler için olan elbise modelinde jüponlar var, onlardan giyebilirsiniz.


  • blatta hiberna  (15.03.21 21:44:23) 
  • Mirket  (15.03.21 21:49:15) 
astar?


  • turbo sadık  (15.03.21 22:18:49) 
blatta hiberna'nın dediği gibi elbise jüponlardan alabilirsiniz fakat dikkat edin de naylon olmasın. hatta napnaylon olabiliyor. uluorta soyunmak isteyebilirsiniz, öyle rahatsız edici. daha insaflı kumaşlardan tercih etmeye dikkat edin.


  • duma duma dum  (15.03.21 22:25:27) 
saten bir jüpon giyebilirsiniz.


  • super kahraman olsaydim baba olurdum  (16.03.21 09:38:04) 
[]

Plakseverler bana güzel bir plak saklama kutusu buldurabilir mi?

Yeni eve taşındığımdan beri plaklar için düzgün bir şey alamadım. Yanlış olduğunu bile bile üst üste dizmiştim ilk taşındığımda, sonra da unuttum gitti öyle. Şimdi plaklarımı düzgünce dizebileceğim bir saklama kutusu almak istiyorum ama böyle aratınca inanılmaz kısıtlı sonuçlarla karşılaştım. Sadece 4-5 seçenek bulabildim ve hiçbiri içime sinmedi. Zaten fazla yorum yok haklarında ama olan birkaç yorum da olumsuz.

Duyurunun plak koleksiyoncuları siz nasıl muhafaza ediyorsunuz plaklarınızı? Trendyol, n11, Hepsiburada vs. dışında nerden düzgün bir plaklık edinebilirim ya da buralarda satılanları önerir misiniz?

Bu arada aratınca bulabildiklerim şunlar sadece:

www.trendyol.com

www.hepsiburada.com

www.hepsiburada.com

 
linktekiler çöp bildiğin portakal kasası yapılacak ahşaptan böyle bişey yapmışlar.

marangoza git istediğin ağaçtan istediğin tasarımda yaptır.

hatta merakın varsa sen de yapabilirsin tekzen gibi yerlerde çeşitli ahşaplar istediğin ölçülerde kesilebiliyor. gerisi zaten şeffaf tutkal, çivi, üstüne renk vermek, zeytinyağıyla bile renk verebilirsin. hatta ayakkabı boyasıyla bile.

burada zeke diye bir sözlük yazarı vardı ona mesaj at istersen, eli kolaydaysa ne çeşit istiyorsan yapar, ankarada yaşıyor.
  • killerbee  (19.02.21 01:11:33 ~ 01:12:05) 
Bu isin membai pinterest. Vinyl box diye aratip disarda yaptirin bence de.

Zaten bir sure sonra dolaba gececeksiniz.
  • brkylmz  (19.02.21 09:26:13) 
Marangoz en temizi. Plak işi yeniden yükselişe geçtiğinden beri herkes tuttuğuna itelemeye başladı. Ama ben geçen hafta şunu aldım;

www.evidea.com

Fiyat/performans için ideal... Gerisi şekil.
  • polifonik osuruk  (26.02.21 16:15:45) 
[]

Elektrikli diş fırçaları ne kadar sürede şarj oluyor?

Kutusunu açar açmaz şarja takmıştım ama kafama göre 3 saat falan sonra çekmiştim. Ertesi gün fırçalarken durdu bir anda. Sonra denediğimde de çalışmadı. Kullanım kılavuzunda şarj süresi yazmıyor ve bununla mı ilgilidir diye araştırırken oral b için 16 saat ilk şarj falan yazıldığını gördüm. Şimdi tekrar taktım şarja ama 60-70 saniyeden sonra durması kısa süre şarj etmemle mi ilgilidir acaba yoksa başka bir sıkıntı olabilir mi üründe?

Altı üstü bir tuşu olan basit bir şeyi bozmayı becermemişimdir diye umarak sizin ne kadar sürede şarj ettiğinizi ve nelere dikkat ettiğinizi merak ediyorum. Philips Sonicare bu arada benimki.


 
Bendeki pro 750 mi ne oral b. Sanırım 21 22 saatte şarj oluyor.


  • hindistan cevizi  (12.02.21 23:12:04) 
hiç bir fikrim yok ama sadece şunun için yazıyorum, bizimkiler (oral b) hep fişe takılı o şarj standlarının üzerinde duruyorlar öyle. sanki amaçları öyle durmalarıymış gibi algıladığımdan hep öyle fişe takılı duruyor, yavaş şarj olan bir şeydir diye tahmin ediyorum.


  • nimberjack  (12.02.21 23:32:02 ~ 23:33:21) 
3 saat az tabii ki. Ben de oral b kullanıyorum. Uyumadan önce takıyorum, öğlen vakti çıkartıyorum bayağı gidiyor.


  • rose parks  (12.02.21 23:55:26) 
bendeki de hep şarjda duruyor. 1 günlük şarjdan sonra yine 60-70 saniyede duruyorsa arızalıdır.


  • sanal uyku  (13.02.21 11:49:17) 
sadece durunca sarja takiyorum. bir daha fircalayacagim zaman cikariyorum (ertesi gun oluyor genelde bu) birkac gun dayaniyor ama ben bazen normal fircayla da fircaliyorum.

3 saat sarjla 2 dakika gitmemesi normal degil bence
  • yoggi  (13.02.21 19:41:26) 
Arızalı olabilir. Benimki 2. kullanımda arızalanmıştı.


  • alfred  (13.02.21 19:57:29) 
[]

Tek başınıza otel tatili yaptınız mı?

Her şey dahil bir otelde tamamen dinlenmekten, yiyip içip havuza ya da denize girmekten ibaret bir tatil için soruyorum. Hiç böyle bir tatile tek başınıza çıktınız mı? Özellikle şimdiki gibi yaz sezonu dışında yapan oldu mu merak ediyorum. Yapan olduysa eğer nasıl geçti tek başınıza? Sıkıldınız mı yoksa iyi mi geldi size?




 
Rimini’de ölü sezonda bi otelin balayı suitinde tek başıma kaldım harikaydı.


  • suicides underground  (07.02.21 15:41:15) 
gerçekten çok ihtiyacım olan dönemde değil, nispeten daha rahat olduğum bir zaman aralığında yapma fırsatı bularak gerçekleştirdiğim için beklediğim verimi alamamıştım. ancak yine de tek başına vakit geçirmeyi seven biri olarak, bol bol okudum, müzik dinledim, yattım ve içtim tabii. :)

her ne kadar normal tatil anlayışım bu olmasa da, iş yükünden kafayı yemek üzere olduğum, hem fiziken hem zihnen çok yorulduğum bir dönemde tekrar yapma niyetim var.
  • brena  (07.02.21 15:57:21 ~ 15:57:53) 
Tek basima yurt icinde / disinda bir yerlere gittim, oldukca guzeldi ancak her sey dahil otelde acayip sıkılır insan. Hele hele yaz sezonu disinda kimse de olmazsa daha kotu olur


  • fakyoras  (07.02.21 15:57:28) 
Aman diyim depresyona girersiniz, tek basina tatil hareketli sehirlerde iyi gider. Londra, Milano, Paris ordan oraya gezersiniz, zamanin nasil gectigini anlamazsiniz. Sozlukte "otel odası yalnızlığı" basligi 114 sayfa olmus, bu kadar insan goygoy yapmis olamaz:) Hele kovid doneminde tatil kadar gereksiz para israfi bir sey yok kanimca.


  • neverletyougodown  (07.02.21 16:05:29) 
İhtiyaca ve ruh haline göre değişir. Biraz uzaklaşıp kafamı dinlemek istediğim bir zamanda yapmıştım. Kış sezonunda nehir kenarı yazlık bir yere gittim. Kimse yoktu Çok iyi gelmişti.


  • aquarium  (07.02.21 16:31:43) 
Yapmadım ama yaparım yani sıkılmam ben.


  • naksidil  (07.02.21 16:49:02) 
5 günlük marmaris tatili yaptım bu yaz. açıkçası hiç keyif almadım, tatil tek başına olmuyor kesinlikle. zaten maskeyle tatil ne kadar keyifli olabilir ki:)


  • nothing in my way  (07.02.21 17:00:23) 
aquairum +1 ihtiyaca ve ruh haline, kişilik özelliklerine göre gerçekten değişir.

bana çok çekici geliyor mesela şu anda düşününce, kısa süreliğine yapmak isterdim. bu türden yapmadım ama tek başıma tatil yaptım, tek başıma sakin bir yerlerde gidip kalmışlığım da var, çok severim. ama bu her şey dahilde bu şekilde takılma, her şeyi salma, gündelik hiçbir şeyi dert etmeme, yeme içme yatma yuvarlanma fikri de çok çekici geliyor bazen.

bazısı tek başına kafede oturup bir çay bile içemez, o yüzden kişiden kişiye çok değişir gerçekten.
  • nimberjack  (07.02.21 17:02:03) 
Yaptım, hiç daha önce yapmadığım bir şekilde aynı sorudaki gibi uhd otelde hiçbir şey yapmadan ve gezmeden 3-4 gün geçirdim. Yeni boşanmıştım ve Kıbrıs'a gittim. Tek başıma ilk defa casino'ya bile gidip 300 lira kazandım :) Normalde hiç tarzım değil ama yiyip içip yüzmek dışında hiçbir şey yapmamak o zaman iyi geldi. Tekrar sanmıyorum, tek tatil yapıyorum ama gidip geziyorum orada burada.


  • whoosie  (08.02.21 09:55:26) 
[]

Gezmek için bir şehre gidince otel yerine yanında kalacak birini aramak

Ben bu olayı asla anlamıyorum ve açıkçası biraz sinir de oluyorum. Yani bir şehre gezmek için gideceksem ve o şehirdeki biriyle özellikle plan yapmamışsak, beni evine davet etmemişse asla kimseye “ben x şehre geldim ama kalacak yerim yok, sende kalsam olur mu” gibi bir şey söyleyemem. Gezip para harcamayı göze almışsam zaten gider kendime uygun bir otel bulup parası neyse veririm. Param yoksa da hiç gitmem. Asla bedava kalacak yer dilenemem kimseden.

Ayda yılda bir görüştüğüm bir arkadaşım yanındaki hiç tanımadığım arkadaşıyla günler öncesinden yaşadığım şehre gelmiş. Beni hiç arayıp sormadı bu süre boyunca. Kaldıkları kişinin yanından çıkmaları gerekince bize gelmek için yazdı bana. Ben de bahane bulup kabul etmedim. Zaten pandemide her yere girip çıktıklarını bildiğim insanlar ve arkadaşını hiç tanımıyorum bile. Ki evim de küçük, kardeşim sabah 9’da salonda işe başlıyor. Yani hem yaptığına sinir oldum hem de bu dönemde zaten pek mantıklı değildi ama yine de bi “ayıp mı oldu” düşüncesi geldi bana.

Sizler neler düşünüyorsunuz bu konuda? Yani bir yeri gezmeye gidecekken otel ayarlamak yerine sırf bedavaya getirmek için orda yaşayan tanıdıklarınızdan evlerinde kalmayı talep eder misiniz? Ya da birisi size bu şekilde gelse ne düşünürsünüz? Couchsurfing gibi daha çok yurt dışında olan şeyleri ayrı tutuyorum tabii ki. Orda iki tarafın da karşılıklı talebi söz konusu. Benim bahsettiğim bir anda çat diye bir aramayla akşam evde bir ya da daha fazla kişi için kalacak yerinizin olup olmadığının sorulması.

 
Ben de asla yapamam. 4-5 sene önceki en yakın arkadaşım çağırmıştı 2 gün gezdik falan, davet edilmeme rağmen geceleri otele döndüm yine.

Şu anki en yakın arkadaşım olsa, haftasonu geliyorum sana uygunsa koltuğun benimdir derim yani ama çooooooook yakın olmamız lazım.
  • aguen  (01.02.21 15:15:13) 
Haklısınız bence. Şehre gelmeden önce haber verse ve birlikte vakit geçirseniz neyse de böylesi yüzsüzlük. İyi yapmışsınız.


  • auroraaurora  (01.02.21 15:15:38) 
arkadaşımla yakınlığıma bağlı. sevdiğim biriyse zaten otelde kalmasını ben istemem, bende kalsın isterim. ama samimiyetmize güvenerek "ben oraya geliyorum, sende kalabilir miyim" de dese "aa ben davet etmeden yanladı" falan diye düşünmem, gel buyur derim. ama fazla yakınım değilse, tüm koşullar iyi bile olsa (pandemi olmasa, evde kardeşim homeofis olmasa, evim yayla gibi olsa vs.) gene de kabul etmeyebilirim, niye rahatımı bozayım. fazla yakın olmadığın biri evinde kalsa rahatın bozulur çünkü.

ben ki kaç kere tanımadığım insanlarla ev arkadaşlığı yapmış & yapmakta olan biriyim ama o başka bu başka. hele ki şu pandemi döneminde bence kabul etsen garip olurdu.

ay hele ki bir de tanımadığın biriyle gelecek. vallahi millet yüzsüz, YÜZ-SÜZ.
  • istanbul kanatlarimin altinda  (01.02.21 15:18:16 ~ 15:19:12) 
iyi ki kabul etmemişsiniz. yoksa sinir olacaktınız durduk yerde.
otele para vermeyi boşa para akıtmak gibi düşünüyor insanlar. sadece uyuduğu için para vermek saçma geliyor. çok samimi bir arkadaşımsa belki kalırım, ama ben de otelciyim. samimi olmadığım biri otel olmadığı için evime gelmeye çalışsa huzursuzlanırım. eve birini almak çok özel bir durum.

sadece bir kere, hiç tanımadığım bir şehirde, gece yarısı kalmıştım. yani olaylar öyle gelişti ve ne yapacağımı bilemedim. çok samimi olmadığım bir arkadaşı arayıp, burada nasıl otel bulacağımı sormuştum. hemen beni aldı, kendi evi müsait olmadığı için ablasının evine götürdü. çok mahcup olmuştum ama çok iyi gelmişti. istisnai durumlar hep var. ama seninkiler baya şehri bilen, başlarına aksilik gelmemiş insanlar. ayıp olan biri varsa sensin. takma.
  • lovemyself  (01.02.21 15:22:27) 
Ogrenciyken ve cok kisitli bir butceyle yasarken, tabii ki yaptim. Zoraki, son dakikalik bir istek olarak degil; oncesinde o insanla iletisime gecerek ve kucuk bir hediye goturerek mesela.

Tanidiklarim, benim isimin gucumun oldugu, en yogun oldugum vakitlerde dahi gelip kalsinlar, aksam bir yemek masasinda bulusuruz, ne olacak? Hic sorun yapmam, on gun eve cokulmedigi surece, tanimadigim insanlarla da gelip kalabilirler.

Ama pandemi doneminde sizin yaptiginizi yapardim.
  • buf-e kür  (01.02.21 15:28:00) 
Kesinlikle katılıyorum. Nefret ediyorum misafirlikten. Misafir olmaktan da, ağırlamaktan da. Hele davetsiz misafirden ekstra nefret ederim.


  • roket adam  (01.02.21 15:33:17) 
hayatımda ilk kez böyle bişey duyuyorum. bence arkadaşlarınızı ve arkadaşlıklarınızı gözden geçirin önce.
bırak konaklamayı normal ziyarete bile davetsiz/emrivakiyle gelme yüzsüzlüğü göstermez benim arkadaşlarım.

couchsurfing'de karşı biri değilim ama oradan izin, haber verme falan var :D

tam bir kıroluk diye düşünüyorum ne düşüneceğim. iletişimimi keserim böyle dandun insanlarla.
  • rewlack  (01.02.21 15:41:02) 
Gezmeyi göze almışsa konaklamayı da düşünmeli ve önceden ayarlamalı. Ben de nefret ederim. Haklısınız.


  • ruhen hastayim ben  (01.02.21 15:44:10) 
Yatılı misafir sevmiyorum. Misafirliğin en güzeli 1-2 saat oturup gitmektir.


  • kickboxer  (01.02.21 15:47:55) 
arkadaşın kalacak yer bulmak için zahmetlere girmişse, bütçesine takla attırmışsa üzül. aksi halde üzülme


  • esref  (01.02.21 16:23:28) 
haklisiniz. hicbir sekilde uzulmeyin.

ben de eski bir arkadasimi boyle evimde agirlamistim, uzun zamandir gorusmuyor ve konusmuyorduk hasret gideririz diye kabul ettim. kiz beni birakti gitti baska arkadaslariyla bulustu gezdi sonra evime geldi. ben sok oldum. sigara icemezsin dememe ragmen bir de odamda sigara icmis. asiri sinir oldum. ayni sekilde bir daha gelmek istedi ve kabul etmedim. bu yaptiklarini da yuzune vurdum. daha da konusmuyoruz. zaten konusmuyorduk, gerek yok.

hele simdi corona varken, annem ve kardesimi bile eve kabul etmiyorum. sifir risk ile tek basima yasiyorum, evden cikmiyorum. hic gerek yok.
  • batlegolas  (01.02.21 18:33:51) 
ben de asla boyle bir teklifte bulunmam kimseye. rahat edemem.


  • batlegolas  (01.02.21 18:35:21) 
Bu tamamen samimiyetle ilgili. Bir aile dostumuz var. Bir sabah zil sesiyle uyanırız ki cümbür cemaat kapımızdalar (70'li yıllarda bizim evde telefonumuz bile yokken kalkar Ankara'dan gelirlerdi, hey gidi çocukluğum)... Can dostumuz. Başka da bu rahatlıkta biri olmadı, sanırım olamaz da artık.
Yazdığınız senaryo, hele pandemi döneminde, az uzak dursun. Bu ne samimiyet?

  • SiyamkedisiZorro  (01.02.21 19:00:47) 
buna benzer araba isteme mevzusu var birde,

çok acil olur eyvallah ama keyfi sebeple neden birinin aracını istiyorsun? git kirala.

ev için çok samimi isek ve elemanın mutlu olacağını düşünüyorsam sorarım. yoksa sormam.
  • duyurukullanıcısı  (01.02.21 19:04:05) 
işi düşünce aramış hiç kendini kasma


  • basond  (01.02.21 20:48:36) 
Ayıp yatakta olur. Kimse size istemediğiniz bir şeyi yaptırmak zorunda değil o ya da bu nedenden istememişsiniz ve kabul etmemişsiniz. Hepimiz özgür bireyleriz, kimseye bir söz vermemişsiniz, size güvenerek gelinmemiş o şehire ayrıca kimseyi de yarı yolda bırakmamışsınız. Hiç ayıp olmamış, gayette kendi kararınızı vermişsiniz. Üstüne daha fazla düşünmeye gerek bile yok.


  • wacot  (02.02.21 03:05:30) 
yanlış bir şey değil yaptığınız. şahsen misafiri de misafirliği de sevmem. en geç üç gün öncesinden belirtilmesi ve de uygunluğuma göre olur derim olmaz da derim. pandemiden evvel bir arkadaşımın düğününe gittim 3 günlüğüne. gitmeden evvel oteli falan ayarlamış parasını da ödemiştim. illa bizimle kalacaksın diyen arkadaşlarıma otelin parasını verdim orda kalmazsam bana koyar diyerek reddetmiştim :)


  • phonex  (02.02.21 03:50:51 ~ 03:51:04) 
“Gezip para harcamayı göze almışsam zaten gider kendime uygun bir otel bulup parası neyse veririm. Param yoksa da hiç gitmem. Asla bedava kalacak yer dilenemem kimseden. “

Kelimesi kelimesini katılıyorum
  • cilekli pasta  (25.10.21 16:07:13) 
[]

Her şeye rağmen “gitmem” diyen var mı?

Malum ülkedeki genç nüfusun belki de çok büyük bir çoğunluğu bir yolunu bulup gitmek istiyor ülkeden. Yani en azından benim sosyal medyada gördüğüm kadarıyla böyle. Merak ettiğim hala bu ülkede umudu olan, her şeye rağmen Türkiye’de yaşamaktan memnun olan insanlar var mı? Neden gitmek istemiyorlar, ne cazip geliyor onlara bu ülkede?

Gitmeyi düşünenlerin de cevaplarını bekliyorum nedenleriyle. Yani neden Türkiye’den gitmek istiyorsunuz ya da istemiyorsunuz? Yaş ve cinsiyet de belirtirseniz güzel olur.


 
Baştan söyleyeyim belki imkanım olsa giderim , sonra ulaşamadığın ciğer mındar hesabı olmasın. Biraz da zora gelemeyen bir yapım var komfor bölgemden çok çıkmaya meyilim yok hele tek başıma. Ama hiç y.dışında yaşama hayali de kurmadım.

Onun dışında vatanı seviyorum, toplumun tarihini kültürünü samimiyetini. Dilimizi de çok seviyorum.

28 E

Edit: bu arada farklı yıllarda 1 ay İngiltere 2 ay da Almanya olmak üzere y.dışında kaldım.
  • fezagezgini_4  (24.01.21 17:47:10 ~ 18:08:47) 
31 yaşındayım, 1 sene kadar yurtdışında yaşadım önceden, erasmus ve staj dolayısı ile. İş dolayısıyla sürekli yurtdışına gidiyorum, aşırı bir hevesim kalmadı yani bunun için. Çalıştığım iş dövizle kazanmanın mümkün olduğu bir sektör (bilişim sektörünün bi alt dalı), türkiye'de iyi para kazanınca bir avrupa ülkesinde yaşayamayacağın kadar lüks ve rahat bir hayat yaşayabiliyorsun. Zaten maddi olarak belli bi eşiği aştıktan sonra, duygusal faktörler devreye giriyor, rahatımı bırakıp başka ülkede göçmen olmanın dertleriyle uğraşmak istemiyorum, ailem burada, düzenim burada vs vs. Yani genel olarak gidişattan memnunum. Yurtdışında yaşadığım dönemde de insanların önyargısıyla uğraşmaktan, vizesi derdi gerginliğinden nefret etmiştim ki hiç ırkçılıkla karşılaşmadım ona rağmen böyle oldu. Göçmen olduğunda düşünmen gereken binlerce farklı konu olduğu için tüm potansiyelini tam olarak işine yansıtamıyorsun (mesela patrona karşı çıkman gereken bir durumda "lan neyse şimdi vizeyi tehlikeye atmayayım" deyip susuyorsun, ama o riski alabilen adamlar yükseliyor) Sessiz sakin bi hayat yaşıyorsun yani mecburen.

Şu anda yeni mezun olsaydım, ne bileyim ailemi bu kadar önemsemeseydim, en önemlisi de iyi para kazanabileceğim bir iş alanını keşfetmiş olmasaydım muhtemelen yurtdışına taşınmak isterdim. çünkü ortalama insana avrupa çok daha iyi bir hayat sunuyor, ama ortalama üstü olduğunuzda ciddi sınırlar var ne uzuyor ne kısalıyorsun. o sınırlar da türkiye'de yok. trilyoner de olabiliyorsun, sokakta da kalabiliyorsun.
  • roket adam  (24.01.21 17:47:13 ~ 17:59:01) 
şimdi ben italya ve norveç gibi iki ülkeye gittim. en çok norveç'te kaldım.

öncelikle oraya gidince bi b.k olmuyor. sen orada immigrant sın. yani kendi ülkesinde barınma için yeterli yetenekleri olmayan buraya gelip kimsenin yapmak istemediği işleri yapan kişi.

ama CEO bile var diyenler var.

evet çünkü senin profilinde o firmaya kimse ceo olmak istemiyor. benim danışmanlık verdiğim firmada ceo türk'tü ve ağzına sıçıyordu tasarımcılar. çünkü tasarımcı ceo'ya git şunu al diyor ceo para yok diyor tasarımcı bana ne lan git para bul o zmn diyor.

böyle bir sistemde firma ceo bulamazken oradan immigrant ın biri çıkıp tüm stressi üzerine alıyor iş bitince türkiye'deki gibi ceo mu taktiri alıyor dersiniz? hayır tasarımcı.

dış ülkeye hangi şartlarda gidilir? örnek veriyorum ailen vardır çocuğunun eğitimi için gidilir. çocuğum dünya vatandaşı olsun diye gidilir. biz zaten çekirdek aile içerisinde yaşıyoruz ve öylede yaşayacağız 10-15 yıl dersen bu şekilde gidilir.

ama ben tek başıma norveç'e gidecem orada 20 yıl yaşarım diyorsan o biraz cahillik kusura bakma.

bence bir yere yerleşmeyi düşünmeden önce en az 3 hafta kalıp sosyal hayatına bakmak lazım. internetten 2 resim görüp tav oluyor insanlar ki cidden cahillik.
  • duyurukullanıcısı  (24.01.21 17:56:58) 
36 yaşında bir erkeğim. burada faydadan ziyade pişmanlık kıyaslaması uygun olur. gidersem, kaldığımdan daha çok pişman olurum, gözüm arkada kalır çünkü.


  • uuth  (24.01.21 18:14:20) 
Aslında ben gitmek isteseydim şimdiye kadar gitmeyi denemiş olurdum. Almanya'da çok akrabam var. Kalacak yer sorunum bir süre olmazdı. Euronun daha düşük olduğu zamanlarda Erasmus olsun, staj olsun gitme şansım olabilirdi. Üniversiteden sonra da olabilirdi. İlgimi çekmedi doğruyu söylemek gerekirse. Belki de konfor olarak işime gelmedi. Türkiye'den ne olursa olsun gideyim kafasında olmadım hiçbir zaman. Gelecekte gitmek istersem de gerçekten hayat kalitemi artıracak yerlere gitmek isterim. Mühendis olmama rağmen Almanya düşünmüyorum nedense. Ben gidecek olsam ABD, İngiltere, İspanya falan isterdim. Gitmek istememin nedeni de aslında doğal güzellik, güzel şehirler. 27E


  • dissendium  (24.01.21 18:35:36 ~ 18:39:15) 
Sosyal ortam.

Iyi egitimli, iyi kariyerli ve en onemlisi de uyum/dil sorunu cekmeyecek iki cok yakin arkadasimi silah zoruyla dahi Almanya´ya yerlesmeye ikna edemiyorum. Ikisi de kadin, neredeyse 30 yasindalar.

Inanilmaz sosyal insanlar, buyuk sosyal cevrelere aidiyet hissetmedikce iyi hissetmiyorlar. Avrupa´da yasadilar ve buradaki insan iliskilerini tatmin edici bulmuyorlar.
  • buf-e kür  (24.01.21 18:39:54 ~ 18:40:49) 
Guzel bir evde misafir olmaktansa, kendi evim her zaman daha cazip benim icin. Meslek, cv, dil itibariyle gitmek mumkundu ama daha mutlu olacagima inanmiyorum. Aile, sosyal yaşam, yabanci dilde yasam (bilsen bile yorucu oldugu kanaatindeyim, hastaneye gitsem doktoru tam anlarmiyim, mizaha ortak olabilir miyim vb.) gibi bircok faktoru var.


  • pofudukayi  (24.01.21 18:50:08) 
Bence yaş ilerledikçe herkes gençler kadar kolay karar veremiyor bu konuda. Bana öyle oldu. Eskiden bunun hayaliyle yaşardım şu an biraz çekiniyorum. Bir kere aile ve dostlar kısmı büyük sıkıntı. Ama farklı da bir deneyim imkanım olsa gider denerdim de kalmak için de güçlü nedenler var. En iyi nedenlerimden birisi ben gittikten sonra burada kalan küçük aile üyelerimi bu kokuşmuş zihniyetin ortasına bırakmak olur.


  • Kediyi üzdün  (24.01.21 18:53:41) 
Ben gitmek istemiyorum. Üniversitede hayaller kurardim herkes gibi ben de ama iş hayatına, hayata girdikçe o işin oyle olmadığını anladım.

İyi bir maaşla ordan daha kral yaşarsın burada. Ama stres öldürür. :)
  • westblack  (24.01.21 18:57:45) 
Ben de bir yandan gitmek istiyor bir yandan da gidemiyorum. Açıkcası gitmek zorunda hissediyorum kendimi. Geçen sene gidebilirken erteledim covid vs. bahane oldu. Daha önce almanya'da yaşadım hem her şey o kadar güzel ama bir yandan da o kadar zordu ki. Bildiğim her şey burada sonuçta. Kaç yıllık dostluklar vs. Bir seyler değişecek gibi olsa hiç düşünmem burada kalırım ama her şey giderek kötüleşiyor o yüzden iki üç sene sonra tekrar gitme ihtimalim olacak ve kendimi buna zorlayacak gibi hissediyorum.


  • turkce konusan uzayli  (24.01.21 19:41:23) 
istesem gidip ABD vatandaşı olabilirdim. Gitmedim.
Şimdiki mesleğimle de istesem gidebilirim. Öyle bir niyetim yok.

Muhalif faunusu içine kapılmazsanız o kadar da yaşanılmayacak ülke değil burası.
  • zoghurt  (24.01.21 19:45:05) 
Gitmek isterim çünkü kaybedecek bir şeyim olduğunu düşünmüyorum, sıfırım zaten.

Türkiye'de krallar gibi yaşayacak bir gelirim yok ve olmayacak. İstediğim hayat standardını yakalayamayacağım. Üst düzey bir pozisyon ve maaşta değilim ve önümüzdeki 10-20 yıl da değişmeyecek.

Burada İstanbul'da rahatça yaşayıp üst düzey pozisyonu olan, kariyeri olan kişiyi anlarım, kaybedecek şeyleri vardır ve bunu korumak istiyordur ama sanırım yurtdışına yerleşmek isteyenlerin çoğunluğu benim gibi düşünüp kaybedecek çok şeyi olmayanlar.
Edit: ve tabii huzur ve sağlıklı bir zihniyetin içinde yaşama isteği. Türkiye'nin hala huzurla yaşanabilecek bir ülke olduğunu düşünürler fazla iyimser.
  • bir fincan kahve ile film izlemek  (24.01.21 20:29:28 ~ 20:36:40) 
Yurtdışından teklifler gelmesine rağmen buradayım hala. 25/e.

Çünkü hayat standartlarım iyi. Avrupa'ya gitsem kiradan falan sonra elime daha az para geçecek. Burada işyerine metro ile 7dk'da gidebiliyorum; arkadaşlarım burada, çok batılı yetiştirilmeme rağmen burada olan kültür ayrılığının orada daha fazla olacağından eminim. "Ama sen hiç Türk'e benzemiyorsun." ırkçı kalıbını duymaktan bıktım.

Not düşeyim, ülke ve insanlarının çöp olduğu konusunda herkese katılıyorum. Sadece haber izleyip diğer insanların çektikleri yüzünden çıldırmazsam hayatım oldukça iyi burada.
  • aguen  (24.01.21 20:42:22) 
gitmek isteyen arkadaslarim 3 tipte,
1. Tr'de is ortamindan, imkanlardan tatmin olmayanlar
2. Tr'de de bisey olmayan hayalci tipler
3. Parayla ilgili

Ben geri dönmek istiyorum cunku isimde uluslararasi oldum zaten, ama sosyal hayatta almanya'da irkcilik görmedigim halde kendimi iyi hissetmiyorum.
  • wishmaythşngs  (24.01.21 20:52:44) 
Gitmek istemiyorum, Türkiye ve İstanbul benim için cazip. Özellikle Linkedin üzerinden çok sayıda görüşme teklifi gelmesine rağmen mülakat dahi yapmıyorum. (33/E)

"Neden gitmek istemiyorsunuz" sorusu bile üzücü. Ailem, arkadaşlarım burada. Yaşadığım şehri, bölgeyi ve memleketimi seviyorum. İş anlamında seçeneklerim fazla. Niye gideyim ki? Kendi adıma gitmek için bir nedenim yok. Sevmediğim tonla durum var ama bunlar ülkeyi terk etmemi gerektirmiyor. Çok mecbur kalmadıkça bir yere gitmem.

Bir süre Avrupa'da kaldım. Sanılanın aksine muhteşem maddi şartlar yok, örneğin deneyimli bir yazılım mühendisi ay sonunu getirecek kadar para kazanır. Konut sorunu, istediğin evi kiralayamama problemlerin var. Maaşına oranla kiralar çok çok yüksek. Lokal dili bilmeden istediğin tarzda iş bulman sıkıntı. İş sözleşmeleri süreli. Ne kadar eğitimli ve nitelikli iş yaparsan yap "yabancı"sın.
  • Lethe  (24.01.21 21:11:56 ~ 21:13:02) 
her şeye rağmen gitmek istiyorum çünkü burada sıfırım. yani sevdiklerimden başka kaybedecek bir şeyim yok. 27E


  • nothing in my way  (24.01.21 21:17:47) 
ben varım. istersem muhtemelen 2 ayda iş bulup giderim. cehalet, ekonomik sıkıntılar, hükümet hepsinin farkındayım; ama sırf politik sebeplerden bu ülkeden kaçmak bana doğru gelmiyor. daha az kazanıyorum, medeniyet ve eğitim yerlerde; ama ben kendime bakarım arkadaş. oturduğum yer medeni, arkadaşlarım medeni. bana karışmaya teşebbüs edenlere haddini bildirecek özgüven ve statüye sahip olduğum için burada avrupa standartlarında yaşıyorum. o yüzden gitmek istemiyorum.


  • dokunmakalbime  (24.01.21 21:36:33) 
yaş: dinazor.
gençliğimde gitmek istemiştim aile izin + para vermedi + dili doğru konuşamamakta etkiliydi. (salaklık) yıllar içinde 15 e yakın ülke + şehir gördüm. gitmediğime pişmanlık duyarım hala.
sonra okul bitti TR ye göre iyi işlere girildi + evlilik + çoluk çocuk.
bu saatten sonra nereye gitçen?
ha bir de muhaliflik vardı. şu zamanlarda 3-4. sıralarda :-)
  • ankarakecisi  (24.01.21 21:48:32) 
immigrant olmak istemiyorum. rahat ve konforlu olmayacaksa kendi ülkemde yaşamayı tercih ederim.


  • deartheodosia  (24.01.21 21:58:48) 
Ülkemden gitmek istemedim hiçbir zaman. Ama son zamanlarda çok korkar oldum bir kadın olarak. Tek başıma eve çıkacaktım, devamlı erteliyorum sebepsizce çünkü her an birileri (sucu, kargocu, mahalledeki herhangi biri) tecavüz edip beni öldürebilir evimde ve yaptıkları da yanına kalır. Bunun farkındalığıyla yaşamak çok ağır ve travmatik bir şey. O yüzden düzgün ve yasaların uygulandığı bir ülkede yaşamak istiyorum artık.


  • inawen  (24.01.21 22:50:13) 
32 erkek kişisi olarak;

Fırsatım olsa giderim. Pek bir ümidim kalmadı. Çevremin yüzde 95'i, çok bilmiş insanlardan oluşuyor.

Beni, burada bağlayan etken yok. Annem babamın bir beklentisi kalmamış zaten. Bakıma muhtaç değiller. Bir yeğenlerim var, özleyeceğim. Kuzenlerim evli. Onların kendi bir hayatı var, her ne kadar iletişim de olsam.

Arkadaşlarımın çoğu evlendi, zaten normalde de pek sık görüşemiyorduk. Bir gün ansızın gitsem, kimsenin hoşcakal başkan, seni özleyeceğiz diyeceğini sanmıyorum.

Ne kadar becerikli bir insanım muamma. Gittiğimde kıyafetlerin yıkanması, yemeğin yapılması ve yıkanması, bir ton şey var.
  • put it in your appropriate place  (24.01.21 22:59:37) 
Gittim döndüm. Özlüyorum bazı şeyleri ama orda ölmeyi asla düşünemedim. Arkadaş edinmek, uyum sağlamak vs. hiç zor şeyler değil, yeter ki maddi tatminin olsun. Ama bir türlü olmayan şeyler var, sevdiklerinin hepsini oraya getiremezsin. Türkiye'ye her gelmende misafir gibi hissetmek de çok batıyor. Burda kimseye kendimi ispatlamak zorunda hissetmiyorum ama orda bu konu benim içimde geçmeyen bir huzursuzluğa dönüşmüştü.
Polis görünce ben neden tedirgin olayım ayol?! Polis kim? Üstümü bile arayamaz. Alışmışım bi kere...
30 K.
  • megalomaniac  (24.01.21 23:27:48 ~ 23:28:27) 
ben gitmeyeceğim.
onlar gidecek!!

  • unabomber  (25.01.21 01:13:20) 
Yurtdisini ben luks bir restauranta benzetiyorum. Mekan super, servis harika, tabak canak muhtesem, atmosfer vs ust seviye. Yemeginizi seciyorsunuz, geliyor, tabak cok guzel dosenmis, siz de kopek gibi acsiniz zaten, derken bir isirik aliyorsunuz ve tadinin bombok oldugunun farkina variyorsunuz.

20 senedir kuzey amerika'da yasayan ve hala 30lu yaslarda olan biri olarak yazilanlarin cogu dogru ve bunu insanlarin gorebilmesine sevindim.

Adamlar maraba ariyorlar, o yuzden beyaz yakaya ben cikin gelin demem. Topu diktiyseniz ve ozellikle mavi yaka iseniz, dilinizin falan olmasina gerek yok disarda sizi hayal edemeyeceginiz bir hayat bekliyor, bir yolunu bulun ve uzayin.

Ama konforunu bozmaya korkan beyaz yakaysaniz, akliniza ilk gelen sey ulan yemekleri kim yapacak camasirlari nasil yikiyacaz ise, yurt disi deneyimizin 1-2 haftalik turistik gezilerden ibaret ise ve iyi kotu bir isiniz, duzeniniz var ise, uzak durun.
  • cooperr  (25.01.21 07:24:58 ~ 10:39:05) 
her seye ragmen gitmeme degil, her seye ragmen donerim'e odaklanin bence. once gidin sonra pisman olursaniz zaten istediginiz zaman donersiniz.


  • baldur2  (25.01.21 07:38:47) 
Ya ben de gitmedim ama sürekli bunun muhasebesini yapıyorum, anlatayım:

Öncelikle @roket adam +1. Yani şu an EU ortalamasının üstünde bir maaş alıyorum ama kira, hizmet vs. resmen bedava burada. EU'ya taşınsam süper zarardayım.

Öte yandan insan ve gıda kalitesi yerlerde. Koca ülkede güzel kahve, güzel et, güzel peynir, hatta güzel ekmek bile bulmak ölüm. Güzel insan da bulmak zor, insanların çok büyük bir kısmı ciddi psikolojik rahatsızlığa sahip ve bu ekonomik sebeplerden çok kültürel nedenlere dayanıyor. Bunu arkadaşlıktan ziyade kadın-erkek ilişkileri üzerinden söylüyorum. Çok saçma kültürel kodlar var, beni darlıyor. İş dünyasındaki etik vs. konularına hiç girmiyorum.

Herhangi bir vatan sevgim yok. Arkadaş ortamım güzel ama dünyanın neresine gitsem 1-2 senede benzer bir ortamı kurarım muhtemelen, sosyal bir insanım. Hayat kalitesi vs para açısından bakınca da hayat kalitesi daha ağır basıyor.

Yine de EU'ya gitmem. Güzel maaşlı bir US işi bakıyorum, karantina vs. olayları geçince ufaktan başvurulara başlarım.

28 / E
  • plutongezegendegilmi  (25.01.21 09:39:56) 
30-K

yurtdışında iş aramıyorum. ama güzel bir iş teklifi alsam giderim. gene de bir süre sonra dönerim herhalde. ya da bilmiyorum, oradaki tutunma, sosyal çevre edinme durumuma bağlı. özetle, "yeter ki yurtdışına bir kapağı atayım, ne iş olsa yaparım" kafasında değilim, oraya gidip sürünmek ya da zaman zaman ikinci vatandaş olarak görülmek istemem. güzel şartlar olmalı önce. çünkü şu anda da işim iyi, çevrem geniş ve TR standartlarının üzerinde yaşıyorum. kaldı ki lükse düşkünlüğüm de yok. kazandığım paradan bağımsız olarak çok az harcıyorum. para sıkıntısı çekmeyince türkiye çok güzel ülke. tatile gidilecek bir sürü yeri var. denizi, havası, doğası güzel. alışveriş, yeme içme ucuz. tiyatro, sinema, çok bilindikleri yanında çok alakasız spor aktiviteleri var ve bunlara çok rahat ulaşabiliyorum. yurtdışında ekstrem bir spor yapmak, bir hobi edinmek çok daha pahalı.

diğer yandan, bir sürü konser ve festival kaçırıyoruz burada. sonra, trafiğinden nefret ediyorum. ama ona da çok nadiren giriyorum aslında. bir de yozlaşmış ve yobaz bir kesim var tabi pek görmek istemediğim. ama onlarla muhattap olmayınca ve onların sayıca azınlıkta olduğu bir bölgede yaşayınca (kendi adıma konuşursam kadıköy) zaten fazla göze batmıyorlar.

bir kadın olarak sokakta tecavüz edilip öldürülürüm ve katillerim davulla zurnayla halay çeker korkum yok. bunlar oluyor malesef ama bana sanki benim başıma gelmezmiş gibi geliyor. bakalım hayırlısı. kaldı ki, bunlar oluyor diye ülkeden kaçmak bana göre değil. daha çok kalırım, daha çok karşılarında durmak isterim.
  • istanbul kanatlarimin altinda  (25.01.21 10:43:18) 
[]

Yemek için yaşamak vs. Yaşamak için yemek

Ben zaten oldum olası yemeğe aşırı düşkün bir insandım ama pandemiyle beraber iyice 7/24 yemek düşündüğümü fark ediyorum. Bir süredir evdeyim ve sürekli “ne yesem” diye düşünüp bir şeyler yiyorum. Bir de şu hayatta en sevmediğim şeylerden biri tek çeşit yemektir. 2 çeşit bile gözümü doyurmuyor çoğu zaman ve şimdi evdeyken sürekli mutfakta 3-4 çeşit yemek hazırlarken vakit geçiriyorum. Pandemide gelen 4 kiloyu saymazsak kilo sorunu olan bir insan da değilim ama sürekli yemek derdinde olup 4 kilo almış olmak, günde 2-3 saati mutfağa ayırmak falan sinirimi bozdu biraz. Şöyle az yiyip doyan ya da düz makarna yapıp sadece onunla gözü doyup mutlu olan bir insan olmak istiyorum ama hiç mümkün görünmüyor.

Siz başlıktaki hangi taraftasınız bu konuda? Yiyip içeceğini düşünmekle ve yiyip içmekle bu kadar vakit geçiren kaç kişiyiz merak ediyorum. Bir de günde kaç öğün yiyorsunuz ve özellikle akşam yemeklerinde kaç çeşit yiyorsunuz? Özellikle pandemi dönemindeki yeme içme alışkanlıklarınıza dair her şeyi yazabilirsiniz.


 
Hocam benim şöyle bir yöntemim var

Sabah uyanınca;
sigara , kahve , elma

gün içinde tek öğün;
kremalı,mısırlı makarna.Tavuk göüğüsü kızartma.Yanında yarım göbek salata

bir de akşamları meyve yiyorum.

vücut kitle indeksim normal seviyede 21-22 gidip geliyor.3 günde bir yemek yapıyorum hep aynı yemeği yaptığım için artık ütopik derecede hızlandım.Tavuk üçüncü gün biraz sapıtıyor ama sorun yaşamıyorum.

hayat güzel ya ölene kadar hep bunları yiyebilirim.
  • aids rakun  (24.12.20 21:43:11 ~ 21:43:41) 
Yemek için yaşayanlara yaz beni. Çünkü yemek <3
Kendimi iyi hissetmek, sevindirici bir şeyi kutlamak, birini teselli etmek, birinin gönlünü almak gibi şeyler için aklıma gelen ilk (hatta tek) şey güzeeell bir yemektir. Sevdiğim bir yemeği/tatlıyı düşününce bile mutlu olurum. Şanslıyım ki kilo sorunum yok.

Akşam tek çeşit yemek yerim. Hafta sonu mümkünse if yaparım. Çalışmaya devam ettiğim için yeme alışkanlığım ve düzenim koronadan etkilenmedi.

Edit: genellikle sağlıklı beslenirim.
  • pati  (24.12.20 21:48:15 ~ 21:59:34) 
Yemek için yaşamamak , yaşamak için az yemek.

Sabah kahvaltısını biraz geç yaptığımda öğlene de gerek kalmıyor. Sadece akşam yetiyor ve o zaman iki çeşit, bazen bir kase çorba bile yetiyor.
  • Erva  (24.12.20 21:55:12) 
Yaşamak için yiyen taraftayım. Diğer taraf bana itici geliyor. Virüs nedeniyle artan tüketimi de kontrol altına aldım. Marketten aldığım şeyleri farklı günlerde yemeye çalışıyorum. Diyelim marketten cips ve kek aldım. Cipsi bugün yediysem keki yarın yerim. İkisini aynı gün yemem. Küçük şeyler gibi görünebilir ama kontrolü sağlamak için önemli.


  • dissendium  (24.12.20 21:55:58) 
Yemek yemek tam bir vakit kaybı benim gözümde yaşamak için yiyip kalkarım.


  • basond  (24.12.20 22:01:42) 
Aynaya baktığımda mı daha mutluyum, yemek yediğimde mi? benim için ilki. o yüz
den 2 öğün yiyorum uzun yıllardır. bu dönemde de değişmedi, fakat boş kalınca değişik tarifler deneyerek yine aynı düzende devam ediyorum.

  • sinematikcrop  (24.12.20 23:11:57) 
yaşamak için yerim. 43 kiloyum.


  • candide  (24.12.20 23:13:09) 
2 öğün yiyorum.
Öğlen 12.30’da peynir, zeytin, haşlanmış yumurta, maydanoz, salatalık, yarım porsiyon meyve, çay.
Akşam 18.30-19.00 gibi de bir çeşit maksimum iki çeşit yemek.

Uzun süredir yaşamak için yiyorum.
  • ruhen hastayim ben  (24.12.20 23:19:39) 
Tam ortasındayım. Dengeyi iyi korurum. Sevdiğim bir yemeği yemek beni deli gibi mutlu edebilir. Aşırıya kaçtığım zamanlar da olur ama sonrasında daha az yiyerek dengeyi sağlamaya çalışırım. Ne de olsa bir tane bedenim var, sağlıklı beslenme noktasında çok hassasım valla. Fast food neredeyse hiç tuketmiyorum. Beğendiğim şeyleri evde yapmayı da çok severim. Hayatımda hiç yemeğe bağımlı biri de olmadım. Tamamen o anki ruh halime, tokluk açlık durumuma bağlı olarak mutfakta çok kalabiliyorum.


  • Amaranta ursula  (24.12.20 23:34:37) 
ya ben çok az yemek yiyip hiçbir şeyi beğenmeyerek annemi çıldırtan bir çocuktum ama şu son birkaç yılda yemekten aldığım haz müthiş arttı ve daha önce hiç yemediğim birçok şeyi iştahla yemeye başladım. (zeytin, peynir, fasulye, bulgur, patlıcan, lahana, kavun karpuz, portakal vs. diye uzayıp gidiyor liste) brokolisiz, enginarsız geçen yıllarıma lanet ediyorum örneğin. :)

fakat yaşamak için yeme tarafından bir türlü diğer tarafa geçemedim. yani asla senin gibi sürekli ne yesem, hele ne yemek yapsam filan diye düşünüp saatlerimi mutfakta harcayamam. yediğim 10 öğünün sekizinde temel motivasyon "şu açlığı bastırıp işime gücüme bakayım". o yüzden günde 2, 3 öğün yiyorum.

sabah kahvaltı fix., öğlen favori makarna, bazen başka şeyler ya da varsa sulu yemek. akşam yemeklerini de mümkünse daha hafif şeylerle (turşu, yoğurt, kuruyemiş vs.) geçiştirmeye çalışıyorum. arada gece 1'de donmuş börek ısıtıp yediğim filan da oluyor tabii ama çoğunlukla diğer şekilde.
  • filteria  (25.12.20 01:36:50) 
Ben de sizdenim. Bir yemeği yerken sonraki yiyeceğim yemegi dusunurum. Hatta su an biten kola stogumu yarin yenilemeyi dusunuyor ama disari cikmaya korkuyorum. keske istahim kesilse de yasamak icin yesem.


  • Fatih_BaKeR  (25.12.20 05:38:55) 
[]

Hayatınızda çalışmadığınız en uzun dönem ne kadar sürmüştü?

Ve bu sürede neler yapıyordunuz? Nasıl vakit geçiriyordunuz? Bir de çalışmamak kendi seçiminiz miydi yoksa zorunluluk muydu?




 
Yaklasik 11 ay. Arada 1-2 freelance is yaptim sadece.
Geziyordum, iciyordum, arastirmalar yapiyordum sevdigim konularla ilgili, cokca kitap okuyordum.
Kendi secimimdi.

Simdi olsa bir konuda uzmanlasirdim, egitim alirdim vs. ama pisman degilim, o zaman oyle olmasini istedim ve oldu.
  • mor oje  (20.12.20 21:27:21) 
2,5 ay. mezun olup annemin evine dönmüştüm, iş arıyordum. başvurduğum hiçbir yer geri dönmüyordu. e iş olmayınca para da yok, okul bitince burs da bitti. cehennem gibi 2,5 aydı. vaktimin çoğu annemle kavga etmekle geçiyordu, arada ananeme kaçıyordum.


  • pati  (20.12.20 21:29:07) 
8ay+ olarak devam ediyor.

Ev ve bahçede boyanacak vs her şeye el attım. Netflix ve blutv'ye düştüm.

Yaşadığım yerde mesleğimle ilgili iş bulmam pek olası değil, pandemi sebebiyle şehir değişikliği durumuda askıda.
  • neskafefincanindaturkkahvesi  (20.12.20 21:31:07) 
18 ay, hastalık nedeniyle.
Fiziksel olarak da çok düşkün olduğumdan daha çok tablet, bilgisayardan bir şeyler okuma, kitap okuma, Eurosport ve belgesel kanalları izleme ile geçti.

  • pro9it9is9  (20.12.20 21:31:58) 
5 ay çalışmamıştım 2016 Ocak - Haziran arası. Kendi seçimimdi.


  • himmet dayi  (20.12.20 21:35:36) 
2 ay çalışmadım, istifa ettim. Deli gibi kitap okudum o sürede başka da bir şey yapamadan iş bulmuştum.


  • karaca2  (20.12.20 22:37:36) 
2017 ocak-2018 ağustos arası(20 ay) ve 2019 ocak-ağustos olmak üzere (8 ay) 2 büyük işsizlik dönemim oldu. İlk seferinde 15 ay iş aramadım, ilanlara bile bakmadım. Kafam çok doluydu rahatlamam gerekiyordu o yüzden elle tutulur ciddi hiç bir şey yapmadım, canım ne isterse onu yaptım, plansız programsız kafama göre. Bol bol gezdim, 5-6 defa yurtdışına çıktım, toplamda 8 ay falan yurtdışında kaldım, birikmiş tüm paramı harcadım. Pişman değilim gene olsa gene yaparım.

2.dönemde ilk andan itibaren iş aradım ama bayağı zorlandım çünkü yaklaşık 2 yıl işsizliğin üstüne 4 ay çalışıp istifa edince zor oldu iş bulmak.

Şimdiki işimden çok memnun değilim, mesleki anlamda iş tatmini sıfır, ama parası çok iyi, ayrıca pandemide full evden çalışıyorum, cv yi düzeltmek için en az 3-4 sene burada devam etmem lazım, sonrasında bakıcaz artık.
  • zikardo  (20.12.20 22:51:05) 
2018 ocak 2018 haziran 4 ay.

Yurtdisina cikinca is buldum ama sonra beğenmedim isi (cok hizli kabul etmistim daha gelmeden bulunca), maasi da düşüktü. Sözleşme bitimi 4 ay sonra gibi ciktim. 4 ay esimin ailesinin evinde is aradim, kısacası secimdi.

Fransızca calistim, spor yaptim, baya siselerce viski bitti, oyun oynadim, siselerce viski bitti :)
  • logisticsmanager  (20.12.20 23:07:05) 
2.5 yıl ve hala da devam ediyor.İşsiz kaldıktan 1 yıl sonra yani geçen sene iş bulamadığım için serbest çevirmenliğe başladım. Son 2-3 ay öncesine kadar çok kasmıyordum ama kendime çeviride bir uzmanlık alanı belirleyince ağırlık vermeye başladım. Çalışmamak asla benim seçimim olmadı. Bir türlü iş bulamadım, bundan sonra da kolay kolay iş bulacağımı sanmıyorum. Başvurabileceğim bir iş ilanı bile bulamıyorum artık.


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (20.12.20 23:11:21) 
5ay iş bulamamıştım. İşkur un kursuna gitmiştim. Evde kafayı yemek üzereydim neyseki bulmuştum şimdi yine işsizim 3. Aydayım başvuruma dönen yok :(


  • rapisa  (21.12.20 01:31:10) 
2 yıl oldu bu ay itibari ile.
1,5 yılında çalışmam mümkün değildi ama sonrasında düzgün bir yer bulamadığım ve bulduklarım da beni istemediği için böyle uzadı gidiyor...

  • megalomaniac  (21.12.20 02:08:03) 
İsteyerek oldu, istifa ettim. 4 ay sürdü.

Benim her anım çok dolu genelde. O dönemde de yüksek lisansa ve bir kursa gidiyordum. Bunlara ağırlık verdim. Evde de kafam dağılsın diye dikiş nakış işlerine sarmıştım.

Tüm yazımı burda heba edemem diye bir anda ayrılmıştım baya gezip acısını çıkarmıştım çok güzeldi.
  • jazzabel  (21.12.20 02:17:02) 
su anda suruyor bu donem. 2012'den beri calisiyordum max 1 hafta issiz kalmisimdir, o da kendi istegimle. simdi 2 aydir issizim. kendimi gelistirmeye dair pek bir sey yapamadim berbat bi ruh hali oldugu icin, genelde ilan kovalama, is gorusmeleri icin istenen ornek projelerle vs. geciyor zaman, depresyon tarzi. bu 2 ayda ancak portfolyomu hazir edebildim kendimi gelistirmeye dair, egitimler falan durdu bakamiyorum onlara.


  • hjarteblod  (21.12.20 03:01:45) 
2008 Şubat-Temmuz. Askerliği ertelemek için AÖF'e girecektim. Sınava hazırlanmak için işten ayrılmıştım. Temmuz ayında Metallica konserine diye İstanbul'a gidip iş bulunca bir daha dönmedim.

Şimdi düşündüm de hayatımdaki bütün büyük kararlarda (iş, şehir, ülke değiştirme falan filan) hep askerliğin etkisi var :)
  • bruce mclaren  (21.12.20 06:15:38) 
Temmuz 2020'de mezun oldum. Hala işe başlamadım. Kendi tercihim.

Evde oturup TUS çalışıyorum çoğunlukla zaten TUS çalışmak için zorunlu hizmet atamasında askeriye kontenjanına girdim, güvenlik soruşturması vs uzun sürüyor çalışmaya başlama sarkıyor diye. Başlamam gerekirse de müstafi kalıp yine de gitmem. Doktorluk yapmak istemiyorum hiç.
  • nundu  (21.12.20 06:19:10) 
8 ay kadar calismadim. isimden istifa etmistim yeni bir yere de hemen girmemistim. inanilmaz film izledim, gunde 3 4 film izliyordum. film acisindan baya bir kulturum oldu o sirada = )


  • oscar  (21.12.20 08:28:12) 
Yüksek lisanstan mezun olup işe girene kadar 6 ay. Arada laboratuvara girip deneylerime devam ettim bir süre. Bir süre de yurtdışına doktoraya başvururum diye sınavlara hazırlanmakla ve girmekle geçti. Bu arada iş ilanı kovalamaca, çağırırlarsa görüşmeye gitme falan. Bütün bu süreç içerisinde baya depresyondaydım. Doktora gittim ilaç almaya başladım yeniden. Sonra bir yerden işe alındım oraya başladım.


  • peki madem  (21.12.20 15:46:03) 
[]

The Holiday tarzı güzel kış manzaraları olan film arıyorum

Neler var bildiğiniz?




 
In Bruges Var ama aksiyon
Evde tek başına var

  • yarey  (16.12.20 14:25:33) 
the holiday tarzı istemişsiniz bence nuri bilge ceylan'a girmeyin :)
yani tabii izleyin onu da ama, holiday tarzı için şu anda mesela netflix'te bir kategori var, "tatil romantizmi" diye. hatta zaten içinde the holiday de var :) netflix'iniz varsa o listeye bakabilirsiniz. bir sürü saçma noel filmi ama manzara ihtiyacını baya karşılar.

  • nimberjack  (16.12.20 17:57:51) 
Serendipity


  • silver apple  (17.12.20 01:06:38) 
[]

Cambly kullanan var mı?

Sözlükteki yorumları okudum da yorumların çoğu hocaların isteksizliğiyle, konu açmamasıyla falan ilgiliydi. Hiç kullanmadım ben ama çok mantıklı bir uygulama gibi geliyordu pratik için. Düşündüğüm kadar iyi değil mi acaba? Tecrübelerini paylaşabilir mi kullananlar?




 
1 aydır kullanıyorum ve memnunum. hoca seçimli önemli. ben baya bir emek harcadım düzgün hoca seçebilmek için. şimdi düzenli olarak görüştüğüm 4 hoca var, hepsi de gayet iyiler. zaten cambly'nin kendi ders programları var. konusuz konuşmak bir süre sonra sıkıyor, onlara başlıyorsun. sadece belirli konular hakkında soru-cevap ya da tartışma şeklinde konuşuyorsun, daha verimli oluyor.


  • sir gawain  (15.12.20 15:27:18 ~ 15:27:36) 
hocasına denk gelmek lazım. ben geçen sene kullandım. mıymıy olana da denk geldim heyecanlı tiplere de. Burada önemli olan sizin ne istediğiniz ve bunu karşı tarafa doğru bir şekilde belirtmeniz.

Bu arada dikkat edin. Aldığınız süre sonunda üyeliğiniz otomatik yenileniyor size sormadan. Bunu kredi kartınızdan çattt diye para kesilince anlıyorsunuz.
Ben 1 yıllık abonelik almıştım geçen sene ve geçenlerde gece gece telefonuma kredi kartınızdan şu kadar para çekildi uyarısı alınca afalladım. Bunlar onay falan almadan 1 yıllık parayı çekmişler. Kredi kartının limitinin de canına okumuş oluyorlar haliyle.
İletişime geçince en kısa sürede parayı geri yatırıyorlar ama sorgusuz sualsiz aboneliği devam ettirmeleri saçma.
  • emcekare olmadi einstein olsun bari  (15.12.20 15:42:42) 
iTalki’ye de bir bakın derim


  • le jeune turc  (15.12.20 23:31:54) 
[]

İlkokul, ortaokul, lise ve üniversiteden kaçar arkadaşınız kaldı?

Yakınlık derecenizi ve yaşınızı da belirtirseniz çok güzel olur.

Ben ilkokul ve ortaokulu farklı yerlerde okudum ve görüştüğüm bir kişi bile yok bu ikisinden. Liseden de sadece bir arkadaşım var görüşüyoruz diyebileceğim ama onunla da saçma bir ilişkimiz var. Bazen aylarca konuşmuyoruz ama bir anda karar verip Fransa’ya tatile gittiğimiz de oldu. Tatilden sonra yine 6-7 ay hiç görüşmedik. Yüzeysel sayılabilecek bir ilişkimiz var yani. Üniversiteden de sadece 2 arkadaşım var düzenli görüştüğüm ki bu ikisi de yıllardır en yakınım olan kişiler. Sürekli arayıp sorduğum sadece bu iki kişi kaldı okul yıllarımdan.

Aslında liseden ve üniversiteden birkaç kişi daha vardı ara ara telefonda konuşup aynı şehirde denk gelebilirsek görüşmeye çalıştığımız ama sebebini bilmediğim bir şekilde hiçbirini arayıp sormaz oldum ve haliyle kimse kalmadı.

Bazen çok uzun yıllardır arkadaş olan insanları görünce kendimi sorguluyorum neden kimseyle ilişkimi devam ettiremiyorum diye ama bir yandan da istemiyorum çevremde fazla insanı. Köklü ve güzel birkaç arkadaşlığım daha olsa güzel olurdu ama üşeniyorum galiba birilerini arayıp sormaya ya da başkalarının da hayatlarıyla ilgilenmeye. Diğer insanların bu konularda nasıl olduğunu da merak ettim. Siz nasılsınız bu konuda? Var mı böyle eski güzel dostluklarınız yoksa benim gibi misiniz siz de?

 
Sıfır, sıfır, sıfır ve sıfır.


  • elorelia  (11.12.20 22:24:24) 
0. Aynı insanı senelerce çekemiyorum.


  • ruhen hastayim ben  (11.12.20 22:26:19) 
Üniversiteden 3 yakın arkadaşım var; biri en yakin arkadasim hatta. Liseden yok, ortaokuldan görüştüğüm 2-3 kişi var ama farklı bir ülkedeyim artık; çok göremiyorum o yüzden.

Erkek arkadaşımın en yakın arkadaşları üniversiteden; 20 yıla yaklasiyorlar. Bu tamamen denk gelmeyle ilgili bir durum ama bana kalırsa. Ben de is yerinden hiç arkadaş edinemiyorum mesela.
  • fraise  (11.12.20 22:34:44 ~ 22:36:01) 
İlkokul ve ortaokuldan 2 tane ikisi de aynı kisiler. Numaralarımız var. 3 sene önce buluşmuştuk. Şimdi hiçbirimiz sormuyoruz.

Liseden 2 kişiydi 1' e indi. O biriyle de her fırsatta görüşür buluşur ya da konuşuruz bir şekilde.

Üniversiteden 5-6 kişilik bir arkadaş grubuyuz. Hepimiz dağıldık başka şehirlere ama her fırsatta görüşüruz birbirimizin şehrine gidince. Zaten bunlardan ikisi en yakın iki arkadaşım sayılır. Şu an bile wptan bir şeyler yazıyorlar.

Valla arkadaşlık da emek istiyor diğer birçok şey gibi. Karşıma farklı zamanlarda farklı yerlerde çok sağlam insanlar çıktı. Onlar da beni hayatlarında tutmaya gayret etti ben de onları. Ben arkadaşlık ilişkilerinin kişinin karakteri ile ilgili önemli veriler sunduğunu düşünüyorum.

Edit: 26 yaşındayım.
  • Amaranta ursula  (11.12.20 22:38:28 ~ 22:50:01) 
orta okuldan 4
liseden 7
üniden 35 kadar
  • ankarakecisi  (11.12.20 22:40:28) 
Liseden bir arkadaşım var ama gerçekten yılda bir konuşuruz. Başka ülkede yaşıyor, buraya geldiğinde görüşürüz, hiç zaman geçmemiş gibi muhabbet ederiz. Sonra evine döner hiç konuşmayız. Üniversiteden de arkadaşlarım var birkaç tane ama çok yakın değiliz. Bir derdim olsa onlara gitmem, onlar da bana gelmezler. Tanıdıklık ile arkadaşlık arasında bir durum gibi biraz.

Ben de bazen istiyorum keşke çocukluktan beri gelen, beni kendimden daha iyi tanıyan gerçek bir dostum olsaydı diye. Ama ben de sizin gibi üşengeçlikten kaybediyorum hep. @Amaranta ursula'nın dediği gibi emek istiyor bu işler. Bir de öyle bir insan çıkmadı karşıma hiç.

Hepsine sıfır diye arkadaşlara ek soru: Şimdiki arkadaşlarınızla nasıl tanıştınız?
  • peki madem  (11.12.20 22:40:56 ~ 22:41:51) 
26 yaşındayım, hala üniversite üçüncü sınıftayım.

liseden bir arkadaşımla lise sonrasında da görüşmeye devam etmiştik, tıpkı senin gibi birlikte yurtdışına falan bile çıkıp konsere gitmiştik vs... belki iki yıl olmuştur, "slm kanka nabıyon" dışında muhabbetimiz yok. o bile en son altı ay önce olmuştur belki. çünkü farklı ülkelerde yaşıyoruz artık, bağ tamamen koptu maalesef. yazsam ne yazacağımı bilmiyorum, öyle bir durum.

üniversiteden çok yakın bir arkadaşım var. aynı bölümdeydik, o sonradan bırakıp gitti ama mesafelere rağmen yazışır ve görüşürüz.

ama sürekli görüştüğüm, bana bir şey olsa 1-2 gün içinde şüphelenecek tek insan sevgilim ve ailem sanırım. öyle beni bir süre ortalıkta görmese "ne oldu acaba?" diyecek bir tane bile arkadaşım yok, iletişimimiz kısıtlı olduğu için bir ay haber alamasa kimse merak etmez.
  • der meister  (11.12.20 22:41:32 ~ 23:21:12) 
ilkokul ve ortaokul sıfır. liseden 5-6, üniversiteden 4. 24 yaşındayım.


  • candide  (11.12.20 23:19:51) 
Ø


  • zagrebingözleri  (11.12.20 23:39:14) 
  • filteria  (11.12.20 23:41:22) 
Yaşım 38 olmak üzere. Eğer akşam akşam unuttuğum yoksa (ki sanmıyorum):

İlkokul:
• 0

Ortaokul:
• 1 tane en yakın arkadaş.
• 2 tane çok yakın arkadaş.
• 10 kadar yıllar Facebook sayesinde tekrar irtibat kurup yakınlaştığımız, sık buluşup goygoy yaptığımız ama şehir değiştirdiğim için ancak memlekete döndüğümde görüşebildiğim, Whatsapp'ta çok aktif kullanılan bir grubumuzun olduğu arkadaş grubu.

Lise:
• 1 - Ama ortaokul ve liseyi aynı yerde okuduğum için aslında üst maddeyle birleşik. Lisede okula gelip yeni tanıştıklarımdan bahsediyorum. Çok yakın değiliz. Aslında lisede 7/24 sürekli eküri gezip aramızdan birinin karşı cins olması nedeniyle adımızın çıkacağı kadar yakın olduğumuz 4'lü bi grubumuz vardı ama maalesef zaman içerisinde uzaklaştık.

Üniversite:
• 3 - Hepimiz farklı şehirlerdeyiz ama aynı şehirde olunca görüşüyoruz.
  • kalifiye balta sapi  (11.12.20 23:57:58) 
s ı f ı r


  • debian  (12.12.20 00:05:00) 
Lise öncesi sıfır. Lisede 10 kişilik bir arkadaş grubuyduk hala görüşüyoruz. Okuduğum lisede hala herkes arkadaş ama en kalabalıklardan biri biziz sanırım.

Üniversiteden 5.
  • jazzabel  (12.12.20 00:10:52) 
Aktif görüştüklerim: İlkokul-1, Lise-3, Üniversite-1 sadece yakın arkadaşlarım tabi. Orda burda görüp selamlaştığım ya da arada bi storysine falan cevap atıp lafladıklarım değil


  • eatpraylaw  (12.12.20 00:50:19) 
35 K. İlkokul sıra arkadaşımla hala görüşüyoruz.ikiniz de evlendik yakın oturuyoruz sık sık ailece görüşürüz.
Ortaokuldaki kankalarım birbirleriyle evlendiler hala görüşüyoruz benim için süper oldu bi kerede ikisini birden görüyorum.

Aslında tüm ilkokul ve ortaokul arkadaşlarımı sık sık görüyorum. Herkes hala aynı semtte oturuyor.
Liseden herhangi birini yolda görsem tanımam.
  • suicides underground  (12.12.20 01:07:46) 
38 e
-orta-lise = sıfır
üniden 3 beş kişi var. onlarında bazıları çıkar ilişkisi işte, bana işleri düştüğü için arar sorar o da olmasa beni aramazlar biliyorum. çocukluktan beri ayrılmadığım bir çok arkadaşım var belki de onlara sebep okuldakiler falan öyle zaman geçirmelik yani.
  • seyduna6687  (12.12.20 01:33:09 ~ 02:12:14) 
32 E. Lise arkadaş grubumdan aynı şehirde olduğumuz 3 kişiyle düzenli görüşüyorum. Diğerleri istanbul göçtüğü için koptuk biraz. Üniversiteden 2 kişiyle irtibat halindeyim. Biri çok yakın arkadaşım zaten.


  • the coon  (12.12.20 02:03:48) 
AA anket ne güzel
Mahalleden 2
İlk okul 0
Orta okul 0
Lise 4
Üniversite 0
  • allah yazdiysa bozsun  (12.12.20 09:53:02) 
Ilkokul: 6-7 kadar (pek sik gorusmeyiz ama arkadasiz)
Orta: ilkokulla ayni ekip
Lise: yok
Unv: 4-5 ama benim daha cok universite disi, sosyal cevremdendi arkadaslarim
  • mor oje  (12.12.20 10:47:27) 
ilkokul 0
ortaokul 2
lise 3
üniversite 2-3

Önceden bu sayı çok daha fazlaydı. Evlenenler bir şekilde buharlaşıyor galiba. Bir çoğu ile hiç görüşmemeye başlıyoruz. Bir kısmında ise ikinci katip seviyesine çekiliyor muhabbetler. Ortaokul yıllarından kalan arkadaşlarım da evli ancak onlarla aile üyesi gibiyiz şimdilik eşleri aforoz etmediler beni.
  • istege bagli sigortasiz  (12.12.20 11:57:45) 
İlkokuldan 1, ortaokuldan 1, liseden 0, üniversiteden 4 (o da zamanla 1-2'ye düşer) hepsi yakın derecede. Zaten yakın olmadıklarımla da laf olsun diye görüşmeyi sevmediğimden kopuyorum direkt.
Yaş 28

  • bir fincan kahve ile film izlemek  (12.12.20 13:12:59 ~ 13:15:19) 
28 yaşındayım.
İlkokul 1 (Aynı zamanda ortaokul arkadaşım) Ayda 1 görüşürüz.
Lise 5 Yılda 2 görüşürüz.
Üniversite 2 3 yılda bir görüşür, ayda bir telefonlaşırız.

Bu sayı aslında daha fazlaydı ama son 4 yılda evlenenler ortadan kayboldu veya iş güç derken uzak mesafelere gittiler.
  • Anthony McCarten  (12.12.20 13:16:46 ~ 13:18:55) 
ilkokul ortaokul kesinlikle sifir. hayatimin en kotu donemiydi ve butun sinif arkadaslarima nalet etmisimdir.
liseden 2 kisi ile iletisim halindeyim. gerci 1 diyelim daha dogru olur.
universiteden 8-10 falan.
  • hot potato  (12.12.20 13:18:06 ~ 13:18:45) 
Ilkokul-ortaokul-lise: 0
Universite: 2
Yuksek lisans: 2

32/K
  • instant crush  (12.12.20 16:04:54 ~ 16:07:03) 
32 Erkek kişisi olarak

İlkokul 2 kişi. Birinin ikizi var. Onu saymadım. Öyle çok sık görüşmüyoruz ama arada yazışıyoruz.

Liseden 1 kişi. Arkadaş evlendi. Geçen haftalarda da baba oldu. Bununla görüşüyordum sıksık. Evlenince ve pandemi nedeniyle yalan oldu.

Üniversiteden var bi 5 - 6 kişi. Çoğu evlendi. Bekar 2 kişi kaldık. arada yazıştığımız oluyor. Biriyle de senede 2 defa konuşuyoruz. Bu kadar.

Ulan tek değilmişim. Bi kendim sanıyordum arkadaşsız takılan.
  • put it in your appropriate place  (12.12.20 16:47:53 ~ 16:51:50) 
ilkokul, ortaokuldan kalmadı. öncesinden kalan çocukluk arkadaşlarım var. liseden arada bir konuştuklarım var.

üniversiteden 4-5 tane var.

25/K
  • muslugubozukhayrat  (14.12.20 11:18:06 ~ 11:18:36) 
0-0-0-2

üniversiteden iki kişi var, onlardan biri evli. çok nadir görüşüyoruz, karısından izin alamıyor :D

öbürü de başka şehirde (ankara).
hiç görüşmüyorum.. o yazıyor.
  • tabudeviren  (18.12.20 17:18:09) 
[]

Çekiliş, şans oyunu gibi bir şey kazandınız mı hiç hayatınızda?

Ya da kazanan birilerini tanıyor musunuz?

Sürekli bir yerlerden çekiliş reklamı vs. çıkıyor önüme ama bana imkansız geliyor hep böyle şeyler. Çevremde kimsenin böyle bir şeyler kazandığını da duymadım hiç. Sizin var mı böyle bir şey kazanma hikayeleriniz? Varsa nerden ve ne kazandınız?


 
ülkerden türkiye maçına bilet kazanmıştım, twitterdan. golf dondurma çubuğundan 100 liralık trendyol hediye çeki kazanmıştım. normalde katılmam çekilişlere ama katılınca da bir şeyler kazanıyorum şansa. büyük çekilişlere katılmadım ama hiç, anlamsız geliyor.


  • candide  (05.12.20 21:57:43) 
çocukken babam kazıkazandan bana öylesine bir kart çektirdi ve 10.000 lira çıktı. (ekmek=600 lira.)

iki yıl önce piyango oynadım, amorti çıktı.çıkanı tekrar oynadım, 25 tl çıktı. onunla da oynadım, yine amorti çıktı. o amortiyi de oynayınca bir şey çıkmadı. orada noktaladım şans oyunu kariyerimi. :)
  • filteria  (05.12.20 21:59:11 ~ 22:00:51) 
2 kere kitap, 1 kere sınırsız yemek kazandım aldkfjkj 1 kere de börekçiden kupon kazanmıştım.


  • black holes in the sky  (05.12.20 22:31:47) 
Ankarada öğrenci iken twitterdan if de olan konserlere gösterilere çok bilet kazanırdım. Cem Adrian konserine, Erkin Koray konserine ve bir kaç konser ve gösteriye daha gitmiştim mesela. Ama bol kepçeden dağıtıyorlardı kendi şansımdan değil sanırım.

Lisedeyken de kola açma halkasındaki kodları gönderiyorduk, onun, binin vs. katlarına denk gelirsen bir şeyler kazanılıyordu. Ben rockncoke bileti kazanmıştım 2 kişilik. Ama gidecek durumum yoktu o zaman. Büyüyünce gittim ama hala o bilete çok üzülürüm.
  • a perfect lie  (05.12.20 22:45:27) 
Arada basketbol maçlarına beraberlik oynardım. 13.00 oran verirdi. Fenerbahçe basketbol takımı birkaç sezon önce Euroleague'de iki hafta üst üste berabere kalıp maçı uzatmaya götürdü. iki hafta üst üste bildim. Bir kere de real madrid valencia basketbol maçını beraberlik bilmiştim. yine oranı 1'e 13'tü.
Artık değişmiş sanırım beraberlik yerine uzatma olur olmaz seçeneği var, oynamıyorum.

Edit:
Soruyu tekrar okuyunca şans oyunu dendiğini fark ettim.Bahis şans oyunundan sayılır mı bilemedim ama basketbol gibi bir sporda beraberlik bilmek için de şanslı olmak gerekir herhalde :)
  • Anthony McCarten  (06.12.20 00:51:10 ~ 00:55:24) 
- Lipton'dan oyun oynayarak demlik ve cay kazanmistim. (15 sene oluyor)
- 8-10 sene kadar once pahali bir tiras makinasi hediye gelmisti (fenomen filan degilim, bi siteye uye oldum zart diye geldi deneyeyim diye)

- 5-6 sene evvel cok unlu olmayan bir amerikali sanatcinin konserine cift kisilik bilet kazandim soru cevaplayarak. (bir radyoydu bunu veren)

onun disinda sayisalda 4 bile bilmisligim yok. (3 bir kere sanirim)
  • yoggi  (06.12.20 01:42:30) 
ofis arkadaşıma palio çıkmış zamanında migrostan. çocukluk arkadaşım var hala yakınen görüştüğümüz ona da halkbankasından(vakıf da olabilir) polo çıkmıştı.


  • syozkn  (06.12.20 05:54:37) 
2011'de milli piyango biletime 1.000 lira ikramiye isabet etmişti. Önce bi gaza geldim ama çeyrek olduğu dank edince buruk bir sevince dönüştü.

Bir keresinde de şirket bizi tatile götürmüştü Çeşme'ye. Orda gece baloda çekiliş yapıldı ve bana kravat çıkmıştı. O gün kravat takmayan nadir kişilerden biriydim. Epey ironik olmuştu :)
  • himmet dayi  (06.12.20 08:23:22) 
[]

İstanbul’da merkezi konumda bildiğiniz iyi siteler

Acarkent, Beykoz Konakları vs. böyle şehir merkezine çok uzak olmayan ama kendi içinde izole sayılabilecek nereler var aklınıza gelen? Ve istediğiniz bir sitede maddi kaygınız olmadan yaşama şansınız olsa nerede yaşamak isterdiniz?

Bu arada benim verdiğim örnekler villa tipinde olmuş hep ama villa, daire fark etmeksizin güzel, biraz izole ve nezih bütün siteleri yazabilirsiniz.


 
mesa var en babalardan. antteras var beylerbeyi sırtlarında.


  • Jux  (28.11.20 22:22:54) 
Ben Vadi İstanbul’u beğeniyorum. hem merkezi konum, hem restoranlar, hem nezih ve sakin bir avm’ye sahip olması, ormana bakması...


  • juninho77  (28.11.20 22:23:34) 
vadistanbul park


  • stewie  (28.11.20 23:52:14) 
Çengelköy Ata-2
AlmondHill
Gazeteciler Sitesi
  • kaset  (29.11.20 03:12:54) 
Almondhill+1


  • since1907  (29.11.20 09:12:34) 
[]

Yurt dışında yaşayan duyurucular

Yaşadığınız ülkeye ne kadar zaman önce, kaç yaşındayken ve ne şekilde yerleştiniz? İstediğiniz kadar ayrıntı verebilirsiniz ve ülke ismi de yazarsanız güzel olur.

Şimdi Türkiye’de yaşayan ancak hayatının bir dönemini yurt dışında geçirmiş olanların da cevaplarını bekliyorum tabii.


 
1 yıl italyada yaşadım okul için. Staj dönemi geldiğinde çalışma izni çıkmayınca geri dönmek zorunda kaldım:(


  • suicides underground  (16.09.20 13:38:59) 
2017-25-evlilik-fransa.


  • logisticsmanager  (16.09.20 13:46:12) 
25. Yas gunumde geldim. Tam 6 sene oldu. Avustralya.


  • baldur2  (16.09.20 14:04:21) 
24 yaşında sydney'e gittim, 1,5 yıl kadar yaşadım. mühendis vizesi.
27 yaşında almanya'ya geldim, 1 yıldır buradayım, yüksek lisans.

  • bohr atom modeli  (16.09.20 14:43:55) 
22 yaşımda 6 aylığına Fransa -eğitim
24 yaşımda 2,5 aylığına Almanya -staj
26 yaşımda 6 aylığına ABD -eğitim
27 yaşımda Hollanda - yüksek lisans ve doktora
  • but that was just a dream  (16.09.20 14:51:18) 
Belcika 6 ay once 35 yas. Burada is buldum, isverenim is iznimi ayarladi. Elektronik Muhendisiyim.


  • cleric  (16.09.20 16:02:41) 
2009-2010 arasinda Berlin'de yasadim. EVS yapmistim o zaman. Yas 24 idi.
2019 Haziran ortasi yani 34 yasindayken Isvicre Cenevre'ye tasindim. Sirket ici transfer oldu. Calisma iznimi sirket ustlendi. Hala buradayim.

  • interview with the vampire  (16.09.20 16:15:26) 
temmuz 2019'da 31 yaşında şirket içi transfer ile Almanya.


  • japon askeri  (16.09.20 16:24:20) 
2019da, 28 yasindayken, gocmenlik ile Kanada'ya yerlestim. Gocmenlikle gelince calisma izni derdi olmadigi icin kendi alanimda is bulup calismaya basladim, ama esim is bulamadi hala. Fakat tek maas ile Turkiye'deki standardimizin uzerinde bir hayat yasiyor, neredeyse ayni birikimi yapiyoruz.

Sahsi dusuncem, keske daha erken gelseymisim.
  • taurina  (16.09.20 18:39:41) 
2001, 18 yasinda, kanada, universite icin geldim boka battim.


  • cooperr  (16.09.20 18:42:26) 
22 iken Erasmus ile geldim, mezun olup, 24 yasimda Master yapmaya gelip kaldim. Vize görevlisinin içine sinen 'yerleşme' sınırsız iş sözleşmesini gostermemle, sonra da vatandaslıgı almamla oldu.
Ülke: Almanya.

  • buf-e kür  (16.09.20 18:54:27 ~ 18:55:17) 
[]

Bir insanın araba kullanmayı bilmemesi ve öğrenmek için hevesinin olmaması

Evet, bu insan benim. 6 sene önce sırf bulunsun mantığıyla ehliyet alıp sınavdan sonra da elimi sürmedim. Zaten özellikle uzun yolda biraz trafik korkum var arkada otururken bile ve araba kullanmaktan da korkuyorum. Reflekslerim de iyi değil ve hem panik oluyorum hem de bir insana ya da hayvana zarar verme korkum var sürekli. Çünkü kendimi biliyorum, önüme bir köpek ya da çocuk atlasa öyle kalakalırım muhtemelen ve hep araba kullanırsam birinin ölümüne sebep olabilirmişim gibi bir korku var içimde.

Şu an 27 yaşındayım ve İstanbul’da çok merkezi bir konumda yaşadığım, işimle evim arası mesafe sahil yolundan yürünebilir durumda olduğu için eksikliğini de hissetmemiştim hiç. Ama şimdi çevremde araba kullanmayı bilmeyen kalmadı. Birkaç sene önce benim gibi araç kullanma korkusu olan arkadaşlarım tek tek arabalarını aldılar. En azından kullanmayı öğrensem mi diyorum ama gerçekten zerre kadar hevesim de yok ders alıp İstanbul trafiğine girmeye falan.

Yani bir yanım en azından bilmeliymişim gibi düşünüyor, diğer yanım ben ve benim gibi sürücü adaylarının diğer canlıları tehlikeye atmaması için trafiğe asla girmemesi gerektiğini düşünüyor. Ve hiçbir yanım araba kullanmaya heves etmiyor.

Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Herkes bir şekilde araba kullanabilip ne olursa olsun trafiğe girebilmeli mi sizce? Yoksa bilmeyen ve heves etmeyen insanlar da olabilir mi böyle? Bu arada en büyük korkum da şimdi bu yaştayken yapamayıp erteleyip sonra geç kalmış olmak. Sırf bu yüzden bile olsa kendimi zorlayıp öğrenmeli miyim?

 
bence bilmek şart, hayatta kalman için gerekli bir durum dahi oluşabilir. örneğin görece ıssız bir yerde yanında arabayı kullanan arkadaşın rahatsızlanır, onu hastaneye götürmen gerekir.

araba almamak, arabaya ihtiyaç duymamak farklı bir şey, araba kullanmayı bilmemek farklı.

ya da ileride araç kullanmanı gerektirecek bir işin olabilir veya belki şirketin sana araba verir, terfi alırsın falan. ne yapacaksın?

tavsiyem arada bir özel ders almak ya da bir arkadaşınla falan araç kiralayıp öğrenmek.
  • reanarchy  (11.09.20 11:30:49) 
Bu düşünce bence hayat kurtarır, niye çünkü herkes araba kullanmaya elverişli değil ve ne yazık ki her önüne gelen ehliyet alıyor haliyle bir sürü kaza oluyor. şahsen bazen bana da oluyor biri mükemmel bi manevra yapınca ulan ben olsam sıçardım diyorum.


  • olaylar olaylar  (11.09.20 11:37:13) 
herkes araba kullanmayı bilmeli bence.
En basitinden çoluğa çocuğa karışınca hastalığı var sağlığı var. Bir gecede üç kere acile gittiğimizi bilirim kanamalı rahatsızlığı oldu pijamalarla kendimizi arabaya zor attığımızı bilirim. Taksi bile almazdı o halde muhtemelen. Bu sebeple bebekli ailelerin arabası da olmalı bence.
Hadi evlenmeyeceğim çocuğa karışmayacağım dersiniz tenha bir yerdesinzdir arabayı kullanan rahatsızlanır kaç saat yardım mı bekleyeceksiniz?
Araba almasanız bile kullanmayı bilin.
  • cilekli pasta  (11.09.20 11:40:07) 
Bence de herkes az da olsa öğrenmeli(manuel+otomatik). Trafiğe girmeli demiyorum ama gereklilik olursa kullanabilmeli.

Seninle aynı yaştayken araba kullanmayı sıfırdan öğrenen arkadaşım oldu. Şimdi gayet güzel kullanıyor. Ayrıca 40'ından sonra öğrenen insanlar olduğunu biliyorum. Yaş konusuna hiç takma. Fırsat buldukça pratik yapabilirsin. Kendini zorlama elbette. Tabulaştırmaya gerek yok. Gidip eğitim alabilirsin. Direkt istanbul trafiğinde kullandırmazlar zaten.
  • the coon  (11.09.20 11:51:12) 
araba kullanmayi bilmelisin. arada tekrar da yapmalisin. ama surekli binecem her yere gidecem diye bir sey yok. zor anlarda kullanabilecek kadar bilmen yeterli gerisi keyif isi.
sokakta zaten araba surenlerin cogu araba kullanmayi da kurallari da bilmiyor. bir insanin bunun farkinda olup uzak durmasi muazzam.

ben araba surmeyi 1999 yilinda ogrendim 88 dogumluyum. catir catir karadenizin koy yollarinda kullaniyordum. ha nasil oldu. surucu kursumuz vardi. okul bitince aksam altiya kadar mecbur surucu kursunda oturuyordum sonra eve beraber gidiyorduk.
cok insan gordum kimi yenetekli kimi bildigin sigir.

bi keresinde kursa bi kadin gelmisti 20-25 yaslarinda cok heyecan biriydi. dayim da sakinlessin diye yanina beni verdi. pistteyiz ben yan koltuktayim abla da arabayi suruyor.
abla arabayi kaldirdi tabelaya dogru gidiyoruz.
diyorum abla direksiyonu yola cevir tabelaya gitme. kadin inadina boga gibi tabelaya kitlendi ona gidiyor. ciglik atiyor ay vurucam tabelaya gidiyoruz diye. bir yandan da gaza basiyor. ben arabada feryat figan.
abla gaza basma. gaza basma dedikce kadin gaza basiyor hicbir sey yapmiyordu. frene bas diyorum basmiyor. en sonunda benim frene bastim elimle de direksiyonu kirdim da kurtardik.
simdi dusunuyorum da abla allah affetsin tam bi kalasmis.
carpacaz diye bagira bagira tabelaya gidiyorsun ama hicbir sey yapmiyorsun kuş gibu izliyorsun :s

arkadas anladik kaza gelirken hedefe kitlenme diye psikolojik olay var direksiyonu kiramamayi anlarim. hadi gazla frenin yerini de karistirdin malligin tuttu frene de basamadin. yahu gaza niye basmaya devam ediyorsun ceksene ayagini.
  • turbo sadık  (11.09.20 11:59:12) 
Bende ehliyet bile yok, yaş 29. Benim de ne hevesim var ne kendime güvenim. Aldığım gün kaza yaparım gibi geliyor. Yanaşmıyorum o yüzden pek. Ama madem ehliyetin var sürüş dersi al, pratik yap. Lazım olur illa ki.


  • elorelia  (11.09.20 12:02:13) 
Benim da hiç isteğim, hevesim, ilgim vs olmadı. Hala da yok. 32 yaşımda ehliyet aldım, ilk defa o zaman kursta sürücü koltuğuna oturdum. Öğrenmek de istemiyordum, şiddetle karşı çıkıyordum, ben araba kullanmayı beceremem, benim yerim yan koltuk diyordum. Öyle olunca da baktım birine bağımlı olmadan istediğim gibi gezemiyorum, yan koltuk da kalmadı, bütün yaz denize gidemedim fln. Ani bir kararla gittim kursa yazıldım. Hala hiç sevmiyorum araba kullanmayı ama bütün yaz hafta sonları gezdim, gezmeyi seviyorum. Bence özel ders al, şu halinle trafiğe çıkma tabi. Zaten kendindeki ilerlemeyi gördükçe kendine güvenin de gelecek, kesin bilgi.

Bir de ilave yapayım: ben kullanıyorsam herkes kullanabilir.
  • pati  (11.09.20 12:23:13 ~ 12:34:37) 
Bu kadar endişe varken geç yaşta öğrenmek biraz riskli olabilir. 27 çok geç değil ama erken yaş kadar da kolay olmayacak bundan sonraki senelerde. Hevesin de yoksa bence hiç bulaşma.


  • arnold schwarzeneger  (11.09.20 12:30:39) 
araba kullanmayı bilmek gerekir. tıpkı yemek yapmayı bilmek gerektiği gibi. bilmeden de yaşarsınız da başkalarına muhtaç olursunuz. hevesle alakası yok yani.

ek olarak gün gelir birini hastaneye yetiştirmek zorunda kalırsınız, bir ambulansı ya da taksiyi beklemek yerine kendiniz götürüp hayat kurtarabilirsiniz. bilmekten zarar gelmez.
  • bohr atom modeli  (11.09.20 12:33:02 ~ 12:55:14) 
bu biraz senin yaşam tarzına bağlı; nerede yaşıyorsun neler yaparsın vs. bence zorunluluk değil ama gereklilik. insanlar bu ikisini karıştırıyor. gerekli görmüyorsan boşver gerekli olduğunu düşünüyorsan öğren. yani hayatında hiç araba kullanmamış onlarca tanıdığım var. onlar nasıl yaşıyorsa demek ki yaşanıyor.


  • Sour  (11.09.20 12:41:35) 
Bence araba dünyanın en büyük özgürlüklerinden. Tek başıma yaşıyorum 30 yaş k. İstersem arabamla 2 günlük mini tatile bile çıkıyorum. Kendimden başkasına ihtiyacım yok.

Ben araba kullanamayı bilmeyen ya da heves etmeyen birini anlamıyorum bu noktada. Çünkü kaç tane özgürlüğümüz var ki şu hayatta, inlardan birini elinin tersi ile nasıl itebilir insan.
  • mobydick  (11.09.20 13:14:28) 
ahahah şu anda beni anlatıyorsun, aynı anda aynı şeyleri yaşıyor olmak güzel, insan kendini yalnız hissetmiyor XD şöyle ki:

34 yaşındayım, ehliyetimi 18 yaşımda aldım, 29 yaşındayken annemler ikinci bir araba aldılar anneme, ama ne hikmetse kardeşim arabayı bir aldı bir daha da göremedik XD çok uğraştım kullanmak için ama 1. aynı senin gibi hevesim yoktu, 2. birilerini ezerim diye ödüm kopuyordu. zaten sürekli olarak kendime "boşver pasp, toplu taşıma daha iyi, karbon ayak izin azalır şu dünyada..." vs vs diyip duru. hatta şu anki işime girerken müdürüme "araba kullanabiliyorum ama otomatik vites" demiştim, kullanıyorum dediğim de evden biraz uzağa gitmek ya da şehirlerarası sakin bir yolda/köy yolunda azıcık gitmekten ibaret. adamcağız da ben işe başladıktan sonra bir - iki kere dedi al arabayı çık diye ama yok ben bu trafikte korkuyorum, yok kaza yaptım yakın zamanda vs diye almadım açıkçası. yani niye birilerini riske atayım?

...diye düşünürken, şu anda pandemi dönemindeyiz ve benim haftasonları tez çalışması için okula gitmem gerekiyor. işin kötü yanı başka üniversitenin öğrencisi olduğu için kardeşimi okula almıyorlar ve zaten kendisi gece yatmaz sabah kalkmaz bir gamer. benimse sabah erken - gece geç bir program oluşturmam lazım ki tezim bitsin. beri yandan da toplu taşımaya binmeyi zerre istemiyorum şu anda, cidden gereksiz bir risk gibi geliyor bana. o yüzden yılllaaarrr sonra tekrar araba kullanmayı öğrenmeye başladım. iki hafta falan oluyor.

hala panik oluyor muyum? e evet. ben hız falan da yapamıyordum, kardeşim yavaş yavaş "60'ın altına düşme" "70'in altına düşme, yasaklıyorum.." "80, 90..." falan derken baya hızımı arttırmamı ve hız korkumu azaltmamı sağladı. ek olarak ben de birilerine çarparım, ederim ya da gelip bana çarparlar korkuları içindeyim, ama hem duyuru sakinlerinin hem de kardeşimin dediği gibi, o korku hep içinde olacak, anca o zaman kurallara uygun araba kullanabilirsin. öteki türlü kendine aşırı güven gelir ki en tehlikelisi de budur zaten. tabi ki panik olmak da ayrı bir tehlikeli ama arabayı kullandıkça ve trafiğe çıktıkça paniğin azalıyor, zaten çalıştıkça da otokontrolünü arttırıyorsun. otokontrolün arttıkça da kendine güvenin geliyor, ama dediğim gibi kendine aşırı güvenmek de iyi değil. ancak bence sen tedbirli oluşun ve başkalarını düşünebilmen nedeniyle -yazdıklarından böyle bir insan olduğunu anlıyorum- zaten gereksiz özgüven içine girip de başkalarının hayatını tehlikeye atmazsın. ama kullandıkça da ustalaşırsın. bir de trafik sorun değil de ara sokaklar sorun zaten, çocuk, yaşlı, kedi köpek çok çıkar. ama ara sokaklarda da zaten hız sınırı düşük olduğu için, o hız sınırına ve genel trafik kurallarına uyduğun sürece kimseye zarar vereceğini sanmıyorum. ve diğer duyurucuların da dediği gibi, bazen araba kullanman elzem olabiliyor acil durumlarda vs. o yüzden ben derim ki öğren. yalnız araban yoksa, öğrensen de çok geliştiremeyebilirsin kendini, yani elinin altında bir araba olması da gerekiyor.
  • pasp  (11.09.20 13:32:32) 
20 yasinda aldigim ehliyeti 34 yasina kadar kimlik olarak kullandim. IETT ve acil durumda taksi ile hayatima nerdeyse sorunsuz devam ettim. Sevgililerimin ve sonra da esimin kullandigi arabalara hic dertsiz tasasiz bindim. Arada erkekligim sorgulandi. Yine de icimden hic araba kullanmak gelmedi.

Sonra yurt disina geldim. Burda sirket bana araba verdi.

- Insanlarin kurallara uydugu, dusuk trafikli yollar
- Araba kullanmayi ogretmesini bilmeyen moral bozucu aile ve arkadaslarin olmamasi

birlesince keyifle manuel vites araba kullanmayi ogrendim tekrar. Sorun bazen sendedir, bazen degildir. Bazen de sorun hic yoktur.

Not: Araba kadinlar icin cok net bir ozgurluk ve bunu anlayabiliyorum. Erkekler toplu tasimayi daha guvenle kullanabildikleri icin duruma gore araba gereksizlesebiliyor.
  • cleric  (11.09.20 14:52:43 ~ 14:55:39) 
:) arkadaşlar hepinizi görüyor ve arttırıyorum; 42 yaşındayım, ehliyeti alalı 8-10 sene oldu, araba kullanmayı bilmiyorum, evin önünde araba var :))))

sevmiyorum kullanmayı ben, zor geliyor daha doğrusu ama heralde 1-2 sene içinde öğrenicem :)
  • kumandanim  (11.09.20 15:00:36) 
Ben de aynıyım. Ehliyetim var hevesim ve isteğim sıfır. Zamanında çok kaza yaşadık başkası kullanırken bile tedirgin oluyorum. Başka bir ülkeye gidersem kullanırım belki ama evim metro ve marmarayın yanında. İdare ediyorum şimdilik.


  • jazzabel  (11.09.20 15:54:30) 
Yaş 31. Çocukluğumdan itibaren arabalara karşı hiçbir zaman ilgim olmadı. Ehliyeti 2009 senesinde annemin zoruyla aldım.

Ben de sizin gibi düşünüyorum. Araba kullanırken, sağa sola dikkat ederken hem aynaya bakmak hem gaz/fren/debriyaj üçlüsüne hakim olmak, bununla birlikte yayalara da bakma bana zor geliyor.

Hem multitasking yetim araba kullanımı için epey zayıf hem konsantrasyonda dağınık. Zaten araba kullanırsam otomatik kullanırım ama henüz bu psikolojik olgunluğa ulaşmadım.

Evim merkezi yerde. Bir yere giderken evden veya iş çıkışı cuma günü sağa sola gidebiliyorum. Son zamanlarda sağa sola gitmeye niyetlenirken üşeniyorum. Gerçi pandeminin getirmiş olduğu tembellikle alakalı bir durum. Ara ara öğrensem mi diye aklımdan geçiyor ama dediğim gibi hazır değilim.

İhtiyaç diyenlere hak veriyorum. Ne bileyim yarın, öbür gün bir şey olduğunda gerekli olabilir ama yine de sokaklar manyak dolu.
  • put it in your appropriate place  (11.09.20 17:54:15) 
[]

Bikini mi mayo mu?

Hem görsel olarak hem de kullanım kolaylığını düşününce hangisi daha güzel sizce? Ve kadınlara sorum hangi markalardan yapıyorsunuz mayo ve bikini alışverişlerinizi?




 
aquella


  • xrated  (06.09.20 22:46:06) 
Bikini

Penti'den alıyorum indirim zamanı.
  • elorelia  (06.09.20 23:05:03) 
Bikini.
Çünkü daha çabuk kuruyor, karnın ıslak ıslak oturmuyosun çıkınca, wc’ye gidecek olursan işini kolayca hallediyosun, karnıma böcek mi girdi vb. olmuyor.
Ben koton’dan alıyorum gayet memnunum ama birinin iplerini kedi yedi malesef.
  • megalomaniac  (07.09.20 00:30:27) 
Bikini
Penti +1 , süven, h&m
Çabuk kuruyor, kolay değiştiriliyor. Mayoda insanın karnı üşüyor.
  • Hallegadola  (07.09.20 00:33:20) 
Görsel olarak mayoyu beğeniyorum ama kullanım kolaylığı açısından bikini tabiki daha rahat.
H&m, koton ve penti genelde.

  • miyav lan miyav  (07.09.20 00:55:40) 
Mayoyu kim giyiyor ki ? Yüzücü değilseniz gereği yok bence.


  • prizmatik  (07.09.20 01:08:45) 
Bikini:
1- daha az kumaş olduğundan daha hızlı kuruyor
2- mayo özellikle tek renkse tüm vucudu sardığından kusurları daha fazla gösteriyor (genelde kiloyu kapattıklarını düşünürler ama durum daha kötü bence)
3- alt üst değişmesi daha kolay mesela sahilde bi havluya sarınıp komple değiştirmek mümkün, mayoda o imkansız.
4- tuvalete gitme durumunda da komple soyunmak gibi zorunluluğu yok.

Markalar: penti ya da h&m alıyorum (çünkü ucuz ve çabuk sıkıldığım için 1-2 sene giyip attığımda verdiğim paraya üzülmüyorum)
çok denize gidiyorum kaliteli olsun ise: kom ömürlük ürün yapıyor.
  • lcha  (07.09.20 09:52:10) 
Eğer vücut düzgünse bikini, değilse diğer insanların da göz sağlığı için mayo.


  • kimlanbu  (07.09.20 10:32:26) 
[]

Hem lacivert hem siyah elbiseye uyacak ayakkabı

Hangi renktir?




 
siyah


  • reanarchy  (21.08.20 11:44:21) 
Gri veya beyaz


  • ruhen hastayim ben  (21.08.20 11:54:51) 
Siyah ve lacivert elbiselerin altına kırmızı stiletto çok güzel duruyor bazen. Laciverte siyah olmaz. Beyaz da çok cart durur. Zümrüt yeşili stilletomu da giydiğim olmuştu siyah elbisenin altına. Yeşil veya kırmızı gibi zıt renkler seçtiğimde ya tokamı ya da küpemi seçtiğim renkle aynı takıyorum, güzel oluyor. Ama illaki ikisine de uysun ve daha pastel renkler tercih edecekseniz krem veya koyu pudra rengi olabilir.


  • Hallegadola  (21.08.20 12:10:52 ~ 12:11:54) 
Hallegadola +1

zümrüt yeşili dışında tonu tutarsa farklı tonlarda maviler, morlar falan bile giyilebilir ama pastel ya da sade görünüm peşindeyseniz nude ve pudra tonları.
siyah, beyaz falan bence de olmaz.
  • blatta hiberna  (21.08.20 12:14:30 ~ 12:14:54) 
Peki lacivert ayakkabı olur mu sizce?


  • ms brownstone  (21.08.20 12:25:33) 
nude, bej tonu


  • SiyamkedisiZorro  (21.08.20 12:41:27) 
kırmızı


  • cureforlove  (21.08.20 12:59:20) 
+1 blatta hiberna katılıyorum. Lacivert-mor, lacivert-güzel bir mavi, lacivert-fuşya, lacivert-bordo olur.
siyah elbise- hardal sarısı stiletto- altın renkli küpeler şeklinde kombin yapmışlığım da var.
tüm denilenler +1 ikisine de uysun isteniliyorsa dediğim gibi +nude tonlar
  • Hallegadola  (21.08.20 13:36:12) 
pudra, nude tonları +1
lacivert ayakkabı siyah elbiseye gitmez.

  • rose parks  (21.08.20 15:38:44) 
Nude or kırmızı.


  • teoridefeminist pratiktegeysa  (21.08.20 15:42:24) 
ben taba rengi diyorum
nude yazilmis zaten
siyahla laciverti hic yakistirmiyorum ben o yuzden lacivert ayakkabi olmaz.
  • interview with the vampire  (21.08.20 15:47:16) 
[]

Bugün çok büyük bir hata yaptım ve çok fazla insana rezil oldum

Benimle birlikte bir kişiyi daha rezil ettim yine çok fazla insana. Şu an çok kötü hissediyorum kendimi. Allah aşkına bir şey söyleyin :( Böyle çok kötü bir şey olunca, içimize çok büyük bir şey oturunca ne yapıyorduk? Nasıl sakinleşiyorduk?




 
eksiup.com

olmuşla ölmüşe çare yok...
  • pati  (09.08.20 22:04:48) 
gün gelecek ne zaman yaşandığını, ne yaşandığını, nasıl olduğunu bile unutacaksın.


  • tabudeviren  (09.08.20 22:05:59) 
Detay versen olmaz mı?


  • IncredibleMau  (09.08.20 22:07:47) 
saka misin? Hocaefendi dedikleri adam tank soktu, kac tane sehit verdik kozmik odanin anahtari casuslara verildi, Allah affetsin deyip geziyor adamlar


  • speedy  (09.08.20 22:10:19) 
@IncredibleMau; valla olayı hatırlamak ve anlatmak bile çok büyük bir rezillik :( Hiç dillendirmek istemiyorum :(


  • ms brownstone  (09.08.20 22:12:10) 
Haha, geçmiş olsun hocam. Ben böyle durumlarda başkalarına anlatıyorum, rahatlatıyor o beni.


  • plutongezegendegilmi  (09.08.20 22:13:23) 
Haftaya unutursun. Başka meşguliyet ara kendine yalnız kalma. Odak noktanı değiştir film vs aç. Ama 1-2 gün o oturan şeyin etkisi geçmez. Zamanla hafifler.


  • fezagezgini_4  (09.08.20 22:15:27) 
Hersey unutuluyor o an yaşandı bitti geçmişte kaldı
Şu an siz varsınız o olay geçmişte kaldı sizinle değil

  • photo85  (09.08.20 22:38:21) 
Kimler kimler milyonların önünde rezil oluyor da umursamıyor sonra unutulup gidiyor be hocam. Seninki devede kulak kalır. Raad ol.


  • heidi'nin dedesi  (09.08.20 22:38:36) 
Düğünde mi oldu?


  • Unde bach canim  (09.08.20 22:43:11) 
genelde kimse bizi kendimizi yargıladığımız kadar sert yargılamaz ve günümüzde neredeyse herkes kısa süre içerisinde başkalarını bırakıp kendileriyle ilgilenmeye devam eder. sizin yaptığınız başarı da rezillik de büyük ihtimalle unutuldu bile. geçiniz.


  • absel  (10.08.20 00:13:18) 
birine anlatın, biraz rahatlarsınız.
ya da olayın komik yanına odaklanmaya çalışın.
rezil olunan anlar genelde sonradan düşünüldüğünde komik oluyor.
hatta olay değil, sırf rezil olma hâli bile komik olabiliyor.
hatırladığınızda ömür boyu suratınızı buruştursanız da, bir yandan gülersiniz muhtemelen.
öyle ya da böyle ileride anlatacak hikâyeniz olmuş işte, boş verin.
  • blatta hiberna  (10.08.20 00:14:14 ~ 00:14:54) 
Üç amcamın çocuğu olmadı. Bu amcamlardan birinin evindeydim. İkimiz de duş alıcaz diye tüm gün dolandık, yok o üşendi yok ben üşendim. En sonunda ben giriyorum dedim duşa girdim.

Çıktıktan sonra amcam yengeme seslendi "bak ne güzel üşenmedi kız girdi duşuna" dedi.

Ben de "ÜŞENENİN ÇOCUĞU OLMAZ"dedim.

Havada harfleri filan yakalamak istedim ama olmadı. Nasıl çıktı ağzımdan, amcamın yüzünde saniyenin belki onda biri bir bozulma geçti ama asla çaktırmadı. Ben de odadan çıkıp saçımı filan kurutmaya kaçtım.


Bunun kadar kötü değilse takmayın derim. En fazla sonra oturup gülersiniz.
  • tessera  (10.08.20 15:05:58) 
yineden bunun tekrarlanan bir durum oldupunu anlayacaksak hangi şartlarda gerçekleşiyor diye düşünüp bir daha olmaması için ne yapmalı diye bakmak gerekebilir.
onun dışında anlık durumlar, gaflar için yapılacak bir şey yok. internette tonla epic fail videosu var. açın seyredin gülün.

  • not dark yet  (10.08.20 15:11:35) 
utanç en güçlü insani duygulardan biri. okurken sebepsizce mutlu oldum. siz de olun xd


  • snape i başından beri tanırım  (10.08.20 22:00:34) 
yil kac hatirlamiyorum. 95 falan herhalde.
abimle osurma yarisi yapiyoruz. skor tutuyoruz sen ondesin ben one gectim berabereyiz...
eve eski ulastirma bakani yeni milletvekili misafirlige gelecek bekliyoruz camdan bekliyorum ne zaman gelecekler diye. hazirlik yapiyoruz. abim de o esnada babama sekerligi getirmis mutfaktan babamin seslenmesi ile.
benim de gazim gelmis tutar miyim. geri kacmadan depar ata ata salona kostum abi abi yedim salon kapisindan bi kuvvetli abandim sirtimi donup iki biiiiiiiirrr diye bagirdim ellerim havada yuzumu salona dondum kiiiii herkes iceride bana bakiyor sonra abime.donduler abim de ne diyor bu mal bakisi atiyor etrafa. o gun astenosferi gordum hocam.
  • turbo sadık  (10.08.20 22:22:55) 
[]

Bir ülkeden ev alarak ya da bir ülkede yatırım yaparak oturum izni almak

İnternette biraz araştırınca sadece 250 bin euroluk bir ev alarak Yunanistan’dan ya da 500 bin euroluk bir ev alarak İspanya’dan direkt oturum izni alınabilirmiş gibi anlatılıyor hep. Ev dışında ekstra herhangi bir şey yazmıyor oturum izni için. Gerçekten bu kadar kolay mı bu işler? Parası olan herkes istediği zaman Yunanistan ya da İspanya’dan oturum izni alabiliyor mu yani böyle? Eğer böyle değilse bu oturum izinlerinin gerçek işleyişi nasıl oluyor?

Hemen vatandaşlık verilmediğimi biliyorum. En az bilmem kaç sene o ülkede yaşamak, dil sınavını geçmek gibi şartlar oluyormuş vatandaşlık için. Ama oturum izni için para dışında hiçbir şey yazmıyor. Tecrübesi ya da konu hakkında bilgisi olanlar beni de aydınlatabilir mi biraz?


 
Evet kolay. Ama 500 bin euro az para değil. Bundan daha fazla parası olan arkadaşlarım belli ülkelerden aldı bile. Bu konuyla ilgili çalışan ajanslar var onlara ulaşmak lazım. Oturum izni işin sadece başlangıcı onunla bitmiyor bu işler.


  • ozdek  (07.08.20 19:41:48) 
haha bu kadar kolay mı derken? 250 bin ya da 500 bin euro'dan söz ediyoruz, nesi kolay o paranın? bu kadar parası olan adamlar genelde zaten "nereden oturum alsam" diye düşünecek insanlar değiller. onlar için tabii ki kolay.


  • alevli deniz sortu  (07.08.20 20:58:20 ~ 20:58:32) 
@alevli deniz sortu; “bu kadar kolay mı” dediğim şey 250 ya da 500 bini kazanmak değil, para dışında bir tane bile etmen olmadan oturum izni alabilmek ki o kadar parası olan biri için soruyorum zaten soruyu.


  • ms brownstone  (07.08.20 21:04:02) 
amerikada da vardı bi zamanlar 500bin$ sanırım yanlış hatırlamıyorsam.


  • nahtoderfahrung  (07.08.20 21:09:17) 
Evet oyle oluyor ama niye sasirdigini bilmiyorum. Normal bir insan icin saglamasi zor olmayan baska sartlari da oluyor. Oturma iznini alirsan yilin cogunlugunda oturman gerekiyor genel olarak.


  • dunal  (07.08.20 21:17:01) 
@dunal; birkaç günlük turistik vize alırken bile bir sürü evrak topladığımız için birkaç senelik oturum iznini almak çok daha zor olur diye düşünmüştüm açıkçası. Bu yüzden şaşırdım biraz sadece ev alınca verilmesine.


  • ms brownstone  (07.08.20 21:28:27) 
Yani adamların ülkesine en kötü 300 bin euroluk taşınmaz para sokuyorsun. Onlarin amaci da parayi cekmek. 300bin euro ciddi bir para ve dünyada kac kişi bu parayi verebilecek ki?
Eger bu kadar paran varsa tahminen iyi gelirin de vardir e onu da vergilendirecekler vs.
Bu arada evrak topluyoruz diyorsun da biraz bakarsan sürecin 3-6 ay arasi sürdüğü yaziyor. Evi aldigin an oturma izni çıkmıyor yani, bir suru evrak topluyorsun gene. Ama bunu yapan sayisi cok az oldugundan o kadar detayli yazmamislardir.

Aynisini ülkede is kurarak da yapabilirsin.
  • logisticsmanager  (07.08.20 22:34:04) 
Portekiz'de var. 150binlik aşağı yukarı hurda bir ev alıp epey masraf yapıp yenilettirirsen 3 yıl oturum izni sonrasında vatandaşlık veriyor. Araştırınız. İşleri takip eden insanlar var siz bişey yapmıyorsunuz yani.


  • mirafiori  (08.08.20 01:54:06) 
işin güzel yanı, bu parayı ödeyince eve de sahip olunması. yani hibe etme gibi bir durum değil anladığım kadarıyla. yani x euro paraya hem oturum hem ev sahibi olunması. tereddütüne kesinlikle hak veriyorum. bu kadar kolay olmamalı. kesin bilmediğim prosedürleri, gereklilikleri vardır bu işin.


  • in a world of magnets and miracles  (08.08.20 12:03:39) 
Ev almak otel rezervasyonu yapmaktan daha uzun bir prosedur zaten. Turkiye daha ucuza aldigin evin yanina vatandasligi hediye ediyor. Akliniza oturmayan ne ben anlamadim gercekten.


  • dunal  (08.08.20 12:57:22) 
[]

Türkiye’de şu maddeleri birebir karşılayan deniz nerededir?

1-Dalgasız
2-Tamamen ya da çok büyük oranda kum
3-Yosunsuz ve gerçekten temiz


 
mersin susanoğlu denizi tam olarak böyle.


  • trajikomix  (25.07.20 00:13:34) 
kibris magusa


  • alperz  (25.07.20 00:19:06) 
Eskiden Antalya'da Phaselis öyleydi, yıllardır gitmedim.

Edit: (bkz: #109607909)
  • kobuzchu kiz  (25.07.20 00:19:10 ~ 00:21:30) 
Susanoğlu +1


  • fezagezgini_4  (25.07.20 00:21:15) 
Datca’daki buklerden biri ama unuttum hangisiydi


  • kuehles blondes  (25.07.20 00:23:19) 
Side jandarma plaji


  • kuehles blondes  (25.07.20 00:23:45) 
dalgasız deniz zor ama adından anlaşılacağı üzere ölüdeniz olabilir. ama arka tarafı...

onun dışında koyların içine girdikçe olabilir.

ben iztuzuna gittiğimde saydığınız 3 kritere de sahipti.

son olarak gene muğla fethiye taraflarındaysanız tekneciler/yatcılar sakin temiz koylara sizi götüerbilir.
  • qobel  (25.07.20 00:26:40) 
Ölü deniz cennet koyu


  • turkce konusan uzayli  (25.07.20 00:34:35) 
Balıkesir sarımsaklı. Suyun buz gibi olmasını önemsemezseniz tam istediğiniz gibi.


  • pudra  (25.07.20 00:36:12) 
Didim- Altınkum


  • olaylar olaylar  (25.07.20 00:48:02) 
didim - altınkum +1 demeye geldim.


  • tabudeviren  (25.07.20 01:52:02) 
Marmaris kız kumu


  • docrivers  (25.07.20 02:33:50) 
siz kabatepe/gelibolu demek istediniz sanırım. hayır işin tuhaf tarafı sıcak birde su :) afedersiniz çiş ılığında


  • hunharca ben  (25.07.20 04:38:48) 
Didim Altınkum +1


  • mcgrain  (25.07.20 08:53:39) 
Patara plajı da böyledir, hem de geniş baya. Dalga kısmı mevsimine göre değişir.


  • roket adam  (25.07.20 16:28:01) 
oludeniz kum gibi degil tas gibi, ic tarafi kum ama su cok sicak olugu icin pismis algisi yapabilir. cok kalabalik oldugunda da pis oluyor ben sabahtan giderim hep.

susanoglu
dalyan da tekneyle gidilen koy, gol tarafi da var. dalgasi guzel dalga, doven tarzda degil. derinligi de guzeldi.
pataraya cocukken gittigimizde annemler bizi yuzdurmemisti. sebebini hatirlamiyorum. akinti vardi galiba
  • durgunfoton  (25.07.20 17:09:26) 
Bozcaada


  • karanlik yanim  (25.07.20 17:15:55) 
[]

Emanet köpeğe zarar vermiş olma ihtimalim? :(

Kendisi bir tane kirazı çekirdeğiyle birlikte yedi. Kendi köpeğim varken meyvelerin köpeklere etkisini araştırmıştım ama o da zaten meyve yiyen bir hayvan olmadığı için sadece üzüm kalmış aklımda zararlı meyve olarak. Kirazı aldığını görünce müdahale etmedim bu yüzden. Kendisi de çekirdeğini de yedi. :( İnternette bakınca kirazın hem siyanür zehirlenmesine sebep olabileceği hem de çekirdeklerinin bağırsaklarda tıkanıklık yapabileceği yazıyor. Sadece bir tane yedi ama küçük cins olduğu için korkuyorum. Bir şey olma ihtimali var mı gerçekten? Veteriner ya da tecrübeli köpek sahipleri varsa aramızda ve cevaplarsa çok sevinirim. Veterinere gitmeli miyiz yoksa abartıyor muyum bir tane kirazı? Cinsi pomeranian bu arada yani fazlasıyla küçük. :(




 
hiçbir şey olmaz. kiraz çekirdeklerini sindiremez köpek ve aynen dışkılar. eğer köpeğe ezilmiş/kırılmış/ufalanmış çekirdek vermiş olsanız ve 10 küsür tane yemiş olsa farklı olabilirdi.


  • malheiros  (15.07.20 15:20:05 ~ 15:20:12) 
çekirdeği bilmiyorum da o siyanürden bir şey olmaz.


  • fezagezgini_4  (15.07.20 15:20:17) 
bi şey olacağını sanmıyorum. meyve ağaçlarının bol olduğu bi yerde yaşıyoruz. benim köpeğim epey büyük ama bugüne kadar engellememe rağmen maalesef çok miktarda meyve yedi. beyefendinin dalından üzüm yemek gibi zevkleri var. hatta ben onu çekiştirirken ne yesem kardır diyip çekirdeğiyle yerden erik, kiraz vs yutuyor.


  • pide  (15.07.20 15:22:00) 
Bu biraz başım ağrıyor diye aratınca beyin kanseri olduğunu öğrenmek gibi bir şey. Bizim kedi ip yediğinde de aynısı başıma gelmişti, oradan biliyorum.

Ama çok merakta kalırsanız ve tiksinmezseniz detaylı olarak kakasını kontrol edebilirsiniz.
  • elorelia  (15.07.20 17:08:28) 
hicbir seycikler olmaz.


  • turbo sadık  (15.07.20 18:56:20) 
[]

2 adet meze sorusu

1) Rakının yanında en iyi giden mezeler neler sizce?

2) Carrefour’da satılan mezeler nasıldır? Vaktim kısıtlı olduğu için ve öğle sıcağında gideceğimden daha gurme yerlerden alma şansım yok gibi. Carrefour’daki mezeler iyiyse direkt ordan almayı planlıyorum. Kötü derseniz de bir ihtimal olarak Kadıköy’de bildiğiniz iyi mezeci varsa yazabilirsiniz.


 
1 ben kavun peynir haydari deniz börülcesi severim yanında.

2 hiç almadım.
  • la traviata  (08.07.20 22:40:08 ~ 22:40:21) 
1- haydari, beyaz peynir bir numaram, humus da iyi gidiyor.


  • fezagezgini_4  (08.07.20 22:45:27) 
1- Haydari, peynir, ciğer, tereyağlı karides. Benim sevdiklerim bunlar.

2- market mezeleri nereden alırsan al güzel olmuyor. Çok denedim market mezelerini, sahiden yenilecek gibi değiller. Git bir meyhaneye istediklerini söyle al, ben öyle yapıyorum.
  • eazy  (08.07.20 22:48:02 ~ 22:49:27) 
Haydari atom köpoğlu


  • kablelvuku  (08.07.20 22:50:32) 
carrefour'un acılı ezmesi efsane benim gözümde.


  • sutlu nescafe  (08.07.20 22:50:40) 
1. damak tadına göre değişir. rakının yanında çay içen şeylerde! var. bence peynir ve kavun.
2. kadıköy için çarşı içinde, balıkçıların olduğu sokakta şahane mezeler satan dükkanlar var. meyhanelerde var. carrefour'dan iyidir eminim. migrosun bir üst sokağı yani.

  • scudman1  (08.07.20 22:50:42) 
1. son favorim semizotu salatası: semizotu yaprakları, evde olan diğer yeşillikler (fesleğen, nane, kekik, reyhan, maydanoz vs), domates, salatalık, zeytin, ezine veya tulum peyniri, ceviz, zeytinyağı, nar ekşisi.

onun dışında haydari, cacık, havuçlu veya kabaklı meze (rendelenmiş havuç ve/veya kabak zeytinyağında kavrulur, sarımsaklı yoğurt ve cevizle karıştırılır), buyurdi (www.youtube.com ve yanında fırında zeytin (www.youtube.com kışın daha ağır mezeler yaparım mesela buğday salatası, hibeş, humus.

2. hiç denemedim. bizim burada güzel yapan bir abladan mercimek köftesi ve yaprak sarması alıyorum rakının yanına. istanbul'da değilim.

ilave: üstüne de tatlı olarak fırında tahin helvası <3 <3
  • pati  (08.07.20 22:51:07 ~ 22:52:47) 
Beyaz peynir
Kavun
Zeytinyağlı patlıcan
Yoğurtlu semiz otu
Beyaz leblebi
Sevgilinin dizi

Caresizlikte marketten olur.
  • duptıs  (08.07.20 22:57:17) 
humus, haydari, hibes ve acili ezme


  • Kreuzberg  (08.07.20 23:01:40) 
Yoğurtlu mezelerin çoğu yakışıyor bence. Bir de tabii beyaz peynir. Babam illa ki humus ve kavun ister.

Carrefour'dan biz bir kere mecburen almıştık dediğiniz gibi; gece sonunda meyve, çerez tabakları bitmiş mezeler kalmıştı. Market mezeleri güzel olmuyor gerçekten. Ben daha sonraları için evin yakınındaki bir yeri keşfettim, ordan alıyorum. Eğer e yapamayacaksam.

Evde yapma ya da başka bir yerden alma imkanınız hiç yoksa Carrefour'dan meze almak yerine beyaz peynir, kavun, çerez, bir de 5 dakikada haydari (gerçekten 5 dakika) ile güzel bir sofra kurabilirsiniz.

Edit: haydari tarifini de bırakayım buraya www.google.com
  • fraise  (08.07.20 23:19:39 ~ 23:21:45) 
köz patlıcan, çerkes tavuğu, harşıl favorilerim. turşu ve peynir de güzel yancılar. tarama ve lakerdanın lezzetlisini bulunca onlar da çok keyif katıyor rakıya.


  • Bruce  (08.07.20 23:59:06) 
1) haydari, köz patlıcan, fava, hardallı levrek, tereyağlı karides, kalamar. humus da çok severim ama şu ana kadar türkiye'de çok iyi humus yapan bir yer görmedim.

2) ben marketten meze almaya kesinlikle karşıyım. mezeyi ya kendiniz yapacaksınız ya da mezeciden meze alacaksınız. bunun için de kurtuluş'taki mezeciler çok iyidir tuana ve tuşba özellikle.
  • elektr10  (09.07.20 00:59:06) 
hocam rakının yanına bence olmazsa olmaz bir yogurt mezesi haydari olur atom olur, 1 adet et türü (tavuk, kırmızı et, balık) ve peynir benim için olmazsa olmazdır.


2) carrefour mezeleri güzel. paketli alma paketli mezeler güzel olmuyor. açık al.
  • sizofren06  (09.07.20 09:24:16 ~ 09:25:01) 
[]

Mekanlara gitmeye başladınız mı? Ne kadar normalleştiniz?

Ben 3.5 aydır en fazla markete gidiyorum o da haftada 1 kez falan. Aslında sağlık sektörünün içinde olunca zaten hep riskli alanda ve kalabalıktaydım zaten corona da oldum 2 ay önce ajsjs. Ama hiçbir şekilde gidip de avmdir kafedir gezmedim oturmadım. Bu süreçte sadece 3-4 kez sevdiğimiz birkaç mekana sipariş verip onları da kapıdan alıp evde ya da dışarda açık alanda yedik. Ama bakıyorum herkes dışarda yemek yiyor gayet. Alışverişler yapılıyor mağazadan mağazaya. Eve kapananlar olarak çok azınlıkta kaldık gibi hissediyorum.

Bugün de aylar sonra bir yere gidip pizza yiyesim geldi. Zaten gidersek beraber yaşadığım kardeşimle gideceğimiz için yakınımızda kimse olmayacak yine ama yine de şu durumda birçok insanın yaptığını yapıp sorumsuzca dışarı çıkmak kötü hissettiriyor.

Sizler ne durumdasınız? Avm, kafe, pub falan böyle yerlere gitmeye başladınız mı? Sizce sırf zevkine evden çıkılır mı şu zamanda?

 
normalleşmedim. Hükümetin elinin değdiği hiçbir veriye güvenmemekle birlikte, -nacizane görüşüme göre- üzerinde oynanmış verilerde dahi günlük koronavirüs vaka sayıları 2 ay öncesiyle aynı. www.worldometers.info

risk grubunda olan ve görüşmek durumunda olduğum insanlar var. tablo böyle devam ettiği sürece de normalleşmeyeceğim.
  • cern de cayci olmak vardi  (01.07.20 12:41:10 ~ 12:41:24) 
mekanlara anca sonbaharda falan gideriz herhalde, zaten konser falan da yok.

onun dışında bisikletle dolaşıyoruz ve diğer insanlardan uzak bir şekilde göztepede soluklanıyoruz.
  • redeath  (01.07.20 13:24:48) 
sevdiğim mekanların açık alanları olanlarına gitmeye başladım ufak ufak, zaten hepsi gerekli önlemleri almışlardı. ben artık sorumsuzluk kısmını geçtim. artık herkes sokakta ve bilinçli davranmanın getirdiği hiçbir şey yok. önceden dışarıya zorunluluk olmadıkça çıkılmıyordu, çıkmayarak zorunluluktan çıkanları tehlikeye atmamış olacaktık. şimdi ise herkes dışarıda ve benim çıkıp çıkmamam sadece kendi sağlığımı ilgilendiren bir durum haline dönüştü. mevcut durumda virüse yakalansam bile atlatacağımı düşündüğüm için bundan da korkmuyorum.

ha, yine de her fırsatta çıkıyor değilim. ama bu kadar insanın keyfine göre hareket ettiği durumda artık benim de hayattan keyif almaya başlamam lazımdı, üzgünüm. zaten çok zorlandım bu süreçte ve bu gidişle yazın tamamı riskli geçicek. sonrasında okullar açıldı, sonbahar derken virüs daha etkili olmaya başlayacak. bu kadar insanın umursamadığı durumda 8-9 ayımı eve kapanarak geçiremem. yaptığım da eskisi gibi çıkıp gezmek değil zaten.

sektörden biri olarak daha iyi yorumlarsınız belki, toplum bağışıklığını güçlendirme yöntemi olarak insanların bu virüsü kapacaklarsa da sonbahar, grip sezonu gelmeden kapıp bağışıklık kazanmalarının mantıklı olacağını söyleyenler de var. çünkü ne yakında aşı görünüyor ne de kendi kendine yok olacak; elbet bir gün kapacağız bu mereti. hastane kapasiteleri dolmasın diye bekledik çıkmadık, şimdi de vaka sayısı sıfır olsun diye beklersek daha çok bekleriz gibi geliyor bana.

mesela sinemaya da gitmeyi özledim ama açılsa da gitmem. keza berbere gitmiyorum, evde çözdüm o işi, gitmeye de niyetim yok. bazı riskler alınabilir durumda, bazıları değil; herkesin kendi bilincinde, ihtiyacına göre bunları düşünmesi gerekiyor bence.
  • Bruce  (01.07.20 14:08:47) 
gidecek birilerini bulsam kafelerden, avm'den çıkmam valla hiç umrumda değil. çok sıkıldım.


  • diffarentiationation  (01.07.20 14:10:43) 
hafta sonu sınava girdim :) sınav günü mekanlar kapalı olduğu için bir saat bekleyip bir mekanda yemek yedim, mekanın tek müşterisi bizdik ve daha önce kimse gelmemişti en azından o gün için o yüzden içim rahat. mekanın açık yerindeydik. avm değil fakat birkaç mağazaya girmek zorunda kaldım. toplu taşımaya hala binemiyorum fakat bunların hepsine özel araçla gidebiliyorsam gidiyorum. yeşillik yerlerde takılıyorum bu arada. bruce +1


  • black holes in the sky  (01.07.20 14:36:03) 
Ben normal takılıyordum ama arkadaşlar eve falan geliyordu. Yani biz arkadaşlarla hep takılmaya devam ettik, kasmadık öyle çok fazla. Ama mekana gitmem, hastalıktan değil eski tadı yoktur be gidip napcam.

kadıköy'de normal zamanalrda epey kalabalık olan bir meyhanede çalışanı aradım. hep gittiğimiz bir yerdi, boş ya kimse gelmiyor falan dedi. Ben eğlencesine, başka insanları görmeye, hoplamaya zıplamaya gidiyorum. Başka insan yoksa evin içinde de zıplıyor, sonra sabah alt komşudan özür diliyorum yani :D
  • eazy  (01.07.20 14:45:16) 
Kapalı alanlara mümkün olduğunca gitmemeye çalışıyorum. Bir ihtiyacım varsa online alışverişle hallediyorum. Arkadaşlarımla açık havada parkta oturuyoruz, kendi çayımızı getiriyoruz. Korkuyorum halen. Çoğu insan salış moduna geçti, hızlı bir normalleşme yaşıyoruz bence. O yüzden güven vermiyor bana ortalık:(


  • kostüm çok güzel prenses misiniz  (01.07.20 14:56:42) 
mahalledeki kafede açık havada bir iki kez oturduk. markete zaten gidiyorduk. onun dışında evdeyiz hala. spor salonu açıldı ama erteledik.


  • chavezding  (01.07.20 16:48:12) 
bazı işlerimi halletmek için gerektiğinde çıkıyorum, halledip dönüyorum.
sosyalleşmiyorum yani, gereklilikten çıkıyorum.
marketlere girmiyorum.
mağazalara da girmiyorum, ihtiyaç olduğunda sadece ufak tefek dükkanlardan alışveriş yapıyorum.
kuaföre falan da gitmiyorum.
çevremdekiler de öyle, sadece mecburiyetten çıkıyorlar.

herhangi bir mekana gitmedim, gitmeyi istesem de henüz gitmemem gerektiğini düşünüyorum.

zaten yaklaşık 15 yıldır home office çalışan biri olduğum için bu süreçte hiç zorlanmadım.
bu yazı böyle geçireceğim gibi görünüyor.
kendime odaklandım, içime döndüm.
o şekilde değerlendiriyorum bu süreci.
  • blatta hiberna  (01.07.20 17:16:21 ~ 17:16:53) 
[]

Covid sebebiyle yurt dışı gezisi iptal eden var mı?

Benim önümüzdeki 2 ay içerisinde 3 yurt dışı gezisi planım vardı. Portekiz, Japonya ve Danimarka. Biletleri aylar öncesinden alıp aşırı heveslenmiştim hepsine. Başka bir sürü hazırlık ve masraf da yaptım tabii. Herkes “gitme şu ortamda” falan diyor ama gidemezsem gerçekten yıkılcam sanırım ve hepsine çok gitmek istiyorum her şeye rağmen.

Sizde durumlar nasıl? Şu sıralar yurt dışı planları olanlar iptal ettiler mi gerçekten yoksa “ne olacaksa olsun” deyip gittiler mi? Mantıklı olan ne sizce bu zamanda?


 
komşunun yeğeni japonyaya gidecekti. iptal etmiş virüs meselesi nedeniyle.


  • sutlu nescafe  (12.03.20 00:27:06) 
2 ay uzun bir süre, ben henüz etmezdim. Şimdiki gibi olursa gezicek görecek yerler kapalı olur muhtemelen, o durumda düşünülebilir. Ama ortam daha sakinleşirse git derim. Virüsü kapsan dahi ölmeyeceksin, 2 ay içinde de bulaşacağı çoğu kişiye bulaşmış olur muhtemelen.


  • Bruce  (12.03.20 00:28:45) 
@Bruce; Portekiz’e bu pazar gidiyorum. Ay sonu da Japonya. Danimarka da mayıs ayında diye 2 ay içerisinde yazdım ama ilki çok yakın şu an. Hala git diyor musun? :/


  • ms brownstone  (12.03.20 00:30:59) 
Gideceğin yerler müzeler vs açık mı? Lizbon Sokaklarında gezerken in cin top mu oynayacak? Görmek istediğin yapmak istediğin şeyler etkilenmiş mi bu krizden? Bunlara göre gidebilirdim.

Çünkü normal sosyal hayatı olan herkes etkilenecek bu virüsten, çok belli. Çok hızlı yayılıyor ve tamamen korunmak mümkün değil. Şu an tam olarak tanımadığımız düşmandan korkuyoruz ama bir süre sonra alışacağız. İnsanlığın sonunu getirecek bir virüs değil, daha kötülerini de atlattı bu dünya.
Covid 19'un hayallerini senden çalmasına izin verme ms. Brownstone diye bitiricem ahkam kesmelerimi...
  • Bruce  (12.03.20 00:37:05) 
Kişisel seyahat planım sadece İstanbul'a idi. AKP kafasına güvenemeyip bileti yedim.

Önümüzdeki ay Berlin ofisine gidecektik iptal oldu. Mayıs-Haziran gibi Kuzey Avrupa'da şirket toplaşması olacaktı. O da iptal oldu.

İlk seyahatiniz Danimarka'ya olsaydı risk almaya değer derdim zira Kuzey Avrupa'da henüz fazla yayılmadı. Şimdiden bir sürü erken önlem alınmaya başlandı. Yine de Mayıs ayında buraların da karantinaya alınma ihtimali oldukça yüksek.

Edit: Danimarka'nın durumu söylediğim kadar iyi değilmiş.
  • bruce mclaren  (12.03.20 02:24:06 ~ 23:45:43) 
Ben haftaya Almanya'dan Türkiye'ye gelecektim, iptal ettim. Genel olarak Avrupa'da kontrol altına alınamayan bir artış var, şu an sayılar az ama İtalya hızında seyrediyor diğer ülkeler de ve bir 10 gün sonra hepsi (aslında kastım UK, Almanya, Fransa, ispanya) İtalya gibi olacak gibi duruyor. Tabi bunu engellemek için muhtemelen dramatik önlemler alırlar o da zaten seyahati daha zor duruma sokar.


  • Haldamir  (12.03.20 02:30:02) 
Bu hafta belçikaya gidecektim, arkadaş da İtalya'dan gelecekti onun uçuş iptal oldu ben de gitmiyorum. Gereğinden fazla insanla muhattap olmayın. Yukarıda bir arkadaş demiş bulaşsa öldürmeyecek diye, yanlış. Düşük de olsa daha genç yaşlarda ölümler mevcut, hastaneler şişiyor üstelik. Bu aşamada durumu çok kötü olanlar dahi tedavi alamayabilir. Öte yandan genç yaştaki sizler hafif atlatsanız bile 50-60-70 yaşlarındaki ebeveynleriniz, sevdikleriniz atlatamayabilir.

Bu arada bu akşam yayınlandı, Danimarka da İtalya benzeri kamusal alan kısıtlamaları getirdi. Para harcanmışsınız, heveslenmişsiniz ama işte maalesef bu hastalık dünyayı vurdu. Ülkeler ve şirketler milyar dolar düzeyinde zarar ediyor. Birsürü insan işsiz kaldı ve kalacak.

Cezalı da olsa değişiklik yapabiliyorsanız yapım ve temmuz, ağustosa erteleyün derim en erken. Dünya sağlık örgütü pandemic(salgın?) ilan etti bugün sonunda. Bu durumda minimum 12 16 hafta civarı daha yayılacağı öngörüsü varmış. Tabii bu ülkelerin aldığı önlemlere ve insanların duyarlılığına da bağlı.
  • senolll  (12.03.20 05:14:12) 
dunyada ne olup bittigini su an biraz takip ediyorsaniz, cevabi biliyorsunuz aslinda.
mantikli olan su 1-2 ay cok dikkatli olmak ve 2020 icinde yurtdisina cikmamak. Japonya ve Danimarka'da salgin zaten kontrol edilemeyen durumda.

TR'de virusun daha hizli yayilmasi da, sizin gibi yurtdisina tatil icin gidip donenlerle gelecek.
  • ebabil curnatasi  (12.03.20 05:56:17) 
Cumartesi almanyadan turkiyeye gelecektik iptal ettik, en yakin arkadasim pazar gunu turkiyeden isvicreye gidecekti gezmeye o da iptal etti.


  • the end of time  (12.03.20 07:16:04) 
2 ay sonra hayat normale diyebilir ama bu günlerde varsa bu planları iptal etmek doğru olabilir. Döndüğünüzde isyeri ya da yakın çevrenizin size cuzzamli gibi davranma ihtimali var. Bir arkadaşım bir Avrupa ülkesi seyahatin iptal etmek zorunda kaldı iş yerinin baskisi ve mobbingi ile.

İlk kez yurtdisina çıkan biri gibi görünmüyorsunuz, bence yakın tarihte olanları iptal edin. Bu arada ben de "bana bir şey olmaz ya" kafasında olurdum ama başkasına taşıma ihtimali var.
  • biseysorcaktim  (12.03.20 07:23:48 ~ 07:28:20) 
İki hafta sonra fransa da konferansa konuşmacı olarak katılacaktık, vazgeçtik. Konferans hala iptal olmuş görünmüyor.


  • aktuelbimurunu  (12.03.20 07:40:07) 
Viyana'ya gidecektim 8-12 Mart arası. İptal ettim.


  • put it in your appropriate place  (12.03.20 08:08:20) 
17 mart almanya gezimi iptal ettim, kız arkadaşım da tr gezisini iptal etti.


  • megasalexandros  (12.03.20 08:33:42) 
Dun londraya gidecektim. Sabahindan aciga aldim biletleri.


  • zannedersem tek eksiginiz bendim  (12.03.20 08:45:50) 
Cok zor soru japonya sakat kalanlara gidilir ama mutlaka onlem alin
Japonya cine yakın olduğu için ve oradan ucus iptalinde donmek daha zor olduğu için sakat

  • basond  (12.03.20 09:06:35) 
Japonya’da sikinti yok aslinda,’portekiz’de de aman aman bir sey duymadim.
Bence problem yurtdisindayken mesela ucuslarin yasaklanmasi ya da 2 hafta karantina meselesi filan.
Yoksa virus virus yani.
  • kuehles blondes  (12.03.20 09:52:09) 
benim yarın istanbul berlin uçuşum var. uçuş promo, otel parası ödenmiş fakat gitmemeye karar verdim. seyahat 2 günlük ama o arada olası bir karantinaya alınma endişem var. 14 gün karantinada kalmaktansa 1 yıl seyahat etmeyebilirim.


  • emdortabir  (12.03.20 10:02:31) 
ingiltere vardi iptal ettim herseyi.


  • 65 derece  (12.03.20 10:27:16) 
Mayıs ayına bosna Hersek için bilet aldım. Henüz iptal etmedim, düşünmüyorum da açıkçası şu an. Gidişata bağlı, iki ay içerisinde olumlu yönde seyir edeceğini umuyorum.


  • bir fincan kahve ile film izlemek  (12.03.20 11:47:24) 
şu an almanyada bir kafede kahve falan içiyor olmam lazımken ofisten yazıyorum


  • technicalte  (12.03.20 11:58:28) 
Haftaya pazartesi mesleğimle ilgili bir sınava girecektim Almanya'da, geçen hafta iptal oldu.


  • peki madem  (12.03.20 12:05:22) 
Abd'ye gittim geldim iptal edemeyeceğim bir seyahatti. İtalya'ya gidecektim erteledim erteledim sonunda iptal oldu uçuşlar..Onu bırak ülkede hayat durdu, bir firmaya para gönderdik onu bile alamamışlar. Alacaklı olduğumuz firmalar da var. Bakalım bu işin sonu nereye varacak..


  • iwasbornonamountainside  (12.03.20 12:12:25) 
litvanya'ya gidecektim, vazgeçmek üzereyim


  • piotr  (12.03.20 13:51:03) 
Etmeyen var mi? Bir stokcular bir de umarsizca hala seyahat edenler yasadigimiz sorunlarin kaynagi degil mi? Birakin turistik geziyi, is seyahatlerimizi de erteledik biz.


  • bosver nicki  (12.03.20 14:16:11) 
[]

Schengen Vizesi Ek Evrak Talebi

Geçen hafta Portekiz üzerinden Schengen başvurusu yapmıştım. İstenen evraklarda Sgk hizmet dökümü için kaşeli imzalı diye belirttikleri için ben de iş yerinden almıştım belgeyi. Bundan önce en son Hollanda için e devlet’ten aldığımı hatırlıyorum ama bu şekilde iş yerinden alarak da Schengen aldım daha önce. Açıkçası kaşe imza dedikleri için de böylesi daha garanti diye düşünmüştüm. Cuma günü bana mail atmışlar Sgk hizmet dökümünüzü e devlet üzerinden barkodlu bir şekilde mail atmanız gerekmektedir diye. Cumadan beri de gözümden kaçmış benim, Şimdi yapıp gönderdim ama nedense çok canımı sıktı bu iş.

Daha önce vize için ek evrak hazırlaması gerekenler olmuştur diye sizlere sorayım dedim. Böyle bir şey dezavantaj mıdır vize için? Portekiz yüzünden midir nedir bilmiyorum ama nedense zaten ilk kez gerginim vize konusunda. Daha önce hiç red yediğim ya da ek evrak göndermek zorunda kaldığım olmamıştı. “Bu zaten evraklarını bile tamamlayamamış ve mailimize de 5 günde ancak dönmüş, hiç gelmesin daha iyi” falan derler mi şimdi bana? Demezler di mi? :(


 
bu yüzden ret yemezsin, evrağın istedikleri halini göndermen gerekiyor sadece, inceleme ve karar verme gerektirecek bir şey değil.

hizmet dökümünü iş yerinin onaylamasından ziyade sgk'nın onaylaması gerekir(eğer bir ıslak imza söz konusu olacaksa), iş yerinden çok devleti dikkate almaları normal; bu sebeple istemiş olabilirler. önceden barkod sistemine "güvenmiyor" ve e-devlet evraklarını kabul etmiyorlardı kolay kolay, şimdilerde ayak uydurmaya başladılar barkodla teyit etmesi kolaylaştığı için.
  • Bruce  (05.02.20 22:39:46) 
[]

Sezen Aksu Şarkısı

Aklıma takıldı ama kelime bile hatırlamıyorum şarkıdan. Tek hatırladığım klibinde büyük bir masa ve masada Sezen Aksu’yle beraber oturup şarkı söyleyen insanlar olduğu. Var mıdır bu kadarcık ipucuyla şarkıyı bulabilecek birisi?




 
  • nothing in my way  (24.12.19 20:37:03) 
[]

Bu duyuruda istifçiliğimizi puanlıyoruz.

Sanırım ben bir istifçiyim ve bu saçma durumda olan başkaları da var mı diye merak ediyorum.

Evi toplamaya giriştim ve o kadar çok gereksiz şey çıktı ki yemin ederim kendimden soğudum. Özellikle kıyafet ve takı konusunda tam bir istifçiyim sanırım ben. Geçen sene giymediğim çoğu kıyafetimden kurtuldum sanıyordum ama bir baktım yine evde saçma sapan bir sürü şey var. Resmen giymeyeceğimi bile bile atamadığım kıyafetler gördüm.

Sanırım 10 üzerinden 9 falan olan istifçiliğimden ciddi ciddi kurtulmaya çok niyetlendim bu sefer. Gereksiz her şeyden kurtulacağıma inanıyorum. Siz de akıl verin, motivasyonunuzu, istifçilikten nasıl kurtulduğunuzu yazın da ben de kurtulayım bu saçma huyumdan. Ama önce: Kaç veriyorsunuz kendi istifçiliğinize? :( Ne yapıyoruz bundan kurtulmak için?

 
Bende 8-9 veririm. Bişey yapamıyorum, vaktim yok. Ama odanın birine bir kutu koydum, sürekli ayırıyorum kurtulmak istediklerimi.


  • curukturpkokusu  (21.12.19 14:12:02) 
Belediyelerin koyduğu giysi kumbaralarına atsanıza?


  • wrench  (21.12.19 14:49:24) 
Marie Kondo'nun kitabı tam size göre. "Derle, Topla, Rahatla" ismi. Onu okuduktan sonra 7-8 torba eşyayı elden çıkarmıştım.

Bir de Instagram'da minimalizm, sadecilik gibi etiketleri ve hesapları takip edebilirsiniz. Az eşyayla yaşayan insanlardan tavsiyeler, evlerinin fotoğrafları. İnsan hevese geliyor.
  • stoa  (21.12.19 14:51:42) 
yemek: soğuduktan sonra direk çöp
kıyafet: tinerci gibi görünene kadar giyerim
ayakkabı: tinerci gibi görünene kadar giyerim
elektronik: tamamen bozulsa bile içinden işe yarar birşey çıkar diye atmam tutarım.
  • Tears of Devil  (21.12.19 14:55:17) 
0. gereksiz şeye tahammülüm yok, hemen atarım. yaşlanınca gerekli şeyleri atan annelerden olucam.


  • aydonno  (21.12.19 15:06:47) 
gıda:ikinci günden sonra atıyorum yemekleri genelde. ama eve denemek için bol miktarda değişik gıda da alınıyor. onların tarihi geçmiş oluyor çok sonra fark edip atıyoruz.
kıyafet ve ayakkabı: kıyafet konusunda istifçiyim. çok şey almasam da giymediğim şeyleri kime vereceğimi bilemiyorum, atmaya da kıyamıyorum. ayakkabı çok az sayıda aldığım için yırtılmadan atmasam da çok göze batmıyor miktar olarak.
ıvır zıvır eşyalar: süs eşyası, anahtarlık, kedi oyuncağı gibi şeyler bütün evi kaplıyor ve atmaya kıyamıyorum.
elektronik: birine vermediğimiz sürece bozulsa da atmıyoruz.

kendime ortalama 6/10 veririm. ama annem babam daha da istifçi; değeri olmayan macera romanları, çok çok eski spor eşyaları, bedenlerine olmayan giysiler vb. hiçbirine kıyamıyorlar. onlar 8-9/10 diyebilirim. ben arada elimde torbayla atıyorum bir şeyler ama o kadar çok şey var ki yeterli olmuyor.
  • slow like honey  (21.12.19 15:08:46) 
kablo istifçisiyim. bir kaç koli kablom var ve atamıyorum, kıyamıyorum. satsam satılmaz. öyle duruyor hepsi. kablo harici hiç bir şeyi tutmam, lazım olanları düzenlerim.


  • scudman1  (21.12.19 15:21:29) 
5 puan veriyorum kendime.

giysilerim işim gereği yazlık-kışlık şeklinde ayrılmıştır.

çalışacağım yer yazlıksa, 1 büyük boy valize sığar.

çalışacağım yerde kış mevsimiyse, onlar da 1 valize sığar.

bu kıyafetlerin haricinde, ekstradan,

mont, jean, ayakkabı çeşitlerim vardır. bir nevi yedeğin yedeği...

son 3 yıldır azalttım. "giymediğim", yedek olarak da giymeye "ihtiyacımın" olmayacağı her şeyi ama her şeyi elden çıkardım. (ama nadir olarak, şu da var: 1 bere iş görürken, bazen 5 tane berem olabiliyor, ama muhakkak kullanırım...)

kıyafet konusu bu kadar.

takı konusunda, gerçekten az ama öz kullanıyorum. 1 yüzüğümü en az iki yıl kullanırım, rahatlıkla outdoor hariç, her şeyle kombinleyebilecek bir sistem kurdum kendime. az ama öz olması çok önemli bu konuda. velev ki eskaza kararan olursa, direkt atıyorum. çünkü onu asla meclis ortamında kullanmayacağımı biliyorum. bye bye.

takı harici birkaç şapka ve fular, şal durumu kurtaran ya da tarz katan aksesuar olarak yetiyor.

bozulan şarj aletini, elektroniği direkt atıyorum. aradığımı anında buluyorum bu sebeple. seyahate çıkarken de çok rahatlıkla hazırlıyorum her bir detayımı.

eski yani uzun süre dayanmış, ama bozulmamış elektronik varsa, atmam. ben kullanmasam misafire lazım olabilir diye düşünür, saklarım. saç düzleştiricisi gibi...

çok küçük gelen, çok bol gelen hiçbir şeyi kesinlikle tutmam.

yırtık kıyafeti ev giysisi yapmam. kumaşları keser, bağ bahçe işinde fide bağlarım.

yırtık, patlak, rengi solmuş çorabı direkt atarım. hastane, misafirlik durumunda en en en sevmediğim şeyin başına gelmesini direkt engellemiş olurum. dolaylı olarak, istifçilik yapmaya da imkanım bile kalmaz.

makyaj malzemesinde, kozmetikte kırılan, bozulan, akıtan, bulaşan şeyleri tutmam. şişesi biten ürünü atarım, sadece küçük şişe varsa, seyahat boy olarak kullanabileceğim, onları saklarım o da nemlendirici, şampuan ve duş jeli için 3 tane yeterli oluyor.
  • ikcı  (21.12.19 17:22:10) 
[]

İkinci el kıyafet alışverişi sitelerini kullanıyor musunuz?

Dolap, Gardrops, Modacruz vs bu siteleri kullanıyor musunuz? Kullanıyorsanız hangisini tercih ediyorsunuz? Gerçekten bir şeyler satılabiliyor mu bu sitelerden yoksa aylarca ürünlerin beklediği vakit kaybı uygulamalar mı bunlar?

Zamanında iyi para verip pek kullanmadığım birkaç parça şeyden kurtulmak için bu tip uygulamalar geldi aklıma ama hiç internet üzerinden ikinci el alışveriş deneyimim olmadığı için sizlere sorayım dedim. Her türlü fikre ve paylaşacağınız deneyimlere açığım ikinci el alışveriş uygulamalarına dair.


 
Dolaps gardrops a göre daha kalabalık. Değerinde değil de başımdan gitsin mantığıyla fiyat koyarsan satılıyor. Ürünü detaylıca anlat sonra iade falan uğraşma.


  • prizmatik  (30.11.19 14:02:37) 
Ters yazmışım, gardrops kalabalık :)


  • prizmatik  (30.11.19 14:36:53) 
Modacruz ve dolap kullanıyorum ben. 5-6 parça aldım şimdiye kadar. Ürün de yükledim, henüz alıcı çıkmadı ama. Atmaya kiyamiyorsan uygun fiyata yükle. Belli olmaz yani.


  • elorelia  (30.11.19 14:53:28) 
esim bi ara aktif kullaniyordu dolap'i. kiyafetlerinin cogu markaydi (guess, thilfiger, zara vs).

10-15 liraya koydu yuzde 80ini. satin alanlara da 2-3 tane tshirt hediye koyuyordu (cogu uni ogrencisiydi alanlarin). yorumlar artinca cogunu hizlica satti.

cok fazla soru soran pazarlik yapan oldugu icin bi sure sonra bikti, temizlige gelen ablaya verdi hepsini.

300e almistim 150ye satayim diyorsaniz bulasmayin derim. dolabimi bosaltayim, bos yere duracagina birileri giysin diyorsaniz mantikli.
  • brkylmz  (30.11.19 16:51:24) 
[]

Duyurunun veganları

Kullandığınız ve memnun kaldığınız kişisel bakım ürünlerinden aklınıza ne gelirse yazabilir misiniz? Diş macunu, ped, deodorant, oje vs. aklınıza ne gelirse marka ve mümkünse ürünün tam ismiyle yazarsanız mükemmel olur.

Direkt veganlara sordum ama vegan ve cruelty free ürün kullanan herkesten fikir alabilirim şu an.


 
vegandukkan.com’da satılan ürünler güzel.


  • auroraaurora  (15.11.19 19:44:30) 
www.instagram.com

saçım için bu markanın (inecto) şampuan, krem, maske ve bakım yağlarını kullanıyorum, tavsiye ederim. saçlarım çok işlem görmüş olduğu için istesem de sabuna henüz cesaret edemiyorum.

badecanlar.sopsy.com ayrıca şu çiftin yaptığı ürünlerin çoğunu tavsiye ederim. ben buradan daha ziyade deterjan ve arap sabunu alıyorum. vücudum için sabun ve krem de almışlığım var, ayrıca yeni makyaj ürünleri üretmişler, denemeyi düşünüyorum.

www.instagram.com şu dükkanı da tavsiye ederim. sahibi bahar hanım harika bir insandır. burada da her telden ürün bulmak mümkün. zao diye fransız bir vegan makyaj markasının distribütörlüğünü yapıyorlar, henüz denemek kısmet olmadı, burayı da inceleyebilirsiniz.
  • bir garip melek  (15.11.19 20:21:58) 
Şampuan ve saç bakım ürünleri olarak en çok Davines oi serisini beğeniyorum. Paul Mitcell'in vegan ürünleri de güzel. Daha uygun fiyatlı alacaksam Eyüp Sabri Tuncer, Inecto ve Otacı güzel.

Diş ağız bakımı ürünlerinde en çok Dessert Essence'ın whitening plus diş macununu, yine aynı markanın ağız gargaralarından ultra care olanını beğeniyorum. Eyüp Sabri Tuncer'in karanfilli diş macunu, Rossmann'daki Alterra diş macunu ve ağız gargarası, Humble Brush (fresh mint ve çilekli olanı beğeniyorum ama hindistan cevizlisini pek beğenmedim) güzel. Gratis, Rossmann gibi mağazalara yeni bir marka geldi Love Beauty and Planet diye onun da diş macunu güzel.

En büyük sıkıntım doğru düzgün deodorant, deo stick yok Türkiye'de. Dessert Essence, All-free, Alterra, Lavera, Siveno, Kiss My Face(çok kötü) aklıma gelen denediklerim. Şu an Gratiste satılan Soft and Gentle deodorantı kullanıyorum, memnunum ama deostick tercih ederdim.

Sabun vücut için Rossmann'daki Babydream markasının bebek sabunu yeni keşfim, çok beğendim. Yine vücut nemlendirme için Wellness and Beauty kremleri seviyorum.

Yüz bakımı için Cosrx'in vegan ürünleri. Kendi sitelerinde vegan ibaresi var vegan olanlarda. Benim favorilerim salicylic acid daily gentle cleanser ile low ph good morning gel cleanser yüz yıkama jelleri, galactomyces ve aha/bha tonikleri, galactomyces essence, natural bha skin returning emulsion(benzer şişedeki a-sol çeşidi vegan değil dikkat). Ayrıca yine kore markalarından Klairs güzel vegan ürünleri var. Uygun fiyatlı yüz yıkama jeli Isana clean&care da güzel. Yine Isana'nın kremleri çok uygun fiyatlı. Mycheelle, Derma-e, Cyrene ürünleri kullandım daha önceleri ama eh.

BB krem, fondöten tarzı Jane Iredale Glow Time kullanıyorum. Memnunum ama bittiğinde Nyx Bare With Me ürününü deneyeceğim herkes memnun olduğunu söylüyor. Pudra olarak transparan pudralardan The Balm Sexy Mama kullanıyordum, gayet güzeldi.

Eyeliner Sephora'daki Kat von D'nin Tattoo Liner'ı şimdiye kadar vegan olan olmayan tüm eyelinerlar içinde en iyisi. Türkiye'ye gelmeden önce The Balm markasının Schwing eyelinerını kullanıyordum, aşırı akıyor. Far bazı The Balm Put a lid on it, çok memnunum hatta dudak bazı olarak da kullanıyorum. Rimel Too Faced Better than sex (yalnız waterproof olanı vegan değil).

Oje Note ve Color Club kullanıyorum. Daha önce Zoya vardı ama geçen sene ülkeden çekildiler, internette falan görsem alırım. Hala var mı bilmiyorum ama Sparitual oje de güzel, geçen sene Kanyon Harvey Nichols satıyordu.

Lip balm olarak Isana, Alterra Hurraw, Lavera, Logona, Druide kullandım. İçlerinde en çok Logona'yı beğendim bir de Isana ve Alterra'yı uygun fiyat ve ulaşılabilirlik açısından çok seviyorum ve tercih ediyorum. Yalnız Rossmann'da alırken dikkat edin her çeşidi vegan değil, arkasına bakın.

Ped Natracare favorim, Gratis sık sık indirim yapıyor stokluyorum o zamanlar. Onun dışında Molped ve Rossmann'ın kendi ürünü olan Facella iyi. Yalnız Molped'in yeni çıkardığı pure and soft serisi bende kaşıntı yaptı klasik olanı tercih ediyorum.

Parfüm sıkıntı. Ben Pull&Bear'ın Phyllis parfümünü kullanıyorum. Chloe Love parfümüne dupe gibi bir şey. Inditex grubu mağazalarının parfümleri vegan. Ayrıca L'erbolario diye bir marka da var ama ülkemizdeki seçenekleri sınırlı. Zorlu Eataly'de L'erbolario standı vardı gidip deneyebilirsiniz.

Güneş kremi Alba Botanica, Kiss My Face(eh), Derma e(yüz) ve Superdrug Solait kullandım. Alba Botanica ve Solait güzel. Özellikle Solait Watsonslarda bulunduğu için ulaşımı kolay. Yalnız bunları vücut için beğendim. Yüz için hala pek içime sinen olmadı.

Bulaşık makinesi tableti U Green Clean, Frosch, Seventh Generation, Tri power gibi markaları denedim. Hiçbiri güzel temizlemiyor. Yani temizliyor da eh işte. Bulursanız bana da haber verin güzel bir tane. Hepsi kötü diye en uygun olan Bim'deki Bind markayı alıyouz. O da vegan. Viking'in sıvı bulaşık deterjanı, temizlik ürünleri iyi.

Çamaşır deterjanı ve yumuşatıcı Bingo ve Frosch.

Babydream ve uni baby ıslak mendil. Babydream mendilleri beğenmiyorum pek ama atıyorum çantaya. Selpak mendil ama losyonlu olan çeşidi vegan değil.

Aklıma gelenler bunlar ilk düşününce.
  • hush  (15.11.19 23:54:18) 
Eyüp Sabri tuncer diş acunu ve bebek şampuanı kullanıyorum. Diş macunu dan çok memnunum. Bir de dün a101de gördüm duru vegan serisi sabunlar çıkarmış. Banyo, el yüz vb. Onlardan aldım 3 paket bugün deneyeceğim.

Aklıma ilk gelenler bunlar diğerlerini yazmış zaten arkadaşlar.
  • balik kraker  (16.11.19 08:17:38) 
viking'in a101, migros ve diğer marketlerde satılan temizlik malzemeleri fiyatları da uygun

yeşil wc banyo temizleyicisi
mavi renk bulaşık deterjanı

başka temizlik ürünleri de var yağ sökücü, leke çıkarıcı vs fakat onları kullanmadım
  • freebird5406_2  (19.11.19 12:34:40) 
[]

İstanbul’da sıcak şarap

Kadıköy’den çok uzaklaşmadan nerde güzel sıcak şarap içebiliriz?




 
victor levi'de sıcak şarap var mıydı.. orası olabilir?


  • la traviata  (25.10.19 14:07:06) 
[]

İşe/okula evden yemek götürüyor musunuz?

İlk sorum başlıkta. İkincisi eğer götürüyorsanız neler götürüyorsunuz ve ne şekilde götürüyorsunuz? Yemek termosu falan mı kullanıyorsunuz yani? Bir yerden sonra aklıma yemek gelmemeye başladı zira uzun yılların vejetaryeni ve son birkaç haftadır tamamen vegan yaşama geçmeye çalışan ve normalde çok nadiren yemek yapan biriyim. Son sorum da nasıl üşenmeden istikrar sağlayabiliyorsunuz?

Her gün iştekilerle 1 saat ne yiyeceğimizi düşünmekten ve dışarda yediğimiz uyduruk malzemeli yemeklerden aşırı bıktığım için 2-3 haftadır her gün yapmaya çalışıyorum ben bunu. Zamanla biraz zor gelmeye başladı her akşam yemek hazırlamak, taşımak falan ama devam etmek de istiyorum. Sizlerden fikir ya da motive edici bir şeyler gelirse belki gaza gelirim diye ümit ediyorum.


 
Bizde öğlen yemek çıkıyor ama et ve biber yemediğim için makarna ve pirinç pilavından başka bir şey pek yiyemiyorum, ayda 4-5 kez evden getiriyorum. Evde ne varsa peynir kutularına koyup getiriyorum. Öyle yemek termosum fln yok, peynir kutusu candır. Sebze yemeği oluyor genelde, bazen bakliyat olabiliyor. Hafta sonu bolca yemek yapıyorum zaten, her akşam uğraşmıyorum.


  • pati  (24.10.19 19:52:05) 
pazar günleri marul, salatalık, havuç vs gibi sebzeler, mısır ve sevdiğim birkaç şeyi daha yıkayıp kurutup doğrayıp hazırlıyorum. Sonra bunları sulu şeyler alta (mesela domates), marul yaprakları en üstte kalacak şekilde kavanozlara koyuyorum. Eğer marullar kuruysa ve hava almayacak şekilde kapatırsanız, rahatlıkla kararmadan duruyorlar. Ben de sizin gibi vejetaryendim uzun süre, bazı sağlık sorunları nedeniyle yeni yeni hayvansal ürünler tüketmeye başladım. Eskiden nohut, mercimek, fasülye vs gibi salatayla karıştırılabilecek şeyleri ayrı bir kapta götürüp iş yerinde karıştırarak tüketiyordum. Şimdi et, tavuk vs gibi şeyler götürüyorum ama temel sistem aynı yani.
Ayrıca akşam evde ne yersem ertesi gün de öğle yemeğinde yemekten rahatsızlık duymuyorum.
Tabii ben yemeği biraz "ölmemek için yapılması gerekenler" kategorisinde gördüğüm için önemsemiyorum pek. Aynı zamanda keyif almak da istiyorsanız tatmin etmeyebilir.
  • sopiro  (24.10.19 19:57:45) 
goturuyorum. ama haftada dort gun. bir suru yemek kabi almistim ama onlar kadar pratik olmasa da cam saklama kaplarini tercih ediyorum. minik bir lunch bag aldim. haftalik planim su sekilde:

pazar aksami, pazartesi ve sali yiyecegim yemegi hazirliyorum. sali aksami da, carsamba ve persembe yiyecegim yemegi hazirliyorum. cuma sosyal gunum. arkadaslarimla ogle yemegi randevularimi bugune koymaya calisiyorum, hem bu sayede sosyal programim sekteye ugramiyor, hem de kendime o gun izin vermis oluyorum. bir nevi cheat day gibi yani. istikrar bu planlamayla geliyor. siz de gunlerinizi secin, programinizda o gunlere hazirlikli olmak icin, bir onceki aksama aktivite olarak yemek hazirlamayi koyun.

vegan yemekler konusunda cok bir bilgim yok. agirlikla vejetaryen besleniyorum, bence turk mutfagi bu konuda cok basarili. ama siki bir vegan diyeti uygulamaya kararliysaniz zilyon tane site, blog, instagram sayfasi var. degisik seyler denemeye ve gerekli malzemeleri bulmaya (arama ve satin alma) imkaniniz varsa haftada bir saatinizi bu kaynaklara bakip yemek secmeye, malzeme listesi cikarmaya ayirabilirsiniz. sonra da haftalik alisverisinizi yaparsiniz.

bence ogun planlamak cok keyifli bir is. motivasyonlu bir insan oldugunuzu gosteriyor, bir yerden sonra bu duzen oturdugunda kendinizi baska konularda da (spor, sosyal hayat, alkol, diger) disipline etmenize yardimci oluyor.
  • federer  (24.10.19 20:06:01) 
Maalesef artık çok düzenli değil. Artık dışarıda çok kolay vegan yemek bulabiliyorum.

Ancak ilk veganlık yıllarımda, üniversite 3 ve 4. sınıflarda düzenli götürüyordum. Minik bir termos-yemekliğim vardı, içine kendi yaptığım sebzeli böreği koyuyordum ya da tahıllı bir salata. Her zaman meyve koyuyordum. Atıştırmalık kuru meyve ve kuruyemiş de çantamda olurdu. Mecburen istikrarlıydım. Aç kalıyordum aç. Tüm gün kampüste kalıp, tez yazmam, dil sınavına hazırlanmam ve normal ders yükünün de altından kalkmam gerekiyordu. Üniversitede bulabildiğim vegan seçenekler: soğuk ve pörsümüş Ankara simidi ya da çiğköfte idi.

Biraz yük taşımaktan sakınmamak gerekiyor. Ben küçük bir cam kavanozda bitkisel sütümü koyup götürüyordum staj yaptığım yere.

Masterda bol bol smoothie taşıdım, her sabah yanıma alıyordum.

Yazın işe götürdüğüm pirinç kağıdına sarılı atıştırmalıklar bayağı yaratıcı oluyordu. Tahin soslusundan, grill sebzelisine kadar her türlüsünü denemiştim. Hem doyurucu hem de lezzetlilerdi. İnternette çok tarif var: www.ilovevegan.com

Bence işin sırrı, hep aynı şeyleri yememeniz ve çeşitlilik yaratmanız.
  • buf-e kür  (24.10.19 20:15:04 ~ 20:16:58) 
Ben çalışırken sefer tası almıştım 3 katlı onunla götürüyordum. ama bunun her akşam yıkaması, doldurması falan var. eğer üşeniyorsanız bir gün oturup 5 günlük yemek hazırlayıp bu yükten kurtulabilirsiniz.

www.reddit.com adresinden ilham alabilirsiniz, arada vegan yemekler de oluyor. genelde insanlar pazardan yemekleri hazırlayıp her gün için bölmeli plastik kaplara koyuyor. ama başka cam vs. kap da ayarlanabilir tabi.
  • slow like honey  (24.10.19 20:34:23) 
cam saklama kabinda goturuyorum, kapagi kilitli bir sekilde sizdirmayan. onun haricinde soda, meyve, cikolata falan gotururum.


  • hot potato  (24.10.19 20:38:33) 
eski kız arkadaşım her gün sandviç getirirdi işe.Dışarda yemeyi sevmiyordu ve çok çabuk doyuyordu.


  • bbb_1  (24.10.19 20:39:16) 
Bence mücver en güzel vejetaryen yemeği:) yoğurtla beraber koyabilirsiniz.
Peynir ekmek salatalık vs. de olur. kahvaltı gibi
Mantarlı domatesli makarna
Havuç-kabak-patlıcan-domatesi küp küp doğrayıp azck yağda kızartma yapıp yoğurt ve ekmekle beraber koyabilirsiniz.
Hellim peynirini kızartıp salatanın içine karıştırabilirsiniz.
Hazır falafel satılıyosa ondan alıp pilavla birlikte koyabilirsiniz. Hazırı yoksa kendiniz de yapabilirsiniz çok zor değildi galiba.
Fırında beşamel soslu haşlanmış karnabahar/brokoli(buna haşlanmış tavuk göğsü de ekliyolar bazen ama siz vej. versiyonunu yaparsınız)
Sandviç en mantıklı şey aslında, kaşar-hellim-marul-beyaz peynir, canınız ne isterse koyarsınız ve çok doyurucu olur.
Patates püresi ve balık/mantar da yiyebilirsiniz balığı bıraktıysanız Brüksel lahanası haşlarsınız.
  • megalomaniac  (24.10.19 22:57:15) 
[]

Spor ayakkabılarınızı nasıl yıkıyorsunuz?

Hangi sıklıkta ve hangi programda yıkıyorsunuz? Makineye aynı anda başka bir şeyler atıyor musunuz?

Benim beyaz ayakkabım çok fena kirlenmiş durumda ama biraz tırsıyorum makineye atmaya bir şey olursa diye. Modeli Nike Air Max. Nasıl yıkamam lazım bunu?


 
Tek başına atıyoruz makineye biz. Leke spreyi sıkıp 40 derecede düşük sıkmada yıkayınca mis gibi çıkıyor.


  • kablelvuku  (29.09.19 20:37:34) 
40 derece 800 devir. sadece ayakkabı ve terlikleri atıyorum.


  • diffarentiationation  (29.09.19 20:52:34) 
ister bir yastık kılıfının içine sokup diğer eşyalarla at. İster bir şeyin içine koymadan diğer eşyalarla at. Düşük sıcaklık olsun yeterli. Ayakkabı dandik değil ise bir şey olmaz.


  • ucurulmamak umidiyle  (29.09.19 20:55:42) 
Ayakkabinin omrunu yariya indirdigi icin yikamiyorum. Eskiden yikardim, ayakkabilar kisa zamanda gume giderdi hep.

Cif'in kirmizi siseli ultra hiz diye bir spreyi var, tekstil urunleri için. Ayakkabiya onu sikiyorum komple, ardindan elbise fircasiyla fircaliyorum. Arkasindan kagit havluyla sokulen kiri alıyorum. Yikanmis gibi oluyor.
  • stavro  (29.09.19 21:09:30) 
30 derecede sıktırmadan yıkıyorum.


  • sparky  (30.09.19 00:11:56) 
Ayakkabı içine yumuşatıcı döküp sonrasında normal makineye yumuşatıcı ve deterjan koyup atıyosun,ayakkabı içine dökme sebebin ayak kokusu varsa çıkması ve yıpranmaması için


  • smokee  (30.09.19 01:29:09) 
çamaşır makinası kapağında ayakkabıyı sabit tutan fileler var. onlara koyup 30 derecede yıkıyorum ben.


  • babilbaligi  (30.09.19 08:32:45) 
[]

Hollanda ve Belçika taraflarında olanlar

Yarın itibariyle 1 haftalık bir geziye çıkıyoruz bu iki ülkeye fakat ben yanıma nasıl kıyafetler alacağımdan emin olamadım. İstanbul'da hala kot ceket bile giymedim. Etekle, tişörtle, ince bluzla falan üşümeden geziyorum hep ama oralar nasıl olur bilemedim.

Hava durumuna bakıyorum tabii ama yaşamadan çok da bir anlamı olmuyor. Bir sweatshirt ve bir yağmurluk eşliğinde yine normal yazlık kıyafetlerimle gelsem çok üşür müyüm sizce? Yazlık elbise falan giyilir mi hala oralarda? Nasıl kıyafetler alalım yanımıza?


 
kıyafet bilmem ama şemsiye kesin alın


  • basond  (19.09.19 20:56:58) 
Normal yazlıklara çok sıra gelmez gibi. Öğlenleri bazen çok güzel güneşli olabiliyor, ancak ince hırka ve yağmurluk şart. Su geçirmez iyi ayakkabı da.


  • buf-e kür  (19.09.19 22:20:28) 
aksamlari serin hocam. gunduzleri gunes varken iyi. yagmurluk yanina bir de mont alirdim ben. sadece tisortle gezilecek hava malesef yok.


  • jedilance  (19.09.19 22:30:44) 
Merhaba,
O bolge icin en iyi hava tahminini gosteren site burasi www.buienradar.nl

mobile uygulamasi da var, telefona yukledikten sonra lokasyona erismesine izin verirseniz yagmur yagmadan yarim saat once uyari da veriyor.

Hava pazartesiye kadar guzel fakat ondan sonra ruzgarli ve yagmurlu. Semsiye kesinlikle tavsiye etmem, ruzgarda kullanissiz.
sweatshirt/polar ustune su gecirmez ince bir yagmurluk ve su gecirmez botlar isinizi gorecektir. Yazlik kiyafetleri ise unutun.
  • whisky  (20.09.19 11:42:01) 
[]

Hafta sonu için Dalaman uçuşumuz var

Fakat biz hala nereye gideceğimize karar vermiş değiliz.

Erkek arkadaşımla cuma akşamı gidiş, pazar akşamı dönüş şeklinde aşırı küçük bir tatil yapmaya karar verip Dalaman'a biletleri aldık ama seçim yapamıyoruz şu an. Göcek, Fethiye, Akyaka, belki Marmaris ve varsa önerebileceğiniz başka yerler seçenekler arasında. Havalimanından araç kiralayacağımız ve zamanımız çok kısıtlı olduğu için havalimanına çok uzak bir yer olsun istemiyoruz. En çok istediğimiz Kaş'ı eledik bu yüzden. En önemli şey temiz ve güzel bir deniz şu anda bizim için.

Özetle hem havalimanına çok uzak olmayacak, 2 güne değecek ve denizi çok güzel olacak bir yer düşününce sizce en mantıklısı nereye gitmek? Her türlü öneriye açığım Dalaman yakınlarındaki.

 
İyi de kaş uzak değil ki. 1,5 saat. Kaş’a gidin.


  • valentinov  (03.09.19 09:57:05) 
Bencede kaş. ama gitmeden hotel rezervasyonunu yapin, yer bulmak zor.


  • VIPCH  (03.09.19 10:01:34) 
Dalaman-Kaş arası 1,5 saat değil. Daha fazla sürmekte. Kaş güzel bir yer ama Dalaman’dan oraya gitmek mantıklı değil 2 günlük tatil için. Tavsiyem Fethiye tarafları. Marmaris de yine yakın sayılmaz. Ölüdeniz’e gidin. Yamaç paraşütü filan da yapabilirsiniz

Ekleme: Akyaka da olabilir. Orası daha sakindir diğer yerlere göre.
  • silah taciri  (03.09.19 10:28:55 ~ 11:01:20) 
Gocek’ten tam gunluk tekne turu, sonra da fethiye.


  • kuehles blondes  (03.09.19 11:20:27) 
-dalyan civarındaki koylar: yolu biraz kötü ama denizi baya güzel (aşı koyu, kargıcak koyu)

-göcek
-akbük koyu, yine akbük yolundaki irili ufaklı koylar (turnalı boncuk koyu, civardaki tek tük butik otellerin koyları)
  • givemesomesubstance  (03.09.19 11:27:43) 
Kaş’ta evim var. İstanbul’da yaşıyorum. Focustan daha iyi bir araba hiç kiralamadım. Dalaman ev arası hiç 1:45 sürmedi.


  • valentinov  (03.09.19 11:49:12) 
[]

Kaş aldırma meselesi

Bugün her zaman gittiğim yerden farklı bir yerde kaşlarımı aldırdım. Kadın hiçbir şekilde makas ve ip kullanmadan sadece cımbızla aldı kaşlarımı. En son da bi baktım ağda sürüyor. Ki ben hayatımda yüzüne ağda değmiş bir insan değilim. Hiç sormadan yaptı öyle. Ben nedenini sorunca da "ağda tüyleri azaltır, en sağlıklısıdır" falan diye bir şeyler söyledi. Makas kullanmadığı için de uzayan kaşlarımı eve gelince yine kendim kestim alsslzl.

İlk kez bu şekilde kaşlarım alınınca biraz tuhaf geldi bana. Böyle ipsiz ve makassız kaş almak yaygın bir şey mi ya? Ben hiç görmedim hayatımda. Bu zamana kadar nereye gittiysem ip ve makas kullandılar. Ben mi cahilim yoksa çok değişik bir yere mi denk geldim merak ediyorum.

Kadınlara bonus sorum da kaşlarınızı ne sıklıkla aldırdığınız. Ortalama kaç günde bir kuaföre gidiyorsunuz kaş için?

 
Ağdayla alan kuaför çok ama sorması lazımdı ağdayla mı alalım diye belki alerjiniz var ve tahriş oluyor nereden bilecek?
Ben çok sık aldırmıyorum. 2 ayda bir falan sanırım. O biraz uzamış doğal görüntüsünü seviyorum. Sağdan soldan çıkanları ise çok gözüme batarsa cımbızla alıyorum. En son 3 Temmuz'da gitmişim kaş aldırmak için. (Kolay randevudan baktım) şimdi saçımı boyatmak için hafta sonu gideceğim o arada kaşları da aldırırım. Bana kalsa aslında bi 15 gün daha aldırmam ama yol biraz uzak üşenirim.

  • matilda  (28.08.19 14:46:49) 
kendim aliyorum ve kendim makasla kesiyorum. ip falan kullanmiyorum, agda da hic kullanmadim. dolayisiyla kuafore de bunun icin gitmiyorum ama eger gitmissem ve canim yapmak istemiyorsa ya da kadin hadi gel yapiverelim derse yaptiriyorum. tabii ki bu asamaya gelmeden once kadin duzeltti kaslarimi, hatta bana gosterdi ne yapmam gerektigini, bunun icin artik bozmadan kendim halledebiliyorum.


  • kassiopeia  (28.08.19 14:52:53) 
Ağdayla aldırıyorum cımbızla da kontrol ediyor


  • bitse de gitsek  (28.08.19 15:00:36) 
Makas ve cımbızla kendim alıyorum, hiç kuaföre gitmedim bunun için.


  • fotrsapka  (28.08.19 15:04:14) 
Yurt dışına taşındığımdan beri kendim alıyorum. Ayda bir cımbız ve makasla, iki haftada bir uzayanları kesiyorum sadece. Daha sık cımbızla girersem inceliyor.
Senede iki kere de Türkiye'ye gelince kuaföre gidiyorum ajdjdkls

  • bir nick var benden iceri  (28.08.19 15:32:16) 
Ağdayla alabiliyorlar kuaförlerde, ama prosedür bilmiyorum.

Cımbız ve makas kullanarak evde +1. üç dört günde bir çok kısa süren ufak kontrollerle cımbızla temizleyerek ve gerektiğinde makasla düzelterek devam ediyorum kaşlarım için genelde, rutin alışkanlık gibi bir şey, az vakit alıyor. Kaş şeklinize alışıksanız, kaşınızın zor şekil verilen bir yapısı yoksa evde ilgilenmek en iyisi. bazı kaşın şekil kontrolü zor oluyor tabi o ayrı.

bu arada ağda cildi yorar, yıpratıcıdır diye biliyorum, sürekli deriniz çekiliyor sertçe, küçük bir alanda da olsa işlem yıpratıcı, bu sebeple yüzde sürekli kullanımı doğru ve mantıklı bulmuyorum, bu da ayrı bir konu.
  • nimberjack  (28.08.19 15:50:57) 
Belki size daha da tuhaf gelebilecek bir sey soyliyim o zaman. Kaslarimin ortasini ve ust tarafini yilda 2 kere lazerle aldiriyorum. Ama tehlikeli bir islem isin ehline yaptirmak lazim. Yoksa kasinizi yakabilirler ve bunun geri donusu cok cok zor olur. Onun disinda da sekil olarak cok kolay bir kasim var tek tuk ayrik cikan tuyleri evde cimbizla kendim aliyorum. Ozel bi gunun oncesinde de kuaforde toplatiyorum. Cimbiz ve kasin altindaki ufak daginiklari da iple aliyor. Lazer yapilan yerlere dokunmuyor.


  • hindistan cevizi  (28.08.19 16:00:58) 
Bende ipsiz kas alanı görmedim


  • all girls dream  (28.08.19 16:16:36) 
Taşınma nedeniyle sık kuaför değiştirdiğim için çeşit çeşit uygulamalara denk geldim. Cımbız kullanmayıp sadece ip ve makasla alanını bile gördüm. Sadece kaş için değil bıyık için de aynı durum var. Bazı kuaförler tercihinizi soruyorlar. Bir kısmı da sormadığı gibi sizin talebiniz farklıysa ve söylerseniz, davalarına ihanet etmiş gibi tavır takınıyorlar. Bugüne kadar duyduklarım şunlar,ip kırıyor,kıllanmayı arttırıyor;ağda deriyi yıpratıyor,sarkıtıyor.

Duruma göre değişiyor ama ortalama 3 haftada bir kaş aldırırım.
  • asteriks  (28.08.19 16:59:30) 
ben kas aldirmiyorum, aldirmadim hic. alinacak bir yerleri yokmus gibi geliyor, yilin her gunu standart olduklari yerde duruyorlar.


  • xvyz  (28.08.19 17:19:40) 
ben sadece cımbızla alan da gördüm, cımbız makas da, cımbız ip de, cımbız ağda da. çeşitli kombinasyonlar yapılabiliyor kaş konusunda, insanlar gerçekten aşmışlar :D aralarından en çok makasa gıcık oluyorum çünkü kaşımın kesilmesinden nefret ediyorum. bir de jilet gibi bir şey var, esasen tarakla jilet arası bir şey, onu da yeni yeni kullanmaya başlamış kuaförler minik kalanları sıfırlamak için. ona da aşırı gıcık oldum.

kaş şekillendirmeyi hiç beceremiyorum. iki haftada bir kaş için kuaföre gidiyorum ama üşeniyor olmasam daha sık giderim sanırım.
  • evde liyakat kalmamis  (28.08.19 17:43:03) 
[]

Pegasus'un şu 1 euro kampanyası ile

Bilet alabilen oldu mu aramızda? Nereye, ne kadara uçuyorsunuz?




 
rotterdam 123 lira


  • garavel  (24.08.19 19:23:36) 
Oldu, viyana 123 lira


  • kuehles blondes  (24.08.19 20:12:09) 
  • n62  (24.08.19 22:42:32) 
[]

Bu yaz için toplam kaç parça almışsınızdır?

Bu sene yazlık parçalar mağazalarda yer ettiğinden beri neler aldınız kendinize yazlık? Tişört, şort, pantolon, elbise, mayo, bikini... Hepsini düşündüğünüzde yazlık alışverişiniz ortalama kaç parçadır? Tek tek yazsanız daha da güzel olur hatta.




 
16 tane beyaz tişört(atlet) aldım 1 tane de desenli tişört aldım sadece ama ben yaz kış beyaz tişört giyiyorum.

atletleri mudo'da buldukça mudo'dan alıyorum tanesi 20 lira civarına geliyordu herhalde(indirim v.s oluyor sürekli), eğer bulamazsam da erdem marka alıyorum bu mudodan biraz daha pahalı ama erdem'in yeri daha iyi geliyor erken sünmüyor v.s

tişörte de 120 lira verdim.
  • mete kudur  (13.08.19 14:57:52) 
30 kagat 2 tişört basic siyah
1 şort 67 kagat

  • dolan dolmuş  (13.08.19 15:12:38) 
2 şort (maviden)
1 gömlek (Altınyıldızdan)
1 şort mayo ( boynerden)
1 tişört (mudo)
1 terlik (metrodan)
Topluyoruz 6 parça etti.
  • creedwar  (13.08.19 15:41:45) 
1 bikini takımı
1 plaj terliği
1 pareo
  • tabirimekruh  (13.08.19 15:56:43) 
Geçen yaz 42 bedendim bu yaz 34, o yüzden her şeyden beşer onar aldım. Yazmaya ömrüm yetmez, ama 100 parça kıyafet almışımdır.


  • bir nick var benden iceri  (13.08.19 17:27:57) 
0. yazıyla "sıfır".


  • estranged  (13.08.19 17:58:50) 
benden de sıfır.


  • pati  (13.08.19 18:00:25) 
15 civarı tişört. 1 kot.


  • Delay Fuze  (13.08.19 20:21:09) 
Gecen bayram 1 çift plaj terliği,
2 hafta önce 1 koşu ayakkabısı ve yine koşu için bir adet tişört.

  • biseysorcaktim  (13.08.19 23:29:12) 
[]

Annemi arayamıyorum

Dünden beri annemi aradığımda önce 1-2 saniye çalacakmış gibi olup sonra meşgul çalıyor. Rehberimdeki diğer insanları arayabiliyorum, diğer insanlar da annemi arayabiliyor ama sadece ben arama yapamıyorum. Yanlışlıkla engelledi mi falan dedik ama öyle bir şey de yok. Ne olabilir sebebi? Ve tabii nasıl çözebiliriz?




 
anneniz sizi engellemiş olabilir
özellikle şu kim arıyor vs. benzeri programlarda yanlıslıkla çok oluyor

  • sameidiot solo  (07.08.19 22:02:20) 
kullandığınız gsm operatörünün menüsüne de bakınız belki operatör üzerinden engellemiştir yanlışlıkla.

telefonu fabrika ayarlarına döndürmek işinizi çözebilir gibi, ama öncesinde her ikizde telefonlarınızı bi kapatıp açın, belki cihazlardan birinin kafası karışmıştır
  • selam  (07.08.19 22:07:32) 
numaranızı gizleyerek arayın. muhtemelen sizi fark etmeden engellemiştir.


  • helenart  (07.08.19 22:23:46) 
[]

Yunan Adaları'na Geçerken

Limanda yurt dışı çıkış pulu alınabiliyormuş ama ben yarınki yolculuğum için bugün havaalanına gitmişken ordan alsam yarın o pulu kullanabiliyor muyum? Tarih ya da geçerlilik süresi gibi bir şey oluyor muydu bu pullarda hatırlayamadım da.




 
kullanabilirsin.


  • burya  (27.07.19 13:20:58) 
[]

Yıllık izniniz kaç gün?

Yılbaşından beri kaç gününü kullandınız ve bu izin kullandığınız dönemlerde neler yaptınız?
Yapmak istediklerinizin ne kadarına yetiyor bu izin günleriniz?



 
25 is gunu yillik izin, surekli bi yerlere gidiyorum filan hala 19 gun iznim var.


  • kuehles blondes  (21.07.19 18:48:04) 
şubattan beri haftanın 4 günü çalışıyoruz, pazartesileri duruştayız (çünkü ekonomi çok iyi) ve yıllık iznimizden gidiyor. hal böyle olunca hiçbir şey yapılmıyor, ayrıca 1-2 haftalık yıllık izin kullanamayacağım gibi görünüyor şimdilik.


  • pati  (21.07.19 18:48:23) 
15. ramazan bayramını da içine alacak şekilde izin kullandım. 15 gün. 8 günü izindi.

kaldı 7. kurban bayramını da birleştiricem. 4 gün falan da öyle kullanmış olurum. etti 12.

3 de kalsın, kasım'da sıfırlanıyo zaten. lazım olur.

ben izin yapmayı sevmem. çalışmayı çok sevdiğimden ölüm gibi geliyo. yapacak hiçbir şey bulamıyorum tatillerde
  • (s)AINT  (21.07.19 18:53:12 ~ 18:53:31) 
Benim sifir bu yil. Ama kullanabiliyomusum.

Seneye 10 gun. 1 yil calisinca kullana ilecegim
  • baldan kaymak  (21.07.19 19:44:24) 
işe yeni girdiğim için 15 gün ama geçen sene nerdeyse hiç kullanmadım şuan 25 gün iznim var.


  • nahtoderfahrung  (21.07.19 19:48:55) 
senelik 15 günü kışın olmak üzere 75 gün iznim var.
Bilin bakalım ne iş yapıyorum ? kıps kıps

  • turkoglu  (21.07.19 19:59:34) 
30 gun iznim var. sanirim 15 gun kaldi. Balkanlari falan gezdim bayram izniyle birlestirip.


  • euteamo  (21.07.19 20:16:32) 
sene basinda 60 gundu 38 gun kaldi. eylulden sonra 30 kalir. o da seneye kalir :)


  • helenart  (21.07.19 21:38:27) 
Yıllık 25 gün, 6 gün kullandım sadece. 1 ağustos'da 18 gün daha ekleniyor. Ne yapmak istersem yetiyor açıkçası izinler.


  • awareim  (22.07.19 13:10:28) 
28 gun. yurtdisinin gozunu seveyim. 28 gun izin icin de 10 sene vs calisma sarti da yok.


  • baldur2  (22.07.19 13:35:54) 
75 gün + dini/milli bayramlar + kar tatili + rapor keyfi


  • ruhen hastayim ben  (22.07.19 13:54:26 ~ 13:55:10) 
[]

Midilli ve Sakız soruları

Önümüzdeki hafta bu iki adaya gidiyoruz. Sakız'da 2 gece kalacağımız kesin ama Midilli için karar verebilmiş değilim henüz. Midilli'de 1 gece kaldıktan sonra 2 geceliğine Sakız'a gidip ordan Ayvalık'a dönmek mi yoksa Sakız'dan sonra Midilli'ye 1-2 gece daha ayırmak mı sizce? Yani Sakız'ın 2 gece kapladığı bir gezide Midilli'nin hakkı nedir adsdf. Böyle basit bir şeye takıldığım için Midilli biletlerini ayarlayamadım henüz. Gidip dönenlerden cevap bekliyorum. Araba kiralamayacağız büyük ihtimalle. Buna göre cevap verirseniz sevinirim.

Bir de bu iki adadan damla sakızlı bir şeyler dışında ne hediye getirsem güzel olur birkaç yakınıma?


 
sakız’a son 5 senedir her yaz gidiyorum. midilli’ye hiç gitmedim.

sakız’da araçsız olmaz. yani olur da, merkezindeki cafelerde oturup akşam da bir tavernaya gidersiniz ancak. denize girecek bir yere bile gidemezsiniz sanırım, çünkü merkezinden denize girilmiyor ve toplu taşıma da yok gibi bir şey adada.

gerçi belki en azından karfas’a ulaşım bulursunuz, bir araştırın. çok yakın çünkü merkeze. orada denize girebilirsiz.

2 gün kalacaksanız böyle de geçer tabi ama sakız’ın asıl olayı bu değil. bir kere bence karfas sakız’ın en kalabalık sahillerinden biri. türkiye sahillerinden bir farkı yok. güney ve batı sahillerindeki bütün koylar ondan daha güzel. sakin, huzurlu. sonra bir sürü köyü var gene görülmesi gereken. oraları görmeden dönecekseniz bence yazık olur.

yerinizde olsam, eğer 3 gecem varsa hepsini sakız’a ayırırdım. ve bir araç kiralar, koy koy, köy köy gezerdim. midilli’ye de başka zaman giderdim. sakız’a 3 gün anca yeter. hatta bence az bile. biz ilk gidişimizde 3 gece kalmıştık, tadı damağımızda kaldı. daha sonraki gidişlerimizde genelde 1 hafta kaldık.

edit. damla sakızlı ürünler satan mağazalar dışında hediyelik olarak sakız’dan şarap götürebilirsiniz. birkaç şarap bağı var. bir de yunanlılara özel retsina diye bir içki var. beyaz şaraba benziyor. hafif bir içki. çok ucuz olmasına bakmayın tadı baya güzel.
  • istanbul kanatlarimin altinda  (20.07.19 16:34:08 ~ 16:43:49) 
Midilli de araçsiz biraz zor, bence guzel olan yerleri merkeze biraz uzak ama adaya nereden gececeginiz de onemli, Petra'ya gececekseniz en az 2 gun ayirin derim, Petra Ayvalik'tan gecilen merkeze 50-55 km uzakta, sanirim son yillarda Asos'tan Petra'ya direkt gecis var, adanin o tarafi guzel esas, Molivos cok tatli bir yer ve Skala Skamnia adinda kucuk bir koya gitmistik, cok sevmistim. Bana kalirsa merkezde pek bir numara yok, ayni şekilde Sakiz'in merkezi de cok manali degil, bence adalardan birini secip uzun uzun gezin, kisa zamana sikistiracaginiza, ben Midilli'yi de Sakız'i da cok sevmiştim sanirim tercih yapamayacagim, Sakiz Midilli'ye gore daha kucuk, belki ona göre karar verebilirsiniz.

Biz damla sakizli ne varsa almistik, likor, kahve vs, Midilli'de ozel bir sey aldigimizi hatirlamiyorum, tipik hediyelik esyalar.
  •   (20.07.19 19:22:58) 
12345   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.