Ekşi Duyuru

Instagram ve twitter kapattım.

ekşisözlük artık eskisi kadar sarmıyor.

kendimi boşlukta buldum :)

siz gün içinde hangi sitelerde zaman geçiriyorsunuz?

 

merhaba,

covid sebebiyle vize durumlarını kenara bırakarak sormak isterim:

diyelim ki 6 ay içinde 90 gün kalma hakkımızı 89 gün olarak kullandık ve türkiye'ye döndük. ancak 1-2 ay sonra geçerli bir iş/davet sebebiyle tekrar yurtdışına çıkmamız gerekecek. bu noktada ne oluyor? konsolosluk bu kalış süresini mi sıfırlıyor yoksa yıl olarak halen geçerli vizeyi iptal edip yeni schengen vizesi mi veriyor?

 

Merhaba,

Diyelim özel bir trackerdan bir torrent dosyasını indirip başka bir ülkede arkadaşıma gönderiyorum. Sonuçta o indirecek ve o izleyecek. Ancak bu torrent dosyasını benim paylaştığım tespit edilebilir mi? Ben Almanya'dayım ve bunun yasal olup olmadığını merak ediyorum.

Paylaştığım şey sadece özel bir trackerdan indirdiğim bir torrent file. O kendi programına bu dosyayı atıp filmi indirecek.

 

yarı açık şekilde 2 gündür buzdolabındaydı.

bir parçasını dün yedim, etlerde sorun yoktu.

şimdi son parçayı çıkardığımda yüzeyde hafif kararma gördüm.

ne dersiniz, yemeli mi?

 

Eski ilişkimin sonlanmış olması sebebiyle yalnız kalmaya çalışıp, kendime döndüğüm bir dönemde hiç beklemediğim bir şekilde benden 11 yaş büyük bir kadınla karşılaştım. Bir gece birlikte olduk. Ben 30'a yakınım o ise 40'larına yakın.

Tabii ki de çok mantıklı bir ilişki durumu değil gibi dursa da onun ilgisinin, beni dinlemesinin ne kadar iyi hissettirdiğini fark ettim. Aramızda maddi hiçbir ilişki durumu yok. Beni merak ediyor, benimle konuşmak istiyor ve her konuştuğumuzda da oldukça ilgileniyor. Bir derdim varsa çözmeye çalışıyor vs.

Bir ayrılık sonrası yaşadığım boşluk ve yalnızlık hali sebebiyle, kendime güvenimin de çok düştüğü için mi bu bana çok iyi geliyor yoksa gerçekten buradan bir diyalog, sevgililik ya da farklı bir ilişki biçimi çıkabilir mi diye düşünmeye başladım.

Böyle bir ilişkiniz oldu mu? Olduysa nereye gittiğini merak ediyorum. Kişisel düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim çünkü şu anda kendi duygularıma güvenemiyorum.

 

Selamlar, 3-4 aylık bir yurtdışı seyahatim olacak. Ödemeleri karttan yapmak istiyorum ancak TL hesabından çeviriyle kayıpla uğraşmak istemiyorum. Euro hesabımdan direkt ödeme yapabileceğim bi formül var mı?




 

Karadeniz'in ortalarında dedemin büyüdüğü ufak bir köyde atıl bir evimiz var. Evin 400-500 metre yakınında bir adet akrabamız var, onun dışında kimseyi tanımıyorum. Evi en son 2 yıl önce kapatmışlar. Eskiden gittiğimde hatırlıyorum. 4-5 odalı, ilkel bir evdi. İçinin pis olduğunu hatırlıyorum. Baba tarafıyla konuşunca, 2 yıldır kimsenin içeri girmediğini ve yaşanacak halde olmadığı söylendi. Gidip temizlik yapmak ve yılda 1-2 ay orada kalmayı planlıyorum.

Böyle atıl evin nasıl düşünemediğim başka nasıl ihtiyaçları olabilir? İstanbul'dan arabayla hazırlıklı gitmeyi planlıyorum. 1 arkadaşımla birlikte gideceğim için iş yükü ikiye bölünecek.

Buna benzer bir evi elden geçiren dostlardan şuna dikkat et, yanına mutlaka şunu al, şuna kesin ihtiyacın olacak, evin şuralarını kontrol et gibi tüyolar ve tavsiyeler bekliyorum.

 

Kişisel bir proje için korozyona uğramış yapılar (paslanan metal vs.) arıyorum. önerisi olanlar yazabilirse sevinirim.

Sanırım tersane gibi yerlerde bulunabilir ancak emin değilim, bilgim yok.


 

İkimiz de 30'lu yaşlarımıza yakınız. 3buçuk yıllık bir ilişkimiz vardı. Kendisi yüksek lisansa avrupa'ya gidince araya uzak mesafe girdi. En nihayetinde, 'sana karşı sorumluluk hissediyorum ve geleceğimi yalnız planlamak istiyorum. açıkçası başkalarını da deneyimlemek istiyorum.' diyerek terk edildim.

bu 3buçuk yıllık ilişkide 2 yıl aynı evde yaşadık. o ise bu sürecin onu domestik/daha içe kapalı hale getirdiğini, yurtdışında olunca bir daha yaşayamayacağını düşündüğü hayatını yaşamak istediğini söyledi.

elbette bazı sorunlarımız vardı. son 6 ayda başlayan güven sorunlarına (ben bir nedenden dolayı güvenmiyordum) onun sürekli 'güvenini kazanacağım, bana inan' demesi ile son buluyordu. Nihayetinde, 'ben seni ikna etmeye çalışırken, bir baktım ki aslında ben de ikna değilim.' dedi ve her adımında beni de düşünmek zorunda oluşundan yorulduğunu ve geleceğini yalnız planlamak istediğini söyledi.

bu kararın kendi kişiseline dair bir karar olduğu için elimden bir şey gelmeyeceğini hissediyorum. ısrara yönelik, iknaya yönelik her adımım onu daha da uzaklaştıracak gibi hissediyorum. kendisine açıkça, onu sevdiğimi, kendimden emin olduğumu ve bir şekilde düzeltilebilecek bir şey varsa ilişki için elimden geleni yapabileceğimi söyledim. o kadar.

ey dostlar, sizce bu işin geri dönüşü var mı?

kasım başında, daha önceden planladığım, onun ülkesine (şehrine trenle 2buçuk saat) 3 aylık bir programım var. eli mahkum gideceğim ve 3 ay kalacağım.

en mantıklı düşünce, onu geri kazanmak istiyorsam 2 ay sessizliğe bürünmek ve aynı ülkeye seyahat ettiğimde, ben geldim, müsait olduğunda görüşmek ister misin? demek ve o noktadaki durumu değerlendirmek olduğunu düşünüyorum.

ancak bu da sadece boşa ümitlenmekten öte olmayacağını içten içe hissediyorum. canım yanıyor.

not. ben erkeğim.

 

Merhabalar,

Uykumu daha kaliteli hale getirmek için çeşitli araştırmalara giriştim.

Bazalar ne işe yarıyor? İnsanlığa içine bir şey depolamak konusunda nasıl bir artısı var? Yatağı direkt yere koysak, tek sıkıntı yerde biriken tozlar mı oluyor?

Eğer konfor sebebi varsa, uykuyu kolaylaştırıyorsa diye düşündüm ancak o da yok gibi. Yatak aynı yatak...

2. sorum: yattığınız yatağa önem veriyor musunuz? Alırken özellikle mi seçtiniz? Buna kafa yorduysanız sizce ideal yatak nedir? Yatak alacağım da.

 

Merhaba,

Bazı günler gece uyumadan taktığım kulak tıkacını ertesi gün hiç çıkarmıyorum ve öyle uyuyorum. Bu da 24 saatten fazla kulağımda bir tıkaç ile olduğum anlamına geliyor. (Hayır antisosyal değilim)

Kulak tıkacım şu elinle büzüştürüp kulağına tıkadığın 3M türevi renkli şeylerden.

Uzun süre kulak tıkacı takmak psikolojik olarak iyi geliyor. Daha az ses almak daha iyi konstre olmamı sağlıyor ve daha huzurlu hissediyorum. Ancak fiziksel olarak kulak sağlığıma bir etkisi olup olmadığını merak ediyorum. Uzun vaadede sorun yaratır mı?

 

Merhaba,

Bir araştırma içindeyim. 1978 yılında çıkmış çeşitli ülkücü dergileri, süreli yayınları arıyorum.

‘Milli Ülkü’, ‘Bozkurt’, ‘Genç Arkadaş’, ‘Nizâmı Âlem’ ‘Hasret’, ‘Büyük Ülkü’, ‘Ülkü Ocağı’, ‘Divân’ ‘Yeni Divân’ ‘Birliğe Çağrı’ gibi çok sayıda dergi çeşitli illerde çıkarılmış ve o yılların sıcak ortamında yayın hayatını sürdürmeye çalışmış.

Bu konuda nadirkitap'ta da oldukça az kaynağa rastladım. Böyle bir arşive nasıl ulaşabilirim? Arşivde geçireceğim 3-4 saat araştırmama yardımcı olacaktır.

 

Merhaba,

1975-1980 tarihleri arasındaki sağ-sol çatışmasının iyice alevlendiği dönemde özellikle TİP içerisindeki solcuların ne konuştuklarına dair bilgi sahibi olmak istiyorum. Konu başlıkları vs. gibi... Bu konuda o dönemdeki politik kişilere danışmak dışında okuma materyali önerebilir misiniz?


 

Soru başlıktadır.

Nisan mı Mayıs mı acaba?


 

Selamlar,

Aynı evdeki arkadaşımın (Windows kullanıyor) interneti epey hızlıyken, benimki (Mac) pek çekmiyor. Çekse de çok yavaş. Bunun nedeni nedir? Bilgisayardan kaynaklı bir şey mi? Reset falan atmam gereken bir ayar vs. mı var? Kafayı yiyeceğim...


 

Hamlet gibi ama belki daha doğulu bir kaynaktan kader odaklı eski bir kitap/hikaye öneriniz var mı? Eğer doğu edebiyatından akla gelmiyorsa, tüm dünya edebiyatından da olur.




 

Merhabalar,

Normal (Wifi) Ipad almakta sorun yok ancak Cellular versiyonda nasıl oluyor? Yurtdışından alınabiliyor mu yoksa Iphonelar gibi Türkiye hattı mı olması gerekiyor? Yurtdışıdan alırsak Iphone gibi telefon vergisiyle mi kullanabiliyoruz sadece?


 

Çok çalıştığım bir dönemi geride bırakıyorum. Amacım hayatta iyi ki yapmışım dediğim bir takım deneyimlere sahip olmak. En basiti hiç su altı dalışı yapmadım. Onu yapmak istiyorum. Bir ormanda kendi başıma kamp yapmak istiyorum. Arabayla Selanik civarına gidip sülalemin geldiği köyü görmek istiyorum. Bunun gibi belki ilk başta akla gelmeyecek ama ölmeden önce mutlaka yap dediğiniz şeyler var mı?




 

Bu yargılanmanın hepsi TV'de yayınlanmış mıydı? Nereden bulabilirim?




 

Eski duyurularımdan bilenler bilir. Ev sahibiyle bir anlaşmazlık yaşıyordum.

Evden çıkacağıma ve sözleşmeyi devam ettirmeyeceğime dair taahhütlü bir posta gönderdim. Kendisine ulaştı.

Süreç sebebiyle kendisiyle yüz yüze gelmek istemiyorum. Bugün arayıp, ''Ay sonunda sen de orada olacaksın, anahtarları bana elden teslim edeceksin.'' dedi. Şehir dışındayım, gelemem dedim. Anahtarı elden teslim etmezsen sözleşmen uzar vs. gibi sıktı.

Yasal olarak bunun mümkün olmadığını biliyorum. Açıkçası yüz yüze görüştüğümde de başıma neler geleceğini kestiremiyorum.

Neticesinde anahtarları yine taahhütlü posta ile göndermeyi düşündüm. Mantıklı bir çözüm mü? Daha sonradan almadım diye diretebilir mi? Buna bana bir sorun yaratır mı?

 

Arkadaşımla seyahat ediyorum ve vizesi bugün 12’de bitiyor. Bağlantılı uçağımız, ilk uçuşumuz nedeniyle rötar yaptı ve 2. Uçağı kaçırdık. En erken uçak yarın sabah. Ne yapmalı? Vize bittiği için çözüm ne? Polis kontrolünden 10 saat önce geçip geceyi o alanda geçirmek mantıklı mı? Türkiyeye girdiğimizde yine de vize geçmiş derler mi yoksa önceki ülkedeki polis kontrol saati mi önemli sadece?

EDIT: Ülkeden çıkarken görevliyi durumu izah etti. Görevli, 'Sorun değil, bu sizin kabahatiniz değil' dedi. Ama içeri gidip ufak bir kontrol etti belgeleri sonra geri dönüp, iyi yolculuklar dedi.


 

Bilenler bilir, bir süredir ev sahibi ve depozito eksenli sorunlarım var.

Kendisi bugün gelip eve baktı ve bir odada parkenin kabardığını gördü. Çatı su akıttığı için olabilir ve çatıdan zaten haberi var. Onun argümanı, gider borusunu temizlemediğimiz ve su bastığı şeklinde. Benim argümanım evin tesisatının sorunlu olduğu, onun da yıl boyu bilgilendiriliği ve bir şey yapmadığı şeklinde.

Özetle odanın parkesini yaptırmamızı istiyor. Hak geçsin istemem ama emin değilim. Adam gerçekten haklı mı? Bu parke meselesi kimin sorumluluğu? Bu işi nasıl çözerim?

 

Ev sahibime çeşitli nedenlerle güvenmiyorum. Önümüzdeki ay kontratım bitiyor. Bitmesinden 3 ay önce haber ettim, dedim ki bak kontrat bitince çıkacağım. tamam dedi. geçen ay yine konuştuk. dedim son kirayı depozitoya say. tamam dedi.

bugün arıyor, son ayın kirasını napcaz diyor. dedim depozitodan sayıcaz. yok öyle olmaz vs. demeye başladı.

çözümü şöyle bulduk:
taşınma işleminden 15-20 gün kadar önce emlakçıyla birlikte gelip eve bakacak. emlakçı da ilk taşınma sırasında evi gezmişti. sonra oturup sorun var mı yoksa bakıp, kağıda dökeceğiz. (bir duvarda ufak dökülme dışında -biz kağıt asınca, bantı çektiğimizde duvarın yüzeyi çıktı-) evde zarar yok. bundan eminim.

ben yine de 1 haziran'da emlakçıya son ayın kirasını ödeyeceğim. para emlakçıda kalacak.

sonra 20 haziran gibi evi taşıyacağım. emlakçı ve ev sahibi gelip eve yine bakacak. her şey yolundaysa aynı gün bana depozitomu geri verecek.

şimdi bu durumda, eğer depozitomu vermezse diyerek araya 10 günlük bir süre koydum. önce ihtarname göndereceğim. sonra da aynı hafta, kolay tespit etmesi mümkün olmayan zararlar verip 1 temmuz'da evden çıkacağım.

ne dersiniz? bu işi nasıl çözmeli?

 

Merhabalar,

Euro bazlı faturalarımla ilgili bir dosya hazırlıyorum.
Euro-TL için merkez bankasının günlük kurunu ele alıyorum.
Ancak cumartesi ve pazar günü için önceki cumanın kurunu mu yoksa sonraki pazartesinin kurunu mu dikkate almalıyım, bilemedim.
Bu konuda bir fikri olan var mı?

 

Kontratımızın bitmesine 4 ay ve kontrat bitiminde çıkmaya karar verdik.
Ev sahibi biraz sorunlu bir tip, evden çıkmayı bildirmeyi yazılı yapmak kanunda yazıyor.
Ancak ev sahibinin sadece telefon numarasını biliyorum.
Evden çıkacağımı whatsapp üzerinden yazarak bildirsem kanunen bu daha sonra bana sorun yaratır mı?
Ya da nasıl bildirmeliyim?

 

Aslında soru başlıkta.

Diyelim ki full camlarla kaplı bir evde, perdesiz çıplak takılıyorum. Bu teşhir/suç teşkil eder mi? Perdenin olması bunu değiştirir m? Bunun sınırı nedir? Mülkiyet nedir? :)


 

Bir sebeple adak adadım. Ama bu işlerde tecrübesiz olduğum için adağın da ismini koymadım. Yani büyükbaş mı küçükbaş mı, bilemiyorum.

Seküler bir beyaz türk olarak adağımı yerine getirmek istiyorum. Ne önerirsiniz? Bu işlerin yolu yordamı nedir? En güvenilir yerler neresidir? Bana kaç TL'ye mal olur.

NOT. Hayvanı kesme, fakir doyur, giysi al, birine destek ol önerileriniz için peşinen teşekkürlerimi ileteyim. Adağı adadık, dönüş yok. O can gidecek.

 

Günde 2 bardak kahve içiyorum, kendim yapıyorum. Tahmini toplam 20 küsür gramdır.

Kahve içmediğim gün baş ağrım oluyor, iyi hissetmiyorum.

Acaba bıraksam mı diye düşündüm sonra 2 bardak bir şey değil, neden bırakayım dedim. Bilemedim.

Ey kahve bağımlıları, siz bıraktınız mı, bırakmayı düşündünüz mü? Bıraktıysanız kendinizi daha iyi hissettiniz mi?

 

Kitabını da okuyacağım uzun vaadede ancak bu gece açıp izleyeyim diyorum. Yok izleme önce kitabını oku mu dersiniz yoksa izle aynı tadı alırsın mı dersiniz? Önerileri alayım.




 

Küçük ama bol yokuşlu bir yerde yaşıyorum. Genel ulaşım bisikletle yapılıyor. Hali hazırda var olan dağ bisikletime elektrikli bir düzenek bağlamak ve akü ile yokuşlarda rahat etmek istiyorum. Bunu yapan var mı? Maliyeti bana çok olur mu? Bir de genel olarak kullanıp memnun kalan oldu mu? Ayrıca elektrik aksamlarından vs. hiç anlamam, bunu kimi yaptırmak gerekir, bisikletçi?




 

Bu kişinin ırkı, uyruğu önemli değil. Türkiyeli de olabilir, turist de. Toplu taşımada bağırarak konuşan kişi/gruba karşı nasıl hareket ediyorsunuz? Ve nasıl hareket edilmesi doğru?




 

Aşağıdakini ya da buna benzer bir su arıtma filtresi kullanan var mı? Memnun musunuz? Önerir misiniz?

www.hepsiburada.com


 

İnsanın biyolojik olarak yaşamaya çalışması, 'survive' etmesi anlaşılır bir durum ve sanırım biyolojik olarak da doğalı bu. İntiharı tercih eden bireyler (çaresizlik nedenlerinden bahsetmiyorum, varoluşsal intihardan bahsediyorum) hastalıklı olarak kabul edilmeli mi? Yani intihar eden ve bunu kendi mantığında anlamlandırıp, kararını hür iradesine göre veren biri ne kadar iradesi gölgesinde bunu yapıyordur yoksa salt hastalıklı mıdır?

not. intihar meyilli değilim.


 

Daha önce Last of Us, Limbo, Inside, The Long Dark'ı zevkle oynadım. Sevdiğim şeylere referans vermesi açısından The Beginner's Guide'ı ve Stanley Parable'ı Mac'te oynamış baya sevmiştim.

Bana güzel bi PS4 oyunu/deneyimi önerir misiniz? Şöyle yazın kurulayım, konstre olayım ve güzel zaman geçireyim.


 

Aracı saat akşam 6'da otoparklarına bıraktım. Gün boyu, 20 TL. Bunun anlamı yarın akşam 6'ya kadar aldığımda 20 TL mi ödeyeceğim yoksa saat 12'den sonra 20 TL + ekstra ücret mi ekleyecekler?




 

netflix'te izlediklerini görmemeni sağlayan bir şey var mı? yani ben sürekli izlediğim şeyler havuzunda takılmak istemiyorum. bir tuş var mı ki, izlediklerimi ya da görmek istemediklerimi ayırabileyim?




 

gittim, imzamı verdim. çıkışta verdiğim imzanın partisinden biri elimdeki kağıdı istedi. (bir nüshası da bende oluyor, o kağıtta kime imza vermişim, ismim, ve tc numaram görülüyor) ben de verdim adama o an saflıkla. sonra bi an durdum, dedim ne oluyor arkadaşım geri ver dedim. bari fotoğrafını çekelim dediler. tc numaramı kapatın, çekin dedim. kapatıp çektiler. itiraz olursa diye not alıyoruz, dediler.

bi an kıllandım, bi fişleme olayı olabilir mi diye düşünmedim değil. ya da sonra bu partinin elemanları bana ulaşıp kendi propagandalarını yaparlar mı? ya da ne bileyim, kendilerine ait bi liste vardır, ismimi oraya eklerler mi?


 

Et yeme konusunda kendimi iyi hissetmiyorum. Bunun bir sorumluluk işi olduğunu düşünüyorum. Ama et yemekten de kendimi alıkoyamıyorum. Şöyle bir fikrim var; yılda 1 koyun keseyim. Bunu da kendi ellerimle yapayım. Bir kasap ile anlaşıp onun etleri hazırlamasını sağlayayım. Derin dondurucuda muhafaza edip haftada 2 gün et yiyeyim. Bunun dışında eve ayrıca et sokmayayım. Böylelikle kaliteli et yemiş olurum, et tüketimimi sınırlandırırım ve en önemlisi ölen hayvanın sorumluluğunu almış olurum. Kulağq nasış geliyor, saçma mı?




 

günde 700ml sıkma portakal suyu içiyorum.
her gün.

bunun bi sakıncası var mı sizce? ya da yararı?

 

Heybeliada’nın tepelerinde ufak bir park hatırlıyorum küçüklüğümden kalan. Uzun ve dik merdivenlerin dibinde. Bu parkı bilen var mı? Benim çok önemli. Şayet var ise ve bana adada gösterebilirse dilediği her şeyi yapabilirim. Ciddiyim.




 

2 kişiyiz.
toplam 2 ufak valizimiz var, easyjet kurallarına uygun kabine sığacak şekilde.

ancak 2 adet de normal sırt çantamız var. içinde laptop vs.

Kabine bu 4 parça eşyayı alırlar mı yoksa bize ekstra bir şey ödetirler mi?

 

bunlar az önce yaşandı. genellikle işyeri olan apartmanımızın içindeki sesler sebebiyle dairemizin kapısındaki delikten apartmanın içine baktım. apartmanda daha önce görmediğim iki adam bunu fark edip, benim dairemin deliğine yakınlaşıp baktılar.

hemen polisi aradım. 30 dk sonra geldi. bu süreçte alttaki açık olan kuaförü arayıp kapıyı tutmalarını söyledim. ileride bir tane gözcü vardı, fotoğrafını çektim ama çok net çıkmadı. kuaför kapıyı tutunca gözcü ıslık çalmaya başladı. 3 dk kadar sonra adam apartmanın kapısını zorlayıp, kuaföre elindeki tornavidayı salladı. kuaför adamı döverken, gözcü koşarak geldi, kavgaya dahil oldu, adamı kurtardı ve kaçtılar. tam 2 dk sonra da polis geldi.

neticesinde, evde büyük bir korku yaşadım. hala midemde bi kramp hissediyorum.

bana kallavi güvenlik önlemleri söyler misiniz? kapımız çok eski. kilidi mi değiştirelim, komple kapıyı mı, kamera mı taktıralım, alarm mı, yalancı kilit diye bişey duydum yoksa onu mu? nedir en ideal korunma yöntemi?

 

çok fazla arkadaş canlısı biri değilim. ali (diyelim ismine) ile tanıştığımızda ben lisedeydim, o üniversitede. ilk büyük aşk acımı yaşıyordum. benim okumak istediğim bölümde başarılı bir şekilde okuyordu. o dönem aşk acımı geçirmeme yardım etti. zaman geçti, ben de aynı bölüme girdim ve mezun oldum. evlerimiz yakın olduğu için ayda 3-4 kere görüşürdük. bu görüşmeler uzun saatler süren sohbetler olurdu, ikimiz de keyif alırdık. bazen 2 ay hiç konuşmaz, tekrar konuştuğumuzda da eskisi gibi olurduk. aramızda mesafe vardı ama ne zaman görüşsek o mesafe erirdi.

bir süredir ali, mesajlarıma cevap vermiyordu. dün kız arkadaşını aradığımda hastaneye yattığını söyledi. buhranlı bir anında intihara kalkışmış, çok da yaklaşmıştı. psikolojik sorunlarından ve buhranlarından bana hiç bahsetmedi. odağımız hep işimiz, fikirlerimiz ve insan yaşayışıydı. yine de bahsetmemesi tuhaf.

intihar çabasını kesinlik içerisinde gerçekleştirmiş, kalbi durmuş ve tekrardan hayata döndürülmüş.

bugün kendisini hastanede ziyaret ettim. bahçede oturduk, konuştuk. 'ne oldu sana abi' demedim. havadan sudan konuştuk. üzerindeki sorumluluğu biraz almak adına, okulda onun verdiği dersi bu dönemlik biriyle beraber üstlendik. ancak ben şu an ne yapacağımı bilemiyorum, elim kolum bağlı hissediyorum.

bu durumda ne yapmamı önerirsiniz? biraz daha hastanede kalacak gibi görünüyor. haftada 2-3 gün ziyarete gidip, geçmişte de oynarken zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımız bir satranç takımı mı götürsem? yoksa yeni bir proje yaratıp, onu da ortak edip birlikte yaratıcı bir sürece mi girsek?

ufak da olsa var mıdır bir öneriniz?

 

Selamlar duyurunun medikal uzmanları, kıymetli doktorları,

Stresli zamanlardan geçiyorum. En stresli olanını bir hafta önce atlattım. 4-5 gün kadar önce de göğsümün sağ tarafında, omzumdan 3 parmak içeride bir yanma hissi başladı. İlk gün kas ağrısıdır dedim, önemsemedim. İkinci gün de benzer şekilde seyretti. Üçüncü gün bu aynı eksende sırtıma vurmaya başladı. Hareket ettikçe acıyan, sanki kaynar su dökülmüş hissi. Dördüncü gün bunun yerini nefes aldıkça ağrımaya bıraktı. Günlük rutinimi çok etkilemiyor ama sağ göğsüm bariz şekilde ağrıyor.

Bundan 15 gün kadar önce bademcik iltihaplanması oldu, doktora gittim, antibiyotiği dayadı. Tüm bunlar da antibiyotik bittikten 5-6 gün sonra başladı. Sıklıkla bademcik-üst solunum yolu enfeksiyonu olduğum için doktorum artık şu bademcikleri alalım, diyor bir süredir. Bunun onunla bir alakası var mı bilmiyorum.

Bir de, elbette küçükken su çiçeği geçirmiş biri olarak tüm bunlar yaklaşan zona'nın habercisi olabilir ancak vücutta gözle görülebilir durum kızarma vs. yok.

Neyse, diyeceksiniz ki doktora git. Pazartesi devam ederse gideceğim ama tüm bunların psikolojik olma olasılığı beynimin bir köşesinde duruyor. Dediğim gibi, stresli zamanlardı ve boşu boşuna radyasyon almak istemiyorum.

Çok uzun yazdım. Buraya kadar okuduysanız lütfen bir iki kelam edin. Ne olabilir bu başıma gelen?

 

Hiç doğduğunuz için annenizin hayatını bir şekilde kötü hale getirdiğinizi düşündünüz ve içiniz daraldı mı? Benim arada bir daralıyor. Annem, dışarıdan modern görünen ama baskıcı bir koca (ki babam oluyor işte) ile evlendiğinde 18 yaşındaydı. Çocuklarının ardından kendisine pek yaşayacak hayatı kalmadı. Şu an bile halen sadece ev işleri ile uğraşıyor. Geçen gün baş başa kaldığımız anların birinde, yapmak isteyip de yapamadıklarından bahsetti ve içim acıdı. bir diğer durum da, onunla çok fazla zaman geçiremiyor oluşum. bir türlü olmuyor. olduğu zaman da ufak hareketleri beni sinirlendiriyor. böyle söyleyince saçma durduğunun farkındayım ama ailede herkes, ben de dahil olmak üzere onu eleştiriyoruz, yargılıyoruz sürekli.

ve ben gecenin bazı saatleri kendi evimide bulaşık yıkarken bu anları düşünüp o kadar pişman oluyorum ve o kadar çaresiz hissediyorum ki belki beni hiç doğurmasa ve belki evlenmese daha güzel bir hayatı olabilirdi diye düşünüyorum.


 

Genellikle ingilizcede denk gelsem de nadir de olsa türkçede de denk geldim.

[T]he .... bilmemne gibi

Neden yapılır bu? Anlamı nedir?

 

... link var mı?

Eskiden vardı bi link elimde tüm maçları rahatça izleyebiliyordum.
Ancak yok olmuş. Var mı böyle güzel bir link.
Mümkünse aptal pop-upları olmayan vs.

mersi.

 

Küçükken haftada 3-4 kere sıklıkla, geceleri uykumdan uyanıp kaskatı kesiliyordum. Gözlerim açık oluyordu ve titriyordum. Müthiş bir korku hissi. Ağlıyor, yalvarıyordum. Bu nöbet dediğim şeyleri çoğunlukla ertesi gün hatırlamıyordum ya da sadece ufak bir anını, sanki rüyaymış gibi hatırlıyordum. Bu sanırım 9 yaşına kadar böyle devam etti. Sonra azalarak kayboldu.

Ellerimi yumruk yapıp kaskatı kesildiğimi hatırlıyorum. Sanki tüm dünyanın sorumluluğu bendeymiş ve ben en ufak kıpırdarsam tüm dünya yok olacakmış hissi. O kasıntı ve titreme beraber geliyor. Bir yandan da ağlayıp, titriyordum.

Bizimkiler beni doktora götürdüğünde, bana söylenen şey; gözüm açık rüya görüyor oluşum ve bunun da hayal gücümün fazlalığı vs. gibi konulara bağlanışı. Ben buna pek inanmadım. Belki de bana aksetmek istemedikleri bir şey vardır diye düşündüm, halen de düşünüyorum.

Aranızda böyle örnekler ile karşılaşan var mıdır? Sanırım çocuklarda bu olan bir şeymiş [emin değilim?] Nedir buna sebep olan şey? Yaşadığım şey tam olarak neydi?

 

Sizce bir erkek bunu giyer mi? / giyebilir mi? / giysin mi?
www.asos.com

Bir de bu - görece daha unisex.
www.asos.com

 

Büyük tuvalet ile ilgili iki sorum var.

1) günde kaç kere yapıyorsunuz?
2) rutin / düzene oturmuş bir saati var mı?

Bir soru da yetkili abilere gelsin;
Bu işin sağlık açısından en iyi saati nedir? Vücudu, metabolizmayı neye göre ayarlamalı?