Ekşi Duyuru

akıllıdırlar.

akıllıdır kadın için kullanılır.

kadın akıllıdır.
kadınlar akıllıdırlar.

kişi ekleri türkçe'de her zaman sona eklenir (en son dilbilgisi dersi aldığımda öyleydi en azından)
"akıllıdırlar" doğrudur

tahmin yürütücem.

akıllıdırlar'da daha çok tahmin var, yani belgeye dayalı olmayan bir kişisel görüş. akıllılardır'da ise tecrübelerine dayanarak söylediğin izlenimi veren daha emin bir hava. akıllıdır ise zaten tekil-çoğul anlamında farklı.

konuşma dilinde her ikisi de kullanılıyor tabii
daha doğrusu galiba akıllılardır daha çok kullanılıyo
neden bilemiyorum

akıllıyımdır - akıllıdırım
akıllısındır - akıllıdırsın
akıllıdır - akıllıdır (bu fark etmiyor zaten)
akıllıyızdır - akıllıdırız
akıllısınızdır - akıllıdırsınız
akıllılardır - akıllıdırlar

yukarıdakilere bakınca (3. tekil kişiyi saymazsak) ikisi de olan sadece 3. çoğul şahıs. belki de bu genellemeden dolayı "akıllılardır"ı daha çok kullanıyoruz. diğer şahıslar için ikinci örnekleri kullanmıyoruz zaten.

valla bana ikisi de hatalı gibi geldi.

Bence böyle bir cümle anlatım bozukluğuna girer gibi geliyor. Doğrusu;

"Kadınlar akıllıdır." olması gerekiyor bence

(git: 144055) benim de zamanında aklıma takılmıştı. ek eylem her zaman sonda bulunur. diğer türlüsü yanlış ama kullanılıyor gene de. belki de daha çok.
@janavarorion
kadınlar akıllıdır veya kadınlar akıllılardır. ikisi de doğru.

benimde aklıma şöyle birşey takıldı mesela.
konuşurken akıllıdırlar ile akıllılardır değişebiliyor, en azından kendimce öyle olduğu kanaatine vardım. cümle sırasındaki tonlama dalgasını da düşünürsek..

mesela :
ancak kadınlar bu konuda çok akıllılardır.
(erkekler değildir, sadece kadınlar bu işin üstesinden gelebilir anlamı)

ancak kadınlar bu konuda çok akıllıdırlar.
(erkekler bu konuda akıllı mıdır değil midir pek belli değil, ama kadınların bu konuda akıllı oldukları kesin)

hani illa bir fark olması gerekiyorsa bu şekil ayrıştırıyorum.

"Akıllılardır" olmalı. Bir de, özne -çoğul olsa dahi- eğer cansız varlık, hayvan ya da bitki ise yükleme çoğul eki gelmiyor. Yani, "kitaplar güzellerdir" yerine, "kitaplar güzeldir" olmalı. İnsan dışında yüklem her zaman tekil.

"akıllılardır" kim sorusuna cevap veriyor, "akıllılar" grubunu belirtiyor.

"akıllıdırlar" nasıl sorusuna cevap veriyor, bir grubun niteliğini belirtiyor.

Uzatmadan: Dinar.

ilk hecede vurgu olmali.

nawres, vurgu derken iii uzatiliyor mu?

diinar

Liseye de liise der afyonlular. ii uzatma hastalığı. Normali dinar.

para birimi olan dinar okunurken duz bir sekilde okunur, ilce ismi olan dinar, ozel isim oldugundan, okunurken ilk hecede vurgu vardir, uzatmak degil tam olarak.

diinar diye telaffuz ediliyor. aynısı demirel'in köyünün bulunduğu ilçe içinde geçerli. atabey ataabey diye telaffuz edilir bölgede.

kısa okunması gereken ünlü harflerin uzun okunması

bi ihtimal baruter.

arkadaslar, bahadir baruterin cizimlerine baktim da pek bir alakasi gozukmuyor.

www.google.com

sizin sunabileceginiz, cizerin benzer eserleri var midir?

Bence kesinlikle Baruter değil. Ayrıca birkaç çizim farklı elden gibi geldi bana.

baruter değil kesinlikle, yabancı bi çizer olma ihtimali yüksek.

wikipediada şöyle bir listeleme var:
* Full – downward flowing beard with either styled or integrated moustache
* Sideburns – hair grown from the temples down the cheeks toward the jawline. Sometimes with a moustache.
* Chinstrap – a beard with long sideburns that comes forward and ends under the chin, resembling a chinstrap, hence the name.
* Donegal – similar to the chinstrap beard but, covers the entire chin.
* Garibaldi – wide, full beard with rounded bottom and integrated moustache
* Goatee – A tuft of hair grown on the chin, sometimes resembling a billy goat's.
* Junco – A goatee which extends upward and connects to the corners of the mouth.
* Hollywoodian- A beard with integrated mustache that is worn on the lower part of the chin and jaw area, without connecting sideburns.
* Reed – A beard with integrated mustache that is worn on the lower part of the chin and jaw area that tapers towards the ears without connecting side burns.
* Royale – is a narrow pointed beard extending from the chin. The style was popular in France during the period of the Second Empire, from which it gets its alternative name, the imperial or impériale.
* Stubble – a very short beard of only one to a few days growth. This became fashionable during the heyday of Miami Vice. During this time, a modified electric razor called the Miami Device became popular, which would trim stubble to a preset length.
* Van Dyke – A goatee accompanied by a moustache.
* Verdi – short beard with rounded bottom and slightly shaven cheeks with prominent moustache
* Neckbeard (Neard) – Similar to the Chinstrap, but with the chin and jawline shaven, leaving hair to grow only on the neck. While never as popular as other beard styles, a few noted historical figures have worn this type of beard, such as Nero, Henry Thoreau and Horace Greeley.
* Soul patch – a small beard just below the lower lip and above the chin
* Friendly Mutton Chops – long muttonchop type sideburns connected to a mustache, but with a shaved chin
* Stashburns - Sideburns that drop down the jaw but jut upwards across the mustache, leaving the chin exposed. Similar to "Friendly Mutton Chops" But often found in south and southwestern American culture.

Seneler evvel Kadıköy İş Merkezi'nde bir dükkanda gördüm diye hatırlıyorum.

aynı işlem, aynı şekilde opera'da da yapılıyor.

yaw şu tags eklentisi olsa ya hakkaten ekşi duyuru'da. sağda bi de tag cloud. mis gibi olur.

peki ben içinde "sanat" kelimesi geçen başlıklarda "müzik" kelimesi geçen entryleri bulabilir miyim? var mıdır böyle bir teknoloji?

bir miktar da kötülenmiştir. zaten 1 tane kötü oy entryi en beğenilenler listesinden atıyor.
o listede sadece şukela miktarı sayılmıştır.

bir de: başucu için biraz uzun olması lazım entrynin.

ekleme: sanırım başucu eserlerinde de öyle sadece bkz'dan oluşan entryler görünmüyor hatta kısa entryler de görünmüyor.

tabi haftadan değil. kendi "kimdir nedir" i kastettim. ilgisiz olmuş ama soruyla evet.

başucu eseriyle alakalı söyliyim; beğenilme şartı yok beğenilmemiş de olabilir hatta bir tane entry'm var ne beğenilenlerde ne zamanın ötesinde ama başucu eseri oldu ki yazdıktan çok kısa süre sonra oldu. ama karakter sayısının bi önemi var illa ki. bana yazıldıktan sonra cüzi bir miktarda çok da fazla değil (3-5 mesela) oy alıp da yeterli uzunlukta olanlar oluyormuş gibi geliyor.

bu oy olayları tüm sözlükçülerin kafasında bir soru işareti ama=)

bence super bi entry. super bi bkz. listede 5 entryye gulduysem biri sizinkidir. askdjasj

yanlışlık.

peki bu istatistik nerede ben hiç göremedim :)?

en iyi 100 entry?

sozluk.sourtimes.org tamam buldum :)

sagolunuz cevaplariniz icin arkadaslar. anakinskywalker'a ayrica tesekkurler = )

www.serbestcagrisim.com adresindeki ve yeni başlayanlar için lcd tv başlıklarını okumakta fayda var, bu tam olarak 16:9 orantısında olmayan bir tv, tavsiye etmem.

hd ready miş ki hiç tavsiye etmem.demlikposet'e sor o sana anlatır herşeyi :)

morrissey'i dinledim diyorsan the smiths'i de biliyorsundur herhalde ama ben yine ne olur ne olmaz söyliyim.

smiths benzeri: echo and the bunnymen
travis benzeri: the waterboys (daha da iyi)

erasure diyorum. (bkz: i love to hate you)
bir de -bilmiyorum belki de dinliyorsunuzdur ama- bunları seven depeche mode da seviyor genelde.

editors seversiniz sanırım

lastfm'de yazsan onlarca benzer çıkaracaktır.

sagolunuz arkadaslar cevaplariniz icin. pek sevindirdiniz beni. depeche mode disindakileri dinlemis olsam bile adlarini hatirlamiyorum maalesef.

@derectus, denedim onu da ama bi de bilenlerden yorum almak istemistim.

jimmy sommerville

Keane'in Hopes and Fears albümünü dinlemeni öneririm.

izleyerek malzeme ariyorlar sanirim.
bir de sinir oluyorlar ama sirf buna inat izliyorlar gibime geliyor benim.

bence asıl olay yemek.

şöyle açıklayayım: benim annem de merakla izliyor bu programı. sebeplerinden birisi şu; onları yemek yaparken görünce annem de yemek yapmak için hevesli oluyormuş. sadece o da değil arkadaşları da böyleymiş. işin içine her zaman rating getiren tartışmalar da eklenince izlenen bir yarışma oluyor.

yani takip edilmesinin sebebi herkesin yemekler hakkında bir fikir sahibi olması ve yarışmacılar arasındaki gerginlikler bence.

Yemekteyiz programının yemekle alakası yok ki :)

İzleyenler BBG tadında olduğu için izliyorlar yarışmayı. Entry'lerin tamamı kişilere yönelik. Yemeklerle alakası yok. Keza yarışmacılar da aynen yemeklerden çok birbirlerini yemekle ugraşıyorlar. Kısacası hâlen içimizden atamadığımız bir BBG ruhu var. Birilerinin hayatlarını gizli gizli izlemekten hunharca bir keyif alıyoruz.

Yemekteyiz programının tutma nedeni budur.

Sevgili comptrol,
Ben neden izlediğimi söyleyeyim: Gülmek için. Gerçekten gülmek için izliyorum. Genelde gergin havada ilerleyen bölümler olunca izlemekten kaçınıyorum. Zaten şu aralar da programdan soğumuş vaziyetteyim. Habire gerginlik olunca, beni baydı. Sıkılıyorum izlerken.
Yemek memek bahane kısacası. Ben yemekten zerre kadar anlamam.

televizyondan nefret ederim, sırf bu program için 17'de tv başında oluyorum..
kendimi baz alaraktan cevaplayayım..

bi kere doğal..
pazartesi günü elemanların hepsinin üzerindeki çekingenliği, hareket etmede zorlukları görebilirsiniz.. onca yapay şey izledikten sonra sadece bunu görmek bile iyi geliyor..

yemek falan bahane.. aynı şekilde mesela bi heykel yapma yarışması olsa, diğer tüm format aynı olsa yine tutardı bu.. yemek sadece ortak nokta.. bbg gibi başı boş değil bunlar.. yoksa sen 5 yıldızlı şefi getir yemek yaptır, nika hatunu 3'ten fazla verirse firefox'u yirim..

muhabbeti nedense sarıyor adamı.. yarışmacıları özellikle ve çok başarılı bir şekilde çok farklı karakterlerde seçiyolar.. biri ak diyosa biri kara diyor, diğeri gri derken birinin fikri bile yok, diğeri gökkuşağı.. bu da acayip bi sohbet ortamı yaratıyor, komik de oluyor felç edici cinsten sinir bozucu da..

ekrana kazandırıp kazandırabileceği en süper insan, tahmin edilebileceği üzre, hasan bey oluyor.. en güzel 5 günümü geçirdim desem hayat yönünden fakir bi insan gibin gözükücem sanırsam, ama ben bi daha geçen haftaki 5 bölüm gibi bi şey izleyemem televizyonda..

izlemediyseniz bi-iki bölümünü izleyin, sosyal tespit yapma yeteneği geliştirmekten değişik yemekler öğrenmeye kadar faydası var..

bi de o naim ne yavşak herif lan..

çünkü çok komik. toplasan 10 dakika izleyerek birşey anlaşılmıyor kusura bakmayın.
bu arada ben lost'u toplasanız 10dk izledim ve bir daha da izlemedim buyrun? ve çokafedersiniz bok gibi dizi olarak nitelendiriyorum. birileri adaya düşmüş. koş babam koş biri kovalıyor garip garip şeyler oluyor. anlamayıp kapatmıştım. gayette ciddiyim.
sonuçta 10 dakika izleyerek bu kanıya vardım ben lost için.
benzer bir kanıda sizden geliyor yemekteyiz isimli absürt program için.

alışveriş bölümü başka, yemek hazırlama bölümü başka, yemek bölümü başka, puanlama bölümü başka güzel.

bbg tadında olmasının yanısıra yarışma konusunun "yemek" olması programı daha çok izlettiriyor. yemekle ilgili herşey her zaman dikkati çeker. genelde herkes de en iyi yemeği kendisinin yaptığını iddia eder filan. aile içinde olsun, misafirliğe gidince olsun, lokantaya gidince olsun yemekleri hep eleştiririz. şöyle olaydı da böyle olaydı deriz.

bu tip yarışmalarda her zaman olduğu gibi yarışmacı seçimi çok önemli. yani hasan amcayı bulup seçen ve o grubun içine koyan prodüksiyonu tebrik etmek lazım.

sagolunuz arkadaslar cevaplariniz icin, yarindan tezi yok ben de izliyorum bu programi :)

yeterli sayıda legal diyecek yazar arkada$ı olanlar ne yapacak. bkz entryleri ile çaylaklıktan yazarlığa mı geçecekler? =)

hayir, mesela 9 kisi legal olmayan bir entryi legal buldu ve bir kisi de bulmadi; bunu da, sozlukte moderatorlerin de bahsettigi kimi kurallara uymadigini gosterdi. buna ragmen o 9 kisi hala bunu legal bulursa, bunun haksiz bir oylama oldugunu ispat eden arkadas moderatorlerden birine mesaj atarak bu durumu aciklar ve diger 9 kisi oy veremez tekrar.

he sozluk disindakilerin bu oylamaya katilmasi engellenmeli tabi. sadece yazarlar oy verebilmeli, yoksa her yeni nick alan oy kullanabilir.

@internal majesty boyle bir teklifin daha once sunuldugunu bilmiyordum :S

aklıma 12 angry men geldi birden :)

eksi duyuru icinde olmasi ortaligi cok karistirir, bunun yerine sub-etha icerisinde ayri bir modul olusturulabilir.

legal entryleri oylama olayi abuse edilebilir, bu nedenle sadece illegal entryler bildirilir. yani sub-etha daki bu yeni modul birinci elek olarak en kotu entryleri ayiklamis olur.

modulu kotu oy vererek abuse etmek zor, isimler olmadigi icin kimin girdigini bilemeyiz, yine de oy sistemini kotuye kullananlarin sub-ethadaki bu module girmeleri engellenebilir.

sozlukte yazar arkadaslarimiz varsa ve yazdigimiz entyleri onlara bildirirsek, tek yapabilecekleri bu entryleri kotu oylamamak olabilir.

onceki mesajimda bahsettigim sistemde "onay vermek" secenegi yok, bir elek gibi kotu entryleri secip iyileri onaylamayi moderatorlere birakmak teklif ediliyor.

nickler gizli tutulursa abuse edilemez sanki?

"9 kisi legal buldu, 1 kisi bulmadi, moderatore haber verdi". e zaten moderatoru isin icine soktuktan sonra bi anlami kalmiyo. amac moderasyonun yukunu almaksa onu tamamen devreden cikartacak bir cozum bulmak. ha yok oy karmasasinda yine moderator'e basvurulucaksa zaten sacma.

bir ihtimal ispiyon yuzdesi 90 ve uzeri olan gammazlari gecici olarak moderator yetkisi ile ortaliga salip yazar alimlari bitene kadar onlardan yardim almak verimli olabilir. 90 veya uzeri yuzde yeterli degilse 85 ve uzeri olur, kac kisi gerekiyosa atiyorum 20, o kadar kisi secilir en yuksek yuzdeli gammazlardan. yoksa ben oy vermisim legal diye, sen illegal demissin, galadnikov'a mesaj atmisiz abi bole bole diye. adamin isi mi yok gunde bin tane caylakla ugrasirken bi de bizim caylak entrysi derdimizle ugrassin.

galiba cok karisik yazdim yukarida. entry sahiplerinin nickleri gozukmeyecek dedim. eksi duyuru'ya gelen herkes zaten yardim amacli geliyor. moderatorun gosterdigi kurallari gorup de hala kac kisi bu "9 kisi 1 kisinin" ispatina karsi gelecektir ki? bu ihtimal de uc bir ornek oldugu icin bahsetmistim...

itu sozluk'te buna benzer bisi vardi sanirim.. bence mantikli..

adamlar zaten yeni moderatörler aldılar. öyle bir ihtiyaç duysalar daha da çok moderatör alırlar. almıyorlarsa da bir bildikleri vardır herhalde.

sözlükte daha önceden benzer şeyler teklif edilmişti sanki, 1-2 yerde okumuştum bu tür önerileri. tabi onlar yazarlar onaylasın şeklinde değil de gammazlar onaylasın şeklindeydi. bu kadar kişinin sırada beklediğini bilip (ve muhtemelen bu tür önerileri okumuşlardır veya düşünmüşlerdir) hala bu konuda bir şey yapmıyorlarsa bence çok da sıcak bakmıyor olabilirler.

yazilanlari okurken kendi onerdigim sistemin zayif noktasini farkettim.
legal olmayan entry ler ayiklansin diyordum, fakat burada "legal olmayan" kavrami cok onemli.

ozellikle politik ve fanatik entryler sozluk formatina uygun olsalar bile tepki oylari alacaklardir. bunlari legal olmayanlara karsi verilen oylardan ayiklamak gercekten cok zor. yani onceden soyledigim "modulu kotu oy vererek abuse etmek zor" fikrimin yanlis oldugunu farkettim.

bir yandan da, ilk on tanim entrysinde politik ve fanatik konulari secenlerin yazarliga ne kadar uygun olduklari tartisilabilir.

amaç moderatörlerin yükünü almaksa, başarılı gammazlar belli süreliğine sadece çaylak onayı yapmaya yardım etmesi amacıyla yetkilendirilebilir..en mantıklısı bu gibi.

soyle dusun, ayda 50 bin dolar kazandiran bi sirketin var. bu sirketi isi yeni ogrenmis ve ogrendiklerinden emin olamayacagin 100 kisiyemi emanet edersin, yoksa tecrubesi olan 4 kisiye mi?

herhangi bir program kullanmamakla birlikte bahsi geçen sitelerin yasaklandığını bile ciddi ciddi unutmuşum.

bende bi hosts var, bir de varsa belki opendns ayarları vardır.

program falan yok yani. bunları denedin mi?

1) programa güven olmaz diyorsan bir alternatif browser indir. onun proxy'sini değiştir. sadece engelli sitelere gireceğin zaman onu kullan. ktunnel vtunnel kadar yavaş olmaz ve iyidir candır bu yöntem.

ben makat v3 kullanıyorum.
bazı zamanlar haricinde, genelde sıkıntı yok. sıkıntı olanlar da sitelere ait bazı ip adreslerinin eksik olması.

modem ipsinden kasıt internal ip evet. yani 10.x.y.z serisi veya 192.168.x.y serisi gibi serilerden olan. ammavelakin, bir programın kolaylıkla modeminizin ayarlarını bozabileceğini aklım almıyor, bana daha çok birileri sizin modeminizi kurcalıyor ya da modemin kendince sorunları var gibi geldi. modemin panel şifresini değiştirin bence, kablosuz ağ özelliği varsa muhtelif güvenlik önlemlerini alın.

opendns kullanıyorum.
imeem açılıyor, youtube parçalı bulutlu..

"Mahkeme Karari Temizleyicisi" ile mutlu ve huzurluyum. Youtube açılıyor, Imeem açılıyor. Ev arkadaşımın dediğine göre Redtube de açılıyormuş. Ben hiç denemedim, valla bak.

kaseler.googlepages.com

ben sadece şu hosts dosyasını kuruyorum. içinde youtube jackerın eklediği ipler ve bir çok reklam sitesinin ip si var (reklamları temizlemek için), ayrıca bir iki tane siteyi de ben ekledim (ntvmsnbc.com ve e-kolay reklamları).

bunun dışında opendns, mahkeme kararı temizleyicisi ya da youtube jacker kullanmıyorum ama sadece dns adresi olarak 4.2.2.1 i yazmıştım. ek bir şey yüklemeden sadece sistem ayarları değiştirdim sadece yani. deneyin isterseniz.

@elcezire exclusive
opendns yüklenen bir şey değil zaten, 4.2.2.1 gibi bir adres.
hatta vereyim:
208.67.222.222
208.67.220.220

@late viper
efenim işte ne oluyorsa artık. ben onu belirli aralıklarla dns değiştiren bişi sanıyodum. 4.2.2.1 varken başka şeylere ne gerek var onu da anlamam.

kablolardan bağımsızlıktır tek üstünlüğü bence. ama zamanla onu da kaybeder masaüstü gibi kullanılır genelde.

orta halli bir laptop fiyatına kral desktop alırsın

Laptop almanı öneriyorum. Yılların desktopçusuyum. Yazlığa veya herhangi bir yerde değil 1 hafta 3 gün geçtikten sonra yana yana pc aradım ve anladım ki, LAPTOP CANDIR, HAYAT SUYUDUR. Bağlanma boşver internete, ya o ekranı görmek bile yetiyo lan adama. Al götür evde istediğin yere. Baktın gürültü var ses var, git başka odada işini gör. Wireless denen bir teknoloji varken, niye bu nimetten yararlanmayasın. Daha bir sürü faydaları olacak sana şuan anlatamam gribi atlatamadım yorgunum. Ama laptop al ha!

laptop'un anlamı yolculuklar da ortaya çıkarsın. Uzun sürecek bir seyahat öncesi masaüstü bilgisayarından ayrılacağına laptopun seyahatın keyfini çıkarırsın.

doğru yapıyorsunuz. ben de her laptop diyeni vazgeçirmeye çalışırım.

laptop: -rahat odadan odaya taşımak
-kucağına alıp yatakta vs. surf yapmak, film izlemek

desktop: -aynı fiyata çok daha iyi bi konfigürasyon/vice versa
- çalınmasının laptop'a göre çok daha zahmetli olması.
- daha büyük bi monitör
- upgrade imkanı. kişi bilisayardan anlamasa bile kolaylıkla istediği parçayı söküp takması. her parçanın da tek tek, min. 2 yıl garantisi var.
- adam akıllı oyun oynama imkanı.

bi laptop alındıktan 2 yıl sonra eski bi cihaza dönüşür. güncel oyunları oynayamazsın. ancak ram ve disk alıp takabilirsin. desktopta anakartın uyumluysa işlemciyi, ram'i, ekran kartını değiştirip yepyeni canavar bi sistem elde edebilirsin.

laptop biraz da prestij meselesi halini aldı. halkımızın cep telefonu görgüsüzlüğü gibi bi hava atma aracı sanki ama şimdi 19" güzel bi lcd ekran çok daha şahane bence. ayrıca laptop pili çok kısa sürede 10-15dk.dan fazla şarj tutmaz hale gelecek, o pili çıkarıp sürekli prize mahkum kullanacaksın.

bir de tekrar: çalınır. benim yakın çevremde 2 arkadaşınki çalındı. o evde laptop olduğunu bilen hırsız sadece onun için giriyorlar eve.
ev kullancısına laptop, 12 yaşında çocuğa 1000ytl'lik cep telefonu almak gibi bişey.

Hem laptop hem desktop sahibi birisi olarak söyleyebilirim ki evde laptop'ı dosya transferi ihtiyacı dışında açmıyorum bile. Ya da misafir gelirse o kullansın diye açıyorum ama desktop dururken laptop'a mahkum olmak pek mantıklı değil...

nasıl olsa seni dinlemeyecektir. bırak ne hali varsa görsün.

ne uğraşacaksın desktop'un pisliği ile..her yer toz duman oluyor.kasa yı açsan bi dert açmasan bi dert..klavyesi ile yok işte hoperlörleri ile heryer toz oluyor..temizlemesi çok büyük dert..temizle temizle 2 gün sonra gene heryer toz..bide fişleri de cabası..yok monitörün fişi yok ses sistmelerinin fişi yok kasanın fişi modemin di şuyuydu buyuydu walla masanın arkası bağırsak gibi kablolarla doluyor..al laptop ister odan da ister oturma odasında tv karşısında ister hasta iken yatakta kucağında ohh mis gibi...

benim yazdıklarım tarihin tozlu sayfaları arasına karışmış.

bizim evde, super performans toplanmış bir desktop var. kasası monitörü klavyesi götü başı ayrı yer kaplıyor. kabloları da toz topluyor. bu da cabası. performanslık birşey yaptığımız da yok.
o bilgisayar ilk tık deyişinde kapıya konulacak ve yerine laptop alınacak. tertemiz, az kablolu. yani ne var ki, sırf masaüstünde kullanacak olsan bile bağla oraya gitsin. akarı yok kokarı yok.
ben kesinlikle laptop derim. ohh miss.

laptop sessiz.

Kullanacak kisinin aliskanliklarina gore degisir.

Ornegin bir tanidigim bilgisayari hep ayni odada ayni masada tutuyor. Laptop olmasi hic bir ise yaramiyor. Ayni isi goren bir alet icin daha cok para odemis oldu.

Karsi ornek olarak ben ise bilgisayar masasina sahip degilim. Siklikla bilgisayari salonda koltukta ve yatakta kullaniyorum. Laptopim olmasa devamli evin belli bir yerine gitmek beni cok rahatsiz eder.

benim ne zamandır şöyle bir fikrim var. oyun oynamayan bir insanım. çift çekirdekli, 1 gb ramli bir laptop'ım var. laptop'ı evde kasa niyetine kullanmayı düşünüyorum. bir monitör bir klavye bir mouse'a bakar. evde masaüstü keyfini sürerken, dışarı gidildiğinde de taşınabilirlik devreye girer. ha performans için bilemedim edemedim. ben yazdığım konfigürasyonla emule çalıştırıp, maxthon'da oraya buraya saldırıp, word ve pdf açıyorum nod32 de çalışır olduğu halde bir kasılma yaşamıyorum. tek sorun uzun süre açık kalmadan kaynaklanabilir. onu da harici soğutma yöntemleriyle çözebilirsin. bir düşün bence.

22' ekran çaktın mı sadece oda değil evin havası bile değişir, hey gidi. yerim leptabı.

iş için laptop kullanıyorum geri kalan işler için 24" monitörlü ortalama üstü bir dekstop. açıkcası laptop için docking station ve sabit bir adaptör kullanıyorum. çantadan çıkartıp raftaki yerine yerleştirip kapağını bile açmıyorum remote ile kullanıyorum. daha rahat oluyor.

dışardeyken zaten laptop alternatifsiz.

amaç amaç amaç... eğer hız isteyen işler yapmayacaksanız laptop tabi ki. genel olarak laptoplar daha sorunsuzdur, daha az yer kaplar ve tabi ki taşınabilir. ama render alıcam, x oyununu y çözünürlükte oynayacam, aynı anda 10 iş birden yapıcam hırsıyla kullanılırsa tat vermez. internette gezinmek ve film, müzik vb için para sorunu olmayan (yani bilgisayar işini 300-500e halletmeliyim demeyen) birinin mutlaka laptop kullanması lazım.

desktop + wireless modem&adaptor + uzun kablolu priz kablosu + tekerlekli minik bir bilgisayar masası.
ben de çok düşündüm laptop mu desktop mu diye. sonunda normal bir laptop alabileceğim parayla gidip hayvanlar gibi desktop aldım. yukarıda yazdığım konfigurasyon sayesinde gayet rahat ediyorum. film izleyeceğim zaman alıyorum masayı yatağın baş ucuna hoop kıçımı devirerek izliyorum.

yahoo'da bi problem var sanırım zira dünden beri yahoo mail de açılmıyor.

ben abd'den sorunsuz acabiliyorum.

problemin şu an itibariyle aşılmış olması lazım.
ben de giremiyordum mail'e ama açıldı.

bence hakli. en azindan 154.648 caylak ve 40.524 onay bekleyen caylak oldugunu dusunursek; onlarinda isi zor be abi.

ben bile dogru duzgun kurallari ogrenememisken/bilmiyorken, olaya boyle yaklasmasi bence normal.

hiç şaka yaptığını sanmıyorum. hele ki kimi raikkonense bunu yazan.

kimi'yi tanirim iyi cocuktur. bu konuda saka yapmaz! normal sartlarda olsa bu gormezden gelinebilirdi. ama denildigi gibi bu kadar cok kisinin basvurdugu bir sitede -ki tum olayi yazi yazmaktir, dikkatinizi cekerim- elbette bu tarz seyler onem kazanmaktadir.

allah caylaklarin yardimcisi olsun o vakit. bu kurali onca senelik sozluk kullanicisi olmama ragmen yeni duyuyorum. 1 sene once girdikleri entrylerin noktalama isaretlerinden sonra bosluk koyup , tekrar beklemek zorunda kalacak nice caylak vardir bence.

ama moderatorlerin bu tutumunu da islevsel buldum bir acidan. yukarida iddia edilene gore, caylak entrylerinde yazilan metinden ziyade, noktalama isaretlerinden sonraki bosluklara bakarak nice caylak elenebilir ve bu da hem zamandan hem zihinden kazanc saglar.

cevabı hayır olan soru.çübnkü nedenmi anlatayım.entrilerde gözlenen yaygın özensizlik zaten uçma sebebidir yazarlar için,yeni bir yazar alacakken neden bunu önemsemeyelim?on tane gelişigüzel tanım yapmış,içeriğini özgünce doldurmamış,imlaya noktalamaya tikat etmemiş bir yazarı niye alalım?hele sırada 40bin onay bekleyen çaylak varken?

dedirten duyuru

birak allahini seversen demek istedigim cümle kimi ! ben daha gecen ay tum entryklerimi gözden gecirdim.conku okadar yildir sozluk de yazmama ragmen ozellikle notalama siaretlerin de bir suru hata yatigimi gordum.
gercektende eger zamaninda boyle nedenlerle yazar yapmasalardi bende bugun sozluk yazari olamayacaktim dedigim soru

aslında boş vakti olan varsa yazarlar da okusa fena olmaz hani. zira görünce kafayı yediğim hatalarla karşılaşıyorum çokça.

ayrıca şansıma 10 entry i tamamladıktan sonra bekleme sürem fazla olmamış. yazar olmak gittikçe zorlaşıyor.

ama kimi haklı kalifiye insanlar lazım sözlük e..

olan biten yerine hatalı entry örnekleri başlığını okuyun falan dese daha doğru olurdu bence. olan biten'de bir sürü alakasız duyuru var. kim okumuş onların hepsini de yeni çaylaklar okuyacak?

Çaylaklar için yazarlardan farklı kurallar zaten var. Modlog'u incelerseniz çaylakların, sadece bakınızdan veya dedirtenli tanımlardan dolayı da entryleri siliniyor. Noktalama kurallarına uyulması gereği şaka mı yoksa ciddi mi bilmem ama gerekli bir önkoşul. Çünkü toplamda zaten 10 tane entry yazmaları gerekiyor. O on entryde dahi özen göstermemiş birinin yazar olduktan sonra da özenli olmadığı sonucu çıkaırlabilir. Çeşitli atraksiyonlara girmeden kısa tarafından salt kelime tanımı yaparlarsa onlar için çok daha sağlıklı olur gibi. Ben onlarca entry girdiğim için 8 ay bekledikten sonra ancak miferdibi ile yazar olabilmiştim. Yapmayın:)

noktalama işaretinden sonra boşluk bırakmak çok temek bir bilgi. bence garip bir talep değil.

soyle demek isterim:acikcasi,noktamala isaretlerinden sonra bosluk birakmamak okunurlugun icine eden bir sey.sizce de oyle degil mi?yani baksana,boyle bitisik bitisik.acayip oluyor ve bence kimi'nin dedigi dogru...

adet döneminde o normaldir biter yakında.

gizli numara derken, bazı yerlerde eski santraller kullanılıyor ve numaraları gözükmeyebiliyor; cep telefonunu aradıklarında da örneğin gizli numara değil de sadece "arama" yazıyor bu hatlarda. onları öğrenme olanağı yok sanırım.
eğer rahatsız edici aramalar ise de savcılık ilgileniyordur.

savcılık istemedikce telekom size bilgi vermez, eğer rahatsız ediyorsa savcılığa gidin, zor bir süreç değil, bizim başımız ağrıdı bu tür bir olayda ve tüm dökümü almıştık ama arkadaşın dediği gibi bazı ankesörler eskimidir nedir tam belli olmuyor ancak bölgeyi söylüyorlar falan fıstık.

niye olmasın ki*

bu benzetmeyi, kaldirir mi kendisi? " sen nasil beni rob schneider a benzetirsin huleeyn, al sana bomba" filan der belki diye dusunmustum. :S

o vakit sözlük'te birilerini birilerine benzeten entrylerin hepsini silmesi gerekir.

ssg yerine sedat kapanoğlu yazarsan daha iyi olur.Bu şekilde sözlükteki bir yazarı deşifre etmiş oluyorsun.

@huleyn; ssg sedat kapanoglu olarak desifre edilse bu saatten sonra ne olur ki..

sagolunuz cevaplariniz icin.
@ermanen, hic mi benzemiyor :(

cok benzemiyor ama andiriyor bence evet. zaten ustteki resmindeki haliyle alttaki resminde ki hali de benzemiyo :)

legal.

o yazan şey tanım cümlesi değil, direkt bkz'ın içinde. bu nedenle legal.

köse, hiç sakalı çıkmayanlara söylenen bir sözdür. bi onu biliyorum.

Uydurma gibi durabilir ama yarı köse, diye bir terim duymuştum.

Yer yer köse gördüm ama duymadım.

Pete Dunville sakalı;)

piç sakalı buna uygun olabilir.nası piç bir meyve agacı orda burda alakasız yerde yetişiyosa piç sakalıda yüzde orda burda seyrek çıktıgı için piç sakalı tanımı uygundur.

johnny depp arkadas da bu kategoriye girer

efendim buldum, weak beard imis bu zati muhterem :) cevaplar icin sagolunuz.

hafif gözleri kısık ya da küçük gibi duruyor sanki yüzüne göre. orada fazladan bir boşluk var da gözlük olunca tam olacakmış gibi bir de.

ben de bunu farkediyorum bunun için yıllarca gözlük takmadım en son 2 ay önce doktora gittim ki 92 senesinde 96 senesinde ve 2002 senelerinde 2 er 3 er ay gözlük takıp bırakmıştım şimdi ise 1,50 ile 1,75 numaralı gözlügüm var, gözlükleri gözüme takınca ben körmüşüm diye kendime seslendim.
doktora sordum senin sorunu doktor farkedilmez sen gözlüklü haline alışıyorsun o insanların ondna öyle geliyor desede ben pek inanmadım comptrol

bu farkı genelde gözlük takan insanlar farkeder ve hakkatende farkediliyor yani bi resme gözlük kullanmış mı kullanmamışmı diye bakınca ben ayırt edebiliyorum 19 sene gözlük takmanın tek faydası bu oldu heralde.

tanınmaz tanınsa süpermen tanınırdı

Benim gibi insaları yani miyopları daha önce gözlük takarken görmemiş bile olsan gözlüksüz dolaştıklarında tanıyabilirsin çünkü bu tarz insanlar göremediklerinden istemsiz olarak gözlerini kısar uzakdoğulu kıvamına gelirler.Sizde bunu farkediyor olabilirsiniz.

eczacı dükkanı stratejik bir yerde açıp işini de bilirse istediği gibi tatilini yapar, gezer, tozar ve de sağlam para kazanır. doktorları bence doğrudan çıkaralım bu listeden. bilgisayar mühendisleri de sonuçta çoğunlukla bir patrona çalışırlar, bi sürü kısıtlamaları vardır(izin günü, oturup proje bilmemne hazırlama). eczacı kendi kendinin patronudur. ha gelecekleri açısından ne olur bilemem ama şu an için en karlısı eczacılık diye düşünüyorum. tabii ki saydığım şartlarda. yoksa çok eczane var iflas eden.

not: listeyi bu üçüyle sınırlamamışsın gerçi ama eczacılıkla alakam var, o yüzden yazdım.

bir meslek olarak sayılabilir mi ilmiyorum ama gayrimenkul sahipliği.
ne kadar gayrimenkulun olursa o kadar çok para.

@want2die
devlet dairesinde emek 0 değil ki. işlem yaptırmaya gelen vatandaşları azarlıyorlar felan. emek var yani :)

@mrtksn yatirimcilik derken, bir sektore yatirim yapilacak ise esasli ve zor bir tahmin yapilmali bence. yani emek az degil gibi geldi bana .

yerini tutturabilirsen internet kafe

bir de şu var, para/emek oranı en yüksek meslekleri herkes arıyor bu devirde. saygı duyuyorum tabi, malum kapitalizmin sonuçları falan filan.. fakat bana göre bu oran 1'e ne kadar yakınsa huzur açısından o kadar iyidir. bu daha fazla mutluluk getirir diye düşünüyorum. bi işe yaradığınızı düşünürsünüz hayatta, aksi takdirde ben boşluğa düşerdim. bok gibi para var, gezsem tozsam bi süre, "ulan nereye kadar" derim. sorunun böyle bir boyutu yok ama yine de içimi dökmek istedim:)

borsacılık sanırsam. ortada üretilebilen yada uğraşılabilecek somut bişey yok. devamlı alınıp satılan teorik bir oaly gibi geliyo dışarıdan bakınca.

çok zengin çocuğu olup herhangi bir meslekte çalışmak.

Ünvanı aldıktan sonra noterlik.

fatih terim? 220 bin ytl maaş alıyor

bir yere oturup önüne 'açım' yazılı bir kağıt ve karton kutu koyan dilenciler.

Reklam ajansı stajyerliği tabiki. 2 sene filan sürüyor. Full-time mesai ve 0 (sıfır) maaş.

özel ders vermek. özellikle matematik ve ingilizce. tabi (futbolculuk vb gibi) extrem işleri saymıyorum. mühendislik, doktorluk vb işlerin hiç birinde 1 saat karşılığı 150-200 ytl kazanmazsınız. günde 5 saat, ayda 20 gün çalışan isimli bir matematik öğretmeni en az 10000 ytl kazanır.

bilgisayar muhendisi degil..

her saniyesinden zevk aldigin meslektir bu, porno yildizi olabilir mi?

esrarengiz bi havaya bürünüp 15 ytl karşılığında karşındaki salağa yalan söle (ki biz buna falcılık diyoruz kahvedir tarottur sen bilirsin)

there's no business like show business... neresinde olursan ol ama ekranın onunde ol... du bi olmana bile gerek yok...bir kaşe seslendirmeye 20.000 dolar aliyodu okan...

zerre anlamasam da (ve biraz geç bir cevap olsa da) emlakçılıkdır gibi geliyor bana..

Bir de şöyle bak olaya

Adamın belirli bir tarlası var ve biber ekiyor. Aldığı mahsul bilmemkaç kilo. Diyelim ki 100. adam bunu 1 lirada da satsa bütün bir yıl çalışmasının karşılığı 100 lira mı olacak? Bunu şehre/hale indirmesi bir o kadar masraf tutuyor. O da ne yapsın sokağa döküyor.

Fiyat arttırma olayı değil bir nevi zararı karşılayamamaya yönelik tepki.

Not: çiftci 100 lira alsa da aç almasa da. Şehirdeki karnı tok sırtı peklerin dikkatini çekmek lazım biraz da...

@Zeke bahsettiğim şehir pazarları. Ürün azsa şehir pazarlarına dağıtılıyor. Anadoluda durum böyle.

demek fiyat dusurme cabasi degilmis ; cevaplariniz icin tesekkurler. tilda hanim size de vielen dank :P

(bkz: carom3d)

Yahoo Games
Pool

(bkz: backspin billiards)

ınternet baglantısının olmayacagını eklemeyı unutmuşum :S

(bkz: maximum pool)
hem oynar, öneririm. hem oflayn hem onlayn bi' de.

arkadaşlar cevaplarınız için teşekkürler. backspin billiards harika imiş. oynamayanlara da tavsiye ederim. getir.net

3D Ultra Cool Pool

kollege: iş arkadaşı

(bkz: kolega)

"tu krank ......" dedi
"tu sana" ben de "var mı" dedim

krank hasta demek ama bayağı da salladım.

almanyada türkçe müzik üzerine martin grevenin almanyada hayali türkiyenin müziği ve ali osman öztürkün alamanya türküleri türk göçmen edebiyatının sözlü öncü kolu diye iki kitap var, oradaki metinlere bakarsanız belki bulabilirsiniz.

"perhiz" mi diyor diyeceğim ama, "t" ile başlayan bir şey söylediği çok açık. Acaba "teens" mi diyor ki? Nereden buldunuz bu türküleri/şarkıları, merak ettim. :))

hocam suradan sozluk.sourtimes.org

Anladım. Teşekkürler. ;)

mp3directcut

goldwave de olabilir..

avidemux yapıyor. aynı zamanda video dosyalarını da kesebiliyor, format dönüştürme yapıyor, sesi ve videoyu ayırabiliyorsunuz falan. her bi şeyi yapıyor. hemi de open-source. ben ubuntu'da kullanıyorum, çok memnunum. windows için olanı da var.

avidemux.sourceforge.net

dexster.

audacity

mega-mp3-splitter.en.softonic.com

goldwave veya mixcraft kullanabilirsin

goldwave:(git:www.goldwave.com )
mixcraft:(git:www.gezginler.net )

Bakınız verilmiş kelime ile hiç bakınız verilmemiş ya da gizli bakınız verilmiş kelimeler entry içinde farklı sayılırlar. Dolayısıyla da legal.
Bakınızın amacı, "Sizi şöyle alalım."dır. Görünmez bakınızın amacı da "Hani şöyle bir şey yazdım. Olur da merak ederseniz şöyle bakın."dır.
;)

legaldir, etik değildir bence. :)

örnek verilirken tırnak içinde veya başına tire konularak verilmesi gerekmiyo muydu yau? anket başlığa gidip de çat diye adam yazmak formata uyuyor mu ki?

Hayır, o anket şeklinde olmayan başlıklar için oluyor genelde. Örnek vermek istiyorsanız bir anket başlığına, çekinmeden direkt yazabilirsiniz istediğinizi.
Şayet, anket değilse ve vereceğiniz örnekte ya da kuracağınız cümlede tanım yoksa başına "-" koyabilirsiniz ya da başlı başına cümleyi tırnak işaretleri içine alırsınız.

Legaldir, zaten ilk girinin sahibi pek o konuları kafaya takacak biri değildir. Ama şık değildir. Mesela, "kısaca adam" veya "safi adam" daha anlamlı olurdu...

Boyle bir kelime yok sanirim, "cocuksuz" veya "yitik" denilebilir en fazla

Ingilizce olarak da "contra-orphaned" olabilir

başın sağolsuna ek olarak allah rahmet eylesin de denilebilir :)

edit: (bkz: #11196615 ) bunu sen de görmüşsündür belki de, güzel açıklamış niye bişey denilemediğini.

o entry'deki yorum six feet under dizisindeki brenda karakterine ait.

@light beam, blackdog, adunaphel ben de benzer bir ifadeyi asagidaki haberden duydugumdan zaten burada sorayim demistim.

"We're invisible. You can't tell just by looking at us. There isn't even a name for parents who have lost children. "

news.bbc.co.uk

ayrica, dun gece bu evlat kayiplari ile ilgili bir seyler okuduktan sonra, bugun gerard depardieu'nun oglunu kaybettigini ogrendim...

news.bbc.co.uk

bir insanın biyolojik olarak ancak birer tane anne ve babası olabilir fakat bir insanın birden fazla çocuğu olabilir. bu mantık üzerinden öksüz ya da yetim gibi kullanımlara gerek duyulmasına karşın, çocuğunu yitiren bir insan için böyle bir tanımlamaya gerek duyulmamış kanımca. yani sorunuzun cevabı "yok öyle bişii". ama kaynak olarak götümüzü gösterip tanımlar uydurabiliriz mesela "acılı anne/baba" dediğimizde aklımıza direkt olarak çocuğunu kaybetmiş insanlar geliyor. böyle.

Ordinal harf var mi? Turkce'de "a'inci sik" denmez, "a sikki" denir. Ingilizcede de oyle oldugunu tahmin ediyorum.

ingilizce anlatılan bir matematik dersinde duydum bunu. google da aratınca da ath bth cth falanddiyor ama bütün harfler için geçerliliğinden şüphe duyduğumdan sorayım dedim. sağolasın yanıtın için.

matematiğin bazı konularında a. (a'ıncı) falan kullanılıyor, ya da kullanılmak zorunda kalınıyor. Diskriminant da kullanılıyordu mesela. İngilizcede de dedigin gibi "ath" gibi bütün harfler bu şekilde kullanılıyor.

ith (index sayısı i) olduğunu çok iyi biliyorum.

Burada işim güzelse, keyfim yerindeyse uğraşmam bile. Ama baktım durum kötü yapacak bir şey yok, oturma ve çalışma izni için neler gerekiyorsa yaparım.

**

bi kere öğle karının/kocanın memleketine gitmek öğle kolay değül mesala avrupa ülkelerine evlendim yarın gidiyim olayı yok yine mesala alman helga/hans ile evlenırsen almanca bilmen lazım oturum izni için diğer avrupa ülkeride bu kadar zor olmasa zorluğu var sadece keyfine kalmış olay değül ama git ya ne bilim elinde olursa

*

"vize" alıp almamak gibi bir seçeneğin olmaz ki.

eğer evlenmişsen ve o ülkede yaşayacaksan, zaten öncelikle oturma izni temin etmen gerekir, ki, sen ahmet-mehmet olarak başvurduğunda, adam vermez o izni. Türkiye de vermiyor yabancıya. Eğer yabancıyı istihdam eden/edecek firma, "illa bir bilmenereli lazım bu işe ve bu adam lazım, başkası olmaz, çünkü şu şu özellikleri var" diye beyan verebiliyorsa ve/veya Türk vatandaşı ile evli ise, Türkiye'de oturma ve çalışma izni alabilir. Yani oturma izninin ön şartı ya evlilik ya çalışma. "Almıyorum kardeşim, ben karı/koca vizesi yemem" de yok - yoksa nasıl oturacaksın ve çalışacaksın o ülkede?

Evliyken oturma iznini alınca, o, çalışma iznini beraberinde getiriyor. Ama çalışma izni, oturma iznini beraberinde getirmiyor, yani işin bitince ülkede, hadi güle güle diyorlar. Türkiye'de de aynı şekilde.

Öte yandan, diyelim evlendin ama kendi ülkende oturacaksın aslanlar gibi - o zaman da bir şekilde, her ikinizin de diğer ülkenin vatandaşlığına başvurmanın (çifte vatandaşlık) pratik açıdan faydası var - yoksa tatilde havalimanında vs. de farklı farklı kuyruklarda, biriniz lordken, diğerinin madara olması durumu var. Ama her ülkenin prosedürü ayrı. Mesela, bildiğim kadarı ile, çoğu ülke, vatandaşlık için, orada birkaç sene ikamet ön koşulu istiyor, kaç vatandaşı ile evlenirsen, kaç tane "ora vatandaşı" çocuk yaparsan yap..


Yalnız, (bu kısmı şahsi görüştür), taş yerinde ağır..gerçekten. Ne olduğun, kendi ülkende belli. Ne yaparsan yap, özellikle Avrupa'da--"Arap"sın. Ben gönüllü döndüm, gönülü feragat ettim -- ve pişman değilim. Dönen birçok kişiden de benzer fikirler alacağın kanaatindeyim.


Kolay gelsin.

dönmeyen birçok kişiden de aksi yönünde fikir alacağına ben eminim :)

Abi pera ve keramet mumi keşke memiş efendi değil di mi? Romanın başıyla ortası arasında kaldım ve hala bitiremedim, bunlar kaldı aklımda: )

yok hayır o olmamalı colonizer'ım iki gözüm. tam emin olmamakla birlikte, sanki kitapta ön planda olan çember kavramına bu hükümdar ve şehrini örnek göstererek mimari açıdan yaklaşıyordu. belki de bu şehri başka bir kitapta okudum :S

mahremde boyle bir sey hatirlamiyorum.

edit: cok muallak olmus, %99.9 eminim yoktu boyle bir sey.

ben de modern control engineering in çözümünü arıyorum ama aynı dertten mustaripim. benim kitabın sayfasında öğretim görevlisi olmayı geçtim prof. olman gerekiyor yazıyor yuh !

galiba hocalar kitap arkasındaki soruları değiştirmeden sorabilsin diye yapıyorlar böyle. bazı soruları çözmek yol gösteren olmadan insan işi değil. neyse döktüm içimi dolmuşum :)

Catlak oldugunu sanmiyorum ama tiplada alakam yok. Tahmin bazinda ayakda cok durdugunuzu ve bu parmagimiza fazla yuklendigimizi dusunuyorum. Bende de bazen oluyor. Daha olmedim.

burkulmuştur. eğer geçmezse doktora gidin, krem yazar, 1 hafta içinde de geçer. bana böyle olmuştu en azından.

çatlasa yerinde duramazsın.(ben de yazmadan duramadım)

çatladıysa yerinde durabilirsin. farkedilmemiş ve kendi kendine kaynayan kırık hikayelerini birinci kaynaklardan dinledim.

ağrının şiddeti ve hareketlerini engelleyip engellemediğine göre bi değerlendirme yapıp ona göre hareket etmek lazım fakat bununla ilgili pek bilgi girmemişsin. bi ortopedi polikliniğine görünüp x-ray çektirmen gerekir diye düşünüyorum sadece anamnez ile:)

arkadaşlar cevaplarınız için çok teşekkür ederim. benim şu anki düşüncem ise kemiğe elle uyguladığım kuvvetle bir ağrı hissedilmeyip, sadece ilgili bölgedeki kasları hareket ettirdiğimde bu ağrı kendini gösterdiği için ayağıma aldığım bir darbe sonucu doku zedelenmesi olması. bu dokunun geçen zamanla kendisini yenileyeceğini umut ederek doktora gitmeyi tembel bünyemi de göz önünde bulundurarak bir kaç günlüğüne ertelemeyi düşünüyorum. tekrardan cevaplarınız için eyvallah :)

dediğim kişi omzundaki kemiği kırmıştı (farketmemiş)

catlak olabilir pekala.. aylarca catlak el bilegiyle gezip tesadufen bunu farkeden insanlar tanidim ben. (el bilegi bu bi de.. du$un yani)

agrinin siddetini bilemiyorum ama catlak ya da hafif cikik oynama falan olabilir. Ben de parmagimi burktugumu sanmistim, meger yerinden oynamis, hafif capraz duruyor artik

benzer bir durum benim basima gelmisti. ters bir adim atip ayagimi iceri dogru buktukten sonra olustu. yoklayinca agrimiyordu ama adim atarken cok agriyordu. doktora gitmedigim icin ne oldu bilmiyorum ama kendi kendine gecmesi cok uzun surdu. en az 2 hafta ayni siddette devam etti.

görüntüyü kaydeden programlar vasıtasıyla yapabilirsiniz en basit olarak. bsr diye bir program var divx i altyazılı olarak tam ekran açar, programla ekranda ne görünüyorsa istediginiz kısmı kaydedersiniz, daha sonra video cut programıyla gereksiz bölümleri kesersiniz. sonra flv ye çevirirsiniz.

capsule hotel

en.wikipedia.org

freestyler gibi geldi bana da?

www.cs.rmit.edu.au

kaynak kodundan buldum uzantyi. tikladiginda, zip dosyasi halinde indirtiyo hepsini.

kolay gelsin

not :
"kaynagi goruntule/view source" diyince senin verdigin linkte,
applet ve /applet arasinda kalan yerdeki sekilde kullanmis.

Monika Daryacheye Noor - Gole Gandom

www.youtube.com

ratio ne alemde ? ondan olabilir diyecegim. bi de daha onceden indirdigin torrent ler in seed leech oranları vs daha yuksektir demonoid içindekilerden muhtemelen.

indirip, media player classic ile izlersen, numpad'deki + ve - tu$lari ile ses gecikmesini ayarlayabilirsin.

youtube a video yükledikten sonra bazen senkron videoları da bozuyor. misal bir video yükleyeyim dedim senkron kaydı elin gavuruna kendi çaldığıma inandıramıyorum :)

www.youtube.com

ben avi formatındaki videoları yüklediğimde hep asenkronize oluyordu. bir forumdan wmv formatında yükleyince sorun olmadığını öğrenmiştim. windows media encoder diye bedava indirilebilen bir program var. bununla wmv'ye çevirip öyle yüklüyorum ben.

10' üzerinde de videolar olabiliyor. ama nasıl yapıyolar bilmiyorum. 20' civarı vid'ler gördüm.

galadnikov teşekkürler önerin için ama virtualdub çalışmıyor; alternatifi nundub da çalışmıyor. bütün codecler yüklü olmasına rağmen abidik gubidik hata veriyor kendisi. lütfen bi yardımcı olun be abiler ablalar.

arkadaşlar, yardımlarınız için sağolun ama bu video dünden beri beni uğraştırıyor ve halledemedim. haliyle de vazgeçtim upload etmekten. upload etmeyi düşündüğüm belgesel ise buydu:
www.eksisozluk.com

tekrar teşekkürler.

director accountuyla olmuyor mu ? videonun senin olması gerekiyor galiba tek kısıt o olsa gerek.

Hayır anlaşılmadı hatırladığım kadarıyla...

ne berbat dizi imiş, her bölüm bir sürü gizem katıyorlar. bakalım nasıl açıklayacaklar hepsini. teşekkürler cevabınız için.

turk dil kurumu www.tdk.gov.tr sitesinde demagoji "laf kalabaligi yapmak, laf cambazligi yapmak" anlamina geliyor.
burdan yola cikarak belki yorum yapilabilir.

'ad hominem' sanırsam kastettiğin.

tartışmayı piç etmek de denilebilir kibarca...

(bkz: tartismayi pic etme yontemleri)

Sonra bir yanlis anlasilma olmasin diye ad hominem'in karsidakinin kafasini karistirmak olmadigini da soyleyelim. Sozluk'ten daha ayrintili okuyabilirsiniz ama basitce bir kisiye yonelik demek. Yani karsinin yaptigi argumana cevap vermek yerine yapan kisi hakkinda konusmak.

wpi ye tanımı düzelttiği için teşekkürler.

(bkz: chewbacca defense)

hahuae gonderen duyuru moderasyonundan, bu noktayı da atlamayalım sayın kırca.

Bunu yapan insan olamaz! İki tane resim dosyası upload edip eleştirmen kesilmişler. Zamanında Müze'de de böyleydi bunlar. (gerçi ben de orda burdan çok takılıyordum bi ara, uğur dündar ortaya çıkarmadan kendim söyliyeyim.)

benim capture alan da upload eden de.

(bkz: i$te o uyeler)

i$in eglencesindeyiz be ya. takilin rahat olun.

Burasi bir forum degildir.

Bunu Eksi duyuru'da 30 kere dedim gene diyorum, diyecegimde. yok sinirlenmiyorum, normaldir bu tur seyler. O yuzden gene diyorum ki sorunun cevabi olmayan cevaplar girmeniz hatalidir. Millet sizle dalga gecerse de alinmamaniz gerekir, cunku gene diyorum burasi bir forum degildir, millet haklidir, sorulan soruya cevap olacak bir sey veya konuyu netlestirecek baska bir soru yazmayacaksaniz /msg dugmesini kullanin lutfen.

Eksi duyurunun ilk entry'sini bir daha hatirlatayim: Duzgun kullanin siteyi.

Herkese opucukler.

mütemadiyen çarpılıyoruz diye bir duyurunun espri konusu olmaması imkansız bence. hele sondaki açılın ben mühendisim lafı ayrı bir hava bir emekli albay havası katmış olaya.

gorunum'e eklenmedigi surece kalici bir yontem yok malesef.

düzen - kaynağı görüntüle 'den o sayfada adcss'yi buluyorsun. bugunkü reklamınki adcss/cube.css örneğin. bunu
84.44.114.44 adresinden indiriyorsun.
sonra kimi eklentiler, programlar vs.. var. bir şekilde yapılıyor ama ne şekilde olduğunu bilmiyorum.

tabudeviren'in bahsettigi olay firefox'un web developer eklentisi ile yapilmaktadir.
ancak sadece tek sayfa icin uygulamaktadir custom css'i.
ayni zamanda %100 uygulayamamaktadir. (ornegin butonlarin ustune gelince degi$en renk)

her sayfa icin tekrar tekrar css uygulatman gerekir. ugra$maya da pek gerek yok.

Hangi gezengende su vardı ?

hatırlamıyorum maalesef :) ama sözel basit sayılırdı. muhtemelen doğru yapmışsınızdır.

herkes gibi bende sayısalı yetiştiremedim ve yine herkes gibi bende sözeli 15 dakika erken bitirdim

sayisaldan 61 soru cozdum. sayısal sorularında bu gibi testlerde hiç yanlış yapmadıgım için büyük ihtimalle 61 net olucak.
sözelde 80 soru çözdüm. neden-sonuç ilişkisi isteyen soruda hata yaptım. onun dışında 3-4 yanlış daha olsa 73-74 net gelir sanirim

gezegenli soruda en sonda ki gezegen F idi diye hatırlıyorum. yani su olan gezegen F.
birinci gezegen D sonra B-A-C-E-F diye sıralanıyorlar diye aklımda kalmış.

bir onceki les'ten sayisal 78 sozel 74 yapmistim ve cok daha rahat bir sinav gecirdigimi hatirliyorum sayisal suresi acisindan. ucu ucuna yetistirebildim bu sefer. bundan 75, 75 gibi bir sonucun gelecegini tahmin ediyorum.(yazdiklarim dogru cevap sayilari). fakat sunu kesin olarak soyleyebilirim ki sayisali sonbaharaki les sinavina gore daha zordu. sozeli de son bahardaki les'in cok cok altinda bir zorluga sahipti. sonuclar aciklandiginda da goreceksiniz ozellikle sayisal2'de standart sapma cok yukselirken ortalama da cok sert bir bicimde dusecek. bu da sayisal puanda sayisal2'den yapilan netleri cok onemli bir hale getirecek.

gezegen sorusunu da BCAEF olarak hatirliyorum.

benim de sayısaldan 13 bosum var yani seninki gibi sayılır..sorun konusunda da birsey bilmiyorum biilen varsa cevaplarsa ii olur hakkaten

Herkes aşağı yukarı aynı yapmış anlaşılan. Su olan gezegen'i F yaptım. 3. gezegen sorusu vardı bir de ve en çok uydu sayısı mı ne diyordu. onların ikisi de A idi. (ya da ben öyle yaptım.

Sayısal 1 güzeldi. sözel güzeldi. sayılsal 2 yetişmedi herkes gibi. yetişecek sandım,s aati de ayarladım ama sona doğru sorular o kadar çok zaman ister hale geldi ki evdeki hesap çarşıda tutmadı.

sınavı zor bela yetiştirdim, hiç boşum yok... ama sayısalı kontrol etme şansım olmadı doğal olarak, hatta bi tane soruyu yanlış yaptığımı zannediyorum tekrar dönemediğim için (hatırlayan varsa, kök içinde 4a kare ile başlayan çarpanlara ayırma sorusu, cevap bulan söylerse sevinirim)

sayısal uzundu, sözel kolaydı... şahsen iyi bir sonuç bekliyorum ama hayatımda çok bi faydasını göreceğimi düşünmüyorum bu sonucun...

kök içinde 4akareli deilse de 4xkareli bi soru hatırlıyorum, onda da y=x+4 çıkıyo olması lazım cevabın yamulmuyosam. şahsen özel ders verdiimden midir nedir, rahatça yetiştirdim sınavın her iki alanını. ama şu aptal çocuklara yönelik olan zamanınızı siz ayarlayamazsınız uygulamasını deiştirseler fena olmicak.

ben de öyle buldum ama 30 saniye gibi bir sürede göz kararıyla yapınca sadeleştirmeleri aklım kalmıştı, soruyu da hatırlayamadım tam,oturdu içime... aynı cevabı bulmuşuz sevindim şimdi :)

sayısal birdeki en kolay oran orantı sorusunu yanlış yapmama rağmen (şu anda farkettim nasıl olduysa) yine de yetiştirebildiğim için güzel bir puan alacağımı ümit ediyorum...

özel sayılarla ilgili altı basamaklı olan sorunun cevabı 27 miydi? özel sayı falan diyince insanın merakını cezbediyo da:)

arkadaşlar bişey sormak istiyorum. sizin yaptığınız sorular 60 70 civarı ise siz hangi alandan giriyorsunuz? ben sözelden giriyorum, sınava ilk kez girdim ve sadece 36 soruyu cevaplamışım! (matematikten yani) ayrıca sözeldeki son soruların oraya yanlışlıkla koyulduğunu düşünüyorum çünkü o soruların aynısı sayısal bölümde vardı:)

telekoma kadar sakin sakin soruları yapıyordum. telekomlu soru boru modeline rastlayınca ohhannes oldum. birileri bi işler ceviriyor sanırsam. sözel herzamanki gibiydi. normal yani. ama sayısal 2 borusan modeliydi. hiç geometri cıkmamasıda düşündürücüydü.

evet ben de geometri çıkar diye umut etmiştim ama çıkmadı maalesef.

sözelcilerin performansları nasıl? mesela ben hayatımda en son matematiği 9 sene önce görmüş ondan önce de okul hayatım boyunca ilkokuldan sonra hiç 2 nin üzerinde alamadığım matematikten. 31 soruya cevap verebildim. bunlardan çıkan net tahminen 25 civarı olacaktır. sözelde ise 79 soruya cevap verebildim. son on soruya 20 dakika kala girdim ama o on soru ağır geldi. ilk 70 soruda fazla hatam olamaz. sözelden de beklediğim net 70 e yakın. şimdi sorum geliyor. bildiğim kadarıyla eski sistemde en düşük yüksek lisans programına girebilmek için 50 almak gerekiyordu. bu sınavda bu taban puan nedir? ve tahminen benim ki gibi bir performans bu sınavdan o alt limiti tutturabilir mi?

benimki çok kötü geçmedi sanıyorum. tabi sayısal 1 ve sayısal 2 testleri arasındaki katsayı farkını öğrenene kadar. çünkü 2.testte tam 10 boşum var ve sayı piramitlerini bi de 4 sayacı bozuk olan arabayı (ki bu sayacı bozuk arabaların üretimlerinin durdurulmasını ya da sahiplerinin kullanmak yerine servise götürmelerini öneriyorum bu kaçıncı!)hesapayana kadar göbeğim çatladı. dairesel yönde hareket eden (ki soruyu 10 kez okudum aynı anda hareket ettiğini yazıyodu ama aynı yerden hareket edip etmedikleri hakkında bi bilgi yoktu ben öyle varsaydım) birinin hızı diğerinin kaç katıydı??? sonunda sıkılıp biraz kafadan atmış gibi oldum.

sözel soruları geçmiş yıllardakilere göre daha kolay ve netti bana göre.ben hiç kitapçığı okumadım. sözelciler için katsayılar ne durumda bi bilginiz var mı?

ben eşit ağırlık öğrencisiyim ve sayısaldan toplam 30 (veya 31) boşum vardı. konuştuğum 5-6 arkadaşım oldu, hepsi eşit ağırlıkçı; 4 kişi 30 boş 1 kişi 42 boş (öeh) ve bir kişi 15 boş yapmış... tabii tüm sayısalı yetiştirenler de varmış ama ya onların yeteneğidir bu, ya da yanlışları çıkar... sözeli zaten çoğunluk yetiştirmiş ona değinmeye gerek yok.

ea puanlarının hesaplanmasında sayısal 1 sayısal 2 katsayıları farklı olmayacaksa, bizim için pek bir şey fark etmeyecek anlaşılan? (ikisi de 0,25 ile çarpılıyormuş)

ayrıca genelde bu sınavlarda insanlar aynı puan aralıklarında yığılıyor, örneğin les'te 60-65 arası yoğundu sanırım. bu yüksek lisansa girişte rekabeti arttırır mı diye merak ediyor insan...bunun bir sıralama sınavı olmayışı, puana yönelik olması işleri zorlaştırıyor sanki.

Bir de "Aday ağırlıklı puanı" nedir? (Bakınız Osym kılavuzu sayfa 6 daki puan hesaplama formülü)

EA, spor olsun diye girdim. Sözel oldukça kolaydı, sayısalda 4 boşum var, bi 4-5 tanesini de atmış gibi oldum. Şimdi benim anlamadığım:

Deniliyor ki, minimum istenecek puan 70 (yoksa 55 mi, nedir?). Ancak ALES kılavuzunda öyle bir formül var ki, 70+[hede hödö) şeklinde. Bu durumda herkes en az 70 almayacak mı, nasıl olacak da olacak yani? Anlatsın biri efendim.

(Kılavuzun 6., PDF'nin 9. sayfası)

www.osym.gov.tr

Ayrıca OBEB ve OKEK toplamı 157 eden sayıların toplamı ne olabilir, hasta etti soru beni?

vallahi zerre umudum olmadan girdim, çoğu kişinin söylediği gibi ben de 8 yıldır matematiğe dokunmamış hatta matematikden kaçarak dil bölümüne girmiş bi insanım. sınavın cevap anahtarı vs. yayınlandı mı yada yayınlanacak mı? 20 tane matematik yapabildim gerçi ama insan merak ediyo yinede.

Kök içinde 4x kareli olan o mu bilmiyorum ama sonucu 7/3 kök 6 mı ne çıkan bi soru vardı. x+1/2x-1 gibi sonuçlu çarpanlara ayırma sorusu hatırlıyorum. Özel sayının basamakaları toplamını ben de 27 buldum. Flamanın boyunu 180 buldum galiba, emin değilim. Ayşenin tuttuğu sayının rakamları toplamını 9 bulmuş olabilirim (243 gibi geliyor). Dönüp duran arabaların hızlarını hesaplamadım, zaman yoktu.

Bazı çok basit görünen sorular (özellikle de ÖYS'de bolca çözdüğümüz türden olanlar) LES'te ciddi zaman yiyici olabiliyor. Ayrıca bu mantık sorularında bazen öyle enteresan algoritmalar hazırlıyorlar ki adapte olana kadar bi ton zaman gidiyor efendim. Devlet bana bir şey yapması lazım.

Not: Teşekkür ederim puan hesaplaması aydınlatması için.

fena geçmedi benim.(4 boş sayısalda var) ama acayip puan sistemi var sınavda belli olmaz. 3 yıl önce girdiğimde sayısaldan 20ye yakın boş olmasına rağmen garip bir şekilde 70 alabilmiştim.

bi de şu 1993x2007 sonucunun sayı toplamı olan sorusunun kısayolu var mıdır? nedir?

(2000-7) * (2000+7) = 2000*2000 - 7*7

kısa yolu bu olacaktı o sorunun...

Hörst dedim bir an. Alldaysdaki kızımız boşuna dememiş "olaya bir de bu açıdan bakmaya ne dersiniz" diye.

e arkadaslar ne zaman belli olacak sonuclar?

bir de sayısal ve sozelden 70 uzeri net gelir diyenler, bi de gecen sınavlarda biz turkiye birincisi ikincisi ve ben de 5. si olmustum falan de deseniz, yoksa cok kisi bu kadar basarılıysa sonuc beklemek gereksiz (bkz: vah bana vahlar bana)

aynı rüyayı görmüş olamayız herhalde :) film olduğundan eminim ama adını hatırlamıyorum

bir rüyamı yoksa varmı böle bir şey:) Yukarıda benim sorumun cevabı olabilir mi? Şaka bir yana bende buna benzer bir film hatırlıyorum.

rüya filan değil böyle bir film var, o yılların çocukları üzerinde clementine tarzı bir etki yaratmış bir film hatta. ama adını bende hatırlamıyorum.

filmin adı "the peanut butter solution"

aynı zamanda www.allmovie.com linkini incelemenizi öneririm :D

google'da kids hair movie painter brush potion kelimelerini bi arada arattım, çıktı

hmm ben bunu yillarca fikra sanmistim, film olduguna emin misiniz diyecegim ama bu kadar kisi yazinca kesin filmdir diye dusunuyorum?

ya evet filmmiş. bir den fazla izledim bu filmi. her seferinde de korkup , ağlıyordum ne hikmetse. uzi de doğru söylemiş, clementine benzetmesiyle. bu sefer korkmuycam, o ressam benden korksun hulleyyn!

Pazartesi elimize ulaşan oldu. Biraz daha sabret yarın da gelmezse yenisini çıkarttır.

benimki de ulaşmadı, ama üds'nin giriş kartı sınavdan 1 gün önce ulaşmıştı. yalnız yeni belge çıkarmadan önce ptt binasına gitmekte yarar var, sorun oradan kaynaklanıyor olabilir. belgeler yığınlar halinde orda kalmış olabiliyor bazen, bir kontrol edin isterseniz.

benimki geleli bariz iki hafta oldu. ama ofisteki arkadasimin henuz ulasmamis.

tortunun dagilmasi icindir diye biliyorum.

saraplar konusunda yedek ruh nickli arkadasim uzmandir, danisabilirsiniz.

Cokelmenin yavaslamasini, tortunun dagilmasini niye istiyoruz? Bildigim kadariyla bazi saraplarda bulunan tortu istenen bir sey degil. Hatta sarap sakince bardaga ya da surahiye konur ki tortu sisede kalsin diye.

Filmdeki icki sarap idiyse belki kokusu meydana ciksin diye sallaniyordur. Ya da belki havalansin, tadi istenen duzeye gelsin diye.

türk kahvesini de bu şekilde sallayarak içen insanlar gördüm. telve daha homojen dağılsın diye olsa gerek.

şarabı bilmiyorum ama buzlu içkilerde buz hareket etsin de içkiyi daha çabuk soğutsun diye sallanıyor.

sarap degilde konyak gibi buz konulmayan birsey iciliyorsa, avuc icinin sicakligi ile ickinin daha da isinmasi ve hareket etmesi icin sallaniyor olabilir.

biraz geç gelen bir cevap olacak lakin, sonra araştıranlara faydası olur.
şarap gibi içeceklerde, kadehin kenarlarında şarabın bir kısmı kalır. bardağı çalkaladığınızda ise o kenarda kalan şarabın kokusu bardağın üstüne çıkar. hımmppphhsss diye içe çekilir.

gecmi$ olsun.

amcam orda askerlik yapmıştı. hala elinde tahta tabanca yuvarlanıp duruyor ortalarda,
yediklerini anlatmıyor gerçi artık sofra ortamında börtü böcek :)

tugayda ne yapacağına bağlı.bakarsın oraya gider karargahda yazıcı olur günün 24 saati 4 duvar arasında takılır bir bakarsın dağa çıkarırlar.

uzun mu kısa dönem mi belirtmemi$sin.
kısa dönemse kı$ladan dı$arı çıkarmıyorlar. zaten doğru dürüst "çar$ı" da yok. ama uzun dönemse i$ biraz deği$iyor.