"vize" alıp almamak gibi bir seçeneğin olmaz ki.
eğer evlenmişsen ve o ülkede yaşayacaksan, zaten öncelikle oturma izni temin etmen gerekir, ki, sen ahmet-mehmet olarak başvurduğunda, adam vermez o izni. Türkiye de vermiyor yabancıya. Eğer yabancıyı istihdam eden/edecek firma, "illa bir bilmenereli lazım bu işe ve bu adam lazım, başkası olmaz, çünkü şu şu özellikleri var" diye beyan verebiliyorsa ve/veya Türk vatandaşı ile evli ise, Türkiye'de oturma ve çalışma izni alabilir. Yani oturma izninin ön şartı ya evlilik ya çalışma. "Almıyorum kardeşim, ben karı/koca vizesi yemem" de yok - yoksa nasıl oturacaksın ve çalışacaksın o ülkede?
Evliyken oturma iznini alınca, o, çalışma iznini beraberinde getiriyor. Ama çalışma izni, oturma iznini beraberinde getirmiyor, yani işin bitince ülkede, hadi güle güle diyorlar. Türkiye'de de aynı şekilde.
Öte yandan, diyelim evlendin ama kendi ülkende oturacaksın aslanlar gibi - o zaman da bir şekilde, her ikinizin de diğer ülkenin vatandaşlığına başvurmanın (çifte vatandaşlık) pratik açıdan faydası var - yoksa tatilde havalimanında vs. de farklı farklı kuyruklarda, biriniz lordken, diğerinin madara olması durumu var. Ama her ülkenin prosedürü ayrı. Mesela, bildiğim kadarı ile, çoğu ülke, vatandaşlık için, orada birkaç sene ikamet ön koşulu istiyor, kaç vatandaşı ile evlenirsen, kaç tane "ora vatandaşı" çocuk yaparsan yap..
Yalnız, (bu kısmı şahsi görüştür), taş yerinde ağır..gerçekten. Ne olduğun, kendi ülkende belli. Ne yaparsan yap, özellikle Avrupa'da--"Arap"sın. Ben gönüllü döndüm, gönülü feragat ettim -- ve pişman değilim. Dönen birçok kişiden de benzer fikirler alacağın kanaatindeyim.
Kolay gelsin.
0