Ekşi Duyuru

İnönü caddesinde bisiklet yolu vardı sanki bir ara?

kendim hatırlamıyorum da google'da aratarak buldum:

Theory of a dead man - Bitch came back

www.youtube.com

bir mankenle aynı ada soyada sahip olduğum için hep onunla ilgili bilgiler çıkıyor.

İsim-Soyisim olarak her ikisi de az kullanıldığından bütün sosyal medya hesaplarım, üniversiteyle ilgili birkaç bilgi çıkıyor. Bundan dolayı sosyal medyada bir platform hariç anonime döndüm.

sıfır. linkedin yok. facebook profili arama motorlarına kapalı. twitter gerçek isim değil.

2 adet sosyal medya hesabım çıkıyor, birini kapattırmak için her şeyi yapardım ama kapatamıyorum. Bir de üstte çıkıyor popüler bir site olmamasına rağmen. Haber siteleri vs çıkıyor bir de benimle alakalı onlar da...:(

benim de minimumda bilgi cikiyor hele evlendikten sonra soyismim degisti ve su anda dunya uzerindeki tek kombinasyon ama linkedin disinda veri cikmiyor. zamaninda anonimlikle kafayi bozmustum cunku, kullandigim nickler bile her site icin birbirinden farklidir.

benimle aynı isim+soyisimde akp'li bir siyasetçi var. :( hiçbir şey bulamıyorum kendimle ilgili.

Ad soyad combom dünyada bir tane var çok unique, o yüzden sadece ben çıkıyordum. Lisedeyken yaptığım freelance işlere falan adımı yazmam hataymış :)

Üniversitede iken çoğunu sildirdim, SEO nedir bilmeden de SEO yaptım şimdi en tepede portfolyom, ardından blog'um, ardından linkedin'im çıkıyor kalanı benimle ilgili değiller.

hayat hikayem çıkıyor. Ama kendi adıma websitem falan var, yaptığım videolar işler, linkedin, oluşturduğum kurs vs. Aslında kişisel pr çalışması gibi. (adımı yazınca soyadımı google tamamlıyor gizli modda bile ahaha:D)

Keşke sırasını ayarlayabilsem veya bazılarını silebilsem.

Bana dair bir şey çıkmıyor. Platoniğim olmak istemezdim haha yazık :(

Benden de bir tane var. Google'layınca sadece linkedin hesabım çıkıyor. Adı benle aynı, soyadı benimkinden bir harf eksik olan bir sosyal medya fenomeni çıkıyor bayağı, fotoğrafları paylaşımları fln. Tanımayan biri mesela mailde fln görüp aratsa soyadına dikkat etmeyip beni o zannedecek :/

Simdi arattim okulum cikiyor sadece. Bir de birkac kampanya imzalamisim, onlar.

genel olarak nerede ne işler yaptığım, ne okuduğum, ne ürettiğim, yaptığım yayınlar falan çıkıyor. bol bol da çektiğim fotoğraflar ya da kendi fotoğraflarım çıkıyor. bir de zamanında forum sitelerinde falan açtığım satılık ilanları çıkıyor. ayrıca saçma şekilde beğendiğim birkaç kadın vardı, onların da farklı sitelerdeki profil fotoları çıkıyor ne alaka ise. artık ne kadar çok like attıysam asdasda.

adım ve soyadım pek yaygın olmadığı için muhtemelen başka birisi çıkmıyor.

benim ismim ve soyismimle aynı olan bir kişi çıkıyor. benimle alakalı hiçbir bilgi yok. 22 senedir internet kullanıyorum. özel bir şey yapmıyorum..

yayınlar, haberler, sosyal medya profilleri...akademik işler ağırlıklı.
adım ve soyadım bir tek bende vardır TR'de :D

Ben kendimi aratarak çıkanlara göre düzenledim. Şu an sadece LinkedIn profil resmim çıkıyor o da LinkedIn görünürlüğümü kapatmama rağmen kaldı. Tanımayan bana dair bir şey bulamaz :)

facebook'um yok da, linkedin ve researchgate'ten dolayi okudugum, calistigim okullar, yazdigim makaleler, tezler, fotograflarim falan hepsi cikiyor.

Bende HGS var. Doğru dürüst okuduğuna şahit olmadım neredeyse. Ya hep kaçak geçiş yazıyor ya da giriş yok falan yazıyor. O yeşilin yandığını nadir gördüm. Sorun oluyor mu? Hayır. Otomatik düşüyor. Muhtemelen OGS'de de benzer mantık vardır. Ama yine de sen onun pilini değiştir.

pili değişmiyor olmalı, sökünce alet sıfırlanıyor yazmışlar forumlarda. bende de aynı durum var, karta bağlı olduğu icin kaçak geçiş yazsa bile normal ücreti alıyor, sorun olmuyor.

İrmik kaymağı yapmayın sakın. Hiç güzel olmuyo şöbiyette denemiştim. Normal markette kahvaltılık kaymaklardan alın. İçim güzel.

Direk havada döndüre döndüre açmanıza gerek yok :) Katmer yapmadım ama merdaneyle açıp elinizle çeke çeke inceltebilirsiniz hamuru. Strudeli en azından ben öyle inceltebiliyorum.
Kolay gelsin.

Evet amortisör sorunu.
Değiştirmek güç gerektiriyor. Birkaç yıl önce eşim hepimizin koltuğunun amortisörünü değiştirmişti.
Ama kaça yaparlar bilmiyorum.

Herhangi bir alet edevat gerekmeden sadece kovvet ile amortisörü çıkarıp yenisini takıyorsun. Aslında çok basit ama bazen eski amortisör çok sıkışmış oluyor, o zaman da vurarak güç uygulayıp çıkarmak gerekli.

Yakınlarında ofis mobilyası satan bir yerler varsa götürüp yaptırabilirsin, ama koca koltuğu taşıma zahmetine gerek yok. İnternetten bir amortisör al ve kendin tak.

ing'de yaşayan arkadaşlarımdan ve akrabalardan öğrendiğim kadarıyla;
ingiltere'de her yer aynı aksanla konuşmuyor.
örneğin, londra'da konuşulan ingilizceyle liverpoll'da konuşulan ingilizce bambaşkaymış.
hal böyle olunca, hangi bölgede kalacağınızı öğrenirsek, daha iyi yardımcı olabiliriz diye düşünüyorum.

İngilizce altyazıyla yeni dönem BBC dizilerini izleyin.

sherlock'u altyasız izleyin yeter de artar

bbc’nin podcastlerini dinleyebilirsiniz.

youtuber takip edin. Suraya ayrintili bir cevap yazmistim. British English Youtuberlari hakkinda www.eksiduyuru.com

Battaniyeye gectim ben :) pencere acik yatmalarim bile basladi hatta

izmir'de hala yorganla yatıyorum. ama yorganın üstüne örttüğüm battaniyeyi birkaç hafta önce kaldırdım.

pikeye geçmeyeni dövmüyolar mı ya :)

Yorganı kaldırıp battaniyeye mi geçiyorsunuz siz? Battaniye tek başına kaşındırmıyor mu ya? Ya da battaniyeye mi nevresim geçiriyorsunuz? Tuhaf geldi bu iş bana :D

İzmirde ben hala yogan+battaniye takılıyorum ama uyurken battaniye genelde açılıyor. Gerçi sabahları benim odam aşşşırı soğuk oluyor, bildiğin dışarıdan daha soğuk; o yüzden mutluyum yani şu an yorgan+battaniye ikilimle

cam açık olduğu için daha geçmedik ama bu hafta geçeriz herhalde 28 derece gösteriyor bu hafta istanbul

pikeye geçtim pişman oldum. geri üzerime ikinci battaniyeyi aldım

ben camı açıyorum annem kombiyi açıyor akşamları pff

prensip olarak temmuzda gece su içinde uyanmadan kaldırmam.

ben geçen ay ingiltereden türkiyeyi aramam gerekti, skypeta 1 aylık ücretsiz bir paket vardı onu kullandım. 1 aylık 100 dk veriyordu.

skype süper çalışıyor. daha önce kullanmadıysan 1 aylık deneme üyelikleri de oluyor. beğenmezsen para çekmiyor. sınırsız dünya gibi bir paket var onu seçmeni tavsiye ederim. bu aralar ingiltere devlet dairelerinde telefona bakacak insan zor yalnız.

hearts of iron 4

Portal 2 (öncelikle hikaye modu bireysel olarak oynanmalı benim fikrim)

Town of Salem

Braid (multiplayer değil ama birlikte oynanabilir)

To The Moon (aynı şekilde)

Valiant Hearts: The Great War (aynı şekilde)

biz bunları birlikte oynamaktan çok keyif aldık. tavsiye ederiz.

en az bir adet kontrolcünüz var ise overcooked-overcooked 2 oynayın. her insanın oynayabileceği güzel bir ekip oyunu. aynı bilgisayarda iki kişi güzel bir şekilde oynarsınız. kontrolcü yoksa oyundan iki adet alıp internet üzerinden oynayabilirsiniz (sadece overcooked 2) (xbox gamepasste var)

portal 2 çok başarılı multiplayer konusunda. (steam)

brothers tale of two sons. tek bilgisayar- iki kişi. beraber 5-6 saatlik güzel bir hikaye. film izler gibi oynarsınız. (gamepasste var)


gears 5. split screen. biraz aksiyon istiyoruz derseniz. (gamepasste var)

diablo gibi hack and slash bakin.

istanbulda yasarken aliyordum uc dort sene oncesinde yani. fena degildi tadi. rahatsiz edici bi durumla da karsilasmadik sonra.

Ben alıyorum. Abi evde yapıyordu bozayı, çok da güzel tadı. Vega’da içtiğimden daha güzel hattta diyebilirim.

Ama karantina sürecinde almadım.

en son geçen sene aldım.
satan kişi elindekinin vefa boza olduğunu söyledi. günlük üretiyorlarmış, dükkanda olduğu lezzete sahipmiş. paketlenmiş olandan farklı dedi.

en üst katta oturduğum için aşağı inip almak zor oluyor, onun dışında alır içerim.

kapıya kadar getiriyolar alıyorum ben. konum istanbul fatih.

istanbul'dakiler genelde tırt oluyor. vefa ile alakası yok.

Açık boza hiç almadım

farkettigim degisiklikler:

harita baya degismis
jungle'dan item dusuyor ilginc sekilde
yeni herolar var, skillerde degisiklikler var ( tahmin ediyodum bunu )
yeni itme cok var, kullanisli gibi bir cogu ( bunu da tahmin ediyordum)

biraz daha botlarla takilip online'a gecerim sanirim.

önce o mavi english grammer in use, bitince advanced grammer in use. bir de els yayıncılığın english grammar inside and out var, beraber götürsün diğeriyle. peşinde de yine els'nin "english through reading" ve "test your vocabulary" kitaplarını bitirdi mi grammer işini halletmiş olur.

raymond murphpy -english grammar in use.
efsane bir kitap.
bu adamı görürsem, çay ısmarlayacağım! sayesinde ingilizce öğrendik.

tam olarak Bruce'un önerdiği kitaplarla kavradım ben de grameri, kesinlikle hepsini tavsiye ediyorum.

tek vesait ile zone 4 ve yukarısına bakmanız lazım 2 oda için. size tek oda da yeter aslında o yüzden ulaşımı göz önünde bulundurarak bir yer seçin.
türklere soracaksanız belli fb gruplarında da sorarsanın herhalde richmond cevap olarak çıkacaktır. ama gerçekten londra'da yaşayacak bir yer seçmek size bağlı. aşağı yukarı her yer aynı benim için en büyük kriter ulaşım, alışveriş olanakları ve kira oldu.
ulaşım açısından çok güzel bir yer o yüzden çok sıkıntı olmaz herhalde ama her gün zone 1'e girmek amanın diyorum.
allah zihin açıklığı versin şimdiden zone 1 biraz kazıktır bir de ulaşım açısından da.

herne hill civarini yazdik kafamiza, bakalim su korona gecer de insallah gidebiliriz.

her gün zone 1 amanın. geçmiş olsun.

yapılabilecek tek hack kesinlikle tek vesait ile gitmektir. mümkünse zone 4 dışına çıkmayın çünkü zone4-1 ücreti bile el yakacaktır. zone 4 içinde makul yerler bulabilirsiniz. ama o bölge için mutlaka bir aktarma yapacaksınız. sabah iş saatlerinde aktarmayı nasıl tarif etsem bilemedim. sabırsızsanız metrobüs hissi alacaksınız. içiniz daralacak.

kira 1500 ise, council de yıllık 1500 civarı çıkar. yani bütçeyi buna göre oluşturun. avantajınız 1 bed de kalabilirsiniz. hatta stüdyo severseniz canary wharf civarında bile oturabilirsiniz.

seçim sizin tabi beyaz türklere sorarsanız richmond derler, muhtemelen yolda telef olursunuz.

diğer türklere sorarsanız kuzey derler, wood green, harringay hatta enfield'a kadar sayarlar.

sizin yaklaşım daha doğru thameslink var galiba o hatta 30-40 dk hatta daha fazlasına dahi çıkabilirsiniz. ama zone 4 ü pek geçmeyin. gerçi sessizlik arıyorsanız zone 5-6 takılabilirsiniz.

bu aralar sessiz mahallelerde soygun festivalleri düzenleniyor o yüzden pek sessiz yerleri de öneremiyorum ne olacağımız belirsiz. arkadaşlarımla konuşunca sessiz mahallelerde bile evlerin yoklanmaya başladığını söylüyorlar.

Her iki motorun da yakıt tüketimi aşağı yukarı aynı olacaktır. Hibritin tüketimi 3.8lt/100km diyor ama aslında 5'in altında değil.

O fiyata 0km Fiat 500X alabilirsin mesela.

tasarımını hiç beğenmiyorum. 3 ya da 4 kişilik bir ailen varsa veya arkadaşlarımı alıp gezerim dersen, arka tarafa oturan sıkılır. tabut gibi. değişiklik olsun diye alınmaz.

türkiye piyasasina hakim degilim onu belirteyim.

c hr cok güzel arac, cok iyi teknik ve dizayn olarak. cok az sorun cikariyor diye biliyorum ama isin uzmani ustaya sormak lazim.

sutlu nescafe arkasi tabut gibi demis, bence degil, iceri giren isik miktari diger araclara göre az ama bence bu arkadaki yolculugu daha güzel hale getiren bir sey.

jeep renegade var aklima gelen ama teknik olarak nasil bilemiyorum. fiat 500x ile ayni olmasi lazim.

Toyota c-hr benim için güzel tasarımlı bir araç. Bir ara o sevdaya ben de düştüm ama çok fazla teknik done ile hevesimi kaçırdılar performans açısından negatif çok şey söylenildi. Kullanan bir arkadaşım da süper olduğunu söylüyor. Diğer arkadaşların önerdiği Fiat bence Toyota teknolojisi ile yakından uzaktan rekabet edemez. Forumlarda çok fazla kullanıcı bilgisi bulabilirsiniz. Siz kesin karar verdiyseniz bence benzinden yana kullanın kararınızı. Çok yakan bir araç değil zaten.. Dizellerde problem yaşandığında mafrafı da teknik ihtiaçları da daha çirkinleşebiliyor. Karar sizin.

İlla bu araca kafa koyduysanız benzinli alın. Matematik olarak kurtarıyor çünkü. 1.2 30bin km'de benzinli. 1.8 hybrit 30bin km için konuşursak
arada 20-30 bin lira fark var diyorsunuz o kadar benzini 2-3 senede ancak yakarsınız.
+ bakım masrafları ki benzinli masrafı daha uygun
elektiriklide 20-30bin farkı baştan verip + yakıt + masraf yapacaksınız.

bilemedim

Hybrit'in hiçbir mantığı yok. Hem aradaki fark mantık dışı, hem vergisi fazla, hem de bakımı daha çetrefilli. Yakıt tüketimindeki fark için kesinlikle değmez.

Bu arada aracı mutlaka kullanıp alın, guilietta kullandım dediğiniz için söylüyorum. "Değişik" araçtan kastınız ne bilmiyorum ama genel olarak memnun kalacağınızı sanmıyorum. Mokka veya Cx-3 de bakılabilir.

Hybrit bağırıyor ama gitmiyor ikisini de kullandım, benzinli yakıyor ama gidiyor.

-Arada 20-30bin fark var ise hybrid almam.
-Toyota/Honda genel olarak problemsiz arac ureten firmalar, Jeep/Fiat'lar cok daha fazla sikinti cikartir, tavsiye etmem.
- Dizayn olarak c-hr asiri sikintili bence, resimlere bakinca basimi agritiyor, her yerde bir cizgi, girinti cikinti. Arka camlar yok gibi, kic yukarda, ondeki tabletin konumu berbat, vs. birde bunda kesin cvt vardir, bir aracta cvt varsa direk ciziyorum ustunu zaten.
- Ben olsam Mazda cx-3 bakarim, cok daha temiz bir dizayn, Mazda'lar iyidir kolay kolay sikinti cikartmaz. cvt belasi yok.

c-hr'ı bayide inceledim. yolcu olarak arkada otursam sıkılırım. camdan bakmak için öne gelmek lazım.
duygusuzromantik ışık miktarından bahsetmiş ama kişisel tercih herhalde.
boyum uzun olmamasına rağmen arkasına binerken zorlandım. bagajı da yok gibi.

Test atölyesi iyi diye duymuştum. Bir de fiyatını bilmiyorum ama İstanbul Dil Akademisi var.

olayı "biz fena sinir olduk" mimikleriyle değil de, "abi sen ev kokmasın diyosun da bizim eve geliyor dumanlar ahahaha biz de dedik kim evde gizlice sigara içmeye çalışıyo, bilgin olsun diye geldim, işler nasıl?" falan deyip hemen ayrılın kapıdan. olayı eğlence boyutunda anlatırsanız hiçbir şey demez. ama arkasından çok kızıp geldiğinizi anlarsa o da terslenebilir.

Çözüm önerim yok, takip etmeye geldim!

Her yaz aynı sıkıntıyı yaşıyoruz, bizim komşu da aksi adamın teki ek olarak sürekli alkol alıyor, bişey denmiyo herife :D Mecbur camları kapatıyoruz.

Astimim var, nefesim tıkanıyor sigara dumanindan diyebilirsiniz.

Bence o aksi değil de sizin burnunuz fazla keskin gibi duruyor. Adam kendi penceresinden sigara içiyormuş işte. Bir de alt kattaymış, daha ne yapsın? Borunun ucuna sigara takıp sizin pencerenin önüne uzatıp içmiyor sonuçta. Ha, her türlü aşırı duman geliyorsa ve adam da füze değilse, sizin evin katlar arası yüksekliği ranza kadar mı acaba?

yemek versiyonunu düşünelim. diyelim ki yine rüzgar o taraftan esiyor ve alttan yükselen kokular sizin mutfaktan içeri giriyor. ne diyeceksin, yemek pişirme mi?

bir evde bir balkon bi de mutfağın büyük penceresi olur maks. başka nerde içsin adam?

yani adam haklı demiyorum ama çözüm yolu görmüyorum. adam içerde içemiyor, camda içemiyor, napsın dışarı mı çıksın?

Ben alt komsunun ictigi sigaranin bi evi les gibi yaptigina inanmiyorum. Sigara icen biri degilim, net bilgim yok o yuzden ama bence pencereyi falan kapatin

Benim de burnum çok keskindir ve acayip rahatsız olurum sigara kokusundan.

Maalesef camı kapatmak ve küfretmek dışında bir şey yapmıyorum, yapamıyorum. Adama gidip evin içinde iç diyemeyeceğimize göre katlanıyoruz ve sigarayı bırakmasını veya taşınmasını diliyoruz.

He ama daha birkaç hafta önce üste taşınan elemanlar izmaritini ya camın önünde bıraktı ya da aşağı attı ve bizim koltuğun üzerinde yanık halde buldum tam yatmaya gidecekken. İzmariti yutturuyordum çocuklara gözüm döndü ama diğer durum bu kadar vahim değil.

Bunun bir de kendi evi kokmasın diye davlumbaz altında veya banyoda içen modeli var ki evlerden ırak. Sigara içen birinin o kokunun rahatsız ediciliğini anlaması çok zor. İletişiminiz zaten varsa şakayla karışık söyleyebilirsiniz ama diğer türlü terslenme olasılığınız çok yüksek maalesef .

napsın adam parka gidip orada mı içsin sigarasını? kendinizi düşünürken biraz da karşı taraf adına düşünün olayları.

adam kendi camının önünde içiyor, bir şey diyemezsin.

Bu olay ile evde yuksek sesle muzik dinlemek veya tepinerek yurumek arasinda nasil bir fark var ki? İkisi de komsuyu rahatsiz eden seyler. Adamin kendi evi kokmasin diye bizim ev kokuyor, nesi mantikli bunun? Gitsin evinin icinde icsin cok istiyorsa.

Aksiligini bu olaydan dolayi soylemiyorum, genel olarak mendebur bir adam. Gunaydina cevap bile vermez. İki aydir alt katimizda, oyle cok muhabbetimiz de yok.

teoride haklısın ama mesela bizim de alt katta bebek vardı, gece falan uyanıyordu ben rahatsız oluyordum. aynı şey değil diyeceksin ama neticede ben de kimsenin bebeğinin gürültüsünü çekmek zorunda değilim. fakat ortak yaşam alanında oluyor işte böyle şeyler, göz yummak zorunda kalıyorsun.

Camin altina bir tente(yagmur camur fan islanmasin) onun altina da ufak bir fan takmaktan baska bir secenek goremiyorum.

bende bunun inanilmaz kokulu yemek pisireni var, ben boyle bir yemek kokusu gormedim, sanirim bir haftalik falan pisiriyor bilmiyorum. hafta ici sabahlari acmiyorum cami genelde ama her haftasonu ozellikle sabahlari odami havalandiramiyorum bu aile yuzunden. kufretmekten baska bir care bulamadim henuz. bir cozum varsa ben de isterim.

icerse icer diyenlerin mantigiyla otobuse les gibi kokarak da binilebilir mesela. ortak yasam alani apartman. balkonda mangal yapmak bu yuzden yasak. yuksek ses bu yuzden yasak. duman da gayet ust kata gidebilir. icmeyen kisiyi de evinde sigara icilmis gibi rahatsiz eder. ben de sigara iciyorum ama acik alanda yuzume gelen duman bile rahatsiz ediyor.

ama tabi ki nezaketle iletisim kurmak lazim. en suratsiz insan bile gulumseyerek gelen birine kayitsiz kalamaz. alerjik astimim deyin, baska tarafa bakan pencerede icmesini rica edin. bir tabak da asure goturun.

@jimicik güzel örnek vermiş bak. otobüste kimseye gidip -niye leş gibi kokarak otobüse biniyorsun- diyebilir misin? diyemezsin, dersen de kavga etmeyi göze alırsın. bu da öyle işte.

ön sipariş ile bir şey almadım ama geçen senelerde fallout 4 goty edition almıştım fiyatı baya uygun diye. sorun yaşamadım.

ön sipariş değil de normal bir çok kez alışveriş yaptım. hiç sorun yaşamadım

ben de hiç pre-order yapmadım ama wow aboneliğini falan hep buradan alırdım, bir sorun yaşamadım.

Çeyreyolu oksijen içindeki starbuckslar sakin oluyor.

IT alanında çalışan bir çok tanıdığım ilk olarak amsterdam'ı tercih ediyor. ingiltere'yi tercih eden tanıdığım yok, bu yüzden bir şey söyleyemiyorum. keşke benim de hayatımda "ingiltere mi olsa hollanda mı?" gibi bir sorun olsa.
şans sizinle olsun.

yasam standardi olarak az cok ayni, hersey kazanilan paraya, calisilan sirketin verdigi imkanlara bagli.

kulturel olarak ingiltere ve hollanda iyi. cok kulturluluk ve turklere karsi on yargi almanyaya oranla daha az.

ingilizce bilen biri icin dil acisindan ingiltere ve hollanda avantajli. dolayisi ile adaptasyon da daha kolay. almanyada sosyal ortamda almanca bilmeniz zorunlu olmasa da almanca konusunda kucuk bir beklenti var. ama diger taraftan hollandada sadece ingilizce ile problem yasamazsiniz. ingiltere ise dil acisindan sizi ileriye goturur.

ingiltere avrupa'daki küçük amerika gibi. kapitalizm her yerde. ama insanlar mutlu mesut. hayatımda bu kadar çok restorantın dolu olduğunu görmemiştim.

ev gideri hariç diğer giderler normal. bi asgari ücretli tek başına bile yaşayabilir londrada, diğer şehirlerde daha kolay.

Ben ingilterede öğrenci olarak 1 yıl yaşadım, "insanları" denilen şey tam tersi çok hoşuma gitti. Seni sevmese bile kibar davranan kurallara uyan, Turkiyedeki gibi gereksiz yakınlaşma muhabbetler olmayan güzel bir ülke bence. Ayrıca kurallar onlar için de senin için de geçerli ve herkese aynı şekilde uygulanıyor gördüğüm kadarıyla. Türkiyede bulamadığım rahatlığı İngilterede bulmuştum ben. Ama ben Türkiyede de baya kuralcıyım mesela gece 4te kırmızı ışıkta bekleyen adam benim. Ona göre düşünün. :D turkiyedeki çoğu kişi kuralları yumuşatmaya çok meyilli.

Şaşırdığım şeyler de olmadı değil tabii, fenalaşan arkadaşı hastaneye taksiyle götürmek gibi. Ambulans sadece ölüm kalım meselesinde çağırılıyor mesela türkiyede sanki her an herkes kullanıyor. Sonra randevu almak uzun sürüyor sanırım benim hiç işim düşmedi ama. Sağlık sistemi daha farklı ve kötü gelebilir yani İngilizler de şikayetçiydi.

Banka işleri de daha sıkı ve manuel, Türkiye o konuda çok ileride(dijital bankacılık açısından). Ama tüm avrupa para işlerinde eski kafa sanırım.

benim tanıdığım yurtdışına giden yazılımcıların %90' ı ingiltereye gitti, x++ yazılımcılarının ilk tercihi oluyor genelde, çalışma koşulları ve kazandıkları paralar avrupanın diğer şehirlerine göre daha iyi, refah seviyesi olarak avrupada zirve sayılır. türk parasıyla gitme okuma vs dersen paran değersiz olduğu ve ülke pahalı olduğu için tercih edilmez ama IT sektöründe çalışmak için bir numara.

Londra'da epey bir IT alanında çalışan arkadaşım var. Ankara Anlaşması'yla giden de startupta çalışan da Facebook/Google/Apple'da çalışan da kiraların yüksekliğinden ve evlerin kalitesinden şikayetçi. Bunun dışında hayatlarından memnunlar.

Bir de, nereye gidilirse gidilsin öyle veya böyle oranın dilini öğrenmek gerekiyor. Çoğu yerde işinizi İngilizce ile halletseniz bile apartman girişindeki duyuru, dükkanların kapısındaki tabelalar, sık kullanılan online servisler (gideceğiniz yerin Ikeası, Amazon'u vs. neyse) veya ATMler büyük ihtimale yerel dilde olacak. En azından benim beş aylık tecrübem sonucunda düşüncem böyle.

Tesekkurler, ingiltere disindaki ulkeler hakkinda bilgim vardi ama ingiltereye gidenler sadece ankara anlasmasi oldugu icin orayi seciyorlar gibi bir dusunce olusmustu bende, cok hakli degilmisim sanirim.

Gonul isterdi ki ispany'da italya'da calisalim, gunes falan hayatimi yasayalim ama issizlik diz boyu :( gunesten uzaklasmak gerekecek el mecbur.

Mi 8 lite

eşimin kardeşi samsung a20 kullanıyor (şu 4000mha bataryalılardan). gayet memnun telefonundan. ben de biraz kurcaladım fiyatına göre oldukça iyi bir telefon.

babaya ;

Xiamoi red mi 5 plus 32 gb
metro markette 1.150 tl ye aldım.

Xiaomi Redmi note 6 alın eğer 7 pahalı geliyorsa.

Bununla birlikte iPhone’dan sonra android’e geçmek babanızı zorlayabilir, bu yüzden 6s de bakabilirsiniz (Temiz, ikinci el)

ayni astsubay kartindan bizim bir tanidikta var, gecen gun fenerbahcedeki subay orduevine almadilar, ama hemen yakininda astsubay orduevi var oraya giidebilirsiniz dediler. biz de oraya gittik. baska nerelere giriliuyor/girilmiyor bilmiyorum

Fenerbahçe subay orduevi oraya giremezsiniz, astsubaylar için avrupa yakasında Maslak orduevi, anadolu yakası içinde Selimiye orduevi var.

ben de kaynak olayim, peki karti olan kisi misafir sokabiliyor mu maslak'taki havuza?

fenerbahce ve kalendere subaylar girebiliyor, maslaktaki ve selimiyedekine ise sadee astsbuylar. sosyal tesis, gazino ve astsb orduevlerinin tamamina girebilirsin.

Merhaba,

daha önce eğitiminiz/sertifikanız var mı sorunuzdan anlamadım.
Yoksa yalnızca deneme dalışı mı yapmak istiyorsunuz, yoksa (paket sorduğunuzdan dolayı diyorum) çoklu dalış mı yapmak istiyorsunuz?

Normalde sertifikanız var ise ve örneğin 10 dalış yapacaksanız paket alabilirsiniz. Tek dalışa göre daha avantajlı fiyatı oluyor.
Tekne ile beraber gidiyorsunuz. Dalış noktaların bir gün önceden çoğunlukla belli oluyor. Dalış noktasını doğrudan siz seçmiyorsunuz. Ertesi günkü dalış noktaları hoşunuza gitmezse pas geçebilirsiniz, veya özellikle istediğiniz bir dalış noktası varsa onu ayarlamaya çalışabilirler (son günlerde gidip gitmediklerine, teknedeki dalıcıların genel tecrübelerine ve daha da önemlisi hava durumuna bağlı).

Biraz detay verin, nokta atışı cevap vereyim. Genel olarak Kaş'ta dalış tekneleri iyi. Benim tercihim Kaş Diving oluyor.

Tesekkurler cevap icin. İlk kez dalis yapacagiz, egitimimiz filan yok :(

Bir gunumuzu dalisa ayirabiliyoruz, suyun altindaki dunyayi gorebilmek icin ayni gunde birden fazla yere de gidebiliriz sanirim. İlk kez yapanlar genelde tek dalis mi yaparlar?

Merhabalar hocam;

Daha önce Kaş’ta dalış lideri olarak çalışmış biri olarak bilgilendireyim.

Tek bir gün ayırdığınız için yapacağınız dalış, deneme dalışı olacaktır. Yani bire bir eğitmen eşliğinde sualtı dünyasına küçük bir giriş yapmış olacaksınız. Dalış süresiniz yaklaşık 20-25 dakika sürecek ve dalıcağınız maksimum derinlik federasyon kuralları ve sizin güvenliğiniz gereği maksimum 5 metre olacaktır.

Nereye dalacağınız sizin insiyatifinizde büyük ihtimalle olmayacaktır, tekne o çıkışta nereyi dalış bölgesi seçti ise dalışınızı o bölgede gerçekleştireceksiniz. Tekneler ise günde sabah 10 ve öğlen 3 olmak üzere iki kez çıkıl yapmakta, size uygun olan aralığı belirleyebilirsiniz. Aktivite yarım gününüzü alacaktır.

Sertifikalı eğitim alacak olsaydınız 2-3 gün süren eğitim planlamalarından yararlanacaktınız ancak deneme dalışı yapacağınız için bu konuda sizi ilgilendiren pek bir durum yok.

Kaş’ta dalış ücretleri bütün teknelerde sabitlenmiş ve aynı olarak uygulanmaktadır. Bildiğim kadarıyla bu sene 150 Tl olarak uygulanmakta.

Önerim ise Oceanids Dalış Merkezi (limanda ki tek sarı tekne) aracılığıyla gerçekleştirmenizdir.

Eğlenceli ve bir daha kopamayıp eğitim almak isteyeceğiniz aktivite sizi bekliyor, keyfini çıkarın :)

Para biriktiremiyorum diyorsanız yapın yoksa gereksiz.

para biriktirip biriktirememekten ziyade yatirdigim para direkt iki katına cikiyor. her ay oraya yatiracagim para yerine dolar/altin alıp kenara atsam daha mi karlı olur gun sonunda? direkt iki katına cikmasi cezbediyor.

Kaç liraya kadar iki katına çıkıyor? 1000 lira da koysan 2 kati mi ? 100 lira falansa uğraşmaya değmez bence çok kötü yönetiliyor bes fonları.

Bizim şirkette brüt maaşın yüzde ikisine kadar, yatırdığım kadar da şirket yatırıyor ancak şirketin yatırdığı tutara hak kazanmak için 5 yıl o şirkette çalışman gerekiyor.
Böyle şartlar olabilir.

500 lira koyarsam 500 de onlar ekliyor. 5 yıl şartına bir bakayım

yıl şartına bak paraya ihtiyacın yoksa ayda %100 veren bir yatırım türü yok. en kötü 5 sene sonra çıkarsın yatırdığın paranın 2 atıyla mis gibi

tl ile uzun vadeli yatırım psikiyatrik vakadır.
usd'nin arkasında dünyanın en girişken ve zengin toplumu var.
tl'nin arkasında çomaristanda yaşayan sığır sürüleri var.
faizin oranı önemli değil. bu ülke gecelik yüzden 1000 (bin) faizleride gördü.
o faizleri alanlar bile dolar karşısında uzun vadede kaybetti.

duyuruyu pek okumadınız sanirim. superonline baktım, kablonet baktim, ikisinin de altyapısı var haliyle.

tv've bosuna para ödemeyin derken? tv paketi derken bahsettigim Turkcell tv+veya kablotv falan :) ve ikisi de ücretli. dijital okur yazarligim var çok şükür az biraz da olsa. çok fazla sayıda paket var, f/p olanını bulmaya calisiyorum.

fakyoras +1

Ben tek hızlı alternatif kablonet olduğu için oradan bağlattım. bir hafta önce. Hayatı yakalayan tarifesini tavsiye ederim. 50 Mb hız normalde, 19-24 saatleri arası ise 20 Mb, 80 tl. Kablo tv ve sinema paketi de var, cihaz kiralama ücreti de dahil. 24 ay taahhüt ile.
www.turksatkablo.com.tr

Kablonet modemin dibinden uzaklaşınca sinyal problemleri veriyor ki web bu şikayetlerle dolu. Halihazırda superonline fiber altyapın varmış, digiturk+superonline bence iyi olur

2. seçeneği cumartesi günü gelip kurdular. Daha tam izleyemedik ama beğendim ben. Uygun fiyatlı öyle absürt rakamlar vermeye gerek yok dedik. Bütçeniz varsa 1. seçenek tabii. yoksa 2 üzmez.

1. model elbette daha güzel bi' seçenek. 4K olması yeterli bi' sebep.

ne kadar büyük o kadar iyi bence. aynı fiyata başka markaların 49 inçlerine bakabilirsiniz. her ürününü geçtim ama vestel tv konusunda hiç üzmüyor. inceleyebilirsiniz.

vestel’in panelleri diğer markalar kadar kaliteliymiş diye duydum. hem daha büyük ekran alabilirsiniz diğer markalara oranla.

bütçeyi zorlamazsa büyük olan derim, izleme mesafesi çok yakınsa 40" de yetebilir ama

vestel diyenler olmuş. zamanında şöyle bir muhabbet olmuştu
www.eksiduyuru.com

eğer zorlamayacaksa 43" al geç.

1- Götürürsün, aşısını karnesini falanını filanını eksiksiz halledersen sorun olmaz
2-Bebeğim yok bilemiyorum
3-Tüy döküyorlar, insanın kıl dökmesi gibi düşün, haftada 1 tarıyorum o işi öyle halleniyoruz, kediyi tencereye sokmadığın sürece yemeğinden kıl çıkmaz
4-Alıştırılma meselesi, bizim ki tırmalama tahtasını tırmalıyor, ayda 1 tırnaklarını kesiyorum oda sorun olmuyor
5-Arkadaşıma bırakıyorum

Bonus: son paragrafta ki düşüncenizden dolayı tebrik ederim

hamilelikle ilgili toksoplazmayı araştırabilirsiniz (detayları bilmiyorum, bir yerde dışarı çıkan kedilerde olur falan demişler). hamilelik döneminde bunu bir risk olarak görüp kediyi atanlar oluyor. ama annem bana hamileyken bu test yapılmış mikropla daha önceden zaten temasta bulunduğu ortaya çıkınca sorun olmamış.

bütün kediler tüy döker ama tüy uzunsa dökülen tüyler daha belli olur.

tırmalama konusunda eğitim kediye göre daha zor olabiliyor, bu riski göze almanız gerekir sahiplenecekseniz. perdeleri yırtması, yemek çalması falan olabilecek şeyler.

tatil için kedi otelleri var ama kediye bakabileceğini düşündüğünüz akraba arkadaş vsye bırakabilirsiniz.

1) gerekli asilari vs yaptirinca yaninda goturebiliyorsun.
2) bizim bebegimiz yok ama bebekli ve kedili aileler biliyorum. kediler durduk yere agresif olmaz. evde kediyi sinirlendiren birisi yoksa bos yere gelip saldirmaz, bebege hic saldirmaz
3)aksine uzun tuylu kedilerin tuyleri daha fazla dokuluyor, yada uzun olduklari icin daha cok goze batiyor. duzenli temizlik ile cok bir sikinti olmuyor. bizim kedi mutfakta tezgahta dolasir, sofraya cikar, yemekleri koklar vs. simdiye kadar hic yemekten tuyu ciktigini gormedim.
4)yapabilecegin cok birsey yok. tirmalama tahtalari vs var. onlardan alabilirsin ama yine de kedi nereyi isterse orayi tirmalar. genelde koltuklari tirmalar. tirmaladigi noktalara tirmalama ortulerinden koyarsaniz koltuklar saglam kalir. bir de tirnaklarini sivriltmek icin tirmaliyor. eger duzenli olarak(haftada 1) tirnaklarini kesersen tirmalayamaz.
5) mamasini suyunu vs verdikten sonra kediler yalniz kalabilir. her gun yada iki gunde bir mamasini suyunu verecek, biraz oynaycak birisi eve gelse yeterli aslinda. ama bu biraz kedinin karakteri ile alakali normalde kediler icin bulundugu ortami degistirmeyin, yeni ortamda daha cok stres olur derler ama mesela bizim kedi gece yalniz kalmayi hic sevmez. bir kere 2 gunlugune yalniz biraktik kedi depresyona girmisti. hicbirsey yememis, saga sola kusmus vs. biz gelince de 2 gun trip atti bize. simdi hic yalniz birakmiyoruz. bakicisi var, bir yere gidecegimiz zaman bakicisina birakiyoruz. 2 gun, 2 hafta, 1,5 ay neyse artik orada kaliyor geri donunce aliyoruz.

Benzer bir konu vardı geçen başka bir sitede. Orada kedili anneler cevap yazmışlardı. Hemen hepsinin veteriner hekimi ve kendi hekimleri aynı şeyleri söylemiş. Aşıları düzenli yaptirilirsa ve dışarı cikarilmazsa kedinin anneye de bebeğe de bir zararı yok. Bir de çiğ et yememesi gerekiyormuş. Bizim veteriner hekimin de evinde hem kopek hem kedi var ve eşi ikinci çocuklarını doğurdu geçen. Sohbet etmiştik mesela hiç böyle bir riskten bahsetmedi.

Kedi olan bir dairede kalmistim 3 gun. Mutfak ve salon birdi. Üç gün yemek yaptık, kedi masada tezgahta vs gezdi ama hiç tüy cikmadi. Çok tüy döken bir kedi sahiplenip yemeği de ona yaptirmazsaniz tüy çıkacağını sanmam.

Mekan degisikligi kediye iyi gelmiyor diye biliyorum. Bu durumda kısa tatillerde anahtarı bir yakina bırakmak ve onun arada gelip mama su işini halledip kedi ile biraz vakit geçirmesi daha mantıklı bence.

Yurtdışı olursa alır goturursunuz, arkadaşlar yazmış zaten.

1) yurtdisina alıp götürmekte sorun yok; her ülkenin kendine ait prosedurleri var, birkaç ay önceden ayarlama yaptıktan sonra sorun olmayacaktır. Ben isvicre için araştırdıgimda çip takılması ve 3 ay önceden kuduz vs gibi birkaç aşının yenilenmesini talep ediyorlardı.

2) iç/ dış parazitleri yaptırdıktan, kediyi çiğ etle beslemedikten sonra hiçbir sorun olmaz. Toksoplazmanin iyi yıkanmamis yeşil sebzelerden geçme riski cok çok daha yüksek. Toksoplazmanin gecmesi icin kedide bu parazitin olmasi, esinizin tuvaletini temizledikten sonra hic elini yikamadan yemek yemesi gerekiyor. Etrafımda hamileliğini kedili evde gecirmiş bir sürü kadın var; hiçbirine bir şey olmadı şimdilik. Bebeklerde de bir sorun yok, aksine hayvanla birlikte büyüdükleri için iletişim kabiliyetleri çok daha yüksek. Bizim kedi bebeklerden korkuyor mesela, eve geldiklerinde kaçacak delik alıyor. Yeğenimiz kuyruğunu, bıyıklarını çekiyor; patisini uzatmaya bile yeltenmiyor.

3) mevsim geçişlerinde tuy dokuyorlar tabii ki. Kaliteli mama, iyı bir süpürge, düzenli tarama, kurutma makinesi dortlüsüyle bu sorunun üstesinden gelebilirsiniz ama mevsim geçişlerinde tuy dökme artışını kabul etmeniz gerekiyor en baştan. Bizimki mutfağa girmiyor. 2 yılda yemekten tüy cikma sayısı 1, onda da kediyi sevip mutfağa gelip tabaklara direkt yemekleri koyan erkek arkadaşımın üstünden düştüğüne adim gibi eminim.

4) bizim kedinin tirmalama huyu yok hatta biblolarin yerinden oynadığıni bile bilmem. Tirmalamasi için kucukken tirmalama tahtası, kutusu aldik; onlara alistirdik. Ayda bir de tirnaklarini kesiyorum, sıfır sorun.

5) anahtarı ablalarimiza bırakıyoruz genelde. Gelip mamasini, suyunu verip birazcık sevip gidiyorlar. Mekan değişikliğinden hoşlanmadığı için evde kalması daha iyi oluyor.

2. soru için : bizimki bir müddet bebeğin ısırmasına bile müsade etti baktı olacak gibi değil pati atmaya başladı. ancak tırnaklarını çıkarmadan yumuşak yeriyle vuruyor.
şu aralar uyurken gidip üzerine yatmasına sıkıştırmasına bir şey demiyor. ne zaman ileri geri itip çekmeye çalışırsa o zaman patileyip gönderiyor.

1. Kedinin sağlık durumuna, karakterine ve gideceğiniz yere göre değişir. Avrupa'da daha fazla şey (kuduz aşısı, kan testi) istiyorlar. Bir de havalimanındaki kontroller (kutusundan çıkarıp kucağınıza alıp kontrolden geçmeniz gerek), uçak yolculuğu vs. hayvana eziyet. Eğer kedi kutusuna girmeyi ve kutuda yolculuk etmeyi sevmeyen bir kediniz olursa yolculuk günü hayvana işkence gibi gelecektir.

Bizim pisi böbrek hastası, günde beş farklı ilaç alıyor. Yolculuk etmeyi hiç sevmez. Hastalığı nedeniyle sakinleştirici verilemez, tansiyon ve kalp sorunları da var. Ben hayvana eziyet edip risk almaktansa aileme bırakmayı tercih ettim. Zaten sekiz küsür yılın ardından artık onlar da ufaklığı evin en küçüğü olarak gördükleri için pek bir sıkıntı olmadı.

bütçe belirtmek iyi olacaktır aslında.

ben en son "victorinox 5.1193.9" aldım, 1100 gibi bir rakama oldukça memnunum..

www.hepsiburada.com 1230 olmuş.

Butce icin cok pahali olmayan seyler demistim aslinda ama herkesin pahalisi farkli tabi. Set icin 350 veririz galiba en fazla. İcinde 4-5 parca olanlara. Daha fazlasini verecegimizi dusunmuyorum.

Surbisa ya bakın.

esse mağazasında 5li set 329 a inmişti. markayi hatırlamıyorum ama iki adam el ele marka. alman markası

simdi baktim zwilling markaymis

zwilling iyidir bu arada (ben yine de sürbısa sever biriyim ayrı)

Şu set güzel ama standı yok: www.hepsiburada.com

zwilling guzeldir. istanbuldaysaniz bazi magazalarinda ara ara guzel indirimler yapiyorlar. instagram hesabini takip edin derim.

Aslinda simdi baktim da pendik - yalova feribotu en rahati olur sanirim. Gidis gelis 140a geliyor. Pendikten gidiyorsun hem de direkt

Otomobil, Binek araç 55.00 TL. gidiş-dönüş 100.00 TL.

Tek gidiş 75'e, gidiş dönüş 140'a çıktı. Oradaki gişeden iki türlü de alabilirsin.

www.ido.com.tr

Evet hayvan gibi pahalandi. 75-140 doğru.

iphone, ipad ve macbook'ta yıllardır chrome kullanıyorum. windows yüklü masaüstü pc'de de öyle. eklentiler vs. ile bana daha kullanışlı geliyor.

kromcuyum ben de. alışkanlık oldu bırakamıyorum. keşke vpn de olsaydı opera gibi, o zaman tadından yenmezdi!

ipad ve iphone'da chrome kulaniyorum, bazi linkler default safaride aciliyor, onun disinda tercih ettigim bir tarayici degil safari

İPhone’da Safari, laptopta chrome

macbookta da iphoneda da safari
aksi durumda opera yüklerim, chrome yüklemem

ipad'de safari, macbook'ta opera.

Mobbing uygulayıp uygulamamak bir seçenek değil öncelikle. Tabi ki mobbing uygulayamazsınız.

Ağzı açık öksürmemek ve benzeri birlikte yaşama kurallarına uymak herkesin görevi, ancak ne yazık ki uyulmadığı takdirde bir yaptırımı yok. belki çalıştığınız yer dahilinde bir davranış kuralları oluşturma talebinde bulunabilirsiniz.

Yazım hataları ise nitelikle alakalı şeyler. Bu durumu düzeltmesi gerekir, eğer düzeltmiyorsa ve bu hatalar çalışmanın niteliğini olumsuz etkiliyorsa bu gibi şeylerin çalışmayı ve kaliteyi hangi açıdan olumsuz yönde etkilediğini saptayıp kendi yöneticinize ya da konudan sorumlu birime durumu bildirmek zannediyorum yerinde olacaktır.

Belli bir yaşa gelmiş biri, bu yaşa kadar noktalama, imla, yazılı ve sözlü ifadede kendini yetiştirememişse bu saatten sonra yapacak bir şey yok. İflah olmaz.

merhaba.

maalesef yatağın tek bir tane iyi modeli bulunmuyor. kilonuza, yatış pozisyonunuza, alerjinize, terlemenize...vb. göre değişiyor.

yataş ve yatsan'ın sayfalarında yatak önerisi bölümü var, sizinle ilgili 7-8 soru sorup ona göre öneri yapıyor. doğrudan seçim yapamazsınız belki ama en azından ne tip yatakta rahat edebileceğinizi öğrenmiş olursunuz.

bir de marka olarak yatsan'da satılan "serta" ve "king koil" için genelde yorumlar iyidir.

iyi akşamlar.

hocam five z ile ilgili epey şikayet okumuştum ben. Sorun çıkartıyormuş ilerde, özellikle yüksek kilolarda.
Alırken bütün markaları detaylı incelemiş ve çok araştırmıştım. Neredeyse bu büyük markaların bütün modellerini inceledim.

Yatsan'dan King koil 120 ANNİVERSAR modelini satın aldım. 120. yıl için üretilmiş özel seri, fiyatı da epey uygundu. 3300 tl gibi bir rakama mal oldu. Paket yaylı, 5 yada 7 bölgeli yay var galiba, tam sayısını hatırlayamıyorum. Çok memnunum.

Eğer özel bir bel vb. sorununuz yok ise, kesinlikle paket yaylı alın derim. Bölgesel yumuşaklık farklılığı çok işe yarıyor. Eşlerden birisi yatak da hareket ettiği zaman, diğeri çok çok az hareketi hissediyor yaylar birbirinden bağımsız olduğu için, bu da uyku konforunu epey yükseltiyor.
Viscoları pek sevemedim ben, konforsuz ve garip geldi. Hava alma durumu da sıkıntılı gibi. Eğer kilonuz aşırı fazla ise paket yaylı sistemler sorun olabiliyor, ancak o zaman normal yaylı olanlara yönelin bence.
yay miktarı fazla olan, amerikan yay sistemi olan yataklar var, fazla yaylanıyorlar. İlk yatışta aşırı konforlu hissettirse de o hissin uzun vadede azalacağı ve bel omur desteği işini pocket yay kadar iyi yapmadığını söylemişlerdi bana.

Marka olarak king koil, serta ve yatsan'ı öneririm. Yine yerli üretim olan wellmatt var, onu da inceleyebilirsiniz. Eğer fiyat sorun değil ise altınyatak'dan dunlopillo bakılabilir.
Ben aldıktan sonra fark etmiştim, bir de hkm diye bir marka var, teknik özellikleri kağıt üzerinde epey iyi duruyor, ama deneyemedim. Nasıl kaliteleri bilemiyorum, onlara da bakabilirsiniz.

yataş'ın önünden dahi geçmeyin bence. biz de haftalar süren araştırmalar sonucu yatsan therapy'de karar kıldık. denemenizi tavsiye ederim.

Yatsan'dan therapist aldik 3600e. Baza diger yerlere nazaran pahaliydi. Onu baska yerden alacagiz.

h&m

kafeingo, kahve satıyorlar

Sahibinden.com var,alışveriş yapınca banka şifresi iyzico ismiyle geliyor.

Decathlon öyledi diye hatırlıyorum.

oleolog.com

biz geçen yıl yaptık bunu, şantiye elektriği-suyu kullandık daha yeni ilk bireysel faturalarımız geldi. resmen yarı yarıya düştü ödediğimiz faturalar.

bizde ilk başlarda çok sigorta atma durumu oldu. daha sonra farkettik ki akım koruma rölesini diğer evlerden farklı (düşük) takmışlar.

kombi iki günde bir düşük basınç uyarısı veriyordu. teknik servis çağırdık kombide bişiy yok dedi. müteahhide ulaştık, geldiler 2 radyatör de için için su sızdırıyormuş, onu yaptılar.

bir de evi tutarken aidat için 50 lirayı geçmez demişlerdi; 90 lira oldu adsfasfasfasd

sıfır eve girince badana boya herseye yepyeni olduğu için, çıkarken depozitoyu da unutun.

sigorta yapılıyor tabii hatta yaptırın direkt. ayrıca müteahhidin olası sorunlar için ilk 1 yıl bakım anlaşması gibi bişeyi varmış. sorun çıkarsa müteahhit halletsin.

astarı yüzünden pahalıya geldi bize maalesef. bir daha sıfır ev aslaaa

evin elektrik ve su tesisatı mesken mi yoksa ticarethane olarak mı kayıtlı onu öğrenin, bir de evin su tesisatı ilk defa kullanılacaksa "yeni bina ilk abonelik bedeli" istiyorlar su için, onu ev sahibinden alacaksınız ya da liradan duseceksiniz.

bence bir şeyler atıştırıp eskişehirde yapın, hem ucuz hem süper yerler var

Sapancada naturköy

Yavaş yavaş dolduracaksanız letgo'daki mobilya ilanlarını takip edebilirsiniz. Gerçekten güzel mobilyaları uygun fiyata bulmak mümkün. Evinize yakın konumda arama yapmanızı öneririm. Nakliye parası da semtinizden biriyle anlaşınca sıkıntı olmuyor.

Biz bu yaz beyaz eşyaları arçelik'ten aldık topluca. Kampanyalı ürünleri de vardı. Uygun fiyata sıfır beyaz eşya aldık. Bayiler arasındaki farkı bilmiyorum. Biz evimize yakın olduğu için Beşiktaş Çarşı dolaylarında bir bayiden aldık. Çok da yardımcı oldular. Yatakları da gene o civarlar bir bellona bayisinden almıştık.

Kolay gelsin.

hocam en uygunu her zaman ikea oluyor. özellikle yemek masası, tv ünitesi gibi şeylerde.
diğer bayilikle çalışan mağaza zincirlerinde farklı fiyat ve kalite konumlandırmaları var. örneğin alfemo- engince gibi mağazalar fiyat uygun ama tasarımlar kötü oluyor. biz evi ikea+balhome+nill's mobilyadan toparladık.

Torrentten udemy egitimi falan indir ogren ayni sey.

Udemy'de indirim varken al direkt hatta, emek calmayalim:)

özer hocadan üniversitedeyken ders almıştım. çok bilgili ve sempatik bir hoca. uzman tv de falan videoları vardı duruyorsa.

Youtube’da genel fotoğrafçılık eğitim videoları var. İlker Canikligil’in bile ISO diyafram enstantane nedir anlattığı videolar vardı. Kutay Kösem’in videoları da keyifli oluyor. Bunlar izlenebilir. Onları biraz öğrenince Faruk Akbaş’ın Fotoğraf Teknik Okumaları kitabını önerebilirim. Çekilmiş fotoğraflar üzerinden çeşitli ayarları nasıl kullanmanın ne gibi sonuçları olacağını görebilirsiniz. Bir de fotoğraf makinesinin kullanım kılavuzunu baştan sona okuyun. Birçok markanınki kutudan çıkmaz, sadece internette bulunur. Sırf o kitapçıkla bile öğrenmek mümkün yukarıdakileri. 750D fena bir gövde değil otomatikte kullanacak olduktan sonra yazık olur ona verdiğiniz paraya. Full manuelde çok az kişi kullanır zaten, Diyafram öncelikli mod’a alışsanız o bile yeterli olur.

Aynı zamanda biraz Lightroom bilmek de lazım, onun da Türkçe eğitimleri oluyor. RAW çekip, çektiğiniz fotoğrafı düzenleyerek onu daha çok ön plana çıkardıkça fotoğraf çekmekten daha çok keyif alırsınız. Gözünüzde büyümesin birkaç video izleyip üç beş saat kurcalayınca size yetecek kadar öğrenirsiniz. Kullandıkça öğrenmeye devam ediyorsunuz zaten sonu yok.

Kursları pek önermiyorlar, ben de şahsen önermem, 8 saatlik kurs kendi imkanlarınızla öğrenebileceğinizden fazlasını katmaz size. Tek avantajı insanlarla tanışmak olabilir, ondan faydalanmaya çalışın. En azından 1-2 arkadaşla şehirde fotoğraf turuna çıkmak hem daha zevkli ve öğretici olur, hem sokakta çekim yaparken daha az stres olursunuz.

Ayrıca şöyle tamamen ücretsiz ve online sertifika veren bir site var, oradaki temel fotoğraf eğitimini de alabilirsiniz. ODTÜ tarafından yapılan bir proje sanırım:

bilgeis.net

kartal'da apartman çöktü.
ayşen gruda ve yalçın menteş öldü.
siyaset bildiğin gibi.
dolar euro altın stabil.

Içerde durumlar nasıl onu söyle sen

@opitseri gruba yazdigim seyleri gonderim, daha kendime gelemedim.

"Soyle iki olay anlatim,

1- binayi boyayan iki kisi vardi. Gittim yanlarina napiyosunuz falan dedim, bedellilermis benim gibi. Biri doktor, biri ee muhendisi. Dedim nasil oldu da boyaya bulastiniz, "yurumekten iyidir" dediler.

2- bizim bolukten(300 kisi) bi time (25 kisi) komur tasima gorevi verdiler. Bir gun boyunca komur tasidilar, mesafe kuzey kampus kapisindan yemekhane kadar. Gecmis olsun dedim, "her gun komur tasimaya raziyiz, yurumekten iyidir" dediler"
(bilmeyenler icin ekliyim, 200 metre falan mesafe)

"Ben yaziciydim, yurumedim hic ama o kadar mantiksiz olay var ki. Neden diye sorgulamadan edemedim, gidip de memnun ayrilan hic kimse yok. Bir sey de katmadi. Hayattan calinan 18-19 gun iste"

"Eger boyle olacagini bilseydim bir iki sene daha erteletip baska sekilde halletmeye calisirdim"

"Tabi benim yaptigim yer komando okuluydu normalde, o yuzden de boyle cikarimlar yapmis olabilirim. Orasi bir daha bedelli almayacak"

"Giderken kesinlikle yaniniza ilac alin, nurofendir, antibiyotiktir. Orda bedelli yapan doktor olur zaten, ona sorup antibiyotigi kullanirsiniz"

Vay be anilara bak reisss. Biz sizin kadar olamadik 12 ay yaptik :)

Hic gelisme olmadi ya.
Gundem cok bos gercekten. Patlican 18tl oldu

20 gunde ne olacak ayni iste.

Ben de uygun adim sol-saa sol-saa diye robot gibi yurumemek icin nerde bir amelelik isi var gonullu olurdum askerde. Cakil tasi, komur ve toprak tasidim, kurekle cukur kazdim.

www.flypgs.com

9.5. Bagaj Kabulüyle İlgili Sınırlamalar
Bıçak, çakı, makas, jilet, şiş ve benzeri her türlü kesici, delici, yaralayıcı aletlerin El Bagajında taşınması kesinlikle yasaktır ve bu eşya sadece Kayıtlı Bagaj içerisinde taşınabilir

Mola gözleme evi gibi bir şeydi adı. Şile yolu üzerinde.

Kıyamet gibi kahvaltıcı var Şile'ye kadar, Üvezli sapağında sağ taraftaki mekanda küçük küçük klubeler var aileye ya da çifte özel. Ya da içerde soba başında da yapabilirsiniz.

İşletmecileri de iyidir.

Ağvaya mecburen D20den gideceksiniz. Çayırbaşı - Yeniköy - Yaylalı arasında var, çıkışta Teke köyünde Gözlemeci Metin abi var.

Dunk Line ve 1010! oynuyorum ben de ayni amacla.

Smash Hit (efsane)
Toy Blast
Drop the Ball
Infinite Golf
Helix Jump

Şu sıralar 2 kere 2 diye bir oyuna dadandım. 2048 e benziyor.

yapılır 200 derece bile yeterkli ama uzun sürer ve elektrik tüketimi yüzünden pahalıya gelebilir.

2 saat falan sürmesi muhtelemel.

mikrodalga varsa mikrodalgada yapın oluyor denedim. yutubda biriki video bakın incelikleri için vs

Yapılır tabi. Çok defa yapmışlığım var. ortalama 60dk da istediğim kıvamda pişmiş oluyor. Tabi fırının kalitesine de bağlı

Mikrodalga'da 20-25 dk'da oluyor.
Fırında da denetim ama fırındakinin dışı çok sert oluyor.

Akücüye git. O kontrollerini yapar. Akünde sorun yoksa elektrik sistemini bi kontrol ettir.

Marka olarak da inci falan takıl kafana göre hangisi ucuzsa

Aküde sorun yoksa bile son demlerini yaşıyor olması muhtemel, benimde aynı şekildeydi bu yaz değiştim.

Mutlu akü iyidir, hemen fark ediyorsun zaten gücü, şrrak diye calısıyor. 350 gayme saydım 60 ampoerine.

bende şansını daha fazla zorlamadan yeni bir akü al. olmayacak bir yerde kalırsın. kaldım biliyorum. arabayı sağa çekiyorsun, kontağı kapatıyorsun, araçtan inip 5 dakika sonra geliyorsun ve araç çalışmıyor. bu kadar ani oluyor yani. ona göre...
yetkili servisi falan salla, sanayide hallet işini.

varta.

3-4 haftada akunun bitmemesi lazim, ya aku patlamis ya da aracta elektrik kacagi var. oncelikle kacak olmadigindan emin olsunlar, kacak yok ise yeni aku lazim.

start/stop araca her aku takilamiyor, gordugum kadariyla varta'nin EFM yada AGM tipi akulerinden birini takman lazim. yerli ve milli pesinde isen mutlu iyi diyorlar.

Start-stop akülerde varta agm silver serisi iyidir. Daha uzun ömürlü olur.

60 amper ise 4 hafta gibi bi sürede bitmesi bence gayet normal. örneğin bi alarm sistemi mevcutsa araçta bu akünün 4 haftada bitmesine rahatça sebep olabilir. bide havalar soğudu tabi. soğuk hava akünün daha hızlı bitmesini sağlar.

Araca biniciyseniz, kısa sürede elinizden çıkarmayacaksanız akü seçiminde iyi/marka tercih ediniz ki uzun süre gitsin. Ucuz aküler 1-2 yıl içinde yine sorun çıkartacaktır.

Varta ve Mutlu akü öneririm. İnci önermiyorum.

Genç bir aküye 3-4 haftada bir şey olmaz, akü son demlerini yaşıyor. 3-4 sene ömür akü için normal, kaldı ki araba start stoplu.

Lan bu start stopun faydasından çok zararı var. Akünün, marş motorunun ve rölesinin vs ömrünü azaltması bilimsel kesin.

Ne marka alacağınıza gelince, yerli olan her markayı alabilirsiniz. Mutlu ve inci pahalı ve kalitelidir.

Yine aslında inci ve mutlunun ürettiği, piyasadaki ucuz akülerle rekabet edebilmek için farklı markalar bastığı aküler var. Çelik, povver, halk vs bunlar da alınabilir bütçe dar ise.

linktekiler gibiydi ama bunlar degil, internette birkac tane daha . buldum ama hepsi sanki kartondan gibi. benim dedigim daha yuvarlak hatlara sahipti ve plastikti.

şöföre ne tuttuysa onu yazın diyebilirsin, sonra da bitaksiye yazarak şuydu bunu yazdı diyebilirsin.

Aslında çok haklı bir yorum. mevzu oradaki 3-5 kuruş değil, 32.4 tuttuysa 32.4 ödenmeli.

bende kaç tuttuysa o ödeniyordu, ekranda gördüğümden farklı ödemedim hiç. Kendim %10 bahşiş falan verdiğim oldu ama o fiyat aynen ödendi.

Bkm'de şey var, bağış yaparak üste yuvarlama. 32.4 ise 60 kuruş ver onu tema/akut/vb.ne bağışlayalım falan gibi bi seçenek var o otomatik seçili olmasın? Telefonda-bitakside öyle bir şey çıkmıyor ama aklıma o geldi.

ya soyle ki, mesela taksimetrede 30.77 yaziyor. adam bkm'ye tutari eliyle manuel giriyor. girerken 31 yaziyor. elle manuel girdigi icin istedigi seyi yazabiliyor.

su anda koltuk degnegiyle yuruyorum, ne tuttuysa onu yazin desem bir tepki verir mi ki? nasil insanlar biliyorsunuz :/ ben inmeye calisirken gaza azicik bassa duser kalirim :D

bağış konusu değil, tamamen şoförlerin çakallığı. ben genelde geç saatte bindiğimden münakaşaya girmeye cesaret edemiyorum ama bitaksi üzerinden yorum bırakıyorum.

Aa anladım direkt taksicinin işi, valla yorum yazın bitaksiyi uyarın şu durumunuzda değnekle pek taksiciyle konuşmayın bence de:/

Ben geçenlerde çağırdım, uzak mesafeden gelmiş (kendi kabul ediyor sonra bana uzaksa iptal et diyor), bir de gideceğim yer yakın geldi yol boyunca konuştu "abi sana demiyorum yanlış anlama ama bitaksi komisyonu çok artırdı" falan. Ben "o zaman çık bu sistemden" dedim öyle olacak falan dedi ama yine kullanıyorlar. Taksici her yerde taksici ya.

Antalya Şehir Tiyatrosu - Kafatası
Antalya Devlet Tiyatrosu - Zümrüdüanka

İBŞT:

Bizim Aile
Hisse şaiya
Cibali Karakolu
Macbeth

Özel:
Damdaki kemancı (Gittim)
Yutmak
Kral Lear
Gece sempozyumu
Semaver ve kumpanya
Kızgın damdaki kedi
Antabus (inşallah oynarsa)
Hansel ve Gratel'in öteki hikayesi
Pixel
Ruhiye

Tiyatro dot 'un yeni bir oyunu var "çıkışa gel" onu merak ediyorum, gideceğim mutlaka.

Hangisine davet edilirsem ona. Kendim gitmem.

Bu ay İstanbul Şehir Tiyatrolarında geç kalanlar, son ve bu sezon yeni sahnelecek olan can yeleği oyunlarına gideceğim. Önümüzdeki ay 12 kızgın adam ve sızı'yı da Haldun Taner'e bekliyorum :)

Bilet aldıklarım;
He-Go
Kral Lear
Komik Tiyatro

Bilet Almayı düşündüklerim;
Fotoğraf 51

İstediğim ama muhtemelen gidemeyeceğim;
Berlin Zamanı
Gece Sempozyumu

Geçen sezon (bkz: erkekler futbol ve dahası) adıyla oynayan İstanbul Halk Tiyatrosu'nun üçü bir arada oyunu...
Bir de Tiyatro Adam'ın (bkz: teftişör)'ü
İkinci Kat (bkz: Işıltılı Haşereler)

oyunun oyunu

ümraniye sahnesine bilet aldım.

İstanbulda olsam Arzu Tramvayı'nı izlerdim kesin.

"ne kadar para o kadar vize" mantigi yanlis.

sadece, suresi uzun ucreti de fazla oluyor, olay bu!

Bankadaki para da hem "bu elemanin bankada parasi varsa TRye geri doner" ve "buraya geldiginde sefil olmayacak kadar parasi olmali" kabullerini test etmek icin isteniyor. Yoksa Britanyaya GBP150a ucak bileti var. Gunde GBP30 a kalacak yer bulup GBP10a yiyip icip GBPde havalimanina gidis gelis derseniz GBP200 bir gunluk ziyaret icin yeter!

"Ne kadar para o kadar vize" varsayimi yanlis, oyle bir sey yok. Onu soylemeye geldim.
Tisikkirlir.

zaten 6 aylik vermiyorlar mi en az. kac gunluk planiniz varsa o gun sayisini ortalama 100 gbp ile carpardim ben olsam.

Zomato ve Google maps e bakıyorum ben.

zomato

foursquare
zomato
google
ekşi

tripadvisor

zomato'yu biraz da bu işin meraklıları kullanıyor, o yüzden az olması normal ve aslında değerli görüşler daha çok orada oluyor. ekşi gibi düşün, erişebilen kitle arttıkça kalite de düştü. yeme içme gibi aslında çok öznel ama herkesin yorumuna güvenilmeyecek bir konuda zomato'nun böyle kalması bence avantaj.

zomato'da yoksa mekan, takip ettiğim ve işi reklama dökmemiş food blogger'larda arıyorum. gerçi varsa da arıyorum ama bazen yeni açılan yerlere gitmiş olabiliyorlar.

zomato ve google+1

foursquare

google yetiyor.

tripadvisor

En iyi lahmacun: güngören hizmet kardeşler (kasabın yeri)

Ek olarak aynı bölgedeki çetin ustanın kebapları ve içli köftesi mükemmel.

En iyi ahtapot: misina (fenerbahçe)
En iyi cheesecake: b blok (akaretler)
En iyi pancar cipsi: finn (karaköy)

"yediğim en iyi" şeklinde yazmak gerekirse:

en iyi hamburger: eminönü virginia angus.
en iyi cağ kebabı: kartal sahildeki erzurum sofrası.
en iyi adana dürüm: bağlarbaşı'nda adını hatırlamadığım hatay'lı dayının işlettiği mekan. ya da tarlabaşı'ndaki dürümzade.
en iyi su böreği: beyti restoran.

Gecen seneden aklimda kalan:

En iyi tabuleh ve gazpacho: Nicole
En iyi amerikan tipi tatlilar: Bi´ nevi deli
En iyi zeytinyagli büfe: Pasaj cook book

Ek: En iyi hamurisleri: Annasbakery

ben nispeten daha az bilinenleri yazayım, yukarıda söylenenler ve diğerlerini internette biraz arayınca buluyorsun zaten.
en iyi waffle: mr. burry waffles
en iyi abhaz yemekleri: sılaşara
en iyi kaburga burger: havandan by beff gourmet
çok iyi hot dog: superfriends
en iyi napoliten pizza: pizzeria il pellicano
çok iyi sandviç: 86'd deli sandwiches
çok iyi ekşi mayalı hamur ürünleri: jüli bakery
çok iyi sütlü tatlılar/klasik pastane ürünleri: seval pastanesi çengelköy
çok iyi fine dining: nicole

En iyi lahmacun ve icli kofte: gakkos usta kiziltoprak

En iyi lahmacun: çığır (aksaray)
En iyi içli köfte ve kebap: bağdat kebap cezayirin yeri(güngören)
En iyi hamburger: retro burger(gayrettepe)

Kendi arabam var ama sag ayagimdan ameliyat olacagim icin kullanamiyorum. Onu belirtmeyi unuttum

Normal araba lazim. Motorsiklete binemem bu surecte :/

scotty

Armut'a ilan vererek fiyat araştırması yapabilirsiniz sanıyorum.