Ekşi Duyuru

Aynen meister bizi dedelere yonlendirdi galiba diyordum tam.

ahaha ya benim kopyaladığım link ilanın linki %100 eminim, tıklayınca saçmasapan bir yere gidiyor, ben de anlamadım. nasıl düzelteceğimi de bilmiyorum, başka link yok yani ilana gittiğimde yine aynı link çıkıyor.

bende direkt açılıyor kariyer.net?

edit: sebebi ublock origin sanırım, onu devre dışı bırakınca gelir ortakları falan gibi bir şey açılıyor.

@meister

hocam sendeki linkte oldu ama ilk değil bu. daha önce de oldu bir kaç kere. kariyer linklerinde sapıtıyo browser.

kariyer.net'in gelirortakları denen firma ile "affiliate marketing" olayı yüzünden olsa gerek. neden efendi gibi açmıyor onu bilmiyorum ama.

gelirortaklari.com

linke tıklarken ctrl'e basın.

bisiklet sürüyorum ben genelde 20+ belki 50 km. nedense bayılıyorum sürmeye sahilde olmanın avantajı olabilir.

10km ve üstü koşular bana zihinsel işkence gibi geliyor. iyi bir motivasyon ve hedeflerim olmalı. güzel bir playlist ile o da hallediliyor.

yüzme ise hep eğlenceli zaten. sıkıntı yaşamıyorum.

sanırım sizin sıkıntınız indoor çalışmasınız, eğer imkan varsa dışarıda kardiyo yapın.

@freebird

hocam outdoor sporun tadı çok başka. bisiklette aynen çok seviyorum ama koşuda hi.ç outdoor sevmem. zira sürekli değişiyor dengem ve hızım.

indoor yapıyorum yılın 9 ayı mecburen, gerçi yazında indoor yapıyorum çoğunlukla ama nedeni başka, yaşadığım yer görece soğuk bir yer.

o zaman kafada bir hedef belirleyip, ona göre program hazırlayıp programı takip edebilirsiniz. mesela ben vodafone istanbul 10k için bu programı uygulamıştım. www.newbalance.com.tr/upload/NB%20leaflet%2012x20son.pdf

diğer bir seçenek ise home fitness denemek olabilir. p90x veya focus t25 gibi programlarda epey zihni meşgul tutuyor. oyalanmış oluyorsunuz teknik olarak izle,uygula,izle..

@cure @free

hocam hiit yaptımda sevmedim ya. ben zaten kardiyo yaparken dediğim gibi bir dizi çakınca sıkılmıyorum. müzikte mesela vucüt çalışırken sorun değil. cıstaklı dinliyorum, o sırada aynen sıkılmıyosun çok.

dizi, film izleyenlerin verimli kardiyo yaptığına inanmıyorum. kardiyo yaparken kendini zorlasan, kalp atım hızını yeterince artırsan diziye, filme odaklanamazdın. hiit yap, gerçekten kendini ver, bütün tişörtün ıslansın. 15 dk sıkıl.

@çıkış

abi 9-10 km hızla 40 dakika koşunca sırılsıklam oluyosun.

ya da bisiklette 22-24 km sabit hızda 30-40 dakika aynı şekilde.

4 km hızla yürümüyoruz.

niye odaklanamayasın ki anlamadım ben. bir desakız çiğniyorum arada.

kalp atım hızın yaklaşık kaç oluyor?

@çıkış

150 genelde.

çok fit bir arkadaşım kardiyo aletini maksimum seviyeye getirip çok hızlı yapınca maksimum 165'i görebiliyor. sonuna kadar zorluyorum diyorsan diyecek birşey yok, ama bahsettiğim kişi dizi, film izleyemeyecek şekilde yapıyor. benim yüksek değerler görmem için maksimum değere ayarlamama gerek yok. hiit yaparken 160-165, hızlanma zamanlarında 172-178'i yakalıyorum. kalbinde sorun yoksa dene, sadece 15 dakika yap. herkesin vücudu farklı, belki sen maksimum 170 belki 180 göreceksin. ama ben kendimi zorlarken dizi, filme odaklanamam, sakızı düşünemiyorum bile. bu kadar rahat olabilecek şekilde kardiyo yapmamanı öneririm.

@çıkış yolu

hocam bisiklette mesela neye odaklanacam ya da eliptik bisiklette söyler misiniz?

bant üzerinde 9-10 km hızla koşan adam afedersinde öndeki ekranla kulağına odaklanamıyorsa bıraksın gitsin bir zahmet yani.

bir filme odaklanabildiğim için spor yapmadığım iması çıktı şurada ona şaşırıyorum.

yahu cidden bisiklette her makinada sertlik olayı ayrı elbette ama 20 sertlik maksimumdaki makinede 12 sertlikte, saatte 24 km hız sabit olacak şekilde bisiklete biniyorum mesela, kan ter içinde kalıyorum - en azz 750 ml şişem bitiyor bu 45 dakikada, o sırada dizimi de seyrediyorum. bunun nesi garip. ciddiyim yani.

hiit sevmiyorum ben. evet hiit oldukça odaklanma istiyor. ama ben konsept olarak sevmiyorum.

amacım zaten biraz kilo vermek ve asıl amacım ise kondüsyon ve günlük zindelik sağlamak 85 ten 77ye düştüm 2-3 ayda. bundan sonra da 5-6 ay içinde bir 5-8 verip kas kütlemi arttırmak. sporcu olmak değil amacım günlük spor, zindelik ve fit olmak bedenen.

bunu geçtim bazen kitap dergi okuduğum bile oldu bisiklette, bence gayet normal yani.

outdoor spor bambaşka bir şey. tadı başka, keyfi ve motivasyonu ayrı. ama 1 ay sonra götüm buz keser dışarıda.

@qcediac

abi sen yap -5'te spor, ben yapmam. kar kış, buzda koşmam. koşana da laf etmem, isteyen koşsun.

senin -5 te spor yapabilmen ve bundan zevk alman benimn de zevk alaceğım anlamına gelmiyor.

konformistliğe bağlaman ise apayrı bir şey, en kibar ifade ile "ne alakası var?" diyebilirim.

kalorilerim odakla mı yakılıyor? ciddi olarak soruyorum bunu. spor yaparken ben dizime odaklanmak istiyorum. arada 40 dakikada 16 km bisiklet sürmek bunu da sabit hızla yapabilmek ve farkında olmadan güzelce 400-500 kcal yakmak hoşuma gidiyor.


abi outdoor sporun zevki farklı zaten biliyorum. bisiklette yapıyorum bunu zaten. ama outdoorda sevmediğim şey şu benim amacım kondüsyon yapmak olduğu için sabit hızda ve zorlanmada gitmek istiyorum. incline yaparken bantta bu sabit olsun ve aralıklarla bölünmesin istiyorum.

şimdi elbette bir saray avlusuna, park bahçeye gidebilirim ama sürekli aynı hızda koşamayacağım. şehir içine illaki gireceğim. elimde 500 ml su taşıyacağım istemiyorum bunu. zaten zevk için 10 km yürüyen adamım.

yaptığın kardiyo işine yarıyordur. spor yapmadığını düşünmedim. maksimum faydayı, verimi sağlamak istersen diye yazdım. biri bana yaptığımdan daha verimli olacak bir alternatif sunsa öyle yapmaya çalışırım. kendi bildiğim kadarıyla fazla verim almaya çalışıyorum, bu konularda her şeyi ve en doğrusunu bilmediğim kesin. ben bu şekilde yaklaşıyorum, sen ya da bir başkası farklı şekillerde yaklaşabilir, çok normal.

hiit'ten sıkılıyorsan, yapabileceğin başka bir alternatif arıyorsan ve gittiğin spor salonunda kapalı koşma yeri varsa orda koşabilirsin. hızlı yürüyüp yürürken arada lunge, squat gibi harektler yaparsın. öyle bir alan yoksa P90X ya da bir yoga rutinini bir sürü kere tekrarlayarak da kardiyo yapabilirsin.

www.youtube.com
www.youtube.com

abi adam benimkinden farklı tavsiye var mı, belki hoşuma gider kullanırım diye soru sormuş, etmediğiniz lafı bırakmamışsınız. mesela ben film dizi izleyemem koşarken ama kulaklık takıp sesli kitap ya da podcast vs dinleyebilirim bunu düşünebilirsin ilgini çekerse. ya da koşmaya dayalı oyunlar var google playde falan. bi tane zombilerden kaçma temalı vardı hiç oynamadım da koştuğun mesafeye göre kaynak toplayıp kendine sığınak falan yapıyodun onu oynayabilirsin

zombies, run! 5k training oyunun adı. bu sanırım 5 km koşmak için farklı modları da vardır

Var. Mesela Turkcell'inki:

www.turkcell.com.tr

var ve inanilmaz dusuk kotalari var malesef

alt yapı kablo tesisatı kadar iyi olmadığı için. ha belki 10 yıl sonra başka türlü bir duruma ulaşılacak onu bilemem ama şu şartlarda belirtilen hizmet verilmeye çalışılsa bant genişliği yetmez herkes 32kbps ile internete girer. sistem çöker.

neden olmayacağı (olamayacağı değil) aşağıdaki dört duyuruda yazıyor, biraz uzun.

eksiduyu.ru
www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com
eksiduyu.ru

Maliyet hocam. Akk uygulanmasinin sebebide altyapi yetersizligi degil maliyettir. Google,facebook,twitter,amazon gibi sirketleri ulkemizde yada daha yakin bir lokasyonda datacenter kurmaya ikna edersek bu dediginiz olabilir. Yoksa youtube uzerinden yaptigimiz her aktarimda data basina para oduyor iss'ler yurtdisi hattini kullanmak icin.

şöyle, bir baz istasyonuna atıyorum 100 mbit internet geliyor . gsm internet kullanıcılarına o internet paylaştırılıyor. ne kadar çok kişi o baz istasyonundan internet kullanırsa hızları ona göre düşüyor. gsm şirketleri örneğin bir köydeki baz istasyonuna fazla bant genişliği ayırmıyor. maliyetleri ona göre ayarlıyorlar. ayrıca baz istasyonları birbiri ile genelde uplink anteni ile haberleşiyor. bu haberleşme cihazlarının kapasitileride belli. istisnai olarak bazı baz istasyonlarına fiber çekiliyor ama bunların sayısı son derece az. bu anlattıklarım turkcell şebeke tasarımcısı abinin söyledikleri. kendisine benzer bir soru sormuştum.

google'a karton ev yazdım, satın alabileceğiniz bin çeşit karton ev çıktı :)
www.hepsiburada.com

niye ev yazdım, çünkü karton maket deyince gazetelerin verdiği kartondan evler canlandı gözümde. neyse, varmış hâlâ.

@kobuzchu

ama bunlar kartondan değil ya. köpüklü bişey bunlar. o ince kartondan değiller. naim süleymanoğlu filan vardı :))

bunlar var zaten 3d filan diye satılıyor ve gerçekten çok kaba ve çirkinler.

şöyleydi

www.mimarizm.com

aahhh cocuklugum :(

milliyet gazetesi cuma gunleri verirdi.. sabah ilk isim kosarak gidip evi alip yapmak olurdu.. kolombiya evi akdeniz evi bs hatirladiklarim arasinda, sonra evler bitince atakule, cami vs gibi daha buyuk yapilari vermeye basladilar, en sonunda da sporculari beriyorlardi onlR biraz uyduruktu, naim suleymanoglunu hatirliyorum.

aglamiyorum gozume bir sey kacti

fikir vermek gerekirse kendin internetten pdf'sini bulabilirsen ozalitcilerde istedigin kagida ciktisini alabilirsin. belki daha ucuza da gelir.

çek gitsin abi bişeyleri yüklerken silerken vs çekme o kadar belki ozaman zarar verirsin. taşınabilir harddisk veya otomatik saat değil ki bu :) katı bellek.

var. dosya kopyalarken özellikle kopyaladım dedikten sonra da o disk üstünde işlem yapılmaya devam ediliyor olabilir. güvenli çıkar dediğinizde işlemi bitir emri verilir.

"güvenli çıkar"daki "güven" kısmı, dosyaların sağlamlığı açısından.

Windows, USB'ye dosya kopyalarken size "kopyalama bitti" dediği halde, arka planda önbelleğe aldığı dosyaları kopyalamaya devam edebiliyor, ya da önbellekte tutup sonradan kaydedebiliyor. Kopyalama veya dosya editleme işleminden sonra löp diye çıkarırsanız, kaydettiğiniz dosyalar kaydedilmemiş olabilir.

Bu durum her zaman böyle değildir ancak löp diye çekmemeye alışmakta fayda var.

Emniyet kemeri gibi düşün. Yıllarca takmazsın bir şey olmaz, bir gün bişey oluverir :)

Butun flash bellekler default olarak guvensiz cikartmaya uygundur sonra bir ayarini degistirmediysen(neydi unuttum ama kisa bir google aramasi ile ne nedir farkini anlayabilirsin guvenli guvensiz cikarma arasindaki)

arkadaşlar olmaz olmaz bana olur. o hata da literatüre girer zaten. o da kesin en önemli dosya olur.

herkese çok teşekkürler ettim.

Bu arada herkesin dikkatine!!
Kamu Spotu:
Arkadaşlar bir dosya ile çalışıyorsanız o dosyayı hard yedeklemeden, yani usb gibi fiziksel yedeklerini almadan önce bir de google drive gibi, hadi en kötü mail ile kendi cloud sisteminizde yedekleyin. Bir açarsınız sabah usb ölü, harddisk yanmış, ssd kül olmuş.
önemli dosya ise 2 kere farklı servislere yedekleyin, göte gelmeyin. Olmaz olmaz deriz, olur...

eskidendi o. win xp zamanında. çat diye çıkartabilirsin.

Aynı senin gibiyim. Ütüyü esasen gereksiz buluyorum.

Aynı senin gibiyim. +1

Kot pantolonu sadece yıkandıktan sonra ütülerim tekrar giyerken ütülemem.
Tişört kumaş durumuna göre değişiyor, kuruduğunda ütüye ihtiyaç duymayan düzgün olan tişörtleri ütülemem, ama çok kırışık olanları ütülerim, düzgün olsun isterim.

Annem her seyi utuler, utulemek icin helak olur hatta. Bense asarken silkelerim 3-5 kalan kirisikligi acmak icin, sonra da utulemem.

Hala kirisiksa once askida fon makinesiyle acmayi denerim, genelde acilir. Yok acilmazsa baska bir sey giyerim ahjsah utuye bulasmiyorum en sevdigim gomlegi utunun tabanina yapistirdigimdan beri :((

hayatımda ütü yapmadım desem yeridir

Ütüsüz gömlek pantul giymem. Kendim ütülerim. Ütü yapmayı hiç sevmem.

Hayatımda ütü yapmadım desem yeridir +1

Şu ana kadar ya bir ya da iki kez gömlek ütülemişimdir herhalde, o kadar. Genelde ütü gerektirecek klasik tarzda kıyafetler giymiyorum. Kot pantolonu ve t-shirtleri falan ütüleyen insanları ise hiç anlayamıyorum.

Yalnız şöyle bir durum var, benim dolabımda her şey çok düzenlidir, mağaza usülü katlayıp asarım her şeyimi, her şey zaten jilet gibi duruyor dolapta. Kıyafetlerin kırışmasına izin vermeyince (tabii yıkandıktan sonra şöyle güzelce silkerek kurutmak lazım ki en başından kırışmasın. Sonra da simetrik bir biçimde güzelce katlamak ya da fazla sıkıştırmadan asmak gerekir) ütüye gerek kalmıyor zaten.

cok elektrik yakıyo biliyon mu, sevimsiz bisey zaten, nerden tutsan elinde kalıyo

Ütü gerektirmeyen kıyafetler alıyor ve giyiyorum

Bazı kıyafetler ütü istemiyor ancak her şeyi ütülemeye çalışıyorum. Ütülü kıyafet daha temiz, düzgün geliyor bana. Kat izi olmuş nevresimleri dahi ütülerim çok zor gelmezse.

Vaktim olsa carsaflari yastik kiliflarini bile utuleyecegim ama vaktim olmuyor. O yuzden sadece kiyafetleri giyecegim zaman utuluyorum :)

Pantolon, gömlek ve tişörtleri ütülerim hep. Bazen ütü takılıyken çamaşır katlamam gerekiyorsa yastık kılıfından iç çamaşırına varana dek ütülüyorum, normalde yapmıyorum.

Ne varsa utulerim.evet saatlerimi aliyor ama ev kiyafetlerim bile azcik burusuk gorsem giyemiyorum.takintili birimiyim acaba dedim yorumlari okuyunca.

ben de senin gibiyim. ütü gerektirmeyen giysiler almaya özen gösteriyorum.

Okula gitmeden zaman varsa ütülerim.

allah senin belani vermesin. ayip lan bu yaptigin. hic yakistiramadim. őlmezsin eksikligini de cekmezsin ama kaybedensin sen...

Sarımsak cennet meyvesi, soğan yemek özünün has bileşeni. Bu tavrın ise kesinlikle kabul edilemez.

besin değil de lezzet eksikliği çeker, her ne kadar leş besinler olsa da girdikleri yemeği adam eden tatları var kendilerinin, yiyin yedirin.

ben de hiç yemiyorum kan değerlerim normal, vitamin-mineral dengem nasıl bilmiyorum.

fakat pizza, pide lahmacun vb. şeylerin içinde fark etmeden yiyoruz bence. İçlerinde soğan var mı yok mu bilmiyorum bile :D görsem ayıklarım ama.

yorumlara bittim hahahha

abi çok güzel bağışıklık arttırıcı antioksidan özelliğine sahip ürünler. başka şekilde direncini arttırırsın ama soğan sarımsak candır yaw

@danny

yok be abi, can filan değil, lezzetli ama bana dokunuyomudur nedir başım ağrıyo, rahatsız ediyor, iğrenç yapıyor günümü kokusu filan yüzünden. nefret ediyorum.

ilk kim topraktan söküp iğrenç, leş gibi kokan sarımsağı yemiştir ki? aslında normalde o kokuyla eş bulup çiftleşmesi imkansız, doğal seleksyonla ölüp gitmesi ve soğanın da tarihten silinmesi gerekti...

Erkek arkadaşım sarımsaklı herhangi bir şey yemiyor(pişmiş ya da cig). Soğanın çiğ halini yemiyor; yemekler için suyu çıkana kadar çekiyoruz. Çok az suyundan koyuyoruz. Normal miktarlarda soğan eklersek o yemeği yemiyor. Dışardan pizza, Adana vs söylerken de özellikle sogansiz olsun diye belirtiyor.

Sağlığında herhangi bir problem yok ama tat konusunda büyük eksiklik çekiyor bence. Onun yüzünden benim de yiyememem ve yemek yaparken ekstra uğraşmam cabasi. İnsan mercimek köftesini soğansiz yer mi? Sarımsaklı yoğurdun tadı? Peki ya patates salatasindaki soğan? Bu konuda çok doluyum gerçekten.

@fraise

işte o erkek arkadaş benim ya. okueken beni tasvir ediyorsun sandım... yoksa dur yaa özelden yazıcam valla... :) :)

aynı sorunları biz de kız arkadaşımla çekiyoruz. sağolsun bayağı alttan alıyor.

cidden bu yani bende de durum. tat konusunda sıkıntım yok zaten ağız tadı olan biri değilim. bunu geçtim soğan sarımsaktan gelecek lezzet bırak gelmesin yani.

bu arada erkek arkadaşınla çok iyi anlaşabiliriz sanırım.

bu arada bende sağlık sorunu olmasından da şüphelendim. soğan sarımsak ya da ağır kokulu şeylerde olabilecek bir alerji, rahatsızlık ya da sallıyorum içlerindeki bir asite karşı vucudum reaksyon mu gösteriyor diye.

abartmıyorum arkadaşlar cidden yersem başım ağrıyor. hayata küsüyorum resmen o koku ve ağır durumdan.

Soğanı sindiremediğim icin yemiyorum ve bir eksikliğini cekmedim. Duzenli kan verdiğim için tahlil de yapılıyor. Değerlerim iyi.

çevremde teyzem var içine soğan girmiş hiçbir şeyi yemiyor kıyma harcı vs. bi sıkıntısını görmedim ancak cok zayıf.

bu soruya ek olarak ben de yumurta icin aynısnı sorayım. ben de yumurta yemiyorum ve kokusuna katlanamıyorum. sofrada olmasına artık alıstım ama yemiyorum yani genel olarak menemen bile sevmiyorum. bi zararı olur mu? cunku yumurta bu yerine konulacak aynı değerde bi besin yok. bilen mesaj atsin.

soğanın pişmişini yemiyorum. ama dışarıdan yerim. sarımsağın ise hem pişmişini hem pişmemişini yemem. bir yemeğin içinde soğan/sarımsak olduğunu anlarsam o yemeği yemem.

seni ben affederim de allah affeder mi......

Eşim çocuk denilecek yaşta balığa çıkarmış. Bi seferinde deniz patlayınca bir adaya sığınmışlar. Tekneyi ters döndürüp geceyi altına sığınarak geçirmişler. Teknede yalnızca sucuk varmış, kendileri de sucuk gibi ıslanmışlar, üşümüşler. O günden sonra sarımsak soğan, baharat, maydonoz, nane, biber gibi kokulu gıdalar yemez olmuş. Ot yemez, bulgur yemez, cacık içmez vs. (say say bitmez) bunlar da bonus.
Bana mutfağa girip yemek yapmak eziyet oldu 35 yıldır. İşin kötü yanı çocuklar da yemiyor bir çoğunu.
Lütfen soğan sarımsak sevmeyenler soğan sarmsak sevmeyenlerle evlensinler bi zahmet. Yazıhtır günahtır bir ömür soğansız sarımsaksız hakkaten çok zor.

Fakat adam 60 yaşında zıpkın gibi. Fıtık haricinde hiç bir sorunu olmadı, doktor bilmedi, ilaç kullanmadı. Şimdi bunu anlattım, sarımsak soğanı yememeye teşvik etmiş olmayayım. O gençliğinde çok sağlam beslenmiş, hep çalışmış, hala çalışıyor, üzerine güneş doğduğunu bilmem.

yıllardır sarımsak yemedim. soğanı çiğ olarak yıllardır tüketmedim. hiçbir eksikliğini çekmiyorum.

Soğanı her türlü yerim ama sarımsak yiyince aynı şikayetler bende de oluyor. Sadece sarımsak yememenin vücutta olumsuzluk oluşturacağını düşünmüyorum.

Ben de uzun suredir kopukle tiras oluyordum. Gecende jel aldim bu zamana kadar eziyet cekmisim diyorum. Tersten duzden nereden kesersem keseyim hic acimiyor. Normalde bogazimda bir bolge var. Sakallar her yone bakiyor, orayi alirken cok canim yanardi ama jelle coook rahat.

köpük +1.

jel jileti tıkıyo, işi çok yavaşlatıyor. hiçbir katkısını görmedim. bir de fırça kullanmayan için jeli yedirmek daha zahmetli.

(yalnız köpükten de full verim almak için mach3 veya muadili şart. çift bıçaklı kullan at-ları kullanmayın)

20 yıldıır köpükle traş oluyorum...

Seçeneklere krem eklenmezse yüzyılın sorusu olmaz bence. Pratiklik açısından jel-köpük kapışmasında jel derim ama gerçek traş hissini fırça-krem kombosu ile yakalıyorum.

Açılın, hobisi tıraş olmak olan birisi geldi !

Arkadaşlar, öncelikle tıraş sadece sakalları kesmek değil aynı zamanda da cilt bakımıdır, ayrıca bir erkeğin en fazla dikkat etmesi gereken kişisel bakımlarının da başında gelir.

Öncelikle, köpük ve sabun konusuna gelirsek; köpük ve jeller kayganlık sağlayan, kullanımı daha basit sabun türevleridir. Ancak ideal tıraş için doğru seçimler olduğunu düşünmüyorum çünkü bunların kullanımında genelde fırça kullanılmaz, kendiden köpürürler. Bu yüzden de insanlar sıcak su kullanma ihtiyacı hissetmezler.

Günlük iş hayatını, acelemiz olduğunu bir kenara bırakırsak sağlıklı bir tıraşta köpük, fırça ve jilet önemlidir. Jilet tercihiniz teninize, sakal türünüze göre size kalmış, en uygununu belirleyebilirsiniz ama sabun ve fırça önemli, şöyle ki :

Tıraş sabunları nemlendirici özelliğe sahiptir, teni kurutmaz. Muhtemelen jel ve köpüklerde de bu özellik vardır ancak tıraş sabununu kendiniz köpürtüp hazırlamalısınız. Sabunu sıcak su ile hazırlamanız teninizi ve sakallarını yumuşatıp gevşemesini sağlayacaktır. Güzel, kaliteli bir fırça ile köpürtme ve sakallara yedirme işlemi, teninize masaj yapar. Sonrasında tıraşa başladığınızda, kolay ve kaliteli tıraş olabilirsiniz. Hatta size tavsiyem arada sırada, tıraş sonrası, temiz cildinize fırçayla tekrar sabun ile köpürtme yapmanızdır.

Ayrıca son bir not, elektrikli tıraş makinaları sakallarınızı kesmez, kopartır. Çift bıçaklı bir jilet kullanmanızı öneririm. 3 ve üzeri tahriş edebilir...

@burka

olum berberde hissettim kendimi. hayatımda berbere sakal kestirmemiş adamım bir de. o fresh arko köpük kokusu geldi burnuma 10 sene öncesinden.

verdim siparişi
www.amazon.de

www.amazon.de

@kurnaz

O arko tıraş sabunu gerçekten çok iyidir, yabancı internet sitelerinde bile dikkat çeken, insanların bildiği bir üründür. Hem gerçekten iyi bir sabundur, biraz krem mi ne varsa içinde, tıraş sonrası teni kurutmaz, nemlendirir, hem de mis gibi tertemiz kokar. Ayrıca fiyatı da şahane, yurtdışı internet satış fiyatı 3Euro olarak görünüyor (ki o bile çok uygun) Türkiye'de biz 1.5 - 2 lira civarına satın alıyoruz, oldukça uzun süre kullanıyoruz.

Bu arada, verdiğin linkteki tıraş setinin siparişi verdiysen pek doğru bir seçim yapmamış olabilirsin çünkü sadece sabunun fiyatı 3 Euro idi :) Muhtemelen ustura ve tıraş fırçası çok kalitesizler ki öyle görünüyorlar. Ustura kullanmak ayrıca maharet isteyen bir iş, bence önceden kullandığın tıraş bıçağına devam edebilirsin. Doğru köpük ve fırça kullanımıyla zaten tıraşın kalitesi artacaktır. Tenine uygunsa ve memnunsan değiştirme bıçağını. Ama o setteki fırçayı kullanmanı önermem, büyük olasılıkla sentetik kıldan üretilmiştir. Kaliteli bir fırça satın alırsan ömür boyu kullanabilirsin, ben babamdan bana kalan tıraş fırçasını kullanıyorum, çok güzel ve yumuşak. Herhalde ikimiz birlikte 20 seneden fazladır kullanıyor olmalıyız :) Hatta bunu yazarken önceden bana armağan edilen, paketinden bile çıkarmadığım 2 tane fırça vardı, gittim hepsini suyun altında test ettim. Benim kullandığımın hissiyatından ve yapısından daha memnun kaldım. Diğerleri sentetik üretim fırçalardı. Detaylar için şuraya gözatabilirsin.

tiraskeyfim.blogspot.com.tr

Ayrıca şimdi hatırladım, seninle geçtiğimiz birkaçgün içerisinde mesajlaşmıştık, ufak da olsa bir yanıt verebilirsen çok sevinirim. Vermemeyi tercih edersen de sen bilirsin elbette :)

Kendine iyi bak, şimdiden hayırlı tıraşlar dilerim, sıhhatler olsun :)

hiçbirini duymadım.

boton legal ve the practice izledim, gerçekten cnbce-e nin bana kazandırdığı çok iyi 2 dizidir kendileri. numb3rs 'ı bi kaç bölüm izleyip bıraktım, millenium ve unit hakkında fikrim yok.

bence bilinmeme ve izlenmeme sebepleri alt yazılarını bulma zorluğu ve tam bölümlerinin torrentlerini bulma zorluğudur tabi eski ve popüler olmamalarının yanında.

Hic duymadim +1
Boston legal kulaga csi new york tadinda geliyor, ona vakit harcanmaz diye dusundum.

milenyum hariç vasat gibi hepsi çünkü.

yemişim ekonomiyi, çok güzel bişi. saat 4te akşam oluyor yahu, yaşam kalitesini etkiliyor erkenden gün bitiyor. hep böyle kalsın

@sakal
yeme o ekonomiyi, gün içerisindeki aydınlık saat değişmiyor. şimdide işe giderken kapkaranlık olacak o zaman.

bunlar kaktüs ailesinden zaten. çok fazla su vermene gerek yok. kolay kolay öldüremezsin susuz bırakıp. fazla su verme yeter.

bonus soru!

aleo vera ticaretine girsem mi baya bi revaçta şu aralar, suyunu sıkar, dandik şampuana katarım aloaveralı şampuan, İngiltere Kralı, Rahmetli Başkan Kennedy, Taçsız Kral Pele, Beckenbauer, Kaleci Maier, Nadia Comaneci, Brigitte Bardot, Fenerbahçeli Cemil bunları kullanıyor desem? cilde iyi gelir filan derim.

ne dersiniz arkadaşlar?

abi senin okjijenin azalmış. okjijen takviyesi yapmalıyız sana.

"Plants also appear to reduce airborne microbes, molds, and increase humidity.[30] However, the increased humidity can itself lead to increased levels of mold and even VOCs."

bi tane alın bence.

en.wikipedia.org

@ateist kardeşim

abi naptın ya, naapıcaz, bi yandan verirken bir yandan alıyor avantajları mı fazla dezavantajları mı acaba ya:(

alırsam 1 tane alıcam o zaman. 1 saate çıkıyorum. kaktüs alcam ama kesin.

@anonmymice
nasıl yapcaz onu tüp mü alsak acaba?

bildiğim kadariyla montaj. bir cok parcasi cin vb gibi ucuz yerlerde yaptiriliyor. bazi parçalar da turkiye'den aliniyor ve sonunda montaj işlemi yapiliyor.

Çin

Sifre istiyolarsa dolandiricilik. Net.

kart numarası da istemezler. son 4 rakamını onlar söylüyor zaten lazım olduğunda.

Şifre istenir mi hiç, kesin dolandırıcılık.

Git bi garanti şubesine, oradaki bedava telefondan ara konuş.

yahu arkadaşlar 444 0 333ü aradığınızda.

orada bir bilgisayar sesi kartınız ile şifrenizi istiyor mu?

www.garanti.com.tr

onlar beni aramıyor. ben onları arıyorum.

(bkz: entry nick uyumsuzluğu)

şifre istenmez abi, normalde gerçek banka elemanına "şifremi vereyim mi" diye sorunca "hayır hayır şifrenizi kimseyle paylaşmayın" diyorlar.

küfür et kapat

@kurnaz şunu baştan desene. Bazı bankalar müşteri numarası ve online işlem şifresi ister. Onlar yoksa kart numarası ve şifresi sorabilirler.

müşteri numaranı unuttuysan, şifre tuşlamanı isteyebiliyorlar ama sen yine de git şubedeki telefondan ara. Artık her şeyden işkillenir oldum ben.

yapı krediyi aradığımda hangi kartımla işlem yapmak istiyorsam şifremi giriyorum her seferinde.

444 0 333'ü kendiniz arıyorsanız ne gibi bir dolandırıcılık olabilir ki?

telefon düşer düşmez kart numaranız istenir zaten.

gayet doğru, ne var ki bunda?
kendi müşterisini dolandıracak değil herhalde koskoca garanti bankası.

uzun süredir kullanmıyorum bunları, telefon yönlendirmesi etc gibi farklı olaylardan şüphelendim, bir de an itibariyle yeni scamler çıkmıştır belki. bilmediğimden sordum.

daha önce hiç bu şekilde şifre istenmedi, ondan şeyettim. bende her şeyden işkilleniyorum a dostlar. yarına debeye girecek banka dolandırıcılık entrysi girmiyim diye sordum.

şubeye gidemiyorum azcık uzak arkadaşlar.

santralden otomatik ses kaydıyla istiyorsa sıkıntı yok. "şifremi istiyorlar" deyince canlı kanlı insan istedi sanılmış.

siz aramışsınız ve sistem istiyor, evet oldu bana. Başta kart numarası ya da tckimlik no ya da müşteri numarasını tuşlayın diyor, işleme göre kart şifresini de makine(yapay zeka?) isteyebiliyor.

gözünüzü seveyim bankaya gidin oradan halledin işlerinizi.
her yan dolandırıcı kaynıyor.
devlet aciz, devlet zavallı bir şekilde dolandırıcıları izliyor.
ne bir düzenleme ne bir başka yasa çıkaramıyor.
dolandırıcılar da fetöcü mınagoyyim he.

bana da sürekli sokak tabelaları soruyor. iskan memuru muyum anlamadım aq

Insanlara çok soguk davraniyorsun ondan (:
Saka bi yana vpn, proxy falan kullanıyorsanız olabilir.

hımm. xhamster koktu buram buram.

bilgisayarınız devlet vs. tarzı biri tarafından takip ediliyorsa oluyor o tarz şeyler.

proxy? vpn?

senden hoşlanıyor.

spor yapın.

Vpn'de oluyor bu genelde, TR'den bağlanırken aynı cihazla bir anda Madagaskar'dan bağlanınca işkilleniyor tabii tüm siteler ne ayak diye !

şimdi gördüm cevapları.

@dannyb
aynen sokak tabelası, çimenler, reklamlar filan.

@ufuk
yok proxy, yurt dışındayım zaten.

@timmie
30 günde 28 gün spora gidiyorum hocam zaten.

@justmen
reddit, dizibox, dizipub, ekşiduyuru etc.

yurt gibi paylaşımlı internetse bir yerden gelen fazlaca istek olduğu için sunucular bunu tehdit algılayıp kontrol ediyor olabilir.

@ufuk

ev hocam, internet sadece bana ait.

@just

dur ben arayayım o zaman onları.

Cevap veriyorum:

Google noCapthca, seni cerezlerden falan takip ediyor. Surekli soruyor diyorsan, ya sürekli "incognito mode"da takılıyorsun, ya da çerezleri sık siliyorsun. Dogru bildim mi?

@harzem

hocam hayır çerezler belkide 2-3 aydır silinmiyor.

incognitoda da takılmam pek. dün girdim bir iş görüşmesindeki elemanları stalklamaya :D ortak noktaları bulup, kırk yıllık arkadaş gibi hissettirecektim, mind trick yapıcaktım...

peki robot musun?

:P (cevapları tik'lemeyi unutmuşsun bu arada. bilgine...)

@matrix

robot değilim de gıcık bir tipim aslında, ondan yapıyor olabilir belkide... yapay zeka gelir gelir dedik inanmadınız ne oldu şimdi...

hocam daha çözüm cevabı alamadım ki :))

mekana bolbol pasakilici bitkisi aliniz. cam acik olursa sesi onleyemezsiniz. banyo ve wclerde kullanilan aspirator gibi hava sirkulasyonu saglayan bir duzenek kurulabilir ama o da ses yapar.

yatana kadar cam acik kalsin, bir soguk buhar ufleyen vantilator ekleyin, oda soyle bir havalansin, disari iceri hava degissin, iyonizasyon olayi varsa tozlar bir yere coksun. diger arkadasin dedigi gibi dunyanin en kolay bitkisi olan pasa kilicindan tonla alin. haftada bir sulama gerekir, oda aydinlik olsa yeter zaten, o ihtiyaci olan isigi alir. senede bir kere flaan da bitki besini verir kur yaoarsiniz.

sağolun arkadaşlar.

bu bitkinin ne özelliği var? gece karbon dioksit yaymıyor mu?

zaten gece yatmadan iyice havalandırıyorum. ama sanki bitiyomuş gibi hava sabahtan.

ne olursa olsun bir havalandirma sistemi de dusunmelisiniz. son gucte calistirmazsiniz sesi az olur.

havalandırma sistemi kuramıyorum arkadaşlar :D ev 100 yıllık dediğime bakmayın 1848 de yapılmış.

ve izin olmadan çivi çakamıyorum, götürür valla polisler.

maksimum camı keserim mobil alet takarım. ama var mı böyle şeyler.

o bitki havayi temizliyor. gece CO2 yaymiyor. onun gibi bir iki bitki daha var. mesela aleovera.
tescilli bir binada kaliyorsunuz. alt ve ust kattan cam acip sirkulasyon olmasini beklemekten baska bir sey yapamazsiniz. ya da elektrikli cihazlarla odadaki havayi hareket ettireceksiniz.
tasinin gitsin :D binayi cafe yaparsiniz.

solunum sorunu yaşayan bebekler için buhar ve hava üfleyen cihazlar var. onlardan edinebilirsiniz. ama tabi doğal havanın yerini tutarmı bilmiyorum.
bir arkadaş mekanı cafe yapın demiş :) süper fikir. öyle bir karar alaırsanız beni bulun :))

Açıkcası "preparedness" dedikleri olay çok ilgimi çeken bir konu.İlerleyen yıllarda bulunduğumuz coğrafyanın ve dünyanın ciddi tehlikelere maruz kalacağını düşünüyorum. Bazıları da gerçekleşmesi şansa değil zamana bağlı olan şeyler. Yabancıların "Not if but when" dedikleri şey yani. Nadir toprak elementlerinin tükenmesi, petrolün tükenmesi, küresel iklim değişikliğine bağlı olarak iklim mültecileri, ekosistemin zarar görmesiyle beraber gıda tedarik zincirinin bozulması, ekonomik büyümenin durması vsvs.

Gelelim benim hazırlıklarıma, öğrenci olduğumdan mütevellit maddi açıdan çok para gerektirecek sığınak ya da yıllarca dayanacak gıda-su stoğu yapamıyorum. Daha çok beceri ve bilgi yönünde kendimi geliştirmeye çalışıyorum bende. Örneğin bu ay Bushcraft kursuna gittim ve devam edeceğim, okullar açılınca spora ve savunma sanatlarından birine başlayacağım. Eniştem polis, ondan tabanca ve atış ile ilgili bilgiler almayı planlıyorum. Küçüklüğümden beri babamla ava gidiyorum, şimdi de 36 kalibre bir yivsiz tüfek alıp hedef atıcılığı yapmayı planlıyorum. Ayrıca bir "Survival" kütüphanesi kurmaya başladım. Yapacak çok şeyim var. Bulduğum birkaç Türkçe platformu paylaşayım;

www.facebook.com
www.facebook.com
www.facebook.com
www.youtube.com
www.facebook.com
www.tabancatufek.com

Ne yazık ki bu konuyla ilgili çok fazla Türkçe kaynak veya oluşum yok, İngilizce sitelere ve yabancı oluşumlara kalıyoruz bizde. Örneğin Coursera'da Disaster Preparedness başlıklı bir kurs açılmıştı, bu konuyla ilgili çok yararlı şeyler bulabileceğinizi düşünüyorum.

www.coursera.org

@utkumon

çok teşekkürler. işte tam aradığım şeyler bunlar, türkçe jargonu bilmiyorum, özellikle türkiyede buna çalışanlar olduğunuda bilmiyordum, teşekkürler.

elbette bazı şeyler biraz komik oluyor, aynısını amerikalı yazsa o kadar komik durmuyor.

bende benzer şekilde yararlı bilgileri not ediyorum. düğüm atma, radyo iletişim, basit kimyasallar yapma, schmieden-demir dövme gibi.

sağolasın tekrar.

@kurnaz

Ne demek, aksine bu branşın sevdalılarını bulmak onlarla konuşmak hoşuma gidiyor :)

Gelmişken birkaç Türkçe kitapta önereyim :)

-Herkes için serisi (Toplam 12 kitap sanırım)
-Geleneksel yapı teknikleri
-Her şey bir gecede çökebilir
-Dokuz canlı ol
-Gemici bağları
-Resimlerle navigasyon
-Uygarlığı yeniden nasıl kurarız?
-Dünyanın sonu son saat
-Çöküş
-Büyük bozulma
-Akla gelmeyen

Bunlar da Tedtalks'ta sevdiğim iki konuşmadır. Paul Gilding Büyük bozulma'nın Jared Diamond ise Çöküş'ün yazarı aynı zamanda.

www.ted.com
www.ted.com

telefon hattı olduğu sürece her dağda adsl hizmeti var. köylerde de telefon var.

olmadı gsm şebekesi üzerinden internet hizmeti alabilirsin. hızı da fena değil, ama biraz pahalı.

o da olmazsa denizgonen'in dediği mevzu var, o en pahalısı.

antenli sistemler var ama pahalı

yok telefon sormuyorum, direk remote olacak.

türkiyede hangi firmalar var peki?

tooway var tarif ettiğin tarzda

yalnız uydu ile bağlandınız mı latency çok yüksek oluyor. Oyun oynamayı düşünüyorsanız işkence olur.

@arkadaşlar

buldum baktım demin. pahalı ama aman aman da değilmiş.

yok ya oyun filan değil, merak bendeki :) doomsday sığınağı yaptıracağım da param olunca fikir topluyorum :))

lan doomsday'de nereye bağlancan ki? istediğin kadar uydu olsun...

@babil

ayarladım onu hocam, diğer sığınaktakilerle iletişicez, torrent paylaşırız en kötü aramızda. amk dizi film çekilmez ama yeni...

arkadaş adam post apokaliptik bir senaryoda yiyeceği konserve fasulyeyi değil, paylaşacağı torrenti düşünüyor. resmen kanım donmuş vaziyette

@naberabi

İhtiyaçlar kısmında sorun yok, maslow sağolsun yardım etti kurufasulyede, adana kebapta.

türkçesi kendini gerçekleştirme imiş. o basamaktayız piramitte. internet gerekli ondan. torrent önemli. spotify, netflix, amazon prime video filan kalmaz doomsdayde aman arkadaşlar güvenmeyin bunlara.

Var

korkmasi gerekenler korkmayip hala bu olayi zorladigi icin bir bildikleri vardir diye dusunmek sitiyorum. 5 seneye kalmadan evlere yavas yavas insanimsi robotlar gelecek. sno birkac senedir baya hizlandi.

Bu tarz dünyayı ele geçirme senaryolarında makineler açısından en büyük problem enerji. Gelecekte kablosuz elektrik icat edersek ya da güneş enerjisini bir insanımsı robotun tüm ihtiyacını karşılayabilecek şekilde kullanabilirsek ya da soğuk füzyon reaktörleri bir cep telefonu boyutuna indirilebilirse korkulabilir. Öte türlü akşama kalmadan şarjı biten alet düşünebilse ne olur? Çekersin fişten olur biter :) Geyik gibi geliyor ama bu cidden savunulan bir sav.

Yazılımlar açısından da denildiği gibi if komutuna mahkum olduğumuz sürece bir bilinçten bahsetmek pek mümkün değil. Maksimum insanı taklit edebilir o da yine taklitle kalır. Üstüne koyması çok zor.

Ha bu arada Amerikan ordusu dalga geçer gibi "Skynet" adında bir güvenlik yazılımı kullanıyor şu anda. 1983'ten beri de yaklaşık 1 milyar dolara yakın para yatırmış bu yapay zeka yazılımına. :) Amerika'da bir ara Terminatör gerçek mi oluyor diye tartışılmıştı :)

Kardeş hiberne halde Jüpitere monolit avına gitmiyorsan sorun yok bence. İki gün önce animatrix izledim, ona rağmen korkmuyorum ben.

bir insanın başka bir insanı öldürmeye karar vermesinde ne kadar haklılık varsa bilgisayarların da bu davranışı sergilemesinde o kadar var gibi geliyor bana...

ben hiç bu acıdan bakmamıştım. artık bakıyorum ve endişeliyim.....

Sanırım Bill Gates, insanlığın sonunu getirme ihtimali en çok olan şeyin kontrolden çıkmış yapay zeka olduğunu söylemişti.

O testi geçemeyecek durumdayken birden o testi geçebiliyor olup da bilerek geçmeyecek zekaya ulaşacakları fikri saçma. Olmaz öyle bir şey, yapılan testlerin üretilen tüm yapay zekalara, nerdeyse, uygulandığını düşünürsek imkansız oluyor. Bu testi geçmek o kadar sofistike bir zeka isteyen bir olay değil, bu testin bir şeyleri kanıtlayıp kanıtlamadığı da kesin değil. Yani turing testini geçmenin bilincin veya semantiğin bir eşiği olduğu iddiası aslında epey fantastik. Ama bilinç ve semantikle ilgili tüm açıklamalar fantastik çünkü karanlıktayız, hiçbir şey bilmiyoruz.

Eyyiyorlamam bu kadar.

jak girişi uygunsa ses bozulması gibi bir şey olmaması gerekir.

girişler uygun evet.

sorun olmaz o zaman uzatma kablolarını tak ses bozulması gibi bir derdin olmasın.

Büyük hoparlörü yerinde bırakıp 2 küçük hoparlörü uzatma kablosuyla bağlarsan hiçbir kalite kaybı olmaz. Kulaklar bas seslerin yönünü ayırt edemez o yüzden büyük hoparlörün yeri dinleme yeri açısından önemsiz.
Ama hepsi koltuk tarafında olsun dersen ihtiyacın olan bilgisayar-kolon arasındaki ses kablosu için bir uzatma kablosu almak olur (6-7TL). Kablolar düzgün bağlandığı takdirde ben hissedilir bir ses bozulması olacağını sanmıyorum. Ses kabloları genellikle kolay zarar görüyor, kopuyor ve temassızlık yapabiliyor, o zaman da cızırtı vs. olabiliyor, diğer insanların yaşadığı sorun bundan kaynaklı olabilir.

daha önce hiç satış tecrüben olmadığını CV'nde görmüşlerdir zaten.
bence bunu dert etmeye gerek yok.

sen şirketle ilgili biraz bilgi topla yter.

b2b,b2c falan belki geçer yani muhabbet sırasında. konuşurken falan laf arasında kullanabilirler, denk gelirse bi anlam ifade etsin diye yazayım.
b2b - business to business / firmadan firmaya satış
b2c - business to consumer / firmadan tüketiciye

üyelik, basıcan 99 kurustan.

sitede adblocker ını pasif hale getirenlere bir tür kredi versin. sonra bu kredileri beğendiğimiz yorumlara ödül olarak verelim. reddit teki gild olayı gibi ama cebimizden para çıkmayacak.

tabi bu sistem ile sağ ve soldaki boşluklar komple reklam olabilir. hatta reklam miktarını kullanıcı belirlesin. ne kadar reklam o kadar kredi..

Android oyunlarında reklam izledikçe coin, oyun içi ekstra can falan veriyor. Hiç sızlanmadan izliyorum. Bunun sitelere uygulanması olabilir belki.

@ananymice
üyelik 99 kuruşta olsa kimse olmaz. çünkü kimse cebinden 5 kuruş harcamak istemiyor. bunu geçtim nasıl ödeyecekler orası ayrı muamma. onun vergi ve faturalanması, astarı yüzünden pahalıya gelir:))

@sttc
öyle olsa bile reklam tıklanması olmadığı sürece olmaz. o adam zaten reklama tıklamaz.
burada kastım reklama bilerek tıklaması filan değil. görüp ilgisini çekse de tıklamıyor insanlar.

@doxa
olabilir ama implemente edilmez.

varsa başka her türlü öneriye açığım.

facebook gibi yap. herkesin kayit olmak isteyecegi bir platform kur sonra big data'dan parayi vur.

ben oyle yapıyorum. bi zararını gormedım.

benim ki aldığım günden beri dükkanda takılı. evde de eski telefonun ki takılı hiç kaybetme derdi yok.

hiç bir şarj aletinin boşta prizde kalması doğru değildir.benden tavsiye en azından evden yada işten ayrılırken prizden çıkarın çok yangın vakası var.

elektronik aletleri bozacak bir durum ancak fazla voltaj yuzunden olabilir saniyorum. eger voltaj regulatorunuz yoksa nadiren bile olsa gelebilecek fazla voltaj cihaziniza zarar verebilir.

bazi akilli telefonlarin gece sarja birakildigini sonra sabah hic calismadigini duymustum. ama tabi biraz da sans isi.

bu akim koruyuclar var piyasada, akim koruyuculu bir priz kullaniyorsaniz tesisatiniz vasat bile olsa sanirim guvende olursunuz.

Soruya kaynak:

Üzerinde güç düğmesi bulunan üçlü/çoklu prizler var, uzatma kablolu falan. Şarj kabloları takılı olarak o düğmeleri açıp kapasak güvenlik sağlayabiliyor muyuz?

Normal bir şarj aleti sorun yaratmaz ama ucuz, kalitesiz, standart dışı üretilmiş bir ürün nadir de olsa yangın nedeni olabilir.

@yaren: Evet, uzatma kablosu düğmeleri o açıdan pratik bir güvenlik sağlıyor.

20 30 lu yıllarda biranin alkolsuzunu yani malt içeceğinı kötü beslenen çocuklara icirirlermis...

Kalori. Bisi olmaz.

ekmek yerine yer gibi dusun. o kadar dikkat ediyorsan bi 33lukten cok bisey olacagini sanmiyorum. ama "ay yine 200 gram almisim evyah" kafasindaysan icme salla. bosuna dert edeceksin.

güzel bile olur sindirimi kolaylaştırır. Erasmus tecrübesi.

bir şey olsaydı en başta almanlara olurdu herhalde diyerek cahilce bir cevap vereceğim. alkolsüzünü hastalıkta bile kullanan bir milletten bahsediyoruz.

33'lük biranın kalorisi kadar kalori alırsın, sistem alkolü atarken yağ yakımı gibi işleri bir süre askıya alır ama 24 saatlik zaman dilimi içinde bu çok küçük bir bölümü işgal eder. Pek bir şey olmaz yani.

ya baktım araştırdım,
30 gr için.
Calories12.7(53.2 kJ)1%
From Carbohydrate4.2(17.6 kJ)
From Fat0.0(0.0 kJ)
From Protein0.5(2.1 kJ)
From Alcohol8.0(33.5 kJ)

bunun 11 katı yani 143 kcal toplamda. 143 kcal 15-20 dakika koşu yapıyor. bir şey dğeil kısaca.

bişeyleri mi kaçırıyorum.

ben erasmustayken her gün 3 tane 50'lik, bazen daha fazla içiyordum. tabi diğer etmenler de vardır ama 5 ayda 6-7 kilo verip, göbeği de küçültmüş olarak döndüm.

1 saat kardiyo varsa tolere edersin rahatça. Yanında fındık, fıstık, cips yiyorsan "zararı" biradan daha fazla olur.

kaloriye bakmayın, alkol ile şekerin yapıları vücuda etkileri heme hemen aynı, yani 1 şişe kola, meyve suyu içmiş gibi düşün kendini. bence yaptığın kardio'ya yazık edersin ama totalde disiplinli bir spor hayatın varsa vücudun tölere edebilir, abartmadığın sürece.

hak hukuk diyosunuz da diğerleri hakkıyla mı kazanıyor? herkes birilerinden oy istiyor.

yarışma yapanın amacı zaten daha çok kişiye ulaşmak, hakkı olanın kazanması olduğunu sanmıyorum. duyuruyu görmedim. genelde böyle

ben zaten bu yarışmalarının temeli hatalı diyorum.

yoksa bu yarışmaların hengisi kime ne getirmiş ki.

ben böyle bir ilan gördüğümde üşenmezsem gidip oy istenen kişinin en yakın rakibine veriyorum.

duyuruda da bu şekilde oy duyurularını siliyoruz zaten. kurallara bakabilirsiniz.

inci sözlük'ten sonra çok ciddi oylamalar internet üzerinden yapılmamaya başlandı zaten. şimdi de facebook'ta falan bilmem ne grup diye onlarca oluşum var. Keza onlar da bu oylamaları istismar edebiliyorlar.

narcos

narcosu sevmedim. penny dreadfulu da beğenmedim.

the night of'u denedin mi?

@liyakat
yok ama şu anda zaten listemdeki tek aday o. ondan dolayı eklemeler yapmak istiyorum bu listeye.

Black Mirror, Utopia ve Humans.

izlemediysen taken'ı da izleyebilirsin bence, taken çok güzel dizi ya niye kimse izlemiyo anlamıyorum :(

Breaking bad

@fragile
humansı seyrettim, kötü değil ama sarmadı.

black mirror-yazdım listeye

utopia-hiç sevmedim

@liyakat
taken- bakayım bi. liam neeson'ın kızını mı kaçırıyolar gene :)

@eren
better call saul seyretmek yeterince açık cevap bence :))

animal kingdom,the strain ?

Peaky blinders

American Crime story olabilir

the get down, vinyl (bu ikisi 70'ler müzik endüstrisini anlatıyor), halt and catch fire (silicon valley tadında ama komedi değil), mad men (40'lar-70'ler reklam endüstrisi/suits tadında)

The night manager'ı sevdiysen the honourable woman'ı tavsiye ederim. 8 bölümlük ingiliz mini seri. Giderek artan temposu vs. baya güzel. Fragmanı da spoilerlı.

Mr Robot
Preacher
...

Queen of the south

varsa başka önerileri de alabilirim arkadaşlar:))

güncel klasmanından;
www.livescience.com

VICE

kurzegagast- in a nutshell

CrashCourse

The School of Life

WatchMojo

primitive technology

Epic Rap Battles of History
Rhett & Link
Awkward Kids

Yerli olarak Ozbayasar kanalı. 60'lar-70'ler orijinal plak kayıtları var.

www.youtube.com
www.youtube.com

How to dad

howtobasic
whatever

freekickerz - Güzel challengeler yapıyorlar. Arada Dortmundlu, Bayernli futbolcular da katılıyor çok eğlenceli şeyler var.
www.youtube.com

Footoz - Futbolla ilgili kaliteli paylaşımları var.
www.youtube.com

Wrzzer - Futbolla ilgili.
www.youtube.com

andrewtkearns - Vlog sevenlere tavsiye ederim.
www.youtube.com

Jessica Kobeissi - Fotoğrafçılıkla ilgili güzel bilgiler veren Lübnan-Amerika'lı bir fotoğrafçı
www.youtube.com

WeeklyImogen - British aksanına kurban olduğum fotoğrafçı. Bana video sözü var çok severim kendisini.
www.youtube.com

KSI - Fifa videolarında buldum kendisini. Ama çektiği vloglar falan gözümden yaş getirtiyor. Çok eğlenceli bir kişilik. Rio Ferdinandla Fifa oynadığı bir video var ki keisnlikle izleyin.
www.youtube.com

(Fifa videosu www.youtube.com

Slikhaar TV - Saç kesimleri, saç ürünleri kullanımı ile ilgili zaten epey bir ünlü. Reklamları bazen abartsalar da işinize yarar.
www.youtube.com

Buff Dudes - Fitness hakkında güzel bilgiler var. Eğlenceli elemanlar.
www.youtube.com

Dude Perfect - Para var eğleniyoruz temalı güzel videolar yayınlayan bir channel.
www.youtube.com

ScoutNationHD - Adı üstünde, 3-5 sene sonranın potansiyel futbol yıldızları.
www.youtube.com

Kafalar - Kışkırtma, kenka bildim ben seni ve godoş Ekrem gibi baş yapıtlar.
www.youtube.com

Rémi GAILLARD - Bildiğimiz Remi. Bilmiyorsanız öğrenmelisiniz. Fransız Troll.
www.youtube.com

MIT OpenCourseWare
The Documentary Network
Veritasium
Vsauce
YaleCourses
Aerospace Engineering Video Lectures
CaspianReport
ExtremeTV
Colin Furze
Kurzgesagt – In a Nutshell
For the Allure of Physics
Aircraftdesigner
SmarterEveryDay
Physics Girl
PublicResourceOrg
Michigan Engineering

AngryGrandpaShow
FineBrothersEntertainment
Bu aralar favorim

www.sahindogan.com

Normalde yasak ama girsen girersin.

Turlar var girersin. Kievden kalkiyor.

Kısıtlı tabi ama turlar falan düzenleniyormuş özel kıyafetlerle

Pripyata turlar var ama şehrin içinde örneğin tankların ya da lunaparktski çarpışan otoların üzerinde halen zararlı düzeyde radyasyon olduğu için yasaklı alanlar var

Eskiden şehirde gece kamp da kurulabiliyormuş ama artık izin verilmiyor

Turları bi araştır orada bunlarla ilgili bolca bilgi mevcut şirketin sitesinde

doğaüstü olay değil de, hayatımla ilgili bir çok şeyi bilen biriyle karşılaşıp epey ürkmüştüm. dindar biriydi ve beni hiç tanımıyordu.

Gelmedi

Beni hic tanimayan ve hic gormemis birisi, baskasina baktigi kahve falinda benimle.ilgili kimsenin bilmedigi ayrintilari saymis dokmus.

Ölen dedemle konustum birinin araciligiyla.

kendim, bizzati tabiat üstü bir hadiseyim.

Geldi geldi. Bir kere. Gerçi onu da ben bir şekilde açıkladım kendime ama. Anlatayım.

Ben üniversite yıllarında keman çok severdim. Hala üniversite arkadaşalrımın dilindedir. Kocaman kulaklıklar, sen de keman konçertoları ben diyim David Oistrakh, bütün gün dolanırdım. Birgün yine yürüyen bir orkestra olarak kampüste oturmuşken takım elbiseli bir adam uzaktan bana doğru yaklaşmaya başladı. Önümden doksan derece açıyla kesip gelip geçecek, öyle düşünün. Ama adam direkt gözlerimin içine çok ifadesiz ve ciddi bir şekilde bakıyor. Bir saniye bile çekmeden. "Ne oluyor" falan derken gözüm adamın elindeki keman çantasına kaydı. Böyle silah çantası gibi o kadar güzel ki. Adam bana baka baka önümden gelip geçti. Ben bir ya da iki dakika kadar durdum galiba. Ve tamamen bir deli cesartiyle kalkıp adamın peşine takıldım. Silah görünüyorsa patlayacaktır :)

Sonuçta ne kadar uzağa gidebilir? Kampus dışına çıkarsa falan vazgeçebilirim diye düşünüyorum. Adama kendimi farkettirmeden bayağı yürüdük. Ve adam önce bir fakulte binasının arkasından dolandı. Kırk yıldır bildiğim bir bina. O arka tarafa niye gidiyor falan derken adam bahçe gibi çitle çevrilmiş bir yerde durup, aralık olan yerden gçip, merdivenlerden aşağıya inip, ama böyle daracık bir yerden, tek kişilik tünel gibi bir giriş, hala çok net aklımda, gözden kayboldu. "Arka kapı var herhalde burda" deyip biraz bekleyip ben de ilerledim. Ama ne cesaret ya, vallahi. Gerçekten hiç görmediğim bir kapı vardı orda. Açıp girdim ve hayatımda gördüğüm en güzel sanat atölyesi gibi bir yere giriş yaptım. Böyle gizli cennet gibi ya, böyle bir şey olamaz. Bir sürü resimler, enstrÜmanlar, içeriden hafif hafif gelen piyano sesi, hafif insan fısıltıları, başka başka renk renk kapılar... İçimden diyorum ki, kampüste böyle bri yer var ve bizim haberimiz yok. Neyse, ben o kapıların birini açıp o adamdan dünyanın en güzel keman konçertosunu dinledim. Başka insanlar falan da vardı bu arada, yalnız değildim. Ne kadar süre bilmiyorum, çıkıp eve gittim sonra.

Ertesi gün herkese diyorum ki "olum, iyice şuursuzmuşuz, dünyanın en güzel yeri var kampuste." Anlata anlata bitiremedim. Dersi olanlar gitti falan, benim aklıma yine takıldı keman, dedim ben gideyim yine buraya. Aynı yolu takip ettim, aynı şekilde yürüyüp, aynı binaya gelip, arkasına dolaştım. Bahçe çiti diye gördüğüm duvar binanın duvarına yapışıktı. İçeride ne merdiven var, ne kapı. Yalnızca duvar.

Fakulteye ön kapıdan da girip binanın her yerine baktım. Her yere! Öyle bir yer yok. Adam Alice'in tavşanı gibi beni bir kara deliğe çekti. Bilmiyorum. Orda olduğuna adım gibi emin olduğum yer yok. Hala yok. 20 kere daha falan gidip kontrol etmişimdir. Belki mekan arada geri geliyordur diye :) ama yok. Ne olmuş olabilir hiç bilmiyorum. Yahu aynı gün aynı saat adamı gördüğüm yere gidip bile bekledim. Paralel bri evrene mi geçiş yaptım, ne oldu yani? Öyle olsa gerçi doğaüstü olmuyor di mi? Bilmiyorum. Adamın yüzü, içine girdiğim mekan ve ordaki müzik aklımdaki en net hatırlardan üçüdür. Ay ya duyuru silinmeden gönderebilirim belki, çok yazmışım yazık olacak. Göndere basıyorum, basıyorummmm, bastım!

Sabrımı sınayan memurlarla şakalaşırken gördüm kendimi bugün. OMG!!!

gelip gelmediğini hala sorgularım. çocukluk sanrısı olabilir.

Ben dinler yorum yaparım

ben de dinlerim

Ben de dinlerim.

Tutması için sunum çok önemli, sıkıcı olmamalı yoksa adam iki dk dinlemeden kapatır. Bir de podcast yerine youtuberlık tavsiye ederim. Tutarsa gelir de getirir.

dinlerim. lütfen linki mesaj olarak at.

elektriksel anlamda nasıl olur bilemem. mekaniksel olarak dişli kullanarak devir düşürülebilir.

düşük voltajla yavaşlar diye düşünüyorum.

@laz
dişli olanağım yok şu anda maalesef hocam

pulse width modulation denilen bir teknik var. ancak elektriği pwm ile düzenleyecek bir ara devreye ihtiyacın var.

özetle pwm elektriği verip kesiyor. toplam zamanda ne kadar az zaman kesmişse o kadar hızlı, ne kadar çoksa o kadar yavaş çalışıyor. mikrodalganın güç ayarı gibi.

dc driver al karaköy taraflarindan,voltajla oynamadan frekansla devri düsür..güc kaybi yasamazsin.

dostum inan bende tavadan alır almaz yiyorum hemen

Benim için yemek masasının ya da tepsisinin görseli önemli.
Özellikle sadece kendim için hazırlıyorsam feci derecede özenirim.
Her şeyi dört dörtlük hazırlamaya çalışırım.
O güzel görüntüyle önce gözümü sonra karnımı doyururum.

bir gün 5 arkadaş kahvaltı yapalım kreple dedik. sofraya oturmadan hepimiz doymuştuk. aynı senin gibi yedik ayakta ve çıktık. ama kız arkadaşımla kahvaltı yapacağımız zaman krepleri o yapınca bana el sürdürmüyordu doğal olarak masaya kadar geliyordu. neyseki ayrıldık da hala ayakta yiyebiliyorum. dünyanın bütün ayakta krep yiyenleri birleşin! :)

cevap kız arkadaşla krepli kahvaltı. anne de olur ama anne kıyamaz az az verir :)

bence de sonuçta yapamaman için hiçbir sebep yok. neden en iyi krebi sen yapamayasın?

@kale
başlığı düzelttim.

o değil ki olay. krep yapmakta ne var hocam. yumurta, un, tuz, şeker, zeytinyağı karıştır oldu sana krep.

öyle yenmiyor mu zaten:D

tamam da bu konuda neden en iyisi sen olamayasın? bana tek bir neden dahi gösteremezsin.

Biz iss'te havaya bırakıp öyle yiyoruz. Sen halt etmişsin.

bende vodafone red var,burdaki numarama yonlendirdim,ek maliyueti yok.paketteki dakikalardan yiyor.

müşteri hizmetlerini arayıp kullanacağın miktarları belirtip(kaç dk konuşma, ne kadar data) geçici süreli uygun bir yurtdışı paketi alabilirsin. giriş seviyesi paketler çok abartı fiyatlara sahip değildi.

geçicic değil ama kalıcı.

sene 1 kere filan geliyorum tr ye.

bende de ayni sorun var, ben hazir karta aktardim faturali numarayi. kapanmamasi icin yukleme yapiyorum sadece.

aile paketi falan yapabilirsen faturasını ailenden birine bağla, sabit ücreti çok düşer. böylece aktif kalır. numarayı da yurtdışındaki hattına yönlendirirsin ulaşmak isteyen ulaşır.

veya faturasız hatta çevirip 6 ayda bir kontör yükleyerek aktif tutabilirsin. unutursan hat iptal olur.

benim için mikrodalga fırın. mikrodalga fırın olan ofiste çılgın atarım ha.

-bir bahçe/teras ve salıncak koltuk
-ps4
-espresso makinesi

sebil
klima (şart)
kahve makinası (cezve de iş görür ama olsa fena mı olur?)
bol bol post-it
not kağıtları
güzel yazı yazan mavi tükenmez kalemler
renkli renkli markerlar
güzel zımbalayan (takılmayan yani) zımba
hızlı çıktı veren yazıcı
şarj takabilmek için bol priz.

daha aklıma gelirse yazarım

kaliteli bir ağ yazıcısı/tarayıcısı. Kablo derdi olmadan, minimum eforla işini görebilmek gerçekten paha biçilemez.

kahve makinası, fincanlar ofislerin vazgeçilmezleridir.
takvim
ajanda
bitki
temiz hava alınabilecek açık mekanlar
masa ışıklandırmaları
kütüphane / raf

@liyakat
mikrodalga hiç ama hiç kullanmadığım bir şey :)) teşekkürler.

@gawain
espresso makinesi listede zaten.
www.amazon.de

@matilda
filtre kahve makinesi var zaten. ama espresso da alacağım.
klima yok ama gerekte yok, yaşadığım yerde yılda sadece bir kaç hafta çok sıcak. normalde yaz 25 derece ortl.

yazıcı da var güzelinden.

priz için masanın üstüne alınacak prizlerde.

@kim
var o hocam.

tikler sonraya, millet cevap vermiyo sonra :))

başka neler var aklınıza gelen?

mutfağa yakın cafe tarzında bi köşesi olmalı. bar tabureleri vs ile. o bölge ışık alacak ve ofisin biraz uzağında olacak. kahveyi orda içeceksin. masana getirmeyeceksin. burda envai çeşit çay olacak. kurabiye kavanozu olacak. ayrıca rahat bi kanepe de olabilir.

ofisin köşelerinde büyük yapraklı bitkiler olmalı. zemin parke olacak.

bildiğin üzere amazon türkiye pazarına girdi. Buradan kahve ve çay makinası tercih et.

mağara soğuk muydu??

i. melih'in ankara'ya bir başka kazığıdır.

yahu ben bunu bilmek zorunda mıyım?

abi akademisyenler her sorunuza "mağara soğuk muydu", belgesellerde "mağaradan yeni çıkanlara" şeklinde mi giriş yapılıyor.

burası soru sitesi. sorumu sordum.

çünkü AKP

melih'in oyuncağı işte takılıyor.

iptal de
acarken bir tusa falan basmissindir

windows göçmüş olabilir.

kingcyrax'ın dediğini yap. yine aynı sayfa geliyorsa nanay. recovery yapman gerekecek.

oran orantıyla hesaplayabilirsin.

mesela 1 yumurta 100 g olarak hesaplanır. 155 kcal, 11 g yağ vs vs
sendeki yumurta 80 g ise, 124 kcal,8.8 gr yağ vardır diye hesaplayabilirsin.

besin değerleri googleda var.

* Öncelikle facebook sayfasındaki videonun üzerine sağ tuşla tıklayıp video url linkini kopyalayalım.
* Daha sonra www.onlinevideoconverter.com adresine gidelim. "convert a video link" butonuna/resmine tıklayalım.
* Kopyaladığımız linki yapıştırıp formatı mp4 olarak seçelim ve start butonuna basalım.
* En son gelen ekranda download butonuna tıklayıp arkamıza yaslanarak videonun inişini seyredelim.

Başarılar... Sevgiler...

Evet..

kayyum atanmadı mı oraya? sahibi yurt dışına kaçmıştı en son, gitti domain ve hosting'ler :(((

3-4 gün önce ulaştım. İlk başta bakım var sistemde falan diyor ama bekleyince ana menüye aktarıyor santral.

monaco yenilmez,
celtic 1,5 üst,
roma yenilmez,
razgrad +2 handi
legia 1,5 üst olur diyorum

+2 kim atar diyosun?

razgard maça 0-2 önce başlar diyorum ya da en az 1 farkla yenilse veya berabere kalsa da sen kazanırsın diyorumdur. +2 handikap yani

öyle yapacağıma 1,5 üst oynarım.

--maçlar sonuçlandıkça editliyorum.
--kupon kazandı ganyan 2.22
KP Legia Warszawa - Dundalk FC Toplam Goller Alt/Üst 1.5 Üstü 1.5 Beklemede 1.27 --kazandı
AS Roma - FC Porto Asya İlk Yarı Toplam Gol Sayısı Alt/Üst 1 Altı 1 Beklemede 1.93-- geçersiz
AS Monaco - Villarreal CF Asya İlk Yarı Toplam Gol Sayısı Alt/Üst 1 Altı 1 Beklemede 1.7 --kazandı


--kupon yattı
AS Roma - FC Porto Tur Atlayan 1 Beklemede 1.40-- kaybetti
Hapoel Beer Sheva - Celtic FC Tur Atlayan 2 Beklemede 1.07 --kazandı
Wolverhampton Wanderers - Cambridge Utd FC Maç Sonucu 1 Beklemede 1.4 --kazandı

0-0 bitebilir, razgard yatacak

şampiyonlar liginden vazgeçtim, sizce nasıl olmuş?

Burton Albion - Liverpool -- 2
Exeter - Hull City -- X2
Norwich - Coventry City -- 1

dedim.

2.3 oran oldu.

Wolverhampton - Cambridge -- 1
Chelsea - Bristol Rovers -- 1

dedim bir de. 1.9 oran oldu.

roma 2,5ü
monaco 1,5ü

temiz.

@nigeo

abi temiz derken? bir takımın x kadar gol atacağı nasıl temiz ya da garanti olabilir ki?

hani kaleci kardeşim, 3 temiz yiyecek desen anlarım. ama gol üzerine oynanmaz bu. maç sonucu harici hepsi batırır adamı.

tuttu iki kuponda arkadaşlar.

youtu.be

Başlangıçta sanki sarı gelin gibi geldi

youtu.be

güzel roman
jose saramago - körlük

Cesur yeni dunya

Sarı Dünya, Dimitri Dimov. (2 cilt)
Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali

Yuval Noah Harari, Hayvanlardan Tanrılara -Sapiens

bilimsel olarak:

insan vücudu evrimi üzerine ufuk açacak - çıplak adam (desmond morris)
güzel anlatımlı, her şeyden biraz - milyarlarca ve milyarlarca (carl sagan)
kuantum mekaniği ve görelilik üzerine - zamanın resimli kısa tarihi ve ceviz kabuğundaki evren (iki ayrı kitap) (stephen hawking)
jeoloji ve fosillerle ilgileniyorsan - içimizdeki evren (neil shubin)

roman için:

fransız teğmenin kadını (john fowles)
ince memed (yaşar kemal)
karamazov kardeşler (dostoyevski)
oblomov (gonçarov)

listeyi daha da uzatasım geldi ama kesiyorum. bunlar benim çok severek okuduğum kitaplardı.

edit: özel mesajdan yolladıklarımı buraya da kopyalıyorum. belki bu tarz kitaplar okumayı sevenler vardır.

tiktaalik roseae hakkında - içimizdeki balık (neil shubin) (aynı araştırmacının aynı ada sahip 3 bölümlük bir belgeseli de var)
dinozorlar hakkında ilginç bilgiler bulmuştum bu kitapta da ama anlatım çok akıcı değil - dinozorların destansı yolculuğu (scott d sampson)
3 büyük din üzerine objektif bir bakış - inancın en güzel tarihi (jean bottero)
felsefeden hiç anlamadığım halde çok keyif alarak okudum bunu da - felsefenin kısa tarihi (nigel warburton)

4 hane 1 teslim-eyüp aygün tayşir

@khiron
backorder değil dediğim. normalde o domain bir süre daha bende. fakat şu anda uzatılmış durumda.

işin saçma yanı isim tescile giremiyorum.

göm

Bozar.

34 kcal hiçbir şey değildir, ancak 8 gram şeker senin kanındaki insülini dalgalandırmaya yeter. İnsülin dalgalanması da kanda bulunan şekerin (8 gr + damarlarındaki asil kanda dolaşan diğer şekerlerin) yağa dönüştürülmesine sebep olur.

yani 8 gr şeker yersin, belki 15 gram şekere eşdeğer yağ bağlarsın.

bu da yetmez, kan şekerin hızla düştüğü için, anlık yorgunluk ve açlık çekebilirsin. Normalde 8 gr şeker yiyen herkes yorgunluk açlık çekmez, ama diyetteysen kan şekerin ve enerji düzeyin zaten azdır, şeker yersen bu insülin dalgalanması seni daha kötü etkileyebilir. açlık ve yorgunluk hissi verirse o zaman da daha çok şey yemek istersin, hem keyfin daha kötü kaçar, hem de diyetin tehlikeye girer.

Diyetteysek basit şeker yemiyoruz.

yemek yedikten sonra peki?
yemek dediğim salatalıkla domates yidim lan.

abi başlııcam ya.

8 gr şeker değil 8 gr yağ ama 0 gr şeker olsaydı, 70 kcal enerji olacaktı ancak kan şekerini ve insülini bozmayacaktı. Yani 8 gr yağ, 8 gr basit şekerden iyidir.

ya da karbohidrat 8 gr ama şeker 0 olsaydı, demek ki kompleks şeker varmış diyecektik, kompleks şeker kana yavaş karıştığı ve insülini zıplatmadığı için daha kabul edilebilir olacaktı. makarna gibi.

diyetteysen kural şu:

protein > yağ > karbohidrat > basit şeker

Diyetteysen salatalık domates yiyip bu pez şekeri yersen, boşuna domates salatalık yemiş olursun. bari adam gibi makarna yapıp ye, öğün boşa gidecekse öyle gitsin.

Kompleks karbohidrat seni doyurur, diyetini de bozmaz (kaloriye dikkat ettiğin sürece). Nohut ye fasülye ye, makarna ye, bulgur ye, zeytinyağlı yemeklerden falan ye.

Tavşan gibi domates salatalık yiyip de sonra şeker yeme ama. Doyuran yemeklerden ye, az ye, sonra basit şeker yeme.

yemekten sonra basit şeker yersen, yavaş yavaş kana karışmakta olan kompleks karbohidratları da yağa çevirip depolarsın. iyice bok etme diyeti.

Yazılı mandarin çok benziyormuş sanırım, çok eski yazıtlar vardı hala rahatlıkla okunulabilen. Konuşma olayını bilmiyorum ama o da olurdu. Dediğin gibi dil bilimci olmayan biri germen dillerini anlayamaz. Türkçede bence bazi kelimeleri kapardık ama anlaşma zor olurdu.

Bulundugun cografyaya gore degisir tabii ki.

Turkce o donem de vardi. Bugunkunden biraz fakliydi.

Ben oyumu Türkçe'den yana kullanıyorum. Edebiyatçılar tarihçiler daha iyi bilir ama sanki Arap-Fars etkisinden önceki Türkçe gayet anlaşılabilir duruyor.

Türkçe ile muhtemelen gayet rahat anlaşırdın. Günlük türkçede büyük değişimler yok diye biliyorum.

Farsça da çok değişmemiş diye duymuştum.

Eski Anadolu türkçesi ile anlaşırdın, sıradan vatandaş ile.ne dediklerini anlardın onlar da senin derdini anlardı iyi kötü.

Ben de Turkcelerini anlamakta zorlandigimdan her seyi Ingilizce kullaniyorum.

En basitinden "Play" tusunu kimi uygulama "Cal", kimisi "Oynat", kimisi de "Yurut" diye ceviriyor, sinirleniyorum :)

edit: bir de bir hata olunca ya da bir sey yapmaya calisinca Ingilizcesini arattigimda daha fazla sonuc geliyor, o yuzden global olmasi ve daha fazla bilgiye ulastirmasi adina Ingilizce iyidir.

ben de türkçe kullanamayanlardanım. anlayamıyorum direk ingilizceye çeviriyorum

Bazı uygulama/program/sitelerin Türkçe çevirileri hiç anlaşılmıyor. Bu Türkçe olsun bu İngilizce diye uğraşmak yerine her şey İngilizce, masaüstü bilgisayardaki Windows hariç çünkü bazen ailem de kullanıyor bilgisayarı.

Bir de bence uzun zamandır bilgisayar kullananlar (yani gençliğini geride bırakanlar, yani ben) eskiden Türkçe arayüzler pek görülmediğinden İngilizce terimlere alışığız, Türkçesi hâlâ tuhaf geliyor.

aynen ben de ingilizce kullanıyorum. Bi telefonumdaki android Türkçe.

bir arkadaşımın mac'i Türkçeydi, "disk izlencesi" kelimesini görünce o neymiş lan demiştim garip gelmişti. İngilizceler daha anlamlı gibi geliyor ama aslında terimlerin Türkçe'ye geçmesi de lazım alışmak lazım bence, öbür türlü bilgisayara hala kompüter falan mı derdik ne bileyim...

ayrıca evet bir sorun olduğunda ya da bir şey aradığında ingilizce kullanmak daha avantajlı, diğer türlü önce ingilizce terimini bulup sonra aramak falan gerekecek.

Çeviri iyiyse Türkçe yoksa İngilizce. Photoshop ve uTorrent İngilizce, Windows ve iPhone/iPad Türkçe mesela.

teknolojik aletlerin 2. eli sürekli şansla alakalı. aslında 2. el genel olarak şans ama alan arkadaşım var ve çok memnun. ben de bi' ara almayı düşünüyordum. alınabilir.

macbook alan kişi biraz narin kullanıyor bilgisayarı o yüzden bence alınır. zaten yazılımla ilgili bir sıkıntısı yok donanımda da problem yoksa ve iyi kullanılmışsa alabilirsin. ha leş gibi kullananlar da var onlar ayrı.

peki mac mini nasıl arkadaşlar?

1- 5 yıllık sevgilisini 3 yıllık ev arkadaşı ile yatakta yakalayan ev arkadaşım. Olay benim başıma gelmedi ama tecrübe ettim.

2- Burda söyleyemiyorum belki görürler.

Yüzme bilmediğim zamanda arkadaşın teknede beni iterek denize atması...Aklıma geldikçe tokatlayasım geliyor çocuğu. Ben böyle eşşek şakası görmedim hayatımda.

babamın( konusmuyoruz) kız arkadasıma yavsaması.

Aylrca peşimden koştuktan sonra 1 sene mükemmel bir ilişki yaşadığım sevgilim ile tam evlenecekken aslında bir sevgilisi olduğunu ve beraber benimle dalga geçtiklerini öğrenmem:). Bu hikaye birkaç kadın dergisinde falan yayınlandı. Hayatımda böyle piçlik görmedim.
Sonuç 9 yıldır antidepresan kullanıyorum ve kimseye güvenemiyorum.

Lisede bir cocugun beni keyf icin yok yazdirmasi. Oyle kin tutmusum ki lise bitti, uzun zaman sonra ev adresini buldum bir sekilde. Neyse ki aptalca bir sey yapmadim.

Yine kucukkuen bir cocuk beni nefesim kesilene gidklamisti. Bogularak olecegimi dusunmeye basladim o an. Hayatimda dovdugum tek kisi bu cocuktu.


Eglenceli olarak da ergenken bir arkadasim banyodaki sivi sabun sisesine bali doldurup sonra tozlu bir seyi bana tutturdu, ben de haliyle elimi yikamaya gittim ve tadaaa!
Oyle bir seyki suya vurup elimi ovusturdukca daha da bulasiyor. Cikartana kadar ne cektim bir ben bilirim. Saglam sakaydi ama:)

Çok güvendiğim ev arkadaşımdan yediğim kazık, diğeri de çok güvendiğim, hoşlandığım bir arkdaşımın bana yavşaması ve akabinde başkalarından sevgilisi olduğunu öğrenmem.

İş hayatında ise sms ile atılmam. Piçlik kavramına en çok yakışan bir önceki patronum yüzüme gülüp arkamdan iş çevirmiş.

4 aylık bi ilişkim oldu, şubat'ta bitti. adam beni terk etti, tamamen haksız olduğu bi şeyden. bir ay sonra mesaj attı "o olayda sen haklıydın, ama seninle kapanmamış hesabımız var, ben çok mutluyum, artıl bi erkekle beraberim" dedi. meğer beni paravan olarak kullanmış, gaymiş. valla o günden beri tedavi görüyorum ahdhdhddhdhd

Hikayeleştireyim derken hayvan gibi uzatmışım.


İnternetten tanıştığım at gibi bir hanımefendiyle 1.5 haftalık yazışma ve konuşmaların ardından buluşmaya karar verdik. At gibi oluşuna sebep yüzü kesinlikle değil, boyu ve fiziğiydi. Uzun yıllar ecnebi bir memlekette yaşamasından sebep iletişim kopukluğumuz olurdu arada. Ama ne önemi vardı. At gibiydi sonuçta.

Hazırlıklar yapıldı. Anlaşılan tarih, saat ve mekanda, konuşulacaklar arasında mahremiyet arz edecek ve hemen neticeye bağlanacak konular da olması sebebiyle en kuytu köşede yerimi aldım bekliyorum.

Telefon çalar..

(kalın, çatallı kadın sesi, nevşin mengü gibi)
- nerdesin
+ kuytu köşede
- gördüm seni

Mesafe 30mt. Yaklaşıyor..
- Ulan haykatten at gibiymiş
25mt.
- of of bu beni aşar
20mt.
- ulan!
15mt.
- nanıavradını noluyo lan!

Aklımı başımdan alan fiziği, ses tonu ve harmanlanmış kadınsı-erkeksi edalarına, yaklaştıkça yürüyüşündeki keskinlik; yüzündeki, ellerindeki kocamanlık ve daha nice erkeksi özellik eklenince aklım başımdan hakkaten gitti. Kaçacak delik aradım 10mt kala. En kuytuyu seçmiştim ama. İmkanı yok sıvışamazdım. Velhasıl kaldım orada.

Büyük de olsa sadece bir şüpheydi bu. Neden kalkıp gitmediğim, 45dk muhabbet ettiğime gerekçe olarak bunu söylüyorum kendime. Görüşme boyunca kadınsı şeyler aradım hareketlerinde. Bütün bu erkekliğimle kadın rolü yapsam başarılı olacağım ölçüde buldum o bazı kadınsı şeyleri.

Yıllar geçti aradan hala emin değilim bu kişinin cinsiyetinden. Belki trollemedi beni, bozuk türkçesiyle anlatmaya çalıştı bana belki ama anlayamadım ben.

noterdeki tüm evrakların kopyasını ücretini ödeyerek alabilirsiniz. ancak bir çok kurum belgenin aslını istiyor, o nedenle sorun çıkabilir.

1-evet
2-evet. noterden aslının aynıdır onayı olan belge ile işlem yapmayan memurun adını direk bimer'e yapıştır.

@babilbaligi

hocam emin misiniy acaba?
üniversite kaydi icin orjinalde orjinal diye tutturmus itü.

gecici mezuniyet belgesini de kabul etmemisler hatta direk kayip diploma cikaralim diyince de lise o en az 10 gün sürer demis. abi diploma yahu bu. kaydolamayacak mi bu kiz üniversiteye??

@kakao haklı.

noterden aslı gibidir onaylı belge her yerde her şartta her koşulda aslının yerine geçer.

ben diplomanın kopyasını noterde aslı gibidir diye onaylattırıp onu vermiştim üniversite kaydında.

devlet üniversitelerinde e-devlet üzerinden kayıt yaptırıp belgeleri ders başlama tarihlerine kadar teslim edebiliyorsun. siz de kaydı online yapıp belgeleri diploma çıktıktan sonra götürün.

bu e-devlet olayı çıkmadan önce bizim okulun kayıt işlerinde görev almıştım, o zaman bile eksik evrak getirenlerin dosyalarına not düşüp şu tarihe kadar getirin diyerek kayıtları yapılmıştı. şimdi yapmamaları ilginçmiş..

devlet ama paralı bir program olsada mı?

orasını bilemeyeceğim. üniversitenin sitesine girip bakın, orada yazmıyor olması mümkün değil.

Yok mu başka bilen yahu

"Lise Diplomasının aslı veya yeni tarihli mezuniyet belgesi" demişler. Liseden mezuniyet belgesi vermiyorlar mı?

Liseden alındı o belge sağolsun itü kabul etmedi.

Noter onaylı diplomada bir sorun çıkmaması lazım, ben öyle kayıt olmuştum. Onun dışında mezun olunan liseden diploma tekrar alınabilir ikna edebilirseniz.

kendi sitelerinde yazan şeyi nasıl kabul etmiyorlarmış yahu. başka çözüm bulamazsanız tekrar gidip biraz sesinizi çıkartın, açıkça yazmışlar çünkü istenen evraklara. memur olmaz derse fakülte sekreterine ulaşın vs.