Ekşi Duyuru

bence en güzeli şunun gibi olanlar. s4.ozncdn.com

elektrikli olanlar köpüklü köpüklü bir garip yapıyor. evde var kullanan yok.

bence alma bi müddet sonra kullanılmıyor + temizlikleri zor

abi heves di mi ? bak heves içinde kalsın gerekirse içinde patlasın alma gözünü seveyim temizliği o kadar çile ki kullanılmıyor.

www.akakce.com

şu cucina'yı al, uzuuuun uzun kullan, hiç elmaya havuca bulaşma reklamdaki gibi olmuyor zaten

Bir heves de olabilir ama olmayabilir de. Ben tam 7 sene önce Philips ALU aldım. Yazın pek kullanmıyorum ama kışın haftada en az 3 gün kullanıyorum, portakal, greyfurt havuç, elma sıkıyorum, sayesinde daha az hasta oluyorum. Hatta aynısından anneme de aldık, kara üzümleri bununla sıkıp üzüm suyu konservesi yapıyor.

Temizlemesi üşengeç biriysen biraz zor olabilir, zira toplamda çıkartıp yıkaman gereken 5 parçası var. Linkteki ürün Philips'le aynı çalışma prensibine sahip, alınabilir gibi ama uzun ömürlü birşey istiyorsan Philips 700W'lık birşey al.

homend al

İki arkadaş şirket kurduk. Ben daha öğrenciydim, o da yeni mezundu. Birlikte bazı projelerde çalışıyorduk. Bir cesaret geldi, 'iş nasılsa gelir yea' dedik. 0 sermaye ile şirket kurduk, kurulum işleri için de ucu ucuna yetecek kadar borç aldık.

Sıfır sermayeyle tabiri caizse dilenerek kurdum. Bi annem bi ben vardık. Tekstil atölyesi. Resmi açılış tarihi de ağustos 2012.
Makinacıdan 20 tane makina istedim, 2 senelik senet yapalım dedim 5000 lira kapora istedi ben yüz lira verdim, utandım falan ama o da güldü geçti. Ödeyemezsen nasıl olsa makinaları alırım dedi. En önemli şey makinalardı zaten onu hallettikten sonra gittim dükkan aramaya, cepte para yok ama gözüm çok yükseklerde böyle acayip sahte bi özgüven vardı. Bir tane yer buldum 2 katlı toplamda 500 metrekare at koşturursun o derece güzel bi yer. Çok kira istiyordu o adamın peşinde 1 ay koştum her gün aradım en sonunda dayanamadı istediği kiranın yarısına verdi. Depozito bile vermedim bir aylık kirayı verdim makinaları içeri aldım çalışmaya başladık. Eleman bulmak çok zor hala çok zor ama 2 ay içinde 35 kişiye kadar çıktık. Çok da güzel paralar kazandık devam eden altı ayda. ilk altı ay cirosu 400 bin tl idi öyle söyleyeyim. Sonra annem rahatsızlandı idareten bir usta başı aldık. O da dikilen ne kadar iş varsa hepsinde iğne deliği yapmış dolayısıyla o işler bize fatura edildi, 2 ay maaş ödeyemeyince elemanlar çıktı, çevrede sana duyulan güven zaten anında bitti. Bu tekstil işçisi gerçekten çok cahil ve çok konuşan insanlar. Neyse ilk bir sene bu şekilde geçti. Şuan 15 kişiyle calısıyor o atölye. Ama kenara biraz para atabildiğim ve tekstilin durumunu da parlak görmediğim için alt katı boşalttım, depoya çevirdim ve solempet.com'u 1 ay önce kurarak evcil hayvan ürünleri satmaya başladım. Satışları sorarsan idare eder valla bir aylık bir site için :)

Ama soruna dönersek, makinacı ve mal sahibi dışında ne ailemden ne arkadaşımdan bir yardım gördüm, şans eseri değildi illa bi iş yapmamız gerekiyordu. Anne tekstilci olunca mecburen böyle olması gerekti. Hiç kolay şeyler değildir efendim. Geçen sene iş yetiştireyim diye üç gün ütü başında sabahladıktan sonra çoklu organ yetmezliğinden yoğun bakıma kaldırılmışlığım vardır :)
Ama sonuçta, miras değil alınteri.

borçla kurdum. aklımda hep zaten "o" sektör vardı. bundan 8-10 sene önce stok miktarım 2 koliydi. ilk malzemem.. iki koli. insanlar sadece kesin sipariş geçtikçe getirebiliyordum. şu an 400 metrekare yer yetmiyor. şans eseri olmadı, ama şans yardım etti.

29 nisan 2014 tarihli www.youtube.com

Damardan giriyorum.
Soma'daki bu madenle ilgili CHP'nin soru önergesini 20 gün evvel geri çevirdiler..
Yerime çekiliyorum.

she was my baby +1
quaker +1

bir ülkede iş güvenliği hükümetin sorumluluğudur. maden ruhsatları direk başbakan tarafından onaylanabiliyor, dolayısıyla düzgün güvenlik önlemleri alınmayan madene ruhsat verilmezi bizzat hükümetin sorumluluğudur. madenlerin düzgün şekilde denetlenmesi, güvenlikleri için standartların getirilmesi hükümetin sorumluluğudur. daha 2 hafta önce mecliste soru önergesi verilmiş, bunu reddeden akp'li millet vekilleri sorumlu. üstüne taşak geçer gibi açıklamalar yapılması da cabası.

Hükümetin bu konuda neresinden tutsan elinde kalıyor.
29 Nisandan tut yapılan açıklamaya kadar. Maden sahibi ya da müdürü de akpli çıkmış sanırım.

Sen insanların gözünün içine baka baka 1800lü yıllardan kaza örneği verirsen, neredeyse 300'e yakın insan ölmüş, utanç duyuyorum demek yerine bunlar olağan şeyler dersen, sırf muhalefet önerdi ve yandaş holding sahiplerin zarar görmesin diye önergeyi reddedersen, insanlar acı içindeki tepkilerini hazmedemeyip kontrolünü kaybedip adam döversen pek tabii suçlusundur. Ordaki tepki tüm siyasilere oldu, Kılıçdaroğlu'da tepki gördü. Ama haşmetlümüz olayın vehametiye ilgili konuşacağına, anlayışlı olacağına insanlara saldırdı. Oraya gidiyorsan tepkileri de göze alıcaksın.

Bu olaylar yeni değil, ilk de değil. Hükümetlerin değişmesi çoğu zaman bir kaostur (uzun vadeli bir devlet planı olmayan ülkeler için) ama bu hükümet istikrarlı bir şekilde 12 senedir iktidarda. Bu çok uzun bir süre. Türban sorununu çözmek için de, terör problemini çözmek için de, ülkeyi daha yaşanılır bir yer haline getirmek için ve daha sistemli bir hayat kurmak için de. Çünkü meydan senin, tüm kadrolar ve tüm adamlar senin, para senin, zaman senin. Üstelik son 12 senede gelişen teknoloji, önceki 100 seneden daha hızlı belki de.

Şimdi bu koşullar altında özelleştirmeleri bu derece fütursuz yaparken de, bunca sene içinde bu kadar riskli ve riskin bu denli çarpıcı olduğu bir sektörde gerekli önlemlerin alınması için doğru sistemi kuramadığın için de, gerek bu madenlerde gerek farklı sektörlerde çalışan işçilerin haklarını korumadığın ve şartlarını iyileştirmediğin ve hatta sana daha çok muhtaç olmaları için çabaladığın için de, önceki bir ölümlü kazada "güzel öldüler" diyen bakanını görevden almadığın için de...

Bu kazada (kaza demeye dilim varmıyor da hadi neyse), iki hafta öncesinde verilen önergeyi hangi gerizekalıca sebeplerle reddettiysen onun için; sonrasında 200 yıl önceki kazalardan hangi yüzle bahsedebildiysen onun için; sokağa çıkan insanlara böyle bir zamanda yine zulmedebildiğin için; yanındaki herif yerde adam tekmeledi diye hiçbir zaman ona bir ceza kesmeyeceğin için; Soma'da taziye konuşması esnasında hangi kafayla kurduğunu bilemediğim bir şekilde "bunlar ahlaksız, biz bunlara dersini 30 Mart'ta verdik zaten" diyebildiğin için; ve şu anda daha fazla yazmaya yorulduğum, kim bilir arada neleri unuttuğum onlarca onursuz davranışın için sen suçlusun.

Daha fazla söze gerek var mı?

(Ayrıca üstteki arkadaşların hepsine de +1)

2 hafta önce ne önergesi verildi ?

Verilen linklere bakmıyor ya da google kullanmıyor musunuz?

lmgtfy.com

Şu an bu suçta hala devam ediyor. Devlet bir mekanizmadır, en baştaki kişiden en sondaki kişiye kadar bir zincir gibi düşün. Demek ki senin görevlendirdiğin bakanlar: çalışma ve sosyal güvenlik bakanı ayrıca enerji bakanı görevini doğru düzgün yerine getirememiş. Bu insanlar senin emrinde. İstifalarını verirler, böyle bir olayın bir daha ,yaşanmayacağının garantisini verirsin, utanç duyduğunu üzgün olduğunu belirtirsin. İş güvenliği ile ilgili gerekirse uluslararası danışmanlık şirketlerinden yardım alırsın. Tüm imkanlar sende, kader deyip geçiştiremezsin. Almanya'da niye sadece 3 madenci hayatını kaybetmiş o zaman son 10 yılda. Bunları incelersin vs vs..

buraya yazacaktım da sözlüğe yazayım dedim

(bkz: #42778431)

Holding'in sahibi CHP li.
Doğan medyası adamı savunuyor resmen.
Hükümetin suçu mevzuatta olabilir.

holdingin sahibi chp'li falan değil. nereden uyduruyorsunuz bunları?
hükümetin suçuna gelecek olursak. bizzat başbakanın oğlunun vakfına bağışta bulunursan başbakan da senin madenine izin veriyor. süreç böyle. önce rüşvet sonra ruhsat. ruhsatı aldıktan sonra ne mi oluyor? lokal rüşvetini aksatmazsan ne kontrol oluyor ne düzenleme. bazı sektörlerde iyi rüşvet verirsen vergiden bile muaf tutuyorlar. hangi bir suçu sayalım? bu ülkeyi rüşvetle yöneten bir diktatörün suçlarını yazmaya kalksak günler boyu yazarız herhalde.

tanımadığım insandan niye nefret edeyim? manyak mıyım?

edit: ben de bi düşündüm de, saygısız, anlayışsız, sağduyusuz, aptal olmakta ısrar eden insanlardan nefret ediyorum.

Hayır. Her zaman eşit oranda nefret ettim. Ayrıca asla insan ayrımı yapmam hepsinden nefret ederim.

hayir. bilakis eskiye oranla insanlara daha toleransli yaklasiyorum. onceden otekilestirdigim kisileri simdi daha da anlamaya calisiyorum.

sokaktaki tanimadigim insanlardan degil genel olarak insanlardan daha cok nefret ediyorum yaptiklarini daha iyi yorumladikca.

Kesinlikle ediyorum. Çoğu ölse keşke.

nefret etmiyorum ama tahammül gücüm iyice azaldı. eskiden belki de çok önemsemediğim boşver dediğim olaylara şimdi tepki gösteriyorum.

geziden sonra algılarım değişti biraz. artık hem o kadar negatif bakmıyorum özellikle yaşıtlarıma. bu güzel insanlar gezideydi hep diye düşünüyorum.
ayrıca önceden çok iyi tanımadığım kişileri daha iyi anlıyorum artık eskisine oranla.

Exlibris +1

Hayat birilerinden bir seylerden nefret etmeye degmeyecek kadar kisa
kisa. Temeline indigimizde nefret etme ya da hoslanmama ya da dislama sebeplerimiz o kadar sacma ki insan hayret ediyor :)

Benim elime ne gececek tanimadigim etmedigim insandan nefret etmem? Beni sikintiya sokacak tam tersi sinirlendirecek mutsuz edecek.

etmiyorum, niye edeyim?

Etmiyorum yaaa. Ne nefret edicem.

Ben onemsedigim insanlara karsi bi duygu beslerim.

valla facebook twitter ve sözlükler sayesinde her gün insanlara olan nefretim artıyo. sadece şunlar bunlar diye ayrım da yapmıyorum en basitinden solcu geçinene de sağcı geçinene de kılım.

Yoo

hiçbir değişiklik yok.. o kadar büyük bir nefretim ve tiksintim var ki zaten artamaz konumda..
bunu arttırabilecek maksimum seviyeye getirecek insanlar yaşadı öldü daha beteri dünyaya gelemez;
albert fish mesela..

neden edicenki sonuçta buradaki insanlarda sokakta birer yabancı, ama herkes yardımcı olmaya çalışıyor sonuçta

sokaktaki adamdan niye nefret edeyim +1 ama tayyip ve taifesi sayesinde bay bay hümanizm durumu oldu bende. eskiden kimseden nefret etmezdim. artık bazı insanlardan nefret ediyorum.

@ = at (beygir değil)

yani x@y.com = x at y.com

iyi de neden @ neden (/() değilde @ ?

@ işaterine at denildiği için. elmaya neden elma diyoruz gibi bir şey soruyorsun.

en.wikipedia.org
tarihi olarak uzun zamandır "at" ve çeşitli diğer anlamlarda kullanılmış. şimdi de mail adresi için "located at" anlamı var. mesela xu, located at gmail server

at ingilizcede yer bildirirken kullanılıyor. zamanında sadece kendi ağındaki kişilere gönderebiliyormuşsun böyle mesaj neyin, o zamanlar yokmuş sağa sola mail atmalar. sonra farklı hostlar çıkınca bunları ayırmak için kullanır olmuşlar at'i aynen whoosie'nin dediği anlamda.

niye o işaret dersen onu ben de bilmiyorum. klavyelerde varmış galiba o zaman, pek bi halta da yaramadığı için buna at diyelim demişler şeklinde bir hikaye hatırlıyorum ama mantıksız geliyor, araştırmaya da üşeniyorum şu an.

latin ad kelimesinden geliyor at ve el ile yani el yazısı tipinde yazılırken d nin kuyruğunun süslü yapılmasından dolayı @ şeklini alıyor. d'nin alt yuvarlağı da a'nın kendisi ile bütünleştirilmiş.
teknolojiden önce ticarette kullanılıyordu. (tane fiyatı bildirmek için) ticarette kullanılması = daktilolarda böyle bir tuş olması vs. derken günümüze kadar geliyor...

Muhasebecilerin kur yazarken harflerle rakamlar karışmasın diye buldukları bir şey. 'at' yazarken 't'yi 'a' nın etrafına dolamışlar ve @ olmuş işte. Farklı bir sunucuya mail gönderirken de klavyede hazır olarak bulunduğu için bunu kullanmışlar.

x@gmail.com : gmail'deki x kisisi demek iste. x at eksisozluk, x at istanbul gibi. eksisozlukteki x, istanbullu x gibi.

yaaasssaaaahhhh hemşerim youtubee.

kesinlikle ipad mini. çantasına da atıp geziyorlar bazen.en azından benim ki öyle yapıyor.

ama galaxy tab kullanıyor ipad değil.

@c1b23 çantada ne yapıyor ki ?

ben olsam ipad mini gibi eskimiş bir tablete 680 lira vermezdim. sürüm olarak çok da eski değil ama donanım olarak baya geride. ipad 2 için de geçerli bu durum.
üzerine bi 200-300 koyup retina ekranlı mini'yi almanız yararınıza olur. uzun süre kafanız rahat bir şekilde kullanırsınız, üstelik vaktinin çoğunu internette gezinmeyle, okumayla geçirecekse retina ekran gerçekten kalitesini belli eder.

oraya buraya giderken daha rahat oluyor. orta boy küçük çantalarında bile taşıyabiliyor.

sen al 3 ay sonra sahibinden.com da satmaya çalışanlara dönersin. bunun yerine eliptik bisiklet öneriyorum. koşu bandı denen zıkkım diz eklemlerinin anasını sikiyor. kesinlikle önermiyorum. eliptik bisiklet al, hayvan gibi terletiyor.

voit lc 310 aldım memnunum.

Çamaşır askısı için o kadar para harcamana gerek yok bence.

@tutun kolonyasi inceledim şimdi eliptik bisikleti.. benim bel fıtığım var. bana kötü gelir mi acaba bu ? aslında tam aradığım şey gibi gözüküo.. yani dediğim gibi çok hareketsiz bir hayatım var bu benim vucüdü biraz hareket ettirir mi ?

Evden çıkıp açık havada yürü koş. Eve bi şey alma. Belki 5 kiloluk 2 tane dambıl alınabilinir.a

@vfgerty sariyer sahilde oturuyorum ama gerçekten üşeniyorum. eve bir şey almam lazım evde haftada bir bel ağrısı için 30 dakika hareket yapıyorum onun dışında 10 senedir sadece otobüsün arkasından koştum.

@xu dostum bel fıtığı konusunda bi fizyoterapiste sor uygun olur mu almam de. ben o gün 95 dakika aralıksız sürdüm terlemek değildi o, ayrı bişeydi. düşün gözlerimi kapatıyorum yüzümden sular akıyor. ardından ılık bi duş. o kadar rahat uyudum ki o gece :)

@tutun kolonyasi bide mekanik mi manyetik mi alayım ne fark oluyor bunlarda ? internetteki görsellere bakıyorum bazılarının koltuğu var bazılarının yok fark bu mu acaba ?

www.sporreyonum.com

bu işimi yarar mı çok mu dandik ?

@ xu yok babacım bunu alacağına alma daha iyi. voitten al alacaksan da. voitin 500-600 lük bikaç ürünü var herhangi birini alman yeterli.

eliptik bisikletmis, kosu bandiymis bunlar hep bos seyler 3 gun sonra bikacaksin..

senin tedavin burda
www.sears.ca

kullanmasi kolay, biktirmaz, yormaz, belini incitmez, dizine yuk binmez..

bel fıtığının derecesine göre değişir ama benim teyzem mesela baya ciddi bel fıtığı var, koşması falan önerilmiyor, eğilmeli kalkmalı zıplamalı bele yüklenen hiç bir şey yapamıyor. pilates yapıyor. babamda boyun fıtığı var baya, ona da fizik tedavide koşmak zıplamak yok demişler.
koşu bandı da dizlere ve bele fazla yükleniyor diye biliyorum.

@angster hacı o aletin adı nedir :)

bel fıtığımda var diyince şunda anlaştık gibi.

www.sporreyonum.com

ne diyosunuz ?

alma kardeşim alma:)
sonra verdiğin paraya mı yoksa evin içinde ucube gibi kapladığı yere mi yanacağını şaşırıyorsun:))
bi arkadaştan biliyorum :p

@battaloglu ama spor yapmam lazım. artık oturmaktan kanım akmıyor lan :) ben kullanırım yani en azından öyle düşünüyorum..

@xu manyetiği öneriliyor, ben mekanik aldım bi sıkıntı yok kullanıyorum. dostum yatay bisiklet almak yapacağın en büyük hata olur. voitin selelisinden al bi tane. ister ayakta ister oturarak

www.tekzen.com.tr

urun.gittigidiyor.com

al bak bakalım

ismi air walker veya yurt disinda gazella diye geciyor.

diger bisikletler gibi bel veya dizlerini zorlamiyor. oldukca kolay kullanimi var. yasi 40 uzeri neredeyse tum akrabalarima dogum gunu vs bahanesiyle hediye aldim. yasamlari en az 5 sene uzamistir.

urun.gittigidiyor.com

havatas.com

havaş değil artık havataş. o da bi öndeki duyurunuzda tarif ettiğim yerde.

Point Otel sağ tarafından talimhane içine giren bir yol var oradan kalkıp bırakıyor.

yolun başından kalkıyor tam point otel önünde indiriyor.

taksimden harbiyeye doğru giden yola gir caddenin sol tarafından devam et rixos otelinin bi üst paralelinde. yani rixos için döndüğün solda yol ikiye ayrılıyor ya biri yukarı biri aşağı, yukardan giriyosun az ilerde görünüyor zaten havataş otobüsleri

Konu dışı var. Zamanında az takılmadım ama şu sıralar çok bozuldu. Eski muhabbet, eğlence yok. Çocuklar doluşmuş saçma sapan muhabbetler yapıyorlar. Ancak yine de arada sırada güzel şeyler çıkıyor.

hizmet alım satım..

Sicak firsatlar (arada guzel seyler denk geliyor)

eski tadı olmasada

+1 sıcak fırsatlar

2. el sayfası ve sıcak fırsatlar bölümü.

Sıcak fırsatlar, otomobil genel, mobil operatörler ve internet servis sağlayıcılar. Konu dışına yıllardır tıklamadım, çok zaman kaybettiriyor saçma sapan konuları okumak.

10000 dizel çok sorunlu bir araba alman olası. lpg'li düşünürsen hyundai accent alabilirsin 2000 model filan

10 bin liraya dizel araba alamazsın. Az yakmasını istiyorsan LPG'li araba bakarsın.

En uygunları da;
1-2 lira daha koyabilirsen Fransız hatchback kasa Renault Clio'lar;
Renault 19'lar
Fiat Palio'lar.

En ideali de Fransız Clio'sudur. Az yakar hem de en modern görünüşlüsüdür.

10 bin liraya dizel araba diyorsun. Palio vanlara bak istersen ama onlarda kamyonet olarak geçiyor ruhsatta.
Az yaksın diyorsan ve 10bin lira limitin varsa lpg li araçlara baksan daha iyi olur.
saxo, 94-96 pejo 306, clio falan olabilir.

lpg bana uzak yahu. korkarım ben lpg'den. şimdi acemiyim patlatırım filan onu. dizel istiyorum. hadi 10 olmazsa 12 filan olur en fazla verebileceğim para. olsa 14323423 milyar dolar veriyim ama.. ama.

Fiat Palio alır sonra da pişman olursun

o fiyata bi dizel bulursun belki ama birkaç ay içinde motorunda bi sorun çıkarsa, arabayı aldığın güne lanet edersin.. :)

dizel motorlu aracın masrafı, benzin motorlu araçlara göre fazla olur ve bakımı da zordur. ki sen, kullanmayı bilmiyorum diyorsun. lpg'li tavsiye etmişler, ondan al. durduk yere de patlamaz araç, korkma.. :)

15000 tl bile ayırsan bu parayla dizele sakın girişme. lpg li al korkma patlamaz.

fiat palio diyenin kafasına taş düşsün 51 hp motor gücü olan bir arabadır.76hp motor gücü olan 1.6 clio Lpgli alıp temiz temiz binin işte.güçten düşmede yok.palioyla yokuşta bile kalırsın

zorunlu değil alabilirsin arkadaşına da bilet.

bir kimlik göstermek zorundasın ehliyet pasaport olur.
Ha hiçbiri yoksa devlet kurumu kimliği falan varsa fotoğraflı onuda belki kabul ederler.

bileti satın alırken hiçbir şey göstermene gerek yok.
ama uçağa binerken yani check'in de bileti alırken elbette kimlik gösterme zorunluluğu var.

pardon alırken göstermene gerek yok

Var.

Garanti bankasının karşı solu gibi kalıyor. Bankamatiklerin olduğu yerde.

engelli ve bebek arabalarini baglamak icin. yoksa engelli veya anne arabaya mi baksin, koltukta mi otursun? ne dedigimi anlamak icin kendini tekerlekli sandalyeyle otobuste dusun.

kemerle bağlanamıyor. öyle bir sıkıntı var. kemer çok kısa.

götü dayıyosun yaslamasınlar diye.

konyaaltı tarafı öyle lara tarafı kumlu

edit: taş dediğinde küçük çakıl yani

pek değil. otobüs ile 1 saat civarı.

havalimanı hangi ilçede peki ?

yakın yahu.

hanginiz yalancısınız peki ?

Arabayla on dakika civarı. Otobüs fazla dolaştırıyor olabilir.

merkez derken tam olarak neresi?

al bak doğu garajından havaalanına yol tarifi
goo.gl

edit: link düzelttim.

yakındır.

uu beybi.

ben crowne plaza'da kalırım ne zaman gelsem. corner suit, harika.

Antalya derken: lara, kundu , belek , side , çolaklı , alanya ?

@kup tuz havalimanına yakın bi yerler. gezilecek yerlere yakın yer ya da :)

antalya merkez'de şu aksiyonlar var yada çokda bi aksiyon yok antalya-merkez.neredekal.com

ve merkez oteller www.booking.com

fakat en güzel yeri side'dir. iyi seyahatler.

Dedemanda kalmistim 5 gun kisin, bi suru arap vardi. Otel el ve isim degistirmis sanirim, belki profili de degismistir.

Fame residence var lara da ben cok memnun kalmistim.

evet

evet 19.30'a kadar açıklar..

ankarada evet 19:00a kadar açık ama bazı illerde cumartesi kapalı oluyor her şehirde farklı karar alınmış

Evet ama bazısı iş olmuyor diye açmıyor, şikayet edeyim demeyin yazık günah.

hava çok sıcak olur ama deniz de bir o kadar soğuk olur.

bence girilebilir.
bu gözler antalya'da, ocak'ın başında denize giren insan evladı gördü.. :p

Hava baya sicak olur. Sansiniza yagmurlu da olabilir bak benden soylemesi.

Otel tavsiyesi istiyorsunuz da, antalyanin neresi?

www.uo25.com

www.wettforum.info
forum.bahisanaliz.com (basketbol için)

drive.google.com

evlilik tazminatı nedir? evlenirken kıdem alabilmek mi? o ise kalkmadı seçimler geçene kadar gündeme gelmeyecek galiba.

evlenen kadınların işyerinden ayrılırken aldıkları para ??

tazminatlarda bir degisiklik yok, evlenen kisi "kocam calismama izin vermiyor° deyip calistigi sene x aylik giydirilmis maas (yemek + yol vs) kadar tazminat alabiliyor.

onun adı evlilik tazminatı değil kıdem tazminatı. Askere gitmek, kadınsa evlenmek, haksız yere işten çıkarılmak da (birkaç istisnai durum daha var) en az 1 yıl çalışmışsanız kıdem alabilme hakkınız olan durumlar şimdilik değişmedi.

kalkmadı, kalkması gündemde de değil, zaten hükümet kadının evde oturup 3-4-5 allah ne verdiyse çocuk yapmasını istiyor. onun için kadının işten ayrılmasını teşvik eden yasayı değiştirmezler.
ama işten çıkıp başka bir işe giren kadın da tazminatını alabiliyor, başbakanın aklına eserse bunu değiştirebilir.

Vardır, döviz bürolarına ve hatta banka şubelerine sormak lazım 1.400 GBP için kur ne olur diye. Ancak piyasaların açık olduğu saatlerde (9-17) almaya özen göster, yoksa zarar edersin.

En yakınındakilere sor, kullanıyorsan internet şubesine bak, bir de katılım bankaları bir tık daha iyi gibiydi.

@cakabo katılım bankası ne demek ?

özel fiyat verecek döviz bürosu yoktur, zaten döviz yatırımcısı da yüklü miktarda alım yapıyor..
ama aklında olsun GBP için vakıfbankın kurları şaşırtıcı derecede düşük olabiliyor.

@jimjim abi şaşırdım şimdi. şu an sterlin 3.72 heryerde vakıfbank 3.25 gözüküyor bu nasıl oluyor ? ben o zaman vakıfbanktan 3.25 den alırım döviz bürosuna 3.70 den satarım. ben yanlış mı görüyorum ?? kur.doviz.com

haydaa yanlışmıymış ulan sevinmiştim :)

yine de piyasaya göre ucuz ama

android tabletlere otg kablo(şarj çıkışını usb girişine çeviriyor.) bağlayıp mouse, klavye, ps kolu takabilirsiniz.

tabletler için gamepad de satılıyor.

caldin mi, calmadin mi?

doğmadan önce ne sordularsa onu. koccaman bir "hiçbir şey".

bakara 62. ayet soruna ucundan da olsa cevap olabilir. bi de kitabı sağından verilenler diye bir ayet var google'larsan bakabilirsin.

Cemmat soruları almış olabilir. O tarafta tanıdık varsa bi sor bence.

müslümanlara ne sorulacağını müslümanların zaten bilmesi lazım da asıl diğerlerine ne sorulacak bilen(!) beri gelsin.

mezarda sorulmuyor ayrıca o sorular islam inancına göre. mezarda yatıyon öyle.

sorular hesap gününde sorulacak.

insanların inancına saygı duymayan, kendisinin düşüncesine sahip olmayan herkese bu düşüncesini inandırmaya çalışan bu ego parçalarının dünyadaki amacını soruyor olabilirler?

Mezarda mahsere degin beklemiycek miydik yahu?

Ne sorulacagi hakkindakiler de rivayet.

Bir musluman olarak, kesinlik belirten delil addettigim ayetlerde bu tarz bir sey yok yanilmiyorsam ( yaniliyorsam lutfen belirtin).
Cesitli soylenegelenleri alarak da ahanda bunlar kesin diyemeyiz dogal olarak, yani nerden bilelim? Bir de sozlu gibi olacagindan emin miyiz?

Ehl-i Sünnet'e göre, Münker ve Nekir, ölen kişiye Rabbini, dinini ve peygamberini sorarlar. Mü'min kişi bu sorulara cevap verir, ama kâfir veremez. Bu husustaki hadisler pek çoktur. Söz konusu iki melek ölünün kabrine gelir, Allah ölüyü diriltir ve melekler sorularını yöneltirler (Pezdevî, "Ehl-i Sünnet Akâidi" Çev., Şerafettin Gölcük, İstanbul 1980, 237).

Ebu Hüreyre'den; Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

"Ölü defnedildiğinde, ona gök gözlü simsiyah iki melek gelir. Bunlardan birine Münker diğerine de Nekir denir. Ölüye: "Bu adam (Rasûlüllah) hakkında ne diyorsun?" diye sorarlar. O da hayatta iken söylemekte olduğu; "O, Allah'ın kulu ve Resûlüdür. Allah'tan başka Allah olmadığına, Muhammed(s.a.s.)in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim"sözlerini söyler. Melekler; "Biz de bunu söylediğini biliyorduk zaten" derler. Sonra kabri yetmiş çarpı yetmiş zira' kadar genişletilir ve aydınlatılır. Sonra ona "Yat!" denir. "Aileme dönüp onlara haber versem mi?" diye sorar. Onlar da; "Akrabalarından en çok sevdiği kimseden başkası kendisini uyandırmayan, güveğinin uyuması gibi uyu!" derler. Böylece, yatlığı yerden, Cenab-ı Allah onu tekrar diriltinceye kadar uyur.

Eğer münafık ise, "İnsanların söylediklerini duyup aynısını söylerdim, bilmiyorum" der. Melekler de, "Böyle söylediğini zaten biliyorduk" derler. Sonra arza: "Onu sıkıştır" denir. Arz onu sıkıştırır da kaburga kemikleri birbirine geçer. Allah onu yattığı bu yerden tekrar diriltinceye kadar kendisine azap edilir." (Tirmizi, Cenâiz, 70)

Akâid kitaplarının hemen hemen tümünde, Münker-Nekir'den, bunların kabirde ölüye yönelttikleri sorulardan bahsedilir. Kur'ân-ı Kerîm'de bu iki meleğin adından söz edilmediği gibi kabirde ölünün sorguya çekileceğine dair açık bir ifadeye de rastlanmaz. Ancak bazı âyetlerin buna işaret ettiği, hattâ bazılarının tamamen kabir suali ile ilgili olduğu Ehl-i Sünnet alimlerince kabul edilmiştir. Ömer Nesefi'nin "Akaid"inde: "Münker ve Nekir'in suali Kitap ve Sünnetle sabittir" denmektedir.

"Allah, îman edenleri dünyada da âhirette de değişmeyen sağlam söz üzerinde sabit kılar. Zâlimleri ise saptırır. Allah dilediğini yapar" (İbrahim, 14/27) âyetinde geçen âhiret hayatından maksat kabir; "sabit söz''den maksat da "Kelime-i Şehadet''tir denmiştir. İbn Mâce, Sünen'inde şöyle demektedir:

"Allah, iman edenleri sabit bir söz ile metanetli kılar" âyeti, kabir azabı (sorgusu) hakkında indi. Ölüye kabirde; "Senin Rabbin kim?" diye sorulur. O da; "Rabbim Allah'tır, Peygamberim Muhammed (s.a.s.)'dir" diye cevap verir. İşte mü'min ölünün böyle cevabı; "Allah iman edenleri sâbit söz ile dünya hayatında ve ahirette metanetli kılar" meâlindeki âyetin ifadesidir (İbn Mace, Zühd, 32; Ayrıca bk. Buhari, Tefsîr, Sûre, 14).

Bu hadis, kütübü sittenin hepsinde rivayet edilmiştir. Bazı rivayetlerde kabirde ölüye sorulan sorular; "Rabbin kimdir, dinin nedir, peygamberin kimdir?" diye üçe çıkarılmıştır.

"Onlar sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün; Fir'avn'ın adamlarını azabın en ağırına sokun, denir" (el-Mü'min, 40/46) âyetinin de kabir suali ve kabir azabı ile ilgili olduğu tefsir kitaplarında belirtilmiştir (İbn Kesîr, "Tefsîrü'l-Kur'âni'l-Azîm", 40/46. âyetin tefsîri).

Münker ve Nekir'in kabirdeki sorularıyla ilgili pek çok hadis varid olmuştur. Bu ahad haberler, lafızları itibariyle tevâtür derecesine ulaşmamışlarsa da, bu konudaki hadislerin çokluğu, konuyu manevî mütevâtir derecesine yükseltir (Haşiyetü'l-Kesteli alâ Şerhi'l-Akâid, İstanbul 1973, 133, 134).

Bu hadislerin bir kısmında ölünün sorguya çekileceğinden söz edilmekte, ancak herhangi bir melekten bahsedilmemektedir:

"Ölü mezara konulur. Salih kişi kabrinde endişesiz ve korkusuz oturtulur. Sonra ona; "Hangi dinde idin?"diye sorulur. O; "Ben İslâm dininde idim" diye cevap verir. Sonra ona; "Şu adam (Rasûlüllah, s.a.s.) kimdir?" diye sorulur. O da; "Muhammed (s.a.s.), Allah'ın Rasûlüdür. O, bize Allah katından apaçık âyetler getirdi; biz de O'nu doğruladık" diye cevap verir. Daha sonra bu ölüye; "Sen Allah'ı gördün mü? diye sorulur. O da "Hiçbir kimse Allah'ı görmeye lâyık değildir" diye cevap verir. Bu soru ve cevaplardan sonra onun için ateş tarafına bir pencere açılır. Ölü ona bakarak ateş alevlerinin birbirini kırıp yenmeye çalıştığını görür. Sonra ona; "Allah'ın seni koruduğu ateşe bak" denir. Daha sonra onun için Cennet tarafına bir pencere açılır. O da bu defa Cennetin süsüne ve nimetlerine bakar. Kendisine; "İşte bu yer senin makamındır" denildikten sonra; "Sen samimi iman üzerinde idin, bu sağlam iman üzerinde öldün ve inşallah iman üzerinde dirileceksin" denir" (İbn Mace, Zühd, 32).

Görüldüğü gibi yukardaki hadiste herhangi bir melekten söz edilmemekte, mücerred olarak kabir suali zikredilmektedir. Başka bir hadiste ise ölüyü sorguya çekecek olanın bir melek olduğu belirtilmekte ancak isminden bahsedilmemektedir:

"Bu ümmet kabirlerinde imtihan edilecek. İnsan defnedilip arkadaşları ondan ayrılınca, elinde topuzla bir melek gelerek onu oturtur ve; "Bu adam (Rasûlüllah hakkında ne dersin "? diye sorar. Kişi mü'min ise; "Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed (s.a.s.)'in, Allah'ın kulu ve Rasûlü olduğuna şehadet ederim" diye cevap verir. Melek de ona; "Doğru söyledin" der..." (Ahmed İbn Hanbel, Müsned, III, 3, 40).

Daha önce geçen Ebu Hüreyre hadisinde iki sorgu meleğinden söz edilmekte ve birinin adının Münker, diğerinin de Nekir olduğu beyan edilmektedir.

Ehl-i Sünnet'e göre Münker ve Nekir'in kabirde ölüyü sorguya çekmeleri haktır. Kabrin sıkması ve azabı haktır. Bu bütün kâfirler ve asi bazı mü'minler için olan bir şeydir (İmam Azam, "Fıkh-ı Ekber", trc. H. Basrî Çantay, Ankara 1985, s. 14).

www.sorularlaislamiyet.com

washe +1

yalnız anlamadığım bir şey var. herkes dinimizin, peygamberimizin yani daha doğrusu neye inandığımızla ilgili sorular sorulacağını söylemiş ve @tescillimarka çok güzel bir yazı paylaşmış.

anlamadığım ise şu; ibadetlerimiz, yaptığımız davranışlar, günahlar ve sevaplar ne olacak?

yazılanlarda verilen cevaplara göre açılan bir pencereden cennete gidildiği anlaşılıyor.

inançlı bir kişi olarak soruyorum bu arada.

neden bulgaria, letonya ise ondan..

farsça da bir ayrım var, "-ya" ve "-istan" ın kullanımı ile ilgili.

-istan, genelde özel bir ırkın çok yoğun olarak kullanıldığı yerlere veriliyor. Türkçesi -eli olarak çevrilmiş. (rumeli)(lazistan) Bizde tek bir ırk yada etk bir etnik köken olmadığı için -istan bize uymuyor.

-ya, bir parça daha karmaşık yerler -ya eki ile sonlandırılıyor.

Bizim ülkenin isti bu noktada türkiya, ama uyum sağlansın diye türkiye olmuş.

Peki neden ülkenin ismi Turkinjsabfas değil de Türkiye? Bunun nedeni de Anadolu selçukluları devrinde Bizanslıların Sivas ve ötesine Türk yurdu anlamına gelen "Turchia" kelimesini kullanmaları.

doktor sagbirakmayan +1

bu soruya ilber ortaylı "osmanlıyı yeniden keşfetmek" kitabının ilk sayfalarında açıklık getiriyordu. yanılmıyorsam zamanda, 12.yy'da istanbulda yaşayan cenevizliler (emin değilim ama böyle bir milletti heralde, azınlık olarak yaşıyorlardı galiba istanbulda) türk yurdu anlamına gelen "turchia" ismini veriyordu türkiyeye.

türkiye adını türkler vermiyor. 12. yy.da daha batıdakiler bu topraklara türklerin yurdu anlamında turchia diyor. ayrıca araplar da el turkiyye diyorlar. bu arada devlet olarak da mısır memlukleri de türkiye (el turkiyye) adını sahiplenen ilk devlet.

peki türk kelimesini ilk kim kullandı ? türk ne yani. ?

kesin değil ama muhtemelen türük/türik yani "türemiş olan, bir soydan gelmiş olan"dan geliyor. ziya gökalp, bu ihtimale de değinmekle birlikte törük yani töreli anlamına gelebileceğini de söylemiştir ama fazla zorlama.

ilk çin kayıtlarında geçiyor. 12.yy'dan daha eski. devlet adı olarak ilk kullanlar da göktürkler. gerisini bilmem

20. dakikadan itibaren izleyin:

www.youtube.com

alma

kimse kesin bir şey söyleyemez bu konuda.

İyiye gideceğini falan sanmıyorum. Faiz oranıyla falan müdahale ettiler. Sterlinin değer kaybedeceğini sanmıyorum TL karşısında. Uçurum olmasa bile en az bir ufacık kar olacaktır kesin

bu tip karlar yüksek meblağlarda olur, düşük bütçelerde ufak kar olur değmez.

Örn: yolsuzluk op. civarında dolar 2.15 iken bir yakınım 200bin dolar aldı, dolar 2.30 lara çıktıgında yaklaşık 30 40 milyar kar elde ettiler.

1000 sterlinle en fazla 3700 tlden 4000 tl ye çıkarsın.

o kadar paran varsa iddaa oyna daha fazla kazanırsın.

Bayern, Athletico , Real ve City bankolar;

@hiro nakamura banko dediğin 4 takım geçen hafta 4 te 2 çekti haberin var mı :)

baytern 5, atletico 4 attı. real berabere, city yenildi. arkalarından konuşmayalım şimdi :)

Dövize 2-3 ay önce yatırım yapmak çok mantıklıymış, en azından şimdi anladık onu :) ancak şu anda büyük risk içeriyor bana göre, ayrıntılı şekilde tahlil etmeden, piyasaları araştırmadan böyle bir işe girmek bana göre tehlikeli. Yaklaşık 3700 tl'nin üzerine ne kadar koyma hedefin var? Zarar, risk arttığında senin için kabul edilebilir bir durum mu? Doğrudan vadeli hesaba koyarsan elinde 370 tl gibi bir kar olacak bir sene sonrasında, nispeten de çok risksizdir.

@xu perşembe günü tottenham a 5 attı City. ayrıca pazar günü de bayern ve athletico fark attı. real de genelde fark atıyor.

Ben adama tüm parayı tek maça bassın demedim :) 3 hafta bilemedin 4 hafta bu takımlara düzenli olarak oynasın parayı koyar zaten.

Ben olsam O parayla gider 26-27 liradan Pegasus hissesi alırdım. 5 ay sonra da param en az 5bin olurdu. Gerçi yatırım tavsiyesi değil bu. Yanlış anlama :)

kardiyo demek, kardiyovasküler antrenman demektir. yani kalbini düzenli olarak belli bir ritmin üzerinde hızla attıran her antrenmana kardiyo diyebiliriz. koşu, bisiklet, yüzme, ip atlama, plyometrics vs.

normal olabilir yani, neden bu kadar şaşırdın ki. Yalnız satarken çeyrek altın başına 5 tl zarar ediyorsun demek ki senden 583 tl ye geri alırlar onu o yüzden daha çok artmasını beklemen lazım ki kar edebilesin.

her gün altın maili geliyor bana. son 1 ayda 81'den 88'e çıktı gramı ama 8 ay için ben olsam girmem. hele çeyreğe...

ne olacağı belli olmaz. ama tabi 107 bile oldu 2 sene önce... (ne kadar düştüğünü de görebiliyoruz burdan)

www.google.com.tr

google'a 10saniye şunu yazmak ne zor geliyor.

tamam sakinim..

evet farkli seyler.

@Tyler89

burasi da soru cevap sitesi. insanlar ister google a sorar ister buraya. cevabin varsa ver.

evet farklı. eft farklı bankalar arası, havale aynı bankalar arasında yapılan transfer.

evet farklı şeyler

Ortopedi'ye gidiceksin. Cok yarari olur.

Beyin cerrahına gidebilirsin, o seni fizik tedavi bölümüne yönlendirir. Ya da direkt fizik tedaviye gidebilirsin ama beyin cerrahı görüşü isteyebilir.

Hastanelerde genel olarak 10 dakika kadar ısıtırlar, bazen jel sürerler ısıtmadan önce. Bir de ufak akım verirler bele 10 dakika kadar yine. Fizik tedavi sonrası belini iyice gevşemiş hissedersin, olur da koruyamayıp soğuk yersen vay haline.

Ortopedi şekilsel bozukluklarla ilgilenir, bel fıtığıyla beyin cerrahları ilgileniyor.

doktor senin durumuna göre bir program önerir, herkes için farklıdır bu. fizik tedavi uygulamaları arasında cihazlar, egzersizler, masajlar gibi farklı uygulamalar vardır.

bu aralar Kayropraksi çok ilgimi çekiyor.istersen onu da bi dene.

bel fıtığı diyorsan ben gitmiştim devlet hastanesinde ki bel fıtığı fizik tedavisine.

ben normal beyin cerrahıma gitmiştim ilaçlar için, yeni mr çektirmiştim kontrol amaçlı, adam demişti yeniden bir oluşum var bu ameliyatlık bir durum değil, belik 1 belki 2 belkide ömür boyu bu şekilde idare edebilirsin, seni fizik tedavi ye sevk ediyorum deyip, bi doktora sevk etmişti, ortopedist olması muhtemel. gittim gün aldım bekledim falan sistem şöyle.

gidiyorsun fizik tedavi bölümüne oradaki hemşireler seni yatırıyor, baştan sırtıma yarım saat ışık verip bildiğimiz normal ampuller ile bir kabin yapmışlar o bölgeyi ısıtıyor, ondan sonra ultrasonla terapi yapıyolarmış, bunun da amacı orada ödem varsa dağıtmak ve o bölgeyi rahatlatmak. ondan sonra tens cihazı bağlayıp düşük bir akım veriyolar, orası böyle karıncalanıyor, inanılmaz rahatlatıcı bişey ama, kaslar o kadar yumuşakken eve gelmek bence daha sakıncalı abi, ters bi haraket yapsan yada kendini soğuğa falan çarptırsan kötü olur, ben hep motorla gittim eve fizik tedaviden çıktıktan sonra, ona rağmen rahatlatıcıydı.tavsiye ederim. ilk bir hafta ağrıların olaibliyor.

Evet belirt. Bende de bel fıtığı var ve özellikle belirttim yazılırken. Çünkü vücuduna herhangi bir dikey yükleme yapmaman, gereğinden fazla koşmaman ve beli zorlayıcı herhangi bir harekete kalkışmaman gerekiyor. Yürüyüştü, bisikletti, kol hareketleriydi bunlardan oluşan bir program çıkartırlar sana.

Ekleme: Ağırlık salonu sandım, eğer yüzme içinse bir sıkıntı yok.

fıtığın ne aşamada ki?

basketbol oynarken pırt diye çıkar o fıtık. olmaz o iş.

yüzme münasiptir. kaldırma kuvveti alır ağırlığı.

makine ve hareket bilemedim.
hocaya kesin söyle.
ama hocanın pek fıtık hakkında durum tespiti yapıp öneri verebileceğini sanmıyorum.
sen doktoruna sor.

yüzmeye iyi gelmesi için yüzmeyi biliyor olman lazım. teknik yüzmekten bahsediyorum. imkanın varsa ders al. basketbolda da fazla kapışma :)

sol tarafımda var fıtık. askerden kalma. basketbol oynarken nasıl fırt diye çıkıyor ya :) çıkarsa napiyorum :)

olum hangi fıtık la?

bel fıtığı mı şu erkeklerde olan göbek fıtığımı ney ?

sol taraf deyincek bi tane omur yok mu zaten?

evet şimdi yavaşca okuyunca ilk kelimeler bel fıtığı :))


diskler arasındaki siniri koruyan o koruyucu sinirli jölemsi şey iki omurun arasından fırt diye atıyor, dolayısıyla sen böyle kitlenip kalıyorsun.

yani bi yere asılıp sakince açılmasını beklemek faydalı
danalar gibi koş koş koş birden dur zıpla hopla lap yere düş eğil kapış ...

cıkss. olmaz.

Eğer fıtığın patlamamış da başlangıç aşamasındaysa çok daha dikkatli ol patlamaması için. O zaman ameliyata kadar gidebiliyor çünkü. Basketbolda zıplayıp durmaktan ve sağa sola ani hareketler yapmaktan yorarsın belini. Yüzmede ise @ytse jam'in dediği gibi teknik bilmiyorsan orada da arıza çıkarma ihtimalin yüksek.

@su ustunde yasayan balik nası yüzmeliyim ?

@cecilia bel fıtığı tabi ki. sol tarafım otururken bile hafif ağrı var. günde 10 saat bilgisayar başında olmam gerekiyor. biraz hareket etmem gerekiyor. onun için spor salonuna yazılmayı düşündüm

bende de var bel fıtığı. öncelikle kesinlikle bi fizik tedavi al. yaklaşık 1 ay falan sürüyor zaten. sonrasında yavaş yavaş yüzmeyle başlayabilirsin. basket sakın oynama. sakın. çok ciddiyim bu konuda
sen her zıplayışta ani harekette o bel daha da kötü olur. yaklaşık 3 ay falan belini iyi bir koru, ağırlık olayına fazla girme. dikey yüklenmeden kaçın. fizik tedavicinin vereceği bel egzersizleri var. onları yaparsın. düzelmeye başladıktan sonra ise benim önerim yüzme ve bisiklettir. daha sonra iyileştiğini hissedersen yavaş yavaş koşuya başla derim. ama basketten olabildiğince uzak dur derim.

acı ama durum böyle. basket bel fıtığının en büyük düşmanı.

sen yürüyüşe başla.
yürüyüş için ayakkabılarla tartan zeminde önce hafif tempolu günlük 1 1buçuk saat yürüyüş yap.

bel kaslarını be karın kaslarını en zahmetsiz çalıştıran en pratik harekettir.

çok büyük faydasını görürsün.

(bkz: bel fıtığı/@compadrito)

sakın mekik yapmayın!

cecilia biliyo bu işi...

tartan zemin antrenman zemini değildir, sağlığa da faydalı olmasını ummuyorum açıkçası.

şöyle bişey gelecekti:
www.urthecast.com

bence olur..

Ben olsam hicbisey takmam kulagina da kardesimi verdim daha ne istiyosun zırto diye fisildarim.

Bizim adetlerde takılan şeyler gelinle damadın ortak malı olur. Yani o bilezik aynı zamanda damada da takılmış oluyor. Eğer maddi anlamda zorlayacaksa bilezik yeterli bence.

ben ablama tam altın taktım. damada bir şey takmadım, ki o zaman paraya da sıkışıktım. şimdi olsa, çok daha fazlası olur.

maddi durumun el verdiğince, değişir yani.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim harbiden dediğin mantıklı yahu. ama hemen bozdurmazlarsa 3-5 sene sonra bozduruncada karda olabilirler.

saat takılabilir gibi geldi bana.

Hic gerek yok ama jest olsun diyorsan bir zarari yok. Damat tarafinda bolca konusulursun cunku damadin anasi ssd harddisk modunda calisiyor taki zamani hizli hizli kaydediyor yarin dugunun oldugunda ceyrek takamazlar yani.

gram altın olabilir, kullanacağı bir takı değilse o bilezik. 5 gr, 10 gr duruma göre. bozdurulmak üzere düşünülüyorsa uygunu gram altın bence.

mevcut olaylardan dolayi su anda hem altin, hem dolar hem de euro fazla yukseldi. su an icin almak bence mantikli degil. secimleri bekleyebilirsin bence. kendi gorusum secimlerden yine akp'nin istedigini alacagi yonunde. secimlerden sonra piyasalar tekrar eski duzenine donecektir diye dusunuyorum. tabi bu kendi gorusum. olur da ak parti istanbul, ankara gibi illeri kaybederse o zaman piyasalarda genel secimler icin de belirsizlik olacaktir o zaman hepsi birden yukselir

d&r da var böyle, ucuzundan bir sürü oyun

yanlış hatırlamıyorsam metro'da vardı

carrefourlarda vardı sanki

migros

media markt

çay.

misto

vayt çaklıt moka olabilir.

çikolatasız olarak toffee nut latte "tafi nat latte" olabilir.
çikolatalı olarak çoğunluk beyaz çikolatalı işte moka mıdır nedir onu içiyor ana ben sevmedim, gereksiz tatlı geldi.

caramel brulée latte
eggnog latte

Karamel misto.

Edit: Çukulatalı kısmı görmeden dalmışım olaya. Ama boş ver çukulatayı karamelli dene.

Chai tea latte.

çikolatalı bilmiyorum hiç. Ama bir ara nane çayı dene. Müthiş iyi oluyor soğuk havada.

chai tea latte

çikolatalı olarak ben de white chocolate mocha diyebilirim ama çilek seviyorsan kesinlikle strawberry cream içmeni tavsiye ederim.

toffee nut latte. başka da içmem.

1 milyon civarında yolcu taşıyor o hat günde.

tüm dünyadaki en iyi ulaşım sistemi yeraltından raylı sistem.

Şişli-Aşağı Dudullu arası akşam 22:30'da şahsi araçla harcanan süre: 20 dakika (Ortalama hız 60 km)
Aynı akşamın sabahı (08:00), Aşağı Dudullu-Beşiktaş arası 1 saat 25 dakika

Şimdi çok alakasız duruyor gibi ama..
Ben o olayın bi tarafına koyayım.
Şahsi arabayla çıkmaktan tiksiniyorum.
Ailenin bütün bireylerini taşımak zorunda olmasam arabayı değil sokağa çıkartmak, benzinciye götürmem.

Yazık günah yollarda harcadığımız zamana.
O otobüslerin bu kadar dolu olması, şehir merkezi dediğimiz şeyin bokunun çıkması benim kanaatimce.
Şehrin bokunun çıkması da diyebilirim.

Açılın ben trafik mühendisiyim.

Metrobüslerin dolu olacağını daha henüz çok tıfıl bir trafik mühendisiyken 2006'nın sonlarında projeyi duyduğumda öngörmüştüm. Çünkü o hattan minibüsler temizlendi, otobüs hatları kaldırılacak yerine metrobüs yapılacak dendi.

Diğer bir sürü teknik sorunu atlayıp sorunuza geleyim.

İnsanların alternatifi ne? Diyelim ki avcılardan zincirlikuyuya gideceksiniz. Metrobüs durağına gittiniz. Aaaa çok kalabalık dediniz. Küfür ettiniz. Peki zincirlikuyuya nasıl gideceksiniz? Alternatifiniz yok. Mecbur bineceksiniz. Eğer otobüs hatları kaldırılırsa metrobüs kullanıcılarının bireysel araba sahipleri değil de o kaldırılan otobüs ve minibüs hatlarının yolcuları olacağı belliydi. Ben bunu o zamanki az bilgimle bile öngörebilmiştim.

Bu olayın çözümü artık yok. Yani hatalarını kabul etmedikleri sürece yok. Kadir Topbaş metrobüs hattına paralel yeraltı metrosu yapacağız tarzı bir şeyler söylemişti. Bu hatasını kabul etmektir ama yapacaklarını sanmıyorum.

Eğer planlı bir büyüme olsaydı çözümü var derdim. Fakat şehri halkalı tarafına doğru büyütmeye çalışıyorlar bu durumda da yapacak bir şey yok. Bunlar iyi günlerimiz diye öngörebilirim şimdiden.

1- Kapasite yeterli değil
2- Duraklar kapasiteyi taşıyacak şekilde yapılmıyor
3- Bizim toplu taşıma kültürümüz yok sadece doluşuyoruz.

ve son olarak kanımca bu sistem yapılsa çok rahatlayacak,

Sabahları özellikle mköy ve z.kuyu'ya gidiyor insanlar buraya ayrı hatların gitmesi lazım z.kuyuya giden mköy de durmayacak böylece oraya giden insanda binip yoğunluk oluşturmayacak

nasıl olsa metrobüs yaptık diye metrobüs güzergahı üzerinde işleyen otobüs hatlarını kaldırmayacaklardı. 3. köprü de marmaray da çözüm değil çünkü güzergahları alakasız. her geçen gün daha kötüye gidiyoruz, paralel raylı sistem şart.

bazı sabahları altunizade'de 45 dakka metrobüs bekliyorum ya diyorum ulan bu sabah işe erken gidicem hadi iyisin 45 dakika binemeyince geç kalıyorum bu sefer.

UYARI:sabahları o yoğunlukta dolu metrobüse binmeyecekseniz istasyonda en öne geçmeyiniz.

metrobüs karşıya geçmek için pratik bir yöntem fakat söğütlüçeşmden beylikdüzüne hat mı olur mu allaaşkına? beylikdüzü yerine mecidiköye kadar gitse ondan sonra farklı hatlarla avrupa yakasının çeşitli yerlerine gitse günün sadece belli saatlerinde beylikdüzü yönüne giden ekspress seferler olsa onlarda her durakta değilde bazı önemli duraklarda dursa bu kadar yoğun olmazdı

Renkli çıktı al götür

yazıcım yok.

akilli telefonun varsa linki goster.
yoksa linki kendine mail at, berberin vardir akilli telefonu. oradan acip bakarsiniz.

berberdede bendede akıllı telefon yok. berber bilgisayarı bilmez. bak mail konusuna girmeden bilgisayarı bilmez :)

subay traşı de o keser.

resmini çek telefondan göster berbere.

berber değiştir?

metrobüs yoğunluğu açısından pek bir sike derman olmadığını söyleyebilirim.

neden olsun ki?

vapurda ki insan yoğunluğunu azattı sadece

olmadı, güzergah olarak da pek alakalı değil.

kalabalık olmayan vapurlarda ki insan sayısı azaldı.

conq: fethetmek, ele geçirmek
rush: baskın gibi birşey

genel hatlarıyla
conquest : haritada 5-7 bölge var. bunların hepsinde bayrak var bu bayraklara yakın durarak bölgeyi ele geçirerek karşı takımın ticketini bitirmeye çalışıyorsun
rush: bir takım atak bir takım defans oluyor. 2 bölge var bunda. defans olan bu bölgeleri savunuyor, atak olan ise bölgeyi ele geçirmeye çalışıyor ve bölgedeki elektronik aleti patlatmaya çalışıyor

mp oyun tipleri bunlar. conquest modunda bayraklar oluyor, o bölgede kalarak ele geçiriyorsun bayrağı. ticketları var iki takımın da, bu bayrakları ele geçirdikçe karşı tarafın ticket'ı daha hızlı düşüyor. ilk kimin ticketı biterse oyunu kaybediyor.

rush modunda ise savunan bir taraf ve saldıran bir taraf var. kutu falan oluyor korunması gereken. saldıran taraf kutuyu ele geçirip yok etmeye çalışırken diğerleri de korumaya çalışıyor.

Counter Strike'da (gülme) rush, oyunu hizli oynayip karşi tarafin beklemediği şekilde saldirmak, arkasindan vurmak demekti.

edit: baskin demisler, tum demek istediklerimi ozetlemisler.

bankamatik hesabı nedir ? banka hesabı nedir ?

vadeli vadesiz mevduat hesaplarından mı bahsediyorsun yoksa ?

iş yeri maaşımı yatırıyor hesaba o hesaptan bahsediyorum. çekmiyorum ord akalıyor ama bi süre sonra banka burda para çok diye kesinti filan yapar mı ?

maaş hesabından kesıntı olmaz

kesinti yapacaklarsa aza çoğa bakmazlar. tavsiyem en azından fon gibi azda olsa getirisi olan bir enstrümana yatırım yapmanız

adnan ziyagil kadar iyi niyetlisi, bihter ziyagil kadar edepsizi, behlül (soyadınıunuttum) kadar piçi, ümit usta kadar iyi aşçısı, joffrey baratheon kadar evlat olsa sevilmezi var polonyalıların da.

neredeyse tüm tarih boyunca lehler, farklı milletlerin ve yönetimlerin bünyesinde kalmıştır. bu yüzden tarihsel olarak bir mazlum oluş halleri vardır. ancak bunu polonyalılar iyidir, kötüdür anlamında söylemiyorum. sadece her toplumun bir tarihi ve sosyolojik hafızası vardır. lehler de bu yüzden genelde şüphecidirler, aynı zamanda hayatta kalma adına tarihsel süreç içinde, taviz vermekten, kaçınmamışlardır. (kaçınmamışlardırdan kastım elbette korkaktırlar değil, sadece güçsüzdüler. bu arada birey bazında söylemiyorum, toplumsal tepki bazında. ilber ortaylı deyimiyle, biz türklerin kaos anlarındaki örgütlenme becerisi gibi, toplumsal hafızada yer tutan bir durum ). ruslar güçlü olmanın en azından kendini güçlü hissetmenin tadına varmış bir toplumdur. ingiliz küstahlığı, fransız kibri vs. ukraynalılar hakkında bu tip bir fikrim yok.

bu gurur, onur meselesi deyince aklıma viyana kuşatmasında çark eden leh komutanı geldi aklıma. gerçi orda kişisel husumet de var ancak viyana osmanlıya geçerse, hristiyanlık çöker korkusu da var. polonyalılar dindar bir toplumdur.

Yakindan taniyorum bir aileyi. Cok duzgun insanlar. Kendi dogrulari icin islerinden ayrildi iki bireyi ornegin.

milliyet, bilindiği üzere birkaç yüzyıldır kullanılan, kültürel bir kavramdır. bir ulusun ortak bir davranışı yoktur. Olsa olsa, coğrafi olarak genellemeler yapılabilir ki, yine de bu genellemeler hem yanlış sonuçlar verecektir, hem de ibişliktir zaten yapmayın.

bir ulus nasıl toptan iyi olabilir? onun haricinde ukraynlar'ın ne ibişliklerini gördün?

Dindarlar.

Otobüste giderken Bi teyze bana dil çıkarıp kurva kurva diye bağırdı. Siksen gitmem bidaha o yüzden manyak ötesi insanları var

benimki zülfü livaneli ve ayşe kulin romanlarını çok severek okudu. yaşlar aynı. tavsiye olunur.

Murathan mungan-yuksek topuklar

Anneler ayse kulin de sever genelde. Canan tan-piraye falan seviyor benimki mesela.

içeriğindeki maddelerin kanserojen olduğu söylendi, iddia edildi ama direkt diş macunu kanser yapıyor denilemedi çünkü kimin nasıl kullandıı ne sıklıkta kullandığı, tükürüp tükürmediği belli değil.

ayrıca söz konusu madde şampuan ve sabunlarda,deterjanlarda var iken bunu bağımsız olarak ispatlamak imkansız.

imkansız derken herkes evinde sabun, deterjan vs kullanıyor ancak bunları hiç kullanmayan birisinde kontrollü deney vs yapılabilir ki öyle bi çalışma yok.

bir de dip not: şu an aynı derecede riskli sayılabilecek maddeler giydiğimiz kıyafetlerin boyasında, içtiğimiz suyun metalinde bile yer alan maddeler.
damacana su bile olsa plastik şişe bile kansorejn madde üretme riski taşıyor misal.
%100 doğal köy ortamında yaşasak bile toprak iyi değilse yine sebze meyveden bile alıyoruz yani.

demek istediğim etrafımızı zaten bu riskli maddeler sarmış durumda ama diş macunu bir x ışını değil diyeyim kısaca.

diş macunun zararlı olduğunu bizzat tecrübe ederek öğrendim.
dişlerimi her gün en az 2-3 kere diş macunu ile fırçalamama rağmen, ne çürükten, ne ağız kokusundan ne de sararmadan kurtulamıyordum. sonra ciddi bir kaynakta diş macununun zararlı olduğunu ve bırakın çürütmeyi engellemesini çürümeye sebebiyet verdiğine dair bir yazı okudum. o günden beri sadece diş ipi kullanıyorum ve macunsuz şekilde dişlerimi fırçalıyorum. çürük de, ağız kokusu da, sararma da gitti.

ya birçok diş hekimi kullanın bunu diyor da, neden acaba?
sağlıklı bir insan böyle bir kimyasalı neden kullanmalı ki her gün? yani bana bu açıdan bile kullanılması hiç mantıklı gelmiyor. tamam faydası vardır ama zararları faydasını örtbas ediyordur bence. ilaç mantığı gibi bakıldığı zaman rahatsızlık varsa kullanılmalı ama durduk yere insanın o ilaçları almasının zararı da tartışılmaz. ki diş rahatsızlığını da tedavi eder bir özelliği yok bu macunların. yani en ufak çürüğü dahi eski haline getirme şansı yok. veya diş taşını engeller mi? hayır... eee? sadece bir iki saatlik geçici ferahlık için mi kullanacağız bunu?

lokman-hekim.net

linkteki manşetler tipik balon habercilik örneği :))

ölüm saçıyor ne ya :D

Zor.

hayır

altın mevduat hesabı açtır. satış fiyatı 80 tl civarında seyrederken satın al. ara ara takip et. 90tl yakınlarına geldiğinde nakite çevir. 3 4 aylık süreç içinde kolay yoldan kazanabileceğin müthiş bi yöntem

cok zor

Haftada 2 mi?

haftada 2 banyo yetmiyor demek ki...
bir de kalın mı giyiniyorsunuz da terliyorsunuz acaba?
kıyafetleriniz sık yıkanıyor mu? kışın o hataya da düşülebiliyor...
duş jeli/kremi kullanıyor musunuz?
hepsi tamamsa sadece bünyeden kaynaklı diyeceğiz o zaman.
yanınızda roll-on taşıyabilirsiniz, bir çözüm yolu olarak. terlemeye başlayınca koltuk altına sürersiniz. etkisi olur diye düşünüyorum.

en başta doktora git. belli ki bünyen bu şekilde çalışıyor. eğer ilaç verilecekse bari doktor versin. hatta bence en az 2 ideal olarak da 3 farklı doktora git durumunu anlat. sonra kullan ilaç milaç.

haftada 2 banyo az. kışın en az gün aşırı yapın, yazın da hergün yapmak şart zaten(istanbul için konuşuyorum)

terlemeyi engelleyecek roll-on'lar var ama tavsiye etmem. baharatlı ve yağlı yiyeceklerden uzak durup, koltuk altınızı banyo yaparken sabunla ve lifle mutlaka yıkayın. banyo yapmadığınız günler ise sabun ve lif aracılığıyla iyice silin. şikayetiniz %70 azalır.

kalın giyinmiyorum.
duş jeli/kremi kullanıyorum.
bir giydiğimi bir daha giymem.

kışın hergün banyo nedir yahu :)

yedikleriniz de önemli. alkol, sigara, baharatlı ve soğan, sarımsak gibi ağır kokulu yiecekler de terlediğinizde kötü kokmanıza sebep olur.

birader haftada 2 nedir? o yapmadığın günlerde hayat başlıyor vücudunda. Türkiye'de yaşıyorsun ve herşeye rağmen sıcak+kirli bir ülke. her gün duş şart

ha banyodan kastın küvet ise ve her gün duş alıyorsan doktor +1

banyo yaptıktan 4-5 saat sonra ter kokmaya başlıyorsan ve haftada sadece 2 defa banyo yapıyorsan, kendini değil etrafındakileri düşün biraz.
madem böyle bir sorunun var, hergün banyo yap, veya en azından suyun altında terini akıt kafanı ıslatmadan. çok sıcak suyla değil ama, sıcak suyla yıkanırsan banyonun hemen sonrası terlemeye başlarsın)

yediklerine dikkat et. alkol sigara tenini senin algilayamayacgin sekilde kokutur. onun disinda pastirma sogan sarimsak bol baharatli seyler cok sik yiyorsan o da vucudunu kokutur.

bir de kis geldi artik sokaga cikar cikmaz terlemek de ne ola ki?

(bkz: deotak)

deotak+1

vadeli hesap ayda 30 lira civarı getirir. (en para bugünkü oran ile 32 günde 33.91 TL getiriyor)

planin kisa vade ise vadeli hesap, uzun vade ise altin.

bitcoin, litecoin vs.

bana borç ver. seneye 5500 olarak öderim.

gs-juventus maçı var 1x çifte şans ver, herekese vermem bu tüyoyu :)

altına yatırma. 2 senedir falan doğru düzgün yükselmedi. vadeli hesap en garantisi ama onda da lazım olursa parayı çekmek falan sıkıntı. yine en temizi euro dolar falan bence.