Ekşi Duyuru

hayır değiştirmezler. özel sektörde idari izinli diye bir şey yok, ya rapor alır çalışan ya da ücretsiz izinli olur.

özel sektör adı üzerinde hayır kurumu değil. çalışmayıp para almak mümkün değil.

Özelde idari ücretli izin diye bir şey vardır ancak işverenin takdirindedir, isterse verir isterse vermez.

Meseleye gelirsek, kamuda öngörülen düzenlemeler üzerinden özel sektöre yönelik yorum yapmamak lazım. Çok farklı sistem ve düzenlemelere tabiler.

@benaslinda ozel sektor degil de kamu hayir kurumu mu? hamile kadin nerede calisirsa calissin hamile degil mi? ne sacma bi yorum bu boyle?

Özel şirkette çalışıyorum. Sadece hamileler değil kronik rahatsızlığı olanlar da ücreti izinli sayılıyor.

neden bana kızıyorsunuz onu anlamadım :)

özel sektör çalışanları devlet memurları kanununa değil, iş kanununa bağlı çalışırlar. iş kanununda da idari izin diye bir kavramın olmadığını anlattım.

Şirket tabiki gönlünden kopup ücretli izne gönderebilir. gönderen şirket var mı? pek yok. umarım sizinki gönderir.

burada konu, hamile kadının nerede çalıştığı değil, hangi kanuna tabii olarak çalıştığı.

Asi bulunursa hepsi biter.
Bulunmazsa nereye kadar boyle gidecek? Aynı fiyata daha az kisiye servis yapmak, ayni ucrete daha az kisiyi tasimak gibi seyler ne kadar surdurulebilir? Kim karsilayacak masraflari?

Kisacasi asi bulunmazsa cok uzun surecegini sanmiyorum. Istanbul misal toplu tasimanin sikinti oldugu bir yer, bir de limit koyarsan insan sayisina kac saate insanlar eve gidecek?

@Negombo, yemek yenmedigi ve bir sey icilmedigi surece maskesiz oturulmayacakmis, oturanlari mekan calisanlari uyarmak durumunda kalacakmis. aciklama bu sekilde.

İsviçre mesela 6 haziranda tüm bu kısıtlamaları (mesafe, yarı yarıya yolcu vs) kaldırıyor. Orda yaklasik 3 haftadir restoranlar acilmisti. Bizde de muhtemelen bir iki ay böyle sürüp sonrasında kaldıracaklar.

Sürdürülebilir olması için bütün binaları yıkıp tekrar yapmak gerek bana kalırsa. Çünkü dikkat edilip eeh denilip denilmemesi bir tarafa, bazı yerlerde gerçekten mümkün de değil bu, alan büyüklüğünden ötürü.

araçlarla getiriyorlar. silahlar vs gibi.

askeri kamyonlarla girdiler, içinde getirdiler. yanlış hatırlıyorsam düzeltiniz efendim.

Bazı özel hastanelerde yüksek ücretlerle antikor testi yapılıyor ama bunların da sonuçları, covid testleri gibi %50 ye yaklaşan oranlarda hatalı sonuçlar veriyor. Hatalı negatif ya da hatalı pozitif şeklinde yani. Laboratuvar çalışanı bir arkadaşımın söylediğine göre zaten bu tür testler her zaman böyle imiş. Hiç bir zaman sadece test ile emin olunamazmış virüslerden. ancak semptomları ve tetkikleri destekler nitelikte tanıya yardımcı olurmuş. Bu gözle bakılınca zaten tüm covid tanıları hatta tedavileri şüpheli hale geliyor. Manipülasyona son derece açık bir alan özetle.

Ben de aynı dertten muzdaribim hala bir cevap bulabilmiş değilim. Kayıt olduğunuz mailinizde kişileriniz var mı ? Ben ondan şüpheleniyorum artık. Başka ihtimal kalmadı çünkü.

@Esinsin, yok hic kimse yok o mail adresime kayitli. sadece uyelikler icin kullandigim bir adres bu. valla anlamadim ben de bu isi :s

@flexner wintersteiner yok yahu googleda bu kaynaklar alt alta cikiyor bu celiski haliyle ona sasirdim sadece ciddiye aldigimdan degil :) nöral tüp defektine olan etkisi malum ama ben otizm konusunu soruyorum.

Hayır. İhbar süresinin amacı zaten tarafları korumak. İhbar süresinde işini yeni gelecek ya da mevcut çalışanlardan birine aktarman beklenir. İhbar süresi içerisinde ücretli ya da ücretsiz izin alırsan ihbar süresi de o kadar uzar. Yani ihbar süresine ara verilir, iznin biter, sonra ihbara devam edilir.

Donenler oldu-6,5 hafta sonra

bayram sonrası çarşamba dönüyoruz dedik biz bugün.

bizim sirket bi tarih belirlemedi. ama donsen bi dert donmesen bi dert

evde calismak cok rezalet ve verimsiz. ama evde daha rahatmisim gibi geliyor bazen

tekrar ise donecegiz duygusu bana rahatsizlik veriyor. halbuki gayet severek gidiyordum isime

Bayram sonrasi demistik 2 ay once. Muhtemelen de oyle olacak.

Yurtdışı firmasındayım, daha TR'de bir şey yokken bize büyük bir salgın hastalık geliyor evinize gidin dediler. Henüz dönüşle ilgili bir açıklama yapılmadı, global olarak olayın dinmesini bekliyorlar.

Hükümet tarafında iyi tablo çizilmeye devam ettikçe evden çalışan kalmayacak gibi. Biz Bugün ofise geçtik artık, sabah trafikten zor gittim

yurtdisindayim, bize en iyi ihtimal haziran sonu, kotunun iyisi eylul, cok kotu sene sonu diyorlar senaryo olarak.

biz geçtiğimiz iki hafta boyunca birer gün arayla gittik -mesela atıyorum daha üst düzey çalışanlar pzt çarş cuma, alt düzey çalışıp da sorumluluğu az olanlar salı perş gibi- bu haftadan itibaren ise tam zamanlı döndük işe. ama departman departman farklılıklar var yine de. mesela satın alma ve pazarlamanın yarısı var, proje ve argenin tamamı var, gibi gibi. departmandaki eleman sayısına göre değişiyor. bir de aralıklı oturuyoruz ya da cubiclelarda oturuyoruz, her departmanın kendi yemek süresi var, falan filan.

Bayramdan sonra yarı yarıya dönüşümlü çalışacağız.

bu dünya 30 sene içinde 2 dünya savaşı atlattı, her şey normale döndüğü zaman insanlar ne zamanlardı be diyerek düşünmüştür. ocak ayında elazığ depremini şubatta 39 şehiti hatırlayan şu an için fazla olsa bile 6 ay sonra ne zamandı lan diyecek herkes.

her şey normale dönecek şaşıracağız vs. her şey bittikten sonra ne günlerdi be diyeceğiz. insanoğlu unutmayı sever, unutmazsa hasta olur.

bence aşının bulunmasına daha var. temmuzda tüm dünya ölen ölsün kalan sağlar bizimdir diyecek. para ekonomi para.

2.salgın su an kapıda, 3,4 olabilir
çünkü rehaver ve mutasyon devam edecek. Kökten silinmeyeceği için maalesef eski normal olmayacak. Düşünsenize nasıl konsere gideceksiniz, ya da nasıl ucakta yanyana maskel,? uzunca bir süre,maalesef bu sürec devam edecek... Sürekli tedirginlik ama bir yandanda abartıyorsunuz yeea tayfasının virüsü kücümseme durumu tüm dünyada eski zamanlarıözletecek. Evet ne günlerdi bee, diyeceğiz belki ama kim bilir ne zaman:/

Birazda sana bağlı, böyle böyle olabilecek mi diye sormuşsun ya onu kimse bilemez. Tedirgin oluyorsan, arkadaşınla tokalaşmazsın, ofiste de maske ile oturursun, metrobüse eldivenle binersin.

İspanyol Gribi'ne ait grafikler var. 2. dalga daha çok vurmuş.

si.wsj.net

tabi şimdi insanlar biraz daha bilinçli ama belli olmaz. sonuçta 1 kişiden yayıldı.

Herşey normale döner mi bilemem de el sıkışmak istemediğimde garip karşılanmam artık. En azından mantıklı bir bahanem var.

her salgın 1 kişiyle başlıyor. dünya üzerinde 0 corona virüs vakası olması ise imkansıza yakın. aşı bulunmadan ki bence 2 seneden önce bulunmayacak ve SARS'a karşı da bir aşı bulunmuş değil, corona çok çok yeni. yani demem o ki net olarak eskiye dönmek çok uzun sürecek ama biraz normalleşme önümüzdeki sene başlar. şimdi haziran gibi çoğu şeyin normale dönmesi bekleniyor ama imkansız. çok erken seviniyoruz. 1 günde 1900 küsür vaka olması hiç az bir sayı değil. kontrollü gidiyor ama en ufacık bir kaçak her şeyi mahvedecek.

Yeni araştırmalar ışığında ölüm oranının ilk başta sanıldığı gibi % 3 değil; %0.5 - %0.8 oranında olduğu tahmin ediliyor. Etkili bir ilacın bulunmasıyla ölüm oranı belki griple aynı seviyeye çekilebilir. Bu da aşı bulunmasına gerek kalmadan normalleşme adımlarının atılmasını sağlayabilir.

otoriteler artık yavaş yavaş şu fikirde birleşiyorlar; bu virüs dünyanın %70'i civarına bulaşıp toplum bağışıklığı gelişmeden öldürmeye devam edecek. bu sürenin de 2-2,5 sene süreceğini tahmin ediyorlar. bu süreyi sürekli insanlardan uzak geçirmenin imkanı yok. yüksek risk grubunda değilsen çok panik yapmayıp, alınabilecek önemli önlemleri alıp devam etmek lazım. mesela maskenin uzak doğudaki gibi günlük hayatımızın bir parçası haline gelme durumu var. el sıkışmayı bırakmak, elleri sık dezenfekte etmek, yabancılarla az temasta bulunmak gibi şeyler yapılabilir ama bunların iç rahatlatmaktan başka bir şeye yaramayacağını düşünüyorum; hele ki salgının çok yayıldığı büyük şehirlerden birinde yaşayanlar için.

tabii bir de aşı durumu var. onun için de 1-1,5 sene gerek diyorlar. etkili bir aşı bulunana kadar katı önlemlere devam edilebilir. şu bir kere hasta olanın ne kadar bağışıklık kazanıyor, tekrar bulaşma ihtimali düşüyor mu konusu netleşsin; ona göre bir an önce hastalığı kapıp iyileşme moduna girebilirim ben. antiviraller artsın, iyileşmesi kolaylaşsın; daha detaylı düşünücem üstüne.

canım oğlum hayatı için savaşıyor, lütfen destek olun gibi bişey yazıyor

benim sevgili oğlum, hayatı için savaşıyor. yalvarıyorum, yardıma katılın.

Bildirim vs gitmiyor

Yok gitmez baz engeli. Çalıştığım şirketleri hep engellerim

Merhaba, evet önceki yasakta bahsettiğiniz gibi online randevu göstererek gidenler olmuştu, sorun çıkmadığını söylemişlerdi.

işten ilişiğinizin kesildiği tarih olması lazım. ik ile konuşun belki ayarlarlar.

gerçi para onlardan çıkacak herhalde neden ayarlasın.

evlilik sebebiyle fesihte ihbar süresi olmaması lazım. yani şu kadar ihbar süren var çalışmak zorundasın diyemiyorlar.

ihbar süresi yok, evlendiğiniz tarihten 1 yıl içinde istifanızı şirkete bildirmeniz yeterli.

Acil bişey değilse 1 gün. Acil olanı kapıda açıp paketi kapıda bırakıyorum, sonra çöpe atıyorum içindekini ayrı yere koyduktan sonra.

48 saat bekletiyordum ama dün 72 saat bekletmem gerektiğini duydum.
plastikte de metal kadar uzunmuş tutunma süresi.
kağıtlarda 48 saatmiş.

Hiç. Paketleri açıp çöpe atıyorum, üstüne elimi yıkıyorum.
www.sciencealert.com

iyi atomize olan alkol bazlı dezenfektan bir sprey sıkıyorum. dış paket poşet, çöpe, el değen bölgelere özellikle dikkat ediyorum. ama 24-72 saat bekletme gibi bir uygulama yapmıyorum.

anneme satın aldığımız gıdalarda biz evine girmiyoruz. kabaca poşeti dezenfekte ettikten sonra kapıya bırakıyoruz o da kontrollü olarak içeri alıp sabunlu dezenfektanlı su ile bir kez paketlerin üzerinden geçiyor. balkonda 24 saat bekletiyor.

tutunma süresi ile enfekte edecek şekilde canlı kalma süreleri aslında farklı şeyler. plastik üzerinden swap alıp pcr ile test yapınca virus çıkar. illa o madde üzerinde tespit edecek dna parçası olur ama enfekte ediciliği bence çok kısa. asıl büyük rüskin yüzyüze görüşmeler, havada mikro partikül asılı kalabilecek kapalı ve yakın durulan ortamlar olduğunu düşünüyorum.

gelen kargo kolilerini aynı günün akşamı, bazen gelir gelmez açıyorum.
kolileri/paketleri atıyorum, elimi yıkıyorum.

marketten gelenleri zaten her zaman torbayla içeri sokmadan içinden alıp, sile sile koyarım dolaba.
şimdi de öyle yapıyorum.
torbaları atıyorum, elimi yıkıyorum.

Hiçbir temizlik yapmıyorum. Virüs öncesi nasilsa şimdi de aynı.

hemen buzdolabına / buzluğa girmesi gereken şeyler hariç, 8 -10 saat balkonda bekletiyorum.

2 gun, ustune full dezenfektan

Yemekten bulaşma olasılığı yok deniyordu ama tırsıyorım.

Yemek değil de ben getirdikleri kartonlardan, poşetlerinden korktuğum icin sipariş vermiyorum. Dün damacana su söyledim; resmen tüm damacanayı kolonya ile yıkadım. Sonunda okbli olup çıkmayız umarım.

Evde 2 yumurta kır o riske girme

dışardan yemek söylememenizi tavsiye ederim.

Getirilen karton ve plastikte uzunca süre etkisiz hale gelmiyor virüs.

Biz vazgeçtik. Zaten yemeği getirenler fazlasıyla risk taşıyor. Şu an nakit ile ödeme bitti. Kapına bırakıyorlar ve online ödeme yapılıyor.

Bende 2 haftalık yiyecek var. Zaten genelde de 2 haftalık alışveriş yapıyorum. Kışın canlı kalan salatam ve taze baharatlar bahçeden.

Her gün farklı bir çorba ve ana yemek hazırlıyorum. Kendim pişiriyorum.

Bunları yapamayacak hale gelirsem ya da ihtiyacım olana ulaşamazsam:

- kurduğumuz semt ağı ile gönüllüler alışverişimi yaparlar.
- birkaç tanıdığım da, risk grubunda olmadıklarından benim için alışverişe çıkabileceklerini, yemek getirebileceklerini söylediler.

Aksiyona gerek yok. Ne kadar az temas o kadar iyi işte. Ben risk grubundayım, olmayan immun sistemimle virüsü kapıp, bir ton insana bulaştırmamak benim sorumluluğum altında. Herkes böyle haraket ediyordur umuyorum ki!

böyle bir kavram var. www.tccb.gov.tr

sistemin adı sadece başkanlık sistemi. ama cumhurbaşkanı diye geçiyor tayyip. her yerde kullanıyor. tvlerde başkan lafı geçmiyor hiç.

2018'de cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı, cumhurbaşkanlığı bisiklet turu her sene yapılmaya devam ediyor, haberlerde cumhurbaşkanı erdoğan diyorlar vs vs sen kütüphaneye mi takıldın

Asıl resmiyette başkanlık diye bir sey yok. Yeni sistemin adını cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi diye koydular. Cumhurbaşkanı duruyor. Kendisine başkan yetkisi verildi ama başkanı denetleyen mekanizmalar yeterince konulmadı. Türk işi başkanlık da diyorlar.

Sağlıksız olmaz ama "ımmh vitamin protein deposu maşalla" da dedirtmez. lezzetsiz oluyor asıl sorun bu bence.

Sorun olmaz yapabilirsin.

markette satilanlar gibi yogun olmaz biraz civik olur. ben dediginiz gibi yapiyordum cunku sutu kaynatip suyunu buharlastirarak daha yogun yogurt yapma gibi bir amaca ayiracak vaktim yoktu. isitiyordum, mayaliyordum yiyordum. sonra usendim biraktim yapmayi. simdi hatta civik yogurdu daha cok seviyorum. tercih meselesi.

4- A/B ve TOTAL ne demek?

Ölçüm yapılan dört tane grup var. A/B, C1, C2, D/E. Bu grupları oluştururken hane reisinin eğitim ve mesleğine bakılıyor. Eğitim düzeyi yüksek olan insanlar A/B dediğimiz grubu oluşturuyor. C ve D/E grubu ise daha alt geliri temsil eden insanlar. Total ise bütün bu grupların toplamı demek.

biraz gelisiguzel bir siniflandirma oyleyse. cok tesekkurler.

estağfurullah, duyuruyu daha faydalı kullanmak için ''cevap bu' cevaplarına tik atman herkesin yararına olacaktır.

10 yildir duyuruyu kullaniyorum merak etme sen :)

ediyorum elimde değil, hobilerim arasında 2. sırada geliyor bu. 1 müzik dinlemek

Ses kalitesi.

öncelikli sebep alışkanlık ve çalma listeleri. ben spotify kullanmaya başladığımda alternatifini bilmiyordum, yutup reklamlı ve sadece müziğe uygun bir şey değildi. bir sürü şarkıyı çalma listelerine eklemiştim çoktan, sonradan beni soğutacak bir şey olmadığı için alternatife yönelmedim.

gerçi şu an katılsam yine spotify'ı seçerim, youtube müzik artık var ama youtube'u çok ciddiye alamıyorum neden bilmem.

Başarılı şarkı önerileri ve çevrimdışı dinleyebilme.
Telefonda arkaplanda dinleyebilme youtube aksine.

(bkz: amazon music hd)
(bkz: tidal)
ses kalitesi için spotify kullanmak güvenlik için şahine doğana binmekle aynı şey.

Youtubeun parali versiyonu cikmadan once telefonda arka planda dinleyebilmek, cevrimdisi dinleyebilmek icin spotify.

önceleri çevrimdışı dinleme kısmı beni cezbediyordu. şimdi vodafone paket kapsamında internet harcamıyor, rahat rahat podcast vb dinleyebiliyorum.

1999-2010 arasını arşivlemekle geçirdim.

Bu sürecin sonuna doğru müzik biriktirmekten yoruldum, ayda 15 mi 18 mi ne verip dinliyorum. YouTube listelerim de var ama spotify daha farklı bir deneyim sunuyor.

Ne farki var, kullanisli degil youtube. Spotify'da liste olayi var bilmemne var. Neden kullanisli oldugunh anlatmakla bititrmem şimdi. Ben spotify'i arabada da kullanıyorum mesela. Araba youtube kullanamazsin, sikinti. Fazla sarj yeme olayina girmiyorum bile.

30 yaşında öğrenci akbilim var neden öğrenci spotifyim da olmasın diye kullanıyorum

Netflixi kullanma sebebimle aynı. Rahatlık. İndirme var, arka planda çalma var. Gereksiz prosedür yok.

her gün en az 1 saatim metroda yer altında geçiyor. Çevrimdışı dinleme önemli bir ihtiyaç yani. Bi de Türkiye'ye ilk geldiğinden beri kullanıyorum. Daha iyi bi alternatif varsa bile geçemem bu saatten sonra. Ki öyle haftalık keşife falan çoook nadir bakarım

sanirim sorunuz neden spotify'e para veriyorsunuz seklinde. onun cevabini zaten arkadaslar vermisler.

alternatif olarak mesela neden youtube premium degil? aliskanliktan. ben ornegin deezer kullaniyorum. bana onerdigi sarkilar spotify'in onerdiklerinden daha bana uygun oldugundan.

bir de isin aliskanligi var. yani insanlar spotify'la basladilar. ona alistilar. her yerde spotify gorduler, spotify listeleri paylastilar vb.

muzik kalitesi olarak spotify ile deezer arasinda ben bir fark sezemedim. youtube music'te ise sarkilarda bir sikinti yokken bazi sarkilari videosundan oynatiyor sanirim ses kalitesinde buyuk bir dusus oluyor.

tum seneden bahsediyorum.

brüt artar. farklı sistem yok. bordro vermiyorlar mı

brüt artar. benim mayıs brütümle aralık brütüm arasında 2k fark var. aldığım net maaş aynı maaş.

dedigin gibi normalde net sabit kalirsa brut artar. belki sirket tum yillik brut maaslari hesaplayip ortalama bir brut maastan kesiyordur bordronu, sana da sabit net maas veriyordur. yani yil basinda net maasina gore yatan brut az olmasina ragmen yil sonunda bordronda gozuken brut maasin karsiligi olan netten daha fazla aliyorsundur. tabi bu durum yasal olarak sana yada sirkete bir sorun olusturur mu bilemiyorum

bordro isteyince veriyorlar da onun disinda duzenli bordro gelmiyor. edevletten yatirilanlara bakiyorum ikramiye olan aylar disindaki her ay ayni. ikramiye olan aylar da kendi icinde birbiriyle ayni. anlamadim valla :)

arge bölgesi yada arge teşviki var mı?

serbest bölge, arge, teknopark ise gelir vergisi alınmıyor diye biliyorum. bu yüzden sabit olabilir.

yok bunlarin hicbiri degil.

ucret brut anlasildi ise dediginiz gibi net azalir, net anlastiniz ise vergi dilimi degististe brut artmasi lazim

Paslı değilse, topraktan çıkan bir metal değilse böyle bir ihtimal yok.

Hatta sadece paslı bir metalde de bu ihtimal düşük, tetanoz virüsü daha çok toprak altında/içinde kalan metallerin batması veya kesmesiyle bulaşıyor yanlış hatırlamıyorsam.

Cam şişe kolanın metal kapağı elime çizdi baya kanamıştı. ertesi günü acile gittim işkillenip. tetanoz aşı aşısı yaptılar. Küflü paslı değildi ama önlem olarak yaptılar. zaten 5 sene koruyormuş aşı.

hepsi 5 sene korumuyor galiba dr. anneme 1 yil koruyor demisti.

daha cok toprak tetanoz kaynagi olabilir.tetanoz asisi 10 sene koruyor. son hatirladigim devlet asiyi karsilamiyor. eczaneden alip bir yerde yaptirabilirsin. askerlik yaptiysan son 10 sene icinde buyuk ihtimalle yaptilar.

Evet, finale girilmeyen derslerden kalınır.

Birden fazla doktora bu süreçte danışmak anne ve baba adayı için çok iyi oluyor. Eğer özel bir hastanede doktorunuz varsa ek olarak devlet hastanesinde doktora gidebilirsiniz. İyi doktordan daha önemlisi sözüne güvenebileceğiniz, size güven birisi olmalı.

Önceki doktoruma hiç ısınamamıştım, hamile olduğumu öğrendiğimde bir doktora gittik o da biraz özel gibiydi, malum yeni ebeveyn adayının bilgi açlığını doyurmak gerekiyor :)tavsiyeler arasından en şiddetle tavsiye edilenine gittik, haklıymışlar. Doğumdan sonra çocuk doktorunu, genel cerrahı vs hep ona danıştık, öyle bir güven verdi bize.
sezaryenci diye adı çıkmıştı, hiç kurcalamadım, o da doğum şekli hk sonuna kadar hiç konuşmadı, artık sonlarda ben sordum, her şey normal gidiyor tabii ki normal yapacağız dedi ve yaptık. Ben bu sezaryenci lafının nazenin hastaların bahanesi olduğunu düşünüyorum.
Siz hangi tür doğum beklentisindeyseniz doktorunuzda buna da bakın.
Sezaryen olması gerektiği halde normal doğum diye tutturup 20 dikiş atan da var maalesef :/

Biz 2 doktor değiştirdik şimdi ki doktorumuz Prof. Çok fazla güven veriyor. Birincisi çok iyi bir adamdı yanlış bir kararı yüzünden basımız çok agridi eşim doktoru bırakmak istedi. 2. Doktor da çok iyiydi aslında ama kadın kendi acık açık normal doğum tehlikeli ben sıcak bakmıyorum dedi eşim ondan da soğudu. Şimdi 3. Doktora geçtik Prof ve ismi baya duyulmuş bir doktor sonunda düzgün bir doktor bulduğumuzu düşünüyorum doğuma da 1 ay kaldi bakalım sonucu gorucez. Bu da bizim basımızdan geçen olay eğer hatun biraz nem kaptıysa doktor değiştirmek en mantıklısı.

3 imeiye kadar yazabiliyorsun kayıt ekranında, ikinicisini de yaz gitsin sana bir zararı yok ki. bakarsın ileride lazım olur.

ucret oderken de iki imei icin ayri odenmiyor oyleyse dimi?

hayır bir cihaz için tek ücret ödüyorsun. e-devletteki kayıt ekranında 3 imeiye kadar yazılabiliyor.

bana sorarsan eğer belli başlı markalardan başka hiç birine güvenmem.

tabi şunu göz önünde bulunduruyorum ilk önce, gözlük deyince güneş gözlüğü olan pahalı bir aksesuar geliyor aklıma.

yani maliyeti göz önünde bulundurulduğunda belki 200 - 300 katı kar koyup satılıyor bir ray-ban, topten ve bazı moda markalarının gözlükleri gucci vb.

şimdi çin'in üretimi çok pratikleştirmesi ve düşük sayılarda sipariş alması dolayısıyla şöyle oluyor.

vatandaşın teki ' şekilli bir yabancı marka ismi bulayım, gideyim çinden 3 5 bin tane gözlük yaptırayım, bir de sosyal medyadan şişirir, şekilli bir web sitesi yapar , satarım ben 2 dolarlık gözlüğü 100 dolara' diyor.

çin'de adamlar çeşitli saat, takı, gözlük modelleri tasarlıyor, sonra müşterilerine hangi isimle, hangi logo ile isterlerse onları basıp gönderiyolar, e tabi binlerce model var.

günümüzde bu işle böyle oldu, ben senin yerinde olsam gider bildiğim markadan alırım. üç gün sonra küçük bi servet ödediğin gözlüğü 20 de bir fiyatına bulabilme potansiyelin var çünkü.

bu demek değildir ki çin kötü üretim yapıyor, ne kalitede istersen o şekilde üretiliyor ama bizimkilerin işi çakallık.

çok değil 3 5 ay önce 750 liralık tasarım saati, değişik sitelerde değişik fiyatlar altında bulmuşluğum var bir arkadaş için. en son 130 tl + kargo idi tr satışı :)

Workshoplarda birebir uygulama yaparak ve bilen birinden yardim alarak yapmak tabii ki daha iyidir mutlaka fakat youtube ve instagramda bu tarz seyler icin guzel how to make videolari oluyor. Blacksmith knife icin bir arama yapin isterseniz.

youtu.be
youtu.be

Bunun gibi bir cok video var, belki bakmissinizdir tabii bilmiyorum. Ben bu sekilde bir kac hobi edindim, evde kendim ugrasiyorum. Hatta ugrastigim seylerle ilgili workshoplara da bakiyorum ara ara denk gelince, bir cogu yetersiz geliyor, ben zaten videolardan ogrendiklerimle ve kendi deneyimlediklerimle bunlari ogrenmis oluyorum.

Bir tanidigim hobi olarak blacksmithle ugrasiyordu, kendi kendine ogrendi ve son duydugumda kendine atolye acmis bu isle ugrasiyordu tamamen.
Tabii evde yapmak icin biraz gurultulu bir hobi:)

ilgili hashtaglerle instagramdan bulabilirsiniz diye dusunuyorum.
Ahsap icin cok var, bu da baslamistir sizin gibi ilham alanlar ile.

Omuz atma yüzünden adam bıçaklanan, öldürülen bir ülke burası. Gerek yok ayıya bulaşmaya, çalıyı dolaşın.

sakin ol kardes, sokak kalabalik yormus seni belli ki.
rahat ol, pozitif ol, kucuk seyler bunlar.
oyle tipler varsa 90 derece yamul, yoluna devam et. hayvana insanlik ogretemedin diye uzulme, bunlarla zaman kaybetme.

Sokakta yürürken öyle insanlar denk geliyor ki bazen, falçatayı saplamaması veya saldırmaması için hiçbir sebep yok. Yürüyen bela kaynıyor ülke. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir sürü tip var. Bulaşmam, "neden öyle" oldukları üzerine de düşünmem. Kötülüğün ya da cehaletin ya da çirkinliğin gereği öyleler işte.

ek olarak
2 kişinin sığabileceği üst geçit merdivenlerinde yan yana yürümeye çalışan ve karşıdan gelen kişiye çarptığında oflayıp puflayan insanlar
boş yer varken, özellikle metrobüs-metro-otobüsün kapısında bekleyip insanların geçmesini engelleyenler..sanki mağaradan daha dün çıkmışlar ve şehir hayatındaki ilk günlerini yaşıyorlar.

omuz atarak geçeceksiniz, başka bir çözümü yok bu mallığın.

geçen hafta işe geliyorum, dar bir kaldırımdan geçerken önümdeki mal (muhtemelen öğrenci) kulağına kulaklığı takmış zikzak çizerek yavaaş yavaş kaldırımdan gidiyor. ne tarafından geçemeya çalışsam o tarafa doğru yöneliyor. en son omuz atarak geçtim arkama bile bakmadım.

tabi şöyle de bir olay var, cüssem yerinde benim biraz. dışarıdan gören çekinir. o yüzden biraz korkutucu görüntünüz yoksa omuz atmayı tavsiye etmem. gereksiz kavga çıkar orada.

herseyi kafaya takmaya gerek yok bosver.

Ben bugün aylık yğkleme yaptım. Fişinde yazıyordu 23 gün kaldı vizeleem yapın diye

Ben bir kere unutup ocak basinda yaptim, vizeledi. Ama evet, vizelemek lazim. Şu bağıran makinelere git.

Beyaz masayı arayın. Öğrencilik kaydınızla ilgili bir değişiklik varsa öğrencilik hakkınızı askıya alıyor sistem. Ondan da çıkmamış olabilir.

Dün baktım, oradaki kız bunu kullanıyormuş ve Memnun muş. İçindeki Polat kalın değil ve çıkartılabiliyor. Bunu. Hemen yanında 260 TL ye -10 a kadar giyilebikecek başka bir mont vardı.
İkisi de kalın değil, nasıl o kadar soğuğa karşı dayanakli olur şüphelerim var ama güzel görünüyordu ve tavsiye etmislerdi

bunun olayı 2 parça olması, o yüzden pahalı. hava çok soğuk değilse polarını çıkart giy, soğuksa çıkartmadan giy hesabı olduğu için. bu parayı vermek istemiyorsan sadece yağmurluk amaçlı su geçirmezlerinden al, bi de ayrıca polar al; daha ucuza gelir.
mesela şunun su ve yağmura dayanıklılığı daha fazla.
www.decathlon.com.tr
70-80 liraya güzel fermuarlı polarlar da var decathlon'da, onlardan alıp kara geçebilirsin.

ust giyim hemen deforme olan eskiyen bir esya degil. o yuzden alabilirsin gayet sik gorunuyor. en az 3-4 sene giyersin, buna gore fiyat cok yuksek degil. rengi de guzelmis

Bizim düdüklüde böyle bir şey olmuyor. Bence lastiği değiştirin.

bende de yeni yeni basladi eskiden yoktu. 7-8 yildir kullaniyorum bu dudukluyu sizinki kac yillik?

Lastiğin değişim zamanı gelmiş.

Lastigi dolaba degil de kapi arkasina falan asin.

lastigi camdan disari asiyorum.

düdüklü düzgün çalışıyor mu? 7-8 senede lastik değişmemesi entresan olmuş.
asıl sorunu basınç altında çalışmaması olarak beklerdim ama dolabı kokutuyor diyorsunuz.
dolaba saklama kabı ya da başka kaba aktararak kullanmak daha iyi bence.
ben hep saklama kabı kullanıyorum hava almaması yemek ömrünü uzatıyor ve koku falan karışmıyor.
sonrası da tencere kirletmemek adına tabak üstünde mikrodalga.

duduklu duzgun calisiyor orada bir sikinti yok. da dolabi kokutan ici yemek dolu tencere degil. tencerenin makinede yikanmis ve kurutulmus lastigi. dolap dedigim buzdolabi degil, tencereyi yikayip kuruttugumda koydugum normal mutfak dolabi. artik lastigi camdan disari asiyorum ama yeniden kullanacagim zaman hala koku gecmemis oluyor lastikten. bu tencere artik uretilmiyor, lastigin yedegini bulup degistiremem muhtemelen :(

tencerenin kapakli kismini sadece yemek pisirirken kullaniyorum. ne buzdolabina bu kapakla koyuyorum tencereyi ne de yemek filan isitiyorum bu kapakla. ama koku gecmiyor.

Park&Go

Çok alakasız saatlerde gitmeme rağmen havalimanı servisini anında sağladılar. 10 dk mesafede. Ama günlüğü 20 tl idi. Yeni havalimanı civarında daha ucuzunu bulamamıştım.

Pasaportunuza bagli vizesiz gidis. Hangi pasaport icin soruyorsunuz?

bordo

ukrayna, moldova, gurcistan, kibris, bosna..
bunlardan birine bakican artik..

sicak, degisik bir ülkeye gidin. Küba :)

Belgrad.

Olaylar olmasaydı Lübnan derdim.

belgrad

Bütçeniz düşükse Kiev, yüksekse G.Afrika veya Meksika.

Bence o arabayi biri cikarmistir sirketten. Fabriakdan cikmadigi %100 mu, gvenlik kamerasi falan?

birisi plakayı kopyalamı olabilir ya da plaka yanlış okunmuş olabilir. itiraz ile ilgili bir avukata danışabilirsiniz. kaza durumunda ruhsat gerekeceği için işler farklı gelişir.

mobese kameralarını delil gösterin

@stavro, iste fabrikada kamera var da 15 gun sonra siliniyormus kayitlar.

@since1907, arac cikmis kendi sehrinde geziyor olsa kayit gosteririz de bak arac hic cikmadigi icin mobesede gorunmuyor diye kanit gosterilir mi ki?

Fabrikadan biri çıkarmıştır aracı ve söylemiyordur elbette.

plaka üzerindeki vidalardan dolayı atıyorum, P harfini B okuyup ceza sizin araca yazılmış olabilir. aracın çıkmadığına eminseniz itiraz edin.

cimer'e yazin durumu. 10-15 gun icerisinde fotografli-belgeli ceza dosyasini yolluyorlar.

macbook air, sırt çantası, bluetooth kulaklık

yok benim. fiyatlar zaten çok yüksek. geçen seneki zırvalar yine dönecek.

örnek: 100 tl normak değerli ürün.
black friday günü: 150 TL ürün %50 indirimle 100 tl.

inanmayın böyle şeylere. babasının hayrına ucuz satmıyor kimse. aliexpress'tekiler 26.5 dolara 1 dolar indiriyor. zaten değerinin 2 katına satıyorlar. senden parasını alamasa bile karı erimiyor herifin.

monitör, mekanik klavye.

Belki ps4 olabilir. Aslında sistem yenileyeceğim de beklesem mi bilemedim.

Monitör

PS4 Pro kovalayacağım, bi de Miele süpürge.

xiaomi süpürge alıcam yerde fıtı fıtı gezen.

kablosuz kulakustu kulaklik
serbest gezen supurge

türkiyede o işi yapmıyorlar

suya koyup köklendirin mutlaka.

paşa kılıcı, peygamber kılıcı gibi bir bitkiye çok benziyor. biraz filizlendirip toprağa hatta direk toprağa da gömebilirsiniz.

@ground, pasa kilici sanmi dikine uzuyordu yaprak yaprak. bu daha yumusak bi de aldigim saksidaki anne bitki saksidan asagi dogru sarkmisti. o diildir gibi geldi o yuzden.

pasa kilici degil kesin bilgi.

sogan gibi kismini direk olarak nemli topraga gomebilirsin, topragi bir ay Kadar nemli tutarsan koklenecektir. suya koymaya gerek yok soganli oldugu icin.

@JohnOakley tesekkurler, ismi hala mechul ama dimi?

picturethis diye bir app vardı. bitkinin fotoğrafını çekiyorsunuz size ismini veriyordu. belki işe yarar.

Sırf bu yüzden iPhone SE kullanıyorum ve aynı durumdan ben de şikayetçiyim. Umudum iPhone SE 2 ama onun da iPhone 8 kasasında geleceği söyleniyor.

işin komik yanı telefonlar bir ara küçük olmasıyla iyi oluyordu. çok küçük telefonlar çıkarılırdı akıllı telefonlar öncesi. millet de övünürdü işte bu kadar küçük diye.

soruya ise cevabım yok.

sony nin compact serisi guzeldi ama onlar bile buyudu. en son z5 compact kullanmistim, sonra cok hayvani olmayan biraz boyu buyuk xz1 gectim, bu bile buyuk geldi. tekrar sony nin compact cikarmasini bekliyorum, o zamana kadar da elimdeki telefon eskir denk gelir diye umut ediyorum.

Samsung s10e tam istediğin telefon.

xiaomi mi a3 görece ufak tavsiye ederim.

iphone 7 boyutu da güzel.

@Bruce, samsung s10 serisine baktim ama bu sefer de ekrandaki bildirim isigini kaldirmak gibi bi sacmalik yapmislar. o isik gelmeden samsung almayi dusunmuyorum :)

Iphone xs’in boyutu o kadar anormal büyük değil. Ben 5s’ten sonra kullanmaya başladım alışmam çok zor olmadı. Tek elle kullanabiliyorum.

s10e var ama bildirim ışığı yok demişsin
s8 ve s9 bakabilirsin
xiaomi mi a3, tek renk (beyaz) bildirim ışığı var
samsung a40, bildirim ışığı olmasa da s10e ile aynı boyutta fiyatı da 1600 civarı, bu yüzden tercih edilebilir belki

bende sony x compact var çok memnunum umarım bir süre daha kullanırım, telefonda bildirim ışığı olması cidden çok işlevsel

S10e sizin için en makul alet. Bildirim ışığını dert etmeyin ön kamerasinin ekrana gömülü olduğundan ekranın kamera etrafına denk gelen bildirim ışığı gibi yanıp sönen ışık ile o sorunu halledebilirsiniz:
youtu.be
Videonun 3.dakika 50.saniyesinde bahsediyor.

Ikincisi p30, p30lite, xiaomi mia3, p20 pro da nispeten ufak cihazlar.

Teknolojiye güven.
Şundan al.

urun.n11.com

çiçekçin iyi olacak.
mümkünse ziraat mühendisi falan olan bir yerden al.
çiçeklere bakacağın yerin fotoğrafını çek göster gerekirse.
benim dikdörtgen ve uzun bir kapalı balkonum var.
içi silme çiçek, çünkü çok seviyorum.
orada öldüre öldüre, yaşata yaşata huyunu suyunu öğrendim çoğunun.

petunya biraz esinti istiyor.
cam güzeli sıcağa daha dayanıklı.
begonvil en sıcak havada bile, camın arkasında direkt güneşte yaşıyor, çiçek açıyor.
sardunyalar hastalığa, sineğe, böceğe, susuzluğa bile dayanıklı.
gardenyaları buz gibi suyla sulamak, hatta duş yaptırmak gerekiyor.
ama beyaz pamuk bitinden çok etkileniyorlar.

bunlar gibi şeyleri bakarak öğreniyorsun.
zaten çok sulama.
ennnn sıcak yaz günlerinde bile ben bazen her gün sulamıyordum.
iki günde falan sulamaya çalışıyordum.

mesela koyacağın yere uygun bir bitki al.
görüntüsüne göre strateji geliştir.
cam güzeli susadığında yaprakları süner mesela.
bunun gibi şeylere dikkat et.
baktın ki bir "halsizlik" var gibi, toprağına bak, kuruysa sula.
suladığında da düzelmezse, yerini değiştir.
güneşteyse, direkt güneş görmeyen ama aydınlık bir yere al.
baktın düzelmiyor, gölgeye al.
çiçek yerini sevince yaşar.
onu tutturursan işin büyük kısmı bitti demektir.

baktın başka şeyler var, başa çıkamıyorsun, aldığın yeri ara sor.
youtube'da da güzel videolar oluyor çiçek bakımıyla ilgili.

bu şekilde ben 1-2 yılda bayağı bir şey öğrendim.

bir de, benim kurumuş sap gibi kalan bir ortancam vardı.
sulamaya devam ettim yine de.
küçük bir yaprakla büyüdü ve tekrar kocaman oldu.
kurumuş, ölmüş bir petunyam vardı, sulamaya devam ettim, sarkan kocaman bir petunya oldu durup dururken.
yani öldürdüğünü sandığını öldürmemiş de olabiliyorsun.

bence duyuru sahibinin demek istediği genelde belli yaş üstü kadınların (ya da insanların, ama ev kadını olarak yaşamış kadınlar diyebiliriz daha çok) çiçek bakımından anlaması.
ve öyle bir şey var gerçekten.
benim 85 yaşındaki anneannem sardunyanın dalını alıp, oradan kocaman çiçek yapabiliyor, ben yapamıyorum.
babaannem benim öldürdüğüm zambakları bahçeye çevirdi.
teknik olarak "ben onu bilmem" dedikleri de oluyor, ama genel olarak daha becerikli ve bilgili oluyorlar tabii ki.

yani tarım konusunda belki söylenen doğru olabilir, ama sardunya bakmak konusuyla tarım konusundaki cehalet aynı konu değil.

eskiden insanlar daha çok çiçek falan bakıyordu, daha çok evde yemek yapıyordu. (şehirli insanlardan söz ediyorum)
ben yeni yemek yapmaya başladığımda domatesleri katlederken, annem kesme tahtasına koymadan, elinde doğrayıverirdi domatesi soğanı.
onun gibi.
yaşam tarzının getirdiği deneyim var belli yaş üstünde.
bizim nesillerimiz öyle olmayacak mesela.
benim çocukluğumdan beri annem her yaz balkona çiçek alırdı, artık evlerin balkonu yok vs.
yani kendi geliştirdikleri yöntemleri, temel bir birikimleri var.
ben bile geçen yaza göre artık bazı şeyleri biliyorum ve daha az çiçek öldürdüm.

bir de çiçek bakımı hakkında hiçbir şey bilmeden kitapla videoyla olmuyor gerçekten.
bazı temel şeyleri bilmek gerekiyor.
o da birebir çiçeğe bakarak ve bu tarz konularda deneyimli insanlara, çiçekçilere sorarak anlaşılan bir şey.
çünkü bazen söylenen her şeyi yapıyorsunuz, yine de olmuyor.
aksine, alakasız bir şey yapıyorsunuz, çiçekler açıyor.
o yüzden tanımak lazım, sonuçta bunlar da canlı.
kedi köpek bakmak gibi değil tabii, ama çiçeklerin çokluğuna göre ciddi mesai isteyebilen bir şey.

tek bitkiyle başlayın, duygusuzromantik +1. onda uzmanlaştıktan sonra gerisi gelecektir. onu da şu infografiğe göre seçebilirsiniz.

i.kinja-img.com

bir çok indoor bitkinin gerçekte (doğada) nerelerde yetiştiğini biliyor olmanın faydası olur. örn. doğada yağmur ormanlarında yarı gölgede (büyük orman ağaçları altında) yetişen bitkiyle orijini meksika olan sıcak kuru kumlu toprak bitkisinin ihtiyaçları farklı olur, bunları bildikçe dene yanıldan çok bitkinin morfolojisine yaprak kök yapısı vb şekillerine bakarak dilini anlayacak hale gelirsiniz zaman içinde.

edit; örneği açayım havada kalmasın, yağmur ormanı bitkisi nemli ortamda yetiştiğinden suyu idareli kullanacak bir metabolizma geliştirmemiştir, gölgede mümkün olduğu kadar güneş yakalayabilmek için uzun yada geniş yaprakları vardır, bu bitki yüksek güneş ışığına maruz kalırsa aşırı çalışıp yapraklarındaki gözeneklerden aşırı su kaybeder, devamlı sulansa bile kök yapısı buna uygun değilse o suyu yapraklara taşıyamaz. toprakta yüksek organik madde olması iyi gelebilir çünkü organik atıklar azot içerir ve azot büyük yeşil aksamın yapı taşıdır. örn paşa kılıcı gibi bitkilerde ise suyu depolayabildikleri etli yapraklar vardır ve organik madde gereksinimleri fazla değildir, kolay tutunabilecekleri yarı kumlu topraklar işlerini görür. bunun gibi.

aynı maili devamlı bende alıyorum. net bilgim olmamakla birlikte sahte diyebilirim.

profil görünteleme değil o. arama sonuçlarında adınız çıkmış listede aratılan anahtar kelimelere göre.

Araba var ise yedigöllere kamp atabilirsiniz bir gece
Geçen sene bu zamanlarda gittiğimde çok güzeldi havası
Yedigöller içinde otel ve yeme içme yeri de vardı

Yalnız yollar Biraz dolambaçlı, süren kişinin dikkatli olmasında fayda var

İyi gezmeler

bütün bu rotalar kalabalık olur kesin. Yedigöllerde kamp atacaksanız gece çok soğuk olur hazırlıklı olun derim. Bir gün gölcük gölü, bir günde abant, mudurnu yapabilirsiniz.

Bunun dışında safranbolu falan da deneyebilirsiniz.

Yedigöller mi? Aman ha... Geçen sene 28 ekimde gitme hatasını yaptık. Özel araçlar bir yandan tur otobüsleri bir yandan... Büyük sıkıntıydı. Hem yukarıdan hem aşağıdan gelenler nedeniyle kilit oldu. 4 5 saat arabanın içinde kaldık. Geri gidemiyorsun sürekli yukarıdan gelen var. Yollar dar. Zaten aracını bırakıp gidenler var.Kontağı kapatıp bekledik. Tuvalet yok su yok yemek yok. Türk Telekom çekmiyor... Jandarma gelip olaya el koydu. Yolu açmaya çalıştı. Mengen tarafına yönlendirdi VS. O tarafta da tek şerit toprak yol vardı. Santim santim gittik.

Uzun lafın kısası üzerine para verseler tekrar gitmem. Bu arada turla gelenler de yukarıda inip oldukça uzun bir yol yürüdüler parka girmek için. Bu arada parkta değil ama yol üstünde kar birikintileri vardı. Hatta kar topu oynayan insanlar vardı.

kamp tecrubemiz hic yok, dolayisiyla bu kadar soguk havada zorlu bir kamp olayina girmeyiz muhtemelen.

@sutlu nescafe cok onemli bi veri oldu cok tesekkurler. bu plan yatiyor oyleyse :) alternatif tavsiyesi var mi :)

o sıkıntıyı çektikten sonra evde oturmayı tercih ederim :)
şile'de saklıgöl diye bir yer var. 19 mayısta oraya bile ulaşamadık. bir numarası da yok oranın.

Haftasonu ve tatil günleri böyle yerlerin hepsi kilit. Yıllık izin kullanıp gidiyorum o yüzden.

Yedigoller'den donus tam bir facia soyleyeyim. Ister turla git ister kendi arabanla, arac cikamiyor oradan. Haftaici gitmen lazım resmi tatil olmayan gun.

birleştirmedim. yarım gün işe geleceğim. bende terk etmek eziyet olmaz. erkenden terketmek gerek.

birleştiriyorum, kemer, dalışa gidiyorum.

almadım, hala güneş görüyor ve çok soğuk değil bizim çiçekler için. çiçeğine göre muamele yapmak lazım aslında. şöyle ki saksıdaki bazı çiçekleri hiç almıyoruz, kendileri kışın dökülüp yazın çıkıyorlar.

Witcher 2 önerebilirim. Olsaydı Witcher 3 tam istediğiniz tarzda bir oyun olurdu ama maalesef 360 için çıkarılmadı.

Dragons dogma

asura's wrath. japonların god of war'ı diyebilirim. zevklidir.

dragon age serisi

cevaplar icin cok tesekkur ederim. skyrim'in en sevdigim yani bircok diyalog ve yan gorevlerin de olmasi. bir de hafif esprili bir dille birbirlerine laf sokmalarini da seviyorum ama onu yakalamak cok zor sanirim. neyse, onerdiginiz oyunlarda sadece adam (veya ejderha ya da yaratik her neyse :) ) kesmek filan yok dimi? anladigim kadariyla witcher gercekten tam skyrim muadili ama digerlerini inceledigim kadariyla sadece savas var gibi?

Dragon Age hani en efsane RPGlerden biri onu öneririm. Sanırım 2 var 360'ta. Son oyun da var ama pek iyi desteklemiyordu.

Ve kimse bahsetmemiş, Kingdoms of Amalur: Reckoning. İnceleyin derim biraz, bence tam aradığınız oyun.

Fallout new vegas

emin olmamakla birlikte fikrimi yazamadan edemedim.
ilki beyaz kalanşo'ya benziyor.
ikincisi ise eğer solgun olanı soruyorsanız yabani menekşe, yeşil olanı soruyorsanız sadece ot.

1286, cok tesekkurler, ben dr uzaktan bakinca kalanso gibi gordum ama o daha etli etli oluyor, bunu yakindan bakinca pek benzetemedim kalansoya. digeri sadece ot muymus yaa cok azimle buyuyordu orada halbuki :(

Benim baharatta ilk baktığım şey, Üzerinde radura işareti olmamalı. Işınlanmıştır yazmamalı yani.

1-faydalı etken maddesi yağda çözülüyorsa yağ ile tüketin. midenize bağırsağınıza giriyor oradan aynen çıkıyor, yağa değmezse. suya çaya koyup içiyorsanız birazcık zeytinyağı falan ekleyin? süte bir kaşık coconut yağı ile de olur.

2-güvenilir aktarı nasıl anlayacağınızı bilmiyorsanız anlayamazsınız. aktar dediğiniz adam yalnız bu işin ticaretini yapıyor. rastgele bir adam. ne biliyor nereden öğrendi meçhul tamamen. kalite standardı falan sormak ne demek yakaladı mı sizin gibi pembe götlüyü bi sokar anlamazsınız. baharatı marketten alın mutlaka. aktarlar ufak paketlerle sattığından belli olmuyor, kilo bazında korkunç fiyatlara satıyorlar.

inekadam, cevaplar icin tesekkurler de bi konu hakkinda fikrim olmadigindan ogrenmeye calistigim icin durup dururken niye pembe götlü oldum anlamadim tam? bana efsunlu cay yapsin istiyorum demedim, adamdan kekik nane bisey alicam alt tarafi??

1- yağda erimesi demek illa yağ ile tüketmek gerekir demek değil. o zaman yağda eriyen vitaminleri de yağ ile tüketelim. hücrelerin hepsinin yapısında yağ zaten var.
2- aktar konusunda güvenilir aktar vardır mutlaka ancak paketlenmiş gıdanın daha güvenilir olduğuna benim şüphem yok.
3- KUCO isimli arkadaş radura işaretli baharatları almam demiş aksine ben radura işaretini güven telkin ettiği için tercih ederim. gıda ışınlama özellikle baharatlarda en önemli risk grubu olan mikotoksinleri ve diğer mikrobiyal faaliyeti engelleyen bir gıda koruma yöntemidir.

1) hücrelerde yağ var zaten düşüncesi ne alaka? Tamam var da mesele inekadam'ın dediği gibi olduğu gibi vücuttan atılmasın diye. Yağda çözünürse vücuda alınma oranı artıyor, kolay oluyor. Az bisey yağ ekle.

2)aktarlardan baharatlı toz haline getirilmemiş şekilde alabilirsen hile olayında rahat edersin. Örneğin ufak bir değirmen al, karabiberi evde öğütürsün. Yapraklı baharatlar da kurutulmuş veya taze şekilde satılıyor. Evde bir tepside kurutsan elinde ufalanıyor zaten, nane özellikle. Pul biber kurutsan rondodan bile geçiyor hatta.

2 soruya cevap olarak, aktardan acik baharat almayin. buyuk oranalr halinde ve acik olarak bekletildigi icin kuf, boceklenme (ve akabinde temizlenme), bayatlama gibi sorunlar oluyor genelde. bunlardan en onemlisi kuf ama.
paketli alin mumkun oldugunca. (doktorumun aynen bu sekilde tavsiyesidir)

diğer davranışlarınız değil de, aktara kalite standardı sormak pembe götlü bir davranış. tatlıcıda kasiyere "bu cezeryedeki bademin menşei nedir?" diye sormak gibi.

@inekadam, verdigin ikinci ornek daha da sacma olmus. diger davranislarimi bilip yorumlayacak, bu sorumla kiyaslama yapacak kadar beni tanimiyorsun zaten. ayrica yenip icilen, hatta alternatif tip olarak kullanilan urunlerin satildigi bir ortamda standart aramak ya da bu urunlerin menseini merak etmek pembe götlülük degil, normal bir sey. kaniksamis oldugun ortadogu batakliginda oldugumuz gercegini bir kenara birakirsak her sey gibi bunun da bir standardi olmali ve bu standart uygulanir ve kontrol edilebilir olmali. kaldi ki soruda da olmasinin iyi olacagini ama malum sartlar sebebiyle boyle bir beklentim olmadigini belirtmisim zaten.

hakarete kilif aramak oluyor senin su an yaptigin, amiyane bir tabiri daha var ama senin gibi hakaret etmek istemedigim icin o kismi kendin bulmani tavsiye ederim. baska cevap vermene gerek yok, diyalog uzamasin. baska soru da sormadim zaten.

hakkın tabi de, aktar kim? random bi dükkancı. hatta belki de o random dükkancının yeğeni ya da asgari ücretli çalışanı. ezberliyolar neyin neye iyi geldiğini... yani sallamasyon bi listeyi... koca koca beslenme uzmanlarının bilmediği şeyleri soracaksın adama. biyoyararlanım falan sorsan kaç kişi biliyor bunu? o adam bugün aktarı kapatır yarın para var diye lokmacı açar. lokmacıların kaçı glisemik endeks ne demek biliyor sence? sorsan ne der? kasiyer dediğin asgari ücretli ortalama 7-8 ay aynı işte çalışan biri. bu insanlara böyle şeyler sorup bilmelerini beklemen dünyanın her yerinde garip.

@inekadam, ben adama bir sey sormayacagim, en bastan beri onu bi turlu anlatamadim sana. sadece icine hile hurda karistirmayan dogru duzgun aldigini dogru duzgun satan biri illa ki vardir, onu anlamaya calisiyorum. ne sattigini ve bu sattiginin ne ise yaradigini bilmesi sart degil nice to have olur ancak.

kalite standardini zaten bu adam belirlemiyor, standart islerinde denetim kurulusu gelir denetler, uygun olmayani uygun hale getirir, gelmeyeni kapatir vs. adamin bana hipokrat olmasina gerek yok yani, boyle bir talebim ve ihtiyacim da yok. en bastan beri diyorum ki iki ivir zivir alicam o aldigim da cer cop degil dogru duzgun mal olsun. neresini anlamadigini anlayamiyorum.

bunu dedigim icin niye pembe götlü oluyorum (kaldi ki o ne demek) ve hala bunu nasil ve niye savunuyorsun, anlamadim gitti. neyse sen yazsan da ben baska bir sey yazmayacagim cunku gerek yok.

Yağmur geçişleri var diyor. Ara ara yağar bence, uzun süren sağanak olacağını sanmıyorum.

buluttan uygulaması(geçen ağustosta yağan yağmurda popüler olan) sabah yine sağanak öğleden sonra ise güneşli sahilde yürümelik serin bir hava var diyordu.

Ya kullanmayı bilmiyorlar ya da elektrik/enerji israfını önemsemiyorlar. Belki öyle bir emir gelmiş bile olabilir. Hiç belli olmaz.

normal bilgisayar gibi açıp kapanıyor onlar, kapatmıyorlarsa ciddi israftır. ilçe meb'e bununla ilgili bir şeyler yazabilirsiniz bence.

gayet kapanıyor ama ya kapatmayı bilmiyorlar ya önemsemiyorlar. o sebeple ampüller çok daha hızlı bitiyor -ki tanesi 300/400 tl bandında- ayrıca içindeki diğer hassas parçalar çok daha çabuk eskiyor. yanlarına kısa ve açık ifadelerle talimatlar konulsa(şöyle açılır-böyle kapanır-işin bitince şöyle yap) bence çok işe yarar.

üğpoıuy şöyle söyliyim, dun gece saat 11de geçtim önünden, tahtanın ışıkları hala yanıyordu. sınıfların lambaları kapalıydı. öncesinde akşam 8de de önünden geçtim dün, durum aynıydı. gece 11de de herhangi bir kurs yoktur olsa da en azından sınıf lambaları da yanardı diye düşünüyorum.

mesai saatlerinde oralarda olmadığım için müdüre nasıl ulaşmalı bilemedim. okul saatlerinde telefon etsem ulaşır mıyım ki?

Maç var.

O dediğin beklemeler genelde bayram tatili dönüşü olurdu. Şindi en fazla yarım saat beklersin.

@kaptan memo, universiteyi istanbulda okuyan bursali biriyim ve 17 yildir istanbuldayim. cuma eskihisar gidis pazar topcular donuslerinin hicbirinde yarim saat bekledigimi bilmem. saat sacma erken veya sacma gecse belki beklemeden gecmisizdir ama.

eskiden tutuyordum. çanta şeklimde olmasa da yanımdaki komodin içinde su-düdük-bisküvi falan vardı.
sonra sanırım her şeyi unuttuğıumuz gibi bunu da unuttuk. bugünkü sallantıyla sanırım tekrar hatırlamak lazım.

Yok ama olması gerektiğinin bilincindeyim. Hatta bu konuda eğitimlere katıldım ve o çantanın içinde neler olması gerekiğini bile biliyorum ama yine de tutmuyorum çünkü malım evet!

Yok.
Buyuk bir deprem olacak diye bir kaygim yok. Bir insan omrune buyuk bir deprem denk gelme ihtimalinin cok da yuksek oldugunu dusunmuyorum. 99dan once en son ne zaman istanbulda yikici bir deprem oldu mesela.

Ama çanta her halukarda bulundurmak lazim, ona her turlu hak veriyorum. Yangin tüpü de bulundurmak lazim hatta bence. Onlem almak hicbir sey kaybettirmez, en kotu ihtimalle bir faydasi olmaz.

Tutmyorum zaten iki katlı evde oturuyorum, salladı mı bızık dışardayız. Bakkal market bişi bulunur açlıktan ölmeyiz sonuçta. Yanımda 2 şişe su olur, o da deniz süngeri gibi su tükettiğim için yani depremle alakası yok :D

bende batıl inanç var. arabaya ne zaman kaza tutanağı eklesem ekledikten sonra kaza yaptım. olumsuz bir durum için ne zaman hazırlık yapsam gerçekleşti. bu durumun bir sürü açıklaması olduğunu biliyorum ama elimde değil. anne babam için deprem çantası hazırlamak istiyorum, elim gitmiyor. almıyorum, hazırlamıyorum.

Buhurdanlık+Aromatik yağlar

Buhurdanlık +1 miisss gibi kokuyo ev

Yerleri güzel kokulu deterjanla silmekten başka bişey yapmıyorum.

evde buna benzer buhurdanlik var
www.hepsiburada.com

ozellikle kisin uzerine su koyuyorum, icine limon portakal kabugu kabuk tarcin falan koyuyorum, altina da mum yakinca ev guzel kokuyor

Ben tarçın severim. Beyaz sirkeye su ve kabuk tarçın ekleyip kaynarıyorum.. Yetiyor.

Balkonda geniş saksıda nane var, arada topladıkça kokusu evi sarıyor. Bir de tütsü.

ben tütsü kullanıyorum. coconut, yağmur ormanları,sandal ağacı ve gülkurusu kokusu favorilerim. buhurdanlık denemedim hiç onu da deneyeceğim.

cevaplar icin cok tesekkur ederim, sanirim en guzeli buhurdanlik bu durumda. peki kullanan arkadaslara sorayim o zaman, yakacaginiz kokulari nereden temin ediyorsunuz? aromatik yaglar mesela aktarda satilanlar is goruyor mu? ozellikle aldiginiz bir yerler var mi?

ayrica limon portakal kabugu ve tarcinli suyu da deniycem buhurdanlikta.