Ekşi Duyuru

Motosiklete bin

dışarı çıkın. yürüyün, koşun, fotoğraf çekin, balık tutun.

tiyatroya, sinemaya, konsere gidin. yeni bir kursa yazılın. enstrüman çalın, dil öğrenin.

kendinizi en iyi siz tanırsınız; neyle meşgul olmak sizi mutlu ediyorsa onunla ilgilenin.

Evet, meramımı anlatamamışım ne yazık ki. Cevaplar için teşekkürler ama, tavsiye almak istediğim konu gün içi yapılabilecek grup aktiviteleri hakkında.

Büyük bir kararlılık sonucu, yıllardır görüştüğüm, arkadaş olduğum insan grubuyla ilişik kestim (sebebi çok, konuyu dağıtmak için es geçiyorum). Bana bir şeyler katacak aktivitelerin peşindeyim.

Akşam/gece aktiviteleri OK zaten, senelerdir aynı bara gider, aynı tabureye otururum. Gayet de memnunum bu halden, bu konseptin gündüz olabilecek versiyonunu arıyorum.

Teşekkürler.

Belki biliyorsunuzdur ama bu sitede bircok grup aktivitesi bulabilirsiniz ilgi alaniniza gore. www.meetup.com

Kara şimşek de şurda otlayadursun.

cengiz kurtoğlu'yla bir akrabalık var mı?

hakkaten yıl kaç?

Abi 97'de çıkardığın pop albümünü severek dinliyorum. Daha sonra neden kayboldun piyasadan?

Aa biz tanışmıştık

geçmişlerden gelen başka ifşalar vardır:

hizliresim.org

i.hizliresim.com

karşim hayırlı olsun seni aleme kazandırıyorum

Bakışlarında bir kalenderlik mii piçlik mi var kestiremiyorum :))

ama iyisin yani köprüden atlarsan o saşlara yazık edersin

@gözü açık sevişen yahudi

Ahahahah şahane olmuş

cengiz kurtoglu + tayfun un yasak askinin meyvesi gibisin :)

leyla ile mecnundaki hidayete benzemiyor mu bu adam :D

O gözlüğü at, yerine bir aviatör bul. Sonra bana dua et.

s-media-cache-ak0.pinimg.com

sherlock kendini öyle tanımlıyordu.

çevremde yok maalesef, başka birinden daha görüş al

hiç yanlış anlamayın ama kendi çapında yürümüş gibi geldi bana.

kendinizi özel hissettirmeye çalışmış işte derdim. ciddi bir şey görse, korksa yakınınızda bulunmazdı.

başlığı görünce overwatch ile ilgili bir şey soruyorsunuz sandım ama yine de cevap vermeye çalışayım.

reaper diye bir karakter var, bam güm adam öldürüyor, metalci (!) giyinişi var vs. onun voiceline larından birisi "i am not a psychopath, i'm a high functioning psychopath".

sizdeki sayko değil, sosyopat mış gerçi ama, yani lafın kısası; benim çevremde tanıdığım tek high functioning psychopath reaperdır.

sosyopat dediğiniz insan bildiğin duygusuzdur. yüksek işlevli olması için yüksek zekalı ve bu zekayı da kendi hayatını başarılı bir şekilde kurgulayacak şekilde kullanabilmesi lazım.

siz mesela hasta bir çocuk görünce üzülen insanlara şaşıran, ağlayan insanlara anlam veremeyen, duyguları hissetmeyip sadece diğer insanlara baka baka taklit eden, doğal davranmak gibi bir şeyi hiç bilmeyip tamamen içinde bulunduğunuz durumun gereklerini düşünüp hesaplayarak hareket eden, her ağzınızı açtığınızda ''... dersem ne işime yarar, ... dersem ne işime yarar'' diye düşünerek aynı tonda doğru/yalan söyleyebilen biri misiniz?

otonomo+1

çok doğru açıklamış. Senin şu duyuruyu açman bile high functioning sociopath olmadığını gösteriyor, çünkü duygu belirtisi yaşamışsın, kendi içini dökmüşsün, etkilenmişsin. H.F.S olsan bunların hiçbiri olmaz.

"House MD" dizisinde 6. sezon 12. bölümde bir tane high functioning sociopath'la uğraşıyorlardı. İstersen o bölümü izle. Bölümün adı "Remorse".

safepassage: önceden de söylediğim gibi, şiddete yönelik bir eğilim sahibi değilim.

otonomo: teşekkürler, güzel bir bakış açısı yakalamışsınız.

bahsettiğiniz duygu dışavurumlarından bazıları benim için geçerli. Hasta bir çocuk görünce üzülen insanlara şaşırmıyorum, hatta bazen ben irrasyonel şekilde üzülüyorum ama bunu kesinlikle dışarı yansıtmıyorum. Dışarıdan baktığınız da tamamen duygusuz bile görünüyor olabilirim. Bazı duyguları kesinlikle anlamıyorum, diğer insanları taklit ederek topluma olabildiğince entegre olmaya çalıştığım anlar oldu. Ama söyledikleriniz arasında benim açımdan en doğru olanı mesela, "ağzımı her açtığımda ne dersem işe yarar" kısmı örneğin.

Tüm bunlardan yola çıkarak bu high functioning sociopath kavramının, tıpkı otizm ve cinsellikte olduğu gibi bir spektrum olduğu kanısına varıyorum.

harzem: söylediğin bölümü izleyeceğim, ilgimi çekti. Teşekkür ederim.

Bu konuda uzman yorumu yapabilecek bir profesyonel tanıyan varsa, tavsiye edebilir mi?

mental rahatsızlık yakıştırarak kuul görünme işi ergenlikte bitiyor sanıyordum ben. böyle saçma bir şey üzerinde niye bu kadar düşündün onu da anlamadım. böyle bir endişen, kaygın varsa gidip bir uzmanla "hasta" sıfatıyla görüş. ben insanları analiz ederim yeaaa deyip böyle siksok çıkarımlar yapan tipleri de ciddiye alma, isterse peygamber olsun.

ilkokulda verilen yaz tatilinde ne yaptığınız konulu kompozisyon ödevi formatında cevap veriyorum.

bitin gün yattım. yazlığa gittim. yazlığa ablamla eniştem geldi 2 gün kalıp gittiler. 3. gün kurban kestirdim t-shirtime kan sıçradı, eve gidince sabunla yıkadım çıktı. arkadaşlarla sinemaya gittim. faceden çok tatlı bir hanımı ekledim kabul etmedi. bitti.

Yok, açık hava da olsa papyon ve takım iyidir. Düğün bu neticede.

sarıyer taraflarında oturuyorum. yol üstünden geçerken o otun bir kısmını bana bırakmak ister misin? :)

Pompeye devam diyoruz sonra anlamıyorsunuz. Bence de orgy olalım.

Cevap veriyorum, ben gitmeyi düşünürüm. (Yersen)

danışmanlık firmalarının white paper'ları oluyor, google da çok yardımcı sağolsun...

hangi sektör için arıyosun?

Giyilebilir teknoloji ürünleri ile alakalı bir konu.

White paper'lar faydalı olmuyor pek; pazar araştırma raporlarına göre çok yüzeysel kalıyorlar ne yazık ki.

Izlanda! Vize ve zamanim olsa atlar giderim.

Estonya

polonya

Sound engineering kursuna mı gitsem acaba önce? Bir buldurun be

Bu işi uygun fiyatla yapmanız için yine uygun fiyata danışmanlık hizmeti verebilecek birini tanıyorum isterseniz telefonunu mesajla gönderebilirim. hangi şehirdesiniz?

stark? tony stark ? abi sen misin?

kardeş bi bok anlamadım ama iyi fikir bence. boş durmasından iyidir yani.

Hibeyi ne için verdilerse o proje için kullanıp işi büyütürum. Lotodan çıktıysa borsaya girerim veya is kurarım.

çalışmaya devam ederim daima.

lojistik firması kurardım sanırım. çok seviyorum ben öyle işleri. türkiye'de kargoculardan herkes şikayetçi zaten. o işe girerdim herhalde. önce türkiye içi, eğer işi tutturursam uluslararası nakliye işlerine dalardım.

işlerim yolunda giderse, güzel bir tabanda işimi gücümü devam ettirebilirsem, bir kulüp satın alıp onun başkanı olurdum. kendi firmamı sponsor yapıp, ordan takıma para akıtırdım. taraftar ve yöneticinin birlikte yönettiği birer futbol ve basketbol takımımız olurdu. orada doğup büyüdüğüm ve müthiş potansiyeli olduğuna inandığım için bunları çorlu'da yapardım sanırım.

olm ne güzel melankoli yapıyodum niye böyle güzel hayaller kurduruyosunuz şimdi.

Ben bi ara hesaplamıştım. Yaklaşık 6 milyon euro param olursa 45 yıl boyunca, yani yaklaşık olarak ömrümün sonuna kadar ayda 10,000 euro ediyor. Eğer bu miktarın üstünde bir paraysa derhal işimden istifa eder, her ay maaş gibi on bin euro'nun ayrı bi hesaba yatması için talimat verir, 1 yıllık sürelerle dünyanın farklı şehirlerinde yaşardım. Barcelona'ya yerleşirdim mesela, orda öylesine ispanyolca kursuna falan giderdim, takılır zaman geçirirdim. Sıkılınca gider new york'a yerleşirdim. Melbourne, tokyo, cape town, sao paulo, stockholm. Sıkıldıkça yeni bir yere yerleşir, gezer tozardım.

Eğer para bu miktarın altındaysa yatırım için fırsat araştırırdım.

hazıra dağ dayanmaz. hem millet borç ister farkettirmemek için işe gitmek şart.

Saniyesinde işi bırakırım. Ama böyle baya çirkefleşerek bırakırım. Herkese küfrederim, ağzınıza sıçayım sizin beyinsizler hepinizden nefret ediyorum, iğrenç insanlarsınız derim. Dövdürürüm bi de bunları, mis gibi oh.
Sonra gider deniz kenarında büyük arazisi olan bir eve yerleşirim, hayatımın sonuna kadar da asla çalışmam. Keyif yaparım. Bi tane at alırım, ona binerim. Çiftlik kurarım hatta direkt.

bugunku antremanda goz dolduran futbolcu +1
düzenli bi şekilde işe gitmemi gerektirmeyecek her türlü miktarda işi direkt bırakırdım.

lotodan para çıkarsa hemen maldivlere gideceğiz biz. sonrası için planda iş kurmak (iş belli) var.

profeminist felsefeyle bir mor çatı kurmayı düşünüyorum. 10 fedai tutup potansiyel katil eski eşleri dövdürtmek de var organizasyon şemasında. eğlenceli ve sosyal duyarlı.

isi kesinlikle birakmam hatta buyuturum. bir de vakif falan gibi birsey kurardim, daha dogrusu bir cesit thnk tank gibi birsey. yillarca ezilmis akli basinda uzaktan begendigim akademisyenleri falan toplayip, sorardim kardes ne isitoysun arastirma yapmak icin, ne malzeme gerekiyor, hangi kursa gidicen diye, sonra bunlari vatan millet hayrina calistirirdim. kisisel olarak bir hirsim yok ama su turkiye'nin biraz daha az ecis bucus oldugunu goreydim olup gitmeden, hele bir de benim katkimla olursa super olurdu. hatta vakfin parasini korumaya falan alirdim ileride cocugum akrabam falan dokunamasin ben olursem diye.

Bir süre evden çıkmaz, ayı gibi uyurum.

Hepinizi pandiklerdim

Hibeyi ne için verdikleri önemli zira bu tarz fonları verilen amaç için kullanmak gerekiyor. Ben vazgeçtim bu parayla kendime yat alıcam diyemezsiniz :)

Ama bir şekilde şans oyunlarından vs elime o kadar para geçerse. Bilmem aklımdaki projeleri gerçekleştiririm ama çalışmaya devam ederim.

kimseye çaktırmam eski hayatıma devam ederim sadece evimi ve arabamı değiştiririm. çevreme de kredi çektim derim... para dostlukların içini boşaltır gerek yok herkese söylemeye...

hibeyi veren peşine düşer. zaten şahsi banka hesabınıza da yatmaz. öyle istediğiniz gibi kullanamazsınız, tüm parayı tek kalemde çekip yurt dışına kaçayım deme şansınız da yok, tek seferde tüm parayı çekemezsiniz, haliyle de şahsi hesabınıza aktaramazsınız. o iş olmaz yani.

piyango, loto falan çıksa diye düşünürsek haydan huya gider deyip çalışmaya devam eder, o parayı da akışına bırakırdım. mesela araba alıp da binmem, iş falan da kurmam. alın teri dökmeden lotodan piyangodan çıkan parayla kurulan işin yürümeyeceğine, alınanların da hayır etmeyeceğine inananlardanım. ha sonuçta 50 milyonum olmadı hiç. olsa etkilenip de fikrimi değiştirir miyim, onu da bilmiyorum.

"Ne yapicam ben simdi?" derdim.

abi ayda 10 bin euro ve 45 sene demiş futbolcu. bu toplamda 10x12x45'ten 5,400,000€ eder. 5 milyon 400 bin!

bankada bu kadar parası varken "ayda 10 bini bana gelsin, maaşlı çalışan gibi yaşayayım" deyip de bunu becerebilen adamın ellerini öperim. ben hiç değilse bir ev, araba falan almaya çalışırdım. gerçi ayda 3 bin euro taksitle, maaşla da ev alabilirsin ama hazır param varken aradan çıksın isterdim ben. lan dur televizyon alayım, dur bak play station da alayım, nasılsa bok gibi param var gidip tanesi 100 liradan 15 tane bilgisayar oyunu alayım derken bitiririm ben parayı. ya da 45 yıllık hesapladığım kaynak 6-7 sene anca gider.

zengin olmak çok zormuş lan. iyi böyle.

teknokentte bi ofis açar arkadaşlarımı alırım yanıma. keyfine tasarım, hesap kitap falan yaparız ne güzel olur lan.

e haliyle hibe olduğu için bir projeden alınmış olması zorunlu.

Para şahsi banka hesabına bir kalemde yatmıyor tabii ki şirket için açtığınız hesaba 3-4 partide yoğun mali denetim sonrası yatıyor ama sorum ne hissedersiniz olacaktı aslında.

Hibenin gereğini yerine getirmek için o projeyi realize etmek lazım. Asıl para o proje çıktısını satmaya başlayınca gelecek tabii; onun için başka duyuru açılır

Sanki yıllardır multimilyonermişim gibi hiç şaşırmaz tedirgin olmaz ürkmez olabilecek en eğlenceli bir şekilde paramı harcardım. Toplamda en fazla 50 senelik bir ömrüm kaldığını düşünürsek hiç matematik işlerine de girmezdim parayla alakalı, bitirebilirsem ne ala. Benden sonrası çok da sikimde olmazdı açıkçası ama hayatımda olan eş dost akrabayı da en başta paraya gömerek olası yalaklanmaların önüne geçer "Alın bu sizin payınız, siktirin gidin şimdi hayatımdan" mesajı vererek mutlu mesut yaşardım.

son cevabınıza göre cevaplarsak; şurada iki bin lira aldığım öğretmenliğin hakkını vereceğim diye kendimi paralıyorum. önümde multi milyonluk hibe almış bir proje olsa, o projeyi kusursuz yapacağım diye gecemi gündüzüme katar, uykumu yitirir, kaygı bozukluğu yaşamaya falan başlardım.

Simdi aklima geldi, film isine girerim. Ama milyoner degil, milyarder olmam lazim onun icin, anca o zaman harcarim parayi oraya.

bu mu? inciswf.com

Şu olmalı: m.imdb.com

Sektör ne? Ben de geçtiğimiz ay bir süre elk mühendisi aramıştım.gerçekten zor ideal adayı bulmak.

Samanlıkta iğne arıyorsun. Ki samanlık var, samanlık var.. Aradığın "zehir gibi" mühendislerde zaten ilk fırsatta kendisini kurtarıyor. O yüzden hiç kasma al birisini sonra 6 ay sonra başkasını 6 ay sonra başkasını...

kouelohab.com
Buraya ilan vermeyi deneyin eğer ehm arayışınız varsa.

ehm'den kastın elektronik haberleşme mühendisliği ise. haberleşme mühendisliği insanlara genelde sıkıcı geliyor diye düşünüyorum. kimse sinyal işlemek ile uğraşmak istemiyor fourier transform ile c/c++nın en gıcık şeyleri ile uğraşmak istemiyor. yerine java ile ticaret uygulamaları, veritabanı uygulamaları yazıp parasına bakıyor.
e stajyer olarak çalışabilirim. mesaj atabilirsiniz. teorik bilgim var ama henüz uygulama fırsatım olmadı bi çok şeyi.

Teşekkürler cevaplar için. Burası eleman arama sitesi olmadığından mütevellit şöyle şöyle mühendis arıyoruz denemiyor biliyorsunuz. Eskiden ekşi kariyer diye bir şey vardı onu da bitirdiler matmazel.

Şirketin sektörü aslında yayıncılık ve haberleşme üzerine. Canlı yayın araçları var bilen bilir, anten sistemleriydi, uplink ekipmanlarıydı, araçların couchbuilding'iydi (bir nevi pimp my ride) komple çözümler. Ama iş alanı burada kalmıyor tabii. Hareketli bir anten sistemi yapılacaksa mesela olay kontrol mühendisliğinin alanına giriyor. Mesela dedik ki çok hızlı hareket edecek bir anten sistemi lazım bize; o zaman direct drive motor kontrolünden anlayabilecek veya araştırıp öğrenebilecek kontrol mühendisi gerekiyor. Mesela dedik ki, bu anten sistemi kendi konum bilgisini, kendi oryantasyon bilgisini sensör füzyon ile toplasın sonra gimbal hareketi yapsın (mercedes S serisi araç reklamındaki tavuk kafası gibi stabil kalma veya başka bir deyişle maruz kalınan harekete ters hareket gerçekleştirerek stabilizasyon) INS'ler, jiroskoplar olaya dahil oluyor orada da elektronik mühendislerine, yazılımcılara ihtiyaç oluyor. Hadi dedik bu anten sistemi yaptık. Sistemi zorlayacak hızlarda testini nasıl yapacağız? Sistem de ağır, o zaman hidrolik bir 6-dof hareket simülatörü almak lazım; bosch rexroth'a 250,000EUR vermek yerine iyi mekatronikçilerimiz olsa onu da yaparız mesela. Anten sistemini yaptın ya, çıkar şimdi anteni oradan, boş pedestale silah tak, kamera tak, bir gömülü bilgisayar üzerinde görüntü işleme ile hedef takip edip sınır güvenliğini koru.

Zeki, çevik ve ahlaklı mühendisler eqlesin.

ilginçtir ki iyi yetişmiş kalifiye kişiler de işverenlere kendilerini gösterememekten yakınıyor. tam çift ebeli körebe oynanıyor yani :)

Şunun şurasında 1 haftadır falan linkedin kullanıyorum, çatır çatır işveren adaylarıyla konuşmaya başladım. İşe hem yarıyor hem yaramıyor. Ya tutarsa misali, kaybedecek bir şeyim yok.En azından oturduğum yerden Ik'cıların CV'mi şans eseri farketmesini beklemiş olmuyorum. Linkedin'deki grupları deneyin çünkü adam gibi ciddi ciddi iş arayanlar mutlaka grup sayfalarındaki iş ilanlarını da takip ediyordur, oradan birbirinizi bulursunuz.

Bir de head hunter olayları linkedin'de de varmış. Nasıl işliyor bilmiyorum ama bir araştırın isterseniz.

Ben de ufak bir Ar-Ge firması işletiyorum, biz daha çok donanım tasarlıyoruz. Benzer şeyleri biz de yaşadık, yaşıyoruz. Ar-Ge personeli bulmak cidden çok sıkıntı. Ben şirkete önceden tanıdığım, hatta ortak çalışmalarım olan insanları almayı tercih ediyorum.

Stajyer ile uğraşmanızı tavsiye etmem, tanıdığım hiç kimse de etmez. Ancak çok iyi biri tesadüf ederse o ayrı, başka türlü stajyer aramanın gereği yok. Biz stajyerler ile çok vakit kaybettik, adamlara çok eğlenceli ortam sunuyoruz, çok güzel şeyler öğretiyoruz (öğretmeye çalışıyoruz) hatta bir öğrenci için çok iyi sayılacak paralar veriyoruz ama bırakın fayda sağlamayı vaktinizi boşa harcıyorlar. Sonunda da yapamayıp gidiyorlar, hatta bir kısmı ortadan kayboluyor.

Sadece bir kez gerçekten kafası çalışan ve çok çalışkan bir kıza denk geldim. Bir süre çok iyi çalıştı, son senesi olduğu için ayrıldı. Ancak ayrılırken mezun olduğunda gelip bizimle çalışabileceğini söyledim, iş teklif ettim yani.

Ben CV'lerde öncelikli projelere bakıyorum. Çünkü herkes kendini beğendirmek için doldurmuş da doldurmuş.'8-10 tane programlama dilini advanced bilenden tutun, her türlü tasarım programını çok iyi kullandığını söyleyenine kadar bir sürü CV ile karşılaşıyorum. Çoğu mail ile geliyor. Ancak tecrübe ettiğim kadarıyla Ar-Ge personelinin CV'sinde dolu olması gereken en önemli yer projeler kısmı. Burası becerileri ve disiplini hakkında o kişiyi tanımanız için yeterli oluyor. Hatta yukarıda söylediğim stajyer arkadaşı da bu düsturla seçmiştik.

Onun dışında okul başarısı, not ortalaması, klüp faaliyetleri vs. gibi şeylerin hepsi hava.

@comptrol: ne trollü yahu. Üzme beni. Al sana link:
www.dropbox.com

haberim yoktu. canlı müzik oluyor muymuş acaba haftasonları cumaları filan bilgin var mı?

boşver kardeş git garsonlara yazıl çoğu gayet taş. çaresiz duyurular açmana da gerek kalmaz

@divit: Yok yahu skjdfhs

@psychedelic: Yeni açıldı abi. Canlı müzik için yer yok Taksim'deki gibi. Ama çıplak ses performanslarının olacağı sözü verildi bana.

@dinsiz adam: olmadı panpa

tarihi eser kacakciligi mi yapiyosunuz 170 kilo nedir :D

birini bulabilir misiniz bilmem de, online daha ucuz olmasi lazim. ayrica valizsiz birilerini kafalarsaniz kisi sayisi artmis olur.

Bildiğim kadarıyla kişi başına 3-4 kg insiyatif tanıma hakları var. Checkin esnasında güzel bir sohbet kurarsanız bu insiyatifi birçok kez aldıklarına şahit oldum. Daha geçen hafta 7 kilo aşımım vardı, bana iyilik yaptılar...

@she was: İş yolculuğu aslında ama illegal bir şey yok :) Aptal THY'nin excess baggage alma diye bir prosedürü yokmuş. Emirates ile yarıştıklarından bahsederler bir de :/

@pandispanya: Muhabbet bizim işimiz, bir denerim. Bu arada herkes neden seni konuşuyor bugünlerde :)

biletleri şirketiniz ayarladıysa biletinize bakın.
anlaşmalı şirketlerde bagaj hakkı 30kg
bir de aranızda classic plus ya da elite kartı olan varsa onlarda da 30kg çıkar muhtemelen

30'ar kiloydu herkesin hakkı. Gişedeki tatava yapmadı zaten kurtardık 700 lirayı ^_^

bi şekilde kandırıp çaktırmadan başka bir bölüme transferini sağla, ondan sonra ne yaparlarsa yapsınlar. sana iş ayarlamış yöneticisi olmuşsun zaten koyuyodur herife.

4 satırlık bir cümleyi işimdeki pozisyonumu anlatabilecek kadar kurma kapasitesi olmayan biri olarak, önce konuşun bence. düzelmezse çıkarın.

Eğer önündeki projeye dair hiçbir heyecan ve istek duymuyorsa cıkart tabi. vakit ve para israfı.

İşe alınman konusunda sana yardımcı olmuş, bir kalemde silip atmak olmaz, ona patronun senin bu hallerinden hoşnut olmadığını, kendine çeki düzen vermezsen işten çıkartmayı düşündüğünü söyle, bu işe ihtiyacı varsa kendini düzeltir, baktın düzeltmiyor o da bu işi istemiyordur zaten çıkartırsın.

Uyarmak lazim bence. Kulak asmazsa birak patron kovsun sen bulasma bu sefer.

bence al karşına böyle baba gibi kardeş gibi konuş abi de bak böyle böyle,benim içim el vermiyor ama böyle devam edersen atılıcaksın vs vs. bu ayarda bu seviyede bir konuşma yap mümkün olduğunda üstten cümleler kurmamaya çalış.

uzun süredir benzeri bir sektörde ar-ge konusunda çalışıyorum. işten çıkar çıkarma diyemem ama kendi tecrübelerime göre bir ar-geden verim alabilmenin yolları şu.

- ar-ge'nin başında işi bilen ve personel ile patronlar arasında köprü olabilecek bi yönetici. bu iş 3 ayda olamaza ikna edecek adam olmalı. klasik ar-ge personeli patronlarla muhattap olmak tartışmak istemiyor beceremiyor da zaten.

-esnek disiplin: insanlar facebook açamazsın, neden tuvalette 15 dakika kaldın şeklinde sıkıştırılmamalı ama her kişinin elindeki işin deadlineı konusunda bilinci olmalı.

-ar-ge çalışanına kendini iyi hissetmesini sağlayacak motivasyonlar verilmeli.
mekan, çay, kahve çeşitli aktiviteler vs.

tüm bunlar varsa ve o adam hala mızmız işinden uzaksa tekrar kazanmanın oldukça zor olduğunu düşünüyorum. ar-ge personeli klasik personelden biraz farklı olmak zorunda. yaptığı işten keyif almalı ve keşfetmeyi sevmeli aksi halde asla iyi sonuca ulaşamaz. motivasyonu düşük bir insan etrafındakilere de kötü örnek olacaktır.

yazılı olarak kendi performansını değerlendirmesini isteyin. sonra da yazılı olarak cevap verin. ilk ve son mahiyetinde yazılı bir uyarı tebliğ edin. imzalı filan bir tebligat olsun. belgeleyin bu yazılı uyarıyı yani.

3 vakit içinde kendine çeki düzen vermezse de, muhasebeye gidip çıkışını alsın.

sizin ona müteşekkir olmanız başka şey, onun beraber ekmek yediğiniz şirkete kötülük ediyor olması bambaşka bir şey!

taksimdeki bütün büfelerde vardır hemen hemen. çiçek pasajında bulabilirsin ayrıca sanıyorum.

küba purosu gibi bir şey bakıyorum. Bulabilir miyim ki büfelerde?

Neredeyse hepsinde bulursun. Hadi cenbatliğin tuttu bulamadın, çiçek pasajında her çeşidini bulursun.

her yerde bulursun :) istediğin boy bulursun. tütüncülerde daha çok çeşit vardır sadece. che filan. backwoods alabilirsin. beşli...

captain black bulmak daha zor hatta.

Çok geç oldu ama yinede arayan arkadaşlar için yazayım ,
büfelerden puro almayın , purolar özel nem odalarında saklanması gereken ürünlerdir ve büfelerde satılanlar sahte ürünlerdir.

Türkiye'de bu işi resmi yapan che markasından bile yalnızca kendisine ait olan iki adet dükkanından alın.

Backwoods gibi ürünler puro değildir.

Captain black ve backwoods istiyorsanız özelden mesaj yolu ile sorun size bilgi vereyim

a6

dusunmene gerek bile yok a6 tabi ki

mercedes değil.
aynı fiyat olsa bmw derdim ama şu haliyle a6 da olabilir.

Ben olsam Bmw 520 alırdım.

Fiyat olarak A6 gerçekten çok avantajlı. Ama ben kesinlikle 520d'den yanayım.

Bir de 190bin liraya önerdikleri A6 donanım ve aksesuar olarak BMW ve Mercedes'ten bir gömlek daha üstte. Bunu da değerlendirmeye alalım.

O zaman sigigit A6 olm, sen kararını vermişsin zaten bize ne soruyon?

bmw ye o parayı veren-üstelik dizel bile değil- benim gözümde katkısız enayidir, kimse kusura bakmasın.Mersoya eskiden kıro işi gözüyle bakarlardı.Kırolar artık her arabaya bindiği için bu düşünce de kalmadı pek.Ben 50 yaşındaki adamların klişesi olarak değil de, genç bir mühendis adayı olarak söylüyorum: Benim için dört kapılı arabalar 2 ye ayrılır: Mercedes ve diğerleri.Elbette Bentley, RR vb. var tabi de, fiyata göre kalite bakımından sınıflandırıyoruz.

Aynı yaşta ve aynı sınıfta bir bmw ile bir mersoyu karşılaştıranlar(fiyatı da dahil) ne demek istediğimi açıkça göreceklerdir.

Merso yeni kasa mı?Eğer öyleyse
1-Merso E250
2-A6 (fiyatından dolayı)
3-520 ( o kadar etmediği için)

520d alırdım.

@AWD genç mühendis adayısın ama 520d'ye dizel değil diyorsun.

520d. beyaz. çok konforlu araç.

ben eksik bilgi vermişim bmw 520d evet.

Sorun şu ki çocukken falan nerde mercedes görsem gider severmişim. Dayım uzun senelerdir stuttgart'ta mercedes'te mühendis. Sırf o mühendis diye mühendis olmuş olabilirim diye sanıyorum. O yüzden mercedes ile audi arasında gidip geliyorum ben de.

bir meendizin A6 dururken gidip baska bisey almasi, meslegine ihanet olur.

@mountaincat editleri takip ediniz.

şöyle söyleyeyim, ben audi de o şehir efsanesi mühendisliğe dair , o abartılan mühendisliğe dair hiç bir halt görmüyorum.Bana tamamen lüks volkswagen gibi geliyor( vw i kötülemiyorum; vw candır)Nasıl üretildiğini de izledim, inceledim ancak bmw ve mersonun ondan altta kalır bir yanı yok ki.Ancak audinin o parayı haketmediğini düşünüyorum.Mühendislikse Mercedes de mühendisliğin babası var,En basitinden, manevra konusunda ne audi ne de bmw merso ile boy ölçüşebilir.iddia ediyorum,Eşşek kadar mersonun ucu ucuna girebildiği milimetrik park yerine audi de giremez,bmw de giremez. quattro ise mersoda da 4 matic var.Mühendisliği iyi olabilir ancak malzeme kalitesi bence mühendisliğinden çok geride.Üstelik 3 arabanın da şöför koltuğuna oturun, aradaki farkı göreceksiniz.Audi cafcaflı elektronik dashboardıyla karşılayacak ama hep bir şeylerin eksik olduğunu hissedeceksiniz.Lan lüks bi araba ama lüks değil gibi, böyle ruhu tam tatmin etmiyo insanı diyeceksiniz.Audiden inip bmw ye binice vaaay, ağa bu farklı bi duygu diyeceksiniz.Bu adamlar bu işi biliyor diyeceksiniz.Ondan da inip mersoya binince,o koltuuğa KURULUNCA o kapının çıkardığı sesle birlikte tamam, noktayı bu koyar diyeceksiniz.kalite budur, bu makine ömürlük diyeceksiniz.

mountaincat ben yazacaktım sizin yazınızı okudum :)

A6 diyorum.

burada bi muhendis 520 d dizel degil demis bende ne oldugunu merak ettim :)muhendislik yaptıgın yerleri soylede yakınlarıan yaklasmıyalım..
geyik bir yana.
bmw hastası biri olarak son kasalarında eski konfor ve primi yapmadığını dusunuyorum.
a6 muthis bir araba ama servis ve yedek parca olayında o aradaki farkı fersah fersah cıakrtıyorlar sizden.
mercedes mercedesdir diyorum.

bana imada bulunan, gözüne şaft kaçan arkadaşlar,duyuru sahibinin yaptığı düzeltmeyi(eklemeyi) de göremeyen 10x10 boyutunda kalas arakadaşlar,olay şundan ibaret: duyuru sahibi arkadaş önce bmw 520 dedi; 520d demedi. Ben cevap verdikten sonra "yazmayı unutmuşum, bmw 520 değil 520d dedi.Ben de onun üzerine 520 dizel madem, birinciliğe oynar" dedim.Türkçe bilmiyorsanız okumayın.Okuyorsanız da gözünüzle okuyun.

su audi premium vosvogendir geyigine cok guluyorum. ayni mantikla audi icin giris sinifi porsche de diyebiliriz. sonucta onu da vosvogen uretiyor. konuya gelelim. ayni fiyat araliginda 3 markayi karsilastiriginda mercedes donanim konusunda hep bir adim geride kalir. bence onu ele. 5 serisi de a6 da guzel arabalar ama a6 nin malzeme kalitesi, 5 serisinden daha iyi. mesela bmw 1 serisinde de 5 serisinde de ayni dandik plastikten joystick vites kolunu kullanir, o vites kolu 100 metre oteden ben plastigim diye bagirir. yine orta konsoldaki bir cok dugme bmw~de adi plastikken a6`da metal ya da daha kaliteli plastikten yapilmistir. bunu iki arabaninda icine oturdugun zaman hemen farkedersin. yine de buna ragmen a6 ve 5 serisi birbirine cok yakin arabalar. a4 mu 3 serisi mi desen ya da a8 mi 7 serisi mi desen hic dusunmeden audi derdim ama 5 serisi ve a6 konusunda o kadar kesin konusamam. yine e benim tercihim a6 olurdu :)

katkılar için teşekkür ederim. Daha önce araba satın almadım. İş yoğunluğundan dolayı fiyat tekliflerini bile babama aldırdım. İlk fırsatta 3 araba için de bir test sürüşü yapıp karar verecek bilgiye sahip olurum herhalde.

En çok üzerine düşündüğüm konu o kadar para verirken gerçekten F/P olarak en iyi arabayı almak istiyorum, burada yazdıklarınızın da oldukça faydalı olacağına inanıyorum. Sözlükten agamemnon'un bir sitesi var araba incelemeleri yaptığı orada A6 hakkında çok bir şey bulamadım ama internetten biraz daha bilgi toplamaya çalışsam iyi olacak.

Teşekkürler.

www.youtube.com

Fiyatı ucuz diye sakın a6 almayın. Bizim peder beyde mondeo aldı passattan daha uygun diye ama halen pişman :)

Yerinizde olsam mutlaka ama mutlaka her arabayı da kiralar bir gün sürerdim. Çünkü test sürüşünde arabayı deneyemiyorsunuz insanların müdahalesine maruz kalabilirsiniz, dolayısıyla kiralamanızı şiddetle tavsiye ederim. (Kaliteli bir kiralama firmasına teklif de edebilirsiniz uygun fiyata ayarlarlar) sonuçta alacağınız araba 200.000 değerinde.

Benim şahsi fikrim açık ara mercedes yönünde. Yeni kasa gerçekten çok kaliteli. Yol tutuşu, süspansiyonlar ve park kabiliyetine bayıldım açıkcası. Yaklaşık 10.000 km kullandım arabayı ve hiç ama hiç bi kusur bulamadım.

Şimdiden hayırlı olsun güle güle kullanın.

2013 yilinin duyurusu bu, coktan alip eskitmis, elden bile cikarmistir arkadas arabayi:)

İnsanları kontrol etmek isterdim hocam. Harry Potterdaki imperius büyüsü gibi. Çak imperyoyu yaptır istediğini. ohh bombastik fantastik.

Çok zor değil o dediğin. En azından hareketleri rahatlıkla kontrol edilebiliyor zaten.

youtu.be

The missing key - jonathan nix. Kesin bilgi :)

beğendim ben. hastalık grip mi

ateşli grip gibi. Teşekkürler beğeniler için

a a güzelmiş ki. bi de kargo sarkısı söyleyip bana özelden yollar mısın..

Geçmiş olsun. Dinledim. Teşekkür ederiz. :)

vay çok güzel olmuş çok gerçek bi kaç tane daha söylesene.
daha varmış tmm onları artık.

:)

idobus var ?

Havalar belli olmuyor, idobüs çok rahatlıkla iptal edilebiliyor ne yazık ki. Hem idobüs saatleri benim işten çıkma saatime uymuyor ne yazık ki. İşten çıkıp yetişemem son idobüse :/

www.kortopsikoloji.com - esin hanım

deniz ergul - nisantasi - 180 TL

fileserver için izleyin derim:
www.teknoseyir.com
www.teknoseyir.com

Bugun de zirve var ama kime nasil ulasiriz kapali oldugu icin bilinmiyor.

antikten deneyin bi süreliğine, antik normal.

sıkıntı var galiba (bkz: sözlükte sıkıntı olması)

gölet var. orada lıkır lıkır içebilirsin.

grid based temalara bakacaksın..

ben tek başıma geleceğim, arkadaşımın ekme ihtimali var. benim için çok iyi olur.

Ben de başlığı görünce "Garanti Sponsorluğu"nu protesto etmek için toplaşma var diye sevindim.

Alman bir filozof var, C veya K ile başlıyor ismi. Protestan ahlakının kurcularından biri.

ADam 30 yıl boyunca her gün aynı şekilde planlı yaşamış. Sabah yürüyüşleri, nereden yürüdğü dakikası vb hepsi belli ve aynıymış. Öldüğünüde 30 yıl sonra ilk defa yürümediğini görünce anlamışlar.

Obsesif kompulsif bozukluk. Doktora gidin.

hangi halk? halkın çoğunluğu mursi'yi destekleyip seçmişse, bunu değiştirmek orduya mı düşmüş? daha 1 yıl olmuş üstelik. demokrasi bu mu? demokrasi ne allah aşkına? aynı ordu yeni gelecek hükümete ayaklanacak mursi taraftarlarının da yanında yer alacak mı? aslında hepimiz olan biteni biliyoruz sanırım.

mısırda kaldığım süre içinde mursi'yi seven bir kişi bile görmedim.

e peki mübarekler, mursi, bush, tayyip, esed vs. vs. şerefsizin fırsatçının içten pazarlıkçının ahlaksızın namussuzun önde gideni diyelim. bunun çözümü çevreye zarar verip yakıp yıkıp polisle çatışmaya mı girmektir? orduyu göreve(!) mi çağırmaktır?

pasif direniş denen zamazingodan hiç mi haberiniz yok güzel gözlülerim? toplu iş bırakma, "yalana dolana girmeden" sanal mecralarda propagandayı hiç mi duymadınız?

mısırda olan boku direngezi adı altında burada yapmaya çalıştılar. doları 1.8'den 1.95'e çıkarmak, yolları kesip yakıp yıkmaktan başka neye yaradı? yollara barikat kurup sözde protesto özde eşkiyalık yapan özgürlükçü(!) arkadaşlarımın yarısı şimdi güney illerinde tatilde diğer yarısı da acaba tatile nereye gitsem planlarında.

hala çıkıp polisle çatışanları haklı göstermeye çalışmıyorlar mı, polis gçöstericilere ne kadar insancıl davrandıysa bu göstericiler de o kadar barışçıl bir protesto sergilediler. al birini vur ötekine!

@irminti gel bak güzel kardeşim sana gözünün gördüğü ama farkına varmak istemediğin birkaç söyleyecem. olayların 4. günü beyoğlunda iş yeri göstericiler tarafından yıkılıp dökülen bi tanıdığımıza geçmiş olsun demeye gittik. hemen yan dükkanda koli koli demir bilye satılıyordu. o dükkan, sahibi senin arkadaşına gaz attı diye talan edildi dimi? yan dükkan da o demir bilyeleri parktakiler canları sıkılmasın diye oyun amaçlı satıyordu, kolilerce demir bilye de (ki sadece 1 dükkandaki satışı söylüyorum genelini sen düşün) tesbih yapımında kullanıldı zaten.

ulan adamlar binlerce motolof kokteyli attılar, kusura bakma ben daha nasıl yapıldığını bilmiyorum, normal vatandaşın da bildiğini sanmıyorum. ama senin sevgi böcükleri o molotofları daha uzağa atabilmek için dev sapanlar yaptılar, bu gözler o dev sapanlarla molotof atanları gördü. ellerine peşpeşe havaifişek atan el yapımı silahları alıp peş peşe ateşlediklerini gördüm. bunu yanındaki kız arkadaşı yaralanan mühendis bile yapamaz. ama dur siz sevgi böcüklerisiniz ya! o molotof kokteylelerini, tam otomatik fişek atarlarınızı, demir bilyelerinizi, içine çivi saplanmış tenis toplarınızı vs. sırf yanınızda olurda kız arkadaşınız yaralanırsa elimiz armut toplamasın diye hazırlayıp sırt çantanızda tutuyordunuz zaten!

içinde yaralı polis var mı diye ambulansın önünü kesip içine bakan çağdaş arkadaşlar, ambulansın içinde yaralı polis olsaydı gıdıklayarak adamı sevgi yumağının içine alacaklardı tabi ya!

ayrıca biber gazı zehirlemez, "o gaz da zehirlenen çırpınan insanlar yeniden nefes alıp vermeye başladıklarında... " diye kendinizi acındırmanıza gerek yok, komik oluyorsunuz. dünyanın neresine giderseniz gidin bir grup insan kamuya açık bir yeri işgal ediyorsa oraya müdahale edilir. gelişmemiş ülkeler cop gibi direkt şiddet, gelişmiş ülkeler ise biber gazı gibi pasif şiddet yoluyla oradaki kalabalığa müdahale eder (biz gelimiş olmasak da polisimiz en azından pekçok yerde copu bıraktı).

ayrıca anlamadığım noktalardan biri de şu: polise karşı cengaver olan siz vatanseverler günlerce taksim meydanındaki pkk ve diğer terör örgütü filama ve bayraklarına, propagandalarına ses etmediniz, ses eden 1 (yazıyla bir) kişi ise gözlerinizin önünde ordaki terör örgütü sempatizanları tarafından öldüresiye dövüldü. içinizden 1 Allahın kulu çıkıp yardım etmedi. ama nedense iş polis olunca vay anam vay. sizin lümpen çelişkinizi yesinler!

polis yer yer orantısız şiddet uyguladı mı? uyguladı! göstericiler molotof kokteyleleriyle, tam otomatik fişek atarlarıyla, demir bilyeleriyle, içine çivi saplanmış tenis toplarıyla istanbulun içine etti mi? etti. al birini vur ötekine.

demokrasi'nin kuralları akp iktidara geldiğinden beri mi değişti. bu ülkede şimdiye dek hangi hükümet bir icraat yapmadan önce referandum yaptı, halka sordu? kaldı ki siz halka sorulmasını da istemiyorsunuz. esasen sorun halkın seçtiği şeye karşı hazımsızsınız. çünkü siz kendinizi zeki, mantıklı ve ilerici görüyor, halkı ise gerizekalı, koyun ve gerici olarak görüyorsunuz. size göre halk kömür ve makarna yüzünden akp'ye oy veriyor. akp'ye oy verenler koyun. aptal. bu stereotip'in içini doldurmak için örnek bulma yarışındasınız. oysa toplumda karşılığı olan her kitlenin içinde mal da vardır, akıllı da.

bu yüzden adnan menderes'i astınız. şimdi elinize imkan geçse tayyip'i öldürmek, param parça etmek istiyorsunuz. mısır'ın darbeci ordusuna alkış tutuyorsunuz. siz kendinizi demokrat görüyor, başka herkesi de baskıcı, gerici ve faşist olarak görüyorsunuz. bu ülke baskıyı akp öncesinde gördü. baskı nedir görmek için akp öncesine şöyle bir bakmak lazım.

bu konuya daha fazla vakit ayırmak istemiyorum. alelacele ve duygusal bir yazı yazdım. elbette "siz" diye bahsedegeldiğim kesim muhalif kesimin cuntacı, darbeci, antidemokrat damarıdır. bunlar sizi yansıtmıyorsa üzerinize alınmayıp geçiniz. ama herkes her şeyi görüyor. milletin sesi çok çıkmıyor, ama sizin sandığınızdan çok daha akıllılar. bakmayın usül, yöntem bilmebilirler, "hocam" yerine "bak hele gardaşım" diyebilirler. ama vicdanın dilinin grameri yoktur. vicdan insanın billurlaştığı noktadır.

sevgiler.

duyurunu okudum da iyice yeşilaycı olasım geldi yeminle. bak böyle kağıda dökülünce baya masraflıymış.

karar senin. paran varsa ve canın istiyorsa harcayabilirsin.

ya da hem sağlığını hem de keseni düşünüp daha sağlıklı bir hayata geçiş yaapbilirsin.

siksok alışkanlıklara kul köle edilmiş yıllar...

yorumum bu.

bunlardan da az keyif almadım zamanında. Şimdi yaptığım daha mantıklı geliyor zaten:) son bir aydır düzenim budur, genç arkadaşlara da öneririm.

kredi kartı ile taksitli şekilde al içkiyi şişesiyle,dışarda içtiğin su çünkü. kar ediyorum sanarken daha pis kazıklanıyorsun.

Tebrik eder, başarılarının devamını dilerim. Çok zoru başarmışsın, helal olsun. Arttırdığın parayla bilumum gezi, kurs, hobi edinmeni dilerim.

tebrik edilir ne yorum yapılır başka. sigaranın tadını alan adam nasıl bırakır anlayamayasam da bir türlü.

haftada 1 dal sigara iyiymiş.. bar ortamı hikaye amaç gerçekten içmekse ben absinthe'i moskovadan getirtiyorum 50'lik xenta 15 euroya daha ucuz oluyor. yurtdışına çıkıyorsan yada çıkan tanıdıkların varsa duty freeden aldır. amaç bar ortamıysa onu bilemem tabii. tebrikler bu arada.

paralı mı parasız mı nedir
erkek yanı olur mu?

erkek dediysek kültürlü üniversiteli temiz çocuklarız.

Parasız değil tabi ki. Kira verecekler odalar için. Kız yanı tercih edeceklerdir muhtemelen. Erkek yanı da olabilir ama, detaylar için mesajdan yürü abicim.

(bkz: paul auster)

merhaba.
bence paul auster.

late slip bence "geç kağıdı"

-arkadaşlık için ev ödevlerini takas ettim/ederdim, ve zamanında gelmeyen çoğu zaman da hiç görünmeyen her arkadaşa "geç kağıdı" verdim/verirdim.-

diyerek öküzleme çevirdim. geçmiş olsun herkese.

@herp
Tamam da, bahsi geçen kişi de öğrenci sonuçta. Orada bir mecaz var, olmalı. Teşekkürler yine de.

late slip www.schoolservice.com bir şey ise ben de herp gibi düşünüyorum o kişilerin yerine imzalıyordur (velilerinin imzalarını taklit ediyor da olabilir) fakat bu kişiler gelmeleri gerektiğinden daha geç geliyor veya gelmiyorlardır, bizdeki yerine imza atmak gibi.

bize şunu çalın diyebileceğimiz bir bar yok malesef
hem de cuma günü çok zor o iş yani
konser öncesi de pink floyd dinlemeyelim hem :))

:) Ben de tam sana başvuracaktım.

Bunca konser kaçırmak zorunda kaldığıma inanamıyorum. Taksimden, eski evimdeki partiden kaçıp gelicem zaten konsere:) Neyse bir yere oturup bişeyler içerim artık.

karga var. orası zaten pink floyd çalar söylemenize gerek kalmadan.

koyduğun fotoğraflar mı aranmış ki? google image bot ve image search bol bol gelmş gibi gördüm. pek anlamıyorum statlardan gerçi.

haziran ayında sadece bi gündemi yani kısıtlı bir periyotta mı olmuş bu aşım ?

siten önemli bir kelimede zirveye oynuyor olabilir mi ?

Mayıs ayında 300 ziyaretçi varken Haziranda 8k'ya kadar çıkmış. (ki ay henüz bitmedi) sitene analytics vs.. ekle hitin nereden geldiğini öğren en azından işine yarar.

Diğer problem muhtemelen bw limitini aşmak üzeresin. Tahminimce aylık 10 gb bw almışsın ve eğer elf gözlerim beni yamultmuyorsa şimdiden 9 gb'ını kullanmış durumdasın. 10'u geçtiğinde muhtemelen hesabın durdurulacak. bilgin olsun.

Mümkün olabilir. Misal, sırf y.lisans tezlerini yayımlayan bir yayınevi kuruldu. Piyasada irili ufaklı bir sürü yayınevi var. Sinema üstüne yoğunlaşmış olanları da var. Biraz da ilgili metnin yapısına, kullanılan dile vb. bağlı. Ama muhtemelen 1000'den daha az basacaklardır. Satılması da zordur böyle bir kitabın.

bazı yayınevlerinde parası neyse verip kitabınızı belirli bir sayının altında olmamak şartıyla bastırabilirsiniz. ondan sonra o baskılarla ne yapacağınız size kalır.

görüntü işleme, iyileştirme şeysiyle ilgileniyorum başıma bişey gelmeyecekse.

Ben görüntü işleme, bir de zevkine ses işleme-sentezleme ile ilgileniyorum.

Ses işlemeyi sevemedim hiç. Çok stochastic. Probability dersini de hiç sevmedim zaten :)

oncelikle cok laubali bir tavrin var.

bilgisayar ve ee mühendisliklierinin y.lisans programlarının oyle gecmesi normaldir. zira bunlar sosyoloji ya da hukuk gibi ek bir şeyler ogrenmekten ote, bilimsel calismalar yapmak için yapilir. size java da bilmediginiz seyler, ya da elektronikte yeni devre elemanları ogretecek halleri yok elbette. o yüzden research alanlarına yonelinir.

o işi birakmayıp okulu biraksan daha cok sey kazanırdın.

doktora yapanların %90 i ideali ugruna,bir şeyler basarmak ugruna yaparlar. diger %10 u da sektoru yer, ogrencileri kullanır ve kendilerinin yapmak istedigi şeyi onlara yaptirarak zengin olurlar.

zaten pek bir şey ortaya cikardiklari da yok hocalarin. türkiye deki üniversitelerden cikan makaleler ve onların nasıl yenilikci oldugu ortada.

Ayran gönüllü durumu var gibi. Daha askerlik var üf püf yok kpss mi kasaydım yok yüksek lisans yok bilmemne diyorsan zaten daha kendini tanımamışsındır, ne yaptığını da pek bilmiyorsundur ama bu durum sadece senden kaynaklanmıyor tabi. Bir şeyi yapmak için hayatını ona adamana gerek yok. Bir şeyi nasıl diyeceğini de bilmeli insan en basitinden. Bunlar bence kapsamında. Bilemem başkası ne der. :)

pages.cs.wisc.edu

Bilgisayar bilimleri ile ilgili olan benchmark'ı istemiyorum yalnız. Sinyal işlemeciler neredesiniz? :(

o zaman www.cs.toronto.edu

peipa.essex.ac.uk

Aradığımı buldum. Herkesin bildiği fakat söylemediği bir mevzu imiş :) Örneğin, şu ana kadar kullandığım tüm datasetler benchmark dataset imiş benim.

Ufak bir açıklama da şöyle belki lazım olan olur:

Benchmark datasetler, herhangi bir işareti işleyen kimsenin, çalışması sonucunda ortaya çıkardığı verilerin doğruluğunu test etmesine, aynı işareti işleyen diğer kimselerle ortak çalışma yürütebilmesine yarayan veri topluluklarıdır.

Örnek olarak sunacağım, MIT-BIH arrythmia database, bir benchmark dataset örneğidir. Benchmark datasetler, genellikle konu hakkında çalışan (muhtemelen datasetin oluşturulmasında katkısı bulunan) akademisyenler tarafından yapılan bir makale ile bilim dünyasına tanıtılır, böylece standardize olmaya başlar. Benim örnek olarak verdiğim MIT-BIH arrhythmia database, Mark RG, Schluter PS, Moody GB, Devlin, PH, Chernoff, D. Kişileri tarafından yayınlanan, “An annotated ECG database for evaluating arrhythmia detectors” isimli yayınla standart olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Bu yayın, önce analog formatta hizmete sunulurken, 1990 yılında CD-ROM ortamında da sunulmaya başlanmıştır.

MIT-BIH database, 1982 yılında aktif olarak kullanılmaya başlandığından beri, yalnızca IEEE tarafından yapılan 439 konferans bildirisi ve 53 makalede veri olarak kullanılmış veya karşılaştırmaya tabi tutulmuştur.

google translate'e göre ikisi de ispanyolca, birincisi saçmalamak ikinicisi ise "iki atomlu" demekmiş.

baba: nine, dyado: dede demek ama 's'lerle hiçbir bağ yok.bulgarca.

çünkü bilgiyi uyguladığımız, ürettiğimiz ve kullandığımız yolun, sosyal ve kurumsal bağlamımızdan etkilendiği gösterildi. (naaapsan anlamazlar bu cümleyi, hiç kasma. klasik boş laflardan bu da).

Bleolem adlı bir muadili vardı. O isimle aratırsanız belki bulursunuz.

Gönüllüler arasından iki tarafın ortak seçtiği kişiler oluyor diye biliyorum. Çok fena sallamış da olabilirim, birazda teyid için yazdım.

Ekleme:Yazdığıma yakın birşeymiş. Şurada değinilmiş:
tinyurl.com

Ben jüri üyelerinin davalı ve davacı tarafından tanınmaması gerektiğini düşünüyordum halbuki. Neyse devam edeyim araştırmaya. Teşekkürler

kafadan ataniyor sanirim, suc islememis, vergisini vermis ornek vatandaslar arasindan. ev arkadasima gelmisti 2-3 ay once, sorarim aslini astarini yarin.

gonulluler de vardir muhakkak, bizdeki bilir kisi tarzinda.

sıradan vatandaşı seçiyorlar kura usülü, teyzeme vurdu piyango ve görevi ekmek gibi bir lüksün de yokmuş.

genellikle jury commissioner adlı kişinin hazırladığı listeden kura ile belirlenir diye biliyorum ben. ama jürinin reddedilmesi imkanı da var. bi de jüri her zaman 12 kişi olmuyo. 6 kişiden oluşan jüriler de var. ceza davalarında ve çoğu eyalette anlaşmazlığın belli bir miktarı aştığı davalarda jüri uygulaması zorunlu. jüriler oybilirliğiyle karar veriyo ama nitelikli çoğunluk yönteminin uygulandığı eyaletler de var. dersten aklımda kalanlar bunlar, umarım işinize yarar.

bircok kriteri var,eyaletten eyalete gore degismesi lazim diye biliyorum,nufus sayimlarinda yenileniyor listeler,bunun yaninda da zorunlu olan ya da gonullu olan yerler var,ama bazi usullere gore random secilip,iki tarafin avukatlarinin kabulune gore kesinlesir.

ama eylatler arasi farklar var bildigim kadariyla

ayrica gozden kacabilecek bi ayrinti icin,capital punishment konsuunda
www.eksisozluk.com

çok fantastik gelmezse eğer, şırıngayı, havluda mincik bi delik açıp meme gibi yapabilirsiniz belki. biberonu da aynı şekilde kullanmak mümkün olabilir. bunun dışında, yavruyu havluyla alıp beslemeyi deneyebilirsiniz. bir de minik minik başını, gıdısını okşarsanız zamanla sakinleşebilir. çok kolay gelsin :) umarım annesi bir an önce yanınıza varır.

"mart ayı başına vurmuş iki maganda kedi tarafından anne kedimiz rehin alındı"

öldüm, bittim. bu kediler aleminde yaşanan dramları insanlar yaşamıyor vallahi. müge anlı'nın sadece kediler üzerine kurulu bi program yapması lazım.

son durum nedir acaba? faydalı olabildik mi? :)

taksim mis sokakta izlenebilir ama yer bulabilecegini sanmam. kadikoy'de dimos'ta izliyorum ben genelde. orda da yer olur mu bilemem. artik 1 saat onceden gidicez heralde.

On numara

Maçka On numara mı?

herhangi birinin sesini taklit etmek

elbette vardır ilgili çalışmaları, en basitinden cep telefonlarında arkaplan gürültüsü engelleme için her gün yeni sistemler okuyoruz internette. ama ne ilgilerini çeker, bilemiyorum.

eeg sinyalini işleyebilirsin

ECG işlemeye karar verdim, de zor yahu :/

havalimanından kalkacak her uçak için belediyenin bir otobüsü terminalden hareket eder. konu ile ilgili www.burulas.com.tr adresinde bilgi bulabilirsiniz. sanırım 3 saat öncesi hareket. detaylı bilgi için 0224 368 20 20

Terminal'den otobüs var zaten ama o kadar erken var mıdır bilmiyorum.

www.burulas.com.tr burda olabilir bilgiler veya bilecik otobüsleri havaalanı yakınından geçiyor olabilir onlara da sormak lazım.

www.burulas.com.tr ama saatleri bana uymaz dersen www.burulas.com.tr den kestele gelip kestel girişindeki küçük terminalde inip yarım saatte bir geçen yenişehir otobüslerine binebilirsin yanlız yolda şdföre söyle seni geldiğinde indirsin biraz içeri yürümen gerekebilir ne kadar tam bilmiyorum ama..