Giriş
(15)

Akıbetini merak ettiğiniz son insan

sekizdokuzon
2012 yılında tanıştığım bir kadın arkadaş saçlarını Filistin'e barış gelene kadar uzatma kararı almıştı. En son o yılda saçları kalçasına kadar gelmişti, şimdi ne yapıyor diye merak ediyorum.Sizin böyle yıllar önce tanıdığınız ve gidişatını merak ettiğiniz kimler var?Teşekkürler.
2012 yılında tanıştığım bir kadın arkadaş saçlarını Filistin'e barış gelene kadar uzatma kararı almıştı. En son o yılda saçları kalçasına kadar gelmişti, şimdi ne yapıyor diye merak ediyorum.

Sizin böyle yıllar önce tanıdığınız ve gidişatını merak ettiğiniz kimler var?

Teşekkürler.
+1
sekizdokuzon
(02.12.25)
İnternet Mahir'i merak ediyorum.
+1
kizil karga
(02.12.25)
Universiteyi Hacettepe de okumuştum. Bilkent ten Odtü den arkadaşlarım vardı sözlukten sağdan soldan tanistigim. Yurttan çok samimi olmadigim ama tatlı insanlar vardi. (Yurdumuz karmaydi ve çoğunluğu araştırma gorevlisi yüksek lisans ogrencisi eğlenceli tiplerdi, benim yaşım kucuktu biraz onlara gore, ama çok eglenceli idi) sonuçta yıllarca her gün gördüğüm insanlardi. Birden kayboldular gibi oldu
o zamanlar WhatsApp yoktu. Messenger vardı :( sosyal medya hesabım da pek yoktu, izini kaybettigim bir cok arkadaşlarım var. Soyadlarını hatirlayamiyorum. Hatirladiklarimdan da bulamadiklarim var. Düşünüyorum yani ara ara nerde ne oldular diye.
0
a perfect lie
(02.12.25)
Yıllaaaar yıllar evvel Relief nickini kullanan bir duyuru kullanıcısı kız vardı. İntihara meyilli bir yapısı vardı. Ben o yıllarda puzzle halısı mı, 2000 parça puzzle mı, bir şey satacaktım. Hafızam çok karışık. Şunu hatırlıyorum, miami ink’i izleyip kendi kendine dövme yapmaya karar vermişti. Neyse, işte bir anda bıraktı duyuruyu. Merak ederim yıllardır akıbetini. Kendine bir zarar vermemiştir umarım…
0
yadigar
(02.12.25)
camlicagazoz nickli duyuru kullanıcısı
+2
mezzosprite
(03.12.25)
ilkokul ve lisede beraber okuduğum, ayrıca meslektaşım olan 2 kişinin kariyerlerine baktım. helal olsun dedim. tipleri de kariyerleri de güzel maşallah.
0
rain when i die
(03.12.25)
ben göbekliraki'yi merak ediyorum. ciddi bir hastalik yasiyordu. umarim devasini bulmustur.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(03.12.25)
Der meister. Öldü mü yaşıyor mu?
0
luluki
(03.12.25)
"tüm hayatın boyunca değersiz bir yığına dönüşeceksin" diyen joker liseliyi merak ediyorum.
0
summerjam0306
(03.12.25)
eksisozluk.com sözlükte böyle bir yazar vardı, onu okumayı seviyordum. Acaba nerelerde ne yapıyor.
0
liberal
(03.12.25)
1 saat önce önüme düştü mahir, napıyo diye baktım takılıyor galiba.

5-6 ay önceki röportajı : www.instagram.com
+1
brkylmz
(03.12.25)
üniversitedeyken (2009 mezunuyum) karşı dairemizde de üç öğrenci kalıyordu. bir tanesi kafayı definecilikle bozmuş, gibi dizisindeki şadan abi gibi geveze bir gaziantepli çocuktu. köyleri zeugma antik kentinin olduğu köy ya da komşu köyü mü ne öyle bir şeydi. 365 gün 24 saat define işleri konuşan bir tipti. define arama çalışmalarından falan bahsedip devamlı surette kafa açardı.

bir gün ansızın, ev arkadaşlarına benim acil antep'e gitmem lazım hadi görüşürüz diyip memleketine gitmiş, giydiği donlar, bilgisayarı, kişisel eşyaları vs her şeyi bırakıp gitmiş, bir daha haber alabilen olmadı kendisinden.

arkadaşları epey bir süre bekledi, elemanın daha da dönmeyeceğine kanaat getirince bilgisayarını falan satmışlardı.

gerçekten define bulup parayı mı vurdu? yoksa define davasına illegal kişiler tarafından öldürüldü mü? akıbetini merak ediyorum.
0
wilhelmwasmuss
(03.12.25)
Ya bir ara sözlükte de çok gündem olan bir site vardı. Sayılardan falan oluşuyordu yanlış hatırlamıyorsam. Bir elemanın günlüğü gibi bir şeydi. Sümer miydi adı neydi ya

O arkadaş nerede ne yapıyor çok merak ediyorum.
0
cay koy geliyorum
(03.12.25)
Eski iş arkadaşım.

Çok özledim onu, umarım çok mutludur.
0
rock n roll
(03.12.25)
İlk okul 2 ya da 4.sınıfta adı Hanım olan zayıf, sessiz, içine kapanık bir arkadaşım vardı. Öğretmenimiz bit kontrolünü sınıfta yaşı büyük, bitten anlayan (anladığını sanan) bir sınıf arkadaşımızla yapıyordu. Bu sınıf arkadaşımız da Hanım'ın saçındaki kepeklere bu bit deyince öğretmenimiz Hanım'ın annesini çağırıp kızı eve gönderdi. O günden sonra herkes Hanım'ı bitli diye zorbalamaya başladı. Sonra okul tatil olunca bir daha ses seda çıkmadı Hanım'dan. Hatırladıkça haline üzülüyor, şimdi nerede ne yaptığını çok merak ediyorum.
+1
Amaranta ursula
(03.12.25)
angelus'u çok merak ediyorum. adamı önce göklere çıkarıp sonra yere bıraktılar. angelus hocam nerdesin?
+2
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(03.12.25)
(3)

Öğretmenler yeşil pasaportu nasıl alıyor?

santimantal
Yakın zamanlarda alan varsa işlem basamaklarını yazabilir mi?
Yakın zamanlarda alan varsa işlem basamaklarını yazabilir mi?
0
santimantal
(27.11.25)
önce online olarak nüfustan yeşil pasaport randevusu
randevu saatinden yaklaşık 1 saat önce il milli eğitimdeki yeşil pasaport bürosuna başvurma. orada evrak ve imza işleri.
alınan belgeyle nüfus müdürlüğüne geçiş. bu arada mobil bankacılıktan pasaport defter bedelini ödeme. vereceğiniz biyometrik fotoğraf kimliktekiyle aynıysa ve kimliği 6 aydan önce çıkarttıysanız sistem fotoğrafın eski olduğunu anlıyor. onun dışında çok bir şey yok, basit işlemler.
0
bruges
(28.11.25)
Nasıl alıyor derken önce memuriyette 3. Dereceye gelmeniz gerekiyor. Bu tamam ise bruges'un verdiği işlemleri yapabilirsin.
0
adivar
(28.11.25)
her şeyden önce kadronuzun bulunduğu okul yönetimine başvuruyorsunuz, okul sizden talep dilekçesi alıyor. bir form var okul onu elektronik ortamda il milli eğitim müdürlüğüne gönderiyor. sonrasında bruges'in dedikleri.
0
wilhelmwasmuss
(28.11.25)
(6)

Sabiha'da el bagajinda sivi kurallari gevsetildi mi?

speedy
Y.disi ucusum vardi dun aksam. Pasaport oncesi son kez guvenlikten gecerken sirt cantamda 2 tane 500 ml'lik su varmis(Gec kaliyorum diye telastan unutmusum). Kimse bir sey demedi sagolsun. Avrupa'da 100ml sivi yasagi gevsetilecek haberleri okudugumu hatirliyorum. Bizimkiler basladi mi, yoksa sansa m
Y.disi ucusum vardi dun aksam. Pasaport oncesi son kez guvenlikten gecerken sirt cantamda 2 tane 500 ml'lik su varmis(Gec kaliyorum diye telastan unutmusum). Kimse bir sey demedi sagolsun.

Avrupa'da 100ml sivi yasagi gevsetilecek haberleri okudugumu hatirliyorum. Bizimkiler basladi mi, yoksa sansa mi gecmisim ben, ucan var mi yakin zamanda?
0
speedy
(19.11.25)
bazen geçiliyor öyle ben de geçmiştim. gevşetildiğini sanmıyorum
0
jelly bear
(19.11.25)
suyu algılayabilen xray cihazlarının kullanılmaya başlandığını okumuştum. o sebeple olabilir.
0
elorelia
(19.11.25)
Ben de iki gün önce aynen 2 adet 500 mu su ile geçtim sabiha'dan y.dışı uçuşum için. ben de şaşırdım açıkçası. Aynı şeyi düşündüm acaba kurallar mı esnedi diye.
0
wilhelmwasmuss
(19.11.25)
Başka sıvılara acımıyorlar da, pet şişede kapalı suya ses etmediklerine ben de 4 ayrı havaalanında rastladım farklı zamanlarda.
0
yadigar
(19.11.25)
Suyu geçirdiklerini deneyimledim +1
0
peki madem
(19.11.25)
bazi alanlarda su artik serbest. Italya ve Prag havaalaninda 2 litreye kadar yaniniza alabiliyorsunuz mesela.
0
65 derece
(19.11.25)
(53)

eşimin yeğeninin her hafta sonu bizde kalması sorunsalı

matilda
merhaba, bu duyurunun benzerini geçtiğimiz günlerde açmıştım ama olay biraz değişti o yüzden akıl danışacak birilerine ihtiyacım var. özetle: eşimin yeğeni istanbul'da askeri okul kazandı. bizi de evci olarak yazdı. bizim planımız 2-3 haftada bir cuma-cumartesi akşamları bizde kalması ve pazar günü
merhaba,
bu duyurunun benzerini geçtiğimiz günlerde açmıştım ama olay biraz değişti o yüzden akıl danışacak birilerine ihtiyacım var.

özetle:
eşimin yeğeni istanbul'da askeri okul kazandı. bizi de evci olarak yazdı.
bizim planımız 2-3 haftada bir cuma-cumartesi akşamları bizde kalması ve pazar günü okula dönmesiydi. çocuk da sizi her hafta rahatsız etmek istemiyorum, hem de çok uzak vs diyordu.
ben 2-3 haftada bir kalmasına da çok sıcak bakmıyordum ama yapacak bir şey yok moduna girmiştim.
şimdi okuldan öyle kafanıza göre evci iznine çıkmak yok. ya her hafta evci çıkacaksınız ya hiç çıkmayacaksınız denilmiş. çocuk da eşimi aramış amca okul böyle diyor ne yapayım diye o da gelme diyememiş. yani özetle çocuk her hafta sonu bizde kalmak zorunda ama bunu eşim de ben de kesinlikle diyemiyoruz.
buraya bir dipnot düşeyim: eşimin anne ve babası istanbul'da yaşıyordu. memleketlerine taşındılar. onların taşındığı eve biz geçtik yani eşimin anne-babasının evinde oturuyoruz. kira da ödemiyoruz. başka evleri var kirada onun kirasını da eşimin abisi alacak yıl sonundan sonra.
dün bayağı kavga gürültü oldu evde. çünkü ikimiz de çalışıyoruz. ben haftada 2 gün evden, 3 gün ofisten çalışıyorum ama 3 gün çalıştığım günlerde 2 saat işe gidiş, 2 saat eve dönüş sürüyor. 6'da çıksam 8'de evde anca oluyorum. bir tek hafta sonum var. cumartesi zaten temizlikle geçiyor. cumartesi akşamları eşimle vakit geçirmek istiyorum. pazar da yine ıvır zıvır işler oluyor ya da nadiren dışarı çıkıyoruz bi etkinlik vs olursa.
yeğeni bize gelirse cumartesi sabahı eşim evde olmuyor ve ben uyuyabileceğim 2 günden birinde kalkmak zorundayım çünkü ayıp. pazar günü de benzer durum var zaten askeri okulda olduğu için alışmış sabahın köründe kalkıyor. geçen pazar mesela 3'e kadar evde oturdu. 6'da okula girmesi gerektiği için 3'te çıktı.
benim artık cuma- cumartesi akşamları eşimle oturup film/dizi izleme ve vakit geçirme gibi bir olayım kesinlikle kalmadı. çünkü bu çocuk cuma akşam yemeği vaktinde gelecek ve bizle oturacak sohbet falan etmek istiyor. cumartesi gündüz çıkar gider ama akşam yine öyle. pazar da ya kahvaltıdan sonra biraz oturur ya da gider bilmiyorum 2 günüm çöp olduktan sonra pazar yarım günü düşünemiyorum artık.
dün eşime ya bu işe bi çare bul ya da bu iş boşanmaya kadar gider dedim. çünkü bu çocuk tam 5 sene okuyacak bu okulda. gidebileceği başka bir yer yok. olsa da yasak.
o da ailesiyle arasını bozmadan bir yöntem düşünüyor ama bulamadık.
makul şekilde abine anlat, bizim bi hafta sonumuz var. mümkün olduğunca evi otel gibi kullansın vs gibi çocuğunu uyarsın gibi bir yöntem geldi aklıma ama ne kadar etkili olur, nasıl bir tepki gelir bilmiyorum.
eşimi seviyorum ve bu nedenden ayrılmak istemiyorum ama ben sorumluluk almamak için çocuk bile yapmıyorum ve hayatımda 4-5 kere gördüğüm bi çocuğa da zaten tek dinlenme alanım olan hafta sonumu 5 sene feda etmek istemiyorum. üstelik bu çocuk bizde kalırsa benim evimde yatılı misafir de kalamaz her türlü tüm konforumu ve düzenimi bozuyor.
bu konuyla ilgili ailesini, abisini ve yeğenini de incitmeden nasıl bir konuşma yapılabilir. fikirlerinize gerçekten çok ihtiyacım var.

bunu kimse kabul etmez dedim eşime. çık sokağa 10 kişiye sor kaçı kabul edecek dedim. siz böyle bir şeyi kabul eder miydiniz bunu da kendisine okutmak için bunu da sorayım.

teşekkür ederim.
-1
matilda
(10.11.25)
Hoş bi düzen değil bu öncelikle ama bunu 5 sene sürdüreceğini düşünmüyorum, ilk sene çok sık olur fakat şehre alışıp kendi arkadaş ortamını kurunca size fazla uğramaz

Eşin öncelikle sana karşı sorumlu orası sizin eviniz. Senin durumunu anlayıp seni buna hiç dahil etmeden aile ve çocukla çözmeli. Başta dediğim gibi çocuk şehre alışıp ortamını kurana kadar 2-3 ay anlaşma yapabilirsiniz belki
+2
grimavi
(10.11.25)
@grimavi ben de öyle düşünüyordum alışınca sürekli gelmez ama okul ya her hafta evci çıkarsınız ya hiç izin vermeyiz demiş. mesele de bu zaten.
0
🌸matilda
(10.11.25)
kesinlikle mantıklı değil. bir sene bile bu şekilde yaşanmaz. çocuğun ailesi nasıl buna tamam diyebiliyor anlayamadım. okulun ya hep hiç demesi de saçma. bizim okulda da yurt var ama öyle bir durum yok. istedikleri hafta sonu kalıyorlar. okulla da görüşülebilir tabii ki ama çocuğun ailesinin rahatlığı çok ilginç.
+1
oyokbuyoknevar
(10.11.25)
haklısınız. her hafta sonu olmaz yani. ayda 1 olsa neyse. çocuk evci çıkmak zorunda değil. yatsın okulunda. ya da babası diğer evi boşalttırsın yerleştirsin çocuğu. bir şeyler kırılıp dökülecek artık pek çareniz kalmamış. sen çocuğun annesiyle konuş önce eşin utanıyorsa.
0
archmeister8
(10.11.25)
Kocaman insan ya kendisinin ya da ailesinin bunun ne kadar saçma olacağını düşünmesi gerekirdi.
Şimdi eşiniz abisine sizin dediğiniz cümleyi söylediği an ne olacak biliyor musunuz olay büyüyecek vay sen benim oğlumu istemiyorsunlara gelecek ve çocuk bir şekilde durumu düzeltip izne çıkmamaya karar verecek.
Her şekilde arada gerginlik çıkacak bu yüzden bence gerginlik nasılsa çıkacak diye düşünüp dürüst bir şekilde ben böyle dedim ama bizim yaşam biçimimiz bu uygun olmaz sanki gibi konuşsun abisiyle.
Ben olsam böyle yapardım.

Çok zor durum bunu daha önce okuduğumda da çok üzülmüştüm adınıza. Umarım en az hasarla atlatırsınız bu süreci :/
0
mutekebbir
(10.11.25)
eşiniz kendi anne babasıyla konuşacak, bunun normal bi şey olmadığını söyleyecek. onlar da çocuğun anne babasına büyükleri olarak bunun normal olmadığını söyleyecek. böylelikle kimse birbirine kötü olmayacak. en makul yol bu ama bazı ailelerde kimse birbirine bir şey söyleyemiyor. o durumda eşiniz açık açık konuşacak.
+2
la mort heureuse
(10.11.25)
Akrabalar arasında yüze gelememek ve böyle şeyleri kabul etmek kötü ama bu 5 sene sürdürülebilir bir şey değil tabii ki, ha arkadaşların dediği gibi ilk seneden sonra böyle bir yoğunluk olmaz ama olacak gibiyse de çıkmasın evci kendi rahat edecek diye sizin rahatınızı bozmaya hakkı yok.
0
kizil karga
(10.11.25)
benim kabul etmeme gerek kalmadan eşim zaten böyle bi teklifle gelmezdi. mantıklı da değil zaten.
yani bu işin oluru şöyledir. ya 4-5 aylık bi süreçtir hadi her hafta gelsin dersin ya da 5 senelik bi süreçse ayda bir hafta sonu anca olabilir. başka türlü kesinlikle oluru yok.
-1
elorelia
(10.11.25)
İstanbul'da kalacak yeri olmayan öğrenciler 5 yıl boyunca hafta sonu okuldan çıkamıyor mu? Hapishane mi orası? Ben mi yanlış anlıyorum?
Hadi, başka yerde kalamıyor olsun. Hafta sonu gündüzleri çıkıp akşam dönebiliyor olması gerekir ya. Saçma geldi bana.
+2
auroraaurora
(10.11.25)
çıkabiliyor aslında. cumartesi sabah çıkıp akşam 6'da okulda olması lazım. pazar da öyle. iki gün de çıkabiliyor. seneye giriş saati akşam 10 olacakmış ilk sene diye böyleymiş.
ama işte ya evci çıkacaksın her hafta ya da hiç çıkmayacaksın sadece böyle cumartesi 6'ya, pazar 6'ya kadar 2 gün çıkacaksın demişler.
+2
🌸matilda
(10.11.25)
O zaman okulda kalacak, kimse de kusura bakmayacak. Evlatlık mı aldınız?
Ben kesinlikle kabul etmezdim. Evde kira vermeden oturma bahsi açılırsa da neyse bedeli ödeyeyim deyin. Alırlarsa o da onların ayıbı olsun.
+5
auroraaurora
(10.11.25)
Çocuk zaten kalmasın ok da sizde vay eşimle vakit geçirmek istiyorum diye ortalıkta anlatmayın bunu çünkü inandırıcı değil. Acınası da duruyor bir yandan.

Açık açık ben böyle tanımadığım birisiyle haftasonu iki gün geçirmek istemiyorum diyin geçin. Bir de boşanmayı söz konusu etmek fırsat bulmuşsunuz gibi görünüyor.
-14
artıküyeolmakistiyorum
(10.11.25)
@matilda, nasıl söylerseniz söyleyin, kim söylerse söylesin, bu konunun sonunda mutlaka aile arasında gerginlik, küskünlük, tartışma vb. çıkacak. iki yetişkin olarak kendi sınırlarınıza saygı duyulmasını sağlamak için bunları göze alıp bu konuşmayı yapmak zorundasınız. bunu da eşiniz yapmalı, siz değil.

bu kadar izahat vermenize de, kendinizi haklı çıkarmaya çalışmanıza da gerek yok hiç kimseye karşı zira siz her türlü haklısınız zaten. çocukla gerektikçe ilgilenmek, göz kulak olmak başka, tamamen hafta sonları sizin evinize yerleşmesi bambaşka. bütün aile üyeleri de bal gibi biliyor bu durumun ne kadar "uygunsuz" olduğunu ama herkes salağa yatıyor bir şekilde zoraki de olsa kabul ettireceklerini bildikleri için. bu da muhtemelen eşinizin bu konuda net dur(a)mamasından kaynaklanıyor. önce o resti çekecek, konuyu da eşimle film izleme, uyuma vb. şeklinde yumuşatmaya çalışmayacak. lap diye ben evli barklı adamım, karımla canım isterse salonda koltukta seks yapıcam, canım isteyecek inleye inleye boşalcam, birlikte duşa gircem, genç sağlıklı çiftiz, evde yetişkin bir erkek çocuğu hanginize mantıklı geliyor, siyeeeaahh diye masaya yumruğunu vuracak. sizi arada bırakmaması da çok çok önemli.
+4
Phoebe
(10.11.25)
öncelikle bence bu egoistlik. aile olmak böyle birşey değil. tabiki kendi konforunu düşünmek senin hakkın ama eşinin de bir ailesi var. ileride annesi babası hasta olsa sizde kalmak zorunda olsa ona da aynı arızayı çıkartacaksın demekki. ayrıca empati yapsan ve aynı durumda sen olsan eşin istemeze ne yapardın.

çocuk tarafına gelince millet haklı bir süre sonra size gelmez bile arkadaşlarıyla dışarda vakit geçiririr. yada gündüz çıkıp akşam saati dolmadan geri dönsün. evci çıkmasına gerek yok.

sen bence boşan bu evlilik sürmez bu bencillikle. ayrıca benim eşim senin gibi rest çekecek direk avukata gönderirdim.
-23
gercekdunya
(10.11.25)
Ben şunu net anlayamadım. Diyelim ki hiç evci çıkmamaya karar verdi. Yine her haftasonu belli bir saate kadar dışarı çıkma hakkı olacak mı
Mesela her cumartesi saat 6 ya kadar izni var gibi mi?

Bunun dışında diyelim hiç cikamayacak tabii ki çok iyi bir seçenek olmayabilir ama bile isteye tercih edilmiş bir şehir,.okul. sokakta kalmayacak bu çocuk nihayetinde. Belki aktarılan kadar katı kurallar yoktur ya da belki göz korkutmak için çok katı konusulmus olabilir.

Gerçi askeri okul katıdır muhtemelen ama dediğim gibi evci çıkmamak da bir seçenek, öyle kalacak bir sürü arkadaşı da olacaktır.

Gerçekten zor bir durum ama siz sonuna kadar haklısınız bence.
+1
egerbiryolcu
(10.11.25)
tabii ki evci çıkmazsa izni var.
ya evci çıkacaksınız ya da sadece askerlikteki gibi çarşı izni gibi ama 2 gün çıkabilirsiniz. birinden birini seçin gibi bi konuşma yapmışlar.
yeni oldukları için belki göz korkutma amaçlı yapılmış bir konuşma da olabilir sonuçta herkesin evci kaldığı ev kendi ailesine ait değil insanların işleri, başka misafirleri de olabilir. evci kaldıkları kişileri de düşünmeleri gerekir bence.
+1
🌸matilda
(10.11.25)
işte aslında yazdığınız cevabın içinde gizli olay: zorunda kalmak.
burada bu çocuk her hafta sonu bizde kalmak zorunda değil. zorunluluk olsa zaten bir şey diyemem. bu çocuk istanbul'da değil de konya'da bu durumu yaşasaydı kime gidecekti gidecek yer de yok. ama hastalık durumu dediğiniz zorunlu bir durum öyle bir durumda tabii ki bakılır.

"direk" avukata göndersin napayım çekmek zorunda değilim kimsenin çocuğunu. bu seçeneği de sundum ama kabul etmiyor.
+2
🌸matilda
(10.11.25)
eğer çocuğun babası eşinize, siz benim çocuğumu istemiyorsunuz diye filan hayıflanırsa eşiniz de desin ki; ben zaten çocuk sorumluğunu üstlenmek istemediğim için kendim çocuk yapmıyorum.

gereksiz ajitasyonlara gerek yok.
+3
since1907
(10.11.25)
Türkiye'de büyük aile yapısı kuralları hala geçerli. Sen mesela boşanmayı aklına getirmişsin. Boşansan normali baba evine dönmendir. O durumda küçük kardeşinin vay sen niye geldin, ben sorumluluk almamak için hatta bir haftasonum vardı deme lüksüne sahip değil.
Yine büyük aile yapısının bir özelliği olarak baba evinde ücretsiz oturulabilir. Babanın çıkın ben kiraya vereceğim, kirayı da biriktirip ahir ömrümde bir maldivler tatili planlıyorum. diyemiyor, diyemez.
Yine mesela, kardeşlerden birinin depremde evi yıkılsa, veya şizofreni teşhisiyle eşi terketse, sığınacağı yer kardeş evidir.
Anne babadan biri vefat edip, diğeri elden ayaktan düşmeye başlasa olacak olan yine aynıdır.
Yani başınıza bir durum gelmiş. Aklına da gelmiş madem, uygula. Boşa adamı. Ya da eşin gitsin Abisine, Matilda iyi kız, inan sesini çıkarmış değil ama, ben mahcubiyet duyuyorum. Biz sorumluluğundan kaçınıp çocuk yapmama kararı almışken, kendimi karıma eksikli hissediyorum. Çocuğun evciliğini iptal edelim de ayda bir falan geçici evci yapalım. Olmaz mı? cinsinden bir şeylerle vaziyeti idare etsin.
Ama ben bunun yanlış olacağını düşünüyorum. Şahsi fikrim bu.
-5
Mirket
(10.11.25)
@matilda, hastalık vb. bir durumda böyle bir reaksiyonunuz olmazdı zaten, hiç sanmıyorum. dediğiniz gibi emrivaki yapılması, sizin iradenize ve yaşam alanınıza saygı duyulmaması söz konusu.

elbette boşanmak böyle bir nedenle olmamalı ama şayet siz eşinizin böyle durumlarda hiç bir zaman sınır çizemediğini düşünüyorsanız ve bu bardağı taşıran son damla olduysa, çift terapisi düşünebilirsiniz. zira bu durumda konu o çocuk değil, eşinizin çekirdek ailenizle ilgili hiç sınır çizememesi oluyor.
0
Phoebe
(10.11.25)
Çocuk evci çıkmak zorunda değil ki. Haftasonu kalsın okulunda, gezmeye çıksın dönsün. niye dışarda yatıya kalmak zorundaymış? İlle çıkacaksa adres olarak sizi göstersinler gitsin nerde kalıyorsa kalsın. ne biçim genç erkek bu gelip sizde kalıyor çocuk gibi

Sorun eşinizde. O neden rahatsız olmuyor mesela sizinle baş başa vakit geçiremeyecek olmaktan. Çocuk geldikçe siz dışarı çıkın kafanıza göre kocanız ağırlasın madem öyle istiyor. Boşanma ya da eşinizle kötü olma meselesi yeğeninin her hafta gelip sizde kalmasından ziyade eşinizin ailesine karşı sınır koyamayan ve sizi öncelik yapmamış biri olmasıyla alakalı.
+5
dfn4
(10.11.25)
işin sarpa sarması dipnotta belirttiğiniz sebepten evin size ait olmamasından kaynaklı. kira verip vermemenizin pek önemi yok. birisi işin nereye varacağını düşünmeden laf arasında bizim istanbulda ev var orda kalır sizin oğlan demiştir, diğeri de oğlum x amcanlarda kalırsın demiştir. 3. kişilerin 1.kişiler adına plan yapması...

çocuk burada en masum olan kişi. zira ailesinin kendisine söylediğini yapıyor. kendi adına karar vermeyi öğrenene kadar da böyle olacak. ama 5 yıl boyunca her haftasonu bizde kalacak "korkunuz" endişeniz bence yersiz. belki 1 sene sonra "amca sağol ben artık okulda kalmak istiyorum" diyebilir.
bence askeri okul kurallarını bir de kendiniz gidin sorun, öğrenin. mesela ben bilmediğim için soruyorum, evci çıkmadan, yani hafta sonu da okulda kalmaya devam ederek gün içinde dışarıya çıkılamıyor mu? örneğin duş almaya, çamaşır yıkamaya, kahvaltıya/öğlen yemeğine gelip akşam saatinde de okula geri dönülemiyor mu? ya da size evci izni diye çocuğun aktardığı şey gerçekten her hafta sonu evde konaklama zorunluluğu mu, yoksa izne çıkarsam bu adreste beni bulabilirsiniz beyanı mı? mesela planlı bir şekilde her ay başında bu ay sadece 1/2/3 hafta sonu eve çıkacağım, hava soğuk hiç çıkmayacağım gibi bir tercih belirtilebiliyor mu? ya da 6 ay sonra bu beyandan cayılamıyor mu?
kısacası çocuğu kırmadan kafanızdaki soruların cevaplarını ilk ağızdan yetkili birinden öğrenip 3.kişi olan aileleri karıştırmadan çocukla oturup konuşarak beraber bir çözüm üretin. 3.kişiler dilediklerini söyleyebilirler de önemli olan 1.kişilerin ne istediği.

söylemeden duramayacağım :) "bunu kimse kabul etmez", "çık sokağa 10 kişiye sor kaçı kabul edecek" gibi söylemler bana manasız geliyor. zira herkesin aile-akraba ilişkisi bir değil. bu davranışınızı eleştirip, sizi kötüleyecek de bir sürü insan bulunur. siz belirttiğiniz sebeplerden ötürü bu duruma karşısınız. bu kadar. sorduğunuz 10 kişiden 9'u aksi yönde fikir belirtse, siz düşüncenizden/kararınızdan vazgeçecek misiniz?

son olarak sorunsalınıza çözüm önerisi: boşanmak yerine her hafta sonu evi çocuğa bırakıp otelde konaklayın :)
-1
tnz
(10.11.25)
dfn4 +1

ayda 1 bile kabul edilebilecek bir şey değil. çok can sıkıcı. eşinizin ciddi ciddi konuşması lazım. buna da alınacaklarsa alınsınlar. her hafta sonu misafirlik olur mu ya öyle? böyle saçma bir şey olabilir mi? sizin bir hafta sonunuz var. çocuğun yanında mı sevişeceksiniz? belki tatil planı yapmanız gerekecek belki bir işiniz çıkacak yapamayacaksınız. kimse kabul etmez böyle bir şeyi.

ben olsam eşim diyemiyorsa gider ben söylerim. hiç çekinmem utanmam, düşüncesiz ana babası utansın. direkt derim: "biz her hafta sonu müsait değiliz, kalabalığı sevmiyorum bu yüzden çocuk bile istemiyorum (ben de gerçekten istemiyorum bu arada) benim her hafta sonu bir çocukla ilgilenecek vaktim ve enerjim yok, tüm hata çalışıyorum, hafta sonu da evde yalnız kalmak, sessiz takılmak istiyorum. evde genç bir erkek çocuğu varken rahatça giyinemiyorum bile. lütfen başka bir çözüm bulun. ben bunu kabul edemem."

aynen bu şekilde söyleyin. küserlerse küssünler. hiçbir şekilde ayda 1 yok otel gibi bilmem ne kabul etmeyin. çünkü zaman geçtikçe ayda 1 de batacak. vallahi evliliğiniz biter. ben olsam ben de boşarım.

çocuğun durumunu, ahını vahını yazığını siz düşünmek dertlenmek zorunda değilsiniz. onu dünyaya getiren anne babası düşünsün. doğururken size mi sordular. neden ilgilenmek zorunda olasınız ki? kocanız da pısırık anneci aileci biri galiba. aile içinde saygı gören sesi çıkan sözü dinlenen biri değil gibi duruyor. bunu söylemenin bir yolunu nasıl bulamaz? katlasın 4 yıl okulda takılsın. benim lise arkadaşlarım da o şekilde okuldaki yurtta 4 yıl kaldılar, bir şey olmadı.

hem bir çocuğun sorumluluğunu almak kolay değil. o çocuğa sizin evde bir şey olsa anne babası gelir sizi suçlar. ergen deli dolu erkek çocuğunun ne yapacağı belli olmaz. ergenlik ihtiyaçlarını falan da sizdeyken evde karşılayacak olma ihtimali bile çok rahatsız edici. yok sevgilimi getirebilir miyim diyecek, yok kankasını getirecek, yok onlara gidecek gecenin köründe eve gelecek sizi uyutmayacak... ergenin derdi bitmez ki.

evde sütyensiz ve şortla, dantelli gecelikle ya da çıplak falan gezemeyeceksiniz, hafta sonu pinekliğini yapamayacaksınız. bu ne biçim bir hayata dönüşecek...

ay valla evlenmeme isteğime +1 sebep eklendi bu olayla. akrabayla uğraşmak rezilliktir.
+2
art cat chocolate
(10.11.25)
tnz adlı duyurucunun yazdıkları komedi... anne babasının sorgulaması, öğrenmesi, düşünmesi, ayarlaması gereken o şeyleri siz yapmak zorunda değilsiniz. o çocuğun adını ve yaşını bile bilmek zorunda değilsiniz. ne münasebet ya. çocuk bakmak istesek doğururuz.

çözüm önerisi de her hafta otel masrafı olmuş. :D evlenilmemesi gereken kişi modelini görmüş olduk.

gercekdunya nın yazdığı yazı ise troll olabilir veya klasik anacı erkek modeli uzak durulması gerekenlerden. ciddiye alınmaması gereken bir yazı. hatta kişiyi engelleme kararı aldım şu an çünkü baya rage bait yapan bir troll bence.
+2
art cat chocolate
(10.11.25)
Oğlum İstanbul'da yatılı lise öğrencisi, abim de İstanbul'da yaşıyor. Hatta birbirine bayağı yakınlar, otobüsle bile max 30 dk ama oğluma ilk tembihlediğim şey "amcan seni arayıp haftasonu için davet etmedikçe sakın gitme oğlum" oldu. Abimle de aramız çok iyidir ama ne kadar yeğen de olsa aile dışından biri ve sürekli, onu da geçtim zorunlu misafirlik çok hoş karşılanmaz. sizi çok iyi anlıyorum. bunu eşinizin abisi ile görüşmesi, uygun bir dille izah etmesi gerek. Fakat "iş boşanmaya kadar gider" tepkiniz biraz fazla. Boşanma lafını bu kadar kolay dillendirmemek lazım. yaydan çıkmış ok gibi birşey bu, bi kere boşanma kozunu ortaya sürdüğünüz zaman hep sizin de eşinizin de aklında boşanma opsiyonu olacak. başka konularda da olsa tüm tartışmalarınızda lafın sonu boşanmaya gidecek. evliliğinizi çok yıpratır. naçizane tavsiyemdir bu da, anlayışla karşılayacağınızı umarak..
+12
faberkastelli
(10.11.25)
hala üstten üstten konuşuyorsunuz ama. çocuk yabancı biri değil, kimsenin çocuğu hiç değil. eşinizin öz yeğeni. sizin aileye bakışınız farklı olabilir eşinizin bakışı farklı olabilir. ortak bir noktada değilseniz anlaşabilmeniz zaten mümkün değil.

ayrıca evlilik böyle bir şey değil. bana göre sevgi saygı ve özveri gerektirir. bırak çocuk 2-3 ay kalsın hemen arızaya bağlama sonra zaten kendi bir yol bulacaktır. olmadı siz bir yol bulursunuz oraya yönlendirirsiniz. sizin adresi yazdırdı diye sizde kalması gerekmiyor zaten. yada gece askerler gelip evi yoklamayacak.

yine söylüyorum boşanmak en güzel çare. çünkü sizin bu tavrınızla, şimdi yapmazsanız ilerde daha büyük sorunlar yaşayacaksınız.
0
gercekdunya
(10.11.25)
Kabul etmem. Erkeğim. Bu çocuk aç değil, açıkta değil. Okulu herhangi bir evden daha iyidir. Havuzu, spor salonu, kütüphanesi vardır. Bir de İstanbul. Köyden gelen insan her yeri öğreniyor, askerî okulda okuyan çocuk çıksın gezsin. Ben de askerlik yaptım 6 ay. Haftada 1 gün çıkarsın, alışveriş yaparsın, yemek yersin, kafa dağıtırsın. Evde oturmak neymiş saatlerce. Sıkıntı eşinde. Niye her şeye tamam diyor. Kurtulmak için şans doğmuş. Onu da kabul etmiş.
+2
arbre
(10.11.25)
Ajite etmeye gerek yok, hastalık ayrı bu durum ayrı. Kimse kimsenin konfor alanını bozmamalı. Bunu önce çocuğun ailesi düşünebilmeli. Çocuk genç daha, ailesi bile akıl edemiyorken ondan beklemek olmaz zaten. Ailesi akıl etmiyor mu? O zaman yapacak bir şey yok, eşiniz güzelce konuşacak. Ben de şahsen kabul etmezdim, benim öz yeğenim olması da durumu değiştirmezdi. Çalışıyor, yoruluyor ve dinlenmek istiyoruz. Kısa bir süre olsa diş sıkılıp idare edilebilir ancak 5 sene çok uzun bir süre. Çocuk ortam yapar demişler ama garantisi olan bir durum değil bu. Eşiniz konuşacak, başka çıkar bir yol yok. Gerekirse evliliğimde sorun yaşamak istemiyorum diyecek.
+4
huzurlarinizda huzursuzluk
(10.11.25)
daha önceki duyurunuza da yazmıştım. biraz karikatürize edeyim. 1940 larda yaşasaydık, yeğen de köyünden tahta bavulu ile büyükşehire okumaya gelseydi o dönemin sosyal gerçekliğinde normal olabilirdi ama 2025 yılında bu normal ve sağlıklı değil.

olması gereken şu; çocuğun hafta sonu sabahtan akşama kadar izinli olduğu günlerde devamlılık arz etmeyecek şekilde günübirlik ziyaretler yapması daha seyrek olmakla beraber başlarda alışma sürecinde eğer olanak var ise cumartesi gecesi sizin evinizde yatıya kalması, zamanla bunun da ayda yılda bir seviyesine inmesi.

2025 yılındayız. insanlar çalışma hayatının yoğunluğundan dolayı (hele ki 8-5 çalışan memur vs değiller ise) kendi evinde bile yeterli vakit geçiremezken, aç açıkta olmayan birinin evin 3.kişisi düzeyinde rutin olarak dahil olması hiç doğru değil.

her şeyden önce çocuğun anne babasının oğlum, amcam yengen ısrarla davet etmediği sürece yatıya kalma, ev insanların mahremidir. amcan seni ne kadar sevse de sen rahatsızlık verme demesi gerekirdi. çocuk çok gamsız bir tip değilse, başkasının evinde yatıya kalmaktan (evet, aksi yönde cevap verenlerin bilmesi gereken nokta bu, insanın ana baba evi dışındaki her yer, amcasının evi de olsa başkasının evidir.)

burada durumu çetrefilli hale getiren bir nokta çocuğun anne babasının tavrı. diğer bir nokta bence dede/babanne kaynaklı. onların evinde oturduğunuz için benin öngörüm büyükanne/büyükbaba eşinizin kardeşine aaa ne güzel işte, ''bizim'' evde kalır hafta sonları çocuk rahat eder zihniyetiyle yaklaşıyor. yani ''bizim'' kelimesini kullanmasalar dahi düşünce yapıları bu şekilde muhtemelen, bu iki durumun üstüne eşinizin de aman abimle, anamla, babamla kötü olmayayım diye düşünüp sınır çizememesi durumu işin içinden çıkılmaz hale getiriyor.

eşinizin diyeceği şu, abi, anne, baba ''yeğenim tabii ki bizim canımız her sorunu, sıkıntısı ile ilgilenmek amcası olarak yalnız olmadığını hissettirmek benim görevim, bizim de bir aile düzenimiz var, hafta sonları da gelsin ama devamlı yatıya kalırsa kendi de rahatsız olur'' gibisinden derdini anlatan ama karşı tarafı da üzmeyen minvalde konuşma yapması. ama muhtemelen bir noktadan sonra büyük bir çatışma çıkacak, küslük olacak gibi hissediyorum.
+4
wilhelmwasmuss
(10.11.25)
bunu o yaştaki bir çocuk düşünemez. toplumumuz da mahalle baskısı halen geçerli. ben kendim bu durumu yaşasam kabul etmem. siz de istemiyorsanız kabul etmeyin. kendinizi çok net açıklamışsınız ki eşinizin muhattap olacağı kişiler sizin bilinç seviyenizin altında. bizim toplumumuzda halen çocuk yapmamak, anaya babaya sınır çizmek abes görülüyor. aman toplum ne der baskısı var. ne derse desin ya sene 2025.
yatılı okula gönderen ana baba da çocuğunu hafta sonunu düşünsün.
+2
mikahakkinen
(10.11.25)
olay fazla büyümüş gibi. mantık geri plana atılıp duygusal tepkiler verilmesin.
boşanma gibi laflar çok tehlikeli. dilinizin ucunda olmasın.
5 yıl boyunca çocuk hep bizde kalacak diye düşünmeyin, bu nereden çıktı. eşinize biraz zaman tanıyın o da abisine, çocuğun ailesine der.

daha ilk senesi, belki arkadaşları yok, nereye gideceğini bilmiyor, zamanla yapacak şeyler bulur arkadaşlar bulur.

rahatsızlığınız anlaşılır. hiç yadırgamıyorum bunu. haklısınız. ama bu konuda eşinizin fazla üstüne gidip de arada bırakmayın onu.

bir iki defa geldi misafirdi, artık her hafta geliyorsa misafirden saymam ben onu.
cumartesi sabah geldi ben uyuyamam, erkek kalkmam lazım çünkü ayıp gibi şeyleri pek düşünmezdim. siz bakın keyfinize, yapın planınızı olduğu kadar.
hem böylece belki çocuk da vazgeçer evci çıkmaktan.
+1
biseysorcaktim
(10.11.25)
Bence nasılsa kötü olacaksınız en baştan kötü olayım reddedeyim mantıgı yanlış.

Eşiniz buna zaten tamam dememesi lazım ama sizin yerinizde olsam bir kaç hafta gelsin sonra olmuyor diye eşinizle konuşmak olurdu.
+1
liberal
(10.11.25)
ben ya her haftasonu bir akraba, arkadas, gun daveti yapardim ya da cocuk geldiginde toplanip giderdim.
0
Coma
(10.11.25)
yukarda akli basinda olanlar yazmis zaten, hocam normal degil. ilk basta esinizin karsi cikmasi lazimdi o gercekten cok enteresan. burada normal karsilayanlar da aileden boyle gormustur ve zaten cocukluktan itibaren buyuk aile herkes ic ice yasiyordur. bugun geldigimiz sehir yasaminda bahsettiginiz seyin normal karsilanmasi mumkun degil.
anlamadigim bir durum, esiniz neden cumartesi sabahlari cocuk geldiginde evde olmuyor? cocuk gelmezse evde mi oluyor? o kismi anlamadim.
once aileyle sonra da okulla konusacaksiniz, bunun tek mantikli oluru cocuk sizde kalmayacak, aksamlari yurduna donece, arada bir siz yemege davet edeceksiniz.
okulun 5 yil taahhut almasi mumkun degil, muhtemelen yillik hatta belki donemlik soruluyordur. kaldi ki bir kere cocuk evci cikacagim dedi diye kararin degismemesi mumkun degil, diyelim ki siz sehir disina tasindiniz, ne olacak cocuk evci cikacagim dedi diye okul kabul etmeyecek mi karardan donulmesini. dolayisiyla hala karar degistirebilirsiniz ki saglikli olan budur.

ben cocugun ilk zamanlar gelip sonra gelmeyecegine inanmiyorum. gelecek, kiyafetlerini getirecek, ev yemegi yemek isteyecek vs.

eger bu durum degismezse, esinizle bunun icin aranizi bozmanizi ve bosanma lafinizi agziniza pelesenk etmenizi tavsiye etmiyorum. siz bir takimsiniz, birbirinize karsi degil, karsilastiginiz gucluklere karsi birlikte durmak zorundasiniz. bu durum degismezse, sizin yerinizde olsam hic oyle sabah kahvalti hazirlayim, erken kalkayim, cocukla oturayim derdine dusmem.

bu arada cocugu suclamak da dogru degil, bu cocuk muhtemelen 17/18 yasinda bisi, akli basi ne olsun ki daha, ailesi ne diyorsa onu yapiyordur.

bol sans diliyorum. esiniz ailesiyle konusacak, gerekirse kotu olacak. yani o nasil bir performans bekliyor ki sizden acaba hic hayir dememis cok enteresan.
0
kassiopeia
(10.11.25)
Sorun ne ben anlamadim. Ayip olur diye erken kalkmak mi koca ile dizi izleyememek mi? Erken kalkmamak yegenine ayip oluyorsa kocana olmuyor mu, kocana ayip olmuyorsa yegenine niye ayip oluyor? Aksam kocanla niye dizi izleyemiyorsun? Durum zaten keyfi degil de zoraki degil mi? Cocuk aileden degil mi? Zaten bulundugunuz evde hakki da yok mu? Bunun icin bosanmakla tehdit etmek? Modern kadin deliligi bu.
-5
osssy
(10.11.25)
ailesinin kirasını abisi alacakmış ya, oradan aldıkları kira ile çocuğa 1+1 ev açsınlar madem çocuk rahat etsin istiyorlar, arada bir de size gelir misafirlik gibi.

kendi ikametlerini 1+1 evde gösterip evci gösterebilirler sanırım oraya
0
pislick0
(10.11.25)
bunun çözümü maalesef başka eve çıkmak. şu an kira ödemiyorsunuz ve bir bakıma çocuğun dedesinin evinde yaşıyorsunuz. eğer size karşı anlayışlı değillerse (-ki bence lise çağında çocuklar için günlük izin gayet de yeterli, bir evde kalmaya ihtiyaçları olmamalı) kendi evinize çıkarsanız böyle bir istekte bulunabileceklerini sanmıyorum.
+1
eileengray
(10.11.25)
"işgüzar" amcanın çocuğu size sormadan size kitlemesi ile, sizin annenizin babanızın evine kira ödemen çökmeniz genelde aynı sebepler aslında.

kendi bireysel alanınızı, huzurlu bir haftasonunuzu düşündüğünüz gibi mesela; bedavaya oturduğunuz evden gelecek kira ile anne babanın da hayat standartlarını arttırabileceğini hiç düşündünüz mü? ordan da para gelse belki turlara katılıp gezecekler, ya da tarzları değil derseniz belki arabayı yükseltecek, oturduğu evi daha güzel yaptıracak?

her şey malesef ekonomiktir. siz mesela tamamen ayrı gayri bağımsız, kirasını ödediğiniz bir evde otursanız bu tartışmalar belki hiç olmayacaktı.

değişen toplumumuzun sosyolojisi üzerine de aslında güzel bir konu bu. şikayetlerinizde kesinlikle haklısınız, 2025 yılında olacak iş değil bu tabii ki. ama siz sırf o evde para ödemeden oturuyrsunuz diye o amca kendisinde bunu hak görüyor. aslında anlatmak istediğim buydu.

aile içi, hele ki geniş aile için; asla para alan, bir yardım gören konumuna düşmeyin. para verin, yardım edin ama asla bu konuma düşmeyin. huzurunuzu, konforunuzu, dertsiz başınızı böyle sömürürler.
+10
makbur
(10.11.25)
Daha okurken canım sıkıldı. Çocuğun ebeveynlerine biraz empati yapabilme yeteneği zerk etmek gerekiyor bence. "Siz de İstanbul'da oturuyorsunuz haftasonları kalıversin işte" rahatlığına ayar oldum. Ebeveynleri daha baştan sizin hayatınız ne derece olumsuz etkileniri düşünüp bu teklifi yapmamalıydı. Sizin öneriniz ideal bana kalırsa. Eşiniz "Çalışma saatlerinden dolayı eşimle bir tek haftasonları baş başa kalabiliyoruz. Yeğen evci gelmese mi bize acaba?" desin mesela.
0
mungojerry
(10.11.25)
Her evliliğin dinamikleri ile aile yapısı farklı ve bekar olduğumdan fikir belirtmem doğru değil. Düşünceniz doğrudur yanlıştır bir şey diyemem ama takıldığım bir durum var. Bunu eleştirme olarak değil, anlamak için soruyorum.

Yazmışsınız ki: "... ben uyuyabileceğim 2 günden birinde kalkmak zorundayım çünkü ayıp." Neden kalmak zorundasınız ki, neden ayıp olsun?


Kendimi sizin yerinize koymaya çalışıyorum; haklılık payınız var. Özellikli yeni evlisiniz sonuna kadar haklılık payınız var.

Özellikle aile yapısı çok farklı. Bunu ikinci kez yazmanının doğru ve yanlış olmaması. Ben ailemden daha farklı gördüm. Erkek kişisiyim. Evli olsam ve hanımın yeğeni her hafta sonu kalmaya gelse, bir şey diyeceğimi sanmıyorum. Tabii büyük konuşmam doğru değil, şartlar değişebilir ama elimden geldiğince rahat rahat takılmaya çalışırım.
+1
put it in your appropriate place
(10.11.25)
ya siz neden hayır olmaz diyemiyorsunuz? tüm sorun burada.
+2
deartheodosia
(10.11.25)
cevaplari okudum, hem uzuldum hem sinirlendim yaw. her zaman soyluyorum, insanlar "default" kotu. kotu kalpliyiz, yarali ele isemeyiz, sadece kendi gotumuzu kurtarmaya calisiyoruz. istediginiz kadar eksileyin, cok da fifi.

oncelikle ev cocugun dedesinin yaw :) o evde o cocugun da hakki var. ben cocugun dedesi olsam ve boyle bir ariza ciksa, sizi o evden ivedilikle sepetlerim, madem torun kalamiyor kimse kalmasin derim, veririm kiraya. bu cepte dursun.

ailede boyle bir ihtiyac var, yaw belki cocugun da su anda sohbet falan etmek istedigini gore belki duygusal bir ihtiyaci var, yalniz hissediyor kendini vs. 1-2 sene bu sekilde idare etseniz sizin icin olumcul sonuclari olacagini sanmiyorum.
hadi cocuk dusunuyor olsaniz, odaya ihtiyaciniz falan olsa, ya da lohusa falan olsa bir nebze haklisin diyecem de oyle bir durum da yok. bu iki.

burda ayrica sizden istenen bir "entertaintment" degil, guvenilir bir kapi, bir adres olacaksiniz. siz bakin isinize, yok haftasonu erken kalkmak, yok aksam bilmem kaca kadar yatamamak, bunlara gerek yok ki. siz bakin isinize, cocuk zaten en fazla 1-2 sene gelir gider, sonra buyuk ihtimal kendini arkadas grubunu kurup gelmeyi kesecek.
bu da uc.

bu ayrica daha once denenmemis birsey de degil, benim tanidigim bir aile 4 sene boyunca her allahin gunu, istanbula okumaya gelen bir uzak akraba cocugunu misafir ettiler. kimsenin bu konuyu mevzu ettigini ne duydum ne gordum, surekli o eve girip cikardim. ve o sirada ciddi maddi sikintilari vardi.
+1
cooperr
(11.11.25)
Bence çok ümitsizliğe düşmeyin. Hallolmayacak şeyler değil. Moralinizi yüksek tutun.

-Okul her ne kadar "her hafta evci çıkacaksınız" dese de, bu "5 sene boyunca sizde kalacak" anlamına gelmiyor. Bu tarz kurumlarda mutlaka gelişmelere göre izlenen prosedürler vardır. Diyelim 2 ay sonra sizin şehir dışına taşınmanız gerekti, çocuğu okuldan mı atacaklar? Bir dilekçe verecek, artık evci olmayacak. Disiplin yönetmeliğine göre suç da değil. Başı da ağrımaz. Bu bir.

-Eğer düzenli olarak size gelecekse, "misafir" olmuyor artık. Bir nevi "ev halkı" oluyor. İlk bir iki haftasonu beraber takılırsınız. Sonra kendisi serbest takılır. Hiçbir ayıbı yok bunun. Siz eşinizle haftasonu rutinleriniz neyse bozmazsınız. Yani çocuk sizin düzeninize adapte olacak. Kendisini istenmeyen hissettirmeden, sevgiyle, serbest bırakın. Siz de kendi düzeninizi bozmayın. Erken mi kalktı, dolaptan bir şeyler atıştırsın kendine. Öyle ayda yılda bir gelen misafir değil çünkü. Hatta ev işlerinde siz ve eşinize yardımcı dahi olabilir.

-Eğer çocuğun sevmediğiniz, benimsemediğiniz huyları yahut çeşitli problemleri varsa tabii ki eve almak zorunda değilsiniz. Ama çocuk zararsızsa bence şimdiden olumsuz düşünmeyin. İlk aylarında şehre, okula, ortama alışmasında yardım etmiş olursunuz. Destek olmuş olursunuz. O zaten arkadaş edindikçe zamanla bir düzeni olur.

-Eğer ailenize olumsuz görüş bildirecwkseniz, eşiniz asla sizi bahane etmemeli. Suçlu olarak sizi öne atmamalı. Aile içinde işler çok karışabilir.

-18 yıllık evliyim. Yeri geldi benim yeğenim bir yıla yakın bizde kaldı. Yeri geldi eşimin ablası aylarca bizde kaldı. Çok müteşekkir oldular. Çok dua aldık. Dönem dönem evde ekstra birinin olması çok da kötü bir şey değil. Herkes sınırlarını biliyorsa, kimse kendini kasmıyorsa gündelik yaşamınız, düzeniniz sekteye uğramıyor.

Bence hemen peşinen olumsuz düşünmeyin. İlk bir ay (4 haftasonu) sonunda, eğer yapamayacağınıza kani olursanız kesin bir şekilde, sonra çocuk kurumuyla konuşur, evci izni iptal edilir. Çocukta bir olumsuzluk yoksa bence bir şans verin.
+1
yadigar
(11.11.25)
abi ev cocugun dedesinin, kira vermeden oturuluyor.. ortada bildigin royal flush var, kartlar acik :D
bunun ustune ne deseniz olsa olsa sinek ikili olur, bosuna analiz kasmaya gerek yok.
+2
cooperr
(12.11.25)
bir önceki duyurunu da okumuştum ve üzülmüştüm.

Öncelikle ev çocuğun dedesinin falan değil sizin eviniz. kira vermiyorsunuz diye çocuk gelip o evde istediği gibi kalabilir demek değil bu. öyle saçmalık mı olur ya evde kira vermeden oturuyosunuz diye dedenin tüm misafirleri arkadaşları akrabaları gelip kalsın o zaman djhffdjgh misafirhane mi orası kervansaray mı Allah aşkına saçmalamayın arkadaşlar.

çocuğun sürekli sizin evde kalması sizin aile ve ev düzeninizi tamamen bozar, böyle bir şeyi ancak çalışmayan ve aşırı geleneksel yaşayan ailelerin gelinleri kabul eder normal aile yaşantısına sahip olan kimse kabul etmez. bu çocuğun ailesi istanbuldaki askeri okulu yazdırırken size mi güvendiler? hayır. çocuğun yatılı bi şekilde orada kalacağını bilmiyorlar mıydı? size böyle bir yük yüklenmesi çok saçma ve haksızlık.

ben de istanbulda üniversite kazandığım zamanlar ilk dönem hafta sonları teyzemlere gidiyordum kalmaya. şimdi düşünüyorum da ne kadar saçmaymış annemin beni uyarması gerekirmiş gitme diye ama annem cahil bir insan olduğu için pek böyle şeyleri düşünebilecek biri olmadığı için gidiyordum. sonra bi baktım yurt arkadaşlarım hep kaynaşmışlar, hafta sonları hep bi yerlere gidiyolar vs. sonra ben ocak dışı kalmışım teyzemlere gittiğim için. neyse ben ikinci dönemden itibaren gitmemeye başladım yurtta takılıyordum artık. bence çocuğa bunu söyleyebilirsiniz, okul arkadaşların hep kaynaşır arkadaş olurlar hafta sonu gezdkleri takıldıkları için sen dışarda kalırsın vs diye korkutun bence.

ailesine de söyleyin çcouğun bu şekilde her hafta sonu gelmesi bizim açımızdan yorucu oluyor, kendi arkadaşlarımızı vs çağıramıyoruz, bazen makana ile veya kahvaltılık şeylerle geçiştrmek istediğimiz zamanlar oluyor, biz de çalışan insanlarız vs söyleyin çocuğun ailesine durumu. bence bu karşı tarafa bu şekilde anlatıldığı takdirde onların da anlayışla karşılaması gerekir. eşiniz ile beraber arayın hoparlöre verin durumunuzu anlatın. sizi de kırmak gücendirmek istemeyiz diyerek başlayın yumuşak bir tonda konuşun. çocuk için de ortamına alışması bakımından her hafta evci gelmesi iyi bi şey değil, arkadaşları kaynaşıyodur o dışarda kalıyodur vs ayrıca zorluklara tek başına vakit geçirmeye de alışması gerekiyor, hatta ders çalışması da ggerekiyor. böyle eve gelince ne ara ders çalışacak? bunları anlatın bence.

neyse bi de yukarıda da söylenmiş, bu bir hastalık durumu vs değil o yüzden mecbur değilsinz bakmaya.
-2
Sadece soruyorum
(12.11.25)
bir ekleme daha:
bu durumda bazı aileler çocuğunu tek bırakmaya korktukları zaman çocuğun bulunduğu ile taşınıyorlar. bizim öyle tanıdığımız aileler var mesela kızı kırıkkalede üniversite kazanmış aile de kızla birlikte o ile gitmiş ev tutmuşlar kız da evden gidip geliyor okula. böyle şeyler de var. ailesi bu kadar hassas ise gelip taşınsınlar istanbula. yine bu işin sorumluluğu size ait değil.
-5
Sadece soruyorum
(12.11.25)
makbur+1
cooper+1
put it in your...+1
osssy(soyleyis tarzi biraz fazla direkt olsa da)+1/2

istanbul' da kalacak yeri olmayan bekar olan kucuk kuzenim birkac senedir, evli olan buyuk kuzenimin evinde kaliyor. bildigim kadari ile simdiye kadar buyuk bir sorun cikmadi. yani her ailenin yapisi ve dinamikleri farkli. sizin derdinizi anliyorum ama bu durumu gayet normal olarak goren suruyle insan da cikacaktir.

siz de kisisel alandan filan bahsederken hollandali-amerikali, esinizin baba-annesinin evinde kira odemeden otururken turk gibi davranmissiniz. baska her konuda "modern" olup da is erkek tarafina milyonluk dugun merasimi kitlemeye gelince direkt geleneksele baglayan kadinlar gibi olmus biraz. kendi evinizde olsaniz bunlar yasanmaz.
+3
trixi
(12.11.25)
@sadece soruyorum :D

Öncelikle ev çocuğun dedesinin falan değil sizin eviniz - yaw duyuruyu acanin beyani ev dedenin, tapu dede adina. ne demek sizin eviniz asdasdasd. tapu kiminse ev onundur, dede hayattayken adamin evine mi cokuluyor, hayirdir?

vde kira vermeden oturuyosunuz diye dedenin tüm misafirleri arkadaşları akrabaları gelip kalsın o zaman djhffdjgh misafirhane mi orası kervansaray mı - yaw, COCUGUN OZ DEDESI, alooowww.. dedenin arkadasi falan degil mevzubahis.

biz de ayni topraklarda dogduk buyuduk. dedemin evi olacak, orada amcam yasiyacak. ben gidip kalmak isteyecem ve beni almayacak iceri oyle mi? niye, amcamin karisinin keyfi bozuluyormus.
iyiymi$, kafalara gel..
-1
cooperr
(12.11.25)
bence buradaki sorun evin dedesinin olmasi, cocugun ortama alisamamasi, ailesinin sehirdisinda yasamasi falan degil. sorun, op'nin cocuk istememesi ve baskasinin cocugunun sorumlulugunu da almak istememesi. cocuk sadece gelip gidecek, bir sorumluluk yok ki, demekle olmuyor bu. türkiye'de, türk aile yapisinda, evine gelen misafir yetiskin bile olsa ev sahibine sorumluluk düser.

bu durum benim ailemde sorun olmazdi.
bu durumu sahsen ben de sikinti etmezdim cünkü severim kalabalik aileleri.
ama kendim cocuk bile yapmak istemesem, buna ragmen 5 sene her haftasonu benim cocuga bak dense benim de ayarlarim oynardi.
düsünün ki kendinize ugrasmamak icin ve sevmediginiz icin araba almiyorsunuz. sonra bir aile büyügü size ev veriyor, evin garaji da var. diger aile büyügü de diyor ki evinde garaj var, benim arabayi her haftasonu sana vericem, icini sil süpür, arabayi yika, lastik basinciydi, suyuydu neydi kontrol et, her yil servise götür ve bu bes sene devam etsin.
buna sktr cekmem diyorsaniz ben de kibariye'yim.

soru sahibine: bosanma gibi laflar bence ortaya atilmamali. oyun degil yani bu. ne tehdit olarak ne uyari olarak bahsi gecmeli. agiz alistirilmamali. bir kere söyleyince bile iliskideki dengeler degismeye basliyor.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(13.11.25)
@deranzo

uyan evlat, sabah oldu :D
0
cooperr
(13.11.25)
1- Bosanma kelimesini tehdit gibi kullanmasaymissin iyi olurmus. buyuk bir kelime bu. Ayip etmissin esine karsi. Bunun icin ozur dilemelisin.

2- Tecrubeyle sabit yaziyorum; bence seni asil yoran cocuk degil. 2 saat ise gidis, 2 saat isten gelis normal degil. Haftada 20 saatin! yolda geciyor. Sen zaten yorgunsun.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(13.11.25)
bence bu işi krizi fırsata çevirerek çözebilirsiniz. niye erken kalkmak, çocuğa kahvaltı hazırlamak, kendini çocuğa hizmet etmek zorunda hissedesin ki, anası mısın babası mısın, bu da ufacık çocuk değil.

ben erkek tarafıyım. eşimin yeğeni (kardeşinin de değil, kuzeninin çocuğu) ankara'da üniversite kazandı. kyk'ya yazıldı. daha ilk ay dolmadan koskoca herif böhühüüğğğ halaaa ben yapamıyom dayanamıyom ühühüğğğ diye çıktı geldi. ne diycen gel kal dedik. öyle sadece hafta sonu da değil, full time. ilk 2 yıl bizimle kaldı, 3. sınıfta daha yakın yurt çıktı, bu sene az geliyor, hafta sonu gelip pazartesi gidiyor.

ama bizde kalıyor diye de kendimizi çocuğa hizmet etmeye adamadık. kendi yatağını kendi seriyor, sabah kendi topluyor kaldırıyor. kahvaltısını kendi hazırlıyor. tarih öğretmenliği okuduğu için (ayrıca tarihe çok meraklı da olduğu ve bu alanda epey bilgili olduğu için) 13 yaşındaki oğluma tarih özel dersi veriyor (lgs denemelerinde inkılap tarihimiz full), çocuklarla çok güzel çocuk oluyor, oğlanın arkadaşları da çok seviyor. arkadaşlarını yanına kitleyip hadi bunları gezdir oyala diyip yolluyorsun, bir güzel oyun abisi oluyor. eve gelmeden önce arayıp "akşama misafir var bi evi süpürüver, ortalığı toparla" diyorsun evi hazırlıyor. biz mesela şu anda okul ara tatilde, çıktık tatile geldik, çocuk evde kediye bakıyor.

oğluma abi oldu, bedava özel öğretmen oldu, arkadaşlarına oyun abisi oldu, bize zor durum yardımcısı oldu. bir zorluğu, külfeti de yok, geç kalkılacaksa geç kalkıyoruz, bu yatağını toplayıp hazırlanıp gidiyor. akşam geliyor, geç geleceksek yemeğini koyup yiyor. misafir gibi ona özel ayrıcalıklı bir hizmet yok. o evde diye kendimizden esirgediğimiz bir şey yok. biz film izleyeceksek, o izlemek istemiyorsa gidiyor odasına oyun oynuyor. ya da oturup bizle izliyor. durduk yere ikinci çocuğumuz oldu.

misafir gibi davramayın. evin, ailenin üyesi olsun, zaten usanırsa "eeh bunlar beni hizmetçi gibi kullanıyorlar" diyip gelmez. kalma fikri ağır basıyorsa da aile üyesi olarak üzerine düşeni, hatta fazlasını yapsın, yaptırın.
+2
kibritsuyu
(13.11.25)
benim de anlatmak istediğim aşağı yukarı @kibritsuyu'nun dediği şeylerdi. Yani denenir, olumlu da sonuçlanabilir. Olumsuz bir durum olursa da, o zaman karar verirsiniz. Şimdiden peşinen kötü olacak diye şartlanmamak lazım. Can sıkıcı şeyler olursa aksiyon alınır. En azından peşin hükümlü davranmamış, bir olumsuzluğa binaen eyleme geçmiş olursunuz. O zaman da çocuk ister başka yerde kalır hafta sonu (kontrol edilmiyor nerede kaldığı) ister dilekçe verip daimi yatılıya geçer.

Tabii şöyle bir gerçek de var, kibritsuyu örneğinde aile çocuklu ve yaş farkı daha fazla. Evde kalan üniversiteli de olsa göze daha bir "bebe" gözüküyor. Daha rahat davranıyor evdekiler...
+1
yadigar
(13.11.25)
(10)

Hiç Yemediğiniz Yöresel Yemekler

auroraaurora
Çılbır sorusundan aklıma geldi. Çok bilinen, sizin evinizde veya yörenizde yenmediği için hiç denemediğiniz yemekler var mı?Ben keşkek ve çılbırın neye benzediğini bile bilmiyorum. Sadece adını duydum. Kuymağı da sadece bir kez, Karadeniz turunda yedim.
Çılbır sorusundan aklıma geldi.
Çok bilinen, sizin evinizde veya yörenizde yenmediği için hiç denemediğiniz yemekler var mı?

Ben keşkek ve çılbırın neye benzediğini bile bilmiyorum. Sadece adını duydum. Kuymağı da sadece bir kez, Karadeniz turunda yedim.
+1
auroraaurora
(10.11.25)
-soğanlı yumurta

-domatesli pilav

-kuru fasulyeli lahana

-kuşkonmaz

para versen yemem. memleket gastamonu.
-1
yurtsuz john
(10.11.25)
Mendek diye bir bitkiden corba yapiyorlar. Allah affetsin korkunc.
Karalahana corbasini da sevmiyorum ama mesela onun Gumushane usulu yapilani gene fena degil.
Tursu iceren yemekler,
0
mbond
(10.11.25)
Şırdan, beyin, göz

Bunlar tam anlamıyla yemek sayılmaz, ama bunları yemedim ve yemem de.
+2
VIPCH
(10.11.25)
Şu popüler Antep yemeği, etli çorba mı ne, adı aklıma gelmedi
-2
arbre
(10.11.25)
Mumbar dolması
Hangi yörenin bilmiyorum ama hiç çekici gelmiyor.

Karadeniz mutfağından kara lahanayla yapılan şeyleri yemem (dolma hariç).
0
mutekebbir
(10.11.25)
ben normalde her yörenin yemegini yerim ve severim. fasulye tursusu da severim, keskeke bayilirim, isirgan yemegini de yerim. rize, hatay, izmir fark etmez, her yörenin yemegini yemis ve cogunu sevmisimdir ama gecenlerde malatyalilarin bir yemegini gördüm, kiraz yapragi sarmasi deniyormus, aklima geldikce kusacak gibi oluyorum. kiraz yapragina sarma yapti, sonra su, un ve yogurdu karistirip kaynamaya koydu, sarmalari da onun icine atti. büyük konusmayayim ama üc gün yemek yemesem bile agzima sürmem onu. bahsettigim tarifi buldum: www.instagram.com

bir de benim annem tarafinda bir yemek yapilir. türk yemegi degil, cecen yemegi. bence o yemegi de asla yiyemez insan alisik degilse. haltmi$ adi yemegin, haslanmis bir somun hamur düsünün, baya cig hamuru hasliyorlar ve bunu kesmeden bölmeden önüne koyuyorlar. yaninda kuru et ve sarimsakli tereyagli sos. biraz hamur, biraz et catala alip sosa batiriyorsun. yemegi ben seviyorum ama alisik olmayan insan mümkün degil o hamuru yiyemez.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(10.11.25)
yozgatlıların çok sevdiği, bağımsız ülke olsalar adeta bir milli gurur nesnesi yapacakları ''arabaşı'' denen garabet. biz de iç anadoluluyuz ama bereket şehrimizde bu yiyeceği yapan da yiyen de görmedik. bir komşumuz bir kere bunu yapıp büyük bir gururla getirmişti bir tencere (ki öyle şuna buna ıyy yiyemem diyen kıl kuyruk hassas tiplerden değilim, hatta eminim çocuğunuza göre midesiz kategorisindeyimdir ama) bir kaşık bile almak içimden gelmemişti. yani benim kafamda sadece kıtlık zamanı ölmemek için yenecek şeyler diye kategorize ettiğim bir liste vardır. onun en tepesinde arabaşı var anadolu yöresel yemekleri içinde.
0
wilhelmwasmuss
(10.11.25)
Hocam bahsettiğiniz kiraz yaprağı sarması efsanevi bir lezzettir. Karamelize soğan, erik ekşisi, tereyağı, kiraz yaprağı, yoğurt gibi malzemeler bulgura öyle bir dengeli ve zengin bir lezzet veriyor ki... Vedat Milor Malatya'ya geldiğinde iki ayrı yerde yedi ve neredeyse ağlayacaktı. Sonrasında kaç farklı yerde anlattı. Görüntüsü pek albenili değil, kabul. Hatta bazı Malatyalılar "bulamaç köftesi" der o yüzden. Ama müstesna bir tadı var. Mevsimine göre dut, ayva ve fasulye yaprağıyla da yapılır ama en makbulü kiraz yaprağıyla yapılanıdır. Tahmin ettiğiniz kadar ağır bir yemek değil. Zengin ve dengeli bir lezzeti var.

Soruya cevap olarak da, duyup da yemediğim/tatmadığım yöresel yemek çok azdır. Aklıma bir tek mutancana geliyor. Onu da rastgele bir yerde yemek istemiyorum. Riskli bir tarif çünkü.
+1
yadigar
(11.11.25)
Mumbar dolmasi! Yemedim. Yemem. Ben de timsah, akrep, fermente kopekbaligi yedim. Ozellikle mumbar dolmasi icin anektodum var: Zamaninda Bilkent'te cok guzel bir kiz arkadasim vardi. Her sey harika gidiyordu, ta ki annesi memleketlerinden gelip bir tencere mumbar dolmasi getirene kadar.
Yemin ederim, ilk gordugumde bok sandim. Tencereyi actilar, ben dumur oldum. Kiz da aldi bir tane, agzina goturdu, o an midem bulandi. Kusasim geldi. Ama hicbir sey demedim, nazikce uzaklastim.
Burda itiraf ediyorum: sirf mumbar dolmasi yedigi icin ayrildim. Hayatimda daha kotu bir sey gormedim. Mumbar dolmasi benim icin travma oldu.
0
thetruenorthstrongandfree1
(11.11.25)
Soru sahibi nefret ettiğiniz yiyecekler diye bir soru mu sormuş? Denemediğiz yöresel yemekleri sormuş. Türkiye'de okuduğunu anlama oranının yerlerde olmasına güzel bir örnek olmuş bu soru:d

Keşkek benim de listemde ama nerede bulur yerim bilmiyorum ben de çok merak ediyorum.
-1
sadakatsiz
(11.11.25)
(11)

Birikim Yapmak / Para Biriktirmek

Başka
Yılbaşında kendime bir hedef koymuştum. 1 yılda 150 bin lira kenara atacağım diye fakat sonra miktarı değişirdim 1 yılda kenara 200 bin lira atacağım dedim ve bu hedefime ulaştım. Sizde 1 yılda 200 bin lira biriktirmek iyi bir şey mi kimine göre 2 maaş olabilir fakat asgari ücretin 9 katı. Maaş 50k
Yılbaşında kendime bir hedef koymuştum. 1 yılda 150 bin lira kenara atacağım diye fakat sonra miktarı değişirdim 1 yılda kenara 200 bin lira atacağım dedim ve bu hedefime ulaştım.

Sizde 1 yılda 200 bin lira biriktirmek iyi bir şey mi kimine göre 2 maaş olabilir fakat asgari ücretin 9 katı.

Maaş 50k ev kira degil araba yok. Yeme içme dısardan ve sosyal bi yaşantım var.

Sizce iyi mi kötü mü?

ps: yıl sonu 220 ile kapatacagım
-3
Başka
(03.11.25)
Yılda 200 demek ayda 17 bin
50-17=33 harcanan oara
Harcamanın yarısı kadar para biriktirmissin. Bence iyi.
0
kisa
(03.11.25)
gayet iyi bence. maaşının %25'ini kenara atmışsın.
0
elektr10
(03.11.25)
iyi ama umarım türk lirası cinsinden değildir birikim. eğer öyleyse çok berbat bir birikim yöntemi olmuş olur.
0
wilhelmwasmuss
(03.11.25)
Aylık yüzde 10 iyidir. Sizin için bu yıl 60bin. Bunun 3 katından fazla, 200bin biriktirmek çok iyi.

Kira olmayınca, (İstanbul koşulları için söylüyorum) ortalama bir 15bin tl avantajınız oluyor. Yıllık 180 bin yapar. Yani kira ödemeyen bir insan için çok da biriktirmiş sayılmazsınız. Ama tabii ayağınızı yine de yorganınıza göre uzatmışsınız. Aynı maaşa aynı imkanlara kenara beş kuruş koyamayıp üstüne kredi borcu yapan insanlar çok.

Bence gayet iyi. Allah güzel şeylere harcatsın... (Aksaklıklara, sıkıntılara değil, keyfe, mutluluğa)
0
yadigar
(03.11.25)
tebrikler.
az çok demeyelim, boş geçmeyelim diye düşünenlerdenim.
yeter ki biriktir, az da olsa çok da.
çok olursa daha iyi elbette.

yıllık kazancınızın üçte birini biriktirmiş ve aylık 35bin lira ile geçinmişsiniz.
yüzde 30 birikim çok iyi, çünkü hafta bir çıksanız bile bir kahve 200 bir bira olmuş 230 civarında. daha az harcamak için anneanne gibi yaşamak lazım.

--
para parayı çeker gerçekten.
biriktirdiğiniz parayı bilginiz dahilinde bir yatırım aracına çekerseniz sizin için daha karlı olur. bu sene 200 olan para, aynı oranda birikip yapmaya devam ederseniz seneye 400 değil, 600 hatta 700e ulaşabilir.
0
biseysorcaktim
(03.11.25)
bence gayet iyi.
0
lemmiwinks
(03.11.25)
Bence ayda kenara bir çeyrek ya da bir yarım altın koy. En mantıklı birikim bu yine de ytd.
0
cemallamec
(03.11.25)
4te 1 tasarruf guzel oran, daha agresif olup olmamak sana kalmis tabi. agresiflik iyice kisarak oldugu gibi mevcut harcamalari gozden gecirip alternatiflerine bakmak, yuksek kalemlerde gereksiz gorulen kisimlari tiraslamak seklinde de yapilabilir.

daha agresif olupr 50/50 seklinde mesela kisa surede daha iyi birikim yaparsan gaza gelip motive olduktan sonra zamanla orani dusurebilirsin.

isi ciddiye alarak yapmak istiyorsan da aylik butce takibi, tasarruf orani takibi vs gibi excelden ve mobil applerden faylanarak yapabilirsen daha tertipli ve duzenli olmak da ekstra motivasyon saglayabilir.
0
bay b
(03.11.25)
diger duyuruculara katilmakla birlikte ayni seyleri tekrar yazmamak adina baska bir konuya deginmek istiyorum. bu parayi nasil biriktirdiginizle ilgili iyi veya kotu diyebilirim. eger yatirim yaparak biriktirdiyseniz iyi. fakat bu parayi sadece kenara attiysaniz kotu bir sekilde biriktirmissiniz cunku buyuk ihtimalle bu paradan en az %50 fazlasi elinizde olabilirdi. yani bir sepet yaparsaniz (altin, fon, hisse, doviz, mevduat vs.) cok daha fazla biriktirebilirsiniz.
+2
Sour
(03.11.25)
Bir yılda şu kadar para biriktireceğim sözü kötü. Bu kadar enflasyonist bir ortamda, ifade ettiğiniz meblağ çok kısa süre sonra anlamsız hale gelir. Uygun olanı, yolda bulsam dahi elime geçen her paranın % (örneğin )20 sini derhal yatırıma yönlendireceğim demektir.

Ancak bu parayı ayırmak da çok önemli değil, biraz zaman ayırıp finansal okuryazarlık becerisi edinip her gün üç beş dakikanızı bu konuya ayırarak bu birikimi çoğaltabildiğiniz ve enflasyon karşısında ezmediğiniz sürece başarılısınız demektir.

Ve bir de bu paraya (örneğin) konut almak dışında, (örneğin) emekliliğime kadar asla dokunmayacağım deyip bunu becerebiliyorsanız o zaman başardınız demektir.
0
Mirket
(03.11.25)
TL olarak maaş aldığımız için miktarı belirttim yoksa para kumbara da değil :) sepet yaptım. dövizde aldım, altın da. ayrıca %47'den faizde ek bir param da var.

Araba almak için biriktirdim ve su an ortalama bir araba alabilecek durumdayım.
0
🌸Başka
(04.11.25)
(19)

Kitapların Önsöz Bölümü

rock n roll
Selam herkese,Kitapların önsöz bölümünü okuyor musunuz yoksa direkt kitaba mı başlıyorsunuz?
Selam herkese,
Kitapların önsöz bölümünü okuyor musunuz yoksa direkt kitaba mı başlıyorsunuz?
+1
rock n roll
(27.10.25)
Doğrudan başlıyorum, önsözler heyecanımı söndürüyor
+1
grimavi
(27.10.25)
share.google

Okurum; OKB’nin gözü kör olsun.
Yazarın kendisi tarafından yazılmışsa atlanmaması gerektiğini düşünüyorum.
Öte yandan, kitabı bir perspektife oturtur genelde özsözler. Sizin birçok kaynaktan tarayıp süzebileceğiniz bilgiyi ve çerçeveyi sağlar. İlyada’yı Azra Erhat’ın önsözü olmadan bütün kabul etmem zor kendi adıma.
+1
auroraaurora
(27.10.25)
Atlarım. Ama Hasan Ali Yücel klasiklerinden bir tanesinde önsöz şöyle başlıyordu: okuyucu, biliyorum sen önsöz okumazsın…

Bi bunu okumuştum :)
0
substituent
(27.10.25)
Kitap bittikten sonra okuyorum önsözleri ama kitabı çok beğendiysem hemen kopmamak için yoksa okumam.
0
mutekebbir
(27.10.25)
önsözünü, kime ithaf edildiğini vs. hepsini okurum.
0
yurtsuz john
(27.10.25)
Okuyorum... Lanet olsun görev bilinci. Eksik bırakamam
0
kullanicadi
(27.10.25)
Önsözler genelde spoiler içerdiği için bundan kaçınmak adına direkt başlıyorum. Önemli bir kitapsa bittikten sonra önsöze bakıyorum.
-1
Amaranta ursula
(27.10.25)
Okuyorum. Bazen kitaba dair can alıcı şeyler sunabiliyor. Kitabın içinde fark edemediğini önsözde bulabiliyorsun.
0
muhayyer divan
(27.10.25)
Ben de okurum mutlaka. Şu an okuduğum kitaba daha baslayamadım çünkü 20 sayfa önsöz var. Daha o bitecek bir de yazarın hayatı ve yapıtları var yaklaşık bir o kadar sayfa da o.

Bu bölümlerin önemli olduğunu düşünüyorum ama bazen çok uzun olduğunda sıkılıyorum. O yüzden merak ettim, benim durumumda olan var mı diye .
0
🌸rock n roll
(27.10.25)
Satırını atlamadan okurum. İyi ki okudum dediklerim, boş boş konuşmuş olanlar, uzattıkça uzatanlar, önsöz yazıyorum diye kitabı özetleyenler, her çeşidini okuyorum.

@ auroraaurora'nın da dediği gibi OKB’nin gözü kör olsun.
0
Mirket
(27.10.25)
önsözü yazar yazdıysa okurum. başkası yazdıysa pek okumak taraftarı değilim. kısaysa çevirmenin notlarını okurum. bazen uzun uzun yazıyorlar, o zaman şöyle hızlıca bir göz gezdiririm.

bazen farkına bile varmadan önsöze başlamış olurum.
eskiden "boşuna yazmamışlardır, adı üstünde önsöz işte" diyordum ve okuyordum. talihsiz bir kaç önsözden sonra boşuna da yazılabildiğini ve durduk yere tüm kitabı özetleyenler olduğunu görünce önsözleri pek sevmez oldum.
0
biseysorcaktim
(27.10.25)
Okurum. Bazen kitaba başlayıp başlamayacagima dair fikir edinirim
0
pembediken
(28.10.25)
Okumam. Kitabı birkaç sayfa okuduktan sonra da bir bakarım atıyorum 10-15 sayfa olmuş önsözü atladığım için.
Kısa günün kârı. Bravo bana.
+1
michael_knight
(28.10.25)
Modern serilerde okumuyorum ama klasiklerde yazarın hakkında yeterli bilgim yoksa mutlaka okurum çünkü biyografisini özet geçiyorlar ve okurken nasıl şartlarda yazdığı , bakış açısı vs daha iyi şekillenebiliyor. Örneğin en beğendiğim Stendhal’in Kızıl ve Kara’sını okumadan önceki önsözdü, romandaki karakterin tam zıttı yönde bir kaderi olması enteresan gelmişti; kendisi zorunlu Napolyon askerliğine alınmış romandaki karakterin en büyük hayallerinden birisi de Napolyon askeri olmak. Bunu önsöz okumadan yakalayamazdım :)
0
titanic kemancısı
(28.10.25)
okuyorum ben önsözü.

okumadığım tek ihtimal önsözün aşırı uzun ve sıkıcı olduğu halidir ki o durumda da zaten muhtemelen kitap da sıkıcıdır yarım bırakırım.
0
Sadece soruyorum
(28.10.25)
bu konudan defalarca kez ağzı yanan biri olarak artık okumamaya başladım.

dünyada nasıl bilmiyorum ama bizim ülkemizde bu bölüm kitabın tüm heyecanını alıp götüren, karakterleri ve olayları ön sözün sahibinin çıkarımlarına göre şartlanıp okumana neden olan bir yapıda oluyor. ön veya son sözü hep kitap bittikten sonra okurum.

hatta arka kapak yazısını bile spoiler ile dolduran yayınevleri olduğu için o kısmı bile okumam.
0
m e b
(28.10.25)
Kesinlikle okurum. Hem bir fikir oluşturur hem de benim takıntım. Önsözü okumadan başlarsam kitaba ortasından başlamış gibi huzursuz olurum. Kitabı rahat rahat okuyamam. Obsesyon gibi bir şey.
0
wilhelmwasmuss
(28.10.25)
okurum. yazarın biyografisini de okurum. kitap basım yılı editör telefon numarası kaçıncı baskı vs her yerini okurum.
0
koela
(28.10.25)
Felsef kitabı değilse veya önemli bi çeviri değilse direkt geçiyorum.
0
truf
(28.10.25)
(6)

kredi mi çeksem hisse mi bozsam?

croswell
evet? Uzun zamandır yatırım hesabımı büyütemiyorum son zamanlarda epey tırtıkladım %2000 kazandığım (asels 4-5 sene önce) hisseyi mi satsam yoksa kredi mi çeksem? Elim gitmiyor ancak tabii beni zengin etmedi bakmayın 20x yapmış olmasına :)çok acil borcum var ve kredi faizleri bana uçuk çıkıyor %4-5
evet? Uzun zamandır yatırım hesabımı büyütemiyorum son zamanlarda epey tırtıkladım %2000 kazandığım (asels 4-5 sene önce) hisseyi mi satsam yoksa kredi mi çeksem? Elim gitmiyor ancak tabii beni zengin etmedi bakmayın 20x yapmış olmasına :)
çok acil borcum var ve kredi faizleri bana uçuk çıkıyor %4-5 civarında daha altında bulamadım.
Hisseyi de bozarsam birkaç ay daha para biriktiremeyeceğim ama borçları ödeme konusunda %60 rahatlayacağım
0
croswell
(23.10.25)
ben olsam hisseyi bozarım. dayanağım keyfim. imkb de para kazanmak çok zor gibi geliyor.
+1
kisa
(23.10.25)
Paran varken neden borçlanarak (üstelik faizli borçlanarak) borç ödüyorsun anlamadım?
+1
etna
(23.10.25)
Hocam bu yaptigin varyemezlik oluyor. sonucta sen o yatirimi ihtiyacin olunca harcamak icin yapmadin mi? Su an ihtiyacin var bozdur ode iste. Bu kafayla hic harcayamazsin ki onu olene kadar oyle kalir :)

ytd
0
nuevo
(23.10.25)
aslında varyemezlik değil bu disiplini kaybettim epeydir ve maalesef yerine koyamıyorum faiz belasına katlanıyorum ama dayanılacak gibi değil tekrar yerine koyamam endişesi ile bozmadım bu zamana kadar
0
🌸croswell
(23.10.25)
Yatırım hesabındaki birikim spesifik bir amaç içinse (konut, arsa almak vb) ve bankaya borçlanacağım meblağ ödenebilir seviyede ise elimdeki birikmişi bozmazdım. sürdürebilir tl borçlanma abartılmadıkça enflasyonist ülkelerde iyidir.

ama belli bir hedef için değilse birikim ve krediye yapılacak ödeme çok zorlayıcı olacaksa tabii hisseleri bozmayı tercih ederdim.
0
wilhelmwasmuss
(23.10.25)
kredi çek tabii ki.
0
gabe h coud
(23.10.25)
(12)

arabanızı tanıdıklarınıza veriyor musunuz?

Sadece soruyorum
zaman zaman iş ortaklığı yaptığınız, aynı ofisi kullandığınız, sizden yaşça büyük olan bir adam var. işyerinin yakınında restorantı var size de zaman zaman yemek ısmarlıyor para almıyor ama haftada 2-3 defa da arabanızı istiyor. siz de aslında herhangi bir kaza ihtimalinde başınıza gelecekleri düşün
zaman zaman iş ortaklığı yaptığınız, aynı ofisi kullandığınız, sizden yaşça büyük olan bir adam var. işyerinin yakınında restorantı var size de zaman zaman yemek ısmarlıyor para almıyor ama haftada 2-3 defa da arabanızı istiyor. siz de aslında herhangi bir kaza ihtimalinde başınıza gelecekleri düşününce vermek istemiyorsunuz ama onun da size iyilik yaptığı ortada olduğu için hiçbir zaman hayır diyemiyorsunuz.

bu durumda ne yaparsınız, arabanızı vermek istemediğinizi uygun bir dille söyler miydiniz? yoksa iyiliklerine karşılık ses çıkarmamaya devam mı ederdiniz?
+1
Sadece soruyorum
(17.10.25)
aracı vermemek hem onun için hem sizin daha iyi olur. kibarca ret etmek lazım.
0
duyuruuser
(17.10.25)
Kimsenin direksiyonuna oturmam. Kimseyi de oturtmam. Aç parantez, Aile bireyleri hariç.
0
Mirket
(17.10.25)
Adamına göre veririm emanet araba ama haftada 2-3 nedir?
Laf sok şakayla karışık, mtv'yi de bölüşecek miyiz diye.
0
Bruce
(17.10.25)
yemeklerin parasını verin, arabayı vermeyin. Restoranı olan adamın bir dandik 20 yaşında araba alacak durumu yok mu?
+3
wilhelmwasmuss
(17.10.25)
bi aile bireylerine bi de çook yakın arkadaşlarıma veririm. başka da olmaz.
0
jelly bear
(17.10.25)
adamın restoranı var ama arabası yok mu? senin arabanı neden alıyor? daha büyük bir araca falan ihtiyacı varsa onu da alabilir restoranı olan bir adam.

bence illegal işler dönüyor.

arabam yok ama olsa da vermem kimseye ve kimsenin de arabasını almam.
+1
art cat chocolate
(17.10.25)
En son bunu yaptığımda bir süre sonra şanzıman elimde kalmıştı. Birşey de diyemedim sonuçta ben de kullanıyorum diye. Ama herkes kendi arabası gibi özenli kullanmıyor maalesef. Ben olsam arabamı gerekirse satardım bahane bulamıyorsam ancak yine de başkasına kullandırtmazdım.
+1
va
(17.10.25)
Bir kazaya karissa sorumlulugu almaktan kacinmayacak karakterde insanlara verebilirim. Onun disinda cidden araba emanet etmek tehlikeli is, tecrube edilmis ornekleri var. Ama bunu soylemenin de ulkemiz geleneginde "kibar" bir yolu yok.
0
mbond
(17.10.25)
Verirsem ben eve markete gidemem ki nasıl vereceğim toplu taşıma ile ters kalıyor güzergahım o yüzden sanırım kimse de istemiyor benden, ama 10-20 dakikalığına yakında bir yere gidecekse şoföre güveniyorsam veririm. Uzak yol, şehirlerarası vs filan vermem. Kiralık araba seçeneği çok zaten kimse de sormadı bugüne kadar.
0
titanic kemancısı
(17.10.25)
araba vermemek en iyisi .ama anladığım kadarıyla hayır demek de istemiyorsunuz... bence ölçü benzin koyup koymaması olabilir. ama bugüne kadar verdiyseniz bugünden sonra vermemezlik olmaz.
0
co2s2
(17.10.25)
Emanet araba almam kimseyede arabayı emanet vermem
0
basond
(17.10.25)
Etrafımda genelde arabamı isteyecek insanlar olmaz veya arabaları olur.
Ha yakın arkadaştır, birkaç senede bir öyle bir şey olur, veririm.

Ama sizin durum buna benzemiyor.

Elbette vermeyin diyeceğiz ama siz yine de vereceksiniz. Fakat en azından arabayı verirken kaza durumunda ne olacağını önceden konuşun.

“Kaza olursa sigortanın hasarsızlığını bodurmam, yetkili serviste cebinden ödersin tamiri, araç tamirdeyken bana şu marka model araba kiralarsın ve aracın değer kaybını ödersin restorancı bey kardeşim, anlaştık mı?” deyin bari.
0
michael_knight
(18.10.25)
(23)

duyurunun yaşını başını almış erkekleri

WithWorth
muhtemelen önümüzdeki günleri meşgul edecek şu üzücü videoda iki adet er kişinin hafif bir müdaheleden sonra ayrıldığını görüyoruz.https://eksisozluk.com/beykozda-eski-sevgilisi-tarafindan-oldurulen-kiz--8036578?a=popularevli, bakması gereken çoluğu çocuğu olan, evde bekleyeni olan bir erkek iseniz
muhtemelen önümüzdeki günleri meşgul edecek şu üzücü videoda iki adet er kişinin hafif bir müdaheleden sonra ayrıldığını görüyoruz.
eksisozluk.com

evli, bakması gereken çoluğu çocuğu olan, evde bekleyeni olan bir erkek iseniz sorum size.
ne yapardınız ?

geri kalanlar da yorum yapabilir ama üstteki kümeyi özellikle merak ettim.
-2
WithWorth
(16.10.25)
Hiçbir şey.
Beni ilgilendirmiyor bende canımı sokakta bulmadım + süper kahraman değilim.

Ayrıca kadınların efendi erkek yerine tercihini kimse sorgulayamaz
+2
artıküyeolmakistiyorum
(16.10.25)
Saldırgan ondan daha şiddetli, agresif bir karşı saldırıyla durdurulabilir. Ama çok riskli. Genelde nefes alışverişini kesmek için diyaframa atak yapılır. O anki ruh hâlime bağlı.
+1
arbre
(16.10.25)
Asla hiçbir şey için oh çekmiyorum. Fakat bile bile lades diyorsanız ne diyelim?
Ayrıca sadece kadına mi şiddet var? Erkeğe çocuğa hayvana her türlü canlıya şiddet var memlekette. Ben kadın olarak ayirmiyorum. Bir erkek olarak kendimi sokakta güvende hissetmiyorum.
0
artıküyeolmakistiyorum
(16.10.25)
sen şimdi mesela bu çocuk benim olsa ve sen gelip bunları zırvalasan seni parçalarım. söylediğin şeylerin bu konuyla hiç ilgisi yok. başka yerde yaz tabi ama burası değil yeri. bu olay değil. eminim hepimiz can güvenliği korkusu yaşadık ama şimdi bir can katledilmiş. sebep de eminim seçim değil.

ya da empati kur bu senin yakının olsaydı kurduğun cümleleri birinden duymaya tahammül edebilir miydin?

yeaa hepimiz can güvenliği bilmem ne mi mesele?
-7
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(16.10.25)
Geçkin bir bey olmasam da yanıt vereyim. Ben hayatımda hiç bir şiddet eylemine başvurmadım, kesici alet taşımıyorum. Bahse konu videoyu izlerken bile geriliyorum elim ayağım dolanıyor.
Şahıs 100 kilonun üzerinde gözünü kan bürümüş biri, böylesini abd polisinin videolarını izlerseniz silahla bile durdurmanın kolay olmadığını görürsünüz. Bu şartlarda o sıradan insanları kınayan ah orada ben olsaydım diyenleri gerçekçi, inandırıcı bulmuyorum.
Ben ne yapardım muhtemelen donakalırdım.. herkesin kahraman olma fantezisi vardır ama bu oyunda ölünce bir daha geri başlayamıyorsun.
+3
anon1m
(16.10.25)
bu veya benzeri bir durumda polisin dahi kendi canını riske atarak araya gireceğini sanmıyorum.
gözü dönmüş bir adam kadını duraksamadan seri bir şekilde bıçaklıyor, müdahale etmeye çalışan kişi de muhtemelen benzer darbelere maruz kalacak.

benim de bir çocuğum var, böyle bir durumda çocuğumun babasız büyümesi riskini göze almazdım sanıyorum.

ama videoki poşetini önce bırakıp sonra alan adam kadar da olamazdım sanırım.

iki ucu boklu değnek dedikleri durum tam olarak. çok üzücü gerçekten.
+2
emfuzi
(16.10.25)
Kadir şekerci vardı.
0
Kahvedesu
(16.10.25)
dediğiniz ben oluyorum. adamların yaptığı müdahaleyi, şerefsize "abi kurbanın olam, değmez, gel kendini yakacaksın" gibi teskin edici sözlerle denerdim. ama dönüp işime gitmez, pasif ve yalvarır şekilde devam ederdim "bir bıçak az vursa kârdır" hesabı.

eğer 2-3 kişi olsa, "gelin tutun abiyi yazık edecek hem kendine hem karşıya" gibi, şerefsizi daha da gaza getirmeyecek sözlerle çağırır, 3 kişi olsak, tutar, indirirdik.

ama tek başına ne yapacaksın? hem cani, hem ayı gibi, hem gözü dönmüş... tek başıma adamla savaşamazdım. benim de çoluğum çocuğum var. sakin sakin yalvarır modda telkin verir, olayı fiziksel mücadeleye dökmeden omzundan tutup hafif hafif çekerdim.

hak etsin, etmesin, orantısız şiddet gören hiç bir mazluma "oh" çekilmez. canavarlaşmamak lazım.

edit: "kurbanın olam" lafı da ironikmiş. Allah korusun...
+1
dilemma of subscribtionability
(16.10.25)
Sen 'Abi kurbanın olam.' diyorsun da, adamın kafa gitmiş zaten, gözler dönük, işini bitirip, 'Lan görgü tanığı bu.' demeyeceği ve sıranın sana gelmeyeceği ne malum.

Eli bıçaklı adamı gözüme kestirebilecek ebat ve beceride değilsem ve en az adam kadar manyak değilsem, kendimi güvende hissedecek mesafeye kadar uzaklaşır, görüntü alır, polisi arardım. Gereksiz kahramanlık için gereğinden fazla akıllıyım.
0
Mirket
(17.10.25)
en fazla uzaktan polisi ararim. soka da girebilirim. video'yu izlemedim.
0
lemmiwinks
(17.10.25)
tr.wikipedia.orgŞeker_davası
www.birgun.net

başka sözüm yok.
0
Fodera
(17.10.25)
Evli, cocuk sahibiyim. Boyum 190, 98 kilo, kasli muhtemelen de ortalama uzeri kuvvetli biri oldugumu saniyorum.

Ne yapardim?

Araya girmem, ayirmaya calismam net. Guvenli bir mesafeden polisi ararim. Cok riskli bir durum. Ozellikle adamin elinde bicak var ve adam kontrolunu tamamen kaybetmis. Kontrolunu kaybetmis insanla iletisim kurulmaz. Zekice bir sey soyleyeyim de gerginlik azalsin vs gibi senaryolar genellikle isler bu asamaya gelmeden once yapilabileceklerden.

Araya girsen, yanlis yere yanlis bir yumruk senin yada birinin felc olmasina ya da olumune sebep olabilir. Ayrica adamin elinde de kesici/delici bir sey oldugunda ciplak elle yapilabilecek hic bir sey yok. Polis bile direkt taser ile durduruyor bu sekilde kontrolden cikmis insanlari.

Esim ya da cocugum bu sekilde saldiriya ugrarsa o zaman elimden geleni yapar sonuclarina da memnuniyetle katlanirim.
0
thetruenorthstrongandfree1
(17.10.25)
herkes kadir şekerden örnek vermiş ama kadir şeker cebinde bıçak taşıyan ve kavga eden bi çift arasına girip adamı kalbinden bıçaklayan biri. bıçaklı, gözü dönmüş bi adamın önüne çıkamazsınız tabi ama çoğu durumda adam bir kadına sadece tekme tokat dalarken bile herkes uzaktan izliyor. kadir şeker gibi bıçağı çıkarıp karşı tarafın kalbine saplamadığınız sürece katil olmazsınız. bir keresinde market manavına sebepsiz yere saldıran bir adamla arasına girmiştim, manav da erkekti. ben de kadınım.

ayrıca baktım şimdi kadir şeker olayı 2020 yılında yaşanmış. önümüzde bu örnek yokken sanki herkes araya giriyordu da kahramanlık yapıyordu... güldürmeyin ya. kendisine tokat atan müşteriye saldıran garson kızı kolundan bacağından çekiştirmeyi herkes biliyor. tam tersi olsa yine kimse araya girmiyor.

kadın erkek özelinde konuşmuyorum. herkeste gereksiz bir duyarsızlık var.

tekrar söylüyorum, elinde bıçak olan silah olan bi adamla hedefinin arasına girmek tabi ki mantıksız. ama bunların olmadığı şiddet durumlarında dahi herkes uzaktan izliyor.

x.com
şunu izleyin mesela. adam çocuğa tekmelerle girişiyor. kimse doğru dürüst müdahale etmiyor. hele amcanın biri uzaktan izleye izleye geliyor.
+1
elorelia
(17.10.25)
Bu işlerde araya girilemiyor çünkü bu düzende suçlu çıkabilirsin. Bunun şahıstaki silah unsuruyla çok ilgisi yok. Müdahale edersin en başta kadın sana kızar. Etkisiz hale getirirsin yargı seni içeri atar. Şanssızlık olur birine bir şey olur, vicdanın seni suçlar. O an kurtarsan kadının ders alıp ertesi gün aynı hatayı tekrarlamaması düşük olasılık. Zaten olayı bilmiyorsun. İşe yaramayacağını bile bile polisi arar, belki uzaktan ses ile müdahale yapmaya çalışırdım ben.
+1
osssy
(17.10.25)
bıçak olmadığı senaryo da (sadece şiddet) kadın yardım için bağırıyorsa polisi ararım ama kadın da adama sövüp sayıyorsa uzaktan izlerim sadece bir süre sonra yoluma giderim. işin içinde bıçak da varsa direkt polisi ararım, asla yanına yaklaşıp da müdahale etmem kesinlikle. bırak araya girmeyi adamı telkin etmeye bile çalışmam.

ben olsam şöyle dalardım adama, yok böyle yapardım falan diyenlerin de yüzde 99u kolpacı. elinde şu insan yarmasını bıçakla görünce saklanacak delik ararlar.
0
bobinhoo
(17.10.25)
Uzun sopa ya da sandalye gibi birşey varsa müdahale ederim, onun dışında sadece polis çağırırım. O da genellikle olay bittikten sonra gelir.
0
parka
(17.10.25)
Gerçekçi olmak lazım, o anda bu adamı durdurmanın tek yolu silahla vurmaktır. Senin elinde bıçak olsa bile bu adamı durdurmak oldukça zor. Polis bile bu tür durumlarda silahı kullanmıyorken normal insanlar olarak bizim bu olaya müdahale etmemiz maalesef çok zor.
0
say something loving
(17.10.25)
güvenli mesafeye çekilip 112 yi arardım. bekar, çocuksuz dönemlerimde olsam gene bunu yapardım.

cinnet esnasında şuurunu kaybetmiş bıçaklı biriyle asla diyaloğa girmem.
0
wilhelmwasmuss
(17.10.25)
Evliyim, çocuğum var, polisi ve ambulansı aramak dışında müdahale etmem.

Bekar olsam ölümüne girerdim.
+1
kimlanbu
(17.10.25)
evliyim çocukluyum önce dur yapma der kavgayı ayırmaya çalışırım, silah görürsem uzaklaşır polisi ararım.
videodaki abiye neden bıraktın diyemem.

kendi çocuğuma bu yapılsa şahit olsam hiç silah vs düşünmem dalar kurtarmaya çalışırım her baba gibi.
0
basond
(17.10.25)
yoldan geçen erkek müdahale etse ve ölmese bu adam ondan şikayetçi olsa yine baş ağrısı; belki müdahale eden kişiye dadanacak, davalık olacaklar? çok korkuyorum böyle olaylara denk gelmekten, yalnızca şahit olmak bile başlı başına bir travma sebebi. ülke içinde (ve dışında) hiçbir erkeğe yaklaşmamak gerektiğini hissediyorum; kıskanç, patolojik sorunlu, düzenbaz insanlar o kadar çok ki.
0
deartheodosia
(17.10.25)
40 yaşına yaklaşmış, çocuğu olmayan, iri sayılabilecek bir avukatım.

Üzerimde tabanca yoksa asla müdahale etmem. Eğitimli birinin dahi bıçaklı bir saldırgana müdahale etmesi aşırı tehlikeliyken bıçaklı kavgaya dair hiçbir bilgisi ve fikri olmayan, bıçağı ancak mutfakta ya da ufak tefek şeyler kesmek için eline alan biri olarak kendi canımı böyle bir durumda tehlikeye atmam. Bu karara varmam için çok düşünmeme gerek yok.

Üzerimde tabanca varsa çok daha zor bir karar. Havaya ateş etmek riskli, başkasına zarar verme riski var. Gözü dönmüş şekilde karşısındakine zarar veren bıçaklı bir saldırgana, durdurucu bir atışı mağdura zarar vermeden yapabilmek herhangi bir polisin de kolayca alabileceği bir risk değil, özel harekat geçmişi olmayan bir polis için dahi çok zor bir durum. Kaldı ki öldürücü olmayan bölgelere yapılan atışlarda, özellikle çekirdeğin bacaklardaki kemiğe denk gelip kemiği kırmadığı senaryolarda saldırgan vurulduğunu anında hissetmiyor ve saldırgan tutumunu bir süre daha sürdürebiliyor. Yani diyelim ki salgırganı omzundan ya da bacak kasından vurdum. Bu sırada saldırgan mağdura saldırmaya veya benim üzerime gelmeye devam edecektir birkaç saniye daha. Bu birkaç saniye boyunca vuracağı bıçak darbeleri mağduru öldürmeye yetebilir. Mağduru bırakıp bana saldırmaya kalkarsa saldırganı durdurmak için benim öldürücü atışlar yapmam gerekebilir.

Saldırganı öldürmeden vurmayı başarsam bile meşru müdafaada sınırın aşılması tartışmaları gündeme gelecek ve uzunca bir süre tutuklu kalma riskim olacak. Onu da beceremeyip tüm işi elime yüzüme bulaştırıp mağdura zarar verme riskim var.

Nereden bakılsa çok boktan iş. Görece kılçıksız bir durum olsa, yani bir erkeğin bir kadını bıçakla kovaladığını görsem ve ben de o sırada direksiyon başında olsam, saldırgan erkeği öldürmemeye gayret ederek arabayla ezerim. Benzer bir durumda saldırganı etkisiz hale getirecek bir şeyle vurma/bir şeyi fırlatma imkanım varsa yaparım. Ancak silahım olmadan silahlı birine müdahale etmem, edemem.
0
10551037
(17.10.25)
amerikan polis videolarından gördüğüm kadarıyla, başından veya omurgasından vurulmadığı sürece defalarca isabet alan insanlar bile saldırmaya devam ediyor. belki cinnet hali, belki uyuşturucu madde etkisinde olmaları sebebiyle bilmiyorum ama belimde silahım bile olsa katil olmayı göze almadığım sürece müdahele etmezdim.
0
Fodera
(19.10.25)
(11)

2. Dünya savaşından sonra büyük devletler ne oldu da bu işin birbirini vurmakla çözülmeyeceğini anladılar?

mikahakkinen
yahudi katliamı, sömürge paylaşımı, nüfus kaybı vb. büyük devletler nasıl bir karar aldı ve bu işlerin büyük savaşlarla çözülemeyeceğini düşündü?
yahudi katliamı, sömürge paylaşımı, nüfus kaybı vb. büyük devletler nasıl bir karar aldı ve bu işlerin büyük savaşlarla çözülemeyeceğini düşündü?
0
mikahakkinen
(03.10.25)
kapitalizm egemen ekonomik düzen oldu. Bu yüzden daha çok.
0
adivar
(03.10.25)
2.dünya savaşında belki 100 milyon kişi öldü.
avrupa'da büyük şehirlerde taş üstünde taş kalmadı.
ekonomiler allak bullak oldu.
yahudi soykırımı çok bir büyük savaş suçu.
ingiltere'nin fransa'nın sömürge düzeni çöktü.
bir dolu sebep var ama asıl sebep japonya'ya atılan atom bombalarının gücü herkesi korkuttu. benzer bir savaşta karşılıklı atom bombası atmaya başlarlarsa bildiğimiz anlamda insanlığın sonu gelebilir.
0
co2s2
(03.10.25)
Nazi hareketi olmasa bugünkü İsrail devletini kurmak için gerekli politika oluşur muydu ya da gecikir miydi diye tarihçiler tartışıyor. Dolasıyla kan dökme olayı elbette bitmedi; “herkesin kanı dökülmesin ama bazılarının kanı dökülebilir” aşamasına geldi. İsrail’in kurulmasında da yine İngiliz hükümetinin destekleri var nereyi kazısan İngilizler çıkıyor. Sömürecek işçilerin hepsi savaşta ölmesi kapitalist düzene kar getirmiyor; canlı kalsınlar ama itaat etsinler boyutuna geçti.
0
titanic kemancısı
(03.10.25)
Atom bombası ve nükleer caydırıcılık.

Büyük devletler büyük kayıplar vererek kendi ekonomilerinin zarar göreceği şekilde savaşmalarına gerek kalmadan da istediklerini elde edebildiklerini gördüler. Uluslararası şirketler üzerinden istedikleri gibi sömürebiliyor ya da pazara girebiliyorlar. Vekalet savaşları sayesinde doğrudan savaşmak yerine başka ülkeleri ya da örgütleri finanse ederek yıpratma yoluna gidebiliyorlar. Sonra da bunları birleştirip kapitülasyonlar imzalatıyorlar.
0
nawar
(03.10.25)
1. Dünya savaşında Almanlar büyük yenilgiye uğradığında kazanan taraf çok ağır faturalar kesti.

O zamanların bir ekonomisti, bunun doğru olmadığını, yıllık gelirlerinin %30’unu almanın makul olduğunu söylemişti. Hatta bu süreçte almayanın ekonomik kalkınması için yardım edilmesi gerektiğini söylemişti.

Peki ne oldu? Almanya borçları ödeyemedi. Milliyetçiliğin gazı ile naziye dönüştüler.

Kazanan taraf bir daha savaşa sürüklendi, borçlarını alamadan.
0
substituent
(03.10.25)
2.dünya savaşında, savaşın maliyetinin, savaş ile ulaşılmak istenen kazanımları aştığını yani maliyetini kurtarmadığını yaşayarak gördüler.

bir yeri işgal etmek, oradaki insanları beslemeyi, öyle veya böyle oralara hem insan kaynağı ayırmayı, hem altyapı yatırımı yapmayı vs. gerektiriyor.

bugün olduğu gibi politik yollarla sömürgeleştirmek çok daha az maliyetli ve yönetilebilir bir durum. ha buna rağmen, diğer büyük devletlerle paylaşım krizi veya çıkar çatışmaları politik güç ile dengeye ulaşamıyorsa, fiilen savaş yaşanmaya devam ediyor.

sadece bir örnek: bakınız ukrayna-rusya savaşı.
0
wilhelmwasmuss
(03.10.25)
sınırsız kaynak ve ucuz iş gücü ihtiyacının sebep olduğu global yıkımların kapitalizm sayesinde sonlandığını iddia etmek de enteresanmış. tam aksine dünya savaşlarının temelinde kapitalizmin egemen ekonomik düzen olması yatar. kapitalizmi savunanlar "30 sene önce cep telefonu yoktu bugün var" diyen akp'lilerden farksız. dünyadan koskoca nesilleri, yüzlerce seneyi çaldı bu sistem ama hala sanki bugün dünya barış içinde yaşıyormuş gibi kapitalizm güzellemesi yapıyorlar haha. bugün de zaten savaş meselesi kapanmış değil, üçüncü dünya savaşının önündeki tek engel nükleer caydırıcılık ve teknolojinin gelişmesiyle beraber coğrafi kontrol faktörünün eskisi kadar önemli olmaması. yani artık türkiye'yi işgal etmek için yarım milyonluk orduyla gelmene gerek yok. başına "demokratik" şekilde istediğin adamı koyuyorsun, bütün kaynakları o sana peşkeş çekiyor zaten. yok baktın işler istediğin gibi değil hop bu sefer darbe yapıyorsun.

bi şey değiştiği yok yani sadece artık aynı sömürü seviyesi için o kadar çaba sarf etmek gerekmiyor, illa savaşılacaksa yine demokrasi şöleniyle göreve gelmiş şahıslar aracılığıyla onların ülkesini savaşa sürüyorsun.
0
der meister
(03.10.25)
büyük savaşlarla çözülemeyeceğini düşünmediler aslında. abd ve sovyetler birliği birbirleriyle savaşmaya hazırlardı. ama atom bombası herkesi korkuttu. kimse cesaret edemedi büyük savaş çıkarmaya, hep kenarından dolaştılar. soğuk savaş yaptılar.
0
abelardo
(03.10.25)
merhaba. aslında büyük ülkeler birbirini vurmakla bu işin çözülmeyeceğini kavramakla beraber sikko devletleri bir şekilde sömürürüz kendi işimize yaradığınca destekleriz, yakar yıkar ele geçiririz sonra satranç tahtası gibi karşının hamlesine göre karar alırız dediler. doğrudan kimse birbirini yok etmeyi göze alamadı.

abd vietnam'da tökezledi, rusya yı küba destekledi, birbirlerinin hamlelerine karşı türkiye bile bir piyon olarak rusyayı vurabilecek nükleer füzelerin durduğu en ileri abd karakoluydu. sen çek ben de çekeyim diye küba/rusya vs turkiye/abd olarak kullanışlı aptal bir dönemimiz o yıllarda da oldu.

herkes çıkmasa girdi, afganistan demir leblebi gibiydi. oyunum sistemini değiştirdiler. aslında sorunuzun cevabı "proxy war" olarak günümüzde de devam ediyor. sonuçlanmış değil.

çok kısa cevap olarak: ben doğrudan hedef olacağıma karşı tarafı caydırıcı kullanışlı maşa bir ülkeyi kullanırım doğrudan hedef ben olmam. tek bir sorun vardı, iki kutuplu dünyada bunu tek aklına getiren abd olmadı.
0
libertine
(03.10.25)
insanlık yüzlerce yıl savaşmış, şimdi mi akıllanıp bırakmış:D işin şekli değişti sadece, özü aynı.

üçüncü dünya savaşı için de önce bağımsız bir almanya lazım. tarifteki ilk malzeme eksik.
0
kesmekes laleler
(03.10.25)
Şimdi uluslararası ilişkiler bölümüne çöp diyorlar işte biz de bir şeyler biliyoruz.

Cevap Mutual assured destruction ve Second strike capacity

Tabi bunlar soğuk savaş kavramları. Artık ülkeler ve kurumlar birbiriyle o kadar çok iş birliği halinde bağlandılar ki en kötü barış, savaştan daha hayırlı geldi. Bu da işte kapitalizmin zaferi neoliberal kurumsalcılık.

Ha bana kalırsa bence hiçbir zaman savaş bitmedi ve bitmeyecek hak ve batılın savaşı devam ediyor. Siyonizm vs diğerleri.
0
Hallegadola
(05.10.25)
(27)

Gs avrupada neden bu kadar kötü?

avatar is back
Süper ligde 2-3 senedir yenildikleri bir maç var heralde o da ismail kartallı samiyendeki maçtı. Pek izlemiyorum futbol, derbiden derbiye bir de avrupa maçları. Ama gs avrupada o kadar çok maçta o kadar çok gol yiyor ki artık bunun mantıklı bir açıklaması olmalı. Neden böyle? Türkiye’de hakemler vs
Süper ligde 2-3 senedir yenildikleri bir maç var heralde o da ismail kartallı samiyendeki maçtı. Pek izlemiyorum futbol, derbiden derbiye bir de avrupa maçları. Ama gs avrupada o kadar çok maçta o kadar çok gol yiyor ki artık bunun mantıklı bir açıklaması olmalı. Neden böyle?

Türkiye’de hakemler vs demeyin lütfen.
0
avatar is back
(18.09.25)
Ama hakemler :( Yoksa tokatlanıp tokatlanıp göndermezler avrupadan, okan buruk teknik bilmez taktik bilmez oyun bilgisi sıfır, türkiyede hakem camiası ve okan hocanın malum geçmişi ortak bir bağlantı, bu sayede her sene şampiyon oluyorlar ama avrupaya çıkınca böyle oluyor.
0
kizil karga
(18.09.25)
pbs.twimg.com

Gs türkiyede neden bu kadar iyi diye soralım o zaman, neredeyse maç başı 3 puan ortalamayla oynayacak
0
grimavi
(18.09.25)
türkiye liginin kalitesi çok ama çok kötü. bir kaç takım dışında zor gecebilir denebilir maç bile olmuyor. avrupada da şampiyonlar liginde düzgün, kaliteli top oynayan takımlar olduğu için lastik patlıyor.

fener vs diğer takımlarda şl de oynasa, gene aynı şey olur. uefa ve konferans liginde defolar bu kadar ortaya çıkmadığı için gs nin avrupa başarısızlığı daha göz önüne çıkıyor.

işte, olabilecek en en en pahalı kadro bile frankfurt gibi şl için üst seviye olmayan bir takımdan şu an 5 yedi. maalesef şampiyonlar ligi türk takımları için yarışılabilir bir alan değil.
0
wilhelmwasmuss
(18.09.25)
Çünkü bizim insanımız hiç bir işte iyi değil. Disiplin yok. Geleni de bozuyoruz. Bugün bildiğin dünkü bizim halısaha maçında oynayanları gördüm. Düzensiz, ayakta top tutamıyorlar, allaha emanet paslar vs.
0
Shepard
(18.09.25)
gs normalde kötü zaten, ama tr'deki takımlar daha kötü. sonuçta lokalde gs iyi illüzyonu, avrupa'da da bunun içyüzü...
0
kesmekes laleler
(19.09.25)
Onlarin koruyup kollayan hakemleri olmadigi icin :(((
0
sonsuz
(19.09.25)
Okan buruk yerel bir teknik direktör, tr futbolunun anahtar noktalarını buldu ve fb gibi psikozlu bir rakibi olduğu için sorun yaşamıyor.

Avrupada Sorun yaşadığı maçlarda ise eli ayağına dolanıyor, düşmeyi bilmiyor çünkü takım.
Ligler arası seviye farkı çok ama hasbelkader 3-1 geri düştüğün maçı ölüm kalım maçı gibi kumara çevirip ya herru ya merru dersen ölürsün.
0
Bruce
(19.09.25)
Haftalardır yorumcular diyor ki frankfurt tarzı takımlara topu bırakmak gerekir. topu alıp yüzde 62yle oynarsan adamlara istediğin ortamı yaratırsın. Sen türkiyedeki oynadığın gibi oynarsan frankfurt gibi takımlar gelir seni beşler. Gs defans hattının yaptığı hataları azerbeycan takımları bile yapmıyor. Problem tamamen okan hocada. Kesinlikle oyun planından taviz vermiyor. Okan avrupada nasıl oynanacağını bilmiyor bu çok net. Aynı hataya montellada düştü, çıkarım ispanyaya ben oyunumu kabul ettiririm dedi. Al sonuç. Ayrıca 2 maçta 11 gol yiyen uğurcanın hatası yoktu ama fark yaratan kurtarışıda yoktu. Açıkcası avrupada langır lungur oynamakla maç kazanılmaz.
0
mikahakkinen
(19.09.25)
Türkiye ligi ve rakipleri Çok dandik. Oyuncu ile maç kolay kazanabiliyor çünkü dandik işte. Dandik olmasa zaten takımlar sürekli ön elemelerde elenmez. Sonuçta bilmem kaç yıldır sl'ne ayak basmamis bir ikinci büyük var.

Avrupa'da neden; çünkü Okan hoca yetmiyor. Kutsal kitapta yazıyor gibi yenik duruma düşünce orta saha bosaltiyor. Zamanında mancini ceyhun Gülselam'i avrupa maçında orta sahaya aldığında gelen eleştirilere "sahaya hücumcu atmak hücum futbolu oynamak değildir" demişti. Okan hoca bilmem kaç yıldır bunu öğrenemedi.
Malesef türk liginin dandikligi ile gelen başarı sebebiyle kendisine camia ve genel taraftardan tepki yok ama gs'yi klasik türk takımı haline getirdi.

Türk futbolundaki kafayi yemişler biraz azalirsa rekabet artacaktir ama şu anki dandik rakipler ile gelişme ihtiyacı Görmüyorlar gibi.
0
logisticsmanager
(19.09.25)
Sadece hakemler demeyelim Gsye yatan Türk takımlarını es geçemeyiz.
0
olaylar olaylar
(19.09.25)
Mental oldugunu dusunuyorum. Gol yedi mi, geriye dustu mu hemen komple dagiliyoruz. Gecen yil da aynisi olmustu. Maalesef hocanin da bu mentali yonetemedigini dusunuyorum, duygusal milletiz, hoca araciligiyla takima da yansiyor.
0
lallala
(19.09.25)
Esas sorulması gereken soru Türkiye'de nasıl bu kadar iyiler? Yandaş oldukları için saray tarafından korunuyorlar. ToRreira mertens rüzgar esse düşüyorlardi, saniyesinde düdük hazır, barış alper diye bir oyuncuları var tam bir komedi, adam tekme tokat dirsek girişiyor herkese, ağzını açıp bir şey diyen bile yok, normalde gerginlik olur, kavga olur, tüm lig bu adamı biliyor, kimse bulaşmıyor, kemal sunal filmindeki mazlum gibi dayak yiyip oturuyor koca adamlar
0
freedonia
(19.09.25)
Lallala+1
0
gobekliraki
(19.09.25)
Uğurcan cakira siyasi nedenlerle 30 milyon verirsen sadece turkiyede is yaparsın.özet bu
0
essoist
(19.09.25)
okan rezalet bir td. adam ligi çözmüş diyorlar neyi çözmüş pardon. önde basıp gol atalım diye taktik mi olur? gol yesek de bir o kadar gol de atıyoruz yeniyoruz olayı tr'de olur sadece. frankfurt alkmaar genç oğlanlar gibi sistem takımları elekten geçirir böyle.

montella da aynısını yaptı demişler doğru. her maça ayrı bir taktik çıkacaksın haddini yerini bileceksin

ama asıl sorun ülkede her yere sirayet eden yolsuzluk, ahlaki çöküntü ve torpilin futbolun tam ortasında olması. altyapıda adam yok, haksızlık hak getire. yetenekli çocuklara yazık oluyor. ozan tufan barı malper bunlar topçu mu
0
Hallegadola
(19.09.25)
bütün takımlar avrupa ortalamasının çok çok altında. gs ye özel bir durum yok ortada. lise 1 i ıslahiyede okudum. yan sınıfta bir çocuk ıslahiyesporda oynuyordu. lise sınıfları futbol turnuvasında hep o çocuğun sınıfı şampiyon oluyordu. ama ıslahiye amatör kümede bile sonuncu oluyordu.
0
ground
(19.09.25)
Tr'de kollaniyorlar cunku. Sumudica gibi sovmen, dusuk karakterli bir t.direktor vardi, mesela takimi GS stadinda takimi gol atti, yuzunde 5 karis surat, "sevinmeyin iceri gecin" diye yedek kulubesindeki oyunculara bagiriyordu. Ayni adam Fener'in maclarinda tac icin itiraz ederken eroinman gibi sinir krizi geciriyor mesela:) bunun gibi binlerce olay var. Az cok birazcik takip eden biliyor zaten neler dondugunu uzun uzun yazmaya gerek yok GalataSARAY'i:)
0
speedy
(19.09.25)
sadece hakemler ya da teknik direktörlükten anlamayan bücür falan değil mesele. mesele çok basit. ülkede adalet yok.

çok alakasız gelecek ama galatasaray yasa dışı bahis sitesi reklamı aldı. ceza almadı. kara borsa yaptılar, belki hala yapıyorlar. ceza almadılar.

eğer galatasaray bu hikayelerden ceza almış olsaydı, avrupa'da bu kadar kötü olmayacaktı çünkü avrupa'da olmayacaktı.
0
co2s2
(19.09.25)
ligin seviyesi yüzünden. hakem siyaset bahis reklamı diyen beyni olmayan fenerlidir o yüzden o yorumlara takılma.
0
koela
(19.09.25)
Ligin seviyesi çok düşük ama bu sadece gese şampiyon oluyor demek ahahahah geseyi dün gece 5'ledikleri maç türkiye liginde olsaydı frankfurtun attığı ilk 2 golden önce faul verilir barışın attığı gol de verilirdi gese en kötü 3-1 alırdı maçı ama avrupada fetöcü hakemler olmadığı için fetöcü takımları 5'leyip gönderiyorlar :)
0
kizil karga
(19.09.25)
yorumları okudum varsa yoksa tr ligi kötü, gs tr de kayrılıyor, doğru düzgün teknik analiz yok.

okanın taktik bilgisi maalesef kısıtlı.
aslında şu anki kadro 3lü için çok daha uygun fakat yıllardır 4 lü oynayan ve sezona bu şekilde hazırlanan takım ve çalıştırıcılar sisteme alışık değiller, sistemi geriden değiştirince ileride de etkileri oluyor.

günümüz futbolunda artık topa sahip olmak, ileride oynamak bunların bi anlamı yok. bir çok teknik adam rakip takımı üzerine çekip orta sahada boşluk yaratarak pozisyon bulmaya oynuyor, bizim Okan'da tam da onları istediğini yapıyor ileride bi sağ kanada bi sol kanada top yuvarlatıyor. burada kaptırdığın her top potansiyel gol oluyor.

Maç sonunda top yüzdesi tabelada yüksek çıkması senin daha iyi oynadığın anlamına gelmiyor. Kendisini hiç sevmesemde mourinho'nun bir sözü var "isterse topu eve götürsünler maçı biz kazandık"
0
duyuruuser
(19.09.25)
sebebi: OKAN BURUK
0
baldan kaymak
(19.09.25)
okan buruk'un avrupa hocası olmaması etkisi ile birlikte ligin çöp takımlardan oluşması da etkili.

en baştaki çöp takım fb mesela. kendi elleriyle beceremediklerini el şeyine sarılıp gariban anadolu takımlarından beklerler. düşün şut çekemedikleri benfica kendi sahasında 2-0'dan azeri takımına maç verdi.

ligde de en baba ikinci takım çöp fb olduğu için ve rekabet de olmadığı için test yok. gs yine bu çöp takımları ezmeye devam eder ama avrupa için başka hoca lazım
0
deranzo1
(19.09.25)
lig kalitesizmis:) Yatin kalkin ligin kalitesiz olduguna sukredin siz. Lig zor olsa atiyorum pazar gunu saglam bir rakiple oynamis olacaksin, ustune Frankfurt deplasmanina git bakalim, 10 falan yiyin de akillanin:)
0
tantamount_to_equivalent
(19.09.25)
ha bu arada op ligin leşliğini şuradan anla, herhangi bir adama 99 puan toplattırılıyor bunu bildikleri için bu adamı kovuyorlar. sonra bu adam iran'a falan gidiyor oradan da kovuluyor. süper lig'den iş dahi bulamıyor.

güncelde ise bir tanesi avrupanın üçüncü sınıf kupasında lozan diye bir takıma daha eleme aşamasında eleniyor. ki bunlar iki oyuncuya 45 milyon bonservis bağlamışlar.

diğerini söylemeye gerek yok. her sezon kendi sahasında bok attıkları rakibe karşı ikişer üçer şeklinde kaydıraktan kayıyor. her maç sonunda 5 6 yemedik diye dualar eşliğinde bitiyor. sonra da mesela rizespor'un falan taş koymasını bekliyorlar :) ulan senin yapamadığını o garip nasıl yapsın :)
0
deranzo1
(19.09.25)
Macin özetini ve golleri izledim. Hayal ettigimden de kötü.
Rakiplere laf sokmaya calisacaginiza biz bu performansla nasil her sene birinci oluyoruz diyin bence. Yata yata sampiyonluk alinca böyle rezil oluyorsunuz disarida.
0
sonsuz
(19.09.25)
Orası şampiyonlar ligi, şampiyon yapılanlar ligi değil.
0
onheil
(21.09.25)
(11)

Memlekette üniversite okumak neden hâlâ cazip?

luluki
Aslında sadece bunu sorup cevapları beklemek isterdim ama detaylandırmak gerekiyor galiba.İş azaldı, iş olsa bile insana ihtiyaç hızla azalıyor. Tarım toplumunda 10 dönüm tarlayı işlemek için 5 8 belki 10 kişiye ihtiyaç varken artık tek traktör yetiyor.Yeni iş hayatı da böyle değil mi? Sanki biz esk
Aslında sadece bunu sorup cevapları beklemek isterdim ama detaylandırmak gerekiyor galiba.

İş azaldı, iş olsa bile insana ihtiyaç hızla azalıyor. Tarım toplumunda 10 dönüm tarlayı işlemek için 5 8 belki 10 kişiye ihtiyaç varken artık tek traktör yetiyor.

Yeni iş hayatı da böyle değil mi? Sanki biz eskide inat ediyor gibiyiz.

Bu kadar genç, yılların emeği, masraf, çekilen çile sahiden ne için?

40 a merdiven dayamış bi dede olarak bazen gençlerden daha vizyoner olduğumu düşünüyorum. Bu beni emin olun üzüyor.

Şimdi genç olsam okur muydum üniversiteyi? Büyük ihtimalle tıp dışında hayır.

Bugün kim nereye yerleşti belli oldu.
Bu gençler hangi motivasyonla okula başlayacak merak ediyorum mesela.

En az 4 yıl süren bi macera ve sonrasında neredeyse hiçbir şey vaadetmiyor.

Yanii bu üniversite okuma işi, eski saçma gelenekler gibi bişey olmadı mı artık?
0
luluki
(25.08.25)
Aileden sermayesi ve tarlası toprağı yoksa okumayıp ne yapacak ?
0
grimavi
(25.08.25)
İşte ben de tam bunu soruyorum. Okuyup ne yapacak?
0
🌸luluki
(25.08.25)
Su an piyasa cok hareketli olmayabilir belki tam bilmiyorum. Dandik universitelerde 4 sene aylak aylak takilmak konusunda size katiliyorum. Ancak iyi bir universitenin iyi bir bolumunde okumak hala gecer akce olabilir. Sadece aldigin ders de degil, cevre de oluyor yapabilene, mesela Bogazicinde bir profesorun ozel sektorde sirketi var. Kendi ogrencilerinden ise aliyor. Hatta kendi alani disindaki islerde bile Bogazicine oncelik veriyor.

Yurtdisini niye dusunmuyorlar derseniz para giriyor isin icine zaten.

Bu arada is hayati konusunda az cok katiliyorum, bence zaten su an bir cok kisi 40 saat mesainin yarisini bile aktif calismiyor. Kafa isteyen islerde zaten her gun aksama kadar 8 saat calismak pek mumkun degil.
0
mbond
(25.08.25)
çünkü üniversite sadece diploma vermez. iş hayatına giriş için hazırlık alanı değildir. iş hayatına hazırlayan kurum da değildir.
0
anadolu flamingosu
(25.08.25)
Okul paralarinin anlamsizca arttigi bu donemde vakifa gidenleri asla anlamayacagim cok zengin degillerse. Onun disinda da cocuklar aile evinden cikmak icin okuyorlar zaten daha cok, yoksa o dandik okullara kim niye gider. Bence onlar da biliyordur bi sey olmayacagini ama 4 sene takilmak icin okuyorlar. Turkiyede bir ismi olan okullar ise devlet veya burslu vakiflar okunabilir ve okunmali hala. Universite sana is bulmaz ama kapi acar. En olmadi bi kultur saglar.
0
Kittie
(25.08.25)
üniversite okumak çoğu kez hiç bir işe yaramıyor ya da harcadığın o 4-5 sene ve maliyetini karşılamıyor.

ama okumadığın zaman da ne insanlarla çarpışıyor, ne insanları geliştirebilecek makul krizlerle karşılaşıyor ne de o harcamadığı 4-5 seneyi değerlendiriyor.
bir de üstüne, bir işe başvurmak istese çoğu zaman "4 yıllık lisans mezunu" diye aptalca bir filtreye takılıyorlar.

yani uyduruk bölüm okumaktansa hiç okumamak daha iyi, ama kimilerinin haklı sebepleri de var. eski saçma gelenekler gibi bir hale geldiğine katılıyorum çoğu bölüm için.
0
biseysorcaktim
(25.08.25)
Cazip değil aslında ama biraz kolaya kaçmak biraz da başka yapacak bir şey bulamamaktan kaynaklanıyor.Küçük sermaye ile ticaret yapmak genelde kazandırmaz. Zanaat öğrenmek de herkese göre değil.
0
michael harddd
(25.08.25)
1.Eskiden iyi bir iş için üniversite diploması gerekiyordu. Kafalar orada kaldı. İnsanlar yeni dünya düzenine adapte olamadı.

2. Gencin herhangi bir üniversiteye kaydolması, gelecek kaygısının 4 yıl süreyle ötelenmesi demektir. Bu durum genci de ailesini de hükümeti de mutlu ediyor.

3. Üniversite okumak, çevre ve kazara eğitim ile hala bir istikbal sağlayabilir durumda.

4. Üniversite diploması genç için de ve özellikle aile için de bir sosyal statü vesilesi, konu komşuya, eltiye bacanağa hava atma aracı
0
Mirket
(25.08.25)
insanlar masabasi is istiyor.
bunun yolu da üniversite okumaktan geciyor.

devlet de issizligi düsürmek icin her yere üniversite acmis durumda.

oyalanip mezun olunca baska bir is yapiyorlar iste.
0
sonsuz
(25.08.25)
17-18 yasindaki cocuklari 40 yasindaki bilinc ile degerlendirmek yanlis sanki. o yasta cocugu yonlendiren genellikle aile oluyor. aileden toprak, ticaret, is vs. yok ise, mesela benim ailem gibi memur bir ailenin cocugu ise, su anda 17 olsaydim da ailem yine beni universite okumaya yonlendirirdi sanirim. 17-18 yasinda zaten - kendi adima - fantastik bir vizyonum ve ongorum yoktu. bence bunun disinda da bir cok sebebi var ama bu onemli bir etken. ayrica ulkede liseyi bitirene kadar ev-okul yapan, ciddi bir sorumluluk almayan, interneti oyun oynamak icin kullanana milyonlarca genc var, o genclerin liseyi bitirdiginde bir anda vizyoner olup enteresan fikirlerle hayata atilmasini beklememek gerek, yine ayni sekilde bence bu cocuklarin universite bolumleri acisindan saglikli secimler yapmasini beklemek de mantiksiz. bununla birlikte universite bitirmenin fazla bir getirisi olmadigina inanan bu nedenle sacma sapan islere bulasan - kumar vs. degil ama basit ama anlamsiz gelir kapilari, ya da ne yapacagini bilemeyen milyonlarca genc de var. ne yazik ki, turkiye gibi ulkeler, yurtdisinda oldugu gibi liseden sonra biraz ara verip, belki calisip guzel para biriktirip ya da seyahat edip olgunlasmaya ve oyle saglikli secimler yapmaya izin vermiyor.

vakif universitelerinde neden okuduklarini da anlamiyorum yazmis bir arkadas yukarida, o da bence hem cocukla hem aile ile ilgili. bazi aileler birakin yurt disini cocugunu sehir disina bile gondermek istemiyor. dolayisiyla durumlari var ise vakif universitesi iyi bir secenek oluyor.
0
kassiopeia
(25.08.25)
1. Türk aile yapısı çok toksik. Liseyi bitirmiş ve bir süre ailesi ile yaşayan gençlerin herhalde rahat bi yüzde 80 si kısa sürede kafayı yeme noktasına gelebilir. Sırf aileden bi 4 yıl uzaklaşmak için lisans okuyan oranı epey bir sayı oluşturur.

2. Bizim zamanımızda düz lise dediğimiz şimdi anadolu lisesi denilen liselerden mezun olan çoğunluğun önünde üniversite eğitimi dışında bir seçenek yok. Başka türlüsünü düşünemiyorlar. Veya pek çok gencin girişimci olma farklı bir rota çizebilmek için imkanını geç, vizyonu yok. Kimisinde de o ruh yok. Potansiyel yok.

3. Annesi, babası belli bir standart konfor sağlayan gelir düzeyine sahip, ek yatırımları, gelirleri vb olan. Bir nevi çocuğu ömür boyu işsiz olacak olsa da en azından hayatta kalabilecek düzeyde maddiyatı garanti edilmiş insanlar, iş bulma sorunundan bağımsız olarak çocuğu üniversiteye yolluyor.

4. Lisans eğitimi alan birinin yeterince gayret sarf ederse bir şekilde bu eğitim sayesinde bir yerlere geleceğine inanan çok sayıda aile var. Ben edebiyat öğretmeniyim. milli eğitimde kadrolu, atanmış öğretmen olabilme amacıyla 2025 yılında bu bölümü dolduran binlerce öğrenci olmasına inanamıyorum örneğin.
0
wilhelmwasmuss
(25.08.25)
(4)

Türkiye'nin en mutsuz illeri 2025 1. Trabzon 2. Antalya 3. İzmir 4. Ankara

ermanen
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından gerçekleştirilen Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre 2025 yılının en mutsuz illeri:1. Trabzon- Nüfus: 818 bin 23 - Oran: 11,192. Antalya- Nüfus: 2 milyon 688 bin 4 - Oran: 11,73. İzmir- Nüfus: 4 milyon 462 bin 56 - Oran: 10,654. Ankara- Nüfus
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından gerçekleştirilen Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre 2025 yılının en mutsuz illeri:

1. Trabzon- Nüfus: 818 bin 23 - Oran: 11,19
2. Antalya- Nüfus: 2 milyon 688 bin 4 - Oran: 11,7
3. İzmir- Nüfus: 4 milyon 462 bin 56 - Oran: 10,65
4. Ankara- Nüfus: 5 milyon 782 bin 285 - Oran: 9,95
5. Samsun- Nüfus: 1 milyon 368 bin 488 - Oran: 9,72
6. İstanbul- Nüfus: 15 milyon 907 bin 951 - Oran: 9,12
7. Çorum- Nüfus: 524 bin 130 - Oran: 9,1
8. Ordu- Nüfus: 763 bin 190 - Oran: 8,75
9. Gümüşhane- Nüfus: 144 bin 544 - Oran: 7,68

www.tourismtoday.net
www.ntv.com.tr
www.facebook.com

En mutlu iller:
1. Sinop
2. Afyonkarahisar
3. Bayburt
4. Kırıkkale
5. Kütahya
6. Çankırı
7. Düzce
8. Uşak
9. Siirt
10. Şırnak

Ne diyorsunuz bu işe? Trabzon ve Antalya'nın en mutsuz çıkması garip değil mi? İzmir en yaşanılır illerden biri değil mi?

Çoğu Karadeniz şehrinin mutsuz çıkıp Sinop'un en mutlu şehir çıkması da ilginç. Sinop çoğu Karadeniz şehrinden farklı mı yani?
0
ermanen
(23.08.25)
Anketin nasıl yapıldığı, ne sorulduğu da önemli. Anket şehirlerle mi ilgili yoksa ülkeye dair izlenimlerin şehirlere göre sıralanmasıyla mı liste oluşturuldu bunlar önemli olsa gerek.

İzmir en yaşanılası yerlerden değil mi diye sormuşsunuz. Bu konu özelinde anketin kapsamı önemli örneğin. İzmir'in dağını taşını, insanların şehre aidiyet hissini veya başka bir şehri tercih edip etmemesi gibi hususları sorgularsanız muhtemelen daha düşük sırada olurdu. Ancak kapsam insanların şehir ve ülke yönetimine, gelecekten beklentilerine, iş ve diğer sektörel konulardaki bakış açılarına dair profilini çıkartıp genel ruh hallerini yansıtmak üzerineyse üst sırada olması şaşırtıcı değil aslında. Büyük şehirlerin çoğu için geçerli aslında bu.

Bu durumda Trabzonun durumu şaşırtıcı olur aslında.
0
akhenaten
(23.08.25)
Zaten Şırnaktatyım a... üstüne bi de mutsuz mu olayım diyerek mutlu oluyorlardır. Kaybedecek pek bir şey kalmamış yani Suriye ile aynı coğrafyadasın. Bundan çok değil bir tık dandiği zaten afrika bangladeş falan dip yani
0
Batuhanolabilir
(23.08.25)
izmir gerçekten mutsuz. iş imkanı az ve millet ne yapacağını şaşırmış durumda. bir ilçesi adeta koskoca genelev gibi. geçim sıkıntısı yaşayan kadınlar kendilerini satıyorlar.

ayrıca izmir'in iç kesimleri çarpık kentleşmesi ve doğu göçü nedeniyle hakkari gibi
0
runaway
(23.08.25)
bu sonuçlar bana göre çok mantıklı.

yani siz şimdi görünüşte haklı olarak antalyalı mutsuzken çankırılı nasıl daha mutlu olabilir diye düşünüyorsunuz. benim gözlemlerim ve mantığıma göre izahatım şu: bize (işte okumuş, şehirli, beyaz yaka insan profili olarak genelliyorum) göre beklentileri farklı. adı şehir olan ancak kent kültürü olmayan büyük kasaba hüvviyetindeki yerde doğup büyüyen, kimlik olarak da o şehre ait olan insanların beklenti düzeyi düşük. genelde o yerlerin yerlisi olan insanlar aslında kasabalı gibi yaşıyorlar, orada malı mülkü olması, tarlası, ekini olması, aşağı yukarı sosyal çevresindeki herkesin benzer dünya algısına sahip olması, bir konfor alanı sağlıyor ve mutlu hissediyorlar. ancak kentli insanın, kentten beklentisi farklı. temsili bir örnek vereyim, diyelim bir büyükşehirde yeterli sosyal, kültürel aktive olanaklarının tatmin edici düzeyde olmaması başlı başına bir mutsuzluk kaynağı olabilirken, diyelim bir şırnaklı için bu bir mutsuzluk sebebi değil. (veya benzer profilde bir küçük batı şehri de olabilir).

kentli insan için kiraların yüksekliği, verdiği emeğin yarısının kiraya gitmesi ciddi bir mutsuzluk kaynağı iken küçük şehirin yerli insanı genellikle zaten bir ev sahibidir. dolayısıyla oranın insanı için barınma problemi bir mutsuzluk alameti değildir.

bir de sinop bildiğim kadarıyla yaşlı nüfusun çok yüksek oranda olduğu bir yer. ve göç alan bir yer olmadığı için de muhtemelen genel profil sinop'un yerlisi yaşlı kuşaktır. bu insanlar da yukarıda anlattığım profile sahiptir.

ben trakyalı değilim ama trakyanın kırsal, yerli, yaşlı insanlarının ağırlıkta olduğu bir ilçede öğretmenim. okulumdaki ben hariç herkes buralı ve kendini buraya ait hisseden tamamına yakını en az 25-30 yıldır öğretmenlik yapan ve hayatlarının neredeyse tamamı burada geçmiş burada doğmuş burada ölecek insanlar ve hepsi çok memnun hayatlarından.
0
wilhelmwasmuss
(23.08.25)
(10)

Devlet okullarında kayıt parası

prole
Okul çağında çocuğum olmadığı için garipsediğim bir durum oldu geçtiğimiz günlerde. Civarda bir okul müdürü, ikameti mahallede olan çocukların kaydı için 50bin, olmayanlar için 150bin lira kayıt ücreti alıyormuş. Pilot okul olan bu okulda sınıf mevcudu talep fazlası bedeniyle 40-50 öğrenciye çıkmış
Okul çağında çocuğum olmadığı için garipsediğim bir durum oldu geçtiğimiz günlerde. Civarda bir okul müdürü, ikameti mahallede olan çocukların kaydı için 50bin, olmayanlar için 150bin lira kayıt ücreti alıyormuş. Pilot okul olan bu okulda sınıf mevcudu talep fazlası bedeniyle 40-50 öğrenciye çıkmış ve buna rağmen sistem devam ediyormuş. Bu durumdan milli eğitimin haberi yok mu? Başka tanıdıklarla konuştum, her yerde durum benzermiş. Bu nasıl iştir, yasal olmadığını düşündüğüm bu durum bu kadar aleni biçimde nasıl yapılabiliyor? Kimse mi şikayet etmiyor?
0
prole
(20.08.25)
o paralar olmasa okullar hiç dönmez. ne temizlik yapılır ne de sabun, peçete vs bulunur. çalışan hizmetlinin maaşı o toplanan paralarla ödeniyor mesela. sene içinde çıkan masraflar da yine o paralardan karşılanıyor. bir miktar da birilerinin cebine gidiyordur tabi mutlaka. meb olaya müdahale etse okullara o parayı kendi vermek zorunda kalacak. neden işleyen sisteme çomak soksun ki?

şikayet etmeyi bırak millet o parayı vermek için sıraya giriyor. hatta biraz daha fazla versek sırada bizi öne alır mısınız diye soruyorlar. okul çağındaki her çocuğun ikameti zaten eşin dostun evinde. alan memnun veren memnun.
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(20.08.25)
Ezelden beri olan bir durum değil mi bu? Okullara giden ödenek yetmediği için okullar her sene bu tür şeyler yapıyorlar. Kimisi kayıt olan her öğrenciden bir sürü malzeme istiyor, kimisi velilerden yardım istiyor, kimisi kayıt parası istiyor... Kimisi hepsini birden yapıyor... Yasal değil tabi, şikayet de edilebilir muhtemelen de... Hem veliler genelde durumun farkında oldukları için çok ses etmiyorlar, hem de genel bir "kimi kime şikayet edeceksin" durumu var...
0
salihdt
(20.08.25)
Bu bir eğitim politikası, anaokulundan üniversiteye her basamak özelleştiriliyor.

Veliler bu parayı vereceğime, çocuğumu hademesiz, sabunsuz pis okula göndereceğime her şeyden kısıp özel okula gönderirim diyor, özel okul sektörü genişliyor.
0
grimavi
(20.08.25)
Galiba Türkiyeye ye geldiniz. Bu hep böyleydi
Ben taa ilkokuldayken de böyleydi. Degişen hiç bir şey yok
0
limonlu eksi
(20.08.25)
Bunu normalleştirmek ne kadar doğru.
50 bin lira az paramı, parası olmayan ne yapıyor?
0
duyuruuser
(20.08.25)
normal falan değil. bekçiye para var, polise para var, öğretmene var, vezneciye var, diyanet'e Mercedes alırken var, köprüyü yaptırırken var,hakime, savcıya, askere, vekile var, okula gelince mi yok? devlet çocuğumu okula görmediğimde elimden almaya kalıyorsa okula gönderdiğimde de sike sike kabul edecek. ilgili mevzuatı araştırın sonra da suç duyurusunda bulunun. soruşturmayı açmayan savcıya da suç duyurusunda bulunun.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(20.08.25)
Ezelden beri boyle oldugunu sanmiyorum. Butun egitim hayatim istanbulda gecti. Lisede bir paket A4 kagidi istemislerdi, para istenmedi diye hatirliyorum. Istenmisse de bir seferlik cok da can yakmayan bir rakamdir, yoksa hatirlardim. Ilk ogretim de ayni sekilde, ufak bir bagis istenmis olabilir ama bugunun 50 bin lirasina denk gelecek bir para istenmis olacagini sanmiyorum.
0
mbond
(20.08.25)
Çok abartı meblağlar.

Bu tip işler lise düzeyinde pek görülmez çünkü sınavla öğrenci alan liselere zaten öğrenci sınav puanı ile yerleşiyor. Kalan vasat okullara da zaten kimse zaten üstüne para vermez kayıt için.

Adrese dayalı kayıt olduğu için ilköğretim kademesinde oluyor böyle şeyler. Onun da sebebi şu; afedersiniz teşbihte hata olmaz it kopuk yuvası okullara çocugunu göndermek istemeyen veliler, bölgede iyi olarak bilinen okullara çocuğunu kaybettirmek için ya evi taşıyor ya da ikametini ilgili okulun kayıt alanında olan bir sokağa aldırıyor. Bir okulun kayıt kapasitesi belli, sınıfların resmi olarak maksimum öğrenci sayısı belli. Okul örneğin 100 öğrenci alabilecekse 150 öğrenci o okulun mıntıkasında görünür oluyor. Bu durumda o fazlalık olanlar alternatif ikinci okula yönlendiriliyor. Veli hayır illa burayı istiyorum diyince ve okul müdürü oluru yok bu işin deyince veli gözünü karartıp yav yok mu oluru bağış mağış neyse yapalım diyor. Yedekteyken öne geçiyorsun vs.

Bir de çok popüler bir okulsa zaten hatrı kırılamaz insanlar ne bileyim o ilçedeki bürokratın, yüksek rütbeli memurun, amirin, partilinin vs çocuğu alınıyor. Sonra diğerleri,böyle böyle gidiyor.

Türk insanı çocuğunun eğitimine önem verdiği için ve ulan burası türkiye şikayetle şunla bunla uğraşacağıma okula yüklü aidat veririm oluruna bakarım diyor.
0
wilhelmwasmuss
(20.08.25)
Geçen sene ilkokula başlayan oğlum için 300m ötedeki okul için yanlış hatırlamıyorsam 10k istediler. Bu 30 sene önce benim zamanımda da vardı ve ne yazık ki olmak zorunda, devlet destek vermiyor, tuvalet kağıdı, sabun gibi ihtiyaçları da veliler karşıladı uzun bir süre.

Yalnız 50k, 150k uçuk rakamlar, oğlumun okulunda 100tl toplanacağında zorlanan insanlar var.
0
kimlanbu
(20.08.25)
Devlet okulunda öyle öğretmenler var ki veli ister istemez öğretmen seçmek istiyor. Bu durumda kayıt parası adı altında bağış alınıyor sadece. Geçen seneki düzenlemeden sonra 1. sınıfa başlarken kura sistemi ile atama yapılmaya başlandı ama ara sınıflar için hala bağış sistemi geçerli. Şikayet edilse bile yaptırım yok. Okullar bağışlara mecbur çünkü bakanlık da ilkokullara ödenek yollamadığını biliyor. Cimer falan hikaye.
0
ruhen hastayim ben
(20.08.25)
(13)

Evlilikte Yaşanacak Şehir Sorunu

mythralioz
Merhaba mevzu uzun ama kısa keseyim. Evlilik arifesindeyim, ama yaşanacak şehir konusunu zamanında netleştirmediğimiz için sorun yaşıyorum. Edirne’yi bırakmak istemiyorum. Başka kardeşim yok. Annem babam yaşlanıyor. Nişanlım ise Ankara’ya atandı çakılı bir kadroya. O evlenmeyi çok istiyor. Ben de on
Merhaba mevzu uzun ama kısa keseyim. Evlilik arifesindeyim, ama yaşanacak şehir konusunu zamanında netleştirmediğimiz için sorun yaşıyorum. Edirne’yi bırakmak istemiyorum. Başka kardeşim yok. Annem babam yaşlanıyor. Nişanlım ise Ankara’ya atandı çakılı bir kadroya. O evlenmeyi çok istiyor. Ben de onu seviyorum. İstiyorum. Ama Edirne’de yaşamak istiyorum. Burada mutluyum. Ankara büyükşehir bu yaştan sonra (35) büyükşehirin kalabalığına gürültüsüne trafiğine alışamayacağımı düşünüyorum. Ailemi geride bırakmak da çok rahatsız ediyor. Öte yandan kızı gerçekten seviyorum ne yaptım ettimse ayrılamadım müthiş bir ikilemin içindeyim aylardır. Ne dersiniz? Yaşadığın şehir en az evleneceğin kişi kadar önemli midir? Yoksa boşa mı bu kadar dertleniyorum.
0
mythralioz
(06.08.25)
valla büyük bir sorun. baştan düşünmen gerekirdi. ya eş ya aile birini seçeceksin. eşinin edirneye gelme imkanı yoksa tabi.
0
jelly bear
(06.08.25)
Evlilik, anne babaya karşı sorumlulukların atılmasını gerektirecek bir müessese değil.
Ankara Edirne de öyle uzak bir mesafe değil. Siz gidersiniz, onlar gelir. Yeter ki eşin kafa dengi olsun.
Büyük şehir konusunu da dert etme bence. Üç büyüklerde de yaşadım. En küçüğünde de. Bir şekilde alışıyor insan.
Seviyorsan demiyorum, o gelip geçiyor da, hayat arkadaşı olabilecekseniz birbirinize, her yere gidilir.
0
Mirket
(06.08.25)
ankara'da yaşanır.
büyükşehir doğru ama alışılmayacak kadar da değil.
ne bileyim, bitlis'ten istanbul'a gidecek olsanız belki bu dediğiniz dert etmeye değerdi.

peki nişanlınız edirne'ye taşınmak konusunda nasıl? tek sorun iş mi? işle ilgili dert olmasa kabul eder mi edirne'ye taşınmak?
çakılı kadro ne demek bilmiyorum tam anlamıyla. devlet memurları evlendikten sonra eş sebebiyle tayin alamıyorlar mı? ya da bir iki sene sonra edirne'ye gideriz diyor mu?

aile müessesi önemli ama ankara büyük şehir alışamam kısmı dert edilmeye değmez.
uzaktasınız diye de aileyi silip atmış olmuyorsunuz.
0
biseysorcaktim
(06.08.25)
Evlenme.
Asla, sakın.

Evleneceğin kişiyle aynı şehirde yaşamak konusunda şüphe yaşıyorsan sakın ha evlenme. İkinizin de hayatını yakma.
Bu konuda şüpheye düşmen bile garip. Eğer Edirne’de aynı geliri veya çok daha fazlasını sağlayacak bir çözümün yoksa böyle düşünmen çok saçma.
0
michael_knight
(06.08.25)
ailen emekliyse onlar da ankara'ya gelsin çok istiyorsan? Onun dışında koca adamsın, ailenden ayrı şehirde yaşamamak için ayrılmayı düşünüp ayrılamamak falan bana çok drama queen geldi
0
nundu
(06.08.25)
Ailemden uzak yaşarım bu sorun değil. Elden ayaktan düşmeye başladılar. Hastaneye kim götürecek yemeğini pazar alışverişini kim yapacak. Başka kardeşim yok. Bunu düşünüyorum. Değil şehir değiştirmek başka mahalleye bile taşınmazlar bu yaştan sonra.
0
🌸mythralioz
(06.08.25)
çok bilindik bir senaryo, çok karşılaştım.

çocuk evlenip başka şehire taşınır. anne baba inat eder çocuğun yanına taşınmaz. ,anne baba ile ilgilenen de olmaz bir süre iki taraf için de duygusal eziyetli geçer. sonra ebeveynlerden biri hasta olur, bakıma muhtaç olur. bu kez bizi çocuğumuz yanına alsa diye önce onlar ister çocuğun yanına taşınmayı.

sonuç olarak ebeveynlere yeni ev tutmak veya aynı eve getirmek ile bitiyor hikaye.
0
Gradient_tabanlı_mor
(06.08.25)
Evliliğin annen baban elden ayaktan düşene kadar sürecek mi bakalım? Hayatta hiç bir şeyin garantisi yok ve bu kadar detaylı planlayamazsın. Herkes kendine göre risk alıyor. Kalacak yerden önce hayatımı paylaşabileceğim kişi bu kadın mı diye karar ver bence. Bu konuda net olmadığın için yeri dert etmişsin gibime geliyor. Bir de konfor alanından çıkamıyorsun.

Anan babana gelince... İkisi de hayatta olduğu sürece iyi olan diğerine bakacak. Biri tek kalırsa ve elden ayaktan düşerse de ya bakıcı tutucan ya da huzur evinde yaşayacak. Yapacak bir şey yok. Yoksa hayatının 20-30 yılını onlara ipoteklemiş olursun.

Özet olarak ben de şu ankiyle aynı şartlarda iş bulabileceksem giderdim. büyük şehir kısmını abartma. Önemli olan iş ve eşinle mutluluğun. Ailene destek olsan iyi olur tabii ama hayatındaki öncelik bu olmamalı.
0
merhum
(06.08.25)
merhaba. daha önce hiç böyle kişisel konularda yorum yapmamıştım. kim ne bilsin arkadaş ne kadar seviyosun kızdan ayrılınca ne hale geleceksin.

2020 yılında kız arkadaşım yazları datça’da yaşıyor, kışları istanbul kurtuluş’ta. ben de bodrum’da annemle yaşıyorum. “beraber yaşayalım, bodrum’dan taşın” dedi (bodrum–datça arası her gün feribot var). bir şarapevi buldu devren kiralık, “beraber işletelim” diye teklif yaptı. ben çok az para ödeyecektim, onun babası karşılayacaktı. işte ben 35 yaşımdayım ya, annem bodrum’da, tüm arkadaşlarım bodrum’da, ben datça’da kimseyi tanımam etmem cart curt diye yan çizdim. ayrılmamızın nedenlerinden biri bu oldu.

kızla ayrılınca ben aksileştim. alkol malkol, arkadaşım kalmadı. çocukluktan beri görüştüğüm adamlarla aram benim aksiliğim yüzünden bozuldu. beni bodrum’a da bağlayan bir şey kalmadı. sonra taşındım. bok gibi bir hayatım var. ara ara aklıma gelen bu oluyor: annem, arkadaşlarım bahaneydi; değişiklik yapmaya götüm yemedi. şimdi kimseyi tanımadığım bir şehirde yalnız içiyorum. kız ne yapıyor, hiçbir fikrim yok. 41 oldum.

benim hayatımın kırılma noktası, “herkesi tanıyorum ya, annem de burada, oraları bilmiyorum” diyerek taşınmamak olabilir. sen de kendi hayatını ölç tart abi. kız muhtemelen gidince, geride bırakamadığın ailenle edirne’de oturmak senin ileride meyhane masalarında anlatacağın hikâyen olmasın.
0
libertine
(06.08.25)
Evlenme. Ailenle yasamaya devam. Yasliliklarinda onlara bakarsin.
0
sonsuz
(06.08.25)
evlenme +1

evlenip gidersen sürekli anneni babanı özleyeceksin kızı da içten içe bundan sorumlu tutacaksın agresif davranışlar göstereceksin en ufak şeyden kavga çıkacak. gerek yok.
0
turuncu tonlarda
(07.08.25)
o kadar cok yazacak sey var ki, nereden baslasam, ne yazsam diye dusunurken kafam karisti. ozet geciyorum: evlilik sana gore bir sey degil.
0
Sour
(07.08.25)
bence evlenmeyin.

ankaralıyım, edirne'de yaşıyorum bu arada.

35 yaşında oldukça yetişkin, evlenip yeni bir hayat kuracak kişinin ben burada doğdum büyüdüm başka bir yerde yaşayamam kafasında olması bana gör evliliğe hazır olmadığını gösteriyor. (anne babadan bağımsız olarak) ki gidilecek yer kuş uçmaz kervan geçmez saçma sapan bir yer değilken.

anne/baba konusuna gelince. tek çocuksanız ve anne/baba elden ayaktan düşme durumundaysa makul olan onların sizinle aynı şehre taşınması. kaldı ki edirne'de evli olarak kalsanız dahi bu kartopu etkisi yapacak başka sorunlar doğuracaktır. örneğin ne bileyim; eşinizin yıllık izni olacak sizinle tatil planlayacak, siz anne/babanızın durumundan ötürü gitmek istemeyeceksiniz. veya karı/koca günlük bir etkinlik planlayacaksınız ama anne/babanın bir ihtiyacı, bir şeyi olacak plan bozulacak vs. vs.

evet, zor bir durum bir yandan lakin bu problemler ileride çok daha artacak, toplumun geneli tek ailenin tek çocuğu olacak sonraki nesilde.

bizim de tek çocuğumuz var ve ikinci çocuk düşünmüyoruz. ancak ben kafamda şimdiden ileride tek çocuğum bana bakar beklentisinde değilim. çünkü bu o tek çocuğun üstünde çok ciddi bir yük duygusal anlamda, ki hayatının temel akışını, kararlarını tamamen kısıtlıyor.

bir çıkış yolu bulamıyorsanız, bu durumu kabul edecek edirne'de yaşayacak birisi ile evlilik yapmanız doğru olur. ya da evlenmemeniz.
0
wilhelmwasmuss
(07.08.25)
(9)

30 yaşından sonra hayvancılık

Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
hiç hayvan görmemiş biri 30 yaşından sonra 8-10 koyunla başlayıp geçimini sağlayabilir mi? ahırı var, kameraları var, kurulmuş düzeni vs var. youtube'dan hayvancılık crash course gibi bir şey bulup başlanılabilir mi?
hiç hayvan görmemiş biri 30 yaşından sonra 8-10 koyunla başlayıp geçimini sağlayabilir mi? ahırı var, kameraları var, kurulmuş düzeni vs var. youtube'dan hayvancılık crash course gibi bir şey bulup başlanılabilir mi?
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(29.07.25)
youtube ile bu iş zor. deneyimli birinin yanında tecrübe edinip daha sonra başlamak mantıklı.
0
biravekahve
(29.07.25)
Hayvanları aşılamak bahanesiyle öldüren birileri var oldukça bu çaba da boşa gider. Bence kendine bir arsa al, evini yap içine, ekeceğin biçeceğin şeylere karar ver toprağını hazırla, yap et işte. Kendi gıdanı kendin yetiştir. Koyunlara da göz dikerler gibime geliyor, seninki ölü yatırım olmasın.
0
muhayyer divan
(29.07.25)
8-10 koyunla nasıl para kazancan, yünü desen az miktar, süt desen az miktar, et desen az miktar.

hobi gibi olabilir başka bir gelir kaynağın varsa (tarla vs.)
0
selam
(29.07.25)
Sağlayamazsın. (Youtube'a girecek internetin parasını ödeyemezsin)
8-10 koyun ile hayvan bakımı konusunda uzman olsan da sağlayamazsın.
0
ebabil curnatasi
(29.07.25)
Ticari kısmını ve oradaki ağı öğrenmek için illa ki içeriden birileri ile işe girmek lazım.

Koyunun yünü eti sütü öğrenilir bir sekilde de kime satacaksin kısmında cuvallarsin bodoslama girersen.

İşin sağlık doğum vb kısmı da var, veteriner vb.
0
encokbenisevinnolur
(29.07.25)
Tarım ve hayvancılık başında durmayacaksanız uzaktan yapılacak işler değil. 2 dönümüne altında tarla ticari değil hobi geliridir olsa olsa. Hayvancılıkla bu sınır nedir bilemedim?
Diğer arkadaşlar +1
Bir hastalık gelse bütün sürü bir gecede telef olur ki en yüksek risk budur.
Ayrıca hayvanların gezdirilmesi, aşısı, yemi... Bilmeden olmaz.
0
strawberry first
(29.07.25)
Başlanır, yapılır.
Ahır değil, ağıl lazım yalnız.
Küçükbaş hayvan kapalı yerde durmaz. Her gün gündoğmadan uyanıp dere tepe dolaşacabilirim, beni bozmaz diyorsan, olur.
Mera gerektirir. Merası olan, hayvancılığa uygun bir köy bulman lazım. Ya da en az beş dönüm araziyi ekeceksin falan. Yapılır da o performans sende ne kadar var kısmı önemli. Geri kalanı internetten bulunur.
Bir de sütü, peyniri, yapağısı, satması, adaklık koç bulunur yazısı asıp, gelene kesip parçalayıp paketleyip satması, becerebileceğin şeylerse, yapılır tabi.
0
Mirket
(29.07.25)
Suphesiz ki yapamazsin.

Tarim desen tamam, verimli bir bolgeyse ekipmanin varsa, hic yoksa birine ektirir, bictirirsin yetisemedigin nokta da.

Ama hayvancilik cok zor bir sey, kucukbas hayvancilik daha da zor bir sey. Cok sabirliysan En fazla 1 ay dayanir, cinnet gecirirsin. 8-10 kucukbas hayvanla da bi halt olmaz.
0
wilhelmwasmuss
(29.07.25)
ben yurtdışında bir ahır gezmiştim, sormuştum fizible olması için 30 50 koyun lazım en az demişti =)
0
kveldulv
(29.07.25)
(19)

Kadın doktorla sevgili olunur mu?

sihpunsnera
Benimle aynı yaşta ve doktor olan bir kadınla süren ilişkim oldu ama kadında ünvan/title takıntısı var. Bu da ilişkimizde problemlere sebep oluyordu. Kendisi seni seviyorum vs. diyordu ama tam veremiyordu. Ben ne meslek mi yapıyorum? Malum hava yollarında 6 yıldır uzman olarak görev yapıyorum ve uzm
Benimle aynı yaşta ve doktor olan bir kadınla süren ilişkim oldu ama kadında ünvan/title takıntısı var. Bu da ilişkimizde problemlere sebep oluyordu. Kendisi seni seviyorum vs. diyordu ama tam veremiyordu.

Ben ne meslek mi yapıyorum? Malum hava yollarında 6 yıldır uzman olarak görev yapıyorum ve uzman doktora yakın bir maaş alıyorum.

Kadının derdi maaş değil, ünvan. Çevresindeki tüm arkadaşları doktor, sevgililileri veya eşleri doktor/pilot. Kendisini çok kıyaslıyor. Benden önceki sevgilisi doktordu 2 yıllık ilişkisi vardı. Ondan öncekiler de genelde doktor cerrah vs. imiş.

Ben de dün kendisiyle konuşma yaptım. Böyle yürümeyeceğini, ara vermemiz gerektiğini çünkü benim çok yıprandığımı söyledim. Gerçekten de duygusal olarak çok verici oldum, çabaladım ettim sevdim vs. Güzel zamanlarımız elbette oldu ama bazı hareketlerinin altındaki sebep hep bu ünvan konusunda geleceği görememesi, takıntısı oldu.

Dün itibari ile ara verdik. Düşünmesini söyledim. Devam edecekse tam etsin, etmeyecekse de ayrıl dedim. Senin gibisini nasıl bulacağım vs. diyor. Sen bana çok iyi davrandın vs. diyor.

Dedim ben yıprandım artık. Olmuyor böyle dedim. Ya kendini tam ver, ya da hiç verme.
0
sihpunsnera
(27.07.25)
bu anlattiginin doktorlukla alakasi yok gibi.
asil soru ünvan takintisi olan biriyle olur mu?

bence olmaz.
"Senin gibisini nasıl bulacağım vs. diyor. Sen bana çok iyi davrandın vs. diyor."
yoklukta giderin var diyor yani. daha iyi davranani bulsa zaten o gidecek.
0
sonsuz
(27.07.25)
ilişkide codependency kavramını araştır bugün, bunun içine düşmüşsün manevi olarak hep sen çabalamaya oldurmaya iyi hissettirmeye çalışmışsın o da bunun tadını almış ilişkide sorumluluk almaktan çok bu rutini rahatlığı bozulsun istemiyor
0
grimavi
(27.07.25)
Doktorlarda genellikle Boyle bir kast sistemi anlayisi var. Bilhassa kadin doktorlarda daha fazla. Hic zorlama, bu yolun sonunda mutsuzluk var.
0
wilhelmwasmuss
(27.07.25)
statüyü bu kadar önemseyen birinin hayatta daha pek çok zorluğu vardır.
0
neira
(27.07.25)
Bunu dert ediyorsa vardır sebebi ve bu sebebi senin yok etmen zor. Ben kasiyer bir kızla sevgili olmam. Ortak paydamız az, maddi durumu denk değil, çevremiz denk değildir gibi 100 sebep sayabiliriz. Bu gibi bir durum varsa sebeplerden bazıları olabilir artı olarak kafasında kurduğu dünyaya uygun olmayabilirsin. Pilotsan mesela süper ama başka bir mesleğe sahipsen ona uygun değilsin gibi. Öyle nasıl bulurum sen gibi, ühühüh çok iyi kerizlendin(davrandın) lafları boş. Seven bu durumlara sokmaz. Ayrıldın, geri dönmeden önce bu konuyu samimi bir şekilde konuş. Konuşma sırasında anlarsın hal tavırlardan. Sonra kararını verirsin, bana böyle yapan ablamızla ben tekrar iletişime geçmezdim.

@arbre ıyyyyy diyorum.
0
Shepard
(27.07.25)
yarın öbürgün;

Senin 1 kademe ünvanına takılan ve 2 kademe ol diyen kadın, 3-4 kademe ünvan görünce seni bırakmayacağının garantisi var mı?

Futbol takımına transfer yapmıyorsunuz, hayatınıza insan alıyorsunuz. Sözleşme yapar gibi sevilmez insan. Kendinize bunu yapmayın. O özdeğeri gösterin derim ben.
0
baldan kaymak
(27.07.25)
20'li yaşlarımda 2 tane olmuştu. Deli çağlarım olduğu için yavan ve sıkıcı gelmişlerdi. Yürütemedik. TRT2 gibi kadın karikatürü vardı ya aynı öyle.

Seninki ise bu işlerden yorulmuş artık. Uğraşmak istemiyor. Olsa da olur olmasa da olur havası aldım.
0
yurtsuz john
(27.07.25)
Kanka doktorla boyle next
0
lapaz
(27.07.25)
şu an için akla yatmayan, ama daha iyisi bulunmadığı için hayattan da çıkarılamayan bir kişi olarak duruyorsun .

"senin gibisini nasıl bulacağım" lafı ilginç. "senin gibi" bir doktor bulursa ne olur sence?
0
tabudeviren
(27.07.25)
ayrilma konusmasinda bile gizli ozne kendisi. buna unvan takintisi denmez hafif narsizm, egoizm seziyorum.

bence asil cozmeniz gereken sey iliskiniz yada kadinin unvan takintisi degil. senin kendini yillardir soktugun ve farketmedigin durum. iliskilerinde surekli verme/alma hissiyatinda olmak gecmis travmalarinin disavurumu oluyor. boyle travmalari olan kisilerin kendilerine yapabilecegi en buyuk kotuluk narsist/egoist insanlarla iliski yasamaktir. lafi dolandirmadan ayrilin. sizin icin miat olsun.
0
buenosdias
(27.07.25)
Bu mantıktaki biriyle mesleği başka bir şey olsa da ilişki yürümez ki. Çevresine tam uyumlu olmak istiyor demek ki. Sizi çıkarınca kendisi için de problem bu. Çocuk olsa çocuk için de BÜYÜK problem.
0
encokbenisevinnolur
(27.07.25)
Kadınlı erkekli sağlıkçılarla dolu çevreden yazayım, bırak gitsin.
Hayatımda herhangi bir alanda iletişim kurmayacağım insanlardır sağlıkçılar. Kardeş de var arkadaş da var akraba da var. Değil bir hayat kurmak yolda görünce selam verilmeyecek tipler hepsi. Bak hepsi diyorum. İçlerinde en iyileri bende var, 20 yıllık arkadaşım akrabam falan olmasa hiçbirine selam vermem hatta bir tanesine daha 7-8 ay önce sınır koydum. Yüzde yüz suçlu olmasına rağmen hala gelip arayı düzeltmedi egosundan. Bak bi de pilot demişsin.
Aile kurmak istiyorsan mühendisle ne bileyim bu ayarda biriyle evleneceksin. Doktorla ye, pilotla gez, avukatla beyaz yakayla iç. Mühendise nikahı bas. Şunu 10 yıl önce çözen arkadaşlarımın zekası benim gözümde 200-500 arası.
Ha illa evlenicem diyorsan bak çok yakından bi örnek vereyim. Kendisi de eczacı bu arada doktor hanım falan değil. Kocasının o akşam yatak odasında gerekeni yapmadığını(kendi sözleri) akrabalardan eşe dosta kadar anlattığını biliyoruz. Daha iyisini bulamayacağı için evli adamla. Parasını beğenmediği için rezil ediyor her fırsatta. Adam da aldatıyor bunu. Yıllardır böyle yaşıyorlar.
Doktor hemşire dedikodusu çok bende. İçlerinden aile kurabilecek kadar şanslıysan at yarışı falan oyna zengin olursun.
Bu arada erkek akrabaların hiçbiri kadın doktorla evlenmedi. Sadece bir tane kuzen evli onun da karısı geçen ya buralarda boş duruyor çocuğun üniversitesine destek olsun diye verdiği arsaların birinden 80 daire aldı. Çocuğun üniversite masrafları için elime yapışsın dediği yer 80 daire kadının. Mal varlığını kendisi bile bilmiyor büyük ihtimalle ve tek çocuk. Bunun dışında 3 cerrah 2 uzman 1 tane de hemşire erkek var. Sadece bu kişinin eşi doktor. Kalanı her alandan insanla yuva kurdular ama hastaneden kurmadılar.
0
mrvln
(27.07.25)
anlaşmazlik meslegi degil,problem olan kişiliği,
insan 7sinde ne ise 70inde de odur derler ya,

arkadasin kendini egitmeli,daha alacagi cok yol var,

burada ifade ettigine göre,pesinde kosarsan dert sahibi olursun..
0
designer
(27.07.25)
Doktorluğun eskisi gibi bir statüsü kalmadığını düşünürsek biraz gerçeklerden uzak, egoist bir arkadaşa benziyor. Barışma çabasında olsa bile içsel olarak pek düzelmeyecek bir şey olduğunu unutmadan yoluna bak derim.
0
Bruce
(27.07.25)
sen böyle duygusal yıpranmalarma doktor erkekle daha uygun gibisin bence. delikanlı adam duygusal yıpranmaz
0
runaway
(27.07.25)
Bula bula golddigger bulmussun, doktordan sevgili olmaz, sal gitsin.
0
feastofthedamned
(27.07.25)
Doktor egosu var çok ortada bu. Seninle birlikte olması seni sevdiği için ama egosunu eğitmeye yetmemiş. Yani seni küçümsemeye, değersiz görmeye epey yatkın diye düşünüyorum. Ya sen de onu aşağılayacaksın -ki önce cinsel hayatınız sonra aranızdaki saygı ve sevgi mahvolur- ya da ikinci bir şans vereceksin ve en ufak bir problemde kesin olarak ayrılacaksın.
0
muhayyer divan
(27.07.25)
biz kadinlar tarafindan onlarin hayatlarini tamamlayici bir aksesuar olarak kullaniliyoruz. bizi obje olarak kullaniyorlar saka maka :) yani yarin seninle bir yerde goruldugunde onun uzerindeki kiyafetin markasi kadar onemli senin ne is yaptigin. cunku kimi dusurebildikleri uzerinden bir yaris icindeler onlar. birbirlerine oyle ustunluk kuruyorlar. bu yuzden top %10'daki erkek birden fazla kadinla takilabilirken geri kalan yalnizlasiyor. bir de ustune incel diye dalga geciyorlar.

yani yanina yakistirmamis seni. ama baska alternatifi de yok su anda. o yuzden bilemiyor ne yapacagini. mesela ayni kadinla simdi ayrilip 3-5 sene sonra karsilassan uzerine atlar. cunku piyasa degeri dusmus olacak ve karar verme mekanizmasinda baska parametrelerin degeri artmis olacak.

insan iliskilerinin de basit ekonomik prensiplere gore isledigini gordukten sonra bir aydinlanma geldi bana. erkeklere tavsiyem piyasa degerlerini arttirmalari bir sekilde, guzel is, cool hobiler, luks kiyafetler, bicimli vucut vs. icinde bulundugun toplulukta one cikamiyorsan mating gercekten zor. ciktigin noktada da onlar seni buluyor bordo bereli gibi. hic efor sarfetmene gerek kalmiyor. sen de zamaninda pesine dustugun kizlari hatirlayip vay anasini diyorsun.
0
antikadimag
(27.07.25)
bu anlattiklariniza gore kesinlikle olmaz. kaza eseri evlenseniz kesin aldatilirsiniz yve bosanirsirniz. direk uzaklaşın bu iliskiden
0
oscar
(28.07.25)
(21)

Bu yeşil pasaportun hikmeti nedir?

ya ben lan neyse
yeşil pasaportum var. 13 yıl doğu anadolu'da ve iç anadolu kırsalında doğu hizmeti yaptım. birkaç gün önce aldım. ama ne bir yere geziye gitmeye niyetim var ne de ona ayıracak param. hayatım boyunca da zaruret olmadığı müddetçe bir yere gideceğimi sanmıyorum. yıllık iznimde sonra iptal miptal ederle
yeşil pasaportum var. 13 yıl doğu anadolu'da ve iç anadolu kırsalında doğu hizmeti yaptım. birkaç gün önce aldım. ama ne bir yere geziye gitmeye niyetim var ne de ona ayıracak param. hayatım boyunca da zaruret olmadığı müddetçe bir yere gideceğimi sanmıyorum. yıllık iznimde sonra iptal miptal ederler diye aldım.

bazen sözlükte yeşil pasaport ayrımcılıktır diye başlıklar açılıyor. bir bakıyorum 2 yüz küsür entry girilmiş.

ben yeşil pasaportu alana kadar hangi ülkelere vizesiz gidebileceğimi bilmiyordum. onu da öğrendim. abd, ingiltere yok.

geçen televizyonda ünlü bir gazeteci "biz bastırıyoruz. gazetecilere de vermelerini istiyoruz. umarım verecekler." diyordu.

eczacılar, avukatlar, daha bilmediğim bir sürü meslek grubu...

bu zamana kadar hep bir yerlere 3 ay vizesiz gidilebilen bir araç olarak biliyordum ama bence bilmediğim bir şeyler var.

insanlar gidip oralarda çalışıyor mu, yeşil pasaportla benim bilmediğim bir şey mi yapılıyor? aklıma başka bir şey gelmiyor.

yılda 10 gün tatil için bu kadar kıyamet koparılması bana böyle düşündürüyor. bu kadar insanımız yurt dışına vizesiz gitmeye bu kadar muhtaç mı?

iş için isteyenler var. iş için bu kadar insanımız mı var yurt dışına gitmesi zaruri olan?
0
ya ben lan neyse
(10.07.25)
Yüzlerce beyaz yakalı vize sırasında beklerken alelade devlet memurunun istediği ülkeye keyfince girip çıkması insanların gururuna dokunuyor. Olay ego davası. Biz devlet memurundan daha büyük artı değer üretiyoruz da bu semelerin Instagram'da bizden daha çok yurtdışı postu var diyor onlar da. Abuk sabuk işler. Sen de biliyorsun bunun böyle olduğunu bence, bir de benden dinledin.
0
sekizdokuzon
(10.07.25)
@sekiz: yok bilmiyorum. yeşil pasaporta gelene kadar... bu mu dokunuyor insanların egosuna? ben 50 bin maaş alıyorum. maaşımın yarısı ev harcamasına gidiyor. ev babamdan kalmasa diğeri de kiraya gidecek. arabam falan yok. ben istesem de gidemem tatile. benden çok katma değer yaratan insan 100 bin falan alıyordur. böyle düşünürse egosu torpülenir.
0
🌸ya ben lan neyse
(10.07.25)
rahatça, vize vs dert etmeden, vize ücreti ödemeden, bir sürü ülkeye eğer istersen yarın çat diye gidebiliyorsun. birçok insan için bu gayet yeterli bir lütuf, bilmediğin gizli bir şeyler yok.
0
king lizard
(10.07.25)
yesil pasaportun ne oldugunu daha yeni ögrenmen senin problemin. interneti olan herhangi bir insanin bilebilecegi alalede bir bilgi.

sorun su an avrupa'nin türklere vize randevusu veremiyor olusu. yesil pasaportu olan biri ucuz bilet kovalayip aniden haftasonu bile gidebilir. üniversitedeyken bir arkadas o sekilde 18 tl'ye mi ne bilet alarak paris'e gidip gelmisti. parasizliktan metroya bile binemeden geri döndü ama gitti mi gitti.

onun disinda baska biri önceden uzun planlar yapmasi, vizeye basvurmasi, parasinin yanmamasi icin dua etmesi gerek.

bu ikisi arasindaki fark birinin devlette memur olarak calismis olmasi. tr'deki cogu memur da vasifsiz ve özelde tek kisinin yaptigi isi 3-5 kisi yapiyorlar. hem devletin kasasina yüksünüz hem de dibimizdeki ülkelere elinizi kolunuza sallaya sallaya gidiyorsunuz.

böyle düsünülüyor sanirim.
0
sonsuz
(10.07.25)
Yeşil pasaportu isteyen genelde parası ve vakti olan insanlar. Ayrımcılık falan diyenlere de gülesim geliyor. Ailede çok doktor ve öğretmen var aldıkları maaşlar yurtdışında tatil yapıp, yiyip içip gezmeye yetmiyor. Benim canım anam benim zorumla yeşil pasaportunu çıkarttırdı. Pasaportunun süresi dolduğunda, üzerinde bir tane damga yoktu. Yenisini çıkarttırmaya zor ikna ettik, emekli maaşı yetmiyor çünkü tatil yapmaya.

Vize süreci gerçekten can sıkıcı olabiliyor ama bu “haksızlık” güruhunun saracağı yer yeşil pasaportlular değil, vize için gördüğümüz muamelenin sebebi olan kişiler.
0
irene
(10.07.25)
Yurt dışına iş ya da gezme amaçlı çok giden biri olsan değerini anlardın. Vize başvuru süreci, reddedilme durumları, yapılan masraf vs. vs. bunların hepsinden kurtuluyorsun.

şu an mesela çok ileri tarihli aşırı ucuz uçak bileti denk getirsen avrupa'da bir yerde, hiç düşünmene gerek yok acaba vizem çıkar mı vs. diye. türkiye'de şehirlerarası otobüse verdiğin paralarla avrupa'ya gidip gelebilirsin. e tabii ben hayatta gitmem vizyonsuzluğunda biriysen o başka.
0
himmet dayi
(10.07.25)
Yakın bölgelerde bir tatil yapabilirsin her yıl. Yurdum memuru aşırı vizyonsuz olduğu için böyle şeylerden anlamaz. Memur dediğin kırsal kafalı bir canlıdır.
0
runaway
(10.07.25)
@ya lan: böyle bir mevzuat var, Türkiye'nin memuru olan tatil sonunda ülkesinde geri döner diye düşünüyor Avrupa hala. Değişebilir bu usul yakında, hevesin varsa birkaç yere git gel.
0
sekizdokuzon
(10.07.25)
Bir de bunların egosu törpülenmez. Çatlasınlar.
0
sekizdokuzon
(10.07.25)
İlk yorum harici diğerlerini okumadım da la beyaz yakalıların kendini böyle görmesi çok komik. Memurlara neden yeşil pasaport veriliyor? Önce bunun mantığını kavra :) Yeşil pasaportu kullanan meslek yelpazesini genişletilerek hata yapılıyor. Beyaz yakalı burada ağlıyor, kendini üstün görüyor ahsjs O zaman asgari ücretli de alsın. Zaten bu gidişle yeşil pasaportu kabul etmeyecek diğer ülkeler. Adam yurt dışı tatili yapabilmek için y pasaport istiyor resmen :) devlet de senin sikik yurt dışı tatilinin derdindeydi. Memur denince adamın aklına sadece devlet dairesinde evrak onaylayan tip geliyor :)

Düz memurun yeşil pasaportu olsa ne? Adam yurt dışına çıkamıyor zaten shsjsk parası yok. Benim arkadaşımın kaç yıllık yeşil pasaportu var, daha bir kere kullanmamış. Neyle çıksın? Gidin birçok devlet dairesine hepsinin y pasaport hakkı olmasına rağmen çoğu başvurmamıştır bile. Zaten bu adamlar kullanmıyor ama ağlayan bizim buradakiler. Yani kaymakam da memur ve bırakın da işi gereği pasaport alabilip yurt dışına rahat çıksın.

İmam eşlerinin çıkıp bize de maaş verilsin, denmesi gibi :)
0
cemallamec
(10.07.25)
Başlık kıskanç beyaz yakalılarla dolmuş.
Hiç öğrenemeyeceksiniz hakkınızı savunmayı. Karşı adamda olan hak bende niye yok diyeceklerine hala onda niye var diyen fesat gorus.

İçlerini rahatlatmak için de özel sektörde bir kişinin işini bunlar dört kişi olarak yapıyor diyor. Ulan sen kole gibi çalışıyorsun işte patronun zengin olsun diye sabahtan akşama pazartesiden pazara. Bunun kalifelikle ne alakası var? Sen patronun yağcılığını seçmişsin adam da devlete hizmet etmeyi tercih etmiş. Sen bu adamdan arta kalir ne katıyorsun ki ondaki hakkı cok goruyorsun kıskanç patron yagcisi.


Sen tezgahtarlık yapan ya da gerçek bir eğitim gerektirmeyen hizmet sektöründe çalışan bir insansın bunu kabul et fazlası değil.
Soruya cevap
Yeşil pasaport Avrupa ülkelerine bu vize kuyruklarında kendini çok üstün gören ve kapi dışarı edilen beyaz yakalıların bana da vize bana da vize demeni gerektirmeyecek bir pasaport türüdür kardeşim.

Güle güle kullan
0
dedeminhirkasi
(10.07.25)
vizyonla alakalı. kullanırsan altın, kenarda durursa pul değerinde.
hiç mi ilgini çekmiyor farklı yerler, kültürler?
çok paraya ihtiyacın da yok, türkiyeden daha ucuza git, gör, gez, öğren.
0
adivar
(10.07.25)
yorumlara bak ashfsaf.
yesil pasaport, türk devleti'nin, %90'i torpilli olan memuruna yaptigi bir baska torpildir.
olay, beyaz yakalinin ayricalik beklemesi degil, bir kismin elde ettigi haksiz ayricalik. devletin kendi vatandasini kendi eliyle ayristirmasi.
vize anlasmalari devletler arasinda yapilan ikili anlasmalara dayanir, devlet oturmus, ülkelerle "benim memura vize ayricaligi tani ama diger vatandaslara tanima" diye pazarlik yapmis. beyaz yakali hakkini savunacakmis. beyaz yakali ne yapacak? almanya ile masaya mi oturacak? aptal saptal konusuluyor.

türk vatandasi degilim. ailemde de kimsenin yesil pasaport ihtiyaci yok. kiskanmak falan akillara zarar ithamlar.

"ek olarak turkiyeye vize zorunlulugunu getiren avrupali ulkeler degil, turkiye. bunu da arastirabilirsiniz."
türkiye bunu zamaninda siyasi olarak sakincali gördükleri yurtdisina kacmasin diye avrupa'ya teklif etmis, avrupa kabul etmis, türkiye bir süre sonra avrupa ile defalarca vizeyi kaldirmasi icin masaya oturmaya calismis ve her seferinde avrupa'dan ret yemis bir ülke.
yani artik o vizeyi sana koyan avrupa, türkiye degil. 45 senelik mevzuyu temcit pilavi gibi öne sürmek kurtarmiyor.
türkiye kac defa avrupa'ya artik vize kalksin diye gitti peki biliyor musunuz? yok.
bu kadar ret üstüne türkiye ne yapiyor? ben memura kefil olurum cünkü memur dedigin adam mayis elden gitmesin diye hicbir seye karismayan, kafasina vur ekmegini al, sümsük, agzini hicbir siyasi olaya acmayan adam, memuru o sebeple sakincali görmem, sakincali gördügüm zaten memur olamaz, ondan ki memuruma verin vize kolayligi diye avrupa ile masaya oturmus.
evet, devlet eliyle ayrimcilik budur.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(10.07.25)
tamamen ekonomik sebeplerle yurt dışına gidemiyorsan bir şey diyemem ama bir insanın yaşadığı gezegende doğduğu küçücük ülkeden kafasını çıkartıp başka bir coğrafya, kültür, yaşayış vs. görmek istememesinin ve bu şekilde ölüp gitmeye razı olmasının anormal, hatta mental olarak sıkıntılı bir durum olduğunu düşünüyorum.

başka yerler görmek senin için bir anlam ifade etmeyebilir ama birçok insan için şu hayatı çekilir kılan üç beş şeyden biri. insanlar aylarca yapacakları yurt dışı gezisinin hayalini kuruyor, bunu planlamaktan ve gerçekleştirmekten zevk alıyor.

insanlara vizeyi geçtim artık vize randevusu bile verilmiyorken vizesiz birçok ülkeye gidebilmek büyük bir ayrıcalık. bu ayrıcalığa sahip olamayanların öfkesi de gayet normal.
0
sir gawain
(10.07.25)
yurt dışı seyahati yapmak istemeyişiniz veya ekonomik sebeplerle yapamayışınız kişisel bir durum lakin insanların farklı ülkeler, şehirler görmek istemesi çok doğal ve insani bir refleks. yeşil pasaport da bu noktada ülke sınırlarını açan adeta sihirli bir değnek. yani oldukça kıymetli bir şey.

memurlara veriliyor bize verilmiyor, ayrımcılıktır vs. durumu da uluslararası alanda itibarsız ikinci sınıf bir ülke olmamızın sonucu. avrupa ülkeleri son yıllarda, vatandaşlarımıza amiyane tabirle ''sen gelme ulan ayı'' diyor. durum böyle iken memurların yeşil pasaport ile ''buyur sen geç''denilerek ülkelere kabulüne, kalan kitle çıldırıyor. bana kalırsa ülkeler arası seyahat özgürlüğü evrensel bir haktır. muhatap olunan ülke için sakıncalı bir profil olmayan herkes turistik amaçlı seyahat edebilmelidir.

burada bana ve benim gibi yeşil pasaport sahibi insanlara irite edici gelen şey; yeşil pasaport'a sahip olmayan mesleğe sahip kişilerin, ulan seyahat evrensel bir haktır. alt tarafı üç beş günlüğüne turistik amaçlarla gideceğiz, hükumet, devlet olarak bizi dış ülkeler nezdinde niye cüzzamlı durumuna düşüyorsunuz, cebime euro'mu koyup yurt dışına niye gidemiyorum diye durumun asıl sorumluluarın tepkisini göstermek yerine, ya memurlar devletin kamburu, bir halta yaramıyor aşağılık pislikler, oysa biz katma değer üretiyoruz, ülkeyi biz kalkındırıyoruz, biz öyle büyük insanlarınız ki, bizim değerimiz tarif edilemez biz niye gidemiyoruz diye tüm ezilmişliğinin, iş yerinde yediği mobbingin, aşırı çalışma saatlerinin, olmayan özlük haklarının öfkesini memura yöneltmesi. herkesin derdi insan olarak şu ölümlü dünyada, berbat koşullarda, her günü birbirinden kasvetli gündemi olan ülkeden dışarı bir haftasonunda, bir bayram, seyran tatilinde yurt dışına kaçıp nefes almak. bunca hikayeye, biz şöyleyiz de memurlar böyle, onlar da gitmesiin, bize de yeşil pasaport verin sonunda hiçbirimiz gidemeyelim halleri gülünç. kimsenin katma değer ürettiği, süper kahraman olduğu bir ülke değil istisnai örnekler dışında. kapitalist bir ekonomik sistem var ve ülkemizin vatandaşları da bu devasa sistemin içinde tek başına nokta kadar özel anlam ifade etmeyen bir şeyler yapıp sistemi yürütüyor işte. sanırsın memur sabahtan akşama kadar yatıyor da diğer beyaz yakalılar kansere çare buluyor. ayrıca memuriyete başlama yaşının yükselmesi ve yeşil pasaporta ulaşmak için belli bir derece/kademeye ulaşması gerçeğini düşünürsek, o pasaportla diyar diyar gezme aşamasına kadar ömrünü yarılamış oluyor zaten memur, yaşlılıkta gezecek sağlık durumu ve motivasyonunun da pek olmayacağını düşünürsek zaten aktif olarak bunun nimetinden faydalanma süresi de öyle çok da değil.

yabancı ülkelerin bu vize işini türklere bu kadar ulaşılamaz hale getirmediği dönemlerde bu kadar yaygara yoktu. ne zaman ki durum değişti yeşil pasaport sahipliği göze batar oldu.
0
wilhelmwasmuss
(11.07.25)
büyük kolaylık, annemden dolayı 25 yaşıma kadar bende vardı Interrail yapmıştık 23 gün kafamıza göre Avrupa'yı turlamıştık. Hayatımdaki en özel deneyimlerimden biridir. Mesela çocuğunuz varsa onun da belli bi yaşa kadar yeşil pasaportu olacak. (birkaç şart daha var çalışmıyor olmak vs.)

Bu arada göze batmasının tek sebebi vize işlerinin zorlaşması değil bence. Eskiden özel sektördeki kişiler iyi kazanırdı, memurların işi garanti ama az kazanıyor derlerdi. Şimdi memur da ortalama güzelce bir maaş alıyor, özel sektördeki çoğu kişi o maaşları alamıyor bile. Bu sebeple "hem maaşı yüksek hem yeşil pasaport var ooh" diyor insanlar. Bu arada 50-60 bin maaşın iyi gibi görülmesi de ayrıca kötü tabii.
0
nhk ni youkosu
(11.07.25)
Eskiden memurlar özel sektör göre az para alırdı. Hem de ciddi az.
Şu an Türkiye o kadar kötü durumda ki herkes devlet memuru olmak istiyor çünkü;
Düzenli zam aldığın
Sendikanın olduğu
Tatil hakkının olduğu
Saatlerine dikkat edilen
Is garantisi olan
Tek kurum gibi. Türkiye'de özel sektör rezalet halde.
Buna bir de yeşil pasaport ekleyince iyice insanların gözüne batıyor.
Türkiye'de özel sektör iğrenç durumda olmasa, insanlar üç kuruş paralara 2 hafta tatile 50 saat çalışmaya zorunlu kalmasa gene kimsenin pek umrunda olmazdı.
0
logisticsmanager
(11.07.25)
yeşil pasaport alabilmek için 15 senedir devle kurumunda(boğucu) çalışıyorum.maaşım piyasanın yarısı, beş para etmez insanlara müdürcülük oynatıyoruz. ben bunlara katlanıyorsam, benim 4 5 katım maaş alıp ah vah diyenlerde nasıl vize alırsa alsın bana ne derim. bu seçim meselesi benim devlet memurluğunu seçme nedenim yeşil pasaporttu. yılda 10 kere de olsa bir yurt dışına gitmek beni rahatlatıyor. altımda mercedes olmasın evimde dyson olmasın vb.

herkes kendi seçimini yaşar.

yurt dışı sana zevk vermiyorsa gap gezisine katıl kardeşim. yurt dışına gidince g.tümüz göğe ermiyor ama farklı kültürlerin olduğunu falan görüyoruz.
0
mikahakkinen
(11.07.25)
Biraz şöyle bir hava var.

Yukarıda yeşil pasaport ile istediği yere giden, aşağıda vize ofisleri tarafından köpek çekilen halkı görmeyen bir memur eliti gözüküyor. Adam vize randevusüne bile 1,000-2,000 euro verip, bulmaya çalışırken, 6 ay - 1 sene vize için uğraşırken, bunu çözmesi gereken bürokratlar, yeşil pasaport ile instagram postu paylaşıyor.

Ancak görmedikleri şu. Bugün bordo pasaporta köpek çeken o ülkeleri durdurmazsan, yarın yeşil pasaporta da köpek çekecekler. Bu işler böyledir.


.
0
kartallar yuksek ucar
(11.07.25)
Yeşil pasaportun hikmeti; devletin “bu adam gelip sizin ülkenize sığınmaz. Senelerdir bana görev yapıyor sıkıntı çıkmaz. Efendi efendi gider geri döner” dediği kişiler hakkında KARŞI DEVLETİN DE “sen öyle diyorsan öyledir bana uyar. Gelsinler madem abartmadan. Ama sınırda yine de memuruma kontrol ettirir öyle izin veririm” demesi. (örneğin dediğin gibi and veya ingiltere “bana ne yeşilinden yahu git al vizeni gel geleceksen” diyor)

İnsanların son yıllarda yeşil pasaporta nefret duymaları vize süreçleriyle ilgili. İnsanlar vize almak için tonla belge toplayıp, geceler boyu randevu kovalayıp, üstüne para ödeyip, yine de randevu bulamayıp oturabiliyorlar yahut randevu bulsalar başvurularına red yiyebiliyorlar. Son senelerde bu şikayetler çok arttığı için yeşil pasaport göze batar oldu. İnsanlar neye tepki göstereceklerini idrak edemediklerinden, problemi yeşil pasaportta görüyorlar. “Ben de gidebilmeliyim” demek yerine “o da gitmesin lan sıçarım!” diyorlar.

Pasaportumuzla istediğimiz yere vizesiz veya kapıda vizeyle gidebilsek, yahut vize başvuru işlemleri rahat, adil, şeffaf olsa, yeşille pek kimsenin derdi olmayacaktı.

Bir de tabii arkadaşın dediği gibi ego mevzusu da var. Kendini alelade memurdan üstün zannettiği kadar üstün olan kişinin zaten vize derdi de olmaz. Mümkün olan en uzun sürelerde vizesi olur. Birkaç yılda bir rutin işlem gibi yeniler devam eder. Devlet memurlarını dağdan toplanan yabani kabile üyeleri zanneden tipler, üniversite mezunu olup özel şirkette çalışmanın kendilerini daha beyaz, bembeyaz yakalı yaptığını düşündükleri için, böylelerinin kanına dokunuyor mevzu.

(Yeşilim yok, olmayacak.)
0
lazor
(13.07.25)
son yıllardaki vize krizi yüzünden durum "yeşili olmayan şengen'e gidemez" seviyesinde.

bir çok ülkede vize görüşmesi için randevu almak bile zor.
hadi aldın, bir sürü evrak istiyorlar. sorun değil yapılır.
vize başvuru ücreti 80 euro civarında. büyük para değil ödenir.
vize çıkacak mı çıkmayacak mı belli değil. vizeye başvururken uçak bileti, hotel rezervasyonu, yapacağın seyahatin türü şusu buşu bir sürü şey istiyorlar. gelirin, maaş dökümün vs.
vize çıkmadı, hotel iptali uçak iptali uğraşman lazım.
iptalli uçak bileti normalin daha üstü fiyata satılıyor.

yeşili olan bunların hiç birine maruz kalmıyor.
ucuz uçak bileti sitelerine giriyor ve uygun tarihli uçakları buluyor.
sonra günü gelince vınn uçuyor.

amacı gezmek tozmak değil de iş-güçse yine giriyor uçak bileti sitesine istediği tarihe bilet alıyor. yine ucuz.

olay sadece maliyet de değil.
vize başvuru işleri çok can sıkıcı. her şey düzgün de olsa reddedebiliyorlar.
vize redleri arşa çıktı.
insanın kanına da dokunuyor kapıda kul olup ve reddedilmek.

sen öğrenciysen anan baban yeşili olan bir memursa istediğin zaman gidip gezebiliyorsun yurtdışında. 19-20 yaşında sen gidiyor ama başka gençler akp ülkesinde sinemaya bile gidemiyor. işin bir de böyle sosyal bir problemi var.

gitmek isteyene tek engel vize mi kardeşim. gitmek isteyen aşar onu denilecek durumda değil vize muhabbeti. her şey doğru olsa da, işin gücün paran pulun olsa da reddebiliyorlar.

yeşil pasaport orada çalışma hakkı sağlamıyor.
yeşille gidip kaçak kalanlar var ama onların sayısı yüksek değildir.

yani yeşilin olayı çoğunlukla normal seyahat için.

EVS gibi programlarla yeşil pasaportlular daha kolay gidiyorlar ayrıca.

--
yeşil pasaportluları kıskandığımız yok, diğer insanların vize süreci kolaylaştırılsa ve böyle onura aykırı engellenmese devlet memurlarının yeşille gitmesine bu kadar ayrımcılık olarak bakmazdık. yeşil giderse gitsin, ama diğer pasaportlarda vize kalkamıyorsa (yüce devletiminizin gücü yetmiyorsa) ya da vize süreçleri kolaylaşmıyorsa, ortada ciddi bir kayırma var.

imza: eskiden yeşilim vardı. potansiyel yeşil pasaportluyum.
0
biseysorcaktim
(13.07.25)
(17)

Favori "Gibi" repliginiz

sekizdokuzon
Yılmaz'ın İlkkan'a Ersoy'un babaannesinden kalanlar defnedilirken "Vallahi seni şuraya gömerim. Hayatı yaşadığımız yetmezmiş gibi bir de senden dinliyoruz" demesini yıllardır "atlatamıyorum". Nerede Türkçe filme Türkçe altyazı birini görsem aklıma bu replik geliyor.Sizin favori Gibi repliginiz hangi
Yılmaz'ın İlkkan'a Ersoy'un babaannesinden kalanlar defnedilirken "Vallahi seni şuraya gömerim. Hayatı yaşadığımız yetmezmiş gibi bir de senden dinliyoruz" demesini yıllardır "atlatamıyorum". Nerede Türkçe filme Türkçe altyazı birini görsem aklıma bu replik geliyor.

Sizin favori Gibi repliginiz hangisi?

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(05.07.25)
'yılmaz sen bu değilsin, dahası sen hiçbir şey değilsin.'
0
inveniam viam
(05.07.25)
sen aynur ablanla hitler'i bir mi dutuyon?
0
der meister
(05.07.25)
bütün kadınlarla aynı fikirdesin
0
mantık
(05.07.25)
her şey için çok uğraşıyoruz ya
0
juliette
(05.07.25)
Sendeki bu güç hevesi bizim ağzımıza sıçtı.
0
ekimoloji
(05.07.25)
oğlum bak biz o kadar hiçbir şey içermiyoruz o kadar hiçbir şey vadetmiyoruz ki karşı tarafa, insanlar bize merakından geliyor, bu neymiş ya diye bakmaya geliyorlar sonra bi s* olmadığını anlayınca terk ediyorlar zaten bizi
0
tabii lan manyak mısın
(05.07.25)
yılmaz'ın, ilkkan'a söylediği ''anan mı baban mı lan senin balzac'' sözü. bir şeyin manasızca abartılarak savunulduğu durumlarda balzac kısmının değiştirilerek günlük hayatta kullanımına çok uygun.
0
wilhelmwasmuss
(05.07.25)
abi kahve yoktu, çay da bulamadım, sıcak suya kola damlattım.

Bence bu dünyanın en komik repliği :)
0
koela
(05.07.25)
(benim de çok kullandığım) --> hayatın acı gerçeklerini yaşadığımız yetmiyor bir de senden dinliyoruz

Hiç mi anlamadın oğlum? İnsan bilir ne yaşadığını ya..

İlkkan bizim seninle sırt sırta verip de kemeyeceğimiz insan yok

Sadece 10 liramın olması hiç paramın olmasından daha çok canımı yakıyor

Baya da yemiş ---- çocuğu

Senin eğitim durumun ne cimcime

Ben yanlış geldiğimi anladım da siz çok yanlış gözüküyorsunuz. ( mandosi bey )
0
pislick0
(06.07.25)
insan ne yasadigini bilir.
0
baldur2
(06.07.25)
Erdem atletik diye ben niye kokoreç dükkanı açıyorum —> zaman zaman refere ediyorum hayatımda bunu.

Seni dinlemedim ama bence haksızsın ilkkan.
0
biseysorcaktim
(06.07.25)
İlkkan: karizmatik kimliğimi ve dayanılmaz cazibemi kenara koyarak söylemek isterim ki...
0
luluki
(06.07.25)
Her şey için çok uğraşıyoruz
0
sehpa fx350
(06.07.25)
Benim favori Gibi repliğim, gerçi tirat demek daha doğru olur; Yılmaz'ın İlkkan'ın "Ne düşünüyorsun?" sorusuna verdiği yanıt. Günlük hayatta kullanması pek pratik değil ama benzer bir soru sorulduğunda "Bir şey düşünmüyom" diyorum :)
0
burka
(06.07.25)
son parasıyla smootie alan ersoy’a yılmaz’ın söylediği “bu her şeyin en iyisini hak ediyorum düşüncesi nereden geldi sana ya” dediği sahne.
0
phoarbix
(06.07.25)
Henüz yazılmamış favorilerimi yazayım o halde

İlkkan nasıl birisi olduğunu detaylıca bir kağıda yaz da ordan takip edelim ben yetişemiyorum artık sana

keşke senin de müsait olduğun bir zaman yeselermiş serpil teyzeyi

kimsenin hiçbir şeyi bilmediği bir yerde bir insan her şeyi bilebilir

ilkkan sen bu grandiyöz hezeyanların için çok düşük seviyeli bir paladinsin
0
kullanicadi
(06.07.25)
İlkkan bizim senle sırt sırta verip de s*kemeyeceğimiz insan yok, ben buna inanıyorum kardeşim

-seni yerim
-Puh senin ben ananı s*ikeyim oros*u çocuğuna bak be
0
onheil
(06.07.25)
(13)

Evde misafir varken sıçabiliyor musunuz?

messina123
Birkaç günlüğüne kalıcı misafir. Bizim ev 1+1. Sıçamıyorum içimde patlayacak.
Birkaç günlüğüne kalıcı misafir. Bizim ev 1+1. Sıçamıyorum içimde patlayacak.
0
messina123
(04.07.25)
evet.

chatgpt'ye diskilamayi geciktirmenin zararlari yaz. idrar da ayni sekilde.
0
sonsuz
(04.07.25)
Az ye.

Yaşlı biri değilse, bu zor anlarda 100 metre uzaktaki markete bazı şeyleri alması için gönder.
siz tuvalete gidin, o da spor olarak yürüyüşe çıkmış olur.

Oda spreyini de ihmal etmeyin.
0
diyecevaplandı
(04.07.25)
avm’ye git
0
avatar is back
(04.07.25)
sicin gitsin yahu. misafirin yatagina sicmiyorsunuz neticede, tuvalete siciyorsunuz. hepi topu 10dk fln kokup gecer.
0
taurina
(04.07.25)
kapısı olan her yerde tertemiz işimi görürüm açıkçası, beni ilgilendirmez. insani bir ihtiyaç sonuçta. tuvalete giren birini güller karşılamaz. yaz bunu güzel laf.
0
der meister
(04.07.25)
En yakın camiye gidiyorum
0
Shepard
(04.07.25)
yerken doğal da sıçarken niye değil? kasmayın hocam patır patır salın gitsin.
0
lazpalle
(04.07.25)
Sıcarim ama daha bok yere düşmeden sifonu çekerim. Iki kere sifon çekilmiş olur. Hiç sikinti yaşamadım.
0
ırene adler
(04.07.25)
Evet.

Ama hak veriyorum, 1+1 evlerin ekseriyeti göt kadar olduğu için ses duyulma ihtimali yüksek oluyor malesef. Bu da bazı insanları konfordan uzak hissetirdiği için sıçamıyorlar.

Ben eğitim hayatım boyunca okulda hiç sıçmamıştım.
Bir çeşit fobi gibiydi. Kamusal wclerde büyük tuvaletimi yapmıyordum. O yüzden ben seni anlarım. Ama bu hiç doğru bir aksiyon değil. Derhal bunun üzerine gidilmeli. Tuvaletin geldiğinde o seni götürmeli. Yerin bir önemi yok. Bu biyolojik saatin en önemli kuralı. Bu sayede geç de olsa yendim bunu. Elbette bana kaybettirdikleri de olmadı değil.

Askerde millet kaç gündür sıçamazken ben ilk gün bu işi çözmüştüm.

Sıçın. Tutmayın. Ertelemeyin. Tv’den yüksek sesli bir şey açın gerekirse ve Rahatça sıçın. Vallahi çok pişman olursunuz.
0
ezkaza
(04.07.25)
evde misafir varken, misafirliğe gittiğimde, askerde ilk günde, kamu binalarında...yani her türlü koşulda tuvalet ihtiyacım varsa yaparım, hiç strese girmem.
0
wilhelmwasmuss
(05.07.25)
Misafirin evine bile sıçarım anlamam dinlemem umurumda olmaz.
0
sessizce aglayan sanat
(05.07.25)
hemen sifonu cekeceksin, varsa havalandirmayi acarsin, bir de spray sikarsin oldu bitti.
0
baldur2
(05.07.25)
hasta bezi bağla
0
yurtsuz john
(05.07.25)
(6)

Müdür yardımcısı maaşı ( MEB )

metal69
Ögretmene göre müdür yardımcısının maaşı farkeder mi?
Ögretmene göre müdür yardımcısının maaşı farkeder mi?
0
metal69
(03.07.25)
evet, 40% daha fazla aliyorlar.
0
feastofthedamned
(03.07.25)
Maaşta fark etmez.

ögretmen ile farklilik ek ders ismi verilen ek ödemede olur. Müdür yardımcısının haftalık sabit 19/20 saatlik yönetim görevi ismi ile belirtilen, bu unvanından kaynaklı ek ders ücreti olur.

Bu rakam da müdür yardımcısını kimi ögretmene göre öne gecirir, kimisine göre geride bırakır. örnegin bu ay 10 kisilik bir okulda aylık gelir sıralamasına göre 6.sırada olan kisiyim müdür yardımcısı olarak.
0
wilhelmwasmuss
(03.07.25)
bırak yardımcısını müdürle öğretmen arasında bile aman aman bi fark yok hatta matematik ve ingilizce öğretmenleri müdürün maaşını 3'e 4'e katlıyor özel derslerle.
0
dirildimde geldim
(04.07.25)
maaşlar aynıdır, müdür ve müdür yardımcısı öğretmen kadrosundadır, görevi müdürlüktür.

ek dersleri fark eder. Meslek liselerinde mesleki eğitim merkezlerinde meslek öğretmenleri müdürden çok ek ders alırlar
0
efruz
(04.07.25)
ayda 24 saat derse girip 60 saat derse girmiş gibi para alıyorlar tek fark bu.
0
ya ben lan neyse
(04.07.25)
fark etmez kesin bilgi.
0
oxit
(04.07.25)
(22)

maden ocağı için zeytin ağacı sökmek konusunda ne düşünüyorsunuz?

messina123
veya orman kesmek olarak da düşünebiliriz.bence hiçbir mağduriyet oluşturmayacak ve ağaçlar başka bir bölgede yerine koyulacak şekilde yapılırsa hiçbir sıkıntı olmaz.
veya orman kesmek olarak da düşünebiliriz.

bence hiçbir mağduriyet oluşturmayacak ve ağaçlar başka bir bölgede yerine koyulacak şekilde yapılırsa hiçbir sıkıntı olmaz.
0
messina123
(03.07.25)
O iş dediğin gibi olmuyor, zeytin ağacı kendi yerinde dayanıklıdır fakat alıp başka yere taşıyınca hemen tutup kaldığı yerden devam etmez

Zeytin fidanının da meyve vermesi zaman alıyor ağaçların o hale gelmesi kolay değil. En az 20-30 yıllık ağaçlarla yeni ekim fideyi bir tutamazsın
0
grimavi
(03.07.25)
Oluyor olmuyorunu bilmem. Eğer dediğim gibi olursa dedim. Bazı insanların körü körüne karşı çıktıklarını düşünüyorum. Tıpkı nükleere karşı çıkanlar gibi
0
🌸messina123
(03.07.25)
mesela ben birine para verince benden eksilmezse benim için sorun olmaz. oluyor mu olmuyor bilmem, olursa fakirliğe çözüm buldum
gibi bir şey bu cümle. (iktisadi açıdan değerlendirmeye kalmasın kimse lütfen)

zeytin ağacını başka yere dikersen başka bölgede aynı şekilde zeytin verecek mi? teks orun zeytin ağacı mı? örneğin taşıdığın zeytinliğin aynı şekilde değerlendirilmesi bir konu, mevcut maden alanının ekolojiyi bozması başka bir konu

ama dersen ki, zeytin ağaçları taşınsa, aynı şekilde hasat edilse, maden ocağı ekolojiyi bozmasa bence sorun yok, zaten o zaman sorun olmuyor ki?

ek: konu hakkında bilgim yok, ben sadece düşünce şekline ilişkin bir şeyler yazdım.
0
kisa
(03.07.25)
zeytin için: yetişkin bir ağacı başka bir yere ağaca zarar vermeden profesyonel olarak en uygun zamanda taşısanız bile en iyi ihtimalle bile en azından 2-3 yıl meyve vermiyormuş.

ağacı taşımadınız, yerine yeni ağaç ektiniz, bu durumda meyve verir hale gelmesi en az 7-10 yıl sürüyormuş.

bu süreçte zeytin çiftçisinin mahsul alamadığı için oluşacak mağduriyetini kim giderecek?
0
inheritance
(03.07.25)
dediğin yapıldı ve ağaçların %80i öldü. zeytin ağacı taşınmaya uygun bi ağaç değil.
0
jelly bear
(03.07.25)
Nasıl hiçbir mağduriyet oluşturulmayacak? Zeytinlikte maden aradınız, buldunuz, ağaçlar söküldü. Zeytin üreticisinin yeni bir tarla bulup satın alması ve zeytin ekmesi gerekiyor. Verimli zeytin yetiştiriciliği yapılabilecek bölgeler belli. Sen bu bölgelerde madencilik yaparsan adam zeytini nereye ekecek? Üretimin düşmemesi mümkün değil. Bir de sıfırdan bahçe yapılacaksa eski verimi elde etmek 10 yılı bulur, belki de geçer. O arada millet ne yiyecek?
0
gnosis
(03.07.25)
insanlar biliyor da karşı çıkıyor demek :) objektif bir şey söylüyormuş gibi fikirlerini ortaya açmadan önce konuyu bir araştır madem

Çünkü bazı konuları objektiflik adı altında bilgisizce tartışmaya açınca, bu güçlünün yararına oluyor
0
grimavi
(03.07.25)
@inheritance işte dedim ya mağduriyet oluşturmaması adına madeni kim açıyorsa çiftçinin tüm zararını da onlar üstlenmeli

@jelly bear tamamen sökülüp sıfırdan dikilebilir tabi zararın ödenmesi karşılığında

@gnosis çiftçiler sıfır mağduriyetle tüm zararları karşılanarak ve tarlaları da değeri karşılığında satın alınılarak hatta değerinin üzerinde satın alınarak sorun çözülür

@grimavi dostum anlamamakta ısrar ediyorsun. Tekrar aynı cevabı vermeyeceğim.
0
🌸messina123
(03.07.25)
ne inşaat, ne de maden, ne de başka bir şey... hiç bir ağaç kesilmemeli, hiç bir ağacın yeri değişmemeli.

bu arada mesele sadece "iki ağaç kesildi" değil. maden dediğin zehirli bir dolu kimyasal, bir dolu çöp, çıkacak bir dolu moloz... bunları kimse konuşmuyor?
0
co2s2
(03.07.25)
Hocam başkaları da düşünce silsileni eleştirmiş, demek bizde bir sorun yok, senin kurduğun düşünce zincirin hatalı

Hayatta teorik olarak her şeyi böyle kurabilirsin ama pratiği senin beklentinden farklı işliyor demek
0
grimavi
(03.07.25)
çiftçilerin arazilerinin fiyatlarının üstünde alınması ile ilgili olarak: emin olun maden firmasının arkasında devlet var zaten. çiftçilerin onayları dışında bir istimlak yapılıyor, devlet gücü ile. eğer maden firması çiftçilere daha fazla para öderse, bunu devlet öyle ya da böyle sübvanse edecektir. teşvik verecektir, vergi affı yapacaktır vs vs vs vs.. sonuç olarak o çiftçilere verilen para sizin benim cebimden çıkacaktır.

ama zaten, ağaçlara kimse dokunmasın. maden firması haricinde kimsenin işine yaramayacak bir paradan bahsediyoruz. bu maden firmalarını maden firmalarının avukatları haricinde savunan yok.
0
co2s2
(03.07.25)
maden şirketleri allahsız kitapsız şirketler.
üstelik çoğu da yabancı.
türkiye'de madenciliğin hiç bir faydası yok bizim ülkemize.

hani zamanında duyardık ya da sağdan soldan "savaşı kaybettikten sonra ağır antlaşmalar imzalanmış ve madenler karşılıksız verilmiş" ya da "x ülkesi borç vermiş ama y ödeyememiş, x de madenlere el koymuş" diye. tam da işte o durum bizim madenlerimiz için de geçerli.

madenciliğe karşıyım ancak sahip olduğumuz bazı modern yaşam standartları devamı için maden şart. yani iyi niyetli olsaydı bu işler, bir şekilde alternatif bulunurdu. belki yıllar öncesinden halk ile anlaşılır, planlı programlı olarak başka yerde zeytin ağaç dikimi yapılır, o tarlalar köylüye tahsis edilince bu alanlara devlet el koyardı. buna gerek var mı yok mu o da ayrı konu.

ama istense bu kadar mağduriyet ve kötülük yaratmadan da bu iş yapılırdı.
0
biseysorcaktim
(03.07.25)
Mağduriyeti kişisel düşünüyorsunuz ve cevabımı okumadan cevap vermişsiniz. Ülke ekonomisini ve tüm tüketicileri doğrudan etkileyecek bir eylem için toprak sahibinin zararını giderelim, sorun kalmaz diyemezsiniz. Madenlerin yarattığı hava kirliliği, çevredeki tarım alanlarının ekim yapılamaz hale gelmesi, yerleşim yerlerine etkileri, su kaynaklarını tehdit etmesi konularına hiç girmiyorum. Bir Akdeniz ülkesi olarak zeytinyağını da dışarıdan almayalım artık.
0
gnosis
(03.07.25)
Vatana ihanet bence...


.
0
kartallar yuksek ucar
(03.07.25)
www.instagram.com

Gelecek nesillere bırakmakla mükellef olduğumuz yeşil mirasın gaspıdır, talanıdır, doğaya, insanlığa ihanettir diye düşünüyorum.
0
Mirket
(03.07.25)
Çoğumuz bir zeytin ağacı kadar fayda sağlamadan yaşayıp gidiyoruz. Gerekçe ne olursa olsun ağaç kesen biri hakkında olumlu düşünmem. Doğaya zarar vermenin gerekçesi, telafisi olmaz.
0
asteriks
(03.07.25)
türkiye'de yaşıyoruz.

hiçbir mağduriyet oluşturmayacak ve ağaçların başka bir bölgede yerine konulup sıkıntı oluşturmayacak şekilde yapılması fikrine inanacak kaç kişi bulursunuz?

hadi diyelim dediğiniz şekilde oldu. toprağın, doğanın kendi gerçekleri var. hop ağacı söktüm, güp buraya taşıdım ile oluyor mu öyle. hadi diyelim o da oldu, maden ocağı bulunduğu habitatı yok eden, kurutan bir şey. o bölgede yerleşik insanlar var her şeyden önce. zeytin tarımı yapanlar var, vatandaşın zeytinliğini yok edip, sende 50 ağaç vardı, onun yerine 150 km ötede sana yer buldum, evin barkın yaşamın burada ama banane git orda zeytin yetiştir mi diyecek devlet. ayrıca o taşıyacağınız bolgede arazi sahipleri var, boş ve zeytin tarımına uygun yeri nasıl bulacaksınız? tapu, kadastro boyutu var, var oğlu var.

gerçekte olacak olan şudur; maden ocağı yapılacak alanın ebesi şeyyapılcak, o bölge uzun vadede, anlamsız ot bitmez bir yere dönüşecek, istimlak edilip vatandaşın elinden zeytinliği alınacak, istimlak bedeli ödenecek. ne yaparsanız yapın denilecek.

zaten orman zengini bir ülke değiliz, ülkede yaşamaya değer doğası olan yerler kısıtlı. koca ülke tabiat anlamında koca bir üstünde ot bitmeyen iç anadolu/güneydoğu anadolu kırsalına dönüşecek.
0
wilhelmwasmuss
(03.07.25)
He he hiçbir sıkıntı olmaz.

Muğla'ya gel o güzelim ormanları, dağı taşı gör ondan sonra da bir zamanlar zirve olan şimdinin bodur tepelerine, devasa çukurlara bak bakalım aynı fikirde olacak mısın?

Tüm bunların yapılmasına sebep de yine Muğla için konuşuyorum mermer ve kömür!

Şu an İkizköy civarındaki kömür tükendiği için koca santral işlesin diye (yapım ömrünü de çoktan tamamlamış bu arada) ta Soma'dan kamyonlarla kömür getiriyorlar.

Afedersin de başlarım kömürüne yani. Bir sürü alternatif yöntem var illa doğanın anasını belleyecek olanı seçecek ama başımızdakiler.
0
chicha_v2
(03.07.25)
@chicha elektrik üretiminde kömürün çok önemli bir yeri var.
0
🌸messina123
(03.07.25)
Türkiye zeytin piyasasında istenmiyor özellikle ispanya tarafından vakti zamanında da ispanyollar delice zeytin ağaçlarımızı kestirip kömür yaptırmıştı yine aynı terane yine kömür sevdasına zeytinlerden olacağız zeytine and içen bir dine mensup olanların imanını sorgularım
0
apocalipy
(03.07.25)
abicim başındaki lavuklar altında define!! var diye binlerce yıllık gölü kuruttu yahu. sene ms 2000 ler ha. illa niyetlendiysen de böyle saçma bir olaya; row var, dalgiclar var batiskafı var. bunu yapan birileri sence o ağaçları-mümkün olsa dahi- söküp taşır mı?
0
unabomber
(03.07.25)
bi ada ülkesi vardı, fosfat çıkarıp sattılar 50 sene. şimdi o fosfatı çıkaran ülkenin konserve yiyeceklerini yiyip dünya da obezite rekoru kırıyorlar. kesinlikle maden çıkarmaya karşı değilim aksine çıkarılsın ama planı programı yapılıp çıkarılsın.
0
dirildimde geldim
(04.07.25)
(2)

Fotografim biyometrik mi?

narod
Bir vesikalik fotom var, gecen sene cektirdim. Bu biyometrik mi nasil anlarim?Yarin pasaport basvurusunda kullanicam
Bir vesikalik fotom var, gecen sene cektirdim. Bu biyometrik mi nasil anlarim?

Yarin pasaport basvurusunda kullanicam
0
narod
(02.07.25)
arka fonu beyaz ise biyometriktir.
0
wilhelmwasmuss
(02.07.25)
arka fon beyaz olacak, foto tam karşıdan çekilmiş olacak, yüzde herhangi bir ifade olmayacak, dümdüz bakılacak, bir de pasaporta verilecekse biyometrik ölçülere uygun olacak (standart vesikalıktan büyük).
0
kibritsuyu
(03.07.25)
(6)

Orman yangını sonrası işgal edilen yerlere kızıp da...

ananiyimioguz
Bir zamanlar orman olan evlerde, sitelerde oturan, yanan ormanların yerine yapılan tatil köylerinde veya otellerde keyifle tatil yapan insan, net bir ikiyüzlü değil de nedir?Bu kişiler, görünüşte doğa sever ama fiilen doğaya zarar veren sistemin birer parçası değil midir?. Söz başka, eylem başka. İş
Bir zamanlar orman olan evlerde, sitelerde oturan, yanan ormanların yerine yapılan tatil köylerinde veya otellerde keyifle tatil yapan insan, net bir ikiyüzlü değil de nedir?

Bu kişiler, görünüşte doğa sever ama fiilen doğaya zarar veren sistemin birer parçası değil midir?. Söz başka, eylem başka. İşgalci bir canlısın işte. Kızdığın şeyi sen yapmıyor musun veya dolaylı yoldan orada oturuyor ve para harcamıyor musun?

"Ormanlar yanmasın" diye paylaşım yapıp, (ki orman yangınlarının bazıları doğaldır insanlık yokken de orman yangınları olmuştur) "yerine otel yapıyorlar!!!" deyip, sonra o alanlarda yapılan kafelerde kahve içmek, insana kendini iyi hissettiriyor değil mi? Hatırlıyor musun oraların nasıl işgal edildiğini. Kullanırken hatırlamıyorsun değil mi?

Ha diyorsan ki "Bir şeyleri ben değiştiremem. Bari olanın tadını çıkarayım." Bu da bir ahlaki çürümedir. Sistem "ormanları yak, arsa yap, rant sağla" diyor, insanlar da bunun ucundan tutuyor.

"Ay nurten ne güzel ormanın içinde bir yer yiiaa ne iyi ettik de geldik / tuttuk bu evi / siteyi / oteli :)))))"

Abicim daha geçen orman yangınlarına sövmüyor muydun? Yerine yapılan otellere sövmüyor muydun?

Bu arada bu kadar detaylı dikkat edenler için sözüm meclisten dışarı.
0
ananiyimioguz
(02.07.25)
Geçen twitterda da biri yazmıştı bunu ama hangi ünlüler influencerlar olduğunu yazmamıştım, ben de merak edip araştırmadım çünkü bence de net ikiyüzlülük, o tayfaya laf anlatılmaz görmezden gelinir

Bir de şöyle bir savunmaları oluyor, e herkes gidiyor, sen de yapardın gibi. Hayır şahsiyet diye bir şey var, herkes yapmıyor özellikle bazı şeylere mesafe koyuyor
0
grimavi
(02.07.25)
Yani bence de bazı şeylerden utanılmalı makul ve mantıklı gibi gözükse de imkanları. beach parselleyen otelde konaklamak, "ormanın içinde" diye satılan evlerden, malum elektrikli araca binmekten vs. Ama ucu çok açık bu yüzden çok fazla göze batanlar dışında insanların artık kaldıkları otelin o kadar detayına girmeden konaklamasıına da saygı duyarım özellikle boykot dönemiepey bir sıkıntı yaşanmıştı yani kaçabileceğin yerler sınırlı
0
ala09
(02.07.25)
Çok haklısın iki yüzlülüğün alası bu.

Aynı şekilde "sokaktaki canlar" için para toplayıp, yerlere, yol kenarlarına mama döküp kendi oturduğu eve/siteyi steril tutanları da ikiyüzlü buluyorum.

Ben kişisel boykotumu sürdürürüm böyle işletmelere karşı.

Misal borsada da yeşil sermayeye, akp'ye sırtını dayamış, onlara iş yapan şirketlere hayatta yatırım yapmam. Yüzde yüz gideceğini bilsem yine almam hissesini.

Tutarlı olmak, duruş sahibi olmak lazım.
0
chicha_v2
(02.07.25)
Bir şey alırken, bir işe girerken, herhangi bir yatırım yaparken paranın nereden gelip nereye gittiğini anlamak için bayağı araştırmacı gazeteci hassasiyeti göstermemiz gereken zamanlar. Adamlar bir de ahtapot gibi dört yanı sarmış, herhangi bir koluna dokunmadan yaşamak gittikçe zorlaşıyor.
0
sekizdokuzon
(02.07.25)
evet bakış açınıza göre ikiyüzlülük olarak değerlendirilebilir. ancak bu konuda etik bağlamda, orada konaklayan, otele giden insanlara bilenmek, sorumluluğu bu düzende en az olan tarafa, suçun büyüğünü atmak gibi geliyor bana.

- ormanları, doğayı koruması için gerekli tedbirleri almak, o yangına engel olacak, olamıyorsa yerinde, zamanında doğru ve etkili müdahaleyi yapmaktan öncelikli sorumluluğu olan taraf örgütsel bir yapı olan devlet kurumlarına ait bir ödev.

- yandı, bitti, kül oldu ise, o bölgeyi rehabilite etmek için yapılması gerekenleri yapmak devlet kurumlarının ödevi.

- hiçbir seyi yapamayıp, sonra o bölgeyi imara açıp, turistik tesise imar, ruhsat veren devletin sucu 99 ise oraya giden kişinin sucu 1 dir.

bu arada türkiye'deki yaz turizm mekanlarına hem ilkesel hem gerçekçi sebeplerden gitmeyen biriyim. yani yangına sövüp, sonra yanan yere dikilen otellere gidip kendini aklayan biri olarak yazmadığımı da belirtmek isterim.
0
wilhelmwasmuss
(02.07.25)
kimse desteklemese o sistem çökecek, oteller boşaltılacak mı?

sanmıyorum.
yurtdışından turlarla insan getiriyorlar. kazançları düşer ama tamamen tükenmez. o ormanlar geri gelmez. o binalar yıkılmaz, doğa bizim olmaz.

kanıksanmış bir kabullenme yapmak istemiyorum, hiç de gitmedim öyle otellere. doğru da bulmuyorum açıkçası.

ama bu adamlar plajları sahiplenmişler, bir çok yeri kendilerine kapatmışlar, ormanı yoketmişler ya da sahiplenmişler.. 20 sene önce ailemle çadır kurmuştuk gidip gördüğümüz bir çok yerde. şimdi hiç biri yok.

ben kendimi bazı şeylerden mahrum bırakarak onları cezalandıramıyorum ki. eğer o tarz bir tatil yapmayı seviyorsam ve bana uygunsa, gitmeyerek kendimi cezalandırıyorum.

en başta yapılmaması gerekiyor zaten.
ama iş işten geçip de yapıldıktan sonra -hele bir de yetkililerin bunu yıkmaya gücü yetmiyorsa- o zaman böyle yerlere gitmek bana çok da ikiyüzlülük gibi gelmiyor. çelişkili bir durum olduğu ve çok da asil bir tavır olmadığı aşikar. ama bunların sorumlusu o vatandaşlar değil.

bu şeye benziyor: zenginler biz fakirlere su ve elektrikten tasarruf yapmamızı söylüyor her yere uçakla gidip, onların kişi başına oluşturduğu karbon miktarı biz sıradan insanların yüzlerce katıyken.

vatandaşın değil, devletin görevi oraları korumak ve yaptırmamak.
0
biseysorcaktim
(02.07.25)
(18)

Fazla maaş yazan idare ve ne yapacağını bilememek

ya ben lan neyse
ben öğretmenim.okulun son haftası hiçbir öğrenci gelmedi.bunların ek ders paralarının bize ödenmemesi lazım.ben son hafta öğrenci gelmediği için ders defterine "kimse gelmedi." yazıyordum.müdür bana ücretli bir öğretmen için "yazık değil mi her gün geliyor, sen böyle yazarsan o para alamayacak." ded
ben öğretmenim.

okulun son haftası hiçbir öğrenci gelmedi.

bunların ek ders paralarının bize ödenmemesi lazım.

ben son hafta öğrenci gelmediği için ders defterine "kimse gelmedi." yazıyordum.

müdür bana ücretli bir öğretmen için "yazık değil mi her gün geliyor, sen böyle yazarsan o para alamayacak." dedi.

ben de ondan sonra bir daha deftere yoklama falan almadım. zaten alsak da müdür yoklamaları bilgisayara işlemediğini söylüyordu. (burayı sonradan hatırladım. müdür herkese "yoklama almayın." dediydi)

ben tahmin etmiştim bu ...kkafalının son hafta herkese ek ders yazacağını. 30 haziran günü aklıma geldi. mesaj attım kendisine "artık ilçe milli eğitim'e yolladık ek ders puantajlarını. sen o aldığın fazla parayı okula versen (elden bağış yap diyor) olmaz mı?" dedi.

ya tüm öğretmenlere derse girmişler gibi ek ders yazmışlar.

fazladan aldığım para 1000 lira bir şey.

ulan 1000 lira için beni attığı riske bak. devlet anlasa kan alacak bir yerimizden.

ben o fazlalığı her halükarda, bir şekilde devlete geri öderim de işin bir de yasal boyutu var. ödemeyi dilekçe verip yapmam lazım.

şimdi ben dilekçe vererek "bana fazla ek ders yattı." dersem bu sefer dilekçeyi alanlar diyecek ki "o zaman herkese yatmıştır. biz bu konuyu araştıralım..." muhtemelen müdürün başı yanacak. böyle bir şeyi de istemiyorum. adam arkadaşım ve öyle devleti soyan biri falan da değil aslında. ama teamülen böyle yapmış.

ben ne yapacağım şimdi arkadaşlar? parayı devlete geti ödemem lazım. ödersem müdürün başı yanacak. onun niyetinin devleti soymak olmadığını sadece gerizekalı, özensiz bir dik-head olduğunu biliyorum. o yüzden onun da başı yanmasın istiyorum.

bir de hiçbir öğretmen ses etmiyor, ben edince adım "zaten takıntılı bir manyaktı." ya çıkacak bundan yüzde 100 eminim. iş karışacak. 15 hocadan da dilekçe isteyecekler, belki idareyi "neden böyle bir şey yaptınız." diye soruşturma altına alacaklar.... devlet bazı şeyleri cımbızla değil çekiçle düzeltiyor.

dediğim gibi ben bu fazlalığı her halükarda devlete geri ödeyeceğim. dilekçeyle ödemezsem meb'e, hazineye, ilçenin mal müdürlüğüne bir şekilde ulaştıracağım. ama yasal olsun, sonradan karşıma çıkmasın da istiyorum...

lütfen bir yardım, bir akıl...
0
ya ben lan neyse
(01.07.25)
kendinizle çelişiyorsunuz. teamülen böyle yapıyor diyorsanız memurun devleti soymasını normalleştirmişsiniz zaten, boş verin. ha yok illa bi şey yapacaksanız dilekçeyle şikayet edeceksiniz, o da öbür memur da işini düzgün yapmayacağı için bu haltı yiyenin siz olduğunu bilecek ve burada bir direniş göstereceksiniz.

karar sizin, içinizin sesi mi işinizin sesi mi?
0
ahmet oturum cerezi
(01.07.25)
@ahmet oturum: hocam şöyle açıklayayım.

mesela o ders 1 öğrenci geliyor, bahçede geziyor. onu derse girmiş gibi yazıyorlar.

bir de bazı sendikaların eylemleri var. yargıtay'ın "öğrenci gelmese de öğretmene parasını vereceksin." diye bir kararı var. bunlara dayanıyorlar ama meb hala "öğrenci yoksa para da yok." diyor..

kime ne kadar ek ders yazmış ben onun takibinden sorumlu değilim. ben bana fazla yatan ek dersten rahatsızım. "x hocaya neden fazla ek ders yazdın?" desem "sen görmedin ama o ders 1 öğrenci geldi." ya da "onunla bahçede ders yaptılar." diyebilir.

teamülden kastım bu.

bir de birini şikayet etmek kolay bir şey değil hocam. iş ilanihaye "bir o.ç biz miyiz lan? takıntılı manyak!" noktasına geliyor. bu devlet işlerinde ben gerçekten de biraz takıntılıyım. iş arkadaşlarım da bunu biliyor. "zaten manyaktı bak bizi de yaktı." diyecekler. adım çıkacak.

daha para hesabımıza yatmadı. henüz bir şeyler yapmak için çok geç değil.
0
🌸ya ben lan neyse
(01.07.25)
MEB senin gibi takıntılı manyaklar sayesinde kurtulacak.
0
sekizdokuzon
(01.07.25)
kendine özel yazdırma ya da okul için 1000 liralık harcama yap ya da bağış yap
öğrenci gelmiyor öğretmen gelmek zorundaysa sorun sistemsel
0
mantık
(01.07.25)
hocam, takıntılı manyak olmuyorsanız diğerlerinden oluyorsunuz. aradaki farkın ne olduğunu siz biliyorsunuz. benim ailemde üç öğretmen var, sizi çok iyi anlıyorum.

siz bir kere zaten yoklama almayı bırakarak düzene uyum göstermişsiniz ama içiniz bunu kabul etmiyor. böyle durumlarda içinizden ne geliyorsa onu yapmak en iyisi, gece yastığa başını koyunca rahat eder insan. o çocuklar derse gelmedi ama herkes tam ek ders aldı, velev ki 1tl olsun. o 1tl kimsenin hakkı değilken alan yirmi öğretmen hak yer. böyle devlet olmaz, böyle devlet memuru olmaz, olmamalı. ben özel sektör çalışanıyım, lisansım öğretmenlik ama bu haltlar yüzünden öğretmenlik yapmıyorum. yaşım 35 oldu daha da yapmam. ama bak, bu haltlar beni öğretmen yaptırmayan da.

ya böyle ego mastürbasyonu vicdan yapmaktan vazgeçip uyum sağlayacaksınız ya da işin etiğini yerine getireceksiniz. aslında çok basit, dışarıdan onay aramaktdan da vazgeçmelisiniz. siz bir şey yaptıktan sonra başınıza bir iş gelirse biz de yanınızda olamayabiliriz.

risklerinizi siz hesap edin. ülkeyi ben mi kurtaracağım da güzel bir soru çünkü.
0
ahmet oturum cerezi
(01.07.25)
arkadaşlar para hesabıma yatar yatmaz dilekçeyi veriyorum.
0
🌸ya ben lan neyse
(01.07.25)
Ver ver, haksızlığın karşısında susan dilsiz şeytandır
0
sekizdokuzon
(01.07.25)
ya napıyosun, bağışla okula geç. Önceki soruda da yeşil pasaportu bilmiyorsun sen öğretmenliğe adapte olduğuna emin misin bkz. sen yenisin galiba??
0
ala09
(01.07.25)
@ala: birader yeşil pasaportun ne b.ka yaradığını bilmek mi öğretmenlik?
0
🌸ya ben lan neyse
(01.07.25)
biraz da hayat bilmek evet
0
ala09
(01.07.25)
O kadar ince düşünme,galileo olma bence.
0
designer
(02.07.25)
İnsanlar çevrelerinde gördükleri haksızlıklara ses çıkarmanın bayağı devrimci, aptalca bir eylem olduğunu sanıp sonra kendilerini orada burada devrimci adlediyorlar. Korkunç. Yaşamaya, doğru olanı yapmaya cesaretiniz olsun.
0
sekizdokuzon
(02.07.25)
Halkın parası ise halka faydalı bir şeye harca veya ilgili bir yere ver.

Aslında dikkatli bakıldığında çevremiz ciddi manada iki ayaklı liyakatsiz yiyicilerle dolu.
"Arkadaşım" dediğimiz kişiyi bile hayali olarak kurduğumuz ütopik bir devlette bile bir kurumun başına getirdiğimizde ertesi yıla kalmaz iflas bayrağı çektirir .
0
diyecevaplandı
(02.07.25)
@diyecevaplandı: arkadaşım biraz abartı aslında. zaruri olarak aramızı iyi tutuyoruz. yoksa aynı sofraya oturmuşluğumuz, araba-futbol muhabbeti yapmışlığımız yok. öyle devleti soyayım kafasında bir insan da değil. çok kere okul için cebinden harcadığını gördüm. sadece umursamaz bir embesil.
0
🌸ya ben lan neyse
(02.07.25)
Hem ahlaklı olmak istiyorsunuz hem de bunu açıkça davranışa donusturdugunuzde başınıza gelebilecekler, alınacak tavırdan korkuyorsunuz. Birini seçmeniz lazım.

Ya da parayı çöpe atın.
0
encokbenisevinnolur
(02.07.25)
Hahah, sözlükteki ögretmenler seni görmesin, parçalarlar valla (:

Herifler daha "senede 5 ay yatiyorlar" gerçegini sindiremedi.
0
feastofthedamned
(02.07.25)
öğrenci gelse de gelmese de, sen ders saatinde okuldaysan ve derse hazırsan bu parayı almak normal değil mi? öğrencinin gelip gelmemesi senin suçun değil.

doğrusu ya da etik olan nedir bilmiyorum ama öğretmenler arasında normal ya da benimsenen davranış bu paranın zaten hesaba yatması.
0
biseysorcaktim
(02.07.25)
yıllardır ek ders iş ve işlemlerinden sorumlu müdür yardımcılığı yapan biri olarak yasal prosedürü söyleyeyim;

ilçe milli eğitim müdürlüğünün muhasebe birimine gidip, bana şu kadar ek ders haziran ayı içinde fazla yattı diyorsunuz, sonra bu durum teyit ediliyor. size kişi borcu diye bir şey söyleyecekler, gerekli hesaplamayı okul idaresine yaptıracaklar, size bir hesap numarası iletecekler, ilgili tutarı o hesaba yatıracaksınız. süreç tamamlanacak.

devlet sizden veya okul idaresinden kan man almaz. bu durumlar (yani fazla ödeme, eksik ödeme vs) rastlanan durumlar.
0
wilhelmwasmuss
(02.07.25)
(34)

Türk insanının çalışanlarda güleryüz takıntısı

uşak tezgahlarının halı dokuyanları
Rastgele ekşiyi açınca market kasiyerlerinin asık suratlı olması entrysine denk geldim. Birisi 08-21 asgari ücretle çalıştıkları için olabilir yazmış. Bu doğru. Bir dönem, hayatımın dibe vurduğu çırpındığım zamanlar üç harflilerin birinde çalışmaya başlamıştım. O kadar çaresiz bir zamanımdı ki kovul
Rastgele ekşiyi açınca market kasiyerlerinin asık suratlı olması entrysine denk geldim. Birisi 08-21 asgari ücretle çalıştıkları için olabilir yazmış. Bu doğru.

Bir dönem, hayatımın dibe vurduğu çırpındığım zamanlar üç harflilerin birinde çalışmaya başlamıştım. O kadar çaresiz bir zamanımdı ki kovulmamak için 8-9 ay haftada en az 4 gün 08-22 çalıştım. +1 saat temizlik vs onu da sen yapıyorsun. Bende ömrümde ilk defa o zaman tanışmıştım bu gerizekalı istekle.

Neymiş efendim insanlara güleryüzlü olacakmışım yoksa bir daha gelmezlermiş. O an bir şimşek gibi çakmıştı bu düşünce: ulan benim anam dinim ağlamış eve sadece uyumak için gidiyorum ne güleryüzü? Ha buradan asık suratlı, gergin veya insanları tersliyor şekilde iş yaptığım da dusunulmesin. Normal herhangi bir insan gibi davranıyordum. Yalama yapmıyordum sadece.

Yine denk gelince çok sinirlendim. Ağa bu insanlar neden size guleryuzlu olmak zorunda? Ne alaka yani herhangi bir mağazadaki herhangi bir insan neden herkese aman efendim hoş geldiniz diyerek ortalığa gülücük saçmak zorunda? Herkes işini yapsın geçsin ne bu sacmalik. Güleryüz bekleyenlerde ya yaşını başını almış 3-5 evi olan kira geliri olanlar ya da orta yaşlı ve çok sinirli gergin olanlar. Adamın düşünce yapısı ben buradan alışveriş yapıyorum para kazandırıyorum adama bak güleryüzlü deyil .s.s

Tekrar o günlere gidince çok sinirlendim. Sizin de yoktur değil mi böyle manasız bir isteğiniz?
0
uşak tezgahlarının halı dokuyanları
(19.04.25)
Benim yok kardesim. Bu patronluk, insanlarin kendini yukaridan gorme istedi sadece Türkiye'de var.

Yurtdisinda garsonlar servis bile yapmiyor. Milllet iciyor, bitirince bara birakiyor. Kimse de ama o garson yapmali demiyor. Bana tuhaf geliyor gerci.
0
Kahvedesu
(19.04.25)
Şimdi düşündüm de gerçekten büyük küçük erkek bayan ayırmadan da herkes hoş geldiniz diyordum. Normal iki insan gibi davranıyordum. Hoş geldiniz dediğim için sonradan üstüme gelmeyi bırakmışlardı.
0
🌸uşak tezgahlarının halı dokuyanları
(19.04.25)
Abi sen o işe girerken bu kadar saat çalışacağını, alacağın maaşı bilmiyor muydun? Bunlar kabul edip sonra somurtmak ayıp. İşine saygın yoksa çık başka işe. Millet senin somurtuk suratını görünce atıyorum kafede bir pazarımız var onda da bu somurtan arkadaşa denk geldik diye keyifleri kaçıyor. Negatiflik bulaşıcı.

Selam diyorsun, selam yok. Bir şey soruyorsun küfür ettik sanki. Gülümsemek ve işini yapmak zor olmamalı.
0
Shepard
(19.04.25)
Hocam yazdıklarımı okuduğuna emin misin?
Ayrıca o kadar saat çakışacağımı bilmiyordum yasal da değil zaten. Geç iki gün yap da gör zor mu değil mi.
0
🌸uşak tezgahlarının halı dokuyanları
(19.04.25)
Ben bankaya, Belediyeye, Kaymakamlığa, çocuğun okul müdürüne, manava, markete, kasaba gidince, ya da herhangi bir müşteri temsilcisini arayınca, Aile hekimliğinde ve hastanede ya da kafede, mütebessim insanlar görmek isterim.
Bu benim hakkım.
Şahsın bilmem kaç saat çalışıp anasının ağlıyor olması, onunla patronu arasında bir sorun. Genel grev yapsınlar, beni de çağırsınlar hak arasınlar, destekleyeyim ama ötesi beni ilgilendirmez.
0
Mirket
(19.04.25)
Hangi memlekette yaşıyorsunuz bilemedim. Memleket zengin veletleriyle dolu. İki gün o şartlarda çalışmaya mecbur kalın da görün hakkınızı. Ulan sanki millet can atıyor o işte çalışmaya laflara bak hakkiymis
0
🌸uşak tezgahlarının halı dokuyanları
(19.04.25)
Memleketle ilgisi yok, biz de üç harfli ve burgercilerde çalıştık. Ama senin gibi yüzsüzlük yapmadık. Bak çok basit, anlatayım.

İş varmış geldim, detayları dinledim anladım. Maaş kabul. Yarın başladım. Evet müşteriye güleryüz, tabii yaparım.

Ve şimdi gelip burada tersini savunuyorsun. Ailen veya patronunla olan şeylerden müşteriye ne? Senin hayatından bize ne? Müşteriyiz, güleryüz göstermeni istiyoruz.

Biz insanlar birbirimize muhtacız. Sen burada olmazsan, bu site boş. Müşteri yoksa sen de yoksun, o zaman da müşteri yok iş yok diye yazacaksın. O yüzden elindekinin kıymetini bil, işini beğenmiyorsan değiştir. Senin yüzünden milletin morali niye bozulsun?
0
Shepard
(19.04.25)
Ben bir kişisel bakım makyaj mağazasına girdiğimde peşime adam takılıyorsa, o çalışan sürekli göstere göstere peşimde gezmekte hiçbir sakınca görmüyorsa ben de o anki halime bağlı olarak peşime takılan insanı haşlayıp çıkıyorum oradan.

Bana hiçbir sebep yokken, sırf başkaları yaptı diye hırsız muamelesi edilecek ama güler yüzle peşimde dolaşarak yapılacak bu. Müsaade etmem kardeşim, kalp kırmayı tercih ederim.

Evet güler yüz bekliyorum ama kibrimden değil, o an endişeli olabiliyorum, güven arayışında olabiliyorum, mahrem bir durum ya da alışveriş olabiliyor... evet güler yüz bekliyorum ve dahası, hırsız muamelesi etmeyen insan gibi bir muamele bekliyorum.

Kusura bakmayın.
0
muhayyer divan
(19.04.25)
Olm güleryüz göstermiyorum diye kimseye ana avrat sovmedim. Herkese hoş geldiniz dedim. İşimi yaptım geçtim. Okumadan yorum yapıyorsunuz hala
0
🌸uşak tezgahlarının halı dokuyanları
(19.04.25)
Hassas kirilgan prenses cunku herkes. Her seyi kisillestiriyorlar. Genel orta dogu kulturu bu aslinda her seyin kisisellestirilmesi.
0
floydian
(19.04.25)
turnusol olmus soru. gelismis ulkelerde satis danismani, kasiyerlik egitimi alinarak yapilan, haklari olan bir meslek iken ulkemizde somuru mantiginda yaptirildigi icin calisanin imkanlarinin zor oldugu asikardir. a101de 10-12 saat calisan kisiden bildigim kadariyla OTURMAK YASAK idi sunu duyar duymaz varislerim cikti
guleryuz bekleyen gitsin patronlardan beklesin o guleryuzu. gulmek icin sebebimiz yok
susmuyoruz, gulmuyoruz, itaat etmiyoruz #hepimizkasiyeriz
0
ala09
(19.04.25)
İşin bütün detaylarını biliyor ve maaşı kabul ediyorsun. Sonra ağlıyorsun. Tipik ortadoğulu kafası.

Selam tuvalet temizlerim o paraya. Temizlerken "ben tuvalet temizliyorum çok zor tamam mı, gülmem. Gel sen gül yaparken bu işi" demek çocukça.

Kendi seçimlerinin arkasında duramamak da ahlaklı bir davranış değil.
0
Shepard
(19.04.25)
Bazılarımızdan okuduğunu anlama problemi var o yüzden uzatmıyorum. Ok güldüm oldu mu
0
🌸uşak tezgahlarının halı dokuyanları
(19.04.25)
@uşak tezgahları

İnsanlara gülümsemeden/tebessüm etmeden/sırıtmadan da olsa hoş geldiniz vs demek de güler yüz göstermektir. Kimse sürekli gülen surat olarak gezmek zorunda değil. Okuduğumu anlama sorunum da yok.

Diyorum ki, güleç olmak zorunda değildir diye müşteriyi eziklemek, müşteriye baskı yapmak, müşteriyi sıkboğaz etmek de olmaz. Örneğini de verdim, dükkana girip reyon dolaşırken peşime görevli takıp alenen beni hırsız yerine koymaları bildiğin haydutluktur. Kusura bakılmasın, peşime takılan görevli istediği kadar sırtarsın bana kötü davranılmaktadır hak etmediğim halde. Bunu söylüyorum.
0
muhayyer divan
(19.04.25)
İşin bütün detaylarını kabul edip bilerek işe başlıyorsun diye bir mantık olabilir mi? İşveren sanırım bunu diyen arkadaş. Orda çalışanlar mecburiyetten, olabilecek en düşük maaşla ve bazen dinlenmeye bile izinleri olmadan hayatlarını kazanmaya çalışan insanlar. Bunun bir tık altı sokağa çıkıp dilenmek ya da aç kalmak. İnsanlar keyiflerinden değil, cebime üç beş bir şey girsin yeter ki, ne iş olsa yaparım diye yapıyorlar bu tarz işleri. Açlık sınırında çalışan insanlara beğenmiyorsan ve bana gülmeyeceksen aç kalıp geber demek nasıl bir vahşilik?

Hayatımda hiç bu tarz bir işte çalışmadım ama bu arkadaşları gayet anlayabiliyorum. İşlerini yaptıkları sürece özel bir muamele beklemem asla. Bekleyene de hoş gözle bakmam şahsen.
0
synesthesia
(19.04.25)
@synesthesia, sözünde durmamayı normal görüyorsun o halde. İnsanları kandırmayı da.
Bütün her şeyi kabul edip aksini yapmak normal yani. Gerçekten ahlaklı biriysen, dürüstsen işe girerken söyle bunları. Abicim bu paraya böyle iş mi olur? Yaparım ama gülmem, hoşgeldin demem. Ama işe girdikten sonra verdiğin sözde durmuyorsan bu ahlaksızlık. Anlaştığınız maaşı alıyorsun gününde. Ondan sonra taksicilere laf edersiniz, ama burada koruduğun kasiyer kardeşinin şöför versiyonu o.
0
Shepard
(19.04.25)
Sözünde durmamak ne alaka ya? İyi misin hocam sen? Asgari ücret kapanına kısılıp kalmış, bir kuruş fazlasını alamayan insanların başka alternatifleri mi var da işi kabul etmeyip başka işler yapacaklar? Onu kabul etmeyip diğer işe girse aynı bokun laciverti yine. İnsanların her çaldığı kapıda önlerine açlık sınırında yaşayacakları bir sözleşme koyup sonra da e sen bunu bilerek kabul ediyorsun diyemezsin. Ne yapsın mesela kabul etmeyip alternatifi nedir? Ülke gerçeklerinden nasıl bu kadar kopuk olabiliyorsunuz anlamıyorum.
0
synesthesia
(20.04.25)
@synesthesia basitçe yazmıştım aslında. İşveren maaşını vereceğim sözü veriyor günüyle beraber. Sen ise işi anlaştığımız gibi yapacağım diyorsun. Sen bu maaşın asgari ücret kapanında olduğunu biliyordun işe girmeden önce. İş bulamıyorum diyerek işini eksik yapmak normal diyorsan, senin bileceğin iş.

Asgari ücret kapanına girme, git iş öğren bir şey yap. Elektrikçi ol, boyacı ol. İşkur var, bildiğin ustaların yanına sokuyor seni. Azıcık uğraş kurtul kapandan. Ama yok üniversite bitirdim ben hakediyorum daha çoklarını diyorsan, dün mü doğdun derler adama.
0
Shepard
(20.04.25)
İşini eksik falan yapmaktan bahsetmiyor arkadaş. Kimse kimseye güleryüzlü olmak zorunda değil. Gülmemek işini eksik yaptığını göstermez. Alakasız bir olay. Markettesin ve al gülüm ver gülüm yapacaksın alt tarafı. İşimi hallettiği sürece bana gülse ne gülmese ne. Asgari seviyede kişilerarası iletişim becerileri sergilemesi yeterli.

Çalışanların yüzde kırkı asgari ücretle çalışıyor bu ülkede. Kronikleşmiş bir gelir dağılımı problemi varken insanların yaşam koşullarını, ne sebeple o işleri yaptıklarını bilmeden git başka iş öğren demenin elle tutulur bir tarafı yok.

Daha fazla cevap yazmayacağım çünkü benim için olay net ve insanların bu acımazsızlığına katlanamıyorum.
0
synesthesia
(20.04.25)
'iş çok, gençler iş beğenmiyür' diyen dayılarla dolmuş başlık.

türkiye'de hizmet sektöründeki bu abartılı müşteri pohpohlama beklentisi, müşterinin kendisine servis veren kişinin sahibiymiş gibi rollenmesi vs. tam bir orta doğu karakteristiği. bu bakış açısı araplarda çok daha bariz görülür.

sorudan anladığım kadarıyla somurtmuyorsun, nötr bir yüz ifadesiyle işini yapıyorsun ama senden güleryüzlü olman bekleniyor. turizm sektöründe çalışanlar hariç kimse işini yaparken gülümsemek zorunda değil. evime çağırdığım ustadan, bindiğim otobüsün şoföründen güleryüzlü olmasını beklemiyorsam kasiyerden de bekleyemem. işini yapması benim için yeterli.

ben yurt dışında yaşıyorum. yaşadığım ülkede kasiyerler bırakın gülümseyip müşteriyi eğlemeyi, müşteriyle göz teması bile kurmuyorlar. formaliteden bir selamlaşma, banttan ürünleri geçir, ödemeyi al. bitti gitti. kasiyerden neden sahte bir güleryüz bekleyeyim, buna neden ihtiyaç duyayım, onu da anlamıyorum. bana zoraki gülümseyeceğine kendisi gibi davransın, daha iyi.
0
sir gawain
(20.04.25)
Türkiye gibi iş hayatının iğrenç olduğu, çalışma koşullarının listelerde sonuncu olduğu ülkelerde böyle bir beklentide olmak bence garip. Türkiye'de bim/sok çalışmak iğrenç bir durum, ben çalışanlara hep üzülürüm. Bir iki arkadaşım çalıştı, rezalet yerler.

Bu sebepten hiçbir beklentim yok Türkiye'de. Köle gibi çalıştırılan ülkede bunlari beklemek bence komik ama genel türk halkı komik olduğu için ülke bu halde zaten.
0
logisticsmanager
(20.04.25)
Aynı boku bugünlerde yaşıyorum

Neden mutsuz olduğum apaçık

Yakında istifayı tutuşturduğumda fitleşeceğiz
0
baldan kaymak
(20.04.25)
sevgili hocam,
esasında bu karakter meselesi. bu sadece mağazada, markette değil ki. insana sunulan hizmet sektörünün olduğu her yerde bu sorun var.
dikkat edersen eğer bizim insanımız gösterişi, şatafatı, ilgiyi alakayı sever.
mesela bir otel için yapılan yorumlara bak. “valizimizi taşımaya kimse gelmedi” bütün yorumlar bunun üzerine.
düğünlerde anneler babalar yengeler şunlar bunlar herkesin bir gösteriş merakı, alinan araba ile ben zenginim mesajı vs vs.

yani demek istediğim şu, bu ülke böyle :)
yağlama ballama olacak, haklısın ama maalesef bunu istiyor müşteri.
ben bir mağazaya girdiğimde görevli bana tebelleş olmazsa daha hoşuma gider. benim market görevlisiyle ne işim var kardeşim ? aldıklarımı ödeyip gideceğim, somurtuyor olması benim sorunum değil, bana da kişisel olarak somurtmuyor, üstüme alınacak bir durumda yok. kendi hayatı. bu kadar, konuya böyle bakarım. bazen migros’taki otomatlardan ödememi kendim yapıp gidiyorum. ama burda olmaz, mutlaka birisi ilgilenecek. bunun altında yatan neden de bence egitim seviyesinin yüksek olmaması.
0
dedeminhirkasi
(20.04.25)
Hizmet sektöründe müşteriyle doğrudan iletişim kuran çalışanlar güler yüzlü olmalı. Bana ne senin hayatındaki durumdan, o mesaiye geliyorsan o süre zarfında bunu müşteriye yansıtamazsın. Bunu öncelikle firmaların takip etmesi lazım. Gizli müşteri ile denetlenmeli. Doğrudan markanın imajını etkileyen bir durum.

Özellikle kasiyerler devamlı sorunlu. Bir sorunun varsa müdürünle halledeceksin müşteriye somurtmayacaksın.
Adama kolay gelsin, iyi çalışmalar diyorsun sanki anasına sövmüşsün gibi bakıyor.
0
my fault
(20.04.25)
Okuduğunuzu anlama probleminden bahsetmiştim. Ben ne yazmışım adam ne yaşıyor. He gülüm hepinize muamele çekecek bu insanlar
0
🌸uşak tezgahlarının halı dokuyanları
(20.04.25)
Durun ben de okuduğumu anlamadım ve farklı bir bakış açısı getireceğim.

İnsanlar hizmet aldıkları yerde olumsuzluk görmek istemezler veya genel olarak hayatlarında olumsuzluk istemezler. İyiye ve güzele doğru bir eğilimi var sağlıklı insanların.

Sizin gördüğünüz entryde asık suratlı kasiyer ve bundan memnuniyetsiz müşteriler var. Sizin tecrübenizde davranışınız nötr ve sizden güleryüz talep eden kişi aslında patronunuz. Herhangi bir müşteri yakanızı tutup bana güleryüz göster ulan dememiş sanıyorum.

Siz, patronunuza kötü çalışma koşulları, yetersiz yan haklar vs. gibi nedenlerle isyan edemediğiniz için öfkenizi müşterilere yöneltiyorsunuz. Eminim insanca çalışma koşullarınız olsaydı ben böyleyim aga, coolum, işinize gelirse tutumu takınmaz, doğal olarak işinizi severek yapar ve bu da yüzünüze yansırdı. Ama durum böyle değil. Peki müşterilerin burada ne kabahati var, onlar sadece ihtiyaçlarını almaya gelen ve bu tecrübeyi yaşarken de asık surat görmek istemeyen insanlar. Çünkü hizmetin bedelini para karşılığı ödüyorlar. Sadece ürün parasını ödemiyorlar, öyle olsaydı tüm ürünler her yerde aynı ücrete satılırdı. Eminim daha güleryüzlü olunsa hoşlarına gider ama kimse de kasiyer nötrdü diye ortalığı ayağa kaldırmaz. Eminim siz de güleryüz gördüğünüz bir yere bir daha gitmekte sakınca görmezsiniz. Sizin patronunuz sizin müşterilerin hoşuna gitmenizi ve tekrar geri gelmelerini istiyor. Burada ekstra talebi yaratan veya bunda ısrar eden müşteri değil, patronunuz.

Pekiii, bunun işte patronuna kızıp evde karısını döven adamdan farkı ne?
0
tiredofwaiting
(20.04.25)
Yemek yedikten sonra ıslak mendil istiyor olsak bu da ıslak mendil takıntısı mi olacak acaba?

Güleryuzdeb kasıt muamele çekilmesini beklemek değil. Eminim kimse suratına bakıp bana muamele çeksin diye tezgah önünde durmuyordur.

Hoş geldin/geldiniz demek de yeterli olduğunu göstermez. Basit bir güler yüzden bahsediliyor. Gayet insani, beklentinin normal olduğu bir şey.
Hoş geldiniz i dişini sıkarak anasına küfreder gibi bakarak söylüyorsan o da Olmaz.
Kişiselleştirmeden, müşterinin, müşteriyi geç karşılıklı iki insan kavga etmiyorsa güler yüz bekler. Kasiyer de bekler müşteriden müşteri de bekler.
Enteresan bilgi olarak. Ekleyeyim, girdiğim bir çok. Markette alışverişte vs gayet de güler yüz görüyorum. Hepsinin sadece mecburiyetten yaptığını da düşünmüyorum.
0
kisa
(20.04.25)
@tiredofwaiting ufff +1. Tertemiz aciklamis, bu da mi gol değil?
0
Shepard
(20.04.25)
Atanamamis bircok genc kasiyer oluyor. İdeali ne, kendi nerede? İsini yaptiktan sonra kufretmiyorsa yuzu sizi ilgilendirmiyor "Efendiler"
0
Kahvedesu
(20.04.25)
@kisa, senin hic serviste calismadigin belli.

Soruya cevap: bencil egocentric ortalama insan takar böyle seylere
0
sonsuz
(20.04.25)
@sonsuz, hayır çalışmadım. Ama diyorum ya serviste çalışan bir çok insan güler yüz gösteriyor. Ki orada çalışmamış olmam guleryuz bekleme hakkımı elimden almaz.
Güler yüz için sektör ayrımı mi olmalı?
0
kisa
(20.04.25)
Güler yüz için sektör ayrımı olmasına gerek yok. İnsanlar işini yapıyor. Tabağı suratınıza fırlatmadığı sürece ki burada suratına da atıyorlar, neden gülsün?
0
Kahvedesu
(20.04.25)
Ne mezunusun, nasıl bir iş arıyorsun? Yardımcı olalım. Bir de şehir yazabilir misin?
0
sekizdokuzon
(20.04.25)
market kasiyerlerinin asık suratlı olması şeklinde, market kasiyerlerine özel bir başlık açılması bence insanların hemen her gün market kasiyeriyle karşılaşması.

basit düşünelim; hemen her gün en az 1 kez bi yere giriyorsun, para harcıyorsun ve diyaloga girdiğin kişi kasiyer. bir de genellikle eskinin mahalle bakkalı misali, o üç harfli marketlere giren kişiler hemen hemen aynı kişiler. bu gibi sebeplerle, insanlarda bir beklenti oluşuyor.

bir de yaşını başını almış, mahalle amcaları, teyzeleri ahmet amca hoşgeldin, naptı senin oğlan... ayşe teyze napıyon vs tarzı içerik olarak çok bir anlam ifade etmeyen ama kendilerini bir nevi özel veya değerli hissetmelerini sağlayan bu tarz iletişimi seviyorlar gözlemlediğim kadarıyla. yani güleryüzden kasıtın, kebapçı teşrifatçılarındaki gibi abartı törensel şeyler olduğunu düşünmüyorum.
0
wilhelmwasmuss
(20.04.25)
(8)

Edirne ciğeri

tolgan
İyi geceler arkadaşlar. Haftaya bir gün edirnede olacağım için gitmişken bir ciğer yiyeyim diyorum. Önerebileceğiniz yerler varsa alabilirim.
İyi geceler arkadaşlar. Haftaya bir gün edirnede olacağım için gitmişken bir ciğer yiyeyim diyorum. Önerebileceğiniz yerler varsa alabilirim.
0
tolgan
(17.04.25)
Ciğerci Niyazi Usta ya da Aydın Tava Ciğer.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(18.04.25)
Aydın tava ciğer +1
0
mor oje
(18.04.25)
Yıllar önce iki arkadaş birkaç gün kalmalı Edirne'ye gittik. Daha önceden 'Aydın' önerilmişti. Önünde de devasa bir kuyruk vardı. Hem önerenlere itimat ve hem de o kadar kişinin bildiği bir şey vardır diye biz de geçtik kuyruğun sonuna. Yiyip kalkmanı bekleyen bir sıra varken oturup yiyince lokmalar boğazına diziliyor insanın. Yedik ve beğendik.
Ama ertesi günü tekrar o sırayı göze alamayıp başka bir ciğerciye gittik. Dün o kuyruğu boşu boşuna beklemiş olduğumuza ikna olmuş bir vaziyette kalktık.
Bu tip yerlerde her giden öneri alıp ve sadece orada yiyip, sonrasında herkese orayı öneriyor. Birkaç yer denenip bir kıyas yapılmıyor olması sadece bir yerin parlamasına sebep oluyor.
Afyon'da Uzun çarşı'da ara sokakta bir lokumcu vardır. Hiçbir Afyonlu oradan lokum almaz. Ama önünde daima devasa bir kuyruk vardır.
Urla'da da öyle bir balıkçı vardı.
0
Mirket
(18.04.25)
Bademli kavala kurabiyesi (kare kesim olan) almayı da unutmayın.
0
turuncu tonlarda
(18.04.25)
edirneli olarak ben de aydin diyorum. ciger bircok yerde iyi var. ama hizmet ve yaninda getirdikleri acisindan aydin one cikiyor.

ama sira beklemek istemezseniz, cicek tava ciger var, aydin'a cok yakin, cok salas bir yer, kizartma yagini surekli degistiriyorlar, o yuzden biraz daha uzun suruyor pismesi, ama cok da uzun degil. bir de daha yumusak yapiyorlar, piskin olsun isterseniz belirtmelisiniz.

diger bir secenek de cigerci kazim. o da guzeldir ve temizdir.

niyazi biraz pis gelmisti son gittigimde, o yuzden onu digerleri kadar onermesem de o da iyidir ciger olarak.
0
lemmiwinks
(18.04.25)
Çiçek Tava Ciğer +1

Yağı sürekli değiştiriyor, salaş falan ama temiz yani. Tekrar gitsem yine oraya giderim. Misafirlerimi götürmüştüm memnun kaldılar.
0
chicha_v2
(18.04.25)
ben edirne'nin ilçesinde yaşıyorum. edirne'de ciğer yemek istediğimde, niyazi'!de yiyorum ama açıkçası diğer ciğercilerle arasında lezzet olarak anlamlı bir fark olduğunu düşünmüyorum.

bir de şu an ciğerin fiyatı, hak ettiğinin üzerinde, kırk yılda bir geldiğiniz için ciğer yemeden olmaz ama yediğinizde göreceksiniz ki -benim tahminim- iyi hoş ama öyle vazgeçilmez, efsane bir lezzetli yiyecek de değilmiş diyeceksiniz.

ola ki vakit artar da uzunköprü ilçesinin köftesi meşhurmuş, oraya gideyim bir meşhur köfteciden köfte yiyeyim diye düşünürseniz, düşünmeyin! ilçeye adını veren köprü yıllardır bitmeyen restorasyonda olduğu gibi, alt tarafı bir köftenin 1 adedine (porsiyonu oluşturan parçalardan olan 1 adet köfte tanesine) 60 tl vermek gibi manasız bir deneyim yaşamayın.
0
wilhelmwasmuss
(18.04.25)
Aydın hepsinden bir tık önde
0
Teran
(18.04.25)
(3)

yunanistan'da içki fiyatları nasıl?

mark greg sputnik
ev arkadaşım yunanistan'a gitti ama orada işi gücü var şimdi çocuğa market gez fiyat araştırması yap demek istemiyorum. fiskidir uzodur kallavi içkilerin fiyatı türkiye'ye kıyasla nasıl, daha uygun mu? uygunsa ne kadar fark ediyor bilen var mı? ona göre rica edicem 1-2 şişe getirmesi için ama çok ka
ev arkadaşım yunanistan'a gitti ama orada işi gücü var şimdi çocuğa market gez fiyat araştırması yap demek istemiyorum. fiskidir uzodur kallavi içkilerin fiyatı türkiye'ye kıyasla nasıl, daha uygun mu? uygunsa ne kadar fark ediyor bilen var mı? ona göre rica edicem 1-2 şişe getirmesi için ama çok kayda değer bi fark yoksa hiç şeyapmiyim.
0
mark greg sputnik
(04.04.25)
generalmarketcorfu.gr
generalmarketcorfu.gr
Market fiyatları ya online'la aynıdır ya da biraz daha ucuz olabilir.
0
kobuzchu kiz
(04.04.25)
marketlerini bilmiyorum da bir kaç gün önce edirne'den yunanistan'a günübirlik gittim. migros'ta 1275 lira ya satılan büyük rakı'yı, 790 tl'ye karşılık gelen bir euro tutarına aldım yunanistan tarafındaki free shop'tan. viski filan sevmediğim için bakmadım ama herhalde benzer oranda diğer içkilerde de avantaj vardır sanıyorum.
0
wilhelmwasmuss
(04.04.25)
Ustteki arkadasin paylastigi link turistik bir ada olan Corfu'da bir online market oldugu icin keskin bir veri saglamayabilir, mainstream marketlerin internet sitelerini kontrol edin bence: Sklavenitis, Lidl, Mymarket gibi.
0
freedonia
(04.04.25)
(17)

memur olmanın avantajları?

tamamhosdiyonda
selamlar,kendi işyerim var, kira gelirlerim var, şunu merak ediyorum. şimdi sigortamı kendim yatırıyorum. herhangi bir sağlık sıkıntımda ve ilerisi içinde soruyorum,memurun sigortası ile benim bağkur sigortam arasında fark var mı? varsa nedir, ve ben bu farklı tamamlayıcı sağlık sigortası yada özel
selamlar,

kendi işyerim var, kira gelirlerim var, şunu merak ediyorum.
şimdi sigortamı kendim yatırıyorum. herhangi bir sağlık sıkıntımda ve ilerisi içinde soruyorum,

memurun sigortası ile benim bağkur sigortam arasında fark var mı? varsa nedir, ve ben bu farklı tamamlayıcı sağlık sigortası yada özel sağlık sigortası ile kapatabilir miyim?

başka türlü avantajı neler var? pasaport olayını biliyorum ondan başka?

özetle derdim şu, memura kıyasla ücret konusunda bi sorunum yok, ancak diğer sigorta veya varsa başka bir şey varsa atlamak istemiyorum, ilerisi için bir nevi yatırım yapmak istiyorum

emekli olduğunda alacağı maaşta sorun değil, başka açılardan avantajı varsa nedir, ve ben bunları bi ücret ile edinebilir miyim? sağlık vb.

şimdiden cevaplar için teşekkürler
0
tamamhosdiyonda
(04.04.25)
artık herkesin sigortası birbirinin aynısı. hastane aynı hastane, doktor aynı doktor. bir fark yok.
0
co2s2
(04.04.25)
Yeşil pasaport
0
duster
(04.04.25)
Memurluğun avantajı falan yok. Aldığı maaş yerlerde zaten. Yeşil pasaport alsan ne yurt dışına çıkacak paran yok. Emeklilik avantajı da kalmadı. Eskiden emekli ikramiyesine ev falan alınırdı, şimdi araba dahi almak zor. Emeklilikte sınıf farkı var. Mesela sağlık hizmeti veyahut güvenlik hizmeti farklı maaş alıyor emekli olduğunda. Eskiden memur emeklisi iyi maaş alıyordu şimdi ise askeri maaşa denk emekli maaşı alınıyor. Bu ülkede üniversite mezunu memur askeri maaşlı kadar değersiz.
0
mikahakkinen
(04.04.25)
yeşil pasaportu ihracat yapan firmalar da alabiliyor, öyle eskisi gibi memura has bir şey değil artık. son 3 yılda 1.5 milyon dolar ihracat yapan firmalara 1 adet yeşil pasaport veriyorlar.

memur emekli bile olsa ilgili kurumun sosyal tesislerinden ufak bir ücretle yararlanmaya devam eder. sizden farkları işe gidip çalışmasalar bile aylıkları yatar, siz iş yerini açmasanız bile masrafı vardır.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(04.04.25)
Sabit günde sabit maaş dışında bir avantajı yok belirttiğiniz şartlar altında.
0
charbiel
(04.04.25)
Düz ve maaşlı bir çalışan için hâlâ ülkedeki en güvenilir liman.

- ekonomik olarak daha fazla desteklenmesi(ikramiyeler, fazla mesai, ev kredisi çekerken bankalarca ciddiye alınma, ev kiralarken edinilen doğal kolaylık vb.)

- daha insani mesai saatleri

- mobbing olmaması

- olağanüstü haller dışında işten çıkartılmama güvencesi.
0
feastofthedamned
(04.04.25)
* iş garantisi, memurların işten atılması ya da işlerini kaybetmesi zor.
* maaş garantisi, az ya da çok maaşlarınız gününde yatar.

emeklilik konusunda zaten artık herkes 65 yaşında emekli olacak bundan sonra.
özelde işinizi kaybedip sigorta gün sayısını doldurmak zor olabilir yaş büyükse. memuriyette sorun olmaz. emeklilik de garanti.

memurun sigortası ile bağkur ya da ssk'lı olmak arasında bir fark yok.

özel sağlık sigortası yaptırabilirsiniz isterseniz. ama onlar yıllık oluyor. bu sene yaptırmanın seneye faydası yok, her sene yenilenmeli. memurlar tamamlayıcı yapar. normalde özel hastanelerde 300 ödeyecekken (örnek tutar), sadece 15 tl öderler. tamamlayıcı olunca yüzde 80'ini devlet geri kalan 20'yi özel sigorta öder. ama memuriyet dışında aktif sigortası olan da isterse tamamlayıcı yaptırabilir.

memuriyetin tek avantajı garanti olması. onun dışında özel bir avantajı yok.
maaşlar aynıysa ve özelde yaptığın işte maaşın memurluğu geçmeyecekse, memurluk daha iyi.
0
biseysorcaktim
(04.04.25)
Memurluktan memurluğa fark var. bazı bakanlıklar memuruna giysi, giyecek kuponları veriyor bazısıda hiçbirşey vermiyor. İş garantisi falan denmiş ama hikaye malum partinin adamı değilsen mobingin kralını yaparlar. En ufak bir muahalifliktede seni başka yere sürerler ya da memurluğuna son veirirler.
0
komando kani var bende
(04.04.25)
türkiyede memur olmak çok avantajlıdır. memur olmanın avantajları:

1. sabit iş garantisi. özel şirkette şirket iflası, ekonomik kriz, şirketin küçülmesi, patronun veya müdürün keyfinin öyle istemesi, şirketin taşınması, senin taşınman, vs gibi durumlarda işten çıkarılabilirsin. memuriyette ise işten çıkarılamazsın, en aksi durumda tayin istersin.
2. haklarını tamamen alırsın. tazminat, izin gibi durumlar özel sektörde sıkıntılı olabilir. patron gıcık olur, hak ettiğin halde tazminat vermez, yıllarca mahkemelik olursun tazminat almak için.
3. mobbing olmaz. olsa bile tayin vb şekillerde çözmek kolay olur.
4. iş yükü az olur. özel sektörde 3 kişilik işi 1 kişiye yıkmak isterler. memuriyette ise 3 kişi 1 kişinin işini yapar. iş yapmamaktan sıkılan bir sürü memur biliyorum. veya bir iş verirler, tüm gün onunla oyalanır, böylece kimse ona yeni iş veremez.
5. idari izinler çok olur. örneğin bu bayram 9 gün tatil yaptı memurlar. özel sektörde hiç bir şirket 9 gün tatil vermez. verenler de yıllık izinden düşer. memurlar ise izinden düşülmeden tam maaş alırlar.
6. çalışma saatleri insani olur. günde 8 saat çalışırlar. özel sektörde ise çalışma saatleri çok fazladır, mesailer çok fazladır. hatta eve iş götürürler. gece 1de 2de email atan özel sektör çalışanları boldur.
7. kredi çekmek kolaydır. bankalar kolay ve düşük faizle kredi verirler. çünkü memurların sabit maaşları vardır ve borçlarını ödememezlik yapmayacakları düşünülür.
8. yeşil pasaport alırlar. yurtdışına çıkışları çok daha kolaydır.
0
abelardo
(04.04.25)
Stabil ve risksiz yaşam.

Özel sektörde çalışılabilecek şehirler belli. Maaş yüksek gibi görünse de masraflara göre yüksek değil. Yaş ilerledikçe özel sektörün temposu zorlayıcı olur.

Pasaport olayına gelirsek memurun yurtdışı gezmeleriyle alakası olmaz. Yurtdışı hevesi bir beyaz yaka plaza çalışanı tutkusudur.
0
runaway
(04.04.25)
yılların memuruyum.

memur sadece maaşlı özel sektör çalışanına göre avantajlıdır.

kendi iş yeri olan biri ile memuru kıyaslamam bile.
0
wilhelmwasmuss
(04.04.25)
9 gün bayram tatili :)
0
denizguler349
(04.04.25)
Belirsizlik versus belirlenmişlik.
0
encokbenisevinnolur
(04.04.25)
maşallah ya ne güzel avantajları varmış.
memur olarak keşke benim de haberim olsaydı bunlardan.
0
kixo
(04.04.25)
Memur statüsünde çalışan bir mühendisim. Çalışma koşullarım çok kötü.gecemiz gündüzümüz haftasonumuz yok.

Özelden de kötü. 80% remotetuk ne güzel onu da 60% yapmışlar.

Maaş ortalama biri için piyasaya göre iyi. Benim için çok net 20% yükseğe bulurum. Yeşil pasaportu bekliyorum.

Benim için en önemlisi, kölelik olayı daha az. Bizim outsourcelar ağızlarını en ufak şeye açamıyorken ben yöneticilerin yüzüne saydırabiliyorum. Ne yapacaklar işten alamıyorlar? Remoteumu kaldırmakla tehdit ediyorlar bazen ama ben de mesai dışı iş yapmam o zaman diyorum.

Tek eksisi akpliler.
0
aguen
(04.04.25)
başka fikri olan var mı
0
🌸tamamhosdiyonda
(08.04.25)
ilk 3 sene yüksek maaş piyasadan
sonra tecrübene göre düşüşe geçiyorsun
avantajı yaşlanınca işten çıkarmazlar emekli olana kadar çalışabilirsin
0
mantık
(08.04.25)
(2)

Arabada Bakıma x gün kaldı uyarısı

regina phalange
Sıfır araç almıştım 2 sene önce garantisi bitti. Bakıma x gün kaldı uyrısı veriyor, 2 senedir x gün içinde götürürdüm ama şimdi götrücek durunda değilim. ben bu tarihi geçirirsem sonra götürsem birşey olur mu?
Sıfır araç almıştım 2 sene önce garantisi bitti. Bakıma x gün kaldı uyrısı veriyor, 2 senedir x gün içinde götürürdüm ama şimdi götrücek durunda değilim. ben bu tarihi geçirirsem sonra götürsem birşey olur mu?
0
regina phalange
(26.03.25)
olmaz. benim 13 yıllık cliom'da bile var o uyarı. çünkü kilometre bazlı tasarlanmış. o kilometre yaklaşınca, bakım zamanı yaklaşıyor uyarısı veriyor. o kilometre dolunca da acilen bakım yaptırınız diyor. arabada bir arıza olup olmaması değil yani mesele.
0
wilhelmwasmuss
(26.03.25)
garantisi bittiyse önemi yok. garantisi olsa max 1 ay içinde götür derdim. istersen hiç götürme sana kalmış.
0
jelly bear
(26.03.25)
(23)

Olayların perde arkası ?

Rao
İmamoğlu gizli tanıklar ile devre dışı bırakılması, özgür özelin sahneye çıkması, protestolar, boykotlar vb. Bu iş çok taraflı ( akp, chp vb. ) planlanmış bir senaryo gibi duruyor ? Siz ne düşünüyorsunuz ?
İmamoğlu gizli tanıklar ile devre dışı bırakılması, özgür özelin sahneye çıkması, protestolar, boykotlar vb.

Bu iş çok taraflı ( akp, chp vb. ) planlanmış bir senaryo gibi duruyor ?

Siz ne düşünüyorsunuz ?
0
Rao
(25.03.25)
Geldi her şeyde bir bit yeniği, komplo görenler. Abi bazı şeyler basit. İmamoğlu içerideyse sahneye senin mi çıkman normal Özel'in mi?
0
Shepard
(26.03.25)
it was all an inside job, it was all an inside job...

su videoyu izlemeni tavsiye ederim. ben 10 sene önce izlemistim ve epey etkilenmistim.
www.youtube.com
0
sonsuz
(26.03.25)
@abre bile o kadar kizdan gelen ilginin alakanin arasinda dünya meselelerine daha akilci bir yerden bakiyor, zaman ayiriyor. what is your excuse @Rao?
0
sonsuz
(26.03.25)
Olay basit. En güçlü CB adayı suçsuz yere kodese atıldı, muhalif tüm parti seçmenleri, kararsız seçmenler ve vicdan sahipleri tek çatı altında birleşti. Şu durumda yarın seçim olsa ve aday Ekmelettin olsa o bile seçilir.
0
HellKeePer
(26.03.25)
Ya elbet, dediğiniz mantıklı ortada ülkenin istikbaline kasıt var, ama şu şark kurnazı aklar , filim içinde filim mi çeviriyorlar diye insan şüpheye düşüyor.

Demem o ki , yılardır ne yapıyor ediyor, sandıktan yine kendileri çıkıyorlar. Şu anki görüntü kendi aleyhlerine elbette ama
sizce işin bu noktaya geleceğini hiç mi öngöremediler ?
0
🌸Rao
(26.03.25)
Olay bu meseleden ibaret değil.
Daha geniş zamanla sisler
dağılınca durum daha iyi anlaşılır.
Özel ne demişti bir kaç gün önce:
- devlet el değiştirmiş.
şifre bu sözde.

Bu konuda izlediğim bir yorumla birlikte düşündüğüm şey ise,
eskisi gibi ordunun uyarı veya muhtıralarla veya dışarıdan bir güç odağını Türkiye'yi derinden ve olumsuz etkilediği günler geride kaldı.
İmamoğlu meselesi ise bu süreçte oldukça küçük kalıyor.
Şu an ABD'nin beklenmedik şamarıyla kendi derdine düşmüş avrupa'ya baktığımızda ise bizle olan resmi temasları artmış durumda.

Günlerdir konuşulan şey olaylar, tepkiler, protestolar.
Diğer yandan konuşulmayan ise yine muhalefet yanlısı birilerinin bu konuyla bilgi belge aktardığı ve yine muhalefetten birilerinin İmamoğlu sonrası bu boşluğu doldurabileceği ihtimali.
Parti içi rekabette başkalarının önünün açılacağı.
0
diyecevaplandı
(26.03.25)
Dünya siyasetindeki değişim yani Trump'ın başa gelmesi ve yaptıklarının da bu olay üzerindeki etkisini gözardı etmemek gerek.

ABD eskisi gibi ülkelere karışmak değil, herkesi serbest bırakmak politikasında. AB yaklaşan Rusya tehdidi sebebiyle Türkiye'ye yakınlaşmak isteyecek. Göçmenleri tuttuğu için zaten Türkiye'nin olduğu gibi devam etmesinden yanaydı şimdi daha da öyle.

Bu durumda Türkiye'nin içeride yapacağı işlerle ilgil dış ülkelerden ciddi bir baskı gelmeyeceği belli.
Böyle bir fırsat da Halley kuyruklu yıldızı gibidir, çok nadiren gelir. Belki bu fırsatı bir an önce kullanmak istiyor birisi.

Her akşam Saraçhane'de toplanılıyor, bağırılıyor, slogan atılıyor vs.

Bu Saraçhane'deki toplanmalar, hayali sandıkta oy vermeler ve Özgür Özel'in çok yüksek sesle ama aslında net bir şey söylemeyen tehdit gibi konuşmaları (Valinin alnını karışlarım)
Bu yukarıda saydılarım sebebiyle "acaba muhaliflerin gazını alma planının bir parçası mı" diye düşünmeden duramıyorum.

Bir hareketlilik var ama herhangi bir sonuç yok, bir aksiyon yok. Çok sinirliyiz, çok haklıyız, çok çok haklıyız diye havaya bağırılıyor sadece.

Mesela boykottan bahsediliyor ama finansal sistemi duraklatmak, çökertmek için yapılabilecekler nedense hiç konuşulmuyor.

Bütün bu hareketlerin bir noktada iç savaşa giden yolu başlatması gibi bir durum da var. Dikkatli de olmak gerekiyor.
Bir taraf çok sinirli ama diğer taraf da kolayca o kadar sinirli hale getirilebilir.

Bu olayların gerçekliğine inanmakta zorlandığım için haberleri de yakından takip edemiyorum, içimden gelmiyor.

Muhalif kanallara baksan hayat durmuş, tüm gündem bu gibi davranıyorlar.
Ama dolar normal şekilde ilerliyor, borsa bi indi çıktı toparladı. Borsada çok acayip bir şey olmuş gibi değil.
Tüm kanallarda diziler yayınlanmaya devam ediyor. Normalde böyle olağanüstü gündem olan zamanlarda kimse izlediği reklamlardan etkilenmeyeceği için firmalar reklam vermez. Reklam olmayacağını anlayınca kanallar da dizileri yayınlamaz.

Ama belki de suni olarak reklamlar devam ediyor, diziler yayınlanıyor.

Ortalama ve siyasete pek ilgisi olmayan, muhalif kanalları da hiç izlemeyen birinin şu anda Türkiye'de işlerin normal olmadığını düşünmesi için nasıl bir sebep var?

Ben böyle bir ortamda hükümet olsam böyle günlerde muhalefet liderinin nasıl davranmasını istersem öyle davranıyor muhalefet lideri. Bir şey yapıyormuş gibi izlenim veriyor ama hiçbir şey olduğu da yok.

Gezi'de lider olmaması onu başarılı ve başarısız yapan bir sebepti. Bugünlerde yaşanan durumda da liderimsi ama lider de olmayan biri olması sanırım sonuç üzerinde çok etkileyici olacak.
0
michael_knight
(26.03.25)
liderimsi ama lider de olmayan biri olması @michael_knight teşekkürler işte bu bence bir şeyler yapılıyor gibi gözüküyor ama esasında hiç bir şey yapıldığı yok. Toplanma bağırma, çağırma vs. araç kullanmayı istekli birine, aracı verip gel bir iki tur at hevesin içinde kalmasın demek gib bir şey.

Bir tabir ile işler sanki danışıklı dövüş gibi, hissettiriyor.

tekraren, Burda benim en büyük savım, protestolar vb. akp nin bu sonucu hesaba katmadan Imamoğlu'nu kodese tıkmış olması mümkün değil. Yani işin sonunda ne yapıp edecekler, sonuç yine ak partiye yarayacak gibi geliyor.

Ki burada vatan millet Sakarya duyguları üzerinden algı yaparak, chp ye karış ters bir tepki oluşturup, yine kendi kalesini güçlendirecek gibi hissediyorum.

Birde işin ekonomi tarafı var, mevcut durumda ekonomi çıkmazda yüksek faiz ile uzun süre devam ettirilmesi çok zor , normal şartlarda deval yapsalar sorumlu ak parti olacaktı, ancak mevcut durumda bu deval gerçekleşirse chp ve tabiki bununla birlikte dış minnaklar günah keçisi ilan edilip algı oluşturulacak ki bu algı işlerini ak parti çok iyi bir şekilde yönetiyor.

En büyük kısım bence ekonomik enkazın faturasını chp ye kesme ama tabi kurguda göremediğimiz başka şeylerde var.

Şu ana kadar bildiğim tek şey varki , chp şimdiye kadar akp karşısında muhalefetçilik oynayarak her seferinde ekmeğine yağ sürdü. Mhp de aynı şeklide.
Bildiğim Tek gerçek rabiki olan Muhsin Yazıcıoğlu ise oyundan yıllar önce kaldırıldı.

Ayrıca arkadaşlar bu ülkede şimdiye kadar ne tiyatrolar oynandı, ama daha bir çoğu ortaya çıkmadı.

En basit kan uykusu belgeselini izlerseniz, yıllarca doğu , güneydoğu meselesinde nasıl tavşan kaç tazı tut oyunu
oynandığını net bir şekilde görürsünüz.
0
🌸Rao
(26.03.25)
Elbette senaryo. Bence.

Ümit Özdağ iddianame dahi yazılmadığı halde 2 aydan fazladır tutuklu, cezaevinde. Kimsenin buna sesi çıkmadı. İmamoğlu bir anda -sebep bilmiyorum gündem takip eden biri değilim- diploma meselesi çıkarılıp görevinden alındı tutuklandı, insanlar bir anda sokaklara döküldü.

Madem sorun haksızlık, neden Ümit Özdağ için dökülmediniz. Madem sorun terör, neden bugüne kadar teröre atılmış adımlardan bu derece rahatsız olmadınız.

Chp'yi kesinlikle normal ve sağlıklı bulmuyorum. Kesinlikle güvenilir değil. Kesinlikle.
0
muhayyer divan
(26.03.25)
Ben meydanlara tomaların yerleştirilme sebebini de anlamıyorum. Adları gibi biliyorlar demek ki toma kullanılacağını. Neye göre ya da hangi hamleden ötürü insanlara gaz sıkmaya başlandığını anlamıyorum, kim ne yaptı da gaz sıkarak püskürtmeye çalışacak kadar zarar verildi.

Zafer partisini bilmiyorum ama diğer her partinin içinde bulunduğu bir tiyatrodan ibaret buluyorum bu olanları. 10-12 yılda bir halkın gözünü korkutma planı varmış gibi davranılıyor. Halkın ya da gençlerin gazını alıyorlar sanki. Şu hale bak.
0
muhayyer divan
(26.03.25)
Bizim taban ve Hocanın etrafındakiler Hoca'ya çok kızarlardı "yahu askere, solculara, Atatürkçülere bir çift laf söyle" diye.

O yine kamera karşısına geçer "milletin hepsini kucaklıyorum, 70 milyon bu ülkenin evladı bizim de kardeşimizdir" der dış güçler dış güçler diye anlatmaya başlardı.

O zamanlar bir türlü anlam veremezdik. Ne zaman ki Hoca'nın dış güçler dedikleri devreye girdi bir anda ne Asker kaldı ne anlı şanlı laikler ne sermaye ne sendikalar ne de medya. Ne de 28 şubatçılar.

Anladık ki dediği gibi rejisör başkaymış.

Siyonizmin Türkiye için 20. Yüzyıldaki ana vazifesini de ölmeden önce söylemişti. Buraya yazmayacağım.

Olaylar özelinde; Millet ittifakının adayı CHP genel başkanıydı. Demek ki seçimlerde sağdan yeterli oy gelmemiş. Yeni aday da sağdan oy alması gereken bir aday. Ama partiye bakıyorum ona göre bir politika üretmiyor. Eğer sağ cenah da protestolara katılmayacaksa hiç yapmamak daha iyiydi zaten mağduriyet yaşanmıştı bunu herkes görüyordu.Şimdi AKP protestoları sağ sol , laik muhafazakar ayrışmasına dönüştürmeye çalışıyor. Bence burada bir komplo olabilir.
0
hebanon
(26.03.25)
Şu an konu yeni anayasa ve federasyon.

Ülkenin adı, bayrağı, anayasası vs. her şeyi değiştirmek ve ülkeyi başta federayon sonra gerçekten bölmek istiyorlar. Akp, mhp, dem, chp, iyi parti'nin bir kısmı, hüdapar, akp artıkları (Babacan ve Davutoğlu) vs. kısacası meclisin büyük çoğunluğu da bu işin içinde. Bu arada da herkes kapabildiğini kapma peşinde.

CHP, hiçbir zaman aktif muhalefet yapmadı, yapmaz. Sikimsonik bir kırmızı kart, bir boykot ile olayı geçiştirir ve kapatırlar. Sürekli dem'e selam gönderir, akp ile barışırlar ve sıkıştığı noktalarda destek verirler. Özel, sadece biriken gazı aldı ve olayları böyle kapatacak...

İnsanlar çok uyardı ama komplo teorisi diye inanmadınız. Adamlar 40 bin kişini katilini salıyorlar, yine inanmıyorsunuz. Götünüze pkk'lı veya ibda-c'li teröristin kurşununu yiyince aklınız başına gelir ama geç olur.


.
0
kartallar yuksek ucar
(26.03.25)
Komplo teorilerine itibar etmem normalde, fakat İmamoğlu bendeki Doğu Karadenizli müteahhit imajını yıkamadığı ve CHP'ye zerre güvenim olmadığı için içten içe bu sürecin sonunda İmamoğlu'nun kazançlı çıkacağına ve daha da parlatılacağına inanıyorum. Diğer cenahla dokunulmazlık vb. koşullarda anlaşmaya gitmiş bile olabilirler. Oyun böyük yeğenim. :)
Tertermiz delirmiş olabilirim, ama bu ülkede hiçbir şey şaşırtmaz beni.
0
auroraaurora
(26.03.25)
Ya şu senaryo diyenler tam olarak neye senaryo mesela? Öğrencilerin tutuklanması, Gazetecilerin, foto muhabirlerinin tutuklanması, imamoğlunun eşinin namusuna bile dil uzatanlar falan senaryonu neresinde mesela?

Okuduğunuz okul, üniversite arkadaşlarınız, çalıştığınız dersler bir tane egoist adamın iki dudağından çıkan sözle hiç yaşanmamış sayıldı.

Bu kolayınıza geliyor ama. Senaryo yeaa bunlar hepsi böyük oyun. O yüzden vicdani sorumluluk da hissedilmiyor.

Depremde interneti kesmeleri de senaryo mu mesela?

Bize oy vermeyene yardım gitmez diyenler bunlar.

Sokaktaki çocukları için polis ordusu getirip depremde askeri tutanlar bunlar.

Karşınızdakiler saf kötülük yahu senaryoya mı gerek var.

Ne kadar inanarak boş konuşuyorsunuz.

Sizin için de sokaklardayız ya ben ona yanıyorum.
0
Kediyi üzdün
(26.03.25)
yaşananlar çok akıl dışı geldiği için insanlar ya vardır bir bit yeniği, gizli plan vs diye düşünüyor ama bence kral çıplak vakası.

olası bir seçimde çok net şekilde, iktidar el değiştireceği için tüm tuşlara basıyorlar.
çünkü malum parti yapısı gereği bir kere kaybetti mi yok olup gidecek bir parti. bir chp, mhp, dem parti gibi değil mesela. örneğin yarın bir gün devlet bahçeli yerine, milliyetçi söylemlere dönen, bir partinin yancısı gibi değil de, bağımsız gibi bir imaj çizen bir lider gelirse mhp de oy yükselişine geçer. ama akp çöktü mü tam çöker.

aslında hep inandığım görüş şu; akp, demokrat parti'nin genetiğine sahip, dp de düşüşüne geçince chp yi kapatmaya tasallut edecek kadar gözü dönmüştü. birebir aynı refleksler.
0
wilhelmwasmuss
(26.03.25)
Parlatılmak isteniyor gibi saçma argüman oluşturanlara şunu sormak istiyorum.

İmamoğlunun parlatılmaya ihtiyacı mı var? imamoğlu halk tarafından benimsenmiş ve herkes tarafından sevilen bir figür. Daha çok parlatılmak desen olabilir
0
respect
(26.03.25)
@Kediyi üzdün

Bütün bu dediklerin oluyor ve chp ana muhalefet partisi olarak bütün bunları yalayıp yutuyor. Gerçekten muhalefet etse bunların hiçbiri yaşanamaz çünkü her şey yasa dışı yapılıyor. Her şey. Tam da bu sebeple senaryo, oyun, tiyatro. Hem de çok pislik bir yerden yönetildiğinden eminim.
0
muhayyer divan
(26.03.25)
@Kediyi üzdün

Elbet, yapılan hukuksuzluklara karşı tepki en doğru şeklide verilmeli, ki şahsen ben bir şeylerin değişmesi için toplumun
sessiz kalmaması taraftarıyım.

Bu olaylarda sorun insanların sokağa çıkıp tepki vermesi değil, anayasal hakkını kullanan topluma karşı tomalar ile
müdahale edilip toplumsal gerilimin attırılması ?

Dikkat ederseniz, içi boş iddialarla , suç giydiriliyor. Halk buna doğal olarak tepki verince, bu tepki yine üst akıl tarafından köpürtülüyor ? ( Bahsettiğim toma vs olayı )


Ama şunuda unutmamak gerek, tüm siyasi partiler halktan gibi görünüp esasında kendi amaçlarına hizmet ederler. Yeri geri birbirlerine arka plandan destek verir, yeni gelir birbirlerini suçlar. Yeri gelir birbiri ile düşman olup, halkı kullanarak birbirlerine olan cezayı yine halk üzerinden gerekirse halkın canına mal ederek keserler. ( ismini zikretmek istemediğim tarihi siz onu anladınız sanırım )

Ama nihayetinde amaçları toplumun algısına oynayıp kendi planlarını uygulamaktır.

Türkiye siyasi tarihi bunun örnekleri ile dolu.

Biz bu işler senaryo derken, olaylar gerçek, verilmesi gereken tepkiler doğru olarak kabul ediyoruz ancak, temel sorun bunların bir tesadüf olmadığı olayların , arkadaki makro planı göre uygulandığını savunuluyoruz en azından ben böyle düşünüyorum.

Yani olaylar gerçek, ama rastgele meydana gelmeyecek kadar da plansız değil.

Son olarak, unutmadan .

"siyaset, halkı aldatma sanatıdır." – ambrose bierce

Filler Tepişir Çimenler Ezilir.
0
🌸Rao
(26.03.25)
Muhsin yazicioglu:
AKP tabanından oy koparacak en potansiyeli en fazla olan adamdı, fetö ile birlikte yapılan operasyon = öldürüldü.

Selahattin Demirtaş:
hdp'yi kürtçülerin tekelinden çıkarıp ülkenin partisi yapmak üzereydi. Müthiş bir oy potansiyeli vardı. Kendi partisi içindeki kürtçülerle birlikte operasyon = hapiste.

Ümit Özdağ:
yükselen seküler milliyetçilik hepinizin malumu. Ancak şu süreçte reisin koltuğunda oturmaya devam edebilmesi için, kendisine verilen vazifeleri yerine getirmesi gerekiyor (kürt açılımı, federasyon ve gelecekte tr'den parça koparmasi çok yüksek kürt devleti) bu sebeple ışık hızı ile operasyon = hapiste.

Ben asla Türk milliyetçilisi vs değilim. Ama dem partinin bu süreçteki tavrı, ülkenin geleceği adına beni çok büyük halay kırıklığına uğrattı. Çünkü gezi eylemleriyle birlikte özellikle muhalif tayfada kürt hareketine karşı bir empati oluşmuştu, hdp nin Selahattin Demirtaş'li ahmet şıklı vs dönemi, sonrasında her ne olursa olsun 6li masa dönemi..

Birlikte beraber oluşabilecek bir gelecek hayali, umudu vardı.

Dem parti, akp ve mhp nin tüm yaptıklarına rağmen onların Safina geçti. Bu kesinlikle masum bir süreç değil ve bu kirli oyunda dem Parti üst kadrosu da var (yukarıda bahsettigim Selahattin Demirtaş'ı da yiyen kürtçü kadro)

Adamlar resmen ülke insanı birbirinden ayrılsin diye ekstra çaba sarfediyorlar. Onlarca kayyumu, hapse attiklari adamı geçtim yahu bu adamlar bile isteye garı patlattilar (2015 gar patlamasi) eylem yapan yüzün üzerinde masum insanı öldürdüler. Üst kadrosunu geçtim tabanı nasıl geçebiliyor? (Onları da "bizi bizden başka düşünen yok yönetimden ne koparsak kardır" kafasiyla yiyorlar anladigim kadariyla..)

Gelinen noktada tekrar kürtlerden nefret eden bir seküler milliyetçi tayfa ve onlardan nefret eden daha da kürtçü acayip bir güruh oluştu.

Reis bu anlamda bana biraz Moğolları andırıyor, madem gidiciyim gider ayak memleketi yakıp yıkıp talan edip iyice karistirayim..

Yatacak yeri yok.
0
makbur
(26.03.25)
@kediyiuzdun
Bunlar senaryo diyenler bu saydıkların yaşanmadı demiyor ki.
Zaten bu "senaryo, tiyatro" gibi laflar karşındaki fikri hiç dinlemeden, anlamaya çalışmadan aşağılamanın etiketleri gibi geliyor kulağıma. Belki sen öyle kullanmıyorsundur ama ben o şekilde anlıyorum.

Sana veya benzer düşünen arkadaşlara bir soru;
Diyelim ki hükümetin başı sensin ve ne pahasına olursa olsun gücünü korumak istiyorsun. Ülkenin 4-5 gün önceki halinde, İmamoğlu'nun gözaltına alındığı gündeyiz.
Elinde sihirli bir değnek olsa Özgür Özel'in (ve CHP'nin) nasıl davranmasını isterdin takip eden 5 gün boyunca? Senin istediğinle şu anda yaşananlar arasında ne kadar fark var?
0
michael_knight
(26.03.25)
@ muhayyer divan
Chp bugüne kadar etkisiz bir ana muhalefetti bu konuda hemfikirim. Bugünlere de o yüzden geldik elbette ama bu planlandığı için değil basiretsizlikten. Bu muhalefetin basiretsizliği bir yana kimse iktidarın bu denli antidemokratik olabileceğini de düşünmemişti. Türkiye tarihinde bu kadarı hiç olmamıştı. Chp dediğimiz parti birkaç kişiden oluşmuyor. Söylendiği gibi bir yerden yönetilen durumu tüm partiye kabul ettiriyorlarsa o zaman hiçbirimizin yapacak bir şeyi yok. Yani çok pislik bir yerden yönetilen oyunlarla bugüne geldiysek bundan sonrasına da gideceğiz demektir. Demekki biz de etkisiziz.


@Rao

“Yani olaylar gerçek, ama rastgele meydana gelmeyecek kadar da plansız değil”

Tabii ki rastgele olmuyor. İlmek ilmek işlenen bir süreç var ortada ama bunu muhalefetin isteyerek ve danışıklı dövüş tarzı bir destekle yaptığını asla düşünmüyorum. Nasıl verdi derseniz;
1. Mv dokunulmazlıkların kaldırılması için oy verdiğinde,
2. Selahattin Demirtaş tutuklandığında verilecek tepkiyi vermediğinde ki onda Pkk ilişkisi nedeniyle kolay değildi ama yapmak istenince pkklı olmakla suçlandılar zaten ve şimdi kendileri doğrudan pkk ile müzakerede bunu da iktidar iç siyaseti medya kanalıyla kolayca dizayn edebildiği için yapıyor.

3. Ümit Özdağ tutuklandığında.
Bu tutuklama bariz bir şekilde olacakları gösteriyordu ama yine hem zaferin destekçisinin az oluşu hem de muhalefetin etkisizliği bugünleri getirdi.

@ michael_knight
“Diyelim ki hükümetin başı sensin ve ne pahasına olursa olsun gücünü korumak istiyorsun. Ülkenin 4-5 gün önceki halinde, İmamoğlu'nun gözaltına alındığı gündeyiz.
Elinde sihirli bir değnek olsa Özgür Özel'in (ve CHP'nin) nasıl davranmasını isterdin takip eden 5 gün boyunca? Senin istediğinle şu anda yaşananlar arasında ne kadar fark var?”

Bir kere ben rakip gördüğüm insanları elimdeki gücü kullanarak alt etmeye çalışmayı kendime yediremezdim dolayısıyla böyle günler yaşanmazdı.
Elimde sihirli değnek olmasına gerek yok toplum olarak birleşirsek böyle imkansız görünen cümlelere de gerek yok. İşler bu noktaya gelene kadar ana muhalefet etkisizdi ama bundan sonra etkili olabilir.
Mesela:
Türkiyeye yayılan bir sokak hareketini başlatabilir, sokağı pasifize edecek her türlü dili kullanmaktan imtina edebilir. Sendikalarla, küçük büyük demeden sol/sosyalist işçi partileriyle birleşecek ortak akıl yürütecek ve hareket edecekler.
Genel grevi örgütleyecekler. İş bırakmayı/ boykotu güçlendirecekler. Sermaye kendine zarar verileceğini anladığında da bu kadar tepkisiz kalacak mı sanıyorsunuz?
Zaten ekonomik olarak ülkeyi uçuruma sürüklemiş bir iktidarı bile dize getiremiyorsa biz ne yapsak nafile.
Medyanın iki yüzlülüğünü ortaya koyacak hareketi de başlatması gerekiyor. Mesela Trt’nin hala devlet kanalı olup faturadan trt payı almasına rağmen iktidar odaklı yanlı bilgi vermesine karşı eylem başlatmalı.

Burada söylendiği gibi herkes birbirini yeri gelince kolluyor siyasiler ortak hareket ediyor mantığıyla bakarsak elimizde bizim onlara baskımızdan başka bir şey kalmıyor.
Bunları Ana muhalefet olarak çok rahat yapabilir. Biz de bu konuda kendilerine baskı yapacağız.
0
Kediyi üzdün
(26.03.25)
@Kediyi üzdün

Basiretsizlik olmadığından, gayet de buz gibi planlı geliştiğinden eminim. Bugün bir video gördüm, İngiltere'de insanlar büyük caddeleri kapatmışlar binlerce insan gösteri yapıyor, bir Türk kadın bunu video olarak paylaşmış, kaydederken de kendisi konuşuyor, toma yok, halka kötü davranan yok, kimseye ambargo konuşmuyor, çünkü burada kendimizi ifade edebiliyoruz diyor kadın.

Az önce chp genel müdürü sayın özgür olduğunu sanan özel'in bir videosunu gördüm, BBC muhabirine diyor ki "terk edilmiş hissediyoruz, bu mu demokrasiyi birlikte savunmak, neden İngiltere bize destek olmuyor, demokrasinin beşiği İngiltere" diyor, krallık yönetilen ülkeye.

x.com

Neden İngiltere? Sebep? Bu mu özgürlük, bu mu bağımsızlık? Ben de bunu sorarım o zaman.

Her şeyin gayet planlı programlı olduğu çok açık. Terör örgütüyle kucaklaşmak flörtleşmek sevişmek basiretsizliğin çok ama çok ötesinde bir şey, asla o kelimeyle açıklanamaz. Kesinlikle her şey çok pislik bir yerden yönetiliyor, evet şu anda etkisiz görünüyoruz ama bu asla çıkış yok anlamına gelmez.

Her şeyden önce insan anadiline ve tarihine sahip çıkmayı becerebilir, anadil ve tarih bilincini en sağlam haliyle kendine huy edinebilirse gerisi illa ki bir şekilde gelir. Hiç değilse bu tarafından tutmak bile bizi gayet güzel kalkındırır. Doğruyu savunmaktan vazgeçmemek şartıyla.
0
muhayyer divan
(26.03.25)
Demirtaş terör bağlantılı olduğu için tutuklanırken ses çıkmadı. DEM de durumdan memnundu çünkü Kandil de bu elemanın öne çıkmasını istemiyordu, DEM de.

Özdağ tutuklandığında hatta 1 hafta önceye kadar Türk'ü yoksayan, Özgür'ü bir yandan, İmamoğlu diğer yandan, hükümeti başka yandan kim daha kürtçü yarışması vardı. Tavizlerin ve yalamaların ardı arkası kesilmiyordu. Haliyle. Özdağ konusunda lokma dağıtan ve "uyutulsun" diyen ******ler bile vardı.

İmamoğlu ise yaklaşık 5 senedir RTE karşısına şişirilen biri. Özellikle retorik görünce zehir olsa yutan yeni nesil İmamoğlu'nu kafasında cumhurbaşkanı yaptı bile. Diğer iki ismin aksine rüzgarın estiği cephede Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı adayıyken önü bu şekilde kesilince, bu da milletvekili vs. değil, İBB başkanıyken yapılınca insanlar tepki gösterdi.

Buradan sonra ise klasik AKP beceriksizliği devreye giriyor. Gezi olayı o kadar çok kaşındı ve o kadar çok durduk yere tehditler yağdırıldı ki millet bir kıvılcıma bakar hale geldi. Ülkedeki hukuksuzluk, ekonomi, eğitim, sağlık, güvenlik vb. her konudaki çöküş, terör örgütleri ile içli dışlı olmak ve berbat yönetim tamamen yanlarına kalabilirdi. Gel gör ki dayanamadılar. Yaratmaya çalıştıkları öcü ellerinde patladı ve orantısız bir şiddetle anayasal haklarını kullanmaya çalışanlar protestoculara saldırdılar. Onu yaptığında da bu kadar büyüyeceği kesindi.

Eğer seçmenini konsolide etmek için düşmanlık körüklememiş olsa, İmamoğlu için sokağa çıkanlar sayıları azalarak 3-4 gün protesto eder sonra dağılır ve kabullenirdi. İşte kışkırttığı polisin ve medyanın gözü döndü ama rezalet görüntüler yaşandı. Şimdi insanlar İmamoğlu değil, yeniden gelecekleri ve özgürlükleri için sokaktalar ve boykot ediyorlar. Öyle büyük oyun falan yok. Her zamanki AKP beceriksizliğinin üstünü örtmek için yeterince hızlı davranamama var. Sosyal medya olmasa ya da bu kadar rahat erişim olmasa yine başka şekilde geçiştirilirdi.
0
nawar
(26.03.25)
(4)

Zorunlu Trafik Sigortası

isiaha
İlk defa yaptıracağım daha doğrusu ilk defa bu işle uğraşacağım. Püf noktalarını, şu hususu sakın atlamayın vs önerileriniz var mıdır? Aramızda sigortacı var mı? Ondan da teklif alabilirim.
İlk defa yaptıracağım daha doğrusu ilk defa bu işle uğraşacağım. Püf noktalarını, şu hususu sakın atlamayın vs önerileriniz var mıdır? Aramızda sigortacı var mı? Ondan da teklif alabilirim.
0
isiaha
(18.03.25)
trafik sigortası için en ucuzunu alın geçin. çok fark yok. kasko yaptıracaksanız yetkili servis, ikame araç, imm, önemli onlara dikkat edin.
0
inheritance
(18.03.25)
trafik sigortasında bulabildiğiniz en uygun fiyatı alıp geçin.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(18.03.25)
ayrıca kasko da yaptıracaksanız en ucuzu alın geçin.
ancak kasko yaptırmayacaksanız, trafik sigortasına ek olarak ihtiyari mali mesuliyet (imm) de yaptırın mutlaka.

standart trafik sigortası yaptırırsanız karşı tarafın hasarının sadece 300.000 tl lik kısmı trafik sigortanız kapsamında ödenir. kalan kısmı cebinizden ödemek zorunda kalırsınız.
0
wilhelmwasmuss
(18.03.25)
trafik sigortasında fiyatlar çok değişmiyor. Genelde en pahalısı ve ucuzu arasında 100-200 lira falan oynuyor. En ucuzlarından birini seçebilirsin. Bir tek yerli bir firmayı seçersen en azından para ülkede kalır, onu önerebilirim.

Kaskoyu belirtmemişsin, ama kasko seçimi çok karışık ve zordur. Kaskoyu kafana göre yaptırma, mutlaka sigortacılar dışındaki kişilerden de akıl al.
0
sinematematikci
(18.03.25)
(21)

Marketten ne alirken utaniyorsunuz?

duyurukullanıcısı
Süt dilim olur, kinder yumurta olur, capri sun, bocekli sari corap olur olur. Az da olsa utandiginiz ne var?
Süt dilim olur, kinder yumurta olur, capri sun, bocekli sari corap olur olur. Az da olsa utandiginiz ne var?
0
duyurukullanıcısı
(06.03.25)
hiçbir şey.
0
jelly bear
(06.03.25)
önceden alkol su an hicbir sey :)
0
sonsuz
(06.03.25)
Bugün yetişkin bezi alıp elimde sallaya sallaya eve geldim. Özetle hiçbir şey.
0
charbiel
(06.03.25)
Hindistan cevizi yağı
0
grimavi
(06.03.25)
İlk regl olmaya başladığımda ped alırken utanırdım (salaklık)
Ama o dönem öyleydi, gazete kağıdına falan sararlardı:p
0
kullanicadi
(06.03.25)
umrumda olmaz.
0
bay b
(06.03.25)
Hicbir sey. Utanacagim bir sey olsaydi da bu ulkeye cok fazla utanmak. O yuzden guilty pleasure’larimi kulaklarimla bagir cagir dinler, marketten de her seyi alirim.
0
mor oje
(06.03.25)
utanılacak şeyler mahalle marketlerinde satılmıyor.
0
jamswety
(06.03.25)
Ben degilde kasiyer utanabiliyor. Türbanli bir abla kondomu okuturken bir taraftan da bana bakiyordu garip garip.
0
feastofthedamned
(06.03.25)
Hiçbir şey
0
rock n roll
(06.03.25)
Lazer için venus jilet alırken utanıyorum. “Ulan bu karı tıraş oluyor cildi diken dikendir şimdi” diye düşünürler sanıyorum. Halbuki bebek poposu gibiyim diyemiyorum:d
0
ruhen hastayim ben
(06.03.25)
Eti cici bebe

Yarma gibi adam olunca utanılıyo biraz.
0
yurtsuz john
(06.03.25)
hiçbirşey.

kondom dahil. ne utanıcam, konulmuş ki alıyoruz.

kendime almıyorum ki de geç :d
0
baldan kaymak
(06.03.25)
hiçbir şey.
0
wilhelmwasmuss
(06.03.25)
tuvalet kağıdı. prezervatif görünce akla nasıl seks geliyorsa tuvalet kağıdı görünce de bok geliyor. bunun medeniyetle falan da alakası yok. bana bakacak, tuvalet kağıdına bakacak, ikimizi bir araya öyle ya da böyle getirecek.
0
beyfendi
(06.03.25)
Bugüne kadar marketten bi' şey alırken utandığımı hatırlamıyorum.

Param olmadığında veresiye alışveriş yapmak hariç.
0
kumandanim
(06.03.25)
ne utanması 39 yasındayım kinder yumurta alınca bazen sırada bile açıp yiyorum kasiyer gıcık oluyor.
0
kurcalamabozarsin
(06.03.25)
hayatımda hiç herhangi bir şey alırken utanmadım. hatta bir proje için dildo gerekiyordu. gittim sex shop’a dildo da aldım. kim ne düşünürse düşünsün umurum değil.
0
sir gawain
(06.03.25)
Beyaz somun ekmek ://
0
vedatchilipeppers
(06.03.25)
Sağlıksız abur çubuklardan fazla sayıda alırsam bir miktar utanıyorum, sonra yolda birini açıp ağzıma atınca utanma geçiyor.
0
michael_knight
(07.03.25)
ben abur cubur ağırlıklı alışveriş yapınca çekiniyorum biraz. "vay aq şüşkosu" diyeceklermiş gibime geliyor.
0
mark greg sputnik
(07.03.25)
(2)

askerliği birden fazla kez ertelemiş olan var mı? yoklama raporu

mark greg sputnik
iyi akşamlar,geçen sene dombililik sebebiyle erteleme almıştım. bugün yine aynı yoldan geçtim, aile sağlığı merkezinden sevk aldım, hastaneye gittim. hasta kayıtta "geçen senenin yoklama raporunu da getirmen lazım" dediler. o an hiç sorgulamadım tamam deyip çıktım da... ulan bu rapor askerlik şubesi
iyi akşamlar,

geçen sene dombililik sebebiyle erteleme almıştım. bugün yine aynı yoldan geçtim, aile sağlığı merkezinden sevk aldım, hastaneye gittim. hasta kayıtta "geçen senenin yoklama raporunu da getirmen lazım" dediler. o an hiç sorgulamadım tamam deyip çıktım da... ulan bu rapor askerlik şubesine gidiyor zaten, bende orijinali yok ki? sonra e-nabız'da raporu buldum. erteleme kararının raporu. onun çıktsını alıp gidicem pazartesi ama bi yandan da içim içim iyiyor yani e-devlet'te olan bi şeyi hastane benden niye istesin kendileri görmüyo mu onu zaten?

şu an bi yandan iş, bi yandan okulla uğraşıyorum ve erteleme gerektirecek kilonun üstünde kalmak için ciddi çaba harcıyorum (çok borcum var hem kişi hem kurumlara, şu an askere gidersem bi daha ömür boyu geri ödeyemem o kadar parayı muhtemelen). dolayısıyla bir an önce çözebilmek, bu işi geride bırakabilmek istiyorum.

benzer yoldan geçmiş olan var mı? e-devlet raporunu götürsem kabul ederler mi? yok etmezlerse ne yapabilirim? ben heyet raporu almışım, devlet bir yıllık ertelememi kabul etmiş yani ben muayene için niye bunun raporunu tekrar götürüyorum anasını satiyim ne saçma iş. ünlü bir filozofun da dediği gibi insan gerçekten hayret ediyor.
0
mark greg sputnik
(28.02.25)
soruna tam bir cevap olamayacak ama gene de bir şeyler yazmak istedim. memurum bu arada, duruma hayret etmedim

bence olay şu; sen hastaneden bu şişko göt askerlik yapmaya elverişli değildir raporu aldın ama askere gitmemen konusunda rapora dayanarak nihai kararı veren kurum tsk. dolayısıyla hasta kayıttaki çalışan senden bu sebeple bu evrakı istemiştir benim tahminim.

ben senin yerinde olsam, e nabız şeysini hobi olarak gene yanımda götürürüm de, askerlik şubesine başvurup hastane benden böyle bir şey istedi diye derdimi anlatırım ondan sonra giderim. yukarıda dediğim sebepten ötürü e nabız şeysi tek başına bi anlam ifade etmeyebilir.

bence o kadar saçma değil yani. bu kadar panik yapmana da gerek yok. en fazla askerlik şubesinden evrakı talep edersin, x devlet hastanesine verilmek üzere, gecen yıl kurumunuzca düzenlenen erteleme raporunun tarafıma bir örneğinin verilmesi hususunda arz ederim benzeri bir dilekçe yazarak.
0
wilhelmwasmuss
(28.02.25)
abi öncelikle cevabın için çok teşekkür ederim. benim için problem erteleme sınırında geziyor olmam. EŞŞŞEK olarak çalıştığım için gün içinde çok kalori harcıyorum, geçen ay 12 kilo mu ne verdim, şişko kalmakta zorlanıyorum. o yüzden bir an önce noktalamak amacındayım. en başta belirttiğim sebeplerden dolayı bu sene gitmek istemiyorum askere, ondan şeettim. "tamam seneye gel" desinler bu iş huzur içinde çözülsün.
0
🌸mark greg sputnik
(28.02.25)
(8)

youtube da hangi kanalları izliyorsunuz

benibulmanlazim
çerezlik, bilgi amaçlı, önemli, önemsiz hangi kanalları izlersiniz.
çerezlik, bilgi amaçlı, önemli, önemsiz hangi kanalları izlersiniz.
0
benibulmanlazim
(09.02.25)
son dönemde video yükleyince izlediğim, özellikle takip ettiğim iki kanal var. ikisi de temelde benzer alanda.

birisi ''evrecast''. çok az takipçisi ve izlenmesi var. (ve bu durum beni üzüyor, bir gün sıkılıp bırakacak diye) eski dönem gazetelerini kullanarak hafta hafta o yılın önemli hadiselerini sanki olaylar günümüzde geçiyor gibi anlatıyor.

ikincisi de ''ankarada bir ev podcast'' bu kanalın sahibi hanımefendi de, gerek gazetelerden gerek diğer kaynaklardan yola çıkarak 60-70-80 yıl önce yaşanmış bugün unutulmuş çoğunlukla polisiye olayları anlatıyor.
0
wilhelmwasmuss
(09.02.25)
Baza.
0
fildirfildir
(09.02.25)
Bilim ve/veya deney temalı izlemesi eğlenceli içerikler

- The Slow Mo Guys: bir şeylerin aşırı ağır çekimli halleri

- The Action Lab: Sanırsam bir öğretmen, düşük bütçeli ama ilgi çekici fizik deneyleri yapıyor.

- Life in Jars: kavanozlara kapalı mikro ekosistemler

- Nile Blue: Hafiften deli bir arkadaş, garip kimya videoları çekiyor.

Bir nebze daha detaylı bilimsel temalı kanallar

- Nile Red: Yukardaki arkadaşın ağır deli hali, plastik eldivenden acı sos falan sentezliyor

- EVNautilus: Derin okyanustaki canlıları izleyip kataloglayan daha ciddi bir iş

- GEO Girl: Jeolojide doktorasını yapan birisi, jeolojik şeyler anlatıyor

- Gutsick Gibbon: Antropolojide doktorası olan biri çok uzun uzadıya paleoantropolojik şeyler anlatıyor, makale inceliyor ayrıca arada dayanamayıp "young earth creationists" gruplarıyla tartışıyor.

- Physics videos by Eugene Khutoryansky: Karmaşık fiziksel konseptleri aptala anlatır gibi animasyona çeviriyor.

Doğa, bitki, hayvan

- WildFoodUK: Mantar toplayan mülayim bir adam, dinlendirici. İyi birine benziyor.

- Sheffield made plants: Bu aralar çok reklama dönse de eakiden takip ettiğim için hala eğlenebildiğim bir bitki bakımı kanalı.

- AntsCanada: Aslında doğayı taklit etme niyetiyle evinde yağmur ormanı ekosistemi kuran bir adamın sonradan açlık oyunlarına dönüşen içerikleri yüklediği kanal.

Yemek

- Buon-a-petiti: italyan babaanne yemek yapıyor
0
akhenaten
(09.02.25)
haber ve eski türk filmi kanallarını saymıyorum.

2cr serhat inci: perşembe akşamları ikinci el araba incelemeleri yapıyorlar.

çimen show: haftalık talk show.

essential classics: arka plan olarak klasik müzik.

not: wilhelmwasmuss'un önerileri ilginç geldi takipledim hemen
0
zemberek
(09.02.25)
Bir süredir 49W ve Nevşin Mengü.
0
Amaranta ursula
(09.02.25)
Adam Savage's Tested
Diyojen
Disket Kutusu
DUST
Enis Kirazoğlu (kalitenin 1 numaralı adresi)
Tunca Arslan
teknoseyir
technology connections
linus tech tips
shortcircuit
kurzgesagt
Mesut Süre ile İlişki Testi
omnibus
electrifying
fully charged show
dolubatarya
veritasium
vivziepop
Şule Aydın
0
late viper
(09.02.25)
itchy boots
charly sinewan
0
peri harfler narla
(10.02.25)
konuğuna göre fatih altaylı
flu tv tüm bölümler
emraf sefa gürkan
140 journos
sekiz silindir
ozan sihay (ilgimi çekenler)
aydın bulgurcuoğlu (bitki yetiştirme)
mesut süre ilişki testi
0
ground
(10.02.25)
(3)

İşe giriş memur kefil?

therevo
Merhaba bi konu hakkında bilgi talep ve öneri talebim olacak.Bilgi talebim; Alkol dagıtımı yapan bir firma var (distiribitör), muhtemelen satıs icin bayilere daıgım işine giris icin memur kefil ister mi? ( tasınan ürünlerin fiyatı yüksek muhtemelen )Siz olsanız iki senedir cesitli sebepler ile ile
Merhaba bi konu hakkında bilgi talep ve öneri talebim olacak.

Bilgi talebim; Alkol dagıtımı yapan bir firma var (distiribitör), muhtemelen satıs icin bayilere daıgım işine giris icin memur kefil ister mi? ( tasınan ürünlerin fiyatı yüksek muhtemelen )

Siz olsanız iki senedir cesitli sebepler ile iletisim halinde olmadıgınız kardesiniz icin bu ise memur kefil olur musunuz?

İletisim olmama sebepleri özelden iletebilim.

Teşekkürler.
0
therevo
(07.02.25)
maddi olarak bi sorumluluğunuz olacaksa bence kardeş de olsa uzak durmak lazım. eğer sınırlı bi sorumluluk varsa, atıyorum 100-200 bin ve bu tutar sizin için ödenebilir ise risk alınabilir. onun dışında yok yani.
0
elorelia
(07.02.25)
bu firmalar kefil istiyorlar mı bilmiyorum, ama istiyorlarsa bile saçma. öncelikle işveren sana gerekli eğitimleri verecek, sonra işyerinde gerekli önlemleri alacak, sonra da sigortasını yapacak. yani kefil olan insan nereden bilebilir abi, belki işverenin ihmali var olayda, belki kardeşinin kafasına silah dayadılar o da kamyonu bırakmak zorunda kaldı ve sen ona kefil olacaksın?
0
malheiros
(07.02.25)
memurum, olmam.
0
wilhelmwasmuss
(07.02.25)
(4)

Edirne cigerci tavsiyesi

basubadelmevt
Bir sürü cigerci var. Haftaici gidilecek. En iyisi hangisi? Nereyi tavsiye edersiniz?
Bir sürü cigerci var. Haftaici gidilecek. En iyisi hangisi? Nereyi tavsiye edersiniz?
0
basubadelmevt
(16.01.25)
Ciğerci Niyazi Usta ya da Aydın Tava Ciğer.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(16.01.25)
niyazi son gittigimde biraz pis geldi. aydin iyidir, benim favorim. yumusak severseniz cigeri cicek tava ciger var, biraz daha salas bir yer ama yagi daha sik degistiriyorlar. bir de cigerci kazim ve ilhan usta iyidir.
0
lemmiwinks
(16.01.25)
niyazi
0
wilhelmwasmuss
(17.01.25)
Aydın +1

Aydın dışında nerede yediysem keşke Aydın'da sıra olmasaydı veya Aydın açık olsaydı dedim
0
nop
(17.01.25)
(12)

Gassal Olayı

messor
Bu gassal dizisi ile ilgili ne düşünüyorsunuz ? Resmen bu "hype" denilen olayın dibine vurdular. Bunun akp projesi olduğunu düşünüyor musunuz ? Çünkü nerde akpli varsa vatanı savunur gibi bu diziyi savunuyor. Ben de bu diziyi bunların bir türlü yıkamadıkları ve hep dile getirdikleri o kültürel hegem
Bu gassal dizisi ile ilgili ne düşünüyorsunuz ? Resmen bu "hype" denilen olayın dibine vurdular. Bunun akp projesi olduğunu düşünüyor musunuz ? Çünkü nerde akpli varsa vatanı savunur gibi bu diziyi savunuyor. Ben de bu diziyi bunların bir türlü yıkamadıkları ve hep dile getirdikleri o kültürel hegemonya olayını yıkmak için attıkları bir adım olarak görüyorum. Kültür-sanatta bir türlü gelişemedikleri için ilk defa elle tutulur bir iş yapınca dört elle sarıldılar.
0
messor
(30.12.24)
akpli olmayan arkadaşım da diziyi sevdiğini söylüyor. her seven akpli değil. trt gerçekten de güzel bi iş yapmış olabilir.
0
jelly bear
(30.12.24)
Sadece şunu düşünmek lazım başka bir platform sürekli intihar haberleriyle anılan metro istasyonlarına insanları gerçekten etkileyebilecek "ölünce seni kim yıkayacak" gibi bir slogan asmış olsaydı kendileri ne yapardı?
Bu iki yüzlülük bile bu işi izlememek için yeterli (benim için).

İyi bir iş olmuş olabilir orasını bilemem izlemedim izlemeyi de düşünmüyorum.

Bu kadar üzerine düşme sebepleri de insanların haklı sebeplerle diziyi eleştirmeleri, daha normal bir şekilde gelmiş olsaydı sadece belli bir kesim tarafından anılırdı, şu an hepsi sevse de sevmese de övüp duruyor, bunların işi bu.

Sevilebilir, beğenilebilir buna asla lafım yok yönetmenin de maalesef ki başrol oyuncusunun da geçmişte gayet sevip beğendiğim işleri oldu, o açıdan bakmıyorum dediğim gibi seveni beğeneni mutlaka çoktur ama beğenmese de savunan çoktur.
0
mutekebbir
(30.12.24)
Ben çok beğendim. nerde yayınlandığıyla ilgilenmiyorum
Selçuk aydemir ve ahmet kural, bu ikili gerçekten kaliteli işler yapıyor.
0
gilbeys
(30.12.24)
Siyasi bir arka planı yok, tabii platformunda yayınlanınca herkes öyle saçma salak yorumlar izledi. Çok hype var doğru. Bu kadar hype olmasaydı son yıllarda izlediğim en iyi yerli dizi derdim ama hype işini abartanlar da var o kadar da değil tabi. Gayette izlenir güzel proje, yarım saatlik iş yapınca oluyormuş demek dedirtti
0
avatar is back
(30.12.24)
ben şahsen beğendim. konusu işlenişi hiçte fena değil. eksiklikleri, olmamış yanları baya bir var ama yinede izlenir.
ahmet kuralı sevmem ama bence iyi bir iş çıkarmış.
yalnız bunu trt dışında bir platform yapsaydı veya senaristi kendilerinden, sıkma başlı olmamış olsaydı şuan sabah akşam öven kitleler ayaklanmıştı. rtük anında harekete geçmişti. dini değerleri aşağılama diye. olmasa bile oldu derlerdi.

ayrıca son dönemde tabii fena işler yapmıyor değil. geçen çırak diye bir dizisi denk geldi. onun konusuda fena değildi.
platformda gırla propaganda dizileri ve filmleri dolu orası ayrı.
0
my fault
(30.12.24)
Turkiye'de siyaset her yerde. siyasi yonden bakarsak trt'de yayinlanan seylere onyargim var benim de. hepsinin siyasi bir ajandasi var. ote yandan ahmet kural'in daha once yasadigi aile ici siddet taraflari da var. bunlari dusununce durus olarak izlememek bir secenek. ben leyla ile mecnun'dan beri trt'de bir sey izlemiyorum.

internette cok fazla ovuldu dizi. o yuzden eger siyasi konulari, yayinlandigi platformu ve ahmet kural'i kenara koyup dizipal'den izledim ve baya begendim. sanatsal yonunu vs bilmem. normalde dram dizileri izleyemem ama akti gitti, 1-2 gunde bitirdim tum diziyi ki daha once cok cok az seyde bu kadar kisa surede bu kadar fazla bolum izlemisimdir. bi tek son sahnelerini begenmedim, cok hizli gerceklesti her sey.

togg gibi siyasallasti dizi de, sebebi de yayinlandigi platform bana kalirsa. o yuzden insanlar kutuplasti dizi cevresinde. normaldir Turkiye icin. ulkeyi cumhur ve millet ittifaki olarak ikiye bolersek, herhangi bir tarafin yaptigini kendi taraftarlari her turlu desteklerken(veya hoslarina gitmiyorsa gormezden gelirken) diger taraf hep elestiriyor. sasirmamak lazim o yuzden.

not: mahalle baskisindan oturu eksideki basligina bir sey yazamadim :) ovecektim ama rende binasi vs diye yaftalanmamak icin yazmadim bir sey. keske para verseler de yazsam xD
0
fakyoras
(30.12.24)
Diziyi seyretmedim
İyi ya da kötü olabilir.
Ama trt akp'nin propaganda aygıtı.
Rastgele iş yapmıyorlar. Herşeyde alttan üstten ideolojiyi veriyorlar.
0
parka
(30.12.24)
Ödediğin elektrik faturasından satın aldığın cep telefonuna kadar saymakla bitmeyecek kalemden trt adı altında senden vergi toplayacaklar.

Sonra senden topladıkları bu vergilerle, trt'ye doldurdukları akrabalarını, yandaşlarını finanse ettikleri yetmemiş gibi kendi ideoloji ve siyasetlerinin propagandasını yapan soytarıları televizyona çıkaracaklar, program, dizi artık ne varsa kucak kucak para saçacaklar.

Ama o da yetmezmiş gibi üstüne senin paranla platform kurup yine sana satmaya çalışacaklar. Ve sen de çıkıp bunun neresi siyasi, negzel dizi yapmışlar diyeceksin.

Tebrik ederim, ideal seçmen ödüllerinde dereceye girdiniz.

Yeri gelmişken bir kez daha; uçarken gölgesi bu iktidardan yana düşmüş kuşun kanadını...
0
thracia
(30.12.24)
ne muhafazakarım ne akpliyim. ahmet kuralın oyunculuğunu seviyorum. herkes ölecek düşüncesi önce muhafazakarları korkutsun, şu an en çok malı mülkü olanlar bu kesim. ölü yıkama sahnesi eskiden olsa çok tartışılırdı, şu anda o kesimde sekülerleşiyor. ki dizi de dincileri rahatsız edecek yerlerde var. bu kadar reklam yapılmasının sebebi trtninde bu dijital platform olayında yemek yemek istemesi olabilir.

diziyi izledim muhafazakarlıktan çok sorgulayıcı bir dizi. ahmet kural için iyi bir fırsat. çok da her şeyi kafaya takmamak lazım.
0
mikahakkinen
(30.12.24)
İtici bir reklam çalışması ve tabii platformunda türüne "dram, komedi" yazılmasından kaynaklı ön yargılar ve beklentiler oluştu.

Düşün ki kanser hastası biri her yerde "ölünce beni kim yıkayacak" yazısı görüyor, saçmalık.

ben başlarken Selçuk Aydemir ve Ahmet Kuralı görünce deli gibi gülerim sandım 3 bölüm sıkıla sıkıla izledim sonradan farklı bir şey izlediğimi anladım.

konunun akp ile ne alakası var anlamadım.
0
durbidakka
(30.12.24)
tabii ye futbol maçları için üyeyim. avrupa ligi, konferans ligi vs maçları yayınlanıyor.
çok gündem olduğu için izledim 3-4 bölüm. açıkçası genelin aksine beğenmedim. ama beğenmeme sebebim trt'nin paralı platformunda yayınlanmasından değil. muhalif bir mecrada yayınlansa da beğenmedim derdim. yani içerikten bağımsız politik bir duruş kaynaklı değil negatif yaklaşma sebebim.

sürekli ama sürekli aforizma kasılan, derinliksiz bir hikaye gibi geldi bana. genel olarak sürekli hayata dair hikmetli bir söz/aforizma paylaşma çabasındaki yapımları sevmiyorum. kurgu evreni bambaşka olsa da ezel dizisini de benzer dürtü ile sevememiştim.

yani izlediğim bölümler kadarıyla söyleyeyim, bu dizinin vermeye çalıştığı yalnızlık/hayat/ölüm/varoluş sorgulamalarını kafka, dostoyevski okuyarak çok çok daha leziz, keyifli ve derinlikli alabilirim.

bir de bazı sahneler, diyaloglar çok kör göze parmak basitliğinde geldi bana. ölülerden korkma dirilerden kork vs. çok klişe laflar.

olay akışı aşırı derecede tahmin edilebilir düzeyde. normalde buna çok takılmam, eğer mesaj yeterince çarpıcı ise olay örgüsü ikinci plandadır benim için ama hem derinliksiz hem de olay akışı çok basit olunca daha fazla dayanamayıp bıraktım.
0
wilhelmwasmuss
(30.12.24)
allah kimseye acı vermesin, kimse de o zor durumlarla karşılaştırmasın ama şu "x'ler bu reklamı görünce ne düşünüyorlar, hiç mi kimsenin umurunda değil?" hassasiyeti anneler günü/babalar günü/dünya kız çocukları günü gibi önemli günlerde "anneleri/babaları/çocukları olmayanları hiç mi düşünmüyorsunuz?" hassasiyetiyle aynı. hatta bu hassasiyeti normalleştirirsek "kanser çocuklarının morallerini bozduğu için şampuan reklamlarını yasaklayalım!" bile diyebilir, vegan/vejetaryen dostlarımızın hassasiyetini çiğnememek adına kurban bayramı kutlama afişlerini, mesajlarını, reklamlarını kaldırtabiliriz.

ben epeydir bu reklamı sağda solda gördüm, epey de merak ettim, ben de google'a sordum çoğu kişi gibi. diziyi izlemedim ama sonradan ortaya çıkan reklamlarına bakınca da çok olağan bir şey olduğunu gördüm. dizinin adı gassal, GASSAL, G-A-S-S-A-L. nasıl bir reklam yapılabilirdi?
0
m e b
(30.12.24)
(36)

hp kitaplarını okudunuz mu? kaç doğumlusunuz?

deartheodosia
benim tüm çocukluğum hp okumakla geçti. ama yeni tanıştığım kimse hp okumamış oluyor (evet insanlara soracak kadar önem veriyorum hala). geçenlerde bi kafeden kurabiye almıştım, uff hagrid’in kurabiyeleri gibiymiş bunlar da dedim ve kimse bi şey anlamadı mesela. ya da bence insanların hangi binada o
benim tüm çocukluğum hp okumakla geçti. ama yeni tanıştığım kimse hp okumamış oluyor (evet insanlara soracak kadar önem veriyorum hala). geçenlerde bi kafeden kurabiye almıştım, uff hagrid’in kurabiyeleri gibiymiş bunlar da dedim ve kimse bi şey anlamadı mesela. ya da bence insanların hangi binada oldukları karakterleri hk önemli doneler veriyor. ne düşünüyorsunuz???
0
deartheodosia
(23.12.24)
Benim tüm cocuklugum Harry Potter kitapları ve filmleriyle geçti; koca kadin oldum, hala çok severim. Saçlarım biraz kabarsa "yine Hagrid'e döndüm" derim en basiti, günlük dil kullanimima da yerleşmiştir yani; etrafımda anlamayan kimseyi görmedim şimdiye dek.

94 doğumluyum. İlk filmi de ben 7-8 yaşlarındayken çıkmıştı yanlış hatırlamıyorsam. Sinemada kendimi bilerek izlediğim ilk filmlerden biridir.
0
fraise
(23.12.24)
ilk 4 kitabı okudum.
0
wd40
(23.12.24)
Hp öncesi yüzüklerin efendisi nesliyim ama hp nesli de yaşlandı artık o muhabbeti bulamazsın artık

Edit: 95 sonrası okuyan kalmamıştır
0
grimavi
(23.12.24)
@grimavi abim 87li, kuzenim 94lü, ben aralarındayım. üçümüz de hp okuyorduk ve kitapların yayımlanmasını bekleyen nesildendik. belki 95 sonrası daha uygun olabilir buna
0
🌸deartheodosia
(23.12.24)
93 doğumluyum, seriyi yeni bitirdim:)
0
nothing in my way
(23.12.24)
ne kitabını okudum ne filmini izledim.
0
rentts
(23.12.24)
96lıyım, hp ile büyüdüm. Eskisi kadar manyak olmasam da potterhead'im, beynimde zibilyon trivia var evreniyle ilgili. Ravenclaw'dan selamlar :d

Hatta son üç dört gündür kız arkadaşımla rewatch yapıyoruz seriyi, bugün melez prensi izledik.

İlk 5 kitabı annemle beraber okumuştuk, ben 5-6 yaşındaydım ilk kitaba başladığımızda. Okuma biliyordum ama uzun diye annem okudu, 5. kitap 1114 sayfaydı yine de beraber okumaya devam ettik :D son iki kitabı kendimiz okumuştuk ama ahaha. Sonra iki üç kez daha tüm seriyi okudum tabii ki.

Mesela Hogwarts Legacy oyununu da iki defa %100 olacak şekilde bitirdim, ilk çıktığında ve bi iki ay önce olacak şekilde. Çocukluktan beri beklediğim bir oyundu.

Benim neslimde kitapları okuyan var baya ama filmleri izlemeyen yok gibi. Belki 2000 sonrasında o kadar popüler olmayabilir bilemiyorum.
0
nundu
(23.12.24)
90, bütün kitapları okudum 4 ve sonrasını mı ne bekledik yıl yıl okuduk diye hatırlıyorum. Filmlerin de ilk 5'ini sinemada izledim, sonra filmlerini sevmedim devamına ilgim kalmadı.(ama kitaplar çok iyiydi diye hatırlıyorum) Bu arada ilk filmin tanıtımını bile çok net hatırlıyorum haberlerde mi ne McGonagall'ın kediden dönüşüm sahnesi falan gösteriliyordu acayip görsel efektli çok iyi film gelecek diye tanıtıyorlardı :)

Ya özellikle 99 ve sonrası bizim için önemli olan hiçbir şeyi bilmiyor. HP, The Matrix, Lotr, Geleceğe Dönüş, The Mask, Looney Tunes çizgi filmleri, Pokemon vs...

edit: bu arada bir hayal kırıklığımı anlatayım. Çocukken Türkiye'den bakarken HP dünyası çok büyülü geliyordu. 24 yaşımda İngiltere ve İskoçya'yı gördüm, aslında çok müthiş bi yaratıcılık yokmuş J.K. Rowling zaten o dünyanın içinde yaşıyormuş dedim :/ yarattığı dünya müthiş ama filmde gördüğüm ortamlar çocukken çevremde hiç görmediğim şeylerdi ve büyüleniyordum, aslında o dünyanın UK olduğunu fark ettim.
0
nhk ni youkosu
(23.12.24)
1995.

hp ben ilkokul ve lisedeyken büyük olaydi. bana cocuksu geliyordu ama büyü falan ne diyordum. hicbir serisini okumadim. filmlerine denk geldiysem izledim hikayeyi de bilmiyorum. lisansi okurken de herkes quidditch oynuyordu. turnuva falan yapiyorlardi avrupa'daki okullarla. allan mallari nerdleri böyle bir salaklik olamaz diyordum fdglhkjg

2020'de ilk kez erkek arkadasimla lockdown'da izledim ve bayildim.

kitaplarini da okumak isterim. verdigi mesaj zamansiz ve hikaye de cok güzel.
0
sonsuz
(23.12.24)
Senin yaşlardayım, hepsini okudum. Kitapları ilk filmi sinemada izledikten sonra okumaya başladım, liseye geçmeden güncel kitapları bitirmiştim. Son 2 kitap ben lisedeyken çıktı onları da o zaman okudum.
Hatta öss'ye hazırlanırken son 1 ayda kafa dağıtmak için tekrar okumuştum son kitabı, o geceler hala aklımda bir yandan stres bir yandan kitaptan aldığım zevk. Erken uyumam lazım ama sayfalar peşini bırakmıyor, geceliyorum...
Filmlerle devam ettim sonra, son film çıktığında da üniversitedeydim. Çocukluk ve ergenliğimin tamamında, kitabıyla filmiyle bi şekilde hayatımda olmuş. O dönemlerdeki birinin okumasa bile illa izlediği bir hikaye.

95li bir kız arkadaşım vardı o da severdi, sonrasında doğanlar da kitaba olmasa bile filmlere maruz kalmıştır. Z kuşağı uzak kalmış olabilir bir tek, bir de 85 ve öncesi diye düşünüyorum.
0
Bruce
(23.12.24)
Harry Potter'a ilgim o kadar sıfır o kadar yok ki başlığı okuduğumda H.P. Lovecraft'la ilgili zannedip onunla alakalı cevap verdim.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(23.12.24)
91liyim. turkcelerini sayisiz defa, ingilizcesini de birkac defa bastan sona bitirdim. artik kitaplari ezberlemistim bir paragrafi okurken sonraki paragraf aklima geliyordu. benim kadar manyagi 10-15 kisi falandir turkiye'de.

filmlerini cok sevmedim, ilk filmi disinda acip da izleyeyim dedigim filmi yoktur. bir de ucuncu film fena degil. ama kitaplari bambaska bir dunyaydi. oyle buyulu bir dunyanin icine cekilmek apayri bir duyguydu. universiteye kadar sayisiz kere okudum abartmiyorum.

harry potter ile buyuyen nesildik. kitaplar 2001'de cevrildi. o zamanlar ben 10 harry 11 yasindaydi. son kitapta da ben 16 harry 17 yasinda. beraber buyumusuz. son kitabi arkadasin tanidigi kitapcidan ayirtmistik ve sinifca almaya gitmistik. cunku tukeniyordu hemen. o gece uyumayip koca kitabi bitirmistim. binam ravenclaw'dir ama slytherin'e de sempatim vardir.
0
antikadimag
(23.12.24)
@nhk

ilk kitap 99'da turkceye cevriliyor ama cok populer degil o zamanlar. dost kitabevi basiyor hatta buyulu tas diye cevirmisler. sonra seri patlayinca 2001'de yky haklarini alip o zamana kadar yazilmis ilk 4 kitabi cevirip getiriyor. turk halkinin hp ile tanismasi budur.

sonra 2 senede bir yeni kitap geldi onlari bekledik. 2003 zumruduanka, 2005 melez prens, 2007 olum yadigarlari olmasi lazim. 2003 yilinda babama aldirdigim zumruduankayi hic unutmuyorum. hatta yanina bir de dort kafadarlar kitabi aldirmistim ve once onu okumustum. hp'yi bekletip hazzi arttiriyordum :)
0
antikadimag
(23.12.24)
91 doğumluyum, ne okudum ne izledim. Yetiskinligimde bı deneyeyim dedim filmini, çekmedi beni. Çocukken de çok okuyan cok izleyen biriydim ama ya bana denk gelmemiş ya da fantastik olduğu için ilgimi çekmemiş olabilir.
0
abuzer
(23.12.24)
89'luyum ilk kitabı okuduğumda henüz filmi çekilmemişti ben de 6. Sınıftayım diye hatırlıyorum. Hepsini okudum, bütün filmlerini izledim. En son çıkan Cursed Child tiyatro metnini de okudum (keşke oyununu da izlesek). 9 yaşında oğlum var, birinci ve ikinci sınıfta tüm harry Potter kitaplarını okudu. Hatta sihirli almanak diye bir kitap daha çıktı hp evreni hakkında ansiklopedimsi. Onu gördü D&r da onu da istedi onu da okudu. Bazen gryffindor cübbesi ile geziyor, 8 yaş doğum gününü HP temalı yapmıştık, pastası Hagrid'in Happee Birthdae Harry yazılı pastasıydı.

Komşumuzun ortaokula giden kızı var kaç doğumlu bilmiyorum ama 12 13 yaşlarında sanki. O da baya Potterhead, hatta instagram sayfası açmıştı bir ara Harry Potter ile ilgili az bilinen şeyler, replikler falan paylaşıyordu kendisini zorla takip ettirmişti:))
0
kullanicadi
(23.12.24)
87, Dumbledore'un öldüğü final sayfası ile beraber kitap bitip yeni kitap beklenilinceye kadarki süreçte Dumblodore ölmedi ve işte bu da kanıtı diye dedikodu niteliğinde forum yazıları ve websayfalarının açıldığını hatırlayacak kadar fanıydım. elimde 1. baskı bazı kitapları da var. bence bir şeyi sevmenin yaşı yok. Günümüzde 90'lı yılların dizilerini tekrar tekrar izliyorsa millet bir işin ne kadar iyi olduğu ile alakalıdır.
0
denizmaniaherif
(23.12.24)
artık yaşım 34.

serinin tüm kitaplarını birkaç defa okudum, keza filmlerini defalarca izledim (hatta üniversitede baktım, bir dersin vize/finalini geçemeyeceğim, ben de tüm seriyi hatmetmiştim o gece).

yeni nesil zannedersem bunu bir kültürden ziyade dümdüz karakterler yığını vs olarak görüyor.
bir gün girdiğim bir fırında ravenclaw logolu kazak giymiş bir kasiyer vardı. "aaa, çoğunlukla gryffindor ya da slytherin'i tutarlar ama siz ravenclaw'u seviyorsunuz galiba :)" dedim. kadın da üstüne bakarak "dediğinizi hiç anlamadım, öylesine aldığım bir kazaktı" dedi. sonra harry potter'ı çok sevdiğim için bu temada bir kupa alan arkadaşıma "artık çok özlü iksirimi bununla içeceğim" dedim, bana "yaralarımıza şifa olsun" dedi :(
0
m e b
(23.12.24)
Kitapları da filmleri de zamanında zevkle tükettim ama potterhead sayılmam.
92liyim.
0
norek
(23.12.24)
Popüler kültüre ait referanslar zaman geçtikçe eskiyor ve her yeni nesille birlikte güncelleniyor. Eskinin star wars, kara şimşek, Lotr, Lost, H.P gibi kendi dönemlerini domine etmiş diziler, filmler ve kitaplar yerini yenilerine bırakıyor.

Bence arada şöyle bir fark var; eskiden bu kadar çok platform, uygulama vs yoktu ve odak çok daha yüksekti. Yani mesela Lost yayınlandığı dönemde tüm dünya aynı anda interaktif bir şekilde izlenir, teori geliştirilirdi. Bu da o dönemin popüler kültür jargonunu, referanslarını vs domine ederdi. ancak şimdi çok sayıda platform, çok sayıda uyarlama, film dizi mevcut. Çok fazla odak var ve bunlardan herhangi biri global çapta popüler olsa da bu popülerlik çok kısa sürüyor. Eskiden tek bir dizinin tek bir bölümü için yayınlandığı saatlerde şehirlerde sokaklar boşalırken şimdi insanların böyle bir dizinin varlığından bile haberi olmayabiliyor. Özetle normal bir durum, hele ülkemiz gibi kültür tüketiminin son derece kısıtlı olduğu bir yerde.
0
thracia
(23.12.24)
Ben sadece ilk kitabını okumuştum. Sonra evlendim, kızlarım oldu. Büyük kızım tüm seriyi 1 defa, küçük olanı 10 yaş civarındayken tüm seriyi 6-7 defa filan okudu, her türlü detaya hakim.
0
SiyamkedisiZorro
(23.12.24)
92liyim kitabını hiç okumadım. İlk iki filmini izledim. Çok ilgimi çekmedi
0
jülsezar
(23.12.24)
Azkaban Tutsağı nı almıştı teyzem doğum günümde, delirmiştim okuduğumda. Ateş Kadehi yeni çıkmıştı, ona da yapıştım tabi hemen arkasından. Diğer 3 kitabı beklemek çileli ve keyifliydi. utopyam, esrardairesi gibi forumlarda çok sık vakit geçiriyordum.
Hatta son kitabı yine bu bahsettiğim forumlardan bir ekip çevirmişti Türkçe'ye -oldukça da iyiydi- pdfden okumuştum :D
Fantastik edebiyata meyilli olup da maruz kalanların kolay kolay kaçamayacağı bir furyaydı :v 91 liyim bu arada.
0
lüzumsuz adam
(23.12.24)
91'liyim. sayamayacağım kadar okudum ve izledim. benim güvenli alanımdır hp.
iş arkadaşımın orta sondaki kızına vermiştim, okumak istiyordu. ilgisini çekmedi mesela. ama kızıma zorla da olsa okuturum :)

hala sektör olarak ekmeğinin yenmesi çok mantıksız geliyor o ayrı. ama sadece kitap ve film olarak bakarsak ömürlük bir seri benim için.
0
elorelia
(23.12.24)
okudum, 84'luyum. ilk kitaba lise 2'de baslamistim sanirim. ilk basladigimda ne bu cocuk kitabi deyip biraktim. ama sonra tekrar basladim, ve bir daha birakamadim. tum kitaplari 2'ser 3'er kez falan okudum, filmleri de en az 3'er kez izledim. o zamanlar arkadaslarimin bircogu da okudu kitaplari. cocugum olsa okumasini isterdim.
0
lemmiwinks
(23.12.24)
Yaşlıyım.
Hiçbir kitabı okumadım. Filmleri de baştan sona hiç seyretmedim.
Ama cevapları okuyunca bir eksiklik hissettim. E pub'ını bulursam bakacağım bi.
0
Mirket
(23.12.24)
87liyim, neden okumadım bilmiyorum. hiç çevremde de görmedim. ben o zamanlarda seri stephen king okuyordum. :/
0
dilhun
(23.12.24)
89 doğumluyum. Hepsini tekrar tekrar okumuşumdur filmlerin hepsini de tekrar tekrar izlemişimdir. Mesela hatırlıyorum 5. kitabın çevirisi yayınlanmadan önceki son 50 gün yayınevinin sitesinde her gün bir sayfa yayınlıyorlardı ben de her gün onu takip ediyordum. Gerçekten bir dönemime damga vurmuştur. Ama üniversiteden sonra ilgim azaldı, şimdi de hiç yok. Mesela şimdi yeni dizi çekiliyor sanırım ve vakit ayırıp izleyeceğimi düşünmüyorum.

Büdüt: Hatırlayan var mı ya daha 5. kitabın çevirisi yayınlanmadan Sabah (sanırım bu gazeteydi) JK Rowling Sirius'un ölümünü yazdığı için ağlamış diye ana sayfaya yazarak spoiler vermişti?
0
peki madem
(23.12.24)
gururlu bir ravenclaw üyesi olarak okudum, filmlerini de defalarca izledim. 90 doğumluyum. çevremde hp'ci olduğunu iddia eden ve bina isimlerini bile hatırlamayan köpük birkaç kişi dışında tamamen gözden düşmüş bir seri.
0
brakgn
(23.12.24)
@sanem, bir bilim adaminin romaninini lise sonda okumustum ben de cok etkilendigim bir kitapti.
0
sonsuz
(23.12.24)
Kitapları 2 defa okudum. Eskiden kitapları okumamış ama filmlere hayran görünce şaşırıyordum. Dövmeli bir kızla tanıştım. 1 sayfa kitap okumamış. Filmlerin kesinlikle kitabı okumuş kişiler için yapıldığını düşünüyorum. Kitap okumayanlar için anlamsız şekilde geçen bir sürü sahne var. O yüzden garipsemiştim okumamasını. Artık takmıyorum.

Benim gibi 30 yaşını geçen herhangi birinin ilk defa oturup da Harry Potter okuması çok zor. İlk 2 kitap direkt çocuk kitabı. Ben ilk üç kitabı orta okulda bitirmiştim. Harry benden büyük ama kitapların Türkiye'deki çıkış tarihleri ile neredeyse Harry ile birlikte büyüdüm gibi oldu. Geçen gün 3. defa tekrar başladım okumaya. İlk iki kitapta epey göz devirdim ve sıkıldım mesela.
0
nawar
(23.12.24)
@antikadimag ben de her kitabı 50’den fazla okumuşumdur, abartmıyorum. canım sıkıldığında herhangi bi kitap/sayfayı açıp okumaya başlardım.

bende evde bir ilk okuduğum kitaplar, bir ingilizce seri bir de yeni baskı seri var. boşandığım kişi evde 3 hp serin var, sorunlusun falan diyordu :d if you know you know durumu.

ne çok seven varmış ayrıca, mutlu oldum :) buluşup hp günü yapalım! (ben de ilk filmler dışında filmlerini izlemedim.)
0
🌸deartheodosia
(23.12.24)
@deartheodosia Amerikan İngilizcesi mi, İngiltere İngilizcesi mi? Hangi ülkede basıldı? Sadece "cookie-biscuit" ya da "gas-petrol" gibi kelime farkı yok. Daha ciddi farklar var.

www.hp-lexicon.org
0
nawar
(23.12.24)
87 doğumluyum.
fantastik edebiyat, bilim kurgu ile beraber hiç ilgimi çekmeyen alan olduğu için okumadım. fantastik edebiyat'a az da olsa ilgim olsa kesin okumuş olurdum çünkü çok popülerdi.
0
wilhelmwasmuss
(23.12.24)
filmlerde ilk iki film kitaplara daha sadık ve biraz daha çocuksu ruh var, üçüncü film tam ara geçiş ve serideki en iyi yönetmen olan Cuaron'un filmi olduğu için gerçekten iyi bir film. Keşke tüm seriyi Cuaron çekseydi dedirtiyor ama mümkün olmazdı tabii :D Dört rezil, Mike Newell ile niye tekrar çalışmadıkları belli. Dumbledore'un saçma atarları falan aklıma geldikçe cringe oluyorum (meşhur bi did you put your name in the goblet sahnesi vardır bilen bilir). 5'ten sonra Yates ile devam ettikleri için belli bir sinematografik dil tutturulmuş ama kitaplardan uzaklaşma iyice belli oluyor bence.

Oyunlarını oynayan varsa bilir, ilk üç oyun tamamen kitaptan esinlenen, grafikleri çizgi film tadında ve macera hissini iyi yaşatan oyunlar. Dördüncü oyun yine rezalet tamamen co op oyunu yapmışlar. 5-6 tamamen filmlerin oyunu, ilk üç kadar olmasa da çıktığı dönemde keyifle oynamıştım. 7. filmin oyunlarına ise 1 saat dayanamadım korkunçlardı. Kitapları seven için LEGO oyununu tavsiye ederim. Bir de tabii ki Hogwarts Legacy çok keyifli, kusursuz bir oyun tabii ki değil ama Hogwarts'ı ve çevresini keşfetmek eğlenceli.

Ben de bu kadar HP seven görünce mutlu oldum. Kitapları son okumamın üzerinden birkaç yıl geçti, belki yakında tekrar bir tur atarım diye gaza da geldim :d
0
nundu
(23.12.24)
2016 doğumlu oğlanın masası:p

ibb.co
0
kullanicadi
(23.12.24)
@nawar, uk editionları var ama hiç karşılaştırarak okumadım diğerleriyle :)

@kullanicadi, çok sevimli <3 benimki de büyüsün lotr, hp her şeye bulaştıracağım :)
0
🌸deartheodosia
(23.12.24)
(24)

Aşağıdaki illerden hangisinde yaşamayı tercih ederdiniz?

infernalcadre
En az 3 yıl olacak. Sebep belirtebilirsiniz yada sadece il seçebilirsiniz. Seçimlerinizi kendinize göre belirleyebilirsiniz (ilin büyüklüğü, önemli yerlere yakınlık, ulaşım, sosyal hayat, ekonomi vs.)Lütfen "en fazla" ve "en az" 5 adet seçiniz.1-Afyonkarahisar, 2-Aksaray, 3-Amasya, 4-Ardahan, 5-Artv
En az 3 yıl olacak. Sebep belirtebilirsiniz yada sadece il seçebilirsiniz. Seçimlerinizi kendinize göre belirleyebilirsiniz (ilin büyüklüğü, önemli yerlere yakınlık, ulaşım, sosyal hayat, ekonomi vs.)

Lütfen "en fazla" ve "en az" 5 adet seçiniz.

1-Afyonkarahisar,
2-Aksaray,
3-Amasya,
4-Ardahan,
5-Artvin,
6-Bartın,
7-Bayburt,
8-Bilecik,
9-Bolu,
10-Burdur
11-Çanakkale,
12-Çankırı,
13-Çorum,
14-Düzce,
15-Edirne,
16-Giresun,
17-Gümüşhane,
18-Iğdır,
19-Isparta,
20-Karabük,
21-Kastamonu,
22-Karaman,
23-Kırıkkale,
24-Kırklareli,
25-Kırşehir,
26-Kütahya,
27-Nevşehir,
28-Niğde,
29-Osmaniye,
30-Rize,
31-Sinop,
32-Sivas,
33-Tokat,
34-Uşak,
35-Yalova,
36-Yozgat
37-Zonguldak
0
infernalcadre
(06.11.24)
Bolu, ormanları çok güzel doğası çok güzel ankara istanbul doğrultusunda konumu merkrezi
Düzce, bolu ile aynı sebeplerden
Sinop, ufak şirin bir yer
Çanakkale kuzey ege havası
Edirne, yine batıda büyükşehir imkanları ve çevresi güzel
0
grimavi
(06.11.24)
Amasya
Artvin
Çanakkale
Edirne
Yalova

Sıralamayı tercih değil liste sırasına göre yaptım.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(06.11.24)
Isparta
Burdur
Sinop

isparta ve burdur hem ucuzdur hem de antalyaya yakin. haftasonu kacmak istersen gidebilirsin.

sinop da güzel bir sehir oldugu icin.
0
robert bosch
(06.11.24)
Büyük şehirlere yakın, yaşam tarzıma uygun küçük bir şehri seçerim. Denize de yakın olsun.

Büyük şehire yakın olsun ki sıkılınca gidebilesiniz.
Küçük şehir olsun ki büyük şehir masrafından ucuz olsun.
0
anten
(06.11.24)
çanakkale,
bolu,
düzce (akçakoca güzel yer)

yalova,
edirne

yalova'ya gitmedim.
edirne'ye insanlar güzel diyor, ben çok vakit geçirmedim ama olumsuz yargım yok.

marmara'dan uzaklaşmamaya çalışırdım.
bu şehirler hem küçük ve sakin sayılır, hem de büyük şehirlere ulaşımı iyi.
0
biseysorcaktim
(06.11.24)
Çanakkale
Edirne
Bolu
Yalova
Afyon
0
nawar
(06.11.24)
Bartın
Çanakkale
Edirne
Isparta
Kırklareli
0
inheritance
(06.11.24)
çok farklı iller ve 3 yıl seçeneği olması sebebiyle memur/öğretmen olduğunuzu düşünerek yazıyorum.

1- çanakkale
2 -edirne ( burada yaşıyorum, hele özellikle yeşil pasaportunuz varsa edirne'den yunanistan bulgaristan gibi ülkelere giriş yapmak, semt değiştirmek kadar kolay. sabah birden karar verip yunanistana gidip takılıp akşamına dönebilirsiniz. şehrin kendisi ise ortalama, nihayetinde burası büyükşehir belediyesi bile değil.)

benim kriterlerime göre 1/2 ve diğerleri arasında uçurum var tercih edilebilirlik açısından

3 - bolu
4 - kırıkkale (tek özelliği ankara'nın hemen dibinde olması)
5- sivas (doğu taraflarında bir yer yazacaksam ve seçeneklerde erzurum yoksa sivası seçerim)

bir de bu illerin merkezine göre yorumladım. ilçe bazlı bakılacaksa ooo çok karışır. çünkü anadolu'da genellikle bütün konfor il merkezindedir. merkezi gayet yaşanılır olan ilin ilçesi it bağlasan durmaz mahrumiyet bölgesi çıkabilir.

ekleme: seçeneklerde kırklareli de varmış görmemişim. 1-2-3 çanakkale - edirne- kırklareli diğerlerinde : sivas iptal
0
wilhelmwasmuss
(06.11.24)
çanakkale, edirne, yalova, bolu, sinop.
0
candide
(06.11.24)
1-zonguldak : memleketim, insanı negatif değildir genel olarak, doğası güzel ama kışın muhtemelen baya sıkıcıdır.
2-edirne: üni'yi okumuştum, severim küçük, güzel bi şehir ama öğrenci sayısı galiba çok arttı, o yüzden gereksiz bi kalabalalık olabilir.
3-çanakkale: hep yaşanır bi il olarak geliyor bana, hiç gitmedim ama :)
4-bolu: bi kere arkadaşın düğününe gitmiştim, hoşuma gitmişti baya. zaten şu anda artı temzilik konusu da ayrı bi güzel
5-artvin: sonbahar filminden ötürü hep merak etmişimdir. macera olarak gidebilirdim.
0
high hopes of the sozluk
(06.11.24)
çanakkale edirne sinop
0
mikahakkinen
(06.11.24)
1-yalova ( ege ve marmara ya kara yolu ile çok yakın mesafeler içerisinde.doğası güzel,deniz yolu ile istanbul 35dakika )
2- liste de olmayan trabzon her ne kadar arap akını felan diye kötülenmeye çalışsada çok iyi yatırımlar yapılmakta hava alanı büyümekte,depreme en uzak il ve doğası harika,hırsızlık,anarşi yok )
0
jamswety
(06.11.24)
sinop sinop sinop sinop çanakkale
0
anna sun
(06.11.24)
Edirne (Insani iyi diyorlar, istanbul'a yakin olmasi iyi, cevremin cogu istanbulda)
Giresun (Ailem cogu zaman burada, tanidigim insanlar da var, dogasi harika)
Çanakkale (Aslinda bilmiyorum, iyi deniyor, ne cok sekuler, ne cok muhafazakar, dengeli bir yer gibi hissediyorum genel olarak, deniz baglantisi olmasi onemli)
Yalova (Istanbul'a yakin, kucuk, sakin)
Artvin (Insani iyi sanirim, dogasi iyi, Giresun'a gorece yakin)
0
mbond
(06.11.24)
Yalova
Çanakkale
Edirne
Bolu
Sinop
0
iwasbornonamountainside
(06.11.24)
İnfo, artvine gel
0
abuzer
(06.11.24)
amasya
artvin
canakkale
edirne
sinop
0
antikadimag
(06.11.24)
çanakkale

insanı güzel. bir çok büyük şehire yakın. iklimi güzel. üniversitesi var. adalara ulaşım var. hayat pahalı değil. denizi var.
0
brakgn
(06.11.24)
Çanakkale hepsine tek atar
0
Zetnikov
(06.11.24)
Çanakkale
Edirne
Isparta
Yalova
Bolu
0
essoist
(07.11.24)
canakkale
amasya
duzce
edirne
sinop
0
cooperr
(07.11.24)
canakkale
kirklareli
yalova
edirne

en fazla bunlari isterdim. gelismislik, istanbul'a yakinliktan falan dolayi.
0
baldur2
(07.11.24)
bolu (yeri güzel ist ankara arası)
çanakkale (aralarında en iyi şehir)
ısparta (gittiğimde beklentimin üzerinde çıkmıştı)
sinop (çok sakin güzel bir yer)
yalova (sakin, istanbula yakın)
0
sabenburak
(07.11.24)
Edirne - Memleketim. İstanbul'a yakın. En büyük dezavantajı kışın çok soğuk oluyor.
Kırklareli - İstanbul'a yakın, doğası ve insanı güzel. Soğuk sıkıntı.
Yalova - İstanbul'a yakın
Çanakkale - Yaz turizmi ve insanların birbirine saygısı. İstanbul'a da yakın.
Artvin - Turistik olarak harika bir yer; ama yaşamak için nasıl olduğuna dair fikrim yok. En kötü Batum'a kaçılır.
0
auroraaurora
(07.11.24)
(14)

tek yasamak mi ev arkadasi mi

nickie
avrupa'da buyuk bi sehirde bir suredir beyaz yaka olarak calisiyorsunuz diyelim. 32 yasindasiniz ve bekarsiniz. Sehirde birkac arkadasiniz var ancak herkes is guc derdinde oldugu icin genelde is sonrasi yalniz takiliyorsunuz. Sehir merkezine toplu tasimayla 30-40 dk'lik mesafede ici guzel ve kirasi
avrupa'da buyuk bi sehirde bir suredir beyaz yaka olarak calisiyorsunuz diyelim. 32 yasindasiniz ve bekarsiniz. Sehirde birkac arkadasiniz var ancak herkes is guc derdinde oldugu icin genelde is sonrasi yalniz takiliyorsunuz. Sehir merkezine toplu tasimayla 30-40 dk'lik mesafede ici guzel ve kirasi bi tik daha uygun yerde tek yasamak mi yoksa ayni parayi sehir merkezinde bi odaya vererek cogu yere yuruyerek ve bisikletle giderek canli bir sosyal hayata sahip olmak mi? 32 yasinda ev arkadasi cekilir mi? (maas cok yuksek degil, orta seviye diyelim, o yuzden sehir merkezinde tek eve cikmak mumkun degil)

derdini s... demeyin lutfen. ya da diyin..
0
nickie
(06.11.24)
Kendi tercihim tek yaşamak. Çünkü şehir merkezinde de yaşasam yapabileceklerin de bir noktaya kadar, çevre de bir noktaya kadar. Eğer yorgunum, o yolu her gün her gün çekemem diyorsam şehir merkezi tabii. Ama ev yalnızlığı her evdedir. Ev arkadaşın olsa da olmasa da yalnızlık yalnızlıktır, barışmak gerekir onunla.
0
muhayyer divan
(06.11.24)
Ben o yaşta ev arkadaşı ve onun getireceği belirsizlik, gerginlik, rahatsızlıklarla uğraşmak istemezdim mecbur değilsem açıkçası.
0
salihdt
(06.11.24)
sehirden uzak ve tek.

gelen gidenin olur zaten merak etme. 32 yasinda fulltime calisan birinin ev arkadasiyla yasamasi cok iyi durmaz bence
0
robert bosch
(06.11.24)
karakterine bağlı. ben evlenene dek hep yalnız yaşadım. düzenli ve temiz bir adamım, evde vakit geçirmeyi ve evde kontrolün bende olmasını seviyorum, o yüzden ev arkadaşı çekemem. ki temiz titiz biriysen avrupa'da düzgün ev arkadaşı bulmak da sıkıntı. genelde bizden daha dağınık ve umursamaz oluyorlar.
0
sir gawain
(06.11.24)
Şehir merkezindeki muhit önemli çevresi nasıl. Mesela ben bir süre Dublin’de yaşadım ve şehir merkezinde kesseler oturmazdım nispeten dediğin mesafe kadaruzakta yaşadım. Normal şartlarda git şehir merkezinde ev paylaş derdim. Kaç yaşına gelmişsin ev mi paylaşıyorsun muhabbeti Türkiye’de olur, orada bunu pek takmazlar. Takmıyorlar da çünkü zaten yaşıtımız çoğu insan böyle yaşıyor. Hareketliliğe etkinliklere yakınlık gerçekten önemli. Uzaktaysan bir çok etkenin bir araya gelmesi gerekiyor bu etkinlikleri katılmak için ya da gidip bir iki şey içip kafa dağıtmak için. Ama şehir merkezindeysen daha rahat bir şekilde hadi çıkayım bir hava alayım şuraya buraya gideyim sarmazsa dönerim diyebilirsin. Benzer yaşlardayız bir şeyler yapmak için dediğin mesafenin gözümüzde büyümesi çok kolay ama yakın oldun mu o kadar da zor olmuyor.
0
air
(06.11.24)
tek yaşamaktan vazgeçmek için çok büyük sebepler gerekir. yaşadığınız yerde sosyal ortam sıfır değilse hiç gerek yok merkez + ev arkadaşına. %90 pişmanlık.
0
tukenmez adam
(06.11.24)
Sosyal ortam bekliyor, biraz da ortamlara akmak istiyorsaniz ev arkadasiyla sehir merkezi. Yok ben arada cikarim ama bi sekilde zamanla ortam ve arkadaslar zamanla oturur, evimde keyfime bakayim derseniz tek.
Bu, yasam biciminize ve insanlarla yakinlik seviyenize gore degisecek bir cevap
0
mor oje
(06.11.24)
Ben 36 yasimda ev arkadaslarimla yasamaya basladim. Kotu bi duyguydu. Su an tek kaliyorum, cok da masrafli ama ev arkadaşı istemiyorum ya.
0
Kahvedesu
(06.11.24)
Şu anda yalnız mı yaşıyorsunuz? Bence yalnız yaşıyorduysanız sonradan ev arkadaşına adapte olmak zor olur. Halihazırda ev arkadaşı var ise bir sene daha şehir merkezi deneyebilirsiniz baktınız olmadı ayrı çıkarsınız. Ama kendinizi siz tanıyorsunuz. O 30-40 dklık yol sizin gözünüzde büyüyüp iyice evcimen de olabilirsiniz, o çabayı harcamak size bağlı.
0
peki madem
(06.11.24)
tek yaşamak her türlü ağır basar bende.
0
kumandanim
(06.11.24)
ev arkadaşlığının üniversite öğrenciliğinden sonra tahammül edilebilir olduğunu düşünmüyorum.

30'lu yaşlarda ev arkadaşı çekeceğime kuru ekmek kemiririm.
0
wilhelmwasmuss
(06.11.24)
ev arkadaşı + merkezi konumda ikamet
0
benibulmanlazim
(06.11.24)
Çok kişisel bir soru, ne imkan olursa olsun ben de tek yaşamak derim. Her şeyi mükemmel olsa bile hiç ikinci bir ses / nefesi çekecek, tuvalet sırası bekleyecek isteğim yok.
0
charbiel
(06.11.24)
Tek yaşamak elbette. Yine merkezi ama biraz daha küçük bir daire bakardım senin yerinde olsaydım.
0
iwasbornonamountainside
(06.11.24)
(26)

sizce bir telefon kaç sene kullanılmalı? siz kaç senedir kullanıyorsunuz?

Zetnikov
elimde 5 senelik telefon var yeni cıkan telefonlara özensem de bu baya iyi bi sıkıntı yasamıyorum.tek sorun kamerası mukemmel degıl suan ıcın. bu yuzden seytan durtuyor* sizce kaç sene kullanılmalı bir telefon android / ios?* siz kaç senedir kullanıyorsunuz ve telefonda sıkıntı yoksa sonsuza kadar k
elimde 5 senelik telefon var yeni cıkan telefonlara özensem de bu baya iyi bi sıkıntı yasamıyorum.

tek sorun kamerası mukemmel degıl suan ıcın. bu yuzden seytan durtuyor


* sizce kaç sene kullanılmalı bir telefon android / ios?

* siz kaç senedir kullanıyorsunuz ve telefonda sıkıntı yoksa sonsuza kadar kullanır mısınız?
0
Zetnikov
(04.11.24)
5. yıla giriyorum. Bozulursa tamir ettiririm, düzelmezse yenisini alırım.
0
rock n roll
(04.11.24)
temmuz 2018'den beri hunharca kullanıyorum.
bozulana kadar veya özellikleri yetmemeye başlayıncaya kadar kullanılması gerektiğini düşünüyorum.
0
candide
(04.11.24)
Huawei p20 kullanıyordum 7 sene oldu, sırf hafıza ve kameradan dolayı değiştireyim dedim. Redmi note 12 pro aldım. 108mpxel kamera var ama b.k gibi çekiyor,7 yıllık telefonumun kamerası 100 basardı
0
seindfeld
(04.11.24)
9.aydayım

iphone 15

beter olsun, kafama edeyim alan. şarjı berbat. son ios’la kasılıyor. samsung s20 fe’m vardı. kardeş baskısıyla bunu aldım. memnun değilim.

şahsen snapdragonlu mümkünse gen 3 ve üstü, samsung s serisi bir cihaz alıp ben ölene kadar kullanayım diyorum. başlarım apple’ına da yenilemeye de.
0
baldan kaymak
(04.11.24)
aslında 5 yıl falan rahat gider ama 2-3 yıl içinde çıkan telefonların kameraları gerçekten iyileştiği için insan onlara geçmek istiyor. Artık çoğu anımız bu telefonlarla çekiliyor çünkü. O yüzden benim ortalamam 2-3 yıl işte. Fakat eski telefonu değişim kampanyasına falan sokmazsam bir aile büyüğüne veriyorum telefon işlevini sürdürmeye devam ediyor. Samsung Galaxy S7 halen aktif şekilde annemde :D bi değiştirmenin vakti geldi ama.
0
nhk ni youkosu
(04.11.24)
samsung galaxy j7 ile 7 yıl oldu sanırım.
0
nothing in my way
(04.11.24)
4-5 senedir galaxy note 10+ kullanıyorum, şuan biraz bataryası öldü ama ölüsü bile iş görüyor.

Daha gençken 2 senede bir telefon değiştirirdim. Şimdi bozulana veya işimi görmeyene kadar devam ediyorum.

İşim ne? Yazışma, sosyal medya, oyun, fotoğraf düzenleme, fotoğraf/video çekme... Şuan bunları yerine getiriyor. Bunları yapıp da sürekli telefon yenileyenleri anlamıyorum. Sanki yenisinde farklı bir şey yapıyor... Yenilikleri de takip ediyorum ama hem android hem iphone tarafonda beni aşırı heyacanlandıra bir şey olmadı. Video/fotoğraf kısmında güzel yenilikler var ama profesyonel değilseniz pek gereği olduğunu sanmıyorum.
0
ananiyimioguz
(04.11.24)
Son dört telefonumu aldığım seneleri düşündüm, 2014 2017 2021 2024 diye gitmişim. 3-4 yıl oluyor ortalama olarak. 2021'de aldığım hariç hepsi Samsung son modeldi, 2021de aldığım A serisiydi.

Şimdi S24 Ultra kullanıyorum. Bi 2-3 sene sonra değiştiririm belki şimdilik memnunum gayet. Telefona yapışık yaşayan biri olduğum için teknolojiyi takip etmek hoşuma gidiyor. Her sene yenisini alacak kadar kasmam ama çok eskitmeyi de sevmiyorum. Zaten eski telefonları da ailemden birine veriyorum hep, o yüzden çöpe gitme ya da ikinci elde satma durumum da olmuyor
0
nundu
(04.11.24)
7. nesil iPhone'u 7 sene kullanip 14. nesil almistim. Bunu da gene o kadar kullanirim herhalde. Genel mantigim alirken en guncelin en ust modelini alip uzun sure kullanmak seklinde.
0
sertac akin
(04.11.24)
2012
2017
2023

yeni telefon alma sikligim boyle.
0
hot potato
(04.11.24)
Ülkenin ekonomik şartları gerekçesiyle eğer gözümün tuttuğu bir telefon varsa ve param da yetiyorsa yeni telefon alırım. Çünkü elindeki telefon da planlı eskitme dahil, bugün yarın zaten su koyuverecek. Telefonsuz kalmamış olursun.

Bir önceki telefonum paspas suyuna düştüğü için tamirci görmek zorunda kaldı, 3 yılı geçmişti alalı. Yine de hâlâ tıkır tıkır kullanılıyor. Samsung idi, yenisini General Mobile aldım, daha ilk günlerde "ulan bunu kenara koyup Samsung mu alsam" dedim yani, çok zor alıştım bu telefona, hâlâ hoşlaşmıyorum ama gittiği yere kadar diyorum işte.
0
muhayyer divan
(05.11.24)
Kullanım amacına göre değişir.
Örneğin, benim için sosyal medyada paylaşım yapmak gibi bir amaç söz konusu değil. Bu yüzden gittiği yere kadar kullanırım.
Kapitalizmin kölesi olmak hoşuma gitmiyor.
0
pro9it9is9
(05.11.24)
2016
2019
2022

3 yilda birmis benim.
0
robert bosch
(05.11.24)
Mümkün olduğunca uzun kullanırım, suyunu çıkarırım.

İPhone 4: 2010 Kasım
İPhone 6S Plus: 2016 Mayıs
İPhone 15 Pro Max: 2023 Aralık
0
10551037
(05.11.24)
yavaşlamadığı, daha doğrusu yeni app'leri yeterince hızlı çalıştırdığı sürece telefon değiştirmem. pil değişimi ve benzer bazı değişim/tamirlerle bir telefon 5-6 sene rahatlıkla gider. son yıllarda yeni telefonlarla yeni bir özellik gelmiyor. cezbedecek bir şey yok açıkçası.

akıllı telefonlardan önce telefonların boyutları küçülüyordu, ekranları değişiyordu, zilleri değişiyordu, internetli telefonlar geliyordu, daha iyi kameralı telefonlar geliyordu. ama artık bu tarz kritik değişimler yok. mesela bende şu anda iPhone XS Max var, bu telefon yerine iPhone pro max alsam yeni bir özellik olmayacak. evet daha hızlı, daha iyi kamerası var, daha iyi bok püsürü var ama o telefonda olan her şey bu telefonda da var.
0
co2s2
(05.11.24)
xiaomi mi 6, mayis 2018'de almistim. ana kart arizasi verdi yeni anakart bulup taktirdim. ekran boyunu ve hala cok stabil calismasini sevdigim icin yenilemiyorum. hafizasi az geliyor ama onu da google photos'la cozuyorum. aldigimda iphone kullanan arkadaslar oha kamerasi cok iyi falan diyordu ama su an fersah fersah geri de tabi ozellikle gece cekimleri :D ama cok onemsemiyorum. bozulana ya da 5g cikana kadar devam gibi gorunuyor simdilik.
0
bay b
(05.11.24)
IPhonelar, 4 sene rahat kullanilir, maddi durum iyiyse yegene vs verilip yenilenebilir, degilse 6-7 seneye kadar gideri var.

Iphone 15 kullaniyorum, yani alali cok uzun zaman olmadi. Gunumuz akilli telefonlarinda sonsuza kadar sikinti olmamasi pek mumkun gorunmuyor. Bir noktadan sonra kullanilamayacak kadar yavasliyor. Oncesinde Iphone 2020 SE vardi, 2-3 sene falan kullanmis oldum. Daha fazla kullanmak isterdim de gunumuz telefon kullanim aliskanliklariyla bataryasi yolda birakiyordu.
0
mbond
(05.11.24)
Su an aynı telefonu 5. Senem ama o da google bedavaya değiştirdi telefonu batarya sisince.

Bana kalsa ideali 5-6 yıl. Ben anladığım benim iki derdim oluyor;
Batarya
Güncelleme

Şu ikisi sağlandigi muddetce zerre umrumda olmuyor geri kalan.
0
logisticsmanager
(05.11.24)
3 sene olmuş. Tamir edilemeyecek şekilde bozulana kadar kullanırım. Önceki telefonlarımı da öyle değiştirmiştim.
0
peki madem
(05.11.24)
Android kullanıyorum. Normal kullanımda 4-5 yıl ömürleri var ama iki telefonum tamamen kullanıcı hatası hatta sakarlığı ile gitti. Sonuncusu ömrünü doldurdu. Birkaç ay önce şu an kullandığım telefonu aldım. 13 yılda 3 Android telefon eskittim. Bu 4.
0
nawar
(05.11.24)
önceki iki akıllı telefonu 7şer sene kullandım. şimdiki galiba 3 senelik. ilki windows phonedu, hala canavar gibi ama mağazasında hiçbir şey olmadığı için mecburen androide geçmiştim. diğerleri android. dağılana kadar kullanıyorum.
0
titanyum22
(05.11.24)
2 yıl. iphone 15 pro max var. 17 pro max alırım.
0
gabe h coud
(05.11.24)
Çalıştığı ve aşırı yavaşlamadığı müddetçe kullanmaya devam ederim. Çalıştığım şirket alışveriş çeki verdiği ve telefondan başka bir şey alınamadığı için mecburen 2 yıl önce değiştirdim son telefonumu. Sadece benzer bir durumda hali vakti yerindeyken değiştiririm.
0
auroraaurora
(06.11.24)
Saydım 2012 den beri 4 telefon değiştirmişim şu an bu dördüncü
0
kullanicadi
(06.11.24)
. verimli çalıştığı, idare ettiği, aşırı yavaşlamadığı sürece değiştirmem telefonu - ki bu da hep 3 yıl a denk geliyor benim için.

. ufak tefek hemen şipşak tamiratla hallolmayacak bir arıza varsa, güvenlik endişelerim sebebiyle tamir e bırakmam yenisini alırım.
0
wilhelmwasmuss
(06.11.24)
ilk telefonlarım 2 sene civarındaydı. hem gençtik o zamanlar hem o telefonların ömrü o kadardı.

2018 - 2022 arası yaklaşık 4 yıl kadar huawei orta kalite bi cihaz kullandım. iyiydi bıraktığımda.
sonra iphone'a geçtim. 2buçuk yıldır iyi. değiştirmeyi bi ara düşündüm yakınıma verip kendime daha iyisini almak için ama memnun olduğum için değiştirmedim. yenileri de ateş pahası, gereksiz bir harcama olacaktı.

orta-üst segment telefonlar 4-5 sene rahat kullanılıyor.
alt segment ucuz telefonlar 2 sene sonra değiştirme ihtiyacı doğuruyor.
0
biseysorcaktim
(06.11.24)
(28)

10 defadan fazla izlediğiniz

Bir ben var benden şurada
Bir film var mı, birkaç film de olabilir.
Bir film var mı, birkaç film de olabilir.
0
Bir ben var benden şurada
(24.10.24)
12 Angry Men'i 20 defa da izlemiş olabilirim kaç kez izlediğimi bilmiyorum her izlediğimde ilk kez izlemiş gibi zevk alıyorum.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(24.10.24)
Back To The Future serisi. En çok de 1. ve 2. filmi seviyordum ama
0
biz siz onlar bensiz daha mutlular
(24.10.24)
-Atla Gel Şaban
-Tokatçı
-Mavi Boncuk
-Titanik
-Kuzuların Sessizliği
-Rocky IV
0
yurtsuz john
(24.10.24)
the dark knight, gora olabilir.
belki birkaç kemal sunal filmi
0
jelly bear
(24.10.24)
Senede en az 2 kere Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin extended halini izlerim.
0
nawar
(24.10.24)
The Shawshank Redemption
0
pilot monitoring
(24.10.24)
Buz devri serisi
0
Mirket
(24.10.24)
Esaretin bedeli
Braveheart
0
etna
(24.10.24)
Çocukken vcd playerımızın olduğu dönemde okuldan eve gelip defalarca aynı filmleri izlerdim. Harry Potter ilk üç filmi, disney/pixar fimleri, shrek 1 ve 2, bruce almighty, first 50 dates ilk aklıma gelenler. Ha bi de pokemon ve digimon filmleri vardı :d bunları 20 kez de izlemişimdir. Sonraki dönemde izlediğim çok az filmi ikinci kez izledim. Mesela geçen hafta forrest gump'ı ikinci kez izledim netflixten ayrılmadan önce
0
nundu
(24.10.24)
bilumum yeşilçam filmlerini saymıyorum. 30 yaş ve üzeri olan hemen herkes izlemiştir çünkü,

daha yakın zamanlar için ise:

- yahşi batı
- hacıvat karagöz neden öldürüldü?
0
wilhelmwasmuss
(24.10.24)
kooperatif kemal
0
yazar yazmaz yazan yazar
(24.10.24)
Lord of the rings, Hobbit bir de Harry Potter
Rahat 10 kez izlemişimdir hepsini
0
kullanicadi
(24.10.24)
Heat

5 ten fazla izlediklerim de
The Godfather
True romance
A Perfect murder
Ahlat ağacı
Collateral
Kuzuların sessizligi
0
deer hunter
(24.10.24)
hababam sınıfı
tosun paşa

tv'de görürsem izlerim.
hiçbir zaman bir filmi tekrar tekrar izleyeyim diye oturup açmışlığım yok.
0
yetkili birine benzeyen abi
(24.10.24)
you've got mail <3
0
robert bosch
(24.10.24)
The Fall
Titanic
Closer
The Holiday
LOTR
Yerli de çilekli pasta
0
a perfect lie
(24.10.24)
kimse de blade runner dememis, 30'dan fazla kez izlemişimdir.
0
deckard
(24.10.24)
Pardon
Geleceğe dönüş 1 2 3
Big fish
0
duster
(24.10.24)
eski türk filmlerini saymayalım, onlar dışında LOTR var.
gerçi nasıl izlemişim bilmiyorum, filme dair bilmediğim bir sürü şey var. pek dikkatli değilmişim belli ki.

10 değil ama çok izlediğim ben-hur var bi de (eski versiyon)
0
biseysorcaktim
(24.10.24)
Matrix üçleme
Star Wars ilk 6 film
Yüzüklerin Efendisi üçleme
Hobbit üçleme
Terminator
0
kumandanim
(24.10.24)
Eski Türk filmleri dışında 10'dan fazla izlediğim film yoktur. Harry Potter 3-4 kere izlemişimdir. Heat 3-4 kere. James Bond serisini (Daniel Craig) 5-6 kere, Bourne serisini 3-4 kere izlemişimdir. Bunlar dışında birden fazla izlediğim çok nadir.

Dizilerden de Gilmore Girls, Dexter, Scrubs, Breaking Bad birden fazla izlediğim diziler.
0
gabe h coud
(24.10.24)
geleceğe dönüş serisi
terminator 2
0
abelardo
(24.10.24)
kemal sunal klasikleri dışında yok. ertem eğilmez, osman seden ve natuk baytan filmleri onlar da. bir de zeki metin filmlerinden 2-3 tanesi.
0
ya ben lan neyse
(24.10.24)
Ruhlar Bölgesi, the others, bugün aslında dündü, hawl un yürüyen şatosu. Sakinleşmek için hep aynı filmleri izlerim genelde
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(24.10.24)
Leon
Brian in hayatı (monty Python)
0
abuzer
(25.10.24)
soul kitchen'ı 4-5 kere izlemişimdir.
0
kullanıcı adı
(25.10.24)
lotr
alien
blade runner
interstellar
0
deartheodosia
(26.10.24)
-Geleceğe Dönüş serisi
-Harry Potter serisi
-Duvara Karşı
-Kader
0
mutekebbir
(26.10.24)
(21)

Kız arkadaşımın annesi hergün arıyor

infinitedreams
Sabah akşam fark etmeksizin aklına geldikçe kız arkadaşımı arıyor. beraber olduğumuz zamanların içine ediyor. normal mi bu durum? farklı şehirdeler. evlilik yolunda ilerliyoruz, evlendikten sonra da aramaya devam eder mi? kız arkadaşımla konuşmalı mıyım bu konuyu bilemedim, acaba bana mı sağlıksız g
Sabah akşam fark etmeksizin aklına geldikçe kız arkadaşımı arıyor. beraber olduğumuz zamanların içine ediyor. normal mi bu durum? farklı şehirdeler. evlilik yolunda ilerliyoruz, evlendikten sonra da aramaya devam eder mi? kız arkadaşımla konuşmalı mıyım bu konuyu bilemedim, acaba bana mı sağlıksız geliyor bu durum yoksa normal mi?

teşekkürler
0
infinitedreams
(16.10.24)
Belki ilişkileri her zaman böyleydi ve böyle devam edecek. Birbirlerine çok düşkünlerdir. Bunu öğrenebilirsiniz. Her zaman böyle mi devam edecek en iyi kız arkadaşınız bilir? Bu konuyu konuşsanız garipsemez de normal bi konu. Sorun öğrenin.
Ben annemle haftada bi kere konuşuyorum ama ben de her zaman böyleydim. Herkesle böyleyim. Şimdi benimki sağlıklı yukarıdaki örnek sağlıksız diyemeyiz.
0
a perfect lie
(16.10.24)
evli kadınların anneleriyle telefon konuşmaları yerli yabancı bir çok kaynakta ortak mizah konusu. normal olup olmaması duruma ve kişilere göre değişir. rahatsız olduğunuza göre size göre normal değil demektir o yüzden konuşmakta fayda var. evlenince değişmez çünkü.
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(16.10.24)
Var öyle insanlar.
Bi arkadaşımın eşi var mesela. Sabah kahvaltıya oturana kadar üç defa araşır annesiyle.
20 yıllık falan evliler. İlk zamanlar sinirden saç baş yolardı arkadaşım. Şimdi kanıksamış.
Yalnız telefonlaşmayla kalmıyor durum. Yılın altı ayı da yatıya gelşyorlar.
Ona göre ayarla kendini.
Bu arada sır falan olmuyor tabi. Senin donunun rengi konusunda bile detaylı bilgi sahibi bir kaynanaya sahip oluyorsun.
0
Mirket
(16.10.24)
ortalama olarak günde kaç kere arıyor ve arama başı veya günlük toplam ne kadar sürüyor bu aramalar?
0
bobinhoo
(16.10.24)
@bobinhoo örneğin haftasonu sabah 10 da arıyor, gün içinde 3 gibi 4 gibi arıyor. kısaca aklına geldikçe arıyor. bazen 3 dakika bazen 15 dakika..
0
🌸infinitedreams
(16.10.24)
günde ortalama yarım saati geçmiyorsa ve asıl önemli olan kısım beraber yaptığınız bir aktivite sırasında kız arkadaşın uzun uzun konuşmuyorsa sıkıntı yaratacak bir durum yok bence.

soracağı bir şey olur, onu sorar kapatır normal bu ama siz beraberken kız arkadaşınız oturup gereksiz muhabbete giriyorsa anormal.
0
bobinhoo
(16.10.24)
Saçmalık. Normal değil.
Oldu ki evliliğinizde bir sorun olursa kendi kızının aklını size karşı çelmeye yönelik hamleleri artacaktır.
Mesele, söylemek istemiyorum ama dışarıdan gelen bu tür uzun süreli etkiyle boşanmaya kadar varabilir.
Eş adayının annesine ileride evliliğinize dair her şeyi anlatabileceğini de bu kapsamda ele alın.

Çocuğunuz olursa, özellikle kitap okumaya alıştırın ki aile veya akrabalar arası tekrar eden gereksiz konuşmalara alışmasınlar.
Ayrıca gereksiz arkadaşlardan da uzak olmuş olurlar.

Evet bir insan annesine bağlı olabilir ama kemdi eşiyle olan yakınlığını da düşünerek arada hassas bir terazi kurmak zorunda.

Annesine bağlı değil, hastalık seviyesinde bağımlı ise sorun daha büyük.
Zamanında biriyle evlilik amaçlı telefonda görüşmüştüm bir tanıdık aracılığı ile.

Uzun konuşmadan sonra bana sorduğu soru kritik soru :
- evlendiğimizde nerede (il) çalışırsınız .
Ben de :
- ekmek neredeyse orada.
Ardından söylediği :
- annem babam burada onlardan ayrılamam.
Bu söyleyenin yaşı az da değildi.
Belli ki konfor alanından çıkmak istemiyordu.

Bir evlilikte erkeğin, anne babasına sürekli yakın olma isteğinde olan eşi varsa onların her an evliliğe müdahalesini de göz önünde bulundurması lazım.
Bu bakımdan eşlerin, dengeyi aile içinde saygı çerçevesinde sağlam kurabilmesi için benliklerinden biraz ödün vermesi lazım.

Evlilik, yatak odasından ibaret bir şey değildir.
0
diyecevaplandı
(16.10.24)
Farklı şehirlerde oldukları için endişeli olabilir. İyi mi, her şey yolunda mı? diye. Aynı şehirde bile olsa endişelenir ki farklı şehirde olunca bu daha da çok olur. Ben de anne olsam sık sık kontrol ederdim çocuğumu.

Birisi ya da birileri musallat mı oldu, yolda yürürken yanından geçen bir ipsiz sapsız yumruk mu attı vs.
0
rock n roll
(16.10.24)
@rock n roll, 35 yaşında bir bireyden bahsediyoruz.
0
🌸infinitedreams
(16.10.24)
7 senelik evliyim, annesi bir gün sektirmez :) rahatsız olmuyorum açıkçası, hele ki çocuğum okuduktan sonra daha iyi anladım.

Eşim benim annemi de benden fazla arar
0
kimlanbu
(16.10.24)
Bunun birey olmakla bir ilgisi yok ki. İsterse 100 yaşında olsun. Özellikle maalesef son zamanlarda her gün bir olay duyuyoruz ve o anne de bunu duyuyor ve endişeleniyor. Birey yine birey bunda bir değişiklik yok. Aynı şehirde bile olsa endiselenir farklı şehirde olunca korkusu katlanarak artar. Anne olsam sürekli ararım çocuğumu.
0
rock n roll
(16.10.24)
Türkiye'de yaşıyorsanız bu durumu sorgulamaya çok da hakkınız yok bence :) (hele ki şu dönemde)

Düşünüyorum da çocuğum olsa şu ülkede kafayı yerdim heralde.
0
makbur
(16.10.24)
Arar kısaca hal hatır eder. Çok önemli değilse daha geniş bir zamanda dönecegini söyleyip kapatabilir. Annesinin kızıyla kızın da annesiyle hergün görüşmesi anormal değil. Asıl anormal oran birbirinden habersiz ebeynler bence. Kız çocuk olmak zorunda değil. Anne hergün oğlunu da arayabilir ve bu bence son derece normal. Ülke koşullarına hiç girmiyorum bile.
0
hepimizkediyiz
(16.10.24)
Telefonda biribirini yeni tanımaya başlayan insanlar hariç kim günlük ve saatlerce konuşuyorsa arama mesafe koyuyorum, boş insana ayıracak ne vaktim var ne de kafam, bu durumda çok yakınlarım bile var.
boş boş konuşma ve dedikodu hariç hiç bir şey yapmıyorlar.
0
eja
(16.10.24)
Hal hatır sormak için aranabilir de uzun uzun sohbet ediyorlarsa eja +1.
Olağanüstü bir gündem yoksa telefon sadece hızlı iletişim aracı benim gözümde.
0
auroraaurora
(16.10.24)
kız arkadaşınızın gelen aramaları açmayarak her aramaya cevap verilmemesine, meşgul olabileceğine annesini alıştırması lazım.
0
bass solo take one
(16.10.24)
bence de herkesin normali farklı. ben mesela ilk öğrencilik zamanlarımda çok konuşuyordum. arkadaşlarım abartma dediler. azalttım sonra. şu an 2 haftada 1 annem ararsa konuşuyoruz, o aramazsa ben zaten aramıyorum.

bi kuzenimle annesi günde 3 kez konuşuyolarmış (kız 32 annesi 50 küsür yaşında) annesi gidip birkaç ay evlerinde kalıyor her sene. benim annem yılda 1 hafta ya gelir ya gelmez.

sizinki eğer buluştuğunuz kısıtlı zamanda arayıp tüm buluşmayı baltalıyorsa normal bi şekilde söyleyebilirsiniz bence alınılacak bi şey değil. ama zaten 3 dk sürüp kapatıyosa sizin tolore etmeniz daha doğru olur.
0
turuncu tonlarda
(16.10.24)
Sevisiyor mu kızım acaba dur rahatsız edeyim kafasında birisi de olabilir, aman dikkat.
0
encokbenisevinnolur
(16.10.24)
gayet normal bir durum, evliliğinizde de sorun olacağını sanmıyorum (sen sorun etmezsen) komik cevaplar var gerçekten, insanlar kafayı yemiş.
0
ravenudon
(16.10.24)
normal bir durum değil.
içinde bulunduğumuz kötü zamanlarla filan ilgisi olduğunu düşünmüyorum. muhtemelen yıllardır bu şekilde devam ediyordur.

evlenince de değişeceğini sanmıyorum.

her gün aramasındaki asıl problem, evlendiğinizde önemli/önemsiz ikinizin arasında, hayatınızda olan her şey anne tarafından da bilinecektir. özel diye bir şey kalmayacaktır.
0
wilhelmwasmuss
(17.10.24)
Maalesef bazı anneler sınırlarını bilmeyebiliyor evladı da aslında bunun bir istismar olduğunu genç yaşında anlamıyor ve evlat olarak bundan rahatsız olmuyor. Eğer bu konuşmalarda her şeyi eksiksiz annesine anlatiyorsa büyük problem bence. Siz evlilik yolunda ilerlesenizde evli değilsiniz bu yüzden bunu kendisine sormak saldırgan bir tutum gibi görünebilir ama netlikle bunu söylemenin bir yolunu bulmalı ve mantıklı argümanlar ile güven vermelisiniz
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(17.10.24)
(12)

yaş ilerledikçe oyunlardan zevk alamamak

arkady svidrigaylov
bu muhabbete pek inanmazdım cidden varmış böyle bir şey. uzun süredir oyun oynamıyordum 2 haftalık izne çıktım. benim tatilim de yazlıktaki evimizde pineklemekten ibaret. dışarı çıkmayı sevmiyorum. tatildeyiz boş zamanım var haliyle steam'dan bir oyun yükleyeyim dedim. birkaç sene önce half life aly
bu muhabbete pek inanmazdım cidden varmış böyle bir şey. uzun süredir oyun oynamıyordum 2 haftalık izne çıktım. benim tatilim de yazlıktaki evimizde pineklemekten ibaret. dışarı çıkmayı sevmiyorum. tatildeyiz boş zamanım var haliyle steam'dan bir oyun yükleyeyim dedim. birkaç sene önce half life alyx'i satın almıştım. half life zaten çocukluğumun oyunu. bol hikâyeli bir oyun, zaman geçirir bir yandan eğlenirim dedim.

oyunda herhalde 45 dakikadan fazla durmadım. oyunu beğenmediğimden değil aksine aynı modla yapılmış half life 2'i çok severek bitirmiştim seneler önce. beynim bu oyuna kafa yormak istemedi, bu oyunla yorulmak istemedi sanırım. 45 dakika bile zor durdum, çıktım oyundan.

age of empires vardı. çocukluğumda en bayıldığım oyunlardan biriydi. çocukken hep 4'ün çıkmasını beklemiştim. seneler sonra ben büyüdüğümde oyunun 4'ü çıktı satın aldım 2 dakika duramadım onda da.

abi cidden yaş ilerleyince en sevdiğimiz oyunlardan bile nasıl soğuyoruz ?
0
arkady svidrigaylov
(06.10.24)
Var abi var yıllar önce burada sormustum, hala aynisi. Arada geliyor şöyle 5-6 saat oynuyorum. Sonra haftalarca gene yok. Şimdi hanim ailesinin yanina gidecek o dönem bosluktan oynarım dedim.

Sogumak değil de hayatta çok şey var gelecegimizi etkileyecek. Misal benim fransizcami çok daha iyi yapmam lazım, sirkete yeni gelecek uygulamayi ogrenmem lazım, yeni is sebebiyle bazı şeyler ogrenmem lazım ve çoğunu da boş vaktimde yapıyorum. Bunlar benim belki gelecek 10-20 yılımı etkileyecek, haliyle onun anksiyetesi ile oyun oynarken vakit bosa geciyor hissediyorum yapamıyorum.

Misal benim hanımın oyunlara baslatan benim, benden kat kat fazla oynuyor, her gün oynuyor hatta. Herkeste olmuyor yani ama olanlarda bunu çözen görmedim. Gerçekten hayatinizda stres yoksa, gelecek kaygisi yoksa o zaman olur. Misal 2018 yılında yeni işte basit satin alma yapıyordum, aksam 5.30 biterdi is, geleceği düşünecek bir şey de yoktu. Saatlerce oynardim. Şimdi öyle değil.
0
logisticsmanager
(06.10.24)
içerik olarak bir yerden sonra çoğu aynı geliyor, merak yaratmıyor

Benim bir ritüelim vardır, elimde bi kadeh şarap yılbaşı akşamı 1.5-2 saat heroes 3 açar oynarım yeter :)
0
grimavi
(06.10.24)
Yaş ilerledikçe kafa kaldırmıyor bence.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(06.10.24)
en güzeli arkadaşlarla beraber oyunan reel oyunlar. kutu oyunları, 101, batak gibi.
0
jelly bear
(06.10.24)
ben oldum olası, insanı yormayan simulasyon oyunlarını sevdiğim için kafa kaldırmama olayını yaşamadım. hatta steam de achievement sistemi olduğundan bu tip oyunlardan sıkılmıyorum da. yaşım 37. severek oynuyorum.
0
wilhelmwasmuss
(06.10.24)
bir kişi de demiyor ki half-life alyx'i nasıl oynadın? örnek verilecek oyun bu mu sizce?

oyunlardan zevk almamak başka VR'dan zevk almamak başka.
0
late viper
(06.10.24)
27-28 gibi birakmistim ben..

gecen sene cocuga ps5 aldim, hatta heves ettim gittim yeni cikan diabloyu aldim eski gunlerin hatrina... eve gelip bir duble viski koyup oyunu aciyorum, 10 dakikada bayiyorum.

40'i devirip oynamaya devam edenlere hayret ediyorum yaw..
0
cooperr
(07.10.24)
Kafa yoran oyunları bırakıyor insan o yaşlardan sonra basit kafa dağıtan oyunlara yönel serious sam oyna mesela ama ilk versiyonu oyna
0
basond
(07.10.24)
vallahi ben sadece yilda bir kere far cry, painkiller veya age of mythology atiyorum. oyun oynamak icin pc basina gecince ne yapiyorum ben aga ya sorusu kafamda cinliyor.
0
baldur2
(07.10.24)
20'şer dakika roundları olan oyunlar dışında ben de sıkılıyorum. 5-6 el sonra bu oyunlar da sıkıyor hatta. (battlefield 1 vs)

bence hem vakit kısıtlı hem oyunda harcanan vakti başka yere harcayabilirdim hissi insanı bırakmıyor.
0
bass solo take one
(07.10.24)
Hayat acimasiz soguk ve zalim

Para kazanilmasi lazim faturalar fln kira kafa bir trilyon artik

Evin olsa evlendin diyelim cocugami bakican karina mi ev islerine mi yoksa meslegine mi sosyal hayatina mi

Yas ilerledikce hayat ciddilesiyor

Oyunlar bana cocukca geliyor suan birde online sevmiyorum veletler var bi suru oyle akli basinda adam bulmasi zor

Ayda yilda bir red alert oynarim pcden
0
Zetnikov
(07.10.24)
care nintendo switch.

cocukken ps'im olmadi hic ve cok ozenirdim. sonra para kazaninca ps5 aldim kendime ve cogu oyunu oynayamiyorum bile. tlou serisini cok begenerek oynamistim ama baldur's gate aldim biraz oynadim duruyor kenarda. rdr 2 bile oynayamadim. bunlar cok begenilen oyunlar.

switch varken oynuyordum sadece. cunku telefon gibi canin sikilinca alip 1-2 saat vakit oldurup kenara atabiliyorsun. o cok guzeldi.
0
antikadimag
(07.10.24)
(1)

Aruz vezninin okunuşu farklı mi

WithWorth
Sen ben hem dem kim kime dum dumaÇıtı pıtı kız baksa bana da1. Aruzu parcalayip hece olcusune gore yazdigim bu siirkulak mi tirmaliyor ? Problem tam nerede ?Bu şiirin ahenginin rahatsiz ediciliğini nasil anlayabilirim ?Yada aruzda tek bir heceyi değiştirsem, bunu anlayacak bir kulak mi var adamlarda
Sen ben hem dem kim kime dum duma
Çıtı pıtı kız baksa bana da

1. Aruzu parcalayip hece olcusune gore yazdigim bu siir
kulak mi tirmaliyor ? Problem tam nerede ?
Bu şiirin ahenginin rahatsiz ediciliğini nasil anlayabilirim ?
Yada aruzda tek bir heceyi değiştirsem, bunu anlayacak bir kulak mi var adamlarda ?

2. Bir de aruzu okurken, kendimizi kasiyor muyuz ?
Yoksa normal okurken ahengi kendiliginden ortaya mi cikiyor ?
Failün'lerin arasinda duracak miyiz okurken ?
0
WithWorth
(16.09.24)
2. herhangi bir ölçü sisteminde okurken kendini kasmıyorsun. ama bu tarz dizelerden aruz çıkmaz. aruz arapça/farsça kelimelerin olduğu geleneksel şiirlerde olur. yani teorik olarak normal sade türkçe ile de aruz yazılır da çok manasız. çünkü özellikle farsça kelimelerde uzun hece çoktur. dolayısıyla bu failatun vs farsça'ya uygun. yakışıyor.
0
wilhelmwasmuss
(16.09.24)
(12)

Doğulu, Karadenizli ve İçanadolulu

dakota
Bu bölge insanlarının hiç yaşamadığı yer elbette yoktur ama en az yaşadıkları yerler Türkiye’de nerelerdir ? Aynı zamanda dinsel erkinin az olduğu yer!
Bu bölge insanlarının hiç yaşamadığı yer elbette yoktur ama en az yaşadıkları yerler Türkiye’de nerelerdir ?
Aynı zamanda dinsel erkinin az olduğu yer!
0
dakota
(04.09.24)
egedir. özellikle güney ege bence.
0
jelly bear
(04.09.24)
Karadenizlilerin nüfusu, güneydogu anadolu bolgesinde cok cok az bence.
Doğulular her yerde. Ege ve Marmara’da çoğunluktalar.
İçanadolular da Doğu Karadeniz’de ve Edirne taraflarında azdır diye tahmin ediyorum.
0
kedidir o kedi
(04.09.24)
Çanakkale, Tekirdağ, Edirne ve Balıkesir. Tekirdağ'ın karadenize kıyısı var ama Karadenizli diye geçmiyorlar tabii.
0
nawar
(04.09.24)
ingiliz, alman, rus turistin, turizmin az oldugu ege ilceleri, mahalleleri, koyleri,
marmarayi eklemedim cunku is icin gelmis olabilirler.
akdenizi de hem tarimdan hem de mersin falan yakin olunca yerlemis olabilirler diye eledim.

guney ege'de bir ilcede bizim ev guzel bir mahallede olunca komsular ingiliz ama teyzemlerin komsulari hep dogulu :D
0
durgunfoton
(04.09.24)
sanayinin, is gucun olmadigi yerlerdir kutahya
gibi
0
ala09
(04.09.24)
İç Anadolu için Eskişehir.
0
alfired
(04.09.24)
@alfired dostum Eskişehir'de Ağrı, Muş ve Van'ın hemşeri dernekleri var ve sayıları azımsanmayacak kadar çok.

Doğulu, Karadenizli ve İç Anadolulu insanların yaşamadığı yer istiyorsan Edirne'ye bak derim.
0
jesues
(04.09.24)
Tekirdağ'ın sanayi ilçelerinde her üç kişiden biri karadenizli.
Tekirdağ merkez'de karadeniz mahallesi var :)

Edirne'nin kırsal ilçelerinde çoğunlukla yerel halk yaşadığı için pek yabancı yoktur.
aradığın yer edirne. dinsel etki olarak şöyle söyleyeyim düğün, eğlence vb tarzı sesli, gürültülü etkinlikler ezanla çakıştığında kimsenin aman sesini kısalım demeden aynen devam ettiği yegane yerlerden.
0
wilhelmwasmuss
(04.09.24)
Valla Ayvalık'ta hiç kürt görmemiştim, şaşırdım açıkçası. Diğer ırktan da görmedim gibi. Ama Muğla ve Antalya'ya git full kürt. Marmaris'te yerli olarak bir tane minibüs şöförüne rast gelmiştim.
0
nothing in my way
(04.09.24)
İç Ege.

Kütahya Afyon uşak üçlüsünde bunlar yok. Memleketimi sevme sebebim olur şahsen.
0
kaptan maydanoz
(04.09.24)
bence yoktur öyle bir yer. en fakir bölgeler olduğu için mutlaka o yok sandığınız yerlere de göç edenler olmuştur.

benim giresunlu dedelerim başka diyarlar için misal afyon için savaşıp şehit düşüyor, afyonlu kardeşim 'memleketimde giresunlu yok' diye seviniyor.
üzüldüm.
0
g7mor
(04.09.24)
bu konuda en bakir yerler kütahya afyondur ancak oralarda iç anadoluya yakın.
@jelly bear ege nufüsunun yarısı doğuludur. mesela izmir dışındaki tüm fırın pastane işleri karadenizlilerde truzim doğulularda iç anadolularda memur olarak yoğun bulunuyor.
0
mikahakkinen
(05.09.24)
(9)

Taşınmanın Maliyeti

anten
Arkadaşımla sohbet ediyorduk da kiraya zam yapmak mı, yoksa yeni yere taşınmak mı daha makul diye.Şu an istanbul'da kabaca 1 ev tutmanın maliyetidepozitosu emlakçı parası vs derken 60bin lira...Nakliyesi, eşyası sığdı sığmadı, taşınamadı vs yeni eşyası derken 50-60 da orası...minimum 100 120 gibi ge
Arkadaşımla sohbet ediyorduk da kiraya zam yapmak mı, yoksa yeni yere taşınmak mı daha makul diye.

Şu an istanbul'da kabaca 1 ev tutmanın maliyeti
depozitosu emlakçı parası vs derken 60bin lira...
Nakliyesi, eşyası sığdı sığmadı, taşınamadı vs yeni eşyası derken 50-60 da orası...

minimum 100 120 gibi geliyor maliyeti. Sizce doğru mu bu hesap.
0
anten
(20.08.24)
Yeni kira 30 bin
2 kira depozito 60 bin
1 emlakçı komisyonu 30 bin
Nakliye 50 bin

Toplam; 170 bin
0
adwokat
(20.08.24)
kiraya göre değişir tabii maliyet de:

30 bin tl ise kira,
* 1 kira depozito 30k
* 1 kira emlakçı komisyonu+kdv 36k
* aynı yaka nakliye 30k

işte 30-40 da yeni eşyaydı oydu buydu desen 125-135k gibi.
0
gitdaddy
(20.08.24)
Kira ve depozitoyu neden hesaba katiyoruz anlamadim, depozito eski evden alinip yeni eve odenecek, kira da zamsiz haliyle yeni evde odenmeye devam edecek. Ekstra bi masraf yok burada.

Emlakci, nakliye ve badana boya hafif tadilat kaliyor geriye. Nakliye de en fazla 25 30 bin, 50 bin cok abartili sirf nakliye icin. Emlakci da kiraya bagli iste.

Biz gecen ay 15 gun kira 2 eve odedik, emlakci badana boya nakliye, 100-110 bin totalde, ki sozlesme bitis ve baslangici denk gelmedigi icin boyle. Yoksa 70 civarina biterdi is.
0
bosver nicki
(20.08.24)
Görünmez masrafları da hesaba katalım mı?

-Perde boyunun kısa gelmesi,
-Yeni binada merkezi uydu sisteminin olmaması,
-Yeni binada sözleşmen olan internet sağlayıcının fiber hattının olmaması,
-Duşta şampuan rafının olmaması,
-Dolabın yatak odasına sığmaması
vs
0
Mirket
(20.08.24)
@bosver nicki, bence de kirayı hesaba katmak manasız ama 2+ yıldan eski bir kiracıysanız depozito falan hikaye oluyor :/ ben şimdi çıksam depozitom 3000 tl mesela.
0
gitdaddy
(20.08.24)
evden memnunsanız, insan haklarına aykırılık seviyesinde ahlaksızca bir zam yoksa, devam etmek daha mantıklı.
0
wilhelmwasmuss
(20.08.24)
Teşekkürler cevap için.

Kira+depozitoyu hesaba katıyorum zira eski evden alıp alamayacağın meçhul. Bir de ne olursa olsun mesela bir kira depozito ödenmiş, şimdi 2 kira isteniyor. Bir de emlakçı parası var vs.

Anladığım şu an orta halli bir taşınmanın maliyeti 150bin tl civarı.
görünmez masraflarla 200'e kadar yolu var.

@mirket onu düşünmemiştim evet:)

Bugün bir perde bile yaptırsan 10-20bin.
Buzdolabı sığdı sığmadı,
Ankastre uydu uymadı,
Dolap büyük geldi en önemlisi taşınamadı ya da sökülürse dağılacak gibi dersen maliyet büyüyor.
Mesela daha önceki taşınmamda bir dolabı atmak durumunda kaldım o kadar büyüktü ki, sökülünce de derli toplu geri birleşemeyecek haldeydi.

Bu arada @gitdaddy, depozito 1 kira bedelidir yanlış olmasın. O da son ödediğiniz kira bedelidir. 3000 değil yani son ödediğiniz kira neyse onu alırsınız. O yüzden sözleşmeye 1 kira bedeli yazılır.
0
🌸anten
(20.08.24)
fikir olması için yazayım ben de, geçen haftanın fiyatları;

izmir içi iki merkez ilçe arası (50 km mesafe) taşınma maliyeti 37 bin lira (en pahalı seçeneği kullanmadık ama ona yakın bir şirket seçtik, düzgün iş yaptılar, sıfır zayiat. her şey dahil paket idi, her şeyi onlar paketledi, onlar açıp yerleştirdi, eşyaları kurdu).

3+1 evin salon ve oda pencere ve balkon kapılarına orta üst kalite sadece tül perde + mutfak pencere ve balkon kapısına yarı karartmalı plise perde (4 parça) takıldı; 32 bin lira tuttu bu da.

depozito konusunda haklısınız. 10 sene öncesinin nominal değerini değil onun güncellenmiş halini geri alırsınız. bir kira ise yine bir kira ya da daha fazlaysa aynı oran nispetinde. biz de öyle yaptık, depozitomuz ilk kiranın 1,4 katına denk geliyordu, çıkarken de güncel kira bedelinin 1,4 katını geri aldık.
0
orient blue
(20.08.24)
4 Ay önce taşındım, 30k civarında yeni eşya dahil 130k civarı tuttu.

Ben evi büyüttüm, kiram iki katına çıktı o yüzden ekonomik olarak çok faydalı bir seçim değildi.

Ev sahibi saçma bir tutar istiyorsa boyun eğeceğime taşınırım.
0
kimlanbu
(20.08.24)
(8)

89'lu biri, ilk okula hangi eğitim öğretim yılında başladı ?

WithWorth
soru başlıktadır.
soru başlıktadır.
0
WithWorth
(09.08.24)
Normal sartlarda 1995 eylulde baslamis olmali. Yani 1995-1996 egitim ogretim yilinda baslamistir.
0
mbond
(09.08.24)
@mbond Yani 6 yaşını doldurmuş iken ve 7 olmamış iken başlamış oluyor diyorsunuz.
0
🌸WithWorth
(09.08.24)
İşte tam da benim için bir soru! Anaokuluna 1994'te, 1. sınıfa da 1995'te başlamıştım. Ben Kasım doğumluyum ailem yaşıtlarımla gönderdi ama mesela 1989 Aralık'ta doğan kuzenim benden sonraki sene başladı.
0
peki madem
(09.08.24)
95'te başlar. ben 90lıyım 96da başladım. bu şekilde silsileyi takip ettiğinizde göreceksiniz ki tam 18 yaşınızdayken liseyi bitirmiş olacaksınız zaten.
0
brdrbrdr
(09.08.24)
@WithWorth, evet, bence sadece yil dikkate aliniyordu. 1988'liyim 1994 yilinda basladigimi hatirliyorum ve normal baslama yasi oydu.
0
mbond
(09.08.24)
1995-1996

yani 95 in eylülünde
0
wilhelmwasmuss
(09.08.24)
95 eylül'de basladim. 1 Ocak 1989 - 31 Aralik 1989 arasi dogumlu olan herkes 1995 Eylül'ünde basladi.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(09.08.24)
Mart 1989 doğumluyum.

2003 senesinde 8.sınıf bitti. Dolasıyla 1995-96 egitim ogretim yilinda başlamış olmam lazım.
0
put it in your appropriate place
(09.08.24)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.