+1
Eski çevirinin gözden geçirilmiş halini basıyorlar, Dune Çocukları da çıktı ya da çıkmak üzere.

Dune Çocukları da basılmış hocam, bilgi için teşekkür ederim, ithaki ile baslayayim o zaman.

Ben Kabalcı Serisinden okudum ve çeviride büyük bir sıkıntı göremedim. Kapak tasarımı ve fiyat açırısından tatmin edici. Diğer arkadaş da ithakinin seriyi tamamlamadığını söylemiş, o yüzden kabalcıdan alabilirsin bence. Sırayı şaşırma. Klasik serinin yanında Frank Herbert'in çucuğunun yazdığı o serinin öncesini anlatan 6 kitabı da alabilirsin. Bi de Lynch'in filmini izlediysen o seriyi okurken Lynch'e baya söveceksin hazırlıklı ol. Neyse Dune konusunda biraz boşboğazım kusura bakma

Ben ikinci kitabı yeni bitirdim. Devamını çabucak okuma hevesiyle kontrol etmişti kim çevirmiş diye. Yine de ithakiyi beklemeye karar verdim. Kapakları çok güzel ithakinin. Özellikle ikinci kitabınki harikaydı. Kitaba güzel bağlanmış.

konuyu hortlatayım. 3. Kitap Dune Çocukları da İthaki'den üç gün önce çıktı. Üçü bitene kadar 4. kitap kesin çıkar.

www.hdfilmsitesiyiz.net

bu mu?

@RedGoldGreen Maalesef değil altta açıklamada yazan film ama videoda oynatılan yabancı bir film

yok. aldığın biletler aynen geçerli. yeter ki uçağı kaçırma.

sen bi gelişi değiştirirken söyle yine bilet kesene. sonra gelişin iadesi yok diye iptal etmezlerse o uçağa binmediğin için noshow yeme ihtimalin var dönüşte. o yüzden mutlaka belirt eğer o ilk kestiğin bilet üzerinden işlem yapmayacaksan.

@nodrap

zaten indirimli bilet değişiklik yapamaz. gidiş bileti yanacak. dönüşü kullanacak. ben öyle anladım.

geliş biletini değiştiremeyecğim zaten. direkt bi tane türkiye geliş bileti alıcam.

gidiş dönüş aldığın bilette ilk uçağa binmezsen 2. uçuşun bileti iptal oluyor. müşteri hizmetlerini arayıp bir sor..

Gidiş - dönüş biletin gidişi kullanilmazsa dönüş bileti de yanar. Onları ayirttirmak lazım, ayiriyolarsa.

Emniyetten?

@la noix ya ben de öyle düşünüyorum vatan emniyete gitmesi gerektiğini ama daha önce bu işlerle uğraşmış biri varsa doyurucu bi bilgi verse güzel olabilirdi.

gayrimüslim olduğu kimliğinde yazıyorsa kılınmaz, değilse kılınıyor. bazen özel bi vasiyet oluyor onu dikkate alabiliyorlar.
bildiğim bi ayrım yok.

Öncelikle mezarlık ayrımı diye bir şey yok.

Cenaze namazına gelince, sorunu biraz daha açıklarsan daha iyi olabilir fakat cenazenin illa camiden ya da cemevinden kalkmasını zorunlu kılan bir durum da yok. Dolayısıyla, örneğin hastaneden ya da evden de cenaze kaldırılarak define gidilebilir.

ya benim asıl sorum ateist bir kişi vefat ettiğinde, aile bireyleri filan cenaze namazı kılınmasın diyebiliyor mu? derse bu durum herhangi bir sıkıntı yaratıyor mu?

Toplum baskısı dışında bir problem yok. İstersen krematoryumda yakar küllerini Ağrı Dağı'nın zirvesinden savurursun, kimse karışamaz.

aile nasıl isterse öyle oluyor.


cenaze namazı kılınmayabilir, cenaze yıkanmayabilir, mezarlığa defnedilmeyebilir ya da bütün bunlar olduğu halde, hastanede bekletilip, evinde yıkanıp, kefenlenip, namazı herhangi bir kapalı ya da açık temiz bir yerde kılınıp, mezarlığa gömülebilir.

alevi, sünni mezarlık ayrımı olmaz, müslüman gayrimüslim mezarlık ayrımı olur. ama müslümansa ve beni evimin bahcesine/gayri müslim mezarlığına vs gömün derse, toprak olan herhangi bir yere gömülür.

ülkede krematoryum yok, yakılamaz. beni yakın dersen, gömerler. aile varsa ailenin istediği yere, yoksa kimsesizler mezarlığına.

yurt dışına götürülüp, yakılıp, küllerin ülkeye getirilebilir özel sektör tarafından, paran varsa.

hatta parasını verirsen yörüngeye bile yerleştirirler ölünü yurt dışında.

uyduneti etrafında, mümkünse binanda kullanan varsa araştır sor; kötü denen firmaların hizmeti her yerde kötü olmayabiliyor, belki sizin apartmandaki/bölgedeki altyapı ve hizmet sağlamdır. teledünya paketiyle beraber ttnet'e göre ucuza kapatırsın tv ve neti.

d-smart olabilir.

benim hatırladığım kadarıyla staj sürecinde türkiyeye girip çıkman bi problem yaratıyordu. ya da belli bir zamandan fazlasını türkiyede geçirmemen lazım. kaldı ki vizen de tek girişmiş. geri dönüşte o da diğer bir problemin olur.

Tr ye dönmemin amacı almanya için öğrenim vizesi almak. Dolayısıyla elimde sanırım schengen vizesi gibi bir şey olacak. Bu vizeyle hollandaya sonra dönüp devam edebilirim gibi stajıma diye düşünmüştüm

yanlış hatırlamıyorsam 1 haftalık dönüşlere kadar hoşgörü gösteriyorlardı. u.a. ofisle konuşup öğrenebilirsin.

abd'de isteyen, istedigi partiyi kurabilir ve ona oy kullanabilir ama abd'nin siyasi gecmisinde turkiye'deki cesitlilik olmadigindan millet genellikle bu iki partiye oy verir. hatta ara ara amerikali arkadaslarimdan "sadece iki parti var, bu ne bicim demokrasi aq" diye de duyarim.

- ne cumhuriyetçilere ne demokratlara uymayanlar napıyo?
+ populerlik meselesi yuzunden, genellikle bu iki partiden birine gecis yapiyorlar. misal bernie sanders sosyalisttir ama 2016 secimleri icin demokratik partiden aday oluyor.
en.wikipedia.org

- bi ondan bi bundan çıkıyo?
+ en.wikipedia.org

aslında iki parti yok. başka partiler de var ancak en büyükleri bu ikisi. aradaki geçişlerin çok olması değil. 1-2 tane eyalet var aslında onlar belirliyor. çoğu eyaletin kimi seçeceği önceden belli. ohaio gibi bir iki eyalet başkanın kim olacağını belirliyor. çünkü bu eyaletler de kimin çıkacağı belli değil. kaldı ki seçim sistemi bizimkinden farklı olduğu için en çok oyu alman başkan seçileceğin anlamına gelmiyor. eyaletlerden çıkan delege sayıları belirliyor. al gore jr. bushtan daha fazla seçmenden oy almasına rağmen seçilememişti diye hatırlıyorum.

solyaris en bilineni sanırım

solaris en bilineni ama ben yıldız güncesi ve geleccek bilim kongresini daha çok sevmiştim.

polisiye seviyorsan, kör talih de ilginç bir kitap.

Gelecekbilim Kongresi'ni çok beğenerek okumuştum.

Demokrasi penceresinden solun içinde yer alan düşünceler var. En meşhuru sosyal demokrasi. Bunun dışında oldukça güncel olan radikal demokrasiye ve Ranciere'in demos'una da bakılabilir.

Alıntıladığın metin kime ait bilmiyorum ama aşağı yukarı, ironi dolu bir dille solu tarif etmiş. Sol sürekli bir değişimi ve mevcut düşünsel mekanizmaların yıkımını içerir. Bu sebeple solcudan muhalif olması ve yeniliklere açık olması beklenmeli. Bugün için solda yer alan bir akım yarın için muhafazakar bir akıma dönüşebilir. Çünkü solun mantığı belli bir kavram ve teorinin arkasına yaslanmamak ve kavramsal hazineyi sürekli değiştirmektir.

Demokrasi, devlet ve bağımsızlığı üzerine sorduğun soruyu anlamadım.

İnsan insanın kurdudur lafı devleti meşrulaştıran bir söylem(Hobbes'a ait). 'böyle düşünenlerin devletin gereksizliği konusunda' gibi bir cümle kurmuşsun. Bu nedenle bu cümleyi de anlamadım.

maarri'nin yazdığı kısım orası, başta adını verince ne yazdığını da ekleyeyim dedim. demokrasi için; devlet olmadan demokrasi olabilir mi, yoksa demokrasi de devlet gibi gereksizdir mi dersiniz demek istedim. öyle olduğunu düşünmek kısmı için; eğer insan insanın kurduysa, bu düşünceyi kabul ediyorsanız devletin yokluğunda insanların birbirlerini "yemelerinin" nasıl engelleneceğini düşünüyorsunuz demek istedim.

Devlet olmadan demokrasi olabilir. Kavramsal hataya yani anakronizme düşmek istemiyorsak, devlet 17.yy'dan sonra ortaya çıkmış; iktidarın hukuki ve teritoryal olarak düzenlenmesidir. Demokrasi daha devlet kavramı ortada yokken Yunan kent devletlerinde ortaya çıkmış bir yönetim biçimidir.

İnsan insanın kurdudur düşüncesini savunan kişi, otoriter bir yapı çerçevesinde kontrol mekanizmaları öngörür. Bu devlet olmak zorunda değildir. İlkellerdeki kabilede, malikane(şato) çevresinde yükselen feodallikte, imparatorlukta vb. farklı iktidar düzenlerinde bu otoriterliğe rastlanabilir. Katı bir geleneğe bağlı bir sistem olması gerekir şeklinde düşünülüyor yani.

Sol açısından bu duruma bakarsak, olması gereken, sürekli esnek ve kapsayıcı hale getirilebilecek evrensel bir etiğin olması gerektiğidir. Bu yeme işleminin bu etik tarafından önleneceği düşünülür. Ayırt eden noktalar: esneklik, değişim ve katılım.

edit: elbette tartışmaların karikatürize edilmiş küçük bir bölümü bu. Yoksa 1-2 paragrafla anlatılabilecek bir tartışma değil.

öncelikle protector un anlattığı devlet "modern devlet" olarak adlandırılıyor. bunun da ortaya çıkışı dediği gibi 17.yy ve sonrası. sol ve demokrasi bir arada olabilir mi? neden olmasın sosyal demokratlar bunun var olabileceğini idda ederler. kaldı ki demokrasinin nasıl tanımlandığı da önemli. eğer sandıkla yapılan seçimden (erdoğan ın anladığı) bahsediyorsan iran da demokrasi, suriye de hatta bilimum diktatörler de meşru ve demokrat liderler olarak adlandırılıabilir. onun dışında antik yunandaki sistemi bugün uyguluyor olsak emin ol ona demokrasi demeyiz. günümüzde demokrasi dendiğinde insanların eşitliği, adil seçimler bla bla gelir akla. şimdi insanların eşitliği ve özgürlüğü dendiğinde liberaller bunun sadece politik haklar üzerinden tanımlanması gerektiğini söyler. herkes yasa önünde eşit olmalı. herkesin seçme ve seçilme hakkı olmalı vs. sosyal demokratlar ise politik hakların hatta basit insan haklarının bile korunabilmesi için sosyal ve ekonomik hakların da garantiye alınması gerektiğini söyler. sonuç olarak sol ve demokrasi bir arada olabilir lakin senin bu kavramlardan ne anladığın önemlidir.

pasaport cikarmak uzun surmuyor. 2-3 gun icerisinde elinizde oluyor.
diger sorulari bilemiyiciyim.

Bende başka şehirde üniversitede okuyorum ve annemin yeşil pasaport alma hakkı var. Okuduğum için 25'ine kadar çıkartılabiliyor.

Hatırladığım kadarıyla belediyeden oğlu olduğuma ve orada oturmuş olduğuma dair belge almıştık, sonra gidip verdik. Sorun da çıkmadı.
Bildiklerim bu kadar.

Çıkıp gelmesi en az 2-3 haftayı buluyor. PTT kargo bunu yavaşlatan başka bir etken tabii.

hocam ailem ankara'da ben de eskişehirdeyim. o yüzden kargo konusunda pek sorun yaşayacağımızı sanmıyorum, alma hakkım olduğuna emin olsam gerisi bir şekilde gelir. gerekirse gölbaşındaki matbaadan alırım :)

yeşil pasaport alamasan da bordo pasaport çıkar. sırbistan vize istemiyor. rahat rahat gidersin. paran ve zamanın varsa bosna hersek e falan da geç.

25 yaş ve öğrenci olmak (sigortalı çalışmıyor olmak da var tabi, daha sonra bakan eden olursa yanlışlık olmasın), başka şart yok. Bu aralar bir yoğunluk yoksa en geç 2-3 güne elinde olur pasaport. O arada biletini falan da alabilirsin problem olmaz..

teşekkürler sağolun, bosnadan ziyade novi pazar ve üsküp'e geçmeyi düşünüyorum. hatta direkt olarak üsküpten sırbistan'a da geçebilirim de bakalım :)

ikamet konusunda bir yanlışlık var. o şart sadece bakıma muhtaç veya engelli çocuklar için geçerli. normal şartlar:
Reşit çocukların hususi pasaport alabilmeleri için
a) İş sahibi olmamak (Çalışmamak)
b) Bekar olmak
c) 25 Yaşını doldurmamış olmak
d) Öğrenci olmak
Şartlarını taşıması gerekir. Eğer hususi pasaport alacak çocuğunuz bu şartları taşıyor ise müracaata gelirken çocuğunuzun Öğrenci olduğuna dair son 6 ay içerisinde alınan öğrenci belgesi getirilmesi gerekmektedir.
(www.ankara.pol.tr) burada daha fazla bilgi var.

Ben olsam Q3'u seçerdim. Sırf 2.cümleyi aynen yazarak arasan onlarca makale bulabilirsin bence.

Bence 3. Almanlar gecmisleriyle yasalarla ve toplumsal isbirligiyle yuzlestiler. Neredeyse adolf ismi almancadan silindi. Alman erkek cocuklarina sanirim konmuyor artik adolf ismi. Nazi selami, hitler biyigi, swastika gibi simgelerin saka amacli kullanilmasi bile yasak. Ve sanirim yahudilerden ozur dilediler. Tazminat olayini bilmiyorum. Muzeye cevrilen kamplar var. Nazi propagandasi buyuk suc almanyada. Kaynak bilmiyorum ama googleda arastirabilirsin. Basla mesela Almanyadaki soykirim muzeleri. Almanyada swastika dovmesi yaptirmak suc mu. Veya yillara gore adolf isminin konma orani. Bunlari arastir bence.

soru 3 daha kolay. soru 2'yi açıklamaya benim diyen tarihçinin gücü yetmez. o kadar ki almanya'nın nerede başlayıp nerede biteceğine 2. dünya savaşının galipleri bile karar verememiş. çünkü alman veya almanlık kavramını açıklasanız, bu sefer avusturya'yı nereye koyacaksınız. mesela örnek vereyim şu anki alman milli marşı 1918'e kadar avusturya'nın milli marşıydı. tam bir tarif kolay değil. onun dışında danzig'de, schleswig holstein'de, isvriçre'nin kuzey kantonlarında, belçika eupen'de (almanca konuşan toplululuk) almanlar var. o yüzden o soruyu tavsiye etmem.

3. soru daha net ve cevabı belli bir soru.

Q2 yi seçerdim ben. burada yapman gereken klsaik alman milliyetçiliği ile fransız milliyetçiliğini karşılaştırmak. sonra milliyetçilik literatüründen bir kaç adamı ekleyip onların açıklamalarına göre alman milliyetçiliğinin nasıl değiştiğini söylemek.

öncelikle meşruiyet nedir ne değildir bunu sorgulaman lazım. günümüzde yaygın olarak kabul edilen biçimi kaynağını halktan alan biçimdir. ancak bunun dışında krallıklar vs. meşruiyet kaynağını ilahi güç olarak da gösterebilir. ya da bambaşka şeyler olabilir.
diktatörlük bir devlet biçimi değil yönetim biçimidir.
bu arada eğer elinde silah varsa fiziksel kuvvetle de meşruiyetini sağlamış olabilirsin.

Iktidar guc demek. Diktatorluk gucun tek kiside toplanmasi. Bunlari birbirinden ayiran bircok sey var cunku farkli kavramlar. Mesruiyet ise insanin ahlaki bir kavrami. Hukuki zemin olarak yorumlanabilir kismen.
Kavramlari cok karistirmissiniz.

şimdi öncelikle hükümet devlet farklıdır temel bilgisiyle iktidara direk devlet dememelisiniz.

sonrasında weberin devlet tanımındaki meşru şiddet kullanma tekelini yasalara dayanarak elinde bulundurması kısmı sizi ikileme düşürmüş olabilir.
diktatörlük yönetim biçimidir. yönetim şekli ile yapıyı karıştırmış olmalısınız.
tabiki diktatörlükler de devlet olabilir. totaliter devletleri yada tek parti diktatörlüklerini bu şekilde açıklayabilirsiniz. Diktatörlük varsa devlet yoktur diye bir şey söz konusu değil.

@f_d Diktatörlük gücün tek kişide toplanması demişsiniz. Tüm krallar diktatör mü oluyor bu durumda? Yani diktatör olmak için gücün toplanmasının yanı sıra bir baskı olması gerekmez mi?

@vartuhi Fiziksel kuvvetle meşruiyet sağlamak diye bir şey var mı gerçekten? Yani bir diktatörün halkı terörle susturması, sindirmesi meşruiyeti kazandığı anlamına gelir mi? Yazıda söz konusu diktatörün halkın rızasını almaktansa korku aracılığıyla halkın rızasını yok ettiğine değinmiştim de. Eğer dediğiniz gibi bir durum varsa gerçekten diktatör rızayı yok etmektense rızayı korkuyla kazanmıştır şeklinde bir düzeltme yapmam gerekecek.

Kusura bakmayın yine çok karıştırmış olabilirim ama yazdıklarınızı tam olarak sindirmem için kafamda soru işareti kalmaması lazım. Bunca yıl doğru bildiklerimden şüpheleniyorum da şu anda. :>
Yazı bitsin diye baya zorluyorum kendimi. Sanırım böyle zorlamaya devam edersen yazının sonunda kendi adımı bile doğru yazmayacağım. Ama durmak yok yola devam!

aslına bakarsan @gis in anlatımındaki weber tanımında devlet verili bir bölge içerisinde meşru fiziksel şiddetin kullanımını elinde bulundurmasıyla tanımlanıyor. bunun meşruiyetini ne sağlar sorusu dönemlere ve coğrafyalara göre değişir. halkın rızasını almak demişsin bunun günümüzdeki uygulaması seçimler yoluyla olanı ama tarih boyunca değişik şekillerde meşruiyet sağlanmıştır. naziler iktidara seçim ile gelir ancak ondan sonra seçimleri kaldırırlar. kaldı ki halkı korkutmak vs. her devlet çeşidinde var. charles tilly war makes state, state makes organized crime diye bi cümle kurar. her devlet çeşidinin içinde korku faktörü vardır.

Evet dikte etmeyi barindiriyor. Ama guc tek kiside toplaninca, o kisinin sozu yasa oldukca, buyuk kucuk bazi seyleri dikte edebilir ve edecektir, degil mi?

Kisi basi ortalama 146 litre mi? Yahu gunde yarim litre sut eder bu:)

Kim gunde yarim litre sut kullaniyordur ki gunde? Ortalama kesin bilgi mi?

Turkiye inekleri ortalama 10 litre vermez bu arada :) 7-8 litredir ortalama. Karadenizde filan koydeki ineklerden gunde 5-6 litre cikinca sevinilir :) Ancak son yillarda Hollanda inekleri filan cok moda oldu, onlar da en az 25litre filan birakiyorlar.

yanlış bilgi
dağılalım

bilgi doğru mu yanlış mı bilmiyorum.

ancak artık süt ürünleri yapmak için direk süte ihtiyaç duyulmuyor. mesela yoğurt,peynir,ayran gibi.

sevgiler...

Peynir ve yoğurt ile ben yükseltiyorum ortalamayı. Doğrudur ölçümler. TUİK'e göre 14.5 milyon büyükbaş var ülkede. 3 milyon büyük bir rakam değil. 30 milyon da koyun var mesela.

3 kisinin ortalamasini ben sagliyorum sanirim. yetistik bir c1b2k3 gunde 1.5lt falan ortalama sut icebiliyor :)

Bi de yedigim peynir, yogurt da var.

peynir vs. süt ürünlerinin üretiminde 1kg ürün için 7-8 kg süt kullanılabiliyor. o yüzde bu rakam bana çok uçuk gelmedi. hatta şöyle bir haber buldum. www.sabah.com.tr

türkiyeyi büyükşehirlerden ibaret mi sanıyorsunuz. türkiye'de çok büyük bir hayvancılık potansiyeli var. devletin verdiği hayvancılık desteğiyle pek çok kişi besihane açtı. bulunduğum ilçe merkezinde 20 tane en az elli hayvanlık besihane var.
sütü sabah ve akşam olmak üzere sağıyorlar sabah sekiz akşam sekiz 16 litre süt çıkıyordu ortalam bu ilçede...

Amerika tuketici, rusya iran uretici. Haliyle ucuza almak iyi usa icin,digerleri bu dogal kaynak olup sattiklari icin daha cok.kazanabilmek varken , ucuza gidiyor. Sinirli bu kaynak sonucta.

Cindeki fosil yakit uretimini bilmiyorum.

ABD petrol tüketimini azalttı, üretimini ise arttırıp dünyanın en büyük reticileri arasına girdi. iç piyasaya satıyor o yüzdne düşmesi daha faydalı.

RUSyanın Gelirinin %50, İran'In ise büyük kısmı petrol üretimine bağlı, fiyat düşünce gelirleri çok azalıyor.

bu aslında direkt amerikaya yarıyor demek de zor şöyleki. amerika son yıllarda en önemli üreticelerden biri oldu petrol konusunda. iki farklı nedenle; birincisi petrol fiyatları o kadar yükseldi ki eskiden çıkartılması çok pahalı olan yerlerden artık kar edebiliyorlar. ikincisi de kaya gazı diye bir şey var. onun da maliyeeti 45 dolar seviyesinde. o yüzden amerika petrolün bu civara kadar düşmesine izin verebilir diye yorumlar var. çin konusunu bilmiyorum adam diğer iki ülkenin ana kazanç kalemleri bunlar. o yüzden normal.

Amerika tuketici oldugu icin isine yariyor. Uretici olan ulkelerin isine haliyle yaramiyor.

Ancak soyle bir durum var; gecmiste petrol ihrac eden ulkeler fiyatlari arttirip yaptirim uygalama yoluna gittiler. Petrol fiyatlarini yukseltince bu alici ulkelerin tum maliyetleri artti. Petrol disinda neredeyse hicbirsey uretmeyen bu ulkelere bu sefer hersey pahaliya gelmeye basladi. Kendi ekonomileri kotuye gidince geri atmak zorunda kaldilar. Cunku sanayileri yok, bu yuzden kendi kazdiklari kuyuya kendileri dustuler, fazla direnemediler. Fiyatin fazla artmasi da yaramiyor ureticilere.

Hem okudum hem izledim. Liberalizmle bağlantısını hiç düşünmemiştim ama şimdi şöyle bir tahminde bulunayım: siyasal liberalizm demek devletin topluma en az seviyede karışması, toplumun devletten negatif özgürlük çerçevesinde korunması demektir. Dolayısıyla bireysellik ön plandadır. Devlet tarafından bir binada kaderlerine terk edilen kör insanlar hayatta kalabilmek için oyunu bugüne kadar içinde yaşadıkları liberal toplumun kurallarına göre oynamaya kalkarlar yani bencilce, dayanışmadan. Hatırlarsanız tuvaletler çok pisti kimse umursamıyordu. Daha sonra işte dışarı çıktıklarında da herkes etrafı yağmalamaktadır. Bir grup insan da birbiriyle yardımlaşarak hayatta kalıyordu.

Uzun zaman önce okuduğum için detaylar üzerinden fazla örnek veremedim ama genel hatlarıyla liberal toplumu eleştirmiş yazar.

öncelikle burada muhtemelen klasik liberalism değil mesele. John Rawls diye bir amca var. internette John Rawls ve bu kitabı google scholarda beraber arat. orada bi makale çıkıyor "original position in Jose Saramago's Blindness" diye. ben de merak ettim okuyorum şimdi =) okuduktan sonra sana yardımcı olabilirim sanırım.

şimdi okudum yazacaklarım umarım yardımcı olur. kitabı yeni bitirdim ben de bir de bu aralar john rawls okuyordum iyi geldi. önce liberalism geyiğinden başlıyorum. john rawls un iki kitabında(a Theory of Justice ve Political Liberalism) bahsettiği mevzular klasik liberalismden farklı. bütün o social contract teorilerinden filan da yararlanıyor ama bizi burada ilgilendiren bir konsept var o da original position diye adlandırılan durum. Rawls un dediğine göre eğer bizi bir araya getirseler ve hepimiz aidiyetliklerimizden ve kimliklerimizden kurtulsak ya da bunları bilmesek ve temel haklar konusunda karar vermemiz istense adil oluruz. şöyle diyelim atıyorum siyahilere seçme seçilme hakkı vermeyelim diye bir karar çıkmaz çünkü hiçbirimiz gerçek dünyaya döndüğümüzde siyahi olup olamayacağımızın kararını veremeyiz. şimdi bu varsayımsal bir oyun ama kitapta insanlar kör olunca bir bakıma o kimlikler kayboluyor veya bu kimlikleri gizlemek çok kolay. bunu bir kenara alalım.
kitaptaki diğer önemli bir mevzu ise yemeklerin paylaşımı. bunu politik dile oturtursak temel kaynakların paylaşımı burada bir şekilde güven oturtmak lazım. birileri yemekleri adil olmayan birşekilde dağıtabilir veya el koyabilir. burada işte rawls un adalet kavramı giriyor. ona göre bir topluluğun bir arada var olabilmesi için adalete gereksinim vardır. olmadığı durumlarda kaos olur vs. unutulmamalıdır ki insan kazançlarını maksimize etmek ister ama bu amaç çoğu zaman diğer insanların çıkarlarıyla çatışır. eğer well-ordered bir toplumda yaşamak istiyorsak bunların bir şekilde düzenlenmesi gerekir. burada da işte anayasalar vs. devreye girer.
biraz dağınık bir yazı oldu farkındayım ama temel mevzu şu topluluğun bir arada var olabilmesi için bütün bireylerin eşit ve özgür olmaları gerekir. eğer bu şartlar sağlanmıyorsa sağlıklı bir toplumdan bahsedemeyiz. şimdi diyeceksin ki bunun neresi liberalism. rawls amerikada sosyalist olarak bile tanımlanmıştır zaman zaman ancak adam köküne kadar liberaldir. buradaki eşitlik mevzusu daha çok temel haklar üzerindendir. saat geç olduğu için yazım ve dilbilgisi hatalarından ötürü özür dilerim. umarım bir şekilde yardımcı olabilmişimdir.

Hepinize teşekkür ederim çok zahmet etmişsiniz ne kadar teşekkür etsem az dostlar çok güzel şeyler oluştu kafamda biraz daha kavradım sayenizde çok sağolun, hakkınız ödememez :)

Staj yapacağın yer sana orada sigorta da yapacak, yapmak zorunda. Vergisini falan da ödeyecek. Dolayısıyla tam olarak çalışan gibi görüneceksin. O sırada senden pasaportunu ve vizeni de isteyecekler. Yeşil pasaport sana Almanya'da çalışma imkanı tanımıyor. Dolayısıyla kaçak çalışan gibi işlem görme ve Avrupa'da mimlenme / sınır dışı edilme ihtimalin var. Sana tavsiyem bu riske hiç girme. (Almanya'da maaşlı staj yapmıştım zamanında ben de, normal öğrenci vizeme bile bayaa kontrol yaptılar, en son tam 90 gün çalışabileceğime karar verip 6 aydan 90 iş gününe çektiler stajımı mesela)

Bu arada randevuyu alman o güne vize alacağın manasına gelmiyor, zira ZAV denilen bir kurum var ve çalışma vizelerini onlar ayarlıyor idi en son www.zav-reintegration.de , o da epey süren bir şey sanırım. Ciddi bir hata yapmışsın.

eksisozluk.com
www.erasmusum.com

En kötü ihtimalle sınırdışı edilir ve 5 yıl falan ab'ye giremezsin. Ondan sonraki vize başvurularında da 'zamanında kaçak gelmeye çalışmış ve yakalanmış adam' şerhi düşülür. Artı arkadaş senin orada ev falan da bulman lazım değil mi. 10 gün kalmış, ne rahat adamsın :)

Benim zav belgem, kalacak yerim hazır. Sigortayı da enstitü yapmıyor, ben kendim yapıyorum. Normalde belgelerim hazırdı yani sorun yeşil pasaportla iDatadan başvuru yapamayacagimi öğrenince çıktı. Çünkü randevuyu yakın bir tarihe alamadım.

roket adam ın sigorta dediği sosyal güvenlik meselesi. ben bu stajı yaptığımda orada sosyal güvenliğim de yatmıştı. onun dışında şanssızlık olmuş. yapabileceğin maksimum şey bir şekilde randevu tarihini şu önümüzdeki bir iki güne almaya çalışmak. vizenin gelmesi de bir hafta 10 gün kadar sürüyor.

baban olursa olabilirsin sadece diye biliyorum. öyle örnekler gördüm.

ron dennis+1 baban bg doğumlu olsaydı olurdu. maalesef.
evet şengen bölgesine dahiller.

Direkt dedemiz göçmüş olsa yine de olmaz mı?

hayir. sadece babaniz/anneniz göçmen ise olabilirsiniz.

dedenizin babası büyük bir ihtimalle balkan savaşları sonucu göçmüştür. bu nedenle vatandaşlık vermezler size. yoksa mübadele sonucu yunanaistandan gelenlerin torunları da aynı mevzunun peşine düşer ve işin içinden çıkılmaz.

Mavi marmara cok mu klişe olur?? Ya da bi ülkede de facto hükümet kurulsun baska bi ülke defacto hükümete yardım etsin(Bilgilerim cok eski,dpgru olmayabilir)..diger Hukuk fakyltelerinin devletler hukuku sınav sorularından yararlanabilirsin ya da pratiklerden

@bes ikinci söylediğin ilgi çekici geliyor.ama bu dersle ilgili pek bilgim olmadığı için örnek düşünemiyorum hiç işte :(

İrlanda-İngiltere arasında Kuzey İrlanda'ya ilişkin yaşanan sıkıntılar ilk aklıma geldi. Keşmir bölgesi'ndeki sıkıntılar ya da yakinen bildiğimiz Kıbrıs sorunu bu açıdan değerlendirilebilir.

pakistan-hindistan,
yunanistan-türkiye (kıta sahanlığı ve kıbrıs)
kuzey kore- güney kore

şöyle bir sorun bulamaz mıyız; diyelim ki kürtlerle türkiye cum.savaş halinde.x devlet veya uluslararası hukuk organları sırf devlet statüsü olmadığı için, bizimle çeşitli ilişkileri olduğu için bizi tutuyor, oradaki insanların hakları-istekleri-talepleri gözardı ediliyor yani bir şekilde "devlet" olma durumu diğer bireysel hakların, kişi haklarınının önüne geçiyor.bunun gibi bi sorun vs. bulabilir miyim? sırbistanla ilgili boyle bişeyler duymustum sanki :/

mevcut bir olay mi istiyorsunuz yoksa farazi bir olay mi kurgulayacaksiniz.

eger cok kolay kaynak bulmak istiyorsaniz turk-yunan iliskilerine bakabilirsiniz, adalar, karasulari vs vs. hem olay cok hem kaynak cok. en cok isinize geleni secebilirsiniz.
daha guncel olarak turkiye-kibris rum kesimi arasindaki kitasahanligi tartismasi olabilir. gecen sene olan hani su son petrol arama mevzusundan cikan.
sicak takip olabilir, turkiyenin teror eylemleri sonrasinda irak ve suriye ulkesinde askeri operasyonlara devam etmesi. bu konuda da kaynak coktur.

gene turkiye-irak-sutiye arasinda sinir asan sular olabilir. firat ve diclenin sularinin paylasilmasi gibi.

Gabcíkovo-Nagymaros Projesi var hollanda ve slovakya arasinda.

trail semelter olayi var kanada ve abd arasinda

farazi bir olay yaratacaksaniz hayal gucunuzu iyi calistirmaniz lazim cunku o farazilerin hepsi az ya da cok benzer sekilde gerceklesmistir. dolayisiyla o ornek olaylarin hepsine atifta bulunmaniz beklenir.
de facto devlet kurmak olabilir ama tartisma alaniniz cok sinirli kalir. kktc cok fazla bir ornek yok, kaynak bulabileceginiz. zaten de facto devlet taninmasi da basli basina bi olay.
bi elciyi sinirdisi edebilirsiniz ya da bir suctan gozaltina alip tutuklayabilirsiniz. sonra da bunu diplomatik iliskiler sozlesmesi ve teamuller geregi tartisin.
karasularina girmis bir gemide islenen bir cinayet ya da baska bir suc olabilir. hem bayrak devleti hem karasulari devleti olayda hukuki yargilama yetkisinin kendisinde oldugunu iddia eder vs vs.

@halanne hayır gerçek bi olay olması lazım.çok bilinen sorunlar değil de daha çok insan haklarıyla ilgili bi uluslararası hukuk sorunu bulabilir miyim acaba :/ veya bi üstte yazdığım seyle ilgili

yukarda bahsettiginiz turkiye-kurt catismalari, iki devlet arasinda degil yalniz. devlet ici birimlerle devlet arasindaki iliskileri uluslararasi hukuk cok sinirli bir sekilde ele alir. eger illa iki devlet arasindaki sorun ele almaniz isteniyorsa bu ornek cok yanlis olur. ancak insan haklari hukuku acisindan degerlendirebilirsiniz. hadi olmadi savas hukuku/insancil hukuk bakimindan ki o da cok riskli. bu durumda kurtlere ayaklanan statusu tanimis olursunuz. bunun icinde de gerekli kriterleri tasiyip tasimadiklari tartismali. karsi gorusten bir hocaniz varsa sizin degerlendirmenizi objektif degerlendirmeyebilir.

hem iki devlet arasinda olacak hem de insan haklari mi olacak yani?

al bakalım benden sana buyuk kıyak, arkadasimin sitesi olur. www.kureselcatismalar.com

ermenistan ile azerbaycan arasındaki dağlık karabağ sorununu ele alabilirsin.

Ermenistan - azerbeycan +1

@jangbogo cidden büyük kıyak oldu bu.sadece sınavla ilgili değil normalde de takip edicem burayı.teşekkürler :)

maasinin bir miktarini hep euroda tut. ihtiyacin oldukca bozdur. ve euro olarak biriktir. euro hesabin vardir zaten orada biriksin.

genelde hafta basi piyasalar yeni acildiginda biraz yuksek olur kurlar. pazartesi gunu falan bozdur. hafta sonu avm lerdeki doviz burolarindan kac.

internet bankacılığını kullan. yanlış bilmiyorsam oradan daha karlı oluyor. euro hesabının olduğu bankadan bir tane de tl hesabın olsun gerektiği kadarını tl ye çevirirsin sonra bankamatikten vs. çekersin.

tabi ki kapalıçarşıda. orada bile en pahalısını bulmaya çalış, kapalıçarşı içerisindeki bankalar da döviz büroları ile kafa kafaya gider oralarıda göz ardı etme.

zeki döviz mısır çarşısı bahçekapı girişi ile postane arasında en yüksek orada oluyor. kapalı çarşı dahil bu sıralamaya

hayır gerekmiyor. ancak babanızın çalıştığı yerden bir belge yanınızda bulunmalı.

kendisi emekli. eski çalıştığı yerden mi alması gerekiyor? Çanakkale'deydi son işi. yoksa emekli olduğunu gösteren belge yeterli mi?

çok net hatırlamıyorum birkaç sene geçmiş ancak,

çalıştığı kurumdan(benim için tapu ve kadastro) bir yazı alıp bana göndermişti. yazıda da babası şu kadar çalışmıştır ve emekli olmuştur oğlu da tannen'dir gibi bir ibare vardı. babanız emekli olduğu kurumu arasın, durumu anlatsın. muhtemelen bir belge hazırlayıp verirler hızlıca.

her memur emeklisi alamıyor ama.dereceleri var biliyorsun değil mi?

cevaplarınız için teşekkür ederim. üst düzey devlet memuru olarak geçiyordu. derecesi yeterli olması gerekiyor.

pasaport randevusunu aldığın sitede belirtilen belgeleri tamamladıysan ve randevundan 10 dakika kadar önce orada olursan nşa da 10 dakika bile sürmüyor işlemler.

parmak izini daha önce verdiğini varsayıyorum.

fotoğrafçıya söyle pasaport için diye, ona göre çekiyor zaten, onların işi bu. 1 saatte çıkar fotoğraf en geç. ama emniyete gitmeden önce bankaya defter parası ve harç parasını yatırmayı unutma.

biyometrik fotoğrafta herhangi bir sıkıntı olmaz fotoğrafçıda çektirirsen, yalnız hangi ülke olduğunu belirt, bazı ülkelerin istediği ebatlar farklı.
onlarda şablon oluyor zaten, kafanı oraya oturtup ona göre ölçülüyorlar. rahat ol yani.

misal:

www.simgefoto.com

Parmak izini ehliyette vermistim brkac sene once o olur herhalde bida vermem

@ben de

Hocam belli bi ülke yok kafamda bi kenarda dursun kafasındayım o yüzden ne desem adama ortaya karışık bi şekilde çekse

parmaklarını yanına al sen yine de.

o zaman ekstra bir şey demene gerek yok, linkte verdiğim gibi ölçüler. zaten onlarda şablon oluyor merak etme. biyometrik fotoğraf istiyorum diyeceksin sadece.
ben abd için demiştim onların vesikalık ölçüleri farklı olduğu için.

ortaya karışık olmayacak biyometrik fotoğraf. hatta şöyle diyeyim vize için çekilen biyometrik ile pasaport için çekilen biyometrik fotoğrafın ölçüleri farklı. emniyetin sitesinden bak ve fotoğrafçıya üstüne basa basa pasaport için olacak de. sonra tekrardan para vermek zorunda kalma. 15 dakikada çıkar fotoğraf. belgelerin tamamsa emniyetteki işler de 10 dakika sürer.

(bkz: dürümcü raif usta)

çemberlitaş'tan yeşildirek'e inerken nuruosmaniye camii'nin girişine yakın.

Nuruosmaniye Kapısının orada Şeref Han'ı sor, hemen 20 metre yanında Raif Usta var.

Edit: asu önce davranmış.

Nuruosmaniye çıkışında "Dürümcü Mustafa"yı bul. Dürüm bitince sigarada ikram ediyor. o civardakilere bin basar.

dürümcü mustafa +1

raif'te yedik beğendik, bir sonrakine de mustafa

Mustafa'ya gidince haber ederseniz dürümcü zirvesi yapalım, çemberlitaş'tayım.

kimse " Aynen dürüm " dememiş harbiden, çogilginç.

Hacı, Aynen eskisi kadar iyi değil el değiştirmiş galiba. Konsept aynen devam ediyor ama sanki bişiler eksik. Aynen kötü değildir ama Raif, Aynen den bir gömlek üsttedir. (Bence)

bu olabilir mi? üvey babası garson muydu hatırlamıyorum? www.imdb.com

Pkk kafalarina vura vura kutlatti yillardir, yoksa onlar da kutlamiyordu eskiden.

Evet mesajlar geliyor, pkknin diyarbakirda o mitinge katilmayanlara neler yaptigini bir zahmet yaslilara sorun.

sadece bdp filan kutlamıyor, biz de kutluyoruz nevruzu, nevruz aşuresi diye bir şey var. hatta ben lisedeyken o gün ders yapmaz ateş yakıp kutlama yapardık.

yok yani öyle bir şey, rahat olun gönlünüzce kutlayın.

aslında kürtlere ait bir bayram oldugu ve son 20 yilda devlet zoru ile türk bayrami oldugu ileri sürüldügü icin olabilir mi?

aslına bakarsan nevruz, newroz ya da ne dersen de iran ve bu bölgede kutlanan bayramdır. kürtler demirci kawa efsanesine dayandırıyor, türkler de ergenekondan çıkışa. yani bu kürtlerin bayramıdır, yok türklerin bayramıdır demek yanlış ve art niyetli bir harekettir. işin özü perslilerin yeni yılıdır. kelimenin kökeni de buradan gelir. doğal olarak bu bölgelerde yaşayan insanlar bu yeni yıl kavramını içselleştirmiş ve değiştirmiştir. bu nedenle bayramları bile şunun bayramı bunun bayramı diye ayırmayalım, kutlayalım, kutlatalım.
sosyal içerikli mesajımızı da verdik.

oha mantığa bak. sizin orda kutlamıyolar yada senin haberin yok, çağırmıyo kimse seni. bizim üniversitede -selçuk üni- her sene yemek fln veriliyo, ateşten atlıyolar...

@Cumhuriyet Savcısı

PKK Diyarbakır'da kimsenin kafasına vurmuyordu. En sorunlu dönemleri de kapsayan 25 sene orda yaşadım ben. Element uydurmayın.

Pass, demek ki ben baska yerde yasamisim ya da adliyeye yansiyan olaylari baskasi yapiyor, arka tampondan sallamanin manasi yok.

Adamlari o kadar korkutmussunuz ki ifade verirken bile pkknin ajanlari var her yerde diyor.

nevruz bir kürt veya türk bayramı değil aslında. vikipedi'yi açarsanız asya'dan balkanlara kadar kutlanan iran kökenli bir bayram olduğunu görürsünüz. türkler de kürtler de bu bayramı artık pek önemsemezken önce kürt sol hareketler ve sonrasında da pkk'nın benimsemesiyle kürtlerce milli bir kimlik aracı olarak 1980'lerde kutlanmaya başlandı. devlet de buna 1990'larda sahip çıkıp ergenekon'la bağdaştırdı. cumhuriyet savcısının bir bakıma hakkı var. bir kimlik inşasında kullanılmış bir bayramdır nevruz. ve bugün gönüllü kutlanıyor olsa da ilk zamanlarda itekleye itekleye tutmuş bir mayadır. kürtler demirci kawa'ya dayandırması türklerin nevruz'u ergenekon'a dayandırmasından farksız. nevruz'un türkiye'deki türkler ve kürtlerdeki kutlanışının tarihiyle ilgili çok güzel bir araştırma yazısı vardı, bulursam eklerim. nevruz ve newroz'un ayrı bayramlar olduğu savıysa safsatadan başka bir şey değil.

@Cumhuriyet Savcisi

Nasıl ve kimden korkmuşsunuz bilmiyorum ama inanmıyorum açıkçası.

@Cumhuriyet Savcısı

Ayrıca bu suçu tanımadığınız birine isnat etmeniz de yaklaşımınızın ne kadar basit olduğunu gösteriyor. Tanımadığınız birini nasıl terörist diye suçlarsınız? Ergen misiniz? Kaç yaşındasınız siz?

yanlış bilmiyorsam onlar aldığın bileti geçerli kılıyor. şöyle ki; atıyorum 1 haftalık bilet aldın ama o bilette hangi günden itibaren 1 hafta olduğu yazmıyor. sen o bileti bir kere makineye okutunca o günün tarihini ve saatini yazıyor. böylece biletin geçerli oluyor. yani üstünde tarih olmazsa biletinin bir geçerliliği yok. yakalanırsan ceza yersin.

teşekkürler. o zaman dediğin olay başka bir bilet tipi için geçerli. çünkü mobicard biletlerinin üstünde başlangıç ve bitiş tarihi yazıyor. o yüzden bu zamazingo mantıksız gelmişti.

o zamazingolar sadece strip biletler için geçerli. gideceğin istikamete göre kaç tanesini onaylatman gerekiyorsa o zamazingolarda yapıyorsun. mobicardı direkt kondüktöre gösteriyorsun ki çoğu zaman sormuyorlar bile.

gece hayvanları çıkar. ormanına göre değişir. gelincik bile epey saldırgan bi hayvan olabilir, hele porsuk.
akrepler de çıkar kimi gecede. yani evet gündüz gezdiğinden farklı olacaktır ortam.

hayvanlarin avlanma zamanlari farkli olabilir, gece avlananlar, dolunayda avlananlar vs.

gelincik, porsuk, akrep türkiye için de mi geçerli? :) yer: mersin

aslında korkunun en önemli nedeni bilememektir. işte bu yüzden evde otururken elektrikler kesilince bir çok insan korkar. karanlıkta hiç birşey göremezsin, bu bilinmezlik de insanı korkutur. ha gerçi çoğu hayvan gece gece avlanır ama türkiye de hele mersinde herhangi yırtıcı bir hayvan(ayı vb.) var mıdır bilmiyorum. bu yüzden yeterli bir ışıklandırmayla korku azaltılabilir.

gece ile gündüz arasındaki en büyük sorun seninle ilgili olanıdır. çünkü gündüz her şeyi görebiliyorken, gece göremezsin ve tehlikeden kaçamazsın. ayrıca bakma belgesellere hayvanların çoğu gece avlanır. bizim gördüklerimiz çekim yapmann daha rahat olduğu gündüz sahneleridir.

buraya yazmadan önce beklediğim sadece görüş sıkıntısıydı. porsuk morsuk tırstırdı azcık. domuz da var bu taraflarda o da aklıma geldi şimdi. gündüz bulaşmayan hayvanlar gece coşabiliyor yani..

sorunuzun cevabı;hayır. psikopata filan bağlamıyorlar.

Bir de bilmeniz gereken içinizi rahatlatacak bir şey söyleyim eğer özellikle alerjiniz yoksa Türkiye'de öyle sokunca zehirleyip öldürcek, sakat bırakacak bir hayvan türü bulunmuyor. Ne yılanlar, ne akrepler ölümcül değiller yurdumuzda. Porsukgiller filan da öyle aman aman bir zarar veremezler size kuduz köpek daha tehlikelidir saldırganlık konusunda ama hiçbirisi de aletsiz alt edilemeyecek hayvanlar değiller. İnsan hepsinden daha zeki ve güçlü ve tehlikelidir. Ayıyı tenzih etmek isterim ama o da kolay kolay yanaş(a)maz size. Vesselam içiniz rahat olsun hiçbir şey olmaz.

Edit: yaban domuzu da NŞA'da size saldırmaz kaldı ki saldırsa da yiyip bitirmez sizi otobur hayvan ;) sadece boynuzlar biraz hırpalar ve bırakır, en kötü olasılık tabi bu. korkacak bişi yok. illa önlem istiyorsanız biber gazı alın.

evet geçerli izmirde var yani
mersinde de kesin vardır yerleşimden uzak yerlerde. domuzlar da çok tehlikeli ayrıca.

gece hem hayvanın seni hem de senin hayvanı görmen zor olduğu için birbirinden kaçma ya da sakınma daha zor. tesadüfen yırtıcı bir hayvanla karşılaştığında yakınında olduğun için ürküp saldırabilir.

bunun dışında gece senin göremediğin gibi sen de görünmezsin (fener yakıp ben buradayım diye bağırmazsan). o yüzden bir anlamda daha güvenlidir (aslında bu insanlar için geçerli, sapığın ayyaşın takıldığı bir ormansa).

bir de ben varım ormanda ve aniden karşına atlayıp "bok işin mi var lan burada bu saatte" diye anırabilirim; donlarına sıçabilirsin.

sıçarım evet :)

valla dalyanda akrepler insanın üstüne üstüne yürüyodu ve öyle bir yerde beni soksa belki öldürmez evet ama antihistaminiğe erişene kadar herhalde epey osurtur en amiyane tabirle. evet yok hiç buralarda avusturalya akrebi, ama buralardakileri de görmeyin dilerim ömrünüzce. oba yağ tenekesini delen o 20 cm akrebi filan, görmeyin evet. :D

@kediebesi bence yağ tenekesini o delmemiştir. Bir de ne kadar büyükse o kadar kolay gözükür ve hantal olur aslında :P bu arada her akrebin zehiri allerjen bile değil bu bağlamda en tehlikelileri hatay civarında bulunur ki zaten bölgenizde böyle bir sorun varsa elinizin altında serumu da vardır.

hangi elinin altında? öyle bi yerden serumlu bi mekana ulaşmak zaman alan bişey.
o deliyodu tenekeyi ayrıca.
akreplerle çok yakinen ilişkilerim oldu. :D

giyotin

şöyle bir tahmin yürütüyorum: tarihsel materyalizmde ilerlemenin üretim ve güç ilişkileriyle direkt olarak bağlantılı olduğu savunuluyor. fakat pozitivizmde toplumsal ilerleme yalnızca bilimsel düşünce ve dolayısıyla bilim insanlarının bakış açısı üzerinden düşünülüyor. üretim araçları ve toplumla ilişkisi açısından bir argümanı yok (bildiğim kadarıyla). belki bu alt yapı ve üst yapı ilişkilerini dışladığı için bir karşıtlık kurmuş olabilir yazar. yeniden belirteyim, yalnızca bir tahmin.

şimdi emin olamadım ama yarım yamalak bir şeyler hatırlıyorum. pozitvizmde neden sonuç ilişkisi belirgindir ve araştırmacı7bilimadamı ya da herneyse işte bir konuya bakar ve şu şöyledir bu yüzden olmuştur der. öncelikle kendinin o konudan uzakta konumlandığını söyler. tarihsel materyalizmde olgular sadece neden sonuç ilişkisiyle bir birine bağlı değildir. bilhakis neden ve sonuç daha iç içedir. iksi de bir birinin nedeni ve sonucudur.

ondan önce pompayla çekmeyi denesen ya, işe yarama ihtimali yüksek. kaynar suyu dök,s onra da bas pompayı. tesisatçıdan ucuz olacağı garanti.

aslında tesisatçılık bi işi yok onun. oldukça basittir. açıcan lavabonun altındaki dolabı. alt kısma bi kova koyup sökücen ordaki lavabo aksamındaki çıkıntı kısmı çevirerek. o hazne dolunca açılmayabiliyor. 5 dakkalık iştir.

ya durum biraz daha karışık, tam açıklamamışım. lavabonun altındaki ilk boruda tıkanıklık yok açtım orayı.orayı açarken komple söktüm gibi de oldu o yüzden pompayla yapamam. tıkanıklık ileriki boruda. duvardan gelen ama boru duvarda değil dışarda. oklava ile zorladım tıknıklığı buldum ama sökemedim o yüzden belki tel ile olabilir. onu deneyeyim tesisatçı fikri bi kenarda hala.

www.boramutfak.com

www.hunerliadam.com (denemedim) evdeki ufak tefek (ya da size buyuk gorunup aslinda ufak tefek olan) baska seylere de yardimi olabilir.

özenen demek tam yerinde olmaz, ama yine rus bi yönetmen var hatta nuri bilge ceylan'la karşılaştırırlar ama açıkçası nuri bilge yanında hiç bu adamın...

www.imdb.com

bergman, antonioni, ozu.

nuri bilge ceylan'ın, üzerinde etkisi olduğunu söylediği 3 yönetmen.

bergman'da tarkovsky'yi yere göğe sığdıramaz mesela. çok garip döngüler bunlar :)

bela tarr diye diye bi amca var. elle tutulur işler yapıyor bence. www.imdb.com

Nuri Bilge Tarkovski tarzini benimsemis bir yonetmen diyemeyiz cunku Tarkovski tarzi diye bir sey yok. Eger kastin filmlerinde fotografik, uzun sekanslara yer vermesi ise, evet o acidan bir benzerlik var. Ancak Nuri Bilge'nin basarili bir fotografci oldugunu da unutmamak lazim. Filmlerin icerigine bakacak olursak, fazla bir benzerlik yok. Tarkovski sembolik, siirsel anlatilari sever; Nuri Bilge ise Cehov tarzi hikayeler yazar.

Soruyu gelecek olursak, Zvyganitsev ornegi guzel. Ayrica Sokurov'un filmlerine de bakmakta fayda var. Bela Tarr demisler ama gec onu. Alakasiz. Bergman'dan da bekledigin verimi alamayabilirsin. Bunu derken kastim bu yonetmenlerin iyi olmamasi degil. Kastettigim Nuri Bilge'deki ayni tadi alamayacagin. Angelopoulos'un Sonsuzluk ve Bir Gun'une bir bak mesela.

evet doğrudur zorla evden çıkaramazlar. belirli bir ihbar süresi vardır bu iş için. ne kadar hatırlamıyorum ama.

benim hatırladığım 1 ay önceden haber verilmesi gerekiyor. sözleşmede de öyle yazıyor olmalı.

Yeni mal sahibi aralık 2012'de satın aldıysa , kasım 2013'ü bekleyecek. Çık diyemez. Kasım 2013'ten bir ay önce ihtar çekecek evi tahliye et diye. Çekmezse, kontrat kendiliğinden yine uzar.

Yeni ev sahibi, kasım 2013'ü beklemek istemiyorsa, mahkemeye gidip dava açacak, İHTİYAÇ NEDENİYLE tahliye davası. Kendisinin, eşinin ya da çocuklarının o evde oturmaya ihtiyacı olduğunu belirtip, bunu da mahkemede ancak gayet inandırıcı kanıtlarla ispat ederse, davayı kazanabilir. Ama biraz aklı varsa, o davanın da 1 sene süreceğini bilir.

Arkadaşınızın ailesi, yeni mal sahibine, taşınma, depozit, peşinat v.s.. yi öderse çıkacaklarını, yoksa kasım 2013'ü bekleyeceklerini gönül rahatlığıyla söyleyebilir. Eski ev sahibinin , kiracısı namına taahütte bulunma hakkı zaten yok, bulunmuşsa da hukuki geçerliliği yok.

üroloji.

ürolojiye gideceksin, üşütmüş de olabilirsin. doğrudur böbrek taşı düşürürken de idrarda kan oluyor, kendimden biliyorum.

taş düşürüyosun, dediklerinin tamamen aynısını geçen hafta arkadaşım söyledi, taş düşürüyorum didi.

böbrek taşı denmez öyle hemen. ağır idrar yolları enfeksiyonu da olur.

böbrek taşı şiddetli ağrı yapar ya. sadece idrar yaparken de değil hem.

çok fazla telaş yapmaya gerek yok; fakat yarın geçerse de doktora git. her türlü git. askerde yaşadım ben bunu. askeri hastane olmasına rağmen direkt beni mr'a sevkettiler. dediğim gibi telaş yapmaya gerek yok ama kötü şeylerin de habercisi olabiliyormuş. misal ben de kum çıktı. idrar yollarımı zedelediğinden bir kez kan geldi idrarımdan. bir daha da yaşamadım bol bol su iç dedi doktor.

yarın gideceksen illa ki acile gideceksin. muayene artı idrar tahlili ile büyük oranda yönlendirirler seni.
yaş kaç? ayrıca daha önce ailedekilerde taş ya da kum düşürme gibi bir durum yaşanmış mıydı?

yaş 19 ve ailemde bildiğim kadarıyla böbrek taşı düşüren yok.

bana sorarsan endişelenecek bir durumun yok gibi. ama muayene ve tahlil sonuçları ardından 3 ya da 4 ilaçlık bir reçete ile şikayetinden kurtulursun diye tahmin ediyorum.

çevre mühendisi bir tanidigim felsefe doktorasi aldi. simdi bir üniversitede yard. doc. kadrosu bekliyor. bir baska mühendis lisansli arkadas felsefe doktorasi yapiyor. bir üniversitede asistan.

oluyor yani.

süper işletmeci olabilir, hele endüstri falan ise dehşet üretim yönetimi kariyeri yapar

ekonomide birçok insan var mühendislik okumuş.

böyle bir örnek var www.eksisozluk.com

elektronik müh. mezunu olup felsefe yüksek lisansı ardından da doktorası yapan biliyorum.Yapılabilir yani.

24 saat yok diye biliyorum. kale seyahat ve yonca seyahat giden firmalardan ikisi. esenler otogardan kalkıyor arabalar. internette sitelerini bul daha doyurucu bilgi edinirsin.

tren varmış sanırım bir de. tren mi daha iyidir acaba yoksa otobüs mü? eğer biliyorsan tabii.

tren işi karışık. ray yenilemesi mi ne yapıyorlar, o yüzden hem ne zaman kalktığı belli olmuyo hem ne kadar süreceği. normalde tren 2,5 saat sürerdi, artık belli değil. en son 4 saatte mi ne geldim. otobüs 1:15 ya ulaşıyor çerkezköye. o yüzden şu aralar otobüsle git kafan rahat olsun. ayrıca erkenden rezervasyon yaptırmana filan gerek yok, yazaneden alırsın biletini, maksimum 15-20 dakika beklersin.

çok sağol peki son soru; yoncayı mı önerirsin kaleyi mi?

ikisi ortak çalışıyor. yani atıyorum kaleden alırsın bileti ama gelen yonca arabası olur. sadece isimler farklı anlayacağın =)

kızılaya düşmüş bitane zamanında.

11 eylül olayını hesaba katıyor muyuz?

ev üzerine filan düşen var da şimdi link aramaya üşendim.

en.wikipedia.org

ufak uçak ama meksiko'nun şehir merkezine düşmüş. düştüğü yerde en az 6 kişinin ölüğü yazıyor.

en.wikipedia.org

edit: şu da fenaymış. uçak gösterisinde, uçak izleyenlerin üstüne düşüyüor:
www.youtube.com

bu da new york'ta olmuş. apartmana çarpmış uçak

edit: en son nijerya'daki olay var. yolcu uçağı şehir merkezine düşmüş
(bkz: 3 haziran 2012 nijerya uçak kazası)

elbette vardır ama genelde bir sorun olduğunda pilotlar uçaktakileri kurtarabilmek için yumuşak bir iniş gerçekleştirmeye çalışırlar. bu yüzden ya açık araziye ya da denize indirirler uçağı. mesela şu anda aklıma geldi. yanarak düşen concorde 25 temmuz 2000'de fransa'da bi otele çakılmıştı herhalde??

şimdi sözlükte yazmışlar küçük uçak gerçi ama neyse www.pressmedya.com

www.eksisozluk.com

bende de şöyle bi sapıklık var. ne zamanuçak geçse üzerimize düştüğünü hayal ediyorum. çok ürkütücü yav

(bkz: taksiye carpan yolcu ucagi) o sayilmaz derseniz, Ankara Ulus'taki sebze meyve haline dusmus ucak var. Sonra 11 Eylul 2001'den hemen sonra, bir yolcu ucagi New York'ta Queens'e dustu. Kucuk ucak degil, bayaa bildigimiz buyuk ticari yolcu jeti.

ahan da bu da belgeseli:

www.youtube.com

Sognacigima, gene New York La Guardia havalimanindan havalandiktan 5 dakika sonra yolcu jetinin birinin her iki motoruna birden kus surusu daldi ve iki motor da durdu.

Gel gor ki, kaptan pilot o tamamen motorsuz ucagi, New York - New Jersey arasindaki Hudson nehrine suzerek indirmeyi basardi ve "Evacuate!" diye tek kelimelik bir talimat verdi murettebata. 5 Dakika sonra butun yolcular, ucagin kanatlarina cikmislardi. Ucagin nehre indigini goren New York Waterways botlari, hemen oraya dogru akin edip, yolcularin o Ocak ayinda -2 derece sicakliktaki sulara dusmesini onlediler.

Kaptan pilot, olaydan yarim saat sonra, New Jersey'deki New York Waterways iskelesinde, basinda kaptan sapkasiyla, sakin sakin kahvesini yudumluyordu.

ahan da bu pilot:

www.youtube.com

www.youtube.com

www.nypost.com

concorde kazası vardır çok meşhur. 100 den fazla insan öldü, uçak bir otele çakıldı.

@fuzzy anlattığın gibi bir korku bende de var. hatta o yüzden sordum.

national geographic te uçak kazası raporlarında resmen toplu konutların üzerine düşüyor bir sürü apartmanı parça pinçik ediyordu birtanesi(sanırım amerikada), tabiki detay çıkaramadım.

pilotlar uçağın düşeceğini anlarlarsa irtifaları ya da takatları olduğu sürece sehirden olabildiğince uzaklaşmaya çalışırlar.

uçağını bilmiyoumda eminönünde eski bir apartmana giren bir helikopter hatırlıyorum ben, 10 senesi var rahat. hatta bende olay sonrası otobüsle bölgeden geçiyordum apartmana girmiş helikopter manzarasını görüp "la noliy" dediğimi çok net hatırlıyorum. hatta sanırım bölgede yeni açılan fıskiyeden dolayı böyle bir kaza gerçekleşmişti.

Daha dün israil'i yargılayan biz değil miydik? Aga. O açıdan bakacak olursak bir çok yahudi de seninle aynı fikirdedir.

şimdi adam neyi düşünüp söylemiş bilemeyeceğim ama 1934 trakya olayları diye bir şey var tarihimizde.

Bence o kadar geriye gitmemiştir adam. Mavi Marmara olayını kastediyordur. Vatandaşlarımızı öldürdüler ve yanlarına kâr kaldı.

bence de mavi marmara olayı. ya da israilin temellerinin atıldığı aşamada toprak satın alma meselesi de olabilir.

sanırım bir paket sigarada 20gr türün var.

rıhtımdan yukarı doğru çıkan 2 tane ana cadde var zaten. caminin oraya kadar yürü sırtını denize ver. sağında kalan caddeden yukarı doğru yürü. emniyet müdürlüğü sol tarafında yolun.

benim bildiğim pasaport randevusu hükümet binasından yürütülüyor.ösymnin biraz üstünde kalıyor.okulu geçince.
emniyet ise doğancılar parkı çaprazında.o parkı herkes bilir.musahipzade tiyatrosu da alternatif olabilir.

eğer selami ali'deki emniyeti soruyorsan, sahile geldiğinde selamsız dolmuşlarının nereden kalktığını sor. o dolmuşlardan birine bin, önünden geçiyor. dolmuş dediğime bakma, bildiğin normal araba, 4 yolcu alıp bağlarbaşı'na çıkıyor. 3 dakika falan sürüyor o dolmuşa bindiğinde.

Ahmediye Mah. Dr.Fahri Atabey Cad. Hükümet Konağı C Blok 1. Kat. Üsküdar/İSTANBUL adres bu. kafamı karıştıran nokta emniyetin sitesinden bakınca haritada göterdiği yer ile yazdığı adres tutmuyor.
www.iem.gov.tr

belki birine lazım olur da burayı okursa diye söyliyeyim. hükümet binasında yapılıyormuş bu işlem. ihaleli batak ve artemiss'in söylediği gibi.

beyaz peynir + bal

şu peynirden
www.varbak.com


beyaz peynir + kakaolu kek
beyaz peynir + sarelle
salatalık + bal

benim değil ama bir arkadaşımdan geliyor; ruffles ve yeşil erik.

şekersiz nescafe + fanta

peynir + reçel/bal
tarçın+ etli yeşil fasülye
tuz+ ekşi elma

kaşarlı ve çikolatalı tost

makarna ve pilavı ketçap ve yoğurtla yerim. insanlara iğrenç geliyormuş. ben bayılırım. hmfs..

bazı tatlıları yoğurtla tüketmek.

pilava ketçap sıkan odunla dövülesi tipler var.

pilavı çocukken ketçap+yoğurt ile yerdim ben de.

Tatlı ile ayranı birlikte tüketen bir arkadaşım var.

orange coffee,ben de öyle yiyorum.
benim iğrençliklerim de bunlar:her yemeğe limon ve ketçap koyarım.ekmek arası patates cipsi,erik yapmışlığım da var :)

kakaolu kek + domates

tatlı ile ayranı güzel bulan benden başka biri var mı? meraktan geldim

peynirli börek ya da sigara böreği üzerine çok azıcık şerbet. ballı tavuk kızartması, çin usulü bu.

şerbetli tatlılarla ayran veya yoğurt artık hangisine denk gelirsem. birileri kendilerini yalnız hissetmesin. =)

ıspanaklı börek + çikolatalı süt

eşimin spesiyali:
elma dilim patates + kuru soğan + filtre kahve

:)

herşey ile yoğurt yiyebilirim. balık ile de yerim, özellikle de tatlılarla (şöbiyet vs gibi tatlılar ve kabak tatlısı gibi tatlılarla)

yeşil üzümün içine çiğdem doldurmak:)
çocukluktan kalma oyunum.

16.500 usd

Markası Panerai kodu FER030

ya arkadasın saatine benzer en yakın modeli bulduk sadece kırmızı olan yerler sarı. model ismini falan internetten bulduk. çakma olma ihtimali de var.

f5'e basın.

bende de boş görünüyor.

bende entry görünüyor. aha bu da caps.

dikkat spoiler var entryde

i.imgur.com

@ marce

f5 ne alaka? 2-3 defa gran torino yazıp getir derim yine bir şey olmadı...

e1210.hizliresim.com

116. 8.4 mu? ford icin ok ama film etmez haci. en tatli yani sue olan film. --spoiler-- hikayede sue'nun eski nesesinin yerine geldigini gosteren hic bir isaret verilmemesi uzucu olmus. filmin sonunda yan koltukta sue arkada daisy olmaliydi. ayrica madem bu kadar ford fetisiyiz daisynin patilerine corap agzina da agizlik takilmaliydi ki dosemeler mahvolmasin.--spoiler--

ya biri açıklasın bu durumu, yalnız da değilim hem? nasıl bir bug'dır ya bu? ya da bug mıdır? nedir ya nedir!?

giri sahibini 'troll' listesine eklemiş olabilirsin. veya reklam engelliyeci vb. eklentiler kullanıyorsan, bi ihtimal 116. entrylerin hepsini de almıyor olabilir. çünkü reklam eklentileri normalde sözlük temasında işlemiyor, kodla ekliyorlar reklamları.

hayır troll'lere eklemedim. listem boş.

başka başlıklarda 116. entry'ler sorunsuz görünüyor.

ekşi++ yüklü ise ondan dolayı. spoiler olayı işi bozmuş.

daha önce de böyle bir soru sorulmuştu. bazen oluyor böyle buglar. ölü taklidi yapınca geçiyor.

halil inalcık - devleti aliyye oku
tarihin arka odası nın eski bölümlerini internetten izlemeni tavsiye ederim çünkü murat bardakçı osmanlı tarihi hakkında iyi bi tarihçi bana göre :)

tarihin arka odası'da sürekli goygoy dönüyor onu izleme. bak a haber'de olması lazım "eski defterler" diye bir program var. adamlar öyle işkembeden atıp tutmuyorlar. akademisyen kafada söyledikleri her şeyin altını bir kaynakla dolduruyorlar.

sanırım yarın o tren yok. yol yapımı nedeniyle günleri ve saatleri değişti. sadece cuma-cumartesi ve pazar sabahları var diye biliyorum.
rahat mı konusuna gelecek olursak, ben yaklaşık 6-7 yıldır kullanıyorum. otobüse göre çok daha rahat özellikle çorlu-çerkezköy vs. tarafından geliyorsan ve istanbulda gideceğin yerler eminönü-beşiktaş-üsküdar tarafları filansa kesinlikle trenle gel derim (eğer özel araban yoksa) otobüsle gelmeye çalıştığında istanbul içinde daha çok zaman kaybediyorsun.

cuma-cumartesi-pazar saat 10 da varmış..

ekstra olarak almadıysanız sadece el bagajı hakkınız var.

el bagajının da belli bir sınırı var. siteye bir bakın
www.easyjet.com

yamulmuyosam ben mayısta belçikadan kullanmıştım kendılerını,hand bag+20kgbagaj hakkı diye hatırlıyorum

ajanslara kayıt oluyorsun, onlar haber veriyorlar.

festivali/organizasyonu düzenleyen şirketin/vakıf ın internet sayfalarını zaman zaman kontrol et. açık pozisyon var mı? gönüllü veya ücretli çalışan arıyorlar mı diye.

adamın aldılar fabrikalarını burs vereceğini sanmam

adam en son fabrikalarını geri aldı diye bi haber görmüstüm belki yine verir :)

şununla ilgili olabilir mi?

www.hurriyet.com.tr
www.haberturk.com

çok kaşınıyorsa acile git. sıra beklemezsin.

@sir gawain
aslında evden dışarı pek çıkmadım son 5 gündür. ama bi ihtimal ona benzer bisey de olabilir.

o olaylar nisan mayıstaydı. tırtıllar üredi bitti o dönem. şimdi öyle bir durum kalmamıştır.

kaşıntı kabarıklık alerjiden olabilir ağrı yapar mı bilmiyorum. evet cildiyeye git önce başka birşeyse doktor seni yönlendirir zaten. sıra yoktur özelde şimdilerde heralde?

vikitap.com

aradığın, tam da bu;
(git: tr.librarything.com/)

okumasitesi.com

www.goodreads.com

supernatural ve sanctuary'yi önereyim o zamansa.

nightmares and dreamscapes ve supernatural'i izledim. Sanctuaryde pek korku dozu yok bildiğim kadarıyla...

american horror story diye bisey var bi bakın

vikitap.com söylediklerine benzer sadece kitap için ama

goodreads.com diye bir şey var ona benzer

goodreads.com var imdb'nin yarısı kadar bile hit almıyordur bence.

sürekli okuyan insanların illa bi puanlama sistemi ile değerlendirme yapacaklarını zannetmiyorum ama pop edebiyat için belki.

iyi analiz edilip, uygun ortam olursa tutar.

türkiye icin düzenli okuyan ülkede 1 milyon kisi var desek bunlarin yilda siteyi ziyaret edecegi %40 idir desek, ki bu astronomik yüksek kalir, %5 i reklam geliri biraksa desek 20 bin click lik bi reklam geliri yapar, site ayakta duramayabilir sadece tek fazli reklamla(bu adi ben uydurdum simdi), eger reklam konusunda 1 sene kadar mali olarak ayakta kalabilecekse gelirsiz, icerik ilerletme ile kitap satisi, reklam, kupon satisi gibi incentiveler ile gelir getirebilir.

o sitelerin agababasi shelfari, goodreads ve librarything dir. sahsen shelfari kullaniyorum ve gayet memnunum. onlardan haberi olmayanlari hedef kitlen secebilirsin

sitenin türkçe olursa yabancı versiyonları olsa da türkiyede iş yapabilirsin. yapamayadabilirsin tabi.