dost körpe'yi okumuştum yıllar önce. gayet iyiydi. diğerini duymadım hiç.

dost körpe.

yaptığım araştırmalar sonunda (nette gezinip okuduklarım araştırma dediğim) Dost Körpenin iyi bir çevirmen olduğu ama Edgar Allan Poe nin çevirilerinde çok iyi bir iş çıkarmadığı yönünde bir izlenim edindim.

Hasan Fehmi Nemli nin çevirisinin bu yönden daha iyi olduğunda genel bir fikir birliği var. ben de onu almaya kararverdim.

larry david - woody allen filmi var bi tane Whatever Works. tavsiye ederim.

scott pilgrim vs. the world

ejderha dövmeli kız

(bkz: 2011'in en iyi filmleri)

www.imdb.com

gayet doğal bir şey bu bir kere. sadece işi düşünce konuşacağın, başka bi mertebesi olmayan insanlar hakkaten var. yani kızmıyorum bunu yapanlara.

bana böyle bi şey geldiğinde o anki ruh halime göre kibarca şutluyorum, işini yapmak için işime yarayacak şartlar öne sürüyorum veya iyi günümdeysem şukuluyorum direkt nolcak.

ben çok fena laf sokuyorum anlamamaya devam ederse de siktiri çekiyorum.

Valla ben kendi kendimi yiyorum.Vay yüzsüz nasıl utanmıyo diye hayret ediyorum. Sinirleniyorum. Sonra geçiyo bu duygu. Ama kronik maalesef. Aralıklarla devam ediyor. Çünkü bu tür insanlar hiç azalmıyorlar hep varlar.

işin kötüsü tahammül edip onlar gibi davranınca yada tepki vermemekle ikiyüzlülük olmuyor mu bizim yaptığımız da?

ben de isim dusunce selam veriyorum onlara. ikiyuzluluk mu bilemem ama onlar oyle davraniyorsa biraz da onlara oyle davranilsin.

laf sokmayı geçtim direk yüzüne söylüyorum. tavsiye ederim, gayet rahatlatıcı ve keyifli oluyor.

hiç muhatap olmam.

ben mesela kate upton'i gormek istiyorum ruyamda, goremiyorum.

ben de gelecegi gormek istiyorum ama olmuyor bi turlu.

2 kez uçtuğumu görmüştüm, uyandığımda uçmuş kadar olmuştum, çok gerçekçiydi. senelerdir göremiyorum lakin:/

eşim rahmetli babasını görmek istiyor. neden sordun?

kendimi zombi istilasının içinde, mücadele ederken görmeyi çok seviyorum. thriller ın dibine vuruyorum böyle çok başka bi heyecan. eskiden çok görürdüm böyle rüyalar ama artık istesem de olmuyor. adam gibi zombi filmi çıksa bari.

uçsam keşke bende. boktan rüya görüp günümün rezil olduğu oluyor ama güzel rüyalar görüp keyiflendiğim olmuyor.

millet uçuyor ben felç oluyorum, hayret birşey ya.

@babamsaolsun
anca rüyanda ehe ehe desem çok itici olurum di mi

tarkan viking kanı
tarkan gümüş eyer
tarkan güçlü kahraman

bilinen filmleri geçip Spawn diyorum.

usta geçen kıyıda köşede kalmış bir film buldum acayyyip iyi. batman serisi. christopher nolan diye bir adam çekmiş bir bak derim.

wolverıne ızle kesın.

Spawn+1 be..keşke yeniden çekilse..

daredevil www.imdb.com
elektra www.imdb.com
fantastic four www.imdb.com www.imdb.com
eski superman filmleri
yeni superman filmi www.imdb.com
eski spiderman serisi
yeni spiderman serisi
eski captain america
yeni captain america
green lantern www.imdb.com
eski hulk dizisi
yeni hulk serisi
eski batman dizisi
eski batman serisi
yeni batman serisi
avengers ve onunla bağlantılı karakterlerin filmleri
x-men serisi ve wolverine
ayrıca tüm bunların animasyonları
az daha unutuyordum: kick-ass www.imdb.com

watchmen

kick-ass

the avengers yazılmamış

38

32 sanki

24'te yaptım gitti:) 30dan önce çocuklanmak lazım.

27-28

25

15 yaşımdayken hemen istiyordum
18 yaşımdayken 22 diyordum
20 yaşındayken 25 dedim
25 iken 30
şuan ise...yaş önemli değil diyorum illaki evlenilir

Şu yaşta evleneceğim diye bir şey olmamalı, zaman neyi gösterirse.

erkeğim.

cevap: 30'dan aşağı çok zor.

şu an bulursam evlenirim (21)

iki kere tekrarlandığına göre yazım hatası değil cahillik, "siniz" soru eki değil, ayrı yazılmaz. bundan yola çıkarak liseli detected diyor ve daha küçüksün yavrucağızım büyüyünce evlenirsin diyerek noktalıyorum nasihatimi.. evet.

25 im ve üst 31 diyorum böhühüühhüü

30 yaşındayım bulsam hemen evlenirim :)

ayarlardan altyazı dilini türkçe ayarlaman lazım.

wikipedia IV.Mehmed diyor.
tr.wikipedia.org

Abartılı değil de söz konusu mektubu Kazaklar uydurmuştur. Bir çeşit halk efsanesi. Gerçekte böyle bir mektup yok. Zaten sarf edilen sözlerden de anlaşılıyor. Bizim Padişahların kalıpları farklıydı. Tanrı'nın torunu, Makedonya, Babil, Kudüs vb. hükümdarı, Hıristiyanların kahredicisi gibi ifadeler hiçbir zaman kulllanılmazdı.

bayan erkek kullanımına göre değişir. bayansa iyi ama dar kesim olmalı , erkekse kötü ;)

kadınsanız iyi olur bence. önde düğüm atın falan, hoş oluyor. mudo'dan alınmış gibi geldi bana nedense.

güneş ışığında giyilecekse iyi olabilir ama akşam pek de güzel olmaz gibi.

kareler büyük o yüzden vücuduna tam oturuyosa güzel. dar kesimse her türlü giyilir.

bayan için gideri var..

erkekte, bi de kesimi bolsa inşaat mühendisliği öğrencisi gibi olursun ama kadın içinse ve dar kesimse çok güzel durur bence.

campus kart öğrenci kartı değil mi? neden yıllık kart ücreti alınıyor ki?maximum universiteli kullandım herhangi bir ücret almıyorlar. ama maximum heryerde taksit yapmıyor. bunun için teb üniversiteb bonus card aldım memnunum taksit olayları falan bonus işte.

teb bonus +1 ayrıca yıllık kart ücreti de yok.

play

teb +1

donanım güzel. format değilde codecleri kaldırıp güncelleyin. en büyük ihtimal bu.

Sorun kodeklerde olabilir. Tüm oynatıcıları ve kodekleri silip şu paketi kurun:

www.cccp-project.net

Sorun muhtemelen çözülecektir.

edüt: tek bir dosya için mi durum bu yoksa tüm dosyalar için mi? Sorun sadece birindeyse dosya bozuk olduğu için de olabilir.

kmplayer dene bir de dicem ama vlc bile oynatamıyosa problem player da değil gibi.

k-lite vardı sildim tekrar kurdum ama şimdi, videolar açılsa bile(km player başardı)ileri sardığımda program kitleniyor, errör veriyor, ben yokum hacı diyor.

daha önce bir sürü yerde yazdım.
hiçbir codec paketi kullanmayın kökünden silin.
sonra kmplayer kurun.
sonra coreavcyi kurun.
daha sonra kmplayerda dahili codecleri kapatıp harici codec olarak coreavc ile uyumlu olan formatlarda coreavc yi seçin.

Sorun şöyle, her filmde olmuyor ama 2 gündür denediğim;
Otostopçunun galaksi rehberi (4GB)
Thunderball (13 GB)
Watchmen (18 GB)
Bunlarda sorun çıktı ama;
goldfinger ve DR. NO, fight Club (hepsi 10 gb civarı) sorunsuz izlendi. Yani işlemciden ya da kaldırmamasından değil. Filmlerin ortak noktası DC++'dan indirilmiş olması. Eskiden indirdiğim filmlerde de bir sorun yok. Çok enteresan.

Peki bir alt soru olarak; Bu bilgisyarlarda windows içinde yüklü geldiği için formatı nasıl atıyoruz? Bir tuşa basıyorduk ama nerden nasıldı.

para biriktir başkan. dediydiler dersin yoksa.

biriktirmek akkılıca bi yöntem olabilir ama gerek yoksa böyle bişeye yanlız tatile çık derim yurtdışına bi yerlere, hem geçmişi kafanda yeniden canlandırırsın hemde kendince hoşca zaman geçirip dinlenmiş olursun, bence.

Bir büyük rakı, bir de sofrada ona eşlik edecek mezeler al. En azından ben öyle yapacağım.

ben ipad alacağım sanırım kendime.
sen de bu seçeneği düşünebilirsin iş hayatında kolaylık sağlayacağını düşünüyorsan.

yeme-içme-gezme...

ipad +1

ayrıca uzun yıllar kullanacağın bir şey almayı da düşünebilirsin, kaliteli bir dolmakalem olabilir
ya da kendine tatil hediye et, ödül olur.

bisiklet.
bisiklet artı teknolojik cihaz.
saatmiş, kol düğmesiymiş bu olaylara girme.

afili bir müzik enstrümanı al. ne çalmak istersen artık artan parayla da kursuna git öğren. ben böyle yapardım yani.

ben kuzu kesip ziyafet veriyorum yakın çevreme.

tatile git. of o parayla nerelere gidilir!

interrail veya roadtrip yap.

@orange

Nerelere? :)

bis al bis.. biraz masraf çıkartır, biraz yolda kalır ama hayatına renk gelir.

www.sahibinden.com
www.sahibinden.com

şarap al beklet.

kolleksiyon yapmaya başla

ipad alma 1 haftada sıkılırsın.dursun dostum paran

Ne alirsan al, Facebook hissesi alma. Kuzey Kutbu'ndaki buzullardan daha hizli eriyor serefsizim.

www.google.com

iPhone veya iPad al... :)

kesinlikle yurtdışı tatili +1

Öncelikle ''İyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir.'' diyorum, haklısınız elbette. Bunca paragraf yazarak karşılık alamadığınız bir konu hakkında cevap aramanız bile ne kadar hassas bir insan olduğunuzun göstergesi diye düşünüyorum ben şuan. Ben 10 kişiye yardım ettiysem burda 9u teşekkür etmiştir.O 1 kişi de etmeyiversin Wolfware ne yapalım değil mi? Belki de o duruma düşmeyi haketmişlerdir, bilemeyiz. Düşünsenize hiç tanımadığınız biri gecenin 3ünde derdini dinlemek istiyo sen bi teşekkürden imtina ediyorsun. Eşin, dostun, kardeşin bile ilgilenmiyo yeri geliyo derdinle tasanla. Ama pireye kızıp yorgan yakmak akıl karı değil. Siz içinizden geldiği gibi davranın bence bundan sonra da, iyilik yapmanın, el uzatmanın kime ne zararı olabilir ki?

yazdıklarına göre söylüyorum ve ben de kötü düşünmek istemiyorum; belki bir süre nete girememişlerdir?

ama sonrasında başka duyurular açtıklarını ya da cevap verdiklerini görmüşsen, davranışları hoş olmamış tabi.

buzbebek'in dediği gibi iyilik yapıp denize atmak en mantıklısı.belki de hakkaten bana duyarsızı denk geliyordur.ben en azından birşey yapmak için denedim.bir nevi burda aldığım yardımlara karşılık bende bu tarz bir yardım yapmak istedim ama arkadaşlar daha iyi bilir tabi.umarım mesajlarında anlattıkları dertlere sahip olanlar dermanlarını bulurlar.her kimden olursa olsun.

önyargıyla yaklaşmayın, hiçbirimiz yaklaşmayalım, gerçekten ihtiyacı olan birilerini ıskalarsak üzülürüz diye düşünüyorum.

en azından bir teşekkür beklemekte çok haklısınız ama depresyona girmiş, ilaç vs kullanmış biri olarak söylüyorum; insanın bazen okumaktan ve dinlemekten başka birşey yapacak mecali olmuyor. Tabi ben genelleme yapıyorum, sizin her cevap yazdığınız kişi depresyonda olmayabilir. Buzbebek'in de dediği gibi belki de böyle oldukları için bu duruma düşmeyi haketmiş de olabilirler. Siz yine de birilerine yardımcı olmaya devam edin bence. elbet hakettiğiniz teşekkürü alacaksınız. yılmayın derim:)

sevgiler

daha önce ben de "bi derdim var konuşmam lazım" temalı duyuru açmıştım ve anında 10 küsür mesaj belirmişti. (ki buranın ne kadar iyi niyetli insanlarla dolu olduğunun bir göstergesidir aynı zamanda).şimdi bu durumda aynı anda 10 kişiye uzun uzun derdini anlatıp verimli bir şekilde konuşamıyorsun malesef. bazılarına teşekkür etsen bile bazı mesajlar arada kaynıyor. haliyle cevap verememiş oluyorsun. bu da şahsi görüşüm..

bu bana da çok oluyo. bugünkü arkadaş dediğin kişiye bende aynı tarzda bi mesaj attım maksat iletişim olsun, muhabbet olsun hem de bi yardımım dokunur belki diye. bana da geri dönmedi görmemiştir diye düşünüyorum. bende işsiz güçsüz takılıyom bu aralar dertleşmek istersen gel dertleşelim Wolfware onlar geri dönmemiş ama ben dönerim :)

temp midir nedir onu dinleme sen.
sen bana mesaj at cevaplamazsam götüm yaa. net.
ben de karşılıksız yardımı severim ama bu kadar çok iplenmeme durumu insanın sinirini bozabiliyor.

ben bezdikçe daha mutlu oluyorum bazen. en azında bezebiliyorum. onu düşünmeyecek durumda insanlar var. hem bezin, hem mutlu olun. cevapları sallamayanlara gıcık oluyorum ben de bazen...

kimi trollemeye açıyor. Siz yardım ediyim faydam dokunsun diyosunuz ama belki de hiç yardım etmemek gerek bilemiycem

İşbankası'nın öğrenciler için olan kartına bakın derim..

öğrenciysen teb.

akbank da almaz öğrenci için

işbank öğrenci kartındayken de sonradan maximuma çevirdiklerinde de almadılar

Yapı Kredi Play kart. Öğrencilik bitti. Hala ücret almıyorlar.

kuveyt türk. hiçbir ücreti yok.

flexi'nin yıllık 2.95 gibi birşeydi.

kuveyt +1

o zaman (bkz: godspeed you black emperor)

godspeed+1,
(bkz: a silver mt. zion)
(bkz: set fire to flames)
(bkz: hrsta)
(bkz: god is an astronaut)
(bkz: yndi halda)

hepsi explosions in the sky kadar müthiş değil tabii, ama evet. genel olarak bu tarz bir müzik türüdür post rock.

post metal var bir de. post rock'ın daha ağırı.

www.lastfm.com.tr

özel olarak şu harika parçayı dinle: Yndi Halda – Illuminate My Heart, My Darling!

bunun dışında bir grup önerisi de ben yapayım: The Evpatoria Report

godspeed you tamamdır. araştırdım baya seviliyor. şimdilik 2 grup yeter bana hazmedene kadar zaten. bu adamlarım topu topu 3 tane mi stüdyo albümü var?

mogwai ve sigur ros der susarım.

sigur ros adlı bir belgesel vardı. bu irlandalı grup di mi?
bi de album tavsiye ederseniz iyi olur emsela godspeed'in hangi albümlerini edineyim?=

albüm olarak

sigur ros - agaetis byrjun
mogwai - happy songs for happy people

sigur ros irlanda değil izlanda grubu. bu türün en meşhur grubu denebilir.

ben direk su radyoyu dinliyorum: www.tiesofsensesfm.com

bostancı var

hiç gitmedim ama maltepe de var minibüs yolunun hemen yanında. güzel gibi de.

maçka

macka - kucukciftlik degil kesinlikle.

"Kimsenin sizi aslında sallamadığının ne zaman farkına varacaksınız?"

------

Selam ben Facebook Türkiye Boş Vakit Geçiriciler Genel Kalem Müdürlüğü Başkan Yardımcısı Sekreteriyim.

Hamdolsun örgüt kurabilecek kadar büyüdük bu vakte kadar. O sebepten söylediklerinizi esefle kınıyorum.

Kimin beni sallayıp sallamadığı çok da umrumda değil. Bundan daha önemlisi, bir şey paylaşırken empati yaparım kendimce. Otu boku paylaşmam, her gördüğüme atlamam, seçerim. Herkes on paylaşıyorsa ben 1 paylaşırım, o da kendimce kayda değer bulduğum bir şey olur. Genellikle beğenen kişi sayısı da 1-2'yi geçmez zaten, ama benim derdim bu değil. Sadece facebooku mümkün olduğu kadar mantıklı kullanabilmek istiyorum. Buna kimin ne tepki verdiğini de dert etmiyorum.

@saatgeceninonikisi,

Sözüm FB'yi senin gibi kullananlara değil. Hangi gruptan bahsedildiğini sen anlıyorsun değil mi. Hani şu hergün çocuğunun fotoğraflarını paylaşan tipler filan varya, bak onu da ekleyeyim araya.

Malesef çocuğun hiçte güzel değil :(

kardeş haklısın da mesela benim foto paylaşma nedenim
gezdiğim yerlerin güzelliğini göstererek insanları daha çok outdoor aktivitelerine yöneltmeye çalışıyorum, yani yandaş arıyorum bir bakıma ki kalabalık olunca zevkli oluyor

örneğin bir bisiklet turuna katıldım sonra paylaştım, kötü mü la bu?

Kimsenin sizi aslında sallamadığının ne zaman farkına varacaksınız?

Bu soruyu sorduğun insanlardan bu platform da yanıt alabileceğini sanmmıyorum pek. Ama çok güzel bi noktaya değinmişsin. öyle garip bir yer ki facebook 60 küsür yaşında ki amcamın hiç de komik olmayan komik videolar paylaşıp internet aleminde edindiği arkadaşlarıyla geyik çevirdiğini gördüm ben. sonra kendi kendime sordum amca neyin kafasındasın acaba diye. o gün bugündür de paylaşım falan yapmam. sırf sohbet özelliği için takılıyorum son bir yıldır.

Facebook bu tür şeyler için değil mi zaten. Hesap açalım,sadece dursun diyelim diyorsan ne işin var orada,açmana gerek yok ki.

İstanbulluyum hiç kullanmadım o şekilde ama çok şahit oldum çevremde. yöreyle ilgili olduğunu sanmıyorum.

var var. ben duydum. kahramanmaraş.

istanbulluyum ve anneanne/babaanneye ne nene ne de ebe dendiğini duymadım.

trakyada annanne, babanne denir. nine bile denmez genelde. ebe hiç denmez.

edit: iç anadolulu arkadaşlarımın kullandığını gördüm.

izmir, bi süre ebe nine dediğimi hatırlıyorum ben

bende konyalıyım..bizde hacıane hacıdede diyorduk.

Lisede (Sivaslı) bir arkadaşıma "ebeni sikiyim" demiştim de küçük çaplı bir gerginlik yaşanmıştı. Onlarda da nene manasında kullanılıyormuş. Bir onda duymuştum bir de sende duydum. :)

ankaralıyım. biz de ebe diyoruz.

kars'lıyım,doğum yeri kastamonu annem oralı neyse işte anaanne,babaanne ikisinede ana diyoruz biz. bu kelimelerin kullanımı biraz daha geleneksel yaşayan ailelerde oluyor sanıyorum ve evebeynlerinin anne-babalarıyla kurduğu ilişkilere tanık olan torunların kullanılıyor olma ihtimalinide kendimden örnek veriyorum.

sivas tokat yöresinde kullanılır. hayatta iki ebem var. bir ebem -dedemin annesi- üç yıl evvel öldü.

biri ebeni sitiyim, derse; onun canına minnet, derdim ben.

adana, nene kullanılır ama ebe hiç duymadım

çanakkale ve manisa dolaylarında anneanne/babaanne geçerlidir.

Kastamonu , ebe deniliyor.

ghost in the shell'in filmi fena degildir.

5 centimeters per second

studio ghibli'den çıkan herhangi bir film. Zaten verdiğin listedeki filmlerin bir kısmı o şirketin yapımı. Diğerlerini de beğeneceğini düşünüyorum.
www.onlineghibli.com
www.imdb.com

akira
paprika
tekkonkinkreet

Japonya'dan uzaklaşmış olacağız ama;
the iron giant www.imdb.com

filtre takıp takmamak tamamen sizin insiyatifinizde, kutusundan çıktığı haliyle de içebilirsiniz.

Çok teşekkürler. Eyvallah.
Sadece yapılması gerekeni öğrenmek istedim, zira sünger denen şey yok bunda :)

Sütlü kahveyle birlikte içmemi önermişti sevgilim, gerçekten güzel oluyor, tavsiye ederim. Öbür türlü tek başına çok ağır oluyor. Ha ben olsam filtre takardım o zaman filtrem yoktu şu an var, tekrar elime geçerse filtreyle içerim :D

filtre sana kalmış da içerken dumanını ağzında dolaştıra dolaştıra çek içine daha güzel oluyo.

formada bir ülke bayrağı varsa yapma ayıptır.

Kanunen olmaz da

1- Epeyce ayıp, bir o kadar da sinir bozucu. Aynısının senin takımının formasına yapılması zor bir iş değil. Forma çiğnemek bir başarı değildir. Gerek yok.

2- Kanunen bir sakınca çıkmaz da o rakip takımın taraftar grupları fotoğraflarını paylaşır kelle avına çıkarlarsa geçmiş olsun.. :)

fener formasında türk bayrağı var. geçen sene şampiyon olduğu için. ama gs nin bu seneki formasında bayrak yok. bas gitsin. yer bezi yap.

kanunen sakınca çıkabilir, takım yöneticileri hakaret davası açabilir. ayrıca çok ayıp ne gerek var? kendi takımın formasını gururla üzerinde taşımak yetmiyor mu?

ağrır, ağrıtırlar. her hareketin bir sonucu olur.

BJK formasında Türk Bayrağı varsayılan olarak geliyor; canı sıkılan bir savcı ya da taraftar açar davayı.

anlayamazsın.

anlayamazsın ama seeder/leecher sayılarına bakarak hızlı mı yavaş mı indirebileceğini tahmin edebilirsin ancak

bu dosyayı seed edenlerle alakalı,
senin download yaptığın seederları hızlarına göre sıralarsan senin 400kb/s nin ne kadarını kimden aldığını görebilirsin. belki bir kişi bile tek başına bunun atıyorum 300kb/s sini forse ediyor olabilir. o seedi kestiği anda hız direk 100 e düşer.
sende vay adi biraz daha bekleyemedin mi dersin, o olur.

Senin onu gay olarak gördüğünü düşünürüm :)

içki içmek istemiyordur ?
içki içmeyi sevmiyordur ?

Erkeklerle içmek istemiyor da olabilir.

5 tane sap içip napcaz içiyosak ortamda karı kız olsun. olmasa bile iki kişi içelim belki düşer ama böyle sap sap içmeye gidersek o da olmaz. gibi bir düşünceye sahip etrafa abaza görünmemeye dikkat eden biri olabilir.

yok kızlarla gayet iyi içen biri. içmeyi sevmiyoru çıkartabiliriz.

bilinçaltında ne olabilir onu merak ediyorum işte.

içinde çenesi düşüyordur, boş konuşup insanların eline koz vermek istemiyordur sonradan dalga geçilmesin diye. kızlar bizim gibi eline geçen her şeyle dalga geçmediği için onlarla daha rahat olabilir.
veya karı kız olsun onlarla takılalım parayı abaza muhabbetine harcamayalım diyodur :)

carrefour'da var :)

bazı migroslarda var.

suyu soğuk bulma ihtimalin daha çok bence soğuk suya odaklan.

yok olm ne alakası var.
karakter meselesi.
bende yolda görsem tanıdığım birine "hacı naber" derim.
tamamen karakter olayı..
bazıları çok sessiz olur dinlemeyi sever,arada konuşur.
bazıları çok konuşur ve dinlemeyi sevmez.
normalsın yani.

bu durumundan şikayetçiysen özgüven sorunun var. ha yok ben böyle iyiyim diyosan tercih meselesi derim.

adamsın, böyle insanları hep sevmişimdir.düzgün bi karakterin var.

Ya çok şikayetçi değilsen fazla dert etme. Ama zaman zaman utangaç dönemleri olan bir insan olarak, ne kadar sosyal olursan o kadar mutlu oluyorsun bence. 1-2 arkadaşla nadiren muhabbet edip tüm vaktini evde geçirmektense 3-5 tane sağlam kankan olsun, onlarla daha eğlenceli vakit geçirirsin. Sonra onların arkadaşları filan gelir, başka insanlarla tanışırsın vs. İnan bana hayatta mutluluk için en önemli etkenlerden biri insanlarla ilişkilerin.

hocam yanlıs anlamada sneın gıbı bır arkadasım var bende konuskanım bıraz. ya basbasa kalıyoruz cocuktan cıt cıkmıyor 2 3 soru soruyorum muhabbet uzasın dıe cwp werıyor susuyor. sonra bende susmaya baslıyorum ustelememk ıcın. yanlıs anlama adamla bulusasım gelmıyor boyle ınsanın ıcını bayıyor ınsan bıraz muhabbet etsın otrdugunda. anladım yalnız taklıyorsun sessız flnda ne blm bır ortamdada sessız olmak kotu bırsey bence. her konu hakkında konusabılıyorsa arkadasın dısarda gezdıgı ıcın sosyal ortamlarda bulundugu ıcındır. sen evıne kapanırsan fazla konusacak bırsey blamazsın nrmal olarka. yasla alakalı bırazda. sımdı ben cocklugmdan 22 23 yasına kadar cok konskan mlletle bole takılan bır tıptım. sımdı kendı halımde evde taklmaya basladım. yasım 25 oldu. yanı ne kadar tukettıgınle alakalı ıste

Senin gibi adamlar karşısındakine biraz ısınınca çok sağlam muhabbet ediyorlar. Böyle de bir artın var. Herkesle kanka olamıyorsundur belki de. Oldun mu da iyi oluyorsundur. Dert etme.

oraya giremiyorum zaten sorun o.

the darkness iyi gibi

www.onemanga.com
burdan bı dene derim ben bişeyler
olmadı burdan belki çizgisini sevdiğin birilerini bulursan
comicartcommunity.com

v for vendetta var, suç ve ceza var, joker var sevdiğim.

kahramanlarburda.com 'dan almıştım v ve joker'i.

death note

(bkz: Y: the last man)

watchmen

Grafik romanlari bi arastirin derim. Hellboy olabilir mesela. Mike mignola'nin diger kitaplari da iyidir..

Cevaplar için herkese teşekkürler. Her bir cevabı ayrı ayrı bakıp araştırıyorum. :)

yap, gerisini bilmem, ama yap.

gardan inince del mundo'da bi kahvaltı yap sonra gezmeye başla şehri. barlar sokağının karşısında şimdi ki adı varuna diye geçiyor sanırım. mundo kahvaltıyı şiddetle tavsiye ediyorum.

tren garından yürüyerek tüm merkeze ulaşabilirsin.
Boza sevmeyen bir insan olmama rağmen orada Karakedi bozacısında boza içmeden dönme derim.
Ucuz tantunilerini filan da tat.
Eskiden Hal olan yeri turistik gibi çarşı yapmışlar, bütçe varsa oradan 3-5 liralık ufak hediyeler alabilirsin insanlara.

Yap yap cumartesi bi' eskişehir yap.

Hatta şimdi duyuru'dan Eskişehir'de olan bir arkadaş çıkar seni gezdirir, eğlendirir akşam treniyle de göndermez, gece de gezdirip uyutup sabah dev kahvaltının ardından yolcu eder.

yani ben aslında çok iyi biliyormuş gibi yazdım ama gerçek şu ki birkaç ay önce bir arkadaş grubu ile hafta sonu (cumartesi-pazar) gezmeye gittik.
Bir arkadaşımızın kardeşi hala okuyordu orada.

Aslında bir fırının tarifi çok iyi bilmediğim için anlatamadım ama deneyeyim. Tren yolunun caddeyi kestiği bir köşede dandik görünümlü bir fırın var. Orada bir ekler yapıyorlar ki yeme de yanında yat. Bu kadar enfes bir şey olamaz. İçine krem şanti koyuyorlar galiba.

Ayrıca "varuna cafe del mundo" diye bir kafe/bar var. Müthiş güzel bir ortam, süper bir dekorasyon. Mutlaka bir kahve bir bira içmeye çık oraya. Bunlar bir çeşit gezginler topluluğuymuş, dünyanın dört bir tarafından (ama gerçekten adını bilmediğin ülkelerden bile) böyle envai çeşit araba plakası ve hediyelik felan doldurmuşlar mekana. Bir şey içmesen bile bir çık gezin içinde (2-3 katlı)
www.eksisozluk.com

Donas diye böyle dolu dolu bir tavuk döner var çok ucuz olan. Orada özellikle öğrenciler için çok süper bir şey. Onun da tadına bakmaya çalış 3 lira filan galiba kocaman bir döner dürüm. Dürüm diyorum ben ama oralılar duymasın Donas diyor herkes ona.

Pino diye bir hamburgercileri var. Onu da çok seviyolar o da McDonalds gibi bir şey ama hani yerel gibi olduğu için çok daha lezzetli ve fiyatı da McDonalds'tan bile ucuz neredeyse.

Şehrin her tarafında pek çok heykel göreceksin, onlara hep bak bak ve şaşır ne kadar fazla olduklarına.

Sokaklarında yürü böyle geniş, yürümeye müsait caddeleri var ve etraf çok temiz. Tramvay filan geçiyor.

Ben yeni bir şehre gidince muhabbet etmek ve orada yaşanan hayatı ucundan yakalamak için mutlaka sakal traşı olurum bir berberde. 5 liraya sakal traşı ol bence sen de.
(Mesela benim traş olduğum adam dükkanda muhabbet kuşu besliyor ve hatta üretiyormuş. 40 günde bir yumurta yaparmış bunlar işte anlattı kaç yavru olduğunu felan. Sonra da yavrular annelerinden ayrılabilecek gibi olduğunda kuşçular gelip bunları alırmış, çok da iyi para verirlermiş. İnsan bu şekilde çok iyi gelir elde edebilirmiş (ayda 250 300 lira filan dedi) Bir de benim gittiğimden önceki hafta berbere bir kamyonet çarpmış yolda yürürken. Sonra hastaneye kaldırmışlar beyin sarsıntısı olabilir diye. Çarpan adam da çok üzülmüş ağlamış felan o yüzden şikayetçi olmamış. Şikayetçi olsa adamı içeri bile atarlarmış. Zaten 4 oğlu varmış berberin bir emriyle gidip hemen evinden alırmış adamı oğulları ama sakın yapmayın demiş. Bu arada dükkanın içi iyive muhabbet kuşu pisliği kokmaya başlayınca ve işler büyüyünce zabıta gelmiş ya muhabbet kuşu yap ya da berberlik yap, aynı dükkanda ikisini birden yapamazsın, bir daha geldiğimde görürsem dükkanı mühürlerim demiş. Ondan bir gün sonra da evden dolma getirmiş adam sonra da o dolmalar (biber dolması) 2 gün filan bekleyince yememiş. Dolmaların pirinçlerini muhabbet kuşlarına vermiş. Muhabbet kuşları da o pirinci yiyince (daha doğrusu anneleri ağzıyla alıp yavrulara yedirince) yavrular ve anneler filan çoğu ölmüş. geri kalanları da çok ucuza 5 liraya 10 liraya felan vermiş etraftakilere. Falan filan daha neler neler...)


Ben daha çok yeme/içme kısmını biliyormuşum belli ki. Ne yapmalı ne etmeli konusunda daha bilgili birileri vardır elbet.

Yani dediğim gibi bence birisi seni misafir eder Eskişehir'de yaşını filan bir de güvenilir, temiz pak bir insan olduğunu yaz da teklifler yağsın. Çünkü Eskişehir halkı çok misafirperverdir.
Değil mi?

gel.

odunpazarı evleri, cam sanatları müzesi, uçak müzesi, seviyorsan hamamlar, hamamyolu, adalar'ı gez. zaten şehir o kadar. kar yağmaz da porsuk donmazsa gondola bile binebilirsin.

yiyecek olarak; çibörek, donas, pino'dan birine hatta ikisine uğra.

barlar sokağında ya da adalarda oturup bi güzel iç.sonra trende yine içersin.

yanına varsa fotoğraf makinesi ve kafa arkadaşlar al. del mundo'ya da gitme, ben hiç sevmiyorum orayı asdsa.

Anadolu üniversitesi kampüsü (uçak müzesinin karşısı), tren garına yürüyüş mesafesidir (20-25 dk). Ayrıca yol da gayet keyiflidir (diğer mesajlarda da bahsedilen haller, espark ve fırının bulunduğu cadde). Kampüsü gezebilirsiniz, film varsa veya başka bir etkinlik varsa izleyebilirsiniz. Girişte kimliğinizi bırakmanız gerek.

Bir referans noktası olarak espark'ı belirleyebilirsiniz.

Bir duraktan tramway'a binin (kartlar var, büfelerden tek kart şeklinde alabiliyorsunuz), tıp fakültesine gidene mesela, son durağa kadar gidin, zaten çok sürmüyor, keyifli olabilir.

Hızlı trenden bahsediyorsanız 22 var mıydı? sanki en sonu 21'di diye aklımda kalmış.

abi neyinle taşak geçiyolar mesela. kendinle barışık olursan bu sorun kökten çözülür müdür.

ya en son olani soyleyim mesela. benim kiz evinde parti ortami gibi bi ortam yaratmis arkadaslarimi da davet etmis. gittik iciyoruz muhabbet ediyoruz. benim ki dedi ki benim erkek arkadasim su unlu kisiye benziyor. millet guldu felan oha yok artik onun ancak sol ta.agi olur felan bole seviyesiz seyler. bunu gectim o ortamda diger arkadaslarimla yeni tanismis diger arkadasim bile onlara katildi zuhaha evet evet felan. ben olsam arkadasimin kiz arkadasi guzel bi ortam yapmis davet etmis kibarliktan 'ehehe evet andiriyo biraz' filan derim. yok bunlar bokunu cikarttilar 15 dk felan. kiz bozuldu bunlar ustune gittikce. ben nokta koydum artik cikistim biraz oyle sustular. daha farkli konularda da hep soylendiler bu parti niye boyle muzik hos degil bilmemne. anlayamaiyorum gercekten niye boyle oluyor ?

abicim madem ortam öyle sen de de ki "aynen ben onun sol taşağıyım". bırak dalga geçsinler abi kim kiminle dalga geçmiyor ki, cevap vermesini bil. benimle de geçerler mesela sonra da ben geçerim. takma fazla dediğim gibi kendinle barışık ol cidden rahatlıyacaksın.

agızlarının payını vermen lazım hocu, yoksa s.kerler oglum hepimizi s.kerler diyorum. ezik durma

1 kere ariza yap, bir daha cesaret edemezler. Insanlar biraz mal malesef, "hosuma gitmiyor aga" dersen onunla da tasak gecerler. Sil bu imaji, gider yap, huzur kacir, guzelim ortamin icine sic bir kere, sonra kafani dinlersin. Bu kadar buyutme abi derlerse eyvallah deyip kitlen birisine, kiskirt gun boyunca, annesine filan kufret. Sonra herifin sinirleri gerilir de patlarsa bu kadar buyutme abi dersin.

Ortamin maymunu olma yavrucum, canin sikilir. Bak harbiden diyorum.

tamam atari yaptik milleti urkuttuk de niye bunu yapiyorlar onu anlayamiyorum? ulan arabamla istedikleri yere birakiyorum icabinda. yani ortam ezigi millete hizmet eden bi yapim yok ama kibarlik yapmasini da biliyoruz yeri gelince amk. niye boyle kabalar onu cozemiyorum.

seni çekemediklerinden yapıyor da olabilirler. böyle durumlarda sende taşşak geç kendinle. bu da bi çözümdür.

Bir olmuştur, iki olmuştur alışmışlardır artık senin üstünden millete iyi görünmeye çalışıyorlardır.

@olkol
o gun dusundumde o da aklima geldi. boyle bi cekememezlik havasi vardi ortamda. amk en yakin arkadasin boyle yaparsa kime guvenip icimizi dokecez kardesim :/

ben de onu dicektim tamamen arkadaşlarında sıkıntı var. yani seni tanımıyorlar bozulacağını bilemiyorlar.

kimseye güvenmicen panpa klube hosgeldin diye klişe yaparım ama dogru. cekememezlik cok fena bişedir, senin kibarlık diye yaptıgın arkadas ortamında eziklik gorunur. kendimden biliyorum

malesef bazı insanlarla ne kadar samimi olursan onların bu tarz davranışlarıyla karşılaşmak da kaçınılmaz oluyo. bu tip insanlarla samimiyet derecesini gözden geçirip ona göre belli bi mesafe koymak gerekli. o zaman böyle sorunlar da olmuyo.

atar yap haci, sokerim dalaginizi de, korum hepinizin amina de,adam olun yaraklar de ama mutlaka bir sey de yani yoksa bu boyle gider sen de tasak oglani olursun.

bi gün işleri düştüğünde, arabayla bırak falan dediklerinde "işim var" de, çek git.

açıklama falan da yapma. ara ara sana muhtaç kaldıklarında "yoğunum" de.
ama ne işin var derlerse cevap verme, "bi işim var işte" de. (karizmatik bir ses tonuyla :)

alıştırmışsın ipneleri a.k.

sen kibarlığından, kimseyi kırmama huylarından asla vazgeçme. bu kötü bir şey değil. atar yapayım gider edeyim derken kendin değil onlar gibi davranırsan asıl taviz budur. sadece adam olmayanı hayatından çıkar. o anlattığın ortamları tereddütsüz terketmeyi bil. sen muhtaç kalırsan sömürmeye devam ederler. muhtaç olmazsan davranışları da değişir. klişeden kaçmak isterdim ama işin özü sen değişirsen dünya değişir.

dallamaları arkadaş belliyorsun belki, kendinle barışık olmak ta bi etken ama bir yere kadar yani. seninki ikisinin kombinasyonu gibime geldi.

bir kere bana böyle bir şey olmuştu o kadar ciddileşmiştim o kadar sert konuşmuştum ki yıllar geçti hala söylenir anlatılır. bir şaka yapılcağı zaman bana yapılmaz ters konuşulmaz espriler seviyelidir rahatsız oluyorum çünkü sen de oluyorsan tepkini koyacaksın. bir de arkadaş ortamın biraz kalitesiz kız arkadaşının yanında saygılı olmaları lazım arkadaşlarını da bir gözden geçir derim. çoluk çocuk gibi geldiler bana.

üyeliksiz torrent sitelerinde bulamazsın. kastettiğim siteler piratebay, btjunkie, mininova vs.. çok nadiren bazı yerli filmler oluyo o kadar.

türkçe dublajlı bulmak zor iş. turktorrent'ta epey var dublajlı ama üyelikli tabi. onun yerine altyazı bulmak çok çok daha kolay. dublaj olayını oldum olası sevmemişimdir zaten.

sonuna kadar okudum madem kafanızda bitirdiniz direk gidin bitirin.

Acıdan ilk kurtulma adımı bu bence bitirin ne olacaksa olsun sonrasında tek çözüm zaman malesef.

haydi sık dişini. ne yapman gerektiğini biliyorsun zaten.. 1 haftan kalmış. şimdi kalkıp attığın adımlar için ilerde kendine teşekkür edeceksin. bundan 1.5 yıl sonra o kişi hakkında ne düşüneceğini bile bilmiyorsun. hepten unutmuş bile olabilirsin. yani şimdi atalete düşmenin kimseye bir faydası yok. yapman gereken işleri hallet şimdi :)

kimse aşk acısından ölmüyor merak etme (yada ben ölen hiç görmedim) kararı alabilmen bile zaten birşeyleri aştığını gösterir.ne kadar seversen sev öncelik kendi hayatın olmalı.acını çek tabiki zaten kimse buna engel olamaz ama zaten acılarını gittiğin yere de götürüyorsun ister istemez o yuzden en azından elindeki fırsatları değerlendir ileride pişman olmamak adına.1,5 yıldan bahsediyorsun benm de ilişkim tam 6 sene sürmüştü ve çok kötü bir şekilde bitmişti.bundan sora nefes alamam ölürüm zart zurt yapiodum ama insan o acıyla o kadar olgunlaşıyor ki bunu zamanla hissedeceksin bünyende.ölmedim e baya ni süründüm ama şimdi başkasıyla evliyim.neymiş yani herşey değişirmiş acılar zamanla gidiverirmiş.sakın fırsatlarını geri tepme

Yorumlarınız için çok teşekkür ederim.

@basond, kafamda bitirdiğim bir şey yok aslında. Hala çok seviyorum kendisini ama bitirmeye mecbur hissederek ona göre adımlar atmaya çalışıyorum sanırım.

@miii, yıllar sonra da hakkında kötü bir şey düşünmeyeceğime eminim ama çok haklısın bir an önce geleceğime yönelik adımları atmam gerek. Bunu bilmeme rağmen harekete geçememem beni daha da bitiriyor zaten.

Ulan ne menem bir şeymiş aşk acısı anasını satayım!

Aşk acısı geçmez. Unutmak diye bir şey yok. Tek ilacı zaman derler ama zaman sadece o acıyla beraber de yaşanabileceğini öğretir insana. Boş ver unutmaya falan çalışma. İlla ki ilk zamanlar acıycak kalbin. Ama bir süre sonra gülümseyerek hatırladığın bir geçmişin parçası yapabilirsen O'nu işte o zaman tamamsın.

çok uzak değil bu yaşadıkların benim için. kararsızlık dönemi aslında bu. olmazsa ne yaparımın içini yemesi. ayrılsan bunlardan tamamen kurtulursun diyemiyorum. ama ayrılınca bu anki halin hafifliyor, en azından endişe açısından. hala kurtulmuş değilim ama yaşıyorum. şahsen ne yaptığımı söyleyim sana;

ilk olarak ne olursa olsun, istersen çok kötü ol, yine de git o başvurularını yap. belki de seni o durumdan çıkaracak olan başka bir yere gitmektir. ben yurtdışı gezimin iki hafta öncesinde ayrıldım, çoğu şey hazır olmasına rağmen son anda vazgeçiyordum ki, bir anda bir sene sonra bundan çok pişman olacağım geldi. gerçekten de gidip döndüğümde sanki aylar önce yaşanmış gibiydi her şey ama sadece 2 hafta yurtdışındaydım. çünkü başka bir yerde zaman kavramı kayboluyor neredeyse.

üzülmene, acı çekmene sebep, ona olan sevginse, karşılıksız sevmeye, hiç ama hiçbir şey beklememe konumuna geçmeye çalış. kolay değil. olanları inkar edebilirsin, olamaz, olmamalı diye türk filmi moduna girebilirsin. dünyanın en mantıklı insanı da olsan bu dönemlerden geçiyor her insan. etrafındakilerin (arkadaşın olmasa da gözlemlediklerinin diyim ben) sevgililik ya da sevgiyi küçülten tanım ve davranışlarını boşver - çoğu kişi böyle çünkü-. ne gerek var bu kadar üzülmeye demekle olmuyor, üzülüyor insan, hem de çok.

burada biraz bencil olmak lazım ama. evet üzülüyorsun, hala seviyorsun, ama kendini de sevdiğini unutma bence. Ben yapmayı sevdiğim şeyleri abartmıştım, doctor who izlemeyi seviyorum diye bokunu çıkardım izlemenin mesela.

sorsan üstesinden geldin mi diye, hala kimseye karşı bişe hissedemiyorum, hala bir sürpriz yapsa da gelse diyorum ama gelse benim (pis bişe ama gurur nedeniyle) dönüp bakmayacağımı bildiğimden gelmese daha iyi olur diyorum. böyle kendi kendime gelin güvey oluyorum. farkettim de ben baya yemişim kafayı, bilemedim şimdi beni dinlesen mi :/

not: benim de hobi mobi, doktorla uğraşacak halim yoktu. anca bu kadar oldu :/

@pokerface, aşkla ilgili hiçbir sorunumuz yok aslında. Duygular tamamen karşılıklı. Öyle olmasaydı zaten belki gurur yapıp ben de aşkımı kalbime gömüp acımı çekmek için bir kenara çekilirdim. Yalnız, bu süre zarfında aşkta guru olmadığını çok iyi anladım ben. O kadar dengesiz davranmaya başladım ki, şu yaptıklarımı en yakın arkadaşım yapsa omuzlarından sarsıp "kendine gel, manyak mısın?" falan derdim herhalde.

Yurt dışı konusunda sana katılıyorum, o yüzden bu başvuruları bir an önce yetiştirmem gerek. Zaten ya yetiştiremezsem diye de korkuyorum bir yandan. Dizi fikri çok güzel ama keşke benim de izlediğim şahane komik bir dizi falan olsaydı, belki işe yarardı. Benim en sevdiğim dizi Çemberimde Gül Oya mesela ve en mutlu günümde bile izleyince ağlayabiliyorum. Bu yöntem bana pek gelmez gibi sanki.

Biterse, çok uzun bir süre kimseye karşı bir şey hissedemeyeceğimi de çok iyi biliyorum. O yüzden seni çok iyi anlıyorum. Zaten asla "çivi çiviyi söker" mantığında bir insan olmadım hayatım boyunca.

@olkol, bu yorumuna da çok katılıyorum. Aşk acısı geçer, zaman bunun ilacıdır falan diye bir şeye inanmıyorum ben. Gerçekten sevip değer veren biri için bu mümkün değil bence. Sadece gülümseyerek hatırlayabileceğim zaman da kim bilir ne kadar uzakta...

benim yedi yıllık ilişkim bitmiş sen bunumu atlatamayacaksın.

bir saatini bile kaybetmeden yurt dışındaki okullara başvurunu yap. önünden çekildiği için teşekkür bile edeceksin ona.

sizin ilişkinizi bilmıyorum ama benm ilişkim büyük yalanlar üzerine kurulmuştu. benim saf ve iyi niyetliliğim her şeye pozitif açıdan bakma çabalarım sonucu profosyonel bir yalancının oyuncağı olmuştu bu ilişki.
öylesine seviyordumki yolda yürürken kafamı yukarı bile kaldırıp bakmıyordum gözüm başka bir erkeğin gözlerine değecek diye..
nihayetinde aldatıldım.beynimden kurşun yemiş misali bezgin yılgın, bitkin.. haykırmak istiyorum haykıramıyorum, içimden öylesine bağırıp çağırmak geliyorki yapamıyorum..haykıramayışlarım iki göğsümün arasında sıkışıp kalıp, müthiş iç sıkıntısına dönüşüyordu adeta.. elimi bağrıma götürmeme neden oluyordu nedensiz.. su bile içemiyorsunuz.. bütün yemek kokuları miğdenizi bulandırıyor..
derken psikiyatrıye gittim lustral verdi tok karına?? kibrit kutusunun yarısı kadar olmayan ufak bir ekmek parçası attım ağzıma.zor bela çiğnedim.. yutmaya çalştım.. ihanet oturmuştu miğdeme izin vermiyordu benim için faydalı olan hiçbir şeye.. yemek borusunun yarısına varmadı yutamadığım lokma.. kustum.. aç karına içtim bırkaç gun sadece..çünki biliyordumki insanın en iyi doktoru kendisidir..hiçbir ilaç beynimiz düşüncelerimiz kadar iyişleştiremez bizleri..
akşam sekizde yatağa giriyordum şişkin gözlerimi sımsıkı kapıyordum. ne kadar uyursam o kadar uzak kalırım bu sıkıntıdan.. elim kolum kalkmıyor. Allah'ım ne iğrenç bir durum.. Zavallı annem derdimin ne olduğunu bilmeden üzülüyordu halime.. gözlerinden okuyabiliyordum hüznünü.. elin oğlu için zaman zaman kırdığım annem.. bir tek o ortak oluyordu matemime.. hani o canımdan çok sevdiğim uğruna herşeyi göze aldığım, beni cnından çok seven insan nerde şimdi??
bir iki güne bana yalvardığını içeren mesajlar telefonlar yağmaya başladı.bu beni kendime getirmeye yetti..ilk kez oracıkta gördüm ne kadar zavallı bir insan olduğunu.. benm saf ve kyımsız yüreğim onu affetti..ama yalanların ardı arkası kesilmedi.. herşey çorap söküğü gibi geldi..iğrenç bir insanmış meğer..uzatmalarla bir yıl daha sürdü ilişkimiz çoğunlukla benim çabalarımla.. hergün yeni bir iğrençliğine şahid oluyordum.. sevgi dibe vurmuştu artık..güven desen zaten yoktu.. saygı ağaçlarımızın bir bir dalları kopuyordu..
şimdi yıllar süren o büyük saplantıdan, o büyük kara sevdadan kurtuldum.. en büyük sevmelerinde bitebileceğine bizzat tanık oldum..
hayatımdaki olumsuzlukların temelini dayandırdığım olgudan kurtuldum.bir kanser virüsüydü. tüm hücrelerimde o vardı.. şimdi kanseri yendim .. yeniden doğdum dünyaya.. her bitiş yeni ve daha güzel başlagıçlara gebedirya hani..şimdi daha temkinliyim.. kendimi kimsenin üzmesine izin vermiyorum..daha diri daha canlı ve daha güçlüyüm.. çünki aşk yok hayatımda..
yinede ona kızmıyorum. aksine teşekkür edıyorum.hayatımdan çıktığı için.. ondan çok şey öğrendim. bir musibet bin nasihatten iyidirya hani.. birde küfretmenin ne kadar mükemmel hissettirdiğinin duygulanımını onun sayesinde anladım.
hürriyetimi bana geri verdi..bundan daha güzel ne olabilir.biliyorum dünyada başka insanlarda var ve beni gerçekten sevebilecek insanlar.. ben sabırla o günü bekleyeceğim..


sözün özü;ihanet, sadakatsizlik yok ise bırakma sevdiğini. ama beyinde bitti ise zorlamanın manası yok. kendi yolunu çiz..hiç korkmadan. güzel günler gelicek inan..hayat devam edıyor bi şekilde gençliğinin en güzel günlerine yazık etme lütfen..hayat herşeye rağmen o kadar güzel ki.. onla olduğundan daha mutlu olacağın zamanların olucak..omuzlarından koca bir yük kalkmış olucak..

en önce şu 1 haftada bitireceğin işleri bitir, sonrasında pişman olma o işler bitince üzülürsün, rahat rahat hem de. gerisi zamana ve sana destek olacak panpalarına kalmış.

D&R 'a girip bir adet " En son yürekler ölür " kitabını al ve gittiğin yerde oku . sana en güzel tavsiyem bu olur ve unutma hayat malesef devam ediyor....

ilişkinin bitme ihtimalini düşünmek her zaman daha fazla acı vermiştir. ama kesin olarak bittiğinde 1-2 hafta içerisinde alışıyorsun ne olursa olsun.

selim ışık'ın online dersleri iyidir. tavsiye ederim.
buraya alalım seni;
www.gitardersivideo.net

öner yavuz var herkes çok övmüş.

kişi bazında değil şarkı bazında dinliyorum genel olarak radyoda ne çalıyosa %70 i hoşuma gidiyo o yüzden şu kişiyi dinliyorum demek zor ama
sertap erener
tarkan
hadise
sezen aksu
....
gibilerin şarkıları genelde tutuluyo..

sözün özü çok genel bi soru tatmin edici cevap alman zor...

illa sanatçı olarak sormuyorum parça olarak olsa daha iyi olur aslında benim için.telefona atıp dinlicek birşeyler bulamadım ondan soruyorum.

mabel matiz - söylese o ben söyleyemem (bu aralar bu parçaya kafayı taktım)
vega. bütün şarkıları yıllardır bıkmadım bıkmam.

şimdi ben çok alternatifim türkçe müzik dinlemiyorum falan manasına gelmesin ama türkçe pop vs. dinlemiyorum..

büyük ev ablukada
yasemin mori
eskiden de ilk 1-2 albümü olarak sadece teoman dinledim.
duman'ı da unutmamak lazım onlarında ilk 2-3 albümü ama sadece.

ha asıl en önemlisini en sona sakladım, nekropsi.

pilli bebek
sakin
duman
vega
yeni türkü
...

pilli bebek
athena
duman
mor ve ötesi
yeni türkü
ayça ve elma şekerleri

özgün-çığ gibi
mabel matiz-kül hece
izel-ah yandım

Murat Boz :)

Birsen Tezer, Jülide özçelik, luxus, metin-kemal, serdar keskin, ezginin günlüğü

87 doğumluyum.

2002-2003 yılı itibarı ile internetten online işler yapmaya başladım.
Full time olarak ilk işe üni bittikten sonra 2007 yılında girdim.
Mevcut iş yerime giriş tarihim 18 aralık 2008.

92 doğumluyum.
haliyle üniversite öğrencisiyim,1 ay önce 3 hafta çalıştığım part time bir işim oldu sadece.

'89.

üniv 3. snf.

91 li
üni 1.sınıf

90 doğumluyum. Almanca Öğretmenliğini 2 sene okuyup bıraktım, şimdi dış ticaret 2. sınıfım. 3 sene yazları Bodrum'da turizm acentesinde operasyon görevlisi olarak çalıştım.

1990 yılında doğdum. Bankacılık okudum, bu sırada iki farklı bankada ticari departmanda staj ve asistanlık yaptım. şu an aynı üniversitede edebiyat okuyorum. çalışmıyorum. ilk full time işe 16 yaşında başladım, lise öğretmenimle aynı maaşı alıyordum. full çalıştığım işi okul açılında part time'a çevirdim. lise 18-19 yaşları arasında muhasebe bürosunda ve gümrükleme şirketlerinde staj yaptım.

84'lüyüm. üni.mezunuyum. 18 yaşımdan beridir çalışıyorum.

'88 doğumluyum. 2007'den beri aktif olarak dergi sektöründe çalışıyorum. lisans bitti şimdi yüksek lisans'tayım. hem iş hem master durumu.

93, üni 1. sınıf.
geçen ay 3 hafta part çalıştım, beğenmedim bıraktım.

'89

10 aydır çalışıyorum.

Mr.Bean on Holiday

sınav haftasından sonra iyi gider ;

çakallarla dans izle.

hem güzel izlenir film hemde güldürür.
komedi film olması şart değilse izlersiniz.

(bkz: the hangover) )her iki filmi de kahkaha attırır)
(bkz: 3 idiots)
(bkz: the big lebowski)
(bkz: due date) (kısmen)
(bkz: Horrible Bosses)
(bkz: Monty Python and the Holy Grail)
(bkz: Scott Pilgrim vs. the World)

uzar gider bu

scott pilgrim +1

hot fuzz ya da shaun of the dead.

ikisi de efsane.

ya hacı bi alttaki duyurumda verdiğim linkteki videoyu izle kop kop kop

change up
yeni çıktı.
2011 filmi.
deli komik.

eskidir biraz ama jim carreyden maskeyi, salak ile avanakı izle :)

Bence kesinlikle 2.si. İçinde mühür ve mühür mumu olması çok güzel.

2

kesinlikle 2.si

1. olanı benim tercihim olurdu.

ikinci ne güzelmiş ya. dur ben de gidip kendime alayım.

abi direk iletisim diyorum. dostoyevski'nin tum kitaplarini ergin altay cevirilerinden okudum, cok iyi.

iş bankası kültür yayınlarından bir çok kitap okudum. gayet tatmin edici seviyede.

Dostoyevski'nin birkaç eserini(Kumarbaz, Ölü Evinden Anılar ve Yer Altından Notlar) her iki yayınevinden de(İletişim ve İş Bankası) okumuş biri olarak, İş Bankasını öneririm. Keza bu eseri İş Bankası'ndan okudum ve gayette zevk aldım. Anlam kopukluğu yaşanmış veya burası zorlama çeviri olmuş diyebileceğim bir bölüme rastlamadım.

Nihal Yalaza Tuluy candır. Çevirilerine güvenin.

iş bankası gayet temiz, duru çeviriye sahiptir.

Rus klasiği dediğin ya Hasan Âli Ediz'den, ya Nihal Yalaza Taluy'dan okunur.

şurada hamdi koç karamazov kardeşler çevirilerini karşılaştırıyor.

vatankitap.gazetevatan.com

settings>cheats bölümüne girip aktif edilmiş cheat ler varsa onları kapat. büyük bi ihtimal bunu sağlayan bi cheat girilmiştir oyuna.

yine paint le yapabilirsin. iki tane bombeli çizgi çekip ortasını çizgilerle aynı renk olacak şekilde doldurursun. biraz uğraşırsın ama olur yani.

power point'te bunu yapacak daha güçlü araçlar mevcut. paint hırpalar biraz

hiç iyi düşünmem :)
annesi kız gibi yetiştirmiştir,
gay olabilir,
toplum baskısından evrimini tamamlayamamış arada kalmıştır.

sırf geyik olsun diye böyle konuşan bi arkadaşım vardı. gerçekten komikti de gülerdik falan ama bi süre çok fazla alışınca günlük hayatta da ağzından kaçmaya başladı böyle tepkiler. içinde mi vardı artık bilemiyorum.

benim oda arkadaşım da böyle konuşuyor.
oh olsun bizim gibi erkeklerin primi artıyor.

nedeni olarak da gay olması olabilir.

benim kardeşim de bunun biraz azı. sesi kadınımsı ama ay lamıyor.üniversitedene bir arkadaşım var aynı senin gibi ama gay değl. var etrafta öyle tipler ama direkt gay diye yargılamak haksızlık olur diye düşnüyorum

Ahmet Kaya - Acılara Tutunmak

Sezen Aksu - Gülümse

yellow submarine
stairway to heaven
shine on you crazy diamond

eskimeyeceklerdir asla.

türkçe ise serdar ortaç-geceleri yakıp öeeh. türkçe bulamadım işte.

c0sh_kun benden çok yaşayacaksın, aynen sezen aksu gülümse dicektim ben de.

barış manço - gülpembe

Mogollarin, cahit berkayin yaptigi yesilcam muzikleri. kemal sunal anisina seklinde gecen bi muzik ust siralarda olmali bence. dario moreno hatiralar hayal oldu da olmali listede. yabanci sarki bilmiyorum ama lux atearna miydi clint mansell in requiem for a dream muziginn yuzuklerin efendisi versiyonu da benim kulaklarimdan dusmez. beethowen ve mozart in adini bilmedigim lakin hepimizin bildigi o muzikler zaten ayri bi kategoride incelenesi seyler.

sertap erener - ask i da eklerim ben sahsen.

black ya da indigo derim.

erkeğim.

kesinlikle mocca. 2 bence de çok klasik ve hoş değil 3 de ton olarak güzel olsa bile 1 kadar hoş değil. kadın-19

1 - erkek.

ulan bunun için cinsiyete ne gerek avr ben de suit falan sandım. bence hepsi aynı sadece renk değişik ne farkeder.

mocca mocca mocca

bağyan

bence metal gorunumu olan bırsey bul, dun bı kızda gordum, cok sahane duruyordu. yani aynısının metal bı parcası olsun, şeklen. kadınım.

indigo

mocca diyorum, kadınım.

bayan.3.

mocca-erkek

mocca ne güzelmiş ya

gayim

:P

Aslında kıyafetlerinde, montlarında yoğun olarak hangi renk tonlarını tercih ettiğin önemli. Yeşil, kahve tonları ise mocca derim ben. Harika bir renkmiş. Siyah ağırlıklı ise dark grey olabilir. Indigo çok dikkat çekiyor. Siyah çok klasik. Öyle şeyler. Kadınım.

behzat gibi asosyal karakterleri gerçek hayatta dizideki gibi yakından tanıyamazsın iç dünyasını ya da yaşadıklarını bilemezsin.
ilk sezonu izlediğim kadarıyla haruna dizi de hasta olan bi bayan göremedim ben pek? burda tezat nerde?
kuzeye gelirsek adam kıvanç tatlıtuğ. tamamen farklı bi olay bu.
aynı şekilde nejat işler de karakter olarak değil kendi kimliğiyle değerlendiriliyor bence.

@olkol hacı demek istediğim şu zaten; gerçek hayatta behzat gibi bi adamı tanıyınca, aman kim uğraşacak bununla deyip uzak duruluyor genelde. benim derdim bana yeter, bi de milletin derdiyle mi uğraşıcaz gibisinden..

kuzeyde, nejatta haklı olabilirsin ama. bende öyle düşünüyorum zaten.

3-4 karı kaldırdıktan sonra, tecrübelendikçe daha çok karı kaldırıyorsun. Kızların neyi sevdiğini biliyorsun. Piç olsanda sana aşık olmaya başlıyorlar. Çünkü nasıl etkileyeceğini biliyorsun. Ama bu hayat o kadar boş geliyor ki sonra. Alkole veriyorsun kendini. Mutlu olamıyorsun. Ama dışardan bakınca "cazip" görünüyor hayatın. Gelde yaşayana sor bir de. Özenmemek lazım, uzak durmak lazım.

@alidemir1 özenmek değil hacı. benim merak ettiğim tv sektörüyle alakalı. gerçek hayatta uzak durulduğu halde neden bu tipler üzerine film çekiliyor sadece bu.

işte o yüzden gerçek hayatta durum farklı dizi izlerken insanlar hiç bi emek harcamadan oturduğu yerden bi karakteri tanıyor. tanıdıkça ona yakın hissediyor kendini, onu seviyor. ki behzat karakter olarak çok iyi analiz edilmiş bir karakter. yüzeysel olarak anlatılsaydı bu kadar ilgi görmezdi. iyi analiz edilmiş bir karakteri izleyici hep sever.

Sadece karakterler için değil ki. Filmlerde etkileyici-önemli gösterilen olaylar, davranışlar da gerçek hayatta siklenmez.
Filmlerde fedakarlık iyidir mesela, gerçek hayatta enayi gözüyle bakarlar adama; senden başka kimse bilmez. Hatta yine sen kötü olursun.
Ya da o değil; millet romantik komedilerde ayni taksiye binip tanışma olayına tav olur; gerçekte otobüste yanına oturandan rahatsız olur. (geçen başlık vardı lan böyle)
Filmlerde sorun yok. Gerçekte insanlar şekilci.

@nickini vermek istemeyen uye +1

iyi de sabahtan akşama kadar sessiz duran hayatında hiç bir acı olmayan boş karakterleri niye çeksinler ki? İlgi çekici değil. Normal hayatta bile uzaklaşırız böyle insanlardan. Bize burhan altıntop, ismail(leyla ile mecnun), Behzat Ç gibi adamlar lazım. Değişik, sıra dışı.

hepsine sıradan bakarım şöyle bi.

duyurunun tipine bakmam. başlığı okurum ilgimi çekerse duyuruyu okurum, çekmezse okumam.

medikalle ilgili bir konudan büyük ihtimal çakmayacağım için uzak duruyorum. teknik, alınık satılık, sözlük, şarkı/şarkı adı da düz soru hariç ilgilendiğim başlık tipleri.

genelde sağ frameden ziyade :) yukardaki bugün ve herşey tablarını kullanırım sıradan bakarım ne var ne yok diye.

ben soruya bakıyorum sadece

basliklara bakiyorum ve ona gore devam ediyorum, seviyorum duyuruyu

sen nickindeki gibi mahvolmuşsun dostum.bende senin durumundayım tek fark yaşım 19.kendimi loto oyunlarına verdim.sayısal loto,şans topu,on numara ne varsa oynuyorum zengin olma hayaliyle.bu sayede hayata tutunuyorum.

edit:alkol-sigara-uyuşturucu kullanmıyorum.

edit2:senin durumunda derken parasızlığı kastettim

öl lan o zaman diyesim geldi okurken.

yemin ederim kişisel gelişim kitabı okusam bu kadar hayata tutunmazdım. Ne kadar güzel hayatım varmış şükrediyorum. Ben boktan sanıyordum.

beynini eğitmedikten sonra nasıl bir tavsiye sana etki edebilir ki? ama eksikliklerini buraya yazarak belki onlara yabancılasırsın ve bu çözmende bi adım olur, ki bence olur. seda diker geçen şey demişti, berbat anıların üstüne gidip, onları hatırlayıp düzelterek tekrar beynimizdeki çekmecelere koymadıkça onların kötü etkilerinden kurtulamayız. üstüne düşünmekte fayda var.

Bi öneri vereyim madem. Abim yaşındasın ama dilim döndüğünce bir şeyler tavsiye edeyim.(25 yaşındayım)

Hayata tutunmak için gereken tek şey bence amaç'tır. Bi amacın varsa o amaç gerçekleşene kadar mutlu olursun. Bir amaç seç. Sevdiğin bir şeyi yap. Film izlemeyi mi seviyorsun. Film izle. Sonra bi site açıp eleştirilerini yayınla. Kim bilir belki film eleştirmeni bile olabilirsin. Tasarımı seviyorsan ufkun genişse photoshop'a merak sal. 3 aylık bir eğitim ile piyasadki çoğu adamdan iyi olursun. Hayal gücünde varsa iyi bir ajansta art director bile olabilirsin.

Reburn der gevurlar. Senin için yeni bi hayat lazım. Bu hayatı başlatmak senin elinde. Her şeyi sil ve başla.

alideemir +1, her insanın hayatında bi amaç olmalı bence de. birden fazla olmalı hatta. belki senin kadar boktan bi hayatım yok ama benim de ne kadar boktan bi hayatım var lan dediğim zamanlar oldu. ölsem bşi kaybetmem dediğim noktalara geldim. yaşamak için bi sebebim yok ki ölmek için bi sebebim olsun diye düşündüm sonra. hep bi amaç aradım. buldum daha iyisini aradım. ama hep bi amaç olmalı yoksa böyle alkolik olman ve hayatını daha da boktan bi hale getirmen kaçınılmaz yani. amacını ara bul ulaş. hayat bu şekilde devam ediyo.

ya bişey bildiğimden değil de, bu saydığın sıkıntıların hepsi daha derin bir şeylerin semptomları gibi görünüyor. Terapiste gitsen güzel olabilir.

terapiste gitmeye cesaretim yok.

bi iş bul çalış önce , 29 yaşındasın umarım hala ailenin eline bakmıyorsundur. beni ilgilendirmez gerçi ama , aktif olarak bir işte çalışmak ( yarı zamanlı da olsa) sendeki bi asosyal eğilimi alır. insanlarla daha fazla iletişim kurup yeni insanlarla çalışıp farklı deneyimler kazanabilirsin. zaten bir işe girdikten sonra maddi olarak ve manitacılık olarak da hayatın ufaktan bir düzene girecek. hem çalışırken şu anda dert ettiğin şeylerin hiç birini dert edemeyeceksin , o kadar başka hayallerin olacak ki....

UzMan değilim, duyuru deneyimi ile yazıcam.

sanıyorum olay iş bulmak hususunda düğümlenmiş,
iş bulursan sanıyorum ki bir takım sorunlar çözümlenir.

disiplin çok önemli kaçta yattın kaçta kalktın kaç öğün yemek yedin...bunlar bilinçaltında işlenir en azından kendini değerli birey kategorisine taşırsın bir işin ucundan tuttuğunda bir şeylere faydan dokununca.

gay olduğunu düşünmüyorum, bazı kişilik bozukluklarında bu tarz sanrılar olur, sertleşme stres ile alakalı, masturbasyon o kadar çok yaparsan en basit haliyle erken boşalma sorunun başlar ayrıca iş-güç peşinde koşmak, zihinsel aktivitelerin için bu enerjiyi kullanmayı denesen.
bir çok erkek depresyon geçirirken erkeklerle ilişkiye girdiği gibi saplantılı düşüncelere sevkolur, güç fantazisi ile alakalı bir durum, adamın elinde sadece çekiç var ise her şeyi çivi olarak görür, erkeklerin kötü zamanlarında cinsel problemler yaşamaları normal.senin durumun normale yakın bile...

dominant kadın meselesi ruhsal sorunlara işaret ediyor gibi diğer sanrılarınla birleştiğinde mümkünse psikiyatri ile görüş.

son olarak elin ayağın tutuyor, sağlıklısın bence gerisi lüzumsuz, ilanlara bakarsan herkes iş arıyor ,herkes depresyonda maalesef çağın getiris bu.
bence ! spora filan başla, yürü koş zıpla, kız arkadaş bul eğer işe filan girebilirsen o da gelir, açıkçası çok bir problemin de yok !?

umarım 2012 iyi şeyler getirir.

vallahi okurken bile içim sıkıldı.
anladığım kadarıyla çekilmez bir adamsın, davranışlarını değiştirmen gerekiyor.

ya tik koy yazdığıma ya da silicem.rate oranımı düşürüyosunuz

şehir: ist
70 tl yol parası, aylık 25 tl yemekhane. kendim de fazla para harcamam zaten, 250 tl anca.

sehir:ist
anne-baba ikisi de calısıyor
aylık 249

eskişehir, ortalama 700 lira.

şehir:muğla(üniversite)

350 TL kira+300 TL kişisel ihtiyaçlar (yemek+şampuan,vs)=650 TL

edit:650 TL hemde parayı cimri bi şekilde kullanarak.sigara ve alkol kullananlarda bu rakam 800 TL ye çıkar geçer bile eğer muğlada okuyosa üniversitede

şehir: istanbul
part-time çalışıyorum, ailemden para almıyorum..
1000 lira civari..

sadece okul içi harcamalar mı, yoksa her türlü günlük harcamayı düşeyim mi? okul içiyse 700 civarı, her şey dahilse 1200 filan.

edit: ailemle yaşıyorum.

ankara
ayda 800 civarı bazen 1000i buluyor. tamamı aileden geliyor :(

istanbul
aileden desteği:yok
kira: yok
aylık 900 TL okul&iş

şehir: izmir
aylık 600-700 arası (kira, faturalar dahil)
kira ve faturaları saymazsak 350 falan.

konya
herşey dahil 600

İstanbul. Baba çalışıyor. Aylık 350

İstanbul herşey dahil 1200 civarı
net olarak 700 civarı
anne desteği + burslar +akrabalar

istanbul - 900.

eskişehir ortalama 1900, yol kira vs hariç. aile desteği yok, öğrenci çalışan karışımı.

şehir: istanbul
barınma ve faturalar hariç(ki sadece bu kısmı ailem karşılıyor) 600 harcıyorum, 150 lira da kredi kartı borcum devrediyor

şehir: ankara
anne-baba: çalışıyor
ben: canım çalışmak isterse çalışıyorum, zora gelemiyorum pek.
560 tl. (buna mazot parası, kılık kıyafet, kuaför, tiyatro/sinema, kitap, müzik, vb. masrafları dahil değil. yeme içme masrafım bu.)

hepsinden ustun olduguma hiç bi zaman inanmadım,dusunmedimde ama dısarda cocuklar top oynarken ben evde kapanıp gitar calıyosam bazı kişilerden daha deneyimli olurum demektir,yeteneklerime guvenirim yani kenks

öncelikle yetiştirilme tarzı diyorum ben buna. sana ne kadar güvenilerek yetiştirilirsen, sen de kendine o kadar güveniyorsun. bu öyle sonradan kazanılan bir şey olmuyor, senin var oluşunla başlıyor sanki. yapı + yetiştirilme tarzı meselesi. güzellik, zeka gibi kavramlar çok geride kalır.

özgüvenleri diğerlerine göre daha az sarsılmıştır. bence bu kadar basit. yani yaşadıkları şeyler tamamen.

kendini ne başkasından üstün görür ne de onları kendisinden. olduğu gibi davranır. kendini böyle kabul etmeyecekler hiç olmasın daha iyi. gibi bir takım şeyler.

gosterdigi tutum ve davranis ile hayatta istediklerini cogunlukla elde edebilmistir. bu olumlu sonuc da o davranislari tekrar etmesine neden olur.

kendine güvenmeyenlerin içinde bulundukları durumun nedeni, aynı ortamda bulundukları insanların kendilerinden üstün olmadıklarını düşünememeleridir. sende rahat ol, sende konuş, sonunda ölüm yok amk..

güçlü bir ego.

kendine güvenin balon olanı ve olmayanı vardır. her ikiside duruma göre çekici olabilir.

misal, ben ses tonumunn güzel olduğuna inanıyorum fakat topluluk önünde yada iş yerinde tanımadığım biriyle falan konuştuğumda, sesim kalınlaşıyor, tuhaf oluyor. ben bile tanıyamıyorum kendimi..

normali bu zaten,kendine güvenmeyen insana neden güvenmiyorsun diye sormak lazım.

herkesin insan oldudugunu bilirler, baslarina gelen sey ilk defa onlarin basina gelmiyordur, sorunlari cözmenin onlarla bas etmenin bir yolu mutlaka vardir, bunu iddiali olacak ama dogustan biliriler, farkindalik ya da hazirbulunusluk.

2yle 3ün yerini değiştirirsen bana daha verimli olur gibi geldi. en son ing altyazıyla izleyince iyice pekişir hem cümleler net hemde daha önceden ne dediklerini bildiğinden daha akılda kalıcı olur.

ingilizce dizi izlemek geliştirmiyor hacı ingilizceyi.

mümkünse yabancı arkadaşlar edin, daha etkili.

ingilizce için dizi izlemek ANLAMSIZ. belgesel olur.

yabancı arkadaşı nereden buluyim şimdi =)

belgesel de izleriz, varmı tavsiyen?

2. bbc'den ghendis khan:

basit net tek bölümlük belgesel. dil sade, konu tanıdık.

www.imdb.com

izledim.

3. www.imdb.com

Journey to The Edge of Universe

Belgesel de altyazısı da sorunsuzca mevcut. Dili sade, basit net. Süperdir.

4. www.imdb.com

Guns Germs and Steel

meşhur kitabın süper belgeseli. 3 bölümdür. dili sade basit net. bunda da altyazı sorunu var ama bende mevcut.

izledim.

5. The Human Mind

BBC^nin yine.

The Human Mind Part 1-3 (ENG)

diye aratın. Altyazısı içine gömülü.

izledim.

6. The Incredible Human Body

National Geographic'in. Dili sade ve net. Torrent'te mevcut.

izledim.

SONUÇ:

1. dizi argodur. sokak ağzıdır. hem anlamazsınız, hem de size bir şey katmaz.

2. dizide hep aynı konu aynı kelimeler geçer.

3. dizi izlemek bir yerden sonra dil öğrenmekten çıkıp tv karşısında eğlenmek oluyor.

4. belgeseller iyidir.

5. bu tüm belgesellerin torrent ve gerekenlerinin de altyazısı var. isteyene zip leyip atabilirim.

6. human planet - planet earth'te aşırı kelime vardı. onları şu an izlemeyin.

7. benim bu bahsettiğim belgeseller toplamda 72 73 bölüm. her hafta birisini hatmedin. 1.5 sene sürer ama listening de kelime hazineniz de manyak olur.

dizi izlemekle olmuyo diyenlere KATILMIYORUM.

ingilizce seviyeni bilmiyorum ama belgesellerde (belgeseline bagli tabi) genelde bi diziye gore agir bir dil kullanilir. boyle bi duyuru actigina gore ingilizcen o seviyede degil demektir. ne demisler, one step at a time. yavas yavas.

once friends tarzi basit seyler izlersen gundelik konusmalari kolay ogrenir, cumle kuruluslarini kafanda otomatik olarak yerlestirsin. daha sonra zaten seviyene gore dizi-belgesel secersin.

ben lisede almanca egitim gordum ama sadece digiturk kanallariyla ogrendigim ingilizceyle, lise biter bitmez hollandada ingilizce egitim veren bi uni.ye kabul edildim. elbette zamanla ingilizcem gelisti ama uni.ye baslarken bana ders anlayabilicek ingilizceyi televizyon verdi.

tabi dil ogrenmek - gelistirmek hic kolay degil. belki 6 ay, belki 1 sene belki 2 sene sonra faydasini gorursun. ama emin ol fadasini mutlaka goruceksin.
bugun hollandada, isvecte, danimarkada vs insanlarin cok rahat ve -goreceli olarak- iyi ingilizce konusmalarinin en buyuk nedeni televizyonda dizilerin ve filmlerin altyaziyla yayinlanmasidir.

@lamartin:

ağır dil, belgeseline göre değişir tabi.

ama dizilerde "was goğon düyt" deniyor. what's going dude... konuşma dili, argo, jargon vs vs.

belgeselde adam tane tane derdini anlatıyor.

ha tabi şu var:

eğer amacınız ingilizce öğrenmekse, LEARNING amacı ile üretilen şeylerin peşinden gidin.

mesela, Türkçe öğrenmek isteyen yabancılar oturup çocuklar duymasın'ı izlemiyor.

dizilerin amacı adama ingilizce öğretmek DEĞİL.

belgesellerin de aslında değil ama formal bir lisan var.

ama tabiki esas kaynak:

BBC Learning English:

www.bbc.co.uk

burda:

6 Minute English'ten başlayın:

www.bbc.co.uk

Her hafta yayınlanan 6 dakikalık bölümler.

Vocabulary var, text var, .mp3 var, konular süper, konuşma güzel.

Mesela bir örnek:

www.bbc.co.uk

bu şekilde toplam 3 senelik arşiv var, 150 bölüme yakın.

150 tane episode'u tamamen hazmedin, sindirin, çok çok çok mesafe kat edersiniz.

2 günde 1 episode'u hazmetseniz, 1 senenizi alır.

ekşiduyuru'da duyuru açıp 2000 tl'si olsalardı ne yaparlardı diye sorardım.

edit: 250 tl'sini yanıma alır, kalanını köşeye koyardım. o 250 tl ile arada sırada bara giderdim. 150-300 tl arasında bir tutara ise çadır, uyku tulumu vb kamp malzemeleri alırdım. köşeye koyduğum para ile yazın kuzey avrupa'ya gezmeye giderdim. kopenhag, oslo, stockholm vesaire.

borçlarımı öderdim. borcum olmasaydı da çatır çatır yerdim.

kiramı faturalarımı kart borcumu falan yatırırım.

hadi gerçek bi cevap vereyim gene de: bankaya atarım dursun. üzerine biraz daha biriktirip yazın güzel bi tatil çekerim. çekmezsem daha da biriktiririm.

çok istediğim ama bi türlü alamadığım bateriyi alırdım. geri kalan 500 lira civarı parayı da yerdim heralde.

tüm sevdiğim arkadaşlarımı yemeğe götürürdüm. kalanı da saklardım.

çok güzel bi bisiklet alırım öncelikle. geriye kalan parayı da mac'de harcarım. bu kadar lan. hayallerim bu kadar.