annem hep parlak yüzü dısarıda kalacak sekilde kullanıyor. çok farkedeceğini zannetmiyorum yine de.

Merhaba,
Bana nedense parlak yüzü dışarıda olacak şekilde sarılması mantıklı geliyor. Sanırım bir şeyleri (ısıyı, soğuğu vs.) yansıtacak öyle... Aynı zamanda içerideki ısıyı da dışarı salmayacak falan filan...
Kolay gelsin.

derya baykal parlak tarafının yiyeceğe geleceğini iddia etmişti, ısrarla hemde.

evet bence de mat tarafı içte, parlak tarafı dışta olmalı aynen nüajın söylediği sebeplerden dolayı. ama arkadaş geldi tersini söyledi, kavga ettik onu mutfaktan kovdum sdfsdf. kutusunun üstünde de yazmıyo. tuvalet kağıdının alttan mı üstten mi sarkması gerektiği tartışmasından hemen sonra gelecek en büyük tartışmalardan biri olabilir bu alüminyum folyo hadisesi.

hiçbir farkı yok. bir tarafının parlak olmasının nedeni proses kaynaklı. müşteri isterse iki tarafını da parlak ya da mat yapabilirler.

bilimsel aciklama yapacagim hazir olun:

aluminyum folyonun parlak yuzunun yansitabilirligi %88, mat yuzunun yansitabilirligi ise %80 imis. Bu kadar yakin oranlar olunca, iki turlu sarmak da neredeyse ayni sonucu veriyor, yani pistikten sonra bizim algilayabilecegimiz bir fark olusmuyor.

resmi cevabı bilemem ama fırında çok sık kullanıyorum. herhangi bir fark olmuyor sonuçta.

gözüne hangisi hoş geliyorsa öyle sar gitsin.

önemli bir fark olsa pakette yazarlardı ilk önce..

büyük ihtimalle hadde merdanesinin üstünde kalmayla altında kalma sebebiyle değişiyor o parlaklık. içerik olarak bir fark yoktur.

aynı tartışma, aynı cevaplar, sanki çevirisi:
www.newton.dep.anl.gov

bir de fırın için iyi değil diyorlar. fırın poşedi daha iyi gibi. tersi düzü de yok. koy yemeği, del tepesini, at fırına. mis.

Merhaba,
Çok ciddi saçmalamış onu diyen kişi. Öyle bir şey elbette ki yok. Sürüyle insan var birlikte kullanan. Ben Chrome ile IE'yi birlikte kullanıyorum. Bir zararını da görmedim.
Kolay gelsin.

valla biçok insan snn gibi iki browseri ayna anda kullanıyor bende buna dahilim hiç öyle bi sorun olmadi olacaginida sanmıyorum.

dediğim gibi benim çok bilgim yok. ben de olacağını sanmıyorum.

ama arkadaş bir havalı konuştu ki sormayın. diyor ki keşke bu konuyu sizinle bilgisayarla ilgili bir forumda konuşsaydık flan. hı hı tabii ki ama biz kullanıyoruz dedim cevap vermedim.

ama aynı başlıkta 2 post aşağıda başka bir sorununu çözemeyince ben bi bilgisayara format atayım en iyisi dedi. en sevmediğim tiplerdir bunlar. dakka başı niyeyse bilgisayara format atarlar.

hiç bişey olmaz.

(bkz: ben altı yaşımdan beri çoklu tarayıcı kullanıyorum ulan)
Hiç bi' şey olmaz arkadaşım... cpu yanan bir şey değil, fiziki şartlar haricinde. korur kendini.

ben sürekli 2 tane aynı anda kullanıyorum. bazen 3 oluyor=)

yoktur doğruluğu duyduğuzun ama sadece işlemciyi yorduğu oluyor 2 browser da da 8345689 tane tab açınca..

ff, ie, chrome, opera, her daim bu 4ü açıktır, 2 tanesi aktif 2 tanesi pasif halde kullanılır, bir şey olmadı henüz.

ama bilg. eksi ise fanı temiz değilse belki ses ve ısınma yapar, bende olmuyor ama muhtemeldir.

bu soruyu burada sormak verimli olur mu bilmiyorum, haydar dümen yahut güzin abla'ya mektupla sormak daha doğru olurdu.

"cpu yu yakar, bilgisayar bozulur" ???
bunu bilgisayardan anlamayan bilgisayarcı yalanları başlığı altına yazmak gerek hahaha :)

2 tarayıcı, iki farklı program demektir. Tıpkı word ve excel, powerpoint ve winamp, photoshop ve gom player vs. Hangimiz aynı anda sadece 1 program kullanıyoruz ki! Kendi açtığımız ve başlangıçta açılan bir çok program sürekli çalışıyor zaten. Şu anda bende hem ie, hem ff hem de chrome açık.

çok teşekkürler arkadaşlar. benim de arkadaşa inanasım gelmedi, ancak dediğim gibi öyle bir havalarda yazmış ki, "keşke bu konuyu sizinle bilgisayarla ilgili bir forumda tartışma imkanımız olsaydı" demiş.

bir bilgisayar forumuna davet edeyim bari arkadaşı :))

ay çok komik ya. şimdi de bir başkası geldi ramın düşükse işlemcin zorlanır, zorlanan işlemcinin başına da herşey gelir. ben 6. yaşından beri bilgiyarcıyım tadında şeyler söylüyor.

evet flash player gerektiren oyun oynarsanız bilgisayarınız böylece çökermiş bunu da bugün öğrendik :((

Merhaba,

Evet, öyle olmuş: Moderatör, ispiyon havuzuna bakmadan entry'yi kendisi fark edip silmiş. Dolayısıyla size de öyle bir haber gelmiş. O entry'nin moderatör tarafından direkt silinmesi sizin için kötü bir şey değil. Aksine başarılı ispiyon yapmış gibi kabul görüyorsunuz. Zîrâ, başarı istatistiği "(Yaptığı toplam ispiyon)-(hatalı ispiyon)/yaptığı toplam ispiyon" işlemi ile bulunuyor.

Kolay gelsin.

evet tahmin ettiğim gibi benim ispiyonuma bakmadan bir moderatör silmiş.

şu anda ispiyon: sanal uyku kısmı da çıkmıyor.

Merhaba,
Çok az para veriyorlar diye biliyorum. Yani taş çatlasa 10-20TL falan verirler. Eğer durumu çok kötü değilse kapağını yaptırıp "Eski makinenizi getirin." gibi kampanyalarla değiştirebilirsiniz. Daha kârlı olur. Tabii çamaşır makinesi alacaksanız. Almayacaksanız bir şey ifade etmez. (=
Kolay gelsin.

gurur yapıyorlardır.

kim olduğunu hatırlamıyorum ama bir keresinde benim de iyi niyetle yolladığım mesajıma 'salla ya isterlerse silsinler, isterlerse atsınlar nasıl olsa öteki hesabım var onu da silerlerse yine kayıtlı okur olup yine yazar olurum.' cevabı gelmişti. öyle herkes kalıcı olmayı, yazmayı veya çaylak olmayı, uçmayı ciddiye almıyor yani.

ben de genelde gammazlamadan önce uyarı mesajı atarım.bi de uyarıyı dikkate alıp entry'i değiştiren-silen yazarlar var ama bi teşekkür mesajı atmazlar.

o günden beri kimseye mesaj atmıyorum gammazlıyorum.öyle başa böyle tarak !

Merhaba,
Bugüne kadar sürüyle yazarı uyarmışımdır. Bir tane bile "Teşekkürler." duymadım. İnsanlar gerçekten çok kötüler ve habis düşüncelere sahipler. Üzülüyorum. Bir teşekkürler çok bir şey değil oysaki. O günden beridir ispiyonluyorum. Herkesin iyiliğini ben düşünecek değilim. Yine bâzen insanlığım tutuyor. Uyarıyorum. Yine uyardığımla kalıyorum. Bir kere bir yazar bana âlenen hakaret bile etmişti uyardım diye. İnsanlar çok kötüler. Gerçekten.
İnsanlar kötü. Zaman kötü....
Kolay gelsin.

@nuage

ben teşekkür etsinler, abim canım abim desinler falan istemiyorum. hiç tepki göstermiyorlar o ilginç geliyor. ben de bıraktım artık uyarmayı. alemin enayisi ben miyim ko götüne.

Bu nezaket göstergesidir. Bir şeyi insanlar teşekkür etsin diye yapmazsın ama, aldığın terbiye, gösterdiğin iyi niyet buna alıştıysa karşılaşmayınca afallıyorsun.
İnsanlara iyilik yaramıyor kısacası. Yoksa teşekkür etmişler etmemişler bir şey ifade etmez ama, insan insan olmayınca insanı yaralıyor işte.

tepki vermeyenler genelde o esnada sözlükte olmuyorlar ve sözlüğe girince de uçtuklarını filan görüyorlar.

teşekkür konusu da bence o kadar da önemli değil. yani ben uyarırım dileyen eder, dilemeyen etmez. kendi bileceği iştir. kimseden medet ummaya gerek yok. ben yine uyarırım ispitlemeden önce.

(bkz: generation y)

Merhaba,
"Geçen haftanın en beğenilen entry'leri" başlık başlık en beğenilenleri seçtiği için lost başlığındaki en beğenilen entry değişmiştir oylarla. O yüzden de sizin entry'niz listeden çıkmıştır. Yani, o listeye girebilmek için geçen hafta çok "şükelâ" almak yetmiyor. Aynı zamanda, söz konusu başlığın geçtiğimiz hafta en beğenilen entry'sini girmiş olmak gerekiyor. Oylar da genelde o liste yayımlandıktan sonra devam edebiliyor. O yüzden değişebiliyor, o liste yayımlandığı sürece.
Kolay gelsin.

Merhaba,
Bence bunu moderatörlere bildirin. Aynı anda farklı ip'lerle görünmek hoş olmayabilir. Moderatörlerden biri bilsin. Siz bildirin yani. Bir şey kaybetmezsiniz.
Kolay gelsin.

Merhaba,
D&R'da bir soruşturun isterseniz. Böyle albümler genelde "Classics" kısmında oluyor.
Kolay gelsin.

Merhaba,
Benim bildiğim, bir kere öyle bir şey yaptıktan sonra MSWord'ün onu otomatiğe alıp kendiliğinden yapması. Yani her seferinde öyle bir şey yapmadan Word direkt onu ayarlıyor. Bunun için; soldan yazarken yine tab ile boşluğu verin ama, sağdan yaparken üstteki "hizalama çubukları" ile sağ taraftan istediğiniz kısım kadar içeri girin. Sonra enter'a basıp alt satıra geçin ve hizaları istediğiniz şekle ayarlayıp devam edin. Bir sonraki tab'ınızda Word bunu hatırlayacaktır. En azından benim kurduğum sürümde öyle oluyor. Dilerim sizde de olur.
Kolay gelsin.

ya acaip uykum var üşendim denemeye ama;

biçimden sekmeleri seçip biraz kurcalarsanız olur gibime geliyor. daha kolay bir yolu varmı bilmiyorum. kolay gelsin.

Bayağı uğraştım ama bir paragrafın sadece ilk satırını iki taraftan da girintili yapamadım. Birden fazla satır olunca diğer satırların da sağ tarafları girintili oluyor.

Satır sonunda paragraf bitirilirse cetvel üzerindeki sekme ayarlarından yapılabilir.

(bkz: mutlaka izlenmesi gereken filmler)

(bkz: le fabuleux destin d amelie poulain)
(bkz: jeux d enfants)

(bkz: gemide)
(bkz: masumiyet)
(bkz: oldboy)

tabi ki titanic :P:P:P


(bkz: ta m e guilass )

fight club , memento tarzı değil ama bence izlenmesi gereken bir iran filmi.

dark city, twin town, postal

Merhaba,
Filmlere, dizilere ya da benzer şeylere sözlükten bakmamanızı tavsiye ederim. Çünkü, sözlükte bir "sürü psikolojisi" işliyor ve bir kişinin beğendiğini genel olarak birçok kişi beğeniyor ve zincirleme bir reaksiyon başlıyor. Aynı şey tersi için de geçerli. Bir de sözlükte genelde oscar, emmy vb. şeyler almışlara değer gösterirler. Onun dışındakilerin değer görmesi biraz zordur. Bu işten anlayan insanlar elbette güzel güzel seçimler yaparlar ama, geneli "genel"e uymak adına böyle yapmaz; akan suya kendini kaptırır.
Demem odur ki; açın imdb'yi... Bakın oradan memento'ya ya da fight club'a (Beğendiğiniz için onları yazdım.). Sonra onların benzerlerini arayın oradan kilit kelimelerle ya da hemen altlarında yer alan bağlantılar yardımıyla. Sonra da hedefe ulaşın.
Ha, yok, illa bir şey istiyorsanız ben de diğer yazarlar gibi yazabilirim. Aklıma gelenler şunlar:

- klass
- die welle
- eye for an eye
- te doy mis ojos
- the prestige

Şimdilik bu kadar. Genel sinema izleyicisinin sevebileceği kategoride anılabilecek filmleri vermeye çalıştım, sevdiğiniz türleri bilmediğim için. Fight Club ve Memento da benim için tür belirlemeye yeterli olmuyor. Hemen herkes beğenebiliyor çünkü onları.

Yine de dediğim gibi; benim verdiklerimi de dikkate almamanızı öneririm. Ben de sözlüğün bir parçasıyım. ;)

bende böyle bir soru sormuştum. cevaplardan izlediklerim arasında layer cake ve oldboy u özellikle tavsiye ederim.
(git: 61077)

(bkz: le huitieme jour)

az bilinen bir filmdir o yüzden dvd'sini bulabilir misin bilmiyorum. ben tv'de izlemiştim. eğer duygusal filmlerden hoşlanıyorsan tavsiye ederim. keşke tv'de yine çıksa da yine izlesem.

(bkz: before sunrise)
(bkz: before sunset)
(bkz: blade runner)
(bkz: dazed and confused)
(bkz: l'auberge espagnole)
(bkz: trois couleurs)
(bkz: paris je taime)
(bkz: gemide)
(bkz: tabutta rövaşata)
(bkz: capote)
(bkz: the ninth gate)
(bkz: dreamers)
(bkz: 12 monkeys)
(bkz: 28 days)
(bkz: trainspotting)

bütün öneriler için teşekkür ederim, içlerinde izlediklerim de duymadıklarım da vardı. belirleyici ölçüt olması açısından değil de sürekli lafı geçiyor sözlükte bu filmlerin o iki örneği verdim. popüler, yeni eski fark etmez. kesin izlenmeli denicek film olsun, yeter :)

snatch ve lock, stock and two smoking barrels geldi ilk etapta aklıma. severim ben kendilerini.

(bkz: in bruges)

1900 Efsanesi mutlak surette derim

Merhaba,

Necdet Ozalit, uno ve erdem ozalit miydi neydi... Ben özellikle Necdet ve Erdem (?) ikilisini tercih ediyordum ama, uno da acayip ucuz. Bunlar Beşiktaş'taki uygun yerler.
Kolay gelsin.

Teşekkür ederim. Bir arkadaşım da Beşiktaş'taki yerleri önermişti, emin olamamıştım.

Beşiktaş çevresi genelde YTÜ öğrencilerinin de mekânı olduğu için oldukça uygun yerler vardır. Oradan şaşmayın derim. ;)
Kolay gelsin.

ibret olsun diye günün birinde senin adına gg olabilir. bi de yeni yasa(veya kanun tam hatırlamıyorum) ile artık indirenleri tak diye yakalayacağız diye göz dağı vermişlerdi. bu uygulamaya girerse, yükleyenleri de kazığa oturturlar herhalde. internette banka vb. hiç bi yerde kendi ismini ayrıntılı bilgilerini yazmaman yeter. ip'den yakalandın mı ben değildim der savunma yapmaya hakkın olur en azından. hem adres hem isim tutunca oturtabilirler bi yerlere.

mesala ben gani müjde'nin gelip de "neden kaygısızlar dizisini yüklemişsiniz lan buraya eşşoluları" diyeceğini sanmam..

ama mesala bir cem yılmaz çok savaştı, adam resmen hiç bir hakkını vermiyor, kullandığı her harfinden para kazanmak istiyor, kimse beleşe izlemesin..

zamanında yoldan geçerken kendi cd sini satan korsan cd'ciyi dövdüğünü bilirim..
cmylmz'nin gizli çekim görüntüleri yayıldığında da baya mücadele etmişti..

yani demek istediğim: yapımcısının karakterine göre değişir..

Yukledigim 10 adet charlie chaplin filmini, youtube yonetimi ansizin sildi. sebebi ise, charlie chaplin filmlerinin yayin haklarini bir $irketin satin almi$ olmasi ve piyasaya dvdlerini surmesi. 2 senedir duruyordu ve youtube yonetimi ses cikarmiyordu. hesabimi sildiler, bitti gitti.

bahsettigin diziler yerli ise, youtube hesabinin kapatildigi yetmezmi$ gibi, inatci birileri cikarsa ba$ina bela alabilirsin ama ben hic yasal i$lem gerektiren duruma $ahit olmadim. dosyalar silinir, kullanici atilir ve biter.

bir de zamaninda hotk videolari yuklemi$tim, videonun birinde tugba ozay'i ele$tiriyolardi, mankenin sozde avukati youtube'dan arka arkaya msj atarak, videoyu silmezsem beni dava edebilecegini soylemi$ti. 3 ay boyunca silmedim, kar$i ciktim sebeplerini gorebilmek icin. ama hicbi$ey olmadi.

yani ben risk alma disc al diyorum. :p

Yüklediğim şeyler Türk dizileri ya da Türk yapımları değil. Hepsi yabancı. Hatta direkt söyleyeyim: Friends bölümlerini koyuyordum. Hepsi de 1 ya da 2 dakika süreli. Toplasan birkaç tane video idi.

Yine bana göründü yol yani. "Sil!" diyorsunuz. Üzüldüm.
(:

eger youtube hesabini kaybetmek istemiyorsan sil derim ben. yok onemli degil diyorsan, youtube silene kadar bekle. videolar yabanciysa, yasal i$lem acisindan sorun cikmaz bence.

youtube telif hakkı konusunda (google satın aldığından beri) çok hassas.
ancak youtubedan silinen videoların bir çoğu telif hakkı sahibi istediği için değil youtube "aman başımız derde girmesin" dediği için siliniyor.

yabancı eserlerde takip olma ihtimalli oldukça düşük ama bir şey olmaz diye bir garanti vermek de imkansız evet.

bu şekil çok yaşamazsın, bence doktorluk bir durum bu, ciddiye almazsan vücudunda başka sorunlara neden olabilir gibi, prşembeden bugüne bir şey yememek büyük olay...

Cok sakincali bir durum!
Yaklasik 3 gunden soz ediyorsun. Yasindan bahsetmemissin ama gelisme caginda oldugunu dusunuyorum ve bu durumu daha da vahim kiliyor. Birada da besleyici ogeler var ama tabii ki yeterli degil. Bu mesaji alir almaz lutfen bir seyler ye ve acilen bir doktorla gorus.

Ayrica bira icmek mideyi kazindirir. Ben tok olsam bile 2 kutu bira ictikten sonra karnima atacak bir seyler ararim. Gercekten ters giden bir seyler var. Siradan bir istahsizlik durumu degil.

yaşım 24..
ayrıca kendimi bildim bileli böyleyim..
yani yeni bir durum değil.. yılllaaaarrrdır böyle..

doktora gitmeyi düşünüyorum da hep erteliyorum işte.. azonce "hep açım" diye bir duyuru görünce gene aklıma geldi bu sorun.. ben de bir sorayim dedim..
en son ne zaman yemek yediğimi hatırladım.. ve evet perşembe sabah minik bi kahvaltı etmiştim.. onun haricinde hiç bir şey yemedim..
ayrıca çoğu zaman yiyeceklerden midem bulanıyor.. mesala şu anda.. aklıma yiyecekler geldi ve midem bulanıyor..

Ayrıca bir erkek için 1.76-1.77 boya... hadi 1.80 diyelim. 1.80 boya 58 kilo feci bir şey. Çok zayıfsınız bence. Anormalliği buradan anlamalısınız. Bunun yanında bir de zayıflıyorsanız, gerçekten ciddi bir şeyler var demektir. En kısa zamanda doktora görünün derim.

geçen sene 49 kiloydum... saldırmıştım yemeklere zorla kilo almıştım.. psikolojik sınırın altı oluyor 50.. :))
gideyim bari bir doktora..
gerçi bir doktor ile konuşmuştum geçtiğimiz senelerde.. "psikiyatrik sebepler" demişti..

Genelde öyle şeyler söylüyorlar. Bir şey diyemiyorlarsa psikolojiktir diyorlar. :)
Ama sizinki gerçekten psikolojik olabilir.
Yalnız 49 kilo daha da kötüymüş. Şimdi iyisiniz o zaman. Maşaallah. :P

belki anoreksiya olmuşsundur, doktora git.

bu boya bu kilo cok az. Acil kilo alman lazim. vucut gelistirme urunleri satan bir yerden ve ya herhangi bir gnc shop tan weight gainer al. en az 10 kilo alman gerekli yoksa cok buyuk hastaliklara yakalanabilirsin

sabah şöyle böyle bir kahvaltı yapıyorum bi daha yatana kadar acıkmak aklıma gelmiyor. ama ben de gastrit var. bu güzide hastalığın emrinde bünyem. o ne derse onu yapıyorum. bir de kurtlarınız olabilir mi? kurtlar açlık duygusunu ortadan kaldırıyor. hele sabah kalktığınızda yastıkta sarı lekeler bulunuyorsa kurttan şüphelenin.

benzeri bir durum bende de var ancak üç gün gerçekten çok uzun. en çok gördüğüm iki gündü benim ki o da aşk acısından resmen azap çektiğim bir dönemdi:)
acıkmıyorum ben de resmen çoğu zaman. zayıf olduğum için spora başladım ve epey yol aldım.
spor düzeni aynı zamanda yemek düzeninin de getiriyor, ancak yine de bana anlatılan gibi olmadı. spor yapınca yorulup yemeğe saldırırsın denirken hiç de öyle birşey olmadı bende.
sadece yemem gerektiğini kendime empoze etmeye çalıştım ve aç olmasam da birşeyler yedim.
şimdi bazı sebeplerden sporu bıraktım ve yeme düzenim yine bozuldu. kilo verdim ama yine de eski halimden daha iyiyim.

bu durum galiba psikosomatiklik denen şey. moralim bozulduğu an tüm açlığım geçiyor. sizdeki de aynısı sanırım.

evet weigt gainer al ama GNC ye bulaşma. paran varsa weider yoksa hardline kullan.
ancak spor yapmazsan bunlar hiç bir işe yaramaz. olsa olsa göbek belki.
yazıl bir spor salonuna, aksatma hiç, 6 ay sonra aynada kendine bakınca beni hatırla:)
bak nasıl gaza gelmişim ki sizden sene geçtim

bisey yemek isteyince yiyemiyor musun peki? simdi soyle bir iskender olsa...
yoksa "acikmiyorum o yuzden yemeyeyim" gibi bir durum mu soz konusu?

Anoreksiya olduğum vakitler ben de öyleydim. Korkunç kötü bir şey olduğunu iyileşip de bir sürü ilaç almak zorunda kalınca anladım. Üzerinden 10 sene geçti ben hala eksikleri tamamlamaya çalışıyorum.

Bu yüzden lütfen doktora gidin, gelecekte çekmemek için şimdiden tedbir alın. İnanın normal bir şey değil ve vücudu yavaş yavaş eritiyor.

yemek yemeyi sevmemek bence normal bir durum. üç gündür bi şey yememek falan mantıksız şeyler bunlar ama, ben de yemek yemeyi sevmem mesela. otur, kes, ağza at, çiğne.. üşenirim. yemekten tad almam pek. bence bununla alakalı bir şey. yaın gereği zayıfsın ve aralarda atıştırdığın şeyler seni doyuruyor olabilir.

hani doktora git tabi, sen fazla zayıfmışsın, ama yemek yemeyi sevmemek de normal bi şey bence.

evet yemek yemeyi sevmiyorum..
şöyle "bir iskender olsa oh" durumlarında eğer açsam yerim ki çok çok zor acıkıyorum..
normalde midem bulanır yiyeceklerden.. anorexia nevroza durumu olduğunu sanmıyoruzm.. o durumu bilirim.. benimki başka bir şey eminim..
millete, yaşıtlarıma bakıyorum, maşallah bir kuzuyu koysan önüne adamın bana mısın demeyecek devirecek.. ben hiç.. yarım ekmek bile bitirmeden doyarım.. hatta ne yarım ekmeği.. bir dilimle doyduğum zamanları çok bilirim.. az kızmadılar zamanında..

bunun için haplar olması lazım iştah açıcı gibi birşey.. yani atıyorum doktor şu saatlerde şu ilacı almalısın diyor, alıyorsun, karnın acıkıyor, yemek yiyorsun..

bide hiç anlamasam da serum süper bir şey gibi geliyor.. acıkmıyorsan da arada git serum ye koldan.. =)

ve kesinlikle doktora bi görün.. psikolojik falan derse başka bi doktora da görün.. insanız sonuçta belki bilmeyen birine denk gelmişindir falan.. nelerle karşılaştık..

yemesi kolay şeylere yönel.
örneğin ekmek, sulu yemek vs gibi şeylerle uğraşana kadar bibuçuk iki porsiyon mantı çok kolay yeniyor. yoğurtlu soslu falan lüp lüp gidiyor.
yemek yiyeceksen sıcak taze ekmekle dene. yarım ekmekten az soğuk ekmek yiyebilirken hızla sıcak ekmeğe girersem bi ekmek bitiyo mesela.

hatta bugün bile ya, dur anlatayım. hastayım ve hiç birşey yiyesim yok. ekmek vs ile uğraşana kadar tortolini mortolini gibi bi ada sahip soslu makarna yedim. tadı da iyiydi baya. şak diye bitti.

gerekli mercilere şikayet et. zira sesli propaganda yapmak ayın 9'una kadar yasak. mahalleyi de belirt, bir daha mahalleden geçmezler.

Merhaba,
Aynı durumdayım. Her şekilde lanet okuyorum. O rezil müzikleri veyâ şarkıları seven insan yoktur bana kalırsa. "Rezil" diyorum çünkü, o tür müzikleri sevmemem bir yana, onlar o hoparlörlerden gerçekten rezil bir şekilde çıkıyor ve adetâ beyni mahvediyor. Herkes rahatsızdır.
Kolay gelsin.

Etme boş yere, bir işe yaramıyor. Biz ettik cuma günü, "olur öyle şeyler" cevabı aldık.

Bence o müzik kulak dolgunluğu için. En çok bağıran sesini duyurur hesabı. Beynini kullanmayan vatandaşlar varsa, kulak dolgunluğu kadrosundan oy almak istiyorlar.

Saadet Partisinin seçim müziği Ceza kabul etmeyince Türk asıllı alman bir rapçiye verilmiş diye duydum ben, hitap ettikleri kitlenin seveceği müziği yakalamaya çalışıyorlar bence.

saadet partisinin ki grup nasihat..
oldu bitti milli görüş için rap şarkılar yapan bir grup.. yeni değil olay..
sadece şarkıları seçim müziği yapılınca gündeme geldi..
yaptıkları şarkıda kullandıkları sample'lar da grup yorumdan çalıntı.. komunist gruptan..

ya bu adamların müziği güzelmiş buna verelim değil de tersini düşününce; bi parti müzik filan yapmasın mahallelerde gezinmesin, insanlar "aa bak bunlar hiç mahallemize gelmedi, seçim vaktinde gelmedilerse iktidara geldikten sonra hiç gelmezler. onlara asla oyumu vermem" diye düşünebilir. o seçim arabaları istiklal caddesinde gezinmiyor sonuçta. kenar mahallelerde de geziniyor. ve evet insanlarımız çeşit çeşit. sırf arabasıyla sokağına gelmedi diye oy vermemezlik yapabilirler.

reklamın iyisi kötüsü olmaz diye düşünüyorlar herhalde. (bu arada ben de illet oluyorum, hepsine hem de)

ben de babamdan ipod istemiştim getirdi, 160 dolara almış. nano dördüncü nesil galiba.

Merhaba,
Her türlü teknolojik aletleri isteyebilirsiniz. Kesinlikle Türkiye'dekinden çok daha ucuz. Ben de zamanında mp3 player'lar, cep bilgisayarları vs. istemiştim. Tavsiye ederim.
Kolay gelsin.

Teknolojik aletler cidden ucuz. Ama bir de şöyle bir şey var.Ben bundan 3 yıl önce bir arkadaşıma cep telefonu ısmarlamıştım. Oldukça ucuza aldım ama tamamen Arapçaydı ve İngilizce'yi desteklemiyordu (Türkçe'den bahsetmiyorum bile). Yani alırken biraz da dikkat etmek gerekiyor.

fotoğraf makinesi /laptop.
yeni modeller çokca bulunuyor orada.

ipod mantıklı sanırım.
öyle çok pahalı birşey de istemek istemiyorum.

global warranty dahilinde bir notebook. ama dikkat et global warranty'li olsun.

ee aldırmışken "ipod" değil de "iphone 3g" aldır bari..

yok ya. o kadar değerli eşyaları taşıyamıyorum.
elimin teki sürekli cebimde oluyor.

4*4 SUV araç istenebilir yaklasık 20-30.000 dolara cok harika lux jeepler alabilirsin.Vergi yuzde 3 falan :)

keman'la bir çalışta bir hatun kaldırmak mümkünken, gitarla bu sayı bulunduğun ortamdaki kız sayısına göre değişebilir.
(bkz: oha)

gitar derken klasik ya da akustik kastedildiğini varsayarak, çoğunlukla eşlik amaçlı kullanılır, verirsin akoru ritmi arpeji eğlen coş moduna girersin ortamınla birlikte, kemanda solo çalarsın millet dinlemekten sıkılır bir yerden sonra.

iki enstrumana da yillari vermek ve cok sabretmek gerekir.

imza: her gun koridorda saatlerce gitar ve keman calisan ufakliklari gorup "cikin oynayin disari yahu" diye ic geciren kisi.

not: burda bahsedilen gitar, klasik üslupta calinan klasik gitardir. akor basip sarki soylemek degildir.

ikisi savasiyor:
www.youtube.com

ikisi uzlasiyor:
www.youtube.com

ikisi icice:
www.youtube.com

Keman, genelde elit insanların çaldığı bir şeyken, gitarı herkes çalabilir gibi bir imaj vardır Türkiye'de. Ne saçma!

Benim gibi bir sapın gördükleri de şunlardan ibaret:keman çok duygusal ve romantik ama gitar çok seksi. Tabii plaj gitarcılarını es geçiyorum. Şöyle örneklendireyim, Vai'yle çok şehvetli bir gece geçirmek, Tiersen'le bir ömür geçirmek isterdim.

Merhaba,
Bence o gün bitmiş. Ertesi gün ellerine ulaşmış sayılır. Bazı bankalarda, cuma günleri öğleden sonra yapılan havalelerin sistemlerde pazartesi işleme konulması gibi bir şey.
Kolay gelsin.

sizin bildirim tarihinizden itibaren başlar diye biliyorum. 30 iş günü; hafta sonlarını, resmi tatilleri vs. kapsamaz. yani 30 ocak cuma günü teslim ettiyseniz en erken 13 mart cuma günü çingenelik yapabilirsiniz:)

tüm sürelerde süre tutmaya 1 gün sonra başlarsın. neden çünkü o gün başlanmış olsa idi kiminin süresi akşama doğru diğerininki sabahtan başlayacaktı ve haksızlık olacaktı.senin durumunda 31 ocak ta 1. gündür. geriisini say artık.

teşekkürler cevap şeyeden arkadaşlar. demek ki neymiş, "avukatlar her zaman haklıymış" :)

ayrıca, @aklimdan zorum var , c.tesileri de iş günü sayılıyor. daha önce de hp den iade almıştım, cumartesileri sayılıyordu.

bekle beni hp, bineceğim tepene p.tesi günü. bir değil, iki değil, ne lan bu.

30 degil 33 iş günü yasal süğre. ertesi gun baslar. haftasonuysada ilk pazartesi.

yine bir avukat olan babamın bir dediğini hatırladım şimdi.

oradaki bir günle uğraşmak yerine, bir gün geç başlayın yapacağınız işlere. sağlam olsun. o kadar küçük miktarlara takılmayın.

bir de hp'nin cumartesi sayıp saymaması çok önemli değil, mahkeme saymayacaktır. fyi.

(git: www.mevzuat.adalet.gov.tr)

madde 6. sondan 2. paragraf. yanlış anlıyor olabilir miyim?

aynı durum hp servisi ile başıma gelmişti. arayıp sormuştum, cumartesi günlerini de iş gününden sayıyoruz dediler ben de hemen yeni ürün için işlem başlattım. yani demem o ki madem bugün 30. gün arayın, çingenelik yapmaya da gerek yok, düzgün bir şekilde durumu belirtin zaten onlar da düzgün bir şekilde yardım ediyorlar.

tarihe not düşelim: hp kaabul etti. 30 iş günü dolmuş dediler, para verecekler bana sağolsunlar.

tasıma kapasitesi karayollarına gore dingil bası 8 ton diye aklımd akalmıs.

hacimlerini de kasa yapan bi yere sorsan onlar bilirler. ya da hidrolikciler.

yanlış bilmiyorsam her durumda 24 tondan fazla ağırlık yüklenemiyor.

Merhaba,

Karayolları Genel Müdürlüğü ilgilenir bunun gibi durumlarla. Komik gelecek belki ama, evet. Önümdeki sürücü kursu kitabından aktarıyorum aynen (Yalnız taşıma kapasiteleriyle ilgili):

Azamî Ağırlıklar:

Tahriksiz tek dingil: 10t
Tahrikli tek dingil: 11,5t
İki dingilli araçlar: 18t
Üç dingilli araçlar: 24t
Dört dingilli araçlar: 32t
Beş dinlli yarı römork: 40t

Umarım işinize yarar. Kolay gelsin.

ortalama 10-12 m3 civarindadir bir kamyon kasasinin hacmi

Merhaba,
Kendi entry'm var: #14155967 . Kendi entry'min de reklamını yaptım ya, süper! :P Gerçi bu hip hop ile tamamen alâkasız ama, adında "hop" geçiyor. (=

Onun dışında hip hop türünde yalnızca ayaklarla yapılan dans türü benim direkt aklıma gelmiyor ama, electric boogie veyâ popping de olabilir belki.
Kolay gelsin.

buna bir bak istersen. buralar hep ayak dolu :p
(bkz: crip walk)

özel üniversitelerden bazıları parasını bayılırsan ales'siz bile alıyorlar yüksek lisans programına, kasımdakine falan girmeni kabul ediyorlar. devam falan da istemiyorlar. özellikle yeni açılan üniversiteleri denemeni öneririm. dandik mandik derdin askerlik teciliyse işini görür.

Merhaba,
Tecil için askeriyeye gidip "Yüksek lisans yapacağım." diyorsunuz, halloluyor.
Diğer sorduğunuz soruları bilmediğim için cevap veremiyorum.
Kolay gelsin.

nuage bu kadar kolay mi ya yapacagim diyip yapmassam.. yok mu bunun proseduru falan?

O kadar kolay. Şayet mezuniyet tarihiniz çok geçmediyse ya da daha önce tecile gitmediyseniz direkt 2 yıl tecil veriyorlar. Bu kadar kolay!

selam,

öncelikle asal'ın sayfasını incelemeni öneririm. tahminim doğruysa, yani 2007 haziranda mezun olup, 5xxx nolu kanundan faydalanarak ağustos 2009'a karar aldırdıysan, ağustos'ta "tertip" oluyoruz.

mezuniyet tarihi daha sonra ise, yasa gereği hala tecil hakkın var demektir. bu durumda master kapılarını iki kez daha zorlama fırsatın olacaktır. maltepe üniversitesinin e-mba programı var, başvuruları internetten yapılıyordu.

embamaltepe.euniversite.org

ara butonundan bahsediyorsun galiba yeni yazarlar alındığından sözlüğün hızı yavaşlamaması için ara butonu yamulmuyorsam geçici olaraktan okurlara kapalı.

ersan kuneri: Aynı şeyi ben de fark ettim. Bir şeyler olmuş aramaya. Bulunmuyor arananlar kolay kolay.

- eksi sozluk gizemli degil, insanlar gizemli.
- arama okurlara gecisi olarak kapali.
- olmayan birseyi arayinca cikiyor o, genelde boyle esprili, inceden ayar veren yazilar olur eksi sozluk'te.
(bkz: boyle bir sey yok ama olabilir de)
- ssg sozlugun sahibi.
(bkz: ssg)

e aradığın şey sözlükte var olmayınca "böyle bir şey yok" uyarısının çıkması da doğal bence.

ssg benim için seni seviyorum gülüm'ün baş harfleri. yani senin yüklediğin anlam kadardır. evet şairaneyim.

kesme isareti olmaz tabi ki.

bir çok gazetede kesme işareti kullanılmış ama ben de tam emin olamadım.

Merhaba,
Kesme işareti olmaz. "Futbolda Avrupa son şampiyonu" veyâ "Futbolda son Avrupa şampiyonu" doğrudur. Diğer spor dallarında da büyük harfle yazılmamalı.

Özel bir takımı ya da grubu bildiriyorsanız yani, o isim onlarla özdeşleşmişse büyük harfle yazarsınız: Türkiye Bayan Voleybol Millî Takımı gibi.

Kolay gelsin.

"Futbolda Avrupa Son Şampiyonu" yanlış değil mi ? Sıfatın kullanım yeri açısından yani.

dumur: O yeni bir kullanım. Bence yanlış ama, bu da kabul gören bir şey oldu artık. İnsanlar "Eski İstanbul Belediye Başkanı" demek yerine, "İstanbul Eski Belediye Başkanı" diyorlar ve bu da artık kabul edilir bir şey.

Merhaba,
Reklamı görsek belki bulabiliriz. Hiç bilmediğim için yorum yapamıyorum. Reklamı izleyebileceğimiz bir yer var mı?
Kolay gelsin.

www.the-athenaeum.org

güzel resimmiş be ya. teşekkürler.

Merhaba,
Bu daha önce de sorulmuştu ama, cevap veren olmamıştı yanlış hatırlamıyorsam. Öğrendiğimiz iyi oldu. Ben de teşekkür edeyim macabrex'e. ;)
Kolay gelsin.

ben de eksi duyurudan öğrenmistim nasıl bulundugunu.

tineye.com sitesine fotografı upload ediyorsunuz o size bir şekilde buluyor.

Merhaba,
Sağdan sola: Mim, ha, mim (Şeddesi var.) ve dal.
Kolay gelsin.

1) istanbul'da nasıl oluyor bilmiyorum ama benim girdiğim yerde birebir ve gruplu kurslar vardı, çoğu birebir oluyordu.
2) yasal olarak 20 saat olması lazım, çoğu 10 saat civarı yaptırıyordu.
3) geri gitme çok kastırmıyorlar genelde sınavda lazım değil diye ama en azından içeri girince sırayla neler yapılması gerektiği göstermeli.
4) yetkililer öyle der mi bilmiyorum ama 20 saat eğitim gördüğüne dair imza atıyordun sanırım bir yerlere. eğer yasal olarak da kurs sana 20 saat göstermek zorundaysa (bir yerlerde yönetmelik vardır) adamların başına üşüş istersen daha fazla gelmek istiyorum diye.

Merhaba,

1- Genel olarak, tüm sürücü kursları aynı prosedürü uygular. Dört kişi alınmışsanız yine iyi. Sığsaydınız daha fazla kişiyle de binebilirdiniz arabaya. Burada amaç aslında "Biri sürerken diğerleri de izlesin ve hataları görsün; yapmasın; öğrensin." değil de, "Kimse soğukta beklemesin. Sırası gelen arkadan öne gelip kullansın."dır. Normal.
2- Direksiyon sınavı öncesinde bir ders bile yeter ki; sınav çok dandik oluyormuş. El freni çekikken arabayı sürüp sınavdan 90 alan adamlar var yani. Sözlükte ilgili başlıklarda yazıyor her şey: (bkz: direksiyon sınavı)
3- Sınavlarda geri gitme, part etme vs. şeyleri zâten yaptırmıyorlar. Onları yaptırsalar kimseye sıra gelmez. Düz gidebiliyorsan ehliyeti genelde alıyorsun. Öyle diyorlar yani. Sınavda ilk kontrol edeceğin şeylerden biri ayna olacak. O da formalite icabı zâten. Hiç bakmayacaksın bile muhtemelen. Elini götüreceksin ayarlama yerlerine, bir aşağı bir yukarı yapıp eski hâline getireceksin. O kadar.
4- MEB şikâyet mercii oluyor sürücü kurslarında. Çünkü, onları denetleyen MEB. Bulunduğunuz ildeki MEB'e başvurabilirsiniz. Söylediğiniz şey de imkânsız. Kimse adamlara kurs sayısını arttırın demez bence. Bilemedim şimdi.

Ben de şu an bir sürücü kursuna gidiyorum ve sürücü kursları zâten böyle. Yani sonuçta -Türkiye için böyle ne yazık ki- ÖSS gibi bir sınava ya da zor bir şeye girmiyorsunuz. Normalde sürücü kursları her şeyi öğretmeli ama, bir kere bile park ettirmezler benim bildiğim. Onları hep kendin öğrenirsin. Size kalmış her şey.

edit: Unutmuşum: Bence kursu şikâyet edersen başın belâya bile girebilir. Burası Türkiye! Şöyle bir şey de olabilir ama: Gözleri korkar, sizi bırakmak yerine "Şunu geçirelim de gitsin!" diyebilirler ama, sizi sınavda puanlayacak olanlar zâten onlar olmayacak. MEB müfettişleri diye gönderilen ilkokul öğretmenleri olacak yanlış bilmiyorsam.

ilk defa araba kullanıyorsanız 3*20 dakka sınavı geçmenizi sağlayabilir fakat araba kullanmayı öğrenmiş olmazsınız. yani sınav için endişeleniyorsanız gerek yok. rahat rahat geçersiniz.

şimdi değişmiş midir bilmiyorum ama ben 5 sene önce 45'er dakikadan 10 ders almıştım ve hocayla birebir çalışmıştık. şimdi arkadaşlardan veya çevremde ehliyet alanlardan duyduğuma göre çoğu 4 kişi olarak ve çok daha az sayıda ders almışlar. benim gibi ilk defa sürücü kursunda araç kullanan biri 2-3 ders ve 4 kişiyle ne öğrenebilirdi ki? ben bile birebir 10 ders almama rağmen pek bir şey öğrenememiştim. ama direksiyon sınavında geçer misin? geçersin! gerisini bilemem.

ya aslında tek derdım sınavı gecmek degıl. bana da gecerım gıbı gelıyor ama etrafımda "oyle sey olur mu? ben bılmemkac saat bırebır hocayla calıstım" dıyenler olunca, acaba bızım surucu kursu bızı kazıklıyor mu dıye dusundum, aklım karıstı. gercı bunu soyleyenler de gecmıs yıllarda ders alanlar. bız de pek arastıramadan yazıldık buraya, kullandıgımız araba bıle nuh nebı'den kalma bır sahın:)
adam da halınden bezmıs, ogrencılerı gruplara ayırmıslar, bız 4 arkadası da halıyle aynı gurba vermısler ama hepımız ılk defa kullanıyoruz ve bu kadar saat/dk yetmez gıbı geldı. adama sorıyım dedım "o sızın algılamanıza kalmıs" dedı. cevabımızı alıp arkada sustuk.
bu işin bu kadar ezbere olması garıp geldı.

valla para verdiysen hakkını arayabilirsin. ama dibine kadar pazarlık yaptıysan nereye arıyorsun. şahin verdiler demişsin zaten sürücü kursunun kalitesi ortaya çıkmış. paraya kıysaydın peugeot 207 ile bile çalışman mümkün olurdu. bu işi düzgün yapan yerler mevcut. adamlar benzin parasından tasarruf amaçlı baştan savıyorlar işte. benim de başıma geldi ama idare eder bir yerden min. 10 saat ders aldığımı hatırlıyorum. tabi bu sınavdan geçmeme yetti de ben yine de annemle babamla pratik yaptım arka sokaklarda. öyle ehliyeti aldım diyip yola çıkarsan çok fena. önce iyice pişmek lazım ki başa birşey gelmesin.

@netizen; evet, ilk dersi bugun aldık. adam bıze sınav oncesı ders gunlerını ve saatlerını yazmıstı. yanı gıtmedık de bılmıoduk dıye bır sey soz konusu degıl.
bu arada "10 saat ders aldım" dıyenler 10 saat araba mı kullandınız? e bızım toplam araba kullanma suremız adambası max. 30dk.*3=90 dk. oluyor. nasıl ıs bu sımdı? kurstan kursa bu kadar fark olur mu?
@ozdek; uc kurus daha az verıyorsan mesela, daha az surus dersı almayı kabul mu etmıs oluyorsun? nasıl bır sacmalık bu?

ayazağa'ya iki kere gittim, toplasan 20 dakika bile sürmedim araba, sıavda bir kukayı lastiklerin altında ezmeme rağmen sınavı 90 la geçtim, ve yan koltukta oturan güya kurs hocamı daha önce görmemiştim bile. yani , saatlerce kursa gitsen bile, sınavda yapacağın arabayı çalıştırıyprsun, 2. vitese geçiyorsun ve 15 metre ilerden dönüp 10 metre sonra duruyorsun.
Trafikte kullancak kadar öyle 20 saatlerin filan kurslarda gösterildiğini bile bilmiyordum. Ama sen şikayet edebilirsin, illa adını kullanmak zorunda değilsin ki şikayette bulunurken.

oncelikle istanbul'da yasamiyorum ama herhalde aynidir diyerek cevap yaziyorum.

1) hocanin basi kalabaliksa evet kisa kisa gostermesi normal. bilmiyorum gerci ehliyet kursunun sistemi nasil ama hoca gun icinde orada bekliyorsa bos bir zamanini yakalayip biraz daha uzun calismak istedigini soyleyebilirsin.
2) ben 1 (bir) defa direksiyon egitimine gittim o da arabanin debriyajina alisayim diye. kullanmayi zaten bildigim icin sorun olmadi. ama -yanlis bilmiyorsam- direksiyon egitimi 2 (iki) hafta surer, surmelidir. (ehliyet kursu eski ev sahibime aitti, ordan biliyorum biraz isleri)
3) sunu aklindan cikarma. araci duzgunce kaldirdiktan sonra istersen besinci viteste git ama 50-60'i gecmemeye ve vites gecislerini duzgun yapmaya gayret et. sinavda da arabaya ilk bindiginde koltuk ve tavan aynasini ayarlarsin soyle kabaca, olur biter. yan aynalara da bir goz atarsin anormal durum var mi diye, yeter.
direksiyon sinavi eger trafik olan bir yolda yapiliyorsa (dedim ya istanbul'da degilim, bilmiyorum o yuzden) geri geri arac kullandirtamazlar sana. bir kere o trafik kurallara aykiridir. ama isterlerse de yandaki hoca ses cikarmazsa sen de bir sey deme. bir daha derse gittiginde bir kez geri geri gitme calismasi yap istersen.
4) ehliyet alma surecinle ilgili bir sey diyemeyecegim de bir sorun varsa milli egitim'e sikayet edebilirsin. surucu kurslari milli egitim'e bagli cunku.

umarim yardimci olabilmisimdir biraz.

bende tıpkı birçok kişi gibi o mantıkta tek direksiyon dersiyle sınava girdim.
araç kullanmayı öğretmiyor, sadece sınavdaki performans için yapılan bir dwers bu.
bence itiraz edin, tüm belgelerde kurs saatleri çok daha fazla görünüyor zira.
eğer kabul görmezse veya uğraşmak istemiyorsanız asla o derslerle ehliyeti alsanız bile arabanın başına oturmayın.
zira kazalar bu yüzden oluyor.
özel hoca tutun, trafikte deneyim kazanın, başkalarının hata yapma ihtimalini, aynı anda hem önünüzü, sağınızı, solunuzu, dikiz aynalarının tamamını belirli aralıklarla kontrol ederek, fren yapmadan önce (acil durum değilse) dikiz aynasından arkadaki araca bakaran, kısacası 360 derece çevrenizdeki herşeyi kontrolünüz altındaymışcasına hükmederek araç kullanın...
hem maddi zarar görmez, kaza yapmazsınız.
hemde hiç tanımadığını kişiler ailenize küfür etmezler...

değil tabii ki.

peki nasıl oluyor? görüntü kesintisiz devam ediyor gördüğüm kadarıyla.

yani ona bakarsanız filmlerde de kesintisiz görünen sahneler kaç parçada, kaç defada çekiliyor. yapılamayacak bişey değil yani.

gerçek olma ihtimali var diyordum ki yere çarpmanın tek yan etkisi olarak mal bir sırıtma görünce adamda vazgeçtim...

her seyi gectim sese dikkat et, adamin ayak sesi cok net duyuluyor, mikrofon net aliyor her sesi, ama herif betona dustugunde 1 desibel ses bile yok. guzel yapmislar ama emege saygi.

Yere tahta gibi düşer mi hiç bir insan? Adam aynen tahta gibi düşüyor. Direkt yalan.

15-16. snler montaj gibi..

gerçek tabi ki.
var böyle 25 metreden kendini kafaüstü çakıp yürüyüp giden adamlar.
benim halaoğlu var mesela. ama o 10 metre yapabiliyo en çok.
başağrısı yapıyomuş çok.

bence de gerçek. patricia teyzem 20 katlı binadan atladı ve ölmedi. üstüne de bir çek aldı. şimdi cayman adalarında yaşıyor.

Bunun daha yaratıcısı vardı sanki

(bkz: muk kemmel bir atlayis)

heroes'daki claire ve bu videodaki abi. bu ikisi disinda yapabilen yok dunyada.

sanıyorum, bu olay türkiyede gerceklesmemis. eger öyle olsaydı, yaslı teyzelerimizin ''aman evladım yapma'' kendini bilmez genclerimizin ''anlatsana nan mınakodumunun cocugu'' gibi kelimeleri duyma ihtimalimiz bir hayli yüksek olurdu sanırım,
binanın üzerinden atlaması ve yere cakılması arasındaki gecen sürede, cansız manken gibin duruyor, ayrıca etrafında videoyu ceken kisiden baska kimseyide göremedim. tamammen, cesitli hilelerle sanal ortama yansıtılan bir gosteri.

ehheh. elemanlar iyi uğraşmışlar bunun için. greenbox/bluebox ile yapmışlar. çok canları sıkılıyodu heralde.

her şeyden geçtim, direk beyninin dağılması lazımdı.

(bkz: everything2)

(git: 54282)

(bkz: the dict)

the dict yabancılar tarafından yapılmamış, hatta gil kurucusu. sadece dili ingilizce. not düşeyim dedim

Böyle bir şey söyleneceğini tahmin etmiştim. Evet, dili İngilizce.

hepsi yanlış.

Ali daha sonra,''ayşe gel'' dedi.Ancak Ayşe gelmedi.

1- Söz konusu değil diye biliyorum. Yani verdiğiniz örnekte virgül olmaması gerekiyor.

2- Bence hiçbiri doğru değil.

Ali daha sonra "Ayşe gel" dedi. Ancak ayşe gelemedi.

Emin değilim ama bence böyle olmalı.

olup, bulup, durup kelimelerinden sonra virgul gelmez. "ayse durup bana baktı" mesela.

"Dünya Kamuoyu açısından acı olan; bu iki radikal grubun ülkelerinin resmi politikalarını yansıtması ve ortak nokta bulmaktansa, farklılıkları bulmada başarılı olup çatışmaları derinleştirmesidir."

Ali daha sonra "Ayşe gel dedi", ancak Ayşe gelemedi.

Ali'nin tamamen "Ayşe gel dedi" diye bir cumle kurdugunu varsayiyorum

szqnn Ayşe büyük harfle yazılmayacak mı? Seninki de pek doğru görünmüyor.

evet orada yanlış yazmışım.Ayşe büyük olmalı.

arkadaşlar pardon, "dedi" yi de tırnak içerisine sokmuşum. Örnek tam istediğim gibi olmadı ama demek istediğinizi anladım. Teşekkürler herkese.

Merhaba,

1- Zarf-fiiller arasına virgül konulmaz. Koymayınız. Yine şart bildiren "-se" veyâ "-sa" ekleri almış kelimelerden sonra da virgül konulmaz. Kuraldır bu. Birçok kereler ben de buna dikkat etmeden yazarım ama, doğrusunda konulmamalı. Alışkanlık kötü şey.

2- "a" ve "c" şıkları hiçbir şekilde doğru değil. İki nokta bu şekilde kullanılmaz. Diğerleri de kısmen doğru ama, genel itibarıyla yanlış.

Ali daha sonra "Ayşe gel!" dedi, ancak Ayşe gelmedi.

Benim bildiğim "kısmî doğru" bu. Aslında daha fazla virgül kullanacaktım ama, noktalamaya boğmak istemedim cümleyi. Şöyle de yapabilirdim:

Ali, daha sonra, "Ayşe gel!" dedi, ancak Ayşe gelmedi.

Orada "Daha sonra" başa gelse daha düzgün bir cümle olur ve virgüllere gerek kalmaz. "Daha sonra" ikinci öğe olarak yer alınca aralara virgül konulmasını ve onun antrparantez belirtilmesini uygun buldum. Karar sizin. Zîrâ, birçok usta bile kesin şeyler söyleyemez bunlar hakkında. Virgülün ve özellikle de noktalı virgülün kullanımını Türkiye'de doğru düzgün bilen insan yok gibidir.

3- Ancak ve ve kelimelerinin cümle başlarında kullanılmasını doğru bulmuyorlar ama, kullananlar bolca. Eski "iyi"ler bile kullanmış. "Ve"nin cümle başında kullanılması bana saçma geliyor ama, "ancak" olabilir.

Kolay gelsin. Naçizane fikirlerim bunlar.

modlogta bişi görünmüyor aslında, yani yakın tarihte de öncesinde de, sadece 2 enrtyniz taşınmış. en son 24 ocakta da kendiniz bir entryinizi silmişsiniz.

24.01.2009 19:02:00 yetersiz veri sil arog/#12907706
kendi kendine
15.01.2008 23:27:00 kimi raikkonen ta$i dizi film izlerken entry girme -> dizi izlerken entry girmek
#12296674
28.11.2007 09:46:00 kaamos hatali ispiyon #11819069
bu konu ba$ka bir ba$likta inceleniyor: rondo alla turca
28.11.2007 03:35:00 guru ta$i ucma korkusu -> sozlukten ucurulma korkusu
#11820121

bizim evden girdiğin için, ben de gittim ev arkadaşım da gitti. bence silebilirsin bu duyuruyu

sadece aynı ip'den farklı 2 kişi girdi diye silindiyseniz moderatörlere haber vererek bu durum düzelebilir sanırım.

la mer: "Biramı döktün ve şimdi sevgilim gelecek" gibi olmuş. Çok kızmışsınız sanırım. Böyle bir sebepten silineceğinizi sanmıyorum. Ortak hesap değil sonuçta. Ama bilemedim ki şimdi. Moderatörler bilirler bunu. "İletişim" bölümünden sorsanız bunu bence iyi olur.

aynı ip'den giren iki hesap sürekli birbirini şukelalıyorsa, bunun aynı kişinin açtığı iki hesap olduğu, karma yükseltmek için birinin diğerini şukelalayıp durduğu düşünülebilir.

aynı ip adresini kullanan birden fazla kullanıcılar, buna dikkat diyorum.

Merhaba,
Gayet de legal. Başlıkta 14 Şubat geçmesi ile ilişkilendirilmiş. Ancak, başlıkta hiçbir şekilde 14 Şubat geçmeyebilirdi de. İlişkilendirilmiş bir şekilde.
Başlığın rezilliği ya da ..ktanlığı için bir şey demek bana düşmez. Yazarın kendi keyfi.
:)

tanımda armonipolisi nin böyle bir örneği var
(bkz: tanım/5)

o başlığa "marslıların dünya işgalinin en güzel tanımı" yazılsa yine legal olur.

ben doğruluğunda değildim, başlıktakinin tanım olmadığını düşünüyorum sadece. neyse önemi yok o kadar.

Ben sormak istediğinizi şimdi anladım. Tamam tanım ama, "içerik başlıkla uyumlu mu?" diyorsunuz sanırım. Bence yine uyumlu. Yani "tanım" kelimesini birçok şey için kullanabiliyoruz. Üstteki zaten tanım ama, ayrıca da böyle bir şey var yani.
Meselâ "deli" kelimesi için "çıldırmanın tanımı" da diyebiliyor insanlar, yazarlar, romancılar vs. Tanım yalnızca tanım için kullanılmıyor yani. Anlamı epey genişlemiş durumda. :)

Merhaba,
Bilen arkadaşlar tavsiyeleri verirler ama, benim bildiğim balığı kızartmak yerine buharda pişirmek ya da fırına sürmek daha sağlıklı. Kendi yağında pişmesi daha iyi oluyor. Kızartmak sağlıklı değil.
Kolay gelsin. Bol şans. ;)

[email protected] adresine bir mail atarsan. Bende sana balık yemekleri vs.vs şeklinde olan 2 tane word dosyası gönderirim...

maalesef nuage, tavadan baska imkanim yok :(

1-) Çıtır çıtır olması ve güzel kızarması açısından un her zaman bir artı yöndür. Mısır unu kullanılır genelde.
2-) Kızartmaları genelde ayçiçek yağıyla yapmanı tavsiye ederim. Zeytinyağı kızartınca tadı pek güzel olmuyor zaten. Kızartmalar için her zaman ayçiçek ve mısır özü yağı kullanınız
3-)Her balık için ayrı bir püf noktası oluyor çoğu zaman. Fakat kızartma için pek bir farklı yan yok. En iyisi fleto olarak hazırlayıp güzelce unladıktan sonra harlı ateşte çabucak kızartıp afiyetle yemektir efenim.

ayçiçek yağından şaşmayın herhangi bir kızartma konusunda. zeytinyağı süper sağlıklı olmakla beraber yüksek ısıya maruz kalınca zararlı hale geliyor (sanırım kanserojen maddeler açığa çıkıyormuş falan)

Düdüklü tencereniz varsa onda pişirin. Bir ince belli çay bardağı kadar su, biraz tuz ve istediğiniz yağ (Zeytinyağı daha iyi olur) ile buğulayın. Mükemmel oluyor. Balığı kılçığından dolayı hiç sevmem ama bu şekilde pişirildiğinde kılçığı rahatça ayrışabilir hale geliyor.

unlamak sanırım gerekiyor, dalgınlıkla unlamadan yağın içine atmıştım vaktiyle yine kızarıyor ama unlayınca daha güzel oluyor. bir de zeytin yağıyla kızartma yapılırsa sanırım değişik bir koku olur bence de güzel olmaz yani. son bişey de kızartırken dikkat edin, tavadan yani kızgın yağdan elime sıçrayan balık parçacığı çok feci canımı yakmıştı, hala kızartırken tırsıyorum o derece. kolay gelsin.

her türlü kızartma işleminde dikkat edilecek en önemli nokta yağın iyice kızgın olmasıdır. eğer yağınız kızgın olmazsa kızarttığınız şeyin kızarma işlemi uzar ve çok yağ çeker.

ayrıca yine az yağ çekmesi için tencere veya tavanın içinde bol yağ olması gerekir. tavada az yağ olduğu zaman da iyi kızarmaz ve çok yağ çeker. fritözlerdeki mantık da budur.

madem tavada balık düşünüyorsunuz en iyisi hamsidir bence. biraz ayıklaması zor olacak ama değer. hamsileri temizleyip iki hamsinin içleri karşılıklı gelecek bir şekilde yapıştırıyor sonra bol mısır ununa buluyorsunuz.

Kızartılacak balık belirtilmemiş.

Eğer küçük boyutlu ve bütün olarak kızartılacaksa yani ;

hamsi,tekir,istavtit,barbun,mezgit,gümüş,sardalya : unlamak iyidir. buğday veya mısır unu keyfe kalmıştır. kızartma yağı koku bırakmayacak bir yağ olsun. ayçiçek tavsiye ederim. sızma zeytinyağı olmaz. az yağ koyun.

cupra, levrek,gibi büyük ama bütün kızartılacak balıklarsa una gerek yok. çok az yağ koyun. hani tavayı çevirince tüm alt yüzeyi kaplar ya ya o kadar.

palamutu çupra gibi kızartın ama yuvarlak dilimlenmiş olsun.

lüfer ve uskumrunun kızartması güzel olmaz, ızgara olacak o. bir de rakı.

kalkanı geçiyorum. kim kaybetmiş de biz bulacağız. geçen sordum 200 lira dediler tamamına. çüş.

büyük ama löp etini kavuracağımız balıklar, mesela fener, akya, minakop, sudak tavuk sote yapar gibi kızartılır. unsuz, kekik biber baharat falan konarak. gene çok az yağ ile.

bildiğim bunlar. hata yapmışsam düzeltin lütfen.

kızartmada zeytinyağı mermaid'in de dediği gibi yanar. hoş olmaz. ayçiçek yağı kullan. mısır yağı da olabilir.

tava genişce bir tencere kapağıyla kapanırsa buğulama yapılabilir. em daha sağlıklı em ijyenik emde kolay bea.... bi de burgaz al yanına.

helva da alın, balıktan sonra iyi gider.

niye yasak olabilir ki

Fikir vermesi acisindan...Fenerbahce'nin eski oyuncusu Faruk'un, farkli bir takimda, yedek kulubesinde sigara icip. Sigarasini sondurdukten sonra oyuna girisini gosteren bir video mevcut.

İçkiyi bilemicem ama sigara artık yasak.

Teknik direktör için sorun olmaz bence. Canlı yayına çıkıp bir şeyler sunacak adamlar bile lıkır lıkır içerken adama ne karışılır ki? Oyuncu için yasaktır ama.

murat mc'nin sözünü ettiği video: www.alkislarlayasiyorum.com

kadıköy akmar pasajına bak derim.. alt katta olabilir

Kadıköy Akmar Pasajı üst katı derim ben. Alt katta genelde olmaz. Üst katta özellikle girişteki uzun saçlı abi epey bilir öyle şeyleri. Onda yoksa bile tarif eder.

akmar pasajinin alt girisindeki hizada kadikoy carsisi vardir, o carsinin alt katinda da bulursun sahaflardan. ses dergilerini hatirliyorum en azindan.

tam numarayı hatırlamıyorum ama gözlerdeki toplam bozukluk 15 ya da 16 yı geçince çürük raporu veriyolar<
mesela 7 şer miyop + 3 er astigmat eder 20>16 ---> çürük raporu
diğer hastalıkları bilemem.

yürüyorsan askere alırlar sonra geri şut.

boy kilo ilgili bir olayda, ve aklı denge de tabiki, travesti de olabilirsin :))

Merhaba,

Göz nedeniyle direkt olarak çürüğe ayrılırsınız. En önemli şey askerlikte göz zâten. Yoksa düztaban hiçbir şey ifade etmiyor.

İyi günler.

(bkz: askerlikten yirtmak icin basvurulacak en son yol)

bence de sen gidersin 1 ay sonra geri yollarlar gibime geliyor, geçmiş olsun bu arada bu kadar şeyle yaşamak zor olsa gerek.

daha işleme alınmamıştır? hemen alınacak diye bir kural yok. gg ise want2die'ın dediği gibi, preatorlara gitmiştir. değilse de henüz işlem sırası gelmemiştir.

ne komiksiniz want'ım deckard'ım. "nasıl bulacam o ispiyonu, hiçbir şeyini hatırlamıyorum, neyi ispiyonlamıştım lan ben" diye soruyor arkadaş.

işlenince mesaj kutunuza düşer "silindi", "hatalı ispiyon" veya "entry'yi yazar kendi sildi, ispiyon isteğiniz kayboldu oldu" diye. işlenmeyen ispiyonlarınızı takip edebileceğiniz bir yer yok.

eğer takıntı yaptıysan her gün modlog'u takip et. psikopat bi çözüm ama sonuca ulaşınca bana teşekkür edeceksin.

bir ay sonra cevap gelebilir.

geç geliyor, herkes ispiyonlayabildiği için şu vakitler.

Merhaba,

Benim gördüğüm şu: Art arda ispiyonladığınız ispiyonlardan birinin cevabı hemen gelirken diğerinin aylar sonra bile gelebiliyor. Aylar önce yaptığım ispiyonların cevapları bugün gelmeye başladı bende de. crown moderatör olunca el attı galiba onlara. :))

beğenmediği entryi bile ispiyonlayan mallar olduktan sonra daha çooook beklersiniz efendim. açıkçası yatıp kalkıp moderatör olmadığınıza dua edin.

Merhaba,
Şarkının adı "elle tu l'aime" değil, "elle tu l'aimes". Yani bir "s" eksik ama, o da önemli. ;)

(bkz: elle tu l'aimes/#758592)
daphne söylemiş bir şeyler. Oraya bakın isterseniz.

sebep genelde stres. oyle bir kac hafta falan surer sonra durur. uc dort ay sonra yine seyirmeye baslayabilir, gene durur. endise edilecek bir sey de yok, bilinen net bir caresi de yok. ama cok sinir eden bi sey. bende de oluyor arada. hatta bir doktora da sormustum sebebini; "olur oyle" demisti.

benim de öyle bir iki ay devam etmişti, sonra farkında olmadan yok oldu. ciddi bir sorunun işareti olmasa gerek.

Yorgunluk. Genellikle göz seğirmelerinin nedeni kronik yorgunluk oluyor. Fark etmeseniz de, yorgunsunuz demek ki. Kendinizi hiçbir şekilde (beyin olarak veyâ bedenen) yormamaya ya da mümkün olduğunca az yormaya bakın. Dinlenmeyi ihmâl etmeyin.
Geçmiş olsun.

magnezyum eksikligi de goz segirmesine yol acabiliyormus, aklinizda bulunsun.

stres ve yorgunluktan oluyor genelde. 1 haftadır varsa ha geçti ha geçecek durumunda o zaman.

Oncelikle gecmis olsun,
Buna medikal terminolojide gozkapagi myokymia'si deniliyor. Ozellikle stres, yorgunluk, asiri alkol ve kahve gibi santral sinir sistemi etkileyici madde alimi ile iliskilidir. Bu etkenler ortadan kalkar ise gecer. Esas onemli problem ise su: eger bu seyirme ile yuzde baska kaslar da (ornegin agiz kosesi, alin veya boyun kaslari gibi) ayni sekilde beraberce seyiriyor ise bu ciddi bir durumun erken belirtisi olabilir ve beyin MR cektirmek gerekebilir. Iciniz rahat etmeyecek ise, bir universite hastanesinin noroloji bolumune basvurmanizi onerebilirim, diger hastanelerde bu durumu pek onemsemeyebilirler...

(bkz: göz tansiyonu)

yanlış hatırlamıyorsam eğer high quality "sağ tarafta output settingste" seçerseniz bu senkron kayması olmuyordu ama tam emin değilim.

edip: Teşekkürler cevap için ancak; high, normal ve low olmak üzere tüm hepsini denedim ama, değişen bir şey yok. Hepsinde sesler kayıyor.

Öncelikle düzenleyeceginiz videonun ses frames/s kac onu not alin. Ardindan bölümü düzenledikten sonra kaydederken ses bandinin aynen bu frames/s olduguna emin olun.

trimpot: Teşekkürler cevap için. Şimdi baktım da dosya özelliklerinde şunlar yazıyor:

\..\Desktop\123 - The One With The Bird.avi
Format: avi
Duration: 00:21:48.4
Start Time: 0.000 s
Bit rate: 872 kbit/s

Video: msmpeg4, yuv420p, 400x288 [PAR 0:1 DAR 0:1]
Audio: mp3, 48000 Hz, stereo, 128 kb/s

Ben bunları "Audio Option" bölümünde şöyle yaptım:

Audio codec: mp3
-- Sampling rate --
Custom: 48.000 frames/second
-- Bit rate --
Custom: 128 kbits/s

ve olmadı. Neresi yanlış yaptıklarımın? Tam tersi mi olacaktı yoksa?

clip2net.com burda işaretlediğimi etkinleştirip dene.

Tekrar selam,
Öyle yapınca da şöyle bir hata veriyor:

ffmain: unrecognized option '-hq'

dönüştürülecek dosya türünü seçtiğiniz yerde "decode with internal decoders only"yi değil "try to decode.." ile başlayanı seçeceksiniz.

caturanga: Çok teşekkürler gerçekten. Oldu! Çok rahatladım ya. Eksik olmayın. (;

wamp server diye bisi var, hepsini kuruyor.

yok easyphp daha iyi.

Uzun bir süredir Xampp kullanıyorum. Tavsiye ederim.

wamp diyeyim 3. olsun..

php triad'a oranla wamp nasıl peki?

appserv.

appserv gerçekten basit ve hiçbir şey gerektirmiyor. Yüklüyorsunuz bitiyor. Ben appserv kullanıyorum şu aralar.

xampp

birçok tema seçeneğini kontrol merkezi'ndeki görünüm sekmesinden bulabilirsin.

Merhaba,
Genellikle reklamların temalarını kullanma şansı yok. Şansınıza küsün.

önceden vardı güzeldi buralar.

düşünürler.

Merhaba,
Burada dikkat edeceğiniz şey ise ispiyonlarınızı aynı moderatöre yapmaktır. Farklı moderatörlere yaparsanız kabul edilmek için atmanız gereken mesaj sayısı artar. O da gammazlığı imkânsızlığa sürükler.

kusura bakmayın işinize karışmak istemem de;nelerle uğraşıyosunuz be abi?gammaz olsan nolur olmasan nolur?hayatına ne katar?en azından bu kadar kasmaya değer mi?5 sene sonra bunu görüp ulan nelerle uğraşıyomuşum diyeceksin..haddimi aştıysam affola.

Merhaba,

Benim bildiğim oturtma çatılar ahşap oluyorlar. Şayet bunda hemfikir isek adı üzerinde bir çatı tipi bu: Taşıyıcı duvarlar, kirişler ya da döşemeler üzerine oturtulur. Mesnet açıklığı bunlarda da önemli tabii ki. Bir alıntı yapayım ben hemen: "Bu çatı türünde çatının tüm elemanları taşıyıcı duvarlar, kirişler ya da betonarme döşemeler üzerine oturur. Duvar veya kiriş üzerine oturan çatıların mesnet açıklıkları 4.00 m. yi geçmemelidir. Aşağıdaki şekiller bu koşul ve yerleri göstermektedir: Oturtma çatının yapım tarzı sırasıyla;

Taşıyıcı duvar ya da Döşeme üzerine yastık kirişleri döşenir
Yastık kirişleri üzerine Bırakma Kirişleri (döşeme yoksa) konur
Kenarlara Damlalık Aşıkları,ortalara [...]"

Daha detaylı bilgi ve resimler de şurada: www.civilturk.com

Kolay gelsin.

gable roof, double pitch roof veya saddle roof ingilizcesi olabilir mi?

şu mu:

www.thefreedictionary.com
en.wikipedia.org

google'da görsellerde arayınca da bir sürü resim çıkıyor.

Merhaba,
Rahatlıkla yaparsınız bir gün içinde. Sonuçta keyfî bir kaçaklık döneminiz yokmuş, okuyormuşsunuz. Rahat olun. Benim de 3 yıl boyunca kaçaklık görünmüş ama, okuduğumu belgeleyince sorun kalmadı. Sonuçta okul yolluyor zaten onu ama, postada ya da başka bir yerde kayboluyor belgeler ya da gitmiyor.
Kolay gelsin.

kağıt alıp gidiyosun okuldan. hatta Ek-g belgesi bunun adı. bir gün içinde yapılır sanırsam bu aralar boştur şubeler. daha evelden tecruben vardır ama yine söylim sabahtan git. ben bu belgeyi 2 sene götürmeyi unuttum emniyete yazı yazmışlar okadar konuyla ilgili, dosyama göz atarken gördüm onuda. ama ihmal etmeye gelmez onu söylim yinede.

benim de belgelerimi okul gondermemis, nufus cuzdani yenilemeye kalktigimda cikti karsima, yenileyemeyiz iste sen araniyorsun vs vs. gittim okuldan belge aldim hallettim.

imza: 7.5 yilda mezun olan biri.

Valla olacak iş değil, Cuma sabahı yurtdışına çıkıyorum. Aklıma gelmese yalan olucak her şey. Yarın gidip tecil ettirim, umarım bir günde hallederim. Ertesi gün de pasaportu yenilemek için başvurucam. Onu da perşembe alsam. Ucu ucuna yetişecek her şey. Yarın tecil ettirdikten sonra Cuma sabahı yurtdışına çıkarken bir sorun çıkmaz heralde? Ya da Çarşamba pasaporta başvurunca.

Belgenin adı ek-g değil, ek 1-c belgesi. Ben öyle hatırlıyorum. Okuldan belge alırken özellikle belirtin bunu, askerlik için diye.

Okuldan gerekli belgeyi aldım, yarın sabah tecil için bağlı bulunduğum şubeye gideceğim. Şimdi yarın işlemi hallettikten sonra direk tecilli olarak mı gözükücem acaba heryerde? Zira ertesi gün pasaport için başvurduğumda bana "senin askerlik sorunun var, veremeyiz" derler mi? Yoksa zaten tecil database'e girilmiş oluyor, tecili bi önceki gün yaptırdıgım görünür mü? Yardımm!

Merhaba,
Sanırım göremiyorsunuz. Benim bildiğim öyle.

pek pratik olmasa da şu şekil bir metodoloji uygulayarak görebilirsiniz:
-olay tabında yazan uktenizi bi köşeye kaydedin.
-sonra o ukteyi aniden silin
-olay tabında başka bir ukte belirecek.
-o ukteyi de önce bir köşeye kaydedin sonra aniden silin.
-böyle böyle bütün uktelerinizi görün.
-sonra tüm uktelerinizi tekrar ukte verin.
-elinizde bir ukte database i oluşacak.
-bundan sonra ukte vereceğiniz zaman o database e de ekleyin uktenizi.

not: şimdi tekrar düşündüm de, mesela benim gibi 5-10 ukte sahibi biriyseniz çok zor değil ama 100 üzeri ukteniz varsa biraz zor bu kadar çok şey yapmak.

göremezsiniz. ukte tabında sadece ilk uktenizi görebilirsiniz. verdiğiniz bütün ukteleri görebileceğiniz yapı itü sözlük'te var.

Televizyonunuz ne tür bir televizyon?
LCD, plazma, tüplü vs.?

@nuage;
tv tüplü markasi sony.

Tüpü bitiyor olabilir diyecektim ama, tekrar açılması sanki bir programlama olayı gibi geldi bana. Benim de eski televizyonum bir ara kendi kendine kapanıp sonra tekrar açılıyordu. Sonra anladım ki; zamanlamasını açık bırakıyormuşum. TV açıldıktan 45 dakika sonra kendi kendine kapanıp açılıyordu. Öyle bir şey olabilir mi? Baksanız bir zamanlama ayarlarına vesaire. O değilse de, aklıma hiçbir şey gelmiyor.

Televizyonda bir kusur olabileceği gibi voltaj düşmesi gibi televizyondan bağımsız bir sebepten de olabilir.

@nuage;
olabilir ama öyle olsaydi iki aydir sorunsuz calisirmiydi. yine de haklisin galiba orjinal kumandasi yok bir tamirci cagirip kumandasiyla ayarlatmak lazim.

bizde de oluyordu o ya bi parçanın ömrü dolmuştu bu ekrana görüntü veren de ne olduğunu unuttum. tamirci 10-15 milyon bişeye değiştirmişti.

ön taraftaki açma kapama anahtarında bi temassızlık olabilir. bizde bi tane vardı öyleydi.

kumandanın üstüne oturmadığınıza veya kardeşinizin başka bir kumandayla size oyun oynamadığına emin olun.

orta kapinin hemen arkasinda olan koltuk.
nedeni; 1-2, 3-4 numarali koltuklardan daha güvenli ve önünde oturan kimse yok. bu nedenle koltugu öperek oturmuyorsun.

öncelikle: (bkz: anket bu)

sonralıkla: 3. sırada bulunan cam kenarı koltukları, yani 9 ve 12 numrolu koltuklardan birini tercih ediyorum ben. zira hem çok önde değilsiniz hem de ön taraftasınız. 9 ve 12 aynı anda boşsa 9 u tercih ediyorum. şöförün olduğu taraf her zaman kazalarda falan daha güvenli diye.

3 veya 4. çünkü uyuyamıyorum otobüslerde, yolu seyretmek istiyorum. 1-2 de şoför arkası, ayağımı rahat hareket ettiremiyorum. öyle.

40 numara, özellikle travegolarda.. yer itibariyle ölüm riski daha az.. ayrıca ayaklarınızı da uzatabiliyorsunuz..

Evet, bence de 3 ve 4. Önünüzde koltuk olmuyor. Koltuğunu 180 derece yatırmaya çalışan yolcu tipi de olmuyor dolayısıyla. Sonra, yolu izleyebiliyorsunuz ve önündeki masa benzeri şeye kendinizi bırakabiliyorsunuz.

51 numara. boyum uzun olduğu için başka şansım yok. bacakları sığdıramıyorum başka yere.

11-12 numara, sağdan 3. sıra, tek gidiyorsam 12 numara çift isem 11-12 her daim, yoksa 7-8 numara.bana göre en güvenli bu koltuklar.

orta kapinin hemen arkasinda olan koltuk. trimpot cevaplamış bence de güzel servisten daha fazla yararlanabilme imaknı var,istediğiniz zaman otobus gorevlisini bekleye gerek yok su alıp içebiliyorsunuz.

8 veya 5 numarayı tercih ederim ben genelde. En ön koltukların önüne konulan bir şeyden ötürü ayaklar uzatılamıyor ve bu uzn yolculuklarda sorun yaratıyor. hemen onların arkası cam kenarı koltuklar olan 8 ve 5 numara hem öndedir hem de ayaklar birazcık daha uzatılabilir.

1 ve 4
çünkü en ön ve cam kenarı. en ön manyağıyım. arabada otobüste hep öne oturmaya çalışıyorum. uzun yolda hep en öne binerim 1-2 kere aniden dönmeye karar verince ön bulamadım onda da gece ye aldım saati ki uyuyayım sıkılmayayım.
yol izleyeyim, her şeyi göreyim isterim hep. ha bir de genelde kamil koç rahat hat 1 numara favorimdir.

koridor değil de cam kenarı.
çünkü koridor olunca gelen geçen sürünüyor ve rahatsız oluyorum.
hatta bonus #6736741

muhakkak 7. en ön sırada ayakları uzatamazsınız. o nedenle 2. sıra daha iyidir. ayrıca 2. sıra uyku tutmayınca yolu izlemeye imkan veriyor. haliyle 2. sıranın yola en hakim koltuğu da 7 numaradır. şöförü de kolaçan edebiliyosunuz filan. koridor olduğundan eğer bacak uzunluğu probleminiz varsa ve yolculuk uzunsa herkes uyuyup muavin servis işini bitirdiğinde ara sıra ayakları koridora doğru uzatabiliyosunuz uyuşmasın diye.. severim ben 7 numarayı tek geçerim şahanedir.

orta kapının hemen önü, cam kenarı...
koltuğu istediğim gibi yatırabiliyorum.

en arkalar yha :) rahat edioun tlfda açıosun ::)

Kesinlikle 4. Çünkü 1 ya da 2 olursa önünüzde şoför olur ama hem önce hem de görüş alanı geniş olsun derseniz, 4 en iyisidir. Üstelik cam kenarıdır hem yandan hem öncen iyi manzara vardır. Uyumak istersen de önündeki masamtırak şeye yatabilirsin. İyidir 4, iyidir.

ben teklı koltuktan artık asla vazgecmem kamıl koc gıbı bazı fırmalar otobuslerınde bu hızmetı verıyor sag taraf ıkılı koltuk sol taraf teklı koltuk ınanılmaz rahat

1- dvd sürücüye sağ klik-open
2- video ts klasörüne gir
3- dosyaları büyüklüğüne göre sırala. en büyük boyuttaki .vob uzantılı dosyalar video dosyalarıdır.
4- dosyaları bir video programı ile çalıştır. (media player classic mesela) aradığın sahne hangi .vob dosyasında onu bul.
5- o dosyayı hard diskine kopyala.
6- uzantısını .mpg olarak değiştir.
7- bu aşamada herhangi bir video editing programında mpg dosyasının istediğin bölümünü alabilirsin.

2. sorun için de aynı şey geçerli. muhtemelen her .vob dosyası ayrı bir bölümdür. hard diskine kaydet, uzantısını değiştir, ne formata istiyorsan çevir.

en basiti kmplayer gibi bir program ile "video yakala" yapmaktır.
kalite isterim dersen yukarıdaki bir yol izle, hemen olsun dersen böyle yap...

ikinci sorunun cevabı dvdrip, önce şuraya bak: (bkz: ekşi sözlük dvd kayıt rehberi).
Olmadı dönünce bir kaç program yazarım, şimdi gitmem gerek...

Merhaba, teşekkürler cevaplar için. Çok sağolun.
Yalnız şöyle bir şey var: DVD'de birden fazla dil desteği (Türkçe ve Fransızca) mevcut ve ben dediğinizi yapınca yalnızca Türkçe seslendirmeleri görebiliyorum. Benim asıl istediğim filmin Fransızca kısmı. Onu nasıl yaparım?

Edit: Tamamdır. Yaptım. Gerek kalmadı. ;)
Edit-2: Olmamış. Yapamamışım. Yalnızca Türkçe duyabiliyorum dosyaları. Fransızca olmuyor. Ne yapmam gerekiyor bunun için? VLC Player'da meselâ sağ tuşa tıklayıp "Ses İzi"nde "2"yi seçince oluyor ama, diğer programlarda olmuyor.

Sanırım "Total Video Converter" ile sorunu aştım. "Audio 0" ve "Audio 1" seçenekleri ile ses değiştirebiliyormuş. O bitti. Yalnız şöyle bir şey var: Çevirdiğim dosya 1dk kadar olmasına rağmen boyutu 20 küsür MB oluyor. Bu çok büyük bir boyut değil mi? Boyutu 4:3'e düşürdüm ve dosyayı .wmv olarak kaydettim. Onda da yine 10 küsür MB oluyor. Bu da büyük sanki. Altı üstü 1 dk'lık bir video.
??

Döndüm, bu ayın pc magazine'inden aktarıyorum*:
Her programın daha geni anlatımı dergide mevcut ancak tahmin edeceğin üzere yazmam pek mümkün değil, sadce program adlarını ve yanlarına kısa açıklamalarını vereceğim....
"Dvd Rip'in 7 harikası":
Mac the ripper: dvd'leri sabit diske almak içinmiş, mac için galiba(denemedim).
handbrake: DVD'leri başka medya türlerine çevirmeye yarıyormuş(denemedim).
dvd decrypter: Başlığı oku(denemedim).
dvdfab hd decrypter: dvd decrypter türevi...
imgburn: DVD yakma programı, methini duymuş olabilirsin. Nafi başarılı bir program değil, bir kere bile DVD yakamadım, hep hata, hep hata. Aynı dosyaları hem nero, hem power2go sorunsuz yaktı...
videora video converter: adı üstünde "video"ları "convert" etmek için(denemedim).
Dvd shrink: Tek DVD'ye sığmayan filmleri sığdırmaya yarar, süperdir. İster sıkıştır, ister menüleri kaldır, seçmek elinde. Olması gerektiği gibi bir programdır...

Bunlara ek; ses seçimini kmplayer ile de yapabilirsin. Ayrıca yukarıdaki programları kullanarak misal "*.avi" yaptığın bir filmi "SolveigMM AVI Trimmer" adlı program ile gönlünce parçalara ayırabilirsin, bu program ses dosyalarını da seçmene olanak sağlıyor, istemediğin dili kaldırman mümkün...

Çok teşekkürler late viper. Ellerine sağlık. Ben PC Magazine de alayım o zaman. ;)

Merhaba,

KT Tunstall - Black Horse and the cherry tree

Direkt şarkının "vuhuuu" kısımlarını almışlar.

aslında iyi bir soru bence cevap adında gizli uyuşturuyor ne yaptığını bilmiyorsun gerçi onu alkolde yapıyor ama şöyle bir durum var alkol sigara uyuşturucuya oranla daha az zararlı onunla alakalı olabilir.

yasal olması için sanırım devletin bunu üretmesi, denetlemesi vs gerekir.. yoksa vergi kaçırmaktan tut sağlık sorunlarına pek çok şey çıkar..
e alkol de çok alırsan zehirlenir hastaneye yatarsın, küçük çocuk içse "cıs kaka o" dersin ama uyuşturucuyu nasıl açıklarsın çocuğa, çok alsan ölürsün direkt, devlet olarak bunu nasıl üretirsin nasıl satarsın felan..

sanırım yani..

Uyuşturucuların ve bunlar gibi maddelerin üretimi kontrol altında tutulamıyor. Kaldı ki; uyuşturucuların alkolle ya da sigara ile karşılaştırılması mantıklı değil. Uyuşturucu ile sonunuzu hazırlıyorsunuz direkt. Alkol ve sigarada daha uzun zamana yayabiliyorsunuz sonunuzu. Bir de, alkol ve sigarayı iradenizle de bırakabilirsiniz ama uyuşturucu için direkt tıbbî yardım gerekiyor.

öncelikle, uyuşturucu dediğinizde kesinlikle alkol ve sigarayı bu tanımın içinde tutmak gerekir. çünkü bugün yasal olan sigara ve alkolün, yasak olan maddelerden işleyiş ve etki açısından hiçbir farkı yoktur. zarar ve tehlikelilik oranına göre de belirlenmiyor yasal olup olmaması dikkat ederseniz. çıkıp bakkaldan alabileceğiniz alkol çok kolay doz aşımı yapılabilecek ve yapıldığında komayı takiben insanı öldürebilecek etkilere sahip bir maddedir. tütün de kanseri olsun damar sertliği/tıkanıklığı filan olsun, biliniyor.
asıl ölümcül yanlış tanımlamada. bütün algı ve duygu değişimi yapan maddeleri "uyuşturucu" adıyla anıyoruz. çatlayana kadar içseniz bile kesinlikle doz aşımından ölemeyeceğiniz kanıtlanmış olan esrar da uyuşturucu diye adlandırılıyor, kimyasal olan fakat yine doz aşımından ölemeyeceğiniz lsd de, fakat ufak bir doz aşımı ile ölebileceğiniz eroin de aynı kategoride değerlendiriyor. (çok içip ölebileceğiniz alkol hala markette duruyor.)
bu aynı kategoriye sokma yaşadığımız ülkede çok daha yaygın.
neden yasak olduğuna gelince, yetkililerin açıklamaları gençlerin zehirlenmemesi, sağlıklı bireyler yetiştirilmesi vs... konularında. tabii korkunç kazanç elde edilen sigara ve alkol için seslerini uyuşturucu kadar yükseltemiyorlar.
birçok kişi ile beraber bu konuda benim de görüşüm uyuşturucu sınıfına sokulan maddelerin ticaretini yapanların devleti dahil ikna edecek kadar kazanç sağlaması olabilir. bir de uzun zamandan beri piyasanın kaymağını yiyen tütün şirketlerinin esrar konusunda hükümetlere yaptığı kâr kaygılı baskılar da büyük etken, bu konuda amerika da kenevirin ekilmesi teşvik edilen bir bitki iken nasıl da bir anda dezenformasyon ve baskı ile hiçbir bilimsel kanıt olmadan yasaklandığını anlatan web sayfalarına bakabilirsiniz.
yasak konusunda şahsi görüşüm (1 kutu içerek öldürebilen eczane ilaçlarının kolayca alınabildiği bir dünyada) doz aşımı kolayca öldürebilen maddelerin kontrolünün sağlanmasının mantıklı göründüğü yönünde. fakat doz aşımı mümkün olmayan lsd ve esrar gibi maddelerin bu denli korkunç gösterilmesine de şahsen anlam veremiyorum. alkol ve sigarayı etkileri bakımından nasıl olur da uyuşturucuyla bir tutarsınız denmiş, bakın şu web sitesinde maddelerin gerçekteki tehlikelilik oranları fakat devlet bazında hangi tehlike sınıfına sokuldukları:
scienceblogs.com

kesin mafya vardır işin içinde..
herşeyin arkasından çıkıyorlar valla (ki hiç öle kurtlar vadisi neyin izlemem, bizzat gözlemlerimdir)

ben de şöyle bir şey duymuştum: marijuana çoğu iklime dost bir bitki, diğer yandan tütün belli coğrafi bölgelerde ve iklim şartlarında yetişebiliyor. dolayısıyla tütün üretiminin denetimi daha kolay olduğundan + tütün talebi daha inelastik olduğundan tütün ürünleri üzerinde oligopolistik yapı oluşturmak daha kolay. ancak marijuananın kolay yetişebiliyor olması söz konusu oligopolün oluşmasını engelleyecek ve marjları önemli oranda düşürecektir. yani marijuana, üretimi ve tüketimi tamamen legal bir bitki olsaydı ve philip morris marijuanalı sigaralar üreten bir şirket olsaydı, bugün kobi sıfatıyla asya finans'tan ticari kredi talebinde bulunuyor olurdu.

gelir kapısı olarak kontrol edilemiyor olmasından başka ciddi bir sebebi olduğunu düşünmüyorum. örneğin uyuşturucu sınıfında sigara, esrardan daha yukarı bir kademede, hem verdiği zarar, hem de bağımlılık yapma potansiyeli daha fazla. yani uygun şartlar oluşsaydı (üretim kontrol edilebilseydi ve para merkezleri tütün tarlaları yerine bu işe eğilseydi) bugün bakkalardan insanlar esrar alıyor olurdu ve belki tütün dolu tırlar narkotik ekipleri tarafından durdurulurdu, suç olurdu vs.

ama burada sigaranin daha fazla bağımlılık yapıcı olması ve endüstriyel olarak üretim aşamasında daha yerleşmiş esaslarının bulunmuş olması, ve getirdiği kar bu duruma sebep oluyor. yani özellikle bugün serbest olan şey esrar ve yasak olan şey sigara olsaydı, sigara tiryakilerine oranla çok daha az esrar tiryakisi olurdu, ve daha az zararlı olması da cabası olurdu. esrarın serbest olduğu ülkelerde yerli halk öyle günde 1-2 paket sigara içer gibi bu maddeye yönelmiyor hatta muhtemelen sigara tiryakileri daha fazladır. yani sonuçta: sigara işi daha karlı. üretimi daha kolay, kayda değer şekilde daha kolay olmasa bile yerleşik bir düzeni var.

hele alkol, esrardan da sigaradan da daha yüksek seviyede bir uyuşturucu. bunların hepsinin bağımlılık potansiyeli ve verdiği fiziksel zarar mesela atıyorum bir lsd den fazla. fakat lsd yasak bunlar serbest.

"amma attın ha" falan demeyesiniz diye şöyle bir link vereyim:
en.wikipedia.org

maddelerin bağımlılık yapıcılığı/fiziksel zarar grafikleri için:
tinyurl.com

mesela şu grafikte alkol ve tütünün yerine bakın, bir de bir şekilde bulundurduğunuz durumda narkotiğin götünüzden kan alacağı maddelere bakın.

amaç insan sağlığını gözetmek falan değil yani. tamamen duygusal.

not: bana göre bu cevapta lafı geçen maddelerin hiç biri hiç bir surette kullanılmamalı. yani devletlerin bunların kontrolünü insan sağlığı için yaptığına falan inanan kişiler var diye bazı uyuşturucuları diğerlerinden "iyi" gibi göstermiş olabilirim. öyle bişey yok, hepsi kötüdür, ve bunları yazan kişi tek kötü alışkanlığı olan sigaradan 2 sene önce kurtulmuş olmaktan mutlu, evli ve iki çocuk babasıdır.

Alkol, sigara ve en hafifinden en yükseğine kadar bütün uyuşturucuların yaptığı şey aynı. Beyinde ya reseptörleri blokluyorlar ya da fazla hormon salgılatıp aşırı duygular yaşatıyorlar.

Neden uyuşturucuların yasak olduğuna gelirsek, daha ölümcüller, beyin kimyasına daha fazla zarar veriyorlar, bağımlılık potansiyelleri alkol ve sigaraya göre daha yüksek.

İnternette uyuşturucu yüzünden, özellikle "oryin", yüzünden insanların vücutlarının ne hale geldiğini bir görün. Ya da "crack" denen şey yüzünden insanların neler hissettiğini, güzelliklerinin nasıl gittiğini, akıl sağlıklarını nasıl kaybettiklerini bir okuyun, fotoğraflara bakın. Alkol yüzünden mutanta dönen insan görmedim ben.

bir günde 15 litre rakı içmezsen alkol öldürmez.
ama 1 gram değil de 1,5 gram e işi bitirir. gibi gibi.

ama e ile sınırlı değil ki yasak maddeler. bunların narkotikler gibi insanı öldürebileni var (ki doktor yazınca adı ilaç olur, siz bulup kullanırsanız uyuşturucu olur) ne yaparsanız yapın öldürmeyeni var.
uzman kontrolü dışında kullanımı gerçekten hayatı tehdit edebilecek olan narkotikler dışındakiler alkol ve sigaradan daha zararlı maddeler değillerdir. beyin kimyasını da alkol ve sigara, marijuana'dan çok daha fazla bozar, herhangi bir uluslararası bilimsel yayının bu konudaki çalışmalarına bakabilirsiniz.
belki de yasağın sebebi insanların uyuşturucu kullanıp karar mekanizmasını kaybedip "toplum huzuru" nu bozması ihtimali olabilir. ama elimizde bunu en fena şekliyle yapabilen kapı gibi legal alkol var. eğer toplum huzuru, kişisel sağlık, vücuda zarar oranı gibi etkenler yüzünden uyuşturucu yasak olmuş olsaydı, alkol ve sigara da yasak olurdu. şu anki yasak da, ancak sigara ve alkol de yasak olsaydı mantıklı olabilirdi.
tam bu sorulan konuda binlerce web sayfası var, biraz araştırmayla uyuşturucu yasaklarının sağlık ile hiçbir ilgisi olmadığını, sadece kontrol edilmesi güç olduğu ve halihazırdaki yasal uyuşturucu (alkol,sigara) sektörünün dengelerini değiştirebileceği sebebiyle uygulandığını görebilirsiniz.

edit: esrar, alkol, ecstasy, sigara, eroin , bunların hepsi zararlıdır, kullanılmamalıdır.

burda gerçekten esrar ve lsd yi nerdeyse övecek yorumlar okudum ve şaşırıyorum. arkadaşlar uyuşturucular , ki hangisi olursa olsun, beyin hücrelerine yoğun zararlar verir ama daha fazlası sizin psikolojinizi bozar. hayat standartınızı değiştirir. kimliğinizi sorgulatır. kimse bana tutup da haftada iki üç gece içki içmenin , aynı tekrar sayısında ectasy veya lsd kullanmakla aynı sonuçları doğuracağını söylemesin. bu söyleyen ya cahildir , yada uyuşturucu müptelasıdır çünkü.

maddelerin zarar oranları belirlenirken insan vücuduna verdiği psikolojik ve fiziksel zararlar gözönünde bulundurulur.
ve evet alkol almak lsd ve ecstasy almaktan daha zararlı.
www.telegraph.co.uk
www.independent.co.uk

yukarıdaki linklerde bahsedilen bilimsel araştırma sonucunda ingiltere'de maddelerin tehlike sınıflandırmalarının değiştirilmesi gündemde.