şubeye gidin yanınızda fişi götürün, kayıtlardan vs bakıp karar verirler

aynı durum işbank'da geldi başıma parayı vs. vermedi hemen şubeye girdim ilgilendiler. paramı tekrar aldım.

ya şubenin bankamtiği olsa ben de yapardım onu ki daha önce de olmuştu da şimdi metronun içinde tek başına duran bi bankamatikti.

en yakın bankaya gidin, bankamatiğe hesap kesimi yaptıklarında zaten sizin paranız hesap fazlası olarak çıkacaktır, geri verirler.

aynısı bna oldu teb bankasında bir kaç saat sonra hesaba geri yatırmışlar hiç birşey yapmadım.

daha önce de olmuştu dedim de o zaman paranızı verirken bi sorun oluştu, bi şubeye gidin filan tarzı bi yazı çıkmıştı ekranda. bu sefer bi işlem yapıldı da ne olduğu belli değil. hata filan vermedi yani. neyse bakalım.

kuzum git bağır çağır baksınlar hemen kamera kayıtlarına

senin kartı heklemişler pamp.

evet verecekler. haftasonu sayım yaptıktan sonra, onlarda fazlalık çıkacak. sana ait olduğunu işlem anıyla karşılaştırıp iade edicekler. pazartesi alırsın. (garantide bana pazartesi yatırdılar. gerçi ben işlemi haftasonu yapmistim.)

ben kullanıyorum senelerdir de daha bi sıkıntı yaşamadım. güvenli yani :) hangi bankalar vardır bilmiorum orasını ama hepsi vardır ya.

öncelikle bence güvenli olduğunu belirtiyim sonuçta 4-5 senedir kullanıyoruz ve bi şikayetimiz olmadı paypaldan ama garanti bankası kafadan bi 10-20 tl kesiyor. yatırılan parayı çekerken de harcama yaparken de piçlik yapiyo. dikkat et yani budur diyeceğim asfd

mızlanmayın kullanın. yıllardır kullanıyoruz.

ülkeden ve bankadan bağımsız bir konu o. internet harcamalarına açık bir kredi kartınızın olması lazım. siz her siteye kredi kartı numaranızı vermek yerine sitede "paypal ile öde" tuşuna basıyorsunuz, paypal'e giriş yapıyor. o miktarı kredi kartından çekip siteye aktarıyor. bu arada (bkz: sanal kart)

@sanal uyku iyi ama ben kredi kartı kullanmadan alışveriş yapmak için PayPal hesabım olsun istiyorum. yani illa kart mı lazım? banka hesabına para yatırmak yeterli değil mi?

kredi kartınıza internet şubesinden sanal kart tanımlayın. sanal kart oluşturup istediğiniz limiti belirleyebiliyorsunuz. yani tek alışverişlik bir limit koyarsınız. alışveriş yapınca o limit sıfırlanır. tekrar limit tanımlamadıkça alışveriş yapılamaz. paypalda o sanal kartla alışveriş yaparsınız.

ben sağlık ocağına gittim biz kan grubu için kan almıyoruz dediler devlet hastanesi alıyo dediler ilçeden ilçeye göre değişiyoda olabilir ama işi garantiye almak için devlet hastanesi yakınsa oraya uğra bence

edit:ilçem:Beylikdüzü :D

kan grubu kartını kızılay veriyor ama benim kanımı ve bi arkadaşımın daha kanını yanlış ölçüyorlar. en güzeli hastane

Özel hastanelerde falan 10 liraya veriyorlar.

sağlık ocağından almıştım ama aile hekimliği gelmeden önceydi.

değişik bir yöntem: kan verin, mecburen ölçüyorlar. mecidiyeköy için, cevahirin önünde çadır olur genelde, oraya bakın.

şunların linkini verseydin daha iyi olurdu aslında. kim arayıp bulucak şimdi onları.

1

özelliklerini yazmamış... aaa +1 @1

neyse en ucuzunu istiyorsan o zaman ucuz olanını alacaksın demektir :)

asusu kullanıyorum. hatta ofiste 5 kişide var o modelden. hepimiz fazlasıyla memnunuz. hiç ısınmıyor meret. tasarım vs de gayet güzel. mimarisini sağlam oturtmuş asus demek ki. diğerini bilmiyom.

öncelikle fiyat aralığı geniş, seçenek yok denecek kadar az. (git: 301924) şuradaki seçenekler gayet güzel, cevabıma da göz atarsan ihtiyacın olanı bulabilirsin sanıyorum ki.

asus fiyat-performans konusunda candir.

asus diyen arkadaslara tesekkurler.
bykush'a da baglanti icin tesekkurler.

sonucta orta bir yol bulundu, gereksinim duyulan minimum ozelliklere sahip (yeni i5 islemci, 4 gb hdd ram, 15:6'' ekran) bir asus (K53S) daha uygun bir fiyata (1500tl - vergi) alindi.

herkese tesekkurler.

sanırım bob dylan 'the man in me'

www.imdb.com

bişipedia diye link vardı alabilir miyim onu?

ingilizce bu :/

lostpedia.wikia.com

www.pandora.com.tr
altta çalışma sekmesi var.

edit: www.dr.com.tr

İletişim bölümlerinde oluyor genelde, oralara bakın.

www.remzi.com.tr

dnr'da çalışma derim. gördüğüm kadarıyla hiçbiri kitapçıda çalışıyor gibi değil. zevk alamazsın.
istiklal'de yürü sırayla tek tek kitapçılara gir. küçük esnaf dediklerimize. durumunu açıkça belirt. biri işe alır.

nerede olsun istiyorsun bu kitapçı? kadıköyde tanıdığım kitapçı var eminim kitapçı çevresi de vardır bi konuşabiliriz.

avrupa yakası'nda herhangi bi' yerde olabilir. beyoğlu - şişli çevresi idealdir. vallahi çok makbule geçer ya, cidden istiyorum zira.

Büyük kitapçılar kadar çok para vermeyebilirler ama sahaflarla da konuşun. Bazen eleman ihtiyaçları oluyor. Kitap bilginiz bine katlanır böylece.

işi hiç bilmeyen kazanamaz.ha eğer oturu özetleri izler,istatistiklere bakar,gazeteleri takip edersen yüksek ihtimal.ama iddaa bu yani her şey olur.

Bilenler bile bu hafta ters köşelere yattılar.

Yapmayın; bahis, kumar vs'den para kazanılmaz. Kazanan hep kasadır.

spor toto'nun oynattırdığı oyun olan iddaa'da mümkün değil. çünkü minimum bahis sayısı diye bir şey var, tek kuponda en az 3 veya 4 maç oynamak zorundasınız. hepsi banko olsa bile oynadığınız 4 maçın da öngörüldüğü gibi bitme olasılığı çok çok düşük. tek maçtan yattım yea diye zırlayanlar vardır etrafınızda belki, bir talihsizlik değil başlarına gelen, olasılık hesabına göre gayet olağan.

çok ciddiye alıp, (yasal olmayan) yurtdışı kaynaklı bir bahis sitesine üye olursanız bir ihtimal.. çünkü orada oranlar yüksek, tek maç oynama şansı var.. ama önermem. zevk için oynanmalı bence, futbolla alakanız yoksa boşverin..

Kazanır. Ama sürekli kazanamaz. Ben ilk ve tek iddia oynamamda ismini hiç duymadığım ama adı hoşuma giden 8-10 yabancı takıma, hanigisi kazanır verilmişse oynadım, 1'e 13 aldım. Ama gerçekten 1 liralık oynadığım için çok heyecanlı olmadı tabii.

işi bilen de kazanamaz. kimisi çok zarar ediyor kimisi az. parana yazık be güzel kardeşim.

işi bilen kazanıyor mu ki?

bjk - a.gücü h1
gs-samsun 1
barca 1
manu - chelsea 1

haftaya bunlara oyna kazanırsın

işi bilmekten kasıt futbolu bilmekse hayır, bahis mantığını kavramış olmaksa evet diyebiliriz.

yabancı bir siteden hesap açıp 50 lira yüklemiştim. bir ay sonunda 300 lira yaptım parayı, kaybetmeye başlayınca ve ilgilenemeyince 200 lirayı çekip bıraktım.

risk arttırınca kaybettiğin için az riskle oynamak zorundasın. az riskle yavaş yavaş kazanmak da insanın sinirini acayip bozan bir sabır gerektiriyor. böyle sikimsonik bir şeye de zaman ayırmak ayrı bi can sıkıcı faktör. o yüzden zor bir iş aslında..

kar marjı %30 olan üstelik de illa kombo yapcan filan denen bir yerde kesinlikle para kazanılmaz. yurtdışında kar marjı % 10 olan yerler var onlarda bile zor.
betfair, pinnaclesport %5 onlarda bile ekstra bilgin ve/veya şansın yoksa uzun vadede kaybedersin.

Çevremde değil ama 1 TL'ye ya da 5 TL'ye, birkaç bin TL kazananların hikâyeleri duyuluyor. Tabii hep, "kazananların" hikâyeleri...

Ayrıca, kazanmadan önce yıllarca ne kadar kaybettikleri ve bundan sonra da kazanıp kazanamayacakları meçhul.

Yorumlarınız için teşekkürler.

bütün insanların hayatı barış içinde yaşadığını hayal edelim.

hicbir kurumsal din olmazsa, totem ve panteizm olur yine de. sineklerin tanrisini okuyun, orada anlatiyor.

shire'daki gibi olabilirdi belki..

Sometimes i'm dreaming of a world, all people understand each other perfect. Yes, i would dream. Imagine all the people dancing and touching each other, communicate in a joyful harmony.

din kavramı olmadığından cennet cehennem de olmazdı böylece insanlar cehenneme gitme korkusu çekmeyip bol bol kötülür yapardı. din denen şeyin icadı bu değil miydi ztn :)

ben hiç endişelerim olmıyacağını, huzurlu olacağımı filan düşünüyorum.siz ?

abartmayin canim, dunyanin tek sorunu din mi zannediyorsunuz?
ki din olmasa insanlari kandiracak baska sey bulurlardi. Mesela para gibi!?

family guy 8x01'de buna değiniliyordu sanırsam ucundan. istiyosan bi göz at.

din olmasaydı yine kullanılacak ve kavgası yapılacak şeyler bulunurdu. para kavramı en büyük etken zaten...

çok farklı olacağını sanmıyorum ben insanlar din yerine başka bir şey bulurdu gibi. Ahlakın dinle çok da alakası olmadığından insanların eskisinden daha fazla "kötülük" yapacağını sanmıyorum (bkz: din adına yapılan katliamlar) vb. İnsanlar öbür dünya masalına kanmadıklarından bu ellerindeki tek ömrü iyi geçirmeye çalışırdı herhalde .Yalnız burada dışarıdan hacı, hoca, dindar görünen insanların üç kuruş para için yemediği bok olmaması gibi ilginç olay var ama (bkz: esnafların çoğu). Beynimiz açısından düşündüğümüzde ise en alt katmandaki inanma bölgesi hala durduğuna göre insanlar bir şeylere inanmaya devam edeceklerdir .benim düşüncem dinin yerini yavaş yavaş paranın alacağı yönünde. sonuç olarak mümkün olacağını hiç sanmıyorum, yine de olsa bile bir dine inanmadan yaşayamayacak milyarlarca insan var. Onlar için Ateizm ya da diğer dini görüşler bir alternatif değil din hayatlarını tamamen etkilemiş durumda. bu durumda intiharlar oldukça artacaktır diyorum. Buradan dinsizlik kötüdür insanları öldürüyor şeklinde bir şey dediğimi düşünmeyin demek istediğim dünyadaki insanların pek çoğu inanmadan yaşayamayacaklardır. Tabii incelenmeli bu konu eğer aile ve çevreden dini bir eğitim alınmadığında her insan dinsiz olabilir mi? Ya da -ki buna inanmıyorum- her insan doğru koşullar sağlanırsa mevcut dinini bırakabilir mi? www.facebook.com bakın burada dinler ve tanrılar evrimsel olarak ele alınmış ve bilim bu olguya bu yönde bakıyor.

İnsanlar haksızlığa uğradığında Allah cezasını verir diyerek boşvermez, hakkını arardı. Emin olun bu çok şey değiştirirdi.

Din, bana kalırsa az buçuk gerçekçiliği içeren her türlü topia'da aşılması/aşılmış olması gereken bir engel olarak var olacaktır.

üzerinde 4. levent yazan herhangi bir otobüs veya minibus ile.. beşiktaş'ta pizza hut'ın karşısından binebilirsin..

peki uzak mı maslak? 4. levent neresi ya gözümde büyüdü oyy

yakın merak etme. ama trafik yoğunsa gitmen biraz uzun sürebilir

telpa maslak'ta değil, levent'te. ikisi alakasız yerler.

kadıköy'den beşiktaş'a geç. sarıyer ya da istinye park minibüslerine bin. kanyon'da in. kanyon'un olduğu kaldırıma geç. kanyon solunda kalacak şekilde ilerle. 5 dakika geçmeden telpa'yı göreceksin solda.

bi soru daha gelsin o zaman :/ vapurdan inince tam karşıdaki yokuş yukarı olan caddede yukarı ihtikametten mi aşağı istikametten mi binicem? evet kapının önündeki kedileri beslemek dısında sokağa çıkmıyorum :P

beşiktaş'ta o yokuştan yukarı çıkıcak o bindiğin minibüs.
ayrıca alternatif olarak metrobüse yakınsan onunla zincirlikuyu'ya gidip. ordan gayrettepe metroya yürüdükten sonra levent durağında inebilirsin. ordan direk kanyon'a geçiş var. ama zinicrlikuyu'da indikten sonra gayrettepe metroyu bulman konusunda şüphelerim var doğrusu eheh. ya da işte zincirlikuyu'dan tekrar minibüse binebilirsin. hatta yürüyebilirsin bile. ne zaman gideceğin de önemli aslında. beşiktaş'tan gitmek uzun sürebilir çünkü, yol sıkışık olabilir.

img15.imageshack.us

1. olarak işaretli yerden 40B diye bi otobus kalkıyor mesela.. sarıyer'e kadar gidiyor.. kanyon'da inmen gerekiyor anladıgım kadarıyla.. birilerine sorarsan yardımcı olurlar en kötü..

2. olarak işaretli yerden de geçiyor 40B.. ayrıca bilimum 4. levent otobüsleri geçiyor.. minibusler de buradan kalkıyor..

neden gerizekalı diyosun ki? sizinle el sıkışmıyorlar diye gerizekalı olmak zorundalar mı ? mecbur mu millet seninle öpüşmeye koklaşmaya?

@altını şer: Benle öpüşmüyor diye gerizekalı demedim bende o malları öpmeye hevesli değilim. Birbirleriyle öpüşüolar diye gerizekalı dedim..

e öpüşürler bu mal olmaları anlamına gelmiyor ki ? birbirleriyle yeteri derecede samimiler gayet normal.
beğenmiyorsan iş ortamını işte kapı işte sapı derler adama.

değil..işinle meşgul ol bence, çalışanların eşleriyle değil.Güzel güzel çalışın )

velev ki homoseksüel olsun..bundan size ne ? saygın gösterin..ya da cesaretiniz varsa çekin bir köşeye sorun neden böyle davranıyorsunuz diye? madem rahatsız oluyorsunuz..

bi an önce yeni iş araştırıp ayrılmaya bak. uzun vadede çekilebilecek gibi durmuyor. çok rahatsız edici bu...

bu arada ne kadar ikiyüzli tepkiler almışsın şurda... hayret ya, nası böyle bi toplum olduk biz

muhtemelen başın açık diye kıl oluyolardır.el sıkışmayı geç direk olarak rahatsız da edebilirler.başka bi yerde iş ara.

ha, birde müslüman adam eşcinsel olur mu hiç ? olsa bile dışavurmaz.

@delfina; evet nasıl ikiyüzlü bir toplum olduysak diğer insanların davranışları götümüze batıyor. başkalarıyla samimi olmaları gıcık ediyor bizi.

@altını ser: sen bi kere ağzını toplamayı bil benim götüme bişe battığı yok o gerizekalı çeneni kapat benim terbiye değerlerimi zorlama. Allah bilir sende her sabah erkek çalışma arkadaşlarını öpen yılış tiplerdensin ki tepki veriosun. Bağnazlar işte. Bir kadının elini sıkarken aklından ne geçiriyosa artık yumurta beyinli herif el sıkmıyor, kesin sende bunlardansın.o yüzden tartışmam senle ben korkarım sizlerden.

elini sıktığında orgasm olmaktan korkmuştur ondan sıkmamıştır ibiş. bir gün işi düşerse sike sike sıkacaktır.

@altini ser incisi ker,
bir insanı sadece cinsiyeti (veya cinsel tercihi) yüzünden dışlamanın;
ırkı, dili, dini, inançları yüzünden dışlamaktan hiçbir farkı yoktur... ve bu davranış ne olursa olsun "FAŞİZAN" bir davranıştır...

faşist zihinlerin ayrımcı tavırlarına maruz kalan insan da, ister istemez bu durumu sorgular, nedenlerini düşünür, açıklama geliştirmeye çalışır. ilk etapta, haklı olarak...

yok yea? siz sadece kadın olduğu için bir insanla "el sıkışmak" gibi temel bir iletişim biçimini kurmayacaksınız, onunla konuşmayacaksınız, vs vs,
bi de o insan "bu neden yapılıyor, şöyle böyle mi sonuçları oluyor acaba" diye sorguladığında suçlu duruma düşürülsün... terslensin...

bi gidin rica edicem ya...

tartışmam senleee ben
korkarım sizlerdeeen
o temiz ellerimi
elletmem sizlereee been

(intizar güftesi ile söylenecek :)

ya bu nasıl saçma bir tepki?bende misal bir iş yerinde çalışıyor olsam karşımdaki bayanı sevsem saygı duysam da öpmem niye öpeyim yani?en azından herşeyi geçtim sevgilisi erkek arkadaşı kocası nişanlısı rahatsız olabilir diye öpmem..samimi erkek arkadaşlarımıda bazen hoşgeldin güle güle vs diye öperim yanaklarından..yani ben de mi gerizekalı oluyorum :(..şuana kadar hiçbir erkek arkadaşımın acaba karısı kapalımı diye bir araştırma da yapmadım veya bir bayan arkadaşımın kocası acaba dindar mı namaz kılıyor mu diye fişlemedim..sanırım sorun bende

orada durulmaz,
adamlar ya sana ters ki muhtemelen öyle,
ya da dindarlık hat safhada,
senin yerine daha ehlimüslim bir bayan istiyorlardır.
onların gözünde sen muhtemelen dini vecibelerden bihaber bir bayansın,
onların yaşa göre artık kızlarının veya eşlerinin arkadaşlık bile etmesini istemedikleri bayan tipisin.
iş araştır kurtul o ne ya.

Sevmesende saygı göstermek zorundasın kardeşim. Erkeğin kadına selam verme nezaketini göstermesini geçtim, bu olay kibarlıktır, kişinin kendine olan saygısıdır işe gelirken bir 'merhaba' diyebilmek. He bunu diyemiyorsa bu açık bir şekilde onun mallığıdır. Karşı cinsin elini de inançları yüzünden sıkamıyorsa bu onun bağnazlığıdır. 'Aman sakın karşı cinsin elini sıkma, tokalaşma' diye bir ifade olmadığı gibi, onun da kendini ne kadar küçük gösterdiğinin görüşüdür. El sıkılıyor be adam! Çükü değil! Ve dinde haremlik selamlıktan değil, hoşgörüden, sevgiden ibarettir. Azcık öğrenin!

@sen rahat ol; ben neden beni öpmüyorlar demiyorum isteselerde öpme zaten elin adamlarını. kimsenin eşinide yargılamıyorum ama bana ilginç geliyor erkek erkeğe her allahın sabahı mujuk mujuk öpüşmek sarılmak bicik bicik yani sen kadınla el sıkışmıyorsun günah die gidip herifle öpüşüyorsun. Yargılamıyorumda kimseyi sadece soruyorum bu bir tek bana mı acayip geliyor diye?

ya sormadan edemiycem. mujuk mujuk diyorsun da ağzından mı öpüşüyorlar merak ettim şimdi :)

delfina; kimse kimseyi dışlamıyor görmüyor musun? o kadar faşizm olsa hiç kimse birbiriyle hoş geldin diye öpüşüp sarılmaz. sadece hoşlanmamışlar işte bundan. her ne olmuşsa artık. kimse kimseyi sevmek zorunda hoşlanmak zorunda değil.

@karaüzümhabbesi; merak etme, ben yeterince milletle öpüşüp koklaşıyorum kız erkek farketmiyor. senin gibi kezbanı sallamıyorlar demek ki. :)

@karaüzüm bunun dindarlıkla bağlantısı olduğuna nasıl eminsin?(büyük ihtimalle öyledir ama nasıl eminsin) seni sevmeyebilir sana gıcık olabilirler misal?senin kuyunu kazmadıkları müddetçe bu en insani haklarıdır bence...seni yargılamıyorum yanlış anlama ama hayata bambaşka pencerelerden bakıyoruz..

@sen rahat ol: Kendisinin dini inançlaımdan dolayı bayanlarla tokalaşmıyorum demesine istinaden eminim. Yargılamıyorum bak yanlış anlıyorsunuz bir tek bana mı ilginç geliyor soruyorum işte

hayata bakış açından bir örnek benim için zerre önemli olmasada okurken yazılanları şu dikkatimi çekti hoşuna giden yaşananları dinin gereği gibi gösterip bundan da rahatsız olunan o insanları tiye alan yeren tüm yorumları tiklemişsin fakat senin gibi düşünmeyen tüm yorumları boş bırakmışsın...amaç net olarak üzüm yemek değil..sen bir soru sorup cevap aramıyorsun zaten taraf olanların biraz daha köşelerine çekilmesi için gardını alması için gaz veriyorsun..kusura bakma bu bana göre böyle..son cevabımdı bu entrye

bak var ya, bir gün kapalı gitsen selam da verirler nasılsınız iyi misiniz der, çay bile söylerler.yüzlerindeki ifadeyi tahmin edebildiniz mi ?

derdin tik se sevgili @ sen rahat ol buyur ;

ayrıca: Buradaki insanların entrylerine bir tik attım diye gaza gelcekleri bir yer olmadıklarını da biliyorum. Ve elbetteki benle aynı düşünceyi paylaşmayıp bana kezban diyen yumurta kafalılara tik atmıcam. Tik atmanın beğendiğin ve kafana yatan şeyleri belirtmek için olduğunu sanıyorum her entrye tik atılıyorsa mantığı ne ?

Filiz ben elini sıkabilirim istersen.

Ayrıca patron yalakası çok, elini sıkıp öpeni geçtim göt yalayanları bile var. Şükret oradakilerin haline.

işte böyle karaüzümhabbesi...

bu toplumda ayrımcılığa maruz kalıp, bunu ifade edersen, ayrımcılıkla suçlanırsın ve dışlanman için bir neden daha buluvermiş olur o malum zihinler...
maalesef böyle bi toplumda yaşıyoruz ve şu mecrada bile bol bol karşısındalar insanın

@ rm de onlardn biri olduğunu kanıtladı bize.. Tatlım dini nikah olmadan olmaz, içki haram değil mi sizde? Ayrıca tokalaşamam senle üzgününm inançlarım gereği erkeklere dokunmuyorum..

Bir insanın seni öpmeyip, başkasını öpmesini problem ediyorsan, sorunu kendinde ara.

yillarca her türbanlıyı bağnaz, her başı açığı orospu olarak yaftaladık. iktidarı ve gücü eline alan diğerini ezmeye, küçümsemeye çalıştı.

sen işyerindeki iki adamdan bahsediyorsun, belli ki uyuzsun bu adamlara. ama uyuz olma nedenlerini açıklamaya çalışırken insanları eşlerinin durumu nedeniyle suçluyorsun. en başta eşinin başörtülü olması bir insanı bağnaz-salak-mal yapmaz. eşinin mini etek giymesinin, her gün reina ya gitmesinin modern-açıkgörüşlü-über-süper adam yapmayacağı gibi.

kaldı ki aynı adam gelip her gün elini sıksa, yavşak yavşak davransa çok mu hoşuna gidecekti. o adamların mallıkları belli ki doğuştan, eşinin kapalı olup olmamasıyla veya dünya görüşü ile ilgisi yok.

cemaatçilerden nefret ediyorum ama kimseyi benimle tokalaşmadı diye göt sınıfına sokmuyorum, siz de yapmayın.

kimseyi göt sınıfına sokmadım, kimsenin benle tokalaşmamasına değil öfkem. ayrıca iki adam değil ofisteki tüm adamlar yani 6 adam. Eşlerinin başının kapalı olduğunu yadırgıyorum çünkü onlarda bana aaa bacağında dövme mi vaar ee nasıl oruç tutuyosun nasıl namaz kılıyosun sen diye yadırgayıp, ramazanda tam oruç tutmayıp şevvalde 6 gün tutmak isteyince hahayt sen önce ramazandaki borcunu öde boşa tutma diye benim dini inançlarımı sorgulayan tipler. Türban konusuna gelince bu konuda yorum yapmıyorum zira aynı geriekalılar benden önceki türbanlınında bir erkekle dedikodusunu çıkarıp işten atmış. EVET BANA İLGİNÇ GELİYOR 6 TANE ADAMIN ŞAPUR ŞUPUR HER SABAH ÖPÜŞMESİ Bİ BAYANLA EL SIKIŞMAMASI. BUNLAR İÇİNDEKİ KÖTÜLÜKTEN GELİR. KENDİNİZİ DE YIRTSANIZ BU BÖYLE..

www.youtube.com

maşşallah , inşallah..

eski işyerimde de aynı dediğin gibi kadın kadına her allahın sabahı mujuk mujuk öpüşmek sarılmak bicik bicik yapılıyordu. bana sadece merhaba deyip geçiyorlardı. dini inanç falan da bulamadım. zaten hepsi mini etekli falandı. benle dertleri neydi bilmiyorum ama hakkaten uyuz ediyordu bu durum beni. tamam öpüp yalasınlar demiyorum ama işyerindeki ayrımcılığı en çok hissettiğim durumlardan biriydi bu. zerre kinaye yok şu dediklerimde.

bastırılmış duyguları olanların, bu duygular açığa çıkacak korkusundan yapmadıkları şeyler bunlar. eline dokunmazlar, gözünün içine bakamazlar çünkü o zaman kafalarında oluşan resim normal değil.

bu yüzden etek kelimesi yasak, baldız kelimesi yasak. artık nasıl zincirleme ilişkiler kurulduysa zihinlerde, nereden nereye geliyor olay.

hiç selam vermiyolarsa, yani "günaydın" filan demiyolarsa yaptıkları ayıp. ben okulda sevmediğim bi insana da karşılaşınca günaydın derim, nezakettir, medeniyettir çünkü bu. aynı ortamı paylaştığın insana saygıdır.

el sıkışma meselesine gelirsek, benim için dünyanın en gerizekalıca davranışı ama kimseyi de zorla el sıkıştıramayız. sana davrandıkları gibi davran sen de. yapacak bi şeyin yok. bi de sinirlerini bozacak şeyler yap. ben çok eğlenirim öyle insanlarla.

mesela gidip cumhuriyet gazetesi falan alıp okurum ahahahah. çok bozuluyolar.

Harbiden çok iyi fikir.. Her sabah sevgili patronumun zaman gazetesinin yanına yanlışlıkla bırakayım :)

böyle boş şeylere kafa yoracağına işine odaklan yada git evlende biraz rahatla

böyle güzel,alımlı, çekici, munis bir hanımefendinin nasıl elini sıkmıyor bu sığırlar!? sen onlara bakma gel bakıyım.. kedi canını senin

(bkz: vay anam vay neler dönmüş serhat ya )

kurgu, karakterler çok iyi. akıllıca. bazen tek bölümlük oynayan oyuncular bile, yılların oyuncusu gibi rolünün hakkını güzel veriyor. sıkmıyor.

ayrıca aralarda sistemi sorgulaması, sorunların kaynağını yansıtması, verdiği mesajlar güzel. sadece eğlenmek vakit geçirmek değil

hapishaneli film-dizileri çok seviyorum ama tabi ki öyle bi hayatı istemem. güzel bi soru sormussun cevabını bilemiyorum. hakkaten niye seviyoruz? katil değiliz ama counter oynuyoruz gibi...

"Before I whack him, I just wanna f**k him in the a** one more time."

böyle bir laf geçiyor içinde ondan.

karakterler dizi ilerledikce degisiyor, gelisiyor, neydi ne oldu diyorsun. ama bunu yaparken de kurguyu ve öyküyü bozmadan, akıllı uslu yapiyorlar.

imdb'de genellikle tüm diziler çok yüksek puan alır. bu da bir not olsun.

edit: ama 9.2 iyiymiş.

ben 2 3 gun de tamamini izledim.
hic bir sey almazsan hapishane kulturu ve jargonunu kaparsin gotu kollamayi ogrenirsin.
devami oalrak the wire i izleyebilirsin

kareem said reyiz izlemek için yeterli bir sebep bence :)

tutorial videoları, hmtl5 for dummies ebook'ları.

projeni bilmiyorum da adobe muse da deneyebilirsin.

ingilizce biliyorsan www.dummies.com

lynda.com'un dvd setleri var, html5 için olanlarını kullanırsanız, basitten gelişmişe doğru gitmekte.

emeklerim heba oldu, Beyhude dolandım, boşa, yoruldum, adam değilmişsin allah belanı versin keşke ölsen... gibi bir şey demek muhtemelen.

alından akan ter = emek vermek, özveriyle ilgilenmek manasında yani.

"içine girdiğin küçük kaygan deliği, yeni ve büyük bir dünya mı sandın?" kaçar abzürt bir şebnem saçmalatmacası. hatunun amacı umay umay olmak ama olamıyor ne yapsın.

hülya avşar?
kavisli kalkık kaş olarak aklıma ilk Sevda Demirel?

sevda demirel uyuyor aslında hocam. ama hatun çirkin yahu bunda da.

yurt dışı şubesi yok mudur ki bunların.

özgül kavruk çok kalkık kaş gelir bana.

Kate Walsh
ilk aklıma gelen.

sasha grey gibi mi

taylor swift olabilir mi?
www.google.com
www.google.com

nurcan taylan

bit.ly Stacy Warner / Doktor House'un karısını oynamıştı.

zorla kaldıran olur mu?

serpil çakmaklı

kalkık kaş ne lan? fettan kadın falan demek lazım

görüntülü arama seçeneğinin yanındaki ok a tıkla orada sadece sesli arama var

ortasında

çapraz şekilde yatıyorum, neresi daha serinse oraya geçiyorum gece ama uyuyana kadar tercihim kapıya yakın olmayan taraf. sağ taraf yani sırt üstü yattığımda.

sevdiceğin yanında yatarken de kapıdan uzakta, sağ tarafta yatıyorum. hiç farkında değildim bunun.

Kapıya yakın tarafında yatıyorum.

Duvara dayayıp duvar kenarında.

ayak ucunda

genelde erkekler kapıya yakın tarafa yatar diye okumuştum bir yerlerde.

diğer yanında.

taraf ayırt etmem duvar kenarı ne tarafsa o tarafta yatarım.

nasıl denk gelirse öyle yatıyorum,
hiç dikkat etmiyorum.

ben genelde ortada yatıyorum, erkek arkadaşım da kenara kıvrılıyor.

tam anlamadım ama dur sallayayım maksat cevap vermek :)
abc falan yazıyor ya onların arasındaki çizgiye çift tıklayınca yazının tamamını okuyabileceğin kadar genişletiyor :) ya da mouse ile üzerine gidicen baska yolu yok. sorunu doğru mu anladım wörk şit nedir bilmiyorum o kadar da office kursuna gittim ama çok sene geçti üstünden

yok öyle değil. en alttaki 22. satırın altında bişeyler var. resim de koydum. seneler önce böyle bişey yoktu bildiğim kadarıyla excel'de.
mesela ikinci tab parantez içinde "waptan gelen a" demiş kalmış. devamını okumak istiyorum olmuyor.

kendin bir sayfanın ismini rename etmeye kalkarsan göreceksin ki belli bir karakter uzunluğunda isim verebiliyorsun(31 karakter uzunluğunda).
onların isimleri gördüğün şeklinde kalmıştır.

şunu da ekliyim o zaman başka bi bilgisayarda aynı dosyaya baktık adam bişeyler yaptı açtı o isimleri. onun tam isimleri var yani ama ben göremiyorum. ona sor o zaman demeyin.

sürüm farkından olabilir, 2010'da da karakter sınırı var. 2007'yle açınca sonrasını kırpıyordur.

evet şimdi gidip sordum da o openoffice'le açıyormuş ondan herhalde. neyse böyle, teşekkür ederim.

firmanın adı: teknik bilgisayar
yer: şarampol mezarlık muratpaşa pastanesi karşısı
tel: 248 15 21
özcan bey

angel ın 1. sezounda tekrar insan olduğu zamanki bölüm.

film demiştim

nasıl bir kadın oynuyordu, erkek nasıldı? oyuncu isimlerini hatırlamıyorsunuz sanırım ama en azından tiplerini tarif etseniz vs?

benjamin buttonda böyle bir sahne vardı ama tüm film boyunca sürmüyordu

www.youtube.com

benjamin button +1

9 songs.

1.50'den sonra çıkıyor parça...kesin bilirsiniz?

ALEXANDRA STAN - Mr. Saxobeat
videonun yorumlarında yazıyor.

Alexandra Stan - Mr. Saxo Beat ah geciktim.

yaptıramazsın diye biliyorum. ama online check-in yapabilirsin ufak bi ücret karşılığında

thy yapıyor. ama eğer küçük bir havaalanıysa olmayabilir. genelde istanbulda alıyorlar.

online check-in ücretsiz eğer koltuk veya başka bir hizmet almazsanız.
alanda check-in genelde 3-4 saat kala açılır eğer içhat ise. dış hatta ise açılmış olabilir 5 saat kala.

firmadan firmaya degisiyor. thy'de yapilabiliyordu sanirim, zira ortak kontuardan check-in yaptiriyorsun. digerleri genelde ucusa ozel kontuar aciyor ve onun acilmasi da ucagin kalkisindan 2 saat onceden evvel olmuyor. acildiktan sonra yaptirabiliyorsun.

2 kez uçağa bindim ikisinde de uçağın kalkmasına 45 dk kala açtılar check-in i :)

Mümkün olduğunca dikkat ederim. Evet, ben de uyuz oluyorum. Uyarma konusuna gelirsek, (git: www.eksisozluk.com

Ee noktadan sonra büyük harfle başlamamışsın.

"dogru duzgün" diye yazılmaz "doğru düzgün".

çok fazla kural var hepsini bilemiyoruz napalım :/ ama ben de ifrit oluyorum de-da ayırmayanlara falan. ingilizce kelimeler doğru söylenmediği zaman da kıl oluyorum ama aslında benim de bir çok şeyi doğru yaptığım söylenemez. mesela kesin bir virgül atlamışımdır :)

bence en kötüsü dahi anlamına gelen de'yı kesme işaretiyle ayıranlar.

sizce'de haksız değil miyim?

dikkat et ama takılma.
imla kurallarına dikkat etmeyenlerle uğraşma.

ben de imla kurallarına takıntılı olanlara uyuz oluyorum. daha tdk bile zırt pırt kural değiştirip uydururken imla kurallarına kutsal muamelesi aşırı gereksiz bir tutum. yazmadan önce konuşuyorduk. anlaşılır olma dışındaki tüm kurallar çiğnenebilir. kasmayın.

saç kremi?

sprey şeklinde durulanmayan saç kremlerini öneririm.

zeytinyağı kürü yapabilirsiniz. (zeytinyağını kafaya sür, yarım saat bekle, durula, limon suyuyla yıka, 3-4 kere şampunla formülü)

arkadaşlar bende biliyorum saç kremi olduğunu da,ben sizden marka,ürün tavsiyesi istemiştim.

beyaz dolgu ise 6 ay a kadar ağrı yapar. sıcak ve ya soğuk bir sey ictiğinde özellikle.

Diş hekimleri genelde "ağrı yaparsa hemen gel" der dolgu yaptıktan sonra. Randevu alıp gidin, çıkarıp tekrar doldursun.

her tür dolgu yeni yapıldığında ağrı yapar (sinir hisseder sıcağı soğuğu daha açıkçası), 4 hafta kadar rahatsız edici hissetmen normal, sonuçta dolgu olduğundan, normal sağlam dişe nazaran ileride de hissedebilirsin...

geçmiş olsun...

hassasiyet giderici diş macunu kullanın sensodyne veya colgate'in var.

(bkz: left 4 dead)
(bkz: left 4 dead 2)

Resident Evil 1-5
deadrising 1-2
left 4 dead 1-2

plants vs zombies :))

farklı tarz kabul ama cidden plants vs zombies:)

plants and zombies + 1 :)

plants vs. zombies. brainssssssss

Zombie rpg lazım bu oyun piyasasına. Survivor olarak başlayacak karakterimiz böyle mesleği falan olacak. Ah be ah.

plants vs zombies +1 :D müptelası olacaksın bu oyunun.

left 4 dead serisini orjinal satın alıp online oynayın bence. İnanılmaz keyifli.

dead island bu sene sonu çıkması lazım daha çıkmadı çıkınca hemen al linkteki fragmanı izle dostum çıkmamış bi oyuna aşık olucaksın :D www.youtube.com

left 4 dead orjinal alıp online oynamalısın yoksa çok zevksiz ama kendin dışında 3 arkadaş bulup hamachiden oynayabilirsin ben denemedim çünkü beğenmedim oyunu bence zombiyle ilgili güzel oyunlar yok bundan sonra çıkcak dediğim gibi dead island süper olcak walking dead dizisi içinde oyun yapmaya başladılar diye biliyorum piyasa ısındı :D ZOMBİLER GERİ DÖNÜYOR :d:d

çünkü sana bayılıyoruz

dalga geçilen konu senin hassas olduğun konu olunca rahatsız oluyorsun.
aksi halde kendisini ırgalamayn konular olunca insan gülüyor.
onun için dalga geçen veya gırgır yapanlar olacaktır ve normaldir.
sen kızarsın öteki beğenir.
mesela dini bir konuda şaka yapılsa bir çok kişi yadırgar
ama birisi ciddi ciddi derdini sorar;
herkes gırgıra alır
o zaman bunun adı makara olur.
(aşağılamadım, küfür etmedim )

gerginliğiniz nereden geliyor?

mesela bazı baslıklar çok komik oluyor. tanrıdan sonra en büyük varlık diye sormus birisi yani ben ona patates de diyebilirim murat da :))
gel de dalga geçme şimdi

gergin olduğumu kim söyledi laksdfj milletle özelden makara yapıyorum.

öyle olsam ne farkeder, soru sordum cevap vermeyeceksen yorum yapmak zorunda mıydın misal? neyin peşindesin?

soru soran sensin diyelim; ben senle taşak geçiyorum, sen sinir oluyorsun, üçüncü piç gülüyor, dördünçü piç de benim sorumla taşak geçiyor/beni aşağılıyor.

hehe. asosyallikten hep bunlar.

Sadece aşağılama değil ki azarlayanlar da var.

laksjdf @cro magnon, düz mantık evet.

bak dün birisi şirkette kaybolan faturayla ilgili soru sordu, biri "beyler adam gs'li yönetici" deseydi kopardım. adamı aşağılamış da saymazdım. tebrik şuku gırla giderdi.

ama adamı tanımadığım için tutup da o lafı ben etmezdim.

kastettiğim "vay düştü, şimdi bunu ben bi çökerteyim burada" tavrı.

ve vexations'un da eklediği gibi azarlama sekansları.

bunu en iyi african rain cevaplandırabilir gibi duruyor, kendisi şekil 1-a olarak atladı ortaya. ben bir soru sordum, o benim ruh halimden girip bir şeyler yapmaya kalkıştı.

neden kontratak yapmak zorunda kaldı/öyle hissetti, umuyoruz ki ilerleyen postlarda bunu açıklayacak kendisi:

bu arada, @seyduna6687 genel olarak evet ama kendi adıma (ve aslında tanıdığım pek çok insan) hassas olduğum konularda yapılan şakaya rahatsızlık göstermem. benim başımı şimdiye kadar belaya sokan tek konu var o da yardım isteyen birine çullanan insanlar. burada bilen bilir, başım hep başkaları yüzünden belaya girmiştir. maddi/manevi ve fiziksel olarak ceremesini çekmişliğim ve daha fazlasını çektirmişliğim çoktur.

işin komiği bu başkaları dediklerimin bir kısmı da fikirlerimizin uyuşmadığı ve hatta pek de sevmediğim insanlar.

bu tek nokta hariç, önem verdiğim/merak ettiğim hususlarda aciliyet varsa bile kontralara gülerim. şirkette astlarım beni makaraya sarabilir, sinire kestiğim an gırtlağını sıkmak üzere olduğum personelin kontrasıyla kahkahaya boğulduğum çoktur. neira'nın dediği gibi insanlar bana boşuna bayılmıyor alskjdflaskdjf

cevaplar güzel ama sebepten ziyade sürece odaklı. "böyle oluyor, sonra böyle oluyor". tamam da neden??

kendi "ben bu yüzden yapiyörüm" (bak bu bir aşağılama misal) diyen yoksa brainstorming yapmaya devam, ilginiz için de ayrıca teşekkürler.

ya bazen dayanamıyorum ben. tahammül sınırından kaynaklı herhalde. öyle sorular oluyor ki senin beyin kıvrımlarını sikeyim hıyar diyesim geliyor.

ya da günlük hayatta birşeylere sinirleniyorsun bu sinirleri atamıyorsun burda boşalıyorsun. sebepler bunlar.

alskdfj @cro magnon, bana bi mekanda tam da bu cümleyle (beyin kıvrımlarıyla başlayan alskjfd) biri durup dururken bağırsa önce kopar sonra masaya davet ederim. neyi kastetti, birine mi benzetti, harbiden canı sıkkınsa döksün içini rahatlasın vs..

bu böyleyken benim yanımdakine höt dense, ve hatta karşı masaya laf edilse (otobüse sırf bu yüzden binemiyorum misal) seyreyle cümbüşü.

@cro'nun dediğinden öte, "kum torbası gördü mü kendimi tutamıyorum"dan başka düşüncesi olan?

bazen çok güzel ortalar gelebiliyor.
güzel bir son vuruşla tamamlanınca da seyir zevki güzel bir site oluyor burası.
tabii ki sürekli taşak modunda giderse de bir anlamı kalmaz, tadında iyidir.

@unbeknown: senin peşindeyim. bekle.

@sli, dediğine katılmakla birlikte senin şahsında biraz daha açayım:

"ayağım ağrıyor" ->"benim dişim ağrıyordu çektirdim kurtuldum" (nasrettin hoca'dan bu)

değil kastettiğim.

"ak evladı, bu ne biçim soru?"ları diyorum.

sorumdaki ilk cümleyi de tekrarlıyorum: "soruyu soranın trol olduğu ya da art niyetli olduğu ön kabuluyle girişiyorum" haricinde.


misal @afrikan rain alsjdf tam da dediğim profil. yorumları soruyla alakasız ama moderatörün biri silerse çok yazık olacak.

diğer yandan,kendisi "konuya" çok güzel bir örnek. o yüzden MOD SİLME HATTA BİR SÜRE YUKARIDA KALIRSA ÇOK İYİ OLUR alksdjflskdfj

o yüzden herkesin cevabını uncheck yapıp kendisini tikliyorum birazdan.

milletin canı sıkılıyor. dalaşacak yer arıyor. bi de ekşi sözlük'ten gelen habis bi huy var. daha doğrusu ssg'den ve ilk nesil yazalardan kalan muhattabını aşağılama takıntısı. ayar adı altında kendi kültürünü oluşturdu ama şimdi bi bak sözlükte önüne gelen birilerine laf sokma derdinde. buna bağlıyorum ben.

genellik tibbi tavsiyeler bekleyenler olunca cok iyi cevaplar vermem.
birde kisi kendini bi bok saniyosa ve artist bi soru sormus ya da amac artistik yapmaksa ayni sekilde sevmedigim seyler ondan eger ciddi bir mesele olmazsa benzer tepkiler verebilirim.

hareket merkezi mi ne var ortada. onun yanından hemen. çıkış saatine göre değişir ne kadar sürede ulaşacağın.

sabihaya gidenler metrobüsün ordan kalkmıyor muydu..uyduruyor olabilirim iett'ye bakın. ekspress olanı var shilden giden 1 saate varmaz götürür. diğerleri de 1 saat civarında ulaştırır diye düşünüyorum.

neler demişsiniz yaa dıttt
e10 denen otobüse bineceksin sahilden. 50 dakikada gidiyor kerata

gişelerden önceki ziraat bankasında dolduruluyor. eskiden bir de seyyar dolumcu vardı arabayla ama hala var mı bilmiyorum.

minimum 50 filan. shell de ucuz.

kart zaten köprüden alınıyor mantıken doldurulabiliyor da olması lazım. ama sadece mantıken yani :)

gişenin 50 m gerisindeki binada dolum yapılıyor.

En az 50 TL'lik dolum yapmaniz gerekiyordu en son (1-2 ay kadar once). Onun yerine KGS'yi Karayollarindan degil de Ziraat'ten alin, bir Ziraat subesinden ihtiyaciniz kadar doldurun eger surekli kullandiginiz bir sey degilse.

Boğaziçi köprüsünde sadece Ziraat Bankası KGS'sine dolum yapılıyor. Minimum 50 TL.

reysaş dan başka birşey gelmiyor aklıma. ha ayrıca koçtaş'ın lojistiğini horoz lojistik yapar. ROZTAŞ diye bir firma mı kurdular acep? sfkjasşldfa :)

eheh yok öyle de değildir herhalde. ben yanlış anlamışım o zaman sanırım adam iki defa söylemiş olmasına rağmen.

la roche posay

sdfklsdf lojistik olduğunu yeni okudum. ibret olsun diye kalsın.

yok ya la roche posay değildir. öyle poze filan demedi. ama neyse böyle bi şirket olduğunu da öğrenmiş olduk.
eheh kalsın tabi.

reysaş bence de..

ne konusuyorsun öyle daha firmasının adını bilmeyen adamlarla anlamadım ki hıh :)
inyaat firması falan gibi adı duyulmamış bir şeydir ya roşroşların taştaşlarıdır ay ne bilim:)

nerede yaşıyorsunuz bilmiorum ama istanbul taksimde bir yer var

birisi soyle bir baslik acmis:

(bkz: kadınlarda orospuluk switch'i doğuştan on geliyor)

kim bilir? rekabet ve haset duygulari belki de.

bir dönem erkek yoğun bir ortamda bulunduğum için fikrim erkeklerin bu eylemleri çok daha fazla gerçekleştirdiğidir. davranışları hoşa gitmeyen bir erkeğin ne ibneliği kalır, ne karı kılıklısı, ne yavşaklığı, ne şerefsizliği vs. ama sorduğum zaman cevap "ama şunun tipine bak allaşkına" olurdu.

olayın özünün şuradan geldiğini düşünüyorum,kadınlar genellikle toplumda ikinci şahıs olduğu yani hep erkeklerin gölgesinde kaldığı için (yanlış anlaşılmasın amacım "ezilmiş kadın" edebiyatı yapmak değil ama maalesef böyle)yetişme tarzından dolayı bir özgüven sorunu var.Nitekim çoğunun kendilerini geliştirmemeleri her şeyi erkeklerden beklemeleri aile baskısı vs bunları doğuruyor.Yani demem o ki kadın bu sefer özgüven eksikliğinin verdiği kıskançlıkla başkalarına saldırıyor veya direkt kıskanıyor aşağı çekmeye çalışıyor karşındakini.
Kendimden örnek vermek gerekirse, arkadaşımla bir gün ortak bir arkadaşım hakkında konuşuyoruz adı ayşe olsun.Ben diyorum ki ayşe'nin hareketleri şöyle şöyle çok rahatsız oluyorum mesafe koymayı düşünüyorum ,karşımdaki de bana katılarak " aa evet kesinlikle haklısın ben de aynı şekilde düşünüyorum ama öyle yapma bırak çevrende kalsın " diyor.la bu kız belli ki karakterini, arkadaş çevresinin genişliğine ters orantılı olarak geliştiriyor.Kaç defa gördüm kendi yakın arkadaşının yanında suratına söylemeyip bana neler neler! anlatıp iki dk sonra canım cicim olan kızlar.Bunlar herkes beni sevsin egom şişsin mantığında insanlar ki özgüven eksikliğinden geliyor bu bence. Önüne gelince kendini sevdiren, hatta kendinden ödün verip, karşındaki için birçok şey yapıp arkasından tonla küfür saydıranı gördüm.İki yüzlülükten başka bir şey değil.Neyse çok uzun oldu erkekleri bilmiyorum,onlardan da vardır ama kızların çoğunlukta olduğunu düşünüyorum.

şöyle bir laf söylemişti bir arkadaş zamanında.

erkekler birbirlerinin yüzüne küfreder ama kastetmezler
kadınlar birbirlerinin yüzüne iltifat ederler ama kastetmezler.

erkek yoğun ortam nasıl oluyor, inşaatlarda şantiyelerde mi? Normalde manastırlarda mı yaşıyorsunuz?

kadın yoğun iş yeri nasıl oluyorsa erkek yoğun işyeri de öyle oluyor. misal şu anda da bir kadın arkadaşım 15 erkek ve 2 kadının olduğu bir şirkette çalışıyor. dolayısıyla askerlikle ilgili tüm geyiklere hakim ve diğer erkek muhabbetlerine de. ve o da aynı durumla karşılaştığını söylüyor.

@ernest everhard calistigi ortam erkek yogunluklu bir ortamdir.

kadınları anlamaya çalışmayın.

Bunun tek nedeni turkiye ve turkiyedeki insanlardır. Turkiye cok gelismis bir ulke olmadigi icin (bazi yerlerde) kadına cok deger verilmiyor. Kadinda bu ezilmislikle kiskanclik yapiyor, bence.

bence kadın erkek farketmiyor. iki cins de yapıyor bunu. bence seksistsiniz.

olmamış

ki ayrı yazılır

yaş nedir? o bilinmeden sağlıklı bir değerlendirme yapılamaz sanıyorum

olmamış

"şehitlerin öldüğü anlaşıldı" kısmı baya baya olmamış gerisi de eh işte.

yaş 35 yolun yarısı kanka

laf olsun diye demiyorum ama şiir yazmanın -bilemiyorum ama- kuralları vardır. en basitinden "tabutlara sarılacak bayrak bulunamadı" daki "bulunamadı" alt satıra kaymalıydı. sonra bölünecek mi hissi uyandı nedir? olmamış.

@cilgın fantezilerin adamı.

hadi canım sende

döküldüki'den sonrasını okumadım.

şiir böyle yazılmaz. yani aslında düzyazı şiir gibi olmuş. kurallar vardır evet. duygu da olmalıdır. içinden geleni yaz daha iyi olur görürsün.

ayrıca neira +1

vallaha da billaha da olmamış. ayrıca şehit olmak için zaten ölmek gerekir..

aglatmiyor, tokat atmiyor, dusundurmuyor

şiir yazanları yüreklendirmek gerektiğine inanırım ama bence bu şiir olsa olsa posta gazetesinde olur.

bit.ly

olmadıDI.

ben duygulanıyom dostlar. yazdıkça,okudukça.

Bence bir de düzyazı dene, şiirde umutsuz vaka.

sen duygulanıyorsan sorun yok. kötü başlamış iyi bitmiş bence.

ben ağlıyorum dostlar.

duygusal bir çalışma olmuş. eline sağlık.

olmamış bence inci sözlüğe devam

yaş 35 ise ben de ağlıyorum ama duygudan değil, üzüntüden.

2 haftadan kısa sürede gelmez, kabaca 3-4 hafta diyelim, takip kodu aldınz mı yoksa takipsiz mi gelecek?

takipsiz de kaybolma şansı var

ben de minimum 3 haftada geliyor diye biliyorum.
ama takip kodu çok önemli ilk siparişmde almamıştım gelmedi paketlerim.
şimdi de sipariş vermeye korkuyorum (:

geç geliyor ama kesin geliyor

takip kodu dediğiniz şu #ile başlayan 085GH... diye giden bi numara var o mu ki order no oysa aldım

hava mail olayı nedir ? bir de hangi kargo getiriyor bunu

4-5 defa alışveriş yaptım, hatta bir defasında yaptığım alışverişi unutmuşum. geç de olsa hepsi geldi.

etkiler. hatta bayram tatilini falan bırak 1 aya kadar anca bekle. ama yine de kesin gelir. kazıklama olmaz. rahat ol..

eğer 15 dolar ve üstü alışveriş yaparsanız, size ptt üzerinden takip edebileceğiniz bir kargo veriyorlar, size verilen kod muhtemelen ülkeden çıkana kadar takip edilebilir ondan sonra da takip edemezsiniz

mekan bilmem de el yapımı okey takımı gördüm ben böyle bi yüzü siyah bi yüzü beyaz çok güzeller.

çamlıca tepesi'nde bi yer var, balkon cafe.

real'lerde mmm migros'larda, harika takımlar var.

(bkz: anne)

şüphesiz ki benim.

Putin

ak-47

hangi tanrıyı kastettiğine bağlı. ama bence şeftali.

250 gr.

meme

intel i7

rakı

tanrının sağ kolu

fındık kadar am

çekirdek.
bi başlayınca ruhunu ele geçirir.

arnıld şıvazeneger

benden sonra tufan

Erkek egosu

doğa.

jay cutler ?

chuck norris

para.

rambo tabiy ki. ahah soruya bak.

ayrıca jack bauer sikertir.

kadınlar desem..

başmelekler ve peygamberler.

Yarım saattir konuşuyorsunuz, kimse beni örnek göstermemiş :(

kız arkadaş.

ana zaaa xD

42

Kadın egosu.

i.imgur.com

ares

ares +1

@hedep, öyle siteye gir sarkıyı sec sonra program ile indir yapmak istemiyorum kalitesi gercekten düsüyor.

groovedown

Wagner ride of the valkyries
John Williams Imperial March

9. Senfoni'yi unuttum.

one more time - daft punk

matt and kim daylight

www.youtube.com

always look on the bright side of life

www.youtube.com

elo- mr blue sky

www.youtube.com

500 days of summer dan

www.youtube.com

edward magnetic zero- home


www.youtube.com

fizy.com

bobby mcferrin - dont worry be happy, bob dylan- hurricane

sharikanın her parçası süper eğlenceli.
bütün günün güzel geçer. geçmezse iade :)

fizy.com

Ac Newman - Prophets

danimarka disinda hic bilinmez ama teitur lassen diye bir adam var; basta catherine the waitress olmak uzere bir x
cok sarkisini tavsiye ederim, yine mesela louis louis

youtube'dan sarkilarini bulabilirsiniz

playlist generator

yok o değil

plugin değil o. alt-L ile girdiğin librarynin oralarda. kendi librarynden yapıyon onu. bulucam 1 dakka.

librarye gir . tüm arşivini lib. ekle. sonra istediğn şarkıyı seçip sağ tıkla ve "view tracks similar to" ile tamamdır.

aslında başka bişey daha vardı eskiden dediğin gibi. ama sanırım onu winamp'e entegre etmişler?

ya sanki adı audio tagge rgibi bir şeydi ve winampin 40 saatte açılmasına sebep oluyordu. of sözlükte başlığı da var da kim bilir ne :(

musicip olabilir mi?

aslında isim çok tanıdık yani programın o olması gerekiyor ama emin olmak için sözlükten kotrol ettim sadce 2 entry var ama ...nın playliste koyduğu parçalar gibi bi baslık vardı ve 100küsür entry vardı bilemedim simdi bu o program mı?

genellikle bir programı ya da bir siteyi kullanmayı bilmeyenler farkında olmadan ekleyip eklemedim der. hepimizin basına gelmistir üzülme :) kişinin sayfasına git- en son altta "arkadaşlarımdan çıkar" var

şu print screen zamazingosu mu bahsettiğin?

"ekran alıntısı aracı"

win7 ile piyasaya çıktmış bir şey. programı açıyorsun daha sonra ss almak istediğin alanı seçiyorsun sonra da istersen üstünde ufak tefek değişiklikler yapıyorsun paintmişçesine öyle yani

onu bilmem hacı , sen çözersin onu .

\windows\system32\mspaint.exe

"çalıştır"a "mspaint" yaz direk çalışır.

start-all programs-accessories-paint
türkçeyse, başlat-programlar-donatılar-paint gibidir herhalde.
ya da windows tuşu + r. sonra açılan pencereye mspaint yazıp tamam'a basarak da açabilirsin.

@halilibo çalıştır dediğin yer neresi acaba? win7de öyle bir şey bilmiyorum ben.

@neira: görev çubuğuna sağ tık, özellikler, başlat menüsü sekmesindeki özelleştir'e tıklıyotsun, orada gelişmiş seçenekler çıkıyor. eğer başlat menüsünde "çalıştır" yoksa buradan "çalıştır komutu"nu tikleyerek getirebiliyorsun. sırf çalıştır değil, başka fonksiyonları da ekleyip çıkarabiliyorsun.

çalıştır için klavyeden windows tuşu ile birlikte R ye basın

bizi biz yapan hatıralarımız, yaşadıklarımız..
anca yeni beyinin kapasitesi düşükse biraz daha salak olabiliriz,,bi de duygular hormonlarla falan bağlantılı, yeni bedenin ürettiği hormonlara göre kişilik değişimleri olabilir ama bence gene de ben, ben olurdum :)

zor soru bu. ama

1. yine sen olmazsın. seni sen yapan sadece beynin mi, yoksa - pardon ama - ruhun da katkısı var mı?
2. aklım yine ruh değişkenine kayıyor. o yüzden bence yeni kişi bambaşka biri olur. (konu dışı: bu söylediğin resurrection denen olay. Ne kadar mümkün olabilir? Veya ne kadar mümkün oldurulabilir? Tüm dengeler değişebilir ki eğer mümkün olarak varsa/sunulursa)

Birebir replikanıza dahi koysalar yeni biri olursunuz.

25 yaşında kopi yaptılar, 35de öldük, copi peyst yaptılar. Şimdi her ne olursa olsun siz o aradaki on yılda yaşlanan vücuda uyum sağlamış bir beyini 10 sene önceki haline döndüreceksiniz. yaşadığınız fiziksel yıpranmalar olmamış gibi devam etmeniz zor. insan beyninin yabancılaşma yaşayacağına eminim. tabii sağlam bir psikolojik süreçten sonra iyi olabilirsiniz ama dünyaya bakışınızın değişeceğine eminim şahsen.

yine biz olurduk bence ama yaşadıklarımızı (ölüm nedeni, anı) hatırlıycağımız için ciddi psikolojik sorunlarımız olurdu. muhtemel aynı bedende bile olsak ölümden döndük diye değil de bu beden bana yabancı diye düşünürdük. neticede görünüş olarak aynı olsa da 0km beden.

illaki olur; sadece zamanımızın teknolojisi el vermiyor sanırsam...

çünkü beynimizde gerçekleşen olaylar elektriksel; o elektriksel veriyi alıp kopyalanabilir/işlenebilir bilgi haline getirebilirsek neden olmasın...

hormon olayı zor olmasa gerek; sonuçta bedenin birebir kopyasında hormon da üretilecek; yazılım doğru yüklendikten sonra sorun olmaz :P

hatta temel fonksiyonlar için "firmware", zihin meselesi için "software" takılabiliriz de :D

insan beyni yaklaşık 10tb bilgi alabilir diyorlar; hazır zihnim kopyalanırken bi kaç full hd film, biraz da flac müzik arşivi de fena olmaz sanırsam :D

ödev mi bu :))

yöö, çok dizi izlemenin sonucu. :)

6. gün filmini izle

çok tanıdık hatıralara sahip başka bir insan olurduk. hani çok net hatırlanan bir rüyada başkasının yerinde olmak gibi. farklı duygularımız ve düşüncelerimiz olacaktır çünkü düşünme beyindeki kimyasal reaksiyonlar sayesinde olur ve beyinden beyine fark eder.

veya;

"ben bu vücuda nasıl girdim bu ben değilim farklı hissediyorum çıkarın beni burdan ben deli diilim" haykırışları içinde kafayı sıyırırız, bunun bir rüya olduğunu düşünüp uyanmaya çalışmaktan kendimize zarar veririz.

The Island isimli filmi izle eğer izlememişsen.

Bana göre olay şu; tabii ki farklı biri olur. Ancak bunun tek sebebi, o maddelerin (atomların) farklı olması. Aynı atomdan iki tane yok neticede, bire bir eş atomlar olsa da. Gerçi bu bakış açısına göre; insan, birkaç sene önceki haliyle büyük ölçüde farklıdır (4 senede hücrelerin %80'i mi ne yenileniyormuş, öyle bir şeyler). Yani farklı biri olur ama senin dediğin gibi bambaşka biri olmaz. Çünkü en önemli etmenlerden biri düşünceler.

Psikolojik olarak ise durum şöyle; bu olayın farkına varmazsan aynı kişisin. Çünkü hatıraların eskisi gibi olduğu için kopya olduğunun farkında olmayabilirsin bile. Ama sonra çıkıp sana durumu anlatsalar, kabul etmekte zorlansan da, farklı biri olduğunu kabul edersin bence.

Bir de şu var, çok benzer ve ilgini çekecek bir konu; (bkz: her şeyin şu anda yaratılmış olma ihtimali)

ruh denilen şey beyin hücrelerinin birlikte oluşturduğu bir farkındalıktan ibaret bence. dolayısıyla evet sen sen olursun ama kırılım anından itibaren değişim başlar. yani şöyle demek istiyorum. beynini kopyaladıgını ve kopyan ile senin aynı anda uyandıgınızı düşün. uyandıgınız anda ikiniz de sensin. ama 1 saniye sonrasında ortam ve hissettiklerin sonucu oluşan duygular ile fikirler nedeni ile artık ikiniz de sen değilsiniz. 2 ve 3ncü kişilersiniz hikayede..

buradaki varsayim dualist bir yaklasim. yani zihnin bedenden(beyin de dahil olarak) ayri oldugu.
varsayimi kabul edersek (ki kisisel olarak yakin degilim dualizme) fikrim, o kisi uzun bir uykudan uyanmis eski kisidir.

kavanozdaki adam diye bi dizi vardı zamanında TRT'de...beyin nakli geçiren bi adam kafayı yiyodu, sorduğun soru o diziyi hatırlattı bana...
(bkz: hey gidi günler)

çok güzel yanıtlar geldi arkadaşlar hepinize teşekkürler. sanırım asıl sorun, bizi biz yapan nedir? oluyor. fiziksel bedenimiz mi yoksa düşüncelerimiz mi? düşüncelerimizi de fiziksel varlığımızın bir parçası kabul edersek (elektrik akımları) o halde bizi biz yapan fiziksel varlığımız. bu varlığı tamamen kaybedersek bir geriye dönüş olmayacağını düşünüyorum. dolayısıyla kopya başka bir insan olmalı sonucuna varıyorum kendimce.

sid wishes ve nancy

@neira sid vicious ve nancy
gerçi belki de bilerek yazdınız da ben atladım. neyse.

acdsee hangi versiyon? acdsee'nin eski versiyonları (benim kullandığım 3.1 mesela) editlenmiş fotonun aslını geri dönüşüme atıyor. yeni sürümlerde de belki picasa gibi "original version" gibi bir klasöre atıyor olabilir. bir de foto veritabanı C:\Documents and Settings\All Users\Application Data\ACD Systems\ACDSee altında ImageDB.ddf diye bir dosyada saklanıyor. ben acdsee'yi fotoğrafları indexlemede kullanmıyorum. buna rağmeen bu dosyanın boyutu 319 mb. yani içinde sizin de işinize yarayacak bir şey olabilir. ancak çok heveslenmeyin. bir şeyi editlerken önce kopya çıkarın sonra editleyin. sonradan save as yapmak her zaman dikkaten kaçabilen bir şeydir.

acdseeyi örneklemek için söyledim benn sadece win7de de böyle olduğunu farkedip sordum belki bir yöntemi vardır diye. çünkü ben o fotoğrafı editledikten sonra 40 kere format attım ama hala thumbda eski hali gözükebiliyor. nedenini merak ettim.

thumbs.db'de fotoğrafların thumbnail halleri tutuluyor, değişikliklerin etki etmesi için sağ tuş/yenile falan yapmak gerekebiliyor.

masaüstünde görünmüyor mu yani? yoksa ben mi yanlış anladım?

win 7 ile masaüstünden kaldırılabilir hale geldi ya
ilk kurduğumda kaldırmıştım simdi nasıl geri koyacağımı bulamadım :)))

sağ tık > kişiselleştir > soldaki menüden "masaüstü simgelerini değiştir" > oradan çöp kutusuna tik koyun.

alarm clock adında bi program var, o yapıyo bu işi, bi araştır derim

(bkz: aimp)

bu program eğer müzik çalıyorken kapattıysanız devam ediyor çalmaya

winamp exeye değil de playliste basarak açarsan müzik çalarak açılır.

m3u ve pls olarak kaydedilen winamp playlistler tıkladığın anda direk çalıyor

beğendiğin listeyi sağ alttan save list de kaydet. ona tıkladığında çalmaya başlar

winamp kısayolunu düzenlemek en pratiği

c:\progr..\winamp\winamp.exe "c:\müzik\metallica.mp3" yaparsan her açılışta o parça çalar.

veya

c:\progr..\winamp\winamp.exe "C:\Documents and Settings\(kullanıcı adı)\Application Data\Winamp\winamp.m3u" yaparsan, winamp son kapandığındaki playlist'i çalmaya başlar.

grim fandango oynuyordu annem sanki tarif ettiğin gibi bir şeydi
ha bir de agatha christie oynuyordu eşya buluyordun ama cinayetleri de çözüyordu falan filan

yok bu pek bilinmiş bir oyun değildi. ismi tek kelimeden oluşuyordu sanırım.

ben de hiçbir şeyden emin olamıyorum. sanırım...

Gerçek kare deyince:

Phantasmagoria I ve II (Dedektiflikten çok korku oyunu)
The Last Express (Trende geçiyor, gerçeğe yakın kareler)

oyun sidney'de geçiyor olabilir evet birlikte arayalım :)
diğer iki oyun da değil maalesef :( ama aklınıza baska gelirse de yazın lütfen.

soyle bir oyun buldum:
Noir: A Shadowy Thriller

(bkz: Shivers)

sallıyorum: gabriel knight 3(2-1?)

üniversiteye başladığım andan itibaren başarılı olduğum her durumda peyda olup, başarısız olduğum her durumda kayboldu ortadan. dört sene lisans, üç buçuk sene yüksek lisans ve bir sene iş bulana kadar geçen sekiz buçuk sene boyunca bir göründü bir kayboldu, ta ki çalışmaya, dolayısıyla para kazanıp aileme az çok katkıda bulunabilmeye başladığım an gerçek olarak hissettim ben bunu. okuduğum bölümle çok alakasız bir işte çalışıyorum, yaşım da 26.

çalışmak, para kazanmak, aileye yük olmamak,hatta katkıda bulunabilmek -ki bir işe yaramak diğer bir deyişle-, kendi ayakları üzerinde durabilmeye başlamak önemliymiş meğer şahsım adına az buçuk huzura ermek için.
en azından hayatımın aile ile ilgili kısmını hallettim, topu çıkarttım elimden, büyük ölçüde rahatladım.

25 yaşındayım daha da hiçbişeyin yola falan girdii yok. peder beim yaşımdayken ben 7 yaşındaymışım. aklıma geldikçe çıldıracak gibi oluyorum.

23 yaşımdan bu yana o his devam ediyor. O yaşa kadar üniversitedeydim, 1. sınıftan son sınıfa kadar evden (internet üzerinden) çalışıyordum. O yaşa kadar birkaç ilişki, bir büyük aşk, bir önemli rahatsızlık atlattım. Aşktan yana keyfim yerinde değilken işlerim daha iyi gitti, o dönem hiç baba parası yemedim (1 yıl kadar). Kadınım, kimse askere gitsin istemem. Dil bölümü okudum (İngilizce), serbest tercüman ve yerelleştirme uzmanıyım. Biraz Almanca biliyorum, son birkaç yıldır kendi kendime Rusça ve İsveççe öğrenmeye çalışıyorum.

Hayatın yola girmesi bence "her sene" olan bir şey. 23 yaş demiş olabilirim ama o aslında hayatımın yolunun ana hatlarını görebildiğim yaşım. Biraz da "hayat"tan kastın ne olduğuna bakar. Astroloji köşelerindeki gibi iş, aşk, aile, sağlık mıdır? Bir tanesi hiç olmadığı kadar iyi giderken ötekisinde hayati sorunlar olabilir. Hangisinin önemi bir diğerine feda edilmeli... "X olmadan asla"larımız farklı. Bu sene x sorunu çözülür, hah deriz hayatım yoluna giriyor. 60 yaşında hah emekli oldum artık hayatımı yaşayacağım'a kadar gider bu döngü.

Bu soruyu sorarken hangi yaş aralığının tam anlamıyla kendi ayakları üzerinde durmaya başladığını tespit etmeyi amaçladığınızı tahmin ediyorum. Soruyu gayet doğru sormuşsunuz: ...hissetmeye başladınız? Şahsen hala hissediyorum, hatta gece gece bir dilekte bulunayım iç döküyoruz madem, 2011 yazında herkesin hayatı hissettiğinden daha güzel olsun, "vay be" diyelim, "en güzel aşkı, en rahat işi, en eğlenceli arkadaş ve en huzurlu aile ortamını tattım sanıyordum ama bu yaz yoluna girdi".

Hadi bakalım dökülsün etektekiler :)

25 yaşındayım. hala hiçbişey yolunda deil. okul bu sene bitiyor. seneye hayalimdeki mesleğin okuluna gideceğim. şu anda hem çalışıyor hem okuyorum ayrıca nişanlıyım ama hiçbişey yoluna girmedi bence.

yaş 21.
2. üniversitedeyim. ilk üniversitede biraz "gencim yea" modunda takılırken, şimdi istanbul'un getirisi midir bilmem, ne sınıftakilerle ne de yurttakilerle adam akıllı takılıyorum. nedense saçma bir şekilde herkese "siz gezin tozun, birkaç yıla herşey sırtınıza binecek" modunda bakıyorum. görende 30'u geçip tüm hayatın yükü omzunda olan biri sanar beni. 16 yaşında hayatı çözdüğünü sanan kız'ın biraz büyük ve erkek modeli oldum galiba.

hem okuyum hem çalışıyorum bu defa. kimseye yük olmuyorum bu yüzden. sanırım bu sebeple "herşey benim omzumda" hissiyatını sık yaşayıp öyle bakar oldum olaylara.

kısaca ve özetle : bi skin yoluna girdiği yok. asosyalin el kitabı diye bi kitap yazacak kadar insanlarla alakasız, bir sevgili bulma ihtimali okulumu 4 yılda bitirebilmem kadar uzak, loserın teki oldum.

sanki bunu yazmayı bekliyormuşum, bir gaz günah çıkarttım sanki.

Yas 37, ikinci kariyerime iki yıl once başladım. Unı biter bitmez çalısmaya başladım, öğrenciyken de aileme cok yuk olmadım. Doktora yaptım, İngilizce-Almanca bilirim. Çince ve rusça öğrendim. HAyarımın hiçbir döneminde işlerin yolunda gittiğini düşünmedim. Sadece ilk isime başladığımda sanırım fixe oldu diye düşündüm, ama olmadıgını, olmayacağını asla bilemezddim. Sonra anladım ki, burası dünya ve kaygılar olmalı. Hiçbir zaman her şey yolunda diyemezsin, demek icin kendini tamamen kandirman gerekli. Heideger'di sanırım "insanı kaygıları hayatta tutar" diyen...

yaş 32, zengin olmadıkça hayat yoluna girmiyor. ben bunu öğrendim.

aslında tabi sormaya çalıştığın şeyi anlayabiliyorum. hayatı idame ettirmek vs. ancak hayat zaten hep yolunda (veya fempusayın dediği gibi asla yolunda değil-yuvarlanıp gidiyoruz), yani şimdi biri sana gelip şöyle çalışıyorum, böyle çocuğum var şu şekilde evlendim, hayatım tıkır tıkır rayında dese bile bir iki sene içinde bunların hepsi tepetaklak olabilir, tümüyle değişebilir. o yüzden hayatta öyle yaptım oldu bundan sonra artık hep böyle gibi bir durum pek olmuyor. insan sürekli kendine bir amaçlar koyuyor, paramı kazanayım herşey yoluna girecek, okul bitsin rayına oturucak filan diye ama bu durum gerçeklerle bağdaşmıyor bence. çünkü durumu dengelediğin an dengelenmesi gereken başka olaylar çıkıyor. o yüzden çok canını sıkma.
ben de hayatın ortası denilen bölgeye yakınım ama hayatım yolunda mı bilemiyorum. bundan bi kaç sene evvel evlenmenin, çocuk yapmanın bu yola girmek olduğunu düşünüyordum eh bunlar da olmayınca sanırım öbür boyu off track gezicem artık :) baktım ki yol mol yok. kafana göre takılıyosun işte..

insanlar şüpheci varlıklardır. ne olursa olsun her şey tam anlamıyla iyiye gidiyor diyemez bence. diyorsa da dışarı diyordur, içerisinde kendini kemiriyordur. sırf bu yüzden karma diye bi felsefe geliştirmiş insanoğlu. yaptığın kötülükler er ya da geç sana geri dönecek diye.

askerlik büyük sorun evet, hala yapmadım ben de (aralık 2010'da gidecektim, araya yüksek lisans girdi, buyur ettim ben de), yabancı dil kendiliğinden gelişiyor eğer sen öğrenmeye açıksan, bi de bol bol ingilizce kitap okuyun derim (stage 1 ve 2'lerden başlayın), şu an bir dergide çalışıyorum iyi bir pozisyondayım, bir şekilde hayat buralara itekledi beni de. internetten yazı yollayarak başladığım dergicilik kariyerime şimdi bir derginin yazı işleri sorumlusu olarak devam ediyorum. bunun olması için ise ekstra bir şey yapmadım, sadece işime odaklandım. anahtar cümle de bu zaten. yaptığın iş ne olursa olsun, odaklandığın zaman, ortaya çıkan sonuç ve sana uzun vadedeki getirileri senin beklediğinden daha iyi olabiliyor. hem de ekstra bir şey yapmadan, sadece yapman gerekeni yaparak.

şimdi dışarıdan bakıldığında "daha ne istiyorsun ulen gabon maymunu!" diyebilirsiniz bana. ama işte kazın ayağı öyle değil. hayatımın yoluna girmesi için daha önümde aşmam gereken engeller var. hiçbir zaman baba parası yiyemedim, hep kendimi idame ettirmek zorunda kaldım. artık birikim de yapıyorum. hepsini toplayınca aldığım maaş zaten anca yetiyor. buna rağmen okul ve işi devam ettirmeye çalışıyorum.

kendime bir hedef koydum, 28 yaşında (az kaldı lan :( ) bu hedefleri tutturamamışsam, hayatın b planına geçeceğim: ortalama yaşam formu. eh benim de hedefim b planına geçmemek haliyle.

ha bir de şöyle bir şey var, insanlar sürekli "işte şimdi silkinip kendime geleceğim ve hayatın tadını çıkaracağım" diye diye yaşlanıyor. bir bakıyorlar ki hayatlarının sonuna gelmişler ve o hep bekledikleri hayat aslında yok, yaşadıkları ve harcadıkları hayat var, fakat değerini bilemedikleri için kaygı dolu geçirmişlerdir (ben bu olayı nerede izledim ya, bir animede geçiyordu sanki). yani demem o ki, kaygı dolu da olsa hayat bunun ta kendisi zaten. sen, senin kendine yüklediğin/sana verilen sorumlulukları hiçbir ekstra çaba göstermeden eksiksiz yerine getirirsen zaten illa ki bir şeyler oluyor. şu çeyrek yüzyıllık hayatımda istikrar ve konsantrasyon en önemli kelimelermiş, onu anladım ben.

istiyorsun ki 30'undan sonra "wowww o yaşta hayatım değişti" diyelim. ama yok öyle bişey. sen, hayatı bir yol gibi, günleri yolculuk gibi, deneyim ve tecrübelerinide o yolda önüne çıkan madeni paralar gibi düşün. her gün 1 para topla. sen bunları yapınca zaten kaderden şikayet edemezsin. ayrıca hiç birşey yapmamak yada her zaman yanlış yapmak hayatını kontrol edemediğini düşündürür.

deckard son cümlen tam benlik olmuş. bende kendime 30 yaş sınırı koydum:D ama bir bk olmayacağını biliyorum.