mobil ve web tabanlı bir şey istiyorsan catch.com işini fazlasıyla görür.

desktop bazlı mı istiyosun ?

desktop tabanlı istiyorum aslında. web tabanlı olup masaüstüne pop-up çıkarabilen bir program yoktur diye düşünüyorum?

www.timeleft.info

google takvim ücretsiz sms ile hatırlatma yapıyor. istersen bir dene.

olmadı ms outlook'un takvimi iyidir.

Tam bi fikrim olmamakla birlikte, Ağ ayarlarını sıfırla. öyle dene. Yoksa Ağı görüyorsa bi şekilde girer.

wpa 2 şifreleme sistemini kullanıyorsun büyük ihtimalle, onu wep olarak değiştir yeni şifre ver öyle bağlan

çok teşekkürler. halloldu wep olarak değiştirince.

önemli değil hacı, iyi sörfler:)

odtü bu sene yurt olayı garanti olanları listelere yazmamış (dereceyle alınan yurtlarda ilk 500'ü mesela), bu sene girenler panik oluyordu da sonradan öğrenmişler. belki sizin de öyledir?

malesef ilk 4000 de değildim.2. yerleştirme yapıcaklar ama 27 sinde açıklanıcak diyorlar.Dersler 23 ünde başlıyor.Tek ümidim 9. Yurda kızların yerleştirilmiş olması geçici olarak.Bide kesin torpil işlemiş anlamadım neye göre vermişler yurt puanlarını

yurtla falan uğraşmaktansa, çatıdaki, çarşıdaki ilanları takip edip, insanlarla tanışarak yüzüncüyıl'da eve çık derim.

ankaralı ipneler yüzündendir hep. evi bırakıp yurda çıkıyorlar. ben de düşünmedim değil.

hemen çarşıya git ilan panolarına bak. illa ki birileri ev arıyordur. 100. yıl da eve çık. inan özel yurttan daha ucuza gelecektir.

ilk seneden kampüs dışında kalmak koyuyor biraz.

kampüs dışı dediğin yer 5-10dk mesafede. ha kampüste vakit geçirmek dersen, yine keyfine uyan saatte evine dönebilirsin rahatça. okula gitmen gerekirse, yine rahatça gidersin. ben her gün 1-1,5 saatimi yolda geçiriyorum misal, kampüsün dışında kalmak bu olsa gerek :)

torpilin varsa puana bakmıyorlar hiç. yurt müdürünü arıyor torpilin. yurt müdürü tamam deyip gitmek istediğin yurdun müdürünü arıyor ve o yurda yerleşiyorsun.

konukevlerinde filan durum ne? birkaç gün oralara geçmeye çalış.

sadece ebide yer kalmış tek kişiliklerinde 1100 tl aylık :/ haliyle baya fazla.Torpil bulmak lazım başka çare yok gibi

işin aslı bu konuda suç odtünün değil yökün. her yıl hiç kimseye sormadan kontenjanları arttıyorlar. sonrada olan öğrenciye oluyor.

faik hızıroğlu konukevini aradın mı? orası ebiden ucuz. aylık 300 tl diye hatırlıyorum. odalar iki kişilik. bir ara istersen..

Ben bunaldığım zaman spor yaparım, işe yarar genelde.

kendi sikintilarini unutturmasi icin buyuk sorumluluklar al. baskalarinin derdiyle yan biraz.

spora ben de katılıyorum. bunaldığın zaman hans zimmer'larını telefonuna, mp3player'ına falan at, çık şöyle bir 40-45 dakika koş (ya da yürü). ne sıkıntı kalır ne stres.

eski usül çizgi film seyret. tom ve jeri gibi.

Ege Üniversitesi'nde şöyle işliyor :

7 sene sonunda bütün dersleri aldıysanız, yani devamsızlıktan bir dersten kalmadıysanız size eylül gibi kaldığınız bütün derslerden 2 sınav hakkı veriyorlar. Diyelim 20 dersten kaldınız, 20 sınava giriyorsunuz, geçemedikleriniz olursa size o derslerden birer kez daha sınava girme hakkı veriyorlar.

En sonunda kaldığınız ders sayısı 5 i geçmiyorsa size 3 dönem daha okuma hakkı veriyorlar.

o her üniversitede var zaten.. mevcut kural oyle.

ama yeni yasa çıkıyordu..
atılma komple kaldırılıyordu..
ses seda çıkmıyor aylar geçti.. merak ettim.. ihtiyacım var çünkü bu yasaya..

işin detaylarını bilmiyorum ama, atılma durumunda olan iki arkadaşım da önümüzdeki yıl devam ediyorlar okula (akdeniz üniversitesi) sanırım çıktı o yasa.

eğer bu yasa çıktıysa kobuzchu kiz, seni bulur müjdeni veririm valla, dile benden ne dilersen.
çünkü hayatımı kurtaracak sanırım..
umarım dediğin gibi olmuştur, çıkmıştır..

odtü'de 22 dönem geyiği vardı bir süredir. atılmak üzere olan birkaç arkadaşımın öğrenci işlerinden öğrendiği kadarıyla, henüz yok. ama elbette ki emin değilim.

yasa geçmedi. referanduma sokmaya uğraşıyorlardı sokamadılar. ama bazı okulların tüzüklerini değiştirerek şimdiden geçtiği hakkında şeyler duydum.

yaşın kaç bilmiyorum ama azcık sakin bir yapıya geçmeye çabalaman lazım. başka bir mantıklı yolu görünmüyor. öfkeni kontrol etmekte zorlanıyorsun herhalde ve yaşadığın kötülük aklına geldikçe iyice köpürüyorsun. herhangi bişey konuşup görüşme. yaptığını ona bi şekilde ödetip rahatlayacağını da düşünme. sakince kendi haline yoluna bak. zamanla öfken dinecektir.

mevzuu oyle iyi tarif etmissin ki, direkten donmus; az daha su metaforu da yazacakmissin:

kisilik kelimesinin ingilizcesi personality, fransizcasi personalite, bunlarin kokeni de latince persona degil mi?

peki persona ne demek?

maske demek.

yani bizim kisilik dedigimiz sey, aslinda insanlarin takindiklari maskeler.

ates cemberinden gecerken maskeler yanar. (ates cemberinden kasit, menfaatlerin catistigi her durum).

yahya kemal'in hece vezniyle yazdigi yegane siir olan OK'un bir beyiti:

insanlar anlasildi,
cihanin da sirri yok

sen de insanlari anliyorsun yavas yavas. insan dedigin bu iste. ugruna bi ton yumruk, iki ton laf da yesen, uykusuz da kalsan, her turlu fedakarligi da yapsan, ates cemberinden gecince maskesi yanar.

peki senin tiksinmenin caresi ne?

zaman her seyin ilacidir.

bundan ikibin sene sonra senin bu tiksinmenden eser kalmaz. ama su yudumladigim sarap hala var olmaya devam edecek.

"o kadar bekleyemem, tahammulum yok" dersen,

yunus'tan bir misra:

dusmanimiz kindir bizim

evet, kin ve nefret duygulari, bunlari hisseden insanin kendisine zarar veriyor. TIBBEN ispatlandi bu.

belki bencilce daha dogrusu kendini dusunerek bu duygulari sistematik bir sekilde baska bir mecraa akitir, resim yapar, beste yapar, bir zenaata donusturur, vucudunu detoksifiye eder, bu zehirden arindirirsin.

en zor misra da su:

yaradilani hos gor, Yaradan'dan oturu...

senin için christian shephard'dan geliyor; "let it go".

sen düşüneceğine onlar düşünsün.

motorlu testereyle kafalarını ortadan ikiye ayırıyorsun sorun cozuluyor.

boyle bi $ey olmu$tu bana da, 2 yil degil tabi, ama bi sure uyuyamiyodum, hicbir sey yapamiyodum, aklimda hep yedigim kazik, icim yaniyor, sinir oluyorum, arayip agzima geleni soylicem ama sinirlenince bi kitlenme gelir, kalirim diye onu da yapamiyorum. bi gece oturup icimdekileri yazdim, karsi tarafin en cok canini yakacak seyleri itinayla secip, ama cirkef-camur gibi degil, guzel guzel yazdim, sonra mail attim karsi tarafa, ve o gece inan acaip rahat uyudum, ba$ agrim aninda kesildi, ve cok kisa bi sure icinde unuttum bu sureci.

icindeki o kirli ani atmadan iyi hissetmek mumkun olmuyor galiba...

cd1 ve cd2 olarak verilmiş olan 17. bölüm son bölüm. diğerinde s06e00 yazıyor, izlemedim ama muhtemelen neler oldu babında bir özettir o.

kesinlikle gerekli. izlemelisin 00'ı. 6.sezonun özeti değil.

00 altyazısı yok değil mi hala ya?

daha önce görüpte unuttuğumuz şeyler değilmi? tum 6. sezonun toparlanması yeni bşey eklememişler journey olan bölüme?

journey dedikleri bölüm sadece bir toplama değil, oyuncular da konuşuyor filan.
altyazı da daha yok, görebildiğim (yani göremediğim) kadarıyla.

autocad 2008'i baz alarak söylüyorum (belki 2010'da değişmiştir) autocad'de yalancıktan aksiyon vardır. bir kamera ayarlayıp o kameranın gideceği yolu çizerek ve kameranın çekeceği görüntüyü kaydederek bir animasyon yapılabilir. kameranın gideceği yolu bazı kısımlarda cisme çok yaklaştırırsan zoom yapmış gibi olabilir.

resmin çözünürlüğü yeterince yüksekse photoshopta hallolur ama, görüntü kalitesi düşebilir. isterseniz gönderin deneyeyim

tek tek seçilip çevrilecekse hiç yormayayım, zira 8 resim var.

sadece metinler ve ince çizgiler olduğu için çok sağlıklı olmaz. yine de birini gönderin, deneyeyim. sonuç başarılı olursa devamını gönderirsiniz. (mesaj atayım adresi)

photoshop'ta aç resimleri.
1. image>adjustments>invert (ctrl+i)
2. image>adjustments>hue&saturation (ctrl+u) _hue değerini 180 yap (- + farketmez)

sonuç: i46.tinypic.com

resme ağ tıklayıp paint te aç

eğer win 7 kullanıyorsan yukardaki menüden kesikli çizgi olan dörtgeni seç ve resim üzerine sağ tıklayıp renkleri ters çevir demen yeterli

eğer xp falan kullanıyorsan paintte yukrdaki menüde resim/(renk)---renleri ters çevir demen yeterli

yfrog.com

cyberpunk'ın yöntemi baya işe yarar gibi gözüküyor. hue değerini 180 yaptığımda (başka renkler de olan fotolarda) kalitesi biraz bozuluyor ama bakalım, fena değil şimdilik. çok teşekkürler.

asansörler, basamakların yanında olması gereken rampalar, ayarlanabilir çalışma ortamı ve aletleri gibi konular olabilir.

www.startups.co.uk

www.jrf.org.uk

www.direct.gov.uk

www.movemanskg.co.uk

bunlara bi takil

(bkz: anadolu medeniyetleri müzesi)

atakule: tüm ankara'yı tepeden çok güzel bir şekilde görebilirsiniz. özellikle çankayayı gözetliyormuş hissi uyandırması hoş. :)
leman cafe: bir izmirli karikatür hastası olarak mabet gibi gelmişti bana orası.
etnografya müzesi: gidin görün.

#99442 duyuru'da bakınız nasıl veriyoruz hiçbir fikrim yok (belki direk tıklayınca gidiyodur o ayrı) ama buna da bi göz at derim.

50. yıl parkı var cebecide. yeni açıldı. tüm ankara görünüyor. fotoğraf çekmeyi seviyorsanız ve geniş açınız da varsa tüm günü orda geçirir başka yere gidemezsiniz.

1.sezon3.bölüm havaalanı :)

(bkz: the naked man)

playbook
swarley
naked man

pclionfc.blogspot.com

you just got slapped sarkısının oldugu bölüm, adını hatırlayamadım.

the pinapple incicent

kesin yanlış yazdım ama işte ananaslı bölüm 1. sezonda :D

naked man

kesinlikle havalimanı

- we are international business man:)))))

(bkz: swarley)

aliscan'ın da dediği bölüm, (bkz: slapsgiving) (3. sezon 9. bölüm)
ayrıca ondan bir önceki (sezon 3 bölüm 8) olan (bkz: spoiler alert) de çok başarılıydı :)

özellikle ilk ve ikinci sezonlar, aklıma gelenler;
S01E05 - Okay Awesome
S01E10 - The Pineapple Incident
S02E15 - Lucky Penny

World's Greatest Couple
Something Borrowed
Something Blue
Arrivederci, Fiero
slap bet

ben 2. sezonu seviyorum en çok.

kesinlikle "Slap Bet"
hem slap bat olayı var hem lets go to the mall daha ne olsun :)

söylediğin gibi şube kodu zaten seçildiği için, hesap numarasını yazman yeterli olacaktır.

www.addmanager.com 'u deneyebilirsin. fm2010 çıkana kadar fm08'in güncellemeleriyle devam etmiştim bu site sayesinde.

4, 6, 9, 10.

bu 10 maç içerisinden inter-chelsea-barca-b.münih-panathinaikos maçlarını seçerdim ama bence çok zor bu kuponun tutması..

guro 1907 yok zaten hepsine oynamayacağım, kombine oynamayacağım, netten oynadığım için oran sıkıntım da yok

2 ve 6 banko.
1 ve 3 çok riskli.

1. üst
2. ve 3. tehlike
diğerleri makul

westham-chelsea maçı üst daha rahat gibi? onun dışında barça'ya handikaplı oynardım (oynıcam da) sanırım. diğerleri için elle tutulur gözle görülür yok benden :)

ben de daha kimsenin ceza yediğini duymadım ama cezalar çok geç geliyor, mesela temmuzdaki ceza yeni geldi bana. bir de gece görüşü vardır o kameraların o yüzden gece de görür sizi :)

ya abartıp, fantezinin dibine vurmak istemiyorum ama sanki akşam ordan çok hızlı geçsek okuyamazmış gibime geliyor.

bildiğim kadarıyla bu kameralarda bir sistem var o da şöyle çalışıyor; mesela sen 70'den hızlı gidiyorsan o an fotoğrafı çekiyor ve böylece plaka kabak gibi gözüküyor :)

not: bir yerlerden böyle duymuştum keklenmiş de olabilirim..

eğer sabit radardan bahsediyorsanız gece görüşü olması kuvvetle muhtemel. eğer yurt dışındaki gibi kaliteli bir dslr makina ile donatılmış bir sistemse gündüz 350km/s ve üstü bir süratle geçmiyorsanız yakalar. myhtbusters'da jet motoruyla donatılmış bir drag aracıyla denediler anca öyle atlattılar radarı.

otoyol girişlerindeki gibi dandirik kameralarla donatılmış bir sistemse yüksek süratlerde atlatmanız daha kolay. otoyol gişelerinin bilgi işlem merkezlerine girmiştik bakım için orada çekilen fotoğrafları gördüm, düşük süratlerde bile netliği yeterince iyi değildi. gtune güvenen birisi ogs den 200 le geçerse bence o plaka okunamaz.

soruyla biraz alakasız bir cevap oldu, ek bilgi mahiyetinde :)

@kimlanbu

evet radar sabit. yolun üstündeki demire sabitlenmiş, her şerit için birer tane radar var, sanırım 4 taneydi. cevp da işe yaradı bi ara 200 le geçmek denenebilir:)


tabi onun dışında öndeki plaka da kapatılabilir sanki. ordan 70'le geçmekten bıktım. inat ettim her türlü magandalağı düşünüp, yakalanmayaya çalışıyorum.

www.youtube.com

otoyol gisedekiler 150 yle fln yakalıyor.

eskişehir yolunda 102'yle gittiği için ceza yemişti kuzen. tam neresinde yedi onu bilemiyorum ama olmuştu yani -.-

intvd.gib.gov.tr adresinden kontrol ettim, cezam yok. arada dalginlikla 100'le gectigim oldu. 70'le gecmeniz de hata cunku hiz limiti 50, %10 hata payiyla 55 km/saat. yaniliyor muyum? esk. yolunda degil de baska bir yerde 65'le ceza kestiklerini duydum. cok anlamsiz sacma geliyor bana. sadece orada yavaslayip sonra 150 ile gidenler varken, nerde bunun adaleti. baslarda dil cikariyodum o kameraya artik tirsiyorum. belki birisi kafasina gore kesiyodur cezayi fotograflara bakip.

@bir varmis bir yokmus

benim bildiğim de, radar ilk konulduğunda limit 50 oldu. daha sonra 50 az diye 70'e çıkarıldı diye duydum. son olarak da geçenlerde bi taksiciyle konuştum, o da 100'ün üstüne çıkma bi şey olmaz dedi:)

ben de başlarda sallamıyordum radarı ama her akşam radarları ayarlayan görevliler görüyorum.

onun dışında da çözüm olarak radara max. 70'le girip, daha sonra yolun durumuna göre basıyorum:) zaten 50-60 la gidenleri dolmuşlar sıkıştırıyor:)

sagolasin bilgi icin. iyisi mi, emniyet'e yazip sorayim ben :) dedigin gibi orada yavaslayanlar 70 civari gidiyorlar. ama kafa karisti, 65'e ceza yiyen hikayeydi belki.

@bir varmis bir yokmus

çok iyi fikir. hatta öğrendikten sonra buraya da yazarsan süper olur:)

70km hızdan sonrasında takılırsan yiyorsun malesef, ama elli fantastik bir rakam olmuş ben bununla kimsenin ceza yediğini görmedim.
akşamları çalışıyor evet, akşamdan kastın ondan sonra misal sanırım. hatta benim kişisel fikrim o sınırı elli tutanları şöyle çok diil, yarım saat sabit elliyle o yolda dolaştırmak, belki o zaman makul bişeye ulaşırız

@jenjen

çok haklısın. o aptal hız sınırını koyanları, 50'yle gezdirmek lazım orda. onun dışında bence 70 bile çok az kalıyor.

zaten radar sadece 400-500 metrelik bi kısımda işe yarıyor açıkçası. herkes radarın yerini biliyor. haliyle 70'le radarı geçen yarışta start almışçasına hızlanıyor.

kaynak mühendisi sertifikası alırsan yurtdışında/yurtiçinde iş bulma şansın artar. lakin normal şartlarda da saçma sapan taleplerin (5 milyar maaş mesela) olmazsa iş bulabilirsin. maaş da şirkete göre değişir. ama tahmini olarak 1.750-2.500 arası diyelim.

bir arkadaşım (odtü mezunu) bu sene makine-kimya'ya girdi. ama kpss'de malzeme mühendisleri arasından 2. olmuştu. zaten mke 1 tane mühendis aldı..

cevap yanıltıcı olmuş. 2,500 maaşla başlamak hayal.

3 sene tecrübesi olan, (eti aluminyum dahil) ve şu anda büyük bir firmada dökümhane sorumlusu olan arkadaşım 2,500 alıyor. ben de yeni işe başladım, 2,500 falan veren yok:)

satışta çalışırsan 1,500-1,750 civarı başlama şansın olur. üretimde başlamak istersen - ki üretim işi bulmak çok zor- maaşlar 1000 - 1300 civarı.

var, yarın basvur.

izmir'de 400-700 arası değişiyor galiba kurs fiyatları bir de sonrasında 300 civarı bir masrafı var ehliyetin.. ankara'yı bilmem

kuzenim 400 tl'ye kayıt oldu 1-2 hafta önce. kursun adını sanını bilmem ama fiyat anlamında bir fikir verebilir.

ben de şubatta aldım ankara'dan...

özler sürücü kursu var meşrutiyet caddesinde (no:7 kat: 3)

öğrenci olduğumuz için 300 tl'ye kaydolmuştuk (2008 aralıkta). toplamda 650 tl civarında harcamamız oldu...

günde 3 saatten 3 gün boyunca 9 saatlik direksiyon dersin oluyor. çoğu kursta arabaya 2-3 öğrenci alıp toplamda 6-7 saat ders yapıldığı söyleniyor, burda arabada sadece hocayla sen oluyorsun. ben de arkadaşımın tavsiyesi üzerine gitmiştim buraya zaten...

bi de çok ucuza kurs bulursan da hemen atlama derim, zira sonradan 100 tl falan sertifika parası istiyorlarmış. özler'de sana noktası virgülüne harcayacağın paraları söylüyolar...

son zamlardan sonra emniyete vericeğin miktarın artmış olması lazım.
toplamda ne kadara gelir bilmiyorum ama şurdan sadece emniyete vermeniz gereken paranın ne kadar olucagını öğrenebilirsiniz.
www.ankara.pol.tr

ocaktan itibaren gecerli olacakmis. istanbulda 250ye kadar dustu.

divit'e katılıyorum. Hep aynı terane. Kurslara katılımı arttırma gayreti gibi. Uygun bir kurs bulup, bir an önce almaya bak. Her yıl Ocak Ayı'nda harçlara artış yapılır. Almayı düşünüyorsan, bari daha az harç ödersin. Ayrıca pazarlık edebilirsin. Bir de yazılı sınavları bir defada vermeye çalış. Tekrarlayan her sınav için ayrıca ücret ödüyorsun. Yılbaşını geçirmeden de ehliyetini almaya bak. Harçlar bakımından. Ehliyete hak kazanıp, daha sonra alırım filan deyip uzatma. Ben öyle uzatıp,(belgelerin geçerlik süresi altı aydır)onları yenilemek zorunda kalmıştım. Kolay gelsin.

anıtkabir için bir şekilde tandoğan'a veya yakınına giden bir otobüse binmen gerekiyor. gar'ın önündeki otobüs durağından bineceğin birçok (şoföre sorarsın) otobüs tandoğan'dan geçer. bu yolculuk takriben 15dk sürer. tandoğan'dan da 6-7 dk yürürsen anıtkabir'in girişine ulaşırsın.

kızılay: her yol kızılaya çıkar. nerde olursan ol kızılaya giden bir vasıta bulursun. o sebeple detaya girmiyorum. anıtkabir'e giderken gar'ın önünden bineceğin otobüs kızılay meydanı'ndan geçecek 99% zaten.

tunalı: kızılay'daki güvenpark'ın atatürk bulvarı'na bakan tarafında otobüs durakları var. (tonla adam olur orda, görürsün zaten) oradan 112, 114, 115, 413 numaralı otobüslere binersen kuğulu park'ın yakınlarında (şoföre söylersin yine ben orda inicem diye) inersin. kuğulu tunalı'nın başıdır. ordan yürürsün gezersin tunalıyı da.

anadolu medeniyetleri müzesiyle ilgili nutkum tutuldu yorum yapamadım. sitesinde "Anadolu Medeniyetleri Müzesine ulaşım için; Ulus heykelden Ankara Kalesine doğru hiç sapmadan devam ettiğinizde yol sizi Müze girişine çıkaracaktır." diyor. buna göre de ulus'a ulaşman gerekiyor. gar'ın önünden ulus'a giden otobüsler olacaktır yine. aklıma gelenlerden 411, 255, 410, 415 ulus'a gider. ulus heykel dedikleri devasa bir kaidesi olan atatürk heykeli. muhtemelen onu da görürsün direk. gerisi de "ankara kalesi"ni sorarak yürümeye bakar.

çok üstün körü gibi oldu ama ankara çok karışık bir yer değil neticesinde, bu tarifle bulursun sanırım :)

garda indiysen ulustasın demektir.

gardan sola dönüp yürüyerek tandoğana çık. ordan otobüsle veya yürüyerek anıtkabire gidebilirsin.

anadolu medeniyetleri için yol çok zahmetli. ulus meydandan hale çık. halden çıkrıkçılara. ordan müzeye. hatta kaleye de uğra. hatta at pazarının ordaki koç'un ilk bakkalının olduğu müzeye de gidebilirsin. ama hacıbayramın ordaki julianus sütununu mutlaka görmelisin. ordaki ambians müthiştir.

kızılay ve tunalı hilmi kolay...

gezmeye niyetliyseniz yürüyebilirsiniz, eşyanız yükünüz yoktur diye düşündüm. o zaman şöyle yapalım.

1. garda indiniz. peronları birbirine bağlayan altgeçite inip sonuna kadar yürüyün. asker çarşısından falan geçeceksiniz. o yol sizi 5 dakikada doğrudan tandoğan'a çıkarır zaten. çıktığınız yerden de bi 5 dakikalık yürüyüşle de anıtkabir'e varırsınız.

2. anıtkabir'den çıktınız. tandoğan istasyonundan ankaray'a binip (kızılay istikametine gidene), kızılay durağında inin, işte kızılay, gönlünüzce gezin.

3. kızılay'dan ulus'a giderseniz heykelin oradan müzeye epey bir yokuş yukarı yol yürürsünüz (heykel'den anafartalar caddesi, oradan çıkrıkçılar yokuşu, yukarı çıkarken yokuşun orta yerinden bir yerden sola daracık yol girer, oradan da bi 100 metre kadar yürü, aha müze orası). o yüzden şöyle yapalım. kızılay'dan sıhhiye'ye yürüyün (kime sorsanız gösterir). sıhhiye köprüsünün üstüne çıkın ve samanpazarı'na giden herhangi bir dolmuşa binin ve samanpazarı'nda inin. (ek not: samanpazarı'ndan daha önce inerek etnografya ve resim heykel müzelerini de gezebilirsiniz. ama tekrar samanpazarı'na yürümek yine deli gibi yokuş yukarı olur. dolmuşa tekrar binilecek kadar uzun mesafe de değil. gözünüz yerse orada inin, onları da gezin, yukarı, samanpazarı'na yürüyün) samanpazarı'nda inmişken oraları da gezebilirsiniz. dükkanlar, evler falan müzeden farksızdır. rahmi koç müzesi de vardır orada. müzeyi de kime sorsanız tarif eder. müze girişi 15 lira, müzekart 20 lira. tavsiyem müzekart alın, 1 yıl boyunca kültür bakanlığı'na bağlı tüm müzelerde ücretsiz giriş için kullanabilirsiniz. anında veriyorlar anadolu medeniyetleri müzesinde (ek not 2: etnografya müzesine önce uğrarsanız orada da geçici müzekart verirler, onu da kullanabilirsiniz. anadolu medeniyetleri müzesine gittiğinizde asıl karta çevirtirler).

4. müzeyi de gezdikten sonra çıkışta demin deli gibi yokuş yukarı yol yürürsünüz dediğim yer olan çıkrıkçılar yokuşundan ve anafartalar'dan aşağı inerek ulus'a varın. isterseniz orada da birinci meclis, ikinci meclis falan müzekartınızla girip gezebilirsiniz. ulus'tan da ankara'nın hemen hemen her yerine otobüs dolmuş geçer. oradan mistiqkedi'nin saydığı otobüslerden birine (413'ü tavsiye ederim, çok sık geçer) binip kuğulupark'ta inersiniz, tunalı'yı gezersiniz.

tekrar teşekkürler arkadaşlar. hepsi faydalı görüşler, değerlendireceğim..

peki ankara'ya kadar gelmişken nerede ne yemeliyim? özel bir şeyler mutlaka vardır ya da şunu gör, şunu mutlaka yap dediğiniz bir şey var mı?

"Gar'da indiysen Ulus'tasın" denmiş ama Tandoğan-Maltepe Garı var bir de. Ona dikkat edelim. Doğrudan metroya binebilirsin Tandoğanda indiysen. Ama Ulus bahsettiğin yerleri gezmek için daha merkezi bir yer.

kısa zamanda öğreneyim diyorsan italyanca/portekizce olabilir hali hazırda ispanyolca varken. yok uğraşırım diyorsan da asya'ya geç derim.

İtalyanca, Portekizce, Hollandaca, kuş dili ..

edit: bu aklı veren olmuş zaten daha önceden ki..

Ne kadar beleşçi olduğuna bağlı.

Zorlanmamak istiyorsan Portekizce en akıllıca tercih, zira bu üç dilden herhangi birine en yakın olan o.

Hollandaca/Flamanca/Felemenkçe (Vikipedi'deki yoğun tartışmalardan sonra ben bile muallaktayım doğrusunun hangisi olduğu konusunda, Dutch diyelim kısaca) de yeterli yakınlıkta, İngilizce ve Almanca'nın arasında yer alıyor. Portekizce kadar yakınlığı yok ama en azından kelime bilgisi olarak rahatlık sağlar özellikle Almanca sonrasında.

Küçük dillere ilgin varsa Katalanca, Sicilyaca, Napolice tarzı şeyler olabilir.

Onun dışında alakasız majör bir dil olsun dersen Rusça, Çince, Arapça, Japonca gibi diller de ellerinden öper.

Ben senin yerinde olsam 4. olarak İtalyanca'yı seçerim ama.

latince olsun:p

farsca :)

kürtçe

ispanyolcan ileri seviyede ise 2 aylık bir süreçte ileri seviyede portekizce de konuşabilirsin. bence öğrenmeye değer sonuçta hangi dili 2 ayda tamamen öğrenebilirsin ki. italyanca ya da fransızca öğrenmen daha uzun sürer ama bu dillerin özellikle kadın erkek çekimi gibi benzerlikleri olduğundan yine de bir asya diline göre tabii ki daha kolay öğrenileceklerdir.

edit : yunanca da çok hoş bir seçenek ama baya zor olacaktır.

rusca

Pomakça:S

çince hem öğrenmesi zevkli hem de master, doktora gibi programlarda bolca burs bulunuyor, çalışma imkano da var o taraflarda.

isveççe, öğrenin gidin isveçe kral gibi yaşayın.

Bence sen artık dil öğrenme karşılaştırmalı dil bilimci ol ya da ya da kendi dilini yap ve volapük, esperanto, ido gibi dillere rakip ol eğer ben illa yapay olmayan başka bir dil öğreneceğimdir diyorsan Ural Altay dil ailesi seni açmaz çünkü kendi dil ailen sonra hint avrupa dil aileside açmaz o aileden üç dili gelin etmişsin zaten sen iyisimi bence git bir çin tibet dili öğren oralara gidersen birazda budist öğreti kap sosyetede inanç tacirliği yaparsın yan gelir olur güzel olur

Arapça. Kimse bilmediği ve çok da lazım olduğu için gökten inmiş muamelesi görürsünüz.

fransizca veya almanca.ingilzce´den sonra en cok bu diller tercih edilir uluslararsi alanda. ispanyolca da olabilir

yurtdışına gitme planların varsa, gideceğin yerin dili. yok türkiye'de ingilizcenin yanına hangisi iyi gider dersen, rusça ya da çince/japonca derdim. mühendislik zımbırtılarında bu iki dil işe yarıyor her bölüm için bildiğim kadarıyla.

japonca öğren. c++ öğrendiysen onu da öğrenirsin. japonyaya açılırsın, ufkunu geniş tut. ispanyolca öğrenipte tatile mi gideceksin. gerek yok. en baba dil japoncadır. güven bana. hem animeleri altyazısız izlersin :)

ispanyolca.
hem ingilizceden sonra en çok konuşulan 2. dil hem de italyanca ve portekizcenin kapısını açıyor.

Valla seçenek çok geniş.

Fransızca ve Almanca en popüler üç dili oluşturan diğer iki dil olduğu için ilk akla gelen tercihtir genellikle. Lakin hesaba katılması gereken farklı faktörler var. İngilizce'den sonra Fransızca'nın telafuzunda zorlanacaksın muhtemelen. İlk önce Fransızca öğrenseydin İngilizce öğrenmek çok daha kolay olurdu ama aksi kombinasyonda iş zorlaşıyor. Yine de imkansız olduğu anlamına gelmiyor bu tabii. Sadece kolaylık arayışındaysan diye bir not bu.

Almanca ise gramer açısından kanırtabilir, hatta -bilir demiyim, kanırtır. Bir kural vardır, 100 tane de istisna, kanser eder adamı. Şahsen biliyorum ama biliyor olmaktan hiç memnun değilim. Kafam girsin Almanca'ya. Koşa koşa kaçardım şu anki aklımla.

İspanyolca mantıklı bir tercih olabilir. Hayvan sayıda konuşanı vardır, hemen hemen yazıldığı gibi okunur ve grameri kolaydır.

İtalyanca da olabilir, lakin İspanyolca'ya göre daha kısıtlı bir kullanım alanı var. Mimar falan olsaydın direkt İtalyanca öğren derdim, zira mimarlıkta İtalyanca lingua franca sayılır, lakin senin dalında makbul olan dil hangisi bilmiyorum, onu araştırıp direkt onu seçmen yerinde olabilir. İçimden bir ses bu dilin Almanca olduğunu söylüyor ve şimdiden sana acıyorum :(

Onun dışında direkt çalışmak istediğin bir piyasa varsa, nokta atışı yapabilir ve atıyorum Çince, Rusça, Arapça falan da öğrenebilirsin. Piyasanın talebine göre kararı sen vereceksin.

ben biyomedikal mühendisiyim, iyi derecede ingilizce ve upper intermediate derecesinde ispanyolca biliyorum. fakat henüz çalışmadığım için ispanyolcanın bir getirisi olduğunu düşünmüyorum. hoş, biyomedikal cihazları yapanların da çoğu ne ispanyol ne italyan ne de portekizliler. almanca iyi derlerdi ama onun da feri sönüyor kanımca. dedikleri gibi japonca öğrenmen iyi olur bence. sonuçta işin ucunda elektronik var.

ispanyolca derim kesinlikle

Az kişinin bildiği bir dil öğrenin, doğru yerde doğru zamanlama ile altın değerinde olursunuz.

yoktur.
süzme yoğurt vardır sadece...

düdüt: süt ailesinden demek istemiştim ben "sadece" derkene elbette.
yoksa adı haydari değil süzme yoğurt olurdu zaten :)

yoktur. sadece süzme yoğurtta yoktur nane de vardır. peynir koyan fantastiktir.

kimyon ekleniyor mu peki?

konformasyon olacak sadece ama, annem de "yoğurdun olduğu yerde ne peyniri" dedi, olmasa gerek.

süzme yoğurt ve dereotuyla yapılır benim bildiğim. istenirse sarımsak da konur. en fazla zeytinyağı eklenebilir azcık. kimyon ve peynir konduğunu hiç görmedim. ama peynir nası olur merak ettim valla bi dahaki sefere azcık denemek lazım

organizasyon ne için olacak acep? misal topluca sevişecek misiniz? yoksa dans falan mı edilecek? ya da melül melül uzaklara mı bakacaksınız? bu kritere göre şarkıları seçsek daha iyi olabilir. :)

mistiqkedi* istersen gel görürsün merak gidermiş olursun.

haha o da güzel. ama müzikleri bulamamışsınız henüz. o 3 aktiviteden hiçbiri müziksiz olmaz. pas diyor, geçiyorum.

o 3 aktiviteden biri olduğunu kimse yazmadı zaten.

2. soru için, bana verebilirsin paraları, ben biriktiririm, benden paraları çekmek için illaki zor bir gününde olduğunu kanıtlaman gerekir :P böylece çarçur edemezsin...
şaka bir yana bankaların istek üzerine dokunamayacağın hesapları var, nasıl ben de tam bilmiyorum, bir araştırmak lazım ya da çok güvendiğin birine kirli çıkı muamelesi yapabilirsin.

1- google'a house md music yazarak ve biraz tıklayarak bulabilirsin, tek sitede tüm dizilerin bulmak zor olabiliyor. mesela google'a başvurunca bunu buldum:

tviv.org
tviv.org

edit: dizi adı + music olmazsa dizi adı + ost veya soundtrack keyword'lerini de deneyebilirsin..

@deliberte;
bankaların biriktiren hesaplarına da bir şekilde ulaşabiliyorum, ayrıca kısa aralarla para yatırmak istesem bankaya gitmem gerekicek. üşendim :D

@dambil;
çok teşekkür ettim. sıkıntı benim google'a inatla soundtrack yazmamdan kaynaklıymış sanırım. music daha mantıklı tabi :)

1. www.tunefind.com

2.kumbara kullan yauv..porselen olabilir mesela,parayı almak için kırman gereksin,kırmaya üşen,paralar biriksin falan..hani olur ya filmlerde domuzcuk kumbaralar :)onun gibi..

şimdi bağımlı olduğun şeylerden kurtulmak için 2 temel yol var:

- iradeyle
- zararını görüp kurtulma

iradeyi geçiyoruz madem. şöyle yap su içme, susayınca kola iç. gidebildiğin kadar böyle git. sonra kola vücudun çok berbat tepkiler verecek, dişlerin gıcırdayacak sürekli, pisleşecek. başka başka boğazın susuzluktan acıyacak. belki şeker hastası bile olabilirsin uzun süre devam edersen ama uzun süre yapma maksimum 1 gün..

aşırı bir bağımlılık yapmıyor kola. günde 2 litreye yakın içiyordum ben de. bir an da bıraktım. krize mrize de girmedim hiç. illa bir şey içeceksem su içiyorum. kolanın sonu reflü ve/veya ülserdir haberiniz olsun.

tuvalet temizle, ordaki kirecin çıktığını görünce tiksinirsin. hmm bir de 5 yaşındaki çocuk dişi bırakma deneyi var, sabaha birşey kalmıyor. öyle berbat pis bir içecek kola...

kendimden örnek vermem gerekirse, kolayla -sözde- güzelleşen aktiviteler için zorlanacak bir irade bu soruna çözüm olabilir. misal, film izlerken kola ve cips süper gidiyorsa film izlerken kola içmemeye çalışın. sizin örnekleriniz farklı olabilir ama hepsi aynı yola çıkar sanıyorum.

ikinci seçenek de dambil'in söylediği şekilde oluyor. misal böcekten tiksinen bir insansanız şu meşhur kolanın renklendiricisi böcekten geliyormuş videosunu izleyip tüme vararak koladan da tiksinebilirsiniz.

aynı sorun bendede vardı günde 1,5 litre içerdim. di'li geçmiş zaman uymadı ama azalttım diyebilirim. hususi gidip kola almıyorum mesela. neyse öneri olarak soda diyebilirim. bende bu bağımlılık asitli birşeyler içme gereksinimi olarak oldu ve bende soda içmeye başladım belki sendede yararı olabilir. aman dikkat et kuzum kola denen meret bende öyle bir göbek yaptı ki banyo yapaken pipim ıslanmıyor bile o derece. kilo ksmını geçtim miğdeyide delmemek gerek..

göbek, miğde mübalağa kola şukella

hani bir efsane var ya kolanın yapımında bir böcek kullanılıyormuş diye, işte o efsane gerçek (gıda mühendisinin yalancısıyım). bu tür bir bilgi yardmcı olabilir sanırsam.

benim amcam aşırı kola tüketirdi bir gün mideyi delince bıraktı.Ayrıca asitli içecek ihtiyacı için soda da iyi fikir(abartma ama).
Bir de farklı içeceklere takıl, meyve suyu, ice tea falan.

aynı başlığa 15125123 tane entry yazılmadığını farz edersek, ayda yılda bir yapıyorsa çok göze batmaz da, haftada bire yükselirse bu sıklık not düşülür sanırım.

bkzlar doluysa yani abuse olmadığı açıksa sorun olmamalı.

bir de tarihçede kurallar çok geniştir bence. moderatörlerin ruh hallerine göre karar verdikleri bir ksım diye tahmin ediyorum. yani canı sıkkın olan varsa not eder (hatta açıkça söyleyeyim ben gayet boş şeyler bile yazıldığını düşünüyorum. mesela bu da çok sıktı ya, kim uğraşacak daha fazla bunla, ne yaptığının farkında mı bu gibi)

bkz'larin dolu olup olmamasi ne ifade ediyor, gelecekte dolabileek bkz'lar vermek istiyorsam mesela?

boş olsa da başlıklarının açılması mantıklı olacak bkz'lar da olur tabi.

su kaplumbağları kaçmayı tırmanmayı çok severler. dikkat et sabah kalktığında o kapta olmayabilir.
ayrıca zaten o plastik kaplarda su kaplumbağaları beslenmez. su kaplumbağası ısıtıcılı filtreli bir akvaryum (teraryum) da bakılmalıdır.

yani, ben de akvaryumsever bir insan olduğum için akvaryumcuda görüyorum, böyle akvaryumun içinde takılıyo çocuklar, bana kalsa izin vermem de heves etmiş almış.

büyüdükçe o kap yetersiz gelecek zaten ona, ayağa kalktı mı çok rahat çıkabilecek hale gelecek. geçici olarak etrafına kağıt ya da asetat gibi bir şey bantlanabilir, kaçması önlenebilir ama ileride akvaryum şart.
ayrıca birden fazla olması daha çabuk dışarı çıkmasına neden olur, diğerini basamak olarak kullanıp çok rahat çıkıyordu bizimkiler.

efenim su kaplumbağaları doğaları gereği yüzmek isterler. mevzu bahis kap oldukça uyduruk bir şey aslında. dışarı çıkmak istiyor gibi algılanan davranışı da muhtemelen yüzemiyorum imdat çığlığıdır. emin olmak için geniş bir leğene kaplumbağa içinde kalacak miktarda su koyun, ve fakat içine bir de üzerine çıksın dinlensin ve kabuğu kurusun diye suda yüzmeyen katı bir cisim mümkünse. eğer ki çıldırmış gibi yüzüp eğleniyorsa dediğim sebeptendir. ben de benzer bir kapta kaplumbağa besliyordum fakat acı çekiyormuş resmen arkadaş :)

edit: yazdığımı okudum da, aslında bunları kaplumbağanın sahibine söylemek lazım.

su kaplumbağası kapta yaşamaz. kısa süre sonra ölür. şans eseri bünyesi dayanıklıysa yaşar ama ciddi anlamda işkence çekerek yaşar. şu yazıya bakabilirsiniz detaylı bilgi için: #15634460

Eğer elinizde hiçbir şey gelmiyorsa büyük bir leğen alın ve ortasına devrilmeyecek şekilde, kaplumbağanın rahatça çıkıp kendisini kurutabileceği bir kuru alan + ısıtıcı + filtre alın. Isıtıcı ve filtre 35 milyonu geçmez, ancak hayvancağız en azından biraz da olsa normal bir yaşam yerine sahip olur. Bir de yaptığınız kuru alanın üstüne sıcaklık veren 40-100w arası bir lamba koyacaksınız 15 cm yakınına. Yoksa o hayvan sabah akşam kaptan çıkmaya çalışacak, bir süre sonra yem yemeyecek ve büyük ihtimal akciğer enfeksiyonundan ölecek.

4-5 sene önce ben de kara kaplumbağası aldım, yine aynı kaptan bana da vermişlerdi. sonra araştırdım biraz, bütün forumlarda "ölüm kabı" gibi bişey diyorlar o ortasında ada olan, açık sarı ya da yeşil renkli plastik kaplara. ölüyorlar hemen herhalde onların içinde.

The Lenny Henry Show

lenny henry show'dan bir skeç bildiğim kadarıyla :)

edit: baya bir geç kalmışım haha

hmm
aklıma liken geldi direkt. bir araştırın likeni. belirtiler uyuyor mu size. psikolojik bir hastalık.

kaşıntı öyle bir hale gelmişti ki, eeeh deyip doktora gittim. ürtikermiş bu, ya da kurdeşen deniyormuş. iğnemi oldum, mutlu ve huzurluyum şimdi haha

@mistiqkedi
cildiyeye gittin sanırım. iş yerinden bir arkadaşımda da benzer bi sorun var.ne yaptıysa başedemedi ürtikerle..gece yarıları kaşınmaktan uyuyamıor.yüzü gözü şişio..belki senin yaptığını da deneyebilir.
hanig hastaneye gittin ve yaprıkları iğnenin adı ne?öğrenebilir miyim?

prednol ve avil diye iki farklı zımbırtıyı karıştırıp iğne yaptılar bana. yalnız süper bir uyuşukluk veriyor, bulutlarda süzülüyosun bi süre. sınav günü falan alınmasın. ya da ne bileyim, önemli bir sunum vs varken. :)

@mistiqkedi
çok saolasın..kadının durumu çok kötü..çapa tıpta falan yatmıştı geçen yıl..umarım bu kez işe yarar..
sana da jgeçmiş olsun (:

rica ederim, umarım işe yarar. bu arada, deloday diye bir de hap var. onu almıştım ikinci gün ve o da gayet etkili olsa gerek. anında geçiriyor kaşıntı hissiyatını ve o da uyku yapıyor bol bol :)

ne kadar ciddi bir okul ve ne kadar ciddi bir hoca olduğuna bağlı değişir bence. tanıdığın ve fotoğrafı çekebilecek birinden senin için çekmesini ve sana mail atmasını iste. sonuçta sen de çeksen bilgisayara atacaksın bir şekilde? :)

fotoğrafların eskişehirde çekilmesi gerekiyor. eskişehirde makinesi olan bir tanesini bırak normal bir arkadaşım bile yok.

bi fotoğrafçıya gidip anlatmayı deneyin derdinizi.ücreti karşılığında halledersiniz muhtemelen.

benim asıl sorduğum hocanın dijital ile filmin farkını anlayıp anlamayacağı

anlar (bkz: exif) ve (bkz: meta data) denilen olay var. ilgili başlıklarda detaylı anlatımları var. en basitinden bu bilgileri değiştirilmemiş dslr ile çekilmiş bir fotoğraf bulun netten. sonra bilgisayarınızda bu fotoğrafın sağ tıklayıp özelliklerinde üstte özet kısmına bakın. orada fotoğrafın çekildiği makina modelinden tutunda resmin çekildiği tarihe kadar en detaylı bilgileri görebilirsiniz. taratma da kalite oldukça düşük olacaktır. ayrıca çekim yapılan makina ile ilgili teknik sorular sorabilir. ek olarak kullandığın donanım var mıydı diye sorabilir. (örn; tripod, objektif vs.) arkadaşların belirttiği gibi makina bulamıyorsanız bir fotoğrafçıdan rica edin ayrıca makinası hakkında teknik bilgi de edinin.

dijitale aktarılmış bir fotoğraf ile dijital fotoğraf arasındaki fark barizdir.

Taratınca kafam kadar gren oluşabiliyor onları sileyim derken kalite düşüyor falan. Valla ben genelde anlıyorum hocanın anlama olasılığı yüksek bence. Eğer fotoğrafın exif'ine bakma imkanı da varsa %100 anlar zaten.
(ben yazana kadar...)

exif olmasa bile anlar. film ve digitalin renkleri çoook farklı birbirinden.
fotoğraflar ne zamana gerekiyor?

haziranın 10una kadar teslim etmem gerekiyor. peki ben bu fotoğrafları film ile çeksem, sonra "ya hocam işte atarken şöyle oldu bik bik" diye gevelesem yutma ihtimali var mıdır? yoksa bu exif davası hiç bir şekilde zarar görmeyen bir veri depolama sistemi midir?

fotoğrafı kameradan bilgisayara atarken ne olabilir ki? =) sen en iyisi amatör de olsa bir fotoğrafçı bul çektir fotoğraflarını yemek içki falan ısmarla sonra bir de adama. ucuza kapatırsın böylece =)

kesinlikte anlar cektigin fotorafin(digital olan) bütün bilgileri shutter speed fln hepsi cikio saat kaçta cektigin hangi makine ile cektigin hepsi gozukuo ama analog makinede bu bilgileri goremiycek.

fotoğraf sitelerinden eski şehir ile ilgili fotoğrafların orjinallerini isteyebilirsin.
süper bir fotoğraf değilse orjinal dosyayı vermekten kimse çekinmeyecektir.

mmorpg oynayacaksan dünyanın en kötü oyununu bile oynasan bağımlılık yapar ister istemez. çok boş vakit yoksa, sürekli yaşayan oyunlar oynamamak lazım :)

yok kararım kesindir guild wars:)yok mu hiç oynayan bilgi verebilecek?

magic the gathering seviyorsan bu oyunu da çok seversin.

(bkz: #16230066)

mozilla kullanıyorum ve bende de aynı. belki soruberry geceleri iyice görülsün, kanıksansın istendiği için isteyerek yapılmıştır :)

edit: cevabı gelmiş ama ben de gidiş yolumdan puan alırım bence. objection'a gitmek lazım.

moloko grubunun söyleyen kişisi olarak "roisin murphy" demek istiyorum. olmazsa yeniden deneriz :)

yalan mı yar yalan mı, dondurmamı yalan mı klibinden bir fotoğrafı için; www.theage.com.au

Yandan yemiş dvd-rom sendromu diyorum ben buna. Çantada taşınırken eğer laptopun dvd-rom'u bulunduran yan tarafı altta kalır ve çanta dikkatli bir şekilde yere konulmaz ise bir süre sonra dvd-rom'un arkasında olan ve vidalanmasını sağlayan saçtan yapılma parça deforme oluyor, anakartın soketine tam oturmaz/rastgele oturur bir hal alıyor alet.

Şöyle yandan yandan biraz itekleyin, bakalım açma kapama tuşu çalışacak mı, ışığı yanacakmı. Eğer başarıya ulaşabilirseniz, aleti konumuna getirdikten sonra bilgisayarınızı açın, sürücü olarak da gözükecektir.

yandan derken, kasayı açıp yandan mı itekleyeyim yoksa dışardan mı yapayım? :)

Dışarıdan itekleyin, umarım işe yarar.Benim bir laptopumda 5-6 ay işe yaramıştı.

Format vakti de gelmiş olabilir.
Bende de aynı şey touchpad ve dvd rom için olmuştu.Bir format atıyorsunuz mümkünse bilgisayarınızının ürün kurtarma(recovery) cdsiyle,düzeliyor.
İttirme kaktırma yöntemleri işe yaramazsa bir deneyin derim ben,olmadı bilgisayar temizlenir,rahatlar.

leptopu ters çevirin, sürücünün bağlı olduğu 3 vidadan farklı daha derinde bir vida göreceksiniz, bakın bakalım o gevşemiş mi? gevşemişse diğer yanıtlardaki gibi sürücüyü kasa içerisine doğru bastırıp vidayı sıkılaştırın, muhtemelen yuvadan çıkmıştır, biostan da kontrol edebilirsiniz tabi, baktınız hâla olmuyor vidayı komple sökün sürücüyü çekip dışarıya alın, mâna ile sürücü sökmeyide öğrendiniz, hâla çalışmıyorsa yenisini alın takın bu kadar :)

bir şey olmaz, merak etmeyin. dediğiniz gibi bir durum olmaz ama olursa da yalan atmanıza gerek yok, olanları olduğu gibi anlatın, onu yalancılıkla suçlayın.

sizden bir şey almak isteseydi polisi çağırarak yüzde yüz haklı durumundan yararlanırdı. şimdi yüzde yüz haklı durumu olmayacağını kendisi de biliyor. korkmayın derim ben.

evet diyebilir plakanızı polise verip şikayette bulundugu takdirde polis araç sahibine ulaşır , karakola davet eder şikayet hakkında bilgilendirir , savunmanızı alır karşı taraf sapıksa hakkınızda dava açılabilir filan , sonu yok bence o durumda polis çağırmaya gerek duymayan insan böyle şeylerle uğraşmaz.

ykyt haklı eğer aracınızda darbeden oluşan bir hasar yoksa savını doğrulayamaz. o anda polis çağırsaydı %100 haklıydı. polis çağırırsa ve gerçekten canınızı sıkan bir durum olursa "gitmiş arkadan birine çarpmış suçu atacak adam arıyor" deyin. gerçi hiç gerek yok ama aklınızda bulunsun. eheh

polis cagırma gibi bi durum yok ki, o kaza tutanagı doldurulması gerekiyor kaza sonrasında. doldurmamıssanız carptı kactı fln kimse de yemez onu. hem yavas carpcak hem de kacabilecek. yok daha neler.

carpip kacma durumunda, bunu iddia eden tarafin kaza mahalinden ayrilmamasi gerekir. iki taraftada kaza mahalinden ayrildi ise bu konuda islem yapilmaz.

teşekkür ettim ultra süper cevaplar için :)

Yillardir bu soruyu bekliyordum.

Kaza yaptiginizda zaten polis cagirmaniza gerek yok. iki taraf kendi arasında anlasarak anlasmali kaza tespit tutanagini dolduruyorlar (forma tramer.org dan ulasabilirsiniz) ve bu form sigorta sirketlerine gonderiliyor. sigorta sirketleri de yasal mevzuat geregi hasarı 7 gun icerisinde tazmin ediyorlar. her ne kadar siz carpmis olsaniz da ben sabittim geldi arkadan vurdu demeniz durumunda agzi ile kus tutsa sizin suclu oldugunuzu ispatlayamaz. siz carptiginiz kisinin zorunlu mali mesuliyet poliçesinden (trafik sigortasi) zararinizi tazmin edersiniz.

carptiginiz kisi gidip tek tarafli beyan ile basvurursa sadece ifade tutanagi duzenlenir karakolda ve kasko policesinden hasarini tazmin eder. kasko sirketi sizin evet ben carptim ben kusurluydum seklinde bir beyaniniz olmadan size rucu edemez.

bir de gom player dene dicem ama, muhtemelen bilgisayarın dilinden ya da altyazının kendisinden kaynaklıdır.

player larla ilgili bir sorun degil galiba. laptopta bi ayarmı acep?gom'u da denedim.birden fazla filmde oldu bu

hiç çözemediniz ve acil şekilde izlemeniz lazımda taktik şu.

altyazıyı birlikte aç ile "notepad" seçerek açıyoruz.

üstten "düzen" oradan "değiştir" seçeneklerini seçiyoruz.

aranan kısmına "ş" yazıyoruz, yeni değere "s" yazıyoruz ve "tümünü değiştir"e tıklıyoruz.

gene aynı yontemle ç,ı,ğ.. tüm türkçe karakterleri noktasız halleri ile değişip kapatırkende kaydedersek bi nebze sorun çözülür.

tabi gene sorunun kaynağına inin siz. ama acil izlemeniz lazımsa bu işe yarar.

sag tıklayıp altyazı ordan da font tan tr karakter destekleyen bi font seciyorsun tamamdır.

yazılanların hepsi denendi, olmadı maalesef.

notepad'le açtıktan sonra farklı kaydet diyip bi kodlama seçeneği var ordan unicode yapıp kaydedin.

bi de türkçe karakter görnmüyor dediğiniz onların yerine garip işaretler var di mi? mesela ş yerine olan işareti kopyalayıp onların hepsini s ile değiştirmesini söylerseniz olabilir. yoksa direk ş ile değiştirmesini söylerseniz zaten ş bulamayacağı için hiçbir değişiklik olmaz. unicode olmazsa bunu yapabilirsiniz.

bs player'i acin; sag klik options->preferences->subtitles->font->script->turkish secip apply'a basin bakalim duzelecek mi?

apranax fort ve majezik bayagi iyi agri kesiciler. bir de agridan uyuyamama gibi bi problemi varsa insidon alabilir, hafif sakinlestirici uyku ilaci falan diye geciyor ama agri yuzunden uyuyamayan hastalara da veriliyor, agir bisey degil zaten. ben bi mide problemi gecirmistim de aynen cok agrim vardi, hicbir agri kesici de agriyi dogru duzgun gecirmiyordu, uc tane birden aldigimi hatirliyorum bana misin dememisti yani agri.. insidonu uyuyabilmem icin vermislerdi, rahatlatmisti o..

mideye pek iyi gelmiyor agri kesiciler, midesi hassassa bir de mide ilaci alsin yaninda. etol yetmediyse bi ilac daha kullanabilir sorun olmamasi lazim.

apranax fort

süper hızlı cevaplar için çok teşekkürler :))

evde butun agri kesiciler bulunuyor da ustune hangisini verelim diye mi soruyorsunuz anlamadim. Diger agri kesicileri denedi mi anneniz daha once, oyle ilac onerip direk vermek dogru degil, agri kesici olsa bile. ust ustu farkli ilac icmek de iyi birsey degil. bi tane daha etol fort alsin bence.

ezginin günlüğü - bahçedeki sandal

kesinlikle ama kesinlikle

gamma ray - lonesome stranger (başındaki gereksiz konuşmayı attıktan sonra, asıl şarkı tam aradığınız gibi)

kalanların ardından - yedi karanfil 5'te galiba.
farid farjad da iyi gelir, keman vs.

bunu sececegini biliyorum...

those were the days...

(git: www.playlist.com )

www.youtube.com

Eski dostlar. www.youtube.com

jeff buckley - hallelujah

www.youtube.com

aaaah ah....

tori amos - gold dust
sezen aksu - son sardunyalar

tori amos - a sorta fairytale (piyasa miyasa ama olsun) (youtube'de orjinal klibi bulamadım, gerisi de canlı performansmış)

ayrıca yine tori amos - gold dust'a ve hallelujah'a +1 olayım. aslında düşündüm de, bütün tori amos şarkıları bu olay için biçilmiş kaftan, ama yine de a sorta fairytale diyorum.

(bkz: adamın amına koyan enstrümantal şarkılar )

cahit berkayın ve yedi karanfilin çok güzel fon müzikleri var...şarkı olarak çelik-öyle bir geçer zamanki veya mirkelam-geçip giden zamanı biryerlerde bulsam olabilir...sana ekstra bir uploadım da benim lise yıllığımın müziklerinden birtane...götürür beni eskiye..hey gidi günler...

rapidshare.de

@mr amor

bu müzik kimin acaba, çok hoşmuş...

çalıkuşu diye biliyorum..tam geçmişe götürmelik ve anıları canlandırmalık bir müziktir..

Sincan da şarap bulamazsın zati :-)

Meşrutiyet cad. No: 3

vincent o. gelin odtü'ye naz gıdamız var alalım içelim=)

tunalıda dubonnet var şarap butiği. orda vardır kesin. gümüşsoy pasajının ordaki sokakta, 50 mt ilerisinde.

hakaten odtüde bi şarap içelim zirvesi yapılsa ne güzel olur. yüzyıl sonra bir zirve daha yapmış olurduk içki konulu.

cevaplara teker teker teşekkür ettim. :)

bildiğim kadarıyla(geçen sene aldım en son,şenlik hey gidi) naz'da yok. ben ankamall'da migrosta buluyorum. vincent güzel değil bi de bence yani,şirince alın

konurda nedjima da var.

yüz :)

Ben akşamları 9 - 10 arası koşuyorum mesela. evde de karın kası ve dumble çalışıyorum.
Bir de yüzmeyi tavsiye ederim. Sen niye yapmıyorsun dersen ııh deme:)

ya işte ilk başta düşününce yüzme en güzeli gibi geliyo ama istanbulda yaşıyorum havalar ısınıca girebileceğim bir havuzum yok olsa bütün yaz saatlerce yüzerim. hava kötüyken de kapalı havuza girmek lazım onu da ben hiç hiçç sevmiyorum. ordaki o klor, ilaç kokusu beni çok rahatsız ediyo.

Koşu. Ama her akşam 1 saat şöyle iki dakika koşayım iki dakika yürüyeyim dersen hiçbir işe yaramaz. Adam gibi bu işle uğraşmış birinden rica edin program hazırlasın, sadece uzun mesafe değil, kısa mesafede çabukluk çalışması da yapın. Yoksa hep uzun mesafe koşmak sıkıyor adamı. Isınırken de mutlaka bol bol ip atlayın, bacak çalıştırır. Onu da ilkokuldaki gibi değil, seri halde yapın elbette.

ben az once soyle bir kupon yaptim. inter 1/1, arsenal 1, atletico 1. boyle zikimdirik bir kupona da 10 lira yatirdim. 13 kati veriyor. bir tek inter e 1/1 yapmam kotu oldu.

chelsea - juventus 0
r.madrid - liverpool 0
inter - man.utd. 0
lyon - barcelona 0
m.city - kopenhag 1
ac milan - w.bremen 1

Gecenlerde puppets'in tahmin istegine (git: 60431) mesaj ile cevap verip kuponumu göndermistim. O kuponda 2'ye 127 verdi.

O nedenle bugunku kuponumu g.t olma ugruna ifsa etmek istiyorum: img145.imageshack.us

teşekkürler yorumlar için. manchester ve barça maçlarına üst oynadım ayrı ayrı, bakalım kısfmet :)

banko diye bir sey yoktur. (bkz: iddiada tek mactan yatmak/@trimpot)
ben bunu zevk için oynuyorum. paraya ihtiyacin yok mu dersen bok gibi var hem de.

iki günlük kuponum: img26.imageshack.us

** bu kupon bir fantazi ürünüdür. oynanmadan önce iyice düsünülmesi gerekir. sonra bana laf etme yani.

bu haftanın programında banko maç yok denecek kadar az ama büyük maçlar ve güzel oranlar mevcut. kesin kazanır diyebileceğim bir tek 1,50'lik oranıyla barça var. onlar da ne zamana kadar bu formlarını sürdürecekler bilmiyorum. belli olmaz tabi, bakarsın betis yeniverir. onun dışında kendime üç maçtan şöyle bir kupon yaptım. istersen onları yazayım, sen kendince bir durum değerlendirmesi yapıp yatıracağın miktarı ayarlarsın. sorumluluk almak istemiyorum, o yüzden çok umut bağlama kupona.. yalnızca aklının bir kenarında bulunsun.

porstmouth - m. city -> 2
betis - barça -> 2
h. berlin - b. munih -> 2

toplam oran 1'e 6-7 arası. ben 20 lira yatırdım.. sen de şansını denemek istersen bol şans.

atalanta-roma 2 denenebilir. ek olarak ispanya liginde üst maçları oluyor her hafta, misal barça, atletico madrid, getafe. tabi bunlar istatistik ve futbol istatistikle alakası olmayan bir spor ama olsun nadiren alt bitiyor. bir de wolverhampton maçları çok büyük oranda üst bitiyor. öyle yani :)

napoli ve valencia alır diyorum

edit:yardımlarınız için teşekkür etmekle beraber oynadığım 5 tl'lik kupon galatasarayın antalyaspora yenilmesiyle ilk maçtan hakkın rahmetine kavuşmuştur.

bir antalyalı olarak sevinemedim bile.işallah fenerbahçeye ayın 9'unda 9-0 yenilirsin galatasaray.(ya da hangi günse o kadar)

@jack of hearts
abi 3 maç yazmışın 3 üde yatmış:D allahtan seni dinlememiş lost.

Bu hafta yine iddaa kazandi, biz avucumuzu yaladik.

bahis sitelerinin de kullandığı sanal kartlar var. onları bir dene derim. superbahis durmadan sms atıyor türkiye'den para yatırmak şöyle kolay, böyle yasal diye. ama zaman bulup araştıramadım henüz ne yalan söyleyeyim.

paypal vs hepsi kapalı maalesef. para yatırmanın tek yolu ancak yurt dışı hesabının olması ya da parası olan bir tanıdığının -ki o hesap da yurt dışından işleyecek- senin account una transfer yapması. 1 doları 2 milyondan transfer eden mevcut:)

internet bağlantınız var ise, torrent kullanmayı denediniz mi? sınırsız tarife kullanın ve keyfini sürün.

internet sömürücüsü olarak çalışan bir arkadaşım var. o satıyor bildiğim kadarıyla 2.5 tl olaraktan. arşivi de fena değil diye biliyorum, gerçi katalog istiyorsan biraz beklemen gerekir gibi :)

internet var ancak sınırsız değil, benim anlamadığım eskişehirde her yerde 1.5 ytl oln hatta 4-5 film birden alınca 1den dahi verilen dvd nasıl oluurda ankarada 5 ytl gibi uçuk bir fiyat farkı ile satılır, yok mu yahu normal bir kar düzeyi ile satan bu dvdleri

kesinlikle haklısınız, aynı sorun bende de var. ben de hali hazırda eskişehir'de okuyorum, hadi sömestr tatilinde falan bi şekilde stok yapıp geliyorum ankara'ya ama bir dönem kaldı okulun bitmesine ve hala adam gibi bir filmci bulabilmiş değilim burada. eskişehir, insanı çok pis ucuza alıştırıyor.yemek, film, cafe vs her şey ucuz ankara'ya göre. internetten indirmekte, gidip 5 dkkada cdye çektirebileceğim bir film için saatlerce beklemek gibi geliyor bana. angarya yani. pek yardımcı olamadım ama benimki dert paylaşmak gibi oldu biraz. =)eğer istediğiniz gibi bir yer bulabilirseniz bana da haber verir misiniz?

kızılaydaki pazarlara (bazaar diye geçiyor) bakmayı denediniz mi? sürekli gittiğim bir tane vardı ama kaybettim onu şimdi selanikle konurun köşesinde limon bazaar var ordakilerden birine gidiyorum (ki bildiğim kadarıyla 5 tane falan var içerde) en son 5dvdlik bir dizi artı 5 film, 10 dvd oluyor evet, 20 liraya aldım. yani 1.5 değil ama 2 de makul bence. ilk gittiğinde her şeyi söyleyebilirler, pazarlık yapacaksın, bi de liste yapıp gidersen hepsini birden alırsan çok uyguna gelir.
bi iki kere gittikten sonra zaten ahbap olursun, indirimli verirler.
yalnız çok saygı duymakla birlikte bu arkadaşların film-dizi tavsiyelerine güvenmemeni salık vereceğim naçizane.
buralarda ama daha çok vizyon filmleri hatta vizyona girmemiş filmler oluyor, klasikler falan da var, ekstra olarak aradan güzel şeyler de çıkıyor ancak özel zevkinize hitap eden popüler olmayan filmleri sipariş vermeniz gerekiyor (ki onlar da zaten interneti sömürerek buluyor genelde)
diyeceğim o ki, konur, karanfil, yüksel buralardaki bütün bazaarlarda en az iki tane cdci var, gidin görüşün tanışın anlaşın. bir nevi evlilik yaşayabilirsiniz bile ;)

cok degil ama elimde paylasacak kadar film var. zamanım oldukca da devamlı indirmeye calısıyorum.. paylasabilirim.

insanın birden fazla gelir kaynağı olması çok güzel. ancak bunu "içinde aslında iki meslek ihtiva eden süper bir bölüm" okuyarak gerçekleştirmeye çalışmak sığ bir yaklaşım.

(ingilizce kimya öğretmenliği = kimya + ingilizce öğretmenliği)

arkadaşın henüz lise öğrencisi olması, sözkonusu sığ yaklaşımı açıklıyor zaten.
bunun yerine gerçekten istediği bir mesleği seçip (sayısalcıysa müendiz olsun ne güzel işte) bunu çeşitli ilgi alanları ile süsleyerek, güzel bir kariyer planı hazırlayabilir kendine.

bir iş yapmak için illa ilgili 4 yıllık lisans programını bitirmek gerekmiyor. bazen de yetmiyor...

hem lisans programları da çeşitleniyor artık. çift anadal/yan dal gibi seçenekler bazı okullarda mevcut. (odtüde onlarca var mesela)

gencimiz üniversiteye girdikten sonra ilk seneki not ortalamasına göre, çok istediği çift diplomayı alma hakkına sahip olabilir.

odtüyle alakalı olarak diyebilirim ki, odtü muhteşem bir ingilizce öğretmiyor. mezun olmak üzere olup iki kelime ingilizce konuşamayan/yazamayan adamlar tonla var bölümde, birinci elden biliyorum. ingilizce öğretmenliği için formasyon babında sanıyorum ki başka sınavlara da girmek ve kendini kanıtlamak gerekiyor. bu adam odtü x mühendisliği mezunu, hadi verelim formasyon demiyorlar bildiğim kadarıyla.

mevzu bahis öğrencinin "ben inek olucam!" gibi bir hedefi varsa, ilk yıldan sona çap (çift anadal) yapabilir pek tabii, lakin bu durumda da ikinci tercihi herhangi bir öğretmenlik yapmak yerine başka bir bölümde kullanmak çok daha mantıklı olacaktır.

son olarak tavsiye; ezberlemeden, öğrenerek bir bölüm bitirmek en temizi. herşeyden kulaktan dolma bişeyler bileceğine, bir şeyi yorumlama yetisine sahip olarak tamamen bil daha iyi :)

ne gaza gelmişim be

söz öğretmenlikten açılmışken: üniversite 1 ve 2 sınıflardaki ortak matematik derslerini iyi öğrenirse, ilerki senelerde ayda 2000 ytl kazanabilir. özel üniversitelerde bu derslerden kalan arkadaşlar önemli bir gelir kapısı oluşturuyor.

bunun için illa matematik öğretmenliği okumasına gerek yok. herhangibir mühendislik dalında iyi bir öğrenci olması yeterli.

lise öğrencilerinde, öss gözde çok büyüyen bir kavram olduğundan, iyi bir sonuç alındıktan sonra gerisinin kolay olduğu sanılıyor. şemsiyenin asıl öss den sonra makata girip açılacağı bilinemiyor.

arkadaşım odtü'de kimya öğretmenliğinden(3.5 civarı ortalamayla),kimya mühendisliğine geçti 1. sınıfın sonunda.geçiş de söz konusu yani.şimdiden planını yapıp kastırırsa olur,güzel de olur bence.
odtü'de ingilizce,hazırlıktan itibaren üzerine düşülürse,cillop gibi de öğrenilir ancak çoğu kişi bunu yapmıyor öss'den çıkmış olmanın verdiği rehavetle.diyeceğim ingilizce olayına pek güvenmesin.
ayrıca aldığı puan kimya öğretmenliğine yetiyorsa pekala bazı mühendisliklere de yetebilir.(odtü'de)

arkadasta oyle bi gaza geldi işte evet... ama yine de ben iyice ogreneyimki girdisini cıktısını onada anlatayım

arkadaslar,

lutfen bir lise ogrencisine "sen bu universiteye hele bir gir, ilk yil calisip notlarini yuksek tutarsin, istedigin bolume gecersin" seklinde tavsiyede bulunmadan once 17 - 36 kez dusunelim.

bazı üniversiteler mühendislik öğrencilerine, ingilizce öğretmeni olabilmek için gerekli formasyonu vermekte. (fizik mühendisliği mezunları aklıma gelen bölümlerden biri).
ancak herhangi bir mühendislik fakültesinde (ya da başka bir bölümde) alacağı yabancı dil eğitiminin, ingilizce öğretmeni olmak için yeterli olmayacağını arkadaşınıza iletebilir misiniz? bir dilin abecesine bile hakim olamadan, o dili öğretmek üzere görevlendirilmiş gereğinden fazla insan mevcut zaten.

ewt kesinlikle işe yarıyor fakat bütün gün kullanmanızı tavdiye etmiyorum yavaş yavaş alıştırmalısınız kendinizi malum kaaslar oturuş bozukluğundan zaman içerisinde şekillendiği için birden dik durmak çok fazla yoruyor.
Doktora danışmanıza gerek yok medikal ürünler satan yerlerden rahatlıkla alabilirsiniz
geçen sene 40 ytl ye almıştım.

konuyu çalmak gibi olacak, kusura bakmayın fakat ufacık bir sorum var. tabii ki deformasyona göre değişiyordur ama, ortalama olarak ne kadar zamanlık bir kullanımda yeterli bir verim almak mümkün?

düzenli kullanınca işe yarıyor.

dik durmak için olan ürünlerden bahsediliyorsa daha önce ortopediste gittiğimde bu tür ürünlerin kasları tembelleştirdiğini söylemişti. dik durmaya çabalamak gerekiyor. bahsedilen aletler ise çabasız dik durmayı sağladığından nihayi amacı gerçekleştirmiyor sanırım..

bir alternatif olarak bel yastığı desem? özellikle bilgisayar başında otururken, her yerde otururken.

uğultuyu çekmek istemiyosan öle yap yani.benim için mahsuru yok:)

o tuş büyük ihtimalle power supply'in açma kapama tuşudur. eğer uğultu sizi tedirgin ediyorsa o tuşu da kapatabilirsiniz. böylelikle bilgisayarınız kapalıyken de anakarta giden elektriği kesmiş olursunuz.

Zaten hafif bir şey de, devamlı tuşu kapatıp açmak ilerde bir sorun yaratır mı? Evhamlı olmak gibi bir sorunum var da elektronik konusunda...

fişi çekseniz prizden kapattıktan sonra? elektrik olmayan yerden ses gelmez nitekim.

dediğin güç düğmesi ise sorun değil. o arkada güç düğmesi değil de voltajı değiştirmek için bir düğme olabiliyor(üreticiler farklı ülkeleri düşünerek koyuyor, ülkeden ülkeye değişiyor) o düğme ise eğer o şekilde iken bilgisayarı açarsan power gümler, gerçi açmana gerek kalmadan o şekilde de gümleyebiliyor. seninki zararsız bir on-off o zaman.

bence evin sigortasını kapatmalısın.sadece bi önlem!!!!

o tuş muhtemelen güç tuşudur. bilgisayar kapalıyken onu da kapatabilirsiniz tabi bir şey olmaz. gelen ses de akımla ilgilidir muhtemelen, bilgisayar kapalı olsa da akım geçiyor sonuçta.

Sanırım power supply için bir düğme.

üzerinde bir şey yazmıyor mu 1 0 şeklinde? ya da 220 diye?

Üzerinde klasik açma kapama simgesi var. Kumandalarda falan olan simge.

power suppyın arkasındaysa güçtür o. bilgisayar kapalıyken onu da kapatabilirsiniz rahatlıkla.

bilgisayarı kapattığımda kasadan, modemden, wireless routerdan, hoparlörlerden vs elektriğe bağlı her aletten gece duyulabilen çok ince bir vızlama geliyor. Bunların hepsi birleşince de adeta bir kreşendo şhklaekllkaslş. uyuz oluyorum o sese.
demek istediğim bilgisayarı kullanmadığım zamanlar fişi çekiyorum komple. hem daha sağlıklı, elektrik dolaşıp durmuyo boş yere kafamın dibinde, hem de elektrik tasarrufu. yakıyo onlar çaktırmadan.

anakart fanı yada psu fanı çalışmaya devam ediyordur kapayınca şalteri kapayın uzun süreler için kapalı tuttuğunuzda bilgisayarın tarih ve saati resetlenebilir başka bir sakıncası yok.

Düğmenin neyin arkasında olduğundan emin olmak için açtım kasayı ve beklediğim gibi psu nun arkasında tam olarak.
Bir süredir kapatıyorum ve sorun yok gibi.

adını bilmiyorum ama baya yetenekliymiş yahu:)

ek bilgi de vermiş olayım, ukrayna'nın en ünlü katedralinde duruyormuş herhal bu resimler. artık nasıl resimse onlar :S

googledan öle aratsam olr mu ki merak etti.adını öğrenirsen paylaş oke!

Mykola Syadristy
www.bildirgec.org

belki birden fazla vardır, zenci bir adam vardı ingiliz, bbcye filan çıkmıştı mikroskopla gösteriyorlardı heykelleri. yalnız mikron boyutu abartı, metrenin milyonda biri mikron, öyle hassas el olmaz

benim dediğim amca buymuş farklı ingiliz, aynı iğneye yapıyo yine www.youtube.com

yalnız ingiliz amcanın yaptıkları en küçük milimetrenin 200de biri imiş. mikron evet şu anda eminim imkansız

orijinal olmamasındandır büyük ihtimal.
arkadaşımda da böyle spesifik olmasa da bir sorun vardı. maçtan çıktığından menulere geçmeden önce alt+f4 yapıp pencere moduna geçerdi. o şekilde menulerde gezip maça başlarken full ekrana geçerdi.

aynı cd'yle kurulmuş olmalarına rağmen bende böyle bir sorun varken, kuzenimde olmaması normal midir peki?

bende de vardı. patch çıkarmışlardı onu kurdum geçti.

kaybederek. kaybederek öğrenebilirsin pokeri. belki alakalıdır (bkz: standard 5 card draw/@mevta)

buradan da pratik yaparsın: (bkz: pkr com)

ama gerçek poker masasına oturduğun zaman çok farklı olur her şey.

kanımca öğrenilmesi gereken en önemli iki şey, ellerin büyük sıraları ve kombinasyon nedir ne değildir'dir. bundan sonrasında blöf yapmak, mimik kontrolu, blöfü görmek gibi şeyler kalıyor ki oynamadan öğrenilmesi pek mümkün şeyler değil.

www.miniclip.com

linkteki oyunu önce easy sonra normal sonra da hard mode'da bütün gün oyna ki farklı ellerde ne yapılır mantıklısı nedir görebil.

poker ama hangisi? texas hold em mi? yoksa standart 5 card draw mı ? neredeyse başka oyunlar sayılabilir.

lucky you filmini izleyebilirsin biraz bişiler ogrenırsın.facebookdan oynayıp amatorlugu atabılırsın.doyles room dan oynayıp para kaybedebilirsin.

Poker elleri:
Royal floş (Flush Royal): As'tan başlayan sıralı kağıtlar dizisi. (As-papaz-kız-vale-onlu)
Floş (Straight Flush): Beş kartın da aynı cinsten sıralı olması. (9-8-7-6-5 gibi)
Kare: (Four of a kind): Herhangi bir karttan dört tane. (5-5-5-5 gibi)
Full (Full house): Bir karttan üç, diğerinden iki tane. (V-V-V-5-5 gibi)
Renk: (Flush): Tüm kağıtların aynı cinsten olması. (Meselâ beş tane sinek, sıra önemli değil)
Kent: (Straight): Beş kartında farklı cinslerden sıralı olması. (Sinek 5, Karo 6, Kupa 7, Maça 8, Karo 9 gibi)
Üçlü (Tree of a kind): Üç kartın aynı olması. (As-as-as-x-x gibi)
Döper: (Two Pairs): Yerdeki ve eldeki kartlardan iki tane ikili olması. (10-10-9-9-x gibi)
Per (Pair): Yerdeki ve eldeki kartlardan bir tane ikili olması. (Papaz-Papaz-x-x-x gibi)
Eğer kimse de bunların hiçbiri yoksa eldeki en büyük kağıda bakılır. Eğer iki kişi de en büyük kart varsa, bu sefer kartın türüne bakılır. Ülkemizde oynanan pokerde (Kupa>Karo>Maça>Sinek>) sırası oynanmaktadır,
ama Teksas Hold'em'de (Maça>Sinek>Kupa>Karo) şeklinde oynanır.


Bazı Poker Terimleri:
Bop (Check): Arttırma yapmadan devam etmek.
Pot: (Pot) Herkesin bahisleri gördüğü havuz. (Yani ortadaki paralar potta toplanır)
Rest: (All-in): Elindeki tüm parayı sürmek.
Yan-pot: (Side-pot): Bir oyuncu az parayla rest çektiyse, onun üzerinde bahis oynanlar için açılan alternatif bir pot açılır ve rest çeken bu pottan yararlanamaz, yani sadece parasının mislini kazanır.
Ante: Herkesin oyun başında koyduğu oyuna girme parasıdır.
Tokatlanmak (Bad beat): Bir oyuncu iyi bir elle oyuna girer ve daha iyi bir ele kaybederse buna "bad beat" (tokatlanmak) denir.
Blöf: (Bluff): Elinde bir şey olmadan ortayı görmek ve rakibi kandırıp, para kazanmaya çalışmak.
Kart gömmek (to burn card): Flop, turn ve river elleri açılırken, bir kart kapalı olarak yere konur geçersiz karttır, ikinci kart açılır. Yerdeki kart gömülen karttır.
Kurpiyer: (Dealer): Kapıtları dağıtan kişi. İlk başlarda kurpiyer olarak kullanıldıysa da, son yıllarda "kurpiye" olarak da telaffuz edilmektedir.
Kepmek: Paraları götürmek (sadece poker terimi de değildir aslında, çocukken misket, futbolcu kartı oynarken de hep kullanırdık :D )

Poker Kartları için Kullanılan Lakâplar; (Bazıları filmde geçiyor ama yine çok azını çevirdim, bizim yabancı olduğumuz lâkaplar, yine de duyarsınız da burada ne dedi diye düşünürseniz diye vereyim dedim.)

As-Papaz: Big Slick; Santa Barbara
As-Kız: Big Chick; Walking Back to Houston
As-Vale: Ajax
As-Sekizli: Dead Man’s hand
Papaz-Kız: suited Marriage, offsuit Mixed Marriage
Papaz-Vale: Kojak
Papaz-dokuzlu: Fido Canine What a Dog
Papaz-üçlü: Commander Crab; King Crab
Kız-Vale: Maverick
Kız-Onlu: Quint; Varkony
Kız-Yedili: Computer hand
Kız Üçlü: Gay Waiter; San Francisco Busboy (queen with a tray)
Vale-Beşli Motown; Jackson Five
Vale-dörtlü: Flat ties (what’s a jack for?)
Onlu-Beşli: Woolworth's; Five and Dime
Onlu-Dörtlü: Broderick Crawford; Convoy; Good Buddy
Onlu-İkili: Texas Dolly
Dokuz-Sekiz: Oldsmobile
Altı-Dokuz (Altmış dokuz): Big Lick; Dinner for Two
Dokuz-Beş: Dolly Parton
Dokuz-İki: Montana Banana
Yedi-Altı: Union Oil
Beş-Yedi: Heinz
Dört-Beş: Jessie James; Jane Russell
Üç-Dokuz: Jack Benny
Üç-Sekiz: Raquel Welch
İki-Dokuz: Twiggy


İki As: Pocket Rockets; Bullets; American Airlines
İki Papaz: Cowboys; King Kong
İki Kız: Ladies, Whores, Siegfried & Roy
İki Vale: Fishhooks; hooks
İki Onlu: Dimes
İki Dokuzlu: German Virgin; Barbara Feldon (Get Smart Agent 99)
İki Sekizli: Snowmen; Doggie Balls; Piano Keys
İki Yedili: Sunset Strip
İki Altılı: Route 66
İki Beşli: Speed Limit
İki Dörtlü: Magnum; Sailboats
İki Üçlü: Crabs
İki İkili: Ducks

Blaster: Gaza gelen, aşırı agresif oynayan oyuncu.

copy paste de üstüme yoktur..

sandığımdan beter karışıkmış..

bence sen poker öğrenmeye çalışmak yerine, yalanının ortaya çıkmaması için yapman gereken manevraları düşün. bana pokeri sorsalar, -yıllardır izlememe ve yer yer oynamama rağmen- adı tanıdık geliyor derdim...

ben de topluluk içinde hiçbir spordan anlamadığım anlaşılması üzerine, "iyi golf oynarım" demiştim. hatta ilgi de çekmişti bir zaman. aklıma o zamanlar geldi. allah'tan kimse çağırmadı bu aktiviteye.

bu arada facebook'ta da poker vardı. ve birsürü de türk katılıyor. onlar da bir iki tüyo verir, halledersin olayı.

en iyisi ahlak felsefesi çalışayım..poker ve diğer talih oyunlarını küçümseyerek lafı bitireyim..hala ısrar eden olursa satranca davet eder yine akıldan dem vururum..

ileride briçle alakalı benzer laflar etmemenizi önerelim madem. o daha zordur ve ahlak felsefesi çalışarak da kurtaramazsınız bu sefer.