toprağı bir kalem benzeri obje ile havalandırın (bkz: çapalamak) suyu çok verdiğiniz ve çok sıcak bir ortamda bulunduğu için de olabilir. Su vereceğiniz vakit akşam / sabah serinliği olabilir.

ne ucuz ki.

orası değil ruh sağlığı hizmeti almak genel olarak pahalı pandemi öncesi de orta halli bir yerde 200-250 civarıydı

Bildiğim kadarıyla haftalık art arda 5 seans öneriyorlar başlayınca, sonra psikolojik ekonomik durumuna göre sıklığını belirleyebiliyorsun

Her yer bu şekilde mi öneriyor onu da bilmiyorum

300 liraya bulduysanız kaçırmayın bence.
iki haftada bir değil, haftada bir isteyecektir muhtemelen ama ona göre bir düzenleme de yapılabilir belki.

pahalılığı tartışılır.
psikolojiniz hayatınızdaki en önemli şeyiniz ve bunun da bir bedeli var.
bu insanların o güne kadar aldıkları eğitimin, deneyimin, o muayenehaneyi ya da kliniği işletmenin de bir bedeli var.
hayatınızı etkileyen sorunu 5-10 seansta çözüp hayatınızı bir anlamda düzeltmenin de bir bedeli var muhakkak.
baktığınızda sadece karşınızda oturup dinliyor olabilirler ama yaptıkları iş kolay değil.
kolay olsa kendi başınıza halledebilirdiniz.

diğer yandan, bu insanların da sizin derdinizi dinlerken "kirayı bu ay nasıl ödeyeceğim?" diye düşünmemesi gerekiyor.
yani verdikleri hizmet karşılığında belli bir refah seviyesinde yaşamak istemeleri ve ona göre bir ücret talep etmeleri normal.

belediyelerin ya da devletin bazı kurumlarının da psikolojik destek hizmeti sunduğunu duymuştum ama detayını bilmiyorum.

edit:
bir de tabii 50 lira verilen şeyle, 300 lira veya daha fazlası verilen şeye karşı hastaların ve danışanların da ilgi gösterme şeklinde fark oluyor.
o da bir faktör.

Dertliyim.
Ucuz olanları güvenilir değil, ciddiyim. Arkadaşım gitti olanı da bozdular gibi oldu.

Sana 300 dedilerse çok şanslısın geçen sene bana 500 dediler bi de ayda 4 kez gelen kişilerle ilgileniyolarmış sadece.

Özetle ayda 2000 tl verecek parayı bulmak da kolay olmadığından gitmedim tabi. Sonra da gelip herkes gitsin diyolar. Saçma sapan işler. psikologlar kirasını nasıl ödeyeceğini düşünmesin tabi ama bi şeyleri düzeltelim diye giden bizler de kiramızı düşünmeyelim.

Loop gibi.

pahalılığı tartışılabilecek bir konu değildir. hayvan gibi pahalıdır.ülkede bu kadar iyileştirilmesi gereken ruh hastası varken her seans için 600 lira istemek biraz insafsızlık bence , bunların belli bir piyasası olmadığı için ne kadar iyi gibersem o kadar iyi olur düşüncesiyle o fiyatlar belirleniyor.Bana gelip de yok kirayı nasıl ödeyeceklerini düşünmemeleri lazımmış gibi saçma sapan şeyler söylemeyin.

geyik muhabbeti yapmak icin 300 lira,bugüne kadar herhangi bir sorun cozen psikolog gormedim,psikatrist ayri tabi o tedavi icin ilac yaziyor

pahalılığı elbette tartışılır.
seansı bin lira olan da var, 200 lira olan da.
birinden birini karşılayabilirsen karşılayabilirsin.
sonuç olarak özel bir hizmet alıyorsunuz.
bir bedeli de olacak elbet.
keşke olmasaydı ama var.
özel hizmet veren kimse kamu yararına çalışmak zorunda değil.
isterse seansını beş bin lira yapar, o parayı verebilenle ilgilenir.
devletin sunduğu seçenekler keşke daha iyi olsa, o ayrı konu.
kendi yerinde hizmet veren insanı bu bağlamaz ki.

ayrıca hiç dinlemeden, anlamadan ilacı yazıp hiçbir sorunu çözmeyen psikiyatr da var, hatta çoğunluğu böyle.
bunun dışında, terapiyle de ilaçla da iyileşen veya en azından sorunlarının büyük kısmını çözen fazla sayıda insan var.
herkes kendine uygun yolu bulup şartları izin verdiği sürece oradan devam etmeli.
sorunu olan ve yardım almayı düşünen insanların motivasyonlarını "aman zaten işe yaramıyor" diye bozmanın anlamı yok.

edit:
Acream +1
burada psikologun geçim derdiyle verilen örneğin ne demek olduğunu şöyle açıklamam lazım iyice anlaşılması için herhalde:
psikologun değil, devletin bunu düşünmesi lazım.
belki devlet bünyesinde çalışan psikologların şartları iyileştirilmeli ki, yönelim daha fazla olsun.
ya da belki belli düzeyde bir sigorta kapsamı gibi bir şey olsun falan filan, detayını bilemem.
ama evet, bu insanlar da kendilerini düşünmek zorundalar.
kendisine göre, kendine değer gördüğü fiyatı belirlemekte özgür.
ve evet, kamu hizmeti verecek diye aç da kalmaması lazım çünkü sorumluluğu bu değil.

tam tersine, her yıl telefon değiştirmeye, on tane spor ayakkabı almaya, tatile gitmeye ona buna para bulunurken, kredi çekilirken, insanın psikolojik sağlığı için jimjim'in dediği gibi bir miktar belirleyip, bununla hareket etmiyor oluşu sorun.
gerekirse fedakarlık edip gitmek lazım.
ama destek aldığınız yeri para vermeye değer görmüyorsanız zaten oradan ne kadar verim alabilirsiniz, bu da ayrı bir tartışma konusu.
herkes bu harcamaları yapmıyor elbette ama bunları yapıp, "gitmem lazım ama parama kıyamıyorum" diyen bir kitle de mevcut.
bu noktada psikolog neden fedakarlık yapması gereken taraf olsun ki?

antalya'da bir terapist ayda 8 kere gelmezsen ilgilenmem, parayı da peşin alırım dedi (bu üslupla söylemedi tabi). parayı peşin almalarının sebebi de sürekli gelmelerini sağlamak içinmiş (yersen).

gerçekten çok pahalı, benimde çözemediğim sorunlarım var, beynimin içinde düşünceler kaynıyor resmen ama gidemiyorum.

iç dökmüş oldum biraz, kusuruma bakmayın.

edit: lcha +1. psikoloğa ayda 2bin vereceksek biz nasıl ödeyeceğiz kirayı diye düşüneceğiz bu seferde.

yani yine biz fakiriz diyeceğim ama linç yerim herhalde.
her şey pahalı +1
bir de tartışılır, sağlık ve daha önemlisi ruh sağlığı ucuza kaçılabilecek bir konu değil. ayrıca yetişmiş, bu alanda gerçekten tedavi sağlayabilecek uzman sayısı az.
bunları göz önünde tutarsak, piyasayı da bilen biri olarak 300 iyi bile diyorum.
bir de şöyle bakın bu tedavi sürecine, diş yaptırmak gibi ya da nebileyim bir şeyi tamir ettirmek gibi. toplu halde düşünün.muayene ücreti olarak değil de 5-10k verip kurtulacağınız bir ihtiyaç gibi.
dalga geçmiyorum ama eski mutfak dolaplarını değiştirmek için 10k bütçe ayırmak gibi yani.

"diğer yandan, bu insanların da sizin derdinizi dinlerken "kirayı bu ay nasıl ödeyeceğim?" diye düşünmemesi gerekiyor."

güldüm buna. kira derdi çeken psikolog/psikiyatr/terapist var mı bu ülkede ya da dünyada? en yeteneksizi bile orta üst sınıf hayatı yaşıyor. gözü açık olanlar direkt zengin statüsünde zaten. ben henüz geçim sıkıntısı çeken psikolog görmedim.

bilakis terapiye ihtiyaç duyan insanın derdini anlatırken "kirayı bu ay nasıl ödeyeceğim?" diye düşünmemesi gerekiyor. bir meseleye ancak bu kadar tersten yaklaşılır.

sonuç: evet pahalı. orta gelirli biri olarak, delirmeme ramak kalmadıkça asla içime sinerek psikoloğa terapiste vs. bu parayı vermem.

Yukarıda bir cevap yazmıştım; buraya da yazayım.

Günde çok fazla danışan alamıyorsun zaten; zihinsel olarak yuk bir durum. Her seans öncesi dosya okuma, seans sonrası kendin için ufak rapor yazma, seanslar arasına az da olsa ara koyma vs gibi durumlar oluyor. 'Haydi bakalım sıradan alalım sizi' gibi bir durum olmuyor yani. Odaklanabilmek ve kaliteli seanslar geçirebilmek için aralıklı çalışmak şart.

Sonrasında terapistlerin (hem psikolog hem psikiyatrist) terapi eğitimleri bayağı maliyetli ve hiç bitmeyen, sürekli kendini revize eden bir süreç. Bu yda seans ücretlerine etki ediyor haliyle. İnsanlar 15000 lira yüksek lisansa pahalı derken terapistlerin bir eğitimi o kadar nerdeyse.

Üçüncü olarak da terapiye giderken biraz zorlanarak gitmelisiniz zaten (seans basi 1000 lira olsun demiyorum) seansı 50 lira olan bir terapist sizi maddi olarak çok zorlamaz; bu yüzden ayırdığınız zamanı da çok onemsemeyebilirsiniz. Sadece turkiye'de değil, tüm dünyada böyle.

Seansı 500-600 lira olan psikolog az zaten; psikiyatrist var. Psikolog o kadar yüksek ücretle seans yapıyorsa gerçekten ekstra bir durumu vardır. Istanbul'da genelde 300-350 lira arasında değişiyor; 250ye kadar düşen yerler var.

Ha bana kalırsa buna devletin el atması lazım. Seans ücretinin yarısını sigorta karşılasa bu kadar sorun olmaz. Onun dişinda durum bu. 50-100 liraya danışan alamazsınız.

11 yıldır devlette çalışan bir psikolog olarak soruları alabilirim. hastanede terapi başvuruları olabiliyor. ancak her hastanede oda sıkıntısı var. bakanlık doktor bakanlığı, psikolog tehdit unsuru gibi görülüyor. personel dağılım cetveline göre her ilçe hastanesinde bile ortalama en az iki psikolog bulunuyor. onları da hasta haklarına vb benzer yerlere atabiliyorlar. sevk zinciri de şöyle ilerliyor. mhrs'den psikiyatriye başvuruyorsunuz. görüşme ihtiyacınız varsa, psikiyatrist de halden anlayan biriyse psikolog yönlendirmesi yapıyor. alacağınız hizmet ise hastanenin ortamı, psikologun motivasyonu gibi değişkenlerce belirleniyor. konuyla ilgili soruları olanları alabilirim.

Kot ceket bir tek mini etek ve elbise üzerine yakışan bir şey bence.

Slim fit?

rengi aynı olunca kötü oluyor sadece. yoksa kotla giyilir. bence de siyah kot.

perfumeaddiction.com

Birde siz kokusunu alıyorsanız teninize nüfuz etmiş demektir. Ve kokuya da alışmış oluyorsunuz. Başkalarına koku belli bir süre sonra geliyor mu onu sorgulayın

edtnin kalıcılığı zaten 3-4 saattir. edp daha kalıcıdır.

Yikanmali bence.

Yıkanmalı ama yıkamam. Nereye asacaksın nerede kuruyacak. Çok zor.

kolalı olduğu için kir tutmaz. yıkansa iyi olur ama yıkanmasa da olur.

ben bir süredir yeni aldığım her şeyi yıkıyorum.

düşün ki fabrika ortamından gelen şeyin içine gireceksin..

kim bilir o çarşaf belki yere düştü.

evet, yeni kumaşlar belki en çok ilk yıkamada boya atıyor.

pantolonu falan yikamadan giydigim oluyor da carsafi yikardim agzim yuzum degiyor neticede.

Üreten firma onu paketlemeden yıkamaya gönderiyor zaten. O yüzden çok gerekli değil bence. Ama yikamaktan zarar gelmez elbette.

Üstünde yıkamadan kullanmayın yazıyor ama Bi kere yıkamadım hiç birşey olmadı.

kesinlikle yıkayın

Ben aldığım her şeyi kullanmadan önce yıkadığım için oyumu yıkamaktan kullanıyorum. Bir de yıkanınca ne güzel mis gibi temiz temiz kokuyor.

anneler yikar, bekar erkekler yikamaz genelde.
ben belirgin bir kokusu yoksa yikamam.

İlçelere göre değişiyor tarihler. O tarihlerde her yerde sınav yok yani.
Mesela Bahçelievler ilçesinde bu ay 15-16, 22-23 ve 29 Şubat'ta sınav olacak.
Başka bir ilçede de 1-2, 8-9 da sınav olmuş olabilir.

Bir dönem yeni mezunlara diğer dönemde çift dikiş kalanlaraydı geçen sene. Tabi farklı bir ilde...

1-) Fotoğrafa sağ tuş > Resim adresini kopyala
2-) www.google.com
3-) Görselle ara butonuna tıkla.
4-) Görsel URL'si yapıştır.
5-) Crystal Reed

Edit: Daha kolay bir yolu varmış, şimdi sayende keşfettim. Fotoğrafa tıklayınca sağ tuş > google içinde resim ara deyince de aynı işi yapıyormuş. Chrome kullanıyorum.

Telefonda image search yapamiyorum. Tesekkur ederim

Mobilde de arama yapılabiliyor. Açtığınız sayfada ayarlardan masaüstü görünüm moduna alarak.

Crystal Reed imiş tren wolf da oynamış.

Hayat zor, zorluklara göğüs gerip daha iyi günlerin geleceğine inanarak çalışmaya devam etmek zorundasın.

Eski duyurularını da dikkate alıyorum .Kendi tecrübelerime bakarak diyebilirim ki ; zor bir yoldasın ama y-zor bir yolda olman yanlış yolda olduğun anlamına gelmez, diyorum sana. Üç vakte kadar aydınlık görüyorum senin için. Ayrıca yaş olayına hiç takılma bazen hayatta öyle beklemeler yapıyor ki insan, o 3-5 yıl farklar kapanıyor tekrar açılıyor tekrar kapanıyor. lig uzun bir maraton. şimdilik fikstürün zorlu kısmındasın.

benim sahip olamadığım birçok şeye sahip diye gıpta ettiğim arkadaşım hayatına son verdi. yarın ne getirecek çok belirsiz bazen. belirli olan ve keyif veren şeylerin tadını çıkar. hayal kurma, plan yapma umut etme demiyorum ama geleceğe şimdiden üzülerek şimdiki tatlarını zehir etmek kendine yapacağın en büyük kötülük zannımca.

kimseden akil alma. kendin kesfet, kendi cevaplarini kendin bul.

beyin dogasi geregi hep bir otorite arar. bunu oncelikle farketmen lazim. otorite yaratma.
insanlarin cogu sistemin sonucu. sistem nedir? beynimiz okullarda ve toplumda mekaniklesti, herkes ayni yoldan hayati yasiyor.
bir sey yapmak icin birinin bize soylemesi lazim. cunku onun soylediginde bir guvenlik bulur beynimiz. isin ilginci su ki, gercek tam tersi.

Umudunu kaybetme, bi dahaki sefere. Çoğu kişi seninle benzer durumda bunu da unutma. Kimsenin hayatı kolay değil ve herkes pek çok yönde çalışıyo çabalıyo. Bırakırsan sen bilirsin, hayatın bu defa komple kayar. Şimdi de çocuk gibi ağlamayı kes, kaldığın yerden aynen devam.

Sınavın içeriğine ulaşma şansın varsa ve sınava bir daha girme durumunda tabi, merde hata yaptığına bak. Çalışma yöntemini de Bi gözden geçir. Yurt dışına çıkmanın tek yolu erasmus değil tabi. Artık zaman değişti gerçi ama kuzenim seksenler de İngiltere ye gitmeyi kafasına taktı...bi şekilde gitti. Orda bulaşıkçılık da yaptı, vatandaşlık aldı. Şimdi düze çıktı Bi hırvatla evlendi 2 çocuğu var.

üniversiteyi 27 yaşında bitirmek büyük problem değil. mezun olduktan sonra çok sikindirik bir şeye acayip moral bozmuşum diyeceksin. aynı senin gibi çalışırken okudum bende ama tatlı bir anı olarak kalıyor bittiğinde emin ol:)

yurtdışına 28 yaşında gittim yanlış hatırlamıyorsam ilk kez. şu anda avrupada neredeyse görmediğim ülke kalmadı:) o yaşlarda bu yaşta yapmazsam tadı olmaz kafası oluyor biliyorum ama öyle değil :) her yaşta yaptığın şeyin tadı o yaşta tadı çıkıyor. insanoğlu öyle bir şey. lisedeyken aha en çok eğlenilecek dönem bu, üniversite oluyor hayır bu, mezun oluyorsun biraz para görüyorsun aha bu diyorsun. kısacası öyle bir zaman dilimi yok. bu zaten dertlerinin en dandiği afedersin :)

burada esas olay hedef belirleyip o yönde yalpalamadan ilerlemek. tam tutturursun tutturamazsın o ayrı. ama bir hedef bulup ona yönelip görevi tamamlamaya çalışacaksın. ilk hedef okul bitirmek olabilir mesela. madem hala üniversite okuyorsun, her şekilde kendini geliştirebilirsin. sadece okuduğum meslekle de sabit kalma, farklı farklı şeylere de yönel. çok yönlü bir insan olarak mezun olduktan sonra kaç yaşında mezun olduğunun düşündüğün kadar da bir önemi yok.

çıkarır. tam katı olmayan yiyecekler de sıvıdan sayılıyor havacılıkta.

bagaja verebilirsiniz sadece

güvenlikten geçmez, çöper gider. mundar olur.

Yumurta da almıyorlar otobüsle git.

ben de alınmıyor diye biliyordum da 3 gün önce thy uçuşunda önümde adamın elinde bal peteği vardı haha.

yasak ama o nasıl aldı bilmiyorum sen riske girme

kimseyi kendimden nefret ettirmemiş olmak sanırım. şu hayatta beni anıp "şerefsizin tekidir" diyecek kimse yok diye tahmin ediyorum.

@Bruce tam diyeceğimi yazmış. Buna ek olarak kimsede kötü bir anı bırakmamaya gayret ediyorum. Bitireceğim ilişkilerde(özel hayat, sosyal hayat vs) bile saygılı ve olabildiğince "doğru" bir şekilde bitirmeye çalışıyorum.

tinder'da 3500 tane eslesmesi (gostermisti hakikaten yuh demistim) olan bir kizla yatmam. kiz resmen piyango cekmis ve ben cikmisim :D

Arkadaşlarımın beni başkalarına tanıtırken "Her şeyi bilen bi arkadaşım var diyodum ya, işte bu" diyerek tanıtması. Okuduğum fakülteyle (Tıp) ilgili ortalama denecek bir bilgiye sahipken, coğrafya, tarih, siyaset, kültür vs pek çok konuda binlerce ıvır zıvır bilgiye sahip olmam ve bunun başkaları tarafından(ki önceleri bunu niye biliyosun diye laf sokuyolardı, hala arada sokuyolar ama artık hoşlarına da gidiyor) takdir görmesi sanırım hayatımdaki en büyük başarım.

18 yasinda evden ayrildim, 18 senedir bir sekilde yurtdisinda sancagi dusurmeden devam ediyoruz. bu sene itibariyle yurtdisinda gecirdigim zaman tr'de yasadigim zamani gecti. sanirim artik gercek bir gocmenim.

dilimi burnuma değdirebiliyorum

dilimi yuvarlayabiliyorum.

1. Türkiye'ye 10.000 km mesafedeki uzak zor bir coğrafyada 4.5 yıl çalışmak ve yaşamak.
2. Yurtdışında zor durumda kalmış Türk vatandaşlarına yardım etmek
3. Tüketici haklarına ilişkin çetrefilli bir meselede avukat desteği olmadan uluslararası dev bir elektronik perakende zincirini mahkemede dize getirmek
4. 28 yaşında kendi imkanlarıyla ev+araba sahibi olmak
5. 3 yabancı dili çok iyi düzeyde konuşabilmek
6. Kısa dönem de olsa muvazzaf olarak askerlik yapmak

İki çocuğu sağsalim büyütmeye devam edebilmek.

6 madde yazan arkadaşın yazdıklarından çok etkilendim. o yüzden bir madde daha eklemek istiyorum.

kulaklarımı (istediğimde) oynatabiliyorum.

türkiye'de yaşıyorum. ulan bundan büyük bir başarı olabilir mi? gerisi faso fiso.

aslanlar gibi iki kedi büyüttüm, biri 12 diğeri 8 yaşına geldi. maşallah nazar değmesin.

+5 yıldır sevgilim var. evet aynı kişi, evet hiç ayrılmadık. çevreme bakıyorum da, galiba bu aralar insanlığın en büyük başarılarından biri bu. gerçi daha çok sevgilimin başarısı sanırım. bana kalsa en basit "selam/naber" seviyesi arkadaşlık ilişkisini bile yürütemeyebiliyorum.

şu an çalıştığım işi üniversiteden mezun olmadan önce buldum, hem de okuduğum bölümle alakalı bir iş. ama tabi bu dediğim 6 yıl önceydi, o zamanlar eski türkiye idik. o yüzden başarı olarak saylanmaz herhalde.

zayıfladım, 12 kilo birden. hem de 4-5 ay içinde. kolay gibi duruyor deemi? valla oldukça kolaydı evet. şuraya zayıflamak isteyenler için mini tavsiye bırakayım, biraz angelus okuyun, ya da ketoyla ilgili bir şeyler.

nasıl yapıyorum bilmiyorum ama sanırım kendime çok iyi bakıyorum. en son belki 10 sene falan önce grip tarzı mikroplu virüslü bir hastalık geçirmişimdir, hatırlamıyorum. bazen burnum akar-ertesi güne geçer.

---

@bruce ve amaranta'ya özendim. onların dediğini diyebilmeyi isterdim. maalesef o kadar melek olamadım her an. sinirliyken ben ben değilim. bilerek ve isteyerek kırıyorum bazen insanları söylediklerimle. bu da başarısızlığım olsun o zaman.

kaçkarlar ultra maraton'u spesifik antrenmansız tamamlamak

açılın süper kahraman hikayesi geliyor; vatman olmuşluğum var.

okurken yurda dönmek için ankara beşevler metrosunda bekliyorum. bi yavru kedi sesi. karşıdaki platformda raylara oturmuş. merdivenlerden çıkıp karşı platforma indim. baktım ufukta tren farı gözükmüyor atladım aşağı. yaramaz kaçmaya çalışıyor ama yavaş koşuyor. yakaladım. lan platforma çıkamıyorum. tek elimde kedi, bıraksam tekrar düşebilir falan. bi Allah'ın kulu da gel kardeş ver elini demiyor. neyse çıktım bi şekilde. üst katta görevli odasına bi girdim güvenlik kamerasından beni izliyolarmış. hehe oraya mı inmiş yine kerata diyolar. bi poşet verdiler, kardeş uzağa götür sana zahmet dediler. yurda geçem süt verem diye platforma inmiştim ki bi kadın ağlayarak yaklaştı, dişi mi diye sordu, çok sağ ol ben alayım onu dedi aldı gitti. bu. sonuçta can.

10 senedir ölmeden motosiklet kullanmak

Ekstra patatesli hamburger. Bol patates bira yap.

Bu seçeneklerden pizza. Ama ben lahmacun ya da acılı adana isterdim.

2 porsiyon iskender.

ici cheddarli dominos extravaganza pizza yanina cikolatali sufle afiyet olsun

benim için lahmacun arası adana ye. ama sanki hiç bulamıyormuşsun gibi ye.

Yumurtadan omlet pizza bozması birşeyler yap.

duyuruna çok güldüm:) gerçi vakit olmuştur ama şöyle bol çikolatalı browni tatlı seviyorsan:)

toplumun yüzde 60 70i böyle sürekli konuşuyor ve sürekli kendini anlatma isteği. artık irrite oluyorum bu çoğunluktan. kaçıyorum.

Ben hayatımdan çıkarıyorum.

İlaç tedavisi alıp alanında uzmanlaşmış olanların muhabbeti acayip çekiliyor. Hatta özlüyorum.

Alanında hepsi uzman zaten, uzman olmadıkları bişe yok maşallah

Hayalkahramanlari.com bir gün sonra 500 km mesafeye getirmişti. Ama 2 yıl önceki durum bu. Şikayet var dan bir kontrol edin isterseniz.

2017 yazında 2500 liraya kayıt oldum harc ucreti falan dahildi cebimden başka para çıkmadı ama sınavlardan kalirsan 350 civari tekrar girmek için para ödüyorsun. kursa haziran sonu başladım Eylül’de yazili ekimde direksiyon sınavına girdim. Yazılı sınavdan kalanlar 1 hafta sonra e-sınava girip benimle aynı dönem direksiyon sınavına girebildiler. Ablam direksiyon sınavından kaldı 1 ay sonra tekrar girebildi anca. Sinav tarihleti dönenlere gore degisebiliyor en iyisi bi kursu ara sor onlar simdi kayıt olursan en yakın su tarihteki sinava girebilirsin diye bilgi veriyor zaten.

2019 ocakta yazıldım. 300 peşin ödedim kurs parasını. 350X4 taksit senet yapıldı. e- sınav ücreti 80, direksiyon sınavı 110 tl. teorik kurs 10 gün sürdü akşam 6-8 arası, bittikten bi hafta kadar sonra e sınav oldu e sınavı geçtim. kalırsan tekrar başvurup giriyorsun milli eğitimlerde oluyor u sunav zaten.
direksiyon dersinden bir ay sonra, bizim orda genelde ay sonuna denk geliyor, direksiyon sınavı oluyor hafta sonu
ilk sınavdan kaldım. bir dahakine de şehir dışında olduğum için girmeyeceğim toplam 4 hakkımız bir sefer de rapor verme şansımız varmış. rapor verdiğinde girmiyorsun ve ücret ödemiyorsun. bu arada ilk sınavdan kaldığım için 2. ve sonraki sınavlarda 330 tl ödüyorsun (sınav + 220 tl ek direksiyon ders parası).

Onune gecebilecegin bir durum yok. Ya spam a atarsin ya da bir mail hazirlayip, her gelen firmaya atarsin. Benimle alakasi yok ve benim iznim olmadan bana mail atiyorsunuz. Bir daha ki mailde veya baslayacak olan reklam maillerinde konuyu yargiya tasiyacagim. Tum sistemiminizden silin falan diye. Kopyala yapistir ile atarsiniz firmalara. Kisilere soyleseniz kalkip gidip sildirmezler Sildirseler de firma elbet saklar.

spam iyi fikirmiş. snapchatçi kızın da şifresini değiştireyim...

ben tam anlamadım. şimdi senin mail adresin [email protected] bu adres sendeyken başkası da mı alıyor? başkası almıyorsa nasıl snapchat hesabı alabiliyor? ya da insanlar o maili alamadan ve o mail adresine giremeden neden banka için kullanıyorlar?

aynısı başımda rahat bir 4-5 senesi var, kişilerden gelen maillere; gerizekalı size yanlış mail veriyor ulaşmak istediğiniz kişinin maili şu kendisine de mailini yanlış verdiğini söyleyin diyorum. hesap açma olmadı bende neyse ki insanlarla uğraşıyorum.

aynı dertten yıllardır muzdaribim. bazen eğlenceli oluyor ama çoğu zaman can sıkıyor. bankaları arayıp haberdar ediyorum kısa sürede sistemden kaldırıyorlar mail'imi. Kampanya mailleri falan olursa maillerin altında yer alan "bana mail göndermeyin" seçeneğini seçiyorum mail gelmiyor. faturalar biraz sıkıntı. onun için de iki kez türk telekom'a yazdım. ikisinde de kaldırdılar ama kontrol mekanizması sıfır. bir tane de gmailini benim outlook'umla ilişkilendirilmiş youtube hesabı var. arada sırada mesaj atıp veledi tehdit ediyorum, kapatırım lan oyun kanalını mail adresini değiştir diyorum. bunun dışında yapabileceğim bir şey yok youtube üzerinden.

bu gibi sorunlar email adreslerinin doğrulanmasını gerek görmediklerinden oluyor.

www.eksiduyuru.com

:)))))

Bende de aynı dert var.


Banka mailleri geliyor hep. Bir seferinde adama ulaştım sıkıntıyı dile getirdim ama hala devam ediyor. Adamın mali durumuna hakimim artık.

Baska sekilde bir mail al. Kalici cozum.

@konusma olayi yanlis anlamissin

Spam işi mantıklı değil, atıyorum Turk Telekomdan gelen sana ait olmayan mailleri spamladın. Ama sana ait olan turk telekom maillerini nasıl alacaksın, onlar da spama düşer bu sefer.

mahkeme kararıyla adını soyadını değiştireceksin, olup bitecek. s*k kadar dertleri büyütmeye ne meraklısınız be

sik kadar dertleri buyutmeyin diyo, sonra da mahkemede adini degistir diyo. uhasduasduadha.

Şöyle bir mail gelince hsbc'den ve bankayla da bir alakan yoksa olayı çözene kadar epey bir kafana takılıyor.

Sayın XXX XXXX,

Haziran ayı Kredili Mevduat Hesabı ekstrenize ait özet bilgiler aşağıda bilgilerinize sunulmuştur.

Ekstrenize ait detay bilgilere ulaşmak için Ekstreniz butonuna tıklayarak HSBC Bank Bireysel İnternet Bankacılığı’na veya Kart İşlemlerim’e giriş yapabilirsiniz.


Dönem Borcunuz: 333.18 TL
Min Ödeme Tutarı: 4.85 TL
Son Ödeme Tarihi: 31 Temmuz 2015

Böyle bi evliliğe çocuk neden?

ikinci bekar evlenen kocanın hiç çocuğu yokmuş!!!

bence bu çiftin en doğal yollarla çocuk sahibi olması bile etik değil. çocuğa yazık.

25 yaşında 4 çocuk!! gerisini okuyamadım :/

25 yaşında, 4 çocuk 2. evlilik, taşıyıcı annelik dayak, bebek düşmesi, kuma, satın alma, tüp bebek, 10 yıl sonra... şu anda beynim semazenler gibi dönüyor.

illa her arkadasa sen deme mecburiyeti yok ki, siz diye hitap edilecek, hanim bey eki ile ismi zikredilecek arkadaslar da olabilir ki var boyle iliskiler, her arkadaslik yapis yapis olmak zorunda degil. zaten turkiye'de herkes birbirine sen demeye baslamisken bari sizin iliskiniz biraz saygideger bir arkadaslik olsun.

Karşı taraf 'siz' diye hitap ettiğinde 'sen demenizi tercih ederim' diyebilirsin. Karşı taraf da aynı şeyi ister çok büyük ihtimalle.

bir ara "bana sen diyebilirsiniz bu arada" deyin ama ilk sen hitabına geçen siz olmayın sakın.

@j r r tolken hayrani
Dil alışkanlığı. Diğer meslektaşlarıma da aynı biçimde "hanım"lı konuşuyor. Sadece çalışmaktan çok zevk aldığım birisi. sohbetinden de keyif alıyorum. Niye böyle mesafeli takılıyoruz onu anlayamıyorum. Sınırlara saygılıyım zaten. Sadece daha relaks olsak keşke...

üstün sayilabilecek biriyse sen teklifinin ondan gelmesi gerekir, hele ki baskalarina da siz diye hitap ediyorsa.

üniversitede tez hocam bana "sen"i teklif etmisti. daha sonra dersine girdigimde bana "pilav sen söyle" derken diger ögrencilere "x bey/y hanim siz söyleyin" demesi cok garip geliyordu. ben öyle olmadigini bilsem bile diger ögrencilerin hocanin benle senli-benli olacak kadar samimi oldugunu ve bu yüzden zaman zaman kayirabilecegini/kayirdigini düsünmesinden cekiniyordum.
bu sahsin da böyle bir düsüncesi olabilir ve o yüzden herkese ayni sekilde hitap etmeyi tercih edebilir.

Nezaket iyidir; ben sorarak "sen"e geçme taraftarıyım.
Bana sen diyebilirsiniz.

mesela bu kitap hangi bölümde okutuluyor bir söylesen belki yardımcı olabiliriz?

direkt psikiyatri kitabı var mıdır bilmem ama bu dersin okutulacağı bölümlerden birisi olan tıp fakültesindeki kitaplar şunlar;

1- Ruh Sağlığı ve Hastalıkları. Halise Devrimci Özgüven (Editör); Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Yayınları.
2- Kaplan & Sadock’s Synopsis of Psychiatry. Benjamin J. Sadock, Virginia A. Sadock (Editors); Lippincott Williams & Wilkins.
3- Textbook of Psychosomatic Medicine: Psychiatric Care of the Medically Ill. James L. Levenson (Editor); The American Psychiatric Publishing.


bbs.ankara.edu.tr

1- nadirkitap.com'da bakacaksınız veya çok önemliyse kitabın yazarına soracaksın telefonla.

www.halisedevrimciozguven.com

2- www.guneskitabevi.com

378 lira ney la :/

teşekkür ederim. Tıp fakültesi veya psikiyatri uzmanlık da okutuluyor.

ilk anda karar verdim, uc bes saniye surmustu

esas soru ne zaman vazgectigimiz

elektrik çarptı.

askerliği tecil edildi. niye bekleyelim dedim.

Görünce anlıyorsun +1
Uzun yıllardır tanıyormuşsun ve yıllarca yanında olacakmış gibi hissediyorsun.
Bu sadece his kısmı tabii ki.

Sonrasında ise sana olan davranışları tetikliyor. Ben bu süreçte hiç acaba demedim.

ciddi anlamda bir bakışı bile yetebiliyor. çaresiz yada mutsuz olduğunda senin mutlu olman için çabalıyorsa o anda karar verilir.

bugüne kadar hayatımda aldığım hemen hemen bütün kararlardan pişmanlık duydum, ileriyi göremedim ama herhalde en doğru karar bu oldu..

kredinle kartı kapatman arasında bi ilişki yok, kartı kapatıp taksitlendirebilirsin.

yeni yasa çıkıyor kredi kartı bakiyelerini 72 ay'a kadar taksitlendirebiliyorsunuz. Onu kullanın.

@nuka kola ne zamana çıkar sizce?

gönderdikleri ayakkabının birinin numarası farklı olmasından firmanın battığı bilgisine ulaşamayız. eldeki tek veri ayakkabının numarasını yanlış göndermiş olmalarıysa cevap hayır batmıyorlar. diğer veriler neler? indirim kuponu da gayet gönüül almaya benziyor iste.

Batma değil, üstüne büyümüş bile olabilirler. Yoğunluktan çalışanları zor zamanlar yaşıyor olabilir.

bir sonraki siparişte de bir teki farklıydı bide ilk mesaja eklediğim resimdeki biçimde iki aynı teki gönderdiler.

batıyor olabilirler, idealtepe sahilde açtıkları mağazayı kapattılar. sözlüğe bakarsan bir sürü insanın satın aldıkları ürünlerin gelmediğini yazmışlar birileri de siparişlerinin iptal edilip para iadesi yapıldığı yazmış.

@hernezıkkımsa, bir sürü avmde mağaza açmak şirketin mükemmel yürütüldüğünü ve şirketin büyüdüğünü göstermez, hatta sırf bu hamleleri batmalarına bile sebep olabilir.

eşin kullanacaksa güvenlik de önemli diye o fiyat aralığındaki bmw'lere bak diyecem ama yakıt üzer.

renault megane ya da clio
ford fiesta
honda cazz

Mercedes B150, başka bir şey bakma.

35.000e hyundai i20 aldım. Otomatik benzinli 2010 model ve daha 70.000km bile yapmamış.

Şimdilik memnunuz.

benzinli 2008-2010 otomatik golf alabilirsin.

www.sahibinden.com

not:ilan ile alakam yoktur örnek olarak gönderdim.

Ailesinden öyle görüyordur. Evdeki ortam öyledir.

erken baslamis yegeniniz. bagirmalar, vurmalar kendilerini ifade edememelerin sonucu. buyuyunce gecer. tepki vermemek lazim. ses tonuna dikkat etmek lazim. sakin sakin anlatmak lazim.

Öyle değil mahone.

Mobilim, şunu da ekleyeyim; evet bu normal de olabilir bilmiyorum, normal mi? Ya da bir sendrom falan mı?

ailede görüyordur.

yeğeniniz olsa da ailede içeride olanı bilemezsiniz.

konuşamadığı için kendisini bu şekilde ifade etmeye çalışıyor. Engellenmişlik yaşıyor. O davranışın sönmesini istiyorsan pekiştirmeyeceksin; ne demek bu: bunu yaptığında ilgi alaka göstererek (yapmaması yönünde de olabilir) gelecekte tekrarlasam yeniden ilgi alırım algısını yaratmayacaksın.
ikincisi dikkati farklı yöne çevirmek. dikkat uzamı zaten oldukça sınırlı. sinirlendiren olgudan oyuna vb yönlendirilebilir.

1 yaş çocuğun temel ihtiyaçları belirlidir. 1. uyku (en önemli)2. beslenme(su ihtiyacı sıcak gözetilecek sık sık ikram edilecek) 3.sevgi/oyun bunlar karşılanmıyorsa hoşnutsuzluk artacaktır.
tüm bunlar kâr etmiyorsa gelişimsel bir bozukluk olabilir. Varsa çocuk psikiyatri yoksa işinin ehli bir çocuk hastalıkları uzmanı görmeli.

benim yeğen de yapıyordu. istediği bir şeyi yapmazsak kendini yere atmalar, kendine tokat atmalar falan. evde kimseden de görmedi böyle bir şey.

bir pedagog yardımı almanız yerinde olur. böyle hassas durumlarda çocuk psikolojisi hakkında eğitimsiz birinin çocuğa herhangi bir yaklaşımı farklı travmatik sonuçlara yol açabilir.

@margi kleinjan'ın dediklerini demeye geldim.

böyle davranışlar gayet normal. vücudunu, sesini, elini kolunu tanımaya çalışan bebek başlangıçta bunları tanımaya başlarken böyle şeyler yapar. ama etrafındakiler bunlara abartılı tepkiler verirse (bakışlar, duruşlar, vb.) bunları alışkanlık haline getirir ve sürdürür.

öyle tıbbi yardımlık bir durum yok gibi, sakin olmanızda fayda var.

ama alışkanlıkla ilgili bir durum olduğu için sizin çözmeniz zor; sürekli yanında kim varsa, onların tepkilerini değiştirmeleri lazım.

bir de etrafından görüyor olabilir; bu durumda taklit etmesi muhtemel.

bebeği kendini ifade etmek için sesler çıkarmaya, el-kol hareketleri yapmaya; kendini böyle ifade etmeye yönlendirmelisiniz. vurmaya başladığı anda görmezden gelebilir ya da doğrudan dikkatini dağıtabilirsiniz (aaa oyuncak mı o?).

1 yaşında bir bebek herşeyi anlar. gergin insanları, siniri, bağırmayı, kızmayı, öfkeyi, ... bu yüzden bebeğin bulunduğu ortamı ve ortamdaki insanları rahat ve mutlu tutmak önemli olabilir.

hiç alakası olmayabilir ama geçen gün 1 yaşında çocuğu olan bir arkadaşımla sohbet ederken işitince çok ilginç gelmişti, "high need baby" diye bir kavram varmış. bir araştırın belki işinize yarar.

ösys yeni kayıt bugün başladı ama olmuyor :(

allah analı babalı büyütsün. ben de heyecanlandım :)

www.pudra.com

liste de herşey var nerdeyse. diş çıkarıcakmış baya zor geçebilir o dönem, dikkat etsinler.

kıyafet çok almasınlar, çabuk büyüyo bebekler.

aklımda direkt burundan sümük çeken alet geldi ama allan'ın listesinde varmış zaten.

dis cikariyor madem, dislik alin. yazik kasiniyordur damaklari. gerci disleri bozuk cikariyor diyenler var ama ne benim ne de kardesimin disleri bozuk. kemirip kemirip gezmisiz oysa.

Tesekkurler iyi dilekler ve oneriler icin. Ancak benim asil sormak istedigim 2 3 gun gibi kisa bir sure icinde en olmazsa olmazlari temin etmek. Bunun gibi listeler var evet ama sonucta zamanla alacaklar. En acilinden bir besik, biberon, belli basli kiyafetler, oto koltugu vs. O burundan sumuk cekme aleti gibi kisa sure icinde en ise yarayacak seyler nelerdir? Su an kendisi sokta oldugu icin dusunemedigi seyler olacaktir.

Calpol surup ve calgel jel. Ateşi çıkar bebisin, ateş düşürücü bulunsun. Calgel de dişlere sürülür

Ilk önce eğer varsa öyle bir şansları annelerinden birini ilk zamanlar Yanlarına çağırsınlar. Hem el alışkanlıkları hem de sakinlikleri var. Yoksa kadınlar çok Telaş yapıyor herşeye.

Ikinci olarak 6 aylık bebek anne sütü alamayacağı için ek gıda alması gerekiyor. Buna göre başta günlük yoğurt tedariği sağlanmalı. Benek için Kaşık kap biberon. Bez, alt Değiştirme bezi, body, banyo malzemeleri (küvet, şampuan, Sünger, havlu vs gibi), kullanıyorsa emzik. Ateş ölçmek için iyi bir alet, Tırnak makası, az da olsa dikkatini çekecek oyuncak.

Ilk aklıma gelenler,

ayy, çok heyecanlı :)) bir bebek daha yuva buldu, ne güzel haber bu.

mama, biberon, bez, çarşaf, pikev eya yaşadığınız yere göre battaniye, yastık, mama önlüğü, su bardağı, elektrik prizlerine koruyucu kapak, derece, pişik kremi, ateş düşürücü, meyve rendesi, ağız silme mendili ilk etapta yeterlii olur.

güle güle büyütsünler.

Süt anne bulsa da çok güzel olur. Ama bebek kurumdaysa emmiyordur muhtemelen. O yüzden formül mama, biberon temizleyici, bebek bezi alt değiştirme( kullan at lar da pratik) en temeli. 6 ayda itibaren tadım günleri başlar 3 er gün buharda pişmiş mevsim Sebzelerinden başlayarak alerji riski olmasın diye tattırabilir.hayatın bebek suyu var, o da ideal. Zaten yemeğini hazırlama, uykuya hazırlama, banyo bide ufak oyunlar olacak uğraşları o kadar.:)

negzel haber oldu o öyle. bence bir duyuru aç bebelerin eskilerinden yağdıralım arkadaşına. sonra zamanla alırlar.

banyo küveti önemli, bebek havlusu/bornozu gibi bişey fena olmaz. burun aspiratörü şart.

termometre, diş kaşıyıcı, bebek yatağı ve çarşaf, taşımak için puset/ana kucağı, bebeğin odası uzaksa telsiz/kamera,

@babilbaligi aklima geldi ama arkadasima bazi seyleri ikincibel alabilirsin dedigimde pek sicak bakmadi, kimin kullandigini bilmeden icime sinmez vs dedi.biraz obsesifligi vardir boyle dusunmesi dogal.
Bir yanit daha vardi, silinmis nasil oyle aniden oluyor haberleri yok muydu diye sormus birisi. Yanlis anlasilmalara mahal vermemek ve illegal bir is oldugu dusunulmesin diye aciklamak istedim. Yuvadakiler cocugu almaya karar verirseniz 6 ay mahkeme surer demisler. Onlar da hep cocuk gelmeden once 6 ay vaktimiz olur hazirlaniriz diye dusunuyorlardi. Görmeye gittiklerinde hemen de alinabilecegini ogrenmisler, bu surecte mahkeme devam edecekmis. Onlar da bebek yuvada kalmasin bir an once ailesine kavussun diye birkac gun icinde almayi dusunuyorlar. Ben bir 15 gun vakit kazanip hazirlanmalarini onerdim, sonucta psikolojik olarak da kendini hazirlanasi lazim ama bebegin oyle bakislari varmis ki, orada kalmasina gonulleri razi degil. Buraya cevap yazan, guzel duygularini paylasanlara cok tesekkurler. Ne guzel insanlar var, hep var olun.

Lince gelecekseniz değil mi? Burda sadece bir önermeden söz ediliyor. Annelere kotu bir şey söylemedim.

Feminist misin bacım sen. :D

Annelik kötülenecek bir durum değil, annesiz doğan yok çünkü.

e yüce de ondan. ne diye lince gelelim?

bu kadar yüceltülmesinin nedeni ortadoğu topraklarında kadının annelik harici bir kimlik kazanmasının çok zor olması ve anne olunca kıymete binmesi, kutsallaşması saçma sapan şeyler. Ama aşağılık bir duygu da değil sadece sorumluluğu yüksek ve herkes anne olmamalı

Progesteron diye bir şey var. :(

Ayrıca anne için evlat tam bir yumuşak karın, belki de en zayıf noktası.

limoncello +1

instagram sayfalarina gir bilmemkimin karisi, bilmemkimin annesinden oteye gidemiyor kadinlarin kendini tanimlamasi, toplum ve devlet de bunun icin elinden geleni yapiyor, devlet 'erki' tepeden tirnaga kadini sadece anne olarak gormek istiyor, kadin ve aileden sorumlu bakanlik gitti yerine aile ve sosyal politikalar bakanligi geldi, anne olmayan kadin yarim kadin eksik kadin benzetmelerini surekli duyuyoruz zaten.
ancak annelik duygusu asagilik bir duygu da degil. isteyen olur isteyen olmaz, bu kadar basit, olani da olmayani da abartmamak lazim, herkes istedigi gibi yasasin.

limoncello +1
kassiopeia +1

anneliğin yüceltilecek bir tarafı yok. herkes bir şekilde doğuruyor ve iyi kötü büyütüyor çocuğunu. aynı şekilde bunun aşağılanacak bir tarafı da yok.

ben de en çok anneliğin bir içgüdüymüş gibi kaktırılmasına ifrit oluyorum. yıllarca içgüdü yalnızca hayvanlara has bir özelliktir dedik dedik dinletemedik, dilimizde tüy bitti. "kadınlar default olarak annelik içgüdüsü ile dünyaya gelir", bu kadar aptalca bir şey olabilir mi ya? misal ben çocuklardan nefret ediyorum ve onları ayak bağı olarak görüyorum. bu durumda anneliğe hala içgüdü diyebilir miyiz? tabii ki hayır.

her kadın doğurmak istemez. her kadın vücudu deforme olsun istemez. her kadın bebeklerin uğruna ölünesi çok şeker yaratıklar olduğunu düşünmez. inanmayacaksınız ama kadınların hayatta bazen çocuk doğurmak haricinde planları da olabiliyor. lakin bunu idrak edebilmek için bu coğrafyanın en azından bi' 200 yıla daha ihtiyacı var.

bir de şöyle bir konuya değinmek istiyorum. ben iş yerlerinde bu annelere yapılan pozitif ayrımcılığa çok kılım. sırf anneler diye her şeye hakları var bunların. sırf anneler diye çalışma saatlerini istedikleri gibi ayarlattırırlar (küçük bebeği olanları bu söylediğimin dışında tutuyorum ama iş yerimde 10-15 yaşında çocuğu olan kadınlar bile kafasına göre ayarlattırıyor çalışma saatlerini), kafalarına eser günlerce iş yerine uğramazlar (evet, kamuda çalışıyorum ve günlerini tamamen raporla geçiren kişiler hep bu kadınlar), herkese atar gider yaparlar, herkes onların her dediğini alttan alsın isterler, siz biraz laf edince de "ANNEYİM BEHHNN!!1!" diye üste çıkıp acıtasyon yaparlar. bayağı doluyum ben bu konuda anlayacağınız. şimdi eminim benim bu cevabımın altına "cnms çocuğun olmuyor diye kıskanıyorsun glba ;)))" falan yazan birileri çıkacaktır o yüzden peşinen söyleyeyim: vücudumda kalıcı deformasyon meraklısı değilim, günlerce uykusuz kalma meraklısı da değilim, en güzel yıllarım kusmuk ve kaka temizleyerek geçsin de istemiyorum. işten eve gelince sessiz ve huzurlu bir ortam istiyorum. her istediğimi her istediğim anda rahatla yapabilmek istiyorum. o yüzden sakın zahmet etmeyin.

@at girsin sozlugunuze

içgüdü kavramının tanımı: www.tdk.gov.tr

bir hissin içgüdü olarak algılanabilmesi için o duygunun türün tüm üyelerinde olması gerekir. annelik böyle değil. annelikten hoşlanmayan bir tane bile kadın olsun biz artık buna içgüdü diyemeyiz.

@at girsin sozluğune

Siz burada felsefe kasıyorsunuz ben ise gerçekleri konuşuyorum. Bilimsel olarak ele aldığımızda annelik bir içgüdü değildir. Bu bütün kaynaklarda böyle geçer, biraz araştırırsanız görürsünüz. Ama "ben böyle düşünüyorum", "bence şöyledir" diyorsanız buyurun öyle düşünmeye devam edin.

Bu linki şuraya bırakıyorum, vaktiniz olursa göz atarsınız: www.e-psikiyatri.com

Özetle şunu diyor: Annelik bir içgüdü değildir, dürtüdür. Eğer annelik içgüdü olsaydı tüm kadınlar düşünmeden etmeden bilinçsizce doğururdu. Tıpkı bir örümceğin ağ örmesi ya da kuşların göç etmesi gibi. Lakin doğurmamayı seçen pek çok kadın var. Çünkü böyle bir dürtüye sahip değiller.


Edit: @margi kleinjan, hayır Marmara Üniversitesi'de Levent Hoca'dan almıştık psikoloji derslerini. Bu konu hakkında sınıfta uzun uzun tartışırdık, bize anneliğin neden içgüdü olarak değerlendirilemeyeceğini anlatırdı her seferinde.

Edit 2: @hayat aklini konusacak bir filozof uret, linki beğenmediyseniz kendiniz araştırabilirsiniz (ki bu aramalarda çıkan ilk linkti, o an hızlaca bunu ekledim). Bu konu hakkında yüzlerce makale var ama sonunda herkes neye inanmak isterse ona inanıyor, o yüzden kendimi sizin için yoramayacağım, kusura bakmayın.

@köstebek: Hacettepe Psikolojiden Giray Hoca'nın dersini mi aldın sen? Anne olmadan bebeklerden korkardım bi de çok can sıkıcı gelirlerdi. Ama konuşmaya başladıkları dönemi severdim. Şimdi bebek görünce gülümsüyorum.
yumuşak karın meselesi herkes için geçerli değil diye düşünüyorum. Anne olup da ihmal istismar edeni var bir uçta. Bir de o sana bağımlı daha çok. Tabi zaman içinde mobilite kazandıkça bağlı olması tercih sebebi. Velhasıl bende 20'lerimin başında anne olmayı düşünmüyor/ 4 tane yeğenim var genetik materyal aktarıldı check diyordum fakat Pcos'lu olduğumu öğrenip kolay hamile kalamayacağımı anladığım 30larımda anne olma özlemi duydum. Bu da tamamen bundan mahrum kalacağım düşüncesiydi hatta hamile kaldığımı gerçekten anlayınca içten içe de gururlandım. bu da alttan alta verilen "yetersizlik" imalarına karşıydı.
Şu anda da anneliğin o ağlak hallerine -lohusalık dönemim hariç- epey uzağım, zira bunları bakıma yardım eden anneme bıraktım. Bugün düşmüş-yürüme çağında düşer- annem kendini helak etti ben o kadar üzülmedim. Doktora gittik yine içim rahat etsin diye ama çaresiz hissetmedim. Daha feci birşey olsa hissedeceğim. Bu dünyanın en beter hissi evet. Hatta bununla ilgili babam şunu paylaştı. küçük abim çocukken dere kenarından düşüyor. Bi yerlerini kırıyor. Babam çok üzülüyor, sinirleniyor- ona beddua ettim, sende evladından böyle birşey çek diye- diyor. Adam zaten hiç çocuk falan istemiyormuş zaten.

Annelik duygusu nasil asagilik olabilir yahu? Bu sekilde ifade etmek dahi korkunc. Annelik duygusu kutsaldir. Hayatlarinin sonuna kadar kendilerini evlatlarina adayan insanlarin bu duygusunun yuceltilmesini, kendi capinizda farkli psikolojik cikarimlar yaparak asagilmak, marjinal gorunmek adina yapilan bir sacmaliktan ibaret. Annelerinize yazik ediyorsunuz.

Annelik duygusuni "asagilik" olarak tanimlamaktansa "kutsal" olarak tanimlamak daha normal. Bilimsel oldugu iddia edilen bir tartisma donmus, o asagilik annelik duygusu olmasa insanoglu bu doneme hayatta gelemezdi. Bir kere cok gec gelisiliyor be olgunluganulasiliyor. En az 3 yasina kadar bagimli bir canli vahsi dogada ancak annesi sayesinde tutunabilir. 2-3 kedi sahiplendirince, sokakta kopege mama su verince kutsal oluyor da bir canliya en basindan itibaren bakinca mi kutsal olmuyor?

pomknos +1
Annelik duygusu sizin icin bir sey ifade etmek sorunda degil de asagilik bir sey oldugunu dusunmek biraz ergen kafasi gibi bir sey oluyor.

Kutsallastirmak zorunda degilsiniz. Cocuk sahibi olmak istemiyorsaniz anneligi olaganustu hos bir sey olarak tanimlanazsiniz zaten.
Ama annelik oylesine bir davranis degildir. Muazzam bir sistemdir.

la noix'e kelimesi kelimesina +1 diyorum.

Öncelikle anne vaya değil , bir insana, hayvana, doğaya vs. karşı hissedilen sevgi duyguysunun aşağılık diye nitelendirilmesi mümkün değil. Çünkü sevgi olumlu bir duygudur. Sonuçları itibarıyla da olumludur. Harekete geçirdiği hormonlar vs.

Sürekli birine bağımlı olmak annenin suçu değil. İlk dönemler sorumluluğu, sonrasında değil. Sonrasında da bağımlıysan annenin ve senin ortak hatanız, anladınız hala yapıyorsanız ortak yanlışınız.

Yumuşak karın evlattır+1 Güncel olması nedeniyle 17 ağustostan örnek vereyim. Deprem sırasında çocuklarının üzerine kapanan, orasını burasını kıran veya ölen kaç ebeveyn var, ebeveynin üzerine kapanıp onların hayatını kurtarmak için kendi hayatını riske atan kaç çocuk var bakabilirsiniz. Ben böyle iki anne örneğini tanıyorum. Biri öldü biri yaşıyor.
Ayrıca;
psikiyatri.com'daki yazının bilimsel hiç bir yanı yok. Tamamen saçmalamış. Çünkü beyine bakmamış, beynin çalışma şeklinden bi haber. Saksı zannetmiş olabilir ama beyin saksı değil.
Hekim arkadaşlar dururken bana düşmez ama öğrenme süreciyle ilgili, çocuk gelişimiyle ilgili yaptığım araştırmalarda öğrendiklerimi yazayım, yanlışım olursa düzeltirler nasılsa.
Doğum anında bomboş bir beyinle doğuyoruz. Pelte gibi oluşumuz ondan. Doğum sonrası uyaranlar geldikçe snaps atmaya başlıyoruz ve ilk iki yıl en önemli uyaranımız annemiz. baba değil, başka bişey değil, annemiz. annelerin yüz tanıma sistemleri babalara oranla çok gelişmiştir. anne bebeğn sıkıntısını anlayabilsin diye. sonrasında "bazı" babaların da kabusu oluyor bu yönümüz. ince detaylar, mimikler bize bişeyler anlatıyor çünkü. bıdı bıdı yapmaya başlladı diyorsunuz ama o bıdı bıdı boş yere değil çoğunluk. neyse konu dağılmasın şimdi.
sonracıma efm, ergenlik çağında bizim insan olma farkımız olan ön lob başlıyor çalışmaya. artık dürtülerimize söz geçirebiliyoruz mesela. yani beklenen olması gereken bu. kadınlarda 20-30 arası erkeklerde daha uzun 40 belki ilerisi. bunun sonucu anne olmak istemiyorum diyebiliyoruz ya da çocuk doğdu ama bakamıyacağım, sosyal baskılara katlanmam, param yetmez vs vs. diyebiliyoruz. bunlar anck ve ancak üst beynin alabileceği kararlar arkadaşlar.
o bu gazetenin yazılarına prim vermek yerine ne güzel makaleler var iki üç tık uzağınızda. Ne kadar şanslı olduğunuz bir bilseniz, keşke daha geç doğsaydım diyorum zaman zaman. marmara'daki hocalarınıza selamlar, hala savlarının arkasındalarsa kaynak versinler biz de yararlanalım.

annelik gibi kutsal ve yaratıcı bir şeyi değeraltı olarak görmek, birkaç zamandır var. bu bir trend. tamamen bireyci-olmaya-çalışmak düsturu ön planda. tabii ki yaşla da alakası var. 33-34 yaşından sonra fikirler değişecektir. kimseyi yargılamıyorum anne olmayı istemiyor diye. ama bunu, yani anneliği değersizleştirmeye çalışanların da bir bir stereotip olduğunu biliyorum. sen de biliyorsun kimler onlar. 'onlardansam, onların fikirlerini savunmalıyım' gibi bir durum söz konusu. tabii ki bu fikirlerim bağlayıcı hiçbir özelliği yok, farkındayım. sadece ben böyle görüyorum. olayın doğurup doğuramamayla alakası yok, sadece tercih. ama o güruhtan olduğun için öyle yapmak zorunda hissediyorsun. bu arada evet, doğuran/yaratan kadına daha farklı bir gözle bakıyorum. bu da benim içgüdüm. ayrı bir noktaya taşınıyor o zaman kadın gözümde.

kısaca anneliği değersizleştirmenin yaşla bir korelasyonu olduğunu düşünüyorum. büyüdükçe bu fikirden sıyrılma durumu söz konusu olacaktır. 16 yaşıma sosyalistken, 31'imde kapitalistin önde bayrak sallayanı olarak bu yorumu yapıyorum.

'annelerin yüz tanıma sistemleri babalara oranla çok gelişmiştir. anne bebeğn sıkıntısını anlayabilsin diye.'

bunun bilimsel bir aciklamasi olduguna inanmiyorum acikcasi, gercekten hissettiklerini paylasan samimi annelerle konusursaniz kimse vay cocugum dogdu ne oldugunu hop diye anladim demiyor, kaldi ki ayni annenin buyuttugu bebeklerin tepkileri bile birbirinden cok farkli oluyor. anneler bu tepkileri 'ogrenmek zorunda' kaliyorlar. zira sabahtan aksama kadar tamamen size bagimli biriyle birlikte oldugunuzda elbetteki her hareketinin ne demek oldugunu ogrenirsiniz. bir bebegi annesinden alip tamamen babasinin bakimina verdiginizde de baba ayni seyleri ogreniyor bu kadar basit. kimse anasinin karnindan bebeklerin sikintisini anlayarak dogmuyor yani, ogreniyor zamanla.

@kasiiopeia,
yukarıda yazdığım bilgilerin araştırma sürecinde öğrendiklerim olduğunu özellikle belirttim. kendi yargılarım değil onlar, bilim öyle diyor. bilim dememiş olsaydı, benim gözlemim olmuş olsaydı "ben şunu şunu deneyimledim" derdim.

bebek doğunca hop anladım diyor denmiyor orada. sistem daha gelişmiştir demek doğar doğmaz her şeyini anlayacak donanımda olmak demek değildir.
annelerle konuşumak önerin için; en az 15 bebeğin doğumu ve en azından ilk haftalarında yanlarında olduğumu, ve dahi üç çocuk doğurduğumu bilmek senin için yeterli deneyim sayılır mı bilmiyorum.
Her çocuk farklıdır evet ama aynı zamanda her bebek limon yaladığında aynı tepkiyi verir, kakasını yaparken aynı yüz ifadesi olur, uykusu geldiğinde aynı şekilde mızırdanır, şaşırdığında hepsi kaşlarını kaldırıp gözlerini büyütür, korktuğunda yüzü dalgalanır... orada sözü edilen tanıma bebek kendini ifade edemezken yani beyin daha nasıl çalışacağını öğrenmemişken olan durumlar için. Ayrıca babalar yapamaz diyen yok, elbette yaparlar. Dikkat dersen babalarda yok denmiyor, babalara oranla diyor.

Bilgiyi aldığım kaynak şu an aklımda değil, bulabilirsem editleyeceğim.

arkadaş ekle çıkmıyor mu?

sizin engellemiş olabilir mi? facebooktan engellenmiş kişiler bölümünden bir kontrol edin isterseniz. olmadı gizlilik ayarlarına girip ikiniz de profillerinizi başkalarına açık hale getirin ve tekrar deneyin. bununla ilgili de olabilir.

sadece mesaj butonu görünüyor. mesajlaşabiliyoruz ama ne ben onu ne de o beni ekleyemiyor.

ikinizden biri fb ayarlarından birkaç dakikalığına "beni kimler arkadaş olarak ekleyebilir" kısmını "herkes" yaparsa hallolur gibi. ekledikten sonra eski haline getirirsiniz ayarları.

evet ortak arkadaş olmadığı için ekleme butonu çıkmıyor. yukarıda denileni yaparsanız hallolur.

o bir süre sonra kendiliğinden düzeliyor. bir kere bana da olmuştu (sil ekle sil ekle yalama yaptık bir şahıs ile facebook'u üzerinize afiyet) sonra facebook bizi cezalandırdı yok size arkadaşlık markadaşlık gibilerinden. aradan uzunca bir süre (birkaç hafta) geçince baktık kendiliğinden düzelmiş, ekleştik yeniden.

yaşadığın şehrin büyüklüğüne bağlı olarak satın aldığın yerle görüşebilirsin zannımca. Sanki daha ufak yerlerde küçük esnaf zihniyetiyle değişim sağlarlar. (Kayınpederde mobilyacı ama konuşmuyoz :/)

Çorlu'da yaşıyorum çokta küçük bir yer sayılmaz aslında ama mobilyacı buyuk degil sadece çorlu da bulunuyor mağazası.
Merak ettiğim bu gibi bir durumda yasal bir prosedür var mı yoksa iş tamamen satıcının insiyatifinde mi

yasal kısmını bilemeyeceğim ama müşteri memnuniyeti açısından hele bide yerel ise kabul eder diye düşünüyorum. müşteri kaçırmak istemezler yalnız hasar olmaması gerek. bide o montaj elemanları hafif küfredebilir arkanızdan.

Yasal olarak hakkınız yok bildiğim kadarıyla, 15 gün içinde iade hakkı mesafeli satışlarda tekrar satılabilecek durumda olan ürünler için geçerlidir.

araç soldan yemiş. bir de demişler masrafı 1000 tl. yaptırsın 67 binden koysun madem bin tl ise.

bu ülkede galeriye ve emlakçıya bulaşma. yatırım tavsiyesidir.

şu ilana bakınca direk olarak livata eylemine meylettiklerini düşünüyorum. korkuyorum.

Galerici babanin oglu olsa guvenme, iki emlakci, uc mutahit

galeriden alma hacı. adam hem dükkan kirası , vergi veriyor sana kâr etmeden satar mı? Şu aralar da bayram öncesi ztn aciliyeti yoksa bayramı geçsin piyasa düşer. Sahibinden al aracı da almadan 100 küsür tlye ekspere soktur.Ömürlük masraftan kurtarırsın.

1- araba hasarlı. tramer kaydına bakılmalı. tramer kaydı yoksa para ödenerek yapılmış. ağır hasarlıdır.

2- piston yakmıştır belki bilemezsin.

3- al aracı ekspere göster +1

Plaka ve şase numarasını iste mesajla. Kim kim ederse koşarak uzaklaş. Gönderirse servise gidip sormak lazım 30 bin 2011 araç için az geldi. Servis kayıtları temizse ekspertize gitmek lazım. Hepsi ok ise yine bir oturup düşün derim.

3ü de degil ama ben 1 günümü sinopa ayirirdim.

Trabzon ayağında; ayasofya müzesi,sümela manastırı görülür. akçaabat köfte yenir. Giresun/ Orduya birşey bulamadım.

Giresun kalesine çıkın, Espiye park pide de mutlaka ama mutlaka pide yiyin. Ordu da da Boztepe ye çıkarsınız.

Pideyi samsun'da sampi de, doneri yine samsun'da saathanedeki lezzet lokantasinda (yalniz saat 4e kadar falan gidip yemeniz lazim doner bitiyo kapatiyo sonra adamlar) yiyin. Orduya giderken tunele girmeyin, bolaman tarafindan gidin soforunuze guveniyosaniz. Yol uzerinde once beyazkum da denize girin, sonra yason burnununa ugrayin. Boztepeye cikin.

Giresun kalesi giresundaki tek secenek sayilir.

Trabzona giderken vakfikebirden ayi gibi ekmeklerden alin. Akcaabatta durun herangi bir koftecide kofte yiyin. Sonra meydanda zorlunun karsisindaydi en son simdi hala orda mi bilmiyorum da fevzi hocayi sorun sorusturun bulun. Balik ve laz boregi gomun. Uzungole gidin orda alabalik gomun. Genel olarak gomun yani. Zaten yol uzeri manzarasi ozellikle bolamandan giderseniz size yetecektir.

Hey gidi garadeniz :(

the last supper (1995)
dawn of the dead (2000lerdeki)
bide snowpiercer'da yeri geldi güldüm yeri geldi korkmuştum.

daha güzeli
www.google.com.tr

Yuzyuzeyken Konusuruz - Konusulacak Seyler

Dario Moreno - Deniz Ve Mehtap

Anathema-Temporry Peace, dalga sesleri vs var seversin belki.

Bozburun- Bülent Ortaçgil
Dalyan- Bülent Ortaçgil
Deniz Kokusu- Bülent Ortaçgil
Denize Doğru-Bülent Ortaçgil

Düşler- Fikret Kızılok

Aklıma ilk gelenler bunlar.

Göksel - Denize Bıraksam
Zülfü Livaneli - Bulut mu olsam

tanju okan - deniz ve mehtap
izel - hasretim :)

yemyeşil bir deniz, ilhan irem
(bkz: ilhan irem vardı n'oldu ona)

metin-kemal kahraman - deniz koydum adını.

Grup gündoğarken- düş gibi bir şey

İncesaz- mazi kalbimde bir yaradır

mfö - bazen

www.youtube.com

timur selçuk - hürriyete doğru
doves - sea song
echo & the bunnymen - ocean rain
the cure - from the edge of the deep green sea

ilhan şeşen - bana esmeyi anlat

pj harvey down by the water (hoş deniz demiyor da)bi de stories from the city, stories from the sea var albüm ama o.

www.youtube.com

Ezginin Günlüğü - Gemi

celal ile ceren.
dk 1'de tepki: bu ne amk(çok şaşırmak)

murder by death

memento... 1. dakikada filmin finali var daha olsun

snowpiercer. daha ilgincini bulamadım hala.

hungry hearts.

Var ya tam onu dusunuyordum. Basim catliyor. Soruya +1 diyeyim :)

sevişmek/mastürbasyon.
amaç kanın basıncını farklı yere çekmek.

iki kaşın arasına masaj yap

kahve?

Kovacic +1
Kendine gelirsin dene gör.

sıvı tüket. su iç. vücut susuz kalmış olabilir.

Patatesleri dilimleyip başa konur üstüne tülbent sarılır sıkı sıkı.

Pamuk üzerine bol limon kolonyası dökülür yine tülbentle kapatılır.

Denemekte fayda var kiminde işe yarıyor. Benim en çok kuşlandığım ise buz torbası.

nane yağıyla başına masaj yap.

@Kuzey li +1
Tam yazacaktım.

yukarıdakilere ek olarak; tonik de yardımcı olabilir. baş ağrısında benim ilk başvurduğum şey tonik oluyor. çoğunlukla rahatlatıyor.

Sirttaki kas tutulmalarinin agrisi basa vuruyor. Enseye iki kurek kemiginin arasindaki bolgeye sicak su torbasi yapiyorum.tum agirliginla yatma ve torbayi kapatmadan once havasini al. Adi olanlar patlayabiliyor.

salva taşı diye bir ürün vardı mentollü. hafif ağrılarda işe yarıyor.

www.google.com.tr

Eczaneden d vitamini alsan?

d vitamini gıdalarla alınmaz. güneşe ihtiyacınız var. yani vitamin olarak alabilirsiniz. bunun yanında güneşli günlerde pencere ardından olmamak kaydıyla güneşlenin 15-20 dakika.

Aynı sorun bende de var, 13.5 falan çıktı. Doktor ampul şeklinde D vitamini takviyesi verdi, 15 günde bir içiyorum toplam 3 ampulüm var.

Dvit ictikten sonra digerlerine gerek yok. Onlar para tuzagi. Bu arada turkiyede neredeyse herkesin d vitamini dusuk. Benim de 5 cikti. Dvit ampul 3 tane verdi dokror 15 gun arayla. Sonra bol bol gunes nisan mayis gibi sikinti kalmaz bence.

güneş kremi kullanıyorsanız en azından elinize kolunuza sürmeyin. emilimi engelliyor. birde d vitamin damlasını aldıktan sonra direkt güneş ışığında 30 dklık yürüyüş önermişti doktorum.

doktor değilim, merdiven altı doktor gibi ilaç tavsiyesi vermek de istemem ama beraber çalıştığım doktorlar d vitamini düşük hastalara devit ampulu ekmeğe döküp ye diyorlardı.

Bence hepimiz aynı konudan muzdaribiz :( benimde 9 cikmisti dvit vermisti haliyle gunese cik diyordu bol bol ama birinden solaryumun ise yaradigini duymustum ne kadar dogru bilemem ama...

haci boyle durumlarda karsiyi da dinlemek lazim. kim bilir onlar ne diyecek. burdan kim hakli kim haksiz karar vermek pek saglikli olmaz. senin yapman gereken sabirli bir sekilde standart mantik kurallari cercevesinde hareket etmek olmali. zaten ibne kisiliklere sahiplerse cok gecmez birbirleriyle de kavga ederler.

neden açık açık sormayı denemiyorsunuz?

açık açık sorma sakın. oralı değilmiş gibi davran. onların frekansına girme.

ben de kadın doğum ve trsm neden çok kötü bir şey onu merak ettim konuyla alakası olmasa da.

www.eksiduyuru.com
3 ayda paramedikten mezun olup 8 yıl psikolog olarak çalışmak. matematiğim yetmedi

uyumsuzluğun üzerine gitmek yerine olayı kendiniz dahil diğerlerine de unuttursanız daha hoş olmaz mı? örneğin onlarla daha iyi vakit geçirmeye çalışmak veya daha anlayışlı olmak gibi. bence şu an bu kadar sıcak bir olayın üzerine gitmek çok sağlıklı değil.

psikologlar da bu durumları buraya soruyorsa biz ölelim.

3 ay ve psikolog eşittir troll?

Paramediğe eşim başvurdu arkadşlar, troll?

Gerçi şimdi gördüm onun ağzından yazmışım. Ben 10 senedir psikologum.

@bordeux bana kadın doğuma git deseler giderdim.Ama doğum iznim sırasında benden sonra iki kişi daha gelmiş. Onları oraya atmışlardı. Trsm ye de gitmem demedim, tabi dönüşümlü olursa. Hastanede hasta potansiyeli daha çeşitli. Bireysel görüşme falan alabiliyorsun. Trsm sadece Bipolar ve şizofreni hastaları Rehabilitasyona yönelik. İş doyumu beklediğimiz yoğunlukta değil.

www.youtube.com
melissa maker'ın clean my space kanalını takip etmeni tavsiye ederim.

geçemezsin. net.

peki paramediğe geçemiyoruz anladık.net. başka hangi bölümlere geçiş haklarım var ve en sağlıklısı hangisidir benim bu bölümden derhal kurtulmam lazım

@nrmm karabük üniversitesi yatay geçiş koşullarını araştırırken böyle bir maddeye rastladım.

Kamu kurum ve kuruluşlarında asli ve sürekli kamu hizmetlerinde görevlendirilenlerin, sürekli olarak bir başka yere atanmaları halinde, kendileri ile bakmakla yükümlü oldukları çocukları ve eşleri, eşdeğer diploma programının, son sınıf veya son iki yarıyılı dışında her sınıf veya yarıyılına eğitim- öğretim yılının başlamasından itibaren en geç bir ay içinde kayıtlı oldukları diploma programına girişteki merkezi yerleştirme puanları, gidecekleri yükseköğretim kurumundaki diploma programının yerleştikleri yıl itibariyle taban puanından daha yüksek olmak şartı ile kontenjan aranmaksızın nakledilebilirler.

o bahsettiğin maddede aynı bölümden bahsetmiş. başka bölüme geçişle ilgili bir ibare yok.

bence baya garip kaçar.Slav ismi değil mi?

bence gayet güzel isim. niye sıkıntı yaşasın ki?

defne güzel ama ben lena'yı sevmedim.

ne anlami var ki?

Kardeşimin bir arkadaşı Lena, garip karşılamıyorlar.

kime neymiş arkadaş yaaa, o ne der bu ne der.. çok güzel isim biraderim allah bağışlasın...

Güzel isim. Arkadaşımın kızı da lena :-)

www.youtube.com

sırf bu kız yüzünden konulabilir.

aslında arapça/ibranice kökenli. bizden biri/insan anlamı da taşıyor. Hastanedeki sisteme baktım, suriyelilerde de var baya. Bi yandan yeni nesilde de azda olsa oluyor. Ne bileyim biraz garip karşılıyor yakın çevrem...

zeynep

lena slav ismi. pırıl hep hoşuma gitmiştir.

anlamı güzelmiş. tek başına hoş olabilir ama yanında ikinci bir ismi taşıyamaz gibi geldi.

güzel isim koy bence hocu. hayırlı olsun

elit kesimin çocuklara koyduğu sikimsonik isimlerden biri gibi duruyor maalesef. daha güzel ve anlamlı binlerce isimden biri daha tercih edilebilir olur.

edit: haa slav kökenli bir aile iseniz, evet uygun olabilir.

burada lina bera diye bir kiz var ama lenayi hic duymadim.

lina, hena, yona, muna...

"defne" olmasın.

Anlami da guzel tinisi da guzel yazilisi da guzel.

Ben de maya ismini cok severim mesela. Ama duz maya degil de ilk a nin uzerinde sapka var gibi okununca guzel oluyor. Hala derken anne kardesi olan hala degil de halen anlamindaki halanin okunusu gibi.

Neyse konumuz lenaydi. Lena guzel isim evet.

bence çok güzel,değişik kesin lena olsun derim.allah analı babalı büyütsün şimdiden

dead and broken +1

güzel değil kardeş, Norveçli yengem var onun adı lena, ona yakışıyor da sen şimdi düşün ki elin Norveçlisi çocuğuna asena diye isim koysun.. Tuhaf.

Ha anne ya da baba farklı etnik gruptansa olur o zaman. Ayrıca defne de çok güzel bence.

garip kaçar. sıkıntı yaşar.

Defne çok güzel bir isim. Lena da fena değil. Deli gibi bir kız çocuğu isteyen biri olarak ben bu iki ismi de koyardım :)
Yalnız yukardaki saydığın iki ismi beğenmedim. Onları hiçbir şekilde düşünme bence. İkisi de çok kötü.

öğrencim vardı adı lena'ydı ve çok hoşuma giderdi, hala da gider. bence çok hoş bi isim. umarım o da büyüyünce lena'yı tercih eder.


şimdiden hem sana hem eşine mutluluklar.

ben lenayi sevdim de yorum yapmayacagim pek fazla. asil mutluluklar dileyecektim ben.

en.wikipedia.org

bolşevik misin?

Rus sınıf arkadaşımın adı Lena. Bence koyma.

Lena ismi güzel, ama Türk ismi olmadığı çok açık. Biz soyadimizi arel olarak degistirecektik, daha sonra yahudilerde olduğu için başka bir şey yaptık. O zaman üzülmüştüm ama şu an çok mantıklı geliyor. O yüzden sizde sırf güzel diye koymayın bence.

dayanamıyorum atlayacağım; isme çok önem veririm.
tuana gibi bir şeyin yaygınlığıyla kıyaslayınca garip falan kaçmayacak bir isim bence. arapça isim koymak için arap olmak gerekmediği gibi slav kökenli bir ismi kullanmak için de slav olmak gerekmiyor. burada da bir anormali göremiyorum. olsa bile nolur ki, şahsına münhasır bir ismi olur yani.
bunlar bir yana ben sevmedim o ayrı. anlamı güzel, ama ben bir kelimenin ses süresine ve tınısına, çağrışımlarına da bakarım. a nın olmasına ve çok kısa olmamasına dikkat etmek lazım ismin bence. bir de dikkat ettiğim kadarıyla bazı isimler çabuk eskiyor insan gözünde. bazıları ise popüleritesine, kaç zamandır kullanılmasına rağmen hiç eskimiyor.
1. duruma örnek duru'yu vereyim mesela, 2.duruma örnek de zeynep, deniz.
lenanın potansiyeli de birinci durumdaki gibi -bende hissettirdiği kadarıyla-.

son bir not: batıl diyip geçmeyin numerolojiye kıymet verin.

Yemişim numerolojiyi de kalanı için raavann haklı. ülkenin yarısından fazlası ya arapça ya da arapçadan devşirme isme sahipken sorun yok, slav olunca hemen sen slav değilsin, elit aile çocuğu falan...

Lena koy bir şey olursa lena headey hayranıyız dersiniz. :)

dead and broken +1

bi de defne lena kulağıma çok iyi gelmedi. birinden biri osla daha hoş olabilir.

bizim oğlanın adı pedro efe olacak, o yüzden benim yorumu ne kadar ciddiye alırsınız bilmem :D

düşündüğüm kız isimlerinden biri lina. lana, lena da benzer isimlerden. aslında ilk olarak düşündüğüm lana idi. bazı nedenlerden dolayı, eledim. lena için de aynı şekilde. lina duruyor şimdilik, bakalım.

doğsun bakalım hayırlısı ile, ismi onu bulsun.

çift isim koymayınız.
onun haricinde seçtiğiniz iki ismi de beğendim aslında.
ben olsam bu ikisinden birini seçeceksem defne koyardım. global bir hatun olursa daphne şeklinde de kullanabilir (:

hepsinin haricinde, ben sizin kızınıza "nil" ismini yakıştırdım.

annesi russa normal.

Lena çok güzel bir isim.

Defne ismini de çok severim.

"Defne Lena" ise uyumsuz geldi bana.

Aydın ve Muğla civarında gezen Volkswagen'lerin plakalarında çokça görürsünüz adını.

lena.vw.com.tr

ismi Lena olan rusların pasaportlarına bakınız, ismi Elena dır bi nevi kısaltma aslında Lena.

Elif ismini duyunca "Aa! Arap mısın?" demeyenler "lena türk değil ama..." diyorlar ya ona bitiyorum. Hani güzel isim ya da kötü isim olması değil tartışılan. Irk konusu konuşuluyor ve bu bana saçma geliyor. Bak al bak yeni çıktık seçimlerden. Ahmet, Kemal, Selahattin bonus da Recep ve Tayyip... Hangisi Türkçe? Sanki Washington koyacağım demiş. :D

Lena isminde Türk arkadaşım vardı bu arada. Bu arada Defne de yunan kökenli ama kimse ses etmemiş :D

Defne ya da Lena diye okumuştum ben. Defne fena değil. Hikayesi de öyle.

insan isimleri torbaya mı girdi?

süper isim.

umarım ileride kendisine ismi yüzünden sıkıntı yaşatacak, insan ismi bulamamışlar mı heaheaea diyecek dalyaraklarla aynı ortama girmeyecek kadar akıllı olur.

(bkz: lena aylin erdil)

kısaca, çok güzel olur çok da güzel iyi olur.

la arkadaş bi defa büyük ünlüye uymuyor. cümle içinde kullansan.. aşina olmayanlara çok rahatsızlık verir. bana verir mesela. hakkaten çok skimsonik yea. adamı yavuz bülent bakiler moduna sokturtmayın. her dilin bir tınısı vardır. her dilden her isim bizim dile uyacak diye bir şart yok.
arada nümeroloji yazıyor ama okumadım. bazı marksist atayizler de kendi meşrebince yazmış. allah ıslah etsin demek isterdim ama ben de atayizim. kafanıza sıçayım demekle yetiniyorum. bir türkçe bir arapça ismim var benim. kaymak gibi. ikisi de büyük ünlüye uyuyor. herkesin dili dönüyor. (rusların dönmüyor) dangıl dungul iş yapmayın. rica ediyorum. çok.

slav ismi olması niye kötü olsun ki. Defne Lena sevdim ben. Adıyla yaşasın :)

ismimden 1 harf değişik. tınısı çok güzel ama ben tercih etmezdim. leni ve lina'dan çok daha iyi.

çok güzel bir isim olmuş Allah bağışlasın hiçte garip kaçmamış..

Kızınızın ilkel çağlardan kalma bir savaşçı mı, geleceğe yön veren ve yanında androitle gezen bir ay savaşçısı mı olacağını düşünüyorsunuz bilmiyorum ama ayşe'ye fatma'ya kıran girdi ülkede galiba.
Çocuğumuzun herkesten, hatta tüm dünyadan ayrı, bambaşka ve özel olduğuna inanmak istiyoruz ülkece sanırım.
Bu en başta, isim koymada bile geliyor.
Garip kaçmıyor, isim isimdir, ama bu tarz isimler görünce aileler hakkında çıkarım yapıyor ve antipati duyuyorum.
Herkesin kızı balerin niyeyse.

Kulağa hoş gelsin, peri gibi olsun ama aynı zamanda güçlü karakterli ve başarılı olsun, tüm bu nitelikleri birden çağrıştırabilecek bir isim, bir fonetik büyü bekliyor insanlar isim koyarken.

Sonuçta, garip kaçar mı sorunuza yanıt vereyim, kaçmaz, bu çağda neredeyse tüm ebeveynler sizin gibi isim koyuyor, yabancılık çekmez, dışlanmaz, onun neslinin isimleri de böyle.

Not: Umarım bu mesajı saldırganca algılamaz, şahsi bir şey olarak görmezsiniz ve üsluptaki "nız" ekinin doğrudan sizi kastetmediğini, duyuruya giren çıkan insanların burayı okuduklarında kendi iç dünyalarında benzer bir muhasebe yaşarken dikkate alacakları birkaç cümle hatırlamalarını istediğimi bu yüzden öyle yazdığımı biliniz.

Ecrin koyma da ne koyarsan koy. Ne sikim bi isimse herkes çocuğuna bu ismi veriyor, bu kadar iğrenç bir isim ne gördüm ne duydum. Bu bahaneyle bu düşüncemi de dile getirmiş olayım.

defne lena koyduk. bir buçuk aylık oldu. teşekkür ederim.

bence çok güzel isim hatta ilerde bir kardeşi olursa adını anel koyarsınız güzel anlamlı olur.

kakao +1 çok özenti duruyor bence bu tip isimler. Türkçe bir isim koymaya çalışırdım ben olsaydım.

Lena kendi gelip cevap yazacak kadar olmuştur neredeyse :D

Allah analı babalı büyütsün. Yeni nesil isimleri pek sevmem; ama Lena'nın tınısı hoşuma gitti. Manası da güzelmiş.

3. Sınıfa geçtiniz mi? 3. Bitti mi? Üç bitti ise yatay geçiş hakkınız yok zira.

İki çeşit yerleştirme var, ortalama ve merkezi yerleştirme puanı üzerinden. Eğer merkezi yerleştirme puaniniz, oraya yetiyorsa, girdiğiniz senedeki, başvurabilirsiniz. Temmuz başı gibi ilanlar açılır, takip edin.

Cevabınız için çok teşekkür ederim. Normalde 3. sınıfın bitmesi gerekiyordu. Fakat alttan aldığım derslerle çakıştığı için alamadığım çok ders oldu. Özetle 1 sene uzattım.

Pek bir bilgim yok. Merkezi yerleştirme puanı tam olarak ne oluyor? Ygs-Lys puanım mı acaba?

evet üniversiteye yerleştiğiniz ösym puanı.

merkezi yerleştirme puanı ile yatay geçişte not ortalamasına bakılmaksızın, gitmek istediğiniz üniversitenin yerleştiğiniz yıldaki taban puanından yüksekse puanınız başvurabiliyorsunuz ki yüksek demişsiniz.

bölümünüzün sekreterliğinden konuyla ilgili bilgi alabilirsiniz, bilgi vermeseler bile en azından ilgili birime yönlendirirler.

Bazı/çoğu okullar, başarısız ders olmaması şartı koyuyor. Almadığımız ders, başarısız sayılıyor mu emin değilim:)

Kendi okulunuzdan ziyade, gitmek istediğiniz okulun öğrenci işlerini arayabilirsiniz. İnternete x okulu yatay geçiş şartları yazıp arayabilirsiniz. Yataygecis.org vardı, hala varsa, bana zamanında çok yardımcı olmuştu. Oradan gitmek istediğiniz okula bakabilirsiniz(okul okul ayırmıştı şartları alımları vs).

Mufredat %80 oranında aynı olmalı, genelde aynıdır zaten, ama bazı dersleriniz sayilmayabilir. O yüzden fazladan ders alma ihtimalinizi unutmayın.

www.gribilge.com

Bu linki incelerseniz, çok yardımcı olacaktır.

karabük üniversitesi yatay geçiş koşullarını araştırırken böyle bir maddeye rastladım.

Kamu kurum ve kuruluşlarında asli ve sürekli kamu hizmetlerinde görevlendirilenlerin, sürekli olarak bir başka yere atanmaları halinde, kendileri ile bakmakla yükümlü oldukları çocukları ve eşleri, eşdeğer diploma programının, son sınıf veya son iki yarıyılı dışında her sınıf veya yarıyılına eğitim- öğretim yılının başlamasından itibaren en geç bir ay içinde kayıtlı oldukları diploma programına girişteki merkezi yerleştirme puanları, gidecekleri yükseköğretim kurumundaki diploma programının yerleştikleri yıl itibariyle taban puanından daha yüksek olmak şartı ile kontenjan aranmaksızın nakledilebilirler.

Yalnız burda sanırım hem bizi hem sizi ilgilendiren şöyle bir son sınıf olmaması koşulu var ki benim eşimin bölümü önlisans olduğu için başka bir şansı da yok zaten yatay geçiş için. Yarın öğrenci işlerine soracağım. Bu yönetmelikleri de yök hazırladığı için bolu da da durumun benzer olduğunu düşünüyorum. Bi de yanlış anlamadıysam boluya babanızın tayini çıkmış. o zaman kontenjansız GANO'suz geçiş yapabilirsiniz/ yapabiliriz gibi görünüyor. Neyse hadi hayırlıs annenize de acil şifalar.

maaslar genellikle genellikle her ayin 5-10 arasi mutemet tarafindan yapilip bildirilir. hangi gun ayrildigin cok onemli degildir. gittigin yerde maas'lar yapilmis ise mutemet ek islem yapip sana maasini yatirtir.

maaş 12si gibi yatmaz. 15inde yatar. ancak tayininiz çıksa bile 12si gibi büyük ihtimal mutemetiniz maaşınızı yapmış olur. dolayısıyla ayrılmak üzere olduğunuz kurumdan maaşı alma olasılığınız daha yüksektir. ayrıca ayrıldığınız kurumdan tayininizin durumuna göre harcırah almanız da gerekir.

Cevaplar için teşekkür ederim. Sağolsun personel şube ve mutemetlik yardımcı olacak. Yazımı 15'i tarihli hazırlayıp 12'si cuma günü gitmeme izin verecekler. Gerisini eşim halledecek. Doğum iznini de ayrılacağım için böyle bir güzellik yaptılar. Yani bizde 15'inde ayrılmak tam garanti oluyormuş.

fiyat sınırın ne? aslında en güzeli kükürtlü sabun. jeller bir süre sonra ciltte hassasiyet yaratıyor.

Ben La roche kullanıyorum. memnunum.

ben de la roche kullanıyorum, hassas ciltler için, tavsiye ederim.

Neutrogena nin pembe greyfurt peeling jeli var. Her gun olmasa da 2 gunde bir kullanıyorum memnunum. Hakkinda da guzel seyler yaziyodu sozlukte.

avene cleanance, bioderma'nınki de olur aynı ayarda.

goo.gl

biraz kaynak olucak ama bioderma'nın ki sivilceli cilde kullanılıyor mu ?

@nick konusunda kararsızım yağlı ciltler kullanıyor işte. aknesi olana da verilir. bioderma sebium foaming gel. www.bioderma.com

Smoke
www.imdb.com

edit: ikinci öneriyi ben de onaylıyorum bu arada. ben kimsem hıaammmına.

Cok farkli bir tur ama in the mouth of madness diyebilirim.

Bir yazarin yarattigi dunyanin gercek oldugunu dusun.

Yok abi gerilim olmasin dram olsun diyorsan quills derim. De sade'i anlatir. Adamin elinden yazma imkanlari alindikca basvurdugu yontemleri gorunce aklin durur.

www.imdb.com Belki aradığınız olmayabilir ama bir yazı tipinin hikayesi anlatılıyor filmde.

www.imdb.com

ilk aklıma secret window geldi

(bkz: midnight in paris)
(bkz: stranger than fiction)
(bkz: the hours)

Adaptation
Ruby sparks

Günlerin köpüğü, renk yoktur pek ama

(bkz: factotum) hatta doğrudan bu filmi tanımlamışsınız. www.imdb.com

edebiyat, yazarlık, delilik, mutsuzlukla ilgili (bkz: reprise) da güzel bir filmdir.

daktilo ve yazar denilince de akla (bkz: barton fink) geliyor tabii.

abi kafanızda özel bir fikir yoksa çay kahve satmayı amaçlayarak cafe açıp da işi batırmayın tek önerim budur.

hizmet sektörü olabilir.. en azından mal al-sat derdi olmaz.. aç küçük ama nezih bi cafe.. büyük olmasına gerek yok.. iti, kopuğu içeri alma, tamamdır..

para dediğimiz şey çok da değerli değil ufak olunca. zira elinde 75bin lira parası olup fikri olmayan çok insan var. bu yüzden farklı bir iş kolu düşünmeni tavsiye ederim. sevgiler.

@armagan farklı iş kolu derken ne olabilir? İşi eşim annesi ve müstakbel eşi kurmayı düşünüyor. Bana göre boş hayaller ama engel de olamıyorum.

benim aklımda şöyle bir iş fikri var ama sermayem olmadıgı için yapamıyorum. söylememezlik de etmeyeceğim zira olur da birisi bu yazdıklarımı yaparsa fikir boşa gitmemiş olur.

1. önce italyanca ya da italian-based bir marka ismi bulunacak (cool ve ağıza oturan)
2. italya'daki deri-ayakkabı-çanta fuarları takip edilecek
3. belirlenen fuarlara gidip üreticilerden fiyat alınacak ve model katalogları toplanacak.
4. sadece isim ve bir ofis dahi olsa, bir şirket olmalı ve bu şirketi italya'daki üreticilere tanıtmak, iletişim ağı kurmak
5. avm'lerde ya da şehrin işlek caddelerinde bir dükkan kiraya tutularak, temiz ve sade bir vitrin, hoş ve açık renkli boyalı duvarlarla beraber, çanta-ayakkabı ürünleri satan bir yer açmak
6. ilk açılışta bol promosyon ve reklam yapmak
7. ürünlerin alt-orta ve yüksek kalite olması şeklinde kategorizasyon
8. düzenli ve sürekli müşterilerin gelmesi ile birlikte, mağazanın içini konsept haline getirmek ve bunu hem yeni açılacak şubelerde hem de bayilikler verilerek (ürün tedariki sende olmak kaydıyla) genişlemeci bir yatırım süreci ve ardından marka bilinirliği ve pazarda tutundurucu faaliyetler, güzel bir pazar payı yakalama ve onu koruma faaliyetleri

diyeceklerim bu kadar hakim bey

Para kazanmak mı istiyorsun yoksa ailenin ağzını kapatmak mı? Ağzını kapatmak istiyosan aklıllarına ilk gelen işe yatırsınlar parayı 3. Ay batarlar sende rahat edersin tek kqybın 75. Bin tl olur. Bunda da fikşr kesin eşinina nnesinin müstakbel eşinden çıkmıştır.

Para kazanmak istşyırsan ihtşyaca yönelik düşün. İnsanlar ne tüketiyor bunları gözlemle. Girişimcilik kurlsarı var kosgeb in onları takip et hibe de veriyorlar hatta ondan yararlan. Ge paranı dığru değerlendir kar elde et

+ kadın iç giyim

arsa al. ucuz yerlerden birkaç tane. ilerde birine piyango vurursa köşesin.

ev alırsan daha güzel para yersin ganks.

ahahaha bu kafayla mikemmel bir hayat seni bekliyor, git hayatını yaşa.

türkiye'de mevcut faizlerle ev almak hiç mantıklı değil.. 150 bin liralık bir krediye 83 bin lira faiz ödüyorsun.. skerim böyle aşkın ızdırabını.. 83 bin lira sokağa atılacak bir para değil!!!

ev almasan hiçbirşey olmaz. ama alırsan kafan rahat olur. ben olsam birikmişimin alacağım evin %60 ı civarındaysa alırdım. çok azsa girilmez bence.

kazancın sabit ya da krediyi karsılayacak gibiyse kira da ödüyorsan o zaman ev almak daha akılcı. bi de kredi ödemen seni çok mu engelleyecek? evin senin olursa yine yaşarsın hayatını... yurtdışına mı çıkmak istiyosun, dursun evin orda sen istediğin gibi gez. vizede de sorun olmaz evi gösterirsin. sonra fiyatları araştır baktın değer kazandı, sat daha iyisini al, hem zevkli de olur hemde kar edersin.gerekirse eşyalı sat.

mekan büyük mü? yoksa bar konseri mi?
en temizi mekan sahibi ile konuşmanız.

mekan sahibiyle konuşurken nasıl bir yol izlenmeli. vergiye tabi olunuyor mu bilet basılacağı için vs?

evet tabii ki. bileti siz mi yoksa mekan mı satacak? yani aslında her şey organizasyonun kapsamıyla alakalı.

organizasyonu biz düzenlemek istiyoruz. sonuçta sanatçıyı ayarlayacak olan biz olacağız.

X filestaki mulder oynuyor. Bayağı seksi oynuyor

X files'taki mulder başrolde oynuyo. Benzer övgüler nedeniyle izlemiş ama sevmemiştim ben. Sağlam dizi arayışındaysan Black Mirror izle derim.

benimde bir arkadaşım baya seviyordu devamlı izle dedi bana. birkaç bölüm izledim iyiydi, vaktim olmadığı için devam edemedim ama izlenesi geldi bana.

karakterleri tanıma aşaması biraz sıkıcı. hoş, hank moody başarılı bir karakter, iyi bir kitap yazmış ancak sonrasında yeni bir kitaba başlamak için kendinde pek umut görmeyen, hayatı ne zaman yoluna girse (özellikle aşk hayatı) içine etmenin bir yolunu bulup, bir sürü kadın gelse gitse de belirli prensibleri olan biri. en yakın arkadaşıyla muhabbetleri de başarılı. aile ve aşk kavramına da enteresan bir bakışı var.

müzikler genelde dizi için hazırlanıyor, gayet yerinde kullanılmış en güzel sezon içinde şarkıcıların bulunduğu iki sezon. sahne arası light leak bulunan eskitilmiş sahne geçişleri var, ben ilk izlediğimde sırf geçişleri çok başarılı bulup nerden alınmış diye başlamıştım.

efsane yan karakterler olacak ilerde, ard arda da seyredilir ama öyle maratonluk dizi değil ne yazık ki. bir de kadife ceket arama nedenidir dizi bütünüyle.

www.youtube.com

bana sanki - pardon bu olacaktı yanlış yazmışım - halloween'i hatırlattı ama öyle bişey var mıydı emin değilim.

mubi.com

wrong turn mü?

Suspiria olabilir mi?

www.turksatkablo.com.tr

kapatma ücreti yokmuş

google a bi bak. ben zamanında bulmuştum. acil demesen bendekini yollayım desem 400 mb yüklemesi fln baya sürer zaten evde değilim şu an :/