ana sayfada şirketin diğer şirketlerden ayrılan veya öne çıkan üç özelliğini ön plana çıkarın,
benim tavsiyem çok sayfalı bir site yapmak yerine tek sayfalı bir sitede işinizi halledebilirsiniz,
bir kaç fotoğraf, şirket hakkında bilgi, bir de iletişim bölümü yeterli olacaktır...

Transfer firması mı bunlar?

Öyleyse 3 tane örnek veriyorum içerik olarak fikir vermesi açısından (üçünün de tasarımı kötü bence)

www.hittransfer.com

systemtransport.com.tr

akustik.tc

Koreograf

koreograf

koreograf

@ "Koreografiker" tamamen uyduruk yanlış bir kelime demi?

maalesef tamamen uydurulmuş bir kelime "koreografiker"... ama yaratıcı :)
"koreoGrafik tasarımcı"...

koreograf
ad
1.
baleyi oluşturan adımları ve figürleri bulan ve düzenleyen sanatçı.
2.
koreografiyle ilgili yapıtlar veren yazar.

Kareografır da olabilir.

www.dictionary.com

hayır

hayir

alex'e günahımı vermem.

hagi & drogba kursun canımı yesin.

care drogba.

Nereden üye oluyoruz?

veririm tabi! alex'in kurduğu partiye oy verilmez mi?!
ı love you alex!
ı love you alex!

ne alaka. vermem tabi.

Alex neyse de Atiba kim ya, daha dün geldi adam.

Oy falan da vermem ^^

neden vermemeliyiz kısmı belli. adamlar futbolcu. ne anlar siyasetten.
ana neden vermeliyiz kısmı belirsiz. sence neden verelim?

Elimizdeki siyasi oluşumlara bakınca kaybedecek neyimiz var diye düşünüyorum. Ben oy verirdim sanırım.

ysk'da bütün partilerin üyeleri var ama sözü geçen üyeler tabi ki akp'den,
dediğiniz imkansız değil, ama uygulandığını sanmıyorum.

imkansız değil, yapılabilir fakat diğer suserın dediği gibi tüm parti görevlileri var, kontrol edilemeyecek durum değil.

fakaaat bu seçimlerde başka bir durum var ki, göz ardı edilmemeli. 142 belgesi ile oy kullanan görevli memurlar normalde ıslak imzalı belge ile oy kullanabiliyorlardı. ama bu seçimlerde fotokopi ile oy kullanabilecekler. bunun kontrolü nasıl sağlanacak hiçbir fikrim yok.

seçsis aynı tc kimlik no'ya ilişkin oyu ikinci defa kayıt altına almaz. dolayısıyla ilk girilen oydan sonrakiler sisteme alınmaz. tabii seçsis de insan kontrolünde olan bir sistem sonuçta. minareyi çalan kılıfını hazırlayabilir.

ayrıca ysk meclisteki partilere sandık bazlı seçmen listesi veriyor. ha mevcut partilerden hiçbiri bunu karşılaştıran sistem çalıştırmaz o ayrı da. sonuçta tutanaklar üzerinden de kolaylıkla anlaşılacak bir durum değil.

canınızı sıkmak istemem ama dünyada her ülkedeki seçimlerde bahsettiğiniz hile yapılabilir ve sıradan vatandaşın yapabileceği bir şey yok.

500 liraya zor, özellik olarak ekran kartı güçlü bir şey al, amd olmasın mümkünse, hp de alma bence ben pişmannım. Not: Acer da alma :/

dediğiniz fiyata monitör olarak www.webdenal.com bunu bulabildim, biraz daha artırsanız bütçeyi aslında daha güzel monitörler alabilirsiniz...

635 TL ye su monitor gayet iyi. renkleri macbook pro ekraniyla ayni sayilir fakat kontrast biraz dusuk.

www.akakce.com

@lorne malvo elime geçen bi kasa var, özellikleri baya iyi. ekran kartı hazır yani. tamamdır, hp elendi. sağol :)

@luchetti biraz artıracağım sanırım, 200 kadar daha.

@eksimtrak bu markayı bilmiyordum, listemin birinci sırasında şu an. teşekkürler (Y)

kısıtlı bi bütçeyle ips almak isteyip AOC aldım. baya baya memnunum.

Multiyse ve 6 ay icinde 90 gunu gecmeyeceksen sorun olmaz.

Daha gecen gun burada konusulmustu, turist vizesiyle gidip is toplantisina girebilir miyim diye soran biri vardi, normalde girilir ama sorun yasayanlar olmus. Sizin de gideceginiz kurum belli oldugu icin turist vizesiyle girip bir alman kurumunda 25 gun dil kursu almaniza izin vermeyebilirler. Ama kurs illegal filansa yani herhangi bir resmiyeti yoksa turist vizesiyle gidip katilabilirsiniz.

ben 'vizen var mi ya da kursa uygun mu' diye soran dil kursu hic duymadim. bence bir sorun yaratmaz.

cevaplarınız için teşekkür ederim. sadece almanya'ya girişte ne kadar kalacan nerede kalacan sorularına muhattap olursam sıkıntı çıkar mı diye düşünüyordum. anladığım kadarıyla çok bir sıkıntı olmaz ben plan yapayım en iyisi :)

bastaki adama super guc veriyor meclis, hukumet yargi oluyor. bastaki adam da erdogan ve kendisi daha bugun batidaki sistem(demokrasi) bize uymuyor dedi. akp yavas yavas seriati getiriyor ve bu bir gercek.

Herkeste ayni korku yok. Seriatin gelecegini sanmiyorum. Seriat gelse en fazla zarar zaten evetci esnafa olur. Yoksa hayircilar genelde karsi cinsle iliski kurmada cok zorlanmayan egitimli kisiler.

Kimileri de evet, Baskanligi Federal devlet yapisiyla bir tutuyor cunku ABD'de oyle ama Baskanlik Turkiye'de otoriter yapiyi daha da guclendireceginden yine Kurtler zarar gorecek.

Bence sen de hayircilari genelleme onlar da evetcileri genellemesin.

@charlotte
E başa Kemal kılödraoğlu geçerse ne olacak?

öcü gibi korkuyorlar recep tayyip yoldasimdan

kk nin basa gecmesi ? oyle bir dunya yok. konuyu saptirma.

sıradan bir vatandaşın gündeminde olmaması gereken, devletin yapısı ile alakalı mevzuları trump gibi, le pen gibi, brexitçiler gibi cahil cühelaya hitap eden politikacılar gündem malzemesi yapıp oy topluyorlar. belli bir eğitim, ya da dünya görüşün almadan bu konuda bir fikrin olması mümkün değil zaten. şeriat gelebilir de gelmeyebilir de, ülke bölünebilir de bölünmeyebilir de. bunları kontrol edecek mekanizmalar resmen devre dışı kalıyor. bu durumdan kötüsü olamaz. bu durumdaki olumsuzlukları göremeyebilirsin, eğitimin, kaliten buna müsait olmayabilir. sorun yok.

ne ülke bölünecek ne şeriat gelecek herkes biliyor bunu da, ülkenin anası daha çok ağlayacak, daha çok rüşvet, daha çok yolsuzluk, daha çok hukuksuzluk, zalimlik

anayasa nedir ne değildir, nasıl yazılır, neleri kapsar, teknikleri nelerdir, kimler tarafından oluşturulmalıdır gibi konuları bence biraz araştırın.

bence cumhurbaşkanını halkın seçmesi bile saçmayken bir de anayasa yaptırılması? bilemiyorum altan...
dünyada eşi benzeri görülmemiş yetkileri koyup hafif milliyetçilik sosu döküp "türk tipi başkanlık sistemi" diye millete iteleme çalışmasına filan girmiyorum.

anayasalar ve devletler kişilerden bağımsızdır, yani erdoğan gelirse ne olur kılıçdar gelirse ne olur diye düşünmek de oldukça absürt. hadi o zmn cübbeli ahmet başkan oldu o zmn napıcaz? önemli olan kimseye bu saçma sapan yetkileri vermemek.

mevzu şeriat vs değil kimse şeriatı getiremez bu ülkeye. Osmanlı'da bile örfi hukuk vardı önemli mevzularda.olacak olanlar:

1- bütün kamu personeli taşeron işçi statütüsüne düşecek.
2- yabancı yatırım sıfır seviyesine inecek, ülkedeki kalburüstü,kurumsal işlerin hepsi yabancı yada yabancılarla çalışan şirketler.
3- hukuksuzluk atmosferinde esnaf ve ticaretle uğraşan akpli geçtim reisçi olmayan herkes maliye gibi yöntemlerle sindirilecek.

ezcümle: ekmeğinle oynanıyor.

muhafazakarlık gerçekten ilginç bir psikolojik rahatsızlık. 10 kişiden 9'undan tepki alacağını bile bile, ucuz bir polemik üslubuyla ilgi dilenmek bence aslen başka bir şeyin de göstergesi:

çünkü düşünüyorum da, 10 kişiden 9'unun muhafazakar olduğu islami forumlarda, sözlüklerde ve diğer sosyal mecralarda yer almayı hiç denemedim. ama bu islamcılar nerede kendi bakış açılarının aksi ağırlıkta bir yer varsa oraya iştahla yerleşmekte sakınca görmüyorlar. arabistan'a değil avrupaya yerleşiyorlar mesela. konya, kayseri varken izmir'e geliyorlar. yani sanırım bir bilinç ürünü olarak kendilerinin farkında değiller ama bir tür gündelik yaşam pratiğiyle beş para etmediklerinin farkında olduklarından ama aynı zamanda onu aşabilecek bir bilince de sahip olmadıklarından buraya savruluyorlar. yani buraların daha eğlenceli, daha rahat, daha iyi olduğunu biliyorlar ama bu ortaklığa yandaş olabilecekleri bir akla da sahip değiller. o yüzden ortaya böyle garabetler çıkıyor. her yerin içine ediyorlar, sonra insanlar başka mecralar buluyor veya kuruyor, gelip oraların da içine ediyorlar, böyle bir döngü işte.

önce saltanat gelecek, şeriat da gelebilir şartlar el verirse. şeriat isteyenler istediği yönetimin olduğu yerlere gidebilirler. beklerseler buraya da gelecek tabii ama o geçen sürede günaha girmesinler.

demokratik ülkelerde göremeyeceğin bir korku

twitter.com

seriat meriat gelmeyecek; onlar beyaz turklerin tipik korkusu; ama normal bir vatandas olarak ilk 7 yil akp nin iyi isler yaptigini kabul ediyorum; ama 7. yildan sonra giderek boktan hale gelmeye basladi. simdi daha da bok olmasini istemedigim icin hayir cikmasi icin dua edicem.

www.quora.com

cevap vermeyi düşünmüyordum, yine cevap vermeyeceğim.

@yeraltından potlar; elin, dilin dert görmesin. artı 1

www.economist.com

www.economist.com

cdn-st1.ofpof.com şu karikatürle belki biraz sempati toplarsınız :)

sen çok mu meşrusun mal deyneği diyecen. anarşistlerin bu salak tavırlarıyla gizli akpli olmaları beni benden alıyor.

şu programı izlesin,
halaa gidip hayır oyu atmayacaksa,nefesinizi tüketmeyip ilişiğinizi kesmelisiniz.

www.youtube.com

versen de vermesen de bir şey değişmeyecek de ters psikoloji yap.
inşallah seni dövmez ^^

bence bu tipler umutsuz vaka. uğraştığın vakte yazık.

Cekilmis gaye +1 demekten kendimı alamadım valla. Ciddi anlamda bu yaptıklarının akp'ye, elestirdikleri tarafa yaradığının farkında degiller.

Bu durumun genel/ yerel seçimlerden çok farklı olduğunu, sistem değişiminin geri dönülmez sonuçlar doğuracağıni anlatın. Gerçi oy verecek yasa gelmiş koca insan bunu düşünemiyor mu, o da ayrı bir tartışma konusu.

Adam sisteme karsiymis AKP'ye degil ki, arada fark var.

bence siklememek lazım... anarşistmiş!

neyse gün zileli onlara hitaben yazmış muhtemelen görmüştür yine de koyalım: www.gunzileli.com

@ufuk bu yaziyi attim, umarim ise yarar.

anarşizm olgunlaşmamış bir bilinç göstergesidir. çok yapısal onun sorunu.

yontma taş devrinde kalmış bir zihniyet o. insanlar yerleşik hayata geçtikten sonra siyasi kurumlara ortaya cıktı, hepsi az ve ya çok adaletsizliğe neden oldu doğaları gereği. bu siyasi kurumlar sevseniz de sevmeseniz de insanlığın ilerlemesine neden oldu ve medeniyet böyle ilerledi. bu siyasi kurumlar adaletsiz olasa da bu kurumlar olmasa idi doğa durumu olan çok daha vahşi ve insanlığın ilerlemesini durduracak şeylere sebep olurdu.

taksici milletin efendisidir; bu konularda teorik bilgiye sahip olduğumu söyleyemem, tamamen mantık yürütüyorum ve söylemeliyim ki argümanın biraz saçma geldi bana. yani siyasi kurumların insanlığın ilerlemesinde faydalı olması hep faydalı olacağı anlamına mı geliyor? örneğin din. din de insanlığa faydalıydı, şimdi inanırsınız inanmazsınız, bu ayrı konu ancak günümüzde bir dinin, inancın toplumlara zararı faydasından çok. örnekler çoğaltılabilir. yani şu an geldiğimiz noktadaki işlevi nedir, kime ne faydası vardır, önemli olan bu değil midir? senin sahip olduğun düşünce (zamanında fayda sağlayan, her zaman doğrudur düşüncesi) genel hatlarıyla hep geçerli olsaydı insanlık ne kadar ilerleyebilirdi, bu da ayrı soru işareti.

bir şeyi savunduğum yok bu arada, zaten geçen gün gidip hayır verdim bile. sadece bu yazılana karşı çıktım kendimce. ben bu cahil halimle mantıksız bulduysam, bu konu üzerine kafa yormuş bir anarşisti hiç ikna edemez sanırım bu düşünce tarzı.

din iyi veya kötü demek çok anlamlı bir şey değil içeriğinden bağımsız olarak yaklaşırsak. siyasi kurumların da içeriğinden bağımsız olarak iyi olduğunu söylemedim ama düzen yerine anarşinin ikame edilebilmesi ve bunun halihazırdaki durumdan iyi bir şekilde insanlığın ilerlemesine hizmet edebilmesi mümkün değil. biz insanlık tarihinin çok az bir kısmını yaşıyoruz ve bu yaşadığımız süreci izleyerek anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyoruz ki çok sığ yaklaşımlara neden oluyor bu.

İlk olarak anarşizm yorumunun teorik ve pratik temelden yoksun olduğunu söylerdim. Kendisi sistem dışında bir nokta arıyor ki, kendini oraya yerleştirebilsin. Ancak bu iki açıdan hatalı. İlk olarak böylesine dışsal bir nokta varsayıyorsa, o noktayı yaratmak için hayatını adıyor mu? Bu konuyu açmak istemiyorum çünkü tehlikeli bir yere kayıyor (bakınız 19.yy sonu anarşist eylemleri). İkinci olarak sisteme dışsal bu noktayı, teorik çerçevede ancak sistemin yokluğu ile tanımlayabilir. Yani o yerleşmek istediği nokta sistemle tamamen ilişkisiz olarak konumlanmıştır. Belli bir alanı ilişkisiz ve kendinde olarak tanımlamak, o alanın transandantal olduğuna işaret eder. Yani o alan sistemin tamamen dışındaki ebedi alan olur. Ne kadar da dine vb. her türlü idealizme yaklaştık değil mi? Genelde kendini entelektüel anlamda geliştirmemiş anarşistler ve anarşizm karşıtları bu hataya düşer. İlişkisellik matrisinin dışında hiçbir alan yoktur. O alana inanmak sadece itaatkar bir konformizme hizmet eder. Ek olarak, politik bir görüş sahibi olarak, bütün hayatını tercih yapmak üstüne koyması gerekirdi. Çünkü sunulan seçenekler (sayısı kaç olursa olsun) arasında tercih yapmamak her zaman egemene hizmet eder.

Son olarak @taksici milletin efendisidir; yukarıda az çok yazdıklarına bir cevap vermişimdir, ancak bir iki noktanın daha altını çizmemiz lazım. 'yontma taş devri' tanımlaması ve yerleşik hayattan önce siyasal kurumların olmamasına ilişkin iki fahiş hatayı kısaca belirteyim. Pek açmaya gerek yok aslında. Bunlara ek olarak, tarihsel mücadeleyi biraz daha incelersen, bahsettiğin 'ilerlemeyi' siyasal kurumlar değil, siyasal kurumları yıkmak için isyan edenler değiştirmişlerdir. En başından bugüne varolan özgürlük, kölelik, serflik, vb. gibi problemler (bunları en genel hatlarıyla yazdım, öbür türlü en spesifik problemlerle birlikte paragraflarca örnek yazmamız gerekirdi) hiçbir siyasi kurum tarafından çözülememiştir. Ancak birileri siyasi yapıyı yıkıp yeni baştan kurunca [tarihte hiçbir transandantal alan olmadığına göre; elbette yeni problemler yaratarak] çözülmüştür. Yani "siyasi kurumların bize yararı da var" söylemi muktedir yanlısı oldukça ideolojik bir söylem.

1-tarihsel mücadeleyi yadsıyor değilim, bir nizamı devirenler de sonuçta yeni bir nizam kuruyor.
2-insanların daha ziyade tarım yapabilme, yerleşik hayata geçmesiyle şehir ve imparatorluklar kuruldu. yontma taş devrinde olan siyasi olgunlukla ile bir şehir devletinin kıyaslamzsınız herhalde

ha zaten ben bunları reddediyorum diyorsanız bunun olgunlaşmamış bir siyasal bilinç olduğunu düşünüyorum zaten.

@taksici milletin efendisidir

Okuduğun metnin yazarı kendin ya da bir başkası olsun, okuduğunu anlamakla ilgili problemlerin var. En son yazdığın cevap ne kendi ilk cevabınla ne de benim parmak bastığım noktalarla örtüşüyor.

solcu normativite bakış açısından kaynaklanıyor bu yorumların. senin hayat felsefende olmadığım için bu şekilde yazdım zaten. tabiki ideolojik bir söylem yazdıklarım senin yazdıkların gibi aynı.

ona basit sorular sorun.

pbs.twimg.com

@taksici milletin efendisidir, son kez yazalım bakalım, bilale anlatır gibi. Hem de bunu yazarak Türkiye'nin neden geçen sene okuduğunu anlama yetisi en düşük çıktığını (OECD ülkeleri arasında) tekrar örnekleyelim.

Birinci olarak ilk cevabında "insanlar yerleşik hayata geçtikten sonra siyasi kurumlara ortaya cıktı" demişsin. Ben buna istinaden öyle bir durum yok demişim. Bana verdiğin cevapta "yontma taş devrinde olan siyasi olgunlukla ile bir şehir devletinin kıyaslamzsınız herhalde" demişsin. Konuyla ilgisi yok. Ne ben ne de sen kandaş topluluklar (yontma taş devri ifadesi 1950'lerden beri kullanılmıyor bu arada) ile yerleşik topluluklar arasında komplekslik tartışması yapmamışız. Burada ya okuduğunu anlamıyorsun ya da konuyu çarpıtarak üste çıkmaya çalışıyorsun.

İkinci olarak ilk cevabında "siyasi kurumlar adaletsiz olasa da bu kurumlar olmasa idi doğa durumu olan çok daha vahşi ve insanlığın ilerlemesini durduracak şeylere sebep olurdu." demişsin. Ben de tarihsel olgular içinde bunun imkansız olduğundan bahsettim (açacağın her uygarlık tarihi ve dünya tarihi kitapları, yazarın metodolojik kökeni ne olursa olsun, siyasi kurumların yıkılarak 'ilerleme' sağlandığına ilişkin sayısız örnek sunacaktır). daha sonra bu cevabı yazmışsın "tarihsel mücadeleyi yadsıyor değilim, bir nizamı devirenler de sonuçta yeni bir nizam kuruyor.". Yani ilk yazdığın cevapta açıkça yadsımışsın zaten. Yani burada da bir anlamama ya da çarpıtma söz konusu sen seç.

Üçüncü olarak da, ben kesinlikle kendimi 'ideolojik değil' diye kodlamıyorum. İlk cevabıma bakarsan, dışarıda fundamental olan noktaları reddettiğimi söylüyorum. Yani insanın ideolojisiz söylem üretemeyeceğini zaten kabul etmiş oluyorum. Bunu anlamadığını tahmin ediyorum. Önemli değil, ama sana muktedir yanlısı bir ideolojik söylem yaftasını yapıştırmamın 'solcu normativitem' (ne demekse bu-sanırım solcu ideolojin demek istedin) ile bir ilgisi yok. İlk mesajında yazdığın, tarihsel olgularla hiç uyuşmayan ilk iki paragrafta yazdığım nedenlerden kaynaklanıyor.

Yaptığın çarpıtma ya da anlamamayı ve ad hominem'i daha nasıl ayrıntılandırabilirim bilmiyorum. Ama daha fazla çalışamayacağım.

kütük terapisi uygulanır.

bilal olarak cevap vereyim: anlattığın şeyleri çok iyi biliyorum zaten merak etme.bu tarihsel anlatının kerameti kendinden menkul dogmalar olduğunu düşünüyorum tam olarak. kendinizi orjine koyup o noktanın dışındaki herkesi yanlış,muktedir, yamuk vs görmek normativite'de yaşayan olgunlaşmamış bir siyasal bilinç olduğunu düşünüyorum en başta söyledğim gibi.

dün haberlerde izledim, ysk görevlisi bir adam açıklıyordu geçerli, geçersiz durumları. onu izleyin bence siz. siz o küçük kağıda kaşeyle isim yazmayı becerebilirseniz bence nobele aday gösterilmelisiniz.

birden fazla mühürün mantığı benim bildiğim ilk mühür çok silik çıkarsa seçmenin kendini garantiye almak için bir tane daha basabilmesi gerekiyor pusulada tercih ettiği bölüme. bu da aynı bölgede birden fazla mühür olsa bile oyun geçerli olmasını sağlıyor maalesef.

dediğiniz çok mantıklı, sandık listesine ulaşan parti görevlileri her seçmene kişisel bir şekil verip bunların takibini çok rahat yapabilir sayım esnasında. yine de fazla detay anlatmayalım bu konuda uyanmasınlar :)

@blue eyes: ben mevzuyu anlatmak için adımı bile yazabileceğimden bahsettim. illa isim şart değil. belirlenmiş bir işaret koyamaz mıyım pusulaya? mesela ilgili alanın dört köşesine basabilirim, ilgili alana iki tane köşegen çizip X yapabilirim, alanın sağ kenarına dümdüz dikey çizgi çizebilirim, üst kenarına dümdüz yatay çizgi çizebilirim, kelimenin tüm etrafına mühürler basarak kelimeyi yuvarlak içine alabilirim.. artık yaratıcılığıma kalmış. neticede pusulaya işaret koymak oyu geçersiz kılıyorsa ben aynı işareti aynı alana bastığım birden fazla mühür ile pekala koyabilirim? abdülrezzak yazamam ama adım ali ise adımı da yazarım ayrıca. bu niye geçerli olsun ki?

işveren mektubu nedir?
avusturya ve slovakya'da otel rezervasyonlarını mevcutsa, ve tatiliniz turistik ve toplam 2 günlük ise, yanınızda yeteri kadar nakit para olursa bir sorun yaşama ihtimaliniz çok düşük.

Avusturya'ya gore hazirlayin belgeleri, slovakya'yi isine içine katmayin.

slovakyayı karıştırmana gerek yok

Sorunuzu tam anlamadim, bir tablo hucresinde baska bir tablo mu istiyorsunuz?

.asTableCell{
display:table-cell
}

yok hayır. table içerisinde bulunan her bir hücreyi oluşturan <td> tagları yerine <span> kullanarak yapmak zorunda kaldım. Yani table içerisinde bir nevi td fonksiyonu göre <span> yapmalıyım. Bunu da şöyle yaptım.

<span style="width:10%;border:1px solid #ccc;float:left;height:42px"> 1.hücre </span>
<span style="width:10%;border:1px solid #ccc;float:left;height:42px"> 2.hücre </span>

teşekkürler.

işlenmiştir elbette

Fotoğraf sanatçısı bir tanıdığımız bana çektiği fotoğrafları göstermişti ama photoshoplı gibiydi, ben de var mı yok mu vs derken çekim tekniği ve de yazıldığı üzere çekim anındaki ya da sonrasındaki dijital oynamalar ile alakalı olduğunu söylemişti. Photoshop yoktur ama çeşitli tekniklerle bayağı bayağı shoplu gibi fotoğraf çekiyorlar ben de şok olmuştum. Makineleri de aşırı profesyonel cihazlar, bence çekim anında yapılan düzenlemeden ibarettir. Sonrasında oynanmamıştır.

bu adamlarda sağlam lens vardır, fotoğraf çekecem diyede okadar uğraşmış düşünmüş. hiç işlenmemiş olabilir

Yüksek ihtimal işlenmiştir ama, zaten günümüz fotoğrafçılığı da bu illa ki olur. Makineler bile çekerken renk gamını zitligi ayarlayıp çekiyor. Ancak analog makine ile fln çekilecek ki müdahale edilmemiş olsun. Onda bile film farkı oluyor yani aslında.

Raw formatında çekilmiş ise fotoğraf birçok değer üzerinde, oijinalliğini bozmadan oynama yapılabiliyor. Bu fotoğrafta da yüksek ihtimalle bir müdahale söz konusu.

nat geo instagram sayfasındaki fotoğrafların çoğuyla oynanıyor, kesinlikle bunda da var.

Burada göze doğal görünmeyen bir görüntü var bana göre, hatta animasyon film sahnesine benziyor. Lens işi olması mantıklı gelmiyor.

Fotolar raw çekiliyor illaki bir iki değer oynanır yani fakat öyle düşündüğümüz gibi aşırı bir oynama olduğunu zannetmiyorum yukarıda da bahsediliyor zaten adamların kullandığı lensler bizim rüya lens grubumuzu oluşturuyor :(

Makinadan ciktıgı gibi olabilr ancak zamanımiz makinaları kendileri hallediyorlar o isleri. Ote yandan usta fotografcilar genelde raw yani ham formatta cekip sonradan duzenliyorlar. Benim fikrim oynanmis olabilecegi yonunde.

fotoşop denir mi bilmiyorum ama renk keskinlik sıcaklık gibi ayarlarla oynanmış mutlaka.

fazla bir müdahale yok bu fotoğrafta

karanlık oda süreclerinin kendisi fotografa müdahale etmek demek zaten. "dogalliktan uzak" olmak fotografin dogasinda var, disarida gözünün gördügünü, bir makine ve kimyasal ya da elektronik işlemlerle kaydediyor, bunu bir ortam üzerine basıyorsun. bunun hic bir anında dogallik yok.

şöyle bir şey buldum:

String.prototype.splice = function(idx, rem, str) {
return this.slice(0, idx) + str + this.slice(idx + Math.abs(rem));
};

var result = "foo baz".splice(4, 0, "bar ");

document.body.innerHTML = result; // "foo bar baz"


burada işte (4, 0, "bar"); kısmını değiştirmeniz lazım, stringdeki harf sayısını sayıp sondan ikinciden bölüp iki nokta ekleyeceksiniz...

regex ile cozebilirsin.

str.replace(/(\d+)(\d{2})/,"$1:$2");

<span class="spHour">900</span>
<span class="spHour">1030</span>

böyle olduğunu varsayarsak ve jquery ile olsun istiyosan:

for(var i = 0; i < $(".spHour").length; i++)
{
var textVal = $(".spHour")[i].innerText;
var res = [textVal.slice(0, textVal.length - 2), ':', textVal.slice(textVal.length - 2)].join('');
$(".spHour")[i].innerText = res;
}

New York'un sakin halini ekrana yansıttığı için biraz seviyorum. New York'ta genelde pek iyi şeyler olmaz. Ya uzaylılar saldırır, ya biri şehri ele geçirmeye çalışır... Bu filmde böyle bir saçmalık yok. O açıdan iyi. Kötü sonla biten bir film olduğu için de eh işte diyorum.

leon gerçekten efsanevi bir film, türkiye'deki eşkıya gibi...

-spoiler-

film kötü sonla bitmiyor. kötü son dediğiniz nedir ki?

-spoiler-

Gary oldmandan bahsediyorsak air force one

lars and the real girl - ryan gosling'in bence zirve yaptığı film.

birdman - michael keaton. eleştirmenle tartıştığı sahnede insanın kendisiyle oynayası geliyor.

glengarry glen ross vs.

zamanında şöyle bir duyuru açmıştım ve hala aynısını düşünüyorum:
eksiduyu.ru


ayrıca bu gary oldman sevdası nereden geliyor, onu da anlamıyorum. nerede coşuyor tam olarak acaba? aynısını harry potter'da da yaptılar: "yav bu sirius black (gary oldman) mükemmel performans gösterdi."
oysa orada da hiç de öyle aman aman bir rolü yoktu.

@ m e b;

filmde bi retro hava var, atmosfer çok hoş, oyunculuk gerçekçi geliyor bana.

sen bayağı gömmüşsün filmi ama o kadar değil yahu.

gary oldman mesela ilk geliyor hap atıyor bi tane, tavana bakarak bi kendinden geçiyor gibi oluyor ya, sonra bir de, matildanın babası ile ilk diyaloğunda müziğini kesip adama dönüp, bakıp ilerliyor. çok iyi oyunculuk bana göre bunlar.

ha bu konuda otorite değiliz yani, izleyici olarak böyle

tabii ki de çok iyi bir film.örnek olaraksa the godfather'i verebiliriz sanırım.

evrenin çapını ve genişleme hızını baz alıyorlar.

temel olarak en eski yıldızın yaşı hesaplanarak bu 13.5 milyar yıla ulaşılıyor, yani evren en eski yıldızdan daha yeni olamaz diyoruz...

tr.wikipedia.org

Bu da hesaplamalar için bir dayanak oluşturuyor. Büyük Patlama'nın başlangıcından gelen ışıma, aynı zamana geçmişten gelen ışıma oluyor.

uranyum'un yarılanma ömrüne bakarak şu tarihten daha fazla olmalı diye yazıyordu bir kitapta ama bu tabi doğrudan kanıtı değil de sadece bu tarihi destekleyen bir delil.

Dünya'nın yaşını hesaplamada yeryüzündeki göktaşı parçalarındaki zincon kristallerinin barındırdığı uranyum maddesi ölçülerek 4.5 milyar yıl olduğu bulundu fakat büyük patlama her ne kadar 13 küsür milyar yıl önce dense de bu hala teoridir çünkü kesin olarak bulunması mümkün değil, kara deliklerin, evrendeki çöken ve oluşan yıldızların, son hızla genişleyen evrende radyoaktif ısının hesaplanmasıyla bulabilecek bir şey. Bu da şu anki imkanlarla imkansız görünüyor.

viagogo parayı geç ulaştırıyor,
parayı zaten alıcıdan almıştır viagogo ama dediğim gibi etkinlikten yaklaşık 1 ay sonra filan size geçer para.

alan kişinin çamura yatma ihtimali çok düşük.

Schengen icinde gezecekseniz muhur degil polis bile gormeyebilirsiniz...

Polonya'dan İspanya'ya gideceğim

avurpa icindeki ucuslar ic hat ucusu gibi. pasaport polisi filan yok girip cikiyosun izmir istanbul gibi

iç hat uçuş gibi aynen. pasaporta damga vurulmaz. ama bilet çıktısını damgalatmak gerekiyormuş sanırım.

Schengen ici ucusta damga, pasaport kontrolu filan yok.

Ryanair in kendi keyfi uygulamasi var sadece, bileti gidip ryanairciye kaseletiyosun. Resmiyeti olmayan bisey o. Ryanairle alakali sadece.

pasaporta da bakıyolar o kadar da diil küles :) kimlik hesabı tabi

@cekilmis
pasaporta bakma olayi gatede ya da checkinde yapilan bisi. Biletteki isimle uyuyo mu diye muhabbetten.

Polis tarafindan yapilan, damga basilan bir pasaport kontrolu schengen ici ucuslarda yok.

he biz de yok diyoz ne artisleniyon?

Pasaport polisi gormuyor diye kesin bisey de yok aslinda, mesela fransa ohal surecinde oldugu icin bazen schengen ici ucuslarda da pasaport kontrolunden geciriyor yolculari polis marifetiyle. Ama davga vurulmasi her halukarda imkansiz.

Ruhsuz degiliz, ruhumuzu caldilar.

Cunku onceliklerimiz var. Bu resme bak: en.wikipedia.org:MaslowsHierarchyOfNeeds.svg

Doktora gidemeyen, ilacini alamayan, ev kirasini odeyemeyen, dahasi esine surpriz yaparsa toplum/arakadas baskisi gorecek kisi bunlari yapamaz.

www.dha.com.tr

Acı çeke çeke ölüyorsun. Diğer ölümlere de aynı tepki gösterilmeli ama sanırım sebep bu.

Kimyasal silahlar 1925 'te yasaklandı. yasak olduğu için daha çok dikkat çekiyor. yoksa sonuç kimsenin s*kinde değil yani.

bence çok doğru noktaya parmak bastınız.

mesala mart ayında koalisyon güçleri hava saldırılarında işid ve rusya'dan daha fazla sivil insan öldürmüş. ama kimsenin buna gıkı çıkmıyor. bu arada rusya'nın da aslında abd'den az kalır yanı yok. abd 260, Rusya 224 insan öldürmüş.

bu arada yanlış anlaşılmasın kimyasal saldırıyı savunmuyorum.

Her şeyde olduğu gibi savaşlarda da bir kural bir intizam olur, bomba atarsın bu savaşın içinde olan bir şeydir ama kimyasal kullanmak hileye girer. O nedenle yasak. Misal bir insanı silah çekip alnından vurduğunda da cinayet işlemiş oluyorsun kolunu bacağını taşaklarını kesip kan kaybederek ölmesini bekleyince de cinayet işlemiş oluyorsun ama birinde sadece cinayet işlemiş oluyorsun diğerinde canavarca hislerle cinayet işlemiş oluyorsun, yaptırımları da farklı farklı oluyor. Öyle düşün.

+1 angelus

iki seçeneğin olsa; bomba veya silahla tak diye öldürülmek mi isterdin? Yoksa ağzından köpükler gele gele, ciğerlerin kan dola dola, kasların kasıla kasıla, can çeke çeke mi ölmek isterdin? Hangisinin ölümüne gönlün daha razı olurdu?

ben bir de savaşlarda ölü sayısının kıyaslanmasını mide bulandırıcı buluyorum.

allacces+1

Kimyasal silah kullanmak yasak. Yasak ihlal edilince gaza geldiler. Yoksa kesilen kafalara, yakılarak öldürülenlere falan pek ses edilmiyordu. Savaşın ve politikanın pis yüzü işe.

tr.wikipedia.org
"Yüzyıllar boyunca ülkeler ve uluslararası organizasyonlar, silah kontrol anlaşmaları ile kimyasal silahların sınırlandırılması ve kontrol altına alınması için birçok çaba sarfettiler. Sıklıkla bu anlaşmaların gerekçesi "bu silahların tiksindiriciliği" üzerine olan genel inanç[2] ve kimyasal silahların hislerle ve uygar savaşımla uyum göstermediği konusundaki genel kabuldür.[3]"

Burada yazılmamış ama bir diğer nedeni de kimyasal silahların sadece kullanıldığı bölgeyi değil, yayılarak daha geniş bir alandaki tüm habitatı kontamine etmesidir.

Kimyasal silah savas sucu, uluslararasi anlasmalar falan. Aci cektirerek feci sekilde olduruyor genelde kimyasal silahlar, bu gerekce gosterilerek de kullanimi ulusararasi anlasmalarla yasaklanmis.
Bu yuzden kimyasal silah kullanildiginda askeri mudahale mesrulasiyor. Kimyasal silah tam bir joker kart yani anlatabiliyor muyum?

Bu yuzden kimyasal silaha bu kadar tepki veriliyor. Tabii ki medya pompasiyla.
Yoksa aci her turlu silahta var. Bombalan bir yerdeki yaralanmalarin ne derece oldugunu, fuze yiyen bir yerde hayatta kalanlarin ne durumda olgunu kac kisi goruyor surada? Kimin fikri var hangi silahin ne kadar aci verdigi konusunda? Kac kisi bombalanmis bir yeri saldiridan hemen sonra gidip gordu?
Kimyasal silah konusunda boyle bir algi yaratildi dunya capinda, cunku cok ise yariyor.

Ha sevgi pitircigi uluslararsi sivil toplum orgutlerinin bir tarafindan uydurup rapor hazirladigini, is bittikten sonra yanlis rapor hazirladigini kabul ettigini de gorduk bu dunyada.

Stavro+1

Ayrica bir insan devlet otoriteleri tarafindan askere alindiysa ve savasmak zorunda birakildiysa bu onun masumiyetini kaybettigi anlamina gelmez. Masum insanlar oluyor diyebilmek icin olenlerin illa sivil olmasi gerekmiyor.

Haci bu son olayda yine kimsenin umrumda diil. Yalniz kamoyu bu duruma asiri hassas oldugu icin Trump baskan bunu koltugunu saglama almak icin kullandi. Cunku basa geldiginden beri surekli saldiri altinda ve suclama buyuk, Rusya ile isbirligindesin deniliyor. Simdi bu bombalama ile bakin Ruslarla is yapmiyorum demis oldu. Burada Rusyayla bir danisikli dovus soz konusu galiba. Cunku Rusyanin asker yolladigi bir yer icin Esad'a destegimiz de bir yere kadar demesi biraz garip.

Soruna gelicek olursak bu insanoglunun yavsakligindan kaynaklaniyor. Sen o cocuklari oldurdukten sonra nasil oldurdugunun cok onemi yok. Ortadogu da hayat ucuz. Olan cocuklara oluyor.

Kimyasal silahın bulaşma, yayılma ihtimali var.

rahat ama garç gurç ötüyor sağa sola dönerken. sürekli kullanım için rahatsız edici olabilir bu durum.

sabah kalktığında kendini yerde buluyorsun onlarla

Sta+1 her gun sisirmen lazim yeniden, surekli kulkanim icin hic ideal degil.

bizim rossman'dan aldigimiz var ancak ben tavsiye etmem, misafir icin iyi ama cakistes'in dedigi gibi surekli ses cikariyor. sabah yerde bulma durumu olmuyor, rossman'inki iyi ama o yatakta uc gunden fazla yatilmaz.

kesinlikle çok rahatsız edici bir şey onlar. çift kişilikleri bilmiyorum ama tek kişiliklerde sağa sola dönemiyorsun bile, put gibi yatmak da zor. yani almamak daha iyi.

Misafir icin, acil durumlarda vs iyi ama surekli kullanim icin hayir.

Uzun vadede belini ağrıtır, omurgana zarar verir.

abooo koşarak kaç hiç güzel değil onlar.

eski otelciyim. bir şey olmaz, kartını da iptal ettirmene gerek yok. kimse tek oda için hukuki yollara falan başvurmaz. rahat ol.

yurtiçi bir otel ise iyi niyet göstergesi olarak oteli arayıp rezervasyonu iptal etmek istediğinizi söyleyebilirsiniz,
hizmetini almadığınız hiçbir şeyin parasını ödemek zorunda değilsiniz ama site üzerinden iptal gerçekleştiremeyeceğiniz için en azından oteli erken uyarıp rezervasyonu manuel olarak iptal etmelerini sağlayabilirsiniz.

hangi sandıkta oy kullanacağınızı öğrenin secmen.ysk.gov.tr
seçim günü evinizden çıkıp oy kullanacağınız okula gidin, sandığınızı bulun.
kimliğinizi sandık kurulu'na ibraz edin, size bir pusula ve zarf verecekler...
pusula ve zarfla oy kullanma kabinine geçin
tercih yapacağınız kısmını bir kere mühürleyin pusulanın,
pusulayı zarfa koyup ağzını yapıştırıp sandığa atın,
seçmen listesinde isminizin karşısını imzalayın,
kimliğinizi alın, okulu terk edin.

kimliğinle beraber referandum günü, hangi okulda, hangi sandıkta oy kullanıyorsan oraya gideceksin kimliği orada kapı tarafında oturan arkadaşa vereceksin, onlar da sana bir zarf, bir evet hayır yazılı kağıt ve tercih kaşesi verecekler. bunları aldıktan sonra perdenin arkasına gidip oyunu basacaksın ardından oyu zarfın içine koyup sandığa atacaksın. çıkarken de imzanı atıp, kimliğini alıp gideceksin.

sigara içiyorsan bir tane tatmin olma sigarası içebilirsin.

valla noterin bir kapısından selam vermeye kalksan 70-80 liralık oluyorsun zaten ama sizin verdiğiniz rakam abartı mı bilemedim, 10-20 tl bir şişirme vardır ama en fazla...

hepsi devlete gidiyor, noter sadece 5,5 lira alıyor. Devletin soygununu sorgulayın bence. Herkes noterlere yükleniyor, devlete gittiğini görmüyor.

geçenlerde engelli vatandaş için 3-5 merdiven aşağı inip 20 lira yol parası kesmişti bir tanesi.
en sevmediğim meslek gruplarının başında gelir noterler. emlakçıları ve taksicileri bunlardan daha çok severim

tahin pekmez, yazı ücretini devlet mi alıyor? Kagıt ücretini? hangilerini tam olarak devlet alıyor açıklayabilir misin.

29 tl değerli kağıda takıldım ben, altın suyuna mı batırmışlar kağıdı?
Açıkçası sadece 5.5 tl ödemeyi beklediyseniz komik olmuş, her zaman ne kadar soksak kardır modundalar, ama biraz fazla sokmuşlar sanırım. Dilekçeyi de siz yazdıysanız yazı ücreti falan abes olmuş.

Ücret normal.

Değerli kağıt dediği noter kağıdı. Noterde yapılan her işlem adedi için değerli kağıt bedeli alınıyor. Sizin ihtarname üç suret hazırlanmış. Birini karşıdaki muhataba gönderiyorsunuz, biri sizde kalıyor, diğeri ise noter dairesinde saklanıyor. İşlem başı 9,50 TL'den 28,5 TL tutuyor.

Muhataba iletilen her nüsha için harç bedeli alınıyor. O da 17,80 TL. Bu devlete gidiyor bildiğim kadarıyla. Damga vergisi gibi düşünebilirsin.

Harcın %30'u kadar noter ücreti alınıyor. O da 17,80*0,30=5,34 TL ediyor.

Posta ücreti standart PTT tarifesi, karşı muhataba iletilmesi için. Eğer APS tercih etseydin daha fazla olurdu, sen sanırım standart posta tercih etmişsin.

Yazı ücreti değil ama karşılaştırma ücreti almalılardı. Fakat ikisinin de tarifesi aynı bildiğim kadarıyla. Yani ha sen dışarıda yazıp getirmişsin, ha onlar yazmış farketmiyor. Çünkü senin yazdığıklarını okuyorlar, altına noter imzasını atıyor, mührünü vuruyor.

KDV toplam tutar üzerinden hesaplanan vergi işte.

Kısaca sonuç normal. Yazı/karşılaştırma ücreti belki biraz daha düşük olabilirdi, tarifeye bakmak lazım. Noterde tek sayfalık, tek muhataplı işlemlerde bile 70 TL'den aşağı çıkamaz zaten.

Merhaba, annem noter. Bu alınan ücretin çoğunu devlete ödemiş oluyorsunuz öncelikle. Siz ve bazı yorum yazan arkadaşlar bence tribinizi yüce devletimize atın. ÖSYM nin sınavına gireceğim ücret 300 lira. Benim içime de bu oturdu mesela. Soygun haklısınız. Ayrıntı isterseniz anneme sorup ne kadarı cebine kalıyor öğreneyim.

Merhaba, anneme sordum. İşlem ücretini biz de hesapladık 98,15tl tutuyor dedi. Yazdıkları dilekçeyi arka sayfaya ya da noterin dilekçesinin altına yazdırmış olabilirler dedi. Bir de nüfus cüzdanı fotokopisine mühür vurulduysa da yazı ücreti alınıyormuş. Yazı ücreti ve noter ücreti dışındakileri devlet alıyormuş.

Bunun dışında @neheybe'nin uzunca açıkladığı şey de bana mantıklı geldi. Siz yazdıysanız da muhakkak kontrol edip altına imzasını atıyor damga vuruyor. Bunun da takdir edersiniz ki bedelinin ödenmesi gerekir.

Mesela midemde şikayetim var, doktora gidiyorum endoskopi yapılsın denildi, yapıldı ama bi şey çıkmadı öyleyse ödeme yapmayalım olur mu, olmaz. Eve gelen çamaşır makinesi tamircisi iki tık tık bi şık şık yapıp motoru değişecek diyor, yok kalsın abi dersen de en aşağı 20 lirayi üç dkda hak ediyor. Neden çünkü vakit harcadı, çözüm yolu gösterdi. Ben yıllarca okumuş ve bu derece riskli iş yapan bir meslek grubunun da kazandığı 30 lirayı hak ettiğini düşünüyorum. Bu şekilde yaptım açıklamamı, sözüm sadece size olsaydı mesajla cevap verirdim.

her zaman bulamayacağım ve çok sevdiğim bir şey ise yerim.
Eşimin çorbası, annemin mantısı gibi.

Bol salçalı makarna.

katmer. zekeriya usta'dan böyle, mis gibin.

çilek

künefe-kemalpaşa tatlısı-supangle-ekler

çilek...

Ev baklavası

dondurma

burger king'teki bir TL'lik dondurmanın karamellisi.
adı neydi onun?

Sade türk kahvesi

Çilek, şeftali, dondurma, cheesecake, Türk kahvesi.

Tantuni - Kunefe - Atom

zeytinyağlı sarma.

hayatımda büyük bir yere sahip, ciddi anlamda iyi sarma yapan biriyle evlenebilirim.

fırın sütlaç, künefe, dondurma, çikolata, ekler, profit Erol.

Patates kızartması, ızgara kırmızı et, etli ve zeytinyağlı yaprak sarma, balık ve deniz mahsulleri, peynir çeşitleri.
Bende galiba doyma kavramı yok :)

Çubuk kraker

zeytinyağlı sarma

Peynir helvası

bol zeytinyağlı salataya hayır demem gibime geliyor. ama aslında ben tatlıya hayır demem.

Çilek+kaymak.

Bardakta Mısır
Midye
Süt Helvası

bambaşka 3 şey saydım :D

çok bilallik bir durum değil aslında, office for mac denen bir şey var microsoft tarafından piyasaya sürülmüş,
onu indirip kurabilirsiniz. veya parası karşılığında office 365 kullanabilirsiniz (yıllık 180 lira olması lazım) eğer crack yapmayı v.s bilmiyorsanız...

Microsoft Office for Mac mevcut zaten ama ille MS Office olmasi sart degil derseniz Open Office for Mac ya da Google Docs gibi ucretsiz alternatifleri de kullanabilirsiniz.

Şimdi baya sağlam bir genelleme bu kutluyorum öncelikle.

Bir yerinden tutayım bari; belki bizim toplu taşıma araçlarımız gerektiğinden daha kaotik ve kalabıktır ?

valla aynı durumu ben tatil yerlerinde fark ettim. kaç defa da denk geldim. nerede ağlayan zırlayan çocuk varsa bizimkilerin. milletin bebesi ne güzel sakin sakin oturuyor. bence yetiştiriliş tarzı.

bebeden kastınız nedir bilmiyorum ama türkiye'deki çocuklar 7-8 yaşına kadar istedikleri yapılmayınca veya ilgi çekmek için ağlayabiliyor,
ecnebi bebelerinde ise gerçek bebeklik ağlamaları (pişik, can yanması v.s) dışında ilgi çekmek için veya istediği yapılmıyor diye ağlamak gibi bir alışkanlık ben de görmedim, yetiştirilme tarzıya doğrudan alakalı diye tahmin ediyorum.

seyler.eksisozluk.com

Böyle bir yazı yazılmış. Soruna deneyimleriyle cevap olabilecek bir paylaşım olarak düşündüm.

Aynı duruma ben de çok denk geldim. Genelleme gerçi; herkes için söyleyemeyiz ama ortalama için haklı olduğunuzu düşünüyorum.

Geçenlerde Amerikalı-Çinli bir aile vardı, çocukları (2 yaşında falandır sanırım) koşuyordu. Annesi çocuğuna koşmamasını düşeceğini ve biraz daha yavaş olmasını söyledi, çocuk sallamayınca da bıraktı öyle. Çocuk da düştü. Biz çocuk düşünce 'Hiii, düştü' olduk; çocuğa koşup yerinden kaldırasımız geldi. Annesinin de öyle yapacağını düşündük. Çocuk düştüğü anda ağlamadı ama annesine baktı; acısından önce annesine karşı bir hata yaptığını fark etti ve süt dökmüş kediye döndü. Suçlu suçlu annesine baktı. Annesi nötr bir yüz ifadesiyle, sakin sakin 'Buraya gel' dedi. Yüzünde kızgınlık yoktu, 'Hiii, yavrım düştü. Kurban olurum' hiç yoktu; 'Koşunca düşecektin zaten, beklenen bu. Sen de bunu seçtin. Bir yerine bir şey de olmadı. O yüzden bir sorun yok' bakışı vardı. Çocuk fıtı fıtı annesine gitti. Sonra normal yürüme hızıyla devam ettiler.

Emin değilim, ahkam kesmek için söylemiyorum, gözlemim de yok ama teoriyi ortaya atıyorum. Annem olsa 'Ayyy, düştü. Öpeyim geçsin' yapardı; belki başkasının annesi de kızardı sözünü dinlemedi diye. İlkinde, bu fazla korumacılık çocuğu (beni) şımartıyor olabilir; 'Ben istediğim haltı karıştırayım, düşünce annem zaten sarar beni' diye istediğimiz haltı yemeği işlemiş olabiliriz kendimize. Ya da kızacağını bilince de ve 'Dedim ben sana, dinlemedin'lerle karşılaşıyorsak, bu kızgınlığa karşı ayakta durabilmek için bizim de sesimizi yükseltmemiz ve bu yüzden de yaygara çıkarmak zorunda kalmış olabiliriz.

Edit: sttc'nin açıklamasından sonra aydınlandım. Gerçekten de çocuğun anneye bakışı 'Durum nedir, ben şimdi ne yapayım' bakışı da olabilir. Annesi de 'Gel buraya' deyince, 'İyi, bir şey yokmuş. O zaman ben gideyim annemin yanına' demiş de olabilir.

bebek refleks olarak ağlar ama çocuk ağlamaz. önce anasına babasına bakar. durum ciddi mi değil mi onların tepkilerinden ölçer. sonra da alışkanlık olur, kontrol etmeye bile gerek kalmadan her derdinde ağlamaya başlar çünkü zil gibi, bastın mı yanına birileri geliyo. oh ne ala.
kendi başının çaresine bakması gerektiğini öğrenmesi gerekiyor çocuğun

Burada (avrupa) köpekler de havlamıyor nedense. Buz gibi havada bile koşturuyorlar mutlu mutlu, başka bir köpek gördüğünde hiç saldırganlaşanı da görmedim.

Cunkuy aglayan cocuk istedigini aliyor burada.

bırakın bebeleri yetişkinler bile ağlıyor bizde. hak,vakar yok zırlama, mızmızlama var bizde.

gecenlerde yemekli bir etkinlik vardı.
yemek geldi millet hayvan gibi saldırdı.
yahu dedik insan gibi bekleyelim herkes alınca biz de alırız nasılsa.
oturduk bekledik ve bize yemek kalmadı.
yemeği getiren valla fazlasıyla getirmiştim, bazıları birkac kez almış dedi.
neymiş burası türkiye.
kibarlık eden aç kalır :)

Üstten:)

üst. gittiğim yerlerde farklı ise değiştiriyorum.

üst

Üstten.

valla patenti üstten alınmış. öyle kullanmak gerek hacı

static1.businessinsider.com

üstte olması tabiki. alttan olursa çekmesi zor. Herhangi birisi neden alttaki versiyonu seçsin ki çok mantıksız.

bu arada çok önemli derdin varmış. Allah kimsenin başına böyle dert vermesin :D

üstten+1

bitmek bilmeyen tartışmadır
herkes kullanım kolaylığı olarak üstten seçer.
ama araştırmalar(oha bunu kim araştırmış) alttan olanın daha ekonomik kullanıldığını söylüyor.

Üstten. Alttan takıldığını görünce sinirleniyorum bile hatta. Tüm mıçış keyfimi kaçırıyor.:)

üstten.

alttan. ( marjinal olmakta fayda var.)

Takma aparatı kullanmıyorum ama olsaydı üstten derdim.

Handikapli üst

Yan duruyor bizimki kurutucunun üzerinde

aparata takmıyorum. Üşenmeyip taksaydım üstten gelecek şekilde takardım.

üstten. benden önce girip alttan takan sığır ev arkadaşlarıma sinirleniyorum tuvalette ve hemen üstten olacak şekilde düzeltiyorum. hatta bunu benim manyaklığım zannetmiştim şimdiye kadar. iyi oldu yalnız olmadığımı bilmem. teşekkürler duyuru ailesi <3

alttan gelen candır, istediğin kadar çekip tuvalet kağıdı rulosuna baskı yaparak duvara sıkıştırıp çektiğin parçayı koparırsın kolayca, diğerinde bu kolaylık yok... :)

Üstten kullanırım. Ama bir arkadaşım kedili evlerde alttan kullanmanın daha uygun olduğunu, üstten olursa kedinin alıp çekmesinin daha kolay olduğunu o yüzden alttan kullandığını vs söylemişti.

Üstten

hiç dikkat etmedim rastgele takıyorum.

en.wikipedia.org

güzel kardeşim telefon android denen ucubeyse eğer, öyle formatlamayla silinmez dosyalar. silinir de programla geri getirilebilir yani. android hafızasını silmek için programlar var. birkaç kez tüm hafızayı doldurup siliyo doldurup siliyo. hafızayı tam dolduracak şekide ne kadar çok üste veri yazıp yazıp silersen o kadar geri getirmesi zorlaşır. öyle formatlamayla android mi verilir başkasına yahu?

belli ki serviste çalışan şerefsizlerden birinin işi. savcılığa gidip suç duruyurusnda bulunun. kim olduğun çıkar illa ki. bi şantaj yapmadığı kalmış herifin.

zirrealist +1, telefonda özel görüntüleriniz veya şantaj malzemesi yapılabilecek mahrem görüntüleriniz vardı ise mutlaka savcılığa gidin, gizli numara mizli numara dinlemez elbet bulurlar adamı.

Savcılığa gidip şikayetçi olun. Ancak gizli numaranin sizi aradigi tarihi ve saati mutlaka kaydedin. Sikayette onu da bildirin. Savci mahkeme kararı ile operatörden sizi arayan numaralarin listesini alacak ve bu sekilde tespit edecek. Cok gecmis olsun.

"Öyle mi yapsam böyle mi yapsam" diye vakit kaybetme. Sabah direkt savcılığa git ve suç duyurusunda bulun. Savcıya da her şeyi tüm detayı ile anlat. Vakit geçtikçe bu pisliğin resimlerini kullanma ihtimali artar. Ne kadar erken müdahale, o kadar net sonuç. Bu köpeğin (köpek dostlarımızdan özür diliyorum) söylediği blöf de olsa bu yaptığı yanına kalmamalı !

Eğer telefonunuzda -servise vermeden önce herhangi bir zaman diliminde- şantaj unsuru olarak kullanılabilecek fotoğraflarınız bulunduysa, siz bunları silmiş olsanız bile bu verilere ulaşabilirler. Olay ciddi görünüyor, kesinlikle hafife almayın ve doğrudan işlem başlatın. Eğer ki servis kurumsal bir firma ise (KVK gibi) yöneticileri ile de konuşabilirsiniz. Böylece telefonunuzun kimin elinden geçtiğini, kimin ilgilendiğini bulabilirsiniz ve soruşturmada bu bilgiler yardımcı olur.

Dilerim sorun oluşturacak veriler yoktur telefonunuzda. Bu olay da size bir tecrübe olsun, bir daha telefonunuzu ve bilgisayarınızı tamire verirken, bir başkasına devrederken, çöpe atarken bile kırk defa düşünün.

hakikaten yha (:

sahip olduğun şeyin sana sahip olması. diploman sana sahip oluyor, onu yaşatmak adına, harcadığın yıllar adına kabul edemiyorsun. bu sene böyle olsun, nasılsa başlangıç diye düşünülüyor. başka işte çalışırsam 4 senem boşa gitmiş sayılır düşüncesi galip geliyor.

Mühendisler için konuşayım. Arkadaşlarımın geneli zeka olarak akıllı tipler. Yani LYS'de matematik, geometri, fizik, kimya, biyoloji çözerek mühendislik kazanmış insanlar. Ama bunların geneli kişisel gelişim açısından geri zekalı. Ben de mesela bu adamlarla aynı bölümdeyim ama öğrenci olmama rağmen hafta sonumu kurslara ayırıyorum. Evimde yatmak varken gidip 6 saatlik seminerde pazar günümü geçiriyorum. İngilizcem ilerler diye sürekli bir şeyler okuyorum. Kısaca gelişime dair bir çaba gösteriyorum. Diğerleri ne yapıyor? Potansiyelleri olmalarına rağmen sürekli boş işlerle uğraşıyorlar. Bir tane arkadaş motorculuğa sardı. Çocuk bacağını kırdı. 6 ay okula gidemedi. Hala motora biniyor. Üniversiteyi eğlence yeri olarak gören adamlar iş hayatında da okulda nasılsa bir bok yemedim, çok para istemem zaten anlamsız olur deyip düşük ücretleri kabul ediyorlar. Olay bu yani. Hatta kabul etme durumu da değil. O adamın ederi o yani. 1600 isteseler vermezler. Adam geçtiği dersin içeriğini bilmiyor daha.

çünkü dışarıda senden çok var. artık dolu mühendis, avukat var. özel üniversitelerle birlikte bu sayı daha da arttı.ama gerçek mühendis ihtiyacı çok az. adam bankada bir pozisyon için birini arıyor, hadi bu mühendis olsun diyor ama yapılan işin mühendislikle ilgisi yok. bir işletme mezunu da o işi yapabilir.

@dissendim, yaptıkların çok güzel ama bir o kadar da naif. iş hayatına girince acı gerçek suratına tokat gibi çarpıyor insanın. donanımsız olsan iş bulamıyorsun donanımlı olsan iş için over-qualifiedsın diyorlar. dayısı olan işi alıyor.

avukatlardaki durumum bilmiyorum ama iyi üniversiteden mezun da olsan iş hayatı diploma verilen girilen bir yer değil, o üniversitenin mezunlarının olduğu iş çevresine bir yerden girmen gerekir. böyle zamanlarda az para ama çok tecrübe ve imkan veren yerlerde çalışmak tercih edilebilir. kariyer bir süreçtir, gün gelir ilk işinizdeki maaşınız anlattığınız komik bir anı olur :)

bu arada tekrar söyleyeyim, bu her iş için böyle olmayabilir.

"Formal education will make you a living; self-education will make you a fortune."

olayın lanse edilisi eksik ya da yanlış olsa da;
yeni mezunun "başlangıç maaşı olarak" bu kadar komik para alması bence de saçma. fakat benim bildiğim durum mühendislikte şöyle.işe başlarsın kısa süre sonra zam almaya başlarsın. bu deneyimle de doğru orantılıdır. yani kendini geliştirir, deneyim kazanır kazandıkça da fazla para alırsın. yeni mezunum şuan. benden önce mezun arkadaşlarımda durum hep böyleydi. ama ama yine belirtmek isterim ki yeni mezun insanı bu kadar değersiz görmek de haksızca.

Çünkü patronların hepsi istiyor ki herkese asgari ücret vereyim, herkes her işi yapsın. 5 kişinin yapacağı işi 1 kişi yapsın, sigortalarını asgariden göstereyim ki fazla vergi vermeyeyim, maaşlarını geciktireyim, faizden azıcık daha kazanayım.

Yatırım yapmayayım, nasıl olsa günü kurtarıyorum, dünyada neler oluyor hiç takip etmeyeyim, ürettiğimi öyle de satıyorum, böyle de satıyorum.

Hah bu kafaya sahip patronların olduğu yerde maaşla çalışacak adamlar eziyet çeker. Geçen aylarda facebook'ta yazmış birisi, elektrik elektronik mühendisi, asgari ücretle başlamış, dert yanıyor.

Çok zorda kalırsın, nefes alamayacak hale gelirsin, kör topal da olsa bir işim olsun dersin anlarım, insalık halidir.Ama asgari ücretle çalışan mühendis mi olur lan ?! Vasıfsız heriflere de o kadar para veriyorlar ?

Patronlar da piyasanın farkında, nasıl olsa bu işi yapacak adamı ucuza bulurum diyor. Bazısı abartıyor, kariyer net te boktan boktan işler için "tekniker, teknisyen, mühendis, yüksek mühendis..." diye yazıyorlar.

Vereceği para aynı, teknikerin yapacağı işe yüksek mühendis arıyor paşam.

mühendissen aynı yerde zam alarak 2 sene sonra para basmak diye birşey yok. artışı sadece iş değiştirerek yaparsınız bunu unutmayın bir de işsizken iş arayıp pazarlık etmeye çalışmayın, çalışırken iş bulup pazarlık edin. çalıştığınız bir iş yoksa, mülakata gittiğinizde sizi iş için yalvaran zavallı mecbur mahluk olarak görüp ezdikçe ezip parayı da oldukça düşük söylerler.
bilginize...

ben ticket kullandığım zamanlarda yöntem şöyleydi,
her ayın başında belli bir miktar harcama hakkı kazanıyordum ama her ayın ilk harcamasında harcama yapmadan önce yine restoranın cihazından karta yükleme işlemi yapılması gerekiyordu, ondan sonra bakiyemi kullanmaya başlıyordum,
sizin de böyle bir sistemdir belki...

Bekleyen bakiye, sistemde mevcut olan ama henüz yükleme yapmadığınız tutar. Bunun için yukarıda dendiği gibi gidip ticket ile satış yapan bir yerden dolum yapmanız. Starbucks falan gidin yaptırın.

Aynı ekranda sağdaki tutar yani bakiye kısmı, siz dolum yapınca tüm para oraya geçecek. Kullandıkça bakiyeden tutar düşecek. Ay başı geldiğinde (ya da anlaşmanız ne zaman ise) bekleyen tutar kısmında tekrardan rakamlar belirecek. Tekrardan gidip dolum yapmanız lazım.

Kullanmadığınız tutar ertesi aya aktarılır, bitirmek için kasmayın.
Bazı şirketlerde 31 Aralık tarihinde tüm tutar sıfırlanır, ve sonraki güne (seneye) aktarılmaz. Onu danışmanız lazım.

buyrun benim, hangi parfüm?

kaynak yapayım mı :o
Lancome La Vie Est Belle'in 75 ml'lik parfümü pls <3

Cok guclu ondan.

Ya da cok sesi cikiyo diyelim. Bir nevi tek Adam zaten.

Kuzey kore başkanı var ya atarlı ve komik, herkes onu da biliyor. Benzer.

10 yıldır her gün tv de.

2 3 yikdir tv izlemiyorum sirf tayyipi girmemek.icin adam hergun tv de gazetelerde web sayfalarinda hatta sokaklardaki durak reklam tabelalarindan taciz ediyor. İgrendim yeminle gornekten o nedenle taninir dogrudur her halti bilir gibi susmadigindan herkesle.kavga ettiginden taniniyor.

dominik > survivor > acun > rte (:

(bkz: six degrees of separation)

en basitinden nazi söylemleri tüm ülkelerde haber oldu.

çünkü biz ona başbakan ol dedik o gitti dünya lideri oldu :S

Bi de geçen seneki darbe olayi da dunyada baya konuşuldu. Sonuçta Türkiye dünyada belli bilinirliği olan bir ülke. Darbe girişimi olunca haber kanallari haberini yaptı, öyle olunca da daha bilinirliği arttı gibi

saddam nasıl servis edildiyse buda aynı şekilde, orta doğunun stratejisi basit kuruyor oyun kurucular.

güvercini bile şemsiye ile dürten bir adamın tanınmaması garip olurdu. herkese kendini tanıtıyor.

img-s1.onedio.com

sen kaddafiyi, saddamı nasıl tanıyorsan insanlar da öyle tanıyor erdoğanı.

Karizmatik bir lider ve hitabet yeteneği güçlü insanları etkisi altına alabiliyor. Özellikle ortadoğuda büyük etki yarattı. Oradan başlayarak insanlar farkına varmaya başladı. Kendine ülke dışında bir kamuoyu yarattı bir şekilde.

Söylemleri çok çarpıcı, avrupada da dikkat çeken yanı bu bana kalırsa. Beklenmedik tepkiler veriyor bu da haber niteliği taşıyor. Ayrıca Türkiye Suriye'deki savaşının baş aktörlerinden (haber sunucusu benzetmesi) bir ara tüm dünya bu konuyu konuşuyordu, üzerine bir de Rusya ile yaşanan olaylar. Hepsi birleşince birden popülerliği arttı, şu an dünyadaki liderler arasında tanınma bakımından ilk 6-7'ye rahatça giriyordur.

Asagidaki yaziyi okumanizi oneririm, geldigimiz noktayi cok guzel ozetlemis. Abd'den dubai'ye aksini iddia eden bir entelektuel ile tanismadim.
Buyuk liderlik, karizma gibi hususlarin tanimlari goruluyor ki insanlar arasinda cok farklilasiyor ama gecmisle hesaplasmada cigir acmis bir ulkeye nazi diyerek populer, carpici, karizmatik oldugunu dusunmek cok enteresan bir kafa gercekten.

www.diken.com.tr

şimdi şakayı bir yana bırakıp ciddi cevap verecek olursam, bu "çok güçlü lider, hitabet yeteneği var, karizmatik" gibi söylemler edirne'nin batısına geçtiğimiz anda geçersiz kalıyor. hakkari'nin doğusunda belki iş yapıyordur.

avrupa ve amerika'daki insanlar ise biz saddam'ı, esad'ı filan nasıl biliyorsak erdoğan'ı öyle biliyor, bizimki bonus olarak çok konuştuğu için çokça gündem de oluyor. hatta büyük bir artısı var bolca mizah malzemesi oluyor ülkemiz erdoğan'ın acayip söylemleri sayesinde...

mesela aile bakanı'nın rotterdam konsolosluğuna kaçak köçek girmeye çalışmaşı mevzusu büyük dalga konusu oldu. veya çok eskilerden dışişleri bakanlığı resmi sitesinde yayınlanan "turkey is not a banana republic" cümlesi şimdi aklıma gelenler. siyaset-komedi tarihine altın harflerle kazınıyor asrın lideri.

sorunuza cevap olur mu bilmiyorum ama photoshop'un son versiyonlarında katmanların css kodlarını export edebiliyorsunuz.
ama bana sorarsanız en temizi pdf veya psd göndermeniz ve front-end'in kendi üslubuyla bunu koda dökmesi.

Vahiylerin harfiyen yazıya geçirildiği kabul edilir. Zaten o yüzden "bozulmamış, değiştirilmemiş" denir. Çevirinin yanında, ek bilgiler de paylaşılarak anlamına açıklama yapılmasına tefsir denir ve zibilyonlarca tefsir kitabı vardır ama açıklanan ana metin (Kuran) sabittir.

iste diyorum ki vahiylerin harfe dokulmesindeki araci bir insan ve peygamber olan hz.muhammed miydi? yani atiyorum bakara 191'deki anlam aslinda 'etkisiz hale getirin' anlamindaydi ve hz.muhammed tarafindan mi kelimeye dokuldu? yoksa direkt öldürme kelimesi mi soylendi melek araciligiyla?

yani arapca dilinde tam olarak o anlami karsilayan bir kelime olmadigi durumlarda en yakin kelime mi kullanildi?

Cebrail kendisine "aa bb cc" diye iletiyor, kendisi okuma yazma bilmiyor, bunu yazmayı bilen kişilere "aa bb cc" diye okuyor, onlar da "aa bb cc" diye yazıya geçiriyorlar.

Cebrail, kulakla duyulabilecek bir sesle mi söyledi, rüyasında mı gördü, içine mi doğdu, orasını bilemem.

Kelimelere döken, üslubu belirleyen, gramere uyduran Hz. Muhammed değil. Kendisi, ona iletildiği kelimelerle yazdırıyor.

Yine de sayısız tartışma var biliyorsun ki "filan yerde o kelime şu anlamdadır", "hayır efendim o dönem şöyle şöyle alışkanlıklar vardı, bunları ifade etmek için kullanılmıştır", "o kelimenin bir de şöyle başka bir anlamı vardır" diye. İşin içine insanın yorumu girince işler iyiden iyiye sarpa sarıyor.

@ucan fil

yok kur'an kesinlikle donemsel olamaz, benim bahsettigim o degil. insan yorumu ama, ayni zamanda peygamber yorumu. yorum da degil, arapca'nin kisitlamalarindan bahsediyorun ben. ama tam anlatamadim sanirim.

bu konuda çok farklı tartışmalar var hakikaten.
benim bildiğim allah'ın söylediği aynen cebrail tarafından muhammed'e aktarılıyor, muhammed de bunu 1e1 yazıya geçirtiyor. inanışa göre bu şekilde gerçekleşmiş ve bu yüzden kuran "değiştirilmemiş ve bozulmamış" olarak tasvir ediliyor.

ancak tercüme konusunda sorunlar var sanırım, yani cebrail'in "oku!" demesi, aslında "aç kitabı şu yazıları oku" manasında değil de "anla, idrak et" manasında söylenmiştir muhammed'e diyen bir görüş de var.

ses formatında mı iniyordu vahiyler?

yoksa beyne metin formatında mı?

@temhar

soru da temelde bu zaten, ama bunu kimsey hz. muhammed'e dogrudan sormadiysa biz de idrak edemeyiz sanirim sonradan.

"yok kur'an kesinlikle donemsel olamaz"

emin misin? hani allah var/yok tartışmasından uzak duracaktık? Ahzab 50-55 ayetlerini okudun mu hiç? www.kuran.gen.tr

Soruna cevap verecek olursak, evet kelime kelime inmiştir, anlam olarak değil. kuran'da çeşitli yerlerde "kuran'ı biz yazdırdık" ya da "kuran'ı açık bir kitap olarak indirdik" türü açıklamalar geçer. "biz anlattık, o anladığını yazdı" veya "kendi kafasından uydurdu" denmesin diye.

eğer allah anlattı muhammed anladığını yazdı olsaydı "kuran'ı açık bir kitap olarak indirdik" demezdi. "kitap" halihazırda yazılı anlamındadır.

Yunus-37 ayetinde "allah'tan başkası kuran'ı yazmış olamaz" der. Eğer allah anlattı muhammed yazdı olsaydı böyle demezdi.

Zümer-41'de de "Biz sana Kitap'ı insanlar için, hak olarak indirdik" der. Eğer sözlü bir bilgi olsaydı "kitap indirdik" olmazdı.

yine bu formatlarla alakalı olarak da üç değişik yöntem var sanırım:
1-doğrudan seslenme şeklinde, muhammed ile cebrailin birbirlerini görüp sesli olarak iletişimi.
2-içine doğma şeklinde: vahiyler muhammed'in içine doğuyor.
3-muhammed ortamlar arası seyahat ederek doğrudan cebrail'in yanına gidiyor ve orada vahiyleri alıyor. hatta bu sonuncuyla ilgili bir hikaye vardı: bir dost meclisinde muhammed'in anlık olarak uykuya dalıp geri gelmesi üzerine çevresindekiler "ne oldu?" diye soruyor, muhammed de saatlerce süren bir yolculuğa gittiğini, cebrail'i gördüğünü ve vahiyleri dinlediğini söylüyor.

sorularlaislamiyet.com

Bu arada günümüzdeki özellikle batılı bilim adamlarında muhammedin epilepsi hastası olduğuna dair bir görüş var. Vahiylerin inmesinin aslında epilepsi nöbeti olduğunu öne sürüyolar. İnternette baya kaynak var araştırınca bakabilirsiniz.

(bkz: kuran-ı kerim değiştirildi mi)


buradaki sıkıntı hiçbir şeyi bilmiyoruz çünkü kanıtlayamayız. tamamen rivayetlerden ibaret.

www.dinimizislam.com

@nundu
tarihte hangi topluluk epilepsi hastası birine inanıp bu derece büyük fetihlerin kazanilmasinin önünü acmis? kendilerince degersiz gösterme çabası..
o (batili) kaynaklari biraz daha incelersen bizim inanişımıza göre peygamber olan hz. İsa aleyhisselamın, gercekten gecmiste var olup olmadigini sorgulayan düşüncelere de rastlarsın. tuhaf olan,epilepsi nöbetleri sonucu inen bir kitabın dengi ya da üstünde yüzyillardır onun yerine konulabilecek başka bir kitapta yok. yok simdi epilepsi nöbetine tutulan, böyle kitabin olusmasina zemin hazirlayabiliyorsa, fikren ve sihhaten hiç bir sorunu olmayan (oxford dahil 3-4 yuniversiti bitiren) birinin çok daha farkli, insanların ilgi odagi olabilecek bir kitap ortaya koyması gerekmiyor mu?.
batidaki insanlardaki inanç boşlugunu İslam doldurmasin diye ya böyle bilimsel(!) aciklamalar ya da yine batinin önemli noktalarinda terör ve canlı bomba saldiriları yapiliyor. farkında olmak lazım..

Eh bi tanrının gelip vahiy vermesindense epilepsi nöbeti daha olası bilimsel olarak, bunun aşağılamakla bi alakası olduğunu sanmıyorum.

Youtuber'lık konusunda tecrübeli değilim. Ancak, hukuken buradan elde edilecek gelirlerin yanı sıra eserin rayiç bedelinin 3 katı kadar tazminat gibi istemlerde bulunabiliyor eser üzerinde hak sahibi olanlar. Davalık olabilirsin. Kendi üretmediğin içeriği yüklememeni tavsiye ederim

trt arşiv videolarını youtube'a yüklersen elbet birinden birinde telif yersin,
davalık olur musun bilmiyorum, sanmıyorum da ama en iyi ihtimal zaten 3 telif talebinden sonra youtube kanalını kapatıyor diye biliyorum.

yazdigi gibi, videolardan kazandigin gelir trt'ye gider, daha fazla telif yersenn youtube kaldirir videonu, daha da fazla yersen kanalin kapanir muhtemelen. dava mava olmaz.

dava etmezler. contentid lerin almışlardır videoların. adsense açıp açmamanın önemi yok.
ihtar gelirse 3 defa (video sahipleri tarafından-trt) kanal kapanır.

//dava etmezler dememin sebebi adam uğraşmaz zaten videoları kaldırtıyor.

bionluk.com buraya bir bak istersen.

bionluk.com a bulaşmayın bence, çok kaliteli bir hizmet alamazsınız.

wp evrenindeki bütün işler için codeable.io yu öneriyorum

türkiye sunuculu vpnler genelde paralıydı,
eğer kısa bir işlemse türkiye'de bulunan bir bilgisayara teamviewer yardımıyla bağlanıp tarayıcıdan işlemi gerçekleştirebilirsiniz.

kisa surecekse ovpn'e uye olup birkac saatlik kullanabiliyorsunuz istediginiz ulkenin sunucusunu.

türkiyede tanıdık varsa onların bilgisayarlarına vpn yapabilirsiniz. nasıl olur bilmiyorum.

(git: pureinfotech.com)
belki burası yardımcı olur.

enene menene ? dinozor taşşağı ?

rashit - dinazor

rashit - hava soğuk

GVC - The Pain In Kabir www.youtube.com

Teşekkür ederim cevaplar için pain in kabirmis :)

polonya sınırları içerisinde herhangi bir yerde kalacağınıza dair belgeniz olduktan sonra "önce niye varşova dedin de şimdi burada kalıyorsun" gibi bir sorun yaratma ihtimalleri çok düşük.

date of issue: verildigi tarih
date of expire: son gecerlilik tarihi

konu disi ama: pasaport, kimlik gibi onemli belgelerin bir kopyasini mutlaka evde bi yerlerde saklayin. bu gibi hic akliniza gelmeyecek durumlarda lazim olabiliyor.

Gönderdiğim ekteki gibi değil ama biraz daha yontulmuş, sade dille yazılıp gönderilse, bir sorun olur mu?

Benden davetiye istediler ama ben yine otel rezervasyonu yapıp göndersem kabul ederler mi?

Davetiye ile uğraşmak istemiyorum.

Not: Son olarak otel rezervasyonu yapıp, göndermeye karar verdim. Güzel bir açıklama yapıp, otel rezervasyonu ile birlikte göndereceğim.

güzel ve verimli bir uyku çekin, uyuduğunuz ortam sağlıklı olsun.
Sabah kahvaltısına önem verin, sigara kullanıyorsanız mutlaka azaltın.

ben de geçmişte bir dergide çalışıyordum ve az çok anlayabiliyorum iş yoğunluğunu, özellikle matbaa veya yayın zamanları. yukarıdaki adımları izleyerek bir nebze olsun daha sağlıklı çalışma fırsatı bulmuştum.

mesele kafa boşaltmak değil aksine dağarcık meselesi. o yüzden ne yaparsanız yapın 3 kişilik işi tek başınıza yaparken tükeneceksiniz.

yaratıcılık gerektiren işlerde en önemli şeylerden biri değişik bakış açılarını buluşturup beyin fırtınası yaratabilmektir. esas 1 kişilik işi 3-5 kişi fikirleriyle zenginleştiremediği sürece de yapabileceğiniz çok bir şey yok.

Yoga ve meditasyon yapmayı deneyin.

Ben de iki yıldan fazladır bir web sitesinde editör olarak çalışıyorum ve bahsettiğiniz duruma 'içerik zehirlenmesi' diyorum :) Kafa allak bullak oluyor gerçekten de. Ben haftada en az iki gün yoga derslerine katılıyorum, bunun dışında da gün içinde kendime 10-15 dakika ayırıp meditasyon yapıyorum, yani aslında sadece nefes alıyorum. Sessiz ve rahat bir şekilde oturup, vücudu mümkün olduğunca gevşetip bir süre nefesi izlemek, vücuttaki lüzumsuz gerginlikleri fark etmeyi sağlıyor. Omuzlar, yüz kasları ve fark etmediğimiz diğer kaslar gevşeyince beyin 'her şey yolunda' mesajı alıp rahatlıyor ve stres hormonları doğal olarak azalmaya başlıyor.

Daha önce hiç meditasyon yapmadıysanız birçok stüdyoda ücretsiz meditasyon saatleri yapılıyor. Ona da vakit yoksa, youtube'daki bazı meditasyon videolarından ya da mobil uygulamalardan faydalanabilirsiniz. Kafa ve beden rahatlayınca, zihindeki o birbirine geçmiş fikirleri, içerikleri, bilgileri de hali yoluna koymak kolaylaşıyor. %100 güvenli ve çalışıyor yani :)

zihnini şöyle boşalt böyle boşalt diyen tüm arkadaşlara buradan öncelikle koca bir hadi len çekmek istiyorum.

frankie kardeşim, sana gelince, yazıyorsun, okuyorum, ama eli bıçaklı düşmanım bile olsa, insan neslinin bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum. yapma kardeşim. yazma. çalıştığın şirketin adı -ks ile bitiyorsa özel mesaj at, ben sana o şirketin ne kadar boktan olduğunu ve nasıl kurtulabileceğini anlatayım.

yapma, insansın sen. 3 kişilik işi tek başına yapma. yetiştirme işleri. bir tane ver adam gibi ver. seve seve eleman alacaklardır. bu bahsettiğin ruh halini yıllar boyu yaşadım. ajansların tümü aynı mantıkta. eğer işi becerebiliyorsan onlar da seni beceriyor. yıllar boyu işi beceren tarafta da yer aldım, işi becerenleri beceren tarafta da yer aldım. masanın iki yanını biliyorum. gerçekten yapma. ömründen gidiyor. sen yapabildikçe sistem değişmez. daha fazla iş yükün olur.

İşleri bir sıraya koyun ve birini bitirmeden diğerine başlamayın, ancak bu şekilde yapabileceğinizi, diğer türlü mümkün olmadığını da yönetime anlatın.

Kısa dönemli stajyler alabilirsiniz ufak tefek işler için. Stajyere ücret verin tabii...

Mümkünse evde ve hafta sonu çalışmayın ya da en fazla 1 saat vaktinizi ayırın, yine maillerinize iş dışı bakmayın. Varolan vaktinizi elinize geldiğindce fokus ve verimli kullanmaya bakın, yine olmuyorsa limitleriniz konusunda görüşün. kolay gelsin

senelerdir bu tempodayim :) bazi asiri yogun donemlerde anti-depresan kullandim cunku insan kendini isleri yetistiremeyince acayip yetersiz goruyor. beni daha cok uykudan vurmustu. gun boyu kafein oranimi minimumda tutsam bile gece hep baykus gibiydim. stres.

sana tavsiyem calisirken bol bol ara ver. biliyorum kulaga tuhaf geliyor ama 15dk bir ara ver ve isini ofis disi bi yere tasima. erken git, biraz gec cik ama isini ofisinde yap. o zaman az cok toparliyor insan kafayi. yani en azindan en optimum yol olarak bunu buldum ben :)

sorun edebilirler,
daha önce o pasaportla schengen bölgesine girip çıkmışlığınız varsa belki sizin için kolaylık olabilir...

girdim. ispanya fransa hollanda ve geçen yaz sakız adasına girdim? yeniden pasaport mu çıkarmam lazım

bu konuda kimse kesin bir şey söyleyemez,
ama ben olsam yeni pasaport çıkarmakla uğraşmazdım bir hafta için.

edit: pardon pasaportunuzun bitmesine iki ay kalmış, sorun çıkarma ihtimalleri yüksek gibi geldi şimdi.

yeniletmekte fayda var bence. sorun çıkarmaya yer arıyolar zaten.

İki ay kadar oldu yenileyeli. Beklemediğim kadar çabuk geldi. Pazartesi belgeleri verdim, perşembe elime geçmişti. Belki alırlar ama ben olsam riske girmez yenilerdim. Ayrıca nasıl olsa yenileyeceksin değil mi?

riske girmek inan ki çok gereksiz.

ya yeniletiriz de çok pahalı ya :) yeşille temiz temiz giriyodum. şimdi bordo alıcam harcıydı vizesiydi 1000 i yaslıyor malesef

Bildigim kadariyla gecerlilik suresi vize alirken onemli. Giris yapmak icin sureyi sonuna kadar kullanabilirsiniz diye biliyorum.

@vudin zaten pasaport süresi yeterli değilse vize vermiyorlar, arkadaşın durumunda yeşil pasaport var, o yüzden aynı şey geçerli olmayabilir.

Yesil pasaportun bitimine 90 günden az kalmışsa kesin olarak giremezsin schengen', konsolosluk kaynakli kesin bilgi.

hayır tabiki, telefonu senin kullanmadığın belli, hat önemli olan. ben de adıma kaydettirdiğim iki 3 telefonu sattım şimdiye kadar. en kötü ihtimal sattığını söylersin, ya da gerçeği anlatırsın olduğu gibi

telefonu kullanan kişi adil öksüz filan değilse bir sorun yaşamazsınız...

vizenizi aktarabilirsiniz diye biliyorum, ancak nasıl yapabileceğiniz konusunda bir fikrim yok.

cevap için teşekkürler. bir de acaba vize aktarımı yapmadan, iki pasaportumla gidip; eskisindeki vizeyi göstermem mümkün olabilir mi?

teşekkürler

yıkanan pasaportunuzun kullanım tarihi bitiyor muydu zaten?
mesela 10 yıllık abd vizesi için farklı pasaporttan vize gösteren arkadaşlarım olmuştu ama sizinki farklı bir durum,
bir sormanızda fayda var vize şirketine.

eger vizeniz cok yipranmamissa, elektronik olarak okutabilecek duzeydeyse sorun olmaz. yeni bir pasaport cikartin hemen. eski pasaportunuzu da goturun yaninizda, neler oldugunu anlatin. yeni cikartacaginiz pasaportu ve eskisini yaninizda tasimamiz lazim. Eskisinden vize okutuyorlar, yenisine damga vuruyorlar. Sorun olmuyor.

buyukelcilige bir an once mail atmanizi tavsiye ederim. vize aktarimi yapmak zorundasiniz diye biliyorum, iki pasaportla gidip eskisini gostermek icin 2015'de macaristan kabul etmedikleri yonunde bilgi vermisti bana.

ayrica buradan ayrintili bilgi edinebilirsiniz:

ec.europa.eu

Platonik aşqım.

hep o geliyo
:(

Hiçbir şey gelmiyor :(

kimse

edit: cevabım tatmin etmedi mi? garip.

youtu.be :(

karanlık var bir şey yok

Beyrut sahili?! (hayır, gidip görmüş falan değilim)

bugün yolda 3 tane papağan gördüm, fotoğrafını çektim ve o an yanıma biri geldi. bi yem parası verirsin artık dedi.
adam sergiliyormuş bundan para kazanıyormuş. tartışmamak için 1 tl verdim ama o eleman geliyor gözümün önüne. ne basit biri ya.

ataturk

lanet olsun ki eski sevgilimle iyi olduğum güldüğüm ve güldüğü zamanlar..kare kare...keşke silinip gitseler.

Çimen gözlüm. Platonik sevdam.

hz. isa (az önce jesus christ gördüm bir entry'de, ondan oldu).

yavru penguen

kimse gelmedi

RTE

karayiplerde 5 dönüm palmiyeli arazinin içerisinde tek katlı bambulardan yapılmış bir ev ve yemyeşil deniz. bi de nedendir bilmem hep bir palam olsun istemişimdir :)

Sevgilim

Sevdiceğim geliyor.

bugün beni çok etkileyen bir rüya gördüm. ağlayarak uyandım. o rüyada gördüğüm kişi geldi. ama başka bir gün olsa hayatta aklıma gelmeyecek biri, o rüyanın simgesi olarak şimdilik zihnimde duruyor.

Hyundai getz

sigara.
bırakmaya çalışıyorum.

Yapısal kalıp denklemlerinin matrisle gösterilmesi :/

segz.

Sevgilim.

bence gelir küçük işletmeler de rahatsız olup baskı yapacaklardır.

Bence gelmez. Daha Paypal bile gelmedi geri.

paypal daha çok yurt dışından para kazananları ilgilendiren bir mevzuydu aslında,
fakat booking.com doğrudan turizm esnafını bitirecek bir karar oldu, paypal'dan 10 kat daha fazla ses getirecektir ve kısa zamanda geri dönecektir diye umuyorum.

VPN kullaninca da mi calismiyor?

oha bu da mı memleketten çekildi?

Neredekal.com

Otellerin kendi siteleri

Otelz.com

Hotels.com

Bi nebze yardımcı olurda ne ala...

çekilmedi bir nevi yerli turist için engellendi. yurtdışı için revervasyon yapılabilmekte. VPN ile çalışabilir belki ancak revervasyon onay kısmında vereceğiniz Türkiye ye ait bir kredi kartı olacağından bunu engellemiş olabilirler.

ayrıca yabancı turist için hala çalışmakta işletmelerin nasıl bir tepki vereceğini bende çok merak ediyorum. ciddi bir tepki verilse bile ne kadar etkili olur orası ayrı bir durum. zira acenteler bu durumda çok memnun gözüküyorlar.

CHP gelirse, gelir.

Doping, atletizm gibi sporlar için sıradan bir şey. Birçok sporcuya doping yapması için bizzat antrenörleri yardımcı oluyor. Doping olayı zaten sporcunun tek başına yapabileceği bir şey değil. Dopingli sporcuların geneli sosyal medyadan uzak. Kimse fark etmiyor bile. Ben Aslı Çakır Alptekin adını görünce kızıyorum ama.

doping olimpiyat sporlarının hepsinde vardır,
neyin doping olup olmadığı sürekli değişiyor,
doping kabul edilen ilaçların doping testlerinde çıkmaması için de ayrı ilaçlar veriyorlar sporculara...

doping alanındaki yenilikleri takip edemeyen antrenörlerin hatası bu dopingli çıkan sporcular...

doping dediğiniz şey tek çeşit ve tak diye tespit edilebilen bir şey değil.

elit atletlerin hemen hepsi çeşitli ilaçlar kullanıyor. ilacı kullanıp vücuttan atılacağı süreyi hesaplamaktan, test manipüle etmeye kadar antrenörlerin bile gözetiminde yapılan bir sürü şey var. yoksa hepsi sınırlarını bir şekilde zorluyor. hele olimpik seviyede bir atlet...
:)

ek olarak, tabii ki doping'in de profesyonel ölçüde yapılanı var, bir de rus veya akp tarzı kifayetsiz muhterislerin bokunu çıkarması şeklinde yapılanı var. siyasal durumun da etkisiyle bunlar kolay yakalanıyor biraz üstüne gidilince

Devlet politikası bu. Olmayacak dua malesef.

diger olimpik sporcular da kullaniyor emin olabilirsiniz. aradaki tek fark bizim sporcular imkansizliklar sebebiyle daha kalitesiz ilaclar ve doktorlar sebebiyle yakalaniyorlar. diger ulke sporculari kullanmiyor diye bir sey yok hepsi ayni. o kulvarlarda tutunabilmek icin de zorundasiniz ilaclara maalesef ki

Doping kullanmayan profesyonel sporcu yok.

usain bolt dopingli mi mesela? türkiyede astronomik ödül verildiği için doping yapıyorlar. al bi altın madalya kaç yurtdışına mis gibi :)

20 saniye kuralı var diye biliyorum. 20 saniyeye kadar kullanabiliyorsun.

benim bildiğim de 10 saniye kuralı var,
ayrıca Barış Özcan youtube tarafından dünya çapındaki 8 video evanjelistinden biri seçildi, belki muaftır bu kuraldan :)

İzlediğim oyun youtuber'larından biri bir videosunda "eğer oyunu oynarken bu kadar az konuşmaya devam edersem telif ödemek zorunda kalıcam" gibi bir cümle kurmuştu. O yüzden belki görüntülerin üstünde başka anlatıcı olması falan da telifi etkiliyordur. Bildiğimden değil, tamamen cümleden çıkardığım şeyden dolayı böyle düşündüm.

15 saniye,

ayrıca aşağıda filme atıf yapıyor yani kaynak gösteriyor

on saniye beş saniye bilmemne yok gençler. basketbol mu oynuyoruz?

telif ücretini o ödemiyor. reklam parasından eser sahibine de para gidiyor. bu sistem content id geldiğinden beri var. allah razı olsun o content id'den ki biz koşturmak zorunda kalmıyoruz artık. benim eserlerimi kullanmaları eskiden beni sinir ederdi de uğraşamazdım. şimdi "ooh" diyip ellerimi ovuşturuyorum.

video içerikleri 'fair use' kapsamındadır: www.youtube.com

ikametgahınız türkiye'deyse maalesef hiçbir işlem yapamazsınız.

ben türk bankasının kredi kartıyla ermenistan yunanistan adresi yazıp alışveriş yaptım iki kez.

evet 30kg kabin altı bagaj sınırınız, yanınıza da kabin boyu bir bavul alabilirsiniz baş üstü dolaplarına koymak için, onun kilosu da 8 kg olmak durumunda. kabin bagajının ölçüldüğüne hiç denk gelmedim ama ağırlık olarak. ancak diyelim kabin altı bagajınız 33 kilo ise pek sorun etmiyorlar bunu (burası tabi havaalanından havaalanına, personelden personele göre değişiyor maalesef) sofya-ist-malta için de kg başına 7 euro fazla ödemeniz gerekecektir.

kg başına 8 de olabilir ,tam emin olamadım, thynin sitesinde gerekli tablo mevcut.

THY'yi arayıp maksimum kaç kilo götürebildiğinizi sorun. 30+25+25=80 kilo. Parasıyla bile olsa izin vermeyebilirler.

sen haklısın.

isim söylemeden teyze demek avamlık değil samimiyet göstergesi bence. sen haklısın.

arkadaşın saçmalamış.

Ben sadece kendi öz teyzeme direkt teyze derim. Başka teyzelere ad + teyze kalıbıyla hitap ediyorum. Avam demesi biraz ayıp olmuş ama bana göre arkadaşınız haklı. Çünkü Türkiye'de teyze demek bazen tanımadığımız çılgın yaşlılar için kullanılıyor. Mesela trafikte sinyal vermeden çat diye dönen bir kadına "napıyosun teyze?" denebiliyor.

ikinizde haksızsınız. senin haksizligin arkadasinin çok anlamsız, yersiz düşüncesini kafaya takman. onun haksizligi ise çocuktan (kendisine göre) elit seviye hitap sekli beklentisi icinde olması. ayrica avam kelimesini bir kaç yüz sene öncesindeki manasi icerisinde ele alabilirsiniz. böylece o kadar da itici bir kelime olmadigini da görebilirsiniz.

herkes de Buckingham Saray'ından sanki meh

Sen haklı

2 yaşında bebek teyze dese ne olacak bibi dese ne olacak vavien dese ne olacak allah aşkına ne tip insanlar var.

1adam kafama taktığımdan değil ya.

2 yaşındaki çocuğun ne avamlığı olacak? aksdlkaşda

@black mamba, avam olan çocuk değil arkadaşımmış, hayır kızım vavien teyze diye düzeltip alıştırması gerekiyormuş.

arkadaşlığınızı bitirmenizi öneririm.

Bana hiç avam gelmedi. Ben de aksine daha çok sevdiğim insanlara x teyze yerine direkt teyze derim. Eski kafalıyız herhalde, o bile avamlık sayılıyorsa artık.

arkadaşın patavatsız. biri bana böyle dese "anandır avam" derdim.

salak insanlarla takilmayiniz.