Giriş
(5)

arapça gibi

x factor
iptic cıstak bir parça var son zamanlarda şarkı arapça.. içinde maak, habibi gibi laflar var ama bulunmuyor... ne bu acaba? bir de söyleyen kadın.edit: böyle etnik şeyler hoşuma gidiyor yoksa tabiki the beatles dan başkası yalan:(
iptic cıstak bir parça var son zamanlarda
şarkı arapça.. içinde maak, habibi gibi laflar var ama bulunmuyor... ne bu acaba? bir de söyleyen kadın.

edit: böyle etnik şeyler hoşuma gidiyor yoksa tabiki the beatles dan başkası yalan:(
0
x factor
(21.11.08)
www.youtube.com
bu değildir büyük ihtimal ama bu da ilginç etnik bir şey eheh.
bir de bunla related şu video var çok tuhaf, videonun başlığı x-factor mohammad طــــلو احبابنا
www.youtube.com
(x-factor lübnan'da yayınlanan bir popstar yarışması galiba)
0
midesiz
(21.11.08)
tamally maak? amr diab soyluyor onu gerci.
0
sopiro
(21.11.08)
Elissa- hikayti maak
0
mami
(21.11.08)
elissa - hayami bik (house mix)

www.youtube.com
radyolarda çalan videodakinden daha kısa bir versiyon tabi.
0
simona
(21.11.08)
fairuz bu.
parçanın adı habbaytak.
0
lovemyself
(21.11.08)
(6)

bir film ve bir sarki

palyacopapi
oncelikle selamlarim arkadaslar; ''http://www.dailymotion.com/swf/k3l9pWXrQ0D2ccwKrJ&related=1&canvas=medium'' bu filmin adini, sarkiyi soyleyeni, sarkinin adini bilen eden goren duyan varsa allah rizasi icin yazsin. tesekkurler :)
oncelikle selamlarim arkadaslar; ''www.dailymotion.com&related=1&canvas=medium'' bu filmin adini, sarkiyi soyleyeni, sarkinin adini bilen eden goren duyan varsa allah rizasi icin yazsin. tesekkurler :)
0
palyacopapi
(21.11.08)
arapça şarkı da güzelmiş bilen eden varsa güzel olur hakkaten :))
0
szqnn
(21.11.08)
Starcrossed filmin adı. bundan sonra ayrıntılı bilgi google dan bulunabilir.

ps: parça o kadar hoşuma gitti ki, klipteki insan inimlerinden yola çıkarak gay/lezbiyen film festivallerindeki film afişlerini izleyerek buldum ismi. biri de bu parçayı bulsun, göndersin bana artık :)
0
lovemyself
(21.11.08)
Elissa - Hikayti Maak
0
neronas
(21.11.08)
filmin enteresan bir hikayesi var. sasirtici. hadi sarkiyida buldurun be.
0
🌸palyacopapi
(21.11.08)
demeye kalmadi. harikasiniz arkadaslar cok tesekkür ederim. ben sarkiyi hekayty maak diye buldum yalniz. aramak isteyenler her iki sekilde arayabilir.
0
🌸palyacopapi
(21.11.08)
parçayı aldım, teşekkürler.

ben bu kıvamda başka parçalar da istiyorum yaa :) sadece fairuz falan dinlemiştim şimdiye kadar.
0
lovemyself
(21.11.08)
(8)

yaratıcı arkadaşlar! fikirlerinizi esirgemeyin lütfen..

lovemyself
acil yardıma ihtiyacım var.haftaya pazartesi öğretmenler günü, malum. öğretmenler gününde küçük bir tiyatro gösterisi yapmamız istendi. yaptıracak olan bir kolej. şöyle ki,skeç öğretmenlere ve eşlerine yönelik oynanacak,oyuncular hazır,komedi olması isteniyornasıl bir şey oynayalım ı düşünüyoruz. be
acil yardıma ihtiyacım var.
haftaya pazartesi öğretmenler günü, malum. öğretmenler gününde küçük bir tiyatro gösterisi yapmamız istendi. yaptıracak olan bir kolej. şöyle ki,

skeç öğretmenlere ve eşlerine yönelik oynanacak,
oyuncular hazır,
komedi olması isteniyor

nasıl bir şey oynayalım ı düşünüyoruz. ben grubu şak diye yönetmeli, ellerine teksti vermeliyim. şöyle bir şey düşündük, misal oyuncular öğretmenler gibi bir masanın etrafına toplansın, şube öğretmenler kurulu toplantısı yapsınlar. bir sınıf öğrencileri hakkında teker teker görüşlerini bildirsinler yani. sınıf ilkokul birinci sınıf olsun. ama anılan isimler, okulun müdürü, popüler bir öğretmeni falan olsun. mesela "evet, ilk öğrencimiz (okul müdürünün ismi söylenir) murat. murat çok yaramaz bir öğrenci, ama liderlik vasfı var, ilerde yönetici olacağına eminim.." gibi. her öğretmen görüş bildirir falan feşmekan..

bunun gibi, komedi ağırlıklı, öğretmen kesimin hoşuna gidecek, yarı doğaçlama oynanmaya müsait fikirlerinizi alırım, canla başla oynatırım, komisyon da veririm :)

seyircilerin öğretmen olması hasebiyle, konunun alakalı olması gerek. bol eğlence, tanınan insanlara takılmaca, sahne, vs.

bir hafta kaldı ve işi yeni aldım. sıkışığım. bi el atın ya?
0
lovemyself
(17.11.08)
öğretmenine aşık olmuş bir ilkokul çocuğunun hikayesi olsa diye düşündüm önce. yani içinde komik bi skeçten öte bir hikayesi olsun, karakterler gelişmiş olsun biraz. böyle fransız okul filmleri vardır. kişilikler ve karakterler ön planda, küçük ayrıntılarla bezenmiş. düşündüğünüz şey öğrencilere yönelik iyi olabilir ama öğretmenlere yönelik olarak onların hayatlarından da kesitler olabilir. belki öğrencilere sorup soruşturursanız sınıfta yaşanmış olayların da içinde bulunduğu kurgu bir öykü olabilir.
0
random blonde
(17.11.08)
oyuncular, öğretmenleri oynayabilirler sanırım. öğretmenlerin en belirgin özelliklerinden oluşan bir durum komedisi tadında bir şey yakalanabilir.
0
rectoa
(17.11.08)
öğretmen taklidi zaten olmazsa olmaz yanı.
seyirciler birbirini tanıyorlar, bu yüzden birilerinin taklidini isim vermeden yapmak zaten başlı başına komedi olur.

nasıl bir skeç olsun, bi yerde görmüşlüğünüz varsa, ya da şimdi düşündüğünüz, açığım her fikre. bir hafta öncesinden normalde almazdım iş ama, bunu almış oldum bi kere. lise öğretmenlerine oynanacağını da düşünürseniz, söylersiniz bir iki skeç konusu yaw..
0
🌸lovemyself
(17.11.08)
soyle birsey onerebilirim:

youtube'a "skit" veya "teacher skit" gibi anahtar kelimeler yazip, ordaki video'lari inceleyebilirsiniz.
0
ermanen
(17.11.08)
@ermanen: güzele benziyor da, benim ingilizcem o kadar iyi değil ya. şunların türkçesi olaydı..

youtube daki öğretmenler günü videoları (türkçe olanlar) çok resmi, "öğretmenlerin kıymetini bilelim" tarzı şeyler hep.. aban yaramıyor. bulamadım bi şey ya..
0
🌸lovemyself
(17.11.08)
siz baya hazır metin ve skeç istiyorsunuz sanırım. yani aslında konunun öğretmen olması onemli değil çeşitli skeç tipleri vardır teknik olarak. sarhoş skeci, dişçi skeci, reklam skeci gibi. illa öğrencileri öğretmen yerine koymak zorunda değilsiniz. bu zaten öğretmenlere değil öğrencilere komik gelecektir daha çok. öğretmenlerde örneğin sadece tikleriyle, hareketleriyle tanınmış olmaya gülseler de bu onları çok çekmeyecektir açıkçası.

ben tam tersi kurgu bir sınıf öneriyorum. hababam sınıfına bu kadar cok gulmemizin sebebi ordaki öğrencilerin hayatları bizim hayatımızdan uyarlanmamıştır ama herkesin hayatından birşey bulması kendilerini rahatsız hissetmeden gülebilmesi etkili olan şeydir.
0
random blonde
(17.11.08)
elimde uygun fiyata birakabilecegim senaryo var:) saka bir yana sizin ilk mesajda bahsettiginiz konu bence gayet güzel, ben olsam hosuma giderdi onu izlemek, yapin onu yapin :)
0
zeykur valekov
(18.11.08)
ilk mesajınızdaki konuyu tam anlayamadım ama oyunculara, okuldaki öğretmenlerin çocukluklarını oynattırabilirsiniz. (sizde bunu demişseniz özür diliyorum)
dediğiniz gibi murat (okul müdürü) ilerde yönetici olabilecek biridir ve masadikileri komik bir şekilde yönetebilir. resim öğretmeninin küçüklüğünü devamlı fotoğraf çeken biri olabilir. müzik öğretmeninin küçüklüğünün sesi tiz biri oynayabilir devamlı komik şarkı söyleyerek. vb. vb. diyaloglarıda ona göre kurabilirsiniz burdan işte.
0
etna
(18.11.08)
(6)

hiç bişey yapmamak

sifatsiz
yaklaşık 2 haftadır hiç bişey yapmak istemiyorum. çalıştığım ofise zorla gidiyorum ellerim klavyeye dokunmak istemiyor o derece daraltılardayım. evde oturmak bile yoruyor gibi geliyor bir kitap okuyayım diyorum yok oda olmuyor hemen sıkıntılar basıyor tv izliyim diyorum yok oda olmuyor. böyle sabaht
yaklaşık 2 haftadır hiç bişey yapmak istemiyorum. çalıştığım ofise zorla gidiyorum ellerim klavyeye dokunmak istemiyor o derece daraltılardayım. evde oturmak bile yoruyor gibi geliyor bir kitap okuyayım diyorum yok oda olmuyor hemen sıkıntılar basıyor tv izliyim diyorum yok oda olmuyor. böyle sabahtan akşama kadar mal mal ekrana bakıyorum gün ölüyor. nedir benim bu üstümdeki atalet duygusu nasıl baş edecem ben bunla bir bilen yardımcı olsun.
0
sifatsiz
(16.11.08)
grip olup da iyileşme kısmına şiddetle katılıyorum. üşüt. bildiğin üşüt bence. sonra ağır hasta ol, burnun aksın, gözlerin yaşarsın falan. iyileşince, bi de banyo yapınca halk oyunları oynamak istiyor deli gönül.
0
lovemyself
(16.11.08)
yeni insanlarla tanış
0
desdinova
(16.11.08)
bir iki gün (hafta sonu da olabilir tabii bu) bir arkadaşının evinde kalıp kendine bir değişiklik yarat.
0
co2s2
(16.11.08)
(bkz: depresyon)
0
kurukafa
(16.11.08)
daga bayira tirman. en olmadi yildiz parkina gidip, sessiz sakiz biraz etrafi izle. tek basina ol tabi bu arada mumkunse. sessiz kal biraz, sonbaharin yapraklari, yesilin miskin tonu, kus bocek sesleri filan süper hissettirir.

ha, boyle zamanlarda en sevdigin seyleri yapmak da ise yarar. en sevdigin muzikleri dinle, en sevdigin filmleri izle, kendine kucuk kucuk hediyeler al. sevdigin, edinmek veya yapmak istedigin bir sey varsa ve bugune kadar hep ertelediysen tam vaktidir.
0
kaamos
(16.11.08)
sana adrenalin lazım.
0
chaud
(17.11.08)
(9)

kramp!

evegirmekistemiyorum
bacağıma deli gibi kramp giriyor; hatta öyleki bazen gece aniden uyanıp, yataktan fırlıyorum.bazen ayak parmaklarıma sirayet ediyor. stresli dönemlerımde final zamanı filan artıyor gözlemlediğim kadarıyla. yaklaşık orta-okuldan beri olan bi'şey bu bende. doktora sordum (başka bi'şey için gittiğim za
bacağıma deli gibi kramp giriyor; hatta öyleki bazen gece aniden uyanıp, yataktan fırlıyorum.bazen ayak parmaklarıma sirayet ediyor. stresli dönemlerımde final zamanı filan artıyor gözlemlediğim kadarıyla. yaklaşık orta-okuldan beri olan bi'şey bu bende. doktora sordum (başka bi'şey için gittiğim zaman) strestendir filan dedi. ben de o zaman beridir olağan olarak karşıladım bu durumu. deli gibi uyandığımı gören arkadaşım 'ciddi bi'şey olduğu' noktasında beni korkuttu. her zaman uyurken olmuyor, dediğim gibi; ayaktayeken,otururken filan da oluyor. böyle dertten muzdarip olan var mı?? (yaklaşık 8-9 yıldır var bu dert)
teşekkürler..
0
evegirmekistemiyorum
(15.11.08)
bol bol su tüket. insan bazen yoğun zamanlarında sıvı tüketimini ihmal edebiliyor örneğin final zamanlarında.. stres de işin içine girince vücut bu tür tepkiler verebiliyor.

meşrubat, çay, kahve, meyve suyu... hiç biri suyun görevini layıkıyla yerine getiremez o yüzden bol bol su tüket. krampın sebeplerinden başlıcası mineral eksikliğidir. her gün mutlaka en az 1-2 litre su içmelisin.
0
cmysn
(15.11.08)
krampın genel sebepleri arasında yorgunluk, sıvı kaybı ve ani hareketle birlikte (soğuk)kasın kasılı kalması vardır. bu gerekçelerden yola çıkarak cevaplara ulaşılabilir ancak bu kadar uzun süre olması ilginç tabi. bugune dek bunları kimse söylemedi bilmem ama gün içinde daha fazla sıvı alıp vücudunuz hamken ani hareketlerden kaçınmaya bakın.

not: ben yazarken üstteki yazı yoktu :)
0
o ben degilim
(15.11.08)
gecmis olsun birader. soyle bir haber buldum: arsiv.sabah.com.tr
0
comptrol
(15.11.08)
powerade de mineral takviyesi olduğundan işe yarayabilir. ben içiyorum genelde kramp girdiğinde. sıcak su da iyi geliyor.
0
passion rules the game
(15.11.08)
ilginç gelebilir, ama boyu uzun olanlarda olduğu rivayet edilir bu şeyin. bilmemne yetersiz kalıyormuş vücuda.
geceleri aniden uyanma yapan kramp ise üşümeden ileri gelir. ciddi bi şey yoktur gibi geldi bana şahsen.
0
lovemyself
(15.11.08)
efervesan magnezyum tabletleri var. bir bardak suda eritip için günde 1-2 bardak. magnezyum eksikliğinden de girer kramp.
0
kibritsuyu
(15.11.08)
bir ara bana da çok olurdu, bacağıma kramp gireceğini hissettiğim anda ayağımın ön kısmını yukarı doğru bükerim. garantili yöntem, krampı başlamadan kesiyor. yani tabi içerden engellenmesi lazım bu olayın ama kaçış olmadığı anlarda bu yöntem işe yarıyor.
0
quasiromantic
(15.11.08)
muz ye her gün bir tane
0
arnold schwarzeneger
(15.11.08)
kramp, kaslardaki kalsiyumun azalmasına baglı olarak,kasların uyarılara yüksek afinite göstermesi olarak özetlenebilir.yani ayaga kalkma için bacak kaslarınız çalışır, ancak kalsiyum dengesi bozuldugu zaman kaslar kasılmak için uyarıya ihtiyaç duymaz, kendi kendine kasılmaya başlar. diyeceğim o dur ki kalsiyum alınız. süt içiniz..vs
0
mgdr
(18.11.08)
(7)

Patlayan $eker

the neutron bomb
Bir dönem patlayan $ekerler vardı. Onlar hala üretiliyor mu? Üretiliyorsa İzmir'de nereden bol miktarda(bir insanın bir günde yiyebileceği maksimum miktar kadar) alabiliriz? Her türlü mahalle bakkalı'na kadar gelmeye razıyım. Milka knister q yemek istemiyorum, patlayan $eker istiyorum. Sevgiler. =)
Bir dönem patlayan $ekerler vardı. Onlar hala üretiliyor mu? Üretiliyorsa İzmir'de nereden bol miktarda(bir insanın bir günde yiyebileceği maksimum miktar kadar) alabiliriz? Her türlü mahalle bakkalı'na kadar gelmeye razıyım. Milka knister q yemek istemiyorum, patlayan $eker istiyorum. Sevgiler. =)
0
the neutron bomb
(15.11.08)
üretilio evet ama adını sanını hatırlamıyorum. geçenlerde almıştım ama eskisi kadar patlama yapmıyorlar. izmir de de olmadığımdan yer söyleyemeyecğim.
0
anestezik
(15.11.08)
izmir küçükpark'ta akın waffle mı neydi öyle bir yer var. 525 denen mekandan biraz aşağıda. patlayan şekeri vardı hatırladığım kadarıyla. ayrı satar mı emin değilim yalnız.
0
kimlanbu
(15.11.08)
migroslarda da var.
0
bordeaux
(15.11.08)
ben geçende içinde renkli kolonya olan küçük naylonlardan bile gördüm. patlayan şeker de var tabi.
0
lovemyself
(15.11.08)
bursa kafkas kestane şekercisinde satılıyor.
0
prompter
(15.11.08)
Taksim'de Istiklal Caddesi uzerindeki kuruyemiscide de vardi galiba.
0
vita vinum est
(15.11.08)
ben de geçenlerde carrefour'dan aldım istanbulda. dandik bir markaydı ve eskisi gibi patlamıyor gerçekten ama güzel...
0
kahvegibi
(16.11.08)
(27)

AŞKK

SERKİLL
eğer bir kıza aşıksanve kız sana yüz vermiyorsa ve durum umutsuz bir hal aldı isene yapmalıyızzzz?
eğer bir kıza aşıksan
ve kız sana yüz vermiyorsa ve durum umutsuz bir hal aldı ise
ne yapmalıyızzzz?
0
SERKİLL
(13.11.08)
DAHA KESKİN Bİ CEVABI OLMALI
0
🌸SERKİLL
(13.11.08)
unutmaliyiz ya da sharpness'imizi artirmaliyiz (igrencim ne var)
0
paradoxical
(13.11.08)
Başka kızları bakmalıyız, "bana kız mı yok, boşverim, kız kendi kaybeder, elimi sallasam ellisi" diye gaza gelmeliyiz...
0
crown
(13.11.08)
önümüzdeki maçlara bakmalıyız.
0
robin crusoe
(13.11.08)
@serkill şöyle bir cevap mı bekliyorsun acaba?

bir kamyon gül alıp penceresinin altına dökmelisin, gece vakti kaldırıma mumlarla seni seviyorum yazmalısın, 300 tane üzerinde seni seviyorum yazan pembe balon göndermelisin. böylelikle kız seni sever gibi mi?
0
mea maxima culpa
(13.11.08)
yok ya hep aynı cevaplar ama bunlar ya
0
🌸SERKİLL
(13.11.08)
hep aynı cevaplar olacak tabi, aklın yolu bir. yapacak birşey yok.
0
robin crusoe
(13.11.08)
olurmu beyin fırtınası yapıyoruz neden aynı cevapla olsun
0
🌸SERKİLL
(13.11.08)
"umutsuz bir hal aldı" kısmını açabilir misin? çünkü sorun orada yatıyor gibi geliyor bana!..
0
tranko buskas
(13.11.08)
Özel bir solüsyon var, onu kıza içirirsen sana aşık oluyor onu dene bence işe yarıyor...
0
crown
(13.11.08)
bu iyiydi...
0
🌸SERKİLL
(13.11.08)
ama ben kızı unutmak için diyorum ...
0
🌸SERKİLL
(13.11.08)
Denize bak. Denizi kokla. İmkanın varsa bi' scuba kursuna yazıl. Denize dal...

Ağaca bak. Ağacı kokla. İmkanın varsa bi' tracking organizasyonuna katıl. Ormana dal...
0
fataliyev
(13.11.08)
seks
0
blackdog
(13.11.08)
tek ve etkin çözüm -telkin-
anahtar cümle "aşık değilim" kendini buna inandır
çeşitli yöntemler mevcut, bıkısmını kendin yapabilirsin bi kısmı için destek alman lazım misal beyin yıkama
en.wikipedia.org

slogan: porçöz gibi siler atar
0
magoria
(13.11.08)
KIZI BÜYÜK ABDESTİNİ YAPARKEN HAYAL ETMEK ÇÖZÜM OLABİLR Mİ???
0
🌸SERKİLL
(13.11.08)
Her şeyde olduğu gibi, bu işinde belki ilerde bize problem oluşturacağını; problem derken daha kötü durumlara sürükleyeceğini seni üzeceğini belkide seni gizlice aldatacağını, kızın seni hem etinden hem sütünden faydalanacağını bilemediğimizden, belkide daha kötü sonuçlar doğurmaktansa, böyle olmasının, senin açından birçok yeni belkide senin hak edeceğin daha güzel şeylere vesile olacağını ümit etmeliyiz.
Saygı, sevgi ve muhabbetle kalınız...
0
onyetele
(13.11.08)
kavun.
0
ermanen
(13.11.08)
Aynı ortamdaysan oluruna bırak, kızı korkutma, olacağı varsa olur. aynı ortamda değilseniz ısrar etmeye devam et, en fazla "sittir len beni rahatsız etme artık" der.
0
kimlanbu
(13.11.08)
şu ana kadar diyen olmamış, dayanamayıp diyeceğim o halde;

montla sıç.
0
lovemyself
(13.11.08)
bağcılar'a git, kamil insan ol.
0
coffee and cigarettes
(13.11.08)
Tabi ki "42"...
0
crown
(13.11.08)
bi klasik de benden gelsin madem

"Allah başka dert vermesin"
0
kojiro
(13.11.08)
italyanca öğren..
0
thefalloftekin
(13.11.08)
kız senin farkındaysa ve yüz vermiyorsa başka kızlarla ilgilen ve bunu ona hissettir.her kız beğendiği/beğenmediği her erkeğin ilgisinden hoşlanır ve ilginin hep üzerinde olmasını ister.bu ilgiyi başka hemcinsleriyle paylaşmaktan hoşlanmaz.dolayısıyla ilgiyi üzerinde tutmak için sana yüzvermeye ve seninle ilgilenmeye başlaması kaçınılmazolacaktır derim ben.
bu arada altı defa ilgi kelimesini kullandım.mal mıyım neyim?
0
cukkalambo
(13.11.08)
pazara gideriz,
bir tavuk aliriz.
0
bitterlemon
(13.11.08)
1 parça tahta al, oraya bir çivi çak.
O çiviyi sökmek için ne yapmak lazım?

tahtanın arkasından aynı delige başka çivi çakman lazım
Yani başkasını bul, ona aşık ol.
0
cruseo
(14.11.08)
(25)

dahi anlamındaki de'ler

tranko buskas
yıllardır türkçe konuşuyorum, hatta bu dilde yazıyorum -yanlış anlaşılmasın efenim anadilim olduğundan- şu dahi anlamındaki de bağlacının önceki sözcüğe bitişik yazılmasındaki mantığı anlayamıyorum.hayır nedir bu ısrar? neden? özellikle mi yapılıyor? daha çok yeni (yakın) nesillerde (nesil derken sö
yıllardır türkçe konuşuyorum, hatta bu dilde yazıyorum -yanlış anlaşılmasın efenim anadilim olduğundan- şu dahi anlamındaki de bağlacının önceki sözcüğe bitişik yazılmasındaki mantığı anlayamıyorum.
hayır nedir bu ısrar? neden? özellikle mi yapılıyor? daha çok yeni (yakın) nesillerde (nesil derken sözlüğü kastetmiyorum) gözlemliyorum ama yetişkin, olgun insanlarda da var.
bizim zamanımızda lisede türk dili ve edebiyatı dersi vardı, sanırım şimdi edebiyat ayrı, türk dili ayrı ya da herneyse aynı görevi gören bir ders var sonuçta. ortaokulda da dil bilgisi vardı türkçe dersi içinde.
o dil bilgisi dersinde de sözlükte bu kadar çok takılan "fiillerde çatı" (burda ettirgen ekolünü kastediyorum) kurallarının yanı sıra "de" bağlaçları da görülüyordu, öğretiliyordu ama nedense sözlükte de'lerin doğru kullanımına ayrılığına bu denli özen gösterilmiyor.
hani herkes taşın altına elini soksa, "biraz daha özen göstersek nasıl olur?" diye soracaktım ben.
0
tranko buskas
(12.11.08)
bu dahi anlamındaki -de yazılımına dikkat etmeyi takıntı olarak görenler var. hatta başlığı görünce, yine biri dikkat edenlere laf mı etti ki, diye düşündüm. ama anlam değişiyor kardeşim. "kardeşim de" ile "kardeşimde" arasında dağlar kadar fark var.

yeni nesil diyoruz, sms mantığı diyoruz, ama olmuyor.

elcevap: süper olur, dünya barışına yaklaşırız bence.
0
lovemyself
(12.11.08)
öss'ye odaklı eğitilen ve okuma alışkanlığı olmayan nesillerin çok da şaşırtıcı olmayan bir problemi bu. (sayın agamemnon, sizin durumunuzu ayrı tutuyorum tabii burada)
yani, bana da uyar :)
0
kobuzchu kiz
(12.11.08)
dahi anlamındaki de'ler, bağlaç anlamındaki ki'ler falan hep yanlış yazılıyor sözlükte zati. o benim de gözümü rahatsız ediyor ama sonuçta bu işin de bir temeli var. adam okulda öğrenmediyse bu saatten sonra öğretemeyiz. hadi bir kişiye öğrettik, binlerce kişi var daha.

el alışkanlığı olmuş artık.
0
rectoa
(12.11.08)
bence asıl öss'ye hazırlanan bir nesilin bilmesi şart olan bir kural bu. eşek gibi bilmeleri gerekiyor zira öss'de en az 3 soru çıkardı bu kuraldan. ha benim dediğim sınavların üzerinden yıllar geçti. şimdi bilemem sistemi. ama şu da var ki bu kuralı uymayanlara tekmeyle dalasın geliyor ve evet takıntı düzeyinde bu bende.
0
teritori
(12.11.08)
@agamemnon

şimdi benim yazdığım "n'olucak" biraz farklı bir konumda. o da şöyle. "ne olacak" ifadesinin konuşma dilindeki karşılığı. hatta biraz da karikatür yazımı diyebiliriz. (o da apostrofla ayrılması kısmı tabii, yoksa öyle apostrofla ayrılan sözcük de yok türkçe'de...)

ama temelde türkçe'nin tam da yazıldığı gibi konuşulan bir dil olmadığını (öyle ama %100 değil) gösteren işaretlerden biri.

türkçe'de bazı sözcükleri yazıldığı gibi okuyabilirsin, sorun olmaz ama kulağa hoş gelmez. o yüzden de okunuşu biraz farklılaşabilir. n'olucak da bunlardan biri. "yapmayacağız" demek yerine "yapmiycaz" demek gibi. yoksa tansu çiller ağzıyla türkçe konuşursun. "olacak mı? olucak mı? "olmayacak-olmiycak" yapabilecek miyiz? yapabilicek miyiz?" gibi. örnekler çoğaltılabilir. ha benim yaptığım n'olucak da doğru bir yazım kullanımı değil tabii ki ama ben biraz da karikatürsel olsun istedim :)
0
🌸tranko buskas
(12.11.08)
yazım yanlışları yapılmış metinleri hatta arkadaşlarımdan gelen mesajları okuyamıyorum, sanki karşımda koyun kesiyorlarmış gibi gözümü kaçırıyorum, bakamıyorum bile :)

okulda zorla okutulan birkaç kitap dışında kitap okumamış çocuklar tanıyorum.
insanlar dilbilgisi gibi sıkıcı şeyler üstüne düşünmek bile istemiyor, yazıveriyor öylesine, o insanlar zaten öylesine yaşıyor. el sürçmesi bir yana, yanlış yazdığını bile farketmeden sürekli yazım yanlışı yapanları ciddiye alamıyorum açıkçası. takıntıysa takıntı!

@agamemnon
n'olucak yanlış, n'olacak doğru.
0
zen spider
(12.11.08)
0
zen spider
(12.11.08)
"Her neyse" de ayrı yazılıyor mesela. Lisede dilbilgisi de görmüşsünüz halbuki. Sonra "burda" değil "burada" falan... Oluyor böyle hatalar, fazla takmamak lazım.
0
leylak sarabi
(12.11.08)
"dede de" de; de, ayri yazilmalidir.
0
ermanen
(12.11.08)
"dilbilgisi" de ayrı yazılıyor örneğin. "dil bilgisi" diye, siz de ukalalık yapmışsınız hesapta...
konuşma dilinde "burada" sözcüğünü "burda" diye telaffuz edersin de, dil bilgisi'ni dilbilgisi diye telaffuz edemezsin. o bariz yazım hatasıdır. bir diğeri ise konuşma dili rahatlığıdır. ha yanlıştır o ayrı.

ayrıca herneyse, herhangi bir, hiçbir şey, birkaç gibi sözcüklerin ayrı ya da bitişikliği türk dil kurumu'nun başına geçen yönetimlerin geldiği ideolojilerine göre dönem dönem değişmekte. bilmem 1980 bir şey hatırlatıyor mu, tevellüt yeterse tabii. takıldığın noktayı iyi seçmek lazım...
0
🌸tranko buskas
(12.11.08)
süpersin valla, bence DE biraz daha hassasiyet göstersek harika olur:)
0
think martini
(12.11.08)
bu kadar kolay bir kurala yaygın olarak uyulmamasının sebebinin altında şu vardır:

"dahi anlamındaki" ifadesi günümüz insanı için pek bir şey ifade etmiyor. (yanlışım varsa düzeltin lütfen)

çünkü biz günümüzde "dahi" kelimesini "bile" anlamında kullanıyoruz. ve "bile anlamına gelen de eki" kimseye hiç bir şey ifade etmiyor.

bu hatayı "dahi anlamındaki de" durumuna indirgeyenler durumu nasıl açıklıyor, merak ediyorum.

zira zaten bu kural ayrı yazılacak -de, -da eklerini belirlemeye yeterli bile değil ki...

bakınız dahi anlamındaki de ayrı yazılır başlığına pascha c zamanında ne yazmış:

-----------------------
aslında eksik bir önermedir. doğrusu "bulunma durumu belirtmeyen bütün de'ler ayrı yazılır" olmalıydı.
örneğin,
ortam güzel bir restoran:
+ eh geldik işte! sen ne yiyeceksin?
- ben sadece kola alayım.
+ ama nasıl olur? bu restorana gelinir de iskender yenmez mi?

bu diyalogda gördüğümüz gibi "gelinir de"deki de bağlacı dahi anlamına gelmemektedir. bambaşka bir anlamı vardır. demek ki doğru önerme yukarıda da belirttiğim gibi "bulunma durumu belirtmeyen bütün de'ler ayrı yazılır" olmalıydı. aslında bu eksik önermede türk eğitim sistemin kolaycı, ezberci tutumunu görebiliriz.
--------------------

durum bu iken hala "bile" anlamında kullandığımız "dahi" anlamındaki de ekinin ayrılması gerektiğini insanların kafasına kakarak yol katedebileceğimizi sanımıyorum. En basit örnek:

kurukafa da gelecekmiş.
kurukafa bile gelecekmiş.
kurukafa dahi gelecekmiş.

bu üç cümle kimse için aynı anlama gelmiyor, bu yüzden kimseye hiç bir şey ifade etmiyor. bu yüzden "dahi anlamındaki de ayrı yazılır" diye insanların etrafında zıplayan kişilerin ne demek istediklerini anlamlandıramıyorum. ve neden bahsettiklerini bildikleri konusunda şüphelerim var. dahi kelimesinin herkesin bildiği ama benim bilmediğim güncel bir anlamı var ise biri bana açıklayabilir mi?

Ben bu kuralı ilkokulda öğretmenimin söylediği bir yöntem ile öğrendim, insanlara öğretmek istiyorsanız bence kolay ve akılda kalıcı bir yöntemdir:

bir -de -da ekini cümleden çıkarttığımızda cümle gramer açısından hatalı bir cümle haline dönüşmüyorsa ( anlam bozulabilir sorun değil) bu ek ayrı yazılır. bakalım:

kurukafa da gelecekmiş.

eki atıyoruz:

kurukafa gelecekmiş.

iki cümle de anlamları farklı ancak gayet makul cümleler. bitişik bir örnek:

baba ben bu akşam kurukafa'larda kalacağım.

eki atıyoruz:

baba ben bu akşam kurukafa'lar kalacağım.

gördüğümüz gibi ikinci cümlede hatalı bri gramer sözkonusu. bu yüzden eki bitişik yazıyoruz. bunu bir kaç kere yazarken sorgulayan ve kendini düzelten/onaylayan kişi içsel olarak durumu anlaıyor ve daha fazla "dahi anlamındaki de imiş" yok şuymuş buymuş diye düşünmesine gerek kalmıyor. ben bu kurala istisna bir durum olabileceğini düşünüyorum ama aklıma gelmiyor, biliyorsanız söyleyin ama en azından insanları netrafında "dahi anlamındaki de ekini ayrı yazacağını öğrenemedin mi??" diye dolaşmayın, rica edeceğim.

edit: okuduğuma göre söylediğim yöntem her şeyi kapsamasına rağmen gerçek dahi/bile anlamındaki eklerde çuvallıyormuş. o durumlarda ekstra olarak "bile anlamındaki de ayrı yazılır" kuralı da eklenebilir. ama bu "dahi anlamındaki de" durumu, diğer durumlara göre çok nadir gerçekleştiğinden, ek bir bilgi olarak verilmesinde yarar var derim, nacizane.
0
kurukafa
(12.11.08)
nedense türk dil kurumu sizin ısrarla birbirinden ayırmaya çalıştığınız dahi anlamındaki de ile bile anlamındaki de’yi aynı kefeye koyuyor. ikisini de dahi sözcüğünün karşılığı olarak vermiş sözlüğünde. bunun için güncel türkçe sözlüğe “dahi” yazmak yeterli oluyor.

yani dahi anlamındaki de dediğimizde o bile anlamındaki de’yi de kapsıyor. kendimizi zorlamamıza veya durumu başka bir duruma indirgememize gerek kalmıyor böylece.

ayrıca söz konusu ifadenin yaygın kullanımının dahi anlamı olması da “bulundurma anlamında olmayan” demeyişimizin basit bir gerekçesi olabilir pekala. bunu anlamamız da zor olmasa gerek. türk dili uzmanlarına bile sorduğunuzda –ki bu durum için özel olarak sordum- ayrı yazılan de bağlacının “dahi anlamındaki de” olduğu yanıtını alırsınız.

yani kuralı adlandırmanın yanlış olduğu ve bundan dolayı bu kurala uyulmuyor olmasının gerçekçi olması kadar da ironik bir yaklaşım da “bulunma belirtmeyen butun de ler ayri yazilir” başlığı kadar paylaşılır ve taraf bulur. bakmayan için o başlıkta tek entry olduğu görülebilir ama tek başımıza dilin kurallarını ve hatta bunların adlandırılmalarını değiştirmeye çalışıyoruzdur; o zaman başarılar.
0
🌸tranko buskas
(12.11.08)
insanların "biraz daha özen" göstermesini istiyorsun, bunu da o insanların ne anlama geldiğini bilmediği bir kelime "anlamındaki" eki ayrı yazmalarını isteyerek sağlamaya çalışıyorsun. ben de sana başarılar dilerim.

dahi kelimesini herkes "bile" anlamında kullanıyor, ve "dahi anlamındaki de ayrı yazılır" diye çırpınan kişilerin yarısından fazlasının dahi kelimesinin bu kuralın ismi türetilirken bilinen anlamından haberdar olmadığından eminim.

özetle "dahi anlamındaki de ayrı yazılır" isimli kural, doğru anlaşılsa bile, zaten senin ve benim gibilerin rahatsız olduğu eklerin(de, da ekleri) yanlış bir şekilde bitişik veya ayrı yazılması durumunun yarısını dahi kapsayacak bir kural değil. insanlar bu eklerin yanlış yazıldığını gördükleri anda "dahi anlamındaki de ayrı yazılır!" diye milletin kafasına kakıyorlar ama oradaki ek dahi anlamına gelmiyor bile... herkes ezberden okuyor. ve ben "dahi" ve "bile" anlamını ayırmıyorum. sadece günümüzde "dahi" kelimesi artık sadece "bile" anlamında kullanılıyor. o kadar türk dili uzmanı tarafından, ve ilkokuldan beri sınıf geçmek için diğer derslerden ayrı olarak kesinlikle geçilmesi gereken türkçe/türk dili dersinde 11 sene boyunca "dahi anlamındaki de" diye anlatılan ve her kompozisyon sınavı ertesinde tekrar tekrar kafaya kakıla kakıla bu şekilde anlatılan bu basit kural anlaşılmıyorsa, muhtemelen senin gibi "oo kuralın ismini mi değiştiriceksin şimdi" diyenler yüzünden anlaşılmıyordur.

örnek:
"o filme seninlede gitmek istiyorum ama sinemaya giripte beğenmezsin diye korkuyorum."

gibi bir cümle yazan kişiye yaptığı hata olarak sadece "dahi anlamındaki de eklerini ayırmalısın" diyorsan, korkarım boşa kürek çekiyorsundur. zira bahsettiğin kural burada yapılan hatayı kapsamadığı gibi, kapsadığı yerdeki anlamı bile dahi kelimesinin genel olarak bilinen anlamı ile beraber düşünüldüğünde hiçbir şey ifade etmiyor.

o gösterilmesini istediğin "biraz daha özen" içinde kendi tarafında durumu daha anlaşılır kılmak gibi bir kaygın olmadığı sürece ben insanların bu "dahi anlamındaki de ekini ayrı yaz" korosunu acı bir sırıtma ile izlemeye devam edeceğim.

ışık ve sevgiyle
0
kurukafa
(13.11.08)
sen muhtemelen onbinlerce insandan oluşan ve saf olduklarına kendilerini inandırmaya çalıştığın bir insan güruhuna yüzünde acı bir gülümsemeyle bakıyor olarak kalacaksın.

çünkü durumu kendi bakış açınla açıklamaya çalıştığın sırada bile -belki de isteyerek- anlaşılmaz olmaya çabalamışsın sanki.

yazdıklarını tekrar tekrar okudum ama gerçekten de derli toplu bir şey anlamadım. sadece ısrarla bu kuralın adının "dahi anlamına gelen de olmaması" ve öyle adlandıran insanların da sadece kendi pencerelerinden bakan hatta at gözlüğü takmış insanlarmış gibi adlandırılabilecekleri gibi imalar sezinledim.

ısrarla da dahi sözcüğünün ya da bu anlamdaki de'lerin bile anlamına gelmesi de var.
ben de ilave edeyim zarf olarak kullanıldığında üstelik gibi, pekiştirme gibi anlamları da vardır de ekinin ama bunlar bile anlamına da gelen dahi sözcüğünün türev anlamları.

yani bizim o at gözlüğüyle baktığımız ve 80 sonrası eğitim anlayışıyla yorumladığımız 11 yıl boyunca başımıza kakılan, senin ille de kural ismi dediğin "anımsama" şekli çok da değişmiyor.

benim senin yazdığın iki mesajın arasında yazdığım ve açık-anlaşılır olduğunu düşündüğüm mesaj mı anlaşılmıyordu anlayamadım gerçekten de. orda referans da vermiştim üstelik. sadece kendi düşüncelerim de değil ki bunları salt hezeyan olarak değerlendirelim.
tdk dedim, filolog görüşü dedim, "pascha c" adlı arkadaşın görüşünün yalnızlığı ve hatta tikelliği dedim.

ben de aydınlık günler dilerim...
0
🌸tranko buskas
(13.11.08)
@galadnikov

oradaki eskimiş nerede yazıyor dikkatini çekerim. dahi'nin yanında yazıyor. de da anlamının karşılığının verildiği satırda değil. ilk anlamının de da olduğu ikinci anlamının bile olduğu yazılı orada.

eskimiş olan "dahi" kullanımı. anlamları değil. nasıl sadece bile anlamına geldiğini anlamak da oldukça güç!..

ben de referans alacağım dilcilere sorduğumu söylemeliyim :) necmiye alpay da elbette iyidir işinde eminim ondan da...

edit: sözlükleri doğru okumakta fayda var sanırım. eskimiş dediği anlamı değil, sözcüğün kendisi. kullanımı eskimiş ve şu anlamlara geliyor diyor. tdk gayet açık ve en sağlam referans.
0
🌸tranko buskas
(13.11.08)
tdk sözlüğünde de -de -da anlamlarının karşılıklarında eskimiş ibaresi yok dikkatini çekerim. dahi sözcüğünde var eskimiş ibaresi. hangisinin türk dili açısından daha geçerli bir referans olduğu konusunda tartışmaya ben de gerek duymuyorum.
ayrıca evet ben dahi geleceğim eski bir kullanım elbette. kimse de yeni oldğunu iddia edemez ancak kullanıl(a)mayan olduğunu da kimse iddia edemez. bazı anlar geliyor ben dahi sözcüğünü de kullanıyorum.
cümle içindeki anlamı bile ya da -de -da'nın tam karşılayamadığı durumlar oluyor zira...
0
🌸tranko buskas
(13.11.08)
şimdi ordaki tireler karıştırılmaması içindi (bir de ekinden ve bir de de bağlacından sonra yazdığımdan dolayı). yukarıda yazdıklarıma bakarsan karıştırılmayacak olan yerlerde kullanmadığımı görürsün.

gelelim necmiye alpay'ın verdiği örneklere. ben örnekleri çoğaltabilirim de az bile vermiş. o örneklerin hiçbirinde dahi anlamında kullanılmıyor. ama kurukafa'nın da ve sanırım sizin de takıldığınız nokta bu kuralı adlandırma kısmı oluyor.

de bağlacı ayrı bir sözcük olmasına rağmen ilk çıkış noktası o eskimiş ve zamanla başka anlamlar da kazanmış olan dahi sözcüğü olduğundan "dahi anlamındaki de" olarak isimlendiriliyor. neden bu noktaya bu kadar takılındı anlamak güç.

yoksa "hem... hem de...", "ne... ne de", sürerlilik, azımsama, tehdit etme, hayret-şaşırma, inanmama, artma-yükselme, tariz sanatı örneklemesi gibi anlamlara da gelebiliyor...
0
🌸tranko buskas
(13.11.08)
bu da ayrdıldığımız bir nokta işte. sözlükte de çok yaygın olmakla birlikte de'nin kendinden önce gelen sözcüğe bitişik yazımı kadar benim gözümü alan ve antipati uyandıran çok az nokta oluyor. tahayyül diyemeyip de taayyül diyeni hatta muğlak yerine muallak diyeni bile anlayabiliyorum ama çok temel bir dil bilgisi kuralını ezen geçen insanı anlamakta güçlük çekiyorum.
kendini ifadesi de, yazdıklarını savunması da o denli güçleşiyor çünkü. kalemi de o denli zayıf kalıyor işte. o yüzden de'yi bitişik yazan adamı benim gibi ayar veren bir adamdan daha saygın bulman onların yararına değil, zararına oluyor.
bir moderatör olarak işiniz madem sözlüğü çok daha güzel bir yer haline getirmek, keşke dil bilgisi kurallarına uyan insanların yazmasını sağlamak da bunun (ağırlıklı) bir parçası olsa.
kolay gelsin ayrıca.
0
🌸tranko buskas
(13.11.08)
kısa bir türkçe dersi; eğer bir kelime kullanıyorsanız ve sonunda -de varsa, şöyle yapın;

örnek kelimemiz; "benimde böyle bir şikayetim var" (yazımı yanlış mı hep birlikte bakalım)

"de" gençen yerdeki ekin dahi anlamına geldiğini şu şekilde kontrol edebiliriz, -de yerine "dahi" kullanarak; "benim dahi böyle bir şikayetim var" ( a aa kelime cuk oturdu ) o zaman bu "dahi" anlamına geliyor. yani ne yapmalıyız ayrı yazmalıyız.

kusursuzlaşan örnek; "benim de böyle bir şikayetim var."

konuya ek olarak,

(bkz: yalnisi yanlis yazmak)
(bkz: bağlaç olan ki ayrı yazılır)
0
kendinikertenkelebek
(13.11.08)
anlıyorum. zaten sözlüğün benim anlayamadığım uygulamaları da var (birçoğu da formatın birer parçası olan). neyse, gönüllü yapılan bir iş için zaman gerektirmekte. kolay gelsin tekrar.
0
🌸tranko buskas
(13.11.08)
galadnikov, söylemeye çalıştığım şeyi benden daha iyi ifade etmişsin, teşekkür ederim.

tranko buskas, sormuşsun ya en başta "nedir bu ısrar, neden, özellikle mi yapılıyor?" diye. çok basit bir argümanla çıkılmış karşına: çünkü "dahi anlamındaki de ayrı yazılır" şeklinde yapılan bir başa kakma, veya bir ezber veya başka bir şey, bu ekleri bitişik yazıp seni gıcık eden insanlar için HİÇBİR ŞEY ifade etmiyor. çünkü dahi kelimesinin bu "eskimiş" veya "eskimemiş" anlamını bilmiyorlar. bu yüzden de öğrenemiyorlar. bu kadar basit.

yine de hadi herkes dahi kelimesinin bu artık pek de kullanılmayan anlamını biliyor olsun, böyle aşmış insanlar düşün, bunu bile biliyorlar ama tek sorunları eklerle. sözkonusu kural doğru şekilde anlaşıldığında bile, bu eklerin yerine göre nasıl yazılacağı ile ilgili durumların kısıtlı bir bölümüne açıklama getirebiliyor. yani aslında insanların yanlış yere ayrı veya bitişik yazılmasından şikayetçi oldukları ek "dahi" anlamında olmuyor çoğu zaman, ancak bu eklerin ne zaman nasıl yazılacağını bilen kişilerin büyük bir bölümü bile böyle bir durumla karşılaştıklarında "dahi anlamındaki de ayrı yazılır" diye çıkışıyorlar, yanlış yere. oradaki anlamı "dahi" kelimesinin eskimiş anlamına bile karşılık gelmiyor yani, ama herkes kurulmuş saat gibi bu cümleyi tekrarlayıp duruyor!

sen bunu insanlara daha düzgün bir şekilde anlatmaya gönüllü değilsen, bu durumun düzelmesi isteğindeki samimiyetine şüpheyle bakarım, samimiysen de yaptığın şeye anlam veremem. bu ekleri ayırmayı bilmeden bir kelimenin bu kadar nadir kullanılan ve eski bir anlamını bilmelerini beklemeni de gerçekçi bulmam.

...derim ve çekilirim, sana kolay gelsin.
0
kurukafa
(13.11.08)
hala daha aynı şeyi konuşur olup kalmışız kurukafa.

galadnikov'la konuştuğumuz ve ona da ifade ettiğim şey -ki tdk güncel sözlüğünün de söylediği gibi- dahi sözcüğünün "dahi" şeklindeki kullanımının eskimiş olduğu idi. ama sen hala eskimiş anlamı deyip duruyorsun. dahi sözcüğünün "dahi" anlamına gelen eskiyen bir karşılığı yok. o "de" sözcüğü ve o da çok kullanılıyor. hatta yukarıda -eğer baktıysan- necmiye alpay'ın vermediği örneklerle de "de" sözcüğünün hangi anlamlara da hizmet ettiğini anlatmaya çalıştım. ve o anlamların hepsinden daha fazla ve hala en çok kullanılan anlamı da dahi anlamı. bu sayfada yazdıklarımızdaki de da'ları bile saysan en çok dahi anlamına geldiklerini görürsün. deneyebilirsin...
yani senin savunduğunun maalesef aksine çoğu zaman da dahi anlamında kullanılıyor. o eskimiş dediğin anlamda.
sanırım sırf bu yüzden de dahi anlamındaki de diye adlandırılması çok garip değil.
zaten bu sayfaya yazan 10 küsur kişi ile okuyan yüzlerce kişi bunu anlamakta zorluk çekmiyor emin ol.
bir kaç kişinin farklı adlandırması da onları müstesna yapmaktan öteye gitmez kanımca...
0
🌸tranko buskas
(13.11.08)
evet aynı şey devam ediyor çünkü aynı bir şey ifade etmeyen karşılığı veriyorsun. o yüzden şöyle bir yöntem düşündüm, tek bir soruya cevap istiyorum:

"o filme seninlede gitmek istiyorum ama sinemaya giripte beğenmezsin diye korkuyorum."

gibi bir cümle yazan kişiyi nasıl uyarırsın? ve bu ekleri nasıl yazacağını bilen insanların nasıl uyardığını/yardımcı olmayaçalıştığını gözlemliyorsun?

iki bölümlü tek soru, 100 puan. gidiş yolundan puan yok.
süre başladı. :)
0
kurukafa
(14.11.08)
ben sana gidiş yolundan da puan alabileceğin bir yol göstermişken senin elindekileri hunharca harcaman pek iyi olmamış. senin zararına... artık sana bir şey öğretebileceğimi hiç sanmıyorum.
ama senin cevabını tahmin edebiliyorum. "de gördüğüm her yere bile koyarım"... :)
sen devam et...
olmadı sayfadakileri tekrar oku. temcit pilavı gibi tekrar açıklamayacağım...
0
🌸tranko buskas
(14.11.08)
(9)

Öğrenim Kredisi Hakkında

calimdor
arkadaşlar bugün kyk sitesinde öğrenim kredisiyle ilgili istenen belgeler açıklanmış. işte tc kimlik yazılıyor ve bakıyorsunuz sizden hangi belgeler isteniyor diye. ancak şöyle bir durum var;- şimdi annem ve babamdan hiçbir belge istenmediği yazıyor.- ancak sayfanın en altında YUKARIDA SİZDEN İSTENİ
arkadaşlar bugün kyk sitesinde öğrenim kredisiyle ilgili istenen belgeler açıklanmış. işte tc kimlik yazılıyor ve bakıyorsunuz sizden hangi belgeler isteniyor diye. ancak şöyle bir durum var;

- şimdi annem ve babamdan hiçbir belge istenmediği yazıyor.
- ancak sayfanın en altında YUKARIDA SİZDEN İSTENİLEN ÖNCELİK VEYA GELİR BELGENİZİ İLGİLİ KURUMLARDAN TEMİN EDEREK, BİR DİLEKÇE EKİNDE ADINIZI SOYADINIZI, TC. KİMLİK NUMARANIZI VE ÖĞRETİM KURUMUNUZU YAZARAK 19.11.2008 TARİHİ ÇARŞAMBA GÜNÜ MESAİ SAATİ BİTİMİNE KADAR, BULUNDUĞUNUZ YERDEKİ KURUMUN BÖLGE VE/VEYA YURT MÜDÜRLÜKLERİNE, BÖLGE VE YURT MÜDÜRLÜĞÜ BULUNMAYAN YERLERDE İSE KURUMUN KREDİ DAİREDİ BAŞKANLIĞI CEMAL GÜRSEL CAD NO:61 06590-CEBECİ ANKARA ADRESİNE POSTA YADA ELDEN TESLİM EDİLMESİ GEREKMEKTEDİR.

gibi bir yazı var.

şimdi bu yazıda "gelir belgeniz" diyor. ben annem ve babamın maaş bordrölerini mi götürücem buraya? yoksa hiçbir belge götürmeyecek miyim? yoksa yine ilgili yazıda yer alan şu "ad soyad ve tc kimlik"in yer aldığı dilekçeyi mi götüreceğim? eğer dilekçe götüreceksem bunu nasıl yazmalıyım.

malumunuz devletimiz her şeyi bir sır olarak bırakmaya bayılır. hiçbir şeyi öğrenmeyelim ki 1 ton bokun altında kalalım isterler, yine malum yazıda malesef bu krediyi ilk kez almak isteyenler için hiçbir açıklayıcı yazı bulunmamakta.

önceki senelerden bunu alan varsa bi el atabilir mi yapmam gerekenlere dair?
0
calimdor
(12.11.08)
sizden ne öncelik ne de gelir belgesi istenmiş yani yapacagınız bir işlem yok, aynı belgeler benden de istenmemiş o yuzden sakin sakin beklemeye devam.
0
patricia teyze
(12.11.08)
boilteau

peki ayda veya 3 ayda bir ne kadar geri ödüyorsun? -belki bursu çıkar diye bakıyordum, kredisinde kararsızım aslında-
0
🌸calimdor
(12.11.08)
çok zorda değilseniz lütfen almayın. alırken para havadan geliyor gibi geliyor, okul bittikten sonraysa kabusa dönüşüyor.
0
sare
(12.11.08)
peki bir sorum daha olacak, bu krediyi yalnızca belli bir sürelik alamıyor muyuz? yani ben mesela 2 senelik almak istiyorum, böyle bir anlaşma yapma şansımız yok mu? illa ki tüm öğrenim hayuatımız boyunca mı alıcaz?
0
🌸calimdor
(12.11.08)
3 ayda bir (öğrenim + katkı toplam için) 1000 ytl ödeyeceğimi söylersem bir daha düşünürsün belki.
(1 yıl sonra ödemeye başlayacağım)
0
sare
(12.11.08)
duyduğuma göre 2 senelikte alabilirsin. şÖyleki artık almak istemiyorum dersin. kyk 'ya dilekçe verirsin artık almak istemiyorum.Senetlerimi de geri verin bana dersin almazsın. Ama söylenenlere göre bir sene aldıktan sonra bidaha bırakmak istemiyormuş insan. Doğru sonuçta çalışmadan bir yerlerden para geliyor. Sizin de kafanızda pek fazla sorun olmuyor bazen aklınıza gelse de "Nasıl ödeyecem ben bunu diye" cevap olarak beyniniz siz değil beyniniz "ulan üniversiteden aslanlar gibi mezun olduktan sonra 4000 ytl'lik iş bulurum . O zaman 3 ayda bir 1000 ytl bana vız gelir " der.
0
ocanal
(12.11.08)
tamamdır, son cevap bana yeterli geldi :)

umarım burs versionu çıkar da elime para geçer yahu :)

(sırf katkı kredisi alırsam ne kadarlık ödeme yapacağım -hazırlığı atladığım için 4 seneden hesap edersek)
0
🌸calimdor
(12.11.08)
almayın şunu yahu, resmen devlet tefecilik yapıyor. biz atlamışız bir ödemeyi ama farkında değiliz, ödeme yapmaya bankaya gittiğimizde veznedeki ziraat bankası teyze "ödememişsiniz hepsini ödeyin, icra gelir" filan dedi. harbiden de geldi bir takım kağıtlar, bir aylık maaşı bırakıp ödedik.
0
tannhauser
(12.11.08)
ben üç yıl aldım krediyi. ilk yıl almamıştım. alırken müthiş bir rahatlama oldu tabi. şimdi olsa yine alırım.
sadece şu var. krediyi alıyorsunuz diye aile zaten az para gönderiyor. eğer ki ailen şu an gönderebilecek durumdaysa, bence hiç girişme bu işe.

üç yıllık kredi için üç ayda bir 820 gibi bir şey ödeyeceğim. dört yıl olsa ne kadar yapardı, hesaplamaya üşendim şimdi. mezun olduktan iki yıl sonra başlıyor.

açıkçası, şu an iyi bir işte çalışıyorum ve üç ayda bir 820 ytl bana dokunmuyor. bir buçuk sene ödeyeceğim. toplamda 4buçuk mu ne. ama tabi o zaman krediyi almasaydım, ailem biraz daha fazla para göndereceklerdi ve bu onları sarsmazdı. hani şimdi maaşım kötü olsaydı ya da iş bulamamış olsaydım, zorlanabilirdim misal.

ailenin durumuna göre karar ver alıp almamaya. ama geri ödeme çok kasmıyor. birbuçuk sene boyunca aylık 300 fena miktar değil. ama tek dikkat etmen gereken husus, vakti zamanı gelince asla ödemekten kaçma. faizi fena. devlet o kadar öğrencilikte verdim, iki sene sonra geri ödeyeceksin tabi, diyor. hatta yüksek lisans yaparken sordum ben erteleyebilir miyiz diye, erteleyebilirsiniz ama faizi biner yine dediler. boşverdim.

karışık yazdım epey.
0
lovemyself
(12.11.08)
(6)

tuvalete çıkma sıklığı-normali nedir?

lovemyself
bir arkadaşımın başına gelmiş, arkadaşından duydum ben de..haftada bir büyük abdestini şeeden bir insanın durumu anormal olarak görünebilir. ama söz konusu arkadaş için kendini bildi bileli böyle, kazık kadar da insan oldu. kimi zaman on güne kadar çıkıyor bu tuvalete çıkma olayı. kıtlık da çekmiyor
bir arkadaşımın başına gelmiş, arkadaşından duydum ben de..

haftada bir büyük abdestini şeeden bir insanın durumu anormal olarak görünebilir. ama söz konusu arkadaş için kendini bildi bileli böyle, kazık kadar da insan oldu. kimi zaman on güne kadar çıkıyor bu tuvalete çıkma olayı. kıtlık da çekmiyor, yeme-içme normal, kilosu da normal üstelik. pek mi anormal bu, yoksa kişiden kişiye farklılık gösterebilir mi?
0
lovemyself
(09.11.08)
Annem de böyle hem de 55 senedir, kendini bildi bileli. Doktorlar problemli bir durum bulamadılar. Ama yine de bunun yaratabileceği sıkıntılardan ben genel olarak endişeliyim. Normal olmamalı yani, onca yenen şey nereye gidiyor kardeşim?
0
sui
(09.11.08)
oley be, yalnız değil yani arkadaşım :)

belki de hergün tuvalete çıkmak abartılı bi durumdur, çoğunluk anormaldir, bilinmez ki..
0
🌸lovemyself
(09.11.08)
normali günde bir defa diye biliyorum ama bir yerde okumuştum, kişi kendini rahatsız hissetmediği sürece 10 günde bir de kendisi için normaldir, günde 4 defa da. yapısal bir durum herhalde. çoktan problem yaşardı.
0
yellow brick road
(09.11.08)
makbul olani gunde bir'dir. vucud anormal calisiyor demek ki.
0
x daemon
(09.11.08)
haftada bir çıkarak büyük bir rahatsızlık geçirmediyse bile yine de normal değil. -ilk ba$ta- kendini zorlayarak da olsa daha sık çıkması gerekiyor. vücutta biriktirmemk lazım :)
0
sleepy99
(10.11.08)
lisede sağlık hocamız günde bir kere yapın dediğinde kendimden işkillenmiştim çünkü benim bir kaç günde birdi. ama artık neredeyse 1.5 günde bir. değişebiliyor yani zamanla. bence de günde bir olsa daha iyi olur. boş yere taşıyosun vücutta.
0
desdinova
(10.11.08)
(5)

pizza muhafaza

enter saltman
halihazırda bir miktar pizzayı tabağa koyup üstüne streç film çekip buzdolabına koydum iyi mi ettim çıkarıp ısıtıp tekrar yiyebilr miyim
halihazırda bir miktar pizzayı tabağa koyup üstüne streç film çekip buzdolabına koydum iyi mi ettim çıkarıp ısıtıp tekrar yiyebilr miyim
0
enter saltman
(08.11.08)
elbette. üstüne mayonezle ımmhh..
0
oceano
(08.11.08)
haha... üç gün bile gider... açlığınla doğru; ve yaşam standartlarınla ters orantılı olarak bekleme süresi artar
0
seyuranto
(08.11.08)
öğrenciysen yenir.
0
lovemyself
(08.11.08)
yazlari babamla evde yalniz kaldigimizda, dominos'tan 2 tane buyuk boyla oldukca uzun sure beslenmemize devam edebiliyoruz..
yemedigini al buzluga at, cikart cozulsun.. at mikrodalgaya, yoksa firina.. enfes..
0
knipeos
(08.11.08)
buzlukta dondurup sonra pişirince daha güzel oluyo... iyi yapmışsın
0
zubundy
(09.11.08)
(5)

depresyon

asivan
ben biraz takıntılı biriyim.yani bi şeye taktım mı takıyorum.son zamanlarda daha da kötü olmaya başladım.çünkü etrafımda benim psikolojimi düzeltecek bana yardımcı olacak kimse yoktu.2 gün önce lustral almaya başladım.süper geldi.beni normalde krize sokacak bi olay karşısında o kadar sakindim ki anl
ben biraz takıntılı biriyim.yani bi şeye taktım mı takıyorum.son zamanlarda daha da kötü olmaya başladım.çünkü etrafımda benim psikolojimi düzeltecek bana yardımcı olacak kimse yoktu.2 gün önce lustral almaya başladım.süper geldi.beni normalde krize sokacak bi olay karşısında o kadar sakindim ki anlatamam.bu şekilde yani sakin olarak daha mantıklı oluyorum.ve sonrasında olayı düşünemedim bile.beynim rahatladı valla.normalde olsa krizlerdeydim şimdi.bi panik bi stres sorma gitsin.şu an süperim.düşünemiyorum çünkü.eğer bu ilacı kullanmamış olsaydım bi çıkmazdaydım çünkü,şu an herhalde kriz geçiriyor olurdum.yalnız bu ilacı dr.tavsiyesiyle değil eczane çalışanının tavsiyesiyle aldım bu şekilde almak doğru değil belki ama iyi geldi işte.yalnız bugün hiç bir şey yiyemedim.midem den ses ler geliyor ama canım istemiyor.bu durum geçer mi acaba.tşk ler
0
asivan
(08.11.08)
doktor bana lustral ile birlikte supradyn (vitamin hapı) yazmıştı. lustral iştahı kapatıyor, supradyn açıyor.
0
insanimsi
(08.11.08)
Malesef yaşadığın etki bir placebo etkisi. Yani aslında ilaç şu anda senin psikolojinde kimyasal bir etki ile iyileştirme yapmaya başlamamış, fakat sen ilaç aldığın için kendini iyi hissetmeye şartlamışsın içten içe. Zira bu tip ilaçların etki göstermeye başlama süresi en iyi ihtimalle 1 haftadır, kimilerinde 3-4 haftayı bulabilir, bunlardan önceki etkiler "placebo" etkilerdir. Tabi depresyon halinde ilaca sığınma refleksi ile yaşadığın şey doğal, fakat seni iyi yapanın şu aşamada ilaç değil iyi olmaya dair düşüncelerin olduğunu unutma. Bu belki içinden bulunduğun durumdan çıkış bileti için sana yol gösterici olabilir. (bkz: plasebo etkisi)

Yeme içme durumu da aynı şekilde, ilacın şu aşamada bir etkisinin olması pek olası değil. Emin değilim ama prospektüsünde etkilerin görülmeye başlaması için gerekli yaklaşık minimum sürenin yazması gerekiyor.

Sen ye, yedikçe açılır iştahın. :)

not: bu arada bu ilaç öyle vitamin gibi kafana göre "günde bir tane alayım iyi olayım beyav!" tadında alınmıyor, rahatsızlığının durumuna göre tedavi aşamasında doz ayarlamaları var, 1 hafta sonra şu kadar arttırılı, veya şu durumda bu kadar azaltılır vs. gibi. Daha sonra da kontrolsüz olarak bırakmak da başına iş alacaktır. Yani ilacın placebo etkisini de görmüşken bence doktor kontrolünde olmadan vücudunun kimyasıyla bilinçsizce ve kontrolsüz olarak oynama derim. Sırf ilaç aldığın fikriyle bile iyi olabiliyorsan, kendine ilaçsız da yardım edebilirsin şu aşamada muhtemelen.

Geçmiş olsun.
0
kurukafa
(08.11.08)
bu tarz ilaçlar (yani uyuşturucular) beyni kullanmayı engelliyor bu yüzden de sinirlenmeyen uysal bi insan olunuyor ama erken yaşta alzheimer yapıyor. doktordan ilaç isterseniz gene öyle birşey vericektir hepsi yan etkisi bol olan ilaçlar.ama doktora gitmekte fayda var tabii.
0
neira
(08.11.08)
yahu bildiğim kadarıyla bu ilaçlar 1 günde falan etki etmiyor bu kadar cabuk sonuc almanız aklıma placebo etkisini getirdi ama :S
0
sleep may be the enemy
(08.11.08)
ilacın etkisi o kadar az ki, yok desek yeridir.
psikolojik bir rahatlama da var aslında. şunu düşünmek lazım, mesela sabah kalkmak için iki tane alarm kurduğunuzu düşünün. birinci alarm çaldığınızda kalkmazsınız, kapatıp beklersiniz. ikincide kalkarsınız. tek alarm kurmuş olsanız, birincide kalkarsınız ama.

beyin böyle işte. nasıl kurduğunuza bağlı. sinirlenmiyorum, diye bir kabulünüz var ya şimdiki yazınızda, o ilacı kullanmanın sevinci ve kurgusu var bence kafanızda. mesela birkaç ay kullansanız, "artık bu ilaç da bana yaramıyor, sinirlenmeye başlıyorum" diyebilirsiniz.

sinirlenmemek, ya da yapmayı istemediğiniz şeyi yapmamak için farklı bahaneler bulun bence. ama bu bir süre oyalar sizi. sonra hoop başka bir bahane. bu bahaneler, söz konusu ilaç gibi fizyolojinize uzun vadede zarar vermeyecek şeyler olsun ama tavsiyem.
0
lovemyself
(09.11.08)
(12)

Vesikalık fotoğrafta ceket olsun mu olmasın mı?

cha
vesikalık fotoğraf çektirecem de. yenileme zamanı geldi diye düşünüyorum. gömlek kravat olsun ama ceket olmalı mı olmamalı mı karar veremedim. daha önceki ceketsizdi. ne dersiniz bu konuda?
vesikalık fotoğraf çektirecem de. yenileme zamanı geldi diye düşünüyorum. gömlek kravat olsun ama ceket olmalı mı olmamalı mı karar veremedim. daha önceki ceketsizdi. ne dersiniz bu konuda?
0
cha
(08.11.08)
bence olmasın. ceket fazla resmiyet kaygısı güder. arkadaşların görünce laf ederler, "vay takım yapmışız" falan gerek yok.
0
lovemyself
(08.11.08)
olmasın.
0
insanimsi
(08.11.08)
gıravat varsa ceket olsun
0
axijazz
(08.11.08)
olmasın. sadece gömlekle daha esnek, her mevsime her duruma uyan dinamik adam izlenimi verirsin. ceket daha bi "şu pozisyondan aşağısı kesmez beni" tavrı içerir. bence.
0
geldiler
(08.11.08)
kesinlikle olsun, şiddetle söylüyorum bunu.
0
cisegu
(08.11.08)
ceket bence de olsun. çünkü ceket çıkarılıp asılabilir ama ceketsizseniz giyecek bir ceket bulamayabilirsiniz. (yani fotoğrafa bakan kişi şöyle düşünür diyorum, resmi gözükürsünüz evet. ama adamın istediği de onu görmektir. rahat giyim istiyorsa, öf aman, uzatmıycam ceket olsun)

--sonra okuyunca gördüm, kravat varmış; kravat varken ceket olmaması çok tuhaf duruyor fotoğraflarda, o yüzden bir kere daha ceketli olsun diyorum--

soru sahibinin izniyle soruyu görüyorum ve bir artırıyorum:

vesikalık fotoğrafta gülünür mü? gülünmeli mi? sırıtmalı mı? dişler gözükmeli mi? gözükmemeli mi? somurtmalı mı? çok mu az mı somurtmalı?
0
oldu görüşürüz
(08.11.08)
ceket olmaz mı? şart.

vesikalıkta gülünür mü?
acayip güzel bir gülüşünüz yoksa gülmeyin.
0
agk
(08.11.08)
bakınız ceketli adama ne kadar karizma
www.hudayim.com
0
agk
(08.11.08)
kıravat varsa ceketsiz olmaz. ama bence kıravat da ceket de olmasın, şık bir göynek edinin, üst düğmeyi açıverin. mis.
0
robin crusoe
(08.11.08)
ceketsiz kravat olmaz.
0
thefirstfbli
(08.11.08)
ceket+gülümseme
0
zen spider
(08.11.08)
bazı vize veya diger turlu resmi belgelerde ozellikle gulmeyen fotograf istenir. somurtmamak da lazım tabii. normal yuz ifadesi en guzeli.
0
sopiro
(09.11.08)
(3)

izmir'de takma bıyık alınacak yer?

lovemyself
bir de bu sorum var, evet. neresi orası? (tiyatro gösterisi için)
bir de bu sorum var, evet. neresi orası? (tiyatro gösterisi için)
0
lovemyself
(08.11.08)
kervan pasajında olabilir. ama senin işine yarayacak şeyler kemeraltından başka yerde çıkmaz gibi duruyor
0
tai
(08.11.08)
tahmin yürütüyorum ama çeşit çeşit peruk satan yerlerde de olabilir sanki daha sahicisi. ikiçeşmelikten inerken vardı galiba bi tane öyle yer üst katta.
0
geldiler
(08.11.08)
teşekkür.
peruk satan yerler iyi tahmindi ya, bakayım kemeraltı taraflarına.
0
🌸lovemyself
(08.11.08)
(14)

düşünülen ile söylenen şeyin farklı olması (doktor, psikolog vs)

lovemyself
ilginç bir rahatsızlığım var. konuşurken, misal "şunu masaya koy, üstünü ört" diyeceksem, şunu masaya ört, üstünü sakla" ya da "şuna bak" diyeceksem "buna şak" diyorum :))başlarda bu komik gelmişti, ama gitgide sıklaşmaya başladı. son üç yıldır daha sık oluyor. aynı durum yazarken de söz konusu. bir
ilginç bir rahatsızlığım var. konuşurken, misal "şunu masaya koy, üstünü ört" diyeceksem, şunu masaya ört, üstünü sakla" ya da "şuna bak" diyeceksem "buna şak" diyorum :))

başlarda bu komik gelmişti, ama gitgide sıklaşmaya başladı. son üç yıldır daha sık oluyor. aynı durum yazarken de söz konusu. bir kelimeyi ısrarla başka şekilde yazıyorum. artık sinir olmaya başladım. diyelim ki kelimeyi yazarken "aslında" yerine "aklında" yazdım, kelimeyi siliyorum, bir daha yazıyorum, yine "aklında" yazmışım.

psikoloji eğitimi aldım, freud un dil sürçmeleri hakkındaki fikirlerini falan biliyorum. ama bu bazı konudaki kelimelere yönelik bir tutum değil. on dakikalık bir konuşmada en azından beş tane hata yapıyorum.

yönetici konumum var, yüzlerce kişiye seminer veriyorum. beni nasıl zorluyor, anlatamam. geçenlerde bir hastada böyle bir sorun olduğunu duydum. duyduğu ve anladığı halde yanlış yazıyormuş biri, hastalığının adını hatırlayamadı ama hasta yakını. o zaman aklıma geldi, başkalarında da olabilir bu yahu, dedim ve ahanda yazdım size.

ne dersiniz? ölecek miyim? salak mıyım yoksa?
0
lovemyself
(08.11.08)
ben hala trafik isiginin kirmizi oldugunu kendime bile itiraf edemiyorum hocam.

"siyah yancak lan dur dur dur"

siyah abi benim icin o. kirmizi degil :)
0
osuruklu
(08.11.08)
öyle böyle değil, valla çok zorluyor beni bu durum.

böyle bir hastalık var mı yok mu, onu merak ediyorum. yeni bulunan bi rahatsızlık falan? benim zamanımda yoktu :)
0
🌸lovemyself
(08.11.08)
bir miktar bununla alakalı olsa gerek...
(bkz: spoonerism)
en.wikipedia.org
0
dehri
(08.11.08)
asosyal olup gun icinde az konustugunuzdan , konusma yetinizde bir gerileme soz konusu olabilir mi?
0
comptrol
(08.11.08)
aklında insanın başka şey varsa genelde oluyor bu durum, ben de çok sık yaşıyorum. yani sebebi dalgınlık olabilir mi sizdeki de?

sizin dediğiniz gibi kelimelerdeki harflerin birbirine girmesinin yanı sıra, konuşurken o sıra aklımda olan kelimeyi kouyorum cümlenin içine, o da ilginç olabiliyor ve yeri geldiğinde de zor durumda bırakabiliyor.
0
light beam
(08.11.08)
asosyallik ya da az konuşma söz konusu değil, tam tersi. çalışıyorum, danışmanım, dediğim gibi, yüzlerce kişiyle konuşmam lazım bir gün içinde. çok dolu ve bol konuşmalı geçiyor günlerim.

ama tabi insanın yaşı ilerledikçe daha olgun oluyor, daha az konuşuyor. ya da söylediklerini daha çok kalıptan geçiriyor. eskisi kadar "düşünmeden konuşan" biri değilim. alakalı olabilir mi diye düşününce.. büyümekle de ilerleyen bi şey olabilir, doğru.

@dehri; süpersin. tam dediğin gibi, spoonerism doğru kelime.
ama bu bir hastalık mı, hastalık olduğunu kabul edip tedaviye başlayayım mı, şaşırdım orda. kendime terapi yapsam, uzansam, konuşsam?

kafam karıştı çok. hastaymışım resmen.
0
🌸lovemyself
(08.11.08)
hayatını çok zorluyorsa bu durumla nöroloji ilgilenir sanıyorum. şimdi çok fazla bilgim olmasa da beyninde konuşma fonksiyonlarını yöneten tarafta bir sorunun işaretçisi olabilir mesela, bu sorunu yazarken de yaşıyorsan başka bir yere bakarlar.

çocukluğundan beri varsa da olurunu söylerler.

hayat kaliteni gerçekten etkileyecek boyutta olduğu için profesyonel yardım almanda fayda var.
0
kurukafa
(08.11.08)
madem konu açıldı yazayım şunu da, üniv döneminde bolca yazı yazdım ben. hem okul işleri için, hem de yazı üzerine çalıştım bi yerlerde. neyse efendim, orada yanlış yazıp da sonradan düzelttiğim kelimelere baktım, genelde benzer kelimeler. konuşurken çok alakasız şeyleri karıştırıyorum birbirine, ama yazarken daha sistematik. misal, özel ilişkilerinde bağlılık sorunu olan biriyim. aldatma derecesinde değil asla, karakter sahibiyim çok şükür, ama birine aşık olup da bağlanamam (özel bir konu ama örenk bu yönde, ondan yazdım) ve "bağlanma" "bağlılık" gibi kelimelerin hepsini yanlış yazmışım. gelişim psikoloji dersi sınavı yazılı kağıdında iki soruya iki sayfalık bir cevap yazmışım mesela, toplam sekiz tane "bağlılık" kelimesi var, sekizi de yanlış yazılmış, sonradan okurken düzeltmişim.

yazıda daha mantıklı açıklamalar yapıyorum yani hatayla alakalı. konuşurken her şeyi karıştırıyorum.
alaam sen aklıma mukayyet ol yarabbim :)
0
🌸lovemyself
(08.11.08)
bana da cok oluyor. iş geregi surekli bilgisyaarların kablosuz agların içindeyim.. evde de işte de esasında.
onlardan şüpheleniyorum kesin beynimizi peynir haline getiriyo bu pis teknoloji :(
0
merope
(08.11.08)
düşüncenin, konuşma fiilinin önüne geçmesi durumu da olabilir. yani çok hızlı düşünme esnasında, dilin bunu geriden geç takip etmesiyle ilgili olabilir.
0
fizikopat
(08.11.08)
ciddiyim, şaka yapmıyorum kısmı endişelendirdi beni?
0
🌸lovemyself
(08.11.08)
lovemyself, sen imkanın varsa bri nöroloğa gözük. Bu bsit bir kafa karışması olabileceği gibi, daha ciddi ve erken teşhis edilirse hayati olabilecek bir durumun habercisi de olabilir. Endişelenme ama önlemini al.
0
kurukafa
(08.11.08)
?
ya ben tamamen psikolojik olduğunu düşünmekteydim. psikoloji eğitimi aldım, kendi kendime halletmeye çalışıyordum. bi doktora görüneyim o zaman..
0
🌸lovemyself
(08.11.08)
hayır, solak değilim. bildiğin sağak işte.

gündelik hayatı etkiliyor mu, evet, fena halde.
0
🌸lovemyself
(12.11.08)
(10)

Eti Yumuşatmak

vecna
Şöyle pilavın yanına kuş başı et yapayım dedim. Eti aldım, derin çelik bir tavada ağzı kapalı şekilde kısık ateşte pişirdim. Önce suyu saldı sonra attı falan. Güzel de pişti ama nedense sert oldu. Gırç gırç ediyordu yerken. Acep et mi kötü yoksa kaçırdığım bir nokta mı var?
Şöyle pilavın yanına kuş başı et yapayım dedim. Eti aldım, derin çelik bir tavada ağzı kapalı şekilde kısık ateşte pişirdim. Önce suyu saldı sonra attı falan.
Güzel de pişti ama nedense sert oldu. Gırç gırç ediyordu yerken.
Acep et mi kötü yoksa kaçırdığım bir nokta mı var?
0
vecna
(07.11.08)
Eti geceden zeytinyağı içine koy ve bir gece bekledikten sonra ertesi gün nasıl biliyorsan öyle yap ama dediğim gibi eti bekletmelisin. Zeytinyağı yerine alternatif sunanlar da olacaktır mutlaka.
0
wahrsager
(08.11.08)
metox
(08.11.08)
Hımm deneyeyim bir ara. Bizim valide hiç öyle et bekletme olayı falan yapmazdı ama et de gıcırdamazdı. Az pişirmediğime de eminim. Kısık ateş? Kapalı/açık kapak? Tuzu son koymak? Su eklemek?
Bunlar gibi daha pratik öneriler var mı?
0
🌸vecna
(08.11.08)
ramazan'da bi tane adam cikti televizyona. yemek programi. aynen aktariyorum.

"bazi insanlar etin kisik ateste pisirilmesi gerektigini saniyorlar. ete harli ateste "muhurleme" islemi yapilmasi gerekir. bu icindeki oz suyunu saklamasina yarar. tamamen pistiginde ilik gibi olur. tadindan yenmez."

son iki cumle bana ait. oburlerini adam soyledi ama allah carpsinki.
0
osuruklu
(08.11.08)
benim de yemekle ilgili öğrendiğim püf noktası et pişirilecek tava veya tencerenin iyice kızgın olması gerektiği.

sıcak olduğunda et yumuşuyor. sıcaklık düşük olursa et sert oluyor.

marine etmek de faydalı.
0
mea maxima culpa
(08.11.08)
demeden geçemeyeceğim, soru başlığı sanki eti (marka olan eti) "yumuşatmak" adlı bir ürün çıkarmış, onun hakkında soru varmış gibi duruyor. reklam gibi okursanız, anlarsınız bak.

bunu yazmışken, tecrübeyi belirteyim. böyle şeylerde önce beş-on dakika kadar harlı ateş, sonra kısık ateşte uzun sürede pişirme önemli. ki, denmiş bu cevap. ama çoğunluğun böyle düşündüğünü belirtmiş olayım.
0
lovemyself
(08.11.08)
bir antepli arkadaşım, koyun etini sulandırılmış yoğurt ve çeşitli bahartlardan hazırladığı bi karışıma yatırmıştı. tadını unutamam.
0
geldiler
(08.11.08)
önce bir süre harlı ateş kullanırsanız, etin dışındaki gözenekler kapanır ve ette bulunan su hapsolur, böylece et sertleşmez. pişirme işlemine kısık ateşte devam ederseniz de etin yumuşak olmasını sağlarsınız.
eti yumuşatmak için önceden dövebilirsiniz. ayrıca elbette tuzu sonradan atmalısınız aksi halde tuz suyu çekeceği için sert olur.
0
flyalone
(08.11.08)
vay be tuz olayı iyiymiş!
vecna arkadaşımız kesin tuz kısmını atlamıştır ve bu yüzden etler sertleşip ağızda gırç gırç etmiştir. taşlar yerine oturuyor.
0
crystalsoul
(08.11.08)
evet ben de tuzdan şüphelenmiştim. et suyunu saldıktan, kısa bir süre çorbamsı bir yapıya sahip olduğunda tuz atmıştım. aa aklıma geldi bir de pişerken arada açıp kaşıkla suyunu içiyordum, "ufff ilaç bu ilaç" diye mırıldanıyordum kendi kendime. ee noldu? et susuz kaldı lastik gibi oldu.
teşekkürler herkese.
0
🌸vecna
(08.11.08)
(9)

diksiyon sorusu; okuyacağım mı? okuycam mı?

sefapezevengi
merhaba arkadaşlar...sevgilim diksiyon kursuna başladı. şimdi diksiyon hocası demiş ki: "okuyacağım" yerine "okuycam" diyeceksiniz. ayrıca "bir elin nesi var? iki elin sesi var" deyimi de "bir elin nesi var? ikelin sesi var." şeklinde telafuz edilir demiş. bu sevgilime çok saçma gelmiş(ki ben de ayn
merhaba arkadaşlar...
sevgilim diksiyon kursuna başladı. şimdi diksiyon hocası demiş ki: "okuyacağım" yerine "okuycam" diyeceksiniz. ayrıca "bir elin nesi var? iki elin sesi var" deyimi de "bir elin nesi var? ikelin sesi var." şeklinde telafuz edilir demiş. bu sevgilime çok saçma gelmiş(ki ben de aynı düşüncedeyim). ve sevgilim hocanın doğru öğretmediğini düşünerek kursu bırakmak istiyor. ben de ukalaca bir davranış olmasın, başka birilerine de danışalım diye düşündüm ve size soruyorum. sevgilim cevaplarınıza göre kursa devam edecek ya da etmeyecek.
teşekkürler...
0
sefapezevengi
(03.11.08)
şu kadarını söyleyeyim; "okuycam" yazıldığı gibi kısa okunur dediyse yanlış, lakin son hecedeki "a" bir buçuk vuruş uzunluğunda tonlanmalı. yani: "okuycağm" şeklinde. hani bir klişe söz vardır ya dalga geçilir hep, eski trt kdv fişi uyarı filminde bir velet söylemişti: "bakkal amca, bir kalem bir pergel bir de çukulata alacağım"
işte bu sözün akılda kalmasının asıl sebebi, son kelime olan "alacağım"ın aynen yazıldığı gibi okunmuş ve dile getirilmiş olmasıdır. doğrusu ise "alıca(ğ)m" olmalıdır.
yani sizin anlayacağınız, vurgu çok ama çok önemli. bu tip kelimelerde, yani birinci tekil şahıs gelecek zaman fiil çekimlerinde aynı metod uygulanır.
gelelim "ikelin sesi var" olayına. orada öğretmen arkadaşın bahsettiği olay, zamanla Türkçemizde meydana gelen sesli düşmesidir. yani yazarken "iyi akşamlar" yazarız, ve lakin hiç birimiz yazıldığı gibi okumayız. "yakşamlar" deyip geçer gideriz öyle değil mi? işte o da bunun gibi bir sesli düşmesi. yani diksiyonumuzda bazı harf ve kelimelerin yazıldığından farklı telaffuz edilmesi gayet doğaldır.
Lakin yine de size çok absürd geliyor ise kararınıza saygı duymak isterim, ancak bunun gibi şaşıracağınız pek çok örnek var.
yardımcı olabildimse ne mutlu...soracaklarınız olur ise sözlükten de ulaşabilirsiniz bana..
0
trawmatolog
(03.11.08)
türkçe hiçbir zaman yazıldığı gibi okunmaz. fonetik kuralları vardır ve öğretmeni doğru söylemiş. okuyc:am diye okumak doğrudur.
0
trista
(03.11.08)
"o-queue-cuğmm" şeklinde yandan yemiş fransız aksanıyla telaffuz etme de ne yaparsan yap.

"bakmayacaktın" değil "bakmıycaktın" (zeki müren böyle telaffuz ediyor) o zaman
"okumayacaktın" değil "okumıycaktın" olur o da "okuycaktım" ya da "okuycam" a gider.
0
blackdog
(03.11.08)
Diksiyon hocası doğru demiş. Benim okuduğum bazı gramer ve diksiyon kitaplarında da aynı bilgiler yer alıyor. Hatta yabancılara yönelik Türkçe öğreten kitaplarda da ilk derslerden birinde anlatılıyor bu konu.
0
calendil
(03.11.08)
diksiyon yapacaaam diye Turkce'yi degistirdiniz yahu:)
0
ermanen
(03.11.08)
konservatuvarlarda sahne sanatlarina (tiyatro, opera vs.) verilen diksiyon, fonetik gibi derslerde bu ogretilir.

turkce yazildigi gibi okunan bir dil degildir ama bu gercekle henuz tanismamis da binlerce insan var o ayri.
0
la traviata
(03.11.08)
Bu durum sanat dallarinda mi boyle yoksa her zaman mi gecerli? Niye boyle ogretmiyorlar o zaman?
0
ermanen
(03.11.08)
"okuycam" denmez, "okuucam" gibi bi söylenişi var onun. diksiyonda, yazıldığı gibi okunmaz harfler. ama "iki elin" kısmı, bildiğin "iki elin" olarak okunur, o kısımda atmış bence.

kursu veren adamın eğitimini sorun. ayıp değil, günah değil. nerden çıktı, ne mezunusunuz ki bu dersi veriyonuz? diye. "ehm" le başlarsa boşversin, bıraksın. ya atacaktır bi şey, ya da övünecektir.
0
lovemyself
(03.11.08)
trawmatolog çok güzel açıklamış, aynen öyle oluyor.

ek olarak; bu kullanım için genelde ali kırca örnek gösterilir, nasıl kullanıldığını duymak için onu dinleyebilirsiniz.
0
robin crusoe
(03.11.08)
(2)

Supheli Sahisin Haberlerde Gosterilmesi

ermanen
Bir suc olayindaki supheli sahisin resmi neden haberlerde gosteriliyor, belki adam sucsuz, adam bulunsun diye belki ama sucsuz oldugu ispatlanirsa nolacak? Bosu bosuna rezil olmus olmuyor mu?
Bir suc olayindaki supheli sahisin resmi neden haberlerde gosteriliyor, belki adam sucsuz, adam bulunsun diye belki ama sucsuz oldugu ispatlanirsa nolacak? Bosu bosuna rezil olmus olmuyor mu?
0
ermanen
(02.11.08)
Dava açabilir.?? Ben olsam dava ederim zaten suçsuzsam eğer. Yalnız şöyle bir şey var: Hani "haber alma özgürlüğü" vs. Olayla alakalı her şeyi sunmak medyanın görevi. O adam da olayda şüpheli ise olayla ilgilenenler bunu bilmek zorunda.
0
nuage
(02.11.08)
şüpheli diye belirtilmişse dava açılamıyor. benim bildiğim, gördüğüm bu.
0
lovemyself
(02.11.08)
(1)

rüya falan

koparnick
1) hani saçma sapan rüyalar olur ya.. ordan oraya atlar rüya falan.. geçen gün rüyamda bir şey yaparken bir anda bir polis arabası tarafından takip edildiğim bir sahneye geçtim.. sonra birden uyandım ve itfaiye/ambulans sesleri vardı sokakta.. rüya dış etmenlere bağlı olarak şekillenebilir mi böyle?
1) hani saçma sapan rüyalar olur ya.. ordan oraya atlar rüya falan.. geçen gün rüyamda bir şey yaparken bir anda bir polis arabası tarafından takip edildiğim bir sahneye geçtim.. sonra birden uyandım ve itfaiye/ambulans sesleri vardı sokakta..

rüya dış etmenlere bağlı olarak şekillenebilir mi böyle? uyuyan adamı uyandırmadan istediğimiz rüyayı ya da ona yakın bir şeyi görmesini sağlayabilir miyiz?

2) yıllar önce daha önce hiç görmediğim belki de var olmayan bir yerde geçen bir rüya görmüştüm.. rüya briaz tırsınçtı o yüzden çevreyi falan hatırlıyorum.. geçenlerde aynı mekanda geçen bir başka rüya gördüm.. şimdi normalde ben çoktan unutmuştum böyle bir rüya gördüğümü.. mekanı ancak görsem hatırlardım.. hiçbir dış etmen ve hatırlatma olmadan aynı mekanın zihnimde canlanması nasıl, niçin, neden? hafızam çok da kuvvetli değildir oysa ki..

the science of sleep de güzel filmdir ayrıca..
0
koparnick
(31.10.08)
1) rüya, dış etkenlere bağlı olarak da şekillenir. ama sadece buna bağlı değildir. on tane nedeni varsa, biridir diyelim. ama dış uyarıcının şiddetine ve uyuyan kişinin uyku apırlığına göre, değişir olay. misal, siren sesi dinletin adama. kısık sesle verdiğinizde, rüya akışı değişmeyedebilir. değişebilir de. ama siren sesi yükseldikçe, rüyaya girme olasılığı artar. sizi uyandırmayan güçlü ses, rüyanıza daha fazla hakim olur. çok tuvaletiniz geldiğinde ama çok da uykunuz olduğunda, rüyana tuvalete gittiğinizi görmek gibi. uyku hafif olsa hemen kalkıp gitcen tuvalete mesela.

ama, sorunun ikinci kısmına gelince, rüyada ne görüleceğini ayarlayamazsın. ben o siren seslerini duysam kovaslandığımı değil de, kovaladığımı görebilirim, bir başkası evleniyor da şehir siren sesleri ile sallanıyor görür, bir diğeri deprem görür. diğerinin öküz anına denk gelmiştir, hiç bi şey görmez.

2) "ben unutmuştum bu mekanı gördüğümü" böyle bi cümle yok. freud kardeşimiz der ki, her şey bilinçaltına itilir. üstelik, gördüğün zaman nasıl hatırladın? demek ki unutmaya çalışmışsın. korku, olayı bilinçaltına itmene müsade etmemiş (bilinçaltına inen şeyleri kişi şak diye hatırlamaz çünkü bi daha), ama unutmaya çalışmışsın. zaten rüyanda bir daha aynı mekanı görmen de bu korkunun ve unutmaya çalışmanın bir getirisi. rüyayı hiç sallamasaydın, korkmasaydın, görmezdin bi daha.

çok mekanik şeyler bunlar. rüyaya fazla önem vermemek lazım. önemli ama bi şeylerin akışını değiştirecek, haber verecek nitelikte değil (evliya değilsen tabi). dolayısıyla, takma diyorum kısaca.

rüya bilmecesi de güzeldir, evet. orda da açıklar rüya oluşumunu.
0
lovemyself
(01.11.08)
(10)

Güzin Abla/Gülşen Abi Revisited - Bir münasebetsizin dert notları

mishkin
Tevellüt 1986, cins: heteroseksüel erkek, medeni vaziyet: müzmin sap.Sorun şu: Yaptığım parmak hesabına göre 22 yaşındayım ve yapamadığım parmak hesabına göre şu ana değin hiç kız arkadaşım olmamış. Gerçek anlamda münasebetsizin tekiyim yani. :) Şekil şemal açısından bir problemim olduğunu düşünmüyo
Tevellüt 1986, cins: heteroseksüel erkek, medeni vaziyet: müzmin sap.

Sorun şu: Yaptığım parmak hesabına göre 22 yaşındayım ve yapamadığım parmak hesabına göre şu ana değin hiç kız arkadaşım olmamış. Gerçek anlamda münasebetsizin tekiyim yani. :) Şekil şemal açısından bir problemim olduğunu düşünmüyorum, kız cinsi arkadaşlarımdan aldığım çeşitli tepkiler de bunu teyit eder nitelikte, erkek cinsi arkadaşlarımdan aldığım gazlamalardan bahsetmiyorum bile. İlginç, enterasan bir fiziğe sahibim diyeyim. :) Mühendis değilim, pek fazla nerd de sayılmam hani. Senelerdir yalnız yaşıyorum. Ne ortam civeleğiyim, ne de tam olarak asosyal. İkisinin ortası diyelim. Genel itibariyle 'efendi' olarak etiketlenecek bir insan evladıyım. Ota boka ahkam kesecek, anektod aktaracak, ortamı neş'eye gark edecek adam rolünü başarıyla ifa etmişliğim de vakidir. Lakin utangacım da. Nasıl oluyor bu, ben de bilmiyorum. Bir şekilde oluyor işte. İnsanların gözünün içine 6-7 saniyeden (evet saydım) uzun bakamam mesela, huylanırım.

"Beraber birer hamburger yiyek mi, çay içek mi?" kabilinden olmasa da birtakım teşebbüslerim olmadı değil. 2-3 defa aşık oldum ve hatta. Ama olduramadık, kâh eski sevgiliye geri dönüldü, kâh varlığından bile bihaber olduğumuz cari sevgili tarafından tehdit edildik, azarlandık filan. Ender gelişen osasuna atakları hiç bi şekilde netice vermedi işte. Nedir? Melankolikleştiğimde futbol metaforuna bağladım, ağladım, üzüldüm, zırladım, şikayet ettim. Şikayet gördüğünüz üzere sürüyor.

Bu devrin ilişki yamyamı (meşru gerekçeleri de yok değil) alternatif gençliğinin değerleri nezdinde, konvansiyonel teyzelerin 40'ına gelen adamlara reva gördüğü "evde kalmış bu, bundan bi bok olmaz" yaftasının bir benzerine sahip olduğumun farkındayım. Zaten sorun da bu ya: tecrübe, tecrübe, tecrübe.. Don Juan olmayan adamdan sayılmıyor sanki, yaşanılan ilişkiler, eski sevgililer bir gurur madalyası gibi taşınıyor. İş başvurusu gibi düşünün, siz hiç aranılan şartlar arasına "alanında en az 2 yıllık tecrübeye sahip" ibaresini döşemeyen sektöründe öncü firma gördünüz mü? Anlayamadım ben bu kıdem, tecrübe işlerini; sanki Milan'a 'experienced full back' aranıyor, yeni bir Maldini bekleniyor. Hafiften hüzünlendiğimde, evet, futbolla alakalı mecazlara sığınırım, doğru.

Modern/modern sonrası toplum dişilerinin ihtiyaçlarına cevap veremiyorum gibi geliyor bazı bazı, mülakata çağrılmıyorum, biz sizi ararız deniyor. Saflığım, toyluğum kıçımdan başımdan fışkırıyor sanki; bunu saklamak için ve daha fazla hayalkırıklığına uğramamak için hareket etmiyorum artık, hiçbir şeyi de kovalamıyorum. Öylece duruyorum mal gibi. Biliyorum ki, benden başka nice potansiyel veya mevcut ilişkisel adam var etrafta, hepsi de yolu yordamı ezberlemiş, özgüveni çelik gibi tipler. Bunca don juan'ın ve onların ördüğü ilişkisel hengamenin arasında, benim çağdışı sevgimin nası bir şansı olabilir ki? Neden boşa kürek çekeyim ki? Halihazırda zaten kaybedilmiş bir davanın mümessili olduğuma kanaat getirip, öylece duruyorum mal gibi.

Diyeceksiniz sen de geleneksel olana, avam olana bir yanıyla sana benzeyene meylet. Çok zor, imkansız gibi. Kurduğu en komplike cümle "Bu da bizim şarkımız olsun aşkıığm" olan, üniversite sonrası çabucak evlenmek için koca arayan insanlarla ne paylaşabilirim ki? Kafaların, zevklerin uyuşmadığı zaten belli. Neden boşa kürek çekeyim ki?

Çevremdeki insanların hareketli hayatlarını seyretmekten, ilişki grafiklerini gayrıihtiyari takip etmekten de sıkıldım. Oyuna, sisteme, ne derseniz ona da dahil değilken bu durum ne kadar can sıkıcı birşey bilemezsiniz. Feci bir umutsuzluk içindeyim, ki öyle olmamam herhalde anormal olurdu.

"Bunun elini sıkmamak lazım", "Nasır var nasır", "Buna fazla dokunmamak lazım eheh" gibi aşağılamalardan da ikrah geldi. Sistemin dışında olup, bunu dışarıdan takip etmek işte bu yüzden can sıkıcı.

Hayır lütfen, badakizm bkz'ı filan vermeyin sırf cevap yazmak adına. Ben o edebiyatı ezberleyelip unutalı çok oldu, lakin yalnızlık her daim baki kaldı.

Merhamete karnım tok, yardım da dilenmiyorum. Uykum kaçtı, beş paralık keyfim de kaçtı gece gece, içimi dökesim geldi sadece.

Ne bileyim işte. Biraz uyusam toparlanır mıyım?
0
mishkin
(31.10.08)
bismillah daha 22 yaşındasın. gelenekseli falan takma kafaya. hem sana üniversite sonrası nasıl evlenirim gözüyle de bakmaz kimse şimdilik. küçüksün kardeş.

bence tek sorun, insanların gözüne 7 saniyeden fazla bakamaman. ilerde sorun olabilir. işe eleman alacak olsam öyle birini istemem. bir de üniv durumunu ayarla bence. okuyorsan devam et, okumuyorsan oku :)

şu bakış problemini hallet, gerisi fasafiso. çok kişiyle tanışırsın, ortamlara akarsın, çevreni genişletirsin. illaki bir kız bakar sana da. sevgilisi olmayan, ex e dönmeyen bir kız yani.
0
lovemyself
(31.10.08)
live to win, dare to fail demiş james abimiz. biraz da bu pazarda kendini pazarlamayı öğren. yanlış yapa yapa öğreniyor insan. hatta bazen öyle hatalar yapıyor ki ileride her düşündüğünde içi gıcıklanıyor. ama bunları yaşamadan da öğrenemiyorsun birçok şeyi, her alanda olduğu gibi. riskli oynayacaksın biraz, beklerin ileri çıkacak yeri geldiğinde, savunmanın arkasını boş bırakacaksın. en fazla birkaç mağlubiyetin ardından zico'nun fenerbahçesi gibi olup çıkarsın. işin sırrı ilk cümlede yani.
0
uckac
(31.10.08)
evet biraz uyursan toparlanırsın
hiç bir seye gec kalmis degilsin, hic bir sey icin de erken degil
hem ender,nadide olani istiyorsun ki icten ice de onu büyütüyor, hatta sanirim özenle icinde yetistiryor,üzerine titriyor hatta övüyor, yüceltiyorsun sonra hem de ayaginin dibinde her yerde bitsin istiyorsun
sence de celismiyor musun
hem bu modern dünyanın tüm kurallarina karsi bir sövalyesin hem de aslinda toylugundan falan dem vurarak onlara dahil olmak istiyorsun (2. paragraf)
daha fazla yazamk istemiyorum lakin uzun olacak
futbolla alakalı mecazların da güzel
ben daha cok cristiano ronaldo tipi forvet arıyorum
0
gdduman
(31.10.08)
tip duzgun diyorsun, 22 yasinda cok cok az erkek kendini senin kadar iyi ifade edebilir yukaridaki satirlarda gordugum kadariyla, yani kafan da calisiyor. bu sartlar altinda gizli bir kovada kadin kulagi koleksiyonu yapmiyorsan, begenilmemek gibi bir sorununun olmamasi lazim.

yasadigin birkac olumsuz tecrube nedeniyle cesaretini yitirip giriskenligini kaybetmis olabilir misin? yani kir kabugunu bence, reddedilmekten korkma.

bir de kadinlar genelde tecrubeli erkeklerden hoslanir, o kadar cicek koklamis ama bak bende karar kilmis dusuncesini sever, yakin cevrenden seni cok iyi tanimayan kisilere yazarken konusma arasinda inceden elimden bir ucan bir de kacan kurtuldu zamaninda mesaji vermeyi deneyebilirsin belki :P
0
saramara
(31.10.08)
Edebiyatın kuvvetli, akıl yaşta değil baştadır elbette ama yaşından beklenmeyecek ölçüde iyi olduğunu söyleyebilirim. Nickinin de Dosto'nun unutulmaz karakteri Prens Miskin'i andırması belki de hoş bir tesadüf olmuş. Gelelim sadede, modern çağda senin içerisinde olduğun insan tipolojisine pek prim tanınmıyor maalesef evet. Hele de Bu Türkiye coğrafyasında. Piyasa malı değilsen dediğin gibi çözümü olmayan kör kuyularda dolanıp duruyorsun. Tek çözüm var gibi, sosyal çevrene -mecburen- ayak uydurmaya çalışmak. Bunun da ne kadar zor olduğunu kabul ediyorum ama başka da şansın yok gibi. Uyumak geçici bir alternatif olabilir, bir de dün bir arkadaş tek başına yapılabilecek şeyler diye başlık açmıştı ekşi duyuruda ona bir göz at. Uzunca cevap yazan bir arkadaş olmuştu, nickini şuan tam hatırlayamıyorum, onun cevabı reçete gibiydi, İşine yarayabilir. Benden bu kadar :)
0
villeneuve
(31.10.08)
kendimi senin kadar iyi anlatabilseydim coşmuş bir insandım şimdiye kadar. yaşadıklarını aynen yaşıyorum. ama ben bunları farkettiğimden beri daha girişkenim, daha bir özgüvenim yerine geldi. yani şunu anladım; kimse senden üstün değil, herkes aynı hayatı yaşıyor, sadece birileri daha farklı yaşıyor. hiçbir şey için erken ya da geç değil. zamanı gelince yaşarsın. ama mutlaka da denemelisin bir şeyleri.ilk atışta tutturamazsın genelde zaten. tecrübe hanene artı puan eklenir ama.

semih gibi vurduğunu gol yapmaktansa guiza gibi kaçırmak lazım ara sıra yani.
0
rectoa
(31.10.08)
çocuklar,
bir kaleci gibi oyunu izleyip, defansı organize edip, takıma goller attırmaktansa; hagi gibi deneyip, golleri kaydedip, efsane olmak lazımdır. devir, hareket devridir. kaleciler her zaman vardır, dikkat!
0
head
(31.10.08)
Dumunu iki cümle ile özetleyeyim istersen:

Hem ortam kızlarıyla paylaşacak bir şeyin olmadığını, onları beğenmeediği söylüyorsun; hem de uçanı kaçanı kapatayım istiyorsun.

Daha da özeti sen ne istediğini bilmiyorsun bence. Anladığım kadarıyla arkadaşların "hehe oğlan lan bu" (tabirim için özür dilerim) dalgalarından sıkılmışsın. Kendini kanıtlamak için bu yollara başvuruyorsun.

Oysa bırak güzel kardeşim. İlla kendini birilerinin biçtiği rollere uygun mu yaşamak zorunda hissediyorsun? Kim ne derse desin, sen akışına bırak olayları. Elbet senin de bir alıcın çıkar. Neden skor peşinde ömrünü tüketiyorsun ki? O skor yapanlar çok mu mutlular?

Sen enerjini başka yerlere kanalize et. Biraz kulaklarını tıkamayı öğren.

Ben ortamlara akıp 1-2 hatun kaldıracağım. Sana iyi şanslar.

İmza: Kazanova Atatürkiye
0
ataturkiye
(31.10.08)
ya farkında mısın, sen o kadar müthişsin ki kızlar sana yanaşmaya korkuyor aslında. "bu kesin bana bakmaz" diyorlar, eminim. buna inanırsan, göz göze bakamama problemi, kızların istediğini verememe problemi gibi şeyler ortadan kalkacak. gerçekten sadece şöyle düşün :
etrafımdaki bütün kızlar benimle olmak istiyor aslında,ben kiminle olacağımı seçeyim bari.

gördüğün o don juanların hepsi böyleymiş gibi davranıyor, kızlar da gerçekten çevrelerinde pervane oluyorlar. olay bu kadar basit.
ha, ilerleyen zamanlarda böyle oyunlardan sıkılmış, senin özünü görüp istediğin saf sevgiyi sana verebilecek ve senden alabilecek bir kız olsun isteyebilirsin, ama öncesinde yanlış olandan biraz tadarsan doğrunun kıymetini daha iyi anlarsın.
0
ahandanick
(01.11.08)
5 paragraf yazı yazmıştım şimdi, bir süre sonra otomatik olarak log-out ediyormuş sistem. Uçtu gitti. Kısa bir özet geçeyim..

Yaşamak lazım, hayatın içine karışmak lazım, doğru, ama ona da götüm yemiyor. Herkesin kendini mük-kem-mel gibi arz ettiği bir dünyada, bundan gayrı en başından kusur, hata, hayalkırıklığı istemiyorum. Olacak olanları tahmin edebiliyorum ve benzer talihsizliklera, başarısızlıklara yeni baştan tahammül edemeyecekmişim gibi geliyor niyeyse.

Bu işlerin kader/kısfmet/talih gibi parametrelerle yürüdüğüne, işlerin spontane geliştiğine öyle bi inandırılmışız ki, öyle bir keklenmişiz ki; bu kadar geç ayınca toparlamak da zor. Meğerse binbir çeşit teamül, trik, davranış kalıbı varmış da, eksik kalmışız.

Mutsuzum, huzursuzum, siniğim. Vebali de "Ajk tefadüsleri severg" diye palavralar sıkarak kesesini doldurmaya çalışan birtakım orospu çocukları ve teamülü, triği, usulü bilip de ekmeğini garantiye almak için onlara mürid kesilen ya da öyle görünen kimselerin boynuna.

Oyunda yokum gayrı, istesem de katılabileceğime inanmıyorum. İsteyip istememek de ehemmiyet arzetmiyor, elden birşey de gelmiyor ya, neyse. Elimize verenler, elimizden tutanlardan fazla olduğu müddetçe elden ne gelebilir ki hem zaten? : )

Derdime ortak olduğunuz için sağolun. Hadi kalın sağlıcakla.

PS: Evet, Lev Nikolayeviç Mişkin.
0
🌸mishkin
(01.11.08)
(3)

dolmuşçuyu şikayet etmek?

lovemyself
izmirde ikamet ediyorum. sıklıkla karşılaştığım bir problem, dolmuş şöförünün bazen son durağa kadar gitmemesi, yolun yarısında (artık yeni yolcu alamayacağı bir yarıda) yolcuları aynı yöne giden başka bir dolmuşa sevk etmesi. kibarlıkla "abla-abi bi öndeki dolmuşa geçseniz" diyolar, kıramıyor insan
izmirde ikamet ediyorum. sıklıkla karşılaştığım bir problem, dolmuş şöförünün bazen son durağa kadar gitmemesi, yolun yarısında (artık yeni yolcu alamayacağı bir yarıda) yolcuları aynı yöne giden başka bir dolmuşa sevk etmesi. kibarlıkla "abla-abi bi öndeki dolmuşa geçseniz" diyolar, kıramıyor insan. bu akşam ise genç, kendinden fazla emin şöförümüz bir yerde durdu, öndeki dolmuşa, hadi, dedi. ben müzik dinliyordum, kulaklıkları çıkarana kadar anlamadım durumu. derken öndeki şöför kabul etmedi almayı, biz sahipsiz gibi kaldık anlayacağınız, sonra yeniden bindi millet aynı dolmuşa. birkaç dakika sonra bir başka dolmuşa bindirdi eleman bizi. biri kızacak oldu, "fren bozuk karrdeşim" dedi, ki her yemini ederim, yok böyle bi şey. şikayet ederim dedi adam, "git al plakayı, et hadi nereye etceksen" dedi bu sefer de eleman.

şimdi,
ben plakayı aldım ve inanılmaz sinirliyim. kime, nasıl şikayet edebilirim bu gerzeği? internetten şikayet ortamı olursa daha iyi olur tabi ama kaale alınır mı bilmiyorum.

sevgiler.
0
lovemyself
(28.10.08)
zabıta amirliğine diye tahmin ediyorum.
0
hollowlife
(28.10.08)
sinirinde sonuna kadar haklısın. zabıtadan önce bence bağlı bulunduğu durağa ve şoförler odasına şikayet etmelisin. ama şunu da akıldan çıkarmamak gerek "hatalıysam 3535'e mesaj yolla, hatasız kul olmaz melodisi cebine gelsin". pervasız adamlar bunlar. karşı karşıya kalmamak, kalınırsa olayı elemanın tırsacağı mercilere çoktan intikal ettirmiş olmak gerek.
0
tannhauser
(28.10.08)
izmir minibüsçüler odası adresinde iletişimde verdikleri numarayı arayacağım yarın.

işin garibi, ne zaman kral oldu bu adamlar? ben buna inanamıyorum. minibüse binen herkes amele olsa yine de insan gibi davranırsın. kaç defa in-bin yaptık, elemanın umru değil. yemişim polisi, zabıtayı, havalarında.

bizi bindirdiği diğer dolmuşun şöförü de kızdı çok. madem öyle inmeyin, bir tur daha yapacak işte, siz inince böyle oluyo bu adamlar diyor. yahu adam stop etti arabayı, o kadar kızdım ve söylendim ama eğer zorla inmesem evime kadar da takip eder, kıllandırır da insanı. bi istanbul un taksicileri, bi de büyük şehrin minibüsçüleri.. öğretmeni, ressamı, tornacısı pıss oldu resmen ya..
0
🌸lovemyself
(28.10.08)
(8)

pelte kıvamında yenecek şeyler-lütfen cevap abiler ablalar!

lovemyself
aslında pelte doğru kelime mi emin değilim.babamın tedavi öncesi birkaç gün sadece sıvı şeyler yemesi gerekiyor. muhallebi, sıkma meyve suyu, bilumum içecekler ve çorba denedik. ama aç kendisi. sıvı şeylerin doyurmayacağını biliyoruz ama önerileriniz var mıdır, şunu da şöyle yapın, şeklinde? iki gün
aslında pelte doğru kelime mi emin değilim.

babamın tedavi öncesi birkaç gün sadece sıvı şeyler yemesi gerekiyor. muhallebi, sıkma meyve suyu, bilumum içecekler ve çorba denedik. ama aç kendisi. sıvı şeylerin doyurmayacağını biliyoruz ama önerileriniz var mıdır, şunu da şöyle yapın, şeklinde? iki gün daha böyle katı gıdaların her türlüsünden uzak duracak ve aynı şeyleri yemek (daha doğrusu içmek) de öğk dedirtir insana.

tavsiyeleri beklemekteyim..
0
lovemyself
(26.10.08)
mevsimi de geldi gibi (bkz: bal kabağı çorbası)
0
mortifera
(26.10.08)
hazır meyve suyu daha iyi olabilir. bol şeker vardır. bal olabilir belki.
0
dursunkaptan
(26.10.08)
sulu patates yemeği yapılır.patatesler çatalla ezilir.kuru gibi olduysa üstüne suyundan konulur.ön dişlerim kırıldığında böyle doyabilmiştim ben.
0
aysiku
(26.10.08)
cevaplara teşekkürler..

lakin, patatese izin yok. düşünüyorum düşünüyorum bulamıyorum bi şey ya. kazandibi falan alıcam yarın, o kadar.
0
🌸lovemyself
(26.10.08)
trakya yöresel yemeği vardır keşkek. Lezzetlidir doyurucudur.
0
alkolik imam
(26.10.08)
mercimek çorbası.
0
betty puf puf
(26.10.08)
bezelye ezmesi, ezilmiş haşlanmuş havuç falan olabilir yenmesi de kolay olur. ya da sütte ezilmiş büsküviler olabilir. çorbalar çorbaya doğranmış ekmekler olabilir belki.dediğin gibi bilumum tatlılar sütlaç , sup falan şimdilik bunlar aklıma geliyor.
0
sleep may be the enemy
(26.10.08)
benim de babam yeni gecirdi boyle bir durumu, bebelac in kavanoz halinde pureleri satiliyor marketlerde, ondan yiyordu dedigine gore tadi da guzelmis. bunun disinda corn flakes tadinda bir seyler de yiyebilir, hem sut de icmis olur. gecmis olsun bu arada.
0
kenarortay
(26.10.08)
(3)

rafet el roman ın bir parçası hakkında

24 saat uyuyan adam
rafet el roman ın eski parçalarından biri, klibinde çamurlu bir gölette sıçradığı hoplayıp zıpladığı bir sahne var, kafayı yemeden öğrenebilirsem, bahtiyar olmuş olacağım.
rafet el roman ın eski parçalarından biri, klibinde çamurlu bir gölette sıçradığı hoplayıp zıpladığı bir sahne var, kafayı yemeden öğrenebilirsem, bahtiyar olmuş olacağım.
0
24 saat uyuyan adam
(26.10.08)
gençliğin gözyaşları... sanırım yani.
0
mavie
(26.10.08)
"..en son arzum, şu halinde sana yakın.. olsam yeter.. sorma neden.."
0
lovemyself
(26.10.08)
kesinlikle gençliğin gözyaşları. hatta aynı klipte davul vardır elinde filan.
şarkı harikadır. hatta açıp bakayım varssa nette dinleyeyim tekrar :)
0
kojiro
(26.10.08)
(7)

satranç

lovemyself
şimdi, satranç konusu hayatıma girdi. uzun hikaye ama, sonuçta ben ciddi bir müsabakaya katılcam. benim dışımda gelişti olaylar, yoksa katılmam imkansız. at nasıl gider, piyon nedir, şat giderse oyun biter, bunları biliyorum. yaklaşık 7-8 yıldır hiç oynamamışım satrancı. ama kontrol ettim, hatırlıyo
şimdi, satranç konusu hayatıma girdi. uzun hikaye ama, sonuçta ben ciddi bir müsabakaya katılcam. benim dışımda gelişti olaylar, yoksa katılmam imkansız. at nasıl gider, piyon nedir, şat giderse oyun biter, bunları biliyorum. yaklaşık 7-8 yıldır hiç oynamamışım satrancı. ama kontrol ettim, hatırlıyorum.

sadece özel bazı durumları hatırlamıyorum. rok diye bi durum varmış mesela, hatırlamıyordum. taktik falan bilmiyorum haliyle. google dan arayıp, öğrenmeye çalışcam bilmediklerimi. ama aklıma gelen ve ilk bakışta cevabını bulamadığım sorularım var.

1) Piyon sona giderse vezir oluyor sanırsam. ilk önce, karşı tarafın yediği en büyük taş oluyor diye hatırladım ama, vezir diyorlar. peki, üç piyon taşıdım karşıya, üçü de vezir mi oluyor? (büyük ihtimalle evet bu sorunun cevabı)

2) Taşların puanları neler? (Fil 2 puan mesela)

3) Ben bir oyun aldıysam, 1-0 olmuyor mu, yenilen taşlara göre mi puanlama yapılıyor?

4) Piyonun hiç yan gittiği vaki midir? (Bence hayır ama, yine de sorayım, içimde kalmasın)

baka soru gelirse aklıma şu birkaç saat içinde, eklerim. teşekkürler diyeyim.
0
lovemyself
(24.10.08)
1) piyon son kareye ulaşınca şah hariç istediği her taşa dönüşebilir.
4) hayır.
0
arwear
(24.10.08)
yani mesela, bne ikinci piyonumu istersem at yapıyo muyum?? hobaa, iyiymiş bu? ben atı tercih ederim şahsen ikinci bir vezirdense..
0
🌸lovemyself
(24.10.08)
comptrol
(24.10.08)
1-Evet,maksimum 9 vezire sahip olabiliyorsunuz bir oyunda.
2-taşların puanları konusunda bir kesinlik yoktur. zira satrançta taşlarının puanının hiçbir önemi yoktur. normalde kale, fil ya da attan daha değerlidir. ama fili uğruna kalesini feda edeni çok gördüm. bu tamamen sizin oynayış stilinize ve maçtaki duruma bağlı. (bkz: feda) (bkz: vezir fedası)
3-1-0 oluyor, taşların puanının değeri yok.
4-asla ve kata vaki değildir.(ama çarpraz yiyorlar. bunu bildiğinizi öngörüyorum.)
0
gioberg
(24.10.08)
sanırım 4. masada bayan oyuncu oynatma zorunluluğundan size de turnuvaya katılma zorunluluğu doğdu.

1 - tüm piyonlarınızı vezir yapabildiğiniz gibi piyonun illa vezir olma zorunluluğu da yoktur. piyon ulaşabildiği son karede şah veya piyon haricinde vezir, fil veya at taşlarından birinin yerini alabilir.

2 - satrançta taşlara göre bir puan sistemi elbette yok. sadece şah ve mat var. ama taşların derecelendirmesini merak ediyorsanız bir büyükustadan şöyle bir şey okumuştum. vezir: 10, kale:5, fil:3, at:3, piyon:1 puan kabul edilebilir. ancak fil ve at 3'er puan olmasına rağmen fil > at kabul edilir.

3 - 2. cevabın ilk iki cümlesi.

4 - piyon yan gitmez ama bir istisnayla çapraz değil yanındaki taşı alabilir. piyonun ilk hareketinde biliyorsunuz isterseniz bir değil iki kare ilerletebilirsiniz. iki kare ilerlettiğinizde sadece o ana mahsus olarak eğer rakibin piyonunun yanına geldiyseniz. rakip sizi yanında olmanıza rağmen piyonuyla yer ve çapraz gider. bu kural "geçerken alma" kuralıdır.
0
caturanga
(25.10.08)
sorduğum da buydu. "geçerken alma" kuralını bilmiyordum mesela. böyle kurallardan haberim yok.

bir soru daha ekleyeyim;
5) Diyelim ki vezirle ya da kale ile karşı tarafın herhangi bir taşını yedim. yediğim taşın durduğu karede durmalıyım değil mi? önü boşsa, sonraki karelerden birinde durma gibi bi şey hatırladım eskilerden.. belki de atıyorumdur.
0
🌸lovemyself
(25.10.08)
5-yok,hayır. o hareket biraz damaya kaçıyor :) yediğiniz taşın olduğu karede durmanız lazım.
bir de aklıma gelmişken, turnuvada oynayacaksanız, dokunduğunuz taşı oynamak zorundasınız. (bkz: touché) bunun istisnası eğer dokunmadan önce "düzeltiyorum" derseniz sağlanır. ayrıca rok yaparken de önce şah'a dokunmanız gerekir, aksi halde sadece kaleyi oynatabilirsiniz.
ayrıca yine turnuvada oynayacaksanız, (bkz: notasyon) tutmanız gerekebilir. yani sizin ve rakibiniz oynadığınız her hamleyi, size verilcek olan kağıtlara yazmanız gerekir.
0
gioberg
(25.10.08)
(4)

maaşı yatmayan memur

kara kadife
efenim, göreve 10 eylülde başladım, üzerinden 2 adet ayın 15i geçmesine rağmen, bana ve 10 arkadaşıma hala maaş yatmadı. gerekli yerleri aradık "eki eki, önümüzdeki hafta yatıracağız inşallah" gibi bir yanıt aldık.1- böyle bir durum mümkün müdür? sonuçta bütçe aylık hazırlanmaz mı? bunlar ek ödeneği
efenim, göreve 10 eylülde başladım, üzerinden 2 adet ayın 15i geçmesine rağmen, bana ve 10 arkadaşıma hala maaş yatmadı. gerekli yerleri aradık "eki eki, önümüzdeki hafta yatıracağız inşallah" gibi bir yanıt aldık.

1- böyle bir durum mümkün müdür? sonuçta bütçe aylık hazırlanmaz mı? bunlar ek ödeneği nereden bulacaklar? bir bit yeniği yok mu? "bir dahaki ayın 15i toplu alacaksınız" gibi bir şey daha mantıklı geliyor bana.

2- sosyal güvence maaş yatmasa da devam eder mi? başıma bir iş gelse, hastane ücretini filan cebimden mi ödemem gerekir?
0
kara kadife
(16.10.08)
iki aydan fazla da gecikme olmaması gerek. başta atama işleri falan derken geciktiğini biliyordum ama..

açıkçası ilk aklıma gelen şey oldu, eğer bu süre zarfında borç yapmadıysan, maaşın bi gelecek, toplu para :) oohh mis :) bence iyi, haftaya al, boşver :)
0
lovemyself
(16.10.08)
hayırlı olsun diyim öncelikle. devlette paran kalmaz ile devam edeyim.

ortadaki durum sizin muhasebenizi yapan kişinin beceriksizliği bence. bir daha ki ayın 15'ine kalmadan alırsınız bence parayı.

2-sosyal güvence tabi ki devam eder. ama sanmayın ki hastaneler veya ilaçlar memurlara ücretsiz. örneğin vitamin yazdırmayın karnenize ne de olsa devlet onun parasını vermiyor.

bu arada aday memur oldunuz. memur olmanız için eğitim felan almanız gerekecek.

lovemyself'in de dediği gibi borç yapmadıysan bu gecikme için mutlu bile olusun.
0
kafa radyo
(16.10.08)
ohannes ohannes,
hangi kurum o çok merak ettim. valla bilmiyorum kurumsal dinamikleri yani size rücusu nasıl olur bilemem de personel daire başkanını falan haberdar ederim ben olsam. ne demek lan? bir tane angut iki tane hesabı yapıp bir tane yazı yazamadı diye insan mağdur edilir mi? göreve başlama yazınız vs. gibi şeyler gitmediği için gecikebilir maaş ama bu kadar olmaz. hayırlı olsun bu arada.

tedavi masrafları için bir süre beklenmesi gerekiyor, ama tamamen operatif bir durum yani yine gider tedaviyi olursunuz ama parasını ödersiniz ondan sonra faturasıyla başvurarak tedavi masraflarını alırsınız kurumdan zira şu emekli sandığı numarası falan gibi şeylerin çıkması için birtakım yazışmalar söz konusu.
0
agk
(17.10.08)
kesinlikle ortada bir abukluk var. bu da ya personel servisinizden ya da muhasebeden kaynaklanıyor. telefonla falan değil direk gidin işinizi takip edin, sorun derim ben.

sizin muhasebeciler cok rahatmıs hakatten. yuhh. ben de kamu da muhasebedeyim. bir gün gecikse bir maaş, olay cıkar walla. gidin bizzat takip edin. paraya ihtiyacım var deyin, aglayın.
0
tcyx
(17.10.08)
(11)

köpek fobisini aşmak

lovemyself
aşamıyorum.izmir in sokak köpekleri meşhur. bazen beraber geziyorlar, tam kabus. geçen 19 tane köpek saydım mesela pencereden. hayvandır, hakları vardır, ama yolda bu kadar başıboş dolaşmaları beni tedirgin ediyor."tedirgin olmak" çok yeterli bir kelime değil buraya. bakkala gideceğim, ya da yorgun
aşamıyorum.
izmir in sokak köpekleri meşhur. bazen beraber geziyorlar, tam kabus. geçen 19 tane köpek saydım mesela pencereden. hayvandır, hakları vardır, ama yolda bu kadar başıboş dolaşmaları beni tedirgin ediyor.

"tedirgin olmak" çok yeterli bir kelime değil buraya. bakkala gideceğim, ya da yorgun bir şekilde işten geliyorum, hoop yolda iki tane köpek. bir de insanların yanına geliyorlar. bazen coşup, zıplarcasına koşarak, fena şekilde havlayarak, at olsa sört nala diyeceğim şekilde yanına geliyorlar insanın. sonuçta ısırıyorlar mı? yok. ben ısırdıklarını görmedim. ama korkuyor insan yahu. yavrusu sevilmek için, büyüğü acıktığı için, diğeri oynamak için, bir başkası da sırf korkutma amaçlı, huy kapınca falan geliyorlar insanın yanına.

evi araç gürültüsü olmasın diye sakin yerden aldık. insan da yok pek. gece dışarı çıkamaz oldum yahu. çok fena tırsıyorum. bir de, küçükken bakkal dönüşü, çevreden hep derler ya, "bi şe olmaz, ısırmaz o, geç" diye, öyle dediler diye yürüdüm ben. ama titriyorum korkudan. bir köpek önce bana baktı, sonra daha yakın olduğu için hemen önümde yürüyen teyzenin bacağını ısırmıştı. o zamanlar daha kontrolsüzdü tabi köpekler. belki de ısırmadı, bacağına dokundu belki, ama aklımda ısırdı diye kalmış. yirmi yıl öncesi. ondan da korkuyorum azıcık. ama ciddi bir sorun bu, yaşam kalitemi engelliyor.

soru şu:naapayım?
0
lovemyself
(14.10.08)
ben ufakken aynen senin gibiydim, aşırı bir köpek korkusu vardı. yani seninki ve benim bahsettiğim bir "fobi" oluyor aslında, yani rasyonel olmayan korku. ve mantıklı olmadığının sen de farkında oluyrosun aslında, ama elden bir şey gelmiyor.

bir gün bir evin bahçe duvarında oynarken bahçeden içeriye düştüm. kapalı, kilitli bir bahçe ve bir bekçi köpeği var, direk hayvanın üzerine düştüm. o yaşta beni bir güzel kovaladı, ısırdı oramı buramı, ufacık çocuğum tabi... tuhaf bir şekilde sonra azaldı korkum, yine de biraz kaldı. daha sonra çok köpekli bir yere taşındık, zaman içinde bir şey olmadığını anladıkça geçti. şimdi evimde bir tane köpeğim var hatta.

yaş ilerledikçe zorlaşıyor anlaşılan, irrasyonel korkuları yenmek çok zor. yani ben şimdi sana gündüz vakti sokaktaki bir köpeğin durup dururken gelip seni ısırması sayısal loto kazanma ihtimalin kadar desem de olmayacak. fakat geceleri iş değişir, grup halinde dolaşan köpekler cidden tehlikeli olabiliyorlar.

benim için köpeğin niyetini anlamak çok önemli, ve bu yetiyi köpek besledikten sonra öğrendim. sokakta öylesine duran bir köpeğin bakışından, kulaklarından, kuyruğundan, oturuşundan o andaki ruh halini hemen anlayabiliyorum. tehdit edici bir hale çok çok nadir rastlıyorum, hemen belli ediyor kendini, hiç bakmadan biraz uzaktan gidiyorum. bu yetiyi kazanmamdaki en büyük etken evimde köpek beslemem oldu. evde hayvan bakma durumun varsa, güzel küçük bir kuçu edinebilirsin bence. köpekleri tanımana baya yardımcı olacaktır, ve bir köpeğin niyetini bir bakışta hemen anlayabileceksin ki bu da baya yardımcı olur sanıyorum.

bir de not: bir köpek cidden durup dururken ısırma amaçlı saldırmaz kolay kolay. fakat canı bişeye sıkkındır korkutmak için bölgesini korumak için havlaya havlaya üzerine gelebilir. başıma bri kaç kere geldi, yüksek ses ile bağırıp(ama çok yüksek) üzerine iki rap rap adım atarsan geri giderler. bunu gece deneme tabi, gece köpek sürüsü ile karşılaşmamaya çalış, taksi maksi kullan gereğini yap. bu fobi ile alakalı bir şey değil, cidden tehlikeli olabiliyor.

çok karmaşık yazdım sanırım ama sözün özü, tavsiyem ufak bri köpek alman veya bir yerdeki köpeği ara ara beslemen falan olur.
0
kurukafa
(14.10.08)
cevap için teşekkürler. doğru yazmışsın aslında. ama bu halde köpek besleyemem. birinci sebep çok korkuyorum, öyle böyle değil. ikinci sebep canım sıkılır, gezmeye giderim, bir hafta sonra dönerim. köpek edinmek çocuk sahibi olmak gibi, ciddi bir şey. ama mesela dışardan bakıp mantıklı düşününce, evde beslediğim köpeği severim gibi geliyor. bir gün bu fobiyi aşıp da evime bir köpek alacağımı düşünürüm mesela. küçük minicik köpek de sevmiyorum, kocaman şirin olanlarından alırım hemi de.

ama şu var, sokak köpeği hayvanını uzaktan görüyorum ya mesela, göz göze gelince ben hemen geri gidiyorum ya da bekliyorum gelecek mi gidecek mi diye. o zaman hemen bana doğru havlayarak geliyor hayvan. korkumu anlıyor demek ki ve iyice artırıyor. tanıdığım biri geçiyor aynı yerden, köpekte tık yok. bir bakıp oturuyor aşşaa. aslında bir bilse ki bana iyi davranıp havlayarak koşturmasalar dört nala, ben onu ne de güzel beslerim, hepsini severim.

geçen gün üzerime doğru kesin ısıracak, hatta parçamı bırakmayacak bir edayla dili dışarda havlayarak koşan kızgın köpek geldi. kendimi caddeye attım ya. ciddi bir kazaya ramak kala durumu oldu. şöför kardeşten birkaç küfürle kurtardım durumu. hayat kalitemi etkiliyor.

çok üzgünüm be sözlük.
0
🌸lovemyself
(14.10.08)
köpek kovucular var, hani daha rahat hissetmek için.
0
rectoa
(14.10.08)
yangına körükle gitmek gibi olacak ama köpekten korkmakta fayda vardır. tedbiri elden bırakmamak lazım. ne yapacakları belli olmuyor bu hayvanların. kedi gibi değiller sonuçta. bir köpeğin her zaman için zarar verme ihtimali söz konusudur. sadece başıboş köpekler için demiyorum, sahibinin elindeki cici köpekler bile bazen kafayı sıyırıp saldırganlaşabiliyor. hele başka köpek falan gördülerse tamam artık.
0
cruor
(14.10.08)
1. Köpekleri sevin ve onlardan korkmayın!!!... Kendim bile gülüyorum bu önerime. Köpeklerden neredeyse hiç korkmayan, üstelik nedense köpekler tarafından sevilen birisi olmama rağmen geceleyin ıssız bir yerde bir köpekle karşılaşsam ödüm kopar. Köpekten korkmamanın köpeklerin saldırma olasılığını düşürdüğü doğrudur ama nasıl olacak bu açıklayan yok. Evet evde köpek beslemek köpek korkusunu biraz azaltır ama tamamen ortadan kaldırmaz. Evde beslenen eğitimli, yaşam savaşı vermeyen bir köpekle sokak köpeklerinin reaksiyonları aynı değildir.
2. Köpekten korkmaktan korkmayın. Köpekten korkmak sağlıklıdır ve dahi gereklidir. Sokak köpekleri genellikle durup dururken saldırmaz ama hiç saldırmayacaklarının da bir garantisi yoktur. Biraz once okşadığınız kedinin kokusu üzerinize sinmiştir, bilmeden yavrularının bulunduğu tarafa doğru gidiyorsunuzdur, korktuğunuz için artan adrenalin salgınızın kokusunu alır ve o adrenalini saldırıya hazırlandığınız için salgıladığınızı düşünür, biraz önce birinden sopa yemiştir, açtır, karısıyla kavga etmiştir, vesaire, vesaire.
3. Evinizin civarındaki köpeklere ara sıra yiyecek bir şeyler verin. Yanınızda da köpek kurabiyesi türü şeyler taşıyın. Rüşvet bu ülkede oldukça etkili bir metottur unutmayın.
4. En ciddi önerim ise paranıza kıyıp (50-100 TL olmalı) köpeksavar almanızdır. Pille çalışan bir cihaz. İnsan kulağının duyamayacağı ama köpekleri rahatsız eden frekansta bir ses çıkarıyor. Hiç bir köpek size on metreden fazla yaklaşamaz.
0
o midas
(14.10.08)
köpeksavar olayını çok duydum ama hiç ciddiye almamıştım açıkçası. kullandığım taktirde yanıma yaklaşmaz ama hadi ya kıllanırsa köpek, karga gibi kinciyse, takip ederse beni ne bileyim.. bunu düşüncem..

bir de şu kafama takıldı. yanımda yiyecek bulundursam, versem, o yiyeceği yedikten sonra daha da istemez mi bu hayvan? ya da madem varmış üzerinde diye, hani altın yuymurtlayan tavuğu kesip karnını arama misali (teşbihte taha olmaz) saldırırsa?

köpekten korkmak normaldir ve gereklidir, mesajlarına da teşekkür ediyorum ayriyetten. normalim ben. normalim ben.
0
🌸lovemyself
(15.10.08)
öncelikle fazla takılmayın, normal birisiniz. dünya üzerinde köpekten korkan pek çok insan vardır, hatta ben köpek korkusundan mahalleden taşınan insanlar biliyorum, veya statü gereği köpek sahibi olup kendi köpeğinden korkan.

ben de yıllarca köpeklerden korktum. bir kangal yüzünden elektrik direğine tırmanmışlığım bile vardır. ancak daha sonra neden korktuğumu araştırmaya karar verdim ve kendimi köpeklerin içinde buldum. gerçekten muhteşem hayvanlar, buna emin olun. ben yavru bir köpek alarak işe başladım, onun üzerinde hakimiyet kurdukça, sokakta olan köpeklere de salça oldum, çünkü bir köpeğe hakimiyet kurduğunuz zaman, ortamda olan diğer köpekler ister istemez kendileri sizin buyruğunuz altına giriyor.

bu yöntem doğru mu? değil. pek çok köpek sahibi, kendi köpeği dışında olan köpeklerden korkar. yapacağınız şey basit, mümkünse bir köpek eğitim çiftliğine gidip, eğitimli bir köpek izleyeceksiniz. daha sonra o köpeğe yaklaşacaksınız. bu köpek sosyalizasyon tamamlamış ve komut dışında diş göstermeyeceği için rahat olun, ben kefilim öyle köpeğe;) ha orada olan eğitmen dingillik yapıp; tut tut derse bilemem tabi.

yalnız şunu unutmayın, bir köpek bir insandan güçsüzdür, yani teke tek mücadele içine girseniz, rahatlıkla yersiniz o köpeği. neticede köpeğin beyni kıvrımlı değildir,insan gibi düşünemez. ama sizin adrenalin salgılamanızı veya ter kokunuzu yaklaşık 1 km2 lik bir alanda zorlanmadan alır. yani yol değiştirmeniz yeterli değil, hormonlarınıza da hakim olmalısınız. nasıl olacak; insan>büyük. bunu kafanıza işleyin.

izmir civarında bafi k-9 diye bir çiftlik olmalı, gidin oraya bence.
0
galahad
(15.10.08)
annem en tatlı köpekten bile korkan biriydi. kendisinin anlattığında göre, bir gün, gittiği kuaförde bir rottweiler görmüş. köpeğin komutlara uyması, ve de ayak dibinde sessizce beklemesi fln çok hoşuna gitmiş. sonradan dokunmaya fln alıştı. en sonunda da ben de köpek istiyorum diye tutturmuştu :)

yiyecek verirseniz, evet, daha fazla sırnaşacaktır. hiçbir şekilde ilgi göstermezseniz bir süre sonra gidiyor sokak köpekleri.

üzerinize doğru hızla koşan köpekten kaçmanız içgüdüsel bir durum, her canlıda varolan bir şey. fight or flight response diye geçiyor sanırım. üzerinden gelmeniz ise bence koşa koşa üzerinize gelen bir sokak köpeğini, eğer yapabilirseniz, iyice tartaklamanızdan sonra olacak.
0
tom riddle
(15.10.08)
hayvanları gercekten cok sevdigim halde ben de köpeklerden cok korkuyorum
universitedeyken sabahın köründe köpegin gibi bacagıma yapışmıştı bornovada :(
sanırım bacagımla çiftleşmek istemişti, hayatımın en korku dolu anlarıydı- alay eden olmasın cok ciddiyim -

o günden beri en küçügünden bile olsa köpeklerden çok korkuyorum. mesela her an elimi kapıcak veya üstüme atlıcakmış gibi geliyor. hele sabah karanlık oldugunda cok korkuorum sokaklarda havladıklarını duyunca. ama ben sunu anladım köpege cantamı savurup "kışt" diyince zaten gidiyor. bi şekilde el kol savruldugunu görünce hemen yandan yandan kaçmaya baslıyolar. zavallı köpecikler :( hayat sokakta onlar için cok zor
ha bide aklınızda bulunsun naylon poset e de geliyola, posetlerden yemek buldukları icin elinizdeki posette hayvana yemegi cagrıstırıcaktır..
0
merope
(15.10.08)
insan bilmediğinden korkar.
git bir kaç köpeği sev onlara yaklaşmayı öğren. bu hayvanlar, hele hele senin o mahallenin insanı olduğunu bildikleri durumda seni ısırmayı bırak tersine seni korur. kaçmak, yolunu değiştirmek, köpek kovucusu geçici çözümdür. ama bu köpek milletiyle enseye şaplak olursan hem bu derdinden kurtulur, hem de hayatta yeni bir keyif keşfetmiş olursun. git bir kaçına yemek ver. önce önlerine at sadece. sonra otur, toplansınlar başına parça parça yedir. zamanla elinden alsınlar. bakmışsın korkacak birşey yok. bir köpeğin kafasını okşamak büyük keyif. kaçırma derim.
0
arnold schwarzeneger
(15.10.08)
aynı korku bende de vardı ve yenmek adına ne yapabilirim diye düşünürken gidip rottweiller aldım bi tane, yaklaşık 5-6 senedir de benimle köpek korkusunu bırakın hayatımda önemli değişikliklere yol açtı. köpek korkusu konusunda psikolojik yorumlar yapmayacağım zira gerekenler yazılmış ama köpeklerin sudan pek hoşlanmadıklarını biliyorum bu nedenle dışarı çıkarken yanında bulunduracağın dolu bir pet şişe (mümkünse büyük) bir nebze de olsa engelleyici olabilir :)
0
sgp
(25.01.09)
(1)

Anaokulu açmak için okul öncesi eğitimi almak ya da almamak

hickiran karasinek ve uyuyan karinca
Duyurusevergiller ,Ben hukukçu olamayacağına kanaat getirmiş bir hukuk fakültesi mağduru olarak,diplomamı camdan aşağı atıp tekrar üniversite sınavına hazırlanmak , okul öncesi eğitimi almak ve bir anaokulu açmak istiyorum..Aradan bu kadar zaman geçti, sistem değişmiş,bir sürü şey olmuş.Aklımdaki so
Duyurusevergiller ,

Ben hukukçu olamayacağına kanaat getirmiş bir hukuk fakültesi mağduru olarak,diplomamı camdan aşağı atıp tekrar üniversite sınavına hazırlanmak , okul öncesi eğitimi almak ve bir anaokulu açmak istiyorum..

Aradan bu kadar zaman geçti, sistem değişmiş,bir sürü şey olmuş.Aklımdaki soruları googleladım ama net bir cevap bulamadım.Ben eşit ağırlıkçı olarak girmiştim sınava..Bu okul öncesi eğitimi İstanbul'da sadece Boğaziçi Üniversitesi'nde görünüyor , onun dışında bir de açık öğretim fakültesinde varmış böyle bir program.Boğaziçi'ne eşit ağırlıktan giriliyor gibi görünüyor , ama açık öğretim hem sözelden hem eşit ağırlıktan alıyormuş..Ben mi alak salak sitelere baktım , yanlış bilgi mi edindim anlamadım ki , bir tuhaflık yok mu bu işte? Ortak alandan bu bölüme girilebiliyorsa, neden sözelden hazırlanıp Boğaziçi'ne giremiyorum ki?

Bir de , açık öğretimde bu bölümü okumamla , Boğaziçi'nde okumam arasında bir fark var mı ? Her halükarda açabilir miyim anaokulunu ?

Bu arada, "anaokulu açmak için ille de bölümünü okumana gerek yok , mezun birinin diplomasını kiralayabilirsin" diyen olabilir diye peşinen belirteyim , biliyorum o ihtimali ama kimseye diploma kirası ödemek istemiyorum.

Bugüne dek ne sorsam cevabını verdiniz,umarım şu sorumun cevabına da bir el atan olur.. :)

Sevgileer, saygılaar, selamlaar...
0
hickiran karasinek ve uyuyan karinca
(03.10.08)
bir arkadaşım gitti dört yıllık örgün eğitimde okudu bu bölümü, bir diğer arkadaşım da açıköğretimden okudu. kpss sınavına girdiler ikisi de, ikisi de özel anaokullarıyla falan iş görüşmesi yaptılar. sadece işe girerken açıköğretim olması, eğer çeneniz iş yapamıyorsa bence sorun olur. iş alım kuralları ve neye dikkat ettikleri malum. staj ve işe olan yatkınlık daha önemli.

yeni sınav sistemi saçma da olsa, yürürlükte olan bu işte. o konuda yardımcı olamayacağım pek.
0
lovemyself
(03.10.08)
(5)

üsküdar a gider iken..

lovemyself
katibim parçasının rapidshare linki itinayla aranır.seferad da olur, ama böyle daha nostaljik, kanunlu falan olursa da makbule geçer.saygıyla..
katibim parçasının rapidshare linki itinayla aranır.

seferad da olur, ama böyle daha nostaljik, kanunlu falan olursa da makbule geçer.
saygıyla..
0
lovemyself
(03.10.08)
(bkz: katibim/@caturanga) bu entry'de geçen herhangi bir versiyondan istediğini gönderebilirim.
0
caturanga
(03.10.08)
mail yazarsanız bende de olcak 3, 4 kadar plak kayıtları. mavi ışıklar aklımda ama diğer yorumcuları hatırlamıyorum. eve gidince arşivi kurcalar, gönderebilirim.
0
pyro clustic flow
(03.10.08)
mail yazmak hiç aklıma gelmemiş, pardon.
[email protected]

etnik versiyonu daha makbule geçecektir. yeni düzenlemelerden ziyade. (bulmuş da bunuyo hıh)
0
🌸lovemyself
(03.10.08)
etnik nedir yahu :))) o değil de cidden koca arşivde bi tane buldum normal versiyonunu,gerisi hep düzenleme, ne acaip şarkıymış ha!
0
kanuniye
(04.10.08)
etnik derken, bildiğimiz klasik alet edevatlarla, kadınlı erkekli sanat grubu toplulukları söyler ya, onu kastettim.

enstrümantal ya da modern yorumları var genellikle. arıyoruz daha bakalım..
0
🌸lovemyself
(04.10.08)
(3)

E-mail adresi, savcılık, takip vesaire

actionary
Bana şöyle bir mail geldi:---subject: slmbody: ne kadar serefsız ınsansın senı tanımıyorum ve kabul etmedım ıcın arkadaslını msn bırakmıssın senı savcılıga bıldırdım ve suan sıvıl polıs tarafından takıbe alınacaksın ayrıca ben antalyada calısmadımkı allahtandamı korkun yok senın vıcdansız kız kardes
Bana şöyle bir mail geldi:

---
subject:
slm

body:
ne kadar serefsız ınsansın senı tanımıyorum ve kabul etmedım ıcın arkadaslını msn bırakmıssın senı savcılıga bıldırdım ve suan sıvıl polıs tarafından takıbe alınacaksın ayrıca ben antalyada calısmadımkı allahtandamı korkun yok senın vıcdansız kız kardesıne gösstersın allah
--

MSN için kullandığım bu e-mail adresim oldukça jenerik ve her gün birçok MSN ekleme talebini reddetmek zorunda kalıyorum. Bu e-mail'in sebebi için iki ihtimal var:

1. Biri bu kadıncağıza sahte bir e-mail adresi vermiş ve o adres de benim adresim.
2. Bu bir phishing şeyi. Ben "hayır, ben değilim o kişi" diye cevap atacağım ve adresimin aktif olduğu anlaşılacak.

İkinci ihtimal geçerliyse sorun yok da, ilk ihtimal geçerliyse fena. Bu kişi gerçekten savcılığa başvurmuş olabilir. Savcılıkla, ev baskınlarıyla, bilgisayar taramalarıyla, kısacası özel hayatımın ifşaatıyla mücadele etmek zorunda bırakılır mıyım sadece bir e-mail adresi yüzünden? Ne olur yani bunun neticesinde?
0
actionary
(02.10.08)
böyle devrik cümle kuran biri salaktır afedersin, bi halt edemez kanımca.

bazı çakallarda şey var, senden bir mail gelirse, mail adresine girebiliyorlar mesela. saçma bi şey gibi, ama yapıyorlar bunu, gözümle gördüm. öyle bi mantıktır. bu arada bu maili yazan kesin bağyan cinsinden. eski kız arkadaşın yazmış kafanı karıştırmak için, derim ben.
0
lovemyself
(02.10.08)
"ciplak resimlerin icin tikla" gibi bisey bu. ama phishing olamaz onu soyleyeyim. zira phishing olaylari cok gelisti artik. sen o maili okudugun zaman karsi tarafa zaten okudugun o mailde görünmeyen bir script sayesinde iletiliyor zaten.
0
trimpot
(02.10.08)
kaale alma o maili, yeni nesil sark kurnazligi
0
x daemon
(03.10.08)
(5)

gmail

lovemyself
basit bi soru bu.nasıl olduysa, gmail e şifreyi falan girerken beni hatırla ibaresine basmışım sanırsam. ya da gmail coşmuş, mesela adresim "banane" ile başlıyorsa, b ye basınca hem şifreyi hem de adresi veriyor. bir başkasının bilgisayarımı kullanarak hain planlar yapması içten bile değil.sorum şu,
basit bi soru bu.
nasıl olduysa, gmail e şifreyi falan girerken beni hatırla ibaresine basmışım sanırsam. ya da gmail coşmuş, mesela adresim "banane" ile başlıyorsa, b ye basınca hem şifreyi hem de adresi veriyor. bir başkasının bilgisayarımı kullanarak hain planlar yapması içten bile değil.

sorum şu, uğraştım ama iptal etmeyi bulamadım. bi sözlükçü tutar elimden dedim.
0
lovemyself
(27.09.08)
browser'ınız nedir? i.e ya da firefox desek genelde araçlar/seçenekler'de güvenlik, gizlilik sekmelerinde kayıtlı parolalaro olur. ordan silinir.
0
geldiler
(27.09.08)
internet explorer ayarlarından içerik->otomatik tamamlamayı resetlemek yeterli olsa gerek.
0
507
(27.09.08)
opera: araclar - tercihler - paralo sihirbazi sekmesinde "parolalar..." butonundan silebilirsin.
0
trimpot
(27.09.08)
firefoxta araçlar -> özel verileri temizleye tıklayıp kayıtlı parolaları (veya istediğiniz diğer verileri) da dahil edin.sonra da "şimdi temizle" .
0
gabbelloto
(28.09.08)
halloldu. teşekkür ettim hepinize.
0
🌸lovemyself
(28.09.08)
(10)

Sigarayı bırakma tecrübesi olanlar

goodbyecruelworld
Bugün 3 gün oldu, 8-9 senedir günde 10-15 tane içen birisiydim, artık yeter dedim 3 gün önce ama dayanamıyorum. yüzüm falan uyuştu, kontrol edemiyorum kendimi bir de konsantrasyon eksikliği yarattı bu durum bende ve sanırım 2 gündür sinirli bir insan olup çıktım. evde yalnızım ve üstelik evde sigara
Bugün 3 gün oldu, 8-9 senedir günde 10-15 tane içen birisiydim, artık yeter dedim 3 gün önce ama dayanamıyorum. yüzüm falan uyuştu, kontrol edemiyorum kendimi bir de konsantrasyon eksikliği yarattı bu durum bende ve sanırım 2 gündür sinirli bir insan olup çıktım. evde yalnızım ve üstelik evde sigara da var , ne yapmalıyım? bir tavsiyede bulunun lütfen çünkü acayip birşey bu içimden birşey yak bir tane diyor.....
0
goodbyecruelworld
(24.09.08)
sigara yanındaysa hemen çöpe salla, balkondan aşağı at.
sonra da (bence) bu bırakma kararında seni motive edecek şeyler bul.
0
there is nothing left for me
(24.09.08)
yalniz kalma
durmadan oyalanacak birsey bul
sigara icenlere yaklasma
0
ermanen
(24.09.08)
3. gününse yavaş yavaş ''sıgara da neymiş'' moduna girmen lazım.
tavsiyem pek sağlıklı değil ama çerez falan bir şeyler ye. özellikle şekerli bir şeyler ye. ben günde 3-4 paket eti crax yiyordum.
en olmadı sıgara yaktığın zaman kesinlikle ama kesinlile dumanı içine çekme.
0
insanimsi
(24.09.08)
yüzünün uyuşması, sigaradan başka bir şey düşünememe, konsantrasyon bozukluğu falan hepsi ama hepsi kendine sigara içme "ihtimalini" sunmandan kaynaklanıyor. sigara içmeme konusunda kararlılığını(şayet varsa) tazelersen ve bu imkanını yok edersen(mümkünse evdeki sigaradan kurtulmak), geçecektir.

sigara krizi denilen şey, sigara ihtiyacının kendisi ile değil "ulan bir tane içsem mi" sorusu ile ilişkili bir şeydir, bu soruyu kendine sormazsan böyle krizlere de girmezsin, bu soru kafanda döndüğü sürece, 10 sene geçse de aynı şeyleri hissedeceksin, bu soruyu kendine sormazsan bir kaç gün sonra her şey geçecek, derim nacizane.
0
kurukafa
(24.09.08)
evde yalnızsan ve sigara da varsa, enine sonunda içersin. moral bozmak değil de, önbildirim diyelim. evde yalnız olma bari.
0
lovemyself
(24.09.08)
ilk başlarda sigara içilmeyen ortamlarda bulunmanız iyi olabilir.bir de şu nikotin hapları gibi şeyleri deneyebilirsiniz belki de.çünkü sonuçta gördüğünüz belirtilerin bir kısmı psikolojik bir kısmı da nikotin eksikliğine bağlı belirtiler.ve son olarak bir söz biliyorum maalesef; bir kere bağımlı olduysanız bir daha asla eskisi gibi olamazsınız.artık hayatınız boyunca sigaraya karşı giderek azalan bir zaafınız olabilir ama bu zaaf hiç yokolmaz.
0
gabbelloto
(25.09.08)
sozluk.sourtimes.org linkteki kitabı bir an önce okumanı tavsiye ederim.
0
flyalone
(25.09.08)
süper yaa yüzüm uyu$uyodu benim de sanıyodum ki bi pislik var. sigara özleminden o zaman. ii. ben de bırakıyorum yani umarım içmem bi daha.


uyumak iyi geliyo. içemiyosun zaten uyurken ya. güzel bi yöntem.
0
ari maya
(25.09.08)
bol su için, nefes egzersizleri yapın, deriiiiin derinn nefes alıp verin, başınız döenecek kadar derin yapın bunu. bir de kollarınızın iç kısmını hızlı hızlı ovalayın. bu üçü çok önemli. su-nefes-kol içine masaj.

bir hafta süreyle, çay,kahve,kola ve alkol almayın kesinlikle. bu da cok önemli.
suyu unutmayın.
0
tcyx
(26.09.08)
tamamen iradeye bağlı olmakla birlikte ben sigarayı bırakırken hiç sıkmadım kendimi. çok bunalırsam bir sigara yaktım ama hiç sonuna kadar içmedim. iki nefes üç nefes içip söndürdüm. 24 saatten uzun süre sigara içmeyip sonra bir nefes çektiğinde bakıyorsun özellikle ağızda bıraktığı tat başta olmak üzere miden bulanır. oh iyi ki bırakmışım dersin.

zaman zaman gelen sigara içme arzusunun önüne, nefsinin önüne geçerek değil bu şekilde bir musibet şeklinde azalttım. bir süre sonra canının sigara çekme frekansı azalıyor.

...fakat ilk başta dediğim gibi irade ile alakalı bu. ilk yaktığın sigarada canın sigarayı bitirmek istese de zorla kendini söndür.

şimdi mi? evet ayda yılda bir canım çekiyor. sigarayı yakıyorumda ama bir nefes bile çekemiyorum. ağzım azıyor. ev-araba leş gibi kokuyor.
0
Kazmapolitan
(03.10.08)
(4)

Öğrenim kredisi geri ödeme ertlemesi

light beam
arkadasım yurtdışında doktora yapıyor, öğrenim kredisi ödemesinin ertlenmesi için onun adına ben dilekçe yazıp göndereceğim ama ne gereklidir değildir öğrenmek için cağaloğlundaki merkezlerini arıyorum bi türlü düşmüyor, yani ya meşgul ya da açan olmuyor. daha önceden öğrenim kredisi geri ödemesini
arkadasım yurtdışında doktora yapıyor, öğrenim kredisi ödemesinin ertlenmesi için onun adına ben dilekçe yazıp göndereceğim ama ne gereklidir değildir öğrenmek için cağaloğlundaki merkezlerini arıyorum bi türlü düşmüyor, yani ya meşgul ya da açan olmuyor.

daha önceden öğrenim kredisi geri ödemesini erteleyen varsa ne yapmak gerektiğini kısaca anlatabilirse süper olur. teşekkürler.
0
light beam
(22.09.08)
Ankara KYK merkezi arıyorsun. Orada kredi ödemeleri birimi var. Tam adını hatırlamıyorum şu anda. Geçen sene yaptım. Orayı arayınca bir faks numarası verecekler. Oraya fakslaman gerekiyor dilekçeyi. Ama iyice bir sor, orada konuştuğun bazı kişiler faks ile yapılan başvuruları kabul etmiyor, bazıları da kabul ediyor. Benim ilk konuştuğum kişi kabul edildiğini söylemişti. Sonra faksın ulaştığını onaylatmak için aradığım zaman kabul edilmiyor dedi bir başkası. Tekrar aradım bu sefer de tamam faksınız ulaştı, işleme kondu dedi. Şu anda bir sene ertelenmiş durumda ödemem.

Karışık bir cevap oldu ama idare et artık.
0
galler prensi
(22.09.08)
www.kyk.gov.tr şu linkte en altta bir numara var onu aradım, çıkan kadın yüksek lisans-doktora yurtdışındaysa ödemenin ertelemesi yapılmıyor dedi. şimdi senin cevaptan sonra şüphelendim ben de acaba başka biri çıksa gönderin siz dilekçeyi der mi ki?
0
🌸light beam
(22.09.08)
fena faiz biniyor ama, ona göre.
yüksek ya da doktora yapıyor olman o faizi engellemiyor. ödemesini de salık verebilirsiniz misal.
0
lovemyself
(22.09.08)
ödeme arkadaş, bak ben 2003 mezunuyum ödemedim, devlet gidip bagkur ssk primlerini 26 bin ytl den 9 bin ytl ye düşürüyor sonra bankadan kredi verip emekli yapıyor, beleşten emeklilik, biz okumak çin kredi almışız faizi bize bindiriyorlar ha normalde kabul ettik o faizi ama devlette öyle herkese cülüs dagıtır gibi borç indiriyor bizim borçlarıda indirsin hatta ana parayı geri ödeyelim "lan" diyesim geliyor içimden ve ödemiyorum.Esasında şükür ödeyceek durumum var ama ödemiyorum , kek miyim "lan" ben ? diyerekten ödemiyorum.

Sora kendine, "kek" miyim ? değil miyim ?

Cevabına göre öde ya da ödeme.
0
amarat
(18.10.08)
(6)

msn den virüs

lovemyself
bir arkadaşımdan durduk yerde "bu resim senin mi" sorusu geldi. linkte benim mail ardesim var. hemen sazan oldum ve atladım linke, biri resmimi mi koydu felan, aklıma bin türlü şey geldi. çalıştırılamadı dosya, ben de birkaç saniye sonra anladım virüs olduğunu ama bilgisayar dondu. kapatıp açtık, şi
bir arkadaşımdan durduk yerde "bu resim senin mi" sorusu geldi. linkte benim mail ardesim var. hemen sazan oldum ve atladım linke, biri resmimi mi koydu felan, aklıma bin türlü şey geldi. çalıştırılamadı dosya, ben de birkaç saniye sonra anladım virüs olduğunu ama bilgisayar dondu. kapatıp açtık, şimdilik sorun yok gibi.

aynı anda, listemdeki arkadaşlarıma da aynı ileti benden gitmiş. tırstım epey. şifremi kimseye vermeyen biriyim, zaten arkadaştan bana, benden de arkadaşlara sıçrayan bir virüs söz konusu sanırsam.

soru kısmında ise menüde şunlar var;
1. bilgisayarıma format atmıştım, antivürüs şeysini eklememiştim daha. tırsayım ve bir anlayana götüreyim mi bilgisayarı? dosyayı açamadığım için sorun yok mudur? şimdi eklediğim antivirüs programının bir faydası olur mu yoksam?

2. virüs falan ama ne müthiş bir teknolojidir bu böyle, saygı mı duyayım?

3. napayım?
0
lovemyself
(21.09.08)
hemen bir nod32, bir tuneup utilities bir de gerekirse spyware programı (Spyboy gibi) yazıyorum. sabah akşam birer doz alın.
0
bodom
(21.09.08)
www.yunuserturk.com

bende $imdi ara$tirdim, deneme firsatim olmadi ama..
0
oligomer
(21.09.08)
ücretsiz Spybot S&D indir, kur, çalıştır, rahatla. Lüzumsuzsa söndür.
safer-networking.org sitesi sanırım.
0
godless frog
(21.09.08)
bir de şöyle bir durum oldu şahsen. bilgisayarı her açtığımda bu söz konusu programı çalıştırmak için izin isteniyor benden. ne geldiyse bilgisayarıma aktif maktif duruyor içinde.

ben antivirüs kelimesini doğru telaffuz bile edemeyen, sakin, kendi halinde, halim selim bir bağyanım. mesela tavsiye edilen reçeteyi okudum ama hiçbir şey anlamadım, o derece.

ofsaytı da anlamlandıramam zaten kendi içimde. şimdi ben bir bilene mi götüreyim caanım bilgisayarımı? beni aşar sanırsam?
0
🌸lovemyself
(21.09.08)
o zaman soyle bi link vereyim bacim size.direk indirin spybot'u.

www.spybotupdates.com
0
osuruklu
(21.09.08)
msnvirusremoval.com'dan indirdigin programdan baskasi cozemez o sorunu aynisi bana da oldu denemedigim program, antivirus seysi kalmadi.
0
okuryazar
(21.09.08)
(3)

Facebook mesaj problemi

ataturkiye
Arkadaşlar merhaba. Facebook'ta kime mesaj atmaya çalışsam aşağıdaki uyarıyı alıyorum. Sebebi ne olabilir sizce?"your message could not be sent please try again"
Arkadaşlar merhaba. Facebook'ta kime mesaj atmaya çalışsam aşağıdaki uyarıyı alıyorum. Sebebi ne olabilir sizce?

"your message could not be sent please try again"
0
ataturkiye
(29.08.08)
inbox dolmuştur belki diycem. öyle bişey var mı bilmiyorum gerçi ama ilk aklıma bu geldi.

edit: gerçi o zaman "sonra deneyin" demezdi. geçici bir problemdir muhtemelen.
0
deckard
(29.08.08)
İnbox bomboş. Hatta ilk kez kullanıyorum :)
0
🌸ataturkiye
(29.08.08)
arada oluyor öyle. yoğunluk falan.

inbox dolmuyor bu arada. yani kolay kolay. uğraşıp da doldurursun, o ayrı.
0
lovemyself
(29.08.08)
(4)

word çalışmıyo

lovemyself
word normal çalışırken (2003) birden çalışmaz oldu. Tıklayınca, açılmıyor. Bir şey de yapmadım üstelik. Son kullanmamdan sonra sadece bir dvd çalıştırdım. Film izledim, sonra baktım word çalışmıyor. Bazen açmaya çalışınca, "son kapatılması bi şey oldu, güvenli modda açmak ister misiniz" diye soruyor
word normal çalışırken (2003) birden çalışmaz oldu. Tıklayınca, açılmıyor. Bir şey de yapmadım üstelik. Son kullanmamdan sonra sadece bir dvd çalıştırdım. Film izledim, sonra baktım word çalışmıyor. Bazen açmaya çalışınca, "son kapatılması bi şey oldu, güvenli modda açmak ister misiniz" diye soruyor. evet deyince normal açılıyor ama, onu kapatıp tekrar açmak mümkün değil. Yazı dosyaları da açılmıyor haliyle.

Şimdi, yanımda kurulum cd si falan yok. Programı tekrar mı yüklemem lazım? Üstelik laptopla yurtdışına geldim, yardım alacak kadar yabancı dilim de yok. Bilgisayardan anca kapatıp açacak kadar anlarım.
Ne yapayım şimdi?
Saygıyla.
0
lovemyself
(22.07.08)
gecici bir cozum
www.microsoft.com

olabilir.
burdan word viewer i yuklerseniz, word dosyalarini goruntuleyebilir ve print alabilirsiniz. ama editleyemez yazamazsiniz.
0
la traviata
(22.07.08)
cevaplara teşekkürler.
ya ben "bilgisayar ayarına girin, şuna ok deyin, düzelir" gibi bir cevap gelecek ve hayat bayram olacak diye umuyordum :) illaki yükleme gerekiyor yani? durduk yerde neden açılmıyor bu şey ya, dvd de virüs müvardı yoksa, hayır dvd de lost un du, bir iki bölüm izledim, sonra word açılmaz oldu.

şu sıralar da bir alay yazı yazmam gerek. hey allahım
0
🌸lovemyself
(22.07.08)
2 dakikada yeniden kurun?
0
desdinova
(22.07.08)
hazır bir word dosyasını üzerine atın o açılmamış ekranın, bir süre sonra kendine gelir.
0
radikalherif
(23.07.08)
(9)

divx de altyazı problemi? anlayasan bi yazıversin ya.

lovemyself
bu konularda çocuk derecesinde cahilim, baştan diyeyim.lost un divx şeysini aldım. ama altyazısını göstertemedim bir türlü. normal dvd de media player da çalışırken sağ tıklayıp türkçe altyazı seçeneğini buluyorduk. bunda zaten seçili görünüyor. ama göstermiyor altyazıyı.bu arada, diyelim ki 1. bölü
bu konularda çocuk derecesinde cahilim, baştan diyeyim.
lost un divx şeysini aldım. ama altyazısını göstertemedim bir türlü. normal dvd de media player da çalışırken sağ tıklayıp türkçe altyazı seçeneğini buluyorduk. bunda zaten seçili görünüyor. ama göstermiyor altyazıyı.
bu arada, diyelim ki 1. bölümü izlicem, o bölümün klasörünün içinde türkçe altyazı dosyası ayrıca mevcut. var ama ben çalıştıramıyorum yani.

anlamadım ki nası olcak?
0
lovemyself
(04.07.08)
altyazı dosyasını sürükleyip ekrana bırakmayı deneyin.
0
cruor
(04.07.08)
Media player ekstra bir program kullanmadan divx altyazılarını oynatamaz. Onun yerine bsplayer radlight gibi bir programı deneyin...
0
selimse
(04.07.08)
filmle altyazının isimlerini kelimesi kelimesine aynı yazın,aynı klasörde olursa direk altyazıyla beraber gösteriyor filmi media player
0
gaza gelen
(04.07.08)
divx i ilk çalıştırmak istediğimde, program yok dedi bilgisayar. bir divx klasörü vardı, ondaki bi şeyi yükledim. şimdi media center ile çalışıyor. hem de çok artist bir görüntü. bir sürü ayarı var, hem de türkçe, yok kitaplık ayarı, yok görüntü, bilmemne.

ama altyazıyı bulamadım yaf :((
laptop u alıp divx i aldığım yere mi gideyim? komik olur ama. illa ki basit bir yöntemi vardır bunun.
0
🌸lovemyself
(04.07.08)
@gaza gelen: alt yazıda ...part1.sub yazıyor, görüntüde ...part1.avi
ikisini de avi diye mi değiştireyim mesela?

@selimse: bende sadece media player ve media center var. olma mı yani?

@cruor: sürüklenmiyo :(
0
🌸lovemyself
(04.07.08)
bsplayer deneyin.. sub dosyasını boşverin.. divxplanet.com dan altyazı indirin.. indirdiğiniz altyazıyı sürükleyin..
0
koparnick
(04.07.08)
bsplayer yok sanırsam benim bilgisayarda. aldığım gibi, saf, masum ve içi neredeyse boş olarak duruyor çünkü. sadece media center ve media player var.

yüklemek mi gerek yani?
0
🌸lovemyself
(04.07.08)
KmPlayer yükleyin. görüntüyü açın altyazı dosyasını sürükleyip görüntünün üzerine bırakın. pırıl pırıl takılın.

kmplayer.en.softonic.com
0
axijazz
(04.07.08)
bs player yükledim ve halloldu arkadaşlar. mutluyum şu an.

yardımlar için teşekkürler. seviyorum hepinizi.
0
🌸lovemyself
(04.07.08)
(6)

Tuvalet Adabı Sorusu..

isott
Ben wc ye girince afedersin buyuk tuvaletimi yapmak istedigimde pantolonumu cıkartmadan yapamıyorum.yanı bı cok insan pacaya kadar sıvıyor ve yapıyor ama ben komple cıkartıyorum.yapamıyorum o sekılde..bu sadece bende mi var yoksa genel bir sorun mu? yada bunun nedeni nedir?2. olarak da efendım ben b
Ben wc ye girince afedersin buyuk tuvaletimi yapmak istedigimde pantolonumu cıkartmadan yapamıyorum.yanı bı cok insan pacaya kadar sıvıyor ve yapıyor ama ben komple cıkartıyorum.yapamıyorum o sekılde..bu sadece bende mi var yoksa genel bir sorun mu? yada bunun nedeni nedir?

2. olarak da efendım ben bildigin anam babam usulu tuvalete (klozet olmayan) ters oturuyorum sanırım.yanı bı cok kişi kıçı delige gelecek sekılde oturuyomus ben tam ters sekilde oturuyorum..Dini yada ahlaki acıdan kötü yönü var mıdır bunun?

biraz tiksinc bi soru oldu ama (:

simdiden tesekkurler..
0
isott
(03.07.08)
din dediğin senin tuvalette ne tarafa döndüğüne ne baksın kardeşim. ete oto günah demeyelim.

ama o delik tarafına dönmeyince, yaptığın meret kabak gibi ortada kalıyorsa günahtır tabi.
0
lovemyself
(03.07.08)
1- Birinci olay tamamen sizin titizliğinizle alakalıdır. Benim bildiğim kadarıyla genelde insanlar pantolonunu çıkarmadan işlerini halledebiliyorlar.fakat bu hakarette gerek ahlaki gerek dini yönde herhangi bir yanlış/beis görmüyorum.
(şahsi kanaatimce aşırı derecede hassaslık ve vesveselerin verdiği bir tür huzursuzluk olabilir) (extra extra külfetten başka bir sakıncası yok)

2-İstinca ve İstibra'nın Âdâbında şöyle geçer;

Tuvalette kıbleye karşı oturulmamalı ve kıble tarafına arka da dönülmemelidir. Bunlar mekruhtur. Fakat evlerdeki tuvaletler kıbleye karşı yapılmışsa, artık zarurete binaen bunda bir beis yoktur.

(dilimiz döndüğü kadarıyla & naçizane)
0
thelepermessiah
(03.07.08)
1)sicarken pantolonu cikarmak

yanlis hatirlamiyorsam bunun psikolojik bir de acilimi vardi; yani ya tuvalet aliskanliginiz tam oturmamis, ya da bir davranis bozukluguna sahipsiniz gibi bir seydi.



2) bunun icin ise din zaten her yere burnunu sokuyor, bir sizmaya karismamisti diyorum. kaldi ki din baskalarinin soyledikleriyle ogrenilmez, acacaksin sahih kitaplari tefsirleri vs. vs. yi oradan karistiracaksin hepsini karsilastiracaksin kendine mantikli geleni de kabul edeceksin. bo.tan yani.
0
egotm
(03.07.08)
pantolonu çıkarmak gayet normal geliyor bana kendini garip hissetme diyerek kapatıyorum :)) (evet ben de çıkarıyorum çok da rahat tavsiye ederim)
0
prodeq
(03.07.08)
dinin tuvalette olmadığı söylenemez kıçını hangi elle yıkayacağını gösteren hadisler mevcut olduğu söylenir
0
taylor durden
(03.07.08)
Küçükken ben de öyleydim. Sonra din'i bıraktım, tamamen düzeldi (samimiyim).

Çünkü:
- Uygulanan, öteden beri var olan, insanların bir şekilde kabul ettiği ya da en azından saygı duyduğu mu -bana göre- aşağıdaki martavallar bana daha başka bir sürü palavra gibi uymadı:

a. sıçarken ıslık çalınmaz
b. sıçarken sakız çiğnenmez
c. sıçtıktan sonra göt sol elle yıkanır
d. sıçtıktan sonra ibadet için abdest şarttır, ama bu amel eylenirken göt ya da taşakların yıkanması gibi bir durum literatürlerinde yoktur.
e. ayakta işenmez, çünkü ayakta işerken şeytan karşında süpürge ile tüm işediğini üzerine süpürmeye çalışır, buna göre,
f. üzerine idrar sıçratanlar kabir azabı çekecektir. kabir azabı esnasında yanlış hatırlamıyorsam zebaniler sırtına tokmakla öyle bir vururlar ki 70.000 alem senin feryadını duyar.
g. işedikten sonra sikini, taşağını 3 kere yıkaman gerekir; 2 ya da 4 diye ben hiç duymadım.
h. temizlik imandandır, başka bir şeyden değildir.
ı. sen insan değilsin, anan baban insan değil, bunları -hijyeni, temizliği- kendi kendine beceremezsin bu yüzden bu kuralları uygulamak zorundasın.
i. utanmadan dünya üzerinde sana sunduğumuz nimetleri yediğin yetmiyormuş gibi bir de onları müthiş kötü kokulara sahib olmuş vaziyette sıçıyorsun. hayvan mısın, insan evladı sıçar mı?!

sonra ne yaptım?

her şey lisedeyken arkadaşlarımı toplayıp bayırda kıç kıça verip birbirimizin bokunu açık havada taze taze koklayarak başladı. bir kaç ay sonra sıçtığımız yere baktım, orada açan çiçekler, nebat daha güzel büyümüşler ve yetişmişlerdi. parmağımı ıslatıp havaya kaldırdım ve dedim, tamam, ben bu yoldan gitmeliyim.

o gün bu gündür bir rahatım ki sormayın. şu an evliliğin arefesinde olduğum kız arkadaşıma ilk gösterdiğim fotoğraflarım kareli bir pijamayı sıyırmış vaziyette klozetin üzerinde harbi harbi sıçarken çekilen fotoğraflarımdan isteyene yollayabilirim.

not: yukarıda yazılanların ilk cümle ve son cümle dışındakilerinin hepsi götten uydurmadır. son cümlede bahsi geçen fotoğraflarımı çeken güzel fotoğraf sanatçısı arkadaşıma buradan sevgi ve saygılarımı iletmeyi borç bilirim, o kokuya katlanabilecek kim var başka.
not2: bu konuda çekilen sıkıntıyı anlıyorum, küçükken anneme ve babama sırası ile sormadan tuvalete gidemezdim. kurtulduğunuzu öğrendiğiniz vakit şunu yapıyor olacaksınız: 1 fincan kahve lavabonun kenarında, sigara bir elinizde, java oyunlarından birini çalıştıran cep telefonu öteki elinizde ve kapı açık, çünki tv'ye ara sıra göz atmak istiyorsunuz.

sıçmak güzel şey, sonrasında sabun ve sifonu kullanmayı bildikten sonra nasıl isterseniz öyle sıçın.
0
laughtear
(03.07.08)
(3)

hangi şiir?

sleepy99
`bir arkadaşım` lise edebiyat kitabında okduğu bir $iiri arıyor.yaptığı detaylı anlatım ise $öyle :)"adam bi yoldan iki kez geçiyorhep izler arıyorsonra bakıyo ki bi izler varmeğerse o izler kendi izleriymişbaşkası geçmemiş ordan"
bir arkadaşım lise edebiyat kitabında okduğu bir $iiri arıyor.
yaptığı detaylı anlatım ise $öyle :)

"adam bi yoldan iki kez geçiyor
hep izler arıyor
sonra bakıyo ki bi izler var
meğerse o izler kendi izleriymiş
başkası geçmemiş ordan"
0
sleepy99
(02.07.08)
bu bana doppelganger'i hatirlatti acikcasi.
turk edebiyatinda bilemedim ama doppelganger'de var bu baktigi kisinin kendisi olma hikayesi.

hatta bi entry veriyim,
(bkz: #4268944)
0
la traviata
(02.07.08)
tarz, özdemir asaf'ı anımsattı.

(bkz: #2483998)
0
annem bana kiz bul evlen dedi
(02.07.08)
verilen linklere bakmadım ama, böyle bi şey vardı. tanrıya hesap soruyordu adam. yanımda hep ayak izin var dünyada iken, ama zor günlerimde ayak izleri tek oluyor, neden gittin falan diye.. tanrı da gitmedim, o ayak izleri benimdi, diyor.

ilk duyduğunuzda süper bi şey gibi geliyor ama ikinci duyuştan itibaren etkisini yitiriyor bu hikaye.
0
lovemyself
(03.07.08)
(4)

elektrik sayacı

kibritsuyu
lan tam rahata erdik diyoruz, olmadık bi masraf çıkıyor yine. posta kutularına kağıt atmışlar. "elektrik sayacınız eskimiştir, adam gibi ölçememektedir. elektronik sayaç alıp bu yazıyla gelin de götünüze bi miktar para sokalım" diye.kaç paradır bu sayaçlar, pahalı mıdır? değiştirmesek ne olur? keser
lan tam rahata erdik diyoruz, olmadık bi masraf çıkıyor yine. posta kutularına kağıt atmışlar. "elektrik sayacınız eskimiştir, adam gibi ölçememektedir. elektronik sayaç alıp bu yazıyla gelin de götünüze bi miktar para sokalım" diye.

kaç paradır bu sayaçlar, pahalı mıdır? değiştirmesek ne olur? keseriz meseriz diyolar da aslı var mıdır, keserler mi harbiden? nasıl sayaç alacam, nereden alacam, kime taktıracam nedir ne değildir?
0
kibritsuyu
(01.07.08)
Yazı kimden? Tek filan mı? Resmi kurumdansa değiştirmeyi erteleyebilirsin aslında. Özelse zaten hiç alma :)

Sayaçların fiyatları değişebiliyor. 30 liraya da var 300 liraya da. Ama hepsi aynı işlevi görüyor nasılsa. Elektrik kurumuna o yazıyla gidersen taktırabilirsin. Elektrikçiye taktırmayı filan deneme mührüdür, önceki sayaçtır vs bi sürü iş çıkarırlar başına. Para alacaklarını sanmıyorum ama en fazla malzeme kadar işçilik alırlar.
0
ataturkiye
(01.07.08)
benimkini kendileri gelip degistirmisti hic sormadan, hatta apatmandaki hepsini degistirmisler. ucret de faturaya yansimisti sanirim 30 ytl falandi.
0
no christ requiress
(01.07.08)
bir de, yeni sayaç alırken akıllı sayaç kakalıyorlar. ona dikkat et derim ben.
akıllı sayaç güzel bi şi. ben kullanıyorum ve kara geçiyorum her ay ama belirli saatlerde makineleri çalıştırıyorsun, en çok kullanman gereken zamanlarda kullanamıyorsun. aklında olsun yani, normal sayaç al.
0
lovemyself
(01.07.08)
sorunun cevabı değil ama yinede yazayım dedim
kiracıysan sorun yok o kağıdı git ev sahibine ver..
0
zubundy
(01.07.08)
(9)

Yüksek Lisans Mülakatı: Ne Giyilir?

boshi
Takım elbise mi giyilir? Kot & t-shirt gidilir mi? Gidilmezse nasil gidilir? Acil yanıt.
Takım elbise mi giyilir? Kot & t-shirt gidilir mi? Gidilmezse nasil gidilir? Acil yanıt.
0
boshi
(30.06.08)
İş yerinde her gün takım giydiğim için master mülakatına çok şık bir şekilde kot+kısa kollu gömlek+kravatla gittim, baktım bi de insanlar zevksiz zevksiz iğrenç takımlarla gitmiş. Mülakat öncesinde en önde olmama rağmen, mülakattan sıfırı yedim üstüne de 21.'liğe düştüm. Tahmin edersiniz ki 20 kişi alıyorlardı.
0
desdinova
(30.06.08)
t-shirt , kot, kirli sakal ve uzun saç kombinasyonuyla siyaset bilimi mülakatına girmiştim.benden başka herkes cillop gibiydi.erkekler takım elbise,bayanlar etek tayyörlü.hepsinin saçı yeni yapılmış vsvs.
les-mezuniyet-üds ortalamasıyla sıralıyorlardı mülakata girecekleri.
ortalamada 1. olmama rağmen mülakattan 10 almıştım.
sonuç:hocaları tanıyorsanız şortla bile gidebilirsiniz,hocaları tanımıyorsanız ne giydiğinizin bir önemi yok.
0
marcelorios
(30.06.08)
lisans eğitimini yaptığın yerde y.lisans'a başvurmuşsa çok da önemli değil aslında zaten senin ne olduğunu biliyorlardır. aksi bir durum ise de neresi olduğuna göre yine değişir.
0
kafa radyo
(30.06.08)
bölüme ve üniversiteye göre çok değişir. iü hukuk fakültesinde mülaata takım elbise giymezsen isterse allame-i cihan ol adam muamelesi görmezsin. boğaziçinde ise adama gülerler.
0
calendil
(30.06.08)
bir kaç üniversite görmüş birisi olarak takım giy derim. mülakatın bir amacı da öğrenciyi / katılanı gözlemektir.
0
fempusay
(01.07.08)
aman mutlaka takım giy.. ben gomlek kot giymiştim bilkent mba için kötü olmuştu.. :)
0
kokomichu
(01.07.08)
kot giyince kötü oluyor ama takım elbise-kravat giymiş insanlar da kötü duruyor.
kötü bir şey olduğunun farkındayım ama takım elbise ile tiril tiril gelmiş gençlerle biz dalga geçerdik. kötü şeydi yaptığımız.

gerçekçi olmak lazım. kot giyecek kadar da değil ama keten falan takıl. öyle bir tişört giyersin ki çok spor da durmaz, güzel olur. yeni alınınca izi oluyor ya hani kollarda, ona dikkat et sadece.
0
lovemyself
(01.07.08)
boğaziçi üniv. ing. dili ve edebiyatı master mülakatında kimse takım elbise giymemişti. herkes spor ayakkabı ve rahat kıyafetler giyiyordu. gideceğiniz üniv.nin hocalarının kıyafet tarzına bakıp bence mülakata öyle gidin.
0
aptallarin pin kodu
(01.07.08)
takım. yazın ceket çok zorluyorsa en azından kumaş pantolon-gömlek-kravat. öyle ağır bir takım değil, yaza uygun, keten, açık renk bir pantolon ceket takım gayet $ukela olur. düzgün, ütülü bir kıyafet mülakatı ciddiye aldığınızı gösterir, iyi bir izlenim yaratır hocalar üzerinde. alışık değilseniz bile katlanıverin, ne olacak ki, 1 saat bile sürmez nasılsa. bir de ne bileyim, yazın terli terli hocaların karşısına çıkmamakta fayda var. t-shirtle gidilip mülakat öncesi yakınlarda uygun bir yerde gömlek giyilebilir.
0
zen spider
(02.07.08)
(9)

gözü açık yüzmek??

lovemyself
doğru dürüst yüzmem. ilgi alanım değil. ama filmlerde görüyorum, nehire bir şey düşürüyor mesela kız, sonra atlıyor suya, gözleri açık arıyor düşürdüğü şeyi, buluyor falan. bir değil, iki değil, kaç defa gözleri açık, görme işlevi yerinde insan gördüm böyle.diyeceğim, çok cahilce bir soru da olabili
doğru dürüst yüzmem. ilgi alanım değil. ama filmlerde görüyorum, nehire bir şey düşürüyor mesela kız, sonra atlıyor suya, gözleri açık arıyor düşürdüğü şeyi, buluyor falan. bir değil, iki değil, kaç defa gözleri açık, görme işlevi yerinde insan gördüm böyle.

diyeceğim, çok cahilce bir soru da olabilir ama, suyun altında insan göslerini gözlük olmadan nasıl açar? açsa da su dolmaz mı, rahatsız etmez mi, yoksa kulağı nasıl çok rahatsız etmiyorsa, bu da öyle bir şey midir? suyun bir zararı olmaz mı, göz hiç etkilenmez mi pis deniz suyundan? allah allah yaa..
0
lovemyself
(23.06.08)
e tabi infeksiyon tehlikesi olsa da onun dışında yüzerken gayet açılabilir göz. kırıcılık indisleri değiştiği için bulanık görülür, biraz yanma falan olur ama aşırı bir rahatsızlık vermez.
zaten anatomik olarak da gözün önü ve göz kapaklarının arkası hep beraber ince bir yapıyla kaplıdır (konjonktiva). yani gözün arkasına sıvı girişi olmaz.
0
dr cucu
(23.06.08)
Ben gözüm açık yüzerim sürekli. Ama tabii görmek pek mümkün olmuyor. Filmlerde o sahneleri gördüğümde hadi ordan seksi diyorum sadece :)

Gözlük olmadan göz açık yüzülür ama net görmek imkansızdır.
0
alkolik imam
(23.06.08)
görür. ama biraz bulanık. havuz suyuysa klordan, deniz suyuysa tuzdan hafif yanar. hatta pis olmamak şartıyla deniz suyu gözlere de iyi gelir. böyle cam gibi yapar.
0
babatema
(23.06.08)
temiz ve derin deniz suyunda denemelisin cok güzel oluyor o manzara. türkiyedeki çoğu havuzda denemeni tavsiye etmem gerçi. küveti doldurup, gözlerini açarak deneyebilirsin ama su israfı olmasın diye denizi bekle derim ;)
0
kayranin kedisi
(23.06.08)
havuzda açınca gözleri daha çok yanıyor insanın. denizde ise biraz yanıp geçiyor.

bir de gözü açık yüzerken denizin altı daha yakın gibi görünüyor. ve de taşlar para gibi gözüküyor :)
0
tom riddle
(23.06.08)
çocukluğumdan beri bildim bileli yüzmekten anladığım, gözlerim faltaşı gibi açık ellerim buruşana kadar denizin dibinde vakit geçirmek olmuştur. tek yan etkisi -özellikle akdenizde- aşırı tuz nedeniyle gözlerinize bir süre sonra kan oturması olur. o da sizin gözünüzün hassasiyetiyle ilgili. bazen olmayabiliyoda. ama epey zevkli bir aktivitedir...
0
la grande
(23.06.08)
enee bi benmişim bu gözüaçık yüzme olayını atmasyon zanneden.
e madem herkes yaparmış denicem. gerçi çekinirim çok. bir de yanma falan demişsiniz, korktum.

senelerdir gözümü sımsıkı kapatıp yüzmüşüm, manyak mıymışım neymişim yaa. ne bileyim, göze su kaçar, acır, hiç de tahmin edilesi değil ya şaşırdım cahilliğime :)

cevaplara teşekkür tabi.
0
🌸lovemyself
(23.06.08)
gözü açık yüzmenin zevki denizden çıkınca anlaşılır kanımca. gözlerin yana yana domates peynir ekmek, duruma göre çekirdeksiz üzüm ekmek. off küçüklüğüm geldi aklıma :)
0
osuruklu
(24.06.08)
ben de gözümü asla açamam suda. hatta havuzun kenarına çarpıp dişimi kırmışlığım var bu yüzden.

ama klorsuz bir ortamda denemek lazım tabi.
0
chavezding
(24.06.08)
(6)

fazla çay icmek zararli midir?

fdegir
Benden önce birileri sormus fazla su icmek zararli midir diye. Ben de cay sorayim dedim. Cok cay iciyorum, su son 1 ayda omrumun gecmis 25 yilinda icmedigim cayi ictim. (halbuki nefret eden biriyimdir caydan, yatili okulda kazan cayi icerek buyudum ben)Ortalamaya vuruldugunda kabaca gunde 1-2 litre
Benden önce birileri sormus fazla su icmek zararli midir diye. Ben de cay sorayim dedim.

Cok cay iciyorum, su son 1 ayda omrumun gecmis 25 yilinda icmedigim cayi ictim. (halbuki nefret eden biriyimdir caydan, yatili okulda kazan cayi icerek buyudum ben)

Ortalamaya vuruldugunda kabaca gunde 1-2 litre cay iciyorumdur. (cok mu oldu az mi oldu bilemedim ama bu kadardir herhalde) Ölmem di mi? (Ya da yuzum kahverengi olmaz, ya da baska birsey)

Tesekkurler.
0
fdegir
(23.06.08)
şekerli içiyorsanız problem olur. ben 3-4 yıldır günde 1 litreden fazla şekersiz çay içiyorum bir zararını görmedim :)
0
orome
(23.06.08)
ben çayın yanında yenilenlerin vitaminlerinden faydalanılmadığını duymuştum ama ne doktorum ne bi şey. cahil cahil konuşuyor da olabilirim.
0
desdinova
(23.06.08)
ermanen
(23.06.08)
demir eksikliği için verilen hapların çayla beraber içilmesi yasak. doktorumun dediğine göre, çay, yemekteki bütün demiri emip, idrarla atılmasına neden oluyormuş. sürekli çay ya da süt içmek vücuduna demir girmemesi demek. o da kötü. yemekten iki saat önce ve sonra içmemek gerek diyorlar. reçetede öyle yazıyor yani, baktım da.
0
lovemyself
(23.06.08)
ben de gunde en az 5 bardak icerim.. en az dedim bak =)
bence sekerini abartmamaya, yanında su da icmeye ozen gösterin cunku cay insanı susatmıyor ve normalden az su içiyo insan. cayın zararı var mı bilemicem ama su içmemenin zararı var diye biliyorum ve su tüketmeyi ihmal etmeyin diyorum
0
merope
(24.06.08)
çay içenlerde olan çok karakteristik bir ağız kokusu var,
özellikle çay sigara ekürisinin kokusu galiba..

en kötüsü bu, sırf bu yüzden çaydan nefret ediyor ve hiçmiyorum
Kötü
0
demlikposet
(24.06.08)
(9)

20 Haziran 2008 Hırvatistan Türkiye Maçı ve Sorular

ermanen
1. Bu maç rekorlara girer mi?2. Maçın hakemi dövüldü mü, maçtan sonra dövülen hakem sorun çıkartır mı?3. Kalp krizi geçiren var mı, benim kalp sorunum olmamasına rağmen kalbim ağırdı, her an kalp krizi geçirecek gibi hissettim de , herkes de olabilir mi bu?Türkiye!!!!
1. Bu maç rekorlara girer mi?
2. Maçın hakemi dövüldü mü, maçtan sonra dövülen hakem sorun çıkartır mı?
3. Kalp krizi geçiren var mı, benim kalp sorunum olmamasına rağmen kalbim ağırdı, her an kalp krizi geçirecek gibi hissettim de , herkes de olabilir mi bu?

Türkiye!!!!
0
ermanen
(21.06.08)
ben de bir soru sorayım bari grup maçlarında görülen sarı kartlar siliniyor demişlerdi ama tuncay bu maçta sarı kart görüp cezalı duruma düştü yalan mıydı kartların silinmesi?
0
zeox
(21.06.08)
@zeox

çeyrek finalden sonra silinecek

www.ntvmsnbc.com
0
🌸ermanen
(21.06.08)
zeox,

sanirim onu acikladilar gecen gun. arka arkaya iki macta alinca sari kartlarin cezasi silinmiyor dedi bir yorumcu. ne kadar dogrudur bilmiyorum ama mantigi bu olmali.

ceyrekten sonra silincek olayi kafami karistirdi , edit.
0
la traviata
(21.06.08)
saçma bir şey olmuş orda, yarı finalde oynatacak adamımız kalmadı bu arada
0
zeox
(21.06.08)
kartlar siliniyor ama cezalar silinmiyor. tuncay, arda hala cezalı.
0
tom riddle
(21.06.08)
1- ne açıdan rekorlara? bildiğim iki tane rekor var bu maçla ilgili, türkiye'nin avrupa şampiyonalarındaki en büyük derecesini yapmasını sağladı. diğeri de semih'in avrupa şampiyonaları tarihinin en geç golünü attı.
2- evet dövüldüyse cezasız kalmaz.
0
baldur
(21.06.08)
maçın hakemi dövüldü mü? o nası ya? haberlerde yok öyle bir şey?

bir de, evet, iki kişi kalp krizinden vefat etmiş türkiye de.
0
lovemyself
(21.06.08)
sakatlıklar da silinse keşke.
0
nihilanth
(21.06.08)
rekor derken sanirim semih avrupa kupalarina hatta tum futbol istatistiklerine gore bir macta atilan en gec golu atmistir.
0
hollandabocegiilesevismek
(21.06.08)
(4)

satılık futbolcu olur mu?

lovemyself
futbolla pek ilgilenmem, dünya kupasında anca.. hani ofsaytı tam anlamlandıramamış kızlardanım açıkçası.ama şu var, eski türk filmlerinde ya da doksanlarda muhabbeti olurdu. şu kaleci satılmış falan. güya, maçta mesela a takımının kalecisiyse adam, b ile maçı varsa, b den para alıyor ve bilerek gol
futbolla pek ilgilenmem, dünya kupasında anca.. hani ofsaytı tam anlamlandıramamış kızlardanım açıkçası.
ama şu var, eski türk filmlerinde ya da doksanlarda muhabbeti olurdu. şu kaleci satılmış falan. güya, maçta mesela a takımının kalecisiyse adam, b ile maçı varsa, b den para alıyor ve bilerek gol yiyor falan. aynı şeyi futbolcular için de söylerlerdi.

önceden olmuş mudur? örnekleri var mıdır? şu kadar parayı alıp da bilerek kötü oynayan futbolcu kariyerini tehlikeye atmışsa, ne kadar para alırsa alsın salak değil midir?
0
lovemyself
(20.06.08)
(bkz: 30 mayis 1993 ankaragucu galatasaray maci)

işte size bir örnek:)
0
nickim neyim yok benim
(20.06.08)
şu sıralar adam alıp maç satın almak çok zor. ancak gündemimizde yakın zamanda yer edinen bir konu daha var, o da teşvik primi.

teşvik primi nedir? mesela a takımı b takımı ile şampiyonluk yarışında kapışıyor. b takımı ise o hafta c takımıyla maç yapıyor. c takımının o maçı kazanması için oyunculara gizliden para veyahut para sözü veriyor. oyuncular parayı görünce kaplan-panter kesiliyorlar, b takımını yeniyorlar. a takımı şampiyon oluyor.

şimdi bu hile mi değil mi? kimine göre şike kimine göre ahlaki değil ama kötü de değil. çok tartışıldı zamanında bu durum. ha teşvik primi almadım diyen ne futbolcu gördüm ne de vermedim diyen 3 büyük takım. herkes bu pisliğin içine bulaşmış durumda kısaca.
0
ataturkiye
(20.06.08)
daha kolayı var, direk hakemi satın alıyorsun.
0
kimlanbu
(20.06.08)
yani, nickim yok benim in bahsettiği maçta şaibe olayları bolca konuşulmuş ama bunun dışında bilinen bir "satın alma" olayı yok sanırsam. özellikle hakem istenilen kararları almayınca ya da bazı pozisyonları görmeyince konuşuluyor bu "satılık" meselesi, ama bir oyuncunun karşı takım tarafından tutulması, türk filmi efsanesiymiş. öle mi?
0
🌸lovemyself
(20.06.08)
(4)

tatlandirici

orange coffee
baba seker hastasi anne gizli seker hastasi.. bende bu durumda potansiyel bir seker hastasi oluyorum arti kendime sinir olarak koydugum kiloya ulasmak icin kilo vermem gerekiyor bu yuzden sekeri tam olarak olmasada hayatimdan atmayi dusunuyorum.. cay ve kahve tiryakisiyim 2ser sekerden gunde ciddi b
baba seker hastasi anne gizli seker hastasi.. bende bu durumda potansiyel bir seker hastasi oluyorum arti kendime sinir olarak koydugum kiloya ulasmak icin kilo vermem gerekiyor bu yuzden sekeri tam olarak olmasada hayatimdan atmayi dusunuyorum.. cay ve kahve tiryakisiyim 2ser sekerden gunde ciddi bir seker alimim var.. tatlandirici denedim 1 tabletle ayni tadi yakalayabiliyorum.. sorum su: tatlandiricinin herhangi bir zarari varmi? "aman dostum kullanma sakin" diyen varmi icinizde?
0
orange coffee
(20.06.08)
Genelde yapay tatlandiricilar onerilmiyor. Ilk basta zor oluyor ve herkes karsi cikiyor ama cay ve kahveyi sekersiz icmeye alisabilirsin. Ben de ilk basta cok karsi koydum ama artik rahat olarak sekersiz iciyorum ikisini de.
0
wpi
(20.06.08)
şekeri azaltmak çözüm değil malesef ki..
İnsanın hayatını en çok skip atan şey şekerdir, sanayi devrimiyle hayatımıza 10-15 sene içinde girivermiştir insan vücudu kendini hazırlayamadım bu dış maddeye karşı çok hızlı bir devrim oldu..

eskiden çay kahveyi şekersiz içmezdim, çok değil gerçi 2şeker fln atardım gene..

meyve çayı içiorm sadece hafif tatlı gibi oluyorlar ya buna şekere gerek yokk diyip, hafif kiloda veririm mütiş olurum diyip kahvedeki şekeride kestim..
malesef bu bir günde olmalı..

benim ilk zamanlar kullandığım yöntem kahveye süt katmaktı, taadını çok açıyor şeker aramıyor deli gönül..

birden bırakıcaksınız şu anda açıkçası 1 şekerli bile bal gibi geliyor, ve gerçekten gerçek tadını şimdi alıyorum..
diyette yaptım ve yaklaşık 18kilo zayıfladım

sağlık ve filintalık denklemindeki yerimi siz düşünün

pardon sorun tadlandırıcıymış, o işler birbirinden karşık aslında coca cola ve pepsi nin kullandığı bu fenilanin aspartam gibi ürünler hakkında nette bir sürü yan etki var, unutkanlık lilo aldırımı kanserojen olması ve niceleri ama bir şekilde ispatlanamıyor..
arkasındaki büyük güçleri düşünün..
azcık neti bakın çok detaylı bulucaksınız
0
demlikposet
(20.06.08)
her bardak için ikişer şekerden hesap edersen (ki etmişsin) günlük manyak bir şeker alımı söz konusu. benim, senin aksine kilo alamama sorunum vardı, hala da var. ama çok kahve ve çay tüketince, insanın içi dışı şeker oluyor. bir gün ani bir kararla, sadece sağlık gerekçeli olarak, şekersiz çay içmeye başladım. bir ay çok zorlandım. içemiyor insan. ama ikinci aydan itibaren alışıyorsun. şimdi şeker tozu bile gelse bardağıma içemiyorum. bir de şu var, yanlışlıkla şekerli bir çaydan yudum içsem, midem bulanıyor. resmen şerbet içmişim yaf.

bence şekersizliğe alış. ömür boyu, günde yirmi küp şekeri mideme indirme. tatlandırıcılar için bütün doktorlar ciddi uyarılarda bulunuyor. "şekersiz içmeyen duramayan kişilere, nefsine hakim olacak kadar" tavsiye edebiliyorlarmış. o da uzun süre değil. ben "aman dostum kullanma sakın" diyen taraftayım.
0
lovemyself
(20.06.08)
Tatlandırıcılar genellikle "fenilalanin" içeriyorlar ve fenilalanin de öyle çok normal bir madde değil. Fazla kullanımı zekâ geriliği ve beyinde hasara neden oluyor. Başlıkta yeteri kadar bilgi var zaten. Bu yüzden mesela coca cola zero, diet içeçecekler, light içkiler vs. kullanmayın.
0
nuage
(20.06.08)
(6)

platformlu ayakkabı

blackbasat
efendim boyumun kısa olmasından kelli bilimum konserde hiçbir şey göremiyorum. acaba diyorum şu hani avrupa yakası'nın bi bölümünde burhan altıntop da giymişti platformlu ayakkabı giysem nası olur boyu yükseltme amaçlı. ama nerde bulunur acaba? bi de zorlaştırır mı hareket etmeyi konser ortamında?
efendim boyumun kısa olmasından kelli bilimum konserde hiçbir şey göremiyorum. acaba diyorum şu hani avrupa yakası'nın bi bölümünde burhan altıntop da giymişti platformlu ayakkabı giysem nası olur boyu yükseltme amaçlı. ama nerde bulunur acaba? bi de zorlaştırır mı hareket etmeyi konser ortamında?
0
blackbasat
(19.06.08)
ner'den bulunur hiç fikrim yok ama mazallah pogonun ortasında kalırsan hiç hoş olmayabilir, bi' konser izleyeyim derken sonrakilere hiç izleyemez hale sokar çılgın gençlik mazallah :p
0
supercalifragilisticexpialidocious
(19.06.08)
ebay de bi ara ayakkabının içine koyulan birşey görmüştüm.
0
babatema
(20.06.08)
alışkın değilsen bilek burkması yapar, hem de çok fena. gündelik hayatta topuklu ayakkabı giysen bile, o ayakkabı için günlerce alıştırma yapman, dışarda dolaşman lazım.
hele ki konser ortamında hiç rahat edemezsin. rüyada yürümek gibi bi şey. demedi deme.
0
lovemyself
(20.06.08)
yok topuklu falan giymedim erkek cinsinden bi insanım da alışmak için biraz giyerim sorun değil. nerden bulabileceğimi biliyo musun?
0
🌸blackbasat
(20.06.08)
direk düşer bileğini kırarsın..
izmirde kemeraltı taraflarında vardır..
istanbulu bilmiyorum ayakkkabıcıalr ne tarafta? kundura tarzları
zeytinburnu tarafında mıydı sultanahmet civarı mıydı_?
ortopedicilerde bilebilir belki
0
demlikposet
(20.06.08)
pardon, erkek cinsinden olduğunuzu bilmemişim doğal olarak.
erkeksen hiç giyme kardeşim. bak uyarayım. düşersin, rezil olursun. (platformlu ayakkabı giyen erkek neden rezil olur bilemem ama) yürümesi ne kadar zor biliyor musun onlarla. bir de şu var, en çok 10cm fark eder. misal, 1.60 boyundaysanız 1.70 olursunuz. ya da 8 cm bilemicem. o da bi işe yaramaz.

neyse, akıl verme kısmını geçersek, izmir de kemeraltında arayıp da bulamayacağın şey yok. istanbul dersen de, herhangi bir ayakkabı pasajına git. illaki vardır ya da nerede satıldığını biliyorlardır.
0
lovemyself
(20.06.08)
(1)

Fransa içi yolculuk

there is nothing left for me
Önümüzdeki ay: Lyon -> MarsilyaMarsilya -> Parisyolculuğu yapacağız bir arkadaşımla. 1) Otobüsle kaç saat sürer yolculuklar?2) Tren ile kaç saat sürer?3) Otobüs, tren hattı fiyatları nasıldır, nerden öğrenebilirim?
Önümüzdeki ay:

Lyon -> Marsilya
Marsilya -> Paris

yolculuğu yapacağız bir arkadaşımla.

1) Otobüsle kaç saat sürer yolculuklar?
2) Tren ile kaç saat sürer?
3) Otobüs, tren hattı fiyatları nasıldır, nerden öğrenebilirim?
0
there is nothing left for me
(17.06.08)
tren otobüsten daha pahalı. en çok tercih edilen vesait çünkü. araba kiralasan daha ucuza olur, o derece. bi de şu var, trenin sınıf tercihine aldanma, en alt sınıftan al bileti. parası daha fazlaysa daha iyidir diye bi şey yok çünkü. fransız dediğin sessiz, gunduk adamlar zaten. gunduk ne demek bilmiyorum.
0
lovemyself
(18.06.08)
(2)

ney çalgısı hakkında

clones
bildiğiniz ney öğretme amacı taşıyan iyi bir site var mıdır? Kursa gitmeden bu olmaz demeyin? Çünkü para yok. Ama derseniz bedava kurs var koşa koşa giderim, malum para yok.(istabul içinde tabiki)
bildiğiniz ney öğretme amacı taşıyan iyi bir site var mıdır? Kursa gitmeden bu olmaz demeyin? Çünkü para yok. Ama derseniz bedava kurs var koşa koşa giderim, malum para yok.(istabul içinde tabiki)
0
clones
(14.06.08)
www.neyzen.com var baya güzel bir site.
0
foca fatihi
(14.06.08)
neyi, çalan birisini taklid etmeden öğrenemezsin kardeş. org öğrenilir, gitar bile öğrenilir ama ney olmaz. sesi çıkarabilmek için kırkta biri bile değil çünkü.
ama istanbul da halk eğitim merkezleri var. oradan öğrendi bir çok arkadaşım. hem ücretsiz, hem dersler sürekli. yaz programları vardır, git yazıl derim ben şahsen.
0
lovemyself
(14.06.08)
(6)

ney alma rehberi

demlikposet
nedir bu ney?nerden alınır?Kaça alınır kimisi diyor ki önce sopa gibi bişeyle başlıyorlar mış flnvar mı ney üfleyen araamızdaizmirdeyim, yakışıklıyım, hediye edicem
nedir bu ney?
nerden alınır?
Kaça alınır kimisi diyor ki önce sopa gibi bişeyle başlıyorlar mış fln

var mı ney üfleyen araamızda
izmirdeyim, yakışıklıyım, hediye edicem
0
demlikposet
(14.06.08)
soyle bir sey var,
(git: 28147)
0
cisimi yapiyom popom kuru kaliyo
(14.06.08)
yok sopa gibi bişeyle degilde bildigin pimaş boruyla başlanıyo olaya.ögrenci neyi olarak da satılıyo kız neyi asıl adıda 20ytl ye almıştım ben kıvılcım müzikten(tabi ben ankaradayım oarayı bilemiycem) 7ytl ye de kılıfı satılıyodu...ama tabi ben plastik almam karizmam olsun dersen 120ytl diye hatırlıyorum kamış neyi....
0
elanesse
(14.06.08)
öncelikle tek başına almanız zor olur, zira alet üreticiden akortlu gelir ve kontrol edilmesi gerekir,ikincisi de baş parmak yeri açılır üfleyecek kişinin parmağına,ve üfleme yönüne göre. yok oyuncak olsun diyosanız müzik aleti satan yerlerde bildiğin plastik :) neyler var,ney denirse onlara.
0
kanuniye
(14.06.08)
geniş olmasa da, sağlam aktarayım;
ney dediğiniz 50 liraya da satılır, 300 e de. ama 50likler ney değildir, düdüktür. ney görünümlü düdüktür, evet. alınması tamamen para kaybıdır.

ney, iki-üç sene içerisinde ilk zamanlardaki şevkini kaybeden bir alet. şevk derken? eskiyor yani. o yüzden, neye başlayan arkadaşlara ortalama 150 ytl liklerden tavsiye ediyoruz (bunu kabaca söyledim gidip de 50liği 150 ye almayın yani) iki sene içerisinde iyice piştiniz ve oldunuz diyelim, o zaman hala hevesli iseniz, gidip profesyonel bir ney alıyorsunuz. o 250-300 ytl den başlar. aşağısı kurtarmaz.

gerçek anlamda, mükemmel kalitede ney yapan Konya dolaylarında bir usta biliyorum. her satılan pahalı ney de iyi kalite demek değildir. ustasına sormalı.
bir de, kız neyi alınır tabi. süpürde falan sonra, olaya iyice kendini kaptırırsanız gerekir. kız neyi standart sestir çünkü. diğer neyler daha ince-daha farklı ses çıkarırlar.

izmirde olmanız ve yakışıklı olmanız kafi bu arada. hediye istemez :) ama merak ediyor insan tabi. önce ney nedir, nerden alınır dedikten sonra, hediye edecek neyi nerden buluyonuz falan diye merak geliyor..
0
lovemyself
(14.06.08)
ben zamaninda mansur almistim 250 dolara, o zamanlarda duzgun kurs bulamadim. mansur duruyor hala, taa konyalardan gelmisti bir de. peeh peeeh! bu arada neden kizdan supurdeye gecilsin ki? sonucta supurde kizdan kisa degil mi?
0
egotm
(14.06.08)
hemen belirteyim, kızdan süpürdeye geçilme gibi bir durum yok. kız neyi, en klasik sestir. her şeyi çalarsınız. süpürde daha tizdir, bilmemne daha tozdur, kozdur.. yani ses farkı var arada.

zaten işte ilerleyince kız neyi bırakılıp başka neye geçilmiyor. kız neyinin yanında başka seslere de ihtiyaç duyuyor çalan, diğer neyleri de alıyor isterse. notaları öğrendikten sonra, ara sesleri de çalmak gibin. ya da bu örnek tam olmadı gibi, bilmiyorum.
0
lovemyself
(14.06.08)
(7)

filmin özetini verdim, adı lazım

lovemyself
efem, daha önce de yazmıştım, şimdi eklemeli olarak, ayrıntılı yazıyorum özeti. efendim, sonsuz beyazlıkta bir oda düşünün. burada bilim adamları bir insan yaratıyorlar. ama yamalı bohça misali, birazı zenciden, birazı kızıl, birazı sarışın bir adam yapıyorlar. değişik ırklardan ve cinsiyetsiz bi şe
efem, daha önce de yazmıştım, şimdi eklemeli olarak, ayrıntılı yazıyorum özeti. efendim, sonsuz beyazlıkta bir oda düşünün. burada bilim adamları bir insan yaratıyorlar. ama yamalı bohça misali, birazı zenciden, birazı kızıl, birazı sarışın bir adam yapıyorlar. değişik ırklardan ve cinsiyetsiz bi şey yani. bu kişi de sadece bilimadamlarını ve psiyatristini tanıyor tabi. dünyayı hiç bilmiyor falan. sonra bir gün bu odadan kaçıyor.

eski bir film, çocukluk anılarını hesaba katmak lazım. the ısland ya da thx 1138 değil. daha eski bir filmdi kendisi.

saygılarla..
0
lovemyself
(13.06.08)
firankestayn olmasın
0
desdinova
(13.06.08)
yok değil ya. o da değil :(
0
🌸lovemyself
(13.06.08)
The Bourne serisi... The Bourne Identity. 2002 yapimi.

www.imdb.com
0
trimpot
(13.06.08)
Island of Lost Souls
www.imdb.com bu olması lazım yok yani başkası
0
radikalherif
(13.06.08)
yok, aslında ada da, adadan kurtulma hikayesi de yok.
frankestayn usulü bi şey benim sorduğum. çeşitli ırkları birleştirip bir insan yapılıyor. yama bi bi şey düşünün, bir kısmı zenci, elleri sarı, bi tarafı kızıl biri. cinsiyet falan yok. sadece bilimadamlarını ve psikiyatrı falan biliyor. beyaz bir odadalar bunlar. elemanı sıfırdan, çeşitleme olarak yaratmışlar. derken bu cinsiyetsiz eleman bir gün kaçıyor bu odadan. yaratık falan değil, bildiğin insan bu.

cevaplara çok teşekkürler. radikal, ayrıca teşekkürler ısrarlı tahminlere ama o diil ya. of hüzünlendim bulamayınca :(
0
🌸lovemyself
(13.06.08)
biraz daha bilgiyle bulunur ama
0
radikalherif
(14.06.08)
sadece adada geçmediğini ve yaratılan kişinin bilimadamına aşık olmadığını biliyoruz net olarak.
:(
0
🌸lovemyself
(14.06.08)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.