bende de aşırı yavaş. gün içinde bir nebze daha iyiydi ama şimdi iyice yavaş açılıyor sayfalar.

az önce "server too busy" hatası aldım. maçtan olsa gerek.

sozluk ahalisinin 3\4u online oldugu icin olabilir

server busy yazisini bugun cok defa aldim.
diyebilirim ki tum sene boyunca en zor sozluk takip ettigim gun idi.

opera nispeten daha iyi sonuc verdi explorer'dan ama, tesaduf mu bilmem.

bence öss'den değil de türkiye'nin galibiyetinden dolayı böyle.

yavaşlık herkeste var da...olan biten butonu da çalışmıyor sanırım.

kan aranıyor duyuruları açıksa olay'a tıkladığınızda sıvayabiliyor genelde. (alakalı mı bilemedim ama)

www.howtogeek.com

terkos tabi ki.

gencturkcell kampanyasi hala var mi bilmiyorum.
ben 6 tane tisort aldim collezionedan, 6si da birbirinden guzel resimli yazili renkli vs..

70 milyona yakin tutmustu, o indirim ile 52 ytl mi ne vermistim.

merter, ötesi yok aklına gelecek her markanın modellerini bulabilirsiniz. ayrıca çok değişik modellerde var. 50 liraya 2 yıllık oeh işte.

eet kesinlikle merterde bulabilirsin. Merterden gungorene dogru cik zilyon tane magaza war

olivium. 2 gün önce kardeşim maviden 5-6 tane tişört aldı, bence gayet güzeller de, kampanya varmış tanesi 10a geldi. levista falan da indirim vardı ama mavideki kadar ucuz değildi, ha bir de littlebig'de de güzel şeyler vardı.

olivium mavi jeans ın bu sene t shirt kampanyası tanesi 9.99 ve iki alana üçüncüsü bedava. dolayısı ile toplu bir alımda 60 ytl ye 9 tane mavi jeans t-shirt eder (:
hem eskimez,renk atmaz,kaliteli vs

merter tabiki :)çeşit çeşit 10-20 tane alabilirsin
beyoğlu iş merkezinden 5 e ucuza kapattığımı zannettiğim tişortu 2 milyona görünce şaşırmıştım :)

terkos'tan t-shirt almaktan bıktım, merter'e yöneleyim o halde. merter-güngören arasındaki mağazalara mı bakmam lazım nedir? hayatımda hiç merter'e gitmemiş adamım.

merter'e git, sokaklarda bile giysi satıldığını göreceksin.

tee-shirt :)

(bkz: trinity) 2 istediğinde var ama bılmıyorum uyarmı sana

edit: trinityy olabilir (bkz: sessiz harfi ciftledim marka oldu)

tabiki parteè
kendim de kullanırım

ikisi birden olsun mesela:
trusty (guvenilir manasinda. t-rusty yazip asi bir karakter de katabilirsiniz markaya. trusty olarak da bilincaltina isler.),
tufty (puskul demek sanirim. bunda da tuf, tough ile sesdes oldugundan saglam marka izlenimi yaratilabilinir.),
tasty (bu da cinsel cagrisimli. bayanlar tercih edebilir.)

bir de neden ingilizce? pazar Turkiye mi yurtdisi mi?

yurt dışı, o yüzden ingilizce. verilen cevaplar için teşekkür ederim ama biraz daha örneğe ihtiyacım var lütfen.

tweeeeeeety

(bkz: tatty)
(bkz: temerity)
(bkz: thirty)
(bkz: travesty)
(bkz: treaty)
(bkz: twenty)

mematee süper olur bence..

şaka bir yana

"eternity, serenity, infinity vs." - sürreal bir marka imajı için birebir isimler.
"identity" - daha böyle gençlere yönelik "kimliğini oluştur, sen kimsin" tandanslı, parmak izi logolu bir imaj.
"celebrity" - mtv gençliğini hedef alan bir isim.
"dirty" - kışkırtıcı bir imaj.
"qwerty" - en çok bunu tuttum, süper bir teknolojik imaj.

aklıma ilk gelenler bunnar...

tutti-frutti :D

tatty
tenacity
testy
totality
twisty
twitty
talenty
tarty
taunty
tenty
texty
tighty
titty
tutty
touty
treaty
trotty
trouty

frosty
hotty **
crusty
ability
activity
agouty (çok severim ben bu hayvanı) :D **
almighty **
amenity
amity
animality :)
anti-city **
arty (gösterişli)
azerty
banty
batty
bawty
beaty
beauty **
benty
bepity
betty
bigitty
bitty
blasty
blotty
booty
busty
butty
calamity
canty
catty
celebrity **
chanty
charity
chatty
chesty
chitty
chocolatty
chupatty
city
clarity
clifty
clotty
crusty
culty
cushty
cutty
deity
dakoity
dickty
dirty
ditty
dotty
drifty
duality
empty
enmity
entity
equality **
eternity
fainty
felicity
fidelity
flirty **
fusty
gravity
hearty **
hefty
insanity
jaunty
jetty
jococity
jolty
kitty
lenity
levity
liberty **
majesty
megacity
mighty
modernity
musty
naughty
nicety
opacity
penalty
polity
pretty
purity
quality **
qwerty

devam edecem sonra...

"teesy" fonetik ve tipografik olarak uygulanabilir bir marka olabilir. tease kelimesine benzerlik gösteriyor ve muzip, kışkırtıcı manalarına geliyor.

Uğraştım o kadar, insan bir teşekkür eder, yazık insanlara yaranamıyorsun

T-T. titty babında. iddialı olur. fcuk var, titty neden olmasın. hem smiley olarak logo da olur.

tam yirtilmadiysa bir sey olmaz anlayisla karsilar.
hatta tam yirtik olsa bile izah edersiniz demin yirtildi dersiniz falan.
sıkıntı etmeyin.

bende inönüdeki türkiye maçında stada girmek için sıra beklerken yanlışlıkla tamamen yırttım o görevli tarafından yırtılacak yeri. iki tarafındada seri numarası olduğu için sorun çıkmaz diye düşündüm öyle oldu. sorun çıkmadan girdim stada gerçi biletçi iki tarafın seri numaralarını kontrol etmeden geçirdi beni. senin için de bir sorun çıkmaması lazım zaten seninki tam yırtılmamış. rahat ol bence. olmadı biletixi ara sor.

sana tek önerim kesinlikle relax olman.çünkü görevli durduk yere çamurlaşabilir bi anda. o yüzden anlatırken çok fazla eğilip bükülme. unutma; sen ne kadar rahat olursan, o kadar kolay atlatırsın. bakışlarınla "ne var ki; aynı biletten 80 tane daha alırım istesem" imajı uyandırırsan, barkodunu bile kontrol etmeden geçirir seni.

karuko deneyebilirsin
(bkz: karuko)

akıl oyunları yayınları var aylık. kare karalamacasını alıyorum ben, sudoku reklamları da oluyor hep arka kapağında. kare karalamacası süper, sudokusunu bilmem :) (d&r'da buluyorum ben genelde)

dostum
internette ücretsiz simple sudoku diye bir uygulama var.
kesinlikle sudoku'da en ileri seviye kullanıcılara dahi hitap edebiliyor ve bir çok özelliği mevcut. hem geliştirmek için hem normal kullanım için deneyebilirsin.

tuvalet kağıtları var öyle, galiba iwantoneofthese.com'da (those da olabilir emin değilim)

kitapevlerinde (kabalci, vs..) sudoku kitaplari var cesit cesit.
bir de gazete satan bufelerde belli haftalarda cikiyor. sudoku 1, 2, 3, vs. diye gidiyor.. ama kolaydi hatirladigim.

üzülerek soylemeliyim ki kedi ve köpeklerde bu hastalık atlatılamıyor. %100 e cok yakın bir ihtimal kaybedersiniz kendinizi hazırlamalısınız. bir mucize olur da kurtulursa buraya da yazın sevinelim. üzüldüm gercekten. genelde pet shoptan alınan hayvanlarda oluyor bu genclik hastalığı denen şey ve malesef ölümcül.

muhtemelen gormussunuzdur ama baya sey yazmislar bu konuda
(bkz: genclik hastaligi)

ve

www.evcilkutuphane.com

veteriner.net

kiyamam hasta kopeklere yahu

öncelikle çok geçmiş olsun, bir köpek sahibi olarak şu an yaşadığınız boktan duyguyu az çok tahmin edebiliyorum, bol sabırlar.

çok iyiye şartlamayın kendinizi. gençlik hastalığı olup kurtulan köpek tabiki var, bunun örnekleri var, ancak bunlar bile gelecek hayatlarında ağır travmalar altında kalabiliyor veya sürekli nükseden hastalıkları, zayıf bağışıklık sistemi gibi şeylerle boğuşuyor ve 12-13 senelik ömrünü malesef genç yaşta kaybediyor.

her şeyin bir bedeli ve büyük bir sorumluluğu var, köpek sahibi olmanında. belki bana tepki vereceksiniz, belki pek çok kişi küfürü basacak ama, köpeğiniz gerçekten gençlik hastalığına yakalanmışsa, veterinere rica edin, köpeğinizi uyutsun. bu ona yapacağınız en büyük iyilik olacaktır.

webarsiv.hurriyet.com.tr

teşekürler anlamadığım konu camiler devlete bağlı değil mi ?

Ben bu soruyu görünce cevap yazacaktım ancak soru olarak değil de duyuru gibi bir şekilde açılmıştı. Cevap yazılamıyordu. Şimdi düzeltilmiş sanırım.

Benim düşündüğüm şu şekilde: Kiliseler sahiplenilmiş yerler. Yani sizin de dediğiniz gibi "Ermeni Kilisesi" ya da ne bileyim "Rum Patrikhanesi" gibi isimlerle bitiyorlar hep. Hiç bir cami için "Türk Camisi" ya da "Alman Camisi" dendiğini duydunuz mu? Yok! Sebep de bence bundan ibaret. Her ülkenin kilisesi millileştirilmiş durumda. Kendilerine ait görüyorlar kiliseleri. İşte orada da burası Türkiye'ye ait. Buradasınız ama, Türk bayrağı olacak gibi bir mantık var. Çok saçma bir çıkarım oldu ama, ben böyle düşünüyorum. İyi günler.

şimdi bile ne vakit yeni bir cami yapılsa, fetih kafasından kurtulamadıklarından mıdır nedir bilmem, minaresine türk bayrağı asarlar ,bayrak bir kaç gün kalır orada. hatta pendik'te bir minareyi onardıktan sonra yine bayrak astıklarını görmüştüm. Bu ve merak ttiğiniz sorunun cevabı bence, fetih yapmak, ele geçirmek gibi "fetiş" türünden olgulara sahibiz, kiliselerde dalgalanan türk bayrağı, "devlet her an sizin tepenizde, sizi izliyor, ve sizin efendiniz; bir yanlışınızda oyarız" imajını veriyor, ibadetini yapmaya giden adam, tanrı ile başbaşa kalmaya gittiğinde bile "devletin himayesini" hissediyor. bize yakışan asil bir davranış, pek hoş, pek manalı.

trt'de duydukların muhtemelen gheorghe zamfir'in müzikleridir. ordan başlayabilirsin.

benim discmanim icin aldigim ilk deneme cd si tamamen pan flut parcalarindan olusmaktaydi. bulursam onu hepsini mp3 yapip size settircem bu aksam.

arc de triomphe e bir ugrarsiniz.
eyfel kulesinin ilerisinde cimlere uzanabilirsiniz.
champs elysees de yuruyus yapabilir, dukkanlari gezebilir (disney shop mesela) ve cafelerde oturabilirsiniz.

champs elysees meydanı kesinlikle

sightseeing tour en mantıklısı sanırım. şurada çeşitli alternatifler var, ilk seçenek iyi gibi, 2 saat sürüyor: www.pariserve.com

montmartre'a çıkıp bir kadeh şarap için, kahve de olabilir:) ya da sadece sacre coeur'un merdivenlerinde oturabilirsiniz, manzara çok güzel.

ben soyle dusunuyorum..

konu bence birilerine dayatma ile bir seyleri dinletmek degil de, bunlari dinlememis/bu muziklerden-yapitlardan haberi olmayan insanlara buna sunmak-ulastirmak olmali.

konuyu sozlukle de bagdastirarak seyi anlatiyim mesela.
eksi sozluk malazgirt te zirvesi yapmistik bir sure once. ordaki ufak cocuklara herkes kendi meslegi ile ilgili sunumlar yapmislardi. ben de haliyle klasik muzikle alakali bir sey yapmis ve cocuklara butun orkestra enstrumanlarini tanitmaya calismistim.
bir cogu piyano ve gitar haricindeki enstrumanlari (hadi zorlarsak keman i da bilenler vardi) bilmiyorlardi. ilk defa o videolar sayesinde seslerini duydular... cok begendikleri oldu.. cok da imrendiler..

"dagdaki cobana dinletme" benzetmesini tahminimce "genis kitlelere bu sanati onlara ulastirmak, sunmak" anlaminda yapmistir. bogazina sarilip "dinle, dinledikce begeneceksin" anlaminda degildir..


---

klasik eserlerin (hele ki onemli bestecilerin eserlerinde) bestecilerinin dehasini anlamak icin acikcasi biraz teknige de dalmak gerekiyor. benim kafamdaki okula girmeden onceki "bach anlayisim" ile okulda aldigim form analizi vs. gibi bir cok dersten sonraki anlayisim gercekten cok farkli.

bir kere bu bestecilerin yasadigi yillardaki sartlari ve kisa yasam surelerini dusunmek lazim. eserlerdeki armonik zenginligin guzelligini, kuruluslarindaki matematiksel buyuleyiciligi farketmek lazim.
mesela az cok nota bilen birisi eger beethoven senfonilerden (mesela 7, 9..) bir tanesinin nota partisyonunu alip ordan takip ederek dinlerse, gercekten gozlerine inanamayacaktir.


sorulara gelirsek tek tek,

* bir insan klasik muzik dinlese ne olur, dinlemese ne olur?
- en basit anlatimla, "yasamaya devam eder". ama muzikal anlamda belki de sirf klasik muzik onyargisi sebebiyle kacirdigi seyler olur ve bu farkindaliksizlikla devam eder.

* klasik muzik dinleyen insanla dinlemeyen insan arasinda ne gibi farklar oluyor?
- herhangi bir pop parcasina, rock parcasina vs.. sadece sozleri veya sadece size melodisinin hissettirdigi sey ile yetinmemis oluyorsunuz. ton gecisleri, altyapisinin nasil oldugu, akorlarin kurulumu, hangi enstrumanlarin hangi anlarda one ciktigi, sozlerle muzik uyumu (prozodi) ve daha bir cok seyi dusunerek onlari degerlendirirler..

* insanlar neden dinledikce sevsinler?
- herkes dinledikce sevecek diye bir sey elbet yok. ama klasik muzigi dinlemeyi aliskanlik haline getirmis (ve tabii dinlerken zevk almaya baslamis) birisinin muzikal anlamda ufkunun genisleyecegi bir gercek.

* insanlar klasik muzik sevmek zorunda mi?
degil..

edit: bu cevap genel klasik muzik severleri baglamaz elbet. benim gorusumdur salt.

dünyanın n tane ülkesinden çoluk çocuk toplayıp neden türkçe yarıştırması yaptırılıyorsa ondan

klasik müzik dinleyebilmek (hakkıyla), belli bir kültür, bir birikim gerektirir. bu diğer tüm gerçek müzik türleri için de geçerli. hattâ bu konuda bir araştırma vardı, ama hayatta bulamam şimdi. kültür arttıkça çok seslilik artıyordu. her neyse.

ama bizim devlet adamlarımız cumhuriyet döneminden beri bu korelasyonu yanlış anlayagelmişler. sanmışlar ki klasik müzik dinlerlerse seviye atlarlar. oysa hayır, seviye atlarlarsa klasik müzik dinleyebilirler. bir insana bir şeyi sevdiremezsin, ancak o şeyi sevmesi için uygun ortamı oluşturabilirsin.

şevket uğurluer'i kesinlikle tanımıyorum, mahsus da bakmıyorum sözlük'teki başlığına, ama yanlış konuşmuş, cahillik etmiş. olur böyle cahillikler.

efendim mesele matthew arnold a ve dahi sonra frankfurt okuluna kadar gider. sen de kültürel elitizm ben diyeyim oryantalist neoklassizm. o derece yani.

bir deli kuyuya taş atmış elli akıllı çıkaramamış diyorum.

entry'nin 1 tane "cok kotu" almasi yazarin en begenilen entry'leri listesinden du$mesini sagliyor. tekrar cikabiliyor tabi de zor oluyor artik.

benim tahminimce, yazarin infosundaki en begenilen entrylerindeki guzel entryler, zaman icerisinde cok fazla sukela almislardir, dolayisiyla gecen haftanin begenilenlerine giren entryden daha cok sukelasi vardir o entrylerin.

gecen haftanin en begenilen entrysi ise, o hafta cok oy almistir sadece.

bu demek degildir ki gelecek gunlerde o listeye girmesin bu..

bakalim dogru cikcak mi tahminim : )

geçen haftanın en beğenilen entryleri, son 1 hafta içinde girilmiş entrylerdir(yani eski bir entry son bir haftada çok oylanmışsa o listeye girmez), yazarın en beğenilen ilk 10 entrysi ise haftaların, belki ayların, belki de yılların oylarını taşıyordur üzerinde, ve toplamda, son bir haftada oylanmış entryden daha fazla şukela almış olabilir, gayet normaldir.

günümüzde genelde geçen haftanın en beğenilenlerine giren entryler yazarın da en beğenilen entryleri arasına girmektedir (çok eski bir yazar değilse) sebebi popüler başlıkların çoğalması, popülasyonun artması.. ancak bir takım kişiler "bu mu lan en beğenilen geçen haftanın entrysi" gibi düşüncelerle o entryi çok kötü bombardımanına tutmakta ve entry'nin yolculuğu kimi zaman zamanının ötesindeye kadar varmaktadır. ben bir kere öyle olan entry görmüştüm galiba.

haftanin en begenilen entryleri sadece en cok sukela almis entrylerdir. eger sukela kadar cok kotu almissa o entry (yani normalde sukela entry olarak kabul gormez bu durumda o entry, bir entrynin "guzelinden olsun" aramasinda gorunmesi icin sukela ve cok kotu farkinin en az 2 olmasi gerek) yine haftanin en begenilenlerine girer cok sukela almis oldugu icin ama ayni adette cok kotu almis oldugundan senin en begenilenlerine girmez. ben bi kere en begenilenlere girdim, hemen ertesi gun karmami dusurdu len o entry. iki kisiden 10ar kere sukela almis ama 10 yazardan birer cok kotu almis bir entry, hala guzelinden olsunda gorunmesine ragmen (cok kotu sukela farki 2den fazla oldugu icin) begenmeyen yazar sayisi begenen yazar sayisindan fazla oldugundan karmaya eksi yonde etki eder.

"iki kişiden 10'ar kere şukela almış" demişsiniz, sadece son verilen oy bir kere sayılıyor benim bildiğim.

eğer istanbuldaysan eminönüne ( yer altı çarşısında )git kumandanın aynısından ve hiç kullanılmamış olarak bulabilirsin ve max 10 ytl filandır.

universallarin 5 ytl olani ve 10 ytl olani var.
10lugu oneriyo satici, boyle uzay mekigi gibi bisi. ben vermek istemedim 5ligi aldim gayet de mutluyum calisiyo kodlari dogru girdiginde. koyu renkte ince.

ama yine de eminonunde veya aksarayda rahatlikla tv nin kendi kumandasini bulursunuz.

kumandayı aç, içindeki plastik tuş takımını kaldır ve altındaki devrede tuşların yerlerini kolonya veya alkolle sil. geçici bir çözüm olur sizin için.

bir kumanda satıyorlar televizyonu kapatana kadar kumandanın kapatma tuşuna öğrenme modunda basıyorsunuz ve kapattığı an elinizi çekiyorsunuz böylece kumanda o kodda duruyo ondan sonra da ona göre yönetiyor ve 10ytlden ucuz birşey olduğunu zannediyorum.bulursanız o da işinizi görür.

emülatör nedir

callus

callus'ta network ayarlarında bunun bir tane barı var.
hatta dur bakayım.
baktım. Net -> Settings'de Latency bari var, onu haliyle minimuma getireceksiniz.
Tabi ne kadar minimum olursa olsun, yarim saniye olmasa da bir miktar lag olacaktir.
ps: ben de oynamak istiom, soyle elime verip de emekli edebilen olmadi hic.
riza vardi mahallede o biraz iyiydi o kadar.

bir ara deneyebiliriz. hem lag olayini denemis oluruz, eger lag tamamen cozulurse de aduketi guclu olan kazanir.

matlab ne varsa okur, ne varsa döker

internet explorer ile ahanda böyle gözüküyor. malum bana tamamı lazım. :(

matlab'ı da bi bulabilsem :(

img123.imageshack.us

eger hala cozulemediyse bence bir tek yol kaliyor.
en acilmayan fotografi yukleyin zip dosyasi olarak rapid e falan.
biz deneyelim, basarirsak da hepsini tekrar farkli kaydedip yollayalim size. ya da program ismi verelim.

ülke genelinde belli evlere reyting cihazı yerleştirilmiş, veriler öyle hesaplanıyor diye biliyorum ben.

(bkz: peoplemeter)
ikinci entry oncelikle.

yukarıdaki entry'de de anlatmışlar ancak nüfusu 20.000'i geçen yerleşim birimlerinde bulunan evlere takılan bir cihaz yardımıyla ölçümleme yapılır. dolayısıyla köyler, vs bugüne kadar hiç hesaplara dahil edilmemiştir.

bir entry'mde rating ve share ile ilgili ayrıntılı bilgi vermiştim, ona da bakabilirsiniz.

(bkz: rating/@actionary)

dürüstce söylemek gerekirse, bir seyi yararlidir diye yemek kendi yemek zevkime saygisizlik olur.

bir oturusta yeri geldigin de sirf damak zevki ugruna 1 kilo brokoli de yedigim günler oldu. tamamen damak zevki ile alakalidir. kendi damak zevkinizi bilmeden benim önerebilecegim tarzlar pek yararsiz olabilir. ancak ben bir cok ot ve sebzeyi haslayip zeytinyagli limonlu yerim. bu benim damak zevkimdir. ha mevzu sade brokoli olunca kremalisida güzel olabilir. tamamen sahsi damak zevkine bagli bir durum. sebzeli türlü de kullanilir. baligin oldugu sofralara da pek yakisir.

hic bir sekilde tadi begenmiyorsaniz zorlamayin bence.

kimi tanidiklarim limonsuz veya yogurtsuz yiyemiyor.

siz de yogurtla veya limonla denediniz mi?

brokoli makul ölçülerde parçalanır, iyice yıkanır, teflon tencerede dibine az su konur, kapağı kapalı olarak olabildiğince kısık ateşte yiyicinin keyfine göre pişirilir. daha sonra zeytinyağı+bol limon+az tuz karışımı üzerinde dökülür, buzdolabında soğuması beklenir, etin yanında süper olur. en bilinen tarifi ve en güzel hali budur.
afiyet olsun.

orijinal tadı acı, ekşi falan değildir ki. bildiğin tatsızdır. siz limonlusunu yemişiniz. ekşi sevmiyorsanız limon koymadan sarımsağı ezip zeytinyağıyla karıştırarak üstüne dökebilirsiniz. veya sarımsaklı yoğurtla.

arkadaşım limon+mayonez döküp yiyor, ne kadar yararlı tartışılır ama sebze yemeyen ben bile yiyebildim bu şekilde.

haşlandıktan sonra zeytinyağ-limon sosu dökmek damak tadınıza uymuyorsa aynı sosu bir de sarımsaklı deneyin. sarımsağı iyice ezip karıştırın sosa. hatta vakit varsa sosu önceden hazırlayıp bekletin ki, lezzeti iyice geçsin. az karabiber de severim bu karışımda ama herkese göre değil. onu sonradan deneyin bence. yine olmazsa içindeki faydalı madde her ne ise başka hangi besinlerde var, onu öğrenmek lazım

surekli atlanilan onemli bir nokta var.. limon, zeytinyagi bolca ve bir miktar da tuz ile dadindan yenmez fakat haslanma islemi bittikten sonra <u>sogumasi</u> hatta mumkunse dolapta bekletilmesi gerek. sicak ya da ilik halde ayni tadi vermez.

bir de arkadasim israrla cig halde yemeye bayiliyor.. yukarida bahsettigim sekilde tonlarca tuketebildigim icin denemedim sahsen.

eğer hardal seviyorsanız, akışkan kıvama getirdiğiniz yoğurdun içine zevkinize göre hardal karıştırıp yiyebilirsiniz. veya çedar peyniri seviyorsanız yapacağınız akışkan beşamel sos daha ocakta sıcakken içine istediğiniz kadar çedar peyniri atarak değişik bir sos yapabilirsiniz.

yıkayıp, çiçeklerine ayırıp, mikrodalgada cama kaseye koyun, azıcık su çok az ama, birkaç çentik tereyağ, tuz, az karabiber, birkaç damla limon. ağzını streçle kaplayıp, en yüksekte, 3.5 dakika..streç filmi sökerken elinizi buharla yakmayın.

mis..

ben ki nefret ederdim, böyle sevdim..böyle fındığımsı bir aroması oluyor. ayrıca yeşili de cıvıl cıvıl kalıyor, pörsümüyor su çekmiyor haşlandığı zamanlardaki gibi..

zeytinyagı, pulbiber, limon, dövülmüs sarmısak karıştırıp sos yapın. düdüklü tencerede buhar cıktıktan sonra 3-4 dakka hasladıgınız brokolinin üstüne tökün.
yogurt da alın 2 kaşık. afiyetlen yiyin.

kremalı corbasını yapın. internette muhtelif tariflerini bulabilirsinz. o kadar lezzetli olacak ki brokoli oldugunu anlamayacaksınız bile.

nar ekşisi falan da tatlandırabilir. limonlu, seytinyağlı sosun üstüne nar ekşisi, erik ekişisi falan dökün..

yemek zorunda değilsiniz.. sadece balık yiyerek hayatını geçiren eskimolar var. yeme alışkanlığı genlerimize etki etmiş bir durumdur diğer arkadaşların dediği gibi içindeki maddeleri kendi çevremizdeki başka sevdiğimiz yiyeceklerden de elde edebiliriz. buradan faydalanabilirsiniz:

tr.wikipedia.org

onun dışında tadını sevdiğin birkaç sebzeyle beraber haşlayıp mikserden geçirip sebze püresi haline getirebilirsin etlerin yanında garnitür olarak kullanabilirsin. bu arada mesaja siz diye başlayıp sen diye bitirerek kendi kendime samimi oldum tebrikler..

uyar mi bilemedim ama klasik olarak,
whitesnake - here i go again

alkaline trio - jaked on green beers

veya bir çok alkaline trio şarkısı

üstatlardan gelsin; pink floyd- goodbye blue sky

"look mummy, there's an aeroplane up in the sky"
did you see the frightened ones?
did you hear the falling bombs?
did you ever wonder why we had to run for shelter when the
promise of a brave new world unfurled beneath a clear blue
sky?
did you see the frightened ones?
did you hear the falling bombs?
the flames are all gone, but the pain lingers on.
goodbye, blue sky
goodbye, blue sky.
goodbye.
goodbye.
goodbye.

@zakk
bende var here i go again.. simdi tekrar dinledim.. pek oraya uygun degil acikcasi.. hem anlam olarak bir vedadan ziyade yeni bir baslangictan bahsedio hem de here i go diye baslayan hareketli yerler goruntuye uygun degil.

@pink
cekiyim parcayi bir bakiyim

baska?

@pyrocum

simdi dinledim. parcanin basinda kus sesleri ve minik cocugun konusmasi falan sanki uyumsuz olcak gibi.

tesekkurler herkese.

sanirim "blackfield - pain" i kullanicam.. simdi cikayim evden, aksam tekrar buraya bakip yeni cevap gelmis mi kontrol ederim.

answers.yahoo.com

king crimson - epitaph

anathema - one last goodbye da kullanabilirim sanirsam, assert h nin katkisiyla.

a perfect circle - the noose
hem filmle beraber dü$ündüm de sözleri pek bi manidar, pek bi sitemkar olur :(

paris'le ilgili temel bilgi şudur müzeler hakkında: salı günü tüm müzeler kapalıdır, hepsi. yani "gezip tozalım, romantizm olsun, son gün de müzelere bakınırız" deyip o son günü salı gününe denk getirince gezdiğiniz yerleri bir daha gezmek zorunda kalırsınız.

paris yerine fransa'nın güneyini gezmenizi tavsiye ederim; çok daha eğlencelidir. (bkz: cote d azur)

eglence icin mutlaka ama mutlaka queen club paris e bir kere gidiniz.

(bkz: queen club paris/@la traviata)

lüksemburg bahçelerine gidin. orda yatın uyuyun hatta ne gerek var otel parasına. betondan bir şehrin ortasına serpilmiş yeşil bir leke gibi duruyor lakin güzel olduğu da bir gerçek.

romantizmden kasıt eyfel kulesinin tepesine çıkıp öpüşmek falansa bunun bedeli paranın yanında 2-3 saat aşağıda sıra beklemek olacaktır. ayrıca ağustos ayında paris'te pek parisli kalmıyor. bunun dışında yeme içme için gayet güzel restoranları mevcut -herhangi bir seyahat kitabından bulunabilir-. şehir pahalı, ölümüne olmasa bile yaz tarifesi de olduğu için baya süründürebilir. hele burada centilmenlik ve romantizm de koktuğu için daha da katmerli.

pompidou'ya kesinlikle gidilmeli. kıyısındaki köşesindeki kafelerde bir oturulmalı. yemek isterseniz pompidou'nun sokağa bakan borulu kısmının biraz ilerisinde beauborg restaurant diye bir yer var, yemekleri güzeldi. aynı zamanda pompidounun diğer tarafında kocaman açıklığa bakan yerin orada da beauborg cafe var orası da şıktır.

seine nehri turu yapılabilir. o olmadı iki bardak bir şişe şarap alıp seine nehri kıyısında güzel bir akşam geçirebilirsiniz.

moulin rouge'a veya lido'ya gidilebilir madem akşam eğlence isteniyor.

biraz sanatsal takılalım derseniz opera garnier şık bir tercih. opera garnier'in karşısında cafe de la paix -yanlış yazmış olabilirim- var. oturulması tavsiye.

queen için gey bar diyorlardı ama sadece champs elysees'de önünden geçmişliğim var, o da şükür gündüz vakti.

louvre'a eğer niyetiniz varsa en az yarım gün ayırın. içeri girmesi ayrı işkence zaten. tabi benim cam piramidin içinden girecem diye bir takıntım yok diyorsanız daha hızlı giriş imkanları da var.

ana caddeleri gezdikten sonra ara sokaklarında gezin hem güzel yerler çıkıyor ortaya hem ayrı bir havası var.

sacre coeur'e gittiğinizde yanı başındaki ressamlar tepesini de bir gezin görün. orada da birşeyler yanilebilir.

eh üç dört güne sığarsa dolu dolu yaşamışsınız demektir :)

Valla biz Malakoff'da kalmıştık ve mahalle olarak çok ama çok memnunduk. Küçük ama güzel bir oteldi Hotel du Parc Even diye. Özellikle odada kendine özel banyo istiniyorsa tavsiye edilir.
Değişik ne yaparım diye düşünüyorsan: www.coolstuffinparis.com

topu vurabileceğin bir yerdeyken mouse ile sağ tıklayıp flash'ı durdur, sonra da git topa vur ve bug'dan yararlan :)

ağzına sağlık, bana böyle çözümlerle gelin.

isin komigi ben en fazla 20.000 yapmisken,
birisi (mert isimli kisi degil) 1.000.000 falan gibi bi rakamla girmisti listeye. yuh dedim. sonra cikarmislar onu 1 saat sonra baktim..

pause olayi ile evet. muhtemelen en ustteki arkadas da her seferinde 1. kisiyi bi miktar gecip hakkiyla kazanmis gibi gosteriyor.

skorlar anında yansıyor mu? ben yaptım bişeyler ama çıkmadı hala?

skoru gonder dedigin anda skorlari gosteriyo her seferinde tom riddle.

atu.com.tr'ye girip, sonra da katalog bölümüne girseniz, oradan da çikolataları seçseniz mis gibi.

(bkz: mon cheri)

adını bilmiyorum, zaten gerek de yok aslında siz onlara "içinde konyak olan çikolata" derseniz gösterirler

votkali tum cikolatalari tavsiye ederim. marka falan muhim degil sorunca zaten gosterirler :) boyle metalik renkli jelatinlerde olanlari $ahaneydi.

Anthon Berg diyin, pişman olmazsınız.
farm1.static.flickr.com
[12,50 euro :)]

ben de oyumu anthon berg icin kullaniyorum. ilk defa yedim bu hafta ve muthis..

asbach uralt
kanyaklı çikolata

amaretto'da el yapımı likör dolgulu Belçika çikolatası oluyor

kampusu genıs okullar gayet iyidir. her turlu surus için.

park çalışması için kuka kullanmayın, görünmüyorlar. Mümkünse büyük ebatlı strafor köpüklerden bulun, hem sürterse araca zarar vermez hem de görmesi daha kolay olur.

veliefendi nin ordaki bos alanlardan birinde ben yapmistim ilk ehliyeti alirken. orda buyuk bir alan vardi bos.. tabi yillar gecti ustunden.

atakoyde otobusun gecmedigi guzergahlar sakin olur zamaninda orda yapmistim

pazar gunleri maslaktaki ataturk sanayi sitesinin içi süper. içindeki boş alanlarda variller yardımıyla paralel park çalısması bile yapılabiliyor.

Çatalca'da köy yolları genelde boş oluyor artı piknik yerleride dur kalk yapmak için idare eder.

ben söyleyecektim de bordeux söylemiş, otosanayiler gerek yokuş inişleri-çıkışları, virajları - düzlükleri, yol genişlikleriyle süfer olur. gerek maslak gerek 4.levent otosanayi sitesi bu konuda gayet güzeldir. ben yeğenime leventte öğretmiştim. onun dışında sürücü kurslarından bazıları cendere-ayazağa-maslak yolunda öğretiyorlar, çok fazla trafik yok güvenli sayılır.

valla doktor annem alsin agri kesiciyi antibiyotigi yatsin doktora gitcekse yarin diyo.

boğaza sıcak soğuk uygulama hurafelerinin aslı var mıdır?

pek faydasi yokmuş

tonsilit olmuşsun evladım sen, geçenlerde bende oldum doktora gittim iki kutu antibiyotik bitirdim ancak geçti fena sıkıntı vermişti. Tantum'un bu iş için boğaz spreyleri var onlarda baya bir rahatlatıyor. bepanthen boğaz pastili de oldukça yararlı geçmiş olsun.

hayatim bademcikle ugrasmakla gecti : ) en sonunda da ameliyatini oldum rahatladim

(bkz: bademcik ameliyati/@la traviata)

antibiyotikleriniz (doktorun verdigini varsayiyorum,umit ediyorum) bitene kadar kullanin. hatta gecer gibi sanip, yarida kesmeye kalkmayin. zamaninda ve bitene kadar almak antibiyotigin malum esprisidir.

asiri sicak ve asiri soguk seyler yemekten, icmekten, degdirmekten uzak durun.
ilik seyler indirin bogazinizdan. balli ilik ihlamuru bogazinizdan indirin, rahatlatir.

yesil tantum verde sprey mikroplari kirici etkisi vardir, sikabilirsiniz. ama siktiktan sonra bi sure bisi yiyip icmemeniz gerekmekte. tadi nanelidir, kotu degildir.

pastillerin ise rahatlatici etkisi vardir, ama kesin tedavi icin degildirler.

eger bu sislik, ilaclar sonrasinda iner daha sonraki zamanlarda tekrar ederse, veya hep şiş kalirsa, aldirmayi da dusunebilirsiniz. tabi bu simdilik b plani..

gecmis olsun..

bol bol tuzlu su gargarası yapın.

tantum'un yerine kloroben de kullanabilirsin. ben de sık sık boğaz şişliğinden çekenlerdenim. tantum hiçbir işe yaramıyor bende. kloroben iyi geliyor.
kloroben'de tantum'un etken maddesinin yanında bir etken madde daha var.

taksimdeki bazi cafeler olabilir.. mihrimah sultan mesela (tunel tarafindaki adidasin karsisindaki yokustan asagi inerken sagda)

(bkz: limonlu bahce)

biz istiklalde feslegen e gidiyoruz kiz arkadasimla(istiklal mc donalds in sokagindan girince nargile kafeleri gectikten sonra ilerde sagda). ikinci kata cikiyoruz, lostumuzu izliyoruz. kalabalik da olmuyor. keyfimize bakiyoruz.

bir de "(bkz: cafezade)" var.. o da ailemizden biri gibidir.

avrupa takasında donjon var.iyidir orası.

valla taksimde leman in, pia nin vs oldugu sokakta bi cok cafenin acik alani var, alkol de var. oyle deli bi gurultu de yok.

kadıköy de barlar sokağında arka oda var . bahçesi harikadır

Taksim'de lemanın sokağını sevmiyorum yaa, çok yol geçe hanı ve çok gürültülü. Palayaçonun dış tarafında 2 kelime konuşamıyorsun bağırmadan.

on dakka aradim ama bulamadim.
amazon.com da "ilove obelix" tisortleri ve sapkalari var.
onun disinda hep ya cizgi roman ya da dvd..

bir de, minik oyuncaklari var plastik google images de gordum.

hic buyumuyonuz :P

bulamazsan, hatirlatcan mi bana bitte 3 hafta sonra. kismetse olur.
operim.

www.heldenshop.de
soyle bisey var ama?pelus degil gibi gerci..

hah budur..obelix plush diye aratınca cikyo bisiler www.imaginaire.com
www.xfueru.com

artar, hemen hallet...

mantiken artmasi gerekiyor ama artmiyor. garanti bankasi kullaniyorsan kesinlikle artmaz limiti yukeltmen gerekir ama is bankasi kullaniyorsan para yattikca balansin ayni oranda artiyor

world card da artıyor. eminim.

cardfinans kullanıyorum.

maximumda artiyor. sirf bu yuzden spor ayakkabi almak istedigimden taksitle, 10 ytl daha yatirmistim. telefonla bankaniza bir sorun 2 dk.da deirm

aynı olayı 3 gün önce aynı amaçla aynı kartta yaptım. oluyor.

hocam cardfinans kullanıyorsan da artar. hatta cash in atm'lerden birinden işlemi kendinin yapmanı öneririm.

maresalx'in yanlış cevabını düzeltelim: bonus card'larda da limit açılıyor ödeme yapıldıgı gün.

tek tel evet satilir.
ornek mydukkan.com daki tel bolumu
www.mydukkan.com

bas gitar teli markalarindan anlamadigimi belirteyim.

tek tel değiştirmek pek tavsiye edilmez, takım alıp değiştirin, eskileri de yedek olarak yanınızda bulundurun.

ref'e katılmakla birlikte aynen. bir de elixir demiş bir üstat ama gitar zaten o fiyata. sen al bir ken smith rahatla.

DR tavsiye ederim ben fat beams kullanıyorum, lo rider da bir kere kullanmıştım ama fat beams daha iyi geldi sound'uma:) Sadowsky'de iyi diyorlar ama denemedim. Bu arada akustiğimde elixir kullanıyorum, fiyatına değen teller üretiyorlar, ama yine de Dr'dan şaşmamak lazım bence.

yeni alcağın tel diğerlerine göre çok parlak olacağı için takım değiştirmen gerekebilir.. marka olarak rotosound veya dr lo riders derim. elixirler o bi türlü sarmadı beni..

vgabox adında (veya markasında?) cihazlar var. onlar aracılığıyla oluyor bu iş. tr'de satılıyor mu bilmiyorum ama.

(git: 8611)

herhangi bir tv kartı işinizi görür sanıyorum. spesifik olmak gerekirse video in girişi olan bir tv kartı.

usb gamepad alıp bilgisayardan oynamak da bir çözüm olabilir

ben avermedia tv karti kullaniyorum (adı avertv box7 live)

hem digiturku, hem ps2 yi ayni anda bagliyorsun.. kablo takip cikarma derdi de yok.. driver falan da kurmuyorsun, zaten direk analog baglaniyor. tak ve calistir.

tv ye gore kalitesi nasil olur dersen, monitorunun kalitesi ile alakali. bir samsung lcd ile cillop gibi oynarsiniz. selamlar..

çok fazla didiklenmiş bir konudur. telif hakları dolayısıyla bunu yapmak pek mümkün değildir. özellikle mp3 algoritması bunu engellemektedir. bu nedenle en iyi programla bile alacağınız sonuç sizi pek tatmin etmez.

Bahsettiğin şey kareoke'dir ve piyasadaki hiçbir program istediğin sonucu vermeyecektir. Elde edebileceğin en iyi ses şarkının midi versiyonu gibi olacaktır. Çünkü sesler studyoda karıştırılır ve birbirinden ayrılamazlar.

winamp üzerinde çalışan bir plug-in yanlışlıkla bunu yapıyordu. şimdi ismini hatırlayamadım ama ben uzun süre yapmıştım.
daha sonra da winamnp a çıkış olarak disc writer gösterip diske waw olarak yazdırıyordun parçayı. bulabilirsem plug-in in ismini de koyarım.

ben bir kere denemiştim. arkada hala yankı olarak vokal kalıyor, artı vokalle birlikte ses de gidiyordu. goldwave ile yapılabiliyor ama hiç de hoşuma gitmemişti.

daha once bir 2-3 kez farkli farkli soruldu burda ve tartisildi.
hepsinde ortak sonuc , "yapilsa bile cok temiz sonuclar elde edilemeyecegi" idi bu teknolojide..
parcalarin orjinal karaokelerini aramak veya bastan calmak en temiz yol sanirsam. veya mp3 olmasa da olur deniyorsa midi kullanilabilir, tabi yerini tutmaz o ayri.
bir de telif haklari gibi konular var.

teknik olarak mümkün değil diye biliyorum. vokalleri ayıran programlarda genelde stereo sesin, hem sağ hem de sağ kanallarında aynı olan her şeyi silmek gibi bir tekniği kullanıyorlar. çünkü vokal hariç her şey ya az sağa, ya da az sola kaydırılıyor.

eğer amaç karaokeyse, bu tarz şeyler internetten indirilebiliyor. soundchoice anahtar kelimesi de işinize yarayacaktır. karaoke diye aramak daha mantıklı tabii..

bir de şarkıların adam gibi midi'lerini bulup adam gibi bir synthesizer ile çalıp kaydetmek daha mantıklı olacaktır. çoğu karaoke şarkı midi'lerin kaliteli bir şekilde kaydedilmeleriyle yapılıyor zaten..

www.analogx.com

Burdan bulabilirsin winamp plug-inini. Gayet basarili bir hadise.

sorunu önce de görmüştüm ama pek fikrim olmadığından cevap vermedim en azından şunu söyleyeyim: color profiles ile bir alakan yok. webcamin ayarları, muhtemelen sürücüsünün kendi ayarlarıdır. kendi ayarlarında renk opsiyonu gözükmüyor ise, sürücüsü ile ilgili bir problem vardır.

ilk defa duyuyuorum. google dan bakmanız sonuç vermedi de buraya şeetiniz zannedersem...

degil google, her yerden arastirdim. bi kiside bile gormedim benzer sorunu, yanlis mi aradim nedir..

ama color profile ile alakasi yoksa.. dogru surucuyu de yuklediysem everest m-70 xp icin.. baska ne olabilir sorun?

(bi de, surucusuyle ilgili sorun vardir diyosun ama, onceki kamera da dahil olmak uzre dogru suruculerle yine ayni soruna neden olmustu. ama laptopta calisiyo.. allah allaaah)

sürücüyü kaldırın. restart. yine yüklemeyi deneyin derim. ya da yeni sürücü indireceksiniz, zaten yeni sürücü ise eski bir tane deneyecekseniz.

Özel olarak eklemediysen laptopta da color profile yüklü değildir, dediğim gibi onun webcam ile bir alakası yok.

Webcami nerde deniyorsun? Eğer bir program ile deniyorsan, ve o program görüntüyü efekt olsun diye siyah beyaz göstermeye ayarlanmışsa, o yüzden öyle görüyor olabilirsin.

hayir hem kendi driver inin kurdugu exe ile deniyorum hem de msn vs gibi goruntulu programlarda deniyorum. her sekilde color ayarlari "deaktif" durumda..

baska bir driver ariyim..

ben önceki sorunuz için google'da kısıtlı bir araştırma yapmıştım. mac kullanan bir adam webcam'inden sadece siyah beyaz görüntü alabiliyordu. sorunun sebebinin, o webcam modelinin mac'lerde çalışmaması olduğu söyleniyordu.

hani, doğuştan bir uyumsuzluk da olabilir demek istiyorum.

lions in a cage

Alihan Samedov şarkıları.

yansimalar grubunun butun parcalari.

nev in koca cinar

Kudsi Erguner, Birol Yayla, Şenol Filiz (Yansımalar ), Ercan Irmak ilk akla gelenler.

mercan dede şarkıları

@alkolik imam
lions in a cage gibi değilde daha çok nev'in efkarlı ve dem gibi türünden gece gece bana işkence edecek şarkılar istiyorum:). yoksa lions in a cage'de iyidir:)

(bkz: lane moje) aah ah

enstrumantal dinleyin.yani sözsüz daha bi güzel acıtıyo.direk hiç kasmadan "yansımalar" önce bi beyhude,sonra pervane olur senden kalan olur, uzakta olur...bildiğin damar gece gece,canım çekti.

Sufi müzik'den flamemko'ya serisi

sezen aksu-dua

(bkz: dinle)

eurovision'a katilmi$ti hani, aklima geldi i$te oyle. adamin amina koyar mi bilmem :)

Pentagram - Tigris

ince saz - adem ile havva var. üfleyen de salih bilgin. ikinci bahar isimli dizinin müziği idi.

organizasyonu yapan sirketi yazarsan belki tanidigi olanlar olabilir. dolayli da olsa olasilik yukselmis olur. dert ettim bak simdi!
bu arada sozluk izmir'i goreve davet etmek istiyorum.

evet sözlük izmiri göreve dahber ediyorum,
olmadı toplanalım
3-4 kişi güvenliklerden dayak yerken küçük kardeşi kulise zorla sokalım

bu soruyu daha once de sormustun, simdi de cevabimi tekrarliyorum.

hepsi grubundaki kizlardan 3ü mimar sinan konservatuvardan yani bizim okuldan.
gorevli arkadasa "gulcin'in mimar sinan bale'den cok yakin arkadasinin minik kuzeni kendisini gormek istiyor" gibi bir sey deyin. boylece ya iceri alcaktir ya da kapiya gelcektir.

yalan ama beyaz bir yalan sonucta. boyle guzel seyler icin arada soylenebilir..

konu arkadaslik sitesi ise, hepsi bir zaman sonra sapitiyor. her turden insan bariniyor iclerinde. hos, zaten gercek hayatta da boyle degil mi?

ben yillardir artik ugrayamasam da, bir zamanlar www.siberalem.com daki "sibergruplar" bolumunde, cok kaliteli insanlarin oldugu bir kac grupta yer almistim. bowling turnuvalarindan tutun da, yat gezilerine, pek cok etkinlik gerceklestiriyorduk. amac boyle toplu bir sosyallesme olayiysa tabii.. ama bunun disinda isterseniz kendinize gore tek tek insanlar da arayabilirsiniz..

not: sibergruplar su an tadilattaymis uzun suredir ablam uyardi.

www.facebook.com

Gayet seviyeli insanlarla tanıştım, ilkokul arkadaşlarım da dahil :)

www.hicsevmedim.com da güzel ve ücretsiz...

bence bir yazicioglu'ndaki (bkz: uygar elektronik)e sorun. ben zamaninda chip islerini vs. onlara yaptirmistim, gayet guzel insanlardi.

o bozulunca cihaz bir daha eski haline dönmüyor edindiğim tecrübelere göre. sürekli sorun çıkarıp duruyor yaptırıncada. öyle iğrenç bir durum.

biraz masraf yapıp harddisk taktırabilirsiniz. böylece oyunları harddiskten okur, lensten diil, tüm ps2 cafeler ondan kullanıyor.

kırmızı : CC0000
turkuaz : 00CCCC

türk bayrağı için deneme yanılma yaloyla R230 G10 B20 değerini bulmuştum.

@weeping guitar: tahmin mi, yoksa bir yerlerde resmi olarak belirlenmiş / yazan kodlar mı?
bir de, sanki türk bayrağının rengi ile nike nin yaptığı formanın kırmızı tonları birbirinden farklı gibi geldi bana?

bunlar benim monitörümde görebildiğim en yakın değerler.

Hex: #e30a17 RGB:227-10-23; Pantone:186c; CMYK:0-90-80-K

forum.zoque.net

denmis.. ne kadar dogrudur bilmem.

(bkz: usb virusleri) bunda aciklamis sanirsam.

teşekkür ederim onları zaten okudum ama belki başka bir önerisi olan olur diye sormuştum. yine de sağol...

dracula virus temizleyici belki i$ gorur ?

download.bleepingcomputer.com adresinden çekeceğin combofix programcığı ile kökünü kazıyabilirsin ben başka türlü çözüm bulamadım.

acikcasi sozlukten yonetici pozisyonunda olan bu daldan insanlara rastlayabileceginizi sanmiyorum.

ama size 2 yol onerebilirim bir opera ogrencisi olark
1- istanbul devlet operasina gitmeniz (akm ye yani) ve orda mudur, mudur yardimcisi, sanat yonetmenleri gibi birilerinin kapisini calmaniz ve durumu anlatmaniz.

2- facebook'ta opera/bale/senfoni sanatcilarina mesaj atmaniz. (orada akm mudurunden tutun da, opera sanatcilarina, hocalarina, pek cok insani bulabilirsiniz dogru arayarak)

eger tum bunlar ise yaramazsa, ben persembe gunu akm de (bkz: ayse sezerman)dan [sanat yonetmeni yardimcisi] odev teslim almaya gidecegim. dilerseniz sorarim ya da dilerseniz benle gelirsiniz.

iste boyle..

www.rom-world.com

bu diil mi
17 mbyte
download now a basinca cekiyo

bunda hulk hogan yok ama

(bkz: pit fighter )

ben tam 290 ytl ye inca 19 inch aldim. bu markayi bilmiyorum ama benden sonra cevremdeilerin aldigi samsung'larin kalitesini gordugumde kafami duvarlara vurdum. keske biraz daha para koyup samsung alsaydim dedim.

www.indragandi.com bunu tavsiye ederim . fiyat oldukca uygun.

hmm... indra bugun monitör veriyor demek. bir düşüneyim o zaman.
çünkü samsung 226bw'yu gördüm fena oldum birden.

indragandi'deki monitör dvi değil ama. çoook ağlarsınız sonra.

www.telekomadsl.com

burda, paralel hat icin de ayri bir tane splitter gerkiyor demekte. yani 2 splitter sizin anlattiginiz durumda.

şöyle olması lazım. telefon ilk bölündüğünde (hat ilk ayrıldığında) biri modeme diğeri telefona ayrılmalı. örnek olarak bizim evde aynı hatta bağlı 2 telefon ve 1 modem var; hat eve girdiği noktada ayrılıyor, biri modeme diğeri telefona gidiyor, telefona giden hat tekrar ayrılıyor, biri salona biri yatak odama geliyor.

bizde de aynı sorun var, telefonun telsiz telefon tarzı ise kurtuluşun yok sanırım. splitle ne kadar alakası var bilmiyorum.

emule ile (bkz: dx ball) 1-2 vs. cekersen, pc ye kurar oynarsin. o turde ve gayet guzel. yon tuslari ile oynuyordun, ve yiktigin tuglalardan bir cok turde hediye ve ozellik geliyordu. sariyordu baya.

kesinlikle "jardinains" mükemmel!

www.jardinains.com ;)

en.wikipedia.org

şarkı kaydetmek derken sen mi söyLiycen?

elimde bir adet ibanez v70ce ve mikrofonlu kulaklığım var ama gitarımın bağlantı kablosu olmasına rağmen mikrofon girişi için küçükltücü yok onun için kulaklığımdaki mikrofondan alacağım sesi. windows'un ses kaydedicisinin süresini uzatamadım ve zaten etrafın sesini çok alıyor böyle uğultu içinde oluyo. bu şartlarda daha iyi kayıt yapabileceğim bir program var mı ?

jack için converter bulursun çok zor değil. zor olan sawyer için bulmak. adobe audition işini görür.

(bkz: goldwave)

jack için conventer bulurum evet ama şu an için nasıl kaydederim diye düşünmüştüm. bir de kristal audio engine diye bir program indirdim nasıldır ?

reaper

goldwave nası birşey bilmiyorum ama audition ile bir kaç tıkla halledebilirsin.

@babatema, audiition'ı indereceğim ama çok büyük bir program sanırım baya beklemek zorunda kalacağız.

@la traviata, sen biliyor musun bu ortamın "tısss" sesini yok etmeyi goldwavede.

300mb filan olması lazım.

yine de bak elindeki programa effect menüsünde "Noise Reduction" "Remove Noise" vs şeyler vardır belki. olmadı bas f1 e remove noise yazıp bi dene şansını

@babatema, evet gördüm noise reduction var ;) biraz karıştırırsam çözerim sanırım. çok sağol babatema ;)

valla uzun zamandan beri şu alet elimde ama şu kayıt işinin bu kadar zevkli olabileceğini düşünmemiştim. sesleri çok iyi alıyorum ayrıca distortion ekleyebileceğimiz bişeyler var mı programdan yani gerçi elimde akustk gitar var ama =): ) pek bilmiyorum bu kayıt işleriyle ilgili bişeyler :d

audition ses kaydı için mükemmel bir programdır. ayrıca noise reduction hadisesi de çok başarılı. hışırtı, cızırtı, fısıltı vs. gibi gürültüleri kolayca giderebilirsin.

taksim'den gideceksen hemen kabataş'a in. kabataş'tan üsküdar'a motorla geç. üsküdar'dan anadoluhisarından geçen herhangi bir beykoz otobüsü ya da dolmuşuna atla. hisar kalesinin içinden geçiyorsan hemen in öğretmenevi bir durak geride dere üstündeki köprüden hemen önceydi. spor akademisi durağında inmen lazım.
bu yolla gidersen sanırım 1-1,5 saat civarında orada olursun.

aksam ef'i alicam ataturk havaalanindan. nikahin ordaki yerlerden, yesilkoye yetismem imkansiz, isinlanmak gerek anca. napicam pof

ben spor akademisinin bulunduğu binada okuyorum.. taksimden özdek in anlattığı üsküdar motor yolu ile gidebilirsin.. ayrıca taksimden metro ile mecidiyeköye geçip oradan 522st e veya 2.köprüden geçen herhangi bir arabaya binebilirsin ali sami yen in önündeki duraktan.. o otobüsler kavacığa gider.. sonra kavacıktan spor akademisinden geçen herhangi bir otobüse binersin ve spor akademisi durağında indiğin zaman gelmiş olursun...

veya bu yöntem daha kolay bence.. en kısa yol gibi görünüyor.. taksimden metro ile m.köy e gelirsin.. m.köy de sami yen önünden 500 otobüsüne binersin.. 1.köprüyü geçtiğin gibi hemen in.. durağın aşağısında merdivenler göreceksin.. merdivenlerden inip aşağı doğruca yolu takip et.. bir durak göreceksin.. oradan geçen 15, ortaçeşme otobüslerine bineceksin.. 15 dk da bir gelir .. ve spor akademisi durağında inersin yine..

tahminim ikinci yol en iyi tercih gibi duruyor ama yine de sen bilirsin...

@la traviata:
özel arabanla gidiyorsan bahsedilen yer 2. köprünün ayağına çok yakın. direk köprüye çıkıp havaalanına bastırıp gidebilirsin. toplu taşıma diyorsan evet baya zor gibi gelse de yine üsküdar ve taksim yolunu kullanıp Taksim, Büyükşehir Sanat Galerisi (THY ofisinin 20 mt. ilerisi) adresinden havaş otobüsüne binersen (9 ytl) çat diye ordasın. alternatif olarak kabataşa gelmişken metro aktarması ile de gidebilirsin (aksaray üstünden). istanbulda yol çok yani anlayacağın.

arnavutköyden ve bebekten ring seferleri var, denizden. direkt anadolu hisarına geliyor. 10 dakika sürüyor, 1.3 ytl.

atatürk havalimanı ve kavacık arasında da direkt belediye otobüsü var. tem'den gelip gidiyor. 3 bilet.

havalimanına dönüş için deniz yoluyla arnavutköye gelip (10 dakika), bir şekilde metroya ulaşabilirseniz levent'e, taksim'den havaşla da gidebilirsiniz; etilerden vardı ama kalktı; artık akmerkezin önünde de belediye otobüsü var havalimanına.

parça borodin'in prince igor operasından. ekşi sözlükte borodin başlığında şöyle bir bilgi var;

---alıntı---

en güzel eseri olan polovtsian dance no 17 "stranger in paradise" olarak da bilinen rus besteci.

---alıntı---

@cyberpunk, 1 kaynak var. atıyorum torrent'a, sabaha kadar inerse deneyip sonucu yazacağım :)

edit: sabahı beklememe gerek kalmadan @aheste cek kurekleri millet uyanmasin mesaj atıp yolladı sağolsun, herkese çok çok teşekkür ederim, konu amacına ulaşmıştır :)

bende onun bir de rap versiyonu var.
yani arkada klasik hali aynen calarken ustune biri rap yapiyor. o da enteresan bir calismaydi, bulursam eklerim.

www.yesilbisiklet.com

boyle bisi var istanbulda, ama bilmiyorum fiyatlar genele gore nasildir. anlamam da zaten, duyuruda gormustum bu siteyi.

virtual dub ile yapman zor olur. bunun için en iyisi bir video editing programı. adobe premiere pratiktir. ama hali hazırda windows işletim sistemlerinde olan movie maker da iş görür

teknik olarak ta pc kullaniyorsan clone dvd ile riple filmi ondan sonra canopus procoder'la avi ya da mov'a cevir ondan sonra da premier ile kes.
tabi procoder ne dersen ben daha fazla mesaj yazcam.
torent falan guzel seyler.

ha mac kullaniorum diosan da mactheripper ile ripleyip ondan sonra sorenson squeeze ile efendi bir formata cevirip final cut veya after effects ile editliyorsun.

ama tahminimce hocan cozunurluk falan nedir cok skine takmaz o yuzden en iyisi o 2 3 dakkayi screencapture etmek sora da avi'ye kafa goz dalmak.

vize sinavinda sinifa gelip

-arkadaslar sinav tek soru. sure 45 dakika. soru da su, "benim yerimde olsaydiniz hangi soruyu sorardiniz ve neden"

demis bir adamdan bahsediyoruz : )

mac kullanmiyorum. pc icin soylediklerinizi anladim, deneyecegim. olmadi arkadasim yardim eder ona ulastigimda.

ama gercekten de muzik degistirme olayi (yani hangi muzigi sececegim konusu) inanilmaz bir muallak.

herkese tesekkurler simdiden.

Ya da High Hopes?

soyle bi durum var.

bu parcalarin, hangi 3-4 dk lik bolume koncagi da onemli. ve bir sekilde "neden"ini de soylemem gerekli hocaya.. neden o sarki ve neden o kisma?

şimdi bu filmde 2 tane çok önemli sahne var. aslında bi ton var ama anlaşılabilirlik açısından şu 2 sahne önemli; birincisi hani şu kemiğin uzay mekiğine döndüğü sahne, bi diğeri de dave'in hal900'in hafızasını "tornavida" ile yavaş yavaş söktüğü, erittiği sahne. ilk dediğim sahnenin devamında verdi'nin la traviata'sının girişi çalmakta. bunun yerine eleni karaindru veya Mendelssohn olabilir. nedenine gelince, la traviata ile dansediyormuş gibi sergilenen uzay mekiği ve kalem'deki ahengi bu dediğim sanatçıların eserleriyle de yakalamak mümkün. bu çok güdük bi yanıt olabilir ama sahneleri izleyince müzik ve görüntü ahenginin ne denli harika olduğunu görmek mümkün. bu sahne gerçekten filmin en önemli sahnelerinden biri, kemikten uzay mekiğine o sert geçiş yumuşak bi müzikle ahenklendirilmiş. bu açıdan benzer duyguyu yansıtmak adına bu müzikler seçilebilir.

High Hopes olmaz. Filmin şarkıdan çok yaşlı olmasından ötürü ödevin mantığına ters.

odevi tamamladim... diger sinavlarima calismam gerektiginden, biraz acele ile yapmak durumunda kaldim.

hal 9000'in tornavidayla devreden cikarilma sahnesinin 3 dakika 20 saniyelik bolumunu aldim.. finalde hal in kirmizi isigi ile bitiyor. bu sure mozar requiem'den lacrimosa ile ayni.. muzik olarak da onu koydum.

bir nevi hal'e veda oldu : )

---

"DVD to VCD AVI DivX Converter" ile dvd den bahsettigim o bolumu kesebildim kolayca. hatta sessiz hale getirdim, alt yaziyi da ekledim.
sonra "windows movie maker" ile de lacrimosa ile bu goruntuyu birlestirdim.
cok kaliteli yapmadim o yuzden 8 kusur mbyte oldu. gecerim sinifi sanirsam : )

tesekkurler ilginize..

2 arkadasim kullanmakta ve iyi ki almisim demekteler 3uncu nesil videolusunu

ben olsam sifir getirtirim amerikadan imkan varsa. hem burdan ucuz, hem de ilk kullanicisi siz olursunuz tertemiz sorunsuz olur.

3. nesili çıktığı gün almıştım. hatta daha teknosalara gelmeden önce apple store'dan almıştım. kulaklığı dışında hiçbir problemi yok. kulaklık sorunu da zaten bütün ipodlarda var. 15 milyona aldığım philipsler bile daha iyi. detaylı bi entry girmiştim yeni nesil ipod ile alakalı. özellikle batarya ömrü muhteşem. gönül rahatlığıyla alıp kullanabilirsin. ama şunu da belirtmek isterim ki vereceğin 300 küsür milyonun büyük kısmını markaya veriyorsun.

koca bir barbie evi.. hani şu catisi acilip da butun odalarinda butun esyalar olanlardan. var midir bilmem buralarda. (gerci 2 yas da baya kucuk : )
veya kocaaaaaaaaaaaaa bi panda (oyuncak olanindan)

en guzeli toys'r us a gidip dagitmak ortaligi.

bisiklet...ebeveyn kontrollu bebek bisikleti diye geciyor. su linkten bakabilirsin
www.civcivbebe.com

barbie hediyesi alma da ne alırsan al derim ben. hatta çocuklara o tip model bebeklerin ileriki yıllarda psikolojisi için tamamen zararlı olacagını dusunuyorum..
kim bilir, "neden sivilcelerim var, neden tenim böyle, neden boyum kısa, neden kiloluyum" vs. gibi bitmek bilmeyen problemlere de etkisi vardır belki bu cocukluktaki barbie bebeklerin.

0-3 yaş arası yaratıcılıgı gelistiren oyuncaklardan almanı tavsiye ederim.
cocuklar genelde hareketli seyleri sever o yaslarda. bir internet sitesinde karınca akvaryumu gibi bir sey gormustum. o tip garip oyuncakların satıldıgı bir site. google'dan aratırsan bulabilirsin sanırım. ya da balık, kuş da olabilir.

bu tür doğal oyuncaklar çocuğun duygusal zekasının gelişmesine yardımcı olur.

leonardini diye bir oyuncakçı var.
biraz pahalı olsa da, oyuncakları gerçekten güzel ve yaratıcıdır.
oraya bakabilirsin.
ben bir tane yazar kasa beğenmiştim. paradan anlayan çocuk, herşeyden anlar ;)

ben de leonardini'yi çok begeniyorum. kanyon'daki imaginarium'da çok güzel oyuncaklar var ama iki gün snra kırılıyor/bozuluyorlar - gerçi hemen paranı iade ediyor veya değiştiriyolar ama iş işte. hazır yaz da geliyor, leonardini'den kürek tırmık seti alabilirsin, bi de çok güzel kukla setleri vardı orada ebeveynler üşenmezse süper bihediye olabilir (evet fiyat yüksek ama olur demişsin :).

2 yaşındaki çocuklar ses çıkaran şeylere bayılırlar, ama eve davul alırsan ailesiyle olan ilişkini bitirmen gerekir. Bi de daha yaşıtlarıyla tam olarak oyun oynayamadıkları için (paralel oyun oynuyolar, iki çocuk aynı oyunu, ama ayrı ayrı) de kendi kendilerine yetebilecekleri ve onları zorlamayacak oyuncaklar almak gerek.

gormussunuzdur belki ama,

www.fikrimulkiyet.com

tr.wikipedia.org:Fikri_m%C3%BClkiyet

mimoza.marmara.edu.tr/~asoyak/fikri-sinai-mulkiyet(alkan).pdf

bilgiekonomisi.googlepages.com/fikrimulkiyethaklari.ppt