çocuk için konuşamam ama altında diş sayısı fazla olan ya da daha dengeli ve yere yakın modelleri tercih ederseniz ufaklık rahat eder. çünkü hafif dengesiz bir adımda bilekler kolaylıkla dönebiliyor.
o değil de ne güzel anne-babasınız valla. :)

abi 4 yaşında kızı futbol akademisine alan adam ayakkabı tavsiyesini de versin diyerek antrenörden tavsiye almanızı tavsiye ediyorum

hem ayakakbının çivisi kızdan uzun olur, o yaşta ne futbolu yahu?

edit: sorunuza cevap olarak mizuno'nun da modelleri var, hani böyle adidas nike olmasın başka bişey olsun derseniz bakabilirsiniz.

Tam tersi en azından biraz derin diş olmazsa ıslak zeminde tutunmaz diye düşünüyordum ben de. 4 yaşında 90 dk maç yapacak değiller zaten, top sürecek şut çekecek sonuçta. Asıl öğrenmesi gereken spor disiplini olacak. Bu da her şeyin başlangıcı.

ortamını bulursa her şeyi yapar.bulamazsa mal mal takılır 4 yıl.

bence mantıksız.
istanbul bırakılmaz.
hem ankaraya eş üniversite puanlarının hepsi ist de de var.

istanbulda üniversiteye uzak bir yerde oturuyorsan ve ailende eve çıkmana izin vermeyecekse öyle bir bırakılır ki.. Türkiye sadece istanbuldan ibaret değil..ortamını bul "muş" ta bile mutlu olursun.

öncelikle söyle söyleyeyim, üniversite sadece meslek egitimi degildir. bence üniversiteyi aileden uzak yerde okumak insana cok cok fazla sey katar.

ayrica da ankara arkadaslik iliskileri ve üniversite hayati acisindan bir numaradir.

Istanbulu cok iyi bilen, ankarada okumus bir izmirli olarak söylüyorum bunlari.

ben istanbuldan kalkıp kırgızistana gittim, 6 sene orada okul okudum. sonuç? psikopat oldum. ama geçiyor zamanla. birşey olmaz. hayatta tek başına durmak gibisi yok.

ailenle ist'te yaşayacağına, tek başına ankara'da yaşa. ankara çok canlı. hele üni'de ortam yaptıysan giderken epey üzülürsün. ankara'da üni okuyan herkes giderken buruk ayrılır.

ve gariptir, çok büyük önyargılarla geçen sene ankaraya gittim, behzat ç.nin etkisinden midir nedir çok sevdim, kanım hemen ısındı. beğendim yani.

1- Yanlış bilmiyorsam Tükçe, Arapça ve Farsça karışımı bir dil.
2- Benzer ama Farsça kelimeler günümüzde de hala kullanıldığı için bu kadar ucube gelmiyor insanın kulağına.
3- Halk Türkçe kullanıyordu ama bugün kullandığımız Türkçe değil elbette. Yine Arapça ve Farsça etkileri var ancak üst kesim kadar baskın değil.
4- Osmanlıca demek pek yanlış değil çünkü bir tek Osmanlı bunu kullandı. Günümüz Türkiye'si veya diğer beyliklerde böyle bir şey, bu boyutta yok.
5- Tamamen sınıf ve eğitim farkı kaynaklı. Osmanlı'nın devşirmeleri ve hanedan özellikle yabancı diller konusunda çok iyi eğitiliyor. Çok iyi Farsça ve Arapça biliyorlar. Bunların yanında elbette diğer diller de var. Bu şekilde bir eğitim sonucu kullanılan dil o yöne kayıyor. Bir dönem İngiltere'sinde soyluların Fransızca konuşması gibi bir durum bu. O da tam Fransızca değil ama halkın konuştuğu dili konuşmuyorlar. Halka biraz(!) tepeden bakmak durumu da var. Sonra İngiltere krallarından birisi bu durumu yasaklıyor, İngilizce konuşulmasını emrediyor, soylular uzun süre sıkıntı yaşıyor falan. Aynı şey, soylu ve/veya eğitimli/güçlü olmanın getirdiği bir şey diye düşünüyorum ama tarihçiler daha iyi bilir.

Edit: Şöyle düşünün, Nişantaşı'nda oturup sütlü kahve demeyip "café au lait" söylesem ben bu normal karşılanabilir, normal midir tartışılır ama bunlar yapılan şeyler. Bunun ne demek olduğunu bu seviyede eğitim almamış insanlar anlamayabilirler. Aynı tavır işte. Bence oldukça rahatsız edici.

bir araya gelmiş farklı insanların kendi dillerini karıştırarak elde ettiği yeni bir ortak dildir. (yapay diyemeyiz)
arkadaş güzel açıklamış
türkçe konuşanların aşağılandığını biliyorum mesela
bence osmanlıca doğru çünkü osmanlı imparatorluğuna ait
o dönemlerde bütün büyük devletlerde, dünyanın her yanında yönetici ve varlıklı tabaka ile halkın kullandığı dil başka. halk çiftçi, işçi, zanaatkar öyle yazıyla filan pek alakası yok. işte sonra devrimler, reformlar :) gerçi siyasilerle hala pek aynı dili konuştuğumuzu sanmıyorum ama olsun :D

1. kelimeler arapça farsça ve diğer diller ağırlılı, yazı dili bürokrat dili saray dili denilen dil öyle.

2.abartılmış olsa da hemen hemen o söylediğin gibi bi şey çıkar divan şiirinde mesela

3. halk normal bugün senin konuştuğun dili konuşuyordu. onda sıkıntı yok zaten.

4. osmanlıca diye bir şey yok zaten onun adı osmanlı türkçesi, osmanlıca diye ayrı bir dil yok, eski türkçe 13-14 yy. kadar olan zamandaki türkçeye verilen ad sonrasında bölümleme için osmanlı türkçesi diye ad alıyor. yani dil oradan buradan etkileşimlerle yüzyıllar içerisinde değişerek gelen aynı dil.
ek:
5. devlet geleneği önceden farsça üzerine selçuklu etkisi. + din arapça üzerine + coğrafyada farsça (bunun bir kolu olan kürtçe) rumca , arapça ciddi şekilde kullanılmış etkilemiş + edebiyat iran ve arap edebiyatı etkisinde , şiir etkisi burdan geldiği için ağırlıklı farsça arapça etkisinde. + büyük devletlerde imparatorluklarda bu anormal değil normal olandır

Arkadaslar genel olarak cok güzel aciklamis sadece ufak bir sey eklemek istiyorum. su an konustugumuz dil bence osmanlica olarak kastettigimiz dil ile o sirada anadoluda konusulan dilin karmasidir. yani ne divan edebiyati tarzinda konusuyoruz ne de yunus emre'nin hosuna gidecek sekilde.

@livex, kediebesi;
modern türkçede gerek batıdan gerek arapça ya da diğer dillerde çok yüksek miktarda sözcük olduğ için mi bunu söylediniz?

o zamanlarda, mesela 1500lerde yaşayan birinin nasıl konuştuğuna dair bir örnek vermeniz mümkün mü? yani zaman makinesi icat edilse de 1528de bursada olsam, pazarda konuşulanları anlayabilir miyim?

başka bi duyuru açacaktım ama konu değişecek olsa da buradan devam etmeyi yeğlerim. ortaokulda, lisede "neden" tarihten nefret etmemimizi sağladılar. ben şimdi büyük bi iştahla ve açlıkla ülkelerin geçmişini, birbirleriyle olan ilişkilerini araştırıyorum. hatırlıyorum, lisede bunların bahsi geçmişti. fakat öyle bi bahisti ki açılmamak üzere kapatılmasını sağlayan şekilde.

sorabilirim de.

doğrusu bu.

sorabilirim de

aynen ikisi de hatalı.
"sorabilirim de" doğrusu.

soradabilirim, sormayadabilirim gibi

"sorabilirim de"

evet aynı anlamı pek vermiyor,
evet tam karşılığı değil gibi.

ama sorudakilerin ikisi de yanlış.

sorabilirim de +1
senin sorduğun kullanımlar yanlış. ama konuşma dilinde kullanılan şeyler. konuşma dilinde yanlış sayılmaz sanırım.

yazarken illa bunları kullanacağım diyorsan da bence uygun olan soradabilirim.

herkese tesekkürler ama ben desifre yapiyorum, yani bilimsel bir arastirmada yapilmis röportajlari analiz ediyorum. dolayisiyle bu sözü nasil yaziya gecirecegim konusunda fikir istemistim.

can i also ask you?

olmaz mı..

soradabilirim ya da sora da bilirim diye bir şey olmaz. türkçenin özü sondan eklemeli dil. kelimeyi bölüp ortasına bağlaç olan 'de/da' yı koyamazsınız. o bizim konuşma dilimize işlemiş hatalı bir kelime ebatı.
sorabilirim. -ebilmek'e bağlanan sormak kökü gövdeyi oluşturmuş. bunu bölmek veya arasına bağlaç koymak türkçede katliama sebeptir.türevleri:
vazgeçedebilirim-vazdageçmeyebilirim.
affetmeyedebilirim-affeddedebilirim.
manyaklaşmayadabilirim-manyaklaşadabilirim...
false

Konuşma dilini yazıya dökerken nasıl yazayım diye sormuştum...

ben yurtdisinda aliyorum, cok prosedürü var, uyusturucu sonucta. türkiye'de öyle leblebi gibi verilecegini de sanmam.

privjet,
rusca nispeten kolay bir dildir, ayrica ögrenmesi de cok zevklidir kanaatimce. eyü yapmissin.

kişi olarak değil de kaynak kitap olarak dersen Ankara'da dil tarih ve coğrafya enstitüsü/kitüphanesi mi ne vardı. kızılayın biraz yukarısındaydı. Orada çok fazla kaynak var.

ben de kitap olarak diyordum ama malesef Türkiye'de degilim.

bahsettiğin duyuruyu görmedim. ama ben şahsen küfürlü duyuruları ya da yazılan cevapları okumak istemiyorum. küfür ortamı basitleştiriyor, değerini düşürüyor. bana göre. bana bir şey vermiyor, hatta itici geliyor.

kullanmam da edilen ortamlardan da uzak dururum.

ama illa da burada küfür kullanılacaksa, en azından duyuruların küfür içerdiğini belirten bir ikon vs olursa, benim gibi küfür görmek okumak istemeyenler hiç açmadan direk geçer o duyuruları.

cünkü buranin eksisözlük olmamasindan dolayi.

o halde hepimizin yanındaki "es" ikonlarını kaldıralım. eğer sözlüğe yapılmış bir referans varsa, kural bağlamında da olmalı.

holy diver'ın söylediği şey mantıklı aslında.

"amıma koyuldu sabah sabah" yazmıştım. birine yöneltilmiş hakaret değildi. "moralim bozuldu, darmadağın oldum" demek yerine, sokak ağzıyla yazdım. ne de olsa vurguyu kuvvetlendirmek adına, her cümlenin sonuna .munakoyum yazan bir milletin evlatlarıyız.

neyse, gördük ki buranın moderatörleri, rtük zihniyeti taşıyormuş, bi daha yazmayız.

o küfür mü amına koyum

"es" ikonlarının kaldırılma mantığını anlamadım?

ben sözlükte de yazarım. on yıldır. ve bugüne kadar yazdığım hiç bir entry'de (5 bin küsür) sözlüğün izin verdiği çerçevede bir kere bile küfür kullanmadım bugüne kadar.

eee???

sözlüğü, küfür edilebilecek ortamı sağlayan bir yer olarak görmek çok acayip geliyor bana.

saçma olmuş. benim açtığım duyuruların yarısını da silmeleri lazım o halde. dediğin gibi sözlük ile bir paralellik olmak zorunda bence de üslup konusunda.

@holy diver

eğer burası sözlük değil, aynı kurallar işlemez mantığı varsa, ekşi sözlük yazarı olduğumuzu vurgulayan o ikonlar kaldırılsın diyorum. ama senin söylediğin şu "rahatsız edici içerik" belirten bir gösterge olayı mantıklı.

eğer sözlükte küfür edebiliyorsam, sözlük yazarlığımla geldiğim bu platformda neden bir anda değişiyor kurallar, argo sözcük kullanmak bile yasaklanıyor, anlamış değilim.

bir de bir şeyi anlamıyorum;

küfürü bu kadar seven ve meşrulaştırmaya çalışan zihniyetler, acaba nasıl ki kendileri küfürü seviyor ve kendilerince meşru görmeye ve görmeyeni de enteresan şekilde yamuk yapıyormuş gibi gösterme çabalarının yanında, başka birilerinin de küfürü sevmeme, kullanmama, görmek istememe hakkı olabileceğini neden düşünmüyor ve x hakkını kendinde görürken başkalarının da y hakkı olduğunu görmezden gelir ki?

rtük mantığı yakıştırması o yüzden çok enteresanmış. "ben küfür ediyorum ve zevk alıyorum bundan, (hatta küfür bile değil onlar) ve okuyan herkes görsün lan!"

işte rtük mantığıyla bakmak yerine; benim de önerdiğim tür (belki daha iyileri çıkacaktır) çözümler düşünerek çözümün bir parçası olmak daha mı kötü veya zararlı..

neyse. ben bu tür fikir karşılaştırmalarında yalnız kalacağımı ve hiç bir yere gidilemeyeceğini çok iyi biliyorum, o yüzden bu konuda yazmaya son veriyorum;)

selamlar,

@holy diver

dostum, bu ben küfrü seviyorum herkes de sevsin mantığı değil. sadece internet gibi kamuya açık bir platformda, kimseye hakaret amacı taşımayan bir sözcüğün neden yasak olduğunu tartışıyoruz. sokakta küfürlü konuşan bir insanı terbiyesiz bulabilirsin, beni de bul. ama adamın konuşma hakkını elinden alamıyorsun değil mi? keza sözlük için de aynı kural geçerli. fakat buraya geldiğimizde bir anda işin rengi değişiyor. tartıştığımız küfür etmenin ahlaki yönü yönü değil, sözlük-duyuru ilişkisindeki kural uyumsuzluğu aslında.

@ruhibirbanyo,

son yazdığın şeyde, farklı bir nokta için cevap vereyim;

misal bakış açılarının farklılığına bak;

sen yazar olarak buraya gelmeyi, burada da rahat küfür edebilme hakkı olması açısından görüyorsun.

ben ise, burada yazar olarak görünmeyi o kişiyle ilgili "güven" göstergesi olarak görüyorum. yarın bir gün bir olay olduğunda (bir şey alma, satma, verme, herhangi bir ticari ya da özel alışveriş) o kişinin sözlük yazarı olmasıyla internet yazarı olması arasında benim için fark olacak. sözlük yazarı diğerine göre daha güvenilir gelir 1-0 önde gelir. insiyatifimi daima sözlük yazarları tarafında kullanırım.

yani işte böyle farklı farklı "olaylar olaylar";)

@holy diver,

ben de senin yazdığın saçma entryyi görmek istemiyorum ama görüyorum mesela.

irade diye bir şey var.

@holy diver

bu söylediğin şey konunun çok dışında. fakat bu siteye ekşi sözlük üzerinden giriş yapabiliyorum. üye bile olmadım, yazar olunca tanımlandı buradaki kullanıcı hesabım. kısaca burası ekşi sözlüğün bir altkolu diyebilir miyiz? sonuna kadar deriz, adı bile bunu ortaya koyuyor zaten.

durum böyleyken, özellikle yazım üslubu ile ilgili genel kuralların bir anda değişmesi hangi gerekçeyle açıklanabilir? kimse gelip de burada küfür çok iyidir demiyor. ama gg dışında bir nedenle, sırf argo sözcük var diye bir içeriğin silinmesi sözlüğün ruhuna aykırı.

her neyse, uzaması anlamsız bir tartışmaydı, herhangi bir moderatörden de açıklayıcı bir cevap alamadık...

@agazade,

keşke kapasiteni ve terbiyesizliğini ortaya koymadan önce okuduklarını bir anlasaydın.

okuma yazma bilmiyorsan bile nick'imi ezberle ve yazdıklarımı okuma?

****

@ruhibirbanyo,
duyuru'ya sözlükten geliyorsun ama duyuru sözlüğe resmi olarak ait bir alt bölüm değil. duyuru compumaster'ın benim bildiğim. aynı şekilde limon ve sub-etha'daki diğer şeyler de (hangisi kime ait çok net bilmiyorum o yüzden tek tek sayamayacağım)

buranın sahibi compumaster ve ek olarak filancalar ise, buranın kurallarını da onlar belirler. bu kadar basit.

ekşi'den gelenlerin direk girebiliyor olmasını, olsa olsa compumaster'ın ekşi'ye olan sevgisi ve yazarlarını şık bir şekilde kucaklama olarak adlandırıyorum ben.

aslında bu konuda en net cevabı compumaster (veya moderatörler?) verebilir herhalde.

buraya ekşi'den doğrudan gelmemi de, compumaster'ın "sözlük yazarlarını şuraya çekeyim de ilgi artsın, kalite artsın" şeklindeki düşüncesi olarak görüyorum o halde ben. sözlükte yazdıklarına da baktım, hayatta asla ortak bir payda da buşamayacak iki insan olduğumuzu gördüm :)

yine de sonuna kadar arkasındayım düşüncemin; küfür iyi bir şey olmayabilir, fakat duyuru ve sözlük üzerinde kural çelişkisi olmamalı, konu ne olursa olsun.

@ruhibirbanyo,

sub-etha'daki bölümler, tamamen sözlük yazarlarının,zaman içinde yazarlar tarafından belirtilen konular, ihtiyaçlar, istekler doğrultusunda ortaya çıkarıldı.

limon'dan önce (ve sadece) summitz zirve aparatı vardı mesela. daha sonra yeni bölümler eklendi. dediğim gibi her birini bir başka yazar yaptı. gerek kendi fikri olarak gerek işte ortak bir ihtiyaç olduğu düşünülerek. konular ssg'ye açılıp hemfikir olunca da sub-etha bölümünde yer almaya başladılar.

yani sözlükçülerin yine sözlükçülere faydası olacağını, keyifli olacağını düşünerek yapılmış şeyler.

ama hiç birinin yetkilisi ssg veya sözlük modları değil. ki zaten her birinin ana sayfasında kimlerin neler yaptıkları görünmesi lazım hala.

*****
compumaster veya sub-etha'daki diğer bölümleri yapan hiç bir yazarın amacının o dediğin şey olduğuna inanmıyorum. yine compumaster'ın entry yedekleri alma programı vardı mesela. (hala var mı bilmiyorum)

hiç bir ortak paydada buluşamayacak olmamız, insan gibi fikirlerimizi paylaşmamıza engel değildir umarım?;)

ben kimseye ısrar etmem merak etme;) bana çok saçma geliyor çünkü. düşünceleri doğru ve düzgün şekilde paylaşmaktır önemli olan. karşındaki senin ne dediğini anlıyorsa bu yeterlidir benim için. çünkü anlamak her zaman herkes için kabul etmek anlamına gelmez. isteyen kabul eder, isteyen etmez. ama karşı tarafın seni senin anlatmak istediğin gibi anlamış olması önemli.

şu nokta da bahsettiğim şeylerin gayet net şekilde anlaşıldığına inanıyorum. yani bunları kabul etmen gerekmiyor, raad ol;)

zaten söyleyeceğim bir şey de kalmadı gibi. patlamış mısırı alıp yan tarafa geçiyorum..

tramvaya binilip zeytinburnu durağında inilir. durağın ordan zeytinburnu'nun içine giden minibüsler var. onları sor. 1 saat sürer ya da sürmez.

tesekkürler, zeytinburnunda inilince taksi ile ne kadar sürer?

kazliçeşmeye gideceksen trene bin sirkeciden.

treni atlamışım lan :) sirkeci - halkalı tren hattında kazlıçeşme durağı da var evet.

Aksam vakti bir bayan tek basına gidecek de biraz temkinliyim agalar... Beyazittan Tramvay + taksi daha iyi olma mı?

kazanırsa sonuç önemli değil. şampiyonaya katılıyoruz.

yenilirse katılamıyoruz. 19 sayı farkla yenersek grup ikincisi olarak gidiyoruz. 1 sayıg farkla yenersek en iyi 3ncü olarak gidiyoruz. yani galibiyet yetiyor.

kazanirsa da en iyi ücüncülere girememe olasiligi varmis, hatta kaybederse de girme olasiligi.

o yüzden sormustum.

yok galibiyette kesin katılıyoruz.
mağlubiyette ise 3 lü averajlar işin içine giriyor. ama o çok düşük bir ihtimal.

önce bir erasmus yap, burs olaylari cok zor acayip nadir bir yetenegin yoksa, veya cok cok basarili degilsen.

ilkokuldan beri yurtdışında okumayı hedefleyen birisi olarak söyleyeyim: ailenin sana harcayabileceği 2000 lira yoksa(aylık), kenarda da satabileceği ev/araba/tarla veya birikimi yoksa, unut o işi.

erasmus'la gidersin, süreyi uzatırsın, staj yaparsın falan ama üniversiteyi yurtdışında okuyamazsın paran yoksa. maalesef.

anne baba tarafının köylerinin/mahallelerinin sanayici veya iş adamları dernekleri falan var mı onlara bir bak varsa iletişime geç böyle gaz konuş falan ne olacağı belli olmaz.

yuto, bir bakacağım fakat zor gibi gözüküyor, yine de teşekkürler

eğer çok istiyorsan, en kolay yol için bile ilk başta en az bir 15 bin liran olmalı. Okullara başvuru, vize, kayıtlar, yabancı dil kurs ücretleri, buradaki yaşama giderlerin. ilk 3 aydan sonra çalışma iznin oluyor(almanya için konuşuyorum), 1 yılda 90 tam gün(ya da 180 yarım gün) çalışabiliyorsun. Onun haricinde dönercilerde kaçak bir şekilde saati 5 euro gibi sömürgeci paralarla haftada 5-6 gün çalışıp hayatını idame ettirecek parayı kazanabilirsin. Ve üniversite hayatını bu şekilde, yani iş-ev-okul arası düzenlemen ve çok çalışman gerekir.
İmkansız değil, ama imkansıza çok uzak da değil.

lisans içinse zengin değilsen abd canadayı yi unut çok para tutuyor

singapur guney kore ve avrupa bedava sanırım avrupaya ağırlık ver

avrupa'da okulların %90'ı ücretli, çoğu da baya para istiyor.

ama mesela lodz üniversitesi var, 2000€ mu ne istiyor yıllık. varşova üniversitesi de ona yakın bir şey istiyordu. polonya pek pahalı bir yer değil, 500€'ya yaşayabilirsin. ama yurtdışında türkiye'deki gibi sefil yaşayamazsın, sıkıntılı olabilir. aylık 750€ desek... çok zengin olmasan da okursun polonya'da mesela, ama dil bilmen ve "biraz zengin" olman şart.

belgeler için de 15 bin lira gerekmez. dil bilmiyorsan kurs için 1-2 bin lira gidebilir. vize başvurusu ve belgeler, uçak biletleri falan taş çatlasa 2 bin olur, 3 bin olur.

ama "sizin 3 bin liranız varmış, para da kazanıyosunuz zaten, kızınız/oğlunuz bizim okulumuzda olsun" demez hiçbir ülke annene babana. okulun yabancı öğrenci kabul şartları genelde gayet basit olur; ama vize alırken baya maddi kaynağın olduğunu ispatlaman gerekir.

son olarak, çevrendeki derneklerin falan hiçbir yardımda bulunmayacağını garanti edebilirim. bazı büyük firmalar sağa sola gönderiyor. mesela siemens mi ne yapıyordu öyle, belli bir süre ingolstadt'ta okuyordun. öyle bir şey olabilir, diğer türlü zor.

neticede yurtdışında okumak oldukça masraflı bir iş ve kimse bu masrafı üstlenmez çok nadir bir yeteneğin yoksa. ben yabancı dilciyim mesela... ingiliz dilini burada okusam ne olur, polonya'da okusam ne olur?

benim için büyük fark; ama masraflarımı karşılayan kişi için hiçbir anlam ifade etme.

der meister, şimdi düzelteyim seni,
Avrupadaki okulların %90'ı paralı değil. Özellikle almanyada harç bile almayan okullar var, benim okulum dönemlik 100 Euro.

15 bin lira, belgeler + ilk 3 ay yaşama parası. Sadece tercüme ve notere zaten kol gibi para akıyor. Buraya ilk gelindiğinde de, her şeye baştan başlandığı için, harç, 3 aylık kira, depozito, dönemlik otobüs bileti, yaşamak için gerekli ev eşyaları derken üniversiteye başvurmak ve çalışma izni almak arasındaki zamanda 15 bin lira gidiyor. Bunun vizesi mizesi de var ki, şanssızsan ülkeler 1 yıllık parayı bloke hesapta görmek istiyor, bu durumda da kuzu kuzu 8000 euro para yatırıyorsun.

Dernekler falan kişiye kalmış tabi. Ben tanıdık vasıtasıyla 1 yerden burs buldum ancak, o da ayda 300 lira.

yahudileri doğradı?

en mantıklı cevap savaş ekonomisi olmalı :)

keynesyen etki yapar :) zaten amerika da bunalımın etkilerini savaşla atmıştı üzerinden.

adamlar alman abi.
alman malı diye bir laf var.
adamlar yapınca en sağlamını yapıyor.
ne yaptıysa tuttu.

bedava iş gücü

Tarihçi veya siyaset bilimci değilim ama belgesellerden hatırladıklarımı yorumlayayım. :)

1 - Birinci Dünya savaşı sonunda gururu oldukça ezilmiş bir milleti büyük hayaller sunarak çalıştırdı.

2- Ticaretin ciddi kısmı yahudilerin elindeydi. Hem bunların tüm varlıklarına el koydu hem de ticarette yahudiler ve yabancılar vasıtasıyla dışarı çıkan paranın önünü tıkadı.

3- Savaş sırasında ciddi şekilde hammadde, insan gücü ve kaynağa ulaştı. Bunların hepsini kendi ülkesi için sömürdü.

nasyonal sosyalistlerin hızlı yükselişinin öncelikli nedeni işsizliği bitirmeleridir.

o yıllarda ekonomik krizlerle boğuşan avrupanın en büyük sorunu işsizliğin tavan yapmasıydı.
hitler geldi. almanya'da işsiz insan kalmadı. herkesi harıl harıl çalıştırdı. alman eve ekmek götürdü.
ne ürettiler dersen, kaşık fabrikasında silah, tabak fabrikasında tank, traktör fabrikasında uçak.
ağır sanayide 1 numaraydılar.

almanlari calistirdi ve savas ekonomisi yaratti. daha ne olsun.

@want2die
filmin adı die falscher. ama maksat yabancı para basmaktı. ingiliz sterlini basılıyordu. hatta türk ipeği lazım oluyordu vs.
fazla para arzıyla ingiliz ekonomisini çökertmekti amaç galiba.
en.wikipedia.org

ülkenin dört bir yanını otobanlarla döşedi ve bunun olumlu sonuçları oldu.

çeşitli bir takım ayak oyunlarıyla bütün iktidar erk'ini kendinde topladı.

savaş ekonomisi diye birşey başlattı. ağır sanayileşme, halkın full istihdamı, askeri yapılanma. tabi bütün bunları yaparken aslında büyük silah şirketlerinin de maddi-manevi desteğini almadı değil.

insanlık dışı olsa da yahudilerin üzerindeki siyasi, ekonomik, sosyal baskıları arttırdı ve onları ülkeden uzaklaştırdı.

cevapları okuyorum da herkesin iktisat ve iktisat tarihi dersi almasındya faide görüyorum.

paranın değeri düşmüşse yeni para basarak değerini yükseltemezsiniz.

not: iktisatçı ve tarihçiyim. epey de iktisat tarihi dersi aldım.

Amerikadan çok ciddi yardımlar geldi. Gökten inmedi fabrikalar.

Edit: Hatta ekstra bilgi, şu an içinde yaşadığım baden württemberg resmi olarak hala abd işgal bölgesi, yani bağımsız değil.

hocam,

a satırına rakamları yaz
b satırının tamamına 500 yaz
c satırına =a+b yap
yanlışlık olma ihtimalini ortadan kaldırırsın.

a sütununda giren b sütununda çıkan c sütununda da mevcut olduğunu varsayarak d sütununa =a1-b1-c1 yazıp formülü sağ alt köşeden çift tıklayarak tüm verilerin olduğu satırlara kopyala. sonuçlarda tamamının sıfır olması lazım. filtreleme yaparak kontrol edebilirsin.

ama sorun su ki, her satir da giren ve cikan yok.

yani sizin örnege göre a2 de 100 var b2 bos c2 200

bazen giren bazen cikan var sanirim o yüzden formül tutmuyor. mevcudu bir üstteki satirin c'esinden almasi gerekiyor diye olabilir mi?

tamamen salliyorum su sekil olmasi gerekmiyor mu;

"üstteki c + (varsa + a)+(varsa -b) = 0

bence bu kadar büyük mablagda en iyi bir avukata danisip yüzyüze konusmak olur.

senedin üzerinde verildiği tarih var mı?

Vade içermeyen senet, görüldüğünde ödenecek senettir. Düzenlenme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde ödenmek üzere ibraz edilmesi gerekir. Aksi taktirde düzenleyen dışındaki kişilere karşı talep hakkını yitirir.

Senet üzerinde bir tarih yoksa tarih tespiti içinde protesto gerekir.
Ödeme tarihi olmadığını söylediğiniz için protesto ile düzenleme tarihi belirtilmesi ondan sonra da vadesi 1 yıldır.

1- Ödeme tarihinden itibaren kambiyo senetlerine tabi faiz uygulanır. Faiz şartı var mı ona bakmak gerekir.

2- Bahsettiğiniz şekilde doldurulabilir. Aksini senetle ispatlanabilir. Senet senetle ispatlanır.

3- Borcu öderken senedi alıp yırtması gerekir.

4- Senedi almadan borcu ödememesini tavsiye ederim. Kötü ödeyen iki kere öder.

5- Arsa rayiç bedeli gerek belediyeden alınabilir yada değişik iş davası açılarak mahkemeye tespit ettirilebilir.

@eksi sozluk e bir daha geldim

hayır yok.

@clough

ilk iki paragrafı anlamadım:)'açık senet' diye geçiyor bu araştırdım da. İlk paragraftaki "Düzenlenme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde ödenmek üzere ibraz edilmesi gerekir. Aksi taktirde düzenleyen dışındaki kişilere karşı talep hakkını yitirir." şuradan anladığım alacaklı borçluya mı talep hakkını yitiriyor?

protesto nedir? ödeme tarihi nasıl belirtilecek? yani şu an ödeme tarihi yokken faiz yok mu?

çok teşekkür ederim cevapların için.

telefonda olmaz sanki. amca senle bi oturup çay içelim gibi bir öneriyle gitmek daha iyi sanki. hem yüzyğze olunca, o sormadan amca sakın şöyle şöyle düşünme deme şansı olur.
?

git yanına konuş ayrıca normal zamanda da görüş yani arada kalmış olmazsın, babanla kavgalı diye sen amcanla konuşmayacaksın diye bişey yok. babana çok büyük kazık atmış olsa sizin ailenizi zor durumda bırakmış olsa konuşmazsın ama şu durumda kimse de diyemez amcanla niye görüştün diye.

kesinlikle yüzyüze konus, dedigine göre makul bir insan, zaten sorun olmaz anlayisla karsilar.

buna yakın şeyler arasıra başıma geliyor. mesela rüyamda bir şey görüyorum sonra uyandığımda eğer bunun üzerinde düşünmezsem ilerki bi zaman bunun gerçek bi anım olduğunu zannediyorum. aynen dediğin gibi biri gelip yok öyle bir şey diyene kadar :)
ama öyle kargoyu alıp sonra rüya sanmak kadar ilerlemedi. uyku sersemliği ya bence baska bi açıklaması yok

önce doktor, sonra temiz havalı kısa bir tatil.
yorgunluktan bunlar hep. bana da oluyor arada...

madem ki waking life referansı vermişsin, ışıkları açmayı denesen?

benim de zamanın epeyce sıkıntısını çektiğim bir durumdu, sürekli anlattığımı düşündüğüm şeyleri anlatmamış, rüyamda gördüğümü sandığım şeyleri de yaşamış oluyordum. o zaman doktorum bana iki şey önerdi;

birincisi kaliteli uyku, zihninizin buna ihtiyacı var, bir deney yaparken yerinizden kalkıp gidip zınk diye uyumayacaksınız, o zaman beyin çalışmaya devam ediyor. yatağınızı açın, sonra odayı havalandırın, kıyafetinizi değiştirin, dişinizi fırçalayın, kısacası kendinizi yatmaya programlayın, beyin bunu algılar ve uykuya geçer, bunun haricinde mümkünse yatmadan önce havalandırdığınız odanızda 5-6 dakika sessizce oturun, zihniniz sussun.

ikinci öneri de bir çeşit anchoring tekniği idi, basitçe farkındalığınızı arttırmalısınız, özellikle yalnızken olan bir şeylerden emin olamıyorsanız o anda başka bir şeye daha odaklanın. örneğin; masanızın üzerindeki çerçeve yamuk mu değil mi ya da buzdolabının üzerindeki magnetleri sayın, kargo geldiğinde kalkıp kapıyı açarken kapı kolu elinize serinlik verdi mi gibi gibi.. bunu genelde rüyamızda bu denli detaylı yapmadığımız (yapmayı bilmediğimiz için) gerçek ve rüyayı böyle daha rahat ayırabilirsiniz.

uykusuzluktan beynin dönmüş, erken yat uyu. işim gücüm dücüm var deme bunlar insanların bahaneleridir. bu işler üzerine gökten inmedi, sen aldın ve alırken iyi bir hesap yapamımışsın ve sonuç olarak sağlığını bozmuşsun. böyle giderse daha ciddi sorun ile karşılaşırsın.

gazdan ayagini cek gecer.

onun yarısı değil benimki 20 chrome sekmesi 3-4 tane oyun 3 tane video oynatıcısı utorrent.. en ufak bir takılma yok. kasayı yan çevir system32'yi sil.

cidden impasıbıl gibi bir şey öyle olması.

media player classic'le bir dener misin ? bir de bir a.k. pcsinde çok yüksek kalite videolar izlemeye çalışma, büyük ihtimalle 1080p görüntü oynatmaya çalışıyorsun. 1080p ile 720p arasındaki farkı küçük ekranda anlaman imkansız.

bir de ekran kartın çok ısınıyor muhtemelen, ondan.

vlc 2.0'ın hatası o bende de oluyor. seçenekler -> ses -> çıkış modülü -> win32 waveOut seçiliyse başka bir şey seç ya da vlc 1'e geri dön.

alakası da olmayabilir tabi.

720p izliyorum genelde, ama tek sorun o degil ki; nette gezinirken de cok yavas.
neredeyse 2 gblik netbookum daha hizli, usbye bir sey cekerken netbookda iki kat hizli halloluyor. ana bir sorun olmasi lazim ama bulamiyorum.

en yüksek ogs ücretinin 10 katı sanırım. böle bi kuralı vardı ogs'nin. o hattaki en yüksek ücret*10

ohh. acidi.

Araç ogs'ye kayıtlı bir plaka ise şu kural uygulanır :

SORU 4: Uzun zamandır OGS kullanıyorum; geçen gün geçiş sırasında elektronik etiketim okunamadı ve KAÇIŞ uyarısı aldım. Herhangi bir cezam olur mu? Ne yapmam gerekir?
CEVAP 4: Şayet bu geçişinizi beyan ettiğiniz araç ile yapmışsanız (kayıtlı plaka) ve OGS hesabınız AKTİF durumda ise herhangi bir cezanız olmayacaktır. Bu geçişiniz, otomatik olarak köprülerde normal geçiş ücretine, otoyollarda ise en uzak mesafe geçiş ücretine çevrilip aktif olan hesabınızdan düşecektir. Bundan sonraki geçişlerinizde normal geçiş mesajı almaya devam ediyorsanız, OGS kullanmaya devam edebilirsiniz. Ancak geçişlerinizde cihazdan BİP sinyalini almıyorsanız kesinlikle geçişlere devam etmeyiniz!

Ayrıca şuradan kontrol edebilirsiniz :
uygulama.kgm.gov.tr

cok tesekkürler, icim rahatladi. zaten en uzun mesafe ücreti ödememiz gerekecekti. sorun yok iyi geceler.

Bu durumun 10 geçişe kadar normal ücretlendirildiğini de hatırlatayım. Yani siz 2 kez geçtiğiniz için sorun yok. Ama aynı şekilde 11. geçişi gerçekleştirirseniz bu defa 10 katı cezalı ödemek durumunda kalırdınız.

Carpenoctem çoğ haklı.

yok iki kere gectik ama aklimiz basimiza geldi zaten.

tesekkürler

ağ ile bağlarsın.

o yemiyor, mac, falan karisinca isin icine cok kasiyor, hem de büyük dosyalarda sorun cikiyor.

şöyle bir şeyler var:

www.itechnews.net

laptop için ise logitech m705

degil, desktop icin.

a4tech x7 gaming mouse. çok leziz bir mouse. geçenlerde aldım. psikolojik büyük ihtimal ama oyunları daha iyi oynuyormuş gibi hissediyorum. 60 lira bir şey

edit: elim kocaman
edit2: f3 modelini kullanıyorum.

microsoft sidewinder x8 hocam

logitech performance, g700 ve g500 arasinda kaldim.

oyun degil asil amacim ama pc basinda calistigim icin oyun tarzi mouselar daha rahat geliyor uzun süre kullanimda.

fikir verebilecek var mi?

çok riskli bir iş. hiç girişmeyin böyle bir şeye. hem kardeşinizi hem kendinizi yakarsınız.

anlasılır.

Anlaşılabilir. Ben mesela üniversiteye rapor sunduğumda rapordaki yazıyla ilgili epey tedirgin olmuştum fakültemi yanlış yazdılar diye hastanede. Hastanedeki kadın "Zaten numarası yazıyor üstünde. Ordan kontrol ederler. Sorun olmaz." demişti. Yani o elinizdeki belgede de sıra no benzeri bir ibare varsa araştırılınca ortaya çıkar kesinlikle.

çok teşekkürler. ama anlamadığım şey geçen sene kardeşimin okulundaki biri bir sene boyunca sahte raporla geçinmiş. bana biraz cesaret veren bu.

ama nasıl anlaşılıyor ? memura verirdik biz, o da deftere yazardı falan.

(ara: kan alirlar)

geçen yıl bizim lisede de yediren çok vardı. bu okullarda salla başı al maaşı'cılar olduktan sonra bir şey olmaz. yeni imza atmayacaksın, var olan imzaya kalem ile dolgunluk kazandırıcaksın.

bi şey olmaz. kardeşin çok göze batan idarenin şüpheleneceği biri değilse çok rahat yedirirsin. yalnız aslına uygun yap paint terk olmasın.

benim ytü de okuyan arkadaşım sınava çalışmadığı için girmedi. telafi sınavı içinde en az 3 günlük rapor alması gerekiyordu. rapor alıp üzerindeki gün sayısını değiştirdi. daha sonra o sınava girdi. :D üni de bile böyleyse düşün..

anlaşılmazsından ziyade olmaz o iş. devamsızlık bilgilerini girerken kullandıkları bir kod var, her raporda farklı olan. girilmiş kodu kabul edeceğini sanmıyorum.

raporun üzerinde bi adet QR kod var. taratmaya çalıştım ama okumadı. bahsettiğiniz kod bu mu ?

aile hekimini değiştirmek de bir çözüm olabilir belki, bilemiyorum.

tesekkür ederim, aslinda yazmadim bir sey degistirmez diye ama ben yurtdisinda yasiyorum ve türkiye'ye gelecegim ama bu skype olayi cok iyiymis.

internet bağlantısını istediğin zaman açıp, istediğinde kapatabilirsin. fakat internete bağlandığında tüm maillerin yüklenmeye başlar. sadece şu işlem için internete bağlan gibi bir seçenek yoktur

sırt üstü yatınca dizlerini 90 derece büküp göğsüne getirme ve düz, belden yukarı doğru kaldırma hareketlerini bi dene bakalım ne kadar hareket eksikliği var. bacaklarında keçelenme denen uyuşma, hissizlik varsa kesin fıtık. genelde bacağa vuran bir ağrı olduğu söyleniyor. bence sen sert bi yerde uzanıp mümkünse iyice dinlen. geçmiyosa, azalmıyosa ilaç, doktor soruştur. orada gitmek istemiyosan bile tr ye dönünce doktora git mutlaka, çok pis bir meret, küt diye kalıverirsin sokak ortasında, taşımak zorunda kalırlar alla muhafaza. sakın zorlama, çok yorulma.

oradaki doktorlara gitmek istememe sebebi maddi ise bir şey diyemem. Ama değilse, MR çektirin mutlaka. Bel fıtığından çekmiş birisi olarak kesinlikle ertelenecek/hafife alınacak bir durum değil. Bel fıtığı değilse ne ala... Ama başlangıcı vesaire de varsa erkenden bilinçlenmek ve gerekenleri yapmak önemli. İlerledikten sonra pek anlamı olmuyor.

Böyle karamsar bir cevap gibi de oldu, ama değil. O bölgedeki kaslar fazla gerilmiş olabilir, ters yatmaktan kaynaklı omurda bası oluşmuş olabilir... MR sonuçları her yerde aynı sonuçta, ne olduğunu öğrenmek lazım. 2-3 ay da kısa bir süre değil.

burdaki doktorlara gitmek istemememin sebepleri:

1-) burdaki doktorlar hakkinda cok olumlu seyler duymadim.
2-) MR cektirmek TR'de sigortaniz yoksa bile 200-300 liraya halledilebiliyor. (Beyin MR'ini 250 liraya cektirmistim 1,5 sene once.) Burdaysa nerden baksan 1000 euro falan vardir. Saglik sigortam var ama, saniyorum masraflari once benim kendi cebimden odememi isteyecekler, sonra bana odeme yapacaklar. Benim de doktordu, MR di o kadar masrafi hele hele bu kadar pahali bir ulkede kendi cebimden karsilayacak durumum yok (her ne kadar sigorta sonradan odeyecek olsa bile)
3-) Buraya bir sey yazacaktim ama unuttum. Neyse. Mesajlariniz icin tesekkur ediyorum.

1000 euro falan oldugunu sanmiyorum hangi ülke bu arastiralim, saglik sakaya gelmez. ama sadece kas agrisi da olabilir moralini bozmamaya calis. benim de fitik sandigim cok bel agrilarim oldu bir sey cikmadi . zorlamamaya calis o bölgeyi eczaneden kas gevsetici al sür bence tedbir olarak. gecmis olsun

turist/yolcu sigortası gibi bişeyin yok mu acep? belki işe yarardı... orada doktorla pek işin olmayabilir bile, mr ı çektirsen buradaki bir doktordan bile soruşturulabilir durum.

finlandiyadayim bu arada. is yerindeki doktora bir gorunucem bakalim.

o bölgedeki derinin yapısı sebebiyle detay işlemek zordur. işlense bile bölgedeki deri sürekli gerilip gevşediği için detaylar birbirine girebilir. üstelik çok da acır

@matnokta, kol içinde (gavurun inner sleeve dediği bölgede) 2 kere rötüşlanmış bir dövmem var, ona kıyasla cehennem azabı olmadığı sürece sorun değil diye düşünüyorum ama asıl sıkıntı detay ve kalite..

kemik üstü bölgelerin acıya duyarlılığı daha fazladır. acı eşiğin yüksekse pek de sıkıntılı geçmez işlenme aşaması. sürekli darbe alan bi bölge olduğunu da unutmamak gerek. bkz.sandalyeye masaya dirsek dayamak. bu sebeple detay bekleme o bölgedeki dövme için. yaparım diyen dövmecilere de inanmayınız

gayet açıklayıcı, teşekkür ederim.

benim gördüğüm dirsek dövmelerinin ortası daire halinde boş bırakılıyor, etrafına yapılıyor.

@kediebesi

evet genelde boş bırakılıyor, bölgenin zorluğundan mı yoksa insanların tercih etmemesinden mi bilmiyorum ama yaptıranı da gayet var.

www.robotvsbadger.com
2.bp.blogspot.com
www.steve-a.co.uk
img22.imageshack.us

neden bos birakiliyor; cünkü bozulacagindan ötürü.

sayin jester, millet yaptirmis ama hepsi bozulsa bile dikkat cekmeyecek tarzda seyler sadece ücüncü resimdeki kötü gözükecek o da daha yeni bir dövme ve amcam basina gelecek kacinilmaz sona kadar tadini cikariyor muhtemelen.

kullanıldığı bağlama göre değişir. ama genelde "siktir et onu".

tureng.com

geniş görmen açısından

"onun amina koyayim, sana bir sey olmasin" anlamina gelir cogu zaman.

sikeyim öyle işi.

koy götüne rahvan gitsin.

sikerler

koy götüne, siktir et

ben gözlük kullan derim, faydasını görürsün.
lens hem oradaki koşullar itibariyle tehlikeli olabilir.
hem de gözlüklü birisine daha iyi davranabilirler açıkçası. veya bazı işleri sana yaptırtmazlar-yaptırtmayabilirler daha doğru bir ifadeyle.

1 aydır kafamı karıştıran temel sorun.

Aynı senin durumundayım. Ben acemiliğe götürmeyi düşünmüyorum.
Daha doğrusu gideceğim yerin hijyen vs konularını bilmem lazım öncelikle. Usta birliğine götürmeyi düşünüyorum ama.

Kesinlikle sağlam bir gözlük ve organik camlar, hijyen çok yerde sorun olur, varsa da yedek gözlük.

gözlük +1

gozluk +1.

gece yarisi nobete kalk, lensi tak, nobet donusu yine cikar falan iskenceye donusuyor. hijyen olayi zaten ayri bir dert.

cok uzun süre cikarilmayan lensler var bir ay falan, onlardan kullan rahat edersin.

görece düzgün bir yerde askerlik yapmama rağmen hijyen konusu sivil hayattakine göre sıfırın altındaydı. sanırım musluklardaki bakteri ve mikrop adedini tanımlayabilecek bir sayı yoktur matematikte. gözlük kullanmak senin için sorun yaratmayacaksa öncelikli tercihin olsun derim.

gözlük bence de.koğuştan bir arkadaşım ciddi problemler yaşamıştı lens yüzünden.

hijyen mi? o da ne? o kelimeyi unutacaksın bir kere.

teknik acidan degil kisisel tecrübelerime dayanarak söylüyorum; hayir.

bit.ly

kısaca takıldığınız genel konuları yazsanız, belki XP ile Win7 farkını da anlatırız burada

ya asil sorun mesela ayni agdaki mac os ile windowsu ben nasil baglarim doyalari nasil paylasirim ve bir yaziciyi hem mac hem windowstan kullanilacak sekilde aga nasil baslarim.

xpde bunlar cok kolaydi.

deterjanlı veya çamaşır sulu bezle bastıra bastıra sil. küf yenilendikçe aynı işlemi uygula. kısa vadede en ucuz ve pratik çözüm budur.

sanirim badana ya da kirec kullaniliyordu ama bir an önce cözüm bulmaya bak cünkü küf oldukca tehlikeli cok sik gözardi edilir genelde.

mahallea arasindaki hirdavatcilara sorabilirsin.

bildiğin rutubet, nem.. sil peçete ile. başka çözüm yok.

evin içine çamaşır asmayın. ve o evden çıkın.

bunun adı nem. neyle ısınıyorsun, yani ısıtma yok dedin ama herhalde kışın birşey kullanacaksın? neme en iyi çare sürekli soba yakmaktır ama bilemiyorum tabii senin soba kullanıp kullanamayacağını. bir de nalburlarda su-tut diye birşey var. onun nem için olanı varsa onu alıp duvarına sürebilrisin. yoksa da su-tut alıp sür, bir nebze rahatlatır (duvarı).

çamaşır suyu ile duvarı silip küfü temizledim, sonra duvarı kuruttum, şimdilik sorun kalmadı gibi. evde geçici olduğumdan badana kireç gibi çözümlere başvurmak istemiyorum.

@african rain kışın elektrikli fanlı ısıtıcı ile ısınacağım, o da odayı kurutan bir şey değil maalesef, zaten kurutması da iyi bir şey değil ya...

@secil bana küf için "depozitodan düşelim" denirse katil olabilirim... her hafta temizlik de zor yahu...

cevaplar için teşekkürler şimdilik temizledik galiba.

link yok?

Dolu şey yazmıştım silindi :D

Kısaca, güzel.
Ekran kartı kötü. Hatta çok kötü.
Onun yerine www.amazon.de bu alınabilir. Ama Windows yok galiba bunda da.

Bir de 8GB RAM fazla gereksiz gibi. 4 olsa da olur. Fazlası zarar çıkarmaz tabii.

Bu arada ne iş için kullanacağını bilmediğimden böyle atıp tuttum. Word Excel kullanacaksan sadece fazla bile bu sistem.

Grafik kartini ekstra söyler, farkini ödersem o sisteme takarlar sorun olmaz.

grafikkarti sadece fotograf islerken lazim photoshopta falan ama yine de tavsiyene uyacagim.

tesekkürler.

Ekran kartı kötü. RAM sakın 8 GB altına düşme. Win7 64 bit mi sor.

benim için mutluluk kaynağı.

mangalda şahane olan bir tavuk bölümü.

insandakine göt diyoruz genelde.

salcanin insanda vucut bulmus haline kalca deniyor.

felsefi acidan bakarsak kalcaya göre inanilmaz degisir. örnegin islevsel bir mankenin kalcasi ile büro calisaninin kalcasi arasinda cok fark var.

erimesi gereken bir yağ bütünü.

"ben yapabiliyorum" diyen herkesin bir foyası meydana çıkıyor. ya da foyası çıkmasa bile bunu yapabildiğine dair somut kanıt elde edilemiyor. bu yüzden de "kesinlikle var böyle bir şey" demek pek mümkün değil bence.

telepati dediğin hareket ve psikolojinin de bir bütünü. yani o kişinin enerjisi diyelim, hareketleri ve psikolojisi bu enerjinin bazı parçaları. telepatik iletişim yaşamadığını sanan yanılıyor esas. hepimiz telepatiğiz çünkü ortak bir enerji alanını paylaşıyoruz ve sürekli iletişim halindeyiz. yalnızca popüler anlamıyla zihin okumak gibi değil, çünkü bilinçli bişi diil. ancak şöyle yeni bir çalışma var. pinktentacle.com

ha yalnız beyinlerimiz artık çok fazla dil üzerinde yoğunlaşarak çalışıyor. mesela çoğu insan kafasında biri konuşuyomuş gibi düşünüyor, kelimelerle, cümlelerle. kendimizle ve birbirimizle iletişim kurmak için kullandığımız dilimiz bizim diğer hislerimize epey ket vuruyor. bunu birbirinin dilini bilmemesine rağmen, ya da dilsiz olmasına gayet rahat anlaşabilen insanlarda görebilirsin. iki insan arasında düşmanlık veya yakınlık oluşması için konuşmalarına gerek yok. enerjileri yeterli. yani bu bizim halihazırda yaradılışımızda var olan bir yetenek.

yok öyle bir sey, yaptigini iddia edenler psikoloji, davranis bilimi ve manipulasyon kullaniyorlar.

medicalxpress.com
ehehehhehe
bunu görünce şu deneyi de anımsadım...
news.sciencemag.org

news.stanford.edu

idam kalkti cok kafana takma.

saka bir yana hakaret yoksa, sinir oldugundan seni huzursuz etmek icin sikayet etmistir. amacina da olasmis. devami gelmez.

bilgisayar kütüğünde arama yaptılar mı?

her durumda seni alıp götürmediklerine göre (ki götürmeleri için bir neden yok) yakında savcıdan bir davet yazısı gelir, ifade vermeye çağrılırsın. mutlaka git. yoksa zorla getirip dinlerler, bir de üstüne kaçak muamelesi yeme.

ifadede aleyhine deliller sana gösterilir, bir diyeceğin olup olmadığı sorulur.

ifadeye bir avukatla (müdafiinle) gitmende yarar var. sen götürmezsen, müdafi isteyip istemediğini sana sormak zorundalar.

tutuklanman pek mümkün değil bu koşullarla, ama savcı sorguya çekilmek üzere hakim karşısına çıkarttırabilir.

her durumda, savcı ya takipsizlik kararı verir ve olay biter, ya da iddianame düzenleyerek mahkemeye sunar ve hakkında kamu davası açılır.

açılırsa mutlaka kendine bir avukat bul ve davayı takip etmesini sağla. duruşmalara düzenli olarak katıl ve mahkemeye saygılı bir biçimde cevap ver.

savunmanda kanzuk'un sözleri işine yaramayacaktır. bunun yerine ifade özgürlüğünü kullandığından ve sözlerinin hakaret oluşturmadığından söz et. büyük olasılıkla bilirkişi atanacak ve konunun belirlenmesi istenecektir.

takibi şikayete bağlı bir suç olduğundan karşı tarafla uzlaşma veya şikayetini geri almasını sağlama gibi imkanların var, eğer istersen bunları kullanabilirsin. uzlaşırsan da ona belirli bir ödemede bulunman gerekebilir ve sana bu kez tazminat davası açabilir.

davaya devam edip de bir şekilde mahkeme tarafından suçlu bulunursan basın yoluyla alenen hakaret suçundan tck m. 125/4 gereği en az 1 yıl 2 ay hapis veya adli para cezasına çarptırılabilirsin. önceden sabıkan yoksa büyük ihtimalle hükmün açıklanması geri bırakılır ve 5 yıl boyunca başka bir kasıtlı suç işlememen halinde suçu hiç işlememiş gibi olursun ve siciline de işlenmez.

bütün bunlar karşı tarafla uzlaşmada senin yararına olarak ileri sürülebilir tabii (bak hocu, bana zaten hapis cezası vermeyecekler, gel şikayetini geri çek, ben de sana şu kadar para vereyim hesabı). ama tabii ki yazdıklarının hakaret olmadığını mahkeme önünde iddia etmek ve aklanmak istiyorsan, bu da senin hakkın.

kolay gelsin.

bebek kucakta yolculuk edecek. ayrı bir kemer verecekler. o koltuğu bilemiyorum ama puseti içeri alma hakkınız var. iç hat uçuşu ise bir saat önce orda olmanız yeterlidir. yok sunexpresste de su yok :)

@eli:
Teşekkürler. Ana kucağı şunun gibi bir şey:

www.hepsiburada.com

bunu yanınıza alabilirsiniz. fakat ya girişte ya koltuk üstü kabinlere koyabilirsiniz ( koltuk üstüne sığar mı emin değilim. ) bir öneri de uçuştan önce emzirirseniz bebeğiniz daha rahat eder. iyi ve rahat yolcuklar dilerim :)

@eli: emzirme işini en baştan hanım yapacak diye anlaşmıştık, o emzirse sorun olmaz değil mi:)

Teşekkürler bu arada:)

puseti uçağa kadar getiriyorsunuz ve uçak girişinde sizden teslim alıyorlar. İnerken de uçaktan çıkar çıkmaz iade ediyolar. Pusetler kabine girmiyor yani.

tabi tabi hanımın yapması daha başarılı sonuç verir :) rica ederim :))

Pusetten kastınız benim bahsettiğim mi yoksa bebek arabası mı?

yurtdisi ucularda 1a ve 1b koltugunu ucretsiz reserve edibilirsin. süre kisadir kafana takma cabuk gecer asil kulaklarini ört cok cabuk hasta olur hava gelirse. emzirmeyi de ucakta kalkis ve iniste yain. basinc dengelenmesini saglar yoksa agri yapabilir.

iyi ucuslar.

puset bebek arabası. thefin'in de söylediği gibi girişte alıp giriş kapısı civarı bir yere koyarlar. bu ana kucağının da boyutlarını bilemediğim için ya el bagajı gibi yanınıza alıp koltuk üstü kabine koyabilrsiniz ya da yine puset gibi girişe koyulur diye düşünüyorum.

ana kucağını da puseti de kapıda veriyorsunuz. ana kucağı üstteki yere sığmıyor.

bebek için ayrı koltuk alsaydınız ana kucağını araç koltuğuna taktığınız gibi kemerle sabitleyebilirsiniz, ki en güveniliri bu olur. bebek için kırmızı bir kemer veriyorlar, sizin kemerinize bağlanıyor, bende hiç güven uyandırmayan bir şey. biraz mızıkırsanız belki yanınızdaki koltuğu da size verirler check in sırasında. bana bir kaç kere bebeği kucağımda tutmaktan endişeleniyorum dediğimde yandaki koltuğu boş bırakmışlardı. otokoltuunu da rahat rahat bağlamıştım. ama bu uzun uçuşlardaydı.

kolay gelsin! inişte ve kalkışta emzirmeyi ihmal etmesin yenge. kulaklarını rahatlatıyor bebeğin. uyuyorsa gerek yok ama. çok emzirirseniz de kusuyolar inip kalkarken. yedek kıyafet alın kendinize :)

eğer ücretsizse 1a ve 1b koltuklarını ayırtın derim, hem kanat kenarına denk gelirse gürültüden rahatsız olur, hem de ortalardan inip binerken karambolde zorluk yaşayabilirsiniz.

Başka merak edenler için bilgi vereyim biraz:

Burdan aldığım bilgilerle ana kucağı denilen ve kızımızın rahat ettiği nesneyi de yanımıza almaya karar verdim.

Hazırlık yaparken bebeğimiz için bir çantayı ve bir kabin tipi yanımıza, 2 valizi de bagaja vermek üzere hazırladım. bagaj için 15, kabin için 6kg sınırı olduğundan kilolara dikkat ettim ancak mecburen birkaç kilo fazlamız oldu.

HAvaalanına gittiğimizde aynı anda 4 kontuar vardı, önlerindeki sıradan gözüm korktu çünkü herbirinde en az 30 kişi vardı. Neyse ki Sunexpress bir güzellik yapmış ve en son kontuarı sadece çocuklu aileler için ayırmış. Orda ise sadece 2 aile vardı. Bunu görünce çok sevindik ve işimizi çabucak hallettik.

Kontuarda önce bagaj valizlerini tarttılar, fazla kilo için ücret ödemeye hazırlanırken bayan lafını bile etmedi (Pegasus ve Baltic air'e laflar hazırladım). Kabinlere de herhangi bir problem çıkarmadı ve biniş kartlarımızı verdi.

Salonda da öncelikle çocuklu ailelerin alınacağı şeklinde duyuru yaptılar. Kapı biraz geç açıldı, beklerken kalabalık ve sıcaktan bayağı bunaldık. Kapıyı açtıklarında da öncelikle uçağa girdik.

Uçakta yerimize yerleştik ve herkes yerleştikten sonra hostes gelerek pusetimizi aldı ve arka tarafa götürdü.

Uçuş sırasında herhangi bir olumsuzluk yaşamadık. Kızımız gayet sakindi daha doğrusu her zamanki halindeydi. Farklı bir davranış sergilemedi. Hareket etmeden önce sıkıntıdan biraz mızmızlandı ancak emzirince uyudu ve uzun süre uyuyarak geçti. Uyanınca lavaboda altını değiştirdik.

İnerken en sona kaldık ve hazırlandık, hostesten ana kucağını istedik ve getirdi. Valizi alıp havaş servisiyle kişi başı 8 TL karşılığında şehir merkezine gittik.

İzmir Malatya uçuşumuz Sunexpress sayesinde çocuğumuzla gayet rahat geçti.

Yabancılar telefonu sadece 1hat üzerine kayıt ettirebilir,her hat ile kullanamaz.Herhangi bir yetkili bayi kayıt edebilir,birşeye ihtiyacınız yok,tabi hattınız varsa.

Esiniz sadece kimlikle nasil giriyor merak ettim. Vizesiz deseniz anlarim ama pasaportsuz girmesi icin devlet baskani falan olmali heralde

alman vatandaslari nüfus cüzdanlariyla giris yapabilir türkiyeye.

www.karalamalar.net
Burayı oku google için yazılanları yap

cok sagol

Merhaba,

Bir dönem Hollandaca altyazı çevirisi yapmıştım. Özel bir mekanizma kullanıyorlar. Programı pedalla ilerletip durdurabiliyorsunuz. Evde yapacaksanız ExpressSubscribe programını tavsiye ederim. Ses kaydını yavaşlatarak dinleyebiliyorsunuz.

Kolay gelsin.

Express Scribe imis programin ismi, tesekkürler buldum pedali ve software leri.

alan döviz bürolari da var daha düsük kurdan ya da komisyonla aliyorlar aslinda.

bir kac yere daha sor derim ben.

bendede aynı şekilde 13 tane 1 euro vardı dovuz burosuna gittim yarı fiyatından biraz daha ust bi kurdan aldı

bozuk para halinde euro türkiyede geçmiyor demişti bana işbank. tabi eleman kıçından da sallamış olabilir.

Beyazıt'ta birkaç tane bozdurmuştum. Hemen almışlardı.Fark falan da olmadı aynı fiyattan bozdular.

zemzem suyu

(bkz: absinth)
(bkz: becherovka)
(bkz: fernet)
(bkz: jagermeister)

nane likörü, bacardi, absinthe

çok ağır oldu absinth fln daha hafif?? heryerde kolay bulunan??

smirnoff north

kokteyllere yönel hacı? sex on the bitch :p ne bilim jacksaw, kamikaze falan filan.

jagermeister

ben cin*tonikle yapıyorum

fiski fiski

Bizim dükkanın barmeni var ekside yazar, alanında çok iyidir, www.eksisozluk.com sor bance, yardımcı olur kesin

becherovka +1 sonbahara dogru zaten içinizi açar bi güzel.

(bkz: mahşerin beş shot'lısı)

sut muz likoru buz ve kahveyi 2.5 luk kola sisesinde calkala. sonra yapistir gitsin.

vodka dememişsin ama sayılmaz bence bu :) bi shaker'a veya pet şişeye vodka(35lik veriyorum tarifi) 2 adet nescafe 3ü1arada ve 5 küp şekeri kırıp at,2 küp de buz at,biraz buzlukta beklet,çalkala ve iç.beğenmezsen bul beni :D

jenever

kanalımız derken türklerin turksat üzerinden hd yayını yok. trthd var galiba ama o da digitürk te falan aktif sadece sanırım.

TRT HD uyduda var ama sadece Dsmart'ta mevcut. KanalD Hd Star HD var yine. Show TV bazi dizilerini Digiturkte Show max uzerinden HD yayinliyor. ATV HD yayini uyduda var yine.

turksat'takiler soyleymis:
uydu.turksat.com.tr

sadece birkac tanesi sifresiz gozukuyor.

yani ben almanyadan türksat yönlendirince uyduyu alöamayacagim hd yayinlari öyle mi?

torrent kullanmanın zamanı gelmiş bence.

3ü de yavaş değil normalde senin bağlantın çok mu hızlı yoksa çok mu yavaş? en popülerleri fileserve, filesonic, wupload, letitbit, vipfile. wupload'ı önermem bu arada. henüz kurumsal değiller. bide bağlantı hızın kaç?

hiz 6 mb torrent kullandim da beklemek yoruyor bir süre sonra. bir de up icin pcyi acik birakmak da tabii.

6 mb dan kastının 6megabitepersecond olduğunu varsayıyorum yani indirirken maksimum saniyede 0,75 megabyte veri indirebilirsin. bu durumda bağlantın çok hızlı değil. sorun senin bağlantında ben o dediğin 3 sitede de 20mbite bağlantıyı sınırına kadar kullandım. hatta rapidshare ve hotfileda bi süre 100mbite de kullandım. bbağlantı hız testi yap. servis sağlayıcınla görüş. sitelerde sorun yok sende sorun varç

anladim tesekkür ederim

sadece buna yapıyorsanız bence sorun yok. ama herşeyi bu kadar düzenliyorsanız zamanla monk olmamanızı dilerim.

oda bişeymi sen şu odamdaki düzene bakarmısın. herşeyin cm cm yeri bellidir. simetri hastalığım var.

i53.tinypic.com

evet takinti ama günlük hayatinizi etkileyip sizi direkt ya da dolayli olarak olumsuz etkilemiyorsa sorun yok.

aksini yapamıyorsanız, aksini yapmaya çalıştığınızda kendinizi rahatsız hissediyorsanız, hatta bu rahatsızlık hissi beyin durması, soluk alamama hissi, yahut gazeteleri sırasıyla düzenleyip sırasıyla kullanmazsam annem ölecek, babam kazsa geçirecek, sınavı kazanamayacağım hislerine doğru yelken açmaktaysa çok pis takıntılısınızdır. tedavisi olduğu söyleniyor.

@ya ben lan neyse cevabından sonra;
"yok arkadaş ben takıntılı filan değilim" :)
herkese teşekkürler.

bence tam zamanı.

tam zamani tam zamani simdiiii

daha da cikmaz sanki

bence de çevir.
dolar düşer.
zaten en fazla düşeceği de 1,59 olur.
1,59-1,62 arasında dolanır durur.

sagol, cok yardimci oldu, en azindan kafamda bir seyler belirdi.

tercüme büroları normalde ingilizce ve almanca işleri eş tutuyor fiyat olarak. biri neyse öbürü de o. ama direkt müşteriden iş alınınca yüksek fiyat çekmek sonuç verir mi bilmem.

bahsettiğiniz kitap seti, emre kongar'ın iki ciltlik 'türk toplumbilimcileri' olabilir.

işinize yarar mı bilmem ancak bir ihtimal deyip:
açıköğretimde artık 4 senelik sosyoloji bölümü var ve 4 senelik üni mezunları sınavsız başvurabiliyor.

@limonluhavuc okuduğumuzu anladık mı? adamlar zaten sosyoloji mezunu. tekrardan sosyoloji okuyup - hem de açıköğretimde - ne yapacaklar?

@l i w e x tek tek kitap adı vermek değil ama doğrudan doğruya sosyal bilimler üzerine yayın yapan yayınevlerinin adlarını vereceğim.

dost yayınları, istanbul bilgi üniversitesi yayınları, iletişim yayınları, metis yayınlarının kitaplarına www.idefix.com adresinden ararsanız toplum bilimlerininin çeşitli konularına dair kitaplar bulabilirsiniz. bu arada on iki levha yayıncılıktan çıkma kentleşme ve suç adı altında suç sosyolojisine dair bir kitap aklıma gelenler arasında.

tesekkürler, kentlesme ve sucu okumustum ben, kriminoloji ve adli tip benim alanim zaten. bu arada aksam her yeri tekrar iyice arayinca buldum kitaplari,

www.kitapyurdu.com
www.kitapyurdu.com

cok tesekkürler tekrar.

@microfiction, 'işinize yarar mı bilmem ancak bir ihtimal deyip'. ayrıca sosyolojiye ilgisi olan başka biri olur da okursa bilsin istedim.

bence dünyadaki uç örneği borat'dır

(git: www.imdb.com)

gerçek hayatta karşılaşamayacağın olaylar işte. uç olaylar. geniş aile dizisini bile buna örnek gösterebilirsin. gündelik hayatta öyle tiplemeler yok. yaşananlar çok karikatür tarzı şeyler. gibi işte.

ha, absürt kelimesi literatürde bu kadar basit bi şey değildir ama. çok bilinçli bir anlamsızlık içerir. ilk bakışta anlamsız, ama derininde anlamın kralını barındıran şeylerdir. henüz o seviyede bi komediye denk gelmedim ben. o ayrı konu.

film olarak: airplane serisi, top secret, çıplak silah, monty python (doğru yazmamış olabilirim) bunlar ilk aklıma gelenler.

ya bilmiyorum ben hiç anlamam aslında bu işlerden ama kung fu sokağı mı ne vardı ,o film bence oldukça absürd ve komikti.

(bkz: survive style 5+)

dizi olarak da ben söyleyeyim

it's always sunny in philadelphia.

bir bölümde elemanlardan biri lisedeki beden hocalarının sınıftaki herkesi taciz ettiğini öğreniyor. kapısına dayanıyor beni de taciz etsin diye.

arabesk

it's always sunny in philadelphia+1
izleyin, anlarsınız. bir örnekte ben vereyim; yedikleri etin insan eti olduğunu bilmiyorlardı ve bunu öğrenince insan eti yeme isteklerinden vazgeçmediler.
sırf mirasa konmak için baba ve kızı nişanlı rolü yaptı vs.

(bkz: fasulye ) eşsizdir.

anladım teşekkürler. ben de birkaç örnek vereyim;
türk olanlar; cenk erdem, yiğit özgür, belki geniş aile.
yabancı; scrubs, conan o'brien

bence anlamamışsın, buraya yazan bir çok kişi de anlamamış.

kaygsızılar ve arabesk cuk oturan örneklerdir, örneğin dizide o an çalan müzikle ya da senaryoyla dahi alay edilir.

(bkz: shaolin futbolu)
(bkz: siu lam juk kau)

normal hayatta olması pek de muhtemel olmayan komedi sahnelerine sahip filmler. olabilir mi. neden olmasın. ama genel olarak abartılı sahnelere sahiptir.

mesela woody allen'ın ilk dönem komedi filmleri: bananas, everything you always wanted to know about sex, sleepless.

borat, recep ivedik, fasülye gibi türk fülmleri. airplane, naked gun serileri.

hot fuzz, shaun of dead, the hangover

gibi filmler...

dünyadaki en uç örneği bence robot chickendır

www.youtube.com güngör dilmen de vermiştir bu türde eser tiyatro olarak saçma denilenecek olayların sahneye tasarlaanması film/tiyatro arası bazen biri girer açıklama yapar alakasız bir şey olur hoştur :) baya

(bkz: leyla ile mecnun) bir absürd komedinin basarisi hayattan kopmadan asla olamayacak seyleri irdelemesidir.

www.radioeksen.com

www.acikradyo.com

alem fm veya best fm diyorum. ayrıca trt fm de güzel gider yurt dışı için. bu üçünden birini dinlerseniz hem eğlenir hem bilgilenirsiniz.

cok tesekkürler

sourberry

scholar.google.com dan bir body language aramasi yapmak baya sonuc dondurur

google da arama seceneklerinde dosya türünü pdf olarak belirlersen fakülte dergilerinin online sayilarina ulasabiliyorsun. belki birseyler cikar.

kitapyurdu.com adresinden istediğin kitapları bulabilir ve piyasadan daha uygun fiyata sipariş verebilirsin...kolay gelsin!

hepinize cok tesekkürler

memleket ?

istanbulda eminönünde, mısır çarşısının oralarda boy boy var, züccaciyelerde de olabilir.

mısır çarşısının sağındaki kuruyemişçilerin devam ettiği sokakta bulunur.

yalniz yanina iyi para al, ayni tepsiyi cig köfte icin sorunca üc kati fiyat vereni gördüm.

sık sık çiğköfte yoğuran biri olarak, zemini tırtıklı çiğköfte tepsilerini önermiyorum. aslolan tepsinin tırtığı değil, ağırlığıdır. bakır leğen vazgeçilmezdir.
çiğköfte yapılırken, bir kişi de tepsiyi tutarak yoğuran kişiye yardımcı olur. siz geniş ve kenarları yüksekçe bir tepsi alın yeter.

11811 i telefonla arayabilirsin.

turk telekom un rehberi var ama o dusuk olasilik.

P A C H A B A R
Museum Street 50180
Goreme / Nevsehir
TURKEY
Tel:(+90 384) 271 2121
Fax:(+90 384) 271 2122