böyle etiketi olan trikoları yıkıyorum ben makinada en hassas programda. elde de yıkıyorum üşenmezsem. ceket spor bir ceketse bence at makinaya, 600 devir 30 derecede yarım saat yıkasın. olmadı elinde yıka.

takım elbise ceketi gibi klasik kesim ve kumaştaysa yanlış yönlendirmek istemem

Yıkama demiyordur, makinede yıkama diyordur :) ya da tam tersi elde yıkama.. kaz tüyü mont yıkadım en son ben elimde (anam ne zor geldi) ama kınadılar beni. Etikete takılmayıp kuru temizlemeciye sormalıymışım, teknoloji gelişmiş, onların yıkayamadığı bir şey kalmamışmışmış... Velhasılkelam sen bir avm içi kuru temizlemeciye sor.

yıkama yapmayın yazan deri eteğimi umursamayıp makineye attım, soğuk su ve 15dk programa. çıktıktan sonra bir daha kullanamadım, mahvolmuştu:/ semsert oldu ve çok kötü kokuyor şu an.
silmek dışında bir çözüm yok maalesef, yıkama diyorsa yıkama.

yıkamayın denilen tüvit ceketlerinizi itinayla makineye atabilir, utanmayıp üstüne kurutucuya da atabilirsiniz. kesin bilgi.

www.kozmetikstar.com

dili de fırçasıyla temizlersin oh mis.

ya da oral-b ve signalin arada kampanyası oluyor 1 tl'ye fırçalar. onlardan al.

fiyat/performans canavarı bunlardır. ha 10 tl olsa da ideale çok yakın olduğu için performans canavarıdır.

www.tepe.com

bu daha pahalıdır ama iyidir.

www.philips.co.uk

colgate total 360

kesinlikle curaprox.

curaprox akar kanka. daha iyisi yok.

curaprox. arkasında dil temizleyici yok ama yine de curaprox

elektrikli diş fırçasını önermem. diş doktorları da önermez. diş etlerinizin de usule uygun temizlenmesi için normal diş fırçalarını kullanmalısınız. bunun için de hafif yumuşak telli olanları öneririm. colgate 360 favorim

kanka bir dolu öneri var bunlardan curaprox evet iyi marka da ucuz değil aynı işi dediğim fırçalar görüyor. fiyat/performans canavarından insanların anladığı bu olabilir de yanlış.

o zaman douchebag'ın önerdiğini al en iyisi o, önerilenlerden.

elektrikli diş fırçası da yeri gelir öneririm. önermeyen arkadaşlar neden diyor bilmiyorum da şu colgate 360 iyi bir fırça değil ben sana diyim.

even ben bilirkişiyim.

the shuttle will depart.

factory is not open officially.

(seninki de doğru ama) we kindly ask you to abstain from checking in (ya da avoid check-ins) daha güzel olur.

abstain veya avoid bence de. bir de "with your social media applications" yerine through your social media accounts daha iyi gibi.

az.

direk o kızı bıraksın.

O kız için fazla bile.

Ülke şartlarına göre az değil.

Arkadaş kıza neden kazandığı parayı söylemiş onu anlamadım ama ben. Erkeğin maaşını kadının yaşını sormamak lazım.

Abi senin ne cok derdin var ya. Allah sabir versin.

kız azmış bence

İstanbul dışında çok iyi, istanbulda da iyi sayılacak bir maaş.
Ha 10.000 alıp ortalama diyecek te olanlar olur ama bu sizin yaşam standartlarınıza göre değişir.

az geliyorsa kendi de çalışsın, o da alır bir 5 bin mutlu mesut yaşarlar.

burada az diyenlerin çoğu 2000 lira falan maaş alıyor.
takıl kafana göre.

net mi brüt mü?

brüt 5000 aralık ayında kuş kadar kalıyor. tek başına yaşayan biri ise ancak geçinmeye yeter. buna dayanıp az demiş olabilir. kaldı ki yaşadığı semte göre az da kalabilir.

o para her hafta sonu dışarıda yemeye(kahvaltı veya akşam yemeği vs), her hafta sinemaya gitmeye yetmez.

istanbul icin, kira da odeniyorsa az. (ev kirasi 1500'den basliyor, 3000 filan ekstrem degil, ev arkadasi yoksa tabi)

bana fazla ama şehrine göre değişir.
ama 5 bin lira çok riskli bir para. işine gelince hesap ödeyen, işine gelmeyince "abi kız hesabı ödetti" diyen erkek parası.
bu civarda kazanan çoğu erkek arkadaşım kızlara ödedikleri paralara oranla karşılık bulamamaktan şikayetçi. erkek kendinin çok kazandığını ima etmek için dediyse kız da iyi demiş.

İyi de arkadaşın ne iş yapıyor. Belki yaptığı işe göre, olduğu pozisyona göre düşündü hatun kişi. Ya da içinde bulundukları sosyal sınıfa göre düşündü. Hemen ön yargılı olmayın, 5000 TL nin azlığı çokluğu baktığın yere göre değişir.

Hayir kapamiyorum. Cevremde zeki oldugunu dusundugum birkac kisi de dahil kapatanlar var. Bence gerek yok.

sanırım kimse beni burnumu karıştırırken görmek istemeyeceği düşüncem yüzünden kapatmıyorum.

eskiden kamerayı sık kullandığım için kapatma fikrini hiç düşünmemiştim. daha sonra kardeşim siyah elektrik bantı çekmişti kameranın üzerine. birkaç yıl öyle kullandık. kimse de neden demedi. şimdi bu duyuruyu görünce elim yeniden banta gitti. orada o bant olunca yorganın altındaymışcasına güvende hissediyor insan kendini :(

kapatmıyorum. ütopik.

kendi sürgüsü var zaten kullanacağım zaman açıyorum. risk mutlaka var.

Windows 8'de kamera sürücüsü kaynaklı bir sorun nedeniyle bilgisayarı uykuya alıp uyandırdıktan sonra kamera ışığı sürekli yanıyordu kendi kendine. Bir, iki derken neden olduğunu da anlayamadığımdan acayip rahatsız olmuş ve siyah bandı çekmiştim üzerine de şu an kapatmıyorum.

Bilgisayarıma benden izinsiz girecek kişinin bayağı bir taşaklı olması gerek :)

Bunu hatırladım
m.hurriyet.com.tr

Kamerayi kapatanlara laf edenler bakmasin :)

Kapatıyorum çünkü orada bir kameranın var olması fikri beni geriyor: galeri8.uludagsozluk.com

3. sınıf bilgisayar mühendisliği öğrencisinin biraz uğraşla kameradan görüntü alabildiğini biliyorum. bu işlere meraklı bir çocuktu ama yapabiliyor sonuçta. o günden beri kapatıyorum.

İhlal vardır bence ama beni kim, neden takip etsin deyip kapatmıyorum.

kamerayı kapatanlar ses içinde bi çare bulmalılar. :D

inananlarin ve kapatanlarin bu kadar cok sayida olmasi, su hayatta inanamadigim seylerden biri. kirin o zaman kamerayi aga. kokten cozum.

kapatmıyorum.

gizlilik ihlali riski her zaman var.

kamera görüntünüz kaydedilip şantaja uğrayacak konumda biriyseniz zaten internete bağlandığınız cihazlardan yaldır yaldır her yere girmezsiniz, belirli bir eğitiminiz olur bu konuda.

eğitiminiz yoksa ya da dikkat etmezseniz risk sıradan bir kullanıcıya göre dramatik olarak daha yüksek olur haliyle.

kaldı ki bu sadece kamera görüntüsü değil. ses kaydı var, masaüstü kaydı var, site hesapları var, var da var.

Kapatiyom. Hatta yeni kapadim. Arada annem kullaniyor bilgisayari, basima bi sey sarar haberim olmaz o kadar soyunup giyiniyoz. Paranayoksam da salaksam da öyleyim.

kapatmiyorum cunku kameramdan goruntu alinmasinin imkansiz oldugunu biliyorum. ses konusuna gelince, kullandigim bilgisayarin mikrofonunu tek tusla kapatabiliyorum: blog.lenovo.com bunun icin yazilimlar da var.

kamera isiginin yanmiyor olusu kameranin kullanilmadigini gostermez bu arada. kimi yazilimlarla kameraniz surekli acilip kapatilarak isigin yanmamasi saglaniyor ve kare kare goruntunuz alinabiliyor.

mulder bile kapatıyor

kapatıyorum

kendi surgusu var bosuna koymamislar heralde.

vimeo.com

bir bilgisayar mühendisi olarak söyleyebilirim ki: kameradan görüntü yanındaki ışığı hiç yakmadan da alınabilir, hatta sürekli canlı bağlantı ile ruhunuz duymadan izlenebilirsiniz(mr. robot dizisini izleyenler bilir), bunu bilgisayarınıza hiç anormal haraket yapmasanız da maruz kalabilirsiniz yani bantla kapatmak paranoyaklık değil aksine önemli bir önlemdir,

tablet ya da telefonda neden kapatılmadığına gelince; elbet bu cihazlarda da risk var ama linux android ya da ios sistemler daha kısıtlı sistemler, yani windows'daki gibi uygulamalar istedikleri yerde at koşturamıyorlar, işletim sistemi izinsiz bir alana ya da cihaza erişime izin vermez. Burada da uygulamaları yüklerken verilen izinlere dikkat etmek gerek.

bütün gün bilgisayar karşısındayım bu yüzden kapatıyorum. izlenebilmek o kadar da zor değil, bununla ilgili pek çok yazıya denk gelmiştim, o zamandan beri kapalıdır.

görüntü gibi sesi de alabiliyorlarmış aynı şekilde ama onun için bir şey yapmıyorum.

telefonda kullandığım için ön kamerayı kapatmıyorum. ama bunlarda da risk varmış.

Kapatmıyorum.. Internette nasıl gezileceğini biliyorum en azından, saçma sapan linklere tıklamam, farkındalığım vardır link sahte mi değil mi, neyi indiriyor, mantıklı mı değil mi çözebiliyorum. Antivirüs bile kullanmıyorum yıllardır. Virüs bile girmedi bu süre içinde (girse en azından belli ediyor, trojen vs girebilir ama onun kontrolünü de yapıyorum arada bi cacık çıkmadı)

Ha biri girip ön kameramı açıp izlese bile en fazla evde otuzbir çekerken görüntüler beni.. Buyursun baksın izlesin çok meraklıysa.. Fazla da umurumda değil sdlsdkg

Kapatmiyorum. Perde de yok evimizde. Milletin isi gucu yoksa buyursun. Eger gizli bir sey yapiyorsaniz zaten bilgi sizdiran tek sey laptop degildir bence. Mesela adamlar evdeki objelere vuran ses dalgasinin titresimini sese cevirmisler..

Tüm soruları bilmiyorum, Mecidiyeköy'de Estetikmed var. Oraya git sor bakalım. Ben oradan memnunum.

ben de şişlideki mira polikliniğine gidiyorum. başta tüm vücut gidiyordum. ama tüylerimi görmedi. o yüzden bacaklarım için 1600tlye anlaştık seanssız olarak. ömür boyu devam edecek olmak avantaj bu durumda, çünkü 8 seans gidince süren dolmuyor, çıktıkça gidiyorsun. ama randevu saatlerine pek uymuyorlar. müşterileri geç kalmalarına rağmen içeri alıp sizin saatinizi aksatıyorlar. bugün boşuna kırk dakika bekledim mesela.

şişlide göremedikleri tüylerim için de göztepedeki dharma med'e gidiyorum aynı zamanda. iğneli epilasyon yaptırıyorum ve oldukça memnunum. yüzündeki tüyler için burayı önerebilirim. can yakmıyor. ancak yüzün bir iki gün ödem toplayabiliyor. yine de diğer yerlerin aksine kabuklanma/iz olmuyor.

aynı yerde lazer yaptırmayı da denedim. lazer türünün adını bilmiyorum ama jel sürüp ışın yolluyorlar. şişlidekine göre daha az can yakıyor. ve onun görmediği ince tüyleri yok edebiliyor. ama burasının fiyatları tuzlu biraz.

Ben de bi soruyla ekleneyim su basliga. Erkek genital bolge epilasyonu oluyor mu turkiyede? Yapan var mi ne dusunuyorsunuz bu konuda?

@badamli evet oluyor, yapan yerler var.

@badamli Benim madde 2'de ki tüm vücut tanımına dahil genital bölge

göztepedeki dharma med gerçekten çok iyi iğneli konusunda. diğer lazerler evet biraz pahalı.

erkeklere genital bölgede yapılmaması tavsiye ediliyor bildiğim kadarıyla. yumurtalar dışarıda olduğu için lazer etkileyebilir diye biliyorum.

ıpl de kötü değil bu arada, ben alexandrite yaptırdım, onda da geri geldi tüyler.

1. ütüleme ikiye ayrılıyor. biri ipl, diğeri diod denilen sistem. ipl yapma, yaptırma. diod sistem şu anki en etkili lazer sistemi. bölgeye önce jel sürüp sonra cihazla üzerinden geçiyor yani vücutla temas olduğu için ismi ütüleme.
çoğu işgüzar ipl yapıp diod sistem diye kandırmaya çalışıyor ya da en son sistem vs diyor. inanmayıp cihazı görmek isteyin. cihazın üzerinde "alma lasers" yazıyor olması gerek. ya da buna yakın bir şey işte.

2. erkekte tüm vücut ne oluyor net bilemiyorum ama iyi gibi duruyor. ama dediğim gibi cihaza bakmadan sözleşme falan yapma. ütüleme ipl ise fiyat fazla. diod-soprano ise iyi.

3. genelde açık ten-koyu kıl kombinasyonu aranır. koyu tende direkt diod önerilir, ne ipl ne alexandrite. alexandrite de etkilidir ama dediğim gibi açık ten-koyu kıl kombinasyonu ister o cihaz.

4. bazı yerler yüze bu cihazları kullanmaz, bazıları kullanır. benim gittiğim yer ütüleme yaparız ama garanti vermiyoruz diyor mesela yüz için açıkça. bir de ütülemede jilet vuruluyor o yüzden bana epey riskli geliyor. yüz için iğneli epilasyon derim ama onda da leke kalıyor diyenler var. bu konuda bildiklerim bu kadar, çok bilgim yok açıkçası yüze dair.

millet boşuna mı avea yerine türk telekom yazınca tedirgin oldu. Boşuna uğraşma, ödeyeceksin. Vaktin, sabrın varsa dava açabilirsin.

bayi size kelek yapıp kapatmak yerine dondurmuş olabilir. internetin kapatıldığına dair belgeniz varsa işin içinden çıkarsınız bence. öteki türlü geçmiş olsun.

Ben ttnet subesinde 6 kere kapattirdigi halde hala fatura gelen bi musteri tanimistim. Kriz gecirdi adam. Yakin zamanda ttnet tarafindan da dolandirilmis biri olarak diyorum, ustune soguk su ic.

eksisozluk.com

Serefsizler bana da aynisini yapti.

bize 3 ay hizmet vermedikleri halde fatura gonderdiler. odedik kapandi. sonunda. ben yine de her ay online odemelerden kontrol ediyorum. fatura yok diyor.

benim elimde kapattığıma dair herangi bir belge yoktu, çağrı merkezinden kapattırdığımı düşünmüştüm ama meğer onlar dondurmayı tercih etmişler ben açık açık kapatmak istiyorum dememe rağmen. 6 ay sonra eve fatura yolladılar, aradığımda size söylenenlerin aynısını bana da söylediler bi de üstüne üstük kayıtlarınızı dinledik dondurmak istiyorum demişsiniz dediler pişkin pişkin.

tüketici hakem heyetine başvurdum ama onlar da epey yavaş çalışıyorlar malesef. onlardan bir karar çıkana kadar ttnet bana icra davası açtı, evime icra gelmek üzereydi ki 486tl ödemek zorunda kaldım. hakem heyetinden de ümidi kesmek üzereyken beni haklı bulduklarını söylediler. yasal faiziyle birlikte ödediğim parayı geri aldım.

nasılsa uğraşmazlar diyip insanlardan para koparmaya çalışıyorlar, yanlarına bırakma derim. hakem heyetine basit bir dilekçe ile başvurabiliyorsun, zaten durumunu destekleyen evrağın da varmış belki senin için sonuç daha hızlı olur bilemedim.

son fatura düzenlemesi diye bir düzenleme var. hat iptalinden sonra belirli bir süre içinde son fatura kesebiliyorlar iptalden önceki faturadan sonra tahakkuk eden ücretler için.

Çözüm bunları yememek.

reflü veya gastrit olabilir mi? domatesli yemek yememek bizim mutfağımız için zor baya ama bir süre deneyin bence. 1 hafta falan mideye izin verin :) domatesten uzak durun. ona göre gözlemleyin ağrınızı vs.

reflü sebebiyle 3 ay falan yemedim domates. şu an iyi kötü yiyebiliyorum çiğ domatesi. yemeklerdeki pişmiş domates ise hiç dokunmuyor.

beni cidden yatıştırdığı oluyor. saçımı başımı yolup kendime zarar verme arzusuyla dolup taştığımda bir sigara içip dışarıdan bakanlar için daha sıradan görünmeye çabalıyorum sanırım. bir de bazı kişilere yakışıyor. ama kimse yakışıyor diye sigara içmesin tabi.

kokusundan falan nefret ediyorum, içtikten sonra hemen elimi yıkarım leş gibi kokuyor. buna rağmen içtiğim için kendime hayret ediyorum zaten.

yatıştırma +1
bazı durumlarda sakinleştirici etkisi oluyor. Bi de kendi ritüelleri var, her boşaldıktan sonra, yemek yeyip terasa çıkınca vs. sanki daha anlamlı kılıyor.

(bırakma acizliği yüzünde kılıflar kılıflar :d)

ben 7-8 senedir içiyorum ve gerçekten hiçbir boka yaramıyor. Yani en ufak bir faydası yok. Yatıştırmıyor, odaklanmama yardımcı olmuyor, tadına kokusuna bayılmıyorum. Yakın zamanda farkettim ki sıkıntıdan içiyorum. Vakit geçiyor işte. Aslında boş olan bir kısmını hayatımın bununla dolduruyorum bilinçsizce sanırım. Ya da öyle bişey işte.

Kahveden aldığım keyif 2 katına çıkıyor. Yemek sonrası sigara içmezsem yediğim yemeğin keyfi de kat kat azalırdı.
Tadını da seviyorum. Yatıştırıyor da, uzun süre sigara içmezsem başım korkunç ağrıyor.
Stresliyken çok içiyorum ama.

Övmüş gibi oldum, bok bir şey sigara tabii ki ama soruya cevap vermek istedim :)

5 yıldır kullanıyorum

yaa aynısını bende düşünüyorum. burada arkadaşların dediği gibi yatıştırıyor diyorlar ama denedim içemedim nasıl yatışayım :D içmeyi öğrenirsem yatıştırma hissini tadarsam ben de başlarım.

üstüne siner ya kokusu, işte ben o kokuyu seviyorum, kendi kazaklarıma halleniyorum.
insanlar başlamış bulunmuş bir kere, o yoksunluğu yaşamamak için devamını getiriyorlar, aslında olan bu. zaten kime sorsam kokusunu sevmiyor, tadını sevmiyor, başkasının sigarası daha güzel kokuyor hatta (bu bir gercek). tek derdimiz reseptörler aç açıkta kalmasın, ele güne bizi madara etmesinler.

yatıştırma +1

bir de sindirim sistemimi çalıştırıyor. bilimsel temeli var mı ben mi uyduruyorum bilmiyorum da sabah sigarası için böyle bir şey kesinlikle var benim bünyemde.

Sigara kullanmiyorum. Eskiden ara sira icince parmakta biraktigi kokuyu severdim. Ictikten sonra parmaklarimi koklardim :(

Sindirim sistemi ve yatıştırma +1
Bunlar fiziksel etkiler.

Bir de ben yürürken sigaranın bana eşlik etmesine bayılıyorum, zaman daha çabuk geçiyor sanki.

İlginç olan şu ki tadından hiç zevk almıyorum, bazı günler tiksiniyorum hatta. Ben de böyle bi manyagim, yok yere sigaraya alıştırdım kendimi böyle :)

zaman geçirme + alışkanlık diyebilirim. ofiste mola verince sigara içiyorum. ya da sigra içmek için mola veriyorum bilmiyorum. beynimden artık sigara içmelisin diye bi uyarı geliyor.

bir de belli sigara içme noktalarım var mesela. işten eve gelirken yolda sigara yaktığım belli bölgeler var mesela.

bir zike yaradığı yok.

- içen kişi leş gibi kokuyor, dişler sararabiliyor. karşı tarafta tiksinti yaratıyor.
- yemekten alınan tadı ve koku duyusunu köreltiyor.
- dışarıda oturacak mekan ararken sıkıntı yaratıyor. yer bulmak, bulunsa bile götün donması gibi sıkıntılar...
- genel anlamda sağlığa zararlı.

ama yemeğin üzerine çok güzel gidiyor şerefsiz.

@zgrydn :D başta yeşilaycı geldi dedim

benim şimdiye kadar duyduğum en değişik gerekçe ''tuvalette içmezsem, yapamıyorum''du.

Çoğunlukla alışkanlık aslında(özellikle kahvenin yanında), bir zaman geçirteci olarak sigara: zaman hızlı geçtiğinde yavaşlatmak, yavaş geçtiğinde hızlandırmak için.

Yatıştırma olayını pek hissetmiyorum baca gibi içtiğimden ama birkaç gün içmezsem gerginlik ve ardından içince gelen rahatlama bariz.
Sindirim sistemine katkıları var bi' de, ben dahil çoğu içici için günün ilk sigarası eşittir kaka.
Sigaraya ilk başladığımda nargilenin kokusuna bayılır sigaranın kokusunu sevmezdim, artık tütün kokusu da hoşuma gider oldu(l&m gibi ağır kokan sigaralar meclisten dışarı) tiryakilik aldı başını gitti.
Tütüne karanfil tarçın kahve çekirdeği vb. bir şeyler karıştırmayı, farklı aromalar denemeyi severim.(bir gün bunları denersem ölmezsem tabii)

Son olarak şunu söylemek gerekir ki, çoğu alışkanlık gibi sigaranın da altında bir mantık aramak pek mantıklı değil; yukarıda saydıklarım da yan etkiler, yoksa ''işte bunlar yüzünden tüttürüyorum'' gibi bi' şey değil.

Unutmadan bunu okuyan ve sigara kullanmayanlara: evet sigara sağlığa zararlıdır içmeyiniz piliyz.

şüphe kalmıyor. gerek yok.

valla hiç şüphe kalmıyor içimde. çamaşırı 100 derecede yıkamak daha temiz hissiyatı yaratabilir ama dediğin gibi bir defa giyilmiş şeyi dahi yıkıyoruz artık. öyle olunca 100 derecede yıkamaya gerek yok. bir de gereksiz yıpratıyor kıyafeti.

Ben hep kisa programda yikiyorum misler gibi cikiyor camasirlar

İç çamaşır harici olabilir bence de ama iç çamaşır daha yüksek ısıda yıkanmalı bence. Yahut ağ kısmına ütü vurulabilir kuruduktan sonra.

kısa programlar daha fazla tükettiği için eco programları seçiyorum. Ama ihtiyaç olunca kirli kıyafetleri dahi kısada yıkayıp tertemiz aldığım oldu. Şüpheye falan geerek yok :)

donumuz konusunda şüphe kalıyor. donlarımı uzunda yıkıyorum, başka türlü içim rahat etmiyor.
diğerlerini atıyorum kısaya.

Neyi taahhüt ettiğinize bağlı

taahhüt ceza bedeli şu anlama gelir:

aylık belli bir dakika, internet ve sms vereceğiz. normalde fiyatı 100 Tl ama sana 50 tl indirim yapalım. bir de telefon vereceğiz, o da 960 TL. 960TL yi 24e böleceğiz. aylık 40 lira da oradan ödeyeceksin.

söz gelimi 10 ay sonra bozdun. ilk on ay hattına verdikleri indirimleri geri isterler. yani 500 lira. bir de telefonun henüz ödenmemiş taksitlerini alırlar. o da 500 lira tutar. taahhütünü bozduğun zaman 1000lira fatura gelir.

bu durumda ister faturasız ol ister olma, o kampanyadan çıkınca bu yansır. farklı bir kampanyaya geçmek istiyorsan, o zaman kampanya kurallarına göre iş değişebilir. belki ceza vermezler bile.

cayma bedelinin mantığı şu, sana sağlanan faydalarla sen devam etseydin ne kadar ödeyecektin karşılaştırılır. mesela 12 aylık taahhüt verdin a kampanyasına. normalde 50 tl ama senin taahhüdün olduğu için 30 tl yansıtılıyor. yani ayda 20 tl lik indirimli kullanıyorsun. 3.ayda caymak istedin.

3 ay boyunca 3X20 tl den toplam 60 tl fayda sağlandı. ama devam etseydin 9 ay daha ayda 30 TLden toplam 270 tl ödeyecektin. 60 TL vs 270 TL karşılaştırmasından senin lehine olan 60 tl sana yansıtılır. cihaz varsa işin içinde hesap değişir.

önemli olan taahhüdünü bozman, daha üst segmentte bir tarifeye geçersen genelde yansıtmıyorlar.

ucuzdan kasıt ne bilemedim ama benim favorim Sennheiser CX 200 Street II Kulakiçi Kulaklık. bir tanesini aldım 5 sene kullandım. ikincisini kullanıyorum su ani 2 sene bitti. canavar gibi. son derece de hor kullandığımı söylemeliyim.
ahan da şu: www.elmasepeti.com

yaklaşık 3 senedir falan urbanearsın bagis isimli modelini kullanıyorum. çantamın içinde defalarca anahtarlığımla düğüm oldu, hala canavar gibi. ne bir cızırtı, ne bir yıpranma. bunların kablosu bez/ip gibi olduğu için daha az düğüm oluyormuş gibi geliyor bana. d&r indirimleriyle de baya ucuza bulunuyor, 50'ye kadar düşmüştü bir ara. gayet iş görüyor.

iş yerinde sennheiser cx 300 ii kullanıyorum, o biraz pahalı tabii. ses olarak da fark ediyor haliyle.

gözlük sıkıyordur? benim de öyleydi, gözlükçüye gittim arkasını ayarlıyorlar/açıyorlar kemik de olsa.

gözlük ağır geliyor olabilir, ben de aynı sorunu yaşıyorum kemik gözlükte. yaklaşık 16 senedir falan gözlük takıyorum, bunun son 10 senesi gözlük/lens şeklinde geçti. kemik gözlüğü aldığımdan beri de bu ağrıyı/uyuşmayı hissediyorum. güneş gözlüğüm hafif ve onda böyle bir sorun yaşamadım.

o yüzden bence sorun ağırlık.

Oxford Advanced Learner's Dictionary tavsiye edebilirim

macmillan, merriam webster ve collins. ama bence collins, ha bir de cambridge

Merriam-Webster +1

Oxford tavsiye etmiyorum

kardeşlere intikal eder miras.ilgili medeni kanun maddesi aşağıdaki gibi

II. Ana ve baba

MADDE 496.- Altsoyu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları, ana ve babasıdır. Bunlar eşit olarak mirasçıdırlar.

Mirasbırakandan önce ölmüş olan ana ve babanın yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır.

Bir tarafta hiç mirasçı bulunmadığı takdirde, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır.

Yeğen sayısının önemi yok. Miras 6 kardeşe dağılır. Eğer kardeşler de sağ değilse yeğenler, o kardeşlerin payını bölüşürler. Yani 1 kardeşten 2 yeğen varsa 1/6 x 1/2 = 1/12 düşer, gibi.

Sac köpüğü. Orta sertlikte olanindan.

Marka olarak sormustum aslinda.

Saçınızı duştayken köpüklüyken tarayın çıktıktan sonra değil. Havluyla sadece nemini alın.

down under diye bir marka var. ben bunu tafttan, niveadan vs çok daha başarılı buluyorum.

www.watsons.com.tr

Tüm bilgileri sil derim. Belli ki telefonu sahibine ulaştırmayı düşünen biri değil.

Telefonda iphonu bul aktiftiyse pek bir islerine yaramaz. Cünkü telefonu yeniden dahi kursan, öncelikle eski hesabini kaldirmani istiyor. Bir kac site kirdigini idda etsede, su an icin kullanilan bir yöntem yok. Yani en fazla parcalarini kullanirlar telefonun.

find my iphone direkt nokta bazlı yardımcı olamamıştı arkadaşa, yine de civarı doğru gösteriyor. içerik konusunda bilgim yok malesef.

yine de find my iphone kalsın bence, arkadaşın telefonunu korkup getirmişlerdi aldıkları yere

başladı mı çoktan? Ofiste ilk gününde çiçek göndermek büyük incelik olacaktır, yeni iş arkadaşları arasında onore olmasını da sağlar ayrıca. Ama çoktan başladıysa olmaz tabi çiçek.

Şöyle ofisinde masasında duracak güzel ve ilginç bi hediye olabilir. www.hediyedenizi.com
Bunun başka versiyonları da olması lazım ama bulamadım, havada asılı duran taş gibi.

cicek iyidir bas papatyayi

@nevrochaotica, bugün başladı. yarın falan da göndersem sorun olmaz sanıyorum öyleyse?
@Improbable, tesekkurler, surekli masasinda duracak ayrica bir hediye de almayi dusunuyordum zaten.
@the junior jr, tesekkurler. papatya mi iyi olur cicek olarak?

papatya iyidir. direk sevgilin falan olsa gül derdim de, papatya da niyeti belli eder. kalpli bir vazo da çakarsın.
she is yours bro. good luck

Orkide gönderin bence. Hem kalıcı, hem şık.

teraryum guzel olur. icine sizden bir sey ilave ederseniz daha da guzel olur. minik bir oyuncak, kalp malp, lego, askli sevgili birseyler.

bir mimar gulleri klasik bulabilir. Daha mevsimlik canli cicekler ya da papatya vs onu daha cok heyecanlandirabilir..bence lamy marka guzel bir kalem iyi secim olacaktir. ozellikle uca dogru incelen dolmakalem versiyonlari cok artistik.
www.shopwritersbloc.com

baska renkleri de var diye hatirliyorum.

normalde orkide her duruma gider. üzerine bi de renkli boncuktan kolye gibi bir şey koyuyorlar neden bilmiyorum kadınlar bayılıyor buna. ama çiçek bakımından hoşlanmıyorsa, kızın başına ek iş çıkarmayın. çiçek sulaması, nerye koysam derdi, izinlerde kim bakacak, böceklenmesi vs. vs.

bir vazo içinde karışık bir çiçek buketi içinizi görecektir. hem göze hem burna hitap eder. buket çiçek alıp da mutlu olmayan kadın görmedim. hem etrafına da hava atar vs.

diğer hediyeleri daha sonra alırsınız bence.

arkadaslar hepinize cevaplar icin tesekkurler. farkli fikirler de geldigi icin daha sonrasi icin de fikir ediniyorum, o yuzden cevaplarinizi yazmaya devam ederseniz cok sevinirim. tesekkurler tekrar.

çiçek gönderme bence. iş arkadaşları arasında gereksiz bir önyargı ya da kıskançlık olur. ben olsam baska bi hediye alırım. mesela güzel bi kalemlik.

çiçekte çok dikkatli olmalısın. bir arkadaşıma gelen arabesk çiçek, "yahu olur mu olmaz mı bu adamla" diye düşündüğü adamı direkt olmaz kategorisine koydu :D güllü, orkideli bi şeydi, fena.

etiler prenses çiçek diye bir çiçekçi varmış, istanbuldaysan bu olabilir. bana buradan bir çiçek gelmişti, ben dahil bütün ofis bayıldık resmen. oradan bakabilirsin, sitesi vardı en son.

kalem de mantıklı bir hediye, mimar kadınlar seviyorlar etrafımda gördüğüm kadarıyla, böyle renkli defterler kalemler vs.

cevahir avmdeki mağazada eylül sonuna kadar devam edecekmiş. diğer mağazalarda bitmiş olması lazım. görevli öyle söylemişti geçen hafta

silin bunu kimse görmesin

Niye @daha cok beklicez mi abi

kalmıyo herkes alıyo sonra

Haklısın ama mobilden silemiyorum :D @daha cok beklicez mi abi

Elma iyi bir seçim olur bence. Ama mesela ben sabah elma yiyince karnım ağrır. Süt çok şey yapmaz ya. Ben staja giderken bir dilim etimek bir tane karper peynir yerdim idare ederdi öğlene

Sabah sabah aç karna elma gibi bir glikoz bombası gömmek hoş bir fikir değil bana kalırsa. Su, kahve tarzı şeyler iş görüyor genelde.

Dur yeni gördüm. Ben neredeyse her gün kahvaltıyı peynirle yaparım. Peynir yiyebiliyorsan kahvaltı yapabiliyorsun demek zaten?

yani peynir derken mesela evden çıkarken ne biliyim bi dilim filan peynir atsam ağzıma bi işe yarar mı ki.
su çok içerim zaten. kahve de içiyorum öğlene kadar bi tane ama onların bi etkisi olmuyor sanki.

aksamdan yumurta hasla bence. ister sabah kalkınca ye, istersen işyerinde ye. yumurta uzum süre tok tutar hem de protein kaynağıdır.

bir gün yumurta (tavada veya haşlama), bir gün peynir zeytin, bir gün ceviz fındık badem.
bunlar arasında en çok tokluk hissi veren benim için yumurta oluyor.

yulaflı yoğurt / haşlanmış patates...

şekersiz kahve ilginç bir şekilde tok tutuyor hatta sabah karnım kazınırken nasıl içerim bunu diye düşünüyorum ama 2-3 saat tok tutuyor

kahve+sigara

yulaf ezmesini aksamdan süte koy sabah çok yumusamıs oluyor meyve dograyıp ye. hatta ben iş yerine giderken yapıyorum 45 dakikada yumusuyor. şu yeni kulplu kavanozlardan aldım bu iş için :)

2-3 bardak su ve kahve. Bir süre kahvaltı yapmazsan, sonra aramazsın. Günde 2 öğünle gayet güzel yaşanıyor.

ben sabahları bir dilim ekmeğin üzerine bir yumurtayı azıcık tavda kızartıp koyuyorum. öğlene kadar tok tutuyor. aynı şey haşlanmış için de geçerli ama onu yemek daha uzun sürebiliyor. ilk dediğim usul ekmeğin üzerine koyup çıkabildiğin için apartmandan inerken bile yiyip koşturarak gidiyorum.

ben 2 scoop whey içiyorum. çok açlık hissediyorsam az biraz da yulaf ezmesi yerim.

Senin çaren bir avuç fındık +kahve.

iflscience iyidir

teşekkürler.
bu arada, her türlü alternatife açığım.

iflscience için teşekkürler, ben de öğrenmiş oldum :)
minimalist var, hem içeriği hem dili güzel. okuması zevkli.

www.ted.com

hem okumalık, hem izlemelik. her konu hakkında herşey var. iyiki varsın ted...

lavanta uzaklaştırır derler de. gelsin lan iki lokmasını yer gider derdin ne

Sevmiyorum kedileri ki ,bi de giderek daha fazla kalmaya başlıyor ,korkuyorum sonra hic gitmeyecek falan .

sevmiyorsa sevmiyor hemen çullanmayın adamın üzerine aq. sende yanlış yere açmışsın konuyu, faşist kedi fetişleri birazdan çarmaha germeye gelir seni.

valla ne yapsan gelir gibi geliyo o hayvan. evde kedimi kaybetmiştim, psi psi psi diye çağırıyordum, dışarıda beslediğim kedilerden biri 2. kata çıkıp pencerenin önüne geldi. nasıl yaptı diye düşünürken aklım çıktı valla. belediyeyi ararsan belki alırlar, yavru kediler için aramıştım ben gelip almışlardı ama senin durumun biraz farklı.

yemek verirseniz gelir. vermek istiyorsanız ki istiyorsunuz sanırım, uzakta bir yerde verin mamasını, oraya alışsın.

Bu kedi tam ben yemeğe başlarken geliyor e bahçe de küçük cok uzağa verme şansım olmuyor ,bi de kedi gorunce yemek yiyemiyorum rahat . Neyse ben bi belediyeyi arayayim belki bi aey yaparlar .

Kedi aç olduğu için geliyor. Size muhtaç.

Gelip yemek yiyip gitse kedi sevmesemde veririm yemek ama bu kedi gün geçtikçe daha cok geliyor eve yerlesmeye çalışiyor sanki ,ben bunu istemiyorum .

hayvan uzaklaştırıcı solusyonlar var. ne kadar işe yarıyor bilmiyorum ama deneyebilirsiniz...

bir tane spreyli/püskürtmeli su kabı al. ikeada falan vardı, bi milyoncularda neyin de vardır. ona su veya kolonya doldur. Suyu rahatlıkla sıkabilirsin, hiç hoşlanmıyorlar. biz öyle engellemiştik balkona, oradan da evin içine girmelerini. kolonya daha hızlı çözüm ama çok dikkatli olman lazım, sakın kediye sıkma kör olmasın hayvancağız. kedinin senin eve gelirlen kullandığı yola sık, kendi evinin dibine yani. kokudan gelmiyorlar.

bahçenin dışına yemek koysanız küçük bir kapta sizi rahatsız etmeye gelmez, hem yemek verip hemde rahatsız etmediğiniz için sizin bahçeye geliyordur. evde kedi eğitmek için vicks kullanılıyor yemekten once masaya doğru sürseniz belki gelmez.
su kesin yarar kaba bile gerek yok elini azıcıkılat üzerine serp suyu.

bahçenin içine değil biraz uzağa bir kap yemek ve su koyarsanız sizi rahatsız etmez. hemde karnı doyar.

not: kapımızın önüne su koyalım havalar çok sıcak yazık hayvanlara.

oturuşla ilgili disipline olmak zor. gene de basit önlemler işe yarar. monitörün altına destek bişiler koyup görüş açına göre ayarlayabilirsin. benim 2 monitör altında 10'a yakın dergi var mesela. koltuk arkasına destek işe yarayabilir. hepsinden öte düzenli aralıklarla ara verip hareket etmek lazım.

abi arada kalkip sunlari yap benim isime yariyor. gerci sonra yine alisildik pozisyona donuyorsun ao baska asdfsfafa. bence en iyisi rahat bir koltuk almak ve laptopu saglam monte etmek.

www.youtube.com

günde en az 8 saat masa başında oturan biri olarak 5 yıldır buna çözüm bulamadım. sürekli boyun ve sırt ağrısı yaşadım. yeni ofisime 3lü koltuk aldım. şimdi ayakkabılarımı çıkarıp, ayaklarımı uzatıp, sırtımı yastıkla destekleyerek o koltukta çalışıyorum. ama bu seferde laptop sürekli kucağımda duruyor. bu da bileklerimin ve boynumun ağrımasına neden oldu.

aynı durumda sayılırız, spor yapmaya başladıktan sonra ağrılarım geçmişti bi süre ara verdim tekrar başladı, en kısa zamnda başlıycam tekrardan

www.google.com.tr


keyword: oturma ergonomisi

istediğiniz kadar önlem alın spor yapmadan olmuyor maalesef.

bizim bir arkadaş (erkek) pilates topu getirmişti ofise. onun üstünde oturup çalışırdı. dengede durmak zorunda olduğundan dik ve düzgün oturuyorsun. :)

egzersizlere +1 buna ek olarak:

ekrana yaklaşıyorsanız görmeyle ilgili probleminiz var demektir. gözlük ve daha büyük ekran işinizi çözecektir. ya da sadece arkanıza yaslanın ve monitörü eğilmenize gerek kalmayacak şekilde daha yakınınıza çekin.

bir diğer tavsiyem sandalyeniz için sırt-bel destekleri.

bir diğeri de dik durmanızı sağlayan korse gibi şeylerden edinmeniz.

9gag.com

bunu pilatese başladıktan ve fıtık teşhisi konulduktan sonra yapmaya başlamıştım. ciddi rahatlatıyor. bir hafta dene bence, işe yararsa devam edersin

bizim şirket 1 yılını doldurmadan asla izin vermiyor
1 yıl çalışacaksın ki yıllık izini hak et diyor.

var, 1 seneni doldurduktan sonra yıllık izne hak kazanırsın. ama bazı şirketler bunu hiç sorun etmez, süren dolmadan kullandırır, eksiye düşersin.

iş kanununa göre 1 seneyi doldurmadan yıllık izne hak kazanamazsınız.

trajikomix +1

1 sene dolduktan sonra hak kazanılır. kanunda yazıyor.

bazı iş yerleri bu konuda esnek davranıyor. sana 1 seneyi doldurmadan önce izin veriyorlar, sonra izin hakkını kazanınca izin kullandığın günleri süreden düşüyorlar.

adı üstünde olan "yıllık" izni kullanmak için nasıl 1 yılı doldurmak gerekmiyor di mi diyorsunuz anlamadım. :) 1 yılını doldurmadan kanunen yıllık izin hak etmezsin. ha bazı şirketler töleranslı davranır. çalışan mutluluğu der. sizi eksiye düşürür. ücretsiz izin verir vesaire vesaire. ama yıllık ücretli izin hakkı ancak 1 yılını dolduranlar kazanır. (iş kanununa göre)

2 ocak 2016

Bircok kurumsal firma 6 ayi dolduran personele 7 gunluk izin hakki veriyor. Boylelikle 1 yil doldugunda herkesin 14 gun gitmesini onlemek ve personeli de memnun etmek istiyorlar. Calisilan yere bunu sormak gerek. Iliskiler iyiyse cok da sorun yaratmazlar.

ulkedeki avukatlara bak amk... git bilader ozelden isletme oku hukuk da kasma hemen biter

Lan hukuk mu kaldı ki adam kassın okumaya?
Evet bence de yapmalısın. Aynen devam

yazık bari bir başkasının hakkını yemeseymişsin bu düşüncedeysen

bence kesinlikle yapmalısın. bir mezun daha kirletmemiş olur okulun adını.

benim yolumun üzerinde bir yerde vardı sanırım. yakın zamanda bakarsam haber vereyim

Cok sevinirim teşekkürler

hangi şehirdesin bilmiyorum ama

kadıköy: bahariye caddesinde sağ tarafta bi dükkanda var. sanırım kilisenin yanındaydı.
kadıköy: efes çarşısının hemen yanında bi mobilya dükkanı var orada var.
üsküdar: meydandan migrosun olduğu caddeden(selmanı pak/cumhuriyet caddesi) yukarı çıkarken 50 metre ileride solda var.

@saygilarefendim izmirin bi ilcedindeyim o civarda yasayan arkadaşım falan varsa bi dusuneyim de istiyim, sagolasin.

Internetten bulabilseydim temizce hallederdim hayret bi şey.

bogaziçi iktisattan mezun olup da iş hayatında sıkıntı çekenini görmedim. "mesleğin olmayacak" gibi bir saçmalık nedir allasen?

anladıpım kadarıyla ankarada yaşıyorsun. istanbula git. boğaziçinde oku. kendi kendine yaşamayı öğren.

ezbere dayalı olmayan hukuk diye bir şey yok. tabi ki uygulamaları vardır ama hukuk bu sonuçta.

hukuka özl ilgin yoksa ki yok gibi duruyor zorlanabilirsin. çok disiplinli çalışman gerekecek vs. boğazıçi de öyle ama iktisatta o kadar kasman gerekmez.

senin hukuka ilgin var mı, bitirince hangi işi daha severek yapacaksın gibi sorulara cevap vermen gerekiyor önce. bunun dışında biz ne desek boş çünkü ikisi de güzel, gelecek kaygısı yaşatmayacak bölümler.

bu arada boğaziçi ekonomi bitirince iş hayatında sıkıntı çekersin diyenler çok yanılıyor. biraz kafasını çalıştırana, staj vs. ilgilenene güzel imkanlar var işletme, ekonomi gibi bölümlerde. boğaziçi olunca daha da kolaylaşır işler. ha ama nasıl olsa boğaziçine girdim diye mal mal yatan bir arkadaşım vardı mesela ekonomide, şu an işsiz.

illa bir cevap istiyorsan ben boğaziçi ekonomi seçerdim.

edit: boğaziçi işletme olmuyor mu?

müsait bi gününde istanbul'a gel. sana boğaziçi'ni gezdireyim, sonra karar ver. boğaziçi'ne gelip de kafasını kullanabilen insanların güzel paralar kazanamadığını görmedim ben. aptalsa kazanamıyor.

Teşekkür ederim cevaplarınız için. Açıkçası hukuğa karşı özel bir ilgim yok, matematiksel bir bölüm daha çok ilgimi çekebilir. Ama uluslararası avukatlık ve ingilizce hukuk okumak da farklı bir şey sonuçta, bir türlü karar veremiyorum.

edit: @king lizard, işletme çok sınırda yani olmaz yüksek ihtimalle. bir de işletme okuyasım gelmiyor nedense.

Ekonomi pişmanlıktır. Ders içeriklerini iyice incele öyle karar ver ama iş olanağı bakımından 3. Senende bile işini ayarlayabilirsin uzun dönem stajla. İstanbul olmasının avantajı kesinlikle burada çıkıyor mesela.

Bilkent hukuk ise hukuklar arasında belli saygınlığı var özel devlet diye düşünme o yüzden.

İkisi de iyi kağıt üzerinde iş sıkıntısı da olmaz iyi para kazanırsın. Önemli olan hangisi sana daha uygun. Avukat hakim savcı ya da danışman olmak ister misin? Yoksa şu an karar veremem, farklı alanlara da kayabileyim seçeneğim olsun/bilemiyorum diyorsan ekonomi daha iyi bir seçenek olacaktır. Ve dediğim gibi mutlaka ders içeriklerini inceleyip karar vermelisin. Anketle olacak iş değil.

boğaziçi ekonomi.

tesekkurler yorumlar icin.
@patiska, guzel anlatmissiniz ama ekonomi neden pismanliktir onu tam anlayamadim :(

ikisi de çok güzel bölümler öncelikle tebrikler.

acemi'ye cevap olarak yazacağım biraz.

iş düşünmek zorunda kalıyorsun mecburen bu seçimi yaparken, anlıyorum. Ama işleri düşünürken de egonu karıştırma seçimine. orkid, prima satarken ajanslarla, yaratıcı insanlarla çalışan, reklam çekimlerinde ünlülerle takılan, satışları arttırmak için deneyler vs yapan ve çok mutlu olan insanlar da tanıyorum, şampuan mı satıcam ya diyip bir sene dolmadan çıkanlar da. Ama onlar şampuan satıyor, bunlar audit şirketinde skecıl ediyorlar demek, avukat zenginlerin ağız kokusunu çekiyor, milletin evlilik hikayelerini dinliyor, pilot havada şoförlük yapıyor, manken kıyafet askılığı yapıyor vs demekten farklı değil.

Beyaz yakalı işlerin hiç biri diğerinden önemsiz ya da diğerinden üstün değil. Sonuçta kar amaçlı kurulmuş büyük şirketler var, bunların fonksiyonlarını yerine getiriyorsun ve başarılı olursan yükseliyor, iyi bir hayat standardına kavuşuyorsun. Başlangıçta bazı pozisyonlar daha hızlı yükseltse de bir yerden sonra Boğaziçi, Bilkent gibi bir yerden mezunsan çok farketmiyor. Audit şirketine girersin yıllarca deli gibi çalışırsın 10-15 sene sonra auditte partner ya da bi şirkette CFO olursun, avukatlık ofisine girersin orada da deli gibi çalışırsın yıllarca orada da sonra partner olursun ya da bi şirkette hukuk direktörü, p&g ye girersin 10-15 sene sonra direktör olursun ya da daha ufak bir şirkette genel müdür vs örnekleri çoğaltmak mümkün. o yüzden sana ne keyif veriyor, neyi 30-40 sene daha severek yaparım onu bulmaya çalış. tabi bunu 2 ayda bulamayacaksın o yüzden ben a)boğaziçi diyorum, hem daha geniş iş alanından hem de ist vs ank dan.

@acan
dediklerinize katılıyorum ileride yaşam şartları vs. açısından çok büyük farklar oluşacağını düşünmüyorum ben de. matematik kafam ağır bastığı için ekonomiye kayıyorum biraz ama burada okumanın rahatlığı vs. gibi şeylerde de bilkent ağır basıyor. tercih fuarlarına falan gideceğim tabi daha, bir karar vericem mecbur.

Öncelikle ben boun ekonomidenim.

İkisi de çok spesifik alanlar aslında ama hukuk daha can sıkar herhalde uygun olmazsa. Ezber yok diye bir şey yok, ne olursa olsun her bölümde ezber var, hukukta çok daha fazla var. Lise gibi değil artık. Sayısal seviyorsan ekonomi sana sanki daha uygun, hele boğaziçinde bol bol matematik görürsün, sayısal sevgini tekrar gözden geçirirsin bile :) İş bakımından iki okul da sıkıntı yaratmaz, eğer 4 yıl yatmazsan, kafayı çalıştırırsan iş bulmak çok kolay. ben daha 3. sınıfın başında bir yere girdim hala hiç fena sayılmayacak bir maaşla full time çalışıyorum, yazın da 2 stajım var yoğunluktan kafamı kaldıramıyorum. Boğaziçi hakkında hayallerini çok yukarıda tutma, okul gerçekten amele kaynıyor sonuçta tek bölümü ekonomi değil, zibilyon tane saçma sapan bölüm var ve iyi öss kafası çalışan adam demek değil. Ekonomi nispeten iyi.

İyi yanları: Eğitim iyi, ingilizce ciddiye alınıyor, ismi oldukça saygı uyandıran bir bölüm, hocalar iyi, yoklama alınmıyor neredeyse hiç bir derste (bu benim için kötü bir özellik aslında ama çoğunluk seviyor), okul güzel, istanbul güzel, güney kampüs güzel, kütüphane güzel.

Kötü anları: Okul çok kalabalık, devlet okulu olduğu için ilgi alaka minimum seviyede, elinden tutan kimse olmayacak yani; hocalar da öyle ne ödev var ne yoklama ne ilgi, kendin kovalaman lazım; güney kampus diye geleceksin derslerin neredeyse hepsi kuzey kampusde, güneydekiler de natuk birkan'da; ders yükü yine de ağır, işletmeye göre falan çok daha zor; bölüm öğrenciyi iş hayatına değil de akademiye hazırlamaya çalışıyor, staj, kariyer vs hak getire kendin ayarlaman lazım; etiler trafiği, hisarüstünde acayip fiyatlara kalabileceğin dandik evler, yokuş yokuş yokuş :)

Yani gördüğün üzere şikayetim de çok ama ben genel olarak memnunum yaptığım tercihlerden, bölümü de seviyorum. Ben iyi ki işletme seçmemişim diyorum, bana göre değilmiş ama sen bir düşün, seveni çok. Yatarak mezun oluyorsun falan.

Bu da benim yıllar önce senin durumundayken sorduğum soru, nostalji oldu duygulandım :) :

www.eksiduyuru.com


Bu arada bana verilen şu tavsiye doğruymuş, dikakt et: Eğer mutlaka yurtdışında master/doktora yapacağım diyorsan ve deli gibi ders çalışıp 4 e yakın bir ortalama getirecek karakterin yoksa boğaziçine gelme. Koç'taki arkadaşların rahat rahat takılıp mis gibi ortalamalarla kabul alıyorlar, bizim bölümde daha çok çalışıp daha düşük ortalama getiriyorsun; e yurtdışında da boğaziçi öyle çok bilinen bir okul değil, ortalamaya bakıyor millet patlıyorsun.

taze bir avukat olarak hukuk kısmıyla ilgili yorum yapacağım.

istemeden hukuk yazdım, hukuk denildiğinde akla gelen ilk okullardan birinde okudum. okulu ilk dönem bırakmayı düşündüm. össden yeni çıkmış birine tarih, iktisat ve anayasa hukuku ağırlıklı program sudan çıkmış balık etkisi yarattırdı. ikinci dönem roma hukukuyla okulu ve bölümğ sevdim. bilkent hukuk, "hukuk camiasında"(sevilir böyle sözler:)) diğer okullara oranla bilinen ve sayılan bir hukuk. mezunlarının geldiği yerler de gayet iyi yerler. yani bir berkesu üni mezunu gibi olmayacaksın ondan emin ol. ama hukuk zor, onu diyeyim. ezber de çok onu da diyeyim. fakülteye girdiğimde ilk duyduğum laf kanun ezberleyecekseniz gidin buradan olmuştu. gerçekten de kanun ezberlemedim. ama bir noktada bir baktım ki kanun numaralarından tut maddelerine kadar hepsi beynime işlemiş resmen. zevkli bir bölüm, toplumun temel taşlarından birinin nasıl oluştuğundan başlıyor, günlük hayatın her noktasına etki eden her ıncık cıncığı öğreniyorsun. bir de gerçek şu ki, gerçekten istemeden hukuk okursan heder olursun. bunun daha 1 yıllık rezil bir stajı var. avukatlık sınavı desen piyon olmuş, canları sıkılınca öne sürüp geri alıyorlar. sonra gerçekten doktorluk gibi, ömrün boyu okumak zorundasın. her gün yeni bir karar her gün yeni bir mevzuat. alanına göre çok azını da bilmen gerekir, çok büyük kısmını da. şirkette de çalışabilirsin, gece 4 te çıkılan ofislerde de. büro da açabilirsin, hakim savcı olup il il gezebilirsin de.
avukatım demek beni mutlu ediyor, bu ünvan vardı ve ben onu almak için gece gündüz çalıştım. ileride sen de böyle hissedebilirsin, buna eminim.

gel gelelim, yurt dışında/türkiyede çok daha rahat iş bulabileceğin, pek çok pozisyonda çalışabileceğin ve hard core prestijli bir okul boğaziçi. ben olsam kaçırmazdım. hukukta sınırlı bir alandasın, bir yere kadar yükselirsin ama ekonomi bu kadar dar bir alan değil.

bunlar benim düşüncelerim. gerçekten 6 sene sonra stajyer avukat olarak adliyede memura kendini sevdirmeye çalışmak mı, çalışmaya gerçekten başlamış olmak mı? 8 sene sonra işini beğenmediğinde değiştirebilmek mi yoksa "ulan bunca sene ceza yaptım şimdi nasıl m&a'ye geçerim" düşüncesiyle iş değiştirmeye çalışmak mı? benim perspektifimden durum bu.

Ikisi de kendi icinde iyi. Bolum secin, hukuk mu ekonomi mi.

Anketle karar verilecek bir is degil, sizin sahsi ozellikleriniz dikkate alinarak karar verilecek bir secim.

Yazdıklarından yola çıkarak bence okulundan bağımsız olarak Ekonomiyi seçmelisin. Neden dersen, diğerlerinin de yazdığı gibi çok normal olarak ne işle ilgilenirsen mutlu olacağını kestiremiyorsun.

Hukuk baya özel bir bölüm. Hukuk okuyup sonra kariyerini 360 derece döndüren bir insana henüz denk gelmedim. Fakat ekonomi altyapısı ile mühendislik ve tıp hariç istediğin neredeyse her konuya yönlenebilirsin.

Ayrıca İstanbul'a alıştıktan sonra ankaraya dönmek istesen de dönemiyorsun. Ankarada özel sektör baya kısıtlı hem de istanbul koşturmacasına alışmış biri olarak onu arar oluyorsun.

Hukuk okumayın. Bilkent hukuk şahanedir, ama hukuk sırf okumuş olmak için okunacak bölüm değil. Kaldı ki rekabet çok yüksek, mezun çok, maaşlar düşük ve piyasa şu an çok kötü. Kendi işini yapman ayrı zor, bir büroda senelerce günde 10-12 saat çalışıp ancak öyle bir yere gelebilmen ayrı zor. Hukuk okuduktan sonra iş imkanı da çok kısıtlı. Avukatlık yapmak istemezseniz hakimlik savcılık yapacaksınız, onlar zaten sevilmeden yapılmaz. Noterlik sırası emeklilik yaşında gelşyor. Danışmanlıkta da pek para yok. Hukuk okursanız uzmanlaşmanız da lazım. Yani yüksek lisans yapıp daha az rekabet olan daha gelişime açık alanlara yönelirsiniz ama tabi bu arada seneler geçecek. Bir yandan çalışacaksınız da tabi.

Hukuk ezber kesinlikle değildir, son olarak da bunu demiş olayım.

Ekonomiyi tercih edin bana sorarsanız çünkü bir mesleğe yapışıp kalmamış olursunuz yolun sonunda. Dediğim gibi, hukuk sırf adı var diye okunmaz. Sevmek şart.

Ben de ekonomi üzerine bir şeyler söyleyeyim


Türkiye'de Odtü-Boğaziçi yerler de dahil olmak üzere bu bölümde sen kafanı kullandığını mı zannediyorsun? Adam çıkıp portakalın talebe bağlı fiyat elastisitesinin grafiğini çiz dediğinde- mikro 1 dersi - senin analitik beynin onlarca faktör ararken sen hocanın sana ezberlettiği şekilde öğreneceksin. Aynı şey maliye para politikaları için de geçerli -makrekonomi- Matematik geometri dersleri gibi geçmiyor bu bölüm sadece ama sadece ezber yapıyorsun. Bir yerden sonra ekonomi okudğunu bile unutursun. Git istediğin ekonomi öğrencisine sor, AB ekonomisini
Türkiye ekonomisini yorumlamasını iste ne söyleyebilir sana. Keynezyen iktisat ile şikago okulu arasındaki farkları kaçı biliyor? Kaçı adam smith okumuş keynes okumuş*

Abicim bunları sana niye söylüyorum, fizik kitabı vardır değil mi kanunu Newton yazmıştır Serway kitaplaştırmıştır. Ekonomide her ne kadar kanun derecesinde kesinlikler olmasa da referans kitaplar bellidir. Hangi okul referans kitaplar üzerinden ders işliyor veya okumayı zorunlu kılıyor?

Hangi okula gidersen git adamın kadının biri gelecek sana elinde notlarla tahtaya bişeyler yazıp çizip gidecek sen bunları not adı altında toparlayıp ezberliceksin.
Matematik altyapısıymış ekonomi altyapısıymış bırakın bunları.


ps* boun ekonomi

cevaplar için teşekkür ediyorum. bilkent hukuk beni diğer hukuk fakültelerine göre biraz daha ayrıcalıklı yapmaz mı peki?

hangisine göre mesela?

gözlemlediğim kadarıyla iyi denilen okullar istanbul, marmara, ankara, gsü, bilkent, bilgi, koç. akademik kadrolar, yayımlar ve kaliteleri bakımından durum bu.

-şahsi görüşüm tabii ki, vurmayın-

seni, mezunlarına karşı ayrıcalıklı yapmayacağı okullar şunlar olabilir kanımca,

koç, istanbul, gsu, ankara

@whimsical
bana kalırsa boğaziçi ekonomi ismi çok daha havalı. artislik yapmak tek amacım olsa direk boğaziçi ekonomi yazarım zaten. ama hukuk mezunlarının yaptığı işleri çok kısıtlı anlatmışsınız gibi geldi bana.

Neresi geldi ?

küfredicem ama bu kesin ekonomi yazmıştır o kadar anlattık.
kendi bilir.

#52950596

bilkent hukuk olmuş

beachlerin dibinde bir yer yok benim bildiğim. tatilden dün gelmiş biri olarak diyorum ki en güzel denizi olan beach fun beach ile fly inn. bunlara da çeşme marinadan(merkezden) dolmuşla gidiliyor. ben marinaya çok yakın bir otelde kaldım. çarşısına yürüdüm, marinasına yürüdüm, otogara yürüdüm. alaçatı için dolmuş şart. ayayorgi için taksi tek ulaşım. geçirdiğim sürede anladım ki dolmuşçularla taksiciler hayvani bir ittifak içinde, dolmuş güzergahında olan bir yer için dolmuşçu "ben bırakırım ama çok yürürsün en iyisi taksiye bin" diyor, ne kadar sürer dediğimde "valla baya sürer, 10-15 dk" diyor. taksi hayvani pahalı değil, ama bindiğinde minimum 20 tl yi gözden çıkarman lazım. bazı beachlerde %50 vodafone red indirimi var, onları araştır öyle git.

ayrıca 7800 diye bir beach var biz gittiğimizde de denizi çok temizdi ve fun beache göre nispeten sıcaktı. ama beachlere ayayorgiye yada diğerlerine ulaşım araçlarıyla gidebilirsiniz ancak hiçbiri yakın değil. Taksi çok pahalı. bence çeşme merkez hem fiyat olarak daha uygun hemde tasarruf ettiğiniz parayla araç kiralayıp daha rahat gezebilirsiniz. Otelde oldukça az vakit geçiriyorduk biz onun için otel 1. öncelik değildi.Eğer çok masraflı gelmezse size, biz araç kiraladık kayak.com dan arghuscarhirea yönlendirdi o da bizi bir firmaya yönlendirdi sitedeki en ucuz araçlardı günlüğü 70 tl civarı ve bizde total 70 tl lik benzin harcadık 2 günde tabi ek sigorta giderleri de var.

Geçen hafta Çeşme'deydim. Ilıca’da kaldım, kaldığım yerin önünden Alaçatı’ya giden dolmuşlar geçiyordu, o yüzden akşam yeme-içme için Alaçatı’ya giderken son derece kolaylık oldu.

Pahalı plajlardan Flyinn’i beğendim, giriş 50 tl, bir içecek dahil. İçerisindeki restaruantlar biraz tuzlu. Ben 2 gün bu plaja gittim, diğer 2 günse Ilıca’daki halk plajında takıldım. Ilıcan’nın suyu nispeten sıcak flyinn’e (altınkum tarafı) göre. Yarım gün de Aya Yorgi koyundaki Babylon’a gittim. Suyu çok güzeldi yine ama feci rüzgar vardı, dayak yemiş gibi oldum keyif alamadım o yüzden. Ilıca’dan bu plajlara toplu ulaşım durumunu bilmiyorum, biz arabayla gitmiştik rahat oldu. Arabayla gitmiyorsanız 2-3 gün araba kiralamayı düşünebilirsiniz.

ben olsam alaçatı'da kalır, oradan vasıta ile aya yorgi'ye babylon'a falan giderdim. her yaz iki kere bunu yapıyorum hiç üzmeyen bir plan.

cemse daginik bir bolge, beachlere yakin kalacak bir yer yok. En mantiklisi hacimemis mahallesinde kalip oradan beachlere gitmek. Aksam butun hareket hacimemis mahallesinde zaten. cesme de arabasiz isiniz cok zor olur kiralama sansinjz var ise mutlaka kiralayin

konuştuğum bi kaç kişi de hacımemişte kalıp araba kirala dedi. sanırım en mantıklısı da o. araba kiraları takriben ne civarda bilen var mı? en ucuz klimalı araba. otel olayına hiç girmeyip direk kalacak yerden kısıp pansiyon falan moduna geçicez anladığım kadarıyla en mantıklısı o.
alaçatı da kalmak mı daha mantıklı hacımemişte mi şimdi bi de o var tabi..

Kadinsan ise baslamadiysan kullanirsin eminim. Erkeksen de yaş olayı vardi sanki.En ayrintisini bilemicem. Ama sanirim kullanabilirsin onda da.

sgk girişin yapılmadıysa(sgklı bir işte çalışmıyorsan) kullanabiliyorsun diye biliyorum. mezun olduğun gün yanmıyor yani. bir de ülkeden ülkeye değişiyor, portekiz katı değil ama fransa ıncık cıncık bakar mesela. ona göre de hareket edebilirsin. bir de çok içine sinmiyorsa emniyeti ara sor, yardımcı olmuşlardı bana

elindeki pasaportun süresi dolana kadar kullanabilirsin, yoksa okul emniyete haber verip kapattırmıyor :) haa kasayla altın kaçırırken yakalanırsan incelemeye alırlar pasaportunu o zaman anlarlar

Aynı durumdayım senle 2 hafta önce mezun oldum. Ama bu durumu kontrol için nce pasaport amirliğine gittim, kesin şöyle olur diyemediler; pasaportun geçerli olup olup olmadığını ancak yutdışına çıkarkenki kontrol memurları görür dedi. Ama ordaki görevli yeşil pas. hakkına sahip olmanın kurallarından birisi öğrenci olmak diye vurguladı. Bunu duyunca ben de okulumun öğrenci işlerini aradım ve bana sistemlerinde 30 ağustosa kadar yani yeni eğitim öğretim yılı başlayana kadar hala öğrenciliğimin aktif olarak göründüğünü söylediler. Bu da demek oluyor ki Yeşil pasaport hakkım devam ediyor^^
Ben böyle yapıcam ki sen de yap bence; yutdışına çıkarken yanına taze alınmış öğrenci belgesi götür, kontrolde bi sıkıntı çıkarsa direk gösterirsin belgeni sorun çözülür ;)

lg g3 kullanıyorum, çok yakın 2 arkadaşımdan birinde iphone 6, diğerinde de 6plus var. onlar bile G3 bayağı iyiymiş diyorlar bir arara geldiğimizde ki ikisi de yılların fanboyu, biri app developer. sen düşün yani.

G3 böyleyse G4 haydi haydi döver :)

android sana karmaşık geliyosa g4'e niyetlenme...apple al geç. Ben G4'ü tercih ederdim, apple bana çok sığ geliyor sinirlerimi bozuyor, her şeyin üzerinde saçma sapan kurallar ve kısıtlamalar var millette buna stabil diyor. Yerim öyle stabilizasyonu...

apple'a alışıksan ve şikayetçi değilsen iphone ile devam et, kasma boşuna.
ama lg g4'ü membasında kurcalama fırsatı buldum. telefon bildiğin ateş ediyor be

Ben tabiki bir G3 kullanıcısı olarak G4 derdim. Daha önce iphone kullanırken yaşadığım inanılmaz yavaşlığı şimdi düşünüyorum da, ne kadar gereksizmiş. Marka için değmez bence.

kiyas.la

çok yakın bir arkadaşım yıllardır kullandığı iphone'u değiştirirken yorumlar üzerine g3 almıştı. spesifik olarak onun aldığı g3 te mi bir sorun vardı bilemem ama iki aya satmak zorunda kaldı. tuş kilidi şifresini girerken bile bekliyorsun resmen lütfedip de çalışsın diye.

al iphone geç, o rahatlığı bulamazsın g3 te

g2 kullanıcısı olarak g4'e içten içe bi hayranlığım var...

Lg g4'ü bilemem ama LG g2 kullandım ve daha sonra telefonu ablama verip yıl sonunda Iphone 6 adlım. Ben kullanırken iki, ablam kullanırken bir kere ekran sararması ile karşılaştık. Ücretsiz ekran değişti. (Kesinlikle oyun oynanmadı, hatta içine aman kasmasın diye fazladan uygulama bile yüklemedik) Servisteki adamla konuştuğumda LG telefonların klasik bir sorunu olduğunu söyledi. LG g3 kullanan bi arkadaşım var iki ay önce de onda patlak verdi bu sorun.

Telefon iyi hoş ama ekran sorunu çıkıyor. Bende bu güne kadar olmadı diyenler olacak ama servisteki adama göre yüzde 70-80'inde bu sorunlarla karşılaşıyorlarmış.

Iphone 6'dan ise gayet memnunum. Yıllarca android kullandım ama yukardaki sorunu yaşayınca iğrendim birden.

çok fazla bass ve müzik olan bir ortamda g3 ve iphone4 ile vidyolar cektım, g3 ile cektıgım vidyolarda cızırtıdan baska ses duyulmuyordu nerdeyse iphone 4 ise 10 numara çekmişti vidyoları. 2010 yılına ait olan iphone 4 ten bahsediyorum düşün yani. bu tarz kucuk ama önemli detaylar çıkar hep karsına. iphone6 ile kıyaslamak bile yersiz.

iphone al, zamaninda note2 aldim 2k ya simdilerde sifiri bile yok. ha note2 bu ama androidlerin degeri ikinci senesinde %50 deger kaybi. ucuncu senesinde guncelleme alamayisi. felan filan. yani iphone al.

ama batarya icin note serisi alinir :)

Haa arkadaşlar batarya demiş. Ben telefondan öyle oyun oynayan biri değilim. İşe gelirken müzik dinlerim sadece. G2 ve İ6'nın herhangi bir farkı yok şuan bence. İ6'da 2 gün çıkıyor merak etme.

kontratın arkasında bölüm var, orayı imzalatabilirsiniz.

tamamen karşındakinin niyetine bağlı olarak başını ağrıtabilir elden vermek. benim prensibim bu diyerek bankadan gönder derim. kafan rahat olur.

Kontratta belirterek verebilirsin. Kontratta zaten ilk ayın kirasının ve depozitonun elden alındığı belirtilir, oraya doğru rakamı girin, hayırlı olsun.

@osurdum belirtiliyorsa sıkıntı yok o zaman, teşekkürler.

@acemi internette öyle yazıyor ama ilk kira için de geçerli mi acaba ?

ilk kiranın ikinci üçüncü veya son kiradan ne farkı var ki? şirkete girdiğinizde ilk maaşı elden mi alıyorsunuz?

bankadan açıklamasıyla birlikte yatırın. prensibim böyle dersiniz, yarın öbür gün bir problem olduğunda canınız sıkılmasın

atatürk caddesinde(sahrayıceditte) garanti bankasının üstünde bir yer vardı, ismi dharma med.

ben baya memnundum oradan, temiz bir yer. bazen ilgililer bazen nötr. fiyat olarak da ortalamaydı ve leke(kabuk oluyo ya, o işte) kalmamıştı yaptırdığım zamanda.

kadiköy quartz

boğaya varmadan, sağ tarafta kalıyor enes ayakkabıcısının üstünde. tavsiye ettiğim herkes memnun kaldı.

Brace yourself, "Oha 21 yaşlı olur mu lan" comments are coming!

yaslisin. simdiye kadar phd'ni bitirip, coluk cocuga karismaliydin.

su sitede "x yasindayim, y icin yasli miyim?" diyenleri siraya gecirip teker teker yorulana kadar tokatlayasim var.

@goo.gl +1

21 yaşında olsam... neyse ya.

Benim universitede 4. senem ve sevmedigim bir bolumde okuyorum. Bu yuzden de uzattikca uzatiyorum okulu. Ve ben bile 4 sene gecmis hala birakip baska bir bolum mu okusam diyorum. Mutlu olacaksan yap.

harikasin!! bol sans^^
ayrica 21 ne cidden :( yaslaniyorum f.ck

aynı durumdayız ben de İstediğim bölümü istiyorum fakart durumlar karışık GSF sınavlarını kazanırsam ben de sevinebilirim.

üniversiteye başladığımda reşit olmamıştım, 4 senede bitirdiğim için de 21 yaşımda işe başladım. bir bok da olmadı.

en fazla emekliliğinde yaşıtlarına bakıp söylenirsin :)) hiç dert etme

21'mi ölmüşsün olm sen

evet kimlik doğrulamak için gerekli.

kızlık soyadı olarak örneğin "gudik" diyebilirsiniz. gerçekten kızlık soyadı olması gerekmiyor, sadece bir anahtar kelime bu. tabii bunu orada çalışanlara söylemeyin. yeter ki ne söylediğinizi unutmayın.

ayrıca kimlik fotokopiniz üstüne "numara taşıma işlemi içindir" gibi bir ifade yazın. zaten sadece fotokopi ve kızlık soyadı bilgisi ile hiçbir şey yapamazlar. yine de içiniz rahat etmiyorsa, fotokopiyi verdikten hemen sonra nüfus idaresine gidip "kaybettim" diyerek yeni kimlik çıkarın. kimlik numarası değişsin, iş bitsin.

kimlik + anne kızlık soyadı verince geriye gizli bir şey kalmıyor ama. o bilgilerle senin adına her şeyi yapamazlar mı? yasal olduğunu söylüyorlar. öğrenmek istediğim gerçekten yasal mı ?

kimliğin orijinali olmadan bir şey yapamazlar. dediğim gibi fotokopiye not düşerseniz onunla da bir şey yapamazlar. yine de üzerindeki bilgileri aynen kopyalayıp sahte kimlik basılmasının önüne geçmek için de gidip yeni kimlik çıkarabilirsiniz. herhangi bir bankaya kredi vs. almak için birisi başvurdu diyelim, kimliğinizin seri/sıra numarasını online olarak sorgulayabilirler. yani merak etmeyin bir şey olmaz.

"anne kızlık soyadı" ifadesi yanlış aslında. sizden sadece sizin bileceğiniz bir anahtar kelime istiyorlar fakat bu bilgiyi alma şekilleri yanlış. sizden başka kimse görmeden bunu sisteme girmeniz lazım. teyit etmek istediklerinde de 2. harfini, 5. harfini falan sormaları lazım. tüm kelimeyi göremiyor olmaları gerekiyor ama burası türkiye. bunu aşmak için de söylediğim gibi "anne kızlık soyadım -sananeulan-" diyebilirsiniz. sözlü beyanınız ne ise onu yazmak zorundalar zira kontrol edebilecekleri bir altyapı yok.

7-8 gün sonra yatmıştı benimki. banka o günkü kurdan tl olarak yatırmıştı

Başlanır. Hatta kitapları okuyunca oha diziden hiçbir şey anlamamışım diyeceksiniz. sırası ise 1-2-3-4-5 (bu iğrenç espriyi yapmak zorundaydım dayanamadım :P)
edit: bu arada sorunun ciddi cevabı
tr.wikipedia.org

ha bu arada ekitap okuyucun varsa ya da tablette falan okurum diyorsan;
eksisozluk.com

Kesinlikle başla olağanüstü çünkü. Epsilon yayınlarından çıkan Sibel Alaş çevirisi de gayet kusursuz bence. 2. kitabın sonlarındayım şuan ve mesai bitsin diye dk sayıyorum işten bi an önce çıksam da kitaba sarılsam diye. O kadar yani.

Kesinlikle oku kaçırma. Hatta ben bile yeniden okumayı düşünüyorum. Unuttuk neler döndüğünü.

ya benim diziyi izlerken bile kafam karışıyor. okuyanlar bir el atsın hele, karışmıyor mu kafanız? bir sürü aile, kişi vs var.

valla sormak istediğim soruyu görünce daldım ben de direkt

Bu soruyu sormuştum. "Muhtarlığa gidin" önerisi o an en yakını gibi geldi. Muhtarlık onunla ilgileniyormuş zaten, giysi odası vardı; bağışladım.
eksiduyu.ru

kadıköy belediyesinin böyle bir hizmeti var. arıyorsun direkt kapıya gelip alıyorlar. ihtiyaç sahipleri belediyeye kayıt yaptırdıkları için, onların elinde direkt hedefe yönelik listeler var. güzel güzel dağıtıyorlar.

dolayısıyla bağlı bulunduğun belediyeyi bi arayıp sormakta (yahut web sitesini incelemekte) fayda olabilir.

www.eksiduyuru.com

facebook üzerinden Freecycle istanbul sayfasından paylaşabilirsin

sokaklar suriyeli mülteci dolu. ver onlardan birine ufacık çocuklar yalın ayak geziyor.

Sakın kızılay kutularına atma.

Ben mahalle muhtarlığındaki kutuya koyuyorum. Kimin kim olduğunu ne alan biliyor ve veren. Çok güzel bizim sistem.

belediyeler
lösev
çydd
bir te mahalle bakkalları ve muhtarlar genelde alıyor muhtaç olanlaara vermek için. biz konteyner'ın yanına koyuyoruz mesela, kağıt toplayanlar vs. alıyor.ç