projeksiyon daha iyi bi tercih olur. yataga uzanip tavana yansitirsin. kulakliga da asla diyorum. hem sagliksiz hem de ayni zevki vermiyor. en iyi orta halli iyi bir ses sistemi. kisik sesle bile gayet detaylari duyar, zevk alirsin.

tv+ses sistemi 3500tl ye kral gibi yaparsın ortamı.

projeksiyon düşünme, paranın çoğunu projeksiyona dökersin kaliteli görüntü almak için. bir de lamba ömrü zart zurt var.

2500 lira civarı 50 inç tv + ses sistemi diyorum bende.

Ara sıra aklım bu 65 inç Telefunken, Grundig, Sunny gibi markalara gidiyor. Sonra 50 inç LG üzmez diyorum.
Kararsızım :(

sinema filmi izleyeceksen tavsiyem:
60 inc panasonic plazma tv + ses sistemi

TV'yi a101'den halledebilirsin onumuzdeki hafta. store.donanimhaber.com

Samsung icin iyi fiyat.

mkv falan oynatan bi led tv (lg ya da samsung olabilir) bir de optik girişi olan bi surround sistemi

ne için kullanacaksınız? tasarımı güzel diyorsanız bunu tavsiye ederim. www.hepsiburada.com

dokunmatik ve bir çok güzel kısayol var. ama oyun oynanmıyor söyleyim masamda 2 mouse duruyor bu yüzden

Oyun için kullanmayacağım. Tasarımı şık olsun benim için yeterli.
Teşekkürler.

Touch Mouse denen naneler (yukarda link verilen ya da apple magic mouse) ergonomik olarak çok kötü. Elinize türlü ağrılar verebilir.

Logitech'in tasarımını beğendiğiniz bir modelini alın, başınız ağrımasın.

www.hepsiburada.com

şunu kullanıyorum. sırf pil derdi yüzünden aldım ama süpriz olarak içinden çıkan yazılımla ekranı seçip görüntüsü vs. alabiliyorum hareket performansıda gayet iyi.

şu mouse u o kadar sevdimki bu yıl satışı kalkar felan diye bir tane daha aldım yedek olarak.
www.akakce.com

insanın üstüne yakışanı giymesidir.

evet İQ'm 17



sen bizden İQ nedir diye bir tanımlamaya mı gitmemizi istiyorsun yoksa digitürk'te ki uygulama ya da her neyse onun ne olduğunu mu soruyorsun.
sorduğun soru sıkıntılı..

TV ne smart tv özelliği katan bir çeşit platform

@air

Atıyorum, diyelim IQ konusunda uzmansın.
Kendine IQ uzmanı mı dersin yoksa IQ portal uzmanı mı? Yoksa IQ Platform uzmanı mı?

Tabii ki ayri değerlendirilir % 100 olarak. Bir de ek olarak çan eğrisi sistemi uygulanan okullarda tek ders sınavında harf notu neye göre veriliyor? Diyelim adam tek başına tek ders sınavına girdi ya da 2-3 kişi girdi. Çan eğrisi olamayacağına göre neye göre harf notu veriliyor?

tek ders sınavına 1 ay önce girdim. %100 etkili. ve bizde 100 alsan bile en yüksek cc gelebiliyodu.

@rain when i die

yönetmelikte bu konuda hiçbir şey yazmıyor, sadece tarihi yazıyor...
ondan buraya sorayım dedim, kıl bi hoca değil bizimkisi, umarım öyle bi şey yapmaz.

ben spotifyda çok doyurucu listeler buluyorum tavsiye ederim

Şahsen bu ikisi yerine soma.fm tavsiye ederim.

@386dx
4 senedir dinliyorum aslında soma radıyolarını bu sene tune.in üzerinden de dinlemeye başladım fakat offline müzik dinleme seçeneğini göremedim app açıklamasında.
öyle bi şey varsa en iyi tercih olur(du).

@386dx
aslında hangisini yüklersem yükleyeyim dinleyeceğim şarkıları soma radyolarından çektiğim screenshotlara bakıp indiricem :)

1) Tek kitabı kargo ile gönderirlerse senden ücret talep etmezler
2) Ya kargoyla gelecek kitap ya da ellerinde bulunmadığına dair bir mail atıp kartına kitabın parası geri yüklenecek
3) Zaten genel olarak tek seferde tüm siparişi tek kargoyla yollama gibi bi yetenekleri yok, genel bi durum yani,
4) Geçmiş olsun

Valla benim 41 kitaplık siparişimi 3 parça halinde yolladılar. Son parti 2 kitap olarak geldi hatta. Para mara istemiyor, isteyemez de :)

parça parça yolluyorlar öyle olunca sen ödemiyorsun. idefix'ten alman da manidar.

kindle paperwhite + nexus 7

edit: ha telefon olayını görmemişim. yani hem e-ink'li bir aletimiz, hem telefonumuz, hem film izleyeceğimiz bir alet olacak.

e-ink için paperwhite, tamam o.
film ve telefonu tek alette birleştirmek istiyorsun muhtemelen, note2 falan önerilir ama ben telefonda büyük ekran sevmiyorum. galaxy nexus kullanıyorum uzun bi süredir ama bıktım artık yani. iphone 4 ya da 4s almak, yanımda öyle mini bir şey taşımak daha ideal geliyor, ki fiyatları da zaten uygun. film içinse 7 ya da 10 inçlik nexus tabletleri öneririm. ipad için videoları convert etmek ve itunes kullanmak zor geliyor, bir dönem ipod'da işkence gibi gelmişti. android daha açık o konuda.

bu üç cihaz da almayı planladığım cihazlar, tam benim üzerinde ilerlediğim soruydu o yüzden.

@hjarteblod

çok teşekkürler.

hugo vardı eskiden, şuraya git yazıyordun oraya gidiyordu, ipi bağla zıpla , kutunun içine bak gibi basit komutlarla oynuyordun. tabi ingilizce. o zamanlar go yu bildiğimden anca go yazardım.o da kırmaz giderdi. o kadar. bu tür oyunlardan mı bahsediyorsun.

farm3.static.flickr.com

evet, dediğin gibi, yazı komutuyla ilerleyen oyunlar lazım. browserdan oynanırsa daha güzel olur. tek tıkla ulaşırım vs.
teşekkürler :)

www.classicdosgames.com oyunun online hali

text adventure'da grafik olmaz. orhan tv'nin bahsettiği oyun text adventure değil.

text adventure interaktif roman gibi olur, sadece yazı vardır yani.

@gotham
doğru söylüyorsun. zork var mesela onu buldum online olarak. fakat bazı görseli olan oyunlarda da çokça dyialog olduğu için her ikisine de kapım açık aslında.

@hitsumo
çok teşekkürler hocam.

idiocracy ;)

code 46
sound of my voice
source code
son zamanlarda favorilerim bunlar.

@kediebesi
sahi code 46 ve source code'u da izlemiştim iyi hatırlattın.

sound of my voice'a bakıyorum teşekkürler.

o zaman ekleme yapalım
pontypool
urga
island ı da izlemişindir o zaman.

perfect sense

logan's run goo.gl
alphaville goo.gl

liste güzelmiş. daha önceki duyurularda da önerdiğim filmlerden. bir duyuru daha vardı daha fazla film yazdığımz ama silmiş açan.

neyse ekleme yapayim ben de:

a boy and his dog
war of the worlds
the mist
carriers
stake land
right at your door
ever since the world ended
the signal
delicatessen
contagion
9
le dernier combat
the stand (mini dizi)
zombieland
the quiet earth
reign of fire
cloverfield

tuborg mu, efes mi içtin? neden?

roman - neden olmasın.

-''Roman puanla kazanır, öykü ise nakavt etmek zorundadır.'' Julio Cortazar'ın sözü yüzde 90 ihtimalle.

-Öykü yükselişte malum. Hızlı tüketiyoruz, hemen sonuç istiyoruz.
Daha da yükselecektir.

-Bana göre yazım zorluğu: Şiir en zor olmak üzere Şiir > Öykü > Roman diye gider.

bir yaprağın düşüşünü 20 sayfada anlatmadığı için öykü.

roman. öykü çok kısa. karakterleri detaylandırmak zor.
öykü. roman çok uzun. okurken canım sıkılıyor.

roman diyorum ben.

@kogan evet cortazar'ın sözü.

farklı kulvarlarda yarışıyorlar.

roman ya da uzun öykü. kısa olunca hemen bitiyor tam da havaya girmişken cık cık cık.

öykü.

koca oğuz atay koca yusuf atılgan... bu adamların öyküleri iyi öylesine iyi ki.

roman sevmiyor ben... çok uzun ve gereksiz. asıl amaçtan yoksun.

dexter, katil kontenjanindan.

american psycho

-transporter serisi.

-ip man

something the lord made

the worlds fastest indian

dizi olursa house m.d diyebiliriz.

no country for old men

mr. brooks

the shooter. tongaya düşüyo ama işi kusursuz yapıyo.iğne deliğinden mermiyi geçiriyo herif :D tv de de oynadı.

evet ilk akla gelen mr.brooks. adamım yaa

heat

İsini kusursuz yapan adam sikicidir. Filmi olmaz cok.

hercule poirot. hiç yanıldığını, başarısız olduğunu görmedim :))

gandhi

se7en filmindeki katil de kusursuzdur.

Aramaya inananlar için gelsin

(bkz: revolver)

uşak.

elektrik dağıtımı özelleştirildiği için bence ihaleyi kim almışsa sorumlu odur.

problem altyapi eksikliginden kaynaklaniyor. ihaleyi alan kesintisiz dagitimi saglayamadigi icin, ihaleyi veren kurum da bunun takibini yapip tekrar etmesini engelleyemedigi icin suclu.

elektrik dağıtımı ve dolayısıyla kesintisi ile belediyenin ilgisi olmaz,olmamalı.mesela istanbul anadolu yakası ayedaş denen kurum tarafından dağıtımı yapılıyor.ibb ile ilgisi yok.üretim olayı daha farklı.

sen hangi devirde yaşıyorsun arkadaşım? tedaş'ı duymadın mı hiç? o işler çoktan özelleştirildi. tedaş bakıyor o işlere, ara şikayetini söyle..

@blackmail

Senin devrinden ileride yaşıyorum merak etme.
Tabi ki de TEDAŞ'ı biliyorum. Fakat ben alternatif bi suçlu aradığım için bu soruyu sordum.
Yoksa belediye için 'asıl' suçlu mudur diye sormazdım.

TEDAŞ sürekli aynı muhitte inat olsun diye elektrik kesmiyor herhalde.
Altyapıdan da kendi başına sorumlu olmadığına göre, başka suçlular aramak ve araştırmak gayet doğal.

@kogan

boşuna arama o zaman, çünkü bulamazsın. belki haklısındır ama, manava gidip et istemek gibi bi şey olur o dediğin. zira tedaş bile bazen umursamıyor amk, belediye mi uğraşacak? hea umursamazlarsa eğer telefonda sert konuş, şikayet edicem falan de, çünkü konuşmalar kaydediliyor. bölge müdürlüğünün konuşmayı dinleyebileceği korkusundan, arızayı halletmeselerde en azından mantıklı bi cvp verebilirler sana, böylece merakın gider. hatta o diğer merak ettiğin konularıda sorabilirsin..

Belediyenin uzak yakın ilgisi olmaz. illa şikayet mercii arıyorsanız epdk'ya (enerji piyasası düzenleme kurumuna) şikayet edin. gerçi ne yapabilirler ki onu da bilmiyorum.

Asıl suçlu fizik kanunlarıdır. Elektrik, kesilebilir bir şey olmasaydı, ortada bir suçlu da olmayacaktı!

(bkz: 2001: A Space Odyssey)
Biraz zorlarsak: (bkz: Contact)

Edit: Unutmuşum ya

(bkz: blade runner)
(bkz: inception)
bir açıdan (bkz: 12 angry men)
kesinlikle (bkz: existenz)

(bkz: k-pax)
sonu tamamen senin algına ve düşüncene bırakılmış güzel bir filmdir.

mulholland dr. olabilir.. hem çok iyi filmdir, hem de izlerken ve izledikten sonra çok soru sordurur..

kesinlikle primer çözen çıkmadı diyorlar.

memento
moon (2009)
k-pax
mulholland dr
jacobs ladder
inland empire

Üstüste iki soruya aynı cevabı veriyorum.

kelebek etkisi
(butterfly effect)

1. film tabiî.

aslında burda verilen bazı filmlerin sonu izleyiciye kalan değil belli olan şeyler. neyse bunu söylemek istedim. bunlara örnek shutter island,jacobs ladder, butterfly effect verilebilir.

halberdier'li bi ırk seç yeterli.

3-5 senedir elimi sürmedim ama htırladığım kadarıyla siege unitesi'nin range'i yüksek olan bi ırk vardı diğerlerine göre. japonlar mıydı acaba? onlarda süper işe yarıyor. harş harş yardırırsın war wagonlara karşı. ama bu açılan kapanan trebuchet değil. siege catapult falan gib bişey. 4 tekerli mobil. ateşli bomba atıyor 3-4 tane aynı anda. off anlatmak bile ne uzun sürdü :)

bir de britonların okçuları ile war wagonları dümdüz ediyordum ya da war wagonlarla briton okçularını biçiyordum. ama hangisi? birisi kesin işe yarıyordu da emin olamadım şimdi :)

siege range'i yuksek olan koreydi yine. war wagon'un hit pointleri fazla oldugundan okcularla indirmek zor olur, halberdier veya paladin en iyisi. war wagonlar cok hizli olmadigindan askeri unitelere karsi cok iyi hit&run yapamiyorlar

yanlis hatirlamiyorsam war wagon ve galleonlarin oklari duvarlarin ustunden gecmiyor, o yuzden duvar orup arkasindan monklarla cevirerek de oynayabilirsiniz. bunun icin birkac monk ile cevirim yapinca sadece birinin suresini azaltma upgradeini de yapin tabi.

siege onager'ı diyo:) ama range'i yüksek olan da yine korelilerinkiydi ne yazık ki:)

war wagon bi boka yaramıyor. her türlü yemen lazım. britons veya mongol seçerdim ben olsam. onları sevmiyorsan da frank olup paladin kasabilirsin.

@wide saracensle kale askerleri çıkarıp war wagonları yenmek mantıklı evet ama goth ve bizansla nasıl bi strateji izleyeceğimi çözemedim.. ?

war wagonlara halderbier tabii ki ama unutulmaması gereken nokta kore onagerları. adamın anasını sikerler valla. onagerlar ormanı da delebiliyor sana arkadan saldırabilir. peki ya ne yapmalı? ucuz hussar basmak için türkleri al hem top menzilleri de yüksek diyeceğim ama pikeman bile yok. teutons ve bizanslar savunma milletleridir. onagerlara her türlü çözüm bulursun. yada moğolları alıp mangudai basabilirsin. war vagona da onagera da bonusu var. ama onager bi doğrultursa 40ı birden yatar aşağı. seçimini yap :) başka sorun olursa sorabilirsin.

@sarper361

sağolasın. orman delmek yasak bu arada bizde :)

şöyle sorayım: bizansın kale askerleri war wagonları durdurabilir mi? titanların şövalyeleri çok yavaş olduğu için uzun vadede yeniliyorum.

bizans ile saracens arasında kaldım şu an. sen olsan hangisini seçerdin?

şimdi cevaparı okudum da:
türkleri al sen hacıt. deve var deve. heavy camel bas hussarla karışık. önde hussarlar yem olacak. ucuzlar zaten. hussarlar sapır sapır dökülürken yeniçeriler de hussarların arkasından sıksın sürekli. en arkada da menzili yüksek topçularla onagerları yaklaştırma savaşın olduğu yere. adamın direnci düştüğü anda sal develeri düşman ordusunun arkasına. kalan hussarlar onagerlara develer war wagonlara. yeniçeriler de arkadan destek atacak.

cataphractlar piyade alır yahu war wagonlara pek işe yaramaz. hem inanılmaz pahalı.

@wide öncelikle yıllar sonra age of tartışma zevkini bana verdiğin için teşekkürü borç bilirim :)

harita black forest. savaş dar dar yerlerde geçecek ve rakip büyük ihtimal önü tıkayıp arkadan onagerlarla yıpratacak koganın ordusunu. şimdi önü tıkamak kolay. arkada ne olacak? adamın onagerlarıyla war wagonları. bu ikisinin ortak özelliği ne? ikisi de siege unit. kimin siege unitlere bonusu var? evveet mangudailer.

huskarllar ok yemez. ama korede ne okçusu yapacak adam? öyle bir söylemişsin ki oyun yarım saat içinde 10 tane bina yıkmaca oyunu sanki. ordusunu nasıl aşacak bu adam?

ama oyun çok uzarsa gothler lepistes gibi hızlı ürer. yani yenilmeye başlarsa dizer 20 tane barrack ı deli gibi piyade basar ölümünü yavaşlatır. gothlerde duvar da yok.

yani niye goth dediğini anlayabilmiş değilim. moğollar sikerte sikerte dağıtır korelileri. ama türkler daha beter siker.

war wagon okçu ünite sayıldığı için elite huskarl(ekstra okçu defansı ve atağı) yani gothsları alın ama sadece elite huskarl basmayın.Yanına atlı(cavalier) koyun siege onagerlar için.Eğer oyun uzarsa ticaret yapmıyorsanız kaynak azaldığında(özellikle altın) yine siz avantajlısınız.Halberdier(imperial çağda su gibi basarsınız bunlardan)+elite skirmisher kombosuyla domine edersiniz oyunu :d.

güreş

dövüş sanatının kendisi yaptırmaz kası onun icin yaptıgın calısmalar kas yapar.

boks

Kas yapmak istiyorsan dövüşmene gerek yok.

@farmert

Kas yapmak istemiyorum. Sadece merak.

güreş, kickbox, mma

Abi kimse cevap vermedi resmen.

Özellikle sitelerdeki bugları bulmakla övünen milyonlarca yazarı buraya davet ediyorum.

@mrtksn

2 dil.

eger alakalari olan dilse cok daha kolaylik saglar. ispanyolca, fransizca, ingilizce cok rahat beraber gidebilir.

bir de yanlis hatirlamiyorsam bunla ilgili bir arastirma vardi. ayni anda ogrenmeye basladigin istedigin kadar dil, farkli zamanlarda sirasiyla ogrenmeye calistigindan daha cabuk etkili oluyormus. 1 yil ispanyolca + 1 yil fransizca = 1,5 yil ispanyolca + fransizca hesabi.

bir arkadaşım almancadan hemen sonra ingilizceye başladı.
gramer konuları alakasız olduğu halde benzer kelimeler yüzünden çok zorluk yaşadığını söylüyordu,o karışıklığı gramere de yansıtmış.sürekli "keşke biraz ara verip başlasaydım" diyordu.
tabi kişiden kişiye değişir bu durum.

@mrtksn

ilkokul 5 te basladi ve adam akilli ogrenme surecim lise zamani 3 yil surdu. daha sonra da yurtdisinda kaldim biraz pratik icin.

akademik acidan cok cok iyi degil fakat beni tatmin edebilecek kadar iyi.

turkceme yaklasmasi icin daha zaman var da. ingilizceme cok kisa surede yaklasti. hem de bu farki 2-3 ayda bile anliyorsun.

(kişisel görüşlerim) aynı ya da yakın dil ailesinden dilleri öğrenmek daha kafa karıştırıcı olur. aynı anda başlarsan iki dil birbirine kolay müdahale eder. hele bir de bunun sayısı 3 olursa, iyice çorba olur. amma velakin bir yabancı dilde, orta seviyesinde civarıysan yani dilin yapısını az çok kavradıysan, kafanda şekillendiyse, o dil grubundan bir başka dil öğrenilebilir. diğer üçüncü dil de ikincisi belli bir seviyeye geldiyse başlanabilir.

diyelim ki orta seviyede İngilizcemiz var, bunun üstüne Almanca ve Farsça gider ama belki biraz Almanca'yı hafif ilerletip sonrasında da Farsça2ya başlamak mantıklı olacaktır.

Bilimsel olarak incelemedim konuyu, arkadaş ya da melez aile arkadaşlarımın iki-dilli çocuklarını vs. göz önünde bulundurarak yazdım. Geniş vaktimde bunu dilbilimsel olarak araştıracağım ama buraya yazmayı unutabilirim.

Sana dert lazım.

Donanimli biri misin? Bunu da anlatman lazimdi.
Yani ortalama bi hayat seni kesmiyorsa demek ki hayallerin var. Sayet hayallerin yoksa canina kiymak konusunda neden bu kadar duyarlisin?

Hayattan gelirin ortalama oldugun icin mi zevk alamiyorsun? Yoksa zevk alacak bi sey bulamadigin icin mi?

Bence sozluge girdigin ilk entrydeki niteliklere sahip birini bul. Belki yardimci olur.

Hayata bağlanacak şeylere ihtiyacı vardır insanoğlunun. Merak bunun en temel unsurlarındandır. Piyano çalmak istersin bu bile seni yıllarca idare edebilir. Fizik alanında merakın olur hayatın bambaşka kapısını aralarsın.
Duygusal etkileşimlerde bunlardan biridir ama hayatı ne kadar yüzeysel yaşamak isteyip istemediğine oranla bu da değişir.

Sorular sor etrafına, kim neyi nasıl yapıyor incele. Pes etmek çok kolay. Gerçekten.

valla şaka maka kimse siklememiş bu yazıyı.. halbuki sevgilim beni aldatıyor mu tarzı bir başlık açsaydın dolar taşardı buralar..

www.swfme.com

şunu 5 dakka kapatmadan dinle birşeyin kalmaz..

senin biraz acıya ihtiyacın var dostum.. git birine aşık ol veya kitap falan oku. hastaneleri dolaş, mezarlıklara git, kanser olmuş insanları görmeye git. huzur evlerini dolaş..

spor yap, iyi gelir.

24 yas bunalimi diye bir sey mi vardir nedir? gecenlerde birileri daha benzer seyler yazmisti, yas yine 24 tu. benim de basimda var.
bence mukemmeliyetcilikten oluyor biraz bunlar. daha lisedeyken olabileceklerin sinirsiz oluyor, hala universite ogrencisiyken onundeki secenekler yine bir suru oluyor. derken bir bakiyorsun okul bitmis ise girmissin, ee bu muydu yani diyorsun... kabullenip oturmak lazim sanirim.

benim bildiğim 27 yaş bunalımı var. şimdi etmezse 27 banko zaten.

en ufak bir ipucu olmamasına rağmen kısır döngünün yarattığı sıkıntı diye düşünüyorum. bunu kırmak senin elinde.

hastaneye gidip bi tiroid fonksiyon testlerine baktır...

Hayatını biraz daha yaşanabilir kılmak senin elinde, eğer hayatında heyecan, üzüntü, mutluluk, endişe gibi benzeri duygular olmazsa geçmez hayat diye düşünüyorum, bir ara atla git başka bir şehire hiç bilmediğin bir yer de olabilir,akşamına dön mesela.

sabahki soru cevapları bilmiyorum ancak, kendiniz de kurtarabilirsiniz. çok fazla teknik bilgi içeren bir konu değil bu. bir sürü yazılım var artık bu işi yapan. power data recovery ufak ve etkili mesela.

ha illa bilgisayarcı yapacaksa, meraklı biriyse açacak bakacak ve şirinleri görecek.

evet gorme ihtimali var.

@tuyra @bryan fury

arkadaslar laptop kirik, ama herkes kurtarili diyor. Kendim nasil yapabilirim bi turlu anlamadim vakti olan cevap versin.

Yani diyorum ki: Benim laptoptan cikaracagim hard disk baska bir laptopin harddiskine nasil uyum saglayacak? Standart mi ki bunlar?

Salt kablo ile halledemez miyiz?

Tesekkurler

@divit

Her meslekte isi gucu olmayan birileri vardir.
Insan, merak duygusu gelismis bi canlidir.

@divit, emin ol o resimlere tek tek bakarlar.

@kogan; laptopunuz sadece kırıldı ve hdd'sinde herhangi bir fiziksel/yazılımsal zarar yoksa sorununuz yok zaten. hdd kutusu alacak 20-30 tl'ye, usb den bağlayacaksınız herhangi bir bilgisayara. anahtar kelime veriyorum: 2.5 inch hdd kutusu

caps verirseniz şunu al diyebiliriz(sata/ide?). harddiski sökmeniz lazım tabi. kırık laptop capsi işimizi görmez.

sımdı, direk baska bi laptop a takılır fakat acılmaz. yapacagın iş su; 2.5 " hdd kutusu alıp baska bir pc ye paltopa usb den baglayıp bir data recovery proramı ile kurtaracagını kurtarmak. sonra da hdd yi kimse biseye ulasmasın dıyorsan
a-dataları kurtardıktan sonra file shredder programları ile komple sileceksin.
b-kutusunu kıracan
c-yakcan

kendiniz pisirin :P
diziden bahsediyor sanirsam :)

incirli caddesinin sonuna doğru yanyana 3 tane nargile kafe bir de oto yıkama var sonrada ışıklar var. Işıklardan düz devam et yapı krediyi görüceksin tekrar ve 2. bir ışıklara geliceksin. Oradan sağa doğru dönüp yukarıya doğru yürü. Sağ tarafta bir dvd ci var. Oraya bir sor. Yoksa bile hazırlarlar.

son zamanlarda okudugum en ilginc duyuru...

simdi diziden bahsediyorsan bunun torrenti var

e orjinalini alacagim diyorsan bunun kabalcisi var bi suru mekani var.

niye ozellikle bakirkoy? hadi onu da birak neredeyi anladim ama "nasil" demissin bi de.

aksam aksam moralim bozuldu.

yükselen değer çin :D çince yi öğren

zor olabilir belki ama bencede çince, nedeni için asadas1999'la aynı fikirdeyim

Almanca ingilizceye yakın ama tavsiye etmiyorum. Telaffuzlar tamamen farklı olduğu için birinden biri batıyor. Ayrıca almancadaki geçmiş zamandı, artikeldi, şuydu buydu hiç hoş değil. Bir de fransızca pek bir kibar yahu. :)

çince
japonca (türkçeye dil bilgisi olarak yakın olduğundan nispeten daha kolaydır)

isveçce
telaffuzu mükemmel

ama iş hayatında da işine yarayabilecek birşeyi tercih etmen daha mantıklı tabii

Hobi olarak ogrenecegin icin Cince yi tavsiye etmiyorum. Sonucta amacin bu dilden para kazanmak degil keyif almak ve yeni seyler ogrenmek.

Ruscayi da tavsiye etmiyorum cunku Ruscadan zevk almak iyi bi Ruscayla mumkun ve bu hobi olmaktan cikabilir zamanla.

Ibranice, Latince ve Osmanlicadan birini ogrenebilirsin mesela.

Fince de cok guzel ama ya... kararsiz kaldim.

Bi de su isini cok kolaylastirir. Hangi dil uzerine kararsiz kalirsan o dili su an bildigini farzedip bu dille neler yapabilirim i bi hayal edebilirsin.

Fransizca da hobi otesi bi ogrenme sureci olur keza.

Bence sen Osmanlicayi aradan cikart hazir vakit varken ya.

1)Osmanlica
2)Ibranice
3)Latince
4)Italyanca
5)Almanca
6)Fince

Erasmuscular ve kariyercilerin Ispanyolcasini tavsiye etmiyorum gicik oldugum icin.

Ibranicede alfabeye adapte olursan nette cok fazla podcast ve film var. Ozel ders haricinde sadece bir tek kurulus kurs veriyor diye biliyorum fakat su an aklimda degil, bi arastirabilirsin.

Antik Yunanca ogren sen bence. Butun tragedyalari okursun. Gecilmez karizmandan. Ilyadadan alintilar yaparsin sohbet arasinda.
Uzerine Cagdas Yunancayi eklersin bi de.

Bu kadar.

rusça çok güzel bir dil :)

sanırım sen dalga geçiyon...

(bkz: song for denise)
www.youtube.com

olabilir mi?

@teknolojix
Bu metni dalga geçmek için hazırladım evet, inanılmaz boş zamanım var ve çok iyi bi konu seçtim gördüğün gibi.

@rahmi
yok bu değil, şu den de den den ler söylenirken daha vurgulu olacak,bastıra bastıra.

her bir 'den' klavyede basılan bi tuşu temsil ediyor.
sağol yine de.

şu soruyla 50 sene arasan bulamazsın sayın musikiperver.. tavsiyem şu; madem melodisi aklında, den de den tıney tıney teyyy diye yazmaktansa , sesini kaydet buraya koy ki en azından bulunma ihtimali samanlıktaki iğneyi bulma ihtimaline yakın bi seviyeye erişsin.

enjoy the silence! depeche mode!

hakkat enjoy the silence gibi, den'lerle denedim, tutuyor sanki.

michael jackson - will you be there

@sarap dumani

kardeşim nedir sizi bu kadar sinir eden? samanlıkta iğne olayı falan dediğine göre ekşi duyuruyu fazla takip etmiyorsun sanırım.
ben biraz kasarsam bu parçayı iki günde bulurum rahat ol.
Verdiğim detayın haddi hesabı yok, elbet bilen ve o an benim algımla mesajı okuyan biri çıkacakır.burada sözü bestesi verilmeyen ne parçalar bulundu zamanında,bu da bulunacak elbet.

@check minus @aklimiseveyim
çok severim onu da fakat değil, teşekkürler

@baris manco
yok o da değil, teşekkürler

sakin ol şampiyon. soru sorana , merak edene sinir olmak tabiatımda yoktur. biraz kasıp bulacağına inanıyorusun, bulursun da.. inanmak başarmanın yarısıdır. verdiğim detayın haddi hesabı yok demişsin. gerçekten de verdiğin bu önemli detaylarla şarkının bulunmaması imkansıza son derece yakın.

-parça 80lerden olabilir, 90'lardan da olabilir. ( 60 olur yeri gelir 70 olur. ayrıntıya takılmayın canolar)

-parçanın sözleri yok , olabilir de ( gerçekten skalayı epey daralttı bu bilgi. dilimin ucunda esteban dur geliyor.)

-hakim enstruman klavye, piyano da olabilir ( zurna? belki de sipsi? bilinmez .. ayrıntıda boğulmamak lazım. şaka şaka tabiki ya piyano ya da fagot)

-hareketli ama aynı zamanda slow ( hababam müziği gibin. yavaş çaldığında duygusal silow, hareketli çaldığında neşeli. hem dövüyor hem seviyor.)

-de da da daba duba da damburleyli dap dup ( ulan nasıl bilemedik . nasıl senin aklından geçirdiğin melodiyi bilemiyoruz. o kadar da yazmışsın. sanırım biz malın önünde bayrak taşıyanlarıyız. halbuki terennüm etmişsin oraya. nasıl bilemiyoruz. nasılda snin aklından geçeni duyamıyoruz. bat dünya bat. ah benim algısız kafam.)


evet sanırım buldu biri?

den'ler uymasa da "big in japan" demek istiyorum.

ulan george michael - faith mi yoksa bu

www.youtube.com

bak klavye mi yoksa piyano mu bilemediğin giriş tutuyor.. den de den den, de de den den kısmıda bundan uygun olamaz. kesin bu..

ah be çok ümitliydim enjot the silence'dan.

@sarap dumani

1)Parça ya 80 lerden olabilir ya 90 lardan dedim, 80 lere öncelik verdim. 60 lar ya da 70 ler demedim, o kısmı senin argüman bulamayıp yine de sataşma hırsından can bulmuş yıllar.

2)Sözleri olup olmadığını hatırlamamak açık ve doyurucu bi bilgidir çünkü parçanın müziğinin daha ağır bastığına dair net bi bilgi verir.

3)Detaylarda boğulmak istemiyorum dememe rağmen klavye piyano ayrımında boğulmuşsun. Sana suni teneffüs yapmıyorum fakat bu suni çabalarından dolayı tekrarlıyorum: Bunun bi önemi yok, klavye ya da piyano dendiğinde akla gelen bellidir.
Ayrıca parçaya klavyenin hakim olduğunu söylemem milyonlarca parçayı bir anda eler ve önümüzü açar.

4)Hareketli ama aynı anda slow olan bi çok parça var. Senin verdiğin örnek bile tutmamış,becerememişsin.
Hareketli ama slow tanımı iyi bi müziksever için gayet açıklayıcı bi tanım.

5)Kimseyi bilemediği için suçlamadım ve senin bilmen zaten imkansız. Senin derdin başka. Sataşmak, kavga etmek bu tarz şeyler.
Başlığıma gelip, algıda seçicilik yapıp, çok detaycı bi şekilde duyuru yapmama rağmen ortamı bozmak,germek.

Fakat çok üzülerek söylüyorum ki, hem bu şarkı bulunacak hem de senin saçmaladığını herkes gördü.
Bu kadar çok boş vaktin varsa, gidip kendi ayarında insanlarla enerjini atabilirsin.

Ben parçayı bulup keyifle dinleyeceğim, bundan önceki bi çok başlıkta olduğu gibi yine doğru yerden doğru cevabı alacağım.

Yöntem ve anlatım kabiliyeti konusunda problem yaşayan biri olsaydım bu kadar insan samimiyetle verecek cevap bulamazdı.

Hadi sana hayırlı traşlar.

:(

ahahaha buldun mu şarkıyı neymiş? üstünden 2 seneden fazla geçmiş. parçayı bulup keyifle dinledin mi? alskdfjsdjkfa

dostoyevski kitaplarını iletişim yayınları iyi çeviriyor bildiğim kadarıyla. ben ordan almaya çalışıyorum.

ben iletişim'den okumuştum. iş bankası'ndan nihal yalaza taluy çevirisinin de başına göz atmıştım. iki yayınevi de iyidir. klasikler okunacaksa iletişim başı çeker. iş bankası çevirisi de güvenilirdir. ama adı sanı bilinmedik yayınevlerinden sakın klasikleri okumayın. korsan çeviri yapıyorlar. bu şu demek, başkalarının yazdıkları çevirileri alıp kesip biçip sözcükleri ve tümceleri eşanlamlılarıyla değiştiriyorlar sonra bu çeviriyi biz yaptık diyorlar. olan da abuk sabuk ve kırpılmış klasiklerle karşılaşan okura oluyor. velhasılkelam iletişim de iş bankası da iyidir.

(bkz: ergin altay)

tabi ki öteki. www.netkitap.com

Adamlar yayınevinin ismini öteki koymuşlar üstada saygı sevgiden ve çok titizlerdir Dostoyevski konusunda.

İletişim'deki geniş zaman çeviri hatalarını bulamazsınız kolay kolay.

Tabi ''klasikler okunacaksa iletişim başı çeker'' demek için tüm klasiklerin yazıldığı dillere hakim olmak da gerekir aslında malum.

bulursan meb cevirisi, 1940 kusur basımını oku.

ergin altay'ın yeraltından notlar çevirisi mi var yahu?

mehmet özgül çevirisi var iletişim'de, o iyidir gayet. öteki'den -serpil demirci'den uzak durmanızı öneririm.

abi onlar 1 ltlik erikliyi goturuyor oncesinden

sabır her halde. ben de sabırsızım şıp diye içerim.

yemek yerken de bir şeyler içerken de geçerlidir: çok konuşmak. :)
dikkat ederseniz bir gruptaki en çok konuşan kişi hep geride kalır diğerlerine göre.

fakir onlar. sizde sorun yok. hele bu sicakta.

Bende hemen içerim, içmeyenleri anormal bulurum.
Sıcak ise zaten soğur diye içerim. Soğuk ve asitliyse asidi kaçar diye.
Meyve suyu içmem onu bilmiyorum o yüzden.
Fakat yanlış tabi bunlar, çeşit çeşit insan var, garip gerçekten.

bende oldum olası şaşarım böyle insanlara buncaa zaman dile de getiremedim beni dışlamasınlar diye :) o içtiklerini bile sahnede rol yapar gibi içiyorlar, uzak durmak lazım bence bu insanlarda. dürüstlükle ilgili problemleri olası insanlar.

sır mı? iş hayatında başarılı olmak gibi bir sır değil ki bu. yavaş yavaş içeceksin işte, muhabbet ederek. buna bir de ciddi ciddi cevaplar verilmiş:)

Bira içince sıkıntı olmuyor. Biterse bir daha alıyorsun, saatlerce içiyorsun.

başka bişeyle çok meşgul olunca içeceği unutma hastalığı diye bir hastalık var bilmiyor musun?

fukka'nın yazdığını söylemeye gelmiştim tam.

bazı kişiler bir olaya kitlendiğinde (örn. çalışmak) içeceği, yiyeceği şeyi unutuyor. öğlen yemeğimi pc'nin yanına koyup o daha bitmeden yanına akşam yemeği geldiği çok oldu. o an uğraştığınız şeye kendinizi ne kadar kaptırıyorsanız yiyecek/içecek o kadar umrunuzda olmaz.

alakasız belki ama yaralısın'ı oku. nuri ol.

(bkz: l'etre et le neant) (bkz: jean paul sartre)

bu da alakasız belkı ama:) kendi kutup yıldızını bul+kendine yeni bir hayat ısmarla bu iki kitap özgürlükle ve insanın kendi hayatını kendi yönetmesi ile ilgilii

(bkz: papillon)

bende sadece komşuların yaptıklarını yemiyorum.

Bence sorun psikolojik ve çözümü de öyle uygulanır fakat çok kişinin bu durumda olmasından dolayı normal karşılanıyor.
Boğa burçlarında çok vardır bu diye biliyorum bi de.

Benim yaptığım yemeğe burun kıvıran biri olursa bir daha asla evime almam. Olaya bir de ters yönden bakın.

ben bana itici gelenlerinkini yiyemiyorum. mesela teyzem çok güzel kurabiye yapar afiyetle yerim.üst kat kmşumuz var mesela onunkileri çok severim. ama alt kat komşusununkileri yiyemiyorum yani bunun o kişiye olan bakış açınızla alakası var galiba.

benim durum kişilere göre değişmiyor ki.sebebi herneyse yiyemiyorum işte.e bazen ayıp olacak diye yiyorum ama yeminle işkence oluyo o zaman.

daha ötesini söyleyeyim, evde yapılmış reçel bile yiyeyemediğim gibi, eş/dost/anne kayınvalide evde yapıp eve reçel getirirse de, dolaptan birşey alırken falan elim o reçelin kasesine değerse bile iğreniyorum.

ayrıca eve yemeğe biri gelirse (özellikle kahvaltıya), girip çıkılan reçel, bal, zeytin, peynir, sarelle gibi, ortada ortak kullanımda, "ağızlı" çatal bıçak değmiş yiyeceklerden de tiksiniyorum.

ben komşumu yedim

durum psikolojik. keşke komşular bir şeyler yapsa, getirse de yesek.

bende de var o, ozellikle de yapilirken gormussem hayatta yiyemem.

1 - "şu aralar çok popüler" mi ?
2 - "şu aralar, çok popüler" mi ?

ben 2 olarak algılayıp

uçurtma avcısı
bin muhteşem güneş
umut
veda

bu 4 ünü tavsiye ediyorum.

Satılık Ruhlar Mahzeni...

jack london- demir ökçe (neler döndüğünü anlamak için)

1)Türkiye'deki en kaliteli Dostoyevski çevirileri Öteki'nindir. Kalkıp iletişim falan derlerse de inanma, tanıdıkları akrabaları falan çalışıyordur ondan öyle diyorlardır ya da gördüğü gibi raftan aldığı için duygusal bağ oluşmuştur.

Dostoyevski'nin ''Öteki'' diye bi kitabı olduğunu biliyorsun sanırım?
Piri Ötekidir yani TR'de Rus Edebiyatının.
98 baskılarını alma bence, beyaz kağıt göz yorar. Yeni baskıları birinci hamur ve bulabilirsin bi çok yerde.
Bulamazsan haber ver ben bulurum.
Ayrıca oda ve alfa yayınlarını da tercih etmem yerinde olsam.

2)Fahir Armaoğlu'nun kitabına gelince,o kitap var bende, Alkım iyi sarış yaptı şu 19 ve 20 sayesinde fakat aynı yazar ve aynı yayınevi olmasına rağmen dış kapak tasarımlarındaki uyumsuzluğu hiç sevmemiştim. 19 u okudum, 20 öyle duruyo garibim senelerdir. Gerçi sen okudun mu okumadın mı anlayamadım fakat onu okuyacak kadar disiplinli biriysen 19 u da al derim.

3)Bu tarz başlıklarda hep tavsiye ediyorum yine edeyim: Tübitak Yayınları A.Colin Ronan'ın Bilim Tarihi kitabını oku derim madem bi şeyler katsın istiyorsun.
Hem felsefe tarihi hem kültür tarihi, yanında siyasi tarih,icatlar,akımlar v.s
Kaynakça ve dizinle beraber 620 sayfa fakat akıcı bi kitap.

4)Kudret Emiroğlu'nun Gündelik Hayatımızın Tarihi kitabını tavsiye ederim, Dost Yayınevi.

Çok spesifik bi şey söyleyemediğin için daha fazla bi şey diyemem,insana bi şeyler katan binlerce kitap var malum.
Bu ikisini tabsiye ederim.

yüz yıllık yanlızlık
masumiyet müzesi

Teşekkürler arkadaşlar. İlk mesajı düzelttim. 2-'deki gibi olacaktı. Listeme ekledim yazdıklarınızı. Başka tavsiyeleriniz varsa bekliyorum.

çok bilgisayar kullanıyorsan ingilizce windows yükle, kullandığın programlardan sağlam ingilizce gerektiren varsa anlayamadım diye türkçe yama falan indirme, sözlükten bakarak anlamlarını öğrenmeye çalış, kelime hazinenin artmasını sağlar.

filmlerii ingilizce izle, ingilizce kitap oku, kendi kendine geliştirmek istiyorsan faydası olacaktır.

bir ingilizce hocam dil öğrenmek için dilin konuşulduğu ülkeye gitme ihtimalin yoksa, her gün yaptığın işleri ingilizce kullanarak yap, çok faydalı olur demişti oradan biliyorum ben de.

www.livemocha.com buraya bi bak istersen. en iyi şekilde öğrenemezsin belki ama kendi kendine de pratik yaparak bunu geliştirebilirsin.

kesinlikle belli bir gramer bilgisini öğrendikten sonra yabancı dizi ve filmlere abanmak. duyduğun cümlelerden hiçbir şey anlayamadıklarını internete (veya sözlük'e :P) yazıp öğrenmek.
belki öğreneceğin kalıplar resmi ve tamamen doğru olmayacak ama konuşma dilini sular seller gibi kullanacaksın.

İngilizce düşünün. Düşünmek istediğiniz her şeyi İngilizce düşünebiliyorsanız olayı bitirmişsinizdir.

1)Ben Windowsu ingilizce kullanmanın en ufak bi faydası olacağını düşünmüyorum.
Cep telefonunun menüsünü ingilizce yapmak gibi bi şey bu.
Zaten pc hayatı artık browser da geçiyor herkesin,hiç bi faydası olmaz. Facebook u ingilizce yapmak bile daha faydalı windows a nazaran.

2)Kelime geliştirme konusunda EasyWords gibi programlar çok yararlı olabilir. Toefl ın 1200 kelimesi var içinde, sende sözlükler yapabiliyorsun isteyince tabi.
Başında kaldığın zaman zorla öğreten bi program.

3)Ne kadar vakit ayırılacağını bilmiyorum fakat en azami süreyi ayıracağını varsayıyor ve Skype kullan diyorum. Çekingen biri değilsen, varsa arkadaşların yabancı, en çok faydayı bu yapar sanırım.

4)phthalo arkadaş bahsetmiş, livemocha gerçekten faydalıdır. Gayet keyifle öğretir istikrarlı gidersen.

5)Gramer çalışmak ingilizcenin en sıkıcı yanı, Türkçe içerikli bi gramer kitabı öneririm.

6)Sözlükte podcast siteleri diye bi başlık var, bu da çok faydalı bence.

7)İngilizce altyazıyla önceden izlemiş olduğun dizi ve filmleri izleyebilirsin.

büyük şehirlerdeyseniz, yabancılarla tanışmaya çalışın. internet üzerinden öğrenci gruplarına falan katılın. hemen güzel kız & yakışıklı erkek bulma moduna girmeyin. normal insanları tercih edin iletişimde. görüşün, buluşun, sıkılın konuşurken, sonrası gelir. onların arkadaş ortamlarına falan girerek.

- pc'de herşeyi ingilizceyi kullan. mümkünse cep telefonu vb elektronikleri de.
- filmleri, dizileri vb altyazılı izle. belli bir noktadan sonra altyazısız.
- multiplayer oyna, yabancı arkadaşlar edin, onlarla muhabbet et
- internet'te türkçe sitelere girmemeye çalış (demek istediğim, mesela haberleri okuyacaksınız, bbc'ye falan girin)

ingilizce diziler
ingilizce konuşulabilecek kız arkadaş
yurt dışında iş
yurt dışında ingilizce hazırlık

Kont oldu ama sorma.
sorma işte!

25 saat sonra kıyamet kopcek acele et

iyi fikir ya, ben de deneyeceğim bunu, nasıl bir hismiş acaba :D takıntı oldu artık ben de mail kutusunu kontrol etmek :D

bi bok olmadı hacı. sensiz de hayatımıza devam ettik. eksikliğini hissetmedim şahsen.

ciddi ciddi bir de yardım diyor ya. sen takıl hatta hiç gelme tatilden tatilde nutella ye sen .

fatih altaylı entry sildirdi lan. cevap ve düzeltme yazısı yayınladı sözlük sol frame'de en tepeden.

@brazzers00

nutella tarikatına bağlı değilim.

Ayrıca bence 3 hafta internete girmemek ve akabinde ne olup ne bittiğini öğrenmek gerçekten önemli.
Bu devirde internetin bağımlılığı bariz ortada.
Bağımlıların sayısının daha fazla oldugunu düşünüyorum salt işini görenlere nazaran.

@kogan

ok.

4chan Jessi Slaughter'i ağlattı. Double rainbow 10 milyonu aştı.

en basitinden karşısına ayna koyularak varılır farkına. kedi köpek gibi saldırıyorsa değildir.

@ayiadam

sorumu anlamadın.

o tarz basit bi şey sormadım.

ilgin için teşekkürler.

en.wikipedia.org

kedi mesela
beraber büyütülmüş bir van diğer sokak kedisi arasındaki huy farklarından, dışarıda biri kavga ederken diğerinin ona yardım etmesinden anlaşılabilir. zaten bir hayvan zeka belirtileri gösteriyorsa kendince bir kişiliği olduğu, hatta dediğiniz gibi varlığının farkında olduğu söylenbilir.

ayiadam haklı, aynada kendini tanıyabilmesi, kendi türlerinin olduğu bir resimde kendini ayırdedebilmesi bunun göstergesidir.
goril de birçok primat türü gibi bunlardan biri mesela.

(bkz: ta'm e guilass)

tony gatlif ve majid majidi filmleri

the baby of macon
orphan

(bkz: 13 tzameti)
(bkz: voksne mennesker)

(bkz: cargo)

madeo'yu çeken çekiğin filmleri. madeo dışındaki filmleri de yani. korecem zayıf, başlığına git bulursun.

benimde böle bi sorunum vardı , bolca kitap okuyunca baya bi faydası olmuştu.

ben gittim, baya da bahsedilen tüm egzersizleri gözüm çıkarcasına yaptım ama bi100-200den fazla normal hızımı aşamadım. zaten hızlı okuyorsan gereksiz yani. ama çok yavaşsa okuman kursun sonlarına doğru sana hilesini anlatıyorlar. cümleleri çapraz bilemedin 3 kelime 3 kelime görerek okuyorsun.

ben kursa gitmedim ama fazla bilgi göz çıkarmaz.

4 ayrı kitap almıştım bu konuda,cd li,alıştırmalı.
biri malum melik duyar ın mega hızlı okuma seti.
diğerleri de piyasada bulunan hızlı okuma kitapları.

melik duyar'ın seti sonrası bariz bi kelime artışı oldu,dakikada 300 kelime diyelim ortalama.
sonrasında hızlı okuma teknikleri kitabındaki göz egzersizleriyle 400 e çıkabildim.

bu arada şunu anladım,olay önce kitaplara,okumaya,kelimelere aşina olup akabinde göz kaslarını geliştirmek.

yani göz kası gelişmiş ama zamanında çok kitap okumamış insanlar sorun yaşayabilirler.

şimdi 400 kasarsam 450 okuyabiliyorum 1 dakikada.

Ergin İyibilgin
Reha Oğuz Türkkan
Adil Maviş

Bu üçünün kitabı çok yardımcı oldu,özellikle Ergin İyibilgin in kitabındaki egzersizleri disiplinli bi şekilde yaparsan,1 kaç hafta içinde tatmin edici bi artış görebilirsin.

Orta sonda gittiğim dershanede hızlı okuma kursu vermişlerdi, çok talep olmadığından derslere devam etmediler ama ben ilk 3-5 derse gittim. İlk başlarda hızlı okuduğunuzu sanıp aslında hiçbirşey anlamıyorsunuz ama tekniklere riayet ederseniz kısa süre sonra gerçekten faydasını görüyorsunuz. Ben o dönem dakikada 2000 kelimenin üzerine çıkmıştım ki gayet ii bir sayı bu ama sayının çok çok üstüne çıkanlar vardı.

Yıllar önce üniversiteye hazırlandığım dönemde 30 paragraf sorusunu en fazla 6 dakikaya çözüyordum. Hem de neredeyse yanlışsız. Bu çok büyük bir kazanç sağlıyordu bana.

Ha tabi şimdi o kadar hızlı okumuyorum (sanırım okuyamam da). Fakat şu an bile büyük faydasını görüyorum. Şimdilerde roman okurken falan öyle hızlı okuyayım gibi bir takıntım yok, çünkü pek zevk vermiyor. Ama araştırma yaparken, uzun makalelerde göz gezdirip ufak birşeyler ararken kısa sürede çok rahat buluyorum.

Size tavsiyem eğer kitaptan çalışacaksanız doğru kitabı seçmeniz, çünkü dershanedeki hocanın dediğine yanlış teknikler işe yaramadığı gibi göz rahatsızlıklarına sebep olabiliyormuş.

world's biggest bookstore (Toronto)

kanyon d%r
devlet kurumu olarak, beyazıt'daki üniversite kütüphanesi.

eskişehir'de galiba insancıl. hem geniş bi kitap evi var, hem ayrıca büyük bir sahaf'ı.
(bkz: insancıl sahaf)

Ankara'da: Dost Kitabevi, Remzi Kitabevi, D&R...

İzmir'de Forum Bornova'daki D&R sanırım en büyüğü.

Kadıköy/Alkım

istanbul: alkım kadıköy, bi ihtimal beşiktaş.

kabalcıyı yazan olmamış hayret, kadıköyde alkım,beşiktaşta kabalcı daha büyüğü olmaz.

17 temmuz saat 22:31 sularında "anakinskywalker" adlı yazarın "orospu çocuğu doktorlar" şeklinde başlık açması ve bi kısım doktora yardırması sonucu "10000000146" hem doktor hem yazar hem de ... neyse işte kişinin ona karşılık vermesiyle başlamıştır...

"orospu çocuğu doktorlar"dan önce de 10000000146 yazar kişisi çok fazla tepki çekmişti zaten.

10000000146 kişisinin nefret edilen doktor profiline uygun olarak halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmesi sonucu çıkan olaylar gibi geldi bana.

www.eksisozluk.com

ösym nin 2010 tahmini puan kitapçığına bakabilirsin.

dogrutercih com un kitapçığına da keza.

haliç üniversitesinin sitesinde de tahmini puanlar var.

fdd ve fem dersanesi de bi liste yayımladı.

bu puanlarla zor ancak bu sene herkes toto oynayacağı için belli de olmaz. istanbul için çok çok zor ancak şunu da ekleyeyim gazetecilik okumanın elle tutulur bir yanı yok. tamamen mantık dışı. gazeteci olmak istiyorsan ve diğer seçeneğin sosyoloji ise sosyoloji oku yüksek lisans sonrası eğitiminde medyaya dair işlere giriş.(derim ben)

bak şimdi o 47bin içinde puanı kırılmamış sayısallar var. puanı kırılmamış sayısallarla birlikte sıralamaya girdiğinde o sırayı alıyorsun sen. puanı düşenlerle birlikte sıralamaya girdiğinde sıran daha da yükselecek. ama ösym sağolsun ne sayısallar için ne eşit ağırlıkçılar için net bir sıra vermiş. durumlar karışık anlayacağın.

YGS sonucunda ilk 1000 de 18 sayılsalcı vardı.

Misal ben 58 bininci olmuştum ama önümde 12-13 bin tm ci vardı.

LYS de kaç sayılsalcının LYS-3 sınavına girdiği bilgisi şu an forumlarda yok fakat forumtr ve donanımın forumundan gördüğüm capslere göre,önceliği mühendislik/tıp olan bi çok fenci bile girmiş LYS 3 e.

E bi de buna Hukuk diye birden gözü parlayan sayısalcıları eklersen önceliği TM-3 olan kişi sayısı baya düşer sanırım.

www.hrc.utexas.edu
en.wikipedia.org

@adslmodem

1861,beh.Demek ki yazılandan daha da erkenmiş.

Eee? 1861 den beri renkli fotoğraf teknolojisi var olduğu halde neden siyah beyaz 50 li yıllara kadar tüm fotoğrafların yüzde 99 u?

Bu soruya cevap verecek birilerini arıyorum...

peki cevab vermeyin :(

gidin yaşlı insanların yüzündeki çocuksu sevinçleri yakalayın makinanızla.

martıları da unutmayın.

Belki de renkli resimlerde yeterli netliğin sağlanamaması vs vs dir.

abi sene 2010 tüm feysbuk resimleri siyah beyaz , biri bunu da bana açıklasın.
senin sorunun cevabı daha basit aslında da nese:D

şarkı türü neydi?

@türk kelekom

ambient.

kimse o özel vakıf isteyen gitsin paşa paşa devlette okusun... okul okudum desin sonra... üniversite okumak sadece ilim öğrenmek değildir. uçları yaşaamktır.

bir özel üniversiteye gidecek olsaydım, tek tercih kriterim, birinci (ya da maksimum ikinci) senenin sonunda devlet üniversitesine yatay geçiş yapabilmek olurdu.

bir başka söyleyişle birinci sınıfa direk başlayabilmek şart. lan zaten özel üniversite, bi de ingilizce hazırlık okutabilmeleri için kafamın dumanlı olması lazım... ama artık kişisel gelişim kitaplarıyla büyümüş, diksiyonu düzgün ablalar, kayıt günü nasıl kafa ütülüyorlarsa, o kadar insan paşa paşa, özele de gidiyo. hazırlık da okuyor.. o kadar paraya.. lan gidin ingiltere'ye?

Vakıf ya da devlet üniversitesi ayrımı yapmadan söyleyebileceklerim şunlar;

- Zengin piçlerini diploma sahibi yapmaktan başka bir halta yaramayan tabela üniversitesi olmasın.
- Seçilecek bölüm hocalarına bakın, Öğrenci başına düşen taşaklı hoca sayısı fazla olsun, prof beklerken asistanlarla geçmesin öğretim hayatı.
- Yurt dışında anlaşmalı olduğu okullara bakın, bu okullar başvuran herkesle anlaşma yapan tırt okullar mı yoksa gerçekten kriter gözeten ciddi okullar mı.
- Öğrenci profiline bakın, isterse okul memleketin en taşşaklı üniversitesi olsun beraber okuduğun adamlar malsa o adamların seviyesine düşersin bir süre sonra.
- Eğer maddi kaynaklar sonsuz değilse yaz okulu sistemine bir bakın, yaz okulunda iki ders alacağım diye bütçenin amına koymayın (yaz okuluyla işim olmaz deme olur)
- Burs olanaklarına bir bakın, not ortalaması yüksek tutulduğu zaman sağlam bir burs veriyor olması gayet teşvik edici olur

Yine de tercihen devlet üniversitesi okuyun.

PS: ÖSS sınavı ne mına koyiim?

al sana öss 2009 ile istanbul bilgiye girmiş bir öküzden birinci elden açıklama.

-seviye düşük. zeki adam zor bulursun. seviye düştügü için sen de düşersin yakında

-herşey para kantinde 10 milyona ogrenci! yemegi yiyorsun itü de bunu 1.5 milyon yapınca isyan çıkıyor.

-millet tiki ciks

-kampüsleri bok gibi bir yerde olur vakıf üniversitelerinin. kuştepe - dolapdere kampüsü.

-seçme nedenime gelince . yurtdışı baglantıları için seçtim ve iletişim fakültesinin geniş olması yüzünden.

-devlet üniversitesine gitmedigi ve bilginin en muhteşem bölümü bilgi hukukta burslu okudugu için çok küfreden bir arkadaşım var

-aklıma geldikçe yazarım.

Tabi ki de her devlet üniversitesi kötü değildir ve hatta kişinin başarısı genetiğine ve biraz da şansına bağlıdır diyelim ki oralardan vurmasınlar.

1)Hangi bölümü istediğini söyleseydin bölüme göre sana hangi vakıf üniversitesini seçmen gerektiğini söylerlerdi arkadaşlar.

2)Dünyanın ilk üniversitesi paralıdır ve bugün dünyanın en iyi üniversiteleri vakıf üniversiteleridir.

3)Daha üçüncü mesajdan itibaren iş ''zengin piçi'' geyiğine gelmiş tebrik ederim.

4)Kimse diploma için vakıf ünv. tercih etmez,iyi bi eğitim için tercih eder.

5)Üniversitesini seçerken eşit ve parasız eğitim konusunda duyarlı olanlar Celal Bayar'da Kenan Evren'i alkışlar,Konya'da Duman konseri iptal eder,Hacettepe'de şarkı söyleyen öğrenciye soruşturma açar,Gazi'de küpeli öğrenciyi döver...
Yani diyorum ki,seni devlet üniversitesinde bi asalet ya da sosyalist duyarlılık sahibi insanlar beklemiyor.Hayallere dalma.

6)Seviye düşük zeki adam zor bulursun diyenlere bakma.Hasta babanı yataktan kaldıran ilacı bulan insanlar genelde vakıf üniversitelerinden çıkar çünkü dünyada Allah'tan sonra en büyük güç paradır.

7)Pekala nickli yazarın ''Uçlarda yaşamak'' diye tabir ettiği şey kişinin devlet üniversitesinde okumasıyla değil,hayata bakışı ve vizyonuyla alakalıdır.Uçlarda yaşamayı devlet üniversitesiyle özdeşleştiren insanın hayatında yapabileceği en uç eylem,benim günlük rutinlerim kadar heyecan verici olabilir en fazla...

8)Tek bir kamera dahi edinmeyen üniversitende Radyo Sinema Televizyon okuyup mezun olanlar,Yunanca ve Latince eğitim görmeden anadiliyle Felsefe eğitimi görüp mezun olanlar,okulu bir kez dahi yurt dışı gezisi düzenlemdiği için vizyonu dar mimar olanlar... Bunlar akıldan çıkarmamak gerek!

9)Aksasuya ingiltere konusunda katılıyorum ama Bilkent hazırlık hariç. (Bilkentli değilim)

10)Kampüsleri bok gibi yerde olur vakıf üniversitelerinin diyenler...Bi bahçeşehir ünv. bi kadir has ünv. ziyareti yapabilirler.

11)Butik üniversiteleri asla tercih etme vakıf dahi olsa,giden arkadaşlarım var,mutlu olanına rastlamadım henüz.

12)İleride KPSS ALES gibi sınavlarla sürekli senin önüne geçmeye çalışacak olan yarı samimi insanlarla eşit olmak istiyorum deme!

13)Bence TR nin en iyi üniversitesi GSÜ dür ve devlet üniversitesidir ama bu diğer gerçekler değiştirmez.

14)Aynı koşullara sahip olmak isteyip,eskişehir'de kütahya'da festival öğrenciliği yapanlar,madem bu kadar duyarlılar,gidip Tibet'te rahiplik yapsınlar.
Yalan söylüyorsunuz! İş hayatında,duyarlı olmasını istediğiniz insanları ezeceksiniz!

15)Kimse kalkıp aferin koçum demeyecek devlet okudun diye.

16)Babası oğlunu 4 sene okutacak parayı gider oğluna araba almaya ya da ev almaya yatırır.Bunlarda çocukları olunca böyle yapacaklar.
En güzel yatırım eğitime yatırımdır.İlk 500e giremese dahi bu üniler,hiç yoktan iyidir iyi bi eğitim.

17)Bunlar kapitalis-realist-soğuk-katı gerçekler değil.Bu hayatın kendisi.Hayat hep böyleydi ve böyle olacak.

Bunları bi gözden geçirmeni isterim,hayırlı olsun şimdiden.

2 senesini özel okulda geçirip sonra herşeyi silbaştan tekrardan yaşayan ve devlet üniversitesinde okuyan biri olarak şunları söyleyebilirim en azından..

eğer ki okul okumak isteniyorsa burslu kazanılmalı. burs kaybetmemek burs kazanmaktan çok daha kolay..
ayrıca bursların da hemen kesilmediği okullar var araştırılmalı..
vakıf üniversitesi konusu geçiyorsa eğer, doğuş üniversitesinden uzak durulmalı. maltepe de aynı şekilde deniyor.bilemiyorum ama gene de..
tercih kriteri olarak yazılabilir ama bu bursun kaybedilmemesi..

okunan bölüme göre değişmekle birlikte hocaların emekli oldukları üniversiteler önemli. özellikle bölüm derslerinde. araştırılmalı mutlaka. hoca kalitesi çok iyi çünkü özel okullarda.

ama hiç bir zaman bir devlet üniversitesine yaklaşamaz özel üniversiteler en azından üniversite hayatından alınan kültür söz konusu ise..

3 bin lira maaşla çalışan profesörü 15 bin lirayla transfer eden vakıf üniversiteleri olduktan sonra kimse gelip devlet üniversitelerini savunmasın.

ayrıca vakıf üniversitelerinde -göreceli tabii- dandirikten bölümler bulunmaz. gidip bir jeoloji mühendisliği göremezsin, ki zaten okuyanların neredeyse tamamı puanım tuttu diye gider buralara. bu yüzden de az ve öz insan bulunur.

sen şimdiden yeditepe'ye giderim herkes aptaldır veya zengindir kafa dengi bulamam dersin. ama devlet üniversitesinde am sik götten başka muhabbet edemeyen mühendislik öğrencisi de bulamayabilirsin. dediklerimin 2si de ön yargı. bunlardan arınmak lazım. insan her yerde insan. ama diyorsan yanımdan mercedes geçerse ben kendimi dışlarım, aynısını anadoludaki bir devlet üniversitesinde honda civic geçince de yapman lazım bence.

@40karakter
olm heryerde karşılaşıyoruz... naber lan :)

cevap olmadı derseniz yukardaki ilk cevabıma aynen katılıyorum :)

www.ulakbim.gov.tr
popüler dergiler mi kastın yoksa süreli yayın denilen bilgi kaynakları mı? burasını bilemiyorum.

derdin popüler dergi ise zaten satış rakamlarına ulaşarak bir çok konuya açıklık getirebilirsin. amaç para değil mi?
tr'de bu tip bir araştırma bulman zor, ama ingilizce kaynak istersen buluruz.

@kediebesi


Biraz googleladım ama cezbedici bi sonuç çıkmadı henüz.Kastım,hem popüler dergiler hem süreli yayınlar,ne varsa.
satış rakamlarından ziyade dergi okuma kültürü,dergi okuma disiplini,dergi seçimi v.s bu konulardaki o ender yazılara ihtiyacım var.
Güzelmiş bu arada link,teşekkürler.

"reading habits" diye arat gugılda.
dergi okuma alışkanlığı diye ararsan da tr deki çalışmalar çıkabilir.

boy abdesti sadece cinsel birleşme sonunda alınır o kadar gerisi bizim halkımızın islamı kendine benzetme çabası o kadar işlerin rast gitmemesi falanın boy adesti ile alakası yok sadece o şekil dolaşmanın günah sayılmasından ötürü her kötü olayda git bir abdest al denir

@ deliklimasrafa: ne alakası var? isteyen istediği zaman alır.

o şekilde dolaşmanın günah olması garip, gerçekten günahsa bunu yargılayacak halimiz yok tabi; ama bunun günah değil mekruh olduğunu da duydum. (?)

(tabi rüyalanmak ve mastürbasyon falan gibi şeyler de var; ama sorum aslında bunlarla alakalı değil. )

isteyen istediği zaman alır. fekat erkekler için her türlü boşalmadan sonra alınması şarttır. bu halde dolaşmak mekruh değil günahtır.

ne demek ne alakası var cinsel birleşme masturbasyon sonrası almıcanda ne zaman alıcaksın tamam isteyen istediği zaman gene alsın ama gerekli olan şartlar bunlar ben demiyorum kuran kerim hadisler falan oralarda öyle yazıyordu en son bildiğim kadarı ile upragede yapıldıysa bilemem

peki hocam bunun alınması neden şarttır bilen yok mu? öyle ölünürse cehenneme gidilir gibi bir saçmalık değildir heralde bunun cevabı...e değilse de neden?
günah diye mi? o zaman da hemen alınması gerekmez mi?

(neyse ilk mesajdan uzaklaşmayalım da)

o şekil namaz kılamazsın , kuran okuyamazsın , öyle ölünürse ceheneme gitmezsin zaten yıkıyorlar ölüyü evet günah mekruh falanda değil bildiğin günah kardeşim ötesi yok işte evet hemende alman gerek

~10 yildir cenabetim, bi sorun yok. takmayin kafaya boyle seyleri.

deliklimasrafa,bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlardansın,bi de kızıyorsun çocuğa.cinsel birleşme ve masturbasyon olmadığı halde idrar vasıtasıyla meni geldiği durumlarda da alınır,kadınlar için lohusa döneminde de alınır.(bunlar zorunlu)

İşlerin rast gitmemesi hep söylenir durur ama bunun psikolojik etkenli olduğu akla daha yatkın geliyor bence.

şimdi hocam...günah tamam çok sağol cevabın için; ama neden günah bilmiyo muyuz? (ben bilmiyorum, bununla ilgili kitap da okudum; ama yok cevabı orada da. internette de bulamadım...)

ölüyü de yıkıyorlar, tamam, çok mantıklı...ama nedir bu ne hacı, ne biçim bi konu, yüzlerce yıldır var hiç bi yerde bir bilgi yok muna koym.

yahu alınır tabi o durumlardada alınır madde madde hangi durumlarda alındığını sormuyor zaten arkadaş kızdığım falanda yok tanımadığım bilmediğim adama ne kızarım nede bilgi sahibi olamadan fikir sahibisin derim çok şükür

@ kogan
idrar vasıtasıyla meni geldiği durumlarda alınmıyor bununla ilgili bir çok yazı var her yerde onu biliyorum da...zaten konu bu değil.

(not: meninin zevk ile çıkması gerekiyor, bazı yerlerde tazikli olması da gerektiği yazıyor; ama bu eksik. yani bildiğin boşalmış olacan işte, rüyada bilmem nerede farketmez. meni öncesi sıvının içinde bilimsel bilgilere göre sperm var ama boy abdesti gerekmez diyor her yer.
bir de cinsel birleşmede boşalma olmasa bile iki tarafın da alması gerekiyor
...
da neyse ne işte. bunlarla ilgili bilgi edinebileceğim kaynaklar var.)

edit: bi de bir ezan vaktini geçirmemek gerekiyodu dimi lan, an itibariyle geçirmiş bununmaktayım da muna koym! :))

linki bi türlü beceremedim tiny de attım olmadı. google'a Gusül Abdesti Cünüplük hali nedir yazıp ikinci sayfayı açarsan sorularının bir kısmının cevabını bulabilirsin.

bir de hemen alınması gerekmez mi diye bir şey sormuşsun. valla atmayayım ama 40 veya 80 adım gibi bir sayı vardı. sembolik bir sayı tabi, çok dolanmayın hemen banyoya girin manasında.

Boy abdestinin gerekli durumlarda(ne şekilde olursa olsun meninin (sperm) şehvetle vücut dışına çıkması ve kadınlarda regl ve lohusalık hâlinin sona ermesi durumlarında)alınması farzdır. Yani bu durumlarda abdest alınmaması İslam'a göre günahtır. Henüz abdest almamış kişiye bazı belirli yasaklar vardır:namaz, oruç, kur'an'a dokunma, camiye girmek gibi... Halk arasındaki abartılı ifadeler bu konudaki hassasiyetin çerçevesinde gelişmiş olmalı. Anladığım kadarıyla @kobunder, bir kitaptan yapacağım alıntıdaki şu tür bilgiler tarzında şeyler soruyor:Kirlian fotoğrafları da madde ötesi varlıkların mevcudiyetine önemli bir delildir.Kirlian Fotoğrafçılığı ismini, 1939'dan beri bu mevzularda araştırma yapan ve Sovyet olduğu söylenen bir karı-kocadan almıştır. Bir elektronik mühendisi olan Samyon Kirlian, insan eli, böcek veya bir bitki yaprağını, fotoğraf plağı üzerine koyup bunu da bir elektrodun üzerine yerleştirip, sırayla cismi, yüksek voltajlı elektrik akımına ve alçak amperli elektrik akımına maruz bıraktı. Neticede cismin 'aura' (Ruh gölgesi, enerji beden; bazı kimselerin gördüklerini ileri sürdükleri bir bedene sarınmış gibi görünen parlak bir gölge anlamlarına gelir. Burada biz bu kelimeyi ruhun dedublesi, kılıfı manasında kullanıyoruz.) ile çevrili olduğu görüldü. İnsanların psikolojik durumları ve diğer insanlarla olan münasebetleri Kirlian fotoğraflarına aynen akseder. Mesela, iki kişi birbirlerine karşı sıcak, samimi hisler duyduklarında neşrettikleri dalgalar birbirine doğru uzanır ve bazen tek bir desen halinde iç içe geçer. Tersine, iki kişi birbirlerine karşı düşmanca duygular içinde olduklarında alevler aniden kesilerek parmakları arasında bir boşluk hasıl olur. Bu boşluk umumiyetle öylesine keskin ve net bir halde müşahede edilir ki 'saç traşı etkisi' (haircut effect) adıyla tanınmıştır. Aşırı öfkelenmelerde mavi-beyaz koronanın içinde kırmızı bir leke meydana geldiği keşfedilmiştir. Ölüm halindeki sujelerde, dışa kıvılcımlar ve alevler fırlatıldığı; tam ölüm anında ise bunların tükenerek dindiği ve belli bir müddet sonra da kaybolduğu Kirlian fotoğraflarıyla tesbit edilmiştir. Ayrıca güsul icab ettiği durumlarda koronanın sertleşip garip renk değişiklikleri gösterdiği müşahede edildi. İslam'daki, güsul gibi bütün bedene su değdikten sonra Kirlian fotoğrafı çekildiğinde ise bu garip değişikliklerin kaybolup koronanın normal hale döndüğü tesbit edilmiştir.

seneler önce halen aklımda kalmış ortaokul din hocası erkekleri toplamıştı.o dönemler erkeklerin bildiğiniz gibi bazı şeyleri keşfetmeleri açısından herkezin boy ebdesti alması gerektiğini meni geldiğinden en yakın ezanla bir sonraki ezan arasına kadar zamanımız olduğunu o zaman bittikten sonra günah olduğunu söylemişti.cenap gezmeyin temiz insan olun demişti.bu da böyle bir anı.

sorunu halletmiş ve konuya ilgimi yitirmiş bulunmaktayım. haftaya aynı programda, aynı saatte görüşmek üzere. hoşçakalın, esen kalın...

islami kurallardan bağımsız olarak yanıtlıyorum sorunuzu. su bir arınma şeklidir. gün içerisinde yaşadığımız tecrübelerin hepsinin üzerimizde biriktiğine inanılır ve su ile bunlardan arınırsın. islamdaki abdest, yahudilikteki mikva, hristiyanlıktaki vaftiz vs. bunlar hep suyun arındırması ile ilgilidir.

duş alın dostum. mümkünse her gün duş alın.

aynı amaç için fiat palio almıştık 9 bin liraya. 2 sene oldu hala kullanıyorum. fazlasıyla memnunum. kimselere vermeye niyetim yok. tapıyorum arabaya resmen.

edit: bi de "acemilikte çok kaza yaparım" diye düşünüyorsanız 2-3 direksiyon dersi alın. zira yaptığınız kaza sadece sizi etkilemeyebilir. trafiğe çıktığınızda karşı tarafa da zarar verebilirsiniz. ha ağaca direğe çarpsanız arabayı boşver, size bişey olabilir. allah korusun tübe tübe..

çok yararlı olur cidden. yabancı model bir arabanın arka stop lambayı kırsanız 400 tl , doğan-şahin 20 tl =). çok yakmayanından (slx cart curt vardı çok yakan) alın bir toşaf ürünü tepe tepe binin. Hem düz vites ve zor bir araç olmasından bundan sonra alacağınız hidrolik direksiyonlu klimalı araba size uzay mekiği gibi gelir =)

renoult 19 da aynı ayarda sanırım..

bence 10 bine palio falan var hatta 3 kapı corsa bile bulabilirsin o fiyata. bence hiç bulaşma şahine doğana.

Palio güzel, corsa süper.

Lakin haftasonu satayım diosan Broadway falan öneririm o da 4000-5000 civarı canavar bişey bulursun.

Bu arada bi arkadaş 9.500 TL'ye 99 model 90.000'de 2 kapı polo aldı, süper ötesi

ne alırsan al ama abs olsun, abs sayesinde atlattığım kazanın haddi var hesabı yok. ilk arabalarımdan bir tanesi de doğandı. Hidrolik direksiyon bir lüks gibi sunuluyor gerisini sen düşün. Park konusunda vs kötüyüm demişsin, hidrolik direksiyon olmayan bir araba alırsan vay haline diyorum sadece. Palio, Clio vs al ama çarpa çarpa öğrenme, pahalı araç sahibi olanlara yazık :)

www.sahibinden.com!_cabrio-48WQQaXQQ23607758WQQpXQQdisplayitem

bunu al bence :) güzel bu,yakışır sana.

@orange coffee: ben de palio düşünüyordum ama şu direksiyon işi kafamı karıştırdı.

@angelofdeath: evet ondan doğan tercihlerime girdi zaten:)

@kimlanbu:. abs olan arabalar benim rahatça çarpıp, vurabileceğim arabalar değiller:)

her türlü yorumu bekliyorum. yoruma açım:)

acemilik için ucuz ve dikkat etmeyeceğin bir araba (doğan gibi) almak bana çok mantıklı gelmiyor. ikinci el ve kısmen iyi dikkat edeceğin seveceğin bir araba almak daha mantıklı. daha dikkatli kullanmayı öğrenirsiniz vs.

buradaki en buyuk tehlike, sordugun sorunun son satirindaki "acemilik atmak" ibaresi. nasi olsa bi sey bulup alacaksin, nasi olsa, 3 vakte kadar direksiyonun, geri manevran, park etmen duzelecek. ben sana, hayat boyu kulagina kupe olmasi gereken bi sey yaziyorum: istersen 20 yildir araba kullaniyor ol, asla ve kat'a "ben acemiligi attim" psikolojisine girme. trafikte ne kendine, ne yayaya, ne baska suruculere, ne de altindaki arabaya guven. hic bir seye guvenme. tirsa tirsa araba kullan demiyorum bak. ama hic bir seye de guvenme. hele "usta" soforlugune hic guvenme. ben on kere ucaktan parasutle atladim Turkkusu'nda. ilk atlayisimizdan once bize dediler ki, sakatlanmalarin cogu 5. atlayistan sonra olur. sebebi, 5. atlayistan sonra, parasutcunun, "tamam ben oldum artik" psikolojisine girmesidir. hakikaten de, bizi bastan uyarmis olmalarina ragmen, dedikleri gibi cikti ve 5. atlayistan sonra sakatlanmalar basladi. araba kullanmak da aynen boyle. dikkati, emniyeti, araci temkinli bir sekilde kullanmayi, lastik havalarini, kurallara uymayi asla ihmal etme. hava atanlardan, canbazlik yapanlardan olma. (o canbazlik yapanlar, sadece kendi canlariyla yapsalar onu neyse.) maalesef ulkemizde "vehicular homicide" yani motorlu tasit araci kullanarak cinayet islemek diye bir suc tanimi yok. sehir icinde ve her turlu hava sartinda iyice ama cok iyice (senelerce) pismedikten sonra da, uzun yola cikma. varsin gittigin yerde araban olmayiversin. ben televizyonda bi roportaj seyretmistim bundan otuz sene once. sunger avcilariyla ilgili bir belgeseldi, bodrum filan gibi bi yerde cekilmis. 80 yaslarinda bir dedeyle konusuyolar. adam anlatiyo, o soyle oldu (hayatini kaybetti manasinda), bu boyle vurgun yedi ve oldu filan. televizyoncu "e peki amca, sen nasi hayatta kaldin?" diye soruyo, cevap:"ben biraz KORKAKIDIM"

isin sirri bu iste. ne kendi canina kastet, ne de baskalarinin canina...

Yolun acik olsun, kazasiz ve cezasiz yolculuklar dilerim.

sonrada ben motorla giderken arkadan vur bana dimi. acemiğilinizi gidip kurs özel ders neyim onlarda atın. 4 tekerlekli taşıtların hepsini yakmak istiyorum neron olucam yakında. trafik canavarları sizi.

@fukka

motora binmiycen hocam o zaman. ne kursu. türkiye'de muhtelif araçlara çarparak öğreniliyor bu iş:))

395 puan geçen senenin 254 puanına denk geliyordu(ntvmsnbc de yayınlanan ve az önce linkini bulamadıgım bi karşılaştırmada)

yani 260 desek ve bu ham puan olduğuna göre,hukuk-pdr-uluslararası ilişkiler-işletme-iktisat-sosyoloji-felsefe v.s bunların hepsine girebilir eğer LYS puanı iyi gelirse.

Tabi okul puanı ve o üniversitede istediği bölümün standartın çok üsünde olmaması da önemli.

Fakat şöyle bi şey var,YGS puanı puan olarak değil yüzde olarak hesaplanacak.Ve istediği bölüm hangi TM grubunda değerlendirilecek bu da önemli.
şöyle bi grafik var,henüz başka bulamadım:

www.giresunbilim.com

istediği bölümün hangi tm grubunda olduğuna ve o tm grubunun hangi derslerin yüzdelerine daha çok önem verdiğine bakıp,ona göre belirleyebilir nasıl çalışacağını.

@kogan: çok teşekkür ederim verdiğiniz bilgiler için.
peki şöyle sorsam; ea'da yüzde 3-4 içinde olan birine dış işleri bölümü gelebilir mi, ya da ankara siyasal'ı kazanabilir mi?

Ankara siyasal'ı kazanabilme ihtimali yüksek şayet yüzde 3 e girerse,evet.

kuruntu yap tabi.bence doktora da git.bi de ek bilgi: bende de var bu sorun,cenin pozisyonunda yatmayı ihmal etme,uzun vadede zaten yüzüstü yatmak,hiç bi sorunun olmasa dahi problem teşkil eder.
henüz doktora gitmedim,bence ilk fırsatta git.
he bi de,annelerin anneannelerin ''üşütmek'' ''vitaminsizlik'' temalı tecrübeye dayanan bilgilerine asla güvenme.

geciktirmeden doktora git, her kalp krizi bir anda şiddetli gelmez, ufak ufak kendini gösterebilir. ne olur ne olmaz yani.

ailende kalbe dayalı sorunlar nedeniyle erken ölüm var mı? diye sorasım geldi. gençlerde en sık görülen ritm bozuluğu supraventriküler taşikardidir. yani kabin dört odasının üstteki iki odası kaynaklı çarpıntı şikayetleri genç bireylerde yaygındır. nolur nomaz senin bi ekg çektirmen lazım ekg sonucun normal olsa dahi bi koşu bnadı testi e yaptırmanı tavsiye edrim. efor sırasında ortaya çıkan bi durum söz konusu olabilir. eğer kalp kapakçıklarında bir sorun varsa bunu en iyi kalp ultrasonu yani eko belirler. bence bu tip şeyleri küçümseme en küçük bi göğüs ağrısı bile kalp kökenli sorunların dışlanmasını gerektiren bi durumdur. üşengeçlik yapma.

var tabi neden olmasın.alan dışı tercih yapmam diyorsan ve okul puanım zaten yüksek diyorsan daha da güzel.
www.giresunbilim.com buradan varsayımlar yap işte,bu grafik güzelmiş.
Bi de malum,o 75 bin içinde alan dışı tercih yapmayacak olan bi EA azınlığı var.
Bence tam seni motive edebilecek bi kıvama denk gelmiş notların.
Ben LYS de iddialı olduğunu iddia edecek birinin,üstelik bu kişi bi fenciyse,tökezlemesine ihtimal vermem,gaz değil ciddiyim.
Başarılar

Selamlar;

Bugünlerde en çok gelen sorulardan biri öğrencilerden de. Ben de bir lise öğretmeniyim. Şimdi söyleyeceğim şey şu olacak biraz farklı şekilde bakıcam olaya. Geçen seneye kadar alan 1 ve alan 2 tek sınavda yapılırken hiç kimse alan1'den soru yaparak sınava başlamazdı herkes alan 2 yaparak puanlarını yükseltmeye çalışır eğer zaman kalırsa alan1'e bakarlardı. Hep önemsenen alan 2 olmuştu. Şimdi yine benzer durumla karşı karşıyayız diye düşünüyorum. YGS puanından çok LGS puanın önemli olacağı için çok daha fazla çalışmalısın. 370 bir fen öğrencisi için hiç fena olmayan bir puan. Farkı çok rahat kapatabilirsin.

değil.

yok girmez ama mod keyfininede sual olunmaz bakma sen uygun entry diye ağladıklarına fikirlerine uymuyorsa veya kıl gitmişlerse uçuverirler valla

Adam sapına kadar haklı, girmez.

@carcass

ben bu soruyu polemik için sormadım arkadaşım.bi entry de yer alan görüşlerin senin nazarında haklı olması o entry i legal yapmaz.
Benim öğrenmek istediğim,sözlüğün kritlerinde legal olup olmadığıydı ve cevabımı aldım.
Yani buraya gelip: ''evet,o 1.5 milyar müslüman her ne kadar yüzlerine söyleyemesem de gerizekalıdır'' demen,o görüşe onay verdiğini laf arasında söylemen için sormadım bu soruyu.

Ben polemik yaratmak istedim, çünkü benim nazarımda bu entrynin gg olduğunu düşünmek gg'lik bir durum. Yeri burası olmayabilir, ama büyütülecek bir durum da değil.

Bu entry nin gg lik olduğunu düşünmek nasıl gg lik bi durum olabiliyor açıklar mısın? Sözlüğün gg kritlerini tam manasıyla bilseydim zaten sormazdım,bilmediğime göre soruyorum.Yani ''bilmemek'' gg lik bi durum mu oluyor senin için?

Senin nasıl bi özgürlük anlayışın var çok merak ettim.Senin faşizmin düşüncede değil direk sorulan soruda başlıyor anladığım kadarıyla.

Samimiyetle, bana göre hiçbir soru veya söylem gg'lik olmamalı. Olduğunu düşünmek olmalı. Problem de burdan doğuyor malesef.

www.giresunbilim.com

baştan belirteyim bu kez eminim.

psikolohi ygs 5 ile filan almıyor.

psikoloji tm-3 ile alıyor.

tm-3 demek:

ygs:

türkçe: %15
temel mat: %10
sosyal: %10
fen: %5

lys-1
mat: %18
geo:%7

lys-3
t.d ve ed: %25
coğ: %10

demektir.

ygs'de alınan puanın bir gram önemi yoktur. ygs puanının şu kadarı alınıp öbürüyle harmanlanmamaktadır. ygs netleri %40, lys netleri %60 etkilidir sadece. hatta bazı hesaplara göre lys %60'tan da fazla etki etmektedir.


istanbul için şans var mıdır? tamamen ikinci sınava odaklı bir durum. biraz dezavantaj var ancak x okuluna şans var mıdır konusunda uzmanlık gösterenler yanıtlasa daha iyi.

3-LYS de biraz daha iyi olursan alırsın.

edit:hewit haklı,bunun duyurusunu da açmıştım ben soru olarak.YGS puanına değil yüzdelere bakmak lazım.

bende grafiklisini atayım :www.giresunbilim.com

tm-3 le aldığını biliyorym zaten yazdım yukarda lys kısmı var diye.ygs-5 dediğimiz puan
tm-3 ün %30 unu olşuturuyor.

bence puanın EA cıya göre çok yüksek değil ama LYS iyi geçerse girebilirsin diye düşünüyorum

@mccoey

oluşturmuyor işte bende onu demeye çalışıyorum. bu sınavdan hazirana taşınacak tek sayısal değer yappılan netler, puan değil.

Çalıştığın vakitleri not tut kartlara,her günün ayrı bi kartı olsun,tarihini yaz ve başlayıp mola verdiğin saatleri yaz.Yanına da ne çalıştığını yaz.Gün bittiğinde de en alta toplam çalıştığın vakti yaz.
Odaklanman için gereken çok fazla ilaç vardır,birazdan yazarlar buraya zaten.
Seni engelleyen ve çalışmana mani olan,çok vaktini alan işlere karşı sabotaj düzenle.

seni en cok motive edecek seye yonel.

misal benim amacim kaliteli yasam. ne zaman sevkim kirilsa emlak sitelerinden oturdugumdan daha guzel dairelere bakar motive olurum..

insan görünümlü papağan yetiştiren bir sistemimiz var doğrudur. iyi eğitimli bir anne baba evde çocuğuna kendi verebilir eğitimi. en klas üniversiteyi de kazandırır.

ama bir de şöyle bir şey var. okul sosyalleşme alanı sanki. millet orda insan içine karışarak sosyal gelişimlerini tamamlıyor. oturup kalmayı konuşmayı öğreniyorlar gibime geliyor.

okul varken sizin de eğitim vermenizde nasıl bir engel var ki?

fransada gezen okul tarzı bir okul var

yaş ortalaması 5ile 18 arası yan ilk okuldan liseye kadar bir yelpazesi var bu okulun
geziyorlar tozuyorlar

akşamları derslerini plajda dinliyorlar hocalarından
hippi bunlar

en son yılda 1 kere ülkeye dönüp bir sınava giriyorlarmış

ama dünyanın bu nimetinden faydlanabilmek için

zengin fransız vatandaşı anarşik bir hippi aileye sahip olmak lazım sanırım

en iyi arkadaşlarınız, en sıkı paylaşımlarınız kiminle? lise arkadaşlarınızladır büyük ihtimalle. ya da üniversitedeki arkadaşlarınızla. sizinle aynı dönemleri geçiren, akranınız bir sınıf dolusu insanla beraber duruyorsunuz. hem de bütün gün. dertleriniz oluyor, birileriyle kavga ediyorsunuz, birileriyle çok iyi anlaşıyorsunuz. birinden nedensiz nefret ediyorsunuz. bu, karakter eğitimi açısından çok önemli.

tamam eğitim sistemi şöyledir, böyledir.. ama, o sosyalleşmenin yeri ayrı. liseyi bitireli 10 yıl oldu benim. geçenlerde ortaokuldan sonra okulu bırakan bir arkadaşla buluştuk bir şekilde. tamam, bir çok şey yaşamış, çevresi var. ama, benim lise arkadaşlarım, üniversitedeki arkadaşlıklarım gibisi yoktu.

hani, açıköğretim bitiren bir insanla örgün öğretimle üniversite okuyan insan arasında bile bir fark vardır, anlarsınız bunu. asla küçümsemiyorum, bu bir tercih olabilir.. of ya, demek istediğim şey, yaşıtlarının okulda 50 tane akran arkadaşı varken, siz çocuğunuzu bundan mahrum edemezsiniz. babam böyle bi şey yapsaydı, onu affetmezdim.

okul, çoğu zaman öğrendiklerimiz için değil, bir sosyal çevre olarak önemlidir.

Çok geniş düşündüğüme bakmayın,ama harika bi bileşim çıkabilir ortaya.Ana baba-devlet-Allah-öğretmen korkusundan sıyrılmış,inanılmaz girişimci ve bol vakti olan,çok gezen,vizyonu geniş bi insan olabilir.
Herşey ihtimal dahilinde yani.

sosyalleşmeyi tiyatro kursları, müzik eğitimi , dil eğitimi alacağı yerde sağlanacak ekileşimler gibi çeşitli alanlara yayabilirse tabi okuldan faydalı olur.ders kısmı ise özel hocalarla olacak yanılmıyorsam. çünkü siz bu eğitimin sonunda en kötü ihtimalle doktor olmasını filan bellersiniz.

evet olur.

ama bunun zaten yapılmışı var.

(bkz: özel okul)

bunun yapılmışı var tabi ama özel okul değil, erkin koray.

kızını okula göndermemiş kendisi. sözlükte başlığına girip "başlık içinde ara" fasilitesine "kızı" yazarsanız çıkan sonuçlardan daha iyi fikir edinebilirsiniz sanırım.

bence çocuğun sosyalleşmesi açısından çok problem olabilir. lakin bunu çocuğu okul yerine kurslara (piano ,dans , müzik aleti) yollayarak çözebilirsiniz. çocuk hem iyi eğitim almış olur hemde sosyalleşmede problem yaşamaz. ayrıca dil öğrenmesini kesinlikle desteklemeniz şart.