link vermek istediğiniz kelime veya cümleyi seçip linke tıklıyorsunuz sonra linki yapıştırıyorsunuz.

http butonu var entry girdiğiniz kutunun hemen sağ üstünde.

burayadaistediginiyaz gibi.

potpori =)

(edit: galiba böyle yazılıyordu..)

potpuri veya potbori.

medley de aynı seydi sanırım

MASH UP

(bkz: fischerspooner)

@susu: gruptan sıkı gördüğün birkaç örnek de versen, baksaydım bi :)

James horner - The new world & avatar

Mike oldfield - Songs of the distant earth

Tres lunas

melankolik müzikleri dinleersem dikkatim dağılıyor, yanlış yola sapıyorum, arabaların önüne falan atlıyorum. o yüzden gaz veya neşeli şarkılar tercihimdir. hem yürümemi hızlandırıyor :)
noisettes - never forget you
iced earth - i died for you
death - spirit crusher
pearl jam - jeremy
gibi gibi...
(biliyorum, çok alakasız şarkılar ama...)

edit: bi daha düşündüm de, daft punk, massive attack vs. de iyi gidiyor :)

bob marley
sinatra

ney dinleyip insanların o çabalarını uğraşlarını izlemek hoşuma gider (tacizci değilim)

hell march

cake'in ritmik şarkılarıyla pek güzel yürünüyor =)

Morcheeba bazen Bond

country müzik çaldığı sürece herşekilde eğlenceli olabilir yürüyüşler...

tavsiyem son zamanların favorisi olan Brad Paisley

başka bir tavsiyem ise eski rock müzik dinleyicilerinden biriyim dersen Supernatural adlı dizinin soundtrack lerini indir.

ya da gençlik dizilerindeki gidişhata göre çalan paçalar vardır. aşk sahnelerinde en iyi slowlar, action da dönemim en iyi rock veya pop-rock parçaları için Smallville in soundtrack albümünü indir.

2 senem üniversiteye yarım saatte giden dolmuşta smallville ve brad paisley in albümlerini dinleyerek geçti.

@yam: ney dinleme olayını ben de yapıyorum. acemkürdî eşliğinde otobüs bekleyen insanlara bakmak, süper bi şey :)

birsürü şarkı ismi yazasım geldi ama tembellik ağır bastığı için sadece bir tane yazacağım. bu şarkıyı yolda yürürken dinlediğim zaman acayip havalara giriyorum, hani böyle klip çekerken havalara girerler ya salak salak... hah işte öyle :) ritimleri normal yürüyüş için süper ama spor amaçlı yürümek için uygun mu, emin değilim.

www.youtube.com

aranılan yanıt degil ama, dinlemeyi degil de soylemeyi tercih ediyorum. Bahsettiginiz hissiyat boyle de vuku buluyor.

ya valla en meşhuru emerge benim bildiğim, çok kral şarkıdır. onun dışında never win var mis gibi, just let go var. çok var çok, bi dene sen .)

muse

(bkz: #16252619) şurada kapsaisin içerdiği yazıyor.

hocam, yakıda bildigin acı biberin etkin maddesi vardır. yapısında, yarattıgı ısıyla kan dolasımını hızlı bir sekilde ivedilige tasır. ısınır yapıstırdıgın yer. dogaldır, sukeladır. linki okumadım ama kimyevi bisey yoktur, ucuza kacmadılarsa, bildigin biber.

otobiyografi sarı yazma geldi aklıma, bir dinozorun anıları ve bir dinozorun gezileri de anı türünde olabilir.

anı: kırk yıl , saray ve ötesi halit ziya olması lazm.

adı aylin- biyografi
bir dağcını güncesi(anıları?), nasuh mahruki-günlük

adı aylin - biyografik roman (füreyya da aynı şekilde ikisi de ayşe kulin)
anı- mina urgan'ın bir dinozorun anıları
biyografi - Mehmet Kaplan'ın Tevfik Fikret: Devir-Şahsiyet-Eser olabilir.

Otobiyografi:

1. Nazan Aksoy, Kurgulanmis Benlikler
2. Ahmet Emin Yalman, "Yakin Tarihimizde Gorduklerim ve Gecirdiklerim"



otobiyografik roman:

1. Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye Kogusu
2. Sevket Sureyya Aydemir, Suyu Arayan Adam
3. Elif Safak, Siyah Sut
4. Giovanni Scognamillo, Bir Levantenin Beyoglu Anilari
5. Lale Muldur, Bizansiyya

Biyografik Roman:

1. Oguz Atay, Bir Bilim Adaminin Romani
2. Yahya Kemal Beyatli, Bozgunda Fetih Ruyasi
3. Evin Ilyasoglu, Ayla'yi Dinler misiniz?
4. Ayse Kulin, Turkan
5. Ayse Kulin, Adi Aylin

Gunluk:

1. Salah Birsel, Gunluk
2. Salah Birsel, Kuslari Ortunmek
3. Salah Birsel, Yaslilik Gunlugu
4. Salah Birsel, Aynalar Gunlugu
5. Salah Birsel, Bay Sessizlik

Ani:

1. Yakup Kadri Karaosmanoglu, Zoraki Diplomat
2. Huseyin Cahit Yalcin, Edebi Hatiralar
3. Falih Rifki Atay, Cankaya
4. Yahya Kemal Beyatli, "Cocuklugum, Gencligim, Siyasi ve Edebi Hatiralarim"
5. Namik Kemal, Magosa Hatiralari

10 sene önce çekildiyse dijital olmaması lazım, bu durumda da adamın/kadının çok özenli olarak fotoğraflarını arşivleyen bir insan olması fotoğrafın negatiflerini bulmak için tek seçenek. Çok zor lakin denemeye değer önemliyse.

fotoğrafçı tanıdığınız birisi ise 30 yıl öncekini de bulabilir, ailece çektirenler için öyle kutular, negatifler bir arada saklanıyor bazı fotoğrafçılarca. yok değilse o zahmet için bayağı dil dökmeniz gerekebilir.

benim bir ara çalıştığım fotoğrafçı hala negatif arşivini saklıyordu. nadiren de olsa o fotoğraflardan çoğaltmak isteyen olursa buluyorduk filmi, ama bir tarih ya da numara çok işinize yarardı. aksi halde adamın -muhtemelen- binlerce negatife tek tek bakması gerekir.

bu foto muğlada bi düğünde çekilmiş foto. muğla küçük yer belki bulabilirim. peki muğladaki fotoğrafçıların telefonlarının olduğu bi site gibi bişey var mıdır?

ben birkaç marka kullandım, çoğunu da çabuk bozdum bir yılda falan.. şimdilik en uzun süre dayananı Arzum =)

filtre kahve? espresso? türk kahvesi?

ben de arçelik vardı. bi indirimden % 50 iskonto ile almıştım, 40 tl'ye gelmişti. ancak 1 sene dayanmadı. genelde oluşan arızaların en fenası, kağıdın konduğu kapağın oturma trakası bozuluyor. biz flasterle yapıştırıyorduk artık :)tabi ısınınca buhar yapıp, cort diye açılıyordu. bi de iyi filtre etmiyordu artık son günlerinde, makine taşıyordu hehehe :)

sonra esse'den hediye geldi yeni bi makine. 200 tl civarındaymış sanırım epey tuzlu. tabi makine harika diyecek söz yok. ama esse'nin çapa/cerrahpaşa civarında bir outlet mağazası varmış, mesela kenarında bir çizik varsa yarı yarıya filan düşüyormuş fiyatlar. bizdeki aynı makinayı bir arkadaş yarı fiyatına satın aldı. kısacası sık kahve içiyorsanız iyi bir şey almak önemli. bir de bunun alternatifleri var, süt filan köpürtüyor, cappuchino, tek bardaklık espresso filan yapabiliyorsanız. hele ki yalnız yaşıyorsanız, tek bardağa kahve üreten modeller daha bile iyi olabilir.

Kendisi inci sözlük yazarı bi erkek! Duyuruya yaptıkları saldırıda o da vardı. Compumaster mail adresini afişe etmişti! az sonra duyuru numarasını yazarım.

bu eleman bi ara da borç para istiyodu burda, yoksa ben mi karıştırıyorum?

evet Lazor yazınca hatırladım. çok güzel bir fiziği olduğunu para kazanmak isteğini falan söylüyordu :D inananlar da çıkabiliyor demek baya baya dolandırıcıymış yahu. peşini bırakma derim. inci sözlükten ip adresinin bulunabilitesi de var. gerçi telefon numarası da varmış.

bu arkadaş daha önce "kız arkadaşımın yanına gitmem lazım, çok az borç para verir misiniz" tarzı çok şirin bir başlık açmış ve avcunu yalamıştı. azimliymiş demek ki.

@black sabahat sen karıştırıyorsun sanırım, o adam asyada bir yerde mahsur kalmıştı yurda dönemiyordu, hakikaten o adam kimdi ya? o duyuruya ne oldu?

yok yok, yurt dışında mahsur kalıp yurda dönemeyen arkadaş döndü geri, uçak biletini ssg aldı falan hatta. black sabahat ve clementine'in söylediği konu ayrı, tabii ikisi aynı duyurudan bahsediyorlar ise.

@baldur: seni seviyorum mehves nickli suserdi o

@ baldur: yok, dediğim o değil. clementine'in bahsettiğiydi. demek ki doğru hatırlıyormuşum ;)

telefonunu kapatmış aramalara nasıl ulaşabilirim bir fikri olan var mı?

hüseyin uysal - şube kodu : 578 hesap numarası : 6699365
bende bu bilgileri var kardeş [email protected] beni ekle aynı olayı bende yaşadım bu şahısla

ayrıca hesap garanti bankasına ait

abi bu adamla bende problem yaşadım..kendisi dolandırıcıdır..ve bu onun yanına kalmayacaktır..

la fille sur le pont (bu filmi kaç kere tavsiye ettim bilmiyorum. ama dram diyorsunuz, romantik diyorsunuz, tadi damağımda kalsın diyorsunuz. benim için tam da öyleydi) =)

science of sleep

my blueberry nights

im juli

500 days of summer

i loved you so long

dear john ve The Notebook kesinlikle izlemesi gerekir özellikle The Notebook cinsiyetinizi bilmiyorum ama bayansanız nerde böyle erkek ve aşk dersiniz erkeksenizde izleyim öyle davranmayı öğrenirsiniz...

illustrator live trace

fotosok. cesitli yollar

(bkz: stencil) bu da bi örnek:
www.spraypaintstencils.com

peki bunu yapabilmem için elimde olması gereken program nedir?

bence photoshop yeter

photoscape indirin yeterli yahu, bilmeyen birisinin fotopşok ile uğraşması falan filan daha zor.

Picasa bile yeter

lomography diye bi filtre vardı picasa'da sanırım ama normalde cross processing veya bayat filmin bu etkiyi veriyo olması lazım

photoshop için "retro photoshop tutorial" diye ararsanız googledan çıkar işinize yarayacak şeyler.

photoshop'taki "actions" o işin en basit yollarından biri. hazır "action"lar var sağda solda bir sürü, ama bence şu gayet yeterli : manicho.deviantart.com
istediğiniz action'u seçip play'e basıyorsunuz.

(bkz: cross processing)
photoshop'ta da mevcut sanırım.

Arkadaşlar gerekli bilgiyi vermişler fakat IrfanView kullanıyorsan NIK Pro effects programına bir göz at derim, cross processing'den tut Burnt Sierra'ya kadar onlarca effect'i tek bir hamleyle yapabiliyorsun...

bu saatten sonra hiç sanmıyorum.
yanlış bilmiyorsam sabah 9-10 gibi, bir de öğleden sonra 13-14 gibi falan çıkıyorlar dağıtıma

(bkz: soya eti) belki çoktan bakmışsınızdır ya...

çorbaya falan konan kuru ekmek gibi di mi şu andaki görüntüsü? zaten yemeğe koymadan önce sıcak suya falan konup şişiriliyor. öyle yap, çıkan şey hoşuna gidiyorsa yemeğe katarsın.

tavuktan kotu degil :))

kobuzchu kiz, normalde bakarım ama bu sefer bakmayı akıl edemedim :)

etçil bir insanımdır, evimizin yanındaki cafe tarzı yere doktorlar çok geliyor, onlar da bu soya eti içeren yemekler yapıyorlar.

annem bir gün al bak yeni bir şey yaptım dedi. o "et" leri ağzıma atıyorum kayış gibi gazır gucur ses çıkıyor. et tadı gelmiyor. dedim içinde sakat bir şey yok değil mi ? hayır dedi. yemeği bitirdim, yediğin şey et değildi dedi.

ama bir daha açlıktan ölme sınırında değilsem yemem.

ben de çok merak ettim şimdi. renkli de olsa yazsanız süper olur. tabii izninle the patient.

la fille sur le pont tanışma sahnesi de hemen filmin başında zaten.

fotobloktur o muhtemelen. ozalitçide stickerlı kağıda istediğiniz boy baskı alıp fotobloka yapıştırırlar.

konu hakkinda hicbir sey bilmiyorsaniz kronolojik sirayla da izleyebilirsiniz, kim kimdir biliyorsaniz cekim sirasi daha iyi bence.

4-5-6-1-2-3 yani çekim sırasına göre. bence =)

konu hakkinda pek bisey bilmiyorum.

ya 'bence' diyorsunuz da, benim bildigim star wars icin boyle kat'i olarak 'bu sirayla izlemek gerekir' deniyodu?

hangi sirayla izliyim simdi, onu soyleyin:)

4 5 ve 6 yirmi sene önce çekilmiş filmler bildiğin gibi, 1 2 ve 3 her ne kadar prodüksyon olarak daha üstün yapımlar olsa da 4 5 ve 6'ya bir sürü gönderme ve referans içerir. eğer ilk olarak 1 2 ve 3'ü izlersen bu referansları, esprileri ve göndermeleri anlayamazsın. bu yüzden kesin olarak A New Hope'tan başlamanı söylüyorum şu an sana.

edith piaf: ne yirmisi lan, otuzüç yıl olmuş ilk film çıkalı. yaşlanıyoruz...

'a new hope'tan basliyorum izlemeye. insallah basima bisey gelmez.

sagolun, var olun!

güzelleri onlar zaten, gelmez bişey merak etme. altıncı bölümle beraber hafif şaftı kayıyor ama bence serinin....

Bende şöyle bi tavsiyede bulunayım: 4-5-6-1-2-clone wars-3
Clone Wars yapmadan revenge of the sith e başlama bence.

123456

456123456 da olur.

karaoke için yapılmış bi enstrümantal versiyonunu bulabilirsiniz belki?

öncelikle teşekkürler, enstrümantal versiyonu her şarkı için bulmak zor haliyle, fakat deneyeceğim. program olsa tam süper olurdu orası da ayrı tabii.

pek cok program var. vocal removal, voice removal vs diye aratabilirsin.

www.google.com

bu aralar cok tekrarliyorum bu bkz'i ama

(bkz: #15914786)

temiz bir sekilde yapilamiyor halen daha o is.

bzk'la ayarımı da yedikten sonra herkese teşekkür ediyorum. evet farkındayım ses fon müziği tam anlamıyla birbirinden ayrılamıyor.

şarkının kaydının nasıl yapıldığına bağlı tamamen ayırıp ayıramamak.

mehmet turgut?
mehmeturgut.deviantart.com

yok türk değil yabancı. eklemeyi unutmuşum.

Patrick Hoelck?

değil maalesef

andrzej dragan değildir, di mi?

dragan'da değil. dave hill'e daha yakın bir tarzı var. ama o kadar abartılı bir efekt kullanımı yok. ya adamın tipini bile hatırlıyorum. kollarında dövme olan amerikalı bir adamdı. çıldırcam bulamadım bir türlü.

mozbackup

(bkz: febe) firefox extension backup extension

pek emin değilim ama, kafder'e (ankara kafkas derneği) telefon açıp bir danışabilirsiniz.
www.kafder.org.tr faaliyetleri arasında akordeon kursu da gözüküyor...

www.facebook.com

Burak Sendag'a bir sorun. O bilebilir.

(bkz: balonlu naylon)

ahah ayrıca, ambalaj pıtpıtı, baloncuklu ambalaj kağıdı, pıtırdaklı naylon... =)

bauhaus gibi yapı marketlerde var.

Balonlu Naylon
www.koctas.com.tr
• En: 1 metre
• Uzunluk: 50 metre
• 1 m2= 75 gr.
• Ürün 50 metre top olarak =29,90TL

metroda da ucuz.

eğer az miktarda alacaksan, bütün nalburlarda mevcuttur.

zarflı olanları da var. düzgün kırtasiyelerde sarı zarf içinde çeşitli boylarda var. cd md gönderirken iyi oluyor. kırılmıyor.

koçtaşta en son 5,90dı 5 m uzunluk, 1 m genişlikte olanları.

abr uzantılı dosyalar zaten.

Program Files\Adobe\Adobe Photoshop X\Presets\Brushes klasöründe.

X versiyonun...

C:\Program Files\Adobe\Adobe Photoshop CS3\Presets\Brushes

konumunda sadece 12 adet defaul brushlar görünüyor. Benimkiler ortalıkta değil.

brushları download ettiyseniz eğer, "indirilenler" gibi bir klasörde duruyor olabilir. photoshop'a farklı klasörlerden de çağırabiliyorsunuz brushları.

yok, kendiniz photoshopta yaptıysanız brushları, set olarak kaydetmeseniz de brush menüsünde gözükür; ama photoshopu tekrar kurduğunuzda kaybolurlar.

olmuyor öyle bir şey. "takip etmek" zaten tweetlerini görebilmek için. acımayın, unfollow edin =P

destroy twitter programında var bu özellik

takip listenizden sadece istediğiniz kişilerin tweetlerini göstermesi için bir liste oluşturabiliyorsunuz.
destroytwitter.com

sinüzit olabilir mi?

yok deel sinuzit de var da onun agrısı daha yukarda alına dogru oluyor

benim sinüzit ara ara çenemden alnıma kadar farklı farklı yerlere vuruyor. sinüzit gibi geldi bana da.

bişey diyimmi.sivilce toplanması gibi geldi aga bana.aynısı oldu bana izzet altınmeşenin beni gibi bişey çıktı daha sonra.ama olmayadabilir baş ağrısı felan demişsin.neyse.

hocam burun ağrısı olmadığı kesin. başka yerin ağrıyor fakat sen burun kökünde hissediyorsun. çünkü insan vücudunda hemen hiç ağrımayan tek organdır burun. aşırı yorulmaya bağlı olarak dil bile ağrır, hatta kramp girer. ancak burun ağrımaz. ağrınızın kaynağını iyi araştırın derim ben.

mila.

mila =)

erkekse floyd olsun. (=

floyd

Sheldon'a ben de hastayım da bazinga biraz uzun :D Ama komik olurdu :D

appa

sevimli hayvan:)

çay koyun. espri yapmış gibi oldum ama yapmadım. kedim köpeğim falan olsa adını çay koyarım.

floyd olsun :) hatta black floyd :P

jimi koymayı çok isterdim aslında ama eski erkek arkadaşımın kedisinin adı, o yüzden koymayayım.

Bu kedi çok yenesi bir varlık,öncelikle bunu söyleyeyim :D

ve mila :D

benim de siyah erkek bi kedim var tam da bu kadardı sokakta bulduğumda, adını zeytin koydum çok sıradan oldu ama hemencik öğrendi adını, şimdi bahçeye çıkıyor kim seslense dönüp bakıyor :) içinde vurgulu harflerin olduğu isimleri kediler kolay öğreniyorlarmış bilginiz olsun..

pandik
pambik
pişi
pide
bebiş

floyd

mına koyun..

floyd +1

floyd diyorum

rengi ile müsemma bi isim koysanız ;)

blacksmoke gibi filan :p

Floyd koy derim =)

madem pink floyd seviyorsun, kedinin de rengi siyah; lucifer sam koyun derim.

illa ikisinden birisi ise Floyd. Değilse "Thunder". Thunder Cats'den esinlendim.

floyd iyi güzel ama, herkesin telaffuz edebileceği birşey de lazım, madara olur hayvan sonra. filot olur, filoyt olur, hihoyt bile olur yeri gelir.

(alakasız ama, vakti zamanında bir butiğimiz vardı, adını da "flash" koyduyduk ne akla hizmetse, fileş, floş, flesh, herşey deniyordu- flash [flæş] yerine)

mila katkının da etkisiyle

"mesela her "sey" ayri yazilir."la baslayabilirsin, ileride tipografik isler yapmaya kalkarsan tatsiz olur sey'leri bitisik yazman.

dikkate alacağımdan emin olabilirsiniz :) başka önerileriniz varsa onları da alabilirim."şu programla işe başlasan iyi olur" gibi...

illustrator ve coreldraw en yakın arkadaşlarınız olacak, photoshoptan da zarar gelmez =)

bu programlar için de başlangıç seviyesinden uzman seviyesine kadar boy boy tutorial bulursunuz internette... bi de işin teorisiyle ilgilenmek, estetik üzerine grafik dil üzerine kitaplar/makaleler okumak faydalı olacaktır.

gümrüğe muhtemelen takılır. detaylarını bilen biri açıklar =)
gümrüksüz gelen kargolar abd'den bana 8-10 günde geliyordu...

fotograf makinesi dslr falan değilse güzelce paketlenip gift falan işaretlendiyse sorunsuz gelme ihtimali var. gümrüğe takılırsa posta aracılıgı ile bi kagıt geliyo onunla gümrüğe gidiyon falan biraz uğraşırsın para falan onlar söyler.

değeri, üzerine gift yazılmazsa 100 yazılırsa 300 avroya kadar olan eşyalar takılmıyor. eğer takılırsa da değeri 1500 avroya kadar olanlar için yüzde 10 vergi ödüyorsun. faturasının olmaması fark etmez, değeri türkiye fiyatına göre gümrükçüler belirliyor. kimin adına geldiyse gümrüğe bizzat gidip alması gerekiyor. içinden illegal bir şeyler çıkarsa direkt tutuklayabilsinler diye sanırım.

çok pahalı bir model olmadıkça aslında sıkıntı olmaz. hatta içine türkçe bir "iyi günlerde kullan" yazısı yazarsa inan çok faydası olur. sonuçta oradaki gümrük memurları da insan ve gerçekten hediye olduğunu hissederlerse geçirirler. tamamen oradaki memuru ikna etmekle ilgili bir olay. gümrüklü malın gümrüğünü bile iptal edebilirsin sonra ama ne gereği var baştan güzellikle halledebilecekken.

bir de orjinal kutusunda gönderilmemesi yani makinanın ikinci el gibi gözükmesi de her zaman işe yarar. malum ikinci el eşya bedeliyle sıfırı her zaman için farklı olacağından ve ikinci el bedelleri göreceli olacağından geçme ihtimalini arttırır.

bu kadar açıklamadan sonra yine belirtmek gerekir ki gümrükle ilgili her işiniz şanstır.

büyük süpermarketler, bilimum sokak tezgahları

kozmetikçiler, toka falan satan yerler...

tuhafiye.

marketlerde set halinde verıyorlar tırnak makaslarının oldugu yerlere bak

Parfümerilerde.

bakkalda, marketlerde.

"nerde satılmaz" deseniz daha doğru olurdu.
japon pazarlarında da var..

bimilyoncular.

çok genel olarak cevap veriyorum, kumaşçıdan istediğiniz gibi bir siyah tül alıp, terziye diktirirsiniz. hatta mümkünse gelinlik diken birine, eli alışık olur, 10 dakikada yapar =)

gelinlikciler yapiyor. bi arkadasim nikah icin beyaz, sonrasi icin de aynisindan siyahini yaptirdi. metalciler de evlenir :P

1. 3000*2000 px, 300 px/inch olan imajı photoshopta açın, image > image size'a gidin orada document size var, santimetre değerini görebileceğiniz. işte o değerler, 300 dpi baskı aldığınızda elinize geçecek gerçek boydur. 3000*2000, 300 dpi bir dosya yaklaşık 25*17 cm gibi bir ebat veriyor.
(kullanacağınız alana göre dpi değerini düşürerek daha büyük baskılar da alabilirsiniz.)

2. document size'ı 3 metreye 5 metre (ya da 300 cm'e 500 cm) seçeceksiniz evet. baskı alacağınız boyda çalışacaksınız. Ama o boyda bir poster/afiş/billboard/pankart 300 dpi basılmaz, gittiğiniz matbaa ya da ozalitçi de 72 dpi kullanarak basar. o yüzden, siz de 300*500 cm 72 dpi bir canvasta çalışırsınız. (72 dpi olması, bilgisayarı da daha az zorlamasını sağlar hem)

3. soruyu anlamadım =)

tamam ben 2. sorunun cevabından çıkardım 3. soruyu. çok teşekkürler.

video jug var. bilmem beğenir misin.
instructables.com da başlamış galiba.

www.ted.com buraya da bi bakınız

NPRda yayınlanan car talk ve science favorilerim. Tavsiye ederim.
ayrıca (bkz: npr/@spankenstein)

ortaokuldaki hocamın beynime kazıdığı üzere "duymazlıktan".

duymazdan gelmek bana en doğrusu gibi geliyor. google sonuçları duymazdan gelmeyi daha çok sitede listelemiş mesela.
olumsuz kullanımın ise tamamen yanlış olduğundan eminim.
ekşide de aynını yazmışlar.

duymazdan gelmek kalıbının olumsuz ekle ilgisi yok bence. kökü duymaz olmaktır. duymaz'dan geliyor. duymaz köyünün bir köylüsü gibi :) sallamama durumunu ise gelmek fiili ile veriyoruz.

duymazlıktan gelmek tdk'ya göre.

bit.ly

bizim deneme sınavlarında da çıkıyor bazen. "duymamazlıktan gelmek" anlatım bozukluğu sayılıyor.

şiar yalçın "görmemezlikten, duymamazlıktan gelmek" biçimninde kullanımının doğru olduğunu söyler. çünkü "görmezlik" fiilindeki -z ekinin üçüncü tekil şahsa ait olduğunu bu sebeple genelleştirilemeyeceğini, ancak "görmemezlik" fiilindeki -z'nin ise mastar eki -mek-mak'taki "k" harfinin kakofonik olabileceği gerekçesiyle "z"ye dönüştüğünü belirtir.

aksi halde "görmezlikten gelmek" diyorsak birinci tekil şahıs için "görmemlikten geldim" demek icap eder diye de ekler.

"duymazdan"a +1 diyorum ben. ama kaynağımın neresi olduğunu hatırlamıyorum.

dardulap
duymazdan geldim deriz sorun çözülür, çözülmez mi?

tartışmalı ve üzerinde karara varılmamış konular netekim.

fena taktım bu konuya,dayanamadım öğretim üyesi bir tanıdığımı aradım...soruya verdiği cevap aynen şöyle; ''yazı dilinde doğru olan 'duymazlıktan gelmek'tir.örneğin bir öğrencim sınavdan 'duymazlıktan gelmek' yerine 'duymazdan gelmek' ya da 'duymamazlıktan gelmek' yazsa düşünmeden puan kırarım.ama duymazdan gelmek günlük kullanım için daha uygundur,gittikçe yaygınlaşmaktadır.hatta önümüzdeki yıllarda yazı dili için de duymazdan gelmek doğru sayılacak gibi görünüyor.''
sonuç; 'duymamazlıktan gelmek' veya 'duymamazdan gelmek' hatalı kullanımlar...

duymazlıktan gelindiğini düşünenler duymamazlıktandaki -ma'yı söylemeye üşenenlerdir.

of yıllarca bununla yaşayamam.

doğrusu bence duymamazlıktan gelme. ben vallahi onu kullanıyorum. . olaya duyma ve duymama kelimelerinin anlamlarından çıkarak yaklaşsak olumsuz olan duymamazlık kelimesinin bu deyişteki doğru ifade olduğunu anlayabiliriz.

duymazlık doğrusu.
işbilmezlik vs gibi düşünün.

kelimenin kökü duy'dur.
"duyma" ise iki şeyi ifade edebilir. emir kipli duyma emrini veya duymak şeklindeki mastarlı karşılığı.
duyma! dendiğinde olumsuz ek almış olur.
duymaz dendiğinde de öyle.
bu olumsuz ekin iki kere tekrarlanması bana mantıken yanlış geliyor.
görmezden geliriz mesela
görmemezden gelir miyiz?
benim hiç kullanmadığım bir yapı.

yorumlar ne olursa olsun ya da senin şahsi görüşün, TDK yı esas almalısın beğen ya da beğenme.. işin bu kısmını es geçme.

photoshop yavaşlıyor, kendimden biliyorum. diğerlerini bilmiyorum =)

windoz da yavaslıyor. onun yerine ~adobe/fonts klasorune atın. corel icin de ortak bi klasor vardır.

yann tiersen - comptine d'un autre été l'après midi

fizy.com

olabilir mi?
www.youtube.com

bu geldi direk aklıma nedense. klipten de çağrışmış olabilir. güneş filan da yok gerçi de. bana olur gibi geldi.

www.youtube.com

www.youtube.com

eğer temaya uydurabilirsen kıpırdaktan zarar gelmez, hatta çok daha etkilidir. bilmiyorum fotoğrafları görmek, olayı izlemek lazım elbette ama. şunu dene bir..

www.youtube.com

yann tiersen fotoğraf gösterimlerinde çok kullanılıyor, istemedim o yüzden.
romance de amor tam olabilir diyordum ki, kısa olduğunu fark ettim.
cul de sac fazla "kıpırdak" (hehe kıpırdak ne demekse...)
stairway to heaven olabilir aslında, belki.
big city dreams de kıpırdak ama güzelmiş gibi, bir daha dinlemem lazım. ama o da kısa...

of =) çok teşekkürler

hareketlidir ama başarılı bir parça

Dj Tandu - Ayla :

www.youtube.com

belki merak eden olur, şunu kullandım: fizy.com (cirque du soleil, jeux d'eau)

senin düşündüğünle benim aklımdan geçen çok farklıymış ama sunumu görseydim dha tutarlı bi tahmin yapabilirdim belki :)
ayrıca cirque du soleil çok ünlü bi sirk ve bu yılın kasım ayında türkiye'ye gelme ihtimalleri var. hani bunu dinleyip de merak edip diğer parçalarını da dinleyen ve hatta izleyen ve bunları yapmışsa da herhalde sevmiş duruma gelecek olan olursa akıllarında bulunsun diye dedim :)

Logo 1

1

ilki çok sade ama ikincide yazı bile düzgün okunmadığı için ilkini seçerim kesinlikle.

logo 1 bence.. ikincisi göz yoruyor..

2

2ncideki yazının yerinde aynı şekilde 1inci olsaydı daha güzel olurdu bence.

birdir bir.

tartışmasız 1

numero uno.

1 gayet iyi ama biraz masumane :)

1

1

+1

bu tip seçimler için en az 5-6 logo tasarlanması gerekliliğine inanmakla birlikte ikisini de çok beğenmediğim logolardan açık ara 1 numaralıyı seçiyorum.

1

1 =)

1 akmış yahu 2deki renkli kısımları daha dolgun olsaymış hoş olabilirmiş belki bilemedim.

1

logo 1

şu an için kesinlikle 1.

bence 1.

2'yi logo diye adlandırmak çok ayıp bir şey.

logo 2 inanılmaz itici görünüyor. sadece bu iki logo'dan biri olacak dersen elbette 1. logo. ama 1.logo'da çok basit kaçmış. böyle t.v kanal logosu gibi kıytırık.

1 ;)

iki çok kötü. bu durumda 1 numara.

1

1

2 nin yanında 1.
ama 1 de kötü.

1

1 diyor arttırıyorum.

A4 etiket arıyorsun sen:

www.kirtasiyeburada.com

a4 sticker diye aratabilirsin. fakat cd dvd için olanlardan aramıyorsun değil mi? sanırım aşağıdaki link istediğin gibi...

www.hepsiburada.com

herhangi bir ozalitçiye a4 ebadında sticker sorun, vardır mutlaka...

orta boyutlu bir kırtasiyeye git bulursun.

bulundugun yerde office superstore varsa oradan rahatlikla bulabilirsin

ayna ya da perde takılmış muhtemelen. bi kurcalayın diyeceğim ama, daha beter edebilirsiniz..

arkadaşımın makinesinde ayna takılmıştı, makineyi çantadan düşürdüğü için. biraz dürtükleyince yerine yerleşti, sorunsuz çalıştı ama sizinki de çalışır mı ya da o kadar basit bir sorun mudur bilmiyorum.

evet sorun aynada, deklanşöre bastıkça arada gözüküyor yarım bi perde inmiş.muhtemelen basit bir şey, yerine oturması lazım ama ben ellemeyeyim en iyisi.peki pazar sabahı bunu kime tamir ettireceğim ben?sirkecide her yer kapalıdır herhalde?var mı bildiğiniz bir yer?

erkayalar'da tamir ettirdim, ücret de almadilar.servis süresince kullanmak için yedek body istedim onu da verdiler.tavsiye ederim.

wolkanca.com

www.google.com.tr&q=klavye+%C3%B6zel+karakterler&meta=&aq=f&aqi=g1&aql=&oq=&gs_rfai=&fp=608fa8d32f3e0803

windows'ta karakter eşlem'e girip oradan karakteri bulup üstüne tıklayınca aşağıda gösteriyor.

start > run > charmap yazıp enter'a basın, hepsinin listesi geliyor =)

3. why don't you, "niye öyle yapmıyorsun ki?" gibi bir anlam ekliyor.

2. de due in half an hour olcak yani en geç yarım saat içinde

ordaki due ödenmesi gereken manasında...

@patriot1885:
olay akışında partiye gidiyor çiftimiz. Ve konuşma sırasında kendi evlerindeler. Herhangi bir ödeme durumu falan yok.

Oradaki due, olacağız, olmamız bekleniyor gibi bir anlamda. Hamile kadınlar için de she's due in January falan denir misal, Ocak'ta doğuracak, Ocak'ta gelecek bebek anlamında. Beklenen doğum tarihinin adı bile due date'tir. Yine birisi demiş, faturalar için de kullanılır bu kalıp, the invoice is due on May 12, yani 12 Mayısa ödenmesi gereken fatura. Burada sen fiilin ne olduğuna takılmayacaksın, due, bir olayın önceden planlanmış ya da beklenen olma zamanı gibi bir anlam içeriyor.

pardon olay akışını düşünmeden golds ve due görünce atladım:)

yüksek lisansta erasmusla gelen öğrenciler var bizim fakültede. ispanya ve almanya'dan özellikle (bizim üniversitenin/fakültenin anlaşması o ülkelerdeki birkaç üniversiteyle olduğu için)

bizim bölüm hocalarından biri de şu an felsefe yüksek lisansı yapıyor, yazın staja gidecek yine erasmusla. demek kii, sen de gidebilirsin, yüksek lisans yaptığın üniversitenin anlaşmalarına bağlı olarak =)

space basmayı denedin mi?

evet.photoshopu kapatıp tekrar actım durum aynı

yanlışlıkla "h" ye basmışsanız çıkıyodur o el. başka bi harfe basın. arka plan için de "window<workspace<default workspace" denediniz mi?

edit > preferences > cursors'daki ayarlara bir bakın imleç için.
arkaplan mavisini tekrar gri yapmak için de oralarda bir ayar olması gerekir de, bulamadım...

geliştirici/developer tab diye bişey var. ordan ekleyebilirsin. eğer o sekme yoksa özelleştirmeden bakabilirsin.

ben (ama 2003'te) simge ekleme pencereciğinden kutu simgesi bulup, puntosunu büyütüyordum işime yarayacak hale gelene kadar. bence 2007'de de yapılabilir..

Google'ın hizmeti.

translateclient.com

Linkteki programı indirin. Sonra kurun. Ekranda ingilizce kelime/cumleyi sectiginizde secim sonunda G simgesi cikiyor. Tikladiginizda ceviri yapiyor. Ceviri icin internete bagli olmaniz gerekiyor.

(bkz: budaneki)

addons.mozilla.org

Bu mu?

çift tıklama ile açılmıyor sanırım. o yuvarlak şeyin yanındaki t harfine basınca oluyor. firefox dan silmek için,
araçlar-eklentiler-kaldır

çay sevmeyenleri de düşünün, çeşit çeşit kahveniz olsun. türk kahvesi, filtre kahve, aromalı kahveler...

minik minik sandviçler olabilir. kulüp sandviç, mini hamburger falan...

valla büyümekte esas sorun aynı kaliteyi yakalayabilmek, özellikle bunu amatör ruhla yaptığınızı varsayarsak.. bence şube açmak yerine mekanı büyütün, böylece kaliteden, hizmetten ödün vermemiş olursunuz.. yani bakırköy de şube açtınız örneğin onla uğraşmak çok zor, sonuçta starbucks veya burgerci değil bu, hadi yemekleri, poğçaları götürdünüz falan ama hizmet, güleryüz aynı kalabilecek mi bakalım.. ayrıca bu bir ekip işi, ekip oturduysa hiç bozmayın aynen devam..:) yani mekanı büyütmek ve menüyü geliştirmek en iyi çözüm.. ayrıca şube gerekli değil ki, bir sürü yer var tek olan ama süper yemekleri falan olan.. hem bu daha işinize gelir, insanlar nereye geleceklerini bilirler.. yani bir düşünün isterseniz dediklerimi, reklam olayını bilemiycem..

öğrencilere odaklanın. yaş grubu olarak da 18-30 diye sallıyorum.

müziğinize önem gösterin, dekorasyonunuzu kalabalık tutmayın, oturma alanlarınız rahat olsun ve bir çalışma alanı yaratın. son zamanlarda en çok talep edilen şeylerden biri bu ve organizasyonlar için de ön ayak olur. meyve çaylarını ekleyin ama poşet çay değil. çeşitli kültürlerdeki farklı çay sunumlarını deneyebilirsiniz. atıştırmalık olarak da karışık büyük tabaklar hazırlayın mesela 2-4 kişilik. kanepe, minik sandviç vs. aydınlatmalarınızın ayarlanabilir olmasına özen gösterin.

kendini evinde gibi gören insanlar, ders çalışırken çay getiren anne garsona dönüşür. (bu nasıl sallamak?!)

ilginiz ve yanitlariniz icin herbirinize cok cok tesekkur ediyorum...
biz de istemeyiz keske aynen kafemizi koruyabilsek; ancak degisen sartlar, buyumemiz gerekliligini doguruyor... yoksa haklisiniz buyumek demek cok basliliga ve standardi tutturamamaya variyor en sonunda...

+ musteriler bir suru seyden memnun olsalar da cesit azligindan şikayetciler...kanepe vs gibi oneriler gelmis, tesekkur ediyorum ilgi icin; ancak bunlar biraz avrupai degil mi sizce? bizi biz yapan cay uzerine-ev konseptli mekanimizdan uzaklasmamiza sebebiyet vermez mi??

- oturma odasi-salon-balkon mutfak konseptli subeler olayini sevdim... cidden yaratici olduguna inaniyorum... bu tip; veya farkli konseptte ancak bu kalibrede yaraticilikta onerilerinizi rica edicem daha fazla sayida...

***** ve son olarak arkadaslar, reklam isi gerçekten son derece onemli... lutfen bu konuda birazcik yardimci olun...

kahvaltı üzerine birşeyler düşünür müsünüz?
bence iş yapar.
ama güzel şeyler, simit poğaça değil.
çeşit, çeşit yumurta
güzel, kaliteli zeytin, peynir
basit ama eğlenceli şeyler, ev ekmekleri. olimpos kahvaltısı gibi :)
nasıl bir kafe düşündüğünüzü bilmiyorum ama aklıma çay ile birlikte tüketmekten hoşlandığımız şeylerin üzerine gitmek geldi. ev konsepti diyorsunuz o zaman bir evde gün içinde neler pişer, çayla birlikte ne yaparız. aklıma hep ucuz ama eğlenceli şeyler geliyor. sigara böreği, kısır, kurabiyeler, kekler, böyle bir sürü şey.
ama tabi bu işin dediğim gibi "özel" bir yanı olmalı. günlük yufka, güzel peynir, taze maydonoz, kaliteli yağ, evde yapıldığı gibi. dondurulmuş hazır şeyler değil.

bizim eve yakın bir cafe var. yıllardır var. pahalı bir semt. genelde servis ağırlıklı çalışırlar. küçücük bir yer. kışın 4 yazın 8 masa olsun diyelim. sandviç yaparlar. ama çok farklıdır.
(yaklaşık 15 yıldan uzun süredir bu işi yapıyorlar, eskiden subway filan bilinmezdi hatırlatayım.)
şöyle. menüleri sandviç içeriklerinden oluşur. gider işaretlersiniz, ekmek, et, sebze, hepsini seçer işaretlersiniz. 4-5 çeşit ekmek, 3-4 çeşit sos bulunur. çok lezzetli olur allhım canım çekti. ucuz değildir fakat bölgedeki iş yerlerine çalışır ve herhalde epey iş yapıyor ki gayet güzel yıllardır çalışıyorlar. ayrıca bazı günler spesiyallerini yaparlar, havuçlu kek, brovni, bu tür şeyler. çok yabancılar var bu semtte onların da hoşuna gidiyor çünkü menü çift dilde. ayrıca menü diye birşey yapmak zorunda kalmıyorsunuz, insanlara yemek veya yemeğin içeriğini beğendirmek zorunda da kalmıyorsunuz. hatta şu avmlerde açılan galga mı kalka mı moğol yemekçisi var ya, orada yemeği bile müşteriye yaptırıyorlar :P siz dalından elma toplatıp teyzelerle birlikte kek pişirseniz mesela istanbulun en müthiş butik kafesi olabilirsiniz vs vs vs vs
sonra bay baget var mesela. ufacık dükkan ama para basıyor. en azından ben onlara çok kazandırdım :)

kafe-bar reklamla ilerlemez. müşteri yapar reklamı. anca el ilanlarını yolda sağa sola yapıştırırsınız o olur. ya da öğrencilere %15-20 indirim yapıyoruz diye asın kapıya ertesi gün gör cümbüşü.

kışın hafta içi bir gün gidin nevizadeye barlara bakın. 2-3'ü full çekerken diğerlerinde tek müşteri göremezsiniz. çünkü en iyi reklamı müşteri yapar.

ayrıca kanepe-sandviç'in neresi avrupai? çayla en güzel giden şey sandviç değil midir? olsa da yesem

menüyü geliştirirken altın günlerinden esinlenebilirsiniz samimi ev ortamına gayet uygun olur bence. kısır olsun börekler olsun. içecek olarak da yine bu ortama uyacak aklıma gelen ilk şey limonata oldu
reklam için bir şeyler söylemek gerekirse; kafe için reklam filmi çekmek ne kadar gerekli bilmiyorum ama el ilanları böyle mekanlar için daha uygun gibi geliyor. bir de internet ortamında olabilir bence. bilmiyorum belki vardır ama facebookta sayfa açabilirsiniz kafe için.

sordugunuz soruların aslında yanıtlarını en iyi musterilerinizden alırsınız
su an kafe nerde hangi saatlerde hangi gunlerde doluyo
musterilerin yas ortalaması kafeye geliş amacları vs... gore yapabiliceginiz butun değişikler değişir
mesela efendim lise cıkısında gelen cocuklar varsa kafenizde
onların butun derdi flortleşmektir
erkekler kızları tavlamaya calısır
cift olanlar opusur koklasır gizli bi yer arar
ama yok daha universiteli adam akıllı insanlar gibi bi yer oluyosa
bu insanlar kagıt oynar tavla oynar
yok bunlar inek diyosanız
hızlı bi internet baglantısı wireless oturur proje odev vs... yaparlar
dedigim gibi gelen insanların yemek ve icmek isteyecekleri seylerde buna gore değişir
birazcık daha gozlem yaparsanız aslında cok cok daha fazla sey kazanabilirsiniz

kurabiye çeşitleri işe yarayabilir, en azından benim çay kahve içerken en çok özlemini çektiğim şey bu, hanımellerin kurabiyeleri tarzı şeyler filan.

eğlence olarakta muhtemelen vardır ama jenga, tabu tarzı oyunlar çok iyi gidiyor öyle mekanlarda. bir de internet bağlantısı + bolca priz olmalıki laptopların şarjı bitmeden kullanılabilsin.

tekrardan iyi geceler, guzel fikirleriniz icin tesekkur ediyorum. emin olun hepsi gercekten birseylere yarayacak... cok tesekkurler...ancak soyledigim gibi reklam gerçekten gerekiyor... bir seye yarayacagindan degil-bence de yaramayacak ancak gerektigi icin...

bu arada sandvic kanepe olayi avrupayi derken, sandvici tenzih ederim... ancak kanepe hep snob gelmistir bana... boyle hep kokteyl filan cagristirir...renkli plastik kiliclar, biberli zeytn filan :p

Reklam için hedef kitleyi belirleyin. Müşterilerinize mini bir anket yaparak kafenizle ilgili sevdikleri, beğendikleri şeyi, sizi neden seçtiklerini sorun.

Bence hedef kitleniz öğrenciler olmak zorunda değil çünkü hayatın koşuşturmacasından kaçıp kafenize sığınacak pek çok kitle var.

Aslında çok uçuk reklam fikirlerine ihtiyacınız da yok. Evden koşuşturmaca ile çıkıp, işe gidip işte bunalan ve arkadaşlarıyla haberleşip sizin kafenizde buluşarak huzuru bulan ve orada saatler geçiren bir grubu anlatsanız bile yeterli.

Ev sıcaklığında, gelenlerin yorucu günü üzerlerinden atabilecekleri, arkadaşlarını ağırlayabilecekleri, hem rahatlarken hem de kendilerini yormadan güzel vakitler geçirebilecekleri bir mekan işte. Kafeler yapay şekillerde bunu yansıtmaya çalışıyorlar ama sizinki zaten makyaja ihtiyaç duymadan o şekilde.

Bir de slogan bulun. Reklam için. Akılda kalıcı ve huzur pompalayan bir şey olsun.

Bir de ben olsam tv reklamı yerine afiş, bulunduğunuz şehrin gazetelerine ilan, vs'yi düşünürdüm.

bir başlıkta tek entry varsa, o entry de bkz ise, bkz'ın verildiği yere gidiyor. (bkz: başlık) dediyse başlığa, (bkz: #1234) dediyse, entryye.

(yönlendirilen başlığa gitmek için açılan sayfadki başlıkta minik bi asterisk var, ona tıklamanız lazım)

direkt entry'i refere etmiş.

sozluk.sourtimes.org

valla bana da hiç olmadı bugüne kadar. millet tarif ediyor hep işte gözlerim açık ama sesim çıkmıyor hareket edemiyorum falan diye, yok benim için bir şey ifade etmiyor yani.

bana da hiç olmadı. ismi felan çok ürkütücü. aman uzak dursun:)

nasıl olmaz ya. çok acayip.

oldu bana yüz üstü yatarken sanki birisi sırtıma hayvani bi ağırlık koymuş gibi hissettim, sesimi çıkaramıyordum, hani tek parmağımı kıpırdatabilsem gerisi gelecek biliyorum ama kıpırdamıyo. öle bi hi işte

konusu açılmışken bi anımı paylaşmak isterim. bi keresinde rüyamda yüzüstü şekilde yatıyordum ve sırtıma kara bir duman(tip aynı losttaki black smoke) hayvani bi kuvvet uyguluyordu o yüzden kollarımı filan hareket ettiremiyordum. aha karabasan boku yedim derken uyandım bir de baktım yatakta hakkaten yüzüstü yatıyorum kollarımda vücudumun altında kalmış ve ağırlıktan uyuşmuş, hakkaten harekette zorlanıyorum. o an karabasan'ın fasafiso olduğu kanaatine varmıştım

en basitinden uyku öncesi iyi şeyler düşünün. 3-4 yıldır başıma gelmiyor bu sayede. hiç olmadı diyenler doğrudur, rahat stretsiz insanlardır.

lan banada olmamıştı hatta milletle dalga geçıyodum manyak mı diye, ama 2 ay önce falan başıma geldi. sankim gercekmiş gibi, bi adam beni öldürmeye doğru gelıyo sanki hırsız gibi,
gözlerim açık tepki veremıyorum, kalkamıyorum sonra çat diye yataktan. artık ne kadar etki ettiyse evin bütün odalarını dolaştım..

özet: inanın var valla var.

bana oldu.. bağırmak istiyorsun hatta bağırıyorsun ama sesin çıkmıyor.. acayip tekinsiz bir şey.

hiç olmadı +1

Bana da hiç olmadı. Oldukça stresli ve sıkıntılı zamanlarım oldu özellikle son 6-7 yılım. Uykum oldukça hafiftir, belkide bundan.

32 yaşındayım. uykum hayvansal derecede ağırdır. binbir türlü stres sıkıntıyla boğuştuğum dönem çok olmuştur ancak bir kere bile yaşamadım bu durumu. merak etmiyor da değilim hani. :/

valla bende de olmadı, olmasın da zaten.

fake wake hadisesini sayısız kere yaşadım. 3 senedir falan olmuyor. ilk defalarda korkutur ama sonra alışıyor insan. en iyi çözüm panik olup hareket etmeye çalışmak yerine kendini telkin ederek tekrar uyumaya çalışmak (çok zor olsa da). düzenli uyuyan insanlarda genelde daha az oluyor sanırım bir de. en azından ben iş hayatına girip düzenli yaşamaya başladıktan sonra hiç yaşamadım diyebilirim.

bana oldu. avaz avaz bagirdim, ses cikaramadigimi farkettim. yerimden de kimildayamiyorum zaten. dua okuyarak uykuya daldim.
nasil o kadar umursamaz davrandim bilmiyorum valla, rahat bi adam da degilim.
bi muddet sonra gercekten uyaninca; aha lan bana da geldi dedim. annemi uyandirip soyledim falan, sonra yattim tekrar.

sanırım cogu kisi geri uyuyor. ben de uzun sure ani uyanmalarda kımıldanmadıgını farketmemistim cunku denemiyordum.

bana oldu. üstelik felç gibi de olmadı valla yataktan fırlayıp koştum.
çok uyurgezerim maalesef.
evet beyinle ilgili bişi.

düşündüm de
bendeki de tam ters olay işte. uykudan uyanamıyorum ama felç ortadan kalktığı için hareket ediyorum ayılana kadar. uyurgezerim dediysem kalkıp zombi gibi gezinmiyorum. birkaç sefer uyanıp bir iki şey yapmışlığım var sadece. kaçmak, soru sormak, bişi söylemek, başka yerde olduğunu sanmak/görmek, yanındakini başkası/yabancı sanmak vs gibi.

odanın oksijeni bol olsun, yatağın rahat olsun başına gelmez. bana da hiç olmadı. kabus görmek bir savunma mekanizmasıdır. kan dolaşımını aksatacak şekilde uyuyorsan beyin bir şekilde uyandırmak için kabus gördürür. cenabetlikle falan da alakası yoktur.

yatmadan önce fırından yeni çıkmış patatesli börek tepsisinin yarısını yiyin bakalım geliyor mu gelmiyor mu?

link verseniz, özelliklerine bakıp yorumda bulunabilirim belki =)

cdburner xp kullanıyorum ben bi yamuğunu görmedim

lite surumunde, burning ripping fln için registery istiyor..

infrarecorder
infrarecorder.org

cdburner xp çok güzel. ben de zamanında duyurudan sormuştum, tavsiye etmişlerdi.

cd burner benim işimi görmedi ya..

yok bu infrarecorder da olmadı..

cdburner xp +1 ama, o olmadıysa bi de ashampoo burning studio vardı.

www.techsupportalert.com

Bu sitede en iyi ücretsiz programların review'larını ve download linklerini bulabilirsin.
Multimedia başlığı altında, Best Free CD / DVD Burning Software kısmında puan sıralamasını ImgBurn, Burnaware Free, CDBurnerXP, Infrarecorder şeklinde vermiş. ImgBurn çizik CD lerden dosya kurtarmada çok iyiymiş diye duydum. Fekat ben şahsen CDBurnerXP kullanıyorum, arayüzü pek anlaşılır.

Denetim Masası\Donanım ve Ses\Güç Seçenekleri\Plan Ayarlarını Düzenle\Gelişmiş güç ayarlarını değiştir\Güç düğmeleri ve kapak\Uyku düğmesi eylemi

eğer klavyeden bağımsız, özel bir tuş ise acer launch manager programı bile etkisiz hale getirebilirsin.

notebook değil di mi? ben klavyemin power tuşunu söküp rahata ermiştim =)

notebook değil evet.
ofiste kullandığım bilgisayar, sökmek batar şimdi. ayrıca launch manager indirdim kurdum ama eski versiyon çıktı uyku tuşu olmayan versiyon. ayrıca cpu'yu çok yoruyormuş. neyse araştırıp bulursam çözüm canseven'inki.

bazı videolarda "this video may not be available in certain regions" diyor, onları izleyemedim ben genellikle. farklı videolarla da denediniz mi?