www.aile.gov.tr

Devlet huzurevleri kendi ihtiyacını kendi görebilen, aklı başında yaşlıları kabul ediyor. Bakıma ihtiyacı olan, alzheimer/demans hastası gibi yaşlıları kabul etmiyor.

Form doldurup yukarıdaki konuları taahhüt edip sıraya giriyorsunuz. Tercih ettiğiniz kuruma göre sıraya alınıyorsunuz.

Kibritsuyu+1
Bulunduğunuz bölgeye göre değişmekle beraber bekleme süreleri de aşırı uzundu bir ara.

Evet. Sözleşmede aksi yoksa sizin.

Sözleşmenize bağlı, ama bağlayıcı bir madde yoksa inşaata başlamadan, yani yer tesliminden önce, bahsettiğiniz şeyleri söküp götürebilirsiniz. Daha sonra ise size sahaya sokmama hakkı var, çünkü her kat maliği "biraz bekleyin, ben de kalorifer borumu götüreyim bari" derse o inşaat bitmez. Ha bana sorarsanız sadece kombi, petek varsa ankastre falan sökülür, sökülen kapıdan, borudan yeni götüreceğiniz yerde hayır gelmez. Ayrıca kasaları düzgün sökemeyeceğiniz için o kapıları tekrar kasa yaptıracaksınız falan uzun ve pahalı hikayeye dönüşür.

eski döküm peteklerin, galvaniz boruların hurdası iyi para eder. söküp yeni yerde kullanmayacaksanız bile hurdacıya verilebilir. zaten almazsanız müteahhit de söküp hurdacıya satar. inşaattan çıkan demirler bile toplanıp geri dönüşüme gidiyor. yani sözleşmenizde müteahhite aittir yazmıyorsa söküp götürebilirsiniz.

kombi her türlü sizindir. televizyon gibi, çamaşır makinesi gibi alıp götürebileceğiniz bir eşyadır.

ilk cafcaflı zamanlarda bir kaç sene kadıköyde kentsel dönüşüm yaptım.

malik taşındıktan sonra içeriden çöp çıkarttırmazdım.

bir kat maliki asansör kabinini güzelce(!) söküp götürmek istediğini, buna hakkı olduğunu falan söylemişti. kapı dışarı kovdum, bir daha gelemedi.

kombiyi taşınırken alırsınız. petek-radyatör-boru-kapı-pencere-doğrama vs.. alamazsınız. yeni daire yapıldığında size kapısız, doğalgaz tesisatsız verilmeyecek.

kanunen alamazsın müteahhitle anlaşman yoksa. Hiç bir müteahhit de o anlaşmayı yapmaz. En azından benim tanıdığım müteahhitler böyle ufak hesapları yapanların binasını da yapmaz .yıkım ekibini de siz bulun yıktırın o zaman diyebilir ki haklı olarak yıkım ekibi o mallara istinaden bina yıkım ve hafriyatını yapıyor.

yanıt veren tüm arkadaşlara teşekkürler. aşağı yukarı tahmin ettiğim gibi. kesin bilgi için sözleşmeye bakmak lazım. ama genel olarak yer tesliminden önce kendi dairemizdeki bu bahsettiğim demirbaşları söküp alabiliyoruz. yalnız bir arkadaş ezbere konuşmuş, yasal olarak hakkımız yoqmuş, zaten müteahhitler de böyle küçük düşünen insanların evini yabmazmış :))) iyi kafa valla.. başkentin göbeğinde 12 dairelik apartmanda 4 daire 1 dükkan sahibi olacak ama adamın morali bozulmasın diye geçen sene taktırdığımız kombiyi de ona hibe etmem gerekiyor!!!! :))

arkadaşlar müteahhit her türlü paranın gözüne vuruyor zaten, hayrına eski binayı yıkıp yenisini yapmıyor.. kombiyi arkadaşım 2. bir toki evi var, ona takacak; diğer işe yarar şeyleri ben değerlendirebilirim. benim ev de eski, temiz parçaları yenileme için kullanabilirim.. boru petek vesaire onları da hurdacıya satıp sakarya'da içeriz arkadaşla artık :)

Kalp krizi olsa bilirlerdi. Ani tansiyon yükselmesi olmuş. Olabilir. Tansiyonu düşürmek için idrar söktürücü vermişler. İdrara sık çıkması ondan.

Kardiyoloğa götürün tabi, içiniz rahat etsin de, yüksek tansiyonu kalp nedenli değilse, yani daha önceden konmuş bir kalp rahatsızlığı teşhisi yok ise, tansiyonu için bir dahiliye uzmanına görünmeniz iyi olur.

Maddi durumunuz iyiyse özelde bir kardiyoloğa götürebilir ve sanal anjiyo talep ederseniz kafanızda hiç soru işareti kalmaz.

Ama anlattıklarınızdan anladığım durumun kalp kriziyle alakası yok. (Hekim değilim)

Amcaya geçmiş olsun.

babam defalarca kardiyolojiye gitti geldi. ne yaptilarsa hicbir sey cikmadi. holter, ekg vs.

bir gun bir kaydiyolog "efor testi" yaptirmasini istedi. efor testi dedigimiz sey, kisiyi bir kosu bandina cikararak ve gogusune de kablolar baglayarak kosarken kalp ritimlerinin kayda alinmasi.

bu basit islem sonucu 3 kalp damari tikali gorundu(efor testi sonrasi anjiyo yaptilar sanirim). salak midir nedirler? bu kadar kolaysa neden yillarca yaptirtmadilar bilmiyorum. daha onceleri kalp carpintisi vardi. sonra kalp krizi de gecirdigi oldu. stent lerle kurtadik simdilik.

kalp muhabbeti yapanlara git bir efor testine gir tavsiyesi vermeye basladim istemsizce.

edit: tobe hasa anjiyo kolay demek istemedim.

Annem yıllarca kardiyolojiye gitti. EKG kan testi vs bence hikaye. Kaç defa yaptırdı biseyin yok dediler. Sadece bir doktor ayrıca sanal anjiyo yapalım dedi 4 damarı tıkalı çıktı. Sanal anjiyoyu mutlaka yaptirin

Sahdamarlarinin da bir filmini alın. Esneme krizi bazen beyne az oksijen gitme belirtisi olabiliyor. İhmal etmeyin

"ekg veya kan testi hikaye" derken biraz yavaş gelelim.

ekg veya kan testiyle damarların tıkalı olduğu anlaşılmaz. fakat o anda kalp krizi geçiriyor olduğu veya kısa süre önce geçirmiş olduğu anlaşılır. kriz geçirmiş bir kalp ekg'de de iz bırakır, acilde yapılan rutin bir kan testi olan troponin düzeyini de oldukça yükseltir. kalp krizi geçirilmiş olduğuna işaret eden farklı kan testleri de vardır. doktor değilim, detayını bilmiyorum. ama özellikle yakın zamanda geçirilmiş veya hala geçirilmekte olan kalp krizini acilde kan testi ve ekg ile kaçırmaları çok zordur.

damarı tıkalı mı, kalp krizi riski var mı, onlar bu teslerle anlaşılmaz, efor testi yapılır, orada da anlaşılmaz, şu damarın tıkalı denilemez. ancak riskli görülebilir, o zaman doktor anjiyo ister, damarın içine girip bakar. anjiyo da "kolaysa neden yapmadılar" denecek kadar kolay bir işlem değildir. kasık atardamarından kateterle girilir, aort damarından geçip kalbe kadar girilip damara içeriden kontrast madde sıkılır, bu arada da dışarıdan görüntülemeyle bakılır madde hangi damardan geçiyor, hangi damardan geçemiyor diye. ameliyat gibi bir işlem, binde bilmemkaç ölüm riski var, girmeden sorumluluğu kabul ediyorum diye kağıt imzalatıyorlar. bittikten sonra da atardamar pıhtılaşabilsin diye kasığında kum torbalarıyla epey bir süre baskı yapıyorsun. öyle akciğer röntgeni, ekg çektirir gibi zırt pırt yapılacak tıraş bir iş değil yani. kardiyolog gerçekten gerekli görürse ister.

yani ekg ve kan testlerine normal demişlerse kalp krizi geçirmemiştir. kardiyoloji muayenenizi ihmal etmeyin.

sayın #nobody ye goturun muayene icin. efor testini tavsiye ediyormus herkese. yetkili bi abiye benziyor.

kibritsuyu anjiyonun bilekten yapılanıda var o zaman kum torbası gerekmiyormuş sanal anjiyo dedikleride o başka yani o ilaçlı tomografinin kalp için yapılanı

yazıcı ekle kısmından "microsoft print to pdf" diye denedin mi? ya da bu kelimeler ile google araması yaptın mı?

print to pdf driveri gitmiştir, tekrar yüklemek için
answers.microsoft.com

@john: denedim evet, yok öyle bir şey. microsoft xps document writer diye bir şey var, o da pdf değil, xps uzantılı bir formatta kaydediyor.

i.imgur.com

İş bilgisayarımda CutePDF kullanıyorum. Dosyalama yapıyorum bazen pdf olarak kaydet yapınca formatı uygun değil diye hata veriyordu ama bu dediğim yazılım ile hiç öyle bir problem yaşamadım o nedenle tavsiye ederim.

yağsız kontakt spreyi sıkabilirsiniz.

bir de alkol kullanacaksanız etil değil, izopropil alkol kullanın.

ön kamera bana gereksiz gibi geliyor, kalitelisinden park sensörü ön için yeterli bence. ama çift yönlü kamera denemedim hiç.

tek yönlü kullanıyorum, keşke çift yönlü olsaydı demedim hiç.

ilk cevabı veren arkadaş "park sensörü yeterli, ön kameraya gerek yok" demiş ama bahsedilen kamera görüntü kaydı alan kamera sanırım. yani park ederken yardımcı olmaya yönelik, ne kadar yanaştığını gösteren kamera değil.

kalite şu yüzden azalıyor, aynı medyaya iki ayrı görüntü kaydedildiği için çözünürlüklerini düşürüyorlar sığsın diye. medya probleminiz yoksa, 1 terabyte'lık diske kaydedecekseniz ikisini de 4k kaydedersiniz ne olacak.

ama bence de arka kameraya gerek yok. arkanızda ne olduğu, veya önünüzde olan olayın nasıl başladığı çok mühim değil. önünüzü kaydetsin yeter.

ben kuzukulağını pazar tezgahı dışında da görmedim ki lahmacunun yaynında verildiğini hiç sanmıyorum. ama düşününce ekşili ekşili de fena olmaz.

bence üstat burada ballandırmak için biraz coşmuş. zira hamburger için de "biraz soğan biraz ketçap, salata malata hardal ketçap" diyor. yani şu son dönem butik hamburgercilerin karamelize soğan koyması dışında hamburgerin içinde ne soğan gördüm, ne salata gördüm, ne de hardal. en fazla bir yaprak kıvırcık konurdu.

zaten barış manço hamburgeri de çok ballandıramıyor. gençliğin sevgilisi, batıya açılan pencere falan diyor ancak. oysa lahmacun öyle mi, insanın canı çekiyor.

bu savaşın kazananı lahmacun'dur.

ben çocukken rokalı yediğim zamanları hatırlıyorum, evde kuzu kulağı olduğu zamanlar hep koyarız.
ayrıca o kırmızı lahana hiç yakışmıyor bence

Şunlarda vardı, kuzukulağı, roka, limon.

Yanında verilmezdi, içine koyar dürer kağıda sarar verirdi. Limonu sıkışı da şekilli olurdu :)

www.uludagsozluk.com

rokayı çok gördüm ama kuzu kulağını gördüm mü emin değilim. salata içinde olabilir bu arada. salatanın üstünde hala yapraklı roka geliyor, ayrı da.

İzmir'de pide lahmacun yanında roka hep gelir. İstisnasız değil ama on mekandan dokuzu verir.

Belki gelen mesajları okuyup okumadığını anlayabilirsiniz. Diğerlerini öğrenebileceğinizi sanmıyorum.

girilen bağlı uygulama log'luyorsa oradan görebilirsiniz. mesela e-nabız'da sağ üstteki zil işaretine tıkladığınızda ne zaman girilmiş tek tek tarihiyle saatiyle görüyorsunuz.

Çakmak gazı diye görsellerde arama yapın ve o ürünlerden bir tane alıp evde bulundurun. Ayakkabıyı evde boyamak gibi dışarıdan doldurmaya göre daha ekonomik olur.

Çakmağı doldurma işlemi için ise , "çakmak gazı nasıl doldurulur" videolarına bakın veya sigara içen asla çakmaksız gezmeyen bir abiden de doldurma şeklini öğrenin.

çakmaz gazı her yerde satılıyo. şunun gibi bir şey alın. yok yokçularda filan 30-40 liradır en fazla. sigara da içmiyorsanız 5 sene kullanırsınız. ben sigara içtiğim halde 3 senede bitmişti.

kızılay'da güvenpark'ın oradaki büfenin yanındaki seyyar abi her gün açmaya devam ediyor.

arkadaşlar 3-5 yılda bir anca biten tek bir çakmak için eve çakmak gazı falan almam ben. parasından değil, saçma bir iş benim için. evde kalabalığı bir tarafa, kesin ikinci lazım oluşunda içindeki basınç da bitmiş olur, çöpe atarız, ya da nereye koyduğumuzu bulamayız. 4-5 ayda bir çakmak bitirsek hadi neyse.

güvenpark'a bakacağım. başka çakmakçı tavsiyeniz varsa alırım.

Rastgele bi tekel bayiine gir, çakmak dolduruyo musunuz diye sor. %90 ihtimalle dolduruyodur. Benim düzenli muhabbetimin olduğu tekel öyle laf arasında çakmağım bitti diyince para almadan doldurmuştu mesela. Çakmakçı diye bi şey kalmadı zaten bence her bakkalda, tekelde ya da ne bileyim tütüncüde hallediliyor bu. En fazla kaç lira alır yani gaz doldurmak için, eve almak bence de saçma

Çekimi uygunsa, yani beyaz arka plan, cepheden, ifadesiz vs tamamsa fotoşopla boyutları ayarlanır. Arka fon rengi de ayarlanabilir.

Ama hafif yan dönüp poz verilen fotoğrafa fotoşop ne yapsın.

benim en son pasaport yenilemesinde evde ayfonla cektim, arkadasa yolladim, olculeri fotosopla ayarlayip yazicidan cikartti (fotograf kagidi vardi). o kadar yani :D

sadece borçlu olduğunuz ayda indirimsiz ödersiniz. borcu ödedikten sonra gelecek ay yine indirimli olacaktır.

duvarın malzemesi nedir? yeri geliyor o duvarlara içine kilolarca tabak çanak doldurulan mutfak dolapları asılıyor. eşşek ölüsü gibi kombi asılıyor.

tuğla + kara sıva yapılmış duvara uygun dübelle asarsanız hiçbir şey olmaz. ama duvar alçıpansa servisin dediği gibi taşımayabilir. arkası diğer daire ise alçıpan değildir.

@kibritsuyu hayır alçıpan değil ancak vurunca duvardan boş gibi ses geliyor biraz

Kutu profil konstrüksiyonlu alçıpan kaplama yaptırabilirsiniz. Arka taraf daire ise içine de taş yünü dolgu yaparlar ses izolasyonu da olur. iyi bir usta veya ekip bulabilirseniz şık bir şeyler de yaparlar, niş falan da olur, ışık bandı bilmem ne...

diğer türlü görmeden bir şey söylemek zor, mutlaka taşır da yani kendileri asacakları için risk almak istememişlerdir, sonra düşerse direkt servise gideceksiniz bunlar yanlış yaptılar diye. siz bilirsiniz.

servisler uğraşmak istemiyor açıkçası, bizimde aynısı başımıza geldi servis bu duvara takılmaz dedi ayrıca usta çağırdık elim kadar uzun vidalarla taktı televizyonu.
ps. bizdeki düz tuğla duvardı, tv de 42 inç falandı

Ytong kullanılmış olabilir eğer öyle ise ytong dübeli ile takabilirsin. Buna uygun özel kuvvetli dübeller var vidalı falanda olabiliyorlar çelikten. Aynı şekilde tuğla isede daha kuvvetli çelik dübeller oluyor onları takarak öok rahat bir şekilde takabilirsin. Servis uğraşmak istememiştir.

hocam o ayrı mesele. onunla ilgili de birçok uyarıda bulundu, sadece zerdeçal iç gerisini koyver demedi. ama konumumuz o değil, sorduğum da o değil.

bakınız hep aynı şey oluyor burada. "karaciğer yağlanması için zerdeçal kullansam işe yarar mı, ne kadarı işe yarar" diye sormuyorum. bir soruyu dikkatli okusanız ne sorduğum yazıyor orada.

zerdeçalın ne kadarı yeterli, ne kadarı fazla gelir, ne kadarı az gelir diyorum. bir faydası olacaksa bir miktarın altında almamam, dokunmaması için de bir miktarın üstüne çıkmamam gerekiyordur herhalde. insan vücudu için o miktar nedir?

ya da daha iyi anlaşılması için şöyle sorayım. günde bir tane içilen zerdeçallı hapın içindeki zerdeçal, bildiğin yaş zerdeçal bitkisinin hacmen veya ağırlık olarak ne kadarı oluyor? alıp yutucam, az veya fazla gelmesin.

zerdeçal biraz tehlikeli, kendisinden son deneyimimden sonra uzak duruyorum.

grip olduğumda 1cm kalınlığında 4cm çapında(enfazla) taze zerdeçal kesip 1 litrelik termosa koyup 3 gün 1 litre olacak şekilde tükettim ve sonrasında haftalarca toparlayamadım bağırsakları, yavaş yavaş arttırarak deneyerek tüket ben kendisinide yemeden sadece demleme çay yaparak o hale gelmiştim.

üstat doktor hangisini verdi size zerdeçallı? ben de zerdeçal kullanmak istiyorum da.

engilen diye bir hap verdi. devedikeni, enginar ve zerdeçal içeren.

bende zaten devedikeni ve enginar içeren milk thistle var. zerdeçalı da kendim doğal ve taze olarak ekleyeyim diye düşündüm.

Yatırım tavsiyesi değildir, Google'a sordum da geldim.

1. Hindistan'da çok kullanılıyor zerdeçal, ortalama bir Hint diyetinde günde 2-2,5 gr zerdeçal tüketiyorlarmış.
2. Antienflamatuvar kullanım için günde 500-1000 mg curcumin gerekiyormuş, 1 tatlı kaşığı taze zerdeçal rendesinde 200 mg civarı curcumin varmış. 5 tatlı kaşığına kadar gideri var demek ki.
3. Sırf zerdeçalla ilgili bir sitede taze ya da toz zerdeçal için günde 1-3 gram ok demişler.

Bence ölçüsüne çok takılmadan (ama az az başlayarak) ıhlamura koy iç, yemeklere kat, senin hap bitene kadar öyle devam et. Bir de sürekli tazesini aramaya gerek yok, zencefil gibi hem kök hem toz olarak bulmak kolay, onu kullansan da olur.

Helikopter ile İstanbul turu yaptıran firmalar var belirttiğiniz durum buna uyuyor. O tarz birşey olabilir.

istanbul'u bilmem. ama tepenizde sürekli aynı çemberi çizerek dönen bir helikopter varsa, o çemberin merkezinin denk geldiği noktada tayyip erdoğan vardır.

yani ankara'da böyle bu. saray dışında herhangi bir noktada ise, o nokta merkezli çemberde helikopter döner.

canınızdan kıymetli değildir sanırım. çöpe atın.

Bardakla süzgece dökerek tek tek uğraşmak dışında bir fikir belirmedi iki kişi iki süzgeç olursa gözden kaçmaz

Atardım ben de risk almazdım.

Yani basmati pirinç artık her yerde iyi kötü bulunuyor. 5 kilo pirinç için ne o kadar uğraşırım hadi ziyan olmasın kafasıyla uğraşayım desem de ne o riski alırım.güzelce poşetleyip atardım ben olsam

cam tuzla buz olduysa kullanacağın kadarını iyice yıkayarak cam tozundan arındırabilirsin. ama büyük parça camlar varsa mercimek tanesi kadar bile olsa atardım çöpe.

Teorik yöntem: ikisini de suya attıktan sonra suyun yoğunluğunu (1 g/cm3) bir şekilde camın (~ 1.65 g/cm3) ve pirincin yoğunluğunun (~ 0.5 - 1.2 g/cm3) arasına getirip, camı çöktürürken pirinci yüzdürmek. Dolayısıyla tüm pirinci toplayıp, suya atıp, tuz ekleyerek suyun yoğunluğunu kademeli olarak artırarak tüm pirinç yüzdükten sonra pirinci toplayabilirsiniz.

Ama bence atın gitsin.

Bence direkt çöpe atın, riski göze almayın.

Bu ekonomide 5 kg pirinç değerli ama sağlık daha değerli
Atın lütfen

%99.99'unu ayıklasan, sadece 1 tanesi gözünden kaçsa ve onu da yesen ne olur? ya da dişini kırsa diş için harcayacağın parayı ve çektiğin acıyı düşün. zarar olur boş ver. at hepsini.

Üşenmezseniz boş bir araziye serpin kuşlar yesin. Tek tek yedikleri için ayıklar onlar, camı yutmazlar.

cihazlar arası kesintisiz geçiş özelliğine çift cihaz desteği deniyor, 500-600 liraya bu özelliği bulmak zor ama 700 liraya qcy ht05 modelinde var

genel olarak şarj süresi, anc özelliği, ses kalitesi, günlük olarak kullanmak için yeterli bi kulaklık

edit: hocam yanlış hatırlamışım çoklu cihaz desteği qcy ht05 de değil qcy t18 modelinde varmış

incelemesi burada işaretlediğim yerde gösteriyor
youtu.be

Redmi Buds 4 Lite +1

Qcy denen zıkkımı almayın. Aldığımdan beri teki çalışmıyor ve muhatap olabileceğim bir yetkilisi bile yok Türkiye'de. Ucuz mucuz ama resmen g.tüme girdi kaldı.

hocam "kakao içeren şekerleme mamulleri" sınıflamasına bakın, arama yaptığımda 18.06 ve 19.01 altında % şu kadar kakao içeren ürünler var. %0.5 kakao eklemek, ürünü 17.04'ten çıkarıp bunların birine sokuyor mu onu kontrol edin.

gıda mevzusundan anlamadığım için bu kadar yardımcı olabiliyorum.

Yapılamaz.fasıl 17 der ki hangi oranda olursa olsun kakao veya çikolata içeriyorsa 18.06 üzerinden devam etmen gerekir.

peki uzmanını bulmuşken ben de kaynak yapıp bir soru sorayım.

çift kabinli açık kasa toyota hilux 87.03 mü, 87.04 mü? 87.03 binek oto ve insan taşımaya mahsus araçlar diyor, 87.04 eşya taşımaya mahsus araçlar diyor. çift kabinli toyota hilux'ın kabinine bakınca normal otomobil, insan taşımaya mahsus. ama arkasına bakınca da açık kasa kamyonet, eşya taşımaya mahsus.

detayında dingil mesajesi, kasa mesafesinin yarısı falan diyor da onu ölçecek teknik durumum yok. direkt biliyor musunuz, binek diye mi geçiyor, ticari diye mi?

bildiğin opel corsa'nın arkasında koltuk olmayıp arka camları kapalı olanları, aynı karosere sahip olmasına rağmen 87.03 değil, 87.04 oluyor mesela. o yüzden tipine bakıp "bu binektir" diyemiyorsun. bunun da adam arkasına açık kasa koymuş, bakıyorsun evet kamyonet. ama ön tarafına çift sıra koltuk koymuş, ön arka camları var. aynı mantıkla buna da "binek otomobildir" diyor muyuz?

"detayında dingil mesajesi, kasa mesafesinin yarısı falan diyor da onu ölçecek teknik durumum yok. direkt biliyor musunuz, binek diye mi beçiyor, ticari diye mi?"

teknik kitapçıkta ölçüleri mevcuttur

ölçecek durumum yok derken, ölçülere ulaşacak durumum yok demek istiyorum. teknik kitapçığı bırak, üstünde doğrudan kodun yazdığı ötv 2a beyannamesine bile ulaşamıyorum ki. faturaya da yazmıyor sağolasıcalar. o yüzden öyle şeylere ulaşmadan tecrübesi olanlara soruyorum.

8704 hatta 87042190

Ama bizde şöyle bir detay var.hilux tipinde araçlar 4*2 ise farklı sınıfta 4*4 ise farklı sınıfta vergilendiriliyor.unakıtan dönemi 2004 olması lazım böyle bir detaylandırma yapıldı.4*2 olanlar kamyonet olarak ticari sınıfta nitelendiriliyor.vergisi muayenesi ona gore duzenlendi.4*4 ler ise binek klasmanında daha yuksek vergi ve 2 yıllık muayene koşullarına tabi.detaylı incelemek lazım.çok lazımsa oto ihtisasa sordururum yılbaşından sonra.

Kesekci beyaz çikolata bu kapsamı etkilemez,kakaoyu yağ olarak kullanırsanda 17 den devam edersin.

tam olarak ne dediğini ben de anlamadım. ama olay şu.

burası belirli bir saatten sonra giriş çıkış yapmanın yasak olduğu bir kyk yurdu. hanım kızlarımız ambulans çağırıp fenalaştım diye yanlarında 1-2 refakatçiyle birlikte kendilerini hastaneye kaldırtıp, orada 1-2 müdahaleden sonra "iyileşip" taburcu oluyorlar. e hastane kendilerini geri götürmediği için de dışarı çıkmış oluyorlar. işin adı da "hastaneye kaldırıldım, tedavim yapıldı taburcu oldum geldim" oluyor. hastaneden çıkma ile yurda dönme arasındaki vakitte de dışarıda takılıyorlar.

"Damla için .... Ben çağırdım geldi yani. Kaç kere dedim 'hayatım böyle dışarı çıkabiliyorum' diye inanmadın. Ayağıma kadar da gelmiyor bekleyin şurada (kahkaha)"

- suudi'ler gelin kupayı bizim memlekette oynayın size para verelim dediler, federasyon ve takımlar kabul etti.

- maçın oynanacağı gün, yani bugün suudi'ler maça çıkarken takımların giyeceği atatürk tişörlterine ve "yurtta sulh cihanda sulh" pankartı ile sahaya çıkmalarına, seremonide istiklal marşı okunmasına izin vermediler.

- takımlar direkt olarak anında rest çekmeseler de bunu kesinlikle kabul etmediler. öğlenden maç saatine kadar görüşmeler yapıldı, ne görüşüldü belli değil. araplar mı bizimkileri ikna etmeye çalıştılar, biz mi arapları ikna etmeye çalıştık bilinmez.

- neticede anlaşmaya varılamadı. takımlar otelden stada gidip maça çıkmadılar, maç iptal oldu, daha doğrusu "bazı aksaklıklar nedeniyle" ertelendi.

@kibritsuyu teşekkürler çok net olmuş böyle olayları sırasıyla dizmeniz, anladım şimdi. "ülkede rehin tutma" gibi bir şey de görmüştüm ama onun doğruluk payı yok sanırım?

riyad'dan iki tane tarifeli thy uçağı var, birinin kalkış saati 12:10, öteki 12:15 ikisi de henüz kalkmış değil. oturdum ben de flight radar'dan onu takip ediyorum ne zaman kalkacaklar diye. birine 12:45, birine 1:10 yazıyor.

rehin tutulma değilse bile uçaklar kalkmadığı sürece bunu doğrulayamayız.

kendimce bir iki bilgi;

cok buyuk ihtimalle suudiler teklif etmedi biz onlara gittik.
- olaylar en az dunden beri sicak ama kamuoyu bugun ogrendi

Banyo ya da mutfak gibi ıslak hacme bakan duvar rutubet almış.
Ev bodrum veya zeminde ise zeminden rutubet alıyordur ki evlerden ırak. Her geçen gün daha kötü olacaktır, çözümü yoktur ve yaşanmaz orada.

Ek: Fotoğrafa bir kez daha bakıp ıslak hacim şıkkını eledim.

rutubeti dışarıdan değil, içeriden almış gibi görünüyor. zeminden veya arkasından almış olabileceği gibi, duvarın içinden geçen bir borudan da sızıyor olabilir.

Böyle bir manzarayla karşılaştıysanız orada yaşarken bunun sebep olacağı problemler için daha fazla ödeyeceğinizi unutmayın yani bu bir fırsat değil. Fırsat olarak görmek istiyorsanız bunun bir erken uyarı sistemi olduğunu bilmelisiniz.

Su kaçağı kaynaklıysa binanın tesisatında problem vardır ve sık sık su kaçağı ile uğraşacaksınız ve aynı zamanda siz fark edene kadar alt daireye de zarar verecek. Sadece sizin dairenizde değil üst katınızda su kaçağı olsa yine sizi de etkileyecek. Uzak durmakta fayda var.

öyle bir takviye yok. var diyen de yalan söylüyordur. alayı para tuzağı.

doktor değilim ama kalp yetmezliğinin çeşitleri var. o çeşide uygun medikal ilaç dışında şunu iç de kalbin güçlensin denecek bir bitkisel takviye yalan.

kaval kemiğinin üstüne parmağınızla bastırında içeri göçen bir şişlik, ödem varsa doktorunuzla itribata geçin, diüretik dozunu ayarlasın. bu süreçte diüretikler (idrar söktürücü) sizin kurtarıcınız olacak. ama kafanıza göre almayın, dozunu doktor ayarlasın.
geçmiş olsun.

Tuzsuz diyete dikkat etmek gerekiyor.

Mahalle yenilendi daireler 17 milyondan satıştaydı
Henüz açılmadı... saracoglumahallesi.emlakkonut.com.tr
Namık Kemal otel mi oldu onu tam anlamadım.

yeni binalar yapılmadı. eski saraçoğlu mahallesi'nin evlerini yıkmadan, aslına uygun şekilde restore ettiler.

fiyattan bağımsız soruyorsanız ben Philips EP5447/90 modeli kullanıyorum. Çekirdeği kendisi öğütüyor. Sütlü/sade bir sürü çeşit kahve yapıyor ve oldukça güzel. Ama belirttiğiniz bütçenin epey üzerinde.

Sade, basit bir filtre kahve istiyorsanız bahsettiğiniz fiyat aralığındaki herhangi bir kalburüstü markanın (Philips, Braun vs) filtre kahve Makinesi gayet iş görür

Ama sütlü seçeneği, latte gibi kahveler devreye girerse iş değişiyor, fiyat artıyor. O zaman espresso makinelerine bakmanız lazım.

Veya Tchibo, nespresso gibi markaların kapsül kahve modellerine de bakabilirsiniz. Daha ucuza sütlü kahve seçeneği sunabilir bu makinelerin size

www.sahibinden.com

bende bundan var. yıllardır çok memnun kullanıyorum. bu ilandaki kim bilmiyorum da havadan gelmiş, bence 6 teklif edin, tamam derse şahane makineniz olur.

bu marka italyan kökenli, çok başarılı bir marka. philips satın aldı, sonra philips otomatik kahve makinesi işine girdi.

Sürekli sütlü kahve içmiyorsanız Philips EP2220/10 bütçenize uygun ve size yeter. Bu makinede süt haznesi yok, sütlü kahveleri otomatik yapmıyor ama buhar çıkışıyla süt köpürtüp latte vs yapabiliyorsunuz. Biz iki yıldan fazladır kullanıyoruz, çok seviyoruz.

siemens eq500 kullanıyoruz 2 seneden fazla oldu. çekirdek öğütüyor ve baya çeşit yapıyor taze taze güzel hoş; ama 1)açma kapaması bile törenle, 2) periyodik olarak kireç temizleme zorunlu tutuyor ve uzun (30 dk) 3) damlama kabını boşaltmayı sık istiyor (4-5 kahvede bir) 4) demleme ünitesi üzerinde çok kahve tozu kalıyor ve temizlemek gerekiyor 5) demleme ünitesi çıktı mı girmeyebiliyor (2 defa servis garanti kapsamında değiştirdi). şimdi olsa bu kadar parayı bu makineye vermem, kapsül makine alırım. bir tatilde otelde kullandık, fıtı fıtı yapıyor kahveyi. kat hizmetleri ekibi temizlediyse bilmiyorum ama 5 gün biz dokunmadık cihaza ve rahat 30-40 kahve yaptık.

Espresso makineleriyle americano şeklinde de yapabilirsiniz, tam filtre kahve değil ama bence araştırmanıza dahil edebilirsiniz eğer cazip bir makine görürseniz.

Veya makine almak istemezseniz alternatif yöntemler var, chemex, v60, aeropress gibi, filtre kahve tarzı ama tabi sütlü içececek kısmını ayrıca halletmeniz lazım. Bir alternatif de moka pot, espresso ve filtre kahve arası kendine has bir şekilde yapıyor kahveyi.

"arada sütlü de yapsın" dediniz diye size sürekli süt haznesi de olan otomatik espresso makineleri öneriliyor. ben şimdi size hayatın sırrını vereceğim.

gidip bütçenize uygun; klasik bir filtre kahve makinesi alıyorsunuz. potu alttan ısıtıp kahveyi sıcak tutan modellerden (çoğu, hatta hepsi böyle zaten, sizin bozulan da böyleydi kesin). sütlü kahve içmek istiyorsanız istediğiniz miktarda sütü kahve demlemeye başlamadan önce potun içine koyuyorsunuz (su konulan yere değil sakın ha, kahvenin akacağı demliğe koyacaksınız). kahveyi bu sütün üstüne demliyorsunuz. cihaz alttan ısıtmalı olduğu için koyduğunuz sütü de ısıtıyor, istediğiniz gibi sütlü kahve içebiliyorsunuz. tek handikapı, kahve demlenirken veya demlenmesi biter bitmez bir fincan kahve alayım diyemiyorsunuz, çünkü koyduğunuz soğuk sütten dolayı kahve epey soğuk oluyor. bir 10-15 dakika beklemeniz gerekiyor. acelem var hemen içeceğim demiyorsanız, 10-15 dakika beklerseniz, cezveyle süt ısıtmaya falan gerek kalmadan sıcacık sütlü kahve içebilirsiniz.

Değil. 2024 üretimi lastik alabileceginizin de garantisi yok zaten her zaman.

Lastiğin normal ömrü 10 yil (kullanimi hesaba katmadan). 3-4 ayin 0 önemi var yani.

lastik ömrü 5 yıldır.
yaz lastiği alcaksan eğer ben beklerdim.

@jelly lastik ömrü 5 yıl değildir.
www.google.com
5 yıldan sonra lastiğin kontrol edilmesi lazım her sene. Ama lastik ömrü 10 yıldır.

Bu da başka ureticiler;
www.bridgestone.com.au:~:text=Tyre%20lifespan&text=Tyres%20should%20be%20removed%20once,the%20condition%20of%20your%20tyres.

www.gov.uk

www.continental-tires.com

Dediğim gibi kullanıma bağlı 3 yıl da olabilir.

Yeni seneye takılmayın. İhtiyac söz konusu ise (araştırarak) hemen alın.
Bu ekonomide maalesef fiyatlar her an yükselebilir.
En basit bir ürün alış verişi içeren sayfaların bir kenarında " buürün için 2 gün 5 saat 34 dk. 54 sn." türünden geri sayım sayacı gösterilmesi, dijital marketing geleneği haline geldi zaten.

10 yıl falan değildir. 10 yıl olması için yılda 2000 km yapmanız hiçbir bozuk yolda araba sürmemeniz lazım.
10 yılda o lastik kabaktan hallice olur. 7. yılda falan patlar zaten. canınızdan olursunuz. 10 yıl en iyi ihtimal. sürtünmesiz ortam gibi.

@jelly bean; abi bak oraya verileri koyuyorum; 5 yıldan sonra kontrol edilmeli diye. 2 sene covid geçirdik. Senin mantığına göre 2019'da takılan lastikler 2024 çöpe atılmalı. Ama atilmamali.

Lastiğin ömrü 5 sene değildir. Yasal ömrü 10 senedir. Continental, Michelin, Bridgestone ve devlet sitelerinde yazan budur. 5 sene gecince kontrol edilmesi gerekir. Her lastiğin ömrü aynı değildir. Çin lastiği belki 4 senede de gider. Lastiğin ömrü kullanım tarzi, yeri ve km ile değişir.

Bir yaz lastiği senede 5 bin km yapan biri için 5 sene değildir misal. Ve 5 bin km yapan bir sürü insan da var misal emekliler. Ben bir önceki yaşadığım yerde yılda 8 bin km zor yapıyordum is ev 10 km falandi, iki gün home office.

Varsa elinde lastik ömrü asla 10 sene olamayan koy yani. Ben buraya bildiğin lastik üreticilerinin yazdiklarini koyuyorum. 10 yil tabiki en iyi ihtimal ama elinde başka veri de yok. Bugün bu bir lastik cok az kullanılirsa ve herhangi bir deformasyon yoksa 10 yil yasal gidebilir demek.

Lastik ömrü 5 yıl ya da 50 bin kmdir. 5 sene de 50 bin km yapmış bir araç lastiği yıpranır. Hele türkiye gibi yolları delik deşikse erken gider.benim hankook performans lastiklerim 3 senede bitti. Sanayi lügatında beş senedir. Lastik için 2024ü beklemenin anlamı yok. Goodyear continental pirelli michelene paranız yetiyorsa alın yok daha uygun olsun dersen hankook bridgestone kumho alabilirsin.

içine 35 psi hava basılmış, üstüne 2 ton yük yüklenmiş, karda kışta soğukta yağmurda çamurda asfalta basan lastiğin ömrü ile, dükkanın deposunda rafta duran lastiğin ömrünü birbirine karıştırmayın.

tükanda depodaki rafta duran sıfır lastiğin raf ömrü 10 yıldır. alıp taktıysan 5 yıl veya 50.000 kilometredir diyebiliriz.

hani uzun ömürlü sütü alıp kutuyu açmayınca 3 ay duruyo da, açınca uzun ömürlülüğü kalmayıp 2 günde bozuluyo ya, o hesap işte.

uretim 22-23 olabilir.
markaya odaklan, markaya gore lastigin performansi ciddi farkeder.
bir de ne lastigi alacaksin o da onemli, lastik cinsine gore marka tavsiyesi degisir.

lastik üzerlerindeki üretim yılında sadece yıl yazmıyor, üretim haftası da yazıyor. oradan doğru da yakın zamanda üretilmiş lastikleri bulabilirsiniz.

@vincenzo'nun yazdığını yazacaktım +1

sadece yıl değil hafta da yazar DOT rakamlarında, 2023 yılının ikinci yarısı hatta son çeyreğinde üretilmiş bir lastik alabilirsiniz rahat rahat.

yani atıyorum DOT'u 3623 olan bir lastik ile DOT'u 0824 olan lastik arasında sadece 5 ay fark var.

Konuyu çok dağıtmadan 2015 model bir araçtaki 30000km yol yapmış fabrika çıkış bir lastik değiştirilmeli midir? Söylediklerinizden beynim aktı.

"Lastiğin ömrü 5 sene değildir. Yasal ömrü 10 senedir."

10 yıl olan raf ömrü
5 yıl olan kullanım ömrü
yani 2018 üretim lastiği bu sene alıp 5 sene daha kullanabilirsin

2013 üretimi kışlık lastikleri 2018'de atacakken logistics'in paylaştığı verilere benzer verilere denk geldim ve kullanmaya devam ettim. 2020 hariç her sene bunları taktım, yaklaşık 3 ay, günde 50km ortalamasıyla kullandım. kayma yol tutmama gibi bir sorunla kesinlikle karşılaşmadım. bu sene yeni aldım. yazlıklar ise bu süreçte 3 kez değişti çünkü hayvan gibi kullandım.

(...) Ama bu konuda Japon Otomobil Lastikleri Üreticileri Birliği’nin (JATMA) bir açıklaması var: "Binek ve hafif ticari araçlara yönelik kullanılmış veya kullanılmamış (yedek-stepne dahil) lastikler üretim tarihinden sonra 10 yaşını doldurmuşsa gözle görünür herhangi bir hasara ya da şekil bozukluğuna sahip olmasa da, diş dibi derinliği kullanım için yeterli gözükse dahi değiştirilmelidir."

kendi tecrübeme göre yanıtım: kışlık alacaksanız kışın bitmesini, yazlık alacaksanız yazın bitmesini bekleyin. senede 10bin km ve üzeri yapıyorsanız lastiğin üretim yılı kafaya takacağınız son şey olmalı.

Engelbert +1 ve mantik+1;
Gene kendimi açıklamak için yazıyorum. Yasal ömrü 10 sene olan ama yüzde 99 kullanıcının yasal ömrüne bile ulasamayacagi (normal kullanımda yaz/kış seti olmadan kullanilan lastik çin mali falansa 30-35 gider michelin vs ise 50ye kadar gidebilir, tabiki kullanım yerine göre fark var) bir ürünün 2022 ya da 2023 üretimi ya da 2024 ilk haftaso üretimi olmasının önemi yok çünkü yasal ömrü 10 sene ve kişi yüzde 99 ihtimal 3-4 sene sonra değiştirecek.
Bütün üreticilerin sitesinde üretim tarihi +5 yıl süre ile "yeni" ismi altında satilabildigi, 10 sene olursa 1 kere bile kullanilmasa da kullanilmamasi gerektiği yazar.
Kısacası bugün size lastikçi elinde olan 2022 üretimi lastiği yeni diye ucuz fiyata satabilir çünkü hala 8 yıl yasal ömrü var lastiğin.

Bu sebepten dünyadaki yüzde 99 kitlenin (dubai harici orada üretim tarihi+5 sene yasasi var) bir lastiği 2023 15. Hafta mi 2024 1. Hafta mi olayina lastik aynı marka, aynı model olduğu sürece takılmasına gerek yok çünkü zaten max 4 hadi 5 sene sonra değişecek.

@thesomberlain; lastiğin üretim tarihinden sonra 5 yıl geçtiği için kontrol edilmesi lazım (üreticilerin websitesinde yazan bu). Ama kalmis 2 sene ömrü yani, bundan sonraki kullaniminiza bakmak lazım. Ama üreticilere göre hala 2 seneniz var, lastikte hiçbir sorun yoksa. Ben kendim değiştiririm çünkü onun parasi dert olmaz. Ama harbiden 8 senede 30 bin kullanan biri çok az kullaniyor, eğer 5 senede bir değiştiriyor olsaydiniz resmen 15 binde lastik atmak zorunda kalirdiniz =dd

Alın lastiği, düzgün bir lastikcide baktırın. Kullandiginiz yollari yapacaginiz km düşünün. Para sıkıntısı yoksa değiştirin. Varsa size denilene göre karar verin.

"
Konuyu çok dağıtmadan 2015 model bir araçtaki 30000km yol yapmış fabrika çıkış bir lastik değiştirilmeli midir? Söylediklerinizden beynim aktı.
"

8 sene olmuş, bence daha fazla riske girme
virajda iyi yol tutuşu lazım olur, araç kayarsa daha fazla masraf

Hankook Kinergy 4S 2 X H750A 215/70R16 100H (4 mevsim) aldım. 2023 üretimi. 4 adet 12 bin TL.

kolayoto.com

Hayırlı olsun.
Bu kadar olay oldu bari gelince üretim tarihini de yazın hocam=d

Lastikler az önce geldi. Üretim tarihi kodu 3722. Yani 2022 yılının 37. haftası.

2023 olmasına dikkat etmiştim ama bir şekilde bir noktada hata yapmışım sanırım.

Doğru lastikleri aldığımdan da emin değilim hala. Bodrum'da yaşıyorum. Buranın sıcağına uygun mu acaba bu lastikler.

lastigin uzerinde kar tanesi amblemi varsa yaz sicaginda dagitirsin.
bodrumda 4 mevsime bence gerek yok.

diş alt başlık olamaz. çünkü dişin de alt başlıkları var. bi de tamamen farklı meseleler.
yani tıpın altında niye uzmanlık olsun diş? 6 sene gereksiz kullanmayacakları bilgiler öğrenirler o zaman. diş okuyan birinin böbrek nasıl çalışıyo bilmesine ne gerek var mesela?

daha spesifik ve daha ayrıntılı bir alan olmasından dolayı olabilir. ayrıca diğer alanlar vücudun diğer bölgeleri ile alakalı olabilirken, diş'in diğer bölgeler ile alakası yok

hemen çürüteyim o zaman.

dişin alt başlıkları var, diğer branşların da alt başlıkları yok değil. beyin cerrahisinin tümör çıkaranıyla skolyoz ameliyatı yapanı farklı. genel cerrahinin memedeki kitleye bakanı ile popodaki hemoroide bakanı ayrı. hemoroidci adam karaciğer ameliyatında anlıyor olsa bile branşlaşmış oluyor, yapmıyor. karaciğerci de gidip anlıyor olsa da memedeki kitleyi almıyor. ürolog dediğin hem erkek üremesiyle, hem kadın ve erkek idrar yollarıyla ilgileniyor. her biri kendi alanında uzmanlaşıyor. bölümün adı onkoloji, ama tıbbi onkoloj ayrı, radyasyon onkoloğu ayrı. yani branşın altında alt branşlar dersen tıpta da var.

ama kardiyolog temel tıp bilgisini alıyor. hayatında hiç pipideki siğille ilgilenmiyor olsa bile onun da dersini görüyor. o yüzden "niye böbrek nasıl çalışıyor bilmesine ne gerek var" diyemeyiz. kardiyoloğun hemoroidi bilmesine ne gerek var?

insan vücuduna müdahale yapan her hekimin temel tıp bilgisi görmesine gerek yok mu? diş hekimi böbreği niye bilsin. niye bilmesin?

İlk 2 sene zaten temel tıp eğitiminin hepsini görüyorlar abi, sonrasında kendi alanlarıyla ilgili eğitim alıyorlar.

edit: Aşağıda ilk 3 sene demiş; ben ilk 2 sene diye biliyordum:

"Diş hekimliği fakültelerinde 1964 yılı itibarıyla eğitim süresi 5 yıldır ve alınan dersler temel tıp bilimleri ve klinik bilimler olmak üzere ikiye ayrılabilir. Temel tıp bilimleri; Anatomi, Fizyoloji, Histoloji, Embriyoloji, Patoloji, Biyokimya, Biyoloji ve Genetik, Mikrobiyoloji ve Farmakoloji olarak sıralanırken klinik bilimler arasında Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi, Oral Diagnoz ve Radyoloji, Pedodonti, Endodonti, Restoratif Diş Tedavisi, Ortodonti, Periodontoloji, Protetik Diş Tedavisi sayılabilir. Eğitimin ilk 3 senesinde preklinik eğitim verilmekte olup son 2 sene klinik eğitimlere başlanır. 5 sene sonunda başarılı olan kişi diş hekimi unvanını alır."

eskiden tıp üzerine uzmanlık gibi yapılan bir bölümdü.

hala birçok ülkede 4 sene temel tıp üzerine okunuyor.

tıp bitirip üstüne diş okuyan da yok ama. çünkü çok gereksiz. tabii ki de temel böbrek işlevlerini bilmek zorundasın, hastaya ilaç veriyor, iğne yapıyorsun. cerrahi yapıyor yaranın iyileşmesini takip ediyorsun. temel fizyoloji,patoloji vb bilmeden bunları yapmak sanayi ustalığıdır, bildiğin "dişçilik"tir. temel tıp eğitimi ile beraber de "diş hekimliği"dir.

işin içine girdiğinde diş tedavileri o kadar dallanıyor ki, bunları layığı ile bilebilmek zaten 10 sene alıyor.

işine yaramayacak tıp bilgisini de insana yüklemenin ne mantığı var? ortodontide mesela temel fizik prensipleri çok kullanılır. öncesinde fizik bölümü ya da mühendislik okumaya gerek var mı? yok.

dediğiniz gibi eğitim süreci olsaydı, 6 sene tıp üzerine 4 sene diş üzerine 4 sene uzmanlık(dişte) yapılırsa, sonra bir kanal tedavisi niye 10.000 tl diye herkes ağlardı. yapacak adam da bulunmaz. hoş gereksiz eğitim de alınmış olur.

ölçüm yapmadan önce göze damla damlatıyorlar, lens varken o damlaların işlevini görmeyeceğini düşünüyorum. çünkü doktorum bana muayeneye gelmeden en az birkaç saat önce lensleri çıkarmamı söylüyor hep.

o zaman yanımda götüreyim, lensle rahat göremediğimi belirteyim, takmam gerekiyorsa orada takarım.

Lenssiz gitmenizi öneririm. Ben öyle yaptım. Yakın okumada zorluk çektiğinizi belirtirseniz, gözlük/lens reçetenizi belirlemek üzere test yaparken yakından görüşünüz için de test yaparlar, yakın gözlüğü reçeteniz de belirlenir. En azından benim tecrübem böyle oldu

@erdogo

işte benim sıkıntım orada. test yaparken yakın görüşüm için de test yapacak. ama bu testi yaparken gözümde lens yokken yapacak ve lenssizken denediğim merceklerle bana yakın gözlüğü numarası verecek. ama benim yakın gözlüğünü günlük hayatta lenslerim takılı iken kullanmam gerekiyor.

lenssizken test yapıp belirlediği numaraları lens takılıyken de kullanabiliyor muyum?

endişemde haklıymışım.

lenslerim olmadan gittim. önce uzak numaramı kontrol etti. lens numaramı belirledi. lensler takılıyken yakını görmekte zorlandığımı söyleyince günlük lens verip taktırdı, yakın numaralarımı lensler takılıyken belirledi.

"o zaman yanımda götüreyim" fikrinden vazgeçtiniz sanırım :) bununla geçmiş olsun

yanımda götüreyim fikrimden vazgeçmedim. yanımda da götürdüm. ama doktor "dur sana günlük lens vereyim onu tak da deneyelim" diyince hiç ortaya çıkarmadım kendi lensimi. sıfır günlükleri taktım :)

benim aklıma telif yememek vs. geldi. ne kadar mantıklı bilmiyorum.

Benim bildiğim yeni nesil hiçbir şeye odaklanamadığı için özellikle birinin bir şey anlattığı düz hikayeleri bir dakikalığına da olsa dinleyemiyorlar.

Bu tarz videolar da kişinin videoda kalmasını sağlıyor.

chicha +1 ayrıca uzun süre izlenirse algoritma icabı başka kullanıcılarda da görünsün diye yapılan saçma bir şey olduğunu düşünüyorum, çoğunu geçiyorum ama yine çıkıyor.

bir amacı yok. (çoğunlukla) yapay zeka tarafından dümdüz bir sesle seslendirilen hikayelere görüntü olsun, renk olsun maksat.

kinetik kumdan yapılmış kalıpları dilimleme videoları falan da var, hipnotize ediyor adamı. hikeye bomboş olsa da adam takılıp kalıyor.

@kibritsuyu yok ya normal insan konusuyor ona falan da yapiyolar, muhtemelen odak konusu chicha'nin dedigi gibi.

bunlara hook video deniyor

kisinin ilgisini cekmek icin sektorun urettigi bir sey
z kusagindan inanilmaz ise yariyor. izleme ve tiklama sureleri artiyor

Bir diger versiyonu da bir sey anlatirken alakasiz baska bir sey yapmak.

Antalya'nin gezilecek yerlerini anlatiyor ama makyaj yapiyor videoda. Ya da sacini oruyor alakasiz bir sey anlatirken.

Kimi nereden yakalayip videoda tutabilirlerse artik. Bazisi oyunu izliyor gecemiyor, bazisi makyaja takiliyor, bazisi da dinliyor. Maksat ekranda cok tutmak.

Sirke dondu ortalik :) ama yontem calisiyor

link açılmıyor.

imgur falan dururken çok mu arıyorsunuz bu siteleri kuzum?

görmedim ama büyük tekellerde olabilir. Mesela Maltepe-Dragos tarafında Tek-el diye büyük bi içki mağazası vardı.

Bu arada, Cumartesi en dalga geçilen köpek öldüren denen kırmızı şaraptı:) Meyve şarabı daha mı iyi bilmiyorum tabii.

santewineandmore gibi şarapçılarda kesin bulursunuz

edit: fotosunu tekrar yükledim.

cumartesi ucuz öğrenci şarabı markasıydı eskiden evet. ama bu sangrola dedikleri şeyi çakma sangria tadında yapmışlar. alkolü çok az, meyveli ve şekerli bir şey. alkolle aram olmadığı için bana daha çok hitap etti.

ilki çok güzelmiş.

biraz senin tarzına kalmış ama bence ikincisi daha güzel ve spor. bi de ben siyahçıyım.

bende ikincisi var, geçen yıl aynı şekilde Almanya'dan gelecek şekilde 1700 liraya almışım. Su geçirmezliği güzel, fakat çok soğuk karlı vs. ortamlarda uzun(ilki) daha iyi olur herhalde. Tipi eh, normalde ben adidas goretex seviyorum ama o çok daha pahalıydı bunu almıştım.

Bu arada columbianın sitesinde ölçek vardı, ayağını ölçüp cm'ye göre bak öyle al. Hatta ben Adidas ile kontrol ettim, aynı cm adidas'ta 44 2/3 oluyor biliyorum, Columbia'da 44'e denk geliyordu onu aldım tam uydu. Yurtdışından alırken boyutu iyi belirlemek önemli.

1 ya da alttaki modele de bir bakın benim radarımda :D

www.amazon.com.tr

İkinciden almıştım geçen sene. 1800 TL gibi bi rakamdi. Net tanimlayamadigim bir sebeple pek giyesim gelmiyor. Elim hep yazlık puma'larima gidiyor.

Pek rahat gelmedi sanırım. Bir de formu böyle ince uzun bir şey. Fotoğraflarda göründüğü kadar güzel değil bence. Çok fazla da sıcak tuttuğunu düşünmüyorum.

Kalas gibi geliyor.

3 numara yasak, 2 numara normal. Bazi araclarin orjinal cikislari cam filmli zaten.

tam olarak balpolen'in yazdığı: üç yasak, iki normal ve galiba ikinin normalleşmesi bu bazı araçların orijinal çıkışlarının filmli olmasından oldu. ön camda yok demişsiniz zaten, her türlü yasak bildiğim ön cama film.

iki numara film yaptırıp 3-4 ay önce araç muayenesine gittim, "arabanın orijinalinde olmayan cam filmi" diye hafif kusur yazıp geçiyorlar, sıkıntı olmadı.

ön cam hariç bütün yan ve arka camlarım filmli. aldığımda böyleydi. numarasını falan bilmiyorum ama epey koyu bir film.

muayeneden hafif kusurlu olarak geçti.

tam hatırlamıyorum ama önde dışarıdan sürücüyü görebileceğin kadar cam filmi varsa, polisler dert etmiyor. mesela bende önler hafif, arkalar daha koyu tonda. bence olması gereken bu. çünkü karanlıkta araç sürerken, yanlar çok koyu olunca tehlike yaratabilir. o yüzden güneşin etkisini kırsa yeterli. galiba bende önler 1-2 arası, arkalar 2-3 numara gibi bir şey. muayeneden geçiyor, polis sorun etmiyor, zaten orijinal cam gibi duruyor uzaktan.

locking charger box diye aratınca bir şeyler çıktı ama Türkçesini bulamadım.

bu kadar karmaşık bir çözüme gerek yok bence. ha uğraşırım derseniz usb çıkışlı sıva üstü priz alıp takarak şarj adaptörünü aradan çıkarabilirsiniz ya da üçlü priz gibi uzatma kablosu ve ucunda küp şeklinde çoklu prizi + usb çıkışları olan prizlerden alabilirsiniz, bunu alıp götürmek mümkün olmaz herhalde. hatta bunların prize takılan kablosuz versiyonları da var, prize başka bir cihaz da bağlı ise söküp götürmezler herhalde, şunun gibi;

tr.aliexpress.com
(amazon Türkiye'de de var, link kısa diye aliexpress'ten verdim)

ya da direkt bilgisayarınıza bağlarsınız telefonu.

-usb çıkışlı piriz ile değişim yapmak
-aktivatörlü yapıştırıcı kullanıp, şarz aletini ve prizi birbirlerine sonsuna kadar nikahlamak
-Kilitli bir kutup yapıp, içerisine uzatma kablosu ile birlikte adaptörü yerleştirip bu şekilde kullanmak

evet hazırı var.
www.hepsiburada.com

kablosunu kroşe ile duvara çakmak (veya yapıştırmak) geldi aklıma. kabloyu çıkaramayınca kafasını ayırıp götüreceklerini sanmıyorum. en ucuz ve pratik çözüm bu olur sanki.

kabloyu duvardan kroşesiyle birlikte sökecek azimdeki adam da alsın gözüne soksun artık napiyim. usb'li üçlü prizi de söker götürür bunlar, çare yok.

edit: daha iyisini buldum. bilgisayarın da takılı olduğu üçlü prizdeki yan boşluğa takıp plastik kelepçeyle bilgisayarın kablosuna cırtladım. kelepçeyi kesmeden kimse götüremez.

Şarj aletinize kurdele gibi ilk bakışta görülecek bir şeyler bağlayabilirsiniz. Sürekli alınan ve geri getirilmeyen zımbamda işe yaradı. Kişiselleştirilmiş olunca insanlar almıyor, alsa da geri getiriyor.

en kötü sabah trafiğinde bile yarım saati geçmez bence.

ilki bence

Şu haliyle ikisi de olur çünkü anlam kapalı. Yazının genelinde anlamı açık eden bir nokta olabilir. Prospektüsü önlü arkalı çekip bir yere upload edebilirsiniz ya da ilacın adını verirseniz daha önce ilacı kullanmış birileri kendisinin nasıl kullandığını yazabilir.

Ancak en temizi kapanmadan en yakın eczacıya gidin. Sonuçta doktor belli bir kullanım önerisi vermemiş, prospektüsteki bilgiyi soruyorsunuz. Bunu da eczacı bilir.

Yazı doğrudan okununca günde üç kere üç ölçekten 9 ölçek içilmesi gerektiği anlamı çıkıyor ama bu alışılmadık bir miktar. Böyle olsa daha açık olmaları gerekirdi bence.

benzer bir prospektüste şöyle demiş;

Yetişkinlerde, 5 ml’lik 3 ölçek; 6 yaşından büyük çocuklarda ise 5 ml’lik 1-2 ölçek günde 4 kere yemekten sonra kullanılır.

1-2 ölçek 4'e bölünemeyeceğine göre sizin durumda 3x3 günde 9 ölçek gibi anlaşılıyor. yine de eczacı veya doktora danışmakta fayda var.

evet arada "6 yaşından büyük çocuklarda ise 5 ml’lik 1-2 ölçek" de yazıyor, ben 6 yaşından büyük çocuk olmadığım için orasını yazma gereği duymadım. cümle bütünlüğünü bozmadan kısalttım.

yani ayırıcı noktamız matematik mi? "çocuklardaki 1-2 ölçeği üçe bölemeyeceğimize göre" diye düşünerek mi doz ayarlayacakmışız?

Eşinizle ikiye böler ayrı ayrı bankalara yatırsanız daha az dikkat çeker

sabit gelir ve yaş uyumu varsa sorgulamaya gerek duyulmaz
zaten çok büyük bir miktar değil
miras belgesini gösterirsin en kötü

bozdurmak yerine dolar olarak yatırıp, arsa sahibine de bu şekilde verirsen en az zarar edersin
hiç kimsenin dolara itiraz edeceğni sanmıyorum
üstelik kuru da yukarıya yuvarlayıp hesaplarsın

40 bin dolar para değil?
bir banka şubesine eşinizle ortak hesap açık dolar yatırın. tl'ye çevirmeyi kim önerdi bilmiyorum ama tl'ye çevirmek çok saçma bir iş olur.

Pardon' filminde oyuncu Rasim Öztekin'in "Dolar... Bozdurulmuz dolar, her gün yükseliyor. Ne gün bozdursak yazık" repliği her zaman geçerlidir.

@rhan dolar eft yapılmiyor elden de dolar versem, kim olsa almaz. Eski zamanda degiliz ki canta ile tapu dairesine gidelim.

Dolar anlaşıp, dolar verin. Niye elden dolar almasınlar?

Satıcının da işine gelir büyük ihtimal. Alış 28.7, Satış 29.3 ise 29'dan sayarsınız. Kur avantajınız da olur. Satıp parayı TL'de tutacak kişi, ancak o parayla araba, ev, arsa vs. bir şey alacak kişidir.

.

dolar olarak yatırırsanız eft-swift yapmayacaksanız o para gider. tekrar dolar olarak çekmek için bin takla attırırlar. koca koca şirketlere 5-10 bin doları bile vermiyorlar. anca bozdurup çekebilirsiniz. yani dolar olarak yatırayım, arsayı alırken banka kurundan bozdururum, o zamana kadar dolar olarak dursun derseniz banka kurundan bozdurup türk lirası olarak çekersiniz.

ister dolar, ister türk lirası olsun, bankanın ve bankacının sizin yatırdığınız parayı nereden buldun diye sorgulamaya yetkisi yok. illa sorgulayacaksa maliye sorgular, daha büyük tutarlar için masak sorgular. onda da tek seferlik tutar için, hakkınızda izleme, vergi tekniği raporu falan yoksa kimse uğraşmaz.

Kibritsuyu +1
Dolar çekerken zorlanabilirsiniz, gerisi sorun olmaz. Arsa vb düşünüyorsanız eft limiti yüksek olan banka seçin. Yoksa 1 milyon havalesi için 1 hafta maymun olursunuz

Bankanıza bir sorun. 40 bin $ verebilirler ancak genelde "şu gün gelin" diye bir kaç gün sonrasında veriyorlar. Veremeyecek durumda iseler, söylerler zaten.


.

şunu belirtmek isterim. bankaların nakit döviz ödemesi yapmamasının nedeni o anda kasalarında hazır nakit bulunmaması değil. yani "ayarlayalım şu gün gelin" demezler, diyemezler. onu ancak türk lirası için derler.

piyasada nakit döviz yok. var olanları da bankacılık sisteminden dışarıya ödememeleri konusunda "tembihliler". o yüzden doları yatırırsanız havada yakalarlar, çekmek isterseniz çekemezsiniz, vermezler. doğrudan "veremeyiz" demezler belki de yan yattı çamura battı uğraşır durursunuz.

1 milyon yüklü para değil, çok bile sayılmaz.

@kibritsuyu, seçim sonrası mı daha sıkılaştı bunlar? Ben tam tersi seçim öncesi sıkıydı sonra rahatlattılar gibi düşünüyordum ki seçim öncesi korka korka gidip şubede olan 7000 doları çat diye çekmiştim. Sonra gel de demediler varsa bakıp verelim dediler, varmış. (ha başka şubede sadece 2000 dolar mı ne çıkmıştı onlardan almayıp başka şubeye bakmıştım)

sıfır şart değil diyorsan ankara'da ostim'de bir yıldız sanayi sitesi vardır. hurda araba mezarlığı. dağ taş çıkmacı.

orada bir toyotacı bulup sorabilirsin.

Sadece Japon ve Kore araba parçaları satan oto parçacılar var, genelde oto sanayilere yakın, parçacıların yoğun olduğu bölgelerde olurlar. Onlara bakmalısınız, ekstrem parçalar onlarda olur.

İnternette de böyle bir firma bulunabilir pek tabi.

Deneyimlerimi paylaşayım:

Parça bulmak için internetin altını üstüne getirmek, parçacılara telefon etmek gerekiyor. Parçaların araçla uyumlu olması çok önemli. Bazı parçacılar doğru parçaları bulmak için şasi numarası üzerinden sorgulama yapıyorlar.

RAV4 için 3-4 nesil var. Bir nesil için uyumlu olan parça o nesil içinde tüm (veya bazı. bundan emin değilim.) modellerle uyumlu. Örneğin 2. nesil 2000-2005 arası modelleri kapsıyor. Örneğin 2002 model bir araca uyan ayna 2005 modele de uyuyor/uyabiliyor. Bu bilgi parça ilanlarında 00-05 şeklinde yer alabiliyor. 2005 şeklinde internet araması yapınca bulunamayabiliyorlar. 2000, 2001, 2002, 2003, 2004, 2005 biçiminde yazsalar keşke.

n11, trendyol, hepsiburada gibi bilindik sitelerde de bu parçacıların dükkanları olabiliyor.

ilk aklıma gelen miskinlik oldu.

sedanter yaşam?

Atalet bence cuk oturuyor. Ayrıca her sabah 5'te uyanıp sporunu yapıp işine saldırana göre tecih ettiğim daha mantıklı bir yaşam olduğunu düşünüyorum :) en azından ikisinin ortasını bulmak lazım dshsh

MR odasının girişinde, kenardaki soyunma kabinine (yanındaki metal herşeyi de)

sadece mont, bot değil. don atlet kalana kadar soyunup (kadınlarda sütyen de çıkıyor) üstünüze önlük giydiriyorlar. malzemeler soyunma kabini gibi bir kabinde duruyor.

hayatımda yalnız olmanın en çok koyduğu andı MR'a yalnız gittiğim an. Sonra soyunma odası olduğunu, oraya eşyalarımı koyabileceğimi, anahtarı alabileceğimi falan öğrenince kendimi avutmuştum.

yukarıda yazılanlar özel hastaneler için geçerli.
devlet hastanesinde tekniker direk çıkar şuraya koy diyor. onun için mümkün oldukça yanınızda metal bir şey olmasın. telefon, anahtar, cüzdan gibi şeyleri masanın üstüne bırakıp girersiniz.
rahat şeyler( eşofman-sweatshirt gibi) giyip gitmek en iyisi.

yoo devlet hastanesinde de kabin ve dolap oluyor. ama dolabın anahtarını yine odadaki masaya bırakıyorsun yani pek bi manası yok. bu arada ben bacak için girmiştim, annem beyin için girdi. ikimiz de öyle don atlet kalana kadar soyunmadık hiç :D

yakın zamanda cerrahpaşa'da 3.0 Tesla MR çektirdim, oranın durumunu biliyorum sadece. iki tane kilidi olmayan kabin vardı, her şeyi oraya bırakıp odaya geçiyorsunuz. odanın en dış kapısı zaten içerideki tekniker tarafından açılıyor ya da kontrol ediliyor, kabin tarafına kimsenin geçmesi pek mümkün değil. yani oda içinde oda şeklindeydi MR bölümü. herhangi bir güvensizlik vermedi, bıraktım eşyaları girdim. mümkün olduğunca az eşya, mesela sadece cüzdan-telefonla gitmekte fayda var.

ek: ben de beyin için girdim, özel bir kıyafet çıkarma durumu olmadı, sadece metal bir şey varsa çıkarttırıyorlar.

Genel cerrahi. Ama genel cerrahi o kadar da genel değil. Hepsi genel cerrah, belki hepsi de anlar ama hepsinin de kendine göre alt uzmanlığı var. Hemoroid ameliyatını da genel cerrah yapıyor. Meme kontrolü için hemoroidciye gitmeyin, meme hakkında uzman olanına gidin.

bazı eğitim araştırma , şehir hastaneleri ve üniversite hastanelerinde genel cerrahi meme polikliniği diye alt polikliniklere ayrılıyor. bulabilirseniz onları tercih edin.

bir yakınım burdan alıp memnun kalmıştı
www.atadanurunler.com

illa mandıra ürünü aramıyorsanız, paketli de olur diyorsanız migros'ta var. migros'taki paketli ürünlerde tağşiş olacağını çok sanmıyorum.

www.migros.com.tr
www.migros.com.tr
www.migros.com.tr

ghee'den mi bahsediyorsunuz? özellikle hafta sonlari yöresel panayırlarda gelen icinize sinen tereyagı ile de yapilabilir.

hep ellerdeyse kağıt kesiği olabilir. paket aç kapa yaparken felan.

ya da elinizi bi yere takıyorsunuzdur.

Soğuktan okabilir, zeytinyağı ya da iyi bir krem ile sürekli nemlendirin, çok sıcak ve soğuk suyla yıkamayın. Bodyshop hemp krem iyidir.

surekli elinizin degdigi sacma sapan birsey de olabilir. bardak yikarken, kitap okurken vs.. gunluk aktivitelerinizi ve elinizle etkilesim kurdugunuz seyleri gozden gecirin.

Kağıt kesiği

Tuborg kapağını açtıktan sonra parmağınızla sıkıştırmışsınız gibi.

20 yıldır çözemediğim sorunum. kendi sorduğum soruları paylaşayım, belki altındaki cevaplar sana deva olur.

www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com

@kibritsuyu sendekiler çok daha kötüymüş :(

diğer arkadaşlar: bu kesik bir şey yaptığım için olmuyor, kendi kendine oluyor.

2: Politik doğruculuk/Politically correct.

3- ratatouille fine dining yemegi degil. fransizlarin geleneksel anne yemegi. hatta ratatouille filminde de o hicbir seyi begenmeyen gurme ratatouille'yu tattiginda cocukluguna gidiyor, annesini falan hatirliyor. fransiz yemegi esittir fine dining yemegi gibi bir algidan dolayi bizim gibi ülkelerde öyle zannediliyor olabilir. yoksa fransizlarin böyle bir iddiasi yok.

1 - kaydet dediğinde kaydedebilmesi için bir disk alanı lazım, bir yerlerine bir usb stick/flash takman gerekiyor olabilir mi?
2 - network'deki başka bir bilgisayarın disk'ini kullanıyor olabilirler mi?

2 - empati, farkındalık?

1- Cute PDF deneyin ya da web to PDF ile atama yaoarak sayfayı PDF ye çeviren sitelere bakınız.

2- yenileme / güncelleme

2. soru için aradığım cevap tam olarak "politik doğruculuk". o tamamdır, cevap vermeseniz de olur.

1. soru için de aradığım, pdf'e çevirme yazıcısını nasıl ekleyeceğimi soruyorum. yani yazdır dediğimde orada pdf olarak kaydetme çıksın. aradığım şey site değil. oraya pdf'e çevirmeyi yazıcı olarak nasıl ekleyeceğim. vardı, kaybolmuş. nasıl geri getiririm?

1. hiç mi yok sjsj

yazıcı silmiş olamazsın ayrıca win10-11 de kendisi yüklü geliyor.

aygıtlar ve cihazlardan yazıcılara girip pdf yazıcı duruyor mu bak.

Hiç yok.

Aygıtlardan girince de yok.

Seyahatten en az 1 ay önce aşının yapılmış olmasını arıyorlar. Seyahatiniz 1 ay önceden belli olacaksa o zaman da yaptırabilirsiniz.

Veteriner +1

veteriner +1 bunun kedi versiyonuda 5yaş+ için söylemişti veterinerim.
zaten bir kuşku olursa yarasa falan ısırırırsa anında köpeğede aşı tekrar yapıyorlar.

Normal bir durum, soğuk havada rölanti yüksek başlar, araç ısındıkça düşer.

otopark.com

Benimki de öyle kendi kendine gaz veriyormuş gibi yapıyor kışın.

otomatik jikle yaw, soguk motoru zengin calistiriyor.
20+ yasindaki lpgli bir aractan fazla stabilite bekleme, kurcalatmana da degmez bosuna para harcama.

değil arkadaşlar soruda da yazdım. soğukta devirli çalışma, otomatik jikle falan değil bu. 23 yıl, 238 bin kilometredir kullanıyorum ben bu arabayı. 23 tane kış geçirdik birlikte. evet sabah soğukta çalıştırınca devirli çalışır ama o yüksek çalıştığı devirde sabit dururdu. normal rölantisi 900 devirse 1200-1300 devir civarında sabit durur, ısındıkça yavaş yavaş düşerdi.

bu araba 2000 devire kadar gazlıyor. vınnn vıınnn vınnn vınnn yapıyor pedala basıp basıp çekiyor gibi. 23 yıldır böyle bir huyu olmayan araba, motor açılıp toplandıktan sonra böyle bir icat çıkardı.

bugüne kadar benden başka sahibi olmadığı için stabilite bekliyorum, ne yaptırdıysam kendim yaptırdım. lpg'yi de ben taktırdım. zaten daha ilk soğuk çalıştırmada lpg ile işimiz olmuyor, sıralı olduğu için benzinle çalışıyor ısınana kadar. motor dağılmadan önce de kış idi, öyle bir problem yoktu. motor dağıldı, açılıp tamir edildi toplandı, aradan en fazla 1 hafta geçti, arabayı teslim aldım, ertesi sabah böyle oldu.

OK jikle degilse ve daha onceden yapmiyorsa hava kacagi var buyuk ihtimal, daha once baska bir markada basima geldi hava kacagi cikmisti, araba isiklarda durunca kendi kendine gz veriyordu.

ya borulardan birini takmadilar toplarken,ya yanlis taktilar, ya da bir/birkac boruda catlak var. goturmen lazim tekrar.

2001 model de olsa o araçta obd vardır. makinaya bağlayıp sensor değerlerine bir baktırmak lazım. hava akış sensörü mesela böyle bi aptallaşma yapabiliyor.

oversize falan değilse bol durmaz. XS de düşünülebilir ama çocuk da yapılıymış. olur bence.

olur. 11 yaşındaki çocuk da slimfit gezmesin zaten :)

Yapılıysa küçük bile gelebilir.

hiçbir konuda sorun yaratmaz merak etmeyin.

zaten şimdi baktım, kodların içinde kalite mühendisi diye bir meslek kodu yok. yine olabilecek en uygun kodu seçmişler.

Önemli olup olmadığını şu an bilemeyiz, gelecekte meslek kodlarına göre bazı düzenlemeler yapılabilir sonuçta.

Düzeltilmesi zpr bir şey değil. Şirket bağlı olduğu sosyal güvenlik müdürlüğüne dilekçe yazacak geriye dönük düzeltilmesi için o kadar.

yukarıdaki cevaplardan sonra biraz daha detay vereyim madem.

meslek kodu şu durumlarda önemli. mevcut durumda da bu işlere yarıyor zaten:

eğitim belgeniz ile meslek kodunuz uyuştuğu ve bazı diğer şartları sağladığınız takdirde işveren prim teşviği alıyor. bunun sizinle bir ilgisi yok, yanlış kod seçerse işveren teşvik alamaz. o yüzden dert etmenize gerek yok.

ilgili mühendis odalarının, istihdam edilen mühendislere verilebilecek asgari ücret tarifeleri var. yani normal asgari ücret 11 bin lira, ama oda diyor ki makine mühendisinin maaşı asgari 20 bin lira olabilir. siz makine mühendisi iseniz ve sizi odanın tarifesinin altında çalıştırıyorlarsa doğru meslek kodu ile buna itiraz hakkınız olur. "ben makine mühendisiyim ama beni teknisyen diye gösterip odanın belirlediği ücretin altında çalıştırıyor" diye sözleşmeyi feshedip tazminat bile alabilirsiniz. tekrar ediyorum, kalite mühendisi diye bir kod yok, ama üniversitelerde bölümü olan bir mühendis iseniz ve mühendis olarak çalışıyorsanız meslek kodunuzun "makine mühendisi, endüstri mühendisi" gibi bir şeyle değiştirilmesini talep edebilirsiniz.

bir de bunun sizinle ilgisi yok ama başladık madem bilgi vereyim. kolay işverenlik denen bir şey var. işveren sigorta bildirgenizi her ay göndermiyor. tek sefer sisteme tanımlıyor, sistem onu otomatik olarak her ay onaylıyor. böyle ik servisi, mali müşaviri falan olmayan durumlarda kullanılıyor. evde çalışan temizlikçi, hizmetçi, çocuk bakıcısı, bahçıvan, apartman kapıcısı gibi her ay bildirge doldurup göndermekle uğraşamayacak işverenler için bir kolaylık. bundan yararlanmak için de çalışanın yukarıda saydığım türde kodlarda olması gerekiyor. ev hizmetlerinde gazaltı kaynakçısı çalıştıramazsın, kaynakçı çalıştırdığına göre sen o tip bir işveren değilsin diyor. kolay işverenlik yapıyorsan çalıştıracağın personel ancak ev hizmetinde çalışacak hizmetçi, bakıcı, temizlikçi, kapıcı, bahçıvan vs olabilir diyor.

bunlar dışında meslek koduna dair bir durum aklıma gelmiyor.

@kibritsuyunun verdiği şu bilgi hatalı: odanın belirlediği ücreti ödemiyor diye işçi sözleşmesini haklı nedenle feshedemez. Yargıtay’ın kararları açık: odaların belirlediği ücretler tavsiye niteliğinde olup asgari ücretin altında olmamak kaydıyla taraflar ücreti serbestçe kararlaştırabilir.

Dursun burada bu bilgi, belki birilerine yardımcı olur.

Resetlediniz mi hocam kulaklığı?

Belki 20 kere resetledim. Defalarca bağlantıyı koparıp yeniden bağladım. Farklı cihaza bağladım, resetledim bağladım, resetlemedim koparıp bağladım. Kulaklıklar kutudayken resetledim, dışarıdayken resetledim, teki dışarıda teki kutuda resetledim. şarjı full gösteriyor ama belki bitmiştir dedim şarj ettim. Belki kutunun şarjı bitiktir, o bitikken kulaklık daç alışmıyordur falan dedim, kutuyu da şarj ettim. Olması gereken her kombinasyonu denedim. Bir tek sabunlu suyla yıkamadığım kaldı.

Bu arada telefon kulaklığı görüyor, şarj seviyesini gösteriyor (o da full), üstüne tıklayınca ayarlanan fonksiyon çalışıyor (yani sol kulaklığa tek dokununca şarkı atla demişsem şarkıyı atlıyor). Ama ses yok. Sadece ses yok.

Düzeltmenin bir yolu varsa ona da razıyım. Yolu yoksa da Allah rızası için bir servis, bir telefon bulayım da göndereyim garantiye.

2018'deki bi haberde qcy kvk garantisi ile Türkiye'de diye bir ibare gördüm. Kvk'ya sorabilirsiniz belki? Ama qcy, haylou gibi dandik çin markalarından pek kalite beklememek lazım. İkisini de kullandım ve çok sorun çıkaran markalar. Şimdi Samsung'un kulaklığını kullanıyorum baya memnunum.

Yumruğu koyup ikiye ayırdım sonunda. Dünyadaki tek kulaklık bu kalsa da ne alır kullanırım, ne almak isteyen olursa aldırırım.

Reddit Fenerbahçe sub'inda bilirler bunu.

hakkı akkaya şimdiki anonsçusu. @djhakkiakkaya instagram hesabından ulaşın, muhtemelen o da biliyordur selefinin kim olduğunu.

kesin olarak tespit edilir. sıfırdan başlamasında da, tespit edilmesinde de bir sakınca yoktur. hatta olması gereken sıfırdan başlamasıdır. kümülatifi yeni işyerine vermek, kolaylık olsun diye sonradan uydurulmuş bir uygulamadır.

gelecek yıl mart ayında eğer beyanname verme şartlarını sağlıyorsanız, ücret geliri beyannamesi verdiğiniz takdirde hiçbir sıkıntı olmaz. vermezseniz de tespit edip isterler.

Aralık ayında olmanızdan dolayı 0 belirtirseniz fazladan kesilecek vergi cebinize kalacak.

Ben olsam kibritsuyu gibi 0 dan başlatın derdim.

4. veya 5.sene içerisinde kapınıza tebligat geliyor, peşini bırakmıyorlar.. iki kez ceza yedim.. ikisini de yapılandırmayla vs ödedim.

sonraki süreç şu şekilde, tebligat geliyor, vergi dairesine davet ediliyorsunuz, oraya gidince bu işlerle ilgilenen bir kişi oluyor, o dönemde yapılandırma/indirim/af vs varsa uygulanıyor ve ödüyorsunuz.
her şekilde beyan edilmeyen o gelirin vergisini ödüyorsunuz. vergi cezasının da, varsa af/indirim vs. ile bir kısmını veya tamamını ödüyorsunuz.

artci sarsinti'nin dediği sene ortasında iş değiştirseydin belki.

Kafan karışmaması için sana şöyle söyleyeyim.

Şimdi sen ilk patrondan maaşlar aldın, yeni işyerinde de aldığın maaşlar 150.000 TL'yi geçmiyorsa sorun değil.

Devlet istisna belirlemiş.

Yani sizin 2023 yılında ikinci işverenden elde ettiğiniz tutar 150.000 TL değilse beyan bile vermenize gerek yok.

Hadi diyelim ki ikinci işverenden elde ettiğiniz maaş 151.000 TL oldu.

O zaman yapacagınız iki işlem var.

Yeni patrona dersin ki yaz arkadaşım 0 benim kümülatif vergi matrahını. Şimdi fazla maaş alırsın mart ayında da beyanname verir sana ayrıca şimdi (aralık 2023) devletin vergilendiremediği tutarı Martta beyan verir ve beyan sırasında ödersin.

Veya patrona bir önceki matrahı söylersin şimdi maaşın bir miktar daha az olur 2023 yılında beyanname vermek zorundasın ve mart ayında da sana hiç vergi ödemsi çıkmaz, hatta ve hatta evliysen çocugunun okul parasını falan devlete beyan eder, vergi matrahının yuzde 10'unu geçmeyen tutarda devletten vergi iadesi bile alabilirsin.

Vergi denilip geçiliyor da beyanname vermek aslında bir lüks, yani devlet beyanname vermeyi herkese hak tanımamış.

Kapı kolunun rengi zaten
Ama sprey boyalarda saten rengi var mıdır emin değilim. Hiç olmadı sarı yaldız alır boyarsın.

hocam bu kapıkolu pirinç sanırım ve kararma yapmış

pirinç parlatıcı diye bir ürün var, koyu kıvamlı boza gibi onu pamuklu bir beze damlatıp uzun uzun ovarak işlem yapacaksın, hem kararmış lekeleri parlatıyor hem de sapsarı canlı haline dönüyor

benim dediğim vikaul maden cilası diye geçiyormuş
youtu.be

sprey temizleyiciler de çıkmış
youtu.be

sen bir nalbur ya da yapımarkete gidip fotoğrafı gösterirsen yardımcı olurlar

bence bu pirinç de değil, kararma da yapmamış. pirinç görünümlü bir kaplama yapılmış ve kaplaması dökülmüş.

boyarsanız çalışacağını sanmıyorum. çalışsa bile ağırlaşır, zorlaşır.

bir kutu sprey boya 100-150 lira.
kilidiyle beraber çiftli kapı kolu 350-400 lira. internette böyle. mahalle nalburunda kilitsiz, sadece topuzu 200 liraya da bulabilirsiniz. uğraşırım derseniz yıkımdan mal kaldıran bir hurdacıdan çıkmasını da bulabilirsiniz.

doğru düzgün çalışmama ihtimali olan şey için boyayıp boşa masraf etmeyin.

kırmızı ışıktayken ve yanınızdaki araçlar duruyorken, aracın burnunu yavaş yavaş sol şeride sokacaktınız. soldaki araçlar hareket etmediği için önemli bir kaza riski olmazdı ve size yol verirlerdi.

Öncelikle %100 hatalısınız.

1) Öndeki araç yanlış da olsa yolcu vs indirecekse beklenir. Baktınız inen yok, binen yok, korna çalarsınız.

2) Yol boş değilse sinyalinizi verip uygun pozisyon beklersiniz. Yoğun trafikte kimse yol vermez, ışık kırmızıya dönünce de duran trafikte burnunuzu çıkarıp yol veren olunca o zaman hamle yaparsınız. Çat diye akan trafiğe burun sokarsanız sonuç böyle olur.

@kimlanbu, @tnz

öndeki araç yolcu indirme bindirme yapmıyor. şahsi araç zaten. sadece dörtlüleri yakıp araçtan ayrıldı. sol şeride geçmeye çalışırken birkaç kez ışık kaçırdım zaten. ışık birkaç kez yeşilden kırmızıya tekrar döndü.

Trafik kurallarına göre hatılısınız.

acemilikten dolayi burnunu bakmadan fazla cikartmissin, kurallara gore serit degistirdigin icin hata sende.

bu tarz durumlarda goz kontagi da gerekebiliyor, ufak ufak ilerlerken direk arkadan gelenin gozunun icine bakacaksin.

yukarı+1 ışıklarda zaten şerit değiştirmek yasak sana yol veren de olmamış. sola sinyal verdiniz mi?

kurallara göre hatalısınız.

yapılması gereken sola sinyal verdikten sonra zart diye değil, gıdım gıdım sola doğru dürtülmek. illa ki biri yavaşlayıp yol verecektir. kimse kaza yapmak istemez.

baktınız yol veren yok, cam açıp kolu dışarı çıkararak arkadan gelene dur dur işareti yaparak yolu manuel olarak kesebilirsiniz. bu sinyalden daha etkilidir. illa biri yol verir, çıkarsınız.

trafiğin ortasında dörtlü yakıp aracı bırakana da ayrıca...

@ala09

sola sinyal verdim.